HÂKKA SÛRESİNİN TANITIMI VE ÂYETLERİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI TEFSİR METİNLERİ. Prof. Dr. Mehmet OKUYAN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HÂKKA SÛRESİNİN TANITIMI VE ÂYETLERİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI TEFSİR METİNLERİ. Prof. Dr. Mehmet OKUYAN"

Transkript

1 14 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI TEFSİR METİNLERİ Prof. Dr. Mehmet OKUYAN 1

2 Ünite: 14 Prof. Dr. Mehmet OKUYAN İçindekiler HÂKKA SÛRESİ SÛRENİN TANITIMI ÂYETLER ÂYETLER

3 HÂKKA SÛRESİ SÛRENİN TANITIMI Hâkka sûresi Mekke döneminde indirilmiş olup, 52 âyetten oluşmuş ve adını ilk üç âyetteki gerçekleşen hakikat anlamındaki el-hâkka kelimesinden almıştır. Mekke döneminin ortalarında indirilmiş olan bu sûre, resmî olarak 69. sıradadır. Bu sûre de el-müfassalü t-tıvâl denilen kısa sûrelerin kısmen uzun olanları ndandır. Hâkka sûresinin konusu, öncesi ve sonrasındaki sûreler gibi kıyamet ve âhiret le ilgilidir. Öncesindeki Kalem sûresi ve sonrasındaki Me âric ile adeta birbirinin devamı niteliğindedir. Hâkka sûresinde ilk olarak bir adı da el-hâkka olan kıyametin mutlaka gerçekleşeceği beyan edilmektedir. Bu arada kıyametin şiddetinin insan idraki ile kavranamayacağı, bu nedenle konu hakkında bilgilenmek için ilâhî bilgilendirmenin şart olduğu vurgulanmaktadır. Kıyameti ve mahşeri inkâr eden Semûd ve Âd kavimlerinin akıbetleri ele alınarak muhataplar bilgilendirilmekte, Firavun, ondan önceki bazı kavimler ile özellikle şehirleri alt üst olan Lût kavminin durumu da ibret alınsın diye dikkatlere sunulmaktadır. Daha sonraki bölümlerde kıyametin çeşitli sahneleri hatırlatılmakta, mahşerde göğün yapısı, meleklerin durumu ve arşı taşıyan görevlilerin sekiz tane olduğu beyan edilmektedir. Ardından mahşer sahnelerinden birkaçı gündeme getirilmekte, bunlardan Allah a arz olunma ve bilgilendirilme konusuna değinilmektedir. Amel defterini sağ tarafından alanların sevinçleri ile sol taraftan alanların sızlanmaları ve her iki grubun mahşerdeki durumları ele alınmaktadır. Bu bağlamda cehennemliklerin dünyadaki sapkın hallerine karşılık âhirette kendilerine sunulacaklar hakkında da kısa bilgilendirmeler yapılmaktadır. Sûrenin sonunda Yüce Allah her şeye yemin ederek, vahyin kaynağının kendisi olduğunu beyan etmektedir. Aksi kanaatlerin akla ziyan olduğu Hz. Peygamber örnekliğinde bildirilerek, vahye müdahalenin tarif edilemeyecek acı sonuçlar doğuracağı belirtilmektedir. Hâkka sûresi çok önemli uyarılarla ve tesbihin gerekliliği hatırlatmasıyla sona ermektedir ÂYETLER ا ل ح ا ق ة 1 م ا ال ح ا ق ة 2 و م ا ا د ر يك م ا ال ح ا ق ة 3 ك ذ ب ت ث م ود و ع اد ب ال ق ار ع ة 4 ع ات ي ة 6 ( ف ا م ا ث م ود ف ا ه ل ك وا ب الط اغ ي ة 5 و ا م ا ع اد ف ا,ه ل ك وا ب ر يح ص ر ص ر س خ ر ه ا ع ل ي ه م س ب ع ل ي ال و ث م ان ي ة ا ي ام ح س وم ا ف ت ر ى ال ق و م ف يه ا ص ر ع ى ك ا ن ه م ا ع ج از ن خ ل خ او ي ة 7 ف ه ل ت ر ى ل ه م م ن ب اق ي ة 8 ( 3

4 Tefsir metinleri Gerçekleşecek o hakikat. 2. Ne yaman şeydir o gerçekleşecek hakikat! 3. Gerçekleşecek o hakikati sana bildiren ne olabilir ki! 4. Semûd ve Âd (kavimleri) de o çarpan felaketi yalanlamıştı. 5. Semûd a gelince, onlar azgınlığın karşılığında bir bela ile helâk edilmişlerdi. 6. Âd (kavmi) ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler. 7. (Allah) o kasırgayı, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine salmıştı. (Öyle ki, eğer orada olsaydın) o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi (oracıkta) yere serilmiş halde görürdün. 8. Şimdi onlardan geriye kalan (herhangi bir kişi) görebiliyor musun? Sûre bütünüyle kıyamet ve âhiretle ilgili bir içeriğe sahip olduğu için ilk grup âyette kıyamete dikkat çekilmekte, bu arada insanlık tarihi genelinde inkârcılıkları defalarca hatırlatılan iki kavimden ve yaşadıkları helâkten söz edilmektedir Kıyâmetin Gerçekliği ve Onu Yalanlayan İki Kavim Yüce Allah Mekke müşriklerinin inkâr ettikleri kıyamet olayının gerçekliğini Kur ân da nadiren kullandığı bir ifade üslubuyla gündeme getirmekte ve muhatapların dikkatini çekmektedir. 1. Kıyamet Mutlaka Gerçekleşecektir şey- Gerçekleşecek o hakikat. Ne yaman ا ل ح ا ق ة م ا ال ح ا ق ة و م ا ا د ر يك م ا ال ح ا ق ة dir o gerçekleşecek hakikat? Gerçekleşecek o hakikati sana bildiren ne olabilir ki! Buradaki ا ل ح ا ق ة el-hâkka kelimeleri gerçekleşecek olay, gerçekleşecek hakikat, kesin gerçek, و م ا ا د ر يك ve mâ edrâke ifadesi ise sana bildiren ne olabilir ki! demektir. Kur ân da bu ifade türü hakkında Kaari a sûresinde geniş bilgi vermiştik. Özetle söyleyelim ki bu üslup ele alınacak veya gündeme getirilecek meselenin önemini ve sıradışılığını ortaya koymak için kullanılan anlatım tekniklerinden birisidir. Çün- Gerçekleşecek o hakikat. Bu ifade kıyametle ilgilidir. ا ل ح ا ق ة kü kelimenin başındaki ا ل eliflâm takısı maksadın bilinen, gündemde olan ve tartışılan bir konu olduğunu göstermektedir. Kıyametin gerçekliğinin yanında onun mutlaka meydana geleceğinin de bilinmesi istenmektedir. Râzî bu kelimenin anlamı hakkında bazı hatırlatmalar yaparak çeşitli ihtimaller üzerinde durmakta ve bizce de çok makul tespitlerde bulunmaktadır. Kısaca söz konusu değerlendirmeleri zikretmekte yarar vardır. 1. Hakk, var olan, mevcut olan demektir. Hâkka da bu doğrultuda meydana gelmesi zorunlu olan şey anlamına gelmektedir. 2. Hâkka, bir şeyin hakikatinin ne olduğu noktasında asıl mahiyetinin anlaşılmasının sağlanacağı saat demektir. 3. Hâkka, haklar sahibi anlamında olup doğruluğu kesin olan şey- 4

5 14 ler demektir. Bu bağlamda mükâfatlar ve cezalar örnek olarak zikredilebilir. 4. Hâkka, meydana gelmesi yalanlanamayacak olan şey, yani kıyamet demektir. 5. Hâkka, her hak sahibinin hakkını almasının gerçek olduğu ve bunun gerçekleştiği an anlamına da gelmektedir. 6. Hâkka, herkesin içinde bulunmasının zorunlu olduğu vakit demektir. 7. Hâkka, bütün mükelleflerin davranışlarının sonucunun mevcut olduğu ve gerçekleştiği hak gün demektir. 1 Râzî nin daha pek çok ihtimali dile getirdiği bu kelimenin öyle ya da böyle kıyamet ve mahşer le ilgili olduğu açıktır. Zaten İmâm Ferrâ da kelimeye kıyamet anlamını vermeyi tercih etmiştir. 2 Ne yaman şeydir o gerçekleşecek hakikat? Bu âyette mâ م ا ال ح ا ق ة edatından kaynaklanan iki anlam ihtimali vardır: 1. Bu ifade cevabı beklenen bir soru olarak anlaşılabilir. Buna göre maksat, Yüce Allah ın söz konusu hakikatin ne olduğunu başta Hz. Muhammed olmak üzere bütün muhataplara sormasıdır. Bir sonraki âyetten de anlaşılacağı üzere, bu soru muhatabın cevap verebileceği bir konu hakkında değildir. Aksine tam bir acziyet ve çaresizlik ortaya konulması amaçlanmaktadır. 1 Râzî, age., XXIX, Ferrâ, age., III, Bu ifadenin başındaki mâ edatı tıpkı Vâkı a 56/27 ve Kaari a 101/2 de olduğu gibi taaccüb denilen hayretlik anlamı da verebilir. Buna göre âyete, O gerçekleşecek olan hakikat ne korkunçtur! şeklinde bir anlam verilebilir. Bizim de tercih ettiğimiz bu anlama göre, maksat kıyametin dehşetini hayretlik ifadelerle hafızalara kazımaktır. Gerçekleşecek o hakikati sana bildiren ne olabilir و م ا ا د ر يك م ا ال ح ا ق ة ki! Kur ân da bu tür ifadelerin bulunma nedenleri hakkında Kadr 97/2 de geniş açıklamalar yapmıştık. Şu kadarını hatırlatarak yetinelim: Yüce Allah bu tür soru kalıbını ilgili konuda muhatabın hiçbir şekilde doğru ve tam bilgi sahibi olamayacağını bildirmek için kullanmaktadır. Vahyin yardımı olmadan bu tür konularda hiçbir mahlûk bilgi veremez. Çünkü bu sadece akılla elde edilebilecek bir konu değildir. Rabbimiz bu soru kalıbının devamında, burada olduğu gibi, bazen hemen devam eden âyette, bazen ileriki âyetlerde, bazen de farklı yerlerde bizzat kendisi cevap ve bilgi vermektedir. 5

6 Tefsir metinleri Bu ifadedeki ikinci mâ edatı zaman anlamı veren metâ manasına gelebilir. Buna göre maksat kıyametin kopma zamanını hiç kimsenin bilemeyeceğini beyandır. Semerkandî bu edatın hangi gün anlamında bir soru olduğu kanaatindedir. 3 Kur ân da pek çok âyet kıyametin zamanının bilinemeyeceğini ortaya koymaktadır. 3 Semerkandî, age., III, Söz konusu mâ edatı mahiyet anlamına da gelebilir. Buna göre maksat, kıyametin nasıl bir olay olduğunu hiç kimsenin bilemeyeceğini bildirmektir. Bu konuda bilgiyi sadece Yüce Allah verebilir. ve mâ edrâke ifadelerinin cevabını Yüce Allah verdiği için و م ا ا د ر يك buradaki maksadı mahiyet olarak anlamak gerekir; çünkü el-hâkka kelimesinin el-kaari a, yani kıyamet anlamına geldiğini Rabbimiz bir sonraki âyette beyan etmektedir. Oysa Yüce Allah kıyametin ne zaman kopacağı ile ilgili herhangi bir bilgiyi hiç kimse ile paylaşmamıştır. Kıyamet ve alametleri (!) ile ilgili olarak Nâzi ât sûresinin son grup âyetinde geniş bilgi verdiğimiz için burada aynı şeyleri tekrarlamayacağız. Her iki ihtimalde de mesaj, başta Hz. Peygamber olmak üzere bu konuda muhatabın kendi idrakiyle bilgi sahibi olamayacağını ortaya koymakla ilgilidir. Yeniden hatırlatalım ki özellikle bu âyetteki ikinci mâ edatından maksat kanaatimizce mahiyet anlamıdır. Zira kıyametin nasıl gerçekleşeceğini hiç kimse bilememektedir. 2. Yalanlayıcı İki Örnek: Semûd ve Âd Kavimleri ya- Semûd ve Âd (kavimleri) de o çarpan felaketi ك ذ ب ت ث م ود و ع اد ب ال ق ار ع ة lanlamıştı. Âyetteki ك ذ ب ت kezzebet fiili yalanlamak, ال ق ار ع ة el-kaari a kelimesi ise çarpan, son vuruş, son saat, kıyamet demektir. Kur ân ın en iyi müfessiri yine Kur ân ın kendisidir. Yüce Allah, Fussılet 41/3 te bu kitabın âyetlerinin açıklandığını beyan etmekte, Hûd 11/1-2 de de açıklamayı bizzat kendisinin yaptığını bildirmekte, bu işlemin gerekçesini ise Allah tan başkasına kulluk yapılmaması şeklinde belirlemektedir. İşte bu açıklamaya dair en güzel örneklerden birisi buradadır. Hâkka kelimesi kaari a demektir. Kaari a aynı adla anılan sûrede insanların sere serpe yerlere saçıldığı pervane sineklerini andıran ve dağların da atılmış yün gibi olacağı korkunç patlama anlamında kıyamet demektir. Buradan hareketle, sûrenin ilk üç âyetinde üç defa yer alan el-hâkka kelimesinin kaari a denilen kıyamet anlamına geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Kaari a kelimesi Ra d 13/31 de de geçmekte ve bu defa kıyametle değil, dünyevi bir felaketle ilişkilendirilmektedir. Elbette dünyadaki felaketler ile sistemin bitişini sağlayacak kıyamet birbiriyle mukayese edilemeyecek düzeyde farklıdır. Ra d 13/31 de geçen kelime belirteç edatı olmadan nekre olarak kullanılmakta, dolayısıyla her 6

7 14 tür dünyevi sıkıntıyı ve felaketi içermektedir. Biri bu sûrede diğerleri Kaari a sûresinde olmak üzere toplam dört defa daha geçen bu kelime başındaki eliflâm takısı gereği kıyamet anlamına gelmektedir. Yüce Allah bu sûrede önceki kavimlerden iki tanesini hatırlatmakta ve onların da kıyameti yalanladığını haber vermektedir. Hz. Salih in kavmi Semûd ile Hz. Hûd un kavmi Âd ın bu gerçeği yalanlamasının ardından ne tür felaketler yaşadıkları dile getirilmektedir. Böylece başta Mekkeli müşrikler olmak üzere bütün zamanların inkârcılarına gözdağı verilmekte, müminlere ise moral desteği sağlanması amaçlanmaktadır. 4 Bu kavim hakkında geniş bilgi için bk. İslâmoğlu, age., s te 9. not ve s da 13. not Semûd ve Âd Kavimlerinin Akıbetleri Yüce Allah, kıyameti ve âhireti inkâr eden iki kavmi bu son ümmete örnek olsun diye gündeme getirmekte, her iki kavmin helâk edilme biçimleri ve akıbetleri hakkında bilgi vermektedir. 1. Semûd Kavminin Helâki Semûd a gelince, onlar azgınlığının karşılığında ف ا م ا ث م ود ف ا ه ل ك وا ب الط اغ ي ة bir bela ile helâk edilmişlerdi. Âyetteki ث م ود semûd kelimesi Semud kavmi, ا ه ل ك وا ühlikû fiili helâk edilmek, الط اغ ي ة et-tâğiye kelimesi ise ölçü tanımayan korkunç bir ses, azgın bir bela, sınırı aşan şey demektir. ث م ود üzere, Daha önce Fecr ve Şems sûrelerinde de ele aldığımız semûd kelimesi, az su anlamına gelen semd kökünden türetilmiştir. Az yağan yağmuru, kayalarda açtıkları sarnıçlarda biriktirdikleri için bu isimle anılan Semûd, Hz. Sâlih in kavmidir. Bu kavim, bugün Medâin-i Sâlih diye bilinen, Arabistan ın kuzeyinde bulunan, kaya kentlerinden oluşan ve Hıcr adıyla anılan bölgede yaşamışlardı. 4 Yüce Allah, helâkinden söz ettiği kavimlere Hz. Salih in muhatapları olan Semûd ile başlamakta, ancak burada helâkin detayını vermemektedir. Kur ân da sadece bu âyette geçen الط اغ ي ة et-tâğiye kelimesinin başındaki bâ edatının anlama katkısı nedeniyle âyeti iki şekilde yorumlamak mümkündür: Âyetteki mesaj bu kavmin helâk şekliyle, yani azgın bir vaka ile helâk edilişiyle ilgili olabilir. Kur ân da Semûd kavminin helâk edilişiyle ilgili pek çok âyette detay bilgiler vardır. Buna göre helâk A râf 7/73-79 da sarsıntı, Hûd 11/61-68 ve Hicr 15/80-84 te korkunç ses, Şu ârâ 26/ da azap, Neml 27/45-53 te yıkılma, Fussılet 41/17-18 de azap yıldırımı, Zâriyât 51/43-44 te yıldırımla yakalanma, Kamer 54/23-32 de tek sayha (gürültü), Fecr 89/8-13 te azap kırbacı ve Şems 91/11-14 te ise yerle bir edilme şeklinde, yani yaşadıkları mekânın dümdüz edilmesi biçiminde gerçekleştirildiği bildirilmektedir. 7

8 Tefsir metinleri 14 1 Görüldüğü üzere yorumunu yapmakta olduğumuz âyette tek kelime ile nitelendirilen helâk başka âyetlerde pek çok detay içermektedir. Bütün bu âyetlerde helâkin nasıl gerçekleştirildiği ifade edildiği gibi, zaman zaman gerekçesi üzerinde de durulmaktadır. Yorumunu yapmakta olduğumuz âyetteki الط اغ ي ة et-tâğiye kelimesinin başındaki bâ edatına sebebiyet manası vermemiz de mümkündür. Nitekim Semerkandî ve Taberî bu anlamı tercih etmiş, bizim ilk görüş olarak verdiğimiz kanaati ikinci sırada zikretmişlerdir. 5 Zemahşerî de de bu yönde bilgiler vardır. 6 Semûd kavminin azgınlığı hakkında Fecr 89/11 de tağavv fiili, Şems 91/11 de ise tağvâ kelimesi kullanılmaktadır. Buna göre, onlar azgınlık yaptıkları için, yaptıkları cinsinden azgın bir azapla cezalandırılmışlardı. İbn Abbâs ın da isabetle vurguladığı gibi, böylece âyette onların helâk edilme biçiminin yanında, helâk edilme nedeni de dile getirilmiş olmaktadır. Bir anlamda âyette sebep-sonuç ilişkisi üzerinde durulmakta ve Semûd kavminin helâk edilme nedeni azgınlıkları olarak belirlenmektedir. 2. Âd Kavminin Helâki 5 Semerkandî, age., III, 488; Taberî, age., XXIX, Zemahşerî, age., IV, Necm 53/50. 8 Geniş bilgi için bk. Esed, age., s. 284 te 48. not; İslâmoğlu, age., s te 9. not. 9 Râzî, age., XXIX, 103. ka- Âd (kavmi) ise, uğultulu, azgın bir و ا م ا ع اد ف ا,ه ل ك وا ب ر يح ص ر ص ر ع ات ي ة sırga ile helâk edilmişlerdi. Âyetteki ع اد âd kelimesi Âd kavmi, rîh-i sarsar tamlaması ر يح ص ر ص ر edilmek, ühlikû fiili helâk ا,ه ل ك وا ع ات ي ة kasırga, alabildiğine soğuk rüzgar, şiddetli bir sesle gürleyen âtiye kelimesi ise karşı gelen, dizginlenemeyen, azgın, isyan eden demektir. Fecr 89/6 da da ifade ettiğimiz üzere, Kur ân da ilk Âd adı da verilen 7 Âd kavmi, peygamberleri Hz. Hûd olan ve efsanevî İrem Bağları nın sahipleriydiler. Kumluk bir alanda Ahkaf adıyla bilinen, Umman ile Hadramevt arasında bugünkü Yemen topraklarını da içine alan geniş çöl bölgesinde yaşamış bir kavim idi. Burası, Arabistan yarımadasının güneyinde, okyanusa paralel uzunca bir çölün ve vadinin içerisinde bulunuyordu. 8 Âyetteki ر يح ص ر ص ر rîh-i sarsar tamlaması, Kur ân da üç kez geçmekte ve kasırganın korkunç yapısını, çıkardığı dehşet gürültüyü ve uğultuyu ifade etmektedir. Özellikle ص ر ص ر sarsar kelimesinin aslında sadece ص ر sar kökünden geldiği, kasırganın tekrarı ve sürekliliği nedeniyle aynı kalıbın iki kez tekrarlandığı beyan edilmektedir. 9 Bu arada ع ات ي ة âtiyeh kelimesi ise kasırganın azgınlığını, şiddetini, büküp büküp attığını, adeta hortum görüntüsü verdiğini mesaja katmaktadır. Çünkü âtiyeh kelimesiyle aynı kökten gelen ve Meryem 19/8 de Hz. Zekeriyya nın yaşını ifade eden ıtiyyâ kalıbı bir şe- 8

9 14 yin son sınırı nı ifade etmektedir. Bu arada yine Meryem 19/69 da Allah a karşı azgınlığın son noktası anlamında da ıtiyyâ kelimesi kullanılmaktadır. Anlaşılan o ki, bu kavme uygulanan azap, benzerlerinden farklı olarak son sınıra gelmiş ve dünyevî azap anlamında artık ötesi tahayyül edilemeyen bir boyut kazanmıştı. b) Yüce Allah sûrenin 6-7. âyetlerinde Hz. Hûd un kavmi olan Âd i, yani Ahkaaf halkını nasıl helâk ettiğini beyan etmektedir. Kıyameti ve dolayısıyla âhireti inkâr eden bu kavmin dünyadaki azgınlıkları ve akıbetleri hakkında çeşitli bilgiler vardır. Bu konuda Ahkaaf adında müstakil bir de sûrenin bulunduğunu hatırlatarak onların helâki hakkında bazı ifadeleri hatırlatmakla yetinelim. Buna göre söz konusu kavmin helâki A râf 7/65-72 de onların ardını kesmek, Hûd 11/50-60 ta katı ve ağır bir azap, Mü minûn 23/33-41 de korkunç gürültü ile sel sürpüntüsüne döndürülme, Şu arâ 26/ ta helâk, Fussılet 41/15-16 da uğursuz günlerde uğultulu kasırga ile, Zâriyât 51/41-42 de köklerini kesen rüzgârın hiçbir şey bırakmaması, Kamer 54/18-21 de sürekli uğursuz bir günde uğultulu bir kasırga ve Fecr 89/6-8 ve 13. âyetlerde ise azap kamçısı ile cezalandırıldıkları beyan edilmektedir. Bu âyet gruplarının dışında oldukça geniş bir malumat ise Ahkaaf sûresinde âyetler arasında yer almaktadır. Kur ân ın bir konuyu açıklama metodu serpiştirerek anlatma şeklinde olduğu için, konuyla ilgili etraflı bilgi sahibi olmak amacıyla bütün âyetleri ve bağlamlarını iyi bilmek gerekmektedir. Bu nedenle söz konusu âyetleri ve Âd kavmine uygulanan azap ifadelerini kısaca hatırlatmak istedik. 10 Hz. Peygamber in bu ifadesi âyetlerle uyumludur. Bu konuda bk. Hıcr 15/21; Mü minûn 23/ Semerkandî, age., III, 489; Zemahşerî, age., IV, 587; Kurtubî, age., XVIII, Taberî, age., XXIX, 50. Bu arada söz konusu kavme uygulanan kasırganın şiddetini beyan anlamında İbn Abbâs tan şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Rasûlüllah (as) şöyle buyurmuştur: Yüce Allah ne kadar bir rüzgar esintisi göndermişse mutlak surette bir ölçü ile göndermiştir. Ne kadar bir su damlası gönderdiyse onu da bir ölçü ile göndermiştir. 10 Bundan Âd in helâk günü ile Nûh kavminin helâk günü müstesnadır. Nûh kavminin helâk edildiği gün, su (meleklerden oluşan) bekçilerine baş kaldırdı; onların da ona yapacak bir şeyleri yoktu. Bu ifadelerinden sonra Hâkka sûresinin 11. âyetini okudu ve devamla buyurdu ki: Âd kavminin helâk edildiği gün de rüzgâr bekçilerine karşı itaatsizlik etti; onlar da ona karşı bir şey yapamadılar. Daha sonra Hâkka sûresinin 6. âyetini okudu. 11 Hz. Ali den de benzer bir rivayet nakledilmekte, aralarındaki fark ise bu iki kavmin helâkinde su ve fırtınanın kendileriyle görevli meleklerin kontrolünden özellikle Yüce Allah tarafından çıkartıldığı beyan edilmektedir. 12 Yani suyun ve fırtınanın meleklere isyanı söz konusu olmamış, onlar bu noktada istisna edilmişlerdir. Gerçekten de özellikle bu son rivayet konuyu doğru anlamamızda son derece ufuk verici bir mahiyet arz etmektedir. 9

10 Tefsir metinleri 14 1 Bu rivayette Peygamber Efendimiz her iki kavmin çarptırıldığı her iki felaketin dizginlenemez, ertelenemez ve önlenemez özellikte olduğunu açıkça beyan etmektedir. İbn Abbâs ın ifadesiyle rüzgar Âd kavmini helâkte ölçüleri katlayıp geçti; çünkü söz konusu kavim de müminlere ve hakikate karşı ölçüyü çoktan aşıp geçmişti. Elbette iradeli müslümanlar ellerinden geleni yapmalarına rağmen yetersiz kalırlarsa, devreye Yüce Allah ın iradesiz kulları girmektedir. İşte burada yaşanan örnekler bunun birer ifadesidir. Bu iki kavmin ve Kur ân da kıssası anlatılan eski kavimlerin helâk edilme biçimlerinin ve helâk nedenlerinin ele alınmasının sebebi benzer hataların yapılmamasını sağlamaktır. Rüzgâr eken bu inkarcılar fırtına biçerek dünyada helâk edilmişlerdir. Mahşerde çekecekleri ceza ise elbette bu dünyadakinden çok daha ağır ve şiddetli olacaktır. Risalet öğretilerini gürültüleriyle bastıranlar benzer şekilde helâk edilirler. Artık rüzgârların ve fırtınaların şekli değişmiş olsa da, inkârcılık mantığında herhangi bir değişiklik olmamıştır. Bu nedenle Rabbimizin uyarılarına gönülden kulak vererek arzu edilen hassasiyeti göstermek durumunda olduğumuzu unutmamalıyız. 3. Âd in Helâk Edilme Süresi (Allah) o kasırgayı, ardarda yedi س خ ر ه ا ع ل ي ه م س ب ع ل ي ال و ث م ان ي ة ا ي ام ح س وم ا gece, sekiz gün onların üzerine salmıştı. Âyetteki س خ ر sehhara fiili ث م ان ي ة, gece seb a leyâl ifadesi yedi س ب ع ل ي ال salmak, musallat etmek, keli- husûm ح س وم ا gün(düz), semâniyete eyyâm ifadesi sekiz ا ي ام mesi ise ardarda, aralıksız, peşpeşe, kesintisiz, kökünü kazımak demektir. Kur ân da sadece burada geçen ح س وم ا husûm kelimesine ardarda, peşpeşe, kesintisiz anlamı verilince birtakım izahların yapılması zorunludur. 1. Yüce Allah, Âd kavminin üzerine, aralıksız olarak yedi gece sekiz gün(düz) süren kasırga musallat etmişti. Bu nedenle kasırganın bir hafta sürdüğü anlaşılmaktadır. Aynı konunun işlendiği Fussılet 41/16 da gün sayısı verilmeyip, sadece eyyâm-i nehısât, yani uğursuz günler denilmekte, dolayısıyla yorumunu yapmakta olduğumuz Hâkka 7. âyet Fussılet 41/16 daki bu tamlamayı açıklamış olmaktadır. 2. Konuyla ilgili bir başka âyet ise Kamer 54/19 dur. Burada söz konusu kasırganın süresi hakkında Fussılet teki gibi eyyâm günler şeklinde çoğul değil, yevm şeklinde bir gün ifadesi kullanılmaktadır. Âyetler arasında çelişki olamayacağı gerçeğinden hareketle bu konuda şu yorumu yapmak istiyoruz: 10

11 14 Kamer 54/19 da söz konusu kasırga günü için çok önemli bir sıfat yer almaktadır. Oradaki müstemirr kelimesi devamlı, süregelen anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ilgili kasırganın sürekliliği dolaylı olarak dile getiriliyor demektir. Aksi takdirde, bu kelimenin âyette bulunma gerekçesi olamaz. Buradan hareketle, Kamer 54/19 daki ifadenin bir süre devam edecek kasırganın ilk gününü içermiş olabileceğini söyleyebiliriz. Belki bu ilk gün kasırganın en şiddetli dönemini oluşturmuş da olabilir. Âyetlerin birbirini açıklama niteliği işte bu konuda bir kez daha örneklendirilmiştir diyebiliriz. Âyetteki ح س وم ا husûm kelimesinin bir de kökünü kazımak anlamı vardır. Bu durumda söz konusu kelime azabın süresini değil, gerekçesini ortaya koymuş olur. Âd kavmine uygulanan yedi gece, sekiz günlük azabın yapılma nedeni onların kökünü kazımak şeklinde belirlenmiş olmaktadır. Onlar tevhidin ve peygamber öğretilerinin kökünü kazımak istiyor ve bu uğurda çalışıyorlardı. İşte onların bu durumuna uygun olarak Yüce Allah da ilgili kavmin kökünü kazıyacak şiddetli bir kasırga ile kendilerini helâk etmiştir. Bu iki ihtimalden ilkini tercih ettiğimizi söylemeliyiz; çünkü diğer âyetlerin de işaretiyle azabın bir günden fazla sürdüğü anlaşılmakta, böylece bir haftalık azabın süresi içerisinde herhangi bir kesintinin olmadığı ortaya konulmaktadır. 4. Helâkin Etkisi (Öyle ki, eğer orada olsaydın) o ف ت ر ى ال ق و م ف يه ا ص ر ع ى ك ا ن ه م ا ع ج از ن خ ل خ او ي ة kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi (oracıkta) yere serilmiş halde görürdün. Âyetteki ت ر ى terâ fiili görmek, ال ق و م el-kavm kelimesi kavim, ا ع ج از serilmek, sar â sözcüğü ölüp düşmek, yere ص ر ع ى topluluk, haaviyeh kelimesi خ او ي ة kütükleri, a câzü nahl tamlaması hurma ن خ ل ise içi boş, çürümüş demektir. Bu âyetlerde ortaya konulan manzara, insanların ilâhi irade ve kudret karşısındaki çaresizliğini ortaya koymaktadır. Hakk a karşı sahte duruşların sonu, kökünden sökülen hurma kütükleri gibi yere serilmektir. Âyetteki ف يه ا fîhâ ifadesindeki zamirin kasırgaya da, kasırganın yaşandığı günlere de gitmesi mümkündür. Her iki ihtimalde de maksat o dehşetli yapının içerisinde helâk edilen söz konusu inkârcıların alacağı perişan hali deşifre etmektir. Kur ân da sadece burada geçen ص ر ع ى sar â kelimesi (yere) serilmiş anlamına geldiği için Yüce Allah onların bu durumunu, içi boş hurma kütüklerine benzetmektedir. Âd kavminin yere serilmiş halini Kamer 54/20 de de görmekteyiz. Yüce Allah orada söz konusu kasırganın, insanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi devireceğini beyan etmektedir. 11

12 Tefsir metinleri 13 Haşr 59/ Münâfikuun 63/4. 15 Bayraklı, age., XIX, İnkârcı Âd kavminin durumunun benzetildiği ا ع ج از ن خ ل خ او ي ة İçi boş hurma kütükleri ifadesi çok ilginçtir. Çünkü inkârcılık, aslında içi boş bir durumdur. Münafıklık nasıl ki kalpleri bölük pörçük, köstebek yuvası gibi delik deşik, içi boş olmak 13 anlamlarına geliyorsa, inkârcılık da boş bir duygudur. Münafıkların giydirilmiş kütüklere 14 benzetilmesindeki mantık ile inkârcıların içi boş hurma kütüklerine benzetilme mantığı aynıdır. Belki fark olabilecek tek husus, münafıkların canlı ve ayaktaki kütük, helâk edilen inkârcıların ise yere yıkılmış kütük olmasıdır. İnkâr eden ve hakikati kökünden kazımaya çalışan bu insanların içi manen çürümüş ve boşalmış haldedir. Yüce Allah onları maddi yapıları gereği aynı hale getirmiştir. Onlar yaşarken gönüllerini ve beyinlerini çürütüp boşalttılar, Yüce Allah da onlara aynı türden cezayı vermiştir. 15 İnkârcılar hakikatten nasibini almayanlardır. Bu nedenle hayatın anlamlı olabilmesi için inancın ne kadar önemli ve belirleyici olduğu böylece ortaya çıkmaktadır. Tevhid akidesiyle şekillendirilmiş fıtrata yabancılaşanlar içlerini boşaltıp çürütenlerdir. İşte bu son ümmet böyle bir akıbetle buluşmamak için uyarılmaktadır. 5. Helâkin Sonucu gö- Şimdi onlardan geriye kalan (herhangi bir kişi) ف ه ل ت ر ى ل ه م م ن ب اق ي ة rebiliyor musun? Âyetteki ه ل ت ر ى hel terâ ifadesi görüyor musun?, demektir. bâkıyeh kelimesi ise geriye kalan ب اق ي ة Yüce Allah Hz. Sâlih in kavmi Semûd ile Hz. Hûd un kavmi Âd ı nasıl helâk ettiğini beyan ettikten sonra, bunları hatırlatmasındaki asıl amacı ortaya koymakta ve kendilerinden sonraya dair herhangi bir bakiye olup olmadığını soruya konu edinmektedir. Sûrenin bu âyetinde helâkinden söz edilen kavimlerin geriye bir fert bırakıp bırakamadıkları sorulmakta ve elbette cevap da hayır şeklinde zihinlere kazınmaktadır. Yüce Allah Semûd ve Âd kavimlerinin helâkini ele aldıktan sonra her iki kavimden geriye hiç kimsenin kalmadığını beyan etmek istemektedir. Âyetteki ه ل ت ر ى Görüyor musun? hitabının öncelikli muhatabı elbette Hz. Peygamber dir. Ancak mesaj veya istek onunla sınırlı değildir; bu vahye muhatap olan herkestir. Buradaki ه ل ت ر ى Görüyor musun? ifadesi, cevabı beklenen bir soru değildir; görmenin mümkün olmadığını ortaya koyan inkârî bir sorudur. Görüyor musun demek Göremiyorsun, değil mi? anlamına gelmektedir. Açıkça anlaşılıyor ki o kavimlerden hiç kimse geri kalmamıştır. 12

13 14 Onlardan herhangi bir kimse ifadesi, parçayı anarak ل ه م م ن ب اق ي ة bütünü kast etme kuralı gereği, geçmişte helâk edilmiş bütün kavimlerdir. Sûrenin sonraki âyetlerinde ele alınan diğer kavimler de, burada adı geçmeyenler de bu hitabın muhtevası içerisinde yer almaktadır. Nitekim Tâhâ 20/127 ve Kaaf 50/36 gibi çeşitli âyetlerdeki mesajlar bunun delillerindendir. Âyetteki ب اق ي ة bâkıyeh kelimesi söz konusu kavimlerin fertlerini ifade etmektedir; çünkü önceki âyetlerde dile getirilen içi boş hurma kütükleri gibi yere serilenler elbette ilgili kavmin inkârcı kişileriydi. Burada da aynı konu farklı kelimelerle ve üslupla dile getirilmiş olmaktadır. Bâkıyeh kelimesi hakkında iz, eser gibi değerlendirmeler gerçeği yansıtmamaktadır. 16 Esasında onlara ait çeşitli medeniyetlerin izleri halen meydandadır. İşte bazı âyet mealleri: 16 Esed, age., s Âl-i İmrân 3/137; En âm 6/11; Nahl 16/36; Hacc 22/46; Neml 27/69; Ankebût 29/20; Rûm 30/9, 42; Fâtır 35/44; Mü min 40/21, 82; Muhammed 47/ Kur ân da onların yaşadığı yerlerin ibretle gezilmesini emreden pek çok âyet vardır. Yeryüzünde gezmiyorlar mı?, Yeryüzünde gezin gibi hitaplar eski milletlerin helâk sonrası geriye kalan izlerini ibret nazarıyla incelemeyi istemektedir Âd kavminin helâkinin ele alındığı Ahkaaf 46/21-26 da konu hakkında bilgi verilirken, onların helâk edilmesinden sonra evlerinden başka bir şeyin görülmediği açıkça beyan edilmektedir. Demek ki kişiler helâk edilmiş, ancak yıkık evleri geri kalmıştır. 3. Neml 27/51-52 de Yüce Allah bazı kavimlerin kurduğu tuzaklar ve dolayısıyla kendi akıbetleri hakkında gözlem yapılmasını emretmekte, bu arada yaşadıkları yerlerin bomboş kaldığını beyan etmektedir. Demek ki kişiler helâk edilmişler, yerleri ve meskenleri boş kalmıştır. Benzer ifadeler Kasas 28/58 de de yer almaktadır. Bütün bunlardan ortaya çıkmaktadır ki helâk edilen kavimlerden geriye kalmayan şeyler kişilerdir; yoksa onlara ait medeniyetler ve onların izleri değildir. Son söz olarak söyleyelim ki Meryem 19/97 de Yüce Allah Hz. Peygamber e hitap ederek şöyle buyurmaktadır: Biz onlardan önce nice uygarlıkları helâk etmişizdir; sen onlardan herhangi birinin varlığını hissediyor, ya da onların ardından bir tek çıt çıktığını duyabiliyor musun? 13

14 Tefsir metinleri ÂYETLER و ج ا ء ف ر ع و ن و م ن ق ب ل ه و ال م ؤ ت ف ك ات ب ال خ اط ئ ة 9 ف ع ص و ا ر س ول ر ب ه م ف ا خ ذ ه م ا خ ذ ة ر اب ي ة 10 ي ة 11 ل ن ج ع ل ه ا ل ك م ت ذ ك ر ة و ت ع ي ه ا ا ذ ن و اع ي ة ( ا ن ا ل م ا ط غ ا ال م ا ء ح م ل ن اك م ف ي ال ج ار ( Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler(in halkları) hep o günahı (şirki, küfrü ve isyanı) işlemişlerdi. 10. Böylece Rablerinin her bir elçisine karşı gelmişlerdi; O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıvermişti. 11. Şüphesiz, su yükselip azgınlaştığı vakit sizi gemide Biz taşımıştık. 12. Onu sizin için bir öğüt yapalım ve belleyici kulak(ların sahipleri) onu iyice bellesin diye (bunu hatırlattık). Yüce Allah sûrenin 4-8. âyetlerinde Semûd ve Âd kavimlerinin gerçeği yalanlamasını ve yaşadıkları helâkleri hatırlattıktan sonra bu âyet grubunda da benzer sonu paylaşan başka örnekleri gündeme getirmekte, bu arada yapılan bilgilendirmenin amacını ve gerekçesini beyan etmektedir Firavun, Öncesi ve Alt Üst Edilenlerin Akıbeti Sûrenin 9 ve 10. âyetlerinde önceki bölümde helâkinden söz edilen Semûd ve Âd kavimlerinin bu noktada yalnız olmadıkları belirtilerek, Firavun, ondan öncekiler ve şehirleri alt üst edilenler dikkatlere sunulmaktadır. 1. Firavun ve Diğerleri Büyük Bir Hataya Gömülmüşlerdi Firavun, ondan öncekiler ve altı و ج ا ء ف ر ع و ن و م ن ق ب ل ه و ال م ؤ ت ف ك ات ب ال خ اط ئ ة üstüne getirilen beldeler(in halkları) hep o günahı (şirki, küfrü ve isyanı) işlemişlerdi. Âyetteki ج ا ء câe fiili gelmek, م ن ق ب ل ه men kablehû ifadesi ondan öncekiler, ال م ؤ ت ف ك ات el-mü tefikât kelimesi alt üst edilenler, ال خ اط ئ ة el-haatıe sözcüğü ise hata, günah, büyük günah demektir. Âyetin başındaki ج ا ء câe fiili, beraberinde bâ edatıyla kullanıldığında gelmek değil, getirmek anlamı verir. Bu nedenle burada adı geçen kavimlerin veya şahısların hata ile gelmesinden değil, hata yapmasından söz edildiğini belirtmeliyiz. Fecr 89/6-13 te de Âd, Semûd ve Firavun dan söz edildiği gibi burada da aynı üçlü hatırlatılmaktadır. Vahyin ilk muhataplarının bu üçlü hakkındaki malumatları veya son ümmet için en çarpıcı örnekliğin bunlarda bulunması nedeniyle Kur ân da bu üçlüden daha çok söz edilmektedir. Ayrıca yaptıkları yanlışlıklar büyük 14

15 14 oranda benzeştiği için de beraber anılmaları sağlanmış olabilir. Bu gerekçelerin ortaya koymayı amaçladığı ortak mesaj bu son ümmete ve özellikle de inkârcılarına yöneliktir: Dikkat edin, aksi taktirde aynı sonu yaşamak zorunda kalırsınız. 1. Yüce Allah, önemine binaen özellikle Firavun u anmış, ondan öncekiler ve alt üst edilen şehirlerin halkları nın adını vermemiştir. Firavun un Hz. Mûsâ ile mücadelesi hakkında Kur ân da oldukça geniş bilgi verilmektedir. Onun bir peygamberi aşağılayan, ona meydan okuyan, inananlarına her türlü eziyeti reva gören, bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de kalkıp ilahlık iddiasında bulunan bu azgın kişinin durumu elbette özellikle anılmasını gerekli kılmıştır. Bilindiği üzere ف ر ع و ن firavun kelimesi aslında bir isim değil, sıfattır. Mısır da hükümran olan yöneticiler için bu sıfat övücü bir anlamda kullanılmaktaydı. Kur ân, bu tür konuları verirken özellikle isimler üzerinde durmaz. Çünkü amaç mesajın yöresel kalmayıp evrensele taşınmasıdır. Bu nedenle Firavun un da asıl adının söylenmeyip Firavun denmesi oldukça manidardır. Kur ân Firavun un öldüğünü, ancak firavunların devam edeceğini, çünkü firavunluğun bitmeyeceğini beyan etmek istemektedir. İşte o nasıl denizde avanesiyle birlikte boğulduysa firavunlaşanlar da aynı akıbeti paylaşacaklardır. Denizde olmasa da inkâr denizinde boğulmaktan kurtulamayacaklardır. Hakkı ve hakikati sesleriyle, gürültüleriyle, zulümleriyle ve baskılarıyla boğmaya çalışanlar hak ettikleri akıbeti yaptıkları zulüm cinsinden yaşayacaklardır. 18 Taberî, age., XXIX, 52; Zemahşerî, age., IV, 588; Râzî, age., XXIX, Kurtubî, age., XVIII, Âyetteki م ن ق ب ل ه men kablehû ifadesi Firavun öncesi helâk edilmiş bütün kavimleri içermektedir. Bu ifadeyi kıbelihî şeklinde okuyan alimler de vardır. Buna göre maksat Firavun un avanesi, askerleri, onunla birlikte olan ve ona tabi olan Mısırlılardır. 18 Bu da önemli bir görüştür; ancak asıl doğru olan ilk verdiğimiz anlamdır. 3. Âyetteki ال م ؤ ت ف ك ات el-mü tefikât kelimesi alt üst edilenler anlamına gelmektedir. Bu kelime genellikle Hz. Lût un kavminin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirleriyle ilişkilendirilerek izah edilmektedir. Kelime çoğul olduğu için bunu iki şehir olarak değil de, Hz. Lût un kavminin yaşadığı bütün şehirler olarak anlamak daha doğrudur. Zaten Kurtubî bu meyanda söz konusu kavmin yaşadığı Sab a, Sa ra, Amra, Dûmâ ve Sedûm şeklinde beş şehir ismini vermektedir. 19 Genelde izahlar bu şekilde yapılmış olsa da, biz âyette isim zikredilmemesi nedeniyle maksadı bir kavimle sınırlı tutmanın doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Çünkü öncelikle belirtmeliyiz ki bundan önceki م ن ق ب ل ه men kablehû ifadesi Firavun dan öncesini içerdiği için aslında Hz. Lût un kavmi de onların arasında zaten vardı. Demek ki maksadı sadece Hz. Lût un kavmiyle sınırlı görmek hiçbir şekilde doğru değildir. Kanaatimizce burada kast edilenler öncelikle Firavun dan sonra yaşayanlar olmak üzere bütün zamanlarda helâk 15

16 Tefsir metinleri 14 1 edilen tüm inkârcılardır. Başka bir ifadeyle, inkârcılığını zulme dönüştürdüğü için helâk edilmiş ve altı üstüne getirilmiş bütün mekanların sakinleri âyetin muhtevasında yer almaktadır, diyebiliriz. 20 Semerkandî, age., III, 489; Taberî, age., XXIX, 52; Âyetin sonunda yer alan, ancak söz konusu milletlerin helâkine neden olan durumu ifade eden kelime ise ال خ اط ئ ة el-haatıe sözcüğüdür. Bu kelimenin akla ilk gelen ve yaygın olan anlamları hata, günah, büyük günah şeklindedir. Ancak bunu sıradan hatalar gibi algılamak doğru değildir. Âyetlerin içeriğinden de rahatlıkla anlaşılabileceği gibi buradaki el-haatie kelimesi bir kavmin topluca helâkine neden olan özel bir yanlışlıktır. Zaten kelimenin başındaki eliflâm takısı bunun bilinen, belirli bir yanlışlık olduğunu ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda alimlerimiz bu kelimeye şirk, büyük hatalar, hatalı işler, masiyet, küfür gibi anlamlar vermişlerdir. 20 Esasında bir sonraki âyette Rabbimiz onların hatasının ne olduğunu da beyan etmektedir. İnananlara karşı zulme dönüşen, sahiplerini tam anlamıyla zalimleştiren, inkâr boyutunda kalmayıp isyana dönüşen ve müminlere hayatı zindan etmeye varan davranışlar, baskılar veya haksızlıklar işte bu kelimenin anlam alanında yer almaktadır. Benzer hataları yapanların şu veya bu şekilde benzer akıbetleri paylaşacakları da özellikle hatırlatılmış olmaktadır. 2. Peygamberlerine İsyan Etmiş ve Azaba Çarptırılmışlardı kar- Böylece Rablerinin her bir elçisine ف ع ص و ا ر س ول ر ب ه م ف ا خ ذ ه م ا خ ذ ة ر اب ي ة şı gelmişlerdi; O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıvermişti. Âyetteki ع ص و ا asavv fiili isyan etmek, karşı gelmek, ر س ول rasûl ا خ ذ ة yakalamak, ehaze fiili almak, ا خ ذ peygamber, kelimesi elçi, yakalamak ahzeten râbiyeh tamlaması ise şiddetli bir şekilde ر اب ي ة demektir. gelmişler- Böylece Rablerinin her bir elçisine karşı ف ع ص و ا ر س ول ر ب ه م di. Önceki âyetin son kelimesi olan ve çeşitli anlam ihtimallerinin bulunduğunu naklettiğimiz ال خ اط ئ ة el-haatie kelimesinin ne anlama geldiği işte bu âyette ortaya konulmakta ve onların yaptığı ortak hatanın risalete karşı çıkmak olduğu beyan edilmiş olmaktadır. Âyetlerin birbirini tefsir etmesi tekniğinin güzel örneklerinden birisi de işte budur. 1. Âyette peygambere isyanından söz edilenler bu âyetten önce zikredilen ve helâk edilen bütün kavimlerdir; çünkü konuyla ilgili fiil asavv şeklinde çoğuldur. İsyana muhatap olan rasûl kelimesi ع ص و ا tekil olduğu için maksadı tek bir peygamber olarak algılayan âlimler vardır. Bu bağlamda elçiyi Hz. Mûsâ veya Hz. Lût diye yorumlayanlar vardır. Elbette bu görüşler âyetlerin muhtevalarıyla da uyumludur. Burada çok önemli bir incelik olduğu gözden kaçırılmamalıdır: 16

17 14 Verilmek istenen mesaj, elçilerin adları, gönderildikleri kavimler ve mekânlar farklı olsa da hepsinin misyonu aynıdır; aynı kaynaktan gelmekte ve aynı hakikati farklı dillerle farklı insanlara aktarmaktadırlar. Sonuçta hepsi de tevhidi tebliğ etmişlerdi ve hepsinin getirip anlattığı dinin ortak adı İslam idi. Bu açıklamaya ilave olarak ve kelimenin yapısını da dikkate alacak şekilde konuya farklı bir bakış açısı da getirebiliriz: Rasûl kelimesi tekil olduğu için meseleyi daha doğru bir yere oturtmak gerekir. Bu nedenle Kurtûbî nin de isabete vurguladığı gibi söz konusu kelimeden maksadı risâlet olarak algılamak en doğrusudur. 21 Bu durumda geçmiş kavimlerden helâk edilenlerin ortak yönünün peygamberlerinin getirip tebliğ ettiği risalete karşı çıkmak olduğu anlaşılmaktadır. 21 Kurtubî, age., XVIII, Rasûl e isyan etmek bir taraftan onun risaletini reddetmek anlamına gelmektedir; diğer taraftan da ona inanılmasına rağmen tebliğ ettiği değerlerin bir kısmını reddetmeyi de içermektedir. Bir mümin peygambere iman etmişse onun tebliğ ettiği her şeyi tereddütsüz kabul etmelidir; onun verdiği hükmü görmezlikten gelmemelidir. Ahzâb 33/35 te açıkça vurgulanan mesaj budur. Hz. Peygamber in dediklerini kabul etmek ve onu yalanlamamak gerekir; onun demediğini demiş gibi kabul etmek de son derece sakıncalıdır. Bir peygamber tebliğ ettiği dinin kitabına aykırı konuşamaz prensibini esas alarak, Hz. peygamber e nispet edilen rivayetleri Kur ân süzgecine sunmak gerekir. Rivayetler Kur ân a uygun ise doğrudur ve Hz. Peygamber in sözüdür denilip kabul edilmelidir; eğer Kur ân a aykırı iseler bu defa da Hz. Peygamber Kur ân a aykırı konuşmaz diyerek reddedilmelidir. Bu çok önemli hassasiyeti gözeterek dini sorumluluğumuzu ve duruşumuzu belirlemeliyiz. Aksi takdirde peygambere isyan yanlışından çift taraflı olarak kurtulmamız mümkün olmayabilir. Rivayetlere yaklaşımımız konusunda bu sûrenin âyetlerinde geniş açıklamalar yapacağız. Rablerinin elçisi ifadesini her kavme gönderilen elçi ر س ول ر ب ه م 3. olarak da anlamak mümkündür. Burada öne çıkan nokta ise elçileri gönderen ilâhî makamdır. O kavimlerin her biri kendilerine gönderilen elçiye isyan ederek azabı veya helâki bizzat kendileri hazırlamışlardır. Oysa elçi göndermesi Yüce Allah ın merhametinin ve rab oluşunun bir sonucuydu. İşte söz konusu kavimler bir taraftan bu nimete, diğer taraftan da elçilere isyan ederek azap fırtınasını kendileri hazırlamıştı. Anlaşılıyor ki âyetin bu ilk cümlesi hükmün sebep kısmını oluşturmaktadır; sonuç kısmı ise ikinci cümlede zikredilmektedir. yakalayıvermiş- O da onları pek şiddetli bir şekilde ف ا خ ذ ه م ا خ ذ ة ر اب ي ة ti. Bu ifadenin başındaki fâ edatı ta kıbiyye anlamındadır. Demek ki onlar isyan edince peşinden hemen azapları gelmiş oldu; 17

18 Tefsir metinleri 14 1 bir anlamda sebep gerçekleşince sonuç da kaçınılmaz bir hal aldı. Âyette e-h-z kökünden iki kelimenin biri ا خ ذ ehaze şeklinde fiil, diğeri ا خ ذ ة ahzeh şeklinde mastar olarak gelince, maksat yakalamanın şiddetini ortaya koymaktır. Öyle bir yakalayışla yakaladı ki şeklinde bir anlam burada söz konusu edilmektedir. Bu arada âyetin sonundaki ر اب ي ة râbiye sıfatı ise şiddetli, artan, katlanan demektir. Faiz anlamındaki ribâ kelimesiyle aynı kökten gelen bu sıfat artış ve yükseliş anlamını içermektedir. Onların dünya hayatında risalete ve tevhide karşı sürekli artan ve şiddetlenen düşmanlıkları ile zulümleri kendilerine uygulanan azabın da şiddetini ve artıcı yönünü oluşturmuştu. İnkârını, isyanını ve zulmünü arttıranlar her zaman ve mekanda benzer türden bir akıbeti yaşayacaklarını unutmamalıdırlar; âyetin günümüze mesajı bu olsa gerektir Hz. Nûh un Kavminin Durumu Yüce Allah sûrenin 11 ve 12. âyetlerinde konuyu bir başka örnekle de destekleyerek azgınlığa nasıl karşılık verildiğini bütün zamanların muhataplarının zihnine kazımaktadır. 1. Yüce Allah Tufanda Müminleri Kurtarmıştı Şüphesiz, su yükselip azgınlaştığı vakit ا ن ا ل م ا ط غ ا ال م ا ء ح م ل ن اك م ف ي ال ج ار ي ة sizi gemide Biz taşımıştık. Âyetteki ط غ ا tağâ fiili yükselmek, patlamak, taşmak, ال م ا ء el-mâ kelimesi su, yağmur, sel, ح م ل ن ا hamelnâ fiili taşımak, ال ج ار ي ة el-câriye sözcüğü ise gemi demektir. Semûd, Âd, Firavun, öncekiler ve alt üst edilenler şeklindeki hatırlatmalardan sonra, Yüce Allah insanlık tarihinin en önemli olumsuz örneklerinden birisi olan Hz. Nûh un kavminin helâkini gündeme getirmektedir. Doğrudan helâk ifadeleri ve onların akıbetlerinden söz etmektense, müminlerin kurtarılmasını gündeme getirerek, bu son ümmetin Hz. Peygamber in yanında yer alması durumunda onları da sahipleneceği mesajını vermektedir. Aksi takdirde yani peygambere isyan etmeleri durumunda aynı akıbeti yaşayacakları da muhataplara bildirilmektedir. Anlaşılıyor ki Yüce Allah bu âyette çift yönlü bir mesaja yer vermektedir. Buna göre bir taraftan eski kavimlerden biri olan ve tufan ile helâk edilen Hz. Nûh un azgın kavmini hatırlatmaktadır; öte yandan yine ilâhî bir sünneti ve yasası olan inananları koruyup kollaması nı gündeme taşımaktadır. Hz. Nûh un kavminin helâk edilmesine neden olan olayların başında risaleti inkâr geldiği için aynı şeyi düşünenlerin sonu da aynı olacaktır. Rahmân 55/24 te dile getirildiği üzere, denizde koca dağlar gibi akıp giden kocaman gemiler de Allah ındır. Orada sözü edilen el-cevâr kelimesi yorumunu yapmakta olduğumuz âyetteki ال ج ار ي ة el-câriye 18

19 14 kelimesinin çoğuludur. Denizlerdeki taşımacılığın vazgeçilmez aracı olan gemi elbette ki suyun kaldırma-itme gücü sayesinde mesafe kat etmektedir. Şüphe yok ki bu durum Yüce Allah ın kudretinin bir delilidir ve insanlığa sunduğu en önemli nimetlerinden birisidir. Bu durum Nahl 16/14, Fâtır 35/12 ve Yâsîn 36/41 gibi âyetlerde açıkça dile getirilmektedir. Demek istenen şudur: Ey muhataplar, sizi de Nûh un gemisindeki atalarınızı da denizde taşıyan aslında gemi değil, Yüce Allah tır; öyleyse kimin gemisine bindiğinize dikkat edin. Şeklen gemiye bakıp taşıyanın o olduğunu sanmayın; gemiyi de taşıyan suya bu kudreti veren asıl gücü bilmeye ve bulmaya çalışın. Sonuç olarak şunu söyleyelim: Bu âyetteki mesajı iki farklı hakikatin hatırlatması olarak görmek gerekir: Bir taraftan eski kavimlere uygulanan prosedür ele alınıp muhataplara hatırlatılmakta, özellikle müminlerin helâkten kurtarılması gündeme getirilmektedir; diğer taraftan da Yüce Allah ın tabiata yerleştirdiği kanunlardan birisine değinilmekte ve bunun insanoğluna yönelik nimet boyutu hatırlatılmaktadır. Konunun ibret kısmı zaten bir sonraki âyette açık ifadelerle yeniden hatırlatılmaktadır. 2. Bütün Bunlar İbret Alınsın Diye Anlatılmaktadır belle- Onu sizin için bir öğüt yapalım ve ل ن ج ع ل ه ا ل ك م ت ذ ك ر ة و ت ع ي ه ا ا ذ ن و اع ي ة yici kulak(ların sahipleri) onu iyice bellesin diye (bunu hatırlattık). Âyetteki ن ج ع ل nec ale fiili kılmak, yapmak, ت ذ ك ر ة tezkira kelimesi öğüt, hatırlatma, ت ع ي te ıye fiili ve و اع ي ة va ıye kelimesi bellemek, anlamak, ا ذ ن üzün sözcüğü ise kulak demektir. bildirmek- linec alehâ ifadesinin başındaki lâm harfi gerekçe ل ن ج ع ل ه ا tedir; sonundaki hâ zamiri ise özellikle bir önceki âyetin sonu ile, yani yaşanan olay veya vaka ile ilişkilidir. Zemahşerî ve Râzî nin de tercih ettiği gibi anlam şöyledir: Size bir öğüt olsun diye (inkârcıları boğup) sizi gemide taşımıştık. 22 Yüce Allah Kur ân da bu tür öğüt, ibret ve ders alınması ifadelerini genellikle kıssaların ve kâinat kitabından yaptığı sunumların gerekçesi olarak zikretmektedir. Kur ân da çeşitli sûrelerde kıssa anlatımının ve kâinatta sanatkârane incelikler bulunmasının nedenleri üzerinde durulmaktadır Zemahşerî, age., IV, 588; Râzî, age., XXIX, Hûd 11/120; Nahl 16/66; Yûsuf 12/111; Şu arâ 26/8, 67, 103, 121, 139, 158, 174, 190; Kaaf 50/8; Zâriyât 51/20-23; Nâzi ât 79/26; Ğâşiye 88/21. Yorumunu yapmakta olduğumuz âyette yer alan hatırlatma içerikli öğüt ifadesi ile helâkinden söz edilen kavimlerin zikredilme gerekçesi ortaya konulmaktadır. Bir anlamda insanlık tarihinin özeti demek olan kıssalar, ibret alınsın diye Kur ân da aktarılmaktadır. Burada da durum aynıdır; hem öğüt alınması, hem de kulakların, yani gönüllerin ve akılların bu durumu iyice benimseyip kavraması amaçlanmaktadır. 19

20 Tefsir metinleri Ferrâ, age., III, 181. Âyetteki و ت ع ي ه ا ا ذ ن و اع ي ة Belleyici kulak(ların sahipleri) onu iyice bellesin ifadesi mesajın iyice kavranıp bellenmesini, muhafaza edilmesini ve sonrakilere öğüt olmasını içeren bir cümledir. 24 Yûsuf 12/111 ve Sâd 38/29 da dile getirilen ülü l-elbâb dan olmak ile bu ifade aynı duyarlılık noktasında buluşmaktadır. Âyetteki ل ك م leküm ifadesi ilk muhatapların Hz. Peygamber in de muhatapları olan Mekkeliler olduğunu göstermektedir. Ancak ikinci cümledeki iyice belleyen kulak(ların sahipleri) ifadesi nekra olduğu için buradaki mesajın evrensel olduğunu söylemek durumundayız. Kıssalar ve tabiata yerleştirilen ilâhî sistemle ilgili bütün bildirimler dikkatle takip edilmelidir. Bu sûrede baştan beri anlatılan kavimlerin akıbetleriyle ilgili dersler çıkartıp onların yaptığı türden hatalara düşmemek kıssaların da anlatılma gerekçelerini oluşturmaktadır. 20

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu. س ي د ن ا و ن ب ي ن ا م ح م د صلى تعالى عليه و سل م İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu. 1 ا ب ى ب ك ر ب ن الص د يق 30 ث اب ت ب ن ا ق ر م 2

Detaylı

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK Bakara Suresi 285-286 Ayetlerinin Tilaveti Ve Tecvid Tahvilleri Ünite 4 İlahiyat Lisans Tamamlama Programı KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK 1 Ünite 4 BAKARA SURESİ 285-286 AYETLERİ TİLAVET

Detaylı

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm 11 1 Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm Müslümanların, bilhassa idareci konumundakilerin

Detaylı

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1 Öğretim İlke ve Yöntemleri 1 Dr. Öğr. Ü. M. İsmail BAĞDATLI mismailbagdatli@yahoo.com EĞİTİM Bireyin kendi iradesi ile belirli bir program dahilinde davranış kazandırma, davranış geliştirme, davranış değiştirme

Detaylı

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10 DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. 5-6, 1-), 5-6, 2-) 5-6 3-) 40 HADİS YARIŞMASI 5-6, 4-) 5-6, 5-) 5-6, 6-) 5-6, 7-) 5-6, 8-) 5-6, 9-) 5-6, 10-) 5-6, 11-) 5-6, 12-)

Detaylı

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua DUANIN ÖNEMİ Dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her insan, hayatının herhangi bir anında dua ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan,

Detaylı

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK Yâsîn Suresi 13-27 Ayetlerinin Tilaveti Ve Tecvid Tahvilleri Ünite 6 İlahiyat Lisans Tamamlama Programı KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK 1 Ünite 6 YÂSÎN SURESİ 13-27 AYETLERİ TİLAVET VE

Detaylı

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5) ا ي اك ن ع ب د و ا ي اك ن س ت ع ني (Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5) 1 و م ا ا م ر وا ا ل ل ي ع ب د وا الل م ل ص ني ل ه الد ين ح ن ف اء و ي ق يم وا الص

Detaylı

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ) KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ) ب ت خ ح ج ث Dil ucu ile üst uçlarından ا ذ ر ز Boğazın ağza en yakın olan kısmından Dil ucu ile üst diplerinden Peltektir. Boğazın orta kısmından Dudaklar

Detaylı

tyayin.com fb.com/tkitap

tyayin.com fb.com/tkitap 2. Dönem konu 7 İşaret isimleri tyayin.com fb.com/tkitap Yakın İçin Kullanılan İşâret İsimleri Cemi(Çoğul) Müsenna(İkil) Müfred(Tekil) ه ذ ا ه ذ ه ه ذ ان - ه ا ت ن - ه ذ ي ن ه ات ي ه ؤال ء هؤ ال ء Bunlar

Detaylı

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi İmam Tirmizi nin Sıfatlar Hususundaki Mezhebi İmam Ebu İsa Muhammed İbni İsa Tirmizi (209H-274H) Cami'u Sünen Tirmizi www.almuwahhid.com 1 بسم هللا الرحمن الرحيم İmam Tirmizi de kendi dönemindeki hadis

Detaylı

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1 REHBERLİK VE İLETİŞİM 1 Yrd. Doç Dr. M. İsmail Bağdatlı mismailbagdatli@yahoo.com HİDAYET Hidâyet kelimesi türevleriyle birlikte 316 âyet- i kerimede yer almaktadır. Arap dilinde "hedâ" kökünden gelir.

Detaylı

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25

Gizlemek. أ Helak etmek, yok etmek أ. Affetmek. Açıklamak. ا ر اد Sahip olmak, malik olmak. Đstemek,irade etmek. Seçme Metnler 25 136. Ey iman edenler, Allah'a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, uzak bir sapıklıkla

Detaylı

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir? Question Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir? Answer: Bazı özellikler değişik ve birçok şey ve bireylerde

Detaylı

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ:

118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ: 118. SOHBET Kadir Suresi SÛRE VE MEÂLİ: الرحيم الرحمن الله بسم * ا ن ا ش ه ر ف ي ا ن ز ل ن اه ت ن ز ل ال ق د ر ل ي ل ة ال م ل اي ك ة و م ا و الر وح ا د ر اك م ا ل ي ل ة ال ق د ر * ل ي ل ة ال ق د ر خ ي

Detaylı

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24) ع ن ت م يم الد ار ى أ ن الن ب ص ل الل ع ل ي ه و س ل م ق ال :»الد ين الن ص يح ة «ق ل ن ا: ل م ن ق ال :»لل و ل ك ت اب ه و ل ر س ول ه و ل ئ م ة ال م س ل م ني و ع ام ت ه م.«Temîm ed-dârî anlatıyor: Hz. Peygamber

Detaylı

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır EYLÜL 2014 VE ÖNCESİ TARİH BASKILI ARAPÇA IV DERS KİTABINA İLİŞKİN CETVELİ Değiştirilen kelimeler yuvarlak içinde gösterilmiştir. 1. Ünite 1, sayfa 5, son satır 4. ت ض ع أ ن ث ى الا خ ط ب وط تم وت ج وع

Detaylı

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı Onlardan bazıları م ن ه م Peygamberler ر س ل ك ل م Konuştu د ر ج ات Dereceler آ ت ي ن ا Verdik أ ي د ن ا Destekledik İhtilaf ettiler اخ ت ل ف وا Diledi ش اء م ن ه م Onlardan bazıları ي ر يد İstiyor أ ن

Detaylı

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur. 3 1 Değerli Kardeşim; Unutma! Dünya hayatı çabuk geçer, önemli olan bu dünya hayatında kendine, ailene, ümmete ve tüm insanlığa ne kadar faydalı olduğuna bakman ve bunun muhasebesini yapmandır. Toplumun

Detaylı

KALEM SURESİ. Nuzul Ortamı: Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MEKKE. Nüzul Sırası 7 NÜZUL YERİ KALEM SURESİ. Nuzul Sıra 7.

KALEM SURESİ. Nuzul Ortamı: Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla MEKKE. Nüzul Sırası 7 NÜZUL YERİ KALEM SURESİ. Nuzul Sıra 7. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla NÜZUL YERİ 1 4 SURENİN KİMLİĞİ MEKKE Mina Müzdelife Arafat Nuzul Sıra 7 KALEM SURESİ Ayet Sayısı 52 KABE Nuzul Yılı 1 2 5 Nuzul Ortamı: Müşriklere Cevap ve Tehdit İçermekte.

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz? Sorularlarisale.com Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz? "Şeriat" denildiğinde, daha çok dinin ahkâm kısmı anlaşılır. Kur'an-ı Kerîm,

Detaylı

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ BİLİM ve İNSAN VAKFI ELMALILI HAMDİ YAZIR KUR AN AKADEMİSİ KUR ÂN-I KERÎM EĞİTİM ve ÖĞRETİM PROGRAMLARI TASHÎH-İ HURÛF DERSLERİ AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ Hazırlayan : Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak 1 ÂYETLERİN

Detaylı

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır. »ب ن ي ال س ل م ع ل ى خ م س : ش ه اد ة أ ن ل إ ل ه إ ل الل و أ ن م ح م د ا ر س ول الل و إ ق ام الص ل ة و إ يت اء الز ك اة و ال ح ج و ص و م ر م ض ان «İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Allah tan başka

Detaylı

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV) BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV) ي و ه و ال ذ ي م د األ ر ض و ج ع ل ف يه ا ر و اس اث ن ي ن ي غ ش ي الل ي ل الن ه ا ر إ ن ف ي ذ ل ك م ت ج او ر ات و ج ن ات م ن أ ع ن اب و ز ر ع و ن يل ص ن و

Detaylı

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi?

Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi? Kabir azabı kıyâmet kopuncaya kadar devam eder mi? ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 03-434 هل ستمر اب القرب إىل قيام الساعة» اللغة الرت

Detaylı

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM ا لص ال ة و الس ال م ع ل ى م ن اع ت ب ر اهلل ط اع ت ه )ص ل ى اهلل ع ل ي ه و س ل م ( ط اع ة ل ذ ات ه )ج ل ج ال ل ه ) ب س م اهلل الر ح م ن الر ح يم ا ل ح م د ل ل ه ر ب ال ع ال م ين. و الص ال ة و الس ال م

Detaylı

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur:

İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur: İNSAN ALLAHIN HALİFESİ Mİ? (HALEF- SELEF OLAYI) Allah Teâlâ şöyle buyurur: و ا ذ ق ال ر ب ك ل ل م لا ي ك ة ا ن ي ج اع ل ف ي ا لا ر ض خ ل يف ة ق ال وا ا ت ج ع ل ف يه ا م ن ي ف س د ف يه ا و ي س ف ك الد م

Detaylı

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS www.behcetoloji.com (40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS BİRİNCİ HADİS ف ض ل ت ع ل ى ا ل ن ب ي اء ب س ت أ ع ط يت ج و ام ع ال ك ل م و ن ص ر ت ل ي ال غ ن ائ م و ج ع ل ت ل ي ا ل ر ض ط ه ور ا و م س ج د ا و أ ر س

Detaylı

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız. ÂYETLERİN AÇIKLAMALI MEÂLİ : م ن ه ا خ ل ق ن اك م و فيه ا ن عيد ك م و م ن ها ن ر ج ك م ت ر ة ا خ ر ى 55 55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız. Biz sizi ilkin

Detaylı

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349) »ا ل م س ل م م ن س ل م ال م س ل م ون م ن ل س ان ه و ي د ه و ال م ؤ م ن م ن أ م ن ه الن اس ع ل ى د م ائ ه م و أ م و ال ه م» Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin

Detaylı

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1 135. SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1 Ebû Hureyre (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav) (Medine pazarında dolaşırken) bir buğday yığınının yanına geldi. Elini o yığının içine daldırınca parmakları ıslandı.

Detaylı

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır. - MAHMUT TOPTAŞ Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır. Rabbim, Adem aleyhisselamı yaratıp meleklere secde etmesini emrettiğinde yalnız İblis/şeytan secde etmemiş ve gerekçesini

Detaylı

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

DUA KAVRAMININ ANLAMI* DUA KAVRAMININ ANLAMI* A. SÖZLÜK VE TERİM ANLAMI Sözlükte; çağırmak, seslenmek, davet etmek, istemek ve yardım talep etmek anlamlarına gelen dua, din ıstılahında; Allah ın yüceliği karşısında insanın aczini

Detaylı

101. SOHBET Kur an da Hz. Lût (as) ve Kıssası LÛT (AS) KİMDİR?

101. SOHBET Kur an da Hz. Lût (as) ve Kıssası LÛT (AS) KİMDİR? 101. SOHBET Kur an da Hz. Lût (as) ve Kıssası Kur an Kıssaları gerek vahye ilk muhatap olan Mekke ve Medineliler ve gerekse kıyamete kadar tüm insanlık için mesaj içeren anlatımlardır. Günümüz dünyasında

Detaylı

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi Allâhu Ekber Allâhu Ekber Allâhu Ekber Allâhu Ekber Lâ ilâhe illallâhü vallâhü Ekber. Allâhu Ekber ve lillâhil'hamd, Allâhu Ekberu kebiiraa velhamdülillahi kesiiraa ve sübhaanallaahi bükratev ve esıila

Detaylı

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ BİLİM ve İNSAN VAKFI ELMALILI HAMDİ YAZIR KUR AN AKADEMİSİ KUR ÂN-I KERÎM EĞİTİM ve ÖĞRETİM PROGRAMLARI TASHÎH-İ HURÛF DERSLERİ AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ Hazırlayan : Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak 1 8. HAFTA

Detaylı

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2) 150. Sohbet - 23.02.2018 TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2) Lûgatte tevhîd, "bir şeyin bir olduğuna hükmetmek ve onun bir olduğunu bilmektir." 1 İşte bu mânada tevhîd, her şeyi Bir e yani yegâne tek olan

Detaylı

تلقني أصول العقيدة العامة

تلقني أصول العقيدة العامة تلقني أصول العقيدة العامة SORULU CEVAPLI AKİDE DERSLERİ Muellif: Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) www.almuwahhid.com 2 بسم هللا الرمحن الرحيم Soru 1: Rabbin kimdir? 1 Cevap 1: Rabbim Allahtır!

Detaylı

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER م ن ق ال ح ني ي س م ع ال م ؤ ذ ن و أ ن أ ش ه د أ ن ل إ ل ه إ ا ل ا ا لل و ح د ه ل ش ر يك ل ه و أ ان م امد ا ب د د ه و س و ل ه 1 س ض يت ب ا لل س ا ب و ب ح امد س و ل و ب ل و

Detaylı

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun." 7

yoksa ziyana uğrayanlardan olursun. 7 KUR'ÂN'A İMAN ETMEK, ONU TANIYIP, HÜKÜMLERİNE UYMAK * Yüce Allah, insanlara örnek ve rehber olsun diye ilk insandan itibaren peygamberler göndermiş, gerçeği ve doğruyu göstermesi için de kitaplar indirmiştir.

Detaylı

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din DIN KAVRAMI ICERIK Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din SÖZLÜKTE DIN Cesitli sekilde anlasiliyor; Ilki hakimiyet, güc, üstünlük,

Detaylı

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat 15 2018 14:23:10 Cihad İNDİR ي ا أ ي ه ا ال ذ ين آ م ن وا ه ل أ د ل ك م ع ل ى ت ج ار ة ت نج يك م م ن ع ذ اب أ ل يم : ت ؤ م ن ون ب الل ه و ر س ول ه و ت ج اه د &#16

Detaylı

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ

AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ BİLİM ve İNSAN VAKFI ELMALILI HAMDİ YAZIR KUR AN AKADEMİSİ KUR ÂN-I KERÎM EĞİTİM ve ÖĞRETİM PROGRAMLARI TASHÎH-İ HURÛF DERSLERİ AÇIKLAMALI SÛRE MEÂLLERİ Hazırlayan : Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak 1 7. HAFTA

Detaylı

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Kolay Yolla Kur an ı Anlama بسم هللا الرحمن الرحيم Kolay Yolla Kur an ı Anlama Ders 18 #kuranianlama Bu derste Kur an: Dua ال : bilgisi Dil ق ق ام Eğitim ipucu: Başarının temeli Bu derste 7 yeni kelimeyle Kur'an da 2466 defa tekrar

Detaylı

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني 1436 HİLALİN BİR YERDE GÖRÜLMESİYLE ORUCA BAŞLAMAK الصيام برؤية واحدة باللغة الرتكية Muhammed b. Salih el-useymîn اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني Çeviren Muhammed Şahin ترمجة حممد شاهني Gözden Geçiren

Detaylı

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

األصل الجامع لعبادة هللا وحده األصل الجامع لعبادة هللا وحده İBADETİN MANASI Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) www.almuwahhid.com 2 بسم هللا الرمحن الرحيم Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) diyor ki: 1 Sana, tek olan Allah a ibadetin

Detaylı

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? Abdulkerim el-hudayr Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu an hayatta ve yeryüzünde hazır mıdır? ] تريك Turkish [ Türkçe Abdulkerim el-hudayr Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 0-43 هل لرسو صىل الله عليه

Detaylı

şeyh Muhammed Salih el-muneccid

şeyh Muhammed Salih el-muneccid ALLAH TEÂLÂ'NIN İSİMLERİ DOKSAN DOKUZ İLE SINIRLI DEĞİLDİR أسماء االله عاىل غ صورة ف سعة و سع ا س م ا ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed Salih el-muneccid الشيخ مد صالح املنجد Terceme: IslamQa koordinasyon:

Detaylı

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü

Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü Altı aylık iken anne karnından düşen ceninin cenaze namazını kılmanın hükmü ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2013-1434 الصلاة ىلع السقط

Detaylı

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi Kur an-ı Kerim in incelemesi, yorumlaması, tefsir edilmesi hususunda incelenen ve günümüzün en çok tartışılan konularından biri de kadının örtüsü meselesidir. Bu yazı da bu konu üzerinde duracağım inşallah...

Detaylı

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER 148. Sohbet - 06.02.2018 ÖNDEN GİDENLER Değerli kardeşlerim. Önden gidenler dediğimizde, bu tarif ile anlatmak istediğimiz, insanlara, İslam ın bize öğrettiği anlamda iyilikte, yani maruf işlerde öncülük

Detaylı

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz:

Tatil kavramını araştırdığımız da tatil için şu anlamların verildiğini görürüz: Tatile Müslümanca bir bakış açısı geliştirebilmek için önce tatil kelimesini ve Müslümanı tanımlayalım arkasından bu iki kavramın kesişmiş olduğu yani her iki kavramın da tanımının içinde kalan, paylaşabildikleri

Detaylı

Yarışıyorlarkoşuyorlar

Yarışıyorlarkoşuyorlar ت ن ال وا Ulaşıyor-içine alıyor و ض ع Konuldu ب ب ك ة Mekke ت ص د ون Engelliyorsun ت ب غ ون İstiyorsunuz ع و ج ا Eğrilik ت ط يع وا İtaat ediyorsunuz ي ع ت ص م Sıkıca tutuyor ت ق ات Sakınmak و اع ت ص م

Detaylı

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER İmran AKDEMİR 2013 (Güncelleme 2018) TEKRAR EDEN 97 AYET Kuran ın 97 ayeti diğer ayetler gibi Kuran da sadece bir kez bulunmaz, tekrar ederler. Bu 97 ayetten birçoğuna 2 kez

Detaylı

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ 13. İHSAN SOHBETİ KONU : PEYGAMBERLERE İMAN Sohbetimize iman esaslarından Peygamberlere İman Konusunu işleyerek devam ediyoruz. Sohbetlerimize başladığımız günlerde de değindiğimiz üzere ilk olarak konularımız

Detaylı

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70. ALLAH İHSANI EMREDER 1 Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de üzerinde önemle durduğu hususlardan biri de ihsandır, ihsan, kök ve müştakları ile birlikte Kur'an-ı Kerim'de ikiyüze yakın yerde geçmektedir. Güzel

Detaylı

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile

bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile bartin.diyanet.gov.tr/kurucasile www.recepsahan.net و س ار ع وا إ ل ى م غ ف ر ة م ن رب ك م و ج نة ع رض ه ا السم او ات و األ ر ض أ ع دت ل ل م ت ق ي ن Rabbinizin mağfiretine ermek ve muttakiler için hazırlanmış

Detaylı

TEVHİD KELİMESİ: İSLAMLA KÜFÜR ARASINDAKİ ALAMET-İ FARİKA. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www. almuwahhid.com

TEVHİD KELİMESİ: İSLAMLA KÜFÜR ARASINDAKİ ALAMET-İ FARİKA. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www. almuwahhid.com TEVHİD KELİMESİ: İSLAMLA KÜFÜR ARASINDAKİ ALAMET-İ FARİKA Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www. almuwahhid.com 1 İslam ile Küfrün Arasını Ayıran Kelime-i Tevhid 1 Allah seni irşad etsin, Bil ki; Allah

Detaylı

İNSAN SORUMSUZ BİR VARLIK DEĞİLDİR 1. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. 2

İNSAN SORUMSUZ BİR VARLIK DEĞİLDİR 1. İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. 2 İNSAN SORUMSUZ BİR VARLIK DEĞİLDİR 1 İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder. 2 د ى 63 ا ي ح س ب ا ل ن س ان ا ن ي ت ر ك س İslam dininde, gerekli şartları taşıyan her insanın, başta Rabbine,

Detaylı

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet 95. SOHBET Merhamet ALLAH(CC) IN İNSANA MERHAMETİ Merhamet arapça bir kelime olup ra-ha-me kökünden gelmektedir. Yani rahman ve rahim kelimeleri ile aynı köktendir. Türkçede daha çok acımak anlamında kullanılsa

Detaylı

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü

Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü Kabirleri ziyaret etmenin, Fatiha sûresi okumanın ve kadınların kabirleri ziyaret etmelerinin hükmü ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed b. Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin

Detaylı

REFERANS AYET: HİCR 87

REFERANS AYET: HİCR 87 REFERANS AYET: HİCR 87 Hicr Suresi nin 87 nci ayeti Tekrarlanan İkilinin verildiğini ve verilen iki sayıdan birinin 7 olduğunu bildiren tek ayettir. Ayrıca bu ayet peygambere indirilen vahyin hem sayısal

Detaylı

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY ا ب ع ق ظ ل ز ك İMAM HATİP LİSELERİ MESLEKİ ARAPÇA 9 Öğrenci Çalışma Kitabı ج ن 9 ل ث ان و ي ات ال ئ م ة و ال خ ط باء ا لل غ ة ال ع ر ب ي ة ك ت اب الت د ر يب ات Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye

Detaylı

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR Ders : 203 Konu : ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR Rıza kelimesi sözlükte; memnun olma, hoşnut olma, kabul etme ve seçme anlamlarına gelir. Genel olarak rıza; Allah ın hüküm ve kazasına

Detaylı

ZULÜM 1. Bu konu, Dr. Faruk GÖRGÜLÜ ve Medet ÇOŞKUN un Kur an dan Öğütler adlı kitaptaki yazılarından derlenerek hazırlanmıştır. 2

ZULÜM 1. Bu konu, Dr. Faruk GÖRGÜLÜ ve Medet ÇOŞKUN un Kur an dan Öğütler adlı kitaptaki yazılarından derlenerek hazırlanmıştır. 2 ZULÜM 1 و ك م ق ص م ن ا م ن ق ر ي ة ك ان ت ظ ال م ة و ا ن ش أ ن ا ب ع د ه ا ق و م ا ا خ ر ين 11 ف ل م ا ا ح س وا ب أ س ن ا ا ذ ا ه م م ن ه ا ي ر ك ض ون 11 ل ت ر ك ض وا و ار ج ع وا ا ل ى م ا ا ت ر ف ت م

Detaylı

Terceme : Muhammed Şahin

Terceme : Muhammed Şahin Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum gününde oruç tutmanın hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2014-1436 حكم صيام يوم ميالد

Detaylı

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN ب ت ا ELİF BE Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN KİTAPTAN SEÇİLMİŞ ÖRNEK SAYFALAR ELİF BE Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN 1 بسم هللا الرحمن الرحيم İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...1 ÖNSÖZ...2 Harfler.3 Üstün...5 Esre..6

Detaylı

Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı

Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı Ö. DUMLU KONULU TEFSİR METODU BİR USÛL SAYILABİLİR Mİ ve BUNUN KUR AN I ANLAMAYA KATKISI 107 Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı Ömer DUMLU Prof. Dr., Dokuz

Detaylı

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ 8- İHSAN SOHBETİ KONU : MELEKLERE İMAN - 2 Geçen haftadan kesitler: Bir önceki sohbetimizde iman esaslarından olan Meleklere İman konusunu işlemeye başlamıştık. MELEKLERİN MAHİYETİ İmanın şartlarından

Detaylı

MÜNAFIKLARIN VASIFLARI MÜNAFIKLARIN VASIFLARI. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a)

MÜNAFIKLARIN VASIFLARI MÜNAFIKLARIN VASIFLARI. Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) MÜNAFIKLARIN VASIFLARI Şeyh Muhammed bin Abdulvehhab (rh.a) www.almuwahhid.com 1 Büyük Nifak ve Küçük Nifak Nifakın İki Kısmı ve Münafıkların Sıfatları Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) Allah onu Firdevs-i

Detaylı

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu

İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu İBN SİNA NIN RUH İLE İLGİLİ KASİDESİ İbn Sînâ, el Kasidetü l Ayniyye isimli kasidede insanî nefsin bedenle birleşmesi ve ondan ayrılışını konu edinmektedir. Ruh kasidesi kaynaklarda çeşitli isimlerle zikredilmektedir.

Detaylı

Îman, Küfür ve Tekfir 2

Îman, Küfür ve Tekfir 2 Îman, Küfür ve Tekfir 2 Bizi yoktan var eden Allah Teâlâ ya sonsuz hamt eder, onu tanımamak ve ona karşı nankörlük etmekten ona sığınırız. Hakla batılı, helal ile haramı ayırmak için gönderilen Hz. Muhammed

Detaylı

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51 Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos 26 2015 06:14:51 Kainatı yoktan var eden ve bizlere rahmetiyle, sevgisiyle ve şefkatiyle muamele eden Yüce Mevla mıza bizlere bahşetmiş

Detaylı

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR 1 Konumuzla İlgisi SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR (Radıyallahu anh) ح د ث ن ا ه ن اد ب ن الس ر ى ع ن ع ب د الر ح ن ب ن م م د ال م ح ار ب ع ن ع ب د الس ال م ب ن ح ر ب ع ن أ ب خ ال د الد اال ن ع ن أ ب خ

Detaylı

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?)

ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?) 1436 ŞABAN'IN 30. GECESİ HİLAL GÖRÜLMEDİĞİ ZAMAN (NE YAPILIR?) إذا لم ير اهلالل يللة اثلالثني من شعبان باللغة الرتكية Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn اسم املؤلف عبد اهلل بن عبد الرمحن اجلربين Çeviren

Detaylı

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz

Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü. Abdulaziz b. Baz Yasin sûresini okuduktan sonra duâ etmek için toplanmanın hükmü [ ثريك Turkish ] Türkçe Abdulaziz b. Baz Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2012-1433 االججهاع ىلع قراءة يس عدة مرات ثم ادلاعء

Detaylı

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

DÖRT KAİDE القواعد األربعة DÖRT KAİDE. Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) القواعد األربعة DÖRT KAİDE Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) www.almuwahhid.com 1 Şeyhulislam Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a) diyor ki: 1 Büyük arşın Kerim Rabbi olan Allah tan isteğim şudur

Detaylı

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Kolay Yolla Kur an ı Anlama بسم هللا الرحمن الرحيم Kolay Yolla Kur an ı Anlama Ders 15 #kuranianlama Bu derste Kur an: Övme, Rukü, secde غ ف ر & ص ب ر ظ ل م ض ر ب : bilgisi Dil Eğitim ipucu: Alışkanlık haline getirme ve davranışlara

Detaylı

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan

İsmi Tafdil. Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Bu misalde ل الك ح lafzı, ismi tafdil olan İsmi Tafdil Alimde olan hilimden (yumuşaklıktan) daha güzel bir hilm hiçbir kimsede olmamıştır. Ben hiçbir adam görmedim ki, onun gözünde olan kuhlin güzelliği, Zeydin gözünde olan kuhlin güzelliği gibi

Detaylı

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI Ders : 107 Konu : İSLAMDA AİLE - BİREYLERİNİN SORUMLULUKLARI - 2 1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI Saygı Çocukların anne-baba üzerinde hakkı olduğu gibi, anne babanın da çocukları üzerinde hakkı

Detaylı

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106

KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106 KUREYŞ SÛRESİ Nuzul 21 / Mushaf 106 Surenin Adı: Kureyş sûresi, adını, Kur an da geçtiği tek yer olan ilk âyetinden alır. Kureyş kelimesi iki köke nispet edilir. Birincisi; köpek balığı anlamına gelen

Detaylı

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde Çalışmak İbadet midir? 94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir? Neden ve Niçin Çalışırız? Çalışmak, bir iş meydana getirmek için zihnî ve bedenî güç sarf etmek, gayret etmek, uğraşmak demektir.

Detaylı

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN

Okul Öncesi İçin DUÂLAR SÛRELER. Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN Okul Öncesi İçin DUÂLAR ve SÛRELER Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN KİTAPTAN SEÇİLMİŞ ÖRNEK SAYFALAR Okul Öncesi İçin DUÂLAR ve SÛRELER Melek BOZDOĞAN Murat BOZDOĞAN OKUL ÖNCESİ İÇİN DUALAR VE SURELER 3 Melek

Detaylı

İSİMLER VE EL TAKISI

İSİMLER VE EL TAKISI İSİMLER VE EL TAKISI Bu ilk dersimizde günlük hayatımızda kullandığımız isimleri öğreneceğiz. Bu isimleri ezberlememiz gerekmekte ancak kendimizi çokta fazla zorlamamıza gerek yok çünkü ilerleyen derslerimizde

Detaylı

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL

144. SOHBET ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL 144. SOHBET 12.01.2018 ÖNEMLİ İMTİHAN: DİL Allah (cc), Rahman suresinde insanlara rahmetinin tecellisi olarak verdiği nimetleri zikretmektedir. Vermiş olduğu sonsuz nimetler içerisinde, insanı yaratıp

Detaylı

Ders : 185. Konu : MEKKE DE GİZLİ DAVET. MEKKE DÖNEMİ ve DAVET BYK&ŞYK DERSLERİ

Ders : 185. Konu : MEKKE DE GİZLİ DAVET. MEKKE DÖNEMİ ve DAVET BYK&ŞYK DERSLERİ Ders : 185 Konu : MEKKE DÖNEMİ ve DAVET MEKKE DE GİZLİ DAVET Resûlullah (s.a.v.) e ilk iman eden kişi Hz. Hatice (r.a.) a idi. Ancak Cebrâil (a.s.) ı merak ediyor, ilahi mesajı nasıl ulaştırdığını öğrenmek

Detaylı

KAZA VE KADERE İMAN *

KAZA VE KADERE İMAN * Kaza ve kaderin anlamı ve tanımı KAZA VE KADERE İMAN * Sözlükte ölçü, miktar, bir şeyi belirli bir ölçüyle yapmak ve belirlemek anlamlarına gelen kader; Allah'ın, ezelden ebede olacak şeylerin zamanını,

Detaylı

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت

ه: د ع ل ض ب او ت ن ل ه ب م ذ ت خ أ إن ا م م كي ف ت ر ك ت د ق ي فإ ن يت للا س ن و با ك ت ف إ ن ي ق د ت ر ك ت ف يك م م ا إ ن أ خ ذ ت م ب ه ل ن ت ض ل وا ب ع د ه : ك ت اب الل و س ن تي "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız O emanetler, Allah ın kitabı

Detaylı

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid

Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar. Muhammed Salih el-muneccid Başörtüsünün üzerini mesh etmede aranan şartlar ] ريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme: Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 202-433 هل شتط ف ملسح ع خلمار للمرأة شرتط للمسح ىلع» اللغة

Detaylı

ARAPÇADA İSİMLER. Sonu ref ile biten sözcüğe ref edilmiş anlamında merfû adı verilir. Ref alametleri:

ARAPÇADA İSİMLER. Sonu ref ile biten sözcüğe ref edilmiş anlamında merfû adı verilir. Ref alametleri: ARAPÇADA İSİMLER Arapçada isimleri kimi zaman bir cümlenin öznesi ya da nesnesi olarak, kimi zaman bir tamlama içinde görmemiz mümkündür. Arapçada isimler cümle içinde harekelerine göre farklı isimler

Detaylı

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri 113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri İlk Peygamber Hz. Adem (as) dan son peygamber Hz. Muhammed Mustafa (sav) efendimiz arasında gelip geçmiş bütün peygamberlerde bir olan ortak özellikler vardır

Detaylı

Rahmân ve Rahîm Olan Allah ın Adıyla

Rahmân ve Rahîm Olan Allah ın Adıyla ب س م ا لل الر ح م ن الر ح يم Rahmân ve Rahîm Olan Allah ın Adıyla MUVAHHİD YAYINLARI www.almuwahhid.org İletişim: H İnfo@almuwahhİd.org İTİKADİ KAVRAMLARLA İLGİLİ SORULAR VE CEVAPLARI Hazırlayan: Ebû

Detaylı

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid

هل الا نبياء متساوون. şeyh Muhammed Salih el-muneccid Nebiler birbirine denk (aynı mertebede) midir? هل الا نبياء تساوون ] ريك - Turkish [ Türkçe - şeyh Muhammed Salih el-muneccid الشيخ د صالح النجد Terceme: IslamQa koordinasyon: Sitesi Islamhouse رجة: وقع

Detaylı

100. SOHBET. EV SOHBETLERİ 100. Sohbet Kuran da Peygamber Kıssaları - HZ. DÂVÛD (as)

100. SOHBET. EV SOHBETLERİ 100. Sohbet Kuran da Peygamber Kıssaları - HZ. DÂVÛD (as) 100. SOHBET Kuran da Peygamber Kıssaları - HZ. DÂVÛD (as) Kur an da kıssalar yaklaşık kitabın üçte birine tekabül etmektedir. Peygamber kıssaları da bu üçte birlik bölümün en önemli unsurudur. Ev Sohbetlerimizin

Detaylı

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2

ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1. Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2 ALLAH HER ZAMAN DOĞRU OLMAMIZI İSTER 1 ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ات ق وا ا لل و ك ون وا م ع الص اد ق ين 111 Ey iman edenler! Allah a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. 2 Doğruluk, insanın

Detaylı

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek 124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek Kendisini ifade etmek için açıklamalarda bulunmak ve anlamlı bir şekilde söz söylemek sadece insana mahsustur. Söz ki, onu insan için yaratan Allahu Teala dır. Rahman suresinde

Detaylı

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman Ders : 6 Konu : Kitaplara İman a) Kitaplara Topyekün İman İmanın şartlarından bir tanesi de Allah ın insanlara yine insanlar arasından seçtiği peygamberleri vasıtasıyla kitaplar gönderdiğine iman etmektir.

Detaylı

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır.

141. SOHBET. Nifak bir hastalıktır. 141. SOHBET Nifak bir hastalıktır. Nifak, dille inandığını ifade edip dost görünürken, hakikatte kalpten kâfir ve düşman olmak; ikiyüzlülük yapmak ve ara bozuculukta bulunmak gibi anlamlara gelir. Nifak

Detaylı

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn

Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü. Muhammed Salih el-useymîn Cidde'de yaşayan ve hac için Mekke'den ihrama giren kimsenin hükmü [ تريك Turkish ] Türkçe Muhammed Salih el-useymîn Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2012-1433 حكم نو يعيش يف حدة أحرم للحج

Detaylı