MEVZUAT SİRKÜLERİ /

Transkript

1 VUK NDA TEBLİGATA İLİŞKİN BİLİNEN ADRES DEĞİŞİKLİĞİ Hukuki bir işlem olan Tebligat, VUK nda sıkı şekil şartlarına bağlanmış olup, kime, hangi adrese, nasıl tebliğ çıkarılacağı hangi durumlarda ilanen tebliğ yapılacağı tadadi olarak belirlenmiştir. Bu konuda kanuni sıra ve usul, tebligat konusu vergi işleminin usul yönünden, yargı tarafından tenkit edilmesine sebebiyet vermekteydi. Özellikle muhatabın vergi dairesine hatalı, eksik veya anlaşılması güç adres bildiriminde bulunması sonucunda, vergi dairesi, bildirilen adreste mükellefe ulaşamadığı ve personelin adreste bulunamama durumunda kanunun tarif ettiği usule uymadan, ilanen tebliğ şartları henüz oluşmadan gidilen ilanen tebliğ işlemine konu vergi tarhiyatları, yargı tarafından Anayasanın 36 ncı maddesi gerekçe gösterilerek, usul yönünden tenkit konusu yapılmaktaydı. Anılan Anayasal hak ihlali, 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile ortadan kaldırılmış, bunu üzerine muhatabın MERNİS kayıtlarında yer alan yerleşim yeri adresleri de, bilinen adresler arasına alınması ile vergi idaresinin tebligatta yaşadığı sıkıntı büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. I. Giriş Vergilendirme işlemleri Tarh, Tebliğ, Tahakkuk ve Tahsilat işlemleri olarak dört aşamadan oluşmaktadır. Vergide 4 T kuralı olarak bilinen bu aşamalardan, tarh, tebliğ ve tahakkuk, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu(VUK) nda, tahsilat ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun(AATUHK) da ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 4 T kuralı, Kanununda yapılan tarife ve sıraya uygun olarak uygun olarak yapılmaz ise, bir idari işlem niteliğinde olan verginin, hukuki sonuç doğurması sakatlanmış olur. Makalemizde, 4 aşamadan oluşan vergilendirme işlemlerinden sadece tebliğ işlemleri üzerinde durulacaktır. Beyan üzerine ya da re sen, ikmalen veya idarece tarh olunan vergi/ceza, mükellef veya vergi sorunlusuna( makalemizde muhatap olarak adlandırılacaktır.), VUK ta belirtilen usule uygun olarak tebliğ olunmadığı takdirde, 3 üncü aşama ve dolayısıyla 4 üncü ve son aşamaya geçilemeyecektir. Şekil şartları, VUK un uncu Madde düzenlemeleri arasında tarif olunan, buna göre bizzat mükellefin işyerinde yapılması zorunlu bir hukuki işlem şeklinde hükmolunan tebligatın, usule aykırı olarak yapılması çoğu zaman, muhatabın adresini hiç bildirilmemiş, yanlış veya eksik bildirmiş, adres bilgilerini güncellememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu kapsamda 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 1 (Torba Kanun) un md. düzenlemeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu(VUK), posta ile tebliğ usulüne ilişkin hükümlerin konu edildiği, 101, 102 ve 103 üncü Madde düzenlemelerinde değişiklikler yapılmıştır. Torba Kanun ile yapılan söz konusu değişiklik düzenlemeleri ile VUK un 101 inci maddesinde yer alan bilinen adresler yeniden düzenlenmiş, işi bırakma bildirimlerinde, vergi mahkemesindeki dava açma dilekçelerinde, cevaplarında ve benzeri belgelerde yer alan, tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.

2 tamamı mükellef tarafından bildirilen adresler bilinen adres olmaktan çıkarılmış, mükelleflerin MERNİS kayıtlarında yer alan yerleşim yeri adresleri bilinen adresler arasına alınmaktadır. Aynca, tebligatın hangi durumlarda hangi adreslere ve kimlere yapılacağına ilişkin hususlarda düzenleme yapılmaktadır. Ayrıca kanun koyucu, değişikliğe gittiği 101 inci maddede, tebligatın hangi durumlarda hangi adrese ve kişilere yapılacağı da belirtilmiştir. Yeni getirilen bu düzenleme değişikliği ile tebliğ usullerindeki eksiklikleri bilen ilgililerin, yapılmak zorunda olan tebligattan kurtulmak suretiyle idari işlemin hukuki sonuç doğurmasını zorlaştırma yolları daraltılmış olup, 2007 yılından itibaren yürürlüğe giren, adres kayıt sisteminde(mernis) yükümlünün bildirimde bulunduğu yerleşim yeri adresi, tebligat adresi olarak kabul edilerek, vergilendirme işlemlerinde tebligattan kaynaklanan uyuşmazlıkların önlenmesine katkı sağlayacaktır. II. Vergilendirme İşlemlerinde Tebligat ın Önemi VUK un 21 inci madde düzenlemesinde vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna bildirilmesi şeklinde tanımlanan tebliğ kavramı özellikle, mükellef nezdinde ikmalen, re sen veyahut idarece sonradan yapılan tarhiyatlarda, verginin tahakkuku ve cezanın kesinleşmesi için önem arz etmektedir. Bilindiği üzere; ikmalen, re sen veya idarece sonradan yapılan tarhiyatlarda, tarhiyatın tahakkuk etmesi için, söz konusu tarhiyat konulu yazılı evrakın muhatabına tebliği edilmesi ve evrakın tebellüğ edilmiş olması ayrıca 30 günlük dava açma süresinin tekemmül etmiş olması gerekmektedir. 30 günlük dava açma süresi, mükellefin bilinen adresinde tebligat yapıldığı hallerde tebliğ tarihinden, aksi halde tutanakla tespit olunan ilan tarihinden başlar. Vergi hukuku açısından tebliğ iki açıdan önem arz etmektedir. İlk olarak mükellef hakkı alanında değerlendirildiğinde, her mükellefin vergileme ile ilgili haklarında yapılan işlemlerden haberdar edilmeleri lazımdır. İkinci olarak, bir idari işlem olan tebliğin mükellefe bildirilerek o konu hakkında mükellefin onayına sunulmalıdır. 2 Tebliğ işlemi ile birlikte vergilendirme işlemi hukuki sonuç doğurmaya başlamaktadır. 3 Tebligatı alan birey için hukuki yollara başvurunun ön şartı sağlanmış olacaktır. 4 Danıştay bir kararında idari işlemlerin ilgililerine duyurulması amacıyla yapılan tebligat işlemlerinin usulü işlemler olduğu, bu işlemlerdeki noksanlıkların ancak idari işleme karşı yargı yoluna başvurulması hallerinde ve idari işlemi kusurlandırmak için ileri sürülebileceğini ifade etmiştir. Danıştay bu yolla, tebligat işlemine karşı tek başına dava açılamayacağı, tebligat işlemlerinin ancak duyurulmasına aracılık ettiği asıl idari işlemle birlikte dava konusu edilebileceğini belirtmiştir. Zira Danıştay a göre hukuki sakatlıklar taşıyan tebligat işlemlerinin ilgilileri açısından hukuki sonuçlar doğurabilmesi olanağı yoktur. 5 2 Akdoğan, A. (2006) Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş altıncı baskı, Gazi Kitapevi, s.65 3 Dalkılıç, E. E. (2014) Elektronik Tebligatın İdari İşlemler Bakımından Değerlendirilmesi, Hacettepe HFD, 4(1): Kırbaş, S. (2002) Vergi Hukuku, Ankara: Siyasal Kitabevi, s.22 5 Danıştay 7. Daire 2000/5610 E. 2002/3488 K T. ; Danıştay 4. Daire 1998/4783 E. 1999/3374 K T.; Danıştay 7. Daire 2004/2885 E. 2005/1244 K T.: Tebligat işlemi, idarenin açıklanan

3 Bu noktada yargı, Anayasanın 36 ncı maddesi uyarınca güvence altına alınan, hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçe gösterilerek, Kanunda belirtilen tariflere aykırı şekilde yapılan tebligat konusu hukuki işlemi, usul yönünden bozma nedeni kabul etmektedir. III. Vergiye Müteallik İşlemlere Konu Tebligatın Usul ve Esasları Vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların tebliğ usul ve esasları VUK ta düzenleme konusu yapılmıştır. Hatta yukarıda ayrıca bahsedildiği üzere, Vergide 4 T kuralının, tahsilat sürecinin düzenlendiği AATHK nun 8 nci Maddesinde, aksine bir hüküm bulunmadıkça bu kanuna hükümlerine göre tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla tebliğ işleminin kimlere yapılacağı, tebliğ usulleri, adreslerinde bulunmayanlara ne şekilde işlem yapılacağı vb. birçok konu VUK ta ayrıntılı biçimde düzenleme konusu edilmiştir. Diğer taraftan 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu nun Tebliğ İşleri ve Ücretler başlıklı 60 ıncı Maddesinde, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işleri, Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır hükmüne yer verilmektedir. Buna göre tahakkuk öncesi süreç ve sonrası tahsilat aşamasına ilişkin tebliğler, VUK hükümlerine uygun olarak; yargı safhasına ilişkin tebliğler ise 7201 sayılı Tebligat Kanunu nu hükümlerine uygun olarak yapılacaktır. A. Tebliğ Türleri VUK ta, hukuki bir işlem olarak tebligat, dört farklı biçimde tanımlanmıştır. Posta yoluyla tebliğ İlan yoluyla tebliğ Memur eliyle tebliğ Elektronik ortamda tebliğ VUK un 93 üncü maddesinde tahakkuk fişi haricinde, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum evrakların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ise ilân yolu ile yapılacağı belirtilmiştir. Kanunda aslolan tebliğ evrakının, muhatabın bilinen adresine posta yoluyla yahut memur vasıtasıyla yapılmasıdır. Ancak mümkün değilse ilanen tebliğ yoluna gidilecektir; bu yollar ve imkanlar denenmeden ilanen tebligat yoluna gidilemeyecektir. B. Tebligatın Muhatabı Vergilendirme işlemlerine konu tebligatların kimlere yapılacağına ilişkin düzenlemelere, VUK un Maddelerinde yer verilmiştir. Buna göre Tebliğ, Mükelleflere, Bunların kanuni temsilcilerine, Umumi vekillerine veya nitelikteki işlemlerinden olmayıp; bir idari işlemin muhatabına duyurulmasından ibarettir. Dolayısıyla; idari davaya konu edilmesi olanaklı değildir.

4 Vergi cezası kesilenlere MEVZUAT SİRKÜLERİ yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Birden fazla müdür veya temsilcisi bulunan tüzel kişilerde, tebliğin bunlardan yalnızca birine yapılması yeterli olacaktır. Kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğ, ikametgâh adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır. Ancak muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir. Kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğler kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılır. Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ o memleketin yetkili makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma varsa veya o memleketin kanunları müsait ise o yerdeki Türk siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili makamdan ister. Kendisine tebliğ yapılacak kişi Türk vatandaşı ise tebliğ Türk siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla de yapılabilir. Kamu idare ve müesseselerine yapılacak tebliğ, bu idare ve müesseselerin en büyük amirlerine veya bunların muavinlerine veya en büyük amirin yetkili kılacağı memurlara yapılır. C. Tebligat Yapılacak Adreslerin Niteliği Tebligat yapılacak muhatap hususunda, Kanunda yapılan detay açıklama, tebliğ yapılacak adres konusunda da yapılmıştır. Bilinen adrese gönderilen mektuplar posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılır.(vuk md.100) Yargının bu konuda verdiği kararlar, vergilendirmede tebligat yapılacak, bilinen adres teriminin önemini ortaya koymaktadır. 1. Dnş. 9. D. 9/3/2005 gün ve E:2003/2571-K:2005/494 sayılı kararı 6 : Danıştay tarafından verilen bir karar 7 da ise Bilinen adrese posta ile tebliğ yoluna gidilmediği tespit edildiğinden, daha önce terk edildiği bilinen adreste düzenlenen adres tespit tutanağına dayanılarak ilanen tebliğ şartlarının oluşmayacağı 2. Dnş. 4. D. 10/10/2006 gün ve E:2006/3801-K:2006/1781 sayılı kararı: Tebliğ imkansızlığı halinde, tebliğ evrakının, kanunda sayılan kişilere imza karşılığı teslim edilerek tesellüm edenin adresini gösteren ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılmasının zorunlu olacağına VUK un 100, 101 ve 102 nci maddelerine göre tebliğ yapılacak adresler, bilinen adres olarak tanımlamış olup, gerek muhatabınca ve gerekse de ilgililerce bildirilen yahut re sen tespit olunan muhataba ait işyeri adresleri, tebliğ yapılacak adres olarak belirlenmiştir. Ancak bilinen adres hususunda, 7061 sayılı Torba Kanun ile değişikliğe gidilmiş, bunun üzerine MERNİS kayıtlarında yer alan muhatabın yerleşim yeri adresleri de bilinen adresler arasına alınmıştır. 6 Kızılot Ş., Danıştay Kararları ve Özelgeler, Cilt No:8, s. 607

5 Torba Kanun öncesinde, (VUK Mad. 101) Bilinen adresler : 1. Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler; 2. Adres değişikliğinde bildirilen adresler; 3. İşi bırakmada bildirilen adresler 4. Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler; 5. Yoklama fişinde tespit edilen adresler; 6. Vergi Mahkemesinde dava dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler 7. Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler(ilgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla) 8. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir vakalarında tespit edilen adresler. şeklinde tahdidi olarak belirlenmişti. Torba Kanun sonrasında, (VUK Mad. 101) Bilinen adresler : 1. Mükellef tarafından işe başlamada veya adres değişikliğinde bildirilen işyeri adresleri, 2. Yoklama fişinde veya ilgilinin imzası bulunmak şartıyla yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen işyeri adresleri, 3. 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa göre oluşturulan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi şeklinde belirlenmiştir. Anılan düzenleme değişikliği tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Birinci fıkranın (1) ve (2) numaralı bentlerinde yazılı bilinen adreslerden tarih itibarıyla tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanı dikkate alınır ve tebliğ öncelikle bu adreste yapılır. İşyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğ, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacaktır. İşyeri adresi olmayanlara ise tebliğ, doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılır. Tebligat, muhatabın son bildirilmiş adresi değiştirmiş olması nedeniyle adresinde bulunamamış olması halinde, mektup tebliği yapan daireye geri gönderilecektir. Bu durumda tebligat ilan yolu ile yapılacaktır. En son bilinen adresten öncekilere çıkartılan tebligatlar, muhatabına ulaşmadığı sürece hiçbir hüküm ifade etmez sayılı Torba Kanun öncesinde, vergi idaresinin kendisine bildirilmeyen adreslere tebligat yapma zorunluluğu bulunmamakta, kişi, adres kayıt sisteminde, tüzel kişiler tabi oldukları sicillerde adreslerini değiştirseler dahi bu adresler vergi dairesine bildirilmediği sürece, vergi tebligatları için son adres olarak kabul edilmemekteydi. Muhatap tarafından bildirim konusu yapılan işyeri adreslerine tebligat yapılması ile yetiniliyordu. Bu durumun 8 Doğan ŞENYÜZ, Vergi Hukuku Genel Hükümler, Ekin Yayınevi, Bursa 2006, s.117

6 suiistimale açık bir konu olması nedeniyle çoğu zaman idare, tebligat imkânsızlıklarıyla karşı karşıya kalıyordu. Mezkûr Torba Kanun sonrasında bu durum, bir ölçüde aşılmış, bildirilen işyeri adreslerinde muhatabın bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış olması hallerinde, 2007 yılından itibaren yürürlüğe giren, adres kayıt sisteminde(mernis) yükümlünün bildirimde bulunduğu yerleşim yeri adresi, tebligat adresi olarak kabul edilerek, tebligat bu adrese yapılacak, böylece tebliğ işlemlerindeki tıkanıklık giderilmiş olacaktır. Diğer taraftan VUK un Tebliğin İlanla Yapılacağı Haller başlıklı 103 üncü Maddesinde de Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan bilinen adreste tebliğ yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı bir adresi bulunmazsa, demek suretiyle ilanen tebliğ yoluna ancak muhatabın MERNİS te kayıtlı yerleşim yeri adresinin dahi bulunamamış olması halinde gidileceğine hükmolunmuştur. D. Tebliğ Evrakının Teslimi Tebliğ evrakının teslim şekli VUK un 102 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Tebliğ olunacak evrakı içeren zarf posta idaresince muhatabına verilir ve bu durum muhatap ile posta memuru tarafından tebliğ alındısına tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacaktır. Muhatap imza edecek kadar yazı bilmez veya herhangi bir sebeple imza edemeyecek durumda bulunursa sol elinin başparmağı bastırılmak suretiyle tebliğ edilecektir. Muhatap tebellüğden imtina ederse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Posta memuru, durumu tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza ederek, tebliğ olunacak evrakı tebliği yaptıran idareye teslim eder. Bu durumda tebliğ, pusulanın kapıya yapıştırıldığı tarihte yapılmış sayılır. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (2) numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bu durumda bu Kanunun 101 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem yapılır. Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde sayılan adrese tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak kişinin adresinde bulunamaması durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrılmaları da kapsar.) durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı gönderildiği idareye iade edilir. Bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğ çıkarılır. İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır. Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı, gönderildiği idareye iade edilir. Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ yapılmış sayılır.

7 E. Sonuç MEVZUAT SİRKÜLERİ İkmalen, re sen ve idarece tarhiyatlarda vb. durumlarda mükellefin sahip olduğu haklarının kullanılmasında yasal süre tebliğ ile başlar. Bu durumda idarenin tebliğ usullerine riayet etmemesi, muhatabın mevcut haklarının ihlal edilmesine, belki maddi boyutu yüksek olan cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmesine sebep olabilmektedir. Bu durum anayasaya aykırıdır. Zira Anayasa nın 36. maddesine göre Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir Diğer taraftan iyi niyetli olmayan mükelleflerin, veri dairesine yanlış, hatalı veya eksik işyeri adres bildirimde bulunmuş olmaları, tebligat yapmak zorunda olan vergi dairesinin işini zorlaştırmakta, çoğu zaman adreste bulunamayan mükellefe tebliğ işlemi, VUK Md. 103 gereği ilanen tebliğ şeklinde yapılmaktaydı. Bu durum çoğu zamanda vergi dairesinin personel yetersizliğinden de kaynaklanabilmekteydi. İlanen tebliğ şartları henüz oluşmadan gidilen ilanen tebliğ işlemine konu vergi tarhiyatları, yargı tarafından Anayasanın 36 ncı maddesi gerekçe gösterilerek usul yönünden tenkit konusu yapılabilmekteydi. Ancak Torba Kanunu ile muhatabın MERNİS te kayıtlı ikamet adresinin de tebliğ yapılacak bilinen adresler arasına alınması hususu, Anayasanın Hak arama hürriyeti başlıklı 36 ncı madde düzenlemesine uygun olduğu için, bu yönüyle tebligat konusu idari işlemlerin sakatlanmasına sebebiyet vermeyecektir. Kaynakça 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Akdoğan, A. (2006) Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş altıncı baskı, Gazi Kitapevi, Dalkılıç, E. E. (2014) Elektronik Tebligatın İdari İşlemler Bakımından Değerlendirilmesi, Hacettepe HFD, 4(1): Kırbaş, S. (2002) Vergi Hukuku, Ankara: Siyasal Kitabevi, Kızılot Ş., Danıştay Kararları ve Özelgeler, Cilt No:8, s. 607 Doğan ŞENYÜZ, Vergi Hukuku Genel Hükümler, Ekin Yayınevi, Bursa 2006, s.117 YUSUF ÖZER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR