SELÇUK İLETİŞİM JOURNAL OF SELCUK COMMUNICATION JANUARY 2012 Volume 7 Number 2

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SELÇUK İLETİŞİM JOURNAL OF SELCUK COMMUNICATION JANUARY 2012 Volume 7 Number 2"

Transkript

1

2 SELÇUK İLETİŞİM JOURNAL OF SELCUK COMMUNICATION JANUARY 2012 Volume 7 Number 2 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AKADEMİK DERGİSİ OCAK 2012 Cilt 7 Sayı 2 ISSN

3 Sahibi Prof. Dr. Ahmet KALENDER Editör Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN Editör Yardımcısı Arş. Gör. Emre Osman OLKUN Yayın Kurulu Prof. Dr. Ahmet KALENDER Prof. Dr. Aytekin CAN Doç. Dr. Caner ARABACI Doç. Dr. Şükrü BALCI Doç. Dr. Birol GÜLNAR Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN Prof. Dr. Muhittin ACAR (Hacettepe Ü.) Prof. Dr. Birol AKGÜN (Konya Ü.) Prof. Dr. M. Bilal ARIK (Akdeniz Ü.) Prof. Dr. Burhan AYKAÇ (Gazi Ü.) Prof. Dr. Esra BİRYILDIZ (Marmara Ü.) Prof. Dr. Aytekin CAN (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Özden CANKAYA (Galatasaray Ü.) Prof. Dr. Yalçın DEMİR (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Uğur DEMİRAY (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Ahmet DURMAZ (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Müge ELDEN (Ege Ü.) Prof. Dr. Suat GEZGİN (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Kemal GÖRMEZ (Gazi Ü.) Prof. Dr. H. İbrahim GÜRCAN (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Nurettin GÜZ (Gazi Ü.) Danışma Kurulu Kapak Tasarımı Yrd. Doç. Dr. A. Gani ARIKAN Basım Yeri Selçuk Üniversitesi Basımevi Basım Tarihi Mart 2012 Yazışma Adresi Yrd. Doç. Dr. Ahmet TARHAN S.Ü. İletişim Fakültesi Kampus KONYA Tel: Faks: e-posta: Prof. Dr. Ahmet Yalçın KAYA (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Mehmet KESİM (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Abdullah KOÇAK (Selçuk Ü.) Prof. Dr. Mehmet KÜÇÜKKURT (Gazi Ü.) Prof. Dr. Aydemir OKAY (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Ayla OKAY (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Aydın Ziya ÖZGÜR (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Filiz Balta PELTEKOĞLU (Marmara Ü.) Prof. Dr. Nurdoğan RİGEL (İstanbul Ü.) Prof. Dr. Nazmi ULUTAK (Anadolu Ü.) Prof. Dr. Çağatay ÜNÜSAN (KTO Karatay Ü.) Prof. Dr. A. Haluk YÜKSEL (Anadolu Ü.) Doç. Dr. Başak SOLMAZ (Selçuk Ü.) Doç. Dr. Mustafa ŞEKER (Selçuk Ü.) Selçuk İletişim hakemli bir dergidir. Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanır. Dergide yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Kaynak göstermeden alıntı yapılamaz. Selçuk İletişim Dergisi, TÜBİTAK/ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı nda yer almaktadır.

4 İçindekiler Filiz Balta Peltekoğlu Social Media Used as a Marketing Public Relations Tool Pelin Hürmeriç in Turkish Football Teams Burcu Öksüz İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi Erkan Yüksel- Pelin Öğüt Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Asuman Kaya Yönelik RTÜK e Yöneltilen Bildirimler Üzerine Bir İçerik Analizi Çalışması Fatih Güner-Salih Zeki Genç İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle İletişim Araçlarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi (Çanakkale İli Örneği) Özgür Köseoğlu Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları: Facebook Üzerine Bir Araştırma Hasan Güllüpunar Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing: 2011 Seçim Kampanyaları Bağlamında Gümüşhane Araştırması Nural İmik Tanyıldızı Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının Seçmene Etkisi Tülay Şeker-Fadime Şimşek Kodlama - Kodaçımı Bağlamında Muhteşem Yüzyıl Dizisinin Lise Öğrencileri Üzerindeki Etkilerine Yönelik Alımlama Analizi Mehmet Oğulcan Turan Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel Çözümlemesi: 2011 Genel Seçimleri Örneği Huriye Toker Yerel Medyanın AB ye Bakışı: Yeni Asır Gazetesi Örneği Filiz Bilgin Ülken Hafta Sonu Eklerinde Mekân Tasarımları Tuğba Elmacı Gemide ve Bornova Bornova Filmleri Bağlamında Yeni Türk Sineması nda Antikahramanın Yükselişi 182 Yayın Kuralları

5 Editörden Ocak 2012 sayımızla karşınızda olmaktan mutluyuz. Bu sayımıza makaleleriyle katkı sağlayan yazarlarımıza, gelen çalışmaları büyük bir fedakârlıkla değerlendiren hakemlerimize, yayın kurulunda yer alan hocalarımıza ve danışma kurulundaki hocalarımıza her zaman olduğu gibi en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca, 1999 yılında yayın hayatına başlayan dergimizin ilk sayısından bu yana dergimizin editörlüğünü büyük bir özveriyle yürüten ve akademik yaşamda Selçuk İletişim i bugünkü geldiği noktaya taşıyan değerli hocamız Prof. Dr. Ahmet Kalender e de şükranlarımızı sunuyoruz. Bu sayımızda 12 makaleye yer verdik. İlk makalede Filiz Balta Peltekoğlu ve Pelin Hürmeriç, Türk futbol liginde bugüne kadar şampiyon olmuş beş takımın sosyal medya kullanımlarını pazarlama halkla ilişkilerinin uygulamaları açısından incelemektedir. İkinci makalede Burcu Öksüz, paydaşlara ulaşmada doğru iletişim kanallarının seçimi ve paydaşların beklentilerine uygun mesajların hazırlanmasında önemli bir yer tutan işveren markası yönetimi sürecinde iletişimin rolünü değerlendirmektedir. Üçüncü makale Erkan Yüksel, Pelin Öğüt ve Asuman Kaya ya ait. Yazarlar, RTÜK e sağlık konulu yayın içerikleriyle ilgili yapılan bildirimlerin neler olduğu sorusuna içerik analizi bulgularıyla yanıt aramaktadırlar. Dördüncü makalede Fatih Güner ve Salih Zeki Genç, trafik eğitimi açısından önem arzeden ilköğretim çağındaki çocukların kitle iletişim araçlarında sunulan trafik güvenliği konusuna yönelik görüşlerini alan araştırması bulgularıyla tartışmaktadırlar. Beşinci makale Özgür Köseoğlu na ait olup üniversite öğrencilerini Facebook kullanmaya iten motivasyonların neler olduğunu kullanımlar ve doyumlar yaklaşımıyla ilişkilendirmekte ve bu motivasyonları alan araştırma bulgularıyla değerlendirmektedir. Altıncı makalede Hasan Güllüpunar, canvassing tekniğinin seçmen tercihleri açısından etkili olup olmadığı, uygulama biçimi ve bu tekniği kullanan adayların imajları hakkında seçmenlerde nasıl bir algıya yol açtığı konusunu alan araştırması verileriyle incelemektedir. Yedinci makale Nural İmik Tanyıldızı na ait. Yazar, siyasal iletişim yöntemi olarak seçim şarkılarının seçmenleri nasıl etkilediği ve bu şarkıların oy verme davranışına katkısını 412 kişiye uyguladığı alan araştırması verileriyle değerlendirmektedir. Sekizinci makalede Tülay Şeker ve Fadime Şimşek, Muhteşem Yüzyıl dizisine ait kodların lise öğrencileri tarafından nasıl açımlandığını öğrencilerle yapılan derinlemesine görüşmelerde elde edilen bulgularla tartışmaktadır. Dokuzuncu makalede Mehmet Oğulcan Turan; seçim dönemlerinde yayınlanan siyasi karikatürlerin ideolojik duruşunu saptamak, siyasal ve toplumsal açıdan nasıl işlev gördüklerini ortaya koymak amacıyla 14 siyasi karikatürü göstergebilimsel açıdan çözümleyerek değerlendirmektedir. Onuncu makalede Huriye Toker; AB aday ülkesi olarak Türkiye nin Avrupalılaşmasında ulusal medyanın rolü üzerine odaklanarak Yeni Asır Gazetesi nde yer verilen AB haber ve yorum içeriklerini analiz etmektedir. Onbirinci makale Filiz Bilgin Ülken e ait. Yazar, gazetelerin hafta sonu eklerinde mekân tanıtımlarının sunumunu ve bu eklerdeki yaşam tarzı ve tüketim kültürü gösterenlerini içerik analizi yöntemiyle değerlendirmektedir. Onikinci makalede Tuğba Elmacı, yeni sinemada antikahramanların hangi toplumsal yapıdan beslenerek ortaya çıktığı ve nasıl bir kültürel temsilin parçası olduğu üzerine yoğunlaşarak, Gemide ve Bornova Bornova filmleri örneğinde konuyu tartışmaktadır. Bu sayımızda yer alan makaleleri beğeniyle okuyacağınızı umuyoruz. Bir sonraki sayımız Temmuz ayında yayınlanacak. Bu sayımıza katkı sağlamak isteyen yazarlarımızın çalışmalarını Nisan ayının sonlarına kadar tarafımıza göndermeleri gerekiyor. Temmuz sayımızda buluşmak dileğiyle

6 SOCIAL MEDIA USED AS A MARKETING PUBLIC RELATIONS TOOL IN TURKISH FOOTBALL TEAMS Filiz Balta Peltekoğlu - Pelin Hürmeriç ABSTRACT Like any other organization, football teams began to use marketing public relations (MPR) as a marketing tool to interact with their publics and fans. Since the interactivity is an important component of the new marketing approach, social media can play an important role for the football teams to interact, connect and collaborate with their publics and fans. For the same reason, social media also became an important MPR tool for Turkish football teams. In this study, social media usage of the five of the Turkish football teams that have been champions will be discussed according to MPR purposes. After discussing the social media usage of those five football teams that have been champions according to four areas that MPR is practiced, it can be stated that those teams use all social media categories through their Facebook and Twitter accounts for their marketing public relations purposes such as product promotion, sales, marketing and advertising support. Keywords: Sport marketing, marketing public relations, social media. TÜRK FUTBOL TAKIMLARINDA PAZARLAMA HALKLA İLİŞKİLERİ ARACI OLARAK SOSYAL MEDYA ÖZET Diğer bütün kurumlar gibi, futbol takımları da hedef kitleleri ve taraftarlarıyla etkileşim içerisine girmek için pazarlama amaçlı halkla ilişkilerden yararlanmaktadır. Yeni pazarlama yaklaşımında etkileşim, bağlantı kurma ve işbirliğinin önemli olması nedeniyle futbol takımlarının taraftarları ve diğer hedef kitleleriyle iletişimlerinde sosyal medya büyük bir öneme sahiptir.bu yaklaşımla, çalışmada, Türk futbol liginde bugüne kadar şampiyon olan beş takımın sosyal medya kullanımları, pazarlama halkla ilişkilerinin uygulama alanları açısından incelenmektedir. Söz konusu futbol takımlarının sosyal medya uygulamalarından ürün tanıtımı, satış desteği, pazarlama desteği ve reklam desteği gibi amaçlarla pazarlama halkla ilişkilerinden yararlandıkları ve sosyal medya uygulamalarını Facebook ve Twitter hesapları aracılığıyla gerçekleştirdikleri görülmektedir. Anahtar Kelimeler: Spor pazarlaması, pazarlama halkla İlişkileri, sosyal medya. INTRODUCTION Since the marketing public relations plays an important role in overall marketing efforts, football teams started to use MPR as a marketing tool. One of the functions of public relations is to adapt the organization to the environmental changes. As a result of this, all communication tools and methods become public relations instruments and it is the same for social media. Interaction, connection and collaboration are the basic components of social media, as well as, it is for the new public relations approach. Besides these, social media can be an important actor to achieve general purposes of marketing public relations such as; to gain awareness, stimulate sales, facilitate communication, and build relationship between consumers, companies and brands (Harris and Whales 2006: 7). Football teams use social media as a marketing public relations tool to interact, connect and collaborate with their publics and fans without any boundaries. Prof. Dr., Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yrd. Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi

7 Selçuk İletişim, 7, 2, THE CONCEPTS OF SPORT MARKETING AND MARKETING PUBLIC RELATIONS Today, both academicians and professionals have assigned different meanings to marketing. In order to understand the sport marketing concept, a widely accepted definition of marketing should be used. According to Schwartz and Hunter (2008), marketing can be simply defined as the functions involved in the transfer of goods and services from the producer to consumer. However, this definition is not efficient enough as it considers that marketing process ends, together with the delivery of goods and services. On the contrary, marketing is a dynamic, ongoing process that continues after the purchase of the products and services. On the other hand, marketing public relations is defined as the use of public relations strategies and tactics to achieve marketing objectives. The purpose of MPR is to gain awareness, stimulate sales, facilitate communication, and build relationship between consumers, companies and brands (Harris and Whales 2006: 7). According to Webster s New World Dictionary of Media and Communications is the use of special events, publicity, other public relations techniques to promote products and services (Webster in Harris and Whales 2006: 7). They all support marketing efforts such as offering a wide range of products celebrating the championship to become readily available for purchase (Dalakas et al. in Kahle and Riley 2004: 75). In their study, Harris and Whalen (2006) categorized the uses of marketing public relations into six main categories. Those categories are; product promotion, building markets, advertising support, marketing support, corporate reputation and sales support. Sport is a social phenomenon that crosses all social, religious and language barriers. It is a common denominator that appeals to the masses and is thus a very attractive and competitive environment (Graham et al. 2001: 3). Sport marketing involves playing sport, watching or listening to sport programmes, buying merchandise, collecting memorabilia, buying sporting goods, even surfing a sport related web site to find out the latest about their favourite team, player or event (Smith A.C.T. 2008: 2). Since sport crosses all social, religious and language barriers, football teams gather fans coming from different backgrounds. It is the same for the social media. As a result of this, it can be stated that social media can be used as a perfect MPR tool to gather and connect, interact and collaborate with all the fans. Harris (2006: 6) stated that marketing public relations is practiced in six areas. Four out those six areas that are included in this study are explained as they are shown below: 1. Product Promotion: - Introduce new products - Revitalize, relaunch or reposition mature products - Communicate new benefits of old products - Involve people with products - Engage customers with products on-line - Build or maintain interest in a product category 2. Advertising Support: - Extend the reach of advertising - Counteract consumer resistance to advertising - Break through commercial clutter - Make news before advertising breaks - Make advertising newsworthy - Complement advertising by reinforcing messages and legitimizing claims - Supplement advertising by communicating additional product benefits - Attract visitors to commercial web sites - Gain awareness in media where product is not advertised. 3. Marketing Support: - Test marketing concepts - Reinforce sales promotion campaigns - Tailor marketing programs to local audiences - Raise brand awareness through title sponsorships - Create new media and new ways to reach consumers 4. Sales Support: - Gain distribution - Build store traffic - Generate sales inquiries 6

8 Social Media Used as a Marketing Public Relations (5-13) - Motivate the sales force - Win retailer support 2. SOCIAL MEDIA AS AN EMERGING METHOD FOR MPR IN SPORT MARKETING Safko (2010: 5) defines social media as a new set of tools, new technology that allows us to connect more efficiently and build relationships with the customers and prospects. It can be stated that social media are media (from written to visual, to audio to audiovisual) that are designed to share information. Sharing means that it is easy to comment on, that it is easy to send, and that there are no high costs associated with viewing the media. As a result of the connected nature of the Internet, it means that sharing, commenting and viewing can all be tracked down and measured (Stokes 2009: 124). Stokes (2009) argues that marketing is about conversations, and the Internet has become a hub of conversations. Internet allows us to follow and track these conversations, and provides entry points for all parties. Stokes (2009), emphasizes that the realm of social media is about collaboration, users generating content, sharing and most of it all, it is about connecting. Social media, especially most widely used social networking site Facebook and microblogging site Twitter have been an emerging tool for communication in today s digital age. Together with the improvements in technologies, communication between the sport organizations and their supporters became easier. Technology is one example of an environmental factor that has important impacts on us (Kitchin 2007 in Beech and Chadwick ed.) A social network can be defined as a group of people who interact through newsletters, blogs, comments, telephone, and instant messages, and who use text, audio, photographs and video for social, professional and educational purposes. The social network s goal is to build trust in a given community (Safko 2010: 24). According to Safko (2010: 9), social media are analyzed in fifteen categories, such as; social networking, publish, photo, audio, video, microblogging, livecasting, virtual worlds, gaming, productivity applications, aggregators, RSS, search, mobile, interpersonal. All of these social media categories give opportunity to share information, to connect with fans, receiving feedbacks. Besides these, social media give the football teams a chance to interact with their fans. It can be argued that, consumers, companies and the brands as the components of MPR, (marketing public relations) can be defined as fans, football teams and the teams brand itself. Also, the categories of marketing public relations give an insight of the ways of MPR used by the football teams. As a result of this, it can be said that matching those two, shows how companies benefit from MPR. After analyzing how those four categories are used by the football teams on social media, we can claim how social media are used as a MPR tool. 3. RESEARCH In this study, Turkey s primary football league, Super Toto Super League is selected for the primary research part in order to point out the interactivity, connection and collaboration between the football teams and their publics and fans. Together with the fifteen categories of social media and four out of six areas that MPR is praticed, Turkish football teams social media usage will be analyzed. In their study, Harris and Whalen (2006) classified the uses of marketing public relations into six main areas as it pointed out above. Those areas are; product promotion, building markets, advertising support, marketing support, corporate reputation and sales support. Since building markets and building and maintaining corporate reputation are long term process, and require different research techniques, they are not included in this study. It is also hardly possible to make assumptions about the teams social media efforts concerning these categories through the information on their accounts. The Turkish football league consists of eighteen teams. Out of eighteen football teams, 7

9 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 only five of those were the champions of the league since Those football teams are; Galatasaray A.Ş., Fenerbahçe A.Ş., Beşiktaş A.Ş., Trabzonspor A.Ş., Bursaspor A.Ş. Teams social media usages are examined according to fifteen categories of social media. The primary research is based on the information given on their social media. Collected data are analyzed in order to show how the teams share information, connect and interact with their publics and fans for the main aims of using social media as MPR tools. 4. FIFTEEN SOCIAL MEDIA CATEGORIES USED BY FIVE TURKISH FOOTBALL TEAMS GALATASARAY A.Ş. Social Networking:Galatasaray A.Ş. has an official page on Facebook. According to the data retrieved on the 8 th of December 2011, people liked their official page. According to the sports social media rankings ( among all sports teams from all over the world,galatasaray is the thirteenth, with its Facebook and twitter usage. Publish: The team publishes a magazine that includes the news about Galatasaray sport teams. On their Facebook page, there is a link for the magazine and Galatasaray fans are able to use the link to subscribe to the magazine. Photo Sharing:Galatasaray shares photos of the team and highlights of the football games. The team uses both its Facebook and Twitter accounts to share those photos. Audio: The team does not have audio messages in order to communicate with its fans. Video: Video is a widely used tool for the team. Videos can be viewed on their Facebook page. Youtube is used to share the visual images concerning the team. Microblogging: Team has an active Twitter account that has followers. Livecasting: Team has a TV channel named GS TV. Both on their web site and Facebook page, there is a link for the channel. It is possible to watch the channel live. It is also accessible from the devices, ipad and iphone. Virtual worlds:virtual worlds is not used by Galatasaray A.Ş. Gaming: The team has a page for gaming on Facebook. Facebook user fans are able to play the gameafter accepting the application. Productivity Applications: Data concerning this category cannot be reached. Aggregators: It can be stated that team s public and fans are acting as aggregators as they make comments on the team s Facebook and Twitter page. RSS: RSS is used to give update news about the team. Team has a link for RSS on its Facebook page. Search: The team s official web site is the first result when the team is searched on Google. Mobile:Team has an official application for Apple iphone mobile devices. Latest news, photos, videos, players list and fixture can be followed through the application by its fans. Fans can also upload their team s marches to their mobile phones. Interpersonal:This category is also used by the team as it connects with its fans through messages on social media. Together with Facebook comments and tweets/retweets, they are creating an interpersonal communication. FENERBAHÇE A.Ş. Social Networking:Fenerbahçe has a fan page on Facebook people liked the page. According to the social media ranking, Fenerbahçe is the eighteenth sport team in the world. Publish: Although the team has a magazine that has a link on Facebook, it is not accessible. Fans can subscribe through its web site. Photo Sharing: Fenerbahçeshares photos related with the team both on their Facebook and Twitter accounts. Audio: They have a link for their radio station named Radio Fenerbahçe on Facebook but it is not accessible today. 8

10 Social Media Used as a Marketing Public Relations (5-13) Video: They also share their videos through their Facebook and Twitter accounts. Microblogging: Fenerbahçe has a Twitter account, followed by people. Livecasting: The team is not using livecasting as a social media tool. Virtual Worlds: Virtual world tool is not available for Fenerbahçe. Gaming: There is no game related with the team on social media. Productivity Applications: Data related with this category cannot be analyzed. Aggregators: Fenerbahçe fans can be seen as aggregators as they make comments on their team s Facebook and Twitter page. RSS: RSS feed is available on the team s Facebook page. Search: Team s official web page is the first result that appears on Google search. Mobile: Fenerbahçe has different kinds of applications for mobile devices including phone rings. Interpersonal: Together with the interactivity the team created on their social media efforts, they are initiating interpersonal communication with their fans. BEŞİKTAŞ JK Social Networking:Beşiktaş has an official Facebook page that of its fans liked according to the data retrieved on the 9 th of December Publish: Team has a magazine named BJK Dergisi. Fans can subscribe from the team s Facebook page. The magazine also has a special version for Apple Ipad users. Photo Sharing: Photos related with Beşiktaş are shared through the team s Facebook and Twitter accounts. Audio: Team does not have audio tools on social media. Video: Images captured from the team s TV channel, Beşiktaş TV are shared through its Facebook page. Microblogging: Beşiktaş has an official Twitter page with followers. They are sharing the latest news about the team by giving links to its web site. Livecasting: There is no livecasting. Virtual Worlds: Team does not also use virtual worlds as a social media tool. Gaming: There is no game available for Beşiktaşpublics and fans on social media. Productivity Applications: Data cannot be traced for this category. Aggregators: Team s fans are acting as aggregators just like the other teams fans through Facebook and Twitter. RSS: Receiving the latest news with RSS feed is possible with the link on its Facebook page. Search: Team s official web site is the first result when the name of the team is searched on Google. Mobile: Beşiktaş has more than 10 applications for mobile devices including the news, interesting facts, etc. about the team. Interpersonal: It can be claimed that Beşiktaş is using social media for interpersonal purposes when we take Facebook and Twitter comments into account. TRABZONSPOR A.Ş. Social Networking:According to the data retrieved on the 10 th of December 2011, Trabzonspor A.Ş. has an official Facebook page that is liked by fans. Publish: Trabzonspor magazine has a link on its Facebook page. Fans are able to subscribe online to the magazine through that link. Photo Share: Photos related with Trabzonspor s matches and events are shared through its Facebook and Twitter page. 9

11 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Audio: Audio data concerning Trabzonspor are not found on social media. Video: Team has a link for Youtube on their Facebook page. Video images are shared through that link. Microblogging: Trabzonspor has an official Twitter page that is followed by fans.team is using this microblog for sharing news, information and photos related with the team. Livecasting: Trabzonspor is not using livecasting on social media. Virtual Worlds: Team does not use virtual worlds. Gaming: There is a Facebook page for gaming. According to the data retrieved on the 10 th of December 2011, that site is used by one thousand fans monthly. Productivity Applications: Data cannot be traced for this category. Aggregators: Team s fans are acting as aggregators through Facebook and Twitter. RSS:Receiving the latest news with RSS feed is possible with the link on Trabzonspor s Facebook page. Search:Team s official web site is the second result when the name of the team is searched on Google. Mobile: Trabzonspor has approximately 9 applications for mobile devices that include games, phone rings and providing other information related with Trabzonspor. Interpersonal: It can be stated that like other football teams, Trabzonsporis using social media for interpersonal purposes when we take Facebook and Twitter comments into account. BURSASPOR A.Ş. Social Networking: Bursaspor s official fan page is liked by fans (data collected on the 10 th of December 2011). Publish: The team does not use publishing category on social media. Photo Share: Photos are shared on Bursaspor s Facebook page. Audio: Audio data concerning Bursasporare not found on social media. Video: Video images are shared on the team s Facebook page. Microblogging:The team s fans have a Twitter account. The page is followed by 381 people only, as a result of this, it can be said that the team is not using microblogging effectively. Livecasting: Bursaspor is not using livecasting on social media. Virtual Worlds: Team does not use virtual worlds. Gaming: Bursaspor has a game page on Facebook but it is used by only 2 people monthly. Productivity Applications: Data cannot be traced for this category. Aggregators: Team s fans are acting as aggregators through Facebook. RSS: Receiving the latest news with RSS feed is possible with the link on Bursaspor sfacebook page. Search: Team s official web site is the first result when the name of the team is searched on Google. Mobile: Bursaspor has applications for mobile devices that include phone rings and fan page providing other information related with Bursaspor. Interpersonal: It can be stated that like other football teams, Bursasporis using social media for interpersonal purposes when we take Facebook comments into account. After analyzing those five teams social media usage, it can be claimed that all of them use social networking, publish, photo share, video, microblogging, aggregators, RSS, search, 10

12 Social Media Used as a Marketing Public Relations (5-13) mobile and interpersonal. None of them use virtual worlds. Only one team out five, use audio and livecasting. And finally, three teams, out of five, use gaming as a social media tool. Since the primary research is based on the teams publics and fans usage of social media, productivity application can not be reached. After conducting primary research, the result that we reached is, social media categories are used by the five of the football teams to connect with their publics and fans. This connection is actualized via Facebook and Twitter. When we examine their social media, all the four areas that MPR is practiced can be seen on their Facebook and Twitter accounts. After analyzing those teams social media usage, a table is formed in order to show they use these media for MPR purposes. Table 1. Five of the Turkish Football Teams Social Media Usage for Mpr Purposes Product Promotion Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Bursaspor Introduce new products Yes Yes Yes Yes Yes Revitalize, relaunch or reposition mature products Communicate new benefits of old products No Yes No No No No Yes No No No Involve people with products Yes Yes Yes Yes Yes Engage customers with products on-line Build or maintain interest in a product category Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Advertising Support Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Bursaspor Extend the reach of advertising Yes Yes Yes Yes Yes Counteract consumer resistance to advertising Break through commercial clutter Make news before advertising breaks No No No No No Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Make advertising newsworthy Yes Yes Yes Yes Yes Complement advertising by reinforcing messages and legitimizing claims Supplement advertising by communicating additional product benefits Attract visitors to commercial web sites Gain awareness in media where product is not advertised. Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes Yes No Yes Yes Yes Yes Yes 11

13 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Marketing Support Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Bursaspor Test marketing concepts No No No No No Reinforce sales promotion campaigns Tailor marketing programs to local audiences Raise brand awareness through title sponsorships Create new media and new ways to reach consumers Yes Yes Yes Yes Yes No No No Yes Yes Yes Yes Yes No No Yes Yes Yes Yes Yes Sales Support Galatasaray Fenerbahçe Beşiktaş Trabzonspor Bursaspor Gain distribution Yes Yes Yes Yes Yes Build store traffic Yes Yes Yes Yes Yes Generate sales inquiries No No No No No Motivate the sales force No No No No No Win retailer support No No No No No When we examine the table, we can say that five of the Turkish football teams, that have been champions use social media as a MPR tool. They promote their products by introducing new products such as clothes, magazines, involve people with products, engage customers with products online, build or maintain interest in a product category. They support their advertising efforts by breaking through commercial clutter, make advertising newsworthy, gain awareness in media where product is not advertised. They also support their sales by gaining distribution, building store traffic, etc. Besides these, they support all marketing efforts by creating new media and new ways to reach consumers, to reinforce sales promotion campaigns. CONCLUSION Like any other organization, football teams began to use marketing public relations to interact, connect and collaborate with their publics and fans. Since the characteristics of social media match those above, it became an important component of the new MPR approach. After evaluating the results this study has provided, it can be stated that, the five Turkish football teams that have been champions, are aware of the importance of social media and use social media categories for their MPR purposes. They also use all of the four areas of MPR that are included in this study. Another outcome of examining the social media usage of the five teams is that Facebook and Twitter accounts are the main social media categories to reach their marketing public relations goals. They promote their products by introducing new products such as clothes, magazines; involve people with products; engage customers with products online; build or maintain interest in a product promotion category. As a second category, in the advertising support, they use social media to break through commercial clutter, make advertising newsworthy, gain awareness in media where product is not advertised. In the third category, social media is used for gaining distribution, building store traffic, etc. to support their sales. Besides these, the football teams support all marketing efforts by creating new media and new ways to reach consumers, to reinforce sales by promotion campaigns. In other words, in today s digital age, social media is an irresistible marketing public relations tool for sport marketing as it is the same for other organizations. As we can 12

14 Social Media Used as a Marketing Public Relations (5-13) conclude from our primary research data, it can be pointed out that five Turkish football teams, that have been the champions are aware of the value of the social media as an MPR instrument in today s new marketing public relations approach. Their social media practices are used in a way that match MPR purposes in general. REFERENCES wwwwebster.com Beech J and Chadwick S (2007) Marketing Sport. Understanding the Sport Marketing Environment Kitchen, P. Essex: Pearson. Graham S, Neirotti L D and Goldblatt J J (2001). The Ultimate Guide to Sport Marketing (2 nd Edition). USA: McGraw-Hill. Harris L and Whalen P T (2006) The Marketer s Guide to Public Relations in the 21 st Century. Ohio: Thomson. Dalakas V, Madrigal R and Anderson K L (2004) We are Number One! The Phenomenon of Basking-in-Reflected-Glory and its Implications for Sports Marketing, Sports Marketing and the Psychology of Marketing Communication, Eds. Kahle L R and Riley C, Lawrence Erlbaum, New Jersey. Safko L (2010). The Social Media Bible: Tactics, Tools & Strategies For Business Success. New Jersey: John Wiley and Sons, Inc. Smith A C T (2008). Introduction to Sport Marketing. Oxford: Elsevier. Stokes R (2009). E-marketing: Essential Guide to Online Marketing (Second Edition). South Africa: Quirk e-marketing

15 İŞVEREN MARKASI YÖNETİMİ SÜRECİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ Burcu Öksüz * ÖZET İşveren markalaşması, günümüzün iş dünyasında önemli alanlardan biridir. Güçlü işveren markasına sahip olan işletmeler, nitelikli işgücünün kuruma çekilmesi, çalışanların moral, motivasyon, tatmin ve bağlılıklarının artması gibi birçok yönden fayda sağlamaktadır. Günümüzde, işveren markası çalışmalarındaki artış, işveren markasının etkili bir şekilde iletilmesi gerekliliğini doğurmuştur. İletişim, işveren markası yönetimi sürecinin başarısında hayati bir rol üstlenmektedir. İşletmeler, işveren markası doğrultusunda mesajlarını iletişim çalışmaları ile tüm paydaşlarına özellikle mevcut ve potansiyel çalışanlarına ulaştırmaktadır. İşletmelerin paydaşları, her gün farklı kanallardan birçok mesaj almaktadır. İşveren markası çalışmalarının ve mesajlarının paydaşlara ulaşabilmesi, doğru iletişim araçlarının seçilmesini ve paydaşların özelliklerine ve beklentilerine uygun mesajların hazırlanmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, işletmeler işveren markası sürecinde iletişimi, etkili ve sistematik bir şekilde yönetmelidir. Paydaşlara ulaşılmasında ve onların işveren markası sürecine katılımlarında kilit bir rol üstlenen iletişim, mevcut ve potansiyel çalışanların bir işveren olarak işletme hakkındaki görüş ve algılarını etkilemektedir. Bu çalışmada, işveren markası yönetimi sürecinde iletişimin rolünü ortaya koymak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda öncelikle, marka ve kurumsal marka kavramları açıklanmıştır. Daha sonra, işveren markası ve markalaşma kavramları irdelenmiştir. Son olarak işveren markası yönetimi sürecinde iletişimin önemi tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: İşveren markası, işveren markalaşması, işveren markası yönetimi, iletişim. THE IMPORTANCE OF COMMUNICATION IN THE PROCESS OF EMPLOYER BRAND MANAGEMENT ABSTRACT Employer branding is one of the outstanding areas of today s business world. Companies with a strong employer brand have advantages in various aspects such as attracting qualified applicants, increasing employee motivation, morale, satisfaction and commitment. Nowadays, the increase in employer brand practices has resulted in the need for communicating employer brand effectively. Communication has a vital role in success of employer brand management process. Companies transmit their messages related to their employer brand to their all stakeholders, especially their current and potential employees via communication practices. Stakeholders receive many messages through different channels, everyday. Sharing employer brand practices and messages with them requires correct choice of communication vehicles and preparation of messages best suited to stakeholders characteristics and expectations. In this context, companies need to manage employer brand communication in an effective and systematic way. Playing a key role in reaching out stakeholders and including them in employer branding process, communication affect views and perceptions of current and potential employees about company as an employer. The main objective of this study is to evaluate the importance of communication in the process of employer brand management. In this respect, firstly brand and corporate brand concepts were explained. And then, employer brand and employer branding concepts were examined. Finally, the importance of communication in the process of employer brand management was discussed. Keywords: Employer brand, employer branding, employer brand management, communications. * Arş. Gör., İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi

16 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) GİRİŞ Endüstriyel gelişme sonucunda çoğu benzer teknolojiyi ve yöntemi kullanan işletmelerin üretim, pazarlama ve finans alanlarında elde ettikleri başarılar arasında fark yaratan en önemli unsurun insan olduğu görülmüştür. İnsanın bir işletme örgütü için önemini vurgulamak üzere personelden daha geniş anlam ifade eden insan kaynakları kavramı kullanılmaya başlanmıştır (Geylan ve ark 2004: 3). İnsan kaynaklarının kurumsal başarı açısından öneminin farkında olan işletmeler, İnsan Kaynakları Yönetimi alanına yatırım yapmakta ve sahip oldukları insan kaynağını elde tutmak ve geliştirmek için sistemli çabalar içinde olmaktadır. Barrow ve Mosley e (2005: 13) göre işletmeler, müşterilerine gösterdikleri özeni ve uyumu bir işveren olarak çalışanlarına da göstermelidir. Nitekim çalışanların moral ve motivasyonu, kuruma bağlılığı ve verimliliği gibi etkenler, kurumsal başarıyı etkilemektedir. Bu bağlamda, işletmelerin müşterilere ve potansiyel müşterilerine yönelik markalar oluşturmasına benzer şekilde, çalışanlarına ve potansiyel çalışanlarına yönelik olarak da güçlü işveren markası oluşturma çabaları içinde olmaları gerekmektedir. Güçlü bir işveren markasına sahip olmak, işe alım süreci ve mevcut çalışanların elde tutulması gibi birçok konuda işletmelere avantaj sağlamaktadır. İşe alım, en yetenekli ve nitelikli insanların etkili ve verimli bir şekilde çekilmesi ile ilgilidir (Minchinglon ve Thome 2007: 15). Kickul (2001) işe alımın adayları kuruma çekme aşamasının son zamanlarda kayda değer şekilde ilgi çektiğini ve örgütler için rekabet avantajı olarak görüldüğünü ileri sürmektedir. Adayları kuruma çekebilme amacına ulaşılmasında işveren markaları, işletmeleri adayların zihinlerinde farklı bir noktaya yerleştirme açısından önemli bir görevi yerine getirmektedir. Londra Üniversitesinden Profesör Charles Handy gelecekte iş aramayacağız, işveren arayacağız diyerek (Xiaofeng 2009: 152) işletmelerin bir işveren olarak markalaşmasının gerekliliğini vurgulamaktadır. İşveren markası, kurumları rakiplerinden farklılaştırmaktadır (Backhaus ve Tikoo 2004: 501). Benzer şekilde Davies (2008: 670) işveren markasının rollerinden birinin, işvereni çalışanların zihinlerinde farklılaştırmak olduğunu ileri sürmektedir. Markanın farklılaşma, sadakat yaratma, tatmin ve duygusal bağ olan dört niteliği, aynı zamanda işveren markası ile de ilgilidir (Davies 2008: 668). Güçlü işveren markasına sahip olmak, işletmelerin sürekli ve tutarlı çalışmalarını gerekli kılmaktadır. İşveren markası sürecinde, işletmelerin İnsan Kaynakları Yönetimi bölümlerinin yürüttüğü çalışmaların yanında diğer işletme fonksiyonlarının uygulamaları da önemlidir. Bu noktada, işletmelerin iletişim çalışmaları, güçlü işveren markasına sahip olmak ve sürdürmek açısından kilit bir role sahip olmaktadır. İşveren markası yönetimi sürecinde, mevcut ve potansiyel çalışanların yanında diğer tüm paydaşlarla iyi ilişkilerin kurulması, etkin iletişim çalışmalarına bağlı olarak gerçekleşmektedir. İletişim, mevcut ve potansiyel çalışanların bir işveren olarak işletmeye ilişkin algılarının şekillenmesine katkı sağlamaktadır. Nitekim işletme hakkında her gün farklı kaynaklardan birçok mesaj yayılmaktadır. Bu mesajlar, bir işletmenin ürünlerinin tercih edilmesi gibi etkilerinin yanında bir işveren olarak da değerlendirilmesini sağlamaktadır. İşletmelerin iletişim çalışmaları etkin olarak gerçekleştirildiğinde, işveren olarak işletmeye ait mesajların da daha tutarlı olması muhtemeldir. İletişim, işveren markası yönetimi sürecinin tüm aşamalarında gerekli olan bilgi akışının sağlanması, mesajların hazırlanması ve iletilmesi, iyi ilişkilerin kurulması, hataların anlaşılması, doğruların pekiştirilmesi, kişilerin sürece dâhil olması gibi pekçok konuda katkı sağlamakta ve algıları şekillendirmektedir. Bundan dolayı, işletmeler diğer iletişim çalışmalarına ilişkin yaptıkları planlara benzer şekilde işveren markasına yönelik iletişim planları yapmalı ve iletişim bütçelerinde söz konusu iletişim çalışmalarına pay ayırmalıdır. İşveren marka yönetimi sürecinde iletişimin temel bir rol üstlenmesi, işletmelerin iletişim çalışmalarını yürüten bölümlerini (kurumsal iletişim, halkla ilişkiler gibi) işveren marka yönetimi ekibinin önemli bir parçası yapmaktır. Söz konusu iletişim bölümleri, insan kaynakları ve pazarlama bölümleri ile işbirliği içinde hareket etmekte, iç ve dış iletişim çalışmalarına yön vermektedir. Örneğin, Türkiye İş Bankası nda işveren markası çalışmalarını İnsan 15

17 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Kaynakları İletişimi Birimi yürütmektedir. İnsan Kaynakları İletişimi Birimi, İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü ne bağlı olarak çalışmaktadır. Faaliyetlerinin bir kısmını Türkiye İş Bankası nın kurumsal marka imajının yönetiminden sorumlu Kurumsal İletişim Bölümü ile koordineli olarak yürütmektedir (Businews 2011, Bu çalışmada, işveren markası yönetimi sürecinde iletişim çalışmalarının önemini ortaya koymak amaçlanmıştır. 1. MARKA KAVRAMI Türk Patent Enstitüsü (2011, markayı, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret ; Amerika Pazarlama Birliği ise bir satıcı ya da satıcılar grubunun ürünlerini ve hizmetlerini tanımlamayı ve rakiplerinin ürünlerinden ve hizmetlerinden ayırmayı sağlayan isim, terim, işaret, sembol, dizayn ya da bunların kombinasyonu olarak tanımlamaktadır (Heding ve ark 2009: 9). Diğer bazı marka tanımları şöyledir: - Müşteri ve tüketicilerden gelen, onların imgeleminde algılanan duygusal ve işlevsel getirilere dayanan, ayrıcalıklı bir konum yaratan tüm izlenimlerin içselleştirilmiş bir özeti (Knapp 2000: 7). - Reklamlarla ve çalışanlar ile tüketiciler arasındaki etkileşimle iletilen özgün deneyimleri vaat eden fonksiyonel ve duygusal değerler bütünü (de Chernatony ve Segal-Horn 2001: 660). - Bir keşfin, bilimsel bir buluşun ticari bir değer taşıması ya da ticari bir çıkış için değer yaratıcı ürünler oluşturmak; bir kuruma yasal ve müşterilere duygusal olarak onaylatılmış ürün ya da hizmet süreçlerinde sürekli uzman olabilmek için oluşturulmuş; isim, terim, işaret, sembol vs. ile farklılaştırılmış değerli olgular bütünü (Elitok 2003: 2-3). - Ürünü niteleyen, tanımlayan bir isim, terim sembol ya da tüm bunların bileşimi olarak ürünü, diğer ürünlerden ayıran bir karakter (Uztuğ 2008: 15). Markayı tanımlamakta iki yaklaşımdan söz edilmektedir. Birincisi, geleneksel ürün artısı yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre, markalama ürüne ektir. Marka, esas olarak tanımlayıcı olarak görülür. Bundan dolayı marka kararı, alınan son kararlardan biridir. İkinci yaklaşım, holistik görüştür. Bu yaklaşımda odak, sadece üründen daha fazlasını içine alan markanın kendisidir. Marka, pazarlama karması (ürünün yanında fiyat, tutundurma ve dağıtım) öğelerinin tümü olarak görülmektedir (Ambler ve Styles 1996: 10). Marka bir ürünü, bir hizmeti ya da bir örgütü diğerlerinden farklı kılan her şeye verilen addır ve bir marka, mirası ve kalıcı gelenekleri; karakteristik davranış tarzı ve kültürü; gelişiminin sürekliliğini sağlayan rüyası olmak üzere üç bileşenin ürünüdür (Bruce ve Harvey 2010: 5). Marka, tüketicilerin zihinlerinde bulunan ancak kökleri gerçeğe dayanan algısal bir varlıktır, tüketicilerin algılarını, huylarını (Keller 2008: 10), örgütün değerlerini ve kültürünü yansıtır ve işletmenin gerçekleştirmek için yola çıktığı büyük rüyayı somutlar (Bruce ve Harvey 2010: 5). Marka, tüketicilerin hem bilgi işleme sürecinde hem de ürüne duydukları güven açısından yönlendirici bir işleve sahiptir. Bu nedenle ürünün adı ya da görsel kimliği ürünü tanımlamanın çok ötesine geçmiştir (Uztuğ 2008: 18). Bir üründen daha fazlası olan marka, (Keller 2008: 5) bir sözdür ve ürün, hizmet ya da işletmeler hakkında algılamalar bütünüdür (Kotler ve Pfoertsch 2006: 13, Adamson 2006: 3). Geçmiş deneyimlere, ilişkilere ve gelecekteki beklentilere dayanan marka, müşterilerin zihinlerinde farklı bir konuma sahip olmaktadır (Kotler ve Pfoertsch 2006: 13). Marka, müşteriye ya da tüketiciye fayda vaadini ifade etmekte (Raggio ve Leone 2007: 384) ve rasyonel olarak değerlendirilebilecek fonksiyonel değerleri, duygu ve değerlerle harmanlamaktadır (de Chernatony ve Segal-Horn 2001: 665). Marka, bir fayda sözüdür. Bu fayda sözü, fonksiyonel ya da sembolik olabilmektedir. Ürün ve hizmet benim için ne yapar? sorusu fonksiyonel faydaya işaret ederken; Marka, kendim hakkında bir şeyler söylememe yardım eder mi? sorusu sembolik faydayla ilgilidir 16

18 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) (Gamble ve ark 2007: 123). Nitekim bir markanın gücünde mantığa ve performansa bağlı yararlar ile duygusal ve imaja bağlı yararlar olmak üzere iki temel yapı taşı vardır (Pringle ve Thompson 2000: 51). Müşteriler rasyonel nedenlerle satın alırlar ancak bunun yanında duygusal bağlar da önemlidir (Davies 2008: 668). Borça nın ifade ettiği şekilde (2007: 104) tüketicisine kendisini tercih etmesi için iyi nedenler sunan ve bağlılığı koruyacak güçlü duygusal bağlar oluşturan markalardan vazgeçmek kolay değildir. 2. KURUMSAL MARKA Aaker (2004: 10) kurumsal markayı kurumu temsil eden ve mirasını, varlıklarını ve yeteneklerini, insanlarını, değerlerini ve önceliklerini, yerel ya da küresel referans çevresini, vatandaşlık programlarını ve performans kayıtlarını yansıtan marka olarak tanımlamaktadır. Ackerman a (1998: 34) göre kurumsal marka, yöneticilere kurumun nasıl değer yarattığını açıklamak, insanlaştırmak, organize etmek ve iletmek için kapsamlı bir disiplin sunmaktadır. Kurumsal marka, özeldir; çünkü ürünün yanında kurumu açık ve net bir şekilde ifade etmektedir (Aaker 2004: 10). Hatch ve Schultz (2008: 7) kurumsal markalaşmayı kurum, çalışanları ve dış paydaşları arasında karşılıklı ödüllendirici ilişkiyi yaratan, geliştiren ve sürdüren süreç olarak tanımlamaktadır. Shi ve arkadaşları ise (2006: 744) kurumsal markayı, kurum ve paydaşları özellikle müşterileri arasındaki ilişki olarak tanımlamaktadır. Bundan dolayı, pazarlama perspektifinden kurumsal markalaşma, kurumsal markayla kurumun her temas noktasını uyumlu hale getirerek geniş, kendine özgü, güçlü işletme-müşteri ilişkileri oluşturma sürecidir. Belirtilen kurumsal marka tanımı, kurumsal marka stratejilerinin nihai amacı olan müşterilerin kalbini kazanma ve belirli strateji ve taktiklerle mümkün olduğu ölçüde işletme ve müşterilerini bir araya getirme üzerinde durmaktadır. Bu amacın başarılması, işletmenin tüm kaynaklarının kurumsal marka ile uyumlu hale getirilmesi ve mükemmel bir müşteri marka deneyimi yaratılmasına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Kurumsal markalaşma, işletme dışındaki fırsatlarla öz yeterliliklerin eşleştirilmesini içeren bir planlama perspektifinin yanında içsel faaliyetlerin entegrasyonunu artırmayı ve sonuç olarak hizmetlerdeki tutarlığı göz önünde bulundurmayı gerektirmektedir (Haris ve de Chernatony 2001: 441). Kurumsal markanın yasal sahipliği, bir varlığa ait olsa da duygusal sahipliği, markayla yakın ilişkileri olanlara aittir. Farklı gruplar ve kişiler, kurumsal marka ile ilgili farklı beklentilere sahip olabilmektedir (Balmer ve Greyser 2006: 736). Urde ye (2003: 1018) göre başarılı kurumsal markalar, kurum ve üyeleri ile marka arasında güçlü ilişkiler olduğunda oluşturulabilmektedir. Kurumsal markalaşma, marka yönetiminde kurumun tüm üyelerinin istenen marka kimliğine uygun hareket ettiği holistik bir yaklaşımı; kurumdaki içsel faktörlere daha fazla önem vermeyi ve çalışanların marka oluşturma sürecindeki rolüne daha fazla ilgi göstermeyi gerektirmektedir (Haris ve de Chernatony 2001: ). Knox ve Bickerton (2003: 1002) kurumsal markalaşmanın, ürün markalaşmasıyla aynı amaçları paylaştığını ve bu amaçların farklılaşmak ve tercih yaratmak olduğunu vurgulamaktadır. Balmer ise (2001: 281) kurumsal markaların üç faydasını; iletişim kurmak, farklılaştırmak ve geliştirmek olarak sıralamaktadır. Güçlü kurumsal markalar, yetenekli çalışanları çekme ve elde tutmaya katkısının yanında çalışan bağlılığını da artırmaktadır (Vallaster ve de Chernatony 2006: ). Bu bağlamda, işletmelerin ürün markası oluşturmaya yönelik çalışmalarına benzer şekilde kurumsal markalarını yönetmeye ilişkin çabalar içinde olmaları, diğer işletmelerden farklılaşmak ve müşterilerin yanında çalışanlar açısından da tercih edilmek açısından oldukça önemlidir. 3. İŞVEREN MARKASI Ambler ve Barrow (1996: 187) işveren markasını işletme tarafından belirlenen ve işe alım ile sağlanan fonksiyonel, ekonomik ve psikolojik faydalar bütünü olarak tanımlamaktadır. Rosethorn (2009: 19) ise işveren markasının kurum ve çalışanları arasında iki yönlü bir anlaşma olduğunu ifade etmektedir. İşveren markası, insanların bir işveren olarak sizinle ilgili ne düşündüğüdür (Corporate Research 17

19 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Forum Toplantı Notları 2005: 2, kişinin çalışmaya başladığında, kurumdan beklediği vaaddir (Fernon 2008: 49). Target Training International White Paper da (2010: 3) belirtildiği şekilde işveren markası, işletmenin çalışmak için iyi ya da kötü bir yer olduğuna ilişkin algılardır. İyi işveren markasına sahip olmak, işletmenin işveren olarak seçilebilir olarak algılanması, sektörde ve bölgede bilinmesi ve söz konusu işletmede çalışmanın yüksek derecede istendiği anlamına gelmektedir. İşveren markası, hem mevcut hem de potansiyel çalışanlara işletmenin kimliğini tanımlamaktadır. İşveren markası, yalnızca bir etiket ya da insan kaynakları politikası değildir. Üyelerin işletmedeki deneyimidir, kurumun gerçek karakterinin ve amacının iletilmesidir. İşletmenin içeriden dışarıya toplam imajıdır (McLean ve ark. 2007, www. mksh.com). İşveren markası, kurumun üyeleri ve potansiyel çalışanları gözünde sahip olduğu imaj olarak tanımlanmaktadır. Bir işletmede çalışmanın nasıl olduğuna ilişkin (maaş gibi somut özellikler ve kurum kültürü ve değerleri gibi soyut özellikler) istihdam deneyimi (Versant Pazarlama İletişimi Şirketi 2002: 3, ve kuruma ilişkin bilgiyle ilgilidir. İşveren markası, iş arayan kişilerde işletme kimliğinin geliştirilmesi ile imajının arttırılmasına dayanmaktadır (Gomes ve Neves 2010: 225). Şekil 1. İşveren Markası Çalışan Değer Önerisi Çalışanlara ve potansiyel çalışanlara yönelik kendine özgü ve farklılaştırıcı vaadi Çalışan Deneyimi Çalışanın yaşam döngüsünün tümünde vaadin + gerçekten yerine getiril- = mesi Marka Gücü Doğru çalışanların çekilmesi Çalışan bağlılığı ve kurumda kalması Rakiplerinden farklılaşmak Müşteri bağlılığı Yukarıdaki şekilde ifade edildiği gibi Rosethorn (2009: 20) işveren markasının tanımlanması ve yönetilmesinin en iyi şeklinin, öneri (onaylanan anlaşma) ve çalışan deneyiminin (anlaşmanın gerçekten yerine getirilmesi) birleşimi olarak görülmesi olduğunu ileri sürmektedir. Kaynak: Rosethorn 2009: 20. Personified Danışmanlık Şirketi ne (2009, göre işverenler için adayları istihdam ederken gerçekçi beklentiler oluşturmak kritik bir öneme sahiptir. Söz konusu şirket tarafından 2008 Kasım ayında yapılan araştırmaya göre katılımcılar, beklentilerini karşılayan işletmeleri çalışmak için iyi bir yer olarak değerlendirdiklerini belirtmişlerdir. Bunun yanında, işletmelerini olumlu olarak değerlendiren çalışanlar, aynı zamanda işletmelerini başkalarına da önermektedir. CIPD raporunda (2007: 3, belirtildiği şekilde işveren markası bir örgütü farklı yapan çoğunlukla soyut nitelikler bütünüdür, belirli türde istihdam deneyimi vaat etmektedir ve örgütün kültüründe en iyi şekilde görev yapan ve başarı gösteren insanlara hitap etmektedir. Son zamanlarda işveren markası kavramı, insan kaynakları dünyasında farkındalık yakalamıştır yılında The Economist tarafından yapılan işveren markası araştırmasında, söz konusu kavramın insan kaynakları profesyonelleri arasındaki farkındalık düzeyinin %61, insan kaynakları profesyoneli olmayan kişilerde ise %41 olduğu belirlenmiştir. Farkındalık düzeyi, Birleşik Krallık ta %36, ABD de % 42, Asya Pasifik de %45 dir. Conference Board tarafın- 18

20 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) dan 2001 yılında yapılan araştırmada, önde gelen 138 işletmenin %40 ı işveren markalaşmasının bazı şekillerini aktif olarak uyguladıklarını belirtmiştir (Barrow ve Mosley 2005: xvi). Fernon a (2008: 49) göre insan kaynakları profesyonelleri, giderek artan derecede işveren markasını, insan kaynakları ve genel işletme stratejisi için önemli görmektedir. İşveren markası, insan kaynakları için stratejik düzeyde değer sağlayan bir fırsattır. İşveren markasının öneminin artmasına neden olan etmenleri Bruce ve Harvey (2010: 170) şöyle sıralamaktadır: - İş becerileri konusunda oldukça rekabetçi sayılabilecek bir pazarda, hemen hemen her işletme, kendisini iş arayanlar tarafından tercihe değer bir işveren olarak görme eğilimindedir. - İnsan Kaynakları bölümlerinin kuruma olan katkılarını giderek artırma çabaları, işveren olarak bir marka olma kavramının fonksiyonlarının doğal bir uzantısı haline gelmesini hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. - Bilgi çağında insan kaynağı, işin gelişimi ve kalkınması açısından hayati bir önem taşımaktadır. İşletmelerin performanslarını artırabilmelerinin yollarından birisi de işveren olarak bir marka olabilmekten geçmektedir. - Müşteri tatminine öncelik veren politikalar, işletmenin piyasada desteklemekten yana olduğu değerleri yaşatmaya olanak sağlayacak bir marka farkındalığını gerektirmektedir. - Sorumluluk almak, performansı artırmak açısından çok önemli bir fırsat olarak kabul edilmektedir. İşveren olarak her bakımdan tercih edilen bir marka haline gelmiş olmak, çalışanların çalıştıkları kuruma olan bağlılıklarının ve motivasyonlarının artmasına katkıda bulunur. Barrow ve Mosley (2005: ) ise işveren markasının gelişmesindeki üç temel nedeni şöyle açıklamaktadır: - Örgütler giderek artan derecede çalışanlarının bağlılığının ve sadakatinin kolay olmadığının farkına varmaktadır: Önde gelen işletmeler, değerli çalışanların kârlı müşterilere benzer şekilde seçim yapma, bir kuruma katılma, orada kalmaya devam etme ve bağlanmakta özgür olduğunun farkına varmaktadır. İşletmeler, aynı zamanda doğru insanların çekilmesine, sadakat için onların teşvik edilmesine ve yeteneklerini en iyi şekilde göstermesine geçmişte olduğundan çok daha fazla odaklanmıştır. Örgütler için uzun dönemli yönelim, değerli çalışanlarına değerli müşteriler gibi davranmaktır. - İşveren markalaşması; insan kaynakları, içsel iletişim ve pazarlama arasında etkin bir ticari köprü sağlamaktadır: Birçok işletme, doğru insanları işe almanın, onların kurumda kalmasının sağlanmasının ve geliştirilmesinin farkına varmıştır. Özellikle hizmet sektöründe yer alan işletmeler, çalışan bağlılığının müşteri tatmini ve sadakatinin sağlanmasında kilit öneminin farkındadır. - İşveren markalaşması, pazarda sürekli bir değer ortaya koyan bir disiplini resmetmektedir: İşveren markalaşması, insanların bağlılığının ve sadakatinin harekete geçiricisi ve sürdürücüsüdür. Bu noktada, marka yönetiminden daha etkili bir yaklaşım bulunmamaktadır. Kuşkusuz ki marka yönetimi uygulamasında ileri bir değerlendirmeyi içermektedir. İnsan kaynakları, pazarlamaya yönelik önerilere sahiptir. Benzer şekilde pazarlama da insan kaynaklarına yönelik önerilere sahiptir. Her iki taraf da öğrenebilmekte ve fayda sağlamaktadır. Bunun sonucunda en büyük fayda, işletmeye yöneliktir. Adaylar, çalışacakları yerler konusunda çok titiz olabilmektedir. Bu, sadece maaş ya da faydalarla ilgili değildir. Çalışanlar, giderek artan derecede değerleri ve çalıştıkları çevreye duyarlı olan ve müşterilere sundukları hizmetle uyum sağlayacağı örgütü aramaktadır (Minchinglon ve Thome 2007: 15). Markalar, nasıl pazarda insanların hayalleri ve özlemlerine hitap ederek, sadık kalacak müşteriler çekmeyi amaçlıyorsa, işveren markası da işyerinde aynı şekilde işlev göstermelidir. Ancak burada müşterinin yerinde çalışan vardır ve vaat edilen şey, çalışanın kariyer beklentisini karşılamanın yanında, ona değer ve idealleriyle bağdaşan büyük bir işyerinde çalışma teklifi sunmaktır (Bruce ve Harvey 2010: 174). İşveren markası deneyimi, şu kilit soruları yanıtlamaya yardım etmelidir (Corporate Research Forum Toplantı Notları 2005: 4, 19

21 Selçuk İletişim, 7, 2, Neden katılmalıyım? - Neden kalmalıyım? - Neden elimden gelenin en iyisini yapmalıyım? - Neden bir işveren ve işletme olarak örgütü önermeliyim? - Neden yeniden katılmalıyım? İşletmeler, işveren markaları ile mevcut çalışanlara ve potansiyel çalışanlara yukarıda yer alan sorulara yanıt olacak bilgiler sunmalı ve deneyim kazandırmalıdır. Böylece işveren markası, işletmenin tercih edilen, çalışanların kuruma bağlı olduğu ve çalışmaktan mutlu olduğu, diğer kişilere önerdiği bir işyeri haline gelmesine katkı sağlayacaktır. Nitekim Minchinglon ve Thome nın (2007: 14) ifade ettiği şekilde işveren markası geliştirmek, kişilerin en iyi performansı göstermesini sağlayan ve marka sözlerinin yerine getirilmesinde örgütü destekleyen besleyici kültürün oluşturulmasına yardım etmektedir. Ewing ve arkadaşları (2002: ) yapılan işleri, içsel ürünler; çalışanları ise içsel müşteriler olarak görmektedir. İşler, çalışanları çekmeli, geliştirmeli ve motive etmelidir, böylece örgütün tüm amacına hitap ederken içsel müşterilerin ihtiyaç ve isteklerini karşılamaktadır. İşveren markasının dışsal pazarlaması, kurumun bir işveren olarak tercih edilmesini ve böylece mümkün olan en iyi çalışanların seçilmesini sağlamaktadır. Markanın farklılaştırıcılığı varsayımı, kuruma farklı insan kaynağı elde etme imkânı vermektedir. Bunun yanında markayla, çalışanlar çekildiğinde; kurumun istihdamına ilişkin varsayımlar bütünü geliştirmektedir. Böylece kurumun değerlerini desteklemekte ve kuruma bağlılık geliştirmektedir. İçsel pazarlama, diğer kurumların taklit etmesinin zor olduğu bir işgücü yaratılmasını desteklemektedir. Sistematik olarak çalışanlara işveren markasının değer önerisi açıklanarak; işgücü kültürü, kurumsal amaçlar doğrultusunda yoğrulmaktadır ve dolayısıyla kurumun iş yapmasına odaklı kendine özgü kültürünün başarılmasına olanak sağlanmaktadır (Backhaus ve Tikoo 2004: 503). İşveren markasının hitap ettiği en önemli hedef kitleler şöyle sıralanabilmektedir (Corporate Research Forum Toplantı Notları 2005: 2, - Öncelikle, en önemli hedef kitle, mevcut çalışanlardır. Marka, örgütün çalışanlarının bağlılığını geliştirmesini, verimliliği artırmasını, yetenekleri elde tutmasını sağlamaktadır. Başarılı işveren markasının işareti, en iyi insanları kazandırmasıdır. - İkincisi, potansiyel çalışanlardır. Her bir potansiyel çalışan etkili bir şekilde seçildiğinde, göreve başladığında, geliştirildiğinde ve elde tutulduğunda, örgütü ileri götürme potansiyeline sahiptir. - Üçüncüsü, işveren markası için doğru sınama, işten ayrılan kişilerin örgüt hakkında iyi konuşmasıdır. Onlar, örgütü önermek ve eğer uygunsa örgüte tekrar dönmek konusunda istekli olabilmektedir. İşveren markası, ürün markası ve kurumsal markaya benzer şekilde ticari amaçları yerine getirmektedir. Çalışma çevresi, yeterli ücret ve diğer çekiciliklerle yetenekli kişilerin çekilmesi ve elde tutulması, kurumun içinde en üst düzeyde çalışan değerinin sağlanması yanında kurumsal kârlılık hedeflerinin yerine getirilmesini amaçlamaktadır. Bu aktif dolaşım etkisi, aynı zamanda daha mükemmel çalışanları çekmekte ve işletmenin daha fazla kâr elde etmesine olanak sağlamaktadır (Xiaofeng 2009: 152). 4. İŞVEREN MARKALAŞMASI Kurumlar, çoğunlukla ürün ve kurumsal marka geliştirmeye yönelik markalaşma çabalarına odaklanmaktadır ancak markalaşma, aynı zamanda İnsan Kaynakları Yönetimi alanında da kullanılabilmektedir (Backhaus ve Tikoo 2004: 501). Bu anlamda işveren markalaşması, pazarlama ilkelerinin insan yönetimi alanına uygulanmasından doğmuştur. İşveren markalaşması, iç ve dış hedef kitlelere bir işveren olarak, hem istenen hem de farklı olunduğunun iletilmesine ilişkin örgütlerin çabalarını ifade etmektedir (Jenner ve Taylor 2007: 7). İşveren markalaşması, istihdam çevresi içinde yetenekli işgücünün çekilmesi ve bağlılığının sağlanmasına yönelik yeni bir yaklaşımdır ve kurumların bir işveren olarak özellikleri ile rakiplerinden farklılaşmasını ifade etmektedir (Backhaus ve Tikoo 2004: ). İşveren markalaşması, kurumun çalışmak için cazip bir yer olduğunun mevcut ve potansiyel çalışanlara iletilmesine ilişkin çabalarının bütünü- 20

22 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) dür (Lloyd 2002: 64). Diğer bir tanımla işveren markalaşması, kurumların mevcut ve potansiyel çalışanlarına çekici görünmek için gerçekleştirdikleri faaliyetlerdir (Bach 2005: 271). Sullivan (2004, işveren markalaşmasını çalışanların, potansiyel çalışanların ve paydaşların algılamalarını ve farkındalığını yöneten hedeflenmiş, uzun dönemli strateji olarak tanımlanmaktadır. İşveren markalaşması, bir proje/program ya da istihdam reklamını tazeleme hamlesi değil, işletmelerin iş hayatının yoludur (Rosethorn ve Mensink 2007: 4). İşveren markalaşması, belirli bir örgütün çalışanlarına sunduğu somut ve soyut ödüllerin toplamını göz önünde bulundurarak, kendine özgü istihdam deneyimini tanımlamasını içermektedir (Edwards 2010: 7). Bir örgütü işveren olarak farklılaştıran faktörlerin kombinasyonu geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki çalışanların algılamalarını şekillendirmektedir (Corporate Research Forum Toplantı Notları 2005: 2, Örgütler, istihdam deneyimlerini açık ve dikkatli bir şekilde yönettiklerinde; bu durum, değer ve etki yaratılmasına yardım etmektedir (Edwards 2010: 6). İşveren markalaşması, yalnızca potansiyel çalışanlara ulaşmakla ilgili değil aynı zamanda örgütteki çalışan deneyiminin her aşamasında (işe alım, istihdam ve işten ayrılma) işveren sözlerinin tutulması ile de ilgilidir (Wilkinson 2009: 6). İnsan kaynakları literatüründe işveren markalaşması, üç aşamalı süreç olarak açıklanmaktadır. Birincisi; kurum, markada somutlaşan değer önerisi geliştirmektedir. Değer önerisi geliştirilmesini takiben kurum, değer önerisini potansiyel çalışanlarına, istihdam ajanslarına, istihdam danışmanlarına ve benzerlerine pazarlamaktadır. İşveren markalamasının dışsal pazarlaması temel olarak hedef popülâsyonu çekecek şekilde ve aynı zamanda ürün ve kurumsal markaları destekleyecek ve geliştirecek şekilde tasarlanmalıdır. İşveren markasının içsel pazarlaması, işveren markalaşmasının üçüncü yönüdür. İçsel pazarlamanın amacı, örgütsel değerler ve amaçlar bütününe bağlı işgücünü geliştirmektir (Backhaus ve Tikoo 2004: ). 5. İŞVEREN MARKALAŞMASININ ÖNEMİ Bir Brezilya atasözüne göre Tek başına kurulan hayal, yalnızca bir hayaldir. Birlikte kurulan bir hayal ise artık bir hayal değil, gerçeğin başlangıcıdır (Bruce ve Harvey 2010: 159). İşletmeler amaçlarını, ancak nitelikli ve bağlılık sağladığı insan kaynağına sahip olduğunda ve onları söz konusu amaçlara inandırdığında gerçekleştirebilmektedir. Bu anlamda işveren markalaşması, işletmenin birlikte hayal kurduğu ve bu hayalleri gerçekleştirmek için birlikte çalıştığı insan kaynağını kazanmak açısından oldukça kritik bir rolü yerine getirmektedir. İnsanlar güvendikleri, beğendikleri, kendileri için özel bir anlam ifade eden bir işyerinde çalışmayı tercih ederler yaş grubu arasında yapılan bir ankete katılanların dörtte üçünden fazlası başarıyı şöyle tanımlamıştır: Uzun süre çalışmak isteyeceğimiz bir şirket bulmak (Bruce ve Harvey 2010: 176). Çalışanlar, işletmeleri ile gurur duymak istemektedir (Target Training International White Paper 2010: 4). Günümüzde çalışanların çok büyük bir çoğunluğu, dünyada fark yaratan bir örgütte çalışarak bir fark yaratmayı tercih etmektedir. Çalışanların bir fark yaratmak istemesi, işletmelerin insan sermayesinin uzun vadede rakipler karşısında üstünlük sağlayabilecek tek kaynak olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır (Bruce ve Harvey 2010: ). İşveren markasının temel rolü, öncelikleri basitleştirme ve bunlara odaklanma, verimliliği artırma ve işe alım, çalışanları elde tutma ve onların bağlılığını geliştirme konusunda tutarlı bir çerçeve sağlamaktır (Wilkinson 2009: 2). İşveren markası, işverenleri diğerlerinden farklılaştırmakta, rekabet avantajı sağlamakta ve örgütsel performansı arttırmaktadır (Fernon 2008: 49). İşveren markası, işletmelerin rekabet edebilirliklerinde bir temeldir. Yetenek stratejisi, kurumsal rekabetin özüdür; işveren marka stratejisi, kurumsal marka oluşturmakta yeni bir rekabet stratejisidir; mükemmel yetenekler, işletmelerin hareket etmesinde itici güçtür. İşletmelerin temel rekabet yeteneklerinin değerlendirilmesindeki standartlardan biri, temel rekabet yeteneklerinin rakipler tarafından taklit edilmesindeki zorluktur. Yeteneklerin temel rekabet yeteneği, işletmelerin temel rekabet yeteneğine dönüşmektedir (Xiaofeng 2009: 153). Economist Intelligence Unit ve Heidrick & Struggles in işbirliği ile hazırlanan Mapping 21

23 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Global Talent Essays and Insights (2007: 2, isimli raporda belirtildiği şekilde yetenek, yeni petroldür; petrole benzer şekilde talep, arzı çoktan geride bırakmıştır. Ployhart a (2006: 869) göre yetenekler nadir, değerli, taklit edilmesi zor ve yerine konması güç olduğu için, örgütler söz konusu yetenekleri çekmek, seçmek ve elde tutmak konusunda daha etkin olmalıdır. Barber ve Roehling (1993: 845) adayları çekmekteki başarısızlığın nihai maliyetinin örgütsel başarısızlık olabileceğini vurgulamaktadır. Nitelikli adayların çekilmesi, örgütün finansal başarısı açısından önemlidir (Barber 1998: 2, Greening ve Turban 2000: 254, Harold ve Ployhart 2008: 191). İşveren markaları, en nitelikli adayları çekmekte (Fernon 2008: 49, Xiaofeng 2009: 152) ve çalışanların elde tutulmasını ve bağlılıklarını sağlamaktadır (Fernon 2008: 49, Xiaofeng 2009: 152). Bunun yanında işveren markası, yalnızca yeni yetenekleri çekmek ve elde tutmak için önemli değildir. Aynı zamanda çalışan, müşteri ve paydaş tatminini tanımlayan, işletmenin tümünde kullanılabilen ve işletmenin bütününü ilgilendiren bir kavramdır (Minchinglon ve Thome 2007: 14). İşveren markası, istihdam döngüsünün her aşamasında çalışanların kurumdan beklentilerini ve deneyimlerini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilmektedir (Moroko ve Uncles 2008: 171). Chunping ve Xi (2011: 2088) işletmeler için işveren markası oluşturmanın stratejik önemini şöyle sıralamaktadır: - İşveren markası, yeteneklerin işletmeye çekilmesi için iyi bir araçtır. İşverenler istihdam ile mevcut ve potansiyel çalışanlarına kendine özgü iş deneyimleri sağlamaktadır ve ardından yetenek pazarında işveren markası değer konumu dizisi oluşturmaktadır. İşveren markası, işletmenin üstün nitelikli potansiyel çalışanlar arasında görünür olmasına olanak sağlamakta ve işletmeyi söz konusu potansiyel adayların birinci tercihi haline getirmektedir. - İşveren markası, verimliliğin geliştirilmesi için katalizördür. Başarılı işveren markaları, yalnızca yetenekli insanların çekilmesini ve elde tutulmasını sağlamamakta aynı zamanda verimliliğin ve ürün/hizmet kalitesinin artırılmasına yönelik çalışanları desteklemekte ve motive etmektedir. İşveren markası, çalışanların memnuniyetini artırmaktadır. En iyi işveren=en iyi çalışanlar=en iyi performans formülü, en iyi işverenlerin örgüte en fazla adanmışlığı olan çalışanlara sahip olacağını; en fazla adanmış çalışanların işletmeler için üstün operasyon başarısı getireceğini göstermektedir (Xiaofeng 2009: 152). Marka, doğru insanları tanımlama ve onlarla bağ kurma fırsatı sunmakta (CIPD Raporu 2007: 12, ve geleneksel markalaşma çabaları ile (JWT Inside 2006: 5, kurumsal marka oluşturma bütününü tamamlamaktadır (Xiaofeng 2009: 153). Güçlü bir işletme anlamına gelen işveren markası (McLean vd. 2007), çalışanların bağlılığını artırarak, çalışanların kurumdan ayrılmasından kaynaklanan maliyetleri azaltabilmektedir ve böylece üretim etkinliğini artırmaktadır. Çalışanların bağlılığı ve adanmışlığı, genellikle üretim etkinliğini sağlamaktadır. İşveren markası tarafından ortaya koyulan değerler, aynı zamanda çalışanlara işverenlerine adanmışlığın önemi ve devam etme nedenlerini keşfetmeleri konusunda yardım etmektedir (Xiaofeng 2009: 152). Başarılı işveren markalaşmasının sonuçlarını Sullivan (2004, şöyle sıralamaktadır: - Kurumun itibarını artırmak - Kurumun çalışanları arasında fikir birliği oluşturmak - Kuruma yapılan iş başvurularının sayı ve niteliğini artırmak - En iyi performansı gösteren çalışanlar arasında sirkülasyon oranını azaltmak - Toplam işgücü verimliliğini artırmak Yukarıda belirtilen noktalar ışığında, işveren markasının işletmelerin başarısında kritik bir rol üstlendiğini söylemek yanlış olmayacaktır. İşletmelerin işveren markalarını güçlendirecek çabalar içine girmesi ve etkin işveren markası yönetimi çalışmalarını gerçekleştirmesi, işve- 22

24 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) ren markasının faydalarından en üst düzeyde yararlanmasının anahtarı olmaktadır. 6. İŞVEREN MARKASI YÖNETİMİ SÜRECİNDE İLETİŞİMİN ÖNEMİ Marka yönetimi, bir firmaya ait pazar arzının planlanması, firmaların denetim sistemlerinin desteklenmesi, olası krizler ve belirsizliklerin azaltılması, daha fazla siparişin alınması, etkin dosyalama sistemleri gibi görevlerin içinden gelişmiştir. Fakat modern anlamda marka yönetimi, pazarlama departmanına ait görevlerin başarılması için gerekli politika ve stratejilerin oluşturulması, uygulanması ve denetlenmesi gibi oldukça karmaşık bir dizi eylemden sorumlu olan bir yapıya dönüşmüştür (Karpat Aktuğlu 2008: 50). Marka yönetiminde işletmenin geliştirdiği tüm pazarlama uygulamaları ve markayla ilgili tüm unsurlara yönelik sinerjik bir yönetim anlayışının yanı sıra müşteri ile markanın iletişim ve etkileşim içine girdiği her alanda olumlu marka deneyimlerinin yaşanması etkili olmaktadır (Elden 2009: 102). Marka yönetiminin temel amacı, marka farkındalığı yaratarak marka bilinirliğini sağlamak, ardından marka tercihi ve marka sadakatini elde ederek pazar ortamında markanın sürekli olarak lider konumda kalmasını sağlamaktır (Karpat Aktuğlu 2008: 52-53). İşveren marka yönetimi, kurumun içinde ve dışında kurumu bir işveren olarak farklı ve çekici yapacak net bir görünümü teşvik etmeyi içermektedir (Lievens ve Chapman 2009: 138) ve birçok insan kaynakları uygulamasının pazarlama ve iletişim ile birlikte gerçekleştirdiği bir görevdir. İşveren markası için ideal bir şablon bulunmamaktadır ancak örgütün kaynaklarını ve hedeflerini birleştirecek şekilde biçimlendirilmesi gerekmektedir (Barrow ve Mosley 2005: 162). Bu bağlamda işveren markası yönetimi sürecinde işletmelerin değerleri, amaçları ve yeterlilikleri gibi birçok özelliği göz önünde bulundurarak çalışmalarına yön vermesi beklenmektedir. Nitekim her işletme, birbirinden farklıdır ve dolayısıyla işveren markasını güçlendirme süreçleri de farklılık taşımaktadır. Bu anlamda işletmelerin işveren markası açısından içinde bulundukları durumun, mevcut ve potansiyel çalışanların işletmeye ilişkin algılarının farkında olması, işveren markası sürecinin başarısının temelini oluşturmaktadır. İşletmeler, işveren markası açısından güçlü ve zayıf yönlerini bildiklerinde; daha güçlü bir işveren markasına sahip olma yolunda strateji ve taktiklerine daha etkin bir şekilde yön verebilecektir. Bu noktada, işletmelerin tüm çalışmalarının işveren markasına katkı sağlayabileceği ya da ona zarar verebileceği gerçeğinin kabul edilmesi, bütünsel bir bakış açısıyla hareket edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Aggarwal (2008: 3) güçlü bir markanın bir görüntü ya da logodan daha fazlası olduğu için marka geliştirmenin CEO nun, satış sorumlularının, ürün ve hizmet geliştirme takımının, insan kaynakları elemanlarının ve pazarlama yöneticilerinin iş tanımlarının bir parçası olması gerektiğini ileri sürmektedir. İşveren markası açısından bakıldığında ise işe alım ve kariyer yönetimi gibi İnsan Kaynakları Yönetimi uygulamalarının yanında pazarlama ve kurumsal iletişim gibi bölümler tarafından gerçekleştirilen diğer işletme uygulamaları da işveren markasını etkilemektedir ve bundan dolayı söz konusu uygulamaları gerçekleştiren yöneticilerin/bölümlerin de işveren markası yönetiminin farkında olarak hareket etmesi ve sürecin bir savunucusu olması gerekmektedir. Aksi halde işletmeden yayılan istihdamla ilgili mesajların etkisi azalmakta ve işveren markalaşması çabaları sekteye uğrayabilmektedir. İşveren markalaşması bağlamında üzerinde durulması gereken kavramlardan biri, işveren markası imajıdır. Marka imajı, tüketicilerin ve diğer paydaşların zihinlerinde bulunan (Keller 1993: 3, Laidler-Kylander ve ark 2007: 258) markaya ilişkin algılamalardır. Marka imajı, marka hakkındaki enformasyondan ve geçmiş deneyimden ve markaya ilişkin resmin bütününü şekillendiren inançlar bütününden oluşmaktadır (Assael 1987: 46). Yoo ve Donthu (2001: 1-2) marka imajının işletmenin gelecekteki karlılığını ve uzun dönemli nakit akışını, tüketicilerin yüksek ücret ödeme niyetlerini, birleşme ve devralma kararlarını, hisse senedi fiyatlarını, sürdürülebilir rekabet avantajını ve pazarlama başarısını etkileyebildiğini ileri sürmektedir. 23

25 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Şekil 2. İşveren Markalaşması Modeli İşveren marka imajı, işletmenin, hedef kitlenin zihninde bir işveren olarak oluşturduğu birbiriyle ilişkili algılar kümesi olarak tanımlanabilmektedir (Baş 2011: 63). Marka çağrışımları, marka imajının belirleyicisidir (Backhaus ve Tikoo 2004: 505). Marka çağrışımları, fonksiyonel ve sembolik olmak üzere iki temel türe ayrılmaktadır. Fonksiyonel çağrışımlar, ürün özellikleri ve markaların fonksiyonel faydaları ile bağlantılıdır. Sembolik çağrışımlar ise örgütün değerlerini, markayla ilgili kişisel özellikleri ve duyguları dönüştüren soyut bilişlerdir (Michel ve Rieunier 2011: 2). Bu bağlamda işveren markası imajı, işveren marka çağrışımlarına dayanmaktadır. İşveren Marka Çağrışımları İşveren İmajı İşveren Çekiciliği İşveren Markalaşması Örgüt Kimliği Örgütsel Kültür İşveren Marka Sadakati Çalışan Verimliliği Yukarıdaki şekilde ifade edilen işveren markalaşması modeline göre işveren çağrışımları, işveren imajını; işveren imajı ise işveren çekiciliğini sağlamaktadır. Diğer yandan örgüt kimliği ve örgüt kültürü dolayısıyla oluşan işveren marka sadakati, çalışan verimliliğini sağlamaktadır. Bu anlamda işveren markalaşması modelini iki boyutta incelemek mümkündür. Birinci boyutta, işveren markası işveren çekiciliği sağlarken; işletmenin içine yönelik olan diğer boyut, sadakat ve verimlilikle sonuçlanmaktadır. İşveren marka imajı, işveren markası çağrışımları doğrultusunda şekillenmekte ve işveren çekiciliği ile sonuçlanmaktadır. Uluslararası danışmanlık firması Pathfinder, etkin bir işveren markası yaratmak için gerekli olan temel unsurları şöyle sıralamaktadır (Bruce ve Harvey 2010: 175): - Çekirdek Marka Tanımı: Kurumun vizyon ve değerlerini yansıtan şirket markasının ruhuna ilişkin açık ve net bir bildirimle başlar. Aynı zamanda çalışanlar için en çok neyin önemli Kaynak: Backhaus ve Tikoo 2004: 505. olduğuna, çekirdek marka kavramını nasıl algıladığına, bununla bağlantılı değerlere ve onların beklentilerine ilişkin titiz bir değerlendirme, en doğru ve ilham verici işveren markası tanımını verecektir. - Üst Yönetimin Katılımı: Bir işveren markası oluşturmak CEO nun gerçek ve gözle görülen desteği olmaksızın gerçekleşemez. Onlar da markayı yaşamalı ve aynı değerler için inandırıcı rol modeli olmalıdırlar. - Şirket Stratejisiyle Aynı Çizgide Olmak: Çalışanlarla kurulan bağlılık temelindeki ilişkiler, markanın genel olarak tüm şirket hedefleri ile tutarlı ve bütün bölüm ve şubelerde birbiriyle uyumlu marka vaatlerini hayata geçirecek doğrultuda şekillendirilmelidir. - Çalışanların Yetkilendirilmesi: Çalışan işe alma ve elde tutmaya yönelik programları da içeren yani insan kaynakları ve iletişim giri- 24

26 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) şimleri için geliştirilen ayrıntılı işveren markası yaratma planlarında kilit konumdaki çalışanların sorumlulukları ve hesap verirliği açıkça belirtilmelidir. - Aralıksız Ölçme ve Takdir Etme: Başarı için net kilometre taşları, performans standartları, teşvikler ve geri bildirim kanalları şarttır. Yukarıda belirtilen kriterlerden yola çıkarak, işveren markası oluşturmanın işletmenin tümünü kapsayan belirli amaçlar ve planlar dâhilinde gerçekleştirileceğini söylemek yanlış olmayacaktır. İşveren markaları, liderin öncülüğünde gerçekleşen ve tüm fonksiyonları içine alan bir süreci gerekli kılmaktadır. Nitekim Barrow ve Mosley in (2005: 161) ifade ettiği şekilde güçlü bir işveren markası oluşturmak, çalışanların her günkü marka deneyimini şekillendiren birçok farklı öğenin özenli ve kapsamlı yönetimini gerektirmektedir. İster pazar ister işyeri için olsun, bir şirketin başarılı bir marka stratejisi geliştirebilmesi için, öncelikle marka hakkında ortak bir anlayış ortaya çıkmalıdır. Doğuştan markacı olan liderler marka, kurum stratejisi ve şirket kültürünün yazılı olan ve olmayan kurallarının tutarlı bir uyum içerisinde olmasını sağlamaya yatkındırlar (Bruce ve Harvey 2010: ). İşveren markası bağlamında düşünüldüğünde, işletmenin kendisiyle, amaçlarıyla, stratejisiyle ve vizyonuyla çelişen mesajlardan ve uygulamalardan kaçınması önemlidir. Nitekim işletmelerin uygulamaları, tüm markalarını etkilemektedir. Aynı zamanda, işletmelerin ürün markaları, kurumsal markaları ve işveren markaları da birbirini etkilemektedir. İşletme davranışlarının sadece bir marka türünü etkileyip diğerlerini etkilememesinin önceden bilinmesi mümkün görünmemektedir. Bu bağlamda işletmelerin markaları arasındaki etkileşimin farkında olarak hareket etmesi, diğer marka türleri yanında işveren markasının gücünü de etkileyecektir. Marka, sürekli olmak için tutarlı değerleri ve mesajları ifade etmelidir. Marka ve tüketiciler arasında yinelenen etkileşimler ile söz konusu mesajlar, tüketicilerin marka algılamalarını geliştirebilmektedir (Jones ve Kim 2011: 334). İşveren markası yönetimi sürecinde geliştirilen mesajların paydaşlara ulaştırılması ve söz konusu kitlelerle sürekli olarak doğru bilgi alışverişi yapılması ve sonuç olarak güçlü bir işveren markasına sahip olunması, etkin iletişim çalışmalarını gerekli kılmaktadır. En yalın ve mekanik tanım olarak iletişim, kaynaktan alıcıya iletinin aktarılması sürecidir (Bıçakçı 2000: 21). İletişim, temel amaç ve işlevleri itibariyle bir insan ilişkisi sistemi olduğu için insanlar arasında ileti alışverişiyle sağlanan bir ortaklık yaratma olarak tanımlanabilmektedir (Oktay 1996: 15). İletişim, gönderici ve alıcı arasında maksatlı mesajların değişimidir (Belasen 2008: 35). Bergstrom ve Anderson (2000/2001: 52) örgütün içinde ve dışında çeşitli paydaşlara hitap edilmesinin marka sözünün etkili bir şekilde iletilmesinde çok önemli olduğunu vurgulamaktadır. İletişim, işveren markası anlayışında ve algılamalarında oldukça önemli bir role sahiptir. İşveren markasına içsel bağlılığın desteklenmesinde güçlü rasyonelliklerin kurulması ve çalışanların duygularının çekilmesi önemlidir. Marka düşüncesinin ve pazarlama araçlarının kullanılması, iletişimde marka jargonunun kullanılmasının gerekliliği anlamına gelmemektedir. İletişimde faydalara odaklanılmalıdır (Barrow ve Mosley 2005: ). Şöyle ki nasıl ürün markalarının iletişiminde tüketicilerin ürünü kullanmakla elde edeceği faydalar aktarılıyorsa; benzer şekilde işveren markası iletişiminde işletmenin çalışanı olmakla elde edilen faydalar iletilmelidir. Mevcut çalışanlarla kurulan iletişimin etkinliği çalışan bağlılığının sağlanması, motivasyonunun artması gibi amaçların başarılmasına katkı sağlamaktadır. Bunun yanında, potansiyel çalışanlarla kurulan iletişim ise işletmenin bir işveren olarak çalışmaya değer bir yer olduğu algısını oluşturabilecek şekilde gerçekleştirilmelidir. Bu süreçte, işletmeden yayılan mesajların tutarlılığı ve doğruluğu özellikle üzerinde durulması gereken noktalardır. İşveren markasına ilişkin marka iletişiminin doğruluk düzeyi, zorunlu olarak daha kesindir. Özellikle mevcut çalışanlar için, işveren markası büyük ölçüde sahne arkasında deneyimlenmektedir. Farklı bir marka yaratma bağlamında, söz ve marka deneyimi her zaman hedef kitleler tarafından denetlenebilmektedir; dolayısıyla sözlerin ve deneyimlerin sıkı bir şekilde tutarlı hale getirilmesi gerekmektedir. 25

27 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Çalışanlar, uzun dönemde birçok düzeyde etkileşimde bulunmaktadır ve istihdam deneyimine (fonksiyonel, ekonomik ve psikolojik) yatırım yapmaktadır. Bunun sonucu olarak algılanan marka vaadi ve deneyimi arasındaki farklar açık hale gelmektedir (Moroko ve Uncles 2008: 166). Bu bağlamda işletmelerin, çalışanları işe almadan önceki aşamadan başlayarak istihdam sürecinde ve sonrasında verdiği mesajların işveren markası doğrultusunda şekillenmesi ve iletilmesi gerekmektedir. İşe alım sürecinde ve işe alındıktan sonra adayların işletmeye ilişkin sahip olduğu bilgiler artmaktadır. İşletmelerin tüm bu süreçlerde yürüttükleri iletişim çalışmalarının sürekliliği ve tutarlılığı, bir işveren olarak işletmeye ilişkin algıların şekillenmesini sağlamaktadır. Tüm bu yargılardan hareketle, işveren markası iletişiminde mevcut çalışanlarla potansiyel çalışanlara gönderilen mesajların uyumunun oldukça önemli olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim potansiyel çalışanların işe alım öncesi bir işveren olarak işletmeye dair beklentileri şekillenmektedir. Adaylar, birçok iletişim kaynağından işletmeye ilişkin bilgi edinmiştir. Bu bilgiler, işe alım kararının belirleyicisi olmaktadır. Adaylar, işe başladıktan sonra kendisine anlatılanlardan farklı bir işyeri ile karşılaşırsa; işletmeye yönelik güveninin yanında çalışma isteği ve bağlılığı azalacaktır. İşveren markası, işletmenin tüm iletişim çalışmalarından etkilenmektedir. Şöyle ki ürün/hizmet reklamları, kriz iletişimi, lobicilik gibi farklı amaçlarla yürütülen iletişim çalışmaları da mevcut ve potansiyel çalışanlara ulaşmakta ve onlarda işletmeye ilişkin farkındalığın oluşmasını sağlamaktadır. Dışsal iletişim, işletmenin nasıl olduğu ya da nasıl olduğunu iddia ettiğine ilişkin önemli mesajlar vermektedir. Çalışan perspektifinden içsel iletişim, insanların işletme hakkında hissettiklerini güçlendirme ya da sarsma potansiyeline sahiptir. Tüm iletişim çalışmalarında tutarlılık sağlanmadıkça; işveren markasında güven kurulması mümkün görünmemektir (Barrow ve Mosley 2005: 145). Bundan dolayı işletmeler, işveren marka yönetimi sürecinde mevcut ve potansiyel çalışanlara yönelik iletişim mesajlarında tutarlılığın sağlanmasına özen göstermelidir. İşletmelerin doğrudan mevcut ve potansiyel çalışanlarına yönelik olmayan iletişim çabalarında da birbirini destekleyen mesajlar vermesi, üzerinde önemle durulması gereken bir diğer noktadır. Nitekim işletmelerin tüm davranışları ve mesajları, genel bir değerlendirmeye katkı sağlayan parçalardır. İşveren markası iletişiminde, uzun dönemli bakış açısına sahip ve özenli olunmalıdır. İşveren markalaşması, bir kampanya girişimi olarak görülmemelidir. Dışsal marka iletişimi kısa dönemli girişim olarak görülürse pazarda başarı sağlanamaz (Barrow ve Mosley 2005: 145). Bu bağlamda, işletmelerin işveren markası iletişimleri stratejik bir bakış açısı ile gerçekleştirilmelidir. Bir işletmenin işveren olarak marka olması, hiç kuşkusuz uzun yıllara dayanmakta ve işletmenin her alandaki başarılı çalışmalarına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bundan dolayı, işletmeler işveren markasını bir anda elde edilecek bir şey değil, uzun dönemde kazanılacak bir değer olarak görmelidir. Bu değere sahip olmak ise işveren marka iletişimini tüm iletişim çalışmalarının önemli bir parçası olarak görmesi ve yatırım yapmasına bağlıdır. Nasıl ki tüketicilere yönelik markaların iletişim planları ve bütçeleri hazırlanıyorsa benzer şekilde işveren marka iletişimi planları ve bütçeleri hazırlanmalıdır. İşveren markası iletişimi uzun dönemli olarak görülmediğinde, güçlü bir işveren markasına sahip olmak mümkün görünmemektedir. İşveren markası yönetimi alanında yapılan çalışmaların oldukça yeni olduğu söylenebilmektedir. Bundan dolayı işveren markasına yönelik iletişim çalışmaları da henüz yeterli düzeyde gerçekleştirilmemektedir. Ancak bazı işletmeler, işveren markası iletişimi başlığı altında çeşitli çalışmalara yön vermektedir ve bu çalışmaları yürütmek üzere uzmanlar istihdam etmektedir. Her ne kadar işveren markası olarak adlandırılmıyor olsa da birçok işletme, mevcut ve potansiyel çalışanlarına ulaşan iletişim çabaları içindedir. Örneğin, işletmelerin gerçekleştirdikleri kampüs etkinlikleri, kariyer günleri katılımları, lider yetiştirme programları gibi birçok çalışma işveren markasına katkı sağlamaktadır. Ancak işletmelerin bu çalışmaları stratejik bir şekilde gerçekleştirmesi, güçlü bir işveren markasına sahip olmak açısından belirleyici olmaktadır. Bu bağlamda, işletmelerin tüm iletişim çalışmalarını işveren markası amacı doğrultusunda bütünsel ve tutarlı bir 26

28 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) şekilde gerçekleştirmesi oldukça önemlidir. Diğer bir deyişle, söz konusu çalışmaların birbirinden kopuk değil benzer amaçlar doğrultusunda birbirini destekler şekilde gerçekleştirilmesi, işveren marka yönetimi sürecinde iletişim başarısını artıracaktır. İşveren markası yönetimi sürecinde bir diğer önemli nokta, uzman kişilerin istihdam edilmesi gereğidir. Henüz çok yaygın olmasa da işletmelerde işveren markası birimlerinin oluşturulması da işveren markası çalışmalarının tek bir merkezden yönetilebilmesini sağlayabilir. İşletmelerin insan kaynakları ve iletişim bölümlerinin koordineli çalışmaları kilit bir noktadır. Ancak işletmelerin insan kaynakları ve iletişim bölümlerinin dışındaki diğer bölümleri arasında da sürekli bilgi akışı olması, amaçların paylaşımı ve olası sorunların çözümü, işletmenin tümünde bütünsel bir anlayışı gerekli kılmaktadır. Nitekim potansiyel çalışanlar, bir işletmede çalışmaya başladıktan sonra söz konusu işletmeyi beklentilerinden farklı olarak değerlendirebilmektedir. Bu nedenle işveren markası bağlamında kurumun mevcut ve potansiyel çalışanlarına verdikleri mesajlar arasında tutarlılık sağlanmalıdır. Belirtilen yargılardan hareketle, iletişimin işveren markası sürecinde kilit bir rolü olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla işletmelerin işveren markası yönetimi sürecinde iletişimi temel bir yapı taşı olarak görmeleri ve yapılan diğer çalışmalarla uyumlu olarak yürütmeleri, güçlü bir işveren markasına sahip olmak açısından belirleyici olmaktadır. SONUÇ İşveren markasına sahip olmak, işletmeleri farklılaştırmakta ve rakiplerinden ayırmaktadır. Güçlü işveren markası; nitelikli adayları çekmekte, çalışanların elde tutulmasını ve bağlılıklarını sağlamakta, çalışanların moral ve motivasyonlarının yanında verimliliğini, dolayısıyla örgütsel verimliliği arttırmakta ve finansal faydalar yanında kurumsal itibara katkı sağlamaktadır. İşveren markasının sağladığı faydalar, işletmeleri güçlü bir işveren markası oluşturma konusunda teşvik etmektedir. İşveren markaları, insan kaynakları uygulamaları yanında işletmelerin diğer fonksiyonlarının çalışmalarından da etkilenmektedir. Nitekim markalar, algılara dayanmaktadır ve algılar, işletmelerin davranışlarının ve mesajlarının tümüne dayanarak şekillenmektedir. Bundan dolayı, işletmelerin işveren markası elde etme ve koruma sürecinde bütünsel bir bakış açısıyla hareket etmesi ve bu süreçte farklı bölümlerin sorumluluklarını da belirlemesi gerekmektedir. İşletmelerin iletişim bölümleri, işveren markası yönetimi sürecinde en önemli sorumluluklardan birini üstlenmektedir. Şöyle ki mevcut ve potansiyel çalışanlar yanında işletmenin diğer tüm paydaşları ile ilişkilerinde çift yönlü ve tutarlı iletişime yön vererek işveren markasına ilişkin algıların şekillenmesine katkı sağlamaktadır. Örneğin, potansiyel çalışanlar, işletmenin nasıl bir işveren olduğuna dair bilgi arayışı içindedir. Söz konusu adaylar, yalnızca insan kaynakları uygulamalarından değil aynı zamanda kriz iletişimi, pazarlama iletişimi ya da yatırımcı ilişkileri gibi farklı amaçlarla gerçekleştirilen çalışmalardan da işletmeye dair bilgi edinmektedir. Bu noktada, söz konusu iletişim çalışmalarından yayılan mesajların bütünlüğü, işveren markasına katkı sağlarken; çelişkiler adayların zihinlerinde soru işaretlerine neden olmaktadır. İşveren markası yönetiminin tüm aşamaları, paydaşlarla sürekli iletişimi gerektirmektedir. Nitekim işletmeler, güçlü ve zayıf yönlerini, yaptıkları hataları veya başarılarını ancak etkin iletişim çabaları ile öğrenebilmektedir. Örneğin, çalışanlara yönelik iletişimde yapılan hatalar, ancak söz konusu çalışanların görüşleri alınarak öğrenilebilir. Aksi halde çalışanların motivasyonu ve verimliliği düşecek ve bu durum işletmeden ayrılmasına neden olabilecektir. Hatta işten ayrılan çalışanlar, işletmeyi bir işveren olarak hiç bilinmeyen yönleriyle potansiyel çalışanlara ve diğer paydaşlara anlatacaktır. Bu noktada, unutulmaması gereken, bir işletmeyi işveren olarak en iyi bilen kişilerin mevcut çalışanları olduğudur. Nitekim işe alım sürecinde adayların işletmeyi değerlendirirken orada çalışanların görüşlerine başvurduğu birçok çalışmada dile getirilmiştir. Her ne kadar ürün markaları ya da diğer iletişim çalışmaları, işveren markasını etkilese de mevcut ve potansiyel çalışanlar için çalışma koşulları, iş-yaşam dengesi, örgütsel değerlerle uyum, liderin davranışları gibi faktörlerin işveren markası bağlamında daha belirleyici olduğu göz önünde 27

29 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 bulundurulmalıdır. Bu noktada iletişim, önceliklerin ve beklentilerin belirlenmesi ve buna uygun hareket edilmesini sağlamaktadır. Kısaca, işletmelerin işveren marka yönetimi sürecinde iletişim bölümleri, iç ve dış paydaşlara ulaşma noktasında, mesajların hazırlanması ve iletilmesinde, problemlerin anlaşılması ve çözümünde, eksik noktaların bilinmesinde ve doğru yapılanların pekiştirilmesinde kilit bir rol üstlenerek, işveren markasına katkı sağlamaktadır. KAYNAKLAR Aaker D A (2004) Brand Portfolio Strategy. Creating Relevance, Differentiation, Energy, Leverage and Clarity, Free Press, New York. Ackerman L (1998) Secrets of the Corporate Brand, Across the Board, 35 (1), Adamson A P (2006) Brand Simple How the Best Brands Keep it Simple and Succeed, Palgrave Macmillan, New York. Aggarwal S (2008) Brand Management: A Theoretical and Practical Approach, Global India Publications, New Delhi. Ambler T and Barrow S (1996) The Employer Brand Journal of Brand Management, 4(3), Ambler T and Styles C (1996) Brand Development versus New Product Development: Towards A Process Model of Extension Decisions, Marketing Intelligence & Planning, 14 (7), Assael H (1987) Consumer Behavior and Marketing, PWS-Kent, Boston. Bach S (2005) Managing Human Resources: Personnel Management in Transition, Blackwell Publishing, Malden. Backhaus K and Tikoo S (2004) Conceptualizing and Researching Employer Branding, Career Development International, 9 (5), Balmer J M T (2001) Corporate Identity, Corporate Branding and Corporate Marketing Seeing Through The Fog, European Journal of Marketing, 35 (3/4), Balmer J M T and Greyser S A (2006) Corporate Marketing Integrating Corporate Identity, Corporate Branding, Corporate Communications, Corporate Image and Corporate Reputation, European Journal of Marketing, 40 (7/8), Barber A E (1998) Recruiting Employees: Individual and Organizational Perspectives, Thousand Oaks, California: Sage Publications. Barber A E and Roehling M V (1993) Job Posting and the Decision to Interview: A Verbal Protocol Analysis, Journal of Applied Psychology, 78, Barrow S and Mosley R (2005) The Employer Brand: Bringing The Best of Brand Management to People At Work, Wiley, New Jersey. Baş T (2011) İşveren Markası Yüksek Nitelikli Çalışanları Çekmenin ve Elde Tutmanın Anahtarı, Optimist Yayınları, İstanbul. Belasen A T (2008) The Theory and Practice of Corporate Communication A Competing Values Perspective, Sage Publications, California. Bergstrom K ve Anderson M (2001) Delivering on Promises to the Marketplace: Using Employment Branding to Build Employee Satisfaction, Journal of Integrated Communications, n.edu/jimcwebsite/2001/peoples.pdf, Erişim Tarihi: Bıçakçı İ (2000) İletişim ve Halkla İlişkiler MediaCat Yayınları, Ankara. Borça G (2007) Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar Mı? MediaCat Yayınları, İstanbul. Bruce D and Harvey D (2010) Marka Bilmecesi, Aslı Özer (çev), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. Chunping Y and Xi L (2011) The Study on Employer Brand Strategy in Private Enterprises from the Perspective of Human Resource Management, Energy Procedia, 5, CIPD Guide (2007) Employer Branding A Nononsense Approach, NR/rdonlyres/D0AC3CB0-BC5F-44F5886DC 00276F2208/0/emp brand guid.pdf, Erişim Tarihi:

30 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) Corporate Research Forum Toplantı Notları (2005)The Employer Brand and Employee Engagement, Event Leader: Andrew Lambert, Tarihi: Davies G (2008) Employer Branding and its Influence on Managers, European Journal of Marketing, 42(5/6), de Chernatony L ve Segal-Horn S (2001) Building on Services Characteristics to Develop Successful Services Brands, Journal of Marketing Management, 17 (7-8), Economist Intelligence Unit & Heidrick & Struggles. (2007) Mapping Global Talent, Erişim Tarihi: Edwards M R (2010) An Integrative Review of Employer Branding and OB Theory, Personnel Review, 39 (1), Elden M (2009) Reklam ve Reklamcılık, Say Yayınları, İstanbul. Elitok B (2003) Hadi Markalaşalım, Sistem Yayıncılık, İstanbul. Ewing M T, Pitt L F, de Bussy N M and Berthon P (2002) Employment Branding in the Knowledge Economy, International Journal of Advertising, 21(1), Fernon D (2008) Maximising the Power of the Employer Brand, Admap, Gamble P R, Tapp A, Marsella A ve Stone M (2007) Revolutionizing the Company by Living the Brand, Marketing Revolution: The Radical New Approach to Transforming The Business, The Bottom Line, Kogan Page, London. Geylan R, Bilgin L, Taşçı D, Benligiray S ve Tonus Z (2004) İnsan Kaynakları Yönetimi, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 820, Eskişehir. Gomes D R ve Neves J (2010) Employer Branding Constrains Applicants Job Seeking Behaviour?, Revista de Psicología del Trabajo y de las Organizaciones, 26(3), Greening D W ve Turban D B (2000) Corporate Social Performance As a Competitive Advantage in Attracting a Quality Workforce, Business & Society, 39 (3), Harold C M ve Ployhart R E (2008) What Do Applicants Want? Examining Changes in Attribute Judgments Over Time, Journal of Occupational and Organizational Psychology, 81 (2), Harris F ve de Chernatony L (2001) Corporate Branding and Corporate Brand Performance, European Journal of Marketing, 35 (3/4), Hatch M J ve Schultz M (2008) Taking Brand Initiative How Companies Can Align Strategy, Culture and Identity trough Corporate Branding, Jossey-Bass, San Francisco. Heding T, Knudtzen C F ve Bjerre M (2009) Brand Management: Theory and Practice, Routledge, New York. Jenner S ve Taylor S (2007) Employer Branding The Latest Fad or the Future for HR? CIPD Report, 56C8377F-256B.../empbrandlatfad.pdf, Erişim Tarihi: Jones R ve Kim Y K (2011) Single-Brand Retailers: Building Brand Loyalty in the Off- Line Environment, Journal of Retailing and Consumer Services, 18, JWT Inside (2006) How to Measure The Impact of Employer Branding, jwtinside.com/docs/measure_impact_of_emplo yer_branding.pdf, Erişim Tarihi: Karpat A I (2008) Marka Yönetimi Güçlü ve Başarılı Markalar İçin Temel İlkeler, İletişim Yayınları, İstanbul. Keller K L (1993) Conceptualizing, Measuring, and Managing Customer-Based Brand Equity, Journal of Marketing, 57, Keller K L (2008) Strategic Brand Management: Building, Measuring, and Managing Brand Equity, Prentice Hall, New Jersey. Kickul J (2001) Promises Made, Promises Broken: An Exploration of Small Business Attraction and Retention Practices, Journal of Small Business Management, 39, Knapp D E (2000) Marka Aklı, Azra Tuna Akartuna (çev), MediaCat Yayınları, Ankara. 29

31 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Knox S ve Bickerton D (2003) The Six Conventions of Corporate Branding, European Journal of Marketing, 37(7/8), Kotler P ve Pfoertsch W (2006) B2B Brand Management, Springer, Berlin. Laidler-Kylander N, Quelch J A ve Simonin B L (2007) Building and Valuing Global Brands in the Nonprofit Sector, Nonprofıt Management & Leadership, 17(3), Lievens F ve Chapman D (2009) Recruitment and Selection, A Wilkinson, T Redman, S Snell (eds), The SAGE Handbook of human Resource Management, Sage Publications, London, pp Lloyd S (2002) Branding from the Inside Out, Business Review Weekly, 24(10), McLean, Koehler, Sparks & Hammond Danışmanlık Şirketi (2007) The Three Cs of Employer Branding: Culture, Commitment and Communication, /documents/2-employer-branding.pdf, Erişim Tarihi: Michel G and Rieunier S (2011) Nonprofit Brand Image and Typicality Influences on Charitable Giving, Journal of Business Research, Minchinglon B and Thome K (2007) Measuring The Effectiveness of Your Employer Brand, Human Resources, October/November, Moroko L and Uncles M D (2008) Characteristics of Successful Employer Brands, Journal of Brand Management, 16, Nedir bu İŞVEREN MARKASI? (2011), Businews, nedir-bu-isveren-markasi/, Erişim Tarihi: Oktay M (1996) Halkla İlişkiler Mesleginin İletişim Yöntem ve Araçları, Der Yayınları, İstanbul. Personified Danışmanlık Şirketi (2009) Employment Branding Defining and Delivering Your Employment Promise, ymentbranding Whitepaper.pdf, Erişim Tarihi: Ployhart R E (2006) Staffing in the 21st Century: New Challenges and Strategic Opportunities, Journal of Management, 32, Pringle H and Thompson M (2000) Marka Ruhu Sosyal Sorumluluk Kampanyalari İle Marka Yaratmak, Zeynep Yelçe, Canan Feyyat (çev), Scala Yayıncılık, İstanbul. Raggio R D and Leone R P (2007) The Theoretical Separation of Brand Equity and Brand Value: Managerial Implications for Strategic Planning, Brand Management 14 (5), Rosethorn H (2009) Methodology A Concept in Action, H Rosethorn, Members of Bernard Hodes Group and Contributors, The Employer Brand: Keeping Faith With The Deal, Gower, Burlington, pp Rosethorn H ve Mensink J (2007) Employer Branding More Than Just A Fashion Statement?, CIPD Report, 4-6, uk/nr/rdonlyres/56c8377f-256b.../empbrand latfad.pdf, Erişim Tarihi: Shi A, Liang G ve Jian W (2006) Corporate Brand Cube: Building Strong Corporate Brands, Management Science and Engineering, ICMSE 2006 International Conference, Sullivan J (2004) The 8 Elements of a Successful Employment Brand, -employment-brand/,erişim Tarihi: Target Training International, Ltd. (2010), Employer Branding: Winning the Post Recession Competition for Talent, TTI White Paper. Türk Patent Enstitüsü (2011) gov.tr/portal /default2.jsp?sayfa=220, Erişim Tarihi: Urde M (2003) Core Value-based Corporate Brand Building, European Journal of Marketing, 37(7/8), Uztuğ F (2008) Markan Kadar Konuş Marka İletişimi Stratejileri, MediaCat Yayınları, İstanbul. Vallaster C ve de Chernatony L (2006) Internal Brand Building and Structuration: The Role of 30

32 İşveren Markası Yönetimi Sürecinde İletişimin Önemi (14-31) Leadership, European Journal of Marketing, 40 (7/8), Versant Pazarlama İletişimi Şirketi (2002) Employer Brand Evolution: A Guide To Building, Erişim Tarihi: Wilkinson A (2009) Employer Branding Taking It Online, com/content/1488/delivering-employer-brand ing-online/, Erişim Tarihi: Xiaofeng Z (2009) On Employer Brand Construction of Chinese Enterprises, 2009 ISECS International Colloquium on Computing, Communication, Control, and Management, 8-9 August. 2009, Sanya, Yoo B ve Donthu N (2001) Developing And Validating A Multidimensional Customer- Based Equity Scale, Journal of Business Research, 52 (1),

33 RADYO VE TELEVİZYONLARDAKİ SAĞLIK KONULU YAYINLARA YÖNELİK RTÜK E YÖNELTİLEN BİLDİRİMLER ÜZERİNE BİR İÇERİK ANALİZİ ÇALIŞMASI * Erkan Yüksel ** - Pelin Öğüt *** - Asuman Kaya **** ÖZET Türkiye de sağlık konulu yayınlardaki artışla birlikte yayın içeriklerine yönelik eleştiriler de her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada, ülkenin radyo ve televizyon yayıncılığı alanında düzenleyici ve denetleyici kurumu olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) na sağlık konulu yayın içerikleri nedeniyle yapılan bildirimlerin (görüş, beğeni, eleştiri ve isteklerin) neler olduğu sorusuna yanıt aranmaktadır. Çalışmada, RTÜK İletişim Merkezi nin numaralı telefonuna 2009 yılı içinde yapılan 784 sağlık konulu bildirim içerik analizine dayalı olarak 7 ana kategori (bildirim sağlık konusuyla ilgili mi, ifadenin niteliği, araç, yayın türü, program türü, bildirimin konusu ve ifade) ile 96 alt kategori çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bulgular, bildirimlerin tamamına yakınını şikayet/eleştirilerin (n=729) oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Bu bildirimlerin büyük çoğunluğu ulusal yayınlara yöneliktir (n=512). En fazla şikayet/eleştiri ise reklam kuşakları (n=114), haberler (n=91) ve diziler (n=84) üzerinedir. En çok sigara yasağı ve uygulamaları (n=232) şikayet/eleştiri konusu edilmiştir. İsteklere ilişkin olarak ise sigara yasağı ve uygulamalarına ilişkin görüntülerin yasaklanması (n=35) ve domuz gribi salgını konusunda toplumu paniğe sevk eden abartılı yayınlar yapılmaması (n=16) gelmektedir. En çok, programlara ilişkin rahatsızlıklar ifade edilmekte; özellikle hastaların, yakınlarının veya sağlık çalışanlarının rencide edildiği dile getirilmektedir. Hasta ve hasta yakınları ile ilgili konularda insanların umutsuzluğa düşürüldüğü ya da olumsuz etkilendiğine yönelik eleştiriler de dikkati çekmektedir. Çalışma bulgularının sağlık konulu yayınların düzenlenmesi ve kamuoyunun hassasiyetlerinin tanımlanması açılarından medya profesyonellerine yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Anahtar sözcükler: Radyo ve televizyon yayıncılığı, sağlık yayıncılığı, RTÜK, kamuoyu A CONTENT ANALYSIS STUDY ON THE NOTICIFICATIONS TO RTUK AGAINIST TO THE HEALTH RELATED BROADCASTING ON RADIO AND TELEVISIONS ABSTRACT With the increase in health-related publications and broadcasting in Turkey, the criticism of the health content of the media is increasing too. This study aims to answer the question what are the statements (opinions, appreciations, criticisms, and requests) about the health content of the media given to the Radio and Television Supreme Council (RTÜK, which is the country s regulatory and supervisory official organization on radio and television broadcasting. Conducting content analysis on 7 main categories (qualification of the notification, expression, media, broadcasting type, program type issue, and declaration) and 96 sub categories, study evaluates * Bu çalışma TÜBİTAK tarafından kabul edilen 109K534 nolu proje ve Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu nca kabul edilen 1000 E 38 nolu proje kapsamında desteklenmiştir. Çalışmanın ilk hali İngilizce olarak Mayıs 2011 günleri arasında San Diego State University nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 9th International Symposium Communication in the Millennium da sunulmuş ve CD sinde yayımlanmıştır. Burada Türkçe olarak sunulan metin, araştırmanın gözden geçirilmiş, genişletilmiş ve yeniden düzenlenmiş halidir. ** Prof. Dr. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi *** Araş. Gör. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü **** Öğr. Gör. Anadolu Üniversitesi Porsuk MYO

34 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) health issue related 784 statements made in the year of 2009 to RTÜK s call center telephone number. Findings show that almost all of the statements are on complains/criticisms (n=729). Most of them are about the national broadcasting issues (n=512). Most of complains/criticisms are on advertisements (n=114), news (n=91), and TV series (84). Smoking ban is the most stated issue (n=232). The most stated requests are prohibition of images of smoking or cigarette (n=35), and Not broadcasting exaggerated content that can make people panic on swine flu issue (n=16). Mostly programs are expressed, especially; people say that sick people and their relatives or health workers are injured by these programs. Also statements show that sick people and their relatives are despaired, and bad affected. The study is important due to the show public s sensibility on health content of the media, and the study can show a light to the broadcasters of these broadcasts. Keywords: Radio and television broadcasting, health broadcasting, RTÜK, public opinion GİRİŞ Bireyin yaşamını devam ettirebilmesi için en temel hak olarak tanımlanan yaşam hakkının bileşenlerinden birisi de sağlık hakkıdır de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi nin 25. maddesinde Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır denilmektedir. Benzer düzenlemelere 1965 de yürürlüğe giren Avrupa Sosyal Şartı nın 11. maddesinde ve Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi nde de yer verilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti 1961 ve 1982 Anayasaları nda da yaşam hakkı ile birlikte beden ve ruh sağlığının korunması hakkı tanınmış ve bu hakkın korunması devletin sorumluluğuna verilmiştir. Anayasa ile her ne kadar devletin sorumluluğuna verilmiş olsa da sağlığın korunmasında önemli araçlardan birisi de kitle iletişim araçları ve burada yayınlanan programlardır. Geçmişte Türkiye, İtalya, Hindistan ve Afrika nın birçok ülkesinde kimi zaman UNESCO tarafından da desteklenen pek çok sağlık, çevre sağlığı, beslenme ve okuma-yazma gibi farklı konularda radyo ve televizyonlar aracılığıyla verilen eğitimlerden başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu doğrultuda, Türkiye de de sağlıklı bir hayatın sürdürülmesi, yaşam kalitesinin artırılması ve hastalıklardan korunmak için uygulanan koruyucu sağlık hizmetlerine yönelik ihtiyacı gidermek adına medyadan yararlanılması önerisi geliştirilmiştir. Çünkü halka sağlığını koruma bilincinin aşılanmasında da medya en etkili eğitim silahlarından biri olarak tanımlanmaktadır (Hoşgeçin ve Tozkoparan 1995). Medyada yer verilen sağlık konulu içeriğe insanların büyük önem verdiğine ve güven duyduğuna ilişkin araştırma bulguları da mevcuttur. Örneğin 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri nden 2 bin 256 denekli bir araştırmada elde edilen bulgular, katılımcıların yüzde 50 sinin orta ve yüzde 25 inin de önemli derecede medyada yer alan tıbbi yayınlara güvendiğini, aynı zamanda televizyondan bilgi edinme oranının yüzde 40 düzeyinde olduğunu ortaya koymuştur. Katılımcılar sağlık konulu bilgileri hekimlerden çok televizyonlardan edindiklerini belirtirken, hekimlerden alınan bilginin oranı yüzde 36 da kalmıştır. Medyadan edinilen bilgiler çerçevesinde önlem alma konusunda ise deneklerin yüzde 58 i davranış değiştirdiklerini ve yüzde 42 si ise daha çok bilgi alabilmek için doktora başvurduklarını ifade etmişlerdir (Aktaran: Demir 2008). Öte yandan Türkiye de medyadaki sağlık konulu içeriğe yönelik eleştirilerin son zamanlarda arttığı da dikkati çekmektedir. Bir yandan medya içeriklerinde sağlık konusuna ayrılan yer artarken, diğer yandan da bu içeriklerle ilgili sorunlar ve bunun karşısında da eleştiriler artmaktadır. Türkiye deki sağlık konulu yayınların kaynak kişilerine yönelik 2010 yılında gerçekleştirilen görüşmeye dayalı çalışmada, görüşülen kişilerden sağlık konulu yayınlarla ilgili değerlendirmeleri istenmiştir. Sağlık profesyonellerinin (doktor, diş hekimi, hemşire, psikolog vb.) yarıya yakını (%42,67) sağlık konulu yayınları olumsuz bulduğunu, belirtirken, sağlık yayınlarını olumlu bulan kişi sayısı yalnızca yüzde 6,67 dir. Sağlık konulu yayınların arka planında yer alan ve bu yayın- 33

35 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 lardan sorumlu olan medya profesyonellerinin aynı soruya verdikleri yanıtlar da sağlık profesyonellerinin yanıtlarıyla paralellik göstermektedir. Görüşülen medya profesyonellerinden (muhabir, editör, sunucu, yapımcı vb.) sağlık yayınlarını olumsuz bulanların oranı yüzde 34,78 iken olumlu bulanların oranı yüzde 19,57 dir (1). Peki, insanlar sağlık konulu yayınlar karşısında ne düşünmekte ve bu yayınlar karşısında nasıl bir tepki vermektedir? Hazırlanan çalışmada, Türkiye de radyo ve televizyon kanallarının düzenlenmesi, gözetimi ve denetiminden sorumlu kamu kurumu olan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) na kamuoyundan gelen sağlık konulu yayın içeriklerine yönelik şikayetler konu alınmış ve bu şikayetler içerik analizi uygulamasına dayalı olarak incelenmiştir. Türkiye de RTÜK, özel radyo ve televizyonculuğun 1990 lı yıllarda yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan ihtiyaç çerçevesinde, 1994 yılında çıkarılan 3984 sayılı kanunla kurulmuş bir resmi kurum niteliği taşımaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen 9 üyeden oluşan kurulun, yayın kuruluşlarını düzenleme ve kural koyma görevi vardır. Bu çerçevede kurulun denetim ve yaptırım yetkisi de bulunmaktadır. RTÜK ayrıca kamuoyunda doğan tepki, beğeni ve hassasiyetleri izleyerek kamuoyu araştırmaları yapmak ve yaptırmak ve yayıncılıkla ilgili uluslararası kuruluşlar nezdinde devleti temsil etmek gibi görevlerle de yükümlüdür (Kejanlıoğlu ve ark. 2001: ). Sorumlulukları arasında izleyici görüş, beğeni ve isteklerini saptamak olan RTÜK, bu amaç doğrultusunda, 2 Kasım 2006 tarihinde RTÜK İletişim Merkezi ni kurmuştur. Sorumluluğu bizimle paylaşın sloganıyla yola çıkan kurul numaralı telefon hattına ulaşan görüş ve istekleri ilgili yayın kuruluşunun izleyici temsilcilerine ulaştırmaya başlamıştır. Bu çalışmada söz konusu telefon hattına 2009 yılı içerisinde 1 Ocak-31 Aralık tarihleri arasında, izleyiciler tarafından yapılan sağlık konulu bildirimlerin betimlenmesi araştırma problemi olarak ele alınmıştır. Eş deyişle çalışmada, RTÜK e kamuoyu tarafından telefonla yöneltilen bildirimlerin (görüş, beğeni, eleştiri ve isteklerin) neler olduğu sorusuna ve bu amaç doğrultusunda şu alt sorulara yanıt aranmıştır: 1. RTÜK iletişim Merkezi ne bir yıl içinde yapılan sağlık konulu bildirimlerin sayısı nedir? 2. Bildirimler hangi kitle iletişim aracı, yayın ve program türlerine yöneliktir? 3. Bildirimlerin niteliği, konusu ve içerdiği ifadeler nelerdir? 4. Bildirimlerin niteliği, konusu ve içerdiği ifadeler kitle iletişim aracı, yayın ve program türüne yönelik nasıl bir dağılım göstermektedir? Çalışma, kamuoyunun hassasiyet gösterdiği sağlık konulu radyo ve televizyon içeriklerinin neler olduğunun belirlenmesi, kamuoyunun bu içeriklere yönelik görüş, beğeni, eleştiri ve isteklerinin tanımlanması ve bu doğrultuda, bundan sonra hazırlanacak bu tür programların daha iyi hale getirilmesi noktasında dikkat edilecek unsurların belirlenmesi anlamında uyarıcı ve geleceğe ışık tutucu nitelikte değerlendirilmekte ve bu açılardan önemli bulunmaktadır. 1.YÖNTEM VE SINIRLILIKLAR Çalışmanın amaç sorularına içerik analizi uygulamasına dayalı olarak yanıt aranmıştır. Bu bağlamda öncelikle RTÜK İletişim Merkezi ne 2009 takvim yılı (01 Ocak - 31 Aralık 2009) içerisinde ulaşan ve elektronik ortamda arşivlenen bildirimler arasından anahtar sözcük arama yöntemiyle, içerisinde doktor, hasta, ilaç, sağlık, tabip, hekim ve tıp sözcüklerini bulunduran tüm bildirimler ayrı ayrı taranmıştır. Daha sonra anahtar sözcüğü içeren her bir bildirim teker teker incelenerek hangilerinin doğrudan ya da dolaylı olarak sağlık konusuyla ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda doğrudan ve dolaylı olarak sağlık konusuyla ilgili bulunan 784 bildirim incelemeye konu alınmıştır. Çalışmanın amaç soruları çerçevesinde içerik analizi uygulamasında 7 genel kategori ve 96 alt kategori çerçevesinde kodlamada bulunulmuştur. Söz konusu 7 genel kategori şu şekilde tanımlanabilir: Bildirimin sağlıkla hangi düzeyde ilgili olduğı (evet, hayır, dolaylı), bildirimin niteliği (şikayet/eleştiri, 34

36 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) öneri/istek, şikayet ve öneri), bildirime konu olan yayın aracı (televizyon, radyo), yayın türü (ulusal, bölgesel, yerel, uydu, kablo TV), program türü, bildirimin konusu ve bildirimin içerdiği ifadeler. Program türü kategorisinde temel olarak RTÜK ün tanımlamasına uyulmuştur. Bunların dışında kalan program türleri ise bildirimlerde daha ziyade programların adları ile tanımlanmış olup ilgili programların tanıtım sayfalarında yer alan kategori başlıkları temel alınarak (haber/tartışma programları, sağlık programları ve kadın programları) tanımlanmıştır.ayrıca RTÜK tarafından kullanılan genel, klip ve kuşak programları tanımlarına dair bir açıklamaya ulaşılamadığından bu üç program türü diğer kategorisi altında birleştirilmiştir. Bu bağlamda çalışmada medya içerik türleri; dizi, haber, kadın programı, çizgi film/çocuklara yönelik programlar, reklam kuşağı, yerli film, yabancı film, yarışma, talk show, eğlence/magazin, sağlık programları, haber/tartışma programları ve diğer kategorilerinde kodlanmıştır. İçerik analizinde çalışmanın ağırlık noktasını oluşturan ifadeler ise 48 maddede tanımlanmıştır. Ayrıca uygulamada; örneğin bir bildirimde sadece tek bir program veya nitelik konu alınmadığı durumlarda, üçe kadar konu ve ifade kodlaması yapılabilmiştir. Üç sayısı ise bir sınırlılık olarak belirlenmiştir. Tüm kodlamalar araştırma başkanının danışmanlığında, doktora öğrencisi olan iki ayrı kodlayıcı tarafından birbirinden bağımsız şekilde gerçekleştirilmiş ve kodlayıcılar arası uyum (McCombs ve Poindexter 2000: 203) % 94 olarak belirlenmiştir. 2.BULGULAR VE YORUMLANMASI Çalışmanın amaç soruları çerçevesinde elde edilen bulgular ayrı başlıklar halinde açıklanabilir Sağlık Konulu Bildirim Sayısı, Niteliği, Kitle İletişim Aracı ve Yayın Türü RTÜK İletişim Merkezi ne 2009 takvim yılı (01 Ocak - 31 Aralık 2009) içerisinde ulaşan ve elektronik ortamda arşivlenen toplam bildirim arasından anahtar sözcük arama yöntemiyle; doktor, hasta, ilaç, sağlık, tabip, hekim ve tıp sözcüklerini içeren 981 bildirim olduğu tespit edilmiştir. Sağlık konusu ile ilgili doğrudan ilişkili (n=718) bildirimlerin yanısıra, Dizi içerisindeki kötü karakterlerin yaptıklarını örnek alıyorlar, Sağlıklarına zararlı olacacağını düşünüyorum. Ders çalışmayıp diziyi izlemek istiyorlar. Programın yayından kaldırılmasını istiyorum. gibi dolaylı olarak sağlık konusu ile ilişkili (n=66) olduğu belirlenen toplam 784 bildirim, çalışmanın diğer amaç sorularını yanıtlamak üzere içerik analizi uygulamasına konu edilmiştir. İncelenen 784 bildirimin neredeyse tamamına yakını şikayet/eleştirilerden (n=729) oluşmaktadır. Bunu öneri/istek (n=26), hem şikayet hem de öneri (n=25) ifadeleri izlemektedir. Bildirimlerin büyük çoğunluğunu (n=772) televizyon kanallarında yer alan yayınlar ve az bir kısmını da (n=12) radyo yayınları oluşturmaktadır. Bunların çoğunluğu (n=564) ulusal yayınlardır. Ardından uydu yayınları (n=66) ve yerel yayınlar (n=47) gelmektedir. Ayrıca program türlerine göre bildirimler incelendiğinde ilk üç sırada reklam kuşakları (n=115), haberler (n=98) ve diziler (n=91) dikkati çekmektedir Kitle İletişim Aracı, Yayın ve Program Türüne Bağlı Olarak Bildirimlerin Sayısı ve Nitelikleri İncelenen bildirimlerin neredeyse tamamına yakını televizyonlarda yer alan programlarla ilgilidir (n= 772, %98,5). Yalnızca 12 si ise radyo yayınları üzerinedir (Tablo 1). Tablo 1. Kitle İletişim Aracı Türü ve Bildirimlerin Niteliği Şikâyet /Eleştiri Öneri / İstek Şikâyet/ Öneri Diğer TOPLAM % Televizyon ,5 Radyo ,5 TOPLAM % 93 3,3 3,2 0,5 100 Televizyon yayınlarıyla ilgili bildirimlerin çoğunluğunu şikayet/eleştiriler oluşturmaktadır (n=717,%91,5). Radyo kanallarına yönelik bildirimlerin tamamı da şikayet/eleştirilerden oluşmaktadır. 35

37 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo 2. Yayın Türü ve Bildirimlerin Niteliği Şikâyet/ Eleştiri Öneri/ İstek Şikâyet/ Öneri Diğer TOPLAM % Ulusal Uydu ,4 Yerel Kablo TV ,3 Bölgesel ,9 Diğer ,4 TOPLAM % 93 3,3 3,2 0,5 100 Bildirimlerin büyük çoğunluğu ulusal yayınlarla ilgili şikayet/eleştiriler (n=512) üzerinedir (Tablo 2). Ardından uydu yayınları (n=65) ve yerel yayınlar (n=46) şikayet/eleştiri konusu edilmiştir. Bildirimlerin niteliğine içerik türleri üzerinden bakıldığında, en fazla şikayet/eleştirinin reklam kuşaklarına (n=114), haberlere (n=91) ve dizilere (n=84) yönelik olduğu belirlenmiştir (Tablo 3). Bildirimlerin çoğunluğunu oluşturan televizyon kanallarına yönelik olarak da en çok reklam kuşakları (n=115), haberler (n=98) ve diziler (n=91) konu edilmiştir. Sağlık programları (n=55) ise yabancı filmlerden (n=56) sonra gelmektedir. Radyolara yönelik bildirimlerde en çok reklam kuşaklarına (n=4) yönelik aramalar mevcuttur. Magazin/eğlence kategorisinde ise radyolara ilişkin olarak yalnızca 3 bildirim bulunmaktadır. Tablo 3. Program Türü ve Bildirimlerin Niteliği Şikâyet/Eleştiri Öneri /İstek Şikâyet /Öneri Diğer TOPLAM % Reklam Kuşakları ,7 Haberler ,5 Diziler ,6 Kadın Programları ,8 Eğlence / Magazin Programları ,5 Yabancı Filmler ,1 Sağlık Programları Çizgi Filmler/ Çocuklara Yönelik Programlar ,1 Yerli Filmler ,8 Haber / Tartışma Programları ,5 Yarışma Programları ,3 Diğer Programlar ,1 TOPLAM % 93 3,3 3,2 0,

38 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) 2.3. Bildirimlerin Niteliği, Konusu ve İçerdiği İfadeler Bulgular, kamuoyundan gelen en çok şikayet/eleştirinin sigara yasağı ve uygulamaları (n=232) konusunda olduğunu ortaya koymaktadır (Tablo 4). Aynı konuya ilişkin 12 öneri/istek ve 9 şikayet/öneri bulunmaktadır. İkinci sırada yer alan bildirim konusu programlar dır. Bu bağlamda 209 şikayet/eleştiri, 9 öneri/istek ve 8 şikayet/öneride bulunulmuştur. Ardından reklamlara, çocuklara/gençlere, tıp doktoru olmayan kişilere ve kozmetik vb. ürünlere yönelik bildirimler dikkati çekmektedir. Tablo 4. Bildirimlerin Niteliği ve Konuları Şikâyet/ Eleştiri Öneri / İstek Şikâyet / Öneri Diğer TOPLAM % Sigara Yasağı ve Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler ,2 Programları Konu Alan Genel Bildirimler ,2 Reklamlar Çocukları/ Gençleri Konu Alan Bildirimler ,3 Tıp Doktoru Olmayan Kişileri Konu Alan Bildirimler Kozmetik vb. Ürünleri Konu Alan Bildirimler ,8 Domuz Gribi /Aşısını Konu Alan Bildirimler ,8 Haberleri Konu Alan Genel Bildirimler ,9 Hastalar/ Hasta Yakınları / Hastalıkları Konu Alan Bildirimler ,9 Doktorları Konu Alan Bildirimler ,7 Sigara/Uyuşturucu vb. Maddeleri Konu Alan Bildirimler Bitkisel Tedavi /Alternatif Tıp Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler ,6 İlaçları Konu Alan Bildirimler Televizyon Kanallarına Yönelik Genel Bildirimler ,6 Sağlık Kurumlarını Konu Alan Bildirimler ,4 Sağlık Çalışanlarını Konu Alan Bildirimler ,5 Tıp Dışı Uygulamaları Konu Alan Bildirimler ,8 Zirai / Tarımsal İlaçları Konu Alan Bildirimler ,3 TOPLAM % 94,6 2,3 2,7 0,

39 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Öneri, istek ve beklentilerle ilgili ifadeler açısından ise bildirimlerin en çok programlara, sigara yasağı uygulamasına, haberlere ve reklamlara yönelik olduğu belirlenmektedir (Tablo 5). (Bu konuda) gereğinin yapılmasını istiyorum/ şikâyetçiyim (n=154) şeklindeki bildirimin en çok dile getirilen bildirim olduğu belirtmek gereklidir. Ardından (Bu konunun) incelenmesini istiyorum (n=41) ifadesi dikkati çekmektedir. Bu kategoride ayrıca Haberlere kısıtlama getirilmesini istiyorum diyen 28, ( ) yasağı kaldırılsın diyen 25, ( ) yayından kaldırılmasını istiyorum diyen 13 kişi bulunmaktadır. Tablo 5. Öneri, İstek ve Beklentilerle İlgili İfadeler ve Konular (Bu Konuda) Gereğinin Yapılmasını İstiyorum/ Şikâyetçiyim (Bu Konunun) İncelenmesini İstiyorum Haberlere Kısıtlama Getirilmesini İstiyorum ( ) Yasağı Kaldırılsın ( ) Yayından Kaldırılmasını İstiyorum TOPLAM Programları Konu Alan Genel Bildirimler Sigara Yasağı Ve Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler Haberleri Konu Alan Genel Bildirimler Reklamları Konu Alan Genel Bildirimler Kanalları Konu Alan Genel Bildirimler Domuz Gribi /Aşısını Konu Alan Bildirimler Sigara/ Uyuşturucu vb. Maddeleri Konu Alan Bildirimler Kozmetik vb. Ürünleri Konu Alan Bildirimler Doktorları Konu Alan Bildirimler İlaçları Konu Alan Bildirimler Tıp Doktoru Olmayan Kişileri Konu Alan Bildirimler Çocukları/Gençleri Konu Alan Bildirimler Diğer TOPLAM

40 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) Bilgi ve içerikle ilgili ifadeler bağlamında ise en çok sigara yasağı uygulaması öne çıkmaktadır (Tablo 6). Bu bağlamda en çok Sigara yasağına uyulmuyor şikayet/ eleştirisinde bulunulmuş ve bu konuda bir kişi öneri de getirmiştir (n=158). Ardından; (çocukların/ halkın) ruh sağlığı ve gelişimi olumsuz etkileniyor (n=47), (halka) doğru bilgi verilmiyor/ (programlar) yanlış bilgi içeriyor (n=43), (içeriğin olumsuz bir şekilde) özendirici/dikkat çekici olduğunu düşünüyorum (n=39), KKötü, yanlış örnek oluyor (n=37), (hastalık/rahatsızlık/sağlık üzerine) reçete/ tarif veriliyor/ tedavi öneriliyor (n=33) ve (halkın) sağlığını tehlikeye atıyorlar (n=20) şeklinde ifadeler dikkati çekmektedir. Tablo 6. Bilgi, İçerik İle İlgili İfadeler ve Konular Sigara Yasağına Uyulmuyor (Çocukların/ Gençlerin) Ruh Sağlığı ve Gelişimi Olumsuz Etkileniyor (Halka) Doğru Bilgi Verilmiyor/ (Programlar) Yanlış Bilgi İçeriyor (İçeriğin Olumsuz Bir Şekilde) Özendirici/Dikkat Çekici Olduğunu Düşünüyorum Kötü, Yanlış Örnek Oluyor (Hastalık/Sağlık Üzerine) Reçete / Tarif Veriliyor/ Tedavi Öneriliyor (Halkın) Sağlığını Tehlikeye Atıyorlar TOPLAM Sigara Yasağı ve Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler Çocukları/Gençleri Konu Alan Bildirimler Programları Konu Alan Genel Bildirimler Sigara/ Uyuşturucu vb. Maddeleri Konu Alan Bildirimler Tıp Doktoru Olmayan Kişileri Konu Alan Bildirimler Doktorları Konu Alan Bildirimler Reklamları Konu Alan Bildirimler Bitkisel Tedavi /Alternatif Tıp Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler Kozmetik vb. Ürünleri Konu Alan Bildirimler Hastalar/Hasta Yakınları /Hastalıkları Konu Alan Bildirimler Domuz Gribi/Aşısını Konu Alan Bildirimler Haberleri Konu Alan Genel Bildirimler Diğer TOPLAM

41 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Yasal düzenleme, reklam ve ticari kaygı ile ilgili öneri, istek ve beklenti içeren ifadeler temel alınarak yapılan kodlamada (gizli) reklam/tanıtım yapılıyor (n=83), (insanlar) yanlış yönlendiriliyor/ kandırılıyor/ dolandırılıyor (n=71), Yasal olmayan/ Sağlık Bakanlığı nca onayı olmayan (ürünler) konu ediliyor (n=35) ve Ticari menfaatler ön plana çıkarılıyor/ haksız kazanç sağlanıyor/ haksız rekabet yapılıyor (n=9) şeklindeki ifadeler dile getirilmiştir (Tablo 7). Buna göre reklam ve tanıtımlara yönelik bildirimlerin çoğunlukla ürünlere yönelik olduğu, yine ürünlerle ilgili olarak halkın yanlış yönlendirildiği ya da kandırıldığı ve yasal olmayan bilgilendirmelerin yapıldığı yönündeki ifadelerin öne çıktığı anlaşılmaktadır. Halkın kandırıldığı/dolandırıldığına yönelik olarak en fazla bildirim tıp doktoru olmayan kişiler konusunda gelmiştir. Bu kişilere yönelik olarak ayrıca reklam/tanıtım yapıldığı da bildirimler arasında dikkati çekmektedir. Bitkisel tedavi ya da alternatif tıp konularında ise yanlış yönlendirme ya da kandırılma ifadesinin yanı sıra reklam ve tanıtım yapıldığına dair de ifadeler bulunmaktadır. İlaçlar da yine reklam ya da tanıtımı yapıldığı belirtilen konular arasında ikinci sırada gelmektedir. Programların halkı yanlış yönlendirdiği de dikkati çeken bir başka bildirim konusudur. Tablo 7. Yasal Düzenleme, Reklam ve Ticari Kaygı İle İlgili İfadeler ve Konular (Gizli) Reklam/ Tanıtım Yapılıyor (İnsanlar) Yanlış Yönlendiriliyor/ Kandır lıyor/ Dolandırılıyor Yasal Olmayan/ Sağlık Bakanlığı nca On yı Olmayan (Ürünler) Konu Ediliyor Ticari Menfaatler Ön Plana Çıkarılıyor / Haksız Kazanç Sağlanıyor / Haksız Rekabet Yapılıyor TOPLAM Kozmetik vb. Ürünleri Konu Alan Bildirimler Tıp Doktoru Olmayan Kişileri Konu Alan Bildirimler Bitkisel Tedavi /Alternatif Tıp Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler İlaçları Konu Alan Bildirimler Reklamları Konu Alan Bildirimler Programları Konu Alan Genel Bildirimler Sağlık Kurumlarını Konu Alan Bildirimler Doktorları Konu Alan Bildirimler Domuz Gribi /Aşısını Konu Alan Bildirimler Diğer TOPLAM

42 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) İsteklere ilişkin olarak ise ilk sırayı kimi görüntülere ilişkin kısıtlama isteği almaktadır (Tablo 8). Detaylara bakıldığında ise sigara yasağı ve uygulamalarına ilişkin görüntülerin yasaklanması (n=35), domuz gribi salgını konusunda toplumu paniğe sevk eden abartılı yayınlar yapılmaması (n=16), aynı konuda ölenlerin isimlerinin açıklanmaması ve sayılarının verilmemesi (n=9) istenmektedir. En çok programlara ilişkin rahatsızlıklar ifade edilmekte; özellikle hastaların, yakınlarının veya sağlık çalışanlarının rencide edildiği dile getirilmektedir. Hasta ve hasta yakınları ile ilgili konularda insanların umutsuzluğa düşürüldüğü ya da olumsuz etkilendiğine yönelik eleştiriler de dikkati çekmektedir. Üsluba ilişkin eleştiriler en çok programlara yöneliktir. ( ) Doğru bulmuyorum ifadesi de yine en çok programlar konusunda dile getirilmiştir. İsteklerle ilgili ifade ve konulara bakıldığında ise en çok Programları konu alan genel bildirimler (n=87) de bulunulduğu belirlenmektedir (Tablo 8). Ardından, Hastalar, hasta yakınları ya da hastalıklar (n=49), Sigara yasağı ve uygulamaları (n=49) ve Domuz gribi ya da aşısı (n=47) konularındaki bildirimler dikkati çekmektedir. İsteklerin içeriğine bakıldığında ise daha çok bu yayınların kaldırılması, engellenmesi ya da sansürlenmesi türündeki isteklerin ilk sırada geldiği anlaşılmaktadır (n=51). Hemen ardından bu tür yayınlara yönelik rahatsızlığın dile getirildiği (n=50) ve bu yayınlarda kendilerinin ya da birilerinin rencide edildiği ya da hakarete uğradığı (n=44) ifade edilmektedir. Ayrıca bu yayınların umutsuzluk verdiği ya da olumsuz etkilerde bulunduğuna yönelik görüşler de isteklerle birlikte dile getirilmiştir (n=41). Yine yayınların ifade, dil, üslup yönünden yanlış olduğunu belirtenler, yayınları doğru bulmadığını söyleyenler, toplumun bu yayınlarla paniğe sevk edildiği ya da yayın içeriklerinin abartılı olduğunu kaydedenler de bu görüşleriyle birlikte yayınların kaldırılması, engellenmesi ya da sansürlenmesine ilişkin isteklerini RTÜK e bildirmişlerdir. Tablo 8. İsteklerle İlgili İfadeler ve Konular İçerikli Yayınlar Kaldırılsın, Yasaklansın, Engellensin, Sansürlensin 'den Rahatsız Oluyorum ( ) Rencide Ediliyor /Hakaret Ediliyor (Halk) Umutsuzluğa Düşürülüyor/Olumsuz Etkileniyor Kullanılan İfade/Dil/Üslup Doğru Değil/Uygun Bulmuyorum Vb. 'yı Doğru Bulmuyorum Toplumu Paniğe Sevk Eden Abartılı Yayınlar Yapılmasını İstemiyorum DİĞER TOPLAM Programları Konu Alan Genel Bildirimler Hastalar/Hasta Yakınları / Hastalıkları Konu Alan Bildirimler Sigara Yasağı ve Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler Domuz Gribi /Aşısını Konu Alan Bildirimler Reklamları Konu Alan Bildirimler Haberleri Konu Alan Bildirimler

43 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Doktorları Konu Alan Bildirimler Tıp Doktoru Olmayan Kişileri Konu Alan Bildirimler Kozmetik vb. Ürünleri Konu Alan Bildirimler Sağlık Çalışanlarını Konu Alan Bildirimler Sağlık Kurumlarını Konu Alan Bildirimler Sigara/ Uyuşturucu vb. Maddeleri Konu Alan Bildirimler Çocukları/Gençleri Konu Alan Bildirimler Bitkisel Tedavi /Alternatif Tıp Uygulamalarını Konu Alan Bildirimler Kanalları Konu Alan Genel Bildirimler İlaçları Konu Alan Bildirimler Tıp Dışı Uygulamaları Konu Alan Bildirimler TOPLAM SONUÇ VE TARTIŞMA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu nun numaralı telefonla ulaşılabilen İletişim Merkezi ne 2009 yılı içerisinde vatandaşlar tarafından yapılan sağlık konulu bildirimlerin içerik analizine dayalı olarak incelendiği bu çalışmada, 784 bildirim, 7 ana kategori çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bulgular, vatandaşların en çok televizyon kanallarındaki içeriğe yönelik bildirimde bulunduğunu ve bu bildirimlerin çoğunluğunu da şikayet/eleştiri türündeki aramalar olduğunu ortaya koymaktadır. Daha çok reklam kuşakları, haberler ve diziler ile eğlence/magazin programları bu bildirimlere konu olmuştur. Şikâyet/eleştirilerin çoğunluğu 2008 yılında uygulamaya konulan sigara yasağı ve bu yasal düzenlemenin medya içeriğindeki ihlallerine dönüktür. En çok bu konuda gereğinin yapılmasını istiyorum ya da bu konunun incelenmesini istiyorum denilmiştir. Ayrıca yayınlara kısıtlama, yasaklama getirilmesi, yaptırım ya da ceza uygulanması da dile getirilen diğer ifadelerdir. Sigara yasağına uymama, olumsuz örnek oluşturma, yanlış bilgi verilmesi, olumsuzluğun özendirilmesi, reçete, tarif ya da tedavi önerilmesi, halkın sağlığının tehlikeye atılması dikkat çeken önemli ifadeler arasındadır. Ürün reklamı yapılması, tıp doktoru olmayan kişilerin konuşması, alternatif tıp konularının gündeme gelmesi de RTÜK e yapılan şikayet konuları arasında dikkati çekmektedir. Bulgular radyo ve televizyonlardaki sağlık konusundaki içerikler karşısında vatandaşların önemli bir duyarlılık gösterdiğini ve özellikle sigara yasağı konusundaki düzenlemenin dikkat çekici bir şekilde şikâyet konusu edildiğini ortaya koymaktadır. Diğer şikayet konuları da her ne kadar doğrudan RTÜK ün sorumluluk alanına girmese bile- yayıncıların bir şekilde özen göstermesi gereken noktalara işaret etmektedir. Örneğin sağlık konusunda verilen bilgilerin yanlış olması, olumsuz örneklerin özendirilmesi, yayın içeriklerinde herhangi bir rahatsızlık, hastalık ya da hasta ile ilgili olarak reçete ya da tarif verilmesi ya da tedavi önerilerinde bulunulması, ürün reklamı yapılması, tıp doktoru olmayan kişilerin uzmanlık alanları dışındaki konularda konuşması ve özellikle alternatif tıp olarak adlandırılabilecek doğal ya da bitkisel ürünlerin sağlık alanında kullanılmasına ilişkin konular, bu konulara duyarlı 42

44 Radyo ve Televizyonlardaki Sağlık Konulu Yayınlara Yönelik (32-43) olan ve yanlış yapıldığını düşünen vatandaşların tepkisine neden olmaktadır. Vatandaşların bu tepkilerinin karşısında istedikleri cezalandırma yöntemlerine; kısıtlama, engelleme, yasaklama ve sansüre de dikkat çekerek, bu çalışmanın ardından sağlık yayıncılarına, yukarıdaki noktalarda daha özenli davranmaları tavsiyesinde bulunulabilir. SONNOTLAR KAYNAKÇA (1) Bulgular henüz sonuç raporu yayımlanmamış olan Prof. Dr. Erkan Yüksel in yürütücüsü olduğu 109K534 nolu TÜBİTAK ve 1000 E 38 nolu Anadolu Üniversitesi BAP projesi çerçevesinde elde edilmiştir. Bulguları içeren gelişme raporu Ekim 2011 döneminde ilgili kurumlara teslim edilmiştir. Projenin 2013 yılı ocak ayı sonunda tamamlanması ve sonuç raporunun da bu doğrultuda yayınlanması planlanmaktadır. Demir M (2008) Yazılı Basında Yayınlanan Sağlık Haberlerinin Kamuoyuna Etkisi Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Hoşgeçin K ve Tozkoparan G (1995) Kitle İletişim Araçlarında Sağlık Haberciliği ve Halkın Sağlık Eğitiminde Kullanımı, Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü İletişim ve Dokümantasyon Grubu, Ankara. Kejanlıoğlu B Adaklı G. ve Çelenk S (2001) Yayıncılıkta Düzenleyici Kurullar ve RTÜK Medya Politikaları (Der: B. Kejanlıoğlu, S. Çelenk ve G. Adaklı), İmge Yayınları, Ankara, Pondexter P M ve McCombs M E (2000) Research in Mass Communication. Bedford, St. Martin s, Boston. Sütlaş M (2007) Medya İçin Sağlık, Sağlık İçin Medya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul. 43

45 İLKÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN TRAFİK GÜVENLİĞİ BAĞLAMINDA KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ (ÇANAKKALE İLİ ÖRNEĞİ) Fatih Güner - Salih Zeki Genç ÖZET Temel bilgi ve becerilerin kazandırıldığı ve pekiştirildiği dönem olarak bilinen ilköğretim çağı, trafik eğitimi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu çalışma, ilköğretim düzeyinde öğrenim gören çocukların kitle iletişim araçlarında sunulan trafik güvenliği konusuna yönelik görüşlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışma olan bu araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemesinde SPSS 15.0 programından yararlanılmış, değerlendirmelerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak benimsenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler yüzde (%), frekans (f), t testi ve varyans (F) kullanılarak analiz edilmiş ve tablolaştırılarak yorumlanmıştır. Çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin Çiçek Taksi ve Akasya Durağı adlı dizilerin trafik eğitimine katkı sağladığına yönelik görüş bildirdikleri görülmektedir. Çalışma sonucunda, ilköğretim öğrencilerin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet değişkeninden bağımsız olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin ebeveynlerine ait motorlu taşıt sayısı değişkenine göre de farklılık göstermediği görülmektedir. Anahtar sözcükler: Medya, trafik güvenliği, ilköğretim. THE EXAMINATION OF PRIMARY SCHOOL STUDENTS OPINIONS RELATED TO MASS MEDIA IN THE TERMS OF TRAFFIC SECURITY (SAMPLE: ÇANAKKALE PROVINCE) ABSTRACT As known that basic knowledge and skills gained and reinforced period, primary school age is important in the term of traffic education. This paper aims to examine primary school students opinions related to traffic security that presented in mass media. This descriptive study has designed survey model. In analyzing obtained data has been used SPSS 15.0, the level of significance is 0.05 in assessment. Data has analyzed by using percentage, frequency, t-test and variance and has interpreted by making table. It has been seen that students think Çiçek Taksi and Akasya Durağı television series contribute to their traffic education. In the result of study it has been seen that there is no meaningful difference between students opinions related to media organs and gender. Also, there is no meaningful difference between student opinions about traffic security and students parent car number. Keywords: Media, traffic security, primary school. GİRİŞ 2918 Sayılı Trafik Kanunu nda yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri trafik olarak tanımlanmaktadır (Karayolları Trafik Kanunu 1983). Türkiye de her beş dakikada bir trafik kazası meydana gelmektedir. Yılda ortalama yüz bin civarında trafik kazasının yaşandığı ülkemizde yaklaşık on bin kişi hayatını kaybetmektedir (Akalın 2009: 15). Türkiye nin 1950 sonrası ulaşım tercihi olarak kara yolunu ön plana çıkarmasıyla birlikte trafiğe çıkan araç sayısında ve yapılan yollarda artış olmuş ve bu duruma paralel olarak da trafik kazalarında çoğalma görülmüştür. Trafik kazaları sonucunda ortaya çıkan Bu çalışma, Mayıs 2011 tarihleri arasında Ankara da düzenlenen Karayolları Trafik Güvenliği Sempozyumu ve Fuarı nda sunulan sözlü bildiriden elde edilmiştir. Öğretmen, Balıklıçeşme İlköğretim Okulu Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi

46 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) maddi ve manevi kayıplar, ülke ekonomisinin kaybı olarak düşünülmelidir (Kardiyen ve Kaygısız 2011: 9). Trafiğe ilişkin problemlerin temelinde, kent kültürünün ve birlikte yaşamanın tüm dünyada geçerli kurallarına, özellikle de trafik kurallarına uymakta gösterilen isteksizliğin yattığı söylenebilir (Pampal ve ark. 1999). Trafikte insan unsuru göz önüne alındığında ise eğitim faktörünün fazlasıyla ön plana çıktığı söylenebilir. Trafik kazalarının önlenmesi trafik güvenliğinin sağlanmasıyla mümkündür. Trafik güvenliği karayollarındaki kurallara uyma, karayollarındaki kurallara uyum ise trafik kültürüne bağlıdır. Trafik kültürü de eğitimle sağlanır (Başköy 2005: 41). Trafik bilinci yüksek, trafik kazalarında ölüm oranı düşük olan ülkelerin trafik eğitim sistemi incelendiğinde; konunun okul öncesi eğitim döneminde en önemli öğe olarak ele alınıp, çözümlendiği görülmektedir (Pampal 2011). Temel bilgi ve becerilerin kazandırıldığı ve pekiştirildiği dönem olarak bilinen ilköğretim çağı, trafik eğitimi açısından da çok önemlidir. Çünkü okul öncesi dönemde, çocuğun yakın çevresinden ve iletişim araçlarından, gözlemlerine dayanarak edindiği bilgi ve tutumlar, ilköğretim kurumlarında, pekişmiş davranışlar halini almaktadır. İlköğretim kurumlarında güvenli trafik eğitiminin, sadece bir ders olarak değil, çocuklarda güvenli trafik bilinci oluşturma platformu olarak görülmesi gerekmektedir (Yetkin ve Daşcan 2008: 1283). 1. MEDYANIN TOPLUMSAL SORUMLULUĞU Alınan önlemlerin başarısı için trafik kazalarında ölüm oranlarını sıfıra indirmek ve karayollarını daha güvenli hale getirebilmek için sorumlu ve yetkili kurumlar trafik güvenliğine yönelik etkinlikleri desteklemek durumundadır (Başköy 2005: 6). Hem hukuksal hem de toplumsal açıdan trafik bilincinin oluşturulmasının medyanın görevleri arasında yer aldığı bilinmektedir. Ülkemizde trafik kültürünün oluşumunda medyanın önemi oldukça büyüktür. Genç nüfusun çok fazla olduğu Türkiye gibi ülkelerde radyo ve televizyonların trafik konusuna etkisi çok daha fazla hissedilmektedir (Akalın 2009). İlkokul çağından itibaren bilinçli nesiller yetiştirirken, genç nüfusun çoğunlukta olduğu ülkemizde, kitle iletişim araçları aracılığıyla toplumun duyularına da hitap etmek gerekmektedir (Danyıldız 2009). Trafik güvenliği konusunda toplumu eğitmek, bilgilendirmek ve bilinçlendirmek de doğrudan olmasa da dolaylı olarak medyanın sorumluluklarından birisidir (Akalın 2009: 30). Başköy (2005) ün trafik bilinci oluşturma işlevinin, medyanın yapısından kaynaklanan topluma karşı üstlendiği bir sorumluluk olduğunu ve bunu herhangi bir kanunun veya kurumun medyaya yüklemesine gerekli olmadığını vurguladığı görülmektedir. Trafik eğitimi, geniş açıdan ana haber bültenlerinden eğlence programlarına, yerli dramalardan yarışmalara kadar özellikle çocuk ve gençlerin televizyon izlediği saatlerde verilmelidir (Başköy 2005: 40). Bugüne kadar trafik alanında büyük çaplı kampanyaların, TV programlarının, sinema ya da dizi projelerinin oluşturulmadığı görülmektedir (Danyıldız 2009). Hatta televizyon dizilerinde de genellikle trafik kurallarını ihlal etmeyi övücü, temel yol ve trafik güvenliği unsurlarına yok sayan mesajlara rastlanmıştır. Binbir Gece adlı dizide emniyet kemeri takılmadığına, otomobil kullanırken cep telefonu ile konuşulduğuna, tehlikeli araç kullanıldığına ilişkin birçok sahne gösterilmiştir (Aytuğ 2008). Az sayıdaki dizilerde ise, trafik güvenliğine önem verildiği gözlenmiştir. Trafik eğitimini ilgilendiren ve trafik güvenliğine yönelik olumlu/olumsuz mesajlar, ana haber bültenlerinden eğlence programlarına, yerli dizilerden yarışmalara kadar, özellikle çocuk ve gençlerin TV izlediği saatlerde ve ne yazık ki trafik kuralı ihlallerini barındıran görüntülerle birlikte verilmektedir (Akalın 2009). Oysa trafik kazalarının önlenmesine yönelik acil çözüm noktasında ve toplumu bilinçlendirmede televizyonun etkili dünyasından faydalanmak gerekmektedir (Danyıldız 2009). Türkiye de trafik eğitiminin toplum kesimlerine en hızlı ve yaygın bir şekilde ulaştırılması amacıyla 1997 yılından itibaren radyo ve televizyon kuruluşlarının haftada 30 dakika ve saatleri arasında trafik eğitim programları yayınlamaları zorunlu hale getiril- 45

47 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 miş ve söz konusu programların yayınlama kriterlerine uyulup uyulmadığının kontrolü de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu na (RTÜK) verilmiştir (Sayıştay 2008: 31). Ülkemizde trafik kültürünün oluşması ve trafik probleminin kalıcı olarak çözülebilmesi için, bu konuda toplumsal bilinçlenmenin gerekliliği ortadadır (Pampal ve ark. 1999: 30). Trafik sorunlarının temelinde yatan, toplumsal bilincin ve duyarlılığın oluşmamasıdır. Bu bilincin oluşturulmasında toplumun tüm kesimlerine bir takım görevler düşmektedir. Başta sürücülere yönelik olmak üzere televizyon ve radyolarda sürekli ve etkili, hedef kitlenin özelliklerine göre çeşitli yayınlar hazırlanmalı, ülke genelinde; kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, belediyeler ve üniversitelerin birlikte çalışacakları kampanyalar yapılmalıdır (Tolunay ve Gökdeniz 2002: 2). Türkiye'de, 0-14 yaş arası çocukların, trafik kazaları sonucu hayatlarını kaybetme oranı %14.7 dir. Bu oranın Almanya'da %4.09, İngiltere'de %5.86, Amerika Birleşik Devletleri nde %6.59, Yunanistan'da %2.89 olduğu görülmektedir (Hatipoğlu 2002: 1). Türkiye de trafik kazaları sonucu hayatlarını kaybeden 0-14 yaş arası çocukların oranı gelişmiş ülkelere oranla çok yüksektir. Bu durum, trafik eğitimi ve trafik güvenliği konusunda ülkemizin yetersiz olduğunu ortaya koymaktadır (Karabey 2006). İngiltere, çocuk trafik kazalarının önlenmesinde en başarılı ülkelerden birisidir. Bu konuda başarıya ulaşmak için yol güvenliği eğitimi veren dernekler kurularak, bu derneklerin okul öncesi döneminden itibaren çocuklara uygulamalı eğitim vermeleri sağlanmalıdır (Yetkin 2010: 19). Ülkemizde okul öncesi çocukların trafiğe bakışları hakkında, anaokulunda 3-6 yaş arası 30 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmanın sonucu, görsel medyanın çocukların trafik olgusunun oluşmasında ne denli önemli bir rol üstlendiğini gösterir niteliktedir (Hatipoğlu 2002: 3): 30 çocuğa trafik nedir? diye sorulmuş; çocuklardan; %32 si trafik lambası, %26 sı araba (bu cevabı veren çocukların hepsi erkek), %21 i polis, %14 ü kaza ve çarpışma, %5 i trafik kuralları, %2 si ise dikkatli olmak cevabını vermiştir. Trafik lambası cevabını veren çocuklar bunu ailelerinden öğrendiklerini söylemişlerdir. Polis ve kaza cevabını veren çocuklar ise televizyonda trafik lafının geçtiği her yerde polis ve kaza gördüklerini ifade etmişlerdir. Türkiye de 1992 yılında emniyet kemeri kullanımının yaygınlaştırılması ile ilgili olarak basın ve yayın organları ile kampanyalar düzenlenmiştir. Ülkemizde, bu kampanyalar sırasında emniyet kemeri kullanım alışkanlığı %90 lara çıktığı görülmüş fakat daha sonraki yıllarda etkili kampanyalar yapılamamış, trafik ve yol güvenliğinin sağlanması için bu konuda televizyonların gece yayınlarına bırakılmış ve Trafik canavarı olmayalım!, Kurallara uyalım uymayanları uyaralım! spotlarından öteye gidilememiştir (Tolunay ve Gökdeniz 2002: 4). Kitle iletişim araçlarından gazetelerin Türkiye de, gelenekselleşmiş haber değerleriyle trafik konusuna yaklaştıkları ve kötü haber iyi haberdir anlayışını benimsedikleri nicel olarak kanıtlanmıştır. Kazalar elbette haber değeri taşımaktadır, ancak kazaları azaltacak önlemlere ilişkin açıklama ve çabalar da aynı ölçüde haber değeri taşımalıdır. Bu noktada gazeteler, kaza haberlerini verirken bilgilendirmeyi amaçlamalı, olayı sansasyonelleştirecek ifade ve fotoğraf kullanımından kaçınmalıdırlar (İrvan ve Çınarbaş 2002: 9). Trafik, tüm ülkelerin en önemli sorunları arasında yer almaktadır. Özellikle de gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen kazalardaki ölüm ve yaralanmalardan etkilenen yaş grubunun, çocuklar (özellikle okul çağı çocukları) olduğu bilinmektedir (Yetkin ve Daşcan 2008: 1283). Bu sebeple trafik eğitimi, okul çağındaki bireyler için okulda trafik güvenliği eğitimi daha kapsamlı bir şekilde yer almalı, yetişkinler için bu eğitim desteği ise medya aracılığı ile sağlanmalıdır (Uyar ve ark. 2003: 67). 2. ÜLKEMİZDE TRAFİK EĞİTİMİ Trafik kazalarının önlenmesi trafik güvenliğinin sağlanmasıyla mümkün olmakla birlikte trafik güvenliği karayollarındaki kurallara uyma, karayollarındaki kurallara uyum ise trafik kültürüne bağlıdır. Trafik kültürü de 46

48 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) eğitimle oluşmaktadır. Trafik eğitimi ise beşikten mezara hayatı kapsamaktadır (Arslan 2002). Ülkemizde trafik eğitimi ile ilgili kuruluşlardan biri olan Milli Eğitim Bakanlığı, Çakır (2002: 193) ın da belirttiği üzere Karayolları trafik kanununca ilköğretim ve ortaöğretim okullarında ders programlarına eğitim amacıyla trafik ve ilkyardım dersleri koymak gibi bir görevi üstlenmiş durumdadır. Karayolları Trafik Yönetmeliği nde Milli Eğitim Bakanlığı nın görev ve yetkileri, Şenşekerci ve Türkan (2003: 253) tarafından şu ifadelerle özetlenmektedir: Karayolları Trafik Yönetmeliği nde Milli Eğitim Bakanlığı nın görev ve yetkileri; okul öncesi, okul içi ve dışı trafik eğitimini düzenleyen trafik genel eğitim planı hazırlamak ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yaparak uygulamak, motorlu araç sürücülerinin yetiştirilmesi için sürücü kursları açmak, özel sürücü kursu açılmasına izin vermek ve bunları her safhada denetlemek, resmi ve özel kurslarda eğitilenlerin sınavlarını yapmak ve başarılı olanlara sertifika verilmesini sağlamak, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında ders programlarına zorunlu ve uygulamalı trafik ve ilkyardım dersleri koymak, çocuk trafik eğitim parklarının yapılma, açılma, eğitim, denetim ve çalışma esaslarını belirlemek olarak belirlenmiştir. Ülkemizde trafik eğitimi, okulların eğitim programlarına 1958 de alınmıştır. 1974'de, ortaokullarda trafik eğitimi dersleri seçmeli dersler arasında yer almıştır. Geçmişte, ilköğretim kurumlarında, "Çevre, Sağlık ve Trafik"; ve "Trafik Eğitimi ve İlkyardım" dersleri okutulmuştur (Yetkin 2010: 19). Günümüzde gerçekleştirilen yeni düzenlemelerle, ilköğretim 4 ve 5. sınıfların müfredatında zorunlu trafik eğitimi dersi yer almaktadır (Akalın 2009: 28). Trafik haftası ya da büyük bir olay olduğunda dikkatimizi çeken trafik kazalarının önlenmesi, sürekli bir eğitimi gerektirir (Yetkin 2010: 19). Bu sebeple Danyıldız (2009), ülkemizdeki trafik sorunlarını önleyebilmek ve kaza istatistiklerinde gerilere gidebilmek için, ilköğretim sıralarından başlayan eğitimde süreklilik sağlanmasını vurgulamaktadır. Akınoğlu (2002: 1), ülkemizdeki trafik sorununun çözümü için mevcut önlemlerin yanı sıra, geleceğe yatırım yapmak gerektiğini, bunun bir yolunun da gelecekte trafikte yer alacak olan çocukların şimdiden, sistemli bir trafik eğitimi almaya başlamalarından geçtiğini vurgulamaktadır. Tombaklar (2002: 16) da çocukların trafik kazalarından korunmasında son derece titiz davranılması gerektiğini; gerek okul öncesi eğitimde ve gerekse ilköğretimin ilk beş yılında hayatta kalma sanatı ve trafik kurallarının öğretileceği trafik derslerinin haftada en az bir saat olmalısının bir zorunluluk olduğunu ifade etmektedir. Bu çalışma, ilköğretim düzeyinde öğrenim gören çocukların kitle iletişim araçlarında sunulan trafik güvenliği konusuna yönelik görüşlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmada bu amaç kapsamında şu sorulara cevap aranmıştır: 1. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına yönelik görüşlerinin dağılımı nasıldır? 2. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri, cinsiyet değişkenine bağlı olarak farklılaşmakta mıdır? 3. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri, öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf değişkenine bağlı olarak farklılaşmakta mıdır? 4. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri, öğrencilerin ebeveynlerine ait motorlu taşıtların sayısına bağlı olarak farklılaşmakta mıdır? 5. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri, öğrencilerin Trafik Güvenliği Dersi ni okuyor olup olmamalarına bağlı olarak farklılaşmakta mıdır? 6. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri, öğrencilerin yaşadıkları yerleşim biriminin türüne bağlı olarak farklılaşmakta mıdır? Araştırma, Çanakkale il merkezindeki ve ilçelerindeki ilköğretim okullarıyla ve araştırmanın amacı kapsamında cevap aranan araştırma sorularıyla sınırlıdır. 47

49 Selçuk İletişim, 7, 2, YÖNTEM 3.1. Araştırma Modeli Araştırma, tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Tarama modeli, geçmişte ya da halen mevcut bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez (Karasar 2002: 77). 3.2 Veri Toplama Aracı Araştırma, eğitim- öğretim yılının ikinci döneminde gerçekleştirilmiştir. Şubat- Mart 2011 tarihlerinde planlanarak anket uygulaması gerçekleştirilen çalışmanın Nisan 2011 de raporlaştırılma süreci tamamlanmıştır. Araştırmada veri toplama araçlarından anket kullanılmıştır. Anket, araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. 5 li Likert tipinde hazırlanan ve eşit aralıklı ölçek yapısına uygun olduğu varsayılan bu ölçme aracının aralıkları; Kesinlikle katılmıyorum (1), Katılmıyorum (2), Kısmen Katılıyorum (3), Katılıyorum (4) ve Kesinlikle katılıyorum (5) şeklindedir. Ayrıca anketteki her bir madde için elde edilen aritmetik ortalama, öğrencilerin her maddeye katılma düzeyi : Kesinlikle katılmıyorum, : Katılmıyorum, : Kısmen katılıyorum, : Katılıyorum, : Kesinlikle katılıyorum olarak değerlendirilmiştir. 20 maddelik anket son şekliyle, maddelerin yüzey geçerliliklerinin test edilmesi için 2 uzmana gösterilmiştir. Uzmanların görüşleri doğrultusunda gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Anketin güvenirlik çalışmasının yapılması amacıyla ön uygulama gerçekleştirilmiştir. Ön uygulama amacıyla anket, Çanakkale ilinin Biga ilçesindeki Cumhuriyet İlköğretim Okulu nda öğrenim görmekte olan 50 ilköğretim öğrencisine uygulanmıştır. Ön uygulama sonucunda, ölçme aracının güvenilirliğinin bir göstergesi olan iç tutarlılığını belirlemek amacıyla Cronbach Alpha katsayısı hesaplanmıştır. Ölçme aracının Cronbach Alpha katsayısı ise 0.92 olarak bulunmuştur. Elde edilen bu değer, ölçme aracının güvenilirliği için oldukça yeterli kabul edilmiştir Verilerin Analizi Elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemesinde SPSS 15.0 (Statistical Package for The Social Sciences) paket programından yararlanılmıştır. Değerlendirmelerde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak benimsenerek veriler yüzde (%), frekans (f), aritmetik ortalama ( X ), standart sapma (SS), t testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) kullanılarak analiz edilmiş ve tablolaştırılarak yorumlanmıştır Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini, Çanakkale il merkezinde ve ilçelerindeki ilköğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise eğitim-öğretim yılı ikinci döneminde Çanakkale il ve ilçelerindeki ilköğretim okullarından seçkisiz (rasgele) yöntemle belirlenen ilköğretim öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem dahilindeki ilköğretim okullarının ilçelere ve il merkezine göre dağılımlarında il merkezinde ve ilçelerde bulunan ilköğretim okullarının sayıları göz önüne alınmıştır. Tablo 1. Araştırma Kapsamındaki Okullar, Bağlı Bulundukları Yerleşim Birimleri ve Araştırmaya Katılan Öğrenci Sayıları Kurumun Adı Bağlı Bulunduğu Yerleşim Birimi Öğrenci Sayısı Barbaros Hayrettin Paşa İlköğretim Okulu Çanakkale/Merkez 25 İstiklal İlköğretim Okulu Çanakkale/ Merkez 41 Yeniceköy İlköğretim Okulu Çanakkale/ Biga 30 Fatih İlköğretim Okulu Çanakkale/ Biga 85 Kozçeşme İlköğretim Okulu Çanakkale/ Biga 83 Güvemalan İlköğretim Okulu Çanakkale/ Biga Yıl Murat Köse İlköğretim Okulu Çanakkale/ Çan 65 Alçıtepe İlköğretim Okulu Çanakkale/ Ecaabat 40 Uluköy İlköğretim Okulu Çanakkale/ Ezine 43 Pınarbaşı İlköğretim Okulu Çanakkale/ Ezine 30 Akçakoyun YİBO Çanakkale/ Yenice 55 TOPLAM

50 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) Örneklem dahilindeki okullar, bağlı bulundukları yerleşim birimleri ve bu okullardan araştırmaya katılan öğrenci sayıları Tablo 1 de verilmiştir. Bu okullardan toplam 603 öğrenciye anket uygulanmış, uygulama sonucunda yapılan değerlendirmede hatalı ve eksik doldurulan araçlar belirlenip araştırma kapsamından çıkartıldıktan sonra geriye kalan 551 veri toplama aracı değerlendirmeye alınmıştır. 4. BULGULAR Araştırmanın bu bölümünde ilk olarak örneklemi oluşturan öğrencilere ait bilgiler tablolaştırılmış, daha sonra da araştırmada cevap aranan sorulara ilişkin istatistiksel analizlere yer verilmiştir. Tablo 2 de, araştırma kapsamına alınan ilköğretim öğrencilerine ilişkin bilgiler yer almaktadır. Tablo 2 incelendiğinde, araştırma kapsamındaki öğrencilerden 282 sinin (% 51.2) kız; 269 unun (% 48.8) erkek olduğu görülmektedir. Araştırma kapsamındaki öğrenciler, öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre incelendiğinde, 175 öğrencinin (% 31.8) ilköğretim 4. sınıfta; 144 öğrencinin (% 26.1) ilköğretim 5. sınıfta; 83 öğrencinin (% 15.1) ilköğretim 6. sınıfta; 46 öğrencinin (% 8.3) ilköğretim 7. sınıfta ve 103 öğrencinin (% 18.7) de ilköğretim 8. sınıfta öğrenim gördüğü görülmektedir. Tablo 2. Araştırma Kapsamındaki Öğrencilere İlişkin Bilgileri Cinsiyet (f) (%) Kız Erkek Toplam Sınıf (f) (%) 4.sınıf sınıf sınıf sınıf sınıf Toplam Ebeveyne Ait Motorlu Taşıt Sayısı (f) (%) Yok ve üzeri Toplam Trafik Güvenliği Dersi Okuyor mu? (f) (%) Evet Hayır Toplam Yaşadığı Yerleşim Biriminin Türü (f) (%) Köy Belde İlçe Merkezi İl Merkezi Toplam

51 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo 2 deki ebeveynlere ait motorlu taşıt sayılarına bakıldığında, araştırma kapsamındaki 155 öğrencinin (% 28.1) anne-babalarına ait motorlu taşıt bulunmadığı dikkat çekmektedir. Araştırma kapsamındaki 217 öğrencinin (% 39.4) ebeveynlerine ait 1 adet; 108 öğrencinin (% 19.6) ebeveynlerine ait 2 adet; 50 öğrencinin (% 9.1) ebeveynlerine ait 3 adet ve 21 öğrencinin de (% 3.8) ebeveynlerine ait 4 adet ve daha fazla sayıda motorlu taşıt bulunduğu görülmektedir. Araştırma kapsamında yer alan öğrencilerden 319 u (% 57.9) araştırmanın yapıldığı eğitim-öğretim yılı itibarıyla Trafik Güvenliği dersini okumaktadır. Tablo 2 de araştırma kapsamındaki öğrencilerin yaşadıkları yerleşim biriminin türüne göre incelendiğinde, 238 öğrencinin (% 43.2) köyde, 36 öğrencinin (% 6.5) beldede, 211 öğrencinin (% 38.3) ilçe merkezinde ve 66 öğrencinin (% 12) il merkezinde yaşadığı görülmektedir. Araştırma kapsamında yer alan öğrencilerden köyde yaşayan öğrencilerin nicelik olarak diğer yerleşim birimlerinde yaşayan öğrencilerden bu denli fazla olması; belde, ilçe merkezi ve il merkezlerindeki ilköğretim kurumlarında taşımalı eğitim sistemiyle kırsal kesimde yaşayan öğrencilere eğitim-öğretim hizmeti sağlanmasından kaynaklanıyor olabilir Öğrencilerin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle İletişim Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Dağılımı Aşağıda öğrencilerin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşlerinin dağılımı yer almaktadır (Tablo 3). Tablo 3. Öğrencilerin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle İletişim Araçlarına İlişkin Görüşlerinin Dağılımı X * SS Karşıladığı Değer** 16. Haber programlarındaki özellikle yayalardan kaynaklanan trafik kazalarına ilişkin haberlerden kendime ders çıkarıyorum Kesinlikle katılıyorum 2. Medyada (gazete, Tv, radyo, internet, dergi vb.) değişik hava koşullarında yaya ve sürücü olarak karşılaşılabilecek tehlikelere karşı uyarılarda bulunulduğunu düşünüyorum. 17. Haber programlarındaki hava durumu bültenlerinde olumsuz hava koşullarına karşı sürücü ve yayaların yeterince uyarıldığını düşünüyorum. 11. Çiçek Taksi ve Akasya Durağı adlı dizilerin trafik eğitimine katkı sağladığını düşünüyorum Katılıyorum Katılıyorum Katılıyorum 4. Televizyonda, emniyet kemeri ve çocuk güvenlik koltuğu kullanımıyla ilgili haberlere ve bilgilendirici ifadelere sıkça yer verildiğini düşünüyorum Katılıyorum 3. Medyada (gazete, Tv, radyo, internet, dergi vb.) trafik kazalarındaki yanlış ilkyardım uygulamalarına karşı uyarılarda bulunulduğunu düşünüyorum. 18. Biz çocuklara yönelik gazete ve dergilerde trafik kuralları konusunda bilgilendirici resim, bulmaca, karikatürlere sıkça yer verildiğini düşünüyorum. 12. Televizyon reklamlarında trafik kurallarına uyulmasına ilişkin uyarılara yeterince yer verildiğini düşünüyorum Katılıyorum Katılıyorum Katılıyorum 50

52 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) 6. İnternette emniyet kemeri ve çocuk güvenlik koltuğu kullanımıyla ilgili haberlere ve bilgilendirici ifadelere sıkça yer verildiğini düşünüyorum. 13. Gazetelerde kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığını düşünüyorum. 1. Medyada (gazete, Tv, radyo, internet, dergi vb.) trafik işaret levhalarının tanıtımına sıkça yer verildiğini düşünüyorum. 8. Televizyon kanallarında trafik eğitimi ile ilgili programlara yeterince yer verildiğini düşünüyorum. 19. Televizyonda çizgi film şeklinde hazırlanan programlarla ilgimizin trafik eğitimi konusuna çekildiğini düşünüyorum. 10. İzlediğim TV dizilerinde, dizi oyuncularının trafik kurallarına uyduklarını görüyorum. 5. Gazetelerde emniyet kemeri ve çocuk güvenlik koltuğu kullanımıyla ilgili haberlere ve bilgilendirici ifadelere sıkça yer verildiğini düşünüyorum. 9. Çevremde (okul, dershane, market vb.) trafik kuralları ile ilgili afiş ve posterleri sıkça görüyorum. 15. Radyolarda, kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığını düşünüyorum 20. İnternet sitelerinde trafik bilinci oluşturan; görüntülü, yazılı, hareketli klip ve resimlere sıkça rastlamaktayım. 14. TV kanallarında, kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığını düşünüyorum. 7. Radyo kanallarında trafik eğitimi ile ilgili programlara yeterince yer verildiğini düşünüyorum Katılıyorum Katılıyorum Katılıyorum Katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen Katılıyorum Kısmen katılıyorum Kısmen katılıyorum *(1: Kesinlikle katılmıyorum; 2: Katılmıyorum; 3: Kısmen katılıyorum; 4: Katılıyorum; 5: Kesinlikle katılıyorum ) **( : Kesinlikle katılmıyorum; : Katılmıyorum; : Kısmen katılıyorum; : Katılıyorum; : Kesinlikle katılıyorum ) Tablo 3 te ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşleri aritmetik ortalama ve standart sapma puanlarına göre büyükten küçüğe sıralanmıştır. Tablo 3 teki ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşlerine ait aritmetik puanları ve bu puanların karşıladığı değerler göz önüne alındığında, öğrencilerin kendilerine yöneltilen maddelere Kesinlikle katılıyorum, Katılıyorum ve Kısmen katılıyorum şeklinde cevap verdikleri görülmektedir. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşlerine ait aritmetik ortalamalar ve bu ortalamaların karşıladığı değerler incelendiğinde, ilköğretim öğrencilerinin "Haber programlarındaki özellikle yayalardan kaynaklanan trafik kazalarına ilişkin haberlerden kendime ders çıkarıyorum. şeklinde ifade edilen maddeye Kesinlikle katılıyorum yönünde cevap verdikleri dikkat çekmektedir ( X 16= ). Tablo 3 dikkatli incelendiğinde, Medyada (gazete, Tv, radyo, internet, dergi vb.) değişik hava koşullarında yaya ve sürücü olarak karşılaşılabilecek tehlikelere karşı uyarılarda bulunulduğunu düşünüyorum. ( X 2= ), Haber programlarındaki hava durumu bültenlerinde olumsuz hava koşullarına karşı sürücü ve yayaların yeterince uyarıldığını 51

53 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 düşünüyorum. ( X 17= ) ve Çiçek Taksi ve Akasya Durağı adlı dizilerin trafik eğitimine katkı sağladığını düşünüyorum. ( X 11= ) şeklinde ifade edilen ölçek maddelerinin de Katılıyorum şeklinde görüş bildirilen maddelerden aritmetik ortalama puanlarının yükseklikleriyle dikkat çektikleri görülmektedir. İnternet sitelerinde trafik bilinci oluşturan; görüntülü, yazılı, hareketli klip ve resimlere sıkça rastlamaktayım. ( X 20= ), TV kanallarında, kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığını düşünüyorum. ( X 14= ) ve Radyolarda, kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığını düşünüyorum. ( X 7= ) şeklindeki ifade edilen maddeler de ilköğretim öğrencileri tarafından Kısmen katılıyorum şeklinde görüş bildirilen maddeler içerisinde aritmetik ortalama puanlarının düşüklüğü ile dikkat çekmektedir. Tablo 3 genel olarak incelendiğinde ve ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşlerine ait aritmetik puanlar ile bu puanların karşıladığı değerler göz önüne alındığında, ilköğretim öğrencilerin kitle iletişim araçlarıyla ilişkili ölçekte kendilerine yöneltilen maddelerden çoğunluğuna Katılıyorum şeklinde cevap verdikleri görülmektedir. Bu noktada ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle araçları hakkında olumlu düşündükleri söylenebilir İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşleri İle Öğrencilerin Cinsiyetleri Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular Aşağıda ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin cinsiyetlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığına yönelik bulgulara yer verilmektedir (Tablo. 4). Tablo 4. İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Karşılaştırılması Cinsiyet N X SS Sd t p Kız Erkek Tablo 4 e bakıldığında, erkek ve kız öğrencilerin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüş ortalamalarının ( X kız= ve X erkek=3.5632) çok yakın değerlerde olduğu dikkat çekmektedir. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medyaya ilişkin görüşleri ile öğrencilerin cinsiyetleri arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık görülmemektedir [t (549)= 0.146,p> 0.05]. Öğrencilerin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet değişkeninden bağımsız olduğu söylenebilir İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşleri İle Öğrencilerin Sınıf Düzeyleri Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular Aşağıda ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüşlerinin öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeylerine göre farklılaşıp farklılaşmadığına yönelik bulgular yer almaktadır (Tablo 5). 52

54 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) Tablo 5. İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Öğrencilerin Sınıf Düzeylerine Göre Karşılaştırılması Varyans Analizi Kareler Toplamı Serbestlik Derecesi Kareler Ortalaması F Değeri Önem Düzeyi Gruplar Arası * Gruplar İçi Toplam Kareler * p< 0.05 Tablo 5 incelendiğinde, öğrencilerin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüşleri ile öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeyleri arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunmaktadır [F (4-546)= , p< 0.05]. Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu ortaya koymak amacıyla yapılan Tukey testi sonucuna göre de farklılığın 4. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8. sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 4. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 5. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8. sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 5. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 6. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8. sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 6. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 7. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8. sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 7. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine olduğu ortaya çıkmıştır İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşleri İle Öğrencilerin Ebeveynlerinin Motorlu Taşıt Sayıları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular Tablo 6 da ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin ebeveynlerine ait motorlu taşıt sayısına göre farklılaşıp farklılaşmadığına yönelik bulgulara yer verilmektedir. Tablo 6. İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Öğrencilerin Ebeveynlerinin Motorlu Taşıt Sayılarına Göre Karşılaştırılması Varyans Analizi Kareler Toplamı Serbestlik Derecesi Kareler Ortalaması F Değeri Önem Düzeyi Gruplar Arası Gruplar İçi Toplam Kareler Tablo 6 incelendiğinde, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ile öğrencilerin ebeveynlerine ait motorlu taşıt sayısı arasında anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır [F (4-546)= 2.390, p> 0.05]. İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin ebeveynlerine ait motorlu taşıt sayısı değişkenine göre farklılık göstermediği söylenebilir İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşleri İle Öğrencilerin Trafik Güvenliği Dersi ni Okuma Durumları Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular Tablo 7 de ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin ilköğretim kurumlarında okutulan Trafik Güvenliği Dersi ni okuma durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığına yönelik bulgulara yer verilmektedir. 53

55 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo 7. İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Öğrencilerin Trafik Güvenliği Dersi ni Okuma Durumlarına Göre Karşılaştırılması Trafik Güvenliği Dersini Okuma Durumu N X SS Sd t p Okuyor * Okumuyor * p< 0.05 Tablo 7 incelendiğinde, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ile öğrencilerin Trafik Güvenliği Dersi ni okuma durumları arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı farklılık görülmektedir [t (549)= 4.836, p< 0.05]. Tablo 7 incelendiğinde, Trafik Güvenliği dersini görmekte olan ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ortalamasının ( X = ), trafik güvenliği dersini görmeyen öğrenci görüşleri ortalamasından ( X = ) yüksek olduğu görülmektedir İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşleri İle Öğrencilerin Yaşadıkları Yerleşim Biriminin Türü Arasındaki Farklılığa İlişkin Bulgular Aşağıda ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşlerinin öğrencilerin yaşadıkları yerleşim biriminin türüne göre farklılaşıp farklılaşmadığına ilişkin bulgular yer almaktadır (Tablo 8). Tablo 8. İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçlarına Yönelik Görüşlerinin Öğrencilerin Yaşadıkları Yerleşim Biriminin Türüne Göre Karşılaştırılması Varyans Analizi Kareler Toplamı Serbestlik Derecesi Kareler Ortalaması F Değeri Önem Düzeyi Gruplar Arası * Gruplar İçi Toplam Kareler * p< 0.05 Tablo 8 incelendiğinde, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ile öğrencilerin yaşadıkları yerleşim birimlerinin türü arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır [F (3-547)= , p< 0.05]. Farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu ortaya koymak amacıyla yapılan Tukey testi sonucuna göre de farklılığın köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri ile beldelerde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında, köylerde yaşayan öğrenci görüşleri lehine; köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri ile ilçe merkezlerinde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında, köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri lehine ve köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri ile il merkezinde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında da yine köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri lehine olduğu ortaya çıkmıştır. 5. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER 5.1. Tartışma ve Sonuç İlköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında kitle iletişim araçlarına ilişkin görüşle- 54

56 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) rinin dağılımları incelendiğinde, öğrencilerin kitle iletişim araçları hakkında olumlu görüşlere sahip oldukları görülmektedir. Elde edilen bu sonucun, Akalın (2009) ın Televizyon Dizilerinin Trafik Güvenliği Açısından İncelenmesi adlı çalışmasındaki trafik güvenliğine yönelik olumlu veya olumsuz mesajların, ana haber bültenlerinden eğlence programlarına, yerli dizilerden yarışmalara kadar, özellikle çocuk ve gençlerin TV izlediği saatlerde trafik kuralı ihlallerini barındıran görüntülerle birlikte verildiği ifadesiyle paralellik göstermediği söylenebilir. Bu durum ilköğretim I. kademede medya okuryazarlığı dersinin okutulmamasından ve ilköğretim II. kademede de seçmeli medya okuryazarlığı dersinin öğrenciler tarafından seçilmemesinden dolayısıyla da ilköğretim öğrencilerinin eleştirel medya okuryazarı olamamalarından kaynaklanıyor olabilir. Çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin Çiçek Taksi ve Akasya Durağı adlı dizilerin trafik eğitimine katkı sağladığına yönelik görüş bildirdikleri görülmektedir. Elde edilen bu sonucun, Akalın (2009) ın televizyon dizlerinde genellikle trafik kurallarını ihlal etmeyi övücü, temel yol ve trafik güvenliği unsurlarına yok sayan mesajlara rastlandığına ilişkin ifadesiyle paralellik göstermediği söylenebilir. Bu noktada toplumda sıkça izlenen dizilerdeki iletilerin trafik güvenliği bağlamında ele alınmasının bireylerde trafik kurallarına karşı farkındalık oluşturma açısından katkı sağlayacağı söylenebilir. Nitekim, Genç ve Güner (2010) de İlköğretim 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Televizyon İzleme Profili (Çanakkale İli Örneği) adlı çalışmalarında herhangi bir medya aracındaki tüm mesajların eleştirel düşünme süzgecinden geçirilmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktadırlar. Genç ve Güner (2010) in Adanalı, Kurtlar Vadisi gibi çok izlenen dizilerdeki iletilerin medya okuryazarlığı bağlamında değişik açılardan incelenmesine vurgu yaptıkları da görülmektedir. Gazetelerde, kaza ve hatalı ilkyardım uygulamaları ile ilgili haberler yerine trafik eğitimi ile ilgili eğitici haberler yapıldığına ilişkin görüşlerin ağırlıkta olduğu bu çalışmanın, İrvan ve Çınarbaş (2002) ın kitle iletişim araçlarından gazetelerin Türkiye de, gelenekselleşmiş haber değerleriyle trafik konusuna yaklaştıklarını ve kötü haber iyi haberdir anlayışını benimsediklerini vurgulayan Türk Basını'nda Yer Alan Trafik Haberleri'nin Analizi adlı çalışmasıyla paralellik göstermediği söylenebilir. Çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına ilişkin görüşleri ile öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıf düzeyleri arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır. Farklılığın 4. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8.sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 4. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 5. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8.sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 5. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 6. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8.sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 6. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine; 7. sınıf öğrencilerinin görüşleri ile 8.sınıf öğrencilerinin görüşleri arasında, 7. sınıf öğrencilerinin görüşleri lehine olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Bu durum, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin soyut düşünme ve eleştirel düşünme becerilerinin diğer sınıflarda öğrenim gören öğrencilere oranla daha gelişmiş olmasından kaynaklanabilir. Çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ile öğrencilerin Trafik Güvenliği Dersi ni okuma durumları arasında anlamlı farklılık görülmektedir. Trafik Güvenliği dersini görmekte olan ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ortalamasının, trafik güvenliği dersini görmeyen öğrenci görüşlerinin ortalamasından yüksek olduğu görülmektedir. Bu noktada Trafik Güvenliği Dersi okuyan öğrencilerin, trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına daha olumlu yaklaştıkları söylenebilir. Bu durum, Trafik Güvenliği dersi okumakta olan 4 ve 5. sınıf öğrencilerinin medya iletilerindeki gerçek- kurgu ayrımını yapamamalarından ve I. kademede öğrenim gören öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerinin tam olarak gelişmemiş olmasından kaynaklanabilir. Bu çalışmada, ilköğretim öğrencilerinin trafik güvenliği bağlamında medya araçlarına yönelik görüşleri ile öğrencilerin yaşadıkları yerleşim birimlerinin türü arasında anlamlı farklılık görülmüştür. Farklılığın da köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri ile beldelerde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında, köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri lehine; köylerde 55

57 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 yaşayan öğrencilerin görüşleri ile ilçe merkezlerinde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında, köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri lehine ve köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri ile il merkezinde yaşayan öğrencilerin görüşleri arasında da yine köylerde yaşayan öğrencilerin görüşleri lehine olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Kısacası köylerde yaşayan öğrenciler, trafik güvenliği bağlamında medya araçları hakkında daha olumlu düşünmektedirler. Köylerde yaşayan ilköğretim öğrencilerinin diğer yerleşim birimlerinde yaşayan öğrencilere göre trafik sorunlarıyla daha az karşılaşmış olmalarının, onların trafik güvenliği açısından medya araçlarındaki olumsuzlukları görmelerini engelleyebileceği söylenebilir Öneriler Araştırmacılara bu çalışmayı, Seçmeli Medya Okuryazarlığı Dersinin, İlköğretim II. Kademe Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Medya Araçları Hakkındaki Görüşlerine Etkisi şeklinde ele alarak Trafik Güvenliği konusunu daha ayrıntılı ve deneysel bir temelde incelemeleri önerilebilir. İlköğretim II. kademede Trafik Eğitimi ne yönelik bir dersin bulunmaması düşündürücü bir durumdur. İlköğretim II. kademede seçimlik de olsa Trafik Eğitimi ne yönelik bir ders okutulmasının hayati önem taşıdığı düşünülmektedir. Bu çalışmada sonucunda, ilköğretim öğrencilerinin, radyo kanallarında trafik eğitimi ile ilgili programlara yeterince yer verilmediğini düşündükleri söylenebilir. Bu sebeple, Radyo kanallarının trafik eğitimi ile ilgili eğitici programlara daha fazla yer vermeleri önerilmektedir. KAYNAKLAR Akalın A (2009) Televizyon Dizilerinin Trafik Güvenliği Açısından İncelenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara. Akınoğlu H (2002) Örgün Eğitim Sistemimiz'de Sürekli Trafik Eğitimi İle İlgili Bir Uygulama, Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi'nde Sunulan Bildiri, Gazi Üniversitesi, Ankara. /icerik/ bildiriler/pdf/a6-21.pdf ( ). Arslan F (2002) Trafik Eğitim Kampanyasına Farklı Bir Yaklaşım (Elazığ Örneği), Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi, 8-10 Mayıs Aytuğ Y (2008) Binbir Gece de Trafik Katliamı, Sabah Gazetesi, 1 Şubat Başköy F (2005) Medyadaki Trafik Konulu Haberlerin İçerik Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Çakır M (2002) Sağlık ve Trafik Eğitimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Danyıldız Ş (2009) Trafik Eğitiminde Kitle İletişim Araçlarının Rolü, Çağın Polisi Dergisi, Sayı ( ). Genç S Z ve Güner F (2010) İlköğretim 7. ve 8. Sınıf Öğrencilerinin Televizyon İzleme Profili (Çanakkale İli Örneği), Milli Eğitim Dergisi, Sayı:188, Hatipoğlu S (2002) Okul Öncesi Çocuklar'da Trafik Eğitimi'nin Gerekliliği, Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi'nde Sunulan Bildiri, Gazi Üniversitesi, Ankara. trafik.gov.tr/icerik/bildiriler/pdf/a6-76.pdf ( ). İrvan S ve Çınarbaş S (2002) Türk Basını'nda Yer Alan Trafik Haberleri'nin Analizi, Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi'nde Sunulan Bildiri, Gazi Üniversitesi, Ankara pdf ( ). Karabey A L (2006) 2004 Yılı İçinde Meydana Gelen Trafik Kazalarından 14 Yaş ve Altı Çocukların Etkilenmelerinin İncelenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Karasar N (2002) Bilimsel Araştırma Yöntemi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Karayolları Trafik Kanunu (1983) Madde 3, Kanun Numarası: 2918, Kanun Kabul Tarihi: 13/10/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarih: 18/10/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 18195, ( ). Kardiyen F ve Kaygısız G (2011) Kırmızı Işık İhlali Nedeni İle Meydana Gelen Trafik Kaza- 56

58 İlköğretim Öğrencilerinin Trafik Güvenliği Bağlamında Kitle (44-57) larının Değerlendirilmesi, Ankara Trafik Vakfı Derg, Sayı: 42, Yıl: 9, Pampal S; Hatipoğlu S; Arıkan Öztürk E ve Yıldız E (1999) Türkiye de Trafik Probleminin Nedenleri: Bilinç Eksikliği ve Yetersiz Eğitim, II. Ulaşım ve Trafik Kongresi Bildiriler Kitabı Pampal S (2011) Trafik Kazaları ve Çocuklar, Ankara Trafik Vakfı Dergisi, Sayı: 42, Yıl: 9, Başyazı. Sayıştay (2008) Trafik Kazalarını Önleme Faaliyetleri Raporu, Sayıştay Başkanlığı Yayınları, ( ). Şenşekerci E ve Türkkan A (2003) Sağlık ve Trafik Eğitimi, Ezgi Kitabevi Yayınları, Bursa. Tolunay, M K ve Gökdeniz İ (2002) Trafik Bilinci'nin Oluşması ve Kurallara Uyumu Sağlama'da Kampanyalar'ın Yeri Ve Önemi, Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi'nde Sunulan Bildiri, Gazi Üniversitesi, Ankara pdf ( ). Tombaklar Ö H (2002) Çocuklar ve Trafik Kazaları, Uluslararası Trafik ve Yol Güvenliği Kongresi'nde Sunulan Bildiri, Gazi Üniversitesi, Ankara /bildiriler/pdf/a6-42.pdf ( ). Uyar Y; Kurt M ve Dizdar E N (2003) Trafik Kazalarını Etkileyen Faktörlerin AHP Yaklaşımı İle Göreli Önlemlerinin Belirlenmesi, Teknoloji, 6 (1-2), Yetkin D ve Daşcan Ö (2008) Son Değişikliklerle İlköğretim Programı 1-5 Sınıflar (Güncellenmiş 2. Baskı), Anı Yayıncılık, Ankara. Yetkin Y (2010) Türkiye de Okul Öncesi Çocukların Trafik Bilgi ve Alışkanlıklarının Belirlenmesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 57

59 SOSYAL AĞ SİTESİ KULLANICILARININ MOTİVASYONLARI: FACEBOOK ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Özgür Köseoğlu ÖZET Facebook sosyal ağı bugün yarım milyardan fazla insanı, özellikle genç kullanıcıları dünya genelinde kendine çekmiş durumdadır. Doğal olarak, sosyal bilimler de artan bir ilgiyle Facebook gibi sosyal ağ sitelerinin karakteristiğini anlamaya çalışmaktadır. Bu araştırmada, üniversite öğrencilerini Facebook kullanmaya iten güdüleri saptamak amacıyla kullanım ve doyumlar yaklaşımı esas alınmıştır. İki aşamalı bir yaklaşım benimsenmiştir. Birinci aşamada, 144 kullanıcı, Facebook u nasıl kullandıklarını ve kullanırken nelerden hoşlandıklarını sözcük ve sözcük öbekleri üreterek tarif etmeye çalışmıştır. Elde edilen veriler kodlanarak 43 maddeye dönüştürülmüştür. İkinci aşamada, 408 kullanıcı söz konusu maddeleri değerlendirmiştir. Faktör analizi altı farklı kullanım ve doyum saptamıştır. Bunlar Fotoğraf/Video, Kullanım Kolaylığı, Topluluk Gündemini Yakalama, Magazin Konuları, Kullanım Tercihleri ve Sosyal Bağlantılar şeklinde sıralanabilir. Bazı kullanıcı demografileri ve Facebook kullanım kalıpları farklı kullanım ve doyumlar ile ilişkilendirilmiştir. Anahtar sözcükler: Sosyal ağ siteleri, facebook, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı. MOTIVATIONS OF SOCIAL NETWORKING SITE USERS: A STUDY ON FACEBOOK ABSTRACT Facebook social network has today already attracted more than half a billion users and been widely adopted, particularly by young people, all over the world. Naturally, the Social Sciences are increasingly interested in understanding the characteristics of such Social Network Sites. In this study, the uses and gratifications approach was employed to determine the factors motivating university students to use Facebook. A two-stage approach was adopted; in the first study, 144 users generated words or phrases to describe how they used Facebook and what they enjoyed about their use. These phrases were then coded into 43 items. In study two, these items were evaluated by 408 Facebook users. Factor analysis identified six uses and gratifications; Photograph/Video, User Friendliness, Community Awareness, Personal Data Collection and Dissemination, Usage Preferences and Social Connections. Some user demographics and Facebook use patterns were associated with different uses and gratifications. Keywords: Social networking sites, facebook, uses and gratifications approach. GİRİŞ 1980 li yıllarda kişisel bilgisayarların ticarileşmesi, 1990 lı yıllarda ise internetin yaygınlaşmaya başlamasıyla enformasyon teknolojileri toplumsal değişimi önemli ölçüde ivmelendirmeye başlamıştır li yılarla birlikte ise bilgisayar aracılı iletişim, yüz yüze iletişim ya da kitle iletişimi gibi günlük yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Bilgisayarların küçülmesi, hafiflemesi, görece ucuzlaması ve gezgin (mobil) hale gelmesi (dizüstüler, tabletler, akıllı telefonlar) ve web teknolojisindeki gelişmeler (Web 1.0 dan Web 2.0 a geçiş) kullanıcıları edilgen olmaktan çıkarıp birer içerik üreticisi haline getirmiştir. Sosyal medya olarak tarif edilen Web 2.0 tabanlı teknolojiler içinde en popüler olanlardan biri sosyal ağ siteleridir. Sosyal ağlar siteleri, hem bireylerin hem toplumların hem de örgütlerin birbirleriyle iletişim kurma, enformasyon paylaşma, örgütlenme, iş yapma biçimlerini hatırı sayılır ölçülerde değiştirmektedir. Devlet başkanlarını, politikacıları, üst düzey şirket yöneticilerini ve daha pek çok kanı önderini sosyal ağlarda takip etmek mümkündür. İzlerkitleler belki de ilk kez kitle iletişim araçlarının izleyicisi olmaktan çıkıp içerik üreticisi, yayıncısı ve hatta ortağı olarak yeni- Yrd.Doç.Dr., Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi

60 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) den konumlanmaktadır. Bu nedenle, günümüz izlerkitlelerini geleneksel yaklaşımlarla anlamaya çalışmak gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Abercrombie ve Longhurst (1998) çağdaş izlerkitlelerin karakteristiğini inceleyebilmek amacıyla Gösteri Performansı Yaklaşımını (Spectacle Performance Paradigm-SPP) geliştirmiştir. Yaklaşımda temel olarak üç farklı izleyici tipinden söz edilmektedir. Bunlar, basit izleyici (simple audience), kitle halindeki izleyici (mass audience) ve yaygın izleyici (diffused audience) olarak sıralanabilir. Basit izleyici kavramında, izleyici ile medyada izlenen performansı gerçekleştirenlere (performer) sabit rollerin biçildiği bir yapı söz konusudur. Basit izleyicinin bir performansa katılımı, performansı yerine getiren ile performansı gözlemleyen izleyici arasında belli ölçüde fiziksel ve sosyal mesafenin olduğu bir seremoniye gönderme yapmaktadır. Kitle halindeki izleyici kavramında ise, izleyici ile performansı yerine getiren arasındaki uzaklık çok daha fazladır. Bu durum medya doyumuna ulaşmış bir toplumda izleyicinin performanslar üzerinde etkisinin olmadığı bir ortamda gerçekleşir. İzleyici, seremoni yerine performansları birer gösteri olarak medya üzerinden izler (Abercrombie ve Longhurst, 1998 den akt. Atkinson ve Dougherty (2006: 66). Basit izleyiciye, tiyatro izleyicileri veya bir futbol karşılaşmasına giden taraftarlar, kitle halindeki izleyiciye ise televizyon izleyicisi örnek verilebilir (Longhurst, Bagnall ve Savage 2004: 105). Yaklaşımdaki üçüncü izleyici tipi ise yaygın izleyicidir. Yaygın izleyici de kitle halindeki izleyiciye benzer bir biçimde medya doyumuna ulaşmış bir çevre içinde var olur. Ancak burada performans öyle yaygın bir konumdadır ki izleyici performansa bir bakıma iştirak etmiş olur. Bu durum ise performansı yerine getiren ile izleyici arasındaki sınırları bulanık hale getirir (Abercrombie ve Longhurst 1998 den akt. Atkinson ve Dougherty (2006: 66). Gösteri ve performans odaklı postmodern toplum bireyleri gün geçtikçe yaygın izleyici olarak tanımlanan bu grubunun bir parçası haline gelmektedirler (Blackshaw ve Crawford 2009: 13). Narsisim ve gösteri olgusu ise yaygın izleyici fikrinin merkezinde birleşen iki kavramdır. Narsisimle birleşmiş gösteri olgusu, yaygın izleyiciye gündelik yaşamında performans sergileme yolları konusunda rehberlik eder. Bu durumdaki birey benmerkezcidir ve her şeye sahip olmanın mümkün olduğu bir dünyada yaşar. Ayrıca, birer medya tüketicisi olabildiği gibi üretici de (küçük üretici-petty producer) olabilir (Abercrombie ve Longhurst 1998 den akt. Atkinson ve Dougherty 2006: 67). Sosyal ağ sitelerinin de kullanıcılara hem izleyici hem de üretici olma olanağı veren dolayısıyla onları yaygın izleyici sınıfına sokan ortamlar olduğu söylenebilir. Sözgelimi, Gülnar, Balcı ve Çakır (2010: 179) yaygın izleyici ve narsizim kavramlarını temel alarak öğrenciler üzerinde yaptıkları bir araştırmada Facebook kullanıcılarının yaygın izleyici özellikleri gösterdiklerini saptamışlardır. Bu bağlamda, sosyal ağı kullanmaya yönlendiren motivasyonların ve elde edilen doyumların neler olduğunu anlamak, yaygın izleyici özelliği gösteren kullanıcıları anlamak açısından da oldukça önemli hale gelmiştir. 1. KURAMSAL ZEMİN 1.1. Web 1.0 dan Web 2.0 a Geçiş ve Sosyal Medya Tim Berners-Lee tarafından 1989 yılında, Robert Cailliau ile birlikte Genevre de CERN projesi üzerinde çalışırken geliştirilen ( 2010; Shih 2009: 15) web (WWW ya da Web 1.0), esasen internet üzerinde bilgisayar ile bilgisayar arasındaki etkileşimi desteklemek üzere tasarlanmış bir yazılımdır. Web in bu ilk sürümünde küçük bir yazar grubu büyük bir okuyucu grubu için web sayfaları yaratmaktaydı. Kullanıcılar oldukça edilgen bir konumdaydı. İçerik yaratımına katkıda bulunma, diğer web kullanıcıları ile etkileşime girme olanağı veren Web 2.0 sürümü ise, web teknolojisinin görünümünü kısa süre içinde değiştirmiştir (Naik ve Shivalingaiah 2008: 500). Eski web ile Facebook ya da YouTube gibi Web 2.0 siteleri arasındaki farklılıklar aşağıdaki ölçütler dikkate alındığında daha görünür hale gelmektedir. Bunlar, teknolojik farklılıklar (siteyi oluşturmak için kullanılan kodlama/sunum teknolojileri ve kullanıcı etkileşimine izin verme), yapısal farklılıklar (sitenin amacı ve düzenlemesi), sosyolojik farklılıklar (arkadaşların ve grupların görüş/fikir/eğilimleri) olarak sıralanabilir (Cormode ve Krishnamurthy 2008: 1). Constantinides ve Fountain (2007: 233), Web 2.0 teknolojisini uygulama tiplerine göre beş temel kategoride sınıflandırmıştır: 59

61 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Bloglar: Weblog sözcüğünün kısaltılmasından türemiştir. Çevrimiçi günlükler olarak da ifade edilen bloglar, Web 2.0 uygulamasının en hızlı büyüyen kategorisidir. Çoğu zaman Podcast ler ile yani taşınabilir cihazlara indirilebilen ve izlenilip dinlenebilen dijital ses ya da video içerikleri ile birleşirler huffingtonpost.com, bunlara örnek olarak verilebilir. Sosyal Ağlar: Kullanıcıya, kişisel içerik değiş tokuşu yapabilme ve diğer kullanıcılarla iletişim kurabilme olanağı veren, kişisel web sitesini inşa etme olanağı sağlayan uygulamalardır. facebook.com, ning.com sosyal ağlar için iyi birer örnektir. İçerik Toplulukları: Belirli içeriklerin organize edilmesini ve paylaşılmasını sağlayan türden web siteleridir. Video içerikli paylaşım sitelerine, fotoğraf içerikli paylaşım sitelerine, sosyal işaretleme sitelerine (Social Bookmarking) kullanıcılar tarafından edit edilmeye açık olan ansiklopedilere de citizendium.org/ wiki/main_ Page örnek verilebilir. Forumlar/İlan Tahtaları: Genellikle özel ilgi alanlarına yönelik fikirlerin ve enformasyonun değiş tokuşunu sağlayan sitelerdir. personaldemocracy. com, bu kategoride kabul edilebilir. İçerik Toplayıcılar: Kullanıcıların, erişmek istedikleri web içeriğini tamamen kendilerine uyumlu hale getirmesine izin veren uygulamalardır. Bu siteler Real Simple Syndication ya da Rich Site olarak bilinen bir teknik kullanmaktadır. google.com/ig, siteleri bu kategoride düşünülebilir. Yukarıda sözü edilen Web 2.0 uygulamaları ile sosyal medya arasındaki ilişkiyi irdelemek için iki terimin nasıl tanımlandığına bakmak gerekmektedir. Literatürde bazı yazarların, sosyal medya ile Web 2.0 terimini birbirinin yerine kullandığı görülebilir. Ancak web 2.0 terimi daha çok veri tabanları, AJAX (Asynchronous Java Script and XML) ve RSS (Really Simple Syndication) üzerine kurulan yüksek derecede kişiselleştirilmiş ve esnek hale getirilmiş web deneyimi sunan etkileşimli web sitelerinin günümüz jenerasyonunu tarif etmektedir. Dolayısıyla bu terim, işin teknoloji boyutuna odaklanmaktadır. Sosyal medya terimi ise, söz konusu Web 2.0 uygulamalarının toplumsal boyutlarına ve yol açtığı etkilere gönderme yapmaktadır (Bruns ve Bahnisch 2009: 7). Bu kavram üzerine kafa yorarken teknoloji ve araçların kendilerini düşünmekten çok, bu araçların insanlara ne tür iletişim olanakları verdiği üzerine yoğunlaşmak gerekmektedir (Scott 2010: 38). Buradan yola çıkarak sosyal medyayı, topluluk oluşturmak, sosyal etkileşim yaratmak ve işbirliği gerektiren ortak projeler üretmek için alanlar ve fırsatlar yaratan Web 2.0 temelli web siteleri olarak tanımlamak mümkündür (Bruns ve Bahnisch 2009: 7). Kietzmann, Hermkens, McCarthy ve Silvestre (2011: 1) yukarıda sözü edilen web sitelerine gezgin ortamları da ekleyerek sosyal medyayı, bireylerin ve toplulukların yüksek düzeyde etkileşimli platformlar üzerinden paylaşım, tekrar yaratma, tartışma, kullanıcı yaratımlı içeriği değiştirme gibi eylemlerde bulundukları web temelli teknolojiler ve mobil ortamlar olarak tanımlamaktadırlar. Sonuç olarak Web 2.0 ve sosyal medya terimleri, kavramın farklı boyutlarına bakan tanımlamalardır. Geleneksel medya ya da bazı yazarların deyimiyle eski medya söz konusu olduğunda, insanların kitle iletişim araçlarını kullanma nedenleri ve araçlar arasından yaptıkları seçimler, etken (aktif) süreçler olarak kabul edilmekteydi. Yeni medyada ve dolayısıyla sosyal medyada ise etkileşimli (enteraktif) kavramından söz edilmekte, iki yönlü iletişim ve kullanıcı yaratımlı içerik kavramları ön plana çıkmaktadır (Royal 2009: 7). Etkileşimli süreçler sosyal medyanın çekim gücünü de artırmaktadır. Alexa.com 2011 Nisan verilerine göre, dünyada en çok ziyaret edilen 10 sitenin yarısı sosyal medya siteleridir. Bunlar ziyaret sayısına göre Facebook.com, YouTube.com, Blogger.com, Wikipedia.com, Twitter.com olarak sıralanmaktadır (Alexa.com 2011) Sosyal Ağ Siteleri Sosyal ağ siteleri, sosyal medya türlerinden biri olarak kabul edilebilir. Acar ve Polonsky 60

62 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) (2008: 57) ye göre günümüzdeki anlamıyla olmasa da tarihsel açıdan bakıldığında sosyal ağların kökleri New Jersey Teknoloji Enstitüsünde 1978 yılında Freeman ve ekibi tarafından kurulan ve kullanıcıların birbirlerine elektronik posta atmasına, bülten tahtalarını görmelerine ve list server hizmetinden yararlanmalarına olanak tanıyan Elektronik Enformasyon Değiş Tokuş Sistemi ne (Electronic Information Exchange System, EIES) kadar gitmektedir. Ancak bugün bildiğimiz anlamda ilk sosyal ağ sitesi 1997 yılında hizmete giren Sixdegrees.com dur (Boyd ve Ellison 2008: 214). Sixdegrees ismi sosyolog Stanley Milgram ın 1960 yılında, insanlar arasındaki bağlantı yollarını saptamak için yaptığı bir deneye gönderme yapmaktadır. Milgram ın kafasında, insanların tamamen farklı dünyalarda mı yoksa birbirleriyle ilişki içinde olan kocaman bir ağ düzeni içinde mi yaşadıkları, herhangi iki kişi arasındaki bağlantının uzaklığının ne kadar olabileceği türünden birçok soru vardı. Altı Aşamalı Ayrılık kavramı ya da diğer bilinen adıyla Küçük Dünya Fenomeni (Small World Phenomenon) rastgele seçilen iki kişinin ortalama altı nokta aracılığıyla birbirine bağlı olduğunu ifade eden bir terimdir (Gladwell 2002: 36). İsmini bu deneyden alan Sixdegrees.com, kullanıcılarına profil oluşturma, arkadaşlarını listeleme ve listelerde gezinme olanağı veren bir siteydi. Bu özelliklerin birçoğu, örneğin profil oluşturma, belli başlı arkadaşlık sitelerinde ve birçok sanal toplulukta daha önceden var olmasına rağmen, Sixdegrees.com bunları üzerinde toplayan ilk sitedir. Bu ilk sosyal ağ sitesi, milyonlarca kullanıcıyı çekmeyi başarmasına rağmen 2000 yılında kapanmıştır (Boyd ve Ellison 2008: 214). Sitenin kapanmasından beri, internet kullanım oranları büyük ölçüde artmış, insanlar sosyal bir mekan olarak çevrimiçi dünyanın varlığını düşünmeye alışmışlardır (Donath ve Boyd 2004: 71). Özellikle son yıllarda ise sosyal ağların küresel bir fenomen haline geldiği rahatlıkla söylenebilir. Üye sayısı yarım milyar kullanıcıyı çoktan aşan Facebook, bunun en önemli göstergelerinden biridir verilerine göre Amerika da sosyal ağ sitelerinde geçirilen zaman %277 oranında artmıştır. Gezgin aygıtlar yoluyla internete bağlanan kullanıcıların %32 si bir sosyal ağ sitesini ziyaret etmektedir (Nielsen.com 2010). Universal McCann in (UM) Kasım 2008 ile Mart 2009 tarihleri arasında, içlerinde Türkiye nin de olduğu 38 ülkede 22,729 aktif internet kullanıcısı üzerinde gerçekleştirdiği sosyal medya araştırmasına göre, sosyal ağ siteleri içerik üretimi ve paylaşımı açısından internetteki temel platformlara dönüşmüş durumdadırlar. Eylül 2006 dan beri bu konuda toplam dört araştırma yapan UM, sosyal ağ sitelerine üyelikte sürekli bir artış saptamıştır. İlk araştırmada küresel ölçekte aktif internet kullanıcılarının %27,3 ünün, ikinci araştırmada %36,2 sinin, üçüncü araştırmada %56,6 sının dördüncü araştırmada ise %62,5 inin sosyal ağ sitelerine üye olduğu görülmüştür. Buna göre aktif kullanıcıların sosyal ağ sitelerine üyelik oranı yılları arasında ortalama iki kat artmıştır. Ülke kategorisi açısından en büyük oran ise %85 ile Rusya da bulunmaktadır (UM 2009: 5). Bu veri comscore.com 2009 da yayınladığı bir araştırma tarafından da desteklenmektedir (comscore 2009). Ioffe (2011: 31-32) Rusya daki yüksek sosyal ağ kullanımını kışların çok sert ve uzun geçmesi, özellikle kuzey şehirlerinin uzun kış süresince yalıtılmış hale gelmesi ve ülkede enformel bilgiye verilen önem gibi bazı etkenlerle açıklamaktadır. Sosyal ağ siteleri, Web 2.0 teknolojisinin bir uzantısı gibi düşünülebilir. Web 2.0, web içeriğinin kullanıcı tarafından oluşturulmasını sağlayan kullanıcı yaratımlı bir model üzerine temellenmiştir. Kullanıcılar bu yeni sürümde, o anda çevrimiçi olan başka herkesin ulaşabileceği içeriği (metin, fotoğraf, müzik vb.) web sitelerine kolaylıkla yükleyebilirler. Sosyal ağ siteleri bu içeriğin yaratımı için adeta bir rehber kitap işlevi görmektedir. Kullanıcılar kendi yarattıkları profilleri üzerinden favori müzik, film vb. listeler oluşturabilecekleri gibi kendi fotoğraf, video ve müzik içeriklerini sisteme yükleyebilirler (Nyland, Marvez ve Beck 2007: 2). Sosyal ağ siteleri bireylere kendilerini ifade etme, sosyal ağlarını eklemleyerek birleştirme, diğerleri ile bağlantılar kurup bu bağlantıları sürdürme olanağı veren çevrimiçi alanlardır. Bu ağlar iş veya meslek temelli olabileceği gibi (LinkedIn.com), romantik ilişkiler, politika, müzik gibi ortak ilgi alanlarını da temel alabilirler (Myspace.com) (Ellison, Steinfield ve Lampe 2006: 3). Boyd ve Ellison (2008: 211) sosyal ağ sitelerini, bireylerin, sınırlandırılmış bir sistem içinde kamuya tamamen açık ya da yarı açık profiller inşa etmesine, bir şeyler 61

63 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 paylaştıkları kullanıcılardan oluşan bir liste oluşturarak bunu ilan etmelerine ve sistem içerisinde kendileri ya da başkaları tarafından oluşturulmuş bağlantı listelerini inceleyip karşılaştırmalarına olanak sağlayan web temelli hizmet siteleri olarak tanımlamaktadırlar. Sosyal ağ siteleri, diğer insanlarla bağlantı kurmayı kolaylaştıran, kullanıcıları, sisteme kayıt olur olmaz kişisel ağlarını genişletme, yeni insanlarla buluşma ve yeni bağlantılar oluşturma konusunda özendiren sistemlerdir. Temel hedef çevreyi sürekli genişletmektir (Donath ve Boyd 2004: 78). Boyd ve Ellison (2008: 211) sosyal ağ sitelerini eşsiz yapan şeyin kullanıcılara yabancılarla buluşma olanağı vermesinden çok kullanıcıların kendi sosyal ağlarını oluşturup görünür hale getirmelerine izin vermesi olduğunu söylemektedir. Sosyal ağ siteleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda sıkça rastlanan olgulardan ikisi zayıf bağlar ve sosyal sermaye kavramlarıdır. Sosyolog Mark Granovetter, 1974 yılında Boston da yaptığı bir araştırmada sayıları birkaç yüzü bulan yönetici ve çalışanın işe alınma süreçlerini incelemiş ve araştırmaya katılanların %56 sının işi, iş ilanı gibi resmi kanallar yerine kişisel bir bağlantı aracılığı ile bulduğunu görmüştür. Asıl ilginç olan bulgu ise, işe girenlerin söz konusu kişisel bağlantıları ile arada bir ya da nadiren görüşüyor olmalarıdır. Başka bir deyişle, işe girme süreçlerinde işe yarayan bağlantılar, yakın arkadaşlar gibi kişisel bağlantılardan çok, arada bir ya da nadiren görüşülen tanıdık/bildik kişilerdir. Yeni bir iş bulmak, yeni bir haber ya da istihbarat elde etmek, yeni bir fikir üretmek söz konusu olduğunda, zayıf bağlar güçlü bağlardan genellikle daha çok işe yaramaktadırlar. Çünkü arkadaş olarak nitelenen kişiler, bizimle aynı iş yerinde çalışan, benzer ya da aynı okuldan mezun olmuş, aynı mahallede yaşayan kısacası aynı dünyayı paylaştığı için bizimle benzer şeylerden haberdar olan ve dolayısıyla benzer olanaklara sahip kişilerdir. Tanıdıklar ise farklı, iş dünyaları ve farklı çevrelerden geldikleri için bizim hakim olmadığımız alanlardan enformasyon sahibi olabilirler. Bu olgu, Granovetter tarafından zayıf bağların gücü (strength of weak ties) olarak tarif edilmiştir. Tadınık ve bildikler, bir çeşit sosyal güç kaynağıdır ve ne kadar çok tanıdık söz konusu ise o kadar sosyal güçten söz etmek mümkündür (Gladwell 2002: 54). Bu durum sosyal sermaye kavramı ile yakından ilişkilidir. Sosyal sermaye, farklı alanlarda, farklı tanımlarla kullanılan elastiki bir terimdir (Ellison ve ark. 2006: 6). Bourdieu ve Wacquant (1992: 119) sosyal sermayeyi, karşılıklı olarak birbirini tanıma ve bilmeden kaynaklanan, bir bakıma kurumsallaşmış sürekli bir ağın sahibi ya da parçası olma sayesinde bireyler ve/veya gruplar yoluyla elde edilen sanal ya da gerçek türdeki kaynakların bir toplamı olarak tanımlamaktadırlar. Huysman ve Wulf (2004: 1) a göre sosyal sermaye, iyi niyet, karşılıklı destek verme, ortak dil, paylaşılan normlar, sosyal güven ve karşılıklı zorunlu hissetme duygusunun oluşturduğu ve insanların bundan değer elde edebildiği ağ bağlantılarına gönderme yapmaktadır. Sosyal sermaye en sade haliyle insanların sosyal etkileşimleri sonucu elde ettiği kaynaklar olarak tanımlanabilir. Buna göre geniş ve çeşitli ağ bağlantılarına sahip bireylerin küçük ve daha az çeşitli ağ bağlantılarına sahip kişilere göre daha güçlü sosyal sermayeye sahip olduğu farz edilmektedir (Valenzuela ve ark. 2009: 877). Facebook gibi sosyal ağlar, hem sosyal sermayeyi hem de zayıf bağların sayısını artırmaya olanak tanıyan şebekelerdir. Ellison ve arkadaşlarına (2006: 28) göre Facebook, özellikle öğrencilerin sosyal sermayelerini biçimlendirmesi ve sürdürmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Sözgelimi, Facebook ta üniversite öğrencilerinin ilişkilerini sürdürmek için en çok çaba sarf ettikleri gruplarından birisi lise arkadaşlarıdır. Haythornthwaite (2005: 137) a göre, Facebook hem zayıf bağların sürdürülmesi hem de saklı kalmış bağlar ın (latent ties) oluşturulması konusunda da işlev görmektedir. Saklı kalmış bağlar, teknik olarak mümkün olmakla birlikte sosyal olarak henüz aktive olamamış sosyal bağları temsil etmektedir. Facebook sosyal ağında, ortak arkadaş üzerinden yeni arkadaş edinme, birinin profilini inceleme yoluyla elde edilen ipuçlarını kullanarak (ortak ilgili alanları, ilginç tartışma konuları, aynı seçmeli dersi alma vb.) saklı kalmış bağları zayıf bağlara çevirmek mümkündür. Sosyal ağlar içinde katılımcılar arasında doğrudan linklerin olmadığı bazı boşlukların yer alması enformasyonun sistem içinde daha etkin bir biçimde akmasını sağlayan etkenlerden biri 62

64 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) olarak kabul edilmektedir. Özellikle yeni enformasyonun ve fikirlerin gruplar ve alt gruplar arasındaki yayılımı bu şekilde daha hızlı olabilmektedir. Bir grupta sıradan olan bir bilgi diğer grupta yeni ve daha değerli olabilmektedir (Ellison ve ark. 2006: 10). Zayıf bağlar bu bağlamda gruplar arası enformasyon akışını hızlandıran atlama noktaları olarak düşünülebilir. Bu aynı zamanda sosyal sermayenin değerini de artıran bir özelliktir Facebook 2004 yılında Mark Zuckerberg ve arkadaşları tarafından kurulan Facebook sosyal ağı, başlarda yalnızca Harvard öğrencileri ile sınırlandırılmışken zaman içinde önce diğer kolej, üniversite ve liselere sonra da küresel düzeyde herkese açık hale gelmiştir (Carlson 2011, businessinsider.com). Facebook un akademi dışındaki kullanıcılara açılması yalnızca kullanıcı profilini değiştirmekle kalmamış onların sosyal ağı kullanmaya yönelik motivasyonlarını da değiştirmiştir (Joinson 2008: 1028). Son rakamlara göre Facebook sosyal ağında 800 milyonun üzerinde kullanıcı bulunmaktadır (Facebook.com 2011). Dünyanın en geniş sosyal ağının yayılma hızı ise medya tarihindeki diğer araçlarla karşılaştırıldığında oldukça sıradışıdır. Sözgelimi, radyo 50 milyon kullanıcıya 38, televizyon 13, internet 4, ipod ise 3 yılda ulaşmıştır. Facebook a ise 9 ay içinde 100 milyondan fazla kullanıcı kaydolmuştur (Qualman 2009: socialnomics. net). Alexa.com un Nisan 2011 verilerine göre, sosyal ağ sitesi Facebook, Google arama motorundan sonra dünyada en çok ziyaret edilen site durumundadır. Siteye yapılan ziyaretlerin büyük bir bölümü (%25) Amerika Birleşik Devletleri üzerinden gerçekleşmektedir. ABD den sonra en çok ziyaret %6,8 ile Hindistan a aittir. Türkiye ise %2 lik oranıyla birçok ülkenin önünde yer almaktadır (Alexa.com 2011). Yine, 2011 yılı istatistiklerine göre, sistemde kullanıcıların etkileşim halinde olduğu 900 milyondan fazla sayfa, grup, olay ve topluluk sayfası mevcuttur. Sıradan bir Facebook kullanıcısı her ay 90 adetten fazla içerik üretmektedir. Sistemde her ay 30 milyardan fazla içerik (web linki, haber, blog postası, not ve fotoğraf albümü) paylaşılmaktadır. Facebook ta bir kullanıcının ortalama 130 arkadaşı vardır ve siteye mobil aygıtlarından erişen aktif kullanıcı sayısı 200 milyonunun üzerindedir (Facebook.com 2011). Nielsen in 2010 Medya Endüstrisi raporuna göre, Facebook Amerika da 65 yaş ve üzerinin bile en çok ziyaret ettiği üçüncü site olmayı başarmıştır (Nielsen.com, 2010). Bu istatistik en azından ABD de, sosyal medyanın yalnızca genç kullanıcılar tarafından talep gören bir sosyal ağ olmadığını gösterir niteliktedir. ComScore un The 2010 Europe Digital Year in Review raporuna göre ise, Avrupa da internet kullanıcıları ayda ortalama 24 saatlerini internet kullanarak geçirmektedirler. Türkiye ayda ortalama 25 saat ile Fransa, İngiltere ve Hollanda ile birlikte 24 saatlik ortalama sürenin üzerinde bulunan dört ülkeden biridir. Hem Avrupa daki en geniş sosyal ağ (%92,2) hem de en geniş Facebook (%90,4) penetrasyonuna sahip olan Türkiye, Avrupa ortalamalarının (%63,6 Facebook, %84,4 sosyal ağ) oldukça üzerindedir. Facebook sosyal ağı, 2010 yılı sonu itibariyle, 18 Avrupa ülkesinin 15 inde bir numaralı sosyal ağ sitesi haline gelmiştir (comscore.com, 2010). Com.Score Video Matrix 2011 Nisan verilerine göre, sosyal ağ sitesi Facebook Türkiye de lider web destinasyonu olmasının yanında, 2011 Şubat ayında 17 milyon izleme sayısıyla en popüler çevrimiçi video izleme destinasyonu olmayı başarmıştır. Şubat ayı boyunca, kullanıcılar Facebook üzerinden yaklaşık 792 milyon video izlemiştir ki bu rakam Şubat ayı boyunca kullanıcı başına ortalama 46,6 video yapmaktadır (comscore.com 2011). Facebook istatistikleri öylesine hızlı değişmektedir ki 2011 rakamlarının bile kısa sürede eskimiş hale geleceğini öngörmek zor değildir Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı Kitle iletişim araçları insanlara ne yapar? ve İnsanlar kitle iletişim araçları ile ne yaparlar? soruları, medya ve birey arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalara uzun süre egemen olan iki temel araştırma geleneğini temsil etmektedirler. İlk soru etki araştırmaları ile ilişkili bir soru iken, ikinci soru kullanım ve doyum araştırmalarına ilişkindir (Jensen ve Rosengren 2005: 55). Kökleri 1940 lı yıllara dayanan kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı (Vivian 1991: 390, Baran ve Davis 1995: 217) izlerkitleleri, kitle iletişiminin çekiciliği ve gücü karşısında çok az dirence sahip, homojen, eleştiri yapmaktan uzak, savunmasız ve edilgen olarak gören etki araştırmalarının giderek kısır- 63

65 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 laşması nedeniyle iletişim çalışmaları alanında hızla kabul görmüş ve yayılmıştır. Yaklaşımının temeli, izlerkitlelerin karmaşık bir gereksinimler dizisi olduğu ve bunları kitle iletişim araçlarını kullanarak gidermeye çalıştığı inancına dayanmaktadır (Fiske 2002: 151). Buna göre izlerkitle üyeleri söz konusu gereksinimlerini gidermeye çalışırlarken oldukça etken süreçlere girerler, örneğin ruh hallerine göre müzik, ilgi alanına göre dergi veya televizyon kanalı seçerler. Heyecan, romantizm, güvenlik gereksinimi, toplumsal veya kişisel gereksinimler izlerkitelerin seçimlerini etkileyen faktörler arasındadır (Dimbleby ve Burton 1998: 177). Medya merkezli gereksinimler genellikle, enformasyon elde etmeye yönelik gereksinim, rahatlama gereksimi, arkadaşlık/eşlik etme gereksinimi, dikkat dağıtma/oyalanma gereksinimi ve kaçış gereksinimi şeklinde sıralanabilir (Littlejohn ve Foss 2009: 65). Sözgelimi, bir izlerkitle üyesi eğer kaçış (escapism) gereksinimi duyuyorsa, bu gereksinimi doyurmaya yönelik spesifik araçlar mevcuttur (Quan- Haase ve Young 2010: 351). Yaklaşım zaman içinde eleştirilere de uğramıştır. Eleştiriler genellikle, modelin fazlasıyla işlevselci, bireysel ve psikolojik olduğu, toplumsal yapısal determinizme duyarsız kaldığı, sözgelimi televizyonun düşük bir seçicilikle izlendiğini gösteren kanıtlara rağmen, izleyicinin eylemini gereğinden fazla önemsediği, içeriğe duyarsız kaldığı yönünde yoğunlaşmaktadır (McQuial ve Windahl 2005: 177). Yaklaşım izleyicinin ne dereceye kadar aktif olduğu, iletişim sürecindeki öteki öğeleri (iletişim örgütleri, gönderenler) ve onların işlevlerini önemsememekle dolayısı ile iletişim sistemi ve bireysel sistem arasındaki çıkar ve güç farklarını görmezden gelmekle eleştirilmektedir (Erdoğan ve Alemdar 2002: ). Ancak birçok yazar, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının, internet, yeni medya gibi teknolojilerin ve bilgisayar aracılı iletişim gibi kavramların ortaya çıkışı ile birlikte tekrar popüler hale geldiğini belirtmektedir (Royal 2009: 7, Ruggiero 2000: 1, Johnson ve Kaye 2009: 176, Rubin 2009: 147). Hatta Johnson (2009: a göre bu yaklaşım, bir dönem gözden düşen ve sonra güçlü bir geri dönüş yapan kuramlara verilebilecek en iyi örneklerden birini oluşturmaktadır. Aslına bakılırsa, kullanımlar ve doyumlar, gazete, radyo, televizyon ve şu anda internet olmak üzere her yeni kitle iletişim aracının ortaya çıkışı aşamasında öncü ve yenilikçi bir kuramsal çerçeve sunmayı başarmış bir yaklaşımdır (Ruggiero 2000: 1). Quan-Haase ve Young (2010: 351) da benzer bir biçimde, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının esasen gazete, televizyon gibi geleneksel medyayı incelemek üzere geliştirilmesine rağmen yeni medyayı incelemek için kullanılabileceğini görüşündedir. Ayhan ve Balcı (2009: 16) ya göre kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı, insanların interneti kullanma nedenlerini anlamak ve bu kullanımdan elde ettikleri doyumları ortaya çıkarmak açısından da uygun bir yaklaşımdır. Sözgelimi, Perse ve Dunn (1998: 437, 453) 1998 yılında yaptıkları bir çalışmada, bilgisayar teknolojisinin sahip olduğu etkileşimlilik (interactivity) ve kitlesizleşme ya da kullanıcı elemesi (demassification) olarak tarif edilebilecek türden özelliklerinin, kullanıcıya aktif bir biçimde içerik arama ve belirli iletişim gereksinimlerini doyurma olanağı verdiğini saptamıştır. Çalışma sonuçları, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının internet gibi yeni medya çalışmaları için kullanılması fikrini destekler niteliktedir. İnterneti, bireyi hem enformasyon arama hem de üretme açısından yetkilendirme kapasitesine sahip bir araç olarak tanımlayan Singer (1998: 10) ise onu bireycilikte (individualism) nihai bir nokta olarak görmektedir. Çünkü internet, kullanıcının amaç odaklı olduğu, gereksinimlerini doyurmak için medyayı ve medya içeriğini aktif olarak arayıp seçtiği konusundaki varsayımları somutlaştıran niteliklere sahiptir (Johnson ve Kaye 2009: 176). Örneğin, etkileşimli olma katılımcıların karşılıklı iletişim sürecindeki rolleri üzerinde kontrol sahibi olabilme ve rollerini değiş tokuş edebilme derecesiyle ilişkilidir (Williams ve ark. 1988: 10). Dutton, Rogers ve Jun (1987: 234) ise bu kavramı, yeni iletişim sistemlerinin kullanıcı komutlarına yanıt verebilme derecesi olarak tanımlamaktadır. Yeni meydanının bir başka özelliği olan kitlesellikten uzaklaşma ya da kullanıcı elemesi, aracın kullanıcıya geniş bir menü içerisinden seçme olanağı tanımasıyla ilişkilidir. Kitlesel ve dolayısıyla standart mesajlar yerine, kişiye özel hale getirilmiş mesaj üretmenin önü açıktır. Ha ve James (1998: 2) 1998 yılında, internetin kitlesel üretim ve tüketim yapan bir araç olmaktan uzaklaşarak nişlerin ve özel üretimlerin sonsuz kaynağı olmaya 64

66 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) doğru evrimleşeceğini söylemiştir. Günümüzde bu öngörünün gerçekleştiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hatta kitlesel mesajlar, alıcı tarafından artık ikinci sınıf olarak algılanabilmekte, bireysel ve diyaloga dayalı iletişim tarzları tercih edilmektedir (Chamberlain 1994: 274). Yeni medyanın bir başka özelliği olan eş zamanlı olmama (asynchroneity) mesajı gönderen ile alan arasında aynı anda olmayan ve zamana yayılan bir iletişimin gerçekleşmesi ile açıklanmaktadır. Örneğin, bir elektronik postanın göndericisi ve alıcısı postayı farklı zamanlarda okuyup yanıtlasalar bile hala etkileşim içerisinde olabilirler (Williams ve ark. 1988: 12, Riva ve Galimberti 1998: 17). Yukarıda sayılan özellikler, interneti geleneksel kitle iletişimi araçlarından ayırmaktadır. Hem kitle iletişimimin hem de kişiler arası iletişimin özelliklerini taşıyan internet bir ara form olarak melez özellikler göstermektedir. Yeni iletişim teknolojileri kullanıcılara sürekli bir biçimde daha çok seçenek verdiği için, güdüleme ve tatmin izlerkitle araştırmalarında her zamankinden daha hayati bir öğe haline gelmiştir. Bu bağlamda, kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının araştırmacılar tarafından yoğun bir biçimde kullanılmaya başlanması sürpriz değildir (Ruggiero 2000: 14). Üstelik yeni medya teknolojilerinin ortaya çıkması araştırmacılara, izlerkitleleri artık yalnızca birer medya tüketicisi olarak değil, birer medya üreticisi (bloglar vb) olarak inceleme olanağı da vermektedir (Papacharissi 2009: ). Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının gücü, onun farklı medya içeriklerine uygulanabilmesinden de kaynaklanmaktadır. Ancak yine de birbirinden farklı içerik ve ilgi alanlarına rağmen, kullanım ve doyum konusundaki çalışmalar, güdüleri, sosyal ve psikolojik geçmişi, bilişsel, tutumsal ve davranışsal çıktıları içeren ortak bir çerçeveye sahip olduğu söylenebilir. Tipik bir kullanımlar ve doyumlar çalışması, belirli bir araca (medium) odaklanacak ya da kullanım ve doyumları farklı araçlar arasında karşılaştırmaya gidecektir. Bu şekilde yaparak, araştırmacılar, güdüleri, ilişkili sosyal ve psikolojik geçmişi inceleyecek, söz konusu aracın kullanımından doğan sonuçları ya da ortaya çıkan etkileri hesaba katacaktır. Birçok kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı çalışması, güdüleri medya tüketimini anlamının bir yolu olarak incelemektedir. Pembe diziler, haber programları, radyo programları, kablolu TV, cep telefonları, internet ve çevrimiçi hizmetler bunlara örnek olarak verilebilir. (Papacharissi 2009: ). Bununla beraber, web teknolojisi, çevrimiçi oyunlar, Facebook, Twitter, LinkedIn gibi sosyal ağ siteleri, anında mesajlaşma yazılımları, sanal topluluklar hakkında yapılan birçok araştırma kullanımlar ve doyumlar yaklaşımını kuramsal bir çerçeve olarak kullanmaktadır. Sözgelimi, Balcı ve Gülnar (2008: 81) kullanımlar ve doyumlar yaklaşımından yola çıkarak üniversite öğrencileri arasında anında mesajlaşma kullanımına ilişkin, kişilerarası etkileşim ve fayda, kolaylık, rahatlama/eğlence ve bilgi arama olmak üzere dört temel motivasyon saptamıştır. Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımında, elde edilen doyumlar ve aranan doyumlar şeklinde bir ayrıma gitmek de mümkündür. Elde edilen doyumlar, izlerkitle üyelerinin belirli bir aracı deneyimlemesi yoluyla elde ettiği doyumlar olarak kabul edilirken, aranan doyumlar ki bunlardan sıklıkla gereksinimler ya da güdüler olarak da söz edilir, izler kitlelerin bir araca temas etmeden önce ondan elde etmeyi umdukları doyumlar olarak tarif edilebilir. Aranan ve elde edilen doyumlar arasındaki farkın derecesi de tatmin olma ya da olmama düzeyiyle yakından ilişkilidir. Eğer elde edilen doyumlar, beklenen doyumları karşılar ve hatta ondan daha da öteye geçer ise aracın kullanımı bir tüketim alışkanlığına dönüşebilir. Tersi durumunda ise, aracın kullanımı ya da takibinde azalmalar olacaktır. Hatta bu durum izlerkitle üyelerini başka araçlar bulmaya yöneltebilir (Palmgreen ve Rayburn den akt. Quan-Haase ve Young 2010: 351). Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı, bir izler kitle üyesinin ya da kullanıcının psikolojik ve sosyolojik gereksinimlerini doyurmak için iletişim araçları arasından aktif seçim yapacağını ileri sürmektedir. Bu durumda, sözgelimi bir kullanıcı Facebook kullanmayı bir alışkanlık haline getirirse, bu aracın o kişi için tatmin edici olduğu ve gereksinimlerini doyurduğu söylenebilir. Sonuç olarak kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı, izlerkitlelerin psikolojileri ve davranışları hakkında bir içgörü elde etmek için kullanılabilecek uygun kuramsal çerçevelerden biri olarak kabul edilebilir (Lin 1996: 574). 65

67 Selçuk İletişim, 7, 2, SOSYAL AĞLAR ÜZERİNE YAPILMIŞ ARAŞTIRMALAR Son yıllarda literatürde sosyal ağlar hakkında yapılan araştırma sayısında gözle görülür bir artıştan söz edilebilir. Bu araştırmalara göre bilgisayar aracılı iletişim ve çevrimiçi sosyal ağlar, kullanıcılara farklı olanaklar sunmaktadırlar. Bunların bazıları, çevrimdışı dünyada bir araya gelme olanağı olmayan kişilerle etkileşime girme, duygusal destek elde etme ve topluluğun ya da sosyal ağın diğer üyelerinin faaliyetlerini yakından izleme/gözetleme şeklinde sıralanabilir. Gözetleme işlevinin, kullanıcıya grup normlarını öğrenmesi, grup içinde uygun olmayan davranışlardan uzak durması ve dolayısıyla sosyal sermayesini artırmasına olanak tanıyan bir çevresel farkındalık kazandırdığı da öne sürülmektedir (Lampe, Ellison ve Steinfield 2006: 167). Literatürde yer alan araştırmaların önemli bir bölümü günümüz itibariyle en geniş sosyal ağ sitesi olarak kabul edilen Facebook hakkındadır. Bu konudaki erken dönem araştırmaların Facebook sosyal ağının Harvard öğrencileri ile sınırlı olmaktan çıktığı ilk zamanlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Bu konudaki öncü araştırmalar Lampe, Ellison ve Steinfeld (2005, 2006, 2008) üçlüsünün farklı zamanlarda yaptıkları araştırmalardır. Lampe ve arkadaşları (2006: ) Michigan Devlet Üniversitesi nde Ağustos 2005 te 1440 ve Ocak 2006 da 1085 adet öğrenci üzerinde benzer yöntemler kullanarak iki araştırma yapmıştır. Araştırmacıların temel sorusu kullanıcıların Facebook ağını, yeni bağlantılar kurmak için mi yoksa var olan çevrimdışı kişisel ağlarını sağlamlaştırmak için mi kullandıkları şeklindeydi. Sosyal araştırma (social searching), sosyal ağ sitesinin çevrimdışı dünyada zaten tanışılmış olan insanlar (aynı dersi alması, yurttan tanışması vb. nedenlerle) hakkında daha çok şey öğrenmek için kullanılması olarak tanımlanabilir. Sosyal gözatma (social browsing) ise birini ya da bir grubu daha sonra çevrimdışı ortamda buluşmak amacıyla site üzerinden bulmaya çalışmak olarak tarif edilebilir. Bu iki araştırmanın sonuçlara göre, katılımcılar, Facebook ağını büyük ölçüde sosyal araştırma yapmak için kullanmaktaydılar. 5 li Likert ölçeğinde 4,63 (Eski bir arkadaşla ya da liseden tanıdığım biriyle iletişim halinde olmak) ve 4,51 (Çevrimdışı ortamda tanıyor olduğum birinin profilini inceleme) ortalamalarına sahip maddelerin düşük standart sapmaları bu aktivitelerin araştırmaya katılanlar arasında yaygın olduğunu da göstermiştir. Lampe, Ellison ve Steinfield (2008: 725) 2008 yılında yaptıkları bir başka araştırma da Facebook ağına yeni üye olanların eskilere oranla çok daha fazla sosyal gözatma faaliyeti yaptıklarını saptamıştır. Acquisti ve Gross (2006: 12-13) ise Kuzey Amerikan Kolej Enstitüsü nde 294 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada, Facebook sosyal ağını, kullanım nedenleri ile mahremiyet konuları açısından incelemiş ve eski sınıf arkadaşlarını bulma, ne yaptıklarını öğrenme, insanlarla bağlantıyı sürdürme gibi nedenlerin yüksek ortalamalara sahip olduklarını görmüştür. Araştırmacılar, katılımcıların önemli bir kısmının romantik buluşmalar (erkek katılımcılar kadınlara göre biraz daha fazla), ortak ilgi alanlarını paylaşan insanları bulma, kendileri hakkında enformasyon paylaşma, kendini sunma/öne çıkarma gibi maddeleri 7 li Likert ölçeğinde en düşük seçeneği işaretleyerek değerlendirmelerini açığa çıkma korkusuna bağlamıştır. Çünkü katılımcılardan aynı maddeleri, arkadaş ve akranlarının kullanım nedenlerini düşünerek değerlendirmeleri istendiğinde, sözü edilen madde ortalamaları çarpıcı bir şekilde yükselmektedir. Lampe ve arkadaşları (2008: 724) Facebook Kullanımındaki ve Algısındaki Değişimler adlı çalışmasında, 2006 (288 kişi), 2007 (468 kişi) ve 2008 (419 kişi) yıllarında Michigan Devlet Üniversitesi nde Facebook üzerine yaptıkları araştırmaları karşılaştırmıştır. Buna göre, Facebook sosyal ağının çevrimdışı ortamda tanışılan kişiler hakkında bilgi toplamak için kullanılması her yıl bir önceki yıla göre anlamlı şekilde artmıştır. Sosyal ağı, aynı sınıfta olan kişiler hakkında bilgi toplamak ve eski arkadaşlar ile bağlantıda kalmak için kullanma oranları da 2007 de 2006 ya göre çoğalmış gözükmektedir. Facebook sosyal ağındaki arkadaş sayısı ve günlük kullanım süreleri açısından yapılan sorgulamalarda, 2006 ile 2007 ve 2006 ve 2008 yılları arasında anlamlı artışlar görülmüştür. Yazarlar, üç ayrı araştırmada da, Facebook sosyal ağını, yeni insanlarla tanışmak, romantik buluşmalar için kullanmak 66

68 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) gibi maddelerin düşük değerler almasını, ağı bu amaçla kullananların sayısının gerçekten düşük olması veya kullanıcıların kendilerini bu şekilde görmekten kaçınma, açığa çıkma korkusu ile ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir. Bununla beraber, kullanıcılar sosyal ağı ileride flört etmek istedikleri kişi hakkında bilgi toplamak için sıklıkla kullandıklarını da raporlamışlardır araştırmasına, yüz yüze görüşmeleri de ekleyen araştırmacılar, görüşmelerden birinde bir erkek öğrencinin buluşmaya gitmeden önce partnerinin Facebook hesabından öğrendiği ipuçlarını buluşma sırasında kullandığını belirtmiştir. Bu bağlamda, sosyal ağ siteleri, özellikle ilk dönem sanal topluluk sitelerinden (virtual community sites) iki temel noktada ayrılmaktadır; Sosyal ağ siteleri, kullanıcılarına hem hali hazırda var olan sosyal bağlarını sürdürme hem de yeni bağlantılar oluşturma olanağı verirler. Buna karşılık ilk dönem sanal topluluklar, ortak coğrafi mekandan çok ortak ilgi alanlarını esas alan bir ağ oluşturmakta ve daha önceden herhangi bir çevrimdışı teması olmamış bireylerin daha sonra fiziksel anlamda buluşmalarını kolaylaştıran bir işlev görmekteydi. Bugünün sosyal ağ siteleri ise, hem daha önce tanışmamış bireylerin çevrimdışı ortamda buluşmasını hem de var olan çevrimdışı ağların sürdürülmesini kolaylaştıran bir biçimde yapılanmıştır (Ellison ve ark. 2006: 4). Başka bir deyişle, sanal topluluklardaki çevrimiçinden çevrimdışına olan temas eğilimi, günümüz sosyal ağlarında çevrimdışından çevrimiçi temasa doğru dönüşmüş durumdadır ve sürecin iki boyutunu da içinde barındırmaktadır. Joinson (2008: 1028) kullanımlar ve doyumlar yaklaşımından hareketle 241 üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı araştırmada faktör analizi sonucunda 7 farklı boyuta ulaşmıştır. Bunlar sosyal bağlantı/irtibat, paylaşılan kimlikler, içerik, sosyal araştırma/soruşturma, sosyal ağ sörfü ve durum güncelleme şeklinde sıralanabilir. Raacke ve Bonds-Raacke ise (2008: 171) East Coast Üniversitesi nde 116 öğrenci üzerinde yaptığı bir araştırma ile kullanımlar ve doyumlar yaklaşımını temel alarak MySpace ve Facebook sosyal ağlarını incelemiştir. Ortaya çıkan kullanım motivasyonları önem sırasına göre, eski arkadaşlarla iletişimde olma, görüşülen arkadaşlarla iletişimde olma, fotoğraf gönderme/alma, yeni arkadaşlar edinme, eski arkadaşların oturduğu yeri öğrenme şeklinde sıralanmaktadır. Daha az sıklıkta rapor edilen kullanım motivasyonları ise, olaylar/olup bitenler hakkında bilgi sahibi olma, sosyal olayları/törenleri rapor etme, bağlantılı hissetme, kendileri hakkında enformasyon paylaşma, akademik amaçlar için kullanma, sosyal ya da romantik buluşma fırsatları elde etme biçimindedir. Raacke ve Bonds-Raacke (2010: 31) 2 yıl sonra aynı üniversitede 201 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmada benzer sonuçlara ulaşmış, sosyal ağların kullanımı hakkında, enformasyon, arkadaşlık ve bağlantı olmak üzere üç temel boyut saptamıştır. Enformasyon boyutu, sözü edilen sosyal ağları enformasyon toplamak ve paylaşmak amacıyla kullanmayı açıklamaktadır. Sosyal ağları bu nedenlerle kullananlar doyumu kendileriyle ve başkalarıyla ilgili enformasyonu toplamak ve paylaşmaktan elde etmektedirler. Arkadaşlık boyutu, eski arkadaşları bulmak, hale hazırda görüşülenlerle ilişkileri sürdürmek gibi kavramsal olarak arkadaşlıkları destekleme ve sürdürme ile ilişkilidir. Bağlantılı olma boyutu, sosyal ağ sitesini kullanarak yeni arkadaşlıklar edinmek, önemli birine ulaşmak ve genel anlamda bağlantılı hissetmek ile ilgili doyumları içermektedir. Konuyla ilgili en geniş kapsamlı araştırmalardan biri olan Universal McCann in 2009 yılı araştırmasına göre, sosyal ağ kullanıcılarının %81.5 i arkadaşlara mesaj atmak %76.3 ü fotoğraf yüklemek, %74.3 ü eski arkadaşları bulmak, %56.4 ü yeni arkadaşlar bulmak, %47.9 u bir gruba katılmak, %35.3 ü favori müzikleri listelemek/göstermek, %33.5 i uygulama yüklemek, %33.1 i video yüklemek, %29,9 u profesyonel nedenlerle bağlantılar kurmak gibi aktiviteler içerisindedirler (UM 2009: 27). Quan-Haase ve Young (2010: 355) bir Kanada üniversitesinde yaptıkları araştırmada ise, sosyal medyanın kullanım ve doyumlarını anında mesajlaşma programları ile Facebook sosyal ağını karşılaştırarak incelemiştir. 77 öğrenci üzerinde yapılan çalışmaya göre, faktör analiziyle elde edilen doyumlar zaman geçirme (sorumluluklardan ve baskılardan kaçmak, 67

69 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 eğlenmek, zaman öldürmek), sevgi/düşkünlük (bağlantıda olduğu kişilere onları önemsediği, gerektiğinde onlar için endişelendiği belirtmek, onları cesaretlendirmek, destek vermek) moda (Facebook ağının kullanıcılarını şık ve stil sahibi göstermesi) sorunları paylaşma (diğerleri ile endişelerini ve sorunlarını paylaşmak) sosyallik/sokulganlık (yeni kişileri bulup tanışmak, sosyal kısıtlanmaları aşmak) sosyal enformasyon (diğerleri ile ilgili olarak nelerin olup bittiğini bilmek; akranların ya da arkadaşların katıldığı etkinlikler, flört edenler, statü durumları, dedikodu da dahil olmak üzere topluluk içerindeki son haberler) olarak belirlenmiştir. En yüksek ortalamalar zaman geçirme ve sosyal enformasyon elde etmeye ait iken en düşük ortalamalar moda ve sorunların paylaşılmasına aittir. Gülnar, Balcı ve Çakır (2010: 161) Facebook sosyal ağını, YouTube ve benzeri sitelerle birlikte fotoğraf ve video paylaşım sitesi kategorisinde ele alarak Selçuk Üniversitesi nden 728 öğrenci üzerinde kullanım motivasyonlarını araştırmıştır. Araştırma sonuçlarına göre deneklerin Facebook ve YouTube gibi fotoğraf ve video paylaşım sitelerini kullanmalarında yedi farklı motivasyon saptanmıştır. Bunlar önem sırası ile narsizim ve kişisel sunum, medya alışkanlığı ve performans, boş zamanları değerlendirme, bilgi arama, kişisel statü, ilişkiyi sürdürme ve eğlence şeklinde sıralamak mümkündür. Yukarıda sözü edilen araştırmalar ışığında, bu çalışmanın amacı, kullanım ve doyumlar yaklaşımının prensiplerini bir sosyal medya aracı olan Facebook ağına uygulayarak, kullanıcıların onu hangi gereksinimlerini doyurmak için ve nasıl kullandıklarını ortaya koymaktadır. Buradan yola çıkarak yanıtlanmak istenen araştırma soruları şu şekilde sıralanabilir: Araştırma Sorusu 1: Katılımcıların Facebook kullanım alışkanları nasıldır? Araştırma Sorusu 2: Katılımcıların Facebook sosyal ağını kullanma motivasyonları nelerdir? Araştırma Sorusu 3: Facebook kullanım motivasyonları arasında ne tür bir ilişki vardır? Araştırma Sorusu 4: Facebook kullanım motivasyonlarına verilen önem demografik değişkenler açısından bir farklılaşma göstermekte midir? Araştırma Sorusu 5: Katılımcıların Facebook kullanım motivasyonları internete erişim noktası, kullanım yılı, günlük kullanım süresi, haftalık kullanım, ziyaret sıklığı değişkenleri açısından bir farklılaşma göstermekte midir? Araştırma Sorusu 6: Facebook kullanım süreleri (haftalık, günlük, ziyaret sıklığı) hangi değişkenler tarafından açıklanmaktadır? 3.YÖNTEM 3.1.Araştırma Evreni ve Örneklem Araştırmanın evrenini, öğretim yılının güz dönemi içinde Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi nde (E.Ü.İ.F) öğrenim gören öğrenciler (N=1304) oluşturmaktadır. Hazırlık sınıfı bu evrenin dışında tutulmuştur. Araştırma evreninden basit tesadüfî örneklem yoluyla seçilen 450 öğrenciye yüz yüze ortamda anket uygulanmıştır. Eksik ve/veya hatalı doldurulduğu anlaşılan anketlerin değerlendirilmeden çıkarılmasından sonra 408 anketin analizler için uygun olduğuna karar verilmiştir Veri Toplama Araçları Araştırmanın veri toplama araçları geliştirilirken iki aşamalı (1. Keşfedici aşama, 2. Kulanım ve doyumların tanımlanması ve ölçek geliştirme aşaması) bir yöntemden yararlanılmıştır. Keşfedici aşamada, katılımcılara Joinson un (2008: 1029) Facebook ile ilgili çalışmasından uyarlanmış olan 5 soru sorulmuştur. Katılımcılardan 1.Facebook kullanırken en çok hoşunuza giden şey nedir? 2.Facebook kullanırken hoşunuza giden diğer şeyler nelerdir? 3.Facebook u niçin kullanıyorsunuz? 4.Facebook sitesinin en önemli özellikleri nelerdir? 5.Facebook deyince aklınıza gelen 5 sözcüğü yazınız şeklindeki soruları yanıtlayarak kullanım ve doyumlarını tanımlayacak türden sözcük ve sözcük öbekleri üretmesi ve listelemesi istenmiştir. Bu aşamaya, Ege Üniversitesi İletişim Fakültesinden 76 erkek, 68 kadın olmak üzere toplam 144 öğrenci katılmıştır. Elde edilen verilerden yola çıkılarak birbiriyle ilişkili olan sözcük ve sözcük öbekleri kümelenmiştir. Bu esnada öğrencilerin kullandığı terimlere mümkün olduğunca sadık 68

70 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) kalınmıştır. Frekanslar esas alınarak 3 ve daha aşağıda değere sahip olan maddeler analiz sürecinden çıkarılmıştır. Kodlama sonunda 43 maddeye ulaşılmıştır. İkinci aşamada, E.Ü. İletişim Fakültesi öğrencilerinden oluşan 408 katılımcı, temel demografilere ve kullanım alışkanlıklarına ilişkin soruların yer aldığı Bilgi Formunu ve elde edilen 43 maddeyi 5 li Likert ölçeğine göre (1=Hiç Önemli Değil, 5=Çok Önemli) değerlendirmiştir. Ayrıca 124 öğrenci üzerinde test-tekrar test uygulaması yapılmıştır. Veriler faktör analizine tabi tutulmuş, analiz sonucunda elde edilen boyutların Cronbach Alfa güvenilirlik katsayılarına ve test-tekrar test korelasyonlarına bakılmıştır. Sonraki aşamada güvenilir boyutlar arasındaki ilişkiler ve farklar sorgulanmıştır Verilerin İstatistiksel Analizi Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 17.0 programı kullanılmıştır. Yapı geçerliliğini elde etmek için Faktör analizi, değişkenler arasındaki ilişkileri ve farklılıkları test etmek amacıyla Ki-Kare Analizi, Korelasyon, İlişkisiz Örneklemler İçin T-Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way ANOVA) ve Doğrusal Regresyon analizi kullanılmıştır. Çoklu karşılaştırmalarda Tukey testi esas alınmıştır. 4. BULGULAR 4.1. Araştırma Örneklemine İlişkin Betimleyici İstatistikler Araştırmaya katılanların % 44,1 i (N=180) kadın, %55,9 u (N= 228) erkektir. Yaş ortalaması M=21,31, sd=2,67 dir. Yaş dağılımı 18 ile 43 arasında değişmektedir. Katılımcıların %77 lik bölümü 18 ve 22 yaşları arasındadır. Gelir düzeyi açısından değerlendirildiğinde, öğrencilerin %27,9 unun (N=114) 300 TL ve daha az, %46,8 inin (N=191) TL, %15,9 unun (N=65) TL, %9,3 ünün (N=38) 901 TL ve yukarısı arasında gelire sahip olduğu görülmektedir. Gelir dağılımının yarıya yakın bir oranda TL arasında yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Öğrencilerin %34,1 i (N=139) üç büyük şehirden birinde, %32,3 i (N=131) şehirde, %33,5 i kasaba ya da köylerde büyümüştür. Öğrencilerin %31,6 sı (N=129) ailesiyle, %46,1 i (N=188) ailesinden ayrı bir evde yaşamakta (tek başına ya da ev arkadaşları vb.) %22,3 ü ise (N=91) öğrenci yurtlarında kalmaktadır. Öğrencilerin, internete en çok bağlandıkları yer %68,8 (N=278) ile ev, % 23 3 (N=94) ile yurt, %7,9 (N=32) ile internet kafe olarak saptanmıştır Facebook Kullanım Alışkanlıklarına İlişkin İstatistikler Araştırmaya katılan öğrencilerin %39,5 i 0-2, %57 si 3 ile 4 yıl arasında, %3,5 i ise 5 yılın üstünde Facebook kullandığını ifade etmiştir. Kullanım yılı ortalaması M=2,76, sd=0,971 olarak belirlenmiştir. Öğrenciler günde ortalama 2 saat 28 dakika, haftada ise 5 buçuk gün Facebook kullanmaktadır. Katılımcıların gün içinde Facebook sosyal ağını ziyaret etme (giriş/çıkış) ortalaması 4,53 tür. Erkekler, kullanım yılı, günlük kullanım süresi, ziyaret sıklığı açısından kadınlara göre önde olmalarına rağmen fark istatistiksel olarak anlamlı değildir. İnternete evden bağlanan öğrenciler Facebook a, internete yurttan ve internet kafelerden bağlanan öğrencilere göre daha sık girmektedirler (X 2 (6)=21,057; p<0,01). İnternete en çok evden girdiklerini belirten öğrenciler Facebook sosyal ağına haftanın her günü, internete en çok yurttan ve internet kafeden girdiğini söyleyen öğrenciler ise Facebook sosyal ağına genellikle haftanın birkaç günü girmektedirler (X 2 (4)=67,662; p<0,01). Günlük ziyaret sıklığında benzer bir sonuç söz konusudur. Buna göre, internete evden bağlananlar, Facebook sosyal ağını, internete yurttan ve internet kafeden bağlananlara göre daha sık ziyaret etmektedir (X 2 (4)=15,365; p<0,01). Bu durum evde internet erişimine sahip olmanın getirdiği kolaylıkla açıklanabilir. İnternete evden bağlanma olanağına sahip olan öğrencilerin diğer gruplara göre, Facebook ta daha çok zaman geçirdiklerini söylemek mümkündür. Ayrıca, gelir düzeyi daha yüksek olan öğrencilerin, gelir düzeyleri düşük olan öğrencilere göre daha çok Facebook kullandıkları görülmektedir (X 2 (6)=20,891; p<0,01) Facebook Kullanım Motivasyonları Bu aşamada, yapı geçerliliğini test etmek için araştırmaya katılan öğrenciler tarafından 5 li Likert tipi ölçekte değerlendirilen 43 madde faktör analizine tabi tutulmuş ve toplam altı faktör grubunun ele alınabileceği görülmüştür. Faktörleri oluşturan maddelerin, ortalamaları, standart sapmaları ve faktörü yükleri tablolarda verilmiştir. 69

71 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo1. Faktör 1 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 1: Fotoğraf/Video Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Fotoğraf Paylaşmak (Almak/Göndermek) 3.09 (0.992).800 Fotoğraf Etiketlemek (Tagging) 2.56 (1.026).719 Video paylaşmak (Almak/Göndermek) 3.16 (0.922).715 Arkadaşlarımın Fotoğraflarına Yorum Yazmak 2.73 (1.016).696 Fotoğraflara Bakmak/İncelemek 3.12 (0.984).691 Video izlemek 3.36 (0.927).611 Faktör 1, video ve fotoğraf yollamak/almak, fotoğraf etiketlemek, incelemek ve yorum yazmak türünden Facebook faaliyetlerini içermektedir. Bu faktörün daha çok içerik doyumuna (content gratification) hitap ettiği söylenebilir. Bir sosyal ağ sitesi olarak temel işlevi ve vaadi eski arkadaşları bulmak ve hale hazırdakilerle iletişimi sürdürmek olan Facebook ta birinci faktörün fotoğraf ve video temelli bir faktör olması ilginç bir bulgudur. Bu sonuç, Gülnar, Balcı ve Çakır (2010: 161) ın narsizmi ve kişisel sunumu birinci faktör olarak ortaya çıkaran ve Facebook kullanıcılarının yaygın izleyici özellikleri gösterdiğini vurgulayan çalışma sonucu ile uyumlu gözükmektedir. Tablo 2. Faktör 2 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 2: Kullanım Kolaylığı Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Kullanımın Basit Olması 3.80 (0.949).789 İletişimin Hızlı Olması 3.92 (0.873).768 İnsanlara Kolaylıkla Erişebilmek 3.86 (0.872).761 Kullanımın Ücretsiz Olması 3.64 (1.152).636 Herkes Tarafından Kullanılıyor Olması 3.52 (1.117).622 Faktör 2, basit kullanım, hız, insanlara kolay erişim, ücretsiz olma gibi Facebook sitesinin daha çok teknik özellikleri ile ilgili maddelerden oluşmaktadır. Herkes tarafından kullanılıyor olmasının diğer insanları Facebook hesabı edinmeye ve kullanmaya özendirmesi de ağ etkisi (1) ile açıklanabilir. Tüm bu özellikler sosyal ağın kullanımını teknik anlamda daha çekici hale getiren özellikler olarak kabul edilebilir. Teknik özellikler daha çok süreç doyumuna (process gratification) yakın gözükmektedir. Bu faktör söz konusu nedenlerden dolayı Kullanım Kolaylığı olarak isimlendirilmiştir. Tablo 3. Faktör 3 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 3: Magazin Konuları Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Başkalarının İlişki Durumlarını Okumak 2.02 (1.116).865 İlişki Durumumu İlan Etmek 1.93 (1.083).812 Başkalarının Profil Sayfalarını Okumak 2.60 (1.088).668 Facebook taki Son Dedikodulara Ulaşmak 2.46 (1.179).605 Profil Sayfası Yoluyla Kendimi İfade Etmek/Tanıtabilmek 2.67 (1.218)

72 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) Faktör 3, ilişki durumu okumak, ilan etmek, profil sayfası okumak ve son dedikodulara ulaşmak türünden genellikle kişisel konular hakkında magazin nitelikli veri toplama ve yayma ile ilişkili maddelerden oluşmaktadır. Tüm faktörler içinde en düşük ortalamalara sahip maddeler bu faktörde yer almaktadır. Benzer biçimlerde Acquisti ve Gross (2006: 12-13), Lampe ve arkadaşları (2008: 724) ve Raacke ve Bonds-Raacke (2008: 171) nin araştırmalarında da en düşük ortalamalar romantik buluşmalar, başkalarının bilgilerini okuma, kendilerini sunma/öne çıkarma gibi sosyal merak ve magazin konuları ilişkin maddelere aittir. Tablo 4. Faktör 4 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 4: Topluluk Gündemini Yakalama Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Sosyal Etkinliklerden Haberdar Olmak 3.58 (0.942).801 Sosyal Gruplara Üye Olmak/Gruptan Gelen Haberlere Ulaşmak Facebook Haber Kaynağını (Başlıca Haberler/En Yeniler/Newsfeed) İncelemek 3.33 (1.110) (1.040).653 Olan Bitenden Geri Kalmamak/Günceli Takip Etmek 3.61 (0.971).601 Okul Gruplarına Dahil Olmak 3.11 (1.120).558 Faktör 4, sosyal etkinliklerden, okul ya da diğer arkadaş gruplarından haberdar olmak kısacası olup bitenden geri kalmamak, dahil farkındalık elde etme çabasına yöneliktir. Maddelerin önemli bir kısmı, sosyal gruplarla ilgili olduğundan, faktör Topluluk Gündemi olunan toplulukta neler olduğuna ilişkin bir Yakalama olarak adlandırılmıştır. Tablo 5. Faktör 5 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 5: Kullanım Tercihleri Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Zaman Geçirmek/Oyalanmak 3.27 (1.028).772 Alışkanlık İcabı Girmek 3.04 (1.167).686 Eğlenmek 3.45 (0.951).680 Faktör 5, zaman geçirmek/oyalanmak, eğlenmek gereksinim, rahatlama gereksinimi, arkadaş- ve alışkanlık gibi daha çok ortalama bir lık/eşlik etme gereksinimi, dikkat dağıt- kullanıcının geleneksel bir kitle iletişim aracını ma/oyalanma gereksinimi, alışkanlık ve kaçış (televizyon, gazete, dergi vb.) tüketme tercihlerini gereksinimlerini sıralamak mümkündür anlatan medya merkezli maddelerden oluşmaktadır. Bu türden kullanım tercihleri (Littlejohn ve Foss 2009: 65). Bununla birlikte Faktör 5 in daha çok süreç doyumuna yönelik arasında enformasyon elde etmeye yönelik bir boyut olduğu söylenebilir. Tablo 6. Faktör 6 için Maddeler, Ortalamalar ve Faktör Yükleri Faktör 6: Sosyal Bağlantılar Ortalama(M) - (sd) Faktör Yükü Arkadaşlarla İletişimde Olmak 4.06 (0.711).768 Yüz Yüze Görüşülemeyen Arkadaşlarla Görüşmek 3.71 (0.951).726 Eski Arkadaşları Bulmak ve Onlarla İletişime Geçmek 3.75 (0.871).669 Akraba ya da Tanıdıklarla İletişim Kurmak 3.33 (1.061)

73 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Faktör 6, önemli ölçüde var olan ilişkilerin sürdürülmesi ve unutulmaya başlamış eski ilişkilerin canlandırılmasına yönelik maddelerden oluşmaktadır. Başka bir deyişle bu faktördeki maddeler çevrimdışı dünyada daha önceden bilinen arkadaş, tanıdık ve akrabalarla iletişim olgusunu anlatmaktadır. Bununla birlikte bu faktörde yer alan yüz yüze görüşülemeyen arkadaşlar ile görüşmek, eski arkadaşları bularak onlar ile iletişime geçmek, tanıdıklarla iletişim kurmak gibi maddeler hem sosyal sermayeyi hem de zayıf bağların sayısını artırmaya yönelik çabalarla ilişkili gözükmektedir. Lampe ve arkadaşları (2006: 167) Facebook sosyal ağının gözetleme işlevini, sosyal araştırma ve sosyal gözatma terimleri altında ikiye ayırmıştır. Faktör 6 daki maddelerin çoğu aynı zamanda sosyal araştırma fonksiyonu ile yakından ilişkili gözükmektedir. Bu özelliklerin bir arada olması nedeniyle 6 numaralı faktör Sosyal Bağlantılar terimiyle adlandırılmıştır. Analiz sırasında 0,50 den daha düşük faktör yüküne sahip olan maddeler ile birden fazla faktör altında yakın faktör değerleri alan maddeler analizin dışında bırakılmıştır. Analizde Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) örnekleme değeri 0.883; Bartlett's Testi sonucu ise 4939, 451 değeri ve p<.0001 düzeyinde gerçekleşmiştir. Faktör analizi sonucunda her bir alt boyutun güvenilirliğini bulmak amacıyla Cronbach Alpha değerine bakılmıştır. Bu işlem sonucunda Faktör 6 nın diğer faktörlere göre daha düşük güvenilirlik değerlerine sahip olduğu görülmüştür. Cronbach Alpha değerinin 0,70 ve üstü olduğu durumlarda ölçeğin güvenilir olduğu kabul edilmektedir. Ancak soru sayısının az olduğu durumlarda bu sınır 0,60 ve üstü olarak da kabul edilebilmektedir (Sipahi ve ark. 2008: 89). Bu nedenle ilgili faktör analiz içinde tutulmuştur. Analiz sonucunda literatürde rastlanan Sosyal Gözatma olgusuna uygun maddeler içeren bir faktör, düşük güvenilirliği ve düşük madde sayısı nedeniyle analizden çıkarılmıştır. 124 kişi üzerinde yapılan test -tekrar test korelasyonu 0,883 olarak saptanmıştır. Bu ölçütler ışığında elde edilen toplam 28 maddenin Cronbach Alpha güvenilirlik katsayısı 0,904 olarak bulunmuştur. Elde edilen toplam altı faktör, Facebook kullanım motivasyonlarındaki toplam varyansın %61,88 ini açıklamaktadır (Bkz.Tablo.7 ). Tablo 7. Faktör Özdeğerleri, Açıklanan Varyanslar ve Güvenilirlikleri Faktörler Özdeğer (Eigenvalue) Açıklanan Varyans % Güvenilirlik ( ) Korelasyon (test-tekrar test N=124) Fotoğraf/Video Kullanım Kolaylığı Topluluk Gündemini Yakalama Magazin Konuları Kullanım Tercihleri Sosyal Bağlantılar TOPLAM Kaiser-Meyer-Olkin Measure of Sampling Adequacy:.883 Bartlett's Test of Sphericity: X 2 = 4939,451; df=378; p= Facebook Kullanım Motivasyonları Arasındaki Korelasyon Analizi Bulguları Faktörler arasındaki ilişkinin düzeyini tanımlamak ve dolayısıyla üç numaralı araştırma sorusunu yanıtlamak amacıyla yapılan korelasyon analizinin sonuçlarına göre, en güçlü ilişkinin Fotoğraf/Video ile Magazin Konuları (r =.499, p<0.01) arasında olduğu görülmektedir. Buradan yola çıkarak, Facebook u fotoğ- 72

74 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) raf/video amacıyla kullanan deneklerin aynı zamanda magazin konuları ile ilişkili olarak da kullandıklarını söylemek mümkündür. Buna ek olarak, Fotoğraf/Video ile Sosyal Bağlantılar (r =.205, p<0.01) ve Topluluk Gündemini Yakalama ile Sosyal Bağlantılar (r =.159, p<0.01) arasında düşük düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişkiler söz konusudur. Sosyal Bağlantılar ile Kullanım Tercihleri arasındaki ilişki ise anlamlı bulunmamıştır (r =.081, p<0.05) (Bkz. Tablo.8 ). Pearson Tablo 8. Faktörler Arası Korelasyonlar (N=408) Fotoğraf Video Fotoğraf Video 1. Kullanım Kolaylığı Magazin Konuları Topluluk Gündemini Yakalama Kullanım Tercihleri Sosyal Bağlantılar,399 **,499 **,404 **,454 **,205 ** Kullanım Kolaylığı. 1,353 **,455 **,416 **,415 ** Magazin Konular. 1,309 **,398 **,159 **,001 Topluluk Gündemini Yakalama. 1,253 **,426 ** Kullanım Tercihleri. 1,081,105 Sosyal Bağlantılar Ortalama (M) 3,01 3,75 2,34 3,36 3,26 3,72. 1 SD,748,773,875,763,858,639 **. Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed) 4.5. Kullanım Motivasyonlarına İlişkin Fark Testleri Dört ve beş numaralı araştırma sorularını yanıtlamak amacıyla demografik değişkenler ve kullanım kalıplarının, motivasyonlar açısından fark gösterip göstermediği sorgulanmıştır. Fotoğraf/Video faktörü incelendiğinde cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirdiği görülmektedir (t=2,090; sd.=406; p<0,05). Buna göre, kadınlar ( X=3,09) Facebook kullanmada Fotoğraf/Video faktörüne verilen önem bakımından erkeklerden ( X=2,94) daha yüksek değere sahiptir. Kullanıcıların yaşı (F=1,341; sd.=2; p>0,05) ve internete erişim noktası (F=1,187; sd.=2; p>0,05) Fotoğraf/Video faktörü açısından anlamlı bir farklılaşma yaratmazken, Facebook kullanım yılı açışından farklılaşma söz konusudur (F=3,968; sd.=2; p 0,05). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını 3-4 yıl arası kullananlar Fotoğraf/Video faktörüne 0-2 yıl arası kullananlardan daha çok önem vermektedir. Facebook sosyal ağının günlük kullanım süreleri dikkate alınarak yapılan sorgulamalarda, Fotoğraf/Video faktörü açısından farklılaşma meydana gelmektedir (F=10,876; sd.=3; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını günde en fazla 1 saat kullanan grup, 2, 3, 4 saat ve üzeri sürede kullanan gruplardan ayrışmakta ve Fotoğraf/Video faktörüne en az önem veren grup olmaktadır. Katılımcıların haftalık kullanımı, Fotoğraf/Video faktörüne verilen önem bakımından anlamlı bir farklılaşma yaratmaktadır (F=12,935; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook a haftanın yedi günü giren grup, Fotoğraf/Video faktörüne haftanın 1-3 ve 4-6 günü giren gruplardan daha fazla önem vermektedir. Günlük ziyaret sayısı, söz 73

75 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 konusu faktöre verilen önem açısından da fark yaratmaktadır (F= 27,544; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, tüm gruplar (günde 1-2, 3-4, 5 ve üstü) arasında fark söz konusudur. Burada faktöre verilen önem arttıkça günlük ziyaret sayısı da artmaktadır demek olasıdır. Kullanım Kolaylığı faktörü incelendiğinde cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirmediği görülmektedir (t=1,808; sd.=406; p>0,05). Başka bir deyişle, Facebook kullanmada, Kullanım Kolaylığı faktörüne verilen önem bakımından erkekler ( X=3,69) ve kadınlar ( X=3,83) birbirlerine yakın değerlere sahiptir. Benzer şekilde, Kullanıcı yaşı (F= 1,237; sd.=2; p>0,05), internete erişim noktası, (F= 0,526; sd.=2; p>0,05) ve Facebook kullanım yılı (F= 0,002; sd.=2; p>0,05) değişkenleri, Kullanım Kolaylığı faktörü açısından bir fark oluşturmamaktadır. Günlük kullanım süreleri ise faktöre verilen önem bakımından farklılaşmaya neden olmaktadır (F=9,259; sd.=3; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını günde en fazla 1 saat kullanan grup, 2, 3, 4 saat ve üzeri sürede kullanan tüm gruplardan ayrışmakta ve Kullanım Kolaylığı faktörüne en az önem veren grup olmaktadır. Haftalık kullanım da, Kullanım Kolaylığı faktörüne verilen önem bakımından farklılaşmaya neden olmaktadır (F=10,068; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook u haftanın 7 günü kullanan grup, Kullanım Kolaylığı faktörüne haftanın 1-3 ve 4-6 günü kullanan diğer iki gruptan daha fazla önem vermektedir. Ziyaret sıklığı değişkeni de faktör açısından anlamlı bir fark oluşturmaktadır (F=9,186; sd=2; p<0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, tüm gruplar (günde 1-2, 3-4, 5 defa ve üstü) arasında fark vardır. Kullanım Kolaylığı faktörüne verilen önem artıkça, ziyaret sıklığında artış gözlenmektedir. Magazin Konuları faktörü incelendiğinde, cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirmediği görülmektedir (t=0,930; sd.=406; p>0,05). Başka bir deyişle, Facebook kullanmada, Magazin Konuları faktörüne verilen önem bakımından erkekler ( X=2,30) ve kadınlar ( X=2,38) birbirlerine yakın değerlere sahiptir. Kullanıcı yaşı (F= 1,137; sd.=2; p>0,05), internete erişim noktası, (F= 0,427; sd.=2; p>0,05) ve Facebook kullanım yılı (F= 1,859; sd.=2; p>0,05) Magazin Konuları faktörü açısından bir fark oluşturmamakla birlikte günlük kullanım süreleri açısından fark oluşturmaktadır (F=9,798; sd.=3; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını günde en fazla 1 saat kullanan grup, 2, 3, 4 saat ve üzeri sürede kullanan diğer tüm gruplardan ayrışmakta ve faktöre en az önem veren grup olmaktadır. Haftalık kullanım da, Magazin Konuları faktörüne verilen önem bakımından farklılaşmaya neden olmaktadır (F=5,891; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook u haftanın 7 günü kullanan grup, Magazin Konuları faktörüne haftanın 1-3 ve 4-6 günü kullanan diğer iki gruptan daha fazla önem vermektedir. Ziyaret sıklığı değişkeni de faktör açısından anlamlı bir fark oluşturmaktadır (F=23,310; sd=2; p<0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, tüm gruplar (günde 1-2, 3-4, 5 defa ve üstü) arasında fark vardır. Magazin Konuları faktörüne verilen önem arttıkça ziyaret sıklığında artış gözlenmektedir. Topluluk Gündemini Yakalama faktörü incelendiğinde, cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirdiği görülmektedir (t=4,765; sd.=406; p<0,01). Buna göre, kadınlar ( X=3,56) Facebook kullanmada Topluluk Gündemini Yakalama faktörüne verilen önem bakımından erkeklerden ( X=3,20) daha yüksek bir değere sahiptir. Başka bir deyişle, kadınlar Facebook sosyal ağında olan bitenden geri kalmamak ve günceli takip etmek konusuna erkeklerden daha çok önem vermektedirler. Kullanıcı yaşı, söz konusu faktör açısından anlamlı bir fark yaratmaktadır (F=6,953; sd=2; p<0,01). Tukey testi sonuçlarına göre yaş diliminde yer alan öğrenciler, hem 21-23, hem de 24 ve üstü yaş diliminde yer alan öğrencilerden Topluluk Gündemini Yakalama açısından daha yüksek puanlar almışlardır. Başka bir deyişle, en genç yaş dilimi, Facebook kullanmada günceli takip etmeyi yaşı daha büyük olan gruplara göre daha çok önemsemektedir. İnternete erişim noktası, (F= 0,453; sd.=2; p>0,05) ve Facebook kullanım yılı (F= 5,555; sd.=2; p>0,05) Topluluk Gündemini Yakalama faktörü açısından bir fark oluşturmaz iken günlük kullanım süreleri anlamlı bir farklılaşmaya neden olmaktadır (F=5,940; sd.=3; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını günde en fazla 1 saat kullanan grup, 2, 3, 4 saat ve üzeri sürede kul- 74

76 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) lanan gruplardan ayrışmakta ve Topluluk Gündemini Yakalama faktörüne en az önem veren grup olmaktadır. Haftalık kullanım ise söz konusu faktör açısından bir fark oluşturmazken (F= 2,793; sd.=2; p>0,05) ziyaret sıklığı değişkeni anlamlı bir fark oluşturmaktadır (F=3,054; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, farklar, günde 1-2 defa ile 5 defa ve üstü ziyaret sıklığına sahip gruplar arasındadır. Sosyal ağı, günde 5 defa ve üstü sayıda ziyaret eden grup, Topluluk Gündemini Yakalama faktörüne en az ziyaret eden gruptan (1-2 defa) daha çok önem vermektedir. Kullanım Tercihleri faktörü incelendiğinde, cinsiyetin anlamlı bir farklılaşma meydana getirmediği görülmektedir (t=1,398; sd.=406; p>0,05). Başka bir deyişle, Facebook kullanmada, Kullanım Tercihleri faktörüne verilen önem bakımından erkekler ( X=3,20) ve kadınlar ( X=3,32) birbirlerine yakın değerlere sahiptir. Kullanıcı yaşı (F= 1,237; sd.=2; p>0,05) ve internete erişim noktası (F= 1,354; sd.=2; p>0,05) Kullanım Tercihleri faktörü açısından bir fark oluşturmamaktadır. Facebook kullanım yılı açısından ise farklılaşma gözlenmiştir (F=3,185; sd.=2; p 0,05). Tukey testi sonuçlarına göre Facebook u 3-4 yıl arası kullananlar, faktöre 0-2 yıl arası kullananlardan daha çok önem vermektedir. Günlük kullanım süreleri de, Kullanım Tercihleri faktörüne verilen önem bakımından anlamlı bir farklılaşmaya neden olmaktadır (F=19,498; sd.=3; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook sosyal ağını günde en fazla 1 saat kullanan grup, 2, 3, 4 saat ve üzeri sürede kullanan gruplardan ayrışmakta ve söz konusu faktöre en az önem veren grup olmaktadır. Sosyal ağı, günde 4 saat ve üstü kullanan en aktif kullanıcı grubu ise diğer gruplardan farklılaşarak Kullanım Tercihleri faktörüne en çok önem veren grup olarak ön plana çıkmaktadır. Haftalık kullanım da faktör açısından anlamlı bir fark oluşturmaktadır (F=36,844; sd.=2; p 0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, tüm gruplar (1-3, 4-6 ve 7 gün) arasında farklar söz konusudur. Kullanım Tercihleri faktörüne verilen önem arttıkça haftalık kullanım süreleri de artmaktadır. Sosyal Bağlantılar faktörü incelendiğinde, cinsiyet değişkenin anlamlı bir farklılaşma meydana getirdiği görülmektedir (t=3,233; sd.=406; p<0,01). Buna göre, kadınlar ( X=3,83) Facebook kullanmada Sosyal Bağlantılar faktörüne verilen önem bakımından erkeklerden ( X=3,63) daha yüksek değere sahiptir. Başka bir deyişle kadınlar, sosyal ağı kullanırken eski ve şimdiki arkadaşlarla, tanıdık ve akrabalarla iletişimde olmak gibi konulara erkeklerden daha çok önem vermektedirler. Kullanıcı yaşı da söz konusu faktör açısından anlamlı bir fark yaratmaktadır (F=4,910; sd=2; p<0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, en genç yaş dilimi olan yaş dilimi, Sosyal Bağlantılar faktörüne bir üst yaş grubu olan yaş diliminden daha çok önem vermektedir. İnternete erişim noktası da söz konusu faktör açısından anlamlı bir fark yaratmaktadır (F=4,910; sd=2; p<0,01). Tukey testi sonuçlarına göre, Facebook kullanmada internete yurttan bağlanan öğrencilerin, akraba, tanıdık, bildik, eski ve şimdiki arkadaş ilişkilerini sürdürme başka bir deyişle, sosyal sermaye edinme ve zayıf bağları sürdürme açısından diğer gruplardan daha duyarlı olduğu söylenebilir. Ellison ve arkadaşları (2007: 1164) özellikle evinden uzakta okuyan kolej öğrencilerinin artık yüz yüze görüşemedikleri arkadaşlarını kaybetmenin gerginliğini görece daha çok yaşadığını belirtmekte ve bunu arkadaş hasreti çekme (friendsickness) olgusuyla açıklamaktadır. Kullanım yılı (F= 0,409; sd.=2; p>0,05), günlük kullanım (F= 5,051; sd.=3; p>0,05), haftalık kullanım (F= 3,782; sd.=2; p>0,05) ve ziyaret sayısı (F= 1,814; sd.=3; p>0,05) Sosyal Bağlantılar faktörü açısından fark yaratmamıştır Facebook Kullanım Sürelerine Etki Eden Değişkenler Altı numaralı araştırma sorusu ile ilişkili olarak Facebook günlük kullanım, haftalık kullanım ve ziyaret sıklığı değişkenlerinin, kullanım motivasyonları, yaş, cinsiyet, internete bağlanma noktası ve ikamet bağımsız değişkenlerince ayrı ayrı nasıl açıklandığını anlayabilmek amacıyla stepwise metodu kullanılarak bir dizi regresyon analizi yapılmıştır. Bağımsız değişkenlerden sınıflı olarak ölçülen değişkenler kukla değişkenlere dönüştürülmüş, erkekler, internete yurttan bağlanma ve yurtta ikamet etme referans alınmıştır. 75

77 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo 9. Facebook Günlük Kullanım Süresi (Saat) B Beta t Sig. Sabit (Constant) Günlük Kullanım Kullanım Tercihleri İnternet-Ev a Sosyal Bağlantılar R 2 =0,141 Adjusted R 2 = 0,135 F= 21,917 sd=3 p=.000 a Değişkenler kukla değişkene dönüştürülmüş, internete yurttan bağlanma referans alınmıştır. Günlük kullanım süresine ilişkin regresyon analizinde denkleme 3 değişken girmiştir. Buna göre, Kullanım Tercihleri, internete evden bağlanma ve Sosyal Bağlantılar değişkenleri modele pozitif yönde ve anlamlı şekilde katkı yapmaktadır (F= 21,917; sd=3; p<0,01). Bu üç değişken günlük kullanım süresinin yalnızca %13 ünü açıklayabilmektedir (R 2 =0,13). Tablo 10. Bir Haftalık Kullanım (Gün Sayısı) B Beta t Sig. Sabit (Constant) Haftalık Süresi Kullanım Tercihleri İnternet-Kafe a İnternet-Ev a Sosyal Bağlantılar R 2 =.272 Adjusted R 2 =.265 F= 37,216 sd=4 p=.000 a Değişkenler kukla değişkene dönüştürülmüş, internete yurttan bağlanma referans alınmıştır. Haftalık kullanım süresine ilişkin regresyon analizinde denkleme 4 değişken girmiştir. Buna göre, Kullanım Tercihleri, internete evden bağlanma ve Sosyal Bağlantılar değişkenleri, modele pozitif yönde anlamlı bir katkı yaparken, internete kafeden bağlanma negatif yönde anlamlı bir katkı sağlamaktadır (F= 37,216; sd=4; p<.000). Bu 4 değişken gün sayısı cinsinden haftalık kullanım süresinin yalnızca %26 sını açıklayabilmektedir (R 2 =0,26). Tablo 11. Facebook Günlük Ziyaret Sıklığı B Beta t Sig. Sabit (Constant) Ziyaret Fotoğraf/Video Kullanım Tercihleri İnternet-Ev a Magazin Konuları Cinsiyet b İnternet-Kafe a R 2 =.214 Adjusted R 2 =.202 F= sd=6 p=.000 a Değişkenler kukla değişkene dönüştürülmüş, internete yurttan bağlanma referans alınmıştır. b Değişkenler kukla değişkene dönüştürülmüş, erkekler referans alınmıştır. Yapılan regresyon analizinde denkleme altı değişken girmiştir. Buna göre, Fotoğraf/Video, Kullanım Tercihleri, internete evden bağlanma ve Magazin Konuları modele pozitif ve anlamlı bir katkı yaparken, kadın olma ve internete kafeden bağlanma negatif bir katkı yapmaktadır (F= ; sd=6; p<.000). Bu altı değişken ziyaret sıklığının yalnızca %20 sini açıklayabilmektedir (R 2 =0,20). SONUÇ Sosyal medyanın önemli bir parçası olan sosyal ağlar, günümüzün en önemli fenomenlerinden biridir yılı itibariyle yeryüzünde

78 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) milyonun üzerinde Facebook kullanıcısı bulunmaktadır. Sosyal ağların kitlelerce bu denli hızlı kabul görmesi sosyal bilimler açısından bir merak konusudur. Literatürde Facebook sosyal ağıyla ilgili olarak yapılan araştırmaların önemli bir bölümü, kullanım ve doyumlar yaklaşımını esas almaktadır. Daha çok geleneksel medyayı incelemek üzere geliştirilen kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının, yeni medya ve dolayısıyla sosyal ağlar için kullanılıp kullanılamayacağı da literatürde tartışılmıştır. İzlerkitlelerin amaç odaklı olduğunu ve amaçlarını gerçekleştirmek için medyayı kullandıklarını belirten yaklaşıma göre, seyirciler kitle iletişim araçlarında neyi özümseyeceklerine kendileri karar verirler (Nayyar 2007: 111). Başka bir deyişle, izleyici medya ile temasında edilgen değil etkendir. Bu bakımdan yeni medyanın etkileşimlilik, kullanıcı elemesi ve eş zamanlı olmama gibi özellikleri, kullanım ve doyumlar yaklaşımının bu tür araştırmalar için uygun olduğu fikrini doğurmaktadır (Ruggiero 2000: 14). Sözü edilen nedenlerden ötürü bu araştırmada da kullanım ve doyumlar yaklaşımı esas alınmış ve Facebook kullanımına ilişkin altı adet kullanım motivasyonu saptanmıştır. Bunlar Fotoğraf/Video, Kullanım Kolaylığı, Topluluk Gündemini Yakalama, Magazin Konuları, Kullanım Tercihleri ve Sosyal Bağlantılar şeklinde sıralanabilir. Fotoğraf/Video, sosyal ağın görsel ve işitsel boyutuyla ilgili bir kavram olmasının yanında, kullanıcıların sosyal ağdaki yoğun içerik üretimini açıklayan bir faktör olması bakımından son derece önemlidir. Facebook ağının sunduğu fotoğraf ve video işleme (yükleme, izleme, paylaşma vb.) olanağı, izleyici ile gösteriyi yerine getiren arasındaki sınırı bulandıran bir ortam (mecra) özelliği olarak ön plana çıkmaktadır. Bu durum, daha önce belirtildiği üzere, Gösteri Performansı Yaklaşımında tarif edilen yaygın izleyici karakteristiği ile yakından ilişkilidir. Dolayısıyla, Fotoğraf/Video faktörünün yaklaşımın merkezinde yer alan narsisim ve gösteri olguları tarafından açıklanabileceği de düşünülebilir. Kullanım Kolaylığı yazılımın ve sitenin teknik özellikleri ile ilgilidir. Topluluk Gündemini Yakalama ise sosyal gruplarda ve haber ağında olup bitenlere ilişkin genel bir farkındalık elde etmeyle ilişkilidir. Magazin Konuları daha çok başkalarının ilişki durumlarını inceleme, son dedikodulara ulaşma türünden özel yaşama ilişkin kişisel veri toplama ve yayma ile ilgili maddelerden oluşmaktadır. Kullanım Tercihleri ise zaman geçirme, oyalanma, alışkanlık gibi merkezi medya gereksinimleri ile açıklanabilecek türden maddeler içermektedir. Sosyal Bağlantılar ölçeği, hem sosyal sermaye, hem de zayıf bağların sürdürülmesine yönelik çabaları temsil etmektedir. Elde edilen faktörlere bakarak, sosyal sermaye, zayıf bağların gücü ve sosyal bağlantılar gibi sosyal ağ araştırmalarına ilişkin literatüründe rastlanan olguların bu araştırma sonucunda da gözlemlendiği söylenebilir. Bu olgular, kullanım ve doyumlar açısından önemli roller oynamaktadırlar. Literatürdeki Facebook araştırmalarında en yüksek ortalamalar genellikle eski ve şimdiki arkadaşlarla olan ilişkilere dolayısıyla sosyal sermaye ve zayıf bağların sürdürülmesi yönelik faktörlere (Sosyal Araştırma, Sosyal Bağlantılar vb.) ait iken (Raacke ve Bonds-Raacke 2008: 171, Joinson 2008: 1030, Acquisti ve Gross 2006: 12-13, UM 2009: 27) en düşük ortalamalar ise genellikle romantik buluşmalar, yeni insanlarla tanışmak gibi maddelerden oluşan Sosyal Gözatma olgusuna aittir (Acquisti ve Gross 2006: 12-13, Lampe ark. 2008: 724). Benzer sonuçlar bu araştırmada da geçerlidir. Bu durumun devamı olarak Facebook un, üniversite öğrencileri tarafından çevrimdışı dünyada tanışılmamış insanlarla iletişim kurma amacından çok, çevrimdışı dünyada hale hazırda tanışılan kişilerle ilişkileri sürdürmeye yönelik bir araç olarak kullanıldığı sonucuna varılabilir. Bu sonuç, Lampe ve arkadaşlarının (2006: ) araştırma sonuçlar ile uyum içindedir. Kullanımlar ve doyumlar yaklaşımına göre bir izler kitle üyesi ya da kullanıcı, psikolojik ve sosyolojik gereksinimlerini doyurmak için iletişim araçları arasından aktif seçim yapmaktadır. Bu bağlamda, aranan ve elde edilen doyumlar arasındaki farkın derecesi, o aracın kullanımından tatmin olup olmama düzeyiyle yakından ilişkilidir. Buna göre, eğer elde edilen doyumlar, beklenen doyumları karşılar ve hatta ötesine geçerse aracın kullanımı alışkanlığına dönüşebilmektedir. Bu araştırmanın sonuçları göz önüne alındığında, Facebook 77

79 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 kullanımından elde edilen doyumlar artıkça günlük ve haftalık kullanım süreleri ve ziyaret sayılarının da genel olarak arttığı saptanmıştır. Başka bir deyişle, küresel çapta hızla genişleyen Facebook sosyal ağının kullanıcılarının bazı gereksinimlerini karşılamakta olduğu söylenebilir. Görünen odur ki internet ve ilişkili teknolojilerin ortaya çıkması ile birlikte iletişim araçları havuzuna etkili bir seçenek daha eklenmiştir. Son dönemde yeni medyanın geleneksel medyadan izleyici çaldığını ortaya koyan araştırmalar (Cappo 2005: 65) bu sonucu destekler niteliktedir. SONNOTLAR (1) Ağ etkisi (Network Effect, Network Externalities) için bakınız; Liebowitz S. J., Margolis, S.E., Network Externalities (Effects) work.html, KAYNAKLAR Acar A S ve Maxim P (2008) Online Social Networks and Insights into Marketing Communications, Journal of Internet Commerce, 6: 4, Acquisti A ve Gross R (2006) Imagined Communities: Awareness, Information Sharing, and Privacy on the Facebook, PET,( ) Alexa.com, 2011, erişim tarihi: Atkinson J ve Dougherty D S (2006) Alternative Media and Social Justice Movements: The Development of a Resistance Performance Paradigm of Audience Analysis, Western Journal of Communication, 70 (1) Ayhan B ve Balcı Ş (2009) Kırgızistan da Üniversite Gençliği ve İnternet: Bir Kullanımlar ve Doyumlar Araştırması, Bilig Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi 48, Balcı Ş ve Gülnar B (2008) Instant Messaging Use Among University Students, Selçuk İletişim Derg, 5 (3), Baran S ve Dennis D (1995) Mass Communication Theory, Wadsworth Publishing, Belmont CA. Berners-Lee Tim (2011) People/Berners-Lee/, erişim tarihi: Blackshaw T ve Crawford G, Blackshaw & CrawfordCh-A, erişim tarihi: Bourdieu P ve Wacquant L J D (1992) An Invitation to Reflexive Sociology, University of Chicago Press, Chicago. Boyd D M ve Ellison N B (2008) Social Network Sites: Definition, History, and Scholarship, Journal of Computer-Mediated Communication (13), Bruns A ve Bahnisch M (2009) Social Media: Tools for User-Generated Content- Social Drivers behind Growing Consumer Participation in User-Led Content Generation, (1) State of the Art March, Britannica.com, 2011, erişim tarihi: Cappo J (2005) Reklamcılığın Geleceği; Post- Televizyon Çağında Yeni Mecralar, Yeni Müşteriler, Yeni Tüketiciler, Fevzi Yalım (çev.), Kapital Medya Hizmetleri A.Ş, İstanbul. Carlson N (2011) Facebook Has More Than 600 Million Users, Goldman Tells Clients, erişim tarihi: Chamberlain M A (1994) New Technologies in Health Communication, American Behavioral Scientist (38) ComScore, Inc (2009) Russia Has World s Most Engaged Social Networking Audience, London, UK, erişim tarihi: Comscore, Inc (2010) The 2010 Europe Digital Year in Review comscore.com/press_events/ London, UK, erişim tarihi: Com.Score, Inc. (2011, Nisan 7,) comscore Launches Online Video Measurement Service in Turkey: More Turkish Viewers Watch Online Video on Facebook Than YouTube, erişim tarihi: Constantinides E ve Fountain S J (2007) Special Issue Papers Web 2.0: Conceptual Foundations and Marketing Issues, Journal of Direct, Data and Digital Marketing Practice,

80 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) Cormode G ve Krishnamurthy B (2008) Key Differences between Web1.0 and Web2.0, FM/article/view/375, (1-30), erişim tarihi: Dimbleby R ve Burton G (1998) More Than Words: An Introduction To Communication, 3th Edition, Routledge, Newyork. Donath J ve Boyd D (2004) Public Displays of Connection, BT Technology Journal, (22) 4, Dutton W H, Rogers E M ve Jun S H (1987) Diffusion and social impacts of personal computers, Communication Research, (14) Ellison N B, Steinfield C ve Lampe C (2006) Spatially Bounded Online Social Networks and Social Capital: The Role of Facebook, Annual Conference of the International Communication Association (ICA), Haziran, Ellison N B Steinfield C ve Lampe C (2007) The Benefits of Facebook Friends: Social Capital and College Students Use of Online Social Network Sites Journal of Computer- Mediated Communication 12, Erdoğan İ ve Alemdar K (2002) Öteki Kuram: Kitle İletişimine Yaklaşımların Tarihsel ve Eleştirel Bir Değerlendirmesi, Erk Yayınları, Ankara. Qualman E (2009) Statistics Show Social Media Is Bigger Than You Think, socialnomics.net/2009/08/11/statistics-showsocial-media-is-bigger-than-you-think/, erişim tarihi: Facebook Statistics, Facebook.com, erişim tarihi: Fiske J (2002) Introduction to Communication Studies, 2th Edition, Routledge Taylor & Francis Group, Newyork. Gladwell M (2002) The Tipping Point; How Little Things Can Make a Big Difference, 2th Edition, Little, Brown and Company: Pay Back Books, New York. Gülnar B, Balcı Ş ve Çakır V (2010) Motivations of Facebook, You Tube and Similar Web Sites Users, Bilig Journal of Social Sciences of the Turkish World, 54, Ha L ve James E L (1998) Interactivity Reexamined: Abaseline Analysis of Early Business Web Sites, Journal of Broadcasting & Electronic Media, 42, Haythornthwaite C (2005) Social Networks and Internet Connectivity Effects, Information, Communication & Society, 8(2), Huysman M ve Wulf V (2004) Social Capital and Information Technology, MIT Press, Cambridge, MA. Ioffe J (2011) Rusya da Facebook Sosyal Ağdan Fazla Bir Şey, Cristina Lindblad, Ceyhan Aksoy (Ed) Bloomberg Businessweek Türkiye, İnfomag Yayıncılık, 9-11 Ocak, 2011, İstanbul, Jensen K B ve Rosengren K E (2005) Five Traditions in Search of the Audience, McQuail D, Golding P, Bens E (eds) Communication Theory & Research: An EJC Anthology, SAGE Publications, London Thousand Oaks, New Delhi, Johnson T (2009) Uses and Gratifications in the Internet Age, mediaconvergence. org/blog/? p=166, erişim tarihi: Joinson A N (2008) Looking at, Looking up or Keeping up with People? Motives and Uses of Facebook, CHI, Nisan 5 10, Florence, Italy, Kaye B K ve Johnson T J (2002) Online and in the Know: Uses and Gratifications of the Web for Political Information; Journal of Broadcasting and Electronic Media, (46) Kietzmann J H, Hermkens K, McCarthy I P ve Silvestre B S (2011) Social media? Get Serious! Understanding the Functional Building Blocks of Social Media, Business Horizons (2011) 54, Lampe C, Ellison N B ve Steinfield C (2006) A Face(book) in the Crowd: Social Searching vs. Social Browsing, CSCW'06, Kasım 4 8, 2006, Banff, Alberta, Canada, Lampe C, Ellison N B ve Steinfield C (2008) Changes in Use and Perception of Facebook, CSCW'08, Kasım 8-12, 2008, San Diego, California, USA,

81 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Lin A C (1996) Looking Back: The Contribution of Blumler and Katz s Uses of Mass Communication to Communication Research, Journal of Broadcasting & Electronic Media, 40(4), 574. Liebowitz S J ve Margolis S E ( ) Network Externalities (Effects) edu/~liebowit/palgrave/network.html, erişim tarihi: Littlejohn S W ve Foss K A (2009) Encyclopedia of Communication Theory, SAGE Publications Inc, USA. Longhurst B, Bagnall G ve Savage M (2004) Audiences, Museums and the English Middle Class, Museum and Society, Jul (2) Media Industry Fact Sheet (2010) The Nielsen Company, erişim tarihi: Mcquail D ve Windahl S (2005) Kitle İletişim Çalışmalarında İletişim Modelleri, Konca Yumlu (çev.) İmge Kitabevi Yayıncılık, Ankara. Naik U ve Shivalingaiah D (2008) Comparative Study of Web 1.0, Web 2.0 and Web 3.0, 6th International CALIBER, 28 Şubat-1 Mart, Nayyar D (2007) Modern Mass Communication (Concepts And Processes) Oxford Book Company, Delhi. Nyland R, Marvez R ve Beck J (2007) Myspace:Social Networking or Social Isolation? The AEJMC Midwinter Conference, Reno, Nevada Şubat, (1-20). Papacharissi Z (2009) Uses and Gratifications, Stacks D Approach-Communication-Research-Routledge /dp/ /ref=dp_ob_image_bk Salwen M B. (Ed.) An Integrated Approach to Communication Theory and Research (Routledge Communication Series), Routledge, Newyork, UK. Perse E M ve Dunn D G (1998) The Utility of Home Computers And Media Use: Implications of Multimedia And Connectivity, Journal of Broadcasting& Electronic Media v. 42 no4 (Fall), Quan-Haase A ve Young A L (2010) Uses and Gratifications of Social Media: A Comparison of Facebook and Instant Messaging Bulletin of Science, Technology & Society, SAGE Publications, (30)5, Raacke J ve Bonds-Raacke J (2008) Myspace And Facebook: Applying The Uses And Gratifications Theory To Exploring Friend- Networking Sites, Cyberpsychology & Behavior, (11) 2, Riva G ve Galimberti C (1998) Computer- Mediated Communication: Identity and Social Interaction in an Electronic Environment, Journal of Genetic, Social and General Psychology Monographs, 124, Royal C (2009) What Do People Do Online? Implications For the Future of Media, the UT International Symposium in Online Journalism,( ) 1-22 Scott D M (2010) The New Rules of Marketing and PR: How to Use Social Media, Blogs, News Releases, Online Video, & Viral Marketing to Reach Buyers Directly, 2th Edition: John Wiley & Sons, Inc., New Jersey. Shih C ( 2009) The Facebook Era: Tapping Online Social Networks to Build Better Products, Reach New Audiences, and Sell More Stuff, Prencite Hall, Indiana. Singer J B (1998) Online Journalists: Foundations For Research into Their Changing Roles, Journal of Computer-Mediated Communication, 4(1). Sipahi B, Yurtkoru E S ve Çinko M (2008) Sosyal Bilimlerde SPSS ile Veri Analizi, 2. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul. Ruggiero T E (2000) Uses and Gratifications Theory in the 21st Century, Mass Communication Society, 3(1), Universal McCann (2009) Power to the People - Social Media Tracker Wave 4 universalmccann.bitecp.com/wave4/wave4.pdf, E.T: Valenzuela S, Park N ve Kee K F (2009) Is There Social Capital in a Social Network Site?: Facebook Use and College Students Life Satisfaction, Trust, and Participation, Journal of Computer-Mediated Communication, 14,

82 Sosyal Ağ Sitesi Kullanıcılarının Motivasyonları (58-81) Vivian J (1991) The Media of Mass Communication, 4th Edition, Allyn&Bacon, USA. Williams F, Rice R E ve Rogers E M (1988) Research Methods And The New Media, Free Press, New York. Wikipedia.org, 2011, erişim tarihi:

83 SEÇİM KAMPANYALARINDA YÜZ-YÜZE İLETİŞİM TEKNİĞİ OLARAK CANVASSİNG: 2011 SEÇİM KAMPANYALARI BAĞLAMINDA GÜMÜŞHANE ARAŞTIRMASI Hasan Güllüpunar ÖZET Seçim kampanyalarında canvassing uygulamalarının etkileri konusunda çok sayıda araştırma yapılmış ve bu çalışmalarda canvassing tekniğinin seçimlere katılım ve seçmen iknası gibi etkilerinin olduğu üzerinde durulmuştur. Genel olarak bakıldığında seçimlere katılım oranlarının düşük olduğu seçim bölgelerinde canvassing uygulamaları seçimlere katılım açısından bir etkiye sahip olabilir. Bununla birlikte seçimlere katılım oranlarının yüksek olduğu Türkiye gibi bölgelerde canvassing tekniğinin seçmen iknası açısından önemli bir etkiye sahip olabileceği düşünülebilir. Bu çalışmada canvassing tekniğinin seçmen tercihleri açısından etkili olup olmadığı; uygulama biçimi ve bu tekniği kullanan adayların imajları hakkında seçmenlerin nasıl bir algıya sahip oldukları üzerinde durulmuştur. Araştırmada canvassing tekniği ile ilgili olarak etki, uygulama ve imaj olmak üzere üç faktör belirlenmiştir. Yapılan analize göre her bir faktörde yer alan değişkenlerin ortalama ağırlıklarına bakıldığında: canvassing tekniğinin seçmen tercihleri açısından seçim kampanyaları sürecinde etkili bir unsur olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Canvassing, seçim kampanyaları, yüz-yüze iletişim, seçmen, aday CANVASSING AS A WAY OF FACE TO FACE COMMUNICATION IN ELECTION CAMPAIGNS: THE CASE OF GUMUSHANE IN THE ELECTION CAMPAIGNS OF 2011 ABSTRACT A great deal of research has been done relevant to the effects of canvassing implementations on election campaigns. The ways of canvassing such as turnout and persuasion have been emphasized on these campaigns. In general, canvassing is possibly thought to play an important role on the turnout of elections in the low-turnout districts. Likewise, canvassing method might be effective for persuading the voters in the high-turnout districts in the countries like Turkey.This present paper deals with the implementation criteria of canvassing method, whether the methods of canvassing are influential on the voters preferences or not, and how the voters perceive the images of candidates that make use of the canvassing in their election campaigns. In this study, three factors (impact, implementation and image) come out regarding the method of canvassing. Finally, canvassing method is a crucial element in terms of voters preferences in the election campaigns in the light of the variables in these mentioned factors according to the data analysis. Keywords: Canvassing, election campaigns, face to face communication, voter, candidate GİRİŞ İletişim alanındaki gelişmelere paralel olarak siyasal seçim kampanyaları hızlı bir değişim göstermektedir. Her yeni seçim döneminde siyasal partiler yeni iletişim tekniklerini kullanarak seçmenlerinin karşısına çıkmaktadırlar. Ancak, geçmiş kampanya deneyimlerinden yararlanıldığı gibi daha önce kullanılan kampanya yol ve yöntemleri de sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle seçmenle yüz-yüze iletişim kurulması bakımından gerek aday ya da partinin gönüllüleri ve gerekse parti lideri ya da adayın kendisi seçmenin iknası açısından önemli bir etkiye sahiptir. Bu bakımdan seçim kampanyalarında yüz-yüze iletişim tekniği olarak canvassing çalışmalarına önem verilmektedir. Yrd. Doç. Dr., Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi

84 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) Yüz-yüze sosyal ilişkiler sosyal etkileşimin şiddetini artırmaktadır. Böylece etkileme ve uyma davranışı daha kuvvetli olmaktadır (Kağıtçıbaşı 2010: 86-87). Dolayısıyla kişisel iletişim ortamı olarak canvassing çalışmaları seçim kampanyalarında etkili bir yöntem olarak kullanılabilir ve bu çalışmalarda seçmenler aday hakkında bilgilendirilebilirler (Uztuğ 1999: 110). Seçmenle yüz-yüze iletişim kurmak seçmeni ikna etmenin en ideal yöntemidir (Devran 2004: 212). Özellikle yerel ve bölgesel seçimlerde yüz-yüze iletişim tekniği olarak doğru bir şeklide yapıldığında canvassing çalışmaları başarının temel anahtarı olabilir (Faucheux 2002: 112, Cross 2004: 117). Çünkü seçmenler aday ile görüşme ve konuşma fırsatı bulduğunda aday ile aynı fikirde olmasalar bile görüşmedikleri ve tanımadıkları başka bir adaya oranla görüştükleri adaya daha fazla oy verme istekliliği gösterebilirler (Grey 1999: 198). Seçim kampanyalarında canvassing çalışmaları etkili bir yöntem olmasına rağmen etkisinin hangi düzeyde olduğu konusunda çeşitli yaklaşımlar ortaya konmuştur. Yapılan araştırmalarda bu çalışmaların daha çok seçmeni seçimlere katılım konusunda hareketlendirdiği sonucuna varılmıştır. Bu bakımdan oy kullanma oranlarının giderek azalması canvassing çalışmalarını daha önemli hale getirmektedir (Cross 2004: 117). Ancak bazı araştırmalarda ikna etkisinin de olduğu görülmüştür. Dolayısıyla sosyal ilişkilerin seçmenlerin oy tercihinde önemli bir etken olduğu Türkiye gibi ülkelerde bu çalışmaların ikna etkisinin de olabileceği düşünülebilir. Çünkü istatistikler incelendiğinde Türkiye deki seçimlere katılım oranlarının yüksek olduğu görülmektedir genel seçimlerinde % 84.5 olan katılım oranı, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde % 86.7 ye çıkmıştır ( secimlerine-rekor-katilim.htm). Dolayısıyla seçimlere katılım oranlarının yüksek olduğu ülkelerde canvassing çalışmaları bir ikna aracı olarak kullanılabilir (Kalender 2007: ). 1. SİYASAL İLETİŞİMDE CANVASSİNG TEKNİĞİ Canvassing çalışmaları gönüllüler aracılığı ile kapı kapı dolaşılarak seçmenler ziyaret edilebileceği gibi, telefonla görüşme, doğrudan mesaj gönderme ve adayın kendisinin kapı kapı gezerek seçmenle buluşması şeklinde de yapılabilir (Devran 2004: 211). Ancak ve telefon gibi yöntemlere göre yüz-yüze yapılan çalışmalar daha etkilidir (Bennion 2005: 138). Diğer bir ifadeyle yüz-yüze gerçekleştirilen canvassing çalışmaları seçmenlerin sandığa gitmesi açısından diğer yöntemlere oranla daha etkilidir. Özellikle seçim gününde kurulan iletişimler çok etkili olabilir (Lofy 2005: 154). Yüz-yüze yapılan çalışmalarda anında geribildirim olanağı mümkündür. Örneğin kahvehanelerde, evlerde ve çeşitli yerel toplumsal mekanlarda yapılan siyasal konuşmalar anında geribesleme sağlayan iletişim ortamlarıdır (Aziz 2003: 39). Diğer bir ifade ile canvassing çalışmaları seçmenlerin niyetleri hakkında bilgi edinilmesini sağlamaktadır. Kampanya reklamlarında, gönderilen lerde, çeşitli platformlardaki tartışma programlarında ve tekrar yapılan yüz-yüze görüşmelerde temel vurguyu belirleyebilmek için seçmenlerden önemli bir feedback alma yöntemi olarak kullanılabilir (Shaw 2009: 185). Canvassing çalışmaları yaygın olarak gönüllüler aracılığı ile yapılmaktadır. Bu bakımdan seçim kampanyasının başarısında gönüllülerin bulunması ve bunların gerekli niteliklere sahip olması önemli bir faktördür. Diğer bir ifadeyle başarı için temel noktanın doğru mesajları doğru seçmenlere iletecek gönüllülerin bulunması olduğu söylenebilir (Cross 2004: 117). Gönüllülerin bulunması açısından siyasal partiler temel kaynak olarak değerlendirilebilir. Çünkü siyasal partiler ve sahip olduğu kurumsal kültür, onun üyeleri üzerinde önemli bir siyasal eğitim etkisi yapmaktadır. Siyasal partiler iktidarın oluşmasına aracılık eden oluşumlardır. Örneğin Amerikan siyasal sisteminde siyasal partiler seçilmişler ile seçmenler arasında bir arabulucu gibi görev üstlenirler. Siyasal partilerin buradaki en önemli görevlerinden biri, her bir kampanya döneminde adayların seçimleri kazanabilmesi için seçmenleri harekete geçirmektir (Wielhouwer 2000: 206). Parti üyeleri ve dışından belirlenecek canvasserler genellikle genç ve öğrencilerden seçilebilir. Genç canvasserler genellikle ek bir iş, ekonomik gelir, tecrübe, farklılık ve politik ilgi gibi nedenlerle canvasser olmayı tercih 83

85 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 edebilirler (Fisher 2006: 46-49). Örneğin Türkiye deki 29 Mart 2009 Seçimlerinde siyasal partiler kampanyalarında çalışacak gönüllü arayışına girmişlerdir. Bunlar arasında Ak Parti, gençlik kolları aracığı ile Ak Elçiler isimli gönüllü ordusunu oluşturmuştur. Bu proje kapsamında Türkiye genelinde seçmenlerle yüz-yüze görüşme yöntemi kullanılmış ve Genel Başkan Recep Tayyip ERDOĞAN ın mektupları iletilmiştir (Devran ve Seçkin 2011: 205) Gönüllülerin bulunması açısından partiler önemli bir kaynak olduğu gibi canvassing teknikleri ve stratejileri de parti içi eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır (Cross 2004: 117). Seçmen ile yüz-yüze iletişim yöntemi olarak canvassing çalışmalarının katılım ve seçmen tercihi bakımından iki tür etkisinin olduğu ifade edilebilir. Ancak katılım etkisinin daha yüksek olduğu; seçmen tercihi bakımından ise daha sınırlı bir etkinin olduğu söylenebilir (Kramer 1970: 572). Özellikle batılı ülkeler açısından seçimlere katılım oranının artırılması bakımından önemli bir etkiye sahip olduğu yapılan çeşitli araştırmalarda ortaya konmuştur. Ancak aynı araştırmalar canvassing çalışmasının organizasyonu ile ilgili çekincelerin de olduğunu göstermiştir (Green ve Gerber 2004: 23). Diğer bir anlatımla doğru bir şekilde yapıldığında canvassing çalışmalarının kararsız seçmenleri ikna ettiği ve aynı zamanda partinin kendi destekçilerini de oy vermek için harekete geçirdiği söylenebilir (Cross 2004: 117). Canvassing çalışması planlanırken farklı aşamaların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bunlar hedef belirleme, görev alacakları tespit etme, planlama, eğitme ve yönetme şeklinde ifade edilebilir. Çalışmaya öncelikli olarak hedef kitlenin belirlenmesi ile başlanmalıdır. Daha açık bir ifadeyle harekete geçirilebilecek potansiyel seçmenlerin belirlenmesi gerekir. Hedef belirlendikten sonra canvasser olarak görev yapacaklar belirlenmelidir. Yüksekokul öğrencileri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, dini merkezler, birlikler, baskı gurupları gibi toplumsal kesimler bu amaçla görevlendirilecek işgücü açısından önemli bir kaynaktırlar. Daha sonra her saatte kaç kişiyle görüşülmesi gerektiği, canvasserlerin çıkılan bölgede ikamet edenleri ne oranda tanıdıkları, hangi görevlinin hangi seçmene ya da seçmen gruplarına ulaşacağı gibi konuların planlanması gerekir. Daha sonrasında bu göreve alınanların eğitilmesi ve uygulama esnasında ortaya çıkacak olan problemlerin en aza indirilmesi açısından gerekli tedbirlerin alındığı ve kontrollerin yapıldığı sürecin yönetilmesi gerekmektedir (Green ve Gerber 2004: 25-33). Canvassing çalışmalarında iki tür hedef kitle ile irtibat kurulabilir. Bunlar oy verme istekliliği yüksek ve az olanlar şeklinde ifade edilebilir. Oy verme istekliliği yüksek olan seçmenlerle seçimin final haftasında ortalama 2 ya da 3 kez iletişim kurmak yeterli olabilirken; oy verme istekliliği az olan seçmenlerle ortama 5 ile 9 kez iletişim kurmak gerekir (Lofy 2005: 153). Bu bakımdan canvassing çalışmaları seçim kampanyalarına ilgili ve oy verme konusunda istekli olan seçmenler üzerinde daha etkili olmaktadır (Arceneaux ve Nickerson 2009: 12). Canvassing çalışmaları siyasal kampanya görevlilerinin hünerlerini göstermesi için en etkin yollardan biridir (Shaw 2009: 183). Bu bakımdan canvasserlerin eğitilmesi gerekmektedir. Bu eğitimler çok uzun süreli bir süreç değildir. Eğitimde genel anlamda şu konular üzerinde durulabilir (Green ve Gerber 2004: 30-31): - Görüşmenin amacının açıklanması, - Her bir kapıda neler yapılacağını ve neler söyleneceğini gösteren açık bir yönerge, - Gönüllülerin çiftlere ayrılması ve her bir çiftin görev alanının belirlenmesi, - Her bir canvassere bir senaryo üzerinde pratik yapma imkanı verilmesi, (Canvasserlere yöneticilik yapan birinin denetimi altında yapılabilir.) - Mandallı kağıt altlıkları, gidilecek yerlerin listesi, haritalar ve kalemler gibi gerekli materyallerin dağıtılması, - Görüşmeden sonra her bir canvasserin kaydetmesi gereken bilgilerin anlatılması, - Acil bir durumda ulaşılmak için telefon numaralarının olduğu listelerin verilmesi, - Mesai bitiminde toplanma zamanı ve yerinin belirlenmesi, 84

86 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) Kapı kapı oy toplama tekniği bireylere bağlı bir çalışma olduğu için bazı risklere sahiptir. Bu risklerin en aza indirilmesi gerekir. Bunun için altı yol önerilebilir. İlki canvasserler ikişerli gruplar halinde gönderilebilir ve her bir canvasser farklı seçmenlere ulaşacak şekilde planlanmalıdır. İkincisi canvasserlere gidecekleri yerlerin işaretli olduğu haritalar verilmelidir. Üçüncüsü, acil bir durumla karşılaştıklarında yöneticiyi aramaları için canvasserlere telefon numaraları verilmelidir. Dördüncüsü, mümkünse canvasserlerin gidecekleri yerler onların tanıdıkları seçmenlerden oluşmalıdır. Çünkü hem yüz-yüze görüşmede problem yaşamayacaklardır hem de daha yakın bir iletişim kurabileceklerdir. Beşincisi, canvasserlerin inanılırlığını artırmak için onlara kampanya görevlisi olduklarını andırır materyaller sağlanmalıdır. Örneğin kampanya tişörtü ya da diğer malzemeleri canvasserlerin ilgili parti ya da aday adına çalıştıklarını açıkça göstermelidir. Çünkü art niyetli başka görüşmeciler bu sürece dahil olabilir. Son olarak altıncı yol ise: bütün canvasserlerin önceden belirlenmiş bir zamanda ve yerde toplanmaları sağlanmalı ve gidilen listeler, yapılan çalışmalar değerlendirilmelidir (Green ve Gerber 2004: 29-30): Seçim ortamları ve buna bağlı olarak mesaj stratejileri canvassing çalışmalarının başarısı için önemli bir unsur olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan seçim ortamları ile ilgili olarak aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulabilir: - Parti ağırlıklı kampanyaların yürütülmediği seçim ortamlarında partizan olmayan canvassing çalışmaları önemli bir etkiye sahip olabilir (Bennion 2005: 139). - Yüksek katılım oranlarının olduğu seçim bölgelerinde partizan kampanyaların rasyonel tercihlerden daha fazla ilgi gördüğü söylenebilir (Blydenburgh 1976: 51). - Daha sakin geçen seçimlere göre rekabetin yoğun olarak yaşandığı seçimlerde seçmenlerle yüz-yüze iletişim kurmak oy verme istekliliği az olan seçmenleri harekete geçirme bakımından daha etkilidir (Arceneaux ve Nickerson 2009: 1). - Etki derecesini kesin olarak ortaya koymanın zorluğuna rağmen seçim kampanyalarında taban hareketi çalışmaları seçimlere katılım oranını etkilemektedir (Bergan vd. 2005: 760.) Seçmenlerle doğrudan iletişim kurmak diğer yöntemlere göre daha ekonomik ve etkili olabilir (Devran 2004: 211). Bu bakımdan yeterli parasal kaynaktan yoksun adaylar için canvassing çalışmaları, dengeleyici bir unsur olarak değerlendirilebilir (Grey 1999: 197). Ancak seçim kampanyalarında seçmeni etkilemek için iyi bir yöntem olarak değerlendirilebilecek canvassing çalışmaları yavaş ilerleyen bir süreçtir (Devran 2004:215). Bu bakımdan daha fazla seçmene ulaşabilmek için daha fazla zaman ve emek gerekmektedir. Bunun için kimlerle öncelikli olarak görüşülmesi gerektiği bir sorun kaynağı olabilir. Çünkü canvassing çalışmalarının etkili olabilmesi için partiyi veya adayı destekleyen seçmenlerle görüşmelerin yapılması ve diğerleriyle görüşmekten kaçınılması gerektiği (Kramer 1970: 572) düşünülebileceği gibi; yalnızca parti veya aday sempatizanları ile değil aynı zamanda muhalif olanlarla da görüşülmesi gerektiği (Uztuğ 1999: 110) düşünülebilir. Ayrıca Seçmenle kurulan yüz-yüze iletişimler bakımından tekrar eden görüşmelerin ilk kez yapılan görüşmelerle kıyaslandığında daha az etkili olduğu (Kramer 1970: 572) düşünülebileceği için bir seçmenle kaç kez görüşüleceği sorunu ve bunlara ayrılacak zaman ve emek, değerlendirilmesi gereken diğer bir unsur olarak görünmektedir. Seçim kampanyalarında seçmenlerle kurulan kişisel temaslarda adaylar özellikle kendilerini dar bir çevreye tanıtabilmektedirler. Özellikle alt gruplara mesajların iletilmesinde yüz-yüze görüşmeler yararlı bir yöntem olarak kullanılabilir (Fidan 2000: 73). Ayrıca canvassing çalışmaları küçük toplumlarda oy veren seçmenin kontrolünün ve aday için seçmenleri harekete geçirmenin en ideal yollardan biridir (Shaw 2009: 183). 2. CANVASSİNG ARAŞTIRMALARI Canvassing tekniği ile ilgili yapılan araştırmalarda bu yöntemin seçimlere katılım ve seçmen tercihi bakımından etkilerinin olduğu görülmektedir. Bununla birlikte tekniğin uygulama yöntemleri açısından yüz-yüze görüşme tekniğinin telefon, gibi çalışmalara göre daha etkili olduğu sonucuna varılmaktadır. Genel 85

87 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 olarak seçim kampanyaları bakımından önemli bir etkiye sahip olan canvassing tekniğinin seçim kampanyaları açısından etkisinin hangi oranda ve hangi kıstaslar bakımından gerçekleştiği konusunda bir belirsizliğin olduğu söylenebilir. Bu belirsizliğin ortaya çıkmasında seçim ortamı, seçmenlerin siyasal kültürü, seçmenlerin seçimlere duyduğu ilgi düzeyi, oy verme istekliliği, iktidarın belirlenme biçimi, toplumsal kültür gibi faktörlerin etkili olduğu söylenebilir li yıllarda canvassing tekniğinin etkisinin bütünüyle anlaşılamadığı ve kompleks bir durumun söz konusu olduğu görülmüştür (Black 1984: 373). Bununla birlikte yapılan araştırmalar incelendiğinde 1970 li yıllarda bu çalışmaların hem harekete geçirme hem de ikna etme etkisinin olduğu tartışılırken; 1990 lı yıllarda ise daha çok seçmeni harekete geçirme etkilerinin olduğu üzerinde durulmuştur (Kalender 2007: 152). Bu bakımdan seçimlere katılımın giderek azaldığı seçim ortamlarında, canvassing tekniğinin daha ağırlıklı olarak katılım konusunda bir etkisinin olduğu söylenebilir. Özellikle batılı ülkelerde seçimlere katılım oranları geçmişe oranla daha da azalmıştır. Yapılan araştırmalar canvassing tekniğinin katılım konusunda etkili olduğu ancak bunun ne oranda olduğunun tam olarak bilinemediğini göstermiştir. Örneğin Kanada da 1972 seçimlerinde canvassing çalışmalarının seçime katılım konusunda açık bir etkisinin olmadığı görülmüştür (Black 1984: 360). Başka bir araştırmada ise seçim sonuçlarının seçim yapılmadan önce kolaylıkla tahmin edilebildiği durumlarda bile canvassing çalışmalarının seçmen katılımı bakımından etkili olduğu sonucuna varılmıştır (Green vd. 2003: 1095). Yapılan başka bir araştırmada, canvassing çalışmalarının seçmenlerin sandığa gitmesi açısından etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak seçmenlerle kurulan bu tarz iletişimlerdeki sayıca artışın aynı oranda seçimlere katılımı etkilemediği görülmüştür (Bennion 2005: 138). Bununla birlikte canvasser ve seçmenler arasında etnik ve politik yaklaşım bakımından benzerlik olduğu durumlarda seçmenlerin daha fazla sandığa gitme istekliliğinde bulundukları gözlenmiştir (Michelson 2003: 258). Canvassing tekniği seçmen tercihleri bakımından ele alındığında yapılan araştırmalarda katılım etkisine oranla daha az bir etkisinin olduğu görülmektedir. Britanya daki 1979 ve 1983 seçimlerinde, seçim sonuçlarını etkileyen kampanya aktivitelerinin ele alındığı bir çalışmada canvassing uygulamalarının daha az seçmeni etkilediği ve seçim açısından daha az öneme sahip olduğu görülmüştür (Mcallister 1985: 500). Yapılan başka bir araştırmada seçmenle yüz-yüze irtibat kurmanın seçime katılım konusunda etkili olabileceği ancak seçmen tercihleri bakımından çok az bir etkiye sahip olduğu görülmüştür (Kramer 1970: 560). Amerika da parti bağlamında seçmenle iletişim kurulması açısından yapılan bir çalışmada, seçmenle partiler adına bizzat iletişim kurmanın seçmenlerin harekete geçmeleri açısından önemli bir strateji olduğu görülmüştür. Ancak potansiyel seçmenlerle bu irtibatı Cumhuriyetçi ya da Demokrat parti gönüllülerinin gerçekleştirmesinin ayrıca bir fark oluşturmadığı sonucuna varılmıştır (Wielhouwer, 2000: 219). Daha açık bir ifadeyle parti adına çalışan canvasserlerin seçmenle irtibat kurması seçmenlerin harekete geçmesinde önemli bir belirleyici olmasına rağmen bunu cumhuriyetçi parti ya da demokrat parti yaptığında daha farklı bir etkinin olmadığı görülmüştür. Canvassing tekniği araştırmalarının üzerinde durduğu diğer önemli bir konu da hangi canvassing uygulamasının daha etkili olduğu konusudur. Bu kapsamda yapılan araştırmalara bakıldığında genel itibari ile seçmenle yüzyüze irtibat kurularak yapılan canvassing uygulamalarının daha etkili olduğu sonucuna varılmaktadır. Yapılan bir araştırmada seçmenlerle yüz-yüze görüşme tekniğinin seçimlere katılımı artırdığı görülmüştür. Buna karşın posta yöntemi ile seçmenlere ulaşıldığında çok az etki; telefonla yapılan çalışmalarda ise hiç etki olmadığı görülmüştür (Gerber ve Green 2000: 653) Biritish genel seçimlerinde siyasal partiler daha yoğun olarak telefonla canvassing çalışmalarını kullanmışlardır. Bu çalışmaların etkililiği ile ilgili yapılan bir araştırmada ise telefonla yapılan canvassing çalışmalarının yüz-yüze yapılan çalışmalar kadar etkili olmadığı sonucuna varılmıştır (Pattie ve Johnston 2003: 303). 86

88 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) Merkez California daki Dos Palos-Ora-Loma okul yönetim kurulu seçimlerinde seçmenlerle yüz-yüze görüşmenin etkilerinin ele alındığı bir araştırmada, kendisi ile yüz-yüze iletişim kurulan seçmenlerin daha fazla oy verme istekliliği gösterdiği görülmüştür (Michelson 2003: 247). Yapılan başka bir araştırmada da seçimlere katılımda yüz-yüze oy toplama yönteminin etkili olduğu sonucuna varılmıştır (Green vd. 2003: 1083). Telefonla yapılan canwassing calışmalarının etkisinin araştırıldığı bir araştırmada bu çalışmaların seçimlere katılımı etkilediği ancak seçmenlerin oy tercihleri açısından olabilecek etkiler bakımından herhangi bir kanıtın görülmediği bulgusuna ulaşılmıştır (Adams ve Smith 1980: 395). Canvassing tekniğinde yüz-yüze kurulan iletişimler, gönüllüler aracılığıyla olabileceği gibi doğrudan parti lideri ya da aday tarafından gerçekleştirilebilir. Adayın kendisi tarafından yapılan canvassing çalışmaları imaj oluşturma açısından da etkili olabilmektedir. Aday imajı ile ilgili olarak yapılan bir araştırmada adayın sosyallik özelliği kapsamında ele alınan adayın toplumsal alanlarda seçmenleriyle sık sık birlikte olması aday imajı açısından önemli bir etken olarak ortaya çıkmıştır (Güllüpunar 2010:153). Canvassing uygulamaları seçmenin demografik özellikleri bakımından farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin yapılan bir araştırmada kendisini fanatik idealist, fanatik gelenekçi, ılımlı gelenekçi ve ilkesiz faydacı olarak tanımlayan seçmenlerin aday tarafından ziyaret edilmeye daha fazla önem verdikleri görülürken; ılımlı idealist ve ilkeli faydacı seçmenlerin bu ziyaretlere önem vermediği anlaşılmıştır (Kalender 2005: 185). Yapılan başka bir araştırmada da canvassing uygulamasının seçimlere katılım konusunda 30 yaşın altındaki seçmenler üzerinde yaşlı seçmenlere oranla daha etkili olduğu görülmüştür (Bennion 2005: 123). 3. ARAŞTIRMA SORULARI Canvassing tekniğinin seçimlere katılım oranlarını artırdığı ve seçimlere katılımın yüksek olduğu bölgelerde ise seçmenin iknası açısından etkili olabileceği konusu çalışmanın teorik bölümünde ele alınan temel yaklaşımlardır. Türkiye özelinde seçimlere katılımın diğer batı ülkeleri ile kıyaslandığında yüksek olduğu daha önceki seçim sonuçlarından anlaşılmaktadır. Bununla birlikte Türkiye genelinde canvassing tekniğinin etkilerine dönük yeterli düzeyde inceleme yapılmadığı söylenebilir. Bu çalışmada canvassing tekniğinin seçim kampanyaları açısından etkisi aşağıdaki araştırma soruları kapsamında analiz edilmektedir: - Seçim kampanyalarında canvassing uygulamaları seçmen tercihi açısından etkili midir? - Canvassin uygulamalarının seçmen algısı bakımından oluşturduğu faktörler nelerdir? - Canvassing tekniği açısından oluşturulabilecek faktörlerin sosyo-demokrafik değişkenlerle ilişkisi nedir? - Seçim kampanyaları döneminde seçmenin canvassing uygulamasına maruz kalması durumunda bu teknik ile ilgili algısında herhangi bir fark oluşmakta mıdır? - Canvassing uygulamaları ile ilgili olarak deneklere yöneltilen değişkenler arasında ilişki var mıdır ve bu ilişkinin düzeyi nedir? 4. YÖNTEM 4.1. Araştırmanın Modeli Araştırmada genel tarama modeli esas alınmıştır. Tarama modelleri geçmişte ya da halen varolan bir durumu olduğu şekli ile tanımlamayı amaçlayan bir yaklaşımdır. Genel tarama modeli ise çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında genel bir yargıya varmak amacı ile evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup örnek ya da örneklem üzerinde yapılan tarama yöntemleridir (Karasar 1995: 77-79) Araştırmanın Uygulanması ve Örneklem Bu araştırma seçmenlerin seçim kampanyaları döneminde adayların seçmenlerle yaptığı yüzyüze görüşmelerinin seçmen tarafından nasıl algılandığını analiz etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın uygulanması, seçmen ilgisinin daha güncel olması nedeniyle seçim kampanyası döneminde yapılmıştır. Bu bakımdan araştırma Gümüşhane il merkezinde ve 12 Haziran 2011 Türkiye Genel Seçimleri seçim kampanyaları döneminde Mayıs 2011 in son haftası ile Haziran 2011 in ilk haftasında gerçekleştirilmiştir. 87

89 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Bir saha araştırması olarak tasarlanan bu çalışmada, basit rastlantısal örneklem yöntemi ile seçmenlerle yüz-yüze görüşmeye dayalı anket tekniği uygulanmıştır. Araştırmada toplam 370 anket yapılmıştır. Ancak değerlendirme aşamasında güvenilirlik gerekçesi ile 28 anket iptal edilerek toplam 342 anket analize alınmıştır Veri Toplama Araçları Seçim kampanyaları döneminde seçmenlerin canvassing uygulamaları konusundaki algılarının analiz edilmesi amacıyla 4 bölümden oluşan bir anket formu hazırlanmıştır. Birinci bölümde seçmenlerin canvassing uygulamaları konusundaki algısını belirlemeye dönük 5 li likert tipinde 28 maddelik bir ölçek geliştirilmiştir. Bu ölçek, yapılan literatür taramasında canvassing tekniğine dönük olarak bu çalışmanın amacı ile ilişkili daha önce uygulanmış herhangi bir ölçeğe ulaşılamadığı için teorik bölümde tartışılan konular bağlamında hazırlanmıştır. Bu ölçekte Kesinlikle Katılmıyorum (1), Katılmıyorum (2), Ne Katılıyorum Ne Katılmıyorum (3), Katılıyorum (4) ve Kesinlikle Katılıyorum (5) aralıklarında cevaplar elde edilmiştir. Anket formunun ikinci bölümü araştırmaya katılanların herhangi bir aday tarafından uygulanan canvassing uygulamasına tanıklık edip etmediklerini ve buna tanıklık etmişlerse sıklık derecesini soran sorulardan oluşmuştur. Üçüncü bölüm seçmenlerin bir öneki genel seçimlerdeki oy verme davranışlarını ölçmek için hazırlanmış ve son bölümde ise araştırmaya katılanların sosyo-demografik özelliklerini ortaya koyacak sorular yer almıştır. Yukarıda belirtilen kıstaslar doğrultusunda hazırlanan anket formu 50 kişi üzerinde önteste tabi tutulmuş ve gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra sahada uygulanmıştır Verilerin Analizi ve Kullanılan Testler Araştırmada elde edilen veriler SPSS 15.0 programı kullanılarak elektronik ortamda analiz edilmiştir. Verilerin analizinde araştırmaya katılanların sosyo-demografik özelliklerinin ve daha önceki seçimlerde oy verme davranışlarının ortaya konması amacıyla frekans dağılımları gibi betimleyici istatistikler kullanılmıştır. Canvassing uygulamalarının alt boyutlarının belirlenmesi amacıyla faktör analizi (Factor Analysis) yapılmıştır. Faktör analizi sonucunda elde edilen gruplar değişken olarak kaydedilmiş ve seçmenlerin canvassing uygulamalarına tanık olma durumları, bir önceki seçimde oy verme davranışları, sosyo-demografik özellikleri açısından ilişkisi Bağımsız Örneklem T- testi (Independent Samples T-test) ve Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) vasıtası ile test edilmiştir. Çoklu karşılaştırma tabloları için Tukey Testi esas alınmıştır. Ayrıca faktör analizi sonucunda elde edilen alt gruplarda yer alan değişkenler arasındaki ilişkinin yönünün ve gücünün ortaya konması amacıyla korelasyon analizi yapılmıştır. 5. ARAŞTIRMAYA KATILANLARIN SOSYO-DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ Basit rastlantısal örneklem yöntemi ile gerçekleştirilen anket çalışmasında araştırmaya katılanların % 50.1 i yaş aralığında görülürken; % 23,8 i yaş aralığında, %17.6 sı yaş aralığında; % 5.3 ü yaş aralığında ve % 0.9 u 61 ve üzeri yaş aralığında gerçekleşmiştir. Cinsiyetlere göre dağılım ele alındığında ise: % 67.8 i erkeklerden oluşurken; %32.2 si kadınlardan oluşmuştur. Araştırmaya katılanların meslekleri ele alındığında: % 30 u esnaf, % 29 u özel sektör çalışanı, % 10.4 ü memur ve yine aynı oranda öğrenci, % 9.1 i ev hanımı, % 5.8 i emekli, %2.1 i işsiz ve % 3 ü diğer olarak gerçekleşmiştir. Deneklerin aylık gelirlerine bakıldığında ise: 1000 TL ve daha az gelire sahip olanlar % 48.1, 1001 ve 2000 TL arası % 34.3, TL % 3.9, 2501 ve daha üst gelire sahip olanlar % 11.2 olarak gerçekleşirken; gelirim yok diyenler % 2.1 olarak gerçekleşmiştir. Araştırmanın yapılmasından bir önceki genel seçimler olan 2007 genel seçimlerinde hangi partiye oy verdikleri sorulduğunda araştırmaya katılanların % 50.5 i Ak Parti ye, % 24.7 si MHP ye, % 12.4 ü CHP ye, % 3.2 si Saadet Partisine, % 1.1 i diğer partilere oy verdiğini ve % 8.1 i oy kullanmadığını belirtmiştir. 6. BULGULAR VE YORUM 6.1. Canvassing Faktörleri Canvassing tekniğinin siyasal kampanyalarda kullanılması sonucunda oluşan seçmen algısı açısından yapılan faktör analizi uygulamasında üç farklı faktör elde edilmiştir. Buna göre faktörler etki, uygulama ve imaj olarak belirlenmiştir. Etki faktörü canvassing tekniğinin seçmenin ikna edilmesi açısından bıraktığı 88

90 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) algıyı ifade eden maddelerden oluşurken; uygulama faktörü seçmenlerin yüz-yüze iletişim tekniği olarak canvassing çalışmalarının yapılma şekli hakkındaki düşüncelerini ve imaj Tablo 1. Faktör Analizi CANVASSING FAKTÖRLERİ faktörü ise canvassing çalışması yapan bir adayın seçmende bıraktığı izlenimi değerlendiren maddelerden oluşmuştur. S. MADDELER A.O. S.S ETKİ 1 Yüz-yüze görüşmek medyadan daha etkilidir ,732 2 Yüz-yüze görüşmek adayı tanıma fırsatı verir ,731 3 Yüz-yüze görüşürsem düşüncelerimi daha iyi aktarabilirim ,714 4 Yüz-yüze görüşme yapmak seçmen iknası için önemlidir ,682 5 Yüz-yüze görüşmek ve içtenlikle el sıkışmak seçmeni etkiler ,639 6 Yüz-yüze iletişimde aday projelerini daha iyi anlatabilir ,600 7 Yüz-yüze görüşmek adayın inandırıcı olup olmadığının anlaşılmasını sağlar UYGULAMA ,592 8 Beni ziyaret eden adayın giyimine dikkat ederim ,710 9 Yüz-yüze görüşmelerde adayın vücut dili önemlidir , Yüz-yüze görüşmelerde adayın ses tonu önemlidir , Adaylar seçmen gezilerinde yanına eşini de almalıdır , Ziyaretime gelecek aday beni önceden bilgilendirmelidir , Görüşmelerde broşür gibi materyaller de dağıtılmalıdır , Aday ziyaretleri iş yerlerine olmalıdır , Aday evime gelecekse tanıdığım biri ile gelmelidir ,426 İMAJ 16 Yüz-yüze görüşen aday kararlı ve cesur olduğunu gösterir , Yüz-yüze görüşmek adayın halk adamı olduğunu gösterir , Yüz-yüze görüşen aday yalan söylemez , Aday beni ziyaret ettiğinde bana önem verdiğini düşünürüm ,590 Özdeğer (Eigenvalue) 3,797 3,032 2,044 Açıklanan Varyans 19,982 15,959 10,757 Cronbach s Alpha,817,750,655 KMO Meosure of sampling edequancy 864 Barlett s test of spherincity X2= 1601,745 S.D.= 171 P= 89

91 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Yapılan faktör analizine göre maksimum yüklenme düzeyi,732 olarak gerçekleşirken minimum yüklenme düzeyi ise,426 olarak gerçekleşmiştir. Bartlett testine göre faktör analizine tabi tutulan maddeler ile ana grup arasında (p=) anlamlı bir fark bulunmuştur. KMO (örneklendirme yeterliliği istatistiği) değeri, 864 (% 64.4) olarak gerçekleşmiştir. Sharma (1996) KMO değeri, 0,60 ı orta, 0,70 i iyi, 0,80 i çok iyi ve 0,90 ı mükemmel olarak yorumlamıştır (Aktaran: Kalaycı 2006: 322). Bu göre bulunan sonucun iyiye yakın bir değerde olduğu söylenebilir. Ayrıca toplam varyansın % i açıklanmıştır. Çalışmanın teorik bölümünde canvassing çalışmalarının seçimlere katılım oranının yüksek olduğu bölgelerde seçmenin iknası açısından etkili olabileceği ifade edilmişti. Bu kapsamda canvassing çalışmalarının etkisini ele alan 7 itemin toplandığı ilk faktör etki faktörü olarak belirlenmiştir. Etki faktörü, belirlenen diğer iki faktöre göre en güçlü olanıdır. Etki faktörünün öz değeri 3,797 ve güvenilirliği yüksek bir seviye olarak kabul edebileceğimiz (cronbach s alpha),817 olarak gerçekleşmiştir. Yüz-yüze görüşmek medyadan daha etkilidir yargısı etki faktörü içerisindeki itemlerden en fazla yük (,732) ile yüklenen madde olurken yüz-yüze görüşmek adayın inandırıcı olup olmadığının anlaşılmasını sağlar yargısı en düşük yük (,592) ile yüklenen madde olmuştur. Etki faktörü içerisinde toplanan itemlerin genel olarak katılıyorum yönünde bir ortalamaya (tablo 1) sahip oldukları ve cevapların birliktelik gösterdiği söylenebilir. Bu bakımdan canvassing çalışmalarının seçmen üzerinde etkili olduğu ifade edilebilir. Çalışmada ikinci faktör uygulama olarak belirlenmiştir. Canvassing tekniğinin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili seçmen algısının ifade edildiği itemlerin toplandığı bu faktörün özdeğeri 3,032 olarak gerçekleşmiştir. Faktörün güvenilirlik düzeyi ise yüksek sayılabilecek bir düzeydedir (a=,750). Uygulama faktörü itemlerinden beni ziyaret eden adayın giyimine dikkat ederim maddesi en yüksek faktör yüküne (,710) sahip olurken; aday evime gelecekse tanıdığım biri ile gelmelidir maddesi en düşük faktör yüküne (,426) sahip olmuştur. Uygulama faktörü olarak gruplanan maddeler aldıkları ortalamalar bakımından katılıyorum yönünde bir kabule sahip olmuşlardır. Ayrıca cevaplarda bir birlikteliğin söz konusu olduğu görülmektedir (Tablo.1). Çalışmanın üçüncü ve son faktörü ise imaj olarak belirlenmiştir. Bu faktör grubu canvassing çalışması yapan bir adayın seçmen tarafından nasıl algılandığını ifade eden maddelerden oluşmuştur. Orta (a=,655) olarak ifade edilebilecek güvenilirliğe sahip olan imaj faktörünün özdeğeri 2,044 olarak gerçekleşmiştir. Yüz-yüze görüşen aday, kararlı ve cesur olduğunu gösterir maddesi imaj faktörünün en yüksek faktör yükü (,726) ile yüklenen maddesi olmuştur. En düşük faktör yükü (,590) ise aday beni ziyaret ettiğinde bana önem verdiğini düşünürüm maddesinde gerçekleşmiştir. İmaj faktörü olarak belirlenen grupta bulunan maddelerin aldıkları ortalamalara bakıldığında (tablo 1) genel itibariyle ne katılıyorum ne katılmıyorum düzeyinden katılıyorum düzeyine doğru bir düşüncenin hakim olduğu söylenebilir Faktör Gruplarında Bulunan Değişkenler Arası İlişki Faktörlerde yer alan değişkenler arasındaki korelasyon katsayılarına bakıldığında genel olarak değişkenler arasında ilişkinin olduğu ve bu ilişkinin orta düzeyde gerçekleştiği söylenebilir. Bu nedenle aşağıda aralarında ilişki olan bazı değişkenler üzerinde durulmuştur. Bütün değişkenler açısından gerçekleşen ilişki türü ve düzeyi tablo 2 de görülmektedir. Korelasyon analizinde seçmen ile yüz-yüze görüşmenin medyadan daha etkili olduğu düşüncesi ile yüz-yüze görüşmenin adayı daha iyi tanıma fırsatı verdiği (,540), böyle bir uygulamada seçmenin düşüncelerini adaya daha iyi aktarabildiği (,457) ve adayın yüz-yüze yaptığı görüşmelerde seçmeni ikna edebilmesinin daha mümkün olduğu düşüncesi arasında orta düzeyde ve pozitif bir ilişki olduğu görülmüştür. Dolayısı ile seçmenle birebir irtibat kurmanın medyadan daha etkili olduğu düşüncesinde olanların canvassing uygulamalarının seçmene adayı yakından tanıma fırsatı verdiği ve seç- 90

92 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) menin ikna edilmesi açısından daha etkili olduğu konusunda aynı paralelde bir düşünceye sahip oldukları söylenebilir. Yüz-yüze görüşürsem adayı dahi iyi tanırım yargısı ile aday ile görüştüğümde düşüncelerimi aktarabilirim (,455), yüz-yüze görüşme yapmak seçmen iknası açısından önemlidir (,426) ve yüz-yüze görüşürsem adayın inandırıcı olup olmadığını anlayabilirim (,463) yargıları arasında pozitif ve orta düzeyde bir ilişki bulunmuştur. Seçmenlerin yüz-yüze görüşme yolu ile adayın daha iyi tanınabileceği ve adayın inandırıcı olup olmadığının daha iyi anlayabileceğini düşünmesi arasında pozitif ve orta düzeyde bir ilişkinin olması, adayın daha iyi tanınmasının aynı zamanda onun güvenilirliği açısından da önemli olduğunu göstermektedir. Aday ile yüz-yüze görüştüğümde düşüncelerimi daha iyi aktarabilirim değişkeni ile yüzyüze görüşmek seçmen iknası için önemlidir (,426), aday projelerini daha iyi anlatabilir (,408), ve inandırıcı olup olmadığı anlaşılır (,445) değişkenleri arasında pozitif ve orta düzeyde bir ilişki görülmüştür. Bu sonuca göre canvassing uygulamaları ile seçmenlere sağlanan feedback ortamının seçmen iknası açısından önemli olduğu söylenebilir. Bununla birlikte Yüz-yüze görüşme yapmak seçmen iknası için önemlidir yargısı ile içtenlikle el sıkışmak seçmeni etkiler (,527), yargısı arasında orta düzeyde ve pozitif bir korelasyonun olması seçmenle yakın ve sıcak bir temasın ikna açısından önemli olduğunu göstermektedir. Yapılan analizde, seçmenle yapılan yüz yüze görüşmelerde Seçmenle içtenlikle el sıkışmak seçmeni etkiler değişkeni ile adayın vücut dili önemlidir (,307), halk adamı olduğunu gösterir (,336), önem verildiğimi düşündürür (,380), değişkenleri arasında orta düzeyde ve pozitif bir korelasyon bulunmuştur. Dolayısı ile seçmenle kurulan iletişimde beden dili ve davranışlar gibi fiziksel temasın adayın imajı acısından önemli olduğu sonucuna varılabilir. Yüz-yüze görüşmelerde aday projelerini daha iyi anlatabilir yargısı ile inandırıcı olup olmadığı anlaşılır (,462), önem verildiğimi düşündürür (,342), yargıları arasında orta düzeyde ve pozitif bir korelasyon; kararlı ve cesur olduğunu gösterir (,259), yargısı arasında ise düşük ve pozitif bir korelasyon bulunmaktadır. Dolayısıyla adayın projelerinin seçmenler tarafından iyi anlaşılmasının güvenilirlik açısından önemli olduğu vurgulanabilir. Yüz-yüze görüşmelerde adayın inandırıcı olup olmadığı daha iyi anlaşılır değişkeni ile kararlı ve cesur olduğunu gösterir, (,263) ve halk adamı olduğunu gösterir (,272), değişkenleri arasında düşük ve pozitif bir ilişki görülmektedir. Diğer bir anlatımla adayın canvassing uygulamaları ile güvenirliğini sağlaması onun halk adamlığı, kararlılık ve cesurluk gibi özellikleri bakımından da önemli görülmektedir. Diğer bir değişken olan adayın giyim tarzı önemlidir yargısı ile vücut dili önemlidir (,498) ve ses tonu önemlidir (,458) yargıları arasında orta düzeyde ve pozitif bir korelasyon bulunmaktadır. Burada ise adayın canvassing uygulamaları sırasında kişisel özellikler bakımından uyması gereken nitelikler arasında bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Yüz-yüze görüşmelerde adayın vücut dili önemlidir değişkeni ile ses tonu önemlidir (,637) değişkeni arasında yüksek ve pozitif bir korelasyon bulunmaktadır. Dolayısı ile canvassing uygulamalarında hem beden dili hem de ses tonunun adayın algılanması açısından ilişkili etkenler olduğu görülmektedir. Bununla birlikte adayın ses tonu önemlidir yargısı ile aday eşini de yanına almalıdır (,328) yargısı arasında orta düzeyde ve pozitif bir korelasyon; broşür gibi materyalleri dağıtmalıdır (,266) ve iş yerlerini ziyaret etmelidir (,260), yargıları arasında ise düşük ve pozitif bir korelasyon vardır. 91

93 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Tablo 2. Canvassing Tekniği Değişkenleri Korelasyon Analizi Maddeler 1.M 2.M 3.M 4.M 5.M 6.M 7.M 8.M 9.M 10.M 11.M 12.M 13.M 14.M 15.M 16.M 17.M 18.M 19.M 1.M 1,540** 2.M 1,457**,455** 3.M 1,491**,426**,422** 4.M 1,447**,362**,343*,527** 5.M 1,406**,386**,408**,300**,334** 6.M 1,388**,463**,445**,236**,261**,462** 7.M 1,206**,157**,008,238**,217**,149*,012,103,082,127*,031 8.M 1,411**,318**,303**,305**,307**,297**,240** 498** 9.M 1 10.M 1,334**,252**,309**,277**,272**,316**,279**,458**,637** 11.M 1,198**,163**,006,128*,031,110,062,121*,041,228**,188**,001,315**,349**,328** 12.M 1,100,089,068,252,124*,035,187**,001,057,334,103,080,115**,052,200**,001,172**,004,219**,302** 13.M 1,114,054,133*,025,232**,161**,006,176**,003,215**,072,227,300**,259**,266**,175**,003,161**, M 1,307**,344**,354**,208**,181**,002,360**,272**,252**,349**,260**,377**,167**,005,170**, M 1,227**,270**,162**,006,166**,005,229**,224**,134*,024,170**,004,257**,184**,002,300**,222**,186**,002,285** 16.M 1 17.M 1 18.M 1 19.M 1 Not: **. Korelasyon 0.01 düzeyinde anlamlıdır. (2-tailed),247**,184**,002,164**,005,178**,003,225**,259**,263**,130*,028,264**,241**,161**,006,067,259,999,167**,005,117*,047,241**,246**,176**,003,282**, 336**,294**,272**,165**,005,197**,001,177**,003,169**,004,071,232,095,108,261**,150*,011,428** -, , ,102,083 -,105,075 -,020,740 -,066,266,076,177 -, 175**,003 -,076,202 -,103,082,043,467 -,101,087 -,139*,019 -,074,209 -,066,263,313**,184**,002,301**,230**,233**,339**,380**,342**,241**,123*,037,265**,201**,001,258**,139*,019,132*,026,265**,179**,002,390**,526**,101,086 92

94 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) Yüz-yüze görüşmelerde aday evime geldiğinde yanına eşini de almalıdır değişkeni ile ziyaret öncesi bilgilendirmelidir (,302), ziyaretlerini iş yerlerine yapmalıdır (,377) ve evime tanıdığım biri ile gelmelidir (,300) değişkenleri arasında orta ve pozitif bir ilişki bulunmuştur. Buna göre canvassing uygulamalarında evlere yapılan ziyaretlerin olumsuz algılanabileceği düşünülebilir. Çünkü adayın ev ziyaretinde yalnız gelmemesi ve ziyaretlerin iş yerlerine yapılması hakkındaki görüşler açısından pozitif ve orta düzeyde bir ilişki bulunmaktadır. Ayrıca aday evime gelmeden önce bilgilendirmelidir yargısı ile ziyaretini iş yerlerine yapmalıdır (,167) ve evime tanıdığım biri ile gelmelidir (,222) yargıları arasında düşük ve pozitif bir ilişki gözlenmektedir. Yüz-yüze görüşmelerde aday iş yerlerini ziyaret etmelidir yargısı ile evime tanıdığım biri ile gelmelidir (,285), önem verildiğimi düşündürür (,265) ve halk adamı olduğunu gösterir (,261) yargıları arasında düşük ve pozitif bir ilişki vardır. Diğer bir değişken olan aday evime gelecekse tanıdığım biri ile gelmelidir yargısı ile önem verildiğimi düşündürür (,179), halk adamı olduğunu gösterir (,150), yargıları arasında düşük ve pozitif bir ilişki görülmektedir. Yapılan korelasyon analizi sonucunda adayın yüz yüze görüşmelerde kararlı ve cesur olduğunu gösterir önermesi ile halk adamı olduğunu gösterir (,428), önem verildiğimi düşündürür (,390) ve yalan söylemez (,313) önermeleri arasında orta ve pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bu bakımdan canvassing uygulamalarında adayın imajı ile ilgili algı kriterleri arasında bir ilişki olduğu görülmektedir. Yüzyüze görüşmek adaya halk adamı olduğunu gösterme fırsatı verir değişkeni ile önem verildiğimi düşündürür (,526) değişkeni arasında ise orta ve pozitif ilişki bulunmaktadır Canvassing Faktörleri ve Değişkenler Analizi Araştırma sonucunda elde edilen faktörler ile deneklerin seçim sürecinde herhangi bir partinin adayı ile yüz-yüze görüşme yapma durumları ve bir önceki genel seçimlerde oy verdikleri partiler değişkeni kapsamında yapılan analizler sonucunda bütün faktörler bakımından anlamlı bir farkın oluşmadığı görülmüştür. Araştırmaya katılanların seçim sürecinde herhangi bir parti adayı ile yüz-yüze görüşme durumları ile belirlenen faktörler arasında herhangi bir anlamlı fark bulunamamıştır (F1: t=2.751, sd=312, p=,282; F2: t=1.565, sd=309, p=,118; F3: t=1.758, sd=297, p=282). Araştırmanın 2011 Genel Seçimleri seçim kampanyaları döneminde yapılması nedeniyle deneklere 2009 Genel Seçimleri nde hangi partilere oy verdikleri sorulmuş ve bunlar belirlenen faktörlerle karşılaştırılmıştır. Buna göre faktörler ile oy verilen partiler arasında anlamlı bir farkın oluşmadığı görülmüştür (F1: F=1.768, sd=6, p=,106; F2: F=.722, sd=6, p=632; F3: F=1.530, sd=6, p=169) Canvassing Faktörleri ve Sosyo- Demografik Değişkenler Analizi Yapılan çalışmada araştırmaya katılanların sosyo demografik özellikleri ile bu çalışmada ortaya konan canvassing faktörleri arasında genel itibariyle anlamlı bir farkın oluşmadığı söylenebilir. Araştırmaya katılanların cinsiyetleri ile faktörler arasında yapılan analiz sonucunda cinsiyet ile ikinci faktör olan uygulama faktörü arasında anlamlı bir fark (t=-2.283; sd=315; p=014) olduğu görülürken diğer iki faktör açısından herhangi bir anlamlı farkın olmadığı görülmüştür (F1: t=-099, sd=315, p=148; F3: t=-1.189, sd=304, p=119). Anlamlı farkın oluştuğu uygulama faktörüne bayanlar daha yüksek bir ortalama (3.63) ile katılım gösterirken; erkekler daha düşük bir ortalama (3, 44) almışlardır. Çalışmada araştırmaya katılanların eğitim durumları ile faktörler karşılaştırıldığında uygulama faktörü (F2) açısından anlamlı bir fark (F=3.058, sd=4, p=,017) oluşurken; diğer iki faktör açısından anlamlı bir fark oluşmamıştır (F1: F=.379, sd=4, p=,823; F3: F=.438 sd=4, p=,781). Uygulama faktörü açısından bulunan ortalamalar ele alındığında bütün eğitim durumları açısından cevaplarda bir birliktelik olmasına karşın; çoklu karşılaştırmalarda ilköğretim ile ortaöğretim arasında uygulama faktörü açısından anlamlı bir farkın olduğu görül- 93

95 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 müştür. Buna göre ilköğretim mezunları ortaöğretime göre uygulama faktöründe yer alan önermelere daha yüksek ortalama ile katılmışlardır. Araştırmaya katılanların aylık gelirleri ele alındığında birinci faktör olan etki faktörü ile deneklerin gelir durumları arasında anlamlı bir fark (F=2.946, sd=5, p=,013) oluşurken; diğer iki faktör açısından anlamlı bir fark oluşmamıştır (F2: F=1.043, sd=5, p=,393; F3: F=.919, sd=5, p=,469). Ortalamalara bakıldığında gelirim yok diyenler (2.65) ile geliri 1000 TL ye kadar olanlar (3.71) arasında anlamlı bir fark oluşmuştur. Diğer gelir gruplarında ise ortalama olarak bir bütünlük görülmekte ve genel itibariyle 3.5 ortalama oluşmuştur. Ayrıca araştırmaya katılanların yaş düzeyleri ile belirlenen faktörler arasında da anlamlı bir fark oluşmamıştır (F1: F=2.204, sd=5, p=,054; F2: F=2.186, sd= 5, p=,056; F3: F=.423, sd=5, p=,833). TARTIŞMA VE SONUÇ Seçimlere katılım oranının yüksek olduğu ve sosyolojik olarak yüz-yüze ilişkilerin ve sosyal değerlerin güçlü olduğu toplumlarda gerçekleştirilen canvassing çalışmalarının seçim kampanyaları açısından önemli bir etkiye sahip olduğu söylenebilir. Yapılan araştırmada seçim kampanyalarında canvassing tekniğinin birincil etkiye sahip bir faktör olmamasına rağmen kampanya sürecinin etkili unsurları arasında olduğu kanısına varılmıştır. Çünkü elde edilen sonuca göre canvassing tekniğinin seçmenler üzerindeki etkisini ölçmek amacıyla hazırlanan yargılara seçmenlerin genel olarak katılıyorum yönünde bir cevap verdiği görülmüştür. Yapılan araştırmada canvassing uygulamaları konusunda seçmen algısının ölçülmesi bakımından üç faktör belirlenmiştir. Bu faktörler canvassing tekniğinin seçim kampanyalarındaki etkisini içeren etki faktörü, bu tekniğin nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği konusundaki seçmen algısını ifade eden uygulama faktörü ve canvassing çalışmasında bulunan bir adayın seçmen üzerinde bıraktığı algısını gösteren imaj faktörü olarak sınıflandırılmıştır. Etki faktörü içerisinde gruplanan seçmenle yüz-yüze görüşmenin medyadan daha etkili olduğu, adayı daha iyi tanıma fırsatı verdiği, seçmenin düşüncelerini daha iyi aktarabildiği, seçmen iknası açısından daha etkili olduğu, adayın kendisini ve projelerini daha iyi anlatabileceği gibi yargılar açısından araştırmaya katılanların 3.5 in üzerinde bir ortalama ile bu görüşleri destekledikleri görülmüştür. Bu bakımdan siyasetçiye olan güven sorununa rağmen seçmenle yüz-yüze görüşmenin kampanyalarda etkili bir yöntem olduğu sonucuna varılabilir. Bu olgunun özellikle küçük ölçekli yerleşim birimleri açısından daha geçerli olabileceği düşünülebilir. Çünkü ulaşılması gereken seçmen sayısının daha az olması bu tekniğin başarısı açısından etkilidir. Bu çalışma seçmen sayısı bakımından küçük ölçekli bir il olan Gümüşhane de yapılmıştır. Araştırmada belirlenen faktör gruplarındaki değişkenler açısından yapılan korelasyon analizinde değişkenler arasında genel olarak orta düzeyde ve pozitif bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Faktör gruplarında yer alan toplam ondokuz değişkenin açıklanması bakımından genel olarak birbirleri ile ilişkili oldukları sonucuna varılmıştır. Bununla birlikte etki faktörü içerisinde yer alan değişkenler arasında diğer değişkenlere göre daha güçlü bir korelasyonun olduğu da söylenebilir. Çalışmada seçmenlerin kampanya döneminde canvassing uygulaması ile karşılaşma durumlarına göre bu konudaki algılarında nasıl bir farkın olduğu da ele alınmıştır. Seçmenlerin herhangi bir parti adayının canvassing çalışmasına tanıklık etmeleri ve bu tanıklığın sıklık derecesi canvassing tekniği bakımından seçmen algısında farklılıklara neden olabilir. Ancak yapılan araştırmada seçmenlerin seçim sürecinde herhangi bir partinin adayı ile görüşüp-görüşmeme durumları ve bu görüşme sıklığı açısından belirlenen faktörler arasında anlamlı bir farkın olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca canvassing uygulamaları ile ilgili algının farklı partilere oy veren seçmenler açısından da anlamlı bir fark oluşturmadığı görülmüştür. Araştırmaya katılanların sosyo-demografik özellikleri ele alındığında belirlenen bütün faktörler açısından genel itibariyle anlamlı bir farkın olmadığı görülürken; Cinsiyet ve Eğitim değişkeni açısından uygulama faktöründe anlamlı bir farkın olduğu ve gelir değişkenin de 94

96 Seçim Kampanyalarında Yüz-Yüze İletişim Tekniği Olarak Canvassing (82-96) ise etki faktörü açısından anlamlı bir farkın olduğu görülmüştür. Uygulama faktörü değişkenlerine kadınlar erkeklere oranla daha yüksek bir ortalama ile katılım göstermişlerdir. Eğitim açısından bakıldığında ise: ilköğretim ve ortaöğretim mezunları açısından anlamlı farkın daha belirgin olarak ortaya çıktığı görülmüş ve ilköğretim düzeyinde eğitime sahip olanlar uygulama faktörü değişkenlerine daha yüksek katılım göstermişlerdir. Bununla birlikte etki faktörü ile aylık gelir değişkeni arasında anlamlı bir fark oluşmuştur. Gelir düzeyleri açısından geliri olmayanlar ile 1000 TL ye kadar gelire sahip olanlar arasında daha belirgin bir farkın oluştuğu görülmüştür. Bu bakımdan geliri olmayanlar, canvassing tekniğinin seçmenin etkilenmesi bakımından daha düşük değere sahip olduğunu düşünmektedirler. Canvassing uygulamaları seçim kampanyaları bakımından etkili bir unsur olarak görülmektedir. Bu çalışmalar aday açısından daha olumlu bir imaj oluşturabilmektedir. Ancak canvassing tekniğinin bölgenin sosyolojik özelliklerine, kültürüne, değerlerine göre farklı algılanabileceği söylenebilir. Bu bakımdan bu tekniğin uygulanmasında farklı kriterler üzerinde durulabilir. Bu çalışma ile canvassing uygulamaları açısından ortaya konabilecek faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Farklı seçim bölgelerinde yapılacak benzer araştırmalarda farklı sonuçlara ulaşılabilir. Bundan sonra yapılacak çalışmalar canvassing tekniği bakımından seçmenlerin sosyo-demografik özelliklerine göre anlamlı bir fark oluşturup-oluşturmadığı konusunda daha belirleyici sonuçlara ulaşabilecektir. Örneğin yapılan bir araştırmada 30 yaşın altındaki seçmenlerin seçimlere katılım konusunda canvassing uygulamalarından daha fazla etkilendiği sonucuna varılmıştır (Bennion 2005: 123). Ayrıca canvassing uygulamasına tanık olan bir seçmen ile böyle bur uygulamaya tanık olmayan seçmen arasındaki algı farkı bakımından da yeni araştırmaların yapılması bu tekniğin seçim kampanyalarındaki etkisinin belirlenmesi açısından yararlı olacağı düşünülmektedir. KAYNAKÇA Adams V C ve Smith D J (1980) Effect of Telephone Canvssing on Turnout and Preferences : A Field Experiment, Public Opinion Quarterly, 44, Arceneaux K ve Nickerson D (2009) Who is mobilized to Vote? A Re-Analiysis of 11 Field Experiment, American Journal Of Political Science, 53, Aziz A (2003) Siyasal İletişim, Nobel Yayınları, Ankara. Bennion E A (2005) Cought in The Ground Wars: Mobilizing Woters During a Competitive Congressional Campaign, Annals of th American Academy of Political Social Science, 601, Bergan D E, Gerber A S, Green D P ve Panagopoulos C (2005) Grassroot Mobilization and Voter Turnout in 2004, Public Opinion Quarterly, 69, Black J H (1984) Revisiting the Effects of Canvassing on Voting Behaviour, Canadian Journal of Political Science, 17, Blydenburg J C (1976) An Application of Game Theory to Political Campaign Decisionmaking, American Journal of Politial Science, 20, Cross V (2004) Political Parties, UBC Press, Canada. Devran Y (2004) Siyasal Kampanya Yönetimi, Odak İletişim, İstanbul. Devran Y ve Seçkin G (2011) 29 Mart Mahalli Seçimlerinin Siyasal Kampanya Tekniği Açısından Değerlendirilmesi, Yusuf DEVRAN (,ed), Seçim Kampanyalarında Geleneksel Medya, İnternet ve Sosyal Medyanın Kullanımı, Başlık Yayın Grubu, İstanbul, Faucheux R A (2002) Running For Office, M. Evans and Campany, New York. Fidan M (2000) Siyasette Güvenilirlik İmajı, Damla Ofset, Konya. Fisher D R (2006) Activisim Inc: How The Outsourcing of Grassroots Campaigns is Strangling Progressive Politics in America, Stanford University Press, Plo Alto, CA, USA. Gerber A S ve Green D P (2000) The Effect of Canvassing, Telephone Calls, and Direct Mail on Voter Turnout: A Field Experiment, American Political Science Review, 94, Green D P, Gerber A S ve Nickerson D W (2003) Gettin Out the Vote in Local Elections: 95

97 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Resolts from Six Dor-to-Door Canvassing Experiments, The Journal Of Politics, 65, Green D P ve Gerber A S (2004) Getting Out The Vote: A Guide for Candidates and Campaigns, Brookings Institution Press, Washington DC USA. Grey J L (1999) How to Win a Local Election, M. Evans and Company, New York. Güllüpunar H (2010) Siyasal İletişim ve Aday İmajı, Eğitim Akademi Kitabevi, Konya. ran-2011-secimlerine-rekor-katilim.htm,erişim tarihi: Kağıtçıbaşı Ç (2010) Günümüzde İnsan ve İnsanlar, Evrim Yayınevi, İstanbul. Kalaycı Ş (2006) Faktör Analizi, Şeref Kalaycı (ed), SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, Ankara, Asil Yayın Dağıtım, Kalender A (2005) Siyasal İletişim ve İkna Stratejileri, Çizgi Kitabevi, Konya. Kalender A (2007) Siyasal İletişim Tekniği Olarak Canvassing ve Seçmen Davranışı Üzerindeki Etkileri, Selçuk İletişim Dergisi, 5 (1), Karasar N (1995) Bilimsel Araştırma Yöntemi, 3A Araştırma Eğitim Danışmanlık Ltd, Ankara. Kramer G H (1970) The Effects of Precinct- Level Canvassing on Voter Behavior, The Public Opinion Quarterly, 34, Lofy B (2005) Politics The Welstone Way, Universty Minnesota Pross, London. McAllister I (1985) Campaign Activities and Electoral Outcomes in Britain 1979 and 1983, The Public Opinion Quarterly, 49, Michelson M R (2003) Getting Out the Latino Vote: How Dor-to-Dor Canvassing Influences Voter Turnout in Rural Central California, Political Behavior, 25, Pattie C J ve Johnston R J (2003) Hanging on the telephone? Doorstep and Telephone Canvassing at The Biritish General Election of 1997, Biritish Journal of Political Science, 33/2, Shaw C (2009) Campaign Manager: Running and Winning Local Election, Westview Press, Boulder Co, USA. Uztuğ F (1999) Siyasal Marka: Seçim Kampanyaları ve Aday İmajı, Mediacat Yayınları, Ankara. Wielhouwer P W (2000) Releasing the Fetters: Parties and Mobilization of the African- American Electorate, The Journal of Politics, 62,

98 SİYASAL İLETİŞİMDE MÜZİK KULLANIMI: 2011 GENEL SEÇİM ŞARKILARININ SEÇMENE ETKİSİ ÖZET Nural İmik Tanyıldızı Siyasal iletişim çalışmalarının en önemli amacı seçmeni etkilemek ve oy vermesini sağlayabilmektir. Seçim dönemlerindeki siyasal iletişim çalışmalarında siyasal partiler, seçmeni etkilemek için birçok farklı araç ve teknik kullanmaktadır. Meydanlarda, sokakta, televizyonda, radyoda duyduğumuz seçim şarkıları siyasal partilerce kullanılan iletişim şekillerinden biridir. Araştırmada seçim şarkılarının seçmeni farklı yönlerden etkilediği hipotezinden hareket edilmiştir. Araştırmanın amacı siyasal partilerin seçim dönemlerinde kullandıkları seçim şarkılarının seçmene etkilerini tespit etmektir. Siyasal iletişim yöntemi olarak seçim şarkılarının seçmeni etkileme durumu, nasıl etkilediği ve bu şarkıların oy verme davranışına katkısı incelenmiştir. Bunun için 12 sorudan oluşmuş bir anket Elazığ ili merkezinde oturan tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenmiş 412 kişiye uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Seçim şarkılarının genel olarak seçmenin bilgi edinme, dikkat kesilme, hatırlama, tutum oluşturma, seçmeni harekete geçirme ve siyasal katılımı arttırma rollerinin olduğu, bu araştırmada ise seçim şarkılarının seçmenleri doğrudan belirli bir siyasal partiye oy vermeye yönlendirmediği görülmüştür. Seçim şarkılarının seçmenin siyasal partiyi hatırlamasına yardımcı olmanın yanında ayrıca seçmeni harekete geçirici ve seçmenin siyasal katılımını arttırıcı etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Siyasal iletişim, seçim şarkıları, propaganda, siyasi müzik. USING OF THE MUSIC IN POLITICAL COMMUNICATION: THE EFFECTS OF THE SONGS TO THE VOTERS IN 2011 GENERAL ELECTIONS ABSTRACT Political parties use the many different tools and techniques to the voter for political communication studies in election periods. The most important goal of the Political communication studies is to influence voters and provide to voters giving vote to their parties. During election periods songs the political parties used in election which we can hear in squares, streets, television, radio is one of the communication tools. The research hypothesis is the election song affects the voters in different way. The aim of the research is to determine the affects of the election songs used by political parties during election periods. It was examined that how affects election of songs as a method of political communication and how it effects on voting behavior of these songs. A questionnaire consisting of 12 questions were applied to the random sampling method on the identified 412 people sitting in the center of the province of Elazığ. The data obtained were analyzed with the SPSS program. As a result, it were defined what affect voting behavior of the selection songs. Generally election songs have got roles such to obtain information, to attract attention, to recall, to mobilize voters, and to increase the political participation. The study showed that election songs were not directed to the voters to vote for a particular party. Furthermore, election songs has been concluded that the affects as a factor to action and to increase political participation as well as helping to remind the political party. Keywords: Political communication, songs of election, propaganda, political music. GİRİŞ Ses bir doğa olayıdır. Müzik bu doğal ve etkin olaydan bilinçle çalışıp emek vererek sanat yapıtı yaratmak ve bunu bilimsel bir temele oturtmaktır. Müzik sadece kalpten yansıyan duygularla değil, bilgi ve anlayışla oluşturulabilmektedir (Yener 1996: 9). Teknik bir ifadeyle müzik, ses yüksekliği ve ritim bağlantıları içinde düzenlenmiş seslerin sanatıdır. Fakat Yrd. Doç. Dr., Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi

99 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 müziği sadece bundan ibaret görmemek gerekmektedir. Müzik yapıtları özlerinde beşeri imgeleri, tipik insan edimlerini ve ilişkilerini içermektedir. Müzik yapıtları fikirleri de iletmektedir (Finkelstein 1996: 9-10). Zaman içinde müziğin tüketim koşullarının değişmesine bağlı olarak değiştiğini savunan düşünürler de vardır. Bunların en önemlisi Adorno dur. Adorno ya göre 18. yüzyılın sonlarından itibaren müzik dolaysız kullanım olanağını yitirmiştir. Kendini alış-veriş sürecine bağımlı kılmıştır. Müziğin bu süreçteki rolü bir meta olmasıdır. Değerini belirleyen ise pazardır (aktaran Oskay 2001: 35-36). 21. yüzyılda ise müzik endüstrileşme sürecini izleyerek küresel ve siyasi bir güç olma durumuna gelmiştir (Lull 2000: 11). Müzik bir ideoloji aracı olarak benzersiz bir güce sahiptir. Kişinin kendini bu güçlerden koruyabilmesi ya da tam tersine onlardan haz alması için müziğin işleyişini ve çekiciliğini anlaması gerekmektedir. Müzik sadece duyulmamalı, aynı zamanda okunmalıdır (Cook 1999: 180). Bunu yaparken sadece teknik açıdan bir çıkarım yapmak kastedilmemiştir. Burada asıl olan müziğin toplumsal açıdan taşıdığı önemi anlayabilmektir. Müziğe sadece kulağa gelen sesler olarak bakmamak, bu seslerin kişide oluşturduğu duyguları ve kişi için önemini de anlayabilmek gerekmektedir. Günümüzde, kültür, kitle kültürü, popüler kültür, ideoloji, ekonomi, siyaset, sanat, iş ve eğlence, hepsi birbiri içinde ve birbiriyle sıkı sıkıya bağıntılı olan kavramlardır (Erdoğan ve Solmaz 2005: 21). Bu bağlamda müzik ve siyaset arasındaki ilişkiden söz etmek mümkündür. Müziğin toplumsal ve siyasi olaylardan bağımsız olduğunu düşünmek mutlak sanat anlayışı dışında olanaklı değildir (Mermutlu 2011). Siyasi müzik sahası, 1730 ların seçim şarkılarından 1980 lerin punk-rock protestosuna kadar her şeyi içermektedir. En yaygın olanları işçi şarkıları, kölelik karşıtı grupların şarkıları, kadınlara çeşitli haklar verilmesini isteyen grupların şarkıları, halkçı şarkılar ve siyasi kampanya şarkılarıdır (Lull 2000: 50). Seçim dönemlerinde siyasal partiler tarafından kullanılan kampanya şarkıları aynı zamanda seçmenlerin kendi temsilcilerini belirlemeye etkide bulunabilmesi açısından önemli bir konudur. Araştırmada bu konu üzerinden hareket edilmiştir. Yapılan literatür araştırmasında yurt içinde konuyla doğrudan ilgili bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Konu siyasal iletişim çalışmaları ve müziğin kullanım yerleri ile ilgili kitap ve makalelerde; siyasal kampanya dönemlerinde kullanılan kitle iletişim araçları içerisinde ele alınmıştır. Ayrıca siyasi müziklerin propaganda amaçlı kullanımına yer veren teze rastlanmıştır (Şahin 2008). Yurt dışında ise siyasal iletişimde müzik kullanımıyla ilgili çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalardan ulaşılabilenler incelendiğinde hepsinde müziğin siyasal iletişim kampanyalarında önemli bir iletişim unsuru olarak görüldüğü tespit edilmiştir. Fakat siyasal müziklerin seçmenlere etkileri her araştırmada aynı değildir. Bunun nedenini tam olarak söylemek mümkün olmamakla birlikte; zaman, mekan, kültür ve siyasal sistemlerdeki farklılıkların etkili olabileceği düşünülmektedir. Afrika da müziğin siyaset üzerindeki etkisini araştıran bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Tanzanya da müzik her zaman seçimlerde önemli bir unsur olmuş, gençlerin siyasi katılımda bulunması için rol oynamaya devam etmiştir (Englert 2008: 90-91). Bir Afrika ülkesi olan Malawi de de yapılan bir araştırmada dansın ve siyasi şarkıların siyaset ve rejim üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Siyasal kampanyalarda şarkıların kullanımının adayın başarısını önemli ölçüde etkilediğinden bahsedilmiştir (Chirwa 2001:1). Perris (1983: 1-28) yaptığı çalışmada müziğin propaganda amaçlı nasıl kullanıldığını Çin Halk Cumhuriyeti örneğinden açıklamaya çalışmıştır. Marksizm, Mao ve Konfüçyüs üzerinden tarihsel bir süreç içerisinde ele almıştır. Bir araştırmada ise siyaset ve popüler kültür arasındaki ilişki İngiltere deki Rock The Vote grubu üzerinden verilmiştir. Genç nüfusa hitap eden bu tarz müziklerin kampanya döneminde kullanılmasının önemine dikkat çekilmiştir. Siyasal kampanya dönemlerinde genç nüfusu oy verme davranışına yöneltmede müziğin etkili olduğu ifade edilmektedir (Cloonan ve Street 1998: 33-38). Bir başka araştırmada da ABD ve Tayvan daki 1996 yılı başkanlık seçim kampanyaları siyasal reklamların kültürel boyutları açısından karşılaştırılmıştır. Şarkıların genellikle göründüğünden daha fazla anlam ifade etmekte olduğu, farklı melodilerdeki şarkıların dinleyicileri farklı şekillerde hareket ettirdiği, bu nedenle 98

100 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) Tayvan gibi yüksek oranda karışık kültürlerin olduğu ülkelerde adayların mesajlarını şarkılarla göndermeleri önerilmiştir (Chang 2000: 8) yılında Amerika da yapılan bir araştırmada da Barack Obama nın Başkanlık seçimlerini kazanmasında uygulanan siyasal kampanya ele alınmıştır. Araştırma, karizmatik söylemin ve karizmatik teoride mesajın etkisini arttırmak için görsel sembollerin önemine vurgu yapmakta ve kampanya müziğini de adayı destekleyenlerin cezp eden, heyecan ve duygu düzeyini arttırıcı sembollerden biri olarak görmektedir (Bligh ve Kohles 2009). Uluslararası literatürde alanda yapılan bunlara benzer başka çalışmalar da mevcuttur. Ayrıca siyasal kampanya müzikleri yanı sıra siyasi tarihin müzik tarihi üzerine ne derece etkili olduğunu araştıran çalışmalara ulaşılmıştır (Silber 1971; Ashraf 1975; Denisoff 1983; Lull 2000; Hershey 2007; Rinderle 2010). Bu nedenle araştırma, Türkiye de bilimsel olarak ele alınmamış bir konuyu ele alması bakımından önem taşımaktadır. 1. SİYASAL İLETİŞİMDE MÜZİK Müzik politik gelişmelere tarihsel olarak eşlik eden, kimi zaman onu biçimlendiren kimi zaman da ona yol gösteren bir ifade unsurudur. Tarihi derinden incelemenin bir aracı olarak sıklıkla kullanılmıştır (Erol 2005: 185). Tarihin çeşitli dönemlerinde müziğin iktidarlar tarafından ya da siyasi oluşumlar tarafında bir iletişim aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Örneğin orta çağlarda, kitle iletişimi özellikle Avrupa'da Roma kilisesi tarafından kurulan örgüt ağıyla gerçekleştirilen ve kölelik düzenini meşrulaştıran bilinç yönetimi biçimindeydi. Lordların ve kralların meşrulaştırılmış yasal baskı ve kılıç gücünden geçerek "koruduğu" kitlelerin yönetimi bunun tamamlayıcı boyutuydu. Müzik bu iletişimde önemli bir araç olarak kullanılmıştır (Erdoğan ve Solmaz 2005: 18). Almanya da, İtalya da, Sovyetler Birliği nde ve Çin de özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda müziğin siyasi amaçlı kullanıldığı görülmüştür (Kaygısız 2004: ). Osmanlı da savaş zamanlarında marşlar bestelenmiş ve savaşın heyecanı paylaşılmıştır. Bu durum Milli Mücadele döneminde ve sonrasında da devam etmiştir. Marşlar sadece siyasi ve toplumsal olayları yansıtmakta değil, onları harekete geçirmekte ve yoğunlaştırmakta da etkin rol oynamıştır (Mermutlu 2011). Amerikalıların duygularını yansıtan güçlü politik şarkıları bulunmaktaydı. Amerikan tarihindeki önemli meseleler bu tür şarkıların yazılmasını her zaman tetiklemiştir (Lull 2000: 18). Müzik ve toplumların siyasi tarihi arasındaki ilişkiyi anlatan örnekleri arttırmak mümkündür. Politik şarkılar özellikle Amerika da seçim dönemlerinde 1700 lü yıllardan beri kullanılmaktadır de bir seçim kampanyasında politik şarkılar o kadar başarılı kullanılmıştır ki, dönemin New York valisi iftira dolu şarkı veya balad yazarlarının başına ödül biçmiştir lerde God Save Washington gibi şarkılar ilk başkanın seçilmesine yardımcı olmuştur (Lull 2000: 55-56). İngiltere de de popüler şarkılar monarşik kuralların meşrulaştırılmasında önemli bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır (Street 2003: 114). Siyasal iletişimde mesajın verilmesi ile ilgili özellikler önem taşımaktadır. Bu özelliklerden biri de mesajın verileceği araçtır. Bu araçlar iletişim teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak değişmektedir. Bunlar içerisinde en yaygın olanı gazete, broşür, fotoğraf, afiş, açık hava panoları, görüntü bantları ve sesli araçlar olarak plak, ses bantları ve kompakt disklerdir (Aziz 2007: 45-49). Günümüzde siyasi rekabetin geçmişe oranla daha karmaşık ve dağınıklaşmış bir seçmen kitlesine ulaşma çabaları içinde geçtiği düşünüldüğünde, seçmenlere ulaşmak eskisine oranla daha da zorlaşmış, günümüz iletişim çevresinde bilginin dolaşımı, siyasi etkinin araçları değişmiştir (Uztuğ 1999: 22). Müzik eseri üretildiği ortamın hegemonyasını, muhalefetini, halk ve iktidar adına söylemleri, yaşam biçimlerini içinde barındırmaktadır (Yıldırım ve Koç 2003: 10). Bu nedenle müziğin insanları belli bir düşünce üzerinde birleştirme, heyecan ve duygu seviyelerini arttırma gücünden yararlanılmak istenmiş ve seçim kampanyalarında siyasal parti müziklerine geniş bir şekilde yer verilmiştir. Öyle ki siyasal partilerle birlikte, siyasal partilerin seçim şarkılarının da yarıştığını söylemek mümkündür. 2. SİYASAL KAMPANYALARDA MÜZİK KULLANIMININ SEÇMENE ETKİLERİ Tarih boyunca sanatın birçok alanda propaganda aracı olarak kullanıldığı görülmüştür. Özel- 99

101 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 likle kitle iletişim araçlarının kullanılması ile birlikte birçok yazar yapılan araştırmalar sonucunda egemen ideolojik yaklaşımların yaygınlaştırılmasında; Hollywood filmlerinin, televizyon haberlerinin, reklamların ve diğer kitle iletişim araçlarının büyük ölçüde etkili olduğunu ifade etmektedir. Fakat bu etkileme her bireyde farklı ve önceden kestirilemeyecek şekildedir (Clark 2004: 19). Bu nedenle bireyler üzerindeki sanatsal politik imgelerin etkilerini incelemek için bireylere yönelik araştırmalar yapmak gerekmektedir. Kimbell kanaatlerin oluşmasını belirleyen ya da etkileyen temel unsurların, bireylerin gördükleri, işittikleri veya okudukları şeyler olduğunu belirtmektedir (aktaran Bektaş 2007: 179). İnsanlar arasındaki iletişimde ortak bir dil ve güç olan müziğin, kendine özgü dili, yapısı ve anlatım öğeleriyle herkese başka türlü bir heyecan verdiğini söylemek mümkündür. Her insan dinlediği müziği kendi ruhi durumuna göre anlamlandırmaktadır. Bir anlamda müzik, insanın psikolojik durumuna cevap veren bir gereksinim olmaktadır (Altınölçek 2001: 1). Bu nedenle müzik siyasal kampanyalarda seçmeni etkilemek için farklı şekillerde kullanılmaktadır. Siyasal seçim kampanyalarının seçmen tercihi üzerindeki etkileri giderek artan bir önem taşımaktadır. Her ne kadar bu kampanyalar konu ile ilgili öncü araştırmaların sonuçlarında olduğu gibi; seçmenlerde mevcut görüşü pekiştirme yönünde bir etkiye sahip görünseler de bu durum karşı partilerin fikirlerinde daha az etkilenmeyi gündeme getirmektedir. Ayrıca günümüzde kitle iletişim araçlarının yaygın olarak kullanılması da siyasi seçim kampanyalarının bazı seçmenlerin tercihi üzerinde daha etkili olmasını mümkün kılmaktadır (Kalender 2005: 89). Müzik güçlü bir sosyal uyarım yaratma gücüne sahiptir. İnsanları aynı anda hareket ettirebilmekte ve farklı tempolarla sürükleyebilmektedir (Farris ve ark. 2004: 193; Trainor 2010: 45). İnsanlar belli bir müziğin etrafında birleşebilmekte ve aynı coşkuyu hissedebilmektedir. Ya da bir müzik farklı ortamlarda bulunan, farklı insanlara aynı duyguları hissettirebilmekte ya da aynı şeyleri hatırlatabilmektedir. İşte müziğin bu özellikleri siyasal iletişim çalışmaları kapsamında da kullanılmıştır. Seçim kampanyaları seçmenlerin tercihlerini etkileyen ve onların belirli bir partiye ya da adaya motive olmasını sağlayabilen propaganda ve iletişim faaliyetlerindendir. Seçim kampanyalarında seçmenlere bilgi vermek, çeşitli mesaj ve ikna teknikleriyle seçmenleri herhangi bir aday yada parti lehine cezp etmek, seçmenlerin oy verme motivasyonlarını harekete geçirmek, parti veya aday lehine her türlü çalışma için seferber olmak amaçlanmaktadır (Kalender 2005: 81-82) lı yıllarda Lazarsfeld ve arkadaşlarının siyasal kampanya iletişiminin seçmene etkilerine yönelik araştırmalarında kitle iletişim araçlarının oy verme davranışına direkt etkisinin az olduğu, bu araçların kanaatleri oluşturmaktan ziyade, zaten sosyo ekonomik koşullarla oluşmuş mevcut kanaatleri harekete geçirmekte ve berraklaştırmakta olduğu sonucuna ulaşılmıştır larda Klapper kitle iletişim araçlarının etkilerinin minimum düzeyde olduğunu belirtirken; 1970 lerde McCombs ve Shaw ın kitle iletişim araçlarının politik kampanyalardaki güçlü etkileri, 1980 lerde yeni araştırmalara yol açmıştır (Oktay 2002: 47-50). Güçlü etkilere dönüş olarak ele alınan bu dönemde kitle iletişim araçlarının bireylere doğrudan bir etkisinin bulunmadığı ancak zaman içinde zihinlerdeki imajlar, düşünce ve değer yargılarında bir takım değişmelere sebep olduğu yönünde modeller geliştirilmiştir (Kamanlıoğlu ve Göztaş 2010: 16). Kulağa hitap eden bir kitle iletişim aracı olan müziğin siyasal kampanyalarda kullanılırken seçmende farklı etkiler oluşturması mümkündür. Seçim dönemlerinde yürütülen siyasal iletişim çalışmalarında müzik kullanımının faklı nedenleri vardır. Konuşma şekilleri gibi müzikte özel olarak seçilir ve başkalarının fikirlerini etkilemek için kullanılır. Örneğin; bir görüşe göre seçim kampanyalarında müzik adaya aşina olmak için kullanılmalı, başka bir görüşe göre de adayları kahraman olarak göstermek ve onların çekiciliğini arttırmak için kullanılmalıdır (Schacter 2011: 582). Siyasal kampanyaların ve bu kampanyalarda kullanılan kitle iletişim araçlarının seçmene etkileri göz önünde bulundurulduğunda; seçim dönemlerinde siyasal iletişim aracı olarak kullanılan müziğin seçmene etkilerini bilgi edinme, dikkat kesilme, hatırlama, tutum oluşturma, seçmeni 100

102 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) harekete geçirme ve siyasal katılımı arttırma başlıkları altında toplamak mümkündür Siyasal Kampanya Müziklerinin Seçmenin Bilgi Edinmesine Etkisi: İletişim, gerek aracılar vasıtası ile gerekse bunlar olmaksızın, mesajı veren ile alıcıyı, bilgi yaratmak ve paylaşmak alanlarında, birbirlerine yaklaştırma süreci olarak ifade edilmektedir (Bektaş 2002: 44). Özellikle kitle iletişim araçları halka yönetim ve siyaset hakkında bilgi aktarmakta, kriz anlarında kitleleri süratle uyarmakta, bireylerin rahatlamasına ve değerlendirmesine yardımcı olmaktadır (Bektaş 2007: 118). Kitleleri etkileyen müzik de bu araçlardan biridir. Müziğin bir özelliği bilgi verici olmasıdır. Kullanılan alanın ürünüyle birleşen müzik, içerisinde barındığı mesajı yani bilgileri güçlü bir şekilde aktarmaktadır (Kaygısız 2004: 49). Siyasal kampanyalarda müzik, insanlara fikir aktarımında bulunarak, kampanyanın hedefine ulaşmasına yardımcı olmaktadır (Wells 2004). Siyasal kampanyalarda kullanılan müziğin siyasal temalarla birleşerek, içerisinde barındırdığı bilgileri güçlü bir şekilde aktardığını söylemek mümkündür. Yapılan bir çalışmada sadece topluluk oluşturma rolünü yerine getirdiği düşünülen müziğin; bilgi verme, ikna veya motive etme fonksiyonlarına çok düşük bir düzeyde hizmet ettiği görüşü araştırılmıştır. Fakat şaşırtıcı bir şekilde müziğin güçlü bir topluluk oluşturma rolünün yanı sıra bilgilendirici bir rolü olduğu da ortaya çıkmıştır (Pedelty 2007: 2-3). Siyasal partilerin müziğin bilgilendirici yönünden faydalanarak, seçmene ulaştırmak istedikleri mesajları şarkılar aracılığı ile verebilmeleri mümkündür Siyasal Kampanya Müziklerinin Seçmenin Dikkat Kesilmesine Etkisi: Müziğin sahip olduğu diğer bir özelliği dikkat çekmesidir. Uzaktan gelen bir bando sesi insanların dikkatini çekerek geçit töreni için dışarı çıkmalarına ya da camdan bakmalarına neden olur. Hatta bazen müzik kendisine o kadar çok dikkat çeker ki reklam veya eğitim amaçlı mesaj gözden kaçabilmektedir (Macklinn 1988: ). Reklamlarda da müzik kullanımının amaçlarından biri dikkat çekerek, mesajın hedef kitleye ulaşmasını kolaylaştırmak tır (Alpagut 1998: 36-38). Siyasal propaganda da ilk adım dikkati çekebilmektir. Toplumun dikkatini belli bir noktaya çekebilmek için çeşitli yollar kullanılmaktadır (Özsoy 2002: ). Siyasal kampanya dönemlerindeki müzikler de seçmenlerin dikkatini çekmekte, siyasal parti mesajlarının seçmene ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Obama nın seçim kampanyasında karizmatik söylem ve temaların yanında, seçmenlerin heyecan ve duygu seviyelerini arttırmak için konuşmalardan, görsel sembollerden ve müzikten yararlanılmıştır (Bligh ve Kohles 2009: 486). Müziğin Amerika Birleşik Devletleri nde siyasi süreci değiştirme gücüne sahip bir sivil toplum aktörü haline gelmesi onun insanları birleştirme yeteneğinden gelmektedir (Hershey 2007: 3). Siyasal kampanya süresince partiler tarafından kullanılan şarkılar ile seçmenin dikkati belirli noktalara çekilmektedir Siyasal Kampanya Müziklerinin Seçmenin Siyasal Partiyi ve Mesajı Hatırlamasına Etkisi: Müzik hafızayı güçlendirmektedir. Müzikle öğretilen kavramlar daha çabuk hatırlanabilmektedir (Çoban 2011). Müziğin bu özelliğinden iletişimin farklı alanlarında da yararlanılmaktadır. Örneğin, reklamlarda müzik kullanımının amaçlarından biri müziksel dili kullanarak, reklamı yapılan ürünün ve sözcüklerin akılda kalmasını sağlamaktır (Alpagut 1998: 36-38). Reklamla alınan bilgilerin, saklama aşamasından geçmesi ve hafızada kalması gerekmektedir. Reklamın hafızada kalması için reklamdaki öğelerde ve kullanılan müzikte hiyerarşik olduğuna inanılan anlamsal düzenlemeler yapılmalıdır (Sehultz ve Tannenbaum 1997: 8). Müzik bir sosyal değişim silahı olarak kullanılmıştır. Okumayı sevmeyen insanlara kampanya mesajlarının iletilmesi ve mesajların hafızalarında kalması için müzik kullanılmıştır. Reklam ve siyasal kampanyalar sonrasında akılda kalan adaylar ve partilerle ilgili kampanya şarkılarını, dinleyiciler günlük rutin işlerini yaparken mırıldanmakta ya da söylemektedir. Böylece şarkılar siyasal iletişimde teşvik etmek, moral vermek, destek sağlamak için propaganda amaçlı kullanılmaktadır (Wells 101

103 Selçuk İletişim, 7, 2, ). Seçim dönemlerindeki siyasal kampanya süresince kullanılan şarkılarla seçmenler partiyi ve parti mesajlarını daha çok akıllarında tutabilmektedir Siyasal Kampanya Müziklerinin Tutum Oluşturmaya Etkisi: Tutum, bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir toplumsal konu, obje ya da olaya karşı deneyim, motivasyon ve bilgilerine dayanarak örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal bir tepki ön eğilimidir (İnceoğlu 2004: 19). Tutumların seçmenlerin herhangi bir aday veya partiyi tercih etmelerinde büyük önemi bulunmaktadır (Kalender 2000: 30). Yapılan bir araştırmada seçim dönemlerinde seçmenlere yönelik uygulanan propagandaların seçmene ne tür etkileri olduğu araştırılmıştır. Araştırmaya katılan kişilerin % 72,2 si şimdiye kadar oy verdiğim partiyi değiştirmeme sebep oldu cevabını verirken, % 25.7 si de şimdiye kadar oy verdiğim partiye dair kanaatimi pekiştirdi cevabını vermiştir. Bu verilerden yola çıkılarak seçim döneminde yapılan siyasal iletişim çalışmalarının seçmenlerin kanaat değişimine veya pekişmesine etki ettiğini söylemek mümkündür (Özsoy 2002: 194). Seçim kampanyalarında siyasi tutumların oluşması için sembollerden önemli ölçüde yararlanılmaktadır. Bazen sözlü iletişim kadar etkili olabilen semboller, genellikle sözlü iletişimi destekler niteliktedir. Bu sembollerin bazıları göze bazıları da kulağa hitap etmektedir (Barut 2002: 210). Kulağa hitap eden ve siyasi tutumların oluşmasına etki eden en önemli iletişim aracı müziktir. Siyasi kampanyalarda kullanılan müzik ulusal ve yerel seçim ritüelleri oluşturarak ulusta birlik sağlamaktadır (Lull 2000: 55). Seçim şarkıları aracılığıyla kulağa hitap eden semboller kullanılarak siyasi tutumların oluşmasına etki edilebilmektedir Siyasal Kampanya Müziklerinin Seçmeni Harekete Geçirici ve Seçmenin Siyasal Katılımını Arttırıcı Etkisi Tarihsel gelişimi itibariyle seçmen davranışlarını sosyolojik yaklaşım, sosyo-psikolojik yaklaşım ve ekonomik yaklaşım olarak üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Merkezçevre bölünmesi, sol-sağ ideolojik yönelimler, patronaj ilişkileri ve islamcılık-laiklik tartışmaları ile sınıf temelli analizler Türk seçmen davranışının anlaşılmasına yardımcı olmakla birlikte; genel olarak değerlendirildiğinde konu ile ilgili çalışmaların bir biri ile çelişen sonuçlar verdiği görülmektedir (Akgün 2002: 25-32). Seçmenlerin davranışları incelendiğinde seçmenleri siyasal katılıma yönelten çeşitli unsurlar olduğu görülmektedir. Müzik de bu unsurlardan bir tanesidir. Seçmenlerin siyasal katılımını arttırmaya etki edebilmektedir. Seçmenlerin geçici eğilimlerinden kararlı hale geçmelerini sağlayan propagandadır. Özellikle seçim dönemlerinde kararsızları etkilemek, onlara oy verme inancını sağlamak için kullanılmaktadır (Domenach 1995: 112). Hitlere göre propagandanın ilk görevi örgüte taraftar toplamaktır. Kavramlar toplumun anlayacağı kadar basite indirgenmeli defalarca anlatılmalı, hedef kitlenin kalbine giden yol bulunmalıdır. Bu maksatla tiyatro, sinema, edebiyat, güzel sanatlar, basın, duvar ilanları ve sergiler kullanılmalıdır (Hitler 2002: ). Müzik seçim kampanyalarına eşlik eden bir propaganda biçimi olarak görülmektedir. Fotoğraf, film ve buna benzer diğer politik iletişim araçları gibi özellikle seçmeni uyandırıp harekete geçirmek için hizmet vermektedir. Fakat şarkılar ve müzik bu araçlar içerisinde en güçlü olanlarıdır. Çünkü müzik insanların duygularına doğrudan ulaşmaktadır (Street 2003: 114). Tarih boyunca müzik çok yönlü bir iletişim aracı olmuştur. Müzik siyasal, kültürel, dinsel içerikli neredeyse hayatımızın bütün alanlarında deneyimlerimizi ifade etmek ve anılarımızı kodlamak gibi birçok amaca hizmet etmiştir (Schacter 2011: 581). Vatansever marşlardan protesto şarkılarına kadar tüm müzik ve şarkı sözleri önemli propaganda tekniklerindendir. Çünkü nasıl olursa olsun müzik etkileyicidir. Melodi ve sözün birleşimidir ve toplum tarafından benimsenip, tanınana kadar tekrarlanmaktadır (Jowett ve O Donnell 2005: 284). Müzik, vuruş ve ritimler kullanılarak mesajların dinleyiciler üzerindeki etkisini arttırmak için uyarlanabilmektedir. Örneğin 1960 ve 70 lerde politikacılar kampanya süresince kampanya şarkılarını kullanarak toplumda duygusal bir algı oluşturmak ve geniş kitleleri harekete geçirmek için müziği kullanmışlardır (Wells 2004). İki yüzyılı aşkın süredir Amerikan siyasi adayları kampanyalarını canlandır- 102

104 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) mak için müzik kullanmaktadır (Schacter 2011: 577). İçte ve dışta toplulukları tanımlayan en önemli unsur olan müzik, siyasal hareketliliğe de yardımcı olmaktadır. Müzik, aynı amaç doğrultusunda bir araya gelmeleri zor ve imkansız olabilecek bir çok kişinin bir araya gelmesini sağlayarak, siyasal hareketliliği şekillendirmekte ve sürekliliğini sağlamaktadır (Mattern 1998: 5). 3. SİYASAL PARTİLERİN 2011 YILI GENEL SEÇİM ŞARKILARI Şarkılar sanat biçimlerinin halka en yakın olanlarından biridir. Geleneksel olarak arkalarında basılı bir kayıt bırakmayan insanların duygu ve düşüncelerini başkalarına iletmede kullandıkları bir araç olmuştur (Lull 2000: 51). Aşk şarkıları asla değerini kaybetmemektedir. Ancak siyasi şarkıların desteklenmesi için bir mesaj iletmesi ve bazı koşullara sahip olması gerekmektedir. İnsanlar her zaman bu mesajları ileten şarkıları dinlemeye ve fikir alışverişine hazır olmamaktadır (Hershey 2007: 20-21). Bu nedenle siyasi kampanyalar döneminde seçilecek olan şarkıların sözleri, melodisi, kullanılan enstrümanlar gibi bazı özellikleri önem taşımaktadır yılı genel seçimlerinde en fazla oyu alan ilk üç partinin; Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi nin seçim müziklerine bakıldığında; Adalet ve Kalkınma Partisi nin bazısı bu seçimler için hazırlanmış bazıları da geçen seçimlere ait olan 20 şarkıya yer verdiği görülmektedir. Şarkıların her biri farklı yörelere hitap edecek formlarda oluşturulmuştur. Ayrıca bazı şarkılar farklı formlarda sunulmuştur ( Parti seçimlere çok az bir süre kala ise televizyon reklam filminde Özhan Eren in parti için hazırladığı Aynı Yoldan Geçmişiz Biz şarkısını kullanmıştır. Daha sonra bu şarkı miting meydanlarında da kullanılmaya başlanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi internet sitesinde de yer verdiği 8 şarkıyla 2011 genel seçimlerindeki kampanyasını yürütmüştür. Bu şarkıların bir kısmı 2011 seçimleri için hazırlanmış bir kısmı ise daha önceki seçimler için hazırlanmış şarkılardan oluşmuştur ( Onur Akın ın parti için bestelediği Bir Islıkta Sen Çal ve Nilüfer Sarıtaş ın okuduğu Ak Dediler Kara Çıktı türküsü ön plana çıkmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi ise 2011 seçim kampanyası müziği olarak özel olarak hazırlanmış Ses Ver Türkiye şarkısını kullanmıştır. Şarkı Rap müzik tarzındadır. Ayrıca geçen seçimlerde kullanılan müziklere de yer verilmiştir ( org.tr). Adalet ve Kalkınma Partisi seçim şarkıları sözlerinin Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi nde farklı olduğunu söylemek mümkündür. Adalet ve Kalkınma Partisi şarkı sözlerinin insanları bir daha aynı partiye oy vermeye yönelten sözler taşıdığı, muhalefet partileri oldukları içinde Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi nin ise seçimde kullanılan şarkı sözlerinin iktidarı eleştiren, bu gidişe bir son verilmesi gerektiğini vurgulayan içerikler taşıdığı görülmüştür. 4. ARAŞTIRMANIN AMACI VE YÖNTEMİ Çalışmanın varsayımı, amacı, modeli, evren ve örneklemi, veri toplama araçları şu şekildedir: 4.1. Araştırmanın Varsayımı ve Amacı Araştırmada 2011 yılı genel seçimlerinde siyasal partilerin kullandıkları seçim şarkılarının seçmeni farklı şekillerde etkilediği varsayımından hareket edilmiştir. Araştırmanın amacı, duygu ve düşüncelerin notalarla aktarıldığı bir iletişim şekli olan müziğin, siyasal iletişimdeki rolünün 2011 yılı Genel Seçimleri nde siyasal partilerin seçim şarkıları üzerinden incelenmesidir. Seçmenlerin, siyasal parti müziklerinden etkilenip etkilenmediği, etkilenmiş ise bu etkinin bilgi edinme, dikkat kesilme, hatırlama, tutum oluşturma, seçmeni harekete geçirme ve siyasal katılımı arttırma yönlerinden hangisi olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır Araştırmanın Modeli Bu çalışmada araştırma modeli olarak tarama modeli esas alınmıştır. Araştırmada öncelikte literatür taraması yapılmış ve alanda yapılan çalışmalar incelenmiştir. Konuyla ilgili verileri ortaya koyabilmek için survey modeli kullanılmış ve anket tekniğine başvurulmuştur. Nicel araştırma yöntemleri içinde en yaygın 103

105 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 kullanılanlardan biri de survey modelidir. Survey modelinde evren ve örneklem bulunmaktadır. Nicel araştırmalar içende yer alan survey modelinde sıklıkla yararlanılan veri toplama aracı ankettir( Bu nedenle araştırmada anket kullanılmıştır Araştırmanın Evreni ve Örneklemi Araştırmanın evreni Elazığ il merkezinde yaşayan seçmenlerdir. Araştırmanın örneklemi ise Elazığ ilinde 2011 Genel Seçimlerinde oy kullanan vatandaşlardan seçilen 420 kişidir. Bu kişiler seçilirken tesadüfi örnekleme metodu kullanılmıştır. Araştırma 12 Haziran 2011 seçimleri öncesi 27 Mayıs 2011 ve 10 Haziran 2011 tarihleri arasındaki onbeş gün içerisinde yapılmıştır. Bu tarihlerin seçilmesinin nedeni siyasal iletişim çalışmalarının yoğunluğunun özellikle seçime yakın dönemlerde artmasıdır Veri Toplama Araçları Araştırmada veriler yüz yüze görüşmeye dayalı anket tekniği uygulanarak elde edilmiştir. 12 sorudan oluşan anket tesadüfi örnekleme metoduyla Elazığ ile merkezinde yaşayan 18 yaş ve üstü 420 kişiye uygulanmıştır. 8 kişinin anketi konuyla ilgili soruların büyük bölümüne cevap vermedikleri için analiz dışında tutulmuştur. 412 kişinin anketi değerlendirmeye alınmıştır. Anket formunda ilk üç soru yaş, cinsiyet ve eğitim durumu ile ilgilidir. Diğer sorular ise sırasıyla şu şekildedir: 2011 genel seçimlerinde siyasal partilerin siyasal iletişim çalışmalarından haberdar mısınız?, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde en çok karşılaştığınız siyasal iletişim çalışması nedir?, 2011 genel seçimlerinde en çok beğendiği siyasal iletişim çalışması nedir?, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde siyasal partilerin seçim şarkılarını duydunuz mu?, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde siyasal partilerin seçim şarkılarından aklınızda kalan oldu mu?, 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde en çok aklınızda kalan müzik hangi siyasal partiye aittir?, 2011 genel seçimlerinde aklınızda kalan siyasal parti müziğini nereden duydunuz?, Siyasal partilerin seçim müzikleri sizi nasıl etkiliyor?, Sizce siyasal partilerin seçim şarkıları seçmenin oy verme davranışını etkiliyor mu?. Anket formları, seçmenlere bire bir sorularak uygulanmıştır. Verilen cevaplar anket formlarına işlenmiştir. Ankete katılanların daha doğru ve çekinmeden cevaplar vermeleri açısından anket formlarına isimlerini yazmamaları önerilmiştir Verilerin Analizi Araştırmada elde edilen verileri bilimsel bulgularla desteklemek için istatistikten yararlanılmıştır. Verilerin analizi sürecinde araştırmanın amacına uygun olarak seçmenlerin seçim şarkıları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi ve nasıl etkilendiklerinin ortaya konulması için betimsel istatistiksel yöntemlerden sadece frekans analizi yani yüzde dağılımı kullanılmıştır. Verilerin çözümlemesi için oluşturulmuş istatistik programlarından biri olan Statistical Package for Social Sciences diğer bir adıyla SPSS 17.0 istatistik programıyla verilerin frekans analizleri yapılmıştır. 5. VERİLERİN YORUMLANMASI Araştırmaya katılan 412 kişinin % 58,5 i erkek, %41,5 i kadındır. 18 yaş ve üzeri oy verebilecek durumdaki kişileri kapsayan araştırmada, % 39,1 i yaş arasında, % 16 sı yaş arasında, % 19,9 u yaş arasında, %18 i yaş arasında ve %7 si 62 yaş ve üzerindedir. Anket sorularını cevaplayan kişilerin % 49 u üniversite, geri kalan kişilerin ise %22,1 i lise, %12,9 u lisansüstü, %10,4 ü ilköğretim ve %5,6 sı orta öğretim mezunudur. Ankete katılan kişilere yöneltilen soruların tablolaştırılmış şekli aşağıda belirtilmiştir. Tablo 1. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde Siyasal Partilerin Yapmış Olduğu Siyasal İletişim Çalışmalarından Haberdar Olma Durumu Siyasal İletişim Çalışmalarından Haberdar Mısınız? Frekans Yüzde Evet haberdarım ,6 Hayır haberdar değilim 10 2,4 Toplam ,0 104

106 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) 2011 genel seçimlerinde yürütülen siyasal kampanya çalışmalarının, seçmen tarafından büyük oranda takip edildiği görülmüştür. Anketi cevaplayan seçmenlerin tamamına yakını yürütülen siyasal iletişim çalışmalarından haberdar olmuştur. Bir başka ifadeyle seçimlerde yürütülen iletişim çalışmalarının çoğu seçmene ulaşmıştır. Tablo 2. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde En Çok Karşılaştığı Siyasal İletişim Çalışması Siyasal İletişim Çalışması Frekans Yüzde Mitingler ,7 Siyasal reklamlar ,5 Halkla doğrudan buluşmalar 12 2,9 Gazete yazıları 27 6,6 Televizyonda yer alan konuşma ve tartışma programları 80 19,4 Siyasal parti müzikleri 18 4,4 Diğer 31 7,5 Toplam ,0 Seçim döneminde seçmenin siyasal parti müzikleri ile diğer siyasal iletişim çalışmalarına oranla ne kadar az ya da fazla karşılaştığını ölçmek için oluşturulmuş sorudan elde edilen veriler doğrultusunda, seçmenin siyasal parti müzikleriyle diğer çalışmalara oranla daha az karşılaştığı görülmüştür. Araştırma kapsamında anket uygulanan seçmenlerin en çok karşılaştıkları siyasal iletişim çalışması sırasıyla mitingler, siyasal reklamlar ve televizyon programlarıdır. Siyasal kampanya süresince bu çalışmalara daha fazla yer verildiğini söylemek mümkündür. Ankete katılan seçmenlerin 2011 genel seçimlerinde en çok beğendiği siyasal iletişim çalışması siyasal reklamlar olmuştur. Tablo 3. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde En Çok Beğendiği Siyasal İletişim Çalışması En Çok Beğenilen Siyasal İletişim Çalışması Frekans Yüzde Mitingler ,5 Siyasal reklamlar ,9 Halkla doğrudan buluşmalar 10 2,4 Gazete yazıları 27 6,6 Televizyonda yer alan konuşma ve tartışma programları ,9 Siyasal parti müzikleri 36 8,7 Diğer 4 1,0 Toplam , genel seçimlerinde yoğun bir şekilde kullanılan siyasal reklamlar seçmenlerin dikkatini çekmiş ve beğenisini kazanmıştır. Televizyon programları ve mitinglerin de halkın en çok beğendiği siyasal iletişim çalışmaları içerisindedir. Siyasal parti müzikleri, gazete yazıları ve halkla doğrudan buluşmalar ise daha az sayıdaki bir seçmen tarafından beğenilmiştir. Seçmenlerin daha yoğun bir şekilde karşılaştıkları reklam, miting, televizyon programlarını; daha az karşılaştıkları gazete yazıları ve siyasal parti müziklerine göre daha çok beğendikleri görülmüştür. Tablo 4. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarından Haberdar Olma Durumu Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarını Duydunuz Mu? Frekans Yüzde Evet duydum ,5 Hayır duymadım 6 1,5 Toplam ,0 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde seçmenlerin tamamına yakını seçim şarkılarından 105

107 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 haberdar olduklarını belirtmiştir. Siyasal partilerin seçim dönemlerinde kullandıkları seçim şarkılarının seçmene ulaştığı ve seçmenin dikkatini çektiği görülmüştür. Siyasal kampanya sürecinde seçmenlerin siyasal parti müziklerini isteseler de istemeseler de bir şekilde duymaktadır. Tablo 5. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarının Akıllarında Kalma Durumu Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarından Aklınızda Kalan Oldu Mu? Frekans Yüzde Evet ,1 Hayır 16 3,9 Toplam ,0 Sadece konuşma ile verilen mesajlara oranla müzik ile verilen mesajların akılda kalması daha kolaydır genel seçimlerinde de kullanılan seçim şarkılarının seçmenin aklında kaldığını ve hafızasında yer ettiğini görülmektedir. Seçmenler siyasal kampanya süresince karşılaştıkları seçim şarkılarını zihinlerinde tutabilmişlerdir. Bu durum seçmenlerin seçim şarkılarından etkilendiğini göstermektedir. Tablo 6. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde En Çok Akıllarında Kalan Müziğin Hangi Siyasal Partiye Ait Olduğu Siyasal Parti Adı Frekans Yüzde Adalet ve Kalkınma Partisi ,2 Cumhuriyet Halk Partisi 80 19,4 Milliyetçi Hareket Partisi 52 12,6 Cevapsız (Aklımda kalan parti yok) 16 3,9 Diğer 12 2,9 Toplam ,0 Seçmenlerin 2011 genel seçimlerinde en çok akıllarında kalan seçim şarkısı Adalet ve Kalkınma Partisi ne aittir. Adalet ve Kalkınma Partisi 2011 genel seçimlerinden birinci parti olarak çıkmıştır. Bu sonuç manidardır. Seçmenlerin oy verdiği partinin müziklerini daha çok akıllarında tuttukları ya da en çok sevdikleri müziğin olduğu partiye oy verdikleri sonucunu çıkartmak mümkündür. En çok beğendikleri seçim şarkılarının sözleri seçmenlerin o kadar akıllarında kalmıştır ki bazıları bu soruya verdikleri cevaplarda beğendikleri siyasal parti şarkısının sözlerini de cevaplara yazmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi için özellikle Aynı yoldan geçmişiz biz, aynı sudan içmişiz biz sözlerini yazdıkları, Cumhuriyet Halk Partisi için Ak dediler kara çıktı ve Bir ıslıkta sen çal sözlerini yazdıkları, Milliyetçi Hareket Partisi için ise Ses ver Türkiye, Ses ver Elazığ gibi seçim şarkılarının sözlerini yazdıkları görülmüştür. Tablo 7. Seçmenlerin 2011 Genel Seçimlerinde Akıllarında Kalan Siyasal Parti Müziğini Nereden Duydukları Siyasal Parti Müziğini Nereden Duydukları Frekans Yüzde Mitingler 36 8,7 Siyasal Partilerin Seçim Araçlarından ,1 Televizyon ,4 Radyo 3 0,7 İnternet 4 1,0 Diğer 21 5,1 Toplam ,0 Seçim dönemlerinde cadde ve sokaklarda gezen seçim araçlarının siyasal parti müziklerini seçmene iletmede kitle iletişim araçlarından daha etkili olduğunu söylemek mümkündür. Televizyon ise diğer kitle iletişim araçlarına oranla seçim şarkılarının seçmen tarafından duyulduğu en önemli araçtır. Seçmenin seçim müziklerini kulağa hitap eden en önemli kitle 106

108 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) iletişim araçlarından biri olan radyodan hemen hemen hiç duymadıkları görülmüştür. Tablo 8. Siyasal Parti Seçim Müziklerinin Seçmeni Nasıl Etkilediği Elde edilen veriler doğrultusunda seçmenlerin seçim şarkılarından oy verme davranışı açısından etkilenmediğini söylemek mümkündür. Fakat seçim müzikleri verdikleri mesajlarla siyasal partileri seçmene hatırlatmada %25 e yakın bir oranda etkilidir. Bunun yanında seçimlerde kullanılan müziklerin siyasal hareketliliği sağlayıp, seçmenlerin oy verecekleri siyasal partiye daha çok bağlanmalarını, partililer arasında coşkuyu arttırıp, birlik ve beraberliği sağladığı görünmektedir. Seçim şarkılarının gürültü kirliliği yarattığını söyleyen seçmen sayısı oldukça düşüktür. Bu bağlamda seçmenlerin çok büyük bir oranda seçim şarkılarını dinlemekten hoşnut olduğunu ve seçim şarkılarının seçmeni olumlu yönde etkilediğini söylemek mümkündür. Tablo 9. Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarının Seçmenin Oy Verme Davranışını Etkileme Durumu Siyasal Parti Müziği Sizi Nasıl Etkiliyor Sadece kulağa hoş geliyor dinlemesi, başka etkisi yok Beğendiğim seçim müziği bana siyasal partiyi hatırlatıyor Frekans Yüzde , ,1 Siyasal Partilerin Seçim Şarkılarının Seçmenin Oy Vermesine Etkisi Var Mı? Frekans Yüzde Evet var ,4 Hayır yok ,6 Toplam ,0 Oy vermemi etkiliyor 7 1,7 Oy vereceğim siyasal partiye daha çok bağlanmamı sağlıyor Oy vereceğim siyasal partinin katıldığım miting, toplantı vs. gibi etkinliklerinde coşkuyu artırıp, partilileri bir birine daha çok bağlıyor Gürültü kirliliği yaratıp, rahatsız ediyor 39 9, ,1 Diğer 16 3,9 Toplam ,0 Sizce siyasal partilerin seçim şarkıları seçmenin oy verme davranışını etkiliyor mu? sorusuna ankete katılan seçmenlerin yaklaşık dörtte üçü hayır yanıtını vermiştir. Tablo 8 de dikkate alındığında seçmenlerin dörtte birinden fazlasının oy verirken seçim şarkılarından doğrudan olmasa da dolaylı olarak etkilendiği görülmüştür. SONUÇ Siyasal partilerin seçim dönemlerinde seçmeni etkilemek için kullandıkları araçlardan biri de müziktir. Siyasal partiler ya kendileri için yeni bestelenmiş şarkıları ya da var olan eski şarkıların kendi partilerine uyarlanmış şeklini siyasal kampanya süresince televizyonlarda, reklamlarda, mitinglerde ve seçim çalışmalarının olduğu farklı alanlarda kullanmaktadır. Araştırmada 2011 yılı genel seçimlerinde siyasal partilerin kullandıkları seçim şarkılarının diğer iletişim çalışmalarına göre seçmen tarafından ne kadar kabul gördüğü ve seçmene etkisinin ne yönde olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda öncelikle 2011 genel seçimlerinde yürütülen siyasal iletişim çalışmalarından seçmenlerin tamamına yakınının haberdar olduğu görülmüştür. Siyasal partilerin kullandıkları seçim şarkılarının mitingler, siyasal reklamlar ve televizyon programlarına göre seçmen tarafından daha az kabul gördüğü tespit edilse de, seçim müziklerinin toplum tarafından gazetelerden, halkla yüz yüze yapılan kahve toplantıları, kapı gezileri vs gibi çalışmalardan daha çok beğenildiği fark 107

109 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 edilmiştir. Müzik en beğenilen siyasal iletişim çalışmaları içinde dördüncü sıradadır. Özellikle seçmenin okumaya yönelik çalışmalardan çok dinlemeye ve göze hitap eden siyasal iletişim çalışmalarını tercih ettiği görülmüştür. Araştırma sonucunda seçim şarkılarının seçmenleri doğrudan belirli bir partiye oy vermeye yönlendirmediği görülmüştür. Seçim şarkılarının seçmenin siyasi parti ve mesajları hatırlamasını sağlayarak, seçmeni hareket geçirici ve seçmenin siyasal katılımını arttırıcı etkilerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sözlü mesajlara oranla daha çok akılda kalan müziksel mesajlara yani şarkılara siyasal kampanyalarda daha çok yer verilmelidir. Böylece siyasal partiler vermek istedikleri mesajları topluma daha kolay ulaştırarak, belleklerde kalıcı izler bırakılabilecektir. Bu yolla, özellikle siyasal kampanyalarda en önemli hedef kitle olan kararsızları etkilemek daha mümkündür. Ayrıca müzik oy vermede doğrudan seçmeni etkileyen tek unsur olmasa da seçmenlerin var olan siyasal eğilimlerini pekiştiren, partilerine bağlılıklarını arttıran ve verdiği mesajlarla kitleleri birlikte hareket ettiren en önemli siyasal iletişim unsurudur genel seçimlerinde de Tablo 8 ve Tablo 9 da görüldüğü üzere seçmeni harekete geçirici ve seçmenin siyasal katılımını arttırıcı bir unsur olarak rol oynamıştır genel seçimlerinde en çok akıllarında kalan seçim şarkısı, aynı zamanda seçimlerden en çok oyu alan Adalet ve Kalkınma Partisi ne aittir. Ayrıca diğer partilerin beğenilen seçim şarkıları ile oy oranı arasında da doğru bir orantı vardır. Ya seçmen en çok beğendiği şarkının olduğu partiye oy vermiştir, ya da oyunu verdiği partinin müziğini daha çok beğenmektedir. Seçmenlere bilgi vermek, çeşitli mesajla seçmenleri herhangi bir aday ya da parti lehine cezp etmek, seçmenlerin oy verme motivasyonlarını harekete geçirmek, parti veya aday lehine her türlü çalışma için seferber olma gibi amaçları olan seçim kampanyalarında daha başarılı olmak ve seçmen üzerindeki etkileri olumlu yönde arttırmak için müziksel iletişim yöntemlerine gereken önem verilmeli ve bu alanda akademik çalışmalar yapılarak, alan araştırılmaları arttırılmalıdır. KAYNAKLAR Akgün B (2002) Türkiye de Seçmen Davranışı Patiler Sistemi ve Siyasal Güven, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Alpagut U (1998) Kim Kapattı Şu Müziği, Müzik Ansiklopedisi Yayınları, Ankara. Altınölçek H (2001) Bir İletişim Aracı Olan Müziğin İnsan Üzerindeki Etkileri, III. Uluslararası Müzikoloji Sempozyumu, İstanbul. Ashraf M (1975) Political Verse and Song, Seven Seas, Berlin. Aziz A (2007) Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Barut B (2002) Siyasal Reklamcılık ve Genel Siyasi İletişim Kanalıyla Kitlelerin Siyasi Tutumlarının Oluşmasında Slogan, Sembol ve Vaatlerin Yeri, Doktora Tezi, SÜ. Sos. Bil. Enst., Konya. Bektaş A (2002) Siyasal Propaganda, Bağlam Yayıncılık, Ankara. Bektaş A (2007) Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayıncılık, Ankara. Bligh C Michele ve Kohles J C (2009) The Enduring Allure Of Charisma: How Barack Obama Won The Historic 2008 Presidential Election, The Leadership Quarterly 20, ss: Chang C (2000) Political Advertising In Taiwan And The US: Across Cultural Comparison Of The 1996 Presidential Election Campaigns, Asian Journal Of Communication, 10:1, ss:1-17 Chirwa C W (2001) Dancing Towards Dictatorship: Political Songs And Popular Culture In Malawi, Nordic Journal of African Studies,10 /1, ss: Clark T (2004) Sanat ve Propaganda Kitle Kültürü Çağında Politik İmge, Esin Hoşsucu (çev), Ayrıntı Yayınlar, İstanbul. Cloonan M ve Street J (1998), Rock The Vote: Popular Cultur And Politics, Politics, Sayı:18/1, ss: Cook N (1999) Müziğin ABC si, Kabalcı Yayınevi, İstanbul. 108

110 Siyasal İletişimde Müzik Kullanımı: 2011 Genel Seçim Şarkılarının (97-110) Çoban A (2011) Müzikle Tedavi, imerdernegi.org.tr/index.php?option=com_cont ent&view=article&id=63:muezikle-tedavi &cat id=68:makaleler&itemid=176, ( Erişim Tarihi: ). Denissoff R S (1983) Sing a Song of Political Significance, Bovling Gren University Popular Pres, Bovling Gren. Domenach J M (1995) Politika ve Propaganda, Tahsin Yücel (çev), Varlık Yayınları, İstanbul. Englert B (2008) Ambiguous Relationships: Youth, Popular Music and Politics in Contemporary Tanzania, Stichproben. Wiener Zeitschrift für kritische Afrikastudien Nr. 14/ 8. ss: Erdoğan İ ve Solmaz Beşevli P (2005) Sinema ve Müzik, Materyal Satış ve Bilinç Yönetimi İçin Bilişsel ve Duygusalın Oluşturulması, abook.pdf, (Erişim Tarihi: ). Erol A (2005) Popüler Müziği Anlamak: Kültürel Kimlik Bağlamında Popüler Müzikte Anlam, Bağlam Yayınları, İstanbul. Farris H E, Mason A C ve Hoy R R (2004) Identified auditory neurons in the cricket Gryllus rubens: Temporal processing in calling song sensitive units. Hearing Research, ss Fınkelstein S (1996) Müzik Neyi Anlatır, M. Halim Spatar (çev), Kaynak Yayınları, İstanbul. Hershey A (2007) Music, the Non- Governmental Actor Changing Political Policy: Have We Failed the Power of Music?, Senior Honors Project,. DigitalCommons@University of Rhode Island. Hitler A (2002) Kavgam, Çev: Refik Özdek, Yağmur Yayınları, İstanbul. Failed the Power of Music? Senior Honors Project,. DigitalCommons@University of Rhode Island. İnceoğlu M (2004) Tutum Algı İletişim, Kesit Tanıtım Ltd. Ankara Jowett G S ve O'Donnell V (2005) How to Analyze Propaganda, Propaganda and Persuasion, Sage Publications, London. ss: Kalender A (2000) Siyasal İletişim, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya. Kalender A (2005) Siyasal İletişim Seçmenler ve İkna Stratejileri, Çizgi Kitapevi, Konya. Kamanlıoğlu B E ve Göztaş A (2010) Politik Gündem Odağında Halkla İlişkiler ve Gündem Yönetimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara. Kaygısız M (2004) Yayınları, İstanbul. Müzik Tarihi, Kaynak Lull J (2000) Popüler Müzik ve İletişim, Çiviyazıları, İstanbul. Macklin M C (1988) The Relationship Between Music in Advertising and Children s Responses, Nonverbal Communication in Advertising, Lexington, MA, ss: Mattern M (1998) Acting in Concert: Music, Community, and Political Action. NJ: Rutgers University Pres, New Brunswick, Mermutlu B (2011) Marşlar Ya da Musikinin Siyasi Tarihle Akordu, index.php?option=com_content&view=articl& id=125%3amarlar-ya-da-musknn-syas-tarhle-a kordu&catid=36&itemid=48, (Erişim Tarihi: ). Oktay M (2002) Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul. Oskay Ü (2001) Müzik ve Yabancılaşma, Der Yayınları, İstanbul. Özsoy O (2002) Türkiye de Seçmen Davranışları ve Etkin Propaganda, Alfa Yayınları, İstanbul. Pedelty M (2007) Musical News: Popular Music in Political Movements, University of Minesota, pedelty_musicalnews.pdf, (Erişim Tarihi: ). Perris A (1983) Music as Propaganda: Art at the Command of Doctrine in the People's Republic of China, Ethnomusicology, Sayı: 27/1, Haziran, ss: Rinderle P (2010) Solving the Antinomy Between the Aesthetics and the Politics of Music, Proceedings of the European Society for Aesthetics, Sayı: 2, ss:

111 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Schacter S (2011) The Barracuda Lacuna: Music, Political Campaigns, and the First Amendment, The Georgetown Law Journal, Sayı: 99/571, ss: (Erişim Tarihi: ). Sehultz D ve Tannenbaum S ( 1997) Başarılı Reklamın İlkeleri, Yayınevi Yayıncılık, İstanbul. Silber I (1971) Songs America Voted by. Harrisburg, Stackpole Boks, PN. Street J (2003) Fight The Power : The Politics Of Music And The Music Of Politics, Government and Opposition, Blackwell Publishing,, Oxford, ss: Şahin E (2008) Müziğin Propaganda Amaçlı Kullanımı: Kürtçe Şarkılar, Yüksek Lisan Tezi, Gazi Üniversitesi Sos. Bil.Enst. Ankara. Trainor L (2010) The Emotional Origins Of Music, Physics of Life Reviews 7,ss: Uztuğ, F (1999) Siyasi Marka Seçim Kampanyaları ve Aday İmajı, MediaCat Yayınları, İstanbul. Wells K A (2004) Music as War Propaganda Did Music Help Win The First World War?. feature.php, (Erişim Tarihi: ). Yener F (1996) Müzik, Apa Ofset, Ankara. Yıldırım V ve Koç T (2003) Müzik Felsefesine Giriş, Bağlam Yayıncılık, İstanbul. cim-sarkilari-ve-dosyalari (Erişim Tarihi: ). Tarihi: ). (Erişim zikleri.php, (Erişim Tarihi: ). m/, (ErişimTarihi: ). 110

112 KODLAMA-KODAÇIMI BAĞLAMINDA MUHTEŞEM YÜZYIL DİZİSİNİN LİSE ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNE YÖNELİK ALIMLAMA ANALİZİ Tülay Şeker* - Fadime Şimşek** ÖZET Medya iletilerinin alıcı kitle tarafından, medyanın istediği yönde okunup okunmadığı hem ana damar kuramcılarının hem de eleştirel kuramcıların üzerinde önemle durduğu konuların başında gelmektedir. Gerek ana damar iletişim çalışmaları gerekse eleştirel yaklaşım alıcı kitleyi iletiler karşısında pasif bir konuma yerleştirmiştir. Ancak Kültürel Çalışmalar geleneği içerisinde yer alan Stuart Hall un ortaya koyduğu Kodlama-Kodaçımı yaklaşımı alıcıların konumlanışına üç farklı bakış açısı kazandırmıştır. Alıcıların medya iletilerini egemen, müzakereli ve muhalif olmak üzere üç ayrı şekilde okuyabileceğini savunan bu yaklaşım alıcıyı o zamana kadarkinin tersine iletilerle mücadele edebilen bir konuma yerleştirmiştir. Bu çalışmada, Muhteşem Yüzyıl dizisine ait kodların lise öğrencileri tarafından nasıl açımlandığını belirlemek amaçlanmıştır. Öğrencilerle derinlemesine görüşmelerin yapıldığı çalışmada öğrencilerin verdikleri cevaplar Hall un ortaya koyduğu bu 3 okuma şekli üzerinde temellenerek yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kodlama-kodaçımı, alıcı kitle, Muhteşem Yüzyıl, televizyon RECEPTION ANALYSIS OF THE EFFECT OF MUHTEŞEM YÜZYIL TV SERIES ON HIGH SCHOOL STUDENTS IN THE CONTEXT OF ENCODING/DECODING ABSTRACT Whether messages of the media are read by receptive audience as intended by the media is one of the leading subjects emphasized b both mainstream theoreticians and critical theoreticians. Both mainstream communication studies and critical approach placed receptive audience in a passive position for the messages. However, Encoding-Decoding approach developed by Stuart Hall who is incultural Studies traditionhas introduced three different points of views to the positioning of receivers. This approach argued that receivers can read messages in three different ways as dominant,negotiator and opponent, and placed the receiver in a position that can struggle with messages. This study was carried out to determine how the codes in MuhteşemYüzyıl (The Magnificent Century) TV serialare encoded by high school students. In the study in which thorough interviews were made with students, the answers given by students were interpreted based on 3 reading types introduced by Hall. Keywords: Encoding-decoding, receiver audience, Muhteşem Yüzyıl, television GİRİŞ Medya tarafından oluşturulan iletiler, farklı iletişim kanalları ile alıcı kitleye ulaştırılmaktadır. Alıcı kitle pozisyonundaki izleyici/okuyucu bu iletileri çeşitli gereksinimlerini gidermek için tüketmektedir. Alıcı kitle söz konusu gereksinmelerini karşılarken bir taraftan da medyanın sosyo-kültürel normlar doğrultusunda yeniden ürettiği kodları da tüketmektedir. Ancak medya tarafından birtakım unsurlar göz önüne alınarak kodlanan iletilerin izleyici/okuyucu tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve o iletilerin ne amaçla tüketildiği tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle medya iletilerinin, iletinin yapılanma sürecine etki edenlerin istediği şekilde alıcılara ulaşıp ulaşmadığı yıllar boyunca tartışıla gelmiştir. Kitle iletişim araçlarının henüz yaygınlık göstermediği ve bu denli gelişmediği dönemlerde alıcı kitlenin pasif olarak görüldüğü anlayışlar hakim olmuş ve hep bu yönde kuramlar gelişti- * Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi ** Öğr. Gör., Nevşehir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

113 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 rilmiştir. Ana damar olarak bilinen bu kuramlar zamanla güncelliğini yitirmiştir. Ana damarın karşısında yer alan eleştirel paradigma ise alıcı kitlenin pasif konumda olduğunu öne sürmüş ve daha çok alıcı kitlenin konumlanışı ile değil medya kodlarının yapısı ile ilgilenmiştir. Eleştirelcilere göre medya bu kodları ekonomik ve ideolojik kaygılar doğrultusunda oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi bu iki paradigma her ne kadar farklı kanallardan besleniyor ise de, ortaya koydukları kuramlarda alıcı konumundaki kitlenin pasifize edildiği ortak paydasında buluşmaktadır. Eleştirel paradigma içinde yer alan Stuart Hall un Kodlama-kodaçımı kuramı hem eleştirel yaklaşımlara hem de alıcı kitlenin konumlandırılışına farklı bir bakış açısı kazandırmıştır. Hall, alıcı kitlenin pasif olduğu yönündeki ön kabule karşı çıkmış ve gönderilen iletilerin birtakım süzgeçlerden geçtiği görüşünü savunmuştur. Hall un Kodlama-kodaçımı olarak geliştirdiği kuram iki anlam örgüsünden yola çıkmaktadır. Kodlama medya tarafından verilen -ve alıcılar tarafından benimsenmesi istenilen- anlamı, kodaçımı ise alıcı kitle tarafından üretilen anlamı ifade etmektedir. Anlam üretme sürecinde alıcı kitle gönderilen iletileri 3 şekilde okuyabilmektedir: İletilerin ideolojik olarak kodlandığı gibi okunduğu egemen okuma; gönderilen iletilerin doğrudan kabul edilmeyip sorgulandığı okuma ve iletilerin yüklendiği anlamı tümüyle reddeden muhalif okuma. Çalışma kapsamında Hall ün ortaya koyduğu bu 3 okuma şekli ayrıntılı olarak ele alınmış ve çalışmanın uygulama safhası da yine bu okumalar çerçevesinde analiz edilmiştir. Çalışmanın uygulama kısmı yayına başladığı ilk günden itibaren gündemden düşmeyen Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili alımlamalarını belirlemek üzere lise öğrencileriyle yapılan görüşmelerden oluşturulmuştur. Öğrencilerin alımlamalarını ölçmek üzere derinlemesine görüşme yöntemi kullanılmıştır. 1. MEDYA İÇERİKLERİ KARŞISINDA ALICI KİTLENİN KONUMLANIŞI Kitle iletişim araçları, bireylerin haber alma ihtiyacına karşılık verebilmek adına yüzyıllardır var olagelmiştir. Haber akışını sağlayan bu araçlar eski çağlardan günümüze değin hızla değişerek ve gelişerek kitlelerin hayatına etki etmeyi sürdürmüştür. Özellikle yönetici zümrenin oldukça önem verdiği kitle iletişim araçları temel işlevleri olan haber vermenin yanında toplumdaki egemenler tarafından ikna edici bir yönlendirme aracı olarak da kullanılmıştır. Kitlelere aynı anda ulaşmayı sağlayan söz konusu araçlar, yönetici zümrenin mesajlarını zihinlere empoze etmede ve kitleleri istenilen yönde etkilemede oldukça başarı göstermiştir. Özellikle sinema ve radyonun yaygınlaştığı 19. yüzyılda Kuzey Amerika ve Batı Avrupa da yapılan kitle iletişimi konusundaki çalışmalar, kitle iletişim araçlarının kitleler üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Hatta öyle ki bu dönemde kitle iletişim araçları kitlelerin düşüncelerini, inançlarını ve yaşam biçimlerini değiştirebilecek güce sahip duruma gelmiştir. Kuramcılar bu düşünceyle yola çıkarak Şırınga Kuramı nı ya da diğer adıyla Gümüş Mermi Kuramı nı ortaya atmışlardır. (Yüksel 2001: 13). Söz konusu kuram kitle iletişim araçları tarafından gönderilen iletilerin kitleler üzerinde hemen etkili olduğunu ve kitleleri istenildiği gibi peşinden sürüklediğini ileri sürmektedir. Bu yaklaşıma göre egemen zümre tarafından gönderilen mesajlar tıpkı deri altına enjeksiyon yapan bir şırınga ya da bir mermi gibi anında etki etmektedir. Söz konusu kuram medyanın güçlü etkiler dönemine işaret etmektedir. Bu dönemde kitlelerin, kitle iletişim araçları ile pasifize edildiği ve gönderilen mesajlar karşısında savunmaz kaldığı görüşü hakim olmuştur. Laswell siyasal iktidarların kamuoyu oluşturmak için kitle iletişim araçlarından önemli oranda faydalandıklarını ileri sürmektedir (Yaylagül 2010: 53). Laswell in yaklaşımı da yine kitlelerin mesajlara karşı savunmasız kaldıkları görüşünü destekler nitelik taşımaktadır. Çünkü onun yaklaşımına göre kitleler propagandaya karşı koyacak bir bilinçten ve bilgi birikiminden yoksundur. Yine medyanın güçlü etkiler dönemi içerisinde gösterebileceğimiz 1900 lü yılların başında özellikle radyo oldukça önemli bir propaganda aracı olarak görülmüş ve siyasal iktidarlar tarafından kullanılmıştır yılında İngiliz İşçi Partisi nin radyoyu propaganda aracı olarak kullanmasının sonucunda önemli bir başarı elde etmesi söz konusu durumu somut şekilde örneklemektedir. Çok geçmeden Almanlar 112

114 Kodlama - Kodaçımı Bağlamında Muhteşem Yüzyıl ( ) tarafından Nazi propagandası aracı olarak kullanılmaya başlanan radyonun önemi diğer Avrupa ülkeleri tarafından da keşfedilmiştir. Batılı ülkeler özellikle sömürgelerine yönelik propaganda faaliyetlerini sürdürerek, hükümetlerinin sömürge durumundaki ülkeler nazarında gücünü arttırma yoluna gitmiştir. Radyonun yanı sıra sinema da 1900 lü yılların başında etkin bir propaganda aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kültürel, siyasi ve dini anlamda gerçekleştirilen propagandalar sinemada belirgin ya da örtük şekilde kendine yer bulmuştur (Özsoy 1998: 348). Ancak 1930 lu yıllara gelindiğinde kitle iletişim araçlarının aslında kitleler üzerinde sanıldığı kadar etkili olmadığı görüşü hakim olmaya başlamıştır. Medyanın sınırlı etkiler dönemi olarak nitelendirilen bu dönem 1960 lı yılların sonuna dek sürmüştür ve 1948 de gerçekleştirilen ABD başkanlık seçimleri kitle iletişim araçlarının kitleler üzerindeki etkilerine yönelik önemli veriler sağlamıştır. Seçim kampanyaları ve seçmenlerin oy verme davranışları üzerinde yapılan çalışmalardan ilki, 1940 da Ohio eyaletinin Erie kentinde gerçekleştirilmiştir. Seçmenlerin oy verme tercihlerini etkilemede, kitle iletişim araçlarının gücünü ortaya koymayı hedef alan bu ilk araştırmada Lazarsfeld, Berelson ve Gaudet, bireysel ilişkilerin oy verme kararını etkilemede, kitle iletişim araçlarına göre daha etkili olduğu sonucuna varmışlardır. (Yüksel 2001:13). Kuramcılara göre iletiler iki aşamadan geçerek bireylere ulaşmaktadır. Medya tarafından gönderilen iletiler ilk olarak toplumda kanaat önderi olarak bilinen bireylere, sonra da onlar aracılığıyla diğer bireylere aktarılmaktadır. İki Aşamalı Akış Kuramı olarak geliştirilen bu kuram medyanın etkisini azaltan bir özelliğe sahiptir tarihli ABD Başkanlık seçimleri üzerine yapılan ikinci araştırma ise, New York ta gerçekleştirilmiştir. Aynı amaçlı araştırma sonucunda Berelson, Lazarsfeld ve Mcphee, insanların kendi fikirlerine yakın buldukları haberleri izlediklerini ve dolayısıyla kitle iletişim araçlarının seçmenlerin önceden sahip oldukları fikirleri güçlendirici yönde bir etkide bulunduğunu ortaya koyarak, seçmenlerin bakış açılarını değiştirmede kitle iletişim araçlarının tek başına başarılı olamadıklarını ileri sürmüşlerdir. (Yüksel 2001: 13) lı yıllara gelindiğinde, medyanın kitleler üzerindeki etkisinin sınırlı olduğuna dair kabul gören anlayış yavaş yavaş yerini yeniden medyanın güçlü bir etkiye sahip olduğu anlayışına bırakmıştır. Hiç şüphesiz dönem içerisinde teknolojinin yaşamın her alanına girmesi, özellikle televizyonun evlerin başköşe konuğu olması ve gelişen düşünce akımlarının medyanın güçlü etkiler dönemine girmesinde payı büyüktür. (Yüksel 2001: 15). İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği ve iletişim olanaklarına erişimin oldukça kolaylaştığı günümüzde ise medyanın kitleler üzerindeki etkisi diğer dönemlere kıyasla belirgin değildir. Ancak farklı kaynaklardan bilginin teyit edilmesi, toplumların eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesi ve medyaya olan güvenin sarsılması gibi etkenler kitle iletişim araçlarının güçlü bir etkiye sahip olmadığı sonucunu ortaya koyabilir. Buna rağmen medyanın belirleyici olduğu durumların varlığı da su götürmez bir gerçektir. Özellikle örtük yürütülen yönlendirme faaliyetlerinin kitlelerin üzerindeki etkisini sürdürdüğü görülmektedir. 2. KODLAMA-KODAÇIMI İLE AKTİF KILINAN ALICI KİTLE Kitle iletişim araçlarının bireyler üzerindeki etkileri, söz konusu araçların toplumsal hayatta kendilerine yer edindiği günden itibaren tartışılmıştır. Sadece ana damar kuramları değil aynı zamanda Marksist ideolojiyi esas alarak gelişen eleştirel kuramlar da alıcı konumundaki hedef kitleyi pasif şekilde ele almıştır. Marks a göre, maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf aynı zamanda zihinsel üretim araçlarını da elinde bulundurmakta, bu nedenle kitleleri kendi ideolojisi doğrultusunda dilediği gibi yönlendirebilmektedir (Marx-Engels 1992: 70). Önceki dönemlerde kitle iletişim araçlarının kitleler üzerinde hegemonik şekilde etki ettiğine yönelik var olan bu inanç Stuart Hall un da içinde yer aldığı İngiliz Kültürel Çalışmalar ekolü ile birlikte eski gücünü yitirmiştir. İngiliz Kültürel Çalışmaları, Stuart Hall un yönetiminde çalışmalarına başlayan Çağdaş 113

115 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Kültür Çalışmaları Merkezi ile farklı siyasal ve sosyal yönelimlere sahip izleyicilerin, mesajları deşifre ediş biçimlerinin farklılığını öne çıkarmıştır. Söz konusu merkez, dikkatleri dil ve her aracın yapılaştırıcı-kurgulayıcı potansiyeline çekmeye yönelerek, işaretler sistemini (semiyotik) kitle iletişim araçlarının taşıdığı anlamların izleyicilere ulaşması üzerinden incelemeye tabi tutmuştur (Tılıç 1998: 44-45). Tekil bir egemen ideolojinin varlığını reddeden Hall, karmaşık karşılıklı ilişki içinde sürekli olarak içerilen komplike ideolojik söylem ve biçimlerin anlamsal bütünleşmesi olduğuna inanmaktadır (Dursun 2001: 34-36). Bu nedenle kitle iletişim araçları tarafından gönderilen iletiler, birden çok işaret sistemine göre oluşturularak izleyiciye ulaştırılmaktadır. Hall un bu çalışmalar ekseninde geliştirdiği Kodlama-kodaçımı kuramı ile birlikte izler kitleyi pasif olarak gören anlayış başka bir boyut kazanmıştır. Hall e göre egemen paradigmanın iletişim modeli gönderen-mesajalıcı doğrusallığı üzerine kurulmuş ve yalnızca mesaj alışverişi düzeyinde yoğunlaşmıştır. Oysa ona göre iletişim süreci üretim, dolaşım, dağıtım/tüketim, yeniden üretim gibi farklı momentler içinde üretilen ve süre giden bir yapıdır (Hall 2003: 309). Bu karmaşık iletişim sürecinde Hall, eleştirel paradigma çerçevesinde yürütülen çalışmalara izleyici alımlamasını dahil ederek yalnızca mesaj iletimi üzerinde yoğunlaşan anlayışı ortadan kaldırmış ve mesajın izler kitleye ulaştıktan sonraki aşamalarını dikkate almıştır. Hall a göre (İrvan : 206) iletişim araçları tarafından gönderilen iletilerin, biçimlendiği gibi ve istenilen etkiyi uyandıracak şekilde alıcı kitleye ulaşması mümkün değildir. Dolayısıyla bir iletişim sürecini anlayabilmek için salt kodlama üzerinde değil aynı zamanda kodaçımı üzerinde de yoğunlaşılmalı; her iki durumdaki anlam üretimi ve karmaşık ilişkiler ağı sağlıklı şekilde ortaya konulmalıdır. Medya içeriklerine kodlanan yan anlamların/imaların açık uçlu iletilerin oluşmasına yol açtığını savunan Hall, bu olası açık uçluluk nedeniyle birçok farklı okumanın yapılabileceğini iddia eder (Smith 2007: 215). Hall, alıcı kitlenin medya iletileri karşısında gerçekleştirebileceği farklı okuma süreçlerini şu şekilde sıralamaktadır: Egemen/başat okuma; müzakereli/tartışmacı okuma ve karşıt/muhalif okuma. Egemen okuma medya içeriklerinin alıcı tarafından biçimlendiği şekilde algılandığı düşüncesinden hareket eder. Bu okuma türünde iletilerin alıcılar tarafından sorgulanması söz konusu değildir. Müzakereli okumada egemen anlamlar alıcı kitle üzerinde kısmen etkilidir. Bu okuma türünde medya içerikleri alıcıların yorumuna açıktır. Karşıt okumada ise kodlanan iletilerin anlamları alıcılar tarafından tamamen istenilenin tersi yönde okunur ve etki etmesi istenilen anlam reddedilir (Demir 2007: 255). Bu okumada kodlanan mesajın kişi tarafından bozulmasının yanında karşıt kodla başka bir mesaj üretilmesi söz konusudur (Hall 2005: 97). Alıcının özne olarak konumlandığı Kültürel Çalışmalar geleneğinde dışsal birçok uyaranın alıcıların algısını ve okumasını etkilediği görüşü hakimdir. Hegemonik kültürel pratikler, toplumsal kalıplar ile eğitim düzeyinin yanı sıra cinsiyet ve yaş gibi demografik özellikler de alıcı kitlenin okuma sürecine etki etmektedir. Hall, bu ve benzer nedenlerden ötürü medya tarafından verilen anlam ile alıcı kitlenin anladığı anlamın her zaman örtüşmeyebileceğini savunur. Dolayısıyla alıcı kitle yalnızca medya metinlerinin önerdiği anlamlara sıkışıp kalmamakta ayrıca söz konusu metinlerde kendi bakış açısına göre anlam aramakta, anlam çıkarmakta ve anlam üretmektedir (Mutlu 2005: 132). İzleyicinin/okuyucunun medya iletilerini farklı şekillerde okumasına etki eden bu unsurların yanı sıra bir diğer önemli nokta da alıcı kitlenin değer yargılarıdır. Alıcılar kendi değer yargıları ve dünya görüşlerine göre hangi iletişim kanalından besleneceğini tercih etmekte ve şüphesiz bu da okuma sürecinin ilk ve temel aşamasını oluşturmaktadır. Çünkü bir anlamda alıcılar ne tür bir okuma yapacaklarına tercih ettikleri iletişim kanalının yayın politikası doğrultusunda karar vermektedir. Medya iletilerini kendi görüşlerine yakın bulduğu televizyon kanallarından, 114

116 Kodlama - Kodaçımı Bağlamında Muhteşem Yüzyıl ( ) gazete ve dergilerden almayı seçen alıcı kitle bu şekilde hem kendi fikirlerini teyit etmeyi istemekte hem de kendini diğer siyasal ve sosyo-kültürel etkilerden korumaktadır. Seçici maruz kalma olarak nitelenen bu davranış şeklinde genellikle egemen okumanın gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Alıcı kitle kendi fikirleri ile örtüşmediğini düşündüğü televizyon kanallarından ve yazılı basın organlarından bilinçli olarak uzak durma eğilimindedir. Seçici kaçınmanın görüldüğü bu tarz bir davranış kalıbında ise genellikle muhalif okuma gerçekleşmektedir (Sakallı 2006: 20). 3. MUHTEŞEM YÜZYIL DİZİSİNİN ALIMLAMA ANALİZİ Çalışmanın uygulama kısmında ilk olarak dizinin kodlarından genel olarak bahsedilmiş ardından lise öğrencilerinin diziyle ilgili kodaçımları onların söylemleri kullanılarak aktarılmıştır Araştırmanın Yöntemi Kodlama-kodaçımı ile paralellik gösteren alımlama analizi medya içeriklerine ideoloji ve sembollerle örülü şifrelenmiş söylemler olarak yaklaşır. Bu yöntemde izler/alıcı kitle anlam üretecek şekilde konumlanır. Araştırmacı izler/alıcı kitleyi şifre çözümü esnasında gözler ve söz konusu kitleye derinlikli sorular yönelterek medya iletilerinin nasıl okunduğunu anlamaya çalışır (Şeker 2009: 106). Bu çalışmanın örnek olayını Muhteşem Yüzyıl dizisi oluşturmuş, lise öğrencilerinin diziye yönelik kanaatleri ve dizinin kodlarını nasıl çözdükleri belirlenmeye çalışılmıştır. Nevşehir 2000 Evler Anadolu Lisesi öğrencilerinin katıldığı görüşmeler 15 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Analize katılan öğrenci grubunun ayırt edici tek değişkeni cinsiyettir. Analize yaşları 15 ilâ 16 arasında değişen 10 kız, 5 erkek öğrenci katılmıştır. Analiz bir sınıf ortamında derinlemesine görüşme şeklinde gerçekleşmiştir. Öğrencilerin birbirlerinin verdiği yanıtlardan etkilenmemeleri için her biri ile ayrı görüşmeler yapılmış ve her öğrenciye 16 soru yöneltilmiştir. Sorular dizinin bütün bölümleri dikkate alınarak hazırlanmış ve bu şekilde soruların dizinin bütününe genellenebilir olması sağlanmıştır. Bu nedenle dizinin çalışmanın gerçekleştirildiği grup üyeleri ile birlikte izlenmesine gerek görülmemiş; analiz için veri sağlayan bilgiler gözlem yolu ile değil sadece soru yöntemi ile alınmıştır. Analiz, alımlama analizinin önemli kıstasları dikkate alınarak yapılmıştır. Alımlama analizine ilişkin bilgi vermesi açısından bu kıstaslara değinmek yerinde olacaktır. Katılmacı gözlem ve derinlemesine görüşmeler yoluyla gerçekleştirilen alımlama analizinde temel kıstas görüşülen kişi ya da grupların doğal davranış sergilemesini sağlamaktır. Bu da genellikle araştırmanın, analize katılan kişilerin doğal ortamlarında yapılması ile gerçekleşmektedir. Bu şekilde elde edilen bilgiler araştırma için daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesini kolaylaştırmaktadır. Araştırmacının özen göstermesi gereken bir diğer kıstas da konunun bağlamına ve ortaya konan görüşlere karşı duyarlı ve tarafsız yaklaşmasıdır (İrvan : 209) Yorumlar ve Değerlendirme Show TV de yayınlanan Muhteşem Yüzyıl dizisi Kanuni Sultan Süleyman ın hayatını konu edinmektedir. Tarihe Muhteşem Süleyman olarak geçen Kanuni nin bilinmeyen yönleri ile ekrana geliyor olması dizinin izlenme oranını oldukça arttırmıştır. Ancak dizide ağırlıklı olarak, Osmanlı döneminin önemli padişahlarından biri olan Kanuni nin özel hayatının anlatılıyor olması birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir. Tartışmaların odağını dizide Kanuni Sultan Süleyman ın hayatının ve tarihi gerçeklerin çarpıtılarak anlatılması ve buna bağlı olarak izler kitlenin tarihe ve Kanuni ye ilişkin algısının değişeceği oluşturmuştur. Buradan hareketle dizide yansıtılanlara ilişkin duyulan kaygının ne denli gerçekleştiği ve izler kitlenin Kanuni ye ve Osmanlı dönemine yönelik algılarının değişip değişmediği çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Muhteşem Yüzyıl dizisi üzerinden gerçekleştirilen alımlama analizi 4 farklı başlık üzerinde durmaktadır. Söz konusu başlıklar dizide ön plana çıkan, TV programlarında ve köşe yazılarında tartışılan ve analize tabii tutulan alıcı kitlenin verdiği yanıtlar göz önüne alınarak belirlenmiştir. Analiz küçük ölçekte gerçekleştiği için analiz sonucunda elde edilen verilerin genelleştirilmesi olası değildir. 115

117 Selçuk İletişim, 7, 2, Diziye İlişkin Kanaatler Analize katılan öğrencilerden 7 si diziyi izlemediğini, 5 i bazen izlediğini, 3 ü ise düzenli olarak takip ettiğini belirtmiştir. Ancak buna rağmen hepsinin diziye yönelik birtakım kanaatlere sahip olduğu gözlenmiştir. Diziyi izlemeyen öğrencilerin diziye ilişkin fikirlerinin medyada yürütülen tartışmalardan, haberlerden, öğretmenlerinden ve arkadaş ortamlarından edindikleri kanaatler doğrultusunda oluştuğu görülmüştür. Diziyi izleyen öğrenciler izleme gerekçelerini şu şekilde sıralamaktadır: D.T. : İzliyorum. Çünkü hayal ürünü olmakla beraber içinde tarihsel gerçekler de bulunuyor. T.Y. : Çok güzel bir dizi. Hürrem ve Mahidevran ın düştüğü çatışma bence çok güzel. Ayrıca Sultan Süleyman Han en çok sevdiğim padişahtır. A.G. : Sarayın entrikalarını gösterdiği için izliyorum. S.E. : Diziyi bazen izliyorum. Bence bazı sahneleri güzel. Entrikalar heyecan verici. Biraz da tarih dersine katkısı var. Diziyi izleyen öğrencilerin genellikle dizide gösterilen entrikaları ve çekişmeleri takip ettiği görülmektedir. Sayıca fazla olmamakla birlikte kimi öğrenciler, Muhteşem Yüzyıl ın bir dönemin tarihine ışık tuttuğunu ve tarih derslerine katkısı olduğunu düşünmektedir. Diziyi takip etmeyen öğrencilerin gerekçeleri ise şu şekildedir: D.B. : İzlemiyorum. Tarihimizi çok farklı yönlere çekiyor. Beni tarihten soğuttu dizi. Bu nedenle başlarda izledim ama fazla sevmedim. A.E.K. : İzlemiyorum. Çünkü Osmanlı Devleti ni yanlış tanıtıyor. Tarihimizi karalıyor. Böyle bir diziye nasıl izin verildiğini hâlâ anlamıyorum. En kısa zamanda yayından kaldırılmalı. H.Ö. : Herkes gibi ben de Kanuni yi anlatamadıklarını düşünüyorum. Gazetelere falan baktığımızda da benimle aynı düşüncede olan birçok insan var. M.B. : Tarih çok ilgimi çekiyor fakat tarihimizin bu yönde anlatılması, başkalarına farklı yansıtılması açıkçası beni rahatsız ediyor. Bu yüzden Muhteşem Yüzyıl adlı diziyi izlemeyi uygun bulmuyorum. T.T. : Tarihimiz 3 kıtaya sığmaz ama bu film bir harem odasına sığdırmaya çalışıyor. Türk tarihini film yaparken özenli olmak gerekir. Diziyi izlemeyen öğrenciler dizinin tarihi gerçekleri çarpıtarak yansıttığı paydasında buluşmaktadır. Kimi öğrenciler söz konusu dönemin sadece hareme bağlı kalınarak anlatılmasından ötürü diziyi sığ bulmakta, kimi öğrenciler ise harem olgusunun diziyi müstehcen kıldığını ifade etmektedir. Dolayısıyla dizinin olumsuz yönlerinin başında harem olgusu gelmektedir. Bununla paralel olarak padişahın küçültücü bir duruma düşürülmesi de dizinin eleştirildiği yönlerinden biri olarak değerlendirilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman ın haremdeki kadınlarla ilişkisine ek olarak Hürrem Sultan a duyduğu aşkın da tepki çektiği gözlenmiştir. Diziye yönelik olumlu görüşler ise sınırlı sayıda kalmıştır. Dizinin tarihe olan merakı arttırması, kullanılan dekorlar ve savaş sahneleri izler kitlenin Muhteşem Yüzyıl a ilişkin olumlu kanaatleridir. E.G. : Bu dizi bazı sahneleriyle tarihi daha iyi anlamamı sağlıyor. Tarihi gözümde canlandırabiliyorum. D.B. : Dekor güzel ama aksaklıklar var. Kimi öğrencilerin dizinin Osmanlı tarihine ilişkin merakı arttırdığı görüşlerine paralel olarak yöneltilen, Dizinin yayınlanmasından sonra herhangi bir tarihi kitap okudunuz mu? sorusuna yalnızca bir kişi, Evet yanıtını vermiştir. Bazı öğrenciler ise dizinin kendilerini tarihe karşı soğuttuğunu ve okuma şevklerini kırdığını iddia etmiştir Dizideki Padişah Temsili Dizinin çok tartışılan harem sahnelerinin izleyicilerin zihninde Kanuni Sultan Süleyman a dair olumsuz bir değişiklik yaratıp yaratmadığı çalışmanın çıkış noktasıdır. Dolayısıyla bu konuya ilişkin sorular çalışmanın odağını oluş- 116

118 Kodlama - Kodaçımı Bağlamında Muhteşem Yüzyıl ( ) turmuştur. Analize katılan öğrenci grubunun Kanuni ye ilişkin fikir birliği sağlayamadığı görülmüştür. Öğrencilerin tamamına yakını Muhteşem Yüzyıl ın tarihi gerçekleri tam olarak yansıtmadığı görüşündedir. Ancak buna rağmen kimi öğrenciler Kanuni algılarında bazı değişiklikler olduğunu söylemiştir: E.B. : Kanuni ye olan hayranlığım azaldı. Aşkının gözünü kör etmesi kötü bir özellik. D.B. : Normalde benim en sevdiğim padişah Kanuni ydi ama diziden sonra soğudum. S.E. : Diziden sonra fikrim değişti. Süleyman ın Hürrem in aşkına böyle düştüğünü hayal bile edemiyordum. T.Y. : Daha önce tanıdığım Kanuni sefere giden, at üstünden inmeyen bir padişahtı. Fakat dizide saraydan çıkmayan, sürekli haremle ilgilenen bir Kanuni var. A.G. : Kanuni eskiden dünyaya hükmeden, asil biriyken şimdi devleti dışarıdan takip eden biri. Öğrencilerin büyük çoğunluğu ise Muhteşem Yüzyıl ın yalnızca bir dizi olduğunu ve gerçekleri olduğu gibi yansıtmadığını düşündüğü için zihinlerindeki Sultan Süleyman algısına dair herhangi bir değişiklik olmadığını belirtmiştir: T.T. : Kanuni Sultan Süleyman ın hayatını anlatan birçok kitap okudum. Kanuni yi bilmeyenler bu filmde O nu gerçekte olduğu gibi görmeyebilir. Bu da tarihimizden kopmamıza kadar gidebilir. E.G. : Bir farklılık yok. Kanuni Sultan Süleyman ın sözünü geçiren, sert mizaçlı bir kişiliğe sahip olduğunu biliyordum. Dizide de bunu gördüm. O.Ş. : Sonuçta o sadece bir film. Bir padişahı böyle bir filmden gördüklerimle aklımda canlandırmam. A.E.K. : Diziyi kaale almadığım için algım değişmedi. Kanuni Sultan Süleyman en büyük imparatorlardan biridir. D.T. : Dizi bende olumsuz bir etki bırakmadı. Çünkü Kanuni Sultan Süleyman dizide anlatıldığı gibi değil. M.Y. : (Algımda) Bir değişiklik oluşmadı. Çünkü bilinen şey aynı şeydir. Değişmez. M.B. : Kanuni nin bir yönden anlatılması olumlu yönlerini kaybetmiyor. Kanuni Sultan Süleyman ın dizideki temsilini nasıl değerlendirirsiniz sorusuna grup üyelerinin farklı açılardan yaklaştığı görülmüştür. Kimi öğrenciler Kanuni nin yanlış şekilde temsil edildiğini savunurken; kimi öğrenciler ise bu soruya dizide Kanuni Sultan Süleyman ı canlandıran Halit Ergenç in oyunculuk performansını değerlendirerek yanıt vermeyi tercih etmiştir: D.T. : Kanuni Sultan Süleyman ı canlandıran oyuncu gerçeğe yakın bir izlenim veriyor. Gerek sesi gerek görüntüsüyle izleyicide hoş bir etki yaratıyor ama dizideki karakteri hoş değil. D.B. : Dizideki padişahın Kanuni ile alakası yok diye düşünüyorum. T.T. : Bence O, 3 kıtaya hükmetmiş bir liderdir. Onu anlatırken dikkatli olmak gerekir. Dizideki Kanuni Sultan Süleyman temsilini olumlu olarak değerlendiren öğrenciler genellikle Kanuni nin otoriter, güçlü ve adil özelliklerine dikkat çekmiştir. Bu da öğrencilerin zihinlerindeki Kanuni algısını göstermesi açısından önem taşıyan bir bulgu olarak değerlendirilebilir Alıcı Kitlenin Harem Olgusuna Bakışı Görüşme esnasında öğrencilerin hareme ilişkin sorulardan rahatsızlık duyduğu ve kimi öğrencilerin bu konuda konuşmaktan kaçındığı gözlenmiştir. Muhteşem Yüzyıl dizisi yayınlanmadan önce hareme ilişkin bir bilginiz var mıydı sorusuna öğrencilerin önemli bir kısmı hayır ya da kısmen yanıtını vermiştir. Ancak hareme dair yeterince bilgi sahibi olmamalarına rağmen öğrencilerin dizideki harem sahnelerini gerçekten uzak bulmaları da yine önemli bir bulgu olarak görülebilir. D.T. : Haremle ilgili bir bilgiye sahip değildim. Dizi haremle ilgili gerçekleri yansıtmıyor. Zaten Osmanlı arşivlerinde hareme ait bilgiler açık ve net değil. 117

119 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 T.Y. : (Hareme dair) Pek bilgim yoktu. Fakat diziden sonra harem fazla abartılmıştır. Dizide sürekli olarak halvete çıkma olayı bence çok saçma. Ayrıca kadınlar hediye olarak gönderilmekte olduğu için diziye +13 sınırı konulmalı. E.G. : Diziden önce haremde padişah eşlerinin, annelerinin, kardeşlerinin orada yaşadığını biliyordum. Dizide de bunu gördüm. A.E.K. : Bu konuda bilgim yok. Bilgi alacak olsam tarihi ansiklopedilere yönelirim. Diziden bilgi almam. H.Ö. : (Hareme dair bilgim) Evet vardı ama dizinin hareme yaklaşımı aptalca. O dönemde böyle bir şekilde harem olması Bilemiyorum ilginç M.B. : (Hareme dair bilgim)vardı ama film bu konuda fazla derine inmiş. M.D. : Harem sarayda kadınların yaşadığı bölüm. Dizide de bu anlatılıyor. S.E. : Benim harem bilgilerime göre oradaki kızlar/kadınlar herhangi bir erkekle görüşmüyordu. Ama dizide halvete çıkma olayı çok sapıkça. Harem konusunda öğrencilerin dizinin jargonu ile konuştuğu (halvete çıkma vb.) dikkat çekmiştir. Hareme ilişkin rahatsız edici unsurların başında padişahın kadınlarla olan ilişkisi gelmektedir. Ayrıca haremdeki kadınların kıyafetleri de yine görüşme yapılan izler kitlenin olumsuz anlamda dikkatini çeken bir diğer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır Dizideki Kadın Temsili Muhteşem Yüzyıl dizisinin genel temasını harem üzerine kurmuş olması, dizideki kadın figürünü ön plana çıkarmaktadır. Padişahın annesi Valide Sultan, padişahın gönlünü çalan Hürrem Sultan, Haseki Sultan unvanını taşıyan Mahidevran ve padişahın kardeşi Hatice Sultan dizideki önemli kadın karakterlerdir. Haremdeki cariyeler de göz önüne alındığında Muhteşem Yüzyıl dizisinde kadın figürünün egemen olduğu görülmektedir. Hiç şüphesiz bu da dizide anlatılan dönemin kadınlarına ilişkin birtakım yargıları gündeme getirmektedir. Analize katılan grubun sahip olduğu yargıları öğrenmek adına gruba, Dizideki kadın temsillerinin söz konusu dönemin kadına bakışını doğru yansıttığını düşünüyor musunuz? sorusu yöneltilmiştir. Öğrencilerin önemli bir kısmı dizideki kadınların Osmanlı kadını ile uyuşmadığı görüşündedir: D.B. : Bir kere elbiseleri çok farklı. Önceden kadınlar hep kapalı giyinirlerdi ama maalesef dizideki saray kadınlarının giyinişi tarihimizi karalıyor. T.T. : Türk kadınını yansıtmıyorlar. M.B. : (Dizideki kadınların) O zamanki kadınlarla hiçbir alakası yok bence. Çünkü o zaman din kavramı daha belirgindi. H.Ö. : Dizi kesinlikle o dönemki kadınları yansıtmıyor. Çünkü kadınlar Kanuni ye sürekli hizmet ediyor. Ama sürekli Osmanlı kadınının dizide yanlış temsil edildiği görüşünü savunan öğrencilerin çoğunun kadınların giyimlerinden ötürü böyle bir kanıya sahip olduğu görülmüştür. Dizinin kimi yönleri ile o dönemdeki Osmanlı kadınını yansıttığını söyleyenler ise bu benzerlikleri şu şekilde belirtmiştir: O.Ş. : Söz konusu dönemde kadınlara fazla değer verilmiyordu ve de yönetimde söz sahibi değillerdi. Filmde de olanlara bakılırsa yaklaşık olarak benziyor. D.T. : (Kadın temsilleri) Bazı yönleriyle doğru. Örneğin Valide Sultan a yani anneye büyük önem var. Fakat kadınlar haremdeki gibi değiller. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ Stuart Hall, medya içeriklerinin izler/alıcı kitle tarafından 3 farklı şekilde okunduğunu ileri sürer. Bu okuma şekillerinden ilki daha önce de değinildiği gibi egemen okumadır. Bu okuma medya tarafından gönderilen iletilerin alıcı kitle tarafından hiçbir farklı kodlamaya tabii tutulmadan, gönderildiği gibi okunduğunu ileri sürer. Muhteşem Yüzyıl dizisine ilişkin alımlama analizine katılan kimi öğrencilerin diziyi egemen okumanın hakim olduğu şekilde izlediği görülmüştür. Egemen okumanın daha çok Kanuni Sultan Süleyman ın temsili üzerin- 118

120 Kodlama - Kodaçımı Bağlamında Muhteşem Yüzyıl ( ) de etkili olduğu gözlenmiştir. Kimi öğrenciler Kanuni Sultan Süleyman ı yalnızca dizide gördükleri şekilde zihinlerinde canlandırma eğilimi göstermiştir. Hiç şüphesiz bu da eski Kanuni algılarının yok olması sonucunu doğurmuştur. Öğrencilerin Diziden sonra Kanuni den soğudum, Kanuni ye olan hayranlığım azaldı gibi yorumları söz konusu durumu somut şekilde örneklemektedir. Hall un önerdiği ikinci okuma şekli olan müzakereli okumada ise hedef kitle yorumlayıcı konumundadır ve medya tarafından geliştirilen egemen kodlara ilişkin ince bir muhalefet yürütür (Stevenson 2008: 77). Dolayısıyla medya içeriklerini birtakım sorgulamalar sonucunda kabul etme eğilimi gösterirler. Analize katılan öğrenci grubunun bir kısmında müzakereli okumanın gerçekleştiği görülmüştür. Bu öğrenciler dizinin tarihi gerçekleri tümüyle çarpıtmadığını, kimi noktalarda tarihten izler taşıdığını savunmuştur. Söz konusu durum özellikle Kanuni Sultan Süleyman okumalarında görülmüştür. Öğrenciler Kanuni nin dizide anlatıldığı gibi haremden çıkmayan bir padişah olmasına karşı muhalif bir tutum izlerken, Kanuni nin otoriter, adil ve güçlü özelliklerini ise dizide gösterildiği gibi kabul etmektedirler. Müzakereli okumanın görüldüğü bir diğer konu başlığı da dizideki kadın temsilleridir. Öğrenciler dizinin o dönemdeki Osmanlı kadınını giyim ve haremdeki davranışları itibari ile doğru yansıtmadığını düşünseler de, dizinin kadının o dönemde özne olarak konumlanmadığı ve söz sahibi olmadığına ilişkin yargısını desteklemektedirler. Gerçekleştirilen çalışmada analize katılan öğrencilerin önemli bir kısmının muhalif okuma yaptığı gözlenmiştir. Dizinin tarihi gerçekleri olduğu gibi yansıtmadığı görüşünde olan öğrenciler Muhteşem Yüzyıl ın utanç verici, tarihi gerçekleri saptıran ve Türk tarihine haksızlık eden bir dizi olduğunu ifade etmişlerdir. Bu görüşü savunan öğrenci grubunun Osmanlı Devleti için şanlı ve muhteşem gibi nitelemeleri tercih ettiği gözlenmiştir. Analize katılan öğrenci grubu üzerinde Hall un ileri sürdüğü 3 okuma şeklinin etkileri de görülmüştür. Ancak muhalif okumanın diğer okuma şekillerine göre daha baskın olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışmanın örnek olayını oluşturan Muhteşem Yüzyıl ın bir kurgu olduğu dolayısıyla da dizide anlatılanların gerçeklerle tam olarak örtüşmediğini söyleyen öğrencilerin ya diziyi izlemediği ya da izlese dahi anlatılanları gerçek olarak kafasında kurgulamadığı gözlenmiştir. Buradan hareketle birçok öğrencinin zihninde Kanuni algısının değişmediği saptanmıştır. Ancak sayıca az olmakla birlikte dizide anlatılanların kimi öğrencileri etkilediği ve Kanuni algısında değişikliklerin oluştuğu da elde edilen bir diğer veri olmuştur. Analiz sonucunda medya iletilerinin izler/alıcı kitle üzerinde direkt ve güçlü şekilde etkili olmadığı ve aynı iletinin farklı kişilerce, farklı şekillerde algılandığı saptanmıştır. KAYNAKLAR Demir K N (2007) Elazığ da Kurtlar Vadisi Dizisinin Alımlanması, Sosyal Bilimler Dergisi, 9(2), Dursun Ç (2001) TV Haberlerinde İdeoloji, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları. Hall S (2003) Kodlama ve Kodaçım, (Hazırlayanlar: Zeynep Özarslan, Barış Çoban), Söylem ve İdeoloji Mitoloji, Din, İdeoloji, İstanbul, Su Yayınları. Hall S (2005) Medya Ve İzleyici/Bitmeyen Tartışma, (Der: Şahinde Yavuz), Ankara, Vadi Yayınları. İrvan S ( ) Eleştirel Yaklaşımlarda İzleyici Araştırmaları: Bir Yöntem Olarak Alımlama Çözümlemesi, İLEF Yıllık 94, Ankara, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Yayınları. Marx K ve Engels F (1992) Alman İdeolojisi, (çev: Sevim Belli), Ankara, Sol Yayınları. Mutlu E (2005) Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya, Ankara, Ütopya Yayınevi. Özsoy O (1998) Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma, İstanbul, Alfa Yayınları. Sakallı N (2006) Sosyal Etkiler / Kim Kimi Nasıl Etkiler?, Ankara, İmge Kitabevi. Smith P (2007) Kültürel Kuram, (Çev: Selime Güzelsarı-İbrahim Gündoğdu), İstanbul, Babil Yayınları Stevenson N (2008) Medya Kültürleri/Sosyal Teori ve Kitle İletişimi, (Çev: Göze Orhon ve Barış Engin Aksoy) Ankara, Ütopya Yayınevi 119

121 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Şeker T (2009) 5N1K Haber Programının Alımlama Analizi, Selçuk İletişim, 5(4), Tılıç D (1998) Utanıyorum Ama Gazeteciyim, İstanbul, İletişim Yayınları. Yaylagül L (2010) Kitle İletişim Kuramları, Ankara, Dipnot Yayınları. Yüksel E (2001) Medyanın Gündem Belirleme Gücü, Konya, Çizgi Kitabevi. 120

122 GAZETELERDE YAYINLANAN SİYASİ KARİKATÜRLERİN GÖSTERGEBİLİMSEL ÇÖZÜMLEMESİ: 2011 GENEL SEÇİMLERİ ÖRNEĞİ Mehmet Oğulcan Turan * ÖZET Gazetelerde yer alan ve karikatürün bir türü olan siyasi karikatürler, günlük siyasi gelişmeleri sıcağı sıcağına yorumlayarak, siyaset kurumu ile kamuoyu arasında köprü vazifesi gören bir tür siyasal iletişim aracı olarak konumlanır. Siyasi karikatürlerin dili, gazete haberlerine oranla daha öznel ve eleştireldir. Siyasi söylemlerin sertleştiği ve partiler arası rekabetin en üst noktaya taşındığı seçim dönemleri, siyasi karikatürlerin içeriğini belirleyen özgül siyasi koşullar yaratır. Bu dönemlerde siyasi karikatürlerin, hangi konuları ele aldığı, siyasi partiyi veya liderini nasıl yansıttığı daha bir önem kazanır. Bu çalışmanın amacı, seçim döneminde yayınlanan siyasi karikatürlerin ideolojik duruşunu saptayarak, siyasal ve toplumsal açıdan nasıl işlev gördüklerini ortaya koymaktır. Bu doğrultuda, seçim sürecinde Türkiye de yayınlanan gazetelerdeki karikatürlerde hangi konuların daha sık işlendiğine ve bu konuların nasıl yorumlandığına; siyasi partilerin, tartışmaların ve parti söylemlerinin nasıl sunulduğuna bakılmıştır. 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesindeki 30 günlük süreçte yayınlanan 7 ulusal gazeteden (Akşam, Cumhuriyet, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Star, Zaman) seçilmiş 14 siyasi karikatür üzerinde göstergebilimsel çözümleme yöntemi uygulanmıştır. Çözümleme ile ulaşılan bulgulara göre, siyasi karikatürlerde partileri temsilen parti liderlerinin resmedildiği; seçim döneminde toplumsal sorunlar yerine partiler ve liderler arasındaki rekabete, kişisel tartışmalara ve söylem farklılıklarına vurgu yapıldığı; siyasi karikatürlerin içerdiği yorum ve eleştirilerin, yayınlandığı gazetenin ideolojik çizgisi ile yakından ilintili olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Sözcükler: Gazete, siyasi karikatür, seçimler, göstergebilim. SEMIOTIC ANALYSIS OF POLITICAL CARTOONS ON NEWSPAPERS: CASE OF GENERAL ELECTIONS 2011 ABSTRACT Interpreting the daily political situation in the heat of the movement, political cartoons on newspapers serve as political communication media between the political institution and the public opinion. Political cartoons have a more subjective and critical language than journal news. In election periods, harsher political discourses and the rivalries between political parties create specific political conditions that determine the contents of political cartoons. In these periods, which subjects the political cartoons deal with and how they reflect the political party or the leader gain importance. The purpose of this study is to determine the ideological point of view of the political cartoons in election periods and how they function politically and socially. In this direction, which subjects were included more frequently and how they were interpreted; how political parties, arguments and party discourses were presented on political cartoons on newspapers published in Turkey in election period were analyzed. 14 political cartoons were selected from 7 national newspapers, (Akşam, Cumhuriyet, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Star, Zaman) that were published in 30 days time before June 12, 2011 General Elections and analyzed by semiotic analysis method. According to the results, it was found that the leaders were pictured as representation of their parties in political cartoons, the parties and the rivalries, personal arguments and differences in discourses between the leader of the parties were emphasized instead of social problems and the interpretations and the critics of the political cartoons were correlated with their newspapers ideological perspective. Keywords: Newspaper, political cartoon, elections, semiotics. * Arş. Gör., Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi

123 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 GİRİŞ Günümüz dünyasında insanlar, yaşamlarının her anını kuşatan imgelere maruz kalmaktadır. Modern yaşamın kaçınılmaz unsurları olan sözel, görsel ve işitsel imgeler, özellikle kitle iletişim araçları vasıtasıyla insanlara bilgi aktarma, eğlendirme, eğitme ya da tüketime yönlendirme amaçları güderek gündelik hayat pratiklerinde başat rolü üstlenmektedirler. İmgelerin hakimiyetindeki modern yaşamda görsel ve sözel imgelerle oluşturulan karikatürler de insanların hayatına etki eden anlam yüklü çizgisel yapıtlar olarak insanlara sunulmaktadır. Günümüzde karikatür gazete, televizyon, afiş, dergi, reklam ve hatta ders kitaplarında bile çeşitli örnekleriyle karşılaşılabilen yaygın bir sanattır (Özer 1994: 7). Sanat ve düşünce tarihinde nitelikli bir yere sahip olan karikatürün, günümüzde ulaşmadığı coğrafya yok gibidir (Özer 1989: 177). Dünyanın hemen her yerinde üretilen karikatürün öteki sanatlara göre kolay ve çabuk şekilde üretilip, anında tüketilebilme avantajı vardır. Bu özellikleri, karikatürün güncel olaylara anında tepki verebilmesini sağlamaktadır. Karikatürün, sürekli günceli yakalama ve enformasyonu, kitlelere anında ulaştırma uğraşı veren kitle iletişim araçlarından gazete ve dergilerde yayınlanmasının temel sebebi budur (Alsaç 2001: 62). Bu durum onun, kimi zaman güncelliğini çabucak yitirmesini beraberinde getirse de; toplumsal ve siyasal bağlamlardaki etkin ve önemli rolüne gölge düşürmez. Her şeyden önce mizah öğesiyle beraber düşünülmesi gereken bir anlatı sanatı olan karikatür, yaşanan aşırı uç durumları, karşıtlıkları, toplumsal çelişkileri, yalanları, yanlışları, kendine has diliyle, çoğu zaman abartarak imgesel bir anlatımla verme uğraşındadır ve bu bağlamda onu, gülmeceye dayalı görsel ileti (Arık 1998: 42) veya abartılmış çizgilerle gülümseme yaratan desenler (Topuz 1997: 9) şeklinde tanımlamak mümkündür. Karikatürü, mizahi bir çizim sanatı olarak diğer sanat dallarından ayıran biçimsel özelliklerinden biri, insanların, varlık ve olayların, duygu, düşünce ve davranışların gülünç olan taraflarını bulup çıkartmak suretiyle; bunları, kimi zaman yazıyla da destekleyerek kasıtlı olarak abartılmış/bozulmuş biçimlerde vermesidir. Bu şekilde gülmece öğesinin yaratılması amaçlanır (Alsaç 2001: 61). Halk fıkraları, hiciv, latife, mâni, taşlama, fıkra gibi mizah türleriyle aynı ailede yer alan karikatür, anlaşılabildiği ve okuyucuyu şaşırtabildiği ölçüde etkisini arttırır (Özer 1994: 7). Karikatür sanatını, mizah (gülmece) öğesinden ayrı düşünmenin mümkün olmadığı bir gerçektir; ancak karikatürün mizahtan ibaret olmadığını da belirtmek gerekir. Mizah, karikatürün iki temel taşından birisidir ve içeriğinin belirleyicisi konumundadır. Bunlardan diğeri ise, biçimsel açıdan sahip olduğu çizgisel özelliklerdir. Bu iki unsurun birleşimi olarak karikatür, ikisinin uyumlu bir sentezinden oluşan özgün bir sanat dalı olarak kendini ortaya koyar (Arık 1998: 42-43). Karikatürde mizah öğesi ile eleştirellik birbirinden bağımsız düşünülemez. Temel amacı güldürmek olan mizahın derinlerindeki dinamiklere bakıldığında, çoğu zaman hakim sınıflara, elit kesimlere, iktidarı elinde bulunduranlara yönelik toplumsal tepkinin dışa vurulduğu bir mecra olduğu görülmektedir. Ona, gülümseyen öfke denmesinin sebebi budur. Mizah, yaşam mücadelesinde kaybetmiş ve yönetilen olarak konumlanmış, ezilen ve sömürülen sınıfların, güçlülere, iktidar sahiplerine karşı kullandıkları bir silah olarak görülebilir. Karikatürcü mizah kullanarak oluşturduğu yapıtına, kimi zaman ironi ve satir gibi anlatım özelliklerini de ekleyerek yapıtını zenginleştirebilmektedir (Arık 1998: 43-44). İlk modern karikatürün, 17. yüzyılda İtalya da ortaya çıktığı ve bu ilk çizimlerin, insan suretinin abartılı ve kasıtlı olarak bozulmuş formlarından oluştuğu bilinmektedir. Karikatür, zaman içinde konularında ve biçimsel özelliklerinde yaşadığı değişimlerle beraber ilgi alanını genişletmiştir (Özer 1994: 9). 18. yüzyılda resim ve oymabaskı alanlarında toplumsal ve siyasal eleştiri tarzının görülmeye başlamasıyla beraber karikatür de bu yöne doğru evrilmiştir (Alsaç 2001: 62). Karikatürün toplumca paylaşımının artmasında ve yaygınlaşarak genel kabul görmesinde baskı makinesinin gelişimi kritik bir noktadır. Matbaadaki gelişmelere koşut olarak çok sayıda kopya üretilebilmesi mümkün olmuş; karikatür de geniş kitlelerle buluşma olanağı elde etmiştir (Özer 2007: 45). 122

124 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) 19. yüzyılda Fransa da yaşanan toplumsal hareketler, karikatür tarihinin kırılma noktalarından biri olarak görülür çünkü bu dönemde, hayatı ve siyaseti değiştirme yönünde üretilen siyasi karikatürler, mizahın iktidar odaklarına karşı saldırgan ve yıkıcı bir şekilde kullanılabileceğini somut biçimde göstermiştir (Oral 2001: 17). 19. yüzyılda yaşanan gelişmelere rağmen karikatür sanatının, toplum nezdindeki önemini ve gerçek anlamını 20. yüzyılda kazandığı söylenebilir. Bu çağda, iktidarları sarsma yönünde önemli bir silah olarak kullanılabileceği tam olarak idrak edilen karikatürün özellikle siyasi türü, alana egemen olmuş ve geniş bir coğrafyada çizilir hale gelmiştir. Karikatür, hiciv, mizahi şiir, komedi, fıkra gibi diğer anlatılarla beraber toplumun güncel sorunlarından beslenen ve toplumu yönlendiren bir araç olarak yükselişe geçmiştir (Öngören 2001: 33). Bu yüzyılda karikatürün üstlendiği önemli siyasal rollere bakıldığında; her iki dünya savaşında da savaş karşıtı muhalif bir karikatür anlayışının egemen olduğu söylenebilir. Özellikle 2. Dünya Savaşı nın başlaması ve faşizmin güçlenmesine karşı mücadelede karikatür etkin bir rol üstlenmiştir. 2. Dünya Savaşı ertesindeyse, dünyanın tekrar yapılanma aşamasında, siyaseten iki kutuplu bir dünya oluşmuş ve soğuk savaş dönemine girilmiştir. Bu dönemden itibaren karikatürcülerin, çoğunlukla demokrasi ve özgürlüklerin yaygınlaşması anlamında mücadele verdikleri; sosyal adalet ve barışın tesisini kendilerine önemli bir misyon olarak belirlediği görülmektedir (Oral 2001: 18). Gazete, dergi ve sergilerde hedef kitlesine ulaşmaya çabalayan karikatür, 20. yüzyılın sonuna doğru yaşanan teknolojik gelişmelere koşut olarak televizyon, bilgisayar ve internet mecralarında da kendine yer bulur hale gelmiştir (Özer 2007: 45). Türkiye de, Batı dakine benzer bir gelişim çizgisi izlediği görülen karikatür, başlangıcından bir süre sonra toplumsal ve siyasal amaçla kullanılabilecek etkin bir anlatı türü olarak konumlanmıştır. Türkiye de karikatürün gelişim çizgisine bakıldığında özellikle toplumun yaşadığı kritik geçiş dönemlerinde ve çalkantılı politik dönemlerde önem kazandığı ve bir mücadele aracı olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Arık 1998: 11). Cumhuriyet in ilanından sonra hareketlenen karikatür ortamı, iniş çıkışlar yaşasa da eleştirel nitelikteki çizgisini bir biçimde devam ettirebilmiştir (Balcıoğlu 1983). Buna ek olarak, demokratik mücadelelerle iç içe olan tarihinde karikatürün, çoğunlukla demokrasi ve özgürlükten yana tavır aldığı söylenebilir (Tanilli 2001: 21). Diyojen isimli ilk Türk mizah dergisinde 1870 yılında yayınlanan karikatür, birçok kaynak tarafından ilk Türk karikatürü olarak kabul edilmektedir (Balcıoğlu 1983: 5, Özer 1994: 2). Osmanlı da basımevlerinin gelişimine koşut olarak üretilmeye başlayan karikatürün (Arık 1998: 11) kısa bir süre içinde toplumsal eleştiri işlevi kazandığı söylenebilir. 2. Abdülhamit döneminin baskıcı ortamında bir süre sessizliğe gömülen karikatür, 2. Meşrutiyet ile yeniden ortaya çıkmıştır (Alsaç 2001: 62). Türkiye de karikatür sanatının, gazete mecrasında yer alması ise, ancak Cemal Nadir in 1920 lerin sonlarında karikatürü, gazeteye taşımasıyla mümkün olmuştur (Özer 1994: 2) lerde tek partili dönemden çok partili döneme geçiş ve beraberinde getirdiği siyasal ve toplumsal hareketlilik, karikatürün kamu nezdindeki öneminin artmasını sağlamıştır (Kayış 2009: 27). Aynı dönemde Markopaşa dergisinde yayınlanan karikatürler de siyaseten sert bir çizgide geniş bir okuyucu kitlesine ulaşarak siyasi karikatürün izlenirliğini arttırmıştır (Özer 1994: 13). Siyasi etkinliğini 1960 lı yıllarda da devam ettiren karikatürün, bu dönemde siyasal ve sosyal sorunlara değinmek konusunda daha cesur ve dolaysız bir yaklaşım sergileyerek, eleştirelliğini ön plana çıkardığı söylenebilir (Kayalı 2001: 95-96) li ve 80 li yıllar ise Akbaba, Gırgır, Limon gibi dergilerin, özellikle siyasi karikatür alanındaki üretimleriyle anılmaktadır (Özer 1994: 14, Arık 1998: ) lerde Cumhuriyet Gazetesi sayfalarında yer alan gündelik hayat sorgulamalarına dayanan çizimler de karikatür adına, bu dönemdeki bir diğer önemli üretim olmuştur (Arık 1998: 79). Gazete sahipliğinin değişen yapısı, 1980 sonrasında habercilik anlayışındaki çeşitli değişimleri beraberinde getirmiş; bu durum, karikatürü de etkilemiştir. Arık (1998: 131) a göre, 1980 sonrasında değişen basın ortamına, karikatürcüler uyum sağlayamamış ve kendilerini yenileyemedikleri için, gazetelerin diğer bölümlerine oranla geri planda kalmışlardır lı yıllara gelinirken, karikatür dergilerinin genel eğilimi, mizahın salt gülme eyleminin yanına acı bir gülümseyiş, acıtan bir 123

125 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 gerçeklik boyutu eklenmesi yönünde olmuştur (Arık 1998: ). Çizgilerinde estetik hazlar yerine siyasi eleştiriyi esas alan karakteriyle Leman Dergisi, 90 larda Türk Karikatürü adına önemli işlere imza atmıştır (Arık, 1998: 109). Hem dünyada hem de Türkiye de, doğuşundan kısa süre sonra barındırdığı potansiyelin farkına varılarak, siyasi kültüre eklemlenen ve güncel siyasetin şekillenmesinde ve kamuoyunu etkilemede aktif bir rol oynamaya başlayan karikatür, kimi zaman mevcut düzeni desteklemek için, kimi zamansa düzene muhalefet etmek adına etkin biçimde kullanılagelmiştir. Mizahi unsurlar barındırmasından dolayı yüksek bir çekicilik katsayısına sahip olan karikatür, akla ve mantığa seslenen yapısıyla okuyucuyu etkileyen, harekete geçirme potansiyeline sahip olan ve bu sebeple belli bir saygınlık kazanmış bir çizim sanatıdır. Karikatür ile güncel siyaset birbirleriyle yakın ilişki içindedir ve bu ilişki sürecinde siyasal içerikli karikatür, güncel siyasetten etkilenerek üretilir ve alıcısıyla buluşup dolaşıma geçerek toplumu etkileme potansiyeline sahip olur. Bu açıdan karikatürler üzerinde inceleme yapmanın, hem siyasal hem toplumsal çıkarımlar yapmaya olanak verdiği söylenebilir. Bu çalışma, güncel siyasi tartışmaların seçim dönemlerinde, her zamankinden daha yoğun, kritik ve karmaşık bir hal aldığı varsayımından hareketle; anlaşılması güç siyasi süreçlerin karikatür imgelemine yansımalarını okumayı amaç edinmektedir. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye de seçim döneminde ulusal gazetelerde yayınlanmış siyasi karikatürler çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde karikatür türlerinden siyasi karikatürün temel unsurları, siyasetle ilişkisi irdelenmiş; ikinci bölümde siyasi karikatürün özelliklerine, temel işlevleri ve toplumsal önemi bağlamında değinilmiştir. Son bölümde ise göstergebilimsel yöntem tanımlanarak, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde gazetelerde yer alan siyasi karikatürler çözümlenmeye çalışılmış ve analizden çıkan sonuçlar değerlendirilmiştir. 1. SİYASİ KARİKATÜR Bu bölümde karikatür türlerinden siyasi karikatürün tanımı yapılarak gazetelerde yer alan siyasi karikatürlerin genel özelliklerine değinilmiş ve karikatür-siyaset ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Karikatürleri konularına göre beş kategoriye ayırmak mümkündür (Arık 1998: 63-64): Siyasal grafik gülmece, gülmeceli grafik portre, saçma grafik gülmece, gülmece deseni ve reklam gülmecesi. Bunlardan siyasal grafik gülmece (siyasi karikatür) türündeki karikatürler, günlük basında düzenli ve sürekli olarak yayınlanan ve güncel siyasetle bağlantılı konuların sıklıkla işlendiği çizimlerdir. Bu türden karikatürlerin yoğunlukla gazetelerde yer aldığı görülmektedir. Bunun dışında tuhaflığı ve garipliğiyle okuyucuda şok etkisi yaratma amacı taşıyan saçma grafik gülmece; komik portre çiziminde dayanan gülmeceli grafik portre; çok farklı konuların işlendiği gülmece deseni; tüketim odaklı olan ve müşteriyi rahatlatmayı ve yönlendirmeyi amaç edinen reklam gülmecesi diğer karikatür türleri olarak amaçlarına uygun şekilde farklı medya ortamlarında kendilerine yer bulurlar (Arık 1998: 63-64). Karikatür, siyasetten bağımsız düşünülemeyecek bir sanat dalı olarak varlığını sürdürmektedir. Çok köklü bir geçmiş sahip olan bu ilişki, mekâna, zamana, dönemin şartlarına ve kişilerine göre değişimler gösterir. Karikatür bazen siyaseten yıkıcı, dönüştürücü bir etkiye sahip olabilirken; bazen de çerez olarak nitelenebilecek, egemen olan siyaset anlayışıyla uyumlu ve daha uysal bir kılığa bürünebilir (Oral 2001: 17). Hem karikatür hem de siyasetin, geniş kesimlere seslenme ve etkileme çabası göstermesi de bu ikiliyi birbirine yaklaştıran bir diğer unsurdur (Alsaç 2001: 62). Dolayısıyla karikatürü, siyaset kurumuyla toplum arasında bağ kuran bir siyasal iletişim aracı olarak görmek mümkündür. Siyasi karikatürün ne olduğunu kavrayabilmek için Fransızlar tarafından hümoristik (mizahi) desen ile karikatür arasında yapılan ayrımın açıklanması gerekmektedir. Ele alınan bir konunun, estetik kaygıların yoğun biçimde gözetilerek zarif bir biçimde anlatıldığı hümoristik desenden farklı olarak karikatürde kavga, şiddet, başkaldırı havası hissedilmekte ve estetik kaygılar geri plana atılmaktadır. Temel kaygı, ele alınan konunun, okuyucuya anlaşılır biçimde aktarılması olmaktadır. Karikatür, konusu itibariyle sıklıkla toplum düzeniyle, onu oluşturan ve güncel siyaseti yönlendiren kurum ve 124

126 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) kuruluşlarla; egemen toplumsal normlarla alay etmeyi temeline alır; okuyucu tarafından hızlı şekilde anlaşılması ve tepki alması (şaşkınlık, kahkaha gibi), onun başarı ölçütü olarak kabul edilir. Hümoristik desende ise okuyucunun daha yavaş tepki vermesi beklenir çünkü karikatürden farklı olarak tamamen yazısız, çizgilere yaslanan bir anlatıma sahip olan bu türde, okuyucunun duygusal tepkiyle verdiği geribeslemeden ziyade, derin bir düşünsel aktivite içine girmesini bekler (Topuz 1997: 9). Hümoristik deseni anlamak ve algılamak için grafik sanatının inceliklerini bilmenin yanı sıra, simgeleri çözebilme yeteneğine de sahip olmak gerekirken; karikatür, okuyucusundan böyle nitelikler beklemeyen bir türdür. Geniş halk kitlelerine seslenen karikatürünün her zaman açık, çarpıcı ve esprili olmak gibi zorunluluğu olduğu söylenebilir (Topuz 2001: 44). Hümoristik desenin kalıcılığı ve sanatsal yanı daha ağır basarken; karikatür, günceli yakalamak adına çabalayan gelip geçici bir tür olarak görülür. Doğası itibariyle güncel olanı yakalayıp okuyucusuna aktarmayı amaçlayan gazeteler ve dergiler, karikatürler için en uygun mecralar olurken; hümoristik desenler ise kitap ve sergi gibi mecralarda kendilerine yer bulmaktadır (Topuz 1997: 9-10). Fransızlarca yapılan ikili ayrım bağlamında; Türkiye de gazete ve dergilerde yayınlanan siyasi karikatürlerin, karikatür olarak tanımlanan türe tekabül ettiğini söylemek mümkündür. Fransızların karikatür ile hümoristik desen arasında yaptığı bu ayrımın aksine, Türkiye de karikatür denildiğinde, zıttı olarak konumlandırılan hümoristik deseni de kapsayacak şekilde geniş bir kavram olarak algılandığı görülmektedir. Ayrıca Batı nın aksine, Türkiye de karikatürün tanımlanmasında ve türlere ayrılması konusunda netlik sağlanamadığı için hümoristik desen üzerine üretim yapan birçok sanat karikatürcüsünün gazetelerde çizdiği görülmektedir (Arık 1998: 67). Karikatürün tarihsel gelişim çizgisinde, gazetenin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Temel form ve içeriğini, mizah dergilerindeki çizimlerle kazanan karikatür, günlük gazetelerin biçim ve içerik özelliklerine uygun şekilde evrim geçirmiştir. Bu, dergi ve gazetenin farklı özelliklere sahip olmasının getirdiği çeşitli yapısal zorunluluklar sebebiyle yaşanan bir süreçtir. Öncelikle gazeteler kısa ömürlü iletişim araçlarıdır ve sürekli yeni, güncel haberleri yakalamak ve vermek adına gündemini sürekli değiştirmek durumunda kalan araçlardır. Gazetede yayınlanacak bir karikatürden de buna uygun olarak, zamanla yarışarak gündelik yorumlar içermesi beklenir (Arık 1998: 65-66). Gazete karikatürcülerinin güncel olayları yorumlayabilme gücüne sahip olmaları ve halkın anlayabileceği, sade bir dil kullanarak çizimlerini gerçekleştirmeleri beklenir. Temel amaçları karikatür çizmekten ziyade; bir konuyu çizgilerin dilini kullanarak anlatmaktır. Arık (1998: 67), bu bağlamda gazete karikatürcülerinin öncelikle gazeteci olarak görülmeleri gerektiğini belirtir. Gazete karikatürcüleri, haberlere getirdikleri yorumlar ve farklı bakış açılarına, mizahi unsurlar da ekleyerek okuyucu üzerinde etkili olma fırsatına sahiptirler. İyi karikatürlerin manşet ya da başyazı oranında değer taşıdığı söylenebilir. Bir haber yorumculuğu olarak ele alındığında gazete karikatürlerinin, okuyucuyu sıkmayacak, ilgi uyandırıcı bir forma sahip olması beklenir. Karikatürler, aktarmak istediği özgün yorumu, gerektiğinde klişelere de başvurmak suretiyle, anlaşılır simgeler kullanarak aktarma yoluna gider; çoğunlukla kolay kavranacak benzeşmeler ve karşıtlık öğelerini kullanır. Makalelere oranla daha dar bir alana sahip olan gazete karikatürleri, sınırlılığına karşın görsel öğelerin verimli kullanımıyla can alıcı noktaya, dolaysız bir biçimde gönderme yapabilme özelliğine sahiptir. Okuyucu adına en önemli unsurlarından bir diğeri de, anlaşılmak için fazla zaman talep etmemesidir. Okuyucuların yüzde 90 ının ilk olarak karikatüre baktıkları hesaba katıldığında, gazete için çizilen bir karikatürün, bilgiyle yoğrulan yorumu anında verebilmesi ve gündeme dair öncül bilgiyi aktarabilme yeteneğinin kullanımı önem kazanmaktadır (Arık 1998: 68). Gazete karikatürlerini, konularına göre sınıflandırmak mümkündür. Hünerli (aktaran Arık 1998: 68-69), siyasi karikatür, portre karikatürü, haber konulu karikatür, eğlence karikatürü, bant karikatür ve çizgi roman, reklam karikatürü şeklinde sınıflandırma yapılabileceğini belirtir. Bunlar içinde en yaygın karşılaşılan tür olan siyasi gazete karikatüründe, çoğunlukla siyasetçiler ve güncel siyaset konu edilmektedir. Konularını sıklıkla gündelik siyaset alanından seçen siyasi gazete karikatürü, çizgi vasıta- 125

127 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 sıyla siyasetin günlük akışını yansıtması bakımından, hem Batı da hem de Türkiye de değerli görülür (Özer 2007: 45). Günümüzde hala birçok gazete ve dergi, çeşitli sayfalarında karikatüre yer vermektedir; ancak karikatürün okuyucu üzerinde yarattığı etki ve yönlendirme gücüne bakıldığında eskiye oranla bir düşüşün olduğu söylenebilir. Buna karşın, siyasi ve toplumsal anlamda barındırdığı potansiyel ile karikatür, siyasi ortamın gerildiği ve kutuplaşmaların arttığı dönemlerde geçmişteki etkin rolünü oynayabilmektedir. 2. SİYASİ KARİKATÜRÜN İŞLEVLERİ Siyasi karikatüre yönelik farklı tanımların ele alındığı bu bölümde, siyasi karikatürcünün nasıl bir görev üstlenmesi gerektiği ve siyasi karikatürün temel işlevinin ne olduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Siyasi karikatür, karikatür sanatının bir türevi olarak sınıflandırılmaktadır. Siyasi karikatür türünde yapıtlar üreten bir karikatürcünün hangi ilkelere sahip olması gerektiği konusunda katı sınırlarla çizilmiş kurallar mevcut değildir ve bu konuda farklı görüşler mevcuttur. Bu farklılıkların temelinde, karikatürün toplum yaşamının neresinde duracağına ve hangi rolleri üstlenmesi gerektiği yatmaktadır. Tanilli (2001: 21), karikatürün doğuşundan itibaren temel işlevinin politik olduğunu belirtir ve siyasi karikatürcüye, kapsayıcı bir bakış açısıyla, güncel olayları toplum adına anlaşılır hale getirmek ve çizgilerle felsefe yapmak gibi önemli görevler yükler. Karikatürün, özellikle 20. yüzyıl siyasetinde üstlendiği siyasal rollere bakıldığında, büyük savaşlarda ve siyasi buhran dönemlerinde demokrasiden yana tavır almasının önemli olduğu görülmektedir (Oral 2001: 18). Mumberson (2001: 13) a göre, siyasi karikatürcünün temel görevi, medyatik beyanatların altında gizlenen ideolojiyi açığa çıkartarak, bir tür gerçeğin teşhircisi rolünü oynamaktır. Bununla beraber politikacılara, halk desteği kazandırmak adına üretim yapan karikatürcüler de her dönemde etkinlik göstermektedir. Oral (2001: 18), siyasi karikatürü tanımlarken, görevsellik kavramı çerçevesinde iki farklı tutumun varlığına dikkat çeker. Bunlardan görevsel olan siyasi karikatürde; karikatür, siyasetin bir parçası olarak işlev görür ve güncel gerçekleri verili ve doğal olgular olarak değil; değiştirilmesi gereken geçici siyasalar olarak ele alır. Kimseden yana olmamak ana hedeftir ve her türlü iktidara ve egemen sınıflara karşı mücadele etme yoluna gidilir. Toplum adına farkındalık yaratmak gibi bir amacı vardır ve bu uğurda çoğu zaman yıkıcı ve saldırgan bir çizgi takip edilir. Görevsel olmayan siyasi karikatür ise, muhattabı konumundaki siyasi elitle daha yakın ilişkiler geliştiren, mevcut gerçekleri pekiştirme yolunda adımlar atan angaje bir düşünce yapısına sahiptir. Siyasetin bir parçası olmaktan ziyade, siyaseti ve siyasetçileri kendine konu edinir. Saldırgan ve etkili olmaktan çok uysal, sevecen ve güven verici bir çizgiye sahiptir. Oral (2001: 18) a göre, ikinci tip siyasi karikatürler, günümüzde egemen olan anlayışı yansıtır; hafiflemiş siyasi karikatür anlayışı olarak bu yaklaşımın, değişen siyasal şartların bir gereği olarak yerleştiği de söylenebilir. Topuz (1997: 12) a göre ise, bir siyasi karikatürcüden, iyi bir gazeteci gibi siyasal bir düşünceyi sahiplenmesi; karikatüründe siyasal yorum yapabilecek kapasiteye sahip olması; mesajını, okuyucunun anlayabileceği netlikte ve kısa sürede verebilmesi; çiziminde mizahı da barındırması; yaptığı karikatüre ne zaman, nerelerde, hangi sosyal ve kültürel bağlamda bakılacağını göz önünde bulundurması beklenmektedir. Siyasi karikatürcünün, yansız olması beklenmezken; çizimini, yazıyla desteklemek konusunda da özgürdür. Görüldüğü üzere, siyasi karikatürcü, görevi topluma haber taşımak olan bir muhabirden farklı olarak ve köşe yazarına benzer şekilde taraflı yorum yapabilme; ele aldığı güncel konu ya da haberi, düşünceleri doğrultusunda topluma doğrudan aktarabilme serbestisine sahiptir. Buna rağmen siyasi karikatürler kalıcılık konusunda sıkıntı yaşarlar ve genellikle bir günlük yaşamları vardır; ancak istisnai de olsa, ansiklopedilere ve sanat tarihine geçmiş siyasi karikatürler mevcuttur (Topuz 1997: 13). Monard (aktaran Oral 2001: 18) basındaki siyasi karikatürün varlığının, bir ülkenin demokrasisinin işleyişi açısından hayati bir unsur olduğunu belirtir. Bu doğrultuda haber ya da bilgi, karikatürcü tarafından alaycılığın üst sınırlarını zorlamak suretiyle yorumlanmalı ve irdelenmelidir. Siyasi karikatürler özellikle, günceli yakalama uğraşındaki gazetelerde kendilerine yer bulabilmektedir. Türkiye deki siyasi gazete karika- 126

128 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) türünün genel özelliklerine bakıldığında; karikatürcülerin nadiren siyasal konularda uzmanlaşmış kişiler oldukları ve çoğu zaman bir köşe yazarı işlevi üstlenmedikleri söylenebilir. Gazetede yayınlanan siyasi karikatürlerin genellikle ilk sayfada, kimi zaman da iç sayfalarda yayınlanabildiği görülmektedir (Topuz 1997: 12-13). Günün önemli görülen, gündemi belirleyen olaylarının çizgi yoluyla yorumlanması gibi bir işleve sahip olan siyasi gazete karikatürlerinin çizerleri, genellikle önceden belirlenmiş sınırlar içerisinde kalarak, gazetenin yayın politikasının dışına çıkmamaya gayret gösterir. Gazete karikatürcüleri güncel olaylara bağımlılıkları sebebiyle, öncelikle gazeteci olarak görülebilirler; ancak onların, aynı zamanda imgeleri kullanarak yarattıkları eserlerle, gazetenin en sanatsal bölümünün yaratıcısı olarak saygın bir konumları da vardır (Arık 1998: 65-66). Siyasi karikatürün işlevi, karikatürü ve siyaseti algılayış tarzına koşut olarak farklılıklar içerse de üzerinde durulan ortak noktaların, demokrasi savunuculuğu ve siyaset kurumlarına yönelik eleştiri olduğu görülmektedir. Eleştiriden uzak duran bir siyasi karikatürcünün, siyasi karikatürün tarihsel mirası doğrultusunda temel işlevini yerine getirmediği söylenebilir. Basın açısından siyasi karikatürler, etkisi anlaşılır olduğu oranda vazgeçilmez hale gelmiş ve çizildiği gazetenin kimliğinin oluşumundaki önemli unsurlardan biri olmuştur. Dolayısıyla, basının siyasi karikatürden yoksun olmasının ciddi bir eksiklik yaratacağını söylemek mümkündür. 3. YÖNTEM Bu çalışmada 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde gazetelerde yayınlanan siyasi karikatürler göstergebilimsel açıdan çözümlenmiştir. Çalışmaya konu olan karikatürler, 12 Mayıs 2011 ile 12 Haziran 2011 tarihleri arasındaki 30 günlük süreçte, ulusal gazetelerde yayınlanan karikatür evreni içinden iradi yöntemle seçilmiştir. Seçilen karikatürler, seçim karikatürleri evrenini temsil etme iddiasını taşımamaktadır. Çalışma kapsamında 4 adet AKP, 4 adet CHP, 4 adet MHP ve 2 adet de ortak temalı olmak üzere toplam 14 adet karikatür incelenmiştir. Bu karikatürler Cumhuriyet, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Star, Zaman, Akşam gazetelerinden alınmıştır. Seçim döneminde günlük ulusal gazetelerde yayınlanmış olan tüm karikatürlerin analizini yapmak, çalışmanın kapsamı açısından mümkün olmadığı için incelenen karikatürler, seçim döneminde yayınlanan karikatürlerin genel eğilimini verebilecek şekilde seçilmeye çalışılmış; bu seçim esnasında, çalışmada kullanılan göstergebilimsel çözümleme yöntemine uygunluk da karikatür seçiminde bir kriter olarak gözetilmiştir. Seçilen karikatürlerin tümü, seçimle ya da seçimde yarışacak partilerin durumuyla ilgili bilgi ve yorum içeren özgün siyasi karikatürlerdir; dolayısıyla aynı dönemde yayınlanan ve farklı konuları işleyen karikatürler çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Çalışmadan çıkarılan sonuçlar, göstergebilimsel yöntemin ve araştırmacının analiz yeteneğindeki sınırlılıklara sahiptir. Çalışmanın temel amacı, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesinde Türkiye de yayınlanan günlük ulusal gazetelerdeki karikatürlerde partilerin nasıl sunulduğunu incelemek suretiyle; seçim döneminde hangi konuların daha sık işlendiğine, bu konuların nasıl yorumlandığına bakmak; yayınlandığı gazete ile karikatürün ideolojisini karşılaştırılmak ve seçim sürecinde yayınlanan karikatürlerin siyasi ve toplumsal olarak nasıl bir işlev gördüğünü açığa çıkarmaktır. Çalışmanın amacı doğrultusunda şu sorulara cevap aranmıştır: - Karikatürlerde hangi konular işlenmiştir? - AKP, CHP, MHP ve BDP karikatürlerde nasıl temsil edilmiştir? - Parti ve lider temsilleri olumlu mudur, olumsuz mudur? - Partilerin seçim dönemindeki vaatleri ile bunların temsilleri arasında nasıl bir bağ kurulmuştur? - Karikatürlerin yayınlandığı tarihte siyaset alanındaki gelişmeler, karikatürlerin içeriğine nasıl yansımıştır? - Karikatürlerde partiler ne tür karşıtlıklar üzerinden temsil edilmiştir? - Karikatürlerde hangi partiler arasında ortaklıklar kurulmuş; bu ortaklıklar, hangi benzerlikler üzerinden, ne şekilde aktarılmıştır? Çalışmada göstergebilimsel çözümleme yöntemi tercih edilmiştir. Çünkü bu yöntemin, görsel/sözel gösterge olarak karikatürün anla- 127

129 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 mını ortaya koymada en uygun yöntem olduğu düşünülmektedir. Hem sözel hem de görsel göstergeler, katmanlardan oluşan anlam dizgelerine sahip olmaları bağlamında, içeriklerinin özüne ulaşmak her zaman çok kolay olmayabilir. Bu bağlamda görsel metinlerin söylemlerinin çözümlenmesinde göstergebilimsel yöntem, kullanılabilecek en önemli araçlardan birisidir (Yücel 2009: 289). Dilbilim çalışmalarından yola çıkılarak oluşturulmuş bir çalışma alanı olan göstergebilim, göstergeleri inceleyen bilim dalı ya da göstergelerin bilimsel incelemesi şeklinde tanımlanabilir (Rifat 2009: 11). Göstergebilimsel çalışmaların kapsama alanı, göstergenin olduğu her şeyi içerecek denli geniştir. Bu bağlamda, kendi dışında bir şeyi temsil eden ve dolayısıyla bu temsil ettiği şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her çeşit biçim, nesne, olgu, vb. (Rifat 2009: 11) öğeler bu alana dahil edilerek incelenebilir. Göstergebilimin temel araştırma birimi gösterge iken; ilgi odağı, bir metindeki göstergelerin bir arada nasıl işledikleridir (Erkman-Akerson 2005: 26-27). Göstergebilimsel çözümlemede anlamı ortaya çıkartmak için gösteren ve gösterilenleri ayrıştırmak ilk yapılacak işlemdir ancak anlamı ortaya çıkarmada bu yeterli değildir. Berger (aktaran Moriarty ve Shay 2007: 117) in değindiği gibi, anlam içerikten ziyade ilişkiler tarafından belirlenir. Dolayısıyla, bir göstergebilimcinin yapması gereken, hem gösterenlerin gösterilenlerle ilişkisine bakmak hem de mesajdaki göstergeler arasındaki ilişkilere odaklanarak anlamı ortaya çıkarmaktır. İlk bakışta yalın ve doğal gibi görünen, açık anlamlı olduğu sanılan bir gösterge metni, kimi zaman ideolojik bir yan anlamı da içeriğinde barındırabilir. Bir metnin yan anlamı genellikle ikincil, belirsiz ve ideolojik bir içeriğe sahiptir (Barthes 1999: ). Barthes (aktaran Parsa ve Parsa 2004: 16), yan anlamları çözümleyebilmenin gösterilene bakarak mümkün olabileceğini; onun, gerçek dünyayla ve içinde yer aldığı siyasi ve kültürel ortamla olan ilişkisine bakılmasının yan anlamı vereceğini savunur. Gösterilen kavramı, gösterenin işaret ettiği bir nesne olarak anlaşılmamalıdır; gösterilen, nesnelerin soyutlanmasından meydana gelir ve bu süreçte işin içine göstergeyi yaratanın ideolojisi girer. Bu bağlamda çalışmada inceleme nesnesi olarak seçilen karikatürlerin içerdikleri sözel ve görsel iletiler, hem kendi anlamları açısından, 128 hem aralarındaki ilişkiler bağlamında, hem de siyasal ve toplumsal bağlamla kurdukları ilişkiler açısından çözümlenmeye çalışılmıştır. Göstergebilimsel çözümleme kapsamında karikatürler şu şekilde incelenmiştir: - Çözümlemenin başlangıcında belirlenen göstergelere, işlevsel açıdan önemli olan gösteren/gösterilen ayrımı uygulanmış ve düz anlam ile yan anlamlar ortaya konmuştur. - Çözümlemede göstergeler, görsel ve sözel gösterenlerin birbirleriyle ilişkileri ve bir arada meydana getirdikleri anlamlar bağlamında çözümlenmiştir. - Karikatürlerde yer alan yapısal ve anlamsal benzerlikler ve karşıtlıklar belirlenerek analiz edilmeye çalışılmıştır. - Son olarak, göstergelerin içerdiği yan anlamların, gönderme yaptıkları güncel siyasetle ve seçim gündemiyle nasıl bir ilişkisi olduğu, karikatürlerin ideolojisini açığa çıkarmak adına açıklanmaya çalışılmıştır. 4. BULGULAR VE YORUM Bu bölümde, 12 Haziran 2011 Genel Seçimleri öncesindeki 30 günlük süreç içerisinde yayınlanan; Cumhuriyet, Habertürk, Hürriyet, Sabah, Star, Zaman, Akşam gazetelerinde yer alan 4 adet AKP, 4 adet CHP, 4 adet MHP ve 2 adet de ortak temalı olmak üzere toplam 14 adet karikatürün göstergebilimsel çözümlemesi yapılmıştır AKP Karikatürlerinin Çözümlemesi KARİKATÜR-1 Kaynak: Cumhuriyet, 2 Haziran 2011.

130 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) Gösterge: AKP Karikatürü. Gösterenler: Erdoğan ın rüyası, yüzden akan ter, deniz, yatak, televizyon, surat ifadeleri, yorganı tutuş şekli. Gösterilenler: AKP-CHP rekabeti, korku, telaş, kaçış, güç farkı. Analiz: AKP nin lideri Erdoğan ile seçimde yarıştığı rakibi CHP lideri Kılıçdaroğlu nun yer aldığı karikatür, Erdoğan ın rüyası şeklinde resmedilmiştir. Erdoğan ın yatakta yatıyor oluşu düz anlamda uyuma eylemine karşılık gelmekte; karikatürün yarısını kaplayan baloncuk ise, Erdoğan ın rüya gördüğünü okuyucuya aktarmak için resmedilmiştir. Rüyada, Kılıçdaroğlu nun denizin içinden bir televizyon görüntüsü olarak çıktığı ve Erdoğan ın da ters istikamete yüzmeye çalıştığı görülmektedir. Düz anlamda yüzme eylemi olarak algılanan bu eylem, yan anlam düzeyinde, Erdoğan ın yatakta, yüzünden akan ter göstereniyle ve yorganı sıkıca tutan elleri ile birleştirildiğinde; bunun, korku ve telaş içeren bir kaçış olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Erdoğan ın, rüyasına giren Kılıçdaroğlu nun televizyondaki imgesinden telaşla kaçtığı şeklinde yorumlanabilir. Sözel gösteren olan Kaçmaaa, sadece tartışacağız!.. sözü ile hem karikatürün anlamı pekiştirilmekte; hem de Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında bir güç farkı olduğu aktarılmak istenmektedir. Erdoğan ın, karikatürün farklı düzlemlerinde (gerçek ve rüya boyutunda) resmedilen iki yüz ifadesinde de açıkça görülen telaşa kapılmış, korkulu halinin karşıtı olarak Kılıçdaroğlu nun imgesi, bir televizyon ekranıyla korkusuzca, denizi yararak çıkmış gibi durmakta ve çok sakin bir görüntü çizmekte; bu bağlamda iki lider arasındaki güç farkı somutlaştırılmak istenmektedir. Yorum: Karikatürün vermek istediği mesaj, Erdoğan ın Kılıçdaroğlu ile televizyondaki bir programa katılıp tartışmaktan çekindiği ve bunun, Erdoğan ın kabusu haline geldiği şeklindedir. Karikatürün temel düşüncesi, seçim dönemi süresince Kılıçdaroğlu nun Erdoğan ı televizyonda tartışmaya çağırdığı bilgisi üzerine bina edilmiştir. Erdoğan ın bu daveti kabul etmeyişinin, Kılıçdaroğlu tarafından sıkça eleştirildiği ve siyasi kampanya söyleminin bir parçası olarak işlev gördüğü bilinmektedir. CHP-AKP rekabetinde CHP nin tarafında konumlandığı görülen karikatür, Cumhuriyet Gazetesi nin ideolojik duruşuyla çelişmemektedir. KARİKATÜR-2 Kaynak: Sabah Gazetesi, 4 Haziran Gösterge: AKP Karikatürü. Gösterenler: Balyoz, göz bandı, yanan bir ampul, hâki renkte kıyafet. Gösterilenler: Darbe planı, hırsız, AKP, ordu. Analiz: Karikatürde yan yana konumlandırılmış üç adet kare görülmektedir. Bu kareler, soldan sağa doğru değişimin olduğu bir eylemsel zamana işaret etmektedir. Gösterenler bağlamında düz anlamsal düzeyde okuma yapıldığında, hırsız kılığındaki bir adamın elindeki balyozla yanan bir ampulü kırmaya çalıştığı görülmektedir. Bu eylemsel dizgenin gösterilenler bağlamında okumasına bakıldığında ise; balyoz darbe girişimini, yanan ampul ise AKP yi temsil etmektedir. Ampulün ne olduğunun anlaşılması, AKP nin amblemi olması sebebiyle oldukça kolaydır. Balyozun ne olduğu ise, dönemin güncel haberlerine dair ön bilgiyi gerektirmektedir. Balyozun yan anlamını oluşturan bu haber, kamuoyunda Balyoz Eylem Planı olarak bilinen ve AKP yi iktidardan indirmeye yönelik olduğu ve ortaya çıkarıldığı söylenen başarısız bir darbe girişimdir. Karikatürde resmedilen ve düz anlamda ampulü kırma girişimindeki başarısız eylem, darbe planın başarısızlığa uğramasının gösterenidir. Kıyafet kodlarına bakıldığında ise ampulü kırmaya çalışan adamın askeri üniformaların rengi olan hâki renkte bir kıyafetle çizildiği görülmekte; darbeyi planlayanların ordu mensupları olduğu bu şekilde aktarılmaktadır. Adamın gözünde takılı olan ve hırsızların tanınmamak adına taktıkları bilinen göz bandı 129

131 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 ise, -hırsızlığın yan anlamı açısından bakıldığında- darbe planının sinsice, gizlice yapılmış olmasının göstereni olarak kullanılmıştır. İkinci karedeki çatır yazısı, adamın elindeki balyozla ampule vurduğunun sözel gösterenidir; ampul yerine balyozun kırılması ve adamın şaşkın bakışlarıyla ise eylemi gerçekleştirmek için plan yapanların düştükleri sıkıntılı duruma gönderme yapılmıştır. Bu eylem sonucunda ampulün kırılmaması; aksine balyozun çatlaması, AKP nin gücünün ve olası bir darbeye karşı dirençli olduğunun göstereni şeklinde okunabilir. Plan geri teper üst başlığıyla bu anlam güçlendirilmiştir. Yorum: AKP yi iktidardan indirmek adına planlanan Balyoz Eylem Planı, AKP nin güçlü duruşu karşısında başarısızlığa uğramıştır şeklinde bir mesaj verilmek istenmiştir. AKP ye yakınlığıyla bilinen Sabah Gazetesi nin seçim sürecindeki yayın politikasına koşut olarak bu karikatürde de AKP yanlısı bir tutum görülmektedir. KARİKATÜR-3 Analiz: Dikey biçimde yerleştirilmiş, eşit büyüklükteki iki kareden oluşan karikatürün üstteki karesinde The Economist yazılı dergi kapağında gösteren olarak kaygılı bir yüz ifadesi yer alırken; alttaki karede yer alan yazı tahtasında neşeli bir yüz ifadesi bulunmaktadır. Bu iki kare üzerinden çeşitli karşıtlıklar oluşturularak anlam üretilmesi amaçlanmıştır. Karikatür, CHP ye oy verin diyen The Economist Dergisi nin kapağının yer aldığı karenin karşıtı olarak, Dı Ekonomi başlığıyla AKP ye oy verin diyen kareyi konumlandırmaktadır. Burada Dı Ekonomi göstereni, Türkiye ekonomisinin iyiye gittiği şeklinde bir yorumu barındırmaktadır. Karikatüre göre, The Economist dergisinin CHP yi destekleyen tavrında herhangi somut veriye yer verilmezken; alttaki karede ekonominin sürekli daha iyiye gittiğini gösteren bir tabloya yer verilerek AKP nin politikaları olumlanmakta; The Economist in CHP yanlısı tutumu ise eleştirilmektedir. Ayrıca üstte yer alan karedeki yüz ifadesindeki mutsuzluk ve kaygı, İngiliz dergisinin AKP iktidarından ve bir kez daha iktidara gelme ihtimalinden duyduğu hoşnutsuzluğun göstereni olarak konumlandırılmaktadır. Yorum: The Economist dergisinde yer alan görüşlerin temel alınarak eleştirildiği karikatürde, derginin, CHP için oy istemesi, AKP döneminde Türkiye deki ekonominin iyiye gidişi düşünüldüğünde, hiç bir mantığa dayanmayan bir yaklaşımdır mesajı verilmektedir. Karikatürün AKP yi olumlayan bakışı, Sabah Gazetesi nin ideolojik duruşu ile uyumluluk göstermektedir. KARİKATÜR-4 Kaynak: Sabah Gazetesi, 5 Haziran Gösterge: AKP Karikatürü. Gösterenler: Kaygılı yüz ifadesi, neşeli yüz ifadesi, dergi kapağı, yazı tahtası, yükseliş grafiği. Gösterilenler: AKP-CHP karşıtlığı, mevcut durumdan hoşnutsuzluk, ekonomideki iyiye gidiş. Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 18 Mayıs Gösterge: AKP Karikatürü. 130

132 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) Gösterenler: Üç adam, çay bardakları, telefonlar, gülümseyen yüz ifadeleri, sözel ifadeler, ampul ve slogan. Gösterilenler: Kahvede muhabbet ortamı, halkın temsili, AKP ve lideri Erdoğan hakkında olumsuz yöndeki sözel ifadelerin kullanımı. Analiz: Üç adamın, çay bardaklarıyla beraber çizilmesi, bulunulan ortamın kahve benzeri bir mekân olduğu bilgisini aktarmak için kullanılmaktadır. Karikatür, görsel gösterenlerden ziyade sözel gösterenlere dayanan bir anlatıyı tercih etmiştir. Karikatürün altında yer alan ampul işareti, AKP nin amblemi olması itibariyle, bu partinin konu edildiğinin gösterenidir. Konuşmalarda geçen sözel ifadeler, Erdoğan ın çılgın proje olarak nitelenen kanal projesinin, halk içinde hayalden çok sıradan bir muhabbete geyik malzemesi olacak nitelikte olduğunu anlatmak adına kullanılmıştır. AKP nin genel seçimler için seçtiği, Hayaldi, gerçek oldu sloganı ise, Hayaldi, geyik oldu!.. şeklinde değiştirilerek, iktidar partisinin geçmişteki icraatlerine yönelik olumsuz bir gönderme yapılmıştır. Yorum: AKP lideri ve AKP nin seçim kampanyasının beraber ele alındığı karikatürün mesajı, Erdoğan ın çılgın kanal projesinin kamuoyu nezdinde bir karşılığı olmadığı ve AKP nin hayal olarak nitelendirdiği projenin, seçmen tarafından alaya alındığını; halkın gerçek gündeminin farklı olduğu şeklinde okunabilir. Seçim döneminde partizan bir tutum benimsemeyen Hürriyet in karikatüründe AKP nin seçim vaatleri eleştirilmektedir. Gösterilenler: AKP-CHP rekabeti, üstünlük, güç farkı. Analiz: Bu karikatürde seçimde rakip partiler olan AKP ve CHP liderlerinin aynı yolda yürüdükleri görülmektedir. Düz anlam düzeyinde bakıldığında önde yürüyen Erdoğan ın ayağının altından çıkan tozun Kılıçdaroğlu nun öksürmesine sebebiyet verdiği görülmektedir. Bunun yan anlamı ise, Kılıçdaroğlu nun politik rekabette Erdoğan ın gerisinde kaldığı ve halk tabiriyle tozunu yuttuğudur. Tozunu yutturmak nitelemesi, önde giden kişinin, arkasından geleni net biçimde geride bırakması anlamına gelen argo bir söyleyiştir. Tozu yutturan Erdoğan ın surat ifadesi de bu durumu destekler nitelikteyken; tozu yutan ve Erdoğan a yetişemeyen Kılıçdaroğlu sıkıntılı bir yüz ifadesiyle öksürmektedir. Vücutlarının duruşlarına bakıldığında da Erdoğan ın dik ve kendinden emin yürüyüşün karşıtı olarak Kılıçdaroğlu, yürümekte güçlük çeken, dağınık görüntüsüyle konumlandırılmıştır. AKP nin seçim kampanyasında kullandığı müziğin Aynı yoldan geçmişiz biz dizesi de iki liderin mevcut durumunun anlatımında ironik biçimde kullanılarak; CHP nin, AKP ye yakın bir politik çizgide yer alma çabasının nafile oluşuna ve siyaseten geride kalmışlığına dair anlamı güçlendirmek adına tercih edilmiştir. Yorum: Karikatürde, iki partinin mevcut rekabetinde CHP, AKP nin çok gerisinde kalmış durumdadır mesajı verilmek istenmektedir. Karikatürün yansıttığı görüş itibariyle AKP yanında yer alması, Sabah Gazetesi nin ideolojik duruşuyla çelişmemektedir CHP Karikatürlerinin Çözümlemesi KARİKATÜR-5 KARİKATÜR-6 Kaynak: Sabah Gazetesi, 9 Haziran Gösterge: CHP Karikatürü. Gösterenler: Toz bulutu, öksürük, arka arkaya yürüyen Erdoğan ve Kılıçdaroğlu nun görüntüsü. Kaynak: Star Gazetesi, 8 Haziran

133 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 Gösterge: CHP Karikatürü. Gösterenler: Mikrofon, CHP yazılı köşeli kafa, basın yazılı kart, asker şapkası, yargı cüppesi, bağırarak şarkı söyleyen şekilde resmedilmiş dört kişi. Gösterilenler: Sabit fikirlilik; CHP, basın, ordu ve yargının birlik oluşu. Analiz: Karikatür düz anlam düzeyinde, dört kişinin bağırarak şarkı söylemesini resmetmektedir. Çizilen figürlere dair sunulan gösterenlere göre; birisinin CHP li, birisinin basın mensubu, birisinin asker, diğerinin de hukukçu olduğu anlaşılmaktadır. Şahıslar, şarkı söylerken, kendilerinden geçmiş bir şekilde resmedilmektedir. CHP li kişinin kafasının köşeli bir şekilde sunulması, sabit fikirliliğe işaret etmek adına yapılmıştır. Biz de beraber yürüdük bu yollarda şeklinde sözleri beraber haykıran dört kişinin şarkısının, AKP nin sıkça kullandığı ve halkla olan duygu bütünlüğüne vurguyu amaçladığı, Beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısıyla benzerlik taşıdığı görülmektedir. Bilindiği gibi AKP nin şarkısının sözlerindeki vurgu halk ile beraber yüründüğü şeklindedir. Kullanılan şarkı sözüyle, yan anlam düzeyinde buna gönderme yapılarak, uzun zamandır bu dörtlünün iş birliği yaptığı ve aynı ideolojinin taşıyıcısı oldukları aktarılmaktadır. Yorum: Karikatürün mesajına göre, AKP, halkla beraber hareket ederken; CHP basınla, yargıyla ve orduyla işbirliği halindedir. AKP halkın partisiyken; CHP her zaman, bürokratik elitlerin partisi olmuştur. Star Gazetesi nin yayın politikasına koşut olarak karikatürde CHP karşıtlığı ön plana çıkmıştır. KARİKATÜR-7 Kaynak: Zaman Gazetesi, 16 Mayıs Gösterge: CHP Karikatürü. Gösterenler: Üstünde yamalı elbise olan bir adam, hizmetçi olduğu anlaşılan bir kadın, girişinde sütunlar olan büyük bir ev, evin camından görünen CHP lideri, sözel ifadeler. Gösterilenler: Zenginlik, cimrilik, söze güvenilmezlik. Analiz: İş söze gelince üst-başlıklı karikatür bir dilencinin, Kılıçdaroğlu nun evi olarak resmedilen mekâna gelip para istemesi şeklinde bir düz anlam yapısına sahiptir. Kapıyı açan kadının kıyafetinden ve Kemal Bey nitelemesinden hizmetçi olduğu anlaşılmaktadır. Evin şatafatı ve hizmetçinin varlığı, Kılıçdaroğlu nun zenginliğinin göstereni olarak okunabilir. Buna rağmen dilenciye para verilmemesi, Kılıçdaroğlu adına olumsuz bir karşıtlık oluşturmakta kullanılmıştır. Karikatürde yan anlam, Kılıçdaroğlu nun sarf ettiği Söz ver gitsin cümlesiyle oluşturulmakta; CHP liderinin, dilenciye bile para yerine söz vermesi şeklindeki abartılı durum resmedilerek; CHP liderinin seçim vaatlerinin (sözlerinin) değersiz olduğuna ve iktidara gelmesi durumunda sözlerini tutmayacağına vurgu yapılmaktadır. Yorum: Kılıçdaroğlu nun, iktidara geldiğinde yoksullara para yardımı yapılacağına dair sözlerinden yola çıkılarak çizilen karikatürde, CHP lideri Kılıçdaroğlu nun seçim vaatlerinin mantıksız ve tutarsız olduğu mesajı aktarılmaktadır. Karikatürde yansıtılan CHP karşıtlığı, Zaman Gazetesi nin ideolojisiyle bütünlük içindedir. KARİKATÜR-8 Kaynak: Akşam Gazetesi, 3 Haziran 2011.

134 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) Gösterge: CHP Karikatürü. Gösterenler: Boksör eldiveni giymiş, ileriye doğru sıçrayarak gelen CHP lideri ve yüzündeki sıkıntılı ifade; karşısında konumlandırılmış, pijama giymiş AKP lideri ve ABD, AB yazılı şapka takan insan figürleri ile birlikte çeşitli iktidar figürleri MHP Karikatürlerinin Çözümlemesi KARİKATÜR-9 Gösterilenler: AKP-CHP karşıtlığı, cesaret, sıkıntı, meydan okuma, rahatlık, sakinlik, güç farkı, iktidar mücadelesi, adaletsiz bir kavga. Analiz: Karikatürde, tek adam olarak konumlandırılmış CHP lideri Kılıçdaroğlu nun karşısında, AKP lideri Erdoğan ve onun arkasında dünyanın önemli ülkelerinin ve liderlerinin temsil edildiği büyük bir kalabalık yer almaktadır. Kılıçdaroğlu nun kalabalık insan kitlesine doğru hareket ettiği anlaşılmaktadır. Boks hareketleriyle Erdoğan ın başını çektiği gruba doğru ilerleyen Kılıçdaroğlu nun sıkıntılı haline karşın Erdoğan ve beraberindeki topluluğun (onu desteklediğinin göstereni olarak) sakin bir tavrı vardır. Erdoğan ın pijama giymiş olması, onun Kılıçdaroğlu ile gireceği seçim mücadelesinde kendine ne kadar güvendiğinin gösterenidir. AKP nin seçimi kazanacağına dair güveninin kaynağı, seçime etki edebilecek önemli figürlerin Erdoğan ın arkasında konumlandırılması ile aktarılmıştır. Kılıçdaroğlu nun ufak tefek ve tek başına gösterilmesine karşıt olarak, Erdoğan ve arkasındakiler büyük boyutlarda çizilmiş ve böylelikle adaletsiz bir kavga ortamına ve mevcut durumdaki güç farkına vurgu yapılmıştır. Ancak karikatür, aradaki güç farkını ve yaklaşan seçimleri kaybedeceği tahmin edilen Kılıçdaroğlu nun betimlenen çaresizliğine rağmen, Sıkıysa tek başına gelsene! diyerek cesaretli, meydan okuyan bir tavır gösterdiğini vurgulamaktadır. Yorum: Karikatür, CHP nin, seçimlerde galip gelemeyeceğine dair bir öngörüde bulunmakta; bu argümanı da uluslararası güç odaklarının AKP nin arkasında yer almasına bağlamaktadır. Buna karşın, CHP nin yarı cesaret yarı çekinceyle, seçim mücadelesine girdiği mesajı verilmek istenmektedir. Karikatür, her ne kadar CHP nin seçimden galip ayrılamayacağına dair görüş bildirse de, CHP yi olumladığını söylemek mümkündür. Kaynak: Sabah Gazetesi, 20 Mayıs Gösterge: MHP Karikatürü Gösterenler: Bisküvi, video-kaset, asık yüz ifadesi. Gösterilenler: Yanlış kelime telaffuzu, MHP nin kaset skandalları, sıkıntılı ruh hali. Analiz: Karikatürde MHP Lideri Devlet Bahçeli masasında çalışırken görülmektedir. Asık yüz ifadesi, sıkıntılı bir ruh halinin göstereni olarak resmedilmiştir. Bahçeli nin yanında çalışan bir adam olduğu önünü iliklemesinden anlaşılan adam, üst üste duran bisküvi ve video-kasedi göstererek Bahçeli ye, bir iki püskevit yemesini önermektedir. Karikatürde büyük nesneler olarak resmedilmiş kaset ve birkaç bisküvi, MHP nin son dönemde yaşadığı olayların gösterenidir. Yan anlamsal düzlemde; kaset, MHP lilerin istifasına sebep olan ve kamuoyunda seks skandalları olarak bilinen olayların göstereni; bisküviler ise, Bahçeli nin bir miting sırasında zikrettiği ve sonrasında polemik konusu haline gelen püskevit olayının gösterenidir. Bu sözcük, Bahçeli nin çalışanı tarafından söylenerek, konunun arka planı okuyucuya hatırlatılmaktadır. Kaset ile bisküvilerin üst üste durması ise, Parti adına olum- 133

135 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 suz olayların üst üste geldiği şeklinde bir okumaya izin vermektedir. Yorum: Karikatürde, Bahçeli, partisinin önde gelenlerinin kasede çekilmiş görüntülerinin medyaya servis edilmesiyle ortaya çıkan skandallar ve bisküvi (püskevit şeklinde) telaffuzu yüzünden zor günler geçirmektedir mesajı verilmektedir. Karikatür, MHP nin mevcut durumuna doğrudan bir eleştiri getirmemekte; Parti nin yaşadığı sıkıntılı süreci betimlemektedir. mektedir. Karikatürde MHP, düştüğü olumsuz duruma rağmen mücadele etmeye devam eder şekilde gösterilerek olumlanmaktadır. KARİKATÜR-11 KARİKATÜR-10 Kaynak: Akşam Gazetesi, 26 Mayıs Gösterge: MHP Karikatürü. Gösterenler: Üç hilal, Bahçeli nin önüne kurulmuş kapanlar, sandık, kaygılı ve düşünceli bakışlar. Kaynak: Zaman Gazetesi, 22 Mayıs Gösterge: MHP Karikatürü. Gösterenler: Çok sayıda, üst üste yığılmış kaset; bir el tarafından kasetlerin içinden yükseltilen üç hilalli bayrak. Gösterilenler: Partinin yaşadığı kaset skandalları ve toplu istifalar, ayakta durma çabası. Analiz: Sayısız kaset yığını, kasetler vasıtasıyla ortaya çıkan skandalların MHP yi düşürdüğü olumsuz durumun göstereni niteliğindedir. Partinin arkası kesilmeyen kaset skandallarının altında kaldığı betimlenmektedir. Kasetlerin içinden bir el tarafından MHP bayrağının yükseltilmesi ise; hem MHP nin kaset skandallarıyla beraber anılan bir parti oluşuna işaret etmekte hem de tüm yaşananlara rağmen, partinin ayakta durma çabasını göstermektedir. Yorum: MHP, yaşanan seks kaseti skandallarıyla çok zor bir duruma düşmesine rağmen ayakta durmaya çalışmaktadır mesajı veril- 134 Gösterilenler: MHP nin ve Bahçeli nin sıkıntılı durumu, Parti ye karşı hazırlanan tuzaklar, Genel Seçimler. Analiz: Sandık, 12 Haziran Genel Seçimleri nin göstereniyken; MHP nin amblemi olan üç hilali göğsünde taşıyan Parti nin Lideri Bahçeli ile sandığın arasında konumlandırılmış çok sayıda kapan, MHP nin seçim sürecinde yaşadığı ve Parti yi zor duruma düşüren kaset skandallarının ve sonrasındaki istifaların göstereni olarak okunabilir. Parti ye karşı hazırlanmış tuzakların göstereni olarak kullanılmış kapanlar ve MHP liderinin sandığa kaygı dolu bakışları, yan anlamsal düzeyde; partinin içinde bulunduğu durumun ne kadar zor olduğunun ve seçime doğru gidilirken, partinin yara almadan (kapanlara takılmadan) yola devam etmesinin ne kadar güç olduğunun göstereni olarak okunabilir. Yorum: Karikatürde anlatılmak istenenin, MHP Lideri nin, Genel Seçimlere az bir süre kala, yaşanan kaset olayları sebebiyle içinde bulunduğu zor durum olduğu söylenebilir. Karikatürde MHP nin seçime az bir süre kala yaşadığı sorunlar, tarafsız bir şekilde betimlenmiştir.

136 Gazetelerde Yayınlanan Siyasi Karikatürlerin Göstergebilimsel ( ) KARİKATÜR-12 komploların Parti de yarattığı olumsuz hava betimlenmektedir Ortak Temalı Karikatürler KARİKATÜR-13 Kaynak: Habertürk Gazetesi, 14 Mayıs Gösterge: MHP Karikatürü. Gösterenler: Pisuvarlar, su sensörü, üç adam. Gösterilenler: Tuvalet, mahremiyet, kuşku, paranoya. Analiz: Pisuvarlar, karikatürdeki üç adamın tuvalette olduğunun düz anlamsal gösterenidir. MHP liler tuvalette başlığıyla da hem mekân tanımlaması yapılmış hem de adamların MHP li oldukları aktarılmıştır. Tuvaletin, mahremiyetin göstereni olarak kullanıldığı söylenebilir. Sözel ifadelerle aktarılan ise, adamlardan birisinin su sensörünün, gizli kamera olmasından kuşku duymasıdır. Bu, yaşanan gizli kamera olaylarından sonra, MHP lilerin, hayatlarının herhangi bir anında kameraya çekilebileceklerine dair paranoyakça bir tavra sahip olduklarının göstereni olarak okunabilir. Yorum: Karikatürde, Yaşanan kaset skandallarından dolayı, MHP lilerin her şeye kuşkuyla yaklaştıkları ve mevcut durumda, mahremlerinin ortaya çıkmasından anormal düzeyde kaygı duydukları yönünde bir mesaj verilmek istenmektedir. Seçim sürecinde herhangi bir partiden yana net bir tavır koymayan Habertürk ün karikatüründe MHP ye yönelik Kaynak: Sabah Gazetesi, 28 Mayıs Gösterge: CHP-MHP-BDP Karikatürü. Gösterenler: Stadyum, üç adam, sözel gösterenler. Gösterilenler: Statükonun korunması, gizli buluşma, birlik olma, halktan destek görmemek. Analiz: CHP, MHP ve BDP liderlerini temsil ettikleri üzerlerindeki yazılardan anlaşılan üç adamın, duvarında stat-üko yazılı bir statta buluşması resmedilmiştir. Statta üçü dışında kimsenin olmayışı ve Kılıçdaroğlu nun etrafı kuşkuyla gözleyişi, bu buluşmanın gizli olduğunun gösterenidir. Farklı siyasi çizgilerde oldukları düşünülen bu üç partinin, aslında uzun zamandır mevcut düzenin koruyuculuğunu yaptıkları Hep burada buluşuyoruz, şüphelenecekler sözüyle anlatılmak istenmektedir. Dolu olması beklenen stadyumda başka kimsenin olmayışı ise, statükonun koruyuculuğunu yapmak konusunda halktan destek görmediklerinin göstereni olarak okunabilir. Karikatür, üç 135

137 Selçuk İletişim, 7, 2, 2012 partiyi bir araya getirirken; AKP yi resmetmeyerek, bu partiler ile AKP arasında karşıtlık oluşturmak istemektedir. Yorum: Karikatürde, CHP, MHP ve BDP partilerinin birbirlerinden ayrı politikalar üretiyor görünmelerine rağmen, aslında üçünün de bir biçimde statükonun savunucusu oldukları, mevcut düzeni korumaya çalıştıkları, değişime direndikleri ve AKP ye karşı birlik oldukları mesajı verilmek isteniyor. AKP ye yakın duran Sabah Gazetesi nin yayın politikasına uygun şekilde, seçimlerde AKP ile yarışacak olan diğer üç parti hakkında olumsuz bir düşünceye yer verilmiştir. KARİKATÜR-14 Analiz: Üç tane adamın, eski model, üstü açık bir arabada şampiyonluk kutlaması yapar şekilde çizilmesi, karikatürün düz anlam düzeyini oluşturur. Yan anlamsal düzlemde ise; CHP, MHP ve BDP nin eski bir otomobilde olmaları, düşüncelerinin köhneliğine gönderme yapılmak için kullanılmıştır. Hep bir ağızdan dillendirilen oleey oley! Şampiyoooon. Şampiyoon! şeklindeki sözel ifadeler, futboldaki tezahürat biçiminin, partilerin ideolojik fanatizmine aktarılması adına tercih edilmiştir. Üç partinin aynı şekilde tezahürat etmeleri; onların temelde aynı ideolojiyi savunduklarını aktarmak adına kullanılmıştır. Düz anlamda direksiyon başında bulunan Kılıçdaroğlu nun konumu, yan anlamsal açıdan üç partinin ideolojik ortaklığında, CHP nin başı çektiği yönünde bir görüşü yansıtmaktadır. Şampiyonluk turu şeklindeki üst-başlıkla da anlam kuvvetlendirilerek, aynı çizgide bulunduğuna yönelik bilgi verilen üç partinin, seçimlerden birlikte kazanarak çıkacaklarına dair bir tahmini yansıtması şeklinde okunabilir. Yorum: Karikatürde, birbirinden çok farklı çizgide olduğu düşünülen, CHP, MHP ve BDP partilerinin aslında aynı ideolojik düzlemde yer aldığı ve seçim sürecinde, söylemleri itibariyle, AKP ye karşı beraber hareket ettikleri yönünde bir mesaj aktarılmaktadır. Zaman Gazetesi nin ideolojik çizgisi itibariyle AKP ye yakın olduğu bilinmektedir. Karikatür de bu doğrultuda, AKP ile rekabet halindeki üç partinin siyasi söylemlerini eleştirmektedir. SONUÇ Kaynak: Zaman Gazetesi, 26 Mayıs Gösterge: CHP-MHP-BDP Karikatürü. Gösterenler: Eski model üstü açık bir otomobil, el işaretleri ve bayraklar, üç adamın yaptığı tezahürat. Gösterilenler: CHP, MHP ve BDP nin amblemleri, köhne düşünceler, galibiyet coşkusu, birlik olma, aynı yolda ilerleme. Çalışmada, 12 Haziran Genel Seçimleri öncesindeki bir aylık süreç içerisinde ulusal gazetelerde yer alan 14 siyasi karikatür incelenmiş; bu karikatürlerin, dönemin siyasal söylemlerini yoğun bir öznellik içeren ideolojik yorumlarla beraber ele aldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Siyasi karikatürün doğasının da bunu gerektirdiği söylenebilir. Ayrıca bu yorumlarda görülen ideolojik farklılıkların, çizerin öznel bakışının dışında, genellikle mensubu olunan gazetenin duruşuyla da tutarlı bir bütünlük içinde olduğu görülmektedir. Örneğin Cumhuriyet te yer alan karikatürde CHP ye, AKP ile girdiği seçim yarışında destek verilirken; Sabah, Star, Zaman gazetelerinin karikatürlerinde CHP ye karşı net bir tavır ortaya konduğu ve karikatürlerinin hepsinde bu partiye yönelik olumsuz görüşün sunulduğu görülmektedir. Seçim döneminde partizan bir yayın politikasını benimsemeyen Akşam, Hürriyet ve Habertürk gazeteleri için bu durum geçerli değildir. Yine de bu gazetelerden Akşam ve Hürriyet te yayınlanan karikatürlerde AKP karşıtlığı görülmektedir. Karikatürlerin çözümlenmesinden çıkarılabilecek en belirgin üç izlek ise, AKP-CHP kıyaslaması; MHP nin kaset skandalları ve püskevit gafı sonucu yaşadığı sıkıntılı süreç; AKP ye karşı CHP-MHP-BDP nin aynı çizgide konumlandıklarına ve bir tür gizli birlik oluşturduklarına dair görüş şeklinde sıralanabilir. 136

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER BİR ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ: SHERATON ANKARA HOTEL & TOWERS

Detaylı

TÜRKiYE'DEKi SÜPER LiG FUTBOL KULÜPLERiNiN BiR PAZARLAMA ARACı

TÜRKiYE'DEKi SÜPER LiG FUTBOL KULÜPLERiNiN BiR PAZARLAMA ARACı Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe 1. ofspor! Sciences 2003,14 (3),114-132 TÜRKiYE'DEKi SÜPER LiG FUTBOL KULÜPLERiNiN BiR PAZARLAMA ARACı OLARAK internet KULLANıMLARı Banş SÖZERI, Mehmet Settar KOÇAK Orta

Detaylı

MARKA YÖNETİMİ Markanın Konusu, Çeşitleri ve Temel Kavramlar

MARKA YÖNETİMİ Markanın Konusu, Çeşitleri ve Temel Kavramlar MARKA YÖNETİMİ Markanın Konusu, Çeşitleri ve Temel Kavramlar Arş.Gör. Duran GÜLER Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Tedarik Zinciri Marka Performansı Aynı ya da farklı, çeşitli niteliklerde

Detaylı

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ -

AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROLARINDA YAPILAN DİNİ DANIŞMANLIK - ÇORUM ÖRNEĞİ - Necla YILMAZ Yüksek Lisans Tezi Çorum

Detaylı

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet)

Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar. (Özet) 4 Yüz Tanımaya Dayalı Uygulamalar (Özet) Günümüzde, teknolojinin gelişmesi ile yüz tanımaya dayalı bir çok yöntem artık uygulama alanı bulabilmekte ve gittikçe de önem kazanmaktadır. Bir çok farklı uygulama

Detaylı

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAMCILIK BÖLÜMÜ YANDAL KILAVUZU. Öğrencinin Anadal programıyla Yandal programının ayrılığı esastır.

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ REKLAMCILIK BÖLÜMÜ YANDAL KILAVUZU. Öğrencinin Anadal programıyla Yandal programının ayrılığı esastır. REKLAMCILIK BÖLÜMÜ Reklamcılık Bölümü nde Yandal yapmak isteyen öğrenciler kendi bölüm müfredatlarına ek olarak 18 kredi ders yükünü tamamlamak zorundadır. Advertising Strategy / Reklam Stratejisi ve Advertising

Detaylı

T.C. GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI

T.C. GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI T.C. GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI SOSYAL MEDYADA MARKA TOPLULUKLARININ ÖNEMİ VE BİR ARAŞTIRMA YÜKSEK LİSANS TEZİ Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mehmet Yaman ÖZTEK

Detaylı

SPOR TÜKETIMINDE PAZARLAMA BILEŞENLERI: ÖLÇEK GELIŞTIRME

SPOR TÜKETIMINDE PAZARLAMA BILEŞENLERI: ÖLÇEK GELIŞTIRME Spor Bilinileri Dergisi Hacettepe J. ofsport Sdences 20041 15 (4)1219-232 SPOR TÜKETIMINDE PAZARLAMA BILEŞENLERI: ÖLÇEK GELIŞTIRME Hasan Biral YALÇIN*, Bekir YÜKTAŞIR*, Zafer DO~RU** Abant Izzet Baysal

Detaylı

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ

T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ISPARTA İLİ KİRAZ İHRACATININ ANALİZİ Danışman Doç. Dr. Tufan BAL YÜKSEK LİSANS TEZİ TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI ISPARTA - 2016 2016 [] TEZ

Detaylı

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU BOLU HALKIN EGITIMINI GELISTIRME VE DESTEKLEME DERNEGI TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN YAYGINLAŞTIRMA FAALİYETLERİ - TURKİYE Bolu Halkın Egitimini Gelistirme ve Destekleme

Detaylı

PRODUCT CATALOGUE ÜRÜN KATALOĞU

PRODUCT CATALOGUE ÜRÜN KATALOĞU PRODUCT CATALOGUE ÜRÜN KATALOĞU 2019 www.basakdeterjan.com info@basakdeterjan.com HAKKIMIZDA / ABOUT US BSK Grup 1989 yilindan itibaren deterjan, temizlik urunleri ve kozmetik sektörünün içinde olan 2000

Detaylı

SOSYAL MEDYADA MOBİL ETİKETLEME FARKINDALIĞI: SOSYAL MEDYA TÜKETİCİLERİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA

SOSYAL MEDYADA MOBİL ETİKETLEME FARKINDALIĞI: SOSYAL MEDYA TÜKETİCİLERİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı SOSYAL MEDYADA MOBİL ETİKETLEME FARKINDALIĞI: SOSYAL MEDYA TÜKETİCİLERİ ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA Kübra Müge DALDAL Yüksek Lisans Tezi

Detaylı

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences

First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences First Stage of an Automated Content-Based Citation Analysis Study: Detection of Citation Sentences Zehra Taşkın, Umut Al & Umut Sezen {ztaskin, umutal, u.sezen}@hacettepe.edu.tr - 1 Plan Need for content-based

Detaylı

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS 2018 İçindekiler YENİ SIVI SABUN / KÖPÜK VERİCİ NEW SOAP / FOAM DISPENSER 3 1 YENİ SIVI SABUN / KÖPÜK VERİCİ 2 MAKSİ JUMBO TUVALET KAĞIT DİSPENSERİ

Detaylı

Marmara Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Sertifika Programı Marmara University Corporate Communication & Brand Management Program

Marmara Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Sertifika Programı Marmara University Corporate Communication & Brand Management Program Marmara Üniversitesi Kurumsal İletişim ve Marka Yönetimi Sertifika Programı Marmara University Corporate Communication & Brand Management Program Amaç Kurumsal iletişim bir kuruluşun hedeflediği kitleye

Detaylı

Erol KAYA Yönetim Kurulu Başkanı Chairman Of The Board

Erol KAYA Yönetim Kurulu Başkanı Chairman Of The Board Arifiye Fidancılık 1989 yılında Adapazarı Arifiye ilçesinde kurulmuştur. Kuruluşumuz 300 m2 alanda mevsimlik çiçek üretimi ve satışı ile faaliyet göstermeye başlamıştır. Geçen süre içersinde marka haline

Detaylı

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN

TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe]. ofsport Sciences 2004 1 15 (3J 125-136 TÜRKiYE'DEKi ÖZEL SAGLIK VE SPOR MERKEZLERiNDE ÇALIŞAN PERSONELiN ış TATMiN SEViYELERi Ünal KARlı, Settar KOÇAK Ortadoğu Teknik

Detaylı

Educational On-line Programmes for Teachers and Students

Educational On-line Programmes for Teachers and Students Educational On-line Programmes for Teachers and Students Hamit İVGİN - İstanbul Provincial Directorate of National Education ICT Coordinator & Fatih Project Coordinator in İstanbul Kasım 2014 - İSTANBUL

Detaylı

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

PAZARLAMA İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Ünite 1 Yrd. Doç. Dr. Polat TUNCER Pazarlama: Müşteri talep, istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek için değişim yönetimini kolaylaştırmaya yönelik birtakım insan aktiviteleridir. Pazarlama: Tüketicileri

Detaylı

Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı Leather and Leather Garment Fair İZMİR / TURKEY. leatherandmore.izfas.com.tr

Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı Leather and Leather Garment Fair İZMİR / TURKEY. leatherandmore.izfas.com.tr Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı İZMİR / TURKEY leatherandmore.izfas.com.tr LEATHER & MORE İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından organize edilecek olan Leather & More Deri ve Deri

Detaylı

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ YENİ MEDYA BÖLÜMÜ YENİ MEDYADA GİRİŞİMCİLİK/YÖNETİCİLİK UZMANLIK ALANI (TRACK) KILAVUZU

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ YENİ MEDYA BÖLÜMÜ YENİ MEDYADA GİRİŞİMCİLİK/YÖNETİCİLİK UZMANLIK ALANI (TRACK) KILAVUZU KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ YENİ MEDYA BÖLÜMÜ YENİ MEDYADA GİRİŞİMCİLİK/YÖNETİCİLİK I. Yeni Medya Bölümü nde Yeni Medyada Girişimcilik/Yöneticilik (New Media Business) alanında uzmanlaşmak isteyen öğrenciler

Detaylı

HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI

HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GAZETECİLİK ANABİLİM DALI HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI Doktora Tezi Selda Bulut Tez Danışmanı Prof.Dr.Korkmaz Alemdar Ankara-2007

Detaylı

Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı JCI Adana Ruhu Herkesi Sarıyor projesi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program

Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı JCI Adana Ruhu Herkesi Sarıyor projesi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program Awards Entry Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı JCI Adana Ruhu Herkesi Sarıyor projesi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program http://www.jci.cc/eawards2n/print.php?lang_id=1&u=28810

Detaylı

27/11/13. Pazarlama! Pazarlama Tanımları!! Pazarlama Tanımları!!

27/11/13. Pazarlama! Pazarlama Tanımları!! Pazarlama Tanımları!! Pazarlama! Pazarlama Tanımları!!! AMA : "the activity,set of institutions, and processes for creating, communicating, delivering, and exchanging offerings that have value for customers, clients, partners,

Detaylı

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir.

Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. PAZARLAMA İLETİŞİMİ Rekabet üstünlüğü, bıçaklarla yapılan bir kavgada, bir tabancaya sahip olmak gibidir. Hızla artan iletişim olanakları karşısında hedef kitleye en etkin şekilde ve doğru kanaldan ulaşmanın

Detaylı

11/3/2014. Mal, Hizmet ve Deneyimler Mal ve Hizmet kararları Hizmet Pazarlaması Marka Stratejileri

11/3/2014. Mal, Hizmet ve Deneyimler Mal ve Hizmet kararları Hizmet Pazarlaması Marka Stratejileri Mal, Hizmet ve Deneyimler Mal ve Hizmet kararları Hizmet Pazarlaması Marka Stratejileri Kullanılan Kaynaklar: -Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi -Altunışık, R., Özdemir, Ş. & Torlak,

Detaylı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı

T.C. Hitit Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü. İşletme Anabilim Dalı T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı X, Y, Z KUŞAĞI TÜKETİCİLERİNİN YENİDEN SATIN ALMA KARARI ÜZERİNDE ALGILANAN MARKA DENKLİĞİ ÖĞELERİNİN ETKİ DÜZEYİ FARKLILIKLARININ

Detaylı

U.D.E.K. Üniversite Düzeyinde Etkisi. M Hëna e Plotë Bedër Universitesi. ÖZET

U.D.E.K. Üniversite Düzeyinde Etkisi. M Hëna e Plotë Bedër Universitesi. ÖZET U.D.E.K Üniversite Düzeyinde Etkisi M Hëna e Plotë Bedër Universitesi mehmetarslantas1907@hotmail.com ÖZET Türk dizilerine ilginin far Buna paralel olarak duyan genç izleyiciler Arnavutça- ABSTRACT The

Detaylı

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceeeding) basılan bildiriler

7.2 Uluslararası bilimsel toplantılarda sunulan ve bildiri kitabında (Proceeeding) basılan bildiriler 1. Adı Soyadı: Selva Ersöz Karakulakoğlu 2. DoğumTarihi: 1978 3. Unvanı: Yrd. Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim Galatasaray Üniversitesi 2002 Yüksek İletişim ve Bilişim

Detaylı

Proceedings/Bildiriler Kitabı I. G G. kurumlardan ve devletten hizmet beklentileri de. 20-21 September /Eylül 2013 Ankara / TURKEY 111 6.

Proceedings/Bildiriler Kitabı I. G G. kurumlardan ve devletten hizmet beklentileri de. 20-21 September /Eylül 2013 Ankara / TURKEY 111 6. ,, and Elif Kartal Özet Yeni teknolojiler her geçen gün organizasyonlara el. Bugün, elektronik imza (e-imza) e-imza kullanan e- ; e-imza e- im olabilmektir. Bu kapsamda, -imza konulu bir anket Ankete toplamda

Detaylı

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT The purpose of the study is to investigate the impact of autonomous learning on graduate students

Detaylı

Virtualmin'e Yeni Web Sitesi Host Etmek - Domain Eklemek

Virtualmin'e Yeni Web Sitesi Host Etmek - Domain Eklemek Yeni bir web sitesi tanımlamak, FTP ve Email ayarlarını ayarlamak için yapılması gerekenler Öncelikle Sol Menüden Create Virtual Server(Burdaki Virtual server ifadesi sizi yanıltmasın Reseller gibi düşünün

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Ebru Gökaliler. 2. Doğum Tarihi: 09.01.1979. 3. Ünvanı: Yardımcı Doçent Dr. 4. Öğrenim Durumu:

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Ebru Gökaliler. 2. Doğum Tarihi: 09.01.1979. 3. Ünvanı: Yardımcı Doçent Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Ebru Gökaliler 2. Doğum Tarihi: 09.01.1979 3. Ünvanı: Yardımcı Doçent Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Radyo Televizyon Sinema Ege Üniversitesi 1996-2000

Detaylı

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Eskişehir RESİMSEL

Detaylı

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN 1308-3198) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN 1308-3198) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi Erciyes İletişim (ISSN 1308-3198) Sahibi Prof. Dr. Hamza ÇAKIR Yazı İşleri Müdürü / Editör Doç. Dr. Mustafa AKDAĞ Editör Yardımcıları Arş. Gör.

Detaylı

What Is Team Leadership?

What Is Team Leadership? What Is Team Leadership? What Is Team Leadership? Team leadership is the management of a group of people brought together to work to achieve a common goal.in order to get everyone to work as one functioning

Detaylı

HAKKIMIZDA ABOUT US. kuruluşundan bugüne PVC granül sektöründe küresel ve etkin bir oyuncu olmaktır.

HAKKIMIZDA ABOUT US. kuruluşundan bugüne PVC granül sektöründe küresel ve etkin bir oyuncu olmaktır. ABOUT US HAKKIMIZDA FORPLAS ın temel amacı, kuruluşundan bugüne PVC granül sektöründe küresel ve etkin bir oyuncu olmaktır. 25 yılı aşkın üretim deneyimine sahip olan FORPLAS, geniş ve nitelikli ürün yelpazesiyle

Detaylı

SOĞUTMA PROJELERİ REFRIGERATION PROJECTS

SOĞUTMA PROJELERİ REFRIGERATION PROJECTS SOĞUTMA PROJELERİ REFRIGERATION PROJECTS Fevzipaşa Mah. Namık Kemal Bulvarı 147 / 149 A Çerkezköy / Tekirdağ Tel / Fax: +90 282 726 50 52 info@lynkso.com www.lynkso.com Vizyonumuz Beklentilerin üzerinde

Detaylı

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Argumentative Essay Nasıl Yazılır? Argumentative Essay Nasıl Yazılır? Hüseyin Demirtaş Dersimiz: o Argumentative Essay o Format o Thesis o Örnek yazı Military service Outline Many countries have a professional army yet there is compulsory

Detaylı

HALKLA İLİŞKİLER PAZARLAMA İLETİŞİMİ ARAÇLARI. (Bölüm 5)

HALKLA İLİŞKİLER PAZARLAMA İLETİŞİMİ ARAÇLARI. (Bölüm 5) HALKLA İLİŞKİLER PAZARLAMA İLETİŞİMİ ARAÇLARI (Bölüm 5) Bu bölümde incelenecek başlıklar; 1. Halkla İlişkiler 2. Halkla ilişkiler faaliyetleri 3. Hedef kitle grupları 4. Halkla İlişkilerde amaçlar ve görevler

Detaylı

Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - Altunışık, R., Özdemir, Ş. & Torlak, Ö. (2012). Modern Pazarlama.

Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - Altunışık, R., Özdemir, Ş. & Torlak, Ö. (2012). Modern Pazarlama. Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - Altunışık, R., Özdemir, Ş. & Torlak, Ö. (2012). Modern Pazarlama. Değişim Yayınları. - Eser, Z. & Korkmaz, S. (2011). Pazarlamaya

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Unvanı: Prof. Dr. Tel: (0532) 3771375

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Unvanı: Prof. Dr. Tel: (0532) 3771375 Adı Soyadı: İZZET BOZKURT ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ Unvanı: Prof. Dr. Tel: (0532) 3771375 Doğum Tarihi: 23.07.1966 izzet.bozkurt@gmail.com Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Gazetecilik ve Halkla

Detaylı

İşletmelerin en temel iki fonksiyonu; mal ve hizmet üretmek ve üretilen mal ve hizmetleri pazarlamaktır. Üretim, mal veya hizmetlerin nasıl ortaya

İşletmelerin en temel iki fonksiyonu; mal ve hizmet üretmek ve üretilen mal ve hizmetleri pazarlamaktır. Üretim, mal veya hizmetlerin nasıl ortaya PAZARLAMA YÖNETİMİ İşletmelerin en temel iki fonksiyonu; mal ve hizmet üretmek ve üretilen mal ve hizmetleri pazarlamaktır. Üretim, mal veya hizmetlerin nasıl ortaya konulacağını; pazarlama ise hangi ürünlerin,

Detaylı

ÜRÜN TEŞHİR STANDLARI ÜRETİMİ / DISPLAY DESIGN & PRODUCTION

ÜRÜN TEŞHİR STANDLARI ÜRETİMİ / DISPLAY DESIGN & PRODUCTION ÜRÜN TEŞHİR STANDLARI ÜRETİMİ / DISPLAY DESIGN & PRODUCTION KURUMSAL Ürün teşhir standları üretimi konusunda 2008 yılında kurulan Relax Stand günden güne arttırdığı başarı grafiği,tasarım gücü ve teknolojik

Detaylı

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS

PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS PROFESSIONAL DEVELOPMENT POLICY OPTIONS INTRODUCTION AND POLICY EXPLORATION IN RELATION TO PROFESSIONAL DEVELOPMENT FOR VET TEACHERS AND TRAINERS IN TURKEY JULIAN STANLEY, ETF ISTANBUL, FEBRUARY 2016 INTRODUCE

Detaylı

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ

DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE EKONOMİK BÜYÜMENİN SİGORTACILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ Elif ERDOĞAN Yüksek Lisans Tezi Çorum 2013 DÜNYA DA VE TÜRKİYE

Detaylı

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI

SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI SOSYAL MEDYA YÖNETİMİ ve SOSYAL MEDYADA REKLAM UYGULAMALARI Sosyal medya yönetimine artık diğer pazarlama aktivasyonları gibi stratejik bir bakış

Detaylı

S u G e ç i r m e z.

S u G e ç i r m e z. Hakkımızda Otomotiv aydınlatma sektöründe geçirilen 5 yıllık tecrübenin birikimi ile kurulan ThocAUTO, kurulduğu günden bu yana izlemiş olduğu yenilikçi stratejiler ve müşteri odaklı satış politikası sayesinde

Detaylı

SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI

SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI Pazarlama İle İlgili Temel Kavramlar Ve Sağlık Hizmetleri Pazarlamasının Önemi Ünite 1 Sağlık Yönetimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı SAĞLIK HİZMETLERİ PAZARLAMASI Yrd. Doç. Dr. Polat TUNCER 1 Ünite 1 PAZARLAMA

Detaylı

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Adı Soyadı: Ar.Gör. Oğuz Gürkan Doğum Tarihi: 06.07.1990 Emirdağ / Afyonkarahisar Öğrenim Durumu Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Antrenörlük Eğitimi Muğla

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: TUĞÇE (ÇEDİKÇİ) ÇEVİK Doğum Tarihi: 6 Mart 1982 Öğrenim Durumu: YÜKSEK LİSANS Email: tugcecedikci@gmail.com Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans İktisadi

Detaylı

HIGH SCHOOL BASKETBALL

HIGH SCHOOL BASKETBALL SCHOOLS Bulletin No: 7 (08 December 21 December 2014 ) Page 1 BASKETBALL MIDDLESCHOOL STREETBALL 8B has won the match that it played against 8C and got 3rd place with a a score of 10-9. 8D became the champion

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: : Gökhan Uğur 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Doç. Dr. 4. Yabancı Dil Durumu: İngilizce ÜDS: 90 / IELTS: 6.

ÖZGEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: : Gökhan Uğur 2. Doğum Tarihi: Ünvanı: Doç. Dr. 4. Yabancı Dil Durumu: İngilizce ÜDS: 90 / IELTS: 6. ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: : Gökhan Uğur 2. Doğum Tarihi: 21.10.1980 3. Ünvanı: Doç. Dr. 4. Yabancı Dil Durumu: İngilizce ÜDS: 90 / IELTS: 6.5 Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim Fakültesi Marmara

Detaylı

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition)

AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition) AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri Yapisi ve Uyum Sorunlari (Turkish Edition) Hakan Cora Click here if your download doesn"t start automatically AB surecinde Turkiyede Ozel Guvenlik Hizmetleri

Detaylı

Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı YAŞLILAR İLE YAZA HAFİF GİRELİM JCI TURKEY Best Local Corporate Social Responsibility (CSR) Program

Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı YAŞLILAR İLE YAZA HAFİF GİRELİM JCI TURKEY Best Local Corporate Social Responsibility (CSR) Program Awards Entry Jci Türkiye 2012 Genel Kurulu Ödül Programı YAŞLILAR İLE YAZA HAFİF GİRELİM JCI TURKEY Best Local Corporate Social Responsibility (CSR) Program http://www.jci.cc/eawards2n/print.php?lang_id=1&u=28878

Detaylı

Konforun Üç Bilinmeyenli Denklemi 2016

Konforun Üç Bilinmeyenli Denklemi 2016 Mimari olmadan akustik, akustik olmadan da mimarlık olmaz! Mimari ve akustik el ele gider ve ben genellikle iyi akustik görülmek için orada değildir, mimarinin bir parçası olmalı derim. x: akustik There

Detaylı

Tasarımda Farklılık ve Sektörel Tasarım Takipleri

Tasarımda Farklılık ve Sektörel Tasarım Takipleri Tasarımda Farklılık ve Sektörel Tasarım Takipleri Hayatın Estetiği Tasarım Rakiplerinizle Aranız Sadece Farklılığınızla Açılsın İçerik Farklılık Gereksinimi Tasarımla Farklılık Yaratmak Farklı Tasarımların

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Gazetecilik ve Halkla Marmara Üniversitesi 1996

ÖZGEÇMİŞ. Gazetecilik ve Halkla Marmara Üniversitesi 1996 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: MİNE DEMİRTAŞ İletişim Bilgileri: Tel: 0216 626 10 50 / 2746 Mail :minedemirtas@maltepe.edu.tr Adres:Marmara Eğitim Köyü İletişim Fakültesi Doğum Tarihi:10.02.1959 Öğrenim Durumu:

Detaylı

Pazarlama Kavramının Doğuşu. Pazarlama Kavramının Doğuşu PAZARLAMA KAVRAMININ GELİŞİMİŞ. I. Bölüm

Pazarlama Kavramının Doğuşu. Pazarlama Kavramının Doğuşu PAZARLAMA KAVRAMININ GELİŞİMİŞ. I. Bölüm I. Bölüm Ş Akdeniz University, Uygulamalı Bilimler Fakültesi, Pazarlama Bölümü 17.9.2017 1 Pazarlama, iktisat kökenli olup satıcı ile alıcı arasındaki ilişkileri konu olarak ele alan uygulamalı bir bilimdir.

Detaylı

EURIE TRAINING Yükseköğretimde Uluslararası Öğrenci Temini Tanıtım, Markalaşma ve Teknoloji. 6 Aralık 2016 İstanbul Aydın Üniversitesi

EURIE TRAINING Yükseköğretimde Uluslararası Öğrenci Temini Tanıtım, Markalaşma ve Teknoloji. 6 Aralık 2016 İstanbul Aydın Üniversitesi Yükseköğretimde Uluslararası Öğrenci Temini Tanıtım, Markalaşma ve Teknoloji 6 Aralık 2016 İstanbul Aydın Üniversitesi 2 SELMAN ARSLANBAŞ Uluslararası İlişkiler Direktör Yardımcısı & Aydın TÖMER Müdürü

Detaylı

BAYAN DİN GÖREVLİSİNİN İMAJI VE MESLEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ -Çorum Örneği-

BAYAN DİN GÖREVLİSİNİN İMAJI VE MESLEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ -Çorum Örneği- T.C. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı BAYAN DİN GÖREVLİSİNİN İMAJI VE MESLEĞİNİ TEMSİL GÜCÜ -Çorum Örneği- Lütfiye HACIİSMAİLOĞLU Yüksek Lisans Tezi Çorum

Detaylı

Bilim ve Teknoloji Science and Technology

Bilim ve Teknoloji Science and Technology 19 Bilim ve Teknoloji Bilim ve Teknoloji 19.1 Hanelerde bilişim teknolojileri bulunma ve İnternete bağlılık oranı,2017 Proportion of information and communication technology devices in households and its

Detaylı

3D modelling modelleme& animation

3D modelling modelleme& animation 3D modelling modelleme& animation animasyon graphic graf ik& design tasarım web design web tasarım& programming programlama professional photography profesyonel& fotoğrafçılık Product & Photography ürün

Detaylı

TÜRKiYE'DE SPOR SPONSORLUGUNA. SEçiM KRiTERLERiNiN BELiRLENMESi

TÜRKiYE'DE SPOR SPONSORLUGUNA. SEçiM KRiTERLERiNiN BELiRLENMESi Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe J. ofsport Sôences 2002,13 (2), 28-37 TÜRKiYE'DE SPOR SPONSORLUGUNA KATıLAN FiRMALARıN PROFiLLERi VE SEçiM KRiTERLERiNiN BELiRLENMESi MeIvnet KARAKlUÇ, Settar KQÇAK Orta

Detaylı

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI.

WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS. Lect. Yasin ORTAKCI. WEEK 11 CME323 NUMERIC ANALYSIS Lect. Yasin ORTAKCI yasinortakci@karabuk.edu.tr 2 INTERPOLATION Introduction A census of the population of the United States is taken every 10 years. The following table

Detaylı

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA

T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA T.C. İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİREYSEL DEĞERLER İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ İLİŞKİSİ: İSTANBUL İLİNDE BİR ARAŞTIRMA DOKTORA TEZİ Cafer Şafak EYEL İşletme Ana Bilim Dalı İşletme

Detaylı

Mart 31, Google News Kaydı. by

Mart 31, Google News Kaydı. by www.anasayfa.xyz Mart 31, 2016 Google News Kaydı by www.anasayfa.xyz Google News sisteminin gücünü bütün SEO cular olarak bilmekteyiz. Peki bu çok güçlü olan ağa nasıl sitemizi kaydettirebiliriz? Piyasa

Detaylı

15.660 Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi. MIT Sloan School of Management

15.660 Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi. MIT Sloan School of Management 15.660 Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi MIT Sloan School of Management Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminde Hedef Sürdürülebilir rekabet avantajını ve buna ulaşmak için gerekli değişiklikleri hayata

Detaylı

THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS. by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003

THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS. by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003 THE DESIGN AND USE OF CONTINUOUS GNSS REFERENCE NETWORKS by Özgür Avcı B.S., Istanbul Technical University, 2003 Submitted to the Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute in partial fulfillment

Detaylı

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ

GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ GİRİŞİMCİNİN GÜNDEMİ Girişimcinin Gündemi GİRİŞİMCİLER VE KOBİ LER AÇISINDAN MARKA VE ÖNEMİ Günal ÖNCE Günümüzde markalara, Amerikan Pazarlama Birliği nin tanımladığının yanı sıra sadece sahip oldukları

Detaylı

Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm Đşletmeciliği ve Otelcilik Anabilim Dalı TÜRKĐYE DE FAALĐYET GÖSTEREN DÖRT VE BEŞ YILDIZLI OTEL ĐŞLETMELERĐNDE YÜRÜTÜLEN TUTUNDURMA FAALĐYETLERĐNĐN

Detaylı

ÖZET. SOYU Esra. İkiz Açık ve Türkiye Uygulaması ( ), Yüksek Lisans Tezi, Çorum, 2012.

ÖZET. SOYU Esra. İkiz Açık ve Türkiye Uygulaması ( ), Yüksek Lisans Tezi, Çorum, 2012. ÖZET SOYU Esra. İkiz Açık ve Türkiye Uygulaması (1995-2010), Yüksek Lisans Tezi, Çorum, 2012. Ödemeler bilançosunun ilk başlığı cari işlemler hesabıdır. Bu hesap içinde en önemli alt başlık da ticaret

Detaylı

İşveren Markası Danışmanlığı. Employer Brand Consultancy

İşveren Markası Danışmanlığı. Employer Brand Consultancy İşveren Markası Danışmanlığı Employer Brand Consultancy İnsanlar para için olduğundan daha fazla hayatın anlamı için çalışırlar. Aslında, keyif almak için çalışırlar. Bu gerçeği gözardı eden şirketler

Detaylı

NOVAPAC Ambalaj San. Tic. A.Ş

NOVAPAC Ambalaj San. Tic. A.Ş Ambalaj San. Tic. A.Ş 2014 yılında İstanbul'da 5.000 m2 lik alanda kurulan tek kullanımlık plastik ürünleri araştırıp, geliştirip, tasarlayıp üretmektedir. Uzun yılların deneyimi ile pazara yenilikçi,

Detaylı

Proje ve Spor Genel Müdürlüğü Bundan sonraki yapılacak işler ve projenin başka bir şekilde evrilmesi

Proje ve Spor Genel Müdürlüğü Bundan sonraki yapılacak işler ve projenin başka bir şekilde evrilmesi Welcome Proje Arka Planı Partners Türkiye BIT ihtiyaçları 2011-2016 Science Technology and Inovation Strategy 2023 Vizyonu FATIH Projesi 10. Kalkınma Planı Proje ve Spor Genel Müdürlüğü Bundan sonraki

Detaylı

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi

Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Ankara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Adı Soyadı: Araş.Gör. Oğuz Gürkan Doğum Tarihi: 06.07.1990 Emirdağ / Afyonkarahisar Öğrenim Durumu Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Antrenörlük Eğitimi Muğla

Detaylı

D E Ğ İ Ş İ M Z A M A N I

D E Ğ İ Ş İ M Z A M A N I DEĞİŞİM ZAMANI DEĞİŞİME HAZIR MISINIZ? Sosyal Medya Kampüsü sizi bugünün ve geleceğin koşullarına hazırlamak adına gereken bilgi ve uygulamaları sunmak için hazır! 2 SOSYAL MEDYA KAMPÜSÜ HAKKINDA 3 2014

Detaylı

E-mail : belkisuslusoy@beykent.edu.tr ÖZGEÇMİŞ: Adı Soyadı: Belkıs SARAÇ USLUSOY Doğum Tarihi: 25 Ekim 1975 Ünvanı: Yrd. Doç. Dr. ÖĞRENİM DURUMU: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Halkla İlişkiler ve Tanıtım

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Halkla İlişkiler ve Başkent Üniversitesi 2000-2004

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Halkla İlişkiler ve Başkent Üniversitesi 2000-2004 ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Ayda Sabuncuoğlu 2. Doğum Tarihi: 28.04.1982 3. Ünvanı: Yardımcı Doçent Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Halkla İlişkiler ve Başkent Üniversitesi 2000-2004

Detaylı

Proje Yönetiminin İş Geliştirme Süreçlerindeki Yeri. Emre AKIN (PMP #307476) 17 Şubat 2015

Proje Yönetiminin İş Geliştirme Süreçlerindeki Yeri. Emre AKIN (PMP #307476) 17 Şubat 2015 Proje Yönetiminin İş Geliştirme Süreçlerindeki Yeri Emre AKIN (PMP #307476) 17 Şubat 2015 Sunumun Hedefi Proje Yönetimi & İş Geliştirme İlişkisi 2 Sunumun Kapsamı Tanımlar İş Geliştirme (İG) İG nin Satış

Detaylı

A UNIFIED APPROACH IN GPS ACCURACY DETERMINATION STUDIES

A UNIFIED APPROACH IN GPS ACCURACY DETERMINATION STUDIES A UNIFIED APPROACH IN GPS ACCURACY DETERMINATION STUDIES by Didem Öztürk B.S., Geodesy and Photogrammetry Department Yildiz Technical University, 2005 Submitted to the Kandilli Observatory and Earthquake

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Unvan Alan Kurum Yıl Prof. Dr. Doç. Dr. Yrd. Doç. Dr. Görev Kurum Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Unvan Alan Kurum Yıl Prof. Dr. Doç. Dr. Yrd. Doç. Dr. Görev Kurum Yıl Arş. Gör. Dr. Çiğdem APAYDIN ÖZGEÇMİŞ Adres Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Dumlupınar Bulvarı, Kampus, 07058/ Antalya E-posta cigdemapaydin@akdeniz.edu.tr Telefon 0 242-310 2077 Faks 0 242-2261953

Detaylı

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç.

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN Yüksek Lisans Tezi Eskişehir 2010 MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN YÜKSEK LİSANS TEZİ

Detaylı

ulu Sosy Anahtar Kelimeler: .2014, Makale Kabul Tarihi:21.10.2014 2014, Cilt:11, 163-184

ulu Sosy Anahtar Kelimeler: .2014, Makale Kabul Tarihi:21.10.2014 2014, Cilt:11, 163-184 ulu.2014, Makale Kabul Tarihi:21.10.2014 Sosy Anahtar Kelimeler: 2014, Cilt:11, 163184 The Relaionship Between Social Capital of Schools And Organizational Image Based On Perceptions of Teachers Abstract:The

Detaylı

Dijital Pazarlama Ajansı

Dijital Pazarlama Ajansı Ocak 2018 Strateji ve Hizmetler Dijital Pazarlama Ajansı Eda Kara Marketing Director Reklam taktikleri ve dijital çözümler İçindekiler 4 01 Hakkımızda Naapsak Sosyal Medya Ajansı hakkında merak 04 Müşteriler

Detaylı

CmpE 320 Spring 2008 Project #2 Evaluation Criteria

CmpE 320 Spring 2008 Project #2 Evaluation Criteria CmpE 320 Spring 2008 Project #2 Evaluation Criteria General The project was evaluated in terms of the following criteria: Correctness (55 points) See Correctness Evaluation below. Document (15 points)

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010 Adı Soyadı: AYBİKE SERTTAŞ Unvanı: Ph.D Öğrenim Durumu: Doktora ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Doktora İletişim 2007- Bilimleri/Radyo Marmara Üniversitesi 2010 Televizyon Yüksek Lisans İletişim Bilimleri/Radyo

Detaylı

Available online at

Available online at Available online at www.sciencedirect.com Procedia - Social and Behavioral Sciences 55 ( 2012 ) 1079 1088 *English Instructor, Abant Izzet Baysal University, Golkoy Campus, 14100, Bolu, Turkey (karakis_o@ibu.edu.tr)

Detaylı

Internet te Pazarlama

Internet te Pazarlama Internet te Pazarlama Umut Al H.Ü. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü umutal@hacettepe.edu.tr Pazarlama Taktikleri Halkla ilişkiler Reklâm Doğrudan posta Telepazarlama Internet Internet - Büyüklük Kullanıcı

Detaylı

IDENTITY MANAGEMENT FOR EXTERNAL USERS

IDENTITY MANAGEMENT FOR EXTERNAL USERS 1/11 Sürüm Numarası Değişiklik Tarihi Değişikliği Yapan Erman Ulusoy Açıklama İlk Sürüm IDENTITY MANAGEMENT FOR EXTERNAL USERS You can connect EXTERNAL Identity Management System (IDM) with https://selfservice.tai.com.tr/

Detaylı

PAZARLAMA YÖNETİMİ KISA ÖZET KOLAYAOF

PAZARLAMA YÖNETİMİ KISA ÖZET KOLAYAOF PAZARLAMA YÖNETİMİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- Pazarlamanın

Detaylı

Pazarlama Taktikleri

Pazarlama Taktikleri Pazarlama Taktikleri Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama Taktikleri Halkla ilişkiler Doğrudan posta Telepazarlama Reklâm (Walters 1992) Internet - 2 Halkla İlişkiler - Tarihçe Toplum olarak yaşam

Detaylı

HTML 4. Bölüm. Doç. Dr. İsmail Rakıp Karaş Dersin Course Page:

HTML 4. Bölüm. Doç. Dr. İsmail Rakıp Karaş  Dersin Course Page: HTML 4. Bölüm Doç. Dr. İsmail Rakıp Karaş www.ismailkaras.com irkaras@gmail.com (Son Güncelleme: 18.02.2015) Dersin Course Page: www.ismailkaras.com/228 Çerçeveler (Frames) Çerçeve kullanımı her ne kadar

Detaylı

www.yorukhidrolik.com www.bombe.gen.tr BİZ KİMİZ? WHO ARE WE? Firmamız hidrolik pres konusunda Türk sanayisine hizmet etmek için 1980 yılında şahıs firması olarak kurulmuştur. Hidrolik Pres imalatına o

Detaylı

Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek. Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington

Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek. Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington Islington da Pratisyen Hekimliğinizi ziyaret ettiğinizde bir tercüman istemek Getting an interpreter when you visit your GP practice in Islington Islington daki tüm Pratisyen Hekimlikler (GP) tercümanlık

Detaylı

Jci Türkiye 2013 Genel Kurul Ödül Programı En İyi Üye Kazandırma Programı/JCI Nedir? Eğitimi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program

Jci Türkiye 2013 Genel Kurul Ödül Programı En İyi Üye Kazandırma Programı/JCI Nedir? Eğitimi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program Awards Entry Jci Türkiye 2013 Genel Kurul Ödül Programı En İyi Üye Kazandırma Programı/JCI Nedir? Eğitimi JCI TURKEY Best Local Growth & Development Program http://www.jci.cc/eawards2n/print.php?lang_id=1&u=33941

Detaylı

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ- GALATASARAY UNIVERSITY Communication Faculty 2015-2016 Autumn Semester First Year

GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ- GALATASARAY UNIVERSITY Communication Faculty 2015-2016 Autumn Semester First Year GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ- GALATASARAY UNIVERSITY Faculty First Year DAY/HOUR MONDAY TUESDAY WEDNESDAY THURSDAY FRIDAY 09:00 09:50 COM 171 Economics 10:00 10:50 COM 133 Political Science 11:00 11:50 COM

Detaylı

Website review m.iyibahis.net

Website review m.iyibahis.net Website review m.iyibahis.net Generated on September 14 2017 12:04 PM The score is 54/100 SEO Content Title Best10 Canlı Bahis Sitesi, Best 10 Canlı Casino Oyunları ve Poker Length : 73 Ideally, your title

Detaylı

AB IPR Helpdesk Hizmetleri

AB IPR Helpdesk Hizmetleri Avrupa İşletmeler Ağı AB IPR Hizmetleri Onur Emül Istanbul, 31 Ekim 2013 Get your ticket to innovation. STOP AB IPR ve Avrupa İşletmeler Ağı AB IPR & Avrupa İşletmeler Ağı AB IPR, Avrupa Komisyonu nun

Detaylı

Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program/Alan Üniversite Bitirme Yılı Lisans Fizik / Fen Edebiyat / Fizik Dicle Üniversitesi 2004

Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program/Alan Üniversite Bitirme Yılı Lisans Fizik / Fen Edebiyat / Fizik Dicle Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ ve ESERLER LİSTESİ Genel Bilgiler: Adı Soyadı : Cihat DEMİR Doğum Yeri ve Tarihi : Diyarbakır - 14 Haziran 1982 Yazışma Adresi : Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü

Detaylı