KBB Acilleri -I (ENT Emercencies I)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KBB Acilleri -I (ENT Emercencies I)"

Transkript

1 KBB Acilleri -I (ENT Emercencies I) Doç. Dr. Erdoğan OKUR 1, Yard. Doç. Dr. Orhan Kemal KAHVECİ 2 1 Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Hastalıkları AD 2 Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Hastalıkları AD Özet Kulak burun boğaz acilleri ciddi patolojilerdir. Hava yolu obstrüksiyonu, enfeksiyonlar, epistaksis, vertigo ve travma gibi değişik nedenlere bağlı olarak oluşabilmektedir. Erken tanı ve tedavileri uygulanmadığı takdirde yüksek morbidite ve mortalite oranlarına sahip olabilmektedirler Bu makalede, kısaca havayolu obstrüksiyonu, ilişkili üst solunum yolu enfeksiyonları, epistaksis, vertigo ve travmalar anlatılmıştır. Anahtar kelimeler: Hava yolu obstrüksiyonu, stridor, derin boyun enfeksiyonu, krup, epigottit, epistaksis, vertigo and travma. Abstract Eart nose throat emergencies are severe pathologies. They can occur to due to the different causes such as upper airway obstruction, infections, epistaksis, vertigo and trauma. In case, their early diagnoses and treatments has not been performed, they can have high morbidity and mortality rates. In present article, a brief summary of airway obstruction and related upper airway infections are presented. Keywords: Airway obstruction, stridor, deep neck infection, croup, epiglottitis, epistacsis, vertigo and trauma. 1. Hava Yolu Obstrüksiyonu Havayolu obstrüksiyonu, mortalitesi yüksek acil bir durumdur. Hızlı bir değerlendirme ile obstrüksiyonun akut mu kronik mi olduğu, alt havayolundan mı yoksa üst alt havayolundan mı kaynaklandığı anlaşılmaya ve ayırıcı tanısı yapılmaya çalışılmalıdır. Solunum yolu obstrüksiyonu semptom ve bulguları dispne, stridor, suprasternal, supraklavikular, interkostal, subepigastrik çekilmeler, ses değişiklikleri, ağızdan salya gelmesi, yutma güçlüğü, boğaz ağrısı, huzursuzluk, taşikardi, takipne ve siyanozdur. Havayolu travmasına bağlı obstrüksiyonlarda ise ek olarak kanama, kanlı balgam, subkütan amfizem ve gözle görülebilen veya palpe edilebilen fraktürler olabilir. Stridor, inspirasyon veya ekspirasyon sırasında parsiyel obstrüksiyon bölgesinden geçen türbülan hava akımının oluşturduğu bir fizik bulgu olup yüksek perdeli, kaba ve vibratuar bir sestir. Üst hava yolu obstrüksiyonun en önemli belirtisi olup tüm olgularda aydınlatılmalıdır. Supraglottik ve glottik sebeplerde inspiratuar; bronşlar ve alt trakeaya (intratorasik) ait problemlerde ekspiratuar stridor görülmektedir. Üst trakea, subglottik ve glottik problemlerde ise bifazik yani hem inspiratuar hem de ekspiratuar stridor görülebilir. Hava yolu obstrüksiyonun bir başka belirtisi de çekilmelerdir. Hasta solunum sıkıntısını, yardımcı solunum kaslarını devreye sokarak aşmaya çalışır. Bu dönemdeki hastalarda burun kanadı solunumu, suprasternal, supraklavikuler, interkostal, epigastrik çekilmeler gözlenebilir. Torasik girim altındaki obstrüksiyonlar, suprasternal çekilmeye neden olmazken interkostal veya epigastrik çekilmelere yol açabilir. Stridor ve çekilmelerden başka huzursuzluk, uyku hali, boğuk ses, siyanoz mevcut hava yolu obstrüksiyonunun değerlendirilmesinde önemli diğer belirti ve bulgulardır. Ses kısıklığı, laringeal tutulama işaret eder. Boğuk ses supraglottik etkilenmeyi düşündürüken, zayıf ağlama sesi veya hava kaçağı /glottik stop olmaması vokal kord paralizisini akla getirir. Ses kısıklığı ile birlikte öksürük olması reflü, aspirasyon, vokal kord paralizisi veya trakeaözefagial fistül gibi spesifik durumları düşündürür. Hızlı bir anamnezle, oluşan solunum sıkıntısının meydana geliş zamanı, daha önceden böyle bir durumla karşılaşılıp karşılaşılmadığı, önceden geçirilmiş travma ya da entübasyon öyküsü hakkında bilgi edinilmelidir. Dikkatli bir muayene obstrüksiyonun etiyolojisi, boyutu ve lokalizasyonunu hakkında çok değerli bilgiler verir. Öyküde boğulma epizodu olması yabancı cisim aspirasyonu açısından oldukça önemlidir. İlaç kullanımı veya böcek ısırması sonrası yüz ve dudak ödemi gelişmişse anaflaksi - anjinörotik ödemin larinkse doğru ilerleyip solunum sıkıntısına yol açabileceği akılda tutulmalıdır. İnfantın emerken siyanoza girmesi ve ağlayınca siyanozun düzelmesi şeklinde bir öykü koanal atrezi açısından değerlidir. Entübasyon öyküsü olan bir hasta da yavaş yavaş oluşan ve giderek artan solunum sıkıntısı subglottik stenoz, vücudunun değişik yerlerinde hemanjiomu olan bir çocukta giderek artan solunum sıkıntısı subglottik hemanjiom için uyarıcıdır. ÜSYE olan bir infantta hafif ateşle birlikte birkaç gündür devam eden havlar tarzda öksürük krup u akla getirirken yüksek ateşle birlikte birden bire ortay çıkan solunum sıkıntısı olan ve rahat nefes alabilmek için oturur pozisyonda başı öne eğilmiş durumdaki bir çocuk akut epiglottiti düşündürür. Ateşle birlikte tortikollis ve boyun hareketlerinde kısıtlılık/asimetri olması retrofaringeal apse; ateşle birlikte trismus, tonsilde itilme ve siyalore olması peritonsiller ve parafaringeal apse için uyarıcı olabilir. Kaza sonrası larinkste şekil bozukluğu ve boyunda subkutan amfizem olması laringotrakeal travmayı düşündürür. Sensitivitesi düşük olmakla birlikte düz grafiler bazı durumlarda faydalı olabilir. Yan grafiler supraglottik lezyonlar için, ön-arka grafiler ise subglottik anomalilerde daha fay- Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

2 dalıdır. Yumuşak dozda çekilen grafilerde, Servikal vertebralarda fraktür (travmalarda), retrofaringeal yumuşak dokuda kalınlaşma (retrofaringeal apse), radyoopak madde (yabancı cisim), subglottik daralma/ kalem ucu görüntüsü (krup), başparmak işareti (epiglottit) gibi önemli bulgular saptanabilir. Bilgisayarlı tomografi (BT) bazı durumlarda (apse gibi) yararlıdır. Ancak yüksek bir klinik şüphe ya da özgün bir öykü varlığında (örneğin başka birinin tanıklık ettiği aspirasyon öykü sü gibi) röntgen filmleri normal bile olsa endoskopi endikasyonu vardır. Endoskopik muayene, üst hava yollarının değerlendirilmesinde en önemli tanı aracıdır. Endoskopi ile burundan subglottik alana kadar tüm üst hava yolu dikkatli ve hızlı bir şekilde değerlendirilmelidir. Hasta uyanık iken yapılan fleksibl endoskopik muayene vokal kord paralizisi ve laringomalazi tanılarında çok önemlidir. Alt solunum yollarının değerlendirilmesinde, özellikle de yabancı cisimlerin tanı ve tedavisinde bronkoskopi en değerli araçtır. Bazı önemli noktalar: Doğumdan sonraki 15 gün içinde başlayan aralıklı ve pozisyonel inspiratuar stridor, çocuk uyanık iken yapılan endoskopik muayenede supraglottik yapıların lümene doğru kollapsının gözlenmesi ve suprasternal çekilmeler laringomalazi tansında önemli noktalardır. Hidrosefalisi (Arnold-Chiari malformasyonu) olan yenidoğan bir bebekte solunum sıkıntısı, siyanoz ve beslenme problemi olması ayırıcı tanıda bilateral vokal kord paralizisini akla getirmelidir. Bir yaş altındaki çocuklarda tekrarlayan krup ataklarında altta yatan subglottik hemanjiom veya subglottik stenoz gibi subglottik bölgeyi daraltan bir patoloji olabilir. Kutanöz hemanjiomlu (özellikle sakal dağılım bölgesinde) bir çocukta solunum sıkıntısı olması subglottik hemanjiom olasılığını arttırır. Tek taraflı burun tıkanıklığı, pürülan-kanlı, kötü kokulu burun akıntısı varlığında burun yabancı cismi akla gelmelidir. Rekürren krup, astma veya pnömoni atakları nedeniyle tedavi edi len ancak beklenen düzeyde düzelme gözlenme yen çocuklarda da klinik şüphe olarak yabancı ci sim bulunma olasılığı yüksektir. Çocukta tekrarlayıcı ve ilerleyici ses kısıklığı, stridor, anormal ağlama sesi olması ve endoskopide üzüm salkımı benzeri görünüm rekürren respiratuar papillomatozis tanısı için önemli ipuçlarıdır. Hava yolu obstrüksiyonu her yaşta görülmekle beraber yaşa özgü bazı farklılıklar bulunmaktadır (Tablo 1). Çocuklarda görülen akut sorunlar sıklıkla enfeksiyonlara, yabancı cisimlere ve doğumsal nedenlere bağlı iken ileri yaştaki kişilerde tümöral kaynaklı sorunlar ön plana çıkmaktadır. Havayolu obstrüksiyonunun klinik değerlendirmesi hastanın respiratuvar durumunun hızlıca değerlendirilmesi ile başlar. Hastanın solunumu yeterli değilse havayolu medikal veya cerrahi olarak güvene alınmalıdır. Cerrahi dışı önlemlerde yetersiz kalınırsa cerrahi müdahaleler uygulanmalıdır. A. Cerrahi Dışı Önlemler: Oksijen uygulaması: Cerrahi dışı hava yolu yönetiminde ilk ve en önemli amaç hipoksiyi düzeltmek amacı ile oksijen vermektir. "Airway" kullanımı: Mental durumu bozulmuş veya anesteziden yeni çıkmış hastalarda hastanın bilinci yerine gelinceye kadar havayolu bu aletlerle desteklenebilir. Ağız içine "airway" yerleştirilmesi dilin geriye kaçmasını önler ve hastanın lümen içinden solunum yapmasını, sekresyonların da buradan aspire edilmesini sağlar. İlaçlar (Steroidler): Ödeminin eşlik ettiği durumlarda üst hava yolu obstrüksiyonunu azaltmak için tıbbi tedaviler uygulanabilir. Steroidler bu amaçla en sık uygulanan ilaçlardır. Antihistaminik ve epinefrin de kullanılan diğer ilaçlardandır. Endotrakeal entübasyon: Hava yollarının cerrahi dışı kesin kontrolü entübasyon yoluyla olmaktadır. Entübasyonun kontrendike olduğu tıkayıcı tümöral oluşumlar veya laringeal travmalar hariç pek çok durumda havayolu kontrolünü sağlamada tercih edilen yöntemdir. Pozisyonel manevralar: Bilinci açık ve parsiyel hava yolu obstrüksiyonu olan bir hastanın dik oturtulması ve boynun fleksiyona, başın ekstansiyona getirilmesi ile rahatlaması sağlanabilir. Bilinci kapalı hastalarda dil kökü ve farinks kaslarının gevşemesine bağlı oluşan parsiyel hava yolu obstrüksiyonları da bazı manevralar ile hafifletilebilir: 1) Hastanın başı ve vücudu yan çevrilerek yüzünün yere bakacak şekilde yatırılması ile dilin ve sekresyonların farinkse kaçması önlenir. 2) Elle mandibulanın öne doğru çekilmesi, dilin de öne gelmesini sağlar; bu manevra aynı zamanda maske ile solunum yaptırma sırasında da kullanılır. 3) Mevcut obstrüksiyonun total hale gelmesi önlemek için gereksiz hareketlerden kaçınılmalıdır; örneğin, trakeayı kısmen tıkayan yabancı cismi olan bir çocuğun baş aşağı sarkıtılması yabancı cismin subglottik bölgeye oturmasına ve hava yolunu tamamen tıkamasına neden olabilir. Total hava yolu obstrüksiyonu varsa ve yabancı cisimden şüpheleniliyorsa Heimlich manevrası denenebilir. B. Cerrahi Önlemler: Konservatif yöntemler yetersiz kaldığında havayolu açıklığını sağlayabilecek için iki temel cerrahi teknik trakeotomi ve krikotiroidotomidir (Şekil 1). Havayolu yabancı cisimlerinin acil tedavisi için bronkoskopi gerekir. Trakeotomi, üst solunum yolunun bypass edilerek 3-4. trakeal halkalar hizasından pencere açılarak cilt ile trakea arasında yeni hava yolu oluşturulmasıdır. Trakeotomi için şartların olmadığı durumlarda bazen krikotiroidotomi (koniotomi) yapılabilir. Ancak uygun şartlar sağlandıktan sonra trakeotomiye geçilmelidir. 2. Enfeksiyonlar Baş boyun bölgesi enfeksiyonları, hastaların hekime acil müracaat etmesini gerektiren solunum sıkıntısı, ağrı, ateş gibi semptomlara neden olurlar ( Tablo 2). 28 Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

3 Tablo 1: Hava yolu obstrüksiyonu nedenleri (1). Çocuklar Erişkinler Akut Kronik Akut Kronik 1. Enflamatuar 1.Supraglottik 1. Enflamatuar 1. Tümör Krup Koanal atrezi Supraglottitis 2. Konjenital Epiglottit Stenozis Ludwig anjina 3. Posttravmatik 2. Yabancı cisim Kitle, kist Krup Wegener granülomatozis, 3. Travma Hipertrofiye adenoid 2. Travma Relapsing polikondritis, ve tonsiller 3. Yabancı cisim Sarkoidoz 2. Glottik 5. İdiopatik Laringomalazi Yabancı cisim Vokal kord paralizisi Papillomatozis 3. Subglottik Stenozis, web Yabancı cisim Hemanjiom 4. Trakeal Yabancı cisim Stenozis Kitle Trakeomalazi Vasküler kompresyon Akut otitis media (AOM) AOM, orta kulak ve ilişkili boşlukların enfeksiyöz hastalığı olup sıklıkla bakteriler nadiren de virüsler nedeniyle oluşur. Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonuna ikincil olarak oluşur. AOM herhangi bir yaşta görülebilmekle birlikte erken çocukluk döneminde en sık görülen bakteriyel enfeksiyondur. Streptococcus pneumonia, Haemophilus influenza ve Moraxella catarrhalis AOM de en sık görülen patojenlerdir. Diğer bakterilere ise daha az sıklıkta rastlanır. Ancak, yeni doğan dönemindeki çocuklarda, E. coli gibi gram (-) basiller AOM ye sıklıkla sebep olur. AOM nin en önemli belirtisi aniden başlayan kulak ağrısıdır. Kulakta dolgunluk hissi, ateş, işitme kaybı, kulak akıntısı görülebilir. İki yaş altı çocuklarda kulak ağrısı daha seyrek olup huzursuzluk, sürekli ağlama, letarji, uykuya meyil, hasta kulakla oynama, iştahsızlık, ateş ve kusma daha belirgin yakınmalardır. Tanı, anamnez, fizik bakı ve özellikle de otoskopik muayene bulguları ile konur. Otoskopide bombeleşmiş, kalınlaşmış ve hiperemik kulak zarı ve süpürasyon evresinde ise kulak akıntısı saptanır. AOM spontan iyileşmenin yüksek olduğu için antibiyotik tedavisi tartışmalıdır. Semptomların erkenden gerilemesine yol açtığı için antibiyotik tedavisi önerilmektedir. S. pneumoniaya karşı etkinliği ve iyi ilaç profili nedeni ile amoksisilin, komplike olmayan AOM de ilk tercihtir. Amoksisilin-klavulanik asit, sefuroksim aksetil ve parenteral seftriakson ikinci basamak tedavi seçenekleri arasındadır. Ayrıca analjezik ve antipiretikler de kullanılabilir. Tekrarlayan AOM de düşük doz amoksisilin kullanılabilir. Yine tekrarlayan otitlerde ventilasyon tüpü takılabilir. Viral ÜSYE, evde sigara içilmesi, okul, kres gibi kalabalık ortamlar, yatar pozisyonda biberonla beslenmek AOM riskini arttırır. Konjuge pnömokokkal aşılar AOM sıklığını azaltır. Şekil 1. Trakeotomi ve krikotiroidotominin uygulama yerleri Tablo 2. Üst solunum yolu enfeksiyonları. 1. Akut otitis media A. Derin boyun enfeksiyonları 2. Eksternal otit (Yüzücü kulağı) 1. Peritonsiller apse 3. Akut tonsillit 2. Parafaringeal apse 4. Akut rinosinüzit 3. Retrofaringeal apse 5. Akut epiglottit 4. Ludwig anjini 6. Akut larengo-trakeo-bronşit (krup) Akut eksternal otit (Yüzücü kulağı) Eksternal otit dış kulak yolunun (DKY) enflamatuar ve Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

4 enfeksiyöz bir sürecidir. Öykü ve fizik muayene tanısaldır. Kardinal belirtiler; tragusa veya aurikulaya palpasyonla hassasiyet ve şiddetli ağrıdır. İnflamasyona sekonder gelişen ödem nedeniyle dış kulak yolu daralır ve sekresyon ve döküntülerin birikimi nedeniylede tıkanıklık gelişebilir. Fizik muayenede en genel belirti dış kulak yolunda ödem ve eritem bulunmasıdır. Tedavide ilk ve en önemli basamak dış kulak yolunun travmatize edilmeden temizlenmesidir. Topikal antibiyotikler ve ödemi azaltmaya yönelik topikal ilaçlar (topikal steroid damlalar, aliminyum asetat içeren damlalar) ile DKY ph nı düzeltmek için alkol borik (%3-4) uygulanır. Ayrıca ağrıyı azaltmak için analjezik verilebilir. Oral ilaçlar nadir olarak kullanılır. Enfeksiyonun yaygınlığı dış kulak yolunun sınırlarının ötesine geçmişse, aurikulada, boyunda veya yüzde sellülit oluşmuşsa oral antibiyotik kullanılabilir. Akut Tonsillit Çocukluk çağında en sık görülen enfeksiyonlardan olup 5-6 yaşlarda daha fazla görülür. Elli yaşından sonra çok nadir görülür. Viral ya da bakteriyel nedenlerle oluşabilir. Bakteriyel etkenler arasında A grubu beta hemolitik streptokoklar (AGBHS), çeşitli anaerop bakteriler, stafilokoklar, pnömokoklar ve haemophilus influenzae bulunur. Boğaz ağrısı, yüksek ateş, yutma güçlüğü, boyunda lenfadenopati ve genel durum bozukluğu olur. Muayenede tonsillerin şiş ve kırmızı renkte olduğu saptanır. Tonsillerin üzeri değişen derecede eksüda ile kaplı olabilir. Tonsillitin en önemli belirtilerinden birisi boğaz ağrsıdır. Boğaz ağrısı olan bir yetişkinde AGBHS tonsilliti olma ihtimali %5-15 iken çocuklarda bu oran %15-30 arasındadır. Boğaz ağrısının viral mi yoksa AGBHS a bağlı mı olduğunu ayırt etmek önemlidir. Boğaz ağrısına eşlik eden burun akıntısı, burun tıkanıklığı, konjonktivit, kuru öksürük gibi üst solunum yolunun genelini ilgilendiren semptomlar varsa viral enfeksiyon olma ihtimali daha yüksektir. Ayırıcı tanı için öykü ve klinik muayeneye laboratuar testleri yardımcıdır. Hızlı antijen testi çabuk tanı koymada yardımcıdır. Pozitif olması AGBHS tonsilliti için tanısaldır ancak negatif olması AGBHS tonsilliti olmadığı anlamına gelmez. Boğaz kültürü tanıda altın standart yöntemdir. ASO titreleri retrospektif AGBHS tonsillit atakları tanısında yardımcıdır. Ayırıcı tanıda kızıl, enfeksiyöz mononükleoz, difteri, Vincent anjini ve lösemi düşünülmelidir. Tedavide yatak istirahati, sıvı alımı, analjezik, antipiretik, bakteriyel kaynak düşünülüyorsa antibiyotik verilmelidir. Antibiyotik romatizmal ateş ve glomerulonefritten korur. Kültür sonucunu beklemeden antibiyotik başlanır. Penisilin veya geniş spektrumlu antibiyotikler yarar sağlar. Penisilin alerjisinde erirtromisin verilebilir. Eritromisinin etkisi tonsil dokusuna yeterli penetrasyonuna bağlıdır. Sık akut tonsillit geçiren hastalarda tonsillektomi yapılır. Akut tonsillite bağlı lokal ve sistemik komplikasyonlar gelişebilir. Lokal kompikasyonları; peritonsiller, parafaringeal, retrofaringeal apse, sistemik komplikasyonları; septisemi, akut glomerulonefrit, romatizmal ateş, subakut bakteriyel endokardittir. Akut Rinosinüzit Akut rinosinüzit, nazal kavite ve paranazal sinüslerin 4 haftadan kısa süren bakteriyel enfeksiyonudur. Sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonları (ÜSYE) ile ilişkilidir. Ancak ostium tıkanıklığı veya siliyer bozukluk nedeniyle de gelişebilir. ÜSYE semptomları 5. günden sonra artıyorsa veya 7-10 günden fazla sürüyorsa bakteriyel rinüsinüzit ihtimali artar. Yüzde konjesyon ve dolgunluk hissi, yüzde ağrı ve basınç hissi, mukopürülan burun akıntısı ve postnazal akıntı, hiposmi-anosmi, ateş rinosinüzitin majör semptomlarını oluştururken; baş ağrısı, ağız kokusu, diş ağrısı, yorgunluk, öksürük, kulakta basınç, dolgunluk ve ağrı minör semptomlarındandır. İki majör veya bir majör ile iki minör semptom akut rinosinüzit tanısı için anlamlıdır. Akut rinosinüzite en sık neden olan mikroorganizmalar, S. pneumoniae, H. İnfluenzae ve M. Catarrhalis tir. Şikayet ve muayene bulguları ile akut rinosinüzit tanısı koymak çoğunlukla mümkündür. Tanıda şüphede kalınan olgularda yardımcı tanı metotlarına başvurulabilir. Bu amaçla en çok kullanılan yöntem Waters grafisidir. Ancak bu filmin bazen yararlı olmakla birlikte, yanılma payının yüksek olduğu bilinmeli ve özellikle tedaviye cevap vermeyen hastalarda mutlaka BT çekilmelidir. Tedavide hedef komplikasyonları ve kronikleşmeyi önlemek, semptomların süresini kısaltmak ve sağlıklı sinüsler elde etmektir. Bu amaçla en az gün süreli antibiyotik tedavisi verilir. Bu süre çocuklarda 3-4 haftaya kadar uzatılabilir. Ek olarak ödemin azaltılması için dekonjestanlar ve topikal steroidler verilebilir. Serum fizyolojik veya ringer laktat ile irigasyon önerilir. Zeminde alerji yoksa antihistaminikler kullanılmaz. Her ne kadar spontan düzelme gözlense de bazı olgularda akut rinosinüzite bağlı ciddi orbital ve intrakranial komplikasyonlar gelişebilir. Akut Epiglottit (akut supraglottit): Her yaşta görülebilmekle birlikte tipik olarak 2-6 yaş arasındaki çocukları etkileyen, supraglottik larinksin H.influenza tip B ile gelişen enfeksiyonudur (Tablo 3). Hızlı ilerleyen ve kliniği saatler içinde oluşan bir tablodur. Tipik özellikleri yüksek ateş, nefes almada güçlük, şiddetli odinofaji (ağrılı yutma) ve buna bağlı ağızdan salya gelmesidir. Semptomların nedeni enfeksiyona bağlı olarak supraglottik bölgede meydana gelen ödemdir. Özellikle epiglotta meydana gelen ödem nedeniyle inspiratuar stridor görülür ancak bu bulgu biraz geç bir bulgudur. Solunum zorluğu ve hava açlığı nedeniyle hasta huzursuzdur ve daha rahat solunum yapabilmek için baş önde-oturur pozisyonda durur. Konuşması boğuktur (sıcak patates sesi). Epiglot ileri derecede hiperemik ve ödemlidir; ancak, endotrakeal entübasyon için gerekli hazırlıklar olmadan akut epiglottit şüphesi olan bir hastanın farinks ve larinks muayenesi yapılmamalıdır. Üst solunum yoluna yönelik manüplasyonlar, hatta vücut pozisyonundaki küçük değişiklikler bile tam obstrüksiyona neden olabilir. En önemli tanı aracı yumuşak doku dozunda yan boyun grafisidir ve grafilerde büyümüş epiglot görülür (baş parmak işareti). Tanı konulduğu anda has- 30 Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

5 ta hospitalize edilmeli ve endotrakeal entübasyon ile hava yolunun güvenliği sağlanmalıdır. Genellikle tedavi ile enfeksiyon saat içinde gerileyeceği için trakeotomi ancak entübasyonun mümkün olmadığı durumlarda endikedir. Enfeksiyonun tedavisi için H.influenza'ya etkili parenteral antibiyotikler (seftriakson, sefotaksim vb) kullanılır ve ödemin geriletilmesi için sistemik steroid verilebilir. Akut Larengo-Trakeo-Bronşit (Krup): Çoğunlukla parainfluenza olmak üzere solunum yolu virüslerinin (influenza, respiratuar sinsityal virüs gibi) neden olduğu, genellikle 2 yaş altında görülen, subglottik ödem nedeniyle hava yolu obstrüksiyonuna neden olabilen bir enfeksiyondur (Tablo 3). Karakteristik olarak semptomlar yavaş başlar ve öncesinde geçirilmiş bir üst solunum yolu enfeksiyon hikayesi vardır. Ses değişiklikleri ve havlar tarzda öksürük vardır. Klinik tablo, birkaç gün içinde yavaş yavaş oturur ve akut epiglottitte olduğu kadar akut seyirli değildir. Vücut pozisyonu genellikle normaldir, ateş hafiftir, disfaji yoktur ve solunum güçlüğü inspiratuar ve ekspiratuar stridor şeklinde olup çok şiddetli değildir. Semptomlar, larinks, trakea ve bronşlardaki mukozal ödeme bağlıdır. Boyun grafisinde kule/kalem ucu belirtisi saptanabilir. Hava yolu obstrüksiyonu belirtileri olanlar hospitalize edilmeli, solunum havası nemlendirilmeli, sistemik steroid tedavisi ve beraberindeki bakteriyel süperenfeksiyonların önlenmesi için antibiyotik proflaksisi uygulanmalıdır. Hava yolu obstrüksiyonunun şiddetli olması halinde endotrakeal entübasyon veya trakeotomi uygulanabilir. Rekürren krupta, subklinik subglottik stenoz gibi altta yatan başka patolojiler akla gelmeli ve ileri tetkik edilmelidir. Derin Boyun Enfeksiyonları (DBE) Baş-boyun bölgesindeki boyun fasyalarının oluşturduğu potansiyel boşlukların enfeksiyonlarına DBE adı verilir. DBE, erken tanı konup müdahale edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilen, morbidite ve mortalitesi yüksek enfeksiyonlardır. Peritonsiller boşluk, parafaringeal boşluk, retrofaringeal boşluk, tehlikeli boşluk, prevertebral boşluk, submandibular boşluk, parotid boşluk, temporal boşluk, mastikatör boşluk olası DBE alanlarıdır. Peritonsiller, retrofaringeal, submandibuler (Ludwig anjini) boşluk enfeksiyonları diğer boşluklara kıyasla daha sık görülmektedir. Belirti ve bulguları genel ve spesifik olarak ikiye ayrılabilir: Genel semptomlar ateş, titreme, iştahsızlık ve halsizliktir. Spesifik semptomlar ise yutma güçlüğü, odinofaji, boğaz ağrısı, boyunda şişlik, boyunda sertlik, tortikolis, boyun ağrısı, trismus ve ses değişiklikleridir. Boyun ve çene altında tahta gibi sertlik ve dilde arkaya doğru itilme Ludwig anjininde, tortikollis ve boyun hareketlerinde kısıtlılık (paraspinal kasların tutulumunda) retrofaringeal apselerde; trismus (pterigoid kasların etkilenmesi) peritonsiller apse ve parafaringeal boşluk apselerinde; uvulanın karşıya kayması, tonsil ve lateral faringeal duvarın orta hatta doğru yer değiştirmesi peritonsiller apse ve parafaringeal boşluk apselerinde; ses kısıklığı (X.sinir tutulumuna bağlı) ve Horner Sendromu (servikal sempatik zincir tutulumuna bağlı) karotid boşluk apselerinde; kord belirtisi ve düzenli pik yapan ateş internal juguler ven tromboflebiti (Lemierre sendromu) ve septik embolide; yan ağrısı, takipne ve solunum zorluğu pulmoner komplikasyonlarda görülebilir. Detaylı bir anamnez ve dikkatli bir KBB muayenesi enfeksiyonun etyolojisi, boyutu ve lokalizasyonunu hakkında çok değerli bilgiler verir. Öyküde posterior farinkse travma, diş ve dişeti problemleri, diğer ÜSYE, DM, immün yetmezlik sorgulanır. Muayenede, ağız tabanı, dişler, orofarinks ve faringeal duvarlar dikkatle incelenir. Tanıda kontrastlı BT altın standarttır. Tam kan sayımı da yapılır. DBE polimikrobial olup aerobik ve anaerobik organizmaları içerir. Tedavinin ilk basamağı hava yolunu garantiye almaktır. Özellikle Ludwig anjini olan hastalar hızlı bir şekilde solunum sıkıntısına girebilir. Gerektiğinde entübasyon, trakeotomi veya krikotiroidotomi hazırlıklı olunmalıdır. Muhtemel organizmalara yönelik ampirik parenteral antibiyotik tedavisi başlanmalıdır. Yüksek doz penisilinler (sulbaktam-ampisilin) Tablo 3. Krup ve epiglottit ayırımı Epiglottit Başlangıç Ani başlangıç/hızlı ilerleme (2-3 saat) Yaş 2-6 yaş Lokalizasyon Supraglottik Mikrobiyoloji H. influenza tip B Ateş Yüksek ateş Öksürük Yok Ses Hot potato voice Postür Oturur vücut pozisyonu- baş öne eğik Disfaji Şiddetli disfaji Radyoloji Başparmak işareti Ağızdan salya akması Belirgin Krup Yavaş ilerleme (2-3 gün) 3 yaş altı Glottik-subglottik ve trakea Parainfluenza virüs Hafif ateş Krupi öksürük (havlar tarzda) Kısık Sırtüstü yatar pozisyon Disfaji yok Kalem ucu (kule) belirtisi Yok Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

6 ve geniş spektrumlu üçüncü kuşak sefalosporinlerle (seftriakson) tedaviye başlanır. Klindamisin veya metranidazol eklenebilir. Kültür sonucuna göre gerekirse antibiyotikler değiştirilebilir. Varsa DM gibi eşlik eden diğer sistemik patolojiler de düzeltilmelidir. Eğer apse mevcutsa tedavide esas yöntem insizyon ve drenajdır. Ancak bazı durumlarda tekrarlayan iğne aspirasyonları da alternatif olarak uygulanabilir. Erken tanı almayan ve yeterli tedavi edilmeyen DBE karotis rüptürü, mediastinit, internal jügüler ven tromboflebiti gibi ölümcül olabilen komplikasyonlara yol açabilir. Peritonsiller Apse Tonsil kapsülü ile faringeal konstriktör kas arasındaki boşlukta pürülan materyal birikimidir. Daha çok adelosan ve genç erişkinlerde görülür. Genellikle unilateraldir. Ateş dereceye kadar çıkabilir. Özellikle bilateral peritonsiller apse ciddi solunum sıkıntısına neden olabilir. Şiddetli ağrı, odinofaji, disfaji, trismus ve ateş vardır. Tanıda trismus, ağızdan salya gelmesi, etkilenen tonsilin orta hatta doğru genişlemesi ve uvulanın karşı tarafa doğru yer değiştirmesi önemli kriterlerdir. Pürülan materyal aşağı doğru yayılıp subglottik ödem ve hava yolu obstrüksiyonuna yol açabilir.tedavide apse drenajı veya tekrarlayan iğne aspirasyonu ile apse boşaltılır ve hasta yatırılır. Parenteral yüksek doz penisilin, ağız bakımı, aneljezik, antipiretik verilir. Özellike şiddetli akut tonsillit atağı öyküsü olan hastalara 6-8 hafta sonra tonsillektomi önerilir. Peritonsiller apse yeterince tedavi edilmezse enfeksiyon çevre dokulara ve uzak bölgelere yayılabilir. Supraglottik ödem gelişebilir ve trakeotomi gerekebilir. Parafaringeal Apse: Parafaringeal boşluğun süpüratif enfeksiyonudur. Bu enfeksiyon, tonsillit, peritonsiller apse, retrofaringeal apse, parotis ve dental enfeksiyonların yayılması veya tonsillektomiden sonra meydana gelebilir. Her yaşta görülebilmekle birlikte, erişkinlerde daha sıktır. Boğaz ağrısı, trismus, yüksek ateş, mandibula angulusunda ağrılı kitle, boyunda şişlik ve hassasiyet, farinks yan duvarında ve etkilenen taraftaki tonsilde mediale doğru itilme tipik yakınma ve bulgulardır. Başlangıçta flegmon daha sonra apse tablosu gelişir. Tedavi, parenteral antibiyotik uygulaması ve eğer gelişmişse apsenin drenajı şeklindedir. Retrofaringeal Apse: Retrofaringeal faringeal boşlukta bulunan lenfatiklerin enfeksiyonu sonucu gelişir. Bu boşlukta iki adet vertikal paramedyan lenf nodu zinciri mevcut olup, nazofarinks, orofarinks, paranazal sinüs ve orta kulak enfeksiyonlarını drene ederler. Bu lenf nodları 3 yaş altında oldukça aktiftir ve 5-6 yaşa kadar çoğu kaybolur. Bu nedenle retrofaringeal abselerin %90 ınden fazlası 6 yaşından daha küçük çocuklarda ortaya çıkar. Bu bölge enfeksiyonlarının diğer kaynakları arasında endoskopi ve entübasyon travması, farenjit, dental girişimler, tbc vertebral kemik osteomyeliti ve penetran travmalar sayılabilir. Retrofaringeal apse hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu sonrasında, sinsi bir semptomatolojiyle başlar. Genel durum bozukluğu, ateş, boğaz ağrısı, progresif bir disfaji, salyasını tutamama, servikal lenfadenopati, orofarinks arka duvarında itilme, boyun hareketlerinde kısıtlılık (ense sertliği), hafif tortikollis görülebilir. Özellikle bu son 2 bulgu, epiglottitten ayrımda önemlidir. Stridor, apse boyutunun artışına paralel olarak görülebilir. Trismus yoktur. Sıklıkla A grubu streptokoklar, S. aureus ve anaerob bakteriler sorumludur. Lateral grafiler ve BT tanıda yararlıdır. Retrofaringeal apse acil müdahale gerektiren bir durumdur ve şüphe edildiği anda endotrakeal entübasyonu takiben transoral yolla ponksiyon ve drenaj uygulanmalıdır. Apse içeriğinin alt solunum yollarına aspirasyonunun önlenmesi için drenaj işlemi Trendelenburg pozisyonunda yapılmalı ve geniş spektrumlu antibiyotik kullanılmalıdır. Ludwig Anjini: Submandibular ve sublingual boşlukların enfeksiyonu olup çoğunlukla dental ve daha az olarak tükrük bezi kaynaklıdır. Genellikle bağ dokusunu, kası ve fasyaları tutan bilateral bir sellülittir. Ludwig anjini acil değerlendirme gerektiren bir durumdur. Şiddetli ağrı, yutmada güçlük, ağızdan salya gelmesi ve trismus görülebilir. Boyun ve ağız tabanında tahta gibi sertlik ve dilde şişlik görülür. Ağız tabanı yukarı doğru şişmiş ve hiperemik olabilir. Dil yukarı ve arkaya doğru yer değiştirmiştir. Şiddetli ve pis ağız kokusu vardır. Bu tabloda ödem veya apse gelişimi nedeniyle dil kökü, larinks, ya da trakea basısı ile hava yolu obstrüksiyonu gelişebilir. Entübasyon genellikle güçtür ve trakeotomiye ihtiyaç duyulabilir. Parenteral antibiyotikler tedaviye erken başlanırsa yeterli olabilir. Çoğu kez aşikar apse veya belirgin pü olmayabilir. Ancak potansiyel bir havayolu tehlikesi oluşturduğu için acil cerrahi girişime hazırlıklı olunmalıdır ve apse şüphesi varsa derhal müdahale edilmelidir. 3. Epistaksis (Burun Kanaması) Epistaksis en sık karşılaşılan KBB acilidir. Klinik açıdan anterior ve posterior epistaksis olarak sınıflandırılabilir. Kanamaların yaklaşık %80-95 i anteriordan kaynaklanır. Anteriordaki kanamalar özellikle Kiessellbach pleksusu olarak bilinen damar ağından kaynaklanır. Bu pleksusun bulunduğu bölgeye Little bölgesi adı da verilmektedir. Posterior kanamalar ise genellikle maksiller arterin terminal dalı olan sfenopalatin arter kaynaklıdır. Epistaksisin kaynaklandığı bölge aynı zamanda etiyolojisi hakkında da bilgi sahibi olunmasını sağlar. Posterior epistaksisler genellikle erişkin veya yaşlı hastalarda hipertansiyon nedeniyle oluşur ve arkadan farenkse doğru akan ağır kanamayla karşımıza gelirler. Anterior epistaksislerin etiyolojisi ise genellikle travma, infeksiyon, kanama bozuklukları veya neoplazm kaynaklıdır ve genelde nostrillerden gelen daha hafif bir şiddette kanamayla karşımıza gelirler. Fakat bu genellemeler yanında sıklıkla juvenil yaşta erkek çocuklarda ortaya çıkabilen anjiyofibrom, posterior bölgeden kaynaklanan malignensilere bağlı posterior kanamalar veya hipertansiyona bağ- 32 Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

7 lı anterior bölgeden kanamalar da olabilmektedir. Bunlar dışında etiyolojik nedenler arasında Osler-Rendu-Weber sendromu, karaciğer hastalıkları, kronik nefrit, septum deviasyonu, septum perforasyonu, ilaçlar, irritanlar ve ani atmosferik basınç değişiklikleri de sayılabilir. Altta yatan neden için anamnez sorgulaması bir yandan epistaksise müdahale etmeye hazırlanılırken yapılabilir. Hastaya veya hasta yakınına kanamanın ne taraftan olduğu, travma varlığı, olası daha önceki kanama atakları, ilaç kullanımı, sinonazal operasyon hikayesi, kanama diatezi ve hipertansiyon varlığı sorulmalıdır. Muayeneye başlamadan önce hastanın tansiyon, kalp atımı gibi vital bulguları mutlaka ölçülmelidir. Muayenede alın ışığı ile iyi bir aydınlatma sağlanmalı, uygun bir nazal aspiratörle burundaki kan ve pıhtılar iyice temizlenmelidir. Görülebiliyorsa anterior rinoskopiyle ve daha sonra rijid endoskopiyle kanama odağı tespit edilmeye çalışılmalıdır. Laboratuar tetkiklerinden tam kan sayımı, PT, aptt ve kanama zamanı tüm hastalarda bakılmalı, eğer öyküde mevcutsa karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve eğer şüpheleniliyorsa faktör VIII düzeyi ölçümü yapılmalıdır. Başlangıç müdahalesi eğer kanama hafifse nostrillerin parmakla sıkılarak septum üzerine baskı yapılması şeklindedir. Bu yöntem buruna topikal dekonjestan emdirilmiş pamuk veya gazlı bez konularak da yapılabilir. Olası kanamanın posterior farenkse kaçarak hastada bulantı veya solunum yolu aspirasyonuna yol açmaması için baş hafif öne doğru eğilmelidir. Bu yöntemle durmayan anterior epistaksislerde koterizasyon planlanmalıdır. Koterizasyon öncesi lidokain veya kokain solüsyonuyla topikal anestezi sağlanmalıdır. Gerekli vakalarda intravenöz anksiyolitik premedikasyon kullanılabilir. Koterizasyon için genelde gümüş nitrat çubuğu yeterli olmaktadır fakat uygun koşullar mevcutsa bipolar elektrokoter kullanılabilir. Kanama hala durdurulamadıysa anterior tampon uygulaması yapılmalıdır. Anterior tampon uygulaması için seçilebilecek materyaller hydroxylate polyvinyl acetate (Merocel ), carboxymethylcellulose hydrocolloid ile kaplı şişirebilir balon (Rapid Rino ), vazelinli ekstrafor, emilebilir jelatin köpüğü (Gelfoam ) veya oksidise selüloz (Surgicel ) dur. Bu tamponların toksik şok sendromuna yol açmaması ve kanama alanının tekrar kontrolü için 2 gün sonra çekilmesi planlanmalıdır. Fakat kanama diyatezi veya kontrol altına alınamayan hipertansiyon gibi durumlarda tampon üzerine antistafilokokal bir krem sürülerek ve profilaktik antibiyotik kullanımı ile tamponlar 3-5 kadar yerinde tutulabilir. Posterior epistaksisler kanama odağının ve buraya müdahalenin daha zor olduğu durumlardır. Thornton ve ark. yapmış oldukları çalışmada posterior epistaksisli 43 hastayı genel anestezi altında endoskopik olarak inceleyerek 36 sında kanama odağını tespit etmişlerdir. Fakat bu hastaları genel anestezi altında incelemek her zaman mümkün olamamaktadır. Bu nedenle posterior epistaksisin devam etmesi halinde posterior tampon uygulaması yapılmalıdır. Posterior tampon uygulaması için üretilmiş değişik özellikte tamponlar olmakla birlikte bu amaç için sıklıkla french kalınlığında foley sonda kullanılmaktadır. Yukarıdaki yöntemlerle durdurulamayan kanamalarda cerrahi olarak maksiler veya sfenopalatin arter bağlanması ve/veya kanayan damarın embolizasyonu ileri teknikler olarak uygulanabilir. 4. Travmalar Nazal fraktür Yüzün en çıkıntılı bölgesi olan burun, yüz travmaları sonucu en fazla etkilenen bölgedir. Nazal fraktür genellikle buruna direkt travma sonucunda meydana gelir. Travma sonucunda burun kemiklerinde fraktürler, dislokasyonlar ya da her ikisi birlikte bulunabilir. Burunda ağrı, hassasiyet, ödem, ekimoz, eksternal deformite vardır. Ödem ilk birkaç saat içinde başlayacağından nazal fraktürlerin bu süreden önce tanınıp tedavi edilmesi önemlidir. Tanı için eksternal nazal deformitenin varlığı ve palpasyonda nazal kemiklerde krepitasyon alınması genellikle yeterlidir. Şüpheli durumlarda lateral radyogramlar nazal kemikteki fraktür hattının saptanmasında yardımcı olur. En sık olarak lateral os nazale ve waters grafisi kullanılır. Nadiren BT gerekebilir. Anterior rinoskopi ile septumda kırık ve hematom varlığı da dikkatle değerlendirilmelidir. Nazal fraktürler ideal olarak travmadan sonraki ilk birkaç (1-3 saat) saat içinde değerlendirilerek redükte edilmelidir. Bu dönemde henüz ödem gelişmediğinden değerlendirme daha iyi yapılabilmektedir. Ödem gelişen vakalarda hastaya nonsteroid anti-enflamatuar ilaç başlanarak ödem geriletilir ve travmadan sonraki yedinci güne kadar redüksiyon geciktirilebilir. Erişkinlerde travmadan sonraki 7-10 gün içinde, henüz kırık kemikler birbirine yapışmadan kapalı redüksiyon uygulanabilir. 2-3 haftada fiksasyon gerçekleşir. Çocuklarda ise iyileşme daha hızlı olup fiksasyon erişkinlerin yarısı sürede tamamlanır. Bu nedenle erişkinde 7-10 gün, çocukda 3-5 gün içinde redüksiyon yapılmalıdır. Nazal fraktür redüksiyonu kapalı ya da açık teknikle yapılabilmektedir. Erişkinlerde lokal anestezi, çocuklarda ve koopere olamayan erişkinlerde genel anestezi ile redüksiyon işlemi gerçekleştirilir. Kapalı redüksiyonda nazal kemik, elevatör yardımıyla nazal dorsumun palpasyonla kontrolü eşliğinde optimum pozisyonuna gelecek şekilde kaldırılır. Nazal fraktüre eşlik eden basit septum fraktürleri de, oluşan deplasmanın aksi yönünde basınç uygulanarak kapalı redüksiyonla normal anatomik pozisyonuna getirilebilir. Kapalı redüksiyondan sonra burun içine saat sonra çıkartılmak üzere anterior tampon yerleştirilir ve 7-10 gün kalmak kaydıyla eksternal nazal destek yerleştirilir. Komplike nazal fraktürler açık redüksiyon ile tedavi edilmelidir. Septal Hematom Septal hematom septal kartilaj ile mukoperikondrium arasına kan toplanmasıdır. Genellikle nazal travma sonrasında submukozal damarların yırtılması sonucu oluşur. Septal kartilajın beslenmesi perikondrium aracılığı ile olduğu Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

8 için kartilaj nekrozunun gelişmemesi için erken teşhis ve tedavi edilmelidir. En önemli semptom burun tıkanıklığıdır. Fizik muayenede unilateral veya bilateral kırmızı mavi renkte kitle görülür. Tedavi edilmezse hematom abseleşir, kıkırdak nekroze olur ve semer burun deformitesi ortaya çıkar. Tedavisinde hematom drene edilir, anterior tampon uygulanır ve antibiyotik verilir. Septal hematom enfekte olursa septal abse gelişebilir. Septal Abse Genellikle nazal travma sonrası oluşan hematomun enfekte olması ile oluşur. Burun tıkanıklığına ilaveten ağrı ve ateş yükselmesi ile kendini belli eder. Çocuklarda bazı durumlarda travma anamnezi olmadan da septal abse oluşabilir. Teşhiste fizik muayene önemlidir. Tedavisi insizyon drenajıdır. Lokal veya genel anestezi altında yapılır. Drenajı takiben parenteral antibiyoterapi başlanır. Tedavi edilmeyen vakalarda septal nekroza bağlı olarak septal perforasyon, semer burun deformitesi meydana gelebilir. Temporal Kemik Travmaları Temporal kemik travmaları künt veya penetran şekilde olabilir. Penetran travmalar genellikle minör travmalardır. Sıklıkla pamuklu kulak çubuğu gibi materyallerin kullanımı sırasında oluşur ve dış kulak yolunda veya timpan membranda laserasyona yol açar. Daha ağır olan ateşli silah yaralanmaları genelde ölümle sonuçlanır ve minör penetran travmalara göre oldukça az görülür. Künt kafa travmalarının yaklaşık % 75 i motorlu taşıt kazası sonucu oluşmaktadır. Bunların % 4 de kafatası çatlağı oluşmakta ve bunlarında % sinde temporal kemik fraktürü bulunmaktadır. Temporal kemik fraktürlerinin %45 i motorlu araç kazası, % 31 i yüksekten düşme, %11 i kavga sonucu darbeden dolayı oluşmaktadır. Künt travma ile oluşan temporal fraktürler genellikle kafatasına 90 derece açıyla alınan darbeler sonucu oluşur. Temporal kemik fraktürlerinde sınıflama fraktür hattının petröz apeksin uzun aksına paralel olup olmamasına göre yapılmakta ve longitudinal, transvers ve mixed olmak üzere 3 başlık altında toplanmaktadır. Bu sınıflama haricinde Brodie nin yapmış olduğu otik kapsülü bozan veya bozmayan şeklinde, Ishman ın yapmış olduğu petröz kompenenti olan ve olmayan şeklinde farklı sınıflamalar da vardır. Longitudinal fraktürler temporal veya parietal kemiğe gelen künt travmalar sonucu oluşur. Temporal kemik fraktürlerinin yaklaşık % ını oluşturur. Kırık hattı dış kulak yolunun (DKY) anteriomedialinden başlayarak DKY üst duvarı, timpanik membran, kavum timpani üst duvarı ve petröz kemik anterior kısmına doğru uzanır. Olguların çoğunda kemikçik zincirinde kopukluğa bağlı olarak iletim tipi işitme kaybı oluşur. Battle s sign adı verilen mastoid deride ekimoz görülebilir. Timpanik membranda laserasyon, hemotimpanum, serebrospinal sıvı kaçağı (otore veya rinore) ve yaklaşık %20 oranında fasiyal sinir paralizisi görülebilir. Fasiyal paralizi genelde geç dönemde ortaya çıkar. İç kulak etkilenmediği için sensörinöral kayıp nadiren görülür. Serebrospinal sıvı kaçağı olan hastaların yaklaşık %7 sinde menenjit gelişir. Menenjit gelişme riski özellikle fistülün 7 günden daha uzun süredir açık kaldığı ve başka yerde eşlik eden enfeksiyonu olan olgularda belirgin şekilde artar. Menenjite neden olan mikroorganizmalar genellikle E.coli ve pseudomonas gibi gram negatif bakterilerdir. Transvers fraktürler oksipital veya frontal kemiğe gelen künt travmalar sonucu oluşur. Temporal kemik fraktürlerinin yaklaşık % sini oluşturur. Transvers kırıklar genelde posterior fossa fraktürlerinin uzantısı olarak gelişirler. Kırık hattı juguler foramenden internal akustik kanalı çaprazlayarak foramen lacerum ve foramen spinosuma uzanır. Bu hastalarda otik kapsülün etkilenmesine bağlı olarak sensörinöral işitme kaybı, tinnitus, vertigo ve %50 oranında fasiyal paralizi görülebilir. Timpanik membranda laserasyon olmadığı için kanama orta kulakta sınırlı kalır ve hemotimpanum oluşur. Bu hastaların birçoğunun travmaya bağlı birden fazla sorunları olduğu için hastaların öncelikle hayati tehlike taşıyan durumları değerlendirilmelidir. Hasta stabilize olduktan sonra hasta otolojik bulgular, işitme kaybı ve fasiyal fonksiyonlar açısından değerlendirilmelidir. Bilinç kaybı olan hastalarda fasiyal sinir muayenesi hastaya ağrılı uyaran verildikten sonra yüz hareketleri değerlendirilerek yapılabilir. Fakat entube olan hastalarda kas gevşeticiler kullanılabildiğinden kas hareketleri hakkında tam olarak değerlendirme yapılamayabilir. Fasiyal sinir hasarı şüphesinde hasar yeri için topognostik testler, hasarın derecesini belirlemek ve takip etmek için elektrofizyolojik testler yapılabilir. Gecikmeli ortaya çıkan fasiyal paralizi ve tam olmayan fasiyal paralizi genelde kendiliğinden düzelir. İşitme değerlendirilmesi hasta acilde muayene edilirken diapozon testleriyle yapılabildiği gibi hastanın genel durumu uygunsa odyometri yapılarak ortaya konulabilir. İşitme kaybı sensörinöral veya iletim tipi olabilir. İnkusun ligamanter desteği zayıf olduğundan travmalardan en çok etkilenen kemikçiktir ve fraktürlerde en sık olarak inkudostapedial eklem dislokasyonu görülür. Fraktürün kesin yeri ve uzanımı temporal kemik bilgisayarlı tomografisi ile kesinleştirilir. Bilgisayarlı tomografi de kohleanın, fasiyal sinirin, tegmenin ve kemikçiklerin durumu hakkında oldukça önemli bilgiler elde edilebilir. Temporal kemik fraktürlü hastada solunum ve dolaşım fonksiyonları kontrol altına alındıktan sonra fraktürün oluşturmuş olduğu komplikasyonlara göre tedavi düzenlenir. Fasiyal sinirde inkomplet paralizi veya yavaş başlangıçlı bir seyir varsa gözlem ve steroid tedavisi uygulanır. Eğer komplet ve ani başlangıçlı bir paralizi mevcutsa hasta 2 hafta elektrofizyolojik testler eşliğinde takip edilir. İki hafta sonunda total ya da totale yakın dejenerasyon olması durumunda fasiyal sinir eksplorasyonu endikasyonu mevcuttur. Hastada serebrospinal sıvı kaçağı şüpheleniliyorsa sızan sıvıdan örnek alınarak Beta 2 transferin incelenmesi yapılabilir. Pozitif çıkması durumunda hastanın başı eleve edilerek yatak istirahati uygulanır. İstirahat 7-10 gün süreyle uygulanır ve bu sürede antibiyoterapi ve gaita yumuşatıcı- 34 Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

9 lar verilir. Tartışmalı olmakla birlikte bu süre içinde tekrar eden lumbar ponksiyonlar ile serebrospinal sıvı basıncı düşürülmeye çalışılabilir. Eğer bu süre sonunda sızıntı kesilmediyse cerrahi müdahale ile sıvı kaçağı durdurulmalıdır. İşitme kaybın da tedavi işitme kaybının tipine ve nedenine bağlı olarak değişiklik gösterir. İletim tipi işitme kaybı (İTİK) hemotimpanum nedeniyle oluşmuşsa bu zamanla kanın rezorbe olmasıyla ortadan kalkacaktır. Bu süre içinde antibiyoterapi uygulanabilir. Zar perforasyonu nedeniyle oluşan İTİK de perforasyon çok geniş değilse takip ile kendiliğinden kapanması beklenebilir. Zarın kendiliğinden kapanmadığı ve geniş perforasyon olduğu durumlarda miringoplasti ile zar tamiri yapılır. Kemikçiklerin hasarlanmasına bağlı olarak oluşan İTİK hemen her zaman kalıcı bir işitme kaybına yol açar ve bunlar cerrahi olarak timpanoplasti ameliyatı ile rekonstrukte edilmelidir. Sensörinöral tip işitme kaybının (SNİK) tedavisi biraz daha zordur ve geri dönme olasılığı İTİK e göre daha azdır. Kohlear kontüzyona bağlı SNİK genellikle geri döner. Perilenf fistülüne bağlı oluşan SNİK de %80 oranında işitme kaybına eşlik eden vertigo, tinnitus, nistagmus gibi semptomlar bulunur. Fistül şüphesinde yatak istirahati uygulanır ve saat süreyle semptomların devam etmesi durumunda timpanotomi yapılarak perilenfatik fistülün tanısı ve fasiya ve yağ dokusu kullanılarak fistülün tedavisi sağlanır. 5. Periferik Fasiyal Paralizi Hekimin fasiyal paralizinin tanı ve tedavisini uygun bir şekilde yapabilmesi için burada anlatılmayacak olan fasiyal sinir anatomisini ve fasiyal paralizi fizyopatolojisini çok iyi bir şekilde bilmesi gerekir. Fasiyal paralizinin genellikle nedeni belirlenemez ve idiyopatik fasiyal paralizi (Bell paralizisi) adı verilir. Fasiyal paralizili hastaların %60-70 ini oluşturan Bell paralizisi tanısı konulabilmesi için diğer fasiyal paralizi yapan nedenlerin dışlanması gerekmektedir. Diğer periferik nedenler olarak travmalar, Herpes Zoster Otikus, neoplazmlar ve otitis media sayılabilir. Fasiyal paralizide iyi bir anemnez alınması önemlidir. Hastanın daha önce fasiyal paralizi geçirip geçirmediği, ek hastalıkları ve eşlik eden semptomlar sorgulanmalıdır. Ek semptomlar olarak tat kaybı, hiperakuzi, kulak arkasında ağrı mevcut olabilir. Hastalığın yavaş yavaş mı yoksa ani mi ortaya çıktığı sorgulanmalıdır. Muayene sırasında dikkatli bir kulak muayenesi ve diğer kraniyal sinirlerin fonksiyonlarına bakılması önemlidir. Fasiyal paralizinin değerlendirilmesinde House-Brackmann derecelendirme sistemi kullanılır. Bu sisteme göre alın, göz ve ağız hareketleri ve istirahatte yüz görünümüne bakılarak evre 1 normal evre 6 total paralizi olacak şekilde evreleme yapılır. House-Brackmann derecelendirme sistemi paralizinin takibinde ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesinde önemli rol oynar. Santral ve periferik fasiyal paralizinin ayırt edilmesinde alın hareketlerinin olup olmaması çok önemlidir. Ağız hareketlerinde bozulma olmasına rağmen alın hareketleri sağlam kalan hastalar santral bir patoloji varlığı açısından araştırılmalıdır. Değerlendirmede diğer araçlar topognostik testler ve elektrofizyolojik testlerdir. Topognostik testler lezyonun yerinin saptanmasında ve olası etiyolojiyi belirlemede faydalı olurlar. Schrimer gözyaşı testinde her iki alt göz kapağı cul-de-sac bölgesine kağıt şeritler konularak 5 dakika bekletilir. Süre sonunda her iki göz gözyaşı miktarı karşılaştırılır. Bir tarafta %30 daha az gözyaşı olması o tarafta lezyonun geniculat ganglion veya daha öncesinde olduğunu düşündürür. Stapes refleksi alınmaması lezyonun fasiyal sinirin mastoid segmentte n. stapediusun dalını vermeden önceki bir bölgesinde olduğunu gösterir. Tükrük sekresyonu testi ve tat testi de fasiyal sinirin chorda timpani dalını test ederler ve bu testlerdeki bozulma fasiyal sinirin chorda timpani dalını vermeden önce bir bölgede hasarlandığını gösterir. BT ve manyetik rezonans görüntüleme teknikleri de lezyonun yerini ve etiyolojisin saptamakta oldukça yararlıdır. Elektrofizyolojik testler sinir eksitabilite testi, maksimal stimulasyon testi, elektronöronografi ve elektromiyografidir. Sinir eksitabilite testi yüzde kasılmaya neden olan en az elektrikel stimulus değerinin diğer taraf ile karşılaştırılması, maksimal stimulasyon testi ise yüzde maksimal hareketi sağlayacak elektrik stimulus değerinin bulunarak karşı taraf ile karşılaştırılması, elektronöronografi (ENoG) maksimal harekete yol açacak elektrik stimulus oranının üstünde (supramaksimal) bir elektrik stimulus verilerek yüz kaslarında oluşacak olan cevabın nazolabial sulkusa konulan bir elektrot vasıtasıyla ölçülmesi esasına dayanır. Elektromiyografi (EMG) kas içine batırılan iğne elektrotlar vasıtasıyla istemli ve istemsiz kas aktiviteleri incelenir. İstirahat halinde patolojik fibrilasyon potensiyellerinin görülmesi ve istemli kas hareketleri sırasında elde edilen motor ünit potensiyelleri değerlendirilerek hasarın derecesi hakkında bilgi sahibi olunur. Güncel klinik uygulamalarda ENoG ve EMG kullanılmaktadır ve yapılan çalışmalarda prognoz tayini açısından EMG nin sensitivite ve spesifitesinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bell paralizisinde prognoz iyidir ve %90 hastada düzelme olmaktadır. Prognozu kötü yönde etkileyen faktörler paralizinin tam olması, ek sistemik hastalık varlığı, hastanın 60 yaşın üzerinde olması, kulak ağrısı olması, göz yaşının kaybolması, submandibuler tükrük akımının %25 den fazla azalmasıdır. Kısmi paralizide hemen daima tam düzelme görülür. Travmatik hastalıklar içinde temporal kemik fraktürleri, yüz yaralanmaları ve cerrahi travmalar sayılabilir. Cerrahi travmalar kulak cerrahileri, yüz ve parotis cerrahileri ve akustik nörinom, arka kraniyal fossa cerrahileri olarak sayılabilir. Parotis bölgesine ve mastoid tipte olan derin yüz yaralanmaları da fasiyal sinir hasarına yol açabilir. Fasiyal paraliziye yol açan enfeksiyöz hastalıklar özellikle akut ve kronik süpüratif otitis media ve herpes zoster otikustur. Akut süpüratif otitis mediaya bağlı paralizi daha çok çocuklarda görülür ve otitin düzelmesiyle paralizi de normale döner. Kronik otite bağlı oluşan fasiyal paralizi daha destrüktifdir ve acil müdehaleyi gerektirebilir. Herpes zoster otikus diğer adıyla Ramsey-Hunt sendromu herpes zoster virüsüne bağlı olarak Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

10 oluşur ve konka ve dış kulak yolu girişinde oluşan veziküllerle ve kulakta ağrı ile karakterizedir. Prognozu Bell paralizisine göre daha kötüdür ve tam düzelme oranı yaklaşık %50 dir. Fasiyal paraliziye yol açan tümöral hastalıklar pontoserebellar köşe tümörü, temporal kemik tümörleri ve parotis tümörleri olarak sayılabilir. Genel olarak tümöre bağlı paralizi gelişimi günler aylar içinde yavaş yavaş olmaktadır. Fakat bu tip paralizide sinir genelde invaze olduğu için düzelme olanağı oldukça düşüktür. Tedavide en sık olarak kortikosteriodler kullanılmaktadır. Önerilen doz erişkinde 1 mg/kg, çocukda 2 mg/kg olarak başlanması ve azaltılan dozlarla sonlandırılmasıdır. Steroidlerin mide üzerine olan yan etkisinden korunmak üzere mide koruyucu tedavi eklenmelidir. Diabetes mellitus, hipertansiyon gibi sistemik hastalığı bulunun hastalar hospitalize edilmeli ve steroid tedavisi sırasında tansiyon ve glukoz takibi yapılmalıdır. Gözü tam olarak kapanmayan hastalara keratit riskine karşı yapay göz yaşları ve geceleri antibiyotikli göz pomadları ile kapama yapılmalıdır. Herpes zoster otikusda olduğu gibi viral bir patojen düşünülüyorsa antiviral tedavi (asiklovir, valasiklovir) başlanmalıdır. Özellikle çocuklarda görülen otitis mediaya bağlı paralizide timpanatomi yapılarak püy boşaltılır ve antibiyotik tedavisine başlanır. Düzelmeyen Bell paralizili olgularda, kronik otit, travma ve tümörlere bağlı oluşan fasiyal paralizilerde elektrofizyolojik testlerle hasarın derecesi ve gidişatı hakkında bilgi sahibi olunmalı, sinirde tam kesi veya sinirde %90 dan fazla dejenerasyon düşünülüyorsa cerrahi eksplorasyon yapılmalıdır. Medikal olarak tedavi edilemeyenlerde cerrahi dinamik ve statik uygulamalar olarak iki başlık altında toplanabilir. Dinamik cerrahi teknikler yüz hareketlerinin tekrar mevcudiyetini sağlayan sinir anastomozu, kablo grefteleme, kas ve sinir transpozisyonu gibi teknikleri içermektedir. Statik cerrahiler ise kas fonksiyonlarında bir düzeltme içermeyen fakat kozmetik ve koruyucu etki yapması beklenen göz kapağına altın implantasyonu, tatuaj, orta yüz germe ve kompanzatuvar kontralateral kontraksiyon gibi teknikleri içermektedir. Fasiyal paralizinin uzun süreceği düşünülen durumlarda kas volümünün korunması için fizik tedavi uygulaması da önerilmelidir. 6. Ani İşitme Kaybı Ani işitme kaybı, üç gün içerisinde aniden ya da ilerleyici olarak gelişen, odyolojik incelemede birbirini izleyen en az üç frekansta 30 db veya daha fazla sensörinöral tipte işitme kaybı olarak tanımlanır. Pek çok değişik nedene bağlı olabilmekle birlikte çoğunlukla neden bulunamaz. Viral, vasküler, otoimmün nedenler ile intrakoklear membran rüptürleri etyolojide suçlanmaktadır. Diğer yandan ani başlayan işitme kaybı buşon, tuba östaki disfonksiyonu, akut otitis media, effüzyonlu otitis media gibi iletim tipi işitme kaybına neden olan birçok dış ve orta kulak hastalığına da bağlı olabilir. İdiopatik ani işitme kaybı ile bu diğer nedenlere bağlı akut işitme kaybını birbirinden ayırmak gerekir. İdiopatik ani işitme kaybında ne kadar erken sürede tanı konulup tedavi başlanırsa prognozu da o denli iyi olur. Bu nedenle ani işitme kaybı otolojik bir acildir. Odyolojik testlerin yapılamadığı durulmada ayırıcı tanı için diapozon testleri (Weber, Rinne testi) yararlı olabilir. Weber işitme kaybı olan kulağa lateralize ise hastada iletim tipi işitme kaybı vardır. Weber sağlam kulağa lateralize ise hastada sensörinöral tipte işitme kaybı vardır (acildir). Ani işitme kaybında ilk 72 saat içinde tedaviye başlanmazsa kalıcı işitme kaybı ihtimali yüksektir. Yaş, vertigo varlığı, işitme kaybının tipi ve şiddeti prognozu etkileyen diğer faktörlerdir. Tedavide en etkili yöntem oral veya intratimpanik steroid kullanımıdır (prednizolon 1 mg/kg/gün - oral başlanır azaltılarak 15 günde kesilir). Erken başlandığı takdirde antiviral ajanların da faydalı olabileceğini bildiren yayınlar mevcuttur. Ayrıca aktivitenin kısıtlanması ve dinlenme önemlidir. Bunların yanında pek çok ajan tedavide denenmektedir. 7. Periferik Vertigo Vertigo sıklıkla rotasyon duyumu olarak algılanan hareket ilizyonudur. Periferik vertigo deyimi ile semisürküler kanallar, makulalar ve vestibuler sinir kaynaklı olan baş dönmeleri anlaşılmalıdır. Vestibüler çekirdeklerden kaynaklanan baş dönmeleri santral vertigo olarak sınıflandırılırlar. Neuhauser ve ark kişi üzerinde yaptığı prevelans çalışmasında 1 yıl içinde yetişkinlerin %5 inin vestibular vertigo problemi yaşadıklarını bulmuştur. Periferik vertigo nedenleri olarak benign paroksismal pozisyonel vertigo (BPPV), Meniere hastalığı, vestibuler nöritis, labirent fistülü ve enfeksiyöz orta ve iç kulak hastalıkları sayılabilir. Santral nedenler olarak da inme, multipl skleroz, migren, tümörler ve epilepsi sayılabilir. Hekimin vertigo şikayetiyle gelen hastada ilk olarak santral periferik ayrımını yapması gereklidir. Bunun için hekimin anemnezde dikkat etmesi gereken hususlar; Vertigonun tipi: Periferik vertigolu hastalar genel olarak eşyaların etrafında döndüğü şeklinde (true vertigo) bir hareket yanılsaması hissederler. Dengesizlik ve boşluk hissi de görülebilse de daha az orandadır ve sıklıkla true vertigo ile birliktedir. Süresi: İç kulağa bağlı vertigo tipik olarak epizodiktir ve saniyeler, saatler veya birkaç gün sürer. Santral nedenler genellikle süreklidir. Şiddeti: Periferik nedenli vertigolar genellikle şiddetli bir başlangıç gösterirler, santral nedenler ise yavaş başlayan ve zamanla gelişen bir şekilde seyreder. Postürden etkilenme: Periferik nedenler postürden, baş hareketlerinden ve basınç değişikliklerinden belirgin şekilde etkilenebilirler. Otolojik şikayetler: Vertigo ile birlikte işitme kaybı, kulak ağrısı, kulak akıntısı ve kulakta dolgunluk hissi sebebin periferik kaynaklı olduğunu düşündür. Santral patoloji düşündüren semptomlar: Bayılma, görme kaybı, çarpıntı olması, altına kaçırma, nöbet, kraniyal sinir tutulumuna bağlı semptomlar olması santral vertigo lehinedir. Hastanın fizik muayenesinde dikkatli bir KBB muaye- 36 Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

11 nesi yapılarak olası akut veya kronik otit durumu ortaya konulmalıdır. Muayene sırasında kraniyal sinirlerde etkilenme olası santral patolojiyi düşündürmelidir. Hastanın göz hareketlerine bakılarak nistagmus aranmalı, nistagmusun yönü ve şekli gözlenmeye çalışılmalıdır. Hastaya denge ve koordinasyon muayenesi yapılmalıdır. Bunlar parmak burun testi, tandem yürüyüş testi, Romberg testi gibi testlerdir ve genellikle santral problemler sonucu bozulurlar. Özellikle BPPV teşhisinde tanı koydurucu olan Dix-Hallpike testi hastayı bir sedye üzerinde oturur pozisyondan hızla yatırırken başını test etmek istenilen tarafa çevirerek yapılır. Hastanın başını çevirdiğimiz tarafta baş dönmesi ve nistagmus olması o taraf kulağın etkilendiğini gösterir. Hastada özellikle kronik otit, cerrahi veya travma hikayesi varsa mutlaka fistül testi yapılmalıdır. Fistül testi pnömotik otoskop kullanılarak yapılabildiği gibi tragus dış kulak yoluna doğru bastırılarak orta kulak üzerinde basınç yaratmak suretiyle yapılabilir. Labirent fistülü mevcudiyetinde orta kulakta oluşturulan basınç iç kulağa iletileceğinden vertigo oluşur. Odyolojik değerlendirme meniere hastalığı nedeniyle oluşan fluktuan bir işitme kaybını gösterebileceği gibi VIII. sinir tutulumunda ilerleyici asimetrik bir işitme kaybı bulunabilir. Kalorik test ve beraberinde yapılabilen elektronistagmografi testi göz hareketlerinin ve her iki kulağın birbiriyle karşılaştırılmasıyla lezyonun yeri ve vertigonun ve tedavisinin objektif takibi açısından oldukça faydalıdır. Sistemik nedenlerin araştırılması için kan sayımı, tiroid fonksiyon testleri, glukoz ölçümü, elektrokardiyografi yapılmalıdır. Santral vertigoya neden olabilecek hastalıkların ayırıcı tanısında temporal kemik tomografisi ve kulak manyetik rezonans incelemesi yapılabilir. Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo En sık karşılaşılan vertigo nedenidir ve vertigoların yaklaşık %25 i BPPV kaynaklıdır. Etiyolojisi belirsizdir. Ani hareketler, travmalar, uzun süre aynı pozisyonda kalma veya enfeksiyonlar sonrası oluşabilir. Baş hareketleriyle ortaya çıkan vertigo mevcuttur. Yatakta sağ sola dönerken, ayakta yüksekten bir şey almak için uzanırken olabilir. Vertigo yaklaşık 5-30 saniye arası sürer ve gerçek vertigo hissi şeklindedir. Atak sonrası hastanın üzerinde bir sersemlik hissi kalabilir ve bu vertigoyla karıştırılmamalıdır. Hastada eşlik eden semptomlar genelde yoktur. Sadece birlikte bulantı görülebilir, kusma çok nadirdir. Dix-Hallpike testiyle tanı konulur. En sık ortostatik hipotansiyonla karışır fakat hikayede birden ayağa kalkmakla olup olmaması sorgulanarak ayırıcı tanı yapılabilir. Tedavisinde labirent egzersiz manevraları kullanılır. En sık kullanılan egzersiz manevrası Epley manevrasıdır ve tedavide yaklaşık %90 oranında başarıya sahiptir. Düzelmeyen veya sık tekrar eden olgularda vestibuler supresan kullanımı ve cerrahi olarak singuler sinir kesilmesi düşünülebilir. Meniere Hastalığı İç kulaktaki endolenfatik sıvının fazla üretimi veya az emilimine bağlı oluştuğu düşünülen Meniere hastalığının başlıca üç semptomu mevcuttur. Bunlar vertigo, tinnitus ve fluktuan işitme kaybıdır. Hastalığın kesin teşhisi için postmortem temporal biyopsi haricinde bir tetkik bulunmadığından teşhis bu semptomların mevcudiyetine göre konulur. Eşlik eden kulakta dolgunluk hissi ve hareket intoleransı olabilir. Hastada ataklar sırasında bulantı, kusma görülebilir. Muayenede nistagmus görülür. Odyometride ataklar sırasında oluşan işitme kaybı atak sonrası normale veya normale yakına döner. Hastalığın geç dönemlerinde işitme iyice kötüleşir. Daha önceki tipik Meniere ataklarının sorgulanması da klinisyene tanı konusunda oldukça yardımcıdır. Tedavi akut ataklar sırasında vestibulosupresan ve sedatif kullanımı şeklinde olmalı ve hasta mutlaka yatak istirahatına alınmalıdır. Ataklar arasında hastaya tuz kısıtlayıcı diyet, diüretik ve vestibuler supresanlar verilmelidir. Tedaviden fayda görmeyen hastalara endolenfatik kese cerrahisi, vestibuler sinir kesilmesi ve labirentektomi uygulanabilir. Labirent Fistülü Fistülizasyon genellikle oval veya yuvarlak pencere bölgesindedir. Etiyolojide travma veya geçirilmiş otolojik cerrahi mevcutsa tanı konulması daha kolay olur. Fakat idiyopatik olarak da gelişebilir. Hapşırma, valsalva manevrası, ıkınma, egsersiz ve dalma gibi basınç farklılığı yaratan durumlarda oluşan vertigo ve eşlik edebilecek olan bir işitme kaybı fistülden şüphenilmesini sağlar. Şiddetli vertigoyla birlikte bulantı, kusma ve nistagmus görülebilir. Fistül testi sırasında baş dönmesi ve nistagmus görülür. Kesin tanı eksplorasyonla konur ve tedavisi de fistülün cerrahi olarak kapatılmasıyla sağlanır. Tanı konulup cerrahi tedavi sağlanana kadar yatak istirahatı ve vestibuler supresanlar verilir. Vestibuler Nöritis Yirmidört saatten daha uzun süren vertigoların en sık sebebidir. Ortalama 2-6 gün sürer. Genellikler öncesinde geçirilmiş bir akut üst solunum yolu hikayesi mevcuttur. Bulantı ve kusma belirginidir. Tutulmayan tarafa doğru spontan nistagmus mevcuttur. Santral nedenli vertigolarda başka nörolojik bulguların olmamasıyla, periferik nedenlerden de ağırlığı, diğer otolojik semptomların olmaması ve uzun sürmesiyle ayırt edilir. Tedavide vestibulosupresanlar ve yatak istirahatı uygulanmalıdır. Son zamanlarda steroid uygulamasının da tedavide oldukça başarılı olduğu saptanmıştır. Kaynaklar 1. Head & Neck Surgery - Otolaryngology, 4th Edition. Editors: Bailey BJ, Johnson JT, Newlands SD. Lippincott Williams & Wilkins, Current Diagnosis & Treatment in Otolaryngology-Head&Neck Surgery. McGraw-Hill Co. (New York/USA) Ed: Lalwani AK, ENT Emegencies. Editors: Dornhoffer JL, Chandra RK. Otolaryngol Clin North Am 2008;41: ENT emegencies: Primary care otolaryngology (ebook formad) second edition, Ed: Wax MK, Current Diagnosis & Treatment in Otolaryngology-Head&Neck Surgery. 2nd Edition, McGraw-Hill Co. (New York/USA), Ed: Lalwani AK, Essential Otolaryngology: Head and Neck Surgery. Appleton Lange, Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat

12 Stamford, Ed: Lee KJ, ENT Emegencies. Editors: Dornhoffer JL, Chandra RK. Otolaryngol Clin North Am 2008;41: ENT Secrets. 3thEdition, Elsevier Inc, Ed: Jafek BW and Murrow BW, Rahn R, Hutten-Czapski P.Quinsy(peritonsillar abscess)can J Rural Med 2009;14(1): Hasegawa J, Tateda M, Hidaka H, Sagai S, Nakanome A, Katagiri K, Seki M,Katori Y, Kobayashi T. Retropharyngeal abscess complicated with torticollis: case report and review of the literature. Tohoku J Exp Med. 2007;213(1): Duprey K, Rose J, Fromm C. Ludwig's angina. Int J Emerg Med. 2010;3(3): Douglas R, Wormald PJ. Update on epistaxis. Curr Opin Otolaryngol Head Neck Surg. 2007;15: Shin EJ, Murr AH. Managing epistaxis. Curr Opin Otolaryngol Head Neck Surg. 2000;8: Kucik CJ, Clenney T. Management of epistaxis. Am Fam Physician. 2005;71: Leong SC, Roe RJ, Karkanevatos A. No frills management of epistaxis. Emerg Med J. 2005l;22: Thornton MA, Mahesh BN, Lang J. Posterior epistaxis: identification of common bleeding sites. Laryngoscope 2005; 115: Current Diagnosis & Treatment in Otolaryngology-Head&Neck Surgery. McGraw-Hill Co. (New York/USA) Ed: Lalwani AK, Hwang K, Lee HS. Early reexploration after closed reduction of nasal bone fracture. J Craniofac Surg. 2010;21(2): Saraiya PV, Aygun N. Temporal bone fractures. Emerg Radiol. 2009;16: Brodie HA, Thompson TC Management of complications from 820 temporal bone fractures. Am J Otol 1997;18: Ishman SL, Friedland DR. Temporal bone fractures: traditional classification and clinical relevance. Laryngoscope 2004;114: Emergencies in Otolaryngology. Churchill Livingstone (New York,USA). Eds: Suen YS, Wetmore SJ, Current Diagnosis & Treatment in Otolaryngology-Head&Neck Surgery. McGraw-Hill Co. (New York/USA) Ed: Lalwani AK, Meltzer NE, Alam DS. Facial paralysis rehabilitation: state of the art. Curr Opin Otolaryngol Head Neck Surg. 2010;18: Sardesai MG, Moe K. Recent progress in facial paralysis: advances and obstacles. Curr Opin Otolaryngol Head Neck Surg. 2010;18: Grosheva M, Wittekindt C, Guntinas-Lichius O. Prognostic value of electroneurography and electromyography in facial palsy. Laryngoscope. 2008;118: Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi. Turgut Yayıncılık (İstanbul) Ed: Çelik O, Hashisaki GT. Sudden Hearing Loss. in Head & Neck Surgery Otolaryngology (e-book format), Ed: Bailey BJ. Johnson JT. Newlands SD, 4th Edition, Lippincott Williams & Wilkins, ENT emegencies: Primary care otolaryngology (e-book format), 2nd edition, Ed: Wax MK, Labus J, Breil J, Stützer H, Michel O. Meta-analysis for the effect of medical therapy vs. placebo on recovery of idiopathic sudden hearing loss. Laryngoscope. 2010;120(9): Seggas I, Koltsidopoulos P, Bibas A, Tzonou A, Sismanis A. Intratympanic steroid therapy for sudden hearing loss: a review of the literature. Otol Neurotol. 2011;32(1): Seemungal BM. Neuro-otological emergencies. Curr Opin Neurol. 2007;20: Neuhauser HK, von Brevern M, Radtke A, Lezius F, Feldmann M, Ziese T, Lempert T. Epidemiology of vestibular vertigo: a neurotologic survey of the general population. Neurology. 2005;65: Vertigo, Güneş Kitabevi (Ankara) Eds: Çelebisoy N, Çelebisoy M Klinik Tıp Aile Hekimliği Ocak - Şubat 2012

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

DOÇ. DR. SÜAY ÖZMEN ŞEVKET YILMAZ EAH KBB KLİNİĞİ

DOÇ. DR. SÜAY ÖZMEN ŞEVKET YILMAZ EAH KBB KLİNİĞİ DOÇ. DR. SÜAY ÖZMEN ŞEVKET YILMAZ EAH KBB KLİNİĞİ KBB ACİLLERİ Hava yolu obstrüksiyonu Burun kanamaları Yabancı cisimler Travma Akut işitme Kaybı Baş dönmesi Periferik fasiyal paralizi Enfeksiyonlar ve

Detaylı

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI

TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI TONSİLLOFARENJİT TANI VE TEDAVİ ALGORİTMASI Akut tonsillofarenjit veya çocukluk çağında daha sık karşılaşılan klinik tablosu ile tonsillit, farinks ve tonsil dokusunun inflamasyonudur ve doktora başvuruların

Detaylı

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI)

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) Dr.Gülbin Bingöl Karakoç Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi K.İnci 1: Bebek K, 2 günlük kız hasta Meme emememe, morarma yakınması

Detaylı

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ

H 1 KBB 7002 KULAK BURUN BOĞAZ ONKOLOJİ KONSEYİ KBB 21 KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ Dr. Mustafa KAZKAYASI / 1 Dr. Nuray Bayar MULUK / 2 Dr. Rahmi KILIÇ / 3 KOD DERS ADI ÖÜ T P KREDİ AKTS KBB 7001 MAKALE VE SEMİNER SAATİ K.B.B. A.D. de tıpta

Detaylı

OTİTTE ANTİBİYOTİK KULLANIMI

OTİTTE ANTİBİYOTİK KULLANIMI OTİTTE ANTİBİYOTİK KULLANIMI Akut Otitis Media (AOM)» Orta kulağı döşeyen solunum epitelinin inflamasyonu» Özellikle timpan boşluğunun yangısı» EN SIK ANTİBİYOTİK YAZMA NEDENİ 2 6 ay 9 ay 15 ay 24 ay 36

Detaylı

Yüz Felci (Fasiyal Palsi)

Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci (Fasiyal Palsi) Yüz Felci Ne Demektir: Yüz hareketlerini (dudak, yanak, kaş,göz çevresi) yapmamızı yüz siniri (fasial sinir) aracılığı ile sağlarız. Beyinden gelen hareket emirlerini yüz siniri,

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN BURUN ANATOMİSİ BURUN FİZYOLOJİSİ Burun fonksiyonları Nefes alma Normal nefes alma yolu nazal solunum Yenidoğanlar mutlak burun solunumu yapar (bilateral koanal atrezi

Detaylı

EPİSTAKSİS. Dr. Selçuk SEVİNÇ

EPİSTAKSİS. Dr. Selçuk SEVİNÇ EPİSTAKSİS Dr. Selçuk SEVİNÇ 1 Epistaksis ( burun kanaması ) genellikle kendiliğinden veya müdahale ile duran bir kanama olmasına rağmen bazen de hayatı tehdit edici boyutlara erişebilir. 2 Hayat boyu

Detaylı

Periferik Fasiyal Sinir Paralizileri. Doç.Dr. Sarp SARAÇ

Periferik Fasiyal Sinir Paralizileri. Doç.Dr. Sarp SARAÇ Periferik Fasiyal Sinir Paralizileri Doç.Dr. Sarp SARAÇ Anatomi Supranükleer Nükleer İnfranükleer Serebellopontin açı İnternal akustik kanal Labirintin segment Timpanik segment Mastoid segment Ekstrakranial

Detaylı

DÖNEM III KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI

DÖNEM III KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI DÖNEM III KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI Konu: KBB hastalıklarında tanı ve muayene yöntemleri Amaç: Bu dersin sonunda dönem 3 öğrencileri KBB hastalıklarında tanı ve muayene yöntemlerini KBB hastalıklarında

Detaylı

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum sistemi kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir. Solunum sistemindeki

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri

Toraks Travmalarında Hasar Kontrol Cerrahisi Teknikleri Doç. Dr. Onur POLAT Toraks Travmalarında Temel kuralın tanı ve tedavinin aynı anda başlaması olduğu gerçeği hiçbir zaman unutulmamalıdır. Havayolu erken entübasyon ile sağlanmalı, eğer entübasyonda zorluk

Detaylı

Pediatrik Havayolu Yönetimi

Pediatrik Havayolu Yönetimi Plan Giriş Pediatrik Havayolu Yönetimi Anatomik farklılıklar Anormal pediatrik havayolu Pediatrik havayolunun değerlendirilmesi Havayolu ekipmanları Akdeniz Üni. Tıp Fak. Acil Tıp A.B.D. Dr. Murat BERBEROĞLU

Detaylı

Cerrahi Hava Yolu. Dr.Ferudun Koyuncu Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD

Cerrahi Hava Yolu. Dr.Ferudun Koyuncu Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD Cerrahi Hava Yolu Dr.Ferudun Koyuncu Mevlana Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD Plan Giriş Endikasyon Kontrendikasyon Anatomi Uygulama Komplikasyon Giriş Entübasyonların yaklaşık %3 ü zor entübasyon

Detaylı

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 GIS Perforasyonları Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 Sunum Planı Özefagus perforasyonu Ülser perforasyonları Tanım Epidemiyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Özefagus Perforasyonu

Detaylı

Endotrakeal Entübasyon

Endotrakeal Entübasyon Endotrakeal Entübasyon Hazırlayan Doç. Dr. Erkan GÖKSU Yönetiminin amacı Primer amaçlar: bütünlüğünü korumak Oksijenizasyonu sağlamak Ventilasyonu sağlamak Aspirasyonu engellemek Sekonder Resüsitasyon

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media)

Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak İltihabı (Otitis Media) Orta Kulak Neresidir : Kulak; Dış, Orta ve İç kulak olmak üzere 3 kısma ayrılarak incelenir.dış kulak yolunun sonunda kulak zarı bulunur. Kulak zarı dış ve orta kulağı

Detaylı

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU 31.8.2015 16.11.2015 8.2.2016 18.4.2016 08:30 Gögüs ağrısı ATsp Ömer GÖKTEKİN KARDİYOLOJİ Angina pektoris T A K Ömer GÖKTEKİN KARDİYOLOJİ 09:30 Koroner arter hastalığı ÖnT K Ömer GÖKTEKİN KARDİYOLOJİ 10:30

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

Kalp Kapak Hastalıkları

Kalp Kapak Hastalıkları BR.HLİ.085 içerisinde kanın bulunduğu dört odacık vardır. Bunlardan ikisi sağ, ikisi ise sol kalp yarımında bulunur. Kalbe gelen kan önce sağ atriuma gelir ve kalbin sağ kulakcığı ve sağ karıncığı arasında

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan PhD. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ÇOCUK GÖĞÜS G HASTALIKLARINDA CERRAHİ ACİLLER Dr.Gürsu Kıyan PhD Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Türk Toraks Derneği 11. yıllık kongresi Antalya 2008 Bronkoskopi gerektiren

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Yabancı cisim aspirasyonu (YCA) Epidemiyoloji YCA çocukluk yaş grubunun önemli morbidite ve mortalite

Detaylı

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi

Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Beyin Tümörleri Çene Eklemi (TME) ve Yüz Ağrıları Merkezi Sizde mi Diş Sıkıyorsunuz? Diş sıkma ve gıcırdatma, gece ve/veya gündüz oluşabilen istemsiz bir aktivitedir.

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı 3.GRUP / SOLUNUM - DOLAŞIM BLOK

SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı 3.GRUP / SOLUNUM - DOLAŞIM BLOK SINIF 5 Saat Ders Düzey Öğretim Üyesi Anabilimdalı 3.GRUP / SOLUNUM - DOLAŞIM BLOK 31.8.2015 08:30 Gögüs ağrısı ATsp Ömer GÖKTEKİN Angina pektoris T A K Ömer GÖKTEKİN 09:30 Koroner arter hastalığı ÖnT

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Onur Genç. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Onur Genç. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Onur Genç Göğüs Cerrahisi Trakeal Stenoz Giriş Trakeal stenozis en sık görülen cerrahi trakeal problem olmaya devam etmektedir. Düşük basınçlı

Detaylı

Temel Cerrahi Aciller: Akut batın Travma

Temel Cerrahi Aciller: Akut batın Travma ABDOMİNAL TRAVMALAR Temel Cerrahi Aciller: Akut batın Travma AKUT BATIN Nedenleri > Kanama > Perforasyon > İnflamasyon > Obstrüksiyon > Diğer (karın dışı) Belirtiler Ağrı Bulantı / Kusma İştah durumu Kabızlık

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur. Dr.Armağan HAZAR ZATÜRRE (PNÖMONİ) Zatürre yada tıbbi tanımla pnömoni nedir? Halk arasında zatürre olarak bilinmekte olan hastalık akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Tedavi edilmediği takdirde ölümcül

Detaylı

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen

Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen Baş ağrısı, başta ve bâzen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrılara verilen ortak isimdir. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı:

Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı 5. Sınıf ders programı: Amaç: Göğüs Cerrahisi stajı sonunda 5.sınıf öğrencileri, bir tıp fakültesi mezunu pratisyen hekimin bilmesi gereken konulara hakim olacak, gerekli

Detaylı

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ TTD 10. Yıllık Kongresi Antalya 2007 Dr. S.Ş. Erkmen GÜLHAN Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer apsesi, parankim destrüksiyonu

Detaylı

3.Grup 1.Grup 4.Grup 2.Grup SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU. Sayfa 1

3.Grup 1.Grup 4.Grup 2.Grup SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU. Sayfa 1 3.Grup 1.Grup 4.Grup 2.Grup SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU 31.8.2015 16.11.2015 8.2.2016 18.4.2016 08:30 Kalp kapak hastalıkları ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ PAZARTESİ 09:30 Endokardit ÖnT K Hüseyin UYAREL

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

SOLUNUM YOLU TIKANIKLIĞI VE BOĞULMALARDA İLK YARDIM

SOLUNUM YOLU TIKANIKLIĞI VE BOĞULMALARDA İLK YARDIM SOLUNUM YOLU TIKANIKLIĞI VE BOĞULMALARDA İLK YARDIM AMAÇ Solunum yolu tıkanması ve boğulmada ilk yardım konularında bilgi, tutum ve beceri kazandırmak. HEDEFLER-1 Solunum yolu tıkanıklığının tanımını söyleyebilme,

Detaylı

31.8.2015 16.11.2015 8.2.2016 18.4.2016 08:30 Kalp kapak hastalıkları ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ

31.8.2015 16.11.2015 8.2.2016 18.4.2016 08:30 Kalp kapak hastalıkları ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ 3.Grup 1.Grup 4.Grup 2.Grup SOLUNUM - DOLAŞIM BLOĞU 31.8.2015 16.11.2015 8.2.2016 18.4.2016 08:30 Kalp kapak hastalıkları ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ 09:30 Endokardit ÖnT K Hüseyin UYAREL KARDİYOLOJİ

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

EPİSTAKSİS DR.NERMİN ERDAŞ KARAKAYA 1. KBB KLİNİĞİ DR.NERMİN ERDAŞ KARAKAYA 04.10.2011 ACİL TIP KLİNİĞİ ROTASYON SUNUMU

EPİSTAKSİS DR.NERMİN ERDAŞ KARAKAYA 1. KBB KLİNİĞİ DR.NERMİN ERDAŞ KARAKAYA 04.10.2011 ACİL TIP KLİNİĞİ ROTASYON SUNUMU EPİSTAKSİS 1. KBB KLİNİĞİ hekiminin sık karşılaştığı durumlardan Epistaksis kulak-burun-boğaz ve acil biridir. Olguların %10 undan azı bu sorun için hekime gelmekte ve bunlarında sadece onda biri hastaneye

Detaylı

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit

NEFRİT. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Genel Bilgiler. Nefrit NEFRİT Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Genel Bilgiler Böbreğin temel fonksiyonlarından birisi idrar üretmektir. Her 2 böbrekte idrar üretimine yol açan yaklaşık 2 milyon küçük ünite (nefron) vardır. Bir nefron

Detaylı

Travma. Ülkemizde travma nedeniyle ölümlerde trafik kazaları birinci sırada yer alırken; iş kazaları 2. sırada yer almaktadır.

Travma. Ülkemizde travma nedeniyle ölümlerde trafik kazaları birinci sırada yer alırken; iş kazaları 2. sırada yer almaktadır. Doç. Dr. Onur POLAT Travma Ülkemizde travma nedeniyle ölümlerde trafik kazaları birinci sırada yer alırken; iş kazaları 2. sırada yer almaktadır. 2 Altın Saat Ölümlerin yaklaşık %30 u ilk birkaç saat içinde

Detaylı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Kronik Öksürük Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Epidemiyoloji Polikliniklerde en sık 5. şikayet %88-100 neden saptanıyor Spesifik tedavi

Detaylı

BİLDİRİ. 3 (Bildiri ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster Bildiri

BİLDİRİ. 3 (Bildiri ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster Bildiri BAŞ-BOYUN RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 ( ID: 30)/İnfantil Subglottik Hemanjioma: Tedavi Öncesi Ve Sonrası Bilgisayarlı Tomografi Bulguları 3 ( ID: 60)/Travmatik orbital leptomeningeal kist Poster

Detaylı

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! On5yirmi5.com Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! Mevsim değişimlerinde geniz akıntısı, burnunuzda tıkanıklılık ve bağ ağrılarınızdan şikayetiniz varsa, üst solunum yolu enfeksiyonlarınız 10

Detaylı

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit 2016 un türevi 2. TEŞHİS VE TEDAVİ 2.1 Nasıl teşhis edilir? Klinik belirtiler ve araştırmalar

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık

PELVİS KIRIKLARI. Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Prof. Dr. Mehmet Aşık PELVİS KIRIKLARI Pelvis, lokomotor sistemin en fazla yük taşıyan bölümüdür. İçindeki majör damar, sinir ve organ yapıları nedeniyle pelvis travmaları kalıcı sakatlık

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Genel olarak; Tümör hacmi arttıkça Evre ilerledikçe Kombine

Detaylı

Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik

Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik www.onurcelik.com Vestibuler sistem Periferik Otolitik yapılar Utrikulus Sakkulus Semisirküler kanallar Vestibüler ganglion Vestibüler sinir Vestibuler

Detaylı

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI

30.10.2013 BOYUN AĞRILARI BOYUN AĞRILARI BOYUN ANOTOMISI 7 vertebra, 5 intervertebral disk, 12 luschka eklemi, 14 faset eklem, Çok sayıda kas ve tendondan oluşur. BOYNUN FONKSIYONU Başı desteklemek Başın tüm hareket

Detaylı

STAJIN ADI: KULAK BURUN BOĞAZ. Tanım ve Amaç

STAJIN ADI: KULAK BURUN BOĞAZ. Tanım ve Amaç Staj süresi: 3 hafta Dönem V Staj sorumlusu: Doç. Dr. Selim S. Erbek STAJIN ADI: KULAK BURUN BOĞAZ Tanım ve Amaç Kulak, burun, nazal geçiş, sinüsler, larinks, ağız boşluğu ile yüz ve boyunda yer alan yapıların

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ

PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ PEDİATRİK YAŞ GRUBUNDA EPİFORA VE ENDOSKOPİK DAKRİYOSİSTORİNOSTOMİ Dr. Fulya YAYLACIOĞLU TUNCAY Doç. Dr. Onur KONUK GÜTF GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İÇERİK NAZOLAKRİMAL SİSTEM -ANATOMİSİ -EMBRİYOLOJİSİ

Detaylı

Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi

Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi Kesici Delici Alet Yaralanmaları ve Takibi Dr. Şükran KÖSE Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Sunum Planı Kesici-delici alet yaralanmalarında

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 STAJ TANITIM REHBERİ

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim Öğretim Yılı. Dönem 5 STAJ TANITIM REHBERİ İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi 2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Dönem 5 STAJ TANITIM REHBERİ Hazırlayan: Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı 1 KULAK BURUN BOĞAZ BAŞ VE BOYUN

Detaylı

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı Olan Hasta Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı??? Yan ağrısı? Sırt ağrısı? Mide ağrısı? Karın ağrısı? Boğaz ağrısı? Omuz ağrısı? Meme ağrısı? Akut Göğüs Ağrısı Aniden başlar-tipik

Detaylı

TRİAJ UYGULAMA TALİMATI

TRİAJ UYGULAMA TALİMATI 1. AMAÇ: Bu talimatın amacı; ciddi yaşamsal tehlikesi olan hastanın zaman geçirmeden değerlendirilmesini ve müdahalesini sağlamak için hastanın ilk değerlendirmesini yaparak hasta akışını sürdürmek, birim

Detaylı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı

HASTALIKLARINDA. Dr.Gürsu Kıyan. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı ÇOCUK GÖĞÜS G HASTALIKLARINDA CERRAHİ ACİLLER Dr.Gürsu Kıyan Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalı Türk Toraks Derneği 9. yıllık kongresi Antalya 2006 Bronkoskopi gerektiren

Detaylı

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Acil Tıp Anabilim Dalı Olgu 1 25 yaşında inşaat işçisi Yüksekten düşme E2M3V2

Detaylı

Enfeksiyöz mononükleozis Etkeni EBV dir Çok büyümüş tonsiller obstrüksiyona neden olabilir.

Enfeksiyöz mononükleozis Etkeni EBV dir Çok büyümüş tonsiller obstrüksiyona neden olabilir. Havayolu Yabancı cisim aspirasyonu ABD de yılda 2500-3000 ölüme neden olur (Türkiye rakamları bilinmiyor) Çocuklarda daha sık görülür En sık bronşial olanlar görülür (laringeal olanlar genellikle hastaneye

Detaylı

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 12/o4/2014 Akılcı antibiyotik kullanımı Antibiyotiklere

Detaylı

Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?'

Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?' Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?' Serdar Sedat IŞIK 1,2 1 T.C.Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Detaylı

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler.

Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. KARIN TRAVMALARI Karın yaralanmaları ister penetran ister künt mekanizmaya bağlı olsun ciddi morbidite ve mortalite ile seyrederler. Amaçlar Karnın anatomik sınırlarını, Penetran ve künt travmalar arasındaki

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

ACİL SERVİS TRİYAJ TALİMATI

ACİL SERVİS TRİYAJ TALİMATI REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No 07.11.2012 Renk kodlaması yerine (Kırmızı, Sarı, Yeşil) numaratik 01 (1-2-3) triyaj kodlaması olarak belirlendi. Hazırlayan: Onaylayan: Onaylayan: Yrd.

Detaylı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı Doğal seyir & Prognoz Tedavi edilmezse uzun dönemde ekstremite

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular

TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5. Sorular TRD KIŞ OKULU KURS 1, Gün 5 Sorular Soru 1 T1 ve T2 ağırlıklı spin eko sekanslarda hiperintens görülen hematom kavitesinin evresini belirtiniz? a) Akut dönem b) Hiperakut dönem c) Subakut erken dönem d)

Detaylı

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar YARALANMALAR YARA NEDİR? Bir travma sonucu deri yada mukozanın bütünlüğünün bozulmasıdır. Aynı zamanda kan damarları, adale ve sinir gibi yapılar etkilenebilir. Derinin koruma özelliği bozulacağından enfeksiyon

Detaylı

Çocuklarda Üst Solunum Yolu Acilleri

Çocuklarda Üst Solunum Yolu Acilleri Çocuklarda Solunum Yolu Acillerine Yaklaşım (Kurs 2008) Çocuklarda Üst Solunum Yolu Acilleri Doç. Dr. Hasan YÜKSEL hyukselefe@hotmail.com Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji Bilim

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

EPİSTAKSİS Genel bilgiler Klinik Bulgular Tedavi

EPİSTAKSİS Genel bilgiler Klinik Bulgular Tedavi EPİSTAKSİS Genel bilgiler Kulak burun boğaz acillerinin en sık görülen nedenlerindendir. Basit kanama ve sızıntıdan hayatı tehdit edebilecek burun kanamalarına kadar değişik şiddette görülür. Travma, inflamasyon,

Detaylı

SSS ENFEKSİYONLARI OLGU SUNUMLARI. Dr. Hande Aydemir Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları A.D

SSS ENFEKSİYONLARI OLGU SUNUMLARI. Dr. Hande Aydemir Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları A.D SSS ENFEKSİYONLARI OLGU SUNUMLARI Dr. Hande Aydemir Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları A.D Olgu 1-30 yaş - Erkek - Çaycuma, Zonguldak ŞİKAYET -Bulantı -Kusma -Baş ağrısı ÖYKÜ Burun

Detaylı

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU

AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU AYDINLATILMIŞ HASTA ONAM FORMU Anabilim Dalı / Klinik Adı: Hastanın Adı, Soyadı: Baba adı: Doğum tarihi: Ana adı: TC Kimlik No: Planlanan girişimin adı: MİRİNGOTOMİ (Kulak zarının çizilmesi) veya VENTİLASYON

Detaylı

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER

Basit Guatr. Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Basit Guatr Yrd.Doç.Dr. Okan BAKINER Amaç Basit (nontoksik) diffüz ve nodüler guatrı öğrenmek, tanı ve takip prensiplerini irdelemek. Öğrenim hedefleri 1.Tanım 2.Epidemiyoloji 3.Etiyoloji ve patogenez

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan

Kemik ve Eklem Enfeksiyonları. Dr Fahri Erdoğan Kemik ve Eklem Enfeksiyonları Dr Fahri Erdoğan KEMİK VE EKLEM ENFEKSİYONLARI Erken tanı ve tedavi Sintigrafi, MRI Artroskopik cerrahi Antibiyotik direnci Spesifik M.Tuberculosis M. Lepra T.Pallidumun Nonspesifik?

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Öğrenim Hedefleri; Havayolu tıkanıklığının nedenleri ve ne şekilde havayolunun açılabileceğini. Havayolunu açma manevralarını

Öğrenim Hedefleri; Havayolu tıkanıklığının nedenleri ve ne şekilde havayolunun açılabileceğini. Havayolunu açma manevralarını Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Havayolu Tıkanıklığı Havayolu Tıkanıklığının Tanınması Havayolu Açma Yöntemleri İleri Havayolu Sağlama Yöntemleri Laringeal Maske (LM) Kombitüp Trakeal Entübasyon anlatılacaktır.

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

H60 Otitis eksterna H60.0 Dış kulak apseleri H60.1 Dış kulak sellüliti H60.2 Malign otittis eksterna H60.3 Enfektif otitis eksterna, diğer

H60 Otitis eksterna H60.0 Dış kulak apseleri H60.1 Dış kulak sellüliti H60.2 Malign otittis eksterna H60.3 Enfektif otitis eksterna, diğer Dış kulak hastalıkları (H60-H62) Otitis eksterna H60 H60.0 Dış kulak apseleri Aurikula veya dış kulak yolunda vezikül Aurikula veya dış kulak yolunda karbonkül Aurikula veya dış kulak yolunda fronkül H60.1

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı