Serra Yılmaz: Sinemada çok daha minimalist şeyler yapıp onun karşılığını almanız mümkün

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Serra Yılmaz: Sinemada çok daha minimalist şeyler yapıp onun karşılığını almanız mümkün"

Transkript

1 Serra Yılmaz: Sinemada çok daha minimalist şeyler yapıp onun karşılığını almanız mümkün Anayurt Oteli, Harem Suare ve Cahil Periler gibi filmlerdeki oyunculuğu ile tanınan Serra Yılmaz ile 6 Aralık 2001 de Harem Suare filminin gösteriminden sonra bir söyleşi gerçekleştirildi. Yılmaz, oyunculuk sanatı, tiyatro ve sinema oyunculuğu arasındaki farklar ve Harem Suare ve Cahil Periler filmlerinin çekim süreçleri gibi konulara açıklık getirdi. S erra Yılmaz: Sinema oyunculuğum bir tesadüf sonucu başladı. Aslında ben de şimdi geriye dönüp baktığımda kendi kendime çok şaşırdığım bir şey var, ailevi nedenlerden ötürü sinemayla çok iç içe olmuş olmam. Yani çocukluktan beri sinemayla ilgiliyim, çünkü benim babam Türkiye deki ilk sinema eleştirmenlerinden biriydi. Sinematek in kurucusu ve ilk başkanıydı. Dolayısıyla bizim ailenin sinemayla çok fazla ilişkisi vardı. Bütün çıkan filmlere gidilir, bir takım sinema dergileri gelir vs. ama ben hiçbir zaman sinema oyuncusu olmayı düşlemedim. Hep tiyatro yapmayı düşledim. Benim çocukken, daha sonra da yeniyetmelik ve ergenlik çağında da düşüm tiyatro yapmaktı. Nitekim tiyatrocu olmak yolunda elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyordum senesinde Atıf la (Yılmaz) bir gün konuşuyorduk. O sırada da tiyatrolar kapanmış, salonlar garaj ya da iş atölyesi haline dönüştürülmüş vs. 12 Eylül sonrasında, öyle bir bunalım döneminde pek fazla tiyatro yapılamıyordu. Ben de çok sıkıldım

2 152 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 ve Fransız Kültür de, Fransızca tiyatro yapacağım bir grup arkadaş ayarladım. Atıf a dedim ki: İşte bak, senden önce bir teklif aldım, Fransızca tiyatro yapacağım. Atıf da: Benden önce sayılmaz, ben de bugün sana bir teklifte bulunuyorum filmde oynamak üzere dedi ve Şekerpare (1983) filminde oynadım. Böyle yarı şaka yarı ciddi bir şekilde Atıf ın teklifiyle başlamış oldum. Nitekim ilk üç filmim Atıf Yılmaz ladır. Sonra yine onunla Seni Seviyorum (1983) diye bir film çektik. Türkan Şoray ve Cihan Ünal başrollerde oynuyorlardı. Atıf ın oyuncu yönetmenliği konusunda çok ilginç bir özelliği vardır. Şimdi Atıf a gidip dersiniz ki: Ya ben şurada şöyle dursam nasıl olur?. Harika çok iyi! der. Üç saniye sonra gidip dersiniz ki: Şöyle dursam nasıl olur?, ona da: Harika! der. Üç saniye sonra: Sırtımı dönüp dursam nasıl olur? Olabilir fıstık der. Yönetmen olarak, oyuncu yönetimi açısından insanı katiyen rahatlatmaz, çünkü genellikle hep sizi -çok aşırı ters bir şey yapmadığınız sürece- kendi başınıza bırakıverir. İlk filmde zaten ne oluyor, ne bitiyor, kamera ne görüyor, hiçbir şey anlamadım. İlk filmde biz kendi aramızda o kadar gülüyorduk ki. Bilmiyorum Şekerpare yi hiç göreniniz var mı, ara ara televizyonda gösteriyorlar. Yani kadro şöyle: Şener Şen, İlyas Salman, Şevket Altuğ, Ayşen Gruda, Hüseyin Kutman, Neriman Köksal... Böyle inanılmaz bir kadro var ve biz kendi aramızda gülmekten filmi çekemiyoruz. Onun için ikinci filmde dedim ki Atıf a: Tamam oynayacağım. Ne oluyor, ne bitiyor? Yani ben bu sinemayı anlamak zorundayım. Nerden geliyoruz, nereye gidiyoruz?. Sinema öyle bir şey ki sürecin bir yerinde varsınız, sonra yoksunuz. Her şey sizin dışınızda cereyan ediyor. Bana izin ver, ben bir geleyim, bakayım bu işler nasıl oluyor dedim. Film bitti, filmin kesilip monte edilmesinden miksajına, hepsini baştan sona izledim. Daha fazla kafama yattı bu olay. Ondan sonra daha rahat bir biçimde oyunculuğa devam ettim. Hatta hep şaka yapardım. Anayurt Oteli (1987) ile biz epey festival gezdik. örneğin İspanya daki bir festivale gittik, ben şöyle bir gidip salon-

3 Serra Yılmaz 153 dan bakarım. Ömer (Kavur) de der ki: Yahu sıkılmadın mı, niye bakıyorsun? Hadi gel gidelim, bir şeyler yapalım. Derdim ki: Bakayım bu kopyada da ben mi oynuyorum, belli olmaz. Öyle bir esrarengiz yanı var sinemanın. Dinleyici soruları Ferzan Özpetek in iki filminde yer almış olan bir oyuncusunuz. İlk filminde ise, sanırım o vakit Ferzan Özpetek ile tanışmamış olduğunuzdan, yoktunuz. Hamam (1997) hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Bu filmde de yer almış olmayı ister miydiniz? Serra Yılmaz: Tabii ki. Eğer bir oyuncuysanız, diyelim ki bir film seyretmeye gidiyorsunuz, eğer filmden nefret etmezseniz, şuradaki koltukta otururken, ben niye ekranda değilim, dersiniz. Böyle bir şey var ve bundan kaçınmak mümkün değil. Ayrıca bu sadece filmlerle de ilgili değil. Mesela, ben tanıştığım ve çok uyuştuğumu düşündüğüm insanları küçükken de tanımış olmayı isterdim. Onun gibi bir şey. Dediğiniz gibi biz Hamam çekildiğinde Ferzan la tanışmıyorduk. Hayatta böyle bazı durumlar var. Benim Ferzan la tanışmama bazı arkadaşların aracı olmuş olması gerekirdi diye düşünüyorum. O arkadaşlar o tür bir aracılık üstlenmediler o dönemde, ama netice itibariyle buluşması gereken insanlar bir biçimde buluşuyorlar, böyle de bir inancım var. Aynı şey benim simültane maceramda da vardı. Ben simültane konusunda o dönemde simültane yapan bir arkadaştan talepte bulunmuştum. O arkadaş aracı olmadı. Ama aradan zaman geçti ve bir tesadüf sonucu ben simültane ekibiyle tanıştım ve hala onlarla birlikte çalışıyorum. Ferzan la da aynı şekilde... Ferzan ın Hamam filminde altyazı yapılırken, teyzenin mektubunu İtalyanca dan Türkçe ye çevirdim. Ferzan o sırada bana telefon etti. Hatta bir kelime konusunda, hani onu değil de şunu koysak olur mu, gibi bir şey söyledi. Tabii, dedim, senin daha çok hoşuna gidiyorsa o kelimeyi koyabiliriz. Yine tanışamadık. O arada ben Roma ya, bir tiyatro top-

4 154 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 lantısına gittim. Tiyatro faaliyetleri içerisinde bir meydanda, bir akşam konserler oldu üst üste. Hamam ın müziğini yapan Grup-Transandental da çalıyordu. Oraya gittim ve şöyle bir kalabalığa baktım, dedim ki: Herhalde bu Ferzan denilen çocuk da buralardadır. Ama fizik olarak da tanımıyordum Ferzan ı. Hakikaten de oradaymış. Yine tanışamadık. Sonra, en sonunda Strazburg ta, Türk Sinema Günleri nde tanıştık. İşte o zaman, seninle çalışmayı çok isterim, dedi. Ben bunu bir nezaket cümlesi olarak algıladım. Sonra hakikaten kolunun altında bir senaryoyla çıkageldi. O günden bugüne birlikte çalışıyoruz. Film hakkındaki görüşünüz nedir? S erra Yılmaz: Hamam ı ben sevmiştim, yani öyle anti- Hamam bir tavrım olmamıştı. Öyle adlandırmak zorundayım, çünkü ülkemizde bir takım anti-hamam cılar var. Bunların bir kısmı Hamam ı oryantalist buluyorlarmış. Diyorum ki, arkadaşlar, oryantalizmden neyi kastediyorsunuz. E şehir çok turistik görünüyordu, dedi geçen gün güzel sanatlarla ilgilenen bir arkadaşım. Çok hayalkırıklığına uğradım, çünkü oryantalizmin benim bildiğim tanımı şehrin turistik görünmesi değil, neyse. Onun için anti-hamam cı değilim, sevdim filmi, çok keyifle izlemiştim. Başka ne oryantalist bulunuyor? Harem Suare (1999), oryantalizmle en fazla suçlanan filmi Ferzan ın. Niye suçlanıyor, onu da bilmiyorum, çünkü oryantalizm çok tukaka ve kötü bir şey gibi algılanıyor. Oryantalizmin de çok çeşitleri olabilir. Tabii ki çok çeşitleri olabilir. Mesela şimdi Cahil Periler (Le Fate Ignoranti, 2001) için de diyorlar ki: Pedro Almodovar ın filmlerine çok benziyor. Biz de diyoruz ki: Ay ne kadar güzel, biz Almodovar ı çok seviyoruz, bu bir iltifattır. Algılayış şekilleri farklı olabilir. Onun için ben anti-hamam cı değildim. Hamam ı keyifle seyretmiştim. Tabii ki ufak tefek eleştirilerim olabilir. Sevdiğim ya da

5 Serra Yılmaz 155 sevmediğim oyuncular da olabilir. Mesela benim için Vittorio Gassman ın oğlu Alessandro, oyunculuk açısından o rolde çok parlak değildi. Ama netice itibariyle de şunu da kabul etmek zorundayım ki o hiçbir şeyi anlamayan salak İtalyan rolüne yakışıyordu. Çok klasik bir soru olacak ama sinema ile tiyatro o- yunculuğunu karşılaştırabilir misiniz? Oyunculuk kavramı sizin için ne anlama geliyor? Bir sürü farklılık var, bunlardan bir tanesi tiyatrodaki prova süremizin çok daha uzun olması. Ama tiyatroda herhangi bir şekilde geriye sarmak diye bir şey de mümkün değil. Yani sahneye bir kapıdan giriyorsanız, kapıdan girip, antrenizi yapıp, ay, bu çok iyi olmadı, bir dakika, affedersiniz, bir daha gireceğim, diyemiyorsunuz. Halbuki sinemada böyle bir şansınız var. Elinizdeki hammadde bitmediği sürece epey bir sefer çekebilirsiniz aynı sahneyi. Mesela bazen yönetmen der ki: Çok iyiydi, çok iyi girdin kapıdan. Siz dersiniz ki: Hayır, ben bir daha kapıdan girmek istiyorum, girerken elim bilmem nereye çarptı, ben tatmin olmadım. Ya da birlikte monitörden seyredersiniz, o der ki size: Bu benim için iyi, ama sen istiyorsan bir tane daha çekelim ve o sahne tekrar çekilir. Bir kere bu çok temel bir fark tabii ki. Sonra şöyle bir fark daha var, o da kronoloji. Yani tiyatroda bir role başlıyorsunuz, o genellikle kendi içinde gelişiyor ve başlayıp bitiriyorsunuz, yani halka kapanıyor, ucu ucuna değiyor. Sinemada öyle değil. Sinemada en trajik olan son sahneyi belki de üçüncü gün çekeceksiniz. Yani, o çok farklı bir şey. Rolün gelişimi diye bir şey daha önceden sizin kafanızda çok derin bir biçimde oluşmuş olmalı ki o son sahneyi üçüncü gün oynayıp, ondan sonra ilk otuz üç günü oynayabilesiniz. Çok büyük bir fark bu. Bazen sahne içinde bile farklılık olabilir. Bilmiyorum Cahil Periler i gördünüz mü, Cahil Periler de terasta başlayan yemek sahnesinde, ben Koray Candemir le, yani kardeşim Emir le konuşuyorum. İçeri giriyorum, lavabonun başında ağlamaya başlıyorum. Margarita geliyor, Antonio geliyor,

6 156 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 konuşuyoruz ve balkona çıkıyoruz. Balkona çıkarken bir jestim var. Balkona çıktığım andan sonraki planı bir gün oynadım, o sahnenin başı olan esas ağlamayı bir başka gün oynadım. Ciddi bir kazık bu bana Ferzan ın attığı. Fakat Ferzan la aramızda böyle bir ilişki var. Bir çeşit challenge. Yani Ferzan sette bana challenge lar sunmayı seviyor. Bu bir oyun bir yerde, ben de onun altından kalkmayı seviyorum. Genelde Türkiye de çalışan yönetmenlerin yeterince yapmayı bilmediği bir şey, oyuncuyu nasıl kullanacakları, oyuncudan istediklerini nasıl elde edecekleri, nasıl oyuncuyu sömürecekleridir. Ben nasıl daha fazla sınırlarımı zorlayabileceğim konusunda genelde Türkiye de çalıştığım yönetmenlerden çok fazla yardım ya da uyarıcı bir şey almadım. Ama Ferzan da öyle şeyler vardı. Nitekim Harem Suare de masal anlatıyorum ya, işte o masalı biz tek plan olarak çektik. O neredeyse sekiz dakikadır ve hepsi ezberdir. Bilmem kaç defa çok değişik açılardan çektik. Ferzan bana meydan okudu, bakalım baştan sona yapacak mısın, diye, ben de, tamam, bakarız, dedim ve baştan sona yaptım. Değişik açılardan baştan sona çekti, sonra kesti. Bu bir challenge, ama bence çok şey katıyor oyunculuğa, çünkü o devamlılık aradaki kopuklukları ortadan kaldırıyor. Bir başka şey daha var. Mesela şimdi şurada bir kamera çalışıyor, bu kamera beni ne kadar görüyor ben şahsen bilmiyorum. Bu kamera beni bütünüyle görüyorsa şu kaşımı kaldırmam farklı görünecek, ama sırf yakın plan görüyorsa farklı görünecek. Tiyatroda öyle bir şansınız yok. Yani tiyatroda netice itibariyle en arka koltukta oturana da oynuyorsunuz, en ön koltukta oturana da oynuyorsunuz. Bunun da getirdiği büyük bir farklılık var. Sinemada onu bildiğinizden çok daha minimalist şeyler yapıp onun karşılığını almanız mümkün. Tiyatroda seyirciyle yüz yüze olmak konusunda... Seyirciden enerji alıyorsunuz. Serra Yılmaz: Onun da keyfi çok farklı bir şey tabii ki. Etki-tepki meselesi var. Seyircinin tepkisi olmasa da-

7 Serra Yılmaz 157 hi, yani bizim Japon seyirci diye tabir ettiğimiz tepkisiz seyirci dahi olsa, bir soluğu var seyircinin salonda. Bir varlık var hissettiğiniz, o da çok farklı bir duygu. Onun için o etki-tepki meselesi çok önemli. Mesela bir seyirci olur, o kadar güzel tepki verir ki sizi de coşturur, hatta biraz suyunu çıkarırsınız işin. Ama bir seyirci vardır ki, Japon diye adlandırdığımız seyirci, hiç tepki vermeden seyreder. Bazen tepki vermiyormuş gibidir seyirci, ama soluğunu tutar, hissedersiniz ki çok büyük bir ilgiyle izlemeye devam ediyor ve sonunda çok tepki ve alkış verir. Hiçbir akşam aynı oynanmaz oyun, yani ayın altısında gördüğünüz oyunla yedisinde gördüğünüz oyun ister istemez farklıdır. Bu yaz Dokuz (2002) filminde asistan olarak çalışıyordum. Orada kamera çalışmadığı zamanlarda bile o giysiyi üzerinizden çıkarmıyordunuz. Kamera stop dediği anda bile yaptığınız o ufak mimikler kendi halinizle o rol kişisi olmaya devam ediyordunuz. Rol kişisiyle nasıl bir ilişki kuruyorsunuz? Dokuz da yeterince çalışamadığımı düşünüyorum. Dokuz u seyrettiğimde, keşke zaman ve koşullar el verseydi de, biz çok daha fazla oyuncu olarak zorlansaydık, diye düşündüm. Ben bir role tamamen beyinsel bir biçimde hazırlanıyorum. O kişiyi hayal etmekle başlıyor her şey. O kişiye bir şeyler yakıştırıp onun bir öyküsünü yazmaya başlıyorum. Kadın ne yer, ne içer, nasıl oturur, nasıl kalkar, namaz kılıyor mu vs. Bu tür ayrıntılara kadar düşünebilirim. Ama şöyle söyleyeyim, hiçbir zaman bir ayna karşısına geçip de rol çalışmadım. Bugünden sonra da çalışmayı katiyen düşünmüyorum. Benim için çok içsel bir yolculuk bir kişiye hazırlanmak. Yani onun hikayesini ben kendi kafamda yazdığımda, birçok kırılma noktasını kendi kendime kurduğumda, o kadında olması gereken beden dili de kendiliğinden zaten oluyor. Yani jesti bulup ona bir kadın yamamak bana uygun değil. Ben kadını bulduktan sonra kadının jestini her halükarda bulurum diye düşünürüm.

8 158 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Rejiyle hiç çeliştiğiniz olmuyor mu? S erra Yılmaz: Olmaz olur mu, tabii ki oluyor, çünkü hepimiz farklı bir düş kurabiliriz. Yani yönetmen de farklı bir kadın düşlüyor olabilir kafasında. Onun için o kadının kim olduğu konusunda yönetmenle mutlaka anlaşmamız gerekiyor. Çünkü sadece okumakla vardığınız noktalar birbirlerinden farklı noktalar olabilir. Dolayısıyla rejiyle çeliştiğim zaman, yönetmeni ikna etmeye çalışırım. İkna etmeye çabalarım, ama edemezsem de netice itibariyle film onun filmidir. Bu bir Serra Yılmaz filmidir, diye vizyona çıkmayacak. Yönetmen için ben sadece bir malzemeyim. Sonuç olarak eğer bana çok aykırı değilse, teslim olmak ve yönetmenin dediğini yapmak durumundayım. İkna edemediysem yönetmenin dediğini yaparım. İnsan mesleğe ilk başladığında bunu çok fazla idrak edemeyebiliyor. Ciddi bir çelişki, ciddi bir çatışma yaşadığı zaman bunu idrak ediyor. Genelde güvenmediğiniz biriyle çalışmıyorsunuz, yani oyuncuyla yönetmen arasında büyük bir güven olması lazım, çünkü siz de bir yerde teslim olmak durumundasınız. Teslim olduğunuz andan itibaren o yönetmenin filme yararlı olacak şeyin dışında bir şey yapmayacağından ya da size çok aykırı gelen bir şeyi yapmayacağından emin olmanız lazım. O güven ilişkisini duymadığınız yönetmenle de zaten çalışmayın. Ha benim öyle çok olmuştur. İçimde bir direniş başlar, katiyen o kişinin söylediğini yapmak istemem. Bir yandan da kendi kendime derim ki: Saçmalama, bu onun filmi, o böyle istiyorsa böyle olacak. Bir süre sonra bu anlamda güvenmediğim biriyle çalışmayı reddetmeyi tercih ettim. Çünkü benim yapamayacağım şeyler var, zaman geçince onu idrak ediyorsunuz. Mesela ben komiklik yapamam, ama durum komedisinde iyi bir oyunculuk yapabilirim. Şimdi durum komedisi deyince Şehnaz Tango daki o tiplemeniz geliyor akla... Evet. O bir durum komedisiydi. Ben orada tuhaf şeyler yapmıyordum. Olduğu gibi davranan bir Kadriye vardı, o

9 Serra Yılmaz 159 Kadriye nin hali zaten komikti. Yani komik olması için artı bir şey yapmak gerekmiyordu. Hayatta da beni daha çok güldüren şeyler hep durumların kendi absürdlükleridir. Ben absürd şeylere ve dışarıdan bakılınca bazen çok olağan gibi görünen şeylerin aslında ne kadar soyut ve ne kadar absürd olduğuna çok gülen bir insanım. Bir röportajınızda İtalya da Madonna gibi karşılanıyorum demişsiniz. Evet, öyle bir şey söylemiş olabilirim. İtalya da Cahil Periler çok iş yaptı, iki buçuk milyon seyirci izledi filmi. Bu çok büyük bir rakam, dolayısıyla beni tanıyorlar. Çokça gelip benim o olup olmadığımı soruyorlar, tebrik ediyorlar, film hakkında bir şey soruyorlar. Cahil Periler çok büyük bir popülarite kazandı. Yarın Torino ya gidiyorum, Torino civarında bir polisiye film festivalinde jüri üyesi olmamı teklif ettiler. Geçen sezon görülen filmler içinde, seyircinin en çok sevdiği karakterlerden biri olduğumu düşündükleri i- çin beni özellikle jüri üyesi olarak belirlemişler. Polisiyeye özel bir ilginiz var mı? Polisiyeye çok özel bir ilgim yok, ama ben de bu teklif geldiğinden bu yana düşünüyorum ki aslında polisiye bir filmde oynamak çok eğlenceli olabilir. Ben polisiye filmlerden çok korkarım. Bana bu jüri üyeliğini teklif ettiklerinde dedim ki: Bir de yanıma filmleri seyrederken birini isterim. Niye, dediler. Dedim ki: Elimi tutsun çünkü korkarım. Onun için aslında korka korka gidiyorum. Rolünüze hazırlanma konusunda Harem Suare de nasıl bir süreç yaşadınız? Haremle daha önce ilgilenir miydiniz? Benim için çok daha farklıydı, çünkü benim anneannem saraylıydı ve haremde büyümüş bir Çerkez kızıydı. Ben anneannemden çok şey dinlemiştim. Ferzan ın beni tanıdıktan sonra geliştirdiği rol olan kalfa rolü, benim anneannemin hayattaki rolüydü. Hiçbir şey bilmeksizin Ferzan ın öyle bir rol teklif etmesi çok etkileyici olmuştu.

10 160 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Benim için çocukken dinlediğim masalların bir parçasıydı harem. Anneannemden, oradaki yaşama ilişkin dinlediğim birtakım ayrıntıların dışında haremle ilgili kitaplar okudum. Kolay bulunabilen çok fazla kaynakça da yok aslında. Harem e Doğu nun ve Batı nın bakışı başka. Sizce filmin ve Ferzan Özpetek in bakışı nasıl? S erra Yılmaz: Cumhuriyet ten sonra yetişmiş nesillerin bakışının da batılı bir bakış olduğunu, özellikle kentte yaşayan insanlar olarak batılı bir bakışla baktığımızı düşünüyorum. Onun için doğulu bakışı kimde var bilemiyorum. Yani çok farklı bakmıyoruz biz de, biraz egzotik bir şeymiş gibi bakıyoruz açıkçası. Siz anneannenizin yaşadıklarını dinlerken daha içeriden baktığınızı söylediniz. Tabii, benim için çok hayret vericiydi. Mesela ben on yedi yaşımdaydım anneannem öldüğünde. O yaşımdayken bir sürü yabancı arkadaşım vardı. Ben İtalyanca yı arkadaşlarımla, on bir yaşımda tanıdığım bir ailenin yanında öğrendim. Onlar da gelirlerdi ve anneannemin bütün bu hikayelerini masal gibi dinlerdik. Bize çok gerçekdışı gelen şey saray, harem, harem ağaları gibi anlatılanların bize doğrudan aktarılabilecek kadar yakın olmasıydı. Yani ben annemle de konuşurken öyle düşünüyordum, ne tuhaf, diyordum, hem bu kadar yakın hem bu kadar uzak. Ferzan Özpetek in, karşısındaki oyuncunun kendisini geliştirmesine izin verdiğini söylediniz. İzin vermekten öte bir şey söylüyorum, yani sizi dürtüklüyor, sizi uyarıyor, sizi zorluyor, size meydan okuyor. Bakalım bunu yapabilecek misin, diyor. Bu meydan okuma çok iyi, çünkü insanın kendi sınırlarını aşması için de bir imkan oluyor. Yani siz de o meydan okumayı ne şekilde karşılarsanız karşılayın, netice itibariyle onu yapabilmek istiyorsunuz. Peki, bu anlamda oyuncunun yönetmeni olduğuna inanıyor musunuz?

11 Serra Yılmaz 161 Kesinlikle, kesinlikle. Biraz önce söylediğim o güven duygusu çok önemli. Herkesle olmayabilir. Filminde oynamak isterdim dediğiniz bir yönetmen oldu mu hiç? Visconti. Kadınlar mı daha çok beğendi Cahil Periler i erkekler mi? Hiç böyle bir araştırma yaptınız mı? Araştırma yapmadım, öyle bir şey söyleyemem herhalde çünkü sokakta durduran ve benimle konuşan insanların içinde kadın-erkek sayısı birbirinden çok farklı görünmüyor. Cahil Periler den sonra İtalya da başka İtalyan yönetmenlerden teklif alıyor musunuz? Hayır almadım. Bir ajanım var İtalya da, ama şu ana kadar böyle çok ciddi, hani gerçekleşme aşamasına gelmiş bir şey olmadı. Sizi hep yardımcı rollerde görüyoruz, gelecekte bir başrol beklentisi var mı? Kimin olmaz ki! Oyuncu olan herkes başrol oynamak ister. Tabii ki çok doğal bir şey, ama bu demek değildir ki küçük rolleri de sevmiyorum. Ben bazen vur kaç tipi şeylerde oynamayı çok severim. Farklı şeyler bunlar. Yani daha ağırlıklı olan bir rolde filmin macerasına katılım ile küçük vur kaçlar farklı oluyor. Yaşam felsefeniz oyunculuğunuzda belirleyici oluyor mu? Şöyle bir rolü oynamam diyor musunuz? Şimdi ilk aklıma gelen şeyi söylüyorum, ırkçı bir filmde oynamam mesela. Milliyetçi bir filmde de oynamak istemem, çünkü ben ırkçı değilim, milliyetçi değilim. Kendi dünya görüşüme çok aykırı olan bir filmde oynamak istemem. Bir televizyon kanalından bana, ona benzer bir teklif gelmişti. Senaryoyu yolladılar, benim görüşüme göre gerçekten ırkçı unsurlar taşıyordu ve ben kabul etmedim. Çok da iyi para veren bir kanaldı. Ama kabul etmedim.

12 162 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Çünkü öyle bir şeyde katiyen rol almak istemem. Ama bu söylediğim şey şu anlamda değil. Mesela ben bazı oyuncuların, ben polis rolü oynamak istemem, dediklerini duydum, buna katılmıyorum. Ben polis rolü oynarım, o aynı şey değildir ama filmin ideolojik açıdan milliyetçi ve ırkçı olması beni o filmde oynamamak için ikna edecek bir unsurdur. Temel olarak şu anda aklıma bu geliyor, belki başka şeyler de olabilir. Bunu söylememe gerek yok herhalde, porno bir filmde oynamayacağımı tahmin ediyorsunuz, zaten bu konuda bana pek bir teklif geleceğini de zannetmiyorum. Şu da var: Onu oynarım, bunu oynarım, diye oyuncuların kendilerini kısıtlamasına çok fazla doğru bakmıyorum. Yani bazı temel ilkeler vardır ki onlardan ödün vermezsiniz. Harem Suare de, meme ucum görünsün istemiyorum, diye söylenen oyuncular vardı. Ben o kadın oyuncuları anlamakta zorluk çekmiştim. Biz orada tarihi bir film çekiyorduk ve bir hamam sahnesi varsa, hamam sahnesinde de insanlar ceket giyip oturmuyorlarsa meme uçları görünecektir. Bu oyunculukla benim için bağdaşan bir şey değil. O görüntüyü müstehcen kılacak şey Ferzan Özpetek değil, bakan kişinin bakışıdır. O da bakan kişinin sorumluluğudur, benim değil. Fars yapabilir misiniz? Fars yapabilirim. Farstan anladığım eski farslarsa yapabilirim. Komik olmayan komikliklerden hoşlanmıyorsunuz sanırım. Serra Yılmaz: Evet, onları sevmiyorum. Onlar beni çok zorluyor. Bir keresinde başıma gelmişti. Bir filmde oynamaya gittim, kadrosu çok zengin bir filmdi. Yönetmeni görmemiştim henüz. Ama onu gördüğüm anda ondan nefret ettim. O da benden hiç hoşlanmadı, ancak o filmde birlikte çalıştık. Adam benden hiç memnun olmadı tabii. Ben de adamı sürekli nasıl öldürürüm, diye düşünüyordum. Film çekildi, ben diyordum ki, inşallah benim sahnelerimi keser, inşallah benim sahnelerimi keser. Adam benim sahnelerimi kesti. Manasız bir biçimde filmde bir ara şöyle bir pencerede görünüyorum.

13 Serra Yılmaz 163 Ağır Roman (Mustafa Altıoklar, 1997) filminde de bir yerde şöyle bir pencerede varım. Sonra yokum. Çünkü sonra gitmedim sete, kimse de, niye gelmiyorsun, demedi. Bu filmin nasıl çekildiği konusunda size bir fikir verebilir. Onun için şanslıydım yani. Öyle yönetmenle, o tür şeyleri sevmiyorum. Çünkü orada da benden çok daha farklı bir şey bekleniyordu oyunculuk anlamında. Bana uygun değildi. Harem sizin anneannenizden dinlediğiniz hareme benziyor muydu? Hem evet, hem hayır. Yani ilişkilerde benzeyen şeyler olduğunu düşünüyorum. Ben anneannemden hep şunu dinlerdim: Haremde çok yemek yenilirmiş, sinilerle yemekler gelirmiş. Yemek yerken oyun oynarlar, müzik dinlerlermiş. Yatar kalkar, acıktık deyip, bir şey ısmarlarlarmış mutfaktan. Hep bir şeyler yeniyor, temasını ben çok dinlerdim anneannemden. Sonra anneannemin orada bir papağanı varmış, o papağan etrafa çok zarar verirmiş. O papağanı da üstelik sonra doldurmuşlardı. Yani ben çocukken de köşkte duruyordu. Öyle bir tema yapamadık mesela. Öyle bir şey koyamadık filme. Birtakım olmasını istediğimiz, ama olmayan şeyler var. Filmdeki bir iki unsur hakikaten anneannemin. Mesela küçük çocuğa çalınan alet anneannemin saraydan oyuncağı. Annem de oynamış, ben de oynadım onunla. Kızım da oynadı, duruyor hala. Ben o zaman anneannemden dinlediğim hikayelerde, harem isimlerinin çok farklı olduğunu görüp, anneme bir liste yazdırmıştım. Aklında kalan isimleri, haremden anneannemin arkadaşlarının, daha sonra da görüştüğü insanların isimlerini yazdı. O liste de bende duruyor hala. Çorba dağıtma sahnesinde hep o isimleri söyledim. Anneannemin adını da andım. Anneannemin adı Seza ydı, harem adı da Layık Seza. Çorba dağıtırken herkese bir laf söyle demişti Ferzan, ben de hep o isimleri kullandım. Reşkidil Hanım, Lizbon Hanım vs. O çorba dağıttığınız ortam ne kadar gerçekçiydi, gerçekten öyle bir yer var mıydı?

14 164 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Orasının biraz daha kalabalık olması gerekiyordu bence. Öyle bir yerlerde bekledikleri söyleniyor. Orası aslında Büyük Çekmece de Mimar Sinan a ait kervansaray gibi bir yerdi. O sahnede birtakım eksiklikler var, çok daha kalabalık olması gerekiyordu, oradaki kadın nüfusunda figürasyon eksikliği vardı. Ben araştırma süreciyle ilgili bir şey sormak istiyorum. Siz anneannenizden bahsettiniz. Daha çok ailevi nedenlerden dolayı bir kulak dolgunluğunuz olduğunu anlıyorum. Birkaç sene evvel Ferzan Özpetek le beraber CNN deydiniz zannedersem, Ferzan Özpetek çok kapsamlı bir araştırma yaptığını ve harem üzerine belki yirmiye yakın kitap okuduğunu söylemişti. Siz daha çok bu anlatılanlara mı dayandınız, yoksa o anlatılanların verdiği büyüyü bozmamak için kitaplarla çok fazla ilgilenmediniz mi? Role hazırlanmak açısından bu ikisi birbiriyle çelişebilirdi. S erra Yılmaz: Çelişmesi pek mühim değil. Ben onun kadar fazla okumadım. Çünkü o yıllardır hazırlıyordu o projeyi. Ben sadece belirli bir aşamasında katıldım. Harem Suare açısından bakıldığında, beni oyunculuk açısından etkileyen şey çevre düzeniydi. Saraylarda çekim yapamadık. Yıldız da çekim yapacaktık, izin verilmedi. Dolayısıyla birçok yer stüdyodur aslında. Ben de, Marie (Gillain) de oyuncu olarak o mekanın içinde oynarken çevreyi fazla sade buluyorduk. Yani gönül isterdi ki hakikaten prodüksiyon imkanları daha farklı olsun ve daha şatafatlı, daha uygun şeyler yapılabilsin. Ama biliyorsunuz, sinemanın böyle sıkıntıları var. Ferzan Özpetek de memnun olmadı galiba filmin çekim sürecinden. Çekim süreci o açıdan sıkıntılı oldu. Ferzan a, o sırada mecliste olan ya da birtakım görevlerde bulunan insanlar tarafından daha önce verilmiş birtakım sözler vardı. O sözler tutulmadı. Diyeceksiniz ki: Ferzan ın hatası, Türkiye de hangi politikacı verdiği sözü tutuyor ki mekan sözü-

15 Serra Yılmaz 165 nü tutsun. Haklısınız tabii ki, ama Ferzan en azından bunlara inanmak gibi bir içtenlikle yaklaşmıştı. Mekanlar değişti son anda, nerede çekim yapacağımız belli değildi, belediyeye ait bir yer seçildi mesela. Dekor kurulmaya gidildiğinden yarım saat sonra kovdular ekibi oradan. İki gün sonra çekim vardı. Bunlar insana çok gerginlik veren ayrıntılar. Her ne kadar bize, oyunculara yansıtmamak üzere bir gayret sarfedilse de biz de bunları hissedebiliyorduk. İkinci bir unsur şu, bizde çalışan teknik ekibin büyük bir kısmı İtalyan dı. Öcalan olayı tam o sırada oldu. İ- talyan arkadaşlar ister istemez bir gerilim yaşadılar. Akmerkez e gidip de, dükkanlarda satıcıların mal satmayı reddettiği arkadaşlarımız oldu İtalyan ekipten. Yani bayağı bir tedirginlik yaşadılar, bu hoş bir şey değildi tabii ki. Böyle birtakım sıkıntılar yaşadık. İtalya da çekim süreci nasıldı? İtalya da çok az bir şey çekildi zaten. Cahil Periler in çekim süreci peki? Cahil Periler de çok mutluyduk, çok hoştu. Cahil Periler tarihi bir film olmadığından daha kolaydı. Şunun özellikle altını çizmek isterim, Cahil Periler in sahne tasarımcısı Bruno, son derece başarılı bir sahne tasarımcısıdır. O gördüğünüz ev, bir dekordur. O ev bizim çekimimiz bitince söküldü, yoktu öyle bir mekan. Orası, Ferzan ın gerçekten yaşadığı mahallede bir yün atölyesiydi. Bruno oraya o kadar yaşayan bir mekan kurdu ki, biz o mutfakta hakikaten yemek pişirdik, yedik. Yani o gördüğünüz hiçbir şey, tiyatrocu deyimiyle, butafor değil. Ekip olarak çok iyi anlaştık ve kaynaştık. O nedenle Cahil Periler in çekimi çok mutlu bir süreçtir, yani Harem Suare den çok daha mutlu bir süreçtir. O his filme geçiyor ister istemez. Bir de sanıyorum, Harem Suare dramaturji açısından da üç ayrı düzlemde geliştiğinden, izlenmesi daha zordu. Yani seyirciyle buluşması da bir anlamda daha zor bir film. Cahil Periler öyle değil, Cahil Periler insanlara ve insanların yaşantılarına

16 166 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 çok daha yakın diye düşünüyorum. Cahil Periler i çekerken çok keyif aldık. O bir biçimde filme yansıyor mutlaka. O kadar kaynaşmıştık ki çekim bittiğinde de birbirimizden ayrılamıyorduk. Yine sürü halinde dolaşıyorduk, sürü halinde yemeğe gidiyorduk. Hoş bir süreç yaşadık, güzel bir maceraydı. Gerçek haremde de böyle balıketli miymiş cariyeler, yoksa fiziksel olarak Safiye gibiler miymiş? S erra Yılmaz: Anneannemi ve anneannemin arkadaşlarını, onların eski fotoğraflarını biliyorum. Ben onları tanıdığımda o hanımların hepsi bayağı etli butlu hanımlardı. Gençliklerinde de öyle dal gibi, Kate Moss gibi kadınlar değillermiş. Güzellik tanımları ve normları dönemden döneme değişiyor. Safiye o döneme göre aslında pek makbul bir fiziğe sahip değil. Açıkça size şunu söyleyeyim, bu rolü Titanik te (Titanic, 1997) oynayan Kate Winslet ın oynaması söz konusuydu, o belki daha uygundu. Ben Marie yi ilk gördüğümde çok yadırgadım. Fizik olarak çok ince olmasının dışında, o yaşlardaki her Frankofon genç gibi çok Paris ağzıyla ve çok Paris temposuyla Fransızca konuşuyordu ve Ferzan a dedim ki: Tanrım bunu böyle konuşturmayacağız değil mi bu filmde? Filmin esprisine hiç uymayan bir Fransızca konuşma tarzı vardı. Ama Marie çok akıllı ve çok yetenekli bir kız. Yani derdin ne olduğunu derhal anladı ve hiç o şekilde konuşmadı. Audrey Hepburn u hatırlatıyor. Çok zarif ve çok hoş, çok akıllı bir kız Marie. Çok iyi de bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Sonra filmde gördüğümde ve daha sonra çalıştığımda, Ferzan ın bu seçimi yaparken belki de hoş bir şey yakaladığını düşündüm. Her ne kadar o dönemin güzellik normlarına çok uymasa da, fazla çocuksu kalsa da, sonradan bunların fark edilmesi açısından önemli olduğunu düşündüm.

17 Serra Yılmaz 167 Önünüzdeki projeler nelerdir? Dediğim gibi, gidip jüri üyeliği yapacağım, bakalım nasıl oluyormuş jüri üyesi olmak. Aslında çok memnunum çünkü İstanbul da gündelik hayatın temposu içindeyken istediğim kadar film seyredemiyorum. Böylece burada silah gücüyle bir sürü film izleyeceğim, ondan çok memnunum. Daha sonra Strazburg Sinema Günleri ne gideceğim. Sonra Cahil Periler Fransa da çıkıyor, Ocak ta. Orada biraz promosyon için bulunmak fikrindeyiz Ferzan la. Sonra bakalım Ferzan ın yeni senaryosu ne aşamada? Çünkü o yeni bir senaryo üzerine çalışıyor. Oyunculuk dışında sinemada projeniz var mı? Oyunculuk dışında ben sinemada yönetmenliğe soyunmayı hiç istemiyorum, çok belalı bir iş. Ben tiyatroda yönetmenliğe yönelik projesi olan biriyim. Bir kez denedim. İ- kinci oyunumu da eğer şehir tiyatrosunda bir aksilik olmazsa bu yıl yönetmeyi düşünüyorum. Böyle bir projem var, bir anne-kız hikayesi. Onu tiyatroda yapmak istiyorum. Bir senaryo yazma projem var. Ama ben yönetmeyeceğim, süpervizörlük yapabilirim. Onu gerçekleştirmeyi çok istiyorum, yani şu ara biraz o işe koyulmaktayım. Genel anlamıyla projeler böyle. Tarkan ın klibinde de oynadınız. Bir kaç kez klibi izledim ama konu olarak bir şey anlamadım. Siz bir yandan Tarkan a bakıyorsunuz, bir yandan Tarkan göbek atıyor. Klip tam olarak neyi anlatmak istiyor? Şöyle söyleyeyim size, sizin gördüğünüz versiyon, bizim Ferzan la esas yaptığımız ve olmasını istediğimiz versiyon değildi. Bizim yaptığımız biraz daha kısa film tarzı bir şeydi. Klip tanımının çok süratli montajına o kadar uymuyordu. Tarkan onu biraz garipsedi. Daha alternatif bir montaj başlangıcı vardı elimizde. Onu tercih etti ve o başlangıç geliştirildi. Siz klipte kimi canlandırıyordunuz?

18 168 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Normal hikayede Tarkan, benimle atölye paylaşan bir ressamdı, ikimiz de ressamdık. Şöyle bir şey var, bizim yazdığımız şeyle gösterebildiğimiz arasında da her zaman bir fark var. Mesela ben Cahil Periler deki Serra hakkında da size Serra nereden geldi, ne oldu, nereye gidiyordu, diye yarım saat burada hikaye anlatırım. O benim o rolü gerçekleştirmek için yazdığım, bana ait bir hikayedir. Yani burada da mutlaka ressamız diye kör gözün parmağına palet tutup da resim yapmamız gerekmiyor. Oranın bir ressam atölyesi olduğu belliydi netice itibariyle. Bizim Tarkan ile bakıştığımız sahnede Tarkan bir hastalık haberi alıyordu. Ben biliyorum bir tek, suç ortağı bir tek benim. Sevgilisi bilmiyor ve öldükten sonra da yasını tutan sevgilisinin, hayalet gibi geri gelerek yeniden hayata dönmesini sağlıyor. Böyleydi hikaye. Tercümanlık maceranızdan bahseder misiniz? S erra Yılmaz: Simültane tercümanlık benim çok keyif alarak yaptığım bir iş, yani söyleşinin başında da söylediğim gibi, genelde keyif aldığım işleri yapmayı tercih ediyorum, ayrıca keyif aldığım işlerden geçimimi sağlayabiliyor olduğum için de kendimi çok ayrıcalıklı görüyorum hayatta. On beş yıl olacak herhalde, tam hesaplamadım ama öyle bir süreden beri yapıyorum. Tercümanlık insanı gidemeyeceği, göremeyeceği, duyamayacağı o kadar çok şeyle buluşturuyor ki ben çok keyif alarak yapıyorum işimi. Çok değişik şeylere tanık oluyorum. O yüzden de, yani freelance olarak yaptığımdan işimi sürdürme imkanım var. Mesela benim normalde bu jüri teklifi geldiğinde iki üç tane çeviri angajmanım vardı, ama arkadaşlarıma devrettim. Böylece gidebiliyorum. Film çekerken, o arada gelen işleri kabul etmemek gibi bir özgürlüğüm var. Başka türlü olsa yapamam. Denk düştüğü zaman yapıyorum. Cahil Periler de Koray Candemir in oyunculuğunu nasıl buldunuz?

19 Serra Yılmaz 169 Koray ın çok cesur olduğunu düşünüyorum, çünkü Koray hem oyuncu olarak ilk kez kamera karşısına geçti, hem de hiç bilmediği bir dilde oynadı. Ben sevdim, mesela bana bir sürü eleştiri geldi Koray a ilişkin. Ama ben yapılan eleştirilerin hepsinin o role çok uygun olduğunu düşünüyorum. Yeterince kendine güvenli olmadığı söylendi. Zaten o genç bir delikanlı olarak geliyor. Cüretkar olmak istiyor ama i- çinde de bir güvensizlik duygusu var. O benim hoşuma gidiyor o rolde. İtalyancası çok iyi değil, o da çok doğal, çünkü İtalya da yaşayan birini oynamıyor. Konuşurken daha tutuk olması, o açıdan bana normal geliyor. Bilmiyorum, size nasıl geldi? Ben yapmacık bulmadım, çünkü hayatta da öyle yapmacık değil Koray, yani öyle bir yapmacık duruşu olduğunu düşünmüyorum. Cahil Periler nereden geliyor? Cahil Periler aslında Magritte in bir tablosunun adı. Magritte te tekildir, periler değil Cahil Peri dir. Sanat ve depresyonla ilgili bir kitabım vardı benim, onu karıştırırken bulduk. Rasgele karıştırmıyorduk, bir tablo arıyorduk. O tablonun adı filmin de adı olabilsin istiyorduk. Tabloyu da kullanmayı düşünüyorduk, sonra fikir değiştirdik, tabloyu kullanmadık. Sanatçı ve Depresyon kitabında baktığımız tabloların içinde Magritte in bu tablosuna rastladık ve adı bizi çok cezbetti. Harem Suare de padişahın ve askerlerin yansıtılması konusunda hiç tartışma çıkmadı mı? Ben hep çıkar diye bekliyordum, hiç çıkmadı, çok şaşırtıcı değil mi? Yani Türkiye de tartışmalar o kadar beklenmedik yerden çıkıyor ki! Hamamcılar ayaklanıyor mesela, bunu kimse tartışmıyor. Çok şaşırtıcı şeyler bunlar benim için. Hatırlar mısınız bilmiyorum, bir ara tuhaf bir şarkı vardı Doktor Erol Bey diye. Bir tane hemşire vardı, böyle kocaman göğüsleri vardı ve elinde iğne, dolaşıyordu. Hemşireler, bizi küçük düşürüyor, diye ayaklandı. Herkes çok alıngan, ama daha ciddi konularda hiç kimse pek bir şey demiyor.

20 170 Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi, Panel ve Sunum Yıllığı 2001 Padişah zaten ölmüş, kim alınacak? S erra Yılmaz: Antalya Film Festivali ne gittiğimizde Ferzan ın ağabeylerine şöyle bir şaka yapmıştım. Onlara, bir dernek protesto etmiş filmi, dedim. Eyvah, hangi dernek, dediler. Dedim ki: Emekli padişahlar derneği. Yani olsa onlar da ayaklanabilirlerdi. Cahil Periler de filmin birçok yerine koyulmuş ve seyirciyi gülümseten noktalar vardı. Mesela ben duvardaki Ajda Pekkan posterini görünce çok şaşırmıştım. Bir diğer sahne ise bilgisayar ekranındaki gay fotoğrafları arasında Ferzan Özpetek in de görülmesiydi. Filmde görülen Ferzan ın o fotoğraflarından birini ben çekmiştim. Oyunculuk anlayışı olarak içsel kurgulardan yola çıktığınızı söylediniz. Sahne üstündeyken belirli şeylerden taviz veriyor musunuz? Mesela Şehir Tiyatrosu nu ele alalım. Şehir Tiyatrosu nun birçok salonu tiyatro olarak düşünülmüş yerler değil. Depoymuş, tiyatro yapılmış, askeriyenin hangarıymış, tiyatro yapılmış. Dolayısıyla aslında tiyatro olmaya hiç uygun değiller ve imkanları çok az. Yani ıslah edilmek için ne yapılırsa yapılsın netice itibarıyla baştan tiyatro olarak konsepsiyonu yapılan bir yerden farklı bizim salonlarımız ve iyi değiller. Çok fazla derin ve amfiteatr gibi de değiller, eğimi de yok. Eğimi olmadığından görüş zorlukları da olabiliyor. Hep yaptığınız işlerden veya oynadığınız karakterlerden bahsediyoruz, hayatınız da bir rol mü sizin için? Hayatım katiyen bir rol değil, ben bir miktar sezgi ve dürtüleriyle hareket eden bir insanım. İçimden gelen şeylerin peşinden koşarım. Başkalarından farklı olmak cesaret istermiş.

21 Serra Yılmaz 171 Evet, şimdi bu söyleyeceğim çok genel geçerli bir şey ve hepimiz için şu anda çok fazla bir şey ifade etmeyebilir. Hayatın sonu çok belli ama sonun zamanlaması hiç belli değil. O nedenle burada geçirdiğimiz süreyi iyi geçirmeye çalışmak gerekiyor diye düşünüyorum. Benim için kimin ne düşüneceği hiçbir zaman çok önemli olmadı. Ben ne olduğumu, nereye gittiğimi, ne istediğimi biliyorum muyum, diye bakıyorum. Serra Yılmaz Kimdir? 1954 te İstanbul da doğdu. Fransa da Université de Caen Psikoloji Bölümü nü bitirdi. Dostlar Tiyatrosunun nun açtığı yarışmayı kazandıktan sonra iki yıl aynı tiyatroda oyunculuk yaptı yılında sinemada ilk rolünü oynayan Yılmaz, İstanbul da çeşitli tiyatrolarda oyunculuk yaptıktan sonra yılları arasında İstanbul Şehir Tiyatrosu nda Sanat Yönetmenliği Yardımcılığına devam etti. İlk yönetmenliğini Fassbinder in "Diğerlerin Adı Ali" adlı oyununda yaptı te Şehir Tiyatroları ndan ayrıldıktan sonra İtalya da oyunlarda rol almaya başladı. Başlıca Filmleri Karşı Pencere (2002) Dokuz (2002) Cahil Periler (2001) Harem Suare (1999) Anayurt Oteli (1987) Teyzem (1987) Başlıca Ödülleri 2002 İstanbul Film Festivali, En İyi Kadın Oyuncu (Dokuz) 1998 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Harem Suare) 1987 SİYAD Ödülleri, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Anayurt Oteli)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT

DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM 4 SINAV GÖREVLİSİNİN KİTAPÇIĞI. Dönem Kasım 2009 DİKKAT ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΕΘΝΙΚΗΣ ΠΑΙ ΕΙΑΣ ΚΑΙ ΘΡΗΣΚΕΥΜΑΤΩΝ ΚΡΑΤΙΚΟ ΠΙΣΤΟΠΟΙΗΤΙΚΟ ΓΛΩΣΣΟΜΑΘΕΙΑΣ Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı Devlet Dil Sertifikası DÜZEY B1 Avrupa Konseyi Ortak Dil Ölçütleri Çerçevesinde BÖLÜM

Detaylı

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel

BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ. - Basın Toplantısı Haber Küpürleri. - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel BİR ACAYİP SOYGUN ADANA İŞİ - Basın Toplantısı Haber Küpürleri - 12.Ocak 2015 Adana Hilton Otel 13.01.2015 Salı Adana İşi nde acayip soygun Bir Acayip Soygun Adana İşi adlı uzun metraj filmin çekimleri

Detaylı

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

SORU-- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? İşitme Engelliler Milli Hentbol Takımının en genç oyuncusu Mustafa SEMİZ : Planlı çalışarak, disiplinli çalışarak zamanını ve gününü ayarlayarak nerede ve ne zaman is yapacağıma ayarlarım ondan sonra Her

Detaylı

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN

İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN İDİL DİZDAR, HEM OYUNCU HEM YÖNETMEN Bodrum un beyaz perdedeki gülen yüzü İdil Dizdar, fotoğrafçılık ve oyunculuk kariyerine bir de yönetmenlik ekledi. Bodrum un yakından tanıdığı oyuncu, yönetmen ve fotoğraf

Detaylı

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın?

ADIN YERİNE KULLANILAN SÖZCÜKLER. Bakkaldan. aldın? 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ismin yerini tutan bir sözcük kullanılmıştır? A) Onu bir yerde görmüş gibiyim. B) Bahçede, arkadaşımla birlikte oyun oynadık. C) Güneş gören bitkiler, çabuk büyüyor.

Detaylı

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK!

İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! İLHAM VEREN KONUŞMACILAR ALEM-İ İŞ İLE HERKES BİRBİRİNİ DAHA İYİ ANLAYACAK! ALEM-İ İŞ, NE İŞ? Alem-i İştir kişinin lafa bakılmaz! diyoruz ve iş hayatında yaşadıklarımız konusunda bize, size, herkese esprili

Detaylı

Orhan benim için şarkı yazardı

Orhan benim için şarkı yazardı 70'li yılların ünlü ses sanatçısı ve sinema oyuncusu Yıldız Tezcan, 21 yaşındayken Orhan Gencebay ile büyük aşk yaşadığını, ancak o dönem çöpçatanlıklarını yapan Sevim Emre'nin sonradan Gencebay'ı elinden

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok.

Seyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. eyfi Teoman Kısa film çekmeyi düşünmüyorum, çünkü maliyeti çok yüksek, geri dönüşü yok. 14 Ekim 2004 de yönetmen eyfi Teoman ile Yamaç Okur un moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirildi. Teoman ın ilk

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle

Carousel'de Alışveriş AYBIKE TURAN. 54 Carousel Instyle AYBIKE TURAN 54 Carousel Instyle ADINI KALBIME YAZDIM, YÜKSEK SOSYETE, ÇALSIN SAZLAR, İKINCI ŞANS GIBI ÖNEMLI PROJELERDE YER ALAN AYBIKE TURAN ILE KEYIFLI BIR RÖPORTAJ GERÇEKLEŞTIRDIK. OYUNCULUK SERÜVENINDEN

Detaylı

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi.

ANKET SONUÇLARI. Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. ANKET SONUÇLARI Anket -1 Lise Öğrencileri anketi. Bu anket, çoğunluğu Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler Meslek Lisesi öğrencisi olmak üzere toplam 130 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya

Detaylı

Jamie Foxx J

Jamie Foxx J Jamie Foxx J - - - - - - - - - - - - - 62 Corinne Foxx 63 Biz müzik ve sinemayı bir araya getiren bir aileyiz. Babam hem eğitimli bir müzisyen hem de bir oyuncu. Gerçekten çok şanslıyım! Corinne Foxx Jamie

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek

Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek Belmin Söylemez: Bütün mesele, bir şeyi anlatmaya çalışmak ve farklı yöntemler denemek 2002 yılında da filmleriyle Film Merkezi ne konuk olan yönetmen Belmin Söylemez, 14 Aralık 2005 tarihinde Hayatımın

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Sinema filmi yapmak istiyorum

Sinema filmi yapmak istiyorum On5yirmi5.com Sinema filmi yapmak istiyorum Türk tiyatrosunun en önemli artistlerinden biri olan Gülriz Sururi ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yayın Tarihi : 7 Mart 2012 Çarşamba (oluşturma :

Detaylı

Oyunculuk herkesin harcı değil!

Oyunculuk herkesin harcı değil! On5yirmi5.com Oyunculuk herkesin harcı değil! Levent Sülün ile oyunculuk, seslendirme ve son projeleri üzerine konuştuk Yayın Tarihi : 26 Temmuz 2013 Cuma (oluşturma : 12/18/2015) Zuhal Erkek'in röportajı

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı

Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı Naptorun Pansiyon İzleyiciden Tam Not Aldı Sahne Gari organizasyonu olarak Naptorun Pansiyon adlı tiyatro oyunu Bodrum Belediyesi Heredot Kültür Merkezi gösteri salonunda sahnelendi. Bodrum da yaşayan

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy,

Vizyon Tarihi: 12 Temmuz 2013 Yönetmen: Shawn Levy Oyuncular: Vince Vaughn, Owen Wilson, Rose Byrne, Max Minghella, Will Ferrel Yapımcı: Shawn Levy, Billy (Vince Vaughn) ve Nick (Owen Wilson) dijital dünyaya yeni adım atan iki eski kafalı satışçıdır. Senelerdir emek verdikleri şirketin artık teknoloji karşısında ayakta duramaması nedeniyle kapatılması,

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ: 2013-2014 Μάθημα: Τουρκικά Επίπεδο: Ε3 Διάρκεια: 2 ώρες Ημερομηνία:

Detaylı

Güzel Bir Bahar ve İstanbul

Güzel Bir Bahar ve İstanbul Güzel Bir Bahar ve İstanbul Bundan iki yıl önce 2013 Mayıs ayında yolculuğum böyle başladı. Dostlarım, sınıf arkadaşlarım ve birkaç öğretmenim ile bildiğimiz İstanbul, bizim İstanbul a doğru yol aldık.

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye:

Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: Bilinen hikayedir. Adamın biri, akıl hastanesinin parmaklıklarına yaklaşmış. İçeride gördüğü deliye: - Deli, deli, diye seslenmiş. Siz içeride kaç kişisiniz? Deli şöyle bir durup düşünmüş: 1 / 10 - Bizim

Detaylı

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU

TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TİYATRO AKADEMİ BAŞVURU FORMU TARİH: / /2017 1. Öncelikle adınız nedir? Adınızın anlamı nedir? 2. Annenizden doğma, babanızdan olma, sizden başka evde yaşayan biri var mı? Varsa sizden büyük mü küçük mü?

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ

ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΤΟ ΕΞΕΤΑΣΤΙΚΟ ΔΟΚΙΜΙΟ ΑΠΟΤΕΛΕΙΤΑΙ ΑΠΟ 6 (ΕΞΙ) ΣΕΛΙΔΕΣ ΚΥΠΡΙΑΚΗ ΔΗΜΟΚΡΑΤΙΑ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΜΑΘΗΜΑ: ΤΟΥΡΚΙΚΑ ΕΠΙΠΕΔΟ: A ΔΙΑΡΚΕΙΑ: 2 ώρες ΗΜΕΡΟΜΗΝΙΑ:

Detaylı

ISSN 0378-8628 FRIM. kültür - sanat - güncel yaşam. Ferzan Özpetek

ISSN 0378-8628 FRIM. kültür - sanat - güncel yaşam. Ferzan Özpetek ISSN 0378-8628 FRIM kültür - sanat - güncel yaşam Ferzan Özpetek Kültür ve Sanat Bir yönetmen, bir uluslararası gurur. FERZAN ÖZPETEK Ferzan Özpetek 1959 yılında İstanbul'da doğdu. 1976 yılında, Roma'daki

Detaylı

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin.

Bilgi güçtür. Sevdiğiniz kişiyi dinleyin ve kendinizi eğitin. Bu kitapçığı, büyük olasılıkla kısa bir süre önce sevdiklerinizden biri size cinsel kimliği ile biyolojik/bedensel cinsiyetinin örtüşmediğini, uyuşmadığını açıkladığı için okumaktasınız. Bu kitapçığı edindiğiniz

Detaylı

Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş.

Halk arasında Ufak atta civcivler yesin diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. Halk arasında "Ufak atta civcivler yesin" diye bir deyim var. İşte bu söz aşağıdaki röportaja cuk oturmuş. UĞUR YILDIRAN arkadaşımızın röportajını okuyunca aklıma nedense direkt bu söz geldi. Şimdi kendi

Detaylı

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S

Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S Pepee den Önce Pepee den Sonra P.Ö- P.S KİM BU PEPEE? YIL 2007, Bir düşümüz var: Türk çizgi filmi yapmak Bu da düşümüzün rakamsal temeli: Türkiye de milyonlarca çocuk var. Binlerce yıllık anlatı kültürü

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir.

SIFATLAR. 1.NİTELEME SIFATLARI:Varlıkların durumunu, biçimini, özelliklerini, renklerini belirten sözcüklerdir. SIFATLAR 1.NİTELEME SIFATLARI 2.BELİRTME SIFATLARI a)işaret Sıfatları b)sayı Sıfatları * Asıl Sayı Sıfatları *Sıra Sayı Sıfatları *Üleştirme Sayı Sıfatları *Kesir Sayı Sıfatları c)belgisizsıfatlar d)soru

Detaylı

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki

Şimdi olayı şöyle düşünün. Temel ile Dursun iddiaya giriyor. Temel diyor ki Bildiğiniz üzere Deutsche bank'ın arzı ile varantlar İMKB'de işlem görmeye başladı. Bu konuda çok soru gelmiş. Basit bir şekilde ne olduğunu açıklamak da bize farz oldu. Fakat hemen şunu belirteyim ki;

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

25 NİSAN DA SİNEMALARDA

25 NİSAN DA SİNEMALARDA KELLY ROMAIN AUDREY CÉCILE REILLY DURIS TAUTOU DE FRANCE Bir Cédric Klapisch filmi. 25 NİSAN DA SİNEMALARDA FİLMİN KÜNYESİ Yönetmen: Cédric Klapisch Yapımcı: Bruno Levy Oyuncular: Romain Duris, Audrey

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

ISBN : 978-605-65564-3-2

ISBN : 978-605-65564-3-2 ISBN : 978-605-65564-3-2 1 Baba, Bal Arısı Gibi Olmak İstemiyorum ISBN : 978-605-65564-3-2 Ali Korkmaz samsun1964@hotmail.com Redaksiyon : Pelin GENÇ Dizgi/Baskı Kardeşler Ofset Matbaacılık Muzaffer Ceylandağ

Detaylı

manzaraadalar.com.tr

manzaraadalar.com.tr manzaraadalar.com.tr 444 74 96 EVDE VAR EXTRA HAYAT! Manzara Adalar, HomeExtra konseptiyle dünyanızı genişletiyor. Eviniz bir evden çok daha fazlası oluyor, odalar dolusu extra yaşam sizi bekliyor. HOMEEXTRA

Detaylı

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor.

Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. Kazova: Patronsuz üretim devam ediyor; herkes mutlu, herkes çalışmak istiyor. İşçi Cephesi: Direnişiniz nasıl başladı? Kazova dan bir işçi: Bizim direnişimiz ilk önce 4 aylık maaşımızı, kıdem ve tazminat

Detaylı

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış

Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış Anne Ben Yapabilirim Resimleyen: Reha Barış MERAKLI KİTAPLAR 3. B A S I M Çocuklarla İlgili Her Türlü Faaliyette, Çocuğun Temel Yararı, Önceliklidir! 2 Süleyman Bulut Anne Ben Yapabilirim 4 Süleyman

Detaylı

TENORS MÜZİK SHOW. Tenors Müzik Show (Flash Mob)

TENORS MÜZİK SHOW. Tenors Müzik Show (Flash Mob) TENORS MÜZİK SHOW Tenors Müzik Show (Flash Mob) Yaşamın hızlı temposu içinde çalışmak kadar artık eğlenmekte hızlı olmak zorunda. Eski tarihlerde müzik dinlemek için aylar öncesinde bilet alınır ve bir

Detaylı

Herkese Bangkok tan merhabalar,

Herkese Bangkok tan merhabalar, Herkese Bangkok tan merhabalar, Başlangıcı Erasmus stajlarına göre biraz farklı oldu benim yolculuğumun aslında. Dünyada mimarlığın nasıl ilerlediğini öğrenmek için yurtdışında staj yapmak ya da çalışmak

Detaylı

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan Karganın Rengi Siyah! Siyah mı? Evet Emre, siyah. Kara değil mi? Ha kara, ha siyah Cenk, bence kara ile siyah arasında fark var. Arkadaşım Cenk le hâlâ aynı şeyi, kargaların rengini tartışıyoruz. Galiba

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 09 Eylül 2009 12:41 - Son Güncelleme Çarşamba, 09 Eylül 2009 13:10 Bir Gencin Eroin Kullandığı Nasıl Anlaşılır? Balıklı Rum Hastanesi Vakfı Anatolia Klinikleri nde Şef Yardımcısı Doç. Dr. Özkan Pektaş a bu soruyu sorduğumda söze şöyle başladı: Daha kırık kırık, çatallı,

Detaylı

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı: Fragmanın İndirme Linki:

SİNOPSİS. Fragmanın Youtube Fragmanı:   Fragmanın İndirme Linki: SİNOPSİS Çin in güneyindeki küçük bir kasabada sağanak bir yağış beklenmektedir Nişanlısının başarısız geçen estetik ameliyatını telafi etmek için para bulmaya çalışan Xiao Zhang, patronundan bir milyon

Detaylı

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer

Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü. Henry Winker. İllüstrasyonlar: Scott Garrett. Çeviri: Bengü Ayfer Uzun Bir Köpek Hakkında Kısa Bir Öykü Henry Winker İllüstrasyonlar: Scott Garrett Çeviri: Bengü Ayfer 4 GİRİŞ Bu sendeki kitaplar Dyslexie adındaki yazı fontu kullanılarak tasarlandı. Kendi de bir disleksik

Detaylı

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com)

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) 25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (www.konuanlatımı.com) Merhaba. Bugünkü konumuz simple present tense; yani namı değer geniş zaman. İngilizcedeki zamanların içinde en çok kuralları

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an

ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK. Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an Ece Şenses 21001982 ESERLERLE BAŞ BAŞA KALMAK Hayalinizde yarattığınız bir yerin sadece hayal olmadığının farkına vardığınız bir an oldu mu hiç? Louvre müzesi benim için tam olarak böyle oldu. Sadece benim

Detaylı

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz?

Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar hangi okullarda okudunuz? İlk kitabı KAPAN AĞZI Eylül'de raflarda yer alacak olan, üniversite öğrencisi Muhammed Şimşek büyük hedefleri olan bir yazar!' Söyle söylüyor hedefini: : "Ben yazacağım kitapların çok beğenileceğine ve

Detaylı

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları

dündündür 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri Türk kadınının çalışma yaşamında yer alışının ilk adımları ŞUBAT 93 dündündür G Ö K H A N A K Ç U R A 70. SANAT YILINDA B E D I A MUVAHHIT Büyükada'da unutulmaz çocukluk günleri "Çok güzel bir hayatımız vardı. Büyükada'da güzel bir evimiz, arabamız, aşçımız, hizmetçimiz

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ

&[1 CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR! SERIS.INDEN BAZILARI. l O - Cin Ali Kır Gezisinde. Öğ. Rasim KAYGUSUZ CİN ALİ'NİN HİKAYE KİTAPLAR!.. SERIS.INDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Menümüzü incelediniz mi?

Menümüzü incelediniz mi? by elemeği Menümüzü incelediniz mi? Yılmaz Usta nın hikayesini duydunuz mu? Niçin Nevale? Yılmaz Usta nın hikayesi Bir insan pasta ustası olmaya nasıl karar verir? Yani 1972 yılında Kastamonu da doğduğunuzu

Detaylı

Kadınların Çalışma Deneyimleri

Kadınların Çalışma Deneyimleri Belkıs Kümbetoğlu: Kadınların Çalışma Deneyimleri Herhangi bir mağazanın, atıyorum işte, özellikle şey, markaların mağazalarına... Gece gidip, işte elimizde cihazla şeyleri, ürünleri sayıyoruz.bunu yapıyoruz

Detaylı

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE

AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE Portal Adres AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE : www.gorelesol.com İçeriği : Gündem Tarih : 06.10.2014 : http://www.gorelesol.com/haber/haber_detay.asp?haberid=19336 1/3 AHMET ÖNERBAY GÖRELE'DE 2/3 AHMET ÖNERBAY

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder..

Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Kulübü Başkanı Metin Baykal: Halkla ilişkilerci girişken olmazsa çok şeyi kaybeder.. SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? hangi okullarda okudunuz bugüne kadar?

Detaylı

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler.

Cadı böyle diyerek süpürgesine bindi. Daha yüz metre uçmadan. paldır küldür yere düştü. Ağaçtaki kargalar Gak gak diye güldüler. MASAL CADISI Masal Cadı sının canı sıkılıyordu. Ormandaki kulübesinde tek başına otururdu. Yıllardır insan yüzü görmemişti. Bu gidişle bütün yeteneklerim kaybolacak, diye düşünüyordu. Süpürgemle uçabileceğimi

Detaylı

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI!

ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI! ANTALYA ALTIN PORTAKAL'DA JÜRİ HEYECANI! 51. ULUSLARARASI ANTALYA ALTIN PORTAKAL FİLM FESTİVALİ'NİN ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI'NIN JÜRİSİ BELLİ OLDU Bu yıl 51.si düzenlenecek olan Uluslararası Antalya

Detaylı

Özel gereksinimli çocuklar

Özel gereksinimli çocuklar Özel gereksinimli çocuklar Spor becerileri yolu ile toplumsal yaşama uyum ve katılımlarını sağlamak Mutlu ve üretken bireyler olmalarına yardımcı olmak. Programımıza yaklaşık 70 sporcu devam etmektedir.

Detaylı

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi

Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Almanya'da Yaşayan Trabzonsporlu Taraftarın 61 Plakanın İlginç Azmin Hikayesi Yüksekova ve Cizre nin il yapılacağı duyuldu, 70 küsur ilçe Ben de istiyorum diye ayağa kalktı. Akhisar, Tarsus, Nazilli, Alanya,

Detaylı

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:...

TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR. Anketi Nasıl Dolduracaksınız? LÜTFEN AŞAĞIDAKİ HİÇBİR İFADEYİ BOŞ BIRAKMAYINIZ. İsim:... Cinsiyet:... OA TÜM BİLGİLER KESİNLİKLE GİZLİ TUTULACAKTIR İsim:... Cinsiyet:... Doğum Tarihi:... Bugünün Tarihi:... Anketi Nasıl Dolduracaksınız? Aşağıda bazı ifadelerin listesi bulunmaktadır. Lütfen her ifadeyi çok

Detaylı

Yönetmen: Nicolas Winding Refn Oyuncular: Ryan Gosling, Kristin Scott Thomas, Vithaya Pansringarm Senaryo: Nicolas Winding Refn Görüntü Yönetmeni:

Yönetmen: Nicolas Winding Refn Oyuncular: Ryan Gosling, Kristin Scott Thomas, Vithaya Pansringarm Senaryo: Nicolas Winding Refn Görüntü Yönetmeni: ÖZET Senenin en merakla beklenen filmlerinden " Only God Forgives / Sadece Tanrı Affeder", 2012 nin olay yaratan filmi Drive ın yönetmeni Nicolas Winding Refn ve başrol oyuncusu Ryan Gosling i tekrar bir

Detaylı

1999 yılında Arti Film i devralan, Devrim Arabaları, Kavşak, Nar, Eylül ve İz

1999 yılında Arti Film i devralan, Devrim Arabaları, Kavşak, Nar, Eylül ve İz TÜRKER KORKMAZ: YAPIMCI TÜRKİYE DE GÖRÜNMEZ ADAMDIR 1999 yılında Arti Film i devralan, Devrim Arabaları, Kavşak, Nar, Eylül ve İz (Reç) gibi filmlerin yapımcılığını üstlenen ve aynı zamanda SE-YAP ın Yönetim

Detaylı

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz. Aşağıda Emek vererek Yazmış olduğumuz yazı ve bilgileri 5 dakika ayırıp okur inceler ve bizden ücretsiz bir örnek kayıt dosyası talep ederseniz. Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim

Detaylı

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ

BÖLÜM 1. İLETİŞİM, ANLAMA VE DEĞERLENDİRME (30 puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKAYESİ BÖLÜM. İLETİŞİM, NLM VE DEĞERLENDİRME ( puan) Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. MUTLULUK HİKYESİ 8 Hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve aramaya

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya

MOTİVASYON. Nilüfer ALÇALAR. 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya MOTİVASYON Nilüfer ALÇALAR 24. Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Hemşireliği Kongresi Ekim 2014, Antalya Motivayon nedir? Motivasyon kaynaklarımız Motivasyon engelleri İşimizde motivasyon

Detaylı

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi :

Yazan : Osman Batuhan Pekcan. Ülke : FRANSA. Şehir: Paris. Kuruluş : Vir volt. Başlama Tarihi : Bitiş Tarihi : Yazan : Osman Batuhan Pekcan Ülke : FRANSA Şehir: Paris Kuruluş : Vir volt Başlama Tarihi : 4.7.2017 Bitiş Tarihi : 9.8.2017 E-posta : bat.pekcan@gmail.com Herkese Paris ten selamlar. Dün itibariyle 1

Detaylı

Stj. Av. Zeynep Işın GÜNEŞ, Stj. Av. Hakan BİLGEHAN, Stj. Av. H. Burak KARAKUŞ, Stj. Av. Oğuzhan SAPAN. 62 Hukuk Gündemi 2013/1

Stj. Av. Zeynep Işın GÜNEŞ, Stj. Av. Hakan BİLGEHAN, Stj. Av. H. Burak KARAKUŞ, Stj. Av. Oğuzhan SAPAN. 62 Hukuk Gündemi 2013/1 Stj. Av. Zeynep Işın GÜNEŞ, Stj. Av. Hakan BİLGEHAN, Stj. Av. H. Burak KARAKUŞ, Stj. Av. Oğuzhan SAPAN 62 Hukuk Gündemi 2013/1 ERDAL İLE RÖPORTAJ BEŞİKÇİOĞLU 2013/1 Hukuk Gündemi 63 Biliyoruz ki çok yoğun

Detaylı

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Melih Güler. - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 11.9.2011 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Dil: Türkçe Seviye: A1/A2 1. Günaydın, benim adım Lavin, soyadım Çeşme. (a) Günaydın ben adım Lavin, soyadım Çeşme. Günaydın benim ad Lavin, soyad Çeşme. 2. Ben doktorum,

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar. Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının

Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar. Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının Arköse-1 Pelin Arköse 21100610 TURK 102-15 Ahmet Kaya Renkli Bir Yazarın Kitabı: Renkli Masallar Bazı insanlar gezi yazısı okumanın sadece daha önce gitmedikleri ya da hayatlarının ileriki evrelerinde

Detaylı

Bilgisayarın Yararları ve Zararları

Bilgisayarın Yararları ve Zararları BİLGİSAYAR NEDİR? Bilgisayarın Yararları ve Zararları ŞEYDA BETÜL KÖSE UFUK TAŞDURMAZLI 1 www.bilgisayarnedir.net 2 Bilgisayarın Yararları ve Zararları Bilgisayarın Yararları ve Zararları Nelerdir? 2006

Detaylı

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?...

2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri? 3. En başarısız olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?... ANKET-1 (LİSE) Türk İşaret Dilinde izlemek için tıklayınız. Ad Soyad:. Okul -Sınıfı:. 1. Okul başarınızı nasıl yorumluyorsunuz? Kötü Orta İyi Çok iyi 2. En başarılı olduğunuzu düşündüğünüz dersler hangileri?

Detaylı

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız?

SORU- Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Bugüne kadar nerelerde görev aldınız? Reşadiye Öğrenci Meclisi Başkanı Yücel Bolat: Asla kin tutamam bana yapılan kötülüğü unutur geleceğe bakarım geçmişe takılmam. Bu davranışlarım da bana çok dost kazandırdı iletişimimi geliştirdi. SORU-

Detaylı

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK

ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK ÇiKOLATAYI KiM YiYECEK Geçen gün amcam bize koca bir kutu çikolata getirmişti. Kutudaki çikolataların her biri, değişik renklerde parlak çikolata kâğıtlarına sarılıydı. Mmmh, sarı kâğıtlılar muzluydu,

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası Kelime bilgimin büyük bir miktarını düzenli olarak İngilizce okumaya borçluyum ve biliyorsun ki kelime bilmek akıcı İngilizce konuşma yolundaki en büyük engellerden biri =) O yüzden eğer İngilizce okumuyorsan,

Detaylı