DEVLET. Platon un Hayatı. Tarihsel Bağlam

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DEVLET. Platon un Hayatı. Tarihsel Bağlam"

Transkript

1 DEVLET Devlet (ing. The Republic, yun. Politeia) Platon un MÖ. 380 lerde kaleme aldığı bir Sokratik diyalogdur. Konusu, başta adaletin tanımı olmak üzere, adil kentin ve adil insanın nitelikleridir. Platon un en çok tanınan eseridir ve hem felsefe tarihinin hem de siyaset kuramının en etkili eserlerinden birisidir. Tarihte, ütopya karakterine sahip ilk eser olarak bilinir. Platon un Hayatı Platon un babası Ariston, Atina nın son kralı Codrus un (Kodrus) torunu, annesi Perictione ise, Atina nın efsanevi yasakoyucusu ve kentin ilk anayasasının yazarı Solon un torunudur. İki erkek kardeşi var: Glaucon ve Adeimantus. Bu ikisi aynı zamanda Devlet diyaloğunun iki ana karakteridir. Babası, Platon çocukken ölüyor, annesi tekrar evleniyor, Atinalı devlet adamı Perikles in arkadaşlarından Pyrilampes ile. Özellikle Dörtyüzlerin ve Otuzların iktidarları Platon u siyasetten soğutmuştur, bunlar zengin Atinalıların kurduğu oligarşilerdi ve zorbaca bir yönetim sergilediler. Bunlardan sonra tekrar kurulan demokrasiye destek verdi ve kuruluş çabalarının içinde yer aldı ama Sokrates in idamı onu demokrasiden de tamamen soğuttu. Tarihsel Bağlam M.Ö. dördüncü yüzyıldaki iki büyük kargaşa ilkçağ Yunanistan ında (Hellen Ülkesi) bütün değerleri sarstı. Kaybedilen Peloponnez savaşı Homerci kahramanlara özgü savaş sanatının değerini düşürdü, bunun yerine demokrasinin gelişmesi ile ikna edici hitabet yeteneği değer kazandı, böylece Sofistler ortaya çıktı. Sofistler hemen her konuda para karşılığı ders verdiler ama en çok da hitabet sanatı üzerinde durdular, insanları ikna etmenin hakikatin bilgisine göre öncelik sahibi olduğunu savundular. Ortak bir öğretileri yoktu ama genel olarak, bir eylemin getirdiği faydanın/yararın o eylemin doğruluğu veya yanlışlığından önce geldiğini ve daha önemli olduğunu savundular. Hatta birçoğu doğru ve yanlış diye bir şeyin olmadığını ileri sürdü. Sofistlerin nesnel ahlak ölçütleri yoktur, onlara göre nesnel doğruluk/hakikat yoktur, nesnel bilgi diye bir şey yoktur. Devlet te Thrasymachus ahlaksızlığın erdem olduğunu savunur çünkü ahlaksızlık kişiye hayat denilen yarışta avantaj sağlar. Gorgias diyaloğunda ise Kallikles, ki o da bir sofisttir, ahlaklılığın adil olmadığını ileri sürer çünkü ahlak güçlülerin elinden zayıfları sömürme hakkını almaktadır. Adalet güçlünün menfaatidir şeklindeki görüş Sofistler arasındaki genel kanıyı oluşturuyordu. Sokrates in ömrü, Atinalı yurttaşların bencilliklerini gözlemlemekle geçti. Yaygın bir ahlaki çöküntü söz konusuydu: bencillik yaygındı, özeleştiri yoktu, herkes güç ve zenginlik elde etmeye odaklanmıştı ve bu tutumları haklı kılan sofistçe kuramlar rağbet görüyordu. Bu yüzden Sokrates at sinekliğine soyunur. Yani ahlakı en iyi ve en çok bildiğini iddia edenlerin bilgisini sınamaya girişir. Sorgulanmamış bir hayatın yaşanmaya değmez olduğunu düşünür ve herkesi kendi hayatı, yaşam tarzı, inançları ve güdülenmeleri (motivasyonları) üzerine düşünmeye çağırır. Platon da Sokrates in bu

2 misyonunu devam ettirmiştir, bilhassa Sofistlerin nesnel doğru ve nesnel bilgi yoktur iddialarını çürütmeye çalışmıştır. Felsefi Bağlam Platon un erken dönem diyaloglarında elenchus denilen Sokratik yöntem kullanılır: Sokrates muhatabından herhangi bir erdemin tanımını yapmasını ister ve diyalog boyunca bu tanımın muhatabın diğer inançları ile tutarsız olduğu gösterilir, bu sefer yeni bir tanımla yola devam edilir ama tutarsızlığın hala sürdüğü gösterilir, tatmin edici bir tanıma bir türlü ulaşılmaz ve diyalog bir aporia (entelektüel çıkmaz) ile sonuçlanır. Yani konuşmacıların yanlış inançlar besledikleri gösterilir ama bunların yerine neye inanacakları belli değildir. Anahtar konumundaki bazı öğretiler hariç, hiçbir olumlu sonuca varılmaz. Aslında Sokrates e göre amaç bir tanıma ulaşmak değildir, amaç daha mutlu ve daha erdemli olmaktır. Orta dönem diyaloglarında Sokrates Platon un sözcüsü vazifesi görür. Bu diyaloglarda elenchus yöntemi daha az kullanılır, diyalog filozof ile karşıtları arasındaki bir tartışma olmaktan çıkar, hoca ile öğrencileri arasındaki konuşmaya dönüşür, artık bir aporia durumu söz konusu değildir, pozitif sonuçlara varılır. Bu diyaloglarda erken dönemde ipuçları verilen öğretiler (idealar kuramı gibi) olgunlaşmış halleriyle ortaya çıkarlar, ilgi alanı etikle sınırlı olmaktan çıkar, epistemoloji ve metafizik alanlarına yayılır. Nasıl yaşamak gerektiği, sevgi/aşkın doğası ve işlevi, fiziksel dünyanın doğası gibi konular incelenir. İdealar kuramı, Platon un nesnel doğru ve nesnel bilgi konusunda Sofistlere karşı geliştirdiği geniş çaplı itirazı oluşturmaktadır. Kısaca İdealar Kuramı: İçinde yaşadığımız bu fiziksel dünya dışında idealar âlemi denilen ikinci bir âlem daha vardır, içinde yaşadığımız bu dünya duyulur (sensible) âlemdir, idealar âlemi ise akılla bilinen (intelligible) âlemdir, çünkü idealar duyularla algılanmazlar ancak akılla bilinirler, ezeli ve ebedi, mutlak, değişmez ve kusursuzdurlar. İdealar, duyulur âlemi belirler ve idare ederler, kişiye nesnel doğrunun ve hakikatin bilgisini verirler. Devlet diyaloğu orta dönemin sonlarına aittir. Birinci kitapta tipik bir erken dönem diyaloğu vardır. Burada Sokrates Thrasymachus u adaletin tanımını yapmaya zorlar ve bu tartışma yine bir aporia ile sonuçlanır. Sonraki dokuz kitap boyunca ise bu elenchus yöntemine rastlanmaz. Yedinci kitapta Sokrates elenchus yöntemi (yani felsefi diyalektik) için bir uyarıda bulunur: yanlış ellerde zararlı ve tehlikeli olabilir, onu gerektiği gibi kullanacak yaşta olanlara öğretilmelidir. Bu durum Platon un ilgisinin başka araştırma yöntemlerine kaymasını, elenchustan uzaklaşıp öğretmeye yakınlaşmasını ve bu doğrultuda Akademiyi kurma gereği duymasını açıklayabilir. Geç dönem diyalogları aşırı karmaşık ve zordur. Son eseri olan Yasalar da Devlet gibi otoriteryen anlayıştadır, ama kimi demokratik öğeler içerir, uygulama bakımından daha gerçekçidir, yasalı yönetimin değeri vurgulanır/öne geçer, oysa Devlet te yasalar gereksiz bulunur, çünkü adil yöneticiler yeterlidir.

3 Genel Bakış Neden adaletle davranırız? Toplumsal cezalardan korktuğumuz için mi? Ölümden sonra sorguya çekileceğimizden korktuğumuz için mi? Toplumdaki güçlüler zayıfları korkutarak kanun adına boyun mu eğdiriyorlar? Adalet, ödül ve cezadan ayrı sırf kendisi için istenecek, kendinde iyi bir şey midir? Adaleti nasıl tanımlıyoruz? Platon bu sorulara cevap arıyor. Adaleti tanımlıyor ve onun sırf kendisi için istenen, kendinde iyi olduğunu göstermeye çalışıyor. Bunun karşısındaki her iki meydan okumaya da [ (1) adalet güçlülerin avantajıdır (enstrümanıdır) (2) adalet kendisi için istenen değil doğurduğu ödül ve ceza için uyulan bir şeydir ] tek bir çözüm ile karşılık veriyor: dışarıdan gözlemlenen davranış yerine insan psikolojisine başvurarak adaleti tanımlamak. Platon un stratejisi, önce toplumsal ya da siyasi-politik adalet anlayışını açıklamak ve sonra buna benzer bir bireysel adalet kuramı türetmektir. II., III. ve IV. kitaplarda siyasi adaleti yapılanmış bir politik topluluktaki uyum/harmoni olarak tanımlıyor. İdeal bir toplum üç ana sınıftan oluşur: üretenler (zanaatkârlar, çiftçiler, esnaflar), yardımcılar (savaşçılar) ve koruyucular (yönetenler). Bir toplum, bu üç sınıf arası ilişkiler doğru olduğunda adildir. Her grup kendisine düşen uygun işleri ve yalnızca bu işleri yerine getirmelidir ve her grup diğerleri ile olan ilişkilerinde sahip olduğu gücü doğru kullanan bir konumda bulunmalıdır. Yani yönetenler yönetmeli, yardımcılar yönetenlerin kararlarını desteklemeli ve üretenler doğanın onlara verdiği maharet ve ustalığı (çiftçilik, demircilik, ressamlık vb.) sergilemekle kendilerini sınırlamalıdır. Bu anlamda adalet bir uzmanlaşma ilkesidir (principle of specialization). Her bireyin doğanın ona verdiği toplumsal rolü yerine getirmesini ve başkalarının işlerine karışmamayı gerektirir. IV. kitapta Platon, bireysel adalet için onun siyasi adaletin bir yansıması olduğunu söyler. Aynen toplumun üç sınıfı gibi, her bireyin ruh yapısında üç kısım vardır. Akılsal kısım doğruyu/hakikati arar ve felsefi güdülerimizden sorumludur, yüreklilikle ilgili kısım onuru arzular ve kızgınlık ve öfke gibi duygulardan sorumludur, iştahla ilgili kısım her türden şeye ama en çok da paraya duyulan iştah ve düşkünlükten sorumludur, çünkü para tüm istekleri tatmin etmek için kullanılabilir. Adil birey de adil topluma benzer: kısımlar arası gerekli güç ve etkileme ilişkileri olması gerektiği gibidir. Akılsal kısım diğer kısımları yönetir, yürekli kısım aklın buyruklarına destek verir, iştahlı kısım akla boyun eğer. Özetle, adaleti kendisinde gerçekleştirmiş bireyde ruhun bütünü akılsal kısmın arzularını gerçekleştirmeye yönelir, nasıl ki adil toplumda toplumun bütünü yönetenlerin isteklerini gerçekleştirmeye yöneliyorsa. Birey ile toplum arasındaki adalet bakımından olan paralellik derindir, zira toplumdaki her sınıf ruhun ilgili kısmınca idare ve sevk edilir/yönlendirilir. V. ve VII. kitaplar yönetici olarak filozof krallar üzerine odaklanır. Bir dizi allegori yoluyla (güneş, çizgi ve mağara allegorileri) Platon bu sınıflara ait bireylerin kimler olduklarını daha açıkça belirler. Bir yandan da idealar kuramını işleyip geliştirir. Buna göre, dünya iki alemden oluşur: duyularla erişilen görünür (visible) ve zihnimizle erişilen bilinir (intelligible) alem. Görünür alem bizi saran fiziksel evrendir. Bilinir alem ise idealardan oluşur, soyut, değişmez ve mutlak idealar (iyilik, güzellik, kırmızılık, tatlılık). İdealar görünür alemle sürekli bir ilişki (bağ-bağlantı) içindedir ve bu alemi mümkün kılandır. Elma kırmızı ve tatlıdır çünkü kırmızılık ve

4 tatlılıktan pay alır. Sadece idealar (formlar) bilginin gerçek nesnesidir, çünkü zihnin kavradığı türden ezeli-ebedi değişmez hakikat özelliğine sahiptirler. Sadece, zihinlerini ideaları edinmeye, yakalamaya eğitmiş olanlar, yani filozoflar, gerçekten bir şey bilebilirler. Özellikle filozofların yetenekli yöneticiler olabilmek için bilmesi gereken de, İyi İdeasıdır. Bu idea bütün ideaların ve bilginin, hakikatin, güzelliğin kaynağıdır. Platon bu ideayı doğrudan tarif edemez ama, güneş görünür alem için ne ise onun da bilinir alem için o olduğunu söyler. Mağara allegorisini kullanarak Platon, filozofun ruhunun çeşitli idrak (cognition) aşamalarından (ki bunlar çizgi ile temsil edilirler) geçişinin çekici bir resmini sunar, ruhların görünür alemden bilinir aleme geçişlerinin ve sonunda İyi İdeasına erişmelerinin bir tablosunu verir. Eğitimin amacı ruha bilgiyi yerleştirmek değildir, ruha doğru/yerinde arzuları/istekleri yerleştirmektir. Ruhu hakikate duyulan iştiyakla doldurmaktır. Böylece ruh görünür alemi arkada bırakarak gitmek ister, bilinir aleme geçmek ister ve nihayetinde İyi İdeasına varmak ister. Filozoflar, gerçek bilgi sahibi yegane insanlardır ve aynı zamanda en adil olanlardır. Onların ruhları, başkalarından çok daha fazla, ruhun akılsal kısmının arzularını doyurmayı amaç edinir. Filozof Kralı en adaletsiz insan tipi ile (ki sırf akılsal-olmayan iştahları ile yönlendirilen tiranla temsil edilir) karşılaştırdıktan sonra Platon, adaletin sırf kendisi için arzu edilir bir şey olduğunu öne sürer. Dokuzuncu kitapta, adil olmanın arzu edilir bir şey olduğunu gösteren üç kanıt sunar. Tiranın psikolojik bir portresini çizdikten sonra, adaletsizliğin bir insanın ruhuna işkence ettiğini, oysa adil bir ruhun sağlıklı, mutlu olduğunu ve kaygısız ve sakin olduğunu ispatlamaya çalışır. Bundan sonra, her ne kadar üç ana karakter tipinin her biri (parayı-seven, onuru-seven ve hakikati-seven) kendi zevk kavrayışına ve onlara göre iyi olan hayat anlayışına sahip olsa da, (çünkü her biri kendi hayatını en zevk verici olanı sayar) bu konuda sadece filozof bir yargıda bulunabilir, çünkü içlerinden sadece o, bu üç tip zevki de tecrübe etmiştir. Diğerleri filozofun verdiği yargıyı kabul etmelidirler ve felsefi-olanla irtibatlı olan zevklerin bütün zevkler içinde en güzeli olduğunu ve adil bir hayatın da en zevkli hayat olduğu sonucuna varmalıdırlar. Platon, yalnızca felsefi zevkin gerçekten bir zevk sayılabileceğini ve diğer bütün zevklerin ise acının kesintiye uğramasından başka bir şey olmadıklarını göstermeye çalışır. Kişi, bu kanıtlardan hiçbirinin aslında adaletin sonuçlarından ayrı olarak arzu edilir olduğunu ispatlamadığını belirtebilir, zira bu kanıtlar bunun yerine adalete daima gerçek/hakiki zevkin eşlik ettiğini gösterirler. Bütün ihtimaller göz önüne alındığında, bu kanıtlardan hiçbirinin adaletin neden arzu edilir olduğunun asıl sebebi/nedeni olarak işlev görmeleri beklenmez. Bunun yerine, adaletin edilirliği/istenirliği daha çok, adil hayat ile idealar arasındaki sıkı ilişkisellikle bağlantılıdır. Adaletli bir hayat kendinde ve kendisi için iyidir çünkü bu hayat söz konusu nihai iyilikleri edinmeyi içerir ve bunlardaki düzeni ve uyumu taklit etmeyi içerir, böylece onları kişinin hayatı içine dahil etmeyi içerir. Bir başka deyimle, adalet iyidir, çünkü en yüksek iyi ile bağlantılıdır, yani İyi İdeası ile. Platon, Devlet diyaloğunu, bir sürpriz notla bitirir. Adaleti tanımladıktan ve onu en yüksek/büyük iyi olarak temellendirdikten sonra, Platon şairleri şehirden kovar: Şairler ona göre ruhun en temel/dip tarafına seslenirler, bunu adaletsiz temayülleri taklit ederek yaparlar. Onlardan duyup dinlediğimiz karakterlere beslediğimiz sempati yoluyla kendimizi aşağılık duygulara kaptırmaya bizi cesaretlendirip teşvik ederler, şiir hayatın içinde bu aşağılık duygulara kendimizi kaptırmamıza bizi teşvik eder. Özetle, şiir bizi adaletsiz yapar. Platon, bitirirken, Er Efsanesi ile konuyu bağlar, burada bir ruhun ölümden sonraki izlediği yol anlatılır. Adil ruhlar bin adet ömür ile ödüllendirilirler,

5 adaletsiz olanlarsa, aynı zaman miktarı (yani bin ömür) boyunca cezalandırılırlar. Bundan sonra her ruh bir sonraki hayatını kendi seçer. Bölümlendirme Francis Cornford, Kurt Hildebrandt, ve Eric Voegelin eseri şu şekilde bölümlere ayırırlar: Prologue (mukaddime önsöz) I a 328b. Descent to the Piraeus (Pire limanına iniş) I.2 I b 331d. Cephalus. Justice of the Older Generation (Kefalus. Yaşlı Neslin Adalet anlayışı) I e 336a. Polemarchus. Justice of the Middle Generation (Polemarkus. Orta yaş Neslin Adalet anlayışı) I b 354c. Thrasymachus. Justice of the Sophist (Trasimakus. Sofistlerin Adalet anlayışı) Introduction (giriş) II.1 II a 369b. The Question: Is Justice better than Injustice? (Soru: Adalet, Adaletsizlikten iyi midir?) Part I: Genesis and Order of the Polis (kentin doğuşu ve düzeni) II.11 II b 376e. Genesis of the Polis (Kentin Doğuşu) II.16 III e 412b. Education of the Guardians (Koruyucuların Eğitimi) III.19 IV b 427c. Constitution of the Polis (Kentin Kuruluşu/Yapısı) IV.6 IV c 445e. Justice in the Polis (Kentteki Adalet) Part II: Embodiment of the Idea (ideanın vücut bulması) V.1 V a 471c. Somatic Unit of Polis and Hellenes (Kentin Bedensel Birimi Olarak İnsan Teki ve Helenler) V.17 VI c 502c. Rule of the Philosophers (Filozofların Yönetimi) VI.19 VII c 521c. The Idea of the Agathon (İyi İdeası) VII.6 VII c 541b. Education of the Philosophers (Filozofların Eğitimi) Part III: Decline of the Polis (kentin bozulması) VIII.1 VIII a 550c. Timocracy (Timokrasi asillerin yönetimi) VIII.6 VIII c 555b. Oligarchy (Oligarşi azınlığın yönetimi) VIII.10 VIII b 562a. Democracy (Demokrasi halkın yönetimi) VIII.14 IX a 576b. Tyranny (Tiranlık zorbanın yönetimi) Conclusion (sonuç) IX.4 IX b 592b. Answer: Justice is Better than Injustice. (Cevap: Adalet, Adaletsizlikten İyidir) Epilogue (hatime sonsöz) X.1 X a 608b. Rejection of Mimetic Art (Taklitçi Sanatın Reddi)

6 X.9 X c 612a. Immortality of the Soul (Ruhun Ölümsüzlüğü) X a 613e. Rewards of Justice in Life (Dünya Hayatındaki Adaletin Ödülleri) X.13 X e 621d. Judgment of the Dead (Ölülerin Yargılanması) Önemli Terimler Aporia : Ümitsiz durum anlamına gelen Yunanca kelime. Sokrates muhataplarının konuya dair uygun bir tanıma sahip olmadıklarını ve kendisinin de bir tanım ileri süremediğini gösterir. Birinci kitapta Sokrates adalet konusunda muhataplarını aporia durumuna getirir, sonraki dokuz kitap boyunca bu aporia durumunu aşmaya çalışır. İştah : Üç kısımlı ruhun en geniş/kapsamlı tarafı/kısmı. Her ne kadar iştah, pek çok şeyin peşinden gitse de, Platon onu para-sevgisi diye adlandırır, çünkü bu isteklerin pek çoğu için para gereklidir. Yardımcılar : Platon adil toplumu üç sınıfa böler: üretenler, yardımcılar ve koruyucular. Yardımcılar savaşçılardır, şehri istilaya karşı savunurlar ve içerde barış durumunu korurlar. Koruyucuların isteklerine boyun eğerler ve üretenleri de itaat etmeye mecbur ederler. İnanç : İnanç idrak etkinliğinin en düşük ikinci seviyesidir. İnancın nesnesi görünür alemdir, bilinir alem değil. İnanç hali içindeki kişinin idealara bir erişimi yoktur, bunun yerine duyulur bireyselleri en gerçek şeyler olarak kabul eder. İdea : Platon un metafiziğine göre, gerçekliğin bizim gördüğümüzün ötesinde kalan bir yönü ve veçhesi vardır ki bizim gördüğümüzden daha gerçektir. Gerçekliğin bu veçhesi, yani bilinir alem, değişmez, ezeli-ebedi, mutlak öğelerden oluşur ki bunlara idealar denir. Bu mutlak öğeler (iyilik, güzellik, kırmızılık, ekşilik vd.) görünür alemde tecrübe ettiğimiz bütün nesnelerin sebebidirler. Örneğin bir elma, Kırmızılık İdeasından ve Tatlılık İdeasından pay aldığı için kırmızı ve tatlıdır. Sadece idealar bilginin nesnesi olabilir (yani bilebileceğimiz şeyler sadece İdealardır.). İyi İdeası : Bilinirliğin ve bizdeki bilme kapasitesinin kaynağı, bütün diğer ideaları varlığa getiren İdea. Bilginin nihai amacıdır. Bu ideayı edinen/ona erişen kişi, idrak etkinliğinin ve anlayışın/kavrayışın en yüksek düzeyine çıkmış olur. Ancak böyle bir kişi bir filozof-kral olabilir. Koruyucu : Kenti yönetirler, yardımcıların en iyileri içinden seçilirler ve filozof-kral olarak bilinirler. Hesiod : İşler ve Günler de erdem ve adalete ilişkin geleneksel Yunan anlayışını serimler. Hayal gücü/imgelem (imagination) : İdrak etkinliğinin en düşük seviyesi. Kişi bu düzeyde iken, sıradan görüntüleri/imgeleri ve gölgeleri en gerçek şeyler sayar. Anlaşılan, bu kişi kendisi ve dünya hakkındaki fikirlerini sanat ürünlerinden türetir. Platon un zamanında şiir, günümüzde sinema ve televizyonun üstlendiği rolü oynuyordu.

7 Araçsal akıl (instrumental reason) : Araçlar-amaçlar çözümlemesi yoluyla bir amaca ulaşmak için kullanılan akıl. Bu amaçlar ruhun bir kısmınca buyurulur ki bu kısım iştah, yürek veya akıl olabilir. Bilinir alem : Platon tüm varlığı iki bölüme ayırır: görünür ve bilinir alemler. Bilinir alem duyumsanamaz, sırf bilme yetisi (intellect) ile edinilir. İdeaları barındırır. Sadece bilinir alem bilginin nesnesi olabilir. Kallipolis : Platon un adil kenti/devleti belirtmek için kullandığı Yunanca terim. Bilgi : Platon a göre bilgi sadece ezeli-ebedi, değişmez hakikatlere dair olabilir. İki artı ikinin dört ettiğini bilebilirim, çünkü durum budur. Ama Menon un güzel olduğunu bilemem (çünkü durum bu olmayabilir). Bu yüzden, sadece bilinir alem yani idealar alemi bilginin nesnesi olabilir. Görüntüleri ve sesleri seven kişi (lover of sights and sounds) : Güzel olan her şeyin uzmanı olduğunu iddia eden ama Güzel İdeası diye bir şeyin varlığından habersiz sözde entelektüel kişi. Sokrates böyle kişilerin filozoflardan ayırt edilmesi konusunda çok katıdır, ki filozoflar idealara sahiptirler ve bilgi sahibidirler. Öbürlerinde ise bilgi yoktur, sırf kanı vardır. Kanı (opinion) : Sadece, ezeli-ebedi ve değişmez hakikatler/doğruluklar bilginin konusu olabildikleri için, diğer bütün doğruluklar kanılara indirgenirler. Kanı, görünür aleme yani duyulur bireysellere ilişkin ulaşılabilecek en yüksek kesinlik derecesidir. Pleonexia : Daha fazlasına sahip olma arzusu anlamında Yunanca kelime, para ve güç sevgisine işaret eder. Birinci kitapta Thrasymachus adaletin, bizdeki doğal pleonexianın önündeki doğal-olmayan (gayrı tabii) engelden başka bir şey olmadığını söyler ki bu yaygın/popüler kanaattir. Üretenler : Toplumun en geniş kesimi, savaşçı ve yönetici dışındaki bütün meslek sahiplerini kapsar (çiftçi, esnaf, tüccar, doktor, sanatçı, oyuncu, avukat, yargıç vb.). Akıl : Üç kısımlı (tripartite) ruhun bir parçası. Hakikati ister/arzu eder ve bizdeki bütün felsefi arzuların kaynağıdır. Adil bir insanda bütün ruhu akıl yönetir ve aklın arzularını tatmin etmek için uğraşır. Duyulur bireysel : Duyularla algılandıkları için duyulurdurlar, zamanla değişmeye uğradıkları için değişmeyen-evrensel idealara karşıt olarak bireysel-tekildirler. Görülür alem duyulur bireysellerden oluşmuştur. Duyulur bireyseller bilginin konusu olamazlar, sadece kanının nesnesi olabilirler. Sofistler : M.Ö. beşinci yüzyılda Atina nın zenginlerini-seçkinlerini eğiten, kiralık öğretmenler. Farklı görüşleri savunsalar da hepsi de nesnel doğruluk ve bilgi kavramını önemsememek/itibar etmemekte birleşirler. Ahlaki nesnel doğruluğu da ciddiye almazlar ve haklı/doğru yanlış ayrımını kabul etmezler.

8 Uzmanlaşma : Uzmanlaşma ilkesine göre herkes kendisine en çok uyan toplumsal rolü üstlenmeli, başka işlere karışmamalıdır. Platon bu ilkenin, toplumun rehber ilkesi ve siyasi adaletin kaynağı olduğuna inanır. Yürek/yüreklilik (spirit) : Üç kısımlı ruhun bir parçası. Onur-sevgisi ve zafer/üstün gelme arzusunun kaynağı. Kızgınlık ve öfke duygularından sorumludur. Adil bir ruhta yürek akla yardımcı rolünü görür, iştahı akla itaat etmeye zorlar. Düşünce (thought) : İdrak etkinliğinin en yüksek ikinci seviyesi. Aynen anlama yetisinde olduğu gibi düşüncenin de nesneleri bilinir alemin idealarıdır. Anlama yetisinden farklı olarak düşünce, sadece imgelerin dayanaklarını ve hipotezleri (kanıtlanmamış varsayımlar) kullanır. Anlama yetisi (understanding) : İdrak etkinliğinin en yüksek seviyesi. Saf, soyut aklın kullanımından oluşur ve imgelerin dayanakları ve hipotezlerle iş görmez. Anlama, yetisine ancak İyi İdeası edinildiğinde erişilir. İdrak etkinliğinin (cognitive activity) düzeyleri : İMGELEM İNANÇ DÜŞÜNCE ANLAMA YETİSİ [Bulanık [Algı] [Anlama [Akıl (Nous)] Görüntüler] (Dianoia)] Toplumsal sınıflar Üç kısımlı ruh Kanı (Sanı) Bilgi akıl koruyucular yardımcılar yürek Görülür Alem Bilinir Alem iştah üretenler (Visible Realm) (Intelligible Realm)

9 Felsefi Temalar, Kanıtlar, Fikirler Güçlünün avantajı (üstünlük, çıkar, menfaat) olarak adalet : Birinci kitapta Thrasymacus adalete meydan okur. Kendisi bir sofisttir ve Atinalı gençlere öznel ahlak değerlerini öğretip vazeder. Nesnel doğruluğa ve bunun içinde özellikle nesnel ahlaki doğruluğa inanmaz. Sofistler bir şeyin mutlak anlamda doğru/haklı veya yanlış/haksız olduğuna inanmazlar. Bütün eylemleri onların öznesi olan kişi için avantajlı-dezavantajlı diye ayırırlar. Eğer avantajlı ise o eyleme yönelmek gerekir, değilse sakınmak gerekir. Bunun mantıksal sonucu: yasalar ve ahlak sıradan uylaşımdan başka bir şey değildir ve eğer bir eylem adaletsiz/yasal değilse ama kişinin avantajına ise, kişi şüphe uyandırmadan veya yakalanmadan yasaları-toplumu-devleti aldatmalıdır. Thrasymacus adaletin güçlünün avantajı olduğunu söylerken onu tanımlamaya çalışmıyor ama onun (adaletin) kirli çamaşırlarını ortaya dökmek istiyor. Normlar-kurallar, onlara uyan kişi için birer engel-mâniadan başka bir şey değildir ve onlara uymamak/muhalefet etmek, alay etmek fayda-yarar sağlar. Adaletsizce davrananlar doğal olarak güç elde ederler ve yönetici/toplumdaki güçlü insanlar olurlar. Aptallar-zayıflar adalete uygun davranırlar ve böyle yapmakla dezavantajlı olurlar, adaletsiz davrananlar ise avantajlı olurlar. Thrasymacus u şöyle okumak da mümkün: bu normları- kuralları güçlüler, yani yönetenler, kendi çıkarları için koymuşlardır. Adalet kavramları bunların uydurduğu propaganda ve baskı uygulama teknikleridir. Thrasymacus u nasıl okursak okuyalım Sokrates in amacı hep aynıdır: adalet iyi ve istenir bir şeydir, uylaşımdan ibaret değildir, ahlakın nesnel ölçütleri ile bağlantılıdır ve ona uymak bizim çıkarımızadır. Uzmanlaşma ilkesi : Platon adaletin iyi olduğunu ispatlamadan önce onun tanımını yapar. Adaleti bir davranışsal kurallar kümesi olarak değil, yapısal olarak tanımlar: siyasi adalet kentin yapısı içinde bulunur, bireysel adalet ise ruhun yapısında bulunur. Kentin adil yapısı uzmanlaşma ilkesi ile özetlenir: herkes doğası gereği kendisine en uygun gelen rolü üstlenmeli ve başkalarının işine karışmamalıdır. Bu ilke toplumu üç sınıfa ayırır: üretenler, savaşçılar ve yöneticiler. Uzmanlaşma bu sınıflar arası güç ve etki altına alma ilişkilerinin değişmeden kalmasını sağlar. Yöneticiler kenti denetler-yönetir, yasaları koyar ve hedefleri tayin ederler. Savaşcılar, yöneticilerin emirlerini yerine getirirler. Üretenler siyasi işlerden uzak dururlar, sadece yöneticilerin dediklerine itaat eder ve savaşçıların zorladıklarını yaparlar. Bu şekilde kurulmuş bir kent Platon a göre adildir. Üç kısımlı ruh : Nasıl ki siyasi adalet toplumsal sınıflar arasındaki yapısal ilişkilerden doğuyorsa, bireysel adalet de ruhun kısımları arasındaki doğru/uygun yapısal ilişkilerden doğar. Her ruhun üç ayrı arzu/istek ve güdülenme bölümü vardır: iştah, yürek ve akıl. Adil bir ruhta bu kısımlar arası güç ilişkileri olması gerektiği gibidir. Güneş, Çizgi ve Mağara : Kendi filozof-kral düşüncesini açıklamak için Platon üç tane arka arkaya gelen benzetmeye başvurur ki bunlar onun metafizik ve epistemolojik kuramlarını dile getirirler ve filozofun politikadaki rolünün bir başkasına terkedilemez olduğunu gösterirler. Güneş analojisi İyi İdeası nosyonuna ışık tutar, filozof-kralın ulaşmak istediği nihai hedeftir. Çizgi, idrak etkinliğinin bir insanın yetili olduğu farklı dört seviyesini resmeder, bunlardan en yüksek seviyeye sadece filozof-kral erişebilir. Mağara allegorisi eğitimin insan ruhundaki etkilerini resmeder/ortaya koyar, idrak etkinliğinin bir düzeyinden öbürüne nasıl geçtiğimizi gösterir.

10 Mağara allegorisinde Platon şu senaryoyu hayal etmemizi ister: Bir grup insan doğumlarından itibaren derin bir mağarada yaşamaktadırlar, gündüz ışığını asla görmemişlerdir. Bunlar bulundukları mağaraya o şekilde bağlanmışlardır ki ne yanlarına ne de arkalarına bakabilirler (mahkûmlar), sadece önlerini görürler. Arkalarında bir ateş vardır ve ateşin arkasında kısmi bir duvar vardır, duvarın üstünde çeşitli heykeller bulunur ki bunları yine görülemeyen bir başka grup insan yönetip hareket ettirmektedir. Ateş yüzünden heykellerin gölgeleri mahkûmların yüzünün dönük olduğu duvara yansımaktadır. Mahkûmlar bu gölgelerin oynadığı/sahnelediği hikâyeleri seyrederler ve görüp görebildikleri tek şey bunlar olduğu için de bu gölgelerin dünyadaki en gerçek/hakiki şeyler olduklarına inanırlar. Birbirlerine adam, kadın, ağaçlar, atlar vb. şeyler hakkında konuştuklarında hep bu gölgelere gönderme yaparlar. Şimdi bunlardan birinin serbest bırakıldığını düşünelim ve artık ateşe ve heykellerin kendisine bakabilsin. Başlangıçtaki acıdan ve şaşkınlıktan sonra bunların o gölgelerden daha gerçek olduklarını kavrayacaktır, ateşin ve heykellerin o gölgeleri nasıl ürettiğini kavrayacaktır ki bu gölgeler aslında gerçek şeylerin kopyalarıdır. Şimdi artık onun için ateş ve heykeller dünyadaki en hakiki şeyler olurlar. Sonra bu mahkûm mağaranın dışına çıkartılır, dışarıdaki dünyayı görür. Başlangıçta o kadar çok gözü kamaşır ki sadece gölgelere bakabilir, sonra yansımalara/yansılara bakmaya başlar ve sonunda gerçek nesnelere bakabilir hale gelir. Bunların heykellerden bile daha gerçek ve hakiki olduklarını görür ve o heykellerin sadece bunların kopyaları olduklarını anlar. Son olarak mahkûmun gözleri ışığa iyice alışınca göğe bakar ve güneşe göz atar. Güneşin gördüğü her şeyin gerçek sebebi olduğunu anlar/idrak eder. Işığın, kendi görme gücünün, çiçeklerin, ağaçların ve diğer bütün nesnelerin. Bu mahkûmun geçtiği aşamalar çizginin çeşitli düzeylerine karşılık gelmektedir. Çizgi, önce iki eşit yarıya bölünür: görülür âlem (ki duyular yoluyla erişiriz) ve bilinir âlem (ki sadece zihin yoluyla erişiriz). Mahkûm mağarada iken görülür âlemdedir. Gündüz ışığına çıktığında ise bilinir âleme girmiş olur. İdrak çizgisinin en düşük basamağı, imgelemdir. Mağarada bu düzey, ayakları ve kafası bağlanmış mahkûmun durumu ile temsil edilir ki sadece gölgeleri ve bayağı şekilleri görebilmektedir. En gerçek kabul ettiği şeyler aslında hiç de hakiki değillerdir, onlar sadece gölgelerdir. Burada bu gölgelerle aslında sanatın imgeleri/resimleri kastedilir. İmgelem aşamasında saplanıp kalmış bir adam kendi hakikatlerini epik şiir ve tiyatro alanından veya diğer kurgulardan seçip çıkarır. Kendisine ve dünyasına ilişkin kavrayışını gerçek dünyaya bakmak yerine bu sanat formlarından türetir. Mahkûm özgürleşip de heykellere bakabilir hale geldiğinde, çizgideki sonra gelen aşamaya geçmiş olur: inanç. Heykeller ile duyularımızın gerçek nesneleri kastedilir/bunlara karşılık gelirler, gerçek insanlar, ağaçlar, çiçekler ve diğerleri. İnanç aşamasındaki adam, yine hatalı bir biçimde, bu duyulur bireyselleri en hakiki şeyler olarak görür. Bununla beraber, mağaranın dışına çıktığında, dışarıda daha gerçek bir şeylerin bulunduğunu görür: İdealar ki duyulur bireyseller bunların kusurlu birer kopyasıdır. Şimdi idrakinin düşünce aşamasındadır. Artık idealar üzerine akıl yürütebilir, ama yine de tam saf bir soyutlukla değil. İmgeleri/hayalleri/resimleri/şekilleri ve ispatlanmamış hipotezleri dayanak olarak kullanır. Nihayet bakışını güneşe çevirir ki bu nihai ideayı temsil eder, İyi İdeasını. İyi İdeası bütün diğer ideaların sebebi/kaynağıdır ve dünyadaki bütün iyiliğin, hakikatin ve güzelliğin membaıdır. O bilginin

11 nihai amacıdır (ereğidir). Mahkûm bir defa İyi İdeasını edindi mi, artık idrakin en yüksek aşamasına erişmiş olur: anlama yetisi/kavrayış. Artık bundan böyle akıl yürütmek ve düşünmek için hiçbir imgeye veya ispatlanmamış hipoteze ihtiyaç duymaz. İyi İdeasına ulaşmakla, ona sahip olmakla felsefede hiçbir varsayıma veya imgeye gerek kalmadan her şeyi açıklayan ilkeye ulaşmış/elde etmiş olur. O şimdi İyi İdeasını kavramaktan türeyen bu anlama gücünü, daha önceki bütün düşüncesini anlayışa çevirmek/dönüştürmek için kullanır, artık bütün ideaları anlayıp/kavrayabilir. Sadece filozoflar bu aşamaya erişebilir ve bu yüzden sadece onlar yönetmeye uygundurlar. Adalet neden istenmeye layıktır? Platon un Devlet teki amaçlarından birisi, adaletin istenmeye değer olduğunu göstermektir, yani adil eylem kendi içinde iyidir ve kişi derhal bir fayda görmeyecek olsa bile yine de adil eylemden vazgeçmemelidir. En adil insanın (filozof-kralın) portresini betimlemeyi bitirdikten sonra bu amacını gerçekleştirmek için gereken konuma gelmiş olur. Dokuzuncu kitapta Platon adil olmanın istenmeye değer olduğunu gösteren üç kanıt ileri sürer. İlk olarak, tiranın psikolojik bir tasvirini yaparak, adaletsizliğin insan ruhuna öyle bir yük getirdiğini gösterir ki hiçbir biçimde istenir/arzu edilir ve elde etmeye değer olamaz. Oysa adil ruh kaygısız ve sakin bir hal içinde bulunur. Sonra, her üç ana karakter tipine (para-sever, onur-sever ve hakikatsever) ait adam kendi zevk ve iyi yaşam anlayışına sahip olsa da, içlerinden sadece filozofun bu üç tür zevki deneyimleme imkânına sahip olduğuna ve dolayısıyla yargıda bulunma konumunda bulunduğuna işaret eder. Son olarak, ancak felsefi zevkin gerçek zevk olduğunu ispatlamaya çalışır, diğer tüm zevkler aslında acının kesilmesinden ibarettir. Platon hiçbir biçimde bunlardan birisini adaletin elde etmeye değer oluşunun birincil kaynağı gibi düşünmemiştir. Platon un asıl amacı, adaletin, getirdiği bütün faydalardan ayrı olarak istenmeye layık olduğunu ispatlamaktır, bu yüzden adaletin değerinin bize verdiği olağanüstü zevkte yattığını savunmak onun asıl derdi değildir. Hayatımızı daha zevkli/hoş hale getireceği için adil olmamız gerektiğini söylemek, aslında bizim çıkarımıza olduğu için adil olmamız gerektiğini söylemekle aynı şeydir. Bunun yerine biz ondan, adaletin değerinin bir başka yerde yattığını göstermesini bekleriz, özellikle de nesnel iyilikle ilgili bir yerlerde. İşte bu yüzden, Aristoteles ten günümüze kadar pek çok yorumcu, adaletin değerinin asıl kanıtlanışının dokuzuncu kitaptan çok önce ortaya konduğuna inanırlar. Onlara göre Platon, adaletin değerini, adaletin idealarla olan bağlantısında görmektedir ki ona göre idealar dünyadaki en iyi şeylerdir. Bu yoruma göre adaletin değeri, getirdiği herhangi bir faydadan değil, ama İyi İdeasını edinmeyi/kavramayı gerektirdiği ve onu taklit etmeyi içerdiği içindir. Adil insan, kendi ruhunu aynı idealar gibi düzenli ve uyumlu hale getirmeye çalışmakla ideaları taklit eder, onlara benzemeye çalışır. Özet ve Analiz Özet I. KİTAP Devlet te Sokrates iki soruya cevap arar: Adalet nedir ve neden adil olmalıyız? Birinci kitap bu meydan okumalara cevap verir ve burada önceki eserlerde olduğu gibi Sokratik diyaloğun bir örneği sergilenir. Sokrates ileri sürülen bütün tanımları çürütür, hepsinin iç-çelişkili olduğunu gösterir. Yine

12 de kendisi bir tanım önermez ve konuşma bir aporia ile son bulur. Platon un bundan önceki diyaloglarında aporia genellikle sonu/finali gösterir, burada ise başlangıçtır. İlk kez Platon bu tıkanıklığın ötesine geçmeye çalışır, takip eden dokuz kitap boyunca. Sokrates ile Glaucon (Platon un kardeşi) bir dini festivalden dönerlerken yolda Adeimantes (Platon un diğer kardeşi) ve genç asilzade Polemarchus yollarını keserler, Polemarchus onları evine davet eder. Orada Polemarchus un yaşlı babası Cephalus ve başkaları ile karşılaşırlar ve Sokrates ile Cephalus arasında yaşlı olmanın iyi tarafları üzerine bir tartışma başlar, bu konuşma çabucak adalet konusuna dönüşür. Cephalus Yunan geleneğinin sözcüsü konumundadır bu diyalogda ve adaletin tanımını Hesiodik anlayışa uygun biçimde yapar: yasal yaptırımlara uygun yaşamak ve dürüst olmak. Sokrates bir karşı örnekle bu tanımı çürütür: bir deliye/aklı başında olmayan kişiye silahını vermek zorundayız eğer yasal sahibi o ise, ama bu hiç de adil bir şey olmayacaktır, çünkü bu başkalarının hayatını tehlikeye atmak olacaktır. Öyleyse adalet, yasal yaptırımlara hürmet göstermek ve dürüst olmaktan ibaret olamaz. Bu noktada Cephalus konuşmadan ayrılır, bir iş için, ve Polemarchus diyalog boyunca onun yerini alır. Polemarchus yeni bir tanım getirir: adalet dostlara yardım etmek, düşmanlara zarar vermektir. Bu aslında bir önceki tanımla sıkı ilişkilidir. Herkese borcunu ödemek ve herkese uygun olanı/hak ettiğini vermek olarak özetlenebilecek buyruk, bu iki tanımın altında yatar. Bu buyruk aynı zamanda sonraki kitaplar boyunca Sokrates in adalet ilkesinin kaynağı olacaktır. Sokrates in bu tanıma cevabı, kimin dost kimin düşman olduğuna dair yargımızda yanılabileceğimiz için bu inanç bizi iyilere zarar vermeye ve kötülere yardım etmeye götürebilir. Bizler genellikle en erdemli insanlarla dost değilizdir, yani dostlarımız en erdemli kişiler değildir ve düşmanlarımız da toplumun en kötüleri değildir. Sokrates adalet üzerinden insanlara zarar vermenin tutarsızlığına işaret eder. Bu noktada Sofist Thrasymacus söze girer. Sokrates in Polemarchus ve Cephalus u sorgularken adalete dair yaygın kanaatin tatmin edici olamadığını görmüş olduk. Thrasymacus bu sonucun en fena, en kötü neticesini bize gösterir. Sofistler adaletten ve bütün ahlaki değerlerden tamamen uzak durmanın kampanyasını yaparlar. Thrasymacus kızgınca söze girerek yeni ve daha iyi bir tanım getirdiğini söyler: adalet güçlünün avantajından (çıkarlarından) başka bir şey değildir. Bu aslında bir tanım değildir, adaletin gayrı meşru hale getirilmesidir. Ona göre adil olmaya değmez. Adil davranışlar hep başkalarının işine yarar, adil insanın değil. Bizdeki daha fazlasına sahip olma şeklindeki çok doğal arzunun/isteğin önünde hiç de doğal-olmayan bir engeldir, adalet. Adalet bize dayatılan bir uylaşımdır ve ona uymak/bağlanmak bize fayda getirmez. Akılcı olan adaleti tamamen göz ardı etmektir. Şimdi konuşmanın yükü artmıştır. Daha önce sadece adaletin tanımı gerekiyordu, şimdi hem tanım hem de değerli olduğu ispatlanmak zorundadır. Sokrates Thrasymacus a karşı üç kanıt ileri sürer. Birincisi, Thrasymacus un konumuna göre adaletsizlik bir erdemdir ve bu görüşe göre hayat sürekli daha fazlasını elde etmek için daha çok para, güç vb. için yapılan bir yarıştır ve kim bu rekabette daha başarılı ise o daha erdemlidir. Daha sonra Sokrates uzun ve karmaşık bir akıl yürütme zinciri ile adaletsizliğin bir erdem olamayacağını, çünkü onun bir erdem olan bilgeliğe aykırı olduğu sonucuna varır. Adaletsizlik bilgeliğe aykırıdır çünkü bilge insan, yani bir sanatta mahir/usta olan insan, asla aynı sanatı icra eden bir başkasının üstesinden gelmeye çalışmaz. Örneğin matematikçi diğer matematikçiler ile rekabet halinde değildir.

13 Sokrates bundan sonra yeni bir kanıta geçer. Adaleti, bir grup insanın ortak hareket etmesini sağlayan belirli kurallara bağlılığı olarak anlarsak, Thrasymacus un daha önce işaret ettiği hedeflere ulaşmak için bir kişi, hiç değilse ılımlı manada adil olmak ve bu kurallara uymak zorundadır. Son olarak, adalet ruhun erdemi olduğuna göre ve ruhun erdemi demek ruhun sağlığı demek olduğuna göre, adalet istenir bir şey olmalıdır çünkü ruhun sağlıklı olması anlamına gelir. Birinci kitap böylece sona erer, adaletin tanımı üzerinde bir konsensüs sağlanamamış ve Sokrates adaletin arzu edilir bir şey olduğu konusunda ancak zayıf kanıtlar sunabilmiştir. Ama tartışmanın zemini ve terimleri/çerçevesi belirlenmiştir. Adalet için popüler yaygın tanım altüst olmuştur ve Sofistlerin bu konudaki şüpheciliğini bertaraf etmek için işe sıfırdan başlamak gerekmektedir. Analiz Devlet her ne kadar adalet konusu ile ilgili ise de, aslında pek çok konu işlenir. Bazı yorumculara göre bu diyalog öncelikle adaletle değil felsefenin savunması ile ilgilidir, birinci konu budur. Bu, Sokrates in ikinci Apolojisidir (savunmasıdır). Sokrates i idama mahkûm eden Atinalılara göre felsefe tehlikeliydi ve kentten kovulmalıydı. Sokrates eski tanrıları ve eski yasaları sorguluyordu, toplumun dayandığı temel inançları tartışmaya açıyor ve başkalarını da buna teşvik ediyordu. İşte Devlet te Platon hocasının suçlanan bu tavırlarını savunmaktadır. Amacı, filozofun neden önemli olduğunu ortay koymak ve filozofun kentle ilişkisinin ne ve nasıl olması gerektiğini göstermektir. Filozof mevcut rejim için potansiyel bakımdan yıkıcı olabilir, ama adil bir kentin sürebilmesi için hayatidir. Platon felsefenin kent için ne derece hayati olabileceğini göstermek istemiştir. Bu eser, bir bakıma politika biliminin ilk kitabı sayılabilir, aklın ilkelerine dayanarak bir kent kurma fikrini temel alarak siyaset felsefesini icat etmektedir. Devlet i adalet üzerine bir eser olarak ele alırsak, öncelikle neden adalet savunulması gereken bir şey olarak çıkıyor burada karşımıza? Thrasymacus un da ortaya koyduğu gibi, adalet evrensel olarak faydalı bir şey gibi görülmez. Ahlaksal düşüncenin var olageldiği zamanlar boyunca immoralistler de hep var olagelmişlerdir, doğru ve yanlışı gösteren kuralları takip etmektense, kendi çıkarının peşinden gitmenin daha iyi olduğunu düşünen insanlar. Geleneksel olarak, adalete dair Yunan anlayışı Hesiod gibi ozanlardan gelmektedir ve burada adalet, uyulması gereken bir dizi belirli eylemler olarak sunulur. Adaletli olmanın sebebi, geleneksel görüşte, ödül ve cezanın göz önüne alınmasıdır. Zeus iyi olanları ödüllendirir ve kötüleri cezalandırır. Geç dönem M.Ö. beşinci yüzyılda ödül ve cezaya ilişkin bu kutsal anlayış itibarını yitirmiştir. Tanrıların adilleri ödüllendirdiğine ve adaletsiz olanları cezalandırdığına artık kimse inanmıyordu. Pek çok adaletsizin gelişip serpildiğini ve pek çok adil insanın arkaya itildiğini herkes görebiliyordu. Atina da evrilen sofistike demokraside çok az insan ölümden sonraki hayata dair ümitlerini/inancını muhafaza ediyordu. Adalet büyük çelişki konusu olmaya başlamıştı. Bu çelişkinin başını çekenler Sofistlerdi, nesnel doğruya ve haklı-haksıza ilişkin nesnel ölçütlere inanmama eğilimindeydiler, yasaları ve ahlakı uylaşımlar olarak görüyorlardı. Sofist Antiphon mesela, adaletsizlik bizim çıkarımıza olduğundan adil olmamak gerektiğini açıkça ilan etmişti. Platon adaleti bu saldırılara karşı savunması gerektiğini hissetmişti. Thrasymacus un adalet güçlünün avantajıdır görüşünü incelemek gerek, burada ne demek istiyor? Güçlü olanlar kim? Avantaj

14 nedir? Bu görüşe göre adaletsiz davrananlar doğal olarak güçlü hale gelirler ve toplumda yönetici ve güçlü kişiler olurlar. Aptal ve zayıf olanlarsa, adalete sadık kalırlar, dezavantajlı duruma düşerler. Kurallar ve adetler, onlara uyanları zarara uğratan, onları kale almayanlara ise fayda getiren uylaşımlardan ibarettirler ve bunlar güçlüler ve yöneticiler tarafından tesis edilirler ki amaçları kendi çıkarlarını ilerletmek, sağlama almak ve emri altındakileri baskı altında tutmaktır. Bu husus bilhassa önemlidir, zira Sokrates in elenchus yöntemi, insanların doğru inançlarından hareket ederek bilgiyi kurmaya dayanmaktadır. Ama eğer Thrasymacus haklı ise o zaman adalete dair doğru inanç sahibi değiliz demektir. Bütün sahip olduklarımız, yöneticilerin bize dayattıkları inançlardan ibarettir. Haklı ve haksız hakkındaki hakikati keşfetmek için bu eski yöntemi terk etmek ve sıfırdan başlamak zorundayız. Bilgiyi geleneksel inançlara dayanmadan inşa etmek. Bundan sonraki kitapta Platon elenchus yöntemini ter keder ve tartışmaya sıfırdan başlar.

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) KISA

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin

Detaylı

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir. Yargı cümlelerinde sınıf terimler birbirlerine tüm ve bazı gibi deyimlerle bağlanırlar. Bunlara niceleyiciler denir. Niceleyiciler de aynen doğruluk fonksiyonu operatörleri (önerme eklemleri) gibi mantıksal

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ Tutum Tutum bir kişinin diğer bir kişi, bir olay veya çevresi ile ilgili olarak negatif veya pozitif tavırdır. Tutum Tutumlar değerler gibi sosyal ve duygusal inşalardır

Detaylı

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi (CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi Dersin Materyali Swingewood, Alan (2010), Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, (çev. Akınhay, O.), İstanbul: Agora Kitaplığı

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini öne sürmektedir. Her düzey kendi içinde iki ayrı aşamada

Detaylı

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 1 2 3 DEĞERLER Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 4 5 6 7 8 Eğlenmenin mi? Arkadaşlar

Detaylı

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL FELSEFENİN ANLAMI Philla (sevgi, seven) Sophia (Bilgi, bilgelik) PHILOSOPHIA (Bilgi severlik) FELSEFE

Detaylı

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ DR. NEVZAT ŞİMŞEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ 2017-2018 2.DERS İKT-3003 Sokrates Sonrası: Aristoteles MÖ 384 MÖ 322 Platon un öğrencisi Makedonya

Detaylı

DEVLET (özet analiz) II. KİTAP. Özet: II. Kitap, 357a-368c

DEVLET (özet analiz) II. KİTAP. Özet: II. Kitap, 357a-368c DEVLET (özet analiz) Özet: II. Kitap, 357a-368c II. KİTAP Oradakiler tatmin olmamıştır Sokrates in adalet için söylediklerinden. Glaucon, bütün iyilerin üç sınıfa ayrıldığını belirtir: sonuçları için arzu

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 1. TEMA: BİREY VE TOPLUM 2. TEMA: ATATÜRK 3. TEMA: DEĞERLERİMİZ 4. TEMA: DÜNYAMIZ VE UZAY 5. TEMA: ÜRETİM TÜKETİM VE VERİMLİLİK 6. TEMA: SAĞLIK VE ÇEVRE 7. TEMA: GÜZEL ÜLKEM

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer İnsanlar için gelenekler, örfler, adetler, dinlerde kurallar getirmiş

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar

Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Yüksek Topuk Gölgesinde Hayatlar Kadın ve erkek yaratılıştan bu yana birbirinin yarısı olarak kabul edilir. Bu elmanın birbirine hiç de benzemeyen iki yarısı, her anlamda birbirlerinden oldukça farklıdır.

Detaylı

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM Ahlak Gelişimi Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM Ahlaki Gelişim Bireyde var olan değerler sisteminin ortaya çıkışında da gelişimsel bir süreç izlenir. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, güzel ya da çirkin şeklindeki

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Özet: V. Kitap, 471e son. Güzel şeylere inanan ama güzelliğin kendisine inanmayandan ne haber?

Özet: V. Kitap, 471e son. Güzel şeylere inanan ama güzelliğin kendisine inanmayandan ne haber? Özet: V. Kitap, 471e son Güzel şeylere inanan ama güzelliğin kendisine inanmayandan ne haber? Sokrates koruyucuların böylesi acayip bir hayata nasıl ikna olabileceklerini açıklamak zorundadır. Buna cevabı

Detaylı

1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine

1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine TEST 1 1. Belli bir toplumun belli bir döneminde, bireysel ve toplumsal davranış kurallarını belirleyen ve inceleyen bilim tanımı aşağıdakilerden hangisine aittir? A) Ahlak B) Meslek Ahlakı C) Etik D)

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE CEVAP 1: (TOPLAM 7 PUAN) Galileo Galilei Dünya yuvarlaktır dediğinde, hiç kimse ona inanmamıştır. Bir dönem maddenin en küçük parçası molekül zannediliyordu. Eylemsizlik

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.

AVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. AVCILIK İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. Avcılık İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen Avcılık eskiden; İnsanın kendisini korumak, Karnını doyurmak, Hayvan ehlileştirmek,

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Doç. Dr. Tülin ŞENER

Doç. Dr. Tülin ŞENER Doç. Dr. Tülin ŞENER AHLAK GELİŞİMİ Bireyde var olan değerler sistemi, gelişimsel bir süreç içinde ortaya çıkmaktadır. Bu sürece AHLAK GELİŞİMİ denir. Toplumun kendinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi

Detaylı

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Doç.Dr. Haluk BERKMEN 1 / 9 Varlık hakkında eskiden beri varlık birçok düşünce üretilmiştir. konusu hakkında Felsefenin konuşmak temel Ontoloji demek konularından varlık bilimi biri yao Töz Nedir? Duyularla

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK

KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK KARİYER GELİŞİMİ VE MESLEKİ REHBERLİK Kariyer gelişimi ve mesleki rehberlik bir süreçtir. Çünkü meslek seçimi insan hayatında ömür boyu sürecek tesirleri ile kendini hissettirir. İnsanlar Mesleklerini

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım.

1. Soru. Aşağıdakilerden hangisi bu paragrafın sonuç cümlesi olabilir? olaylara farklı bakış açılarıyla bakalım. insanlarla iyi ilişkiler kuralım. 1. Soru Kitap okumak insanı özgürleştirir. Okuyan insan yeni düşünceler edinir, zihnine yeni pencereler açar. Okumak olaylara bakış açımızı bile etkiler. Kalıplaşmış salt düşünceler, yerini farklı ve özgür

Detaylı

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği

Sinema ve Televizyon da Etik. Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği Sinema ve Televizyon da Etik Meslek Etiği, İletişim (Medya) Etiği Etik ve Ahlâk Ayrımı Etik gelenek anlamına gelir ve törebilim olarak da adlandırılır. Bir başka deyişle etik, Bireylerin doğru davranış

Detaylı

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK 4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem

Detaylı

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( / 02 / 2014 )

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( / 02 / 2014 ) 9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( 10-14 / 02 / 2014 ) 2 3 Toplumda, uzun zaman içinde oluşmuş ve uyulması zorunlu

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 2. ESKİ YUNAN SİYASAL DÜŞÜNCESİ 2 ESKİ YUNAN SİYASAL DÜŞÜNCESİ

Detaylı

SCA Davranış Kuralları

SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA Davranış Kuralları SCA paydaşları ile değer yaratmaya, çalışanları, müşterileri, tüketicileri, hissedarları ve diğer iş ortaklarıyla saygı, sorumluluk ve mükemmelliğe dayanan

Detaylı

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015

Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Engellilere Yönelik Tutumların Değiştirilmesi ZEÖ-II 2015 Ön yargı Farklılık Tutumlar Korkular Kaygılar Tabular Hoşgörü Tahammül Farklılıklar Hepimiz birbirimizden farklıyız. Aşağıdakileri kabul ettiğimizde

Detaylı

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ GÜVEN Dürüstlüğümüz, doğruluğumuz ve etik iş uygulamalarımız ile güven kazanırız. Doğruluk ve yüksek

Detaylı

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENLERİNİN YETİŞTİRİLMESİNDE DEĞİŞİM VE GEREKÇELER Öğrencinin performansını yükseltmek istiyorsanız kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundasınız Alan bilgisi Genel eğitim ve kültür dersleri

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir.

(b) Bir kanıtlamadır. Burada (çünkü) bir öncül belirticidir ve kendisinden sonra gelen yargının öncül olduğunu gösterir. A-Grubu 1. Soru (B-Grubu 3. Soru ile aynı) Not: bu soruda öncül ve sonuçları sınavda istendiği gibi, verilen boş kağıda açıkça yazmayanlar ve soru kağıdı üzerinde altını çizmek vb. yöntemlerle gösterenlerin

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

SİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. SİYASET NEDİR?

SİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. SİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. Sosyal varlık olmanın gereği olarak insanlar, bir arada yaşamak için ortak kurallar geliştirmeye

Detaylı

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. DR.HASAN ERİŞ İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yönetimin temel görevlerinden birisi, örgütü oluşturan

Detaylı

Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu

Gençler, İrade, Erdem ve Hürriyet Temasıyla Buluştu Gençler, "İrade, Erdem ve Hürriyet" Temasıyla Buluştu Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "İnsana düşen, iradesini kontrol altında tutarak, onu her daim iyilik ile erdem yolunda kullanmaktır. Diyanet İşleri

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

Prof. Dr. Münevver ÇETİN

Prof. Dr. Münevver ÇETİN Prof. Dr. Münevver ÇETİN LİDERLİKLE İLGİLİ TANIMLAR Yönetim bilimcilerin üzerinde çok durdukları kavramlardan biri de liderliktir. Warren Bennis in belirttiği gibi, liderlik, üzerinde çok durulan, yazılan

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ)

Detaylı

İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM İZLENİM YÖNETİMİ - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ İzlenim Yönetim Türleri Sözlü İzlenim Yönetimi İddiacı İzlenim Yönetimi Taktikleri Kendini sevdirme Görüş birliği Ötekini yüceltme

Detaylı

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.

ESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR. SORULAR. 1. Anadolu bilgeliğinde ahlak anlayışının ortak özelliklerinden beş tanesini yazınız.(20 puan) 2. Ahlaki yargıları diğer yargılardan ayıran özellikleri karşılaştırmalı olarak yazınız.(16 puan)

Detaylı

ÇOKLU ZEKA. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Servisi

ÇOKLU ZEKA. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Servisi ÇOKLU ZEKA Zekanın ne olduğu yıllarca tartışıldıktan sonra üzerinde anlaşılan bir kavrama ve sonuca ulaşıldı. Artık zekanın bir iki cümleyle özetlenemeyecek kadar karmaşık bir sistem olduğu kabul ediliyor.

Detaylı

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger

ZAMAN YÖNETİMİ. Gürcan Banger ZAMAN YÖNETİMİ Gürcan Banger Zamanım m yok!... Herkes, zamanının yetersizliğinden şikâyet ediyor. Bu şikâyete hak vermek mümkün mü? Muhtemelen hayır!... Çünkü zaman sabit. Hepimizin sahip olduğu zaman

Detaylı

MÜHENDİSLİK ETİĞİ Emin Direkçi

MÜHENDİSLİK ETİĞİ Emin Direkçi MÜHENDİSLİK ETİĞİ 12.10.2016 Emin Direkçi 1962-Ankara Metalurji Y.Müh. 1979-1988 Üretim Koord. 1989-1992 Üretim Müdürü 1992-1997 Genel Müdür 1997-2000 Genel Müdür 2001-2006 Genel Müdür 2007-2011 Kurucu

Detaylı

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2

Değerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2 DEĞERLER Değerler 1. değerler var olan şeylerdir, var olan imkanlardır (potansiyeldir) 2. değerler, eserlerle veya kişilerin yaptıklarıyla, yaşamlarıyla gerçekleştiren insan fenomenleridir; 3. değerler,

Detaylı

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI

BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI BİLİŞSEL AÇIDAN ÇOCUK GELİŞİMİNİN BASAMAKLARI REYHAN SAĞLAM ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ BILIŞ NE DEMEKTIR? Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim neleri kapsar?

Detaylı

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI? DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI? Bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp, yorumlamasında etkili olan tüm faktörlere paradigma yani algı düzeneği denilmektedir. Bizim iç ve dış dünyamızı algılamamız,

Detaylı

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal

İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal Test 5 1. İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran felsefi disipline ne denir?

Detaylı

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ

İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ Hayatın asıl etik anlamı, bizim iyi ve kötü sözcükleriyle tanımlayarak yol almaya çalıştığımız soyutluklardadır. Bu derece soyut ve kökenleri sıra dışı olan kavramlarla uğraşmak

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

BÖLÜM PSİKOLOJİK TİP TEORİSİ VE BİLİŞSEL ÖĞRENME STİLLERİ...

BÖLÜM PSİKOLOJİK TİP TEORİSİ VE BİLİŞSEL ÖĞRENME STİLLERİ... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 PSİKOLOJİK TİP TEORİSİ VE BİLİŞSEL ÖĞRENME STİLLERİ... 1 1. Bilişsel Öğrenme-Öğretme Stilleri Nelerdir?... 2 1.1. Dışadönük tipler... 4 1.2. İçedönük tipler... 6 1.3. Duyusal tipler...

Detaylı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı YÖNETİM Sistem Yaklaşımı Prof.Dr.A.Barış BARAZ 1 Modern Yönetim Yaklaşımı Yönetim biliminin geçirdiği aşamalar: v İlk dönem (bilimsel yönetim öncesi dönem). v Klasik Yönetim dönemi (bilimsel yönetim, yönetim

Detaylı

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SINIF ÖĞRETMENLİĞİ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMI 1 KAVRAMLAR 2 Kavramlar, eşyaları, olayları, insanları ve düşünceleri benzerliklerine göre gruplandırdığımızda gruplara verdiğimiz adlardır. Deneyimlerimiz

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

gösteren gösterilen biçim anlam

gösteren gösterilen biçim anlam Anlam ve Kavram Her kelime bir göstergedir. Bir gösterge gösteren ve gösterilen olmak üzere iki ögeden oluşur. Gösteren, kelimenin kulakla işitilen sesi, yani kelimenin dış yapısıdır. Gösterilen ise kelimenin

Detaylı

Liderlik. Prof. Dr. Turgut Göksu GBF Öğr. Üyesi

Liderlik. Prof. Dr. Turgut Göksu GBF Öğr. Üyesi Liderlik Prof. Dr. Turgut Göksu GBF Öğr. Üyesi Lider (Önder) Lider, bir amacı gerçekleştirmek için başkalarını etkileyebilen, sevk ve ikna edebilendir. Liderlik, bir statü ya da otorite işlevinden çok,

Detaylı

Bilişim Etiği ve Hukuku

Bilişim Etiği ve Hukuku Bilişim Etiği ve Hukuku Giriş Prof. Dr. Eşref ADALI 1 Bilişim Sistemlerinin Sağladığı Olanaklar Yer ve zaman kısıtlaması olmadan: Dünyada olan olayları anında öğrenebilme, Yeni Etik ve Dünyanın her yerindeki

Detaylı

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz.

Kazanım İfadeleri. Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına kayıtsız kalmaz. YEŞİLAY SAĞLIKLI FİKİRLER KISA FİLM SENARYO YARIŞMASI - 2017 Kazanım İfadeleri Kazanımın İlişkili Olduğu Alanlar Teknoloji Tütün Alkol Madde 1 Kendine değer veren insanların (aile-arkadaş vb.) yapıcı uyarılarına

Detaylı

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK

10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK 10-11 YAŞ GRUBUNUN ANNE BABASI OLMAK İnsanoğlu yaşam boyu farklı gelişme dönemleri yaşar. Çocukları daha iyi tanımak için onların içinde bulundukları gelişme döneminin özelliklerinin bilinmesi aileyi rahatlatır,

Detaylı

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ

MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ MİLLETLERARASI İLİŞKİLER VE GÜVENLİK AÇISINDAN MEDENİYET SÖYLEMİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ Prof. Dr. Abdülkadir ÇEVİK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı 1 Medeniyet veya uygarlık, bir

Detaylı

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İNSAN HAKLARı Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İnsan hakları düşüncesi tamamlanmamış bir düşüncedir İnsan

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

Ontolojik Yaklaşım (*)

Ontolojik Yaklaşım (*) DERS 2 İnanmak için Neden Tanrı Var mı/mevcut mu? 24.00 Felsefenin Sorunları Prof. Sally Haslanger Eylül 12, 2005 Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,tanrının,

Detaylı