DEĞİŞİK MUSKULOSKELETAL SİSTEM HASTALIKLARININ BASINÇ AĞRI EŞİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DEĞİŞİK MUSKULOSKELETAL SİSTEM HASTALIKLARININ BASINÇ AĞRI EŞİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ FİZİKSEL TIP ve REHABİLİTASYON KLİNİĞİ DEĞİŞİK MUSKULOSKELETAL SİSTEM HASTALIKLARININ BASINÇ AĞRI EŞİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ Dr. ÖZBİL KORKMAZ GÜREL UZMANLIK TEZİ İSTANBUL 2009

2 T.C. Sağlık Bakanlığı HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ FİZİKSEL TIP ve REHABİLİTASYON KLİNİĞİ DEĞİŞİK MUSKULOSKELETAL SİSTEM HASTALIKLARININ BASINÇ AĞRI EŞİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ Dr. ÖZBİL KORKMAZ GÜREL UZMANLIK TEZİ Danışman: Uzm. Dr. CENGİZ BAHADIR İSTANBUL 2009

3 İÇİNDEKİLER Sayfa Önsöz i 1. Giriş ve Amaç Genel Bilgiler Ağrı Ağrı sınıflandırması Fizyolojik-klinik ağrı sınıflandırması Mekanizmalarına göre ağrı Süreye bağlı ağrı Kaynaklandığı bölgelere göre ağrı Ağrı Mekanizmaları Periferik mekanizmalar Santral mekanizmalar Ağrı Ölçümü Ağrı Eşiği Muskuloskeletal sistem hastalıkları ve ağrı Romatoid artrit Ankilozan spondilit Primer jeneralize osteoartrit Fibromiyalji sendromu Osteoporoz Miyofasiyal ağrı sendromu Gereç ve Yöntem Gereç Yöntem Ağrı değerlendirmesi Psikolojik durum değerlendirmesi Bulgular Tartışma Özet ve Sonuç. 81

4 7. Kaynaklar Ekler.. 89 Bilgilendirilmiş olur formu... 89

5 ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim süresince her konuda yakın ilgi ve desteğini gördüğüm klinik şef yardımcımız Uzm. Dr. Suat BERZEG e, Tez çalışmamdaki katkılarından dolayı Uzm. Dr. Cengiz BAHADIR a, Asist. Dr. H. Deniz AYTAÇ a, Asist. Dr. Duygu KURTULUŞ a ve diğer asistan arkadaşlarıma desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Rotasyonlarım sırasında, eğitimime katkılarından dolayı hocalarım Doç. Dr. Hülya Tireli, Doç. Dr. Mücahit Görgeç, Doç. Dr. Refik Demirtunç a Birlikte çalıştığımız fizyoterapistlerimize, kliniğimiz hemşire ve tüm personeline, Bana büyük emekleri geçen başta annem ve babam olmak üzere tüm aileme, her zaman desteğini gördüğüm eşime, Ve hayat kaynağım oğlum Gökalp e En içten teşekkürlerimi sunarım. Dr. Özbil KORKMAZ GÜREL i

6 1. GİRİŞ ve AMAÇ Ağrı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (IASP) Taksonomi Komitesi ne göre, var olan veya olası doku hasarına eşlik eden ya da bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duysal ve emosyonel deneyimdir (1,2,3,4,5). Bu tanıma göre ağrı subjektiftir (2,6). Bu nedenle objektif olarak değerlendirilmesi oldukça güçtür. Ağrı seviyesinin doğru değerlendirilmesi hem uygulanan tedavilerin etkinliğinin belirlenebilmesi hem de kişiye özgü ağrı tedavisinin verilebilmesi açısından önemlidir. Ağrının ciddiyeti ve şiddeti ağrı skalaları kullanılarak değerlendirilebilir. Hastanın yaşına ve kognitifbilişsel durumuna uygun skalayı seçmek önemlidir (4). Görsel ağrı skalası (VAS), kullanımı en sık ve en kolay olan skalalardan biridir. Ağrı eşiği, ağrıyı oluşturan en düşük seviyeli basınçtır (7). Basınç ağrı eşiği (Pressure Pain Threshold - PPT) ölçümü klinik ve/ veya deneysel ağrı araştırmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır (8). PPT ölçümü, yüzeyel ve derin dokulardaki nosiseptif hassasiyeti yansıtır (9). Basınç algometresi (dolorimetre) ağrıya hassasiyetin değerlendirilmesi ve basınç algısının tayini için kullanılır (7). PPT yi etkileyen faktörler ve hastalıklar üzerinde çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Sağ ve sol elini kullanan sağlıklı bireyler üzerinde yapılan çalışmalarda sol elini kullanan bireylerde PPT asimetrisi saptanmazken sağ elini kullanan bireylerde asimetri saptanmış ve bunun da sol taraftaki azalmış PPT veya artmış ağrı duyarlılığına bağlı olabileceği düşünülmüştür (8,10,11). Yaşlanmanın PPT üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmalarda ise yaşlanmanın PPT üzerine önemli bir etkisi olmadığı (12,13), PPT nin yaşla arttığı ancak bunun istatistiksel olarak anlamlı olmadığı sonucuna varılmıştır (12). Çocuklar ve adelösanlar üzerinde yapılan bir çalışmada ise yaş ve PPT arasında korelasyon saptanmış, hasta ne kadar gençse ağrı eşiğinin o kadar düşük olduğu bildirilmiştir (14). PPT çeşitli hasta gruplarında da araştırılmıştır. Ankilozan spondilit (AS), romatoid artrit (RA) ve osteoartrit (OA) lı hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda AS li hastaların ağrı eşiğinin normal bireylere ve OA lı bireylere 1

7 göre istatistiksel olarak daha yüksek olduğu (15) oysa RA hastalarının ağrı eşiğinin normal bireylere göre anlamlı olarak düşük olduğu bildirilmiştir (15, 16). Fibromiyaljili kadınlarla sağlıklı kontrollerin karşılaştırıldığı çalışmalarda ise PPT nin bu hastalarda anlamlı olarak daha düşük olduğu saptanmıştır (17,18,19). Depresyon, panik bozukluğu olan ve de sağlıklı katılımcılar üzerinde yapılan bir diğer çalışmada ise depresyon ve panik bozukluğa sahip bireylerin sağlıklı kontrollere göre dikkat çekici bir biçimde daha sık, daha şiddetli ve daha rahatsız edici ağrı yakınmalarına sahip olmalarına rağmen depresyonlu hastaların panik bozukluğa sahip olanlara ve sağlıklı kontrollere göre daha yüksek PPT ye sahip oldukları saptanmıştır (20). Bu çalışmada çeşitli kas iskelet sistemi hastalıklarına sahip bireylerle sağlıklı bireylerin PPT değerlerini karşılaştırmayı ve anlamlı farkların bulunup bulunmadığını incelemeyi amaçladık. Aynı zamanda hangi faktörlerin PPT yi etkileyebileceğini ve kişinin kendi ağrı değerlendirmesiyle klinik ağrı arasında bir ilişkinin bulunup bulunmadığını araştırdık. 2

8 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Ağrı Ağrı, Uluslararası Ağrı Araştırmaları Derneği (IASP) Taksonomi Komitesi ne göre, var olan veya olası doku hasarına eşlik eden ya da bu hasar ile tanımlanabilen, hoşa gitmeyen duyusal ve emosyonel deneyimdir. (1,2,3,4, 5). Bu tanıma göre ağrı, bir duyum ve hoşa gitmeyen yapıda olduğundan her zaman öznel ve subjektiftir (2). Objektif uyaranların yanı sıra din, dil, cinsiyet ve kültür gibi insanın emosyonel yapısını oluşturan subjektif özellikleri onun ağrı eşiği adını verdiğimiz, ağrıya karşı yanıtında önemli rol oynar. İşte bu yüzden ağrılı bir uyarana yanıtta kişiden kişiye farklılıklar görülür (3). Duysal deneyim, her duyu için farklı olan periferdeki reseptörlerden başlar. Yüzeyel dokunma duyusu Meissner, basınç duyusu Pacinian, sıcak duyusu Ruffini ve soğuk duyusu Merkel reseptörleri tarafından algılanır. Ağrı duyusu için özel bir reseptör yoktur ve subepidermal serbest sinir sonlanmaları tarafından algılanır. Her bir reseptör farklı çapta ve farklı kalınlıktaki miyelin tabakaları çevrilir ve bu yüzden iletim hızları ve uyarılma eşikleri farklı olan sinirler tarafından medulla spinalise iletilir (21) Ağrı Sınıflandırması 1. Fizyolojik-klinik ağrı a) Fizyolojik b) Fizyopatolojik-klinik ağrı 2. Mekanizmalarına göre ağrı a) Nosiseptif ağrı b) Nöropatik ağrı c) Deaferantasyon ağrısı d) Reaktif ağrı e) Psikosomatik ağrı 3. Süreye bağlı ağrı a) Akut b) Kronik 3

9 4. Kaynaklandığı bölgelere göre ağrı a) Somatik b) Visseral c) Sempatik Fizyolojik-klinik ağrı sınıflandırması a) Fizyolojik ağrı, vücudun inflamasyon veya tahribatında periferdeki ağrılı uyaranların nosiseptörleri uyarması ve beyin tarafından bunun ağrılı ve zararlı bir uyaran olarak algılanmasıyla oluşur. Ateşten ya da vücuda zarar verecek, tahribata yol açacak uyaranlardan kaçmak için nosiseptörlerin uyarılması ile birlikte bir kaçma kurtulma reaksiyonu başlar. Bu nedenle fizyolojik ağrı vücut için hem bir koruma hem de uyarı sistemidir. b) Fizyopatolojik ağrı, fizyopatolojik süreçler ise daha farklı biçimde seyreder ve klinik ağrıya yol açarlar. Fizyolojik ağrı, koruyucu ve potansiyel harabiyete karşı uyarıcıdır. Ağrı geçicidir, kolay lokalize olur, A-delta ve C lifleri ile iletilir ve dokunma, basınç gibi diğer sensoryel durumlarda olduğu gibi aynı yolu izler. Klinik ağrıda ise A-delta ve C liflerinin yanı sıra A-beta lifleri de aktif hale geçebilir. Ağrı artık fizyolojik değil patolojiktir. Periferik ve santral sensitizasyonun gelişmesiyle de uyaran ortadan kalktıktan sonra ağrı devam eder ve harap olmamış bölgelere de yayılır (3) Mekanizmalarına göre ağrı a) Nosiseptif ağrı, fizyopatolojik bir takım olayların ve süreçlerin nosiseptör adını verdiğimiz ağrı algılayıcılarını uyarmasına bağlı olarak ortaya çıkar (3). Nosiseptif ağrı hem somatik hem de visseral ağrıyı içerir. Somatik ağrı tipik olarak yüzeyel deri veya derin muskuloskeletal yapılarda iyi lokalize edilir (örn. yeni post operatif yara, kemik metastazı, kas incinmesi). Visseral ağrı her zaman zayıf bir şekilde lokalize edilen ve 4

10 sıklıkla bağırsaklar gibi daha derin yapılardan refere olan ağrıdır (örn. konstipasyon, erken appendisit). b) Nöropatik ağrı tipi, periferik veya santral sinir sistemi (SSS) lezyonunun neden olduğu nörolojik olarak anormal alanlardan kaynaklanır. Zedelenmeye neden olan pek çok mekanizma anlaşılamamıştır, fakat sinir dokusunun insizyonel veya crush zedelenmesinin de dahil olduğu olayları içerebilir. Beslenme, kimyasal, iskemik, metabolik, neoplastik veya paraneoplastik olumsuzluklar periferik veya SSS yi etkiler. Ağrı algılanırken veya tanımlanırken tipik olarak elektriksel özellikte (yanma, zonklama, ısrarcı, sızlama, yanma) veya hissizlikle beraber veya anormal ısı olarak tarif edilir. Etkilenen veya içerdiği alanda duyu her zaman anormaldir örn. nonnoksiyöz uyarı (dokunma, hafif basınç veya ısı) sıklıkla hiperaljezik olarak algılanır veya algılanamaz. Uyarı tarafından oluşturulan his uyarının kendisi ile ilgili olmayabilir (örn. hafif tüyle dokunma acıtabilir, soğuk sıcak gibi hissedilebilir, iğne uyarısı hissedilmeyebilir) (4). c) Deafferantasyon ağrısı periferik sinir sistemi veya SSS deki lezyonlara bağlı olarak somatosensoryel uyaranların omurilik ve SSS ye iletiminin kesilmesine bağlı olarak ortaya çıkar. Deafferentasyon ağrılarına örnek olarak brakial pleksus avulsiyonu, postherpetik nevralji, travmatik paraplejiler, fantom ağrısı verilebilir. Bir anlamda sinirin elektriksel deşarjında kısa devreler meydana gelmekte ve bu kısa devreler başlı başına bir odak olarak ağrıya yok açmaktadır. Ağrı yanıcıdır ve duysal kaybın olduğu bölgededir. İlk bir kaç ay içerisinde tedavi edilmediği takdirde çok uzun süreli ve geçmeyen inatçı ağrılara yol açabilir. Her lezyon sonrasında da görülmez. d) Reaktif ağrı vücudun çeşitli olaylara karşı bir reaksiyonu olarak, motor ve sempatik afferentlerin refleks aktivasyonu sonucu nosiseptörlerin uyarılmasıyla ortaya çıkar. Miyofasiyal ağrı sendromu, refleks sempatik distrofiler, reaktif ağrılara örnek verilebilir. e) Psikosomatik ağrı hastanın psişik ya da psikososyal sorunlarını ağrı biçiminde ifade etmesidir. Kronik ağrılı hastalıklarda görülen psikolojik 5

11 semptomlardan farklıdır. Psikosomatik ağrıya örnek olarak somatizasyon dediğimiz klinik durum verilebilir. Bu tip hastalarda antidepresan ilaçların yanı sıra psikiyatrik tedavi şarttır (3) Süreye bağlı ağrı a) Akut ağrı, belirgin bir nosiseptif uyarının biyolojik semptomudur, örn. hastalık veya travmaya bağlı doku hasarı. Ağrı yüksek oranda lokalize olur veya yayılım da gösterebilir. Genellikle keskin, ezici veya yanıcıdır ve doku patolojisinin kendisi devam ettiği sürece varolur. Akut ağrı genellikle kendini sınırlar ve nosiseptif stimulus azaldıkça ağrı azalır (5). Lokal zedelenme bölgesel nosiseptörlerin karakteristik yanıtlarını, santral bağlantılarını ve bölgedeki otonom sinir sistemini değiştirir. Nosiseptör aktivite dorsal boynuzda ilerler üst projeksiyon sistemi ile beyne ulaşarak ağrıyı bildirir. Hasarlı dokunun iyileşmesiyle (tüm iyileşme süresinden daha hızlı olarak) normal nosiseptör fonksiyonu restore olur. Transient ağrıda ise doku zedelenmesi olmaksızın nosiseptör aktivasyonunun sağlanması ile olur (örn. iğne ucu ile) (4). b) Kronik ağrı, ağrının otonom hastalığın persistan semptomu olduğu, nörolojik, psikolojik ve fizyolojik bileşenler ile birlikte olduğu bir hastalık sürecidir. Akut ağrıdan dikkat çeken farkı, akut hastalık veya esnasında beklenenden daha uzun sürmesidir. Ağrı devam eden patoloji ile birlikte olabilir veya hastalık veya yaralanmanın iyileşmesinden sonra da sebat edebilir. Kronik ağrı zorlukla lokalize edilir ve künt, sızlayıcı ve sabit olmaya meyillidir. Kronik ağrı, ağrının fiziksel, motivasyonel, kognitif ve affektif gibi pek çok komponentini içerir. Operant veya öğrenilmiş ağrı davranışı sıklıkla kronik ağrıda major bir faktördür. Ağrı davranışı uzun sürer ve çevresel faktörlerle güçlendirilir (5) Kaynaklandığı bölgelere göre ağrı a) Somatik ağrı: Prensip olarak somatik ağrı vücudu oluşturan yapıların herhangi birine ait dokudan kaynaklanabilir. Bunlar kemikleri, kasları, 6

12 eklemleri, ligamentleri, omurga, gövde ve ekstremitelerin tendonlarını içerir fakat teknik olarak da kafatası, beynin ve spinal kordun pakimeningeal zarını da içerebilir. Sonuç olarak somatik ağrı muskuloskeletal yapılar, ekstremiteler, omurga, göğüs ve karın duvarına ait ağrılarla sınırlandırılmıştır. Somatik ağrı tipik olarak sızlama ve batma şeklinde tarif edilir. Yaralanan veya uyarılan doku alanında lokalizedir ve sinir kökü veya periferik sinir dağılımını takip eder. Somatik ağrıya, ağrının kaynağı olan dokuları innerve eden periferik sinir sonlanmalarının uyarılması neden olur. Bu durum somatik ağrıyı, nosisepsiyon kaynağı etkilenen sinirlerin aksonları olan nöropatik ağrıdan, nöraljiden ve radiküler ağrıdan ayırır. Bu bağlamda somatik ve visseral ağrı arasında fark yoktur. Her ikisi de serbest sinir sonlanmalarının uyarılması ile ortaya çıkar. Mekanizma ve klinik görünümleri oldukça benzerdir. Yalnızca ortaya çıktıkları dokuların sınıfları nedeniyle farklılık gösterirler. b) Visseral ağrı: Visseral nosisepsiyon ve ağrı vücut organlarından kaynaklanır. Visseral nosiseptörler vücuttaki organ ve iç boşluklarda yer almışlardır. Bu alanlardaki nosiseptörlerin göreceli azlığı belirgin olmayan kramp/ acı özelliğinde, diffüz, zorlukla lokalize edilebilen ve somatik ağrıdan daha uzun süreli bir ağrıya neden olur (22). c) Sempatik ağrı: Sempatik kökenli ağrılar, sempatik sistemin rol aldığı/ tutulduğu ağrılardır. Primer hastalık geçtikten bir süre sonra, haftalar hatta aylar sonra başlar, şiddeti gittikçe artar. Deri hassas ve soğuktur. Sempatik ağrının en önemli özelliklerinden biri yanma tarzında olmasıdır. Ağrı özellikle geceleri artar. Ağrının yanı sıra ekstremitelerde trofik bozukluklar ortaya çıkar. Damarlardan kaynaklanan ağrılar, kozalji dediğimiz yanma tarzındaki ağrılar sempatik ağrılara örnek olarak verilebilir Ağrı Mekanizmaları 1. Periferik mekanizmalar 2. Santral mekanizmalar 7

13 Periferik mekanizmalar a) Primer afferent nosiseptörler b) Kapı kontrol teorisi c) Periferik sensitizasyon d) Periferik sinir harabiyeti e) Sempatik sinir sistemi f) Sessiz reseptörler a. Primer afferent nosiseptörler Ağrının temel öğeleri; nosisepsiyon ağrının oluşumu, ağrının algılanması, acı çekme ve ağrıya bağlı davranışlardır. Nosisepsiyon, nosiseptör adı verilen reseptörler üzerinden ağrılı uyaranlara veya uzaması halinde ağrı oluşturabilecek uyaranlara karşı sinir sistemi içinde oluşturulan bir aktivitedir (2). Nosisepsiyonda, algılanan doku hasarı A delta ve C liflerine bağlı özel iletim sistemleri tarafından dorsal boynuza sinyal olarak iletilir (4). Nosiseptör, zararlı uyaranı kodlayan primer aferent sinir lifidir. Nosiseptif uyarı, primer nosiseptif aferentler tarafından kodlanan gerçek ya da potansiyel doku hasarı olayıdır. Bütün non-nosiseptif aferentler (örn. Taktil reseptörler, ısı reseptörleri) zararlı uyarana (mekanik veya termal) yanıt verirler, çünkü bu uyarılar onlar için eşik değerin üzerindedir. Fakat yalnızca nosiseptörler bu uyarıyla ilgili özellikleri kodlama kapasitesine sahiptirler (örn. ağrının keskinliği, sıcağın yoğunluğu) (23). Nosisepsiyon, aksonal depolarizasyonu önleyen sodyum kanal blokerleri tarafından, lokal veya rejyonel anestezi ile her zaman başarılı bir şekilde bloke edilebilir. Nosisepsiyon aynı zamanda beyinden dorsal boynuza olan akımların modülasyonu ile de, Melzak-Wall kapı kontrol hipotezinde belirtildiği gibi, bloke edilebilir. Nosisepsiyona yanıt ağrıdır. Ağrı, spinal kord ve beyinde nosiseptif input tarafından oluşturulur. Periferik sinir sistemine, spinal korda veya beyne olan hasarlar noksiyöz uyarı yokluğunda bile ağrı bildirilmesine neden olur (4). Ağrı ileti sisteminin tümünü anlatan nosisepsiyon 4 fizyolojik olayı içerir: 8

14 I. Transdüksiyon; sensoryel sinir uçlarında noksiyoz uyarının elektriksel aktiviteye dönüştürülmesidir. II. Transmisyon; ilgili yapılardaki bilginin santral sinir sistemine iletilmesidir. Transmisyonda nöral yolaklar 3 bileşenden oluşur: spinal korda ulaşan primer sensoryel afferent nöronları, spinal korddan beyin sapı ve talamusa uzanan çıkan kontrol sistemi nöronları ve talamokortikal projeksiyon. III. Modülasyon; transmisyon iletisinin inen nöral yolaklar ile azaltılmasıdır. IV. Persepsiyon; transmisyon, transdüksiyon ve persepsiyon birlikte subjektif, emosyonel ve kişisel psikolojik özellikler ile etkileşerek ağrının algılanmasının sağlandığı son aşamadır. Nosiseptörler cilt, subkutanöz yapılar, periost, eklemler, adaleler ve viseral dokularda bulunurlar. Nosiseptörler kimyasal, mekanik ve termal uyarı ile aktive olur. Bazıları tek tip stimulusla (yüksek eşikli mekanoseptörler), bazıları ise birden fazla stimulusla (polimodal nosiseptörler) uyarılır. Normal şartlarda uyarılması çok zor olan ve sessiz silent nosiseptör adını alan bir grup ise, enflamasyon gibi bir etki ile duyarlılaşırlar ve kolaylıkla uyarılacak hale gelirler (2). Sessiz reseptörler, normal durumlarda aşırı mekanik ya da termal uyaranlara cevap vermeyen reseptörlerdir. Bunlar myelinsiz primer afferent nöronlardır. Çeşitli yumuşak doku romatizmalarında, miyofasiyal ağrılarda, hava değişikliklerinde ortaya çıkan ağrılarda sessiz reseptörlerin önemli rolü olduğu bilinmektedir (3). Nosiseptörlerin aktivasyonu stimulusun şiddeti veya sürmekte olan stimulusun frekansı ile orantılıdır. Periferik sinirler A (alt grupları; alfa, beta, gama, delta), B ve C olarak sınıflanmıştır. Bunlardan A ve B lifleri myelinli, C lifi miyelinsizdir. Nosiseptörler A-delta ve C liflerinin uçlarıdır ve nosiseptif bilgiyi spinal korda taşırlar. Myelinli ince A-delta liflerinin uçları genellikle uyarıldıkları tipe göre mekanik veya termal nosiseptör adını alır ve keskin, iğneleyici, iyi lokalize edilen karakterde ağrı oluşur. Myelinsiz C liflerinin uçları olan polimodal nosiseptörler şiddetli mekanik, kimyasal, aşırı sıcak ve soğuk uyaranlarla aktive olur, yavaş ileti hızı ile künt, yaygın bir ağrı ve hiperestezi oluşturur (2). 9

15 2.3.1.b. Kapı kontrol teorisi Periferik stimulasyonun oluşturduğu uyarılar 3 sisteme iletilirler: 1. Substantia gelatinozadaki hücreler 2. Beyne projekte olan dorsal kolon hücreleri 3. Bilgiyi beyne ileten spinal kordun transmisyon (T) hücreleri Spinal kordun T hücrelerine aferent lifler tarafından iletilen sinir impulsları kapı hücreleri tarafından düzenlenir (1) Substantia gelatinozadaki kapı hücreleri büyük ve küçük sinir uçlarını inhibe ederek presinaptik inhibisyona yol açarlar. Küçük lifler, uyarı olmadan iletebilirler. Kuvvetli uyaranlar özellikle kalın lifler üzerine etki eder. Bunlar kapı hücrelerini uyararak T hücrelerine transmisyonu etkiler. Melzack ve Wall küçük liflerin kapı hüclerini inhibe ettiğini, kapıyı açık tuttuğunu ileri sürmektedir. Uyaran uzadığı zaman kalın lifler adapte olmakta ve küçük lifler baskın çıkmaktadır. Küçük liflerin baskın çıkması halinde spinal korddaki kapı açılmakta T hücrelerinden yukarıya doğru akım artmakta ve çıkan yollar aracılığı ile ağrılı uyaran üst merkezlere taşınmaktadır (3). Özet olarak arka boynuzun substantia gelatinozasında bulunan internöronlar, nosiseptif bilgilerin çıkan yollara iletilmesini presinaptik olarak engellerler. Bu internöronlar büyük çaplı lifler tarafından aktive edilip, küçük çaplı lifler tarafından inhibe edilir (5). Bu teori ağrıyı doğrudan doğruya nonnoksiyöz afferent inputlarla azaltma fikrini ortaya çıkardı; örneğin, transkutanöz elektrik sinir stimulasyonu ve implante elektronik cihazlarla spinal kord stimulasyonu gibi (4) c. Periferik sensitizasyon Periferik sensitizasyona yol açan mekanizmalar bir periferik sinir ya da doku hasarından sonra gelişen olaylar kaskadını izler (21). Doku hasarı olan bölgeye makrofaj, lenfosit ve mast hücreleri gibi çeşitli immun sistem hücreleri göç ederken nosiseptif uyarı da nörojenik bir inflamasyon cevabı oluşturarak P maddesi, nörokinin A, Calcitonin Gene Related Peptid (CGRP) salgılanmasına yol açar. Bu peptidlerin salgılanması; sensoryel ve sempatik sinir liflerinde uyarılmada değişikliğe, vazodilatasyona, 10

16 plazma proteinlerinin ekstravazasyonuna ve inflamatuar hücrelerin çeşitli kimyasal mediatörler salgılamasına yol açar. Bu şekilde K+, serotonin, P maddesi, nitrik oksit, siklooksijenaz ve lipooksijenaz yollarındaki inflamatuar mediatörlerin salgılanması yüksek eşik değerdeki nosiseptörleri uyararak periferik sensitizasyon dediğimiz olayı meydana getirirler. Sensitizasyondan sonra düşük şiddetteki mekanik uyaranlar normalde ağrıya yol açmayacakken ağrılı olarak algılanmaya başlarlar. Aynı biçimde harabiyet bölgesinde termal uyarana karşı yanıtta artış meydana gelir (3). Doku hasarı neticesinde oluşan nosiseptör hasssiyetindeki artış en az iki farklı mekanizma ile oluşur. Birincisinde, bradikinin protein kinaz C yi aktive eder ve ısı ile aktive edilmiş akım güçlenir. İkincisinde ise prostoglandin E2, bazı iyon kanallarının voltaj eşiklerini değiştirir ve bu yolla aksiyon potansiyellerinin başlaması kolaylaştırılmış olur. Enflamatuar cevabı durdurmak için genellikle aspirin ve diğer NSAİİ ler kullanılır. NSAİİ ler etkilerini antienflamatuar etki ile siklooksjienaz yolu üzerinden gösterirler (24) d. Periferik sinir harabiyeti Nosiseptörler sadece basit sensoryel bilgi ileticisi değildirler. Son çalışmalar bir periferik sinirde harabiyet meydana geldiğinde birçok biyokimyasal, fizyolojik ve morfolojik değişikliğin ortaya çıktığını ve bunların kendi başlarına ağrı oluşturduklarını da ortaya koymuştur. Nöropatik ağrı adını verdiğimiz birçok ağrı sendromu bu şekilde gelişmektedir (3). Periferik nöropatik ağrı, somatosensoryel yolların normal aktivasyonuna sekonder gelişen ve nöroma bölgesi ve dorsal kök ganglionlarında spontan ektopik aktiviteyi indükleyebilecek nöroma gelişimine sekonder gelişen olmak üzere ikiye ayrılabilir. Bunun dışında demyelinizasyon alanlarında normal periferik sinirler ektopik impulsların üretimi ile birliktelik gösterebilir. Afferent inihibisyonun 11

17 periferal kaybı (örn. büyük periferik sinirlerin demyelinizasyonu) postherpetik nöraljide görüldüğü gibi bazı periferik nöropatik ağrılara katkıda bulunabilir. Periferik sinirlerin primer afferentleri hasar gördüğünde, spinal korddaki primer afferent sonlanmalarında dikkat çekici topografik reorganizasyon gözlenebilir. Hayvan deneylerinde, periferik sinir seksiyonundan sonra, normal olarak derin laminada (III ve IV) sonlanan ve tipik olarak nonnosiseptif mekanoreseptif impulsları ileten bazı büyük çaplı primer afferentlerin, primer olarak küçük çaplı liflerden veri girişi alan ve noksiyoz uyarıya yanıt veren lamina II de büyüyebileceği görülmüştür. Bu nonnosiseptif nöronlar daha sonra büyük primer afferentlerden gelen nonnoksiyoz uyarıyla aktive olup nonnosiseptif veri girişine nosiseptif impulslarla yanıt verebilir (25) e. Sempatik sinir sistemi Sempatik kaynaklı ağrı, minör yumuşak doku veya periferik sinir travması sonrası bile başlayabilir. Başlangıçta nosiseptif impulsları myelinsiz C lifleri aracılığıyla, Wide dynamic range (WDR) nöronları uyaracakları ve bu bölgedeki hipersensitiviteyi indükleyecekleri arka boynuza iletilirler (25). WDR nöronları daha derin laminalarda yer alan ve daha çok refere ağrıda rol alan ikinci sıra arka boynuz nöronlarıdır (internöronlar) (24). WDR nöronları da ya sensitize ya da sonraki tüm afferent uyarılara karşı daha duyarlı olurlar. Zamanla WDR nöronları, A lifi mekanoreseptörlerden gelen mekanik verilere daha güçlü yanıt vereceklerdir. Bu durum, dokunma veya harekete karşı hipersensitiviteye neden olabilir (allodini). WDR nöronları periferdeki sempatik yapıyı zayıflatan lateral boynuz hücrelerine de direkt olarak bağlanır. Hipersensitivite reaksiyonu, sinir yaralanması varsa travma alanında da indüklenebilir. Kompleks bölgesel ağrı sendromunun vazomotor semptomları ve ağrısı, fluktuasyon gösteren ve kısmen de stresin indüklediği norepinefrinin artmış lokal salınımına bağlıdır (25). 12

18 2.3.1.f. Sessiz reseptörler Normalde şiddetli mekanik uyaranlara karşı bile duyarsız nosiseptörlerdir fakat dokulardaki patofizyolojik süreçler esnasında eskiden nonnoksiyoz olan mekanik uyarılara bile yanıt verecek kadar duyarlı hale gelirler (22). Çeşitli yumuşak doku romatizmalarında, miyofasiyal ağrılarda, hava değişikliklerinde ortaya çıkan ağrılarda sessiz reseptörlerin önemli rolü olduğu bilinmektedir (3) Santral mekanizmalar a) Nörotransmitterler b) Hücre içi olaylar c) Santral sensitizasyon d) Spinal düzeyde modülasyon I. Opioid reseptörleri II. Alfa adrenoreseptörler III. GABA ve Glisin e) Çıkan yollar f) Kortikal yapılar g) İnen inhibisyon h) Ağrı hafızası i) Visseral ağrı mekanizmaları a. Nörotransmitterler Ağrının modülasyonu ağrının iletim yollarındaki pronosiseptif veya antinosiseptif nörotransmitterler aracılığıyla gerçekleştirilir. Pronosiseptif nöronlar glutamat, aspartat ve P maddesini içerir. Antinosiseptif transmitterler gamma aminobütirik asit (GABA), serotonin ve asetilkolin (Ach) dir. Diğer muhtemel analjezik veya antinosiseptif özelliği olan nöral peptidler kalsitonin, kolesistokinin, somatostatin ve nörotensindir (5). Glutamat ve P maddesi, esas olarak dorsal boynuzun yüzeyel kısmında sonlanan pek çok nosiseptif primer afferentin içerdiği amino asitlerdir. Glutamat ve P maddesinin her ikisi de zararlı uyaranı takiben 13

19 nosiseptif afferetlerin merkezi sonlanmalarından salınır. Glutamat çeşitli ve iyonotropik ve metabotropik reseptörlere etki ederken, P maddesi nörokinin 1 reseptörüne etkilidir ve her iki nörotransmitter de spinal seviyede nosiseptif bilginin işlenmesine katılır. P maddesi ve glutamat reseptörlerinin akut ve kronik ağrı süreçlerinde gelişen plastik değişimleri muhtemelen arka boynuz nöronlarının sensitizasyonuna katkıda bulunmaktadır (santral sensitizasyon) (26). Wind-up, nosiseptörlerin yinelenen aktivasyonu sonrasında arka boynuz hücrelerindeki progresif olarak artan aktivite şeklinde tanımlanır ve ağırlıklı olarak C liflerinin aktivasyonu ile ilgilidir.(21) b. Hücre içi olaylar NMDA reseptörleri özellikle santral duyarlılık ve hiperaljezi mekanizmasında önemlidir. P maddesi, NMDA reseptör kanallarındaki magnezyum bloğunu ortadan kaldırarak persistan ağrı durumunda glutamatın NMDA reseptörünü aktive etmesini sağlar. Bu süreç, diğer spinal değişikliklerden farklı olarak periferik uyaranlarda artışa ve spinal aşırı duyarlılık oluşumuna neden olur. Ayrıca NMDA reseptörlerinin aktivasyonu, nörona kalsiyum girişini sağlar. Böylece enzim aktivitesindeki artışla, spinal nöronda diğer mediyatörlerin üretiminde artış olur. Örneğin nitrik oksit sentetaz, noksiyoz transmisyonu arttıran nitrik oksidi meydana getirir. Kalsiyum girişi fosfolipazları da aktive edebilir; spinal prostanoid üretimini arttırır. Bu ilişki NSAİİ lerin santral etkilerinin de temelini açıklayabilir (2) c. Santral sensitizasyon Santral sensitizasyon, SSS deki nosiseptif nöronların normal afferent girişlere abartılmış yanıtı olarak tanımlanır. Eşiğin düşmesi ve arka boynuz nöron cevabının artması yanında reseptif alanlarının büyümesiyle de karakterizedir. Sekonder hiperaljezi ve allodini gelişiminin altında nosiseptif arka boynuz nöronlarının sensitizasyonun yattığı düşünülmektedir. 14

20 Santral sensitizasyonda arka boynuz hücrelerinin, duysal reseptörlerin stimulasyonuna yanıtında primer afferent nöronların eksitabilitesinde bir değişiklik olmadan büyüme görülür. AMPA, NMDA, Kainate ve grup I metobotropik reseptölere etkili Glutamat, NK1 reseptörüne etkili P maddesi, CGRP 1 reseptörüne etkili CGRP ve tirozin kinaz B reseptörüne etkili brain derived neurotrophic factor (BDNF) ü de içeren pek çok nörotransmitter santral sensitizasyonun indüklenmesinde rol alırlar. Spinotalamik trakt hücrelerini de içeren arka boynuz nöronlarının santral sensitizasyonunun altında yatan mekanizma, primer afferent liflerin aktivasyonu üzerine salınan eksitatör ve inhibitör amino asitlere (aa) arka boynuz hücrelerinin cevabındaki değişimdir. Santral sensitizasyon süresince pek çok sinyal iletim yolunun aktivasyonu sonucu eksitatör aa lara yanıt abartılırken inhibitör aa lara yanıt azalmaktadır. (26) d. Spinal düzeyde modülasyon Arka boynuza ulaşan afferent uyarılar çeşitli inhibitör mekanizmaları harekete geçirirler ve böylelikle diğer giren uyaranların etkisini azaltmaya çalışırlar. Arka boynuza gelen ağrılı uyaranlar pre ve postsinaptik bölgelerde yer alan opioid, alfa adreno, GABA ve glisin reseptörleri tarafından endojen ve eksojen ajanlar aracılığıyla modülasyona uğrarlar (3) e. Çıkan yollar Polimodal reseptörler doku hasarına neden olan uyarıya yanıt verirler. Bu da spinal kordun dorsal boynuzunun marjinal tabakasına tırmanan A delta ve C liflerinin de uyarılmasıyla sonuçlanır. A delta lifleri primer olarak lamina I ve V te sinaps yaparken C lifleri primer olarak lamina II de sinaps yaparlar. Arka boynuzun daha derin kısımlarının zararlı uyarının işlenmesi sırasında polisinaptik olarak olaya katıldığı düşünülmektedir. Çıkan ana nosiseptif yollar spinotalamik ve spinoretiküler alanlardır, bunlar hem oligosinaptik hem de polisinaptik nöronları içerir. Bu oligosinaptik yollar farklı somatotropik organizasyonlara sahiptir, uyarının yeri, şiddeti ve 15

21 süresine ilişkin bilgilerin hızlı iletimini sağlayan hızlı iletkenlerdir. Dahası, oligosinaptik yol talamusun posterior ventral çekirdeği aracılığıyla postsentral kortekse bilgi sağlar. Duyuları ayırmayı sağlayan özellikleri, lateral spinotalamik alanın neospinotalamik bölümü ile dorsal kolonun nonpropsioseptif bölümü tanımlar. Polisinaptik yollar yavaş iletirler, somatotropik organizasyonun yokluğu künt ağrı ve yanma hissinde olduğu gibi zayıf lokalizasyona neden olur. Bu sistemden iletilen nosiseptif uyarılar solunum, dolaşım ve endokrin fonksiyon gibi suprasegmental refleks yanıtlarıyla sonuçlanır. Bu yavaş ileten sisteme katılan yollar paleospinotalamik alan, spinoretiküler, spinokollikular, dorsal interkornual ve de spinomezensefalik alanlardır. Polisinaptik yollar, medial ve interlaminar talamus çekirdeklerine projeksiyonu olan beyin sapı retiküler aktive edici sistemi (RAS) oluştururlar. Bu çekirdeklerden serebral korteks, limbik sistem ve bazal ganglionlara yaygın dağılım olur (5) f. Kortikal yapılar Nosiseptif uyarı sonrası pek çok kortikal ve subkortikal bölgeler aktive olur. Bunlar arasında anterior singulat korteks (ACC), insula, frontal korteks, primer ve sekonder somatosensoriel korteksler (S1 ve S2) ve amigdala yer alır. Ağrı matriksi, medial ya da lateral talamik yapılardan kortekse uzanan projeksiyonlara göre medial ve lateral ağrı sistemleri olarak ikiye ayrılır. Örnek olarak lateral sistemler (S1 ve S2, lateral talamus ve muhtemelen posterior insula) esas olarak ağrılı uyaranın lokalizasyon ve şiddetinin ayırt edilmesinde görev alır. ACC ve anterior insular korteks, limbik sistemin komponentleridir ve ağrının duygulanımsal (bilişsel-değerlendirici) parçasında rol alır. İnsula, ağrılı ve ağrısız termal uyaranın hem şiddet hem de lateralizasyonunu kodlarken, ağrı duygulanımında da rol oynar. Prefrontal alanların aktivasyonu ağrının daha çok bilişsel kısmıyla ilişkilidir (21) g. İnen inihibisyon Nosiseptif informasyon beyin korteksine iletilirken pek çok seviyede işleme ve kavuşmaya uğrar. Çıkan ağrı yollarının modifikasyonunda rol alan, pek çok 16

22 inen ağrı kontrol sisteminin var olduğu düşünülmektedir. Kapsamlı çalışmalar en çok mezensefalonun periakuaduktal gri (PAG) bölgesinde yapılmıştır. PAG ın stimulasyonunu takip eden uyarılar, nukleus rafe magnus (NRM) ve nukleus lokus sereleus (NLC) de endojen opioidlerin salınmasıyla sonlanmıştır. Endojen opioidler, NRM de serotoninerjik hücreleri, NLC de norepinefrik nöronları aktive eder. Her iki monoaminerjik nöronun aksonları dorsolateral yol aracılığıyla internöronlara sıklıkla da lamina I, II ve V e inerler. Bu monoaminler opioid salgılayan internöronları aktive eder. Periferde aktive olan reseptörün tipine göre morfin benzeri nörotransmitterler salınır. Dorsal boynuzdan inen etkiler ile hem A delta hem de C afferent lifleri inhibe olur (5). İnen kontrol sistemi içinde çeşitli nörotransmitterler (seratonin, noradrenalin, GABA) bulunmaktadır (3) h. Ağrı hafızası Bir dokuda oluşan hasara organizmanın verdiği ilk yanıt zararlı uyarandan uzaklaşmak yönündedir. Organizma bundan sonra dokunun iyileşebilmesi için bölgeyi dış etkilerden korumalıdır. Bu nedenle, ağrıyı uyaran ortadan kalktıktan sonra da sürdürür. Yara bölgesinden salgılanan sitokin benzeri humoral oluşumlar santral sinir sisteminde gen ekspresyonu yoluyla hiperaljezinin sürdürülmesini sağlamaktadır. Bu doku tamiri için fizyolojik bir mekanizmadır. Ağrı hafızası, kognitif bir bilginin saklanmasından farklı olarak medülla spinalis arka boynuzundaki duyusal nöron sinapsından başlayarak beyin sapı ve kortekste ağrı ile ilişkin her noktada çalışmaktadır (21). Hastanın ağrıyı değerlendirmesi ve yargılaması ağrının süresinden çok şiddeti ile ilgilidir. Ağrı hafızasını belirleyen çeşitli etkenler vardır: I. Ağrının o andaki şiddeti II. Emosyonel durum III. Ağrıya karşı beklentiler IV. Daha önceki ağrının şiddeti (3) i. Visseral ağrı mekanizmaları Visseral ağrı mekanizmaları somatik ağrıya göre çeşitli farklılıklar gösterir. 17

23 Visseral ağrının başlıca beş önemli klinik özelliği vardır : I. Her organdan kaynaklanmaz. II. Her zaman doku harabiyeti ile ilgili değildir. III. Yaygındır kolay lokalize edilemez. IV. Başka bölgelere yayılır. V. Motor ve otonom reflekslerle birlikte seyreder Ağrı Ölçümü Ağrının şiddet ve devamlılığının takibi, hasta bakımını geliştirir ve tedavinin hastaya uygunluğunu sağlar. Böylesine bir izlem: post operatif düzenlemeler, yoğun bakım şartları, kanser hastalarının takibi ve invaziv diyagnostik prosedürlerin gerçekleştirilmesi sırasında olduğu gibi ağrı şiddetinin fluktuasyon gösterdiği durumlarda kaliteli hasta takibi açısından gereklidir. Kronik ağrının ilgili çeşitli boyutlarını değerlendirebilmek, başarılı bir hasta takibi açısından kritiktir çünkü a) kronik problemler göreceli olarak stabil bir çizgidedirler ve girişimlerin sonuçlarının belirlenerek hassas bir şekilde değerlendirilmesine izin verirler b) tedavinin değerlendirilmesi fazla ilaç kullanımının ve tekrarlanan cerrahi işlemlerin olası tehlikelerine karşı korur ve c) kanıtlanabilir organik hastalıkla ağrı davranışı arasında zayıf bir ilişki bulunabilir; kronik ağrı tedavisi aktivite seviyesinin ve fonksiyonel kapasite artışının kaydedilebildiği bir rehabilitasyon sürecini gerektirir. Ağrının bazı boyutları tedavinin başarı veya başarısızlığını işaret edebilir. Hasta ve tedavi stratejisinin optimal eşleştirilmesi, ağrı probleminin tam ve kapsamlı değerlendirilmesine dayanır (1) Ağrı değerlendirme yöntemlerinin sınıflandırılması a. Tek boyutlu bireysel ağrı değerlendirme yöntemleri i. Görsel analog skala (visual analogue scale-vas): Ağrının şiddetini belirlemede ve ağrının klinik takibinde kullanılan bir skaladır. VAS sayısal olarak ölçülemeyen değerleri sayısal hale çevirmek için kullanılmaktadır. 10 cm lik bir çizginin iki uç noktasına 18

24 değerlendirilmek istenen parametrenin iki uç tanımı yazılır ve hastadan kendi durumunun bu çizgide nereye uygun olduğunu belirlemesi istenir. ii. Sözel tarif skalaları (verbal descriptor scales-vds): Ağrı şiddeti hafiften dayanılmaz dereceye kadar 4 kategoriye ayrılır. Bunlar; şiddetli, orta, hafif ve yok şeklindedir. Hasta bu 4 kategoriden kendine en uygun olanını seçer. iii. Sayısal değerlendirme skalası: (Numerical rating scale-nrs): Skala ağrı yokluğu (0) ile başlayıp dayanılmaz ağrı (10 veya 100) düzeyine varır. iv. Yüz ifadesi skalası (Face scale-fs): Hastanın ağrısı yüz ifade görüntüleriyle eşleştirilir ve ağrı skorlanır. Bu skalalar özellikle VAS ın uygulanamadığı çocuklarda, konuşma sorunu olan hastalarda veya mental retarde kişilerde rahatlıkla kullanılabilir. v. Dermatomal ağrı çizimi: Vücudun dermatomlara ayrılmış olarak resmini bulunduran kart hasta tarafından ağrının şiddetine göre aynı rengin farklı tonlarında boyanır. Farklı değerlendirmeler için farklı renkler kullanılır (örn. his kaybında mavi, yanıcı ağrıda kırmızı gibi) b. Çok boyutlu bireysel ağrı değerlendirme yöntemleri i. McGill ağrı anketi (McGill pain questionnaire-mpq) ii. LANSS ağrı anketi iii. Dartmouth ağrı anketi (Darthmouth pain questionnaire-dpq) iv. Hatırlatıcı ağrı değerlendirme kartı (memorial pain assesment card MPAC) v. Karşıt yöntem karşılaştırması (cross modality matching-cmm) Objektif kriterli ağrı derecelendirme yöntemleri i. Davranışsal ölçümler ii. Fizyolojik ölçümler: Kalp hızı, deri iletkenliği ve ısı veya solunum parametreleri. 19

25 iii. Nörofarmakolojik yöntemler: Plazma beta endorfin düzeyi (ters orantı) ve cilt ısısında değişme gibi yöntemlerdir. iv. Nörolojik ölçümler: Sinir ileti hızı ve uyarılmış yanıtlardır. v. Biyokimyasal ölçümler: Ağrı, beyin, kan ve BOS ta endojen opioidlerin ve bazı hormonların düzeyinin değişmesine neden olur. Örneğin, akut ağrı ile noradrenalin, adrenalin ve serotonin artışı görülmektedir (21) Ağrı Eşiği Ağrıyı ayırt etmenin en iyi yolu onun varlığını belirlemektir. Klinikte ağrının varlığı genellikle standart bir uyarana verilen yanıta göre belirlenir. Örneğin, oda sıcaklığında normal şartlarda metal nesneler soğuk hissedilir, fakat soğuk allodini durumunda bu dokunma ağrılı bir duyu uyandırır. Laboratuar şartlarında araştırmacılar ağrıyı uyandırmak için gerekli en düşük uyarı şiddeti veya basitçe ağrı eşiği ile ilgilenirler. Duyu uyandırmak için gerekli minimal enerji seviyesi eşiktir. Buna göre eşikler uyaran değerlerine göre bildirilir, örn. sıcaklık seviyesi (C º) veya mekanik güçler (ağırlık karşılığı kg veya Newton). Ağrı toleransı ise bir kişinin istemli olarak dayanabileceği maksimum uyarı seviyesidir. Bilimsel çalışmalarda dikkat çekici bazı dezavantajlarından dolayı, ağrı toleransı ağrı eşiğinden daha az sıklıkla kullanılır : 1. Bazı stimulasyon tiplerinde doku hasarı riskini almadan ağrı toleransına erişmek mümkün değildir. 2. Ağrı toleransı, ağrı eşiğine göre genellikle bireyde ve bireyler arası daha çok değişkenlik gösterir. 3. Daha yaygın bir biçimde önyargı ve geçmiş deneyimlerden etkilenir. Ağrı eşiği değerlendirmesi ağrının ve insan kavramının doğası nedeniyle diğer duysal eşikleri değerlendirmekten daha komplikedir. Ağrı eşiği için birey, iki tip his ayrımı yerine ağrılı ve ağrısız olan duyu arasında ayırım yapmalıdır (22). Her iki ölçümün de kronik ağrılı hastalıkları değerlendirmede son derece yararlı olduğu ispatlanmıştır (27). PPT ile değerlendirilen hassasiyetin artritteki inflamasyonun derecelendirilmesinde en güvenilir 20

26 parametre olarak bulunmuştur (7). Fischer (28) ve Fischer ve Chang (29) algometrenin tetik nokta ve hipersensitif noktaların teşhis edilmesi, enjeksiyon, fizyoterapi ve soğutucu sprey gibi tedavi etkilerinin değerlendirilmesi için kullanımını tanımlamışlardır. Mekanik, termal, elektriksel ve vasküler kompresyon gibi çeşitli metodlar kullanılarak yapılan ağrı eşiği tanımı ağrı algısındaki değişiklikleri değerlendirmenin bir yaklaşımıdır. Basınç algometresinin kullanıldığı mekanik metod kullanım kolaylığı sağlamıştır, hastaya zararsızdır, kabul edilebilir güvenilirlik ve tekrarlanılabilirliğe sahiptir (15). Basınç algometresi (dolorimetre) ağrıya hassasiyetin değerlendirilmesi ve basınç algısının tayini için kullanılmış bir cihazdır. Basınç algometresinin, fibrositis ve hipersensitif noktalar, tetik noktalar, artrit aktivasyonu ve viseral ağrı- basınç duyarlılığı değerlendirilmesinde yararlı olduğu kanıtlanmıştır (7). İyi bilinen bir klinik gerçektir ki görünürde benzer ciddiyette hastalığa sahip bireylerden bir kısmı daha fazla yakınma gösterirlerken bir kısmı daha az yakınırlar. Bu farklılıklar yalnızca aynı hastalığa sahip bireylerde değil fakat aynı zamanda farklı hastalıklara sahip bireylerde de gözlenir. Ağrı algısı komplekstir, fizyolojik ve fiziksel hastalığıyla birliktelik gösteren, kişilik, etnik ve kültürel geçmişi gibi bazı faktörlerden etkilenir. Ağrı algısındaki çeşitliliği değerlendirmeye bir başka yaklaşım da ağrı eşiğini tanımlamaktır (15) Muskuloskeletal Sistem Hastalıkları ve Ağrı Romatoid artrit (RA) İlk görüldüğü yer sinovyum olan sistemik inflamatuar bir hastalıktır. Hastalığın ayırıcı özelliği tipik olarak başlangıçta elleri, el bileğini ve ayağı etkileyen ve daha sonra sinoviyal membranla kaplı herhangi bir eklemi sıklıkla diz, ayak bileği, kalça, dirsek ve omuzları etkileyebilen kronik simetrik poliartrit yapmasıdır. RA primer olarak sinovyumu tutarken hastaların neredeyse tamamında, halsizlik, düşük seviyede ateş ve hafiften orta dereceye kadar anemi, serozit (plevral veya perikardiyal effüzyon) ve ciddi multisistemik vaskülite kadar değişik ciddiyette sistemik hastalığın değişik şekilleri 21

27 bulunabilir. RA nın tanısı klinik olarak konur, özellikle hikaye ve fizik muayeneye dayanır (30). Amerikan romatizma birliğinin romatoid artrit sınıflaması için gözden geçirilmiş 1988 kriterleri 1. Sabah tutukluğu: Eklem çevresinde en az bir saat süren sabah tutukluğu. 2. Üç veya daha fazla eklem: Doktor tarafından gözlenen en az üç eklem bölgesinde, yumuşak doku bölgesinde artrit, doku şişliği veya sıvı (sadece kemikte aşırı büyüme değil) (14 muhtemel eklem bölgesi sağ veya sol proksimal interfalangeal (PİF), Metakarpofalangeal (MKF), el bilekleri, dirsekler, dizler, ayak bilekleri ve Metatarsofalangeal (MTF) eklemler). 3. El eklemlerinde artrit: El bilekleri, MKF veya PİF eklemlerden en az birinde şişlik. 4. Simetrik artrit: Vücudun her iki tarafında (bilateral) aynı eklem bölgelerinin bir biri ardı sıra tutulması (kriter 2 de olduğu gibi) PİF, MKF ve MTF eklemlerin tutulumu simetri olmaksızın kabul edilebilir. 5. Romatoid nodüller: Doktor tarafından belirlenen kemik veya ekstansör yüzeyler veya juksta artiküler bölgelerde subkutan nodüller. 6. Serum romatoid faktör: Herhangi bir metodla gösterilen anormal miktarda serum romatoid faktör. Normal kontrol bireylerin yüzde 5 ten azında pozitif olabilir. 7. Radyolojik değişiklikler: PA el ve el bilek grafilerinde RA için tipik değişiklikler; mutlaka erozyonları ve tutulan ekleme komşu kemik dekalsifikasyonlarını içermelidir (tek başına osteoartritik değişiklikler değerlendirmeye alınmaz). Bir hastanın RA lı olduğunu söyleyebilmek için yedi kriterden en az dördü bulunmalıdır. İlk dört kriter en az altı haftadır mevcut olmalıdır. İki klinik kritere sahip hastaların dışlanmaması gerekir. Klasik, kesin, muhtemel romatoid artrit tanımlamaları kullanılmamıştır (31). Altı haftadan fazla süren poliartiküler inflamatuar artritli bir hastada özellikle de eller ve ayaklar etkilenmişse RA tanısı düşünülmelidir. 22

28 Ne yazık ki, pek çok RA lı hasta için ağrı ana problemdir ve sıklıkla onları hekime getiren de bu problemdir. Her ne kadar tedavinin etkinliğini ölçmenin ana ve son noktası ağrının giderilmesi olsa da ağrının miktarını belirlemek oldukça zordur. Muayene sırasında değerlendirilirken, görünürde benzer derecede inflamasyon ve eklem hasarına sahip hastalar arasında ağrı eşiği oldukça büyük farklar göstermektedir. Erken hastalık döneminde görüldüğü gibi hızlı bir şekilde effüzyon geliştiren eklemler veya artmış yükle beraber şişmiş eklemler, yaygın innervasyonlu periartiküler destek yapılarında aşırı strese yol açan artmış intraartiküler basınca bağlı aşırı derecede ağrılı olabilirler (30) Ankilozan spondilit (AS) AS, spinal eklemlerin ve komşu yapıların inflamasyonu nedeniyle omurganın progresif ve assendan füzyonu ile karakterize, etiyolojisi bilinmeyen inflamatuar bir hastalıktır. Periferik eklemler daha az sıklıkta etkilenir fakat kalça ve omuz eklemleri vakaların üçte birinde tutulabilir ve eklem dışı organların inflamatuar lezyonları örn. göz ve kalpte görülebilir. AS klinik, radyolojik, epidemiyolojik ve genetik olarak seronegatif spondilartropatiler adı verilen ailesel artritler grubuna mensuptur. Bu hastalık grubunun diğer üyeleri a. Juvenil AS. b. Reaktif artrit. c. Psöriatik artrit ve spondilit. d. İnflamatuar barsak hastalığı ile ilişkili artropatiler (aksiyel ve periferik), ülseratif kolit ve crohn hastalığı. e. Bu hastalıkların iki veya daha fazlasının özelliklerinin bir hastada görüldüğü farklılaşmamış formlar. Spondilartropatileri birleştiren ortak özellikler: a. Spinal eklemleri tutmaya eğilim, sakroileit ve spondilit. b. Tipik olarak oligoartiküler ve asimetrik periferik artrit. c. Tendon ve ligamanların kemik insersiyolarının inflamasyonu (entesitis veya entesopati). 23

29 d. Genellikle genç yaşta başlangıç. e. RF için negatif test. f. Ailesel yatkınlık ve MHC nin genetik polimorfizmi ile güçlü birliktelik, HLA- B27 pozitifliği. Kronik bel ağrısı ve katılık AS nin tipik olarak ilk semptomlarıdır. Başlangıç ani olmaktan çok sinsidir ve hastalar sıklıkla ne zaman başladığını veya etkilenen alanı kesin olarak belirtemezler. Değişken ağrı yakınmaları, önce bir taraf kaba etinde sonra diğerinde ortaya çıkar. Sonuçta uyluğun arkasına yayılması muhtemelen sakroiliak tutulumu gösterir. Karakteristik inflamatuar bel ağrısı, sabahları veya diğer dinlenme periyotları sonrası katılık ve ağrı ile öne çıkar (jelleşme fenomeni) ve egzersizle düzelir (30). AS nin Modifiye Newyork, 1984 Tanı Kriterleri Ölçütler 1. Egzersiz ile düzelen ve dinlenme ile azalmayan en az üç ay süreli bel ağrısı 2. Lomber omurganın sagital ve frontal düzlemlerde hareket kısıtlılığı 3. Göğüs ekspansiyonunda yaş ve cins için normal değerlere göre azalma 4. İki taraflı 2 ya da 4. derece sakroileitis 5. Tek taraflı 3 ya da 4. derece sakroileitis Kesin AS tanısı eğer: Tek taraflı 3 ya da 4. derece sakroileitis veya iki taraflı 2 veya 4. derece sakroileitis ve herhangi bir klinik ölçüt varsa konur (31) Primer jeneralize osteoartrit (PJOA) Osteoartrit (OA), dünyada en yaygın görülen eklem hastalığıdır. Altmışbeş yaşın üzerindeki kişilerin çoğunda, 75 yaş üzerindekilerin ise % 80 inde radyolojik olarak saptanır. ACR (American College of Rheumatology) tarafından hastalık eklem kartilajının bozulmuş yapılanması nedeniyle eklem semptomlarına yol açan, ilave olarak eklem kenarlarındaki kemiklerde 24

30 değişiklikler yaratan durumların heterojen bir grubu olarak tanımlanmaktadır. (32) PJOA nın semptomları: a. Ağrı, PJOA nın dominant semptomudur. Başlangıçta tipik olarak, acıma tabiatındadır, eklem kullanımı ile ilişkilidir ve istirahatle geçer. b. Pek çok hasta, inaktiviteye bağlı tutukluktan ve gün içindeki jelleşmeden yakınır. Tutukluk yarım saatten az sürelidir. c. Anksiyete ve depresyon OA lı hastalarda oldukça yaygındır. d. Belirgin eklem şişliği ve deformite. OA nın klinik bulguları ise krepitasyon, hassasiyet, eklem hareket açıklığında azalma, defomite ve instabilite, kas zayıflığı ve güçsüzlük, artmış ısı ve effüzyondur. Primer jeneralize osteoartrit, muhtemelen en sık görülen, en kolay tanınan ve kabul edilmiş gruptur. Özellikleri: a. Dikkat çekici ailesel yatkınlık. b. Kadın üstünlüğü. c. Orta yaşta el semptom ve bulgularıyla başlangıç. d. Bouchard nodülleri olsun olmasın çok sayıda Heberdan nodülleri. e. Poliartiküler interfalangeal OA. f. El için iyi fonksiyonel sonuç. g. Diğer sık OA bölgelerinde daha sonrası için predispozisyon (özellikle diz, daha az sıklıkla kalça ve diğer eklemler) (33). Radyolojik incelemede PJOA ya özgü birtakım değişiklikler görülebilir. Artiküler fasetlerde, spinöz çıkıntılarda ve nöral arkusta aşırı büyüme ve osteofitlerin birbirine yaklaşması ile ortaya çıkan öpüşen osteofitler görüntüsü bunlara örnek olarak verilebilir. Diz ekleminde OA da sık görülen keskin kenarlı osteofitler yerine dökme balmumuna benzer osteofitler görülür (32). Eklem kıkırdağı sinirsiz olduğundan OA de ağrı diğer yapılardan kaynaklanıyor olmalıdır. Bazı olgularda periost üzerindeki osteofitlerin sinire basısı ağrıya neden olur, bazısında ise subkondral kemikteki mikrofraktürler, 25

31 diğerlerinde ise, kalınlaşan subkondral trabeküllerin neden olduğu kan akımının bozulması sonucu oluşan medüller hipertansiyon ağrıya neden olur. Eklem dengesinin bozulması sonucu eklem kapsülünde oluşan gerilme ve kas spazmı ağrının diğer nedenleri olabilir. Bazı OA hastalarında eklem ağrısı sinovite bağlıdır (34) Fibromiyalji sendromu Fibromiyalji sendromu (FMS), yaygın ağrı, spesifik anatomik noktalarda (hassas noktalar), aşırı hassasiyet, halsizlik, uyku bozukluğu ve irritabl bağırsak sendromu gibi klinik görünümlerle karakterize kronik muskuloskeletal bir hastalıktır. FMS de görülen yaygın ağrının tabiatı nedeniyle, hastalar pek çok anatomik alanda düşük seviyeli basınç uyarısına yanıt olarak ağrı ve hassasiyet duyarlar (30) ACR FMS tanısı için kriterler En az üç aydan beri devam eden yaygın ağrı Bilateral Vücudun üst ve alt yarısında, aksiyal iskeleti içeren ve 4 kg basınçla palpe edildiğinde 18 hassas noktadan en az 11 tanesinin ağrılı olması Dışlama kriterleri Diğer tanıların konulmuş olması fibromiyalji tanısını dışlatmaz. Hassas noktaların yerleşimi şu şekildedir 1. Suboksipital kasların insersiyon kısımları. 2. C5-7 vertebraların intertransvers boşluklarının anterior kısımları. 3. Trapezius kasının üst sınırının orta noktası. 4. Supraspinatusun orijini, skapula üzerinde medial kenarına yakın. 5. İkinci Kosta, kostakondral eklemin hemen laterali. 6. Lateral epikondilin iki santimetre distali. 7. Gluteal bölgenin üst dış kadranı. 8. Trokanter majorun posterior kısmı. 9. Diz eklem çizgisinde medial yağ yastıkçığının proksimali (31). 26

32 FMS basit olarak, kas ve duyu nosiseptörlerinden kalkan değişik uyarılar sonucu, anormal santral mekanizmaların aşırı uyarımı, yani santral sensitizasyon ve buna bağlı periferik sensitizasyon durumu olarak tanımlanabilir (21). Spontan kronik yaygın ağrı ve basınç uyarısına karşı hiperaljezi kombinasyonu FM nin altın kuralıdır (35) Osteoporoz (OP) Osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun bozulmuş mimarisi ile karakterize, artmış kemik kırılganlığı ve sonucunda artmış kırık riski ile seyreden bir hastalıktır. Osteoporozda her ne kadar kemik kütlesi azalsa da, kalan kemik hem organik (%40) hem de mineral komponentleri (%60) açısından normal bileşim gösterir (5) yılında Dünya OP Kongresi sonunda yapılan konsensusa göre, OP tanımı yeniden düzenlenmiştir. Buradaki tanımlama, tanı yöntemlerinden Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometre (DEXA) kullanılarak elde edilen değerlere ve kırık varlığına göre yapılmaktadır. Normal: Genç erişkine göre kemik mineral yoğunluğunun (BMD) veya kemik mineral içeriğinin (BMC) 1 standart sapmanın altında olmasıdır. Osteopeni (düşük kemik kütlesi): BMD nin genç erişkine göre -1 SD ile -2,5 SD arasında olmasıdır. Osteoporoz: BMD nin genç erişkine göre -2,5 SD dan fazla olmasıdır. Yerleşmiş osteoporoz: BMD nin genç erişkine göre -2,5 SD nin üzerinde olması ve ek olarak bir veya daha fazla kırık saptanması (36). Bu hastalığın tanımı meydana gelmiş kırığa dayanmaz ancak azalmış kemik kütlesine bağlı oldukça artmış kırık riskinin laboratuar ve klinik bulgularına dayanır. OP diğer hastalıklarla birlikte olmadığında involüsyonel OP olarak adlandırılır, bunlar kadınlardaki postmenapozal OP (tip I) ve erkeklerdeki senil OP (tip II) dir. Sekonder OP, diğer hastalıklarla beraber (örn. cushing hastalığı) veya ilaç kullanımına bağlı (örn. heparin) ve de fizyolojik sapma (yanlış kullanım) ile beraber olur (5). 27

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon

FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon FTR 303 Ortopedik Rehabilitasyon Kompleks Bölgesel Ağrı Sendromu Complex Regional Pain Syndromme yrd. doç. dr. emin ulaş erdem GİRİŞ Genellikle travmalardan sonra ortaya çıkar Belirgin bir sinir hasarı

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca

Detaylı

Bitkisel ürünlerin etkinlik ve güvenilirliğini etkileyen faktörler: -kullanılan bitkinin toplama zamanı -kullanılan kısmı -mevsimsel değişiklikler

Bitkisel ürünlerin etkinlik ve güvenilirliğini etkileyen faktörler: -kullanılan bitkinin toplama zamanı -kullanılan kısmı -mevsimsel değişiklikler Güvenilirlik Bitkisel ilacın kullanımı sırasında karşılaşılabilecek toksisite testleri yapılır. -akut toksisite -kronik toksisite -tekrarlayan doz toksisitesi -mutojenite -karsinojenite -teratojenite -gebelikte

Detaylı

AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ

AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ AĞRI İLE NASIL BAŞA ÇIKARIZ Öğr. Gör. Müjgan ONARICI Çankırı Karatekin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Çankırı 2013 Ağrı / Organizmayı koruyan bir duyu Duyu doku hasarının olduğu bölgede yanıt Ağrı Tarih

Detaylı

AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON

AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON AĞRI TEDAVĠSĠNDE NÖROSTĠMULASYON E Z G I T U N A E R D O Ğ A N Tarihteki yeri Teoriler Ağrı fizyolojisi Tedavi yöntemleri Ağrı tedavisinde elektriksel stimulasyonun yeri (tarihçesi ve güncel yaklaşımlar)

Detaylı

Ağrı, Nöropatik ağrı

Ağrı, Nöropatik ağrı Ağrı, Nöropatik ağrı Ağrı, olası bir doku hasarına karşı vücudumuzu uyarmak için sinyaller üreten sinir sisteminin hayati fonksiyonlarındandır. Ağrı, gerçek ya da potansiyel doku hasarıyla ilişkili hoş

Detaylı

a Fizyolojik-klinik b. Süresine göre c. Kaynaklandığı bölgeye göre d. Mekanizmalarına göre sınıflamak mümkündür.

a Fizyolojik-klinik b. Süresine göre c. Kaynaklandığı bölgeye göre d. Mekanizmalarına göre sınıflamak mümkündür. .,' ğrıyı değişik biçimlerde sınıflamak mümv J: kiindür. Ağrının sınıflanması ağrıya yaklaşımda önemli noktalardan birisidir, Ağrının daha ayrıntılı olarak ele alınması, değerlendirilmesi bu sınıflamalarla

Detaylı

Ağrı patofizyolojisi. Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı

Ağrı patofizyolojisi. Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı Ağrı patofizyolojisi Yrd. Doç. Dr. Yavuz YÜCEL Nöroloji Anabilim Dalı Ağrı? Ağrı, olası bir doku hasarına karşı vücudumuzu uyarmak için sinyaller üreten sinir sisteminin hayati fonksiyonlarındandır. Ağrı,

Detaylı

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Osteoartrit. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Osteoartrit Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. OSTEOARTRİT Primer nonenflamatuar artiküler kartilajın bozulması ve reaktif yeni kemik oluşumu ile karakterize,eklem ağrısı,hareket kısıtlılığı

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

OSTEOARTRİT. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ OSTEOARTRİT Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ Eklem kıkırdağından başlayıp, eklemlerde mekanik aşınmaya ve dejenerasyona yol açan kronik bir eklem hastalığıdır. LİTERATÜRDEKİ İSİMLERİ ARTROZ DEJENERATİF ARTRİT Yavaş

Detaylı

Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları

Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Duyu Fizyolojisi ve Deri Duyuları Doç. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com Somatik Duyular Mekanik değişim ile uyarılan Dokunma Dokunma

Detaylı

ÜNİTE. FİZYOPATOLOJİ Uzm. Dr. Özlem ÖZSOY İÇİNDEKİLER HEDEFLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ

ÜNİTE. FİZYOPATOLOJİ Uzm. Dr. Özlem ÖZSOY İÇİNDEKİLER HEDEFLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER AĞRI FİZYOPATOLOJİSİ Giriş Ağrının Tanımı Ağrıya İlişkin Kavramlar Ağrının Algılanması Ağrı Sinyallerinin Merkezi Sinir Sistemine İletilmesi Ağrının Sınıflandırılması Ağrının Değerlendirilmesi

Detaylı

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER. Dr. Sinan CANAN

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER. Dr. Sinan CANAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı REFLEKSLER Dr. Sinan CANAN scanan@baskent.edu.tr Bu Bölümde: Sinirsel refleksler: Tipleri ve yolları Otonom refleks yolları ve işlevleri İskelet

Detaylı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı

Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler. Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Duysal Sistemlerin Genel Özellikleri, Duysal Reseptörler Dr. Ersin O. Koylu E. Ü. Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Bir Hint Hikayesi: Altı Kör Adam ve Fil DUYSAL UYARAN DUYSAL UYARANIN SİNİR SİNYALLERİNE

Detaylı

DİNLENİM MEMBRAN POTANSİYELİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

DİNLENİM MEMBRAN POTANSİYELİ. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. DİNLENİM MEMBRAN POTANSİYELİ Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Hücre içi kompartıman ve hücre dışı kompartımanın büyük bölümü elektriksel açıdan nötrdür. Hücre içinde

Detaylı

Ağrı duyusu. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Ağrı duyusu. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Ağrı duyusu Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Duyuların Sınıflandırılması 5 Temel duyu Görme İşitme Dokunma Tad Koku Detaylı Sınıflandırma Görsel sistem Görme duyusu

Detaylı

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a Fizyoloji PSİ 123 Hafta 8 Sinir Sisteminin Organizasyonu Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi Beyin Omurilik Periferik Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi (MSS) Oluşturan Hücreler Ara nöronlar ve motor

Detaylı

Duysal Sistemler. Genel Prensipler ve Özellikler!!!! Dr. Vedat Evren

Duysal Sistemler. Genel Prensipler ve Özellikler!!!! Dr. Vedat Evren Duysal Sistemler Genel Prensipler ve Özellikler!!!! Dr. Vedat Evren Genel Prensipler Duyma (duyu)! Reseptörler!! İletim! Nöral yolaklar!! Kodlanma! Korteksin duysal alanları ALGI Santral Sinir Sistemi

Detaylı

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak.

Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Yrd. Doç. Dr : Tanju ÇELİK MKÜ. Tıp Fak. Ağrı Ağrının tanımı Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilâtı tarafından 1979 yılında şu şekilde yapılmıştır: "Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan,

Detaylı

AĞRı VE DUYU EŞIĞININ ELEKTRIKSEL ÖLÇÜMÜ. Ezgi Tuna Erdoğan

AĞRı VE DUYU EŞIĞININ ELEKTRIKSEL ÖLÇÜMÜ. Ezgi Tuna Erdoğan AĞRı VE DUYU EŞIĞININ ELEKTRIKSEL ÖLÇÜMÜ Ezgi Tuna Erdoğan AĞRı-DUYU FIZYOLOJISI Reseptörler Sinir lifleri Spinal Yollar Uyarı Sinapslar Talamus-Çekirdekler Somatik Duysal Korteks Algı DUYU RESEPTÖRLERĠ

Detaylı

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 9 a Fizyoloji PSİ 123 Hafta 9 Serebrum Bazal Çekirdekler Orta Beyin (Mezensefalon) Beyin sapının üzerinde, beyincik ve ara beyin arasında kalan bölüm Farklı duyu bilgilerini alarak bütünleştirir ve kortekse

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

SİNİR R S İSTEMİ EGZE Z RS R İZ

SİNİR R S İSTEMİ EGZE Z RS R İZ SİNİR SİSTEMİ VE EGZERSİZ Sinir sistemi; hareket etme, konuşma ve vücudumuzdaki milyonlarca hücrenin koordineli bir şekilde çalışmasını sağlayan iç haberleşme yoludur. Bu nedenle, sinir sistemi hemostasizin

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması

Ağrı. Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması Ağrı Ağrı hissinin oluşması Ağrı hissinin iletilmesi Ağrı hissinin yorumlanması Periferik Sinirde İletim Nöron yapısı Sinir lifi tipleri Sinir membranı nın yapısı Sinirde elektriksel iletim Saltatorik

Detaylı

Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN

Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN Talamokortikal İlişkiler, RAS, EEG DOÇ. DR. VEDAT EVREN Bilinç İnsanın kendisinin ve çevresinin farkında olma durumu. İç ve dış çevremizde oluşan uyaranların farkında olma durumu. Farklı bilinç düzeyleri

Detaylı

Bir ruhsal belirti olarak ağrı

Bir ruhsal belirti olarak ağrı Bir ruhsal belirti olarak ağrı Uzm. Dr. Irmak POLAT Kars Harakani Devlet Hastanesi 53. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bursa, 3-7 Ekim 2017 Kronik ağrı bir halk sağlığı sorunu >70 milyon Amerikalı Medikal harcamalar,

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

AĞRI, AĞRI YOLLARI VE AĞRILI HASTAYA YAKLAŞIM

AĞRI, AĞRI YOLLARI VE AĞRILI HASTAYA YAKLAŞIM AĞRI, AĞRI YOLLARI VE AĞRILI HASTAYA YAKLAŞIM Türkiyede Algoloji oldukça yeni bir bilim dalıdır. Ağrı ve tedavisiyle uğraşan bu bilim dalı, Anesteziyoloji bölümlerine bağlı olarak Türkiye de pek çok üniversite

Detaylı

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu

TANIM. Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu ANKİLOZAN SPONDİLİT TANIM Ankilozan Spondilit (spondilartrit) Spondilit = vertebraların (omurların) inflamasyonu Nedeni belli olmayan, kronik gidişli, ilerleyici karakterde inflamatuvar bir hastalıktır.

Detaylı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı

Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu. Prof. Dr.Hidayet Sarı Ankilozan Spondilit Rehabilitasyonu Prof. Dr.Hidayet Sarı Tanım Özellikle omurgayı tutan ve ankiloza götüren kronik iltihabi sistemik romatizmal hastalıktır. Sakroiliak eklem iltihabı oluşturmak ana bulgusudur.

Detaylı

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener

Motor Nöron ve Kas Hastalıkları. Uzm Dr Pınar Gelener Motor Nöron ve Kas Hastalıkları Uzm Dr Pınar Gelener Genel Bilgiler Vücudun herhangi bir bölümünde kas kuvveti azalması: parezi Tam kaybı (felç) : paralizi / pleji Vücudun yarısını tutarsa (kol+bacak)

Detaylı

Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı. Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD

Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı. Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD Spinal Kord Yaralanmaları ve Ağrı Dr. Ayşegül Ketenci İstanbul Tıp Fak. FTR AD SKY- Sıklık 1 275 000 Kişi 259 000 Kişi Ağrı % 48-94 Yaşamı sınırlayan şiddetli ağrı % 11-34 Yaşam kalitesini en fazla düşüren

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

Romatizma BR.HLİ.066

Romatizma BR.HLİ.066 Nedir? başta eklemler olmak üzere, birçok organ ve dokunun doğrudan ya da dolaylı olarak zarar görmesine yol açabilen hastalıklar grubudur. Kanda iltihap düzeyinde yükselmeye neden olup olmamasına göre

Detaylı

Ağrılı hastaya yaklaşım,ağrı sendromları ve girişimsel tedavi yöntemleri. Prof. Gül Köknel Talu,FIPP İTF Algoloji BD

Ağrılı hastaya yaklaşım,ağrı sendromları ve girişimsel tedavi yöntemleri. Prof. Gül Köknel Talu,FIPP İTF Algoloji BD İdeal doktor/google Ağrılı hastaya yaklaşım,ağrı sendromları ve girişimsel tedavi yöntemleri Prof. Gül Köknel Talu,FIPP İTF Algoloji BD gktalu@yahoo.com En iyi ağrı başkasının ağrısıdır... Var olan veya

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

EMG nin Kullanım Alanları ve Uyarılmış Potansiyeller. Uzm Dr Pınar Gelener

EMG nin Kullanım Alanları ve Uyarılmış Potansiyeller. Uzm Dr Pınar Gelener EMG nin Kullanım Alanları ve Uyarılmış Potansiyeller Uzm Dr Pınar Gelener Genel Bilgiler Sinir ve kas hücreleri elektrik üretebilen, dışarıdan elektrik ile uyarılabilen ve elektriği iletebilen dokulardır

Detaylı

Psikofarmakolojiye giriş

Psikofarmakolojiye giriş Psikofarmakolojiye giriş Genel bilgiler Beyin 100 milyar nöron (sinir hücresi) içerir. Beyin hücresinin i diğer beyin hücreleri ile 1,000 ile 50,000 bağlantısı. Beynin sağ tarafı solu, sol tarafı sağı

Detaylı

H 1 FTR ve Romatoloji alanında temel konularda ve güncel gelişmeleri içeren bir seminer programı tıpta uzmanlık öğrencileri tarafından sunulur

H 1 FTR ve Romatoloji alanında temel konularda ve güncel gelişmeleri içeren bir seminer programı tıpta uzmanlık öğrencileri tarafından sunulur FTR 28 FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON Dr. Sevim ORKUN / 1 Dr. Işık KELEŞ /2 Dr. Gülümser AYDIN /3 Dr. Elem İNAL /4 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS FTR 7001 MAKALE SAATİ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ve

Detaylı

Sağlıklı Gönüllülerde Elektriksel Duyu Eşiği Ölçümü. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D.

Sağlıklı Gönüllülerde Elektriksel Duyu Eşiği Ölçümü. Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. Sağlıklı Gönüllülerde Elektriksel Duyu Eşiği Ölçümü Dr.Ezgi Tuna Erdoğan İstanbul Tıp Fakültesi Fizyoloji A.D. Duyu Fizyolojisi Duyu lifleri A beta A delta C myelinli myelinli myelinsiz İletim hızı hassas

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

Nöron uyarı gönderdiğinde nörotransmitterleri barındıran keseciklerin sinaptik terminale göçü başlar.

Nöron uyarı gönderdiğinde nörotransmitterleri barındıran keseciklerin sinaptik terminale göçü başlar. SİNAPS Bir nöronu diğerinden ayıran bir boşluk olduğu, Nöronların fiziksel olarak birleşmediği gözlenmiştir. Sinir uçlarında bulunan bu boşluklarda haberleşme vardır. Nöronlar arası bu iletişim noktasına

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

ELEKTROMYOGRAFİ (EMG) ve SİNİR İLETİ HIZI

ELEKTROMYOGRAFİ (EMG) ve SİNİR İLETİ HIZI ELEKTROMYOGRAFİ (EMG) ve SİNİR İLETİ HIZI EMG Kayıt Elektrotları 1- İğne Elektrot 2- Yüzey Elektrot Kas ve sinirlerin testi EMG Sinir ileti hızı Özel testler(tekrarlayıcı sinir uyarısı ve tek sinir lifi

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ VE EGZERSİZ

SİNİR SİSTEMİ VE EGZERSİZ SİNİR SİSTEMİ VE EGZERSİZ 1 TEMEL FONKSIYONLAR Vücut içi koşulların kontrol edilmesi İstemli hareketlerin kontrolü Omurilik reflekslerinin programlanması Hafıza ve öğrenme için gerekli olan deneyimlerin

Detaylı

KAS SİNİR KAVŞAĞI. Oğuz Gözen

KAS SİNİR KAVŞAĞI. Oğuz Gözen KAS SİNİR KAVŞAĞI Oğuz Gözen Kas sinir kavşağı İskelet kası hücresinde aksiyon potansiyeli oluşumunun fizyolojik tek mekanizması, kası innerve eden sinir hücresinde aksiyon potansiyeli oluşmasıdır. İskelet

Detaylı

FTR 206 Elektroterapi II. Ağrı. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem

FTR 206 Elektroterapi II. Ağrı. yrd. doç. dr. emin ulaş erdem FTR 206 Elektroterapi II Ağrı yrd. doç. dr. emin ulaş erdem AĞRI Ağrı tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. AĞRI DİNDİRMEK TANRI SANATIDIR (HIPPOCRATES) İnsanoğlu varoluşundan beri yaşadığı ağrı, Albert

Detaylı

Doku lezyonları oluşturacak kadar kuvvetli olan zararlı uyarılar birçok algojenik ve pro-enflamatuar kimyasal medyatörlerin salınımına yol açar.

Doku lezyonları oluşturacak kadar kuvvetli olan zararlı uyarılar birçok algojenik ve pro-enflamatuar kimyasal medyatörlerin salınımına yol açar. AĞRI ve İNFLAMASYON Yrd.Doç.Dr. Levent Yazmalar Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi FTR Anabilimdalı AĞRI Ağrı tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı (IASP) Tanımı

Detaylı

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus

Detaylı

BEL AĞRISI. Dahili Servisler

BEL AĞRISI. Dahili Servisler BEL AĞRISI Dahili Servisler İnsan omurgası vücut ağırlığını taşımak, hareketine izin vermek ve spinal kolonu korumak için dizayn edilmiştir. Omurga kolonu, birbiri üzerine dizilmiş olan 24 ayrı omur adı

Detaylı

Duyu sendromları ve duyu muayenesi. Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji

Duyu sendromları ve duyu muayenesi. Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji Duyu sendromları ve duyu muayenesi Yrd.Doç.Dr. Adalet ARIKANOĞLU Dicle üni. nöroloji Yüzeysel duyular (Eksteroseptiv duyular) : Dokunma, ağrı ve ısı (sıcak, soğuk) duyuları. Derin duyular (Proprioseptiv

Detaylı

Uykunun Temel Mekanizmaları ve Uyku Nörofizyolojisi..Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi

Uykunun Temel Mekanizmaları ve Uyku Nörofizyolojisi..Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi Uykunun Temel Mekanizmaları ve Uyku Nörofizyolojisi Doç.Dr.Dr.Zerrin.Zerrin Pelin Pendik Devlet Hastanesi Uyku Bozuklukları Birimi Hipokrat Vasküler reorganizasyon teorisi İç organları sıcak tutabilmek

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı

Total Kalça Protezi. Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Total Kalça Protezi Prof. Dr. Önder Yazıcıoğlu İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Koksartroz Primer Önceden geçirildiği bilinen bir hastalık yok Genelde yaşlanmaya bağlı Eklemde

Detaylı

Elektrokimyasal İleti II

Elektrokimyasal İleti II Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektrokimyasal İleti II Prof. Dr. Cem Şeref Bediz DEUTF Fizyoloji Anabilim Dalı Bu saate neler öğreneceğiz? İmpuls, uyartı, sinyal nedir Hücre zarının elektrokimyasal

Detaylı

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur.

Nöroloji alanında güncel gelişmelerin olduğu konularda seminer Nöroloji Uzmanlık Öğrencileri tarafından sunulur. NÖR 23 NÖROLOJİ Dr. Ali Kemal ERDEMOĞLU /1 Dr. Ersel DAĞ /2 Dr. Yakup TÜRKEL /3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS NOR 7001 MAKALE SAATİ Nöroloji alanında yabancı dergilerde güncel gelişmelere yönelik yayınlanan

Detaylı

Sinir Sistemi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D.

Sinir Sistemi. Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. Sinir Sistemi Prof. Dr. Taner Dağcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Ab. D. İnsan Vücudu Üro-genital sistem Sindirim sistemi Solunum sistemi Kardiyovasküler sistemi Endokrin sistem Sinir sistemi

Detaylı

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ. Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD ANKSİYETE BOZUKLUKLARININ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ÜZERİNE ETKİLERİ Doç.Dr.Aylin Ertekin Yazıcı Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Açıklama 2008 2010 Araştırmacı: Lilly Konuşmacı: Lundbeck Sunum

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR

ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR ÇOCUKLARDA HAREKET SİSTEMİ MUAYENESİ (ROMATOLOJİK MUAYENE) Özgür KASAPÇOPUR HAREKET SİSTEMİ Üç ana yapı taşı Kemikler Kaslar Eklemler Oynamaz eklemler (Kafa tası) Yarı oynar eklemler (Omurga) Oynar eklemler

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı

Detaylı

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi

Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi Beynin Anatomik Açıdan İncelenmesi ve Beyin Sisteminin İşleyişi - Ana Hatlarıyla Merkezi Sinir Sistemi - Sinir Hücrelerinin (Nöronlar) Temel İşleyişi - Hücre Gövdesi, Dendrit, Aksonlar, Sinaptik Ağlar

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10 Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam Anatomi 42 16 58 Fizyoloji 39 18 57 Histoloji ve Embriyoloji 12 4 16 Biyofizik

Detaylı

TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni

TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni TFD Nörolojik Fizyoterapi Grubu Bülteni Cilt/Vol:3 Sayı/Issue:2 Şubat/February 2016 www.norofzt.org VİBRASYON UYGULAMALARININ FİZYOTERAPİDE KULLANIMI Vibrasyon, salınım şeklindeki hareketlerle karakterize

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ

ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ ADEZİV KAPSÜLİT FZT NAZMİ ŞEKERCİ DONUK OMUZ - FROZEN SHOULDERADEZİV KAPSÜLİT Adeziv kapsulit omuz ekleminde, eklem kapsülünün kronik iltihabi bir durumu olup eklem kapsülünde kalınlaşma, sertleşme ve

Detaylı

Ankilozan Spondilit. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv.

Ankilozan Spondilit. Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. Ankilozan Spondilit Uzm. Fzt. Kağan YÜCEL Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv. 1 Spondiloartropatiler Ankilozan Spondilit Reaktif Artrit (Reiter sendromu) Psoriatik Artrit.. Ankilozan Spondilit Ankiloz (füzyon)

Detaylı

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1

TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI. Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 TORAKOLOMBER VERTEBRA KIRIKLARI Prof.Dr.Nafiz BİLSEL VERTEBRA KIRIKLARI 1 Vertebral Kolon 33 omur 23 intervertebral disk 31 çift periferik sinir VERTEBRA KIRIKLARI 3 OMURGANIN EĞRİLİKLERİ Servikal bölgede

Detaylı

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ

Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanan HASTALIK MODELİ 1. Semptom ve Bulguların toplanması, 2. Olası Tanının belirlenmesi, 3. Yardımcı tanı yöntemleri ile tanının doğrulanması, 4. Bilimsel olarak ispatlanmış

Detaylı

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Tanı; Dört tanı kriteri Destekleyici tanı kriterleri Eşlik eden özellikler Bu skala; 10 sorudan oluşmaktadır en fazla 40 puan verilmektedir skor sendromun

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ. Duyusal olarak elde edilen bilgiler beyne (yada tam tersi) nasıl gider?

SİNİR SİSTEMİ. Duyusal olarak elde edilen bilgiler beyne (yada tam tersi) nasıl gider? SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Descartes- İnsan vücudu bilimsel olarak (doğal yasalarla) açıklanabilecek bir hayvan makinesidir Bu makineyi araştıran, beyin ve davranış arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim

Detaylı

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir.

BÜYÜME. Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir. BÜYÜME Vücudun ya da vücut bölümlerinin boyut olarak artması Yaşamın ilk 20 yılında görülen en önemli biyolojik süreçtir. 2 BÜYÜME Örneğin doku büyümesi gerçekleşerek vücut ağırlığı ve boy uzunluğunda

Detaylı

Fizyoloji ve Davranış

Fizyoloji ve Davranış Fizyoloji ve Davranış sorular sorular - sorular Farketmeden sıcak sobaya dokunduğunuzda hemen elinizi çekersiniz. Bu kısa sürede vücudunuzda neler olur? Kafein, esrar, alkol v.b.nin vücudunuzda ne tür

Detaylı

*Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *periferik sinir-kas patolojileri

*Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *periferik sinir-kas patolojileri PERİFERİK SİNİRLER *Periferik sinirlerde kayıt yöntemleri ve ileti hızı ölçümleri. *Kronaksi, reobaz *periferik sinir-kas patolojileri KAFA SİNİRLERİ I. N.olfactarius II. N.opticus III. N.oculomotorius

Detaylı

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN

Klinikte Analjeziklerin Kullanımı. Dr.Emine Nur TOZAN Klinikte Analjeziklerin Kullanımı Dr.Emine Nur TOZAN Analjezikler Hastaya uygulanacak ilk ağrı kontrol yöntemi analjeziklerin verilmesidir. İdeal bir analjezik Oral yoldan kullanıldığında etkili olabilmeli

Detaylı

7. Yarıyıl Farmasötik Kimya Prof. Dr. İlkay YILDIZ

7. Yarıyıl Farmasötik Kimya Prof. Dr. İlkay YILDIZ 7. Yarıyıl Farmasötik Kimya Prof. Dr. İlkay YILDIZ 2017-2018 Güz Dönemi PERİFER SİNİR SİSTEMİNE ETKİLİ İLAÇLAR Periferdeki organlara yönelik sinirsel iletişimin sağlandığı sisteme, PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ,

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

KAS FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN KAS FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Uyarılabilen dokular herhangi bir uyarıya karşı hücre zarlarının elektriksel özelliğini değiştirerek aksiyon potansiyeli oluşturup, iletebilme özelliği göstermektedir.

Detaylı

İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas

İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas Kas Fizyolojisi İnsan vücudunda üç tip kas vardır: İskelet kası Kalp Kası Düz Kas Vücudun yaklaşık,%40 ı çizgili kas, %10 u düz kas kastan oluşmaktadır. Kas hücreleri kasılma (kontraksiyon) yeteneğine

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF)

PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF) PROPRİOSEPTİF NÖROMÜSKÜLER FASİLİTASYON (PNF) TEMEL PRENSİPLER Proprioseptörlerin uyarılması ile nöromüsküler mekanizmanın cevaplarını kolaylaştırmak Amaç: el temasları, görsel ve sözel uyarılar yoluyla

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Lokal anestetik preparatları

Lokal anestetik preparatları Lokal anestetikler Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 21.10.2010 Lokal anestetik preparatları 2 2/30 1 3 3/30

Detaylı

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinapslar. yrd.doç.dr. emin ulaş erdem

FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi. Sinapslar. yrd.doç.dr. emin ulaş erdem FTR 231 Fonksiyonel Nöroanatomi Sinapslar yrd.doç.dr. emin ulaş erdem TANIM Sinaps, nöronların (sinir hücrelerinin) diğer nöronlara ya da kas veya salgı bezleri gibi nöron olmayan hücrelere mesaj iletmesine

Detaylı

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ SAĞLIKLI OBEZLERDE FİZYOTERAPİ VE REFLEKSOLOJİ UYGULAMALARININ ZAYIFLAMAYA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ HAZIRLAYAN:FZT.MELTEM ERASLAN DANIŞMAN:PROF.DR.İSMET MELEK Obezite (şişmanlık),vücutta aşırı ölçüde

Detaylı

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar.

Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar. SİNİR SİSTEMİ VE BEYİN ANATOMİSİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi organizmayı çevresinden haberdar eder ve uygun tepkileri vermesini sağlar. Çevresel ve Merkezi olmak üzere, sinir sistemi ikiye ayrılr, ÇEVRESEL

Detaylı

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü

YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü YUMUŞAK DOKU ROMATİZMALARI Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Maslak Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü Yumuşak doku romatizmaları Ekstraartiküler ve kemik dışı periartiküler yapılardaki patolojilere

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS (Bel Kayması) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ ERİŞKİN İSTMİK SPONDİLOLİSTEZİS NEDİR? Omurga, omur adı

Detaylı