YKS HAZIRLIK TARİH KONU ANLATIMI. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YKS HAZIRLIK TARİH KONU ANLATIMI. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni"

Transkript

1 YKS HAZIRLIK TARİH KONU ANLATIMI Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni Adana 2017 Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 1 / 169

2 TARİH VE TARİHİN ÇAĞLARA AYRILMASI Tarih ve Özellikleri Geçmişte yaşamış olan toplulukları belgelere dayanarak, yer ve zaman göstererek, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde izleyen (inceleyen) ve objektif olarak açıklayan (araştıran) bir bilimdir. İnsan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, kültür ve uygarlıklarını, sosyo-ekonomik yapılarını neden-sonuç ilişkisi içerisinde yer ve zaman göstererek inceleyen, elde ettiği bulguları, belgelere dayanarak objektif bir şekilde açıklayan sosyal bilim dalına tarih denir. Tarih Biliminin Konusu İnsanların her türlü faaliyetleri tarihin konusunu oluşturur. Daha geniş anlamda tarih, geçmişte yaşayan insanların siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik vb. faaliyetlerini konu edinir. Büyük depremler, tufanlar, kuraklıklar, göçler, salgın hastalıklarda tarihin ilgi alanına girer. Olay- Olgu Hayat içinde tek tek meydana gelen değişmelere olay denir Olayı olgudan ayıran diğer önemli bir özellik ise olayın başlangıç ve bitiş tarihinin belli olmasıdır. Olay kısa sürede olup biter. Anadolu nun fethi, Kurtuluş Savaşı olaydır. Olgu aynı türdeki olayları bir bütün olarak anlatmak için kullanılan bir kavramdır. Olgu olaya göre daha soyut ve geneldir. Olguda belli bir yer ve zaman söz konusu değildir. Olgu uzun bir zaman diliminde oluşur. Anadolu nun Türkleşmesi ve Türkiye nin çağdaşlaşması olgudur. Örnek: o Olay-Malazgirt savaşı, Olgu-Anadolu nun Türkleşmesi o Olay-Talas Savaşı, Olgu-Türklerin Müslüman olması o Olay-İstanbul un Fethi, Olgu-İstanbul un Türk şehri olması o Olay-Atatürk ün çeşitli alanlarda inkılaplar yapması, Olgu- Türkiye nin çağdaşlaşması Tarih, geçmişteki olaylar ve o olayların zaman içindeki akışıyla ilgilenir. Tarih biliminin konusu içerisine giren herhangi bir fikir, olay, olgu veya düşüncenin incelenip yorumlanabilmesi için; incelenecek ve yorumlanacak materyalin ait olduğu zaman da bilinmelidir. Zamanı belli olmayan, hangi döneme ait olduğu belirlenmemiş bir olgunun tarihi açıdan yorumlanması imkansızdır. Tarihte hemen bütün eski devletler, dünya imparatorlukları, umumiyetle kenar bölgelerde kurulmuştur. (Deniz kenarında veya nehir kenarlarında kurulmuştur.) Örnek olarak; o Mısır Medeniyeti Nil Nehri kenarında o Hint Medeniyeti Ganj ve İndus Nehri kenarlarında o Çin Medeniyeti Sarı Irmak Kenarında o Türklerin Medeniyeti Orhun ve Selenga Nehirleri Kenarlarında o Mezopotamya Medeniyeti Fırat ve Dicle nehri kenarlarında o İyon Medeniyeti Ege Denizine sahili var o Yunan Medeniyeti Ege Denizine sahili var o Fenike Medeniyeti Akdeniz e sahili var. Tarihin Özellikleri: 1- Geçmiş olayları inceler. 2- Belgelere dayanmalı ve objektif olunmalıdır. 3- Yer ve zaman belirtilmelidir. 4- Sebep sonuç ilişkisi olmalıdır. 5- İnsanlar tarafından meydana getirilirler. 6- Tarihi olaylar tekrarlanamaz. 7- Deney ve gözlem yapılamaz. 8- Olayın meydana geldiği devrin şartları ve değer yargıları iyi bilinmelidir. 9- Araştırma mümkün olduğu kadar olayın geçtiği yerde yapılmalıdır. Tarihçinin Özellikleri: 1- Tarafsız olmalıdır. 2- Olayın gerçekleştiği şartları ve dönemi iyi bilmelidir. 3- Araştırmayı olayın geçtiği yerde yapmalıdır. Tarihin Çeşitleri: 1- Hikayeci (Rivayetçi) Tarih: Herodot (Historia) (Herodot: Tarihin babası) 2- Öğretici (Pragmatik) Tarih: Tukidides (Peleponnes Savaşı) 3- Araştırıcı (Bilimsel) Tarih: Günümüz Tarih anlayışı. 1-Hikâyeci (Rivayetçi)Tarih Yazıcılığı: İlk tarih yazıcılığıdır. Bu yazıcılıkta olaylar rivayet olunur ki, denilene bilir ki gibi anlatım tarzıyla başlar genellikle hikâye ve destanlara dayandırılır. Olaylar aktarılırken yer ve zaman belirtilir ancak olayların sebep ve sonuçlarına değinilmez. Bu yöntemin kurucusu Herodot tur. İlk olarak Eski Yunanda MÖ V. yüzyılda yaşamış olan Herodotos (Herodot) un yazdığı Tarih (Historia) bu türün ilk örneğidir. Herodot Historia eserinde Yunan ve komşu ülke tarihlerini bu yöntemle yazmıştır. Bu yöntem XVIII yy. kadar Avrupa ve İslam dünyasında kullanılmıştır. 2-Öğretici (Pragmatik) Tarih Yazıcılığı: Geçmişteki tarihi olaylardan ders çıkartarak topluma fayda sağlamak-öğüt vermek, milli birlik ve ahlaki değerlere geliştirmek amaç edinilmiştir. Olaylarda genellikle zaferler ve kahramanlar ilgi çekilerek anlatılmıştır. Bu akımın öncüsü Tukidides dir. Bu Tarih yazıcılığı Avrupa ve Türkiye de XIX yy. kadar devam etmiştir. Büyük yenilgileri takip eden zamanlarda ya da toplumun fikir yönünden birlik içinde olmadığı dönemlerde bu eserler ilgi çekmiştir. Özellikle Avrupa da ve Türkiye de XIX. yüzyıla kadar bu tarih yazıcılığı devam etmiştir. 3-Araştırmacı Tarih Yazıcılığı: Bu yöntem XIX yy. ortalarından itibaren ortaya çıkmıştır. Bir tarihi kitap ortaya çıkarılırken olayın yer ve zamanı, kaynaklara dayandırılması, olayın sebep ve sonuçlarının araştırılması ve objektiflik ilkesine bağlı kalınması şartlarıyla hazırlanmış olup daha bilimsel bir yöntemdir. Şu an tarihçilerin büyük bir kısmı bu yöntemi kullanmaktadır. Tarih Yazıcılığı Tarih yazıcılığının ilk örnekleri; Hitit yıllıkları (Anallar) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 2 / 169

3 Köktürk Kitabeleri) Orhun Abideleri Rus Kronikleri Osmanlı Vakayinameleri Osmanlı Tarihçileri: Şehnameci, Vakanüvis: Osmanlı tarih yazıcısı İlk Osmanlı Vakanüvisi: Naima Efendi, Naima Tarihi Diğer Önemli Osmanlı Vakanüvisleri: Cevdet Paşa, Peçevi, Selaniki, Aşıkpaşazade, Oruçbeyoğlu, Cumhuriyet Dönemi Tarihçileri: M. Altay KÖYMEN Fuat KÖPRÜLÜ İ. Hami DANİŞMEND Ö. Lütfi BARKAN Halil İNALCIK Tarihe Yardımcı Bilimler Coğrafya: Yer bilimi Arkeoloji: Kazı bilimi Etnografya: Öz kültür bilimi Paleografa: Yazı bilimi Nümizmatik (Meskûkât): Para bilimi Sosyoloji: Toplum bilimi Kronoloji: Takvim bilimi Filoloji: Dil bilimi Heraldik: Arma bilimi Sigilografya: Mühür bilimi Antropoloji: Irk Bilimi o Fiziki Antropoloji: İnsanların ırki özelliklerini araştırır. o Sosyal Antropoloji: İnsanların sosyal ve kültürel etkinlik/erini inceler. Kimya (Karbon14): Yaş bilimi Geneoloji: Şecere, soy kütüğü bilimi Hukuk: Kanun bilimi Onomastik: Yer adları bilimi Diplomatik: Devletlerarası antlaşmalar bilimi TARİH BİLİMİNİN YÖNTEMLERİ Bir sonuca ulaşmak amacıyla, bilime, mantığa ve tecrübeye dayanarak izlenen araştırma şekline yöntem denir. Her bilimin kendine uygun bir yöntemi vardır. Fen bilimleri; gözlemlere, deneylere, laboratuvar ölçümlerine, formüllere, kural, yasa ve sonuçlara dayalı bir yöntem kullanır. Sosyal bir bilim olan tarih ise geçmişte yaşanmış, bitmiş ve tekrarlanmayan olayları konu edindiğinden deney ye gözlem gibi yöntemler kullanamaz. Tarihin yöntemi, tarihi olayları inceleyerek anlamak ve açıklamaktır. Uyarı: Tarihi olaylar hakkında doğru bilgi edinmek ancak o dönemden kalan ve olayı aydınlatmamıza katkıda bulunacak belge ve bulguların değerlendirilmesi ile mümkündür. Tarih biliminin konusu, insanlığın geçmişi hakkında doğru bilgi elde etmektir. Tarihi olaylar ancak belgelere dayalı olarak açıklanır. Belge bulabilmek içinde Tarihçiler belli bir yöntem ve teknik kullanırlar. Neden -Sonuç ilişkisi Kurmak Yer ve zaman göstermek Objektif olmak Belgelere dayanmak o Belgelerin incelenmesinde o Tasnif o Tenkit o Tahlil o Terkip Diğer bilimlerden faydalanmak TARİH ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ 1-Kaynak Arama: (Tarama) Tarih hakkında bize bilgi veren, onu doğru anlayabilmemiz için tanıklık yapan her türlü malzemeye kaynak (belge, vesika) denir. Olayı doğru anlamaya yarayacak her türlü malzeme kaynaktır. Kaynaklar kapsadıkları bilginin değerine göre üçe ayrılır: a. Ana kaynak: Doğrudan doğruya tarihi olayı yaşayan, gören veya olayın yaşandığı zamanda bulunan yazarların verdikleri bilgi ve eserlere denir. Hatıralar, seyahatnameler, kitabeler, paralar, arkeolojik malzemeler ve sanat eserleri bu tür kaynaklardandır. b. Birinci elden kaynak: Bilgilerini bir ana kaynağa dayandırarak veren kişi ve yazılara denir. c. İkinci elden kaynak: Birinci elden kaynaklardan yararlanılarak yazılan eserlere denir. Bunlar genelde geçmişte yazılmış tarih kitaplarıdır. Kaynaklar bilgi veren kaynağın ve malzemenin cinsine göre dört bölüme ayrılır: A- Yazılı kaynaklar: Yazıya geçirilmiş her türlü kitabe, yıllık, kanunname, biyografi, hatıra arşiv belgesi, para, tuğra gibi belgelerdir. En güvenilir kaynaktır. B- Sözlü kaynaklar: Yazıya geçirilmeden halk arasında söylenerek günümüze gelen destan, atasözü, masal, hikâye gibi eserler buna örnek verilebilir. C- Yazısız kaynaklar- kalıntılar: Arkeolojik kazılardan elde edilen eserler, heykel, mezar taşları, resimler gibi yazısız eserler bu gruba girer. D Çizili, sesli ve görüntülü kaynaklar: Ayrıca günümüz teknolojisi ile elde edilen sesli plak, cd, vcd gibi kaynaklarda görüntülü belge olarak kullanılmaktadır. 2-Tasnif (Sınıflandırma): Tarihsel verilerin zamana, yere ve konuya göre bölümlere ayrılarak düzenlenmesine Tasnif denir. Tarihçi çalışmasının amacına ve konusuna göre bilgi ve verileri istediği şekilde sınıflandırabilir. Tasnif aşamasında Atatürk ün Samsun a Çıkışı hakkında bir araştırma yapan tarihçi gerekli kaynaklara ulaştıktan sonra öncelikle elde ettiği bilgi ve verileri kronolojiyi dikkate alarak konuya göre sınıflandırır. Böylece araştırdığı konunun planını oluşturur. Ana başlıklar ve içindekiler bölümü ana hatlarıyla ortaya çıkmış olur: Mondros Ateşkes Anlaşması ndan Atatürk ün Samsun a Çıkışına Kadar Meydana Gelen Siyasi Gelişmeler Atatürk ün Dokuzuncu Ordu Müfettişliği Görevine Getirilme Süreci Atatürk ün Samsun a Çıkışı ve Buradaki Çalışmaları gibi. 3-Tahlil (Çözümleme): Elde edilen verilerin kaynak ve bilgi yönünden yeterli olup olmadığının tespitine Tahlil etme denir. Bu aşamada eksiklikler tamamlanır, veriler gruplanır. Eldeki veriler kullanıma hazır ve işe yarar hale getirilir. 4-Tenkit (Eleştiri): Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 3 / 169

4 Kaynakların kullanılmadan önce gerçek veya sahteliğinin incelenmesi, araştırılmasıdır. Kaynakların (belgelerin) eleştirisi dış ve iç tenkit olmak üzere iki aşamada yapılır. Dış tenkitte kaynağın yazarı, basıldığı yer ve zamanı gibi unsurlara bakılarak belge değerinin olup olmadığına karar verilir. İç tenkit de ise kaynağın içinde yer alan bilgilerin güvenilir olup olmadığı üzerinde durulur. Bu eleştirilerin yapılmasından sonra belge güvenilir bulunulursa araştırmalarda kaynak olarak kullanılır. 5- Terkip sentez (birleştirme) Terkip, bir araya getirmek, sentez yapmak demektir. Kaynaklar sınıflandırma, çözümleme ve eleştiri aşamasından geçtikten sonra çalışmaları birleştirmek, bir araya getirmek ve sonuca gitmek işlemine Terkip, sentez yapma, birleştirme denir. Tarihi Olaylar İncelenirken Uyulması Gereken Kurallar 1. Olaylar, neden-sonuç ilişkisi içerisinde incelenmelidir. 2. Olayın geçtiği yer ve zaman belirtilmelidir. 3. Olayda rolü olan kişilerin katkılarının doğru olarak değerlendirilebilmesi için olayın geçtiği günün şartları göz önünde bulundurulmalıdır. 4. Olayın geçtiği yerde araştırma yapılmalıdır. 5. Olaylar objektif olarak değerlendirilmelidir. Tarih Araştırmalarında Uyulması Gereken Kurallar Doğal etkenler (dağlar, denizler, iklim, tabiat olayları), ruhsal etkenler (üzerinde araştırma yapılan kişi veya toplumların karakteri), medeni etkenler (toplumun yaşayış tarzı, kültür seviyesi, ekonomik ve ticari etkenler (toplumların üretim şekilleri, geçinme şartları, yollar, gemicilik, kervan ticareti), kültürel etkenler (toplumun bilim, edebiyat, din anlayışı, devlet yönetim biçimi ve kültür düzeyi) göz önünde bulundurulmalıdır. Olaylar güvenilirliği test edilmiş olan kaynaklara dayandırılmalıdır. Olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurulmalıdır. Çünkü bir olayın sonucu diğer olaya neden olmaktadır. Olayların açıklanmasında yer ve zaman unsurları belirtilmelidir. Bir olayın geçtiği yerin bilinmesi, olayın ortaya çıkmasında ve sonuçlanmasında coğrafi koşulların etkisinin anlaşılmasını sağlar. Olayın zamanının belirtilmesi ise önceki ve sonraki olaylarla ilişkilerinin açıklanmasını, günün koşullarının ortaya konulmasını kolaylaştırır. Tarihi olaylarla ilgili kural koymak, genelleme yapmak mümkün değildir. Her olayın başka olaylarla benzer yönleri olduğu gibi kendine özgü özellikleri de vardır. Bu nedenle iyi bilinmeyen bir olay benzer başka bir olayın neden ve sonuçları açıklanamaz. Yeni belgeler bulundukça, bu belgeler ile ilgili tarihi olaylar yeniden değerlendirilmelidir. Tarafsız olmaya özen gösterilmelidir. Kanıtlanabilir ve nesnel olan bilgilerin kullanılmasına dikkat edilmelidir. Tarih araştırmalarında tarafsızlığın (Objektifliğin) sağlanması için, 1-Tarihi gelişmelerin sonuçlarının bütün boyutları ile ortaya çıkması için olayların üzerinden belli bir süre geçmelidir. 2-Olaylar birçok kaynaktan yararlanılarak incelenmelidir. 3-Olaylar meydana geldiği dönemin koşulları ve değer yargıları ile değerlendirilmelidir. 4-Araştırmacılar kendi değer yargıları, dinsel ve milli (ulusal) duygularıyla hareket etmemelidirler. Tarihin Tasnifi (Sınıflandırılması) Var oluşundan günümüze kadar insanlığın yaşadığı tarih bir bütündür. Ancak bu bütünü, bir defada inceleyip öğrenebilmek, ya da bu bilgilerin tamamını başkalarına öğretebilmek mümkün değildir. Bu nedenle sınıflandırmalar yapılır. Tarihi sınıflandırmamızın nedeni öğrenmeyi, öğretmeyi, araştırmayı kolaylaştırmaktır. Uyarı: Tarihin sınıflandırılması geçmişte yaşanan olayların incelenmesini ve tarih öğretimini kolaylaştırır. Tarih; konusuna, yerine (mekân) ve zamanına göre sınıflandırılmıştır. 1-Mekâna (Yere) Göre Sınıflandırma Tarihin, mekâna göre sınıflandırılmasına coğrafi sınıflandırma da denir. Bu sınıflama belirli bir bölgenin tarihini incelemek amacıyla yapılır. Burada kıtaların, ülkelerin, bölgelerin, şehirlerin hatta köylerin tarihi söz konusudur. Örnek: Avrupa tarihi, İstanbul tarihi vb. 2-Konuya Göre Sınıflandırma Bu sınıflandırma insan topluluklarının siyasal, ekonomik, zihinsel, sosyal, dini, sanatsal vb. yönlerini ayrı ayrı inceler. Bu sınıflamada öğrenilmek istenen konu ayrıntılarına inilerek araştırılır. Örnek: Uygarlık tarihi, düşünce tarihi, ekonomi tarihi, sanat tarihi, bilim tarihi vb. 3-Zamana Göre Sınıflandırma Tarih, zamana göre yıl, dönem, yüzyıl, çağ gibi bölümlere ayrılarak sınıflandırılır. Bu sınıflandırmada tarih, kronolojik dilimlere ve çağlara bölünmüştür. Örnek: Orta Çağ tarihi, 19. yüzyıl tarihi, Fatih dönemi vb. Süreklilik: Kesintisiz süren, devamlı. Kanıt: Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği hakkında fikir verici belge, delil. Nesnellik (objektif olma): Gerçekleri olduğu gibi görmek ve yansıtmak, tarafsız kalmak. Kaynak (belge): Tarihi bir olayı doğru olarak anlamaya yarayan her türlü malzeme. TAKVİM ve ZAMAN Tarih biliminde olayların oluş sırasını belirleme ihtiyacı belli zaman dilimlerinin oluşturulmasında etkili olmuştur. Tarihin yüzer yıllık bölümlere ayrılmasıyla yapılan bölümlenmeye yüzyıl denmiştir. Çağ: Tüm insanlığı etkileyip önemli bir olay ile başlayıp yine önemli bir olayla biten, siyasi, sosyal, ekonomik yönden benzerlikler gösteren dönemlere ise çağ denmiştir. Dönemler arasında ekonomik, sosyal, kültürel siyasi farklılıklar vardır. Siyasi, sosyal, ekonomik açıdan benzer özellikler taşıyan, insan yaşamında birçok değişikliklere ve yeniliklere yol açan önemli bir olayla başlayıp yine önemli bir olayla biten zaman dilimine çağ denir. Taş Çağı, Maden Çağı, İlk Çağ, Orta Çağ, Yeni Çağ, Yakın Çağ gibi. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 4 / 169

5 Milat: Güneş yılı esasına dayalı olarak hazırlanan ve Roma uygarlığı tarafından son şekli verilen takvimin adıdır. Hz. İsa nın doğumu O (sıfır) başlangıç olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle takvime doğum anlamına gelen milat adı verilmiştir. Milattan sonraki tarihler günümüze yaklaştıkça rakamsal olarak büyürken, milattan önceki tarihler günümüze yaklaştıkça küçülmektedir. Yüzyıl: İçinde 99 yıl barındıran asıra verilen isimdir. Yüzyıllık süre, asır. Milat başlangıç alınarak 1-100, , vb. olarak sayılan yüzyıllık dönemlere verilen genel isim. Yüzyılı tarihe Çevirme: 15 yy - 1= yılları kapsar Tarihi yüzyıla çevirme: yy. Takvim: Olayların oluş sırasını belirleyen çizelgelere takvim denmiştir. İnsan yaşamını kolaylaştırmak için zamanı gösteren en güzel araçtır. Takvim, zamanı yıllara, aylara, haftalara ve günlere ayırma yöntemidir. Zamanı bilme ve verimli kullanma gerekliliği takvim gibi önemli bir buluşun ortaya çıkmasına yol açmıştır. İnsanlar tarihin akışı içinde zaman ölçüsü olarak çeşitli takvimler kullanmışlardır. Yaptıkları astronomik gözlemler sonucunda yıldızların, Ay ın ve Güneş in hareketlerine dayanan takvimler meydana getirilmiş ve geliştirilmiştir. Dünyada iki türlü takvim çeşidi vardır. Bunlar Ay yılı ve Güneş yılı takvimdir. o Ay yılı: Ayın dünya etrafında 12 defa dönemsi sırasında geçen 354 günlün zaman dilimidir. o Güneş yılı: Dünyanın Güneş etrafında 1 defa dönmesi sırasında geçen 365 gün 6 saattir. Takvimin kullanılmasında Sümerler ve Mısırlılar öncü olmuşlardır. İlk Güneş takvimi ni Mısırlılar oluşturmuştur. Mısırlılar ise güneş yılını 365 gün olarak kabul ederek 12 aya bölmüşlerdir. Dünyanın Güneş çevresinde bir kez dönmesi güneş yılını oluşturur. İlk Ay takvimi ni ise Sümerler oluşturmuştur. Sümerler, 360 günden ibaret olan ay yılını, 30 günlük 12 aya bölmüşlerdir. Ay ın dünya çevresinde 12 kez dönmesi, bir ay yılını oluşturur. Tarihte Türkler, Mısırlılar, Sümerliler, Çinliler, Romalılar ve Yunanlılar takvim icat etmiştir. Bütün takvimlerin başlangıç tarihleri vardır. O başlangıç tarihler o medeniyetin önemli tarihî olaylar esas alınmıştır. İbraniler, MÖ 3761 yaratılış yılını; Yunanlılar, ilk olimpiyat oyunlarının yapıldığı MÖ 776; Romalılar, Roma şehrinin kuruluşu olan MÖ 753; Müslümanlar da Hz. Muhammed in Mekke den Medine ye hicret ettiği 622 yıllarını başlangıç olarak kabul etmişlerdir. Miladi takvim Hz. İsa nın doğum tarihi o (sıfır) TÜRKLERİN KULLANDIĞI TAKVİM ÇEŞİTLERİ 1-12 Hayvanlı Takvim: Güneş yılı esaslıdır. Her yıla bir hayvan ismi verilir. 12 aydan oluşur. 1 yıl 365 gün 5 saat. Bu takvimi Çin ve Tibetlilerde kullanmıştır. 21 Mart tarihi yılbaşı kabul edilmiştir. Yıllar sayı yerine hayvan isimleri ile adlandırılmıştır. 1.Sıçan-Fare 2.Ud-Sığır 3.Bars- Pars 4.Tabışgan-Tavşan 5.Lu-Ejder 6.Ilan- Yılan 7.Yunt-At 8.Koy-Koyun 9.Biçin- Maymun 10.Taguk-Tavuk 11.İt- Köpek 12.Tonguz-Domuz 2- Hicri (Kameri) Takvim: Ay yılı esaslıdır. İlk kez Hz. Ömer zamanın da kullanılmaya başlanmıştır. (639) Hicret başlangıçlıdır. (622). 1 yıl 354 Gün 4 saat gündür. Bugün Bayram, mevlitler gibi dini günlerde bu takvimi kullanmaktayız. 4- Celali Takvim: Büyük Selçuklu Devleti nde Melikşah. ( ) zamanında ayrıca Harzemşahlar ve Babürler tarafından da kullanılmıştır. Güneş yılı esaslıdır. Ömer Hayyam hazırlamıştır. İran kökenlidir. Başlangıç tarihi Miladi 1079 yılıdır. Bu takvimin yılbaşı günü 21 Mart yani nevruz günüdür. 5- Rumi (Mali) Takvim: Güneş yılı esaslı bir takvimdir. Osmanlılarda IV. Mehmet zamanında (1839) kullanılmaya başlanmıştır. Sadece ekonomik alanda kullanılmıştır. Hicret başlangıçlıdır. Bu takvim Osmanlı da hem resmi hem de mali bütün alanlarda resmen kullanılmaya başlandığında Hicri olarak yıl 1255 idi, Miladi yılda 1839 du, bu yüzden Miladi yıl ile Rumi yıl arasında 584 yıl vardır. Rumi yılda Mart ayı yılbaşıdır da Miladi takvim kabul edilmesine rağmen 1982 yılına kadar Mali yılbaşı Mart ayı olmuştur. Rumi takvimde yıl; Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunuevvel, Kanunusani ve Şubat aylarından oluşuyordu. 6- Miladi Takvim: 1 Ocak 1926 dan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Mısırlılar ve Romalılar geliştirmiştir. Hz. İsa nın doğumu (Milad-0) başlangıç kabul edilmiştir. Mısırlılar tarafından güneş yılı esasına göre oluşturulan takvim Roma Hükümdarı Julius Caesar (Jül Sezar) zamanında yeniden düzenlenmiş ve Jülien (Jülyen) takvimi adıyla kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra Jülien takvimi, 1582 Papa XIII. Gregorious tarafından yeniden oluşturularak Gregoryen takvimi adını almıştır. Zaman içerisinde kullanımı yaygınlaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün dünya genelinde bu takvim kullanılmaktadır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 5 / 169

6 HİCRİ TAKVİMLE MİLADİ TAKVİM ARASINDAKİ FARKLAR 1)- Hicri Takvim AY yılını, Miladi Takvim GÜNEŞ yılını esas alır. Bu yüzden ikisi arasında 11 gün fark vardır. 2)- Hicri Takvimde 0 yılı yani başlangıç yılı Peygamberin Mekke den Medine ye göç ettiği yıldır. Miladi Takvimde ise 0 yılı yani başlangıç yılı Hz. İsa nın doğum yılıdır. Örnek: 1699 miladi yılı hangi hicri yıla karşılık gelir? = = =1110 Miladi tarihlerin Rumi tarihe çevrilmesi: Rumi tarih = Miladi tarih 584 TARİHİN ÇAĞLARA AYRILMASI TARİH ÖNCESİ DEVİRLER A- Taş Devri (Taş Çağı (MÖ )) Üç devre ayrılır: a-kabataş: (Eski Taş (Paleolitik) Çağı (MÖ )) Araç gereç yapımı yoktur. İnsanlar toplayıcılıkla geçinmektedir. En ilkel ve en uzun dönemdir. Dünyada Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya daki Altamira, Fransa da Lasque (Laskö) mağaralarında rastlanmıştır. Türkiye de bu döneme ait kalıntıların bulunduğu yerlere Antalya da Karain, Beldibi ve Belbaşı; İstanbul da Yarımburgaz mağaraları örnek gösterilebilir. Yarımburgaz Mağarası, Türkiye deki bilinen en eski yerleşim yeridir. b-yontmataş ( Orta Taş (Mezolotik) Çağı (MÖ )) Ağaç-gereç yapımı başlamıştır. Avcılık başlamış. İnsanlar mağaralara çekilmişlerdir. Mağara duvarlarındaki resimlere ilk defa rastlanmıştır. Devrin sonlarına doğru ateş bulunmuştur. Orta Asya da Mezolotik Çağa ait en eski yerleşim yeri Güney Tacikistan daki Kuldara (Ceyhun Nehri nin yukarı kısmı) bölgesidir. Türkiye de bu dönemi aydınlatan merkezlerden bazıları Adıyaman Palanlı Mağaraları, Antalya Beldibi, Ankara Macunçay, Göller yöresi Baradiz, Samsun Tekkeköy mağaralarıdır. c- Cilalıtaş: (Yeni Taş (Neolitik) Çağı (MÖ )) Topraktan araç-gereç yapımı başlamış seramik sanatının temeli atılmıştır Üreticilikle birlikte yerleşik hayat başlamıştır. Tarım ve yerleşik hayat (köy) başladı. Hayvanlar evcilleştirilmiştir. Bitki liflerinden elbiseler yapılmış. Ticaretin temelleri atılmıştır. Yeni Taş Çağına önce Ön Asya da (Mezopotamya, Anadolu, İran, Suriye) girilmiştir. Türkiye'nin bu döneme ait yerleşim merkezleri: Diyarbakır Çayönü, Konya Çatalhöyük, Burdur Hacılar, Gaziantep Sakçagözü Diyarbakır-Çayönü Türkiye de ve Güneydoğu Avrupa da Yeni Taş Çağında kurulan ilk köy yerleşim yeri, Konya- Çatalhöyük ise insanlık tarihinin ilk şehir yerleşmesi olarak kabul edilmektedir. Menhir: Bir çizgi veya daire oluşturacak şekilde dizilmiş 4m. yüksekliğinde dikili taşlardan oluşan anıtlardır. Dolmen: Üzerine yassı büyük bir taşın konulduğu yan yana sıralanmış taşlardan oluşan anıtlardır. Not: Cilalıtaş ile Bakır Dönemi arasındaki geçiş dönemine Kalkolitik Dönem denir. B- Maden Devri: Üç devre ayrılır: a. Bakır (Kalkolitik) Dönemi: İnsanlığın ilk kullandığı maden bakırdır. Bakırın kullanılması ile maden devri başlamıştır. Türkiye de bu döneme ait merkezler arasında Çorum Alacahöyük, Denizli Beycesultan, Çanakkale Kumtepe ve Truva, Samsun İkiztepe gibi yerleşim yerleri bulunmaktadır. b. Tunç (Bakır-Kalay= Bronz(Tunç)) Dönemi: İnsanlar bakır ve kalayı karıştırıp tunç elde etmişlerdir. Devlet düşüncesi ortaya çıktı. İlk site devletleri, arkasından büyük devletler kuruldu. Türkiye de bu dönemi aydınlatan en önemli merkezler arasında Ankara da Ahlatlıbel, Kayseri de Kültepe yer almaktadır. c. Demir Dönemi: Devrin sonlarına doğru yazı bulunmuştur. Türkiye'nin bu döneme ait yerleşim merkezleri: Çanakkale Truva, Denizli Beycesultan, Kayseri Kültepe, Van Tilkitepe, Burdur Hacılar, Yozgat Alişar ve Çorum Alacahöyük. Hacılar Höyüğü nün etrafı duvarlarla çevrilidir. Bu duvar, düşman tehlikesine karşı yapılan surların ilk örneklerindendir. Tarih Öncesi Devirlerin Özellikleri: 1- Tarih öncesi dönemlerin devirlere ayrılmasında, kullanılan araç ve gereçlere dikkat edilir. 2- Tarih öncesi dönemlere Karanlık Dönemlerde denir. 3- Devirler tüm toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır. 4- Her toplum bütün devirleri sırasıyla yaşamamıştır. 5- İnsanların ihtiyaçları icatları ortaya çıkarmıştır. TARİHİ ÇAĞLAR 1- İlkçağ (MÖ 3000 MS 375) Başlangıç: Yazının bulunması Bitiş: Kavimler Göçü Çağlar içerisinde en uzun olanıdır. 2- Ortaçağ ( MS ) Başlangıç: Kavimler Göçü Bitiş: İstanbul un Fethi 3- Yeniçağ ( ) Başlangıç: İstanbul un Fethi Bitiş: Fransız İhtilali 4- Yakınçağ ( ? ) Başlangıç: Fransız İhtilali Bitiş: Günümüzde hala devam ediyor. Tarihi Çağları Özellikleri Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 6 / 169

7 1. Yazının bulunuşundan günümüze kadar geçen süreyi kapsar. 2. Tarih, öğrenmeyi ve araştırmayı kolaylaştırmak içindir çağlara ayrılmıştır. 3. Önemli toplumsal olaylar çağ başlangıcı olarak kabul edilmektedir. 4. Bütün devirler tüm toplumlarda aynı anda yaşanmamıştır. İLK ÇAĞ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Mezopotamya: Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgeye tarihte Mezopotamya denir. Mezopotamya Aşağı ve Yukarı Mezopotamya diye iki kısma ayrılır. o Aşağı Mezopotamya tarıma, o Yukarı Mezopotamya ise hayvancılığa elverişlidir. Mezopotamya nın; Göç yolları üzerinde bulunması Verimli topraklarının olması Elverişli iklime sahip olması Sulama olanaklarının bol olması o Burada birçok uygarlığın kurulmasına neden olmuştur. Mezopotamya da taş bulunmadığı için mimari eserler kerpiç veya tuğladan yapılmıştır Mezopotamya medeniyeti Mısır, Anadolu ve Yunan medeniyetlerinin temel kaynağı olmuştur. Mezopotamya Uygarlıkları (ASABE) Sümerler Asurlular Akadlar Babilliler Elamlılar Sümerler (MÖ 4000 MÖ 2350) Mezopotamya da ilk uygarlık. Mezopotamya da ilk şehir (site) devletlerini Sümerler kurmuşlardır. En önemlileri Ur, Uruk, Kiş, Lagaş olan bu şehir devletlerine site adı verilmiştir. Bu devletlerarasında siyasi ve ekonomik nedenlerle sık sık savaşlar yapılmıştır. Siteler, etrafı surlarla çevrili, ziggurat adı verilen tapınak ve onun etrafındaki evlerden meydana gelmiştir. Sitelerin başlarında Patesi (Ensi Rahip Krallar) adı verilen krallar bulunur ve Tanrı adına ülkeyi yönettiklerini iddia ederlerdi. Patesi çevresindeki sitelere hâkim olursa Lugal Sümer ülkesine hâkim olursa Lugal Kalma unvanını alırdı. Devlet yönetiminde krala yardımcı olan danışma meclisleri (Aksakallılar Meclisi) de bulunurdu. Aynı zamanda Sümer kralları, dinî törenleri idare eder, savaş sırasında ordunun başında bulunur ve hukuki yetkileri elinde toplardı. Kraliçe devlet işlerinde oldukça etkiliydi. Sümer Devleti nde krallar ve rahipler en üst sınıfı oluşturur. Halk ise hürler ve köleler olmak üzere sosyal sınıflara ayrılmıştı. Sümerlerde köleler haricinde her erkek asker sayılmış, ordu yaya ve savaş arabalı süvarilerden (arabalı askeri birlik) oluşmuştur. Çok tanrılı bir inanca sahip Sümerler ölümden sonraki yaşama inanmamışlardır. Gılgamış, Yaratılış, Tufan gibi dini nitelikli destanları vardır. Sümerler, ev ve tapınaklarını ateşte pişirilmiş kerpiç ve tuğlalardan yapmışlardır. Kerpiçten ev ve heykeller yapmışlardır. Günümüze kalan evleri yok. Mimaride sütun, kubbe, kemer tarzını kullanmışlardır. Oymacılık, kuyumculuk, heykel vb. sanat dallarıyla ilgilenmişlerdir. Sümerler kara sabanı kullanarak ve Sulama kanalları ile barajlar inşa ederek tarımın gelişmesini sağlamışlardır. Sümerler, astronomi alanında gelişmiştir. Ay Takvimi ve burçları bulmuşlardır. (Ay Takvimi: 1 yıl; 12 ay, 360 gün) Ayrıca matematik ve geometride gelişme göstererek dört işlemi kullanmışlar, bölme ve çarpma cetvelleri hazırlamışlar, yüzey ve hacim ölçmeyi gerçekleştirmişler, daireyi 360 dereceye bölmüşlerdir. Ziggurat denilen çok katlı, çok amaçlı tapınakları vardır. Eğitim, Tapınak, Depo, Rasathane olarak kullanılırdı. Çivi yazısı ilk yazısı Sümerlere aittir. M.Ö yılında çivi yazısını bulmuş ve tarihi çağları başlatmışlardır. Tarih çağlarına geçen ilk kavim. Urgakina kanunları tarihte bilinen ilk yazılı kanunlardır. (Bilinen ilk hukuk devleti Sümerler). MÖ 2375 Kanunlar hafiftir ve fidye esası vardır. Taş olmadığı için kalıcı mimari eserleri yoktur. Elamlıların saldırıları sonucu yıkıldılar. ZİGGURATTAN YAZIYA Ziggurat, Mezopotamya ve çevresinde piramitlere benzeyen bir çeşit tapınaktır. Bu özelliğinin yanında çok fonksiyonlu olması kültürel gelişmelere de öncülük etmesini sağlamıştır. Bu kültürel gelişmelerden biri de yazının icadıdır. Sümerlerde tapınaklara teslim edilen tarım ürünleri, satılan ve satın alınan her türlü ticari mal, rahipler tarafından kil tabletler üzerine resimler ve işaretlerle kaydedilmiştir. Zamanla bu resim ve işaretlerin heceye dönüşmesiyle yazı ortaya çıkmıştır. Zigguratlar tahıl ambarı, gözlemevi gibi işlevleri yanında ilk dönemlerde Sümerlerde okul olarak kullanılmıştır. Okullarda eğitim ilk olarak tapınak ve sarayın yazmanlarını yetiştirmek için yapılmıştır. Bu okullarda, matematik, botanik, zooloji ve coğrafya gibi konularda dersler verilmiştir. Eğitimin yaygınlaşması ve gelişmesiyle okullar bilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Okullar zamanla dinden bağımsız bir kurum olmuştur. Okullarda varlıklı ailelerin erkek çocukları eğitim almıştır. Fakir aileler eğitim masraflarını karşılayamadığından çocuklarını okullara gönderememiştir. Sıkı bir disiplin anlayışının olduğu okullarda tam gün eğitim yapılmıştır. Elamlar (MÖ 3000 MÖ 640) Mezopotamya bölgesinin dışında; Mezopotamya nın güneydoğusunda Sümer ülkesinin doğusunda yaşamışlardır. Tarımsal topraklara sahip olmak için, Sümerlere son veren Elamlar, ilk dönemlerinde şehir devletleri şeklinde örgütlenmişlerdir. MÖ 3000 yıllarında Sus sitesi prensi, diğer siteleri de egemenliği altına alarak krallığını merkez Sus olmak üzere Elam Krallığı nı kurmuştur. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 7 / 169

8 Elamlar madencilik, çömlek yapımı ve seramik sanatında ilerlemişlerdir. Elamlar çivi yazısını kullanmışlardır. Elamlara Asurlular son vermiştir. Asurlular (MÖ 2000 MÖ 609) Asya kökenli kavimlerle Arabistan kökenli Samilerin karışımından oluşan Asurlular, Yukarı Mezopotamya da yaşamışlardır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Suriye, Filistin ve Mezopotamya da egemen oldular. Yaşadıkları topraklar tarıma elverişli olmadığı için hayvancılık ve ticaret ile uğraşmışlardır. Askerî güce dayalı bir imparatorluk kurmuşlardır. Başkentleri Ninova olan Asurlular, Anadolu da Kayseri Kültepe, Yozgat Alişar ve Çorum Boğazköy de ticaret kolonileri kurmuşlardır. Bu koloniler aracılığıyla çivi yazısını Anadolu ya taşımışlardır. Kolonilerden en önemlisi ve Anadolu daki ilk yazılı kaynaklar, Asur tüccarlarının bıraktıkları, Kayseri, Kültepe de Kaneş/Karum da bulunan kil tabletleridir. Ticareti canlandırmak amacıyla Lidyalıların açtığı Sard dan başlayıp Ninova ya kadar uzanan Kral Yolu nu kullanmışlardır. Asurlular, Mezopotamya da kurulan diğer devletlerde olduğu gibi Sümer çivi yazısı kullanmışlardır. Asurlular, tarihte bilinen ilk kütüphaneyi Ninova da kurmuşlardır. Heykeltıraşlıkta önemli gelişmeler gösteren Asurlular ın kabartmaları ünlüdür. Akadlar (MÖ 2350 MÖ 2100) Sami kökenli Akadlar, MÖ 4000 de Arap Yarımadasından gelerek Orta Mezopotamya ya yerleşmişlerdir. Kral Sargon döneminde devlet hâline gelmişler; kısa sürede Mezopotamya ya hâkim olmuşlardır. Başkentleri Agade şehridir. İlk düzenli ordu sistemini meydana getiren Akadlar, tarihte bilinen ilk imparatorluğu kurmuşlardır. Sümer kültüründen etkilenen Akadlar, onlar gibi çok tanrılı bir inanca sahiptiler; kurdukları imparatorluk sayesinde Sümer kültürünü Ön Asya ya yaymışlardır. Merkezi otoritenin geliştirilememesi, iç isyanlar ve dış saldırılar sonucu yıkıldılar. Akadlar, MÖ 2100 yıllarında Sümerler tarafından ortadan kaldırılmıştır. Babiller (Amurrular) (MÖ 2100 MÖ 539) Samilerin bir kolu olan Amurrular tarafından kurulmuştur. Başkenti Babil dir. I. Babil Devleti nin Hititler tarafından yıkıldı. Hititlerin yıkılmasından sonra Asur egemenliğine girdiler. Medlerle ittifak yaparak Asurluları yıktılar. MÖ 612 de II. Babil Devleti kurulmuş. Dönemin en güçlü kralı Nabukadnezar dır. II. Babil Devleti MÖ 539 yılında Persler tarafından ortadan kaldırılmıştır. I.Babil Devleti nin en güçlü Kralı Hammurabi dine dayalı devlet anlayışı yerine, gücünü ordudan alan mutlak krallık anlayışını getirmiştir. Hammurabi, ceza, mülkiyet, ticaret alanlarında döneminin en gelişmiş kanunlarını yapmıştır. Yasalarında kısas özelliği vardır. Babiller, Sümerlerin etkisi altında kalmışlar, tapınaklarına ziggurat adını vermişlerdir. Babiller, tıp ve astronomi alanında ilerlemişlerdir. Başlıca geçim kaynakları tarım ve ticarettir. Mimari açıdan Mezopotamya nın en gelişmiş uygarlığı Babillerdir. Babil in Asma Bahçeleri bu alandaki en güzel örnektir. Persler tarafından yıkıldılar. BABİL İN ASMA BAHÇELERİ Bir efsaneye göre, Babil in Asma Bahçeleri, II. Babil Devleti nin kurucusu Kral Nabukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Nabukadnezar Amyitis isimli bir prensesle evlenir. Dağlık ve yeşil bir ülkeden gelen Amyitis Mezopotamya nın farklı coğrafi yapısına ve iklimine alışamaz. Sıla hasreti çeken eşini memnun etmek isteyen Nabukadnezar, onun memleketinin bir benzerini yapmaya karar vererek yapay dağlar, içinde sular akan yemyeşil bahçeler yaptırır. Bir piramit oluşturacak biçimde taraçalar hâlinde yükselen bu bahçeler, 80 km uzunlukta,100 m yükseklikte ve 30 m genişliktedir. Fırat tan getirilen sularla yeşillendirilen taraçalara dünyanın dört bir yanından getirilmiş ağaç ve çiçekler dikilir. Güzellik ve ihtişamlarıyla görenleri hayrete düşüren bu bitkiler asıl yapıyı saklayarak uzaktan bakıldığında sadece havada asılı gibi duran bahçeler görüntüsü verir. MEZOPOTAMYA DA HUKUK Sümerlerde ilk kanuni düzenleme Urgakina tarafından MÖ 2750 de yapılmıştır. Urgakina, kitabelerde kölelik devrine son vermek; dulları, öksüzleri ve diğer güçsüzleri koruyacak bir düzen kurmak için kanunlar koyduğunu söylemiştir. Onun koyduğu kanunların bir maddesinde rızası alınmayan köylüye ait hayvanın, bir bey tarafından satın alınamayacağına dikkat çekilmiştir. Urgakina dan sonra Sümerlerde Kral Urnamu bazı hukuki düzenlemeler yapmıştır. Onun yaptığı düzenlemelere göre; Bir adam, bir adamın ayağına bir aletle vurur ve ayağını kırarsa 10 şegel gümüş verir. Bir adam, bir adamı silahla vurup kemiğini kırarsa bir mana gümüş verir. Bir adam, bir adama bir aletle vurup burnunu koparırsa bir mana gümüşün üçte ikisini verir. Babil Kralı Hammurabi, Sümerlerin eski kanunlarından yararlanarak yeni kanunlar hazırlamıştır. Büyük bir taş üzerine yazılmış olan bu kanunlar, mülkiyet, ticaret ve ceza gibi konulara değinmiştir. Hammurabitarafından hazırlanan kanundaki esaslardan bazıları şunlardır: o Birisini suçlayan ispata mecburdur. İspat edemezse ölüm cezasına çarptırılır. o Bir tapınakta veya hükümdar hazine-sinde hırsızlık yapanın cezası idamdır. o Bir hırsız duvar delerek bir eve girmişse idam edilerek açtığı deliğin önüne gömülür. o Babasını döven evladın iki eli kesilir. o Bir adamın gözünü çıkaranın gözü çıkarılır. Mezopotamya nın diğer sakinlerinden olan Asurlular da Hammurabi Kanunları ndan faydalanmışlardır. Yalnız Asur kanunlarında cezalar daha şiddetlidir. MISIR MEDENİYETİ Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 8 / 169

9 Mısır Medeniyeti, Afrika nın kuzey doğusunda Nil Nehri havzasında kurulmuştur. Mısır ın kuzeyine aşağı güneyine yukarı Mısır denilmiştir. Bunun temel nedeni Nil in akış yönüdür. Mısır ın etrafı doğal savunma sınırlarıyla çevrili olduğundan, diğer medeniyetlerden fazla etkilenmeyerek, kendine özgü bir uygarlık oluşturdular. Bu yüzden tarih öncesi dönemleri sırasıyla yaşayan tek toplumdur. Mısır ın siyasi tarihi üçe ayrılmaktadır. o Eski Mısır o Orta Mısır o Yeni Mısır Önceleri Nom (veya Nomos) denilen şehir devletleri vardır. Sonraları merkezi krallık gerçekleşmiştir. Dünya tarihinde ilk merkezi devlettir. Ülkenin başında (Kral Menes le birlikte) Firavunlar (Tanrı Kral) bulunur ve yetkileri sınırsızdı. Firavunlar Tanrı- Kral özelliği gösterirler. Bu özelliklerinden dolayı hukuk sistemi gelişmemiştir. Siyasi yapı Teokratik Monarşi dir. Yukarı Mısır ın kralı Menes, İ.Ö yılında Aşağı Mısır ı da fethederek bütün Mısır ın kralı oldu. Yukarı Mısır krallığının sınırları bugünkü Assuvan bölgesinden Kahire ye, Nil in deltasına kadar uzanıyordu.yukarı Mısır Kralı Menes in koni biçiminde beyaz bir tahtı vardı. Aşağı Mısır krallarının tahtı ise kırmızı idi ve bir sandalyeye benziyordu. Değişik hanedanlar yönetime hâkimdir. İlk vezirlik (kâtip) sistemi Mısırlılar'da görülür. Ülke yönetiminde Firavun a Vezir, Asiller, Askerler ve Katipler yardımcı olmuştur. Çok tanrılı dinler görülür. En büyük tanrı güneş tanrısıdır. (Ra) Ahiret inancı kuvvetlidir. Bu nedenle mumyacılık ve anıtmezar (piramit) yapımı gelişmiştir. Mezarları oda biçiminde yaptılar ve içine eşyalar koydular. Firavunlar için Piramitler yaptılar. Labirent denilen Halk mezarları var. Tıp, eczacılık, kimya, matematik, geometri, takvim, hiyeroglif (resim yazısı) gelişmiştir. Hiyeroglif (Resim) yazısını kullandılar. Papirüs kağıdını yaptılar. Güneş takvimini hazırladılar. (Nilin taşma zamanını önceden bilmek için.) Ondalık sayıları ve Pi sayısını, dört işlemleri kullandılar. Sfenks (İnsan başlı aslan gövdeli heykel) yaptılar. Halk sosyal sınıflara ayrılmıştır. Aralarında hukuki eşitlik yoktur. Vergiler tarıma ürünlerinden oluşmuştur. M.Ö. 1280'de Hititler ile yaptıkları ve Suriye'yi paylaştıkları "Kadeş Antlaşması" bilinen ilk dostluk ve ittifak, aynı zamanda ilk yazılı antlaşmadır. En önemli mimari eserleri Piramitlerdir. Özellikle; Keops ve Neferti. Lüksor, Karnak tapınakları da Mısır ın önemli sanat eserlerindendir. İstanbul da Sultanahmet Meydanı nda bulunan Dikilitaş M.Ö. 14. y.y. da Mısır kralı III. Tutamis zamanında yaptırılmış. Bizans İmparator u Teodosyus zamanında dikilmiştir. İRAN MEDENİYETİ İran'da ilk Partlar, sonra Medler yaşamıştır. İran Uygarlığı nın temsilcileri Med (MÖ 7.yy-MÖ 550) ve Persler (MÖ 550-MÖ 330) bu kavimleri oluşturur. Medler, Keyeksar döneminde bağımsız oldular. Kiyrus, Medleri yıkarak Pers Devletini kurdu. (MÖ 550) Ön Asya ticaretine kısa sürede hâkim olan Persler sınırlarını Balkanlara kadar genişletti. Çok büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. (İndus Nehri'nden Ege Denizi'ne, Kafkaslar'dan Basra Körfezi'ne kadar) İran, Anadolu, Suriye ve Mısr a egemen oldular. İlkçağın en büyük imparatorluğu oldular. MÖV. yy da Yunanlılar ile yaptıkları Pers Savaşları ünlüdür. Persler, Mutlakiyetle yönetilmişlerdir. Pers Kralının yetkileri sınırsızdı. Persler de ülke I. Darius döneminden itibaren sartaplığa (illere, eyaletlere) ayrılmış ve her ile satrap adında bir askeri vali atanmıştır. Eyaletleri sürekli denetleyen yüksek rütbeli kişilere müfettiş- şah gözü denirdi. Persler döneminde düzenli ilk posta teşkilatı ve istihbarat örgütü İran da kuruldu. Sanatta Pers Uslubunu oluşturdular. Kabartmacılığa önem verdiler. Kayaları oyarak mezarlar yaptılar. İnsan yüzlü, boğa vücutlu sfenksler yaptılar. İran da Zerdüş tarafından kurulan Mecusilik (Zerdüştlükateşperest) Dini yaygındı. Mecusilik te iyilik tanrısına Ahura Mazda (Hürmüz), kötülük tanrısına Ehrimen denilmekteydi. Mecusiler ateşe tapar ve ateşgede denilen yerlerde tanrıları için sürekli ateş yakarlardı. Pers ordusu halktan toplanan daimî ordu birlikleriydi. Zırhlı olan askerler, ok, yay, kama, mızrak ve kalkanla donatılmışlardı. Eski İran sanatının en önemli ürünleri, krallar adına yapılan büyük saraylar ve türbelerdir. Merkez Persepolis teki saray ve 1. Daryus a ait Zafer Kabartması önemlidir. Tarım, ticaret ve hayvancılıkla ilgilenen İranlılar Ege den İran a kadar uzanan kral yolunu onararak ticareti geliştirmişlerdir. (Ticaret yolları üzerinde oldukları için) Pers Devleti ne M.Ö 330 da Makedonya Kralı Büyük İskender son verdi. Aşkâniyân (Partlar (Parthlar) İmparatorluğu) MÖ 247 MS 224 Hazar Denizi'nin güneybatısında (Parth Ülkesi) yerleşmiş, İran kökenli yarı göçebe halk. İ.Ö. 250'ye doğru, bağımsız bir imparatorluk kurdular. I. Mitridates döneminde, egemenlikleri İran ve Babil'e kadar genişledi. II. Orodes (Orod) dönemindeyse, Part orduları Romalıları Harran'da büyük bir yenilgiye uğrattılar (İ.Ö. 53). Daha sonra Suriye ve Filistin'e kadar ilerleyen Partlar, İ.Ö. 20'de, Romalılar ile Fırat'ın sınır olarak kabul edildiği bir antlaşma yaptılar. Ancak, Romalılar ile Partlar arasındaki anlaşmazlık, Ermenistan bölgesine egemen olma konusunda sürdü. İ.S. 63 yılında Ermenistan, Roma egemenliğine geçti. Daha sonra, Romalı General Trajanus, Mezopotamya'yı ve Asur'u da işgal etti. Septimus Severus döneminde ise, Partların başkenti Ktesiphon, Romalılar tarafından yağmalandı. Son Part Kralı IV. Artaban, İran Sasani hanedanının kurucusu Ardaşir tarafından bir ayaklanma sırasında öldürüldü (224). Artaban daha sonra başkent Ktesiphon'a yerleşti ve böylece Part İmparatorluğu son bulmuş oldu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 9 / 169

10 Partlar, savaşçı bir halk olarak bilinirlerdi. Ülkenin yönetimi, savaşçı bir aristokrasinin elindeydi SASANİ İMPARATORLUĞU ( ) İran'a hâkim bulunan Part Devleti (M. Ö. 247-M.S. 224) zayıflayınca, devlete bağlı hanedanlardan olan Sasan'ın oğlu Babek bağımsızlığını ilan ederek Sasaniler Devleti'ni kurdu. Sasaniler zamanla güçlenerek Suriye ve Yemen'e kadar yayıldılar. Batı Göktürk Hakanı İstemi Han (Yabgu) ile anlaşarak Akhun Devleti'ni ortadan kaldırdılar ve topraklarını paylaştılar. Hint ticaret yolu için Göktürklerle savaştılar. Bir taraftan da Bizans ile mücadeleye giriştiler. Bizans-Göktürk ittifakı sonucu zayıfladılar. Hz. Ömer zamanında Kadisiye (636), Celula (637), Nihavend (642) savaşlarını Müslüman Araplar kazandı ve Sasani Devleti yıkıldı. (651). Sasani Devleti Pers ve Hellen kültürünü yaşatmıştır. Dinleri olan Zerdüştçülüğe İslamiyetin yayılmasına kadar bağlı kaldılar. HİNT UYGARLIĞI Hindistan güneydoğu Asya da bir yarımadadır. Zengin ve verimli topraklara sahiptir. Hindistan da ilk şehirler İndus Vadisi nde kurulmuştur. Hindistan da ilk uygarlıklar İndus nehri kıyısında ortaya çıkmıştır. (MÖ 4000) Coğrafi konumu, zengin topraklara sahip olması ve iklimin etkisiyle sık sık dışarıdan istilalara uğramıştır. Farklı uygaralıklar egemen olmuşlardır. Bu nedenle tarih boyunca siyasi birlik oluşamamıştır. Siyasi birliğin olmamasıyla birlikte din, dil ve ırk birliği de oluşmamıştır. Bu durumun oluşmasında en önemli etken kast örgütüdür. M.Ö.1500 lerde Ari kavimler Hindistan a gelmişlerdir. M.Ö.1200 lerde Ari kavimler Hindistan ı istila ederek egemenliklerini kurmak için Kast denilen sosyal bir yapılaşmayı oluşturmuşlardır. Yerlilerin Jati dedikleri ve meslek örgütü olarak biçimlenen bu örgütte 4 ana sınıf vardır: Brahmanlar: Tanrısal güçlerinin olduğuna inanılan din adamlarıdır. Topluma liderlik yapmışlardır. Din adamları. Kşatriyalar: Askerler, komutanlar ve yöneticilerin oluşturduğu sınıftır. Soylular, askerler. Vaysiyalar: Çiftçi, tüccar ve zanaatkarlar. Südralar: Sanatkârlar, İşçiler, köylüler Bunlardan başka Kast dışında kalan ve toplumun en alt kısmını oluşturup hiçbir hakları olmayan Parya(köle) lar da bir sınıf oluşturmuşlardır. Kast örgütü, ekonomik ve sosyal hayatta örf ve hukukça birbirinden ayrılmış ve birbirine kapalı, meslekleri ve sosyal statüleri babadan oğla geçen ve aynı toplumsal değerlere bağlı olan sınıflar topluluğudur. Sınıflar arasında kesinlikle geçiş yoktur. Herkes kendi sınıfı içinde evlenir ve kendi sınıfının mesleğini yürütür. İslamiyetin Hindistan da yayılmasıyla birlikte sarsıntıya uğramışsa da varlığını sürdürmüştür. Yaygın din Hinduizm dir. Kutsal metinleri Vedalardır. İlk inançları Veda dinidir. Bu din önceleri sözlü olarak yaşatılmış, sonra da Veda denilen kitaplara aktarılmıştır. Vedalar Kutsal Bilgi anlamında olup Deva (Gökten nur saçan tanrı) adlı tanrılara ateş yakarak ve kurban keserek taparlardı. Brahmanizm; Brahman denilen rahiplerin Veda dinine yeni fikirler ve yorumlar katmasıyla oluşmuştur. Budizm; Kşadriya (soylu) sınıfına mensup olan Buda, zengin ve soylu olmasına rağmen, Hindistan daki sosyal sorunlara ve eşitsizliklere karşı açıkladığı fikirlerden oluşmuştur. Ancak Brahmanların karşı çıkması nedeniyle yayılamamış, Çin ve Uzakdoğu ülkelerinde taraftar bulmuştur. Konfüçyüslük, Taoizm ve Maniheizm dinleri de vardır. Gazneli Mahmut Hindistan a 17 sefer yaparak İslam ın yayılmasını sağladı. Hindistan Baharat yolunun merkezidir. Sanskritçe ve İndus yazısını kullanmışlardır. ÇİN UYGARLIĞI Çin uygarlığının oluşumunda Çin Kültürünün yanında Türk, Moğol ve Tibet kültürleri de etkili olmuştur. Tarih boyunca çeşitli hanedanlar tarafından yönetilen Çin, MÖ 3. Yy dan itibaren siyasi birliğini tamamlayarak güçlü bir imparatorluk olmuştur. Çin ordusu yaya ve arabalı askerlerden oluşurken Türklerle temas edildikten sonra atlı askerler de ordu içinde görev almışlardır. Barut, pusula, kâğıt, dümen, ipek, mürekkep ilk defa bu uygarlık tarafından kullanılmıştır. Bu durum Çin uygarlığının dünya medeniyetine katkıda bulunduğunu gösterir. Ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayanan Çin, İpek Yolu aracılığı ile de Avrupa içlerine kadar ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır. Çok tanrı inanışının olduğu Çin de Taoizm, Budizm ve Konfüçyüsçülük en yaygın dinlerdir. Çin de iki türlü mimari gelişmiştir. Askeri mimari; Türk akınlarından korunmak için Çin Seddini inşa etmişlerdir. Dini mimariye Budist tapınakları örnektir. Çinicilik, porselen, seramik, resim, heykelcilik gibi sanatlar gelişmiştir. Çin de tarih yazıcılığı da gelişmiştir. Türkler hakkında ilk bilgilerimizi Çin kaynaklarından almaktayız. DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI FENİKE UYGARLIĞI (MÖ 2800-MÖ III. yy) Sami kavimlerindendir. Doğu Akdeniz kıyılarında, bugünkü Suriye ve Lübnan ın dağlık kıyı kesiminde yaşadılar. (MÖ 1200) Bu bölgeden Suriye kıyılarına doğru yayılan Fenikeliler şehir (site) devletleri kurdular. Merkezi devlet kuramamışlardır. En güçlü kent devletleri Sayda, Biblos (Sidon) ve Sur (Tir) idi. Yaşadıkları bölge dağlık ve tarıma elverişli toprakları az olduğu için balıkçılığa ve denizciliğe yönelmişler. Denizcilik faaliyetlerine ve ticaretine önem veren Fenikeliler, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarında koloniler kurdular. Tarihin ilk deniz kolonilerini kurdular. İlk deniz kolonici devlet. Bunların başlıcaları Kartaca, Biblos, Sidon, Gades ve Tir'dir. En ünlü ticaret kolonisi, Kuzey Afrika daki Kartaca idi. Fenikeliler deniz ticaretiyle Doğu ve Ön Asya kültürünü Ege bölgesine (Akdeniz e) taşıyarak kültürel etkileşimi sağlamıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 10 / 169

11 Mısır ve Mezopotamya ile ilgili teknik gelişmeleri ticari faaliyetler yoluyla Akdeniz in diğer kavimlerine tanıtmışlardır. Şehircilik ve şehir kültürünü geliştirmişlerdir. Fenike kolonilerinin karşısına İyon ve Yunanlılar rakip olarak çıkınca Fenikeliler kolonilerini kaybettiler. Çünkü Fenikeliler kolonilerini sadece kâr amacıyla kurmuşlardır. İyonlar ve Yunanlılar ise kolonilerini yeni bir vatan kabul etmişler ve bu doğrultuda etkili politikalar izlemişlerdir. Siyasi açıdan güçlü olmayan Fenikeliler varlıklarını Mısır, Asur, Babil, Pers, Yunan ve Roma vergi vererek sürdürmüşlerdir. Genel Özellikleri: o Fenikeliler ürettikleri zeytinyağı, kereste, boya ve camdan oluşan ürünleri Akdeniz in diğer bölgelerine satmışlardır. o Fenike sanatı, Önasya ülkelerinin bir taklididir. o Şehirler gelişmiştir. Fenikeliler, Sümer çivi yazısı ile Mısır Resim yazıyı geliştirmişler ve 22 harfli bir alfabe kullanmışlardır. İlk harf alfabesi olarak İyonlar ve Yunanlılar ve Romalılar tarafından geliştirilen Fenike alfabesi, bu günkü Latin alfabesinin temelidir. Fenikeliler cam yapımını ve kırmızı boya üretimimi gerçekleştirmiştir. Sümerlerin dini inançlarının etkisinde kalan Fenikeliler yüksek yerlere tapınaklar yaptılar. Her şehrin bir tanrısı vardı. İbraniler alfabelerini Fenikelilerden almışlardır. İBRANİLER Sami kökenli olan İbraniler, önceleri Yukarı Mezopotamya (Fırat nehri) ve Suriye de (Sina Yarımadası) göçebe olarak yaşıyorlardı. M.Ö 1200 yıllarında bugünkü Filistin e yerleştiler. Bugünkü İsraillilerin atalarıdırlar. Hz. Musa önderliğinde Mısır dan Kudüs bölgesine geldiler. MÖ 1000 yıllarında Hz. Davut tarafından kurulan İbrani Devleti nin başkenti Kudüs idi. Hz. Süleyman zamanında ticarete önem vererek zenginleşmişler ve altın çağını yaşamışlardır. Hz. Süleyman ölümünden sonra İsrail ve Yahudi (Yuda) devletleri olmak üzere ikiye ayrıldı. Merkezî Samaria olan İsrail devletine Asurlular (M. Ö. 721); Merkezî Kudüs olan Yahudi devletine ise Babilliler tarafından son verilmiştir (M. Ö. 587). Babil kralı Nabukadnezar Yahudileri Babil e sürdü. Perslerin Babil i ele geçirmesi ile yurtlarına dönen Yahudiler, iki yüz yıl kadar Pers egemenliğinde yaşadılar. Kudüs te büyük bir ayaklanma çıkardıkları için 2. kez MS.70 de Romalılar tarafından sürülecek ve dünyaya yayılacaklardır. Dini esaslara dayalı krallıkla yönetilen İbraniler, Dünyada ilk tek tanrılı din olan Yahudiliği kabul etmişlerdir. Yahudiler kendilerini diğer kavimlerden üstün gördüklerinden bu din diğer tek tanrılı dinler olan Hıristiyanlık ve Müslümanlık kadar yayılmamıştır (ırk dini olarak benimsenmesi) İbrani dininin en önemli özelliği milli din anlayışının egemen olmasıdır. Yani Yahudiler bu dinin sadece kendilerine gönderilmiş olduğuna inanmışlar ve yayma ihtiyacı duymamışlardır. İbranilerin inancına göre Tanrı Yehova, Tevrat adlı kutsal kitabi Hz. Musa ya göndermiştir. Tevrat ın içeriğini On Emir oluşturmaktadır. Yahova sadece İbranilerin tanrısıdır. Hz. Musa nın adından dolayı Musevi olarak adlandırılmışlardır. İbranilerden günümüze kalan en önemli yapı Süleyman Mabedi (Süleyman Tapınağı (Mescid-i Aksa)) dir. Kudüs ise, her üç dine ait ibadet yerlerinin bulunması nedeniyle, bu dinlerin mensupları tarafından kutsal kabul edilmektedir. Tarihlerine, dinlerine ve kültürlerine bağlılık bu toplumun günümüze kadar gelmesini sağlamıştır. ANADOLU NUN TARİH ÖNCESİ DEVİRLERİ A- Taş Devri 1- Paleolitik Devir (Eski Taş-Kaba Taş): İnsanlık tarihinin en uzun dönemini kapsar Yerleşim Merkezleri: Antalya da Karain ve Belbaşı mağaraları 2- Mezolitik Devir (Orta Taş-Yontma Taş): İnsanlık tarihinin toplayıcılık ve avcılıktan üretim aşamasına geçiş dönemidir. Yerleşim Merkezleri: Antalya da Karain, Beldibi ve Belbaşı Mağaraları, Göller bölgesinde Baradiz, Ankara çevresinde Macunköy, Samsun da Tekkeköy 3- Neolitik Devir (Cilalı Taş-Yeni Taş): Tarımla birlikte yerleşik hayata geçilmiş köyler kurulmuşutur. Yerleşim Merkezleri: Diyarbakır da Çayönü, Gaziantep de Sakçagözü, Konya da Çatalhöyük. Burdur Hacılar B- Maden Devri 1- Kalkolitik (Taş-Bakır devri): Taş devrinden maden devrine geçiştir. Bu dönemde ilk kullanılan maden bakır olmuştur. Dini inançlar, Tarım ve Hayvancılık gelişmiştir. Çeşitli aletler ve süs eşyaları yapılmıştır. Yerleşim Merkezleri: Çanakkale de Turuva, Denizli de Beycesultan, Burdur da Hacılar, Yozga t ta Alişar, Çorum da Alacahöyük, Van da Tilkitepe 2- Tunç Devri Bu dönem üçe ayrılmaktadır. a) Eski Bronz (Bakır) Devri: Tarihi dönemlere geçiş sürecidir. Asur koloni çağını kapsar. Bu dönemde üretim artmış, ticari hayat gelişmiştir. Anadoluya Asurlar tarafından yazının gelmesi bu dönemin sonuna rastlar. b) Orta Bronz Devri c) Yeni Bronz Devri İLK ÇAĞDA ANADOLU UYGARLIKLARI Anadolu tarih boyunca birçok göç ve istilaya uğramıştır. Bunun sebepleri: Üç tarafın denizlerle kaplı olması Olumlu iklim şartları Verimli toprakları Bol su kaynaklarına sahip olmasıdır. Anadoluda Kurulan Medeniyetler 1- Hattiler, Hititler, Urartular, Lidyalılar, Frigler, İyonyalılar, (HULFİ) (MÖ 2000-MÖ 600) 2- Persler (MÖ 543-MS 333) 3- İskender İmparatorluğu 4- Roma İmparatorluğu Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 11 / 169

12 5- Bizans İmparatorluğu 6- Türkler (Selçuklular, Beylikler, Osmanlı, Türkiye ) HATTİLER (MÖ 2500-MÖ 1700) Hattiler hakkında bilgi kısıtlıdır. Göçler sonucu Anadoluya geldikleri sanılmaktadır. Hititlerin Hattiler den etkilendikleri belirlenmiştir. Hattiler ait en eski yer Alacahöyük tedir. Kazılarda; güneş kursları, altın kupalar, heykelcikler, bulunmuştur. Hattilere ait birçok süslemeye Anadolunun değişik yerlerinde rastlanmaktadır. Hattiler de boğa figürü önemli bir simgedir. Hattiler Hititlerle kaynaşmış ve Hatti kültürü Hitit kültürünün içerisinde yaşamaya devam etmiştir. Hatti eserleri Anadolu Müzesinde sergilenmektedir. Not: Anadolunun tarih öncesi ilk medeniyeti Hattilere aittir. Hattiler hakkında yazıyı kullanmadıklarından dolayı çok fazla bir bilgiye sahip değiliz. HİTİTLER (ETİLER) (MÖ 2000-MÖ 700) M.Ö yılında Kafkaslardan gelerek Kızılırmak çevresine yerleştiler. Hattileri dağıtarak bu bölgeye yerleşmişlerdir. Başkentleri Hattuşaş dır. (MÖ 1800) Devletin kurucusu Hattuşili dir. II. Tuthalia ile imparatorluk dönemi başlamıştır. İlk Çağ da Anadolu da kurulan devletler krallıkla yönetilmekteydi. Kralların geniş yetkileri vardı. Hititlerde kral başrahip olarak ayinleri yönetir, Başyargıç olarak adaleti uygular, başkomutan olarak orduyu komuta ederdi. Hititlerde Tavananna denilen Kraliçe de yönetimde söz sahibi idi. Kral olmadığı zaman ayinleri yönetirdi. Hititlerde asillerden oluşan Pankuş Meclisi vardı. Önemli konular bu mecliste görüşülürdü. Kral meclise karşı sorumluydu. Hititliler, Suriye için Mısırlılarla 16 yıl savaş yaptılar. Bu savaşlar sonunda tarihte ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması imzalandı (M.Ö. 1280). Hititliler bu antlaşma ile Kuzey Suriye ye egemen oldular. Hititliler Anadolu medeniyetinin temelini oluşturur. Anadolu da demir çağını başlatmışlardır. M.Ö yıllarında Hititler, Asurlu tüccarlardan öğrendikleri Çivi Yazısını kullanarak, Anadolu da Tarih Çağlarını başlatmışlardır. Anadolu da ki ilk yazılı belgeler Asurlu tüccarlar tarafından Kayseri Kültepe ye getirilen tabletlerdir. Hititliler Hiyeroglif (resim) yazısını da kullanmışlardır. Hititlerin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık idi. Halk soysal sınıflara ayrılmıştı. Kral, ailesi ve soylular en geniş yetkilere sahipti. Kölelerin hakları ise yok denecek kadar azdı. Yalnız Hititlerde kölelere bedelini ödeyerek özgürlüklerini elde etmelerine izin verilmiştir. Hitit kralları öldükten sonra Tanrıya hesap vereceklerine inandıkları için yaptıkları işleri Anal adı verilen yıllıklara yazdırmışlardır. Böylece ilk tarih yazıcılığı başlamıştır. Çok tanrılı din vardır. Bu dönemde Anadolu ya Bin Tanrı İli denildi. Frigler, Hitit Devleti ne son verdiler. (MÖ 1200) Hititler şehir devletleri kurdularsa da Asurlular tarafından yıkılmışlardır. Hititler kayaları düzleştirerek tanrı kabartmaları yapmışlardır. İvriz ve Yazılıkaya kabartmaları. İYONYALILAR İyonya İzmir ve Büyük Menderes arasındaki bölgenin adıdır. Yunanistan dan göç eden Akalar Anadolu da şehir devletleri kurdular. İlk çağda Efes, İzmir, Foça ve Milet arasında kalan bölgeye İyonya denmekteydi. İyonyalılar M.Ö 11. yüzyılda Ege üzerinden buralara gelip yerleşmiş denizci bir toplumdu. İyonya da her şehir bir devlet durumundaydı. Bu nedenle aralarında siyasi birlik yoktu. (Efes, Milet, Foça, İzmir) İyonyalılarda hür olanların yönetime katılma hakkı vardı. Denizcilik ve deniz ticaretine önem veren İyonyalılar bu sayede oldukça zenginleştiler. Akdeniz, Karadeniz ve Ege kıyılarında koloniler kurdular. MÖ 7. yy. da Lidya nın egemenliğine girdiler. Daha sonra Perslere bağlandılar. İyonya şehir devletlerini önce krallar, MÖ 500 den itibaren Asillerin kurmuş oldukları oligarşiler, sonradan da demokratik hükûmetler yönetmiştir. Denizcilik ve deniz ticareti nedeniyle Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarından etkilendiler. İyonyalılar Fenike Alfabesini kullanmışlardır ve bu yazıyı Batıya taşıdılar. En Önemli eserleri Homeros un İlyada ve Odesa Destanı dır. İyonyalılar Yunan tanrılarına da taparlardı. Tanrılar yarı insan şeklinde düşünülüyordu. Bilim, sanat ve edebiyata büyük önem vermişlerdir. Matematik; Tales, Pisagor Tıp Hipokrat Felsefe Diojen Efes te Artemis Tapınağı İyonyalılara aittir. Anıtsal mimaride ve heykeltıraşlıkta başarılı eserler ortaya koydular. İyon Nizamı Denizcilikte ilerleyen devletler birçok koloniler kurmuşlardır. Bu durum sömürgecilik anlayışının başlamasına neden olmuştur. İlk Çağ da: Fenike, İyonya, Yunanistan Orta Çağ da: Venedik, Ceneviz Yeni Çağ da: Portekiz, İspanya, Hollanda Yakın Çağ da: İngiltere başı çekmişlerdir. URARTULAR (MÖ 900- MÖ 600) M.Ö. 9. yy da Van ve çevresinde kurulmuşlardır. Başkentleri Tuşpa (Van) dır. Tarım ve Hayvancılık gelişmiştir. Kale ve Sulama kanalları yapmışlardır. İlk barajları yaptılar. Madencilk gelişmiştir. Uratular öldükten sonra yaşamın devam ettiğine inanırlardı. Bu nedenle mezarlarını ev şeklinde yaparlar, ölünün yanına yiyecek, içecek ve çeşitli eşyalar koyarlardı. Urartular resim ve çivi yazısını kullanmışlardır. Kral ülkeyi savaş tanrısı Haldi adına yönetirdi. Urartular Medler tarafından yıkılmışlardır. Mimaride ilerlemişlerdir. En önemli eserleri: Van da; Van Kelesi, Çavuş Tepe Kalesi Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 12 / 169

13 Erzincan da; Altıntepe Kalesi dir. Toprakkale, Patnos ve Kayalıdere Kaleleri. FRİGLER (MÖ MÖ 600) Boğazlar yoluyla Anadolu ya geldiler. Hitit Devleti ni yıkıp Orta ve Batı Anadolu ya egemen oldular. Ankara yakındaki Gordion başkentleridir. (MÖ 750) Kurucusu Gordios tur. Frig Krallarına Midas ünvanı verilirdi. Kral Midas döneminde Orta ve Doğu Anadolu ya hâkim oldular. MÖ 600 lerde Lidyalıların Egemenliğine girdiler. Çoktanrılı dine inanmışlardır. Toprak tanrısı (Tabiat Tanrıçası) Kibele en büyük tanrı olarak kabul edilirdi. Geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Frigler tarıma büyük önem verirlerdi. Tarımı koruyan ağır cezaları vardı. Öküz öldürmenin ve saban kırmanın cezası çok ağırdı. Frigler, Fenike alfabesini kullanmışlardır İlk hayvan öyküleri (Fabl) meydana getirdiler. Fibula (Çengelli İğne) kullandılar. Dokumacılıkta ünlüdürler. Tapates denilen halı ve kilimleri ile ünlüdürler. Frig Devleti, Kimmerlerin saldırıları sonunda yıkıldı. LİDYALILAR Bugün ki Küçük Menderes ile Gediz nehri arasındaki bölgeye İlk Çağ da Lidya denmekteydi. M.Ö. 7. yy da Frigler yıkılınca bağımsız hale geldiler. Lidyalıların başkentleri Sard şehriydi. Lidyalılar, başkentleri Sard dan başlayarak Mezopotamya da Ninova şehrine kadar uzanan Kral Yolunu yaptılar. Bu yolun güvenliğini sağlayarak tüccarların güvenliğini korudular. Ticaret, Lidyalıların kısa sürede zenginleşmesini sağlamıştır. Lidyalılar Fenike Alfabesini kullanmışlardır. Lidyalılar tarihte ilk kez altın para kullanmaya başladılar (M.Ö. 700). Bu durum ticarette takas usulünün kalkmasına ticaretin kolaylaşmasına yol açtı. Paralı askerleri vardır. Orduya önem vermemeleri çabuk yıkılmalarında etkendir. Lidya Devleti, Pers saldırıları sonunda yıkıldı (M.Ö.546). ÇEVRE UYGARLIKLARIN ANADOLU YA ETKİSİ Anadolu daki uygarlıklar, Mezopotamya, Mısır, Yunanistan daki uygarlıklardan etkilenmişlerdir. İlk Çağda Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki kalan bölgeye Mezopotamya denmekteydi. Mezopotamya da uygarlığın temeli Sümerlere dayanmaktadır İlkyazı, ilk yazılı hukuk kuralları, ilk takvim, ilk matematik bilgileri Sümerlere aittir. Daha sonra bölgeye hâkim olan Akadlar, Asurlular ve Babilliler Sümer uygarlığını daha da geliştirmişlerdir. Göç, istila, ticaret yoluyla çevre ülkelerde yaymışlardır. Bu durumdan en çok Anadolu uygarlıkları etkilenmişlerdir. Yazı Asurlu tüccarlar tarafından Anadolu ya getirilmiştir. Anadolu da ki bilimsel çalışmaların, hukuk kurallarının ve edebiyat ürünlerinin kaynağını büyük ölçüde Mezopotamya oluşturur. Anadolu da kullanılan hiyeroglif yazısıyla tıp ve eczacılık alanında ki gelişmelerin kaynağı ise Mısır uygarlığıdır. Yunanlılar daha çok batı Anadolu da kurulmuş olan İyonyalılar, Frigler ve Lidyalılar üzerinde etkili olmuştur. Bu uygarlıkların kullandıkları yazılar din ve inançları üzerinde Yunan uygarlığının etkisi oldukça fazladır. Anadolu da iki yüzyıl kadar hâkim olan Perslerin Anadolu uygarlıkları üzerinde fazla bir etkisi olmamıştır. Çünkü Persler kültürel alanda Anadolu uygarlıklarından daha geridir. MÖ 4. yüzyılda İskender Persleri yenerek Anadolu, Mısır, Mezopotamya, İran ve Hindistan ı ele geçirmiştir. İskender in bu faaliyetleri ilk çağın en önemli uygarlık merkezlerinin birleşmesine doğu batı uygarlıklarının birbirlerini etkilemelerine yol açmış, bu durum uygarlık alanındaki ilerlemeleri hızlandırmıştır. Batı Anadolu da kurulmuş olan Bergama Krallığı, dünyada ilk sağlık evini kurmuşlar, parşömen kâğıdını icat etmişler ve çok sayıda mimari eser yapmışlardır. M.Ö. 753 yılında İtalya da kurulmuş olan Roma imparatorluğu Anadolu ya egemen oldular. Romalılar Anadolu ya yollar, köprüler, su kemerleri, hamamlar, tapınaklar, tiyatrolar yaptırmışlardır. Bu eserlerden bir kısmı günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan en önemlileri, Ankara daki Ogüst Mabedi ve Roma Hamamı, İstanbul daki Çemberlitaş ve Bozdoğan Sukemeri, Antalya daki Aspendos Tiyatrosudur. Bizanslılar döneminde Anadolu daki kültürel faaliyetler devam etmiştir. EGE VE YUNAN UYGARLIĞI Ege medeniyeti Ege Denizi ne kıyısı olan Girit, Yunanistan, Makedonya, Trakya, Batı ve Güneybatı Anadolu da yaşayan topluluklar tarafından kurulmuştur. Girit, Miken ve Yunan uygarlıklarından oluşur. İlk ortaya çıktığı yer Girit tir. GİRİT UYGARLIĞI Ege de kurulan en eski uygarlıktır Ege medeniyetlerinin temelini oluşturmuşlardır. (MÖ 3500) Cilâlı Taş Devri ile başlayan uygarlıkta M.Ö yıllarına doğru Maden Devri ne geçildi. MÖ 1400 lerde Aka (Miken), M O 1200 de Dor istilâsına uğramış ve ortadan kalkmıştır. Girit te güçlü bir krallık sisteminin varlığı bilinmektedir. İlk denizciler Giritlilerdir. Denizcilikte, deniz ulaşımında ve ticarette gelişmişlerdir. Giritliler, Yunanistan, Suriye ve Mısır la ticaret yapmışlardır. Arkeolojik araştırmalar sonucunda adadaki kazılarda ev kalıntıları arasında değirmen taşlarının bulunması, bu devir insanlarının balıkçılık ve avcılık yanında ziraatla de uğraştıklarını göstermektedir. Çok tanrılı inancı benimsemişlerdir. Giritçe adıyla bilinen yazıları henüz okunamamıştır. Mimaride gelişmişler çok katlı saraylar yapmışlardır. Knossos adası medeniyetin ilk ortaya çıktığı yerdir. Günümüze ulaşan en önemli eserleri Knossos Sarayı dır. Bu dönem insanları ev yapımı yanında mezar yapımına da önem vermişlerdir. Bu mezarlarda altın ve gümüş eserler, fildişi mühürler, taş veya bakırdan yapılmış türlü aletler, çifte baltalar çıkarılmıştır. Giritliler, güçlü bir donanmaya sahip olduklarından adadaki saray ve şehirlerin etrafına sur yapma ihtiyacı duymamışlardır. En parlak dönemlerini MÖ 16. Ve MÖ 17. yy. larda yaşamışlardır. Akalar (Miken) tarafından uygarlıklarına son verilmiştir. (MÖ 1400) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 13 / 169

14 MÖ 1200 de Dor istilasına uğramışlardır. MİKEN UYGARLIĞI MÖ de Orta Avrupa dan gelen Akalar tarafından Mora Yarımadasında kurulmuştur. Girit in devamı niteliğindedir. Mora yarımadası Yunanistan, Girit ve Kıbrıs ı işgal etmişlerdir. Savaşçı bir toplumdur. Deniz ticaretinde gelişmişlerdir. Büyük saraylar ve anıt mezarlar yapmışlardır. En önemli eserleri şato denilen kral saraylarıdır. (Miken şatoları) Miken uygarlığının en önemli sanat eserleri Miken ve Tirins Şatoları ile kuyu mezarlarıdır. Grekçe nin temelini atmaları bu uygarlığın diğer özelliklerindendir. Boğazlar ın hâkimiyeti için Truvalılar la yaptıkları savaşlar (Truva Savaşları) meşhurdur. Kral Agamemnon zamanında boğazların hakimiyeti için Truvalılarla savaştılar. Truva savaşı boğazlar için yapılan ilk savaştır. Miken Krallığı ile Truvalılar arasında Çanakkale boğazına egemen olmaktan kaynaklanan çatışmalar bu devletin en önemli siyasi olayıdır (M.O. 15. yüzyıl). Bu savaşlar Homeros un İlyada Destanı na konu olmuştur. Dini yönden Giritlilerden etkilenen Miken halkı, mezarlara ölüyle birlikte değerli eşyalar koyarak ölümden sonra yeni bir hayatın başladığı görüşünü benimsemişlerdir. Miken halkı yeni yerler keşfetmek isteğiyle Girit, Kıbrıs ve Anadolu nun güneybatısına seferler yapmışlardır. Akalar, boğazların hâkimiyeti için Truvalılarla savaşmışlardır. Girit uygarlığından etkilenmişlerdir. M.Ö 1200 de Dor göçleri sonunda yıkılmışlardır. Şatları ve kuyu mezarları inemli eserleridir. YUNAN (DORLAR) UYGARLIĞI MÖ. II. bin yılda Anadolu dan gelen insanlar, Yunanistan a maden kültürünü getirdiler. Yunanistan a yerleşen Akalar ın egemenliğine M. Ö. XII. yüzyılda Dorlar son verdiler. Dorlar tarafından MÖ 1200 yılında kurulmuşlardır. Yunanistan polis adı verilen şehir devletlerinin birleşmesiyle kurulmuştur. En önemlileri Atina, Sparta, Larissa, Korint ve Tebai dir. Bunlardan Atina ve Isparta Yunan tarihinde oldukça önemli rol oynamışlardır. Polislerin başında Tiran denilen krallar vardır. Dorların Mora ve çevresini işgal etmelerinden sonra oluşan uygarlıktır. En parlak devrini M.Ö. 5 ve 4. yüzyıllarda yaşamıştır. Atina, Isparta, Larissa, Korint, Tebai gibi şehir devletlerinin kolonizasyon girişimleri sonunda, Yunan dili ve kültürü yeni alanlara yayılmış ve ticaret gelişmiştir. Polis adı verilen şehir devletleri tamamen bağımsızdı. Önceleri krallıkla yönetilen polislerde, zamanla güçlenen asillerin baskısıyla aristokratik yönetime geçildi. Orta sınıf, köylülerle birleşerek aristokratlarla mücadele ettiler. Isparta dışındaki şehirlerde halk yönetimleri kuruldu. Yönetim şekli asillerin üstünlüğüne dayalı demokrasiydi. Ama bu herkesin ihtiyacına cevap vermiyordu (Aristokratik Demokrasi). Yunanistan da uygulanan yönetim, bilinen ilk demokrasi olarak kabul edilir. EGE UYGARLIKLARINDA KÜLTÜR ve MEDENİYET DEVLET YÖNETİMİ Yunanistan da her polis (şehir) ayrı bir devletti. Bu şehir devletleri iç ve dış siyasetlerinde bağımsızdı. Kanunlarını kendileri yapıyor ve uyguluyorlardı. Başlangıçta şehir devletleri krallar (baş yargıç-başrahipbaşkomutan) tarafından yönetiliyordu. Yunanistan da şehir devletlerinin halkı özgürlüğüne son derece düşkündü. Başka bir şehir devletinin egemenliği altına girmek en büyük felaket sayılıyordu. Bu nedenle Yunan şehirleri arasında siyasi birlik kurulamamıştır. Atina da MÖ 8. yüzyılda soylular, kralları devirerek aristokratik cumhuriyeti kurmuşlardır. Aristokratik cumhuriyeti idaresinde, ülke yönetiminde soylular sınıfı egemendir. Asiller kendi aralarında devletin idaresi için Arhon adını verdikleri 9 yüksek memurdan oluşan bir hükümet kurmuşlardır. Arhonların birincisi devlet başkanı, ikincisi başrahip, üçüncüsü ise ordu komutanı idi. Diğer altısı ise, adalet işleriyle ilgilenirdi. Arhonlarla birlikte devlet yönetiminde asilerden oluşan (Areopag) de etkili idi. Savaş zamanında asiller, yönetimi Tiran adı verilen diktatörlere bırakırlardı. Yunanistan da ticaret hayatının gelişmesi sonucunda tüccar, sanayici, gemici ve sanatkârlardan oluşan bir orta sınıf doğdu. MÖ 700 de yönetime katılmak isteyen orta sınıf köylüler ile birleşerek aristokratlara karşı mücadeleye giriştiler. Bu mücadeleler sonucunda Solon ve Klistenes kanunları ile sınıflar arasındaki ayrıcalıklar kaldırılmaya çalışıldı. Sonuçta Yunan şehir devletlerinde halk yönetimde söz sahibi olmuştur. Sparta ise kent yönetimini devam ettiren tek kent devleti olarak kaldı. HUKUK Yunanistan da kanunlar aristokratik özellikteydi. Asillerin ayrıcalıklarını korumak amacıyla hazırlanan kanunlar, Mezopotamya izleri taşımakta ve ağır cezaları içermekteydi. Drakon, Solon ve Kleisthenes döneminde önemli düzenlemeler (reformlar) yapılmıştır. Sınıflar arası mücadelelere; Drakon, Solon ve Kleisthenes in reformlarıyla çözüm aranmıştır. Drakon; soyluları koruyan, alt sınıflara ise ağır cezalar getiren kanunları yürürlüğe koydu. Kan davalarını önlemeye yönelik ceza kanunlarını çıkardı. Ancak asillerin haklarını koruduğu için karşı çıkıldı. Solon: Drakon a göre ılımlı kanunlar oluşturdu. Köylülerin borçlarını affetti. Borçlu-köle bağlantısını kaldırdı. Doğuştan soylu kavramını değiştirdi. Halk, gelirlerine göre sınıflara ayrıldı. Halk meclisleri gibi yönetim birimleri oluşturuldu. Ancak bu uygulamalar da sınıflar arası mücadeleyi yok edemedi. Kleisthenes; Zenginlikten sınıf farklılıklarını tamamen ortadan kaldırarak, Asillerin seçtiği Dört yüzler Meclisi yerine halkın seçtiği Beşyüzler Meclisi adıyla yeni bir meclis oluşturdu. DİN ve İNANIŞ Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 14 / 169

15 Ege medeniyetleri dini inanışlarının kaynağını Girit, Anadolu ve Mezopotamya dan almışlardır. Yunanlılar da bu medeniyetlerin dini yapılarından etkilendiler. Çok tanrılı bir inanışa sahip olan Yunanlılar, tanrılarını insan boyutlarında düşünmüşlerdir. Tanrılar, insan gibi bir fiziki yapıya sahiptir, İnsanın duygusal ve fiziksel gereksinimleri onlar için de geçerlidir. Yunanistan da fikrî gelişmeyi sınırlandırmayan ve fedakârlık gerektirmeyen bir din ortaya çıktı. Yunanlılar tanrılarının yardımını almak veya öfkesini yatıştırmak için spor, müzik ve şiir yarışmalarına önem verdiler. Bunların en ünlüsü ilk kez M.Ö. 776 da kutlanan ve dört yılda bir tekrarlanan Zeus adına düzenlenen olimpiyat oyunlarıdır. Tanrıların insan boyutunda düşünülmesi; Heykel ve resim sanatının gelişmesine, onları eğlendirmek için ilk olimpiyatların düzenlenmesine (MÖ.776), Olimpos dağının Tanrılar şehri olarak kabul edilmesine, Baştanrı olarak Zeus un benimsenmesine, Saray tipinde tapınakların (tanrı evi) yapılmasına, Yunan mitolojisine tanrıların âşıkları, evlenmeleri, savaşları gibi konuların girmesine neden olmuştur. ORDU Yunanistan da şehir devletleri, köylülerin ve kölelerin ayaklanmalarından çekindikleri için güçlü ordular bulundurmaktaydı. En güçlü deniz gücü Atina da, kara ordusu da Isparta da bulunmaktaydı. Dış düşmanlara karşı birleşen şehir devletleri, savaşın durumuna göre Atina ya da Isparta nın öncülüğünde birleşirlerdi. SOSYAL ve İKTİSADİ HAYAT Yunanistan da halk, aristokratlar (soylular), tüccarlar (sanayiciler) ve küçük toprak sahipleri (köylüler) olmak üzere üçe ayrılıyordu. Toprakların büyük bölümü ve yönetim soyluların elinde bulunuyordu. Yunan kolonilerinin kurulması ve yaygınlaşması sonucunda tüccar ve sanayiciler güçlü bir sınıf haline geldiler. Bu sınıflamanın dışında yer alan Köleler, üretimde asıl gücü oluşturmalarına rağmen hiçbir hakka sahip değildiler. Yunanlılarda rahipler, imtiyazlı bir sınıf olarak görülmemiş, dini hizmetleri yerine getirmekle görevli devlet memurları sayılmıştır. Yunanlılar, ülkenin küçük ve dağlık olması, tarıma elverişli pek az yeri bulunması, nüfusun artmasıyla toprak ihtiyacının doğması, ticaret ve sanayinin gelişmesi, macera peşindeki insanların yurt aramaları gibi nedenlerle Akdeniz ve Karadeniz in çeşitli yerlerinde koloniler kurmuşlardır. Kolonizasyon hareketi sayesinde yeni topraklar elde edilmiş, ticaret gelişmiş, güçlü bir tüccar sınıfı ve ticaret filosu ortaya çıkmıştır. Ticaretle uğraşmayan halk geçimini zeytincilik, balıkçılık ve hayvancılık gibi alanlardan sağlamıştır. YAZI, DİL ve EDEBİYAT Yunanlılar M.Ö. VIII. yüzyıl başlarında Fenike alfabesini İyonyalılardan alarak kullandılar. En eski ve en önemli edebî eserleri Homeros un İlyada ve Odesa destanlarıdır. Batı Anadolu kıyılarında ortaya çıkan bu destanlar, eğitim ve milli birlik duygularının pekiştirilmesi yönüyle Yunanlıları etkilemiştir. Yunanlılar tiyatro ve güzel konuşma sanatına da önem verdiler. Sofokles, Öripides ve Aristofanes Yunanlıların ünlü tiyatrocularındandır. BİLİM ve SANAT Yunanlılar, Fenike alfabesini kullanmış ve geliştirmişlerdir. Yunanlılar felsefe, tarih, aritmetik, geometri, tıp ve astronomi alanlarında ileri gitmişlerdir. Felsefe, Batı Anadolu da doğup Yunanistan a geçti. o Platon (Eflatun MÖ 427- MÖ 347): İdeal bir devlet fikrini savunmuştur. (Adalete dayalı devlet kavramı). Ahlak, devlet ve adalet kavramlarını birbirini tamamladığını belirtmiştir. Akademi adı verilen üniversitenin kurucusudur. Yunanistan'daki devlet şekillerini, yasalarını incelemiş ve bunları monarşi, aristokrasi ve mantığa dayalı sistemler şeklinde geliştirmiştir. o Aristo (Aristoteles MÖ 384-MÖ 322): İlkçağ Yunan felsefesini en yüksek düzeyine ulaştırdı. Görüşlerini akıl ve deney tabanlarına oturtmaya çalıştı. o Sokrat (Sokrates MÖ 469- MÖ 399): İlk ahlak felsefecisidir. M.Ö. V. yüzyılda tarih bilim dalı olarak ortaya çıktı. o Heredot (MÖ 484 MÖ 425): Halikarnaslıdır (Bodrum). Atina'ya yerleşmiştir. Tarih olaylarını rivayetçi şekilde yazmıştır. Tarih biliminin kurucusu sayılır. o Tukudides (MÖ. 460 MÖ. 395): Tarih olaylarının gerçek nedenlerini belirten tarihçiliğe önem vermiştir. Belgelere dayanarak Yunan tarihini yazmıştır. Bu çalışmalarıyla modern tarih biliminin kurucusu sayılır. o Ksenefon (xenophon) MÖ.430 MÖ. 355): anabasis, hellenika (Yunan tarihi) kyrou paideia (Kyrosun eğitimi) Hipokrat (MÖ 460- MÖ 370), modern tıbbın kurucusu olmuştur. Yunan sanatının en önemli eserleri mimari, resim ve heykeltıraşlık alanlarında ortaya çıkmıştır. Birçok tiyatro, tapınak, tanrı ve insan heykelleri yapılmıştır. Yunan edebiyatının en eski eseri Homeros un (MÖ 8. Yy) İlyada ve Odesa destanlarıdır. Yunan halkında birleştirici etki yapmıştır. Tiyatro, tabiat tanrısı Diyanizos (Dionysos) adına yapılan törenlerden çıkmıştır. Trajedide Sofokles (MÖ 495- MÖ 406), komedide de Aristofanes (MÖ 456- MÖ 386) ünlü isimlerdir. Tarih, eski Yunanistan da bilim dalı olarak ortaya çıkarken, modern tıbbın temeli de yine burada atılmıştır. Yunan sanatında mimari, heykel ve resmin önemli yeri vardır. Tiyatro binaları, tapınaklar, tanrı ve insan heykellerinde güzel örnekler vermişlerdir. Olimpiyatlar, Tanrıları adına yaptıkları spor, müzik ve şiir yarışmalarının adıydı. Edebiyatta, destan, şiir ve tiyatro konularına önem verilmiştir. Demokrit (MÖ ): Maddi dünyanın bölünmeyen küçük parçalardan (atomlardan) oluştuğunu savunmuştur. Matematik ve geometride Pisagor (MÖ 570- MÖ 495) ve Thales (MÖ 624- MÖ 546)tir. SANAT Hemen hemen tüm ilkçağ toplumlarında olduğu gibi Yunan sanatı da dini mimari eserleri birinci sırayı alır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 15 / 169

16 Bunlar içinde en önemlileri de tapınaklar ve anıtsal heykellerdir. Mimaride Dor, İon ve Korint stillerini kullanmışlardır. Tapınaklarda kullanılan bu tarzların özellikleri şunlardır: Dor nizamı: Sütunlar kaidesizdir. Aşağıdan yukarıya doğru yivlerle süslü olarak incelmiştir. İon Nizamı: Sütunlar bir kaide üzerinde ince ve uzun kıvrımlı başlıklardan oluşmuştur. Korint Nizamı: Sütun başlıklarında yabani enginar yaprakları ve dallarının kıvrımlarıyla süslü yukarıya doğru genişleyen bir sepet şeklindedir. Tanrılar insan şeklinde düşünüldüğünden erkek ya da kadın tanrıları tasvir eden çok sayıda heykel yapılarak tapınaklara konulmuştur. Bir diğer önemli mimari eser türü de tiyatrolardır. Çanak, çömlek, vazo ve bunların üzerlerini süsleyen resimler de yaygındır. Persler, Anadolu'dan sonra Ege'ye de egemen olmak isteyince Yunanlılar ile mücadeleye giriştiler. Pers egemenliğine giren İon şehir devletleri Karadeniz ticareti ile ilişkileri zayıflayınca isyan çıkardılar. Atinalıların İon şehir devletlerine yardım etmesi üzerine Persler Yunanistan üzerine asker yolladılar. Yunanlılar Pers istilasına karşı ülkelerini kahramanca savundular. Maraton, Selamis, Plate ve Mikale savaşlarını kazanarak Yunanistan'ı Pers istilasından korudular. Bundan sonra Atina'nın Peloponnes'e (Mora) egemen olmak istemesi ve Yunanistan'ın ikinci büyük devleti Isparta'nın buna karşı çıkmasıyla iki taraf arasında Peloponnes Savaşları çıktı. Atina'nın önderliğinde Attik Delos Deniz Birliği, Sparta önderliğinde de Peloponnes Birliği kuruldu. Bu iki birlik arasında süren savaşlar 27 yıl sürdü ve Atina yenilerek üstünlük Sparta'ya geçmiştir. Bu sonuçların sonunda Yunan polisleri yıpranıp zayıfladı. İSKENDER (HELLEN) İMPARATORLUĞU Makedonya (MÖ 808- MÖ 146) Kralı (II. Philip (Filip), Yunan şehir devletlerini birleştirerek Helen birliğini kurdu. Babası II. Philip in öldürülmesinin ardından Helen birliğinin başına geçen Büyük İskender (M.Ö. 356 MÖ 323), Yunan şehir devletlerinin çıkardığı ayaklanmaları bastırmış ve bu şehir devletlerini Makedonya Devleti ne bağlamıştır. Ülkede istikrarı sağlayan İskender, MÖ 334 te 35 bin kişilik ordusuyla Asya Seferi ne çıkmıştır. İskender, Çanakkale Boğazı üzerinden Anadolu ya geçerek; Persleri Granikos ve Issos savaşlarında yenmiştir. Anadolu, Suriye, Mısır ve Mezopotamya yı ele geçirmiştir. Bir süre bu bölgede kaldıktan sonra Hindistan a kadar ilerlemiştir. Askerlerin isteksizliği ve yorgunluğu üzerine Babil e dönen İskender hastalanarak 33 yaşında hayatını kaybetmiştir. İskender in ani ölümü üzerine ülke parçalanmış ve imparatorluk toprakları üzerinde krallıklar kurulmuştur. Bunlar; o Mısır da kurulan Ptolemeler (Ptolemaios ya da Batlamyus Hânedânı, MÖ 305 ile MS 30) o Makedonya da Antigonitler (MÖ 279- MS 16) o Anadolu dan Hindistan a kadar uzanan topraklarda ise Selevkoslar (MÖ 321- MS 64) dır. Selevkos Krallığı nın parçalanmasıyla Anadolu da yeni krallıklar kurulmuştur. Bunlar; o Pontus, o Kapadokya, o Bitinya o Bergama (Zeus Tapınağı, Asklepedio Sağlık Merkezi, 200 bin ciltlik kütüphane kuruldu. Parşömen kâğıdı icad edildi.) İskender, ülkeyi Perslerde olduğu gibi satraplıklara ayırmıştır. Pers sarayının protokol kurallarını benimsemiştir. Merkezi bir vergi toplama sistemi oluşturmuştur. Bu sayede merkezi otoriteyi korumayı amaçlamıştır. İskender in Asya Seferi sonucu Doğu ve Batı medeniyetlerin kaynaşmasıyla Helenistik Medeniyeti ortaya çıkmıştır. Bu medeniyetin oluşmasında Yunan, Anadolu, Mezopotamya, İran ve Mısır medeniyetlerinin katkıları olmuştur. Helenistik dönemde matematik, tıp, felsefe, coğrafya alanında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet, Trigonometriyi bulan Hipparkos, dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlayan Erastostenes bu dönemde yetişmiştir. Anadolu da, Bergamalılar parşömen kağıdını icat etmişler. Zeus Tapınağının yanında Asklepion sağlık merkezi ve ciltlik bir kütüphane kurmuşlardır. M.Ö yılları arasında gerçekleşen ve Yunan medeniyetinin Doğu medeniyetleri (Mısır, Anadolu, Mezopotamya, İran) ile kaynaşmasıyla ortaya çıkan uygarlığa Hellenistik uygarlık adı verilmiştir. Hellenistik medeniyetinin en önemli şehirleri İskenderiye ve Antakya dır. Özellikle İskenderiye de bilimsel araştırmalar yapan akademiler kurulmuştur. Mezopotamya nın astronomisi Mısır ın ise tıbbı alınarak geliştirilmiştir. Olimpos tanrılarından vazgeçilerek Doğu nun ilahları benimsenmiştir. Bu dönemde deney ve gözleme dayanan bilimsel anlayış gelişmiştir. Matematikte Arşimet (M.Ö. 287 MÖ 212), coğrafyada Batlamyus (MS 100 MS 168) ve Erostetenes gibi bilginler yetişmiş ve İslam coğrafyacılarını etkilemiştir. İskenderiye Feneri dünyanın 7 harikasından biridir. ROMA MEDENİYETİ (MÖ MS 476) İtalya ya göç eden en eski kavimler İtalikler ve Etrüskler dir. İtalya da şehir kültürünü geliştiren Etrüskler olmuş, Roma şehrini kuran ve büyük bir medeniyet haline gelmesini Latinler sağlamıştır. Roma İmparatorluğu doğuda Fırat nehrinden, batıda Atlas okyonusuna kadar bütün Akdeniz i egemenliği altına almıştır. Roma İmparatorluğu nun en geniş sınırları: İspanya, Galya, Balkan toprakları, Anadolu, Suriye, Mezopotamya, Filistin, Mısır, Tunus, Cezayir (Akdeniz havzası) Roma Medeniyeti nde 3 değişik yönetim biçimi görülür a) Krallık b) Cumhuriyet c) İmparatorluk Roma Medeniyeti nde halk 3 sınıfa ayrılmıştır: 1.Patriciler: Geniş toprakları bulunan ve vatandaşlık haklarına sahip olarak mecliste oy kullanan sınıftır. Roma vatandaşı olan soylular 2.Plebler: Tarım, ticaret ve sanatla uğraşarak bazı hakları olan sınıftır. Askere alınamaz ve oy kullanamazdı. Tarım, ticaret ve sanatla uğraşanlar 3. Köleler: Savaşta tutsak düşenler ile köle ana babadan doğanlar Hiçbir hakkı olmayan sınıftır Yanaşmalar: Vatandaşlık hakkı olmayan özgür insanlar Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 16 / 169

17 Patrici (soylular) -Pleb (halk) mücadeleleri sonucunda Plebler Patricilerle denk hale gelmiştir. Roma nın ilk yazılı kanunları olan 12 Levha Kanunları (MÖ. 451-MÖ. 449) Patrici-Pleb mücadeleleri sonucunda hazırlanmıştır. Roma da krallık döneminde başlıca iki meclis vardı. o Senatus (İhtiyarlar meclisi) o Comitia Curiata (halk meclisi) o Bu meclisler Patriciler in oluşturmuş olduğu kişilerden meydana gelirdi o Yasa çıkarma konumunda olan bu meclislere Plebler giremezdi. Cumhuriyet Döneminde ise devleti, Senato nun seçtiği iki konsül yönetirdi. Konsüller Senato ya karşı sorumluydular. İmparatorluk döneminde konsüller arasında iktidar kavgaları başlamış bunu önlemek için de hükümetin tüm yetkileri imparatora verilmiştir. Mısır dan almış oldukları güneş takvimini geliştirerek Julien takvimini oluşturan Romalılar, çok tanrılı dine inanmışlardır. Yunan tanrılarını aynen almışlar fakat onlara Latince isimler vermişlerdir. (Zeus, Jupiter) Romalılar fetihlerin artmasıyla askeri ve ticari amaçlı yollar yapmışlardır. Önceleri Hristiyanlığa düşman olmuşlar fakat sonra onu resmi din ilan etmişlerdir. Romalılarla Kartacalılar (Tunus) arasında Batı Akdeniz hakimiyetini ele geçirmek için çıkan ve yaklaşık 100 yıl süren Pön Savaşları sonucunda Kartacalılar eski güçlerini kaybederek Roma ya bağlı devlet haline gelmişlerdir. MS. 395 te Batı Doğu Roma olarak ikiye ayrılmıştır. Batı Roma 476 da yıkıldı. Doğu Roma (Bizans) 1453 te yıkıldı. Roma İmparatorluğu nun Özellikleri: İlkçağın en büyük ve en güçlü imparatorluğudur. Güçlü bir merkezi otoriteye sahiptirler Avrupa hukukunun temeli sayılan 12 Levha Yasalarını hazırladılar. Güneş takviminin (Miladi Takvimin) geliştirilmesinde önemli rol oynadılar. Latin alfabesini geliştirdiler. Bugünkü Avrupa medeniyetinin temelini oluştururlar. Milano Fermanı, M.S. 313 yılında 1. Konstantin ile Licinius arasında, Milano'da imzalanmış, Roma İmparatorluğu'nda, Hıristiyanlığa karşı hoşgörüyü sağlayan bir fermandır ve bir anlamda, Hıristiyanlığın ileride resmi dil olmasını sağlayacak ilk belgedir. Hristiyan olan Theodosios, 380 yılında çıkardığı bir yasayla Hristiyanların, Roma ve İskenderiye piskoposlarının öğretilerini izlemeleri gerektiğini söylemiştir. Hristiyanlık içerisindeki tartışmalara son vermek amacıyla 381 yılında Konstantinopolis Konsili toplandı. Konsilde alınan ortak kararlar sayesinde çatışmalar duruldu. Aynı zamanda Hristiyanlık, Roma nın resmi dini olmuştur. Theodosios un ölümünden sonra Roma İmparatorluğu, ebediyen ikiye ayrılmıştır. Roma İmparatorluğu döneminde Anadolu da yapılan mimari eserler; o İstanbul da Valens Su Kemeri (Bozdoğan Kemeri), Çemberlitaş, o Ankara da Augustus (Ogüst) Tapınağı, Roma Hamamı, o Antalya da Aspendos ve Side Tiyatroları İlkçağın en önemli köleci devleti de Roma dır. İstila edilen yerlerin insanları hemen köleleştirilmiştir. DOĞU ROMA (BİZANS) İMPARATORLUĞU ( ) Kavimler Göçü'nün başlamasıyla Roma İmparatorluğu sınırlarını koruyamadı. Topraklarının yönetiminin kolaylaşması için Kral Büyük Teodasius ülkeyi ikiye ayırdı. Ancak kralın ölümüyle devlet kesin olarak parçalandı. (395). Batı Roma Kavimler Göçü'nün etkisiyle 476'da yıkıldı. Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti Konstantinopolis'tir. Bu devlete, şehrin eski adı Bizantion'dan dolayı Bizans denilmiştir. Bu isim devletin resmi adı olmamıştır. Doğu Roma, asıl Roma İmparatorluğundan uzaktı. Eski Yunan ve Hellen kültür özellikleri gösteren bir Hristiyan Rum Devleti oldu. Devletin yönetimine soylular egemen oldu. Roma'nın ikiye ayrılmasından İstanbul'un fethine kadar tüm Orta çağ boyunca varlığını sürdüren Bizans, bu uzun tarih sürecinde 20'ye yakın sülale tarafından yönetilmiş ve çoğu kez yıkılma tehlikesiyle karşılaşmasına rağmen çeşitli yöntemlerle bunları atlatmasını bilmiştir. Bizans'ın Uzun Süre Varlığını Devam Ettirebilmesinin Nedenleri Coğrafi konumunun savunmaya elverişli olması İstanbul'un etrafının kalın surlarla çevrili bulunması "Grejuva" ya da "Rum Ateşi" adı verilen denizde de yanan bir silahın varlığı Zaman zaman güçlü sülalelerin işbaşına gelmesi Hristiyan aleminin doğuda Türk-İslam dünyasına karşı son kalesi durumunda bulunması Her dönemde denge politikası izlemesi (Bizans entrikaları, rakiplerini birbirine düşürmesi) ORTA ASYA TÜRK TARİHİ Türk Adının Anlamı Türk Adının anlamı: Doğan, türeyen veya güçlü, kuvvetli, olgun anlamına gelmektedir. "Türk kelimesi ilk defa siyasi ad olarak, Göktürk Devleti tarafından kullanılmıştır. Coğrafi bir ad olarak, ilk defa Bizans kaynaklarında Orta Asya için kullanılmıştır. Anadolu ise XII yy. dan itibaren Avrupalılarca Türkiye Turkia olarak anılmıştır. Millet adı olarak Türk, ilk defa 420 tarihli bir Pers metninde geçmektedir. Türk adına ilk defa 5 yy. da Pers (Sasani), 6yy da Bizans kaynaklarında rastlanmıştır. Hunlarla ilgili ilk tarihi belge ise MÖ 318 yılına ait bir Çin belgesidir (anlaşma belgesi). Öte yandan Türk adına Çin, Arap, Pers, Bizans, Rus, Macar ve Hint gibi pek çok kaynakta rastlanması, Türklerin çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını ve bu topluluklarla etkileşim içinde olduğunu kanıtlamaktadır. Türk adının ne anlama geldiği konusunda ileri sürülen görüşler şunlardır: Wambery, 1879 da Türk adının Türemek (törüçoğalmak) fiilinden geldiğini ileri sürmüş. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügat-it-Türk adlı eserinde, Olgunluk Çağı anlamını verir. Ziya Gökalp, Türk adının anlamını türeli (töreli), töre sahibi, kanun nizam sahibi diye açıklar. Türk adı Uygur metinlerinde güç, kuvvet, Cin kaynaklarında miğfer anlamında kullanılmıştır. G. Doerfer e göre devlete bağlı halk Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 17 / 169

18 Alman Türkolog Müller e göre ise töreli, kanun-nizam sahibi demektir. Bunun yanında Çin kaynaklarında miğfer, Uygur metinlerinde ise güçlü, kuvvetli ve cesur olarak geçen Türk kelimesinin türeyen, çoğalan, erdemli, terk edilmiş gibi farklı anlamları da vardır. Türk kelimesini siyasî bir isim olarak ilk kez Göktürkler kullanmıştır. Türk adından ilk kez Çin yıllıklarında bahsedilmiştir. Ancak VI. yüzyılda coğrafî bir terim olarak "Türkiye" kelimesi ise ilk kez Bizans kaynaklarında geçmektedir. Orta Asya nın Tarih Öncesi Devirlere ait ilk Kültür Merkezleri; Orta Asya da Türk kültürüne ait önemli kültür merkezleri bulunmaktadır. Bunlar: Anav Kültürü (M.Ö M.Ö. 1000): : Orta Asya nın en eski kültür merkezidir. Kelteminar Kültürü (M.Ö 3000 M.Ö. 1700): Türklere ait en eski kültür merkezlerinden biridir. Afanasyevo Kültürü (M.Ö 3000 M.Ö. 1700: Bakır madeni kullanılmış, hayvancılık gelişmiştir. Türklerin en eski kültürüdür. Altay Kültürü: Pek çok kültür merkezini içine almaktadır. Andronova Kültürü (M.Ö M.Ö. 1200): Türklerin ilk ataları oldukları kabul edilmektedir. Tunçtan ve altından yapılmış eşyalar ilk kez burada bulunmuştur. Bu kültürde yaşayanlar atı evcileştirmişlerdir. Karasuk Kültürü (M.Ö MÖ. 700): Andronova kültürüne benzer. İlk kez demiri işlemişlerdir. Taştık Kültürü: Tagar kültürüyle benzerlik gösterir. Tagar Kültürü (M.Ö.700 M.Ö. 100): Türklere ait en gelişmiş kültür merkezidir. (Abakan bölgesinde ortaya çıkan bir diğer kültür) o Bu kültürlerden günümüze en yakın olanı Tagar Kültürü'dür. İSKİTLER (SAKALAR) (M.Ö. VII. YY.) İlk Türk topluluğudur. MÖ. 7.yyda Orta Asya dan Karadeniz e geldiler. İskitler ilk atlı-göçebe Türk topluluğu olarak bilinmektedir. Ön Asya da atı evcilleştiren ilk topluluktur. En önemli hükümdarları Alper Tunga dır. Alp Er Tunga ve Şu Destanları ünlüdür. Sanatta hayvan motiflerinin ve bozkır kültürünün temelleri bu döneme kadar uzanır. Hayvan uslubu. Tomris bilinen ilk Türk kadın hükümdardır. Saka Hanı Tomris Hatun, bir kadın hükümdar olarak Türk ve dünya tarihinde son derece önemli bir yere sahiptir. İskitlerin özellikle altın ve gümüş işçiliğinde usta olmaları, onlara Bozkırın Kuyumcuları" unvanını kazandırmıştır. Pantolon, kemer ve kemer tokasını tüm dünyaya tanıtmışlardır. Ordularında amazon adı verilen kadın askerler bulundurmuşlardır. Savaşçı bir topluluktur. En önemli savaşları Perslerle (İranlılar) olmuştur. Medlerle birlikte Urartuları yıktılar. Firdevsî, "Şehnâme adlı eserinde Alper Tunga dan Afrasiyap ismiyle bahsetmiştir. Iskitlerin Alper Tunga Destanı" ile İranlı şair Firdevsi'nin Gazneli Sultan Mahmut a sunduğu "Şehnâme adlı eser İskit- Pers (İran) savaşını konu alır. Bugünkü Yakut Türkleri, sakaların torunlarıdır. ASYA HUN DEVLETİ (M.Ö. 220 M.S. 216) Tarihte bilinen ilk Türk devletidir. Bilinen ilk hükümdarı Teoman dır. Çin, Hun akınlarından korunmak için Çin Seddini yapmıştır (M.Ö. 214) Teoman dan sonra yerine Mete geçti. (MÖ 209- MÖ 174) Mete zamanı devletin en parlak zamanıdır. Mete orduda onlu sistemi kurmuştur. Tarihte ilk kez Türkleri bir bayrak altında toplamıştır. Hun, Koyun, demek. Çin kaynaklarında: Kavim, Halk, Topluluk demektir. İpek yolu için Çin ile mücadele ettiler. Çinliler Çin seddini yaptı. Çini vergiye bağladı. (Asimile olmamak için yerleşmemiş) Ki-ok tan itibaren Çinlileşmeye başladılar. (Çinli prenseslerle evlilik.) Not: Vatan sevgisinden ilk bahseden Metehan dır. Not: İstiklali feda etmeyi gülünç ve utanç bulan Batı Hun hükümdarı Çiçi dir. M.Ö. 58 de Doğu ve Batı Hunları olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Doğu (Hohanyeh MÖ 58- MÖ 31) ve M.Ö. 35 de Batı (Çi Çi MÖ 56- MS 35) Hunları Çin egemenliğine girmişlerdir. M.S. 48 de Kuzey ve Güney Hunları olmak üzere ikiye ayrılmışlardır. Güney Hunları Çinlilerin denetimine girdiler. Kuzey Hunlarının bir kısmı batıya çekilerek kavimler göçüne neden oldular. GÖÇLER İlk Türk Göçleri Türklerin ilk yurdu Orta Asyadır. Orta Asya doğuda Kingan dağları, batıda Hazar denizi, kuzeyde Altay dağları ve Baykal gölü, güneyde Hindikuş dağları arasında yer alır. Türklerin bir kısmı anayurtlarını terk ederek göç etmişlerdir. Kuzey Hunları batıya göç ederken, önlerine çıkan Barbar kavimleri (Süevler, Ostrogotlar, vizigotlar, Frenkler, Saksonlar, Germenler, Angıllar) batıya doğru sürmüşlerdir. Bu olaya kavimler göçü denir. Göçlerin Nedenleri: İklimin elverişsiz olması Nüfusun hızla artması Türk boyları arasındaki mücadeleler Hayvanlardaki salgın hastalıklar Yeni topraklar elde etme arzusu Otlakların yetersiz hale gelmesi Komşu devletlerin baskısı (çin) Fetih Arzusu (Cihan Hâkimiyeti) Göçlerin Yönleri Kuzeye: Sibirya Doğuya: Çin ve Uzakdoğu Güneye: Hindistan, Afganistan ve Çin Batıya: o Hazar Denizinin kuzeyine ve Avrupaya o Hazar Denizinin Güneyinden İran, Irak, Suriye, Mısır ve Anadoluya o Göç etmişlerdir. Göçlerin sonuçları: Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 18 / 169

19 Türkler, gittikleri yerlere hayvan evcilleştirmeyi, madenciliği öğretti. Orta Asya, Türk Kültürü dünyanın çeşitli yerlerine yayılmıştır. Orta Asya da nüfus azalmıştır. Türkler gittikleri yerlerdeki nüfusu artırmışlardır. Yeni Türk devletleri kurulmuştur Kalabalık nüfuslarla ve farklı dinler ile karşılaşan bazı Türk boyları benliklerini kaybetmişlerdir. Bazı devletlerin yıkılmasına sebep olmuşlardır. Türklerin farklı coğrafyalara yayılması Türk tarihinin araştırılmöasını zorlaştırmıştır. Kavimler Göçü (375) Kuzey Hunları batıya göç ederken, önlerine çıkan Barbar kavimleri (Süevler, Ostrogotlar, vizigotlar, Frenkler, Saksonlar) batıya doğru sürmüşlerdir. Bu olaya kavimler göçü denir. Kavimler Göçünün Sonuçları: Roma İmparatorluğu doğu ve batı diye ikiye ayrıldı (395) Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı. (476) Avrupa da feodalite rejimi ortaya çıktı. İlk Çağ bitti. Orta çağ başladı. (375) Avrupa da, Avrupa Hun Devleti kurulmuştur. Skolastik düşünce yayılmıştır. (Skolastik düşünce belli bir fikre belli bir inanışa körü körüne bağlı olmaktır.) Avrupa 100 yıl karışıklık içinde kalmıştır. Avrupa nın bugün ki milletleri meydana geldi Barbar kavimler arasında Hristiyanlık yayıldı Orta Asya dan göç etmeyen Türk toplulukları Orta Asya nın çeşitli bölgelerinde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Göçleri kolaylaştıran etken; atın evcilleştirilmesi ve tekerleğin kullanılmasıdır. Göç dalgasından ilk etkilenen bölgeler Ön Asya ve Çin olmuştur. Yazı kullanılmadığından dolayı Türk göçleri ile ilgili kesin bilgiler elde etmek güçtür. I. GÖKTÜRK (Kök Türk) DEVLETİ ( ) Türk adıyla kurulmuş ilk Türk devletidir Bumin Kağan, Avarlara karşı isyan ederek merkezi Ötüğen (Ötüken) olan devleti kurmuştur. Asya Hunlarından sonra ilk defa Orta Asya da siyasi birliği sağlandı. Devletin batı kısımlarını, İstemi Yabgu yönetmiştir. İstemi Kağan, Akhun (Eftalit) devletine son verdi ve İpek yolunu ele geçirdi. Bumin Kağan dan sonra yerine Mukan Kağan geçmiştir. En güçlü hükümdarı Mukan Kağan dır. Ta-po kağan Budizmi kabul etti Tötü Kanalı: Asya Hunları yapmış, Göktürkler zamanında kullanılmış sulama kanalıdır. Not: Göktürkler Sasaniler ile anlaşıp Akhunları, Daha sonra Bizans ile anlaşıp Sasanileri yıkmışlardır. Bizans la ilk diplomatik ilişki. Göktürk Devletinden giden ilk elçinin adı Manyak Bizans tan gelen elçinin adı Zemergos Doğu Göktürkleri 630 yılında, Batı Göktürkleri ise 659 yılında Çin egemenliğine girerek yıkılmışlardır. Not: Esaret Devri: Doğu Göktürklerin Çin egemenliğinde yaşadıkları yılları arasıdır. Not: Türk tarihinde ilk milli istiklal ayaklanması Kürşad Ayaklanmasıdır. Not: Kürşattan sonra Nişufu adında bir kişi de isyan etmiştir. II.GÖKTÜRK (Kutluk) DEVLETİ ( ) Kutluk, Çin hakimiyetinden kurtularak Ötüğen de devleti kurmuştur. Kutluk a derleyip toparlayan manasında İlteriş ünvanı verilmiştir. İlterişten sonra yerine Kapkan Kağan geçti. Bilge Kağan, devleti kardeşi Kültiğin ve Vezir Tonyukuk un yardımıyla yönetti. Devletin en parlak zamanı bu devirde yaşandı. Tonyukuk, Kültiğin, Bilğe Kağan adlarına Orhun Yazıtları dikilmiştir. Basmil, Karluk ve Uygurlar birleşerek II. Göktürk Devletine son verdiler. UYGURLAR ( ) Çin kaynaklarında Uygur kelimesi akraba, şahin gibi dolaşan anlamındadır II. Göktürk Devletine son veren, Kutluk Kül Bilğe Kağan tarafından kurulmuştur. İlk yerleşim yerleri Karabalasagun dur. Uygurlar yerleşik hayata geçen ilk Türk topluluğudur. Bu nedenle tarım, sanat ve ticarette ilerlemişlerdir. Su kanalları yapmışlar. Kasaba ve kentler kurmuşlardır. Siyasi tarihlerinin en önemli olayı Talas savaşıdır (751). Bu savaşta Türkler Çinlilere karşı Arapları desteklemişlerdir. Maniheizm ve Budizm i benimsemiştir. Mani dini Uygurların içinde yayıldı. Bu dinin, hayvansal gıda yemeyi ve savaşmayı yasaklayıcı özellikleri, Uygurların milli benliklerini yitirmelerine yol açtı. Tarımda; Darı ve Yonca üretimi İlk yerleşik yaşama geçen Uygurlar matbaayı ve kâğıdı kullanan ilk Türk devletidir. (Hareketli harf sistemiyle matbaa) Örgün eğitim sisteminin ilk örnekleri Uygurlar zamanında Tiyatro (ortaoyununun temeli), Şan, opera, pandomin Töreyi yazıya geçirmiş, Yazılı hukuk kuralları Moğolların Benim hocam olarak nitelendirdikleri Türkler Uygur Türkleridir. Tük bankacılık sisteminin temelleri bu dönemde atılmıştır (Çin e borç vermiş) Kırgızlar tarafından yıkılmışlardır DİĞER TÜRK DEVLETLERİ AVRUPA HUN DEVLETİ ( ) Avrupa da kurulan ilk Türk devletidir. Devleti Balamir, Orta Macaristan da kurmuştur. En güçlü hükümdarı Attila dır. Atilla Doğu Romayı Margos ve Anatolyos anlaşmalarıyla vergiye bağladı. Attila, Batı Roma üzerine iki sefer yaptı. Atilla gözünü Batıya çevirir. Roma halkı Papadan yardım ister. Papa (I. Leon) Attila dan ricada bulunur. Roma (Vatikan) Hristiyanlarca kutsal. Sasanilerin Avrupa Hunlarını rahatsız etmesi nedeniyle Romayı almaktan vazgeçti. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 19 / 169

20 Attila dan sonra Uldız; Anadolu ya seferler yapmıştır. (Anadolu ya ilk seferler yapılmış) Attila dan sonra yerine geçenler bütünlüğü koruyamadılar ve devlet yıkıldı. Avrupa da kalan Hunlar buradaki kavimlerle kaynaşarak Türklüklerini kaybettiler. Attila nın ünvanları: o Tanrının kırbacı (kamçısı), o Hun-Burgon mücadelesinde (Nibelungen destanında Etzel ismiyle geçer.) (Almanların destanı) o Cesur kavimlerin efendisi o Macarlar Attila yı ataları kabul ediyorlar. KIRGIZLAR ( ) Uygurları yıkarak merkezi Ötüken olan devleti kurdular. Manas destanı ünlüdür. Manas: Dünyanın en uzun destanı. Halen devam ediyor. (Canlı destan) Ölüleri yakan tek Türk kavmi Dünya tarihinde milletler arası yarışma düzenleyen ilk devlettir. Kırgız adına ilk defa Orhun abidelerinde rastlarız. AVARLAR (Juan Juan) ( ) Töles isyanı sonucu yıkıldılar. Bumin Kağan Avarların demircisidir. Avarların kızını istemiş, vermeyince Avarlara isyan ediyor. Bumin Kağanda Göktürk Devletini kurdu. Orta Asya da kurdukları devlet Göktürkler tarafından yıkılınca, batıya göç edip Orta Avrupa da devlet kurdular. Hunlar ile Avarların ortak özelliği: Avrupa da devlet kurmaları. Kurucusu Bayan Han dır. Türk tarihinde Sasanilerle birlikte ilk kez İstanbul u kuşatmışlardır. Hristiyanlığı resmi din olarak kabul etmişlerdir. Benliklerini yitirip Hıristiyanlaştılar. Franklar tarafından yıkılmışlardır. Üzengi yapımını Avrupalılara öğrettiler. TÜRĞİŞLER ( ) (Sarı Türgiş Devleti ( ) Sarı oymaklar) Isık gölü civarın da yaşadılar. Baga Tarkan kendi adına para bastırdı. Türk tarihinde ilk kez parayı kullandılar. Yerleşik hayat sürdüler. İslamiyet in Orta Asya da yayılmasını önlediler. Karluklar tarafından yıkıldılar. HAZARLAR (SABİLER) ( ) Karadeniz, Hazar denizi arasında yaşadılar ve Museviliği benimsediler. İslamiyet in Kafkaslarda yayılmasını önlediler. Haz (hazarlar Müslüman yöneticilerine bu ismi vermişlerdir) İlk defa kendi ordularına ücretli askerler almıştır. Günümüzde Polonya da yaşarlar. Hazar barış çağı, Hoşgörü Musevi (Yahudi) Ticaretle uğraşır. (Hayvan kürkü, kürk yolu) Rus Prensliği tarafından ortadan kaldırıldı. BULGARLAR a- İdil/İtil/Volga Bulgarları: ( ) Hazar Kağanlığının dağılması üzerine bağımsızlıklarını ilan eden İdil Bulgarları, Cengizlilerin (Moğollar) bölgeye hâkim oldukları 1240 yıllarına kadar bağımsızlıklarını sürdürmüştür. Altınordu Devletinin dağılması ardından tekrar 1430 ve 1552 yılları arasında Kazan Hanlığı adı altında varlıklarını sürdüren İdil Bulgarları, 1552 yılında Rus işgaline uğramıştır. Almış Han zamanında Müslüman olmuşlar. (Müslüman tüccarlar etkilemiş) (Tüccar olan) İbni Fadlan Rigle seyahatnamesinde İtil Bulgarlarından bahseder. (934) Avrupa nın kuzeyinde İslamiyet i kabul ettiler. (İtil Bulgarları) İlk Müslüman Türk Devletidir. b- Tuna Bulgarları: Hristiyan Orta Asya dan göç eden Bulgarlar Kafkasya da bir devlet kurdular. Boris han zamanında. Çar ünvanını kullanmışlar. Hıristiyanlaşarak ya da Slavlaşarak Türklüklerini kaybettiler. I. Bulgar Devleti ( ) o Bizans, MS 1014 ve 1018 yıllarındaki saldırılarıyla da I. Bulgar Devletine son vermiştir. KUMANLAR (Kıpçaklar) Balkaş-İrtiş dolaylarında yaşadılar. Kıpçak topluluklarının yaşadığı coğrafya Deşt-i Kıpçak olarak adlandırılmıştır. Bizans ile anlaşıp Peçenekleri yendiler Moğollar tarafından yıkılan Kumanlar daha sonra Türklüklerini kaybettiler. Dede Korkut hikâyelerine (Oğuz-Kıpçak mücadeleleri) konu olmuştur. İgor destanına (Rus-Kıpçak mücadeleleri) konu olmuştur. Codex Kumanüs adında kendilerine sözlük hazırlamışlar. Not: Avrupa ya Göç Edenler: Hunlar, Avarlar, Macarlar, Peçenekler, Uzlar, Sibirler. OĞUZLAR (Uzlar) Batıya gelerek Balkanlara yerleştiler. Bir kısmı Bizans hizmetine girmişlerdir. Bizans ordusundaki Uzlar, Malazgirt savaşında Selçuklu saflarına geçmişlerdir. Orhun abidelerinde ismi geçer. Kalabalık anlamında gelir. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti nin kurulmasında etkili olmuşlar. Müslüman oğuza: Türkmen Hristiyan oğuza: Uz denir. UZLAR: Uzlar günümüzde Romanya da Gagavuz adıyla yaşarlar. Malazgirt savaşında Peçenekler gibi savaşı Selçukluların kazanmasına etkili olmuş. PEÇENEKLER Volga ve Tuna arasına yerleştiler. Ruslarla 150 yıl mücadele ettiler. Bizans ordusunda ücretli askerlik yapmışlardır. Bizans ile ittifak yapan Kumanlar tarafından yıkıldılar. SİBİRLER (SABİRLER- SABARLAR) Sibiryaya isimleri verdiler. Avarlar tarafından yıkıldılar. (558) Sibir: yoldan çıkan anlamında. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 20 / 169

21 AKHUNLAR (EFTALİTLER) ( ) İran ve Afganistan da egemen oldular. Göktürk Sasani ittifakı sonucu yıkıldılar. KARLUKLAR (Karluk Devleti) ( ) Orta Asya`da kurulmuş olan Türk devletidir. Devletin merkezi Balasagun idi. Karluk Türkleri bir süre Göktürk Devleti`ne bağlı olarak varlıklarını sürdürdüler İslamiyeti kabul eden ilk Türk boyudur. Karluklar (Karluk Devleti), günümüz Türkmenlerinin kökeni olmuş, önce Karahanlıları sonrasında Selçukluları oluşturan toplumu teşkil etmişlerdir. BAŞKIRTLAR Rusya ya başkaldırdı. Günümüzde Rusya Federasyonu içinde yaşar. Not: Günümüzde ki Yakutlar İskitlerin torunudur. Karayimen Karaçay, Hazarların devamı Gagavuzda yaşayan Türkler, Uzların devamı Sincanda yaşayan Türkler, Uygurların devamı İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DEVLETLERİ KÜLTÜR VE MEDENİYET İlk Türk Devletlerinde Devlet Anlayışı Türklerde devlete İl (el) adı verilirdi. İl aynı zamanda barış anlamında kullanılmıştır. Devleti yöneten hükümdar yönetme yetkisini Gök tanrı dan alır ve yaptığı tüm işlerden de Gök Tanrı ya karşı sorumludur. Ancak Hükümdar devleti keyfi yönetemez, hükümdarın yetkilerini Töre ve Gök tanrı dini kısıtlardı. Türkler Devlete baba, Vatana(ülke) ana demişlerdir. Türk Cihan Egemenliği Anlayışı: Türklerin dünyayı yönetme ve dünyaya egemen olma düşüncesidir. Türklerde Devleti Oluşturan Unsurlar: a. Bağımsızlık(Oksızlık) b. Halk(Millet) c. Ülke(Vatan-Toprak) d. Teşkilatlanma Devlet Yönetimi Devletin başında Hakan, Kağan, Han ünvanlarını taşıyan hükümdarlar vardı. Yabgu, Han dan sonra gelen en büyük makamdır. Türk hükümdarlarına yönetme hakkının Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Bu inanışa Kut denilmekteydi. Devlet işleri Kurultay denilen mecliste görüşülür karara bağlanırdı. Ülke hanedan üyelerinin ortak malı sayılırdı. (Osmanlıya kadar) Bu gelenek (veraset sistemi) Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur. a. Kağan: Türk devletlerinde devletin başı, egemenliğini Tanrıdan alan hükümdardı. Hükümdar kutsal sayılır ve ona Tanrı tarafından bazı güçler verildiğine inanılırdı. Kağan olabilmek için hükümdar ailesinden gelmek ve erkek olmak şartı vardı. Tanrı tarafından verilen bu güçler; Kut(siyasi): Siyasi iktidar-yönetme gücü, becerisi Ülüg-Ülüş (7 sene bolluk var) (ekonomik): Ekonomik güç- Hükümdarın ülkeyi zenginleştirmesi ve halka bu bolluğu adil şekilde üleştirme paylaştırma gücü Küç(güç) (askeri): Savaş yeteneği- savaş kazanma becerisidir. Töreye göre hükümdar iki biçimde tespit edilirdi. o Kurultay tarafından seçilen o Baş hatunun en büyük oğlu. Hükümdarın kullanmış olduğu semboller: o Çetr (şemsiye) o Kemer (kur) o Kotuz (sorguç) tüğ o Kama (yay) o Kamçı (Berge) o Kılıç o Nevbet (davul) o Otağ (çadır) o Örgin (taht) o Tuğ (sancak, alem) o Toy (ziyafet) İlk Türk devletlerinde hükümdarın Ünvanları: o Erkin o Gök Tanrı o Han, o Hakan, o İlteriş, o İlteber, o İdikut, o Kağan, o Şanyü, o Tanhu, o Yabgu, Kağanın görevleri: o Ülkeyi düşmanlardan korumak o Ülkede birlik ve barışı sağlayıp boyları bir arada toplamak o Töre kurallarını uygulamak o Halkı adaletli ve eşit yönetmek o Halkı giydirip doyurmak, refah seviyesini artırmak o Ordunu başında sefere gitmek o Devlet görevlilerini atamak o Savaşa ve barışa karar vermek o Elçileri göndermek ve kabul etmektir. b. Hükümet: İlk Türk devletlerinde hükümete ayukı denirdi. Ayukının başında aygucı ve üge adı verilen vezir vardı. Ayukı halk arasında sevilen ve hanedan üyesi olmayan kişilerden seçilirdi. Hükümette birçok görevliler vardı. Bu görevlilere buyruk (Bakan) adı verilirdi. Bu görevliler; Erkin (İlteber devlet memuru), buyruk (bakan), Tudun (Vergi memurları), Tutuk (Vali), Bitikçi (kâtip), Otacı (Hekim), subaşı (ordu komutanı), Agıçı (Hazine görevlisi), Tamgacı (Mühürdar) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 21 / 169

22 İkili Teşkilat: Batıda Yabgu, Doğuda Hakan İkili teşkilat, Asya Hunları hariç tüm devletlerde kullanmıştır. Göktürk ve Uygurlar da ise ülke doğu-batı olarak ikili teşkilatla yönetilirdi. Doğuda kağan batıda ise hanedan üyeleri vardı. Asya Hunlarında 3lü teşkilat vardır. (Doğu-Merkez-Batı) Hunlar Orta-Doğu-Batı olmak üzere üç kısma ayrılmış olup buna üçlü sistem denirdi. Ortayı hükümdar doğuyu veliaht Tiginler batıyı ise hanedan üyeleri yönetirdi. c. Kurultay (Toy/Kengeş) (bugünkü Bakanlar Kurulu) İlk Türk devletlerinde devleti ilgilendiren konuların görüşülüp karar bağlandığı meclislere Kurultay ya da Toy denirdi. Kurultay üyelerine Toygun denilirdi. Üyeleri: Hakan, Hatun, Vezirler, Devlet memurları, Boy Beyleri, İleri Gelenler, Hanedan üyeleri, Komutanlar ve halkın ileri gelenleri kurultaya katılırdı Hatun (Katun); Kağanın eşine hatun ya da katun denirdi. Hatunlar kendine özgü tahtına oturur, kurultaya katılır, elçileri kabul eder, savaşa katılır ve hükümdar öldüğünde çocuklar küçük ise bir müddet devleti hatun yönetirdi. Tigin: Kağanın erkek çocuklarına Tigin denirdi. Tiginler küçük yaştan itibaren Ataman (Atabey/İnal/İnanç) adı verilen öğretmenler gözetiminde şehirlere yönetici olurlardı. Boy Beyleri: Bugünkü meclis. Milletinde sorunları görüldüğü için Demokratik tir. Kurultay bazen Danışma, bazen Karar organıdır. o Kurultay Hakan ı seçer o Kurultay Hakan ı denetler o Törelerin uygulanmasını sağlar. o Eğer Hakan töreye uymazsa Hakan ı görevinden alır. o Kurultay töreleri Hakan ın isteğiyle değiştirir. o Her türlü mesele kurultayda görüşülür (din dâhil) o Kurultayın bulunması Türklerde demokratik bir devlet yapısı olduğunu gösterir. o Her boyun küçük kurultayları da vardı. o Kurultay sonrası Toy denilen şenlikler düzenlenirdi. Kurultay; o Hazarlarda İhtiyar Meclisi, o Peçeneklerde Komenton gibi isimler alır. Hunlarda Kurultay yılda üç defa toplanırdı. I. Kurultay: Kışın toplanır ve dini içerikte konular görüşülür. II. Kurultay: İlkbaharda toplanır ve kağana bağlılık kurultayıdır. III. Kurultay: Sonbaharda toplanır Savaş ve sayım kurultayı da denir. Halk ve hayvanlar sayılırdı. Devlet Görevlileri: Apa : Sivil yönetici Ayuki: Hükümet Aygucı: Vezir Ağılıg : Hazinden sorumlu Böri: Göktürklerdeki Kağan muhafız birliği İnanç/İnal/ataman/atabey: Tiginlerden sorumlu, eğitmen Nazır (Buyruk): Bakan Otacı: Hekim/Tabib Sübaşı (Su-başı): Oğuzlarda Komutan Şad: Tiginlerin eğitilmesi için başka yere gittikleri zaman aldıkları ünvandır. Hanedan üyesinden Komutan Tigin : Hakanın oğlu Tarkan: Komutan Tamgacı (Bitikçi): Yazıcı Tudun: Vergi memuru Tutuk: Askeri vali Yargucı: Yargıç/Hâkim Yarlıg: Hükümdarın emri Yabgu: Batı sorumlusu ORDU (SÜ) Türklerin tarih boyunca birçok büyük devlet kurmalarının temel etkenlerinden birisi güçlü ordulara sahip olmalarıdır. Bozkır göçebe hayatının zorlukları Türklerin mücadeleci ve disiplinli bir yapıya sahip olmalarına neden olmuştur. Türk Ordusunun genel özellikleri şunlardır. a. Türk ordusunda ücretli askerlik yoktur. Halk kadın erkek ayırt edilmeksizin her an savaşa hazır durumda olduğu için Türk milleti için ordu-millet deyimi kullanılmıştır. b. Sürekli ordunun bulunduğu Türk devletlerinde ordunun temeli atlı askerlere dayanır. c. İlk düzenli orduyu Hun hükümdarı Mete 10 luk askeri sisteme göre oluşturmuştur. d. Ordunun başında savaşlara kağan gider, diğer hanedan üyeleri komutan olarak orduya Komuta ederlerdi. e. Türk ordusunun temel silahları ok-yay ve kılıçtır. f. Savaşlarda Turan taktiği (Hilal Taktiği Kurt kapanı-sahte Ricat) tekniği kullanılır. Not: İlk Türk devletlerinde Kağanı koruyan seçme muhafız birliklerine Böri, Keşifler yapan akıncı birliklerine de Yelme denir. Ücretsiz (gönüllü) (Hazarlar hariç) Ordu-Millet anlayışı (savaş zamanı herkes asker) Onlu Sistem (Askeri) (Mete Han ın tahta çıktığı tarik Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi kabul edilir) Onbin---tümen---tümenbaşı Bin tabur----binbaşı Yüz------bölük----yüzbaşı On tabur----onbaşı Yelme: Savaş zamanı düşmanın durumunun öğrenilmesi amacıyla gönderilen keşif birimine denir. Yelme nin Osmanı da karşılığı Akıncı dır. Türklerin dünyayı askeri alanda etkiledikleri yönler: Onlu sistem Üzengi yapımını öğrettiler (üzengi: ayağını kilitleyen mekanizma, at üzerinde denge ve güç almayı sağlıyor) Konserve yapımını öğrettiler (savaşta lazım) Ceket (avcı yeleği) ve pantolon giymeyi öğrettiler (savaş esnasında şalvar ve pelerin engeldir) Not: Düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusunun kurucusu Mete Han dır. Bu nedenle Mete nin tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı Türk Kara Kuvvetleri nin kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir. Ordu genelde atlı ve gönüllü birliklerden oluşmaktaydı. Halk için askerlik ayrı bir meslek sayılmamış ve ücretli askerlik uygulaması görülmemiştir. Savaş silahları; Süngü, Kargı, Mızrak, Kalkan, Kılıç, Yay ve Oktur. Islıklı ok (Metehan buldu. (Mete nereye ok atıyorsa, herkes oku o yöne atıyor) Askeri birliklere boy beyleri komuta etmekteydi. Savaş zamanı Hakanın komutasında birleşirlerdi. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 22 / 169

23 Savaşlarda Bozkır (Turan, Sahte Ricat (geri çekilme), Hilal, Kurt kapanı (Oyunu), Pusu) taktiği uygulanmıştır. Türklerde savaştan dönen yiğitler için Toy adı verilen şenlikler düzenlenirdi. Bu uygulamanın amacı halk arasında dayanışmayı sağlamaktır. Not-1: Ordu- Millet anlayışı Türk milletinin günümüze kadar getirmiş olduğu bir özelliktir. Not-2: Türklerin farklı kültürlerden en az etkilendikleri alan askerlik ve ordudur. İkinci olarak da devlet teşkilatı gelmiştir. Not-3: Çin, Roma, Bizans, Rus ve Moğol ordularının teşkilatlanma biçimlerinde Türk ordu teşkilatının etkisi büyüktür. HUKUK (KÖNİ) Yazılı hukuk gelişmemiş, buna karşılık yazısız hukuk (Töre (Türe) gelişmiştir. Törenin kaynakları; örf, adet ve gelenekler, Kurultayın kararları ve hakanın emirleri dir. Törede yer ve zamana göre, meclisin (Kurultay ın) kararı/onayı ile Hakanın isteğiyle Kurultay ın kararıyla, değişiklik yapılabilirdi. Törenin değişmez kuralları (nitelikleri); o Adalet, o Eşitlik (Tüzlük), o İyilik (Könilik), o Yararlı Olma (Uzluk) o İnsanlık (Kişilik) Barış zamanı herhangi birine kılıç çekmek, casusluk, Devlete başkaldırma, ordudan kaçma, adam öldürme ve namusa tecavüz etme gibi büyük suçların cezası idamdı. Hırsızlara çaldığı nesnenin on katı ödetilirdi. Daha hafif suç işleyenler ise on güne kadar hapiste kalırdı. Hapis cezaları göçebelikten dolayı kısadır. (10 günü geçmez) Yargan: Yargıç Tüz: Devlet ile vatandaşın karşılıklı olarak görevlerini bildiren yazısız sözleşme. Töreleri yazıya geçiren devlet: Uygurlardır. (Günümüzdeki Tüzük kelimesi.) Ticaret hayatının gelişmesi, kişiler arasındaki ilişkilerin kanıtlanabilir nitelikte olmasını gerektirdiğinden yazılı ve tanıklı sözleşmeler önem kazanmıştır. Bu sözleşmelerin (hukuk metinlerinin) başlıcaları; Trampa (hukuki sözleşme), Velayet Hakkı, Faiz, Kefalet, Yarıcılık (tarımsal ortaklık biçimi) tır (Bu belgelere daha çok Turfan Şehri nde rastlanmıştır.) Bu durum Türklerin eski dönemlerden itibaren yazılı hukuka önem verdiklerini göstermektedir. Not: Yazılı hukuku başlatan ilk Türk devleti Uygurlardır. o Töreyi korumak ve uygulamak devletin, dolayısıyla da hükümdarın göreviydi. o Hükümdarın başkanlık ettiği ve siyasi suçlara bakan mahkemeye Yargu (Yüksek Devlet Mahkemesi) adı verilirdi. o Yarganlar (Yargucılar) idaresindeki mahkemeler ise adli suçlara bakarlardı. SOSYAL YAŞAM Türkler göçebe bir hayat yaşarlardı. Geçim kaynakları hayvancılıktır. Kölecilik, sınıf ayrımı göçebelikten dolayı yok. Tek eşlilik (monogami) İlk yerleşik hayata geçen Türkler, Uygurlar dır. Yerleşik hayata geçişle beraber ticaret, tarım, mimari ve sanatta gelişmeler meydana geldi. Türkler pantolon, çizme, iç çamaşır giymişler ve bunları Avrupalılara öğretmişlerdir. Boyların başında Bey ler bulunurdu. Boyların birleşmesiyle (siyasi olarak örgütlenmesiyle) devlet (il) oluşurdu. Her boyun ayrı bir damgası (hayvan, eşya ve mezar taşlarında bulunan işaret), Ongun u (saygı duyduğu bir hayvanı Totemcilik) ve savaş narası vardı. Budunlar boylar birliği olarak da bilinir. Akbudun (Yöneten), Karabudun (Yönetilen) şeklinde ayrımı vardır. Eski Türk toplumlarında göçebe yaşam tarzı, (yaylak kışlak anlayışı) sosyal yaşantıyı ve ekonomik etkinlikleri de doğrudan etkilemiştir. Eski Türklerde köleci bir toplum yapısı yoktu. Bundaki temel etken; toprak üzerinde özel mülkiyet anlayışının olmamasıdır, yani toprağın devletin malı sayılmasıdır. Ekonominin hayvancılığa dayanması, göçebe hayatın benimsenmiş olması, toprak üzerinde aristokratik yaniimtiyazlı bir sınıfın doğmasını engellemiştir (Hanedan dışında). Ayrıca din adamları sınıfı da yoktu. Şölenlerde düzenlenen Hanı Yağma geleneği sosyal devlet anlayışının örneğidir. Eski Türk toplumlarında Ataerkil bir aile yapısı vardı, tek eşle evlilik esastı. Kadın da erkek gibi sosyal hayatta ve ekonomik etkinliklerde yer alırdı. Evliliklerde kadının da miras hakkı bulunurdu Türk toplumu; o Oguş: Aile o Urug: Soy (Aileler birliği) o Bod (Boy): Kabileler o Bodun: Millet o İl (devlet) birimlerden oluşuyordu. Anne (Ög) Baba (Kong) EKONOMİK HAYAT Uygurlara gelinceye kadar göçebe hayat nedeniyle hayvancılık ve hayvan ürünleri ekonomik etkinliklerin veticaretin temelini oluşturuyordu. Ekonomik yaşama bağlı olarak çeşitli kültürel etkinlikler düzenlenmiştir. Bunlar; Nevruz, Örüs - Sara ve Bahar bayramlarıdır. Hayvancılığa bağlı olarak dokumacılıkta gelişmiştir. Dünyanın en eski halısı Altaylarda Pazırık Kurganı'nda ortaya çıkarılmıştır. Not-1: Türklerin dünya medeniyetine en büyük katkılarından biri olan halı dokumacılığını ilk başlatanlar Asya Hunları dır. Not-2: Türklerde uzun süre para kullanılmamıştır; miktarı oldukça sınırlı olan hükümdarın mührünü taşıyan Kamdu denilen bez parçaları para yerine kullanılmıştır. Not-3: II. Göktürk (Kutluk) Devleti; kendilerine ait ilk ipek para yı kullanmışlardır. Not-4: Türgişler; kendilerine ait ilk madeni para yı (Yarmak) bastırmışlardır (Bazı kaynaklarda Göktürkler). Bunun yanında demirden yapılmış araç ve gereç de ticarette büyük öneme sahipti. Bunlara karşılık Çin den ipek, ipekli dokuma, tahıl maddeleri ve porselen alınmıştır. Asya Hunları, Göktürkler ve Uygurlar Çin ile; Avrupa Hunları Bizans ve Sasaniler le ticari ilişkiler kurmuşlar ve ticaret antlaşmaları imzalamışlardır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 23 / 169

24 Uygurlara gelinceye kadar genelde göçebe hayat biçimi benimsenmişse de Hunlar döneminde tarımla uğraşıldığına kanıt olarak sulama kanalları, saban ve orak gibi buluntulara rastlanmıştır. Ayrıca Türk dilinde yer alan arpa, buğday ve darı sözcükleri tarımın yapıldığını göstermektedir. Not: Tötö Kanalı ; Hunların açtığı ve Göktürkler tarafından kullanılan sulama kanalıdır. Savaşlarda elde edilen ganimetler ve devletlerden alınan vergiler de önemli gelir kaynakları arasındaydı. Türklerde verginin temelini göçebe yaşamdan dolayı hayvan vergisi oluşturmuştur. Uygurlarla birlikte toprak vemesken vergisi de eklenmiştir. Orta Asya da hüküm süren Türk devletlerinde ekonomik alanda İpek Yolu nun da büyük önemi vardı. Bu yoldan gelen kazanç için çevre ülkelerle yoğun mücadeleler yapılmıştır. Ayrıca Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp, Ural, Sibirya ve Altaylar üzerinden Çin e giden yola Kürk Yolu deniliyordu. Türkler bu yolun üzerinde de olduklarından samur, kunduz, başak gibi av hayvanlarının kürklerinin ticaretini yapıyorlardı. YAZI, DİL, EDEBİYAT Eski Türklerde dil Türkçe idi. Asya Hunlarının Oğuz Kağan, Göktürklerin Ergenekon, Uygurların Türeyiş ve Göç, Kırgızların Manas destanları vardı. Kıpçak- Oğuz Türklerinin mücadelelerini konu alan Dede Korkut Hikâyeleri de Türklerin önemli bir edebiyat ürünüdür. Türkler, Göktürk, Uygur, Arap, Latin alfabelerini kullanmışlardır. Orhun abideleri ilk yazılı eserlerdir. Bu yazıtlar Türk adının ilk geçtiği metinlerdir. Orhun Kitabeleri ne kadar yazılı bir esere rastlanmamaktadır. Bunun yerine sözlü edebiyat gelişmiştir. Özellikle Savlar, Sagular, Koşuklar ve Destanlar önemli bir yere sahiptir; Sav : Atasözü Sagu : Ağıt, Ölüler için yakılan ağıtlardır. Koşuk: Kopuz (saz)lar eşliğinde söylenen şiirler. Hikâye: Dede Korkut Hikâyeleri (Oğuzlar ile Kumanlar arasındaki mücadeleyi anlatır) Destanlar: Manzum halk hikâyeleridir. İslamiyet öncesi Türk kültürü hakkında bilgiler verir. Destanlar: Alper Tunga ve Şu: İskitler (Sakalar) Oğuz Kağan Destanı: Asya Hun Oğuz Kağan adıyla bahsedilen kişi Mete Han dır. Ergenekon ve Bozkurt: Göktürk (Dağın yarılarak çıkılması) Türeyiş ve Göç: Uygurlar Manas Destanı: Kırgızlar (En uzun Türk destanıdır.) Dede Korkut Hikâyeleri (Oğuz -Kıpçak mücadeleleri) Attila ve Sihirli Geyik: Avrupa Hun Uygurlara ait Kutlu Dağ destanı İgor Destanı (Rus Kuman) Şehname (İran Saka) Nibelüngen (Alman Hun) Not-1: Eski Türklerde yazılı kültüre geç başlanmasında en önemli etken; göçebe yaşamdır. Not-2: Yazılı kültüre geç başlanmasından dolayı Türklerin ilk dönemleriyle ilgili bilgilere daha çok Çin, Bizans vesasani kaynaklarından ulaşılmaktadır. Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Soğd, Brahmi, Süryani, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır. Göktürk (Orhun) Alfabesi 38 harflidir ve Orhun Kitabeleri bu alfabeyle yazılan ilk belgelerdir (Türk Tarihi nin ilk alfabesi). Uygur Alfabesi 18 harflidir ve hazırlanmasında Soğd Aalfabesi nden yararlanılmıştır. Arap Alfabesi İslamiyet in kabulüyle birlikte ilk defa Karahanlılar ve Gazneliler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Selçuklular, Beylikler ve Osmanlılar da bu alfabeyi kullanmışlardır. Latin Alfabesi, Cumhuriyet in ilanı sonrasında kabul edilmiştir. Kiril Alfabesi, SSCB hâkimiyeti altında yaşayan Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır. Uygurlar döneminden kalan en önemli eserlerden biri olan Altın Yaruk, Çince den Uygur Türkçesi ne çevrilmiştir, dini bir eserdir. Ayrıca Sekiz Yükmek ve İki Kardeş Hikâyesi de ünlü Uygur metinleri arasında yer alır. Eski Türklere ait başlıca kitabeler şunlardır; Yenisey Kitabeleri: Kırgızlara aittir. VI. yüzyılda yazılmıştır. Kırgızların mezar taşlarına yazdıkları yazılardan oluşmaktadırancak çözülemediği için yıpranmış olduğu için ilk yazılı eser değil. Karabalasagun (Ordu Balık) Yazıtları: Uygurlara aittir. Mani dini hakkında bilgi verir. Türkçe, Çince ve Soğdça yazılmıştır. Moyen Çör (Şine Usu Yazıtı) Kitabesi: Uygurlara aittir. Uygur Kağanı Moyen Çör ün Çin e karşı yaptığı seferlerden bahseder ( ). Bugut Yazıtları: Göktürk Devletinin en eski yazıtlarıdır Terhin (taryat) II. Kağanlık (Kutluk- Kök Türk) döneminden kalma birkaç küçük yazıt daha vardır. Küli Çor (İhe-Hüşötü) yazıtının yılları arasında, Ongin (Işbara Tarkan) yazıtının da yılları arasında dikilmiş olduğu sanılıyor. Göktürk (Orhun) Kitabeleri: Kutluk (II. Göktürk) Devleti zamanında Bilge Kağan (732), Kültigin (735) adına dikilmiştir. Yollug Tigin tarafından yazılmışlardır. Türk adının geçtiği ilk yazılı belgedir. Ayrıca Türk Tarihi nin ve Türk Edebiyatı nın ilk yazılı belgesidir. Vezir Tonyukuk (Apa Tarkan): 725-Kendi yazdı. İlk Türk tarihçisidir. Bilge Kağan (732), Kültigin (735) yazıtları Yolluğ Tigin tarafından taşa kazınarak yazılmıştır. o Hükümdarın halka karşı görevlerini o Çin entrikaları o Halkın devlete karşı sorumluluğunu o İlk siyasetname örneğidir. o Açı doyurmak, çıplağı giydirmek: Sosyal Devlet Bir tarafı Çince, Diğer tarafı Orhunca (Türkçe) dir yılında Yadrintsev tarafından orada bulunmuş Danimarkalı W. Thomsen tarafından çevrildi. (1891) Türk tarihinin ilk yazılı belgeleridir. İlk bulunan kelime Tengri dir (Tanrı) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 24 / 169

25 Not: Orhun Kitabeleri çözülebildiği için Türk tarihinin ilk yazılı eseridir. DİN ve İNANIŞ Göktanrı inancı çok yaygındı. Din adamlarına Kam ve Şaman, Dini törenlerine Yuğ denirdi. Türkler ölüyle beraber eşyalarını da gömerler, mezarlarının başına da Balbal adı verilen taşları dikerlerdi. Mezarlarına Kurgan denilirdi. Maniheizm, Budizm, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık dinleri Türkler arasında yayıldı Ölüden sonra yaşamı; Balbal, Kurgan, Mumyalamak gösterir. (Balballarında dirileceğine inanırlar) Akkoyun ve Karakoyunlular Balbal (Bengütaş) geleneğini devam ettirmişlerdir. Türklere ait bilinen en eski kurganlar Altaylar da bulunan Pazırık ile Alma Ata yakınlarında bulunan Esik kurganlarıdır. Pazırık kurganında; Lahitler, at koşumları, metal araçlar, dokumalar, Esik kurganında ise ünlü Altın Elbiseli Adam Heykeli bulunmuştur. Bu kurganlar Asya Hunları na aittir. Not: Kurgan mezar tipinin Anadolu daki biçimine Höyük denilmiştir. Not-1: o Uygurlar Mani ve Budizm dinlerini, o Türgişler Budizm i, o Avarlar, Macarlar, Tuna Bulgarları, Peçenekler, Kumanlar ve Uzlar Hıristiyanlığı benimserken, o Hazarlar Museviliği; o Oğuzlar, Karluklar, İdil Bulgarları ve Yağmalar İslamiyet i kabul etmişlerdir. Not-2: Din değiştiren ilk Türk devleti Uygurlardır. Not-3: Türklerin yaşayışına en uygun din İslamiyet olmuştur. Bu nedenledir ki diğer dinleri kabul eden Türk topluluklarının birçoğu milli benliğini kaybetmiştir. BİLİM Türklerin matematik ve Astronomi alanında geniş bilgi birikimi vardı. Bir yılı 365 gün ve 5 saatten biraz fazla olarak bulmaları, On İki Hayvanlı Türk Takvimi bunun kanıtıdır. Türklerin kullandığı takvimler: o 12 hayvanlı, Güneş yılı esastır. 365 gün 4 saattir. o Hicri (Ay yılı esastır) (354 gün) (dini bayramlarda Örn; Ramazan ayı 10 gün kayar) SANAT Çadır, Dokumacılık Halı (Dünyanın en eski halısı Pazırık halısı Türklerin) Fresko (duvar resmi) Uygurlarda resim yapan sanatçıya Bedizci denir. Hat, Çini, Minyatür, Fresko, Heykelcilik (balbal) Madencilik: Altın Adam Zırhı Bozkırın Kuyumcuları (İskitler) Minyatur: Uygurlarda başlar. İskitlere ve Hunlara ait olan eserler Rusya da Ermitaj müzesinde sergileniyor. Hayvan üslubu Kımız (milli içecek) Taşınabilir eşyalar (halı, kilim, çul, iğne oyası) Törün (düğün) Yurt (çadır) Halkın kaldığı çadırlara denir. Demircilik, maden işlemeciliği, süs eşyaları, dokumacılık sanatları gelişmiştir. Paralar Kamdu: Bez Para. Göktürk, Ticarette parayı ilk kullanan Türk Devleti. Böz, Kuanypu: Bez Para. Uygurlar Çav: Kâğıt Para. Uygurlar. Müzik Kithara: Türk Kanunu Çevgan: Müzik aleti Ir: Beste Küg: Melodi Davul(Nevbet) Kopuz: Saz Spor Seğirtme: yaya yarışları Milletlerarası yarışma: Kırgızlar Tepük: Futbol Kureş: Güreş İSLAM TARİHİ İSLAMİYET ÖNCESİ DÜNYANIN GENEL DURUMU AVRUPA İslamiyet ten önce Avrupa da Kavimler Göçü (375) sonrası Feodalite ve Skolastik Düşünce vardı. Afrikada putperestlik ve Hristiyanlık vardı. Asya da (Doğu Bizans) Bizans, Ortodoks Hristiyanlığı benimsemiştir. Batı Roma İmparatorluğu yıkılmış Avrupa ya hâkim olan Vizigotlar, Ostrogotlar ve Franklar krallıklar kurmuş ve kendi aralarında hakimiyet mücadalesi yaşanmıştır. Krallıklar olmasına rağmen kıtada Derebeylik rejimi hâkim olmuştur. Avrupa da Hristiyanlık dini yayılmıştır. Tüm Avrupa ya Skolastik (Dini düşünce) düşünce yayılmıştır. Hristiyanlığın Katolik mehmebinin ruhani lideri Papa Aforozi, Enterdi ve Endülüjans gibi yeklilerle halı sindirmiş ülkede deney ve gözlem yapılmasını yasaklamıştır. Halk sınıflara ayrılmış ve halk cahil bırakılmıştır. AFRİKA Afrika nın kuzeyine Doğu-Batı Roma İmp hâkim olup din bakımından Hristiyanlık yayılmıştır. Habesiştan da güçlü bir Hristiyan krallık kurulmuş olup bu devlet diğer dinlere de saygılıdır. ASYA Bu kıtaya hâkim olan devletler Bizans, Sasani, Kök Türk ve Çin devletleridir. Bizans Devleti (Doğu Roma İmp.) Balkanlar, Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır a hâkim olmuştur. Başkenti İstanbul olup Hristiyanlık Dinini resmi din olarak kabul etmişledir. Hristiyanlık (Ortadostluk Mezhebinin Ruhani liderliğini üstlenmişlerdir. Ruhani liderine Patrik adı verilir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 25 / 169

26 Türkler, Sasani devletleriyle Siyasi mücadelere girmişlerdir. Sasani İmparatorluğu: 226 yılında Medain Şehri başkent olmak üzere İran da kurulmuştur. Bizansla mücadele etmişler, İstanbul u kuşatmışlar ve Mısır, Suriye ve Yemen e kadar yayılmışlardır. Dini inanış bakımından Zerdüşt Dinini benimsemişlerdir. (Mecusi: Ateşe tapan) 642 Hz. Ömer Döneminde ortadan kaldırılmıştır. Kök-Türk Devleti: 552 yılında orta Asya da Türklerin kurduğu güçlü bir devlettir. Gök Tanrı dinini benimsediler fakat Türkler arasında Hristiyanlık, Yahudilik, Zerdüşlik, Manihizm ve Budizm gibi dinler yayılmıştır. Çin Güneydoğu Asya da çok köklü bir devlet kurmuşlardır. Türklerle sürekli siyasi mücadele içerisinde olmuşlardır. Halk sınıflara ayrılmış olup ülkede Budizm, Taozim ve Konfüçyüsçülük dini yaygındır. Hindistan: İslamiyetin doğduğu zamanlarda Hindistan da güçlü bir devlet yoktu. Hindistan da insanlar Kast sistemine ayrılmıştır. Hindistan da Hinduizm (Brahmanizm), Budizm Ülkede en eski din Veda Dini olup bu dinin rahiplerine Brahman denilirdi. Japonya: Büyük okyanusta birçok ada üzerinde kurulmuş bir ülkedir. İslamiyetin doğusu esnasında siyasi bir etkinliği yoktur. Ülkedede Şintozim inanışı egemendi. Ayrıca ülkede Budizm, Taozim ve Konfüçyüs çülük inanışları da yayılmıştır. İSLAMİYETTEN ÖNCE ARAP YARIMADASI İSLAM DAN ÖNCEKİ HAYAT Sosyal Hayat: Araplar kabileler halinde yaşarlardı. Bazıları göçebe (Bedevi) iken, bazıları da ticaretle uğraşırdı. Kabileler arasında kan davaları olduğu için yılın dört ayı hariç (Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Recep) savaş yaparlardı. Kız çocukları diri diri toprağa gömülürdü. Yönetim: İslam dan önce Araplar da siyasal birlik yoktu. Kabileler başlarında bulunan reisleri (Şeyh) tarafından yönetilirdi. Ayrıca Mekke nin önde gelenlerinin toplandığı Daru n Nedve adında meclisi vardı. İslamiyetten Önce Arabistan İslam dan önce iki önemli devlet olan Bizans, Anadolu, Suriye Mısır ve Filistin e hakimken, Sasaniler, İran topraklarını ele geçirmişlerdi. Arabistanın Güneyinde Main, Sebe ve Himyeri; Arabistanın Kuzeyinde Nebatlılar, Tedmürlüler ve Gassaniler devletleri kurulmuştur. İslamiyetten önce Arap Yarımadasında siyasi birlik kurulamamış ve güçlü bir devlet çıkmamıştır. Arabistan da kabileler yönetimi hakimdi, Kabileler kendi aralarında kan davaları güder sürekli mücadele ederlerdi. Arap yarımadası, Yukarı Arabistan (Necid), Hicaz ve Yemen (Güney Arabistan) olmak üzere üç Bölgeye ayrılırdı. Mekke, Medine, Hayber ve Taif; Hicaz bölgesinin önemli şehirlerindendi. Arapların kutsal saydığı Kâbe Mekke deydi. Halk Bedevi ve Medeni (Şehirli) diye ikiye ayrılırdı. Arapların taptığı putlar Kâbe de bulunuyordu. Kölelik gelişmişti. Ayrı ayrı kabileler halinde yaşarlardı. Kabileler arasında kan davaları yaygındı. Kadınlara önem verilmezdi. Kız çocukları diri diri gömülürlerdi. Şiir ve Edebiyat gelişmişti. Mekkede Darün Nedve denilen danışma kurulu şehir yönetimi ile ilgili konularda toplanır ve kararlar alırlardı. Şehrin yönetimi V. Yüzyılın ortalarında Kureyş kabilesine geçmiştir. Arabistan Yarımadasında Siyasal Birliğin Sağlanamamasında: Arapların Kabileler halinde yaşamaları Göçebe kabileler arasındaki rekabet ve kan davaları Arabistan da çok değişik dini inanışların benimsenmesi, Bizans ve Sasani İmparatorlukların baskıların sürmesi. Arabistan da Din ve İnanış: Arap Yarımadası nda çeşitli dinlere mensup insanlar bulunmakla birlikte çoğunluk Putperest (Puta tapıcılık) idiler. Önemli putlar Lat, Menat, Uzza ve Hubel dir. Bu Putlar Kabenin içinde olup belli aylarda ziyeret edilirdi. İnsanlar Kabe yi ziyaret etmek amacıyla dünyanın dört bir yanından gelirlerdi. Burada kurulan panayırlarda putlar için kurbanlar kesilir, şairler şiirlerini okurlardı. Bunun yanında tek Allah (cc) inancına sahip Hanif dinine mensup kişiler bulunmakla birlikte bunlar çok azınlıktaydı. Hanifilik: Hz. İbrahim in dinine inanan, puta tapıcılığı kabul etmeyen ve yeni bir peygamberin gelmesini bekleyen kimselerdi. Ayrıca Medine de Yahudiler, Yemen de de Hıristiyanlar bulunuyordu. Sosyal Hayat: Çölde yaşayan Araplara Bedevi, Şehirde yaşayanlara Medeni adı verilirdi. Bedeviler Hayvancılık ve tarım, Medeniler ticaretle uğraşırlardı. Kabile Yaşamında kan bağı çok önemliydi. Ailede erkeğe büyük önem verilir, kız çocuklarına itibar edilmez, kadına miras verilemezdi. Birden çok kadınla evlenmek serbest olup kız evladı olanlara hor gözle bakılırdı. Bazı durumlarda bu duruma dayanamayan aileler kız evlatlarını diri diri toprağa gömerlerdi. Kölecelik çok yaygın olup, köleler hayvan gibi çalıştırılır alınıp satılırdı. Arap kabileler 4 aydan oluşan haram aylarında savaşmazlar ve o ayda Mekke de Ukaz adında büyük bir panayır kurulup, birçok kabile Mekke ye gelir, ticaret yapar, panayır yarışmalarına katılır veya Kâbe yi ziyaret ederdi. Mekke bir ticaret ve dini ibadet şehri ile ün salmıştı. Mekke de Kureyş Kabilesinin üstünlüğü vardı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 26 / 169

27 İslamiyet in Doğuşu Annesi Amine, babası Abdullah dır. Hz. Muhammed Mekke de 571 yılında doğdu. Doğmadan önce babasını kaybeden Hz. Muhammed, altı yaşına kadar süt annesi Halime nin yanında kaldı. Altı yaşında iken annesini kaybetmiştir. Annesinden sonra dedesi Abdülmüttalib in yanında kalmıştır. Dedesi de ölünce amcası Ebu Talip in himayesine girdi. Ticaretle uğraşan amcasının yanında, ticaret yapmaya başladı. Doğruluğu ve dürüstlüğü ile ün kazandı. Muhammed-ül Emin ismiyle anılmaya başladı 25 yaşında iken Hz. Hatice ile evlendi. Peygamberimizin Hakemliği: Kâbe de bulunan ve Haceru l-esved (Kara Taş) denen taşı yerine koymada ihtilâfa düşen insanlara hakemlik yaptı. Buna Kâbe Hakemliği denir. Bugün Kâbe nin içinde yer aldığı camiye de Mescid-i Haram denilmektedir. Peygamberimizin, hazreti Hatice den, iki erkek çocuğu, dört kız çocuğu doğmuştur Isimleri şöyleydi: Kasim, Abdullah, Zeynep, Rukayye,Ümmü Külsüm, Fatima ve Cariyesi Mısırlı Maria`dan doğan Ibrahim`dir. İlk vahiy 40 yaşın da iken, Nur dağının Hıra mağarasında Cebrail tarafından getirildi (610). Bu olay Hz. Muhammed in Peygamberliğinin ve İslam dininin başlangıcı oldu. Hz. Muhammed ilk önce yakınlarını İslam a davet etmeye başladı. İlk Müslüman olanlar Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve Hz. Zeyd dir. İslamiyet in insanları eşit kabul edip köleliğe karşı çıkması, putlara karşı çıkması üzerine Mekkeli müşrikler, Müslümanlara baskı yapmaya başladılar. Hz. Muhammed, Müslümanlara eziyet edilmesi üzerine bir kısmının Habeşistan a hicretine izin verdi. (615) I. Ve II. Akabe biatlarını gerçekleştiren Medineli Müslümanlar, Hz. Muhammed i Medine ye davet etmişlerdir. I. ve II. Akabe ( ) Biatlarından sonra bir kısım Müslümanlar da Mekke den Medine ye hicret etti (16 Temmuz 622). Hicretin Önemi Medine de İlk İslam Devleti kurulmuş, Hz. Muhammed bu devletin başkanı olmuştur. Hicri takvimin başlangıcı oldu. Muhacir ve Ensar kardeş ilan edildi. İslamiyet in yayılışı hızlandı. Hz. Ömer zamanında Hicri takvimin başlangıcı oldu. Hicret (622) Müslümanların inançları uğruna Mekke den Medine ye göç etmelerine hicret denir. Hicrete katılanlara Muhacir Medine de Müslümanlara ev sahipliği yapanlara ise Ensar denilmiştir. Hicretin Sonuçları: o İslam Devleti kurulmuştur. o Mekke-Şam ticaret yolu Müslümanların kontrolüne geçmiştir. o Muhacir ve Ensarlar kardeş ilan edilmiştir. o İslam Dininin yayılması hızlanmıştır. o Hicri takvimin başlangıcı olmuştur. o Medine de Müslümanlar ile Yahudiler arasında Vatandaşlık antlaşması yapılmıştır. MEDİNE ANTLAŞMASI Medine de yaşan Müslüman, Putperest ve Yahudilerin birlikte yaşamaları için gereken kurallardır. (47 madde). Buna göre bazıları: o Diyetler ve fidyeler eskisi gibi devam edecek. o Museviler din hürriyetine sahip olacaktır. o Yahudiler veya Müslümanlar üçüncü bir tarafla savaşırsa birbirlerine yardım edecektir. o İki tarafta Kureyşli Müşrikleri korumayacaktır. o Medine ye karşı bir saldırıda şehir herkes tarafından korunacaktır. o İki taraftan biri bir düşmanla barış yaparsa iki taraf da barış şartlarına uyacaktır. o Üzerinde ihtilafa düşülen herhangi bir konuda Hz. Muhammed e başvurulacaktır. Hz. Muhammed Dönemi Savaş ve Seferleri Hz. Muhammed in katıldığı savaşlara Gazve denir. Hz. Muhammed in katılmadığı savaşlara da Seriye denir. 1-Bedir Savaşı (624) Hicretten sonra Müslümanların Mekke de kalan mallarının yağmalanması üzerine savaş başladı. Sonuçları: o Müslümanların Mekkelilere karşı kazandığı ilk zaferdir. o Esir alınan Mekkeliler on Müslümana okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakıldı. o Şam ticaret yollarının egemenliği, kısmen Müslümanların eline geçti. Uhut savaşına neden oldu. 2-Uhut Savaşı (625): Mekkelilerin Bedir savaşının intikamını almak istemesinden dolayı savaş yapılmıştır. Hz. Muhammed in emirlerine uymayan okçular yenilgiye yol açtı. Böylelikle peygambere itaatin önemi ortaya çıktı. Savaş sonunda Yahudilerin bir kısmı Medine nin dışına çıkarıldılar. 3-Hendek Savaşı (627): Mekkelileri Müslümanları yok etmek istemelerinden dolayı savaş çıkıyor. Müslümanlar Selman-ı Farisi nin önerisi ile çevrelerine hendek kazarak savunma savaşı yapıyorlar. Savaş sonunda müşrikler yenilmişler ve böylece Müslümanları yok edemeyeceklerini anlamışlardır. Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine son seferidir. Bu savaştan sonra, Müslümanlar taarruza geçmiştir. Ayrıca savaştan sonra ilk İslam Hastahanesi kurulmuştur. 4-Hudeybiye Anlaşması (628): Hz. Muhammed hac vazifesini yapmak için Mekke ye doğru hareket eder. Müşrikler peygamberimizi Mekke ye almayarak Hudeybiye antlaşmasını imzaladılar. Bu anlaşmanın önemi şudur: o Bu anlaşma ile Mekkeliler ilk kez Müslümanları hukuken tanıdılar. Müslümanların aleyhine gözükse de sonra Müslümanların lehine sonuçlanmıştır. 5-Hayber in Fethi (629): Medine den gönderilen Yahudilerin olumsuz faaliyetleri üzerine Hayber alınmıştır. Böylece Şam ticaret yolunun güvenliği sağlandı. Ayrıca Hayber Müslümanların ilk fethidir. İlk kez haraç ve cizye alınmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 27 / 169

28 6- Mute Savaşı (629): Bizansa karşı yapılan ilk savaştır. 7-Mekke nin Fethi (630): Hz. Muhammed Mekkelilerin Hudeybiye Anlaşmasını bozması üzerine Mekke yi fethetti. Böylece Mekke Müslümanların eline geçti. Kâbe putlardan temizlendi. Mekke nin fethi Arap Yarımadasında olacak fetihleri kolaylaştırmıştır. 8-Huneyn Savaşı (630): Mekke den kaçan putperestlerin Taif Yahudileri ile birleşip Mekke yi geri almak istemeleri sonucunda yapıldı. Savaşı sonunda Taif kuşatılmış ise de alınamamıştır. Ancak bir yıl sonra kendiliğinden teslim olmuştur. 9-Tebük Seferi (631): Bizans İmparatorunun Arabistan üzerine sefere çıktığı haberinin alınması üzerine bu sefer düzenlendi. Fakat asılsız olduğunu öğrenerek geri dönmüştür. Gassaniler Müslüman olmuştur. Bu sefer Peygamberimizin son seferidir. 10-Veda Haccı ve Hutbesi (632): Hz. Peygamber (S.) in yapmış olduğu son hac olup 100 bin kişiye bir hutbe irad etmiştir. Bu hutbede insan hakları, faiz ve kan davasının yasaklanması gibi konular yer almıştır. Hz. Muhammed son kez Mekke ye giderek onlara bir hutbe okumuştur. Arkasından Medine ye dönen Hz. Muhammed hayatını kaybetmiştir. 8 Haziran 632 Hz. Ebu Bekir Halife seçildi. Böylece dört halife dönemi başlamıştır. DÖRT HALİFE DEVRİ ( ) Hz. Ebubekir ve onu takip eden 3 halife devletin ileri gelenlerince seçilerek göreve getirilmişlerdir. İslam Tarihinde bu döneme Cumhuriyet Dönemi de denir. Halife: Hz. Muhammed in peygamberlik görevi hariç, devlet başkanlığı ile ilgili bütün görevlerini yerine getiren İslam Devletinin başkanı demektir. Peygamberimizin vefatı üzerine Hz. Ömer in önerisiyle Müslümanların seçimiyle Hz. Ebubekir halife seçilmiştir. Not: Halifeler seçimle iş başında geldiklerinden dolayı bu döneme ilk cumhuriyet dönemi de denilir. Dört halife dönemi sırasıyla o Hz. Ebubekir Dönemi o Hz. Ömer Dönemi o Hz. Osman Dönemi o Hz. Ali Dönemi Hz. Ebubekir Dönemi ( ): Yalancı Peygamberlerle, dinden dönenlerle, zekât vermeyenlerle mücadele (Ridde Savaşları) edildi. Halifeye, devlet memurlarına maaş bağlandı. Kur an-ı Kerim kitap haline getirildi. İlk kez Arap yarımadası dışında fetihlere başlandı. Suriye ve Irak üzerine bir ordu gönderildi. Bizans ile Yermük Savaşını yaparak Bizans ı yendi (634). Bu sefer Suriye nin fethine ortam hazırladı. Hz. Ömer Dönemi ( ): Ecnadin (636) Savaşıyla Suriye nin Fethi tamamlandı. İran ile Köprü Savaşı (634), Kadisiye (636) ve Nihavend (642) Savaşları yapılarak İran alınmıştır. Dört halife dönemi içerisinde en çok fetihlerin yapıldığı dönemdir. Mısır ( ), Suriye, Kudüs, Irak, İran ve Azerbeycan ın bir bölümü feth edildi. Topraklar yönetim birimlerine ayrıldı. İlk kez divan kuruldu. Kadılık sistemi oluşturuldu. İlk düzenli ordu kuruldu. Ordugâh (cündler) şehirleri kuruldu. İkta sistemi kuruldu. Devlet Hazinesi (Beytül Mal) oluşturuldu. Hicri Takvim ilk kez kullanılmaya başlandı. Hz. Ömer İranlı bir köle tarafından şehit edildi. DEVLETİN TEŞKİLATLANMASI İdari Amaçlı teşkilatlanma: Fethedilen ülkeler idari yönden büyük illere ayrıldı ve bu illere valilere tayin edildi. Hz. Ömer zamanında yapılan yenilikler: o Divan örgütü kuruldu. o Danışma kurulu oluşturdu. o Ülkeyi yönetim birimlerine ayırdı. (Valilikler) o Ilk defa adalet teşkilatı kurularak mahkemelere kadılar tayin edilmiş, böylece yönetim ve yargı birbirinden ayrılmıştır. o Hicri takvim kullanılmaya başlandı. o Bazı şehirlerde su kanalları inşa edilmiş, bayındırlık alanında birçok yenilikler yapmıştır. o İlk düzenli ordu ve ilk Ordugah lar oluşturdu. o Devlet gelirlerinin artması üzerine Beyt ül Mal (devlet hazinesi) kurulmuştur. o Vergiler sistemli hale getirilmiştir. o Polis teşkilatının temelleri atıldı. o Askeri posta teşkilatı kuruldu. o Askeri ikta sistemi kurulmuştur. o Adliye teşkilatında yenilikler yapıldı. (Adli işler için kadılar tayin edildi. Hz. Ebu Bekir vefat etmeden önce halifeliğe Hz. Ömer i tavsiye etmişti. Hz. Ömer adaleti, doğruluğu ve cesareti ile ün yapmıştır. Onun zamanında İslam orduları geniş çaplı fetihler yapmıştır. Hz. Osman Dönemi ( ): Libya, Tunus fethedildi. Harezm, Horasan fethedildi. Türkler ile savaşlar başladı. Kıbrıs vergiye bağlandı. İlk İslam Donanması Suriye valisi Muaviye tarafından kuruldu Bizans donanması ile ilk savaş yapılmıştır. İlk kez Kur an-ı Kerim çoğaltılmıştır. Hz. Osman ın memurlukları kendi soyundan olan Emevilere vermesi üzerine, İslam dinideki ilk karışıklıklar ortaya çıkmıştır. Hz. Osman şehit edilmiştir. Hz. Ali Dönemi ( ): Cemel Vakası (Deve Olayı): o Talha, Zübeyir, Hz. Ayşe, Muaviye, Hz. Osman ın katillerinin bulunmaması üzerine Hz. Ali nin halifeliğini tanımadılar. o İki grup arasındaki mücadeleyi Hz. Ali kazandı. o Mücadeleyi kazanan Hz. Ali Küfe yi başkent yaptı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 28 / 169

29 Sıffın Savaşı ve Hakem Olayı: o Hz. Muaviye, Hz. Osman ın katillerini yakalama bahanesi ile harekete geçmiş bu olay Sıffın Savaşına neden olmuştur. o Hz. Ali galip gelecekken Muaviyenin ordusunun mızrakların ucuna Kur an-ı Kerim yapraklarının takılması savaşın durmasına ve Hakem olayına neden olmuştur. o Hakem olayından sonra Müslümanlar, Şii (Şia- Hz. Ali taraftarları), Emevi (Sünni-Hz. Muaviye taraftarları) ve Hariciler olmak üzere üçe ayrılmıştır. o Bu dönemde iç karışıklıklar çok olduğu için yapılan fetihler durmuştur. o Hariciler 661 de Hz. Ali yi şehit etmişlerdir. o Böylece dört halife dönemi bitmiş Emeviler dönemi başlamıştır. EMEVİLER DÖNEMİ ( ) Muaviye Dönemi ( ) Hz. Ali nin ölümü ile Muaviye nin halifeliği kesinleşmiştir. Hz. Ali nin oğlu Hz. Hasan Kufe de Halife oldu. Hz. Hasan Müslümanların arasında yeni bir savaş istemediğinden şartlı olarak Halifelikten çekildi. Buna göre Muaviye ölünce yerine Hz. Hasan ın kardeşi, Hz. Hüseyin, Halife olacaktı. Muaviye bu teklifi kabul etti. Hz. Hasan bir süre sonra vefat etti. Muaviye Şam ı Başkent yaptı. İstanbul Kuşatması: İstanbul ilk defa iki defa kuşatıldı. (658) Ebu Eyyüp El Ensari burada şehit oldu. 674 yılında İstanbul ikinci defa kuşatıldı. Bu kuşatma 7 yıl sürdü. Ancak; o İklim farklılığı ve şartları, o Bizans surlarının yıkılamaması, o Grejuva (Rum Ateşi) yüzünden başarısız olundu. Hz. Muaviye ölmeden önce oğlu Yezid i halife ilan etmiştir. Böylece halifelik babadan oğula geçen bir saltanat haline dönüşmüştür. Yezid Dönemi ( ) Yezid döneminin en önemli gelişmesi Kerbela Olayı dır. Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin, halifeliğin babadan oğula geçemeyeceğini ve seçim yapılması gerektiğini söyleyerek Kûfe ye doğru yola çıktı. Fakat Yezid in komutanı Ubeydullah, Hz. Hüseyin i ve yanındakileri Kerbela da durdurdu. Bir müddet sonra Hz. Hüseyin i ve yanındakileri kılıçtan geçirdi (10 Muharrem 680). Bu olay Müslümanların; Şiiler ve Sünniler şeklinde kesin olarak gruplara ayrılmasına neden olmuştur. Kerbela da Hz. Peygamberin torununun şehid edilmesi İslâm dünyasında Emevilere karşı isyanların çıkmasına ve düşmanlığın artmasına neden olmuştur. Böylece Hz. Osman zamanında başlayan ilk karışıklık, Hz. Ali zamanında ilk ayrılıklara, Yezid döneminde kesin ayrılıklara döndü. Abdülmelik Dönemi ( ) İç karışıklıklar giderildi. İlk İslam parası (dinar) bastırılmıştır. Arapça resmi dil olarak ilan edilmiştir. Kudüs teki Kubbetüs Sahra inşa edildi. Fetih hareketlerine devam edildi. Velid Dönemi ( ) Kuteybe b. Müslim Maveraünnehr in fethine memur edildi. Beykent i 706 da ele geçirdikten sonra Buhara ve Semerkant alındı (709). Böylece Maveraünnehr müslümanların eline geçti. Fas ve Cezayir fethedilmiştir. Kuzey Afrika fethi tamamlandı. Tarık b. Ziyad komutasındaki İslâm orduları 711 de Kadiks Savaşıyla İspanya nın (Endülüs) fethine başlamıştır. Daha sonra İspanya ya Endülüs ismi verilmiştir. Müslümanlar 732 de Puvatya Savaşı nda Franklara yenilinceye kadar ilerlediler. Puvatya Savaşı sonucunda Avrupa daki son sınır Pirene dağları olarak kalmıştır. Emeviler Arap milliyetçiliği yapmaları, halifelerin saraya kapanmaları, peygamber soyuna iyi davranmamaları yüzünden yıkılmışlardır. Emeviler Devleti, Horasan valisi Ebu Müslim Horasani nin isyanı ve Emevi halifesi Mervan ın öldürülmesi sonucu yıkıldılar. (745) Yönetime Abbasi ailesi geçti. Halifelik Abbasilere geçmiş oldu. (750) Emevilerin Yıkılış Sebepleri o Emeviler Arap milliyetçiliği yapmaları, o Arapları üstün görmeleri o Önemli görevlere Emevilerin getirilmesi, Aaraplar arasında huzursuzluğa neden oldu. o Emevi ailesi içerisindeki geçimsizlik, o Fetihlerin durması, o Şiilerin çalışmaları, o Abbasilerin çalışmaları, o Halifelerin saraya kapanmaları, o Peygamber soyuna iyi davranmamaları yüzünden yıkılmışlardır. Arap olmayan Müslümanlara Mevali, Müslüman olmayan halka Zımni denirdi. Emeviler Döneminde Halifeler gösterişli bir hayat sürdüler. Bu dönemde Halifeler ordu komutanlığını bırakarak sade ve devlet başkanlığı yaptılar. Ömer bin Abdulaziz gerçekleştirdiği faaliyetlerle diğer Emevi halifelerinden ayrılır. Emeviler Dönemi Türk-Arap İlişkileri Emeviler zamanında Türgişler İslamın Orta Asyaya yayılmasını engellemişlerdir. Türgeşler Su-lu Han ve Bağa Tarkan dönemlerinde Emevilerle çatıştılar. Emevilerin Teşkilatlanması Ülke eyaletlere ayrılmıştır. Devletin Merkezi Kufe den Şam a taşınmıştır. Harac-ül Halife adlı muhafız birlikleri kurulmuştur. Ülke eyaletlere ayrılmıştır. Halife Abdülmelik döneminde ilk İslam (dinarı) parası bastırılmıştır. (Bizans ve diğer ülkelerin ekonomik baskısından kurturuldu.) Abdülmelik döneminde Arapça resmi dil ilan edilmiştir. (Farklı resmi dillerin kullanılması önlenmiştir.) Berid adlı posta teşkilatı kurulmuştur. (Çıkan isyanlar bu sayede daha çabuk öğrenilmiştir.) Divan-ül haraç adlı mali teşkilat oluşturulmuştur, ABBASİLER DEVRİ ( ) İlk Abbasi halifesi Ebul Abbas Abdullah tır. Ebu l Cafer el-mansur Bağdat şehrini kurdu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 29 / 169

30 Bu dönemde Çinliler ile Talas Savaşı yapıldı (751). Bu savaşta Türkler Arapları tutmuşlardır. Bu savaşta Türklerin Karluk, Yağma ve Çiğil boyları Abbasilere yardım etmişlerdir. Bu savaştan sonra Türkler Müslüman olmaya başladılar. Abbasiler, Emevilerin izlemiş olduğu Arap milliyetçilik politikasını terk ederek başka milletlere de devlet kademesinde yer vermeye başladılar. Özellikle Türklerle ilişkiler kurdular. Abbasilerin en parlak dönemi, Harun Reşit zamanıdır. ( ) Harun Reşit zamanında Bizansa seferle yapıldı. Bizans sınırındaki Antakya, Maraş, Tarsus, Adana ve Malatya gibi şehirler avasım (Sınır şehirleri) adıyla eyalet durumuna getirldiler. Bu dönemde başkent Bağdat, Ortadoğu nun en önemli kültür merkezi haline geldi. Harun Reşid Avrupa da tanınmıştır. Hristiyanların Kudüs ü ziyaret etmelerine izin vermiştir. Abbasiler en güçlü dönemlerini Harun Reşit ve oğulları Emin, Me mun ve Mu tasım zamanlarında yaşamışlardır. Harun Reşit in oğullarından Me mun ve Mu tasım zamanlarında Türkler ile olan ilişkiler gelişti. ( ) Me mun zamanında Türkler devlet kademesinde yer almaya başlamışlardır. Me mun, Bağdat ı koruma amacı ile Türklerden oluşan Semerra şehrini kurmuştur. Bizans sınırına yakın yerlerde Avasım şehirleri kurularak Türkler buralara yerleştirildi. Abbasiler döneminde de bilimsel çalışmalar hızla devam etmiştir. Eski Yunan, Süryani, Hind, İran gibi medeniyetlere ait eserler Arapça ya tercüme edilerek, bu medeniyetlere ait birikimler İslam Medeniyetine geçti. Müslümanlar bu bilgilerin üzerine yenilerini de ekleyerek daha da geliştirdiler. Halife Mu tasımın ölümünden sonra ülke bölündü, parçalandı. Moğolların saldırıları sonucunda yıkıldılar. Abbasi topraklarında Tavaifi Müluk adı verilen devletler kuruldu. o Tolunoğulları o İhşidiler o İdrisoğulları o Aglebiler o Fatımiler o Tahiroğulları o Saffariler o Samanoğulları o Büveyhoğulları Moğolların saldırıları sonucunda yıkıldılar Abbasilerin Genel Özellikleri Abbasiler Arap olmayan uluslara hoşgörüyle yaklaşmış ve İslâmiyet in daha fazla yayılmasını sağlamışlardır. Bu dönemde Emevilere göre bilim-kültür alanında daha çok gelişme gözlenmiştir. Türkler ilk kez bu dönemde İslâmiyet i kitleler halinde benimsemişlerdir. Abbasilerin denizciliğe önem vermemeleri ticari ve askeri alanda gelişmelerini engellemiştir. İslam Dünyasında bilimsel gelişmeleri olumsuz etkileyen iki büyük tehlike olmuştur. Moğol İstilası Endülüs ün Kaybı. ENDÜLÜS EMEVİ DEVLETİ ( ) İspanya da kurulan ilk İslam Devleti dir. Abbasilerden kaçan Emevi ailesinden Halife Hişam ın torunu Abdurrahman tarafından kuruldu. Halifelikte hak iddia ettiler. Abbasilerle mücadele etti. Franklara karşı başarılar elde etti. Endülüs Emevi Devleti, fetih yapmaktan çok bilim, kültür, sanat alanlarında çalışmalar yaptılar ve bu konularda oldukça ileri gittiler. Başkenti Kurtuba (Kurtuba Sarayı) en önemli ilim ve kültür merkezidir. Birçok Avrupalı öğrenci hatta papazlar Endülüs e giderek eğitim gördü. Avrupa kültür ve medeniyetinin oluşumunda Endülüs Emevilerinin katkısı çok olmutur. III. Abdurrahman zamanında en parlak dönemini yaşadı. İç karışıklıklar ve çevresindeki Hristiyan krallıkların baskısı sonucu 1031 de yıkıldı. Yerine 28 tane beylik kuruldu. Bu beyliklere Tevaif-i Mülk veya Mülûkü t-tavâif. Bunlardan en önemlisi ve son yıkılanı Beni Ahmer Devleti idi. Not: Endülüs Emevi Devleti döneminde Üç Müslüman devlet hâkim sürerken hepside halife olduklarını açıklamıştır. Bunlar; o Endülüs Emevi Devleti o Mısır da fatimiler o Abbasiler Endülüs Emevi Devletinin Avrupaya Etkileri İslami yaşayış tarz ve biçimi taklit edildi. Müslümanlar tarafından kurulan ilim merkezi Tuleyta Şehri Hıristiyanların eline geçince birçok Avrupa lı öğrencilere hizmet veren bilim merkezi oldu. Müslüman Medreselerin ilmi bilgilerini tercüme ettiler. İlkönce doğa, sonra gök bilimiyle sonra felsefe çalışmalarıyla uğraştılar. Gırnata Şehri Avrupa nın bilim, kültür sanat şehri haline dönüştü. Rönesans ın doğmasına zemin hazırladı. Alfonso Endülüs kültüründe etkilenerek sarayının her tarafını İslam Kültürüyle bezedi ve kendisini de İki milletin İmparatoru ilan etmiştir. BENİ AHMER (GIRNATA) DEVLETİ ( ) Hamra Sarayı Muvahhidlerin, Hristiyan birleşik kuvvetlerine yenilerek (1235) İspanya dan çekilmesinden sonra, beylikler arasındaki düşmanlığı körükleyen Hristiyanlar, Müslümanların felaketini hazırladılar. Böylece Müslüman beyliklerin toprağı teker teker Hristiyanlann eline geçti. Bu beyliklerden, coğrafi durumu korunmaya müsait olan Gırnata yı, Vali Muhammet el Ahmer, felaketlerden koruyarak bağımsız devletini kurdu. Gırnata İslam Devleti de denilmektedir. İdareciler tarım, endüstri ve ilmin gelişmesine çalıştılar. Büyük sanat değeri olan eserler yaptırdılar (Elhamra Sarayı). Beni Ahmer Devleti döneminde de İspanya da Müslümanlar yüksek bir kültür, sanat ve bilim merkezi olmuştur. Fakat sonradan taht mücadeleleri başladı. Bu durumu çok iyi değerlendiren Kastilya Kralı X. Alfons, Beni Ahmer Devleti nin bazı şehirlerini aldı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 30 / 169

31 1479 da Kastilya Kraliçesi İzabella ile Aragon Kralı Ferdinand evlenerek İspanya nın en güçlü devletini meydana getirdiler. Gırnata daki karışıklıklardan faydalanarak kişilik bir ordu ile Gırnata önlerine geldiler. Zor durumda kalan Müslümanlar şehri bütün güçleri ile korudular. Melik Abdullah Muhammed, Hristiyanlann verdikleri söze aldanarak şehri bazı şartlarla teslim etti. Hristiyanlar sözlerinde durmayarak şehri yakıp yıktılar. Müslümanları öldürdüler. Ancak ispanya daki Müslümanların imdadına Akdeniz de Haçlılarla (Hristiyan) mücadeleye girişen Oruç Reis, kardeşi Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa) gibi Türk kaptanlar, kurtarabildiklerini Afrika nın kuzeyine götürdüler. İSLAM KÜLTÜR VE UYGARLIĞI c- Devlet Yönetimi Medine de kurulan İslam devletinin başkanı Hz. Muhammed idi. Hz. Muhammed den sonra Halifelik makamı ortaya çıktı. Dört halife devrinde halifeler seçimle iş başına geldiklerinden, bir nevi cumhuriyet vardı. Hz. Ömer zamanında ülke illere ayrılarak, illere valiler ve kadılar atandı. Hz. Ömer Divan Teşkilatının temellerini attı. Merkez önce Medine, Hz. Ali döneminde Kufe, Emeviler döneminde Şam, Abbasiler döneminde Bağdat olmuştur. Emeviler döneminde halifelik babadan oğula geçerek saltanat halini aldı. Emeviler, muhafız ve posta teşkilatı kurdular. Emeviler, Ülkeyi eyaletlere (Amillik) böldüler. Abbasiler döneminde vezirlik teşkilatı kuruldu. Türk hükümdarlar Halifeyi korumuşlardır. Emeviler ırkçı bir yönetim uyguladılar. Abbasiler ise hoşgörülüydüler. Türkler ve İranlılar devlet işlerinde görevlendirildiler. d- Sosyal ve Ekonomik Hayat Hz. Ömer ilk defa devlet hazinesini kurdu (Beytül Mal). Hazinenin başlıca gelir kaynakları: Öşür, Haraç, Cizye vergileri, Zekât ve Sadaka, Ganimet, Hayvan sayısına göre alınan vergilerdir. İnsanların en önemli geçim kaynağı tarım, hayvancılık ve ticaretti. e- Din ve İnanış İslam dininin temeli Kuran-ı Kerim dir. Hz. Ebubekir Kuran-ı Kerim i kitap haline getirmiştir. Hz. Osman Kuran-ı Kerim i çoğaltmıştır. f- Yazı, Dil-Edebiyat, Bilim-Sanat Emevi halifesi Abdülmelik Arapçayı resmi dil ilan etti. Arapça zamanla gelişerek bilim ve kültür dili haline geldi. Mimari en çok Emeviler döneminde gelişti. Cabir İbn-i Hayyam, modern kimyanın kurucusu oldu. İbn-i Sina nın Kanun adlı tıp kitabı yüzyıllarca Avrupa da ders kitabı olarak okutuldu. Eğitimde en önemli gelişme Abbasiler döneminde oldu. Harun Reşid Süryani ve Eski Yunan yazma eserlerini Arapçaya çevirttirmiştir. Halife Me mun un Bağdat ta açtırdığı Beyt ül Hikme ilk yükseköğretim kurumu oldu. Endülüs Emevileri nde Kurtuba Medresesi Hıristiyan öğrencilerinde eğitim gördüğü bir yerdi. TÜRK VE İSLAM BİLGİNLERİ İslam dünyasında dini ilimlere ve fen bilimlerine oldukça önem verilir üniversitelerde bu dersler beraber okutulurdu. İslami bilimler: Tefsir: Kur an-ı kerim i açıklayan ve yorumlayan bilim bu bilimle uğraşanlara müfessir denir. Taberi, Zemahşeri, İbn-i Mesud tur. Hadis: Peygamberimiz söz ve davranışlarıdır. Bu işlerle uğraşanlara muhaddis denir. Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tırmizi en önemlilerdendir. Fıkıh: İslam hukukudur. Bu işle uğraşanlara Fakih denir. Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii, İmam Ahmet bin Hanbel Tasavvuf: Allah ı tanımayı ve ona kalp yoluyla yakınlaşmayı amaç edinen ilim dalıdır. En önemli tasavvuf Muhyiddin ibni Arabi dir. Kelam: Allahın birliğini, sıfatlarını, peygamberlik ve Ahiretle ilgili konuları akıl ve mantık yoluyla ispat eden bilimdir. İmam Maturdi ve İmam Eş ari en ünlüleridir. Sosyal ve Fen Bilimleri Tarih: Taberi, İbnü l Esir, Mesudi Coğrafya: Mesudi, İbn-i Fadlan, İdrisi Astronomi: İslam Dünyasında ilk astronomiyle Fezari ilgilendi. Yıldızların hareketlerini izledi, güneş ve ay tutulmalarının zamanını tahmin etti. El Harezmi ise astronomi cetvelleri hazırlayarak yıldızların hareketlerini inceledi. Birçok rasathaneler kuruldu. Matematik: Harezmî nin Hisar l Cebr adlı eseri Avrupa dillerine çevrildi ve Avrupa daki üniversitelerde okutuldu. Harezmî, Tusi, Battani Kimya: Cabir ilk bilinen kimyacıdır. İlk hassas teraziyi kullanmış, altın yapmaya çalışmış, kumaş ve deri boyama yöntemleri geliştirmiş. Cabir, Razi, Biruni. Fizik: İbnü l Heysem en önemli fizikçidir. Felsefe: İlk Çağ Yunan felsefeleri örnek alınarak İslam felsefesi ortaya çıktı. Kindi, Farabi, İbni Sina ve İbni Rüsd dür. Tıp ve Eczacılık: En ünlü tıpçılar İbn-i Sina ve Er Razi dir. İbn-i Sina nın El Kanun Fi t adlı eseri 500 yıl süreyle Avrupa da temel tıp olarak okutuldu. Bu kişi Avrupa da Avicenna adıyla tanınmıştır. Errazi nin çiçek ve kızamık hastalıklarıyla ilgili eserleri Avrupa da okutuldu. ORTA ÇAĞ DA AVRUPA ( ) Kilise ve Papalık Orta çağ da Katolik Kilisesi siyasal, dinsel ve ekonomik alanlarda güçlenmiştir. Katolik Kilisesi nin güçlenmesinde; o Papa nın Avrupa krallarına taç giydirerek krallıklarını onaylaması o Siyasal yapının parçalanması o Skolastik düşüncenin yaygınlaşması o Kilisenin kişileri dinden çıkarma (aforoz), bir bölgede yaşayanları dinsel faaliyetlerden men etme (enterdi) ve para karşılığında günah çıkarma, cennetten yer satma (endülüjans) yetkileri bulunması etkili olmuştur. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 31 / 169

32 Orta çağ da kurulan devletlerin birçoğunda hükümdarlar egemenliklerini dine dayandırmışlardır. Ortaya çıkan laik olmayan devlet anlayışında din adamları devlet yönetiminde etkili olmuşlardır. Fedoalite Siyasal ve askeri gücü elinde bulunduran, toprağın mülkiyetine veya imtiyazına sahip olan bir senyörler (derebeyler) sınıfı ile bu sınıfa bağımlı köleler sınıfının oluşturduğu idari düzene feodalite denir. Feodalite Rejiminin Özellikleri Feodalite rejimin kurulmasından sonra Avrupa da siyasal birlik bozulmuş, küçük yönetim birimleri ortaya çıkmıştır. Derebeylik yönetimi, IX. yüzyılda Fransa dan bütün Avrupa ya yayılmış ve bütün Orta çağ boyunca devam etmiştir. Feodalite rejiminde, halk arasında eşitlik yoktu. Avrupa da halk; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler diye sınıflara ayrılmıştır. Bu nedenle Orta çağ da Avrupa da sosyal adalet sağlanamamıştır. Toprakların mülkiyeti soyluların elinde toplanmıştır. Orta çağ da kapalı bir ekonomik politika izlendiği için halk sermaye birikimine sahip olamamıştır. Feodalite Rejiminin Zayıflaması Derebeylerinin zayıflamasında; o Haçlı Seferleri sırasında derebeylerin ölmesi veya ordularını kaybetmesi o Barutun ateşli silahlarda kullanılmaya başlanması o Avrupa da sürekli orduların kurulması o Yeniçağ başlarında Coğrafi Keşiflerin yapılmasından sonra ticaretin gelişmesi ve tarımsal faaliyetlerin gerilemesi o Papa ile krallar arasındaki mücadelenin krallar lehine sonuçlanması o gibi gelişmeler etkili olmuştur Magna Charta (Büyük Şart) (1215) İngiltere de halkın kişisel haklarının tanındığını belirten ilk siyasal belgedir yılında İngiltere Kralı Jan (John) ile soylular arasında imzalanmıştır. İngiliz demokrasisinin temeli sayılan Magna Charta (Büyük Şart) krala zorla kabul ettirildi. Bu ferman ile; o İngiltere de kralın yetkileri sınırlandırılmıştır. o Anayasa niteliğindeki bu ferman bir süre sonra İngiltere de parlamento yönetiminin kurulmasına ortam hazırlamıştır. İngiltere Mutlak Krallık yönetiminden Meşruti Krallık yönetimine geçmiştir. o İngiltere de demokratikleşme süreci başlamıştır. HAÇLI SEFERLERİ ( ) Hristiyanların Papa öncülüğünde birleşerek, İslam dünyası üzerine yaptığı seferlere Haçlı Seferleri denir. a- Nedenleri: Hristiyanların kutsal sayılan Kudüs, Antakya ve İznik i geri almak istemesi Papanın sefere katılanlara cennet vadetmesi İslamiyet in batıya yayılmasına engel olmak Türklere karşı, Bizans ın Papadan yardım istemesi Şövalyelerin ve asillerin macera arayışı Kralların topraklarını genişletmek istemesi Avrupa nın fakirliği karşısında İslam dünyasının zenginliği Şövalyelerin ve asillerin zenginliklerini artırma düşüncesi Fakir Hristiyan halkın bu seferlerle zengin olma düşüncesi Bu nedenlerden dolayı Avrupalılar Müslümanlar üzerine sekiz sefer yapmıştır. Bunlardan ilk dördü önemlidir. I. Haçlı Seferi ( ): Kılıç Arslan haçlılara karşı koymuş ise de İznik i kaybederek Konya ya çekildi. Anadolu yu geçen haçlılar Urfa, Antep, Antakya ve Kudüs ü ele geçirdiler. II. Haçlı Seferi ( ): Musul Atabeyi İmameddin Zengi nin Urfa yı Haçlılardan geri alması üzerine yapıldı. III. Haçlı Seferi ( ): Eyyubi Sultanı Selahaddin Eyyübi nin Hıttin Savaşıyla (1187) Kudüs ü geri alınması sonucu yapılmış ise de haçlılar yenilmiştir. IV. Haçlı Seferi (1204): Kudüs ü geri almak isteyen haçlılar, hedef değiştirerek Bizans ı işgal ederek burada Latin İmparatorluğunu kurdu. Sonuçları: Kilise ve din adamlarına olan güven ilk defa azaldı ve ilk defa güç kaybetmeye başladı. Seferlerde pek çok derebeyin ölmesi üzerine derebeylik ilk kez güç kaybetmeye başlarken, merkezi krallıklar ilk kez güçlenmeye başladı. Anadolu da Türk ilerleyişi bir süre durdu. Akdeniz limanlarının önemini arttı. Barut, pusula, kâğıt, matbaa gibi teknik buluşlar Avrupa ya taşındı Avrupa daki hayat standartları yükseldi. Burjuva sınıfı güçlendi. İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TÜRKLERİN İSLAMİYET E GİRİŞİ Hz. Ömer in Sasani Devletini yıkmasıyla beraber Türkler ile Araplar komşu oldu. Hz. Osman zamanında Türkler ile Araplar ilk mücadelelerini etmişlerdir. Emevilerin Arap milliyetçiliği politikası izlemeleri, İslamiyet in Müslümanlar arasında yayılmasını önlemiştir. Abbasilerin Türklere değer vermesi ile Arap ve Türkler arasındaki ilişkiler daha da gelişmeye başladı. Talas savaşında (751) Türkler, Çinlilere karşı Arapları desteklemişlerdir. İslamiyete geçen ilk Türk Boyu: Karluklar İslamiyete geçen ilk Türk Devleti: İtil Bulgarları Devlet dini ilk defa İslam olan devlet: İtil Bulgurları Orta Asya da İslamiyete geçen ilk devlet: Karahanlılar İlk büyük Türk-İslam devleti: Karahanlılar g- Talas Savaşının Önemi: Orta Asya Çin egemenliğine girmekten kurtuldu. İslamiyet Türkler arasında yayılmaya başladı. Bu olay Türk İslam Tarihinin başlangıcı oldu. Müslümanlığı kabul eden ilk Türk boyu Karluklardır. Bunu Yağma ve Çiğil Türkleri takip etmiştir. Talas savaşı kâğıt, matbaa, barut ve pusula gibi teknik buluşların dünyaya yayılmasında etkili oldu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 32 / 169

33 h- Türklerin İslamiyet e Girmelerinin Nedenleri: Eski Türk dini ile Müslümanlık arasındaki benzerlik, (Tek Allah, kurban, ahiret, cihat vb.) Türk toplumu yapısının İslamiyet ile bağdaşması, İslam Medeniyetinden Türklerin etkilenmesi, Çin ve Müslümanların arasında kalan Türklerin, tarihi düşmanlarına karşılık Müslümanları tercih etmeleri, Türklerin Müslüman tüccarlar ile ticaret yapması, Abbasiler in ırkçı bir politika takip etmemesi, i- Türklerin İslamiyet e Hizmetleri: İslamiyet in yayılmasında etkili oldular. Haçlı seferlerine başarıyla karşı koydular. Halifeliği dış tehlikelere karşı korudular İslam ülkelerinde bilimin gelişmesini sağladılar. KARAHANLILAR ( ) Karahanlı Devleti, Karluk, Yağma ve Çiğil adlı Türk boylarından meydana gelmekteydi. Bilge Kül Kadir Han tarafından Batı Türkistan da kurulmuştur. Satuk Buğra Han zamanın da İslamiyet i kabul ettiler. Karahanlılar ilk Türk Müslüman devletidir. Karahanlılar, Gazneliler ile birleşerek Samanoğullarına son verdiler. Gazneliler ile de mücadele etmişlerse de yenilmişlerdir. İlk ticari amaçlı (Ribat) kervansaraylar Karahanlılar tarafından yapılmıştır. Ribatların Kervansaraylardan farkları; o Gazilerin sığınak merkezi o Güvenlik o Dini yayma merkezi İlk Türk-İslam Edebi eserleri verilmiştir. Gulam sistemini ilk defa Karahanlılar uygulamıştır. (Gulam: Savaşta esir edilen köle demektir.) Devlet konfederatif bir yapıya sahiptir. Milliyetçi (ulus) özellikleri vardır. Resmi dil olarak Türkçe yi kullanmışlardır. (Ulusçuluk) Türk İslam Tarihine ait ilk edebi eserler, bu dönemde ortaya çıkmıştır. Eser Yazarı Kutadgu Bilig Yusuf Has Hacip Divan-ı Hikmet Ahmet Yesevi Divan-ı Lügat-i Türk -----Kaşgarlı Mahmut Atabet-ül Hakayık Edip Ahmet Yükneki Devletin en parlak zamanı, Yusuf Kadir Han zamanıdır. Yusuf Kadir Han ın ölümünden sonra devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu Karahanlılara Karahitaylar (1211), Batı Karahanlılara (1212) ise Harzemşahlar son vermiştir. GAZNELİLER ( ) Samanoğullarının Horasan Valisi Alp Tekin, bu devletin zayıflamasından yararlanarak Afganistan da ki Gazne şehrine egemen olarak devletini kurmuştur. En parlak dönemi Gazneli Mahmut zamanıdır. Gazneli Mahmut, Hindistan a 17 sefer yaptı. Bu seferlerde büyük başarı kazandı ve Hindistan da İslamiyet yayılmaya başladı. Bu seferlere Biruni katılmıştır. Gazneli Mahmut Biruni için Sarayımın en değerli hazinesi demiştir. Gazneli Mahmut, Karahanlılar ile birleşerek Samanoğulları na son verdi. Gazneli Mahmut Abbasi Halifesini, Şii Büveyhioğullarının baskısından kurtardığı için halife, Mahmut a Sultan ünvanını verdi. Böylece Gazneli Mahmut, Sultan ünvanını kullanan ilk Türk hükümdarı olmuştur. Sultan Mesut dönemin de Tuğrul ve Çağrı Bey komutasındaki Selçuklular ile Dandanakan Savaşı yapıldı (1040). Gazneliler bu savaştaki yenilgiden sonra, bir daha toparlanamayarak yıkılışa geçtiler. Çok uluslu toplum ve ordu yapısı yıkılışını hızlandırmıştır. Seras, Nesa savaşlarını Büyük Selçuklu ya kaybetmiştir Gazneliler, Gurlular tarafından yıkıldı (Gurlu/Afgan yerlileri) BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ ( ) A-Kuruluş Devri Selçuklular, Oğuzların Üçok kolunun, Kınık Boyu na mensuptur. Selçukların atası kabul edilen Dukak, Oğuz Yabğu Devletinde Subaşıydı. Dukak ın ölümünden sonra yerine Selçuk Bey geçti. Selçuk Bey, Oğuz Yabğusu ile arası açılınca, kendine bağlı kuvvetlerle Cent şehrine yerleşti. Burada İslam dinini kabul etti. Selçuk Bey den sonra yerine oğlu Arslan Yabğu ğeçti. Gazneli Mahmut, Arslan Yabğu yu yakalatarak hapsettirdi. Arslan Yabğu nun ölümünden sonra Selçukluların başına Selçuk Bey in torunları olan Tuğrul ve Çağrı Bey geçti. Tuğrul ve Çağrı Bey Gazneliler ile Dandanakan Savaşını yaptılar (1040). Dandanakan Savaşı nın Sonuçları: 1-Gazneliler yıkılış dönemine girerken Selçuklularda yükselme dönemi başladı. 2-Devletin merkezi Nişabur dan Rey e taşındı. 3-Tuğrul Bey sultan ilan edildi ve Selçuklu Devleti resmen kuruldu. Tuğrul Bey Abbasi Halifelerini Şii Büveyhoğulları baskısından kurtarmıştır. ( ) Halife tarafından Rüknüd Din ve Rükn-üd Devlet ünvanlarını almıştır. (Abbasi halifesi Tuğrul Bey e Doğunun (Şark) ve batının (Garb) sultanı ünvanını verdi Bu dönemde Selçuklular Bizans ile Pasinler Savaşını yaptı (1048). Bu savaş Selçukluların Bizans ile yaptığı ilk savaş ve ilk zaferdir. B- Yükselme Devri Tuğrul Bey in ölümünden sonra yerine Alp Arslan ( ) geçti. Alp Arslan Kars, Gürcistan ve Ani Kalesini ele geçirdi. (1068) Bizans ordusu Türk akınlarını durdurmak ve Türkleri Anadolu dan atmak için Türkler ile Malazgirt Savaşını yaptı (1071). Malazgirt Savaşının Önemi: 1-Anadolunun kapıları Türklere açıldı. 2-Türkiye tarihi bu savaşla başladı. 3-Bizans vergiye bağlandı. Alp Arslan dan sonra oğlu Melikşah ( ) hükümdar oldu. Melikşah zamanı Selçuklular ın en parlak dönemidir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 33 / 169

34 Vezir Nizam ül Mülk, Nizamiye Medreselerini ve İkta sistemini kurarak devletin yükselmesinde önemli rol oynadı. Malazgirt Savaşının sonuçları: Anadolu nun kapısı Türklere açıldı. Anadolu da ilk Türk-İslam Devletleri kuruldu. İlk defa bir Bizans İmparatoru Müslüman bir Sultan a esir düştü. Türkleri tek başına yenemeyeceğini anlayan Bizans, Avrupa dan yardım istedi. (Papadan) Haçlı Seferlerine sebep oldu. Türklerin batıya karşı ilerleyişi hızlandı. C- Yıkılma Devri Melikşah ın ölümünden sonra taht kavgaları başladı. Bu durum merkezi otoritenin zayıflamasına neden oldu. Sultan Sancar ın, Karahitaylılar ile yaptığı Katvan Savaşını (1141) kaybetmesi devletin zayıflamasına zemin hazırladı. Sultan Sancar ın Oğuz isyanını bastıramaması ve ölmesi üzerine Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı. Devletin yıkılmasında: Haçlı seferleri, Türkmenlerin devlete küstürülmeside etkili olmuştur. Büyük Selçuklu Devletinin zayıflamasından sonra bu aileye mensup kişiler; Anadolu Selçukluları, Suriye Selçukluları, Kirman Selçukluları, Irak Selçuklularını kurdular. BSD nin Yıkılma Nedenleri: o Haşhaşilik hareketinin ortaya çıkması (Hasan Sabbah/İsmaili Tarikatı/Fedailer) o Abbasilerin gizli faaliyetleri o Oğuzların devlete küsmesi o Taht kavgaları o Melik ve Atabeylerin bağımsızlık çalışmaları o 1141 yılında Karahitaylar ile yapılan Katvan Savaşı nın kaybedilmesi. TÜRKİYE TARİHİ TÜRKLERİN ANADOLUYA AKINLARI Anadolu ya ilk akınları Hunlar arkasından Sabarlar (Sabirler) yapmıştır. Selçuklu Türklerinin Anadolu ya ilk akınlarını Çağrı Bey yapmıştır. Çağrı Bey akınlarında Anadolu nun Türkler için elverişli bir yurt olduğunu anlamış ve akınlara devam etmiştir Anadolu ya Selçuklu akınlarını durdurmak isteyen Bizans, Selçuklular ile Pasinler Savaşını yapmıştır (1048). Bu savaş Selçukluların Bizans a karşı kazandığı ilk savaş ve ilk zaferdir. Bu galibiyet Anadolu ya akınları hızlandırmıştır. Tuğrul Bey den sonra yerine geçen Alp Arslan da Anadolu akınlarına devam etmiştir. Bunun üzerine Bizans İmparatoru Romen Diyojen, Türkleri Anadolu dan atmak için Alp Arslan ile Malazgirt Savaşını yaptı (1071). Malazgirt Savaşının Önemi: 1. Türkiye tarihinin başlangıcı olmuştur. 2. Anadolu nun kapıları Türklere açılmıştır. 3. Bizans vergiye bağlanmıştır. 4.Alp Arslan ın emri ile Anadolu da yeni fetih hareketleri başlamış ve ilk beylikler kurulmuştur. Alp Arslanın emriyle (Toprak fethedenin malıdır) Anadolu da yeni fetih hareketleri başladı ve ilk beylikler kuruldu. ANADOLUDA KURULAN İLK TÜRK BEYLİKLERİ 1- Saltuklular ( ) Ebul Kasım tarafından Erzurum ve civarında kuruldu. Ermeni ve Gürcüler ile savaştılar. İzzeddin Saltuk beylin en güçlü hükümdarı olduğu için beyliğe onun adı verildi. Rükneddin Süleyman Şah tarafından Anadolu Selçuklu Devletine bağlandı. Kale camii, Tepsi Minare, Ulu Camii, Üç Kümbetler, Mama Hatun Türbesi 2- Mengücekler ( ) Mengücek Gazi tarafından Erzincan ve çevresinde kurulmuştur. Ermeni ve Gürcüler ile savaşmışlar, Trabzon Rum İmparatorluğun güneye inmesini önlemişler. Alaaddin Keykubat beyliği Anadolu Selçuklu Devletine katmıştır. Divriği Ulu Camii 3- Danişmentliler ( ) Danişment Gazi tarafından Amasya, Sivas, Tokat, Çorum, Yozgat ve Malatya civarında kurulmuştur. II. Kılıç Arslan tarafından Anadolu Selçuklu Devletine katılmıştır. Melik Ahmet Danişment Gazi Danişmentname eseri. Yağıbasan Medresesi 4- Artuklular ( ) Mardin ve civarında kurulmuştur. Artuk Bey in oğulları Sökmen ve İl Gazi tarafından kurulmuş olan Artuklular, 3 kola ayrılarak gelişmişlerdir. o Hasankeyf Kolu: Eyyubiler tarafından 1232 yılında yıkılmıştır. o Harput Kolu: Anadolu Selçukluları tarafından 1234 yılında yıkılmıştır. o Mardin Kolu: Akkoyunlular tarafından 1409 yılında yıkılmıştır. Malabadi Köprüsü, Hatuniye, Semanin (Şehidiye) Hüsamiye medreseleri, Ulu Camii. 5- Çaka Beyliği ( ) Çaka Bey tarafından İzmir de kurulmuştur. Türk tarihinde denizcilik faaliyetlerini başlatan ilk beyliktir. I. Kılıç Arslan bu beyliğe son vermiştir. Not: Anadolu da kurulan bu beylikler Anadolu nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında önemli rol oynadı. 6- Dilmaçoğulları ( ) Bitlis-Van Bitlis Ulu Camii 7- Sökmenoğulları (Ahlatşahlar): Van gölü çevresinde konumlanmış bir beyliktir. 8- Çubukoğulları (Harput), 9- Yınaloğulları (Diyarbakır), 10- Tanrıvermişoğulları (Efes). İlk Türk Beylikleri Özellikleri İlk Türk beylikleri Malazgirt Savaşı ndan sonra Anadolu nun fethiyle görevlendirilen komutanlar tarafından kurulmuştur. Anadolu nun Türkleşmesinde önemli bir yere sahiptirler. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 34 / 169

35 Türk İslam kültür ve medeniyetinin gelişimine katkıda bulunmuşlardır. Bizans ve haçlılara karşı başarılı bir şekilde mücadele etmişlerdir. İlk Türk Beylikleri, kurucularının ismi ile ortaya çıkmışlardır. ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ ( ) Hatırlayalım: BSD hükümdarı Alparslan, komutanlarına feth edilen topraklar sizindir demişti. (DSMAÇ) Kutanmış oğlu Süleyman Şah ta Alparslan a bende bölge fethedeyim dediğinde Alparslan izin vermemişti. Süleyman Şah bunu dinlemeyip İznik i almakla işe başladı. a-kuruluş Dönemi Kutalmışoğlu Süleymanşah, İznik i fethedip devletini kurdu (1075). Süleymanşah Antalya, Çukurova yı fethetti ve Halep i kuşattı. Suriye Selçuklu Sultanı Tutuş ile yaptığı mücadeleyi kaybederek öldü. Anadolu Selçuklu Devleti bir süre hükümdarsız kaldı. Kılıç Arslan, I. Haçlı Seferi ile mücadele etti. Haçlıların İznik i işgali üzerine devletin merkezi İznik ten Konya ya taşıdı. Emir Çavlı ile yaptığı savaşı kaybetti ve Habur ırmağında boğularak öldü. Sultan Mesut, II. Haçlı Seferi ile mücadele etti. II. Kılıç Arslan zamanında Bizans ile Miryakefalon Savaşını yaptı (1176). Miryakefalon Savaşının Sonuçları: 1-Bizans yenilgiye uğratıldı. 2-Anadolu nun Türk yurdu olacağı ve böyle kalacağı kesinleşti 3-Avrupalı tarihçiler Anadolu dan Türkiye diye bahsetmeye başladılar 4-Bizans, Türkleri Anadolu dan atma ümidini kaybetti. b-yükseliş Dönemi I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Samsun ve Antalya limanlarını fethetti. Venediklilerle ticaret anlaşması imzalandı. I. İzzeddin Keykavus, Sinop u feth ederek burada bir ticaret filosu kurdu. I. Alaaddin Keykubat dönemi, Anadolu Selçuklu Devletinin en parlak zamanı olmuştur. Alaaddin Keykubat ın faaliyetleri: 1-Moğol tehlikesine karşı önlemler aldı. 2-Mengüceklileri ortadan kaldırarak, Anadolu daki Türkmen birliğini sağladı. 3-Yassı Çemen Savaşı ile Harzemşahları yendi. (1230) 4-Suğdak limanını alarak Karadeniz deki ticaret güvenliğini sağlamıştır. 5-Kandelor u feth ederek buraya Alaiye (Alanya) adını verdi. Kervansaraylar inşa ettirdi. Anadolu da zarara uğrayan tüccarların zararını ödeyeceğini açıkladı. Alaaddin Keykubat zamanında ticareti geliştirmek için; -Suğdak, Sinop, Samsun, Alaiye (Alanya), Antalya alındı. -Sigortacılık faaliyetleri başladı. -Kervansaraylar yapıldı. -Kıbrıslı Rumlar ve Venedik devleti ile ticari anlaşmalar imzalandı. Vergi oranları düşürüldü. (Bizansın değil, bizim yolumuzu kullansınlar diye) Not: Kayseri ve Sivas (istasyon merkezi) ticaret gelişti. Not: Alaiye Konya örnek alınarak yapıldı. Not: Türkiye de denizciliğin öcüsü oldu. İlk Türk denizcisi derse Çaka Bey, Ama İlk Türk Denizciliğiyle uğraşan devlet Anadolu Selçuklu Devleti. Sivas ticarette istasyon merkezi haline gelirken, Kayseri de milletlerarası fuar olan Yabanlu Pazarı kurulmuştur. c-dağılma Dönemi II.Gıyaseddin Keyhüsrev kötü yönetimi sonucu ülkede birlik bozuldu. Baba İshak İsyanı çıktı. Baba İshak İsyanı (1240) o XIII. yüzyılda Asya daki Moğol istilası pek çok Türkmenin Anadolu ya göç etmesine sebep olmuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu ya gelen Türkmenler yer ve otlak darlığı nedeniyle sıkıntı çekiyordu. Bölge halkının sosyal ve ekonomik sıkıntılarını değerlendiren Baba İshak isimli bir kişi isyan başlattı (1240). o Türkmenlerin desteğini alan Baba İshak isyanı kısa sürede yayıldı. Eski gücünü kaybeden Anadolu Selçukluları bu isyanı bastırmakta zorlanmış, ancak iki yıl sonra isyanı bastırabilmiştir. o Anadolu Selçuklularının Yassıçemen Savaşı nı kazanmaları Moğolların Anadolu ya gelişini geciktirmiştir. Ancak Baba İshak isyanının güçlükle bastırılması, Selçukluların zayıfladığını ortaya çıkarmış ve Moğolları Anadolu yu istila etme konusunda cesaretlendirmiştir. Türkmenleri küstürdü. II.Gıyaseddin Keyhüsrev, Moğollar ile yapılan Kösedağ Savaşını kaybetti (1243). Bu savaş sonucunda, Anadolu Moğolların egemenliğine girmeye başladı ve Anadolu Beylikleri yeniden kuruldu. Moğol egemenliğine son vermesi için Memlük Sultanı Baybars, Anadolu ya çağrıldı. Baybars, Ayn-ı Celut Savaşı ile Moğolları mağlup etti (1260). Fakat Moğol egemenliğine son verilemedi ve Anadolu Selçuklu Devleti yıkıldı. Kösedağ Savaşı nın Sonuçları: Anadolu Türk Siyasi Birliği bozuldu. (Ankara S. İle ortak sonucu) ASD İlhanlılara bağlı hale geldi. Anadoludaki Türk nüfusu arttı. Anadolu tahrip edilmiştir yılında ASD tarihten silinmiştr. MISIR DA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ TOLUNOĞULLARI ( ) Tolun dolunay demektir. Ahmet bin Tolun tarafından Mısır da kurulmuştur. Bir Tevaif-i Müluk devletidir. (Abbasinin zayıflamasıyla kurulan devletçikler) İdarecileri Türk, halkı Arap olan Türk İslam devletiydi. Mısır da kurulan ilk Türk devletidir. Bu devleti Abbasiler yıktı. Maristan adı verilen hastaneler inşa ettiler. Not: Karahanlıların Bimaristan akıl hastahanesidir. AKŞİTLER (İHŞİTLER) ( ) Akşit: nur yüzlü demek. Bir Tevaif-i Müluk devletidir. Muhammed bin Toğuç tarafından Mısır da kuruldu. Mısır da kurulan ikinci Türk devletidir. Hicaz bölgesine hâkim olan ilk Türk devletidir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 35 / 169

36 Yöneticisi Türk halkı Kıpti ve Arap olduğu için kısa sürede yıkılmışlardır. Bu devleti Fatimiler yıktı. Not: Kütüphaneleri bir devlet harikası olan Fatımiler dir. MEMLÜKLÜLER ( ) Veraset sistemi diğer Türk devletlerinden farklıdır. Kut yok. Komutanlarda başa geçer. Resmi dili Arapçadır. Kölemen emiri Aybey, Eyyubilere son vererek Memlük Devleti ni kurdu. Memlük Sultanı Baybars, Anadolu yu işgal ederek Suriye ye giren Moğolları, Ayn-ı Calut Savaşı (1260) ile Elbistan Savaşlarıyla (1277) ilk defa mağlup etmeyi başarmıştır. Bu yenilgi ile Moğolların ilerleyişi durdu. Baybars Haçlılarla da mücadele etti. Baharat yoluna hâkim olan Memlükler kısa sürede zenginleştiler. Moğollardan kaçan Abbasi halifesini koruyarak, halifeliği devam ettirdiler. Memlükler, Hicaz su yolları meselesinden dolayı, fatih döneminde Osmanlı Devleti ile ilk kez karşı karşıya geldiler. Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) Savaşlarını yaparak Memlüklere son vermiştir. Baybars Camii ve Kalavun Camii en önemli eserleridir. EYYUBİLER ( ) Haçlı saldırıları karşısında zor durumda kalan Fatımiler, Nureddin Mahmut Zengi den yardım istediler. Zengi, Şirkuh komutasında bir ordu göndererek Mısır a hâkim oldu. Şirkuh ölünce, bu orduda bulunan Selahattin Eyyubi, Fatimi egemenliğine son vererek Mısır da yönetimi ele aldı. Zengi ölünce de Mısır da bağımsız bir devlet kurdu. Haçlılar ile Hıttin Savaşını (1187) yaparak, Kudüs, Suriye, Filistin, Musul u ele geçirdi. Haçlıları orta doğudan temizledi. Selahattin, sağlığında ülkeyi ailesi arasında paylaştırdı. Selahattin in ölümünden sonra devlet küçüklü büyüklü devletlere ayrıldı. Bunlardan en büyüğü Mısır da kurulan Eyyubi Devleti dir. Kölemenlerin komutanı Aybey, Eyyubi devletini yıktı. Not: Eyyubiler ordularını Oğuz ve Kıpçak Türk lerinden meydana getirir ve bunlara Memluk (Kölemen) adını verirlerdi. İbni Meymun bu devlette yaşamıştır. Avrupalı şövalyeler arma sistemlerini Eyyubilerden aldılar. Kıpçak Türkleri bu devlete hizmet etmiştir. DİĞER TÜRK DEVLETLERİ AKKOYUNLULAR ( ) Kara Yülük Osman Bey tarafından kurulmuştur Ankara savaşından sonra Osmanlı ya rakip oldu. En güçlü zamanlarını Uzun Hasan zamanında yaşadılar. Avrupa da Küçük Türk lakabını Fatih ten ayırt etmek için kullanmışlar. Uzun Hasan Osmanlı Devleti Padişahı Fatih ile Otlukbeli Savaşı nı yaparak yenilmiştir (1473). Otlukbeli savaşından sonra zayıflayan Akkoyunlu Devleti, Şah İsmail tarafından yıkıldı. Kuran-ı Kerim i Türkçe ye çevirmişlerdir. Dede Korkut Hikâyelerini yazıya geçirmişlerdir. Dönemin bilim insanı Ali Kuşçu hem Akkoyunlar da hem de Fatihin daveti üzerine Osmanlı Devleti nde yaşamıştır. Balbal dikme geleneğini devam ettirmişlerdir. Akkoyunlularla Karakoyunluların ortak özelliğidir. KARAKOYUNLULAR ( ) Bayram Hoca, Erzurum, Erciş ve Musul dolaylarını alarak devletini kurdu. Karakoyunlular, Azerbeycan ı Türkleştirdiler, Artuklula- ra son verdiler ve devlet teşkilatında İlhanlıları kendilerine örnek aldılar En tanınmış hükümdarı Kara Yusuf tur. Timur ile mücadele eden Karakoyunlular, Osmanlılara sığınarak Ankara Savaşına neden oldular. Akkoyunlular tarafından yıkıldı. SAFEVİLER ( ) Şah İsmail tarafından İran da kurulan Şii karakterli bir devlettir. Akkoyunlular'dan Azebaycan'ı alan Şah İsmail, 1509'da Bağdat'ı ele geçirdi yılında Özbek Hanı Şibani'yi Merv yakınlarında ağır bir yenilgiye uğratarak sınırlarını Ceyhun nehrine kadar genişletti. Anadolu'da Şii propagandasını gittikçe artırması, Osmanlı Hükümdarı Yavuz Sultan Selim'i harekete geçirdi. 23 Ağustos 1514 yılında Çaldıran'da yapılan savaşı kaybeden Şah İsmail, ölümüne kadar (1524) bir daha toparlanamadı. Şah İsmail in yerine geçen Şah Tahmasb ( ), saltanatı süresince doğuda Özbekler, batıda da Osmanlılar ile mücadele etti. Onun ölümü ile bir süre devam eden karışıklıklardan sonra hükümdar olan I. Abbas dönemi ( ) Safevilerin en parlak dönemidir. Özbeklere ve Osmanlılara karşı başarılar yanında pek çok alanda ilerlemeler kaydedilmiştir. Daha sonraki dönemler Osmanlılarla uzun süren mücadeleler, taht kavgaları ve iç çekişmelerle geçmiştir.1732 yılında Afşarlar'dan olan Nadir Şah'ın iktidarı ele geçirmesiyle İran'da Safevi Hanedanı yıkılmış Afşar Hanedanı başlamıştır. Nadir Şah, doğuda Türkistan ve Hindistan da büyük fetihler yapmıştır yılında kurulan Kaçar Hanedanı ile İran'da Türk hakimiyeti 1925 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir. HARZEMŞAHLAR ( ) Merkezi Ürgenç (Gürgenç) olmak üzere Harezim de kuruldu. Kurulduğu yerden ismini aldı. Kendisini Büyük Selçuklu Devleti nin devamı olarak gördü. Yassıçimen Savaşı nı (1230) ASD ye karşı kaybetti. Otrar Faciası nı yaşadı (Moğollar tarafından) (Ürgenç haritadan silindi) İlhanlılar tarafından yıkıldı. TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE KÜLTÜR ve UYGARLIK Emevilerin, Arap olmayan Müslümanları küçük görme politikası Mevali Politikası dır. Kâğıdın ilk defa Çin dışında Semerkant ta üretimine başlandı. İleride Semerkant Medresesi nin açılmasını sağladı. İlk Müslüman Türk boyu Karluklular dır. İlk Müslüman Türk devleti İtil Bulgarları dır. İlk Orta Asya Müslüman Türk devleti Karahanlılar dır. İslamiyeti resmi bir din olarak kabul eden ilk Türk devleti İtil Bulgarları dır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 36 / 169

37 İslamiyeti resmi bir din haline getiren ilk büyük Türk İslam Devleti Karahanlılar dır. Türk-İslam Kültürünün Ortaya Çıkışı Talaş Savaşı ndan sonra İslamiyet, Türkler arasında hızla yayılmaya başladı. X. yüzyıldan itibaren Türklerin İslam medeniyetinin etkisi altındaki bölgelere yerleşmesiyle Türk ve İslam kültürleri etkileşim sürecine girdi. Uzun bir süreçte gerçekleşen bu etkileşim neticesinde her iki kültürün değerlerini de bünyesinde barındıran Türk-İslam kültürü ortaya çıktı. Türk-Cihan Hâkimiyeti İlk Türk devletlerindeki; Türk Cihan hâkimiyeti ülküsü ise Cihat anlayışıyla birleşerek İslamiyet in dünyaya hâkim olması şekline dönüşmüştür. Devlet Halk İçindir İlk Türk devletlerinde görülen ülkenin töreye uygun ve adaletli yönetilmesi, Devlet halk içindir anlayışı Türk İslam devletlerinde de devam etmiştir. DEVLET YÖNETİMİ Türkler Müslüman olduktan sonra da devlet yönetimi ile ilgili geleneklerine devam ettiler. Devlet hanedan ailesinin ortak malı (veraset sistemi) sayılıyordu. Sultandan sonra yerine oğlu hükümdar olurdu. (Taht kavgaları ve Ülüş sistemi görülür.) Ülke hanedanın ortak malı sayıldığı için erkek üyelerin mücadeleleri bu dönemde de devam etmiştir. İkili teşkilat görülür. (Selçuklularda Tuğrul ve Çağrı beyler) İlk imparatorluk: Gazneliler Anadolu Selçuklularında en büyük şehzadenin başa geçeceği kabul edilse de buna uyulmadığı da olmuştur. Devlet adamları tahta kimin geçeceği konusunda etkili olmuştur. Devletin başında Sultan, Han, Hakan ünvanlı bir hükümdar bulunurdu. Karahanlı Devleti kurulduğu coğrafya itibari ile Türk Devlet anlayışını aynen sürdüren bir devletti. Hükümdarlar da kara ünvanı kullanılıyordu. Sultan ünvanını ilk kullanan Türk Hükümdarı Gazneli Mahmut (Sultan Mahmut) olmuştur. Türk İslam Devletlerinde hükümdar eşi olan hatunlar (Katun) devlet memurlarını tayin eder veya görevden alabilirdi. Bazı hatunların iktaları, kendilerine ait divanları, sarayları hatta başkentleri bile vardı. Devlet işleri Büyük Divan (Divan-ı Saltanat) denilen yerde görüşülüp karara bağlanırdı. Sultandan sonra en yetkili devlet adamına Vezir denirdi. Divana Vezir başkanlık ederdi. Divanın alt kademeleri vardı. Her alt kademede ayrı bir iş görülürdü. Ülkeler kolay yönetim için eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlerde melikler görev yapardı. Hükümdarların çocukları (şehzadeler) Melik-Şıhne-Tigin ünvanı ile Atabey lerin gözetiminde eyaletlere vali olarak atanırdı. Atabey, şehzadenin askerlik, yönetim ve eğitim bakımından yetişmesini sağlardı. Not: Ülkenin hükümdar ailesinin ortak malı sayıldığı düşüncesi bütün Türk Devletlerinde kabul görmüş ortak bir düşünce idi. Bu anlayış taht kavgalarına ve Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına neden olmuştur. Sultandan sonra en yetkili kişi Vezirdi. Sultanın eşi Hatun da yönetimde söz sahibi idi. Anadolu Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu Devletini örnek almıştır. Anadolu Selçuklu Devletinde hükümdarlar Sultan unvanını kullanmışlardır. Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti önce Süleyman şah döneminde İznik iken sonra I. Kılıçarslan döneminde Konya olmuştur. İllerde emniyet ve güvenlik işlerine Subaşılar, adalet işlerine Kadılar bakardı. Atabeylik Sistemi İslamiyet ten önceki Türk devletlerinde uygulanan atabeylik sistemi, İslamiyet ten sonra kurulan Türk devletlerinde de devam ettirilmiştir. Selçuklu şehzadelerini eğiten, iyi bir yönetici ve komutan olarak yetişmesini sağlayan bilgili, tecrübeli görevlilere Atabey denilmiştir. Atabeyler, bir yere yönetici tayin edilen şehzadelerin yanında gönderilerek şehzadelere danışmanlık yaparlardı. Bu sistemle şehzadelerin iyi bir devlet adamı olarak yetişmeleri sağlanmıştır. Şehzadelerin yanında önemli bir etkinliğe sahip olan atabeyler, merkezi otoritenin zayıfladığı dönemlerde bağımsızlıklarını ilan ederek devletin parçalanmasına neden olmuşlardır. Büyük Selçuklu Devleti nin zayıflaması üzerine Azerbaycan da İldenizoğulları, Musul ve Halep te Zengiler, Şam da Böriler, İran da Salgurlular gibi atabeylikler ortaya çıkmıştır. Siyasi Liderliğin Selçuklulara Geçmesi Emeviler ve Abbasiler döneminde halifeler hem siyasi hem de dini işleri idare ederdi. Büyük Selçuklulara kadar İslâm Dini ni kabul eden devletlerin hükümdarları halifenin yüksek otoritesini tanımaktaydılar. Bu kural 1058 tarihinde Abbasi Halifesi temsil ettiği siyasi otoriteyi bir törenle Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey e devretti. Böylece İslâm tarihinde ilk defa resmen dini ve siyasi otorite birbirinden ayrıldı. Merkezi yönetim; o Hükümdar o Saray o Hükümet ten oluşmuştur. HÜKÜMDAR Kut Anlayışı İlk Türk devletlerindeki kut inancı İslamiyet kabul edildikten sonra İslami bir anlam kazanarak Allah ın takdiri veya nasibi olarak yorumlanmıştır. Kut un belli bir hanedana verildiği düşüncesi aynen devam etmiştir. Örneğin Timur, Oğuz Han soyundan gelmediği için han ya da sultan unvanı almayarak sadece emir unvanı almıştır. Kut anlayışı devam ediyor. Göktanrı nın adı Allah olarak değişti. Kut Anlayışı Türkiye Cumhuriyeti ile son bulacak. Hükümdarların Nitelikleri Cesur, kahraman, akıllı, bilgili, Halkını refah içinde yaşatan, Hukuk yoluyla halkı adil idare edip birlik ve diriliği sağlayan, Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 37 / 169

38 Devleti emniyete alıp fetihler yapan, İnsan onurunu koruyan, Halkına eşit davranan Hükümdarın Yetkileri Hükümdarın geniş yetkileri vardı. Saray, hükümet, ordu ve adalet olmak üzere dört müessesenin de başı olarak yasama, yürütme, yargı yetkileri hükümdarın şahsında toplanmıştı. Sultanın belirli kurallar dâhilinde bildirdiği emirler, kanun hükmünde olup herkes itaat etmek zorundaydı. Hükümdarın Görevleri Ordulara kumanda etmek Vezirleri ve yüksek memurları tayin etmek Divan-ı Mezalim e başkanlık yapmak (En yüksek mahkeme) Halkın refah seviyesini yükseltmek Hükümdarlık Sembolleri o Kılıç o Yay o Örgin (taht) o Otağ(Saltanat Çadırı) o Para bastırmak (Sikke) Eklemeler: Hutbe okutmak Menşur (Halife onayı) Berat (atama onayı) Hilat giymek (hediyelerin tümü) Sancak (alem) Tuğ (bayrak) Nevbet (davul) Tıraz(elbise) Tuğra (mühür) Çetr (Şemsiye-gölgelik) Sultan Unvanını tarihte ilk defa Gazneli Mahmut kullanmıştır. Selçuklular ilk dönemlerde bey, melik ve emir unvanlarını kullanmaktayken, Melikşah tan itibaren Sultan-ı Azam (büyük sultan) unvanını almaya başlamışlardır. Hilat ve tıraz (elbise) giymek ve hutbe okutmak İslamiyet in kabulüyle hükümdarlık alameti olmuştur. Menşur, Hilat, Tıraz, Ünvan: Halife tarafından verilirdi. Hükümdarlık Unvanları o Han o Hakan o İlig o Erkin o Kara Eklemeler o Bey o Padişah o Sultan o Sultan-ı Azam o Melik o Şah o Key Han, Hakan, Kara, Karahan; Karahanlılar Sultan; Gazne, Selçuklu, Memlük Sultan-ı Azam; Selçuklularda Anadolu Selçuklu Hükümdar Ünvanları: Keykubat, Keyhüsrev, Keykubat Key: Farsça, kelime anlamı Sultan dır. SARAY Saray ve Bölümleri Saray; hükümdar ve ailesinin oturduğu, devletin idare edildiği ve devlet adamlarının yetiştirildiği yerdir. Saray; başlıca şu kısımlardan oluşurdu, o Harem; hükümdar ve ailesinin oturduğu yere harem denirdi. o Selamlık; devletin idare edildiği merkeze selamlık denirdi. o Enderun; devlet memurlarının yetiştirildiği yere Enderun denir. Kapu/Bargah/Babı Ali/Devlet Kapısı Karahanlılarda saraya; Kapu, Selçuklularda Dergâh veya Bargah, Osmanlılar da ise Babıali denmiştir. SARAY GÖREVLİLERİ Türk- İslâm Devletlerinde sarayda hükümdarın resmi ve özel işlerinden sorumlu, doğrudan hükümdara bağlı birçok görevli bulunurdu. Güvenilir kişiler arasından seçilen bu kişiler çoğunlukla yüksek rütbeli subaylardan oluşmaktaydı. HACİP Karahanlılar ve Selçuklularda hükümdar ve vezirden sonra protokol bakımından devlet yönetiminde üçüncü sırada yer alırdı. Hükümdar ve Vezirden sonra gelen en yetkili kişidir. Hükümdar ile devlet, Hükümdar ile Halk arasındaki ilişkileri düzenler. Devlet ile vatandaş arasında arabulucu (Yusuf Has hacip) Uygun gördüklerini Divan-ı Mezalim e (Sultanın huzuruna) çıkarıyor. Karahanlılar uluğ hacip Selçuklular ise büyük hacip unvanını alan bu kişiler sarayın her türlü işlerinden sorumluydular. Gulam Sistemi ne göre sarayda yetişen yüksek rütbeli subaylar arasından belirlenen bu kişilerin görevleri; o Hükümdar ile halk, hükümdar ile hükümet arasındaki ilişkileri düzenlemek o Haksızlığa uğrayanları Divan-ı Mezalim e çıkarmak o Elçileri kabul ederek ilgilenmek o Törenlerde ve toplu kabullerde protokolü düzenlemek o En bilgelisine; Has Hacip, Uluğ Hacip, Hacib-ül Hüccap denir. Dışarıdan gelen elçileri kabul ediyor. o Not: dar sözcüğün sonundaysa Türkçedeki cı-ci eki anlamına gelir. (Yapan-eden) Eğer başına gelirse kurum anlamı taşır. SARAY ve DEVLET GÖREVLİLERİ Alemdar: Bayrağı taşır. Savaşlarda bayrak ve sancağı taşır. Abdâr: hükümdarın temizliği ile ilgilenir. Camedar: Hükümdar ve ailesinin elbiseleriyle ilgilenir. Emir-i ahur(ilbaşı): Atların bakım ve terbiyesi ile ilgilenir. Ahır görevlisi Emir-i Candar: Muhafız komutanı. Hükümdarı ve Sarayı korur. Emir-i Şikâr: Hükümdarın av işlerini tertip ve tanzim eder. Emir-i Çaşnigir: Hükümdarın yiyecekleri ile ilgilenir. Emir-i Dad: Örfi Hukuk Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 38 / 169

39 Hânsâlar (aşçı başı): Saray mutfağı ve hükümdarın sofrası ile ilgilenir. Hares emiri: Devlete ve hükümdara karşı suç işleyenleri yakalayıp cezalandırır. Kadı: Şeri Hukuk Kadıleşker: Askeri Hâkim Kad ül Kudat: Kadıların Başkanı Silahdâr: Hükümdarın silahla ile ilgilenir. Şarabdâr (idişçi başı): Hükümdarın içecekleri ile ilgilenir. Ziyafetlerde içecekler ile ilgilenir. Taşdar: Hükümdarın temizlik işleri ile ilgilenir. Vekil-i hâss: Saraya ait bütün işlerle ilgilenir. Vezir-i azam: Sultanın yardımcısı Taşrada (köy, kaza, nahiye ve vilayet) Atabey: Meliklerin eğitiminden sorumlu olan kişidir. İlk Türk Atabeyi: Vezir Nizam-ı Mülk Amid: Askeri vali, Sivil Yönetici Amil: Selçuklularda vergi toplayan kişidir. İğdiş: Devlet ile vatandaş arasında arabulucu (Muhtar) Melik: Hanedan üyesi vali, Hükümdarın oğlu Muhtesip: Belediye işleri, ölçü ve tartı aletleri kontrolü o 1.Belediye işlerinden sorumludur. o 2.Çarşı ve Pazar ı denetler. Şıhne: Askeri Vali Meliküs Sevahil: (Sahillerin komutanı) Deniz kuvvetleri komutanı Subaşı: Güvenlik Komutanı Şurta: Jandarma Ulak: Postacı Yuğruş: Karahanlılarda Vezir Başkentler Karahanlılar: Karabalgasun, Semerkand Gazneliler: Gazne Büyük Selçuklu: Merv, Nişabur Tolunoğulları, İhşitler, Eyubiler, Memlükler: Kahire Anadolu Selçuklu: İznik, Konya HÜKÜMET VEZİR Türk-İslam devletlerinde devlet yönetiminde hükümdardan sonra en etkili kişi olan vezir bütün memleket işlerinden sorumluydu. Vezir hükümdar adına devleti yönetmekteydi. Vezirlerin tayini bizzat hükümdar tarafından yapılırdı. Bu nedenle vezirler icraat ve faaliyetlerinde doğrudan doğruya hükümdara karşı sorumluydu. Vezirlerin kendilerine ait divanları bulunur ve buna Divân ül Vezaret (vezirlik divanı) adı verilirdir. Vezirler bilgi ve kültür bakımından iyi yetişmiş kimseler arasından seçilirdi. o Karahanlılarda vezire; Yuğruş, o Gaznelilerde hâce-i buzurg, o Selçuklularda Vezir-i Azam, o Osmanlılarda Sadrazam denmiştir. Vezirlerin Görev ve Yetkileri: Divandan hükümdar gibi fetva çıkarabilir Devlet görevlilerini tayin edebilir Azledebilir (uzaklaştırma, görevden alma) Savaş zamanında hükümdarla birlikte savaşlara katılırlardı. DİVAN Devlet meselelerinin görüşülerek karara bağlandığı yere divan denirdi. Hükümet meseleleri büyük divanda görüşülürdü. Karahanlılarda buna; Divan-ı Ali, Gaznelilerde Divan-ı Vezaret, Selçuklularda Divan-ı Saltanat, Türkiye Selçuklularında divana Divan-ı Ala, Osmanlılarda Bab-ı Ali denmiştir. Divanın Görevleri Divana gelen davaları karara bağlamak Dış işlerle ilgili bürokratik işleri yürütmek Hükümdar ve devletin maliyesini düzenlemek Divanın Başlıca Bölümleri Divan-ı Ali (Divan ı Ala- Divan-ı Vezaret): Devlet meselelerin görüşüldüğü yer. Mali ve genel yönetim işleriyle ilgilenir, Bugünkü anlamda hükümet (bakanlar kurulu) tir. Başkanı Vezir-i Azam dır. o Divanı Saltanat: Asıl büyük meclis. Sultan başkandır. o Niyabet Divanı: Sultan yokken bir vekil başkanlık yapar. (Naip) Alt Divanlar Divan-ı İnşa (Tuğra): İç ve dış yazışmaları yönetir. Tuğra çeker. Yazışma ve dışişleri. Başkanı Tuğrai Divan-ı İstifa: Mali işlerle ilgilenir. Devletin gelir ve giderleri bu divanda tutulurdu. Başında bulunan devlet adamına Agıcı denilirdi. Başkanı Müstevfi. Divan-ı İşraf: Mali ve idari işleri kontrol ve teftiş eden divandır. Devletin iç haberleşme ve gizli haber alma işleri ile ilgilenirdi. Başında müşrif bulunurdu Divan-ı Arız (Arz): Askeri işlerle ilgilenir, başında Emir-i Arz bulunurdu. Divan-ı Pervane: İkta (Dirlik) topraklarını dağıtır. Başında bulunana Pervaneci dir. Not: İlk İkta toprağı Tokat tadır. Divan-ı Berid: Haberleşme ve posta işleri teşkilatı Divanı Mezalim: Temyiz mahkemesi. Başkanlığını hükümdarın yapmış olduğu ağır siyasi suçlara bakan mahkemeye Divan-ı Mezalim denirdi. Gaznelilerde Divan-ı Risalet: Hükümdarın iç ve dış resmi yazışmalarını yapar. Başında Sahib-i Divan-ı Risalet bulunur Divan-ı Vekâlet: Hükümdar ve ailesine ait mali işlerle ilgilenir. Başında Vekili Has bulunur. HUKUK İlk Türk-İslam hukukunun oluşmasında; o İslam ın getirdiği esaslar o Oğuzların kabile gelenekleri o Uygur, Akhun ve Sasani gelenekleri İlk Türk-İslam devletlerinde hukuk şer i ve örfi hukuk olmak üzere ikiye ayrılırdı. Şer i (Dini) Mahkeme, adalet ve hukuk işlerine kadılar bakardı. Kadıların başında bulunan ve tayin işlerini yürütenlere Kadıu l-kudat denirdi. Örfi hukuk davalarına ise Emir-i Dad bakardı. Ordu içindeki anlaşmazlıklara Kadıasker (kazasker) bakardı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 39 / 169

40 ORDU (SÜ) Türk Devletlerinde ordu sürekli olarak önemini korumuş bir kurumdu. Türk Devlet anlayışında ve Türk Milleti nin kültüründe ordu kavramı her zaman için büyük önem taşımıştır. İslam öncesinde olduğu gibi, İslam sonrası da Türk Devletleri nde ordu büyük önem taşımaya devam etti. Karahanlı Devleti nde ordu çeşitli Türk boylarından oluşuyordu. (Karahanlı Devleti kuruluş itibari ile tamamen Türk özelliği taşıyan bir devlettir.) Onlu sisteme göre ordularını teşkilatlandıran Karahanlılar da orduyu Subaşı denilen ordu komutanı idare ederdi. Gazne ordusu; köleler, düzenli birlikler, eyalet askerleri, ücretli askerler ve gönüllülerden oluşurdu. Gazne ordusunda başka uluslardan askerler de bulunurdu. Çoğunlukla atlı birliklerden oluşan Gazne ordusunda, filler de kullanılırdı. Gazne ordusu farklı milletlerden oluşuyordu. Bu durum Gaznelilerin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur. Büyük Selçuklu Devleti nde Türk ordusu çok daha gelişmiş ve büyümüştür. Savaşlarda en çok kullanılan taktik Turan Taktiği idi. Büyük Selçuklu ordusu altı ayrı bölümden oluşuyordu. Bunlar: 1. Gulaman-ı Saray (Kapıkulu-Hassa Ordusu): Çeşitli milletlerden toplanan kölelerin özel bir eğitimle saray için yetiştirilmesi ile oluşmuş 2. Hassa Askerleri: Çeşitli Türk boylarından oluşan atlı askeri birliklerdir. 3. Melik ve Vali askerleri: Melikler ve valilerde savaş zamanı emrindeki askerlerle Sultan ın ordusuna katılırdı. 4. Bağlı Devlet ve Beyliklerin Askerleri: Büyük Selçuklu Devleti ne bağlı devlet ve beylikler de savaşa zamanı Büyük Selçuklu Devleti ne asker verirlerdi. (Ermeni ve Gürcü krallıkları gibi) 5. Türkmenler: Göçebe olarak yaşayan Türkmenler savaş ortamına her an hazır bulunurlar ve gönüllü olarak Sultan ın ordusuna katılırlardı. 6. Sipahiler: İkta (toprak sahibi) olanların, gelirlerinin bir bölümü ile beslemek zorunda oldukları askerleridir. Buna göre ülke toprakları vergi gelirlerine göre bölümlere ayrılırdı. Bu bölümlere İkta denirdi. Bu toprakları işleyen çiftçiler, devlete vermeleri gereken vergiyi Sipahi ye verirlerdi. Sipahi de gelirinin bir bölümü ile atlı asker yetiştirirdi. İkta sistemi ile; Yöneticilere maaş karşılığı verile toprak geliri. Mülkiyet devletin işletme hakkı çiftçinindir. o Devletin hazinesine yük olunmadan, düzenli bir ordunun (İkta askeri-sipahi) kurulması sağlanmıştır. o Bulundukları bölgelerin güvenlikleri, ikta sahiplerinin yetiştirdiği askerler tarafından sağlanmıştır. o Devlet maaş vermekle uğraşmaz. o Toprağa dayalı köle sisteminin oluşması önlenmiştir. Toprak ağalığı ve kölelik görülmez. o Üretimde süreklilik ve artış sağlanmıştır. Bu sisteme Osmanlı Devleti döneminde Tımar adı verilmiştir. Not: İkta sistemi ilk defa Büyük Selçuklu Devleti Veziri olan Nizam ül- Mülk tarafından uygulanmıştır. TOPRAK YÖNETİMİ İlk Türk-İslam devletlerinde toprakların çoğu devlete aitti. Devlete ait arazilere miri arazi denirdi. Türk İslam Devletlerinde ülke toprakları yönetim bakımından beş ayrı bölüme ayrılmıştı. Bunlar o Has Toprakları: Vergi gelirleri Sultan a ait topraklardır. o İkta Toprakları: Gelirleri, Hizmet ve maaş karşılığı olarak kumandanlara, askerlere ve devlet adamlarına bırakılan topraklarıdır. o Mülk Toprakları: Kişilere ait topraklardır. Sahibi toprağı istediği gibi kullanma hakkına sahiptir. o Haraci Topraklar: Müslüman olmayan halkın elindeki topraklardır. Bu toprakları işlemelerinden dolayı devlete vergi verirlerdi. o Vakıf Toprakları: Okul, hastane gibi sosyal kurumların ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından bu kurumlara verilen topraklardır. Vakıf Sistemi o Hayır ve sosyal yardımlaşma kurumudur. o Vakıf malı satılıp alınamaz, miras bırakılamaz. İslami bir kurumdur. Vakıflardan vergi alınmaz Devlet Gelirleri Devlet gelirleri vergiler, Ganimetler (1/5 Hums veya Pençik), Tuzlalar, Madenler, Ormanlar, Bağlı beylik ve devletlerden alınan gelirler ve Hediyelerden oluşmaktaydı. Şeri (Dini Vergiler) Öşür: Müslüman çiftçilerden alınan 1/10 oranındaki ürün vergisi. (Aşar). Haraç: Gayrimüslim çiftçilerden alınan 1/5 oranındaki ürün vergisi. Cizye: Gayrimüslim erkeklerden alınan askerlik (baş) vergisi. Not: O zamanlar Zekât bir vergidir. Örfi Vergiler Gümrük Vergisi İhtisap: Ruhsat vergisi Bac: Pazar yeri vergisi Ağnam: Hayvan vergisi Çift Vergisi: Toprağı sürme vergisi Çift Bozan: Toprağını sürmeyenlerden alınan vergi Avarız Vergisi: Olağanüstü durumlarda alınan vergi Not: Selçuklularda vergiye esas olan toprak birimi: Çift-i Avamil DİN ve İNANIŞ Türkler Müslüman olduktan sonra hayatlarının her safhasında İslam ı esas aldılar. Cihat anlayışıyla geniş coğrafyalara ulaştılar. Türkler İslam dinine girdikten sonra bu dinin liderliğini üstlenmişlerdi. İslam dinini geniş alanlara yaymak için fetih hareketlerine girişmişler ve Türkler sayesinde İslam dini çok geniş alanlara yayılmış ve bir dünya dini haline gelmiştir. Bugün, Pakistan, Hindistan, Afganistan, Balkanlar gibi coğrafyalarda İslam dininin yayılması Türkler sayesinde olmuştur. Türkler İslam dininin daha çok Sünni- Hanefi ekolünü benimsemişlerdir. (Hanefi mezhebine Türk mezhebi de denmektedir.) Sünni İslam anlayışı yaymak ve korumak için mücadele etmişlerdir. (Nizam ül- Mülk ün açmış olduğu Nizamiye medreselerinin amacı Sünni İslam anlayışını korumak ve geliştirmekti.) Türkler arasında Sufilik (Tasavvuf) anlayışı da oldukça gelişmiştir. Sufilik hareketi sonucunda birçok tarikat ortaya çıkmıştır. Bunların başlıcaları; Rufailik, Kadirilik, Kübrevilik, Yesevilik, Ekberilik tir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 40 / 169

41 Bunlardan Yeseviliğin kurucusu bir Türk İslam alimi olan Hoca Ahmet Yesevi dir. Hoca Ahmet Yesevi İslam Dininin Türkistan da (Orta Asya) yayılmasında çok önemli bir role sahiptir. Bugün dahi Türkistan da Hoca Ahmet Yesevi, bütün Türk boyları tarafından kutsal kabul edilmektedir. YAZI, DİL ve EDEBİYAT Karahanlı Devleti nde resmi dil Türkçe idi. Resmi yazılar Uygur alfabesi ile yazılıyordu. Karahanlılar önemli birçok eser yazılmışlardır. Divan-ı Lügatü t-türk, Kutadgu Bilig, Atabet ül Hakayık, Divan-ı Hikmet, Satuk Buğra Han Destanı gibi. Kaşgarlı Mahmut, Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin üstünlüklerini göstermek amacıyla Divan-ı Lügat it Türk ü yazmıştır. İlk Türk İslam Medresesi Karahanlı Devleti Tamgaç Buğra Han zamanında yapılan Semerkant Medresesi dir. Dünyanın ilk burslu öğrencilik sistemini Karahanlılar başlattılar. Gazne Devleti nde; bilim ve eğitim dili olarak Arapça, edebiyat dili Farsça, halk, ordu ve sarayda ise Türkçe konuşuluyordu. Bu dönemin en önemli eseri Firdevsi nin Şehname sidir. Büyük Selçuklu Devleti nde eğitim ve bilim dili Arapça, edebiyat ve resmi dil Farsça, halk ve orduda ise Türkçe konuşuluyordu. Bu dönemde; Ömer Hayyam rubaileriyle, Enveri kasideleriyle Nizamülmülk ise Siyasetnamesiyle meşhurdur. Büyük Selçuklu Nişabur Medresesi, Büyük Selçuklu Devleti'nin İlk Medresesidir. Büyük Selçuklu veziri Nizam ül Mülk, Alp Arslan ın emri ile Nizamiye Medreselerini kurmuştur. Nizamiye Medresesi, İlki Nişabur'da / en ünlüsü Bağdat'ta açıldı. Büyük Selçuklu Devletinde 2. bir medresenin (Nizamiye Medresesinin) açılma nedeni o Bilim insanı yetiştirmek o Devletin memuru ihtiyacını karşılamak o Zararlı fikir akımlarına karşı fikir üretebilmek. (Hasan Sabbah ın başlatmış olduğu Bâtınilik faaliyetlerine karşı fikri fikriyle yok etmek için Gazali buranın başına geçmiştir.) o Bâtıniliği ortadan kaldıran İlhanlılar dır. Anadolu Selçuklu devletinde bilim dili Arapça, edebiyat ve devletin resmi dili Farsça idi. Mevlâna Celaleddin-i Rumi eserlerini (Divan-ı Kebir, Mesnevi, Fih-i Mahif) Farsça, Yunus Emre (Risaletün Nushiye) Türkçe yazmıştır. Hacı Bektaş Veli: Makalat. Ali Şir Nevai: Muhakemetül Lügateyn, Türkçe -Farsça karşılaştırması. Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu anlatmaya öalışmıştır. Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçe yi ilk kez resmi dil ilan etmiştir. Özetle; Türk İslam devletlerinde genel olarak resmi dil Farsça, bilim dili ise Arapça idi. Yalnız Karahanlılarda Türkçe hem resmi dil hem de bilim dili olmuştur. Not: Resmi dillerin, eğitim dilinin ve edebiyat dilinin Türkçeden farklı olması Türkçenin gelişimini yavaşlatmıştır. Danişmentliler: Yağıbasan Medresesi, Anadolu'da kurulan İlk Medrese Eğitim ile ilgili bazı terimler; Öğrenci: Danişment Öğretmen: Müderris Diploma: İcazetname Molla: Fıkıh/İslami ilimlerde yetişen en üst öğretmen Kitabın yazarına: Müellif Eser: İçinde yazdıklarına Telif, Kitabı Mücellid: Kitap ciltleyene denir. Müstensih: Kitabı eliyle çoğaltanlara/ yazanlara denir. Hakkah: Mühür sanatı ile uğraşanlara EKONOMİK HAYAT Tarım, zanaat ve hayvancılık önemli geçim kaynaklarıdır. Ticaretin gelişmesi için kervansaraylar yapmışlardır. Devletlerin gelir kaynakları Öşür, haraç, cizye, gümrük vergileri, madenlerin işletilmesinden elde edilen gelirler ve ganimetler idi. Türk İslam Devletlerinde ekonomik hayat Büyük Selçuklu Devleti zamanında büyük bir gelişme gösterdi. Ticaret yolları üzerine Hanlar ve kervansaraylar inşa edildi. Alaaddin Keykubat ticareti canlandırmak için zarara uğrayan tüccarın zararını ödeyeceğini açıklamıştır. Belirli meslek gruplarından esnaflar bir araya gelerek Lonca Teşkilatlarını oluştururlardı. Lonca teşkilatlarının bir çatı altında toplanmasıyla Ahi Teşkilatları oluşurdu. Ahilik Teşkilatı: Ahilik, Türkiye Selçuklu Devleti döneminde (XIII. yüzyılda) ortaya çıkmış, esnaf ve zanaatkarların ticari hayatını şekillendiren sosyal bir teşkilattır. Aynı zamanda tarikat sayılır tasavvufi özelliği vardır. Ahi Evran tarafından kurulmuştur. Zaviye: Toplandıkları ve hizmet ettikleri yer. Ahiliğin amacı ve felsefesi Ahi Evran ın Letaf-i Hikmet kitabından öğrenilir. Gayrimüslimler giremez. Esnafların başında olana Şeyh veya Pir adı verilir. Girit ve Hansa teşkilatlarına da Müslümanlar alınmamıştır. Esnaflar Ahidname ye uymak zorundadır. İhtiyaca göre mal üretimi yapılır. Denetim yapar. Mesleki eğitim verilir. (Sonunda İcazetname-diplomaverilir) (Usta -Çırak) Esnaf ile devlet arasından bağ kurar. Esnaflar arasında dayanışmayı arttırır. Ortak sandıkta para toplanır ve yeni dükkân açanlara verilir. Çalışma ruhsatı verir. (Gedik usulü) Fiyatları belirler. (Narh) Gerektiğinde cihata (savaşa) katılır. Ahi Evran ın eşi Fatma Bacı nın kurmuş olduğu teşklatın adı Bazıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) Fatma Bacı nın sözü Kadınlar; Aşınıza, Eşinize ve İşinize dikkat edeceksiniz. Bu teşkilat; o Esnaflar arasında dayanışmayı sağlamıştır. o Mesleki eğitim sonucunda çırak, kalfa ve usta yetiştirerek bunlara diploma vermiştir. o Üyelerinin dini, ahlaki ve diğer alanlarda bilgilerinin artırılmasına çalışmıştır. o Üretim kalitesinin artırılmasına ve fiyatların ayarlanmasına çalışmıştır. o Moğol istilasından sonra Anadolu da huzur ve güvenliği sağlamaya çalışmıştır. SOSYAL HAYAT Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 41 / 169

42 Halk göçebeler, köylüler ve şehirliler olmak üzere üçe ayrılırdı. Göçebeler hayvancılıkla, köylüler tarım ve hayvancılık ile şehirliler ise ticaret ve sanatla uğraşırlardı. İlk Müslüman Türk devletlerinde halk genellikle geleneklerine bağlı bir yaşam sürüyordu. İslam dinî ile uyuşmayan âdetler kaldırıldı. Türk töresi halkın yaşamında belirleyici oldu. Türk olmayan uluslar devletin hoşgörüsü sebebiyle kendi kültürlerini devam ettirebildi. Toplum içerisinde sosyal sınıf ayrımları ve ayrıcalıklı sınıflar yoktu. Ancak meslek grupları kendi aralarında çeşitli teşkilatlar kurmuşlardı. Lonca adı verilen bu teşkilatlarda aynı mesleği yapanlar kendi aralarında birlik kurarak bir denetim mekanizması oluşturmuşlardır. Toplumda sıkı bir yardımlaşma duygusu hâkim idi. Yardımsever insanlar bir araya gelerek vakıflar kuruyorlardı. İmarethane: (İmar ı sil ethane ) Aşevi Tabhane: (Tab: misafir demektir) Misafirhane Debbağhane: (Debbağ: Deri demek) Dericilik Kapan: Tek bir cins malın satıldığı yerdir. Bedesten: Kapalıçarşı dır. Her türlü ticari mal satılır. Sebil: Çeşme Tutmaç: 11.yy. da Türklerin Milli Yemeğinin adıdır. (Genellikle Ramazan ın ilk günü yapılır) Kümbet: Anıt mezar. Siyasiler veya Siyasilerin eşleri yatar. (Dikey şeklinde yapı) Türbe: Dini şahsiyetlerin mezarı. (Türbeler yataylamasına uzun yapı) Külliye: Toplu yapılar (İçinde; İmarethane, Kütüphane, Hamam, Medrese ve ortasında Caminin bulunduğu yapı) Arasta: Çarşı Bargah: Saray Tekke: Din öğretilen kurumlardır. Zaviye: Tekkenin küçüğüdür. Hastane: Dar ül afiye, Maristan (Tolunoğullarında) ve Bimaristan (Bimarhane, Karahanlılarda Akıl Hastahanesi), Dar ül sıhha BİLİM VE SANAT Dini Bilimler Kıraat: Kuran okuma Tefsir: Açıklanması Meal: Çeviri Kelam ve akaid: Din felsefesi Fıkıh: İslam hukuku Megazi: Hz. Muhammed in Savaşları Siyer: Hz. Muhammed in Hayatı Dünyanın 1. Öğretmeni: Artisto kabul ediliyor. 2. öğretmeni: Farabi. 3. öğretmeni İbni Sina kabul ediliyor. Karahanlılar döneminde Türkistan da bulunan Semerkant, Buhara, Kaşgar gibi şehirler önemli bilim ve sanat merkezleri olmuştu. Büyük Selçuklu Devleti döneminde açılan Nizam ül- Mülk medreseleri de İslam medeniyetinde büyük öneme sahiptir. Selçuklu Devleti Nizamiye medreseleri açılmıştır. Bu okullar dünyanın ilk üniversitesi sayılmaktadır. Müslüman Türk devletlerinde yetişen bazı önemli bilim adamları; Harezmî, Gazali, Ömer Hayyam, İbn-i Türk, İbn-i Heysem, İbn-i Nefis, Cezeri, İbn-i Haldun o Farabi- Felsefe (Muallim-i Sani) o İbn-i Sina Tıp (Avicenna) o Uluğ Bey- Astronomi o Biruni Matematik-Trigonometri o Ali Kuşçu- Astronomi Farabi (Muallim-i Sani) Muallim-i Sani: İkinci öğretmen demektir. Avrupa da tanınan ismi Al-Phoribius Kitapları: Kitabül Musiki (Dünya tarihinde yazılmış ilk modern müzik kitabıdır.) İhsa ül Ulüm (İlimleri sınıflandıran kitaptır. Sosyoloji, Psikoloji, Felsefe gibi) El Medinet ül Fazıla (Erdemli Şehir) Birleşmiş Milletler fikrini savundu. Türk-İslam Dünyasında Pozitif Bilimleri başlatmıştır. Tıp ve Astronomiyle uğraşmıştır. Gazali Bağdat taki Nizamiye Medreselerinin Rektörü Gazalidir. Zararlı fikir akımlarına karşı fikir üretmiştir. (Hayatı boyunca Haşşaşilik faaliyetlerinin fikri yönünü çürütmekle uğraşmıştır.) Asarül Bakiye adlı eserinde Türk dünyası hakkında bilgiler verdi. Biruni / Beyruni (El-Üstad) Yer çekiminin varlığını Newton dan önce söylemiştir. Jeodezi ilmini buldu. Dünyanın çağını hesapladı. Gazneli Mahmut Sarayımın en değerli hazinesi diye Biruni den bahsetmiştir. İbni Sina (Avicenna) İnsanın içinde bir kurt vardır. Bu kurt insanı hasta eder. Bu kurdu günümüzde görmek imkânsızdır. Diyerek mikrobun var olduğunu bizlere bildirdi. El Kanun-u Fit Tıp (Avrupa da ders kitabı olarak okutuldu) Kitabü ş Şifa Zekeriya Er-Razi İbn-i Sina dan sonra Avrupa da en fazla tanınan Doktor Zekeriya Er-Razi dir. Çiçek ve kızamık hastalığının farkını buldu. El Havi Ansiklopedisi 17.yy a kadar ders kitabı olarak okutuldu. Fezari (Feza: Uzay demektir.) İslam dünyasının astronomi ile uğraşan ilk bilim insanıdır. Usturlab adı verilen bir aletle Güneş ve Ay tutulmalarını hesap etmiştir. Cabir Bin Hayyam (Geber) Modern Kimyanın kurucusudur. Alaşımlardan yapay altın elde etmeye çalışmıştır. İlk defa hassas teraziyi kullanmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 42 / 169

43 Asitletle uğraşmıştır. Kitab-ül Kimya adında eser yazmıştır. Atomun parçalanabileceğini ilk öne süren bilim insanıdır. İbni Rüşt (Avereos) Her zaman aklı ön planda tutmuştur. Aristo yu Avrupalılara anlatmıştır. Felsefecidir. Harezmî (Algorisma) Cebir in kurucusudur. (İbn-i Türk te uğraştı). Hisabül Ceb vel Mukabele (Matematik ve üzerine denklemler) Sayıların yanlarına Sıfır (0) yazmayı bulmuştur. Abdullah İbni Firnan Dünya tarihinde ilk uçuş denemesini yapmış. Dikkat: eğer başarı derse Ahmet Çelebi. İlim İnsanları: (tasavvuf insanları) SANAT Türk İslam Devletlerinde gelişen başlıca sanat dalları, çinicilik, minyatür, tezhip, ebru, süsleme, hat, oymacılık, kakmacılık ve mimaridir. Hat: Hat sanatı ile uğraşana Hattat denir. Amasyalı Yakut (Bilinen ilk büyük Türk Hattatı) En gelişme gösteren sanattır. Minyatür: Resmin yerini minyatür sanatı almıştır. Minyatür: herhangi bir resmi küçültme demektir. Perspektife dikkat edilmez. Kişiler statülerine bağlı olarak büyüklük ve küçüklükle çizilir. (Sultan 5 cm ise, Vezir 4 cm, Halk 2 cm gibi) Tasvir sanatıdır. Uğraşana Müssavver veya Nakkaş denir. Cezeri yapmış olduğu mekanik tasarımları Otomato adında kitabında toplamıştır. Tezhip: Altınlamak, yaldızlamak anlamına gelir. Kitap süsleme sanatıdır. Ayrıca; Ebru sanatı, Telkâri, Malakari, Vitray (cam süsleme), Madencilik, Ahşap işlemeciliği ve oymacılığı, kakmacılığı, Çinicilik, Dokumacılık gelişme göstermiştir. Mimari ve Sanat Türkiye Topraklarında en fazla esere sahip olan devlet Anadolu Selçuklu Devleti dir. İstanbul, Edirne, Bursa ve Trabzon u ilk fethedenler Osmanlı olduğu için orada Osmanlıların eseri vardır. Ya da Paşa/Yeşil/Sultan varsa Osmanlınındır. Bunlar ve D-DSMA dışında kalan tüm eserler ASD ye aittir. Çifte/Alaaddin derse ASD nin eseridir. Türklerin İslam mimarisine katkıları Kubbe, Kümbet (Türbe) ve Kemer yapıları şeklinde olmuştur. Dini Mimari: Cami, Minare, Mescid, Külliye (Çok amaçlı yapı. Cami eksenli.), Kümbet (Türbe), Takke, Zaviye, Dergâh, Medrese (Okul) Askeri Mimari: Hisar (Kale), Kule, Burç, Kışla, Tersane, Sur Sivil Mimari: Saray, Köşk, Han, Hamam, Kervansaray, Ribat (Kervansaray koruma binası), Bedesten (Kapalı Çarşı), Kapan (Toptan satış yeri), Menzil (Ticaret yolu), Köprü, Sebil, Şadırvan, Şifahane, Darüşşifa, Darülafiye, Tabhane (Tıp Okulu), Bimarhane (Akıl Hastanesi), İmarethane (Aşevi) Yapı malzemesi olarak Taş, ahşap, Kerpiç kullanılmıştır. Taş, Çini, Vitray ve Fresk süslemeleri o dönemde yoğun olarak yapılmıştır. Mimari: Türk üçgeni Günümüze kadar kalan eserler; Karahanlılar: Arap Ata Türbesi, Ayşe Bibi Türbesi Gazneliler: Zafer Kuleleri, Leşker-i Bazaar Cami Büyük Selçuklu Devleti: İran da (Tebriz, Nişabur, Tarhan) bulunur. Diyarbakır Ulu Cami ye eklemeler yapılmıştır İlkler İlk Han: Alay Han (ilk kervansaray) İlk Camii: Alaaddin Cami İlk Medresesi: Kayseri Koca Hasan Medresesi İlk Hastahanesi: Gevher Nesibe Darüşşifası 2014 te restoresi tamamlanıp 1175 ASD eseri yıkılmaktan kurtulmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığı Cumhurbaşkanı nın (Abdullah Gül) isteğiyle ASD nin bütün eserleri yıkılmaktan kurtulmuştur. MOĞOL DEVLETLERİ TİMURLULAR ( ) Timur (Timurlenk- Aksak Timur), Orta Asya, İran, Hindistan, Azerbeycan (Çağatay Devletinin topraklarında) devletini kurmuştur. Başkenti Semerkant tır. Timur, Altın Orda Devleti ni yıkmıştır. Bu durum Rusların güçlenmesine yol açtığından Türk dünyası için zararlı oldu. Timur, Osmanlı Devleti Sultanı, Yıldırım Bayezit ile Ankara Savaşını yaptı ve Osmanlı Devleti ni ağır bir yenilgiye uğratarak, Yıldırım ı esir aldı (1402). Timur dan sonra Şahruh ve Uluğ Bey geçti. Uluğ Bey matematikçi ve Astronomdu. Ali Şir Nevai; Muhakemetü l Lugateyn adında yazdığı eserinde Türkçe nin Farsçadan üstün olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Kendisi Çağatay Türkçesi nin en büyük şairi kabul edilir. Ali Kuşçu, Uluğ Bey, Ali Şir Nevai, Hüseyin Baykara bunlar Timur zamanında yaşamış önemli bilim insanlarıdır. Özbekler, Timur Devleti ni yıktılar. BABÜRLÜLER ( ) Timur hanedanından Babür Şah, Kuzey Hindistan, Afganistan da devletini kurdu. Başkenti Agra dır. Babür Şah Babürname isimli eseri yazmıştır. Babür Devleti, medeniyet adına en parlak zamanını Şah Cihan zamanında yaşamıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 43 / 169

44 Şah Cihan, kaybettiği karısı Mümtaz Mahal (Nur Banu Sultan) adına Hindistan ın Agra kentinde Taç Mahal adlı mimari yapıyı yaptırmıştır. İngilizler bu bölgeye hâkim olarak, Babür Devleti ne son verdiler. MOĞOLLAR ( ) Temuçin (Cengiz Han), Moğolistan da devletini kurmuştur. Devletin başkenti, Karakurum dur. Cengiz Han, Çin e saldırı yaparak Pekin i aldı. Moğolları bir bayrak altında toplamıştır. Cengiz Han, Harzemşahlar ve Karahitaylar ile savaşarak onları ortadan kaldırmıştır. Cengiz Han, ülkeyi dört oğlu arasında paylaştırdı. Cengiz Han ın ölümünden sonra yerine Ögedey Kağan geçti. Oğulları devlet birliğini sağlayamadılar ve devlet o Altın Orda, İslamiyete geçmiştir. o İlhanlılar, İslamiyete geçmiştir. Abbasilere son verdiler. o Çağatay İslamiyete geçmiştir. o Kubilay Hanlığı, Budizm dinine geçmiştir. Çinde kurulmuştur. Ünlü seyyah Marco Polo ziyaret etmiştir. Olmak üzere dörde ayrıldı. Not: 1- Moğolların batı seferleri sırasında birçok Türkmen Moğolların önünden kaçarak Anadolu ya girdi. Bu durum Anadolu nun Türkleşmesini hızlandırmıştır. Not: 2- Moğolların yönetiminde Türkler önemli rol oynadığı için bu devlete Türk- Moğol Devleti de denir. ALTIN ORDA DEVLETİ ( ) Batu Han (Cengiz Han ın torunu) tarafından, Karadeniz in kuzey doğusunda kurulmuştur. Başkenti Saray şehridir. Berke Han zamanında İslamiyet i kabul ettiler. İlhanlılar ile mücadele etti. Özbek Han zamanında devlet en güçlü zamanını yaşadığı gibi ülke tamamen Müslüman olmuştur. Rusya nın güneye inmesini önlemişlerdir. Timur, Altın Orda üzerine sefer yaparak başa Kutluk u geçirmiştir. Bu olaydan sonra devlet; Kazan, Kırım, Nogay, Buhara, Hive, Kasım Hanlıkları kurulmuştur. KÜLTÜR VE MEDENİYET 1-Devlet Yönetimi Moğollar Türkler ile yaşadıkları için Türk kültür ve medeniyetinden etkilenmişlerdir. Moğollarda hükümdarlık babadan oğla geçer ve Cengiz Han ın koyduğu yasalara göre yönetilirdi. (Cengiz Yasaları) Moğollar da hükümdarın başkanlık yaptığı bir Kurultay isimli bir meclis vardı. Kurultay da devlet işleri görüşülür ve devletin başına geçecek kişinin hanlığı onaylanırdı. Timur Han soyundan olmadığı için Han yerine Emir ünvanını kullanmıştır. Timur ordu teşkilatında da fillerden yararlanmıştır. Babür Devleti nin başındaki olan Hükümdarlar, Padişah ünvanını kullanmışlardır. Memlüklerde hükümdarlık saltanat şeklinde değildi. Güçlü olan her komutan sultan olabilme hakkına sahipti. 2-Din ve İnanış Moğollarda birden çok din ve inanış anlayışı vardı. Totemizm, Şamanizm, Budizm ve Hristiyanlık bunlardan birkaçıydı. Şamanizm de din adamlarına Şaman ya da Kam denirdi. Bunlar dini törenleri yönetirdi. Berke Han zamanında, Altın Orda Devleti İslamiyet i kabul etti. 3-Yazı Dil ve Edebiyat O dönemden kalma en ünlü eser Reşidüddin tarafından yazılan Moğolların Gizli Tarihi isimli eserdir. Bu eserde Moğolların yaşam biçimleri ile ilgili bilgiler verilmiştir. Altın Orda Devleti ve Çağatay hanlığı zamanında Türkçe daha da gelişmiştir. Doğu Türkçe sine Çağatayca edebiyata da Çağatay Edebiyatı denilmiştir. Çağatay edebiyatının en önde gelen ismi Ali Şir Nevai dir. Ali Şir Nevai, Türk dilinin Farsça dan üstün olduğunu göstermek için Muhakemetü l Lügateyn (iki dilin karşılaştırılması) adlı eserini yazdı. Babür, Babürname adlı eseri yazmıştır. 4-Sosyal ve Ekonomik Yaşam, Bilim-Sanat Moğollar göçebe bir hayat yaşarlardı. Moğollarda sosyal yapı; Han ve ailesi, Noyanlar, askerler, halk ve köleler diye sınıflanırdı. Timur Devleti hükümdarı Ulug Bey, astronomi ve matematikle uğraşmış, rasathane yaptırmıştır. Şah Cihan, Taç Mahal i yaptırmıştır. ANADOLU DA İKİNCİ BEYLİKLER DÖNEMİ UÇLARDA HAYAT ve BEYLİKLER 1243 Kösedağ Savaşı ndan sonra Anadolu Selçuklu Devleti nin Moğol hakimiyetine girmesi üzerine, uc beyleri serbest hareket etmeye ve Anadolu Selçuklu sultanlarını tanımamaya başladılar. Anadolu nun batısında yoğunlaşan beyliklerin nüfus ve askeri gücünü Moğolların baskısından kaçan Türkmenler oluşturuyordu. Moğolların hakimiyetini kabul etmek istemeyen uc beyleri ve aşiret beyleri bağımsızlıklarını ilan ederek Türkiye de Beylikler Dönemi nin başlamasına neden olmuşlardır. Anadolu da Söğüt ve Domaniç çevresinde Osmanlılar, Konya ve çevresinde Karamanoğulları, Kütahya ve çevresinde Germiyanoğulları, Balıkesir çevresinde Karesioğulları, İzmir ve Aydın çevresinde Aydınoğulları, Manisa da Saruhanoğulları, Sinop ve Kastamonu da Candaroğulları, Muğla da Menteşeoğullurı, Maraş ta Dulkadiroğulları ve Adana da Ramazanoğulları beylikleri kurulmuştur Anadolu Türk Beyliklerinin Genel Özellikleri Türkiye Selçuklularının zayıflamasından sonra Anadolu nun batısında kurulan beylikler, Anadolu Türk tarihinin kesintisiz olarak devam etmesini sağlamışlardır. Orta Anadolu da yoğunlaşan Selçuklu kültür ve sanatını Anadolu nun uç bölgelerine taşıyarak yaygınlaşmasını ve devamını sağlamışlardır. Her beylik kendi sınırları içinde bayındırlık hareketlerine önem vermiş ve beylik merkezleri birer kültür merkezi haline gelmiştir. ANADOLU DA KURULAN II. BEYLİKLER Karamanğulları ( ) Konya, Karaman civarında kurulmuştur. Beylikler içerisinde en güçlü olanıdır. Karamanoğlu Mehmet Bey ilk kez Türkçe yi resmi dil ilan etti. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 44 / 169

45 Karamanoğulları kendilerini Selçuklunun mirasçısı gibi gördüğü için Osmanlı Devleti ile en çok mücadele eden beylik olmuştur. Germiyanoğulları ( ) Kütahya, Tavşanlı civarında Germiyanoğlu Yakup Bey tarafından kurulmuştur. Yakup Bey in vasiyeti üzerine savaşmaksızın II. Murat döneminde Osmanlı topraklarına katılmıştır. Karesioğulları ( ) Karesi Bey tarafından Balıkesir ve Çanakkale civarında kurulmuştur. Orhan Bey döneminde Osmanlıya katıldı. Osmanlıya katılan ilk beyliktir. Beyliğin donanması Osmanlı donanmasının temelini oluşturur. Candaroğulları (İsfendiyaroğulları) ( ) Batı Karadeniz de kurulmuştur. Venedik ve Cenevizler ile mücadele etti. Hamitoğulları ( ) Dündar Bey tarafından Isparta, Burdur civarında kuruldu. I. Murat beyliğin bir kısım topraklarını satın aldı Aydınoğulları ( ) Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından Aydın ve İzmir civarında kuruldu. Menteşeoğulları ( ) Menteşe Bey tarafından Muğla ve Fethiye civarında kuruldu. Saruhanoğulları ( ) Saruhan Bey tarafından Manisa ve Akhisar çevresinde kurulmuştur. Dulkadiroğulları ( ) Karaca Bey tarafından Maraş, Elbistan civarında kurulmuştur Yavuz Sultan Selim tarafından 1515 Turnadağ Savaşıyla Osmanlıya bağlandı. Osmanlıya bağlanan son beyliktir. Beyliğin Osmanlıya bağlanması ile Anadolu Türk birliği sağlanmıştır. Ramazanoğulları ( ) Adana Osmanoğulları ( ) Osman Bey tarafından Söğüt ve Domaniç te kuruldu. OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞ DÖNEMİ ( ) Anadolu da Durum Kösedağ Savaşı ile Anadolu Selçuklu Devleti nin Moğol hakimiyetine girmesiyle Anadolu da siyasi birlik bozulmuş ve pek çok beylik kurulmuştu. Bu beylikler Anadolu Selçuklu Devleti nin yerini almak için birbiri ile mücadele etmeye başladılar. Osmanlılar beylikler ile mücadele etmek yerine Bizans ve Balkan Devletleri ile mücadele ettiler. Bizans ve Balkanlarda Durum Sırpların ve Bulgarların saldırıları Bizans ı büyük ölçüde yıpratmıştır. Bizans karışıklık içerisinde idi. Komutanlar imparator olmak için çeşitli entirikalar çeviriyorlardı. Bu dönemde Balkanlar karışıklık içinde idi. Balkan Devletleri arasındaki mezhep farklılıkları karışıklıkların temel sebebini oluşturmaktaydı. Osmanlı Beyliği nin Büyüme Nedenleri 1-Anadolu, Bizans ve Balkanların durumu 2-Osmanlının kurulduğu coğrafi konum 3-Beylikler arası mücadelelere girmemeleri 4-Ahilerin, şeyhlerin desteğini almaları 5-Takip ettikleri siyaset (İskân, tahrir vb.) 6-Cihat politikası gütmeleri Anadolu, Bizans ve Balkanların durumu Osmanlının kurulduğu coğrafi konum Beylikler arası mücadelelere girmemeleri Ahilerin, şeyhlerin desteğini almaları Bizans ın taht karışıklığı içinde olması Bizans tekfurlarının (vali) merkezi dinlememesi Yüzyıl Savaşları nın yaşanması (İngiliz-Fransa) Merkezi otoritesinin güçlü olması Yetenekli padişahların başa geçmesi Tımar, iskân ve istimalati iyi uygulaması (İstimalat: kalp kazanma) Tımar; göçebe Türkleri yerleşik yaşama geçirmek. İskân; göçebe Türkleri göç ettirmek Osmanlıların Anadolu ya Yerleşmesi Osmanlı Beyliği, Oğuzların Kayı boyundandır. Kayılar Malazgirt Savaşından sonra Anadolu ya geldiler. I. Alaaddin Keykubat, Kayıları Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirdiler. Daha sonra Kayılar, Ertuğrul Gazi komutasında Bizans tan Söğüt ve Domaniç i alarak burayı yurt edindiler. Böylece bir uç beyliği haline geldiler. (Düşman devletlerinin sınırlarındaki Selçuklu topraklarına uç beyliği denmekteydi.) Ertuğrul Gazi nin ölümünden sonra uç beyliği görevi oğlu Osman Bey e geçti. OSMAN BEY DÖNEMİ ( ) İlk olarak Karacahisar ı (1298) arkasından Bilecik, Yarhisar, İnegöl, Köprühisar ve Yenişehir i aldı. Osmanlı ilerleyişini durdurmak isteyen Bizans ile Koyunhisar (Bafeon) Savaşı nı yaptı (1302). Bu savaş Osmanlı ile Bizans arasındaki ilk savaştır. Bilecik alındı ve merkez yapıldı. Buradaki demir madeni işleyerek ordunun silah ihtiyacı karşılanmıştır. İlk defa vergi alındı. Not 1: İlk para Osman Bey döneminde basılmıştır. Osmanlı Beyliği bu dönemde bir devlet haline gelmiştir. İlk defa kadı ataması yapıldı. (İlk kadı: Dursun Fakih) Osman Bey in, Şeyh Edebali nin kızını alması din adamları ve halkın Osmanlıya olan desteğini artırmıştır. Osmanlı ya Destek Verenler; o Gaziyan-ı Rum o Abdalan-ı Rum (Dervişler, Ozanlar) o Bacıyan-ı Rum (Anadolu Kadınları) o Ahiler o Alperenler (yiğit, gözü pek, hiçbirşeyden korkmayan) ORHAN BEY DÖNEMİ ( ) İlk Sultan ünvanını kullanan Orhan Bey dir. Bursa yı alarak başkent yapmıştır. (1326) Orhan Bey in İznik i kuşatması Bizans ile Palekenon (Maltepe- Eskhisar) Savaşı na neden olmuştur. (1329) Orhan Bey bu zafer ile İznik ve İzmit i (1327) almıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 45 / 169

46 Böylece Bizans ın Anadolu daki tüm toprakları Osmanlılara geçmiştir. İznik Başkent yapıldı. Orhan Bey, Karesi Beyliği ne son verdi. (1345) Böylece Anadolu da Türk birliği kurma çalışmaları ilk kez bu dönemde başlamış oldu. Karesi donanması Osmanlılara geçmiştir. Bu donanma ile de Osmanlılar Rumeli ye geçmiştir. Orhan Bey, Bizans tahtını ele geçirmek isteyen Kantakuzen e, oğlu Süleyman Paşa komutasında ordu göndererek, onun imparator olmasını sağladı. Buna karşılık Bizans tan Çimpe Kalesini aldı. (1353) Çimpe Kalesi Osmanlıların Rumeli de aldığı ilk topraktır. Süleyman Paşa Rumeli de fetih hareketlerine devam ederek Marmara kıyılarını ele geçirdi. Süleyman Paşa Ankara yı aldı. (1354) Not: 1. Yaya ve müsellem adında ilk düzenli ve sürekli ordu kuruldu. 2. Fethedilen yerlere Kadı ve subaşılar atandı. 3. İznik te ilk Osmanlı Medresesi açıldı. 4. Osmanlı da ilk divan teşkilatı bu dönemde kuruldu. 5. Osmanlı da ilk kez vezirlik teşkilatı bu dönemde kurulmuş ve Alaaddin Paşa ilk Osmanlı veziri olmuştur. I. MURAT DÖNEMİ (Hüdavendigar) ( ) Orhan Bey in ölümü ile Ahiler in eline geçen Ankara yı geri aldı. Hamitoğulları Beyliğinden Akşehir ve Beyşehir satın aldı. Germiyan Beyinin kızı ile oğlu Yıldırım ı evlendirerek Kütahya-Tavşanlı gibi yerleri çeyiz olarak aldı. Karamanoğulları na ilk kez sefer yaptı. Rumeli de Rum ve Bulgar kuvvetlerini Sazlıdere Savaşında yenerek Edirne yi ele geçirdi (1363). Türklerin Edirne yi almaları üzerine Sırplar, Bulgarlar, Macarlar, Eflaklılar birleşerek, Osmanlılar ile Sırpsındığı (I. Çirmen) Savaşını yaptılar (1364). Bu savaş Osmanlı Devleti nin Haçlılar ile yaptığı ilk savaş ve ilk zaferdir. Bu zafer sonucunda Bulgar Krallığı Osmanlı ya vergi vermeyi kabul etti. Osmanlının Balkanlarda ilerlemeye devam etmesi üzerine, Balkan Devletleri yeniden birleşerek Osmanlı ile II. Çirmen (II. Meriç) Savaşını yaptı (1371). Bu savaşı da Osmanlı kazandı. Osmanlının Ploşnik te yenildi (İlk yenildi). (1388) Bu yenilgiden cesaret alan Haçlılar Osmanlı ile I. Kosava Savaşını yaptı (1389). Osmanlı devleti bu savaşı kazandı. I. Murat savaş meydanında gezerken bir Sırp askeri tarafından şehit edildi. (Ilk ve son). İlk defa bu savaş sırasında top kullanıldı. Hüdavendgar lakabını kullandı. Not: 1. İlk kez Yeniçeri Ocağı kuruldu. 2.İlk kez Tımar Sistemi uygulanmaya başlandı. 3. Topçu Ocağı kuruldu. 4.Rumeli Beylerbeyliği kuruldu ve yönetime Lala şahin Paşa getirildi. 5.Osmanlılar ilk kez topu, I. Kosava Savaşında düşmanı korkutmak için kullandılar. 6.Osmanlı devleti tam teşkilatlı hale gelmiştir. 7. Vezir-i azamlık, kazaskerlik ve defterdarlık kuruldu. İlk kez Veraset sisteminde değişiklik yaptı. İlk kez Enderun Mektebi kuruldu (Edirne) YILDIRIM BAYEZİT DÖNEMİ ( ) Saruhan, Aydın, Menteşe ve Germiyan Beyliklerini topraklarına kattı. Osmanlı tarihinde ilk kez İstanbul u kuşatmıştır. Kuşatmayı kolaylaştırmak için Anadolu Hisarını (Güzelce Hisarı) yaptırdı. Karamanoğulları saldırıları, Niğbolu Savaşı ve Timur tehlikesi yüzünden kuşatmalara ara verdi. Bizans ın kışkırtmaları ve Türkleri Balkanlardan atmak için Fransa, İngiltere, İtalya, Almanya nın da katıldığı büyük bir Haçlı Ordusu Osmanlı Devleti ile Niğbolu Savaşını yaptı (1396). Niğbolu Savaşının Sonuçları -Bulgar Krallığı ortadan kaldırıldı. -Haçlıların gücü kırıldı. -İstanbul kuşatmalarına tekrar başlandı. -Halife yıldırım a Sultan-ı İklimi Rum (Anadolu Sultanı) ünvanını verdi. Karamanoğullarına son vererek Anadolu Türk Birliğini sağlamıştır. Timur ile Ankara savaşını yaptı (1402) Ankara Savaşının Nedenleri 1-Timur un Sivas ı yağmalaması 2-İki hükümdarın da cihan hükümdarı olmak istemesi 3-İki hükümdar arası sert mektuplaşma 4-Karakoyunlu Kara Yusuf un Yıldırım a sığınması 5-Beyliklerin Timur u kışkırtması Ankara Savaşının Sonuçları 1-İhanete uğrayan Osmanlı mağlup oldu 2-Esir düşen Bayezit buna dayanamayarak ölmüştür. 3-Anadolu birliği dağılmış beylikler yeniden kuruldu. 4-Kardeşler araları taht kavgaları başladı. (Fetret Devri) 5-İstanbul un alınması geçikti. Anadolu Türk siyasi birliği sona erdi. (Tekrar beylikler kuruldu) (Karesioğulları, Kadı Eretna hariç) İstanbul un alınması 50yıl gecikti. Anadolu tahrip edildi. İlk defa bir Osmanlı Sultanı düşmana esir düştü. Fetret Devri ne girildi. (Fasıla-i Saltanat) ( )11 sene Mustafa Çelebi Timur tarafından Semerkant a götürülmüştür Savaşın ardından toplanan ganimetlerle Bursa Ulu Camii başlatıldı (Mimarı: Ali Neccar) Niğbolu Zaferi sonunda Halife, Yıldırım a Sultan-ı İklimi Rum (Anadolu Diyarının Sultanı) ünvanını vermiştir Anadolu Türk siyasi birliğini geniş ölçüde sağlayan ilk Osmanlı padişahıdır. İlk defa darüşşifa (hastane) açtırdı. (Bursa) İstanbul u kuşatan ilk Osmanlı padişahıdır. ( yılları arasında 4 kez) Not: Bu kuşatmalara yardımcı olması için Güzelcehisarı (Anadolu Hisarı) yaptırmıştır FETRET DEVRİ ( ) Süleyman, İsa, Musa ve Mehmet kardeşler arasında süren 11 yıllık mücadele dönemine fetret devri denir. Mücadeleyi Çelebi Mehmet kazanarak devleti yeniden kurmuştur. Bu dönemde Avrupa dan saldırı olmamasının sebebi Yüzyıl savaşları dır. Balkanlarda adil bir yönetim izlendiği için Balkanlarda da isyan çıkmamıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 46 / 169

47 (ÇELEBİ) I. MEHMET DÖNEMİ ( ) Fetret devrinden sonra devleti tekrar topladı için I. Mehmet, Osmanlı Devleti nin ikinci kurucusu sayılır. Anadolu Türk birliğini yeniden kurmaya çalıştı. Venedikliler ile ilk deniz savaşı (Çalıbey-Lâpseki) yapılmış ve bu savaş kaybedilmiştir. (1416) Timur un Semerkant a götürdüğü Şehzade Mustafa, Timur un ölümünden sonra Anadolu ya dönerek isyan etmiş ise de kaybetmiş ve Bizans a sığınmıştır. Dini nitelikli bir isyan olan Şeyh Bedrettin İsyanı çıkmış. Bu isyan bastırılmıştır. (Şeyh Bedrettin in kitapları: Bedrettinilik, Varidat) Bu isyan bastırılmıştır. İlk defa Surre Alayları oluşturuldu. II. MURAT DÖNEMİ ( ) Bizans ın kışkırttığı Şehzade Mustafa İsyanı bastırdı ve onu öldürdü. (Düzmece Mustafa Olayı) Aydınoğulları ve Menteşeoğulları beyliklerine tekrar son verildi. Karamanoğulları ve Candaroğulları ile mücadele edilmiştir. Germiyanoğulları toprağı II. Yakup Bey in vasiyeti üzerine Osmanlılara katıldı. II. Murat Haçlılar ile Edirne Segedin Antlaşmasını imzaladı (1444). Bu anlaşma Osmanlının batılı devletler ile imzaladığı ilk anlaşmadır. Bu anlaşmadan sonra II. Murat tahtı oğlu II. Mehmet e bıraktı. İlk defa Yeni çeri isyanı çıktı. (Buçuktepe İsyanı) Bu durumdan yararlanmak isteyen Haçlıların harekete geçmesi üzerine II. Murat tekrar tahta geçmiştir. Yapılan Varna Savaşında haçlılar büyük bozguna uğratıldı. (1444) Bizans ın ve Papanın kışkırtması üzerine, Türkleri Balkanlardan atmak isteyen Haçlılar Osmanlılar ile II. Kosova Savaşını yaptı (1448). II. Kosova Savaşının Önemi 1-Haçlıların son taarruzu Osmanlının son savunması (II. Viyana ya kadar) 2-Balkanların Türk yurdu olduğu ve Türklerin Balkanlardan atılamıyacağı anlaşıldı. 3-Bizans ın Avrupa dan yardım alma umudu sona erdi. Miryakefelon Savaşı ile sonucu açısından benzerlik gösterdi. Kuruluş Dönemi Haçlı Seferleri o Sıpsındığı 1364 o I. Kosova 1389 o Niğbolu 1396 o Varna 1444 o II. Kosova 1448 OSMANLI DEVLETİNDE YÜKSELME DÖNEMİ Osmanlı Devleti nde İstanbul un fethi ile başlayıp (1453), Sokulu Mehmet Paşa nın vefatı ile son bulan döneme Yükselme Dönemi denir. Bu dönem Osmanlının en parlak zamanıdır. Yükselme Devri Padişahları: 1- II. Mehmet ( ) 2- II. Bayezit ( ) 3- I. Selim ( ) (Yavuz) 4- I. Süleyman ( ) (Kanuni) 5- II. Selim ( ) 6- III. Murat ( ) II. MEHMET DÖNEMİ (FATİH) ( ) 1-İSTANBUL UN FETHİ (1453) A- Nedenleri: İstanbul un jeopolitik önemi Bizans ın Avrupa Devletlerini Osmanlıya karşı kışkırtması Bizans ın şehzadeleri ve Anadolu Beyliklerini Osmanlı Devleti ne karşı kışkırtması Bizans ın Osmanlı toprak bütünlüğünü bozması Hz. Muhammed in hadisi şerifi B- Fetih İçin Osmanlının Yaptığı Hazırlıklar Rumelihisarı (Boğazkesen) yaptırıldı. Surları yıkabilecek toplar döktürüldü. 400 parçalık donanma oluşturuldu Karamanoğulları üzerine bir ordu gönderilerek gelebilecek tehlike önlendi. Avrupa dan gelecek yardımları önlemek için Balkanlara kuvvet gönderildi. İstanbul civarındaki Silivri ve Vize kaleleri alındı. Yoğun kuşatma neticesinde 29 Mayıs 1453 te salı günü, İstanbul fethedildi. Bizans ın Aldığı Önlemler; o Grejuve ateşini çoğalttı o Haliç e zincir çekti. o Avrupa dan yardım istedi. Not: İstanbul da kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederim diyen Bizanslı devlet memuru Grivas Notaras tır. C- Fethin Türk Tarihi Açısından Sonuçları Osmanlının yükselme dönemi başladı. İstanbul Osmanlı Devleti nin başkenti oldu Boğazlar ve boğaz ticareti Osmanlıya geçti. II. Mehmet e Fatih ünvanı verildi. Osmanlı Devleti imparatorluk haline geldi. Osmanlının Anadolu Rumeli toprak bütünlüğü sağlandı. D- Fethin Dünya Tarihi Açısından Sonuçları Orta Çağ kapandı, Yeni Çağ başladı. Bizans İmparatorluğu yıkıldı. Avrupa ya giden bilim adamları Rönesans ın başlamasına neden oldu. Topun güçlü surları yıktığını gören Avrupalı krallar, feodaliteyi yıktılar. İpek yolu Osmanlıların eline geçti. Avrupalılar yeni yollar aramaya başladı buda Coğrafi Keşiflere neden oldu. Ortodoks Patrikhanesi, Osmanlının koruyuculuğu altında varlığını devam ettirdi. Fatih bununla, Hristiyan birliğini parçalamayı, İslam dininin hoş görüsünü anlatmayı, Balkanlardaki fetihlerde Ortodoksların desteğini kazanmayı amaçladı. 2- ANADOLUDAKİ FETİHLER Cenevizlilerden Amasra alındı (1459). Candaroğullarından Sinop alındı (1460). Trabzon Rum İmparatorluğuna son verildi. (1461) Karamanoğullarından Konya ve Karaman alındı. Akkoyunlu Devleti Sultanı Uzun Hasan ile Otlukbeli Savaşı yapıldı (1473). Savaşı Osmanlı Devleti kazanmış ve Akkoyunlu Devleti yıkılma dönemine girmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti doğu sınırlarını güvence altına almıştır. 3- BALKANLARDAKİ FETİHLER Sırbistan (Belgrad hariç 1459), Mora (1460), Eflak (1462), Bosna Hersek ( ), Boğdan (1476) ve Arnavutluk (1479) alınarak Balkanlar ın fethi tamamlanmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 47 / 169

48 Not: Bosna-Hersek halkı, Osmanlıya bağlandıktan kısa bir süre sonra İslamiyet i kabul etti. 4- DENİZLERDEKİ FAALİYETLER a. Eğe adalarının fethi: Venediklilerden Eğriboz (1470); Cenevizlilerden Limni, Taşoz, Semadirek, İmroz, (1456) Midilli (1462) adaları alındı. b. Yunan adalarının fethi: Kefalonya, Ayamavra, Zanta adaları alındı. c. Kırım ın fethi: Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma Kırım ı Cenevizlilerden almıştır (1477). Böylece: Karadeniz bir Türk gölü haline geldi. Karadeniz ticaret yolu tamamen Osmanlı egemenliğine girdi. Cenevizlilerin Karadeniz deki varlığına son verildi d. Rodos kuşatılmış ama alınamamıştır. e. İtalya nın Otranto kalesi fethedilmiş ise de Fatih in ölmesinden sonra gerekli yardım yapılamadığı için tekrar kaybedilmiştir. (1480) 5- OSMANLI- VENEDİK SAVAŞLARI Fatih Venedikliler ile 16 yıl savaş yapmış ve sonuçta Venedikliler ile İmtiyazlar Anlaşmasını imzalamıştır (1479). Bu anlaşma ile Venedikliler Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecek, Venedikliler Osmanlılara vergi vereceklerdi. Not: Bu anlaşma ile ilk ticari ayrıcalıklar ticareti geliştirmek ve Hristiyan birliğini parçalamak için, Fatih tarafından Venediklilere verilmiştir. 6-DİĞER GELİŞMELER Devletin geleceği için kardeş katline izin verilmiştir. Divana padişah yerine sadrazam başkanlık yapmaya başladı. Sahn-ı Seman medreseleri kuruldu. İlk altın para bastırılmıştır. Hicaz suyolları probleminden dolayı Osmanlı-Memlük ilişkileri ilk kez bu dönemde bozuldu. Topkapı Sarayı yapıldı. Ayasofya Cami ye çevrildi. İlk defa altın para basıldı. (Sikke-i Hasene) İlk defa İltizam sistemi uygulandı. İlk defa müsadere sistemi uygulandı. Cülus bahşişi vermek yasalaştı. Divana ilk defa Nişancı atandı (Örfi Hukuk) Örfi Hukuk yazılı hale getirildi. (Fatih Kanunnamesi- Kanunname-i Ali Osmani) Sahn-ı Seman Medreseleri ile Tetimme Medreseleri açılmıştır. İlk defa Kapitülasyon (imtiyaz) verildi. (Venedik) (Venedik elçisi: Baylos/Balyos) Not: Fatih 17 ülke fethetmiştir. Kendisine Sultan ül Bahreyn ve Hakanül Berreyn unvanı verilmiştir. (İki deniz ve İki karanın hükümdarı) II. BAYEZİD DÖNEMİ ( ) Fatih in ölümü üzerine Amasya Valisi olan oğlu Bayezid İstanbul a gelerek tahta geçti. Bayezid in zayıf karakterli olması, bu dönemde ortaya çıkan Cem Sultan Olayı ve taht kavgaları bu dönemin sönük geçmesine neden olmuştur. 1-Cem Sultan Olayı Cem Sultan II. Bayezid e karşı Memlükler in de kışkırtması ile birkaç kez taht mücadelesine girişmiş ise de mağlup olarak Rodos şovalyelerine sığınmış ve onlar tarafından papaya götürülmüştür. Böylece sorun uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Cem Sultan Olayının Osmanlıya Etkileri: a- Batıdaki seferler duraklamış b- Endülüs Emevilerine gerekli yardım götürülememiş c- Safevi tehlikesi önlenememiş d- II. Bayezid döneminin sönük geçmesine neden olmuş e- Papa ve Avrupa tarafından baskı unsuru olarak kullanılmıştır. 2-Karamanoğullarının Yıkılması (1483) Karamanoğulları II. Bayezid tarafından kesin olarak yıkılıştır. 3-Boğdan Fethinin Tamamlanması: Kili ve Akkerman alınarak Boğdan ın fethi tamamlanmıştır. Böylece Kırım ile kara bağlantısı sağlanmış ve Lehistan ile ilk ilişkiler başlamıştır. 4-Osmanlı-Memlük İlişkileri Fatih zamanında bozulan ilişkiler bu dönemde savaş haline dönüşmüştür. Nedenleri: a-memlüklerin Cem Sultan ı kışkırtmaları ve korumaları b-karamanoğullarını desteklemeleri c-fatih döneminden beri devam eden Hicaz u yolları sorunu d-dulkadiroğulları Beyliği nin Memlüklere karşı Osmanlıdan yardım istemesi Bu savaşlar sırasında her iki tarafta bir sonuç elde edememiştir. 5-Osmanlı-Venedik Savaşları: Venediklilerden Modon, Koron, İnebahtı kaleleri ve Navarin limanı alınmıştır. Otranto seferinden sonra, elimizden çıkan Ayamavra ve Kefalonya kaleleri geri alınmıştır. 6-Osmanlı İran İlişkileri Şah İsmail, Akkoyunlu Devletini yıkarak yerine Safevi Devletini kurdu. Şah İsmail Anadolu yu ele geçirmek amacı ile Anadolu da Şii propagandası yaparak, Şahkulu İsyanının çıkmasına neden oldu. Şahkulu yakalanarak idam edildi. II. Bayezid in Şii faaliyetlerine karşı pasif davranması üzerine Trabzon Valisi Selim babasına karşı isyan etmiş ise de başarısız olmuştur. Daha sonra yeniçeri ve ordunun desteği ile başa geçmiştir. Küçük Kıyamet olarak nitelendirilen İstanbul Depremi yaşanmıştır. Rönesans sanatçısı Leonardo da Vinci, Haliç i Boğaziçi ne bağlayan bir köprü yapma isteğini II. Bayezid e belirtmiştir. Kemal Reis komutasındaki bir donanma İspanya ya giderek zülüm gören Yahudi ve Müslümanları İstanbul a getirdi. Yükselme nin içinde duraklama dönemi olarak bilinir. (Kelime; Şeyh-Şah-Baba ile başlayan ile başlıyorsa bunlar dini isyanlardır) (YAVUZ) I. SELİM DÖNEMİ ( ) Tarihçiler tarafından 8 seneye 80 yıllık iş sığdırmış padişah olarak bilinir. Babası ve kardeşlerine karşı mücadele eden Yavuz bu mücadeleyi kazanarak tahta geçmiştir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 48 / 169

49 Kendisi döneminde ilk defa Bozoklu Celal tarafından Tokat ta Celali İsyanları başlatılmıştır (ekonomik tabanlı) Doğu siyaseti için bölgeleri tanımak amacıyla Selimname ve Heşt Behişt adlı kitapların yazarı İdris-i Bitlisi yi okumuştur. 1-Osmanlı İran İlişkileri Kardeşleri ile yaptığı mücadeleyi kazanan Yavuz, büyük tehlike olarak gördüğü şah İsmail in üzerine yürümüştür. Nedenleri: Yavuz un padişahlığını Şah İsmail in tebrik etmemesi Şah İsmail in Anadolu da ayaklanmalar çıkartması Bu nedenlerden dolayı Yavuz, Şah İsmail ile Çaldıran Savaşını yaptı (1514). Sonuçları: Doğuda en büyük tehlike olan, Safevi Devleti tehlikesi uzunca bir süre etkisiz hale getirildi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri Osmanlı topraklarına katıldı. Savaş dönüşü birçok sanatçı, bilgin ve şair İstanbul a getirildi. Savaş dönüşünde Dulkadiroğulları Beyliği ile yapılan Turnadağ Savaşı (1515) ile Dulkadiroğulları Beyliği Osmanlı Devleti ne katıldı. Not: Dulkadiroğulları Beyliğinin alınması ile Anadolu Türk birliği kesin olarak sağlanmıştır. 2-Osmanlı Memlük İlişkileri Nedenleri: Şah İsmail ve Memlüklerin Osmanlıya karşı ittifak kurması Dulkadiroğulların Osmanlıya katılmasına Memlüklerin itirazı Fatih döneminde başlayan iki devlet arasındaki anlaşmazlıklar Yavuz un Müslümanları bir bayrak altında toplayarak İslam birliğini gerçekleştirmek istemesi Yavuz un baharat yolunu eline geçirmek istemesi Yavuz Sultan Selim, Kansu Gavri ile Mercidabık Savaşını yaparak (1516) Suriye, Filistin bölgesini ele geçirdi. Savaş sırasında Kansu Gavri öldü. Yavuz, Memlük hükümdarı Tomanbay ile Ridaniye Savaşını yaparak Memlükleri yıkmıştır (1517). Sonuçları: Memlük Devleti ortadan kaldırılmıştır. Mısır Osmanlı devletine katıldı. Savaşılmadan Hicaz Osmanlı devletine katılmıştır. Baharat yolu Osmanlının eline geçmiştir. Mukaddes emanetler İstanbul a getirildi. Halifelik Osmanlı Devleti ne geçti. Osmanlı hazinesi ağzına kadar dolmuştur. Venedikliler Kıbrıs adası için Memlüklere ödedikleri vergiyi Osmanlı Devleti ne ödemeye başladılar. Halifelik Osmanlı ya geçti. (Teokratik devlet anlayışı güçlendi) Baharat yolu Osmanlı nın eline geçti. Kutsal emanetler İstanbul a getirildi. Mısır hazinesi İstanbul a getirildi. (Yavuz un vasiyeti Kim benden sonra benim kadar hazineyi doldurursa, kapılar onun mührüyle mühürlensin. Dolduramazsa benim mührümle mühürlenmeye devam etsin.) Not: Ridaniye Savaşı devam ederken Avrupa da yaşanan eş gelişme Reform dur. Not: Yavuz Şam da Muhiddin (İbni) Arabi nin mezarını buldurup türbe ve külliye yaptırdı. Not: Yavuz Sultan Selim döneminde bütün mücadeleler doğulu devletler ile yapılmış, batılı devletler ile herhangi bir mücadele olmamıştır. Bu dönem batılı devletler ile mücadelenin olmadığı tek dönemdir. KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ ( ) Yavuz un ölümü üzerine, Yavuz un tek oğlu olan Kanuni, taht mücadelesi yapmadan tahta geçti. 46 yıllık saltanatı boyunca, doğuya ve batıya 13 sefer düzenledi. 1-BATIDAKİ GELİŞMELER A- Osmanlı-Macar İlişkileri a- Belgrat ın Fethi (1521): Macarların Osmanlıya karşı saldırgan tavır almaları üzerine Kanuni sefere çıkarak Belgrat ı aldı. Osmanlı Devleti, Belgrat kalesini Avrupa seferlerinde üs olarak kullandı. b- Mohaç Meydan Muharebesi (1526): Belgrat fethinden sonra Osmanlı-Macar ilişkileri iyice bozuldu. Bu arada Alman Kralı Şarlken e esir düşen Fransız Kralı Fransuva, Kanuni den yardım istedi. Bunun üzerine Kanuni, Macaristan üzerine yürüdü. Mohaç ovasında yapılan savaşta, Osmanlı ordusu tarihinin en kısa zaferini aldı. Sonuçları: * Budin dâhil Macaristan alınmıştır. * Fransa Kralı esaretten kurtulmuştur. * Osmanlının Orta Avrupa daki egemenliği güçlendi. * Osmanlı Avusturya komşu olmuş böylece Osmanlı- Avusturya ilişkileri başlamıştır. B- Osmanlı-Avusturya İlişkileri a- I.Viyana Kuşatması (1529): Macar topraklarında hak iddia eden Avusturya kralı Ferdinand ın Budin e saldırması üzerine, Kanuni, Budin e girdi. Ancak Ferdinand Kanuni nin karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Avusturya sorununu çözmek isteyen Kanuni, Viyana Kalesini kuşattı. Ancak Viyana nın güçlü bir kale olması, kış mevsiminin gelmesi, ağır topların götürülmemesi yüzünden Viyana alınamadı. b- Alman Seferi (1532): Ferdinand, Alman İmparatoru Şarlken e güvenerek Budin i tekrar kuşattı. Bu olay üzerine Kanuni, Şarlken i savaşa çağırarak Alman seferine çıktı. Ancak Şarlken, kanuni ye karşı koyamadı. Avusturya nın isteği üzerine İstanbul Anlaşması yapıldı. c- İstanbul (İbrahim Paşa) Antlaşması (1533): Bu anlaşmaya göre: * Avusturya Kralı, Osmanlı sadrazamına eşit sayılacak * Ferdinand, Yanoş un Macar krallığını tanıyacak * Avusturya Osmanlıya vergi ödeyecekti. Bu antlaşma ile Avusturya Osmanlı Devleti nin üstünlüğünü kabul etmiş oldu. d- Zigetvar Seferi (1566) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 49 / 169

50 Avusturya nın vergisini ödememesi üzerine, Kanuni 13. ve son seferine çıktı. Zigetvar Kalesi kuşatıldı. Kanuni nin vefatından bir gün sonra alındı. C- Osmanlı-Fransız İlişkileri Kanuni nin Fransız Kralı Fransuva yı kurtarması üzerine Osmanlı-Fransız ilişkileri başladı. Kanuni, Avrupa Hristiyan birliğini parçalamak, Akdeniz ticaretini yeniden canlandırmak ve Fransız limanlarından yararlanmak için Fransızlara kapitülasyonları verdi (1535) ta kapitülasyonlar sürekli hale getirildi. Başlangıçta Osmanlı için faydalı olan kapitülasyonlar daha sonraları Osmanlı ekonomisinin bozulmasına neden oldu. 2-DOĞUDAKİ GELİŞMELER Yavuz döneminde İran ile yapılan savaşlar bu dönemde de devam etmiştir. Nedenleri: -Osmanlının batı seferlerini fırsat bilen İran ın sık sık arkadan saldırması -İran ın Avusturya ile ittifak kurmaya çalışması. Kanuni İran üzerine üç sefer düzenlemiştir. Zor durumda kalan Şah Tahmasb, Kanuni ile Amasya Anlaşmasını imzaladı. (1555) Amasya Anlaşmasının Sonuçları: * Doğu Anadolu, Irak, Tebriz ve Bağdat Osmanlıya bırakıldı. * Osmanlı Devleti ile İran arasındaki ilk anlaşmadır. * Osmanlı- İran arasındaki mücadelelere uzunca bir süre ara verilmiştir. 3-DENİZLERDEKİ GELİŞMELER a- Rodos Adasının Fethi (1522) Kanuni, Rodos ta ki şövalyelerin Osmanlı ticaret gemilerine zarar vermeleri ve Rodos un önemli bir konumda bulunmasından dolayı bu adayı fethetmiştir. b-cezayir in Osmanlı Yönetimine Girmesi (1533) Kanuni, Cezayir Beyi olan Hızır Reis i İstanbul a çağırarak ona Kaptan-ı Deryalık teklif etti. Kendisine de Hayrettin adını verdi. Böylece Cezayir Osmanlıya katılmış ve Beylerbeyiliği ne de Hayrettin Paşa getirildi. c- Preveze Deniz Savaşı (1538) Nedenleri: * Osmanlıların Ege Denizi ni egemenlik altına almaları * Osmanlıların Korfu adasını kuşatması Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile Barboros arasında yapılan Preveze Deniz Savaşında, Haçlılar ağır bir yenilgiye uğradı. Bu savaş sonucunda Akdeniz bir Türk gölü haline geldi. d- Trablusgarp ın Fethi (1551) Turgut Reis tarafından alınmıştır. Turgut Reis Trablusgarp Beylerbeyiliği ne getirildi. e- Cerbe Deniz Savaşı (1559) Turgut Reis in Cerbe Adasını kuşatması üzerine, Haçlılar Turgut Reis ile Cerbe savaşını yaptılar. Bu savaşta Haçlılar bir kez daha yenilmişlerdir. Bu galibiyet ile Batı Akdeniz deki Türk üstünlüğü tartışılmaz hale geldi. f- Hint Deniz Seferleri ( ) Nedenleri: * Portekizlilerin, Müslüman tüccarların ticaretini engellemesi * Portekizlerin Basra Körfezi ve Kızıldeniz de hâkim olma çabaları * Hindistan daki Gücerat hükümdarının Kanuni den yardım istemesi * Kanuni nin Baharat Yolu nun güvenliğini sağlamak istemesi Kanuni nin isteği ile Hindistan a dört sefer yapıldı. Seferler genellikle Osmanlının başarısızlığı ile sonuçlandı. Bu seferleri Hadım Süleyman Paşa, Piri Reis, Murat Reis ve Seydi Ali Reis yaptılar. Başarısızlığın Nedenleri: 1-Seferlere gereken önemin verilmemesi 2-Osmanlı gemilerinin okyanuslara dayanıklı olmaması 3-Hindistan daki Müslüman devletlerin Osmanlılara gereken yardımı yapmamaları Sonuçları: Yemen, Sudan sahilleri ve Habeşistan ın bir kısmı Osmanlıya katıldı. Arap Yarımadası tamamen Osmanlı denetimine girdi. Kızıldeniz ve Basra Körfezi Osmanlı denetimine girdi. Portekiz in Hindistan faaliyetleri engellenemedi. SOKULLU MEHMET PAŞA DÖNEMİ ( ) Devşirme olan Sokullu Mehmet Paşa, Kanuni nin son zamanlarında sadrazam olmuştur. Kanuni den sonra tahta geçen II. Selim ve III. Murat zamanlarında devlet işlerini yürüten asıl kişi Sokullu Mehmet Paşa olduğundan bu döneme Sokullu Mehmet Paşa Dönemi denir. 1- Sakız Adasının Alınması (1568): Cenevizlerin elinde bulunan ada Sokullu döneminde, Kaptan-ı Derya Piyale Paşa tarafından alınmıştır. Böylece Ege Denizindeki Türk hâkimiyeti pekişmiştir. Yemen Osmanlıya bağlandı. (1568): 2- Kıbrıs Adası nın Fethi (1571) Kıbrıs Adası Venediklilerin elinde bulunuyordu. Venedikliler Mısır ın fethinden sonra bu ada için Osmanlıya vergi ödemeye başladılar. Nedenleri: Kıbrıs ın jeopolitik olarak önemli bir konumda bulunması Kıbrıs taki korsanların Osmanlı ticaret gemilerine zarar vermesi Venediklerin Kıbrıs için ödedikleri vergiyi kesmeleri II. Selim adanın fethini istemesine rağmen Sokullu, buna karşı çıktı. Adanın alınması halinde Osmanlılara karşı büyük bir haçlı seferinin düzenleneceğini ileri sürmüştür. Vezir Lala Mustafa Paşa komutasındaki donanma Kıbrıs Adasını fethetmiştir (1571). Sonuçları: Doğu Akdeniz tamamen Osmanlı egemenliği altına girdi. Böylece Mısır yolunun güvenliği sağlandı. Türk aileleri Kıbrıs a yerleştirildi. İnebahtı Deniz Savaşına neden olmuştur. 3- İnebahtı Deniz Savaşı (1571): Nedenleri: Avrupalıların Kıbrıs Adasını geri almak istemeleri Papa nın kışkırtmaları Oluşturulan haçlı donanması, Osmanlı donanmasını İnebahtı körfezinde yaktı. Yalnızca Uluç Ali Reis bir kısım gemileri alarak İstanbul a dönebildi. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 50 / 169

51 Sonuçları: Uluç Ali Reis in adı, Kılıç Ali Reis olarak değiştirilmiş ve Kaptan-ı Deryalığa getirilmiştir. Osmanlı Devleti nin aldığı ilk büyük deniz yenilgisidir. Bu yenilgi, Türklerin yenilmezliği inancını yıkmıştır. Osmanlı Devleti kısa sürede daha güçlü bir donanma hazırlayarak denizlere tekrar açıldı. 4- Tunus un Fethi (1575): Yeni oluşturulan donanma ilk iş olarak İspanyolların elindeki Tunus seferine çıktı. Tunus kolayca alınarak Beylerbeyilik haline getirilmiştir. Not: Tunus un fethi hem İspanyol-Osmanlı savaşlarını, hem de İspanyolların Kuzey Afrika da ki işgal politikalarını sona erdirmiştir. 5- Fas Sultanlığının Osmanlı Himayesine Alınması (1577) Fas ta taç kavgaları başlamıştı. Bir kısım Faslılar Portekiz kralından, bir kısmı da Osmanlı Padişahından yardım istediler. Sokullu, Cezayir Beylerbeyi Ramazan Paşa yı Fas üzerine gönderdi. Portekizliler ile yapılan Vadi-üs Sebil Savaşı yla Portekizlilere çok ağır bir darbe vurularak Fas Osmanlı himayesine alındı. (1577) Lehistan Osmanlı himayesine girdi. (1577) 6- Sokullu nun Kanal Projeleri a- Don -Volga Kanal Projesi nin Amaçları: - Orta Asya Türkleri ile ilişki kurmak - Rusya nın güneye inmesini ve büyümesini önlemek - Donanmayı Hazar denizine geçirerek İran ı doğudan sıkıştırmak - İpek yolunun canlanmasını sağlamak Don ve Volga nehirlerinin birbirlerine yaklaştığı yerde 10 km lik kanal açılması için çalışmalar başladı (1569). Ancak Rusya nın saldırıları, Kırım hanının projeye destek vermemesi yüzünden proje yarım kalmıştır. Not: 1956 yılında bu iki ırmak Rusya tarafından birleştirildi. b- Süveyş Kanalı Projesinin Amaçları Akdeniz ticaretini canlandırmak Portekiz in Hint Okyanusundaki faaliyetlerini önlemek Güney Asya daki Müslümanlar üzerinde Avrupalı devletlerin baskısını kaldırmak İlk kez Yavuz döneminde, gündeme gelen Akdeniz ile Kızıl Deniz in birleştirilmesi projesi yeniden düşünülmüş ama gerçekleştirilememiştir İngiltere ve Fransa açmıştır. c- Marmara-Karadeniz Projesi İstanbul un güvenliğinin sağlanması için bu proje oluşturuldu. Amaç Marmara da bir kanal daha açarak Marmara denizini Karadeniz e bağlamak. 7-Sokullu nun Ölümü (1579) Sokullu, III. Murat döneminde eski itibarını kaybetti ve öldürüldü. Not: Sokullu nun ölümü ile Osmanlı Devletin de Yükselme Dönemi sona ermiş ve Duraklama Dönemi başlamıştır. AVRUPA DA YENİLİKLER YENİ BULUŞLAR VE SONUÇLARI 1-Barutun ve Top Barut ilk olarak Çinliler tarafından eğlencelerde havai fişek olarak kullanılmıştır. Sonra Türkler ve Araplar tarafından kullanılan barut, Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlardan öğrenilerek Avrupa ya taşındı. Fatih in yaptırdığı topların gücünü gören Avrupalı krallar, topları derebeylerine karşı kullandılar. Böylece feodalite rejimi (Derebeylik) ortadan kaldırılmış, mutlak krallıklar güçlenmiştir. 2-Kâğıt ve Matbaa Çinliler ve Türkler ipek ve pamuktan kâğıt yapıyorlardı. Avrupa da ipek ve pamuk az olduğu için kâğıt yapımı pahalıya patlıyordu. Avrupalıların paçavra ve selülozdan kâğıt yapmaları üzerine, kâğıt ucuzlamıştır. Matbaaya benzeyen aletleri ilk olarak Çinliler ve Uygur Türkleri kullanmıştır. Ancak modern matbaanın ilk mucidi Alman Jan Gutenberg dir. Avrupa da ucuz kâğıt yapılması ve matbaanın bulunması şu yeniliklere neden olmuştur: a-kitaplar ucuzladı halk kitap okuma imkanı elde etti. b-avrupa da okuma yazma oranı yükseldi. c-bilim ve kültür yayıldı. d-insanların kültür seviyelerinin artması hayata bakış açılarını olumlu yönde değiştirdi. e-rönesans, Reform un başlamasına neden oldu. 3-Pusula İlk olarak Çinliler tarafından kullanılan pusula Haçlı Seferleri sırasında Müslümanlardan alınarak Avrupa ya götürülmüştür. Kriskof Kolomb un, pusulanın sapma açısını düzeltmesi ile okyanuslarda seyahat daha güvenli hale geldi. Bunun sonucunda Avrupalı denizcilerin korkmadan denizlere açılması üzerine, Coğrafi Keşifler olmuştur. COĞRAFİ KEŞİFLER VE SONUÇLARI XV. yüzyıl sonlarında Avrupalıların bilinmeyen ülkeleri bulmak için yaptıkları gezilere Coğrafi Keşifler adı verilir. A- Nedenleri İpek ve baharat yollarının Müslümanların elinde bulunması Coğrafya bilgisinin ilerlemesi Pusulanın kullanılması Okyanusa dayanıklı gemilerin yapılması Cesur gemicilerin yetişmesi B- Yapılan Keşifler a-ümit Burnu nun Keşfi (1487) Portekizli Bartelmi Diyaz tarafından bulundu. b-hint Deniz Yollarının Keşfi (1498) Portekizli denizci Vasko dö Gama Ümit Burnu nu geçerek Hindistan a ulaştı ve Hint Deniz Yolu nu keşfetti. c-amerika nın Keşfi (1507) Kristof Kolomb, Amerika nın Bahama Adalarına ulaşmış ise de burayı Hindistan da ki adalar zannetti (1492). İtalyan denizci Ameriko Vespuçi, buranın yeni bir kıta olduğunu dünyaya ilan etti. Bu kıtaya Amerika adı verildi. (1507) d-dünya nın Dolaşılması (1522) Portekizli denizciler Macellan ve Del Kano, dünya turuna çıktılar. Macellan ın ölmesi üzerine Del Kano Dünya turunu tamamlayarak Dünya nın yuvarlak olduğunu kanıtladı. C- Sonuçları Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 51 / 169

52 Avrupa nın ekonomik seviyesi yükseldi bu durum Rönesans ın başlamasına neden oldu. Avrupalılar keşfedilen yerlerde sömürge imparatorlukları kurdular. Yeni ticaret yolları bulunduğu için Doğu ticaret yolları ve Akdeniz limanları önemini kaybetti. Ticaretle uğraşan burjuvalar zenginleştiler. Hristiyanlık dini yayıldı. Dünyanın yuvarlak olduğu anlaşıldı. Din adamlarına olan güven azaldı. Yeni bitki ve hayvan türleri Avrupa ya taşındı. Amerika nın eski medeniyet merkezi olduğu anlaşıldı. Sömürgecilik başlamıştır (İspanyol ve Portekizliler ilk sömürgeleri kurdular) RÖNESANS HAREKETLERİ (Yeniden Doğuş) XV. ve XVI. Yüzyıllarda Avrupa da edebiyat, sanat ve bilim alanındaki gelişmelere Rönesans denir. A-Nedenleri Kâğıt ve matbaanın kullanılması ile düşünce iletişim ve haberleşmenin kolaylaşması Coğrafi keşiflerden sonra Avrupa da zengin ve sanattan zevk alan bir sınıfın ortaya çıkması Sanatçıları koruyan kişilerin ortaya çıkması (Mesen) İstanbul un fethinden sonra birçok bilim adamının İtalya ya giderek orada çalışmalarda bulunması Rönesans ilk olarak İtalya da edebiyat alanında başlamış, Mikelanjelo, Leonardo da Vinci gibi büyük sanatçılar yetişmiştir. Rönesansın İtalya da başlamasında, İtalya nın coğrafi önemi, ekonomik durumunun iyi olması ve İtalya nın tarihsel önemi etkili olmuştur. İngiltere de Shakesper, İspanya da Servantes, Almanya da Röklen, Erasmus eserler vermiştir. B-Sonuçları Küçük kan dolaşımı bulundu. Çağdaş Avrupa nın temelleri atıldı. Reform ve sanayi inkılabına zemin hazırladı. Rönesans mimarisi adı verilen yeni bir mimari tarz ortaya çıkmıştır. Skolastik düşünce etkisini iyice azalttı. Deney ve gözleme dayalı pozitif düşüncenin ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bilim ve teknikteki gelişmeler hızlandı. Not 1- Bu döneme kadar bilim, sanat ve medeniyet alanlarında İslam ülkeleri öncülük yaparken Rönesans hareketi ile Avrupa ülkeleri ön plana çıkmıştır. 2- Eski Roma, Yunan ve Latin edebiyatının incelenmesi sonucu, bu edebiyat kolu ile uğraşan gruba hümanist, bu edebi akıma da hümanizma adı verilmiştir. REFORM XVI. yüzyılda Hristiyanlığın Katolik mezhebinde yapılan bazı düzenlemeler ve değişikliklerdir. A-Nedenleri Katolik kilisesinin bozulması Hümanistlerin kiliseyi ve din adamlarını eleştirmeleri Endülüjans sorunu (papazların halktan günahlarından kurtulması için para alması) Kâğıt ve matbaanın etkisi İncil in değişik dillere çevrilmesi Rönesans ile doğan özgür düşünce ortamının etkisi Halkın yokluk çekerken din adamlarının lüks içinde yaşaması Martin Luther, Katolik kilisesinin yanlışlıklarını 95 maddelik eleştiri metni yayınlayarak ortaya koydu. Böylece ilk olarak Reform Almanya da başlamıştır. Papa X. Leon tarafından aforoz edildi. Alman İmparatoru V. Karl ile Protestanlar arasında 25 yıl süren mezhep savaşları yapıldı Ogsburg Anlaşması ile Protestan kilisesi Alman İmparatoru tarafından tanındı. Fransa kralının yayınladığı Nant Fermanı ile Kalvenizm, Fransa da resmen tanınmıştır (1598). B-Sonuçları Kilise otoritesi zayıfladı Papaya duyulan güven azaldı Katolik kilisesi kendini yenilemek zorunda kaldı Skolastik düşünce tamamen yıkıldı. Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı. Almanya da Protestanlık, Fransa da Kalvenizm, İngiltere de Anglikanizm mezhepleri ortaya çıktı. İlk kez laik eğitim kurumları açılmaya başlandı. Mezhep kavgaları başlamıştır. Engizisyon mahkemeleri kuruldu. Otuz Yıl Savaşları ( ) Reform hareketleri sonrasında Avrupa da mezhep birliği bozulmuş ve mezhep savaşları başlamıştı. Bu savaşlar yaklaşık olarak 30 yıl sürdüğünden bu ad verilmiştir. Savaşı Kutsal Roma Germen (Alman) İmparatoru Ferdinand başlatmıştır. Amacı Protestan mezhebini ortadan kaldırmaktır. Almanya bu savaşta İspanya ile beraberdi. Bu savaşa; Almanya ve İspanya ya karşı İsveç, Danimarka, Hollanda, Fransa ve Alman Prensleri katıldı. Savaşı Kutsal Roma Germen İmparatorluğu kaybetti. Savaşın sonunda imzalanan Westfelya Antlaşması ile Avrupa halkına mezhep seçme özgürlüğü verildi. İspanya ise zayıfladı. Fransa bu savaştan güçlenerek çıkmış ve Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ndan toprak almıştır. Fransa da krallar çok güçlenmiş ve hatta XIV. Lui nin Devlet demek ben demektir. sözü tarihe malolmuştur. Otuz Yıl Savaşlarının Sonuçları Kutsal Roma Germen İmparatorluğu dağılmıştır. Hollanda ve İsviçre bağımsızlıklarını ilan etmiştir. İsveç savaştan güçlenerek çıkmıştır. İspanya birçok sömürgesini kaybetmiştir. Fransa gücünü artırarak mutlakiyet rejimini güçlendirmiştir. Otuz Yıl Savaşları Osmanlı Devleti ni doğuda rahatlatmıştır. Westfalya Barışı (1648) Otuz Yıl Savaşları nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile İsveç ve Hollanda bağımsız oldu. Protestanlar diğer mezheplerle eşit haklara kavuştular. AYDINLANMA ÇAĞI Avrupa da 18. yüzyılda ortaya çıkmış, bilim ve düşünce alanında meydana gelen bir atılım dönemidir. Sonuçları Newton fizik ve matematik alanında çalışmalar yaptı. Kopernik Dünya nın Güneş etrafında dolaştığını ispatlamıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 52 / 169

53 Galile Dünya nın yuvarlak olduğunu ispatladı. Dekart geometriyi geliştirmiştir. Mozart, Bah gibi ünlü besteciler yetişmiştir. Jan Jak Russo baskıcı düşüncelere karşı çıkarak demokrasinin doğmasında katkıda bulunmuştur. Pek çok düşünce sistemi değişmiş yerini akılcı düşünce almıştır. Aydınlanma Çağı ndaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler Sanayi İnkılabının temellerini oluşturmuştur. SANAYİ DEVRİMİ (ENDÜSTRİ İNKILABI) 18. yüzyılın sonlarında ilk olarak İngiltere de başlayıp, tüm dünyaya yayılan teknolojik gelişmelere Sanayi İnkılabı denir. Sonuçları İnsan gücünün yerini makine gücü almış, küçük imalathaneler yerlerini büyük fabrikalara bıraktı Üretim arttı ve işçi sınıfı ortaya çıktı. Hammadde ve Pazar arayışı başlamış buda sömürgeciliği daha da hızlandırmıştır. Pazar ve hammadde arayışı, devletlerarası rekabete, bu rekabet bloklaşmaya, neticede I. ve II. Dünya savaşlarına neden olmuştur. Sanayileşmeye paralel olarak yeni düşünce akımları ortaya çıktı. (Kapitalizm, sosyalizm, Liberalizm) Yeni kanalların açılması (Panama ve Süveyş Kanalı) ticareti canlandırdı. Köylerden şehirlere nüfus akını başladı. Amerika Birleşik Devletleri nin Kurulması Amerika kıtasının 1492 yılında keşfedilmesinden sonra İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler bu kıtaya gelerek koloniler kurdular. Bu koloni topraklarına başta İngiltere den olmak üzere Avrupa dan gelen göçmenler yerleşti. Koloniler, İngiliz kralının atadığı valilerce yönetiliyordu. Kolonilerde yaşayan halk bu durumdan memnun değildi. Amerika yı yeni vatanları olarak kabul ediyorlardı. Yedi Yıl Savaşları ( ) ve Amerika nın Bağımsızlık Mücadelesi İngiltere, Yedi Yıl Savaşları sonunda Fransa ve İspanya yı yendi. Hindistan, Kanada ve Amerika kıtasındaki Missisipi Nehri nin doğusunu ele geçirdi. Ancak savaşlar sonunda İngiltere ekonomisi bozulmuştu. Bozulan ekonomisini sömürge ve kolonilere yeni ve ağır vergiler koyma yoluyla çözmeye çalışan İngiltere ye tepkiler büyük oldu. Amerika daki İngiliz kolonilerinde isyanlar çıktı. Yedi Yıl Savaşları nın intikamını almak isteyen Fransa, isyancılara silah ve cephane yardımı yaptı. Sonuçta koloniler, İngiltere ye karşı zafer kazandılar. Koloni temsilcileri, 1774 yılında Filedelfiya da toplandılar. Toplantıda İngiltere nin kolonilerin izni olmadan vergi koyamayacağına dair karar alındı. İsteklerinin reddedilmesi üzerine 1776 da ikinci kez toplanan kongre, İngiltere ile savaş kararı aldı. Toplantı sonunda İnsan Hakları Bildirisi ilan edildi. Kolonilerin komutanlığına George Washington getirildi. Amerikan Bağımsızlık Bildirisi (4 Temmuz 1776) 4 Temmuz 1776 da 13 İngiliz sömürgesi İnsan Hakları Bildirisi ni kabul ederek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Amerika Birleşik Devletleri nin kuruluş tüm dünyaya ilan edildi. İnsan Hakları Bildirisi nde; Bütün insanlar özgür doğarlar, özgür yaşarlar. Devlet ancak bu özgürlükleri korumak ve bunlardan herkesi eşit derecede yararlandırmak için vardır. Özgürlüklere dokunan devlet kendi varlık nedenini yitirir. İngiltere hükümeti, Amerikalıların özgürlüklerin çiğneyerek onları kendisine bağlayan temel sözleşmeyi bozmuştur. Bu durumda serbest kalan Amerikan halkı, yeni bir hükümet kurmaya karar vermiştir. Bu bildiri ile yönetim şekli demokrasi olarak benimsenmiştir. Ingiltere ye karşı sekiz yıl süren savaş sonunda Amerikan kolonileri galip geldi. İngiltere, 1783 yılında Versay Antlaşması yla Amerikan kolonilerinin bağımsızlığını tanıdı. Koloniler, anayasa hazırlayarak federal bir cumhuriyet yönetimine geçti. Avrupa dan Amerika ya göçler oldu. Avrupa da işsizlik azaldı. ABD, dünya tarihini etkileyerek yeni bir denge unsuru oldu. Türk-Amerikan ilişkilerinin Başlangıcı Türk-Amerikan ilişkileri, Osmanlı ya bağlı olan Cezayir Beylerbeyliği aracılığıyla kurulmuştur. ABD ile Osmanlı ya bağlı Cezayir, Trablus ve Tunus arasında ticaret antlaşması imzalanmıştır. ABD, bu ticaretten dolayı Cezayir e vergi ödemiştir. Amerikalıların Istanbul a ilk ziyareti 9 Kasım 1800 de olmuştur. Bu ziyarette Amerikalılar, padişaha çeşitli hediyeler sunmuştur. Bu ziyaret sebebiyle, Akdeniz e giren ilk Amerikan gemisi George Washington Fırkateyni olmuştur. FRANSIZ İHTİLALİ (1789) Fransız İhtilali ni Hazırlayan Nedenler Fransa, ihtilal öncesi XVI. Lui tarafından mutlakıyetle yönetiliyordu. Kral, nüfusun çoğunluğunu oluşturan köylü ve burjuva sınıfını hiçe sayıyor, soylu ve ruhban sınıfına ayrıcalıklar Ülke yönetiminde asillerin ve din adamlarının çıkarları ön plana alınıyordu. Ekonomik gücü elinde tutan ticaretle uğraşan burjuva ve üretimi sağlayan köylü sınıflarının yönetimde hiçbir hakları yoktu. Buna rağmen burjuva ve köylü sınıfından olanlar vergi ve savaş için asker vermek zorundaydı. Fransa nın Yedi Yıl Savaşları ndan yenilgiyle çıkması, daha sonra Amerikan bağımsızlık mücadelesini desteklemesi ülke ekonomisini sarsmıştı. Ayrıca, kral ve yöneticilerin lüks ve israf içinde yaşamaları fakir olan halka ağır vergilerle ezilmesine sebep İngiltere ve ABD de demokrasi yolundaki gelişmeler, Aydınlanmacı düşünürlerin özgürlük, demokrasi ve eşitlik ile ilgili görüşleri Fransızlar etkilemişti. Düşünürlerin devlet tarafından hapis cezalarına çarptırılmaları veya idam edilmeleri, halkın yöneticilerine olan kin ve nefretini artırıyordu. Tüm bu eşitsizlik ve halkın artan bilinci ihtilalin sebeplerini oluşturur. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 53 / 169

54 Özetle; Halkın çeşitli sosyal sınıflara ayrılması, Krallık rejiminin baskısı, Fransız aydınlarının etkisi, Ağır vergiler, fakirlik, ABD nin kurulması, Ingilizlerin Meşrutiyet e geçişi ihtilalin sebepleridir. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi Ekonomik sıkıntılar yaşayan Fransa da kral XVI. Lui, Eta Jenerö meclisini topladı. Meclisin toplanma sebebi yeni vergiler belirlemekti. Mecliste soylular, rahipler ve halk temsilcileri arasında anlaşmazlık çıkınca kral meclisi kapattı. Halk bu olay sonrasında ayaklandı. 14 Temmuz 1789 da Bastil Hapishanesi ele geçirildi, tüm tutuklular serbest bırakıldı. Halk temsilcileri, yeni bir anayasa yapmak için kurucu meclis oluşturdular. Kurucu meclis, soyluların ve rahiplerin ayrıcalıklarına son vererek İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi ni ilan etti. Bu bildiride özetle; Yeni anayasa ile kralın yetkileri sınırlandı ve meşrutiyet sistemine geçildi. Kral XVI. Lui, bu gelişmeleri kabul etmediği için idam edildi (1792). Fransız İhtilali, 1804 yılına kadar sürdü. Bu tarihte Napolyon Bonapart, imparator seçildi. Fransa da Birinci imparatorluk Devri başladı. Fransız İhtilali nin Sonuçları Fransa da feodalite yıkıldı. Soyluların ve rahiplerin ayrıcalıkları kaldırılarak eşitlik ilkesi getirildi. Millet egemenliği fikri yaygınlaşarak, mutlak krallıkların yıkılabileceği anlaşıldı. Mutlak monarşi yıkılarak, egemenliğin halktan geldiği kabul edildi. İnsan hakları, eşitlik, adalet, milliyetçilik, hürriyet, kardeşlik gibi kavramlar tüm dünyaya yayıldı. Milliyetçilik fikrinin yayılması ile imparatorluklar dağılma sürecine girdi. Fransız İhtilali sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yakın Çağ ın başladığı kabul edildi. Fransız İhtilali nin Osmanlıya Etkileri Olumlu Etkisi Osmanlı Devleti nde demokrasi hareketlerinin başlamasına neden oldu. Tanzimat Fermanı nı hazırlanmasına ve Meşrutiyet in ilanına zemin hazırladı. Olumsuz Etkisi Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti ndeki azınlıklar milliyetçilik akımının etkisiyle ayaklandı ve bunun sonucunda toprak kayıpları yaşandı. Fransız İhtilali nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri Fransız İhtilali nin ortaya çıkardığı sonuçlar hâlâ günümüz dünyasını etkilemeye devam etmektedir. Ihtilal sonrası çok uluslu yapıya sahip olan Avusturya, Prusya, İngiltere ve İspanya gibi devletler, ihtilalin doğurduğu fikirleri kendileri için tehlikeli gördüler. Bu sebepler, yılları arasında bu ülkelerle Fransa arasında ihtilal Savaşları denilen savaşlar yapıldı. Fransa, Napolyon döneminde milliyetçilik fikrini rakip gördüğü ülkeleri parçalamak için siyasi bir araç olarak gördü. Ihtilal Savaşları yüzünden bozulan Avrupa nın siyasal durumunu düzenlemek ve Avrupa nın gelecekte alacağı durumu belirlemek amacıyla tüm Avrupa Devletleri, Viyana da büyük bir kongre topladılar. Kongre başkanlığını Avusturya arşidükü Meternik yaptı. Kongrede alınan kararlar Meternik Sistemi adıyla duyuruldu. Buna göre; Avrupa nın herhangi bir yerinde ihtilal yanlısı bir ayaklanma çıkarsa, birlikte hareket edilecek ve ayaklanma bastırılacaktı. Ancak aldıkları bu kararları, Osmanlı Devleti nde Yunanlıların başlattığı ayaklanma sırasında uygulamayıp, isyana destek verdiler. Meternik Sistemi ni uygulayan devletler yeni ayaklanmaların ortaya çıkışına engel olamadılar ve 1848 yıllarında Avrupa devletlerinde ihtilaller yaşandı. VİYANA KONGRESİ (1815) 1815 yılında Avusturya nın Viyana şehrinde düzenlenen kongredir. Mutlakiyet rejimlerini korumak, milliyetçilik ve bağımsızlık hareketlerine engel olmak için toplanmıştır te kendini imparator ilan eden Napolyon sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşlarda ilk başlarda başarı elde etse de Waterloo Bozgunu ile yenilgiyi kabul etmiştir. Konferansa 90 kadar devlet katılmıştır. İngiltere de meşruti yönetim olmasına rağmen Fransa nın güçlenmesini istemediği için bu kongreye katılmıştır. Avusturya Başkanı Meternik in başkanlık ettiği bu konferansta Rusya, İngiltere, Avusturya ve Prusyaaralarında anlaşarak Dörtlü İttifak ı meydana getirdiler. Görüşülen Konular/Alınan Kararlar Napolyon Savaşları ile bozulan Avrupa sınırlarını yeniden çizilmiştir. Fransa nın İhtilalden önceki sınırlara çekilmesi kararlaştırılmıştır. Mutlak krallıkların korunması kararlaştırılmıştır. Meternik Sistemi adı verilen bir politika oluşturulmuştur. [Avrupa Devletlerinin, Fransız İhtilalinin etkisiyle Avrupa nın neresinde ayaklanma çıkarsa birlikte hareket ederek ayaklanmaları bastırma kararı aldıkları politikadır.] Rusya, Şark meselesini ortaya atarak Osmanlı Devleti nin paylaşılmasını istemiş ancak destek bulamamıştır yılları arasına Avrupa da Restorasyon Dönemi denir. Napolyon tarafından bozulan Avrupa ya yeniden düzen verildiği için bu isim verilmiştir yılında Navarin de Osmanlı donanmasının yıkılması ile bu dönem sona ermiştir. Yunan isyanını destekleyen İngiltere ve Rusya Navarin de Osmanlı donanmasını yakarken Avusturya ve Prusya bu isyanı desteklememişlerdir. Bu da Restorasyon Döneminin sonunu getirmiştir. Meternich Sisteminin Sona Ermesi Restorasyon devri 1827 yılına kadar ancak sürebilmiştir. Çözülme önce İngiltere nin Dörtlü İttifaktan ayrılmasıyla başladı. Bunun arkasında Osmanlı Devleti nde Rum İsyanı çıktı. Meternich, Osmanlı Devleti antlaşmaya dahil olmadığı halde, Rum isyanının beraber bastırılmasını teklif etti. Buna karşılık Rusya ve Fransa, Rumlara yardım ettiler. İngiltere de bunlara katıldı. Sonunda, Navarin de Osmanlı donanmasını yakarak kendi prensiplerini kendileri yıktılar. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 54 / 169

55 17. YÜZYILDA (DURAKLAMA DÖNEMİ) OSMANLI DEVLETİ DURAKLAMA DÖNEMİ ( ) Duraklama Nedenleri: Merkezi otoritenin bozulması Küçük yaştaki şehzadelerin tahta geçmesi Saray kadınlarının devlet yönetimine karışması Saray masraflarının artması Devlet içinde rüşvet ve iltimasın artması Ganimet gelirlerinin azalması Savaşların uzun sürmesi ve mağlubiyetler alınmaya başlaması Beşik ulemalığı sistemi (hocanın oğlu hoca) Medreselerden pozitif bilimlerin çıkarılması Kapitülasyonların yaygınlaşması Sık padişah değişikliği (cülus bahşişinin artması) Doğal sınırlara ulaşılması Askerin Ordu devlet içindir anlayışını terk etmesi Avrupa nın bilimsel ve teknolojik açıdan gelişmesi (Coğrafi keşifler, Rönesans) OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ Fatih, Akkoyunlular ile Otlukbeli Savaşı nı yaparak Akkoyunluları yenmişti. Bu yenilgiden sonra zayıflayan Akkoyunlu topraklarında Safevi Devleti kuruldu. Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı ile Safevi Devletine büyük bir darbe vurdu. Kanuni de Safeviler üzerine üç sefer düzenleyerek Amasya Antlaşması nı imzaladı ve iki devlet arasında barış dönemi başladı yılında tekrar başlayan savaşlar, Kasr-ı Şirin Antlaşması nın imzalanmasına kadar devam etti. 1) III. Murat Dönemi Osmanlı- İran İlişkisi İran daki karışıklardan yararlanmak isteyen III. Murat, Sokullu Mehmet Paşa nın karşı çıkmasına rağmen Lala Mustafa Paşa yı İran üzerine gönderdi. Mustafa Paşa, Tebriz, Gürcistan, Azerbeycan ı aldı. Zor durumda kalan İran ile İstanbul (Ferhat Paşa) Antlaşması imzalandı (1590). İstanbul Antlaşması nın Önemi: Azerbeycan, Gürcistan, Dağıstan Osmanlı Devleti nde kaldı. Böylece Osmanlı sınırı doğuda Hazar Denizi ne kadar genişledi. Osmanlı Devleti, doğuda en geniş sınırlara ulaştı. 2) Osmanlı- İran Savaşları İran Şahı Şah Abbas, Ferhat Paşa Antlaşması ile kaybettiği yerleri geri almak için Osmanlı Devleti ne savaş ilan etti. Şah Abbas kaybettiği yerleri geri aldı. Celali isyanları ile uğraşan Osmanlı Devleti, İran ile Nasuh Paşa Antlaşmasını imzaladı (1611). Bu antlaşma ile İran, Osmanlıya her yıl 200 deve yükü ipek verecekti. Nasuh Paşa Antlaşmasının Önemi: Osmanlı Devleti Ferhat Paşa Antlaşması ile aldığı yerleri geri kaybetmiştir. 3) Osmanlı- İran Savaşları İran ın vaat ettiği ipeği vermemesi üzerine savaş tekrar başladı. İran ın isteği ile Serav Antlaşması imzalandı (1618). Bu antlaşmaya göre İran, Osmanlıya her yıl 100 deve yükü ipek ödemeyi kabul etti. 4) Osmanlı İran Savaşları Bu savaşlar İran ın Bağdat ı işgal etmesi üzerine başladı. İran, Irak ı ele geçirip Mardin e kadar ilerledi. IV. Murat İran üzerine iki sefer düzenledi. Bunlardan ilki olan Revan Seferi ile Doğu Anadolu, Bağdat Seferi ile Irak geri alınmıştır. Bu arada Şah Abbas ın ölmesi üzerine, İranlılar barış istediler. İki devlet arasında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) Maddeleri: Azerbeycan ve Revan İran a bırakıldı. Bağdat Osmanlı Devleti nde kaldı. Zağros Dağları iki ülke arasında sınır kabul edildi. Önemi: Bu antlaşma ile bugünkü Türkiye İran sınırı büyük ölçüde çizilmiştir. OSMANLI- AVUSTURYA İLİŞKİLERİ Kanuni döneminde yapılan Mohaç Meydan Savaşı sonucunda Osmanlı Avusturya sınır komşusu olmuş ve böylece iki ülke arasında ilişkiler başlamıştı. 1) Osmanlı Avusturya Savaşları Nedenleri: Avusturya nın, Osmanlı Devleti ne vermesi gereken vergiyi, ödememesi, Avusturya nın Erdel, Eflak ve Boğdan ı Osmanlıya karşı kışkırtması III. Murat zamanında başlayan savaşlar III. Mehmet döneminde de devam etti. III. Mehmet ordunun başında sefere çıktı. Avusturya ile yapılan Haçova Meydan Savaşı ile Avusturya ordusu bozguna uğratıldı (1596). Osmanlı ordusu Eğri, Kanije, Estergon u ele geçirdi. Avusturyalılar Kanije yi geri almak için harekete geçtiler. Kale, Tiryaki Hasan Paşa tarafından savunuldu. Hasan Paşa Avusturya yı bozguna uğrattı. Avusturya ya yardım eden eflak Boğdan beyleri tekrar itaat altına alındı. I. Ahmet döneminde İran tehlikesi ve Celali isyanları devleti güç durumda bıraktı. Bunun üzerine Avusturya ile Zitvatoruk Antlaşması imzalandı. Zitvatoruk Antlaşması (1606) Maddeleri: Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlı da kalacak Avusturya artık Osmanlıya vergi ödemeyecek Avusturya Kralı, protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılacak Önemi: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti nin İstanbul Antlaşması ile Avusturya üzerinde kurduğu üstünlüğü sona erdi. 2) Osmanlı Avusturya Savaşları Avusturya nın Osmanlı ya isyan eden Erdel Beyine yardım etmesi üzerine Köprülü Fazıl Ahmet Paşa, Avusturya ya savaş açtı. Fazıl Ahmet Paşa, Uyvar Kalesini alarak Avusturya ile Vasvar Antlaşması nı imzaladı Vasvar Antlaşması (1664) Maddeleri: Uyvar Osmanlı ya bırakılacak Avusturya Erdel in iç işlerine karışmayacak Avusturya, Osmanlı ya savaş tazminatı ödeyecek Önemi: Avusturya dan toprak kazanılan son anlaşmadır. Son kez savaş tazminatı alınmıştır. OSMANLI LEHİSTAN İLİŞKİLERİ 1) II. Osman Dönemindeki İlişkiler Lehistan ın Osmanlı Devleti ne bağlı Boğdan ın iç işlerine karışması üzerine sefere çıkan II. Osman Hotin Kalesi ni Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 55 / 169

56 kuşattı. Ancak yeniçerilerin disiplinsizliği yüzünden alınamadı ve Avusturya ile Hotin Antlaşması imzalandı. Hotin Antlaşması (1620) Maddeleri: İki taraf birbirinin topraklarına saldırmayacak Lehistan, Osmanlı ya bağlı Kırım Hanlığı na vergi vermeye devam edecek Not: II. Osman Hotin Seferi nden sonra Yeniçeri Ocağı nı kaldırma fikrini ilk kez ortaya atmıştır. II. Osman bu fikri duyan yeniçeriler tarafından öldürülmüştür. 2) IV. Mehmet Dönemindeki İlişkiler Lehlilerin Osmanlı ya bağlı Ukrayna Kazaklarına saldırmaları üzerine savaşlar tekrar başladı. IV. Mehmet ve Fazıl Ahmet Paşa ordunun başında sefere çıkarak Leh ordusunu yenmiştir. Bunun üzerine Lehliler ile Bucaş Antlaşması imzalandı. Bucaş Antlaşması (1672) Maddeleri: Podolya Osmanlı ya bırakılacak Lehistan Osmanlı ya vergi verecek Lehistan Ukrayna dan çekilecek Önemi: Bu antlaşma, Osmanlı Devleti nin topraklarına toprak kattığı son antlaşmadır. Osmanlı Devleti batıda en geniş sınırlara ulaştı. OSMANLI VENEDİK İLİŞKİLERİ Osmanlı-Venedik ilişkileri 17. yüzyılda Girit adası yüzünden bozuldu. Nedenleri: Girit teki korsanların Osmanlı gemilerine saldırması Girit in önemli bir konumda bulunması Osmanlı Devleti Venedik e savaş açarak adayı kuşattı (1645). Girit in Hanya Kalesi ele geçirildi. Arkasından Kandiye kuşatıldı. Kalenin kuşatılması uzun süre devam etti. Nihayet Fazıl Ahmet Paşa, Kandiye Kalesi ni de ele geçirdi. Böylece Girit in fethi tamamlanmış oldu (1669). Böylece Doğu Akdeniz ve Çanakkale Boğazının güvenliği sağlandı. Not 1: Girit adası kuşatması, Osmanlı Devleti nin en uzun süreli deniz kuşatmasıdır. Not 2: Girit fethinin uzaması Osmanlı donanmasının ne kadar gerilediğini gösterdi. II. VİYANA KUŞATMASI ( ) Katolik Avusturya Kralı I. Leopold, Protestan Macarları mezhep değiştirmeye zorluyordu. Macarlar Tököli İmre önderliğinde isyan ederek Osmanlı Devleti nden yardım istediler. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, padişah IV. Mehmet i ikna ederek Avusturya meselesini halletmek için Avusturya üzerine sefere çıktı ve Viyana yı kuşattı (1683). Viyana kuşatmasının uzun sürmesi üzerine Papa nın desteği ile Avusturya, Almanya ve Lehistan dan oluşan bir ordu oluşturuldu. Bu ordu, Tuna nehrini tutmakla görevli Kırım Hanı nın ihaneti üzerine, Osmanlı ordusunu arkadan vurdu. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Alamandağı Meydan Savaşı nı kaybederek Belgrad a çekildi. Merzifonlu, padişahın emri ile burada idam edildi. Kutsal İttifak ın Kurulması Bu durumdan yararlanmak isteyen Papa nın gayretleriyle Avusturya, Lehistan, Venedik, Rusya ve Malta kuvvetlerinden oluşan Kutsal İttifak kuruldu. Bu ittifak karşısında Osmanlı ordusu başarısız oldu. Sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa nın padişahı ikna etmesi sonucu, Osmanlı Devleti Karlofça Antlaşmasını imzaladı. Karlofça Antlaşması (1699) Maddeleri: Temeşvar ve Belgrad hariç tüm Macaristan ve Erdel Avusturya ya bırakılacak Podolya, Ukrayna Lehistan a bırakılacak Mora, Dalmaçya kıyıları Venedik e bırakılacak Antlaşma 25 yıl geçerli olacak Rusya ile de Karlofça Antlaşmasını tamamlayıcı İstanbul Antlaşması imzalandı. İstanbul Antlaşması (1700) Maddeleri: Azak kalesi Rusya ya bırakılacak Rusya, İstanbul da daimî elçi bulundurabilecek Rus Hristiyanları kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecek. Sonuçları: Türklerin Avrupa karşısında Malazgirt Savaşı ile başlayan ilerleyişi durmuş, Sakarya Meydan Savaşı na kadar süren geri çekilme süreci başladı. Osmanlı Devleti ilk defa toprak kaybetti. Rusya, Azak kalesini alarak Karadeniz e inme fırsatı buldu. Osmanlı Devleti nde duraklama dönemi sona erdi, gerileme dönemi başladı. Osmanlıların Orta Avrupa egemenliği sona erdi. Not: Rusya ile yapılan ilk resmi antlaşma Bahçesaray Antlaşmasıdır (1681). 17. YÜZYILDAKİ İÇ İSYANLAR 1-Merkez (İstanbul) İsyanları Bu isyanlar genellikle kapıkulu ve yeniçeriler tarafından çıkarılmıştır. İstanbul da çıkan bu isyanlara bazen halk ve ulema da katılmıştır. Nedenleri: Cülus bahşişlerinin ödenmemesi Yeniçerilere üç ayda bir ödenen ulufenin geciktirilmesi ve ayarı düşük akçe ile ödenmesi. Kapıkulu teşkilatının bozulması Kapıkullarının menfaatlerine ters düşen padişah ve devlet adamlarını görevlerinde uzaklaştırmak istemeleri Sonuçları: Bu isyanlar devlet merkezinde huzur ve güvenin bozulmasına yol açmıştır. Devlet adamları devlet otoritesinin sağlanabilmesi için sert önlemler almışlardır. Askeri isyanlar sonucunda ilk defa bir Osmanlı padişahı öldürülmüştür. Bu durum yeniçerilerin devlet içindeki gücünü artırmış, padişahların yönetimdeki etkinliğini azaltmıştır. 2- Celali İsyanları Yavuz döneminde Anadolu da Bozoklu Celal isimli birisi isyan etti. Bu isyan Yavuz tarafından bastırıldı. Bundan sonrada Anadolu da çıkan isyanlara Celali İsyanları denmiştir. Nedenleri: Tımar sisteminin bozulması, Halktan alınan vergilerin artırılması, Ekonomik durumun bozulması Merkezi otoritenin zayıflaması ve devlet adamlarının yetersizliği Haçova Meydan Savaşı ndan kaçan askerlerin Anadolu ya gitmesi Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 56 / 169

57 Sonuçları: Anadolu da huzur ve güven bozuldu. Köyden kente göçler oldu. Anadolu da can ve mal güvenliği kalmadı. Halkın devlete güveni azaldı. Anadolu da ekonomik hayat durgunlaşmış, üretim azalmıştır. Vergiler toplanamadığı için devletin gelirleri azalmıştır. Osmanlı Devleti, Avusturya ve İran ile yaptığı savaşlarda zor duruma düştü. Not: Celali isyanlarının dini bir yönü olmadığı gibi isyancılar devlet düzenini değiştirmeyi de amaçlamamışlardır. 3- Eyalet İsyanları XVII. yüzyılda devlet otoritesinin zayıflaması bazı eyaletlerde isyanların çıkmasına neden oldu. Bu isyanlar bazen eyaletlerin başındaki yöneticiler, bazen de bu yöneticilerin tutumu üzerine reaya tarafından çıkarıldı. Ayrıca Yemen, Bağdat, Kırım, Eflak, Erdel, Boğdan eyaletlerinde çıkan isyanlar da devleti uzun süre uğraştırmıştır. 17. YÜZYILDAKİ ISLAHAT (YENİLİK) HAREKETLERİ Genel Özellikleri: Avrupa örnek alınmamıştır. (Kendimizi üstün sayıyoruz) Fatih ve Kanuni Sultan Süleyman örnek alınmıştır. (Kanun-u Kadim) Kişilere bağlı kalmış ve devlet politikası haline getirilememiştir Sorunların köküne inilmemiştir. Islahatlara saray, ulema (din adamları) ve yeniçeri (askerler)karşı çıkmıştır. Baskı ve şiddet yoluyla benimsetilmek istenmiştir. Islahatçıların şifresi TOKMAK tır. (Tarhuncu-Osman- Kuyucu-Murat-Ahmet-Köprülü) (Kronolojik değili) II. Osman (Genç Osman) Osmanlı devletinde ilk ıslahat yapan padişahtır. 17. yüzyılda ıslahat yolunda ilk ciddi adımı Genç Osman atmıştır. Genç Osman ın ıslahatları şunlardır: o Şeyhülislam ın fetva vermek dışındaki yetkilerini elinden aldı. Böylece ilmiye sınıfının devlet işlerine karışmasını önlemiştir. o Maliyeye önem verdi. Din adamlarına ve askerlere fazladan verilen paraları kesti. o Genç Osman, saray dışı evlilik yaparak sarayı halka açmaya çalışmıştır. Saray dışından ilk evlilik yapan padişahtır. (Şeyhülislam ın kızıyla evlendi) o Genç Osman bu yönü ile sosyal alanda ıslahat yapan ilk padişahtır. o Yeniçeri ocağını kaldırmayı düşündü (Hotin seferi sonrası yeniçerilerin disiplinsiz davranışları sebebiyle) o İlk kez Yeniçeri Ocağını kaldırmayı düşünmüştür. Bunu haber alan yeniçeriler Genç Osman ı öldürmüşlerdir. o Başkenti İstanbul dışına (Anadolu nun bir kentine; Yozgat a/ Konya-Karaman a) taşımayı düşündü. (Yeniçeriyi kaldıramasa bile onları merkezde bırakmak için) o Yeniçeriler II. Osman ı Yedikule zindanlarında idam etti. IV. Murat (Bağdat Fatihi) İçki, tütün, gece sokağa çıkma yasağı getirmiştir. Koçi Bey e duraklamanın nedenleri ve çareleri ile ilgili Koçi Bey Risalesi ni (devletin gidiş hatı ile ilgili rapor) hazırlattı. Kuvvet ve şiddet yoluyla devlet otoritesini yeniden sağlamıştır. Yeniçeri ve sipahi zorbalarını ortadan kaldırdı. Bu durum İstanbul da asayiş ve güvenliğin yeniden kurulmasını sağladı. İran üzerine iki sefer düzenledi. Bu seferler sırasında Anadolu daki Celaliler ortadan kaldırılmış, emniyet ve güvenlik sağlanmıştır. Tımarlar eskiden olduğu gibi savaşlarda yararlılık gösterenlere verilmiştir. Saray kadınlarını devlet yönetiminden uzaklaştırdı. Kahvehaneleri yasakladı (kahvelerde siyaset yapılmaya başlanması) İçki, tütün ve gece sokağa çıkma yasağı getirdi. (içki-tütünkahve ve geçe yasaklarının nedeni: İstanbul yangınları) İlk defa Şeyhülislam idam ettirmiştir. Kendisi Bağdat Fatihi olarak bilinir. IV. Murat zamanında Avrupa da yaşanan eş gelişme; 30 yıl savaşları ( ) I. AHMET Kafesten çıkarak ilk padişah olan kişidir. Ekber ve Erşed sistemini (en büyük ve en akıllı) getirerek Osmanlı veraset sistemini düzenlemiştir. Osmanlı tarihinde veraset sisteminde son değişiklik yapan padişahtır. İlk içki yasağı getiren padişahtır. (Bunun nedeni Müslümanların ibadetlerini aksatması) Islahatçı Sadrazamlar a-kuyucu Murat Paşa I. Ahmet devrinde sadrazam olmuştur. Celali isyanlarına karşı sert tedbirler aldı. Bunun için birçok isyancıyı idam ettirdi. b-tarhuncu Ahmet Paşa (1652) IV. Mehmet zamanında sadrazam oldu. Tarhuncu Ahmet Paşa nın ıslahatları şunlardır: 1- Hazineye borcu olan kişilerden bu borçları tahsil etti. 2- Bütçe açığının saray masraflarının çokluğundan ve lüzumsuz harcamalardan kaynaklandığını görerek bunları azaltmaya çalıştı. 3- Osmanlıda ilk defa resmi devlet bütçesini hazırladı. 4- Divan üyeleri ve bazı yöneticilerden hazineye para aktardı. Çıkarı elden giden kimselerin faaliyetleri sonucunda, Tarhuncu Ahmet Paşa idam edilmiştir. c- Köprülü Mehmet Paşa ( ) Valide Turhan Sultan ın teklifi üzerine, Köprülü Mehmet Paşa bazı şartlar karşılığında sadrazam olmayı kabul etmiştir. Böylece şart koşarak sadrazam olan ilk kişi olmuştur. Faaliyetleri: o İlk iş olarak ilmiye sınıfı ile uğraştı. Ulemaya nasihatlarda bulundu. o Devletten haksız yere alınan paraları kesti. o Erdel deki isyanı bastırdı. o Savaştan kaçan yeniçerileri cezalandırdı. o Devletin gelir ve giderlerini dengeleyerek maliyeyi düzenledi. o Devlet kadrolarına işin ehli olan kişileri atadı. o Çanakkale Boğazındaki Venedik ablukasını kaldırdı. o Venedikliler tarafından işgal edilen İmroz, Limni yi geri aldı. o Yeniçeriyi disiplin altına aldı. o Not: Duraklamanın içinde Yükselme yaşandı. (Yükselmenin içinde duraklama Beyazıd dönemindeydi) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 57 / 169

58 KÖPRÜLÜLER o Köprülü Fazıl Ahmet Paşa o Amcazade Hüseyin o Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Faaliyetleri: 1- İlk iş olarak ilmiye sınıfı ile uğraştı. Ulemaya nasihatlarda bulundu. 2- Devletten haksız yere alınan paraları kesti. 3- Erdel deki isyanı bastırdı. 4- Savaştan kaçan yeniçerileri cezalandırdı. 5- Devletin gelir ve giderlerini dengeleyerek maliyeyi düzenledi. 6- Devlet kadrolarına işin ehli olan kişileri atadı. 7-Çanakkale Boğazındaki Venedik ablukasını kaldırdı. 8-Venedikliler tarafından işgal edilen İmroz, Limni yi geri aldı. d- Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Babası Köprülü Mehmet Paşa dan sonra sadrazam oldu. 1- Maliyeye önem vererek bütçe açığını kapattı. 2- Orduyu disiplin altına aldı. 3- Venediklilerden Girit adasını aldı. 4- Avusturya dan Uyvar kalesini alıp, Vasvar Antlaşmasını imzaladı. 5- IV. Mehmet ile Lehistan seferine çıkarak Bucaş Antlaşmasını imzaladı. 17. yüzyılda köprülüler ailesinden sadrazamlık makamına getirilen diğer devlet adamları şunlardır: e- Merzifonlu Kara Mustafa Paşa II. Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı yüzünden idam edildi. f- Köprülü Fazıl Mustafa Paşa ğ- Amcazade Hüseyin Paşa Kutsal İttifak savaşlarına son vererek Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarını imzaladı. Islahatların Özellikleri 1- Bu dönem ıslahatları gelişme aşaması bulamamış düşünce aşamasında kalmıştır. 2- Kuvvet ve şiddet yolu ile ülkede asayişin sağlanması yoluna gidilmiştir. 3- Islahatlarda Avrupa örnek alınmamıştır. 4- Yeniçeri, ulema ve halkın tepkisi ile karşılaşmıştır. 5- Yönetim, hukuk ve teknik alanlarda ıslahat yapılmamıştır. 6- Duraklamaya çözüm olmadı. 7- Islahatların ağırlık noktasını ordu ve ekonomi oluşturur. 8- Islahatların öncülüğünü padişah ve devlet adamları yapmış ve ıslahatlar şahıslara bağlı kalmıştır. 18. YÜZYILDA (GERİLEME DÖNEMİ) OSMANLI DEVLETİ Siyasi Gelişmeler: 1700 İstanbul Antlaşması: (Osmanlı-Rusya) Rusya ilk defa Karadeniz'e inme fırsatı elde etti Edirne Vakası (Yeniçeri ayaklanması) III.Ahmet başa geçmiştir Prut Antlaşması (Rusya ile yapıldı) Kaybedilen toprakların geri alınabileceği umudu doğdu Petervaradin Savaşı (Avusturya ile yapıldı) Avusturya ile Pasarofça Antlaşması imzalandı. Pasarofça Ant.ile: Avrupa Devletlerinin (Batı nın) üstünlüğü kabul edildi. (Dönem: 3.Ahmet-Lale Devri) 1724 İstanbul Antlaşması (Rusya ile yapıldı) Rusya ile yapılan ilk dostluk antlaşmasıdır Belgrat Savaşı (Osmanlı X Rusya, Avusturya) Osmanlı kazandı Her iki devletle Belgrat Antlaşması imzalandı I. Mahmut Belgrat Antlaşmasına arabuluculuk yapan Fransa ya verilen kapitülasyonları sürekli hale getirdi Son Osmanlı-İran antlaşması olan Kerden Antlaşması imzalandı. (II. Kasr-ı Şirin) Osmanlı ile Rusya arasında yapıldı. Savaşı Rusya kazandı Bu savaş sonrasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. (en kötülerden biri) Kırım kaybedildi. (ilk defa tamamı Türk ve Müslüman olan bir bölge kaybedildi. Kırım halkı dini açıdan Halife ye bağlı kaldı. İlk defa Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödemeye mahkûm edildi. Karadeniz bir Türk gölü olma özelliğini yitirdi. Rusya nın kapitülasyonlardan yararlanmasına karar verildi. İstanbul da Rusya elçiliği açılmasına karar verildi. Balkanlarda Rusya konsolosluk açabilecek. Ayrıca, orijinal metinde olmamasına rağmen Ortodoksların dini lideri Rusya dır maddesi Rusya tarafından antlaşmaya eklenmiştir Aynalı Kavak Tenkihname (sözleşme)si ile Kırım da Şahin Giray ın Kırım Han ı olması kabul edildi. Böylece Kırım özerk hale geldi Rusya Kırım ı İlhak etti. (İlhak: sınırına katmak demektir) Osmanlı ile Rusya ve Avusturya arasında savaş başladı Fransız İhtilali nden etkilenen Avusturya ile Osmanlı arasında Ziştovi Antlaşması imzalandı ve Avusturya savaştan çekildi Rusya ile Yaş Antlaşması imzalandı. Böylece Kırım ın Rusya ya ait olduğu kabul edildi. Dağılma Dönemi başladı. Edirne Olayı (1703) Yeniçeriler Şeyhulislam Feyzullah Efendiyi öldürmüş ve III. Ahmet i tahta çıkarmışlardır. Osmanlı-Rus Savaşı ve Prut Antlaşması (1711) Nedenleri: 1-Kuzeyde Batlık Denizi ne açılmak isteyen Rus Çarı I. Petro, İsveç Kralı XII. Şarl ı Poltova Savaşı nda yendi. Rusya kaçan İsveç kralını yakalama bahanesi ile Osmanlı topraklarına girdi. 2-Petro nun Osmanlıya bağlı Eflak ve Boğdan beylerini Osmanlıya karşı kışkırtması 3-İsveç Kralı Şarl ın Osmanlı padişahını Rusya ya karşı kışkırtması 4-Osmanlı Devleti nin İstanbul Antlaşması ile Rusya ya kaptırdığı yerleri geri almak istemesi Bu nedenler ile Osmanlı Devleti Rusya ya savaş açtı (1711). Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa, Rus ordusunu Prut nehrinde kıstırdı. Zor durumda kalan Petro barış istemek zorunda kaldı. Yeniçeri askerlerine güvenemeyen Baltacı Mehmet Paşa, Rus ordusunu yok etmek yerine, onlar ile Prut Antlaşması nı imzaladı (1711). Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 58 / 169

59 Prut Antlaşmasının Maddeleri: 1-İstanbul Antlaşması ile Rusya ya bırakılan Azak kalesi ve çevresi Osmanlı Devleti ne geri iade edilecek, 2-Rusya, İstanbul da daimî bir elçi bulunduramayacak, 3-Rusya, Lehistan ın iç işlerine karışmayacak 4-İsveç kralı serbestçe ülkesine dönebilecek, Prut Antlaşmasının Önemi: Osmanlı Devleti İstanbul Antlaşması ile Rusya ya kaptırdığı yerleri geri aldı. Prut Antlaşmasındaki başarı, Karlofça Antlaşması ile kaybedilen yerlerin geri alınabileceği umudunu artırmıştır. İstanbul Antlaşması (1724) İlk Osmanlı-Rus dostluk antlaşmasıdır. İran topraklarını aralarında paylaşmışlardır. Osmanlı-Venedik-Avusturya Savaşları Pasarofça Antlaşması ( ) Nedenleri: 1-Osmanlı Devleti nin Karlofça Antlaşması ile Venedik e kaptırdığı yerleri, geri almak istemesi, 2-Venediklerin baskısı altında ezilen Mora halkının Osmanlıdan yardım istemesi, 3-Venediklilerin Osmanlı ticaret gemilerine saldırmaları, Osmanlı Devleti Venedik e savaş ilan etti. Sadrazam Silahtar Ali Paşa kısa sürede Mora yı Venediklilerden geri aldı. Osmanlı Devleti nin bu başarısından korkan Avusturya, Osmanlı Devleti ne savaş ilan etti. Osmanlı Devleti, yeniçerilerin disiplinsizliği yüzünden Avusturya karşısında başarılı olamadı. Avusturya Belgrat ı ele geçirerek Sırbistan üzerine yürüdü. Yeni sadrazam Damat İbrahim Paşa, Avusturya ve Venedik ile Pasarofça Antlaşması imzalandı (1718). Pasarofça Antlaşmasının Maddeleri: 1-Eflak ın batısı, Belgrat, Sırbistan ın kuzeyi Avusturya ya bırakılacak 2-Mora Yarımadası, Osmanlılara bırakılacak 3-Arnavutluk, Hersek ve Dalmaçya kıyıları Venedik e bırakılacak, Pasarofça Antlaşmasının Önemi: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti nde Lale Devri başladı. İlk kez Çelebi Mehmet zamanında başlayan Osmanlı- Venedik Savaşları kesin olarak sona erdi. Karlofça Anlaşmasında kaybedilen Mora geri alındı. Ancak Belgrat Avusturya ya bırakıldı. Yeni toprakların kaybedilmesi üzerine Osmanlı Devleti dış politikasını değiştirmiş savunmaya yönelik bir politika izlemeye başlamıştır. Osmanlı-Rusya-Avusturya Savaşları ve Belgrat Antlaşması ( ) Nedenleri: 1-Rusya nın Lehistan ın iç işlerine karışması 2-Pasarofça Antlaşmasından sonra Rusya ile Avusturya arasında gizli bir ittifak kurulması 3-Rusların Kırım a girmeleri ve Bahçesaray ı yakıp yıkmaları, 4-Osmanlı-İran Savaşlarında Kırım Hanının Osmanlıya göndereceği yardımın Rusya tarafından engellenmesi Bu nedenler ile savaş başladı. Osmanlı Devleti, Rusya ve Avusturya ya karşı başarılar kazandı. Fransa nın da arabuluculuk etmesi sonucunda Avusturya ve Rusya ile ayrı ayrı Belgrat Antlaşması imzalandı (1739). Belgrat Antlaşmasının Maddeleri: 1-Ruslar savaşta aldıkları yerleri geri verecek 2-Azak kalesi Ruslarda kalacak ancak Ruslar bu kaleyi yıkacak 3-Rusya, Karadeniz ve Azak Denizinde savaş gemisi ve tersane bulunduramayacak 4-Avusturya, Pasarofça Antlaşması ile aldığı yerleri geri verecek (Banat hariç) Belgrat Antlaşmasının Önemi: Osmanlı Devleti nin 18. yüzyılda imzaladığı son kazançlı antlaşmadır. Karadeniz in Türk gölü olduğu son kez kabul edilmiştir. Fransızları arabuluculuğundan dolayı Fransızlara verilen kapitülasyonlar sürekli hale getirildi (1740). Bu başarıda Humbaracı Ahmet Paşa nın askeri alandaki ıslahatları etkili olmuştur. Osmanlı Devleti, Pasarofça Antlaşması ile Avusturya ya kaptırdığı yerleri (Banat hariç) geri aldı. Osmanlı-Rus Savaşı ve Küçük Kaynarca Antlaşması ( ) Nedenleri: 1-Rus Çariçesi II. Katerina nın Kırım ı, Kafkasları ele geçirmek istemesi, 2-Rus Çariçesi Katerina nın Lehistan daki taht mücadelelerine karışması üzerine, Lehlilerin Osmanlıdan yardım istemesi, Baltık Denizi ve İngilizlerin de yardımı ile Cebelitarık tan Akdeniz e gelen Rus donanması Çeşme önlerinde Osmanlı donanmasını yakmıştır (Çeşme Bozgunu 1770). Kartal Meydan Muharebesinde 180 bin kişilik Osmanlı Ordusu, 30 bin kişilik Rus Ordusu karşısında ağır bir yenilgi aldı. Bu olayları duyan III. Mustafa kederinden ölmüştür. Tahta geçen I. Abdülhamit barış istemiş, Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır (1774). Küçük Kaynarcanın Maddeleri: 1-Kırım bağımsız olacak 2-Rusya, Karadeniz de donanma bulundurabilecek ve Rus ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek, 3- Ruslara da kapitülasyonlar verilecek, 4-Osmanlı Devleti, Rusya ya savaş tazminatı verilecek 5-Rusya, Osmanlı Devletindeki Ortodoksların haklarını koruyacak Küçük Kaynarca Antlaşmasının Önemi: Osmanlı Devleti nin 18. yüzyılda imzaladığı en ağır antlaşmadır. Ortodoksları himaye hakkını elde eden Rusya, Osmanlı Devleti nin iç işlerine karışma fırsatı bulmuştur. İlk defa halkı Müslüman olan bir ülke Osmanlı Devleti nden ayrılmıştır. (Kırım) Osmanlı Devleti ilk defa savaş tazminatı ödedi Karadeniz Türk gölü olmaktan çıkmıştır. Ruslar ilk kez kapitülasyonlardan yararlanmaya başladı. Balkanlar ve Boğazlar Rus tehdidine açık hale gelmiştir. Aynalıkavak Tenkihnamesi (1779) Rus yanlısı Şahin Giray ın Kırım Hanı olması Osmanlı tarfından kabul edilmiştir. Osmanlı-Rusya-Avusturya Savaşları Ziştovi (1791) -Yaş (1792) Antlaşmaları ( ) Nedenleri: Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 59 / 169

60 1-Gizli antlaşma yapan Rusya ve Avusturya nın, Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşması 2-Rus Çariçesi II. Katerina bağımsız olan Rusya ya girerek burayı işgal ettiğini duyurdu. Bu nedenler ile I. Abdülhamit Rusya ya savaş ilan etti. Avusturya Rusya nın yanında savaşa girdi. Fransa da ihtilal çıkması üzerine Avusturya, Osmanlı Devleti ile Ziştovi Antlaşmasını imzalayarak savaştan çekildi (1791). Bu antlaşma ile Avusturya aldığı yerleri geri vermiştir. Ziştovi Antlaşmasının Önemi: Kanuni Devri nde başlayan Osmanlı-Avusturya Savaşları kesin olarak sona ermiştir. Ziştovi Antlaşmasından sonra yalnız kalan Rusya, Osmanlı Devleti ile Yaş Antlaşmasını imzalamıştır (1792). Yaş Antlaşmasının Maddeleri: 1-Osmanlı Devleti Kırım ın Rusya ya ait olduğunu kabul edecek, 2-Dinyester Irmağı iki ülke arasında sınır olacak Yaş Antlaşmasının Önemi: Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti nin Yıkılış Dönemi başladı. Osmanlı Devleti, Kırım ın Rusya ya ait olduğunu resmen kabul etti. Osmanlı-İran Savaşları İran daki karışıklardan yararlanmak isteyen Rusya İran a saldırınca, Osmanlı Devleti de İran a girdi. Fransa nın araya girmesi sonucu, Rusya ile İstanbul Antlaşması (1724) imzalandı. Buna göre, İran ın kuzeyi Rusya ya, batısı Osmanlı Devleti ne bırakılmıştır. Bu durumu kabul etmeyen İran Osmanlıya savaş açtı. Sonuçta Kerden (II. Kasr-ı Şirin Antlaşması) imzalandı (1746). Buna göre I. Kasr-ı Şirin Antlaşması esas alınmış ve Zağros Dağları sınır kabul edildi. Böylece günümüze kadar süren dostluk dönemi başlamıştır. El- Ariş Antlaşması (1801) Nedeni: 1798 de Napolyon Bonapart ın Mısır ı işgali. Sonuçları: İngiltere ve Rusya, Osmanlı Devleti nin yanında yer alarak Abukır Limanında Fransız donanmasını yaktılar. Nizamı Cedit askerleri başarılı olmuş ve Osmanlı-Fransız dostluğu bozulmuştur. Osmanlı bu savaş sırasında ilk kez denge politikasını uygulamıştır. 18. YÜZYIL ISLAHATLARI Genel Özellikleri Batı (Avrupa) örnek alınmıştır. Baskı ve şiddet yoluyla benimsetilmek istenmiştir. XVII. yy a göre daha kalıcı olmuştur. Hukuk hariç her alanda yapılmıştır. (en çok ise askeri alanda) Saray, ulema ve asker ıslahatlara karşı çıkmıştır. Islahatçıların şifresi (3.Ahmet-1.Mahmut- 3.Mustafa-1.Abdülhamit-3.Selim) III. Ahmet Dönemi ( ) (Lale Devri) ( ) Genel Özellikleri 1718 de Pasarofça ile başlayıp, 1730 Patrona Halil İsyanı ile sona erdi. Padişah III. Ahmet tir. Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa dır. Minyatürcüsü Levni, Şairi ise Nedim dir. Avrupa ilk defa örnek alındı. Lale Devri nde askeri ıslahat yoktur. Lale Devri Islahatları: Avrupa ya ilk kez geçici elçiler gönderildi. İlk defa matbaa Macaristan dan İbrahim müteferrika ve Sait Efendi tarafından getirilmiştir. Osmanlı ya getirilen ilk teknik yeniliktir. Dini eserin basımı yasaktır. İlk basılan eser: Vali Mehmet Efendi ye ait Van Kulu Lugatı dır. (1727). Yalova da bir kâğıt fabrikası kuruldu. Tulumbacılar Bölüğü adı ile ilk kez bir itfaiye bölüğü kuruldu. İstanbul da bir kumaş fabrikası ve çini atölyesi kuruldu. İlk kez çiçek aşısı uygulandı. İstanbul un çeşitli yerlerinde pek çok kütüphane açıldı. Pek çok doğu klasiği Türkçe ye çevrildi. Not 1: Lale Devri Osmanlı Devleti nde, batının üstünlüğünün kabul edildiği ve batının örnek alınarak ıslahatlar yapıldığı ilk dönemdir. Not 2: Lale Devri, bu dönemde devam eden Osmanlı-İran Savaşları hariç genelde barışçı bir politikanın benimsendiği devir olmuştur. İlk defa Batı ya geçici elçilikler açıldı. (Paris, Viyana, Varşova, Moskova) İlk elçi Paris e giden 28 Mehmet Çelebi dir. Paris Sefaretnamesi ni yazdı. (Batıya açılan ilk pencere kabul edilir.) (Sefaratname nin diğer isimleri; Risale, Takrir, Seyahatname ve Havadisname) Tercüme Encümenliği kuruldu. (Batı ve Doğu klasiklerinin buralara gelip çevrilmesidir.) Çiçek aşısı getirilmiştir. (İran dan) Tulumbacılar Ocağı kuruldu. (İtfaiye) Barok, Rokoko ve Gotik tarzı üslub benimsenmiştir. Mahmut un Islahatları ( ) III. Ahmet ten sonra tahta geçen I. Mahmut ilk iş olarak İstanbul un asayişini yeniden sağladı. Patrona Halil ve arkadaşları yakalanarak idam edildi. Islahatları: o Aslen bir Fransız olan Humbaracı Ahmet Paşa, Topçu ve Humbaracı ocaklarını modern usullere göre yeniden bir düzene soktu. o Maliyeyi düzeltmek amacı ile çalışmalar yapıldı. o Ülke içinde kütüphaneler açtırdı. El yazması eserleri toplattı. o İlk defa Batı tarzında ıslahat yaptı. o İlk defa Batı dan bir uzman getirdi. (Comte de Boneval) (Humbaracı Ahmet Paşa dır.) Humbaracı Ahmet Paşa orduda bölük, alay, tabur sistemini kurdu. o Batı tarzında ıslah edilen ilk kurum Humbaracı Ocağı dır. o Osmanlı tarihinde Batı tarzında açılan ilk teknik okul ise Hendesehane dir. o Avrupai tarzda subay yetiştirmek amacı ile Kara Mühendishanesi kuruldu. III. Mustafa nın Islahatları ( ) Fransız Baron dö Tott topçu ve istihkâm askerlerini düzenlemeye çalıştı. Hafif ve hızlı toplar döküldü. Sürat topçuları Ocağı kuruldu. Haliç te Hendeshane adıyla denizcilik ve topçuluk öğretimi yapılan yeni bir okul açıldı. Deniz subayı yetiştirmek amacıyla Deniz Mühendishanesi kuruldu. (Bahri Hümayun) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 60 / 169

61 Maliye alanında da çalışmalar yapıldı. III. Mustafa devri 18. yüzyılda maliyenin en iyi durumda olduğu devirdir. Bu dönemde maliye açık vermemiştir. İlk defa iç borçlanma yapıldı. (Esham Senetleri) (Bu senetler ileride kâğıt paraya geçişin ilk aşaması sayıldı.) Ünlü sadrazamı; Koca Ragıp Paşa I. Abdülhamit in Islahatları ( ) Sürat Topçuları Ocağını geliştirdi. Karadeniz ve Eğe kıyılarında yeni tersaneler kuruldu. Ordunun subay ihtiyacını karşılamak için İstihkâm Okulu açıldı. Askerlikle ilgili batı dillerindeki eserler Türkçe ye çevrildi. Mali alanda da çalışmalar yapıldı. Temelde iç borçlanma esasına dayana Esham Sistemi kuruldu. III. Selim in Islahatları ( ) Yaptığı tüm ıslahatlara Nizam-ı Cedit denir. Islahatlarda Fransa yı örnek almıştır. Osmanlı tarihinde radikal (sıradışı) yönde ilk ıslahatları yapmıştır. Kabakçı Mustafa Paşa isyanıyla sona ermiştir. Avrupai tarzda Nizam-ı Cedit Ocağı adı ile bir ordu kurdu. III. Selim Nizam-ı Cedit Ocağı nın ihtiyacını karşılamak için İrad-ı Cedit adıyla ayrı bir hazine kurdurdu. Kara ve Deniz Mühendishanesi geliştirilerek, Mühendishane-i Berr-i Hümayun ve Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun adı verildi. Batıdaki bilim, teknik ve siyasi alandaki gelişmeleri takip edebilmek amacıyla Londra-Paris-Viyana-Berlin gibi merkezlerde daimî elçilikler kuruldu. İlk defa kalıcı elçilik açıldı. (Londra/Yusuf Agâh Efendi) (Avusturya elçisi Ebubekir Ratıp Efendi dir.) Yerli malı kullanımı için çaba harcandı. İlk defa devlet matbaası kuruldu. (Matbaa-yı Amire) Fransızca sadece askeri okullarda zorunlu ilk yabancı resmi dil ilan edildi. Levent ve Selimiye kışlaları yapıldı. Şeyhülislamların yetkileri kısıtlandı. Yerli malı kullanılması teşvik edildi Osmanlı Rus Savaşı nın devam ettiği bir sırada, Nizam-ı Cedit Ordusunun İstanbul da olmamasını fırsat bilen bazı yeniçeriler, ıslahatların önemini kavrayamayan halk kitlesini de yanlarına alarak Kabakçı Mustafa önderliğinde ayaklandılar. İsyancılar Nizam-ı Cedit kışlalarına basarak ocağı dağıttılar. III. Selim i tahttan indirerek yerine IV. Mustafa yı padişah ilan ettiler. 18. Yüzyıl Islahatlarının Genel Özellikleri 17.yüzyıl ıslahatlarından farklı olarak Avrupa örnek alınmıştır. 18. yüzyıl ıslahatları 17. yüzyıl ıslahatlarına göre daha köklüdür. Askeri alanda ağırlıklıdır. Islahatlar, yapan kişilerin döneminde geçerli olmuş bir devlet politikası haline gelememiştir. Islahatlar, yeniçerilerin, halkın ve ulemanın tepkisiyle karşılaşmıştır. Yönetim ve hukuk alanında ıslahat yapılmamıştır. 17. yüzyıl ıslahatlarına göre daha başarılıdır ama devletin çöküşü önlenememiştir. Devlet adamları tarafından yapılmıştır. EN UZUN YÜZYIL (DAĞILMA DÖNEMİ) 19. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ Fransız İhtilali ve Sonuçları Nedenleri: 1-Krallık rejiminin baskısı ve yönetimdeki bozukluk 2-Halkın; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler olmak üzere sınıflara ayrılması 3-Fransız aydınlarından Monteskiyö, J.J. Russo, Volteir gibi filozofların etkisi 4-Amerika da bağımsızlık mücadelesinin sonunda insan haklarıyla ilgili bir bildiri yayınlanası 5-İngiltere de Manga Carta ile başlayan demokratikleşme sürecinin sonunda pek çok hak ve özgürlüklerin elde edilmesi 6-İngiltere ile yapılan Yedi Yıl Savaşlarının maliyeyi olumsuz yönde etkilemesi 7-Sarayda aşırı israf ve lüksün hüküm sürmesi 8-Giderleri karşılamak için halka ağır vergilerin konulması 1789 da Etajenaro Meclisi nde halk, meclisin kontrolünü ele geçirdi. Kral meclisi basmak isteyince halk ayaklanmış. Bastil Hapishanesi ni basarak siyasi suçluları serbest bırakmışlardır. Sonuçları: 1-Eşitlik, hürriyet, adalet, egemenlik, demokrasi gibi kavramlar ortaya çıktı. 2-Yeni Çağ sona erdi, Yakın Çağ başladı. 3-Mutlak Monarşi yerine egemenliğin halktan geldiği ilkesi kabul edildi. 4-İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yayınlandı. 5-Avrupa devletleri Fransız İhtilali ile yayılan fikirlerin ülkelerine de sıçramaması için Fransa ile mücadele ettiler. (İhtilal Savaşları) 6-Milliyetçilik fikrinin yayılması sonucu çok uluslu imparatorluklar parçalandı. Fransız İhtilali nin Osmanlı Devleti ne Etkileri İhtilal sonucunda yapılan milliyetçilik akımının etkisi ile Balkanlar da önce Sırplar daha sonra Rumlar olmak üzere birçok millet ayaklanma başlattı. Bunun sonucunda bütün Balkan ülkeleri Osmanlıdan koptu. Fransız İhtilalinin Osmanlı Devleti ne olumlu etkileri de olmuştur. En büyük etkisi demokratikleşme ve anayasacılık hareketlerinin Osmanlı toplumunda yayılmaya başlamasıdır. Yargı güvencesi, eşitlik, vatandaşlık hakları gibi demokrasinin temel ilkeleri önce Osmanlı aydınları daha sonra ise toplum arasında yayılmaya başladı. Osmanlıda fermanların ilanında ve meşrutiyetin kabulünde etkili olmuştur. Milliyetçilik Hareketleri Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı İmparatorluğu, Fransız İhtilâli nin getirdiği ulusçuluk akımından en fazla etkilenen devlettir. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda Rusya başta olmak üzere İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti içinde yaşayan ulusları kışkırtmışlardır. Bu kışkırtmalar sonucunda Balkanlarda Sırplar ve Yunanlılar ayaklanmıştır. SIRP VE YUNAN İSYANLARI A- SIRP İSYANI Nedenleri: 1-Gerileme ve dağılma döneminde Avrupa ya yapılan seferlerde Sırp topraklarının savaş alanı haline dönmesi Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 61 / 169

62 2-Osmanlı Devleti nin merkezi idaresinin zayıflaması 3-Fransız İhtilali nin yaydığı milliyetçilik ve bağımsızlık ilkelerinin etkisi, 4-Avusturya ve Rusya nın Balkanları kontrol altına almak için buradaki azınlıkları Osmanlı ya karşı kışkırtması 5-Sırbistan da görev yapan yeniçerilerin halka kötü davranması, Bunların sonucunda 1804 te Kara Yorgi öncülüğünde ilk isyan çıkmıştır. Bükreş Antlaşması (1812) ile ilk kez Sırbistan ayrıcalık kazanan Osmanlı azınlığı olmuştur. Sonuçları: 1-Sırplar Edirne Antlaşması ile iç işlerinde serbest, dış işlerinde Osmanlıya bağımlı oldular (1829). 2-Berlin Antlaşması ile Sırbistan tam bağımsızlığını kazandı (1878). Not: Osmanlı Devleti nde milliyetçilik akımlarından etkilenerek bağımsızlık için ilk isyan eden ilk toplum Sırplardır. B-YUNAN İSYANI Nedenleri: 1-Milliyetçilik akımının etkisi 2-Etnik-i Eterya Cemiyeti nin kurulması (1814) 3-Rusya, Fransa ve İngiltere nin Rumları kışkırtması 4-Osmanlı Devleti nin zayıflamış olması Rusya nın desteğini alan Etnik i Eterya, Eflak ve Boğdan da isyanı başlattı (1820). Yanya valisi Tepedelenli Ali Paşa nın isyanından yararlanan Rumlar Mora da isyan başlattılar (1821). Osmanlı Devleti Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa nın yardımı ile isyanı bastırdı. Fransa, İngiltere, Rusya birleşerek Yunanistan a bağımsızlık verilmesini istediler. II. Mahmut un bunu kabul etmemesi üzerine üç devletin donanması, Navarin Limanı nda Osmanlı donanmasını yaktılar (Navarin Baskını 1827). Rusya nın da doğu ve batıda ilerlemesi üzerine zor durumda kalan Osmanlı Devleti Edirne Antlaşması nı imzaladı (1829). Edirne Antlaşmasının Maddeleri: 1-Osmanlı Devleti, Yunanistan ın bağımsızlığını tanıyacak 2-Sırbistan iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlıya bağlı olacak Not: Rumlar Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsız olan ilk millet olmuştur. MISIR VE BOĞAZLAR SORUNU II. Mahmut, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Paşa ya Mora isyanını bastırsa Mora ve Girit valiliklerini vaat etmişti. Ancak Yunanistan ın Edirne Antlaşması ile bağımsız olması üzerine, Mora valiliği Mehmet Ali Paşa ya verilememiştir. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, II. Mahmut tan Mora valiliğine karşılık Suriye valiliğini istemiştir. II. Mahmut un bunu kabul etmemesi üzerine Mehmet Ali Paşa isyan etmiştir. Mehmet Ali Paşa nın oğlu İbrahim Paşa komutasındaki Mısır Ordusu, Suriye yi ele geçirmiş ve Kütahya ya kadar ilerlemiştir. Zor durumda kalan II. Mahmut, Rusya dan yardım istemek zorunda kalmıştır. Rus ordu ve donanması İstanbul önlerine gelince, bu durumdan İngiltere ve Fransa rahatsız olmuştur. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa harekete geçerek, II. Mahmut ile Mehmet Ali Paşa arasında Kütahya Antlaşması nın imzalanmasını sağlamışlardır. Kütahya Antlaşması (1833) Bu antlaşmayla, Mehmet Ali Paşa ya Suriye ve Girit valiliği, oğlu İbrahim Paşa ya da Adana valiliği, ek olarak verilmiştir. Antlaşmaya rağmen Mehmet Ali Paşa ya güvenemeyen II. Mahmut, Rusya nın desteğini sağlamak için Rusya ile Hünkâr İskelesi Antlaşması nı yaptı (1833). Hünkâr İskelesi Antlaşması nın Maddeleri: 1-Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya, asker yardımı yapacak fakat masraflarını Osmanlı karşılayacak 2-Rusya saldırıya uğrarsa Osmanlılar, Boğazlar ı kapatacak 3-Antlaşma 8 yıl yürürlükte kalacak Not: Böylece ilk kez boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Rusya nın desteğini alan II. Mahmut, Mehmet Ali Paşa ya haddini bildirmek için Mehmet Paşa ya savaş açtı. Yapılan Nizip Savaşı nı (1839), Osmanlı ordusu kaybetti. Bu arada II. Mahmut ölmüş yerine oğlu Abdülmecit tahta geçmiştir. Hünkâr iskelesi Antlaşması na göre Rusya nın yardım etmesinden çekinen İngiltere, Mısır sorununu uluslararası bir konferansa çekti. Fransa hariç Avrupa nın büyük devletlerinin katıldığı, Londra Protokolü imzalandı (1840). Londra Protokolü (1840) Maddeleri: 1-Suriye, Adana, Girit, Cidde, Osmanlı ya geri verilecek 2-Mısır Osmanlıya yıllık vergi verecek 3-Mısır hukuken Osmanlı Devleti nin olacak, yönetimi Mehmet Ali Paşa ya verilecek Not: Böylece Mısır Sorunu halledilmiş oldu. Mısır Sorununu halleden Avrupalı Devletler tekrar bir araya gelerek Londra Boğazlar Sözleşmesi ni (Londra antlaşması 1841) imzaladılar. Londra Boğazlar Sözleşmesinin Önemi: 1-Boğazlar uluslararası bir statü kazandı 2-Boğazlar sorunu çözüldü. 3-Boğazların savaş gemilerine kapatılması ile Rusya nın Akdeniz e inmesi önlendi. Not: Mısır Sorunu başlangıçta bir iç sorun iken sonraları dış sorun haline dönüştü. Not: Osmanlı Devleti nin kendi valisi ile bile başa çıkamayacak güçte olduğu ortaya çıktı. Londra Antlaşması (1841) (Boğazlarla ilgili) Hünkâr antlasmasının süresi bitince Londra'da bir konferans toplandı. Toplantıya İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya, Prusya ve Osmanlı Devleti katıldılar. Londra da imzalanan boğazlar sözlesmesine göre; Boğazlar Osmanlı Devleti'nin olacak, ancak Osmanlı barıs halindeyken boğazlar bütün savas gemilerine kapatılacaktı. Londra Antlaşmasının Önemi 1) Bu sözlesme ile boğazlar, devletlerarası bir statü kazandı. 2) Osmanlının boğazlar üerindeki hükümranlık haklarına kısıtlama getirilmistir. 3) Rusya boğazlar üzerindeki üstünlüğünü kaybederken, Fransa ve İngiltere Akdenizdeki güvenliklerini artırmıslardır. KIRIM SAVAŞI ( ) Nedenleri: 1-Rusların, İstanbul ve Boğazlara yerleşmek ve Balkanlarda kendisine bağlı devletler kurmak istemesi 2-Rusların, kutsal yerlerde Ortodokslar lehine bazı haklar elde etmek istemesi Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 62 / 169

63 3-Rusya nın isteklerini Osmanlı Devleti ne kabul ettirebilmek için Prens Menkiçof u olağanüstü yetkiler ile İstanbul a göndermesi Rus ordularının Osmanlı topraklarına girmesi ile savaş başladı. Rus donanması, Sinop Limanına baskın yaparak Osmanlı donanmasını Yaktı (Sinop Baskını 1853). Rusya nın Boğazlar ve Akdeniz üzerinde oluşturduğu tehdit, İngiltere ve Fransa yı harekete geçirdi. İki devlet Osmanlının yanında savaşa katıldılar. İtalyan birliğini kurmak için Fransa nın desteğine ihtiyaç duyan Piyomento (Sardunya), Fransa nın yanında savaşa girdi. Bu ittifak karşısında, Rusya zor durumda kalarak Paris Antlaşması nı imzalamıştır. Paris Antlaşmasının (1856) Maddeleri: 1-Osmanlı Devleti bir Avrupa Devleti sayılacak, toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisi altında olacak ve Avrupa devletleri hukukundan yararlanacak 2-Karadeniz tarafsız hale getirilecek sadece ticaret gemilerine açık tutulacak 3-Rusya ve Osmanlı Devleti Karadeniz de savaş gemisi ve tersane bulunduramayacaktır. 4-Rusya, Osmanlı Devleti nin iç işlerine karışmayacak, alınan topraklar taraflara geri verilecek Paris Antlaşmasının Önemi: Osmanlı Devleti, Avrupa Devleti sayıldı. Osmanlı Devleti nin dağılma döneminde imzaladığı en karlı anlaşma oldu. Osmanlı toprak bütünlüğünün Avrupalı devletlerinin garantisi altında bulunması, Osmanlı Devleti nin kendi topraklarını koru- yamayacak kadar güçsüz olduğunu gösterdi. Osmanlı Devleti bu savaştan galip çıkmasına rağmen Karadeniz de donanma bulunduramayacak maddesi ile yenik devlet durumuna düşmüştür. Bu antlaşma ile İngiltere ve Fransa Akdeniz de güvenliklerini sağlamışlardır. Rusya nın Osmanlı Devleti üzerindeki emelleri bir süre engellenmiştir. Not: Kırım savaşı sırasında Osmanlı padişahı Abdülmecit, ilk kez İngiltere den borç para almıştır. Not: Osmanlı Devleti, yabancıların Paris Antlaşmasında, iç işlerimize karışmasını engellemek için Islahat Fermanı nı ilan etti. Balkanlarda Ayaklanmalar Rusya, tarihi emellerine ulaşabilmek amacıyla Balkan uluslarını Osmanlı İmparatorluğu na karşı kışkırttı da Bulgarlar, arkasından Karadağlılar ve Sırplar ayaklandılar. Osmanlı tarihinde bu gelişmelere Balkan Bunalımı denilmiştir Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) Nedenleri: 1-Almanya ve İtalya nın siyasi birliğini kurmasıyla Avrupa da meydana gelen gelişmelerden Rusya nın faydalanmak istemesi 2-Rusya nın Kırım Savaşı yla kaybettiği hakları elde etmek istemesi 3-Karadeniz kıyılarını silahlandırmak istemesi 4-Rusya nın Balkan devletlerini kışkırtması. Bunun üzerine Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan da isyanlar çıktı. Yeni bir Osmanlı-Rus Savaşını istemeyen Avrupalı devletler İstanbul da bir konferans topladılar (İstanbul Konferansı 1878). Bu konferansta Sırbistan ve Karadağ dan Osmanlı askerlerinin çekilmesini, Bosna Hersek ve Bulgaristan a da özerklik verilmesini istediler. Osmanlı bu istekleri iç işlerine müdahale sayarak reddetti. Bunun üzerine Rusya Osmanlı Devleti ne savaş ilan etti. Ruslar Kafkaslarda Gazi Ahmet Muhtar Paşa yı, Balkanlar da ise Gazi Osman Paşa yı yenerek, Osmanlı Devleti ile Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşmasını imzaladı. Ayestefanos Antlaşması (1878) Bu Antlaşma ile Ruslar tarihi emellerine ulaşma yolunda önemli bir adım atmıştır. Rusya nın büyümesini istemeyen İngiltere ve Avusturya yanlarına Almanya yı da alarak savaşa itiraz etmiştir. Rusya bu devletler ile savaşı göze alamadığından Berlin Antlaşmasını hazırlamak zorunda kalmıştır (1878). Berlin Antlaşmasının Maddeleri: 1-Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak 2-Batum, Kars, Ardahan ve Artvin Rusya da, Doğu Beyazıt ve Eleşkirt Osmanlıda kalacak 3-Bulgaristan üçe ayrılacak 4-Osmanlı Devleti Rusya ya savaş tazminatı ödeyecek 5-Yunanistan a Teselya Bölgesi verilecek 6-Ermeni ve Rum azınlıklara ayrıcalıklar verilecek 7-Bosna-Hersek Osmanlıya ait olacak fakat yönetimi Avusturya ya bırakılacak Berlin Antlaşmasının Önemi: 19. yüzyılda imzalanan en ağır antlaşmadır. Ermeni meselesi ilk defa Berlin Antlaşması ile gündeme gelmiştir. Bulgaristan ın parçalanması ile Rusların Akdeniz e inmesi önlenmiştir. Osmanlı Devleti nin Berlin antlaşmasındaki en önemli karı Doğu Beyazıt ın geri alınmasıdır. Buna karşılık Kıbrıs İngilizlere üs olarak verildi. Not: Ayestefanos Antlaşması, Avrupalı devletlerin müdahalesi ile uygulanamamıştır. Bu nedenle ölü doğmuş bir antlaşmadır. Bu yönü ile Sevr Antlaşması na benzer. 19. YÜZYILDAKİ YENİLİK HAREKETLERİ 1. XVIII. Yüzyılda Osmanlı Devleti nde Meydana Gelen Değişmeler a) Osmanlı devletinde 18. yüzyılda sadrazamın güçlenmesiyle Divan toplantıları Bab-ı Ali de (sadrazam konağı) toplanmaya başladı. b) Kalemiye sınıfı ve Reisülküttab önem kazandı. Önceki dönemlerde Nişancı ya bağlı bir memur olan Reisülküttab zamanla Hariciye (Dışişleri bakanı) haline geldi. c) Lale devrinde ilk önemli ıslahatlar yapıldı. d) 18. yy. ıslahatları asıl III. Selim döneminde hız kazandı. Bu dönemde ilk devamlı dış elçilikler açıldı. Nizam-ı Cedit ıslahatları adı verilen III. Selim ıslahatları, III. Selim in tahttan indirilmesi ile son buldu. 2. XIX. yy Islahatları a) Bu dönemde en çok ıslahat yapan hükümdar II. Mahmut tur. II. Mahmut 1808 de Anadolu ve Rumeli ayanları ile Sened-i İttifak ı imzaladı. Böylece ilk kez Osmanlı padişahının yetkileri kısıtlandı. b) II. Mahmut Yeniçeri ocağını kaldırarak yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli Batı tarzında bir ordu kurdu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 63 / 169

64 c) İlk kez Seraskerlik makamı (Genelkurmay başkanlığı)kuruldu. d) En önemli devlet görevlileri Sadrazam-Serasker- Şeyhülislam oldu. e) Divan-ı Hümayun kaldırılarak yerine heyeti vükela (Bakanlıklar) kuruldu. Vezirlere Nazır, Kazaskere Adliye Nazırı, Reisülküttaba Hariciye Nazırı (Dış işleri bakanı), Defterdara maliye Nazırı denilmeye başlandı. f) Devlet memurlarının maaşları aylık olarak hazineden ödenmeye başlandı. II. MAHMUT Devrindeki Yenilikler Bu dönemde askeri, yönetim, mali, kültürel ve eğitim alanında ıslahatlar yapılmıştır. Sened-i İttifak (1808) 1808 de II. Mahmut döneminde Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa nın katkıları ile Anadolu ve Rumeli ayanları ile Padişah II. Mahmut un imzaladığı bir anlaşma olup bu anlaşma ile Osmanlı da padişahın yetkileri ilk defa sınırlandırılmıştır. Sened-i İttifak ile Osmanlı Devleti âyanların varlığını ve haklarını tanımıştır. A-Askeri Alandaki Islahatlar Sekban-ı Cedit ve Eşkinci ocaklarını kurdu. II. Mahmut 1826 yılında Yeniçeri Ocağını kaldırarak yerine Batı tarzında Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında bir ordu kurdu. Tarihte Yeniçeri ocağının kaldırılması olayına Vakay-ı Hayriye denir. Günümüz Genelkurmay Başkanlığı yetkileri sahip Seraskerlik makamı kuruldu. Not: Yeniçeri Ocağı nın kaldırılmasıyla padişahın otoritesi yeniden sağlanmıştır. Ayrıca yapılacak olan ıslahatların önündeki en büyük engel kaldırılmıştır. B-Yönetim Alanındaki İnkılaplar II. Mahmut ayanlar ile Sened-i İttifak ı imzaladı. (1808) Bu antlaşmaya göre ayanlar devlet otoritesini tanıyacak ve ıslahatları benimseyecek buna karşılık ayanlar bulundukları yerde vergi toplama yetkisine sahip olacaklardı. Sened-i İttifak, padişahın yetkilerini sınırlayan ilk belgedir. Ayrıca devlet ayanların varlığını bu belgeyle resmen tanımıştır. Divan-ı Hümayun ve Bab-ı Ali kaldırılarak yerine Heyet-i Vükela ya da Nezaretler (nazırlık/bakanlıklar) kuruldu. Kubbealtı vezirliği tamamen kaldırıldı. Divan üyeleri; Sadrazama başvekil (başbakan), Kazasker (adliye nezreti=adalet bakanı), Reisülküttab (Hariciye nezareti=dışişleri bakanı), Yeniçeri ağası (yeniçeri ocağı kaldırıldığı için yerine seraskerlik=genelkurmay), Sadaret Kethüdası (Dâhiliye Nazırı=İçişleri Bakanı), Defterdar (Maliye nazırı=maliye Bakanı) oldu. Vezirlere (Nazır=Bakan), Kaptan-ı Derya (Bahriye Nazırı-Deniz Kuvvetleri komutanı), Şeyhülislam ise Osmanlı Devleti yıkılıncaya kadar aynı adla devam etmiştir. Devlet işlerinin kolaylaştırılması için yeni meclisler kuruldu. Askeri işler için Dar-ı Şuray-ı Askeri, Adalet işleri ve kanun yapmak için Meclis-i Ahkâmı Adliye ve yönetim işleri için Dar-ı Şuray-ı Bab-ı Ali meclisleri oluşturuldu. Dirlik/ tımar sistemi kaldırıldı. Bunun yerine asker ve devlet memurlarına maaş bağlandı. Mahalle ve köy muhtarlıkları kuruldu. İç güvenliği sağlamak için redif adı verilen ordu kuruldu. Posta, polis ve karantina teşkilatı kuruldu. Müsadere usulü kaldırılarak özel mülkiyet ve miras hakkı tanındı. Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı. Memurlara fes ve pantolon giyme zorunluluğu getirildi. Memurlar iç işleri ve dış işleri olmak üzere ikiye ayrıldı. C- Eğitim ve Kültür Alanındaki İnkılaplar 1. İstanbul da ilköğretim in zorunlu olması kabul edildi. Fakat uygulanamadı. 2. Yüksekokullara öğrenci yetiştirmek amacı ile rüştiye okulları açıldı. 3. Enderun Mektebi kaldırılarak yerine devlet memurluğu için Mekteb-i Maarif-i Adliye Okulu kuruldu. 4. Orduya subay yetiştirmek için Harp Okulu açıldı. 5. İlk resmî gazete olan Takvim-i Vakayi çıkarıldı. 6. İlk kez Avrupa ya öğrenciler gönderildi. 7. Mekteb-i Tıbbıye ve Mızıkay-ı Hümayun gibi yüksekokullar açıldı. 8. II. Mahmut resmini yaptırarak devlet dairelerine astırdı. 9. Yabancı müzik serbest bırakıldı. D) Ekonomik Alandaki Islahatları 1. İngilizler ile Balta Limanı Antlaşması imzalandı 2. Yerli malı kullanımı teşvik edildi. TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839) Tanzimat Fermanı Padişah Abdülmecit zamanında, Hariciye Nazırı (Dışişleri Bakanı) Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlandı. Mustafa Reşit Paşa hazırladığı programı 3 Kasım 1839 tarihinde Gülhane Parkı nda halk huzurunda okudu. Bunun için bu fermana Gülhane Hattı Hümayunu da denir. Bu fermanla Osmanlı halkına bazı haklar verilmiştir. Tüm Osmanlı tebaası(halk) eşit sayılmıştır. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı hızlı bir batılılaşma sürecine girmiş ve bu dönemde yapılan ıslahatlara Tanzimat ıslahatları denir. Nedenleri: 1. Avrupalı devletlerin iç işlerimize karışmasına engel olmak 2. Avrupalı devletlere yakınlık sağlamak 3. Mısır meselesinin halledilmesinde Avrupalı devletlerinin yardımını sağlamak Tanzimat Fermanı nın Maddeleri: 1. Müslüman, Hıristiyan ve Musevi bütün halkın, can, mal ve namus güvenliği sağlanacaktır. 2. Vergiler herkesin gelirine göre toplanacaktır. 3. Askere alma ve terhis işlemleri belli kurallara bağlanacaktır. 4. Herkes kanun önünde eşit olacak, her gücün üstünde kanun gücünün olduğu kabul edilecek 5. Hiç kimse yargılanmadan haksız yere idam edilmeyecektir. 6. Herkes mal ve mülk sahibi olabilecek, isterse satabilecek veya miras bırakabilecek. Tanzimat Fermanı nın Önemi: Osmanlı Devleti nde ilk kez kanun gücünün üstünlüğü kabul edilmiştir. Padişah ilk kez kendi gücünün de üstünde kanun gücü olduğunu kabul etti. Ömür boyu olan askerlik 5 yıla indirildi. Önce sadece Müslümanların yaptığı askerlik tüm halka yaygınlaştırıldı. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti nde Müslümanlar ve gayrimüslimler kanun önünde eşitlendi. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 64 / 169

65 Osmanlı tarihinde batılı hukuk kurallarına geçişin ilk aşamasını oluşturur. Tanzimat Fermanı nın ilan edilmesinde Avrupalı devletlerinin baskısı olmamıştır. Not: Osmanlı tarihinde Tanzimat Fermanı ile başlayıp (1839), I. Meşrutiyet Dönemi ne (1876) kadar geçen döneme Tanzimat Dönemi denir. ISLAHAT FERMANI (1856) Kırım Savaşı (1856) sırasında İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti ne yapmış oldukları yardım karşılığında Hıristiyanlara bazı haklar verilmesini istemişlerdi. Kırım savaşı sonrası Batılı ülkelerin azınlıkları bahane ederek içişlerimize karışmalarını ve Paris Antlaşması na Hıristiyanları koruyucu bir madde konulmasını engellemek için Osmanlı padişahı I. Abdülmecit, Islahat Fermanını ilan etmiştir Bu fermanla azınlıklar geniş haklara kavuşmuştur. Tanzimat döneminde Padişahtan sonra en yetkili devlet görevlileri; Serasker, Sadrazam ve şeyhülislam olmuşlardır de Şurayı Devlet (Danıştay) ve Divan-ı Ahkâm-ı Adliye (Yargıtay kuruldu.) Taşra teşkilatında 1840 Nizamnamesi çıkarıldı. Bu nizamname ile ülke Eyalet (yöneticisi Müşir), Sancak (yöneticisi kaymakam), Kaza (yöneticisi seçimle Kaza Müdürü) ve köy (Yöneticisi Muhtar) olarak bölümlere ayrıldı. İlk kez Eyalet ve sancak genel meclisleri açıldı. Daha sonra 1867 ve 1871 Nizamnameleri çıkarıldı. Nahiye (Bucak) adı verilen yeni bir taşra yönetim birimi oluşturuldu. Osmanlı Taşra Teşkilatı (1840) Yönetim Birimi- Yöneticisi Eyalet- Müşir (Vali) Sancak- Kaymakam Kaza- Kaza Müdürü Köy- Muhtar Islahat Fermanı nın Maddeleri: 1- Herkes dil, din ve mezhep özgürlüğüne sahip olacak, 2-Karma mahkemeler oluşturulacak herkes kendi dinine göre yemin edebilecek 3-Azınlıklar il meclisine üye olabilecek 4-Azınlıklara, hakaret ifade eden sözcükler kullanılmayacak 5-Azınlıklarda devlet memuru olabilecek ve istedikleri okula girebilecekler 6-Müslüman olmayanlardan alınan cizye vergisi kaldırılacak Islahat Fermanı nın Önemi: Bu ferman Tanzimat Fermanı nın genişletilmiş şeklidir. Avrupalı devletlerin baskısı sonucunda ilan edilmiştir. Bu ferman ile azınlıklar, Müslüman halktan daha ayrıcalıklı hale geldiler. Avrupalı devletler Islahat Fermanı nın ilan edilmesine rağmen azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı Devleti nin iç işlerine karışmaya devam ettiler. I. MEŞRUTİYET (1876) Mithat Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi bazı aydınlar devletin içine düştüğü kötü durumdan kurtulması için, Meşrutiyet in ilan edilmesi gerektiğini savunuyorlardı Bu aydınların bulunduğu bu gruba Genç Osmanlılar (Yeni Osmanlılar) veya Jön Türkler deniyordu. Jön Türkler, meşrutiyeti ilan etme yanlısı olmayan padişah Abdülaziz i tahttan indirerek yerine V. Murat ı çıkardılar. Jön Türkler, sağlığı bozuk olan V. Murat üç ay sonra tahttan indirerek, meşrutiyeti ilan edeceğine söz veren II. Abdülhamit i tahta geçirdiler. II. Abdülhamit, sözünü yerine getirmek için Mithat Paşa yı sadrazamlığa getirerek meşrutiyeti ilan etti (23 Aralık 1876). Tanzimat Fermanı yla başlayan Osmanlılardaki anayasal devlet anlayışı Kanun-i Esasi nin kabulü ile meşruti yönetime geçişi sağladı. Meşrutiyetin ilan edilmesinde; Yeni Osmanlıların (Genç Osmanlılar) padişaha baskı yapmaları, Avrupalı devletlerin, azınlık sorununu bahane ederek devletin içişlerine karışmasını önlemek, Osmanlıcılık düşüncesiyle azınlık (bağımsızlık) isyanlarını durdurmak, Azınlıkları yönetime katarak, birlik ve beraberliği sağlamak böylece devletin bütünlüğünü korumak, 1876 da Avrupalı devletlerin katılımıyla düzenlenen İstanbul (Tersane) Konferansı nda aleyhimize kararlar çıkmasını engellemek, Osmanlı halkının yönetime katılmasını sağlamak etkili olmuştur. Not: Türk Tarihi nde ilk kez bir anayasa hazırlanarak halk hükümdarın yanında yönetime ortak olmaya başladı. Osmanlı halkı ilk defa sınırlı da olsa seçme ve seçilme hakkını kullanmıştır. Ayrıca Kanun-u Esasi; Türk tarihinin Avrupa tarzındaki ilk anayasasıdır. GENÇ OSMANLILAR o Yönetime karşı ilk teşkilatlı muhalefet hareketi Genç Osmanlılar Cemiyeti ile başladı. o Bu Cemiyetin sabit bir merkezi, şubeleri ve siyasi liderleri yoktu. Farklı zamanlarda Mustafa Fazlı Paşa, Ziya Paşa, Mithat Paşa gibi kişiler lider olarak vasıflandırılmıştır. o Cemiyetin programları; Osmanlı tebaasına eşit haklar sağlanması, bu hakların kanun güvencesi altına alınması; meşrutiyet idaresinin kurulması ve vatanseverlik hissi ile fertlerin birbirlerine bağlanmasından ibaretti. İzledikleri yol ikna ve telkindi. o Fikirlerinin oluşmasında Türk, İslam ve Batı kültürünün etkisi vardı. Amaçlarını tam anlamıyla gerçekleştiremeyen Genç Osmanlılar, bununla beraber meşrutiyetin ilan edilmesi, anayasanın hazırlanmasında başarılı olmuşlar ve genel anlamda ilk demokratik fikirlerin oluşmasını sağlamışlardı. Meşrutiyet in İlanının Önemi: Meşrutiyet in ilanı ile ilk kez halk, padişahın yanında yönetime ortak olmuştur. Halk ilk defa seçme-seçilme ve temsil hakkını kullanmıştır. Osmanlı Devleti nde Mutlakiyet olan yönetim şekli sona ermiş, Meşrutiyet yönetimi başlamıştır. Osmanlı tarihinin aynı zamanda Türk tarihinin ilk anayasası olan, Kanun-ı Esasi ilan edilmiştir. Meclis-i Mebusan ve Meclis i Ayan olmak üzere iki meclis açıldı. Meclis-i Mebusan ın üyelerini halk, Meclis-i Ayan ın üyelerini padişah seçti. II. Abdülhamit, Osmanlı Rus Savaşını (93 Harbi) bahane ederek meclisi kapattı. Böylece meşrutiyet sona erdi. Tekrar mutlakiyet başladı. Mutlakiyet: Hükümdarın kayıtsız şartsız yönetimi elinde bulundurması. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 65 / 169

66 Meşrutiyet: Monarşi ile yönetilen devletlerde hükümdarın başkanlığı altındaki parlamento (meclis) yönetimi. MEŞRUTİYET DÖNEMİ YENİLİKLERi Meşrutiyet: Hükümdarın yanında meclis açılarak halkın kısmen yönetime katıldığı devlet idare şekline meşrutiyet denir. Osmanlı devletinde 1876 da II. Abdülhamit in hükümdarlığı döneminde Mithat Paşa nın katkıları ile I. Meşrutiyet ilan edildi. Meşrutiyetle birlikte Kanun-ı Esasi (ilk Anayasamız) ilan edildi ve 1877 de seçimler yapılarak Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan adında iki meclis açıldı. Mebusan ve Ayan Meclisleri Şurayı Devlet tarafından hazırlanan kanunları görüşür ve padişahın onayı ile kanunlar yürürlüğe girerdi. Hükümeti ve Bakanları da bu iki meclis seçer, padişahın onayı ile de hükümet kurulurdu. Kanun-i Esasi 1876 de ilan edilen anayasadır. Bu anayasanın amacı özgürlükleri artırarak Osmanlı devletinin dağılmasının önlenmek istenmesidir. Kanun-ı Esasi yi Mithat Paşa önderliğinde Şurayı Devlet hazırlamıştır. Toplam 119 maddeden oluşmuştur. Meclis-i Mebusan Üyeleri halk tarafından seçilen meclistir. 4 yıllığına seçilir. Çalışmalarını açık oturumlarla yapar. Padişah meclisi kapatabilirdi. Toplam 115 mebus (vekil vardır.) Meclis-i Ayan Üyeleri Padişah tarafından ömür boyu seçilir. Asker, bürokrat ve ulema sınıfından oluşur. Çalışmalarını kapalı oturumda yapardı. Toplam 26 ayan vardır. Şurayı Devlet Padişahın ataması ile oluşan 28 kişilik bir kurul olup Meclislerin teklifi ile Kanun-ı Esasiye aykırı olmamak kaydıyla kanun hazırlar, kanunlar önce Meclis-i Mebusan daha sonra Meclis-i Ayan da görüşülür ve Padişahın onayı ile yürürlüğe girerdi. 2. İlk Osmanlı Parlamentosu İki meclis vardır; Ayan Meclisi (26 üye) *Üyeleri padişah taraflından seçilir ve ömür boyu görevde kalırlardı. *Üye sayısı Mebusan meclisi üyelerinin üçte birini aşamazdı. *Önemli görevler yapmış bürokratlarla birkaç ulema sınıf üyesinden oluşmaktaydı. *Çalışmalarını kapalı oturumlarda yürütürdü. Meclis-i Umumi (Mebusan Meclisi) (Müslüman 69 + Gayrimüslim 46 = 115 üye) Üyeleri halk tarafından her elli bin erkek nüfusa bir temsilci gelecek biçimde bir seçim belirlendi. Bu meclise gelenler vilayet meclislerinin üyeleriydi. Çalışmalarını açık oturumlarda yürütürlerdi. Padişah gerektiğinde meclisi fesh edebilirdi. Mebusan Meclisi; Halkın seçtiği mebuslardan oluşan meclistir. o Yürütme yetkisi padişah ve hükümete aittir. o Hükümet, padişaha karşı sorumludur. o Yasama yetkisi meclise aittir. o Mebusan Meclisi padişahın izniyle kanun teklifi hazırlayabilir. o Kanunların yürürlüğe girmesinde son söz padişaha aittir. o Padişahın meclisi açma kapatma yetkisi vardır. Not: Bu nedenle Osmanlı da görülen meşruti yönetim mutlak meşrutiyettir. Not: Osmanlı Devleti, meşruti yönetimde azınlıklara da temsil hakkı tanımıştır. Bu yönüyle İngiltere gibi birçok Batı ülkesinden daha önce demokratikleşme sağlanmıştır. Not: I. Meşrutiyet Dönemi nde oluşturulan mecliste azınlık mebusların kendi haklarını koruma siyaseti gütmeleri ve imparatorluk adına meclisten önemli kararların çıkmaması bu meclisin kapatılmasında temel etken olmuştur. II. MEŞRUTİYET (1908) II. Meşrutiyet in İlanı Osmanlı-Rus savaşı (93 Harbi) nedeniyle II. Abdülhamit Kanun-ı Esasinin kendisine verdiği yetki ile 1878 de Kanun-ı Esasi yi yürürlükten kaldırdı ve Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan ı kapattı. I. Meşrutiyet in kapatılması üzerine harekete geçen Genç Osmanlılar (Jön Türkler), İttihat ve Terakki Örgütü nü kurdular (1889). Bu örgüt zamanla İttihat ve Terakki Partisi adını aldı. II. Abdülhamit e karşı muhalefete geçtiler yılına kadar II. Abdülhamit ülkeyi mutlakiyetle yönetti. Ancak İttihat ve Terakkinin başlattığı muhalefet zamanla ayaklanmaya dönüştü. Terakki Örgütü ne bağlı bulunan Niyazi Bey ve Enver Bey birlikleriyle Balkanlarda ayaklandı. Ayaklanmanın büyümesini istemeyen II. Abdülhamit, ikinci kez meşrutiyeti ilan etmiştir (1908). Böylece II. Meşrutiyet dönemi başlamıştır. Meclisler tekrar açıldı de İttihat ve Terakki Partisi yapılan seçimleri kazanarak mecliste çoğunluğu elde etti. II.Meşrutiyet Döneminde Meclisin Dağılımı o Türk: 147 o Arap: 60 o Arnavut: 27 o Rum:26 o Ermeni: 14 o Musevi: 4 o Slav: 10 o Toplam: 228 Ancak II. Abdülhamit 1909 da tarihimizde 31 Marta olayı denilen bir ayaklanma hareketiyle tahttan indirildi ve yerine Mehmet Reşat Padişah yapıldı te Enver Paşa önderliğinde İttihatçılar Bab-ı Ali Baskını adı verilen olayla Meclis-i Mebusan ı basarak muhalefeti yok ederek idareyi ele aldı. Bab-ı Ali Baskınından sonra Padişahların hiçbir yetkisi kalmadı. Talat Paşa, Enver Paşa ve Cemal Paşa, Devleti 1918 I. Dünya savaşı sonrasına kadar yönetti. Savaştan sonra İttihatçılar öldürüldü ya da sürüldü arası Hürriyet ve İtilaf Fırkası ülkeyi yönetti. (En meşhur Hürriyet ve İtilaf partili Damat Ferit Paşa dır.). II. Meşrutiyet döneminde ve 1919 da olmak üzere 4 tane seçim yapılmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 66 / 169

67 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) Meşrutiyet karşıtları İstanbul da bir isyan çıkarttılar. Bu isyana 31 Mart Olayı denir. İsyanı Selanik ten yola çıkan, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu bastırmıştır. 31 Mart Olayı Sonuçları: 1876 Anayasası tekrar yürürlüğe girdi. Anayasa değişikliği ile padişahın meclisi kapatması zorlaştırılmıştır. İttihat ve Terakki bu ayaklanmadan II. Abdülhamit i sorumlu tutarak onu tahttan indirmiş, yerine V. Mehmet Reşat padişah yapılmıştır. Karışıklıklardan yararlanmak isteyen Avrupalı devletler bazı yerleri işgal etti. -Yunanistan, Girit i işgal etti (1908) -Avusturya-Macaristan, Bosna-Hersek i işgal etti. -Bulgaristan, bağımsızlığını ilan etti. Bu dönemde ülkeyi İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetti. İttihatçılar yönetimde Türkçülük fikrine önem verdiler. Basına uygulanan sansür kaldırıldı. Not: 31 Mart Olayı Osmanlı tarihinde rejime yönelik ilk isyan hareketidir. İttihat ve Terakki 1889 da gizli olarak İstanbul da İttihadı Osmani Cemiyeti adı ile kuruldu. Kısa bir süre sonra yurt içinde ve dışında destek bulan cemiyet, özellikle Rumeli deki teşkilatlanmaya hız verdi. İtalyan Birliği nin kazanılmasında büyük rol oynayan Carbonari Cemiyeti nin gizlilik ve disiplinini örnek alarak kurulan cemiyet, üyelerini çok sıkı ve gizli deneyimlerden geçirdikten sonra seçerdi. Cemiyetin yayın organları, Meşveret ve Mizan gazeteleri yurt dışında çıkarılır ve yabancı postaneler kanalıyla yurda sokulurdu. Merkezi Paris olan Cemiyet, Osmanlı Devleti nde farklı görüşlerin yaygın olduğu Makedonya yı kendilerine propaganda ve yayın sahası olarak seçti. OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞI DEVLET YÖNETİMİ Osmanlılar, kuruluş döneminde devlet teşkilatını oluştururken, Türk-İslam devletlerini ve Anadolu Selçuklularını örnek aldılar. Ancak ülke sınırlarının genişlemesine paralel olarak devlet teşkilatlarını genişlettiler. Osmanlı Devleti nin uzun süre varlığını devam ettirebilmesinin en önemli nedeni iyi bir devlet yönetimine sahip olmasıdır. Osmanlılardan önce kurulan Türk devletlerinde ülke toprakları hanedanın ortak malıdır anlayışı vardı. Bu anlayış Osmanlılarda değişmiş, ülke toprakları devletin malıdır anlayışı hâkim olmuştur. Bu da merkezi otoriteyi daha da güçlendirmiştir. Osmanlılara sırasıyla Söğüt, Bilecik, Yenişehir, İznik, Bursa, Edirne, İstanbul şehirleri başkentlik yapmıştır. Hükümdar Sembolleri; Hepsi var ama Ok YOK Hükümdar Ünvanları; İlk "Sultan" ünvanını kullanan Osmanlı Padişahı Orhan Bey'dir. Bey, Gazi (Orhan Bey'in kullanmış olduğu unvan Sultan-ül Guzad (Gazilerin Sultanı)) Orhan dan sonra; Sultan, Han, Padişah Hüdavendigar (ilk kullanan I. Murat) Hükümdarın Görevleri; Herhangi bir konuda emir verir. (Ferman) Herhangi bir konuda yazılı beyanda bulunur. (Hatt-ı Hümayun) Herhangi bir şeyi yasaklar (Yasakname) Herhangi bir devlet memurunun malına el koyar (Müsadere) Herhangi bir devşirme çocuğunu öldürebilir.-ihanet olursa- (Kulluk Hakkı) Herhangi bir devlet memurunu göreve atar veya görevden alır. (Berat) Herhangi bir yerdeki haksızlığı giderir. (Adaletname) Herhangi bir konu hakkında kanun çıkarır. (Kanunname) Netlik yok ama; İlk Cülus bahşişini Yıldırım Beyazıt vermiştir. Fatih Sultan Mehmet Cülus Bahşişi geleneğini yasalaştırmıştır. Veraset Değişiklikleri Osman Bey (ülke ortak) Murat (ülke hükümdar ve oğullarına ait) İlk değişiklik I. Murat Fatih Sultan Mehmet (ülke padişahındır) Ahmet (Ekber ve Erşed- En büyük en akıllı) Son değişiklik I. Ahmet Kanun-i Esasi (Ekberiyet Sistemi) Ekber ve Erşed Sisteminin Zararları: Şimşirlik (kafes sistemi): 20 sene boyunca 4 duvar arasında. Kafesin içine zehir konabilir. Zehirli kaftan gönderilebilir. Ölme korkusu yaşadıkları için yanlarında fare beslemişler. (Yemekleri önce fareye yediriyolar.) Tecrübe edinmeleri engellendikleri için devleti tecrübesizler yönetmiştir. Şehzade Eğitimi 7 yaşında eğitime başlarlar. 12 yaşında sancağa gönderilir. Çelebi Sultan ünvanını alırlar. Önemli sancak kentleri şunlardır; Manisa Amasra Amasya Kütahya Trabzon Bolu Çankırı Çorum Antalya Kefe (Anadolu dışındaki tek sancak yeri) Başkentleri / Merkezi) Kuruluş Dönemi başkentleri Söğüt Karacahisar Bilecik Bursa İznik Edirne Yükselme dönemi başkenti İstanbul Saraylar İlk saray Orhan Bey zamanında Bursa da yapılan Bey Sarayı, Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 67 / 169

68 En uzun süre yönetim merkezi olan saray Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmet İlk ısıtmalı ve yarıya kadar batı tarzı sarayı Ağrı Doğu Beyazid de bulunan İshak Paşa Sarayı dır. Tamamı batı tarzı (Avrupa sarayları örnek alınarak) olan ilk saray Dolmabahçe Sarayıdır. Mimarı Serkis Balyan dır. Tanzimat döneminde açılmıştır. Yapımına 3.Selim zamanında başlanan ve 2.Abdülhamit yönetim merkezi olarak kullandığı Yıldız Sarayı yapılmıştır. Bu saraylardan hariç Galata, Beylerbeyi ve Çırağan Sarayları da Tanzimat döneminde bulunur. Padişah Kuran Orhan Bey dir, Kaldıran 2.Mahmut tur. Fatih e kadar Padişahlar, Fatih ten sonra Sadrazamlar başkanlık etmiştir. Alınan kararlara Hüküm, Bu hükümlerin kaydedildiği defterlere ise Mühimme denir. Kararları Tahvil, Beylikçi, Rüus ve Amedi kalemleri kaydeder. Son söz Padişahındır. (Danışma Organı) Alınan kararları Şeyhülislam dini açıdan kontrol eder. Müslim-gayrimüslim fark etmeksizin, haksızlığa uğradığını düşünen herkes Davasını tekrar görülmesi için Divan a başvurabilir. Bu yönüyle Divan-ı Humayun ilk Türk-İslam devletlerindeki Divan-ı Mezalim e benzetilir. Devletin başında Osman Bey in soyundan gelen bir padişah bulunurdu. Tahta çıkan padişahlar, tören ile kılıç kuşanırlardı. Bu törene Cülus Töreni denirdi. Tahta çıkan padişah kendi adına para bastırır ve hutbe okuturdu. Bunlar hükümdarlık alameti sayılırdı. Padişahın koyduğu kurallar kapsamındaki hükümlere ferman denirdi. Padişahlar, Bey, Gazi, Han, Hakan, Sultan, Hünkâr, Halife gibi sıfatlar kullanmışlardır. Padişahlar geniş yetkilere sahipti. Fakat onlar yetkilerini kanun ve törelere uygun olarak kullanırlardı. Padişahın çocuklarına Şehzade denirdi. Şehzadeler küçük yaşlarda Lala denilen eğitmenlerin yanında sancaklara yönetici olarak gönderilirlerdi. Sancaklarda devlet yönetimi, askerlik, ilmi yönden yetiştirilirlerdi. Padişahlık babadan oğla geçerdi. Fatih, taht kavgalarını önlemek için, kardeş katlini yasal hale getirdi. Kardeşlerin öldürülmesini engellemek için I. Ahmet döneminden sonra sancağa çıkma yasaklandı, ailenin en büyüğünün ve sağlıklısının tahta çıkması usulü getirildi (Kafes Usulü veya Ekber ve Erşed Sistemi) Padişah Devletin başında Osman Bey in soyundan gelen bir padişah bulunurdu. Tahta çıkan padişahlar, tören ile kılıç kuşanırlardı. Bu törene Cülus Töreni denirdi. Tahta çıkan padişah kendi adına para bastırır ve hutbe okuturdu. Bunlar hükümdarlık alameti sayılırdı. Padişahın koyduğu kurallar kapsamındaki hükümlere ferman denirdi. Hünkar,, Padişahlar Bey, Gazi, Han, Hakan, Sultan, Halife gibi sıfatlar kullanmışlardır. Padişahlar geniş yetkilere sahipti. Fakat onlar yetkilerini kanun ve törelere uygun olarak kullanırlardı. Padişahın çocuklarına Şehzade denirdi. Şehzadeler küçük yaşlarda Lala denilen eğitmenlerin yanında sancaklara yönetici olarak gönderilirlerdi. Sancaklarda devlet yönetimi, askerlik, ilmi yönden yetiştirilirlerdi. Padişahlık babadan oğla geçerdi. Fatih, taht kavgalarını önlemek için, kardeş katlini yasal hale getirdi. Kardeşlerin öldürülmesini engellemek için I. Ahmet döneminden sonra sancağa çıkma yasaklandı, ailenin en büyüğünün ve sağlıklısının tahta çıkması usulü getirildi (Kafes Usulü veya Ekber ve Erşed Sistemi) Divan-ı Hümayun Divan Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Divan toplantıları Topkapı Sarayı nda Kubbe Altı denilen yerde toplanırdı. Divanda devlet işleri görüşülerek karara bağlanırdı. Ayrıca Divan da şikâyet ve davalarda karara bağlanırdı. Ancak son söz yine padişaha aitti. Bugünkü manada Bakanlar Kurulu na benzerdi. Fatih dönemine kadar Divan her gün toplanırken, Fatih ten itibaren haftada dört gün ve sadrazam başkanlığında toplanmaya başlanmıştır. Divan da alınan kararlar Arz Odası nda padişaha bildirilirdi. II. Mahmut tarafından kaldırılarak yerine Nazırlıklar (Bakanlıklar) kuruldu. Divan ın Üyeleri ve Görevleri 1-Padişah: Başlangıçta divan a başkanlık ederek Divan ı yönetirdi. Ancak padişahlar Fatih ten itibaren Divan a katılmayı bırakmışlar 2-Sadrazam (Vezir-i Azam): Bugünkü anlamda Başbakan konumundadır. Padişahtan sonra en yetkili kişi ve en üst dereceli devlet memurudur. Padişah sefere çıkmadığı zamanlarda Serdar-ı Ekrem ünvanıyla onun yerine sefere katılırdı. Padişahın mührü sadrazamda bulunurdu. 3-Vezirler: Bugünkü anlamda Devlet Bakanları konumunda idiler. Sadrazamın yardımcıları olup, onun verdiği işleri yaparlardı. Kubbealtı Veziri: Günümüz Bakan. İlk vezir Alaaddin Paşa dır. 4-Defterdarlar: Bugünkü anlamda Maliye Bakanı dır. Maliye işlerine bakarlar, gelir ve giderleri hesaplayarak yıllık bütçeyi hazırlarlardı. Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere ikiye ayrılırlar. 5-Kazaskerler: Bugünkü anlamda Milli Eğitim ve Adalet Bakanları konumunda idiler. Anadolu ve Rumeli Defterdarı olmak üzere ikiye ayrılırlardı. Bölgelerindeki kadıların ve müderrislerin atama, terfi ve görevden alma işlerine bakarlardı. Divan da hukuki konulara bakarlar, ayrıca normal kadıların verdiği kararlara itiraz edenlerin davalarını tekrar incelerdi. Doğuştan Müslüman olmak zorundadır. Medrese çıkışlı olmak zorundadır. Tuttuğu deftere Ruznançe denir. Sayıları 2 tanedir. (Rumeli ve Anadolu Kazaskeri) (Rumeli protokolde Anadolu dan üstündür.) Kadı ve Müderris ataması yapar. 6-Nişancı: Kanunları çok iyi bilir, gerektiğinde Divan da açıklamalarda bulunurdu. Ayrıca ülke içi ve dışı yazışmaları düzenlemek, toprakların dirliklere dağıtımını yapmak, has-zeamet ve tımar defterlerini tutmak, padişah fermanlarına tuğra çekmek yine nişancının görevidir. Dirlik (tımar) topraklarının dağıtımından sorumludur. Tapu ve Kadastro işlemleriyle ilgilenir. Herhangi bir bölgenin sosyo-ekonomik yapısı Tahrir Defterleri ne kaydedilir. Örfi Hukuk un divandaki temsilcisidir. Nişancı, belgelere Padişah tuğrasını çeker. 7-Şeyhülislam: Bugünkü anlamda Diyanet İşleri Başkanı dır. Kanuni zamanında Divan üyesi olmuştur. Divan da verilen Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 68 / 169

69 kararların dine uygun olup olmadığını onaylardı. Şeyhülislam ın verdiği karara fetva denirdi. 8-Kaptan-ı Derya (Kaptan Paşa): Deniz kuvvetleri komutanıdır. Yükselme döneminden itibaren Divan üyesi olmuştur. Reis ül Küttap: 17.yy da Nişancı dan ayrılarak dış işlerinden sorumlu hale getirildi. Defterdar: Günümüzün Maliye Bakanı dır. Hesap tutar, bütçe yapar. Sayıları 2 tanedir. Rumeli Defterdarlığı> Anadolu Defterdarlığı Padişahtan sonra ferman çıkarma yetkisine sahip olan tek divan üyesi Defterdar dır. (İlk mali bütçeyi kuran Padişah Orhan Bey dir.) Kaptan-ı Derya (Kaptan Paşa): Denizcilik ile ilgili kanunların çıkmasını sağlar. (16.yyda Kanuni zamanında divana üye olundu. Divana üye olan ilk Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa dır. Yeniçeri Ağası: Rütbesi vezir ise divana katılır. Şeyhülislam: Protokolde sadrazama eşittir. Atamasını Padişah yapar. İlk Şeyhülislam Molla Fenari dir. Divanda alınan kararların dine uygun olup olmadığı hakkındaki kararına İfta / Fetva denir. (Fetva: yayınlananın adıdır.) Şeyhülislamlık makamı 18.yy da divana üye olmuştur. Divana en son katılan makam. o Not: Kapıkulu ocağı önceleri Mevlâna (Molla) Rüstem in önerisiyle Pençik Sistemi, daha sonra ise Devşirme Sistemi ne geçmiştir. o (Pençik: 5 in 1 i esir ettiğin 5 kişiden 1ini askere almaktır-. Gulamın karşılığı Pençik tir.) Osmanlı ordusu Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri olmak üzere iki ana bölüme ayrılırdı. A-Kara Kuvvetleri Osman Bey devrinde düzenli bir ordu yoktu. İlk düzenli ordusu, Orhan Bey zamanında Yayalar (piyadeler) ve Müsellemler (atlılar) adıyla kurulmuştur. I.Murat Kapıkulu Ocaklarını kurdu. Osmanlı Kara Ordusu Kapıkulu Askerleri Yardımcı Kuvvetler Eyalet Askerleri -Tımarlı Sipahiler -Akıncılar Piyadeler Süvariler -Azaplar -Acemi Oğlanlar -Sipah -Yörükler -Yeniçeriler -Silahtar -Sakalar -Cebeciler -Sağ Ulufeciler -Deliler -Topçular -Sol Ulufeciler -Top Arabacıları -Sağ Garipler -Humbaracılar -Sol Garipler -Lağımcılar 1-Kapıkulu Askerleri: Başlangıçta savaş esirleri arasından seçilenlerden oluşurdu (Pençik Sistemi). Ancak I. Mehmet zamanında hazırlanan Devşirme Kanunu ile Hıristiyan halk arasından seçilen gençlerden oluşturulmaya başlanmıştır. Kapıkulu askerleri padişaha bağlı olup üç ayda bir ulufe denen maaşı alırlardı. Bu askerler özel olarak yetiştirilirlerdi. Kapıkulu Askerleri Piyade (yaya) ve Süvari (atlı) olmak üzere ikiye ayrılırlardı. ORDU Osmanlı'da ilk ordu Orhan Bey zamanında, Yaya ve Müsellem adıyla kurulmuştur. Yaya ve Müsellem ordusunun fetih hareketlerine yetişememesi durumunda I. Murat Edirne'de "Kapıkulu Ocağı"nı kurmuştur. (Selçuklulardaki Hassa ordusunun Osmanlı daki karşılığı kapıkulu dur.) Kapıkulu ordusunun özellikleri; o Kuran I. Murat tır. 2. Merkez ordusudur. o Devşirme çocuklarından oluşur. o Her 3 ayda 1 "ulufe" adında maaş ve her taht değiştiğinde "cülus" bahşişi alırlar. o Önceleri Ocak devlet içindir anlayışıyla hareket ettiler. o III.Murat tan itibaren bozulmaya başladı. (Yeniçeri) Devlet ocak içindir o Yeniçerilerin sefere çıkmadan önceki okudukları son dua "Gülbank duası"dır. o (Kapıkulu Ocağının en etkili sınıfı Yeniçeri Ocağı'dır. ) a-kapıkulu Piyadeleri Acemi Oğlanlar Ocağı: Devşirme kanununa göre toplanan Hıristiyan çocukları bu ocakta eğitilir ve kabiliyetlerine göre diğer ocaklara gönderilirdi. Yeniçeri Ocağı: Ocaklar içerisinde en önemlisi idi. Yeniçerilerin komutanı Yeniçeri Ağası idi. Yeniçeriler savaşta padişahın otağının yanında bulunurlardı. Barış zamanında İstanbul da şehrin güvenliğini sağlarlardı. Ayrıca yangın söndürme gibi işlere de bakarlardı. Topçu Ocağı: Top döken, topçulukla ilgili malzemeleri hazırlayan ve savaşlarda topları kullanan sınıftır. Humbaracı Ocağı: Havan topları (Humbara) ve el bombası yapımı ile uğraşılardı. Komutanlarına Humbaracıbaşı denirdi Top Arabacıları Ocağı: Sefer sırasında topları savaş bölgesine götüren sınıftır. Cebeci Ocağı: Ordunun silahlarını hazırlayan ve savaş alanına taşıyan sınıftır. Komutanlarına Cebecibaşı denirdi. Lağımcı Ocağı: Kuşatma sırasında tüneller kazarak kale duvarlarını çökertmekle görevli olan sınıftır b- Kapıkulu Süvarileri Sipah-Silahtar: Savaşta hükümdarın sağında ve solunda bulunarak hükümdarı korurlardı. Ulufeciler: Savaşta saltanat sancaklarını korurlardı. Garipler: Savaşta ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 69 / 169

70 2-Yardımcı Kuvvetler Yardımcı kuvvetlerin en önemli kısmına bağlı beylik ve eyaletlerden gönderilen askerler oluştururdu. 3-Eyalet Askerleri Tımarlı Sipahiler: Merkeze bağlı eyaletlerde dirlik sahiplerinin besledikleri atlı askerlerdir. Bu sınıf tamamen Türklerden oluşup, Osmanlı ordusunun asıl gücünü oluştururdu. Tımarlı sipahiler barış zamanında bulundukları sancakların güvenliklerini sağlar, savaş zamanında ise bağlı bulundukları sancakbeyi ve beylerbeyinin emrinde savaşa katılırlardı. Akıncılar: Sınırda otururlardı. Sınırları korumak, düşman topraklarına akınlar düzenler ve düşman hakkında bilgi toplar. Azaplar: Ordunun ön saflarında bulunur ve ilk hücumu karşılarlardı. Yörükler: Yol ve köprü yapımından sorumludur Sakalar: Su dağıtımından sorumludur. Deliler: Sınır ve sınıra yakın yerlerde otururlardı. Düşmana korkusuzca saldırmaları nedeni ile deli olarak adlandırılmışlardır. B- Donanma Osmanlı Devleti nde ilk donanma faaliyetleri Orhan Bey zamanında Karesi Beyliği nin alınması ile başlamıştır. İlk Osmanlı tersanesi, Yıldırım Bayezid zamanında Gelibolu da kurulmuştur. Osmanlı donanması, Kanuni zamanında altın çağını yaşamıştır. Donanmanın başkomutanına Kaptan-ı Derya veya Kaptan Paşa denirdi. Donanmanın diğer komutanlarına Reis askerlerine ise Levent denirdi. TOPRAK YÖNETİMİ Osmanlı Devleti nde topraklar; Miri topraklar, Mülk topraklar ve Vakıf topraklar olmak üzere başlıca üç bölüme ayrılırdı. A-Miri Topraklar: Fetih yolu ile devlet mülkiyetine geçen arazilerdir. Fethedilen topraklar Nişancı tarafından devlet malı olarak kaydedilirdi. Bu topraklar ekilmek şartı ile yine eski sahiplerine bırakılırdı. Bu araziler devlete ait olduğu için devredilemez, satılamaz idi. Miri toprakların başlıcaları şunlardır: 1-Dirlik Arazi: Devlet, bu toprakları vergi gelirine göre kısımlara ayırır ve hizmet karşılığı olarak devlet memurlarına verirdi. Dirlik sahipleri aldıkları bu toprak karşılığı devlete asker (Tımarlı Sipahi) yetiştirirlerdi. Dirlik arazi gelirlerinin büyüklüğüne göre üçe ayrılırdı: Has: Yıllık geliri 100 bin akçe ve üzerindeki topraklardır. Hanedan mensuplarına, Divan üyelerine, beylerbeylerine verilirdi. Zeamet: Yıllık geliri bin arasında olan topraklardır. Kadı, subaşı gibi orta dereceli memurlara verilirdi. Tımar: Yıllık geliri 3-20 bin akçe arasında olan topraklardır. Genellikle savaşlarda yararlılık gösterenlere verilirdi. 2-Mukataa Arazi: Gelirleri doğrudan doğruya hazineye aktarılan arazilerdir. 3-Ocaklık Arazi: Gelirleri kale muhafızlarına ve tersane giderlerine ayrılan sınır boylarındaki arazilerdir. 4-Yurtluk Arazi: Gelirleri, sınırları korumak amacıyla Türkmen boylarına verilen sınır arazileridir. 5-Paşmaklık Arazi: Gelirleri padişah kızlarına ve ailelerine bırakılan topraklardı. B- Mülk Topraklar Padişah tarafından üstün hizmetler karşılığında kişilere özel olarak verilen arazilerdir. Bu arazi sahipleri toprağı istedikleri gibi kullanabilirlerdi. Satabilir, devredebilir veya miras bırakabilirdi. C-Vakıf Topraklar Gelirleri cami, medrese, hastane, aşevi gibi işlere harcanan topraklardır. Bu tür topraklardan devlet vergi almazdı. Not: Buradaki veriler İltizam usulü toplanır. (Açık arttırma) İltizamı kazanana Mültezim denir. Eğer, buradaki vergilerini toplama işi bir kişiye yaşam boyu veriliyorsa; bu sisteme Malikâne denir. İhaleye girerken devlete verilen ve geri alınamayan paraya Muaccele denir. İleride, İltizam sistemi Islahat Fermanı ile kaldırılacak. O zaman bu bölgelere gidip vergi toplayan kişiye Muhassıl denecek. MALİYE Osmanlı Devleti nde maliyenin başında Defterdar bulunuyordu. Devlet hazinesine Hazine-i Amire denirdi. Osmanlı Devleti nde ilk para Osman Bey tarafından bastırılmıştır. Para birimi Akçe idi. Fatih zamanında ise ilk altın para bastırılmıştır. İlk kâğıt parayı ise Abdülmecit bastırmıştır. Kâğıt paraya da Kaime denmiştir. Osmanlı Hazinesinin Gelir Kaynakları: 1-Halktan alınan vergiler. Bunların başında Müslüman olanlardan alınan öşür vergisi ile gayri Müslim halktan alınan haraç ve cizye vergileri vardı. 2-Gümrük, maden, orman ve tuzla gelirleri 3-Savaşlardan elde edilen ganimetlerin beşte biri, 4-Bağlı beylik ve yabancı devletlerden alınan vergiler Osmanlı Hazinesinin Başlıca Giderleri: 1-Devlet memurlarına ödenen maaş 2-Savaş masrafları ve ordu giderleri 3-Askerlere ödenen ulufe ve cülus giderleri 4-Bayındırlık ve imar harcamaları Osmanlı Maliyesinin Bozulma Nedenleri: 1-Coğrafi Keşifler sonucunda ticaret yollarının el değiştirerek Avrupalıların eline geçmesi 2-Uzun süren savaşların, devleti ekonomik yönden zarara uğratması 3-Celali İsyanları sonucunda çiftçilerin topraklarını terk ederek şehirlere göç etmeleri, 4-Sanayi İnkılabı ve Kapitülasyonlar da Osmanlı maliyesini olumsuz etkilemiştir. Osmanlı Devleti, ilk kez borç parayı Kırım Savaşı sırasında İngiltere den almıştır. Zamanla alınan paraları Osmanlı hazinesinin ödeyememesi üzerine, Avrupalı Devletler alacaklarını almak için, Duyun-ı Umumiye yi (Genel Borçlar İdaresi) kurdular (1881). EĞİTİM- ÖĞRETİM VE BİLİM SANAT Osmanlı Devleti nde ilk medrese Orhan Bey döneminde İznik te açılan İznik Medresesi dir veya İznik Orhaniyesi diye geçer. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 70 / 169

71 Not: Süleyman Paşa Medresesi Osmanlı dan günümüze kalan en eski medresedir. Medreseye atanan ilk Müderris Davud-u Kayser dir. Fatih zamanında; günümüz İslam Estitüleri veya İlahiyat Fakülteleri ayarınca Sahnı Seman Medreseleri açıldı. Bu medreselere öğrenci yetiştirmek amacıyla Tetime Medreseleri açılmıştır. Kanuni zamanında açılanlara ise Süleymaniye Medreseleri denilmiştir. Medreselerin Bozulması (17.yy) Medrese müfredatından pozitif bilimlerin çıkarılmasıdır veya ders saatlerinin azaltılmasıdır. Beşik ulemalığının gelmesi (örn; Hocanın oğlu hocadır) Avrupa nın takip edilememesi. A-Eğitim ve Öğretim Osmanlı eğitim ve öğretiminin temelini medreseler oluşturuyordu. İlk medrese Orhan Bey zamanında İznik te açıldı (1331). Müderris olarak ta Davud-u Kayseri getirilmiştir. Osmanlı Devleti nde eğitim ve öğretim başlıca üç grupta ele alınıyordu: 1-Sıbyan(çocuk) Mektepleri: Günümüzdeki ilkokulların karşılığıdır. Çocuklara ilk okuma ve yazma bilgileri burada verilirdi. 2-Medreseler: Orta, lise ve yükseköğrenimin verildiği kurumlardır. Burada ders veren hocalara Müderris denirdi. Zamanla medreselere kütüphane, hamam, öğrenci yurtları da eklenerek geliştirilmiş ve Külliye adını almıştır. Medreselerde dini ve pozitif ilimler okutuluyordu. 3-Enderun Mektebi: Saray mektebidir. Topkapı sarayında bulunurdu. Buraya üstün yetenekli olanlar alınırdı. Burada öğrenim görenler yüksek devlet memuriyetlerinde görev alırlardı. B-Bilim Osmanlı Devleti nde edebiyat Divan edebiyatı ve Halk edebiyatı olmak üzere ikiye ayrılırdı. Divan edebiyatı saray ve çevresinde oluşturulan edebiyattır. Baki, Fuzuli, Nef i bu edebiyatın temsilcilerindendir. Halk edebiyatı halkın oluşturduğu edebiyattır. Padişah tarafından görevlendirilen resmi tarihçilere Vakanüvist veya Şahnameci denirdi. Hoca Saadettin Efendi ilk resmi tarihçidir. Piri Reis in yazdığı Kitab-ı Bahriye (Denizcilik Kitabı), Seydi Ali Reis in yazdığı Mir at-ül Memalik (Ülkelerin Aynası), Kâtip Çelebi tarafından yazılan Cihannüma (Dünya Coğrafyası), Evliya Çelebi tarafından yazılan Seyahatname eserleri Osmanlı Devleti nde yazılmış olan önemli coğrafya kitaplarıdır. C-Sanat En çok gelişen sanat dalı mimari idi. En ünlü mimarı Mimar Sinan dı. Osmanlı Devleti nde resim ve heykelcilik gelişmemiştir. Resim yerine özellikle minyatür, heykel yerinede oymacılık sanatı gelişmiştir. Ayrıca çinicilik önemli bir gelişme göstermiştir. HUKUK SİSTEMİ Osmanlı nın Hukuk sistemini oluşturmasında; Fethedilen bölgelerdeki uygulamalar, İslamın getirdiği esaslar, Orta Asya Türk gelenekleri İlk kadı atamasını Osman Bey yapmıştır. İlk Kadı Dursun Fakih'tir. Kadılar maaş almazlar. Osmanlıda ayrım yapılmaksızın herkes kanun önünde eşit sayılmıştır. Osmanlı Devleti nde Şer i ve Örfi olmak üzere iki tür hukuk uygulanırdı: a-şer i Hukuk: Kaynağını İslam dan alan şeriat kurullarıydı b-örfi Hukuk: Kaynağını Türk gelenek ve göreneklerinden alan hukuktur. Özellikle Fatih geçmişte yayınlanan tüm kanunları bir araya getirerek Kanunname-i Ali Osman ilk örfi Osmanlı kanunnamesini hazırlamıştır. Sultan Süleyman da birçok konuda kanunnameler hazırlatmıştır. Bu yüzden kendi- sine Kanuni ünvanı verilmiştir. Osmanlı Devleti nde normal davalara Kadı lar, yüksek devlet görevlileri arasındaki davalara ise Kazasker bakardı. Yargı tam anlamı ile bağımsızdı. Kadıların verdiği kararlardan memnun kalmayanların davalarına Kazaskerler tarafından Divan da bakılırdı. Müslüman olmayanların davaları kendi kurallarına göre çözümlenirdi. II. Mahmut zamanında Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz ilkesi yürürlüğe girmiştir. Ayrıca II. Mahmut zamanında Nezaret-i Adevi (Adalet Bakanı) kurulmuştur. TAŞRA YÖNETİMİ Ülke sınırları geniş olduğu için yönetimi kolaylaştırmak için ülke eyaletlere bölünmüştür. Osmanlı Devleti nde eyaletler üçe ayrılırdı: 1-Merkeze Bağlı Eyaletler: Tımar sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu eyaletler başlangıçta Anadolu ve Rumeli olmak üzere ikiye ayrılırken, kanuni zamanında sayıları 30 u aşmıştır. Merkeze bağlı eyaletlerde idari teşkilatlanma şu şekilde gösterilebilir: Padişah Rumeli Beylerbeyliği Anadolu Beylerbeyliği Eyalet- Eyalet Beylerbeyi- Subaşı- Kadı Sancak- Sancak Beyi- Subaşı- Kadı Kaza-Katı- Subaşı- Kadı Köy- Köy Kethüdası- Yiğitbaşı- Kadı Naibi 2-Özel Yönetimi Olan Eyaletler: Merkezden uzak olan bu yüzden de üzerinde Tımar Sistemi uygulanamayan eyaletlerdir. Bunlar; Mısır, Bağdat, Basra, Yemen, Trablusgarp, Tunus ve Cezayir dir. Bu eyaletler merkezden gönderilen Beylerbeyileri tarafından yönetilirlerdi. Buraların vergileri iltizam yolu ile mültezimler tarafından toplanırdı. 3-Bağlı (İmtiyazlı) Eyaletler: İç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı Devleti ne bağlı eyaletlerdir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 71 / 169

72 Bu beylikler her yıl devlete vergi öderler ve gerektiği zamanlarda da asker gönderirlerdi. Kırım, Eflak, Boğdan bu eyaletlerdendir. SOSYAL HAYAT Osmanlı, toplumu din ya da mezhepsel şekilde örgütleyerek yönetir. Buna Millet Sistemi denir. Türk tarihinde ilk Vakıf Teşkilatını başlatan devlet Uygurlar dır. Osmanlı da İlk Vakıf Teşkilatı Orhan Bey zamanında kurulmuştur. Vakıf yöneticilerine Mütevelli Heyeti denir. VAKIF o Vakıf (Normal zamanlar) o Avarız Vakıf (Olağanüstü durumlarda) Not: Kadılar, ikinci eşliliğin neden yapıldığı veya ikinci eşten doğan çocuklarının mirasçılık durumlarını Tereke Defterleri ne kadeder. SANAT HAT En büyük Osmanlı hattatı Şeyh Hamdullah (lakabı Kıbletül hattain <hattatların kıblesi>) Ayrıca, Ahmet Karahisari de ünlenmiştir. Hafız Osman da vardır. Hatları günümüze ulaşan tek Osmanlı Padişahı II. Mustafa dır. MİNYATÜR / TASFİR Bu sanat dalıyla uğraşanlara Musavver veya Nakkaş denir. Levni, Matrakçı Nasuh ve Nakkaş Sinan Bey ünlüdür. Nakkaş Sinan Bey Gül koklayan Fatih (minyatürü portre görünümüne geçirdi) TEZHİP Bu sanat dalıyla uğraşanlara Müzehhip denir. Kara Mehmet en ünlü temsilcisidir. RESİM İlk resmini yaptıran Osmanlı padişahı Fatih tir. Resmini devlet dairelerine astıran II. Mahmut tur. İlk resim sergisini açan Şeker Ahmet Paşa dır. Kaplumbağa Terbiyecisi ve Silah Tacirleri gibi tablolarıyla ünlenen isim Osman Hamdi Bey dir. MÜZİK Itri (Müzik ilminin Şeyhi), Hacı Arif Bey, Tanburi Cemil Bey, Dede Efendi önemli bestekârlardır. Mahmut zamanında İtalyan Donizetti Kardeşler Mızıkayı Humayun u kurdular. Osmanlı Devleti nin ilk milli marşı Mahmudiye Marşı dır. Osmanlı tarihinde Batı tarzında ilk müzik dersi alan padişah Sultan Abdülmecit (lakabı: Alafranga) tir. (Piyano) <Suzi Dilara> makamını bulan III. Selim dir. (Ayrıca III. Selim Neyzen dir.) Önemli Not: Itri: 19.MEB şurasında Recep Tayyip Erdoğan, en çok Itri nin üstünde durmuş, Müzik ilminin Şeyhi olarak bahsetmiş, ders olarak okutulması için Nabi Avcı ya emir vermiştir. (KPSS de sorabilir) Kalem İşi: Duvar süslemelerinde kullanılır. Çinicilik: İstanbul, İznik, Kütahya ve Diyarbakır (içinde zehir olunca kendini patlatıyor.) Halıcılık: Uşak, Bünyan(Kayseri), Isparta, Hereke Telkâri: Gümüş işçiliği Malakari: Duvar süsleme sanatıdır. Vitray: Cam süsleme sanatı OSMANLI DEVLETİ'Nİ DAĞILMAKTAN KURTARMA FİKİRLERİ Osmanlıcılık (İttihaadi Anasır): Din-dil ve ırk gözetmeksizin herkesi Osmanlı vatandaşı sayma anlayışıdır. Bu doğrultuda Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve I. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Bu fikir akımı II. Mahmut ile başlamıştır. Arnavutluk'un elimizden gitmesiyle önemini yitirmiştir. Savunucuları; Ziya Paşa, Mithat Paşa, Namık Kemal ve Ali Suavi'dir. Türkçülük: Osmanlı içindeki Türkleri bir bayrak altında toplamayı amaçlayan fikir akımıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesidir. (İttihat ve Terakki'nin 2. Meşrutiyeti'nin ilan edilmesinde etkili olan fikir akımıdır.) Savunucuları; Yusuf Akçura, İsmail Gaspıralı ve Ziya Gökalp'tir. Batıcılık: Lale Devri'nden beri uygulanan fikir akımıdır. Ümmetçilik (İslamcılık): Dünya Müslümanlarını bir bayrak altında (halifenin sancağı altında) toplama fikridir. II.Abdülhamit'in resmi dış politikasıdır. İlk defa Balkan Savaşları sırasında Arnavutluk'un elimizden çıkmasıyla önemini yitirmeye başlamıştır. I.Dünya savaşı sırasında ise Araplar'ın İngilizlerle iş birliği yapması sonucu geçerliliğini yitirmiştir. 3 Mart 1924'te çıkarılan bir kanunla Halifelik kaldırılmıştır. Savunucuları; İsmail Hakkı, Said Halim Paşa ve Mehmet Akif Ersoy Federalizm (Ademi Merkeziyetçilik): Savunucusu Prens Sebahattin'dir. Yerel yönetimin yetkilerini arttırıp, Merkezi yönetimin yetkilerinin azaltılması fikridir. (Günümüz Eyalet sistemi) XX.YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ 20. YY. BAŞYARINDA OSMANLI DEVLETİNİN DURUMU 1908 de II. Meşrutiyet ilan edildi. (Kanuni Esasi de yapılan değişiklikle meclis padişahtan üstün konuma geldi) Bu sırada Bulgaristan bağımsızlını ilan etti. Yönetim İttihat ve Terakki Partisinin eline geçti. 31 Mart Vakası Hareket Ordusu tarafından bastırıldı. (Osmanlı tarihinde rejimi değiştirmeye yönelik çıkan ilk ayaklanmadır) II. Abdülhamit tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşat getirildi. Vergi gelirlerinin çoğu dış borçlara karşılık Duyunu Umumiye İdaresi ne gidiyordu. Azınlık ayaklanmaları devam ediyordu. Kaybedilen topraklardan olan göçle Anadolu da Türk nüfusu azınlık nüfusuna oranla artıyordu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 72 / 169

73 Elektrik, tramvay, otomobil, telefon, telgraf; resim, opera, bale, tiyatro günlük hayata girmeye başlamıştı. Basın yayın organlarının sayısı artmıştı. Kız öğrencilerin de yer aldığı yükseköğrenim kurumları yaygınlaşıyordu. TRABLUSGARP SAVAŞI ( ) Nedenleri: Rusya ile İtalya arasında, İtalya'nın işgaline onay veren "Racconigi Antlaşması" imzalandı. Bölgenin İtalya'ya daha yakın olması Bölgenin Osmanlı Devleti açısından savunulamayacak durumda olması İtalya'nın siyasi birliğini geç tamamlayıp sömürgecilik yarışına girmesi. Trablusgarp'ın zengin hammadde yataklarına sahip olması. Savaşa katılan gönüllü subaylar; Mustafa Kemal; Gazeteci Şerif Bey adıyla katılmıştır (Derne ve Tobruk) Enver Paşa; Kuyumcu Hamdi adıyla katılmıştır. (Bingazi) Nuri Conker Ali Çetinkaya Bu subayları Trablusgarp'a kadar çeşitli kimliklerle geçiren ve yardım eden kişi Kuşçubaşı Eşref'tir. Ali Fethi Okyar Ali Fuat Cebesoy Uşi Antlaşması (QUSHY) (18 Ekim 1912) 1) Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakılacak. (Osmanlı'nın Kuzey Afrika'da toprağı kalmadı) 2) Trablusgarp halkı dini açıdan Halife'ye bağlı kalacak. (Trablusgarp halkı ile kültürel bağlar koparılmak istenmedi) 3) 12 ada Balkan Savaşlarının sonuna kadar İtalya'da kalacak. 4) İtalya, Osmanlı Devleti'nin kapitülasyonları kaldırması konusunda kendisine yardım edecek. Not: Dünya tarihinde ilk savaş uçağı Trablusgarp Savaşı'nda İtalya tarafından kullanılmıştır. Not: Osmanlı Devleti nin yaptığı Küçük Kaynarca ve Uşi antlaşmalarla dini siyasi güç olarak yaptı. I.BALKAN SAVAŞI ( ) Savaşa Katılan Devletler; - Karadağ (savaşı başlatan) - Yunanistan - Sırbistan - Bulgaristan Bu devletlerin arkasında Rusya var Nedeni: Osmanlı Devleti'ni Balkanlar'dan atmak. Londra Antlaşması (1913) Osmanlı Devleti ile Bulgaristan sınırı "Midye-Enes"hattı olacak. Osmanlı u hattın batısından çekilecek. Osmanlı Devleti'nin kaybettiği Yerler; Doğu Trakya Batı Trakya Makedonya Selanik Ege Adaları Arnavutluk (Osmanlı Devleti'nden ayrılan son Balkan ülkesidir.) Osmanlı Devleti'nin Savaşı Kaybetme Nedenleri; Ordunun içine siyasetin girmesi (Particilik/İkicilik) 'e yakın askerin savaş öncesi ordunun gençleştirilmesi projesi kapsamında terhis edilmesi (yaşları 40ve üzeriydi) Dört cephede birden savaşılması I.Balkan Savaşı'nın Sonuçları; "Batı Trakya Azınlık Sorunu" ortaya çıktı. (Bu sorun günümüzde de devam ediyor) Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'da toprağı kalmadı. Balkanlardan Anadolu'ya Türk göçü başladı. Osmanlıcılık iflas etti. Türkçülük fikir akımı önem kazandı. Yenilgiden hükümeti sorumlu tutan İttihat ve Terakki Bab-ı Ali baskınını gerçekleştirdi. (Hükümet Darbesi) Not: Bab-ı Ali Baskınından sonra I. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar geçen döneme "Üç Paşalar Dönemi" denmiştir. İTTİHAT TERAKKİ ( ) ÜÇ PAŞALAR DÖNEMİ II. BALKAN SAVAŞI (1913) Nedeni; Bulgaristan'ın I. Balkan Savaşı sırasında daha fazla toprak alması Savaşa katılan devletler; Bulgaristan'a karşı - Sırbistan - Karadağ - Yunanistan - Romanya (1.de yok 2.de var) I.Balkan Savaşında olmayıp, II. Balkan Savaşına katılan devlet Romanya'dır. Osmanlı Devleti bu durumdan yararlanarak Doğu Trakya'yı Bulgaristan'dan geri almıştır. D.Trakya'yı kurtarmasında (özellikle Edirne) etkili olanlar; Enver Paşa (Edirne Fatihi lakabı takılmış) ve Mustafa Kemal Hamidiye adlı gemisiyle 20 Yunan gemisini batıran kişi; Hamidiye Kahramanı Rauf Orbay Savaşa katılan Balkan ülkeleri kendi aralarında yaptıkları antlaşma "Bükreş Antlaşması" dır. Bu antlaşma ile; Bulgaristan elde ettiği kazanımları kaybetti. Bu zararı telafi etmek için ileride I. Dünya Savaşı'na katılacaktır. Osmanlı ile Balkan Ülkeleri Arasında Yapılan Antlaşmalar; Osmanlı Devleti X Yunanistan = Atina Antlaşması 1913 (sınır konusu) Osmanlı Devleti X Bulgaristan = İstanbul Antlaşması 1913 (sınır konusu) Osmanlı Devleti X Sırbistan = İstanbul Antlaşması 1914 (burada kalan Türklerin taşınmaz mallar konusu görülmüştür) I.DÜNYA SAVAŞI ( ) Nedenleri: İtalya ve Almanya'nın siyasi birliklerini geç tamamlayıp sömürgecilik yarışına girmesi Devletler arası hammadde yarışı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Rusya'nın Balkanlar'da nüfuz elde etme çabası. Devletler arası bloklaşma ve silahlanma yarışı Fransız İhtilalinden yayılan Ulusçuluk akımı Almanya ile Fransa arasındaki Alsace-Lorraine (alsas- Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 73 / 169

74 Loren) sorunu (1871 Sedan Savaşıyla Almanların eline geçmiştir) Gabriel Princip adında bir Sırp'ın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahdı Ferdinad'ı Saraybosna gezisi sırasında öldürmesi. Almanya'nın Osmanlı Devleti'ni Yanında Savaşa Sokma Nedenleri; Kendi savaş yükünü hafifletmek. Osmanlı'nın dini gücünden yararlanmak. Osmanlı'nın demografik (nüfus) gücünden faydalanmak. Osmanlı'nın jeopolitik gücünden faydalanmak. Osmanlı Devleti'nin Almanya'nın Yanında Savaşa Girme Nedenleri; Siyasi yalnızlıktan kurtulmak. Almanya ile yapılan gizli antlaşmalar. Kaybettiğimiz toprakları geri alma isteği. İttihat ve Terakki'nin Alman hayranlığı. (Enver Paşa) Almanya'nın Türk ve Müslüman sömürgeye sahip olmaması. Almanya'nın savaşı kazanacağına inanılması. Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girmesi: İngiltere'den kaçan iki Alman gemisi (Goeben ve Breslav) Osmanlı'ya sığınmasıyla olaylar başladı. Osmanlı bu iki gemiyi daha önce İngiltere'ye sipariş verdiğimiz "Genç Osman ve Reşadiye" gemilerinin bize teslim edilmemesi üzerine satın aldığını açıkladı ve bu gemilerin isimlerini " Yavuz ve Midilli " olarak değiştirdi. Amiral Souchan komutasında açılan bu gemiler Rusya'ya ait Sivastopal ve Odessa limanlarını bombaladı. Osmanlı Devleti'nin Savaşa Girmesinin Sonuçları: 1) Almanya'nın savaş yükü hafifledi. 2) Kapitülasyonlar kaldırıldı 3) Savaşın süresi uzadı. 4) V.Mehmet Reşat cihat ilan etti. 5) Yeni cepheler açıldı. CEPHELER 1) TAARRUZ CEPHELERİ Kafkasya Cephesi: Açılma Nedenleri: Kars, Ardahan, Batum'u geri almak. (Evliye-i Selase) Turancılığı (Pantürkizm) gerçekleştirmek Bakü petrollerine ulaşmak. Rusları Anadolu dan atmak, Orta Asya Türkleriyle bağlantıya geçmek, Bakü petrollerine ulaşmak ve İngilizlerin Hindistan ile olan bağını koparmak için taarruza geçtik Hazırlıkların tamamlanması ve zorlu coğrafi koşular sebebiyle yenilgiye uğradık Ruslar doğuda birçok toprağımızı ele geçirdi 1915-Hasan İzzet Paşa'yı dinlemeyen Enver Paşa Sarıkamış Harekatı'nı başlattı. (kış şartları için uygun olmadığını söylemişti. Hasan İzzet Paşa'yı görevden aldı) Ruslar ilerleyerek Muş, Bitlis, Bayburt, Van, Erzincan, Erzurum ve Trabzon'u işgal etti Tehcir Kanunu ile Ermeniler Suriye, Lübnan ve Hatay'a gönderildi Bölgeye Mustafa Kemal atandı (Diyarbakır). (Buraya gelmeden önce Çanakkale'de Albaydı.) Tuğgeneral olduktan kısa bir süre sonra Ruslar'dan Muş ve Bitlis'i geri aldı Rusya'da Ekim Devrimi yaşandı. Çarlık Rusya yıkıldı, yerine Sovyet Rusya kuruldu. 3 Mart Rusya savaştan Bres-Litovsk Antlaşması ile çekildi. İşgal ettiği bölgelerden çekilirken, Kars, Ardahan ve Batum'u bize geri verdi. Osmanlı Devleti başarısız olduğu bir cephede toprak kazanmıştır. Süveyş (Kanal) Cephesi: (Ocak 1915) Açılma Nedenleri: o Kaybettiğimiz Mısır'ı geri almak. o İngiltere'nin sömürge yolları ile bağlantıları kesmek. o Bu cephede başarısız olduk. *Mısırdaki Müslümanlar destek vermedi (İslamcılık iflas) Not: Bu cephe Almanların isteği üzerine açılmıştır. Buradaki Osmanlı komutanı Cemal Paşa'dır. Suriye Cephesi ise bu cephenin devamıdır. 2) SAVUNMA CEPHELERİ Çanakkale Cephesi: Açılma Nedenleri: (Biz açmadık. İtilaf Devletleri açtı. Saldıranın nedeni var. Buna İngiltere'nin gözünden bakacağız) İstanbul'u alarak Osmanlı Devleti'ne son vermek ve savaşın süresini kısaltmak. Kararsız kalan Balkan ülkelerini kendi yanlarına çekmek. Rusya'ya boğazlar üzerinden yardım göndermek. Rusya'nın buğdayından faydalanmak. Osmanlı Devleti'nin Avrupa ve Asya'daki birlikleri arasındaki bağlantıyı koparmak. Sonuçları: Savaşın süresi en az 2 yıl uzadı. Bulgaristan Osmanlı'nın yanında savaşa girdi. Böylece Almanya ile Osmanlı arasındaki kara bağlantısı sağlandı. Mustafa Kemal'in rütbsi "Albaylığa" yükseltildi. (M. Kemal önce Çanakkale (Albay), Kafkasya (Tuğgeneral) sonra Suriye cephesine gitti) Mustafa Kemal Anadolu'da tanınan bir komutan haline geldi. Yaklaşık insan hayatını kaybetti. Rusya'ya yardım gitmediği için Rusya'daki ekonomik kriz derinleşti. Not: Mustafa Kemal Çanakkale Savaşlarının kazanılmasından sonra "Hamdolsun İstanbul'u kurtardık" demiştir. Mustafa Kemal savaş sırasında askerlere "Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum" demiştir. Anafartalar, Conk bayırı, Arıburnu, Kanlısırt, Kocaçimen, Zığındere, Aslantepe, Kireçtepe, Saddülbahir, Kilitbahr mevkilerinde düşman mağlup edildi. İtilaf devletleri Osmanlı Devleti ne son vermek ve Rusya ya yardım ulaştırmak için Çanakkale Boğazından taarruza kalktılar Önce deniz (18 Mart 1915) sonra kara muharebelerinde yenilgiye uğradılar Bu başarısızlığın sonucunda yardım alamayan Rusya da ihtilal sonucu rejim değişti ve savaştan çekildiler, savaş uzadı, Bulgaristan İttifak Devletleri tarafına katıldı, M. Kemal başarılarıyla halk arasında daha çok tanındı I. Dünya Savaşı nda başarılı olduğumuz tek cephedir Irak Cephesi Açılma Nedenleri; (İtilaf Devletleri gözünden;) Rusya'ya karadan yardım göndermek. Türklerin İran üzerinden Hindistan'a ulaşmasını engellemek. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 74 / 169

75 Musul ve Abadan petrollerini ele geçirmek. Bu cephenin komutanı Süleyman Askeri Bey'dir. (Askerlerinin gözü önünde intihar etti) Kutül Amarede (Selman Paktı) İngiliz askeri ve General Townshend'ı esir alındı. Kutül Amera Fatihi Kazım Karabekir Hicaz Yemen Cephesi Açılma Nedenleri: İngilizlerin kutsal bölgeleri ele geçirmek istemesi. İngilizlerin bölge petrolünü ele geçirmek istemesi. Arapların ihaneti (1.'si Kanal Cephesinde Mısır arapları, 2.sinde Hicaz-Yemen C. Sudi Arabistan = Ümmetçilik iflas) Fahrettin Paşa Medine'de yaptığı savunmayla öne çıkmıştır. İngiliz Ajanı: Arabistanlı Lawrance Mekke Emiri: Şerif Hüseyin Gizli Antlaşma: Mac Mahon Ant. Komutan: Fahrettin Paşa Eseri: Medine Müdafaası Fahrettin Paşanın Lakapları; Çöl Ortasında Plevne Kahramanı, Çöl Aslanı, Çöl Kaplanı Kamp: Sidir Beşir Kampı Suriye- Filistin Cephesi Açılma Nedenleri; Kanal cephesinin devamıdır. İtilaf Devletlerinin amacı Anadolu'ya güneyden girmek ve Suriye petrollerini ele geçirmektir. Kudüs'ü ele geçirmektir. <Filistin arapları Osmanlı'yı hiç satmamıştır.> <Gazze'de 3. sünde yenildik.> <M. Kemal Hatay'ı korudu. O esnada Mondros imzalandı. Silahların toplatılacağını bildiği için silahları Hatay'a gömdürdü. > İtilaf Devletleri kendi aralarında gizli antlaşmalar yaptı. (Kazanacaklarından eminler, daha sonra karışıklık olmaması için) Not: Bu gizli antlaşmaları Sovyet Rusya açıklamıştır. Osmanlı Devleti ni Paylaşmak İçin Yapılan Gizli Antlaşmalar İstanbul Ant. (1915): Boğazlar Rusya ya verildi Londra Ant. (1915): Antalya ve çevresi İtalya ya verildi Sykes-Picot Ant. (1916): İngiltere ve Fransa Osmanlının Ortadoğu topraklarını aralarında paylaştılar Petrograt Ant. (1916): Ruslara Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz den bazı yerler verildi Mc Mahon Ant. (1916): Hicaz Emiri Şerif Hüseyin e bir devlet vaat edildi St Jean de Maurienne Ant. (1917): İtalya ya İzmir ve çevresi verildi. Gizli antlaşmalar İtilaf Devletleri nin savaş sonunda Osmanlı toprakları üzerindeki çıkarlarının çatışmaması için yapılmıştır. Gizli antlaşmaların ortak amacı; savaş sonunda Osmanlı topraklarının İtilaflar tarafından paylaşılmasıdır. Bu antlaşmaların başlıcaları şunlardır; İstanbul (Boğazlar) Antlaşması (1915) İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan bu antlaşmaya göre, Boğazlar ve İstanbul Rusya ya bırakılmıştır. Buna karşılık Rusya, İngiltere ve Fransa nın Osmanlı Devleti nin Anadolu ve Orta Doğu topraklarındaki çıkarlarını kabul etmiştir. Londra Antlaşması (26 Nisan 1915) İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında imzalanmıştır. Buna göre; İtilaf Devletleri Antalya çevresini İtalya ya bırakmış ayrıca Oniki Ada ve Trablusgarp taki İtalyan egemenliğini kesin olarak kabullenmişlerdir. Not: Bu antlaşmanın ardından İtalya, İttifak bloğundan ayrılmış, İtilaf Devletleri safında savaşa girmiştir Sykes Picot (Sykıs Picot) Antlaşması (26 Nisan 1916) İngiltere ve Fransa arasında yapılmıştır. Sonradan Rusya da ek protokol ile dâhil olmuştur. Bu antlaşmaya göre; İngiltere; Hayfa, Akka ve Irak bölgesini, Fransa; Çukurova, Suriye, Lübnan, Musul, Kayseri ve Harput (Elazığ) bölgesini alacaktı. Not: İngiltere ve Fransa bu antlaşmaya ek olarak 1916 da yapılan Petrograd Protokolü ile Boğazlar, Doğu Anadolu Bölgesi ve Doğu Karadeniz kıyılarını Rusya ya bırakmışlardır. Mac Mahon Antlaşması (1916) İngiltere nin Mısır valisi ve Süveyş Kanalı sorumlusu Mac Mahon ile Hicaz Emiri Şerif Hüseyin arasında yapılmıştır. İngilizler Arap halkının Osmanlı Devleti ne ayaklanmasına karşılık, Arapların bağımsızlıklarını tanıyacaklarını ve savaş sonrası Akdeniz den Umman Denizi ne kadar olan bölgede büyük bir Arap İmparatorluğu kurulmasına yardımcı olacaklarını belirtmişlerdir. Ancak İngilizler savaştan sonra Arap topraklarını manda ve himaye yönetimi adı altında sömürgeleştirmişlerdir. Not-1: İngiltere, Ortadoğu petrollerinin tek bir siyasi gücün elinde bulunmamasını istemiştir. Buna yönelik yaptığı politikalar sonucu günümüze kadar gelen Ortadoğu sorunları başlamıştır Not-2: I. Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri arasında yapılan gizli antlaşmaları Rusya daki Bolşevikler dünya kamuoyuna duyurmuşlardır. Bu nedenle gizli antlaşmaların uygulanması zorlaşmıştır. Not-3: Ayrıca ABD ve Yunanistan ın da savaşa girmesi ve Türk halkının işgallere karşı silahlı mücadeleye girmesi de gizli antlaşmaların uygulanmasını imkânsız hale getirmiştir. Not-4: Rusya nın savaştan çekilmesinden sonra paylaşım planları değişikliğe uğramış, bu da Osmanlı Devleti yle bir barış antlaşmasının yapılmasını geciktirmiştir. Not-5: Gizli antlaşmalara en büyük tepki Wilson İlkeleri nin yayınlanmasıyla gösterilmiştir. Mondros Ateşkesi sonucunda Osmanlı topraklarında yapılan işgallerle gizli antlaşmalar uygulanmaya çalışılmıştır Saint Jean De Maurienne (Sen Jön Dö Marien) Antlaşması (19 Nisan 1917) İtalya nın Sykes Picot Antlaşması na tepki göstermesi üzerine İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanmıştır. Buna göre; Güneybatı Anadolu (Antalya, Aydın, Konya), İzmir ve çevresi İtalya ya bırakılmıştır. Rusya ülkesindeki karışıklıklardan dolayı bu antlaşmaya katılamamıştır. Ancak bu antlaşma, İtalya ya verilen toprakların Rusya tarafından da kabul edilmesiyle yürürlüğe girebilecektir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 75 / 169

76 Not: Antlaşmanın bu şartı, ileriki dönemde kendiliğinden ortadan kalkmıştır. Bunun nedeni ise, Rusya nın savaştan çekilerek İtilaf Devletleri grubundan ayrılmasıdır. Dünya Savaşı nın Sona Ermesi Almanya nın ABD ye ait ticaret ve yolcu gemilerini batırması üzerine ABD savaşa girdi. Bu durum savaşın seyrini değiştirdi ve üstünlük İtilaf Devletlerine geçti. Yapılan ateşkes antlaşmalarıyla savaş sona erdi. WİLSON İLKELERİ (8 Ocak 1918) Yenen devletler yenilen devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacak. (Manda ve Himaye anlayışı ortaya çıktı.) (Himaye: Başlarına kendilerine çalışan bir başkan koyması.) Gizli antlaşmalar yapılmayacak. Polonya devleti kurulacak. (Eski Lehistan, Almanya'dan ayrılarak Polonya oldu. (2.Dünya Savaşı nedenlerinden biri)) Devletlerin kendi aralarındaki sorunların çözümü için uluslararası bir teşkilat kurulacak (Bu teşkilatın adı Cemiyet-i Akvam" veya "Milletler Cemiyeti") Her millet kendi geleceğine kendisi karar verecek. (Self Determination) Alsas Loren Fransa'ya verilecek. Osmanlı Devleti içinde Türklerin çoğunlukta yaşadığı yerler Türklere; azınlıkların nüfusça çoğunlukla olduğu yerler ise azınlıklara bırakılacak. (Ermeniler, Yahudiler, Araplar, Rumlar vs. çoğunlukta olmasa bile "çoğunluktayız" diyor) Dünya Savaşı nın Sona Ermesi ABD I. Dünya Savaşı başladığında tarafsızlığını ilan etmişti. Ancak savaşın ileriki aşamasında, İtilaf Devletleri ne yaptığı silah ve cephane satışlarıyla tarafsızlığını bozmuştur. Almanya bu gelişme karşısında, ABD yi uyarmış ancak silah satışları devam edince ABD nin Atlas Okyanusu ndaki ticaret gemilerine saldırmıştır. ABD de bu gelişmeyi gerekçe göstererek Almanya ya karşı I. Dünya Savaşı na girmiştir (7 Nisan 1917). Rusya nın savaştan çekilmesi İtilafların Almanya karşısında güç kaybetmelerine neden olmuştu. Ancak ABD nin savaş girmesi durumu İttifakların aleyhine çevirmiştir. İtilaf Devletleri ABD nin yapacağı askeri yardım karşılığında Wilson İlkeleri ne uyacaklarına söz vermişlerdir. Bunun üzerine iyi donanımlı bir Amerikan ordusu Avrupa ya gönderilmiştir. Amerikan kuvvetlerinin de katılmasıyla güçlenen İtilaf Devletleri, Almanya yı batı cephesinde yenilgiye uğratmışlardır. Not: Almanya nın İtilaf Devletleri ne yenilmesinin temel nedeni; uzun süren savaşı Alman ekonomisinin kaldıramayışı ve çökmesidir. Bu gelişmeden sonra İttifakların savaşı kaybedeceğini anlayan Bulgaristan, I. Dünya Savaşı ndan çekilmiştir (29 Eylül 1918 Selanik Ateşkesi). Bulgaristan ın savaştan çekilmesiyle, Osmanlı Devleti nin müttefikleriyle olan kara bağlantısı da kesilmiş oldu. Alman yardımları Osmanlı ya ulaşmaz hale geldi. Bu gelişme üzerine Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkesi ni imzalayarak, savaştan çekilmiştir. (30 Ekim 1918). 3 Kasım 1918 de de Avusturya Macaristan, Willaguiste Ateşkesi ni imzalayarak, Dünya Savaşı ndan çekilmiştir. 11 Kasım 1918 de İttifak Devletleri içerisinde en son Almanya Rethandes Ateşkesi ni imzalayarak savaştan çekilmiştir. Böylece I. Dünya Savaşı, İttifak Devletleri nin yenilgisiyle sonuçlanmıştır. Not: Savaşı İtilaf Devletleri nin kazanmasının nedenlerine ek olarak; İngiltere nin denizlere hâkim olması ve sömürgelerinden yardım alabilmesi, Almanya nın kara devleti olması da söylenebilir. Wilson Prensipleri (8 Ocak 1918) ABD Başkanı Wilson, I. Dünya Savaşı devam ederken 14 maddeden oluşan ilkelerini açıklamıştır. Bu ilkelerin yayınlanma amacı I. Dünya Savaşı sonunda kalıcı barışın sağlanması ve sömürgeciliğin sona erdirilmesi olarak görülse de gerçekte ABD yi dünya siyasetinde ön plana çıkarmaktır. Bazı maddeleri şunlardır: o Galip devletler topraklarını genişletmeyecek. o Her millet kendi geleceğini kendisi belirleyecektir (Self Determination). o Yenilen devletler savaş tazminatı ödemeyecek. o Osmanlı Devleti nde Türklerin oturdukları bölgelerde Türk egemenliği sağlanacak. o Dünyada barışı sağlayacak bir teşkilat kurulacak. Not: Bu madde özellikle sömürgeciliğe ve imparatorluklara karşıdır. o Savaş sonunda galip gelen devletler, yenilen devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacaklardır. Not: Bu madde sömürgeciliğin manda ve himaye şekline, savaş tazminatının da savaş tamiratı veya onarım bedeli ne dönüşmesine neden olmuştur. o Devletlerarası gizli diplomasiye ve silahlanmaya son verilecektir (Kalıcı barış amaçlanmış ve gizli antlaşmalara tepki gösterilmiştir.). Not: Bu madde dünyadaki ilk silahsızlanma önerisi olarak kabul edilir. o Devletlerarası anlaşmazlıklara siyasi yollardan çözüm bulmak için Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) adıyla bir örgüt kurulacaktır. o Savaşta ve barışta karasuları dışındaki denizlerde serbestlik sağlanacak, gidiş-gelişler serbest olacaktır. o Uluslararası ekonomik engeller kaldırılacak ve devletlerarasında eşitlik sağlanacaktır. o Alsas Loren bölgesi Fransa ya bırakılacak, Polonya yeniden kurulacaktır. o Rusya, Belçika, Romanya, Sırbistan ve Karadağ toprakları boşaltılacak ve buralarda bu devletlerin lehine düzenlemeler yapılacaktır. o İtalya nın sınırları ulusal esaslara göre düzenlenecektir. o Osmanlı Devleti ne Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde egemenlik hakkı tanınacaktır. o Osmanlı Devleti nin egemenliği altında yaşayan diğer uluslara da (azınlıklara) kendi geleceklerini belirleme hakkı verilecektir. Not: Bu madde ile Osmanlı İmparatorluğu milliyet esaslarına göre bağımsız devletlere bölünmek istenmiştir. Ermeniler, Rumlar ve Araplar devlet kurmak için hazırlıklara başlamışlardır. o Boğazlar, bütün dünya ticaret gemilerine açık olacak ve bu durum tüm devletlerin garantisi altında olacaktır (12. Madde). Dünya Savaşı nın Sonuçları Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 76 / 169

77 Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya - Macaristan İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu parçalandı Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya, Macaristan ve Sovyetler Birliği gibi devletler kuruldu Sivil savunma teşkilatlarının önemi arttı İlk kez uçak, denizaltı, zehirli gaz ve zırhlı araçlar kullanıldı Komünizm, Nazizm ve Faşizm gibi rejimler kuruldu Sömürgecilik mandacılık adı altında devam etti Dünya barışını tesis etmek içim Cemiyeti Akvam (Miletler Cemiyeti) kuruldu Almanya nın ABD ye ait ticaret ve yolcu gemilerini batırması üzerine ABD savaşa girdi. Bu durum savaşın seyrini değiştirdi ve üstünlük İtilaf Devletlerine geçti. Yapılan ateşkes antlaşmalarıyla savaş sona erdi. I.Dünya Savaşının Sonuçları: En karlı devletler İngiltere, Japonya, Fransa iken; en zararlı çıkan devlet Almanya'dır. İmparatorluklar parçalandı. Yeni devletler kuruldu; *Sovyet Rusya *Estonya * Letonya *Türkiye *Litvonya * Gürcistan *Polonya *Estonya * Ermenistan *Çekoslovakya * Ukrayna * Azerbaycan *Yugoslavya * Finlandiya *Macaristan Parçalanan İmparatorluklar; -Alman -Rus -Osmanlı -Avusturya-Macaristan 10 milyona yakın insan hayatını kaybetti. Sivil savunma teşkilatları kurulmaya başlandı. İlk defa denizaltı ve tank kullanıldı. İlk defa kimyasal silah kullanıldı (NBC) İlk rejimler ortaya çıktı. Bu rejimler şunlardır; Almanya: Adolf Hitler ---> Nazizm İtalya: Benito Mussolini --->Faşizm Sovyet Rusya: İlyiç Lenin --->Komünizm Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Alman İmparatorluğu ve Rus İmparatorluğu parçalandı Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Polonya, Macaristan ve Sovyetler Birliği gibi devletler kuruldu Sivil savunma teşkilatlarının önemi arttı İlk kez uçak, denizaltı, zehirli gaz ve zırhlı araçlar kullanıldı Komünizm, Nazizm ve Faşizm gibi rejimler kuruldu Sömürgecilik mandacılık adı altında devam etti Dünya barışını tesis etmek içim Cemiyeti Akvam (Miletler Cemiyeti) kuruldu MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI (30 Ekim 1918) Osmanlı Devleti adına Rauf Orbay, İtilaf Devletleri adına ise Amiral Caltrophe arasında Limni Adasında Agamenon zırhlısında imzalanmıştır. Osmanlı Devleti'ni fiilen bitirmiştir. Osmanlı Devleti İtilaf Devletleri ile Limni Adasının Mondros Limanında bu antlaşmayı imzaladı Bu antlaşma ile İtilaf Devletleri Osmanlı ülkesindeki ulaşım ve iletişimi (boğazlar, limanlar, demiryolları, telefon, telgraf vb) kontrol altına alıyor, Osmanlı ordusu dağıtılıp silahlarına el konuluyordu. Doğuda bir Ermeni devletinin kurulmasına zemin hazırlanıyordu (24. Madde: Altı doğu ilinde karışıklık çıkarsa güvenlik gerekçesi ile o bölgeler işgal edilebilecek). 7. Madde ile tüm Osmanlı toprakları işgale açık hale geliyordu (Herhangi bir yerde karışıklık çıkarsa güvenlik gerekçesiyle işgal edilebilecek). Mondros tan sonra yurdumuzda ilk işgale uğrayan yer İngilizler tarafından işgal edilen Musul dur İşgaller karşısında ilk direniş Fransızlara karşı Hatay Dörtyol da gösterilmiştir İşgaller karşısında Osmanlı Devleti İtilaf Devletlerinin baskısı altında pasif kalmıştır İşgaller karşısında M. Kemal tam bağımsızlığı elde etmek için sonuna kadar mücadele fikrini benimsemiştir Türk milleti ise bölgesel direniş birlikleri (Kuvayı Milliye) kurarak mücadele etmeye başlamıştır Bu birlikler; İşgalci güçlere karşı mücadele ederek düzenli orduya geçilinceye kadar zaman kazanılmasını sağlamışlardır. İşgalleri yavaşlatmış, işgalci güçleri yıpratmışlardır. TBMM ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında görev yapmışlardır. Direnişin başlamasını ve genişletilmesini sağlamışlar, milli bilincin uyanmasına katkı sağlamışlardır. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 13 Kasım 1918 de İstanbul Boğazı na demirlemiştir Maddeleri; 1.İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden herhangi bir bölgeyi karışıklık çıkması halinde işgal edecek. (7. madde) Mondros 'un 7. maddesi ile Anadolu işgale açık hale getirilmiştir. 2. Vilayet-i Sitte'de (Bitlis, Erzurum, Sivas, Van, Elâzığ, Diyarbakır) (Kodlama: BESVED) bir karışıklık çıkarsa buralar işgal edilecek (24.madde) Mondros'un 24. maddesi ile Megali Armenia'nın (Büyük Ermenistan) kurulması amaçlanmıştır. 3. Toros tünelleri ve boğazlar işgal edilecek. 4. Osmanlı Devleti elindeki esirleri derhal serbest bırakacak. 5. Ulaşım ve haberleşme araçları İtilaf Devletlerinin kontrolünde olacak. 6. Osmanlı'nın ihraç etiği enerji ürünleri dışarıya satılamayacak. 7. Osmanlı Devleti ordularının terhis edecek. Mevcut sayı 400binden 50bin'e inecek. 8. Osmanlı'nın içinde bulunan Avusturya ve Almanya'ya ait subay ve diplomatlar sınır dışı edilecek. Mondros'tan Sonra Başlayan İşgaller: İzmir ve çevresi ile Doğu Trakya -----Yunanlılar'a Anadolu'nun güeybatısı Konya'ya kadar---italyanlar'a Anadolu'nun Güney'i (önce İngilizler), Suriye ve Zonguldak- ---Fransa'ya Doğu Anadolu'nun bir kısmı----ingilizler'e Trabzon ve çevresi----ingilizler'e Boğazlar ortak işgal İlk işgale uğrayan "Musul"----İngiltere Anadolu içinde ilk işgal ise Sancak (Hatay"ilk direniş:"dörtyol, Antakya) Yunanistan'ın İzmir ve çevesi ve Doğu Trakya'yı ihlak Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 77 / 169

78 etme amacına Megali İdea (Büyük Yunanistan) denir. (amaçları; eski Bizans'ı canlandırmak) Bizim cemiyet: Reddi İlhak 1. Dünya Savaşı nın Sonunda İmzalanan Ateşkes Anlaşmaları Bulgaristan la (29 Eylül 1918) Selanik Ateşkesi Osmanlı Devleti yle (30 Ekim 1918) Mondros Ateşkesi Avusturya-Macaristan la (3 Kasım 1918) Villa Guisti Ateşkesi Almanya ile (11 Kasım 1918) Rethondes Ateşkesi imzalanmıştır. Not: I. Dünya Savaşı nın sonunda imzalanacak barış antlaşmalarının maddeleri Paris Barış Konferansı nda belirlendi. Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918) Mondros Ateşkes Antlaşması nın imzalanmasından önce, Osmanlı Devleti nde meydana gelen gelişmeler şunlardır; Mondros Ateşkesi nden iki ay önce padişah V. Mehmet Reşat ölmüş, yerine son Osmanlı padişahı VI. Mehmet Vahdettin (Vahideddin) geçmişti I. Dünya Savaşı nın İttifak Devletleri tarafından kaybedildiği anlaşılmış, Bulgaristan da savaştan çekilmişti. Bu gelişmeler karşısında İttihat ve Terakki Partisi nin kurmayları olan Sadrazam Talat Paşa, Başkomutan Vekili Enver Paşa ve Deniz Kuvvetleri Bakanı Cemal Paşa da ülkeyi gizlice terk etmişlerdir. Padişah Vahdettin bu gelişmeden sonra, yeni hükümetin kurulması görevini Ahmet İzzet Paşa ya vermiştir. Yeni kurulan bu hükümet İtilaf Devletleri ne ateşkes isteğinde bulunmuştur (14 Ekim 1918). Osmanlı Devleti nin Mondros Ateşkes Antlaşması nı imzalamasına zemin hazırlayan etkenler I. Dünya Savaşı nın İttifak Devletleri nin yenilgisiyle sonuçlanmış olması, Osmanlı ordusunun asker sayısı itibariyle yeterli olmasına rağmen silah ve cephane açısından yetersiz kalması, Wilson İlkeleri nde, Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerde egemenlik hakkının Türklere verileceğinin belirtilmiş olması, Bulgaristan ın savaştan çekilmesi üzerine Osmanlı Devleti yle Almanya arasında kara bağlantısının ve yardımların kesilmesi, Not: Bulgaristan, savaştan çekilen ilk ittifak devletidir. İstanbul ve Boğazlar bölgesinin işgal tehdidi altında bulunması, Saltanat yönetiminin ve yandaşlarının İngilizlerin hoşgörüsüne güvenmeleri Ateşkesi Osmanlı Devleti adına, Ahmet İzzet Paşa kabinesinde görev yapan Bahriye Nazırı (Deniz Kuvvetleri Bakanı) Rauf (Orbay) Bey başkanlığında bir heyet ile İngiliz Amirali Caltrophe (Kaltrop) imzalamıştır. Antlaşmanın imzalandığı yer ise, Limni Adası nın Mondros Limanı ndaki Agememnon Zırhlısıdır. Maddeleri Osmanlı Devleti nin Egemenlik Haklarını Kısıtlayan Hükümler Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak ve bölgedeki istihkâmlar (askeri üsler) İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir. Bu madde ile Anadolu ve Trakya nın bağlantısı kesilmiştir. Osmanlı nın toprak bütünlüğü bozulmuştur. Osmanlı Devleti nin siyasi varlığı ve İstanbul tehdit altına girmiştir. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi bir stratejik noktayı işgaledebileceklerdir (7. madde). Ateşkesin en tehlikeli maddesidir. Osmanlı Devleti nin egemenlik alanı ve hakları daraltılmıştır. Anadolu nun işgal edileceğinin ilk belirtisidir. İtilaf Devletleri bu maddeye dayanarak Anadolu yu işgal etmişlerdir. Bu madde İtilaf Devletleri nin Wilson İlkeleri ne uymayacağını göstermiştir. Vilayet-i Sitte de (Doğu daki altı il; Bitlis, Elazığ, Diyarbakır, Erzurum, Van, Sivas) herhangi bir karışıklık çıkarsa, İtilaf Devletleri bu bölgeleri işgal edebileceklerdir (24. madde). = Kodlama= BEDEVS Bu maddede Ermenilerden söz edilmemişse de İtilaf Devletleri nin buradaki amacı, bu altı ilin, kurulması düşünülen Ermenistan Devleti ne verilmesidir. Osmanlı Devleti nin egemenlik alanı kısıtlanmıştır. Hükümet haberleşmeleri dışındaki bütün haberleşme araçları İtilaf Devletleri nin denetimine girecektir. İtilaf Devletleri nin bütün haberleşme araçlarına el koymalarının nedeni kendilerine karşı yapılabilecek direnişleri ve tepkileri engellemek istemeleridir. Bu madde aynı zamanda Osmanlı yı savunmasız bırakma amacına yöneliktir. Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri ile tüm ilişkilerini kesecek, Alman ve Avusturya uyruklu asker ve sivil memurlar Osmanlı topraklarını terk edecektir. Osmanlı Devleti nin diplomatik ilişkilerine sınırlandırmalar getirilerek kontrol altına alınmıştır. Osmanlı Devleti nin diğer devletlerle ilişkilerine de müdahale edilerek egemenlik hakları kısıtlanmıştır. Askeri Hükümler Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olan birlikler dışında kalan Osmanlı orduları terhis edilecek, bütün savaş gemilerine, ordunun araç, gereç, silah ve cephanesine el konulacaktır. İtilaf Devletleri bu tür askeri kısıtlamalarla Osmanlı Devleti ni savunmasız duruma düşürmeye, böylece planladıkları işgalleri kolaylıkla gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Trablusgarp ve Bingazi deki bütün Türk subayları en yakın İtalyan Garnizonu na; Hicaz, Yemen, Suriye ve Irak ta bulunan askeri birlikler ise İtilaf Devletleri ne teslim olacaklardır. Diğer yandan İran ve Kafkasya ya giren Osmanlı birlikleri işgal ettikleri yerlerden derhal geri çekilecektir. Osmanlı Devleti nin elindeki bütün savaş esirleri serbest bırakılacak, buna karşılık Türk esirler İtilaf Devletleri nin denetiminde kalacaklardır. Bu madde ile devletlerin eşitliği ilkesine uyulmamış ve barış antlaşması gibi hareket edilmiştir. Ekonomik Hükümler İtilaf Devletleri bütün liman ve tersanelerden yararlanabileceklerdir. Toros tünelleri, demir yolları ve deniz işletmeleri İtilaf Devletleri ne bırakılacaktır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 78 / 169

79 İtilaf Devletleri kömür, akaryakıt ve benzeri maddeleri Anadolu dan temin edecekler, bu maddelerin hiçbiri ihraç edilmeyecektir. İtilaf Devletleri bu ağır ekonomik hükümleri kabul ettirerek Osmanlı Devleti nin ekonomik bağımsızlığını elinden almış ve Osmanlı yı kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışmışlardır. Mondros Ateşkesi nin Önemi ve Sonuçları Osmanlı Devleti nin İtilaflar karşısında kayıtsız şartsız teslimiyeti anlamına gelen bu ateşkes antlaşmasıyla, Osmanlı Devleti, fiilen sona ermiştir. Anadolu toprakları işgale açık hale gelmiştir. Osmanlı Devleti, bu antlaşmayı imzalarken Wilson İlkeleri ne güvenmişse de İtilaf Devletleri, Wilson İlkeleri ni dikkate almamışlar ve işgallere başlamışlardır. Mondros un imzalanmasından sonra Osmanlı da hükümet değişiklikleri yaşanmıştır. Ahmet İzzet Paşa Hükümeti 8 Kasım 1918 de istifa etmiş, yerine 11 Kasım 1918 de Tevfik Paşa Hükümeti kurulmuştur. Padişah Vahdettin de 4 ay içerisinde seçimlere gitmek kaydıyla Osmanlı Mebusan Meclisi ni feshetmiştir (21 Aralık 1918). Bu karışıklık ortamında İtilaf Devletleri nin baskısı da iyice artınca Osmanlı Hükümeti tekrar değişmiş, Tevfik Paşa Hükümeti yerine, İngiliz manda ve himaye yönetimini savunan, Damat Ferit Hükümeti kurulmuştur (4 Mart 1919). Mondros Ateşkesi nin Uygulanması ve İlk İşgaller İtilaf Devletleri Mondros Ateşkesi nin hemen ardından I. Dünya Savaşı sırasında imzaladıkları gizli antlaşmaları yürürlüğe koymak için işgallere başladılar. İngilizler; 3 Kasım 1918 de Musul u işgal etti ( ilk işgal edilen yer). İngilizler daha sonraki dönemlerde Maraş, Antep, Urfa ya ayrıca Samsun, Merzifon, Bilecik, Afyon, Eskişehir, Çanakkale, Kars ve Batum a asker çıkardılar. Urfa, Antep, Maraş sonradan Fransa ya verildi, İngiltere karşılığında ise Musul u aldı (Suriye İtilafnamesi). Amacı; petrol bölgelerinin güvenliğini sağlamak ve Doğu da kurulması düşünülen Ermeni Devleti üzerinde nüfuz kurmaktı. Fransızlar; 4 5 Kasım 1918 de Hatay, İskenderun, Dörtyol, Payas, Adana ve Mersin istasyonunu işgal etmişlerdir. İtalyanlar; 6-7 Kasım 1918 de Antalya, Bodrum, Fethiye, Marmaris, Kuşadası ve Konya yı işgal etmişlerdir. 13 Kasım 1918 de 61 parçadan oluşan İtilaf Devletleri donanması, İstanbul a gelerek demirlemişlerdir (İstanbul un ilk işgali). Aynı tarihte Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı ndan ayrılarak İstanbul a gelen Mustafa Kemal, İtilaf Donanması için Geldikleri gibi giderler demiştir. Osmanlı bünyesindeki azınlıklar da (Rumlar Ermeniler) işgalleri kolaylaştırmak ve bağımsız devletler kurabilmek için zararlı faaliyetlerini arttırmışlardır. İşgaller karşısında Osmanlı yönetimi tepkisiz kalınca, Türk halkından işgallere karşı gelen ilk tepki de direnme cemiyetlerini kurmak olmuştur. İngiltere: İlk işgal - Musul - 3 Kasım 1918 İtilaf Devletleri: İstanbul un işgali - 13 Kasım 1918 Yunanistan: İlk Resmi İşgal - İzmir - 15 Mayıs 1919 Fransız: İlk Direniş - Hatay - Dörtyol Yunanistan: Batı cephesindeki ilk direniş - Ayvalık Wilson İlkeleri çiğnendi. Osmanlı Devleti İtilaf Devletleri ile Limni Adasının Mondros Limanında bu antlaşmayı imzaladı. Bu antlaşma ile İtilaf Devletleri Osmanlı ülkesindeki ulaşım ve iletişimi (boğazlar, limanlar, demiryolları, telefon, telgraf vb) kontrol altına alıyor, Osmanlı ordusu dağıtılıp silahlarına el konuluyordu. Doğuda bir Ermeni devletinin kurulmasına zemin hazırlanıyordu (24. Madde: Altı doğu ilinde karışıklık çıkarsa güvenlik gerekçesi ile o bölgeler işgal edilebilecek). 7. Madde ile tüm Osmanlı toprakları işgale açık hale geliyordu (Herhangi bir yerde karışıklık çıkarsa güvenlik gerekçesiyle işgal edilebilecek). Mondros tan sonra yurdumuzda ilk işgale uğrayan yer İngilizler tarafından işgal edilen Musul dur İşgaller karşısında ilk direniş Fransızlara karşı Hatay Dörtyol da gösterilmiştir. İşgaller karşısında Osmanlı Devleti İtilaf Devletlerinin baskısı altında pasif kalmıştır. İşgaller karşısında M. Kemal tam bağımsızlığı elde etmek için sonuna kadar mücadele fikrini benimsemiştir. Türk milleti ise bölgesel direniş birlikleri (Kuvayı Milliye) kurarak mücadele etmeye başlamıştır. Bu birlikler; İşgalci güçlere karşı mücadele ederek düzenli orduya geçilinceye kadar zaman kazanılmasını sağlamışlardır. İşgalleri yavaşlatmış, işgalci güçleri yıpratmışlardır. TBMM ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında görev yapmışlardır. Direnişin başlamasını ve genişletilmesini sağlamışlar, milli bilincin uyanmasına katkı sağlamışlardır. İtilaf Devletlerine ait bir donanma 13 Kasım 1918 de İstanbul Boğazı na demirlemiştir Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919) Birinci Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin durumlarını görüşmek üzere, Paris Barış Konferansı toplandı. Yapılacak barış antlaşmalarının şartları belirlendi İtalyanlara vaat edilen İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesi kararlaştırıldı (İngiltere o bölgede güçlü bir İtalya yerine daha zayıf Yunanistan ı tercih etmiştir Milletler Cemiyeti nin kurulması kararı alındı Ermeniler ise konferansta umduklarını bulamadılar 15 Mayıs 1919 da Yunanlılar İzmir e asker çıkardılar. Gazeteci Hasan Tahsin in Yunanlılara attığı ilk kurşun Batı cephesindeki direnişin başlangıcı oldu Yenen devletler ile yenilen devletler arasındaki yapılacak Barış antlaşmalarını belirlemek için toplanmıştır. Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919) Yunan iddialarının asılsız ve işgalin haksız olduğunu, bizim haklılığımızı ortaya koyan önemli bir rapordur Konferansın toplanma amacı; I. Dünya Savaşı sonunda mağlup olan devletlerin durumlarını belirlemek ve bu devletlerle yapılacak barış antlaşmalarının esaslarını tespit etmektir. Konferansa 32 devlet katılmıştır. Konferansa hâkim devletler İngiltere, Fransa, Japonya ve Yunanistan olmuştur. Konferansta etkili olması beklenen ABD ve İtalya ise istediklerini elde edememişlerdir. Konferansta öncelikli görüşülen konularda biri de Almanya nın toparlanmasına fırsat vermeden, ağır şartlar taşıyan bir antlaşmanın hazırlanması olmuştur. Konferansta ayrıca Wilson İlkeleri doğrultusunda ABD nin isteği üzerine Cemiyet-i Akvam ın kurulmasına karar verildi. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 79 / 169

80 Paris Konferansı daha sonraki aşamada Osmanlı topraklarının paylaşılması şekline dönüştü. Gizli antlaşmalarda İtalya ya bırakılan İzmir ve çevresi İngiltere nin istekleri doğrultunda Yunanistan a bırakılmıştır. Not-1: Bunun nedeni, İngiltere nin bölgede (Doğu Akdeniz) güçlü bir İtalya yerine, kendi güdümünde zayıf bir Yunanistan ı istemesidir. Not-2: Bu durum, İtilaf Devletleri arasında Anadolu daki işgaller konusunda ilk anlaşmazlıkların da (ilk görüş ayrılığı) başlamasına neden olmuştur. Not-3: Başlayan bu anlaşmazlıklar nedeni ile İtalya, Anadolu da işgale son veren ilk itilaf devletidir Not-4: Yunan Başbakanı Venizelos ve Ermeni Patriği Zaven Efendi sunduğu sahte belgeler ile Doğu Anadolu da ABD mandasında bir Ermeni Devleti kurulması kararının alınmasını sağladılar. Not-5: Ermenilerin propagandaları karşısında Paris Konferansı; Doğu Anadolu ya ABD li General Harbord başkanlığında bir heyet gönderdi. Bu heyet hazırladığı raporda Ermenilerin Anadolu nun hiçbir yerinde çoğunlukta olmadığını vurgulamıştır. Konferans ta ayrıca; Antep, Urfa ve Maraş ın Fransa ya verilmesine ve Boğazların yönetiminin uluslararası bir komisyona bırakılmasına karar verilmiştir. Not: Wilson ilkelerinin sömürgecilik yapılmayacak maddesine karşı manda ve himaye fikri ilk kez burada ortaya atılmıştır. Konferns başkanı ABD (Wilson) İngiltere, Fransa, İtalya, ABD, Japonya katılmıştır. İtilaf Devletleri arasında ilk kez görüş ayrılığı yaşanmıştır. Daha önce İtalya'ya verilen İzmir ve çevresi, İngiltere'nin de baskılarıyla İtalya'dan alınıp Yunanistan'a verilmiştir. Konferansta Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kuruldu. 2 rapor sunuldu 1.Hrisontos Raporu 2. Cing-Krane Raporu Almanya'nın I.D.S savaşı sonrası ve ABD'nin kuruluşununda aynı ismi taşıyan antlaşma VERSAY'dır. Üçünde de Savaş tazminatı, Askeri, siyasi, ekonomik kısıtlama var. En fazla savaş tazminatına mahkûm edilen Almanya'dır. Amiral Bristol Raporu (11 Ekim 1919) Yunan iddialarının asılsız ve işgalin haksız olduğunu, bizim haklılığımızı ortaya koyan önemli bir rapordur Görüşülen konular Avrupa siyasi haritasının yeniden belirlenmesi Sömürge paylaşımının gözden geçirilmesi Yenilen devletlerin paylaşımı (topraklarının) Almanya nın ve diğer yenilen devletlerin güçlenmesinin engellenmesi Dünya barışının korunmasının nasıl olacağı İzmir ve çevresinin İtalya dan alınarak Yunanistan a verilmesi I. Dünya Savaşı nın galip devletleri konferansı yönlendirmişlerdir. Yenilen devletlere tasdik etmekten başka çare kalmamıştır. Konferansın sonucu Almanya, Bulgaristan, Avusturya ve Macaristan la yapılacak antlaşmalar imzalandı. Osmanlı Devleti ile yapılacak antlaşma gündeme gelmesine rağmen topraklarının paylaşımında sorunlar çıkması nedeniyle ileri bir tarihe bırakıldı. İtilaf Devletleri, Wilson prensiplerine ters düşmemek için Manda ve Himaye fikrini geliştirdiler. Milletler Cemiyeti kurulması kararı alındı. İzmir ve çevresi İtalya dan alınarak Yunanistan a verildi. İzmir ve çevresinin Yunanistan a verilmesi ilk görüş ayrılığıdır. İtalya küstürüldü. Brest-Litowsk Barışı (3 Mart 1918) Bolşevik Rusya ile İttifak Devletleri arasında imzalandı. Ekim devrimi ile iktidara gelen Bolşevikler ülke içinde rejimi yerleştirmek ve Çarlık Rusyası nın emperyalist politikalarını benimsemediklerini göstermek için imzalamışlardı. Antlaşmaya göre; Rusya; Litvanya, Polonya ve Estonya topraklarından çekilecektir. Litvanya, Estonya ve Polonya nın geleceğini İttifak Devletleri belirleyecektir. Rusya; Ukrayna nın bağımsızlığını tanıyacaktır Berlin Antlaşması yla Osmanlı Devleti nden aldığı Kars, Ardahan ve Batum u geri verecektir. Not: Savaştan galip çıkan İtilaf Devletleri bu antlaşmayı tanımamıştır. I. Dünya Savaşı nı Bitiren BARIŞ ANTLAŞMALARI İtilaf Devletleri ile; Almanya = Versay Antlaşması (28 Haziran 1919) Avusturya = Sen Germen Barışı (10 Eylül 1919) Macaristan = Triyanon Antlaşması (6 Haziran 1920) Bulgaristan = Nöyyi Antlaşması (27 Kasım 1919) Osmanlı Devleti = Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920) Sevr Antlaşması dışında, esasları Paris Barış Konferansı nda belirlenen bu antlaşmalar ve başlıca maddeleri şu şekilde sıralanabilir; Versailles (Versay) Barış Antlaşması (28 Haziran 1919) Almanya İtilaf Devletleri ile Almanya arasında yapılmıştır. Buna göre; Almanya, Alsas Loren bölgesini Fransa ya bırakmış, Belçika, Polonya, Çekoslovakya ve Litvanya ya bazı topraklar vermiştir. Alman sömürgeleri İtilaf Devletleri arasında paylaşılmıştır. Almanya nın Avusturya ile birleşmesi yasaklanmıştır. Almanya da mecburi askerlik kaldırılmış ve ordu kişi ile sınırlandırılmıştır (Askeri kısıtlama). Ekonomik kısıtlamalar getirilmiştir (Savaş tazminatı). Not: Versay Antlaşması yla birçok Alman, ülke sınırları dışında kalmış ve bu da azınlıklar sorununu doğurmuştur. Antlaşmanın çok ağır şartlar taşıması, kalıcı bir barışı sağlayamamış ve Dünya Savaşı nın çıkmasına da zemin hazırlamıştır. Bu antlaşma 440 maddeden oluşmaktadır. Almanya bütün deniz aşırı topraklarını keybetti. Ağır savaş tazminatı ödeyecektir. Alsace-Loren, Fransa ya verildi. Avusturya ile Siyasi ittifak kurması yasaklandı. Ordu ve donanması dağıtıldı. 10 yıl süre ile Belçika, Fransa ve İtalya nın kömür ihtiyacını karşılaması kararı alındı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 80 / 169

81 Topraklarının bir kısmını Belçika, Danimarka, Litvanya, Çekoslavakya ve Lehistan a (Polonya) vermek zorunda kaldı. Versay Antlaşması nın ağır şartları Almanya da Nasyonalizm in gelişmesine ve II. Dünya Savaşı nın çıkmasına neden oldu. Saint Germain (Sen Jermen) Barış Antlaşması (10 Eylül 1919) Avusturya Avusturya ile İtilaf Devletleri arasında yapılmıştır. Buna göre; Avusturya Macaristan İmparatorluğu ikiye ayrıldı. Avusturya ve Macaristan adıyla iki yeni devlet haline getirildi. Avusturya; Çekoslovakya, Yugoslavya ve Macaristan ın bağımsızlığını tanıyacaktır. Avusturya, Milletler Cemiyeti nin onayını almadan Almanya ile birleşemeyecektir. Mecburi askerlik kaldırılarak Avusturya ordusu kişiye indirilecektir. Avusturya savaş tazminatı ödeyecektir. İtilaf Devletleri bu antlaşmayı Avusturya ile imzaladılar. Avusturya Macaristan parçalandı. Avusturya, Macaristan ve Çekoslovakya adında üç devlet oldu. Ekonomik ve siyasi kısıtlamalar getirildi. Zorunlu askerlik kaldırıldı. Topraklarının bir kısmını Polonya ya vermek zorunda kaldı. Çekoslovakya ve Yugoslavya yı tanıyacaktır. Neully (Nöyyi) Barış Antlaşması (27 Kasım 1919) Bulgaristan İtilaf Devletleri ile Bulgaristan arasında yapılmıştır. Buna göre; Bulgaristan bazı topraklarını Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya ya bırakmıştır. Mecburi askerlik kaldırılarak ordusu kişi ile sınırlanan Bulgaristan ın deniz ve hava kuvvetleri kurması yasaklanmıştır. Bulgaristan savaş tazminatı ödeyecektir. Not: Nöyyi Antlaşması ile Batı Trakya yı Yunanistan a bırakan Bulgaristan ın Ege Denizi ile olan bağlantısı kesilmiştir. Bulgaristan la imzalandı. Gümülcine ve Dedeağaç ı Yunanistan a verecektir. Güney Dobruca yı Romanya ya bırakacaktır. Ağır savaş tazminatı ödeyecektir. Ordusunda sınırlamalar getirildi. Ege Denizi ile bağlantısı koparıldı. Trianon (Triyanon) Barış Antlaşması (4 Haziran 1920) Macaristan İtilaf Devletleri ile Macaristan arasında yapılmıştır. Savaştan sonra Macaristan da ihtilal çıkmış ve bu da antlaşmanın yapılmasını geciktirmiştir. Buna göre; Macaristan, topraklarının büyük kısmını Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya ya bırakmıştır. Mecburi askerlik kaldırılarak ordusu kişi ile sınırlandırılmıştır. Macaristan deniz ve hava kuvvetleri bulundurmamayı kabul etmiş ve ağır ekonomik yükümlülük altına girmiştir. Not: Avrupalı devletler Osmanlı topraklarını paylaşma konusunda anlaşamadığı için Osmanlı Devleti ile imzalanacak olan barış antlaşması gecikmiştir (Sevr Antlaşması 10 Ağustos 1920). Avusturya dan ayrılarak kurulan Macaristan la imzalanmıştır. Macaristan; Romanya, Çekoslovakya ve Yugoslavya ya toprak bırakmak zorunda kaldı. Avusturya ile birleşmemeyi kabul etti. Ordusu sınırlandırıldı. Avrupa Devletlerini tanıyacaktır (Yeni kurulduğu için) Sevres (Sevr) Barış Antlaşması (10 Ağustos 1920) En sonra imzalanan barış antlaşmasıdır. Osmanlı topraklarının öneminden dolayı paylaşılması problem olmuştur. 24 Nisan 1920 de San Remo Konferansı ile 433 maddelik bir Sevres Antlaşması ortaya çıkmıştır. Bu antlaşmayı Osmanlı Saltanat Şurası imzalamasına rağmen Osmanlı Mebusan Meclisi nin dağıtılması nedeniyle meclis imzalamamıştır. Bu da antlaşmanın padişah tarafından imzalanmasını engellemiştir. Ayrıca Türk Kurtuluş Savaşı nın başlaması nedeniyle yürürlüğe sokulmak istenmesine rağmen uygulama alanı bulamamıştır. Barış Antlaşmalarının Özellikleri Yenilen devletlere askeri sınırlamalar ve ağır ekonomik yükümlülükler kabul ettirilmiştir. Savaşa katılan devletlerin sınırları değişmiş, yenilen devletlerin topraklarında yeni devletler kurulmuştur. Sömürgelerin el değiştirmesinden dolayı dünyanın siyasi haritası da değişmiştir. Wilson İlkeleri dikkate alınmamıştır. Sınırlar çizilirken milliyetçilik ilkesine uyulmaması azınlıklar sorununun ortaya çıkmasına neden olmuştur. I. DÜNYA SAVAŞI NIN SONUÇLARI I. Dünya Savaşı ndan en karlı çıkan devlet İngiltere olmuştur. Almanya nın rekabetinden kurtulmuş, Rusya da etkisiz hale geldiği için İngiltere, Avrupa siyasetinin en güçlü devleti haline gelmiştir. Dünyada milliyetçilik düşünceleri güç kazanmış, milli devletler ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti, Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Rus Çarlığı, Alman İmparatorluğu yıkılmıştır. Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna, Estonya, Yugoslavya, SSCB ve Türkiye gibi yeni devletler kurulmuştur. Orta Doğu ve Avrupa nın siyasi haritası yeniden çizilmiştir. Dünya barışını korumak amacıyla Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kurulmuştur. Sömürgecilik manda ve himaye adı altında devam etmiştir (mandaterizm). Yenilen devletlerde rejim değişiklikleri meydana gelmiştir. Komünizm (Rusya Lenin, Stalin), Nazizm (Almanya) ve Faşizm (İtalya) gibi totaliter (baskıcı) rejimler doğmuştur. Almanya da Hitler, İtalya da Mussolini, İspanya da Franko, Portekiz de Salazar, ülkelerinde Faşizmi yani ırkçılığı uygulamaya başlamışlardır. Not: Özellikle Almanya ve İtalya nın izlediği ırkçı ve yayılmacı politikalar II. Dünya Savaşı nın çıkmasına neden olmuştur. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 81 / 169

82 I. Dünya Savaşı nda 10 milyona yakın insan ölmüştür. ABD nin savaşa katılışı ve Avrupa ya asker sevkiyatı, Amerika nın Monroe Doktrini nden ilk ayrılışıdır. Savaştan sonra Amerika tekrar Monroe Doktrini ne dönmüş ve Avrupa ile ilgisini kesmiştir. Savaşta ilk kez kimyasal silahlar, tanklar ve denizaltılar kullanılmıştır. Hava saldırılarıyla sivil alanların da hedef haline gelmesi üzerine, Sivil Savunma Teşkilatları kurulmaya başlamıştır. Savaş sonunda yenilen devletlerle yapılan antlaşmalar kalıcı barışı sağlayamamış ve yeni bir dünya savaşının çıkmasına ortam hazırlamıştır. İngiltere: En karlı çıkan devlet ABD: Savaşın kaderini değiştiren devlet İtalya: Savaş sırasında taraf değiştiren devlet Bulgaristan: Savaştan çekilen ilk ittifak devleti Japonya: Savaştan ilk çekilen devlet Rusya: Rejim değiştiren devlet Yunanistan: Savaşa en son katılan devlet Dağılan Devletler: Osmanlı, Rusya, Almanya, Avusturya Macaristan Yeni Kurulan Devletler: Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna, Estonya, Yugoslavya, SSCB, Türkiye İZMİR'İN İŞGALİ (15 Mayıs 1919) İlk kurşunu Hukuk-u Beşer Gazetesi Baş Yazarı Hasan Tahsin atmıştır. Albay Süleyman Fethi Bey "Yaşa Venizilos" demediği için şehit edilmiştir. İşgale ilk tepkilerden biri de Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi cihat ilan ederek göstermiştir. İzmir işgalinin ilk protesto edildiği yer Havza'dır. Ayrıca Kadıköy ve Sultanahmet Mitingleriyle protesto edildi. (Bu prostoların baş kahramanı: Halide Edip Adıvar'dır.) İşgalin haksız olduğunu belirten ilk uluslararası rapor Amiral Bristol Raporu'dur. Ayrıca Doğu Anadolu'da incelemeler yapmak amacıyla "General Harbourd" Amerika tarafından gönderilmiştir. (2 raporda lehimizedir.) Yunanistan, İzmir i işgal hakkını Paris Barış Konferansı nda elde etmiştir (18 Ocak 1918). İşgal hakkını elde etmesinde ve işgali gerçekleştirmesinde, Yunanistan ın en büyük destekçisi İngiltere olmuştur. Daha önce gizli antlaşmalarla İtalya ya bırakılan İzmir ve çevresi Paris Konferansı nda İngiltere nin baskısı ve sahte belgelerle ortaya attığı; Bölgede Rum nüfus çoğunluktadır. Türkler bölgedeki Hıristiyan halkı katletmek üzeredir. Bölge, kültür ve coğrafi açıdan Yunanistan ın doğal bir uzantısıdır gibi asılsız iddialarla İtalya nın elinden alınarak, ABD ve Fransa nın da desteğiyle Yunanistan a bırakılmıştır. İngiltere nin bu haksız iddiaları, Dünya kamuoyuna yaymaya çalışmasının nedeni, İzmir in işgaline haklı gerekçeler bulmak istemesidir. İzmir gibi stratejik açıdan çok önemli bir bölgeye güçlü İtalya nın yerleşmesi, İngiltere nin politikalarına ters düşeceğinden; İngiltere, zayıf, uydu ve her an kendi politikaları doğrultusunda kullanabileceği Yunanistan ın bölgeyi işgal etmesini sağlamıştır. İşgal; İngiliz destekli Yunanlılar Megalo İdea yı (Büyük Ülkü) gerçekleştirmek için 15 Mayıs 1919 da azınlıkların coşkun gösterileri arasında İzmir e asker çıkardırlar. Kalabalığın arasında bulunan Hukuk-u Beşeri (İnsan Hakları) Gazetesi yazarı Hasan Tahsin (Osman Recep Nevres) Yunanlılara ilk kurşunu attı. Yunanlılar, 48 saat içerisinde İzmir ve çevresinde, 2000 den fazla Türk ü, keyfi bir şekilde süngüleyerek öldürdüler. İşgalin sonuçları; İçerideki Sonuçları: Türk halkı işgallerin geçici olmadığını anladı. Osmanlı yönetimi işgale kayıtsız kaldığı için, halk kendi haklarını savunmak için harekete geçti. Hasan Tahsin in attığı ilk kurşun, milli bilincin uyanmasını ve Kuva-i Milliye ruhunun doğmasını sağlamıştır Not: İzmir in işgali, silahlı direnişin başlamasına neden olduğu için, Milli Mücadele açısından olumlu bir sonuç doğurmuştur. Dışarıdaki Sonuçları: İşgal, Dünya kamuoyunda da yankılar uyandırdı. Milletler Cemiyeti (aslında ABD ve İtilaf Devletleri) bölgeye incelemeler yapmak için Amiral Bristol başkanlığında bir komisyon gönderdi. Bu komisyonun bölgeye gönderilmesinde; Yunanlıların yaptıkları saldırılar sonrası Avrupa kamuoyunda Türkler lehine bir kanaatin oluşması, Avrupalı devletlerin bu bölgedeki ticari ve ekonomik çıkarlarının sarsılmaya başlaması, Osmanlı Devleti nin bölgeye bir komisyon gönderilmesini istemesi gibi nedenler etkili olmuştur. Bristol, bölgedeki incelemelerinden sonra hazırladığı raporda; İddia edildiği gibi, bölgede Rum nüfusun çoğunlukta olduğu ve buradaki Hıristiyan halkın katledilmek üzere olduğu şeklindeki haberler asılsızdır. Bölgedeki katliamlardan, tamamen Yunan işgal komutanı sorumludur. Yunan işgal kuvvetleri hemen bölgeyi terk etmeli, eğer bölge işgal edilecekse, bu İtilaf Devletleri nin ortak askeri birlikleri tarafından gerçekleştirilmelidir, ifadelerini kullanmıştır. Not-1: Amiral Bristol Raporu, İzmir in işgalinin haksızlığını ve Türk Milli Mücadelesi nin haklılığını ortaya koyan ilk uluslararası belgedir. Not-2: Yunanlıların işgalleri güvenlik amacıyla değil, ilhak (sınırlarını genişletmek) amacıyla yaptıkları belgelerle ortaya koyulmuştur. Not-3: Milne Raporu ve Hattı: Kuvay-i Milliye nin sert direnişi Yunanistan ı endişelendirmiş, Yunanistan Kuvay-i Milliye ile aralarında İtilaf Devletleri birliklerinin bulunmasını istemiştir. Mustafa Kemal, bu hat a uyulmamasını emretmiştir YARARLI CEMİYETLER İzmir Müdafaa-ı Hukuk-u Osmaniye: İzmir'in ilhak edilmesini önlemek amacıyla kuruldu. Reddi İlhak: İzmir'in ilhak edilmesini önlemek amacıyla kuruldu. Trabzon Muhafaza- Hukuk Cemiyeti: Trabzon ve çevresinde Pontus Rum Devleti'nin kurulmasını engellemek amacıyla kuruldu. Erzurum Kongresi'nin toplanmasında etkili olmuştur. Şark Vilayetleri (D. Anadolu) Cemiyeti: Ermenistan Devleti'nin kurulmasını engellemek amacıyla kurulmuştur. Erzurum Kongresi'nin toplanmasında etkili olmuştur. Bu cemiyet Le Pays (Fransızcada: vatan), Hadisat ve Albayrak Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 82 / 169

83 gazetelerini çıkarmıştır. Trakya Paşaeli Cemiyeti: Trakya'yı Yunan işgalinden kurtarmak için kuruldu. Eğer Osmanlı'nın yıkılması halinde "Trakya Cumhuriyeti"ni kuracaklarını ilan ettiler. Bu cemiyet yeni Edirne ve Ahali gazetelerini çıkarmıştır. Kilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresini Fransız ve Ermeni işgalinden kurtarmayı amaçladı. (Kilikya: Adana ve çevresi demektir) Anadolu Kadınları Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: Mustafa Kemal'in ve Sivas Valisi'nin eşinin gayretleriyle kuruldu. Milli Kongre Cemiyeti: Kurucusu Dr. Esat Işık'tır. İşgalleri basın ve yayın yoluyla protesto etmiştir. Dr. Esat Işık yayınladığı raporunda işgallerin yetersiz kalması halinde Kuvay-ı Milliye'nin kurulacağından ilk defa bahsetmiştir. (Dr. Esat Işık; İlk göz operatörü. Soyadını "ışık" M. Kemal vermiştir.) Gizli Karakol (Mim-Mim): İstanbul'dan Anadolu'ya silah sevkiyatı yapmışlardır. İstihbarat faaliyetlerinde bulunmuşlardır. "Zabitan" adı verilen istihbarat teşkilatını kurmuşlardır. Kars-İslam Şurası: İlk yararlı cemiyettir. İngilizlerin Kars'ı işgal edeceği söylentisi üzerine kuruldu. Bu yararlı cemiyetler Sivas Kongresinde birleşti. Oradaki ismi "Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti" ZARARLI CEMİYETLER Azınlıkların Kurdukları: Etnik-i Eterya: Mondros'tan önce kuruldu (Aleksander İpsilanti tarafından 1814'te kuruldu). Amacı "Megali İdea"yı (Büyük Yunanistan) sağlamaktır. (1820de çıkan Moradaki Rum isyanını önleyen cemiyet: Filiki Eterya) Mavri Mira (Kara gün): Megali İdea'yı gerçekleştirmeyi amaçlamıştır. (Mavri Mira'ya çalışanlar; Kardos C.) Kardos Cemiyeti: Rum izcilik okulu, Rum göçmenleri Komisyonu ve Patrikane tarafından desteklenmiştir. Rum Pontus: Trabzon merkez "Pontus Rum Devleti" kurmayı amaçladı. Hınçak ve Taşnak: Megali Armenia'yı (Büyük Ermenistan) kurmayı amaçladı. Macabi Cemiyeti (Alyans İsrailit): Filistin topraklarında bir Yahudi Devleti kurmayı amaçladı. Türklerin Kurdukları: Wilson Prensipleri: Kurtuluşu ABD'nin himayesine girmekte görmüşler. İngiliz Muhipleri (Sevenleri): Kurtuluşu İngiliz himayesinde görmüşler. (Halife başkasına bağlı olduğundan zararlı) Sulh ve Selameti Osmaniye (Teali İslam): Kurtuluşu Padişah'tan gelen emirlere bağlamıştır. Hürriyet ve İtilaf: İttihat ve Terakki'ye karşı kurulmuştur. Milli Mücadele'nin yapılmasına karşı çıkmıştır. Nedeni: Mustafa Kemal'in eski ittihatçı olması ve Hayalperest olması. Kürt Teali: Güneydoğu Anadolu'da bir Kürt devleti kurmayı amaçlamıştır. (Sait Molla tarafından kuruldu) AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER Mavri Mira (Kara Gün) Cemiyeti: İstanbul Rum Patrikhanesine bağlı olarak kurulan cemiyet, Bizans İmparatorluğu nu yeniden kurmak istiyordu. Etniki Eterya: 1814 te kurulmuş olan bu cemiyet (Rumlar tarafından kurulan ilk cemiyet) Yunanistan ın bağımsızlığı için çalışmıştır da Yunanistan Edirne Antlaşması yla bağımsız olunca faaliyetleri durmuştur. XX. yüzyıl başlarında tekrar faaliyetlerine başlamış, Pontus Rum ve Mavri Mira Cemiyetleri ni desteklemiştir. Büyük Yunan Krallığı ve Trabzon dolaylarında Rum Pontus Devleti kurmak amacıyla çalışmalar yapmış zararlı bir cemiyettir. Pontus Rum Cemiyeti: Doğu Karadeniz Bölgesi nde Rum Pontus Devleti kurmak için çalışmalar yapmıştır. Ermeni İntikam Alayı: Doğu Anadolu daki altı ilde bir Ermeni Devleti kurmak için çalışmalar yapmıştır. Ermeni Hınçak ve Taşnak Sütyun Cemiyetleri: Bu cemiyetin amacı, Doğu Anadolu da bir Ermeni Devleti kurmaktı. Not: Ayrıca Ermeni Patriği Zaven Efendi tarafından, Ermeniler ile Rumların dayanışmasını sağlamak için Ermeni Rum Birliği Komitesi kurulmuştur. Alyans İsrailit, Makabi ve Lions Cemiyetleri İsrail devletini kurmayı amaçlamışlardır. Yahudiler tarafından kurulan bu cemiyet, Osmanlı sınırları içerisinde yaşayan Yahudilerin ticari menfaatlerini koruyabilmek ve ileriki dönemde kurulacak İsrail Devleti ne ekonomik kaynak sağlamayı amaçlamıştır. MİLLİ VARLIĞA ZARARLI CEMİYETLER Saltanat ve hilafet yanlısı olup, Türkler tarafından kurulmuşlardır. İtilaf Devletleri tarafından desteklenmiş, manda ve himaye fikrini savunmuşlar ve Anadolu da milli bilinci yok etmeye çalışmışlardır. Kürt Teali ( Kürtleri Yükseltme) Cemiyeti: Cemiyetin amacı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde bir devlet kurmaktı. Önce Ruslar, daha sonra da İngilizler tarafından desteklenmiş, Doğu Anadolu da şubeler açmışsa da bölge halkından destek görmemiştir. Teali İslam (İslam ı Yükseltme) Cemiyeti: Amaçları halifelik ve saltanatın kurtarılması için İslâm ümmetinin birleşmesini sağlamaktır. Milli mücadelenin karşısında yer almıştır. İngiliz Muhipleri (Sevenleri) Cemiyeti: İngiliz mandasını isteyenler tarafından kurulmuştur. Sulh ve Selameti Osmaniye Fırkası: Kurtuluşun padişaha ve halifeye bağlı olmakla mümkün olacağını düşünenler tarafından kurulmuştur. Bursa ve Konya da şubeler açmışlarsa da halktan fazla ilgi görmemişlerdir. Wilson ilkeleri Cemiyeti: Amerikan mandasını isteyenler tarafından kurulmuştur. Hürriyet ve İtilâf Fırkası: İttihat ve Terakki Partisi ne karşı kurulmuştur. Milli Mücadelenin karşısında yer almıştır ve TBMM ye karşı çıkan iç isyanları desteklemiştir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 83 / 169

84 1911 yılında İttihat ve Terakkicilere karşı saltanatı savunmak amacıyla kurulan partidir. Kurutuluş Savaşı yıllarında da milli mücadeleye karşı olanların toplandığı bir örgüt haline gelmiştir. Alemdar ve Peyam-ı Sabah gazetelerinde görüşleri yayımlanmıştır. Nigahban Cemiyeti: Osmanlı ordusundan emekli olmuş subaylar tarafından kurulmuştur. Milli Mücadele ye karşı çıkan ayaklanmalara destek vermişlerdir. (I. TBMM dönemi Düzce, Adapazarı Ayaklanması). MİLLİ CEMİYETLER Direnme cemiyetleri olarak da geçen bu cemiyetlerin kuruluş nedenleri; Mondros Ateşkes Antlaşması ndan sonra Anadolu topraklarının yer yer işgal edilmesi Bu işgaller karşısında Osmanlı Hükümeti nin kayıtsız kalması Milli Cemiyetler, işgaller ve zararlı cemiyetlerin faaliyetlerine karşı halkı bilinçlendirme, örgütlendirme düşüncesindeydiler. Direnme cemiyetlerine genel olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri (Hakları Savunma Dernekleri) adı verilmiştir. Birbirinden habersiz kurulan bu cemiyetler, bulundukları bölgenin (yerel) kurtuluşunu sağlamayı amaçlamışlardır. Şark Vilayetleri (Doğu Anadolu) Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti (Doğu Anadolu MHC): Kuruluş merkezi İstanbul dur. Daha sonra cemiyetin merkezi Erzurum a taşınmıştır. Doğuda Ermenilere karşı kurulmuştur. Amacı, Doğu Anadolu Bölgesi nde kurulması tasarlanan Ermeni Devleti ne engel olmak ve bölgede meydana gelebilecek Ermeni işgallerine karşı, bölge halkını örgütlemektir. Cemiyetin almış olduğu kararlardan bazıları şunlardır; Bölgedeki Müslüman Türk nüfus hiçbir suretle göç etmeyecek, Derhal dini, ekonomik, sosyal ve ilmi alanda örgütlenmeye gidilecek, Doğu illerinin saldırıya uğrayacak bir bölgesini savunmak için birleşilecek Not: Bu kararların amacı, bölgedeki Türk nüfusunu azınlıklara oranla her yönden güçlü tutmaktır. Mustafa Kemal, bu cemiyetin yardımıyla Erzurum Kongresi ni toplamıştır. Bu cemiyet ayrıca Fransızca Lepays (Vatan), Türkçe Hadisat ve Albayrak gazetelerini çıkarmıştır. Trakya Paşaeli Müdafaayıhukuk Cemiyeti (Trakya Paşaeli Haklarını Savunma Cemiyeti): Trakya da Yunanlılara karşı kurulmuştur. Kurulan ilk milli cemiyettir. Edirne merkezli kurulmuştur. Amacı, Doğu Trakya nın Yunanistan a katılmasını önlemektir. Özellikle bölgedeki Yunan işgallerine ve Mavri Miracı Rumlara karşı mücadele etmiştir. Bu amaçla Edirne ve Lüleburgaz Kongreleri ni düzenlemiştir. Yeni Edirne ve Ahali gazetelerinde görüşlerini yayımlamışlardır. Bu cemiyet, Osmanlı Devleti nin dağılması halinde Trakya da yeni bir Türk devleti (Trakya Cumhuriyeti) kurmayı amaçlamıştır. Trabzon Muhafazayı Hukuku Milliye Cemiyeti (Trabzon Millî Haklarını Koruma Cemiyeti): Trabzon ve çevresinde Rumlara karşı kurulmuştur. Kars İslam Şurası: Doğu Anadolu daki Ermeni faaliyetlerine karşı kurulmuştur. Erzurum Kongresi ne temsilci göndermiştir. Kilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresinde Fransız ve Ermenilere karşı kurulmuştur. İstanbul merkezli kurulmuş, daha sonra cemiyet, merkezini Adana ya taşımıştır. Çukurova (Adana) Bölgesi ndeki Fransız işgallerine ve Ermeni çetelerine karşı, bölge halkını örgütlemeye çalışmıştır. İzmir Müdafaayı Hukuku Osmaniye Cemiyeti (İzmir Osmanlı Haklarını Savunma Derneği): Yunan işgaline karşı basın-yayın yoluyla mücadele etmiştir. İzmir in Paris Barış Konferansı nda Yunanlılara verileceğinin duyulmasından sonra kurulmuştur. Amacı, Batı Anadolu nun Türklere ait olduğunu dünyaya duyurmaktır. Ayrıca oluşabilecek düşman işgaline karşı silahlı mücadele yapmayı da kabul etmiştir. Ancak bu cemiyet çeşitli sebeplerden ötürü etkili bir çalışma yapamamış, İzmir in işgalinden hemen önce adını değiştirerek İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti olmuştur (14 Mayıs 1919). Redd-i İlhak Cemiyeti nin önemli faaliyetlerinden biri Batı Cephesi nin kurulmasını sağlayan Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ni düzenlemiş olmasıdır. Reddi İlhak Cemiyeti: Yunan işgaline karşı silahlı direnişte bulunmuştur. Millî Kongre Cemiyeti: İşgaller karşısında basın-yayın yoluyla mücadele etmiştir. Kuvayı Milliye terimini ilk kez bunlar kullanmıştır. İstanbul merkezli kurulmuştur. En uzun ömürlü cemiyettir. Diğer cemiyetlerden farklı olarak, milli mücadeleye bir bütün olarak yaklaşmıştır. Misak-ı Milli yi savunmuştur. Milli mücadelenin haklılığını Dünya kamuoyuna duyurabilmek için basın yoluyla çalışmış, Arapça, Fransızca ve İngilizce yayınlar çıkarmıştır. Kuva-i Milliye tabirini ilk kez bu cemiyetin kurucularından olan Dr. Esat Işık, hazırladığı raporlarında kullanmıştır. Anadolu Kadınları Müdafaai vatan Cemiyeti: Türk kadınını Millî Mücadele içine çekmek için kurulmuştur. Ordunun eksiklerinin giderilmesi amacıyla çalışmalar yapmışlar ve işgalleri, işgalci güçlerin merkezine çektikleri telgraflarla protesto etmişlerdir. Sivas valisi Reşit Paşa nın eşi Melek Hanım ve arkadaşları tarafından Mustafa Kemal in isteği üzerine kurulmuştur. Kurtuluş Savaşı için destek toplamışlardır. Asri Kadınlar Cemiyeti: Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 84 / 169

85 1919 yılının başlarında özellikle üniversite öğrencileri ve ileri gelen vatansever kadınların kurdukları bir millî cemiyettir. Vahdet-i Milliye Cemiyeti: Bütün milli direniş cemiyetlerini birleştirmeyi amaçlamıştır. Milli Müdafaa Cemiyeti: Anadolu halkına silah sağlayan cemiyettir. Milli Karakol Cemiyeti: İstanbul dan Anadolu halkına silah ve mühimmat sevkiyat işlerini yürütmüştür. Milli Cemiyetlerin Özellikleri İşgallere karşı Türk milletinden gelen ilk tepkidir. Bu cemiyetlerin oluşumunda, bağımsızlığın korunması ve milliyetçilik düşüncesi etkendir. Osmanlı Hükümeti nin işgallere karşı tepkisiz kalması üzerine kurulmuşladır. Cemiyetlerin kurulmasında azınlıkların zararlı faaliyetleri de etkili olmuştur. Ulusal bilincin uyanmasına katkıda bulunmuşlardır. Yeni bir devlet kurma amacı taşımazlar (Trakya - Paşaeli Cemiyet hariç). Düşmanı belirli bir süre oyalamışlardır. Kuva-i Milliye hareketi, bu cemiyetlerin çalışmaları sonucu vücut bulmuştur. Başlangıçta basın yayın yoluyla mücadeleyi seçmişlerse de (Wilson İlkeleri ne güveniyorlardı) ileriki dönemde çoğunluğu silahlı mücadele yönüne kaymıştır (İzmir in işgali üzerine). Cemiyetlerin Milli Mücadele açısından en olumsuz yönü, bölgesel kurtuluşu amaçlamaları ve birbirinden kopuk hareket etmeleridir (Milli Kongre Cemiyeti hariç). Bu olumsuzluk, direnme cemiyetlerinin Sivas Kongresi nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin çatısı altında birleştirilmesiyle giderilmiştir (Bunun nedeni Kurtuluş Savaşı nı tek bir merkezden yönetme düşüncesidir.) KURTULUŞ SAVAŞI HAZIRLIK DÖNEMİ Samsun ve çevresinde çıkan karışıklıklardan Türkleri sorumlu tutan İngilizler bu sorunun çözülmesini istediler. M. Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildi. 16 Mayıs ta yola çıkan M. Kemal 19 Mayıs 1919 da Bandırma Vapuru ile Samsun a vardı. Böylece Milli Mücadele başlamış oldu. Mustafa Kemal'in Samsun'a Çıkışı (19 Mayıs 1919) Yıldırım orduları grup komutanıyken İstanbul'a geri çağrıldı. İstanbul'a geldiğinde limana demirlenmiş İtilaf devletlerini görünce: "Geldikleri gibi giderler" demiştir. Şişli'de arkadaşlarıyla vatanın kurtuluşu üzerine toplantılar yaptı. Samsun'daki Türk-Rum çatışmasını önlemek amacıyla; "9. Ordu Müfettişliği (3. ordu müfettişliği)" göreviyle Samsun'a çıktı. Amaç: bölgedeki Türk-Rum çatışmasını engellemekti. Samsun ve çevresinde çıkan karışıklıklardan Türkleri sorumlu tutan İngilizler bu sorunun çözülmesini istediler. M. Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirildi. 16 Mayıs ta yola çıkan M. Kemal 19 Mayıs 1919 da Bandırma Vapuru ile Samsun a vardı. Böylece Milli Mücadele başlamış oldu. Yaptığı incelemeler sonucunda Samsun Raporu'nu yayımladı. Güvenlik gerekçesiyle "Havza"ya geçti. Burada Türk milletinin milli bilincini uyandırmak amacıyla "Havza Genelgesini" yayınladı. *İlk defa İzmir'in işgali Havza'da protesto edildi. Bu olay sonunda Mustafa Kemal ilk defa İstanbul'a geri çağrıldı. Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada Mustafa Kemal, Suriye de Halep in kuzeyinde Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak İngilizlerle mücadele etmekteydi. Mondros un özellikle 7. maddesine dikkat edilmesi yönünde İstanbul a telgraflar çeken Mustafa Kemal, Hükümet tarafından İstanbul a çağırıldı. 13 Kasım 1918 de İstanbul a gelen Mustafa Kemal, Boğaz a demirlemiş İtilaf Donanması nı görünce o meşhur Geldikleri gibi giderler sözünü söylemiştir. Yaklaşık 6 ay İstanbul da kalan Mustafa Kemal, kurtuluş için Anadolu ya geçip halkı harekete geçirmekten başka çare olmadığını anladı. Aynı tarihlerde Karadeniz bölgesindeki karışıklıklardan dolayı, İngiliz Hükümeti nin isteği sonucunda bu bölgeye bir ordu müfettişi gönderilmesi gündeme gelince, Mustafa Kemal aradığı fırsatı buldu. Mustafa Kemal in Anadolu ya geçerken 9. Ordu Müfettişi ve İstanbul Hükümeti Komiseri sıfatıyla resmi görevleri şunlardı; Karadeniz bölgesinde Rum çetelerine karşı, Türk halkının, İtilaflarca dağıtılan askerlerle birleşerek başlattığı direniş hareketlerini önlemek, Halkın elindeki silah ve cephaneleri toplamak, İşgallere karşı oluşturulan Milli Cemiyetlerin faaliyetlerini durdurmak, Mondros a uymayarak dağıtılmamış olan, Erzurum daki 15. Kolordu yu dağıtıp, silahlarını İtilaf Devletleri ne teslim etmektir. Not: Mustafa Kemal, bu görevleri gerçekleştirebilmesi için geniş yetkilerle donatılmış, Samsun dan doğudaki tüm illerde askeri ve sivil makamlara emir verme yetkisi almıştır. 16 Mayıs 1919 da Bandırma Vapuru ile İstanbul dan yola çıkan Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919 da Samsun a çıkmıştır. Not: Mustafa Kemal in Samsun a çıkmasıyla milli mücadele fiilen başlamıştır. Samsun a çıkışından itibaren, Mondros a uyulmamasını isteyen Mustafa Kemal in asıl amaçları; Ulusal bilinci uyandırmak ve yaygınlaştırmak Ulusal birliği gerçekleştirerek, bağımsızlık savaşını başlatmak, Bölgesel kurtuluş ve başka bir devletin güdümünde yaşamak yerine ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız, şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmaktır. Samsun ve çevresindeki ilk incelemelerinden sonra Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti ne ilk raporu olan Samsun Raporu nu göndermiştir (22 Mayıs 1919). Bu raporda; Samsun bölgesinde Rumlar siyasi emellerinden vazgeçerlerse, asayiş kendiliğinden düzelir. Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü yoktur. Yunanlıların İzmir de hakları yoktur. Bu işgal geçici ve haksızdır. Ulus, ulusal egemenlik esasını ve Türk milliyetçiliğini kabul etmiştir ve bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır. Not: Bu raporla Mustafa Kemal, ilk kez resmi görevine ters düşmüştür. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 85 / 169

86 Samsun, İngiliz işgalinde olduğundan güvenli değildi. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa 25 Mayıs 1919 da Havza ya geçti. Havza Genelgesi (28/29 Mayıs 1919) Mustafa Kemal tarafından tek başına yayınlandı. Milli bilinci uyandırmak için hazırlandı. Genelgenin maddeleri şunlardır; 1- İzmir'in işgali her yerde protesto edilecek. 2- Protestolar yapılırken masum azınlığa zarar verilmeyecek. (Haklı iken haksız duruma düşmemek için) 3- Ordular dağıtılmayacak, silahlar teslim edilmeyecek. 4- Büyük devletlerin temsilciliklerine ve Osmanlı Hükûmetine uyarı telgrafları çekilmesini istedi. Samsun dan Havza ya geçen M. Kemal burada bir genelge yayınladı.(milli mücadelede yayınlanan ilk genelgedir) Mitingler düzenlenerek işgallerin protesto edilmesini, Gösteriler sırasında Hristiyan halka kötü davranılmamasını, Büyük devletlerin temsilciliklerine ve Osmanlı Hükûmetine uyarı telgrafları çekilmesini istedi. Bütün yurtta ulusal bir örgüt kurulmasının gerekliliğini vurgulayan Mustafa Kemal, Havza Genelgesi ni yayınladı ve ülkenin her yanındaki askeri ve sivil makamlara gönderdi. Genelgenin amacı; Türk halkını tehlikelere (işgallere) karşı uyarmak ve kitlesel olarak harekete geçirip, tepki göstermesini sağlamaktır. Genelge ile Mustafa Kemal Paşa Türk halkından; İşgallere karşı protesto mitingleri ve gösteriler yapılmasını, İstanbul Hükümeti ne işgalleri kınayan protesto telgrafları çekilmesini, Azınlıklara karşı taşkınlıklar yapılmamasını, Komuta görevlerinin ve silahların hiçbir şekilde terk ve teslim edilmemesini, yurdun her tarafında direniş cemiyetleri kurulmasını istemiştir. Not: Mustafa Kemal Paşa nın genelgedeki duyurularına Türk halkının uyduğunun kanıtı; Havza dan başlayarak İstanbul a kadar Anadolu nun her tarafında mitingler düzenlenmesidir. 29 Mayıs ta Havza mitingi (ilk miting), aynı tarihlerde İstanbul da Fatih, Sultan Ahmet ve Üsküdar mitingleri düzenlendi. Bu gelişmeler karşısında İtilaf Devletleri, 67 Türk aydınını tutuklayıp Malta ya sürgüne göndermiştir. İstanbul yönetimi ise Mustafa Kemal Paşa yı geri çağırmış, fakat Paşa geri dönmediği gibi 1 Haziran 1919 da İstanbul a çektiği telgrafta; Anadolu da oluşmaya başlayan ulusal hareketi hiçbir gücün durduramayacağını bildirmiştir (I. Çağırılış). Not: Bu tutum, Mustafa Kemal Paşa nın ulusun çıkarlarını işgalci güçlere ve İstanbul Hükümeti ne karşı çekinmeden savunmaya çalıştığını gösterir. Not: Havza Genelgesi, Milli Mücadele döneminde yayınlanan ilk ulusal genelgedir. Amasya Genelgesi (Tamimi) (21-22 Haziran 1919) Mustafa Kemal silah arkadaşlarıyla birlikte yayınladı. Amaç: Milli Mücadeleyi kişiselleştirmekten çıkarmak. Ali Fuat Cebesoy Rauf Orbay Kazım Karabekir (telgrafla onay alındı) Cemal Paşa (telgrafla onay alındı) Cafer Tayyar Paşa Ali Fethi Okyar Genelgenin Önemi: Millî mücadelenin programıdır. Millî mücadelenin gerekçesi, amacı ve yönetimi belirlendi. Üstü kapalıda olsa ilk defa ulusal egemenliğe dayalı bir devlet rejimine geçileceğinden bahsedildi. Not: Genelgeden sonra Mustafa Kemal arkadaşlarına gönderdiği telgrafta: "Artık İstanbul Anadolu'ya hakim değil, tabii (bağlı) olmak zorundadır." demiştir. Genelgenin Maddeleri: 1) Vatanın bütünlüğü milletin istiklali tehlikededir. (Yorum; Millî mücadelenin gerekçelerinden biri açıklanmıştır) 2) İstanbul Hükümeti (Damat Ferit) üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. (Yorum; Millî mücadelenin bir başka gerekçesi açıklanmıştır) 3) Milletin bağımsızlığını yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır. (Milletin bağımsızlığını kurtarmak: amaç) (Milletin azmi: yöntem), (Milletin kararı: ulusal egemenlik) 4) Erzurum'da toplanacak kongreye delege gönderilecek. 5) Sivas'ta ulusal bir kongre toplanacak. Bu kongreye her sancaktan (27sancak) halkın güvenini kazanmış belediye ve cemiyetlerce belirlenen 3 kişi katılacaktır. 6) İstanbul Hükümeti (Damat Ferit) görevini yapmamaya devam ederse, yerine her türlü etki ve denetimden uzak yeni bir kurul oluşturacak. (Yorum: Temsilciler kurulunun (Heyeti Temsiliye / Temsil Heyeti) temelleri atılmış oldu.) Mustafa Kemal Amasya Genelgesinden sonra Erzurum Kongresine davet edilmiştir. Yolda aldığı telgrafla (vahdettin) görevinden alınacağı bildirilmiştir. Bunun üzerine M. Kemal hem 9. ordu müfettişliğinden hem de askeriden istifa etmiştir. Telgrafa cevap olarak bundan sonra ferdi mücadele olarak devam edeceğini bildirmiştir. M.Kemal Erzurum kongresine ilk kez sivil olarak katılmıştır. Bu genelge M. Kemal, Rauf Orbay, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy tarafından imzalanmış; Kazım Karabekir ile ordu müfettişi Cemal Paşa tarafından telgrafla onaylanmıştır. Kurtuluş Savaşı nın gerekçesi (Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir; İstanbul hükümeti sorumluluklarını yerine getirememektedir ) Kurtuluş Savaşı nın amacı (milletin bağımsızlığını ) yöntemi ( yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır) ortaya konulmuştur. Milli Egemenlik ve milli devlet düşünceleri ilk kez ortaya çıkmıştır. ( yine milletin azim ve kararı ; mili bir heyet kurulmalıdır.) Sivas Kongresinin toplanması kararlaştırılmıştır. Ulusal mücadelenin programı oluşturulmuştur. Bu olaydan sonra M. Kemal geri çağrılmış ancak emre uymamıştır. Ordu müfettişliği görevinden alınınca hem bu görevinden hem de ordudan istifa ederek ayrılmış ve yola bir sivil olarak devam etmiştir. Havza da çalışmalarını tamamlayan Mustafa Kemal Paşa, Amasya ya geçti. Mustafa Kemal tarafından önceden hazırlanmış olan genelge metni, yakın silah arkadaşları Rauf (Orbay) Bey, Refet (Bele) Bey, Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Kazım Karabekir Paşa (Erzurum daki 15. Kolordu Komutanı) ve Cemal Paşa (Konya daki Ordu Müfettişi) tarafından onaylandıktan sonra Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 86 / 169

87 Anadolu daki tüm askeri ve sivil makamlara gizli olarak bildirilmiştir. Genelgenin diğer komutanlara da onaylatılmasının amacı; bireyselliğe son verme, halk üzerindeki etkisini artırma ve geçerliliğinin devam etmesini sağlamaktır. Genelgenin yayınlanma amacı; işgallere karşı halkın oluşturduğu direnme cemiyetlerini tek bir çatı altında birleştirmek için Sivas ta ulusal bir kongre toplanmasını sağlamaktır. Ayrıca Milli Mücadele yi kişisel ve bölgesel olmaktan kurtarıp halka mal etmek de amaçlanmıştır. Amasya Genelgesi Maddeleri; Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. İstanbul Hükümeti ve Padişah, üzerlerine düşen görev ve sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir. Kurtuluş Savaşı nın amacı, gerekçesi belirtilmiştir (Milli Mücadele yi niçin yapıyoruz?). İstanbul Hükümeti ne ilk defa açıkça karşı çıkılmıştır. Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Kurtuluş Savaşı nın yöntemi yani nasıl yapılacağı belirtilmiştir. Üstü kapalı olarak ulusal egemenlikten ilk defa bahsedilmiştir. Yönetim şeklinin değişeceğini göstermiştir (ilk kez Cumhuriyetin mesajı verilmiştir.). Wilson İlkeleri ndeki Her millet kendi geleceğine kendisi karar verecektir. maddesiyle paralellik gösterdiği için Türk İnkılâbı na evrensellik kazandırmıştır. Genelgeye ihtilalci bir karakter kazandırmıştır. Milletin sesini dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak milli bir kurulun oluşturulması gerekmektedir. Kurtuluş Savaşı kurumsallaştırılmak istenmiştir. Ulusal örgütlenmenin ve hükümetin görevini üstlenecek olan bir Temsil Heyeti (Kurulu) nin oluşturulması fikri ilk defa ortaya atılmıştır. Bu maddenin bir sonucu olarak ilk kez Erzurum Kongresi nde Temsil Heyeti adıyla bölgesel bir kurul oluşturulmuştur. Bu kurul Sivas Kongresi nde ulusal hale getirilmiştir. Anadolu nun en güvenilir yeri olan Sivas ta, milli bir kongrenin toplanması gerekmektedir. Bu kongreye her ilden, milletin güvenini kazanmış üçer delege katılacaktır. Bu delegeler Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak Cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir. Bu mesele milli bir sır olarak gizlenmeli ve gerekirse delegeler, yolculukları sırasında değişik isimler ve güzergâhlar kullanmalıdır (İstanbul Hükümeti nden, İtilaflar dan ve azınlıklardan durumu gizlemek amaçlanmıştır.). Milletin güvenini kazanmış ve Milli Mücadele taraftarı kişilerin seçilmesi amaçlanmıştır. Vatanın geleceği ile ilgili kararların halkın istekleri doğrultusunda alınmasını sağlamak amaçlanmıştır. Demokratik bir düzene geçileceğinin işaretlerini vermiştir. 10 Temmuz da Doğu illeri adına Erzurum da toplanacak olan kongreye katılacak delegeler dağılmadan Sivas a gelerek buradaki kongreye de katılacaklardır. Ordular kesinlikle dağıtılmayacak, askeri ve sivil yöneticiler, görevlerini terk ve teslim etmeyeceklerdir. İlk defa Mondros Mütarekesi ne, İtilaf Devletleri ne ve İstanbul yönetimine açıkça karşı çıkılmıştır. Gerektiğinde silahlı ve topyekûn bir mücadelenin yapılabileceğinin işaretleri verilmiştir. İtilaf Devletleri genelgeye tepki gösterip İstanbul Hükümeti ne baskı yapınca Hükümet, Mustafa Kemal Paşa yı 9. Ordu Müfettişliği görevinden almıştır (II. Çağırılış). Buna karşılık Mustafa Kemal Paşa, 7-8 Temmuz 1919 gecesi Erzurum dan Padişaha ve Harbiye Nezareti ne çektiği telgrafta; 9. Ordu Müfettişliği nden ve çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa ettiğini, İstanbul a dönmeyeceğini ve Anadolu da mücadeleyi sürdüreceğini bildirmiştir. Not: Mustafa Kemal, TBMM nin 5 Ağustos 1921 de kendisine Başkomutanlık yetkilerini vermesine kadar sivil bir vatandaş olarak mücadelesine devam etmiştir. Amasya Genelgesi nin Önemi; Kurtuluş Savaşı nın amacı, gerekçesi ve yöntemi ilk kez bu belge ile belirtilmiştir. İlk kez ulusal egemenlik temeline dayalı bir devlet düzeni öngörülmüştür. Ümmetçi düşünce yerine, ulus düşüncesini savunmuştur. Ulusal hareketi başlatan ilk resmi belgedir. Türk İnkılâbı nın ihtilal safhasını başlatmıştır. Mustafa Kemal in resmi görevle yaptığı son çalışmadır. Not: Mustafa Kemal Paşa, genelgeyle birlikte, her ilin vali ve komutanlarına yazdığı özel bir mektupla; Artık İstanbul, Anadolu ya hâkim değil, tabi olmak mecburiyetindedir. görüşünü de belirtmiştir ERZURUM KONGRESİ (23 Temmuz-7 Ağustos1919) Toplayan Cemiyetler: Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti, şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kongrede İstifa Edenler: Kazım Yurdalan, Cevat Dursunoğlu Önemi: Toplanış amacı bakımından bölgesel, aldığı kararlar açısından ulusaldır. Alınan Kararlar; Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. -Bu karar Misak-ı Milli'de aynen kabul edilmiştir. -İlk defa vatan sınırlarından bahsedilmiştir. Manda ve himaye kabul edilemez. -İlk defa mandacılık reddedildi. Tam bağımsızlığa yönelik bir karar alındı. -Dış politikaya yönelik bir karar alınmıştır. Kuvayı Milliye'yi etkin, Milli İradeyi hakim kılmak esastır. -Ulusal bağımsızlık + Ulusal egemenliğin birlikte gerçekleşeceğini belirtmiştir. Ulusal sınırlarda gözü olmayan herhangi bir devletten dış yardım alınabilir. -Milli Mücadele en fazla desteği Sovyet Rusya vermiştir. Azınlıklara siyasi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcılıklar verilemez. Ulusal güçler padişahı ve saltanat makamını düştüğü bu durumdan kurtaracaktır. -Bu madde Ulusal egemenlikle çelişse de amaç saltanat yanlılarını Milli Mücadele'ye çekmektir. Kapalı halde bulunan Osmanlı Mebusan Meclisi açılacak ve hükümet bu yolla denetlenecek. *Erzurum Kongresinden sonra Temsil Heyeti kurulmuş. Görev süresi 1.TBMM açılana kadar devam edecek. Doğu Anadolu MHC ve Trabzon ve Havalisi MHC tarafından düzenlenmiştir. Kongre başkanlığını M. Kemal yapmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 87 / 169

88 Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. (İlk kez milli sınırlardan bahsedilmiştir.) Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı Osmanlı Devleti nin dağıtılması durumunda millet topluca mücadele edecektir. İşgallere karşı İstanbul Hükümeti nin kayıtsız kalması durumunda geçici bir hükümet kurulacaktır. Hükümet üyeleri milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamışsa üyeler Temsil Heyeti nce belirlenecektir. (9 kişilik bölgesel Temsil Heyeti krulacak) Kuvayi milliye yi amil, milli iradeyi hâkim kılmak esastır. (açıkça milli egemenlik vurgusu) Manda ve Himaye kabul olunamaz. (ilk kez reddediliyor) Azınlıklara siyasi üstünlük ve sosyal dengeyi bozucu ayrıcalıklar verilemez. (Islahat Fermanına vurgu) Milli meclisin derhal toplanması ve hükümet çalışmalarının meclisin denetimine girmesi gerekir. Ulusal irade padişah ve halifeyi kurtaracaktır. Erzurum Kongresi kararları TBMM nin kuruluş ruhuna, Mudanya Ateşkes Antlaşmasına ve Lozan Barış Antlaşmasına bizim açımızdan temel teşkil eder. Kongreyi toplayan; Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk ve Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleridir. Toplanma amacı; Doğu Anadolu yu ve Doğu Karadeniz i Ermeni ve Rum saldırılarına karşı savunmaktır. Erzurum Kongresi, Erzurum, Bitlis, Van, Sivas ve Trabzon illerini temsil eden 54 kişinin katılımıyla gecikmeli olarak 23 Temmuz da toplanmıştır. Mustafa Kemal, Amasya dan Sivas a geçecekti. Ancak Erzurum dan aldığı davet üzerine, 3 Temmuz 1919 da bu şehre gelerek kongreye katıldı. Not: Mardin, Diyarbakır ve Elazığ delegeleri Elazığ valisi Ali Galip ve Diyarbakır valisinin engellemelerinden dolayı kongreye katılamamıştır. Mustafa Kemal in amacı; ulusal kongre için Doğu illerinin desteğini almak ve Amasya Genelgesi nin esaslarının, bölgedeki delegeler tarafından benimsenmesini sağlamaktı. Mustafa Kemal in milli mücadeleyi Erzurum da başlatmasında; Erzurum un işgal altında olmaması, İtilaf Devletleri nin birliklerine uzakta ve güvenlikli bir yerde olması, Kazım Karabekir Komutası nda dağıtılmamış bir ordunun bulunması gibi faktörler etkili olmuştur. Kazım Karabekir in çalışmalarıyla Mustafa Kemal, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ne üye oldu ve Erzurum Kongresi ne başkan seçildi. Not: Mustafa Kemal le birlikte Rauf (Orbay) Bey in de kongreye katılması sorun oldu. Bu sorun iki delegenin (Kazım Bey ve Cevat Bey) istifasıyla çözümlendi. Not: Kongre öncesinde yaşanan bir diğer sorun Temsilciler Kurulu Başkanlığı sorunuydu. Mustafa Kemal in kongre ve ardında da Temsil Heyeti başkanı olmasıyla bu sorun da giderilmiştir. Mustafa Kemal in kongreye katılması ve başkan seçilmesi, kongrede ulusal nitelikli kararlar alınmasını sağladı. Not: Mustafa Kemal Paşa nın sivil olarak ilk görevi Erzurum Kongresi Başkanlığı dır. Erzurum Kongresinde Alınan Kararlar; Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez. İlk defa milli sınırlardan bahsedilmiştir. Bu karar, daha sonra toplanacak olan son Osmanlı Mebuslar Meclisi nin aldığı Misak-ı Milli kararlarında da aynen kabul edilmiştir. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı, Osmanlı Devleti nin dağılması halinde millet birleşerek kendini savunacaktır. Ulusal bağımsızlıktan taviz verilmeyeceği belirtilmiştir. İstanbul Hükümeti yurdun bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümetin üyeleri ulusal kongre tarafından seçilecektir. Eğer kongre toplanmamışsa, hükümet kurma işini Temsil Heyeti yapacaktır. İlk kez İstanbul Hükümeti ne alternatif bir hükümet kurmaktan bahsedilmiştir. Ulus iradesine önem verildiğini gösterir. Saltanat ve Hilafeti baskı ve zordan kurtarmak için Kuva-i Milliye yi etkin, İrade-i Milliye yi hâkim kılmak esastır. Ulusal egemenliğe dayalı bir düzenin kurulacağının işaretleri verilmiştir ( İlk defa ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirileceği belirtilmiştir.). Bu madde ileride saltanatın kaldırılacağı ve cumhuriyetin kurulacağı mesajını vermiştir. Bu kararın başına ulusal egemenlik anlayışına ters olmasına rağmen saltanat ve hilafet ifadelerinin konmasının nedeni; ortamın böyle bir değişikliğe hazır olmayışı ve ulusal birliğin zedelenebileceği kaygısıdır. Manda ve Himaye kabul edilemez. Türk Milleti nin başka bir devletin güdümünde yaşamak yerine koşulsuz olarak tam bağımsızlığı hedeflediği belirtilmiştir (ilk defa). Hıristiyan unsurlara, siyasi egemenliğimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Azınlıkların bağımsızlıkçı çalışmalarına tepki maddesidir (ilk defa). Her yönüyle tam bir bağımsızlığın hedeflendiği ve içişlerimize hiçbir devletin karışamayacağı ifade edilmiştir. Bu maddeye ek olarak Bağımsızlığımıza saygı duyan, yurdumuza karşı istila amacı taşımayan devletlerin teknik ve ekonomik yardımlarını hoşgörü ile karşılar; devletlerin eşitliği ilkesini gözeten, adil ve insancıl bir barışa hazır olunduğunu duyururuz. ifadesi yer almıştır. Mebusan Meclisi nin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesine çalışılacaktır. Mücadelenin ulus iradesine dayanacağı vurgulanmıştır. Ulus egemenliğine önem verildiğini gösterir. İstanbul Hükümeti, meclis aracılıyla denetim altına alınmak istenmiştir. Bu kongre sonrasında Doğu illerindeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri, Doğu Anadolu (Şark Vilayetleri) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla birleştirildi. Ayrıca Doğu illerini Sivas Kongresi nde temsil etmek üzere Mustafa Kemal başkanlığında 9 kişilik Temsil Heyeti seçildi ve Temsil Heyeti Doğu illerini temsil eder. kararı alındı ( bölgesel). Not: Amasya Genelgesi nde yayınlanan esaslar ilk defa Erzurum Kongresi nde benimsenmiş ve karara dönüştürülmüştür. Erzurum Kongresi nin Önemi ve Özellikleri; Toplanış şekli, amacı ve yapısı bakımından bölgeseldir. Ancak aldığı kararlar yönünden ulusal ve ihtilalci bir kongredir. İç ve dış politikayı ilgilendiren kararlar alması meclis gibi hareket ettiğini gösterir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 88 / 169

89 İlk defa ulusal egemenliğin kayıtsız şartsız gerçekleştirilmesinden bahsedilmiştir. Milli mücadelenin temel programı belirlenmiştir. Sivas Kongresi ne ve ondan sonraki ulusal nitelikli çalışmalara ön hazırlık olmuştur. İlk kez milli sınırlardan ve bir hükümet kurmaktan bahsedilmiştir. Kongre kararlarının Doğu ile başlayanları bölgesel (yerel), Manda ve Azınlıklar ile ilgili maddeleri dış politika, diğerleri ulusal nitelikli kararlardır. BALIKESİR VE ALAŞEHİR KONGRELERİ Hacım Muhittin Bey toplamıştır. Batı Cephesi kurulmuştur. Gerektiğinde Yunanlılara karşı herhangi bir itilaf devletlerinden yardım alınabileceği kararı alınmıştır. Mustafa Kemal bu kongreye katılmamıştır. (davet edildiği halde gitmemiştir.) Önemli: Balıkesir ve Alaşehir Kongrelerinden hariç, Batı Anadolu'da yararlı birçok kongre düzenleyen kimdir diye sorarsa; "Galip Hoca" takma adıyla Reşad-ı Sani lakabıyla Celal Bayar'dır. Celal Bayar; -İleride İş bankasının ilk gene lmüdürlüğünü yapmıştır. -Mustafa Kemal Döneminde son başbakandır -İleride Cumhurbaşkanı olmuştur. -27 Mayıs 1960lardan sonra indirilip idama mahkûm ettirilecektir ancak yaş haddinden dolayı idam edilmeyecektir. -Cumhurbaşkanının mahkumları affetme yetkisi olduğu için ondan sonraki gelen Cumhurbaşkanı ev hapsi verecektir. BALIKESİR KONGRESİ (26-31 Temmuz 1919) Yunan işgaline karşı toplanmış bölgesel kongrelerdir. Batı Cephesini örgütlemiştir I. KONGRE (27 HAZİRAN 12 TEMMUZ 1919) II. KONGRE (26 30 TEMMUZ 1919) Bölgesel nitelikli olan ve Mustafa Kemal Paşa nın katılmadığı bu kongrenin amacı; Ege Bölgesi ni (Batı Anadolu yu) Yunan işgallerine karşı savunmaktır. Bu kongrede, Ayvalık kıyılarından başlayıp Soma, Akhisar, Nazilli kasabalarına kadar uzanan bir hat üzerinde Batı Cephesi nin kurulmasına karar verilmiştir ( Kurtuluş Savaşı nın ilk cephesi). Bu gelişmelerle Batı Cephesi nin ve Kuva-i Milliye nin kurulması resmiyet kazanmıştır. Padişaha (Saltanat) bağlılık bildirilmiştir. Bu kongrenin Amasya Genelgesi nin bağımsızlık yönündeki çağrısına katılması olumlu, padişaha bağlılık bildirmesi olumsuz bir gelişmedir. ALAŞEHİR KONGRESİ (16 25 AĞUSTOS 1919) Toplanma amacı; Balıkesir Kongresi kararları doğrultusunda, Ege Bölgesi nde Yunan işgallerine karşı önlemler almak ve Kuva-i Milliye güçlerini asker ve malzeme yönünden desteklemektir. Bu kongre de bölgeseldir. Mustafa Kemal Paşa, bu kongreye de katılmamıştır. Alaşehir Kongresi, padişaha ve hilafete bağlı kalınması kararının yanı sıra; gerekirse İtilaf Devletleri nden de yardım alınabileceği görüşünü kabul etmiştir. Not-1: Bu iki kongre kararları doğrultusunda oluşturulan Batı Cephesi, Temsil Heyeti nin işini kolaylaştırmış, Sivas Kongresi nden sonra Ali Fuat (Cebesoy) Paşa Temsil Heyeti tarafından Batı Cephesi ne komutan olarak atanmış, böylece Batı daki direniş kontrol altına alınmıştır. Not-2: Her iki kongre delegeleri de ulusal egemenliği onaylamamıştır yani yeni bir devlet düzeni kurma düşünceleri olmamıştır. Padişaha bağlılık bildirip Sivas Kongresi ne katılmamışlardır. Sadece gözlemci göndermişlerdir. Not-3: Her iki kongrenin de en önemli eksikliği bölgesel hareket etmeleri ve birleştirici bir lider ve kurumdan yoksun olmalarıdır. Not-4: 6 Ağustos 1919 da toplanan Nazilli Kongresi nde de milis güçlere asker sağlanması kararlaştırılmış ve Kuva-i Milliye birlikleri arasında uyum sağlanması esası öngörülmüştür. SİVAS KONGRESİ (4-11 Eylül 1919) o Toplanış amacı ve aldığı kararlar açısından ulusaldır. Kongreye Katılımın Az Olmasının Sebepleri: o Elâzığ Valisi Ali Galib'in ve Ankara Valisi Muhittin Paşa'nın kongreye gidecek delegeleri engellemesi. o Fransızların Sivas'ı işgal edeceği söylentisi. o Kongreyi gereksiz bulan bazı delegelerin kongreye katılmak istememesi. Kongrede Tartışılan Konular: Manda ve himaye Kongre Başkanlığı (Mustafa Kemal ile Rauf Orbay arasında başkanlık yarışı yaşanmıştır.) Saltanata bağlılık Kongrede Alınan Kararlar: Tüm Cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir. Milli mücadele tek elden yürütülmeye çalışılmııştır. Halkın milli mücadeleden haberdar olması için bir gazete çıkarılacaktır. Sivas'ta İradeyi Milliye haberdar olması için bir gazete çıkarılmıştır. Batı cephesi komutanlığı Ali Fuat Cebesoy atanmıştır. İlk defa Temsil Heyeti yürütme yetkisini kullandı. Manda ve himaye bir daha gündeme gelmemek üzere reddedildi. (Kesin olarak reddedildi.) Erzurum Kongresi kararları gözden geçirilerek kabul edildi Manda ve himaye kesin olarak reddedildi Bütün cemiyetler Anadolu ve Rumeli MHC adı altında birleştirildi (milli mücadelede birlik ve bütünlük sağlandı) Temsil Heyeti nin sayısı on beşe çıkartılarak bütün yurdu temsil eder hale getirildi (TBMM açılana kadar görev yapacaktır) Hukukumuza saygılı olan devletlerden dış yardım alınabileceği belirtildi İradeimilliye Gazetesinin çıkartılması kararlaştırıldı Ali Fuat Cebesoy Batı Cephesi Kuvayı Milliye Birlikleri komutanlığına atandı (Temsil Heyeti nin ilk icraatı) Bu gelişmeler üzerine Damat Ferit Paşa Hükümeti istifa etti. Bu Temsil Heyeti nin ilk siyasi başarısı oldu) Bu kongreyi diğer kongrelerden ayıran en önemli özelliği; temsil edilen yerler ve aldığı kararlar itibariyle ulusal bir karaktere sahip olmasıdır. Amacı; Amasya Genelgesi nde belirtildiği üzere, ulusal güçleri birleştirmek ve ulusal hareketi idare edebilecek bir teşkilat kurmaktır. Kongrenin toplanmasına yakın, Damat Ferit Hükümeti ve İngilizler, Sivas Kongresi nin dağıtılması, Mustafa Kemal ve Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 89 / 169

90 arkadaşlarının tutuklanması için Elazığ Valisi Ali Galip i görevlendirmiştir. Mustafa Kemal olaydan haberdar olarak, Malatya yakınlarında kuvvet toplamaya başlayan Ali Galip in üzerine milli güçleri gönderip kuvvetlerini dağıtmıştır. Böylece kongrenin toplanmasını engelleme girişimleri sonuçsuz kalmıştır. Not: Bu olaydan sonra Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Hükümeti ne çektiği telgrafta; Yaptıklarınızın hesabını bu millet, elbet bir gün sizden soracaktır. demiştir. Sivas Kongresi, 4 Eylül 1919 da 38 delegenin katılımıyla toplanmıştır. Kongrenin ilk günü bazı delegeler Mustafa Kemal i Kongreye başkan seçmek istemediler. Ancak genel oyların çoğunu alan Mustafa Kemal, Kongre başkanlığına, kongre sonunda da Temsil Kurulu Başkanlığı na seçildi. Not: Bu gelişmelerle Mustafa Kemal, ulusal bir lider haline geldi. Kongrede Alınan Kararlar; Erzurum Kongresi nde alınan kararlar, burada yeniden görüşülerek, ulusal kararlar olarak aynen kabul edilmiştir. Bütün yararlı cemiyetler (Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri); Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak birleştirildi. Amaç; Kurtuluş Savaşı nı tek elden yönetmektir. Siyasi örgütlenmede ilk büyük adım atılmıştır. Cepheler arasında birlik sağlanmak istenmiştir. Tam bağımsızlıkta karar kılınarak manda ve himaye düşüncesi bir daha gündeme gelmemek üzere kesin olarak reddedilmiştir. Kongrenin ilk günü bazı delegeler özellikle ABD mandasını tekrar gündeme getirmiş ancak bu durum ulusal bağımsızlığa ve ulusal egemenliğe ters olduğu için Erzurum Kongresi nden sonra bir daha reddedilmiştir. Bu kararın çıkması Türk Milleti nin kayıtsız şartsız tam bağımsızlığı hedeflediğini göstermektedir. İlk kez Erzurum da oluşturulan ve sadece doğu illerinde yetkili kılınan 9 kişilik Temsil Heyeti, Yurdun bütününü temsil eder şeklinde yeniden düzenlenerek, ulusal hale getirildi ve üye sayısı 16 ya yükseltildi (Mustafa Kemal yeniden Temsil Kurulu Başkanlığı na getirildi.). Kongre Sonrası Gelişmeler Temsil Kurulu, Türk Milleti adına iç ve dış politikada siyasi ve idari karar almak için tek yetkili organ haline getirildi. Temsil Kurulu, ilk defa yürütme yetkisini ( hükümet görevi) kullanarak Ali Fuat Paşa yı Batı Cephesi Komutanlığı na atadı ve Güney Cephesi ne bazı subaylar gönderdi. Bu kongredeki ulusal çalışmalar, ileride TBMM nin açılmasına da ivme, hareketlilik kazandırmıştır. Kongreye katılanların halk temsilcileri olması, ulusal egemenliğin işlerlik kazandığını gösterir. Kongre ile Misak-ı Milli nin özü, çerçevesi ve esasları hazırlanmıştır. Temsil Kurulu, Ali Galip Olayı nedeniyle tüm yurda çektiği telgraflarda; İstanbul ile tüm haberleşmelerin kesilmesini, Yapılacak tüm çalışmalarda Sivas a bağlı kalınmasını, Her türlü haberleşme ve danışma merkezinin Sivas olduğunu, İstanbul un Anadolu ya atadığı komutan ve valilerin kabul edilmeyerek, geri gönderilmesini istemiştir. Not: Temsilciler Kurulu, bu çalışmalarıyla İstanbul Hükümeti ne bağlı olmadığını göstermeyi amaçlamıştır. Bu kararlara uyulması sonucu, İstanbul un Anadolu yla bağlantısı kopmuş, bu gelişme üzerine Padişah Vahdettin, Damat Ferit i (Sadrazamı) görevden almıştır (30 Eylül 1919). Damat Ferit Hükümeti nin düşürülmesi, Temsil Kurulu nun ilk siyasi başarısıdır. Sivas Kongresi nden sonra yayın yoluyla propaganda yapmak, ulusu milli mücadele etrafında toplamak ve ulusal hareketin haklılığını duyurmak için, Sivas ta İrade-i Milliye adlı bir gazete çıkarılmaya başlandı (Daha sonra Ankara da Hâkimiyet-i Milliye olarak çıkarılacak olan bu gazete, ulusal mücadelenin ilk yarı resmi yayın organı oldu.). Not-1: Bununla birlikte Milli Mücadeleyi destekleyen diğer yayınlar şöyle sıralanabilir; Tasvir-i Efkar, Vakit, İkdam, Albayrak, Yeni Gün, Ses, İzmir e Doğru, Doğru Söz, Açıksöz, Babalık, Öğüt, Mimber, Yeni Adana, İstikbal, Ahali, Emel, İleri, Hukuk-u Beşer, Küçük Mecmua, Akşam, Tercüman gazeteleri ve Sebilürreşad dergisidir. Not-2: Milli Mücadele ye karşı olan yayınlar ise; Alemdar, Peyam-ı Sabah, Ferda, Türkçe İstanbul, Jurnal Köylü, Aydede, Ümit, Güleryüz, İrşad, Tan, Yeni Dünya, Şarkın Sesi, Zafer, Zincirbent gazeteleridir. Ayrıca Ankara da Anadolu Ajansı (A.A) adıyla bir de radyo kuruldu. Temsil Kurulu, TBMM açılıncaya adar görevini sürdürmüş, TBMM nin açılmasıyla da görevini İcra Vekilleri Heyeti ne devretmiştir. AMASYA GÖRÜŞMELERİ ve PROTOKOLÜ (20-22 Ekim 1919) İstanbul Hükümeti (Salih Paşa) Temsil Heyeti (Mustafa Kemal) Alınan Kararlar; Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul Hükümetince resmi olarak tanınacak. İleride yapılacak barış görüşmelerine gidecek olan heyeti Temsil Heyeti belirleyecek. Azınlıklara siyasi ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeyecek. Sivas kararları İstanbul Hükümeti tarafından kabul edilecek, zararlı cemiyetler kapatılacak. Kapalı halde bulunan Osmanlı Mebusan Meclisi açılacak ve ülke genelinde seçimler yapılacak. Güvenlik sebebi ile Mebusan Meclisi İstanbul dışında açılacak. Tarihsel Önemi: Temsil Heyeti İstanbul Hükümetince ilk defa resmi olarak tanındı. Seçimler yapıldı ve Mustafa Kemal "Erzurum"dan milletvekili seçildi. Hakkındaki idam kararından dolayı İstanbul' a gidemedi. 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. Sivas Kongresi sonrasında İstanbul da Damat Ferit Hükümeti düşmüş, yerine Ali Rıza Paşa Kabinesi kurulmuştu (2 Ekim 1919). Damat Ferit Paşa nın yerine sadrazam olan Ali Rıza Paşa Bahriye Nazırı(Donanma Bakanı) Salih Paşa yı Temsil Heyeti ile görüşmeler yapmakla görevlendirdi. Salih Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki görüşmeler Amasya da yapıldı. Vatanın bütünlüğünün milletin bağımsızlığının sağlanması, yapılacak anlaşmalarda Temsil Heyetinin onayının alınması, manda ve himayenin reddedilmesi, azınlıklara aleyhimizde haklar verilmemesi, Meclisi Mebusan ın güvenli bir yerde toplanması, Anadolu ve Rumeli MHC nin İstanbul Hükümetince tanınması gibi kararlar alındı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 90 / 169

91 Amasya Görüşmelerinin en önemli sonucu Osmanlı Hükûmetinin, Temsil Heyetini ve böylece Anadolu daki millî hareketi resmen tanımış olmasıdır. Ali Rıza Paşa bu kararlardan sadece Meclisi Mebusan ın toplanmasını (İstanbul da) kabul etmiştir. Ali Rıza Paşa sadrazam (başbakan) olunca, Anadolu hareketine kayıtsız olmadıklarını ifade eden ılımlı bir açıklama yaptı. Buna karşılık Temsilciler Kurulu da bir açıklama yaparak, İstanbul da kurulan Ali Rıza Paşa Hükümeti ni, ulusal kararlara karşı çıkmaması koşuluyla desteklediklerini belirtmiştir. Taraflar arasındaki ilişkilerin yumuşaması üzerine Ali Rıza Paşa, Bahriye Nazırı (Bakanı) Salih Paşa yı Temsil Heyeti ile görüşmeler yapmak üzere Amasya ya gönderdi. Amasya Görüşmeleri ni, Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal Paşa, Rauf ve Bekir Sami Beyler yapmıştır. Salih Paşa ile Temsilciler Kurulu Başkanı Mustafa Kemal arasında üç gün süren görüşmeler sonucunda Amasya Protokolü imzalanmıştır. Buna göre; İşgallere karşı hep birlikte karşı konulacak, Türklerin çoğunlukta olduğu yerlerin işgaline izin verilmeyecektir. İstanbul Hükümeti, Temsil Heyeti ile Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ni ve Sivas Kongresi kararlarını tanıyacaktır. İstanbul Hükümeti, Temsil Kurulu nun rızası olmadan düşmanlarla barış görüşmesine gitmeyecek; bundan sonra yapılacak görüşmelere Temsil Heyeti nin uygun göreceği kişiler de katılacaktır. Mebusan Meclisi, İstanbul dışında, İstanbul Hükümeti nin de uygun göreceği bir şehirde derhal toplanacaktır. Mustafa Kemal Paşa nın Mebusan Meclisi nin İstanbul dışında toplanmasını istemesinin nedenleri; İstanbul un İtilaf Devletleri nce fiilen işgal edilip baskı altında tutulması İstanbul da saltanat taraftarlarının çoğunlukta olması Bütün zararlı cemiyetlerin merkezinin İstanbul olması Tüm bu nedenlerden dolayı İstanbul da sağlıklı karar alınamayacağını düşünmesidir. Mebusan Meclisi nin toplanması için seçimlere gidilecek, seçimler tam bir serbestlik içinde yapılacak; yalnız İttihatçıların seçilmemesi için telkinler yapılabilecektir. Salih Paşa bu kararların dışında, eğer şartlar müsait olursa uygulanabilme sözü verdiği şu gizli kararları da kabul etmiştir; İzmir in kurtarılmasına çalışılacaktır. Milliyetçi basın üzerindeki sansür kaldırılacaktır. İşgalcilerle işbirlikçilik yapan cemiyetler ile basın yayın organlarının çalışmalarına engel olunacak, yine bu davranışlarda bulunan kamu görevlilerine de işten el çektirilecektir Salih Paşa, bu kararları İstanbul Hükümeti ne kabul ettireceğini, ettiremezse istifa edeceğini belirterek İstanbul a dönmüştür Salih Paşa, İstanbul da kararları kabul ettiremedi ama istifa da etmedi. Yürürlüğe giren tek karar, seçimlere gidilip Mebusan Meclisi nin açılması oldu. Not: İstanbul Hükümeti nin bu kararları biri hariç kabul etmemesinin nedeni; merkezi otoritesini korumak istemesi ve Anadolu hareketinin daha da güçleneceğinden endişe duymasıdır. İlk kez İtilaf Devletleri, İstanbul Hükümeti ve Temsil Kurulu farklı amaçlar için de olsa, ortak bir karara varmış oldular. Bu kararda; Temsil Kurulu nun amacı; Ulusal bağımsızlık hareketini meşrulaştırmak, bunu başaramazsa da İstanbul da sağlıklı kararlar alınamayacağını ispatlamaktır. İstanbul Hükümeti nin amacı; Kendi çıkarları doğrultusunda kararlar çıkartarak, Temsil Kurulu nu etkisiz ve yetkisiz kılabilmektir. İtilaf Devletleri nin amacı; Toplanacak olan Mebusan Meclisi ne, işgalleri onaylatarak resmileştirmektir. Amasya Görüşmeleri nin Önemi İstanbul Hükümeti; bu görüşmeyle Temsil Heyeti ni Sivas Kongresi kararlarını ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ni resmen tanımış oldu. Amasya Protokolleri, Temsil Kurulu nun ikinci siyasi başarısıdır. Ayrıca bu görüşmeler Temsil Kurulu nun siyasi etkinliğini daha da artırmıştır. Osmanlı Mebusan Meclisi nin açılmasını kesinleştirmiştir Temsil Heyetinin Ankara ya Gelmesi (27 Aralık 1919) Ankara nın merkezi bir konumda olması Ankara yı savunma kolaylığı Ulaşım ve haberleşme yönünden elverişli olması İstanbul a ve Batı Cephesi ne yakın olması Henüz işgale uğramamış olması Ankara halkının milli mücadele yanlısı olması gibi sebeplerden dolayı Ankara Mille Mücadelenin yönetim merkezi olarak tercih edilmiş ve Temsil Heyeti buraya gelip yerleşmiştir. Amasya Görüşmeleri nde alınan kararlar doğrultusunda Anadolu da seçimler yapılmıştır. Erzurum Milletvekili seçilmiş olan Mustafa Kemal, İstanbul da toplanacak olan Mebusan Meclisi nin güven içinde çalıştığı görülene kadar, Temsilciler Kurulu ile birlikte Sivas tan Ankara ya gelmiş ve burada kalmaya karar vermişlerdir. Ankara nın Milli Mücadele nin fiili merkezi olarak seçilme nedenleri; Hiç işgal edilmemiş, savunmaya elverişli, müstahkem (korunaklı) bir şehir olması Anadolu nun her yanı ile ulaşım ve haberleşme ağının iyi olması (telgraf hatları, tren yolları v.b.) Yunanlılarla mücadele edilen Batı Cephesi ne ve Fransızlarla mücadele edilen Güney Cephesi ne yakın olması İstanbul a yakın olması ve Mebusan Meclisi nin çalışmalarını daha yakından izleme imkânının bulunması Ankara da ulusal örgütlerin güçlü olmasıdır. Temsil Kurulu nun Ankara ya geliş nedenlerinden biri de yeni seçilen ve İstanbul a gidecek mebuslarla tek tek görüşerek, onlara, İstanbul da ulusal kararlar doğrultusunda çalışmalar yapmaları için telkinde bulunmaktır. Ankara nın yerli halkı Seymenler, Temsil Kurulu nu ve Mustafa Kemal i çok sıcak karşılamışlar ve Seni görmeye geldik, uğrunda ölmeye geldik sözleriyle bu kadronun etrafında bütünleşmişlerdir. Ankara'yı Tercih Etme Sebepleri: Ulaşım ve haberleşme imkânı Batı cephesine yakın olması. Mebusan Meclisi çalışmalarını yakından takip etme isteği. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 91 / 169

92 İşgale uğramamış güvenli bir bölge olması. Halkının milli mücadele yanlısı olması. Mustafa Kemal'in İstanbul'a gidecek olan heyetten; Kendisinin meclis başkanı seçilmesini, Müdafa-i Hukuk grubunu kurmalarını istedi. Not: Son Osmanlı Mebusan Meclisi Başkanlığı'nı "Celaleddin Arif Bey" yapmıştır. SON OSMANLI MEBUSAN MECLİSİNİN AÇILMASI ve MİSAK-I MİLLİ (MİLLİ YEMİN) (MİLLİ ANT) (12-28 Ocak 1920) Seçimlerin ardından12 Ocak 1920 de Meclisi Mebusan İstanbul da toplandı. Erzurum mebusu seçilen M. Kemal toplantılara katılamadı. Kuvayı Milliyeci vekilleri Ankara da toplayıp onlardan mecliste müdafaaihukuk grubu kurularak, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarının Osmanlı Meclisinden geçirilmesini, kendisinin de meclis başkanı olarak seçilmesi talimatını verdi. Vekiller mecliste Felahvatan Grubunu oluşturtarak Misakı Milli kararlarını aldılar (28 Ocak 1920) Misakımillî ile Türk yurdunun sınırları çizilmiş, işgallere karşı çıkılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından da kabul edilmiş oldu. Bu kararların alınması üzerine İtilaf Devletleri 16 Mart 1920 de İstanbul u resmen işgal edip Meclisi Mebusan ı dağıttılar. Mustafa Kemal ve Mebusan Meclisi milletvekilleri ile birlikte hazırladı. Misak-ı Milli Mebusan Meclisi'nde kabul edilen son kanun oldu. İçeriği; Ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz. Boğazlar Marmara Denizi'nin güvenliği sağlandığı takdirde dünya ticaretine açılacaktır. Kars, Ardahan ve Batum'da, (Elviye-i Selase) gerekirse bir halk oylaması yapılacak. Türklerin yoğun yaşadığı Batı Trakya'da halk oylaması yapılacak. Araplar kendi geleceklerine halk oylamasıyla karar verecek. Mali, adli, siyasi gelişmemizi engelleyen her türlü kısıtlamalar (kapitülasyonlar) kaldırılacak. Osmanlı Devleti'nden kalan dış borçlar eşit bir şekilde paylaştırıldığı taktirde ödenecek. Bir devlet içinde yaşayan Müslümanlara ne kadar hak verilirse aynı hakta o devletin vatandaşına verilecek (Azınlık Hakları) Not: Misak-ı Milli'de yer alan konular ileride Lozan Antlaşması'nın temel konularını oluşturmuştur. Not: İstanbul bu kararlardan sonra İtilaf Devletleri tarafından 16 Mart 1920'de işgal edilmiştir. Mustafa Kemal'e haber veren ile Manastırlı Hamdi Bey'dir. Daha sonra Mustafa Kemal, Manastırlı Hamdi'ye Soyadı Kanununu çıkarttıktan sonra Martonaltı soyadını vermiştir. Amasya Görüşmeleri sonucunda İstanbul Hükümeti; Meclisi Mebusan ın toplanmasını kabul etmişti. Bu nedenle Kasım ayında seçimler yapıldı. Anlaşma Devletleri, işgal altındaki bölgeler de dâhil olmak üzere seçimleri engelleyecek bir harekette bulunmadılar. Not: İtilaf Devletleri İstanbul u denetim altında tuttukları ve meclisin, kendilerinin sunacağı barış koşullarını kabul edeceğini umdukları için seçimlere ve meclisin toplanmasına karışmamışlardır. Seçimleri genelde Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri nin desteklediği adaylar kazandı. Seçimlerde Mustafa Kemal Erzurum dan milletvekili seçilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul a gidecek milletvekilleriyle Ankara da bir ön görüşme yaptı ve şu kararlara uymalarını istedi; Mustafa Kemal, gıyaben Meclis Başkanı seçilecek, Not: Mustafa Kemal in İstanbul da toplanacak olan Mebuslar Meclisi ne başkan seçilmek istemesinin nedeni; dağıtılması halinde başkanlık yetkisini kullanarak, Meclisi Anadolu da daha güvenli bir yerde toplayabilmektir. Meclis te Müdafaa-i Hukuk Grubu oluşturulacak Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı ile ilgili kararlar alınacak Not: Mustafa Kemal in İstanbul a gidecek milletvekilleriyle Ankara da görüşme girişimlerini İstanbul Hükümeti engellemeye çalışmıştır. Bunun nedeni; Meclisin (yasama gücünün) etki altında kalacağından kaygı duymasıdır. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra 12 Ocak 1920 de İstanbul da Osmanlı Mebusan Meclisi toplanarak çalışmalarına başladı. Mustafa Kemal, meclis başkanlığına seçilemedi ( Reşit Hikmet Bey seçildi), Müdafaa-i Hukuk Grubu oluşturulamadı. Bunun yerine Felah-ı Vatan (Vatanın Kurtuluşu) adlı yeni bir grup kuruldu. Not: Mustafa Kemal e söz verip amaçlarından uzaklaşan milletvekillerinin bu davranışlarının nedeni; saltanata bağlı olduklarını göstermek istemeleri ve İtilaf Devletleri nin baskısından çekinmeleridir. Meclisteki çalışmalar her ne kadar Mustafa Kemal in istediği yönde gerçekleşmemişse de 28 Ocak 1920 de Mebusan Meclisi nin gizli oturumunda Türk milleti için çok önemli olan Misak-ı Milli (Milli Ant / Yemin) kabul edilmiştir. Not: Misak-ı Milli kararları bir parlamento kararı olup, padişah tarafından onaylanmamıştır. Misak-ı Milli Kararları Sınırlar: Mondros Ateşkesi nin imzalandığı güne kadar Türk ordularının koruduğu; henüz işgale uğramamış, Müslüman Türk nüfusun çoğunluğu oluşturduğu vatan toprakları bir bütündür parçalanamaz. Bu karar daha önce Erzurum Kongresi nde benimsenmiştir. Milli sınırlara son ve kesin şekli verilmiştir. Ulusal sınırlar Wilson İlkeleri ne uyumluluk gözetilerek çizilmiştir. Boğazlar: İstanbul ve Marmara nın güvenliği sağlandığı takdirde, Boğazlar uluslararası ticarete açılabilir. Ayrıca Boğazlardan geçecek gemilerin durumu, bizimle birlikte diğer ilgili devletlerin de ortak kararlarıyla tespit edilmelidir. Bu kararla siyasi ve askeri bağımsızlık vurgulanmıştır. Azınlık Hakları: Sınırlarımız dâhilinde yaşayan azınlıklara, komşu ülkelerdeki Türk azınlıklara tanınan haklar oranında hak tanınacaktır. Avrupalı Devletlerin içişlerimize karışmasını engellemek ve bağımsız bir devlet olduğumuzu kabul ettirmek amaçlanmıştır. Devletlerin eşitliği prensibine uygun hareket edilmiştir. Kapitülasyonlar: Politik, ekonomik ve mali gelişmemizi engelleyen ve hukuk alanında hâkimiyetimizi sınırlayan imtiyazlar kabul edilemez. Bu karar ile kapitülasyonların kaldırılması amaçlanmıştır. (Kapitülasyonlara ilk defa karşı çıkılmıştır.). Bağımsızlık ve egemenlik haklarımızdan taviz verilemeyeceği vurgulanmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 92 / 169

93 Arap Ülkeleri: Ateşkes imzalandığı sırada işgal altında bulunan ve halkın çoğunluğunu Arap Müslümanların oluşturduğu ülkelerin geleceği, o ülke halklarının kararına göre belirlenmelidir. Batı Trakya: Bölgenin geleceğini belirlemek üzere halkoyuna başvurulmalıdır. Vilayet-i Selase: Kendi istekleriyle Türkiye ye katılmış olan Kars, Ardahan ve Batum (Artvin) da gerekirse bir daha halkoyuna başvurulmalıdır (Daha önce Temmuz 1918 te halkoylaması yapılmıştı.). Not: Bu bölgelerde, halkın çoğunluğu Türk ve Müslüman olduğundan, serbest oylamanın çıkarlarımıza uygun olacağı düşünülmüştür. Osmanlı Borçları: Sınırlar, Boğazlar ve İstanbul ile ilgili şartlarımız kabul edilirse Osmanlı dış borçları ödenecektir. Bu şartlar kabul edilmeden barış yapmak mümkün değildir. Kayıtsız, şartsız bağımsızlık amaçlanmıştır. Misak-ı Milli Kararları nın Önemi Ulusal sınırlarımız kesin olarak çizilmiştir. Misak-ı Milli, Türk milletinin ulusal sınırlar içerisinde bağımsız yaşama yeminidir. Ulusal bilince erişildiğini göstermiştir. Misak-ı Milli de ulusal bağımsızlık ve ülke bütünlüğü ile ilgili konular gündeme gelmiş ancak padişahın meclisteki etkinliği nedeniyle ulusal egemenlik ilkesi ön plana çıkarılmamıştır. Wilson İlkeleri ne uygun bir barışa hazır olunduğu vurgulanmıştır. Ulusal bağımsızlık mücadelesine yasallık kazandırmıştır (ikinci kez) Kurtuluş Savaşı nın programını ve temelini oluşturmuştur (kesin şekli verilmiştir.). İtilaf Devletleri nin Misak-ı Milli Kararlarına Tepkileri Mebuslar Meclisi, Misak-ı Milli kararlarını 28 Ocak 1920 deki gizli oturumda kabul etmiş, ancak kararlar 17 Şubat 1920 de basına duyurulmuştur. Bu kararlardan rahatsızlık duyan işgalci güçler, önce Hükümet ve Meclise baskı yaparak alınan bu kararların değiştirilmesini istediler. Not: İşgalci güçlerin bu tutumlarının nedeni; alınan bu kararları beklentilerine aykırı bulmalarıdır. İtilafların ve padişahın baskıları sonucu, Sadrazam Ali Rıza Paşa istifa etti (3 Mart 1920). Yerine getirilen Salih Paşa da baskılar sonucu istifa etmiştir. (2 Nisan 1920). İstekleri kabul edilmeyen işgalci güçler, 16 Mart 1920 de İstanbul u resmen işgal ederek, Mebusan Meclisi ni basıp dağıtmışlar ve 150 kadar milletvekilini ve aydını tutuklayarak Malta Adası na sürgüne göndermişlerdir. (İşgal, Mondros un 7. maddesine dayandırılmıştır.). Not: Mebusan Meclisi nin dağıtılması işgalci güçlerin, Türk halkının iradesini yok saydıklarını gösterir. Not: Kanun-u Esasi ye göre, Mebusan Meclisi ni açma kapatma yetkisi padişahın elinde olmasına rağmen, İngilizlerin meclisi basıp dağıtmaları, anayasaya aykırı bir durumdur. İşgalden hemen sonra yayınlanan bildiride işgalci güçler; İşgalin geçici olduğunu, Amaçlarının saltanat makamının nüfuzunu kırmak değil, aksine padişahın Osmanlı idaresinde kalacak yerlerdeki nüfuzunu kuvvetlendirmek olduğunu, Anadolu da karışıklık devam ederse, İstanbul un Türklerden alınacağını, Herkesin saltanat makamı olan İstanbul un emirlerine uyması gerektiğini belirtmişlerdir. Not: İtilaf Devletleri, İstanbul un işgalinin dünya kamuoyunda kendileri hakkında oluşturacağı olumsuz imajı yok etmek, işgalden Anadolu hareketinin sorumlu olduğunu göstermek ve Milli Mücadele yi engelleyerek halkın tepkisini azaltmak amacıyla bildiri yayınlamışlardır. Not: İstanbul un İtilaflar tarafından işgal edilmesi ve Mebusan Meclisi nin dağıtılması Türk halkının İstanbul Hükümeti ne olan güvenini sarsmıştır. Mustafa Kemal'in İstanbul'un işgaline karşı aldığı önlemler: İstanbul Hükümeti ile tüm haberleşmeyi kesti. Çeyle ve Ulukışla demiryollarını tahrip ettirdi. Vergi toplamak için Anadolu'ya gönderilen memurlar geri gönderildi. İtilaf Devletlerinin Osmanlı subaylarını tutuklaması üzerine Anadolu'daki İtilaf Devletleri subayları tutuklandı. Mustafa Kemal in İşgale ve İtilaf Devletleri ne Tepkisi (19 Mart 1920) Mustafa Kemal işgali öğrenince tüm yurdu bu işgalden haberdar eden bir genelge yayınlamış, ayrıca İstanbul daki İtilaf Devletleri temsilcileri ve bütün tarafsız ülkelere protestoda bulunarak aşağıdaki tedbirleri almıştır; İstanbul ile tüm ilişkiler kesilecektir. İstanbul daki tutuklamalara karşılık Anadolu daki İtilaf subayları tutuklanacaktır. Bundan sonra İstanbul a hiçbir ilden vergi gönderilmeyecek, İstanbul Hükümeti nin gelirleri Ankara da toplanacaktır. İstanbul ve Adana dan Anadolu ya düşman askerlerinin sevkiyatının engellenmesi için Geyve ve Ulukışla demiryolları tahrip edilecektir. Padişah tutsak olduğu için bundan sonra Milli Mücadele padişah adına da yürütülecektir. İstanbul dan Anadolu ya kaçabilen milletvekillerinin hakkı saklıdır. Ankara da yeni açılacak olan Meclise katılabileceklerdir. Not-1: Bütün bu gelişmeler, saltanat ve hilafet yanlılarını da ulusal mücadelecilerin yanına yöneltmiş ve Ankara da TBMM nin açılmasına zemin hazırlamıştır. Not-2: Mustafa Kemal in, İstanbul da meclisin sağlıklı kararlar alamayacağı görüşü haklılık kazanmış, gerçekçiliği ve ileri görüşlülüğü kanıtlanmıştır. Not-3: Salih Paşa nın istifası üzerine 5 Nisan 1920 de Damat Ferit Paşa yeniden sadrazamlığa getirilmiş ve hükümeti kurmuştur. 11 Nisan 1920 de de Padişah, Mebusan Meclisi ni süresiz olarak kapatmış ( 3. Kapatılış), böylece Osmanlı Parlamento Tarihi de sona ermiştir. Seçimlerin ardından12 Ocak 1920 de Meclisi Mebusan İstanbul da toplandı. Erzurum mebusu seçilen M. Kemal toplantılara katılamadı. Kuvayı Milliyeci vekilleri Ankara da toplayıp onlardan mecliste müdafaaihukuk grubu kurularak, Erzurum ve Sivas Kongresi kararlarının Osmanlı Meclisinden geçirilmesini, kendisinin de meclis başkanı olarak seçilmesi talimatını verdi. Vekiller mecliste Felahvatan Grubunu oluşturtarak Misakı Milli kararlarını aldılar (28 Ocak 1920) Misakımillî ile Türk yurdunun sınırları çizilmiş, işgallere karşı çıkılmış, Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından da kabul edilmiş oldu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 93 / 169

94 Bu kararların alınması üzerine İtilaf Devletleri 16 Mart 1920 de İstanbul u resmen işgal edip Meclisi Mebusan ı dağıttılar. I. TBMM DÖNEMİ (23 Nisan ) Meclisi Mebusan ın dağıtılması üzerine 19 Mart 1920 de seçimlere gidildi. Toplanan milletvekilleri ile TBMM açıldı. 24 Nisan 1920 de M. Kemal in önergesi kabul edildi. Buna göre; Hükümet kurmak mecburidir. Geçici de olsa sadaret kaymakamı atamak doğru değildir. TBMM nin üstünde güç yoktur. Yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM ye aittir. Hükümet, meclis içinden seçilen üyelerden oluşur. TBMM başkanı, hükümetin de başkanıdır. Padişah ve halifenin durumu TBMM nin ileride çıkaracağı bir kanunla belirlenecektir. 16 Mart 1920 de İstanbul un İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesi ve Mebusan Meclisi nin dağıtılması, Saltanat tutsak duruma düştüğü için İstanbul Hükümeti nin görev ve sorumluluklarını yerine getirememesi gibi nedenler, Mustafa Kemal e düşüncelerini gerçekleştirme fırsatı vermiş ve TBMM nin açılmasına zemin hazırlamıştır. Mustafa Kemal 19 Mart 1920 de bir genelge yayınlayarak İstanbul un işgalini protesto etmiş; Ankara da yeni bir meclisin açılacağını, Anadolu ya kaçabilen milletvekillerinin haklarının saklı olduğunu (14 milletvekili) ve açılacak olan Millet Meclisi ne onların da katılabileceğini bildirmiştir. Not: Bu genelge ile İstanbul daki milletvekillerine sahip çıkılması, ulusal iradenin pekiştirilmeye çalışıldığını gösterir. İlk TBMM, Mart ayının son günlerinde yapılan seçimlerle Anadolu dan seçilen milletvekilleri ve İstanbul dan Ankara ya kaçabilen milletvekillerinin katılımıyla 23 Nisan 1920 de en yaşlı üye olması sebebiyle Sinop Milletvekili Şerif Bey in geçici başkanlığında açıldı (120 milletvekili ile). Mustafa Kemal Paşa, ilk Meclise Ankara Milletvekili olarak katıldı ve 24 Nisan 1920 de Meclis Başkanlığı na seçildi (TBMM nin ilk resmi başkanı). Mustafa Kemal in 24 Nisan 1920 de Meclis e yazılı olarak sunduğu önerge onaylanarak aynen kabul edilmiştir. Bu önergeye göre; Mecliste toplanmış olan ulusal iradeyi doğrudan vatanın geleceğine hâkim kılmak esastır. TBMM nin üstünde hiçbir güç ve makam yoktur. Osmanlı Hükümeti ve Saltanat yok sayılmıştır. Meclisin ihtilalci özelliğini gösterir. İleride Cumhuriyet yönetimine geçileceğini belirtmektedir (ulusal egemenlik). Yasama (kanun yapma) ve Yürütme (Hükümet) yetkileri TBMM ye aittir (Güçler birliği). Bu sistemin kabul edilmesinin temel amacı; Meclisi, milletin tek temsilcisi haline getirmek ve Milli Mücadele de çabuk karar alıp uygulayabilmektir. Yasama ve Yürütme yetkilerinin TBMM de toplanması, Cumhuriyet yönetimine geçileceğinin kesin bir göstergesidir. Bütün yetkilerin TBMM nin elinde toplanması demokrasiye terstir. Meclis, gerekli gördüğü hallerde İstiklal Mahkemeleri ni kurarak yargı gücünü de kullanmıştır. Hükümet kurmak zorunludur. Yeni Türk Devleti ne işlerlik kazandırmak amaçlanmıştır. İstanbul Hükümeti nin yerine başka bir hükümet kurulacağı belirtilmiştir. Geçici kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak veya padişah vekili atamak doğru değildir. Meclisin, kararlarında bağımsız olması gerektiği ve sürekli olacağı vurgulanmıştır. Hükümet işleri, Meclis içerisinden seçilecek bir heyet tarafından yürütülecektir. Meclis Başkanı bu heyetin de başkanıdır. Bu kararla Meclis Hükümeti Sistemi kabul edilmiştir. Bu karar aynı zamanda güçler birliğinin bir sonucudur. Meclis Hükümeti sisteminden Kabine sistemine geçiş, Cumhuriyetin ilanı ile birlikte olacaktır Not: Meclisin açılması ve hükümetin kurulması ile Temsil Kurulu nun görevi sona ermiştir. Padişah ve halifenin geleceği, işgalcilerin baskısı bittikten sonra Meclis tarafından belirlenecektir. Bu ilke ile meclis, saltanat makamının üzerinde yer almaktadır. Ulusal egemenlik anlayışına ters olmasına rağmen böyle bir karar alınmasının nedeni; ortamın böyle bir değişikliğe hazır olmaması ve halkın tepki gösterebileceği endişesidir. Not: İlk TBMM nin yeni bir devlet düzenine geçilmesini sağlayıcı yönleri bulunmasına rağmen, bu yönleri ön plana çıkarılmamış, herkesin ortak tutkusu olan vatanın kurtarılmasına öncelik verilmiştir. I. TBMM nin Genel Özellikleri 21 Anayasasını yapmıştır (kurucu meclis) Güçler birliği prensibini benimsemiştir (olağan üstü yetkilere sahip meclis) Meclis hükümeti sistemini uygulamıştır. Amacı Misakı Milliyi gerçekleştirmektir. Hıyanetvataniye Kanununu çıkarmış İstiklal Mahkemelerini kurmuştur. Saltanatlığı kaldırmıştır. İsviçre de Lozan Barış Antlaşmasını imzalamıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız halka verilmiştir. İstiklal Marşı nı kabul etmiştir. TBMM nin açılmasıyla Milli Egemenlik ilkesi tam olarak ilk kez gerçekleştirilmiştir. Yeni bir devletin kurulmasını sağladığından Kurucu Meclis sıfatını almıştır (Anayasa yapması bu duruma örnektir.). Ancak ulusal birlik ve beraberliği zedelememek için olağanüstü yetkilere sahip meclis tanımlaması yapılmıştır. Yeni bir yönetim anlayışını ve egemenliğin kaynağını değiştirmeyi öngördüğü için ihtilalci bir karakter taşımıştır. Ulusal iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak istemesi, azınlıklara yer vermemesi, Misak-ı Milli yi ve İstiklal Marşı nı kabul etmesi Ulusal bir meclis olduğunu gösterir. Üyeleri seçimle belirlendiği için Demokratik, toplumun her kesiminden temsilcilere yer vermesi nedeniyle de çok sesli bir meclistir. Güçler birliği ilkesini benimsediği için olağanüstü yetkilere sahip bir meclistir. İstanbul daki Mebusan Meclisi nin devamı olmayıp tamamen halk egemenliği ilkesiyle kurulmuştur (Aynı zamanda Ayan Meclisi nden de bu yönüyle ayrılır.). Kurtuluş Savaşı nı yönettiği için savaş meclisi dir. Yasalar önünde halkın eşitliği prensibini benimsediği için halkçı bir meclistir. Partileşme yoktur, gruplaşma vardır; Halk Zümresi (Bolşevikçiler), Islahat Grubu (Saltanatçılar), İstiklal Grubu Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 94 / 169

95 (M. Kemal taraftarları), Müdafaa-i Hukuk Grubu (Mustafa Kemal tarafından kurulmuştur.) Tesanüd (Dayanışma) Grubu (Eski İttihatçılar), Yeşil Ordu (Çerkez Ethem yanlıları) ilk mecliste yer alan gruplardır. Teokratik bir meclistir; din ve şeriat işlerini yürütme görevini TBMM üstlenmiştir (1921 Anayasası nın kabulü ile). Meclis Hükümeti Sistemi ni benimsemiştir; Meclis Başkanı Hükümetin de başkanıdır. Hükümet üyeleri (bakanlar) meclis içerisinden tek tek oylanarak seçilir, istenmeyen hükümet üyesi değiştirilebilir fakat hükümet düşmez. Bu sistemde Başbakan ve Cumhurbaşkanı gibi makamlar yoktur. TBMM bu makamların kendisidir. Düzenli orduyu kurmuştur (8 Kasım 1920). Anayasayı yapmıştır (Teşkilat-ı Esasiye 1921). Ülkeyi işgalden kurtarmıştır. Saltanatı kaldırmıştır (1 Kasım 1922). Lozan a heyet göndermiştir. Not-1: 25 Nisan 1920 de Mustafa Kemal in başkanlığında 7 kişilik geçici bir icra heyeti yürütme kurulu oluşturulmuş, 3 Mayıs 1920 de İcra Vekilleri Heyeti genişletilmiş ve Yeni Türk Devleti nin ilk hükümeti kurulmuştur. Not-2: I. TBMM, Milli Mücadele yıllarında iyice yıprandığı için 1 Nisan 1923 te kendisini feshetmiş, yeni meclis 11 Ağustos 1923 te resmen göreve başlamıştır (1927 ye kadar). Açıldığında Düşünülen İsimler: -Kurultay -Meclis-i Kebir -Millet MEclisi -Meclis-i Müessisan (kurucu meclis) Genel Özellikleri: Kurucu meclistir. (Yeni bir devlet, ordu ve anayasa kurması) Demokratik bir meclistir. (üyelerini seçimle belirlemesi) İhtilalci bir meclistir. (İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletlerine baş kaldırması) Savaşçı bir meclistir. (Tüm savaşları bu meclisin yapması) Güçler Birliği ilkesi ile hareket etmesi (Yasama-Yürütme- Yargı) İnkılapçı bir meclis değildir. (tek yaptığı inkılap saltanatını kaldırmasıdır) Olağanüstü bir meclistir. Ulusçu bir meclistir. (üyelerinin Türk milletinden olması) İçinde Yer Alan Gruplar: Müdafaa-i Hukuk (Mustafa Kemal yanlılarıdır.) Tesanüt (Eski İttihatçılardır.) Yeşil Ordu (Çerkez Ethem yanlılarıdır, Yeni Dünya'dır, Seyyere adında yayınlar çıkarmıştır.) Halk zümresi (Bolşevik İhtilaline destek vermişlerdir.) İttihatçılar Reform (ıslahat) İstiklal (Mustafa Kemal'i desteklemişlerdir.) 24 Nisan Önergesi TBMM'nin üzerinde hiçbir güç yoktur. Padişah veya göndereceği bir kişi hükümet başkanı olamayacaktır. Meclis sürekli olacaktır. Padişah kurtarıldıktan sonra TBMM'nin çıkaracağı bir kanunla yerini alacaktır. Hükümet kurmak zorunludur. İlk Hükümet (İcra Vekilleri) Başkanı: Mustafa Kemal Maarif Bakanı (MEB): Dr. Rıza Nur Sağlık (Sıhhiye) Bakanı: Adnan Adıvar Milli Savunma Bakanı: Fevzi Çakmak Adliye Bakanı: Celaleddin Arif Bey İçişleri (Dahiliye) Bakanı: Cami Baykut Bey İktisat Bakanı: Yuduf Kemal Tengirşenk Maliye Bakanı: Hakkı Behiç Bey Genelkurmay Bakanı (Başkanı): İsmet İnönü I. TBMM nin otoritesini güçlendirdiğinin kanıtları; Yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplaması İstanbul Hükümeti nin yaptığı ve yapacağı her türlü işlemi yok sayması Hıyanet-i Vataniye Kanunu nu kabul etmesi İstiklal Mahkemeleri ni kurması Ayaklanmaları bastırması Vergi oranlarını arttırması Kurtuluş Savaşı nı kazanması Not-3: Ceride-i Resmiye: İlk resmi gazetedir. 7 Şubat 1921 de ilk sayısı yayınlanmıştır. TBMM Hükümeti nin yaptığı atamalar, genelgeler ve yasaları yayınlamıştır. 10 Eylül 1923 te Resmi Ceride adını almış, Cumhuriyet in ilanından sonra Türkiye Cumhuriyeti nin Resmi Gazetesi dir. kaydıyla çıkmıştır I. TBMM nin Çıkardığı Kanunlar Ağnam (hayvan vergilerinin 4 katına çıkarılmasına dair) Kanunu (ilk kanun 24 Nisan 1920) Hıyanet-i Vataniye Kanunu (29 Nisan 1920) İstiklal Mahkemeleri Kanunu (11 Eylül 1920) Firariler Hakkında Kanun (11 Eylül 1920) Düzenli Ordu Kanunu (8 Kasım 1920) Nisab-ı Müzakere Kanunu (Meclis içtüzüğü - 5 Eylül 1920) Men-i Müskirat Kanunu (Milli Mücadele ye mali kaynak sağlamak amacıyla içki ve tütün mamulleri yasaklanmıştır - 10 Eylül 1920) Men-i İsrafat Kanunu (Her türlü israf yasaklanmıştır - 25 Kasım 1920) Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921) İstiklal Marşı Hakkında Kanun (12 Mart 1921) Başkomutanlık Kanunu (5 Ağustos 1921) Ağnam vergisinin arttırılması hakkındaki kanun (ilk kanun) Düzenli ordu yasası Teşkilat-ı Esasiye kanunu İstiklal Marşının kabulü hakkındaki kanun Firariler kanunu İstiklal Mahkemelerinin kurulması hakkındaki kanun Baş komutanlık kanunu Hıyanet-i Vataniye Kanunu Nisab-ı Müzakere Kanunu (Meclisin çalışma prensipleri hakkında) Men-i İsrafat Men-i Müskirat (içki içilmesinin yasaklandığı kanundur.) (I. TBMM) BÜYÜK MİLLET MECLİSİ HÜKÛMETİNE KARŞI AYAKLANMALAR Nedenleri: Saltanat ve hilafetin otoritesini devam ettirme düşüncesi (Damat Ferit in amacı) Ulusal bilinci yok ederek TBMM yi halktan uzaklaştırmak (İtilafların ve İstanbul Hükümeti nin amacı) Vatanı bölerek yeni devletler kurma düşüncesi (Rum ve Ermeni azınlıkların amacı) Büyük bir devletin himayesine girme isteği (Bazı manda yanlılarının amacı) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 95 / 169

96 Boğazları daha uzun süre elde tutma planı (İngilizlerin amacı) Bazı Kuva-i Milliye birliklerinin disiplinsiz hareketleri Damat Ferit, Ulusal Hareketi engellemek için; 4 Mayıs 1920 de Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarını idama mahkûm ettirmiş, resmi rütbe ve nişanlarının alınması emrini vermiştir. Düşmanla işbirliği yaparak, irticayı harekete geçirmiş, TBMM yi etkisiz ve yetkisiz duruma düşürmeye çalışmıştır. Halifenin ve Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi nin fetvasıyla ulusal hareketin lider kadrosunu din düşmanı ilan etmiştir. İtilaf Devletleri yle bir an önce bir barış antlaşması (Sevr) yaparak işgalleri resmileştirmek istemiştir İstanbul Hükümeti tarafından Doğrudan Çıkarılanlar; Nedenleri: TBMM'yi yok etmek Kuvayı Milliyecilerin boğazlara yaklaşması İstanbul Şeyhülislamı Darrizade Abdullah Efendi'nin Milli Mücadele karşısı fetvası Ahmet Anzavur (Kuvayı muhammediye) Kuvayı İnzibatiye (Hilafet ordusu) İstanbul Hükümeti ile İtilaf Devletleri'nin ortaklaşa çıkardıkları Nedenleri: TBMM'i yok etmek Halkın dini duygularının istismar edilmesi Anadolu'daki bazı ailelerin bölgelerindeki otoriteyi kaybetmek istememeleri. Bolu Bozkır (Zeynel Abidin) Koçgiri (Erzincan) Düzce Delibaş Mehmet (Konya) Yozgat (Çopanoğulları) Hendek Şeyh Eşref (Bayburt) Zile (Tokat) Adapazarı Postacı Nazım (Sivas) Ali Batı (Bayburt) Çapur Musa (Afyon) Milli Aşireti (Urfa) Cemil Çeto (Batman) Kuvayımilliye Yanlısı Olup Sonradan Ayaklananlar: Çerkez Ethem Demirci Mehmet Efe İsyanı vb. Nedenleri: TBMM'yi yok etmek Düzenli orduya katılmamak Çerkez Ethem (I. İnönü Savaşı) sırasında isyan etmiştir. Demirci Mehmet Efe Azınlıkların Çıkardığı Ayaklanmalar: Pontusçu Rumlar ve Ermeni ayaklanmaları (Bölgelerde Türk nüfusunu azaltmak, Mondros un 7. ve 24. Maddelerine zemin hazırlamak istemişlerdir) Nedenleri: TBMM'yi yok etmek Anadolu içinde devlet kurmak Rum İsyanı (en uzun süren isyandır) Ermeni İsyanı (D. Anadolu da devlet kurmayı amaçlamıştır) Haçin İsyanı (Anadolu'da çıkan bir başka Ermeni isyanıdır) (Bölgelerde Türk nüfusunu azaltmak, Mondros un 7. ve 24. Maddelerine zemin hazırlamak istemişlerdir) I.TBMM'nin Ayaklanmalara Karşı Aldığı Önlemler: Asker kaçaklarının önlenmesi amacıyla Firariler kanunu çıkarıldı. İstiklal Mahkemeleri kuruldu. Hıyanet-i Vataniye kanunu çıkarıldı. İstanbul Hükümeti ile tüm haberleşmeler kesildi. Mehmet Rıfat Börekçi Milli Mücadele'yi destekleyen fetva yayınladı. Hıyanetivataniye Kanunu çıkarıldı. Damat Ferit vatan haini ilan edildi. İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşme kesildi. İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. Düzenli orduya geçildi. Milli birliği zedeleyen yayınlara karşı Anadolu Ajansı kuruldu. Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi; İstanbul Hükümeti nin fetvasına karşı fetva yayınlandı. Bu ayaklanmalar TBMM yi oyalarken Yunanlılara zaman kazandırdı. Ancak ayaklanmaları bastıran TBMM nin otoritesi arttı. 7 Haziran 1920 tarihinde Matbuat ve İstihbarat Müdüriyetiumumiyesi (Genel Basın ve Haber Alma Müdürlüğü) kurularak çalışmalarına başladı yılında Cerideyiresmiye (Resmî Gazete) adı verilen bir gazete yayın hayatına girdi. Peyamısabah, İstanbul, Alemdar adlı gazetelerde Millî Mücadele karşıtı yayınlar yer aldı. Vakit, Tasviri Efkâr, İkdam, İleri, Yenigün ve Tercüman gibi basın yayın organları ise Kurtuluş Savaşı nı destekleyen yayınlar yaptılar. 29 Nisan 1920 de Hıyanet-i Vataniye Kanunu (Vatana İhanet Yasası) çıkarıldı. Buna göre; TBMM ye sözle veya fiili olarak karşı çıkan herkes vatan haini kabul edilecektir. İstanbul dan gelen hiçbir evrak kabul edilmeyecek, edenler vatan haini sayılacaktır (Sevr i imzalayanlar ve kabul edenler vatan haini ilan edilmiştir.). Vatan hainlerini yargılamak amacıyla, Meclis içersinden salt çoğunluğun oyuyla 3 milletvekili seçilerek İstiklal Mahkemeleri kuruldu (18 Eylül 1920). İstanbul Hükümeti nin fetvasına karşılık olarak Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve 150 din adamının imzasıyla karşı fetva hazırlandı. Ankara da açılan radyo (Anadolu Ajansı) ve gazete (Hâkimiyet-i Milliye) ile İstanbul Hükümeti nin basın yayın yoluyla yaptığı aleyhte propagandalara karşılık verildi. Halkı bilinçlendirmek için İrşad (Öğüt) Heyetleri kurulmuştur. İleriki dönemde Kuva-i Milliye birlikleri kaldırılmış ve yerlerine Düzenli Ordu kurulmuştur. Not-1: TBMM nin Hıyanet-i Vataniye Kanunu nu çıkarıp İstiklal Mahkemeleri ni kurması, ayaklanmaları önlediği gibi düzenli ordunun kurulmasını da hızlandırmıştır. Böylece TBMM nin Anadolu daki gücü ve otoritesi artmıştır. Not-2: İstiklal Mahkemesi üyelerinin Meclis içerisinden seçilmesi TBMM nin yargı yetkisini de kullandığını gösterir. Not-3: İstiklal Mahkemeleri ileriki dönemde, Tekâlif-i Milliye Emirleri nin uygulanışı sırasında, Şeyh Sait İsyanı sonucunda, Mustafa Kemal e suikast girişimi nedeniyle ve Menemen İsyanı sonucunda tekrar kurulacaktır. Ancak 1924 Anayasası nda yapılan değişiklikle 1949 da kaldırılmıştır. Ayaklanmaların Sonuçları Ayaklanmaları bastırmasındaki başarılarından dolayı, TBMM nin halk üzerindeki gücü ve otoritesi arttı. TBMM, elindeki insan ve malzeme gücünü ayaklanmaları bastırmak için kullandığından, düzenli ordunun kurulması ve Kurtuluş Savaşı nın başarıya ulaşması gecikti. İtilaf Devletleri ve Yunanlılar, TBMM nin ayaklanmalarla uğraşmasından yararlanarak işgallerini genişlettiler (İngilizler Bandırma yakınlarına kadar, Yunanlılar ise Doğu Trakya, Bursa ve Uşak çizgisine kadar ilerlediler.). Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 96 / 169

97 NOT: Bu ayaklanmaların İstanbul Hükümeti nce desteklenmesi Ulusal Egemenlik, İtilaflarca desteklenmesi Ulusal Bağımsızlık ı engellemeye yöneliktir. SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920) İtalya'nın San Remo kendinde yapılan konferansta antlaşmanın maddeleri belirlendi. Osmanlı devlet idarecileri 433 maddeden oluşan Serv Antlaşması'nı başlarda kabul etmedi. Yunanlılar İngiltere'nin emriyle Serv'in kabul edilmesi için "Milne hattını" geçerek Bursa ve Uşak'ı işgal etmiştir. Bu gelişmeler üzerine Saltanat Şurası toplanarak antlaşmaya onay vermiştir. TBMM nin kabul etmediği, Meclisi Mebusan dağıtıldığı için sadece Saltanat Şurasında onaylanan (Topçu Feriki - Korgeneral- Rıza Paşa hariç) bu antlaşma ölü doğmuş bir antlaşmadır. Not: Ancak bu antlaşma hukuken geçersizdir. Nedeni ise antlaşmanın Osmanlı Mebusan Meclisinin onayından geçmemesidir. Ayrıca Milli mücadele başarıya ulaştığı için uygulanamamıştır. Osmanlı Devleti'nin imzaladığı son Sevr'dir. İleride Serv'in yerine Lozan Barış Antlaşması imzalanacaktır. Uyarı: Serv Antlaşması'nın taslağı İtalya'da hazırlanırken imzalanma Fransa'da gerçekleşmiştir. Mondros Ateşkes Ant. benzeri maddeler içerir. Doğu Anadolu da iki devlet kurmayı amaçlar. Anadolu da Türklere yaşama çok az bir yer bırakır. TBMM nin kabul etmediği, Meclisi Mebusan dağıtıldığı için sadece Saltanat Şurasında onaylanan (Topçu Feriki - Korgeneral- Rıza Paşa hariç) bu antlaşma ölü doğmuş bir antlaşmadır. Sevr in I. Dünya Savaşı nı bitiren diğer barış antlaşmalarına göre geç imzalanmasının nedenleri şunlardır; Mondros Ateşkesi nin bir barış antlaşması gibi geniş ve işgal içeren maddeler taşıması, İtilaf Devletleri arasında Osmanlı topraklarının paylaşımıyla ilgili anlaşmazlık yaşanması, (Rusya nın savaştan çekilmesiyle bu devlete vaat edilen toprakların ne olacağı konusu), Paris Konferansı nda İzmir in Yunanlılara verilmesinden dolayı İngiltere ve İtalya arasında çıkan anlaşmazlık ve İtalya nın konferansı terk etmesi, İtilaf Devletleri nin ayaklanmalar yoluyla amaçlarına ulaşabilecekleri düşüncesi, Anadolu da Milli Mücadele nin başlaması (en önemlisi) Sevr e Doğru Hazırlıklar İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti ile yapılacak olan barış antlaşmasının şartlarını belirlemek üzere İtalya nın San Remo kentinde bir konferans düzenlediler (18 26 Nisan 1920). Bu konferansa Osmanlı Hükümeti adına katılan Tevfik Paşa önerilen taslağı kabul etmeyince İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti ni antlaşmayı imzalamaya zorlamak için 23 Nisan 1920 de Yunan ordusunu Bursa Uşak çizgisi yönünde ve Trakya ya kadar ilerlettiler. Yunan ordusu kısa zamanda Batı Anadolu yu da işgal etti. Hem Kuvai Milliye, hem de Osmanlı askerleri yenildi. Bu gelişmeler üzerine daha fazla toprak kaybına uğramaktan ve Yunan ordusunun İstanbul a gelebileceğinden çekinen Padişah Vahdettin ve Damat Ferit Hükümeti Saltanat Şurası (Komisyonu) nı derhal toplayarak barış taslağının kabul edilmesini kararlaştırdılar (22 Temmuz 1920). Antlaşma; Osmanlı Hükümeti adına Osmanlı delegeleri Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı) Bağdatlı Hadi Paşa, Şuray-ı Devlet (Danıştay) Başkanı Rıza Tevfik Bey ve Bern Sefiri (Elçisi) Reşat Halis Beyler tarafından Paris in Sevr kasabasında imzalandı (10 Ağustos 1920). Antlaşmanın Maddeleri: İzmir, çevresi ve Doğu Trakya Yunanlılara bırakılacak. Güneybatı Anadolu'da, konya Kulu'ya kadar İtalyanlara bırakılacak. Anadolu'nun güneyi, Suriye ve Zonguldak Fransa'ya bırakılacak. Musul (Irak) ve Filistin İngiltere'ye bırakılacak. Doğu Anadolu'da (Vilayetti Sitte) Ermenistan Devleti kurulacak. Trabzon ve çevresinde Pontus Rum Devleti kurulacak. İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti kalmaya devam edecek ancak azınlık hakları korunamazsa elinden alınacak. Osmanlı Devleti kapitülasyon vermeye devam edecek. Osmanlı Devleti'nin ordusunun sayısı 'ü geçmeyecek. Ordusunda ağır silah ve savaş gemisi bulunduramayacak. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecek. Boğazlar bir komisyon tarafından yönetilecek. Komisyon'un ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak. Komisyonda Türk üye olmayacak. Antlaşmanın Maddeleri Sınırlar: Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Lübnan ve Suriye Fransa ya bırakılacaktır. Doğu Trakya, Batı Anadolu ve Ege Adaları Yunanistan a bırakılacaktır. Arabistan ve Irak (Ortadoğu) İngiltere ye bırakılacaktır. Güneybatı Anadolu (Antalya, Konya, İç Batı Anadolu, Göller Bölgesi, Muğla), Rodos ve Oniki Ada İtalyanların egemenliğine girecektir. Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Amasya, Sinop, Çorum, Kayseri nin doğusu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak ve Bilecik Osmanlı Devleti nin elinde kalacaktır. NOT: Bu maddelerle Osmanlı Devleti nin bütün stratejik noktaları İtilaf Devletleri arasında paylaşılmıştır. Siyasi Hükümler: İstanbul, Osmanlı Devleti nin başkenti olarak kalacak, ancak Osmanlı Devleti barış şartlarını ve azınlık haklarını koruyamazsa İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır. Boğazlar, aralarında Türk temsilci olmayan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek, tüm devletlerin gemilerine açık olacak (savaş zamanı dâhil) ve bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olacak, geçişler paralı yapılacaktır. Azınlıklara geniş haklar verilecektir. Doğu Anadolu dan başlayıp sınırları Karadeniz e kadar ulaşacak, ABD mandasında bir Ermenistan ve buna bağlı özerk bir Kürdistan kurulacaktır. Not: Bu maddelerle Osmanlı Devleti nin hukuki varlığı devam ettirilmiş, ancak siyasi yönden varlığı sona ermiştir. Askeri Hükümler: Osmanlı ülkesinde mecburi askerlik kalkacak ve askerlik paralı olacaktır. Osmanlı ordusu kişiye indirilecek ve ordu ağır silahlardan arındırılacaktır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 97 / 169

98 Ordudaki subayların % 70 i yabancı olacak, ordu sadece sınırları korumak ve iç asayişi sağlamak (jandarma görevi) için kullanılacaktır. Deniz gücü sınırlı olacak, donanma 13 küçük gemiden oluşacaktır. Not: Bu maddelerle Osmanlı Devleti savunmasız hale getirilmiştir. Ekonomik Hükümler: Osmanlı maliyesinin kontrolü İtilaf Devletleri nin oluşturduğu Mali Komisyon a bırakılacaktır. Bu komisyonun izni olmadan iç ve dış borçlanma yapılmayacaktır. Kapitülasyonlar yeniden yürürlüğe girecek ve bu kapitülasyonlardan bütün devletler yararlanacaktır. Osmanlı Devleti savaş tazminatı ödeyecektir. Osmanlı uyruğundaki herhangi bir kişi, İtilaf Devletleri nin vatandaşlığına geçebilecek, vatandaşlığa geçtiği tarihten itibaren her türlü kapitülasyondan yararlanabilecek, askerlik yapmayacak, Osmanlı ya vergi vermeyecek, tekrar Osmanlı vatandaşlığına geçemeyecektir. Not: Bu maddelerle İtilaf Devletleri, Osmanlı ekonomik hayatında daha fazla etkinlik kazanmayı ve Türk ulusunu yasal yollarla yok etmeyi amaçlamışlardır. Antlaşmanın Önemi: Osmanlı Devleti nin imzaladığı en son antlaşmadır. Osmanlı Devleti bu antlaşma ile fiilen sona ermiştir. Sevr ölü doğmuş ve hiçbir zaman uygulanamamış bir antlaşmadır. Not: 1878 de imzalanan Ayestefanos Antlaşması ve Sevr Antlaşması nın ortak özelliği; imzalandıkları halde yürürlüğe girmemiş olmalarıdır. Osmanlı Anayasası na (Kanun-u Esasi) göre padişah veya hükümetin imzaladığı bir antlaşma, Mebusan Meclisi nde onaylanırsa resmen yürürlüğe girerdi. 11 Nisan 1920 de Mebusan Meclisi dağıtıldığı için Sevr Antlaşması Meclis te onaylanamamıştır. Bu nedenle antlaşmanın hukuki bir geçerliliği yoktur. Sevr Antlaşması nın yürürlüğe konamamasının en önemli nedeni; Milli Mücadele nin başarıya ulaşmasıdır. Bu antlaşma, ülkenin parçalanmasına neden olduğu için Misak-ı Milli ye aykırıdır. Aynı zamanda padişah bu antlaşmayı onaylamakla halkın iradesine yani çoğunluğun görüşüne ters düşmüştür. Osmanlı yönetiminin teslimiyetçi bir tutum sergilemesi, TBMM ye katılımları arttırmış ve ulusal bilinci kamçılamıştır. Wilson İlkeleri ne (12. maddeye) rağmen, Türk ulusunun bağımsız yaşama hakları gasp edilmiştir. Bu nedenle Ulusal Kurtuluş Savaşı, Türk ulusunun haklarını koruyabilmesi için son ve tek çözüm haline gelmiştir. Sevr Antlaşması na Karşı Tepkiler ve Sonraki Gelişmeler: Antlaşmanın imzalanması İstanbul ve Anadolu da tepkiyle karşılanınca Damat Ferit Hükümeti istifa etmiştir. TBMM, antlaşmayı kabul etmediğini açıklarken; bu belgeyi imzalayanları ve Saltanat Şurası nda onaylayanları, ayrıca uygulatmaya çalışanları vatan haini ilan etmiş ve Hıyanet-i Vataniye Yasası na göre yargılanmalarını kararlaştırmıştır. Sevr Antlaşması ndan sonra Ermenistan ve Kürdistan devletlerini kurma çalışmaları da hızlanmıştır. BİLECİK GÖRÜŞMESİ (5 ARALIK 1920) TBMM adına Mustafa Kemal ile İstanbul yönetimi adına Tevfik Paşa Hükümeti nden Ahmet İzzet Paşa ve Salih Paşa arasında yapılmıştır. Görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmamış; İstanbul dan gelenler zoraki Ankara ya götürülmüşlerdir. Bundan amaç; İstanbul yönetiminin Ulusal Harekete katıldığı izlenimini vermektir. Ankara ya gelenlerin Mart 1921 de İstanbul a dönmelerine izin verilmişse de Münir Bey (Ertegün) kendi isteği ile Ankara da kalmıştır. Bu görüşmeler, TBMM nin yasal (siyasi) varlığını tanıtması ve gücünü kanıtlaması açısından önemlidir. KUVA-İ MİLLİYE HAREKETİ VE BATI CEPHESİ NİN KURULMASI İtilaf Devletleri nin Mondros Ateşkes Antlaşması (7. madde) doğrultusunda Anadolu da başlattıkları işgallere karşı Türk halkının kurduğu silahlı direniş örgütlerine Kuva-i Milliye denir. Kurulma nedenleri; Osmanlı Devleti nin I. Dünya Savaşı ndan yenik çıkması, Mondros Ateşkes Antlaşması yla Osmanlı ordusunun büyük bir bölümünün terhis edilmesi, Osmanlı yönetiminin işgallere kayıtsız kalması ve işgalci güçlerle işbirliği yapması, halkın can ve mal güvenliğini koruyamaması, İtilaf Devletleri nin Mondros un hükümlerini tek taraflı olarak uygulamaları ve Anadolu yu yer yer işgal etmeleridir. Düşmana karşı ilk direnme hareketi; Kara Hasan Paşa önderliğinde Güney Cephesi nde Dört Yol adı verilen yerde Fransızlara karşı verilmiştir (19 Aralık 1918). Not: Güney Cephesi ndeki Kuva-i Milliye birliklerinin çalışmaları sonucu Urfa, Antep ve Maraş düşman işgalinden kurtarılmıştır. İkinci direnme hareketi İzmir in işgalinden sonra Batı Anadolu da Yunanlılara karşı olmuştur (15 Mayıs 1919). Not: İlk Kuva-i Milliye teşkilatı, İzmir in işgalinden sonra Batı Anadolu da Yunanistan a karşı olmuştur. Yunan işgali karşısında örgütlenmeye karar veren Ege Halkı Balıkesir (26 30 Temmuz 1919) ve Alaşehir (16 25 Ağustos 1919) kongrelerini düzenlemiştir. Bölgedeki bütün direniş güçlerinin ortak bir cephe oluşturmasına ve Batı Anadolu daki Kuva-i Milliye birliklerinin insan ve malzeme yönünden desteklenmelerine karar verilen bu kongrelerin ardından Soma, Akhisar, Nazilli, Salihli kasabalarının batısından geçen ve Ayvalık kıyılarını da içine alan bir hat üzerinde Batı Cephesi kurulmuştur. Bu cephenin merkezi Balıkesir olmuştur. Not: Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Sivas Kongresi nde Batı Anadolu daki Kuva-i Milliye birliklerinin genel komutanlığına tayin edilmiştir. Kuva-i Milliye nin Olumlu Yönleri Düzenli ordu kuruluncaya kadar düşmanı yıpratarak ilerleyişlerini yavaşlatmışlar ve TBMM ye ve düzenli ordunun kurulup teşkilatlanmasına zaman kazandırmışlardır. Azınlıkların zararlı faaliyetlerine karşı Türk köy ve kasabalarını korumuşlardır. TBMM ye karşı çıkan ayaklanmaların bastırılmasında etkili olmuşlardır. Ulusal bilincin doğmasına ve yaygınlaşmasına yardımcı olmuşlardır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 98 / 169

99 Düzenli ordunun çekirdeğini oluşturmuşlardır. Kuva-i Milliye nin Olumsuz Yönleri Askeri disiplinden yoksun olmaları Bazı Kuva-i Milliye şeflerinin, TBMM nin otoritesine girmeyi kabul etmeyerek ayaklanmaları (Demirci Mehmet Efe, Çerkez Ethem gibi) Bölgesel hareket etmeleri, işbirliği ve uyum içinde çalışmamaları İhtiyaçlarını karşılayabilmek için, zaman zaman halktan zorla para ve yardım toplamaları Suçlu gördükleri kişileri kendi kurallarına göre cezalandırmalarıdır. Yukarıda sayılan nedenler dâhil Kuva-i Milliye birliklerinin düşman işgalini engelleyememesi, düzenli bir orduya ihtiyaç duyulmasından dolayı 8 Kasım 1920 de bütün askeri birlikler düzenli ordu haline getirilmiş ve Genelkurmay Başkanlığı na bağlanmıştır. Not: Düzenli ordunun kurulmasında 24 Ekim 1920 de Gediz Muharebeleri nde Yunanlılara karşı Kuva-i Milliye nin başarısız olması ve bunun sonucunda Bursa ile Uşak ın elimizden çıkması da etkili olmuştur (TBMM de ilk defa tartışmalar oldu.). DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI Kurulma nedenleri; Askeri disiplinden yoksun olan Kuva-i Milliye birliklerinin işgalleri önleyememesi Kuva-i Milliye birliklerinin halktan zorla asker ve para toplamaları, buna karşı gelenleri kendi yöntemleriyle cezalandırmaları Kişisel çıkar peşinde koşan Kuva-i Milliye şeflerini engelleme düşüncesi Ulusal hareketi yasal bir çerçeve içine alarak, halkın TBMM ye olan güvenini arttırma düşüncesi Düzenli ordularla yapılan işgallerin, ancak düzenli birlikler tarafından önlenebileceğinin anlaşılması Sivas Kongresi sonrasında Batı Cephesi Kuva-i Milliye Komutanlığı na atanan Ali Fuat Paşa Yunanlılarla yaptığı 24 Ekim 1920 Gediz Muharebesi nde başarılı olamadı ve TBMM de ilk defa tartışmalar yaşandı. Bunun üzerine Albay İsmet Paşa, Batı Cephesi Komutanı olarak atandı ve kuva-i milliye birliklerini dağıtarak yerine düzenli ordu birlikleri oluşturdu (8 Kasım 1920). NOT: Gediz Muharebesi nden sonra 9 Kasım 1920 de Batı Cephesi batı ve güney olmak üzere yeniden teşkilatlandırılarak Genelkurmay Başkanlığı na bağlanmıştır. Batı Cephesi Komutanlığı na Albay İsmet Bey, Güney Cephesi Komutanlığına Albay Refet Bey getirilmiştir. TBMM, düzenli orduyu kurmak ve ihtiyaçlarını karşılamak üzere de şunları yapmıştır; Asker kaçaklarını cezalandırmak için Firariler Kanunu nu çıkardı ve İstiklal Mahkemeleri ni devreye soktu. Askeri eğitim ve subay yetiştirmek için Ankara Subay Mektebi açıldı. Ankara da merkez ordusu diğer bölgelerde ise seyyar jandarma birlikleri kuruldu. Yeni vergiler uygulamaya koyuldu, Anadolu daki tüm gelirlere el koyuldu. Avrupa daki bazı insani kuruluşların gönderdiği parasal yardımlar kabul edildi. Hint ve Afgan Müslümanlarından gelen parasal yardımlar kabul edildi. İtilaf Devletleri depolarından silah ve cephane kaçırılarak Anadolu ya ulaştırıldı. Sovyet Rusya dan askeri ve ekonomik yardım sağlandı. İtalya ve Fransa dan, Anadolu dan çekilirken, askeri malzeme alımı yapıldı. KURTULUŞ SAVAŞI MUHABERELER DÖNEMİ Kuvayı Milliye'nin Kaldırılma Nedenleri: Düzensiz ve disiplinsiz olması İhtiyaçlarını halktan karşılaması Halkı kendi usullerince yargılaması Yunanlıları yurttan atacak gücünün olmaması Gediz Taarruzunda başarısız olması Not: Kuvayı Milliye'nin ilk ve son başarısı Aydın ilini kısa bir süreliğine de olsa Yunanlılardan geri almasıdır. Düzenli Orduya Geçiş Aşamaları: Subay yetiştirme merkezleri açıldı. Seferberlik ilan edildi. Batı cephesi ikiye ayrıldı. CEPHELER Doğu Cephesi: İlk açılan cephedir. Ermeniler ve Gürciler ile savaşıldı. Bu cephede 15. Kolordu savaşmıştır. (Bu ordu Osmanlı Devleti'nden kaldırılmıştır.) Not: Bu cephe Kazım Karabekir'in başarılarından dolayı kendisine "şark Fatihi" denilmiştir. Bu cephede Gümrü, Batum, Moskova ve Kars (SSCB) antlaşmaları imzalanmıştır. General Harbord Raporu Ermeni iddialarının asılsız olduğunu ispatlayan önemli bir belgedir. 15. Kolordu komutanı Kazım Karabekir Paşa Ermenileri yenilgiye uğrattı. Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) ile bu cephe kapandı. Ermenistan TBMM yi ve Misakı Milliyi kabul eden ilk devlet oldu. Bu olaylar TBMM nin ilk askeri ve siyasi başarılarıdır. Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920): Çıldır Gölü ve Aras Nehri sınır kabul edilecek. Ermeniler Serv'deki isteklerinden vazgeçecek ve Misakı Milli'yi tanıyacak Techir Kanunu ile göç ettirilen Ermeniler'den suça karışmamış olanlar Anadolu'ya geri gelebilecek. Önemi: TBMM'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır. İlk defa bir antlaşma metninde "Türkiye" ifadesi kullanılmıştır. Not: Türkiye'yi resmi anlamda ilk tanıyan devlet Ermenistan'dır. Güney Cephesi Düzenli ordu yoktur. Sadece Kuvayı Milliye savaşmıştır. Bu cephede birliği sağlamak amacıyla "pozantı Kongresi" düzenlenmiştir. Fransız ve Ermenilere karşı savaşılmıştır. Bu cephede; Adana: Turfan Bey (Yüzbaşı Osman) Maraş: Sütçü İmam ve Rıdvan Hoca Antep: Kamil Ocak, Şahin Bey ve Karayılan Urfa: Ali Sarip Bey ve Milli Aşireti bulundukları bölgelerde kahramanlaşmışlardır. Fransızlarla ve onlarla birlikte hareket eden Ermenilerle savaşıldı. Mücadele Kuvayı Milliye birliklerince yürütüldü. Urfa ve Maraş ta Fransızlar yenilgiye uğratılırken; Antep ve Adana uzun bir direnişten sonra işgale uğradı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 99 / 169

100 8 Şubat 1921 de Antep e Gazi, 1973 te Maraş a Kahraman, 1984 te Urfa ya da Şanlı unvanlarını vermiştir Sakarya Zaferinden sonra yapılan Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) ile Fransızlar bu bölgelerden çekilmiş ce cephe kapanmıştır. Millî Mücadelede Türk Kadını: Kara Fatma Kılavuz Hatice Tayyar Rahime Nakiye Hanım Binbaşı Ayşe Gürdesli Makbule Onbaşı Halide (Halide Edip Adıvar) Bu cephede Sakarya Meydan Muhaberesi'nden sonra imzalanan Ankara Antlaşması ile kapanmıştır. (1921/Fransa) BATI CEPHESİ Bu cephede Yunanlılarla savaştık. Yunanlıların amaçları: Ankara ya kadar ilerleyip TBMM yi ve milli direnişi ortadan kaldırmak Batı Anadolu yu Yunanistan a katmaktır. Düzenli Ordunun Kurulması Kuvayı Milliye birlikleri düşmanı durdurmada yetersiz kalması, bazı Kuvayı Milliye reislerinin bulundukları bölgenin hâkimi gibi davranması; Ali Fuat Paşa, Gediz ve çevresinde bulunan Yunan ordusuna düzenlediği hücumun başarısız olması üzerine düzenli orduya geçiş kararı alındı. Batı Cephesi komutanlığına İsmet İnönü, güney kısmına ise Refet Bele getirildi. I.İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 Ocak 1921) I.İnönü Savaşı'nın Nedenleri: Yunanlıların İngilizlerin verdiği desteği kaybetmek istememesi Yunanlıların Çerkez Ethem isyanından faydalanmak istemesi Yunanlıların Eskişehir ve Ankara'yı alarak Milli Mücadele'yi sonlandırmak istemesi Not: Savaşın kazanılmasında İsmet İnönü ve İzzettin Paşa'nın katkıları çok fazladır. Ayrıca bu savaş Metristepe mevkiinde olmuştur. Not: Yunanlılar I. İnönü ye "Taarruzu Keşif" demişlerdir. Savaşın Sonuçları: Düzenli ordunun ilk zaferidir. TBMM'ye olan güven artmıştır. Teşkilatı Esasiye (20 Ocak 1921) ilan edilmiştir. İsmet İnöü'nün rütbesi Generalliğe yükseltilmiştir. İtilaf devletleri Serv'de bir takım değişiklikler yaparak Türk tarafına sunmak için Londra Konferansı'ı toplamışlardır. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalanmıştır. (16 Mart 1921) Afganistan ile Dostluk Antlaşması imzalanmıştır. (1 Mart 1921) Not: Türkiye'yi tanıyan ilk İslam ülkesi Afganistan'dır. Afgan kralı Amanullah Han Türkiye'yi ziyaret eden ilk resmi devlet adamıdır. İstiklal Marşı kabul edilmiştir. (ilk defa 1982 Anayasası'nda yer almıştır.) İlk defa İstiklal Marşıı Açıksöz Gazetesinde yayınlanmıştır. İlk bestecisi Ali Rıfat Çağatay'dır. Yarışmayı Maarif Vekaleti düzenlenmiştir. Kazım Karabekir'de bu yarışmaya katılmıştır. Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından mecliste okunmuştur. Çerkez Ethem isyanını fırsat bilen Yunanlılar Eskişehir i ve bölgedeki demiryollarını ele geçirmek için harekete geçtiler. Yapılan savaşı Yunanlılar kaybettiler. Bu zafer TBMM nin Batı Cephesindeki ilk askeri başarısı olmakla birlikte itibarını da artırdı. İsmet Bey generalliğe yükseltildi. İtilaf Devletleri Londra Konferansını düzenlediler. Teşkilatı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası-20 Ocak 1921) TBMM nin yaptığı ilk anayasadır 24 maddeden oluşur ve dar kapsamlıdır Güçler birliği ve meclis hükümeti sistemini benimsemiştir Egemenlik kayıtsız şartsız millete verilmiştir. Şeri işlerin yürütülmesi TBMM ye bırakıldığı için laik bir anayasa değildir. Cumhuriyetin ilanı ile ilgili değişiklikler bu anayasada yapılmıştır. LONDRA KONFERANSI (21 Şubat-12 Mart 1921) Toplanma Nedenleri: Serv Antlaşması'nı Türk tarafına kabul ettirmek amacıyla toplandı. Konferansta TBMM adına Bekir Sami Bey ve Osmanlı Devleti adına ise Tevfik Paşa katılmıştır. TBMM: Bekir Sami Bey Osmanlı: Tevfik Paşa Not: TBMM konferansta İtalya'nın davetlisi olarak katılmıştır. Önemli: Bu konferansla TBMM İtilaf devletleri tarafından resmen tanınmıştır. TBMM'nin Konferansa Katılma Nedenleri: Misak-ı Milli'yi tüm dünyaya duyurmak. Resmi olarak tanınmak. "Türkler barıştan kaçıyor." propagandasının önüne geçmek. İstiklal Yolu İstanbul daki depolardan deniz yoluyla getirilip iç kesimlere ulaştırıldığı Kastamonu nun İnebolu limanından Ankara ya doğru uzanan yola verilen isimdir. Türk-Afgan Dostluk Antlaşması (1 Mart 1921) İngiltere ye karşı destek arayış için Moskova ya gelen Afgan heyeti ile Türk heyeti arasında 1 Mart 1921 tarihinde Türk-Afgan Dostluk Antlaşması imzalandı. Antlaşma gereği taraflardan biri saldırıya uğradığı takdirde, saldırıya uğrayan devlete yardım edecekti. Diğer yandan TBMM Hükûmeti, Afganistan ordusunu eğitmek için subay ve öğrenci göndermeyi kabul etti. Afganistan TBMM yi tanıyan ilk İslam devleti olmuştur. İstiklâl Marşı nın Kabulü (12 Mart 1921) Milli Eğitim Bakanlığının düzenlediği yarışmaya bakan Hamdullah Suphi (Tanrıöver) Bey in davetiyle katılan M. Akif Ersoy un eseri Milli Marş olarak kabul edildi. Mehmet Âkif, şiirini Türk ordusuna armağan etmiştir. Bestesini Zeki Üngör yapmıştır (1930) MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 Mart 1921) TBMM ile Sovyet Rusya arasında imzalanmıştır. Antlaşmanın Maddeleri: Çarlık Rusya ile Osmanlı Devleti arasındaki tüm antlaşmalar geçersiz sayılacak. Kapitülasyonlar kaldırılacak. İki taraftan birinin tanımadığı bir antlaşmayı diğeri de tanımayacak. Batum, Gürcistan'a bırakılacak. Önemli: Batum'un Gürcistan'a bırakılması ile Misak-ı Milli'den ilk defa taviz verildi. Bu antlaşmayla TBMM ilk defa büyük bir Avrupa; Devleti Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 100 / 169

101 tarafından resmen tanınmıştır. Batum dan taviz vermemize karşılık Kurtuluş Savaşı için Rusya nın desteğini aldığımız bir antlaşmadır İki taraf için Osmanlı ve Çarlık Rusya sı yok sayılmıştır. Bu antlaşmayla Rusya TBMM yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk Avrupa devleti olmuştur. II. İNÖNÜ SAVAŞI (23 Mart- 1 Nisan 1921) Nedenleri: Yunanlıların İngiliz desteğini kaybetmek istememesi. Londra Konferansı'nın başarısız olması. Yunanlıların I. İnönü Savaşının öcünü almak istemesi. Yunanlıların Eskişehir ve Ankara'yı alarak TBMM'ye son vermek istemesi. Savaş sonunda Mustafa Kemal, İsmet İnönü'ye gönderdiği telgrafta: "Siz orada sadece düşmanı değil bu devletin maküs tarihini de yendiniz. Ayrıca İnkılap Tarihi'nin bir sayfası II. İnönü Zaferi ile yazılmıştır." demiştir. İngiltere den destek alan Yunanlılar, Birinci İnönü Savaşı nın intikamını almak ve Ankara yı ele geçirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetini dağıtmak için harekete geçtiler Ancak ağır bir yenilgi aldılar M. Kemal İsmet Paşa ya çektiği telgrafta bu zaferin önemini şöyle belirtmiştir: Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin tersine dönmüş talihini de yendiniz. İtalyanlar işgal ettikleri bölgelerden çekilme kararı aldılar. Savaşın Sonuçları: Fransa TBMM'ye ateşkes teklif etti. İngiltere Malta'da bulunan 40 Türk'ü serbest bıraktı. Fransa Zonguldak'tan çekildi. İtalya Anadolu'dan çekilme kararı aldı. ESKİŞEHİR-KÜTAHYA MUHAREBELERİ (10-24 Temmuz 1921) Nedenleri: Yunanlıların İngilizlerin desteğini kaybetmek istememeleri. Yunanlıların I. ve II. İnönü Savaşı'nın öcünü almak. Eskişehir ve Ankara'yı alarak TBMM'ye son vermek. Türk ordusunun taarruz gücü olmamasından yararlanmak isteyen Yunanlılar saldırıya geçti. Başarısızlığa uğrayan Türk ordusu Sakarya Irmağının doğusuna çekilme kararı aldı. Bu olaydan sonra M. Kemal in isteği üzerine TBMM tarafından kendisine üç ay süreyle başkomutanlık yetkisi verildi (5 Ağustos 1921) Savaşa rağmen Eğitim Kongresi (16-21 Temmuz 1921) düzenlendi. Ordunun gereksinimlerini sağlamak için 7-8 Ağustos 1921 tarihinde Tekâlifimilliye Emirleri (Millî Yükümlülükler Buyrukları) adı verilen bir dizi emirler yayımladı. Bu emirlerin faydası Büyük Taarruz da görülecektir) Savaşın Sonuçları: Eskişehir, Kütahya ve Afyon kaybedildi. Ordu, Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekildi. Başarısızlığa uğrayan Türk ordusu Sakarya Irmağının doğusuna çekilme kararı aldı. Bu olaydan sonra M. Kemal in isteği üzerine TBMM tarafından kendisine üç ay süreyle başkomutanlık yetkisi verildi (5 Ağustos 1921) Savaşa rağmen Eğitim Kongresi (16-21 Temmuz 1921) düzenlendi. Ordunun gereksinimlerini sağlamak için 7-8 Ağustos Meclisin Ankara'dan Kayseri'ye taşınması gündeme geldi. Üç aylığına Başkomutanlık Kanunu çıkarıldı. Başkomutan Mustafa Kemal ordunun ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla "Tekalif-i Milliye" emirlerini çıkardı. Fransa ateşkes teklifini geri çekti. İtalya Anadolu'yu boşaltma kararından vazgeçti. Not: Tekalif-i Milliye emirlerinden gelen yardımların bir kısmı Sakarya'da diğer kısmı ise Büyük Taarruz Savaşı'nda kullanılacaktır. SAKARYA MEYDAN MUHABERESİ ( (23 Ağustos-13 Eylül 1921) (SUBAYLAR SAVAŞI - MELHAME-İ KÜBRA - BÜYÜK KIYIM) Nedenleri: Yunanlıların Ankara'yı alarak Milli Mücadele'yi sona erdirmek. Savaşın Sonuçları: Mustafa Kemal'e gazilik unvanı ve Mareşallik rütbesi verildi. İngiltere ile Esir Mübadelesi Antlaşması imzalandı. İngiltere TBMM'ye Yunanistan'a ateşkes teklifinde bulundu. Ukrayna ile Dostluk Antlaşması imzalandı. Fransa ile Ankara Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre; -Hatay Fransız mandasındaki Suriye'ye bırakıldı. Böylece Misak-ı Milli'den ikinci kez taviz verildi. -Süleyman Şah'ın mezarının bulunduğu Caber Kalesi Türk mülkü sayılacak. İtalya Anadolu'dan tamamen çekildi. Not: Anadolu'dan ilk çekilen İtilaf Devleti İtalya'dır. Sovyet Rusya'ya bağlı Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan ile Doğu sınırımızı kesinleştiren Kars Antlaşması imzalandı. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Anlayışıyla hareket eden Türk ordusu Yunanlıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Sonuçları: II. Viyana bozgunundan beri devam eden Batı karşısındaki Türk gerileyişi sona erdi. Yunanlılar savunmaya çekildiler. M. Kemal e mareşallik ve gazilik unvanları verildi. Fransızlarla Ankara Antlaşmasını yapıldı (20 Ekim 1921). Kafkas cumhuriyetleri ile Kars Antlaşması yapıldı (13 Ekim 1921). 2 Ocak 1922 de Ukrayna ile dostluk antlaşması imzalandı. İtilaf Devletleri Sevr in yumuşatılmış hali olan bir antlaşma teklif ettiler (26 Mart 1922) ancak TBMM tarafından reddedildi. Kars Antlaşması(13 Ekim 1921) Rusya ya bağlı Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan ile yapıydı. Doğu sınırımız şimdiki halini aldı. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921) Sakarya Zaferinden sonra Fransa ile yapıldı. İskenderun ve Hatay ın yönetimi Türklerin hakları korunmak ve özel bir yönetimi olmak kaydıyla Fransız mandasındaki Suriye ye bırakıldı. Süleyman Şah ın türbesinin bulunduğu Caber Kalesi Türk toprağı sayıldı. Hatay dışında Suriye sınırımız belirlenmiş oldu. Güney Cephesi kapandı. Fransa TBMM yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk İtilaf Devleti oldu. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 101 / 169

102 BÜYÜK TAARRUZ (BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHABERESİ) (RUM SINDIĞI SAVAŞI - DUMLUPINAR MEYDAN MUHABERESİ (26 Ağustos-9 Eylül 1922) Büyük Taarruz (26 Ağustos 1922) Başkomutanlık Meydan Savaşı (30 Ağustos 1922) Savaş Öncesi Yapılan Hazırlıklar Savaş yapılmaması için dış işleri bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk temaslarda bulunması için Avupa'ya gönderildi. Ordu karargah merkezi Polatlı'dan, Akşehir'e taşındı. Tekalif-i Milliye emirlerinden gelen yardımlar ile İtalya ve Fransa'nın bıraktığı silahlar cepheye taşındı. Ankara'da altı aylığına subay okulları açıldı. Orduya taarruz eğitimi verildi. Başkomutanlık yetkisi süresiz uzatıldı. Tekalifi Milliye Emirleri ile eksikleri tamamlanan Türk ordusu taarruz gücüne ulaşınca Yunanlılara son darbeyi vurmak için harekete geçti (26 Ağustos 1922). Yunan ordusu Dumlupınar da dağıtıldı (30 Ağustos 1922). M. Kemal Ordular ilk hedefinin Akdeniz dir ileri emrini verdi. Türk Ordusu 9 Eylül de İzmir e girdi. 18 Eylül de işgalciler yurttan tamamen atıldı. Büyük Taarruz Sonuçları: Batı Anadolu Yunanlılardan temizlendi. Türk-Yunan savaşı sona erdi, diplomatik dönem başladı. Anadolu Yunanlılar tarafından tahrip edildi. Uşak'ta bulunan General Trikopis, Fevzi Çakmak tarafından esir alındı. Fevzi Çakmak'a Öareşallik rütbesi verildi. Not: Mustafa Kemal bu savaş sırasında "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir ileri" emrini vermiştir. MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (3-11 Ekim 1922) TBMM ile İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapıldı. Türklerle Yunanlılar arasında savaşın sona ermesi Meriç Nehrine kadar Doğu Trakya nın Türklere bırakılması (savaş yapmadan kurtarılıyor) İstanbul ve Boğazların TBMM ye bırakılması (Osmanlı Devleti sona ermiştir) İtilaf Devletlerinin İstanbul u barış antlaşmasının imzalanmasından sonra boşaltması karara bağlandı. Milli Mücadelenin sıcak savaş dönemi sona ermiş diplomatik mücadele dönemi başlamıştır. Bu antlaşmada bizi İsmet Paşa temsil etmiştir. Maddeleri: Bu antlaşmada Türkiye'yi İsmet İnönü temsil etmiştir. İsmet İnönü'nün buradaki başarısı ilerde Lozan Barış Konferansına da gönderilmesi sağlanmıştır. Türk-Yunan savaşı sona erecek. Yunanlılar Doğu Trakya'dan çekilecek. Not: Refet Bele sıfatıyla Trakya Yüksek Komiseri Doğu Trakya'yı Yunanlılardan geri almıştır. Boğazlar ve İstanbul TBMM'ye bırakılacak. (Ancak barış antlaşmasına kadar) Savaşsız kurtarıldı. Not: Osmanlı Devleti; -Mondros ve Serv Antlaşmaları ile fiilen, -Mudanya Ateşkes Antlaşması ile hukuken, -Saltanatın kaldırılması ile de resmen sona ermiştir. TBMM ile İngiltere, Fransa ve İtalya arasında yapıldı. Türklerle Yunanlılar arasında savaşın sona ermesi Meriç Nehrine kadar Doğu Trakya nın Türklere bırakılması (savaş yapmadan kurtarılıyor) İstanbul ve Boğazların TBMM ye bırakılması (Osmanlı Devleti sona ermiştir) İtilaf Devletlerinin İstanbul u barış antlaşmasının imzalanmasından sonra boşaltması karara bağlandı. Milli Mücadelenin sıcak savaş dönemi sona ermiş diplomatik mücadele dönemi başlamıştır. Bu antlaşmada bizi İsmet Paşa temsil etmiştir. Millî Mücadele nin Sanat Ve Edebiyat Eserlerine Yansımaları Falih Rıfkı Ataya Çankaya Şevket Süreyya Aydemir Tek Adam Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban Milli Mücadele döneminde yazılmış olan tek roman Halide Edip Adıvar ın yazdığı Ateşten Gömlek tir. M. Kemal Atatürk Nutuk Resim, heykel, müzik alanlarında da Kurtuluş Savaşı temalı eserler verilmiştir. SALTANATIN KALDIRILMASI (1 Kasım 1922) Nedenleri: Milli egemenlik ilkesine aykırı olması Uluslararası temsillerde ikiliğe sebep olması (Lozan Barış Görüşmelerinde oluşturabileceği ikilik) Cumhuriyet anlayışına ters düşmesi Saltanatlık kaldırılmış ancak o anki durum uygun olmadığından halifelik bir müddet daha devam ettirilmiştir (son halife Abdülmecit Efendi dir). Laikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır. 1. Lozan'a hem Osmanlı Devleti'nin hem de TBMM'nin birlikte çağrılması. 2. Ulusal egemenliğin önünde bir engel teşkil etmesi. 3. Anadolu'nun içinde iki devletin bulunmasının ulusal çıkarlara aykırı olması. Sonuçları: I. TBMM'nin yapmış olduğu ilk ve son inkılap hareketidir. TBMM Lozan Konferansına tek girmiştir. Laiklik yolunda ilk büyük adım atılmıştır. Devlet başkanlığı ve rejim sorunu ortaya çıkmıştır. LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI (23 Temmuz 1923) Baş delegeler; İsmet İnönü, Hasan Saka ve Dr. Rıza Nur'dur. Mustafa Kemal'in taviz verilmemesini istediği konular; -Ermenilerin yurt istekleri -Kapitülasyonların kaldırılması Lozan'da Alınan Kararlar; İsviçre nin Lozan kentinde yapılmıştır. Konferansa Türkiye den başka İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Romanya ve Yugoslavya katıldı. Boğazlarla ilgili konular görüşülürken de Sovyet Rusya ve Bulgaristan katıldı. ABD de konferansta gözlemci bulundurmuştur. TBMM heyetinin başında İsmet Paşa vardır. Taviz verilmeyecek konular şöyle belirlenmiştir: Doğu Anadolu Bölgesi nde planlanan Ermeni Devleti nin kurulmasına kesinlikle izin verilmeyecek. Türk ekonomisinin gelişimine engel olan kapitülasyonlar uygulamadan kaldırılacak. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 102 / 169

103 Mudanya Ateşkesi nden sonra Türkiye barış konferansı için çeşitli hazırlıklara girmiştir. Bu dönemde; konferansın toplanma yeri, Türkiye yi temsil edecek kişinin belirlenmesi ve konferansta görüşülecek konuların tespit edilmesi görüşülmüştür. İtilaf Devletleri barış konferansı için Lozan ı (İsviçre) önerince, TBMM, Lozan ile Türkiye arasında haberleşmenin zor olacağını söyleyerek İzmir i önerdi. Not: TBMM nin amacı; Mustafa Kemal Paşa nın görüşmelere doğrudan müdahale edebilmesini sağlamaktı. Not: Devletlerarası geleneklere göre barış görüşmeleri tarafsız bir devletin şehrinde yapılması gerektiğinden Lozan kabul edilmiştir. Görüşmelere Bakanlar Kurulu (Vekiller Heyeti) Başkanı Rauf Bey katılmak istedi. Fakat kendisi daha önce Mondros Ateşkesi ni imzaladığı için siyasal gelenek açısından uygun görülmedi. Onun yerine konferansa Türkiye yi temsilen, Mudanya Ateşkes Antlaşması nda Türkiye yi başarılı bir şekilde temsil ederek diplomatik bir zaferin altına imza atan İsmet Paşa, Dışişleri Bakanlığı na getirilerek baş temsilci olarak gönderilmiştir (İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey (Tengirşenk) istifa ettikten sonra bu göreve gelebilmiştir.). TBMM, Lozan a gidecek İsmet Paşa başkanlığındaki heyetten, Kapitülasyonlar ve Ermeni Yurdu (Azınlıklar) konularında kesinlikle taviz verilmemesini istemiş, diğer konularda Ankara yla irtibat kurularak esnek davranılabileceğini belirtmiştir. Not: Azınlıklar ve kapitülasyonlar konusunda Türk tarafının kesin tavrını koyması, tam bağımsızlıktan ödün verilmeyeceğini gösterir. İsmet Paşa başkanlığındaki Türk heyetinin konferansta en çok üzerinde durduğu ilkeler devletlerin eşitliği ve tam bağımsızlıktır Konferansa; İngiltere, Fransa, İtalya, TBMM Hükümeti, Yunanistan, Sovyet Rusya, Japonya, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Belçika ve Portekiz doğrudan katılırken, ABD görüşmelere katılmamış sadece gözlemci göndermiştir. Konferansta TBMM temsilcilerini en fazla uğraştıran devletler başta İngiltere olmak üzere İtalya ve Fransa dır. Konferansa; Sovyet Rusya, Japonya ve Bulgaristan Boğazlar konusunda, Bulgaristan, Romanya ve Yugoslavya Borçlar konusunda, Belçika ve Portekiz ticaret ve iskân (yerleşme) konularında katılmıştır. İsmet İnönü, Lozan Konferansı nın iç tüzük çalışmalarında Türkçe nin resmi konferans dili olmasını, Karadeniz e kıyısı olan devletler ifadesi yerine bu devletlerin isimlerinin yazılmasını, komisyon başkanlıklarından birinin de Türkiye ye verilmesini önermiştir. Not: İsmet İnönü, bu önerileriyle konferansta uluslararası eşitlik kurallarına uyulmasını sağlamaya çalışmıştır. I. Konferans Dönemi 20 Kasım 1922 de başladı. Boğazlar, Ermeni Yurdu Kapitülasyonlar ( en önemlisi), Musul Sorunu, Osmanlı Borçları, İstanbul un İtilaflarca boşaltılması, Yunanistan ın Karaağaç ı vermek istememesi ve Savaş tazminatı konularında antlaşma sağlanamadığı için görüşmeler 4 Şubat 1923 te kesildi. Türk Heyeti bu gelişmeler üzerine Ankara ya döndü ve Türk Ordusu alarma geçirilerek, Musul ve Boğazlar üzerine yürümek için hazırlıklara başladı. Not: Görüşmelere ara verildiği dönemde, iç politikada bağımsız, milli bir ekonomi sisteminin benimsendiği İzmir İktisat Kongresi düzenlenmiştir (18 Şubat 1923). Ancak her iki taraf da yeni bir savaşı göze alacak durumda değildi. İtilaf Devletleri nin isteğiyle 23 Nisan 1923 te görüşmelere yeniden başlandı ve 24 Temmuz 1923 te Lozan Barış Antlaşması nın imzalanmasıyla sona erdi. Sınırlar Batı: Yunanistan ile Mudanya, Bulgaristan ile de İstanbul Antlaşması esas alındı. Doğu: Kars Antlaşması esas alındı. Güney: Ankara Antlaşması esas alındı. Irak: Bu sorun gündeme gelmesine rağmen çözümü sonraya bırakıldı. Kapitülasyonlar: Tamamen kaldırıldı. Düyun-u Umumiye İdaresi'nin Türkiye'deki görevi sona erdi. Azınlıklar: Hepsi Türk vatandaşı sayıldı. İstanbul'un Boşaltılması: 45 gün içerisinde boşaltılması kararı alındı. Patrikhane: Tüm ısrarlara rağmen İstanbul dışına çıkarılamadı. Ancak Lozan'da her iki taraf arasında uzlaşıp yazıya geçirilen ilk konudur. Adalar: Kıbrıs İngiltere'ye, Onikiada İtalya'ya, Ege Adaları Yunanistan'a, Bozcaada ve Gökçeada ise Türkiye'ye bırakıldı. Savaş Tazminatı: Bosnaköy ve Karaağaç savaş tazminatı olarak Türkiye'ye bırakıldı. Boğazlar: Boğazlar bir komisyon tarafından yönetilmeye devam edecek. Komisyon başkanı ise Türk olacak. Yabancı Okullar: Türk tarafının çıkaracağı kanunlara uyulması şartı getirildi. Dış Borçlar: Osmanlı Devleti'nden ayrılan devletlere yüzölçümleri dikkate alınarak borçlar paylaştırıldı. "Türkiye bu borcu Lira ya da Frank ile ödemek istedi. Borcun vadesi, tutarı, taksidi için Düyun-u Umumiye İdaresi görevlendirildi. Türkiye'nin dış borcu ödeme kararı alması Sovyet Rusya'yı emsal teşkil edeceği endişesiyle tedirgin etmiştir. Nüfus Mübadelesi: Batı Trakya'da oturan Türkler ile İstanbul'da oturan Rumlar yerleşik(etapli) sayılacak, diğerleri ise yer değiştirilecek. İsviçre nin Lozan kentinde yapılmıştır. Konferansa Türkiye den başka İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya, Romanya ve Yugoslavya katıldı. Boğazlarla ilgili konular görüşülürken de Sovyet Rusya ve Bulgaristan katıldı. ABD de konferansta gözlemci bulundurmuştur. TBMM heyetinin başında İsmet Paşa vardır. Taviz verilmeyecek konular şöyle belirlenmiştir: Doğu Anadolu Bölgesi nde planlanan Ermeni Devleti nin kurulmasına kesinlikle izin verilmeyecek. Türk ekonomisinin gelişimine engel olan kapitülasyonlar uygulamadan kaldırılacak. Önemli Maddeleri Sınırlar: Suriye Sınırı 20 Ekim 1921 Ankara Antlaşması ndaki şekliyle, Rus sınırı 13 Ekim 1921 Kars Antlaşması ndaki şekliyle, İran sınırı 1639 Kasrışirin Antlaşması ndaki şekliyle, Bulgar sınırı 1913 İstanbul Antlaşması ndaki şekliyle, Yunan sınırı Mudanya Mütarekesi nde belirlenen şekliyle kalacaktı. Irak sınırında Musul üzerinde anlaşmazlık çıkmış, Türkiye ile İngiltere nin 9 ay içerisinde anlaşamaması durumunda konunun uluslararası kurullarda çözümü kararlaştırılmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 103 / 169

104 Çanakkale Boğazı nın güvenliği açısından İmroz, Bozcaada ve Tavşan adaları Türkiye ye verilecekti. Midilli, Sakız ve Sisam adaları Yunanistan a verilecekti. 12 ada ve Rodos İtalyanlara bırakılmıştır. Kapitülasyonlar: Türk Heyeti nin en başarılı olduğu konudur. Tüm sonuçlarıyla birlikte tamamen kaldırılmıştır. Duyunuumumiye de kaldırıldı. Patrikhane: Rusya karşı çıktığı için sınırların dışına çıkartılması mümkün olmamıştır. Savaş Tazminatı: Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç ı Türkiye ye verecekti. Boğazlar: Başkanı Türk olan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecekti. Türkiye güvenlik gerekçesiyle bile olsa boğazların iki yanında asker bulunduramayacaktı. Dış Borçlar: 1854 ten sonra alınmaya başlanan dış borçlar Osmanlı Devleti nden ayrılan ülkelerle paylaşıldı. Türkiye kendi payına düşen borçları faizsiz, eşit taksitler halinde Türk Lirası ya da Fransız Frankı üzerinden ödeyecekti. İstanbul un Boşaltılması: Antlaşmayı takip eden 6 hafta içerisinde işgalci güçler İstanbul dan ayrılacaktı. Yabancı Okullar: Türkiye nin iç meselesi olarak kabul edilmiş, Türkiye nin vereceği karara göre yönetilmesi kararlaştırılmıştır. Azınlıklar: Azınlıklar Türk vatandaşı sayılacaktı. (Azınlıklara tanınan siyasal ve ekonomik ayrıcalıklar kaldırılmış oldu.) Nüfus Mübadelesi: Batı Trakya daki Türkler ve İstanbul daki Rumlar haricinde diğerleri karşılıklı yer değiştirecektir. ATATÜRK DÖNEMİ İÇ POLİTİKA 1) II.TBMM'nin Açılması (11 Ağustos ) İnkılap meclisidir. Lozan'ı onaylamıştır. Mustafa Kemal Ankara ve daha sonra ise Gaziantep milletvekili olarak görev yapmıştır. 2) CHP'nin Kurulması (9 Eylül 1923): İlk Kurultayı Sivas Kongresi'dir. Çünkü bu kongrede Anadolu'da Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet daha sonra Halk Fırkası'na dönüştürüldü. Atatürk İlkelerinin tümünü savunmuştur. İlk genel başkanı Mustafa Kemal'dir. Ekonomide devletçiliği savunmuştur. Çift dereceli seçim sistemini savunmuştur. Not: 1946 seçimlerinde Türk siyasi tarihinde ilk defa tek dereceli seçim sistemi uygulanmıştır. En uzun süre iktidarda kalan partidir. Parti 9 Umde kararlarına göre kurulmuştur. 3) Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17 Kasım 1924) Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk muhalefet partisidir. Kurucusu Kazım Karabekir'dir. Adnan Adıvar, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay diğer kurucularıdır. Ekonomide Liberalizm'i ve tek dereceli seçim sistemini savunmuşlardır. Her türlü itikade saygı gösterilmesini savunmuşlardır. Laiklik ilkesinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle Şeyh Sait İsyanı'ndan (13 Şubat 1925) sonra kapatılmıştır. 4) Nasturi Ayaklanması (1924): İngiltere'nin kışkırtması ile Hakkâri de çıkmıştır. 5) Şeyh Sait Ayaklanması (1925) Cumhuriyet rejimini yıkmaya yönelik ilk isyandır. İngiltere, Türkiye ile Musul arasında tampon bir devlet kurdurarak, Türkiye'nin Musul'a ulaşmasını engellemeye çalıştığı için isyana destek vermiştir. İsyanı bastıramayan Ali Fethi Okyar istifa edip yerine İsmet İnönü gelmiştir. İsyan bastırıldı ve bölgedeki asayişi sağlamak amacıyla Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı. Ankara ve Diyarbakır'da İstiklal Mahkemeleri kuruldu. İsyana destek veren Terakkiperver Cumhuriyeti Fırkası laiklik ilkesini kötüye kullandıkları gerekçesiyle kapatılmıştır. 6) İzmir Suikastı (1926) Eski ittihatçılar tarafından düzenlenmek istendi. Giritli Şevki sayesinde suikastçılar yakalandı. Son kez İstiklal Mahkemeleri görev yaptı. Kazım Karabekir'de bu davada yargılanmıştır. 7) Bozkurt-Lotus Olayı (1926) Midilli yakınlarında Lotus adında Fransız gemisi Bozkurt adındaki Tük gemisini batırması olayıdır. Konu Lahey Adalet Divanı'na götürülmüştür. Türkiye'yi Mahmut Esat (Bozkurt) Bey savunmuştur. Türkiye bu davayı kazanmıştır. 8) Serbest Cumhuriyet Fıkrası'nın Kurulması (12 Ağustos 1930) Ali Fethi Okyar kurmuştur. Makbule Atadan'da partide görev almıştır. Ekonomide Liberalizmi ve tek dereceli seçim sistemini savunmuştur. Partinin içine gericilerin girdiğini gören Ali Fethi Okyar partiyi feshetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci muhalefet partisidir. 9) Menemen (Kubilay) Olayı (1930) Derviş Mehmet ve adamlarının şeriat isteriz diyerek önce iki bekçiyi sonra da olaya müdahale eden Mustafa Fehmi Kubilay'ı şehit etme olayıdır. İsyan bastırılmış ve sanıklar Divan-ı Harpte yargılanmıştır. Bu olay Cumhuriyet rejimini değiştirmeye yönelik çıkan ikinci isyandır. Bu olay sonrasında Atatürk zamanında çok partili hayata geçilmemiştir. 10) Bursa Olayı Ezanın Türkçe okunmasına yönelik tepkidir. İlk ezan Fatih Cami'nde Hafız Yaşar tarafından okunmuştur. Mustafa Kemal Bursa'daki olaylar hakkında "Bu bir din meselesi değil, dil meselesidir." demiştir. Adnan Menderes döneminde ezan aslına geri çevrilmiştir. 11) Razgrad Olayı: Bulgarların Türk mezarlıklarını tahrip etmesi olayıdır. 12) Wagon Lits (Vagon Li) Olayı: Bir Fransız demiryolu şirketinde çalışan Naci Bey'in Türkçe konuştuğu için işten çıkarılması olayıdır. 13) Dersim Olayı ( ) Pir Seyit Rıza ve adamlarının başlattığı isyandır. Kara harekatına verilen isim "Tunçeli Operasyonu"dur. Bu operasyonu Abdullah Bozdoğan yönetmiştir. Havadan ise Sabiha Gökçen harekata destek vermiştir. İsyan üç sene sonra Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 104 / 169

105 Pir Seyit Rıza'nın yakalanmasıyla sona ermiştir. ATATÜRKÇÜLÜK VE ATATÜRK İLKELERİ Atatürkçü Düşünce Sistemi: Atatürk ün Türkiye Cumhuriyeti ni çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak amacıyla ortaya koyduğu ilke ve inkılâpların bütünüdür. Atatürk İlkeleri nin Ortak Özellikleri Atatürk İlkeleri 1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında kabul edilen Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, İnkılâpçılık (6 Temel İlke) ve bunları bütünleyen ilkelerden oluşur. Atatürk ilkeleri, Türk ulusunun ihtiyaçlarından ve Türkiye nin gerçeklerinden doğmuş ve bu ihtiyaçlara, gerçeklere göre de gelişmiştir. Atatürkçülüğün temeli ulusçuluk ve laikliğe dayalıdır. İlkelerin özü; Türk milletini çağdaş milletler seviyesine çıkarmaktır. Atatürkçülükte demokrasi, cumhuriyetçilik, laiklik ve milliyetçilik gibi evrensel değerler varsa da çağdaşlaşmanın gereği olarak alınmışlardır. Not: Halkçılık, Devletçilik ve İnkılâpçılık ise Türkiye ye özgü ilkelerdir. Atatürkçü düşünce sisteminin en belirgin özelliği akla ve bilime dayanması, gelişmeye açık bir özellik göstermesidir. Atatürkçülük bir bütündür ve yabancı siyasi akımlar ve ideolojilerle açıklanamaz. Bu ilkeler 5 Şubat 1937 de, Atatürk İlkeleri adıyla 1924 Anayasası na dâhil edilmiştir. Atatürk te Atatürkçü düşünce sisteminin oluşmasını sağlayan etkenler şunlardır: Doğduğu ve büyüdüğü yerin özellikleri, okuduğu okullar ve öğretmenleri, tanıştığı bazı arkadaşları, Osmanlı Devleti nin içinde bulunduğu durum, okuduğu yerli ve yabancı yazarlara ait kitaplar, doğuştan getirdiği karakteristik özellikler, Türk Milletine duyduğu sevgi ve bağlılık, sahip olduğu milli ve evrensel değerler vb. dir. Atatürkçü düşünce sistemi, Atatürk ün düşüncelerini kapsayan bir dünya görüşüdür. Temelleri Atatürk tarafından atılan; devlet hayatına, fikir hayatına, ekonomik hayata, toplumun temel kurallarına, devletin rejimi ve işleyişine ait gerçekçi düşüncelere ve ilkelere Atatürkçülük adı verilir. Genel özellikleri: Atatürkçülük Türk milletinin ihtiyaçlarından doğmuştur Atatürkçülüğün temelinde millî kültürümüz vardır Atatürkçülüğün temelinde evrensel değerler vardır Atatürkçülük akla ve bilime dayanır Atatürkçülük kendine özgüdür Atatürkçülük bir bütündür Amacı: Atatürk ilkeleri, Türk milletinin onurlu ve mutlu bir hayat sürmesini, sonsuza kadar bağımsız olarak yaşamasını hedeflemiştir. Atatürk ilkelerinin en önemli amaçlarından biri de her yönüyle gelişmiş, bağımsız, bölgesinde ve dünyada güçlü bir Türkiye nin kurulmasını sağlamaktır. Türk inkılabı, çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmak için toplumun ihtiyaç duyduğu kurumların düzenlenmesini amaçlar. Bu anlamda Atatürk ilkeleri, çağın gereklerine göre Türk milletinin mutluluğunu, huzurunu, refahını artırmak; birlik ve beraberliğini korumak, millî bağımsızlığını devamlı kılmak ve millî egemenliğe dayalı yönetim anlayışının süreklilik kazanmasını sağlamak amacıyla konulmuş ilkelerdir. Atatürk İlkelerinin Ortak Özellikleri Türk milletinin ihtiyaçlarından doğmuştur. Uygulanabilir ilkelerdir. Akıl ve bilimin öncülüğünde yeniliklere, gelişmeye ve değişmeye açıktır. Kabul edilmesinde herhangi bir dış baskı ve taklitçilik yoktur. Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve hukuksal açıdan gelişmesini amaç edinir. Birbirinden ayrılamaz, tek tek değerlendirilemez. Atatürk ilke ve inkılaplarını oluşturan temel esaslar şunlardır: Millî tarih bilinci Vatan ve millet sevgisi Millî dil-bağımsızlık ve özgürlük Millî egemenlik Millî kültür Çağdaşlaşma ideali Türk milleti bilinci Vatanın bütünlüğü, millî birlik ve beraberlik Cumhuriyetçilik: Cumhuriyetçilik, devletin yönetim şekli olarak cumhuriyeti kabul etmek, bu yönetimi benimsemek, onu korumak ve yaşatmak demektir. Cumhuriyet rejiminin en önemli özelliği, egemenliğin bir kişi veya bir sınıfa değil, bütünü ile millete ait olmasıdır. Cumhuriyet, devlet yönetiminde millî egemenliğe dayanan, özgür ve serbest seçimi temel alan bir yönetim biçimidir. Anayasamızın 1. maddesinde Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. der. Anayasamızın 1., 2. ve 3. Maddeleri değiştirilemez maddelerdir. Cumhuriyet Yönetimine Yönelik İç ve Dış tehditler İçte terör odakları ve bazı çıkar grupları yıkıcı ve bölücü faaliyetlerini dış güçlerden de destek alarak sürdürmektedirler. Bazı dış güçler ise ülkemizin sahip olduğu kaynaklardan ve avantajlardan dolayı büyüyüp güçlenmesinden endişe edip bunun önüne geçmek istemektedir. Bu yüzden ülkemizdeki bölücü ve yıkıcı faaliyetleri desteklemektedirler. Misyonerlik faaliyetleri de önemli dış tehdit unsurlarındandır. Bu faaliyetlerin amacı Türk milletini kendi öz değerlerinden ve inançlarından uzaklaştırarak zayıf düşürmektir. Cumhuriyetçilik İlkesi nin özellikleri kısaca şöyledir; Temel ilkesi seçimdir. Devlet başkanlığında ve diğer kademelerde ömür boyu kalmaya karşıdır. Egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir. Cumhuriyetçiliğin temel dayanağı olan ulusal egemenlikten ilk kez Amasya Genelgesi nde bahsedilmiştir. Demokratiktir. Türk milletinin karakterine uygundur. Özgür düşünce ortamı vardır. Atatürk ün diğer ilkelerinin uygulanmasını sağlar. Cumhuriyetçilik, Atatürk ün taviz verilmemesini belirttiği iki ilkeden biridir. (diğeri laiklik). Sosyal devlet anlayışını ve güçler ayrılığını esas alır. Cumhuriyetçilikte hukuk üstünlüğü ve anayasal devlet anlayışı vardır. Cumhuriyetçilik, halkın yönetime ve toplumsal hayata katılımını artırmayı amaçlar. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 105 / 169

106 Cumhuriyetçiliği; Milliyetçilik ve Halkçılık ilkeleri tamamlar, ulusal egemenlik ilkesi bütünler. Cumhuriyetçilik, devletin siyasi rejimi olarak Cumhuriyet yönetimini benimsemek, onu korumak ve yaşatmaktır. Atatürk ün Cumhuriyetçilik İlkesi doğrultusunda; TBMM nin açılması 1921 ve 1924 Anayasaları nın hazırlanması Saltanat ın kaldırılması Cumhuriyetin ilan edilmesi Halifeliğin kaldırılması Ordunun siyasetten ayrılması Siyasi partilerin kurulması Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi İki dereceli seçim sisteminden tek dereceli seçim sistemine geçilmesi Seçmen yaşının düşürülmesi Milletvekili seçme ve seçilme hakkı için vergi verir olma şartının kaldırılması (1 Nisan 1923) gibi inkılâplar yapılmıştır. Seçmen olmak için aranan vergi verir olma şartı kaldırıldı. Erkan-ı Harbiye Vekaleti kapatıldı. Subay-vekil uygulamasına son verildi ve 1924 Anayasaları kabul edildi. Ordu siyasetten ayrıldı. Çok partili hayat denemeleri gerçekleştirildi. Anahtar Kelimeler; Millet iradesi, Seçme ve seçilme hakkı, Ulusal egemenlik, Millet meclisi, Oy verme Cumhuriyet Yönetimine Yönelik İç ve Dış tehditler İçte terör odakları ve bazı çıkar grupları yıkıcı ve bölücü faaliyetlerini dış güçlerden de destek alarak sürdürmektedirler. Bazı dış güçler ise ülkemizin sahip olduğu kaynaklardan ve avantajlardan dolayı büyüyüp güçlenmesinden endişe edip bunun önüne geçmek istemektedir. Bu yüzden ülkemizdeki bölücü ve yıkıcı faaliyetleri desteklemektedirler. Misyonerlik faaliyetleri de önemli dış tehdit unsurlarındandır. Bu faaliyetlerin amacı Türk milletini kendi öz değerlerinden ve inançlarından uzaklaştırarak zayıf düşürmektir. Laiklik: Laiklik devlet düzeninin, eğitim sisteminin ve hukuk kurallarının din kurallarına göre değil akla ve bilime dayandırılması, bireylerin dini inançlarını seçme ve yaşamada özgür bırakılmasıdır. Laiklik din ve vicdan hürriyetini devlet güvencesi altına alır. Laiklik ilkesinde millî egemenlik esastır. Laiklik ilkesi doğrultusunda yapılan bazı inkılaplar şunlardır: o 3 Mart 1924-Halifeliğin kaldırılması o 3 Mart 1924-Şeriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılması o 3 Mart 1924-Tevhiditedrisat Kanunu nun kabul edilmesi o 25 Kasım 1925-Şapka Kanunu nun kabul edilmesi o 30 Kasım 1925-Tekke ve zaviyelerin kaldırılması o 17 Şubat 1926-Türk Medeni Kanunu nun kabul edilmesi o 10 Nisan Devletin dini İslam dır. ibaresinin Anayasa dan çıkarılması o 5 Şubat 1937-Atatürk ilkelerinin Anayasa ya dâhil edilmesi Saltanat kaldırıldı Halifelik kaldırıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırıldı. Şeriat Mahkemeleri kapatıldı. Medreseler kapatıldı. Şeyhülislamlık makamı kaldırıldı. Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Maarif Teşkilatı hakkında kanun çıkarıldı. Türk Medeni Kanunu kabul edildi. Anayasadan "Devletin dini İslam'dır" maddesi çıkarıldı. Yemin metinlerinden "vallahi" sözcüğü çıkarıldı. Kılık-Kıyafet Kanunu kabul edildi. Laiklik ilkesi anayasaya girdi. Şeyhlik, seyyitlik, üfürükçülük, dervişlik, emirlik, falcılık, büyücülük, muskacılık gibi san ve sıfatların kullanılması ve bunlara ait özel kıyafetlerin giyilmesi yasaklandı. Anahtar Kelimeler; Akıl, Bilim, Din, vicdan ve mezhep özgürlüğü, Tutucu olmama, İrticaya karşı olma Halkçılık: Bir milleti meydana getiren çeşitli mesleklerin ve toplumsal grupların içinde yer alan bütün insanlara halk denir. Halkçılık ilkesi cumhuriyetçilik ve milliyetçilik anlayışını bütünleyen bir ilkedir. Halkçılık; bireyler arasında hiçbir ayrım ve ayrılık gözetmemek, kişilerin yasalar karşısında eşitliğini benimsemek ve egemenliğin halka ait olduğunu kabul etmektir. Yapılan işlerin halk yararına olması ve ekonomik refahın eşit olarak dağıtılması halkçılıkla ilgilidir. Aşar vergisi kaldırıldı. Türk Medeni Kanunu kabul edildi. Kılık-Kıyafet Kanunu kabul edildi. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı. Soyadı Kanunu kabul edildi. Ayrıcalık içeren unvanlar kaldırıldı. Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Seçmenlikte aranan vergi verir olma şartı kaldırıldı. Patrikane ve konsoloslukların nikah kıyma, mahkeme kurma gibi yetkileri sona erdirildi. Osmanlı Devleti'nde alınan nişan, rütbe ve madalyaların kullanımı yasaklandı. Halk sağlığını ilgilendiren kurumlar açıldı. İlköğretim zorunlu ve ücretsiz hale getirildi. Halk dilinden oluşan kelimelerle sözlük hazırlandı. Millet mektepleri açıldı. Anahtar Kelimeler; Eşitlik, Sosyal Adalet, Kanun üstünlüğü, Halın refah ve huzuru, Toplumsal dayanışma, Sosyal Devlet olgusu Milliyetçilik: Geçmişte beraber yaşamış, şimdi ve gelecekte bir arada yaşama inancı, isteği ve kararında olan; Aynı vatana ve kültürel değerlere sahip çıkan; aralarında dil, kültür ve duygu birliği olan insan topluluğuna millet adı verilir. Milliyetçilik ise kendilerini aynı milletin üyesi sayan kişilerin bir arada, aynı sınırlar içerisinde, bağımsız bir yaşam sürme ve birlikte yaşadıkları toplumu yüceltme istek ve arzusudur. Atatürk ün milliyetçilik ilkesi; Türk milletini içtenlikle sevme, uygar bir toplum olarak yüceltme ve onun uğruna her türlü özveride bulunma anlayışına dayanır. Bu ilkeye göre; vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı ile milletin birliğini korumak bütün vatandaşların temel görevidir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 106 / 169

107 Atatürk milliyetçiliği her türlü ayrımcılığa karşıdır ve sınıf kavgasını reddeder. Anayasamızın 66. maddesinde Türk Devleti ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk tür. der. Millî birlik ve beraberliği güçlendiren unsurlar: Millî eğitim, Millî kültür, Dil, tarih, kültür ve ülkü birliği, Misakımillî, Türklük şuuru, Manevi değerler. Millî birlik ve beraberliği güçlendiren unsurlar: Millî eğitim, Millî kültür, Dil, tarih, kültür ve ülkü birliği, Misakımillî, Türklük şuuru, Manevi değerler. Milliyetçiliğin temel öğesi millettir. Millet; Geçmişte birlikte yaşamış, aralarında dil, kültür, ülkü ve tarih gibi ortak bağları olan insan topluluğudur. Milliyetçilik ise milli birliği ve beraberliği sağlamak, millet ve ülke çıkarlarını korumak, ırk ve din ayrımcılığına yer vermemektir. Mustafa Kemal e göre dini, dili ne olursa olsun kendini Türk sayan ve Türk olarak yaşayan herkes Türk tür. Atatürk bunu Ne Mutlu Türküm Diyene sözüyle belirtmiştir. Atatürk'ün milliyetçilik anlayışı; Bölücü değil, birleştirici ve toplayıcıdır. Bu anlayış ırkçı değildir (eşitlikçidir.). Laiklik esasından ödün vermez, sınıf kavgasını değil, sosyal dayanışmayı hedef tutar. Atatürkçü milliyetçilik anlayışı belli bir ırka, mezhebe, sınıfa ve siyasal görüşe dayanmaz. Akılcı, çağdaş, medeni, ileriye dönük, demokratik, yüceltici, insani ve barışçıdır. Atatürk milliyetçiliği, Türk milletini birlik ve beraberlik içinde yaşatacak, ileriye götürecek önemli bir güç kaynağıdır. Milliyetçilik, ulusal bağımsızlığı sağlama, koruma ve pekiştirme amacı olarak da ifade edilebilir. Milliyetçilik ilkesinin toplumsal, siyasal, kültürel içeriği yanında ekonomik içeriği de vardır Amaç; Türk milliyetinin refahını, zenginliğini, mutluluğunu ve varlığını yükseltmektir (ulusal ekonominin kurulması gerektiğini belirtir.). Milliyetçilik ulusal kurtuluş savaşımızın çıkış noktasını oluşturmuştur. Milliyetçiliğin bütünleyici ilkeleri; Özgürlük ve Bağımsızlık, Yurtta Sulh Cihanda Sulh, İnsan ve İnsanlık sevgisidir. Milliyetçilik İlkesi doğrultusunda yapılan inkılâplar; TBMM nin açılması (1920) İstiklal Marşı nın kabul edilmesi (1921) İzmir İktisat Kongresi nin toplanması (1923) Kapitülasyonların kaldırılması (1923) Kabotaj Kanunu nun çıkarılması ile deniz yollarının millileştirilmesi (1926) Yabancı şirketlerin millileştirilmesi (1926) Gümrük Koruma Kanunu nun çıkarılması (1929) Reji İdaresi (Tütün Tekeli) nin kaldırılması (1929) Türk Parası nı Koruma Kanunu nun çıkarılması (1930) Türk Tarih Kurumu nun kurulması (1931) Türk Dil Kurumu nun kurulması (1932) Anahtar Kelimeler; Ulusal Bağımsızlık, Birlik ve beraberlik, Biz Dil birliği, Kültür birliği Devletçilik: Devletçilik, Türkiye de Atatürk tarafından uygulamaya konulan, ekonomik kalkınmada izlenecek yolu ve yöntemleri belirleyen bir ilkedir. Bu ilkenin temel amacı, Türk milletinin refah düzeyini yükselterek çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmak ve güçlü bir ekonomiye sahip olmasını sağlamaktır. Atatürk ün devletçilik anlayışı, kişisel çalışma ve üretimi temel alır. Serbest girişimlerin karşısında yer almaz. Ancak halk yararına müdahale edebilir. Bununla birlikte Türkiye nin en kısa zamanda kalkınması için özellikle ekonomik alanda bireylerin yapamayacağı büyük yatırımları, devletin yapması temeline dayanır. Devletçilik; devlet yetkilerinin artması, genişlemesi, kamu hizmet ve faaliyetlerinin ülkenin geneline dengeli bir şekilde yayılmasıdır. Devletçilik, halkçılığın zorunlu bir sonucudur. Güçlü ve çağdaş bir devlet meydana getirmeyi amaçlar. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk milletinin ve devletinin içinde bulunduğu durumundan dolayı zorunlu olarak ekonomide devletçilik ilkesi uygulanmıştır. Atatürk e göre devletçilik, özel teşebbüs hürriyetinin ve piyasa ekonomisinin reddi değildir. Devletçilik, planlı ekonomiyi gerekli hale getirmiştir. Atatürk, Yeni Türk Devleti nin her yönden hızla kalkınabilmesi için Türkiye ye özgü bir devletçiliğin uygulanmasını zaruri görmüştür. Devletçiliğin Türk Toplumuna Sağladığı Faydalar; Türkiye de ilk defa planlı ekonomiye geçilmesini sağlamıştır. Devlet eliyle önemli yatırımlar yapılmıştır. Teknik eleman açığının kapatılmasını sağlamıştır. Ekonomik kalkınmada bölgeler arası farklılığın giderilmesini sağlamıştır. Türk çiftçisi ürünlerini en iyi şekilde değerlendirme fırsatını yakalamıştır. Sanayileşmenin devlet tarafından gerçekleştirilmesiyle, işçi hakları devletin güvencesi altına alınmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında sanayileşme özel sektöre bırakılmıştı. Ancak; sermayesizlik nedeni ile özel sektörün sanayileşmeyi gerçekleştiremediği görüldü. NOT: 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı; devletin ekonomik yatırımlarda bulunma sürecini hızlandırmıştır te I. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile devlet de ekonomik hayatın içine girdi; ekonomide devletçiliğe geçildi yılları arasında hızlı bir devletçilik ve kalkınma planı uygulanmıştır. Bu sistem Türkiye nin koşullarından ve gereksinimlerinden doğmuştur. Ancak günümüzde daha çok Liberal Ekonomi Anlayışı uygulanmaktadır. Devletçilik ilkesi ile ilgili yapılan inkılâplar; I. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandı ve uygulandı. I. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandı ancak savaş nedeniyle uygulanamadı. Sümerbank kuruldu. Etibank kuruldu. Birçok bankanın ve şirketin kurulması (Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Etibank ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri gibi) Çubuk Barajı inşa edildi. Merkez Bankası kuruldu. Karabük Demir Çelik Fabrikasının temelleri atıldı. Devlet Demir Yolları nın kurulması Devlet Üretme Çiftlikleri nin kurulması Anahtar Kelimeler; Devlet planlaması, Devlet yatırımları, Milli kalkınma, Ekonomik refah seviyesi, Milli bankacılık Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 107 / 169

108 İnkılapçılık: Toplumun gelişmesine engel olan kurumların yerine çağdaşlaşmayı sağlayacak kurumların konulması için gerçekleştirilen köklü değişikliklere inkılap denir. Atatürk e göre inkılapçılık; Türk milletini geride bırakmış, yaşama olanağı olamayan kurumları ortadan kaldırmak, bunların yerine milli ihtiyaçları ön planda tutan modern kurumlar oluşturmak ve Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak için yapılan büyük değişimdir. Sürekli yenileşme esastır. Bu yüzden durağan değil dinamiktir. Geleceğimiz açısından Atatürk ilkelerine sahip çıkmak ve korumak her Türk vatandaşı için önemli bir görevdir. Halk gücüne dayanarak gerçekleştirilen, ileriye dönük köklü yeniliklere inkılâp denir. İnkılâp; toplumdaki yenileşme ihtiyacının bir sonucudur. Eskiyen kurumların yerine yeni kurumların kurulmasıdır. İnkılâpçılık; zamanına göre geri kalmış, eskimiş kurumların kaldırılarak yerlerine ilerlemeyi, gelişmeyi kolaylaştıracak ve geliştirecek kurumların konulmasıdır. İnkılâpçılık, yenileşme ve çağdaşlaşmaya açık bir ilkedir. Bu nedenle statik (durağan) değil, dinamik bir nitelik taşır. Türk inkılâbı; gerçekçidir, bilim ve akla dayanır. Bu nedenle donmuş, katı ve sert ideolojilerden ayrılır. İnkılâpçılık, Atatürk ilke ve devrimlerini korumayı ve güçlendirmeyi amaçlar. Atatürk, inkılâpların amacını şu sözleri ile belirtmektedir; Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılâpların amacı; Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen modern ve bütün anlamı ve biçimi ile uygar bir toplum durumuna ulaştırmaktır. Çağdaşlaşma ve Batılılaşma, inkılâpçılığın bütünleyici ilkesidir. Ölçü-tartı birimleri değiştirildi (Metrik sisteme geçildi) Miladi takvim kabul edildi. Kılık-Kıyafet Kanunu kabul edildi. Hafta tatili Pazar'a alındı. Uluslararası saat sistemine geçildi. Uluslararası rakamlar kullanılmaya başlandı. Anahtar Kelimeler; Sürekli değişim, İlerleme, Geriye hiç bakmama, Modernizm, Muhasırlaşma BÜTÜNLEYİCİ İLKELER Ulusal Egemenlik: Egemenliğin doğrudan ulusa ait olmasıdır. Demokrasinin bir sonucu olup Cumhuriyetçiliği bütünler. Ulusal Birlik- Beraberlik ve Ülke Bütünlüğü: Milliyetçilik, Halkçılık ve Laikliğin bir sonucudur. Ortak geleceği ve toplumsal barışı hedefler. Özgürlük ve Bağımsızlık: Türk dış politikasının temel taşı ve amacıdır. Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkesini bütünler. Yurtta Barış (Sulh) Dünyada Barış: Milliyetçilik ve Halkçılığın doğal sonucudur. Her ulusun birbirlerinin bağımsızlığına saygı duyması gerçeğini savunur. Ulusal bağımsızlık savaşları dışındaki savaşları cinayet olarak kabul eder. Türk dış politikasında izlenecek yolu gösterir. Akılcılık ve Bilimsellik: Laiklik ilkesinin bütünleyicisidir. Tüm gelişmelerin kaynağını oluşturur. Çağdaşlık ve Batılılaşma: İnkılâpçılık ilkesinin bütünleyicisidir. Değişimden yanadır. Çağdaşlaşmayı amaçlar ancak Batı yı taklit etmeyi değil, Batı toplumlarını uygar kılan düşünce ve kurumları almayı amaçlar, çağın gereklerine göre yaşamayı öngörür. İnsan ve İnsanlık Sevgisi: Milliyetçilik ve Halkçılık ilkelerinin doğal sonucudur. İnsana ve insanlığa karşı olan her eylemi reddetmektedir. Tüm insanlığı bir bütün olarak kabul eder. ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI Atatürk e göre, millî dış siyasetin dayandığı ilkeler şunlardır: Dış politika, millî politikaya uygun olmalıdır. Millî politikada bağımsızlıktan asla ödün verilmemelidir. Misakımillî Kararları na uygun olmalıdır. Türk kamuoyunu dikkate almalıdır. Yurtta barış, dünyada barış ilkesine dayanmalıdır. Uluslararası ilişkilerde eşitlik ilkesi benimsenmelidir. Uluslararası ve devletlerarası eşitlik prensibine uymalıdır. Başka devletlerin iç politikalarından ve yönetim sistemlerinden etkilenmemelidir. Diplomaside, bilim ve teknoloji yol gösterici olmalıdır. Dışpolitika, gerçekçilik ve aklı ön planda tutan ilkelere göre düzenlenmelidir. Dış politikada, her zaman dünya konjonktürü göz önünde bulundurmalıdır. Türkiye dış politikada, Yurtta Barış, Dünyada Barış ilkesiyle hareket etmiş, fakat tam bağımsızlık ilkesinden de ödün vermemiştir. Atatürk ün izlediği bu politikanın bir sonucu olarak; her zaman, komşu devletlerle dostluk ilişkileri kurmak, kimseden bir karış toprak istememek ve kimseye bir karış toprak vermemek temel amaç olmuştur. Bu dönemde Lozan dan geriye kalan bazı problemler, uluslararası teşkilatlar aracılığıyla ve barışçı yollar denenerek çözümlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, Türkiye dünyadaki barışa yönelik tüm çaba ve çalışmaları desteklemiş, yerine göre bağlaşma ve antlaşmalar imza etmekten geri kalmamıştır. Atatürk devletin tamamen milli bir dış politika izlemesini istemiş, Türkiye nin güvenliğini ve milli menfaatlerini korumayı amaçlayan, hiçbir milletin aleyhine olmayan bir barışı daima prensip olarak kabul etmiştir. TÜRK İNKILABI Özellikleri: Birbirini tamamlar niteliğe sahiptir. Türk milletinin ihtiyaçlarından doğmuştur. Evrensel yönü ile diğer uluslara da örnek teşkil etmiştir. Toplumda kargaşa oluşturan ikili uygulamalara son verilmiştir. Savaş ortamından dolayı fikri hazırlık aşaması çok kısa sürmüştür. Laik, ulusal, demokratik özelliklere sahiptir. Fikri ortaya koyanlar ile süreci yürütenler aynı kadrolardır. Tavandan tabana doğru bir süreç yaşanmıştır. Beli bir ideolojinin ürünü değildir. Hedefleri: Batı medeniyetleri ile bütünleşmeyi sağlamak. Ulus-devlet anlayışını güçlendirmek. Laik anlayışı yönetim, sosyal, kültürel, eğitim, hukuk alanlarında etkin kılmak. İkili uygulamalara son vererek ülke Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 108 / 169

109 içi birliği sağlamak. Akılcı düşünmeyi etkin kılmak. Kaynaşmış, ayrıcalıklı sınıfları olmayan bir toplum oluşturmak. Milli egemenliğe dayalı, demokratik bir yönetim oluşturmak. Milli bağımsızlığı korumak. CUMHURİYET (İNKILÂPLAR) DÖNEMİ I. TBMM savaş yıllarında yıprandığı için 1 Nisan 1923 te meclisin seçimle yenilenmesi kararı alınmış, 11 Ağustos 1923 te de II. TBMM açılmıştır. 11 Ağustos 1923 ten 1 Ekim 1927 ye kadar çalışan II. TBMM ye İnkılâp Meclisi de denilmiştir. SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILÂPLAR Siyasi alanda yapılan inkılâplar şunlardır; I. TBMM nin Açılması Saltanatın Kaldırılması Cumhuriyetin İlanı Halifeliğin Kaldırılması Partiler ve Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri 1921 ve 1924 Anayasaları SİYASİ İNKILAPLAR VE İÇ POLİTİKA GELİŞMELERİ Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) Nedenleri: Osmanlı Devleti'nin Lozan Görüşmelerine davet edilmesinden dolayı ortaya çıkabilecek bir kargaşayı önleme ve böylece Lozan Konferansı'na tek ve güçlü gitme isteği. Yönetimde iki başlılığa son verme isteği. Devlet idaresinin laikleşmesini sağlama isteği. Ulus egemenliği ilkesini hayata geçirme isteği. Cumhuriyet idaresine ortam hazırlama isteği. Monarşi ve aile idaresi anlayışına son verme isteği. Sebepleri; Milli egemenlik ilkesine aykırı olması Uluslararası temsillerde ikiliğe sebep olması (Lozan Barış Görüşmelerinde oluşturabileceği ikilik) Cumhuriyet anlayışına ters düşmesi Saltanatlık kaldırılmış ancak o anki durum uygun olmadığından halifelik bir müddet daha devam ettirilmiştir (son halife Abdülmecit Efendi dir). Laikleşme yolunda önemli bir adım atılmıştır. Gelişmeler: Lozan Konferansı öncesinde görüşmelerle ilgili davet alan Tevfik Paşa Hükümeti'nin hazırlıklara başlaması Mustafa Kemal'i harekete geçirmiştir. Meclis genel kuruluna getirilen saltanatın varlığına son verilmesi konusu Meclis içinde tartışmalara yol açmıştır. Fakat birçok vekilin oyu ile saltanatın kaldırılmasına karar verilmiştir. Saltanat idaresine son verilmesi üzerine son Osmanlı Padişahı Vahdettin yurt dışına çıkarılmış ve Tevfik Paşa Hükümeti'ne son verilmiştir. Ancak bir sorun vardı ki İngilizlerin denetimine giren Vahdettin halen elinde İslam dünyasının liderliği sanı olan Halifeliği bulundurmaktaydı. İngiltere'nin Halife'nin kendilerine sığındığı, Müslümanların koruyucusunun bundan böyle İngiltere olduğu şeklinde propaganda yapmasını, halifelik makamını kullanmasını engellemek amacıyla Osmanlı ailesinden gelen Abdülmecit Efendi TBMM tarafından halife seçilmiş ve böylece İngiltere'nin oyunu da bozulmuştur. Sonuçlar: Devletin laikleşmesi yolunda ilk ciddi adım atılmıştır. Osmanlı Devleti'nin resmi olarak varlığı son bulmuştur. Türk milletinin tek temsilcisinin TBMM olduğu ortaya konmuştur. Ulusal egemenliğin gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir adım atılmıştır. Rejim ve devlet başkanlığı sorunları ortaya çıkmış bu durum Cumhuriyet'in ilanını hızlandırmıştır. Ankara'nın Başkent Olması (13 Ekim 1923) Lozan Barış Antlaşması'nın II. TBMM tarafından onaylanmasından sonra, Osmanlı başkenti İstanbul'un 6 Ekim 1923'te İtilaf kuvvetleri tarafından boşaltılması tamamlanmıştır. İtilafların İstanbul'dan ayrılması, gündeme hükümet merkezi sorununu getirmiştir. İsmet Paşa, Ankara'nın başkent oluşunu öngören önergeyi 3 Ekim 1923'te 14 arkadaşı ile birlikte TBMM'ye vermiştir. 13 Ekim 1923'te TBMM'de kabul edilen tek maddelik bir anayasa ile Ankara, yeni devletin başkenti olmuş ve böylece devlet merkezinin İstanbul olacağı yolundaki çekişmelere son verildiği gibi, Cumhuriyet'in ilanı için de bir adım atılmıştır. Milli Mücadele nin merkezi olan Ankara TBMM nin aldığı kararla başkent olarak kabul edildi. Cumhuriyet'in İlanı (29 Ekim 1923) Nedenleri: Ulusu tek egemen güç haline getirmek Devlet başkanlığı ve rejim tartışmalarına son vermek Ekim bunalımı olarak da bilinen Hükümet bunalımını atlatmak Devletin adını belirleme gerekliliği Devlet başkanlığı sorunu Hükümeti kurmada yaşanan zorluklar Hükümet Bunalımı Meselesi: Bu konuda sıkıntı yaşanmasında en temel neden mevcut hükümet oluşturma sistemidir. I.TBMM'de hükümet oluşturmak için uygulanan sistem Meclis Hükümeti Sistemi'ydi. Bu sistemde bakanlar meclis tarafından tek tek oylanarak belirlenirdi. Bu uygulamanın en sıkıntılı yanı oylamanın uzun ve sancılı işlemesinden dolayı hükümetin kurulmasının geç olmasıdır. Ali Fethi Okyar Hükümeti'nin İstifası üzerine yeni bir hükümet kurulamaması Cumhuriyet'in kurulmasını gündeme getirmiştir. Meclis Hükümeti Sistemi: Bu sistemde icra vekilleri heyeti, Meclis içinden ve Meclis tarafından seçilen bakanlardan oluşmaktadır. Bu sistemde, hükümetin kurulması uzun sürer ve farklı görüşler yer aldığı için hükümetin uyum içinde yaşaması zordur. Kabine Sistemi: Bu sistemde hükümet üyesi bakanlar, başbakan olarak belirlenen kişi tarafından seçilir ve sunduğu listeyi Cumhurbaşkanı onaylar. Bu sistemde hükümet kurulması işlemi kısa sürer ve hükümet üyeleri arasında uyum problemi çok yaşanmaz. Ayrıca bu sistemi yürütme işleri daha hızlı olur. Sonuçları; Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 109 / 169

110 Devletin yönetim şekli belirlendi Devlet başkanlığı sorunu çözüldü. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık oluşturuldu. Meclis hükümeti sisteminden kabine sistemine geçildi. Cumhuriyet'in ilanı ile devletin rejimi belirlenmiş ve devlet başkanlığı sorununa çözüm bulunmuştur. Milli Egemenlik anlayışı güçlenmiştir. Mustafa Kemal ilk Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Meclis Hükümeti Sistemi'nden Kabine Sistemi'ne geçilmiş böylece yürütme işlerinin hızlanması sağlanmıştır. İsmet İnönü Başbakan seçilerek ilk kabineyi kurmuş ve Ali Fethi Okyar da Meclis Başkanı seçilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasına ve diğer inkılapların gerçekleştirilmesine ortam hazırlanmıştır Teşkilat-ı Esasi' sinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Önemli: *Türkiye Devleti'nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'dir. *Türkiye Devleti'nin ilk Başbakanı İsmet Pşa'dır. *Türkiye Devleti'nin ilk Meclis Başkanı Ali Fethi Okyar'dır. Halifenin yasa dışı davranışları, politikaya karışması, padişah gibi davranması Bazı çevrelerin halifeye yeniden siyasi haklar sağlamaya çalışmaları Dış güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda halifelik kurumunu savunmaları ve desteklemeleri TBMM, 3 Mart 1924 te çıkardığı yasa ile Halifeliği resmen kaldırdı. Aynı yasa ile Osmanlı Hanedanı nın yurt dışına çıkarılması kabul edildi. Aynı gün şu kanunlar da kabul edilmiştir; Tevhid-i Tedrisat Kanunu: Eğitim ve öğretim birleştirilerek devlet denetimine alınmıştır. Tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığı na bağlanmıştır, Medreseler kapatılmış, çağdaş okullar açılmıştır. Şer iyye ve Evkaf Vekâleti kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Böylece laik devlet olma yönünde önemli bir adım atılmıştır. Ayrıca yönetimdeki iki başlılık da sona ermiştir. Not: Diyanet İşleri Başkanlığı nın kurulması ile Şeyhülislamlık sona ermiştir. Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırılarak yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı kurulmuştur. Böylece ordunun siyasetten ayrılması yönünde ilk adım atılmıştır. Gelişmeleri: Mustafa Kemal yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı halifeliğin kaldırılmasına karar vermiş, 3 Mart 1924 tarihinde yaptığı Meclis konuşmasında, bu düşüncesini açıklamıştır. 3 Mart 1924'te TBMM'de kabul edilen bir kanunla tartışmalar arasında halifelik kaldırılmıştır. Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) Hz. Muhammed in vefatından sonra devlet ve hükümet işlerini yürütmek amacıyla seçilen idarecilere Halife denilmiştir. İlk dört halife seçimle belirlenmiş, ancak Emevilerden itibaren halifelik saltanata dönüşmüştür. Yavuz Sultan Selim in Mısır Seferi nden sonra Halifelik, Osmanlı padişahlarına geçmiştir (1517). I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti bütün Müslümanları İtilaf Devletleri ne karşı birleştirebilmek için Kutsal Cihat ilan etmiş ancak başarılı olamamıştır. Bu çağrı İslam Dünyası nda destek görmemiş hatta İngilizlerin kışkırtması ile Araplar Osmanlı Devleti ne karşı ayaklanmışlardır. 1 Kasım 1922 de saltanat kaldırılırken ortam müsait olmadığından halifelik makamına dokunulmamış, TBMM, Vahdettin in yerine hanedandan Abdülmecit Efendi yi halife olarak tayin etmiştir. Nedenleri: Halifelik makamının yapılacak inkılapların önündeki en büyük engel olması. Halifelik makamının Cumhuriyet rejimi ve ulus devlet anlayışı ile bağdaşmaması. Devletin laikleşmesinin sağlanmak istenmesi. Halifeliğin, saltanat yanlılarının güç aldığı bir makam durumuna gelmesi ve bunun siyasi ahengi bozması. İngilizlerin kadrolarında görevli olan Seyyid Emir Ali ve Ağa Han'ın Türkiye'nin içişlerine karışıldığını ortaya koyan mektubunun muhalif gazetelerden Tanin'de yayınlanması. Halifeliğin ulusal egemenlikle (Cumhuriyetle) bağdaşmaması Halifeliğin laik düzene geçişte en önemli engel olması Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi: Laik düzene geçişte önemli bir adım atılmış oldu (en önemlisi). Ulusal egemenlik ilkesi pekiştirildi. Türkiye Cumhuriyeti nin karakteri tam olarak ortaya çıktı. Eski rejim yanlılarının yuvalandığı zararlı bir odak noktası yok edildi. Yapılacak inkılâplara zemin hazırlandı. Devlet yönetimindeki ikili yapı ortadan kalktı. Türkiye deki ümmetçilik arayışları sona erdi ve milliyetçiliğin temelleri güçlendirildi. Sebepleri; Devleti laikleştirme çabaları İnkılapların gerçekleşmesi için uygun ortamı hazırlamak Halife Abdülmecid Efendi nin padişah gibi davranması Bazı milletvekillerinin halifeye yaklaşması Sonuçları; Laikleşme yolunda en önemli adım atılmış oldu İnkılaplar için daha rahat bir ortam sağlandı Ümmet anlayışından millet anlayışına geçildi Osmanlı hanedanı yurt dışına çıkarıldı. Sonuçları; İnkılaplar ve milli egemenliğin önündeki en büyük engel ortadan kalkmıştır. Bu durum aracılığıyla yabancı devletlerin iş içlerimize karışma girişimleri önlenmiştir. Devletin rejimi konusunda tartışmaya yol açabilecek bir kurum kaldırılmıştır. Ümmetçilik anlayışı zayıflatılmış, yerine Ulus-toplum anlayışı güçlendirilmiştir. İki başlı görüntü yok edilmiştir. Milli egemenlik anlayışı güçlendirilmiştir. Laikleşme Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 110 / 169

111 yolundaki en önemli adım atılmıştır. Şeyhülislamlık makamı (Bab-ı Meşihat Dairesi) sona erdirilmiştir. 3 Mart 1924 tarihinde Yaşanan Diğer Gelişmeler; Osmanlı Devleti nde, on dokuzuncu yüzyılda din ağırlıklı eğitim veren medreseler Şeriye ve Evkaf Vekâletine (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) bağlıydı. Yeni kurulan ve çağdaş anlamda bir eğitim sistemini benimseyen okullar ile yabancılara ait okullar da eğitim ve öğretim vermekteydi. Bu okullarda yetişenler arasında düşünce, kültür ve görüş ayrılığı ortaya çıkıyordu. Bu durum, toplumun birlik ve bütünlüğünü de derinden etkiliyordu. Atatürk, öğretim birliği sağlanmadan sosyal bütünleşmenin ve çağdaşlaşmanın olamayacağı inancındaydı. Tehvidi tedrisat Kanunu ile bütün okullar Millî Eğitim Bakanlığı ve onun belirlediği kurallara bağlı hale getirildi. Eğitimde çok başlılığa son verilmiş oldu. Tevhidi tedrisat (Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunu Osmanlı Devleti nde, on dokuzuncu yüzyılda din ağırlıklı eğitim veren medreseler Şeriye ve Evkaf Vekâletine (Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı) bağlıydı. Yeni kurulan ve çağdaş anlamda bir eğitim sistemini benimseyen okullar ile yabancılara ait okullar da eğitim ve öğretim vermekteydi. Bu okullarda yetişenler arasında düşünce, kültür ve görüş ayrılığı ortaya çıkıyordu. Bu durum, toplumun birlik ve bütünlüğünü de derinden etkiliyordu. Atatürk, öğretim birliği sağlanmadan sosyal bütünleşmenin ve çağdaşlaşmanın olamayacağı inancındaydı. Tehvidi tedrisat Kanunu ile bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı ve onun belirlediği kurallara bağlı hale getirildi. Eğitimde çok başlılığa son verilmiş oldu. Şeriye ve Evkaf Vekâletinin (Din İşleri Bakanlığı) Kaldırılması Şeriye ve Evkaf Vekâletinin yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Evkaf Vekâletinin denetiminde olan vakıf eserlerinin yönetimi ve işletilmesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü faaliyete geçirildi. Erkânıharbiye Vekâletinin (Savaş Bakanlığı) Kaldırılması Bu kanunla Harp Bakanlığı kaldırılmış yerine Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı kurularak ordu siyasetten uzaklaştırılmıştır. (Harp Bakanlığının bakanlar kurulundaki görevi sona ermiştir) Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Kabul Edilmesi: Manisa Mebusu Vasıf Bey ve 50 vekilin verdiği önerge doğrultusunda Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edilmiştir. Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılması; Siirt Mebusu ve 50 vekilin verdiği önerge doğrultusunda kabul edilen kanun ile Şeriye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Diyanet İşleri Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Şeriye Mahkemeleri kapatılmıştır. Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti kapatılması; Yine aynı kanun ile Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti yerine, Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur. Osmanlı hanedan üyelerinin yurtdışına çıkarılması ile ilgili kanun çıkarılması; *Siirt Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve 53 vekilin verdiği önerge doğrultusunda Osmanlı hanedanına mensup kişiler vatandaşlıktan çıkarılmış ve yurt dışına sürgün edilmesine karar verilmiştir. *Hanedan üyeleri üzerindeki bu yasak bayanlar için Adnan Menderes döneminde (1952), erkekler için ise Bülent Ecevit döneminde (1974) kaldırılmıştır. Not: Atatürk tarafından Elmalılı Hamdi Yazır'a yaptırılan Hak Dini Kuran Dili adlı tefsir halka ücretsiz dağıtılmıştır. CUMHURİYETİN İLANI (29 EKİM 1923) Cumhuriyet in ilanına ortam hazırlayan gelişmeler şunlardır; Saltanatın kaldırılması (1 Kasım 1922) II. TBMM nin açılması (11 Ağustos 1923) Lozan Barış Antlaşması nın II. TBMM de onaylanması (23 Ağustos 1923) Yeni Türk Devleti nin ilk siyasi partisi olan Halk Fırkası nın kurulması (9 Eylül 1923) Türk ordusunun İtilafların boşalttığı İstanbul a girmesi (6 Ekim 1923) Ankara nın başkent olması (13 Ekim 1923) Mecliste meydana gelen hükümet bunalımı (25 Ekim 1923) Not-1: Bakanların tek tek meclis içerisinden seçilmesi, hükümeti oluşturmayı ve sürdürmeyi zorlaştırmaktaydı ( Meclis Hükümeti Sistemi). Bu yüzden bir an önce Cumhuriyeti ilan edip Kabine Sistemi ne geçmek gerekmekteydi. Not-2: Ülkenin işgalden kurtarılması ve saltanatın kaldırılmasından sonra milletvekilleri arasındaki görüş ayrılıkları artmaya başladı. Bu da hükümet bunalımını iyice arttırdı. Cumhuriyet in ilanını gerektiren nedenler şunlardır; I. TBMM nin açılmasıyla başlayan rejim konusundaki tartışmalar Saltanatın kaldırılmasından sonra oluşan Devlet Başkanlığı Sorunu Yeni Türk Devleti nin yapacağı inkılâplara en uygun rejimin Cumhuriyet olması Meclis Hükümeti Sistemi nin zamanla işleyemez hale gelmesi ve yaşanan hükümet bunalımları (1923 sonbaharında Fethi Okyar Hükümeti nin çekilmesi sonucu) 29 Ekim 1923 te Cumhuriyet ilan edildi. Anayasanın birinci maddesinin sonuna yapılan ekle, Türkiye Devleti nin yönetim şekli Cumhuriyettir. denildi. Cumhuriyet in ilanı ile Yeni Türk Devleti nin Şu Önemli Sorunları Çözümlenmiştir; Yeni Türk Devleti nin adı konuldu. Böylece rejim konusundaki tartışmalar sona erdi Gazi Mustafa Kemal Paşa Cumhurbaşkanı seçilerek Devlet Başkanlığı sorunu da kesin olarak çözüme kavuştu. Meclis Hükümeti Sistemi nden Kabine Sistemi ne geçildi (Başbakan ı olan hükümetlerin kurulması sağlandı.). Böylece Meclis te yaşanan hükümet bunalımları da sona erdi. Ayrıca devlet işleri ivme kazandı ve yapılacak inkılâplara ortam hazırlandı. İlk Cumhuriyet Hükümeti ni kurma görevi İsmet Paşa ya (Başbakanlık) verildi. Fethi (Okyar) Bey de TBMM Başkanlığı na seçildi. NOT: Cumhuriyet in ilanı ile ulusal egemenliğin sağlanması yönünde en önemli adımlardan biri daha atılmış oldu. Teşkilat-ı Esasiye (1921 Anayasası) Kanunu nda, 1923 yılında yapılan değişiklikler; Başbakan da Meclis üyeleri arasından diğer bakanları seçer, Seçilen Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis in güvenoyuna arz olunur ve güvenoyu alan Hükümet göreve başlardı. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 111 / 169

112 Türkiye Devleti nin rejimi cumhuriyettir. maddesi anayasaya eklenmiştir. Devletin başkanı Cumhurbaşkanı dır. Cumhurbaşkanı nın, TBMM tarafından kendi üyeleri arasından seçilmesi kararı alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı süresinin 4 yıl olması ve aynı kişinin tekrar Cumhurbaşkanı seçilebilmesi karara bağlanmıştır. Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve TBMM üyeleri arasından seçilir. Bakanlar başbakan tarafından TBMM üyeleri arasından seçilecek ve Cumhurbaşkanı tarafından meclisin onayına sunulacaktır. Devletin dininin İslam ve resmi dilinin Türkçe olduğu hükmü getirilmiştir. CUMHURBAŞKANLARIMIZ 1. M. Kemal Atatürk 2. İsmet İnönü 3. Cemal Gürsel 4. Cevdet Sunay 5. Fahri Korutürk 6. Kenan Evren 7. Celal Bayar 8. Turgut Özal 9. Süleyman Demirel 10. A.Necdet Sezer 11. Abdullah Gül 12. R.Tayyip Erdoğan SİYASAL PARTİLER VE ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ Siyasi Parti; Aynı siyasi görüşü benimseyen insanların bir araya gelerek oluşturdukları, halkın istek ve görüşlerinin yönetime yansımasını sağlayan demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biridir. I. TBMM döneminde, meclis içerisinde partileşme yoktu. Meclis içerisinde siyasi görüş ayrılıklarından dolayı çeşitli gruplar meydana gelmişti. İlk mecliste bütün milletvekillerinin tek amacı yurdu düşmandan kurtarmak ve Misak-ı Milli yi gerçekleştirmekti. Ancak 1921 Anayasası nın hazırlanması sırasında gruplar oluşmaya başladı. Bu grupların başlıcaları; Tesanüt, İstiklal, Islahat, Halk zümreleri, Yeşil Ordu ve Mustafa Kemal in kurduğu Meclis teki en etkili grup olan Müdafaa-i Hukuk Grubu idi (Sivas Kongresi sırasında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu olarak temelleri atılmıştı.). Mustafa Kemal bu grupları birleştirme konusunda başarılı olamayınca 151 arkadaşıyla birlikte 10 Mayıs 1921 te Müdafaa-i Hukuk grubunu kurmuştur. Bu gruba Birinci Grup muhalif gruba ise İkinci Grup (Muhafaza-i Mukaddesat Grubu) denilmiştir. Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) (9 Eylül 1923) 9 Eylül 1923 te TBMM de birinci grubu oluşturanlar Anadolu ve Rumeli Müdafaayıhukuk Cemiyetini partiye dönüştürdü. Bu yeni partinin adının Halk Fırkası olması benimsendi (9 Eylül 1923). Partinin lideri M. Kemal dir. Laikliği ve devletçi ekonomik modeli benimsemiştir. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (İlerici Cumhuriyet Partisi) (17 KASIM Haziran 1925) Demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partilerdir. Ayrıca iktidarı denetleyecek ve fikir zenginliği oluşturacak muhalefet partilerine de ihtiyaç vardır. TBMM de ikinci grubu oluşturan Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar gibi kişilerce kurulmuştur. Liberal ekonomik sistemi benimsemiştir. Devrimlerin zamana yayılmasından yanadır. Tüzüklerinde dini inançlara saygılı olduklarına dair ibareye yer vermişlerdir. Rejim karşıtları bu partinin etrafında toplanmış ve Şeyh Sait İsyanının çıkmasından sonra parti kapatılmıştır (3 Haziran 1925). Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası nın Programı ve İlkeleri; Bireysel özgürlükler korunacak Vekil seçimlerinde tek derece usulü uygulanacak Milletin açık vekâleti alınmadıkça, Anayasa değiştirilmeyecek Âdem-i Merkeziyet esası kabul edilecek (yerinden yönetim uygulanacak) Cumhurbaşkanı olan kişinin milletvekilliği kaldırılacak Bütçeden maaş alan devlet görevlilerinin siyasi partilere üye olması engellenecek Dini düşünce ve inançlara saygılı olunacak Serbest ekonomi politikası (liberalizm) uygulanacak Hükümete ait çiftlik ve araziler topraksız köylülere verilecek Not: Liberalizm; ekonomi alanında sermayenin kişilerce kullanılması ve ekonomik teşebbüslerin özel sektörce gerçekleştirilmesidir. Şeyh Sait İsyanı (13 ŞUBAT 3 HAZİRAN 1925) Musul meselesinin gündemde olduğu sıralarda İngilizlerin desteğiyle rejim karşıtları tarafından çıkarılmıştır. 4 Mart 1925 te Takririsükun Kanunu çıkarılmış ve İstiklal Mahkemeleri yeniden kurulmuştur. Cumhuriyete karşı çıkan ilk isyandır. Mustafa Kemal e Suikast Girişimi (16 Haziran 1926) Rejim karşıtları M. Kemal i ortadan kaldırmak istemişlerdir. İzmir e düzenleyeceği seyahati fırsat bilenlerin suikast girişimleri ortaya çıkmış ve suikastçılar yakalanarak cezalandırılmıştır. Eski İttihatçılar tarafından planlanan bu suikast Mustafa Kemal in İzmir gezisi sırasında gerçekleştirilecekti. Ancak, olay daha önceden haber alınınca (Mustafa Kemal in İzmir e bir gün gecikmeli gitmesi ve suikastçileri kaçıracak olan Giritli Şevki nin durumu İzmir valisine bildirmesi üzerine öğrenilmiştir) gerçekleştirilememiş ve suikastı planlayan 13 kişi yakalanarak İstiklal Mahkemeleri nde (dördüncü kez) yargılanmıştır. Not: Bu olaydan sonra İttihat ve Terakkiciler, devlet kadrolarından tamamen tasfiye edilmişlerdir. Not: Bu olay aynı zamanda ulus egemenliğine dayalı rejime karşı bir tepki niteliğindedir. Mustafa Kemal in bu olaydan sonra söylediği şu sözler, onun Türkiye Cumhuriyeti ne verdiği önemi bir kez daha ortaya koymuştur: Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Serbest Cumhuriyet Fırkası(Partisi) (12 Ağustos 1930) Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 112 / 169

113 M. Kemal in isteği ile Fethi (Okyar) Bey tarafından kuruldu. Atatürk ün kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım da bu partinin kurucuları arasında yer aldı. Rejim karşıtlarının bu parti etrafında toplanması üzerine M. Kemal in görüşünü alan Fethi Bey partiyi kapattı. Kubilay Olayı (23 Aralık 1930) Menemen de Derviş Mehmet ve etrafına Topladığı bir grup rejim düşmanının Din elden gidiyor propagandasıyla çıkardığı ayaklanmadır. Ayaklanmayı bastırmak isteyen Asteğmen Kubilay ve iki mahalle bekçisi olay yerinde şehit edildi. Bu olaydan sonra Türkiye nin henüz çok partili sisteme hazır olmadığı görüldü. MENEMEN OLAYI (23 ARALIK 1930) Serbest Cumhuriyet Fırkası nın kapatılmasından sonra, İzmir in Menemen ilçesinde rejim karşıtlarının çıkarmış olduğu olaydır. Bu olay sırasında Derviş Mehmet ve yandaşları tarafından Menemen de askerlik görevini yapan öğretmen Asteğmen Kubilay şehit edilmiştir. Ayaklanma kısa sürede bastırılmış, Derviş Mehmet ve yandaşları yakalanarak İstiklal Mahkemeleri nde yargılanarak (beşinci kez) cezalandırılmışlardır. Not-1: Menemen Olayı, Şeyh Sait İsyanı ndan sonra rejime karşı çıkan ikinci isyandır. Not-2: Hem Şeyh Sait İsyanı hem de Menemen Olayı, Türkiye de henüz demokrasi ortamının oluşmadığını göstermiştir. Not-3: Cumhuriyet in ilanından sonra bir süre tek partili bir yönetimin sürdürülmesinin en önemli nedenleri; yapılacak olan inkılâpların ülkeye yerleşmesini sağlama ve halkın gerekli olan siyasal olgunluğa erişmesini beklemektir. Atatürk döneminde çok istenmesine rağmen çok partili hayata geçilememiştir. Çok partili hayata ancak 1946 da Demokrat Parti nin kurulmasıyla geçilmiştir (üçüncü çok partili hayat). Bu parti de Cumhuriyet Halk Fırkası nın devletçi politikasına karşı liberalizmi savunmuştur. Demokrat Parti 1950 deki genel seçimler sonrasında da iktidar partisi olmuştur (29 Eylül 1960 ta da kapatılmıştır.). Not-1: Böylece cumhuriyetin ilanından sonra ilk defa yönetime başka bir parti gelmiştir. Not-2: Demokrat Parti nin kurucuları; Cumhuriyet Halk Partisi nden ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan dır. BURSA OLAYI (1 ŞUBAT 1933) Bursa da ezanın Türkçe okunmasına karşı gösterilen tepkidir. Olaya Atatürk ün müdahale etmesiyle isyan bastırılmış, reisleri bir süreliğine çeşitli karakollarda misafir edilmişlerdir. VAGON-Lİ OLAYI (22 ŞUBAT 1933) Vagon-Li Şirketi (Yataklı Vagonlar) Osmanlı Dönemi nden beri Türkiye de demiryollarını işleten bir Fransız şirketiydi. 22 Şubat 1933 te şirketin telefonda Türkçe konuşan memuru Naci Bey e Belçikalı müdür Jannoni tarafından şirkette resmi dilin Fransızca olduğu belirtilerek, 25 Kuruş para cezası ve 15 gün işten uzaklaştırma cezasının verilmesiyle olay patlak verdi. Bu gelişme üzerine İstanbul Üniversitesi öğrencileri şirket bürosu önünde olaylar çıkarmışlardır. Yaşanan bu durumlar üzerine şirket, Naci Bey i tekrar işe başlatmıştır. Ayrıca Vatandaş Türkçe Konuş Kampanyası başlatılmıştır. RAZGARD OLAYI (20 NİSAN 1933) Bulgaristan ın Razgard bölgesinde bulunan Türk mezarlıklarının Bulgarlar tarafından tahrip edilmesiyle İstanbul da bu olaylara tepki gösterilmiştir. Türk gençliğinin milliyetçiliğiyle Türkiye de Bulgarların mezarları onarılmış ve Bulgarlara kültür dersi verilmiştir (20 Nisan 1933). Serbest Cumhuriyet Fırkası(Partisi) (12 Ağustos 1930) M. Kemal in isteği ile Fethi (Okyar) Bey tarafından kuruldu. Atatürk ün kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım da bu partinin kurucuları arasında yer aldı. Rejim karşıtlarının bu parti etrafında toplanması üzerine M. Kemal in görüşünü alan Fethi Bey partiyi kapattı. Kubilay Olayı (23 Aralık 1930) Menemen de Derviş Mehmet ve etrafına Topladığı bir grup rejim düşmanının Din elden gidiyor propagandasıyla çıkardığı ayaklanmadır. Ayaklanmayı bastırmak isteyen Asteğmen Kubilay ve iki mahalle bekçisi olay yerinde şehit edildi. Bu olaydan sonra Türkiye nin henüz çok partili sisteme hazır olmadığı görüldü. HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR Hukuk Devrimi nin Nedenleri: Osmanlı Devleti nde uygulanan hukuk sisteminde birliğin olmayışı (en önemlisi) Osmanlı hukuk sisteminin din esaslarına göre düzenlenmiş olması ve laik ve demokratik esaslara dayalı yönetim anlayışıyla bağdaşmaması Halkçılık ilkesine paralel olarak herkesi kanunlar önünde eşit duruma getirme düşüncesi (Kadın erkek eşitliğinin tam olarak sağlanmak istenmesi) Milli birlik ve bütünleşmeyi hızlandırma düşüncesi Not: Yenilikler yapılırken kanunların Batı dan alınmasının nedenleri; savaştan yeni çıkmış toplumda bu kanunları hazırlayabilecek yeterli kadronun olmayışı ve hukuk kurallarının hazırlanmasının uzun zaman almasıdır. Devlet Yapısındaki Laikleşmenin Aşamaları: Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim Öğretim Birliği Yasası) (3 Mart 1924) Şer iye ve Evkaf Vekâleti nin Kaldırılması ( 3 Mart 1924) Not: Bu kurumların yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur Anayasası nın Kabulü (1924) Medreselerin Kapatılması (11 Mart 1924) Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925) Kılık Kıyafet Kanunu nun Çıkarılması (1925) 10 Nisan 1928 de Anayasa dan Devletin dini İslam dır maddesinin çıkarılması 1928 de Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yemin biçiminin değiştirilmesi ve yemin içindeki dinsel kelimelerin kaldırılması Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 113 / 169

114 5 Şubat 1937 de anayasaya Türk devletinin laik olduğu ilkesinin konulması (Böylece laikliğe geçiş aşaması tamamlanmıştır.) Hukuk Kurallarının Laikleştirilmesi: 17 Şubat 1926 da, İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak Türk Medeni Kanunu kabul edildi; 4 Ekim 1926 da da yürürlüğe girdi. Not: İsviçre Medeni Kanunu nun örnek alınmasının nedenleri; Bu alanda hazırlanan en son kanun olması, sade olması, sorunlara pratik yollardan çözüm getirmesi, kadın ve erkek eşitliğine önem vermesi, laik ve demokratik olmasıdır. İsviçre Borçlar Kanunu (İcra, İflas Hukuku) da aynı gün kabul edildi da Alman Ticaret Hukuku, İtalyan Ceza Hukuku, Alman Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Fransa İdare Hukuku kabul edildi. ANAYASALAR Anayasa: Bir devletin rejimini, işleyişini, kişi hak ve hürriyetlerini ortaya koyan temel kanunlar olup bir ülke sınırları içerisinde uygulanan kanunların dayanağıdır. Anayasaya aykırı bir kanun çıkarılamaz. Yeni Türk Devleti nin ilk Anayasası 1921 de hazırlanmıştır (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu). TEŞKİLAT-I ESASİYE (20 OCAK 1921) I. İnönü Zaferi nden sonra hazırlanarak yürürlüğe konmuştur. 23 temel madde ve bir geçici maddeden oluşan özet bir anayasadır. Savaşın zor şartları altında hazırlanmış olmasından dolayı olağanüstü özellikler taşıyan bir anayasadır. Başlıca maddeleri şu şekilde sıralanabilir; Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Yasama, yürütme, yargı yetkileri TBMM'ye aittir. Meclis başkanı aynı zamanda hükümetin de başkanıdır (Meclis Hükümeti Sistemi). Din ve şeriat işleri TBMM aracılığıyla gerçekleştirilir. Seçimler 2 yılda bir yapılır. Seçimler çift derecelidir, çoğunluk sistemi benimsenmiştir. Seçmen yaşı 18 dir. Not-1: Tek dereceli veya çok dereceli seçim; Tek dereceli seçimde, seçmen doğrudan doğruya yöneticilik için aday olanlara oyunu kullanır. Çok dereceli seçimde ise, seçmen, yöneticileri tayin veya seçecek olan temsilci seçmeni seçer. Tek dereceli seçim demokrasiye en uygun seçimdir. Not-2: Çoğunluk Sistemi; Çok partili sistemde bir seçim bölgesinde en çok oyu alan parti listesinin seçimi kazanmasını sağlayan seçim sistemidir. Not-3: 1921 Anayasası nda bütün güçlerin kaynağı millettir (TBMM dir.). Güçler birliği ilkesi esas alınmıştır. Tek meclis ve meclisin üstünlüğü ilkeleri kabul edilmiştir. Laik bir anayasa özelliği taşımaz. Not-4: Cumhuriyetin ilanından sonra 1921 Anayasası yetersiz kalmış, bu nedenle 1924 Anayasası nın hazırlanması zorunlu hale gelmiştir. Not-5: 1921 Anayasası, ilk ve tek yumuşak (kolay değiştirilebilir) anayasamızdır 1924 Anayasası (20 Nisan 1924) Bu anayasanın kabulünde en önemli etken 1921 Anayasası'nın savaş ortamından dolayı kısa sürede ve yetersiz hazırlanmış olmasıdır. Türk Devrimi'nin kurumsal boyutunun tamamlanabilmesi için bu anayasaya gerek duyulmuştur Anayasası 6 bölüm ve 105 maddeden oluşmuştur. Parlamenter sisteme geçişte bu anayasa ile önemli bir adım atılmıştır. En uzun süre yürürlükte kalan Anayasa olmuştur. Türkiye Cumhuriyet Devleti nin ilk anayasasıdır. Anayasamızdaki değişmez maddeler burada yer almıştır. Güçler ayrılığı prensibine doğru gidiş vardır ANAYASASI (20 NİSAN 1924) 20 Nisan 1924 te yürürlüğe girmiştir. 6 bölüm olup, 105 maddeden meydana gelmektedir Anayasasına göre; Türkiye Devleti bir cumhuriyet tir (ilk kez). Not: İlk kez Kabine Sistemi ne geçilmiştir. Devletin dini İslam, dili Türkçe, başkenti Ankara dır. Bütün güçlerin kaynağı millettir, egemenlik hakkı millete aittir. Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri 4 yılda bir yapılır. Cumhurbaşkanı meclis içinden ve meclis tarafından seçilir ve aynı kişi birden fazla dönem, Cumhurbaşkanı seçilebilir. Her 40 bin erkek seçmene bir milletvekili seçme hakkı tanınmıştır. Seçmen yaşı 18 dir. Seçilme yaşı ise 30 dur. Seçimler çift derecelidir; çoğunluk sistemi benimsenmiştir. Seçme ve seçilme hakkı sadece erkekler tarafından kullanılır. Bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları kanun önünde eşittir. İlköğretim zorunlu ve parasızdır. Yasama ve yürütme yetkisi TBMM de belirir ve toplanır. Yürütme yetkisi Meclisin seçtiği cumhurbaşkanı ve onun atayacağı Bakanlar Kurulu nca yerine getirilir. Yargı yetkisini ise, bağımsız mahkemeler kullanır. Not-1: 1924 Anayasası nda güçler ayrılığı kısmi olarak gerçekleştirilmesinde (ilk kez) güçler birliği korunmuştur. Bu uygulamanın nedeni yapılacak inkılâpları kolaylaştırmaktır. Not-2: 1924 Anayasası nda da ulusal egemenlik, güçler birliği, tek meclis ve meclisin üstünlüğü ilkeleri 1921 Anayasası nda olduğu gibi devam etmiş hatta daha da geliştirilmiştir (Kabine Sistemi ne geçilmiştir.). Bazı Maddeler: Türkiye Devleti bir Cumhuriyet'tir. Türkiye Devletinin dini İslam'dır, Resmi dili Türkçedir; makkarı (başkenti) Ankara şehridir. Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk milletini ancak TBMM temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır. Yasama yetkisi ve yürütme erki TBMM'de belirlenir ve onda toplanır. Meclis, yasama yetkisini kendi kullanır. Meclis, yürütme yetkisini kendi seçtiği Cumhurbaşkanı ve onun tayin edeceği Bakanlar Kurulu eliyle kullanır. Meclis, Hükümeti her vakit denetleyebilir ve düşürebilir. Yargı hakkı, millet adına usul ve kanuna göre bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır. Milletvekili seçmek, 18 yaşını bitiren kadın, erkek her Türk'ün hakkıdır. 30 yaşını bitiren erkek her Türk milletvekili seçilebilir. TBMM seçimleri 4 yılda bir yapılır Anayasası Üzerinde Yapılan Değişiklikler: 1928 de Anayasa dan Devletin dini İslam dır ibaresi çıkarılmıştır. Böylece laiklik ilkesi benimsenmiştir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 114 / 169

115 1928 de Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı nın yemin şekli değiştirilmiş Vallahi ifadesi yerine Namusum üzerine söz veriyorum. ibaresi getirilmiştir da ormanların devletleştirilmesi ve toprak reformu anayasaya konulmuştur. Kadınlara; 1930 da belediye, 1933 te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı, 1934 te de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. 5 Aralık 1934 te seçmen yaşı 18 den 22 ye çıkarılmıştır de Atatürk ilkeleri anayasaya konulmuştur. Böylece Anayasa nın laikleşme aşaması da tamamlanmış oldu yılında da anayasa dili sadeleştirilmiştir. Ancak 1952 de yeniden eski haline çevrilmiştir. 21 Temmuz 1946 genel seçimleri sonucunda tek dereceli seçim sistemi kabul edildi Anayasası bütün bu değişikliklerden sonra 1960 a kadar devam etmiştir (en uzun süre yürürlükte kalan anayasadır.). Not-1: 1924 Anayasası, en fazla değişikliğe uğrayan anayasadır. Not-2: 27 Mayıs 1960 hareketiyle 1924 Anayasası nın bazı hükümleri yürürlükten kaldırıldı. Yeni bir anayasa hazırlama çalışmalarına geçildi. Temsilciler Kurulu oluşturuldu. Bu kurul Milli Birlik Komitesi ile birlikte Kurucu Meclis (Cemal Gürsel başkanlığında) adı altında yeni anayasayı hazırladı yılında "Devletin dini İslam'dır" maddesi çıkarılmıştır yılında, Cumhurbaşkanı yemin biçiminden "Vallahi" şeklinde başlayan dini tanımlar kaldırılmıştır. 1930,33,34 yıllarında yapılan düzenlemelerle, kadınlara siyasi hakların verilmesine dair maddeler eklenmiştir yılında, seçme yaşı 18'den 22'ye çıkarılmıştır yılında, Atatürk İlkeleri Anayasa'da yer almıştır yılında, anayasanın dili Türkçeleştirilmiştir yılında, anayasa dili yeniden eski haline dönüştürülmüştür de Anayasanın dili eski şekline çevrildi ANAYASASI (9 TEMMUZ 1961) 1960 ta 27 Mayıs Askeri Darbesi sonunda yeni bir anayasa hazırlandı. Bu anayasa atanmış Kurucu Meclisi nce hazırlanıp halkoylaması ile yürürlüğe girmiştir (ilk defa). Buradaki temel değişiklik güçler birliği ilkesinin terk edilerek, güçler ayrılığı ilkesinin benimsenmiş olmasıdır. Buna göre; Yasama yetkisi meclise, Yürütme yetkisi hükümete, Yargı yetkisi ise bağımsız mahkemelere verilmiştir. Ayrıca sendikal haklar genişletilmiştir. Temel hak ve özgürlüklere de daha geniş yer verilmiştir (Siyasi parti, üniversite, sendika ve derneklere özerklik verilmiştir.). Devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu ilk defa belirtilmiştir. NOT: Anayasa daha demokratik bir hale getirilmiştir Anayasası nda iki meclisin varlığı esas alınmıştır. Bunlar; Senatörlerden oluşan Cumhuriyet Senatosu İle Milletvekillerinden oluşan TBMM dir. Yasaların kabulünde ise son söz Millet Meclisi nindi. Seçimler tek derecelidir, Nispi Temsil Sistemi benimsenmiştir. NOT: Nispi Temsil Sistemi; Seçime katılan her partinin aldığı oy oranına göre mecliste temsil edilmesini sağlayan sistemdir. Devlet Planlama Örgütü kurulmuştur. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi üst mahkemeler ilk defa kurulmuştur Anayasası 1980 e kadar devam etmiştir. 12 Mart 1971 Muhtırası yla başlayan ve iki yıl kadar süren yarı askeri rejim döneminde parlamento dışından destek olan hükümetlerin ön ayak olmasıyla yıllarında Anayasa da önemli değişiklikler yapıldı 1921, 1924, 1961 ve 1982 ANAYASALARI NIN ORTAK ÖZELLİKLERİ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bütün güçlerin kaynağı millettir. Cumhuriyet rejiminin ve temel niteliklerinin değiştirilemez olmasıdır. Savaş ve barışa karar verme yetkisi TBMM ye aittir. Süresi dolmadan seçimlerin yenilenmesi kararı TBMM ye aittir. Türk Kadını ve Siyasi Hakları Belediyeler: 3 Nisan 1930 tarihinde kabul edilen yasa ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Kadınlara verilen ilk siyasi hak bu olmuştur. * Sadiye Hanım: 1930 yılında, Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde Belediye Başkanı seçilerek, Türkiye'nin ilk kadın belediye başkanı olmuştur. * Müfide İlhan: 1950 yılında Mersin'den belediye başkanı seçilmiştir. Muhtarlık: 26 Ekim 1933 tarihinde kabul edilen yasa ile kadınlara muhtar seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. * Gül Esin: Aydın Çine'nin Karpuzlu Bucağı'ndaki ilk kadın muhtar olarak seçilmiştir. Milletvekilliği: 5 Aralık 1934 tarihinde kabul edilen yasa ile kadınlara vekil seçme ve seçilme hakkı verilmiştir seçimlerinde 17, 1936 ara seçiminde 1 olmak üzere Meclis'e 18 kadın vekil olarak girmiştir. Not: -Dünya'da ilk kadın kongresi 1935 yılında Türkiye'de yapılmıştır 'deki Kadınlar Kongresi'ne katılan Mısır delegesi Sitti Şaravi, Atatürk için "Siz ona Atatürk dersiniz, biz ise onu Ataşark diye anarız" demiştir yılında kadınlara yönelik İş Kanunu kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu (17 Şubat 1926) Medeni Kanun olarak kullanılan Mecelle toplumun yalnızca Müslüman kesimine uygulanabildiği için azınlıklar da kendi Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 115 / 169

116 sistemlerine sahip olmuştur. Ayrıca Mecelle dini esaslara göre düzenlenmiş bu nedenle hem laikliğe hem de kadın-erkek eşitliğine ters durumdaydı. Bu konuda birliği, eşitliği ve laikliği sağlayabilmek amacıyla İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak Türk Medeni Kanunu hazırlanmıştır. Not: Medeni Kanun; Şahıs, Eşya, Miras, Aile konularını içermektedir. İsviçre den alınmıştır. Bu kanunun bazı maddeleri şunlardır: o Evliliklerde kadının da rızasının alınması benimsendi. o Kadınla erkek arasında toplum yaşamında ve ekonomik alanda eşitlik sağlandı. Kadınlara her mesleğe girme hakkı tanındı. o Evlenme işlemi devlet denetimine alınarak resmî nikâhın devlet tarafından kıyılması esası getirildi. o Tek kadınla evlilik esası kabul edildi. o Boşanma hakkı kadına da tanındı. o Boşanma hâlinde kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı. o Mirastan kadınla erkeğin eşit olarak yararlanması ilkesi getirildi. o Ayrıca Patrikhanenin din işleri dışında başka işlerle ilgilenmesi yasaklandı Medeni Kanun Düzenlemeleri: Mecelle yürürlükten kaldırılmıştır. Etnik ve dini kökenine bakılmaksızın vatandaşlar eşit sayılmış ve hukuk alanında birlik sağlanmıştır. Tek eşlilik ve resmi nikah zorunluluğu kabul edilmiştir. Kadına da boşanma hakkı tanınmıştır. Mirasta kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır. Kadınlara mesleklerini özgürce seçme hakkı tanınmıştır. Mahkeme tanıklığında kadın-erkek eşitliği sağlanmıştır. Evlat edinme ve velayet işleri düzenlenmiştir. Rüştüne ermiş kişiye din seçme özgürlüğü getirilmiştir. Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma yetkileri kaldırılmıştır. Azınlıklar, kendi istekleriyle Türk kanunlarına tabi olmuşlardır. Böylece patrikhanenin dünyevi işlerle uğraşmasına son verilmiştir. İsviçre den alınmıştır. Bu kanunun bazı maddeleri şunlardır: o Evliliklerde kadının da rızasının alınması benimsendi. o Kadınla erkek arasında toplum yaşamında ve ekonomik alanda eşitlik sağlandı. Kadınlara her mesleğe girme hakkı tanındı. o Evlenme işlemi devlet denetimine alınarak resmî nikâhın devlet tarafından kıyılması esası getirildi. o Tek kadınla evlilik esası kabul edildi. o Boşanma hakkı kadına da tanındı. o Boşanma hâlinde kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı. o Mirastan kadınla erkeğin eşit olarak yararlanması ilkesi getirildi. o Ayrıca Patrikhanenin din işleri dışında başka işlerle ilgilenmesi yasaklandı Medeni Kanun: Toplumdaki bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerini; bireylerin mal ve mülkleriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır. Osmanlı Devleti nde bu alanda hazırlanan ilk kanun Mecelle dir. Mecelle İslam dinine göre hazırlanmış (1869 Ahmet Cevdet Paşa) ancak tamamlanamamıştır. Ayrıca çağın koşullarına ve toplumun ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktı. Cumhuriyetin ilanından sonra da yeni medeni kanunun hazırlanması için gerekli zamanın olmamasından dolayı İsviçre Medeni Kanunu alınmış, Türk Medeni Kanunu olarak kabul edilmiştir. 17 Şubat 1926 da kabul edilen Türk Medeni Kanunu yla şu gelişmeler sağlanmıştır; Tek eşli evlilik ve resmi nikâh zorunluluğu getirildi. Kadına da boşanma hakkı tanındı. Kadınlara mirasta eşitlik ve mahkemede şahitlik hakları tanındı. Aile kurma konusunda erkeğin bütün ayrıcalıkları kaldırılmıştır. Kadınlara istediği mesleği seçme ve çalışma hakları sağlandı. Anneye çocuğun vesayetini alma hakkı tanınmıştır. Herkese din ve vicdan özgürlüğü tanınmıştır. Ayrıca hukuk birliği sağlanmıştır. Not: Bu haklarla Türk kadını ekonomik ve sosyal haklar yönünden toplum içerisinde layık olduğu yeri almıştır. Türk kadınının siyasal alanda erkeklerle olan eşitsizliğini gidermek amacıyla da; 30 Nisan 1930 da belediye seçimlerine katılma hakkı, 26 Ekim 1933 te köy muhtarı ve heyeti seçimlerine katılma hakkı, 5 Aralık 1934 de milletvekili seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Not-1: Bu değişikliklerle kadınlara da yönetime katılma hakkı yani siyasi haklar verilmiştir (Türk kadını seçme ve seçilme hakkını birçok Avrupa ülkesinden önce elde etmiştir). Not-2: Medeni Kanun un kabulü ile ümmet toplumundan ulus toplumu anlayışına geçilmiştir. Not-3: 1 Ocak 2002 de yürürlüğe giren yeni Türk Medeni Kanunu yla birlikte kadınlara isterse eşlerinin soyadıyla birlikte kızlık soyadlarını kullanabilme hakkı da tanınmıştır. Türk Medeni Kanunu nun kabul edilmesinden sonra Patrikhane nin evlendirme, boşanma gibi bir takım dünyevi yetkileri de elinden alınmıştır. Sadece bir dini kurum olarak kalması sağlanmıştır (Azınlıkların haklarını koruma yetkileri sona erdi.). Not: Türk Medeni Kanunu, akla dayanan hukuk kurallarını getirmekle Atatürk'ün laiklik; kadınları erkeklerle eşit duruma getirmesi yönüyle halkçılık; tabuları yıkması yönüyle de inkılâpçılık ilkesiyle yakından ilgilidir. Hukuk Alanında Yapılar Diğer Yenilikler Şunlardır: 1926 da İtalya dan Ceza Kanunu, 1926 da İsviçre den Ticaret Kanunu, 1929 da Almanya dan Ceza Muhakemeleri Kanunu ve Deniz Ticaret Kanunu, 1932 de yine İsviçre den İcra ve İflas Kanunu alınarak ülkemizde uygulanmaya başlandı TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR Çağdaş ve laik bir toplumsal düzen için değişimlerin halkın yaşamının bir parçası haline gelmesi gerektiğinden toplumsal alanda inkılaplar yapılmıştır. Devletin yapısı ve hukuk kuralları laikleştirilirken buna paralel olarak toplumsal yaşayış da düzenlenmiştir. Kılık Kıyafette Yenilik (25 Kasım 1925) Şapka Kanunu olarak da geçen bu yenilik hareketinin amacı, topluma çağdaş bir görünüm kazandırma ve Batı ile bütünleşme düşüncesidir. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 116 / 169

117 Şapka İnkılâbı nda kadınlarla ilgili yasal bir düzenleme yapılmamıştır. Mustafa Kemal bu inkılâp hareketini ilk defa gittiği Kastamonu da uygulamaya koymuştur. 3 Aralık 1934 te çıkarılan bir kanunla da hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun din adamlarının mabetler ve ayinler haricinde dini kıyafetle dolaşmaları yasaklandı. Sadece Diyanet İşleri Başkanı, Rum ve Ermeni Patrikleri ile Yahudi Hahambaşısı her zaman dini kıyafet giyebileceklerdi. Şapka İnkılabı ve Kıyafette Değişiklik (25 Kasım 1925) Türk insanının çağdaş bir görünüme kavuşması amaçlanmıştır. Atatürk ilk kez Kastamonu gezisinde şapka giymiştir. 3 Aralık 1934 te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun ile dinî görevlilerin, ibadet yerleri haricinde dinsel giysilerle dolaşmasını yasakladı. Sadece Diyanet İşleri Başkanı, Rum ve Ermeni patrikleri gibi en yüksek din görevlileri, dinsel giysileri ile gezebileceklerdi. Şapka Kanunu (25 Kasım 1925) Nedenleri: Sosyal yaşamda topluma modern bir görünüm kazandırmak. Muasır milletler seviyesine ulaşmak ve Batı ile bütünleşmek. Toplumsal birlikteliği sağlamak. Ayrıma yol açacak unsurları ortadan kaldırmak. Gelişmeleri: Atatürk, 23 Ağustos 1925'te Eskişehir ve Mahmudiye'ye yaptığı seyahatlerde şapkayı halka göstererek giysi devriminin ilk işaretini vermiştir. 25 Ağustos 1925'te Kastamonu-İnebolu'ya yaptığı bir gezide başına şapka giyip, "Buna şapka derler" diye halkı şapka giymeye özendirmesinden sonra, 25 Kasım 1925'te Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun (Şapka İktibasına Dair Kanun) çıkarılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın simge kıyafeti Kalpak'tır. Türk insanının çağdaş bir görünüme kavuşması amaçlanmıştır. Atatürk ilk kez Kastamonu gezisinde şapka giymiştir. 3 Aralık 1934 te Türkiye Büyük Millet Meclisi, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun ile dinî görevlilerin, ibadet yerleri haricinde dinsel giysilerle dolaşmasını yasakladı. Sadece Diyanet İşleri Başkanı, Rum ve Ermeni patrikleri gibi en yüksek din görevlileri, dinsel giysileri ile gezebileceklerdi. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925) Tekkeler, zaviyeler ve Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Nasreddin Hoca, Fatih in türbeleri gibi haricindeki türbeler kapatılmıştır. Tekke ve zaviyeler, aynı tarikatta olanların toplandığı, çalışmalar yaptığı yerlerdir. Halkın dinsel duygularını sömürü aracı yaparak politik ve ekonomik çıkar sağlayan bu çağ dışı kurumlar kapatılarak laik devlet düzeni pekiştirilmiştir. Yine aynı kanunla şeyhlik, dervişlik, dedelik, seyyitlik, çelebilik, müritlik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, muskacılık, türbedarlık gibi ayrıcalık bildiren unvanlar da kaldırılmıştır. Not: Bu inkılâplar toplumda laiklik ilkesinin yerleştirilmesiyle ilgilidir. Nedenleri: Din istismarını önlemek Toplumun laikleşmesini sağlamak Halk arasında eşitliği sağlamak Bu mekanları rejim karşıtı eylemlerin odağı olmaktan çıkarmak. Gelişmeleri: Refik Koraltan ve bazı vekillerin önergesi ile sunulan kanun 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilmiştir. Kanunun Maddeleri: Şeyh Said İsyanında en önemli rolü üstlenen bu merkezler çıkarılan kanun ile kapatılmıştır. Dervişlik, mollalık, şeyhlik, türbedarlık, babalık, falcılık, üfürükçülük gibi unvanlar ve faaliyetler yasaklanmıştır. Not: Eyüp Sultan, Mevlana, Yavuz Sultan Selim ve Fatih Sultan Mehmet vb. kişilerin milli tarih ve kültüre mal olmuş kişiler olmasından dolayı türbelerine dokunulmamıştır. Miladi Takvim, Uluslararası Saat Uygulamasının Kabulü, Ölçü ve Tartıların Değişmesi Batı ile ekonomik ilişkilerin düzenlenmesinde birlik ve kolaylık sağlanması amaçlanmıştır. 1 Ocak 1926 dan itibaren miladi takvim kullanılmaya başlandı. Hafta sonu tatili Cuma dan Cumartesi öğleden sonra ve Pazar gününe alındı. Yerel saat yerine uluslararası saat kullanılmaya başlandı. 1 Nisan 1931 de metre ve kilogram gibi uluslararası ağırlık ve uzunluk ölçüleri kullanılmaya başlandı. 1 Ocak 1926 dan itibaren Miladi Takvim kullanılmaya başlandı. Aynı tarihte ayrıca uluslararası (alafranga) saat sistemine de geçilmiştir. 20 Mayıs 1928 de uluslararası rakamlara geçildi. 1 Nisan 1931 de çağdaş uzunluk ve ağırlık ölçü birimlerine geçildi. Böylece bu kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirilerek, uygar ölçü birimleri sayılan onlu yönteme (metrik sistem - ondalık rakamlara) uygun ölçüler kabul edildi. Yurdun her yerinde tek bir ölçü sistemi uygulanmaya başlanmış, böylece tam bir ölçü düzeni, ölçü birliği kurulmuştur. Ölçü, Rakam ve Takvimdeki Değişiklikler Batı ile ekonomik ilişkilerin düzenlenmesinde birlik ve kolaylık sağlanması amaçlanmıştır. 1 Ocak 1926 dan itibaren miladi takvim kullanılmaya başlandı. Hafta sonu tatili Cuma dan Cumartesi öğleden sonra ve Pazar gününe alındı. Yerel saat yerine uluslararası saat kullanılmaya başlandı. 1 Nisan 1931 de metre ve kilogram gibi uluslararası ağırlık ve uzunluk ölçüleri kullanılmaya başlandı. Takvim Değişikliği (25 Aralık 1925) Osmanlı Devleti'nde Hicri, Rumi gibi takvimler kullanılmıştır. Bu durum toplum içinde ve Batı ile olan ticari ilişkilerde sorun oluşturmuştur. Bu nedenle 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren Miladi Takvim kullanılmaya başlanmıştır. Saat Sistemi Değişikliği (26 Aralık 1925) 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren Alaturka Saat Sisteminden Alafranga Saat sistemine geçilmiştir. Uluslararası Rakamlara Geçilmesi (20 Mayıs 1928) Osmanlı Devlerinden beri kullanılan Arap rakamlarının, Batı ile özellikle ekonomik ilişkilerde sorunlara yol açmasını önlemek amacı ile Latin rakamlarına geçilmiştir. (Beynelmilel Erkam'ın Kabulü) Ölçü ve Tartı Birimlerinde Değişiklik (1 Nisan 1931) Arşın, endaze, okka vb. Osmanlı ölçü-tartı birimleri, hem Batı Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 117 / 169

118 ile olan ticari ilişkileri düzenlemek hem de toplum içinde uygulamalarda birlik sağlamak amacı ile değiştirilmiş ve Metrik Sisteme geçilmiştir. Milli Bayramlar ve Genel Tatiller Kanunu (27 Mayıs 1935) Bu kanun ile resmi bayram ve tatillerde düzenlemeye gidilmiştir. Hafta Sonu Tatilinin Cuma Gününden Pazara Alınması (1 Haziran 1935) Böylece devletlerarası ilişkilerde çalışma ve ticari hayatımızdaki Batı dünyası ile olan tatil günü farklılığının yarattığı karışıklıklar ve aksaklıklar giderilmiş oldu. Not: Tatil gününde, ölçü birimlerinde, takvim ve saat düzenlemelerindeki temel amaç; Batı yla olan ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesidir. Osmanlı toplumunda insanlar inançlarına göre tatil yapmaktaydı ve bu toplumda kargaşaya yol açmaktaydı. Mustafa Kemal 1924 yılında tüm tatil günlerini Cuma'da birleştirerek uygulamalarda birliği sağlamıştır yılında ise Cuma'dan Pazar'a alınarak Batı ile olan ticari ilişkiler geliştirilmek istenmiştir. Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934) Nedenleri: Toplumsal eşitliği sağlamak. Resmi ve sosyal ilişkilerde yaşanan kargaşaya son vermek (Nüfus kaydı ve sayımı, miras, askerlik, eğitim) Kullanılan dini, sosyal, ailevi ve asalet kaynaklı lakaplardan dolayı ortaya çıkan ayrıma son vermek. Herkese bir soy isim verilerek ağa, Bey, Paşa, Efendi, Molla, Hanımefendi gibi unvanların kullanılması yasaklanmıştır. TBMM tarafından M. Kemal e Atatürk soyadı verildi. Herkese bir soy isim verilerek ağa, Bey, Paşa, Efendi, Molla, Hanımefendi gibi unvanların kullanılması yasaklanmıştır. TBMM tarafından M. Kemal e Atatürk soyadı verildi. Toplumsal alanda ve resmi işlerdeki kargaşayı sona erdirmek ve ayrıcalık ifade eden unvanlara son verme zorunluluğundan kabul edilmiştir. Soyadları Türkçe olacak; rütbe, memurluk, yabancı ırk ve millet adları ile ahlâka aykırı ve gülünç kelimeler soyadı olarak kullanılmayacaktı. Osmanlı Dönemi ndeki sivil rütbe, nişan ve madalyalar kaldırıldı. Ayrıca ağa, hacı, hafız, hoca, molla, şeyh, efendi, paşa vb. ayrıcalık ifade eden unvanlar ve hitaplar da kaldırılmıştır. Not-1: Böylece toplumsal alanda ayrıcalığa ve kargaşaya neden olan unvanlar yasaklanarak herkesin kanun önünde eşit olması sağlanmıştır. Not-2: Bu inkılâp, Atatürk ün halkçılık ilkesiyle doğrudan ilgilidir (ayrıca milliyetçilik ve laiklik). Not-3: Soyadı Kanunu ile Türk toplumu, çağdaş ve batılı bir görünüm kazanmıştır. Not-4: 24 Kasım 1934 te çıkarılan özel bir yasa ile TBMM tarafından Mustafa Kemal e Atatürk soyadı verildi. Kanun gereği bu soyadını başka kimse alamayacaktı. Topluma modern, eşitlikçi ve milli bir yapı kazandırmak. Gelişmeleri: Yukarıda belirtilen nedenlere bağlı olarak 21 Haziran 1934'te Soyadı Kanunu kabul edilmiştir. Her ailenin ön adı dışında bir soy adı alması zorunlu hale getirilmiştir. Alınacak sor-yadlarının genel ahlaka aykırı olmaması, gülünç olmaması, yabancı ad olmaması kararlaştırılmıştır. Soyadı seçme vazifesi kocaya verilmiştir. Mustafa Kemal'e, TBMM'nin kabul ettiği 24 Kasım 1934 tarihli özel bir kanunla "Atatürk" soyadı verilmiştir. Bu soyadının başkası tarafından kullanımı yasaklanmıştır. Atatürk'ün ailesine "Atadan" soyadı verilmiştir. Unvan ve Lakapların Kullanımını Yasaklayan Kanun (26 Kasım 1934) Bu kanun ile Ağa, hacı, efendi, hanım, hazret, zade gibi ayrıcalık beliren unvanların kullanımı yasaklanmıştır. Osmanlı Devleti'nin verdiği harp madalyaları hariç; nişan, madalya ve rütbelerin kullanımı yasaklanmıştır. Ayrıca General, Mareşal gibi askeri unvanların kullanımı Hükümet ve Yüksek Askeri Şüra iznine bağlanmıştır. Kılık-Kıyafet Kanunu (3 Aralık 1934) 3 Aralık 1934 tarihinde kabul edilen kanun ile din adamları dışında kimsenin dini kıyafet ile sokakta dolaşamayacağına karar verilmiştir. Din adamlarının da sadece ibadethanelerde kullanılabileceği de belirtilmiştir. Ancak bu düzenlemeden Diyanet İşleri Bakanı, Hahambaşı ve Patrik muaf tutulmuştur. Bu kanun ile ayrıca yabancı devletlere özel askeri ve resmi kıyafetlerin giyilmesi de yasaklanmıştır. Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi 3 Nisan 1930 tarihinde belediye seçimlerine, 1933 te muhtarlık seçimlerine katılma, 5 Aralık 1934 tarihinde milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı. EĞİTİM ve KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLARI (YENİLİKLER) Bu alanda yenilik yapılmasını gerektiren nedenler; Eğitim ve öğretim kurumlarında laikleşmenin sağlanabilmesi Osmanlı dan kalan eğitim kurumlarının birbirlerinden kopuk hareket etmesi ve bunun sonucu ortaya çıkan toplum içerisindeki kültür çatışmalarının ortadan kaldırılması gerekliliği Eğitim ve öğretimin çağdaş esaslara göre düzenlenmesi gereği Eşitlikçi ve demokratik esaslara dayalı bir eğitim sisteminin oluşturulması düşüncesi Milli değerleri ön planda tutan, bilimin ve teknolojinin verilerinden en iyi şekilde yararlanmasını bilen bir neslin yetiştirilmesi Telif ve Tercüme Heyeti ( ) Kurtuluş Savaşı döneminde oluşturulan önemli kurumlardan birisi olmuştur. Bakanlık Merkezi Teşkilatı bünyesinde 1921 yılında kurulan Telif ve Tercüme Heyeti çalışmalarını 1926 yılına kadar sürdürmüştür yılında toplanan Üçüncü Heyet-i İlmiye kararları sonucunda Telif ve Tercüme Heyeti, yerini Milli Talim ve Terbiye Dairesi'ne bırakmıştır. I.Maarif Kongresi (15-16 Temmuz 1921) Milli Mücadele'nin Eskişehir-Kütahya Muhabereleri sırasında Ankara'da toplanmıştır. Muallimler Birliği'nin topladığı Kongrede açılış konuşmasını Mustafa Kemal yapmıştır. Çoğunlukla ilk ve ortaöğretim kademelerinin hedefi ve Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 118 / 169

119 programı ile ilgili tartışmaların yapıldığı, okul ve öğrenci sayılarının tespit edilmeye çalışıldığı, eğitime milli bir yön kazandırılmaya çalışıldığı büyük bir eğitim kongresidir. Heyet- İlmiyeler ( ) Heyet-i İlmiyeler Yeni Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eğitim politikalarının belirlendiği, eğitim meselelerinin tanınmış eğitimcilerin fikir, düşünce ve tecrübelerinden yararlanılarak tartışılıp karara bağlandığı ve belli bir uygulama gücü olan ilmi toplantılar olmuştur. Heyet-i İlmiye'de; -İlköğretimin 6 yıl olması, -Leyli Köy Mekteplerinin kurulması, -Kadınlarında Heyet'e girebilmesi ve müfettiş olabilmesi, -Sultani yerine Lise tabirinin kullanılması gibi kararlar alınmıştır. Heyet-i İlmiye, Cumhuriyetin ilanından birkaç ay öncesinden başlamak üzere 1926 yılına kadar üç defa toplanmıştır. Tevhidi Tedrisat (Eğitim ve Öğrenim Birliği) Yasası (3 Mart 1924) Bu kanunla bütün eğitim öğretim kurumları Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı. Medreseler kapatıldı. Bu yasayla eğitim ve öğretim faaliyetleri birleştirilmiştir. Medreseler kapatılmış (11 Mart 1924); yabancı okullar da (Batı tarzı eğitim yapanlar, azınlık okulları), Türk Millî Eğitim Bakanlığı na bağlanmıştır. Böylece toplum içerisinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinden kaynaklanan kültür çatışmaları önlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu kanunla; Devlet eğitimin her çeşidiyle uğraşmaya başlamış, Milli Eğitim Bakanlığı bütün eğitim ve öğretim işlerinin tek sorumlusu haline gelmiştir Şer iye ve Evkaf Vekâleti nin bütçesine ayrılan eğitim payı, Milli Eğitim Bakanlığı na devredilmiştir. Din eğitimi veren bazı eskimiş okullar kapatılarak yerlerine modern ilahiyat fakültesi, imam hatip okulları açılmıştır. Yabancı okulların ders programlarına Türkçe, Tarih ve Coğrafya gibi kültür dersleri konul- muş ve bu derslerin Türk öğretmenler tarafından okutulması sağlanmıştır. Yabancı okulların dini ve siyasi amaçlı öğretimi durdurulmuştur. Bu okulların sınıflarında ve ders kitaplarındaki dini işaret ve semboller kaldırılmış, böylece yabancı ve azınlık okullarının zararlı faaliyetleri engellenmiştir. Türkiye'de eğitimin çağdaşlaşması ve laikleşmesi sağlanmıştır. Nedenleri: Eğitim-öğretimde birlik ve beraberliği sağlamak. Eğitimde laikleşmeyi, modernleşmeyi, eşitliği ve ulusallığı sağlamak. Ulusal eğitim ile milli bilinci geliştirmek. Gelişmeleri: Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ilgili öneriyi meclise dönemin Maarif Nazırı Vasıf Çınar sunmuştur. T.C sınırları içindeki tüm eğitim-öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Şeriye ve Evkaf Vekaleti ve tüm özel vakıfların denetimindeki okullar Maarif Vekaleti'ne bağlanmıştır. Osmanlı Devleti zamanında din eğitimi veren kurumlar kapatılarak yerlerine İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip gibi okullar açılmıştır. Milli Savunma ve Sağlık (Sıhhiye) bakanlıklarına bağlı okullar bütçeleri ile beraber Maarif Vekaleti'ne bağlanmıştır. Not: Eğitim-öğretim alanında birlik sağlanmıştır. Eğitim-öğretim millileştirilmiştir. Medreseler kapatılmasına ortam hazırlanmıştır. Yabancı okullar üzerindeki devlet denetimi artmıştır. Tüm okulların devlet denetimine alınması Fransa, Papalık ve bir çok okulu olan devletin itiraz ederek yabancı okullar konusunu yeniden gündeme taşımasına neden olmuştur. Medreselerin Kapatılması (11 Mart 1924) Tevhid-i Tedrisat Kanunu çerçevesinde Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar Bey'in talimatı ile medreseler kapatılmaya başlamıştır. Son medreseler Şeyh Said İsyanı sonrasında kapatılmıştır. Böylece; Eğitimde ikilik ortadan kaldırılmıştır. Özgür düşüncenin hakim olması sağlanmıştır. Eğitimin laik ve ulusal olması yolunda önemli adım atılmıştır. İnkılap karşıtı düşüncelerin gücü kırılmıştır. Not: 1925 yılında Yabancı Okullarla ilgili bir düzenleme ile; Eğitimlerinde milli çıkarlara ters olan müfredatların sona erdirilmesi, Yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya derslerinin okutulmasının zorunlu olması ve bu dersleri Milli Eğitim Bakanlığı'nın atadığı öğretmenlerin anlatması, Yabancı okulları Türk Müfettişlerin denetlemesi, Sınavların, ödül verme işleminin elçiliklerde değil okullarda veya Milli Eğitim Bakanlığı'nda yapılması, Başarılı öğrencilere verilecek ödüllerin üzerinde yabancı devlet bayrak ve işaretlerinin olmaması kararları alınmıştır. Maarif Teşkilatı Kanunu (2 Mart 1926) Bu kanunla ilk ve ortaöğretimin esasları tespit edilerek eğitim hizmetleri modernleştirilmiştir. Eğitim, çağdaş, laik, milli ve demokratik esaslara göre yeniden düzenlenmiştir. Laik ve çağdaş eğitim sistemine uygun bir anlayışla ilk ve orta öğretimin esasları tespit edilmiştir. Bütün okul açma işlem ve faaliyetleri devletin tasarrufuna alınmıştır. İlköğretim parasız ve zorunlu hale getirilmiştir. Eğitim hizmetlerinin modernleştirilmesi amaçlanmıştır. Öğretmen okullarının sayısı artırılmıştır. Yabancı okulların da bu kanuna uyması zorunlu tutulmuştur. Mustafa Necati Bey'in katkıları ile ilk ve orta öğretimin esaslarını belirleyen Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun çıkarılmıştır. Eğitim-öğretim dinin etkisinden kurtarılmış eğitimin laikleşmesi konusunda önemli bir adım atılmıştır. Tevhid-i Tedrisat (öğretimin birleştirilmesi) Kanunu'nun ilkelerinin ışığı altında eğitim hizmetlerini düzenlemiştir. Bu kanun çerçevesinde Talim ve Terbiye Kurulu açılmıştır. Okul açılması devlet iznine bağlanmıştır. İlköğretimin zorunlu ve ücretsiz olması sağlanmıştır. Karma eğitim modeline geçilmiştir. Müfredatların modern bir yapıya kavuşması sağlanmıştır. Not: Türk eğitim kurumlarında müfredatlarını şekillendirmesinde John Devey'den yararlanılmıştır. Ömer YALÇIN Tarih Öğretmeni YKS Tarih Konu Anlatımı 119 / 169

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM

TANER ÖZDEMİR TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ ZAMAN VE TAKVİM ZAMAN VE TAKVİM Takvim zamanı günlere, aylara, yıllara bölme metoduna takvim adı verilir. DİKKAT: Takvimlerin ortaya çıkmasında insanların ekonomik uğraşları önemlidir. UYARI: Hicri takvimin başlangıcı

Detaylı

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YUNAN ANADOLU MEZAPOTAMYA İRAN MISIR HİNT ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI GENEL ÖZELLİKLERİ: 1- Genellikle iklim

Detaylı

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ

TARİHİN BİLİİMİNE GİRİŞ Bu yazımızda tarihin tanımını, konusunu, yöntemini olay ve olgu kavramını, tarihi olayların özelliklerini ve bir tarihçide bulunması gereken özellikleri ele alacağız. Tarihin Tanımı İnsan topluluklarının

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar.

Tarihin Çeşitleri Hikayeci Tarih: Nakilci tarih yazımıdır. Eski Yunan Tarihçisi Heredot'la başlar. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarihin Tanımı Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini, neden-sonuç ilişkisi içerisinde yer ve zaman göstererek, belgeler ışığında objektif

Detaylı

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

TARİH 1.

TARİH 1. TARİH 1 16.02.2017 ARİF ÖZBEYLİ ERBAA ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ... VE,TARİH YAZIYLA BAŞLAR TARİHİ ÖNCESİ DEVİRLER Taş Devri (MÖ.600.000-5500) Kalkolitik Dönem (MÖ.5500-2500) Maden Devri

Detaylı

İçindekiler. 1. Ünite TARİH BİLİMİ. 2. Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU ve İLK UYGARLIKLAR. 3. Ünite İLK TÜRK DEVLETLERİ. 4. Ünite İSLAM TARİHİ ve UYGARLIĞI

İçindekiler. 1. Ünite TARİH BİLİMİ. 2. Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU ve İLK UYGARLIKLAR. 3. Ünite İLK TÜRK DEVLETLERİ. 4. Ünite İSLAM TARİHİ ve UYGARLIĞI İçindekiler 1. Ünite TARİH BİLİMİ 1. Bölüm : Tarih Bilimine Giriş... 5 2. Bölüm : Tarih Yazıcılığı ve Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları...13 2. Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU ve İLK UYGARLIKLAR 1. Bölüm : Tarihî

Detaylı

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ

TARİH BİLİMİNE GİRİŞ TARİH BİLİMİNE GİRİŞ TARİH NEDİR? GEÇMİŞ BİLİM İNSAN DAVRANIŞLARI VE FAALİYETLERİ OBJEKTİF (TARAFSIZ) YER VE ZAMAN BELGE (KAYNAK) NEDEN SONUÇ İLİŞKİSİ TARİH BİLİMİNİN KONUSU NEDİR? İnsan ve insanın etkisiyle

Detaylı

Editörden... YGS -LYS TARiH SORU - CEVAP

Editörden... YGS -LYS TARiH SORU - CEVAP II YGS -LYS TARiH SORU - CEVAP EDİTÖR Turgut MEŞE YAZAR Komisyon Katkıda Bulunanlar Mehmet DARDAĞAN Tüm hakları Editör Yayınevi'ne aittir. Yayınevinin izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının

Detaylı

Tarih Bilimi ve Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Video Ders Anlatımı I. ÜNİTE TARİH BİLİMİNE GİRİŞ A- TARİH BİLİMİ. I - Tarih Biliminin Konusu

Tarih Bilimi ve Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Video Ders Anlatımı I. ÜNİTE TARİH BİLİMİNE GİRİŞ A- TARİH BİLİMİ. I - Tarih Biliminin Konusu Tarih Bilimi ve Tarihe Yardımcı Bilim Dalları Video Ders Anlatımı I. ÜNİTE TARİH BİLİMİNE GİRİŞ A- TARİH BİLİMİ I - Tarih Biliminin Konusu II - Tarih Biliminin Yöntemi III Tarihin Tasnifi (sınıflandırılması)

Detaylı

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI İÇİNDEKİLER TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ Tarih Öncesi Çağlar a. Taş Çağı b. Maden Çağı Tarih Çağları İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI Kültür ve Uygarlık Mezopotamya Uygarlığı a. Sümerler

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler... 4. ÜNİTE İÇİNDEKİLER Tarihteki Önemli Buluşlar... 6 Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor...21 Coğrafi Keşifler... 26 Rönesans... 32 Reform... 36 Mucitler... 43 Düşünce, sanat

Detaylı

İlk Uygarlıklar MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİ

İlk Uygarlıklar MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİ İlk Uygarlıklar YGS Tarih 1 Bu yazıda ne anlatıyoruz? İlk Uygarlıklar İlk uygarlıklar hakkında sınava yönelik bilgiler ile hazırladığımız bu yazı hem YGS de hem de LYS de çıkması muhtemel soruları yapmanıza

Detaylı

Yazı Menu. 1 - Anadolu Uygarlıkları. Hititler. Frigyalılar. Lidyalılar. Urartular. İyonyalılar. 2 - Kültür ve Uygarlık. Devlet Yönetimi.

Yazı Menu. 1 - Anadolu Uygarlıkları. Hititler. Frigyalılar. Lidyalılar. Urartular. İyonyalılar. 2 - Kültür ve Uygarlık. Devlet Yönetimi. Yazı Menu 1 - Anadolu Uygarlıkları Hititler Frigyalılar Lidyalılar Urartular İyonyalılar 2 - Kültür ve Uygarlık Devlet Yönetimi Din ve İnanış 1 / 12 Sosyal ve Ekonomik Hayat Yazı-Dil-Bilim-Sanat 3 - Uygarlıkların

Detaylı

TARİH DERSİ YGS YAZ TATİL ÖDEVİ

TARİH DERSİ YGS YAZ TATİL ÖDEVİ 2014-2015 YAZ TATİL ÖDEVİ TARİH DERSİ YGS YAZ TATİL ÖDEVİ 1. Mısır uygarlığı Nil Nehri kenarlarında oluşmuş-tur. Mezopotamya uygarlığı Fırat ve Dicle nehirleri arasında ortaya çıkmıştır. İlkçağ da Gediz

Detaylı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Bilim Tarihi I Ders Notları ESKİÇAĞ DA BİLİM ANADOLU MEDENİYETLERİ Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Hititler Anadolu da kurulan

Detaylı

1. YERYÜZÜNDE YAŞAMIN BAŞLAMASI

1. YERYÜZÜNDE YAŞAMIN BAŞLAMASI A- TARİH ÖNCESİ ÇAĞLAR VE TARİH ÇAĞLARI 1. YERYÜZÜNDE YAŞAMIN BAŞLAMASI İnsanlar merak duygusunu gidermek, hayatlarını kolaylaştırmak ve düzene sokmak için birtakım faaliyetlerde bulunurlar. Ateşin kullanılması,

Detaylı

Hitit Devleti M.Ö 1200 yılında Anadolu ya gelen Frigyalılar tarafından yıkıldı.

Hitit Devleti M.Ö 1200 yılında Anadolu ya gelen Frigyalılar tarafından yıkıldı. HİTİTLER: - M.Ö 2000 yıllarında Anadolu ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır. - Başkentleri Hattuşaş ( Boğazköy) şehridir. Çorum yakınlarındadır. - Hititliler Suriye yi ele geçirmek için

Detaylı

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER COĞRAFİK Mezopotamya, günümüz sınırlarına göre çoğu Irak ta bulunan ve arabistana kadar uzanan dar ve uzun bir platodur. Dicle ve Fırat nehirlerin arasına kurulmuş bu yer varlığının en önemli kısımlarını

Detaylı

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III

Sorular 1. Aşağıdaki fotoğraflardan hangisi veya hangileri insanla ilgili özellikleri göstermektedir? I II III 2006-07 Öğretim Yılı Merkezi Ölçme-Değerlendirme I.Dönem Sonu 6.Sınıf Sosyal Bilgiler (Coğrafya-Tarih) Ders Sınavı Sınav Başlama Saati:08:30 Tarih:19 Ocak 2007 İsim/ Soy isim: Sınıf:.. Sorular 1. Aşağıdaki

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

Tarih Dokuzuncu Sınıf Ünite Konuları Video Ders Anlatımı 1. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ 1. KONU: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ. 1. İnsan ve Tarih. 2.

Tarih Dokuzuncu Sınıf Ünite Konuları Video Ders Anlatımı 1. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ 1. KONU: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ. 1. İnsan ve Tarih. 2. Tarih Dokuzuncu Sınıf Ünite Konuları Video Ders Anlatımı 1. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ 1. KONU: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ 1. İnsan ve Tarih 2. Tarihin Konusu 3. Tarihte Sebep-Sonuç ve Yer-Zaman İlişkisi 4. Tarih Biliminin

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI

HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI HELEN VE ROMA UYGARLIKLARI DERS NOTLARI-ŞİFRE ETKİNLİK TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ HELEN UYGARLIĞI Makedonyalı İskender in doğu ile batı

Detaylı

- M.Ö 2000 yıllarında Anadolu ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır.

- M.Ö 2000 yıllarında Anadolu ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır. HİTİTLER: - M.Ö 2000 yıllarında Anadolu ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır. - Başkentleri Hattuşaş ( Boğazköy) şehridir. Çorum yakınlarındadır. - Ülke krallık ile yönetilmiştir. - Kraldan

Detaylı

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur.

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur. Yunan Grek Uygarlığı Video Ders Anlatımı YUNAN (GREK) (M.Ö. 1200 336) Akalara son veren DORLAR tarafından kurulan bir medeniyettir. Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

İktisat Tarihi II. IV. Hafta İktisat Tarihi II IV. Hafta İnsan Bilgisinde Devrim - devam Çağdaş yabanlarda olduğu gibi eski çağlarda tıp kuramının özü büyüydü. II. Devrimden sonra Babil de doktorlar aynı zamanda rahipti. Mısır da

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

3/23/2016 HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ

3/23/2016 HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ TARĠH; HEMŞĠRELĠK TARĠHĠ VE DEONTOLOJĠ Sözcük anlamı Geriye gitme, geriye uzanma anlamlarını içeren Ġbranice Reha kökünden gelmektedir. Grek - Latin dillerinde Historia karşılığındadır. Yar. Doç. Dr. SERAP

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

TARİH UYGULAMA TESTİ 1 ASF. ÜNİTE 1: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarih Bilimine Giriş. 4. Tarihi Olay: Tarihi süreç içerisinde belirli bir

TARİH UYGULAMA TESTİ 1 ASF. ÜNİTE 1: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ Tarih Bilimine Giriş. 4. Tarihi Olay: Tarihi süreç içerisinde belirli bir ÜNİTE 1: BİLİMİNE GİRİŞ Tarih Bilimine Giriş UYGULAMA TESTİ 1 ASF 1. Tanım: Tarih, insan topluluklarının geçmişteki yaşayışlarını, toplumlar arasındaki ilişkileri yer ve zaman belirterek, neden-sonuç ilişkisi

Detaylı

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER

Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER Tarih Öncesi Çağlar - PREHĠSTORĠK DEVĠRLER 1. TaĢ Çağı a) Eski Taş / Kaba Taş (Paleolitik Çağ) = (M.Ö. 2.000.000-10.000) b) Orta Taş / Yontma Taş (Mezolitik Çağ) = (M.Ö. 10.000-8.000) c) Yeni Taş / Cilalı

Detaylı

Uygarlık Tarihi Notları 1. Hicri Yılın Miladi Yıla Çevrilmesi:

Uygarlık Tarihi Notları 1. Hicri Yılın Miladi Yıla Çevrilmesi: Uygarlık Tarihi Notları 1 Hicri Yılın Miladi Yıla Çevrilmesi: Hicri yılı 33 e bölünüz. 1420 : 33 = 43.03 (=43) (A sayısı) A sayısını hicri yıldan çıkarınız. 1420 43 = 1377 (B sayısı) B sayısını 622 ile

Detaylı

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR

UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR 42 2. Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR 1. Tarihi Çağlara Giriş... 22 2. İlk Çağ Uygarlıkları... 26 Konu Değerlendirme Testi... 47 21 Tarihi Çağlara Giriş 43 46 Tarih daha kolay ve derinlemesine

Detaylı

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ DERS NOTLARI VE ŞİFRE TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ EMEVİLER Muaviye tarafından Şam da kurulan ve yaklaşık

Detaylı

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ

III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ III. ÜNİTE: İLK TÜRK DEVLETLERİ 2. KONU: ORTA ASYA DA KURULAN İLK TÜRK DEVLETLERİ a. Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan

Detaylı

Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları

Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları Coğrafya Her tarihi olay belli bir coğrafi mekanda meydana gelir.tarihi olayların oluşumu esnasında iklim,yeryüzü şekiller,ekonomik faaliyetler konum vb. coğrafi faktörler

Detaylı

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir. MATE417 ÇALIŞMA SORULARI A) Doğru/Yanlış : Aşağıdaki ifadelerin Doğru/Yanlış olduğunu sorunun altındaki boş yere yazınız. Yanlış ise nedenini açıklayınız. 1. Matematik ile ilgili olabilecek en eski buluntu,

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 23.02.2018 İkincil özeklerde yalnızca ekonomik yapı benimsenmekle kalmamıştır. - Biblos - Kapadokya uygarlıkları birincil özeklerin yapısı ile zorlanmıştır. İkinci devrimin yaygınlaşmasında

Detaylı

TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU ESİN DOĞANCI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ

TOKİ TURGUT ÖZAL İMAM HATİP ORTAOKULU ESİN DOĞANCI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ ESİN DOĞANCI SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENİ 1 2 BULUŞLARIN SERÜVENİ BULUŞLARIN SERÜVENİ Bir buluşun zaman içindeki gelişim aşamalarını ve kullanım alanlarını öğrenebilmek için hangi sorulara cevap aranmalıdır?

Detaylı

Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 18 Ağustos :29 - Son Güncelleme Perşembe, 18 Ağustos :42

Administrator tarafından yazıldı. Perşembe, 18 Ağustos :29 - Son Güncelleme Perşembe, 18 Ağustos :42 Antik Çağda Söke'yi bilmek için Antik Çağda Türkiye'yi bilmek gerekir ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE VE ÇEVRESİ A. ESKİ ÇAĞLARDA TÜRKİYE 1. Türkiye'nin Tarih Öncesi Dönemlerini Aydınlatan Merkezler Anadolu: Küçük

Detaylı

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi

Eğitim Tarihi. Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitim Tarihi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Eğitimin Doğuşu ve Gelişimi Türk ve Batı Eğitiminin Tarihi Temelleri a-antik Doğu Medeniyetlerinde Eğitim (Mısır, Çin, Hint) b-antik Batıda Eğitim (Yunan, Roma)

Detaylı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ TEST 1 1) Türklerin Anadolu ya gelmeden önce

Detaylı

2B. MEZOPOTAMYA, MISIR, İRAN, HİNT, ÇİN VE DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI 1. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI 2. MISIR UYGARLIĞI 3. İRAN UYGARLIĞI 4.

2B. MEZOPOTAMYA, MISIR, İRAN, HİNT, ÇİN VE DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI 1. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI 2. MISIR UYGARLIĞI 3. İRAN UYGARLIĞI 4. 2B. MEZOPOTAMYA, MISIR, İRAN, HİNT, ÇİN VE DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI 1. MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI 2. MISIR UYGARLIĞI 3. İRAN UYGARLIĞI 4. HİNT UYGARLIĞI 5. ÇİN UYGARLIĞI 6. DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI 7. ORTA ASYA

Detaylı

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir.

Nihat Sami Banar!ı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, s. 89-93'ten özetlenmiştir. Uygur Devleti Ders Anlatım Videosu UYGUR DEVLETİ (744 840 ) Uygurlar, Asya Hun Devleti ne bağlı olarak Orhun ve Selenga nehirleri kıyılarında yaşamışlardır. II. Kök Türk Devleti'nin son zamanlarında Basmiller

Detaylı

Sunum ve Sistematik. Bu başlıklar altında uygulamalar yaparak öğrenciye yorum, analiz, sentez yetisinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

Sunum ve Sistematik. Bu başlıklar altında uygulamalar yaparak öğrenciye yorum, analiz, sentez yetisinin geliştirilmesi hedeflenmiştir. Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ

TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ ARİF ÖZBEYLİ TARİH KPSS İSLAMİYETTEN ÖNCE TÜRK DEVLETLERİNDE KÜLTÜR VE MEDENİYET ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Anav Kültürü (MÖ 4000-MÖ 1000) Anav, günümüzde Aşkabat ın güneydoğusunda bir yerleşim

Detaylı

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere,

AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, COĞRAFİ KEŞİFLER 1)YENİ ÇAĞ AVRUPASI AVRUPA DA MEYDANA GELEN TEKNİK GELİŞMELER : 1)BARUTUN ATEŞLİ SİLAHLARDA KULLANILMASI: Çinliler tarafından icat edilen barut, Çinlilerden Türklere, Türklerden Müslüman

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ İÇERİK Müzikoloji nedir? Müzik tarihinin Müzikoloji içindeki yeri Müzik tarihinin temel kavramları Etimoloji (Müzik kelimesinin kökeni) Kültürel evrim

Detaylı

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır.

1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır. 1. Yeryüzünde Yaşam 1.1 COĞRAFİ KONUM Bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu konuma coğrafi konum denir. Coğrafi konum, matematik ve özel konum olarak ikiye ayrılır. 1.2 MATEMATİK KONUM Dünya üzerindeki bir

Detaylı

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. 1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. a) Tutsaklık düzeni b) Üretim artığının sağlanması c) Uzmanlaşmış zanaatçı sınıfı

Detaylı

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki

tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki 14.11.2013 tarih ve 495 sayılı Eğitim Komisyonu Kararı Eki Tablo 1 Sosyal BilimlerEnstitüsü İletişim Bilimleri Doktora Programı * 1. YARIYIL 2. YARIYIL İLT 771 SİNEMA ARAŞTIRMALARI SEMİNERİ 2 2 3 10 1

Detaylı

TARİH BİLİMİ. 1. Ünite. 1. Tarih Bilimine Giriş Tarih Yazıcılığı Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları... 14

TARİH BİLİMİ. 1. Ünite. 1. Tarih Bilimine Giriş Tarih Yazıcılığı Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları... 14 01 1. Ünite TARİH BİLİMİ 1. Tarih Bilimine Giriş... 6 2. Tarih Yazıcılığı... 12 3. Tarihin Faydalandığı Bilim Dalları... 14 Konu Değerlendirme Testi... 18 5 Tarih Bilimine Giriş Tarihin Tanımı Tarihin

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 1 632-1258 HALİFELER DÖNEMİ (632-661) Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, her biri İslam ın yayılması için çalışmıştır. Hz. Muhammed in 632 deki vefatından sonra Arap

Detaylı

Tarih Öncesi Devirlerde Ekonomik Faaliyetlerin Gelişimi

Tarih Öncesi Devirlerde Ekonomik Faaliyetlerin Gelişimi Tarih Öncesi Devirlerde Ekonomik Faaliyetlerin Gelişimi Paleolitik Çağ (Kaba Taş Devri) Dönem: MÖ 600 000-10 000 Tarih öncesi uygarlığının gelişme sürecinde, kültürel evrelerin en uzunu ve 4. jeolojik

Detaylı

Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR

Ünite UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR Ünite 2 UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR ÜNİTE 2 UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLIKLAR KAVRAMLAR Demokrasi Halkın kendisini, yönetecekleri seçtiği, egemenliğin halka ait olduğu yönetim biçimidir. Dolmen

Detaylı

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

İktisat Tarihi II. 1. Hafta İktisat Tarihi II 1. Hafta İktisat tarihinin görevi ekonomilerin performanslarında ve yapılarında zaman içinde meydana gelen değişiklikleri açıklamaktır. Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır

Detaylı

İLKÇAĞ MEDENİYETLERİ

İLKÇAĞ MEDENİYETLERİ İLKÇAĞ MEDENİYETLERİ Mezopotamya Uygarlıkları SÜMERLİLER AKADLILAR ELAMLILAR BABİLLER ASURLULAR Anadolu Uygarlıkları HATTİLER HİTİTLER FRİGLER İran Uygarlıkları MISIRLILAR UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI HİNT

Detaylı

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI.Tarih biliminin konusunu, tarihçinin kullandığı kaynakları ve yöntemleri kavrar..tarihî olayların incelenmesinde yararlanılan zaman kavramlarını

Detaylı

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy

tamamı çözümlü tarih serkan aksoy kpss soru bankası tamamı çözümlü tarih serkan aksoy ÖN SÖZ Bu kitap, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Genel Kültür Testinde önemli bir yeri olan Tarih bölümündeki 30 soruyu uygun bir süre zarfında ve

Detaylı

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya

Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya VAHYE DAYALI DİNLER YAHUDİLİK Yahudiliğin peygamberi Hz. Musa dır. Bu nedenle Yahudiliğe Musevilik de denir. Yahudi ismi, Yakup un on iki oğlundan biri olan Yuda veya Yahuda ya nispetle verilmiştir. Yahudiler

Detaylı

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu.

İslamî bilimler : Kur'an-ı Kerim'in ve İslam dininin doğru biçimde anlaşılması için yapılan çalışmalar sonucunda İslami bilimler doğdu. Türk İslam Bilginleri: İslam dini insanların sadece inanç dünyalarını etkilemekle kalmamış, siyaset, ekonomi, sanat, bilim ve düşünce gibi hayatın tüm alanlarını da etkilemiş ve geliştirmiştir Tabiatı

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta Dr. Osman Orkan Özer https://oorkan.wordpress.com/ Şifre: tarimeko2016 Kaynaklar: Prof. Dr. Ahmet Özçelik TARIM TARİHİ VE DEONTOLOJİSİ, Ankara Üni. Ziraat Fak.

Detaylı

Ölçek değişince değişen özellikler. Ayrıntı. Küçültme oranı. Gösterilen alan

Ölçek değişince değişen özellikler. Ayrıntı. Küçültme oranı. Gösterilen alan ÖLÇEKLER HARİTA: Yeryüzünün tamamının veya belli bir bölümünün belirli oranda küçültülerek bir düzleme çizilmiş halidir. ÖLÇEK: Gerçek uzunlukların haritaya aktarılırken belirli oranda küçültülürler. Bu

Detaylı

İktisat Tarihi II. III. Hafta

İktisat Tarihi II. III. Hafta İktisat Tarihi II III. Hafta İkinci Devrimin Başlangıcı Tarih öncesi marangozluğun tacı: TEKERLEK Tekerlek yalnızca taşıma işlerine devrim getirmekle kalmadı imalat endüstrisinde de kullanıldı. Hayvanlarla

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İLKÇAĞ TARİHİ Ders No : 0020100003 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

I. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ

I. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ I. ÜNİTE: TARİH BİLİMİ 1. KONU: TARİH BİLİMİNE GİRİŞ 1. Tarihin Tanımı: Geçmişte yaşamış insan topluluklarının yaşayışlarını, kültür ve uygarlıklarını, birbirleri ile olan ilişkilerini, nedensonuç ilişkisi

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 4. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Antik Yunan Bilimi Sokrat Öncesi Dönem

Detaylı

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ

AST101 ASTRONOMİ TARİHİ AST101 ASTRONOMİ TARİHİ 2017-2018 Güz Dönemi (Z, UK:2, AKTS:3) 3. Kısım Doç. Dr. Kutluay YÜCE Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü AST 101 Astronomi Tarihi: İçerik (hatırlatma)

Detaylı

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Tarihi Öğretim Yılı Dönemi Sırası 2014-2015 2 1 B GRUBU SORULARI 12.Sınıflar Öğrencinin Ad Soyad No Sınıf Soru 1: Aşağıdaki yer alan ifadelerde boşluklara

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

ÜNİTE 1 Eski Ön Asya ve Mısır Uygarlıkları

ÜNİTE 1 Eski Ön Asya ve Mısır Uygarlıkları ÜNİTE 1 Eski Ön Asya ve Mısır Uygarlıkları Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Ön Asya'da, Anadolu, Mezopotamya ve Mısır'da verimli nehir vadilerinde doğan ve gelişen dünyanın ilk büyük uygarlıklarını

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri HOMEROS DA YUNAN ORTA ÇAĞI / KARANLIK ÇAĞI Büyük Kolonizosyon hareketlerinin başladığı

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri) ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU Sümerler

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU Sümerler ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski DOĞU Sümerler Sümer Uygarlığı nın kökeninde OBEİD denilen Neolitik bir kültür var. Obeid Dönemi 5500-3500 (tarım ve hayvancılık yapan ilk

Detaylı

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ COĞRAFYA NIVEAU / SEVIYE L-1 1-Coğrafya nedir coğrafyanın bölümleri. 2-Dünyanın şekli ve sonuçları. 3-Dünyanın hareketleri. 4-Harita bilgisi. 5-Atmosfer ve özellikleri. 6-İklim elemanları 7-Sıcaklık 8-Basınç

Detaylı

örnektir örnektir TYT-AYT Tarih Yeni müfredata tam uygun MİKRO KONU TARAMA TEST AYRINTILARI VE ÖRNEKLERİ (1-10. Testler)

örnektir örnektir TYT-AYT Tarih Yeni müfredata tam uygun MİKRO KONU TARAMA TEST AYRINTILARI VE ÖRNEKLERİ (1-10. Testler) TYT-AYT Tarih MİKRO KONU TARAMA TEST AYRINTILARI VE ÖRNEKLERİ (1-10. Testler) Yeni müfredata tam uygun Değerli öğretmenimiz, branşınızla ilgili TYT-AYT konu tarama testlerimizden bazı örnekleri incelemeniz

Detaylı

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ). MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: 850-500). Ö n e m l i M e d merkezleri: Nush-i Jan, Godin II Safha, ve Baba Jan

Detaylı

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus

Sikkeler: (Sağda) Tanrısal gücün simgesi Ammon/Zeus un koç boynuzuyla betimlenen İskender. (Solda) Elinde kartal ve asa tutan Tanrı Zeus T KİNİK 1 ANCAK ÖÜMÜN DURDURABİDİĞİ, DOĞUNUN V BATNN GNÇ İMPARATORU İSKNDR İN KİŞİİĞİ V SRİ K a yn a k 1 : H N U Y G A Amenhotep Tapınağı nda Amon-Ra ve firavun İskender rölyefi R Kay n a k 2 : Ğ Sikkeler:

Detaylı

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer

Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Asya Hun Devleti (Büyük Hun Devleti) Orta Asya da bilinen ilk teşkilatlı Türk devleti Hunlar tarafından kurulmuştur. Hunların ilk oturdukları yer Sarı Irmak ın kuzeyi idi. Daha sonra Orhun ve Selenga ırmakları

Detaylı

YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT

YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT Sümerler (M.Ö.4000-2350): İlk defa yazıyı kullandılar (M.Ö.3200). İlk siyasal örgütlenme Site şehir devletleri oluşturuldu. (Ur, Uruk, Kiş, Lagaş) İlk yazılı kanunları yapmışlardır.

Detaylı

İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci

İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci İlkel Köyden Kente Geçiş Süreci Yerleşik Yaşama Geçişte Buğdayın Önemi Buğday dayanıklı bir bitkidir. Zengin toprakta, fakit toprakta yetişir. Uzun süre saklanabilir. Besin değeri zengindir. Çeşitli şekillerde

Detaylı

KENTİN GELİŞMESİ. Slayt 1-26

KENTİN GELİŞMESİ. Slayt 1-26 D 1.2 ANTİK KENT KENTİN GELİŞMESİ Slayt 1-26 1 KENTLERİ ORTAYA ÇIKARAN FAKTÖRLER TEKNOLOJİK, EKONOMİK, TOPLUMSAL VE SİYASAL YENİLİKLER/BULUŞLAR *Akarsuların kontrol altına alınması *Sel baskınlarının engellenmesi

Detaylı