Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download ""

Transkript

1 ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ KÜTAHYA-SEYİTÖMER BİTÜMLÜ ŞİSTİNİN DÜŞÜK YOĞUNLUKLU POLİETİLENLE (DYPE) KARIŞIMININ, FARKLI SICAKLIKLARDA PİROLİZİNDEN ELDE EDİLEN SIVI FAZLARIN KARAKTERİZASYONU Onur TOSUN KİMYA ANABİLİM DALI ANKARA 2010 Her hakkı saklıdır

2 ÖZET Yüksek Lisans Tezi KÜTAHYA SEYİTÖMER BİTÜMLÜ ŞİSTİNİN DÜŞÜK YOĞUNLUKLU POLİETİLENLE (DYPE) KARIŞIMININ, FARKLI SICAKLIKLARDA PİROLİZİNDEN ELDE EDİLEN SIVI FAZLARIN KARAKTERİZASYONU Onur TOSUN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Danışman: Prof Dr. Muammer CANEL Bu çalışmada Kütahya Seyitömer bitümlü şisti ile düşük yoğunluklu polietilenin (DYPE) inert atmosfer altında eş piroliz işlemi gerçekleştirilmiştir. Eş piroliz sonuçları her bileşenin yalnız haldeki piroliz sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Bu çalışmanın amacı, sıvı ürün verimi üzerinde olumlu bir sinerjik etki gözleyebilmektedir. Piroliz deneyleri çeşitli bitümlü şist ve DYPE karışım oranlarında [Karışımdaki DYPE içeriği; % 33, % 50 ve % 67 (m/m)] ve 600 C-800 C sıcaklık aralığında gerçekleştirilmiştir. Her sıcaklıktaki gaz, sıvı, su ve artık kok verimleri hesaplanmıştır. Ayrıca kırmızı çamur, zeolit ve bentonit gibi katalizörlerin sıvı ürün verimine etki de araştırılmıştır. Deneyler sonucunda elde edilen sıvı ürünlerin yapısı FTIR ve GC-MS gibi çeşitli kromatografik ve spektroskopik yöntemler ile aydınlatılmış ve deney koşullarının ürün yapısı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Beklendiği üzere DYPE ve bitümlü şistin eş pirolizi ile yüksek verimde sıvı ürün elde edilmiştir. Deneyler sonucunda 700 C ve % 67 lik DYPE bitümlü şist karışım oranında 34,3 ile en yüksek sıvı verimine ulaşılmıştır. En yüksek sıvı veriminin elde edildiği uygun şartlarda ortama katalizör olarak zeolit eklenmiş ve verim %42,2 ye ulaşmıştır. Bu durum DYPE ve zeolitin ortama hidrojen veren bileşikler olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak DYPE ve bitümlü şistin eş piroliz işleminde kayda değer bir sinerjik etki gözlenmiş ve bu etki, karışıma katalizör olarak zeolit ilavesi ile birlikte daha da artmştır. Eylül 2010, 100 sayfa. Anahtar Kelimeler: Eş piroliz, bitümlü şist, düşük yoğunluklu polietilen, sinerjik etki i

3 ABSTRACT Master Thesis CHARACTERİZATİON OF TARS OBTAINED BY PYROLYSIS OF KUTAHYA SEYITOMER OIL SHALE AND LOW DENSITY POLYETHYLENE (LDPE) BLENDS AT DIFFIRENT TEMPERATURES Onur TOSUN Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Chemistry Supervisor: Prof Dr. Muammer CANEL In this study copyrolysis of Turkish Kutahya-Seyitomer oil shale and low density polyethylene (LDPE) under inert atmosphere is performed. The copyrolysis results are compared with the calculated values from pyrolysis results of each component. The study is aimed to find out possible synergistic effets on the yields of tars. Pyrolysis experiments were performed in various ratios of oil shale and LDPE [LDPE content of the mixture in 33 %, 50 %, 67 % (w/w)] and in the temperature range of 600 C to 800 C. The yields of gas, tar, water and residual coke for each temperature are calculated. The effects of Red Mud, Zeolite and Bentonite as catalysts on pyrolysis liquid were also studied. Tars obtained during the experiments are characterized by various spectroscopic and chromatographic techniques such as GC-MS and FTIR and the effect of experimental conditions on the formation of valuable products are determined. As expected the copyrolysis of oil shale and LDPE gave high percentage of tar yields. The experiments showed that the maximum tar yield is 34,3 % at 700 C and 67 % of mix ratio, oil shale to LDPE. By adding zeolit as a catalyst in the optimum mix ratio and temperature the tar yield reached to 42,2 %. This shows that LDPE and zeolit acts as a hydrogen donor compound. In addition a remarkable synergetic effect was observed in the copyrolysis of oil shale and LDPE and this effect was improved by adding zeolit as a catalyst to the oil shale, LDPE mixture. September 2010, 100 pages. Key Words: Copyrolysis, oil shale, low density polyethylene, synergetic effect ii

4 TEŞEKKÜR Bu tez çalışmasında danışmanlığımı üstlenen, tezimin gerçekleşmesi için gerekli çalışma ortamını sağlayan ve yardımlarını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Muammer CANEL e (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı), Tez konusunun belirlenmesinde, kullanılan hammaddelerin sağlanmasında ve tezin gelişmesinde bana yardımcı olan hocam Doç. Dr. Ali SINAĞ a (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı), FT-IR spektrumlarının yorumlanmasında yardımlarını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Zeynel KILIÇ a (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı), Çalışmalarımı en küçük ayrıntısına kadar inceleyen hocam Araş. Gör. Pınar ACAR BOZKURT a (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı), Çalışmalarımızı birlikte gerçekleştirdiğimiz arkadaşım N. Merve Kutlu ya Tüm eğitim hayatım boyunca yanımda olan aileme, Beni hiç bir zaman yalnız bırakmayan Özlem Demirel, Muhammet Hamdi Yavuz ve Özcan Yurt a teşekkür ederim. Onur TOSUN Ankara, Eylül 2010 iii

5 İÇİNDEKİLER ÖZET... i ABSTRACT... ii SİMGELER DİZİNİ... v ŞEKİLLER DİZİNİ... vii ÇİZELGELER DİZİNİ... ix 1. GİRİŞ KURAMSAL TEMELLER Kömür ve Kömürleşme Olayı Kömürleşme olayına basınç, sıcaklık ve zamanın etkisi Basınç etkisi Sıcaklık etkisi Zaman etkisi Kömürün Yapısı Kovalent model Kovalent olmayan model Maseraller Vitrinit grubu maseraller Liptinit (eksinit) grubu maseraller İntertinit grubu maseraller Kömürlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri Kömürlerin fiziksel özellikleri Gözeneklilik (porozite) Gaz emme (absorpsiyon) Özgül kütle Mikro sertlik Yansıtma (refleksiyon) Kömürlerin kimyasal özellikleri Oksidasyon Çözücülerde çözünme Hidrojenasyon Koklaşma Kömürlerin sınıflandırılması Türkiye ve dünyadaki kömür rezervleri Bitümlü Şistler Bitümlü şistleri değerlendirme yöntemleri Dünya ve Türkiye deki bitümlü şist rezervleri Plastik Malzemeler Plastiklerin mukavemetini etkileyen faktörler Plastiklerin sınıflandırılması Termoplastik malzemeler Termoset malzemeler Plastiklerin kullanım alanları ve en çok kullanılan plastikler PET veya PETE plastikler Polietilen plastikler iv

6 Polietilenin genel özellikleri Polietilenin üretim yöntemleri Yüksek sıcaklık - yüksek basınç yöntemi Orta sıcaklık - orta basınç yöntemi Alçak sıcaklık - alçak basınç yöntemi Polivinil klorür (PVC) plastikler Polipropilen plastikler (PP) Polistiren plastikler (PS) Plastiklerin geri kazanılması Plastiklerin geri kazanılmasındaki temel yöntemler Malzemenin geri kazanılması Kimyasal geri kazanma Enerji üretiminde kullanma Geri dönüşümün faydaları ve geri kazanılmış plastiğin kullanımı Piroliz Piroliz ürünleri Katı ürün Sıvı ürün Gaz ürünler Pirolizi etkileyen faktörler Piroliz yöntemleri Birlikte piroliz (eşpiroliz-kopiroliz) Piroliz Ürünlerinin İncelenmesinde Kullanılan Bazı Analitik Yöntemler Fourier transform infrared spektroskopisi (FT-IR) Gaz kromatografisi-kütle spektroskopisi (GC-MS) MATERYAL VE YÖNTEM Amaç ve Kapsam Girdinin elemental analizi Piroliz Deneyleri Piroliz Sonucu Oluşan Katı, Sıvı ve Gaz Ürün Verimlerinin Hesaplanması Sıvı Ürünlerin FT-IR Spektrumları Sıvı Ürünlerin GC-MS Spektrumları BULGULAR ve TARTIŞMA Hammadde ve Katalizör Özelikleri Piroliz Deneyi Sonuçları Sıvı Fazın Tanımlanması GC sonuçları IR sonuçları SONUÇLAR KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ v

7 SİMGELER DİZİNİ SBŞ DYPE OYPE YYPE PP PE PET PVC PS GC GC-MS FTIR GPC NMR Kkt kcal kg m 2 g kj MJ MTA TKİ cp Tübitak ATAL ASTM Seyitömer Bitümlü Şisti Düşük Yoğunluklu Polietilen Orta Yoğunluklu Polietilen Yüksek Yoğunluklu Polietilen Polipropilen Polietilen Polietilentereftalat Polivinilklorür Polistiren Gaz Kromatografisi Gaz Kromatografisi-Kütle Spektroskopisi Fourier Transform Infrared Jel Geçirgenlik Kromatografisi Nükleer Manyetik Rezonans Kuru külsüz temelde Kilokalori Kilogram Metrekare Gram Kilojoule Megajoule Maden Tetkik Arama Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Centipoise Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Ankara Test ve Analiz Laboratuarı American Society for Testing and Materials vi

8 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1 Kömürleşme Sürecinin Şematik Gösterimi... 7 Şekil 2.2 Kovalent ve Kovalent Olmayan Modeller... 9 Şekil 2.3 Kömür Yapı Modeli Şekil 2.4 Bitümlü Kömür Yapı Modeli Şekil 2.5 Yubari (Japonya) Kömürünün Yapı Modeli Şekil 2.6 Yüksek Uçuculuğa Sahip Bitümlü Kömür Modeli Şekil 2.7 Pittsburgh Yüksek Uçuculuğa Sahip Bitümlü Kömür Modeli Şekil 2.8 Bitümlü Kömür Yapı Modeli Şekil 2.9 Bir Bitümlü Kömürdeki Maseral Grupları Şekil 2.10 Dünya Kömür Tüketimi Bazında İlk On Ülke Şekil 2.11 Türkiye de Kömürün Kullanım Alanları Şekil 2.12 Türkiye nin Sahip Olduğu Kömür Rezervleri (İnaner ve Nakoman 2004) Şekil 2.13 Türkiye Kömür Üretim ve Tüketim Değerleri Şekil 2.14 Bitümlü Şist Kerojeninin Genel Yapısı Şekil 2.15 Polimerlerde Mol Kütlesi İle Mukavemet Arasındaki İlişki Şekil 2.16 Termoplastiklerdeki Zincir Yapısı Şekil 2.17 Termosetlerdeki Zincir Yapısı Şekil 2.18 Plastikleri Teşhis Etme Yöntemleri Şekil 2.19 PET in Molekül Yapısı Şekil 2.20 Polietilenin Molekül Yapısı Şekil 2.21 AYPE (LDPE) ve YYPE (HDPE) nin Özellikleri Şekil 2.22 PVC nin Molekül Yapısı Şekil 2.23 PP nin Molekül Yapısı Şekil 2.24 PS nin Molekül Yapısı Şekil 3.1 Piroliz Çalışma Düzeneği Şekil C de farklı karışım oranlarındaki katı,sıvı ve gaz ürün verimlerinin grafiksel değişimi Şekil C de farklı karışım oranlarındaki katı,sıvı ve gaz ürün verimlerinin grafiksel değişimi Şekil C de farklı karışım oranlarındaki katı,sıvı ve gaz ürün verimlerinin grafiksel değişimi Şekil 4.4 1:2 (SBŞ:DYPE) karışım oranı ve bentonit katalizörü ilavesi ile 700 C sıcaklıkta katı, sıvı ve gaz ürün verimleri Şekil 4.5 1:2 (SBŞ:DYPE) karışım oranı ve kırmızı çamur katalizörü ilavesi ile 700 C sıcaklıkta katı, sıvı ve gaz ürün verimleri Şekil 4.6 1:2 (SBŞ:DYPE) karışım oranı ve zeolit katalizörü ilavesi ile 700 C sıcaklıkta katı, sıvı ve gaz ürün verimleri Şekil C, 700 C ve 800 C de farklı DYPE karışım oranlarında sıvı ürün için sinerjik etkinin değişimi Şekil C, 700 C ve 800 C de farklı DYPE karışım oranlarında gaz ürün için sinerjik etkinin değişimi Şekil C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumu Şekil C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumu vii

9 Şekil C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumu Şekil C de DYPE nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumu Şekil C de SBŞ nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumu Şekil C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımına %4 oranında zeolit ilavesi ile elde piroliz ürününün GC-MS spektrumu Şekil C, 700 C ve 800 C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünlerin FT-IR spektrumları Şekil C de DYPE nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün FT-IR spektrumu Şekil C de SBŞ nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün FT-IR spektrumu Şekil C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımına %4 oranında zeolit ilavesi ile elde edilen sıvı piroliz ürününün FT-IR spektrumu viii

10 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 2.1 Maseraller ve Alt Grupları Çizelge 2.2 Benzer Karbon İçeriğine Sahip Bazı Maserallerin Kimyasal Analizleri Çizelge 2.3 Uluslararası Genel Kömür Sınıflaması Çizelge 2.4 ASTM Kömür Sınıflandırılması Çizelge Yılı Sonu İtibarı İle Dünya Kömür Rezervleri Çizelge 2.6 Dünyadaki Bitümlü Şist Rezervleri ve Üretimi (World Energy Council 2009) Çizelge 2.7 Türkiye deki Bitümlü Şist Rezervleri (İnaner ve Nakoman 2004) Çizelge 2.8 Plastiklerin Sektörlere Kullanım Oranları Çizelge 2.9 Bazı Plastiklerin Isıl Değerleri Çizelge 2.10 Katı Atıklardaki Plastik Kaynağı ve Kullanım Alanları Çizelge 2.11 Katı Ürün Kullanım Alanları Çizelge 2.12 Sıvı Ürünün Belirli Özellikleri Çizelge 2.13 Piroliz Yöntemlerindeki Değişkenler ve Ürün Özellikleri Çizelge 2.14 Bazı Titreşim Türlerinin İnfrared Bölgesindeki Gözlenebilme Aralıkları 60 Çizelge 4.1 Seyitömer bitümlü şistinin ve düşük yoğunluklu polietilenin elementel analiz sonuçları Çizelge 4.2 Kırmızı çamur ve bentonitin kütlece yüzde bileşimleri Çizelge 4.3 Linde Tip A zeolitin fiziksel ve kimyasal özellikleri Çizelge C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler Çizelge C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler Çizelge C de 1:2 (SBŞ:DYPE) karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler Çizelge C de DYPE nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler Çizelge C de SBŞ nin pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler Çizelge C de 1:2 (SBŞ:DYPE) oranında ve %4 zeolit karışımının pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürünün GC-MS spektrumundan elde edilen belli başlı ürünler ix

11 1. GİRİŞ Enerji sektörü tüm sektörlerin lokomotifi durumundadır. Günümüzde yaşanan petrol krizleri ve buna bağlı olarak yaşanan savaşlar enerjideki dışa bağımlılığın birer göstergesidir. Ülkemizin de içinde bulunduğu ve enerji sektöründeki dışa bağımlılıkları çok yüksek oranlarda olan ülkeler yerli ve yenilebilir enerji kaynaklarına yönelmek, bunların uygulanabilmesi için gerekli teşvikleri sağlamak ve geleceklerini bu yönde şekillendirmek zorundadırlar. Dışa bağımlılığın artmasının yanı sıra fosil kökenli yakıtların çevreye verdiği zararlar gerek ülke gerekse dünya yapısını tehdit edecek seviyelere ulaşmıştır. 181 ülkenin katılımıyla 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü gereği her ülke atmosfere saldığı ve sera gazı etkisi yaptığı düşülen belirli gazların salınımını, 1990 yılındaki salınım seviyelerine çekmek ile yükümlüdürler. Ancak sanayileşmenin çok ileri seviyelerde olduğu bazı ülkeler hala bu protokolü imzalamamıştır. Her geçen yıl atmosferde artarak biriken bu gazlar tüm yer küre olaylarını etkilemekte ve gözle görülür derecede iklim değişikliklerine yol açmaktadır. Çevreye verdiği olumsuz etkilerin yanında yapılan hesaplamalar sonucunda kişi başına düşen enerji miktarının sürekli artması ve buna paralel olarak fosil kaynaklı yakıtların sürekli azalması alternatif enerji kaynaklarına yönelmenin bir lüks değil aksine doğrudan bir ihtiyaç haline geldiğinin açıkça göstergesidir. Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit miktarı ormanların azalmasıyla giderek artmakta, bu nedenle atmosferdeki diğer gazlarla birlikte güneş ışınlarının yansımasını engellemektedir. Bu suretle, sera etkisi oluşmakta ve iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Küresel ısınmanın bu şekilde artmaya devam etmesi durumunda, 2040 yılına kadar, deniz seviyesinin bir metreye kadar yükseleceği, bu durumda dünyanın en büyük kentlerinin sular altında kalacağı yolunda görüşler ileri sürülmektedir. Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan gazlardan biri olan karbon monoksit vücuttaki oksijen oranını azaltarak ölümlere yol açarken, kükürt dioksit kansere sebep olmaktadır. Doğalgazın yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azot 1

12 oksit ise atmosferde diğer gazlarla etkileşime girerek vücudun bağışıklık sistemini çökertmektedir. Atmosferin kirlenmesinin önlenmesine yönelik önlemler, 1970'li yıllarda sanayileşmiş birçok ülke tarafından alınmaya başlanmış olmakla birlikte, kirleticilerin hava olaylarıyla birlikte taşınmasının ve sınır ötesi etkiler yaratmasının engellenmesi mümkün olamamıştır. Uzun mesafelere taşınan kirleticiler, insan sağlığına zarar vermiş, toprakta ve su kaynaklarında asit oranının artmasına neden olarak bazı canlı türlerinin yok olmasına sebep olmuş, ayrıca metal yüzeyleri ile binaları olumsuz yönde etkilemiştir. Diğer taraftan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışçıl amaçlarla kullanılmaya başlanan nükleer enerjiye duyulan güven, bugün dünyadaki elektrik enerjisinin % 17sini üretse de, Çernobil nükleer kazası sonucu nükleer enerji kullanma eğilimi azalmaya başlamıştır. Günümüzde bini aşkın ticari, askeri ve araştırma amaçlı nükleer reaktör işletilmekte, ancak yeni tesisler açılması yoğun tartışmalara neden olmaktadır. Bütün bu gelişmelerin yanı sıra petrolün yaklaşık 50 yıl, doğal gazın ise 60 yıl içinde tükeneceğinin tahmin edilmesiyle insanoğlu doğa ile dost, temiz ve nispeten ucuz enerji kaynakları arayışına yönelmiştir. Bu kapsamda, zaman açısından sürdürülebilir olmakla birlikte dünyanın her bölgesinde var olabilme özelliğini de taşıyan yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması yönünde adımlar atılmaya başlanmıştır. Yılın dört mevsimi güneş alan, üç tarafı denizlerle çevrili olan, dünyadaki en büyük bor rezervlerinden birine sahip olan, tarım için hemen her köşesi elverişli olan ve çok büyük ölçüde rüzgar alma kapasitesine sahip olan ülkemizde, güneş enerjisinden, dalga enerjisinden, hidrojen enerjisinden, biyokütle kaynaklarından ve rüzgar enerjisinden faydalanmak oldukça önemlidir. 2

13 Fosil yakıtların çevreye verdiği zararlar dışında her yıl milyonlarca tona ulaşarak yoğunlaşan plastik atıkların yaratacağı olumsuz sonuçlar da ortadadır. Bu atıkların geri dönüşümü hem ekonomik hem de çevresel açıdan düşünüldüğünde ülke genelinde büyük yararlar sağlayabilir. Geri dönüşüm kısaca değerlendirilebilir atıkların kaynağında ayrı toplanması, bu atıkların katı ayırma atık tesislerinde işlenerek özelliklerine göre daha homojen gruplara sınıflandırılması, atıkların bu şekilde tekrar kullanılabilecek ve ikincil hammadde haline getirilebilecek nitelikte elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Dünyada yıllık plastik tüketimi yaklaşık 70 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Bunun %45' lik kısmı Avrupa Topluluğu, ABD ve Japonya tarafından tüketilmektedir. (Topçu ve Taşgetiren 1994) Plastiklerin yeniden kullanılması nisbeten yeni ve hızla gelişmekte olan bir endüstri dalı haline gelmiştir. Bu aynı zamanda plastik içeren maddelerin yeniden kullanılabilirliği nedeniyle bir çekicilik unsuru olmaktadır. Homojen plastiklerin yeniden kullanılır hale getirilmesi basit bir işlem olmakla beraber, karmaşık yapılı plastiklerin kullanıma arz edilmesi daha karmaşık teknolojileri gerektirmektedir. Plastiklerin yeniden kullanılması konusunda yapılan ilk çalışmalar polietilen (PE)' in kullanılması ile başlamıştır. Burada, hurda PE ya yeni PE ile belli oranlarda karıştırılarak yeniden kullanılır hale getirilir ya da katmanlı olarak yapılacak ürünler için dış kısımlara yeni malzeme, iç kısımlara da eski malzeme kullanılması şeklinde bir yöntem izlenmektedir. Fosil kaynaklı yakıtların doğrudan kullanılması sonucunda çevreye verdiği zararlar göz önünde tutulduğunda, son yıllarda fosil kaynakların doğrudan pirolizi ya da verimi arttıracak yönde çeşitli kaynaklarla birlikte pirolizi giderek önem kazanmıştır. Genel olarak organik kökenli yakıtların oksijensiz ortamda ısıtılarak katı, sıvı ve gaz ürünlere dönüştürülmesi işlemine piroliz denir. Piroliz işlemi sonrasında oluşan katı, sıvı ve gaz ürün dağılımları; sıcaklık, ısıtma hızı, taşıyıcı gaz akış hızı, parçacık büyüklüğü ve piroliz ortamı gibi bir çok değişkene bağlıdır. Piroliz işlemi sonrasında elde edilen sıvı ürün petrol eşdeğeri bir özellikte olduğu için son yıllarda gittikçe önem kazanmış ve bu konuda araştırmalara hız verilmiştir. Bu sıvı ürün gerek enerji, gerek kimyasal madde kaynağı olarak kullanılabilmektedir. Ürün verimini arttıracak yönde fosil yakıtların farklı türden bir kaynakla pirolizine eş-piroliz ya da birlikte piroliz adı verilmektedir. 3

14 Bu çalışmada, maden ocaklarında atıl durumda bırakılan bitümlü şistlerin ve çok geniş bir kullanım alanına sahip olan düşük yoğunluklu polietilen plastiklerin birlikte piroliz yöntemi ile farklı türden yakıt ya da kimyasal maddeye dönüştürülebildiğinin incalanmesi amaçlanmaktadır. Yapılan çalışmalarda Seyitömer bitümlü şisti ile düşük yoğunluklu polietilenin birlikte pirolizi sonucu elde edilen sıvı ürün veriminin en yüksek değerlere çıkarılması hedeflenmiştir. Bunun için ise en iyi piroliz koşulları araştırılmış ve elde edilen değerler doğrultusunda ortama katalizör ilavesi yapılmıştır. Son olarak elde edilen sıvı ürün GC-MS ve FT-IR gibi farklı spektroskopik yöntemler ile analiz edilmiştir. 4

15 2. KURAMSAL TEMELLER 2.1 Kömür ve Kömürleşme Olayı Kömür; çoğunlukla karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan az miktarda kükürt ve azot içeren, kimyasal ve fiziksel olarak farklı yapıya sahip maden ve kayaçlara verilen addır. Diğer içerikleri ise külü oluşturan inorganik bileşikler ve mineral maddelerdir (Özfırat 1996). Kömürü oluşturan ana bileşen karbondur. Bu nedenle kömürün oluşumu karbon çevirimine çok bağlıdır. Kömürün oluşumu bataklıklarda başlar. Kömürleşmenin ilk basamağı turba oluşumudur. Bataklıklarda ağaçlar ve diğer bitkiler devrildikten sonra serbest oksijenin etkisinde kalırlarsa hızla çürüyüp bozulurlar. Bitkiler bir süre bataklığın yüzeyinde kalır. (Sönmez 2006)Turba oluşumunun başlangıcında, bitkilerin daha kolay hidrolize olabilen maddeleri, yani nişasta, selüloz ve proteinler, bakteriler ve mantarlar tarafından bozunurlar. Sonuçta gaz ve sıvı ürünler (karbondioksit, amonyak, metan ve su) ile katı ürünler oluşurlar. Katı ürünler turba oluşumu için birikirken gaz ve sıvı ürünler ortamdan uzaklaşırlar. Dolayısıyla turbada, daha dayanıklı olan linyinler ve bitümlü maddeler zenginleşir. Linyinler ve bitümlü maddeler sonradan tamamı ile hümik maddelere dönüşseler bile; linyinler hücre yapılarını, kimyasal olarak dayanıklı bitümlü maddeler orijinal yapı ve şekillerini genellikle koruyabilirler. (İrican 2005) Bozunmayı sağlayan aerobik bakteriler 0.5 metre derinliğe kadar etkilidir. Derinlere doğru aneorobik bakterilerin etkinliği artar. Bunların etkinliği 10 metre derinliğe kadar devam eder. (Sönmez 2006) Turba oluşumu sırasında en önemli kimyasal süreç hümik asitlerin oluşumudur. Hümik asitler, C 68 H 53 O 40 CH 3. (OH) 4.(COOH) 4 formülüyle gösterilir. Hümik asitlerin ortalama bileşimleri; %56.5 karbon, %5.5 hidrojen, %36.0 oksijen ve %2.0 azot olarak kabul edilmektedir. Sedimantasyonun hızına ve suların havalanabilmesine göre değişen belli bir derinlikten sonra mikroorganizmaların sebep olduğu reaksiyonlar, artan hümik asit oranı yüzünden durur. Çünkü asitidesi belirli bir dereceyi aşan ortamlarda bu organizmaların çoğu yaşayamazlar. Bazı bakteriler, ph 4'ün altında da yaşamlarını yumuşak kahverengi kömür safhasına kadar sürdürebilirler. Bakteri etkinliğinin yoğun olduğu kömürleşmenin bu safhasına biyokimyasal 5

16 kömürleşme veya turba diyajenezi adı verilmektedir. Turba diyajenezinin artmasıyla hümik asitler COOH - ve OH - gruplarını kaybederek hüminlere dönüşürler. Hüminler ve bitkisel kalıntılar, turbayı oluştururlar. Güncel turbaların ortalama nem içeriği %90 civarındadır. Tropikal ve yarı tropikal alanlardaki turbalar, ılıman alanlardaki turbalardan daha az su içerirler. Gözenekleri su ile dolu bir turba sıkıştırılınca veya kurutulunca içerdiği suyun bir kısmını atabilir. Buna rağmen havada kurumuş bir turba hala %12 civarında su içerir. Diğer taraftan, gömülme derinliğiyle turbanın yoğunluğu artar, nem içeriği ise azalır (İrican 2005). Turbalaşma basamağını kömürleşme takip eder. Bu basamakta turba jeolojik ve kimyasal etmenlerin etkisi ile çeşitli derecedeki kömürlere (linyit, subbitümlü kömür, bitümlü kömür, antrasit) dönüşür. Bu basamakta kömürleşmeye etki eden faktörler, sıcaklık, zaman, basınç, gömülme derinliği ve jeolojik olaylardır. Bu nedenlerden dolayı kömürleşme sürecinde farklılıklar olmakta ve bu da kömürleşme derecesi olarak adlandırılmaktadır. Bunlardan en etkili olanı sıcaklıktır. Sıcaklık kömürleşmeyi hızlandırır ve kömürleşme derecesini artırır. Kömürleşme derecesi artıkça kömürün karbon içeriği artarken, hidrojen ve oksijen içeriği azalır. Turbadan antrasit yapısına gidildikçe organik moleküllerden sırasıyla su ve su buharı, karbondioksit, oksijen ve son olarak hidrojen uzaklaşır. Şartların uygun olması halinde bu organik moleküller antrasitten grafite dönüşürler (Toprak 2001). Şekil 2.1 de kömürleşme prosesi şematik olarak gösterilmiştir. 6

17 Şekil 2.1 Kömürleşme Sürecinin Şematik Gösterimi (Speight 1983, Sönmez 2006) Kömürleşme olayına basınç, sıcaklık ve zamanın etkisi Basınç etkisi Yapılan araştırmalar sonucunda gömülme derinliğinin yani yük basıncının (litostatik basınç) artması ile kömürleşme derecesinin arttığı gözlemlenmiştir (Hilt Kuralı). Kıvrımlanmış bölgelerdeki kömürlerin kömürleşme derecelerinin kıvrımlanmamış bölgelerdeki kömürlere gore daha yüksek oluşunun sebebi de kıvrımlanmış bölgelerdeki kömürlerin yanal (kıvrım) basınca maruz kalmasıdır. Yapılan bazı deneysel çalışmalara göre litostatik basınç kömürleşme olayı sırasındaki gaz çıkışını önlemektedir. Gömülme ile birlikte kömürleşmenin artması yer altına inildikçe sıcaklığın artması (her 30 m. de 10 C) ile de açıklanabilir. Litostatik basıncın en önemli etkisi turba safhasında gözlenir. Bu basınç nedeniyle gözeneklilik ve buna bağlı olarak da nem içeriği derinlikle birlikte azalır. (İrican 2005) 7

18 Sıcaklık etkisi Sıcaklığın kömürleşme sırasında gerçekleşen kimyasal reaksiyonları hızlandırdığı ve buna bağlı olarak kömürleşme için gereken süreyi kısalttığı deneysel çalışmalar sonucu ortaya koyulmuştur. Kömürleşmenin hızlanmasındaki en önemli etken sıcaklık faktörüdür Zaman etkisi Önceleri çok önemli ve yegane bir faktör olarak kabul edilen zaman, kömürlerin yaş ve evrim dereceleri arasındaki uyuşmazlıklar nedeniyle bugün ikinci planda önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir. Sonuç olarak, sıcaklık ve basınç faktörlerinin elverişli olup olmamasına göre kömürleşme derecesinin belli bir seviyeye ulaşabilmesi için gerekli zaman uzun veya kısa olabilmektedir. Dolayısıyla bütün faktörlerin etkilerinin beraberce düşünülmesi daha doğru olarak kabul edilmektedir Kömürün Yapısı Kömürün kompleks organik yapısının polimerik bir karakteri olduğu ve makromoleküllerden oluştuğu düşünülmektedir. (Gibson 1978) Ancak bu makromoeküller, tekrarlayan monomerik birimlerden oluşmadığı için tanımlanmaları kolay değildir.yaklaşık 50 yılı bulan araştırmalara rağmen kömürün yapısı ile ilgili bir çok soru halen cevap bulamamış, kömürün yapısı ve doğası tam olarak anlaşılamamıştır. Kömürün moleküler yapısı için kovalent (A) ve kovalent olmayan (B) model olmak üzere iki tür model önerilmiştir (Iino 2000, Sönmez 2006). 8

19 Şekil 2.2 Kovalent ve Kovalent Olmayan Modeller (Nishioka,1993) Kovalent model Kovalent modelde, kömür molekülleri etil, eter ve sülfit köprüleri gibi kovalent bağlarla birbirlerine çapraz olarak bağlanmış şekilde bulunmaktadır. Kömürün yapısını ve bu yapılarda bulunan fonksiyonel grupların dağılımı açıklayabilmek için kömür sıvılaştırma çalışmalarından elde edilen bilgilerden yararlanılmakatdır. Yapılan çalışmalarda aromatik içerikleri fazla olan kömürlerde, özellikle koklaşabilen kömürlerde aromatik birimlerin birbirlerine eter köprüleri ile kovalent olarak bağlı oldukları belirtilmiştir (Erbatur 1979; Erbatur 1986). Yakın zamana kadar kömürün grafit ve siyah karbon ile aynı yapıda olduğu göz önünde bulundurulmuştur. Buna dayanarak 1942 yılında Fuchs ve Sandahoff Şekil 2.3 de görülen bir model önermişlerdir. Bu modelde, kömürün yapısındaki ana bileşen büyük bir aromatik halkadır. Bu halkanın etrafını naften halkaları, alkil zincirleri, çeşitli karbon kombinasyonları ve karbonil grupları gibi yapılar çevrelemektedir. Model oluşturulurken kömürün piroliz işleminden elde edilen bilgiler esas alınmıştır. 9

20 Şekil 2.3 Kömür Yapı Modeli (W. Sandahoff 1942) 1960 yılında Given dehidroaromatizasyon ve infrared spektrumlarını kullanarak bir model ortaya koymuştur. Yaptığı çalışmalar sonucunda Şekil 2.4 de görüldüğü gibi 9.10-dihidroantrasen yapısının 9,10-dihidrofenantrafen yapısına dönüştüğünü görmüştür. Bu modelde bir veya iki üyeli halkalar, piridin tipi halkalar, kinonlar, hidroksil ve karbonil gruplarını yer almaktadır. Şekil 2.4 Bitümlü Kömür Yapı Modeli (Given 1960) 10

21 1966 da Kurugawa vd., Şekil 2.5 de görülen modeli öne sürmüşlerdir. Öne sürülen bu modelde daha önceki modellerden farklı olarak ana yapıyı oluşturan aromatik halkalar metilen ve eter grupları gibi yapılarla birbirine bağlanmıştır. Bu bağlanma diğer modellerde olduğu gibi güçlü değildir ve iskelet yapı bünyesinde küçük moleküller ihtiva eder. Şekil 2.5 Yubari (Japonya) Kömürünün Yapı Modeli (Kurugawa M. vd. 1963) Bitümlü kömürler için en çok bilinen model 1975 yılında Wiser tarafından geliştirilmiştir. Şekil 2.6 da gösterilen bu modelde çok sayıda fonksiyonel grup ile birlikte daha esnek eter, sulfit bağları ve karbon-karbon köprüleri yer almaktadır. 11

22 Şekil 2.6 Yüksek Uçuculuğa Sahip Bitümlü Kömür Modeli (Wiser 1975) 1981 yılında Solomon tarafından öngörülen modelde FTIR ve NMR da gerçekleştirilen elemental analizlerden ve Pittsburgh dan temin edilen yüksek uçuculuktaki bitümlü kömürün ısısal bozunması ve GPC (Jel Dağılma Kromatografisi) kromatogramlarından yararlanılmıştır. Bu model kömürün pirolitik reaktivitesini tanımlar. Bu tanımlamada kömürün yapısında bulunan ve pirolizin gerçekleştiği şartlarda gaz ve katranın oluşumuna olanak veren kimyasal bağlanmalar rol oynar. Kömürün yapısındaki aromatik grupların büyüklükleri ise katranın GPC kromatogramlarından elde edilmiştir. Şekil 2.7 de Solomon tarafından öngrülen bu model gösterilmiştir. 12

23 Şekil 2.7 Pittsburgh Yüksek Uçuculuğa Sahip Bitümlü Kömür Modeli (Solomon 1981) 1984 de Shinn tarafından kömürün yapısı ile ilgili çok daha karmaşık bir model önerilmiştir. Öngörülen modelin mol kütlesi yaklaşık g/mol dür. Kömürün sıvılaştırması işlemlerinden elde ettiği bilgilerden yararlanarak, kömürün yapısındaki fonksiyonel grupları, aromatik ve alifatik grupların dağılımını gösteren bir çalışma yapmıştır. Şekil 2.8 de Shinn tarafından öne sürülen model gösterilmiştir. 13

24 Şekil 2.8 Bitümlü Kömür Yapı Modeli (Shinn 1984) Kovalent ağ modelde başlıca şu varsayımlar dikkate alınır: 1. Kömür, piridin gibi organik çözücüler ile muamele edildiğinde şişer ve esneklik kazanır. Bu görüş sadece ağ yapının varlığını gösterirken, kovalent yapı hakkındaki bilgi vermemektedir. 2. Kömürün büyük bir kısmı, genelde herhangi bir çözücüde, hatta piridin gibi çok iyi çözücüler kullanıldığında bile çözünmemektedir. 14

25 3. Çözücü ile şişmiş kömürlerin 1 H-NMR çalışmaları sonucunda iki tip proton olduğu belirlenmiştir. Ağ yapıdan kaynaklanan hareketsiz protonlar ve çözücüde çözünen moleküllerden kaynaklanan hareketli protonlar (Sönmez 2006) Kovalent olmayan model Kovalent olmayan modelde ise kömür molekülleri birbirlerine moleküller arası kuvvetler ile çapraz olarak bağlanmışlardır. Bu moleküller arası kuvvetler, hidrojen bağları, Π- Π etkileşimleri, yük transfer etkileşimleri, London kuvvetleri ve iyonik kuvvetlerdir. Bu etkileşimler büyük oranda kömürün rankına bağlıdır. Düşük ranklı kömürlerde özellikle linyitlerde oksijen içeren fonksiyonel grupların fazlalığından dolayı hidrojen bağları ve iyonik gruplardan dolayı iyonik etkileşimler fazladır. Kömürleşme derecesi artıkça kömürün aromatik yapısı da artmaktadır. Orta ranklı kömürlerde iyonlaşmayan fakat transfer olabilen elektronlardan dolayı yük transfer etkileşimleri ve yüksek ranklı kömürlerde polisiklik aromatik yapılardaki Π- Π etkileşimleri baskın moleküler arası kuvvetlerdir. Kömürün kimyasal özelliğini belirleyen ise hangi modelin daha baskın olduğudur Maseraller Kömür oldukça heterojen ve karmaşık bir yapıya sahip olduğu için kömürün fiziksel ve kimyasal özelliklerinin belirlenmesi için yapıyı daha küçük birimlere indirgemek gerekmektedir. Maseral kelimesi latincede yumuşatma anlamını taşımaktadır ve kısaca; kömürün, çeşitli kimyasal bileşiklerin düzensiz bir karışımından oluşan mikroskobik organik bileşenleri olarak tanımlanabilir. Maseralleri çıplak gözle görmek mümkün değildir fakat mikroskop yardımı ile ayrıntılı olarak yapılarını incelemek mümkündür. Mikroskopta farklı maseralleri ayırt edebilme için renk, ışığı yansıtma, şekil ve yüzey özellikleri gibi bazı değişkenlerden yararlanılır. Anorganik bileşenler nasıl feldispat, kuartz, mika gibi minerallerden oluşmuşsa kömürler de maserallerden meydana gelmişlerdir. Ancak mineral ve maseral yapıları arasında belirgin farklılıklar mevcuttur. Maseraller kristalik bir yapıya sahip değilken mineraller, kristal yapıya sahiptirler ve belirli kimyasal özellikleri vardır. Maserallerin ise fiziksel ve kimyasal özelliklerinde 15

26 belirli farklılıklar olduğu için maseralleri; vitrinit (subbitümlü kömürlerde bazen hüminit de denir), eksinit (liptinit) ve intertinit olmak üzere üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu üç grup da kendi içinde alt gruplara ayrılmaktadır (İrican 2005, Sönmez 2006). Çizelge 2.1 Maseraller ve Alt Grupları Vitrinit grubu maseraller oksijence zengin iken, liptinit grubu maseraller hidrojence zengindir. Diğer taraftan inertinit grubu maseraller karbonca zengindir. Yapılarındaki bu temel farklılıklardan dolayı, bu üç maseral grubu kömürün kullanıldığı birçok teknolojik işlemde farklı davranışlar göstermektedir. Çizelge 2.2 de benzer karbon içeriğine sahip kömür maserallerinin kimyasal analizleri gösterilmiştir. 16

27 Çizelge 2.2 Benzer Karbon İçeriğine Sahip Bazı Maserallerin Kimyasal Analizleri (James G. ve Speight,1983) Vitrinit grubu maseraller Bir çok kömür türünün en önemli bileşenini oluşturan maseral gruplarıdır. Vitreous Latince de cam, camsı anlamına gelmektedir ve vitrinit grubu maseraller parlak, camsı bir görünüşe sahiptirler. Bitkilerin kök, gövde ve yapraklarından oluşur. Vitrinitler liptinitlerden daha az, inertinitlerden daha fazla alifatik karbon içeriğine sahiptirler. Mikroskopik incelemede vitrinit, kahverengi kömürlerde genelde koyu gri, bitümlü kömürlerde açık gri ve antrasitte beyaz renkte görülmektedir. Floresans ışıkta renk, koyu veya açık portakal iken, polarize ışıkta koyudan açık griye değişmektedir Liptinit (eksinit) grubu maseraller Liptinit grubu maseraller, spor-polen, reçine, yağ, mum ve alg gibi yapılardan türemişlerdir. Vitrinit ve intertinitlerden daha yüksek hidrojen ve uçucu madde içeriğine, daha düşük yoğunluğa, yansıtmaya ve karbon içeriğine sahiptir. Polarize ışıkta koyu renkte gözükürler ve mavi UV ışıkta gösterdikleri floresans renkleriyle minerallerden kolayca ayrılabilmektedirler. 17

28 İntertinit grubu maseraller Bu maseral grubu, bataklık ortamında oksitlenmiş veya yanmış organik maddelerden meydana gelmiştir. Bu gruba ait maserallerin oluşumları vitrinit grubuna ait maserallerden farklıdır ve bunlar füsinitleşme olarak tanımlanan bir süreç geçirirler. Bu süreç sonrasında maserallerin karbon içerikleri yükselir ve hidrojen içerikleri azalır. Bu gruba ait maseraller, yansıyan ışıkta sarımsı beyaz ve beyaz renkte görülürler. Şekil 2.9 da bu üç maseral grubu gösterilmektedir. Şekil 2.9 Bir Bitümlü Kömürdeki Maseral Grupları (Stansberry 2004, Sönmez 2006) Kömürlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri Kömürlerin gerek depolama gerekse de kullanım özelliklerinin optimum şartlarda bulundurulması için kömürün sahip olduğu fiziksel ve kimyasal özelliklerin bilinmesinde fayda vardır. 18

29 Kömürlerin fiziksel özellikleri Gözeneklilik (porozite) Kömürler tamamen masif bir yapıya sahip olmayıp boyutları bir kaç mikron ile bir kaç milimetre arasında olan küçük boşluklar içerirler. Bu boşluklar kılcal kanallar halinde olabileceği gibi küresel ve düzensiz şekillerde de olabilirler. Kömürün gözenekliliğinin fazla olması halinde temas yüzeyi artacağından dolayı oksijen ile daha çok temas edecek ve bu durum kömür depolandığında oksitlenmeye yol açacaktır. Gözenekliliğin tayini güvenlik ve ekonomi açısından önem teşkil etmektedir Gaz emme (absorpsiyon) Oda sıcaklığında bir kömür; su, alkol, benzen, hekzan gibi sıvıların buharlarını emer. Emme olayı, kömürün porozitesi, uçucu madde ve karbon miktarıyla deney sırasındaki basınç ve buharın cinsiyle ilgilidir. Kömürleşme derecesi arttıkça emilen gaz miktarı da buna parallel olarak artış göstermektedir Özgül kütle Bir kömürün özgül kütlesi; kömürleşme derecesinin, nem oranının ve kül miktarının fonksiyonudur. Kömürün yapısındaki karbon miktarı %60 dan % 96 ya doğru artarken, özgül ağırlığı da bu artışa paralel olarak 1,2 den 1.7 ye doğru bir artış gösterir. Linyitlerin özgül ağırlığı genelde 1,0-1,3 aralığında iken turbaların özgül ağırlıkları ise 1,0 olarak kabul görmektedir.kömürün içerdiği kül miktarı arttıkça özgül kütlesi de artar Mikro sertlik Mikro sertlik kömürlerin kömürleşme derecelerini belirlemek için temel kabul edilen faktörlerden biridir. Basınç ve buna bağlı olarak sıcaklık artışı ile birlikte kömürleşme derecesi yani yapının sertliğinde artma gözlenir. 19

30 Yansıtma (refleksiyon) Kömürlerin ışığı yansıtma özelliği yani yansıtma indeksi doğrudan doğryua kömürleşme derecesine bağlıdır ve kömürleşme derecesi ile doğrusal bir ilişki içindedir. Kömürleşme derecesinin belirlenmesinde, son zamanlarda en çok kullanılan değişken olarak gösterilebilir. Sedimanter kayaçlar içerisinde bulunan organik kökenli yapıların yansıtma miktarları, o bölgede petrol olup olmadığı hakkında faydalı bilgiler verebilmektedir Kömürlerin kimyasal özellikleri Oksidasyon Gözenekliliği ve yüzey alanı büyük olan ve fazla miktarlarda kükürt içeren kömürler hava oksijeni ile etkileşerek çok yavaş bir şekilde oksitlenmeye maruz kalırlar. Kömürleşme derecesi arttıkça kömürlerin oksitlenmeye karşı dirençleri de artmaktadır. Oksitlenme, büyük kömür yığınlarının depolanması sırasında yangına sebebiyet verebilir Çözücülerde çözünme Kömürler piridin gibi bazı organik çözücülerde çözünerek, kimyasal özellikleri farklı olan bileşiklere ayrılırlar. Bu özellik sayesinde kömürü meydana getiren molekül grupları hakkında faydalı bilgiler elde edilebilmektedir. Çözücü ile ekstraksiyon sonucunda; parafinler ve diğer doymuş hidrokarbonlar elde edilmektedir Hidrojenasyon Hidrojenasyon işlemiyle kömür, ısısal olarak reaktif parçalara ayrılabilmektedir. Özellikle halojen oksit katalizörleri bu ayırma işlemini hızlandırmakta ve kolaylaştırmaktadır. Hidrojenasyon ile kömürün sıvılaştırılması işlemi, petrol sıkıntısının var olduğu günümüzde, alternatif enerji kaynağı olarak düşünülebilir. 20

31 Koklaşma Belirli kömürleşme derecesine ulaşan kömürler ısıtıldıkları zaman ilk olarak yumuşarlar, gaz çıkarırlar ve daha sonra tekrar sertleşirler. Bu sertleşme sonucu oluşan ve çok sayıda gözenek içeren, hafif, gri renkli kütleye kok kömürü, kömürün bu hale geçmesi olayına ise koklaşma adı verilmektedir. Her kömür koklaştırma işlemine elverişli değildir. Genellikle taş kömürleri seviyesinde olgunlaşmış ve H/O oranı 0,59 a eşit ya da bu değerden büyük olan kömürler koklaştırmaya yatkın kimyasal yapıya sahiptirler Kömürlerin sınıflandırılması Enerji hammaddeleri içinde önemli bir yere sahip olan kömür dünyada geniş rezervlere ve yaygın tüketim alanlarına sahiptir. Kömürleşme süreci ve yataklanma, nem içeriği, kül ve uçucu madde içeriği, sabit karbon miktarı, kükürt ve mineral madde içeriklerinin yanısıra jeolojik, petrografik, fiziksel, kimyasal ve termik özellikler yönünden kömürler çok çeşitlilik gösterirler. Bu durum bir çok ülkede kömürlerin birbirine benzer özellikler ve yakın değerler temelinde sınıflandırılmasını zorunlu kılmıştır. Kömür üretimi, kullanımı ve teknolojisinde ileri ülkeler öncelikle kendi kömürlerinin özelliklerine gore bir sınıflama yaptıkları gibi uluslararası genel bir sınıflama için ortak standartlar da geliştirmişlerdir. Değişik tipte kömürlerin kullanım amaçlarına göre uluslararası sınıflandırılmasında; ilk olarak 1957 yılında çeşitli ülkelerden üyelerin oluşturduğu Uluslararası Kömür Kurulu`nca birçok ülkeden temin edilen numuneler üzerinde yapılan çalışmalar, Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) tarafından da desteklenerek genel bir sınıflama yapılmıştır. Bu sınıflamada kömürler; ısıl değer, uçucu madde içeriği, sabit karbon miktarı, koklaşma ve kekleşme özellikleri temel alınarak sert ve kahverengi kömürler almak üzere iki sınıfa ayrılmıştır. 1. Kahverengi Kömürler: Islak ve külsüz bazda 5700 kcal/kg ın altında ısıl değere sahip olan kömürler olarak tanımlanabilirler. 21

32 2. Sert Kömürler: Islak ve külsüz bazda 5700 kcal/kg ın üzerinde ısıl değere sahip olan kömürler olarak tanımlanabilirler. Çizelge 2.3 Uluslararası Genel Kömür Sınıflaması (Coal Information Report, OECD/IEA, Paris 1983) A. Sert Kömürler 1. Koklaşabilen Kömürler (Yüksek fırınlarda kullanıma uygun kok üretimine izin veren kalitede.) 2. Koklaşmayan Kömürler a. Bitümlü Kömürler b. Antrasit B. Kahverengi Kömürler 1. Alt Bitümlü Kömürler (4,165-5,700 kcal/kg arasında ısıl değerde olup topaklaşma özelliği göstermez.) 2. Linyit (4,165 kcal/kg ın altında ısıl değerde olup topaklaşma özelliği göstermez.) Sıcaklık, basınç ve zaman faktörlerine bağlı olarak kömürleşme derecesinin değişmesi ile kömürler farklı özellikler kazanırlar. Kömürleri, değişen özellikler göz önünde tutularak bu derecelenmeye gore de sınıflandırmak mümkündür. Amerika da ASTM (American Society for Testing and Material) de yapılan çalışmalar sonucunda kömürler; linyit, subbitümlü, bitümlü ve antrasit olmak üzere dört ana grupta toplanmıştır. Kömürleşme derecesinin artması ile kömürler, linyitlerden antrasitlere doğru kayma gösterirler. Ülkelere bağlı olarak bu isimler değişiklik gösterebilir ancak başlıklar altında yer alan özellikler aynıdır. Kömürleşme derecesi kömürün yapısındaki nem, uçucu madde, sabit karbon analizleri ve kömürün sahip olduğu ısıl değer ile belirlenebilir. 22

33 Linyit, bu sınıflandırmadaki en düşük kömürleşme derecesine sahiptir. Yapısında yüksek mitarda nem ve uçucu madde ihtiva eder ve ısıl değeri diğer türlere nazaran düşüktür. Asya, Avrupa ve Avustralya da kahverengi kömür olarak da adlandırılmaktadır. Subbitümlü kömürler ise siyah renge ve orta dereceli bir ısıl değere sahiptirler. Bitümlü kömürler yüksek karbon içeriklerinden ötürü parlak siyah renktedirler. Yüksek ısıl değerlere sahipken düşük miktarlarda nem ve uçucu madde içerirler. Kekleşme özelliği gösterirler ve koklaştırma için elverişlidirler. Öte yandan demir ve çelik üretiminde de kullanılabilmektedirler. Antrasit en yüksek kömürleşme derecesine sahip olan türdür ve çok az miktarda uçucu madde ihtiva eder. Bu tip kömürler ısıtıldıkları zaman koklaşma özelliği göstermezler. Çizelge 2.4 de ASTM kömür sınıflandırılması görülmektedir. Çizelge 2.4 ASTM Kömür Sınıflandırılması (Kabre vd. 2000) 23

34 2.1.7 Türkiye ve dünyadaki kömür rezervleri Kömür, dünya ekonomisindeki yerini 18. yüzyıl ortalarında özellikle İngiltere de sanayi devriminin başlaması ile almış, buhar gücünün ulaşım ve sanayide kullanılmaya başlanılması ile bu gücü elde etmede başlıca tüketim maddesi olmuş, buna paralel olarak dünya nüfusunun artması ile artan elektrik ihtiyacının karşılanması ve ısınmadaki rolü ile önemini giderek artırmıştır. Sanayi devriminin gerçekleşmesinde ana faktör olan ve önemini günümüzde de koruyan kömürü yeterince değerlendiren ülkeler bugünün gelişmiş ülkeleri konumundadır. Nitekim, Almanya da bulunan zengin kömür yatakları bu ülkenin sanayileşmesinde önemli rol oynamıştır. Polonya, Güney Afrika, Avustralya, Çin ve Hindistan elektrik üretimlerinin %75 inden fazlasını kömüre dayalı santrallerden üretmekte olup, bu oran Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Almanya da %50 sinin üzerinde iken Türkiye de %28 dir. Bu oran dünya genelinde ise %41 dir. 20. yüzyıl başlarına kadar enerji üretiminde kömür başlıca hammadde iken, 20. yüzyıl başlarından itibaren petrol tüketiminin hızla artması sonucu, 1960 lı yıllardan itibaren dünya enerji tüketiminin büyük bölümü petrole dayalı hale gelmiştir. Ancak, 1973 ve 1979 yıllarında yaşanan dünya petrol krizleri nedeniyle petrol rezervleri açısından kısıtlı imkanlara sahip ülkeler petrole olan bağımlılıklarını azaltmak amacıyla bir seri önlemler almış, bu çerçevede bir yandan rezerv açısından yeterli ve yaygın olan kömürün üretimini artırırken, diğer yandan yeni enerji kaynaklarının araştırılıp geliştirilmesine büyük önem vermişlerdir. Kömür, dünya ölçeğinde kullanımı en fazla artan birincil enerji kaynağı olma özelliğini taşımaktadır. Mevcut tüketim seviyesi baz alındığında dünya kömür rezervlerinin bu talebi 160 yıl daha karşılaması, buna karşılık, yeni rezerv bulunmadığı takdirde doğal gaz rezervlerinin 60, petrol rezervlerinin ise 50 yıl içinde tükenmesi beklenmektedir. Kömür üretimindeki artış, çok büyük kısmı Çin olmak üzere Asya kıtasındaki elektrik enerjisi talebinden kaynaklanmaktadır. Genel olarak ısınma, taşıma ve sanayi sektörlerinin talebi durağan ya da düşmektedir. Kömür tüketiminin, gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere göre daha fazla artmakta oluşunun nedenleri arasında; 24

35 yüksek ekonomik büyüme oranları, artan elektrifikasyon ve başta Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş ülkelerin elektrik üretiminde doğalgazı tercih etmeleri gelmektedir. Şekil 2.10 da dünya genelindeki kömür tüketimleri en yüksek olan ilk on ülke görülmektedir. Şekil 2.10 Dünya Kömür Tüketimi Bazında İlk On Ülke Dünya kömür üretiminin %38,4 ünü tek başına Çin gerçekleştirmektedir Küresel kömür üretiminin giderek daha büyük bölümünün daha az sayıda ülkenin elinde toplanmaya başladığı gözlenmektedir yılında üretimin yaklaşık %80 i toplam 10 ülke tarafından yapılmaktayken, 2006 yılı itibariyle %80 i 6 ülke tarafından yapılmaktadır. Bu ülkeler; Çin, ABD, Hindistan, Avustralya, Rusya ve Güney Afrika dır. Üretimin %56,7 ile en büyük kısmı Asya- Pasifik bölgesinden gerçekleştirilmekteyken, Avrupa- Avrasya bölgesinin payı %19,6 ve Kuzey Amerika nın payı ise %18,2 dir. Çizelge 2.5 de 2008 yılı sonu itibarı ile dünyadaki kömür rezervleri ayrıntılı bir şekilde görülmektedir. 25

36 Çizelge Yılı Sonu İtibarı İle Dünya Kömür Rezervleri (World Energy Council, 2009 BP Source) Ülkemizde, çok sınırlı doğal gaz ve petrol rezervlerine karşın, 560 milyon tonu görünür olmak üzere, yaklaşık 1,3 milyar ton taşkömürü ve 12,3 milyar ton linyit rezervi bulunmaktadır. Linyit rezervleri ülke geneline yayılmıştır. Hemen hemen bütün coğrafi bölgelerde ve 37 ilde linyit rezervlerine rastlanılmaktadır. Linyit rezervlerinin %21 i TKİ (Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu), geri kalan ise EÜAŞ (Elektrik Üretim 26

37 Anonim Şirketi), MTA (Maden Tetkük Arama) ve özel sektör elindedir. Türkiye de katı yakıtlar; endüstri, tarım, taşıma ve ısıtma gibi bir çok alanda kullanılmaktadır. Türkiye de kömürün kullanım alanlarına göre dağılımı Şekil 2.11 de şematik olarak gösterilmiştir (TKİ 2009). Şekil 2.11 Türkiye de Kömürün Kullanım Alanları (İnaner ve Nakoman 2004) Linyit rezervlerimizin çoğunluğu yılları arasında bulunmuştur. Bu dönemden sonra kapsamlı rezerv geliştirme etüt ve sondajları yapılamamıştır. Ancak başlıca TKİ ve MTA öncülüğünde yürütülen projelerde yeni yataklar bulunması yönünde ve mevcut yataklardaki son durum ile ilgili projeler yürütülmektedir. Şekil 2.12 de Türkiye nin sahip olduğu kömür rezervleri görülürken, Şekil 2.13 de Türkiye nin kömür üretim ve tüketim değerleri görülmektedir. 27

38 Şekil 2.12 Türkiye nin Sahip Olduğu Kömür Rezervleri (İnaner ve Nakoman 2004) Şekil 2.13 Türkiye Kömür Üretim ve Tüketim Değerleri 28

39 2.2 Bitümlü Şistler Organik kayaçlar içinde önemli bir yeri olan bitümlü şist ; organik çözücülerde çözünmeyen ve kerojen adı verilen organik madde içeren, ince taneli ve genellikle katmanlı bir yapıya sahip sadimanter kayaç olarak tanımlanmaktadır (Şengüler 2003). Bitümlü şist oluşumunu sağlayacak başlangıç maddelerinin türü ve bu maddelerin geçirdiği evreler, meydana gelecek şistin renk, şist petrolü verimi gibi özelliklerini doğrudan etkilemektedir. Organik yapıda büyük oranda liptinit maseralleri bulunmakta, bu durum ise bitümlü şist oluşumunu sağlayan karasal bitkiler, deniz ve göllerde yaşayan organizmaların lipit bakımından zengin olmalarından kaynaklanmaktadır. Kömürün yapısında bulunan vitrinit ve inertinit türü maseraller ise yapıda bitümlü şistlerin tipine bağlı olarak farklı oranlarda bu- lunabilmektedir. Bitümlü şist kerojeninin yapısının aydınlatılması yönünde çok farklı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda organik yapıyı oluşturan kerojenin; izoprenoid, steroid, terpenoid ve karotenoid gibi bazı temel grupların disülfit, eter, ester, alkadien ve heterosiklik köprülerle bağlanması sonucu oluştuğu belirlenmiştir (Ballice vd. 1995). Şekil 2.14 Bitümlü Şist Kerojeninin Genel Yapısı Sahip oldukları mineral maddeler ve içerikleri bakımından kömürler ve bitümlü şistler arasında önemli farklılıklar vardır. Bitümlü şistler kömürlere göre çok daha fazla miktarda inert mineral madde içerirler. (% 60-90) Bitümlü şistleri yapılarındaki organik 29

40 maddenin kaynağı sıvı ve gaz halindeki hidrokarbonlardır. Genellikle linyit ve bitümlü kömürlere göre yüksek miktarda hidrojen ve düşük miktarda oksijen içermektedirler. Bitümlü şistler ve kömürler yapılarında bulundurdukları organik maddelerin kaynağına göre de birbirlerinden ayrılırlar. Bitümlü şistlerin yapısında bulunan birçok organik maddenin kökeni algler iken kömürlerde damarlı bitkilerdir. Ayırt edilebilir biyolojik yapıların eksikliğinden ötürü bitümlü şistlerin yapısında bulunan organik maddelerin bir kısmı belirsizliğini korur. Bu yapıların bakteri kökenli oldukları ya da alglerin ve diğer organik bileşiklerin bozunması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bitümlü şistlerin ısıl değerleri kcal/kg dır. Ancak bir çok bitümlü şistin ortalama ısıl değeri 1000 kcal/kg civarındadır. Buna karşın Estonya da çıkarılan ve kukerzit cinsi bitümlü şistin ısı değeri kcal/kg düzeyine çıkabilmektedir (Dyni 2005). Ekonomik olarak petrol ve gaz üretebilen bitümlü şistlere ise petrol şistleri adı verilir. Yeryüzünde büyük rezervleri bulunan bu kaynaktan; sentetik petrol ve gaz eldesi, katı yakıt olarak termik santrallarde kullanımı, küllerinden çimento ve refrakter yapımı ile kıymetli eser elementler eldesi (altın, uranyum, vanadyum, nikel vb.) ve tarımda gübre olarak kullanılması gibi çeşitli yararlanma olanakları vardır (Bağcı vd. 1995) Bitümlü şistleri değerlendirme yöntemleri Dünyadaki ve Türkiye'deki rezerv durumu dikkate alındığında oldukça büyük alternatif enerji kaynağı olarak gözüken bitümlü şistlerin şimdiye kadar etkin ve sürekli bir biçimde değerlendirildiğini söylemek mümkün değildir. Zaman zaman yaşanan petrol krizi dönemlerinde bazı ülkeler bu kaynaktan yararlanma yoluna gitmişlerse de yeni petrol kaynaklarının bulunması, yüksek kapasitede ve emniyetli taşımacılık imkanlarının ortaya çıkması bu kaynakların değerlendirilmesi ile ilgili çalışmaları ikinci plana itmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz dönemde bu çalışmaların yeniden güncellik kazandığı görülmektedir. Türkiye' deki bitümlü şist rezervleri dikkate alındığında bu doğal kaynağın ülkemiz ekonomisi için önemli bir değere sahip olduğu kolayca görülebilir. Bu kaynakların kömürde olduğu gibi yakılarak değerlendirilebilmesi uygun 30

41 görülmemektedir. Çünkü yakma esnasında gerekli havanın aşırısı kullanılsa bile, 450 C'ye kadar ulaşan sıcaklıklarda organik yapıda meydana gelen hızlı bozunma ürünlerinin bir kısmı yanmaya fırsat bulamadan yanma gazları ile beraberce çıkmaktadır. Bu durum, yanma gazlarından alınan örnek ile yapılan gaz kromatografisi analizlerinde gaz karışımında hidrokarbonların tayini ile doğrulanmıştır. Bu nedenle çevre kirliliği açısından yakma ile değerlendirme uygun bulunmamaktadır. Bitümlü şistlerin değerlendirmesinde en çok kullanılan yöntemlerden bir tanesi ısıl işlem sonucu (piroliz veya retortlama) sentetik petrol veya gaz ürünlerin elde edilmesidir. Piroliz işlemi, bitümlü şistlerin inert ortamda ısıl parçalanmaya uğratılarak sıvı ve gaz ürünlere dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Değişik literatürlerde bu işleme retortlama, işlemin gerçekleştirildiği reaktöre de retort denmektedir. Retortlama işlemi yeraltı ve yerüstünde olmak üzere iki şekilde uygulanabilmektedir. Bitümlü şistlerin retortlanması direkt veya indirekt ısıtma yöntemleri ile gerçekleştirilebilmektedir. Direkt ısıtma yönteminde gerekli ısı herhangi bir yakıtın yakılması sonucu elde edilmektedir. İndirekt ısıtma yönteminde ise yakıtın yakılması ile elde edilen ısı, öncelikle ayrı bir kamarada bulunan ve daha sonra içinde bitümlü şistin bulunduğu retorta nakledilecek olan ısıtma malzemesinin (seramik toplar gibi) belirli bir sıcaklığa yükseltilmesinde kullanılmaktadır. Piroliz işlemlerine alternatif olabilecek başka bir yöntem de ekstraksiyondur. Bitümlü şistlerin organik yapının değişik çözücü ortamında, kritik altı veya kritik üstü koşullarda bozundurulması esasına dayanan bu yöntemde, çalışma koşullarına bağlı olarak değişik özellikte ve verimde şist petrolü üretilebilmektedir. Farklı çözücülerle yapılan Soxhlet ekstraksiyonunda verim çok düşük olmaktadır. Yapıdaki organik kısmın çözünebilmesini arttırmak için şistdeki inorganik kısmın uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlem inorganik asitler ile gerçekleştirilebilir. Ancak bu durumda organik yapı zarar gördüğünden verim düşmektedir. Bu nedenle asit ile işleme sokmak yerine ekstraksiyon işlemini, retort içinde yüksek sıcaklık ve basınçlarda gerçekleştirme çalışmaları yapılmış ve oldukça yüksek verimlere ulaşılmıştır. Bu konuda yapılan çalışmalar henüz araştırma ve pilot çalışma düzeyinde olup büyük çaplı üretimlerde denenmemiştir (Ballice vd. 1995). 31

42 2.2.2 Dünya ve Türkiye deki bitümlü şist rezervleri Bitümlü şistler, yeryüzünün çeşitli bölgelerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Amerika'nın doğusundaki Devonian-Missisiphian' de bulunan bitümlü şistler, km 2 'lik bir alana yayılmış olup mevcut rezervler içinde en büyük paya sahiptir. Bitümlü şistlerin bölgelere göre rezerv durumları Çizelge 2.6 da verilmiştir. Çizelge 2.6 Dünyadaki Bitümlü Şist Rezervleri ve Üretimi (World Energy Council 2009) 32

43 Türkiye deki önemli bitümlü şist rezervleri genellikle ülkenin batısına yayılmıştır. Türkiye deki başlıca rezervler; Ankara-Beypazarı, Kütahya-Seyitömer, Niğde-Ulukışla, Bolu-Mengen, Kocaeli-Bahçecik, Bolu-Himmetoğlu, Bolu-Hatıldağ, Eskişehir- Sarıcakaya, Çorum-Dodurga, Amasya-Çeltek ve Balıkesir-Burhaniye de yer almaktadır. Çizelge 2.7 de görüldüğü üzere toplam rezerv 1,640,000 ton civarındır. Türkiye deki bitümlü şistlerin ortalama ısıl değeri 1000 kcal/kg civarındadır. Göynük- Himmetoğlu bölgesinde bulunan bitümlü şist ise 1390 kcal/kg ısıl değer ile Türkiye deki ısıl değeri en yüksek olan bitümlü şist özelliğindedir. Çeşitli bölgelerden alınan numuneler ile yapılan analizlerde ise en düşük ısıl değerin 541 kcal/kg olduğu görülmüştür. Bu yatakların çok az bir kısmı açık işletme madenciliğine uygundur. Yer altı işletme madenciği için yeterli ekonomik destek olmamasından ötürü de Türkiye de bitümlü şistlerden yeterinde faydalanılamamktadır. Çizelge 2.7 Türkiye deki Bitümlü Şist Rezervleri (İnaner ve Nakoman 2004) 33

44 2.3 Plastik Malzemeler Sentetik reçine veya polimer olarak da adlandırılan plastik malzemeler, karbon atomlarının meydana getirdiği makro moleküllerin zincirler şeklinde birleşmesi ile meydana gelmiştir. Karbon atomunun dört valansı olması nedeni ile bu atom dört farklı atomla birleşerek bir molekül meydana getirebilir. Bu dört atomun karbondan başka atom olması halinde doymuş karbonlar elde edilir ki, bunun en basit örneği CH 4 simgesi ile gösterilen metandır. Karbon atomunu çevreleyen atomlar arasında karbon atomu da bulunuyorsa, bu kez de doymamış hidrokarbonlar elde edilir. Karbon atomları arasında çift veya daha fazla sayıda bağı bulunan moleküller doymamış hidrokarbonlardır. Örneğin; açık formülü ile verilen etilen, yukarıda açıklanan duruma göre doymamış bir hidrokarbondur. Bunun gibi doymamış olan hidrokarbon molekülleri bir süre belirli bir basınç ve sıcaklık altında tutulursa; karbon atomlarını bağlayan bağlardan biri kopar ve serbest kalan bağlar hidrokarbon moleküllerinin birbirleri ile birleşmelerini sağlar ve bu suretle zincir şeklinde makromoleküller elde edilir. Etilenin yukarıdaki işlemlere maruz kalması sonucunda aşağıda gösterilen, reaksiyonu sonunda polietilen denilen plastik malzeme üretilmiş olur. Bir organik malzemenin bu şekilde plastik malzemeye dönüşmesi olayına polimerizasyon adı verilir. Bir polimerde bir çok defa tekrarlanan birime veya atom topluluğuna monomer 34

45 denilmektedir. Monomerlerin zincir şeklinde birbirleriyle birleşmesi sonucunda yüksek polimerler meydana gelmektedir. Polimer yapılarının en önemli özellikleri arasında mol kütleasi, zincir uzunluğu ve polimerizasyon derecesi gelmektedir. Polimerizasyon derecesi DP ile gösterilir ve bu değer mol kütlesinin monomer kütlesine bölünmesi ile elde edilir. Plastik olarak bilinen malzemelerde polimerizasyon derecesi arasında değişebilmektedir. Birbirinden farklı iki monomerin birleşmesi sonunda meydana gelen polimerlere kopolimer denilmektedir. Bunlara plastik malzemelerin alaşımı da denilebilmektedir. Kopolimerlerin özellikleri bu cisimleri meydana getiren monomerlerin ayrı ayrı meydana getirdikleri polimerlerin özelliklerinden çok farklıdır. Bu şekilde kopolimerler oluşturulduğu takdirde üstün özelliklere sahip plastik malzemeler elde edilebilmektedir Plastiklerin mukavemetini etkileyen faktörler Plastiklerin mukavemetini etkileyen faktörler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır. 1. Plastiklerin mukavemetine etki eden en önemli faktör, molekül büyüklüğüdür. Mol kütlesi ile mukavemet arasında doğrusal bir ilişki vardır. Ortalama mol kütlesi 15,000 e ulaştığında mukavemet artışı pratik olarak durmaktadır. Şekil 2.15 de artan mol kütlesi ile birlikte mukavemetteki değişim görülmektedir. 2. Polimerlerde fazla miktarda kristal bölgenin bulunması mukavemetin artmasına neden olmaktadır. 3. İki farklı monomer kullanılarak kopolimerlerin elde edilmesi ile de plastiklerin mukavemeti artar. 4. Polimerleri meydana getiren zincirlerde yer alan atomlar yerine daha büyük atom veya moleküllerin yerleştirilmesi de mukavemeti belirli derecede arttırmaktadır. 35

46 5. Polimer zincirleri arasında bağlar kurmak veya termoset plastikleri elde etmek suretiyle yüksek mukavametli plastik malzemelerin elde edilmesi mümkündür. Şekil 2.15 Polimerlerde Mol Kütlesi İle Mukavemet Arasındaki İlişki Plastiklerin sınıflandırılması Plastikler, ısıtma ve soğutma ile fiziksel şekillerindeki değişmeye göre termosetler ve termoplastikler olmak üzere iki sınıfa ayrılmışlardır Termoplastik malzemeler Termoplastikler, ısı etkisi ile yumuşayan ve kalıcı şekil değişimi göstermeyen plastiklerdir. Bu plastikler ısıtıldıkları zaman akıcı özellik gösterirler ve soğutulduklarında içinde bulundukları kabın şeklini alırlar. Molekülleri doğrusaldır ve çapraz bağlanamazlar. Termoplastik malzemeyi meydana getiren monomerlerin 36

47 birbirleriyle birleşmesi sonunda oluşan zincirler arasında her hangi bir bağlantı yoktur. Şekil 2.16 da termoplastiklerdeki zincirler gösterilmektedir. Şekil 2.16 Termoplastiklerdeki Zincir Yapısı Doğrusal makromoleküller arasında kuvvetli bağlar yoktur. Çoğunlukla polimerizayon ürünleridirler. Sıcaklığın artması ile hamur ve hatta yüksek viskoziteli sıvı duruma dönüştükten sonra soğutma ile tekrar sertleşirler. Termoplastik malzemeler kalıplama sırasında kimyasal bir değişikliğe değil sacece fiziksel bir değişime uğrarlar. Asetaller, akrilikler, selülozikler, karbon florürler, poliamid, poliolefin, stiren ve viniller en sık kullanılan termoplastiklerdendir. Polietilen, polipropilen ve polistiren en sık kullanılan termoplastiklere örnek olarak verilebilir Termoset malzemeler Termoset plastikler büyük ve çapraz bağlı üç boyutlu moleküllerden meydana gelmişlerdir. Termoplastiklerde monomerler iki bağlı olmalarına karşılık, termosetlerde üç veya dört bağ ile birbirlerine bağlanabilmektedirler. Makromoleküller arasında kuvvetli bağlar oluşturarak üç boyutlu ağ yapısına sahip olan bu plastikler çoğunlukla polikondenzasyon ürünleridirler. Polikondenzasyon; moleküllerin su, amonyak gibi basit yan ürünler vererek birbirleri ile bağlanmasıdır. Reaksiyon sonunda ağ yapısının tamamlanması ile sertleşir ve tekrar ısıtılma ile yumuşatılamazlar. Sıcaklık çok arttırılırsa ise bozunmaya uğrayarak özelliklerini kaybederler ve giderek kömürleşirler. 37

48 Şekil 2.17 Termosetlerdeki Zincir Yapısı Termoset plastiklerin özelliklerini iyileştirmek amazıyla, genellikle %40-60 oranında dolgu maddesi ilave edilir. Böylece hazırlanan ve henüz sertleşmemiş olan kütle 140 C, ya da 160 C de preslenir. Plastik madde ısının etkisi ile başlangıçta şekil değiştirerek kalıba doldurulur, diğer taraftan da ilerleyen reaksiyonun sonucu sertleşir. Doymamış poliester reçineleri ise koyu sıvı halinde olup, sertleştirici maddelerin ve katalizörlerin eklenmesi ile yan ürün vermeden ve basınca ihtiyaç olmadan oda sıcaklığında sertleşir. Termoset malzemelere poliüretan, poliimid, polibütadien ve vulkanize kauçuklar örnek olarak gösterilebilir Plastiklerin kullanım alanları ve en çok kullanılan plastikler Plastikler; ucuzlukları, uygulama kolaylıkları ve özelliklerinin her geçen gün geliştirilmeleri nedeniyle kullanım alanlarını ve miktarlarını giderek arttırmaktadırlar. Elektrikli ev aletlerinde, otomobil sektöründe, mutfak eşyası, park ve bahçe alanlarında, plastiğe dayalı inşaat malzemesi, gıda maddesi ambalajı, kozmetik, temizlik malzemesi, narenciye, tarım ürünleri, tekstil, konfeksiyon ambalajı ve sağlık alanında plastiğe dayalı araç gereç kullanımı ile günlük yaşantımızın her alanında plastik ile karşılaşılmaktadır. Çizelge 2.8 de plastiklerin sektörlere göre genel kullanım oranları görülmektedir. 38

49 Çizelge 2.8 Plastiklerin Sektörlere Kullanım Oranları (Topçu ve Taşgetiren 1994) Plastikler global enerji ihtiyaçlarını minimize etmeye yardımcı olur ve yenilenmeyen kaynakların ömrünü uzatır. Bir cam şişenin ağırlığı 300 g. iken aynı boyuttaki plastik bir şişenin ağırlığı ise sadece 50 g. dır. Hangi sahada ne tür plastiğin kullanıldığını bilerek bunları geri kazanıp tekrar kullanılabilir hale dönüştürmek mümkündür. Piyasada kullanılan tüm plastikler kolay teşhis edilip, kolay ayrıştırılmaları için kimliklerine göre kodlanmalıdır. Kodlamalar plastik malzemelerin kolay teşhis edileceği ve görüleceği yerlere yapılmalıdır. Yapılan kimyasal analizlere dayanarak plastikleri teşhis etme yöntemleri Şekil 2.18 de görülmektedir. Şekil 2.18 Plastikleri Teşhis Etme Yöntemleri (Öztürk 2005) 39

KÖMÜR JEOLOJİSİ. Kömürün Kullanım Alanları ve Teknolojisi

KÖMÜR JEOLOJİSİ. Kömürün Kullanım Alanları ve Teknolojisi KÖMÜR JEOLOJİSİ Kömür, siyah, koyu gri veya kahverengi-siyah renkli, parlak veya mat bir katı fosil yakıt ve aynı zamanda sedimanter bir kayadır (Şekil 1). Şekil1. Tabakalı bir kömür mostrasının genel

Detaylı

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL Kömür ve Doğalgaz Öğr. Gör. Onur BATTAL 1 2 Kömür yanabilen sedimanter organik bir kayadır. Kömür başlıca karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerin bileşiminden oluşmuş, diğer kaya tabakalarının arasında

Detaylı

Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Güz

Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Güz Batman Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği 2016-2017 Güz Kömür Nedir? Dünyadaki Yeri Kömür Oluşumları Kömürün Depolanması Kömürün fiziksel ve kimyasal özellikleri Kömürleşme

Detaylı

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG

MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG 3.HAFTA Hazırlayan: Öğr. Gör. Tuğberk ÖNAL MALATYA 2017 YAKITLAR -YANMA Enerji birçok ülke için günümüzün en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Özellikle ülkemiz

Detaylı

TÜRK LİNYİTLERİNİN İZOTERMAL ŞARTLARDA PİROLİZİ VE ÜRÜNLERİN KARAKTERİZASYONU

TÜRK LİNYİTLERİNİN İZOTERMAL ŞARTLARDA PİROLİZİ VE ÜRÜNLERİN KARAKTERİZASYONU TÜRK LİNYİTLERİNİN İZOTERMAL ŞARTLARDA PİROLİZİ VE ÜRÜNLERİN KARAKTERİZASYONU B.B. MERT, D. TEKİN, L. BALLİCE, M. SAĞLAM, M.YÜKSEL, M. SERT, S. ERDEM Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Doç. Dr. Mehmet Azmi AKTACİR HARRAN ÜNİVERSİTESİ GAP-YENEV MERKEZİ OSMANBEY KAMPÜSÜ ŞANLIURFA 2018 Yenilenebilir Enerji Kaynakları SUNU İÇERİĞİ 1-DÜNYADA ENERJİ KAYNAK KULLANIMI 2-TÜRKİYEDE ENERJİ KAYNAK

Detaylı

Biyogaz Temel Eğitimi

Biyogaz Temel Eğitimi Biyogaz Temel Eğitimi Sunanlar: Dursun AYDÖNER Proje Müdürü Rasim ÜNER Is Gelistime ve Pazarlama Müdürü Biyogaz Temel Eğitimi 1.Biyogaz Nedir? 2.Biyogaz Nasıl Oluşur? 3.Biyogaz Tesisi - Biyogaz Tesis Çeşitleri

Detaylı

YÜKSEK YOĞUNLUKLU POLİETİLEN VE POLİPROPİLEN ATIKLARIN AKIŞKAN YATAKTA PİROLİZİ

YÜKSEK YOĞUNLUKLU POLİETİLEN VE POLİPROPİLEN ATIKLARIN AKIŞKAN YATAKTA PİROLİZİ YÜKSEK YOĞUNLUKLU POLİETİLEN VE POLİPROPİLEN ATIKLARIN AKIŞKAN YATAKTA PİROLİZİ Şeyda ALTAŞ, İlknur KAYACAN, Özkan Murat DOĞAN Gazi Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Maltepe 657 Ankara ÖZET Yapılan

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ. Mert SALMAN EREĞLİ-AYRANCI-KARAPINAR (KONYA) YÖRESİ NİN LİNYİT

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ. Mert SALMAN EREĞLİ-AYRANCI-KARAPINAR (KONYA) YÖRESİ NİN LİNYİT ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Mert SALMAN EREĞLİ-AYRANCI-KARAPINAR (KONYA) YÖRESİ NİN LİNYİT OLANAKLARI VE EKONOMİK DEĞERİNİN TESPİTİ JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ GÖYNÜK BİTÜMLÜ ŞİSTİNİN POLİPROPİLEN VE KATALİZÖR VARLIĞINDA PİROLİZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ GÖYNÜK BİTÜMLÜ ŞİSTİNİN POLİPROPİLEN VE KATALİZÖR VARLIĞINDA PİROLİZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ GÖYNÜK BİTÜMLÜ ŞİSTİNİN POLİPROPİLEN VE KATALİZÖR VARLIĞINDA PİROLİZİ Nagehan Merve KUTLU KİMYA ANABİLİM DALI ANKARA 2010 Her Hakkı Saklıdır

Detaylı

Bilinen en eski yöntemdir. Bu alanda verim yükseltme çalışmaları sürdürülmektedir.

Bilinen en eski yöntemdir. Bu alanda verim yükseltme çalışmaları sürdürülmektedir. 1) Biyokütle Dönüşüm Teknolojileri Doğrudan yakma (Direct combustion) Piroliz (Pyrolysis) Gazlaştırma (Gasification) Karbonizasyon (Carbonization) Havasız çürütme, Metanasyon (Anaerobic digestion) Fermantasyon

Detaylı

ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ LASTİKLERİN GERİ KAZANIMINDA PİROLİZ YÖNTEMİ

ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ LASTİKLERİN GERİ KAZANIMINDA PİROLİZ YÖNTEMİ ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ LASTİKLERİN GERİ KAZANIMINDA PİROLİZ YÖNTEMİ Onursal Yakaboylu Aslı İşler Filiz Karaosmanoğlu 1 Onursal Yakaboylu - Atık Sempozyumu / Antalya 19/04/2011 İÇERİK Lastik Atık lastik Atık

Detaylı

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI KONULAR 1-Güneş Enerjisi i 2-Rüzgar Enerjisi 4-Jeotermal Enerji 3-Hidrolik Enerji 4-Biyokütle Enerjisi 5-Biyogaz Enerjisi 6-Biyodizel Enerjisi 7-Deniz Kökenli Enerji 8-Hidrojen

Detaylı

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU Zinnur YILMAZ* *Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SİVAS E-mail: zinnuryilmaz@cumhuriyet.edu.tr, Tel: 0346 219 1010/2476 Özet Yüzyıllardan

Detaylı

TEKSTİL MATERYALLERİNİN YANMA MEKANİZMASI VE LİMİT OKSİJEN İNDEKS DEĞERLERİ

TEKSTİL MATERYALLERİNİN YANMA MEKANİZMASI VE LİMİT OKSİJEN İNDEKS DEĞERLERİ T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEKSTİL EĞİTİMİ ANABİLİM DALI TEKSTİL MATERYALLERİNİN YANMA MEKANİZMASI VE LİMİT OKSİJEN İNDEKS DEĞERLERİ HAZIRLAYAN DERSİN ADI :SELCAN KAYAN : ENSTRÜMANTAL

Detaylı

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL Y.İ.B.O. ÖĞRETMENLERİ (FEN VE TEKNOLOJİ, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ VE MATEMATİK) PROJE DANIŞMANLIĞI Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ Proje Grubu KARINCA Grubu Üyeleri Asıl alt

Detaylı

FOSİL YAKITLARIN YANMASI

FOSİL YAKITLARIN YANMASI Kömür, sıvı yakıtlar ve doğal gazın yakılması sırasında açığa çıkan bazı gazların zehirleyici etkileri ve çevre için zararları vardır. Kükürtdioksit (SO 2 ) ve (NO x ) ler bu zararlı gazların miktar ve

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI HATUN ÖZTÜRK 20338647 Küresel Isınma Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış için kullanılan bir terimdir. Fosil yakıtların

Detaylı

Kojenerasyon Teknolojileri Yavuz Aydın, Yağmur Bozkurt İTÜ

Kojenerasyon Teknolojileri Yavuz Aydın, Yağmur Bozkurt İTÜ Kojenerasyon Teknolojileri Yavuz Aydın, Yağmur Bozkurt 13.04.2017 - İTÜ 11.04.2017 2 Kombine Çevrim Santraller Temel amaç elektrik üretimidir En son teknolojilerle ulaşılan çevrim verimi %62 civarındadır.

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞI OLARAK KAYISI PULP ININ DEĞERLENDİRİLMESİ

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞI OLARAK KAYISI PULP ININ DEĞERLENDİRİLMESİ YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞI OLARAK KAYISI PULP ININ DEĞERLENDİRİLMESİ Nurgül Özbay* Başak Burcu Uzun** Esin Apaydın** Ayşe Eren Pütün** *Anadolu Üniversitesi Bozuyük Meslek Yüksekokulu Bozuyük.BİLECİK

Detaylı

ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI

ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI Prof. Dr. Hüseyin Karaca İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü, 44280 MALATYA GİRİŞ Dünya petrol rezervlerinin birkaç

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1 İÇİNDEKİLER SUNUŞ... XIII 1. GENEL ENERJİ...1 1.1. Dünya da Enerji...1 1.1.1. Dünya Birincil Enerji Arzındaki Gelişmeler ve Senaryolar...1 1.2. Türkiye de Enerji...4 1.2.1. Türkiye Toplam Birincil Enerji

Detaylı

TÜİK ENERJİ SEKTÖRÜ. Dr. Ali CAN. T.C.BAŞBAKANLIK Türkiye İstatistik Kurumu

TÜİK ENERJİ SEKTÖRÜ. Dr. Ali CAN. T.C.BAŞBAKANLIK Türkiye İstatistik Kurumu ENERJİ SEKTÖRÜ Dr. Ali CAN 10.03.2010 24 3.ENERJİ - 3.1. Yakıt Yanması IPCC ye göre, enerji sektöründen kaynaklanan emisyon büyük ölçüde yakıt yanmasını içermektedir. Hemen hemen bütün ülkelerde görülebildiği

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

Partikül halinde kömürden uzaklaştırılma. Çözelti halinde kömürden uzaklaştırılma

Partikül halinde kömürden uzaklaştırılma. Çözelti halinde kömürden uzaklaştırılma Partikül halinde kömürden uzaklaştırılma Çözelti halinde kömürden uzaklaştırılma * Kısa analiz (proximate analysis): KÖMÜRE UYGULANAN KİMYASAL ANALİZLER nem, kül, uçucu madde ve sabit karbon oranlanm belirlemede

Detaylı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği. Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği. Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı Günlük Hayatımızda Enerji Tüketimi Fosil Yakıtlar Kömür Petrol Doğalgaz

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. SINIF VE MEZUN GRUP KİMYA HAFTA DERS SAATİ. Kimya nedir?. Kimya ne işe yarar?. Kimyanın sembolik dili Element-sembol Bileşik-formül. Güvenliğimiz ve Kimya KONU ADI

Detaylı

İÇERİK. Amaç Yanma Dizel motorlardan kaynaklanan emisyonlar Dizel motor kaynaklı emisyonların insan ve çevre sağlığına etkileri Sonuç

İÇERİK. Amaç Yanma Dizel motorlardan kaynaklanan emisyonlar Dizel motor kaynaklı emisyonların insan ve çevre sağlığına etkileri Sonuç SAKARYA 2011 İÇERİK Amaç Yanma Dizel motorlardan kaynaklanan emisyonlar Dizel motor kaynaklı emisyonların insan ve çevre sağlığına etkileri Sonuç Yanma prosesinin incelenmesi ve temel yanma ürünleri Sıkıştırmalı

Detaylı

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir. KÖMÜR NEDİR? Kömür, bitki kökenli bir maddedir. Bu nedenle ana elemanı karbondur. Bitkilerin, zamanla ve sıcaklık-basınç altında, değişim geçirmesi sonunda oluşmuştur. Kömür, karbon, hidrojen, oksijen

Detaylı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) : Günümüzde küresel olarak tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji, tam anlamıyla geçerlilik kazanmış bir ölçüt olmamakla beraber, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli bir kriterdir. İktisadi olarak

Detaylı

1,3-bis-(p-iminobenzoik asit)indan Langmuir-Blodgett filmlerinin karakterizasyonu ve organik buhar duyarlılığı

1,3-bis-(p-iminobenzoik asit)indan Langmuir-Blodgett filmlerinin karakterizasyonu ve organik buhar duyarlılığı 1,3-bis-(p-iminobenzoik asit)indan Langmuir-Blodgett filmlerinin karakterizasyonu ve organik buhar duyarlılığı MURAT EVYAPAN *, RİFAT ÇAPAN *, HİLMİ NAMLI **, ONUR TURHAN **,GEORGE STANCİU *** * Balıkesir

Detaylı

Gönen Enerji Biyogaz, Sentetik Petrol, Organik Gübre ve Hümik Asit Tesisleri: Ar-Ge Odaklı Örnek Bir Simbiyoz Çalışması Hasan Alper Önoğlu

Gönen Enerji Biyogaz, Sentetik Petrol, Organik Gübre ve Hümik Asit Tesisleri: Ar-Ge Odaklı Örnek Bir Simbiyoz Çalışması Hasan Alper Önoğlu Gönen Enerji Biyogaz, Sentetik Petrol, Organik Gübre ve Hümik Asit Tesisleri: Ar-Ge Odaklı Örnek Bir Simbiyoz Çalışması Hasan Alper Önoğlu Altaca Çevre Teknolojileri ve Enerji Üretim A.Ş. Yönetim Kurulu

Detaylı

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2 SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2 Yrd.Doç.Dr. Mehmet Ali Dayıoğlu Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları & Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Kaynak: YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE TEKNOLOJİLERİ

Detaylı

KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL

KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL KÜRESEL ISINMA NEDĐR? Đnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi

Detaylı

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI

ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE DİYARBAKIR TİCARET VE SANAYİ ODASI ENERJİ KAYNAKLARI ve TÜRKİYE Türkiye önümüzdeki yıllarda artan oranda enerji ihtiyacı daha da hissedecektir. Çünkü,ekonomik kriz dönemleri

Detaylı

GERİ DÖNÜŞÜM VE GERİ KAZANIM

GERİ DÖNÜŞÜM VE GERİ KAZANIM GERİ DÖNÜŞÜM VE GERİ KAZANIM Cam, metal, plastik, kağıt / karton gibi değerlendirilebilir. Gıda ambalaj atıkları çeşitli fiziksel ve kimyasal işlemlerden geçirilerek yeni bir hammaddeye veya ürüne dönüştürülebilirler.

Detaylı

PLASTİK ATIKLARI PİROLİZ KİNETİĞİ PARAMETRELERİNİN İZOTERMAL OLMAYAN KOŞULLARDA BELİRLENMESİ

PLASTİK ATIKLARI PİROLİZ KİNETİĞİ PARAMETRELERİNİN İZOTERMAL OLMAYAN KOŞULLARDA BELİRLENMESİ PLASTİK ATIKLARI PİROLİZ KİNETİĞİ PARAMETRELERİNİN İZOTERMAL OLMAYAN KOŞULLARDA BELİRLENMESİ Murat Kılıç a, Özge Çepelioğullar b, Ayşe E. Pütün a, * a Anadolu Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Eskişehir,

Detaylı

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan

Biliyor musunuz? Enerji. İklim Değişikliği İle. Mücadelede. En Kritik Alan Biliyor musunuz? Enerji İklim Değişikliği İle Mücadelede En Kritik Alan Enerji üretimi için kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı sanayileşme devriminden beri artarak devam etmektedir.

Detaylı

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ

KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ KÖMÜRÜN ENERJİDEKİ YERİ Prof. Dr. Güven ÖNAL Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı 1 Sunumun Ana Konuları Dünya da Kömür ve Enerji Türkiye nin Kömür Rezervleri ve Üretimi Türkiye nin Enerji Durumu Yerli

Detaylı

TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ 2010 YILI 9 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2010 YILI BEKLENTİLERİ

TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ 2010 YILI 9 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2010 YILI BEKLENTİLERİ 1 TÜRK PLASTİK SEKTÖRÜ 2010 YILI 9 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2010 YILI BEKLENTİLERİ PLASTİK HAMMADDE: Plastik Hammadde Üretimi: Barbaros Demirci Genel Müdür Neslihan Ergün Teknik Uzman 2010 yılının 9 ayında,

Detaylı

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü HİDROLOJİ Buharlaşma Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü BUHARLAŞMA Suyun sıvı halden gaz haline (su buharı) geçmesine buharlaşma (evaporasyon) denilmektedir. Atmosferden

Detaylı

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları ENERJİ KAYNAKLARI 1 4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları A nın Yanıtları 1. Günümüzde kullanılan nin maliyetinin düşük, çevreye zarar vermeyen... yenilenebilir ve güvenli olmasına önem verilmektedir. 12.

Detaylı

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ Prof. Dr. Metin OLGUN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü HAFTA KONU 1 Giriş, yapı malzemelerinin önemi 2 Yapı malzemelerinin genel özellikleri,

Detaylı

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ

BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ BİYOKÜTLE ENERJİ SANTRALİ BİOKAREN ENERJİ BİYOKÜTLE SEKTÖRÜ Türkiye birincil enerji tüketimi 2012 yılında 121 milyon TEP e ulaşmış ve bu rakamın yüzde 82 si ithalat yoluyla karşılanmıştır. Bununla birlikte,

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

Dünyada Enerji Görünümü

Dünyada Enerji Görünümü 22 Ocak 2015 Dünyada Enerji Görünümü Gelir ve nüfus artışına paralel olarak dünyada birincil enerji talebi hız kazanmaktadır. Özellikle OECD dışı ülkelerdeki artan nüfusun yanı sıra, bu ülkelerde kentleşme

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Metalurji Mühendisliğine Giriş Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Esasını makromoleküllü organik maddelerin oluşturduğu yapay veya doğal maddelerin kimyasal yoldan dönüştürülmesiyle elde edilirler. Organik

Detaylı

Çevre Biyolojisi

Çevre Biyolojisi Çevre Biyolojisi 115-02 Bölüm 03-02 Temel Ekolojik Kavramlar ve Süreçler Çağatay Tavşanoğlu 2017-2018 Güz Biyojeokimyasal döngüler ve madde geri kazanımı Ekosistem boyunca enerji akışı tek yönlü bir süreçtir

Detaylı

2/13/2018 MALZEMELERİN GRUPLANDIRILMASI

2/13/2018 MALZEMELERİN GRUPLANDIRILMASI a) Kullanış yeri ve amacına göre gruplandırma: 1) Taşıyıcı malzemeler: İnşaat mühendisliğinde kullanılan taşıyıcı malzemeler, genellikle betonarme, çelik, ahşap ve zemindir. Beton, çelik ve ahşap malzemeler

Detaylı

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA ÇEVRE Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Çevre Kirlenmesi İnsanoğlu, dünyada 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başlamıştır. Oysa yer küre 5,5 milyar yaşındadır. Son 15 yıl içinde insanoğlu, doğayı büyük ölçüde

Detaylı

TAMGA ENDÜSTRİYEL KONTROL SİSTEMLERİ LTD.ŞTİ., ENERJİ YÖNETİMİNDE SINIRSIZ ÇÖZÜMLER SUNAR. HOŞGELDİNİZ

TAMGA ENDÜSTRİYEL KONTROL SİSTEMLERİ LTD.ŞTİ., ENERJİ YÖNETİMİNDE SINIRSIZ ÇÖZÜMLER SUNAR. HOŞGELDİNİZ TAMGA ENDÜSTRİYEL KONTROL SİSTEMLERİ LTD.ŞTİ., ENERJİ YÖNETİMİNDE SINIRSIZ ÇÖZÜMLER SUNAR. HOŞGELDİNİZ TAMGA TRİO YANMA VERİMİ Yakma ekipmanları tarafından yakıtın içerdiği enerjinin, ısı enerjisine dönüştürülme

Detaylı

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ - Kayaların ayrışması + organik maddeler - Su ve hava içerir - Bitki ve hayvanlar barındırır - Mineral maddeler TOPRAKLARI OLUŞTURAN ANA MATERYAL TİPLERİ - Toprak tipi-ana materyalin

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI ENERJİ Artan nüfus ile birlikte insanların rahat ve konforlu şartlarda yaşama arzuları enerji talebini sürekli olarak artırmaktadır. Artan enerji talebini, rezervleri sınırlı

Detaylı

ENERJİ YÖNETİMİ VE POLİTİKALARI

ENERJİ YÖNETİMİ VE POLİTİKALARI ENERJİ YÖNETİMİ VE POLİTİKALARI KAZANLARDA ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÖĞRENCİNİN ADI:KUBİLAY SOY ADI:KOÇ NUMARASI:15360038 KAZANLAR Yakıtın kimyasal enerjisini yanma yoluyla ısı enerjisine dönüştüren ve bu ısı

Detaylı

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ Ekosistem, birbiriyle ilişkili canlı ve cansız unsurlardan oluşur. Ekosistem, bu unsurlar arasındaki madde ve enerji dolaşımı ile kendini besler ve yeniler. Madde döngüsü

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

2012 ve Sonrası için Türkiye nin Kömür Performansı. Türkiye Madencilik Zirvesi Alp Gürkan, Yönetim Kurulu Başkanı.

2012 ve Sonrası için Türkiye nin Kömür Performansı. Türkiye Madencilik Zirvesi Alp Gürkan, Yönetim Kurulu Başkanı. 2012 ve Sonrası için Türkiye nin Kömür Performansı Alp Gürkan, Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Madencilik Zirvesi 2012 5 Haziran 2012 Sunum İçeriği - Kömürle ilgili genel bilgiler, dünya kömür rezervleri

Detaylı

Ekosistem ve Özellikleri

Ekosistem ve Özellikleri Ekosistem ve Özellikleri Öğr. Gör. Özgür ZEYDAN http://cevre.beun.edu.tr/zeydan/ Ekosistem Belirli bir bölgede yaşayan ve birbirleriyle sürekli etkileşim halindeki canlılar (biyotik faktörler) ve cansız

Detaylı

STOKİYOMETRİ. Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi

STOKİYOMETRİ. Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi STOKİYOMETRİ Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi Sülfür oksijen içerisinde yanarak kükürt dioksit oluşturur. Modeller elementel sülfürü (S8), oksijeni ve kükürt dioksit moleküllerini göstermektedir. Her

Detaylı

HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT

HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT 1 HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT 16360018 2 HİDROJEN ÜRETİMİ HİDROJEN KAYNAĞI HİDROKARBONLARIN BUHARLA İYİLEŞTİRİMESİ KISMİ OKSİDASYON DOĞAL GAZ İÇİN TERMAL KRAKİNG KÖMÜR GAZLAŞTIRMA BİYOKÜTLE

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMI 24 STOMA VE TERLEME (TRANSPİRASYON)

12. SINIF KONU ANLATIMI 24 STOMA VE TERLEME (TRANSPİRASYON) 12. SINIF KONU ANLATIMI 24 STOMA VE TERLEME (TRANSPİRASYON) STOMA Genellikle yaprakta bulunan bitkide gaz alışverişini sağlayan küçük gözeneklerdir. Bitkinin yaşadığı iklim koşuluna bağlı olarak konumu

Detaylı

Ekonomik Metalurji. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU 2012

Ekonomik Metalurji. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU 2012 Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU 2012 Ekonomi Demir Çelik Ham çelik üretimi Ekonomi Demir Çelik http://www.rba.gov.au Ekonomi Demir Çelik Türkiye de Çelik Ekonomi Demir Çelik Türkiye de Çelik Ülkemizde ham

Detaylı

Solunum. Solunum ve odunsu bitkilerin büyümesi arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır (Kozlowski ve Pallardy, 1997).

Solunum. Solunum ve odunsu bitkilerin büyümesi arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır (Kozlowski ve Pallardy, 1997). SOLUNUM Solunum Solunum, canlı hücrelerdeki organik maddelerin oksidasyonuyla, enerjinin açığa çıkarılması olayı olarak tanımlanır. Açığa çıkan enerji, kimyasal enerji (ATP) olarak depolanır. Solunum ürünleri,

Detaylı

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri Ayrıca bitkilerin yapraklarına yeşil rengi de klorofil adı verilen bu yapılar verir. Besin Zinciri: - Aynı ekosistemde yaşayan canlıların

Detaylı

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ ENERJİ ÜRETİMİ VE ÇEVRESEL ETKİLERİ Prof. Dr. Ferruh Ertürk Doç. Dr. Atilla Akkoyunlu Çevre Yük. Müh. Kamil B. Varınca 31 Mart 2006 İstanbul İçindekiler İÇİNDEKİLER...İ ÇİZELGELER LİSTESİ...İİİ ŞEKİLLER

Detaylı

YAKIT PİLLERİ. Cihat DEMİREL

YAKIT PİLLERİ. Cihat DEMİREL YAKIT PİLLERİ Cihat DEMİREL 16360030 İçindekiler Yakıt pilleri nasıl çalışır? Yakıt Pili Çalışma Prensibi Yakıt pilleri avantaj ve dezavantajları nelerdir? 2 Yakıt Pilleri Nasıl Çalışır? Tükenmez ve hiç

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

Farklı piston yağlayıcılarının ısıl reaksiyonu ve bunun döküm kalitesine etkisi

Farklı piston yağlayıcılarının ısıl reaksiyonu ve bunun döküm kalitesine etkisi TRIBO-CHEMİE 2. Soğuk Kamaralı Döküm Makinelerinin Alüminyum Dozingi için Aalen Uygulama Günlerinde Dünyaca ünlü döküm uzmanı Prof.Dr.Dr.hc.Klein ın desteği ile System Shot Sleeve, Piston Yağlama(kısmı

Detaylı

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ Karbonun önemi Hücrenin % 70-95ʼ i sudan ibaret olup, geri kalan kısmın çoğu karbon içeren bileşiklerdir. Canlılığı oluşturan organik bileşiklerde karbon atomuna

Detaylı

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı

ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı ENERJİ ALTYAPISI ve YATIRIMLARI Hüseyin VATANSEVER EBSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Enerji ve Enerji Verimliliği Çalışma Grubu Başkanı İZMİR BÖLGESİ ENERJİ FORUMU 1 Kasım 2014/ İzmir Mimarlık Merkezi FOSİL

Detaylı

Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ

Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ PROJENİN ADI: POLİMER KATKILI ASFALT ÜRETİMİNİN ARAŞTIRILMASI Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ ( Kimya Bilim Danışmanlığı Çalıştayı Çalışması 29 Ağustos-9 Eylül 2007) Danışman: Doç.Dr. İsmet KAYA 1 PROJENİN

Detaylı

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER

KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER KÜRESELLEŞEN DÜNYA GERÇEKLERİ TÜRKİYE NİN ENERJİ GÖRÜNÜMÜ VE TEMİZ TEKNOLOJİLER Prof.Dr. Hasancan OKUTAN İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü okutan@itu.edu.tr 24 Ekim 2014 29. Mühendislik Dekanları Konseyi Toplantısı

Detaylı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı

Sera Etkisi. Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte. Cam tarafından tutulan ısı Sera Etkisi Bir miktarda ısı arz dan kaçmakta Gelen güneş ışınlarının bir kısmı bulutlar tarafında bloke edilmekte CO2 tarafından tutulan Isının bir kısmı tekrar atmosfere kaçabilir. Cam tarafından tutulan

Detaylı

Karbon döngüsü (units = gigatons, 10 9 tons)

Karbon döngüsü (units = gigatons, 10 9 tons) FOTOSENTEZ Karbon döngüsü (units = gigatons, 10 9 tons) Kyoto Protokolü küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve.birleşmiş Milletler İklim Değişikliği

Detaylı

1 mol = 6, tane tanecik. Maddelerde tanecik olarak atom, molekül ve iyonlar olduğunda dolayı mol ü aşağıdaki şekillerde tanımlamak mümkündür.

1 mol = 6, tane tanecik. Maddelerde tanecik olarak atom, molekül ve iyonlar olduğunda dolayı mol ü aşağıdaki şekillerde tanımlamak mümkündür. 1 GENEL KİMYA Mol Kavramı 1 Mol Kavramı Günlük hayatta kolaylık olsun diye, çok küçük taneli olan maddeler tane yerine birimlerle ifade edilir. Örneğin pirinç alınırken iki milyon tane pirinç yerine ~

Detaylı

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR. Yanma. Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM

Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR. Yanma. Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR Yanma Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM Telefon: 0232 3017494 Faks: 0232 3017498 E-Mail: abayram@deu.edu.tr ÇEV 3016 Hava

Detaylı

DOLGULU KOLONDA AMONYAK ÇÖZELTİSİNE KARBON DİOKSİTİN ABSORPSİYONU

DOLGULU KOLONDA AMONYAK ÇÖZELTİSİNE KARBON DİOKSİTİN ABSORPSİYONU DOLGULU KOLONDA AMONYAK ÇÖZELTİSİNE KARBON DİOKSİTİN ABSORPSİYONU Duygu UYSAL, Ö. Murat DOĞAN, Bekir Zühtü UYSAL Gazi Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü ve Temiz Enerji Araştırma

Detaylı

TMMOB Maden Mühendisleri Odası

TMMOB Maden Mühendisleri Odası TÜRKİYE ENERJİ POLİTİKALARI İÇERİSİNDE KÖMÜRÜN K ÖNEMİ TMMOB Maden Mühendisleri Odası ENERJİNİN ÖNEMİ Sanayinin temel girdilerinden olan enerji, ulusların kalkınmalarında ve refaha ulaşmalarında büyük

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA ÇÖZELTİLER Homojen karışımlara çözelti denir. Çözelti bileşiminin ve özelliklerinin çözeltinin her yerinde aynı olması sebebiyle çözelti, «homojen» olarak nitelendirilir. Çözeltinin değişen

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi.

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi. DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER Resim 1. Ciriş bitkisi. 1 4. ÇÖZÜCÜLER Çözücüler normal sıcaklık ve basınçta sıvı halde bulunan organik maddelerdir. Organik olmayan fakat herkes tarafından bilinen su da bir çözücüdür.

Detaylı

Ayxmaz/biyoloji. Azot döngüsü. Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar. Azot döngüsü

Ayxmaz/biyoloji. Azot döngüsü. Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar. Azot döngüsü Azot döngüsü Azot kaynakları 1. Atmosfer 2. Su 3. Kara 4. Canlılar Azot döngüsü 1. Azot bitkiler tarafından organik moleküllerin (A.asit,organik baz vb.)yapısına katılır. 2. Bitkiler azotu sadece NO3-

Detaylı

KÖMÜR BİTÜMLÜ ALT BİTÜMLÜ. Termal Buhar Kömürü Elektrik enerjisi üretimi, çimento sanayi, vs

KÖMÜR BİTÜMLÜ ALT BİTÜMLÜ. Termal Buhar Kömürü Elektrik enerjisi üretimi, çimento sanayi, vs ENDÜSTRİDE VE CANLILARDA ENERJİ A- FOSİL YAKITLAR 1) KÖMÜR Halk arasında kara elmas olarak bilinir. İlk defa Çinliler tarafından kullanılmıştır. Büyük kısmı elektrik üretiminde ve evlerde yakıt olarak

Detaylı

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS RÜZGAR ENERJĐSĐ Erdinç TEZCAN FNSS Günümüzün ve geleceğimizin ekmek kadar su kadar önemli bir gereği; enerji. Son yıllarda artan dünya nüfusu, modern hayatın getirdiği yenilikler, teknolojinin gelişimi

Detaylı

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu

Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 26. Toplantısı Türkiye nin Enerji Teknolojileri Vizyonu Prof. Dr. Yücel ALTUNBAŞAK Başkanı Enerji İhtiyacımız Katlanarak Artıyor Enerji ihtiyacımız ABD, Çin ve Hindistan

Detaylı

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞĐMĐ 7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri Çalışma Yaprağı Konu Anlatımı-Değerlendirme çalışma Yaprağı- Çözümlü

Detaylı

TÜRKİYE KÖMÜR ARAMALARI

TÜRKİYE KÖMÜR ARAMALARI Enerji, ülkelerin iktisadi ve sosyal kalkınması için önemli girdilerin başında gelir. Enerji planlamaları ve yatırımları bir ülkenin geleceği, sanayileşmesi ve ilerlemesi için büyük öneme sahiptir, Büyüme

Detaylı

Serüveni. Endüstride -CANLILARDA ENERJİ 1-ORGANİK VE ANORGANİK BİLEŞİKLER 2.. FOSİL YAKITLAR. Fosil Yakıtların Sınıflandırılması. Kömür Nasıl Oluşur?

Serüveni. Endüstride -CANLILARDA ENERJİ 1-ORGANİK VE ANORGANİK BİLEŞİKLER 2.. FOSİL YAKITLAR. Fosil Yakıtların Sınıflandırılması. Kömür Nasıl Oluşur? Serüveni 7.ÜNİTE Endüstride -CANLILARDA ENERJİ 1-ORGANİK VE ANORGANİK BİLEŞİKLER 2.. FOSİL YAKITLAR Fosil Yakıtların Sınıflandırılması Kömür Nasıl Oluşur? Petrol Nasıl Oluşur? ORGANİK-ANORGANİK BİLEŞİKLER:

Detaylı

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen ix xiii xv xvii xix xxi 1. Çevre Kimyasına Giriş 3 1.1. Çevre Kimyasına Genel Bakış ve Önemi

Detaylı

Prof.Dr. Mustafa ODABAŞI

Prof.Dr. Mustafa ODABAŞI Prof.Dr. Mustafa ODABAŞI Dokuz Eylül Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Tınaztepe Yerleşkesi, 35160 Buca/İzmir E-mail : mustafa.odabasi@deu.edu.tr Ders İçeriği Temel Element Döngüleri Karbon Döngüsü

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI. Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim 2006 - İstanbul

KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI. Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim 2006 - İstanbul KÜRESEL ISINMA ve ENERJİ POLİTİKALARI Özgür Gürbüz Yeşiller Enerji Çalışma Grubu 8 Ekim 2006 - İstanbul Sera gazları ve kaynakları Kyoto Protokolü tarafından belirtilen 6 sera gazı: Karbon dioksit (CO

Detaylı

Kanalizasyon Atıklarının Geri Dönüşümü Projesi (Antalya Tesisi)

Kanalizasyon Atıklarının Geri Dönüşümü Projesi (Antalya Tesisi) Kanalizasyon Atıklarının Geri Dönüşümü Projesi (Antalya Tesisi) Hakkımızda Şirketimiz DEMİREKEN ENERJİ AŞ. 2012 yılından bu yana yenilenebilir enerji alanında yatırım yapmayı hedef olarak benimsemiştir.

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ HİDROJENİN DEPOLANMASI ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR Hidrojenin en önemli özelliklerinden biri depolanabilir olmasıdır.

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fizik mühendisliği öğrencilerine,

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU Temmuz 2014 OZON NEDİR Ozon (O 3 ) üç tane oksijen atomunun birleşmesi ile oluşmaktadır. Ozon, atmosferde

Detaylı

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Işık Enerjisinin Kimyasal Enerjiye Dönüştürülmesi Fotosentez, karbon (C), oksijen (O) ve hidrojen (H) atomlarını

Detaylı

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması DENEYĐN ADI Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması Deneyin amacı Organik bir bileşikte karbon ve hidrojen elementlerinin nitel olarak tayin etmek. Nicel ve nitel analiz

Detaylı