YAŞLI BİREYLERDE PERİODONTAL DURUMUN TAYİNİ VE BU BİREYLERİN AĞIZ BAKIMI ALIŞKANLIKLARI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YAŞLI BİREYLERDE PERİODONTAL DURUMUN TAYİNİ VE BU BİREYLERİN AĞIZ BAKIMI ALIŞKANLIKLARI"

Transkript

1 T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı YAŞLI BİREYLERDE PERİODONTAL DURUMUN TAYİNİ VE BU BİREYLERİN AĞIZ BAKIMI ALIŞKANLIKLARI Bitirme tezi Stj. Dişhekimi Gülnihal KARASU Danışman Öğretim Üyesi : Prof. Dr. Gül ATİLLA İZMİR - 27

2 İÇİNDEKİLER SAYFA NO ÖNSÖZ I GİRİŞ..1 GENEL BİLGİLER...2 GEREÇ VE YÖNTEM.16 BULGULAR 18 TARTIŞMA 32 SONUÇ 39 ÖZET 43 KAYNAKLAR 44 ÖZGEÇMİŞ.52

3 ÖNSÖZ Yaşlı bireylerde periodontal durumun tayini ve bu bireylerin ağız bakımı alışkanlıkları adlı tezimin hazırlanmasında benden yardım ve desteğini esirgemeyen Hocam Prof. Dr. Sayın Gül ATİLLA ya, tezime katkılarından dolayı Buca Huzurevi ve Rehabilitasyon Merkezi Dişhekimi Sayın Zeynep YALÇIN a ve Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Sayın Timur KÖSE ye, tüm öğrenim hayatım boyunca bana destek olan sevgili aileme, çalışmalarıma katkılarından dolayı tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim. İZMİR-27 Stj. Dişhekimi: Gülnihal KARASU

4 GİRİŞ Günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Bununla beraber, ülkemizde yaşlı bireylerin ağız ve diş sağlığı ile ilgili çok az sayıda çalışma bulunmaktadır (1 4). Arpak ve ark.nın (1 3) yaptığı üç araştırma, 65 yaş ve üzeri bireylerde ağız lezyonları, Community Periodontal Index and Treatment Needs (CPITN) (Ainamo, 1982), sosyoekonomik faktörler ve dental veriler ile ilgili bilgi vermektedir (1 3). Ünlüer ve ark.nın yaptığı çalışma, yaşlı bakımevinde yaşayan bireylerin ağız sağlığı ile ilgili veriler içermektedir (4). Var olan araştırmaların birçoğunda bireyler üniversite hastanelerine başvuruda bulunanların arasından seçilmesi nedeniyle, sonuçların toplumumuz yaşlı kesimine ait ağız ve diş sağlığı ile ilgili problemleri yeterince yansıtmadığı ileri sürülmüştür (5). Ülkemizde huzurevi ve yaşlı bakım evlerinde yaşayan bireylerin ağız ve diş sağlığı ile ilgili durumu hakkında bilgiler net değildir. Oysaki yaşlı bireylerde ağız-diş sağlığı konusunda gerekli önleyici tedbirlerin alınabilmesi ve tedavi gereksinimlerinin belirlenebilmesi için, bu bireylerin ağız sağlığı durumlarının saptanması ve ağız bakımı alışkanlıklarının öğrenilmesi gerekir. Bu araştırmada, İzmir de yaşlı bakım evlerinde yaşayan 65 ve daha ileri yaştaki bireylerin periodontal durumları ve ağız bakım alışkanlıklarını belirlemek amaçlanmıştır.

5 GENEL BİLGİLER Yaşlılık, 6 yaşın başlangıç olarak kabul edildiği, kronolojik bir kavramdır. Oysa fiziksel ve beyinsel yönden kişinin bağımsızlıktan bağımlılığa geçiş döneminin başlangıcı 75 yaş civarındadır. Yaşlanmanın tam bir tanımı yoktur. Biyolojik, fizyolojik, duygusal ve fonksiyonel açıdan yaşlılık olarak farklı şekillerde tanımlanabilir. Biyolojik yaşlılık; yaşlanmaya bağlı olarak insan vücudunun yapı ve fonksiyonlarında meydana gelen değişiklikler olarak tanımlanırken, fizyolojik yaşlılık; biyolojik değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan kişisel ve davranışsal değişiklikler olarak tanımlanabilir (6). Dünya Sağlık Örgütü nün 1998 yılı sağlık raporunda ise yaşlılık; özürlülüklerin artması ve başkalarına daha fazla bağımlılaşma şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir tanımda; zamana bağlı olarak, kişinin değişen çevreye uyum sağlama yetisi ve organizmanın iç-dış etkenler arasında denge sağlama potansiyelinin azalması; ölüm olasılığının yükselmesi şeklindedir. Kısaca, yaşlılık, her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süreğen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir (6).

6 İnsan ömrünün uzaması ve bunun sonucu olarak yaşlı nüfusun artması nedeniyle, insan hayatının fizyolojik dönemlerinden biri olan yaşlılık, günümüzde daha fazla önem kazanmıştır (7). Yirminci yüzyılın sonunda dünyada yaşlılarda yaşam beklentisi artmıştır. Bu durum 65 yaş üzeri nüfusun toplam nüfus içindeki oranını oldukça artırmıştır (8). Dünyada 1955 de 48 yıl olan doğumda beklenen yaşam süresi günümüzde 65,4 yıldır. Bu sürenin 22 yılında 68,1 yıla ulaşacağı, aynı dönemde 65 yaş ve üzeri nüfusun bir milyardan fazla olacağı ve 7 milyonun gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağı tahmin edilmektedir. Türkiye de ise 1985 yılında %4,2 olan 65 yaş ve üzeri nüfusun, 2 de %5,6 olduğu görülmektedir. Aynı şekilde, 22 yılında 7 yıl olan doğumda beklenen yaşam süresi 22 yılında 73,9 yıla ulaşacaktır (6). Bütün dünyada; yaşlı nüfus oranı, diğer yaş gruplarının hepsinden daha hızlı artmaktadır (8). (Resim 1) Resim 1. Dünyadaki 22 ve 225 yıllarındaki popülâsyon piramidi Geçmiş yüzyıllarda çok az insan ileri yaşlara ulaşabildiği ve eğitim olanakları çok kısıtlı olduğu için yaşlı insanlara bilge gözü ile bakılırdı. Zira doğumda yaşam beklentisi, Roma İmparatorluğu nda 23 ve 185 yılında

7 İngiltere de 4 yıl olup, 19 yılında ise 47 yıla çıkmıştır. Eflatun (İÖ ) Poplitea isimli yapıtında yaşlılığın büyük ölçüde gençlik çağındaki yaşam biçimi tarafından belirlendiğini öne sürmüştür. Bu, birçok hastalıktan gençlik zamanından itibaren korunulması gerektiği görüşüne oldukça yakındır. Hipokrat (İÖ ) yaşlılığı 56 yaşında başlatmış ve tanımlamıştır. Shakespeare ( ) yaşamı yedi parçaya bölmüş ve son iki bölümünü yaşlılığa ayırmıştır. 2. yüzyılın yarısından itibaren tüm dünyada yaşlılıkla ilgili çalışmalar daha bilimsel ortamlara taşınmıştır (6). Yaşlı nüfus sahip olduğu yaşam tecrübesi nedeniyle, aileler ve topluluklar arasındaki sosyal ilişkilerde önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle, insan yaşamındaki koruyucu etkinliklerin arttırılmasıyla insanlar daha uzun ve daha kaliteli bir yaşamın tadını çıkarabilirler (9). Yaşlı nüfusun genel sağlık sorunları: İnsan yaşamındaki kronolojik dönemler, kişilerin sağlık durumlarını ve sağlık sorunlarını belirlemektedir. Yaşın büyümesiyle birlikte bazı fizyolojik ve anatomik değişiklikler meydana gelmekte ve bu durum belirli yaşlardaki kişilerin bazı sağlık sorunlarına karşı daha duyarlı olmalarına neden olmaktadır (1). Kişilerin fiziksel kapasiteleri yaşla beraber azalmaktadır, bu durum yaşlıların fonksiyonel bağımsızlıklarını kısıtlamaktadır. Yaşlılar bazı hastalıkların ve çevresel faktörlerin yaşamlarına getirdiği yeni koşullara da uyum sağlamakta güçlük çekmektedirler (1). Yaşlılar sağlık sorunlarının daha az farkına varmaktadırlar. Ayrıca, semptomları inkâr etme ya da şikâyetlerini ifade etme güçlüğü, sağlık personelince yeterli ilgi gösterilmemesi, yakınmaların olağan sayılması ve sağlık hizmetlerine ulaşmada yaşadıkları sorunlar, gençlere göre öğrenim düzeylerinin düşük olması yaşlılıktaki sağlık sorunlarının yükünü arttırmaktadır (11). Yaşlılık dönemi zorunlu olmasa da birçok sağlık sorununu beraberinde getirmekte, kronik hastalıklar, buna bağlı olarak da kısıtlılık ve özürlülük oranları artmaktadır. Keskinoğlu (12) nun yaptığı bir çalışmada 65 yaş ve üzeri nüfusta kronik hastalık prevalansı % 66,5 bulunmuştur. Buna paralel olarak da, çalışmalar yaşlı nüfusun sağlık hizmetini daha fazla kullandığını göstermiştir. Ayrıca yaşlı bireyler daha fazla süre hastanede

8 kalmaktadırlar. Yaşlılıktaki sağlık sorunları daha çok kronik ve dejeneratif hastalıklardır. Fiziksel yetersizlikler, ağrılar, kanser, kardiyovasküler hastalıklar, bilişsel bozukluklar, azalmış yaşam beklentisi ve sosyal izolasyon gibi sorunlar her ne kadar yaşlılara özel sağlık sorunları olmasalar da yaşlılıkta sık görülen sağlık sorunları arasında yer almaktadır. 2 yılında Nazlıel ve Uzun (5) un yaptığı araştırmada 15 kişilik bir geriatri grubu ve yaş arası 3 bireyden oluşan bir kontrol grubu ile çalışılmıştır. Geriatri grubunda kardiyovasküler, kas-iskelet, ürogenital ve göze ait problemler, kontrol grubuna kıyasla belirgin olarak yüksek bulunmuştur. Yaşlanma ile birlikte kronik hastalıkların prevalansının arttığı bilinmektedir. Yaşlıda, morbidite ve mortalitenin temel nedeni olarak kardiyovasküler hastalıklar gösterilmektedir. Ayrıca hipertansiyon 65 yaş ve üzerindeki bireylerde en önemli kardiyovasküler risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Benzer şekilde aynı çalışmada, geriatri grubunda en sık karşılaşılan medikal problem kardiyovasküler hastalıklar olarak ortaya çıkmıştır (%56,1 ). Kas-iskelet sistemine ait sorunlar ise ikinci sırada yer almaktadır (%29,9). Yaşlıda kronik medikal problemlere paralel olarak ilaç kullanımı da artmaktadır. Çalışmada geriatri grubunu oluşturan bireyler arasında sürekli ilaç kullanım oranı %59 olarak saptanmıştır. Sistemik problemlere bağlı olarak antihipertansif, antiaritmik, antispazmodik, sedatiftrankilizan, diüretik vb. ilaçların devamlı kullanımı sonucunda ağız kuruluğu meydana gelmektedir (5). Yaşlıda görülen tükürük bezi hipofonksiyonlarının en önemli nedeninin sürekli ilaç kullanımı olduğu ileri sürülmektedir (14 17). Diker (13) in yaptığı araştırmaya göre ise, 65 yaş ve üzeri kişilerde en sık bulunduğu saptanan kronik hastalıklar; hipertansiyon (%44,1), kalp hastalıkları (%25,4), romatizmal hastalıklar (%27,5), diyabet (%14) ve osteoporoz (%9) dur.

9 Yaşlı bireylerin ağız içi dokulardaki değişiklikler: Ağız sağlığının bozulması yaşlanmanın doğal bir sonucu değildir. Bu durum sistemik hastalıklara, ilaç kullanımına, uygun olmayan beslenmeye veya koruyucu ağız bakımının olmamasına bağlı olarak gelişir (14). Ağız boşluğunda ve dolayısıyla onu çevreleyen dokularda meydana gelen değişiklikler, yaşlanmanın organizma üzerindeki ana etkileri arasında çok önemli bir yer tutar (18). Yaşlanma ile birlikte diş kaybı artar, tükürük akış hızı azalır, ağız mukozasında ve kaslarda atrofi meydana gelir. Bu yapısal değişiklikler, yaşlının çiğneme fonksiyonunda ve dolayısıyla beslenme alışkanlıklarında farklılaşmalara yol açar. Beslenmenin bozulması bir dizi patolojik değişikliklerin gelişmesi için zemin hazırlar (16). Çiğneme sistemi; dişler, periodontal dokular, ağız mukozası, tükürük bezleri, nöromuskuler sistem, çene kemikleri ve temporomandibuler eklemlerden oluşur. Yaşla birlikte bu yapılarda değişiklikler meydana gelir. Bazı durumlarda bu bulgular yaşa bağlı normal fizyolojik değişiklikler iken bazen ağız dokularını etkileyen endokrin ve metabolik rahatsızlıklar gibi sistemik rahatsızlıkların neden olduğu patolojik değişiklikler şeklinde karşımız çıkar (19). Mikrobiyal dental plak dişleri ve ağız içindeki apareyleri kaplayan organik bir tabaka içinde organize olmuş, yoğun mikroorganizma kolonilerinden oluşan bir eklentidir. Periodontal sağlık için şart olan plak kontrolü, günlük ağız bakımı ve dişhekimince yapılan periyodik profilaksi işlemleriyle sağlanır. Yaşlıda görülen ağız hastalıklarının %95 ini, mikrobiyal dental plağın neden olduğu periodontal hastalıklar ve diş çürükleri oluşturur (14). Yaşlılarda motor fonksiyonların kaybına bağlı olarak manipülasyon yeteneği azaldığı için, plak kontrolü gençlerdeki kadar iyi yapılamaz. Ayrıca, dişeti çekilmesi sonucu açığa çıkan kök yüzeyleri plak birikimi için uygun retansiyon alanları oluşturur. İlerleyen yaşla beraber periodontal dokuların bakteriyel plağa maruz kaldıkları süre artarken, immün sistem fonksiyonlarının azalmasına bağlı olarak, plak mikroorganizmalarına karşı konak savunmasında yetersizlik ortaya çıkar. Bu durum da mevcut plağın etkinliğinin artmasına yol açar. Yaşla birlikte tükürük akış hızının azalması da

10 plak birikimini arttıran bir diğer faktördür. Ayrıca, koruyucu dişhekimliği hizmetlerinin yetersizliği, sistemik hastalıklar ve yetersiz beslenme gibi faktörler de ağız sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Alınan besinlerin fiziksel özellikleri de bakteriyel plak birikimini etkiler. Yumuşak diyetle beslenenlerde plak ve diştaşı birikimi fazladır. Yaşlıda diş kaybının yüksek oluşu ve hareketli protez kullanımı sonucu besinlerin çiğnenmesi güçleşmiştir. Bu duruma bağlı olarak, yumuşak gıda tüketimi ve dolayısıyla mikrobiyal dental plak birikimi artar (2 23). Yaşın ilerlemesi sonucu tükürük müsinöz bir özellik kazanır. Bu duruma bağlı olarak mikrobiyal dental plak birikimi ve dolayısıyla çürük ve/veya periodontal hastalık riski artar. Ağız kuruluğu, mukozal dokuların mekanik irritasyonlara karşı direncinde azalmaya neden olur. Bu yüzden yaşlıda ağız ülserlerine sık rastlanır. Ayrıca, yetersiz tükürük sekresyonu sonucu, protetik restorasyonların tutuculuğu azalır ve konuşma fonksiyonları da olumsuz yönde etkilenir. Ağız kuruluğu dilde de bazı değişikliklere yol açar. Dilin üzerinde yiyecek artıklarından oluşan bir tabaka birikir. Tad cisimcikleri de bu durumdan etkilendiği için tad alma hassasiyetinde azalma görülür. İlk olarak tuzlu ve tatlı gıdalara olan hassasiyet kaybolur. Dilin arka bölgesinde bulunan acı tadı algılayan cisimcikler ise daha uzun süre fonksiyon görürler. Ağız kuruluğu dil papillalarında atrofiye neden olur. Dilde yanma, kaşıntı ve ağrı vardır. Tükürüğün mekanik temizleme ve nemlendirici etkisi azaldığı için özellikle kandida tipi enfeksiyonlar görülür. Yaşlıda yüksek oranda görülen malnütrisyonun yanı sıra ağız kuruluğunun da varlığı ağız dokularını etkilemektedir (2,23,24). Steroid, antikoagülan, çeşitli kardiyak ilaçlar ve immünosüpresan ajanları kullanan hastalarda, periodontal tedaviye başlamadan önce dikkatli bir inceleme yapılmalıdır (25).

11 Yaşlı bireylerdeki periodontal değişiklikler: Artan yaşla birlikte periodontal ligamentin kalınlığının azaldığı düşünülmektedir. Aynı şekilde, dişeti ve periodontal ligamentte hücre sayısı, mitotik aktivite, kollagen lifler ve kollagen sentezi azalır (15). Ateroskleroz yaşlıda sık rastlanan bir bulgudur. Bu patolojiye büyük damarlarda olduğu gibi alveoler kemik ve periodontal ligament damarlarında da rastlanır. Damar duvarındaki kalınlaşmaya bağlı olarak kan akımı azalır, çevre dokuda iskemi meydana gelir. Bu olay, fibrozis ve kalsifikasyon gibi dejeneratif değişikliklere neden olarak, hastalıklar için uygun bir zemin hazırlar (15,2,26). Periodontal hastalıklar; diş destek dokularına etki eden kronik enflamatuar hastalıklardır (27). Periodontal hastalığın diğer hastalıklardaki gibi, kişiyi rahatsız eden semptomları olmadığından, genellikle son safhaya gelene kadar hasta tarafından fark edilmez. Son safhaya geçtikten sonra da diş kaybı söz konusu olur (28). Çürük ve periodontal hastalık diş kaybının ana sebepleridir. Bireyin yaşının ilerlemesiyle beraber görülen diş kaybının sebebi daha çok periodontal kaynaklıdır. Bu nedenle, özellikle yaşlılarda periodontal hastalıkların oluşumunu engelleyecek bir korunma stratejisi oluşturmak gereklidir (29). WHO nun kontrolü altında, dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan epidemiyolojik çalışmalarda kötü ağız bakımı ve yüksek mikrobiyal dental plak seviyesinin şiddetli periodontal hastalık oluşumunda etkili olduğunu ortaya çıkarmıştır (9). Periodontal hastalık ve sistemik sağlık arasındaki ilişki: İnsanlık tarihi boyunca, periodontal hastalık gibi ağızda görülen hastalıkların sistemik sağlığı etkileyebileceğine inanıla gelmiştir. Yüzyıllardan beri, Mısırlılar, Asurlular, Romalılar ve birçok başka medeniyet, ağız sağlığının sistemik sağlık için önemli olduğunu belirtmişlerdir. Tıp tarihine bakıldığında, periodontitis ve sistemik hastalıklar arasında bir bağlantı olduğunu gösteren izlere rastlanır.

12 2. yüzyılın başlarında tıp ve dişhekimliği, insanların neden birçok sistemik hastalığa yakalandığının nedenlerini araştırmışlardır. O yıllarda tıp, hastalıklara nelerin sebep olduğu hakkında çok az bilgiye sahipti. Miller ve Hunter isimli iki araştırmacı (3,31) ağızda görülen enfeksiyonların birçok sistemik hastalıkla ilişkili olabileceğini öne sürmüştür. Bu görüş oldukça yankı uyandırmıştır. Daha sonraki 4 yıl boyunca tıp ve dişhekimliği dünyası, enfeksiyonların; özellikle ağızda yerleşen enfeksiyonların, kişinin sağlığının bozulmasına sebep olduğunu kabul etmiştir. Miller ve Hunter (3,31) bu görüşlerini açıklarken, fokal enfeksiyon kavramını ortaya atmışlardır. Fokal enfeksiyon, vücudun başka bölgelerine yayılabilir özelliği olan, vücudun herhangi bir yerinde lokalize bakteriyel enfeksiyondur yılında Miller (3) yaptığı araştırmada, ağız florasındaki bakterilerin ostitis, osteomyelitis, septisemi, noma, tüberküloz, difteri, sifiliz ve mantar hastalıklarına yol açabileceğini öne sürmüştür. Hunter (31) da, kronköprü ve hareketli protezlerin uygulandığı dişlerin çevresinde bir sepsis kümesi olduğunu belirterek, oral sepsisin gerçekten de kronik hastalıkların etkeni olduğunu belirtmiştir. 192 ve 193 lu yıllarda; dişler üzerine bakterilerin yerleşmesi sonucu görülen diş çürüğü, gingivitis ve periodontitisin vücutta bir fokal enfeksiyon odağı oluşturduğu ve bu durumun birçok sistemik hastalığa yol açtığı fikri kabul görür olmuştur. Dişlerin kaybı ile birlikte, vücudun ağızdaki bakterilerden arındığı ve eklemlerde, kalpte, karaciğerde, böbreklerde, pankreasta görülen hastalıkların engellendiği ya da tedavi edildiği düşünülmüştür (32,33). 194 lı yıllara gelindiğinde üç yeni görüş ortaya atılmıştır. Bunlarda birincisi, diş çekiminin kişiyi iyileştirmediği ve hastalığı ortadan kaldırmadığıydı. İkincisi, ağız bakımı çok iyi olmasına rağmen, ilerlemiş sistemik hastalığı olan bireyler olduğuydu. Üçüncüsü ise, total dişsiz olan bireylerde de sistemik hastalıkların görülebildiğiydi (33,34). 195 ye gelindiğinde tıp ve dişhekimliği dünyası, ağız enfeksiyonlarından olan diş çürüğü, gingivitis ve periodontitisin, bireylerde görülen ilerlemiş sistemik hastalıkların tek sebebi olamayacağını anlamıştır (32). 2. yüzyılın ikinci yarısı boyunca birçok araştırmacı ve klinisyen, ağız enfeksiyonlarının bir şekilde kişinin sistemik sağlığını etkileyip etkilemediği sorusunu sormaya devam etmiştir. Klinisyenler, periodontal cepteki

13 bakterilerin ve bakteri ürünlerinin kana karışarak vücuda bir şekilde zararlı olabileceği görüşüne varmışlardır (35). Mattila ve ark.nın (36) 1999 yılında yaptığı araştırmada, kötü ağız hijyeni ve miyokard enfarktüsü arasında belirgin bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Araştırıcılar bu ilişkinin diğer risk faktörleri olan yaş, total kolesterol, yüksek HDL, trigliserid, C peptid, hipertansiyon ve sigaradan bağımsız olduğunu belirtmişleridir. Offenbacher (37), Page (38), Loesche (39), Genco (4), Beck (41 43), periodontitisli bölgelerdeki anaerobik subgingival enfeksiyonun, kan yolu ile bir şekilde vücudun uzak bölgelerine ulaşabilecek ve etki edecek potansiyele sahip olduğunu belirtmişlerdir. Derin subgingival periodontal ceplerde bulunan bakteriler, yüksek derecede organize olmuş bir biyofilm tabakası oluşturur. Subgingival biyofilm sürekli artan bir bakteri topluluğu içerir ve gram (-) bakterilerin ürettiği lipopolisakkarit kaynağını oluşturur. Proenflamatuar sitokinlerden TNF-α, 1L-1β, IFN-γ ve PGE2 dokularda ve periodonsiyumda yüksek konsantrasyonlara ulaşabilir. Mikroorganizmaların ve bunların ürünlerinin uyarısı sonucu periodonsiyum bu sitokinleri üretir ve sirkülâsyona katar. Böylece, gram (-) biyofilm içeren periodontal cepler ve periodontitisten etkilenmiş dokular, bakterileri, bakteri ürünü olan lipopolisakkaritleri ve enflamatuar sitokinleri içeren bir kan dolaşımına sahip olur. Bu lipopolisakkaritler ve enflamatuar sitokinler de vücudun uzak dokuları ve organları üzerinde etkili olabilirler (37 43). İnsanlar üzerinde yapılmış olan geniş çaplı epidemiyolojik araştırmalar incelendiğinde, periodontitisin bazı sistemik hastalıklar için risk faktörü olabileceği ortaya çıkmıştır (35). a) Periodontitis ve koroner kalp hastalığı arasındaki ilişki: Aterosklerotik koroner arter hastalığı, gelişmiş ülkelerde halen en sık ölüm nedenidir. Genel anlamda bu hastalık koroner arterlerin dejeneratif bozukluğu olup, yaş ile birlikte ilerleme göstermektedir. Koroner arterlerde değişim çocukluk çağında başlamakta ve bu dönemde ancak mikroskobik yöntemler ile belirlenebilmektedir. Hastalığın ilerleme gösterip, klinik bulgu vermesi orta yaş döneminde olmaktadır. Sigara kullanımı, hiperlipidemi, hipertansiyon, diabetes mellitus, erkek cinsiyeti ve yaşlılık gibi pek çok risk

14 faktörü hastalığın ilerlemesine neden olmaktadır. Hastaların çoğunda ani kardiyak ölüm olmaktadır. Kişisel trajedi yanında hastalığın ekonomik yükü de oldukça ağırdır. Gelişmiş ülkelerde son yıllarda koroner kalp hastalığından ölüm oranının azalmasının en olası geçerli nedeninin erken dönem teşhis ve risk tespiti ile medikal ve girişimsel tedavi olduğu düşünülmektedir. Ancak yine de koroner arter hastalığı çoğu gelişmiş ülkede en sık ölüm nedeni olmaya devam etmektedir (44). Beck ve ark. (41), ateroskleroz ve periodontitisin aşağıda belirtilen birçok ortak noktası olduğunu belirtmişlerdir. Bu iki hastalık da; yaşlı insanlarda, erkeklerde, düşük eğitim seviyesi olan kişilerde, hipertansiyon hastalarında, yoğun stres altındaki kişilerde ve sosyal çevreden uzak kişilerde daha sık görülür. Beck ve Offenbacher (42,43,45) tüm bu ortak noktaların varlığının, periodontal hastalık ve kalp hastalığı oluşumunda benzer etiyolojik etkenlerin varlığını gösterebileceğinden söz etmişlerdir. De Stefano ve ark. (46), periodontal hastalık ve koroner kalp hastalığı arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için Ulusal Sağlık ve Beslenme Kontrolü İncelemesi kayıtlarından yararlanarak 14 yıl süren kohort bir araştırma yapmışlardır. Bu araştırmada, yaş, cinsiyet, ırk, eğitim seviyesi, medeni durum, fiziksel aktivite, alkol kullanımı, sosyo-ekonomik durum ve sigara kullanımı göz önünde bulundurulmuştur. İncelenen 976 bireyden, periodontitisli bireylerin, sağlıklı olanlardan %25 daha yüksek olasılıkla koroner kalp hastalığına yakalandığı belirtilmiştir. 5 yaşından daha genç olan periodontitisli erkek hastaların, 5 yaşından genç olan sağlıklı erkek bireylere göre kalp hastalığına yakalanma riskinin %72 daha fazla olduğu saptanmıştır. Tüm araştırma verileri incelendiğinde, periodontitis ve koroner kalp hastalığı arasında açık bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. b) Periodontitis ve diabetes mellitus arasındaki ilişki: Diabetes mellitus, insülin hormon salgılanmasının ve/veya insülin etkisinin göreceli azlığı sonucu karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasında bozukluklara yol açan kronik bir metabolizma hastalığıdır (47). Başka bir tanımla, diabetes mellitus karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmalarında anormalliklerle ve bunlara eşlik eden klinik ve

15 biyokimyasal bulgularla karakterize kronik bir hastalıktır. Diabetes mellitus iki bin yıldan beri insanlar tarafından bilinmektedir. İnsan sağlığı için sinsi bir düşman olan bu hastalık, insülin ve antibiyotikler keşfedilmeden önce koma ve enfeksiyonlar ile ölüme sebebiyet vermekteydi (48). Diyabetin genel olarak üç formu vardır. Bunlar: Tip 1 diabetes mellitus, Tip 2 diabetes mellitus ve gestasyonel diabetes mellitustur. Günümüzde bütün dünya bir tip 2 diabetes mellitus pandemisi ile karşı karşıyadır. 2 yılında dahi sebebi kesin belli olmayan bu hastalık gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde sık görülmektedir. Modern çağda genetik özelliklere çevresel faktörlerin eklenmesi özellikle tip 2 diabetes mellitus prevalansında artmaya neden olmuştur. Tip 2 diabetes mellitus tüm diyabet vakalarının % 8-9 ını oluşturur. Ülkemizde tip 2 diabetes mellitus prevalansı bölgesel farklılıklar göstermekte olup % 4,3 ile % 9,6 arasında değişmektedir. Yirmi yaşın üzerindeki erişkin popülâsyon için ortalama prevalans % 7,2 dir (49). Dünyadaki tüm nüfusun yaklaşık %5 i, başka bir açıklamayla 24 milyon kişi diyabet hastasıdır (27). Diyabetin makrovasküler komplikasyonları: Koroner kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık ve periferik damar hastalığı olarak sınıflandırılırken, mikrovasküler komplikasyonları; diyabetik retinopati, diyabetik nefropati ve diyabetik nöropatidir (49). Diyabette; kollagen metabolizmasında değişiklikler görülür. Periodonsiyum da bol miktarda kollagen içerdiğinden, kollagen metabolizmasındaki bu değişiklikler yara iyileşmesinde, periodontal hastalığın oluşumunda ve ilerlemesinde etkili olur. Diyabetik hayvanlarda yapılan araştırmalarda, derideki ve dişetindeki fibroblastların düşük seviyede kollagen ve glikozaminoglikan ürettiği ortaya çıkmıştır (5,51). Kollagen üretim miktarı, insülin kullanımı ile tekrar şekillendirilebilir; böylece kan glikoz değerleri de normale getirilebilir (52). Düşük kollagen üretiminin yanında, diyabetik kişilerin periodontal dokularında üretilen metalloproteinazlar tarafından var olan kollagen kolayca yıkılabilir (53). Diabetes mellitus hastalarında, başlıca kollagenaz üretim kaynağı, dişeti oluğu sıvısındaki nötrofillerdir. Üretilen kollagenaz, diyabetli olmayan sağlıklı bireylere göre, diyabetli bireylerde çok daha fazladır (). Kardiyovasküler hastalığa benzer olarak, diyabet de multifaktöriyel bir hastalıktır. Genetik faktörler ve çevresel faktörler bu hastalık oluşumunu

16 etkiler. Sayısız epidemiyolojik araştırma, kontrolsüz ya da zayıf kontrollü diyabet hastalarında periodontitis görülme prevalansının yüksek olduğunu göstermiştir (35). Thorstensson ve Hugoson (55) diyabetli hastalarda periodontitisin şiddetini ve diyabet tedavisi boyunca hastalardaki periodontitisin seyrini incelemişlerdir. Araştırmaya göre 4-49 yaşları arasındaki diyabet hastalarının 6 mm den derin periodontal cep sayısının ve alveoler kemik kaybının, aynı yaş grubundaki diyabeti olmayan bireylerden fazla olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca; 4-49 yaş grubu arasındaki bireylerde, daha yaşlı gruptaki bireylere göre daha fazla periodontitis görüldüğü belirtilmiştir. Bunun açıklaması da, periodontal ataşman kaybı için yeni yerleşen diyabetin, yerleşmiş diyabetten daha büyük bir risk faktörü olduğudur (55). Diyabet hastalarında, dişetindeki kapiller damarların endotelyal hücre membranının kalınlaştığı görülmüştür. Bu kalınlaşmanın oksijen ve çeşitli metabolik ürünlerin geçişini zayıflattığı düşünülmektedir. Bu olasılıkların da; periodontal patojene karşı verilen doku cevabının değişmesine, periodontitisin ilerlemesine ve şiddetlenmesine sebep olduğu düşünülmektedir (49). Diabetes mellitus hastalarındaki subgingival mikrofloradaki değişikliklerle birlikte gözler bu hastalardaki değişmiş doku cevabına çevrilmiştir. Bu değişimin diyabet hastalarında görülen artmış periodontitis prevalansının açıklaması olabileceği düşünülmüştür. Periodontopatojen mikroorganizmalara karşı, sağlıklı periodonsiyumun korunmasında en önemli rolü polimorf nüveli lökositler oynar. Diabetes mellitus ile ilgili yapılan birçok araştırmada, diyabetli hastalarda polimorf nüveli lökosit fonksiyonlarının zayıfladığı görülmüştür. Bu fonksiyonlar, kemotaksis, adezyon ve fagositozdur (56,57). İlerlemiş periodontitisi olan diyabetik hastalarda, daha hafif seyirli periodontitisi olan diyabetik hastalara göre, düşük seviyede polimorf nüveli lökosit bulunduğu belirlenmiştir (56,57). Polimorf nüveli lökositlerin etkilenmesiyle birlikte, subgingival mikrobiyal ajanlara karşı ilk savunma bölgesinde, artmış doku yıkımı görülür. Polimorf nüveli lökositlere ek olarak; periodontal immunoenflamatuar cevapta etkili olan başka bir hücre çeşidi de monosit ve makrofajlardır.

17 Yapılan çalışmalar sonucu, birçok diyabet hastasının, bakteriyel antijenlerin uyarmasının sonucu olarak, yüksek miktarda monosit/makrofaj fenotiplerine sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin; lipopolisakkaritler, artmış proenflamatuar sitokinlerin üretimine sebep olur (37). Salvi ve ark. (58), diyabet hastalarında, tümör nekroz faktör- α gibi monositler tarafından üretilen proenflamatuar sitokinlerin miktarının yüksek olduğunu belirtmiştir. P. Gingivalis tarafından üretilen lipopolisakkaritler, diyabetik monositlerin, diyabetli olmayan kişilerdeki monositlere göre çok daha fazla miktarda tümör nekroz faktör- α üretimine sebep olur. Ayrıca, diyabetli hastalarda prostoglandin E2 ve interlökin 1β üretimi, sağlıklı bireylere göre oldukça yüksektir (59). Aynı derecede periodontal hastalığa sahip diyabetli ve diyabetsiz bireyler göz önüne alındığında; diyabetli bireylerin dişeti oluğu sıvısındaki prostoglandin E2 ve interlökin 1β değerleri, diyabeti olmayan bireylerdeki değerlere göre çok daha yüksektir (49). Glisemik kontrolü zayıf olan diyabet hastalarında periodontitis ve periodontal enfeksiyonun, çeşitli komplikasyonlarla karşılaşma riskini artırdığı belirlenmiştir (35). c) Periodontitis ve solunum yolu enfeksiyonları arasındaki ilişki: Solunum yolu hastalıkları genellikle ölümle sonuçlanan ciddi hastalıklardandır. 199 yılında yapılan araştırmada, alt solunum yolu enfeksiyonları dünyada en çok ölüme sebep olan hastalıklar arasında üçüncü sırada yer almıştır. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı da bu listede altıncı sıradadır (6). Ağız boşluğunun solunum yolu enfeksiyonlarında kritik bir rol oynadığını düşünmek oldukça makul bir görüştür. Örneğin, periodontal cepteki bakteriler akciğerlere aspire edilerek, aspirasyon pnömonisine yol açabilir. Dişler de patojen kolonizasyonu için rezerv görevi görürler. Bunun yanında, öksürük yoluyla, akciğerlerden ağza gelen patojenler dental plak içerisine yerleşebilirler. Bu patojenler, ağza bir kez yerleşince, tekrar aspire edilerek zaman içerisinde enfeksiyona yol açabilirler. Periodontal hastalıkla ilgili tükürük enzimleri de mukozal yüzeyleri modifiye ederek, bakteri adezyonunu arttırabilir. Ayrıca, periodontal dokulardan kaynaklı sitokinler, solunum yolu

18 epitelini değiştirerek, patojenlerin enfeksiyon yaratma riskini yükseltirler (6). Ulusal Sağlık ve Beslenme Kontrolü İncelemesi (NHANES) sonucu, kronik obstrüktif akciğer hastalığı hikâyesi olanlarda, bu hastalık hikâyesi bulunmayanlara göre, belirgin olarak daha fazla periodontal ataşman kaybı olduğu bildirilmiştir (61). Amaç: Yaşlı bireylerde sık rastlanan çürük ve periodontal hastalıkların tedavi planlamalarının yapılabilmesi için, bu bireylerin periodontal hastalıkları ve çürük ile ilgili durumlarının belirlenmesi gerekir. Bu araştırmamız, İzmir de yaşlı bakım evlerinde yaşayan 65 ve daha ileri yaştaki bireylerin periodontal durumlarını, çürük varlığını ve ağız bakımı alışkanlıklarını belirlemek amacıyla planlanmıştır.

19 GEREÇ VE YÖNTEM Kesitsel çalışmamızdaki yaşlı grubunu, İzmir il sınırları içindeki özel ya da devlete bağlı yaşlı bakımevlerinde kalan 65 yaş ve üzeri bireyler oluşturdu. Çalışma grubunu oluşturan bireylerin seçimi sırasında yaş esas kriter olarak alındı. Çalışmamıza alınan bireylerin klinik muayeneleri ve anketi cevaplamaları 26 Ağustos ile 27 Mart tarihleri arasında gerçekleştirildi. Çalışmamızda diş ve dişeti ile ilgili verilerin toplanmasının yanı sıra, toplumdaki dişsizlik oranını da belirleyebilmek için tam dişsiz yaşlı bireyler de çalışma kapsamına dâhil edildi. Çalışmaya katılan bireylerden demografik özellikleri ile ilgili bilgiler toplandıktan sonra, bireylerin hepsine öncelikle soru-cevap şeklindeki yapılandırılmış anket uygulandı. Anket sorularıyla; çalışmaya katılan bireylerin maddi geliri, eğitim durumu, sigara kullanımı, sistemik problemleri, dental muayene sıklığı ve ağız bakımı alışkanlıkları açısından veriler elde edildi. Anket soruları arasında yer alan dişeti hastalığının ne olduğu sorusuna, dişetlerinde kanama ve kızarıklık olması gibi yanıt verenlerin dişeti hastalığı hakkında bilgi sahibi oldukları kabul edildi. Muayene aynası, sonda ve preselden oluşan muayene takımı ve Who sondu ağız içi muayenesinde kullanıldı. Araştırmaya alınan tüm bireylerde var olan diş sayısı, periodontal durum, dişeti çekilmesi, plak ve diştaşı birikimi değerlendirildi. Buna ek olarak her birey diş kaybı ve protez (kron-köprü ve/veya hareketli protezler) kullanımı açısından incelendi. Çalışmaya alınan her bireyin dolgulu ve çürük diş sayısı saptandı. Çürük dişler saptanırken muayene sondundan yararlanıldı. Yumuşak ve koyu renkli alanlar çürük kabul edilirken, sondun takılmadığı bölgeler sağlıklı kabul edildi. Bütün dental incelemelerde 2 yaş dişleri uygulama dışı bırakıldı. Who sondu ile her diş için dört bölgeden (vestibül, lingual/palatinal, mezyal, distal) sondalama yapılarak sondalamada kanama olup olmadığı var/yok olarak saptandı. Plak varlığı da her bir dişin 4 yüzü incelenerek var/yok olarak belirlendi. Periodontal durumu saptamak için CPI indeksten (62) yararlanıldı. Ağız 6 sekstanta ayrılarak her bölgede dişlere ait en yüksek değer o bölgenin değeri olarak kabul edildi. Yine elde edilen değerlere bağlı olarak, çalışmaya katılan

20 bireylerin periodontal tedavi gereksinimleri saptandı. Diştaşı varlığını saptayabilmek için, Greene&Vermillion (63) diştaşı indeksi kullanıldı. Her dişte mevcut dört yüze ait diştaşı birikimi bu indekse ait değerleri ile belirlendi. Her diş yüzeyinde bulunan en yüksek değer, o dişe ait diştaşı değeri olarak kabul edildi. Daha sonra her değerin birey için yüzdesi saptandı. Dişeti çekilmesi her bir diş için dört bölgede değerlendirildi. Vestibül, lingual/palatinal, mezyal, distal bölgelerdeki dişeti çekilmesi miktarı Miller (64) ın dişeti çekilmesi indeksine göre belirlendi. İndekse ait değerleri her dişin dört bölgesi için belirlendi ve dişe ait en yüksek değer o dişin değeri olarak kabul edildi. Sonrasında bu değerlerin her birey için yüzdesi belirlendi. Verilerimiz SPSS 14. istatistik programı ile Chi-Square ve Mann- Whitney U-test analizleri kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi.

21 BULGULAR Çalışma grubunu oluşturan 11 bireyin, 67 si kadın (%66.3), 34 ü erkekti (%33.7) ve bu bireylerin yaşları 65 ile 9 arasında değişmekteydi ( ort: ± 6.96, median değer: 76). Çalışmaya katılan erkek bireylerin yaklaşık %94 ü 85 yaş altında iken, %6 sı 85 yaş üzerindeydi. Kadın bireylerin ise yaklaşık %82 si 85 yaş altında, %14 ü 85 yaş üzerindeydi (Tablo 1). Eğitim durumu açısından değerlendirildiğinde; çalışma grubunu oluşturan bireylerin 24 ünün (%23.8) okuma yazma bilmediği, bunların 5 inin erkek, 19 unun kadın olduğu görüldü. Bireylerin yaklaşık %57 sinin ilkokul, %13 ünün lise, %6 sının üniversite mezunu olduğu görüldü (Tablo 1). Çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık %75 inin hiç sigara kullanmadığı saptandı. Erkeklerde bu oran %56, kadınlarda ise %85 olarak bulundu. Çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık %12 si halen sigara kullanan bireylerdi. Erkek bireylerin %3 ü 1-1 yıldır sigara kullanıyorlardı, kadın bireyler de ise bu oran % 3 tü. 1 yılı aşkın süredir sigara kullanmaya devam eden erkek bireylerin oranı yaklaşık %18, kadın bireylerin oranı ise %5 olarak bulundu. Erkeklerin yaklaşık %24 ü, kadınların da %8 i sigarayı bırakmış olan bireylerdi. Çalışmaya katılan tüm bireyler incelendiğinde, sigarayı bırakanların yüzdesi yaklaşık %13 olarak bulundu (Tablo 1). Sistemik problemler açısından değerlendirme yapıldığında ise; çalışma grubunun yaklaşık %8 inin sistemik bir hastalığı olduğu görüldü. Sistemik hastalığa sahip olma oranı erkeklerde yaklaşık %68, kadınlarda ise %87 idi. Bireylerin yaklaşık % ünün kardiyovasküler, %23 ünün endokrinal, %19 unun kas-iskelet sistemi, yaklaşık %13 ünün respiratuvar sistem, yaklaşık %12 sinin nörolojik, %1 unun gastroenterolojik, %1 unun romatolojik, %5 inin de hematolojik yönden problemi olduğu görüldü (Tablo 1). Bireylerin yaklaşık %7 sinin kardiyovasküler bir operasyon geçirdiği, bu oranın erkeklerde %15, kadınlarda ise %3 olduğu belirlendi. Kardiyovasküler operasyon dışında, başka operasyonları geçiren bireylerin yüzdesi yaklaşık

22 %2 olarak bulundu. Erkeklerin %21 inin, kadınların ise %19 unun kardiyovasküler operasyon dışında operasyon geçirdiği saptandı (Tablo1). Çalışma grubunu oluşturan 11 bireyin yaklaşık %12 sinin maddi gelirinin olmadığı görüldü. Bireylerin %41 inin maddi gelirinin 38 TL. ve altında olduğu belirlendi. Bireylerin %42 sinin maddi gelirinin 38-1 TL. arası olduğu saptandı TL. arasında geliri olanların çalışma grubunun %5 ini oluşturduğu bulundu. Maddi gelirinin 25 TL. ve üzerindeki bireylerin %1 olduğu görüldü. Çalışmaya katılan bireyler arasında maddi geliri olmayan 12 kişiden 1 unu kadın bireylerin oluşturduğu görüldü (Tablo 1). Bireylerde var olan diş sayısı açısından değerlendirme yapıldığında; erkeklerin yaklaşık %35, kadınların ise %43 ünün tam dişsiz olduğu belirlendi. Çalışmaya katılan bireylerin toplamına bakıldığında bu oran yaklaşık %41 olarak bulundu. Tüm bireylerin %16 sı 1 4 dişe, %25 i 5 15 dişe, %19 u 15 ten daha fazla dişe sahipti. Erkeklerin yaklaşık %21 inde, kadınların ise %18 inde 15 ten fazla diş bulunduğu saptandı (Tablo 2). Çalışmaya katılan bireylerdeki diştaşı varlığı incelendiğine; Greene&Vermillion indeksine göre (63), indeksin değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %11.8 (median: ) olduğu belirlendi. İndeksin 1 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %65.9 (median: 66.6) olduğu saptandı. İndeksin 2 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %2.4 (median: ), 3 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %1.6 (median: ) olduğu bulundu (Tablo 2). Dişeti çekilmesi varlığı değerlendiğinde; Miller ın dişeti çekilmesi indeksine göre (64) indeksin değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %14.7 (median: ) olduğu görüldü. İndeksin 1 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %49.9 (median: 5), indeksin 2 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %28.4 (median: 13.2), indeksin 3 değerinin bulunduğu bireylerin ortalama %6.7 (median: ) olduğu bulundu (Tablo 2).

23 Tablo 1.Yaşlı bireylerin cinsiyet gruplarına göre sosyodemografik ve kişisel özellikleri Erkek N (%) Kadın N (%) Toplam N (%) P N=34 N=67 N=11 Yaş Eğitim durumu 16 (47.1) 16 (47.1) 2 (5.9) 23 (34.3) 32 (47.8) 12 (17.9) 39 (38.6) 48 (47.5) 14 (13.9).192 Okuma-yazma bilmeyen İlkokul mezunu Lise mezunu Üni. mezunu Sigara 5 (14.7) 2 (58.8) 4 (11.8) 5 (14.7) 19 (28.4) 38 (56.7) 9 (13.4) 1 (1.5) 24 (23.8) 58 (57.4) 13 (12.9) 6 (5.9).37 Kullanmamış 1-1 yıldır kullanıyor 1+ yıldır kullanıyor 1-1 yıl içinde bırakmış 1+ önceden bırakmış Sistemik hastalık varlığı 19 (55.9) 1 (2.9) 6 (17.6) 2 (5.9) 6 (17.6) 57 (85.1) 2 (3) 3 (4.5) 2 (3) 3 (4.5) 76 (75.2) 3 (3) 9 (8.9) 4 (4) 9 (8.9).19 Maddi gelir Yok Var 11 (32.4) 23 (67.6) 9 (13.4) 58 (86.6) 2 (19.8) 81 (8.2).25 Yok 38 TL. ve altında 38-1 TL. arasında 1-25 TL. arasında 25 TL. ve üzerinde KVS operasyon 2 (5.9) 15 (44.1) 12 (35.3) 4 (11.8) 1 (2.9) 1 (14.9) 26 (38.8) 3 (44.8) 1 (1.5) 12 (11.9) 41 (4.6) 42 (41.6) 5 (5) 1 (1).62 Yok Var 29 (85.3) 5 (14.7) 65 (97) 2 (3) 94 (93.1) 7 (6.9).41 Diğer operasyonlar Yok Var 27 (79.4) 7 (2.6) (8.6) 13 (19.4) Üni : Üniversite, KVS: Kardiyovasküler 81 (8.2) 2 (19.8).2 Bireylerin çürük diş değerlerine bakıldığında, erkeklerde bulunan çürük diş sayısı ortalaması 1.14±1.75 (median: ), kadınlarda bulunan çürük diş sayısı ortalaması.87±1.71 (median: ) idi. Tüm bireyler göz önüne alındığında, çürük diş sayısı ortalamasının.97±1.72 (median: ) olduğu bulundu (Tablo 2). Bireylerin dolgulu diş sayıları değerlendirildiğinde;

24 erkeklerdeki dolgulu diş sayısı ortalaması.32±.95 (median: ), kadınlardaki dolgulu diş sayısı ortalaması.24±.91 (median: ) idi. Tüm bireyler göz önüne alındığında ise, dolgulu diş sayısı ortalamasının.27±.92 (median: ) olduğu belirlendi (Tablo 2). Tablo 2. Yaşlı bireylerin cinsiyet gruplarına göre dişle ilgili durumları Var olan diş sayısı N (%) Diştaşı varlığı (%) Erkek N=34 12 (35.3) 6 (17.6) 9 (26.5) 7 (2.6) Kadın N=67 29 (43.3) 1 (14.9) 16 (23.9) 12 (17.9) Toplam N=11 41 (4.6) 16 (15.8) 25 (24.8) 19 (18.8) P Dişeti çekilmesi (%) ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± Çürük diş Sayısı (ort ± SS) 1.14 ± ± ± Dolgulu diş sayısı (ort ± SS).32 ± ± ± Ort.: ortalama, SS: standart sapma Çalışmaya katılan bireylerin CPI değer dağılımları incelediğinde; 2 değerinin erkeklerin yaklaşık %77 sinde, kadınların %63 ünde, 3 değerinin ise erkeklerin %23 ünde, kadınların %37 sinde olduğu görüldü. Tüm bireyler arasında, 2 değerinin yaklaşık %69, 3 değerinin ise %32 bireyde var olduğu belirlendi (Tablo 3). Bireylerin % 5 inde sondalama ile kanama varlığı saptanmadı. Erkek bireylerin hepsinde dişetinde sondalamada kanama varlığı saptanırken, kadınlarda bunun oranı yaklaşık %92 olarak bulundu (Tablo 3). Plak birikimi incelendiğinde, çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık %98 inde plak varlığı

25 saptandı. Plak birikimi varlığı erkeklerin %1 ünde, kadınların ise yaklaşık %97 sinde görüldü (Tablo 3). Bireylere yöneltilen dişeti hastalığı nedir sorusuna olumlu yanıt vererek, bu konu hakkında bilgi sahibi olan kişilerin oranı yaklaşık %84, dişeti hastalığını tanımayanların oranı ise %16 olarak bulundu. Kadınların yaklaşık %82 sinin, erkeklerin %88 inin dişeti hastalığını tanıdığı belirlendi (Tablo 3). Tablo 3. Yaşlı bireylerin cinsiyet gruplarına göre periodontal durumları CPI değer dağılımı Erkek N(%) Kadın N(%) Toplam N(%) P 2 3 Sondalamada kanama 17 (77.3) 5 (22.7) 24 (63.2) 14 (36.8) 41 (68.3) 19 (31.7).2 Plak birikimi Yok Var 22 (1) 3 (7.9) 35 (92.1) 3 (5) 57 (95).247 Yok Var Dişeti hastalığı nedir? 22 (1) 1 (2.6) 37 (97.4) 1 (1.7) 59 (98.3).633 Dişeti hastalığını biliyor Dişeti hastalığını bilmiyor 3 (88.2) 4(11.8) 55 (82.1) 12 (17.9) 85 (84.2) 16 (15.8).311 Çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık %67 sinin son 1 yıl içinde dişhekimi tedavisi görmüş olduğu, 34 erkekten 23 ünün, 67 kadından 45 inin son 1 yıl içinde dişhekimi tedavisi görmüş olduğu belirlendi (Tablo 4).

26 Tablo 4. Yaşlı bireylerin cinsiyet gruplarına göre dişhekimi tedavisi gereksinimleri Son 1 yılda dişhekimi tedavisi Yok Var Erkek N (%) N=34 11 (32.4) 23 (67.6) Kadın N (%) N=67 22 (32.8) 45 (67.2) Toplam N (%) N=11 P 33 (32.7) 68 (67.3).573 Ağız bakımı alışkanlıkları açısından değerlendirildiğinde; bireylerin yaklaşık %41 inin 2-3 günden daha seyrek, %17 sinin 2-3 günde bir kez, %27 sinin günde 1 kez, %1 unun günde iki kez, %6 sının günde 2 kezden fazla dişlerini fırçaladığı belirlendi. Çalışmaya katılan bireylerin yaklaşık %13 ünün ayda bir, %35 inin 6 ayda bir, %45 inin yılda bir, %6 sının ise bir yıldan daha seyrek olarak fırçasını değiştirdiği görüldü. Çalışmaya katılan bireylerin hepsi mevcut protezlerini fırçaladıklarını bildirdi (Tablo 5). Eğitim seviyelerine göre bireylerin sahip oldukları diş sayıları değerlendirildiğinde; okuma-yazma bilmeyen bireylerin yaklaşık %67 sinin, ilkokul mezunlarının %36 sının, lise mezunlarının %23 ünün, üniversite mezunlarının %17 sinin tam dişsiz olduğu görüldü. 15 ten fazla dişi bulunan bireylerin %5 si üniversite mezunu iken, %39 u lise mezunu, %16 sı ilkokul mezunu, %8 i ise okuma-yazma bilmeyen kişiler idi (Tablo 6). Çeşitli eğitim seviyelerine sahip bireylerin diştaşı varlığı değerlendirildiğinde; Greene&Vermillion indeksine göre (63), indeksin değerinin bulunduğu bireylerin üniversite mezunları grubunda ortalama %26.7 (median: 27), okuma yazma bilmeyenler grubunda ortalama %1.94 (median: ) olduğu görüldü. İndeksin 1 değerinin üniversite mezunları grubunda ortalama %43.8 (median: 43.75), okuma yazma bilmeyenler grubunda ortalama %66 (median: 59.95) olduğu bulundu. İndeksin 2 değerinin üniversite mezunları grubunda ortalama %25.6 (median: 23), okuma yazma bilmeyenler grubunda ortalama %28.9 (median: 19.8) olduğu görüldü. İndeksin 3 değerinin üniversite mezunları grubunda ortalama%4 (median: 3), okuma yazma bilmeyenler grubunda ortalama %1.56 (median: ) olduğu belirlendi. (Tablo 6).

27 Tablo 5. Yaşlı bireylerin cinsiyet gruplarına göre ağız bakımı alışkanlıkları Fırçalama sıklığı Erkek N (%) Kadın N (%) Toplam N (%) P Günde 1 kez Günde 2 kez Günde 2kezden fazla 2-3 günde bir 2-3 günden daha seyrek Fırça Değiştirme Sıklığı 9 (3) 5 (16.7) 5 (16.7) 11 (36.7) 15 (25) 9 (15) 1 (16.7) 26 (43.3) 24 (26.7) 9 (1) 5 (5.6) 15 (16.7) 37 (41.1) ayda bir 6 ayda bir Yılda bir Bir yıldan daha seyrek Mevcut Protez Fırçalaması Yok Var 6 (2) 14 (46.7) 8 (26.7) 2 (6.7) 19 (1) 6 (1) 18 (3) 33 (55) 3 (5) 12 (13.3) 32 (35.6) 41 (45.6) 5 (5.6) 44 (1) 63 (1).83 Dişeti çekilmesi için değerinin üniversite mezunlarının ortalama %46.6 sında (median: 37.5), okuma yazma bilmeyenlerin ortalama %14.5 inde (median: ) bulunduğu görüldü. 1 değerinin üniversite mezunlarının ortalama %3.1 inde (median: 31.25), okuma yazma bilmeyenlerin ortalama %59.4 ünde (median: 5) olduğu saptandı. 2 değerinin üniversite mezunlarının ortalama %17.3 ünde (median: 12.5), okuma yazma bilmeyenlerin ortalama %2. ünde (median: 4.15) olduğu görüldü.3 değerinin üniversite mezunlarının ortalama %8 inde (median: ), okuma yazma bilmeyenlerin ortalama %4.5 inde (median: ) olduğu bulundu (Tablo 6). Okuma yazma bilmeyen bireylerde çürük diş sayısının ortalamasının 2±2.62 (median: 1), ilkokul mezunlarında ortalama 1.8±1.69 (median: ), lise mezunlarında ortalama (median: ), üniversite mezunlarında ortalama.4±.89 (median: ) olduğu belirlendi (Tablo 6). Okuma yazma bilmeyen bireylerde dolgulu diş sayısının ortalaması (median: ), ilkokul mezunlarında ortalama.16±.55 (median: ), lise mezunlarında ortalama.9±1.91 (median: ), üniversite mezunlarında ortalama.2±.45 (median: ) olduğu saptandı (Tablo 6).

28 Çalışmaya katılan bireylerde CPI değer dağılımları incelendiğinde; 2 değerinin okuma yazma bilmeyenlerin %5 sinde, ilkokul mezunlarının yaklaşık %62 sinde, lise mezunlarının %9 ında, üniversite mezunlarının %1 ünde olduğu belirlendi. 3 değerinin okuma yazma bilmeyenlerin %5 sinde, ilkokul mezunlarının yaklaşık %38 inde, lise mezunlarının %1 unda olduğu görüldü (Tablo 7). Tablo 6. Yaşlı bireylerin eğitim seviyelerine göre dişle ilgili durumları Var olan diş sayısı N (%) Okumamış İlkokul Mezunu Lise Mezunu Üniversite Mezunu Toplam P Diştaşı varlığı (%) Dişeti çekilmesi (%) 16 (66.7) 4 (16.7) 2 (8.3) 2 (8.3) 1.94 ± ± ± ± (36.2) 11 (19) 17 (29.3) 9 (15.5) 8.92 ± ± ± ± (23.1) 1 (7.7) 4 (3.8) 5 (38.5) ± ± ± (16.7) 2 (33.3) 3 (5) ± ± ± ± (4.6) 16 (15.8) 25 (24.8) 19 (18.8) 11.8 ± ± ± ± Çürük diş sayısı (ort ± SS) Dolgulu diş sayısı (ort ± SS) 14. ± ± ± ± 8.81 Ort: Ortalama, SS: Standart sapma 7.8 ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ±.55.9 ± ± ± Okuma yazma bilmeyen bireylerin % 75 inde, ilkokul mezunlarının %1 ünde, lise mezunlarının %9 ında, üniversite mezunlarının ise %1 ünde sondalama ile kanama varlığı saptandığı bulundu. Plak birikimi incelendiğinde, okuma yazma bilmeyen bireylerin %87.5 inde, ilkokul, lise ve üniversite mezunlarının %1 ünde plak varlığı saptandı (Tablo 7). Sigara kullanma alışkanlıklarına göre bireylerde var olan diş sayısı değerlendirildiğinde; sigara kullanmamış bireylerin yaklaşık %41 inin, sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerin ise %4 ının tam dişsiz olduğu

29 görüldü. 15 ten fazla dişi bulunan bireylerin yaklaşık %2 sinin sigara kullanmadığı, %16 sının sigarayı bıraktığı veya halen kullandığı belirlendi (Tablo 8). Tablo 7. Yaşlı bireylerin eğitim seviyelerine göre periodontal durumları CPI değer dağılımı Okumamış N (%) İlkokul Mezunu N (%) Lise Mezunu N(%) Üniversite Mezunu N(%) Toplam N(%) P Sondalamada kanama (5) 4 (5) 23 (62.2) 14 (37.8) 9 (9) 1 (1) 5 (1) 41 (68.3) 19 (31.7).95 Yok Var Plak birikimi 2 (25) 6 (75) 37 (1) 1 (1) 9 (9) 5 (1) 3 (5) 57 (95).24 Yok Var 1 (12.5) 7 (87.5) 37 (1) 1 (1) 5 (1) 1 (1.7) 59 (98.3).85 Sigara kullanma alışkanlıklarına göre çalışmaya katılan bireylerdeki diştaşı varlığı değerlendirildiğinde; Greene&Vermillion indeksine göre (63), indeksin değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %1.8 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %14.8 (median: 9.1) olduğu belirlendi. İndeksin 1 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %66.7 (median: 64.8), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %63.6 (median: 75) olduğu bulundu. İndeksin 2 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %2.5 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %2.3 (median: ) olduğu saptandı. İndeksin 3 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %1.71 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %1.33 (median: ) olduğu bulundu (Tablo 8). Dişeti çekilmesi değerlendirmesine göre değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %13.6 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %18.1 (median: ) olduğu belirlendi. İndeksin 1

30 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %51.8 (median: 5), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama %44.4 (median: 36.3) olduğu saptandı. İndeksin 2 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %28.5 (median: 12.5), sigarayı bırakmış veya halen kullananlarda ortalama %29.5 (median: 13.9), indeksin 3 değerinin sigara kullanmamış bireylerde ortalama %6.21 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullananlarda ortalama %8.1 (median: ) olduğu bulundu (Tablo 8). Bireylerin çürük diş sayısı değerlerine bakıldığında, sigara kullanmamış bireylerde çürük diş sayısı ortalamasının.89±1.72 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde çürük diş sayısı ortalamasının 1.2±1.74 (median: ) olduğu belirlendi. Bireylerin dolgulu diş sayıları değerlendirildiğinde; sigara kullanmamış bireylerde dolgulu diş sayısı ortalaması.2±.73 (median: ), sigarayı bırakmış veya halen kullanan bireylerde ortalama.47±.1.36 (median: ) olduğu saptandı (Tablo 8). Tablo 8. Yaşlı bireylerin sigara kullanımlarına göre dişle ilgili durumları Hiç Kullanmış/Halen Toplam Kullanmamış kullanıyor N=11 N=76 N=25 Var olan diş sayısı N (%) Diştaşı varlığı (%) 31 (4.8) 12 (15.8) 18 (23.7) 15 (19.7) 1 (4) 4 (16) 7 (28) 4 (16) 41 (4.6) 16 (15.8) 25 (24.8) 19 (18.8) P Dişeti çekilmesi (%) 1.8 ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± ± Çürük diş Sayısı (ort ± SS).89 ± ± ± Dolgulu diş sayısı (ort ± SS).2 ± ± ± Ort: Ortalama, SS: Standart sapma

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre,

Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, GERİATRİ 1 Yaşlanma her canlıda görülen, tüm işlevlerde azalmaya neden olan, süregen ve evrensel bir süreç olarak tanımlanabilir. Organizmanın molekül, hücre, doku, organ ve sistemler düzeyinde, zamanın

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji 1 2 Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği

Detaylı

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU

Diyabet ve diş-dişeti sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 13 Diyabet ve diş-dişeti sorunları

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ

TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ TÜRKİYE DE AĞIZ-DİŞ SAĞLIĞI VE KORUYUCU UYGULAMALARIN ÖNEMİ 28 Ocak 2015 Türkiye de Ağız ve Diş Sağlığı Durumu 0-14 yaş grubunda; süt ve daimi dişlerde ortalama 3.7 çürük+dolgulu+çekilen diş (DMFT indeksi)

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA

SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ. Prof. Dr. Erdal ZORBA SAĞLIKLI YAŞAM VE EGZERSĐZ Prof. Dr. Erdal ZORBA GEÇMĐŞTEN GÜNÜMÜZE SAĞLIK Geçmişte sağlığın tanımı; hastalıklardan uzak olma diye ifade edilirdi. 1900 lerin başında ölümlerin büyük bir kısmı bakteri ve

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

(İnt. Dr. Doğukan Danışman) (İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol

Detaylı

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU

KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU KALP KRİZİ UZ.DR.MUHAMMET HULUSİ SATILMIŞOĞLU Türkiye ulusal düzeyde ölüm nedenleri arasında ilk sırayı 205.457 ölümle kardiyovaskülerhastalıklar (tüm ölüm nedenlerinin %47,73 ü) almaktadır. Kardiyovasküler

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

DERS X Küresel Sağlık Sorunları

DERS X Küresel Sağlık Sorunları DERS X Küresel Sağlık Sorunları Dünyada gerçekleşen ölümlerin yaklaşık % 23 ü çevresel etkilerle gerçekleşmektedir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde çevresel hastalıklar daha fazla görülmektedir. Erkekler,

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun

Detaylı

PERİODONTİTİSLER I- KRONİK PERİODONTİTİS

PERİODONTİTİSLER I- KRONİK PERİODONTİTİS PERİODONTİTİSLER Periodontitis, spesifik mikroorganizmalar veya spesifik mikroorganizma gruplarının neden olduğu, periodontal ligaman ve alveolar kemiğin cep oluşumu, dişeti çekilmesi veya her ikisiyle

Detaylı

Periodontoloji nedir?

Periodontoloji nedir? Periodontoloji Periodontoloji nedir? Periodontoloji, dişleri ve implantları çevreleyen yumuşak ve sert dokuların iltihabi hastalıkları ve bunların tedavisi ile ilgilenen bir dişhekimliği dalıdır. Periodontoloji,

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI SİGARA KULLANAN VE KULLANMAYAN BİREYLERİN PERİODONTAL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ÖZET: Birçok araştırma periodontal sağlıkla sigara kullanımı arasında önemli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu gerçeği

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC DİYABETES MELLİTUS Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC İ NORMAL FİZYOLOJİ İnsan vücudu enerji olarak GLUKOZ kullanır Alınan her besin vücudumuzda glukoza parçalanır ve kana verilir Kandaki glukozun enerji kaynağı olarak

Detaylı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Yazar Ad 61 Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önemli ölüm ve hastalık nedeni olup kanser veya trafik kazalarına bağlı ölümlerden daha sık görülmektedir. Halkımızda

Detaylı

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri

Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu. Yaşlı Bakım-Ebelik. YB 205 Beslenme İkeleri Yakın Doğu Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Yaşlı Bakım-Ebelik YB 205 Beslenme İkeleri Uzm. Dyt. Emine Ömerağa emine.omeraga@neu.edu.tr YAŞLANMA Amerika da yaşlı bireyler eskiye göre

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

ATRİYAL FİBRİLASYON Atriyal fibrilasyon En sık görülen aritmi Epidemiyoloji Aritmiye bağlı hastaneye yatanların 1/3 ü AF li. ABD de tahmini 2.3 milyon, Avrupa da 4.5 milyon insan AF ye sahip. Sıklığı

Detaylı

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM

TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİNİN ZARARLARI VE PASİF ETKİLENİM TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ TÜTÜN ÜRÜNLERİ Başlıca tütün ürünleri nelerdir? SİGARA ELEKTRONİK SİGARA PİPO PURO NARGİLE ESRAR

Detaylı

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler

DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler DİYABET NEDİR? Özel Klinik ve Merkezler Diyabet nedir? Diyabet hastalığı, şekerin vücudumuzda kullanımını düzenleyen insülin olarak adlandırdığımız hormonun salınımındaki eksiklik veya kullanımındaki yetersizlikten

Detaylı

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr. Muhittin Tayfur Başkent Üniversitesi SBF, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Tarih boyunca; İnsan diyeti, Aktivite kalıpları, Beslenme durumu. Paleolithic dönemden beri: Diyet kalıpları, Fiziksel aktivite

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

KANSER İSTATİSTİKLERİ

KANSER İSTATİSTİKLERİ 1 KANSER İSTATİSTİKLERİ Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunudur. Tanı olanaklarının gelişmesi ve

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi DİYABET HASTALARININ HASTALIK ALGI DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi Amaç: TURDEP-2

Detaylı

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur. Dr.Armağan HAZAR ZATÜRRE (PNÖMONİ) Zatürre yada tıbbi tanımla pnömoni nedir? Halk arasında zatürre olarak bilinmekte olan hastalık akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül

Detaylı

Sigaranın Vücudumuza Zararları

Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın Vücudumuza Zararları Sigaranın vücudumuza olan zararları ve sigarayı bıraktıktan sonra vücudumuzdaki değişimler burada anlatılmaktadır. Sırt ve Bel Ağrısı: Sigara içmek bel ile ilgili hastalıkların

Detaylı

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği 21.Yüzyılın sağlık krizi: DİYABET Diyabet yaşadığımız yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından

Detaylı

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon

Obezite Nedir? Harun AKTAŞ - Trabzon Obezite Nedir? Obezite günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer almaktadır. Obezite genel olarak bedenin yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir.

Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız ve Diş Sağlığı Günümüzde diş ve diş eti hastalıkları bütün dünyada yaygın ve önemli bir sorundur. Çünkü ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızla yakından ilişkilidir. Ağız sağlığı: Dişler ve onları

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

Kalp Hastalıklarından Korunma

Kalp Hastalıklarından Korunma Kalp Hastalıklarından Korunma AsılRezzan Dr alt başlık Deniz stilini Acardüzenlemek için tıklatın Kalp- Damar hastalıkları (KDH) birçok Avrupa ülkesinde ve Türkiye de orta ve ileri yaş grubunda en önemli

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI

SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI Diş Eti Hastalıkları Dişeti hastalıkları (Periodontal hastalıklar) dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen hastalıklardır. Erişkinlerde diş kayıplarının %70

Detaylı

Dr. Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu KARİKATÜRLER

Dr. Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu KARİKATÜRLER www.ortonorm.com MART 2014 Dr. Benan Oğuz - Dr. Cem Caniklioğlu Çocuk Diş Kulübümüz Açıldı YAŞLILARDA DİŞ SAĞLIĞI Bilgi almak için iletişim bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz. Ağız sağlığının bozulması

Detaylı

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar Tıkanıklığı Nedir? Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir? Damar tıkanıklığı özellikle ilerleyen yaşlarda karşımıza çıkan ve kalp krizine kadar götüren bir hastalıktır. İleri yaşlarda ortaya

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

Dünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre,

Dünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre, KRONİK HASTALIKLAR *Genellikle tam iyileştirilmeleri söz konusu olmayan, *Sürekli, *Yavaş ilerleyen, *Çoğu kez kalıcı sakatlıklar bırakan, *Oluşmasında kişisel ve genetik etkenlerin rol oynadığı, *Genellikle

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç

FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ. Prof.Dr.Yaşar Aykaç FLEP OPERASYONU ve YARA İYİLEŞMESİ Prof.Dr.Yaşar Aykaç PERİODONTAL CERRAHİ TEDAVİNİN AMAÇLARI Tam bir profesyonel temizlik için kök yüzeyini görünür ve ulaşılabilir hale getirmek Patolojik olarak derinleşmiş

Detaylı

AYNI YÖREDE BULUNAN 242 BİREYİN PROTETİK MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

AYNI YÖREDE BULUNAN 242 BİREYİN PROTETİK MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ G.Ü. Dişhek. Fak. Der. Cilt III, Sayı 1, Sayfa 121-125, 1986 AYNI YÖREDE BULUNAN 242 BİREYİN PROTETİK MUAYENE BULGULARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Hüsnü YAVUZYILMAZ* Celil DİNÇER** M. Emin TOPÇU*** Koruyucu

Detaylı

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA Hücre yapısını ve organelleri oluşturan moleküler yapılarından başlayıp hücre organelleri,hücre,doku,organ ve organ sistemlerine

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD En iyi mikrop ölü mikrop (mu)? Vücudumuzdaki Mikroplar Bakteriler Mantarlar Virüsler Bakterilerle

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

YENİ DİYABET CHECK UP

YENİ DİYABET CHECK UP YENİ DİYABET CHECK UP Toplumda giderek artan sıklıkta görülmeye başlanan ve başlangıç yaşı genç yaşlara doğru kayan şeker hastalığının erken teşhisi için bir Check Up programı hazırladık. Diyabet Check

Detaylı

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ Yazar Ad 145 Doç. Dr. Orhan YILMAZ İnsanda yaş ilerledikçe tüm organlarda görülebilen yaşlanma işitme organında da görülür ve bu arada işitme duyusu da gün geçtikçe zayıflar. Yaşlılığa bağlı olarak gelişen

Detaylı

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU

Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU 173 Prof. Dr. Sedat BOYACIOĞLU Hiçbir canlının beslenmeden yaşamını sürdürmesi mümkün değildir. Bu, her yaşta olmak üzere, insanlar için de geçerlidir. Özellikle bebekler ve

Detaylı

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h)

Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar. Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h) Dünyanın En Önemli Sağlık Sorunu: Kronik Hastalıklar Dr. H. Erdal Akalın, FACP, FIDSA, FEFIM (h) Sağlık Sisteminde Karışıklığa Yol Açabilecek Gelişmeler Bekleniyor Sağlık harcamalarında kısıtlama (dünya

Detaylı

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi. Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve Doğum Mevsimi İlişkisi Dr. Özlem HEKİM BOZKURT Dr. Koray KARA Dr. Genco Usta Giriş DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), çocukluk çağının en sık görülen

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU HİPERLİPİDEMİ Hiperlipidemi; kanda çeşitli yağların yüksekliğini

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

YAŞLILIK VE KANSER. Prof.Dr.A.Önder BERK

YAŞLILIK VE KANSER. Prof.Dr.A.Önder BERK YAŞLILIK VE KANSER Prof.Dr.A.Önder BERK Kanser ve diğer hastalıkların yaşla değişen sıklığı (%) YAŞ HASTALIKLAR 45 45-59 60-74 75+ Kanser 3,8 8,3 14,0 16,0 Kalp Hastalıkları 0,4 14,0 14,0 20,0 Periferik

Detaylı

Kronik Hastalıklar Epidemiyolojisi (Noncommunicable Diseases) Doç. Dr. Emel ĐRGĐL

Kronik Hastalıklar Epidemiyolojisi (Noncommunicable Diseases) Doç. Dr. Emel ĐRGĐL Kronik Hastalıklar Epidemiyolojisi (Noncommunicable Diseases) Doç. Dr. Emel ĐRGĐL Kronik hastalıkların genellikle, çok belirgin olmayan etyolojileri, çok çeşitli risk faktörleri, çok uzun latent dönemleri

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Çağın Salgını. Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi

Çağın Salgını. Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi Çağın Salgını Aile Hekimliğinde Diabetes Mellitus Yönetimi Epidemiyoloji, Tanı, İzlem Uzm. Dr. İrfan Şencan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği Kliniği Başasistanı Sunum Planı Tanım

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ

İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ İLK 1000 GÜNDE UYGULANAN BESLENME POLİTİKALARI VE GELECEK NESİLLERE ETKİSİ Dr. Sema ÖZBAŞ Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Çocuk ve Ergen Sağlığı Daire Başkanı Sağlık Bakanlığı Teşkilat Şeması Türkiye Halk

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

TÜTÜN VE ASTIM. Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri

TÜTÜN VE ASTIM. Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri TÜTÜN VE ASTIM Kısa Ders 2 Modül: Tütünün Solunum Sistemine Etkileri Kısa Dersimizin Hedefleri KISA DERSİMİZİN AMACI: Öğrencileri tütünün astım üzerindeki zararlı etkileri ile astım hastalarına ve ebeveynlerine

Detaylı

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg

DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI. Mümkün olduğunca normal bir yaşam. Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg DIABETES MELLITUS NEDİR? NEDENLERİ VE SONUÇLARI DEDBT01944 Lilly Deutschland GmbH Werner-Reimers-Straße 2 4 61352 Bad Homburg Mümkün olduğunca normal bir yaşam www.lilly-pharma.de www.lilly-diabetes.de

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Türkiye nin Tansiyonunu Ölçüyoruz

Türkiye nin Tansiyonunu Ölçüyoruz T.C. Sağlık Bakanlığının Onayı ve Desteği ile Türkiye nin Tansiyonunu Ölçüyoruz İstatistik Analiz Raporu (İstanbul) Eylül 2010 Omega Araştırma tarafından hazırlanmıştır. İÇİNDEKİLER Türkiye nin Tansiyonunu

Detaylı

2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI

2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 1. hafta Konservatif Diş Tedavisine giriş, Diş yüzeyi terminolojisi 2. hafta Kavite sınıflandırması ve kavite terminolojisi (Sınıf I ve II kaviteler)

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

ÇÜRÜK AKTİVİTE TESTİ (ÇAT):

ÇÜRÜK AKTİVİTE TESTİ (ÇAT): ÇÜRÜK AKTİVİTE TESTİ (ÇAT): Çürük risk değerlendirmesinin bir parçası olarak 1- Her yaş için ağız diş bakımını öğretmek için; 2- Hamilelerde; 3- Ortodonti hastalarında; 4- Yaygın restorasyon çalışmalarında;

Detaylı

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir.

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir. * *Aşılama öncesinde ve beraberinde probiyotik kullanma veya aşının içine serokonversiyon oranını arttıracağına inanılan suşların eklenmesi ilgili çalışmalar son birkaç yılda hızla artmıştır. *Şimdiye

Detaylı

Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi

Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi Konu:4 Yaşlılıkta Sağlığı Etkileyen Faktörler ve Erken Yaşlanmanın Önlenmesi 1-GİRİŞ Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaşlılığı çevresel etkenlere uyum sağlayabilme yeteneğinin azalması olarak tanımlamaktadır.

Detaylı

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI

KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI KARŞIYAKA HİPERTANSİYON PREVALANS VE FARKINDALIK (KARHİP) ÇALIŞMASI Hipertansiyon (HT) çağımızın en önemli sağlık sorunu olup mortalite ve morbidite nedenlerinin başında gelmektedir. Türkiye de de tüm

Detaylı

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI Bariatrik ameliyatlar sadece kilo kaybı sağlayarak fiziksel değişim sağlamazlar, asıl önemli olan kilo kaybı sonrası vücudumuz için bu 7 önemli

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

YAŞLANAN TOPLUM Prof. Dr. Nazmi Bilir

YAŞLANAN TOPLUM Prof. Dr. Nazmi Bilir YAŞLANAN TOPLUM ---------------------------------------- Prof. Dr. Nazmi Bilir Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı-ANKARA ----------------------------------------- Geçtiğimiz

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Yrd. Doç. Dr. Cuma MERTOĞLU Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Gestasyonel

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor?

Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Üniversite Hastanesi mi; Bölge Ruh Sağlığı Hastanesi mi? Ayaktan Başvuran Psikiyatri Hastalarını Hangisi Daha Fazla Memnun Ediyor? Ebru Turgut 1, Yunus Emre Sönmez 2, Şeref Can Gürel 1, Sertaç Ak 1 1 Hacettepe

Detaylı

Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi.

Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi. Ağız Kokusuna Karşı Dilinizi de Fırçalayın Memorial Hastanesi İç Hastalıkları Bölüm Koordinatörü Prof. Dr. Yavuz Baykal Ağız kokusunun nedenleri ve önlemenin yolları hakkında bilgi verdi. İSTANBUL - Sağlıklı

Detaylı