KOMPOZİT DOLGULARIN POLİSAJINDAN SONRA UYGULANAN GLAZE İŞLEMİNİN İN VİVO VE İN VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "KOMPOZİT DOLGULARIN POLİSAJINDAN SONRA UYGULANAN GLAZE İŞLEMİNİN İN VİVO VE İN VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KOMPOZİT DOLGULARIN POLİSAJINDAN SONRA UYGULANAN GLAZE İŞLEMİNİN İN VİVO VE İN VİTRO OLARAK ARAŞTIRILMASI Doktora Tezi Diş Hekimi Dt. Hande DALGAR DANIŞMAN Prof. Dr. Banu ÖNAL İZMİR 2008

2

3 DEĞERLENDİRME KURULU ÜYELERİ Dt. Hande DALGAR (İmza) Başkan : Prof. Dr. Banu ÖNAL (Danışman) Üye : Prof. Dr. Hüseyin TEZEL Üye : Prof. Dr. Gökhan AKSOY Üye : Prof. Dr. Ferit ÖZATA Üye : Prof. Dr. Sema BELLİ Doktora Tezinin kabul edildiği tarih:...

4 ÖNSÖZ Doktora çalışmalarım sırasında değerli fikir ve katkılarıyla yardımlarını esirgemeyen ve tüm doktora eğitimim boyunca bana her konuda destek olan doktora danışmanım Prof. Dr. Sayın Banu Önal a, Tez aşaması süresince birlikte olduğumuz E.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi A.D. ve Konservatif Diş Tedavisi B.D. nın değerli öğretim üyelerine ayrıca çalışma arkadaşlarıma, Tez çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Hüseyin Tezel e, Prof. Dr. Gökhan Aksoy a, Prof. Dr. Sema Belli ye, Prof. Dr. Ferit Özata ya, Doç. Dr. Tijen Pamir e, Tüm yaşamım boyunca her anımda benimle olan ve koşullar ne olursa olsun yardımlarını benden hiçbir zaman esirgemeyen sevgili anne ve babama en içten teşekkürlerimi sunuyorum. İZMİR-2008 Dt. Hande Dalgar iii

5 İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ...iii TABLOLAR DİZİNİ... vii RESİMLER DİZİNİ...viii ŞEKİLLER DİZİNİ... xi 1. BÖLÜM I GİRİŞ VE AMAÇ Genel Bilgiler Kompozit rezinler Glaze Uygulamasının Tarihçesi Porselenlerde glaze uygulamaları Kompozitlerde Glaze uygulamaları Glaze ajanlarının kimyasal özellikleri BÖLÜM II GEREÇ VE YÖNTEM Kazıma Testi (Scratch Test) Örneklerin Hazırlanması Kazıma Testinin Uygulanması Microtensile Testi Örneklerin Hazırlanması Microtensile Testinin Uygulanması Hacimsel Büzülme Testi Hacimsel Büzülme Testinin Uygulanması Renklenme Testi Örneklerin hazırlanması Renklendirici Solüsyonların Hazırlanması Örneklerin Renk Değişikliklerinin Saptanması Diş Fırçası Abrazyonu Testi iv

6 Örneklerin Hazırlanması Diş Fırçası Testinin Uygulanması Yüzey Pürüzlülüğü Testi Örneklerin Hazırlanması Yüzey Pürüzlülüğü Testinin Uygulanması Sıvı Filtrasyon Testi Örneklerin Hazırlanması Sıvı Filtrasyon Testinin Uygulanması Plak Retansiyonu Testi Restorasyonların Yapılması Plak Retansiyonunun Klinik Olarak Değerlendirilmesi Glaze Materyallerinin Klinik İncelemesi BÖLÜM III BULGULAR Kazıma Testi Bulguları Mikrotensile Bağlanma Dayanımı Testi Bulguları Hacimsel Büzülme Testi Bulguları Renklenme Testine İlişkin Bulgular Diş Fırçası Abrazyonu Testi Bulguları Yüzey Pürüzlülüğü Testi Bulguları Sıvı Filtrasyon Testi Bulguları Plak Retansiyonu Testine İlişkin Bulgular Klinik İncelemelere İlişkin Bulgular BÖLÜM IV TARTIŞMA Kazıma Testi Bulgularının Tartışılması Mikrotensile Bağlanma Dayanımı Testi Bulgularının Tartışılması Hacimsel Büzülme Testi Bulgularının Tartışılması Renklenme Testi Bulgularının Tartışılması Diş Fırçası Abrazyonu Testi Bulgularının Tartışılması Yüzey Pürüzlülüğü Testi Bulgularının Tartışılması Sıvı Filtrasyon Testi Bulgularının Tartışılması Plak Retansiyonu Testi Bulgularının Tartışılması Klinik İncelemelere İlişkin Bulguların Tartışılması BÖLÜM V SONUÇ v

7 ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ vi

8 TABLOLAR DİZİNİ Sayfa No Tablo 1. Kompozit rezinlerin sınıflandırılması... 9 Tablo 2. Glaze materyallerinin özellikleri Tablo 3. Çalışmalarda kullanılan malzemeler Tablo 4. Kazıma testindeki grupların dağılımı Tablo 5. Microtensile test gruplarının dağılımı Tablo 6. Renklenme testinde kullanılan materyaller Tablo 7. Çalışmada kullanılan örneklerin gruplara dağılımı Tablo 8. Testte kullanılan örneklerin gruplara dağılımı Tablo 9. Sıvı filtrasyon testi örneklerinin gruplara dağılımı Tablo 10. Plak retansiyonu testinde restorasyonların dağılımı Tablo 11. Uygulanan restorasyonların gruplara dağılımı Tablo 12. Her test grubuna ait kritik yük değerleri Tablo 13. Her test grubuna ait bağlanma değerleri Tablo 14. Renklenme testine ait zamana bağlı E değerleri Tablo 15. Fırçalama testi sonrası ağırlık farkları Tablo 16. Örneklerin yüzey pürüzlülüğü değerleri Tablo 17. Örneklerin sızıntı değerleri Tablo 18. Haftalara göre restorasyonların plak indeks değerleri Tablo 19. Glaze materyallerinin 1. ay sonuçları Tablo 20. Glaze materyallerinin 3. ve 6. ay klinik skorları vii

9 RESİMLER DİZİNİ Sayfa No Resim 1. Glaze uygulaması Resim 2. Shimadzu Scanning Scracth Tester SST-W101 kazıma cihazı Resim 3. Shimadzu Scanning Scracth Tester SST-W101 kazıma cihazı Resim 4. İsomet kesim cihazı Resim 5. İsomet kesim cihazında örneklerin kesilmesi Resim 6. Örneklerin yapıştırılması Resim 7. Microtensile test cihazı Resim 8. Acuvol cihazı Resim 9. Renklenme testinde kullanılan örnekler Resim 10. X-Rite spektrofotometre cihazı Resim 11. Surftest profilometre cihazı Resim 12. Atomik kuvvet mikroskobunun software görüntüleri Resim 13. Multimode SPM Atomik kuvvet mikroskobu Resim 14. Örneklerin AFM de incelenmesi Resim 15. Plak retansiyonu testi için seçilen sınıf V lezyonlar Resim 16. Restorasyonların uygulanması Resim 17. Plak indeksinin değerlendirilmesi Resim 18. Plak retansiyonu testi için oluşturulan skala Resim 19. Microtensile testinde koparılan parçaların SEM fotoğrafları Resim Gün sonunda örneklerde görülen renk değişiklikleri viii

10 Resim 21. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 22. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü Resim 23. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 24. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü Resim 25. Micronew kompozitin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 26. Micronew kompozitin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü Resim 27. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 28. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi sonrası 3D- AFM görüntüsü Resim 29. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 30. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi sonrası 3D-AFM görüntüsü Resim 31. Micronew kompozitin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 32. Micronew kompozitin fırçalama testi sonrası 3D-AFM görüntüsü Resim 33. Biscover ın fırçalama testi öncesi yüzeyi (SEM 1500 büyütme) Resim 34. Biscover LV nin fırçala testi öncesi yüzeyi (SEM 1500 büyütme) Resim 35. Soflex le polisaj yapılmış kompozit yüzeyi (SEM 1500 büyütme) Resim 36. Restorasyonların üzerinde biriken plak miktarları Resim 37. A: Sınıf V defekti, B: Kompozit restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü ix

11 Resim 38. A: Hijyenik olmayan restorasyon, B: Kompozit laminate restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü Resim 39. A: Hijyenik olmayan restorasyon, B: Restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü x

12 ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa No Şekil 1. Organik matriks fazını oluşturan monomerlerin kimyasal formülleri...5 Şekil 2. Kompozit rezinlerin doldurucu partikül içeriğine göre sınıflandırılması. A: Makrofil kompozit, B: Midifil kompozit, C: Minifil kompozit, D: Mikrofil kompozit, E: Hibrit kompozit, F: Hibrit kompozit...8 Şekil 3. Peroksit meydana getirerek oksijen tüketimi...35 Şekil 4. Havadaki oksijenin alınıp depolanması...35 Şekil 5. Microtensile testinde kullanılan blokların hazırlanması...42 Şekil 6. Microtensile testinde kullanılan örneklerin hazırlanması...43 Şekil 7. Acuvol cihazına ait örnek grafik görüntüsü...47 Şekil 8. Diş fırçalama apareyi...54 Şekil 9. Sıvı filtrasyon sistemi...62 xi

13 1. BÖLÜM I GİRİŞ VE AMAÇ 1.1. Genel Bilgiler Günümüz dişhekimliğinde estetiğe olan ilginin gittikçe artmasıyla, kompozit restorasyonlar dişhekimleri tarafından sıklıkla tercih edilen materyaller haline gelmiştir. Bir estetik restorasyonun başarılı olup olmaması, o materyalin renk uyumuna, renk stabilitesine, partikül ve matris yapısına yüzey pürüzlülüğüne, parlaklığına ve sızdırmazlık özelliğine bağlıdır. İyi bir kompozit dolgu için, kullanılan kompozit materyallerin yanı sıra bitirme işlemleri de çok önemlidir. Uygun bitirme ve polisaj işleminin dental restorasyonların estetiğini ve ömrünü uzattığı genel olarak kabul görmüş bir konseptir. Bitirme ve polisaj işleminin ideal şartlarda yapılmadığı restorasyonlarda yüzey pürüzlülüğüne bağlı olarak plak akümülasyonu, ikincil çürük oluşumu ve renklenmenin görüldüğü bildirilmiştir. Bu çalışmada kompozit restorasyonların üzerine bitirme işleminden sonra sürülen ve rezin kompozitlerin yüzey pürüzlülüğü, renk değişimi, marjinal kenar uyumsuzluğu gibi dezavantajlarını önlemek için üretilen 2 glaze materyalinin, kompozit restorasyonlar üzerine etkisi in vitro ve in vivo olarak çok yönlü araştırılmıştır. İn vitro bölümünde glaze materyallerinin kompozit yüzeyine retansiyonu, tamir işlemine etkisi, polimerizasyon büzülmesi, yüzey sertliği, yüzey pürüzlülüğü, aşınması, renk değişimi ve sızıntıya olan etkileri, in vivo bölümde ise

14 kompozit dolguların glaze materyali kullanılarak ve kullanılmayarak klinik başarıları ile glaze materyallerinin plak retansiyonuna etkisi araştırılmıştır. Glaze materyalleri ile ilgili daha önce yapılan çalışmaların azlığı ve yetersizliği sebebiyle günümüzde glaze materyalleri ile ilgili tam bir düşünce birliği oluşmamıştır. Bazı hekimler glaze materyalinin kullanımının gereksiz olduğunu, polisaj işlemiyle kaliteli restorasyonların yapılabileceğini savunurken, bazı hekimler de glazelerin rezin restorasyonların kalitesini arttırdığını düşünmektedir. Amacımız, glaze materyallerini konvansiyonel polisaj işlemleri ile in vivo ve in vitro olarak karşılaştırmak ve bu materyallerinin avantaj ve dezavantajlarını saptamaktı Kompozit rezinler Kompozit Rezinlerin tarihçesi Dişhekimliğinde estetik restorasyonların kullanımı silikat simanlarla başlamıştır yılında Fletcher tarafından geliştirilen bu siman, alumina silika camı ve fosforik asit likidinden hazırlanmıştır. Ağız sıvılarında kolayca çözünebilir yapıda olan silika süratle eridiğinden, yapılan restorasyonlar çok çabuk özelliklerini kaybediyordu. Pulpa üzerindeki olumsuz etkisi deönemli dezavantajıydı. Tek avantajı yavaş flor salınımı yapması nedeniyle antikaryojenik etkiye sahip olmasıydı. Çürük aktivitesi fazla olan bireyler için önerilen silikat siman günümüzde artık kullanılmamaktadır. Diş rengindeki kompozit rezin materyalinin gelişimi 1940 lı yıllarda kimyasal olarak polimerize olan akrilik rezinlerin bulunmasıyla başlamıştır. Birim molekül 2

15 metilmetakrilattır. Oda sıcaklığında kimyasal yolla polimerize olarak polimetilmetakrilat zincirleri oluştururlar. Akrilik rezinler o döneme dek kullanılmakta olan silikat simanlara alternatif olarak piyasaya sunulmuştur. Ancak o dönemdeki akrilik rezinli dolgu materyallerinde yüksek oranda polimerizasyon büzülmesi, zayıf renk stabilitesi, yumuşaklık, yüksek termal genleşme ve diş yapısına bağlanamama gibi bazı olumsuzluklar bulunmaktaydı. Polimerizasyon büzülmesi, mikrosızıntı ve bakteriyel penetrasyonun bir araya gelmesi ile de bu dolgu materyalinin kullanıldığı dişlerde ikincil dentin çürüklerinin çoğaldığı gözleniyordu. Silikat simanları akrilik rezinler takip etmiş, 1955 yılında Buonocore un (16) geliştirdiği asitle pürüzlendirme tekniği, 1962 yılında Dr. Raphael Bowen in Bisfenol A ve glisidil metakrilat ın reaksiyon ürünü olan Bis-GMA olarak adlandırılan bir monomer elde etmesi, bu monomerle yüksek doldurucu içeriğine sahip sağlam yapıda kompozit dolguların ortaya çıkmasıyla bu iki restoratif materyalin kullanımı güncelliğini yitirmiştir Kompozit Rezinlerin Yapısı Kompozit kelimesi, terminolojik olarak materyallerin fiziksel bir karışımı anlamına gelmektedir. Kompozit, terim olarak birbiri içinde çözünmeyen, kimyasal olarak birbirinden farklı iki maddenin, üç boyutlu kombinasyonu olarak tanımlanabilir. Burada amaç, kompoziti oluşturan kısımların her birinin tek başına sahip olamayacakları özellikleri sağlamaktır. Dişhekimliğinde yaygın olarak kullanılan kompozit rezinler üç ayrı fazdan oluşur; 3

16 Organik polimer matriks faz İnorganik faz Ara faz Bu yapının işlevi, uygulama sırasında materyalin oda sıcaklığında şekillendirilebilmesini ve kısa zaman diliminde polimerizasyonunu sağlamaktır. Organik polimer matriks faz (taşıyıcı faz); ana bileşeni, bisfenol A ile glisidil metakrilatın birleşmesi sonucu oluşan bisfenol A-diglisidil metakrilattır (Bis-GMA). Polimerizasyon büzülmesi genellikle %4-6 arasında yer alır. Bis-GMA, sertliği, basma dayanıklılığı, su emilimini minimize etmesi sayesinde kompozit malzeme üreten firmalar tarafından tercih edilmektedir. Renk stabilitesinde su emilimi özellikle önem taşımaktadır çünkü su, rezinleri yumuşatan ve renk stabilitelerini bozan bir plastizör görevi görmektedir. Daha iyi mekanik özellikler sağlamaları açısından bis-etilen glikoldimetakrilat (Bis-EMA) rezin matrikse eklenmiştir. Son yıllarda iyi adezyon sağlayan ve renk değişimine daha dirençli olan üretan dimetakrilat (UDMA) polimer matriks olarak kullanılmıştır. Ancak hem BIS-GMA hem de UDMA oligomerleri oldukça viskoz olduklarından dolayı, bu viskoziteyi azaltmak ve daha fazla doldurucu eklenebilmesi için trietilen glikol dimetakrilat (TEGDMA) matrikse ilave edilmiştir. TEGDMA, Bis-GMA gibi aynı şekilde iki ucunda iki reaktif çift bağa sahiptir ancak çift bağlarının daha kısa olması, büzülmesini %15 gibi bir orana yükseltmektedir. Bu nedenle Bis-GMA ile birlikte kullanıldığında vizkozitesi kontrol edilebilir ve büzülmesi %3-5 arasında yer alan bir rezin meydana gelmektedir (Şekil 1). 4

17 Şekil 1. Organik matriks fazını oluşturan monomerlerin kimyasal formülleri İnorganik faz (dağılan faz); matriks içine dağılmış olan çeşitli şekil ve büyüklükteki kuartz, borosilikat cam, lityum aluminyum silikat, stronsiyum, baryum, çinko ve yitriyum cam, baryum aluminyum silikat gibi inorganik doldurucu partiküllerden oluşur. Bu maddeler kompozit rezinlere bazı nitelikler kazandırır. Dağılan fazı oluşturan inorganik partiküllerin büyüklüğü, şekli ve miktarı kompozitlerin fiziksel özelliklerini belirler. Partikül miktarı arttıkça, organik matriks oranı düşer, polimerizasyon büzülmesi, ısısal genleşme katsayısı, su absorbsiyonu azalır, basma ve çekme dirençleri gibi dayanıklılık özellikleri artar, elastisite modül değerleri olumlu yönde gelişir. Partikül büyüklüğü kompozit rezinin bitirme ve polisaj işlemlerinden sonraki yüzey pürüzlülük düzeyini belirler. Silika partikülleri karışımın mekanik niteliklerini güçlendirir, ışığı geçirir ve yayar. Böylece kompozit rezine mineye benzer yarı şeffaf 5

18 bir görüntü kazandırır. Saf silika, kristalin ve non kristalin formlarında bulunur. Kristalin formları serttir, ancak bu kompozit rezinin bitirme ve polisaj işlemini güçleştirir. Bu nedenle kompozit rezinler günümüzde silikanın nonkristalin formu kullanılarak üretilmektedir. Kompozitler, doldurucu partiküllere baryum, stronsiyum, zirkonyum veya terbiyum gibi yüksek atom ağırlıklı elementler eklenerek radyoopak hale getirilebilir. Ara faz; organik rezin matriks ile inorganik doldurucuların birbirlerine sıkı olarak tutunmalarını sağlayan ve bağlayıcı ajan olarak adlandırılan orgonosilanlardan oluşan kısım ise ara fazı oluşturmaktadır. Organik silisyum bileşiği olan silanın görevi, inorganik partiküller ile organik matriks arasında bir bağ oluşturmaktır. Modern kompozit rezinlerde silika partiküllerinin yüzeyi silan bağlanma ajanları ile önceden kaplanmış ve silika partikülleri yüzeyinde tek moleküllü ve çift fonksiyonlu çok ince bir katman oluşturulmuştur. Bu katmandaki moleküllerin bir ucu silika partiküllerinin yüzeyinde var olan hidroksil grupları, diğer ucu organik matriksteki polimer ile bağlanmıştır. Silan bağlama ajanları rezinin fiziksel ve mekanik özelliklerini geliştirdiği gibi rezin-partikül ara yüzü boyunca suyun geçişini önleyerek hidrolitik dengeyi sağlar, rezinin çözünürlüğünü ve su emilimini azaltır. Silan bağlama ajanları inorganik fazın özellikle silika partiküllerinde olumlu sonuçlar vermiş, bu nedenle kompozit rezinlerin büyük bir çoğunluğunda silika içerikli inorganik doldurucular kullanılmıştır. Doldurucu partiküller ile organik matriks karışımının akıcılığını, monomer akıcılığı, doldurucu partikül miktarı ve partikül büyüklüğü belirler. Monomer ve doldurucu partikül arasındaki sürtünme, akıcılığı kontrol eden ana etkendir. Doldurucuların yüzey alanı arttıkça karışımın akıcılığı azalır. Doldurucuların partikül büyüklüğü, akıcılık kadar diğer özellikleri de önemli 6

19 ölçüde etkiler. Partikül büyüklüğü kompozit rezinin aşındırma, bitirme ve polisaj işlemlerinden sonraki yüzey pürüzlülük düzeyini belirler. Kompozit rezinlerde partikül büyüklüğü genel olarak µm arasında değişir. Partikül büyüklüğü µm arasında değişen küçük partiküllü rezinlerde polisaj işlemi ile iyi sonuç alınır. Partikül büyüklüğü 10 µm den fazla ise yüzeyin pürüzlü olduğu görülür. Doldurucu partiküllerin sertliği, polimer matriksten çok daha fazladır. Bu nedenle bitirme işlemleri sırasında yüzeydeki bazı partiküller yerlerinden çıkabilir ve geriye boşluklar kalabilir. Ağız hijyeninin de önemli rol oynadığı pürüzlü yüzeylerde ışık dağılımlarından kaynaklanan renk değişimleri, organik artıkların birikmesi ve plak retansiyonu kaçınılmazdır. Organik polimer matriks içerisine çeşitli oranlarda dağılmış olan inorganik doldurucu partiküllerin ağırlık veya hacim olarak yüzdesi doldurucu partiküllerin büyüklüğü ile ilgilidir. Eşit büyüklükteki partiküllerin matriks içinde dağılımı ile matrikste bir takım boşluklar oluşur. Bu nedenle farklı büyüklükteki partiküllerin matriks içinde harmanlanması gerekir. Partiküllerin büyüklüğü, şekli, miktarı rezinlerin fiziksel özelliklerini belirler. Partikül miktarı arttıkça, organik matriks oranı düşer, ısıl genleşme katsayısı, polimerizasyon büzülmesi, su absorbsiyonu azalır, dayanım artar. Dolayısıyla rezinin mekanik özellikleri olumlu yönde etkilenir. O halde rezinin dayanım, suda çözünürlük, polimerizasyon büzülmesi gibi bazı özellikleri organik matriks miktarı ile ilgilidir. Organik matriks iyi bir ısı yalıtkanıdır. Bu nedenle matriks oranı fazla olan rezinin ısı iletkenliği de az olmaktadır. 7

20 Kompozit Rezinlerin Sınıflandırılması Kompozit rezin materyaller, doldurucu partiküllerinin boyutlarına, bu partiküllerin ağırlık ya da hacim olarak yüzdesine, polimerizasyon yöntemlerine ve viskozitelerine göre sınıflandırılmaktadır. Günümüzde geçerliliğini koruyan Lutz ve Phillips in (74) sınıflandırmasında inorganik doldurucu partiküllerin büyüklüğü ve miktarı esas alınmıştır. Şekil 2. Kompozit rezinlerin doldurucu partikül içeriğine göre sınıflandırılması. A: Makrofil kompozit, B: Midifil kompozit, C: Minifil kompozit, D: Mikrofil kompozit, E: Hibrit kompozit, F: Nanofil kompozit 8

21 İnorganik doldurucu partikül büyüklük ve yüzdelerine göre Kompozit Rezin İnorganik doldurucu partikül büyüklüğü (µm) İnorganik doldurucu partikül yüzdesi (%) (ağırlıkça) Megafil µm Makrofil µm %75-80 Midifil 1-10 µm %70-80 Minifil µm %75-85 Mikrofil µm %35-60 Hibrit µm %75-80 Nanofil µm Polimerizasyon yöntemlerine göre Kimyasal olarak polimerize olan kompozit rezinler Işık ile polimerize olan kompozit rezinler Hem kimyasal hem de ışık ile polimerize olan kompozit rezinler Viskozitelerine göre Kondanse olabilen kompozit rezinler Akışkan kompozit rezinler Tablo 1. Kompozit rezinlerin sınıflandırılması 9

22 Kompozit rezinler doldurucu partiküllerde herhangi bir modifikasyon yapılmadığında homojen kompozitler diye adlandırılırlar. Viskozite sorununu çözmek amacıyla önceden polimerize edilmiş mikrofil kompozit kitlesi öğütülmüş ve bu partiküller doldurucu olarak monomer matrikse eklenmiştir. Bu tip kompozit rezinler modifiye doldurucular içerirler ve heterojen kompozitler adı verilir (87). Megafil kompozitlerde doldurucu partiküller ortalama µm büyüklüğündedir. Okluzal değim yüzeylerine yerleştirilmesi yani diğer bölgelere göre daha fazla aşınan kısımlara önerilen bu kompozitler insert adı verilen cam partikülleri içerir. Makrofil kompozitler, ilk üretilen kompozit rezinler olup doldurucu partiküller genellikle µm büyüklüğündedir. Ağırlıkça % ini inorganik doldurucular oluşturur. İnorganik doldurucular büyük ve sert olan quartz veya silika partikülleridir ve doldurucunun ağırlık oranı diğer kompozitlere göre daha fazladır. Günümüzdeki makrofil kompozitlerdeki en sık kullanılan doldurucular toz halinde quartz, stronsiyum, veya baryum içeren ağır metal camlarıdır. Stronsiyum ve baryum gibi radyoopak camlar quartza nazaran daha sıklıkla kullanılmaktadır. Cam yapıda doldurucu partiküllerle yüklü kompozitin doldurucu oranının artışı ile paralel olarak mekanik değerleri de artmaktadır ancak makrofil kompozitler ile ilgili en büyük sorunlardan biri, materyalin yüzeyinden doldurucunun kopmasıdır. Bu durum arayüz ve okluzal yüzeylerde aşırı aşınma ve okluzal yüz formu kaybına neden olmaktadır. Bu nedenle makrofil kompozitlerin çok pürüzsüz bir şekilde polisajı son derece güçtür. Polisaj ile yüzeyden daha fazla doldurucu kaybedilir ve yüzey pürüzlü bir hale gelir. Midifil Kompozitler; doldurucu partiküller genel olarak 1-10µm büyüklüğündedir. Makrofil ve midifil kompozitler geleneksel kompozitler diye de 10

23 adlandırılmışlardır. Okluzal aşınmalara dirençleri az olduğu için arka grup dişlerde kullanılmamalıdır. Minifil kompozitler (küçük partiküllü) doldurucu partikül büyüklüğü µm arasındadır ve ağırlıkça partikül yüzdesi %75-85 arasındadır. Küçük partiküllü kompozitler, geleneksel kompozitlerden daha fazla inorganik doldurucu içerir. Burada inorganik doldurucular kuartzdan daha kırılgan, baryum ve stronsiyum gibi ağır metalleri içeren, cam ile yoğunlaştırılmış partiküllerdir. Bu partiküllerin kullanılması ile aşınmaya karşı direnç artarken, su emilimi ve ısısal genleşme katsayısı önemli oranda azaltılmıştır. Aşınma direncinin artmış olması bu kompozitlerin II. ve IV. Sınıf kavitelerde kullanılabilmesini sağlamıştır. Partikül miktarının daha fazla ve küçük olması daha düzgün, estetik bir yüzey elde edilmesine neden olmuştur. Küçük partiküllü kompozitlere heterojen kompozitler adı verilir. Mikrofil Kompozitler; doldurucu partiküller genel olarak µm büyüklüğündedir. İnorganik doldurucular kolloidal silika partikülleridir. Doldurucu partiküller organik matriks ile hemen hemen aynı hızda aşınır. Bu nedenle bitirme ve polisaj işlemlerinden sonra makrofil kompozitlere oranla daha düzgün bir yüzey elde edilebilmektedir. Bu yüzden anterior dişlerin restorasyonlarında kullanılır. Mikro doldurucu rezinlerin %35-60 ını inorganik doldurucuların oluşturması buna bağlı monomerdeki artış su emiliminin ve ısısal genleşme katsayısının artmasına ve dayanıklılığının da azalmasına neden olur. Ancak, küçük partiküllerin ışığı kırma indeksinin mineye yakın olması estetik bir görünüm kazanmalarını sağlar (19,116). Hibrit Kompozitler; farklı büyüklükteki doldurucu partikülleri içerirler. Partikül büyüklüğü makro partiküllü rezinden daha küçüktür. Mikro partiküllü ve makro partiküllü kompozit rezinlerin özelliklerini taşır. Geleneksel kompozitlerin fiziksel özellikleriyle, mikro dolduruculu rezinlerin pürüzsüz yüzey özelliklerinin bir arada olmasını sağlamak üzere geliştirilmişlerdir. Pürüzsüz yüzeyleri ve aşınmaya 11

24 karşı dirençlerinin fazla olması nedeni ile gerek ön gerekse arka grup dişlerin restorasyonlarında kullanılmaktadır (68). Nanofil kompozitler, Nanomer terimi metrenin milyarda biri veya bir mikronun binde biri kadar bir ölçektir. Partiküller görülemeyecek kadar küçüktür. Günümüzde geliştirilen nano teknolojinin amacı, daha küçük, daha hafif ve daha dayanıklı malzemelerin geliştirilmesidir. Endüstride son dönemde çok önemli bir yer edinen nanoteknoloji, dişhekimliğinde de yeni gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Son yıllarda nanodoldurucu içeren kompozitler piyasaya sunulmuştur. Nanofil kompozit materyallerin organik yapısı diğer kompozit rezinlere benzer polimerik yapılardan meydana gelmektedir. İnorganik yapıyı meydana getiren partiküller ise iki ayrı kısımdan oluşmaktadır: Silika nanodoldurucular (Nanomer) Nanomer grupları (Nanocluster) Nanomer yapısı kümeleşmemiş partikülleri ifade eder ve kompozit rezinin organik yapısında ayrı ayrı bulunurlar. Nanomer grupları ise, 50 nm den küçük nanomerlerin gevşek bağlar ile bir araya gelerek meydana getirdikleri yapılardır. Bu gruplar tek bir birim gibi mekanik, optik ve termal özellikler gösterirler (140). Bu denli küçük kullanılan kompozit dolduruculardan beklenen hedef; Daha az monomer Daha az polimerizasyon büzülmesi Daha iyi bitim ve cila Daha az su emilimi Daha yoğun inorganik dış yüzey Daha az renklenmedir. 12

25 Kompozitlerin yeni sınıflandırması, inorganik partiküllerin ortalama büyüklüğü ve dağılımı, partiküllerin hacimsel yüzdesi, iç yüzey pürüzlülüğü, sertliği, young modülü, sıkışma dayanıklılıklarına göre düzenlenmiştir. Buna göre kompozitler yeni sınıflandırmada beş ana başlıkta toplanırlar. Yoğunlaştırılmış kompozitler Mikrofil kompozitler Karışık kompozitler Konvansiyonel kompozitler Fiberle desteklenmiş kompozitler Son on yılda arka dişlerin restorasyonlarında kompozit kullanımı, hastaların estetik restorasyonlara olan talebi nedeniyle ve kompozitlerin mekanik özelliklerindeki gelişmeler sayesinde oldukça artmıştır. Kompozitlerin posterior bölgede klinik kullanımlarıyla ilgili en sık karşılaşılan problem okluzal aşınmaları olmuştur. Aşınma direncinin geliştirilmesi doğrultusundaki en büyük aşama doldurucu taneciklerin modifikasyonu ile yapılmıştır. Mekanik özellikleri geliştirilen bu kompozitlerin bazıları arka bölgelerde kullanılabildiklerinden posterior kompozitler olarak anılırlar. Doldurucu oranlarının arttırılması ve boyutlarının küçültülmesi sayesinde mekanik özelliklerde sağlanan gelişmelere rağmen, polimerizasyon büzülmesi ve ağız içinde polimerizasyonun tam olarak sağlanamaması, kompozitler için problem olmaya devam etmektedir. Hasta ağzına direkt uygulanan kompozitlerdeki bu yetersizliklerin giderilebilmesi amacıyla indirekt kompozitler olarak tanımlanan laboratuarda hazırlanan kompozitler tanıtıldı. Günümüzde farklı laboratuar yöntemleriyle hazırlanan pek çok indirekt kompozit değişik ticari markalarla kullanıma sunulmuştur. Gücü arttırılmış ışık kaynakları veya ısı ve basınç 13

26 kullanılarak kompozitlerin polimerizasyonu bu yöntemlerin öne çıkanlarındandır. Üst düzeyde polimerize olmuş bu kompozitler, yüksek aşınma direnci, yüzey sertliği ve bükülme dayanıklılığı gibi çok iyi mekanik özellikler gösterirler. Kompozit rezinler polimerizasyon yöntemlerine göre; Kimyasal olarak polimerize olan kompozit rezinler Işık ile polimerize olan kompozit rezinler Hem kimyasal hem de ışık ile polimerize olan kompozit rezinler şeklinde sınıflandırılırlar. Kimyasal olarak polimerize olan kompozit rezinler; firmalar tarafından pasta+pasta, pasta+likit veya toz+likit sisteminde üretilmiştir. Polimerizasyon bu iki komponentin karıştırılması ile kimyasal yolla başlatıldığı için kimyasal olarak aktive olan rezinler diye de adlandırılır. Patlardan her biri hacimsel olarak yarı yarıya organik monomer ve doldurucular içerir. Patlardan birinde polimerizasyonu başlatan benzoil peroksit, diğerinde polimerizasyonu hızlandıran organik amin bulunur. Bu tür rezinlerde kavitenin en derin bölgesinden vücut ısısına bağlı olarak başlayan ilk sertleşme ile kavitenin merkezine doğru bir büzülme görülür. İçerdikleri tersiyer aromatik aminlerin ağız ortamında kimyasal değişikliğe uğraması ile amin renklenmesi görülür. Bu tür kompozitlerin en önemli dezavantajı çalışma süresinin kısıtlı olması ve iki patın karıştırılması esnasında hava kabarcıklarının oluşmasıyla aşınmaya karşı direncin azalmasıdır. Işık ile polimerize olan kompozit rezinler; firmalar tarafından tek pat sisteminde üretilmişlerdir. Polimerizasyonları ışık ile başlatıldığı için ışık ile aktive olan rezinler diye de adlandırılır. Polimerizasyonu başlatan görünür mavi ışık, ortalama nm dalga boyundadır. Işık kaynağı tungsten halojen ampuldür. Bu kaynağın oluşturduğu ışın demeti fiber optik tüp aracılığıyla diş yüzeyine yansıtılır. 14

27 Tek pat halindeki kompozitlerde ışık emici olarak kamforokinon ve hızlandırıcı olarak da alifatik amin bulunur. Polimerizasyonları sırasında büzülme ışık kaynağına doğru olduğundan bu tür kompozitin kenar uyumunda birtakım sorunlar görülür. Işık enerjisi ile aktive olan sistemlerin kompoziti rahatlıkla yerleştirip şekillendirinceye kadar hekime zaman kazandırması, karıştırma işlemi sırasında ortaya çıkan poröziteyi engellemesi ve bunun sonucu olarak materyalin dayanıklılığının artması, karıştırma işlemi yapılmadığı için daha az pöröz olması, geniş bir renk seçeneğine sahip olması, daha az modelaj ve bitirme işlemine gereksinim olması, küçük parçalar halinde polimerize edilebildiği için daha az polimerizasyon büzülmesi göstermesi gibi avantajlara sahip olması bugün kullanılan kompozit materyallerinin bu gruptan seçilmesine yol açmıştır. Hem kimyasal hem de ışık ile polimerize olan kompozitler; kimyasal olarak polimerizasyon hızı yavaştır, ancak fotokimyasal olarak rezine ilave bir polimerizasyon sağlanmıştır. Özellikle kavite derinliğinin fazla olduğu, 2.5 mm den daha kalın bir tabaka kompozit uygulamak gerektiğinde polimerizasyonun tam olarak gerçekleşmesinden endişe edildiği durumlarda uygulanır. Işığın ulaşamadığı bölgelerde ve polimerize olmayan yüzeylerde polimerizasyon kimyasal olarak 8-24 saat içinde tamamlanır. Bu şekilde, ışığın ulaşamadığı sahalarda polimerizasyon garanti altına alınmış olur. Kompozit rezinler vizkozitelerine göre; Kondanse olabilen kompozitler Akışkan kompozitler şeklinde sınıflandırılırlar. Kondanse olabilen kompozitler: Bu tür kompozitlerin yapısı, hibrit kompozitlerden daha farklı olup, hibrit kompozitlere oranla daha yüksek oranda doldurucu içerirler ve doldurucu dağılımı farklıdır. Değişik boyutlarda, irregüler 15

28 şekilli doldurucu partiküllerinin oranı hacimce %60-90 arasındadır. Bu tür kompozitlerin aşınma direncinin amalgama yakın veya daha üstün olduğu öne sürülmektedir. Bu materyallerin uygulaması daha kolaydır. Kondanse olabilen kompozitlerin, el ile işleme ve fiziksel-mekanik özellikleri geliştirilmiştir. Kondanse edilebilen kompozitlerin hibrit kompozitlere göre en büyük dezavantajı polisajlarının kötü olması ve fazla renk seçeneğinin olmamasıdır. Kondanse olabilen kompozitler, yapışkan olmadıklarından temiz aletlerle bir seferde yerleştirilip anatomik form işlenebilir, bu da son bitirme ve düzeltme işlemlerini azaltır. Fakat hibrit kompozitlere oranla daha büyük doldurucu partiküller içermesinden dolayı, bitirme ve polisaj işlemlerinden sonra pürüzlü yüzey oluşma riski fazladır. Yüksek densite nedeniyle daha derin polimerizasyon sağlanır (5 mm'ye kadar). Bu da, 5 mm'den sığ kavitelerin tek defada doldurulmasına olanak sağlar. Kontak noktalarının ideale yakın oluşturulabilmesi, kaviteye basınç uygulayarak daha kolay yerleştirilebilmeleri, Sınıf II kavitelerde başarıyla uygulanmalarına neden olmaktadır (51,69,84). Akışkan kompozitler: Doldurucu oranı düşük kompozitlerdir. Kavite geometrisinin her zaman ideal koşullarda sağlanamadığı adeziv preparasyonlarda, oluşan polimerizasyon büzülmesini engellemek ve stres kırıcı bir bariyer oluşturmak amacıyla geliştirilen akışkan kompozit rezinler; restoratif dişhekimliği uygulamalarında varılan en son gelişmelerden birisini teşkil etmektedir. Protetik restorasyonlar için siman olarak kullanılmanın yanı sıra, fissür örtücü olarak da karşımıza çıkmaktadırlar. Piyasadaki birçok adeziv rezin siman, piyasada akışkan kompozitler adı altında yer alan ürünler ile aynı kimyasal yapıda yer almaktadır. Akışkan kompozitlerin, rezin simanlardan farklılığı daha fazla renk seçeneklerinin olmasıdır. Klinikte kullanım kolaylıkları vardır. Mevcut bir 16

29 restorasyona ek olarak, yoğun kompozitin adaptasyonun arttırıcı tabaka olarak veya kompozit yüzeyinde ince bir koruyucu tabaka olarak kolaylıkla yerleştirilebilirler ancak kalın tabakalarda veya geniş alanlarda kullanılmamalıdırlar. Son yıllarda kompozitler vizkozitelerine göre şu şekilde sınıflandırılmaktadır: Light-body rezin kompozitler: Bu kompozit rezinler akışkan materyallerdir. Medium-body rezin kompozitler: Mikrofil, hibrit, mikrohibridlerdir. Heavy-body rezin kompozitler: Kondanse olabilen kompozitler bu gruba dahildirler Kompozit Rezin Restorasyonlarda Klinik Başarıyı Etkileyen Faktörler Günümüzde dişhekimliğinde estetiğe olan ilginin gittikçe artmasıyla kompozit restorasyonlar dişhekimleri tarafından sıklıkla tercih edilen restorasyon maddeleri haline gelmiştir. Buna paralel olarak kompozitlerin estetik ve mekanik özellikleri her geçen gün arttırılmaktadır. Kompozit rezin restorasyonların klinik başarısı; hastaya ve uygulandığı dişe, hastanın okluzyonuna, oral hijyen ve alışkanlıklarına, rezin türüne, uygulama yöntemine, hekimin yetenek ve deneyimine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bir estetik restorasyonun başarılı olup olmaması, o materyalin renk uyumuna, renk stabilitesine, partikül ve matris yapısına yüzey pürüzlülüğüne, parlaklığına ve sızdırmazlık özelliğine bağlıdır. Kompozit restorasyonlar için yüzey sertliği ve aşınma direnci, dolgu maddelerinin klinik performansını etkileyen önemli faktörler arasındadır. Aşınmada maddenin sertliği ile birlikte materyalin yüzey yapısı, pürüzlülüğü, matris ve 17

30 doldurucular arası bağlanma kuvveti gibi özellikler de büyük rol oynamaktadır (43). Kompozit rezinlerin yapısında bulunan inorganik partiküllerin büyüklükleri, biçimleri, miktarları ve dağılımları rezinin aşınma direncini etkilemektedir (85). Partikül miktarı fazla ve partiküller arası boşluğu az olan rezinler aşınmaya karşı daha dirençlidir. Kompozit rezinlerin aşınmasında rol oynayan diğer etkenler ise ortamın ısısı, yetersiz polimerizasyon, partiküllerin çiğneme kuvvetleri altında yer değiştirmesi ve rezinde çatlak, kopma gibi bazı okluzal defektlerin oluşması, pörözite, su absorbsiyonu, bitirme ve polisaj işlemleri ve hastanın alışkanlıkları yer alır. Kompozit rezinin yüzey düzensizlikleri ise, polisaj, yüzey şekillendirmesi veya okluzal erken temas sırasında ortaya çıkan kuvvetler sonucunda meydana gelebilir (58,128). Günümüzde kompozit restorasyonların değiştirilmesindeki en büyük etken kompozit restorasyonun yeterli renk stabilitesine sahip olmaması sonucu renklenmesidir (66). Kompozit restorasyonların renklenmesi içsel ve dışsal faktörlere bağlanmaktadır. Rezin yapısından kaynaklanan renk değişiklerine iç renklenme, rezinin uygulanmasından kaynaklanan renk değişiklerine ise dış renklenme denir (23,107). İçsel faktörler materyalin yapısındaki fiziko-kimyasal reaksiyonlara ve polimer matriks yapısındaki oksidasyon özelliklerine bağlı iken; dışsal faktörler restorasyonun yüzeyindeki plak akümülasyonuna, boyayıcı gıdalarla temasa (kahve, çay, şarap vb.) ve sigara tüketimi miktarına bağlıdır (29,105,123). İç renklenmeye makro partiküllü ve Bis-GMA miktarı fazla olan rezinlerde daha çok, mikropartiküllü ve ışıkla polimerize olan rezinlerde ise daha az rastlanır. Dış renklenmelerde rezinin kullanılan aletlerle veya kavitenin tam izole edilmemesi sonucu dişetinden sızan nem ve kan ile kontamine edilmesi renk değişiklerine neden olur. Yetersiz polimerizasyon, hatalı bitirme ve polisaj işlemi, kötü ağız hijyeni, çay, 18

31 kahve, sigara gibi boyayıcı maddeler de renklenmede rol oynayan etkenler arasındadır (23,40,107). Estetik restorasyonlarda gözlenen renk değişikliklerinin ( E) gözle değerlendirilmesi göreceli bir olgudur. Bu sebeple renk tayininde düzgün bir değerlendirme yapılmak isteniyorsa kantitatif ölçümler yapan spektofotometre ve kolorimetre test cihazlarından yararlanılmalıdır (17,53). Bu test yöntemleriyle, tekrarlayan, hassas ve objektif ölçümler yapılabildiği için renk değişikliğinin saptanmasında bu cihazların kullanılması avantajlı olmaktadır (100). Eğer bir materyal renklenmeye karşı dirençliyse ya da boyayıcı ajanlarla boyanamıyorsa E değeri sıfır olarak değerlendirilmektedir. Yapılan birçok çalışmada(108) çıplak göz ile fark edilebilecek renk değişikliği değerleri farklı bulunmuştur. E değerinin 3.7 ye eşit olduğu veya daha küçük olduğu durumlarda renk değişikliği ya fark edilemez ya da klinik olarak kabul edilebilir durumdadır (33,44,54,102). Bu değerlerin üzerinde kompozit restorasyonun renk değişikliği estetik olarak kabul edilemez düzeydedir. Bu gibi durumlarda, eğer renklenmenin ekstrensek olduğu tespit edilmiş ise bazen restorasyon tamamen kaldırılmadan, tamir edilerek kurtarılabilmektedir. Birçok araştırıcı böyle vakalarda dolgunun sökülme aşamasında fazla madde kaybına sebebiyet verilmesini önlemek amacıyla, restorasyonun yine bir kompozit rezinle tamir edilmesini önermişler ve tamir işleminden sonra rezinler arası bağlanma kuvvetinin klinik olarak kabul edilebilir sınırlar içersinde olduğunu belirtmişlerdir (8,65). Ancak tamir işlemine, tamirin yapılma sebebine, restorasyonun tamir edilecek alanının genişliğine ve kalan restorasyonun kalitesine bakılarak karar verilmelidir. Bazı durumlarda tamir yerine, restorasyonun yenilenmesi gerekli olabilmektedir. 19

32 Kompozit rezin restorasyonların tamirinde kompozitlerin ara yüzeylerindeki bağlanma kuvvetinin iyi olması istenmektedir. Tamiri istenen kompozit restorasyonun yaşı (89,110), yüzey özellikleri ve kullanılacak olan bonding ajanı (10,13,15,67,110) bağlanma kuvvetini etkileyen en önemli faktörlerdir. Tüm bunlara ek olarak kullanılacak olan bonding ajanının viskozitesi ve ıslatma gücü de bağlanmanın kalitesini etkileyen faktörler arasındadır. Tamir yapılacak restorasyonlarda bahsedilen bu faktörlere dikkat edilmezse restorasyonlarda kopmalar, kompozit tabakaları arasında su absorbsiyonuna ve sızıntıya bağlı olarak renklenmenin oluşması kaçınılmazdır. Rezin kompozitlerde gözlenen en önemli başarısızlık nedenlerinden bir diğeri de, polimerizasyon büzülmesine bağlı olarak ortaya çıkan mikrosızıntıdır. Polimerizasyon büzülmesi, restorasyon ve kavite duvarı arasında boşluk oluşturarak mikrosızıntının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Kompozit içerisindeki polimerizasyonun %2-6 arasında değişen oranda hacimsel bir büzülme ile sonuçlandığı bildirilmiştir. Polimerizasyon büzülmesini etkileyen faktörler kavite geometrisi, kavite boyutu, uygulama tekniği ve restorasyon materyalinin cinsi olarak sıralanabilir. Kavite duvarı ile rezin arasındaki adezyon kuvvetleri büzülmenin serbest olarak gelişmesini engeller ve internal streslerin oluşmasına neden olur (23,73,78,118). Eğer rezinin adezyonu polimerizasyon büzülmesinden büyükse, küçük restorasyonlarda büzülme genellikle kenar sızıntısı ile sonuçlanmaz. Geniş kavitelerde ise oransal olarak daha fazla miktarda kompozit yerleştirilmesi gerektiğinden kütlenin artması nedeniyle büzülme kuvveti artar ve aralık oluşur. Sıvılar, bakteriler ve iyonlar bu boşluktan içeri sızarlar. Yiyecekler arasındaki sıcaklık farklılığı, rezindeki pörözite, erken okluzal temaslar, rezinin mekanik özellikleri, kavite ile rezinin ısıl genleşme katsayıları arasındaki uyumsuzluk ve 20

33 rezinin su emilimi, rezinle kavite arasında oluşan boşluğun boyutunda, dolayısıyla sızıntının miktarında rol oynayan diğer etkenlerdir. Ancak kompozit rezinlerde dentin adezivlerin kullanımı ile diş ile restorasyon arasındaki meydana gelebilecek aralık ve buna bağlı olarak da ortaya çıkan kenar sızıntısı önemli ölçüde azaltılmıştır (23,135). Kavite duvarı ve restoratif materyali arasına bakteri, oral sıvı ya da molekül ve iyonların geçişi olarak ifade edilen mikrosızıntının engellenemediği durumlarda postoperatif hassasiyet, pulpadaki değişimlere bağlı iltihabi olaylar ve ikincil çürüklere neden olduğu bildirilmektedir (126,132,135). Sızıntı gösteren bir kompozitte genel olarak diğer problemler de beraberinde gözlenmektedir. Mikrosızıntı sonrası marjinal renklenme, ikincil çürük, pulpitis ve hatta nekroz meydana gelebilecek komplikasyonlar arasındadır. Kenar sızıntısının en aza indirilmesi için yüzeyin asitle pürüzlendirilmesi, kavite yüzey kenarının eğimlendirilmesi, mine ve dentin bağlayıcı ajanlar, tabakalı yerleştirme tekniği, kaide olarak akışkan kompozit kullanımı gibi yöntemler geliştirilmiştir (84). Kompozit rezinlerdeki polimerizasyon büzülmelerini ve buna bağlı olarak oluşan kenar sızıntısını azaltmak için kullanılan yöntemlerden biri de; ağız dışında tamamlanan restorasyonların, hazırlanan kavitelere yapıştırılması prensibi ile uygulanan ve inley tekniği olarak adlandırılan yöntemdir. Bu yöntemle posterior dişlerde yapılan kompozit restorasyonlardan başarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir (79). Restorasyon materyalinin bitirme frezleri ile kavite marjinlerine iyi adapte edilemediği durumlarda, klinikte marjinal adaptasyon eksikliği ve dolayısı ile de mikrosızıntı riskinin artması durumu ile karşılaşılabilmektedir. Adeziv tekniklerin her geçen gün gelişmesiyle, doğru materyal ve teknik seçilip uygulandığında direkt 21

34 kompozit restorasyonlarla estetik ve uzun dönem başarılı sonuçlar elde edilse bile mikrosızıntı sorununu tamamen ortadan kaldıramamıştır. Kompozit restorasyonların yapımı sırasında tabakalama tekniği ya da bulk tekniği kullanılıp kullanılmadığı da kompozitin başarısında etkili olmaktadır. Bulk tekniği uygulanarak yapılmış bir restorasyonda boşluk bulunması, tabakalama tekniği uygulanarak yapılmış kompozite oranla daha yüksektir. Ayrıca yapılmış bir bir çalışmada inkremental teknikle yapılmış restorasyonların bulk tekniğe oranla daha az mikrosızıntı gösterdiği bildirilmiştir. Bunun yanında her iki tekniğin de mikrosızıntıyı tümüyle elimine edemediği bilinmektedir (23). İyi bir kompozit restorasyon için, kullanılan kompozit materyallerin yanı sıra bitirme işlemleri de çok önemlidir (57). Uygun bitirme ve polisaj işleminin dental restorasyonların estetiğini ve ömrünü uzattığı genel olarak kabul görmüş bir konseptir (34,39,52). Bitirme ve polisaj işleminin ideal şartlarda yapılmadığı restorasyonlarda yüzey pürüzlülüğüne bağlı olarak plak akümülasyonu, ikincil çürük oluşumu ve renklenmenin görüldüğü bildirilmiştir (9). Piyasada kullanılan estetik restorasyon maddeleri, inorganik doldurucularının tipi, büyüklüğü ve miktarı göz önüne alındığında farklılık göstermektedir. Tüm bu faktörler, kompozit rezinin polisajlanabilme özelliğini belirlemektedir. İnorganik doldurucu partiküllerle rezin matriksin sertliklerinin birbirlerinden farklı olması, polisaj sonrasında yüzeyin pürüzlü kalmasına neden olmaktadır (94,98). Yapılan çalışmalarda (4,92) pürüzsüz ve parlak kompozit yüzeylerin pürüzlü yüzeylere göre daha az renklendiği gösterilmiştir. Doldurucu partiküller matriksten daha sert olup daha güç aşınırlar. Bu nedenle bitirme ve polisaj işlemi sırasında bazı partiküller yüzeyde çıkıntı oluştururken bazıları yüzeyden ayrılarak boşluklar bırakırlar. Örneğin makrofil kompozitlerde 22

35 partiküller büyük, organik matriks oranı azdır ve partiküllerin yüzeyde oluşturdukları çıkıntı ya da yüzeyden ayrılırken bıraktıkları boşluk daha büyüktür. Bu nedenle makrofil kompozitlerde bitirme ve polisaj işleminden sonra düzgün bir yüzey elde etmek oldukça güçtür. Mikrofil kompozitlerde ise partiküller küçük, organik matriks oranı fazla olduğu için yüzeyde oluşan pürüzlülük kabul edilebilir düzeydedir. Dikkatli seçilen kompozit uygulama tekniği ve materyal ile birlikte, uygulanan bitirme ve polisaj işlemi de rezin kompozitlerin başarısı için önemli faktörlerdir. Araştırıcılar, bitirme ve polisaj işlemlerinden sonra restorasyonun 50µm derinliğinde mikro çatlakların oluştuğunu, yüzeyin hiçbir işlem yapılmamış yüzeyden %46 oranında daha fazla aşındığını ve kompozit yüzeyinden bitirme ve polisaj işlemi sırasında yaklaşık 200 µm kalınlığında bir tabaka kaldırıldığını gözlemlemişlerdir (23). Kompozit rezinlerin bitirme ve polisaj işlemlerinde tungusten karbit ve elmas frezler, beyaz taşlar, polisaj lastikleri, aluminyum oksitle kaplı polisaj diskleri, mikro-elmas partiküller içeren polisaj diskleri ve elmas polisaj patları gibi birçok materyal kullanılmaktadır (2,6,12). Piyasada kullanılan polisaj materyalleri tek tek satıldıkları gibi setler halinde de bulunabilmektedirler. Polisaj setlerinde bulunan materyaller, bitirme setlerinde bulunan materyallere oranla daha ince grenlidirler. Uygulanacak polisaj ürününün ve tekniğinin dikkatli seçilmesi çok önemlidir çünkü bazı durumlarda polisajdan sonra polisaj öncesine oranla daha pürüzlü yüzeyler ortaya çıkmaktadır (23,75). Polisaj işleminin uygun yapılmadığı durumlarda kompozit restorasyonlarda problemler meydana gelebilmektedir. Bunun nedeni kompozit matriks ile polisaj aleti olarak kullanılan maddelerin sertliklerinin birbirlerinden farklı olması ve materyallerdeki aşındırıcı partiküllerin rezin matriksi aşındırıp, kompozit partiküllerini de yüzeyden sökmesidir (6,19,122). Günümüz kompozitlerinde bu 23

36 problem organik polimer matriks oranını azaltarak çözümlenmeye çalışılmıştır. Bitirme ve polisaj işlemleri sürtünme sonucu oluşabilecek ısıyı önlemek amacı ile su soğutması altında gerçekleştirilmelidir. Kompozit yüzeyine, uygun bitirme frezleriyle uygulanan bitirme işleminden sonra kompozitin yüzeyi halen pürüzlüdür ve klinik olarak gerekli optimal pürüzsüzlüğü elde edebilmek için ek polisaj işlemlerine gerek duyulmaktadır. Son zamanlarda tüm bu polisaj sistemlerine ek olarak yeni bir polisaj tekniği piyasaya sürülmüştür. Bitirme ve polisaj işlemlerinin ardından oluşabilecek mikro defektlerin doldurulması, aşınma direncinin artırılması ve restorasyona iyi bir estetik kazandırılabilmesi amacıyla restorasyon yüzeyine rezin esaslı yüzey verniklerinin (glaze materyali) uygulanması yaygın hale gelmiştir (2,24,61,77,97). Bu materyallerin polisaj işlemine gerek kalmadan kompozitlerin bitirme frezleriyle şekillendirilmesinden hemen sonra yüzeye uygulanabilecekleri üretici firmalar tarafından bildirilmekte ve böylece hekimlere klinik şartlarda kısa sürede, istenilen kalitede polisaj yapabilme olanağı sunulmaktadır. Günümüzde kompozit restorasyonların ömrünü ve estetiğini arttırabilmek amacıyla piyasaya sürülen glaze materyallerinin, kompozit restorasyonun yüzeyinde pürüzsüz bir tabaka oluşturarak, zaman içerisinde oluşabilecek renklenme, plak retansiyonu gibi etkenlere karşı kompozit restorasyonu koruyabilecekleri bildirilmiştir (38,42,131). Bu materyaller polimerize olmuş kompozit restorasyonların üzerinde kullanılabildikleri gibi polimerize olmamış restorasyonun yüzeyinde de kullanılabilmektedirler. Polimerize edilmemiş kompozitin üzerine uygulanan glaze materyali, kompozit restorasyonun yüzeyini düzgünleştirerek daha sonraki polisaj işlemlerine gereksinim kalmadan kısa sürede parlak, polisajı tamamlanmış estetik restorasyonların yapılmasını sağlamaktadır. 24

37 Polimerizasyonu tamamlanmış kompozit restorasyonların yüzeyi ne kadar düzgün olursa olsun, yüzeyde oluşan oksijen inhibisyon tabakasının kaldırılması için, her kompozit restorasyon bitirme ve polisaj işlemine tabi tutulmalıdır Oksijen inhibisyon tabakası mekanik kuvvetlere karşı dirençsiz, yapışkan bir tabakadır ve kompozit restorasyonların yüzey özelliklerini bozduğu için mutlaka kaldırılması gerekmektedir (101). Kompozit yüzeyini düzgünleştirmek amacıyla kullandığımız glaze materyalleri, polimerize olurken oksijen inhibisyon tabakası oluşturmadan polimerize olmakta ve kompozitin yüzey özelliklerini bozmamaktadırlar. Bu özelliklerinden dolayı bu 2 glaze materyali diğer ürünlerden farklıdır ve bu çalışmada incelenmeye değer bulunmuştur Glaze Uygulamasının Tarihçesi Glaze işlemi 1980 li yıllarda yapılmış çalışmalarda rebonding olarak da adlandırılmaktadır. Marjinal aralıkları doldurmak için kullanılan rebonding konsepti ilk olarak 1987 yılında Garcia-Godoy (36) tarafından rezin kompozitlerdeki mikrosızıntıyı değerlendirilirken ortaya atılmıştır. Araştırıcı rebonding işlemini, bitmiş restorasyonun sınırları üzerine uygulanan doldurucusuz rezin olarak tanımlamıştır. Daha sonraları bu konuyla ilgili birçok çalışma yapılmış(24,28,50,62) ve bu çalışmalar genel olarak rebonding işleminin rezinlerin mikrosızıntısı üzerine etkisine yoğunlaşmışlardır. Rebonding terimi bazı çalışmalarda kenar uyumu bozulmuş, köşesi kırılmış eski kompozitleri düşük viskoziteli rezin kullanarak tamir etmek anlamında da kullanılmaktadır. Bu işlem, glaze işleminden farklı olup, kompozit rezin restorasyonları korumak için değil tamir etmek için uygulanmaktadır. Bu sebeple 25

38 kompozit restorasyonların polisajını ilgilendiren durumlarda karışıklığa sebebiyet vermemek için glaze teriminin kullanılması daha uygundur Porselenlerde glaze uygulamaları Seramik, değişik renk tonlarında üretilebilmesi ve translüsent niteliğinin olması nedeniyle kozmetik performansı yüksek olan bir malzemedir. Bunun yanında aşınmaya dayanıklı olması, sertliğinin ağızda oluşan kuvvetleri karşılayabilecek düzeyde olması, asit-baz etkileşiminin olmaması ve korozyona karşı dayanıklı oluşu ile ısıyı iletmemesi gibi olumlu fiziksel ve kimyasal özellikleri de vardır. Bunlardan daha önemlisi seramiklerin, oral hijyen koşulları yönünden bilinen en uygun malzeme olmasıdır. Seramik restorasyonların yüzeyleri parlak, kaygan ve düzgün yüzeyler haline getirilerek plak birikimine olabildiğince az olanak sağlayan ortamlar oluşturulabilir, ayrıca malzeme üzerinde herhangi bir nedenle oluşan plağın da kolaylıkla uzaklaştırılması söz konusudur (1). Seramik malzemelerin yukarıda anılan bu olumlu özeliklerinin şekillendirilmesinde yüzey katmanlarının rolü büyüktür. Seramik malzemeden üretilen restorasyonların yüzeyinde gerekli şekillendirme çalışmalarından sonra glazür katmanı oluşturulmaktadır. Seramik malzemelerin şekillendirilmesi sırasındaki eksiklikler ve fırında pişirme ve soğuma esnasında oluşan hatalar nedeniyle yüzeyde mikro çatlaklar oluşur. Son şeklinin verilmesi amacıyla yapılan tesviye işlemleri sırasında kullanılan yontucu ve aşındırıcı sistemler de daha önce oluşmuş mikro çatlakları etkileyebilir hatta yeni çizikler oluşturabilir. Mikro çatlakları içeren katmanın olumsuz yönde etkilenmesi ise seramik malzemenin mekanik özelliğinin de olumsuz yönde etkilenmesine neden olur. Bu nedenle fırınlama sonrası seramik malzemede tesviye işlemlerinin en az düzeyde olması önerilmektedir. 26

39 Tesviye işlemleri tamamlanmış seramik yüzeylerini glazür işlemine hazırlamak amacıyla yüzeye lastik uygulanması, ince grenli zımpara yapılması veya silisyum oksit tozlarıyla kumlanması önerilmektedir. Tesviye sonrası seramik yüzeylere uygulanabilecek polisaj işleminin, seramik yüzeyi daha düzgünleştirdiğine, düzgünleştirilmiş yüzeylerde gerilim birikimlerinin daha düşük düzeyde olacağına ve ayrıca böyle düzgün yüzeylerde yapılacak olan glazür işleminin daha başarılı olabileceği savunulmaktadır. Polisaj işlemiyle düzgünleştirilmiş seramik restorasyonlarda glazür aşamasında yüzeydeki mikro çatlakların doldurulması daha başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. Böylece daha pürüzsüz seramik yüzeyleri oluşturulabilmektedir. Glazür katmanın bir kabuk gibi tüm seramik yüzeylerini aralıksız kaplaması, glazür katmanının kalıcı olması açısından en önemli etkendir. Bu nedenle malzemenin yüzeyindeki glazür katmanının termal büzülme katsayısı ile seramik malzemenin termal büzülme katsayısı arasındaki uyum önemlidir. Seramik malzeme yüzeyinde oluşturulan glazür katmanının yararları aşağıdaki gibidir: Seramik malzemenin mekanik dayanıklılığını ve sertlik değerinin arttırılması Seramik malzemenin rengini daha düzgün yüzey oluşturarak, rengin doygunluk değerini (kroma) ve translüsentik oranının etkilenmesi Kimyasal etkilere karşı dayanıklılığının arttırılması Su emiliminin azalması Oral hijyen üzerine olumlu etkisi Seramiklerde değişik glazür oluşturma yöntemleri kullanılmaktadır. a) Natürel glaze (autoglaze): Seramik malzemeyi en son pişirildiği fırınlama sıcaklığında belirli bir süre bekletmek suretiyle gerçekleştirilir. Bu süre içersinde 27

40 seramik malzemenin en dış katmanında ergime oluşur ve ergiyen kısım yüzeydeki mikro çatlakları ve düzensizlikleri doldurur. b) Düşük sıcaklıkta yapılan glazür (overglaze): Seramik malzemenin yüzeyine yerleştirilen düşük sıcaklıkta ergiyen cam partikülleri fırında ısıtılarak seramik yüzeylere yayılması sağlanır (1) Kompozitlerde Glaze uygulamaları Glaze işlemi, kompozitlerde mekanik yollarla yapılan polisaj işlemine alternatif bir işlemdir. Bu yüzden zamandan tasarruf sağlayan ve kimyasal yöntemlerle yapılan bir polisaj işlemi olarak da adlandırılmıştır. Glaze işleminde kullanılan ajanlar oksijen inhibisyon tabakasını önler ve düzgün bir yüzey oluşturabilmek için oksijen inhibisyon tabakasıyla reaksiyona girer. Oksijen inhibisyon tabakası toksik, kötü mekanik özellikte, düzensiz ve yapışkan bir tabakadır ve kompozitin şekillendirilmesinden önce muhakkak kaldırılmalıdır. Bu tabaka, kompozitin polimerizasyonu sırasında serbest radikallerin meydana gelmesi ve bu radikallerin havadaki oksijen ile birleşmesiyle oluşur. Glaze ajanları serbest radikalleri oksijenden önce yakalayıp onlarla birleşir ve oksijene bağlanmasını engellerler. Uygulanan glaze in film kalınlığı oluşturmaması, abrazyona olan direnci ve sertliği etkilememesi ve renk değişikliğine neden olmaması gerekmektedir. Polisaj işlemi kompozit rezinlerin en üst tabakası olan oksijen inhibisyon tabakasının kaldırılmasıyla başlar. Glaze materyali, klinikte bitmiş restorasyonun üzerine uygulanır. Restorasyon polisajlandıktan sonra uygulanabildikleri gibi zamandan tasarruf sağlamak amacıyla frezle fazlalıkları alınmış son şekli verilmiş restorasyonlara polisaj yapılmadan da uygulanabilirler. Bu ajanların diş-dolgu sınırında ve kompozit yüzeyinde oluşan 28

41 mikroskobik pürüzlülüklere penetrasyonu ile kenar sızıntısı, renklenme ve plak oluşumunu bir ölçüde önlediği iddia edilmektedir. Glaze uygulamalarında ilk olarak kompozit restorasyon yüzeyine ve diş restorasyon arasına, diş yüzeyine 0,5 mm taşacak şekilde asit uygulanır. Başta fosforik asit olmak üzere üretici firmalar tarafından piyasaya sunulan tüm zayıf asitler kullanılabilmektedir. Glaze materyalinin kompozit yüzeyine tutuculuğunda herhangi bir problem yoktur ancak minede tutuculuğun sağlanması bakımından asit işlemi şarttır. Uygulanması sırasında restorasyon yüzeyine asit uygulanmasındaki amaç, kompozit yüzeyinde bitirme işlemleri sırasında oluşmuş olabilecek smear tabakasını kaldırmak ve temiz bir restorasyon yüzeyi elde edebilmektir. Üretici firmaların tavsiyesine göre bazı asitler yıkanırken bazı asitler sadece kurutulup bırakılmaktadır. Glaze materyalinin uygulanması bu işlemi takiben yapılmaktadır. Tüm restorasyon yüzeyi ve asitlenmiş mine dokusunun üzerine sürülen glaze materyali hava ile dağıtıldıktan sonra ışıkla polimerize edilmektedir (Resim 1). 29

42 Resim 1. Glaze uygulaması Bazı etanol içerikli glaze materyallerinin uygulanması esnasında polimerizasyon öncesi sn beklemek gerekmektedir. Bu sürede materyalin içindeki fazla etanolün uçması ve polimerizasyon öncesi yüzeyin kuruması sağlanmaktadır. Yeterli miktarda beklenmediği takdirde glaze materyalinin yüzeyinde beyazlaşmış ve çatlamış alanlar gözlenir. Restorasyonların üzerine bitirme ve polisaj işlemlerinden zaman kazanma amacıyla sürülen glaze materyalleri ayrıca renk değişimini önlemesi, aşınma direncini artırması klasik polisaj işlemlerine göre daha pürüzsüz ve parlak yüzey sağlaması ve plak retansiyonunu azaltması gibi birçok hedeflerle piyasaya sürülmektedirler. Glaze materyali olarak dental piyasaya sürülen ürünler genelde 30

43 metil metakrilat (MMa) bazında bir çözücü içerirler ve hoş olmayan kokuları vardır. Bu ajanlar, yüzeylerinde inhibisyon tabakası oluşturarak sertleşirler. Bu çalışmada araştırılmak üzere Biscover ve Biscover LV glaze materyalleri seçilmiştir. Bu glaze materyalleri, kompozit rezin restorasyonları örtülemek için kullanılan ve aynı zamanda pürüzsüz yüzey oluşturan ışıkla sertleşen doldurucusuz rezinlerdir. Diğer glaze materyallerinden farklı olarak, oksijen inhibisyon tabakası oluşturmamaktadırlar ki bu özellik bir glaze materyalinde aranan en önemli özelliktir ve onu kullanılabilir kılmaktadır. Biscover ve Biscover LV manuel cila gereksinimini azaltabilecekleri gibi bazı durumlarda tamamen ortadan kaldırabilmektedirler. Biscover, Biscover LV den farklı olarak daha yoğun bir materyaldir. İnce bir tabaka kullanılması gerektiği durumlarda Biscover in akışkanlığı viscosity modifier sayesinde fazlalaştırılabilmektedir. Kompozit restorasyon yüzeyine uygulanırken sınırsız bir çalışma süresi vardır. Daha akışkan bir glaze olan Biscover LV ise kullanım açısından daha farklıdır. Çalışma süresi maksimum 5sn dir ve Biscover kadar uzun bir çalışma zamanı bulunmamaktadır. Biscover ın polimerizasyonun başlaması için sadece konvansiyonel halojen ışık yeterlidir. Ultra-Lume TM LED 5, Biscover ı polimerize edebilen tek LED ışık cihazıdır. Biscover LV nin polimerizasyonunda ise her tür ışık cihazı kullanılabilmektedir. Halojen lambalar farklı dalga boylarına sahip ışık üretirler. Halojen lambaların geniş dalga boyları, fotoinisiyatörleri geniş bir aralıkta aktive edebilmelerini sağlar. Halojen lamba 468 nanometrelik ve 500 mw lık ışık elde etmek için W lık ampulle çalışır. Bu yaklaşım ampulün etkin olarak % 0,5 inin çalıştığı anlamına gelir. Kalan % 99,5 lik enerji ısı enerjisine dönüşür. Isı, ışığın aksine dokulara zarar verebilir ve kontrol edilmelidir. Bu nedenle, daha güçlü ışık kaynaklarının ucunda oluşacak yüksek ısının zararlarını engelleyecek önlemler alınması gerekmektedir 31

44 Daha ekonomik bir seçenek olan ve kullanım süresi net bilinmeyen diğer bir ışık kaynağı tipi LED lerdir (Light emitting diodes). LED ler kolay temin edilebilen ve düşük fiyatta lambalara sahiptir. LED ler dalga boyu ve gücün programlanabildiği durumlarda önerilebilir LED ler nanometre dalga boyunda dar bir ışık spektrumuna sahiptirler LED lerin ana ışık kaynağı olarak kullanılamamalarının iki nedeni vardır. Birincisi, günümüzde bulunan LED lerin hepsinin dalga boyu profilinin dar olması, fotoinitiyatör olarak sadece kamferokinon kullanılan ürünleri polimerize edebilmeleridir. Bu durum, yüksek filtre edilmiş olan, ilk zamanlarda piyasaya sürülen plazma ark ışık kaynaklarına benzemektedir. Bazı kompozitler ve dentin bonding ajanları bu kadar dar bir dalga boyu aralığında polimerize olamayacaklardır. LED ışıklarda görülen bir diğer sınırlama da koyu renkteki mikrofil kompozitlerin polimerizasyonundaki yetersizliklerdir. Bu problemler belki daha güçlü LED ışıkları üretildiğinde ve LED ler farklı dalga boyu aralığında polimerizasyon yapabildiğinde dişhekimliğinde geniş kullanım alanı bulacaklardır Glaze ajanlarının kimyasal özellikleri Glaze işlemde kullanılan materyallerin çoğu doldurucusuz BIS-GMA rezinler olup polimerize olmuş kompozitler için geliştirilmiş yüksek akışkanlıktaki maddelerdir (7,131). Bu ajanlar, bisfenol glisidil metakrilat tan oluşup, polimere düşük moleküler ağırlıklı monomerlerin eklenmesiyle modifiye edilmiştir. Eklenen monomerler triethilen glikol dimetakrilat ve tetrahidrofurfuril metakrilattan (THFMA) oluşmaktadır ki, bunların viskoziteyi ve ıslatabilme özelliğini oluşturmaktaki rolleri büyüktür. Bu ajanlar marjinal sızıntıyı azaltmakta etkili olup yüksek akıcılıkları, yüzeyden daha derinlere ve yüzey altındaki mikro yapının bozukluklarına penetre olmalarını sağlamaktadır. 32

45 Çalışmamızda kullandığımız Biscover glaze materyali %20 50 oranında etoksi bisfenol A diakrilat, %20 40 oranında üretan akrilat esteri ve %20 40 oranında polietilenglikol diakrilat içermektedir. Biscover ile birlikte kullanılabilen Viscosity Modifier ise % oranında aseton içermektedir. Biscover LV glaze materyali, Biscover glaze materyalinin daha yeni bir versiyonu olup, daha akışkan halidir. İçerisinde yüksek oranda aseton içeren bu materyalin viskozitesi 22 derecede 10 cps (centipose per second) [1 Centipoise = 1 mpa s (Millipascal Second)] nin altına kadar inmektedir. Etanol uçucu bir madde olduğu için Biscover LV glaze materyalinin çalışma süresi ~5sn gibi kısıtlı bir süredir. Polimerizasyonundan önce de Biscover glaze materyalinden farklı olarak sn beklemek gerekmektedir. Her iki materyal de 15 sn de 500mW/cm 2 konvansiyonel halojen ışık ile polimerize olabilmektedir ve polimerizasyon sonrası oluşan sertlikleri hemen hemen eşittir. Üreticiler Biscover LV glaze materyalinin oluşturduğu film kalınlığını ~5 10 mikron olarak, Biscover glaze materyalinin oluşturduğu film kalınlığını ise ~20 30 mikron olarak bildirmişlerdir. Günümüzde kullandığımız adeziv ve kompozitler serbest radikal polimerizasyonu ile sertleşirler. Işık enerjisi foto-inisiyatöre (I) geldiği zaman serbest radikaller (R.) oluşur ve monomerle (M) reaksiyona girerler ve monomer-radikal (M.) oluştururlar ki buna başlangıç basamağı denir 33

46 I 2R. R. + M M. Monomer-radikaller diğer monomerle karşılaşınca dimerik radikal oluştururlar. Bu işlem büyük molekül radikali ya da oligomerik radikal oluşuncaya kadar büyümeye devam eder. Buna yayılma, üreme basamağı denir. M. + M MM.. Serbest radikallerin yayılması 2 radikal, non-radikal molekül oluşturmak için karşılaştığında durur. Buna sonlanma basamağı denir.. +. Serbest radikallerin herhangi bir büyüklükte olanı, peroksi radikali oluşturmak için oksijen molekülüyle reaksiyona girer.. + O 2 OO. Peroksi radikalleri reaktif değildir ve monomerle reaksiyona girmezler. Bu da polimerizasyonu durdurur. 34

47 OO. + M (polimerizasyon durur) Havadaki oksijen molekülüyle serbest radikal arasındaki reaksiyon hızı (kz), monomerle serbest radikal arasındakinden (kp) çok daha hızlıdır. Bu oran (kz/kp) 33000/1 olarak bilinmektedir. Henüz yeni başlamış bitiş evresinde oksijen molekülü çeşitli büyüklükteki serbest radikallere bağlanarak tepkimeye girmeyecek birçok peroksi radikali meydana getirir. Polimerizasyon sırasında oksijen ile temas halindeki yüzeyde peroksit radikalinin formasyonu sonucu oluşan oksijen tüketimi ile havadan oksijenin difüzyonu ile oksijen alımı arasında yarış vardır.. + O 2 O O. Şekil 3. Peroksit meydana getirerek oksijen tüketimi O 2 O 2 O 2 O 2 O 2 O 2 O 2 O 2 O 2 Şekil 4. Havadaki oksijenin alınıp depolanması Oksijen, peroksite çevrilerek tüketilir. Oksijen inhibisyon tabakası olarak adlandırılan oksijen ile temas halindeki yüzeyde, yüksek konsantrasyonda oksijen ve az miktarda reaksiyona girmemiş monomer ve aligomer olması beklenir. İyi bir 35

48 bağlanma oluşabilmesi için oksijen inhibisyon tabakasına gerek olmadığı, adeziv ile kendi kendine sertleşen kompozitin makaslama kuvvetlerinin incelenmesi sonucu ortaya çıkarılmıştır. Sonuç olarak oksijen inhibisyon tabakası, yapışkan, düşük mekanik kuvvette, zararlı hatta toksik ve düzensiz bir tabakadır ve mutlaka kaldırılmalıdır. Üretici firmanın bildirdiğine göre Biscover ve Biscover LV nin polimerizasyonu sırasında oksijen inhibisyon tabakası oluşmamaktadır. ÖZELLİKLER Biscover Biscover LV Viskozite 1300 cps <10 cps Raf ömrü 2yıl 2yıl Dişte çalışma zamanı Sınırsız süre ~5sn Film kalınlığı 20-30mikron 5-10mikron Polimerizasyon öncesi bekleme süresi 0sn 20-30sn Polimerizasyon süresi 30sn (500mW/cm 2 de) 30sn (500mW/cm 2 de) İçeriği %20-50 Etoksil Bisfenol A Diakrilat %20-40 Üretan Akrilat Esterleri %20-40 Polietilenglikol Diakrilat %20-50 Dipentaeritrol Diakrilat Esterleri Etanol Tablo 2. Glaze materyallerinin özellikleri 36

49 2. BÖLÜM II GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmada kullanılan tüm materyaller Tablo 3 de sunulmaktadır. Materyal Cinsi Üretici firma Micronew B1 Mikrofil kompozit Bisco Inc., US Biscover Kompozit glaze materyali Bisco Inc., US Biscover LV Kompozit glaze materyali Bisco Inc., US Sof-lex disk Kompozit bitirme ve cilalama diskleri 3M ESPE Dental Products, St. Paul,US VIP ışık cihazı Halojen ışık kaynağı Bisco Inc., US Optilux 501 ışık cıhazı Halojen ışık kaynağı Kerr/Demetron, Danbury, CT, US Sarı kuşak frez Kompozit bitirme frezi Bisco Inc., US Uni-etch %32 lik fosforik asit Bisco Inc., US Mylar strip Strip bant Bisco Inc., US #8 numara elmas frez Rond frez NTI Kahla, Almanya Trian SPE asit Self priming asit-etch Bisco Inc., US One Step Plus 5. jenerasyon adeziv Bisco Inc., US Tablo 3. Çalışmalarda kullanılan malzemeler

50 2.1. Kazıma Testi (Scratch Test) Bu çalışmada glaze materyallerinin pürüzlü kompozit yüzeylerine mi, yoksa polisaj işlemi tamamlanmış yüzeylere mi daha iyi tutunduklarını test etmeyi amaçladık. Bu doğrultuda 11mmX 6mm boyutlarında toplam 28 adet kompozit örnek hazırlayıp 4 ayrı test grubuna ayırdık (Tablo 4). Gruplar Uygulanan İşlemler n Grup 1 Frez + Biscover LV 7 Grup 2 Frez + Soflex + Biscover LV 7 Grup 3 Frez + Biscover 7 Grup 4 Frez + Soflex + Biscover 7 Tablo 4. Kazıma testindeki grupların dağılımı Örneklerin Hazırlanması Kullanılan kompozit diskler 11mm uzunluğunda 6mm genişliğinde metal kalıbın içine kondanse edilerek hazırlandı. Metal kalıbın alt ve üst kısımlarına birer cam levha ve strip bant yerleştirilerek her iki yönden ve 1mm lik mesafeden 40sn Optilux ışık cihazı ile polimerize edildi. Tabancanın ışık şiddetinin 500mW/cm 2 nin altına düşmemesine özen gösterildi. Hazırlanan kompozit örnekler çapı 21 mm olan akril bloklar içine gömüldü. Daha sonra akril içine gömülmüş kompozitlerin yüzeyi sarı kuşak bitirme frezleriyle pürüzlendirildi ve örnekler rastgele 4 gruba ayrıldı. Biscover LV uygulanan, 1. gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. İçindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra Optilux ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi

51 gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover LV glaze materyali uygulanmadan önce 30 sn boyunca sabit basınç ve su soğutması altında Sof-lex disklerle polisaj uygulandı. Uni-etch fosforik asitin 15 sn uygulanmasının ardından yıkanıp kurutulan örneklere Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. İçindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi. Üçüncü gruptaki örneklere fosforik asit uygulamasının ardından bir fırça yardımıyla Biscover glaze materyali uygulandı ve ışık cihazıyla 30 sn polimerize edildi. Dördüncü gruptaki örneklere frez uygulamasını takiben 30 sn su soğutması altında Sof-lex disklerle polisaj uygulandı. Daha sonra Biscover glaze materyali uygulandı ve 30 sn polimerize edildi Kazıma Testinin Uygulanması Kazıma testi Dokuz Eylül Üniversitesi Malzeme Mühendisliği bünyesinde gerçekleştirildi. Yüzeye sürülen glaze materyallerinin yüzeye bağlanma kuvvetleri Shimadzu Scanning Scracth Tester SST-W101 kazıma cihazı (Resim 2,3) ile ölçüldü. Testte elmas bir iğne ile yüzeyi kaplanmış alana sabit hızda ve artan bir yükle kazıma işlemi uygulandı. Glaze materyalinin yüzeyden koptuğu andaki kuvvet kritik yük olarak kaydedildi ve glaze ile yüzey arasındaki adezyonu ölçmek için kullanıldı. Bu çalışmada kazıma işlemi 15µm yarıçapında elmas bir uçla ve 5µm s -1 hızla yapıldı. Elmas uca uygulanan kuvvet 2µm s -1 hızla artarak kritik değere ulaşana kadar tatbik edildi. Elde edilen değerler univariate ve oneway varyans analizi testleriyle istatistiksel olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında incelendi. 39

52 Resim 2. Shimadzu Scanning Scracth Tester SST-W101 kazıma cihazı Resim 3. Shimadzu Scanning Scracth Tester SST-W101 kazıma cihazı 40

53 2.2. Microtensile Testi Microtensile testi Amerika da, Bisco laboratuarları (Illinois, US) bünyesinde bulunan araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) departmanında gerçekleştirildi. Çalışma, glaze uygulanmış kırık bir kompozit restorasyonun tamiri sırasında, kırık hattına komşu sağlam yüzeyde bulunan glaze materyalinin yüzeyden kaldırılmasının gerekli olup olmadığını test etmek amacıyla planlandı. Çalışmada 3 ayrı grup halinde toplam 21 adet kompozit örnek kullanıldı (Tablo 5). Gruplar Uygulanan Polisaj İşlemi n Grup 1 Biscover LV 7 Grup 2 Biscover 7 Grup 3 Soflex 7 Tablo 5. Microtensile test gruplarının dağılımı Örneklerin Hazırlanması Örnekler hazırlanırken ilk olarak 11mm çapında 5mm derinliğindeki plastik kalıplar içerisine, kompozit materyali bir spatül yardımıyla kondanse edildi. Polimerizasyon öncesi, kompozitin içinde hava kabarcığı oluşmasını önlemek amacıyla kompozitler, kalıpları içersinde 15 dk basınç cihazında bekletildi. Bu işlemin ardından 40 sn 500 mw/cm 2 ışık şiddetinde VIP ışık tabancasıyla kompozit rezinin polimerizasyonu sağlandı ve 3 ayrı test grubu için üç farklı kompozit blok elde edildi. Kalıbın içerisinde bulunan polimerize olmuş kompozit bloklara 1000 gritlik zımpara uygulandıktan sonra, kalıbın alt kısmından bir spatül yardımı ile kuvvet 41

54 uygulanarak kompozitlerin zımparalanmış kısmının ~1mm açığa çıkması sağlandı (Şekil 5). zımparalanmış yüzey Şekil 5. Microtensile testinde kullanılan blokların hazırlanması Birinci grubun örneklerinin elde edileceği kompozit bloğun üzerine Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. 15 sn boyunca içindeki fazla etanolün uçması için beklendi ve 30 sn ışık tabancasıyla ışık şiddeti 500mW/cm 2 nin altına düşmeyecek şekilde polimerize edildi. İkinci grubun örneklerinin elde edileceği kompozit bloğun üzerine Biscover glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü ve 30 sn ışık tabancasıyla ışık şiddeti 500mW/cm 2 nin altına düşmeyecek şekilde polimerize edildi. Geriye kalan son kompozit bloğa ise herhangi bir glaze materyali uygulanmadı. Sof-lex kompozit diskler düşük devirde bir mikromotor yardımıyla hafif bir basınçla 30 sn uygulandı. Ardından aynı boyutlarda boş plastik kalıplar ~1mm dışarıda kalmış kompozit blokların üzerine yerleştirildi. Kalıpların içine aynı kompozit materyalinden yerleştirildi, tekrar kabarcığı oluşmasını önlemek için 15 dk basınç cihazında bekletildi ve 40 sn VIP ışık tabancasıyla polimerize edildi (Şekil 6). 42

55 Şekil 6. Microtensile testinde kullanılan örneklerin hazırlanması Hazırlanan ~9mm yüksekliğinde 11mm çapında silindirik kompozit kalıplar 1 gün boyunca inkübatörde bekletildi. Bir gün sonra inkübatörden alınan örneklerden, kesme cihazı (İsomet saw, Buehler Ltd., IL) (Resim 4) ile su soğutması altında kompozitlerin birleştiği ara yüze dik olacak şekilde yaklaşık 0.9 mm lik kesitler alındı. Elde edilen bu 0.9 mm kalınlığındaki plakalar tekrar kesim cihazına adapte edildi ve tekrar 0.9 mm lik kesimler yapılarak microtensile test cihazında ölçümleri yapılacak olan test çubukları hazırlandı (Resim 5). 43

56 Resim 4. İsomet kesim cihazı Resim 5. İsomet kesim cihazında örneklerin kesilmesi 44

57 Microtensile Testinin Uygulanması Elde edilen test çubuklarının kenar kalınlıkları dijital mikrometre kullanılarak ölçüldü ve kaydedildi. Ardından, her bir örnek sırasıyla bağlanma dayanımları ölçülmek üzere, microtensile test cihazına yerleştirildi ve siyonaakrilat adeziv (Big Zapit Base, Dental Ventures of America, Chicago, US) ile 2 ucundan yapıştırıldı (Resim 6). Test cihazının (Resim 7) yükleme hızı (crosshead speed) 1mm/dk olarak belirlendi ve kopma olana kadar test uygulandı. Her bir örneğin koptuğu andaki değer MPa olarak kaydedildi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında One-Way ANOVA varyans analizi ve Duncan testi kullanılarak istatistiksel olarak değerlendirildi. Resim 6. Örneklerin yapıştırılması Resim 7. Microtensile test cihazı 45

58 2.3. Hacimsel Büzülme Testi Test Amerika Birleşik Devletleri ndeki Bisco laboratuarlarının araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) bölümünde Acuvol cihazı kullanılarak Biscover glaze materyali ile kompozit rezinin polimerizasyon büzülmelerini saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Biscover LV glaze materyalinin hacimsel büzülmesi, ajanın visközitesinin çok düşük olması sebebiyle saptanamamıştır. Acuvol cihazı (Bisco Inc,US) (Resim 8), polimerik kompozitlerin polimerizasyonu sırasında meydana gelen hacimsel değişikliği ölçen bir cihazdır. Bu cihaz küçük örneklerin (hacim= ~15µl) hacimsel değişikliğini, 100 kez tekrarlayarak ölçebilecek şekilde tasarlanmıştır. Acuvol cihazı IBM uyumlu bilgisayarlara bağlanabilen bir cihaz içermektedir. Acuvol cihazının software i, gerçek zamanlı dijital görüntüsünü, örneğin hacmini, hacimdeki değişikliği ve örnek hacmi ile hacim değişikliğinin zamanlamasını gösterebilmektedir. Cihaz, örnekleri görüntüleyebilmek için de ayarlanabilmektedir. Acuvol, polimerizasyon öncesi, polimerizasyon süresince ve polimerizasyondan sonra oluşan görüntüleri gösterdiği için polimerizasyon hakkında non-izotropik büzülme ve hacim değişikliğinin hızı gibi detaylı bilgiler verebilmektedir ve elde edilen verileri kaydedebilmektedir (Şekil 7). Acuvol cihazında polimerizasyon işlemi için 40 sn süre ile 500mW/cm 2 ışık şiddetinde VIP ışık cihazı kullanılmaktadır. 46

59 Resim 8. Acuvol cihazı Şekil 7. Acuvol cihazına ait örnek grafik görüntüsü 47

60 Hacimsel Büzülme Testinin Uygulanması Biscover glaze materyalinin hacimsel büzülmesi, materyalden bir damla damlatılarak elde edilen yarım küresel damlacıktan alınan verilerin değerlendirilmesiyle ölçüldü. Acuvol cihazı görsel bir mekanizmaya dayalı çalıştığı için şeffaf görünümlü Biscover glaze materyali renklendirildi. Yarım küre şeklindeki glaze materyali damlacığı (ortalama 12 µl) Acuvol cihazının teflon kaidesi üzerine, VIP ışık cihazının ışık yoluna denk gelecek şekilde yerleştirildi. Örneğin ışıkla polimerizasyonundan önce damlacık hareketinin sabitlenmesi için 3 dk beklendi. Daha sonra 40sn boyunca 500mW/cm 2 ışık şiddetinde VIP ışın cihazıyla polimerize edildi. Polimerizasyon cihazının uç kısmı, örneğin 1 mm üzerinde olacak şekilde ve örneği ortalayacak şekilde ayarlandı. Polimerizasyon için kullanılan toplam enerji 2 J/cm 2 dir. Hacimsel büzülme değerleri, polimerizasyondan sonra kaydedildi. Ölçüm sırasındaki hacimsel değişiklik ve büzülme hareketi Acuvol cihazına adapte edilmiş olan monitor vasıtasıyla görülebildi. Büzülme değerleri kaydedildikten sonra örnek teflon kaide üzerinden kaldırıldı, kaide asetonla silinip temizlendi. Aynı işlemler her bir damla için tekrarlandı. Kompozit rezinin hacimsel büzülmesi de aynı şekilde test edildi. Kompozit materyal, Biscover kadar akışkan olmadığı için Acuvol cihazına yerleştirilecek polimerize olmamış kompozit parçasına el ile yarım küre şekli verildi. Örneğin büyüklüğünün yaklaşık 12 µl ye yakın boyutlarda olmasına özen gösterildi. Büzülme yüzde cinsinden hesaplandığı için örneklerin standart olarak 12 µl olmaması sorun teşkil etmedi Renklenme Testi Bu çalışmada, kompozit restorayonların renklenmesini önlediği iddia edilen glaze materyallerinin performansını test etmek amaçlandı ve 11 mm çapında, 2mm kalınlığında toplam 84 adet kompozit disk kullanıldı. Örnekler rastgele 3 ayrı gruba 48

61 ayrıldıktan sonra birinci grup örneğe (n=28) Biscover LV glaze materyali, ikinci grup örneğe Biscover glaze materyali (n=28) uygulandı. Üçüncü gruptaki örneklere (n=28) Soflex disklerle polisaj uygulandı. Gruplardaki örnekler daha sonra rastgele seçilerek kendi aralarında 4 ayrı gruba (n=7) ayrıldı. Her bir grubun ilk 7 örneği kahve ile, diğer 7 örneği çay ile, diğer 7 örneği ise şarapla ile renklendirildi. Son gruptaki örnekler ise kontrol grubu olarak bırakıldı ve test boyunca distile suda bekletildi. Çalışmada kullanılan glaze materyalleri ve renklendirici solüsyonlar tablo 6 da görülmektedir. Uygulanan polisaj Kahve Çay Şarap Su Toplam işlemi Grup 1 Biscover LV n=7 n=7 n=7 n=7 n=28 Grup 2 Biscover n=7 n=7 n=7 n=7 n=28 Grup 3 Sof-lex n=7 n=7 n=7 n=7 n=28 Tablo 6. Renklenme testinde kullanılan materyaller Örneklerin hazırlanması Kullanılan kompozit diskler 11mm çapında 2 mm derinliğinde hazırlanmış plastik kalıbın içine kondanse edilerek hazırlandı (Resim 9). Blokların alt ve üst kısımlarına birer cam levha ve Mylar strip yerleştirilerek her iki yönden ve 1mm lik mesafeden 40 sn VIP ışık tabancası ile polimerize edildi. Tabancanın ışık şiddetinin 500mW/cm 2 nin altına düşmemesine özen gösterildi. Tüm örneklere sarı kuşak bitirme frezi uygulandıktan sonra 1. gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. İçindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra VIP 49

62 ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi. İkinci gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü ve VIP ışık cihazıyla 30 sn polimerize edildi. 3. gruptaki örneklere Soft-lex kompozit disklerle en kalından inceye olacak şekilde polisaj yapıldı. Kompozit diskler düşük devirde bir mikromotor yardımıyla hafif bir basınçla 30 sn uygulandı. 24 saat distile suda bekletilen örnekler daha sonra renklendirici solüsyonlara atılmak üzere kendi içinde rastgele 4 ayrı alt gruba (n=7) ayrıldı (Tablo 6). Resim 9. Renklenme testinde kullanılan örnekler Renklendirici Solüsyonların Hazırlanması Polisaj yöntemine göre 3 ayrı gruba ayrılmış örneklerden (n=28) rastgele seçilen 7 şer disk, 5 gün boyunca kahve (Maxwell, US), çay (Terravita, US), şarap (Ernest&Julio, Twin Valley, US) ve suda (distile su) bekletildi. Kahve çay ve şaraplar çökelmeyi önlemek için her gün yenilendi. Yarım ölçeklik kahve 7 bardak (700ml) sıcak suya eklenip 5 dk beklendikten sonra süzüldü ve 7 kahve bardağına ayrıldı. Yedi tane çay poşeti 700 ml lik sıcak suda 5 dk bekletildikten sonra süzüldü ve 7 tane kahve bardağına boşaltıldı. Kırmızı şarap da, aynı boyutlardaki (100ml), 7 50

63 bardağa her gün yenilenecek şekilde boşaltıldı. Kalan 7 örnek ise 5 gün boyunca distile suda bekletildi. Solüsyonlar her gün çalkalandı ve gün aşırı yenilendi Örneklerin Renk Değişikliklerinin Saptanması Rezin kompozit disklerin renk değişiklikleri Bisco laboratuarlarının (Illinois, US) araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) bölümünde Spektrofotometre cihazı (X-Rite Inc. US) ile tespit edildi (Resim 10). Cihaz her ölçüm öncesinde üretici firmanın önerisi doğrultusunda kendi beyaz ve siyah kalibrasyon standartlarında kalibre edildi. İlk renk tespiti, örnekler solüsyonlara atılmadan hemen önce, sonraki ölçümler ise 1 gün, 3 gün ve 5 gün sonra yapıldı. Örneklerden elde edilen veriler a*, b* ve L* cinsinden kaydedildi. Daha sonra her bir örnekte meydana gelen renk değişikliği ( E*) hesaplandı. Hesaplamalar için kullanılan temel formül aşağıdaki gibidir: E*= [ L* 2 + a* 2 + b* 2 ] 1/2 E*: renk değişikliği a*: kırmızı-yeşil skaladaki değişiklik b*: sarı-mavi skaladaki değişiklik L*: siyah-beyaz skaladaki değişiklik Spektrofotometre ile ölçülen ve CIELAB diye adlandırılan sistemde üç temel renk esas alınmaktadır. Kırmızı, yeşil ve maviden oluşan ve tristimulus değerleri olarak bilinen bu renkler, x-y-z koordinatları ile gösterilirler. CIELAB ölçeğinde rengin (parlaklık), L (siyah-beyaz), a (kırmızı-yeşil) ve b (sarı-mavi) özellikleri esas alınarak ortaya çıkan renk farklılıkları ( E*), E*= [ L* 2 + a* 2 + b* 2 ] 1/2 formülüne göre hesaplanmaktadır. Elde edilen sonuçlar Repeated Measures Anova yöntemi ile istatistiksel olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında incelendi. 51

64 Resim 10. X-Rite spektrofotometre cihazı 2.5. Diş Fırçası Abrazyonu Testi Bu çalışmada glaze materyallerinin rezin kompozitin aşınma direnci üzerine etkisini araştırmak için 3 gruba ayrılmış toplam 21 adet kompozit disk kullanıldı. Kompozit disklerin, diş fırçalama apareyinin kaplarındaki yuvalara tam olarak oturmasını sağlamak amacıyla bu yuvaların boyutlarına uygun olarak 20 mm çapında olması sağlandı. Kompozit diskler rastgele 3 gruba ayrıldı (n=7). Birinci gruptaki örneklere Biscover LV glaze materyali 2. gruptaki örneklere Biscover glaze materyali uygulandı. Üçüncü gruptaki örneklere ise Soflex disklerle polisaj işlemi uygulandı (Tablo 7). Gruplar Uygulanan polisaj işlemi n Grup 1 Biscover LV 7 Grup 2 Biscover 7 Grup 3 Sof-lex 7 Tablo 7. Çalışmada kullanılan örneklerin gruplara dağılımı 52

65 Örneklerin Hazırlanması Kompozit diskler 20 mm çapında hazırlanmış teflon kalıbın içine kondanse edilerek hazırlandı. Blokların alt ve üst kısımlarına birer cam levha ve Mylar strip yerleştirilerek her iki yönden ve 1 mm lik mesafeden 40 sn VIP ışık tabancası ile polimerize edildi. Tabancanın ışık şiddetinin 500W/mm 2 nin altına düşmemesine özen gösterildi. Örnekler daha sonra fırçalama işlemi sırasında oluşacak su emilimini önlemek amacıyla 24 saat 37ºC de %100 lük nemli ortamda bekletildi. Birinci gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. İçindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra VIP ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi. Biscover uygulanacak, 2. gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü ve VIP ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi. 3. gruptaki örneklere herhangi bir glaze materyali uygulanmadı. Örneklere Soft-lex kompozit disklerle en kalından inceye olacak şekilde polisaj yapıldı. Kompozit diskler düşük devirde bir mikromotor yardımıyla hafif bir basınçla 30 sn uygulandı Diş Fırçası Testinin Uygulanması Diş fırçası testi Bisco laboratuarlarının (Illinois, US) araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) bölümünde uygulandı. Her bir örnek fırçalama apareyinde (Bodine Electric Company, US) (Şekil 8) işleme tabi tutulmadan önce ilk ağırlıklarının tespiti amacıyla elektronik ağırlık ölçerde tartıldı ve ilk ağırlıkları (m i ) kaydedildi. Daha sonra her bir örnek fırçalama apareyinin kaplarındaki yuvalara ortalanarak sabitlendi. Diş fırçalarının da (OralB 35, US) cihaza sabitlenip disklerle uyumlandırılmasının ardından kaplara %20 oranında sulandırılmış diş macunu (Pepsodent, US) damlatıldı. 53

66 Şekil 8. Diş fırçalama apareyi Fırçalama işlemindeki rotasyon 2 devir/s ve toplam fırçala işleminin süresi 240 dakika idi. Bir yıllık diş fırçalamaya eşit olması açısından her bir örneğe fırça darbesi uygulandı. Test edilecek her bir örnek için yeni fırça kullanıldı. Testten sonra örnekler dikkatli bir biçimde fırçalama apareyinden ayrıldı, akarsu altında yıkandı, kurulandı ve son ağırlıklarının (m s ) ölçümü için elektronik ağırlık ölçerde tartıldı. Aşınan madde miktarı, fırçalama süresince kaybolmuş madde miktarının hesaplanmasıyla bulundu. İlk olarak kaybedilen ağılık hesaplandı (m i -m s ). Kaybolan madde miktarı, aşağıdaki formülle göre hesaplanarak yüzde oranı cinsinden belirlendi. Kaybolan madde miktarı = [( m i - m s ) / m i ] x 100 m i : ilk ağırlık m s : son ağırlık 54

67 İstatistiksel analizler, Kruskal-Wallis ve NPar testlerinden Mann-Whitney testi kullanılarak yapıldı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında incelendi Yüzey Pürüzlülüğü Testi Bu çalışmada glaze materyallerinin rezin kompozitin yüzey pürüzlülüğüne etkisini araştırmak amacıyla 3 gruba ayrılmış 20mm çapında toplam 21 adet kompozit disk kullanıldı. Kompozit diskler rastgele seçilerek 3 gruba ayrıldı (n=7). Birinci gruptaki örneklere Biscover LV glaze materyali 2. gruptaki örneklere Biscover glaze materyali uygulandı. Her 2 gruptaki örneklere glaze işlemi öncesi polisaj uygulanmadı. Üçüncü gruptaki örneklere Sof-lex disklerle polisaj işlemi uygulandı (Tablo 8). Uygulanan polisaj işlemi n Grup 1 Biscover LV 7 Grup 2 Biscover 7 Grup 3 Soflex disk 7 Tablo 8. Testte kullanılan örneklerin gruplara dağılımı Örneklerin Hazırlanması Kompozit diskler aynı boyutlarda hazırlanmış plastik kalıbın içine kondanse edilerek hazırlandı. Blokların alt ve üst kısımlarına birer cam levha ve strip yerleştirilerek her iki yönden ve 1 mm lik mesafeden 40 sn Optilux ışık tabancası ile polimerize edildi. Tabancanın ışık şiddetinin 500W/mm 2 nin altına düşmemesine özen gösterildi. Örnekler hazırlandıktan sonra daha sonra oluşacak su emilimini önlemek amacıyla, 24 saat 37 derecede %100 lük nemli ortamda bekletildi. 55

68 Biscover LV uygulanacak, 1. gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover LV glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü. İçindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra 30 sn polimerize edildi. Biscover uygulanacak, 2. gruptaki örneklerin üzerlerine Biscover glaze materyali bir fırça yardımıyla sürüldü ve 30 sn polimerize edildi. Üçüncü gruptaki örneklere herhangi bir glaze materyali uygulanmadı. Soft-lex kompozit disklerle en kalından inceye olacak şekilde polisaj yapıldı. Kompozit diskler düşük devirde bir mikromotor yardımıyla hafif bir basınçla 30 sn uygulandı Yüzey Pürüzlülüğü Testinin Uygulanması Yüzey pürüzlülüğü testi Bisco laboratuarlarının (Illinois, US) araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) bölümünde uygulandı. Bu işlemler tamamlandıktan sonra hazırlanan örneklerin yüzey pürüzlülük ölçümleri (Surftest, Mitutoyo SJ-301, Japan) yapıldı (Resim 11). Resim 11. Surftest profilometre cihazı 56

69 Her örnekten üç ölçüm yapılarak fırçalama öncesi ortalama Ra i (surface roughness = yüzey pürüzlülük) değerleri saptandı. Bu örneklere daha sonra fırçalama apareyinde adet fırça darbesi uygulandı. Bir yılık fırçalamaya eşit bu aşındırma işlemi sonrası aşınan bölgenin yüzey pürüzlülük değerleri (Ra s ) alındı. Elde edilen değerler univaryant ve oneway varyans analizi testleriyle istatistiksel olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında incelendi. Test öncesinde ve sonrasında her test grubuna ait birer örnek, test sonuçlarını görsel olarak da inceleyebilmek amacıyla atomik kuvvet mikroskobu (AFM) (Multimode SPM, Digital Instrument, USA) ile incelendi (Resim 12,13,14). Atomik Kuvvet Mikroskobu (AFM); Yüzey topografisini angtrom seviyesinden 100 mikrona kadar ölçebilen bir metottur. Çok duyarlı cantilever (sabit tutucu kol) yüzeyi taramasıyla atomik seviyedeki kuvvetleri (nn) ölçebilir. AFM ile malzeme yüzeyi analizleri yapılmaktadır. En önemli özelliği, alışılmış elektron mikroskopisi tekniklerinde kaçınılmaz olan, özel örnek hazırlanması, vakum ve v.b. şartlara ihtiyaç duyulmadan, incelenen örnek yüzeyinin moleküler veya atomik seviyede üç boyutlu görüntüsünü verebilmesidir yılında G. Binning ve arkadaşları tarafından icat edilerek geliştirilmeye başlanan AFM, elektron mikroskobundan daha iyi çözünürlüğe sahip olmasının yanı sıra örnek cinsinden bağımsız olarak çalışır (katı, sıvı, yumuşak, v.s.) ve görüntüsü elde edilecek örnek için uzun süreli örnek hazırlama işlemleri gerektirmez. 57

70 Resim 12. Atomik kuvvet mikroskobunun software görüntüleri Resim 13. Multimode SPM Atomik kuvvet mikroskobu 58

71 Resim 14. Örneklerin AFM de incelenmesi 2.7. Sıvı Filtrasyon Testi Bu çalışmada glaze materyallerinin kompozit rezin restorasyonların mikrosızıntısı üzerine etkisini saptamak amaçlandı. Bu bağlamda 40 adet çürüksüz yeni çekilmiş büyük azı dişi kullanıldı (Tablo 9). Çekim sonrası üzerindeki artıklar bir kretuar yardımıyla kaldırılan dişler, çalışmanın başlangıç süresine kadar %0.1 lik timol solüsyonu içersinde bekletildi. Uygulanan Polisaj İşlemi n Grup 1 Frez + Lastik 10 Grup 2 Frez + Biscover 10 Grup 3 Frez + Biscover LV 10 Grup 4 Frez 10 Tablo 9. Sıvı filtrasyon testi örneklerinin gruplara dağılımı 59

72 Örneklerin Hazırlanması Her dişin okluzal yüzüne 3mm genişliğinde, 3mm eninde ve 3mm derinliğinde standart sınıf 1 kaviteleri açıldı. Kaviteler su soğutması altında #8 elmas rond (NTI- Kahla GmbH, Almanya) ve karbid fissur frezler kullanılarak açıldı. Marjinlere bizotaj işlemi uygulanmadı. Kavitelerin açılmasını takiben self-priming etching Trian SPE (Bisco Inc, Schaumburg, USA) özel peletleri yardımıyla mine ve dentine 20 sn uygulanıp, fazlalığı peletlere emdirilerek alındı. Ardından 5. jenerasyon adeziv sistem One-step plus (Bisco Inc, Schaumburg, USA) 2 kat uygulandı ve 20 sn beklendikten sonra 10 sn ışıkla polimerize edildi. Adeziv uygulamasını takiben mikro dolduruculu kompozit Micronew (Bisco Inc, Schaumburg, USA) 2 mm lik tabakalar halinde kaviteye yerleştirildi ve 40 sn ışık uygulaması ile polimerizasyonu sağlandı. Restorasyonlar bitirme frezleri (Bisco Inc, Schaumburg, USA) ile tamamlandıktan sonra dişler rastgele 4 gruba (n=10) ayrıldı. Birinci gruptaki örnekler lastik möletler (Bisco Inc, Schaumburg, USA) yardımıyla parlatıldı. 2. gruptaki örneklerin tüm restorasyon yüzeyi ve dolgu-diş sınırı, mineye 0,5 mm taşacak şekilde 20 saniye süre ile %35 lik fosforik asit uygulandı (Bisco Inc, Schaumburg, USA). Ardından bu gruptaki örneklerin dolgu yüzeyine ve asitlenmiş mine dokusuna glaze materyali olarak Biscover (Bisco Inc, Schaumburg, USA) uygulandı ve 15 sn ışıkla polimerize edildi. Üçüncü gruptaki örneklere ise asitleme işlemini takiben Biscover LV uygulandı. Üretici firma önerisi doğrultusunda, materyalin içindeki asetonun buharlaşmasını sağlamak için 15 sn beklendi ve daha sonra ışık cihazı ile 30 sn polimerize edildi. Dördüncü gruptaki örneklere herhangi bir işlem uygulanmadı (Tablo 9). Tüm dişler, saf su içinde 24 saat 36 C lik etüvde bekletildikten sonra, apikalleri, su soğutması altında, mine sement sınırından kesilerek uzaklaştırıldı. 60

73 Dişlerin pulpa odasına fissür frez yardımıyla kalan koroner kısmın apikalinden girilerek pulpa odasının tavanı kaldırıldı ve restorasyona ulaşıldı. Restorasyonun dişle birleştiği kenarların tamamen açığa çıkarılması sağlandı. Tüm örnekler 20 cc lik standart enjektörlerin uçlarında bulunan, 1mm çapındaki plastik kanüllere adapte edildi. Her bir parçanın apikal kısmına siyanoakrilat yardımıyla yapıştırılan kanüllerin dişle birleştiği yerden sızıntı olmaması için diş-kanül birleşim yerlerinin üzerleri soğuk akril ile kaplandı Sıvı Filtrasyon Testinin Uygulanması Sıvı filtrasyon testi, Selçuk Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi bünyesinde yer alan sıvı filtrasyon düzeneğinde gerçekleştirildi. Sistem sırasıyla oksijen tüpü, basınçlı tampon bölge, kapiller cam tüp, mikro şırınga ve bunları birbirine bağlayan plastik tüpten oluşmaktadır (Şekil 9). Test sırasında 150 kpa basınç sabit tutuldu. Her diş, kronuna yapıştırılan kanüllerin plastik tüplere adapte edilmesiyle Pashley tarafından dizayn edilen (91) sisteme dahil edildi. Sıvı transportasyonu mikro pipetteki hava kabarcığının hareketi ile ölçüldü. Her diş için ilk üç dakika ölçüm yapılmadan beklendikten sonra ikinci, dördüncü, altıncı ve sekizinci dakikalar olmak üzere toplam dört adet sızıntı değeri alındı. Her örnek için bu değerlerin ortalamaları alındı ve formüle edilerek mm/min cinsinden hesaplandı. Elde edilen değerler univariate ve oneway varyans analizi testleriyle istatistiksel olarak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim dalında incelendi. 61

74 Şekil 9. Sıvı filtrasyon sistemi 2.8. Plak Retansiyonu Testi Glaze materyallerinin kompozit rezin restorasyonun üzerinde biriken plak miktarı üzerine etkisini in vivo olarak incelemeyi amaçladığımız bu çalışma, Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı na başvuran 15 hasta üzerinde yürütüldü. Hasta seçiminde hastanın ağız hijyeni motivasyonu almış olmasına, modifiye bass tekniği uygulayarak diş fırçalayabiliyor olmasına, yapılan incelemelerde tüm ağız içersinde maksimum %20 oranında plak gözleniyor olmasına ve her yarım çenede en az 3 adet kole lezyonu olmasına dikkat edildi. Ayrıca kavitasyonların aproksimal yüzeylere taşmamış olması ve okluzogingival yönde dişin boyunun 1/3 nü geçmemiş olması, hastaların çalışmaya dahil edilebilmeleri için gerekli kriterlerdi (Resim 15). Bu çalışmada restorasyonların 62

75 üzerinde biriken plak miktarı önemli olduğu için Quigley-Hein plak indeksi kullanılarak değerlendirmeler yapılmıştır. Resim 15. Plak retansiyonu testi için seçilen sınıf V lezyonlar Restorasyonların Yapılması Hastanın yarım çenesinde bulunan 3 adet kole defekti rezin kompozitle (Micronew, Bisco Inc., US) restore edildikten sonra tüm restorasyonlar ince grenli uca doğru incelen frezle bitirildi. Restorasyonlardan birine konvansiyonel yöntemle polisaj, diğerine Biscover LV uygulaması ve diğerine de Biscover glaze materyali üretici firmanın önerileri doğrultusunda uygulandı (Resim 16). İlk ölçümler restorasyonlar uygulandıktan 1 hafta sonra yapıldı. Bu süre zarfında bitirme ve polisaj işlemleri sırasında zarar görmüş olan dişetinin iyileşmesi ve plak birikiminin eski haline dönmesi sağlandı. Kontrol grubu olarak kole defekti gözlenmeyen restorasyonsuz bir diş değerlendirmeye alındı (Tablo 10). 63

76 Resim 16. Restorasyonların uygulanması Uygulanan polisaj işlemi n Grup 1 Biscover LV 15 Grup 2 Biscover 15 Grup 3 Soflex disk 15 Grup 4 Kontrol 15 Tablo 10. Plak retansiyonu testinde restorasyonların dağılımı 64

77 Plak Retansiyonunun Klinik Olarak Değerlendirilmesi Modifiye Quigley-Hein Plak İndeksi: Dişlerdeki mikrobiyal dental plak, %0.06 lık bazik fuksin ile boyandıktan sonra değerlendirildi (Resim 17). 0 bakteriyel plak yok 1 dişeti kenarında nokta halinde boyanma 2 dişeti kenarında çizgi halinde boyanma 3 kronun 1/3 ünde boyanma 4 kronun 2/3 ünde boyanma 5 kronun 2/3 ünden fazlasında boyanma Hasta, ilk ölçümlerinden 1 ay sonra tekrar değerlendirildi ve alınan değerler istatistiksel olarak değerlendirildi. Resim 17. Plak indeksinin değerlendirilmesi 65

78 2.9. Glaze Materyallerinin Klinik İncelemesi Kompozit rezin restorasyonlar üzerine uygulanan glaze materyalinin klinik performansını ve ömrünü saptayabilmek için planlanan bu in vivo çalışmada toplam 30 hastada yapılan 60 restorasyon 6 ay süresince değerlendirmeye alındı. Yapılan restorasyonlardan 10 adedi kompozit laminate restorasyon, 20 adedi arka diş kompozit restorasyon ve 30 tanesi sınıf V restorasyondu (Tablo 11). Uygulanan Hasta Restorasyon Biscover LV Biscover restorasyon sayısı sayısı sayısı sayısı Laminate restorasyon Arka diş restorasyon Sınıf V restorasyon Tablo 11. Uygulanan restorasyonların gruplara dağılımı Kullanılan glaze materyallerinin kompozit restorasyonun yüzeyinde ne kadar süre kaldığını saptamak amacıyla planlanan bu çalışmada, değerlendirme yapabilmek için öncelikle bir skala oluşturuldu. Yüzeyleri sondla ve vizüel olarak incelenen restorasyonların üzerlerinde glaze miktarı 0, 1 ya da 2 olarak skorlandı (Resim 18). Rezin kompozit restorasyon üzerine uygulanan glaze materyallerinde herhangi bir bozulma ya da eksiklik yoksa, restorasyona 0 skoru verildi. Materyal yüzeyden tamamen kalkmadan biraz aşınmış ya da kopmuşsa 1 skoru, eğer ölçüm sırasında rezin kompozit restorasyonun yüzeyinde hiç glaze materyali kalmadığı tespit edilmişse 2 skoru verildi (Resim 18). 66

79 Skor 2 Skor 1 Skor 0 Resim 18. Plak retansiyonu testi için oluşturulan skala Restorasyonu yapılan dişlerin kavite preperasyonları tamamlandıktan sonra dişler 15 sn asitlendi. Yıkanıp kurutulan dişlere daha sonra adeziv uygulandı ve 20 sn ışıkla polimerize edildi. Ardından tüm restorasyonlar sarı kuşak frezlerle bitirildi. Kompozit restorasyonun üstü ve çevreşimdeki 0.5 mm lik mine glaze materyali uygulaması öncesi Unietch asitle 15 sn asitlendi. Yıkanıp kurutulan restorasyonların 30 tanesine Biscover LV uygulandı 15 sn etanolün uçması beklendikten sonra 30 sn ışıkla polimerize edildi. Diğer 30 dişe Biscover glaze materyali uygulandı ve 30 sn Biscover LV ye benzer şekilde ışıkla polimerize edildi. Başlangıç skorları glaze materyali sürüldükten hemen sonra yapıldı ve tüm restorasyonlara 0 skoru verildi. Hastalar daha sonra 1., 3., 6. ayda olmak üzere toplam 3 kere kontrol amacıyla çağırıldı ve restorasyonlar bağımsız bir gözlemci tarafından 0, 1 veya 2 olarak skorlandı. 67

80 3. BÖLÜM III BULGULAR 3.1. Kazıma Testi Bulguları Kazıma testinde her grup için 7 şer örnek olmak üzere toplam 28 örnek kullanıldı. Test, her bir örnek için 3 kere tekrarlandı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı nda yapılan tek yönlü ve univaryat varyans analizleri sonucunda Biscover LV uygulanmış örneklerle, Biscover uygulanmış örnekler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir (p<0.05). Ayrıca glaze uygulamasından önce Soflex ile polisaj uygulanmış örneklerin kritik yük değerleri, Soflex uygulanmamış örneklere oranla daha az bulunmasına rağmen bu fark anlamlı görülmemiştir (p>0.05). Tablolardan da anlaşıldığı üzere, en yüksek kritik yük değeri 1. grupta izlenirken bunu sırasıyla 3. ve 2. grup izledi. En düşük kritik yük değeri ise frez uygulamasını takiben Soflex ve Biscover uygulanmış 4. grupta gözlendi (Tablo 12). 68

81 Gruplar Yüzey İşlemleri n Grup 1 Frez/Biscover LV 7 Grup 2 Frez/Biscover 7 Grup 3 Frez/Soflex/Biscover LV 7 Grup 4 Frez/Soflex/Biscover 7 Ort. SS Ort. SS Ort. SS Ort. SS Kritik Yük Değerleri (mn) 27.61* δ * α α δ 1.33 Tablo 12. Her test grubuna ait kritik yük değerleri Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir Mikrotensile Bağlanma Dayanımı Testi Bulguları Çalışmamızda toplam 21 örnek incelendi ve örneklerin hiçbirinde kompozit rezinin içerisinden bir kopma meydana gelmedi. Ölçümlerin hepsi kompozitkompozit birleşim alanlarındaki kopmalar sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yapıldı (Resim 19). Test çubuklarına uygulanan kuvvet sonrası bağlanma dayanımları Tablo 13 de gösterilmektedir. 69

82 Gruplar Kullanılan Materyaller n Bağlanma Dayanımları (MPa) Grup 1 Kompozit /Biscover LV /Kompozit 7 Ort SS * 3.32 Grup 2 Kompozit /Biscover /Kompozit 7 Ort SS δ 3.72 Grup 3 Kompozit/Kompozit 7 Ort SS * δ 3.83 Tablo 13. Her test grubuna ait bağlanma değerleri. Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir. Biscover kullanılarak hazırlanan 7 örnekten elde edilen veriler sonucu ortalama değer Mpa bulunurken bu değer Biscover LV materyalinde Mpa olarak bulundu. Rezin kompozitin, arayüze herhangi bir materyal sürülmeden yine aynı rezin kompozitle birleştirilmesi sonucu elde edilen örneklerden alınan ortalama değerin ise Mpa olduğu saptandı. Her iki glaze materyali arasında istatistiksel olarak bir fark gözlenmedi (p>0.05). Araya herhangi bir materyal uygulanmadan adezyonu sağlanan rezin kompozitin bağlanma değeri diğer gruplardan istatistiksel olarak farklı bulundu (p<0.05). 70

83 Biscover sol parça Biscover sağ parça Biscover LV sol parça Biscover LV sağ parça Resim 19. Microtensile testinde koparılan parçaların SEM fotoğrafları 71

84 3.3. Hacimsel Büzülme Testi Bulguları Elde edilen veriler değerlendirildiğinde Biscover glaze materyalinin 40sn süresince 500mW/cm 2 lik ışık altındaki polimerizasyon büzülmesi %7.53, Micronew kompozitin ise %3.4 olarak tespit edilmiştir. Her iki materyal arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0.05) Renklenme Testine İlişkin Bulgular Test süresi boyunca (5 gün) 3 farklı renklendirici solüsyonda bekletilen 3 farklı yöntemle polisajı yapılmış rezin kompozitlerin renk değişiklikleri ( E) ve Resim 20 de ve Tablo 14 te gösterilmektedir. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı nda yapılan istatistiksel analizler sonrası elde edilen sonuçlara göre 5. gün sonunda elde edilen değerler 1. gün sonuçlardan anlamlı bir şekilde farklı (p<0.05) bulundu. Tüm örneklerde gözlenen renklenme değerleri zamana doğru orantılı olarak artmıştır. Çalışmamızda kullandığımız renklendirici solüsyonlardan en fazla renk değişimine kırmızı şarap sebep olurken (p<0.05), en az renk değişimi çayda bekletilen örneklerde görüldü. Distile su 5 günlük test süresi boyunca E değerlerinde anlamlı bir artışa sebep olmazken gözle görülür bir renk değişikliği de meydana getirmedi ( E<3). Renklendirici solüsyonlar Biscover glaze materyali uygulanmış örnekleri en fazla renklendirirken bunu sırasıyla konvansiyonel yöntemle polisaj uygulanmış grup ve Biscover LV uygulanmış grup takip etmektedir. Tüm test süresi boyunca, Biscover glaze materyali uygulanan örneklerin E değerleri tüm renklendirici solüsyonlarda 3 ten fazla bulunurken Biscover LV glaze materyali uygulanmış örneklerin E değerleri, şarapta bekletilenler hariç, hiçbir zaman 3 ün üzerine 72

85 çıkmadı. Distile suda bekletilen örneklerde ise hiçbir zaman gözle görülür bir renk değişikliği saptanmadı ( E < 3). Test süresi sonunda, çalışmada kullandığımız 3 renklendirici solüsyonda da (çay, kahve, şarap) bekletilmiş Biscover LV örneklerinin E değerleri, distile suda bekletilmiş örneklerin E değerlerinden fazla bulunmasına rağmen, bu fark istatistiksel olarak anlamlı görülmedi (p>0.05). Biscover LV glaze materyalinin E değerleri, Biscover glaze materyalinin ve konvansiyonel yöntemle polisaj uygulanmış örneklerin E değerlerinden her zaman daha az bulundu. Bu farklılık Biscover glaze materyalinde her zaman istatistiksel olarak anlamlıyken (p<0.05); Çayla renklendirilen örnekler hariç(p>0.05), konvansiyonel yöntemle polisaj uygulanmış örneklerde de istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Su Çay Kahve Şarap Sof-Lex Biscover LV Biscover Resim Gün sonunda örneklerde görülen renk değişiklikleri 73

86 Renklendirici Uygulanan Polisaj Gün 1 Gün 3 Gün 5 Solüsyonlar Sistemi (Ort.) (Ort.) (Ort.) Şarap (n=21) Biscover LV 6,54 12,42 13,47 Biscover 9,87 14,60 21,74 Soflex 4,11 15,67 19,08 Kahve (n=21) Biscover LV 1,54 2,61 2,80 Biscover 8,79 10,69 11,88 Soflex 2,04 3,04 4,47 Çay (n=21) Biscover LV 0,66 1,50 1,68 Biscover 3,25 3,44 1,95 Soflex 1,17 1,95 2,0 Su (n=21) Biscover LV 0,90 0,94 0,66 Biscover 0,61 0,66 0,78 Soflex 0,58 1,0 0,93 Tablo 14. Renklenme testine ait zamana bağlı E değerleri 3.5. Diş Fırçası Abrazyonu Testi Bulguları Örneklerin ortalama başlangıç ve son ağırlık değerleri tablo 15 te görülmektedir. Her 3 grupta da fırçalama işlemi sonrası ağırlık kaybı gözlendi. Ağrılık oranlarındaki en büyük farklılık 3. grupta saptandı ( 3.272) ki bu grupta kompozite herhangi bir glaze materyali uygulanmamıştı. Buna karşın en az ağırlık farkı Biscover LV de gözlendi (0.218.) (Tablo 15). Kruskal-Wallis testini takiben 74

87 yapılan ikili karşılaştırmalarda, üç grubun da fırçalama sonrası ağırlıkları değerlendirildi ve gruplar arası istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı (p<0.05). Materyaller n İlk ağırlık(g) (m i ) Son ağırlık(g) (m s ) Fark(g) (m i -m s ) Fark oranı (1000) Biscover LV Ort * SS Biscover Ort * SS Polisajlı Ort * kompozit SS Tablo 15. Fırçalama testi sonrası ağırlık farkları Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir Yüzey Pürüzlülüğü Testi Bulguları Tablo 16 da çalışma gruplarının fırçalama öncesi (Ra i ) ve sonrası (Ra s ) yüzey pürüzlülük değerleri sunulmaktadır. Kullanılan tüm örneklerin fırçalama işlemi sonrası yüzey pürüzlülüğü değerlerinde artma gözlendi (Resim 21-32). Örneklerin fırçalama öncesi yüzey pürüzlülüğü değerleri incelendiğinde en pürüzsüz yüzey Biscover glaze materyalinde ( µm) elde edildi. Bunu takiben sırasıyla Biscover LV (0.07 µm) ve konvansiyonel yöntemle polisaj uygulanmış kompozit ( µm) gelmektedir. Konvansiyonel yöntemlerle polisaj uygulanmış örneklerin fırçalama öncesi pürüzlülük değerleri her iki glaze grubundan da istatistiksel olarak anlamlı derecede farklıydı (p<0.05). En pürüzsüz yüzey Biscover 75

88 glaze materyalinde saptanmış olmasına rağmen, pürüzlülük değerleri incelendiğinde her iki glaze materyali arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilememiştir (p>0.05)(resim 33-35). Fırçalama sonrasında, materyallerin ilk ve son halleri arasındaki farklılık incelendiğinde, yüzeyi en fazla pürüzlenen grup konvansiyonel yöntemle polisaj uygulanmış grup olarak bulunurken; bu gruptan elde edilen değerler, Biscover glaze materyalinin pürüzlülük farkından elde edilen değerlere göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir (p>0.05). Biscover LV glaze materyalinde fırçalama işlemi sonrası en az yüzey değişikliği gözlenirken bu fark hem Biscover hem de konvansiyonel yöntemle polisajlanmış gruba göre anlamlı derecede daha azdır (p<0.05). Ra i (µm) Ra s (µm) Ra i -Ra s (µm) Biscover LV Ort ª SS Biscover Ort * * ª SS Kompozit Ort * * SS Tablo 16. Örneklerin yüzey pürüzlülüğü değerleri Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir. 76

89 Resim 21. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 22. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü 77

90 Resim 23. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 24. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü 78

91 Resim 25. Micronew kompozitin fırçalama testi öncesi AFM görüntüsü Resim 26. Micronew kompozitin fırçalama testi öncesi 3D-AFM görüntüsü 79

92 Resim 27. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 28. Biscover glaze materyalinin fırçalama testi sonrası 3D- AFM görüntüsü 80

93 Resim 29. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 30. Biscover LV glaze materyalinin fırçalama testi sonrası 3D-AFM görüntüsü 81

94 Resim 31. Micronew kompozitin fırçalama testi sonrası AFM görüntüsü Resim 32. Micronew kompozitin fırçalama testi sonrası 3D-AFM görüntüsü 82

95 Resim 33. Biscover ın fırçalama testi öncesi yüzeyi (SEM 1500 büyütme) Resim 34. Biscover LV nin fırçala testi öncesi yüzeyi (SEM 1500 büyütme) 83

96 Resim 35. Soflex le polisaj yapılmış kompozit yüzeyi (SEM 1500 büyütme) 84

97 3.7. Sıvı Filtrasyon Testi Bulguları Sıvı filtrasyon testinde her grup için 10 ar diş olmak üzere toplam 40 diş kullanıldı. Teste tabii tutulan her örnek için ilk 3 dakika beklendikten sonra 2. dakika, 4. dakika, 6. dakika ve 8. dakikada meydana gelen sızıntı değerleri ölçüldü ve kaydedildi. Her diş için kaydedilen değerlerin ortalamaları hesaplandı (Tablo 17). Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı nda yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda farklı yöntemlerle polisaj uygulanmış restorasyonların koroner sızıntıları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p<0.05). Yapılan ikili karşılaştırmalar sonucunda, Biscover LV glaze materyalinin sızdırmazlığı azalttığı ancak yüzeye sadece frez uygulanmış grubun sızdırmazlık değerlerine oranla istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edildi (p>0.05). Bunun yanı sıra yüzeylerine Biscover uygulanmış örneklerle sarı polisaj lastiği uygulanmış örneklerin sızıntı değerleri yüzeyine sadece frez uygulanmış örneklerin sızıntı değerlerinden daha az bulundu (p<0.05). Dört ayrı çalışma grubundan en fazla sızıntı, sadece sarı kuşak frezle bitirme işlemi yapılmış 4. grupta gözlenirken bunu sırasıyla Biscover LV ve Biscover uygulanmış 3. ve 2. gruplar izledi. En az sızıntı beyaz lastikle polisaj uygulanmış örneklerin bulunduğu 1. grupta görüldü. 85

98 Gruplar Uygulanan Polisaj Sistemi Grup 1 Frez Ort. SS Grup 2 Frez/Biscover LV Ort. SS Grup 3 Frez/Biscover Ort. SS Grup 4 Frez/Polisaj Lastiği Ort. SS Sızıntı Değeri (Lp) 95 * α 28, ,63 65 * 25,64 62 α 24,00 Tablo 17. Örneklerin sızıntı değerleri Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir Plak Retansiyonu Testine İlişkin Bulgular Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı nda yapılan yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda 1. hafta ve 4. hafta plak indeks değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05). Test grupları karşılaştırıldığında Biscover glaze materyalinin diğer gruplara oranla hem 1. hem de 4. hafta sonunda daha yüksek plak indeksi değerleri gösterdiği izlenmektedir (2.9, 3.0) (p<0.05) (Resim 36). Biscover LV ve Soflex disklerle polisaj uygulanmış gruplar, kontrol grubuna göre anlamlı bir fark göstermemişlerdir (p>0.05) (Tablo 18). 86

99 BisCover LV BisCover Soflex Kontrol 1. hafta Ort. 1.3* 2.9* δα 1.5 α 1.3 δ SS hafta Ort. 1.3 x 3.0 xyz 1.4 y 1.4 z SS Tablo 18. Haftalara göre restorasyonların plak indeks değerleri Aynı değerler istatistiksel olarak anlamlı farkı göstermektedir. Sofleks Biscover Biscover LV Resim 36. Restorasyonların üzerinde biriken plak miktarları 3.9. Klinik İncelemelere İlişkin Bulgular Glaze materyallerinin ömrünü saptamak amacıyla yapılan bu çalışmanın sonuçları Tablo 18 ve19 da izlenmektedir. Çalışmanın 1. ay sonuçlarında %100 başarı gözlenmiştir (Tablo 19). Üçüncü ay sonuçlarına bakıldığında başlangıç skoru olan 0 ı alan sadece bir tane restorasyon bulunurken altı ay sonunda 0 skorunu 87

100 alan restorasyon yoktu. Arka diş restorasyonlar incelendiğinde 20 restorasyonun tümünde glaze materyallerinin yüzeyden tamamen silindiği tespit edildi. Çalışmanın 6 aylık bulguları 3 aylık bulgularına oranla daha başarısız bulundu. Biscover LV glaze materyalinin sonuçlarına bakıldığında 3.ay sonunda posterior restorasyonların %80 inde, kole restorasyonlarının %67 sinde ve 2 skoru tespit edildi. Yapılan laminate restorasyonların %80 inde 3 ay sonra 1 skoru izlenirken, 2 skoru alan restorasyon yoktu. Altı aylık incelemelerde posterior restorasyonların tümünde, kole dolgularında %73 ünde ve laminate restorasyonların %80 inde 2 skoru saptanmıştır. Sıfır skoru alan restorasyon yoktur (Tablo 20). Biscover glaze materyalinin sonuçlarına bakıldığında 3.ay sonunda posterior restorasyonların %80 inde, kole restorasyonlarının %67 sinde ve 2 skoru tespit edildi. Yapılan laminate restorasyonların tümü 3 ay sonra 1 olarak skorlandı Altı aylık incelemelerde posterior restorasyonların tümünde, kole dolgularında %80 inde ve laminate restorasyonların tümünde 2 skoru saptandı (Tablo 20) (Resim 37,38,39). 1. AY KONTROLÜ BİSCOVER LV BİSCOVER SKORLAMA ARKA DİŞ RESTORASYON % 0% 100% 0% 0% 100% SINIF V RESTORASYON % 0% 100% 0% 0% 100% LAMİNATE % 0% 100% 0% 0% 100% Tablo 19. Glaze materyallerinin 1. ay sonuçları 88

101 3. AY KONTROLÜ 6. AY KONTROLÜ BİSCOVER LV BİSCOVER BİSCOVER LV BİSCOVER SKORLAMA ARKA DİŞ RESTORASYON % 20% 0% 80% 20% 0% 100% 0% 0% 100% 0% 0% SINIF V RESTORASYON % 33% 0% 67% 33% 0% 73% 27% 0% 80% 20% 0 LAMİNATE % 80% 20% 0% 100% 0% 80% 20% %0 100% 0% 0% Tablo 20. Glaze materyallerinin 3. ve 6. ay klinik skorları A B C D Resim 37. A: Sınıf V defekti, B: Kompozit restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü 89

102 A B C D Resim 38. A: Hijyenik olmayan restorasyon, B: Kompozit laminate restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü A B C D Resim 39. A: Hijyenik olmayan restorasyon, B: Restorasyonun yapılması, C: Glaze uygulaması, D: 3 ay sonraki görüntü 90

2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI

2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 2. SINIF RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ TEORİK DERS PROGRAMI 1. hafta Konservatif Diş Tedavisine giriş, Diş yüzeyi terminolojisi 2. hafta Kavite sınıflandırması ve kavite terminolojisi (Sınıf I ve II kaviteler)

Detaylı

Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar

Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT

Detaylı

Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar

Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Cam İyonomer Hibrit Restorasyonlar Prof. Dr. L. Şebnem Türkün Cam iyonomer simanların aşınmalarının fazla olması ve translüsentlik eksiklikleri sebebiyle geliştirildiler. 1. REZIN MODIFIYE CIS 2. POLIASIT

Detaylı

GEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu

GEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER. Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu GEÇİCİ KRON ve KÖPRÜLER Prof. Dr. Ahmet Saraçoğlu Geçici restorasyonlar Sabit protetik restorasyonların yapılması sırasında, hastalarda kaybolan estetik, fonksiyon ve fonasyonun tekrar kazandırılması,

Detaylı

ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER

ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER Silikat simanlar Akrilik rezinler Cam iyonomer simanlar Hibrit materyaller Kompozit rezinler

Detaylı

Prof. Dr. Nuran Ulusoy. Kompozit Dolgu Maddeleri

Prof. Dr. Nuran Ulusoy. Kompozit Dolgu Maddeleri Kompozit Dolgu Maddeleri Prof. Dr. Nuran Ulusoy Maddeler bilgisi yönünden kompozit terimi; birbiri içerisinde erimeyen iki ayrı kimyasal maddenin makroskobik düzeyde birbiri içerisinde dağılması, karışması

Detaylı

Dişhekimliğinde MUM. Prof Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Dişhekimliğinde MUM. Prof Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dişhekimliğinde MUM Prof Dr. Övül KÜMBÜLOĞLU Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi MUM Dişhekimliğinde kullanılan mumlar genellikle 2 veya daha fazla

Detaylı

ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER

ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER VE KOMPOZİT REZİNLER Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN ESTETİK RESTORATİF MATERYALLER Silikat simanlar Akrilik rezinler Cam iyonomer simanlar Hibrit materyaller Kompozit rezinler

Detaylı

KOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği

KOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Başlık KOMPOZİTLER Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Tanım İki veya daha fazla malzemenin, iyi özelliklerini bir araya toplamak ya da ortaya yeni bir özellik çıkarmak için, mikro veya makro seviyede

Detaylı

KOMPOZİT RESTORASYONLARDA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ

KOMPOZİT RESTORASYONLARDA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ T.C Ege Üniversitesi Diş hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı KOMPOZİT RESTORASYONLARDA BAŞARISIZLIK NEDENLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Adil EKİCİ Danışman Öğretim Üyesi :

Detaylı

RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ

RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ RESTORATİF DİŞ TEDAVİSİ Ders Koordinatörü: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Ders Sorumluları: Prof. Dr. Nuran Ulusoy, nulusoy@neu.edu.tr Prof. Dr. Hikmet Solak, hsolak@neu.edu.tr Prof. Dr. Arzu

Detaylı

kapatılmasında, kaide maddesi olarak, kavitelerin kaplanmasında, sınıf III ve V kavitelerde kullanılabilmelidir.

kapatılmasında, kaide maddesi olarak, kavitelerin kaplanmasında, sınıf III ve V kavitelerde kullanılabilmelidir. AKIŞKAN KOMPOZİT SET 1. Akışkan kıvamda hibrit yapıda 2. Küçük kavitelerin doldurulmasında, fissürlerin örtülmesinde, andırkatların kapatılmasında, kaide maddesi olarak, kavitelerin kaplanmasında, sınıf

Detaylı

RESTORATİF DİŞ HEKİMLİĞİNDE POSTERİOR KOMPOZİTLERE GÜNCEL BİR BAKIŞ

RESTORATİF DİŞ HEKİMLİĞİNDE POSTERİOR KOMPOZİTLERE GÜNCEL BİR BAKIŞ T.C Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı RESTORATİF DİŞ HEKİMLİĞİNDE POSTERİOR KOMPOZİTLERE GÜNCEL BİR BAKIŞ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi : Tufan Yasin AKDOĞANÖZÜ

Detaylı

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride)

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride) Seramik, sert, kırılgan, yüksek ergime derecesine sahip, düşük elektrik ve ısı iletimi ile iyi kimyasal ve ısı kararlılığı olan ve yüksek basma dayanımı gösteren malzemelerdir. Malzeme özellikleri bağ

Detaylı

BÖLÜM 6. ASFALT BETONU KAPLAMALARDA MEYDANA GELEN BOZULMALAR, NEDENLERİ VE İYİLEŞTİRİLMELERİ 6.1. Giriş Her çeşit kaplamada; -trafik etkisi -iklim

BÖLÜM 6. ASFALT BETONU KAPLAMALARDA MEYDANA GELEN BOZULMALAR, NEDENLERİ VE İYİLEŞTİRİLMELERİ 6.1. Giriş Her çeşit kaplamada; -trafik etkisi -iklim BÖLÜM 6. ASFALT BETONU KAPLAMALARDA MEYDANA GELEN BOZULMALAR, NEDENLERİ VE İYİLEŞTİRİLMELERİ 6.1. Giriş Her çeşit kaplamada; -trafik etkisi -iklim şartları - don etkisi - yol inşaatının uygun olmayan mevsimde

Detaylı

Metal Yüzey Hazırlama ve Temizleme Fosfatlama (Metal Surface Preparation and Cleaning)

Metal Yüzey Hazırlama ve Temizleme Fosfatlama (Metal Surface Preparation and Cleaning) Boya sisteminden beklenilen yüksek direnç,uzun ömür, mükemmel görünüş özelliklerini öteki yüzey temizleme yöntemlerinden daha etkin bir biçimde karşılamak üzere geliştirilen boya öncesi yüzey temizleme

Detaylı

Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ

Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ PROJENİN ADI: POLİMER KATKILI ASFALT ÜRETİMİNİN ARAŞTIRILMASI Zeyfiye TEZEL Mehmet KARACADAĞ ( Kimya Bilim Danışmanlığı Çalıştayı Çalışması 29 Ağustos-9 Eylül 2007) Danışman: Doç.Dr. İsmet KAYA 1 PROJENİN

Detaylı

ASİT JEL TEKNİK ŞARTNAMESİ

ASİT JEL TEKNİK ŞARTNAMESİ ASİT JEL TEKNİK ŞARTNAMESİ - Ürün şırınga formunda olmalıdır. - Ürün şırınga içinde kalan miktar görülebilecek yapıda olmalıdır. - Ürün ambalaj miktarında en az 3 ml olmalıdır. - Ürün mavi renkte olmalıdır.

Detaylı

Başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir:

Başlıca uygulama alanları şu şekilde özetlenebilir: Laminate kaplama (Laminat Vener-dental veneer) nedir? (Laminey, Lamine ya da lamina olarak da bilinir.=yaprak Porselen) Görünüşünüzü olumsuz yönde etkileyen bir çok diş bozukluklarında mükemmel bir kozmetik

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fizik mühendisliği öğrencilerine,

Detaylı

Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2)

Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2) Diş Dokularına Adezyon ve Dentin Bağlayıcı Sistemler (2) Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Asitleme ve yıkamadan sonra, bağlayıcı ajan nemli dentine uygulanmalı. Kollagen fibriller arasında 15-20nm aralığı koruyup

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ. Deniz DELİKTAŞ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ. Deniz DELİKTAŞ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI IŞIK CİHAZLARIYLA POLİMERİZE EDİLEN İKİ KOMPOZİT REZİNİN YÜZEY SERTLİĞİ ÜZERİNE ÇEŞİTLİ LİKİTLERİN ETKİSİ Deniz DELİKTAŞ DİŞ HASTALIKLARI

Detaylı

T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) Dt. İ. AYLİN GENÇAY İLHAN PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİMDALI

T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) Dt. İ. AYLİN GENÇAY İLHAN PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANABİLİMDALI T.C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİREKT KOMPOZİT İNLEY, İNDİREKT KOMPOZİT İNLEY VE İNDİREKT PORSELEN İNLEY İLE RESTORE EDİLEN DİŞLERİN, KIRILMA DAYANIMLARI AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMALI OLARAK

Detaylı

İki malzeme orijinal malzemelerden elde edilemeyen bir özellik kombinasyonunu elde etmek için birleştirilerek kompozitler üretilir.

İki malzeme orijinal malzemelerden elde edilemeyen bir özellik kombinasyonunu elde etmek için birleştirilerek kompozitler üretilir. KOMPOZİTLER Kompozit malzemeler, şekil ve kimyasal bileşimleri farklı, birbiri içerisinde pratik olarak çözünmeyen iki veya daha fazla sayıda makro bileşenin kombinasyonundan oluşan malzemelerdir. İki

Detaylı

Yoğun Düşük sürünme direnci Düşük/orta korozyon direnci. Elektrik ve termal iletken İyi mukavemet ve süneklik Yüksek tokluk Magnetik Metaller

Yoğun Düşük sürünme direnci Düşük/orta korozyon direnci. Elektrik ve termal iletken İyi mukavemet ve süneklik Yüksek tokluk Magnetik Metaller Kompozit malzemeler İki veya daha fazla malzemeden üretilirler Ana fikir farklı malzemelerin özelliklerini harmanlamaktır Kompozit: temel olarak birbiri içinde çözünmeyen ve birbirinden farklı şekil ve/veya

Detaylı

YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI

YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI YAPI MALZEMELERİ DERS NOTLARI YAPI MALZEMELERİ Herhangi bir yapının projelendirmesi ve inşaatı aşamasında amaç aşağıda belirtilen üç koşulu bir arada gerçekleştirmektir: a) Yapı istenilen işlevi yapabilmelidir,

Detaylı

SIKÇA SORULAN SORULAR

SIKÇA SORULAN SORULAR SIKÇA SORULAN SORULAR Chevron 2005 DOC ID VİSKOZİTE Viskozite Nedir? Viskozite, yağların kendi akışlarına karşı gösterdikleri iç dirençtir Düşük Viskozite = İnce ve kolay akan yağ Yüksek Viskozite = Kalın

Detaylı

TEK BİLEŞENLİ SELF-ETCH BONDİNG

TEK BİLEŞENLİ SELF-ETCH BONDİNG FOSFORİK ASİT JELİ 1. Kavitelerde tabanı ve duvar kısımlarını asitleme amacıyla kullanılmalıdır. 2. Fosforik asit oranı %36 olmalıdır. 3. Jel kıvamında olmalıdır. 4. Şırınga bazında olmalı ve şırıngalar

Detaylı

CAM İYONOMER YAPIŞTIRMA SİMANI

CAM İYONOMER YAPIŞTIRMA SİMANI CAM İYONOMER YAPIŞTIRMA SİMANI 1. Kendiliğinden polimerize olacak ışık uygulaması gerektirmeyecektir. 2. Florid salınımı yapacaktır. 3. Dentine bağlanma kuvveti en az 3 Mpa olacaktır. 4. Diş sert dokuları

Detaylı

BÖLÜM I YÜZEY TEKNİKLERİ

BÖLÜM I YÜZEY TEKNİKLERİ BÖLÜM I YÜZEY TEKNİKLERİ Yüzey Teknikleri Hakkında Genel Bilgiler Gelişen teknoloji ile beraber birçok endüstri alanında kullanılabilecek malzemelerden istenen ve beklenen özellikler de her geçen gün artmaktadır.

Detaylı

MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ

MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ MALZEMELERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ Farklı üretim yöntemleriyle üretilen ürünler uygulama koşullarında üzerlerine uygulanan kuvvetlere farklı yanıt verirler ve uygulanan yükün büyüklüğüne bağlı olarak koparlar,

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş

INSA 283 MALZEME BİLİMİ. Giriş INSA 283 MALZEME BİLİMİ Giriş Malzeme Gereksinimi Bütün mühendislik bilim dallari malzeme ile yakindan iliskilidir. Mühendisler kullanacaklari malzemeyi çok iyi tanıyarak ve genis malzeme tayfi içinde

Detaylı

FARKLI YERLEŞTİRME TEKNİKLERİNİN VE IŞINLAMA SÜRELERİNİN REZİN KOMPOZİTLERİN MİKROSERTLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ

FARKLI YERLEŞTİRME TEKNİKLERİNİN VE IŞINLAMA SÜRELERİNİN REZİN KOMPOZİTLERİN MİKROSERTLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı FARKLI YERLEŞTİRME TEKNİKLERİNİN VE IŞINLAMA SÜRELERİNİN REZİN KOMPOZİTLERİN MİKROSERTLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİ BİTİRME TEZİ

Detaylı

Toz Metalurjik Malzemeler. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU

Toz Metalurjik Malzemeler. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Tozların hazırlanması TOZ HAZIRLAMA NE ŞEKİLDE YAPILABİLİR, NEDEN GEREKLİDİR... Tozların hazırlanması Üretilen tozların rahat bir şekilde taşınması, depolanması, yoğunlaştırılması

Detaylı

2/13/2018 MALZEMELERİN GRUPLANDIRILMASI

2/13/2018 MALZEMELERİN GRUPLANDIRILMASI a) Kullanış yeri ve amacına göre gruplandırma: 1) Taşıyıcı malzemeler: İnşaat mühendisliğinde kullanılan taşıyıcı malzemeler, genellikle betonarme, çelik, ahşap ve zemindir. Beton, çelik ve ahşap malzemeler

Detaylı

BÖLÜM#5: KESİCİ TAKIMLARDA AŞINMA MEKANİZMALARI

BÖLÜM#5: KESİCİ TAKIMLARDA AŞINMA MEKANİZMALARI BÖLÜM#5: KESİCİ TAKIMLARDA AŞINMA MEKANİZMALARI Kesici Takımlarda Aşınma Mekanizmaları Aşınma, kesicinin temas yüzeylerinde meydana gelen malzeme kaybı olarak ifade edilir. Kesici Takımlarda Aşınma Mekanizmaları

Detaylı

MALZEME BİLGİSİ. Katı Eriyikler

MALZEME BİLGİSİ. Katı Eriyikler MALZEME BİLGİSİ Dr.- Ing. Rahmi ÜNAL Konu: Katı Eriyikler 1 Giriş Endüstriyel metaller çoğunlukla birden fazla tür eleman içerirler, çok azı arı halde kullanılır. Arı metallerin yüksek iletkenlik, korozyona

Detaylı

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride)

ZnS (zincblende) NaCl (sodium chloride) CsCl (cesium chloride) Seramik, sert, kırılgan, yüksek ergime derecesine sahip, düşük elektrik ve ısı iletimi ile iyi kimyasal ve ısı kararlılığı olan ve yüksek basma dayanımı gösteren malzemelerdir. Malzeme özellikleri bağ

Detaylı

METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010

METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010 METALİK MALZEMELERİN GENEL KARAKTERİSTİKLERİ BAHAR 2010 WEBSİTE www2.aku.edu.tr/~hitit Dersler İÇERİK Metalik Malzemelerin Genel Karakteristiklerİ Denge diyagramları Ergitme ve döküm Dökme demir ve çelikler

Detaylı

FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZE EDİLEN REZİN SİMANIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZE EDİLEN REZİN SİMANIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ i TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZE EDİLEN REZİN SİMANIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Bahadır DÖKMEZ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDODONTİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDODONTİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDODONTİ ANABİLİM DALI KÜTLESEL YERLEŞTİRİLEBİLEN KOMPOZİT REZİNLERİN POLİMERİZASYON DERECELERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA TEZİ Dt. Pınar TUNÇBİLEK

Detaylı

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ

İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ İNŞAAT MALZEME BİLGİSİ Prof. Dr. Metin OLGUN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü HAFTA KONU 1 Giriş, yapı malzemelerinin önemi 2 Yapı malzemelerinin genel özellikleri,

Detaylı

İLERİ SOL JEL PROSESLERİ

İLERİ SOL JEL PROSESLERİ İLERİ SOL JEL PROSESLERİ Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Kaplama ve İnce Filmler Sol-jel kaplamalar birçok fonksiyona sahiptir. Bunlardan en belli başlı olanı, görünür ışık dalga boyunda transparan oksitlerin

Detaylı

İNCE AGREGA TANE BOYU DAĞILIMININ ÇİMENTOLU SİSTEMLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ. Prof. Dr. İsmail Özgür YAMAN

İNCE AGREGA TANE BOYU DAĞILIMININ ÇİMENTOLU SİSTEMLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ. Prof. Dr. İsmail Özgür YAMAN İNCE AGREGA TANE BOYU DAĞILIMININ ÇİMENTOLU SİSTEMLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Prof. Dr. İsmail Özgür YAMAN SUNUM İÇERİĞİ Çimentolu Sistemler / Beton Betonun Yapısı ve Özellikleri Agrega Özellikleri Beton Özelliklerine

Detaylı

GC Türkİye. Kış. Kampanyaları

GC Türkİye. Kış. Kampanyaları GC Türkİye Kış Kampanyaları 2012-2013 G-ænial G-ænial Bond Görünmez Estetik restorasyonlar yaratma sanatı Tek aşamalı, çift seçenekli bonding ister mineyi asitle, ister direkt uygula Eşsiz Bir kompoziyon:

Detaylı

Yüzey Pürüzlülüğü Ölçüm Deneyi

Yüzey Pürüzlülüğü Ölçüm Deneyi Yüzey Pürüzlülüğü Ölçüm Deneyi 1 İşlenmiş yüzeylerin kalitesi, tasarımda verilen ölçülerdeki hassasiyetin elde edilmesi ile karakterize edilir. Her bir işleme operasyonu, kesme takımından kaynaklanan düzensizlikler

Detaylı

A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 3. HAFTA

A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 3. HAFTA A.Ü. GAMA MYO. Elektrik ve Enerji Bölümü GÜNEŞ ENERJİSİ İLE ELEKTRİK ÜRETİMİ 3. HAFTA İçindekiler 1.Nesil Güneş Pilleri Tek Kristalli Güneş Pilleri Çok Kristalli Güneş Pilleri 1. Tek Kristal Silisyum Güneş

Detaylı

Sabit Protezlerde İdeal Restoratif Materyal Seçimi

Sabit Protezlerde İdeal Restoratif Materyal Seçimi Sabit Protezlerde İdeal Restoratif Materyal Seçimi Prof. Dr. A. Ersan Ersoy** Dt. N.Esra Bağdatlı* ** Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi, Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı * Doktora

Detaylı

PROF.DR.L.ŞEBNEM TÜRKÜN

PROF.DR.L.ŞEBNEM TÜRKÜN CAM İYONOMER SİMANLAR Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1972 de Wilson ve Kent tarafından bulundu ve 1974 de Mc Lean ve Wilson tarafından geliştirildiler. Toz ve likitten oluşurlar. İlk geliştirilenler, Alüminyum

Detaylı

Lab Cihazları Dersi Çalışma Soruları

Lab Cihazları Dersi Çalışma Soruları Lab Cihazları Dersi Çalışma Soruları Nasıl Olacak? 8 tane soru verdim bunları direk soracam. Cevapları da var zaten. Son 3 slayttaki okuma parçalarından da sorular gelecek. Dolayısıyla bu parçalardan gelebilecek

Detaylı

İki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi

İki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi İki Farklı Kendiliğinden Yayılan Şap Kinetiği PÇ Baskın & KAÇ Baskın- Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi Kendiliğinden yayılan şap uygulamaları; İşçilik maliyeti düşük Hızlı sertleşen Yüksek mukavemetli

Detaylı

Kompozit Malzemeler. Tanım:

Kompozit Malzemeler. Tanım: Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Tanım: Kompozit Malzemeler En az 2 farklı malzemenin birbiri içerisinde fiziksel olarak karıştırılmasıyla elde edilen yeni

Detaylı

SinterlenmişKarbürler. Co bağlayıcı ~ Mpa Sertlikliğini 1100 ⁰C ye kadar muhafaza eder Kesme hızları hız çeliklerine nazaran 5 kat fazladır.

SinterlenmişKarbürler. Co bağlayıcı ~ Mpa Sertlikliğini 1100 ⁰C ye kadar muhafaza eder Kesme hızları hız çeliklerine nazaran 5 kat fazladır. SinterlenmişKarbürler Co bağlayıcı ~ Mpa Sertlikliğini 1100 ⁰C ye kadar muhafaza eder Kesme hızları hız çeliklerine nazaran 5 kat fazladır. Seramikler 3 Katogoride Toplanır: 1) Alumina (Al2O3) 2) Alumina

Detaylı

MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ

MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ Bir fikre ya da ihtiyaç duyulan bir pazara ait ürünün nasıl üretileceğine dair detaylı bilgilerin ortaya çıkma sürecidir. Benzer tasarımlar Müşteri istekleri

Detaylı

Maddeyi Oluşturan Tanecikler

Maddeyi Oluşturan Tanecikler Maddeyi Oluşturan Tanecikler a) Saf Madde : Kendine özgü fiziksel ve kimyasal özellikleri olan, ayırt edici özellikleri bulunan ve bu ayırt edici özellikleri sabit olan maddelere saf madde denir. Elementler

Detaylı

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MMM291 MALZEME BİLİMİ MMM291 MALZEME BİLİMİ Ofis Saatleri: Perşembe 14:00 16:00 ayse.kalemtas@btu.edu.tr, akalemtas@gmail.com Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme

Detaylı

diastema varlığında tedavi alternatifleri

diastema varlığında tedavi alternatifleri diastema varlığında tedavi alternatifleri Prof. Dr. L. Şebnem TÜRKÜN Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı Etken Muayene Tedavi Planı Etiyoloji Süt/daimi diş geçiş

Detaylı

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir. Hidrolize engel olmak veya hidroliz hızını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 1-pH ayarlanabilir. 2-Çözücü tipi değiştirilebilir. 3-Kompleks oluşturulabilir. 4-Yüzey aktif maddeler ilave

Detaylı

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Doç. Dr. Atilla Evcin Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Çözelti Özellikleri Elektro-eğirme sırasında kullanılacak çözeltinin özellikleri elde edilecek fiber yapısını

Detaylı

2. Kimyasal adezyon, primer ve sekonder kimyasal bağların etkisi ile olur.

2. Kimyasal adezyon, primer ve sekonder kimyasal bağların etkisi ile olur. 3. SINIF TEDAVİ DERS NOTLARI / PROF.DR.OSMAN GÖKAY Temel Adezyon Prensipleri Diş sert dokuları ile restoratif materyaller arasında güçlü ve kalıcı bağların oluşması oldukça önemlidir. Bu nedenle, dolgu

Detaylı

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PEDİATRİK DİŞHEKİMLİĞİNDE FİBERLE GÜÇLENDİRİLMİŞ KOMPOZİTLERİN AŞIRI KRON HARABİYETİ GÖSTEREN DİŞLERDEKİ BAŞARISININ İNCELENMESİ Doktora Tezi Dişhekimi

Detaylı

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom KASET Röntgen filmi kasetleri; radyografi işlemi sırasında filmin ışık almasını önleyen ve ranforsatör-film temasını sağlayan metal kutulardır. Özel kilitli kapakları vardır. Kasetin röntgen tüpüne bakan

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANA BİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANA BİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DİŞ HASTALIKLARI VE TEDAVİSİ ANA BİLİM DALI DİSTAL ÇÜRÜKLÜ ÜST BİRİNCİ BÜYÜK AZI DİŞLERİNDE AÇILAN MODİFİYE GİRİŞ KAVİTESİNİN VE AKIŞKAN KOMPOZİT KULLANIMININ

Detaylı

Ayrıca, bu kitapta sunulan bilgilerin İnşaat Mühendislerine de meslek yaşamları boyunca yararlı olacağı umulmaktadır.

Ayrıca, bu kitapta sunulan bilgilerin İnşaat Mühendislerine de meslek yaşamları boyunca yararlı olacağı umulmaktadır. Önsöz Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, İNŞ 2023 Yapı Malzemesi I (3+0) dersinde kullanılmak üzere hazırlanan bu kitap, İNŞ 2024 Yapı Malzemesi II dersinde kullanılan

Detaylı

MMM 2011 Malzeme Bilgisi

MMM 2011 Malzeme Bilgisi MMM 2011 Malzeme Bilgisi Yrd. Doç. Dr. Işıl BİRLİK Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü isil.kayatekin@deu.edu.tr Materials Science and Engineering: An Introduction W.D. Callister, Jr., John Wiley

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin amacı, fizik mühendisliği öğrencilerine,

Detaylı

CAM İYONOMER SİMANLAR ŞEBNEM TÜRKÜN. Prof. Dr. L. Şebnem Türkün

CAM İYONOMER SİMANLAR ŞEBNEM TÜRKÜN. Prof. Dr. L. Şebnem Türkün CAM İYONOMER SİMANLAR Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1972 de Wilson ve Kent tarafından bulundu ve 1974 de Mc Lean ve Wilson tarafından geliştirildiler. Toz ve likitten oluşurlar. İlk geliştirilenler, Alüminyum

Detaylı

www.velle.com.tr Metal Pigment Kaplamalar Tel.: +90 (216) 701 24 01 Faks.: +90 (216) 701 24 02

www.velle.com.tr Metal Pigment Kaplamalar Tel.: +90 (216) 701 24 01 Faks.: +90 (216) 701 24 02 www.velle.com.tr Metal Pigment Kaplamalar hava Tel.: +90 (216) 701 24 01 Faks.: +90 (216) 701 24 02 Metal Pigment Kaplamalar Metal Pigment Kaplamalar metal yüzeylerde korozyon olarak r. Bunun ötesinde

Detaylı

Kompozit Malzemeler. Tanım:

Kompozit Malzemeler. Tanım: Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Kompozit Malzemeler Tanım: Kompozit Malzemeler En az 2 farklı malzemenin birbiri içerisinde fiziksel olarak karıştırılmasıyla elde edilen yeni

Detaylı

3M Oral Care. 3M post ve kor çözümleri. Karmaşık işlemler şimdi daha basit.

3M Oral Care. 3M post ve kor çözümleri. Karmaşık işlemler şimdi daha basit. 3M Oral Care 3M post ve kor çözümleri. Karmaşık işlemler şimdi daha basit. 3M post ve kor çözümleri. RelyX Fiber Post 3D nin sağladığı faydalar. Daha kısa sürede öngörülebilir sonuçlar. Biliyoruz ki endodonti

Detaylı

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI Prof. Dr. HALDUN İPLİKÇİOĞLU İmplant vakaları neden sınıflandırılmalıdır? İmplantoloji yüksek düzeyde bilgi ve deneyim gerektiren bir alandır. Bu konuda çalışmalar

Detaylı

MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ

MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ MALZEMENİN İÇ YAPISI: Katılarda Atomsal Bağ Bölüm İçeriği Bağ Enerjisi ve Kuvveti Atomlar arası mesafe, Kuvvet ve Enerji İlişkisi Atomlar arası Mesafeyi Etkileyen Faktörler. Sıcaklık, Iyonsallik derecesi,

Detaylı

Anterior ve posterior dişler için direkt restorasyonlar (Sınıf I-V kaviteler, servikal çürükler, kök erozyonları)

Anterior ve posterior dişler için direkt restorasyonlar (Sınıf I-V kaviteler, servikal çürükler, kök erozyonları) Kuraray Clearfil Majesty Flow için Kullanım Talimatları Giriş Ürün Clearfil Majesty Flow, Clearfil Tri-s Bond ve aksesuarlardan oluşmaktadır. Majesty Flow, akışkan, radyo opak restoratif kompozit rezindir.

Detaylı

6.WEEK BİYOMATERYALLER

6.WEEK BİYOMATERYALLER 6.WEEK BİYOMATERYALLER Biyomedikal Uygulamalar İçin Malzemeler Doç. Dr. Ayşe Karakeçili 3. BİYOMATERYAL TÜRLERİ METALİK BİYOMATERYALLER Hard Tissue Replacement Materials Metalik materyaller, biyomateryal

Detaylı

IŞIKLA SERTLEŞEN REZİN ESASLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZASYON MİKTARININ SAPTANMASI

IŞIKLA SERTLEŞEN REZİN ESASLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZASYON MİKTARININ SAPTANMASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ IŞIKLA SERTLEŞEN REZİN ESASLI YAPIŞTIRMA SİMANLARININ FARKLI IŞIK KAYNAKLARI İLE POLİMERİZASYON MİKTARININ SAPTANMASI Elçin DERELLİ PROTETİK

Detaylı

Fatih TÖRNÜK Hasan YETİM. Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü

Fatih TÖRNÜK Hasan YETİM. Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü NANOKİL KOMPOZİTLERİNİN GIDA AMBALAJLAMADA KULLANIMI Fatih TÖRNÜK Hasan YETİM Erciyes Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü Sunum Özeti Nanokiller, yapıları, çeşitleri ve özellikleri

Detaylı

Metallerde Döküm ve Katılaşma

Metallerde Döküm ve Katılaşma 2015-2016 Güz Yarıyılı Metalurji Laboratuarı I Metallerde Döküm ve Katılaşma Döküm:Metallerin ısı etkisiyle sıvı hale getirilip uygun şekilli kalıplar içerisinde katılaştırılması işlemidir Döküm Yöntemi

Detaylı

Hasta bilgilendirme broşürü. Tam-seramik. ile mükemmel dişler

Hasta bilgilendirme broşürü. Tam-seramik. ile mükemmel dişler Hasta bilgilendirme broşürü Tam-seramik ile mükemmel dişler Güzel dişler için doğal bir istek Güzel dişlerin arzu edilmesi çok doğaldır, bu da restorasyonun kalitesine ve seçimine dikkat etmek için iyi

Detaylı

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU

Metalurji Mühendisliğine Giriş. Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Metalurji Mühendisliğine Giriş Yrd. Doç. Dr. Rıdvan YAMANOĞLU Seramik bir veya birden fazla metalin, metal olmayan element ile birleşmesi sonucu oluşan inorganik bileşiktir. Seramik grubuna oksitler, nitrürler,

Detaylı

MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ. Doç.Dr. Salim ŞAHİN

MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ. Doç.Dr. Salim ŞAHİN MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ VE MÜHENDİSLİK MALZEMELERİ Doç.Dr. Salim ŞAHİN MALZEME SEÇİMİNİN ÖNEMİ Günümüzde 70.000 demir esaslı malzeme (özellikle çelik) olmak üzere 100.000 den fazla kullanılan geniş bir

Detaylı

Çimento Fazları ve Etkileri

Çimento Fazları ve Etkileri Çimento Fazları ve Etkileri Çimsa Çimento Araştırma ve Uygulama Merkezi Ocak, 2017 Kalsiyum Alüminat / Portland Çimentosu - Faz Yapıları ve Etkileri 1. Kalsiyum Alüminat Çimentosu Fazları ve Etkileri 2.

Detaylı

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MMM291 MALZEME BİLİMİ MMM291 MALZEME BİLİMİ Ofis Saatleri: Perşembe 14:00 16:00 ayse.kalemtas@btu.edu.tr, akalemtas@gmail.com Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi, Metalurji ve Malzeme

Detaylı

Geçici dolgu maddeleri

Geçici dolgu maddeleri (Prof. Dr. Osman Gökay) 3.SINIF-MADDELER-BİLGİSİ (2015)- Dolgu maddeleri kullanım sürelerine göre daimi dolgu maddeleri ve geçici dolgu maddeleri olmak üzere ikiye ayrılır. Daimi dolgu maddeleri ise kullanım

Detaylı

Betonu oluşturan malzemelerin oranlanması, daha yaygın adıyla beton karışım hesabı, birbirine bağlı iki ana aşamadan oluşur:

Betonu oluşturan malzemelerin oranlanması, daha yaygın adıyla beton karışım hesabı, birbirine bağlı iki ana aşamadan oluşur: 1 BETON KARIŞIM HESABI Betonu oluşturan malzemelerin oranlanması, daha yaygın adıyla beton karışım hesabı, birbirine bağlı iki ana aşamadan oluşur: I. Uygun bileşenlerin ( çimento, agrega, su ve katkılar

Detaylı

MALZEME BİLİMİ. Malzeme Bilimine Giriş

MALZEME BİLİMİ. Malzeme Bilimine Giriş MALZEME BİLİMİ Malzeme Bilimine Giriş Uygarlığın başlangıcından beri malzemeler enerji ile birlikte insanın yaşama standardını yükseltmek için kullanılmıştır. İlk uygarlıklar geliştirdikleri malzemelerin

Detaylı

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları

1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları 1. Giriş 2. Yayınma Mekanizmaları 3. Kararlı Karasız Yayınma 4. Yayınmayı etkileyen faktörler 5. Yarı iletkenlerde yayınma 6. Diğer yayınma yolları Sol üstte yüzey seftleştirme işlemi uygulanmış bir çelik

Detaylı

ANTERİOR BÖLGE DİREKT KOMPOZİT RESTORASYONLARDA

ANTERİOR BÖLGE DİREKT KOMPOZİT RESTORASYONLARDA T.C. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı ANTERİOR BÖLGE DİREKT KOMPOZİT RESTORASYONLARDA ESTETİK VE UYGULAMA TEKNİKLERİ BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi: Merve KANBER

Detaylı

KATI YALITIM MALZEMELERİ KALSİYUM SİLİKAT

KATI YALITIM MALZEMELERİ KALSİYUM SİLİKAT KATI YALITIM MALZEMELERİ KALSİYUM SİLİKAT Celal Bayar Üniversitesi Turgutlu Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümü Öğretim Görevlisi Tekin TEZCAN İnşaat Yüksek Mühendisi KALSİYUM SİLİKAT Yüksek mukavemetli,

Detaylı

İmal Usulleri. Döküm Tekniği

İmal Usulleri. Döküm Tekniği İmal Usulleri Döküm Tekniği Örnek Heterojen Çekirdeklenme Alışılmamış laboratuar deneyleri dışında, sıvı metal için homojen çekirdeklenme asla olmaz. Uygulamadaki sıvı metallerin içinde hemen her zaman

Detaylı

REVETMAN. Prof Dr Övül KÜMBÜLOĞLU. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

REVETMAN. Prof Dr Övül KÜMBÜLOĞLU. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi REVETMAN Prof Dr Övül KÜMBÜLOĞLU Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi REVETMAN Mum örneğin metal yapıya dönüştürülmesi için kullanılan yardımcı madde

Detaylı

Gaz. Gaz. Yoğuşma. Gizli Buharlaşma Isısı. Potansiyel Enerji. Sıvı. Sıvı. Kristalleşme. Gizli Ergime Isısı. Katı. Katı. Sıcaklık. Atomlar Arası Mesafe

Gaz. Gaz. Yoğuşma. Gizli Buharlaşma Isısı. Potansiyel Enerji. Sıvı. Sıvı. Kristalleşme. Gizli Ergime Isısı. Katı. Katı. Sıcaklık. Atomlar Arası Mesafe İmal Usulleri DÖKÜM Katılaşma Döküm yoluyla üretimde metal malzemelerin kullanım özellikleri, katılaşma aşamasında oluşan iç yap ile belirlenir. Dolaysıyla malzeme özelliklerinin kontrol edilebilmesi

Detaylı

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ

BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ BARTIN ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ METALURJİ VE MALZEME MÜHENDİSLİĞİ MALZEME LABORATUARI II DERSİ AKIMLI VE AKIMSIZ KAPLAMALAR DENEY FÖYÜ Gelişen teknoloji ile beraber birçok endüstri alanında kullanılabilecek

Detaylı

Gerdirilmiş Poli Propilen (tek veya çift yönlü) (OPP ve BOPP)

Gerdirilmiş Poli Propilen (tek veya çift yönlü) (OPP ve BOPP) YÜZEY GERİLİMİNİN ÖNEMİ Ambalaj sanayinde, ambalaj malzemesi olarak kullanılan malzemelerin üzerine basılan mürekkebin malzemeye yapışması, ambalajın kullanım alanına ve kullanım şartlarına uygunluğunun

Detaylı

PLASTİK ŞEKİL VERME (PŞV) Plastik Şekil Vermenin Temelleri: Başlangıç iş parçasının şekline bağlı olarak PŞV iki gruba ayrılır.

PLASTİK ŞEKİL VERME (PŞV) Plastik Şekil Vermenin Temelleri: Başlangıç iş parçasının şekline bağlı olarak PŞV iki gruba ayrılır. PLASTİK ŞEKİL VERME (PŞV) Metallerin katı halde kalıp olarak adlandırılan takımlar yardımıyla akma dayanımlarını aşan gerilmelere maruz bırakılarak plastik deformasyonla şeklinin kalıcı olarak değiştirilmesidir

Detaylı

Patentli Resilient Hyaluronic Acid Teknolojisi

Patentli Resilient Hyaluronic Acid Teknolojisi Patentli Resilient Hyaluronic Acid Teknolojisi François Bourdon, Emeline Charton, Stéphane Meunier PhD* Teoxane SA, Les Charmilles, Rue de Lyon 105, CH-1203 CENEVRE Teknoloji Tüm çapraz bağlı Teosyal hyalüronik

Detaylı

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN

TOKLUK VE KIRILMA. Doç.Dr.Salim ŞAHĠN TOKLUK VE KIRILMA Doç.Dr.Salim ŞAHĠN TOKLUK Tokluk bir malzemenin kırılmadan önce sönümlediği enerjinin bir ölçüsüdür. Bir malzemenin kırılmadan bir darbeye dayanması yeteneği söz konusu olduğunda önem

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ 1 ) Adı, Soyadı : Bülent DAYANGAÇ 2 ) Doğum Tarihi : 05 Temmuz 1946 3 ) Ünvanı : Profesör 4 ) Öğrenim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Y. Lisans Dişhekimliği Fakültesi Hacettepe Üniversitesi

Detaylı

EĞİTİM DANIŞMANLARI Serdar Gürel Özlem Coşkun

EĞİTİM DANIŞMANLARI Serdar Gürel Özlem Coşkun Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK), uzmanlık eğitiminde kullanılmak üzere çekirdek müfredat ve standartları belirlemek için Tıpta Uzmanlık Kurulu Müfredat Oluşturma ve Standart Belirleme Sistemi (TUKMOS) çerçevesinde

Detaylı