ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz."

Transkript

1 ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz. Peygamber in tertemiz Ehl-i Beyti ne, güzide ashabına ve kıyamete kadar onların izini takip eden bahtiyar müminlere selam olsun! İmam Nevevî nin (ra) bu ölümsüz eserini tercüme ve şerh ederken, aşağıdaki kaidelere riayet etmeye çalıştık: Hadis-i şerifleri özlü, akıcı, güncel ve anlaşılır bir üslupla günümüz Türkçesine aktarmaya, Hadis metinlerini, sözün akıcılığını bozmamak için ara açıklamalarla şerh etmeye, Hadis metni ile şerhi, herhangi bir karışıklığa meydan vermeyecek biçimde kesin hatlarla birbirinden ayırmaya, Hadis-i şerifleri, herhangi bir mezhep, fırka veya düşünceyi desteklemek ya da reddetmek endişesiyle önyargılı olarak yorumlamamaya; en doğru, en isabetli görüş hangisi ise onu bulup ortaya koymaya gayret ettik. Sayfa altı dipnotlar genellikle okuyucunun sıkılmasına ve metnin akışından, bütünlüğünden kopmasına sebep olduğundan, bu çalışmada dipnot kullanılmamıştır. Bunun yerine, gerekli açıklamalar hadis metinlerinin aralarına yerleştirilmiştir. Bu açıklamalar hadis metniyle karışmasın diye de Peygamber (sav) e ait ifadeler düz koyu harflerle, sahabeye ait sözler düz normal harflerle, yorum ve açıklamalar ise italik harflerle yazılmıştır. Ayetlerde de aynı usül takip edilmiş ve ayet metinleri koyu, açıklamalar italik harflerle yazılmıştır. Ana metin ile o metne eklenen açıklamaların birbirine karıştırılmaması için bu hususta âzâmî ölçüde dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Peygamber (sav) i örnek ve önder edinen müminler için, Sünnet-i Seniyye yi daha iyi anlamaya, anlatmaya ve yaşamaya vesile olması dileğiyle. Gayret bizden, başarı Allah tandır. Mahmut KISA

2 İHLÂS VE NİYET 1. Müminlerin emîri ve devlet başkanı Ömer bin el-hattâb radıyallahu anh dan, şöyle dediği rivayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Ameller, ancak niyetlere göredir. Yapılan bütün işler, kişinin niyet ve amacına göre değer kazanır ve herkese, ancak niyetinin karşılığı vardır. İnsan bir işi hangi niyetle yapmışsa, ona göre ceza veya mükâfat alacaktır. Yaptığı bir iyilik ne kadar değerli görünse de, onu Allah için yapmamışsa, sevabını alamaz. Bu ölçü, Mekke den Medine ye yapılan hicret için de geçerlidir. Buna göre, kimin hicreti Allah a ve Elçisi ne olan sevgi ve itaatinden kaynaklanıyor ise, onun hicreti gerçekten Allah a ve Elçisi ne yapılmış bir hicrettir ve bu amaçla hicret eden kişi, mükâfatını mutlaka alacaktır. Fakat kim Allah için hicret ediyor göründüğü halde aslında elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak amacıyla yola çıkmışsa, onun hicreti de gerçekte Allah a ve Elçisi ne değil, o hicret ettiği şeyedir. Uğrunda yola çıktığı dünya menfaatlerini elde etse de, hicret sevabını alamayacaktır. Öyleyse, bütün iyilik ve ibadetlerinizi, yalnızca Allah ın hoşnutluğunu kazanmak için yapmalısınız. 2. Ebu Hureyre künyesiyle tanınan Abdurrahman bin Sahr radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ey insanlar! Allah sizin bedenlerinize ve dış görünüşünüze değil, kalplerinize bakar. Allah sizi şeklinize, renginize, ırkınıza, kılık kıyafetinize, sahip olduğunuz makam, servet, güç gibi dünyevî özelliklere yahut yerine getirdiğiniz birtakım dinî formalitelere, kalıplaşmış hareketlere bakarak değil; kalbinizdeki iman, ihlâs ve samimiyet derecesine ve ortaya koyduğunuz davranışlara göre değerlendirir. Çünkü Allah katında yegâne üstünlük ölçüsü takvadır. Buna göre en değerli insan, Allah a karşı en çok sorumluluk bilinci taşıyan, en takvalı, en erdemli insandır. Diğer bir rivayet şöyledir: Allah sizin dış görünüşünüze ve malınıza-mülkünüze değil, kalplerinize ve davranışlarınıza bakar. 3. Ebu Musa el-eş arî künyesiyle bilinen Abdullah bin Kays radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e Ey Allah ın Rasulü! Kahramanlık için, ganimet elde etmek için, ırkını yüceltmek ve sırf vatanını, milletini düşman istilâsından korumak amacıyla ya da gösteriş için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır? diye soruldu. Allah ın Elçisi şöyle cevap verdi: Kim İslâm ın yücelmesi ve Allah ın dininin yeryüzünde egemen olması uğrunda savaşıyorsa, işte o Allah yolundadır ve öldüğü zaman şehitlik makamına erişecektir. Bu yüce amacı göz ardı ederek ganimet elde etme, ırkını yüceltme veya kahramanlık gösterisinde bulunma gibi amaçlar uğruna savaşanlar, Allah yolunda değildirler ve şehadet makamına erişemezler. Bununla birlikte, Allah yolunda savaşan bir kimsenin, aynı zamanda ganimet elde etme, vatanını ve namusunu koruma gibi meşru hedefleri de gözetmesi, onun asıl amacına zarar vermez. 4. Ebu Bekre radıyallahu anh dan, şöyle dediği rivayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Her ikisi de haksız durumda olan iki Müslüman birbirine kılıç çektiği zaman, öldüren de ölen de cehennemdedir buyurdu. Bunun üzerine ben Ey Allah ın Rasulü! Öldüreni anladım da, ölen niçin cehennemdedir? diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi: Çünkü o da, kendisini öldüren arkadaşını öldürmek istiyordu. Her ne kadar bu amacını gerçekleştirememiş olsa da, haksız yere cana kıyma niyetiyle muhatabına saldırdığı için, o da cehenneme girecektir. Burada ölenin de öldürenin de amacı, karşısındakini haksız yere öldürmektir. Aradaki tek fark, birinin daha çabuk davranıp amacını gerçekleştirmiş olmasıdır. Bununla birlikte, içlerinden biri nefis müdafaası yahut bir zulmü engelleme gibi meşru bir sebeple savaşır da muhatabını öldürmek zorunda kalırsa, bundan dolayı günaha girmiş olmaz. Öldüğü takdirde de şehit olur. 5. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Bir kimsenin camide cemaatle kıldığı namazın sevabı, iş yerinde veya evinde kıldığı namazdan yirmi küsur kat daha fazladır. Çünkü bir kişi güzelce abdest alır sonra sadece namaz kılmak amacıyla camiye gelirse, camiye girinceye kadar attığı her adım sayesinde bir derece yükseltilir ve bir günahı bağışlanır. Camiye girince de, namaz kılmak için orada durduğu sürece, namaz kılıyormuş gibi sevap kazanmaya devam eder. Sonra da namaz kıldığı yerden ayrılmadığı, kimseye eliyle veya diliyle eziyet vermediği ve abdestini de bozmadığı sürece, melekler, Allah ım, ona merhamet et; Allah ım, onu bağışla; Allah ım, onun tövbesini kabul et diye dua ederler. İşte bu sebeplerden dolayı, cami veya mescitte cemaatle kılınan namaz, başka yerde kılınan namazdan -cemaatle kılınmış bile olsa- yirmi yedi kat daha üstündür. Bununla birlikte, cami dışında cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namaza göre daha çok sevap kazandırır. 6. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rabb inden bir kutsi hadis naklederek şöyle demiştir: Yüce Allah, iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların ceza ve mükâfatlarını şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de, elinde olmayan sebeplerle onu yapamazsa, Allah o kişinin iyi niyetinden dolayı bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Eğer o kişi iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Allah o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kişinin durumuna ve samimiyet derecesine göre yüzlerce, binlerce misline kadar kat kat fazlasıyla iyilik olarak yazar. Kim bir kötülük yapmaya karar verir de, o kötülüğü yapabilecek güç ve imkâna sahip olduğu halde, pişmanlık duyup ondan vazgeçerse, Allah bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Tasarladığı kötülüğü yapmaya gücü yetmediği veya buna imkân bulamadığı için yapamayan kimseye gelince; onun için hiçbir sevap yoktur. Eğer bir kötülük yapmak ister de onu yaparsa, Allah o kötülüğü sadece bir

3 RİYAZU S-SALİHÎN 3 günah olarak yazar. TÖVBE İslâm âlimleri diyorlar ki: Her türlü günahtan tövbe etmek farzdır. Eğer bu günah, kul hakkı ile ilgili değil de sadece Allah a karşı işlenmiş bir suç ise, bundan tövbe etmenin üç şartı vardır: 1. O günahı terk etmek. 2. Yaptığına pişman olmak. 3. Onu bir daha yapmamaya karar vermek. Eğer bu üç şarttan biri eksik olursa, kişinin tövbesi kabul edilmez. İşlenen günah kul hakkını da ilgilendiriyorsa, bu üç şartın yanı sıra dördüncü bir şart daha vardır. O da Hakkını çiğnediği kişiyle helalleşerek kul hakkından arınıp kurtulmaktır. Bu şöyle olur: Şayet birinin malını haksız yere almışsa, onu sahibine geri verir veya bedelini öder. Eğer birini işlemediği bir suçla itham etmişse, hak sahibine kendisini cezalandırma yetkisi verir veya ondan kendisini bağışlamasını ister. Eğer dedikodu yapmış veya birini arkadan çekiştirmişse, o kimseden af dileyerek helallik ister. Samimi olarak tövbe edip bu şartları gücünün yettiği kadar yerine getirdiği takdirde, hak sahibi hakkını helal etmese bile, o kişinin tövbesi kabul edilir. Kişi işlediği her günahtan tövbe etmelidir. Günahlarının sadece bir kısmından tövbe ederse, Ehl-i Sünnet âlimlerine göre böyle bir tövbe makbuldür, ancak tövbe etmediği günahları affedilmemiş olur. Allah ın Kitabı, Peygamber in sünneti ve İslâm âlimlerinin icmaı yani hepsinin bu konuda ortak görüşe sahip olmaları, günahlardan tövbe etmenin farz olduğunu açıkça göstermektedir. 7. Egarr bin Yesâr radıyallahu anh dan, Peygamber Ey insanlar! Allah a tövbe edip O ndan af dileyin. Doğrusu ben, günde yüz defa Rabb imden bağışlanma dileyerek O na tövbe ederim. Hz. Peygamber, Allah ı çok anmakta, sık sık O ndan bağışlanma dilemekte ve bize de bunu tavsiye etmektedir. Tövbe eden kişinin günahı varsa bağışlanır, eğer günahsız ise Allah katındaki derecesi yükseltilir. Allah Rasulü, gelmiş geçmiş bütün kusurları bağışlandığı halde, Allah a hakkıyla kulluk edemediğini itiraf ederek, eksiklilerinden dolayı af dilemek, Rabbi ni zikretmek ve ümmetine örnek olmak amacıyla tövbe ve istiğfarda bulunmuştur. Bu hadisin bir başka rivayetinde Hz. Peygamber Benim de zaman zaman kalbime gaflet çöker, bu yüzden Allah a günde yüz defa tövbe istiğfar ederim buyurmuştur. (Müslim, Zikir 41) 8. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Allah ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Sizden birinizin tövbe etmesinden dolayı Allah ın duyduğu memnuniyet, ıssız çölde giderken üzerindeki yiyecek ve içeceğiyle birlikte devesini kaybeden, tepeden tepeye koşarak onu bulmaya çalışan, aramaları sonuç vermeyince ondan tamamen ümit keserek ölümü beklemek üzere bir ağacın gölgesine uzanan, tam o sırada aniden devesini yanı başında görünce yularına yapışan ve aşırı sevincinden dili dolaşarak Allah ım; sen benim kulumsun, ben de senin Rabb inim! diyen kimsenin sevincinden daha fazladır. 9. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin Ey kulum, tövbe et ki, günahını bağışlayayım! diyerek adeta rahmet elini açar. Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de, gündüz vakti elini açar. Yani kul ne kadar günahkâr olursa olsun, kaç defa tövbesini bozmuş olursa olsun, samimi bir kalple tövbe edip af dilediği takdirde, Allah onu her zaman bağışlamaya hazırdır. Güneş battığı yerden doğuncaya yani kıyamet kopuncaya kadar bu böyle devam edip gider. O halde, insan yaptığı kötü işlerden dolayı ümitsizliğe kapılmamalı, hiç vakit kaybetmeden Rabb ine yönelerek günahlarının bağışlanması için af dilemelidir. Bu hadis, tövbeyi insanlık açısından ele alarak kıyamete kadar tövbelerin kabul edileceğini bildiriyor. Bireysel olarak tövbenin kabul edilme sınırına gelince: 10. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Kul ölüm meleklerini görüp de can çekişmeye başlayıncaya yani dünyadaki imtihan süresi sona erinceye kadar, Allah onun tövbesini kabul eder. Öyleyse, insan Rabb inin sonsuz şefkat ve merhametine sığınarak O na yönelmeli, ümidini kaybetmeden O ndan af ve mağfiret dilemelidir. Daha sonra nasıl olsa tövbe ederim diyerek de tövbeyi ertelememelidir. Çünkü ölüm gelip çattıktan, gözlerden perde kaldırılıp hak ve hakikat açıkça ortaya çıktıktan sonra tövbe etmenin faydası yoktur. Şeytan çoğu zaman, tövbeye meyleden insanı şu sözlerle engellemeye çalışır: Bir kere tövbe edince, adamakıllı tövbe etmelisin. Çünkü daha sonra günah işleyip tövbeni bozarsan, şimdikinden daha büyük günaha girmiş olursun. Onun için, kötülüklerden tamamen uzaklaşacağın ve bir daha dönmemek üzere tövbe edeceğin bir zamana kadar bekle, o zaman tövbe edersin. Bu gibi düşünceler, şeytanın insanları tövbeden uzaklaştırmak için kalplere soktuğu vesvese ve aldatmacadan başka bir şey değildir. Böyle şeytanî vesveselere kapılıp da tövbeden uzak durulmamalıdır. 11. Abdullah bin Abbas ve Enes bin Mâlik radıyallahu anhum dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet İnsanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir o kadarını daha ister. İnsanoğlu o kadar doyumsuz, o kadar açgözlüdür ki, onun gözünü topraktan başka bir şey

4 doldurmaz. O halde toprağa girip hesaba çekilmeden önce, cimrilik, dünya malına aşırı bağlılık, haset gibi kötü özelliklerden kurtulmaya çalışmalı, fırsat varken günahlardan tövbe edip Allah a yönelmelidir. Hiş kuşkusuz Allah, tövbe edenin tövbesini kabul eder. SABIR 12. Ebu Said el-hudrî radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e bir yerden zekât veya ganimet malları gelmişti. Medineli Müslümanlardan bir kısmı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem den dünyalık bir şeyler istediler, o da verdi. Sonra yine istediler, yine verdi. Nihayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in elinde verecek bir şey kalmayınca onlara dedi ki: Elimde verebileceğim bir şey olsa, onu sizden asla esirgemezdim. Hepsini sonuna kadar aranızda paylaştırırdım. Bununla birlikte, mümkün olduğunca başkalarına el avuç açmamanızı, yüzsuyu döküp insanlardan istememenizi size tavsiye ederim. Kim dilenmekten çekinerek iffetli davranırsa, Allah onu iffetli ve saygıdeğer kılar. Kim tok gözlü davranırsa, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmek için gayret ederse, Allah ona zorluklara karşı direnme, dayanma gücü verir. Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı, daha geniş kapsamlı bir nimet verilmemiştir. 13. Çocukluğunda Romalılara esir düşüp daha sonra Arabistan a geldiği için Suheyb er-rûmî adıyla tanınan Suheyb bin Sinân radıyallahu anh dan, Peygamber Müminin hâli ne kadar ilginç, ne kadar hayranlık vericidir! Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir ve bu özellik, sadece müminde vardır: Bolluk ve nimetlerle karşılaşınca şükreder, bu onun için hayır olur. Sıkıntılarla karşılaştığında sabreder, yine onun için hayır olur. İnsan lütuf ve nimetlerle karşılaşınca şımarıp kibirlenmemeli, lüks ve sefahate kapılmamalıdır. Aksine, bu nimetleri kendisine bahşeden Rabb ine hamd etmeli, o nimetlerin şükrünü eda etmeye çalışmalıdır. Üzücü bir olayla yüzyüze gelince de ölçüsüz şekilde üzüntü ve karamsarlığa kapılmamalı, şer gibi görünen olayların arkasında nice hayırlar bulunabileceğini hesaba katmalıdır. Başına gelen her şeyin ya onu sınamak ya sarsıp kendine getirmek ya bir hayrın kapısını açmak veya daha büyük bir belayı defetmek için Allah ın izni ve iradesiyle, belli hikmet ve amaçlar çerçevesinde meydana geldiğini bilmelidir. Kısacası mümin, gücü yettiğince Allah a kulluk görevini yaptığı takdirde, dünya hayatında imtihandan geçerken veya zulüm ve haksızlığa karşı mücadele verirken başına ne gelirse gelsin; zafer veya yenilgi, hastalık veya sağlık, zenginlik veya fakirlik, kazanç veya iflas, hayat veya ölüm, başına ne gelirse gelsin, her hâlükârda kazanan kendisi olacaktır. 14. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in hem azatlısı hem dostu hem de dostunun oğlu olan Üsâme bin Zeyd bin Hârise radıyallahu anhumâ anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in kızı Zeynep, ona Oğlum Ali ölmek üzere, lütfen bize kadar gelir misin? diye haber gönderdi. O anda çok önemli bir işle meşgul olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kızına selam göndererek Veren de Allah tır, alan da. O nun katında her şeyin belirli bir vakti vardır. Kızıma söyle, sabretsin ve mükâfatını Allah tan beklesin buyurdu. Fakat Zeynep Peygamber e yemin verdirerek Allah aşkına, mutlaka gelmenizi istiyorum! diye tekrar haber yolladı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yanında Sa d bin Ubâde, Muâz bin Cebel, Übey bin Ka b, Zeyd bin Sâbit ve diğer bazı sahabiler olduğu halde kalkıp kızının yanına gitti. Çocuğu Peygamber in kucağına verdiler. Yavrucak can çekişmekteydi. Bunun üzerine Peygamber in gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Durumu gören ve bunu, yasaklanan niyâha (yaka paça yırtarak ve bağırıp çağırarak ağlama) hükmünde sanan Sa d Ey Allah ın Elçisi! Ölüye ağlamayı yasakladığınız halde, bu gözyaşları da nedir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bu, kullarının kalbine Allah ın koyduğu merhamet duygusudur. Kalp hüzünlenir, gözler yaşarır. Allah a isyan sözleri söylemeden, feryat figan etmeden ölüye ağlamakta bir sakınca yoktur. Bilakis, böyle durumlarda gözyaşı dökmek, Allah ın, kullarına bahşettiği merhamet ve şefkat hissinin tabiî bir neticesidir ve asla yadırganmamalıdır buyurdu. 15. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çocuğunun mezarı başında bağıra çağıra ağlayan bir kadının yanından geçti. Ona Allah tan kork ve başına gelen bu musibete sabret buyurdu. Kadın Çek git başımdan; benim başıma gelen senin başına gelmedi ki! Benim ne çektiğimi nereden bileceksin? dedi. Peygamber fazla üstelemeyip yoluna devam etti. Kadın, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i tanıyamamıştı. Ona, bu karşı geldiği kişinin Peygamber olduğunu söylediler. Bunu duyunca adeta beyninden vurulmuşa dönen kadın, çocuğunun acısını unutarak hemen koşup Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in kapısına geldi. Kapıda nöbetçilerin bulunacağını ve kendisinin belki de Peygamber e ulaşamayacağını düşünüyordu. Fakat Peygamber in kapısında herhangi bir kapıcı veya hizmetçi göremedi. Sonra Peygamber i gördü ve ona özür beyan ederek Kusuruma bakmayın, sizi tanıyamadım ey Allah ın Rasulü! dedi. Peygamber de Önemli değil. Senin ne büyük acılar hissettiğini elbette biliyorum. Ancak gerçek sabır, ilk darbe anında kendini kaybetmeden, Allah a isyan anlamına gelebilecek sözler sarf etmeden acıya dayanabilmektir buyurdu. 16. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Yüce Allah şöyle buyuruyor: Dünyada çok sevdiği bir yakınını elinden aldığım zaman sabredip ecrini benden bekleyen mümin kulumun katımdaki mükâfatı, cennetten başka bir şey olamaz. 17. Enes bin Mâlik radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken dinlediğini söylemiştir: Yüce Allah şöyle buyuruyor: Kulumu iki sevgilisiyle sınadığım yani iki gözünü kör etmek suretiyle onu imtihan ettiğim zaman sabrederse, bu ikisine karşılık kendisine

5 RİYAZU S-SALİHÎN 5 cenneti veririm. 18. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh şöyle diyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem in, gönderildiği kavim tarafından dövülerek yüzü kanlar içinde bırakılan ve bir taraftan yüzündeki kanı silerken, bir taraftan da, Halkımı affet Allah ım, çünkü onlar gerçeği bilmiyorlar! diyen bir peygamberi anlatışı hâlâ gözlerimin önündedir. 19. Ebu Said ve Ebu Hureyre radıyallahu anhumâ dan, rivayet Yorgunluk, hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan tutun da, ayağına batan dikene varıncaya kadar, Müslüman ın başına ne zaman bir musibet gelse, Allah mutlaka bunun karşılığında onun günahlarından bir kısmını affeder. 20. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir defasında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanına girdim. Sıtmaya yakalanmıştı. Elimi vücuduna dokundurdum ve Ey Allah ın Elçisi! Gerçekten şiddetli bir sıtma nöbetine tutulmuşsunuz dedim. Peygamber Evet, sizden iki kişinin çekebileceği kadar acı çekiyorum buyurdu. Ben Herhalde bu, iki kat sevap kazanmanız içindir dedim. O da Evet, öyle. Müslüman ın ayağına bir diken batsa veya başına bundan büyük bir sıkıntı gelse, Allah mutlaka bundan dolayı onun günahlarını bağışlar. Böylece o Müslüman ın günahları, tıpkı ağacın yapraklarını döktüğü gibi dökülür buyurdu. 21. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Allah kime hayır vermeyi dilerse, günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için onu zaman zaman sıkıntıya uğratır. 22. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Hiçbiriniz, başına gelen bir beladan dolayı ölümü istemesin. Mutlaka böyle söylemek zorunda kalırsa, o zaman Allah ım! Benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat; hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür! diye dua etsin. 23. İlk Müslümanlardan Habbâb bin Eret radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hırkasını başının altına koymuş Ka be nin gölgesinde dinlenirken, ona müşriklerden gördüğümüz işkencelerden şikâyette bulunarak Ey Allah ın Rasulü! Bizim için Allah a dua edip yardım dilemeyecek misiniz? dedik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi: Allah ın yardımı için acele etmeyin. Sizden önceki ümmetler içinde bir mümin yakalanır ve kazılan bir çukura atılırdı. Sonra da testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat bütün bunlar, onu asla dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki, Allah mutlaka bu işi tamamlayacak ve dinini yeryüzünde hâkim kılacaktır. Öyle ki, yalnız başına bir atlı, Allah tan ve sürüsüne saldıracak kurtlardan başka hiçbir şeyden korkmadan, San a dan Hadramevt e yani Arap Yarımadası nın bir ucundan diğer ucuna güven içinde gidecektir. Fakat ne var ki, sizler acele ediyorsunuz. Bu çetin imtihanlardan geçmeden, Allah ın yardım ve zaferini bekliyorsunuz. 24. Süleyman bin Surad radıyallahu anh şöyle demiştir: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanında oturuyordum. Az ileride iki kişi aralarında tartışmaya başladı. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, boyun damarları şişmişti. Bunu gören Peygamber, şöyle buyurdu: Ben bir söz biliyorum ki, eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hâli sona erer. Eğer o, Eûzu billahi mineş-şeytânir-racîm: İlâhi rahmetten kovulmuş şeytanın şerrinden Allah a sığınırım! derse, kızgınlığı geçer. Bunun üzerine orada bulunan birkaç kişi hemen adamın yanına giderek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in tavsiyesini ona ilettiler. O da bu sözü söyledi ve kızgınlığı geçti. 25. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, çabucak sinirlenen, olur olmaz şeylere kızan bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e gelerek Bana tavsiyede bulun dedi. Peygamber ona Kızma! Öfkene hâkim olmaya çalış buyurdu. Adam aynı isteği bir kaç kez tekrarladı. Peygamber de her defasında ısrarla Kızma, senin için en faziletli davranış budur buyurdu. 26. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Erkek olsun kadın olsun, müminin canından, çoluk çocuğundan, malından bela ve musibetler eksik olmaz. Başına gelen her bir musibet ve yaşadığı her bir sıkıntı, bir günahının affedilmesine vesile olur. Nihayet mümin, günahsız bir halde Allah a kavuşur. 27. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride meydana gelecek toplumsal kargaşa ve siyasi sapmalara karşı ashâbını uyararak Hiç şüphesiz, benden sonra adam kayırmalar ve devlet idaresinde kabul edemeyeceğiniz bazı uygulamalar olacaktır buyurdu. Sahabiler O zaman nasıl davranmamızı tavsiye edersin ey Allah ın Rasûlü? diye sordular. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şunları söyledi: Onlar genel anlamda İslâm ın hükümlerine bağlı kaldıkları ve Allah a isyanı emretmedikleri sürece, siz zekât vermek, cihada katılmak gibi üzerinize düşen görevleri yerine getirin, mahrum bırakıldığınız hakkınızı da Allah tan isteyin. Her haksızlık gördüğünüzde hemen silaha sarılıp ayaklanmaya kalkmayın, sabır ve tahammül gösterin. Yöneticilerinizin size yaptıkları haksızlığı hukuki sınırlar çerçevesinde düzeltmeye çalışın. Fakat meşru yönetime başkaldırarak, kargaşa çıkararak hak alma yoluna gitmeyin! Ancak bu, yöneticilerin her uygulamasını haklı göreceğiniz veya onlara kayıtsız şartsız itaat edeceğiniz anlamına

6 gelmez. Allah ın bir emir veya yasağını çiğnemenizi emrettikleri takdirde, onlara itaat etmemelisiniz. Çünkü Allah a isyan olan yerde, kula itaat yoktur. DOĞRULUK 28. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, Peygamber Söz ve davranışlarda doğruluk kişiyi iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye, sonunda Allah katında sıddık (dosdoğru kimse) diye yazılır. Yalancılık ise kötülüğe, kötülük de cehenneme sürükler. Kişi yalan söyleye söyleye, sonunda Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır. 29. Peygamberimiz in torunu Hasan bin Ali bin Ebi Tâlib radıyallahu anhumâ şöyle demiştir: Ben, bizzat Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem den şu sözleri öğrendim: Sana şüphe veren şeyleri bırak, şüphe vermeyene bak. Çünkü doğruluk kalbe huzur, yalan ise tedirginlik verir. Müminin gönlü haramdan irkilir ve tedirgin olur, helalden de sükûn ve huzur bulur. O halde, müftüler ve âlimler fetva verseler de, sen içine sinmeyen, gönlünün ısınmadığı işlerden uzak dur. 30. Bedir mücahitlerinden olan Sehl bin Huneyf radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Kim samimi bir niyetle Allah yolunda şehit olmayı arzu eder ve bu niyete uygun davranışlar gösterirse, Allah onu, yatağında bile ölse şehitler mertebesine ulaştırır. 31. Hakîm bin Hizâm radıyallahu anh dan, Peygamber Alıcı ve satıcı, söz kesip pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkları veya herhangi bir şekilde anlaşmayı kesin bir neticeye bağlamadıkları sürece, alışverişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer birbirlerine doğruyu söyler, malda bir kusur varsa onu açıkça ifade ederlerse, alışverişleri bereketli olur. Hem ticaretlerinde kazanç sağlamış hem de büyük bir sevap elde etmiş olurlar. Fakat eğer bunları gizler ve birbirlerine yalan söylerlerse, alışverişlerinin bereketi kalmaz. MURAKABE (DAİMA ALLAH IN KONTROL VE GÖZETİMİ ALTINDA BULUNDUĞU BİLİNCİNE SAHİP OLMAK) 32. Ebu Zer ve Muâz bin Cebel radıyallahu anhumâ dan ayrı ayrı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Her nerede ve her ne halde olursan ol, Allah tan kork! Daima O nun huzurunda, O nun kontrol ve gözetimi altında olduğunu unutma! Yalnız veya toplum içinde, belâ veya musibet anında, bolluk veya darlıkta; kısacası hayatın her anında Allah a karşı saygılı ol, O na karşı sorumluluk bilincini asla kaybetme! Kötülük yaptığın takdirde, hemen arkasından bir iyilik yap ki, o kötülüğü silip yok etsin. Bir de, insanlara davranışlarında güzel ahlaklı ol! Sana yapılmasını istemediğin şeyi, sen de başkasına yapma! 33. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan şöyle dediği nakl Bir gün Peygamber in terkisinde bulunuyordum. O zaman henüz on yaşındaydım. Bana şöyle buyurdu: Delikanlı, gel sana bazı güzel sözler öğreteyim: Allah ın emirlerini gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah ı hatırından çıkarma ki, O nu her muhtaç olduğunda karşında göresin. Bir şey isteyeceksen, sadece Allah tan iste. Yardım dileyeceksen, yalnızca Allah tan dile. Şunu iyi bil ki, bütün insanlar sana faydalı olmak için bir araya gelseler, Allah ın takdir ettiğinin dışında bir fayda sağlayamazlar. Yine bütün insanlar sana zarar vermek için toplansalar, Allah ın takdir ettiğinden başka zarar veremezler. Çünkü kaderi yazan kalemler kaldırılmış, sahifelerin mürekkebi kurumuştur. Yani varlık kanunlarını belirleyen ilahi kurallar ezelden belirlenmiş ve asla değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. 34. Ebu Ya lâ Şeddâd bin Evs radıyallahu anh dan, rivayet Akıllı kişi, Mahşer Günü hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çeken ve ölümden sonraki hayat için çalışan kimsedir. Akılsız kişi ise, arzu ve heveslerinin peşine düşen ve sonra da birtakım kuruntularla, boş temennilerle kendini avutarak Allah tan dileklerde bulunup duran kimsedir. 35. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Kendisini ilgilendirmeyen yararsız ve lüzumsuz işleri terk etmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır. İnsanın dinine ve dünyasına faydası olmayan boş işlerle uğraşmayıp gücünü, zamanını ve yeteneğini faydalı ve lüzumlu işlerde değerlendirmesi, onun olgun ve ideal bir Müslüman olduğunun alametidir. Bu, aynı zamanda kulluk bilincinin gereği ve tabiî neticesidir. TAKVA (KÖTÜLÜKLERDEN SAKINMAK, İYİLİK VE ERDEM SAHİBİ OLMAK) 36. Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan, Peygamber Dünya nimetleri gelip geçici olmasına rağmen, tatlı ve çekicidir. Dikkat edin, Allah onu sizin emrinize verecek ve bu nimetler karşısında nasıl davranacağınıza bakacaktır. O halde, dünyanın bu yalancı cazibesine kapılıp aldanmaktan sakının! Özellikle de, kadınların açılıp saçılarak bir fitne unsuru hâline getirilmesine karşı dikkatli olun! Çünkü şer odakları, her zaman kadının çekiciliğini kullanarak insanları ifsat etmeye çalışmıştır. Nitekim İsrailoğulları arasında ilk fitne, kadınlarla ilgili olarak çıkmıştır. 37. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: Allah ım! Senden hidayet (hakikate ulaşma bilgisi),

7 RİYAZU S-SALİHÎN 7 takva (kötülüklerden sakınma bilinci), iffet ve edep duygusu ve bir de gönül zenginliği isterim! 38. Adiyy bin Hâtim et-tâî radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken dinledim demiştir: Bir kimse herhangi bir konuda yemin eder de sonra yemininin aksini daha hayırlı görürse, derhal yemininden vazgeçsin ve hayırlı olanı yapsın! Ayrıca yeminini bozduğu için de, on fakiri doyurmak veya giydirmek yahut bir köle azat etmek suretiyle yemin keffareti ödesin. Buna gücü yetmiyorsa, üç gün peşpeşe oruç tutsun. 39. Ebu Ümâme el-bâhilî radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i Veda Hutbesi nde şöyle buyururken dinledim: Ey insanlar! Allah a karşı gelmekten sakının! O nun emir ve yasakları karşısında daima duyarlı ve bilinçli olun. Beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, malınızın zekâtını verin. Kur ân ın hükümlerini uygulayan yöneticilerinize itaat edin. Eğer bu tavsiyelerimi yerine getirirseniz, doğruca Rabb inizin cennetine girersiniz. YAKİN VE TEVEKKÜL: (ALLAH A TEREDDÜTSÜZ İMAN VE İTİMAT ETME) 40. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Cennete girecek bazı kullar vardır ki, kalpleri kuşların kalbi gibi Allah a karşı tam bir güven ve tevekkül içindedir. Görmez misin, kuşlar nasıl her sabah bütün endişe ve tasalardan uzak olarak yeni güne başlıyorlar da, akşam kursakları dolu bir halde yuvalarına dönüyorlar? İşte böyle Allah a tevekkül eden müminler de, yersiz sıkıntı ve kaygılara düşmeden, stres ve gerginliklerden uzak, huzurlu bir hayat yaşarlar ve ahirette de cennete girerler. 41. Ömer bin Hattâb radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken dinledim: Sizler Allah a gereği gibi güvenseydiniz, O tıpkı kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Baksanıza, kuşlar sabahları kursakları boş olarak yuvalarından çıkar, akşam dolu kursaklarla dönerler. 42. Hz. Peygamber e olan sarsılmaz güveni ve yürekten bağlılığı sebebiyle Sıddîk unvanını alan ve kendisi, babası, annesi ve çocukları sahabi olan Ebu Bekir es-sıddîk radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Ben hicret yolculuğunda Peygamber ile mağaradayken, hemen yanı başımıza kadar gelmiş olan müşriklerin ayak uçlarını gördüm ve Ey Allah ın Elçisi! Eğer şunlardan biri eğilip aşağıya bakacak olsa, bizi mutlaka görecektir dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında ne düşünürsün, ey Ebu Bekir? Allah kendi uğrunda yola çıkan kullarını yalnız ve yardımsız bırakır mı sanıyorsun? Üzülme, endişelenme, Allah bizimle beraberdir (Tevbe, 9/40) buyurdu. 43. Yine Enes radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında, aynı evde yaşayan iki kardeş vardı. Bunlardan biri ilim öğrenmek için devamlı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in meclisine gelir, diğeri ise geçimlerini sağlamak için çalışırdı. Bir gün bu çalışan kardeş, ötekini evin geçimine katkıda bulunmadığı için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e şikâyet etti. Peygamber Kardeşine kızma. İhtimal ki, sen onun sayesinde iş buluyor, rızık elde ediyorsun. Çünkü o burada boşa vakit geçirmiyor, Allah yolunda büyük bir hizmeti gerçekleştirerek, İslâm toplumu için hayati öneme sahip ilimleri tahsil ediyor. Unutma ki, toplumun farklı alanlarda uzmanlaşmış bilim adamı, tebliğci ve yöneticilere de ihtiyacı vardır. Bu bakımdan, onun ilim öğrenmesi, en az senin çalışıp rızık kazanman kadar önemlidir buyurdu. İSTİKAMET: (ALLAH IN ÇİZDİĞİ YOLDA DOSDOĞRU YÜRÜMEK) 44. Süfyân bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e gelerek, Ey Allah ın Elçisi! İslâm hakkında bana öyle özlü bir söz söyle ki, bir daha senden başka hiç kimseye sorma ihtiyacı duymayayım dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Allah a inandım de sonra dosdoğru ol! Düşünce ve tasavvurunu, Kur ân ın ortaya koyduğu tevhit inancıyla şekillendir. Söz ve davranışlarında daima dürüst, doğru ve samimi ol. Bunu yaparsan, en güzel Müslümanlığı yaşamış olursun. 45. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Bütün işlerinizde orta yolu tutun. Gevşekliğe kapılıp ibadetlerinizi ihmal etmeyin. Fakat Allah ın rahmet ve cennetini kazanma gayretiyle aşırı gidip de kendinizi zorlamayın. Cenneti kazanmak istiyorsanız, İslâm ı Kur ân ve sünnet ölçüsüyle belirlenen mutedil bir çizgide yaşayın ve sözlerinizde, davranışlarınızda dosdoğru olun! Şunu iyi bilin ki, hiç biriniz yaptığı ibadet ve iyilikler sayesinde kurtuluşu hak edemez. Sahabiler Sen de mi, ey Allah ın Rasulü? diye sorunca Peygamber Evet, Allah lütuf ve rahmeti ile beni bağışlamış olmasaydı, ben de kurtulamazdım. O halde, Allah sizden ne kadar ibadet etmenizi istiyorsa o kadarını yapın, aşırı gitmeyin. Çünkü ibadetlerinizin çokluğu ile cenneti kazanamazsınız fakat Allah ın istediği miktar ve şekilde ibadet ederseniz, O nun hoşnutluğunu ve dolayısıyla ebedî saadeti kazanmış olursunuz buyurdu. HAYIRLI İŞLERE TEŞVİK 46. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Hayırlı işler yapmakta acele edin. Zira sizler Allah yolunda yapmanız gereken bu çalışmaları terk ettiğiniz takdirde, meydan kâfirlere, zalimlere kalacak ve karanlık geceler gibi fitneler ortalığı kaplayacaktır. O zaman inkârcılık o derece etkili olacaktır ki, kişi sabah mümin iken

8 akşama kâfir olacak; akşam mümin iken sabaha kâfir çıkacaktır. Küçük bir dünya menfaati karşılığında dinini satacaktır. 47. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e gelerek Ey Allah ın Elçisi! En çok sevabı olan sadaka hangisidir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Sağlığın, gücün yerinde ve cimriliğin üzerindeyken, fakir düşmekten endişe edip daha çok zengin olmayı düşlerken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür. Sakın bu işi, can boğaza gelip de, Falana şu kadar, filana bu kadar miras bırakıyorum! diyeceğin zamana erteleme. Çünkü o zaman artık iş işten geçmiş ve o mallar zaten falanın ve filanın olmuştur. 48. Tâbiun neslinin büyük âlimlerinden Zübeyr bin Adiyy şöyle diyor: Bir gün Enes bin Mâlik radıyallahu anh ın yanına giderek, ona Haccâc ın yaptığı zulümlerden şikâyet ettik. Enes dedi ki: Rabb inize kavuşuncaya kadar, zalimlere karşı mücadelenizde sabredin! Zira Müslümanlar yeniden toparlanıp yeryüzünde adaleti sağlayan hâkim bir güç olarak ortaya çıkıncaya dek, her gelen gün bir öncekinden daha kötü olacaktır. Ancak her fitne döneminin ardından Allah nurunu tamamlayacak (Saff 61/8, 9) ve İslâm, bütün dünyaya yeniden barış ve huzur ortamı getirecektir. Ben bunu, bizzat Peygamberiniz den duydum. MÜCÂHEDE: (ALLAH IN RIZASINI KAZANMA YOLUNDA ÜSTÜN GAYRET GÖSTERMEK) 49. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Yüce Allah şöyle buyuruyor: Kim benim kullarımdan, ihlâs ile bana kulluk eden bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harp ilân ederim. Benim dostum olmanın yolu şudur: Kulumu bana yaklaştıran şeylerin benim katımda en değerli olanı, kendisine farz kıldığım ibadetlerdir. Kulum bu farzlara ilaveten yaptığı nafile ibadetlerle bana o kadar yaklaşır ki, nihayet ben onu severim. Kulumu sevince de, âdeta onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Yani o kişi artık yaptığı her işi benim rızam için yapmaya ve bütün hayatında ilahi yardımın tecellilerini görmeye başlar. Benden bir şey isterse onu veririm, bana sığınırsa onu mutlaka korurum. Ancak bu, Allah ın veli kulları diye nitelenen kimselerin hiç yanılmayacakları, bütün söz ve davranışlarının Allah tarafından onaylandığı anlamına gelmez. 50. Enes radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in Rabb inden naklettiği bir kudsî hadiste yüce Allah şöyle buyurmuştur: Kulum bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşınca, ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim. Bir kol boyu anlamına gelen arşın, yaklaşık olarak 68 santimetreye eşit uzunluk ölçüsüdür. Kulaç ise, gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki mesafeye denir. 51. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan, rivayet İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetlerin kıymetini bilme ve onları yerli yerince kullanma konusunda gafildir: Sıhhat ve boş vakit. İnsanoğlu, bu nimetlerin hep devam edip gideceğini düşünür fakat günün birinde ansızın uçup gittiklerini gördüğünde, ne büyük bir aldanış içinde olduğunu anlar fakat artık iş işten geçmiş olur. 52. Âişe radıyallahu anhâ dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazen gece ayakları şişinceye kadar saatlerce namaz kılardı. Ben kendisine Ey Allah ın Rasulü! Niçin böyle yapıyorsun? Kendini neden bu kadar yoruyorsun? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek bütün hatalarını bağışlamıştır dedim. Bunun üzerine Peygamber O halde, bana bunca nimetleri bahşeden ve böylesine lütufkâr davranan Rabb ime şükreden bir kul olmayayım mı? buyurdu. 53. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet İnanç, bilgi, zenginlik ve beden bakımından kuvvetli mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Gerçi her ikisinde de hayır vardır. Ancak meşru yoldan elde edilen güce, bilgiye, makama, mala sahip olup da bunları Allah yolunda kullanan mümin, bu nitelikleri taşımayan müminden daha üstündür. Bunun için, kendin için yararlı olan şeyi elde etmeye çalış. Her işinde Allah tan yardım dile ve en büyük güçlüklerle karşılaşsan da, asla acizlik gösterme. Üzerine düşeni yaptıktan sonra, gerisini Allah a bırak. Başına bir şey geldiğinde, Ah keşke şöyle yapsaydım şöyle olurdu! diye hayıflanıp durma. Bunun yerine, Allah böyle takdir buyurmuş. O dilediğini yapar de. Çünkü Keşke şöyle yapsaydım! sözü, şeytanın işlerine kapı açar. Yani şeytanı memnun edecek işlerin meydana gelmesine sebep olur. Zaten sen kendini yiyip bitirsen de geçmişi değiştiremezsin; fakat hatalarından ders alıp geleceğine yön verebilirsin. 54. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Cehennem nefse hoş gelen şeylerle kuşatılmış, cennet ise nefsin istemediği şeylerle çepeçevre sarılmıştır. Günahlar, pek çoğu yaldızlı ve çekici görünse de sonuç itibariyle insana zararlıdır. Bu yüzden, onların nefse hoş gelmesine aldanmamak gerekir. Buna karşılık ibadet, fazilet, dürüstlük, doğruluk, fedakârlık gibi şeyler nefsin hoşuna gitmese de, insan gerçek mutluluğu ancak böyle zor işleri başarmakla elde edebilir. 55. Enes radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Şu üç şey ölüyü kabre kadar takip eder: Ailesi, malı ve yapıp ettikleri. Çoluk çocuğu, dost ve akrabaları gerçek uğurlayıcılar olarak; malı mülkü, teçhiz, tekfin, defin gibi masrafları ve geride bıraktığı mirası hukukî olarak, ameli de sevap veya günah olarak onu takip eder. Bunlardan ikisi

9 RİYAZU S-SALİHÎN 9 döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, yapıp ettikleri ise kendisiyle birlikte kabirde kalır. O halde, en sevdiğin yakınlarının bile seni bırakıp gittikleri an kabirde sana eşlik edecek, yardımcı olacak vefakâr bir arkadaş istiyorsan, güzel davranışlarda bulun, ibadetlerini yerine getir ve her fırsatta iyilikler yapmaya bak. 56. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, Peygamber Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyle. Cennet de cehennem de, âdeta insanın burnunun dibindedir. Atacağı adımlara, benimseyeceği hayat tarzına ve ortaya koyacağı davranışlara göre, her ikisine de gitmek kolaydır. 57. Peygamber in hizmetinde bulunan ve Suffe Ehli den olan Ebu Firâs Rabîa bin Ka b el-eslemî radıyallahu anh şöyle diyor: Ben bazı geceler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in odasının hemen yanında kalır, bana seslendiğinde yanına giderek ona abdest suyunu ve ihtiyaç duyduğu diğer eşyalarını getirirdim. Bir gün bana bir ikramda bulunmak isteyerek Benden bir şey dile buyurdu. Ben Cennette seninle beraber olmayı isterim dedim. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Başka bir şey istesen olmaz mı? buyurdu. Ben Hayır, benim isteğim budur dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Öyleyse, çokça namaz kılıp secde ederek, isteğinin gerçekleşmesi için bana yardımcı ol buyurdu. 58. Peygamber tarafından azat edilmiş eski bir köle olan Sevbân radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Allah ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle buyurmuştur: Ya Sevbân! Çok secde yapmaya çalış. Zira sen Allah için her secde yapışında, O, seni bir derece yükseltir ve senin bir günahını affeder. 59. Abdullah bin Büsr el-eslemî radıyallahu anh dan, rivayet İnsanların en bahtiyarı, ömrü uzun ve ameli güzel olandır. İnsanların en bedbahtı da, ömrü uzun, ameli kötü olandır. ÖMRÜN SONLARINDA DAHA ÇOK İYİLİK YAPMAYA TEŞVİK 60. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Allah altmış yıl ömür verdiği kişiye, tövbe edip hakka yönelmemesi hususunda hiçbir şekilde mazeret hakkı tanımamıştır. Esasen, iyiyi kötüyü tecrübe edip tanıyacak kadar yaşamış olan bir kimsenin, ahirette herhangi bir mazeret beyan etmeye hakkı yoktur. Hele 60 yıl yaşamış birinin, yaptığı kötülükleri mazur gösterecek hiçbir özrü, mazereti olamaz. 61. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, Peygamber Her kul, öldüğü hâl üzere diriltilir. İnsan dünyada nasıl bir hayat yaşamışsa, o hâl üzere son nefesini verecek ve o hâl üzere diriltilip hesaba çekilecektir. HAYR YOLLARININ ÇOK OLUŞU 62. Ebu Zer radıyallahu anh şöyle demiştir: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e, Ey Allah ın Elçisi! İyiliklerin en üstünü hangisidir? diye sordum. Allah a inanmak ve yeryüzünde İslâm ı egemen kılmak için O nun yolunda mücadele etmektir buyurdu. Hangi köleyi özgürlüğüne kavuşturmak daha faziletlidir? diye sordum. Sahipleri yanında en kıymetli ve bedeli en yüksek olanı buyurdu. Peki, bunları yapacak gücüm yoksa? dedim. Bu gibi iyilikleri yapanlara yardım edersin veya işini beceremeyenin işini görürsün buyurdu. Ey Allah ın Elçisi! Ya bunların da hiçbirini yapamazsam? dedim. O zaman, hiç değilse insanlara zarar vermekten kaçınırsın. Çünkü bu da kendi adına vermiş olduğun bir sadakadır buyurdu. 63. Yine Ebu Zer radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Şükretmeniz gereken nimetler o kadar çoktur ki, vücudunuzun her bir eklemi için her gün bir sadaka vermeniz gerekir. Bununla birlikte, her Subhânallah: Allah ım, sen her türlü eksiklikten uzaksın, yücesin! zikri bir sadakadır. Her Elhamdulillah: Allah ım, sana hamd ederim. Bütün övgü ve yücelikler sana aittir duası bir sadakadır. Her Lâ ilahe illallah: Allah tan başka ilah yoktur. Kulluk edilecek, hükmüne boyun eğilecek yegâne ilah O dur zikri bir sadakadır. Her Allahu ekber: Allah her bakımdan en yüce, en büyüktür zikri bir sadakadır. İyiliği emretmek bir sadaka, kötülükten sakındırmak bir sadakadır. Kısacası, hayır yolları sayılamayacak kadar çoktur. Kuşluk vakti kılacağınız iki rekât namaz ise, bütün bunların yerini tutar. 64. Ebu Zer radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi basit zannedilen bir davranış bile olsa, hiçbir iyiliği küçük görme! buyurdu. 65. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Her kim beş vakit namazını kılmak ve Müslümanlar arasındaki ders, sohbet, yardımlaşma gibi sosyal faaliyetlere katılmak üzere sabah akşam camiye gider gelirse, her gidip gelişinde Allah ona cennette bir ikram, bir ziyafet hazırlatır. 66. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müslüman hanımlar! Hiçbiriniz, bir koyunun ayak kemiği bile olsa, komşusunun verdiği hediyeyi veya kendisinin ona vereceği hediyeyi küçük görmesin. Komşular arasında hediyeleşme ihmal edilmemeli, az çok, büyük küçük demeden ikramda bulunulmalıdır. Verilen ikram da küçük görülmemeli, hele asla geri çevrilmemelidir. 67. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber

10 İman, yetmiş veya diğer bir rivayette altmış küsur kısımdan ibarettir. İman bir ağaca benzetilirse, onun kalp ile tasdikten ibaret olan bir gövdesi ve güzel davranışlardan ibaret olan çok sayıda dalı, şubesi vardır. Bunların en yükseği Allah tan başka ilah yoktur! sözünü söylemek, en aşağısı ise gelip geçenlere eziyet veren taş, diken, çöp gibi şeyleri yoldan kaldırmaktır. Biri Allah a yürekten bağlılığın en güçlü ifadesi, diğeri yoldan bir taşı alıp kenara atmak gibi son derece basit bir hareket Ancak her ikisi de iman gövdesinin bir parçası, dalları ve harika meyveleri İman, müminin her türlü duygu, düşünce ve davranışlarına yön veren sınırsız enerji kaynağı gibidir. Öyle ki, iffet, edep ve utanma duygusu olan hayâ da imanın bir bölümüdür. Demek ki, İslâm da iman ile şu ya da bu şekilde alakası bulunmayan herhangi bir davranış yoktur. Dolayısıyla, dindünya ayrımı gibi bir anlayış da kesinlikle mevcut değildir. 68. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müslümanları rahatsız eden yol üstündeki bir ağacı kesen bir kişiyi, cennet nimetleri içinde yüzerken gördüm. Bir başka rivayette şöyle geçmektedir: Adamın biri yolda yürürken, yol üzerinde bir diken dalı buldu ve gelip geçene eziyet vermemesi için onu yoldan uzaklaştırdı. Allah da bu iyiliğinin karşılığını vererek onu bağışladı. Demek ki, ihlâs ve samimiyetle yapılan küçücük bir iyilik bile, insanın hayatının değişmesine, cehenneme dönük olan rotasının cennet yönüne çevrilmesine vesile olabilmektedir. 69. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Bir kişi güzelce abdest alıp Cuma namazına gider ve hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki Cuma arasındaki ve fazladan üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla veya elindeki anahtarlık, tesbih gibi bir şeyle oynarsa, abesle iştigal etmiş ve hutbe dinleme sevabından mahrum kalmış olur. 70. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Bir mümin abdest aldığı zaman, yüzünü yıkarken gözleriyle işlediği günahlar abdest suyunun son damlasıyla dökülür gider. Ellerini yıkarken de, elleriyle işlediği günahlar abdest suyunun son damlasıyla dökülür. Ayaklarını yıkadığında da, ayaklarıyla işlediği günahları abdest suyunun son damlaları ile akıp gider. Nihayet o mümin, işlemiş olduğu küçük günahlarından tamamen arınmış, temizlenmiş olur. 71. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde, beş vakit namaz, iki Cuma namazı ve iki Ramazan orucu, aralarında işlenecek küçük günahların bağışlanmasını sağlar. 72. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Size, Allah ın günahları bağışlamasına ve dereceleri yükseltmesine vesile olan hayır yollarını göstereyim mi? diye sordu. Sahabiler Evet ey Allah ın Rasulü! dediler. Peygamber şöyle buyurdu: Bazen meşakkatli de olsa abdesti tam almak, her namazı cemaatle kılmaya gayret ederek camilere adımları çoğaltmak ve ibadet bilincini zihinde ve gönülde sürekli canlı tutarak namazın ardından gelecek namazı beklemek. İşte bunlar, cephede nöbet beklemek kadar sevap kazandıran ibadetlerdir. 73. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan, Peygamber Kimi gafil insanlar sabah ve ikindi namazlarını uyku, alışveriş, tembellik gibi sebeplerle geciktirir, bezen de hiç kılmazlar. Kim beş vakit namaza devam eder, özellikle de bu iki serinlik namazını aksatmadan kılarsa, büyük günah işlemediği takdirde, kesinlikle cennete girer. 74. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, Peygamber Yapılan her güzel iş, sadakadır. Yani İslâm ın güzel gördüğü, insana ve topluma faydalı olan her şey, sadaka hükmündedir. 75. Yine Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, Peygamber Müslüman bir kişi bir ağaç dikerse, o ağaçtan yenilen, çalınan ve herhangi bir şekilde eksiltilen her şey, onun için sadakadır. Müslim de yer alan diğer bir rivayet şöyledir: Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şeyler, kıyamet gününe kadar o Müslüman için sadaka olur. 76. Adiyy bin Hâtim radıyallahu anh dan, Peygamber Hesap günü Rabb iniz, sizin her birinizle arada bir tercüman, bir perde olmaksızın konuşacaktır. O zaman kişi sağına bakacak, ahirete gönderdiği iyiliklerden başka bir şey göremeyecek. Soluna bakacak, gönderdiği kötülüklerden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak, karşısında cehennem ateşinden başka bir şey göremeyecek. Öyleyse, yarım hurmayla bile olsa kendinizi ateşten korumaya çalışın! Bunu da bulamayan, güzel ve tatlı sözlerle kendisini cehennemden korusun. 77. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Allah, bir şey yiyip içtikten sonra kendisine hamd eden kulundan muhakkak razı olur. 78. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, bir keresinde Peygamber sallallahu aleyhi

11 RİYAZU S-SALİHÎN 11 ve sellem Sadaka vermek her Müslüman ın görevidir. Her Müslüman ın verebileceği bir sadaka, yapabileceği bir iyilik mutlaka vardır buyurdu. Peki, ya sadaka verecek bir şey bulamazsa? dediler. Çalışıp kazanır, böylece hem kendisine faydalı olur hem de başkalarına sadaka verir buyurdu. Buna gücü yetmezse? dediler. Darda kalana, ihtiyaç sahibine yardım eder buyurdu. Buna da gücü yetmezse? dediler. İnsanlara iyiliği tavsiye eder buyurdu. Ya bunu da yapamazsa? dediler. O zaman, hiç değilse kötülük yapmaktan uzak durur. Bu da onun için sadakadır buyurdu. ALLAH IN EMİRLERİNE UYMADA ÖLÇÜLÜ OLMAK 79. Âişe radıyallahu anhâ nın bildirdiğine göre, kendisi bir kadınla birlikte otururken yanlarına Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem girdi ve kadın gittikten sonra Bu kadın kim? diye sordu. Âişe Bu filan hanımdır dedikten sonra onun ibadetlerine ne kadar düşkün olduğunu, ne kadar çok namaz kıldığını anlatmaya başladı. Kadının bu hâlini Peygamber in takdirle karşılayacağını zannediyordu. Fakat Peygamber Bırakın bunları! Allah sizden bunu istemiyor ki! Siz ancak gücünüzün yettiği kadarıyla sorumlusunuz. Farz ve nafile ibadetleri, benim size öğrettiğim şekilde ve kendinizi zorlamadan, aşırıya gitmeden yaparsanız, bu size fazlasıyla yeter. Allah a yemin ederim ki, siz ibadetten bıkıp usanmadıkça, Allah sevap vermekten bıkıp usanmaz. Yani çok ibadet yapmanın bir sınırı, sonu yoktur. Zaten siz gece gündüz hiç durmadan ibadet etseniz bile, Allah ın verdiği nimetlerin hakkını ödemiş ve O na kulluk görevinizi tam olarak yerine getirmiş olamazsınız. Fakat az da olsa, benim sünnetime uygun şekilde ibadet ederseniz, kendinizi sıkıntıya sokmadan Allah ın rızasını kazanır ve vaad ettiği nimetlere nail olursunuz buyurdu. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber in en sevdiği ibadet, az da olsa devamlı olanıydı Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Aşırı gidenler, helâk olmuşlardır buyurdu ve bu sözünü üç defa tekrarladı. Sözlerinde, işlerinde, ibadetlerinde ölçüyü kaçıran, her konuda ince eleyip sık dokuyan, hep mükemmele ulaşmak isteyenler, hiçbir zaman hedeflerine ulaşamazlar. Böyle kimseler daima başarısızlığa, hayal kırıklığına, yalnızlığa ve huzursuzluğa mahkûmdurlar. Ağzını yayarak, kendini sanatlı konuşmaya zorlayarak, halkın anlayamayacağı kelimeler kullanarak lügat paralayan, insanı rahatsız edecek derecede aşırı nezaket ve kibarlık gösterisinde bulunan ve her konuda kılı kırk yararcasına aşırı titizlik gösteren kimseler de böyledir. Oysa mümin, her işinde ölçülü ve dengelidir. Son derece doğal ve rahat davranır, hata yapmaktan da çekinmez. En iyiye, en güzele ulaşma duygusu onu aşırılığa sevk etmez. 81. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet İslâm dini, kolaylıktır. Kim sevabım çok olsun diye ibadette aşırı gidip dinle yarışmaya kalkarsa, din kesinlikle ona galebe çalar. İnsan Allah Teâlâ ya O nun emrettiği gibi değil de, lâyık olduğu şekilde ibadet edeceğim derse, bütün hayatını ibadetle geçirse bile, yine de Allah ın hakkını vermiş olamaz. O halde, kendinizi zorlayıp aşırı gitmeyin, orta yolu tutun! Sizden istenen ibadetleri yaparak Rabb inize yaklaşmaya çalışın ve daima Allah ın lütuf ve rahmetinden ümitvar olun! Peygamber in örnek hayatıyla sizlere gösterdiği gibi günün başlangıcını, sonunu ve gecenin bir bölümünü nafile ibadetlerle değerlendirin. 82. Âişe radıyallahu anhâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Sizden birinize nafile namaz kılarken uyku hâli bastırırsa, uykusunu alıncaya ve kendini zinde, canlı hissedinceye kadar yatıp uyusun. Sonra isterse namazına devam etsin. Çünkü uykulu iken namaz kılan kimse, Allah tan bağışlanma dileyeceğim derken, farkında olmadan kendine beddua edebilir. SÜNNETİ KORUMAK 83. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Cennete girmemekte ısrar edenler dışında, ümmetimin tamamı cennete girecektir buyurdu. Bunun üzerine sahabîler Ey Allah ın Elçisi! Kim cennete girmemek için direnir ki? diye sordular. Peygamber Bana itaat edenler cennete girer; bana karşı gelenler ise, cennete girmemekte diretmiş olurlar buyurdu. 84. Numân bin Beşîr radıyallahu anhumâ dan, Peygamber Ya namaz kılarken saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah yüzlerinizi ayrı ayrı yönlere çevirir! Cemaatle namaz kılarken, tıpkı cephede düşman karşısında saf tutarcasına, tuğlaları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi (Saff, 61/4) omuz omuza saf bağlayın. Safları son derece sık ve düzenli tutun. Aksi halde, namaz saflarındaki düzensizlik ve eğrilik, sizin bakış açınıza, ruh dünyanıza olduğu gibi yansır. Böylece ihtilafa düşer, birlik ve beraberliğinizi kaybederek siyâsî, askerî, ekonomik alanlarda başarısızlığa mahkûm olursunuz. Düşman karşısında çözülür, gücünüzü kaybedip parçalanırsınız. Çünkü namazda safların düzenli olmaması, müminlerin ortak hedef ve gayeye sahip olmadıklarının, fikren ve ruhen bölünüp parçalandıklarının, aralarında kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma duygularının zaafa uğradığının göstergesidir. 85. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh şöyle demiştir: Medine de bir ev, geceleyin ev halkı ile birlikte yanmıştı. Durum Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e haber verilince Size birçok yararları olan bu ateş, aynı zamanda sizin düşmanınızdır. Dikkat edilmediği takdirde, çok büyük felaketlere yol açabilir. O halde, uyumadan önce onu mutlaka söndürün! buyurdu. 86. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, Peygamber Benim ve sizin durumunuz, yakmış olduğu ateşe doğru uçuşan cırcır böceklerine ve kelebeklere engel olmaya,

12 onları kurtarmaya çalışan adamın misaline benzer. Adam ateşe düşmesinler diye böcekleri oradan uzaklaştırmaya çalışır fakat ateşin parlaklığına aldanan böcekler, sonlarının ne olacağını hiç düşünmeden, ısrarla o ateşe doğru uçmak isterler. İşte sizden bazıları da dünyanın gelip geçici süsüne, göz kamaştıran sahte cazibesine aldanıp böyle bilinçsizce kendilerini ateşe atmak istiyorlar. Ben ateşe düşmeyesiniz diye sizi elbisenizden, kuşağınızdan tutup çekiyorum, siz ise elimden kurtulup ateşe girmeye çalışıyorsunuz. Ben size helal ve haramın sınırlarını öğretiyor, cehenneme götürecek davranışlar konusunda sizleri uyarıyorum. Buna rağmen siz arzu ve heveslerinize uyarak haramlara dalmak, sonu ateş ve hüsran olan işler yapmak istiyorsunuz. 87. Yine Câbir radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Şeytan, sizin her işinizde yanı başınızda bulunur. Hatta yemek yerken bile sizden ayrılmaz. O halde, birinizin lokması düşerse, üzerindekileri temizleyip onu yesin. Temizlenmesi mümkün değilse, o zaman kedi, köpek, kuş gibi bir hayvana versin. Allah ın ihsan ettiği nimetleri israf ederek, çöpe atarak şeytana bırakmasın. BİDAT VE HURAFELERDEN SAKINMAK 88. Âişe radıyallahu anhâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Kim inanç, ibadet, muamelat gibi konularda, bizim dinimizde olmayan yeni bir şey uydurup dine katarsa, bu kesinlikle kabul edilemez. Sözde daha dindar olabilmek adına Kur ân da ve Peygamber in sünnetinde bulunmayan birtakım ibadetler ortaya çıkaran kimse daha dindar değil, dine ilavelerde bulunan bir bid atçidir. Kendisi ve yaptığı işi asla kabul edilemez. Bunun aksine, Kur ân ve sünnettin öngördüğü ibadet ve amelleri yok sayan, noksanlaştıran veya değiştiren, böylece dini tahrif eden kişiler de bid atçidir. Ancak zamanla ortaya çıkan ihtiyaçlar sebebiyle geliştirilen farklı uygulamalar, birtakım icat ve yenilikler, Kur ân ve sünnet ölçülerine aykırı olmadıkça, reddedilen bid atler sınıfından sayılmaz. İYİ VEYA KÖTÜ ÇIĞIR AÇANLAR 89. Cerîr bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim İslâm yolunda yaptığı güzel bir davranışla bir hayra öncülük ederek iyi bir çığır açarsa, ona hem bu iyiliğinin sevabı hem de kendisinden sonra onu örnek alıp açtığı yolda yürüyenlerin sevabı -onların sevabından hiçbir şey eksilmeksizin- verilecektir. Her kim de İslâm yolunda kötü bir işe öncülük ederek kötü bir çığır açarsa, ona da hem kendi kötülüğünün günahı hem de kendisinden sonra onun açtığı yolda yürüyenlerin günahı -onların günahlarından hiçbir şey eksilmeksizin- verilecektir. 90. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, Peygamber Haksız yere öldürülen her insanın ölümünde, Âdem in Kâbil adındaki ilk oğlunun mutlaka bir günah payı vardır. Çünkü o, kardeşi Hâbil i öldürerek adam öldürme çığırını ilk başlatan kişidir. Kâbil, kendisinden etkilenerek masum insanların kanını akıtan, böylece onun açtığı bu kötü çığırda yürüyen herkesin günahından bir pay alır ve bu, onların günahından hiçbir şey eksiltmez. HAYRA ÖNCÜLÜK ETMEK 91. Bedir mücahitlerinden Ukbe bin Amr radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Bir iyiliğin yapılmasına öncülük eden, o işin yapılmasında oynadığı role göre, o iyiliği yapan kişinin aldığı gibi sevap alır. 92. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Kim insanları iyiliğe, doğru yola çağırırsa, o kimseye, kendisine uyanların sevapları kadar sevap verilir. Ona uyanların sevaplarından da hiçbir şey eksilmez. Her kim de insanları kötülüğe, eğri yola çağırırsa, ona da kendisini izleyenlerin günahları kadar günah verilir. Ona uyanların günahlarından da hiçbir şey eksilmez. 93. Sehl bin Sa d es-sâidî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hayber Savaşı sırasında şöyle buyurmuştur: Allah a yemin ederim ki, senin vasıtanla Allah ın bir tek kişiyi doğru yola iletmesi, senin için kırmızı develere -yani dünyanın en kıymetli nimetlerine- sahip olmaktan daha hayırlıdır. İYİLİK VE TAKVADA YARDIMLAŞMAK 94. Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, o zamanlar henüz Müslüman olmayan Hüzeyl kabilesinin Lihyânoğulları kolu üzerine bir ordu göndermeye karar verince Bir ailede bulunan her iki kişiden biri cihada gitsin. Geride kalanlar cihada gidenlerin ailelerinin geçimini temin edip ihtiyaçlarını karşıladıkları, çoluk-çocuklarıyla ilgilenerek onlara yardımcı oldukları takdirde, kazanılacak sevap ikisi arasında ortaktır buyurdu. 95. Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Medine yakınlarındaki Ravha denilen yerde bir deve kervanına rastladı. Onlara selam verdikten sonra Sizler kimlersiniz? dedi. Onlar Biz Müslümanlarız, ya sen kimsin? diye sordular. Peygamber Ben Allah ın Elçisiyim dedi. Sonra kafileden bir kadın, kucağındaki küçük bir çocuğu Peygamberimize doğru kaldırarak Bu çocuğun haccı olur mu ey Allah ın Rasulü? diye sordu. Peygamber Evet, ayrıca onun haccına vesile olduğun için sana da sevap vardır buyurdu. SAMİMİYET 96. Temîm bin Evs ed-dârî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Din, esas olarak ihlâs ve samimiyetten ibarettir. Dinin özü, her

13 RİYAZU S-SALİHÎN 13 işinde, her sözünde dürüst ve samimi olabilmektir buyurdu. Biz kendisine Kime karşı, ey Allah ın Rasulü? dedik. Peygamber Allah a, Kitabı na, Peygamberi ne, müminlerin yöneticilerine ve tüm Müslümanlara karşı dürüst ve samimi olmaktır. Yöneticiler başta olmak üzere bütün müminlere iyiliği, güzelliği tavsiye etmek ve bunları yalnızca Allah rızası için, O nun Kitabı na ve Peygamberi nin Sünneti ne uygun olarak yapmaktır buyurdu. 97. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Sizden biriniz kendisi için arzu ettiği dünya ve ahiret nimetlerini din kardeşi için de arzu etmedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz. İYİLİĞİ EMRETMEK, KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK 98. Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan, Peygamber Sizden her kim bir kötülük yapıldığını görürse, hemen müdahale edip onu eliyle değiştirsin. Aksi halde, o kötülüğe ortak olmuş sayılır. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse veya fiili müdahale daha büyük bir kötülüğe sebep olacaksa, diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse, o zaman hiç olmazsa o kötülüğü benimsemesin, kalbiyle onu reddetsin ki, bu imanın en zayıf derecesidir. Bunu da yapmıyor ve gördüğü günahlardan, kötülüklerden hiçbir rahatsızlık duymuyorsa, artık onda zerre kadar iman kalmamış demektir. 99. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, Peygamber Allah ın benden önce gönderdiği her peygamberin ümmeti içinde, onun sünnetine sarılan ve emrine uyan ihlâslı ve seçkin bir topluluk vardı. Fakat bu temiz neslin ardından, sözleri ile davranışları birbirine uymayan, kendilerine emredilen şeylerin tersini yapan kimseler geldi. Benim ümmetimde de böyle kimseler gelecektir. İşte onlara karşı eliyle mücadele eden mümindir, onlara karşı diliyle mücadele eden mümindir, onlara karşı kalbiyle öfke duyarak karşı koyan da mümindir. Bunu da yapmıyor ve haksızlığa karşı mücadele edenlerin safında yerini almadığı gibi zalimlere karşı yüreğinde en ufak bir rahatsızlık, bir öfke duymuyorsa, onun kalbinde zerre kadar iman yoktur! 100. Numan bin Beşîr radıyallahu anhumâ dan, rivayet Allah ın çizdiği sınırlara riayet edenlerle bu sınırları çiğneyenlerin durumu, çektikleri kura sonucu bir kısmı geminin üst katına, bir kısmı da alt katına yerleşen insanların durumuna benzer. Alt kattakiler su almak istediklerinde, üst kattakilerin yanından geçmektedirler. Alt katta oturanlar, kendi aralarında Geminin bize ait olan alt kısmında bir delik açıp suyu oradan alalım, böylece üst katımızda oturanları rahatsız etmemiş oluruz derler. Şayet üstte oturanlar, alttakileri bu istekleriyle baş başa bırakır ve gemiyi delmelerine seyirci kalırlarsa, gemi su alır ve hep birlikte batıp helâk olurlar. Eğer onlara engel olurlarsa, hem kendileri kurtulur hem de onları kurtarmış olurlar Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Yollarda ve sokak kenarlarında oturmaktan sakının buyurdu. Sahabiler Ey Allah ın Rasulü! Buralarda oturmaya mecburuz, çünkü lüzumlu işlerimizi orada konuşuyoruz dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mutlaka yol kenarlarında oturmak zorundaysanız, o zaman yolun hakkını verin buyurdu. Yolun hakkı nedir, ey Allah ın Rasulü? diye sordular. Peygamberimiz Gözü haramdan korumak, gelip geçeni rahatsız etmemek, verilen selamı almak ve iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmaktır buyurdu Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir adamın elinde altın bir yüzük gördü. Hemen onu çıkarıp attı ve Sizden biriniz ateşten bir kor parçasını alıp onu yüzük diye parmağına mı takıyor? buyurdu. Peygamber gittikten sonra o adama Yüzüğünü al da ondan başka bir şekilde faydalan dediler. O da Hayır, Allah a yemin ederim ki, Peygamber onu attıktan sonra ben artık onu asla almam dedi Huzeyfe radıyallahu anh dan, Peygamber Canımı kudret elinde tutan Allah a yemin ederim ki, ya siz iyiliği emredip kötülükten alıkoyarsınız ya da Allah size yakında öyle bir bela gönderir ki, o zaman Allah a yakarıp dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez Ebu Said el-hudrî radıyallahu anh dan, Peygamber Allah yolunda yapılan mücadele ve cihadın en faziletlisi, zalim yöneticiler karşısında hakkı ve adaleti haykırmaktır Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, rivayet İsrailoğulları arasında dinden sapma, ilk defa şöyle başladı: Bir adam günah işlemekte olan bir kimseyle karşılaşınca Ey falanca, Allah tan kork ve bu yaptığından vazgeç! Çünkü bu sana helal değildir! derdi. Fakat ertesi gün o adamla aynı işi yaparken tekrar karşılaşınca, onu yaptığı kötülükten engellemeye çalışmadığı gibi onunla birlikte oturmaktan, yiyip içmekten çekinmezdi. Onlar böyle davranınca, Allah zalimlerin ve zulme seyirci kalanların kalplerini birbirine benzetti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem (Mâide, 5/78-81.) ayetleri okuduktan sonra şöyle buyurdu:

14 Hayır, Allah a yemin ederim ki, ya siz iyiliği emredip kötülükten alıkoyar, zalimin yakasına yapışıp zulmüne engel olur, onu hakka çevirir ve hak üzerinde tutarsınız ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir sonra da İsrailoğulları nı lanetlediği gibi sizi de lanetler Ebu Bekir es-sıddîk radıyallahu anh şöyle diyor: Ey insanlar! Görüyorum ki, sizler Ey iman edenler! Siz kendinize bakın! Sizler doğru yolda olduğunuz sürece, sapıklığa düşenler size zarar veremezler (Mâide, 5/105) ayetini okuyorsunuz ve onu, iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme görevinin gereksizliği konusunda delil olarak öne sürüyorsunuz. Oysa ayette Siz kendi kabuğunuza çekilin, başkasıyla ilgilenmeyin! demiyor. Orada kastedilen mana şudur: Ey iman edenler! Siz zalimlerle uğraşayım derken, kendinizi, ailenizi ve toplumunuzu ihmal etmeyin. Öncelikle kendinizi düzeltmeye bakın. Siz iyiliği emretme ve kötülüğü engelleme görevi de dâhil, İslâm ın emirlerini uygulayarak doğru yolda yürüdüğünüz sürece, bu yoldan sapanlar size asla zarar veremeyecektir. Nitekim ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Gerçek şu ki, eğer insanlar zalimi görür de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah ın onlara umumi bir bela göndermesi çok yakındır! İYİLİĞİ EMREDİP KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRDIĞI HÂLDE SÖZÜ İLE DAVRANIŞI BİRBİRİNE AYKIRI OLAN KİMSENİN ÇEKECEĞİ ŞİDDETLİ CEZA 107. Üsâme bin Zeyd bin Hârise radıyallahu anhumâ şöyle diyor: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Kıyamet günü bir adam getirilip cehenneme atılır. Bağırsakları karnından dışarı fırlar ve onlarla birlikte değirmen taşını döndüren merkep gibi olduğu yerde dönmeye başlar. Cehennem halkı onun yanına toplanıp Ey filân, nedir bu hâlin? Sen dünyadayken iyiliği emredip kötülükten alıkoymaz mıydın? diye sorar. O da Evet, başkalarına iyiliği emreder fakat kendim onu yapmazdım. İnsanları kötülükten alıkoyar fakat o kötülüğü kendim yapardım diye cevap verir. EMANETE SADAKAT GÖSTERMEK 108. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edilince insanların güvenini kötüye kullanarak emanete hıyanet eder. Bir başka rivayette şöyle bir ilave vardır: Oruç tutsa, namaz kılsa ve Müslüman olduğunu iddia etse bile, bu çirkin vasıfları üzerinde taşıyan kişi münafık yani ikiyüzlüdür. Bu ikiyüzlülük imanına sirayet etmiş ise, o kişi kâfirdir. Fakat sadece davranışlarda ise, kalben mümin olmakla birlikte, amel bakımından münafıktır. ZULMÜN HARAM OLUŞU VE HAKSIZ OLARAK ELDE EDİLEN BİR ŞEYİ SAHİBİNE GERİ VERMENİN GEREKLİLİĞİ 109. Âişe radıyallahu anhâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Kim bir karışlık toprak parçasına haksız yere sahip olursa, Mahşer Günü o yerin yedi katı onun boynuna geçirilir ve o, bu hâliyle Rabb inin huzuruna varır Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan, rivayet Doğrusu Allah, tövbe edip hakka yönelmeleri için zalime birazcık mühlet verir. Fakat onu bir de yakaladı mı, artık kaçmasına asla fırsat vermez! Sonra Peygamberimiz şu ayeti okudu: Rabb in, zulüm ve haksızlıkta direten bir ülkeyi azabıyla yakaladı mı, işte böyle yakalar. O nun yakalaması, gerçekten çok acı ve çetindir. (Hud 11/102) Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kim din kardeşine ırzı, namusu, malı veya başka bir hususla ilgili herhangi bir haksızlıkta bulunmuş ise, altının gümüşün olmadığı o büyük gün gelmeden önce, zulmettiği kişiye hakkını iade ederek ondan helallik istesin. Yoksa Hesap Günü nde, yaptığı zulüm miktarınca, iyiliklerinin sevabından alınıp hak sahibine verilecektir. Eğer hiçbir iyiliği yoksa zulüm yaptığı kişinin günahlarından alınıp onun sırtına yüklenecektir Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların zarar görmediği, emin olduğu kimsedir. Gerçek Müslüman, insanlara daima güven teklin eder. İnsanlar onun ne küfür, hakaret, dedikodu, gıybet, iftira gibi diliyle; ne de dayak, cinayet, hırsızlık gibi eliyle bir kötülük yapmayacağını bilirler. Muhacir ise, zannedildiği gibi yalnızca bir yerden başka bir yere hicret eden kimse değil, asıl Allah ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir İyâs bin Sa lebe el-hârisî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Her kim yalandan yemin ederek bir insanın, özellikle de bir Müslüman ın hakkını elinden alırsa, Allah ona cehennemi vacip, cenneti de haram kılar buyurdu. Bir adam O aldığı şey küçük ve değersiz bir şey olsa da mı, ey Allah ın Rasulü? diye sorunca, Peygamber Evet, haksızlık edip aldığı şey misvak ağacından bir çubuk bile olsa, Allah ın affına nail olmadığı takdirde cezası cehennemdir buyurdu Ömer bin Hattâb radıyallahu anh anlatıyor: Hayber Savaşı sırasında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in ashabından bir grup geldi ve Allah yolunda can veren mücahitleri yad ederek Falanca şehittir, falanca da

15 RİYAZU S-SALİHÎN 15 şehittir dediler. Sonra bir adamın yanından geçerken Bu da şehittir dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hayır, çünkü ben onu, ganimetten çaldığı bir hırka içinde cehennemde gördüm. Şehit olmak, kişinin birçok günahına keffaret olsa da, devlet malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz buyurdu Ebu Katâde radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir savaş öncesinde arkadaşları arasında ayağa kalkarak, onlara Allah yolunda cihadın ve Allah a imanın en üstün, en değerli ameller olduğunu anlattı. Sahabîlerden biri ayağa kalktı ve Ey Allah ın Rasulü! Şimdi ben Allah yolunda şehit olursam, bu benim günahlarıma keffaret olur mu? diye sordu. Bunun üzerine Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Evet, eğer sabrederek, mükâfatını yalnızca Allah tan bekleyerek ve cepheden kaçmadan Allah yolunda öldürülürsen, bu, senin bütün günahlarına keffaret olur buyurdu. Bir süre sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, o adama Nasıl demiştin? diye sordu. Adam Eğer ben Allah yolunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma keffaret olur mu? diye sormuştum dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Evet, eğer sen sabrederek, mükâfatını sadece Allah tan bekleyerek ve cepheden kaçmadan Allah yolunda öldürülürsen, bu senin bütün günahlarına keffaret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana az önce Cebrail söyledi buyurdu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün arkadaşlarına Müflis (iflas etmiş kişi) kimdir, biliyor musunuz? diye sordu. Sahabîler Bizim bildiğimize göre müflis, ticarette zarar ettiği için hiç parası ve malı bulunmayan kimsedir dediler. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Benim ümmetimin müflisi şu kimsedir: Mahşer günü Allah ın huzuruna namaz, oruç, zekât gibi sevaplarla gelir. Cennetlik olacağını düşünerek sevinmektedir. Fakat şuna sövmüş, buna iftira etmiş, birinin malını yemiş, ötekinin kanını dökmüş, filanı dövmüş olduğu için, iyiliklerinin sevabı o zulmettiği kişilere dağıtılır. Eğer üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları tükenirse, bu sefer hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilir. Böylece, cennete girmeyi umut ederken, yüzüstü cehenneme atılır. İşte gerçek anlamda zarar ve ziyan, işte hakiki iflas budur Ümmü Seleme radıyallahu anhâ dan, Peygamber Bakın, ben de sizin gibi bir insanım. İçinizden geçen gizli düşünceleri bilemem. Sizler, aranızda çıkan anlaşmazlıklarda hüküm vermem için bana başvuruyorsunuz. Ben ise, o konuda vahiy gelmediği sürece -ki çoğu zaman gelmez- şahitlerin ifadesi, ortaya konan deliller ve yemin gibi esaslara dayanarak kararımı veririm. Ancak sizden biriniz haksız olduğu bir davada, delil getirmekte diğerinden daha inandırıcı olabilir. Ben de, duyduklarıma göre o kimsenin -haksız olduğu haldelehinde hüküm verebilirim. Fakat bu, onu Allah katında sorumluluktan kurtarmaz. Dikkat edin, ben kimin lehine böyle hükmedip kardeşinin hakkını ona vermişsem, kendisine cehennem ateşinden bir parça ayırmışım demektir. Yarın cehennem ateşiyle yüz yüze gelmek istemiyorsanız, hâkimler ve müftüler sizin lehinize karar vermiş olsalar bile, kardeşinizin hakkını yemekten sakının! 118. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Haram kan döküp haksız yere adam öldürmediği sürece, mümin dininden yana genişlik içindedir. Günahlarının bağışlanacağını, Rabb inin lütuf ve keremiyle cennete gireceğini ümit edebilir. Haksız yere cana kıyan kimsenin ise, samimi olarak tövbe etmediği takdirde, Allah ın rahmetinden ümit beklemeye hakkı yoktur Hz. Hamza nın hanımı Havle bint Sâmir radıyallahu anhumâ diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğunu işittim: Bazı kimseler Allah ın malını -yani İslâm devletinin yetki ve imkânlarını veya kamuya ait mal, eşya ve araç gereçleri- haksız yere kullanıyorlar. Dikkat edin, Hesap Günü böyle kimselere cehennem azabı vardır! MÜSLÜMANLARIN DOKUNULMAZ HAKLARINA SAYGI GÖSTERME, ONLARA KARŞI ŞEFKATLİ, MERHAMETLİ OLMA GEREĞİ VE BU HAKLARIN NELER OLDUĞUNUN BEYANI 120. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan, rivayet Müminin mümine karşı durumu, parçaları birbirine sımsıkı kenetlenmiş bir binanın tuğlaları arasındaki durum gibidir. İslâm toplumu, tıpkı tuğlaları birbirine perçinlenip kenetlenmiş bir bina gibi birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmalıdır. Eğer Müslümanlar birbirlerine sımsıkı kenetlenmez, birlik ve beraberlik içinde bulunmazlarsa, güçlerini ve etkinliklerini kaybederler. Tıpkı tuğlaları gevşeyip dağılan bir bina gibi en ufak bir rüzgâr veya sarsıntıda yıkılır giderler. Peygamberimiz bu sözü söylerken, iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek kenetledi Yine Ebu Musa radıyallahu anh dan, Peygamber Yanında ok varken mescitlere veya çarşı pazara uğrayan kimse, Müslümanlardan birine zarar gelmemesi için okunun sivri ucunu eliyle tutsun. İnsanların toplu halde bulunduğu yerlere, silah ve benzeri öldürücü, yaralayıcı aletlerle gelmeyin. Mutlaka gelmeniz gerekiyorsa, başkalarına zarar vermemek, toplumun huzurunu bozmamak için emniyet tedbirinizi iyi alın Numan bin Beşîr radıyallahu anh dan, Peygamber Birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet gösterme ve birbirlerini koruma hususunda müminler, tıpkı bir vücuda benzerler. Öyle ki, vücudun bir uzvu hastalandığında, diğer

16 bütün uzuvlar uykusuzluk ve yüksek ateşte ona eşlik ederler. Bir insanın herhangi bir uzvundaki rahatsızlık nasıl bütün vücudun acı duymasına sebep oluyorsa, yeryüzünün herhangi bir yerindeki müminin acı ve ıstırabı da diğer müminleri rahatsız etmeli ve bütün müminler elbirliği ederek, o sıkıntının giderilmesi için gayret göstermelidirler Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Çölde yaşayan bedevilerden bir grup, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in huzuruna geldi. Peygamber in torunlarıyla oynadığını, onları kucaklayıp öptüğünü görünce bunu garipseyerek O da ne, siz çocuklarınızı öpüyor musunuz? diye sordular. Peygamberimiz Evet dedi. Onlar Fakat biz, Allah a yemin ederiz ki, çocuklarımızı asla öpmeyiz dediler. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de Allah sizin kalplerinizden merhamet duygusunu çekip almışsa, ben ne yapabilirim ki? buyurdu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Sizden biriniz insanlara namaz kıldırdığı zaman, namazı fazla uzatmasın, hafif tutsun. Çünkü cemaat içerisinde muhtemelen zayıf, hasta ve yaşlı kimseler vardır. Tek başınıza namaz kıldığınızda ise, dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz Yine Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ashabına merhametinden dolayı, onların iftar ve sahur yapmadan peşpeşe birkaç gün oruç tutmalarını yasakladı. Onlar Fakat sen bunu yapıyorsun dediklerinde Ben sizin gibi değilim, Rabb im beni yedirip içirir buyurdu Ebu Katâde radıyallahu anh dan, Peygamber Ben çoğu kere kıraati uzatmayı arzu ederek namaz kıldırmaya başlar fakat arka saflardan bir çocuğun ağlamasını işitince, annesine sıkıntı vermemek için namazı kısa keserim. Peygamberimiz zamanında kadınlar Cuma ve bayram namazlarına katılırlardı Cündüb bin Abdullah radıyallahu anh dan, rivayet Beş vakit namazı, özellikle de sabah namazını cemaatle kılan bir mümin, bizzat Allah ın koruma garantisi altındadır. Onun malına, canına ve namusuna kasteden, doğrudan Allah a savaş açmış demektir. Sakın Allah, kendi himayesi altında bulunan bir şeyi ihlal ettiğiniz için sizden hak talebinde bulunmasın! Çünkü Allah, bu konuda hak talep ettiği kimseyi yakalayıp yüzüstü cehenneme atar. Gerçi sabah namazını kılmasa ve hatta ibadetlerini yerine getirmese bile, her müminin malı, canı ve namusu dokunulmaz olup koruma altındadır. İman etmeyenler dahi böyledir. Ancak kulluk görevini titizlikle yerine getiren bir mümine karşı işlenen suç, diğerlerine göre çok daha ağır bir cezayı gerektirir. Örneğin; sıradan bir insana hakaret etmeyle bir sahabiye hakaret etmek arasında çok büyük fark vardır. Bu hadisten şöyle bir mana da anlaşılabilir: Bir düşman topluluğuna baskın yapacağınız zaman, şafak vakti girinceye kadar bekleyin. Orada sabah ezanının okunduğunu duyarsanız, sakın onlara saldırmayın. Çünkü sabah namazını kılan bir mümin, Allah ın koruma garantisi altındadır. Onunla savaşan, bizzat Allah a savaş açmış demektir Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Müslüman Müslüman ın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa, Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim bir Müslüman ın bir sıkıntısını giderirse, Allah da Hesap Günü onun sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslüman ın mutlaka açıklanması gerekmeyen bir ayıbını örterse, Allah da Hesap Günü onun bir ayıbını örter Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müslüman Müslüman ın kardeşidir. Ona ihanet etmez, ona yalan söylemez ve onu zor anında yalnız bırakmaz. Her Müslüman ın namusu, malı ve kanı dokunulmaz olup diğer bütün Müslümanlara haramdır. İşte gerçek kulluk bilinci, gerçek takva budur. Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye günah olarak yeter! 130. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Ey müminler! Birbirinize haset etmeyin! Almayacağınız bir malın fiyatını, sırf müşteri kızıştırmak için artırmayın. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyin. Bir başkasının pazarlığını bozarak kendi malınızı satmaya kalkmayın. Ey Allah ın kulları, kardeş olun! Müslüman Müslüman ın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu küçümsemez ve onu zor gününde yalnız bırakmaz. Bu sözleri söyledikten sonra Peygamberimiz, kalbine işaret ederek üç defa, İşte Allah a karşı sorumluluk bilinci yani takva buradadır! buyurdu. Sonra sözlerine devam ederek dedi ki: Müslüman kardeşini küçük görmesi, bir kimseye kötülük olarak yeter. Müslüman ın kanı, malı ve ırzı diğer bütün Müslümanlara haramdır Yine Enes radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Cahiliye Devri nden kalma bir Arap atasözünü bize hatırlatarak Zalim de olsa mazlum da olsa, kardeşine yardım etmelisin buyurdu. Bir adam Ey Allah ın Rasulü! Mazlum iken kardeşime yardım edeyim de, zalim ise nasıl yardım edebilirim, söyler misiniz? diye sordu. Bu soruyu bekleyen Peygamberimiz Onu zulümden alıkoyar, yapacağı haksızlığa engel olursun. İşte bu, ona yardım etmektir buyurdu.

17 RİYAZU S-SALİHÎN 17 Böylece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, herkes tarafından bilinen bir atasözünü İslâm a uygun bir tarzda yeniden yorumlayarak, zulme karşı koymanın önemini ilginç ve akılda kalıcı bir üslupla ifade etmiş oldu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selam verdiği zaman selamını almak, hastalandığı zaman ziyaretine gitmek, vefat edince cenaze merasimine katılmak, düğün, sünnet, nişan gibi önemli bir merasime veya yemeğe davet ettiği zaman davetine icabet etmek, aksırdığı zaman Yerhamukellah: Allah sana rahmet ve merhametini ihsan etsin diye karşılık vermek. Aksıran kişi de, Yehdîkumullahu ve yuslihu bâlekum: Allah sizi hidayet üzere daim kılsın, ihlâs ve samimiyetinizi artırsın şeklinde karşılık vermelidir. Müslim de yer alan bir başka rivayet şöyledir: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Karşılaştığın zaman ona selam ver, özellikle de düğün, nişan, sünnet gibi önemli bir merasime seni davet ederse davetine git. Senden nasihat isterse ona nasihatte bulun. Aksırıp Elhamdülillah! deyince Yerhamukellah! diye karşılık ver. Hatsalandığında onu ziyaret et. Öldüğü zaman cenaze merasimine katıl ve onun için dua et. Yukarıdaki Hadis-i Şeriflerdeki hak sayısının farklı olmasını şöyle anlamak gerekir: Müslümanın Müslüman üzerinde birtakım hakları vardır. Bu haklardan beş tanesi / altı tanesi şunlardır:. (m.a) MÜSLÜMANLARIN HATA VE KUSURLARINI ÖRTMEK VE ZORUNLU OLMADIKÇA ORTAYA ÇIKARMAKTAN SAKINMAK 133. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Bir kul, bu dünyada başka bir kulun ayıbını veya kusurunu örterse, Allah da Hesap Günü onun ayıbını örter. Burada gizlenilmesi istenen ve Allah ın da kıyamet günü örteceği hatalar, söylenilmesi hâlinde kimseye fayda vermeyecek türden hatalardır. Kul hakkını ilgilendiren yahut toplumda fesada yol açabilecek günahlara gelince; bunlar gizlenmemeli, bilakis derhal müdahale edilmeli ve gerekirse ilgili mercilere bildirilmelidir Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber İşlediği günahları övüne övüne anlatarak açığa vuranlar hariç, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir kimsenin, geceleyin kötü bir iş yaptıktan sonra Allah bu günahı örttüğü halde sabahleyin kalkıp Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım! demesi, günahını açığa vurmasıdır. Rabbi geceleyin onun günahını örtüyor, o da Allah ın bildiğini kuldan mı saklayayım? gibi gereksiz bir bahaneyle, sabahleyin bu örtüyü kaldırıp atıyor! MÜSLÜMANLARIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAK 135. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allah da onun Hesap Günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan birine borcunu ödemede kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir. Kim bir Müslüman ın kusurunu örterse, Allah da onun dünya ve ahiretteki kusurlarını örter. Mümin kul, din kardeşine yardım ettiği sürece, Allah da o kulun yardımcısıdır. Bir kimse ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah ona cennetin yolunu kolaylaştırır. Bir topluluk, Allah ın adının anıldığı ilim ve sohbet evlerinden birinde toplanıp Allah ın Kitabı nı okur ve onu aralarında müzakere eder, anlayıp kavramaya çalışırsa, Kur ân ın nuru kalplerini aydınlatır ve üzerlerine ilahi bir güven duygusu, bir iç huzuru ve sekinet iner ve kendilerini ilahi rahmet kaplar. Ayrıca melekler onları çepeçevre kuşatırlar. Onlar Allah ı andıkça, Allah da onları kendi yanındaki meleklerin arasında övgüyle anar. Şunu iyi bil ki, takva yarışında bir insanı yapıp ettikleri geride bırakıyorsa, malı mülkü, makamı, şöhreti ve soyu sopu onu asla öne geçiremez. İNSANLAR ARASINDA BARIŞ VE KARDEŞLİĞİ SAĞLAMAK 136. Ukbe bin Ebî Muayt gibi azılı bir İslâm düşmanının kızı olduğu halde çok iyi bir Müslüman olan Ümmü Külsüm radıyallahu anhâ diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işitim: İnsanların arasını bulmak amacıyla birinden diğerine hayırlı haber götüren ve taraflar arasında kin ve nefreti azaltacak olumlu ve güzel sözler söyleyen kimse, söyledikleri gerçek olmasa bile yalancı sayılmaz. Müslim in rivayetinde şöyle bir ilave vardır: Ümmü Külsüm diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in, şu üç husus haricinde, insanların yalan söylemesine izin verdiğini duymadım: Savaşta düşmanı aldatmak için, İki kişinin arasını bulmak amacıyla, Kocanın karısına, karının da kocasına aile düzenini korumak maksadıyla söylediği yalan. ZAYIF, FAKİR VE ADI SANI ANILMAYAN MÜSLÜMANLARIN (ALLAH KATINDAKİ) DEĞERİ 137. Hz. Ömer in üvey oğlu Hârise bin Vehb radıyallahu anh diyor ki: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: İyi dinleyin! Size cennet ehlinin kimler olduğunu bildireyim mi? Onlar zayıf ve son derece mütevazı kimselerdir. İnsanlar tarafından hor görülürler. Fakat

18 Vallahi bu iş böyle olacak! diye yemin etseler, Allah onları yeminlerinde yalancı çıkarmaz. Size cehennemliklerin kimler olduğunu söyleyeyim mi? Onlar da katı kalpli, kaba, cimri ve kibirli kimselerdir Sehl bin Sa d es-sâidî radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanından bir adam geçti. Peygamber, yanında oturan kimseye Şu adam hakkında ne dersin? diye sordu. O da Bu kişi, ileri gelen kişilerden biridir. Vallahi böyle bir adam bir kıza talip olsa evlendirilmeye, birine aracılık etse sözü dinlenmeye lâyıktır diye cevap verdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir şey söylemedi. Sonra oradan biri daha geçti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yine ona Peki, bu adam hakkında ne dersin? diye sordu. Bu defa o Ey Allah ın Rasulü! Bu adam fakir Müslümanlardan biridir. Bir kıza talip olsa, istediği kız verilmez. Birine aracılık etse, ricası kabul edilmez. Konuşmaya kalksa, sözü dinlenmez dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bu fakir adam, şunun gibi dünya dolusu adamdan daha hayırlıdır buyurdu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Hesap Günü dünyada büyük ve değerli diye bilinen gösterişli, şişman bir adam huzur-u ilahiye gelir ki, Allah katında onun sinek kanadı kadar bile değeri yoktur Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah zamanında, Mescidi süpürüp temizleyen Ümmü Mihcen adındaki siyah bir kadın -veya siyah bir genç- vardı. Bir ara Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem o kadını -veya genci- göremeyince nerede olduğunu sordu. Sahabiler O, dün gece vefat etti. Biz de onu hemen defnettik ey Allah ın Rasulü dediler. Hz. Peygamber Bana da haber verseydiniz ya! dedi. Sahabiler, o kadını -veya genci- pek önemsememişlerdi. Sonra Peygamberimiz Bana onun mezarını gösterin dedi. Peygamber i o kadının mezarına götürdüler. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem, onun cenaze namazını kıldı ve şöyle buyurdu: Doğrusu şu kabirler, içinde yatanlar için zifiri karanlıktır. Onlar için ettiğim dualar ve kıldığım namaz sayesinde, ümit ederim Allah onların kabirlerini aydınlatacaktır. YETİMLERİ, ZAYIF, KİMSESİZ VE GÖNLÜ KIRIK KİMSELERİ ŞEFKATLE KUCAKLAMAK, ONLARA MÜTEVAZI DAVRANIP KOL KANAT GERMEK 141. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kendi akrabasına veya başkalarına ait bir yetimi koruyup gözeten kimse ile ben, cennette şu iki parmağım gibi yan yana olacağız. Hadisi rivayet eden Mâlik bin Enes, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yaptığı gibi işaret parmağıyla orta parmağını birleştirerek gösterdi Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Bir iki hurma veya bir iki lokmayla kapıdan savuşturulan kimse yoksul değildir. Asıl yoksul, onurlu davranan ve muhtaç olduğu halde kimseye el avuç açmayan kimsedir. İşte böyle fakirleri arayıp bulmalı, asıl onlara yardım elini uzatmalısınız. Kapı kapı dolaşan dilencilere vereceğiniz birkaç kuruşla, fakir fukaraya karşı sorumluluğunuzu yerine getirmiş olmazsınız. Muhtaç olmadıkları halde dilencilik yapan, adeta dilenciliği meslek hâline getiren kimselere gelince; onlar böyle yüzsüzlük yaptıkları için, Hesap Günü suratlarında bir parça bile et kalmamış bir vaziyette Allah ın huzuruna geleceklerdir Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Dul kadınların ve yoksulların işlerine yardım eden kimse, Allah yolunda savaşa gitmiş gibi sevap kazanır Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Yemek davetlerinin en kötüsü, yemek için gelen fakirlerin alınmadığı fakat o yemeğe ihtiyacı olmayan zengin ve varlıklı kimselerin davet edildiği düğün yemekleridir. Her kim bir mazereti olmadığı halde, böyle düğün, nişan, sünnet gibi önemli bir davete icabet etmezse, Allah a ve Elçisi ne karşı gelmiş olur. Çünkü müminler birbirlerinin acılarına ortak oldukları gibi sevinçlerine de ortak olmalıdırlar. Ancak haram içeceklerin içildiği, insanların kadın erkek iç içe dans edip eğlendiği davetlere gidilmemelidir Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp güzelce terbiye ederse, Hesap Günü onunla ben şöyle yan yana olacağız buyurdu ve bu sözü söylerken, parmaklarını birbirine bitiştirdi Âişe radıyallahu anhâ şöyle diyor: Bir gün fakir bir kadın, iki kız çocuğuyla birlikte yanıma gelerek benden karnını doyuracak bir şeyler istedi. Evde ise bir tek hurmadan başka bir şey yoktu. Onu çıkarıp kadına verdim. Kadın hurmayı ikiye bölüp çocuklarına paylaştırdı. Kendisi ondan bir lokma bile tatmadı. Sonra kalkıp gittiler. Bu sırada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem çıkageldi. Ben olup biteni kendisine anlatınca şöyle buyurdu: Her kim böyle kız çocukları ile imtihan edilir de onlara iyi bakar ve onları terbiye edip güzelce yetiştirmek için elinden geleni yaparsa, bu çocuklar Mahşer Günü onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olurlar Yine Âişe radıyallahu anhâ anlatıyor: Bir gün kapıma, iki çocuğunu sırtına almış yoksul bir kadın geldi. Ona üç hurma verdim. Kadın çocuklarına birer hurma verdi. Sonuncu hurmayı da kendisi yemek için ağzına götürmüştü ki, çocukları onu da istediler. Kadıncağız yemek

19 RİYAZU S-SALİHÎN 19 istediği bu hurmayı da bölüp çocuklarına paylaştırdı. Onun bu davranışına hayran kalmıştım. Sonra bunu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e anlattım. Peygamber Hiç şüphesiz Allah, bu şefkati sebebiyle o kadına cenneti vacip kılmış yahut -diğer bir rivayette- bu sayede onu cehennemden kurtarmıştır buyurdu Ebu Şüreyh Huveylid bin Amr el-huzâî radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Şahit ol Allah ım! İki zayıf kimsenin, yetimin ve kadının hakkını yemekten ümmetimi şiddetle sakındırıyorum! 149. Ebu d-derdâ Uveymir radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Zayıf ve yardıma muhtaç kimseleri koruyup gözetin! Unutmayın ki, sizler ancak aranızdaki zayıf ve muhtaç kimseler sayesinde Allah tan yardım görüyor, O nun lütuf ve nimetlerine mazhar oluyorsunuz. KADINLARA İYİ DAVRANMAK 150. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Size, kadınlara iyi davranmanızı tavsiye ediyorum. Gerçekten kadın, kaburga kemiğinden yaratılmış gibi narin ve kırılgandır. Kaburga kemiğinin en eğri yeri, üst tarafıdır. Aşağıdan yukarı doğru sıralanan kaburga kemiklerinin en eğri olanı, en üsttekidir. Aynen bunun gibi kadının da zenginlik, soyluluk, güzellik, makam, bilgi vb. gibi özellikler bakımından en üst seviyede olanı; en nazlı, en kırılgan ve memnun edilmesi en zor olanıdır. Şayet o eğri kemiği zorla düzeltmeye kalkarsan, kırarsın. Yaratılış gereği son derece duygusal, asabi, heyecanlı, hassas ve narin olan kadını bu özelliklerinden soyutlayarak istediğin şekle getirmek için kendisine baskı yapmaya kalkarsan, sana olan sevgisini kaybedersin. Fakat büsbütün kendi hâline de bırakırsan, hep öyle eğri kalır. Öyleyse, kadınlar hakkındaki tavsiyemi tutun. Onları döverek, üzerlerinde baskı kurarak istediğiniz şekle getirmeye çalışmayın. Onlara karşı hiddet ve şiddet yerine, ülfet ve şefkat yolunu tutun Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müminlerin iman bakımından en üstünü, huy ve ahlak bakımından en güzel olanıdır. En hayırlılarınız da, hanımlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Dünya hayatı, gelip geçici bir faydalanmadan ibarettir. Onun en hayırlı nimeti ise, dindar ve güzel ahlaklı kadındır. EŞLER ARASINDAKİ HAK VE İLİŞKİLER 153. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Ey insanlar! Her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz, yönetiminiz altındakilerden sorumlusunuz. Devlet görevlisi, emri altındakilerin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Erkek, ailesinin yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kadın da kocasının evinin ve çocuklarının yöneticisidir ve onlardan sorumludur. Kısacası, her biriniz birer yöneticisiniz ve her biriniz, yönetiminiz altındakilerden sorumlusunuz. AİLENİN GEÇİMİNİ SAĞLAMAK 154. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Allah yolunda cihad edilmesi için, köleyi hürriyetine kavuşturmak için, fakirlere sadaka olarak vermek için ve ailenin geçimini sağlamak için yaptığın harcamalar içerisinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, -lüks ve israfa kaçmamak şartıyla- ailen için yaptığın harcamalardır Sa d bin Ebî Vakkâs radıyallahu anh ın rivayet ettiği bir hadiste, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Sa d a hitaben şöyle buyurmuştu: Allah ın sevgi ve hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yaptığın her harcamanın, hatta eşinin ağzına koyduğun lokmaya varıncaya kadar hepsinin mükâfatını mutlaka alacaksın Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Geçimini sağlamakla görevli olduğu kimseleri ihmal etmesi, kişiye günah olarak yeter Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kulların sabaha eriştiği her gün, yeryüzüne iki melek iner ve onlardan biri Allah ım! Senin rızan için malını harcayanlara daha iyisini ver diye dua eder. Diğeri de Allah ım! Cimrilik edenlerin malını yok et diye beddua eder Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Üstteki el, alttaki elden hayırlıdır. Yani yardım eden güçlü ve zengin mümin, yardıma muhtaç olan zayıf ve fakir müminden daha faziletli, daha üstündür. Sen yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla. Sadakanın en hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlara el avuç açmaktan kaçınarak iffetli davranırsa, Allah onu saygıdeğer kılar. Kim kanaatkâr davranır ve açgözlülükten uzak durursa, Allah da onu başkalarına

20 muhtaç olmaktan kurtarır. KOMŞU HAKKI VE BU KONUYLA İLGİLİ TAVSİYELER 159. Abdullah bin Ömer ile Âişe radıyallahu anhumâ dan ayrı ayrı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Cebrail bana komşuya iyilik yapmayı o kadar çok tavsiye edip durdu ki, neredeyse bu konuda Allah tan bir emir getirecek ve komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz dedi. Sahabiler Kim iman etmiş olmaz, ey Allah ın Rasulü? diye sordular. Peygamber Komşusu şerrinden emin olmayan kimse buyurdu Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Allah a ve ahiret gününe iman eden, komşusuna eziyet etmesin. Allah a ve ahiret gününe iman eden, misafirine ikramda bulunsun. Allah a ve ahiret gününe iman eden, ya güzel söz söylesin ya da hiç değilse sussun Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah katında komşuların en hayırlısı, komşusuna faydalı olandır. ANNE-BABAYA İYİLİK VE AKRABAYI KORUYUP GÖZETME 163. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e Ey Allah ın Rasulü! Allah ın en sevdiği amel hangisidir? diye sordum. Vaktinde kılınan namazdır diye cevap verdi. Sonra hangisi? dedim. Anne-babaya iyilik etmek buyurdu. Ondan sonra hangisi gelir? diye sordum. Allah yolunda cihad etmek buyurdu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, soran kişinin seviyesini, artı ve eksilerini dikkate alarak bu tür sorulara farklı cevaplar verirdi Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Hiçbir çocuk, babasının hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp özgürlüğüne kavuşturursa, ancak o zaman onun hakkını ödemiş olur Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e gelerek İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Annendir buyurdu. Ondan sonra kimdir? diye sordu. Yine annen buyurdu. Tekrar Ondan sonra? diye sordu. Yine annen buyurdu. Daha sonra kimdir? diye sorunca Baban cevabını verdi. Müslim de yer alan bir rivayete göre, o adam Ey Allah ın Rasulü! Kendisine en iyi davranılması gereken insan kimdir? diye sordu. Peygamberimiz Önce annen sonra annen sonra yine annen sonra baban sonra da yakınlık derecesine göre diğer akrabaların buyurdu Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Anne-babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de onlara yaptığı iyilikler sayesinde cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun! 167. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e gelerek Ey Allah ın Rasulü! Benim bazı akrabalarım var. Ben onları ziyaret ediyorum fakat onlar bana gelmiyorlar. Ben onlara iyilik yapıyorum fakat onlar bana kötülükle karşılık veriyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlar ise bana sert ve kaba davranıyorlar, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: Eğer durum dediğin gibi ise, onların kötülüklerine iyilikle karşılık vermekle, kendilerine kızgın kül yedirmiş oluyorsun. Yani sana kötü davranan yakınların, bu asil davranışın karşısında ezilip mahcup olacaklardır. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar, sen onlara iyi davranmaya, akrabalık ilişkini devam ettirmeye çalış. Sen böyle davrandığın sürece, Allah ın yardımı seninledir Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Kim rızkının çoğalmasını ve ömrünün uzamasını istiyorsa, akrabasını kollayıp gözetsin Yine Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Akrabasının gösterdiği ilgiye aynı şekilde karşılık veren, gerçek anlamda akrabalığı gözetmiş sayılmaz. Asıl akrabalığı gözeten, kendisiyle ilgiyi kestikleri halde, akrabasıyla ilgilenmeye ve onlara iyilik yapmaya devam edendir Hz. Ebu Bekir in kızı ve Hz. Âişe nin kızkardeşi olan Esmâ radıyallahu anhâ anlatıyor: Peygamber zamanında, henüz bir putperest olan annem beni ziyarete gelmişti. Bu konuda Peygamber in görüşünü almak için Ey Allah ın Rasulü! Annem beni özleyip ziyaretime gelmiş. Müslüman olmadığı halde ona ikramda bulunabilir miyim? diye sordum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Evet, annene iyilik ve ikramda bulunabilirsin. Müslümanlara fiilen saldırıda bulunmadıkları sürece, kâfir bile olsalar akrabana gereken ilgi ve yakınlığı gösterebilir, kendilerine iyilik ve ikramda bulunabilirsin buyurdu Selmân bin Âmir radıyallahu anh dan, Peygamber

21 RİYAZU S-SALİHÎN 21 Fakire verilen sadaka, bir sevap olarak yazılır. Fakir akrabaya verilen sadaka ise, iki sevap olarak yazılır: Biri sadaka sevabı, diğeri de akrabayı koruyup gözetme sevabı Berâ bin Âzib radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Teyze, anne yerindedir. Yetim kalan bir çocuğun emanet edileceği kadın, öncelikle onun annesi, ablası, teyzesi gibi yakını olmalıdır buyurmuştur. ANNE-BABAYA KARŞI GELMENİN VE AKRABAYLA İLGİYİ KESMENİN HARAM OLUŞU 173. Ebu Bekre Nüfey bin Hâris radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir konuşmasında, araka arkaya üç defa Size günahların en büyüklerini söyleyeyim mi? dedi. Biz Evet ey Allah ın Rasulü! dedik. Peygamberimiz Allah a ortak koşmak ve anne-babaya karşı gelmek buyurdu. Sonra yaslandığı yerden doğrularak oturdu ve İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şahitlik yapmak dedi. Bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için içimizden, Keşke artık sussa! diye temenni ettik Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Büyük günahlar içinde en tehlikeli olanlar şunlardır: Allah a ortak koşmak, anne-babaya karşı gelmek, haksız yere adam öldürmek ve birinin hakkını çiğnemek için yalan yere yemin etmek Yine Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bir kimsenin kendi anne-babasına sövmesi büyük günahlardandır buyurdu. Ashab Ey Allah ın Rasulü! İnsan hiç kendi anne-babasına söver mi? deyince Evet, tutar birinin annesine veya babasına söver, o da buna karşılık vererek onun annesine veya babasına söver. Neticede o kişi, kendi anne-babasına sövmüş olur buyurdu Cübeyr bin Mut im radıyallahu anh dan, rivayet Akrabasıyla ilgisini kesen kimse, bunun cezasını çekmedikçe cennete giremez. ANNE-BABANIN DOSTLARINA, AKRABAYA, HAYAT ARKADAŞINA VE İKRAMA LÂYIK OLAN DİĞER İNSANLARA İYİLİK YAPMAK VE İKRAMDA BULUNMAK 177. Ebu Useyd Mâlik bin Rabîa es-sâidî radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in huzurunda otururken, Selemeoğulları kabilesinden bir adam çıkageldi ve Ey Allah ın Rasulü! Annem babam öldükten sonra onlar için yapabileceğim bir iyilik var mıdır? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Evet, vardır. Onlar için dua edip günahlarının bağışlanmasını dilemek, adak ve vasiyetlerini yerine getirmek, onların akrabalarını koruyup gözetmek ve dostlarına ikramda bulunmak. Bunları yaptığın takdirde, ölümlerinden sonra dahi onlara sevap kazandırmış olursun. Senin dünyaya gelmene, büyüyüp yetişmene onlar vesile olduğu için, yaptığın her iyilikten sana nasıl sevap veriliyorsa, onlara da katkıları oranında pay verilir ve bu, senin sevabından bir şey eksiltmez. Ya Rab! Hesabın görüleceği gün beni, anne-babamı ve bütün müminleri bağışla. (İbrahim, 14/41) ÂLİMLERE SAYGI 178. Ebu Mesud Ukbe bin Amr el-bedrî el-ensârî radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Cemaate, Kur ân ı en doğru şekilde okuyan ve hükümlerini en iyi bilen kişi imamlık yapsın. Kur ân bilgisinde eşit iseler, sünneti en iyi bilenleri, sünnet bilgisinde de denk olurlarsa, önce hicret etmiş olanları, hicret etmekte de eşit iseler, en yaşlı olanları imamlık yapsın. Hiç kimse, bir başkasının yetkili olduğu bir yerde o kişi izin vermedikçe onun önüne geçip imamlık yapmaya kalkmasın. Ve hiç kimse, başkasının evinde, ev sahibinin izni olmadan onun özel yerine oturmasın Yine Ebu Mesud radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, namaza başlayacağımız zaman eliyle omuzlarımıza dokunarak saflarımızı düzeltir ve şöyle buyururdu: Safları sık ve düzgün tutun, eğri büğrü durmayın. Sonra kalpleriniz de eğrilir, birbirinize düşman olursunuz. Namazda benim hemen arkamda, bilgi ve tecrübe sahibi kimseler dursun. Onların arkasında da, geriye doğru sırayla, bilgi ve tecrübesi daha az olanlar saf tutsun Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Rüyamda dişlerimi misvakla temizlerken, biri diğerinden daha yaşlı iki kişi yanıma geldi. Ben de misvakı ikram olsun diye küçüğüne vermek istedim. Cebrail tarafından bana Onu büyük olana ver. Yaşça büyük olanlara, her konuda öncelik hakkı tanımalıdır denildi. Ben de onu büyüğe verdim Abdullah bin Amr radıyallahu anhumâ dan, rivayet Küçüklerimize merhamet etmeyen ve büyüklerimize saygı göstermeyen, bizden değildir. Yani bizim yolumuzu izleyen kâmil ve üstün ahlak sahibi Müslümanlardan değildir Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Bir genç, yaşından dolayı bir ihtiyara saygı gösterirse,

22 Cenab-ı Allah da muhakkak o gence, yaşlılığında kendisine hizmet edecek kimseler lütfeder. FAZİLET SAHİPLERİYLE HEMHÂL OLMAK 183. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Bir kişi, başka bir köyde bulunan din kardeşini ziyaret etmek için yola çıktı. Allah da, o adamı koruyup gözetlemesi için, geçeceği yol üzerinde bir melek görevlendirdi. Adam meleğin yanından geçerken, melek Ey Allah ın kulu! Nereye gidiyorsun? diye sordu. Adam Şu ileriki şehirde bir din kardeşim var, onu ziyarete gidiyorum cevabını verdi. Melek O adamdan elde etmek istediğin bir menfaatin mi var? dedi. Adam Hayır, ben onu yalnızca Allah rızası için seviyorum. Bu yüzden onu ziyarete gidiyorum dedi. Bunun üzerine melek dedi ki: Ben, Allah tarafından sana gönderilen bir elçiyim. Allah beni, şu müjdeyi sana iletmem için gönderdi: Sen onu Allah için nasıl seviyorsan, Allah da seni öylece seviyor! 184. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan nakledildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Kim Allah rızası için bir hastanın hâlini hatırını sormaya gider veya din kardeşini ziyaret ederse, Allah tarafından görevlendirilen bir melek ona şöyle seslenir: Ne mutlu sana! Güzel bir yolculuk yaptın ve kendine cennette yüksek bir makam hazırladın Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan, rivayet İyi arkadaş güzel koku satıcısına, kötü arkadaş ise körük çeken demirciye benzer: Güzel koku satan kişi, ya sana kokularından bir parça ikram eder ya da sen ondan satın alırsın. Bunların hiç biri olmasa bile, onunla beraber olduğun sürece, en azından güzel kokusundan istifade edersin. Körük çeken kimseye gelince; ya ateşinin kıvılcımları üzerine sıçrayıp elbiseni yakar ya da körüğünden çıkan kötü kokular seni rahatsız eder Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kadınlarla, genellikle şu dört özelliğinden dolayı evlenilir: Zenginliği, soyu, güzelliği ve dindarlığı için. Sen zenginlik, makam, asalet, güzellik gibi gelip geçici özellikleri asla birinci tercih sebebi olarak görme. Kendine hayat arkadaşı ararken dindar ve ahlaklı olanı seç ki, dünyada da ahirette de huzurlu ve mutlu olasın Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Kişi, dostunun dini üzeredir. Yani insan beğendiği kişilere benzeme ve onları taklit etme eğilimine sahip olduğundan, sürekli birlikte olduğu arkadaşının inancından, hayat tarzından, kültür ve alışkanlıklarından mutlaka etkilenir. O halde, kimleri dost edindiğinize dikkat edin! 188. Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kişi sevdiği ile beraberdir. Bu dünyada kimleri sever, kimlerin yaşantısına özenir ve kimleri alkışlayıp desteklersen, ahirette de onlarla birlikte olursun buyurmuştur 189. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e bir adam geldi ve Ey Allahın Elçisi! Bir topluluğu seven fakat iyilik ve fazilet bakımından onların derecesine ulaşamayan kişi hakkında ne buyurursunuz? dedi. Peygamberimiz Kişi, sevdiği ile beraberdir. Bir mümin, sevip saydığı, desteklediği ve birlikte olmaya çalıştığı İslâm âlimlerinin, önderlerinin fazilet derecesine ulaşamasa bile, inşallah ahirette o kimselerle birlikte olacak, onlarla beraber cennete girecektir cevabını verdi Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber İnsanlar, altın ve gümüş gibi değerli madenlere benzerler. Madenlerin, ancak topraktan çıkarılıp güzelce işlendiği takdirde değerleri ortaya çıktığı gibi insanın içinde yatan gizli güzellikler de, ancak İslâmî eğitim sürecinden geçmeleriyle ortaya çıkar ve meyvelerini verir. Bununla birlikte, İslâm öncesi dönemde hayırlı ve erdemli olanlar, İslâm ı kavradıkları ve ona bağlı kaldıkları takdirde, İslâm döneminde de en hayırlı olanlardır. Ruhlar da bölük bölük ayrılmış ordulara benzerler. Birbirlerini benimseyen yani huy ve mizaç bakımından birbirlerine yakın olan ruhlar hemen kaynaşıverirler. Birbirlerini yadsıyan ruhlar ise, kolay kolay birbirlerine ısınamazlar. ALLAH İÇİN SEVMEK 191. Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Kimde şu üç özellik varsa, o kişi imanın tadını almış demektir: Allah ve Rasulü nü her şeyden ve herkesten fazla sevmek. Sevdiğini yalnızca Allah için sevmek. Sevmediğini de yine sadece Allah için sevmemek. Allah kendisini inkâr bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılıyormuş gibi çirkin ve tehlikeli görmek Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Allah, kendi rahmet gölgesinden başka hiçbir gölgeliğin bulunmadığı ve insanların müthiş bir sıcaklıkta kan ter içinde kalacağı Mahşer Gününde, şu yedi sınıf insanı Arş ının gölgesinde barındıracaktır: Âdil yönetici, Rabb ine kulluk ederek tertemiz bir hayat içinde yetişip büyüyen genç,

23 RİYAZU S-SALİHÎN 23 Gönlünde mescit sevgisi bulunan ve namazlarını mescitlerde cemaatle kılmaya özen gösteren Müslüman, Birbirlerini yalnızca Allah için seven, Allah için bir araya gelen ve yine Allah için ayrılan iki insan, Güzel ve çekici bir kadının gayrimeşru teklifine, Ben Allah tan korkarım! diye karşılık veren iffetli adam, Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, Yalnızken Allah ı anıp gözyaşı döken kişi Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Canımı kudret elinde tutan Allah a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de, gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız. Birbirinizi sevmenizi sağlayacak güzel bir davranışı size bildireyim mi? Tanıdığınız ve tanımadığınız her mümine selam vererek aranızda barışı, huzuru ve selamı yayın Muâz bin Cebel radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Allah celle celâluhu buyurdu ki: Benim rızam için birbirlerini sevenlere, cennette peygamberlerin ve şehitlerin bile imreneceği yüce makamlar ve nurdan yapılmış yüksek koltuklar vardır. ALLAH IN SEVGİSİNİ KAZANMAK 195. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Allah bir kulu sevdiği zaman, Cebrail e Ben filanı seviyorum, sen de onu sev diye emreder. Cebrail de o kulu sever. Sonra gök halkı olan melekler topluluğuna Allah filanı seviyor; onu siz de sevin diye seslenir. Göktekiler de onu severler. Sonra da yeryüzündekilerin gönlünde, o kimseye karşı bir sevgi uyanır. Nitekim Rabb imiz buyuruyor ki: İman eden ve (bu imanın gereği olarak) güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince; sonsuz merhamet sahibi (Allah, sevgisiyle onları ödüllendirmek, kendilerini şefkatli, merhametli ve sevecen insanlar hâline getirmek ve böylece onların bütün varlıklar tarafından sevilip sayılmasını sağlamak üzere) onlar için bir sevgi yaratacaktır. (Meryem, 21/96). Yani günahkâr, kibirli, ahlaksız insanlar hiçbir zaman kalpleri fethedemeyeceklerdir. Fakat insanları doğrulukla, samimiyetle ve örnek davranışlarıyla doğru yola çağıranlar, işin başında düşmanlık ve ilgisizlikle karşılaşsalar bile, sonunda halkın sevgisini kazanmayı başaracaklardır İNSANLARIN DIŞ GÖRÜNÜŞLERİNE GÖRE HAKLARINDA HÜKÜM VERMEK, GİZLİ HÂLLERİNİ ALLAH A HAVALE ETMEK 196. Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Ben İslâm a karşı savaş açan insanlarla, ancak Allah tan başka ilah olmadığına ve Muhammed in O nun Elçisi olduğuna şehadet edinceye, namazı kılıncaya ve zekâtı verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu yaptıkları zaman, aramızdaki savaş bitmiş, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Yani benim korumam altına girerek mal ve can güvenliğine kavuşmuş olurlar. Ancak İslâm a göre cezayı gerektiren cinayet, hırsızlık, gasp gibi başka bir suç işlerlerse, o zaman başka. Kelime-i şehadet getiren herkesi Müslüman kabul etmek durumundayım. Onların gizli niyetlerinin hesabı ise Allah a aittir. İnsanların niyetlerini sorgulamak ve onları bundan dolayı yargılamak benim görevim değildir. ALLAH KORKUSU 197. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh diyor ki: Her konuda doğru söz söyleyen ve doğruluğu bizzat Allah tarafından onaylanmış olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bize şöyle haber verdi: Sizden birinizin yaratılışının başlangıcı olan temel maddeler, annesinin karnında kırk gün içinde nutfe hâlinde derlenip toparlanır. Sonra ikinci bir kırk günlük süre içinde, rahim duvarına yapışan döllenmiş bir yumurtaya yani alakaya dönüşür. Sonra bir o kadar süre içinde, birçok uzvu henüz yaratılmamış olan bir et parçasına dönüşür. Daha sonra Allah bir melek gönderir ve melek ona ruh üfler. Melek şu dört şeyi yazmakla görevlidir: Onun rızkını, ecelini, yapıp edeceklerini, iyi (cennetlik) mi yoksa kötü (cehennemlik) mü olacağını. Çünkü Allah bütün bunları henüz olmadan, ezelî ilmiyle bilmekte ve her şeyin ilminin kendi katında olduğunu göstermek üzere, meleğe yazmasını emretmektedir. Dolayısıyla, insan bunları melek yazdığı için yapmaz. Aksine, o kişi öyle yapacağı için melek onları yazar. Aksi halde, insanın irade sahibi olmasının bir anlamı olmaz, yaptıklarından sorumlu tutulamazdı. Her şeyin kader defterine yazılmasının sebebi, insana Allah ın her şeyi bildiği, olup biten her şeyin O nun kontrol ve gözetimi altında olduğu bilincini kazandırarak, imtihan hikmetince kendisine bahşedilen nimetlerle şımarıp gevşekliğe kapılmamasını, başına gelen musibetler karşısında da sarsılıp yılgınlığa düşmemesini sağlamaktır. Kendisinden başka ilah olmayan Allah a yemin ederim ki, bazen bir insan, cennetliklerin yaptığı işleri yapar ve kendisi ile cennet arasında sadece bir karış mesafe kalır. Fakat anne karnında yazılan hüküm gerçekleşir de cehennemliklerin yaptığı işleri yapar ve cehenneme girer. Yine bazen bir insan cehennemliklerin yaptığı işleri yapar ve kendisi ile cehennem arasında bir karış mesafe kalır. Fakat anne karnında yazılan hüküm gerçekleşir ve o kişi, cennetliklerin yaptığı işleri yapmaya devam eder de, neticede cennete girer. O yüzden, hiç kimse kendisini kesin cennetlik görüp de gururlanmasın, nasıl olsa kurtuldum deyip gevşekliğe kapılmasın. Yine hiç kimse, işlediği günahlar yüzünden Allah ın rahmetinden ümidini kesmesin. Bir insanın her hâl ve hareketiyle cehenneme doğru yol aldığını görseniz bile, son nefesine kadar onun imana

24 geleceğinden ümit kesmeyin. Son dakikaya, son saniyeye kadar bıkıp usanmadan onu hakka çağırmaya devam edin Numan bin Beşîr radıyallahu anhumâ dan, rivayet Mahşer Günü cehennemliklerin azabı en hafif olanı, ayaklarının altına birer kor konulan ve bunların etkisiyle beyni fokur fokur kaynayan kişidir. O adam cehennemlikler içinde en hafif azap gören kişi olduğu halde, hiç kimsenin kendisinden daha şiddetli azap görmediğini zanneder Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mahşer Gününün dehşetini anlatırken şöyle buyurmuştur: O gün insanlar, kabirlerinden kalkar ve yaptıklarının hesabını vermek üzere, âlemlerin Rabb inin huzurunda dururlar. Zalimler, tepelerindeki yakıcı güneş, karşılarındaki cehennem ateşi ve hesaplarının zorluğu sebebiyle hissettikleri büyük sıkıntı ve bunalım içinde o derece terlerler ki, adeta bir ter deryasının içinde kalırlar. Öyle ki, onlardan bazıları kulaklarının yarısına kadar ter içindedirler Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikteydik. O sırada Peygamber, düşen bir şeyin gümbürtüsünü işitti. O korkunç sesi biz de duyduk. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Bu sesin ne olduğunu biliyor musunuz? diye sordu. Biz Allah ve Rasulü daha iyi bilir dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz Bu, yetmiş sene önce cehenneme atılmış olan bir taştır. O, şimdiye kadar cehenneme yuvarlanıp gidiyordu, nihayet onun dibine ulaştı. İşte siz onun gürültüsünü işittiniz buyurdu Adiyy bin Hâtim radıyallahu anh dan, Peygamber Hesap Günü Rabb iniz, sizin her birinizle arada bir tercüman, bir perde olmaksızın konuşacaktır. O zaman kişi sağına bakacak, ahirete gönderdiği iyiliklerden başka bir şey göremeyecek. Soluna bakacak, gönderdiği kötülüklerden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak, karşısında cehennem ateşinden başka bir şey göremeyecek. Öyleyse, yarım hurmayla bile olsa, kendinizi ateşten korumaya çalışın! Bunu da bulamayan, güzel ve tatlı sözlerle kendisini cehennemden korusun Nadle bin Ubeyd el-eslemî radıyallahu anh dan, rivayet Mahşer Günü hiçbir kul, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu ve sıhhatini nerede ne amaçla yıprattığından sorguya çekilmedikçe, yerinden kımıldayamayacaktır Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, İşte o gün, yeryüzü haberlerini bir bir anlatacaktır (Zilzâl, 99/4) ayetini okudu. Sonra da Yerin haberlerinin ne olduğunu biliyor musunuz? diye sordu. Sahabiler Allah ve Rasulü daha iyi bilir dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz Onun haberleri, kadın erkek bütün insanların kendi üzerinde neler yaptığına şahitlik ederek, Sen şu gün, şunu şunu yapmıştın demesidir. İşte yerin haberleri budur buyurdu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Tehlikeden korkan yolcu, erkenden yola koyulur. Erken yola çıkan da, hedefine vaktinde ve güvenli şekilde ulaşır. Öyleyse, siz de imtihan amacıyla yaşadığınız bu dünya hayatının tehlikelerinden korunup başarılı bir şekilde ahiret hedefine ulaşmak istiyorsanız, bu yolda gereken tedbirleri almalı, her an uyanık ve dikkatli olmalısınız. Gerekirse, bu uğurda malınızı ve canınızı seve seve feda etmeye hazır olmalısınız. İyi bilin ki, Allah ın satışa sunduğu nimet çok pahalıdır. İyi bilin ki, Allah ın satışa sunduğu bu nimet, cennettir Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mahşer Günü insanlar yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak hesap meydanında toplanacaklar dedi. Ben Ey Allah ın Elçisi! Kadınlar ve erkekler birlikte olunca, birbirlerine bakmazlar mı? diye sordum. Bunun üzerine Peygamberimiz Ey Âişe! Mahşer Günü insanların durumu öyle korkunç olacak ki, o an herkes kendi canının derdine düşecek ve bu dediğin şeyler hiç kimsenin aklına bile gelmeyecek buyurdu. ALLAH IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMEK 206. Ebu Zer radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Allah celle celâluh şöyle buyuruyor: Kim bir iyilik yaparsa, ona yaptığı iyiliğin on katını, hatta daha da fazlasını veririm. Kim bir kötülük yaparsa, ona da ancak yaptığı kötülük kadar ceza verir yahut onu affederim. Kim bana bir karış yaklaşırsa, ben ona bir arşın yaklaşırım. Bana bir arşın yaklaşana, ben bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim. Kulum yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelse fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, benden başkasına kulluk ve itaat etmemiş olsa, ben de onu yeryüzü dolusu af ve mağfiretle karşılarım Câbir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e bir bedevi geldi ve Ey Allah ın Elçisi! Kişiyi cennete veya cehenneme götüren en önemli iki etken nedir? diye sordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Kim Allah a kulluk eder ve yalnızca O nun hükümlerine boyun eğerek, hiç kimseyi ve hiçbir şeyi O na ortak koşmadan ölürse, cennete girer. Kim de O na şirk koşarak ölürse, cehenneme girer buyurdu Ömer bin Hattâb radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e bir grup esir getirdiler. Bunlar, Huneyn Savaşı nda İslâm ordusu karşısında yenilgiye uğrayan Hevâzin kabilesine ait esirlerdi. Esirler arasında bulunan bir kadın, kaybettiği çocuğunu

25 RİYAZU S-SALİHÎN 25 bulabilmek için sağa sola koşuşuyor, yavrusuna duyduğu özlemden dolayı rastladığı her çocuğu kucaklıyor, göğsüne bastırıp emziriyordu. Sonunda kadın yavrusunu buldu ve gözyaşlarıyla onu sevip okşamaya başladı. Kadının her hareketini dikkatle izleyen ve gördüğü manzaradan son derece müteessir olan Peygamberimiz, bize onu işaret ederek Ne dersiniz, bu kadın çocuğunu hiç ateşe atar mı? diye sordu. Biz Hayır, vallahi atmaz dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: İşte kullarına karşı Allah, yavrusunu şefkatle kucaklayan şu kadından çok daha merhametlidir. Bir anne bütün yaramazlığına rağmen çocuğunu nasıl şefkat ve hoşgörü ile kucaklıyor ise, Allah da kullarına bir anneden çok daha ileri derecede şefkat ve merhametle muamele eder Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Allah ın yüz bölümden oluşan rahmeti vardır. Allah bunlardan birini insanlar, cinler, hayvanlar ve böcekler arasına indirmiştir. Bu sayede onlar birbirlerini sever ve birbirlerine acırlar. Yabani hayvan da, bu rahmet sayesinde yavrusuna şefkat gösterir. İşte Allah, o doksan dokuz parça rahmeti, Mahşer Günü kullarına merhamet etmek için katında tutmuştur Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Canımı kudret elinde tutan Allah a yemin olsun ki, şayet siz hiç günah işlememiş ve dolayısıyla O na tövbe ve istiğfar etmemiş olsaydınız, Allah sizi yok eder ve yerinize, günah işleyen ve daha sonra Allah tan af dileyen bir toplum getirir de, rahmet ve mağfiret sıfatlarının tecelli etmesi için onları bağışlardı. Demek ki Allah, sizin melekler gibi hiç günah işlemeyen varlıklar olmanızı istemiyor. Aksine, gücü yettiğince kulluk görevini yapmaya çalışan fakat günah işlediği zaman da ümitsizliğe kapılmayan, tövbe edip Rabb ine yönelen kullar olmanızı istiyor Enes bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Kâfir bir kimse iyilik yaptığı zaman, kendisine dünyada tattırılan nimetlerle bu iyiliğinin karşılığını almış olur. Mümine gelince; Allah onun asıl mükâfatını ahirete erteler. Fakat bu dünyada da, yaptığı iyiliklerden dolayı ona birtakım nimetler verir Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, rivayet Beş vakit namaz, sizden birinizin kapısının önünden akan ve her gün içerisinde beş defa yıkandığı büyük bir ırmağa benzer. Her gün beş kez bu ırmakta yıkanan bir insan nasıl her türlü kirden arınıp tertemiz olursa, günde beş vakit Rabb inin huzurunda duran bir insan da namazın etkisiyle kötülüklerden uzaklaşıp iyiliklere yönelir ve İslâm a uygun bir hayat yaşar. Böylece, günahlarından arınarak iman ve ahlak bakımından tertemiz, pırıl pırıl bir mümin olur Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ dan, rivayet Bir Müslüman ölür de Allah a ortak koşmayan kırk kişi onun cenaze namazını kılarsa, onların o ölen kişi hakkındaki dualarını Allah mutlaka kabul eder. Yani bir beldede yaşayan fazilet ehli, doğruluk ve ihlâs sahibi Müslümanların, ölen birinin iyi bir mümin olduğuna şahitlik yapmaları ve bağışlanması için Allah a dua etmeleri, o kişinin gerçekten ilahi lütuf ve rahmeti hak etmiş iyi bir Müslüman olduğunun işaretidir. Yine fazilet ehli müminlerin bir cenaze hakkında olumsuz şehadette bulunmaları, ondan rahatsızlık duymaları ve ona haklarını helal etmemeleri, o kişinin de azaba müstahak biri olduğunun alametidir. O halde, öldüğünüzde Müslümanların hakkınızda güzel şehadette bulunacakları tertemiz bir hayat yaşamaya çalışın. Böyle bir şehadet, hem sizin için kurtuluş işareti hem de geride bıraktıklarınız için teselli vesilesi olacaktır. Müslim in Ebu Musa radıyallahu anh dan naklettiği bir başka rivayette, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Mahşer Günü bazı Müslümanlar, dağlar kadar büyük günahlarla Allah ın huzuruna gelecekler. Fakat yine de Allah, yaptıkları büyük iyilikler sayesinde onları affedecektir Ebu Musa radıyallahu anh dan, Peygamber Allah, gündüz günah işleyenin tövbesini kabul etmek için geceleyin, Ey kulum, tövbe et ki, günahını bağışlayayım! diyerek rahmet elini açar. Geceleyin günah işleyenin tövbesini kabul etmek için de, gündüz vakti elini açar. Yani kul ne kadar günahkâr olursa olsun, kaç defa günah işlerse işlesin, tövbe edip af dilediği takdirde, Allah onu her zaman bağışlamaya hazırdır. Güneş battığı yerden doğuncaya yani kıyamete kadar bu böyle devam edip gider. O halde, insan günahlarından dolayı ümitsizliğe kapılmamalı, hiç vakit kaybetmeden Rabb ine yönelerek günahlarının bağışlanması için af dilemelidir. ALLAH IN RAHMETİNİ ÜMİT ETMENİN FAZİLETİ 215. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Allah celle celâluh şöyle buyuruyor: Ben, kulumun beni düşündüğü gibiyim. Kulum günah işler veya haksızlık yaparsa, vicdanı onu rahatsız ederek yaptığı işin kötü olduğunu söyler. O da buna rağmen tövbe etmez, bile bile isyankârlıkta ısrar ederse, benim kendisini cezalandıracağımı hisseder ve Mahşer Günü, beni aynen beklediği gibi bulur. Fakat bana iman eder ve güzel davranışlar ortaya koyarsa, Mahşer Günü kendisine rahmet ve lütuf ile muamele edeceğimi umar. Ben de onun bu umudunu asla boşa çıkarmam ve o gün ona aynen umduğu

26 ve beklediği gibi muamele ederim. Mümin kulum beni her nerede anarsa, ben rahmet ve yardımımla daima onun yanındayım. Peygamberimiz sözlerine devam ederek şöyle buyurdu: Allah a yemin ederim ki, kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah ın duyduğu sevinç, herhangi birinizin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden daha büyüktür Câbir bin Abdullah radıyallahu anhumâ şöyle diyor: Ben, vefatından üç gün önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken işittim: Sizden hiç biriniz, Allah hakkında güzel düşünceler beslemeksizin, O na karşı güzel duygular ve beklentiler içinde olmaksızın ölmesin. Yaşadığınız sürece, Allah ın affını ve merhametini dileyin. O nun sınırsız rahmet ve keremiyle sizi affedip ebedî mutluluğa kavuşturacağından bir an olsun kuşkuya kapılmayın. Son nefesinize kadar, Rabb inizin lütuf ve rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Ölüm anında güzel duygular ve beklentiler içinde olabilmek için de, hayatınızı güzel amellerle süsleyin. Çünkü hayatını zulüm, isyan ve haksızlıklar içinde geçirmiş olanlar, son anlarında ilahi rahmet ve mağfiretten yana hiç de ümitli olamayacaklardır Enes bin Mâlik radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle dediğini naklediyor: Allah celle celâluh şöyle buyuruyor: Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım. Ey Âdemoğlu! Günahların gökleri dolduracak kadar çok olsa da, benden bağışlanma dilersen, senin bütün günahlarını affederim. Ey Âdemoğlu! Sen yeryüzünü dolduracak kadar günahla huzuruma gelsen fakat bana hiçbir şeyi ortak koşmamış, benden başkasına kulluk ve itaat etmemiş olsan, ben de seni yeryüzü dolusu af ve mağfiretle karşılarım. KORKU İLE ÜMİT ARASINDA YAŞAMAK 218. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Eğer müminler Allah ın azabının ne kadar şiddetli olduğunu bilselerdi, hiç biri cennet ümidine kapılmazdı. Allah ın azabı karşısında müminler bile cenneti ümit edemeyecek hâle geliyorlarsa, Allah a başkaldıranlar, boş bir kuruntuya kapılıp da cenneti hayal etmesinler. Öte yandan, kâfirler de Allah ın rahmetinin ne kadar geniş ve sınırsız olduğunu bilselerdi, asla O nun cennetinden ümit kesmezlerdi. Allah ın sınırsız rahmet ve merhameti karşısında kâfirler bile ümit besleyecek hâle geliyorlarsa, müminler asla ümitsizliğe kapılmamalıdırlar Ebu Said el-hudrî radıyallahu anh dan, Peygamber Cenaze tabuta konulup da insanlar tarafından omuzlandığı zaman, eğer iyi bir kişi ise, kendisini bekleyen nimetlere bir an önce ulaşma isteğiyle, Beni çabuk götürün, beni çabuk götürün! der. Eğer kötü biri ise, başına gelecekleri anlayarak, Eyvah, nereye götürüyorsunuz beni? diye bir çığlık atar. Onun bu feryadını, insandan başka bütün varlıklar duyar. Eğer insan bu korkunç sesi duysaydı, düşüp bayılırdı Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, rivayet Cennet size ayakkabınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyle. Cennet de cehennem de, âdeta insanın burnunun dibindedir. Atacağı adımlara, benimseyeceği hayat tarzına ve ortaya koyacağı davranışlara göre her ikisine de gitmek kolaydır. O halde, insan aynı derecede kendisine yakın olan cennet ve cehennemi devamlı hatırlamalı, hemen yanı başında duran cenneti kaçırmamak için ibadete, iyiliklere düşkünlük göstermelidir. Öte yandan, insan hiçbir zaman kendini kesin cennetlik görerek gevşekliğe kapılmamalı, cehennemlik diye gördüğü günahkârların tövbe edip hakka dönmesinden de asla ümit kesmemelidir. (ALLAH SEVGİSİ VE AHİRET ENDİŞESİNDEN DOLAYI) AĞLAMANIN FAZİLETİ 221. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Sağılan süt tekrar memesine dönmedikçe, Allah a duyduğu saygı ve haşyetten dolayı gözyaşı döken kişi de cehenneme girmez. Allah yolunda savaşan mücahidin çıkardığı toz ile cehennem dumanı da asla bir araya gelmez Abdullah bin Şıhhîr radıyallahu anh anlatıyor: Bir keresinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan bir tencerenin fokurdaması gibi iniltili sesler geliyordu Ebu Ümâme el-bâhilî radıyallahu anh dan, rivayet Allah katında, şu iki damladan ve şu iki izden daha kıymetli hiçbir şey yoktur: Allah a saygı ve haşyetten dolayı akıtılan gözyaşı damlası ve Allah yolunda dökülen kan damlası. İki iz ise, Allah yolunda çarpışırken alınan yara izi ve Allah ın emrettiği namaz, oruç, hac gibi farzlardan birini yerine getirirken kişinin vücudunda meydana gelen izdir. ZÜHD (DÜNYA NİMETLERİNE DÜŞKÜNLÜK GÖSTERMEMEYE TEŞVİK) 224. Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem minbere çıkmış, biz de onun etrafında oturmuştuk. Şöyle buyurdu: Benden sonra size dünya nimetlerinin, süs ve

27 RİYAZU S-SALİHÎN 27 güzelliklerinin açılmasından ve bu nimetlerin size ahireti unutturmasından korkuyorum Yine Ebu Saîd el-hudrî radıyallahu anh dan, rivayet Dünya nimetleri gelip geçici olmasına rağmen, tatlı ve çekicidir. Allah onu sizin emrinize verecek ve bu nimetler karşısında nasıl davranacağınıza bakacaktır. O halde, dünyanın bu yalancı cazibesine kapılıp aldanmaktan sakının. Özellikle de, kadınların açılıp saçılarak bir fitne unsuru hâline getirilmesine karşı dikkatli olun! 226. Yine Enes radıyallahu anh dan, Peygamber Şu üç şey ölüyü kabre kadar takip eder: Ailesi, malı ve yapıp ettikleri. Çoluk çocuğu, dost ve akrabaları gerçek uğurlayıcılar olarak; malı mülkü, teçhiz, tekfin, defin gibi masrafları ve geride bıraktığı mirası hukukî olarak; ameli de sevap veya günah olarak onu takip eder. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, yapıp ettikleri ise kendisiyle birlikte kabirde kalır. O halde, en sevdiğin yakınlarının bile seni bırakıp gittikleri anda sana kabirde eşlik edecek, yardımcı olacak vefakâr bir arkadaş istiyorsan, güzel davranışlarda bulun, ibadetlerini aksatma, her fırsatta iyilikler yapmaya bak Yine Enes radıyallahu anh dan, Peygamber Cehennemliklerden olup da, dünyada en büyük nimetler içinde yaşayan biri Mahşer Günü getirilip cehenneme bir defa daldırılıp çıkarılır. Sonra da Ey Âdemoğlu! Şimdi söyle bakalım, dünyada yaşadığın sürece hayırlı bir gün gördün mü, en küçük bir nimete kavuştun mu? diye sorulur. O da Hayır, vallahi görmedim ya Rab! Cehennem azabını tadınca, dünyanın bütün nimet ve zevklerini unutuverdim der. Sonra cennetliklerden olup da, dünyada en büyük sıkıntıları çeken biri getirilip cennete bir defa daldırılır. Ona da Ey Âdemoğlu! Sen dünyada herhangi bir yoksulluk gördün mü, hiç sıkıntı çektin mi? diye sorulur. O kişi de Hayır, vallahi hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim ya Rab! Cennet nimetlerini tadınca, dünyanın bütün acı ve ıstıraplarını unutuverdim der Rasulullah ın vefatı sırasında henüz çocuk denecek yaşta olan Müstevrid bin Şeddâd radıyallahu anh dan, rivayet Ahirete göre dünya hayatı, ancak sizden birinin parmağını denize daldırmasına benzer. Ahiret hayatı uçsuz bucaksız bir okyanus kadar, dünya hayatı ise bu okyanusa bir parmak batırıldığında o parmağa değen su kadardır. İnsan parmağıyla denizden ne kadarcık su aldığına bir baksın da, dünya hayatının gelip geçici nimetlerinin, ahiretteki sonsuz nimetlere oranla ne kadar az, ne kadar değersiz olduğunu anlasın Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Mal, servet, çoluk-çocuk, sıhhat, güzellik, makam gibi dünya nimetleri bakımından sizden üstün seviyede olanlara değil, aşağı seviyede olanlara bakın. Bu bakış açısı, Allah ın size bahşettiği nimetlerin kıymetini bilmeniz için en uygun olanıdır. Müslüman dünya nimetleri açısından daima kendinden aşağıda olanlara bakmalı, ibadet ve kullukta ise kendisinden önde olanlara bakıp onlara ulaşmaya çalışmalıdır Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Dünya müminin zindanı, kâfirin de cennetidir. Allah müminler için cennette öyle muhteşem nimetler hazırlamıştır ki, bu dünyanın en göz alıcı nimetleri bile, onun yanında bir zindan, bir cezaevi sayılır. Kâfirleri cehennemde bekleyen ceza ve azap da o derece büyüktür ki, bu dünyanın en sıkıntılı hayatı bile, onun yanında âdeta bir cennet sayılır Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, söyleyeceği sözlere dikkatimi çekmek için iki omzumu tuttu ve Ey Abdullah! Dünyaya ve dünya nimetlerine tutkuyla bağlanıp kalma. Şu gelip geçici hayatı, ebedî bir vatan gibi görme. Dünyada bir garip veya bir yolcu gibi ol. Bu dünya, ahiret yolculuğunda konakladığın bir menzil gibidir. Konakladığın yeri imar edeceğim derken, asıl ulaşman gereken hedefi ihmal etme. Yolculuk yapan biri konakladığı yere ne kadar değer verirse, sen de dünyaya ancak o kadar değer ver buyurdu. Abdullah bin Ömer derdi ki: Ey Müslüman kardeşim! Akşama ulaştığında sabahı gözetme, sabaha kavuştuğunda da akşamı bekleme. Ardı arkası kesilmez arzulara kapılıp da, geleceğe dair boş hayallerle kendini avutma. O an ne yapman gerekiyorsa, onu yap. Unutma ki, ölüm meleğinin ne zaman kapını çalacağı belli değildir. Bunun için, sağlığın yerindeyken hastalığın için, hayatta iken de ölümün için hazırlık yap Sehl bin Sa d es-sâidî radıyallahu anh anlatıyor: Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e geldi ve Ey Allah ın Rasulü! Bana öyle bir davranış öğret ki, onu yaptığım zaman hem Allah hem de insanlar beni sevsinler dedi. Peygamberimiz şöyle buyurdu: Dünya nimetlerine fazla rağbet etme ki, Allah seni sevsin. Başkalarının elinde bulunan şeylere tamah etme ki, insanlar da seni sevsin. Açlığını giderecek miktarda yiyecek, bedenini örtecek kadar giyecek, seni soğuktan ve sıcaktan koruyacak bir meskenle yetinirsen; dünya sevgisini Allah ın sevgisinin üzerine çıkarmaz ve sahip olduğun her şeyi gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olursan, Allah ın sevgisini kazanırsın. Başkalarının elinde bulunan mala, mülke ve dünya varlıklarına göz dikmez, bunlara sahip olanlara karşı kin, haset ve kıskançlık hisleri beslemezsen insanların sevgisini kazanırsın Numan bin Beşîr radıyallahu anhumâ anlatıyor:

28 Ömer bin Hattâb radıyallahu anh halife iken, Müslümanların elde ettikleri servet ve zenginlikten bahsederek şöyle dedi: Oysa ben, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in bütün gün açlık çektiği ve karnını doyurabileceği döküntü bir hurma bile bulamadığı günleri bilirim Müminlerin annesi Cüveyriye bint Hâris in kardeşi Amr bin Hâris radıyallahu anhumâ şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem vefat ettiğinde, geride ne altın, ne gümüş, ne köle, ne cariye ne de başka bir şey bıraktı. Geride sadece, bindiği beyaz katırıyla silahını ve bir de, yolcular için vakfettiği Fedek adındaki araziyi bırakmıştı. Vefatı anında Peygamberimiz in geride bıraktıkları, onun bu dünyada nasıl lüks ve gösterişten uzak, kanaatkâr bir hayat yaşadığını göstermektedir Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, rivayet Aşırı derecede mal mülk edinerek dünyaya dalmayın Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ anlatıyor: Bir kulübemizi tamir ederken, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza uğradı ve Ne yapıyorsunuz? diye sordu. Biz Kulübe yıkılmak üzereydi, onu tamir ediyoruz dedik. Bunun üzerine Ecelin bundan daha çabuk geleceğini zannediyorum. O halde ölüm gelip çatmadan hayırlı işler yapmakta acele edin. Kısa bir süreliğine sizi barındıracak olan şu kulübeyi onarıp güzelleştirdiğiniz gibi sonsuza dek içinde kalacağınız ahiret hayatınızı da güzelleştirmeye bakın buyurdu Ka b bin Iyâz radıyallahu anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğunu işitmiştir: Gerçek şu ki, her ümmetin zor bir imtihanı vardır. Benim ümmetimin en ağır, en çetin imtihanı, dünya malı ve servetidir. Ben ümmetimin küfre girmesinden değil, dünya malına dalıp Allah ı ve ahireti unutmasından korkuyorum Abdullah bin Şihhîr radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanına gelmiştim. Tekâsür Suresi ni okuyordu. Sureyi okuyup bitirince şöyle buyurdu: Âdemoğlu Malım, mülküm! deyip duruyor. Ey Âdemoğlu! Senin yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden yahut sadaka olarak verip ahirete gönderdiğinden başka ne malın var ki? TEKÂSÜR SURESİ Rahman ve Rahim olan Allah ın Adıyla! Ey dünya hayatının zevk ve sefahatine dalıp Rabb ini ve O nun mesajını unutan insan! 1. Çokluk kuruntusu sizi o kadar oyaladı ki, 2. Sonunda ne kadar kalabalık olduğunuzu göstermek için kabirleri ziyaret ettiniz. 3. Dikkat edin, büyük bir yanılgı içindesiniz ve bunu yakında anlayacaksınız. 4. Evet, yakında ne büyük bir aldanış içinde olduğunuzu anlayacaksınız. Fakat o zaman iş işten geçmiş olacak. 5. Yok, eğer aklınızı kullanıp ilahi vahye kulak vererek gerçeği doğru kaynaktan ve kesin olarak bilmiş olsaydınız, 6. Zalimleri bekleyen cehennemi daha bu dünyada iman, akıl ve bilinç gözüyle görecek ve bu tavrınızdan vazgeçecektiniz. 7. Fakat bugün görmezlikten gelseniz bile, onu Mahşer Günü nde gözlerinizle apaçık göreceksiniz. 8. Ve o gün, size bahşedilen her nimetten sorguya çekileceksiniz Ka b bin Mâlik radıyallahu anh dan, Peygamber Mal-mülk ve makam sevdasına kapılmış bir adamın kendi dinine verdiği zarar, bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarardan daha büyüktür Abdullah bin Mesud radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hasır üzerinde yatıp uyumuştu. Uyandığında, vücudunda hasırın izleri vardı. Biz bunu görünce Ey Allah ın Rasulü! Sizin için rahat ve yumuşak bir yatak temin etsek olmaz mı? dedik. Bunun üzerine Peygamberimiz Benim dünyanın lüks ve konforu ile ne işim olabilir ki? Ben bu dünyada, bir ağacın altında gölgelenen sonra da kalkıp yoluna devam eden bir yolcu gibiyim buyurdu. SADE VE MÜTEVAZI YAŞAMAK 241. Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem in ailesi, onun vefat ettiği ana kadar iki gün peşpeşe arpa ekmeğiyle karnını doyurmamıştır. Müslim de yer alan bir başka rivayet şöyledir: Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem in ailesi, Medine ye geldiği günden vefat ettiği ana kadar, üç gün arka arkaya buğday ekmeğiyle karnını doyurmamıştır Âişe radıyallahu anhâ diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, yaşadığı devrin her türlü imkânına sahip olmasına rağmen, son derece sade ve mütevazı bir hayat yaşadı. Kullandığı eşyalar, ümmetinin en fakirinin sahip olabileceği türden eşyalardı. Örneğin; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yatağının yüzü tabaklanmış deriden, içi de yumuşak hurma lifindendi İmrân bin Husayn radıyallahu anhumâ dan, rivayet Sizin nesil olarak en hayırlı olanınız, benim zamanımda yaşayanlarınızdır. Sonra zamanımda yaşayanlara yakın olanlar sonra da onlara yakın olanlardır. En hayırlı nesil sahabe neslidir. Onlardan sonra tâbiun ve daha sonra tebe-i tâbiun nesli gelir. Onlardan sonra ise bu ümmet zaman

29 RİYAZU S-SALİHÎN 29 zaman hayırda geride kalarak, zaman zaman da yükselerek kıyamete kadar devam edecektir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sözlerine şöyle devam etti: Sonra onların ardından öyle bir nesil gelir ki, bilmedikleri konularda yalan yere şahitlik yaparlar. Emanete hıyanet ederler, kendilerine asla güvenilmez. Adakta bulunurlar fakat yerine getirmezler. Hayatı yemeiçme ve eğlenceden ibaret gören bu insanlar arasında, tıka basa yiyip içmeden dolayı şişmanlık yaygınlaşır Ebu Ümâme radıyallahu anh dan, Peygamber Ey Âdemoğlu! İhtiyacından fazla olan malını sadaka olarak vermen senin için hayırdır. Vermeyip elinde tutman ise senin için şerdir. Sana yetecek kadar mala sahip olmaktan dolayı Allah katında sorumlu tutulmazsın. Öyleyse, ihtiyacından fazlasını Allah yolunda infak et. Harcamaya, bakmakla yükümlü olduğun kimselerden başla Ubeydullah bin Mihsan el-ensârî el-hatmî radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Sizden biriniz can ve mal güvenliği içinde, vücut sağlığına ve günlük azığı da sahip olarak sabaha kavuşursa, adeta bütün dünya kendisine bağışlanmış gibidir Fadâle bin Ubeyd el-ensârî radıyallahu anh dan, rivayet İslâm hidayetiyle şereflenen ve yeterli bir geçime sahip olup da buna kanaat etmesini bilen kişiye ne mutlu! 247. Mikdâd bin Ma dîkerib radıyallahu anh dan, rivayet İnsanoğlu, midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Çünkü yeme-içmeyi hayatın gayesi hâline getiren ve midesini tıka basa dolduran bir insan, bunun bedelini hem dünyada hem de ahirette çok acı biçimde ödeyecektir. Oysa insana, kendisini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet mutlaka çok yiyecekse, o zaman midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefes alıp vermeye ayırmalıdır Ebu Ümâme İyâs bin Sa lebe el-ensârî el-hârisî radıyallahu anh anlatıyor: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in yanında, dünyadan ve dünyanın güzelliklerinden gıpta ve sitayişle bahsedildi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onları uyarmak üzere şöyle buyurdu: Siz Kur ân da dile getirilen öğüt ve uyarıları işitmiyor musunuz? Allah ın vaat ve tehditlerini duymuyor musunuz? İyi bilin ki, sade ve mütevazı yaşamak imandandır. Sade ve mütevazı yaşamak imandandır. KANAAT VE TOKGÖZLÜLÜK 249. Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Zenginlik, mal çokluğu değildir. Asıl zenginlik, gönül zenginliğidir. Dünyaya aşırı bir tutkuyla bağlanan insan ne kadar zengin olursa olsun, sahip olduklarıyla asla yetinmez. Kazanç hırsıyla, başkalarının hakkını çiğnemekten çekinmez. Böyle birinin zenginliğinin ne kendisine, ne de topluma yararı vardır. Kanaatkâr ve tok gözlü insan ise, Allah ın verdiği nimetlere şükretmesini bilir. Toplumla ve kendi iç dünyasıyla barışıktır. Zenginlik onu şımartıp azgınlaştırmaz, fakirlik de isyana sürüklemez. Daha fazla kazanmak ve üretmek için çaba gösterse bile, asla haksızlığa, zulme tevessül etmez. Başkalarının kazancına göz dikmez, haset etmez. Sahip olduğu nimetleri, gerektiğinde başkalarıyla paylaşmaktan çekinmez. İnsana huzur ve mutluluk verecek olan gerçek zenginlik, işte budur Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Müslüman olup da, kendisine yetecek kadar rızkı bulunan ve Allah ın verdiklerine kanaat eden kimse, gerçekten kurtulmuştur Hakîm bin Hizâm radıyallahu anh şöyle diyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem den kendisine gelen zekât mallarından istedim, verdi. Bir daha istedim, yine verdi. Tekrar istedim, tekrar verdi. Sonra şöyle buyurdu: Ey Hakîm! Şu dünya malı, gerçekten çekici ve tatlıdır. Kim onu ihtirasa kapılmadan, tok gözlülükle alırsa, o malda kendisine bereket verilir. Kim de onu açgözlülükle alırsa, o malda bir bereket olmaz. Böyle biri, yiyip yiyip de bir türlü doymayan açgözlü kimse gibidir. Şunu hiçbir zaman unutma ki, veren el, alan elden daima daha hayırlıdır. Bunun üzerine ben Ey Allah ın Rasulü! Seni hak din ile gönderen Allah a yemin ederim ki, yaşadığım sürece senden sonra hiç kimseden bir şey kabul etmeyeceğim dedim. Hakîm, gerçekten de o günden sonra hiç kimseden bir şey almadı Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet İhtiyacı olmadığı halde yüzsüzlük edip dilencilik yapan ve bu işi meslek haline getiren kişi, böyle yüzsüzlük yaptığı için Mahşer Günü suratında bir parça et bile olmaksızın Allah ın huzuruna çıkacaktır Semure bin Cündeb radıyallahu anh dan, rivayet İnsanın dilenmesi, kendi yüzünü tırmalayıp yaralaması demektir. Başkalarına el açıp dilenen insan, kimlik ve kişiliğinin zedelenmesine, izzet ve şerefinde kara lekelerin meydana gelmesine sebep olur. Ancak yöneticilerden hakkını istemek ya da zaruret sebebiyle dilenmek böyle değildir.

30 254. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, rivayet Kim muhtaç duruma düşer de halini Allah a arz etmek yerine insanlara açarsa, ihtiyacı giderilmez. Fakat ihtiyacını Allah a arz eden kişiye, Allah hiç ummadığı yerden kapılar açarak er geç rızkını verir ve onu sıkıntıdan kurtarır Ebu Bişr Kabîsa bin el-muhârik radıyallahu anh dan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem in şöyle buyurduğu rivayet Ey Kabîsa! Şu üç kişiden başkasına dilenmek helal olmaz: Birine kefil olup borç altına giren kişi ki, borcunu ödeyinceye kadar dilenmesi helaldir. Fakat borcu biter bitmez, dilenmekten vazgeçmelidir. Bütün mal varlığını yok eden büyük bir felâkete uğramış kişinin, ihtiyacını giderinceye kadar dilenmesi helaldir. Kendisini tanıyanlardan aklı başında üç kişinin, Bu adam fakir düştü diyecekleri kadar yoksulluğa düçar olan kişinin, geçimini temin edecek kadar dilenmesi helaldir. Ey Kabîsa! Bunların dışında dilenmek haramdır, dilenen kişi haram yemiş olur. MALA-MÜLKE TAMAH ETMEDEN VE BAŞKASININ HAKKINA GÖZ DİKMEDEN YARDIM VE SADAKA ALMANIN CAİZ OLUŞU 256. Ömer radıyallahu anh dan şöyle dediği rivayet Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bazen bana gazilik bahşişi verirdi. Ben kendisine Onu benden daha muhtaç birine verseniz dedim. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Bunu al, ya Ömer! Göz dikmediğin ve istekli olmadığın halde sana böyle bir mal verilirse, onu alabilirsin. O malı alıp sahiplendikten sonra ister kendin yer, ister senden daha muhtaç gördüğün birine sadaka olarak verirsin. Fakat durum böyle değilse yani bir mal sana verilmemişse, onun da peşine düşme. Bu hadisi Hz. Ömer den nakleden torunu Sâlim diyor ki: Babam Abdullah hiç kimseden bir şey istemez fakat kendisine verilen hediyeyi de geri çevirmezdi. ELİNİN EMEĞİYLE GEÇİNMEYE VE HİÇ KİMSEDEN BİR ŞEY DİLENMEYİP İFFETLİ YAŞAMAYA TEŞVİK 257. Zübeyr bin Avvâm radıyallahu anh dan, Peygamber Sizden birinizin baltasını ve iplerini alıp dağa giderek sırtına yüklediği bir demet odunu getirip pazarda satması ve böylece Allah ın onun kişilik ve onurunu koruması, insanlardan bir şeyler dilenmesinden -istediği verilse de verilmese de- daha hayırlıdır Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Davud aleyhisselâm çok büyük maddî imkânlara ve güçlü bir siyâsî otoriteye sahip olmasına rağmen, demircilik yaparak geçimini temin eder, alın teri ve el emeğiyle kazandığından başka bir şey yemezdi Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Zekeriya aleyhisselâm marangozluk yapardı. Yani o da elinin emeğiyle geçinirdi Mikdâm bin Ma dîkerib radıyallahu anh dan, rivayet Hiçbir kimse, elinin emeğinden daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allah ın peygamberi Davud aleyhisselâm da elinin emeğiyle geçinirdi. CÖMERT VE LÜTUFKÂR DAVRANMAK, ALLAH A GÜVENEREK HAYIR YOLLARINDA HARCAMA YAPMAK 261. Yine Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashabına Hanginize mirasçısının malı, kendi malından daha sevimlidir? Yani hangi biriniz malının mülkünün elinden alınıp miras bırakacağı kişilere verilmesini arzu eder? diye sordu. Onlar da Ey Allah ın Rasulü! Elbette hepimize, kendi malımız daha sevimlidir. Her insan, doğal olarak malının kendisinde kalmasını ister dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu: Kişinin Allah yolunda harcayarak ahirete gönderdiği kendisinin malı, harcamayıp geriye bıraktığı ise mirasçısının malıdır. Öyleyse, malınızın sizinle birlikte ahirete intikal edip size ebedî hayatı kazandırmasını istiyorsanız, ihtiyacınızdan fazlasını Allah yolunda harcayın Câbir bin Abdullah radıyallahu anh anlatıyor: Allah ın Elçisi, insanların en cömerdi idi. Öyle ki, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem den bir şey istendiğinde asla yok demezdi. Varsa ve vermesi mümkünse verir, verecek bir şeyi yoksa güzel sözler söyleyerek isteyenin gönlünü alırdı Ebu Hureyre radıyallahu anh dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Allah celle celâluh buyurdu ki: Ey Âdemoğlu! İnfak et ki, sana da infak edilsin. Yani benim yolumda malını harca ki, ben de sana dünyada şeref ve zenginlik, ahirette cennet vereyim! 264. Abdullah bin Amr bin el-âs radıyallahu anhumâ dan rivayet edildiğine göre, bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem e İslâm da kişiye sevap kazandıran en güzel davranış hangisidir? diye sordu. Peygamberimiz Muhtaçlara, kimsesizlere ve misafirlere yemek yedirmen ve tanıdık tanımadık herkese selam vermendir buyurdu Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber

31 RİYAZU S-SALİHÎN 31 Sadaka vermek malı eksiltmez. Kul başkalarının hatalarını bağışladıkça, Allah da onun izzet ve şerefini arttırır. Her kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, Allah da onun derecesini yükseltir Âişe radıyallahu anhâ dan rivayet edildiğine göre, Peygamber ve ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ondan geriye ne kaldı? diye sordu. Aişe Sadece bir kürek kemiği kaldı, gerisini dağıttık cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz Demek ki, kürek kemiği hariç hepsi ahirette bizim için duruyor dedi Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Her kim helal kazancından bir hurma miktarı sadaka verirse -ki Allah helalden başkasını kabul etmez- Allah o sadakayı sağ eliyle (yani razı olarak, güzelce) kabul eder ve herhangi birinizin tayını büyütüp yetiştirdiği gibi onu sahibi adına büyütüp yetiştirir. Nihayet o küçücük hurma büyüklüğündeki sadaka, büyüye büyüye kocaman bir dağ kadar olur. CİMRİLİK VE AÇGÖZLÜLÜKTEN SAKINMAK 268. Câbir bin Abdullah radıyallahu anh dan, rivayet Zulüm ve haksızlıktan sakının! Çünkü zulüm, kıyamet günü zalimin karşısına zifiri karanlıklar olarak çıkacaktır. Cimrilikten de uzak durun! Çünkü cimrilik, sizden önceki toplumları birbirlerinin kanlarını dökmeye, dokunulmaz haklarını çiğnemeye sevk ederek felakete sürüklemiştir. BAŞKALARINI KENDİNE TERCİH ETMEK VE MUHTAÇLARA YARDIMDA BULUNMAK 269. Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber Müslüman tokgözlü ve kanaatkârdır. Midesine düşkün olmadığı için, tıka basa yemek yemez. Sofrasında mutlaka fakirlere, muhtaçlara yer verir. Buna göre iki kişinin yiyeceği üç kişiye, üç kişinin yiyeceği de dört kişiye yeter Ebu Musa el-eş arî radıyallahu anh dan, rivayet Eş arî kabilesi, seferde azıkları tükenmeye yüz tuttuğu veya Medine de ailelerinin yiyeceği azaldığı zaman, hepsi yanlarında bulunan yiyeceği getirip bir sergiye dökerler. Sonra toplanan yiyeceği bir kapla aralarında eşit olarak paylaşırlar. İşte bu yüzden Eş arîler bendendir, ben de onlardanım. Yani mükemmel bir yardımlaşma ve dayanışma örneği gösterdikleri için onları sever ve takdir ederim. ZENGİNLİĞİN FAZİLETİ 271. Abdullah bin Mesud radıyallahu anh dan, rivayet Zenginlik, makam, şöhret gibi dünyevî meziyetler, imrenilmeye, özenilmeye lâyık değildir. İmrenilmeye, gıpta edilmeye lâyık olanlar, ancak şu iki kişidir: Biri, Allah ın kendisine bahşettiği malı-mülkü yine O nun yolunda harcayan kimse; diğeri de, Allah ın kendisine verdiği ilim ve hikmet ile yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse Abdullah bin Ömer radıyallahu anhumâ dan, rivayet Ancak şu iki kişi gıpta edilmeye değer: Biri Allah ın kendisine bahşettiği Kur ân ilmi ile gece gündüz meşgul olan, onu okuyup anlamaya çalışan, manası üzerinde düşünen, başkalarına tebliğ eden ve onun hükümlerini hayata egemen kılmak için gayret gösteren kimse, diğeri de Allah ın kendisine verdiği malı-mülkü gece gündüz O nun yolunda hizmet faaliyetlerine ve yoksullara harcayan kimse. ÖLÜMÜ HATIRLAMAK VE NEFSİN ARZULARINI DİZGİNLEMEK 273. Enes bin Mâlik radıyallahu anh diyor ki: Bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, elindeki değnekle yere birtakım çizgiler çizdi ve o çizgileri bize göstererek şöyle buyurdu: Dikdörtgenin içindeki bu kalın çizgi, insandır. Dikdörtgenin dışına taşan gri çizgi ise, onun bitmek bilmeyen istek ve arzularıdır. Dikdörtgenin içindeki şu kısa ok işareti şeklindeki çizgiler de, insanın başına gelecek bela ve musibetlerdir. Etrafını saran dörtgen şeklindeki çizgi ise, onun ecelidir. İnsan böyle geleceğe yönelik sınırsız hayaller içinde yaşayıp giderken bir de bakar ki, ölüm denilen en yakın çizgi karşısına çıkıvermiş Ebu Hureyre radıyallahu anh dan, Peygamber İnsanı hayır ve hasenattan alıkoyan şu yedi şey gelip çatmadan önce, hayırlı işler yapmakta acele edin. Yoksa siz haram helal sınırlarını unutturan fakirlikten, insanı azgınlığa sürükleyen zenginlikten, sağlığı bozan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın gelen ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en kötüsü olan Deccâl den veya bütün bunlardan daha korkunç ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi bekliyorsunuz?

ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz.

ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz. ÖN SÖZ Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla! Allah a sonsuz hamd ü senalar, Âlemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Hz. Muhammed e salât u selam, Hz. Peygamber in tertemiz Ehl-i Beyti ne, güzide ashabına

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler

3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler 3. ÜNİTE: EN GÜZEL ÖRNEK HZ. MUHAMMED İN İBADETLERİ 3. Farz Dışında Yaptığı İbadetler KAZANIMLARIMIZ O Bu ünitenin sonunda öğrenciler Hz. Muhammed'in: O 1. Öncelikle bir kul olarak davrandığını kavrar.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar

Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Hz.Resulüllah (SAV) den Dualar Camiye Girerken Allah ın adıyla, Allah ın Resulüne salat ve selam olsun. Allah ım, hatalarımı bağışla ve bana rahmet kapılarını aç. Camiden Çıkarken Allah ın adıyla, Allah

Detaylı

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86)

Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 1) Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: Bir selam ile selamlandığınızda ondan daha iyisiyle veya aynısıyla selamı alın (Nisa 86) 2) Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Müslüman ın Müslüman üzerindeki hakkı

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran 2015 19:17

Rahmet Ayı RAMAZAN Pazar, 07 Haziran 2015 19:17 Ramazan ayı İslam inancının kendisine yüklediği önem sebebiyle halk arasında On bir ayın sultanı ve Şehr-i Mübârek (Mübârek Ay) olarak kabul edilmiştir. Ramazan ayı Müslümanların değerlendirmek için adeta

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı

LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Deneme Sınavı LGS(Liselere Geçiş Sistemi) deneme sınavı arayan birçok öğrenci için güzel bir hizmet Şanlıurfa MEM tarafından veriliyor. LGS deneme sınavı ile 2 Haziran

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Teravih Namazı. Namazı Bozan Durumlar. Namazın İnsana Kazandırdıkları. Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Teravih Namazı Namazı Bozan Durumlar Namazın İnsana Kazandırdıkları Kunut Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 o Teravih namazı ramazan ayında kılınır. o Yatsı namazının son

Detaylı

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil

NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ. Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid. Terceme edenler. Muhammed Şahin. Tetkik edenler Ümmü Nebil NAMAZI, MESCİT VEYA CÂMİDE CEMAATLE KILMANIN HÜKMÜ حكم الصلاة مع الجماعة ] باللغة التركية [ Vaizler Muhammed b. Salih el-muneccid ألفه الشيخ: محمد صالح المنجد Terceme edenler Muhammed Şahin ترجمه: محمد

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar

Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar Muhammed Aleyhisselam ın Dilinden Dualar yusufisik1@hotmail.de K ur ân-ı Kerim deki dua ayetleri gibi Peygamberimizin duaları da Arapça aslından okunursa daha iyidir. Ancak, tercümeleri de dua olarak okunabilir.

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR

SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR Bu broşürün dağıtımı, tercümesi veya basımına katkıda bulunun. Zirâ iyiliğin yapılmasına vesile olan, o iyiliği yapan kimse gibi ecir alır. SAYILI ADIMLARLA ELDE EDİLEN MİLYONLARCA SEVAPLAR ملايني احلسنات

Detaylı

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2

URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün. Dua. Dua İbadetin Özüdür. Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Dua Dua İbadetin Özüdür Niçin ve Nasıl Dua Edilir? Kur'an'dan ve Hz. Peygamber'den Dua Örnekleri BÖLÜM: 2 Dua Arapça kökenli bir kelime olup «istemek, davet etmek» demektir.

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ ZEKAT SADAKA: AYET-İ KERİMELER «Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görür.» (Bakara,

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm: Hatim-i Esam hazretleri, hocası Şakik-i Belhi hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına

Detaylı

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.

Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz. Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6. 40 HADİS 1 ( : : ) (Allah Rasûlü) Din nasihattır/samimiyettir buyurdu. Kime Yâ Rasûlallah? diye sorduk. O da; Allah a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara diye cevap

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ DERSİ BENZER SORULARI TEOG SINAV SORUSU-1 1. Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşı sebebiyle ikramda bulunursa Allah yaşlılığında ona ikram edecek kimseleri mutlaka takdir eder. Bu hadiste verilen mesaj aşağıdaki ayetlerin hangisinde

Detaylı

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir.

2. Haramı ve helali tayin etmek Allah ın hakkıdır. Bir harama helal demek vebal olduğu gibi helale haram demek de vebaldir. Duası müstecap, günü bereketli, kalbi mutmain, huzurlu, umutlu, salih bir mü min olabilmek için helal yeme-içme ve helal yaşama ölçülerimizin bilinmesi gerekiyor. Her imtihanımızda ve hayatımızın her kesitinde

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Dua Dua, insan ile Allah arasında iletişim kurma yollarından biridir. İnsan, dua ederken Allah ın kendisini işittiğinin bilincindedir. İnsan dua ile dileklerini aracısız olarak Allah a iletmekte ondan

Detaylı

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26

Haydin Câmiye Pazartesi, 31 Ekim :26 Hz. Peygamber Efendimiz, Mekke den Medine ye hicret ettikten sonra ilk iş olarak, Mekke den Medine ye hicret eden muhâcirlerle Medine nin yerlisi olan Ensâr ı birbirine kardeş yaptı. Bu iki şehrin Müslümanlarını

Detaylı

KUR'ANDAN DUALAR. "Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." ( Bakara- 201 )

KUR'ANDAN DUALAR. Ey Rabbimiz, Bize dünyada bir iyilik, ahrette bir iyilik ver. Bizi ateş azabından koru. ( Bakara- 201 ) KUR'ANDAN DUALAR "Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kıl, neslimizden de sana teslim olan bir ümmet çıkar, bize ibadet yerlerimizi göster, tövbemizi kabul et zira tövbeleri kabul eden, çok merhametli

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06

PEYGAMBERLİKTEN SONRA EN YÜCE MAKAM ŞEHÂDET Cumartesi, 28 Şubat :06 Şehâdet kelimesi sözlükte tanıklık etmek, huzurda bulunmak, idrak etmek, haber vermek, muttali olmak ve bilmek anlarına kullanılmıştır. Dini ıstılahta ise, Allah ın dinini en yüce tutmak için bu uğurda

Detaylı

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn

Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn RAMAZAN GECELERİNDE KILINAN NAMAZIN CEMAATLE EDÂSININ MEŞRULUĞU ] ريك Turkish [ Türkçe Abdullah b. Abdurrahman el-cibrîn Terceme: Muhammed Şahin Tetkik: Ali Rıza Şahin 2011-1432 وعية اجلماعة يف قيام رمضان»

Detaylı

[ 0001 ] Allah'a inanınız ancak devenizi de sağlam kazığa bağlayınız.

[ 0001 ] Allah'a inanınız ancak devenizi de sağlam kazığa bağlayınız. [ 0001 ] Allah'a inanınız ancak devenizi de sağlam kazığa bağlayınız. [ 0002 ] Çalışarak kazanç sağlama yollarını aramak, Müslüman olan her erkek ve kadın için bir farzdır. [ 0003 ] Akılca en mükemmeliniz,

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım.

1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI. 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. SÛRELERİMİZİ tefekkürle ÖĞRENİYORUZ 1. EÛZÜ ÖĞRENELİM ANLAMI 1. Kovulmuş Şeytan dan Allah a sığınırım. Benim adım Eûzü. İsmimin anlamı Sığınırım, yardım isterim. Bir tehlike ile karşılaştığınızda güvenilir

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi

Teravih Namazı - Gizli ilimler Sitesi Niçin Teravih Namazı denilmiştir? Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan namaz. "Teravih" kelimesi Arapça, "Terviha"nın çoğuludur ve "oturmak, istirahat etmek'" anlamına gelmektedir. Teravih namazı

Detaylı

Dua ve Sûre Kitapçığı

Dua ve Sûre Kitapçığı Dua ve Sûre Kitapçığı Hazırlayan: Melike MÜFTÜOĞLU instagram.com/oyunveetlinliklerledinogretimi SÜBHANEKE DUASI Allah ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? حكم تكر لعمر م يكو بينهما ] تريك Turkish [ Türkçe Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

İsra ve Miraç olayının, Mekke de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur. Alıntı; FarukBeşer İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş. Yani Hicret yakındır ve artık Medine de Yahudilerle temas başlayacaktır. Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir. Mescid-i

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45

SEN ONLARIN ARALARINDA İKEN, ALLAH ONLARA AZAP ETMEZ Cuma, 18 Haziran :45 Kutlu doğum; Mekke de iman, birlik-beraberlik, Allah a teslimiyet, zorluklara tahammül, sarp yokuşu tırmanmak ve sabırdır. Kutlu doğum; Medine de kardeşlik, fedakarlık, cihad, sadakat, fetih ve devlettir.

Detaylı

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği

Islam & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği & Camii Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Mülheim an der Ruhr Fatih Camii Islam kelimesi üc manaya gelir 1. Yüce Allahın emirlerine itaat edip, yasaklarından kacınmak. 2. Bütün insanlarla diğer canlılar

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures

Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Agape Kutsal Kitap - God's Love Letter Scriptures Yuhanna 15:9 Baba'nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Yesaya 43:1 Ey Yakup soyu, seni yaratan, Ey İsrail, sana biçim veren

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

Muhammed Salih el-muneccid

Muhammed Salih el-muneccid KABİRDEKİ HAYATIN TABİATI NASILDIR? [ Türkçe ] طبيعة الحياة في القبر [باللغة التركية [ Muhammed Salih el-muneccid محمد بن صالح المنجد Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم شاهين Tetkik eden

Detaylı

3 Her çocuk Müslüman do ar.

3 Her çocuk Müslüman do ar. TAHR C * 1 Sözlerin en güzeli Allah ın kitabı, yolların en güzeli Muhammed in yoludur. Buhari, Edeb, 70; tisam, 2. z Müslim, Cuma, 43. z Nesai, Iydeyn, 22. z bn Mace, Mukaddime, 7. z Darimî, Mukaddime,

Detaylı

ikindi akşam Günün Duası:

ikindi akşam Günün Duası: Ramazan Günlüğüm Peygamber Efendimiz (S.A.V.): Eğer kullar, Ramazanın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi. buyurmuştur. Bu mübarek aya bizleri eriştiren Allah a hamdolsun.

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s)

BEYANAT. Ahmed el Hasan (a.s) Ahmed el Hasan (a.s) 1 Rahman ve Rahim olan Allahın Adıyla. Hamd Alemlerin Rabbi Allahadır. Allahın selamı Muhammed ve Al-i Muhammedin, İmamlar ve Mehdilerin üzerine olsun. Dünyanın Doğusundaki ve Batısındaki

Detaylı

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir?

Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? On5yirmi5.com Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem ayı nasıl değerlendirilmelidir? Muharrem orucunun önemi nedir? Yayın Tarihi : 6 Kasım 2013 Çarşamba (oluşturma : 1/22/2017) Hayatın bütün

Detaylı

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu Namaz Kitabım Bilal Yorulmaz İstanbul 2012 DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN

Detaylı

40 Hadis Hadis

40 Hadis Hadis 40 Hadis 1. Mü minlerin emîri Ebû Hafs Ömer ibni Hattâb radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem i şöyle buyururken dinledim, dedi: Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK (MAZERET) SINAVI 14 ARALIK 2013 Saat: 11.20 T.C. 8. SINIF I. DÖNEM ORTK (MZERET) SINVI 14 RLIK 2013 Saat: 11.20 DİN KÜLTÜRÜ VE HLK BİLGİSİ 1. Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık. (Kamer suresi, 49. ayet) Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder.

Detaylı

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır.

Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Yaratanlar arasında şerefli bir yere sahip olan insanın yaşam hakkı da, Allah tarafından lutfedilmiş bir temel haktır. Kur'an-ı Kerimde bir kimseye hayat vermenin adeta bütün insanlara hayat verme gibi

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

HAC BÖLÜMÜ. 233) Hac İle İlgili Hadisler

HAC BÖLÜMÜ. 233) Hac İle İlgili Hadisler HAC BÖLÜMÜ 233) Hac İle İlgili Hadisler Bu bölümdeki bir ayet ve 14 hadis-i şeriften, gücü yeten kimselere haccın farz kılındığını, haccı inkar edenlere Allah ın ihtiyacı olmadığını, haccın İslamın 5 temel

Detaylı

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi;

Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; Mirza Tahir Ahmed Hazretleri Cuma Hutbesinde, duanın aşağıdaki bahsedilen durumda şartsız olarak kabul edileceğini söyledi; 1) Güçlük içinde ve çok zor durumda olan insanın, 2) Savaş altındaki insanın

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz.

Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz. Ali imran 139. Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz, üstün olan sizlersiniz. 122.EY İSRAİLOĞULLARI! Size lütfettiğim o nimetleri hatırlayın (bir zamanlar) sizin diğer

Detaylı

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed.

5 Peygamberimiz in en çok bilinen dört ismi hangileridir? Muhammed, Mustafa, Mahmud, Ahmed. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Siyer-i Nebi ne demektir? Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) doğumundan ölümüne kadar geçen hayatı içindeki yaşayışı, ahlâkı, âdet ve davranışlarını inceleyen ilimdir.

Detaylı

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ

KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ ب[ KEŞKE (ŞAYET/EĞER) KELİMESİNİ KULLANMANIN HÜKMÜ [ Türkçe ] حكم استعمال كلمة ) لو ( اللغة التركية [ Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye لشيخ الا سلام ابن تيمية Terceme eden : Muhammed Şahin ترجمة: محمد بن مسلم

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com dinkulturuahlakbilgisi.com 1-Ülkemizde Kızılay, Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Aşevleri -gibi kurumların varlığı aşağıdakilerden hangisine önem verildiğini göstermektedir? A- Milli eğitime

Detaylı

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20

T.C. 8. SINIF I. DÖNEM. ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20 T.. 8. SINIF I. DÖNEM ORTAK SINAVI 26 KASIM 2014 Saat: 11.20 1. İnsanın sorumlu bir varlık olması aşağıdakilerden hangisiyle ilgilidir? A) Düşünmesi B) Konuşması ) Yürümesi D) Beslenmesi 4. Hz. Muhammed

Detaylı

Her İşin İlk Adımı: Niyet

Her İşin İlk Adımı: Niyet Her İşin İlk Adımı: Niyet Niyet, bir işin ne için yapılacağına -kalple- hissederek karar vermektir. Allah Teâlâ nın bizlere müjdeci bir elçi olarak gönderdiği Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), Yaptığınız

Detaylı

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/

بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/ بسم هللا الرحمن الرحيم DAR'UL HARP NEDİR VE DAR'UL HARP HALKINA NASIL MUAMELE EDİLİR?/HAMD BİN ATİK (RH.A) ed-durar us seniyye, 9/256-259 Şeyh Hamd bin Atik (V. 1301) kardeşlerinden birisine hitaben şöyle

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com Konu Anlatımı MELEKLER Hazırlayan Memduh ÇELMELİ Varlıklar Âlemi Evrende bulunan varlıklar yalnızca duyularımızla algılayabildiklerimizden ibaret değildir. Âlemde görünen ve görünmeyen sayısız varlık bulunmaktadır.

Detaylı

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE

Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE Asiye Türkan MÜ MİNLERİN ANNESİ HZ. AİŞE Ümmü'l-mü'minîn Âişe bint Ebî Bekr es-sıddîk el-kureşiyye (ö. 58/678) Hz. Ebû Bekir'in kızı ve Hz. Peygamberin hanımı. Babası Ebû Bekir b. Ebû Kuhâfe, es-sıddîk

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir?

Kurban Nedir Ve Niçin Kesilir? Kurban sözlükte yaklaşmak, yakınlaşmak gibi anlamlara gelmektedir. Kurban, Allah a yaklaşmak ve onun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla belirli bir zamanda uygun nitelikteki bir hayvanı kesmektir. Kesilen

Detaylı

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF

ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF ŞİRK VE ÇEŞİTLERİ EBU SEYF Hamd Allah subhanehu ve tealayadır. Salat ve selam ise O nun Rasulünedir. Bundan sonra: Allah sana hidayet etsin. Bil ki şirk koşmak günahların en büyüğüdür ve bütün amelleri

Detaylı

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir.

CİHADA DENKTİR Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki hac ve umredir Küçüğün, büyüğün, zayıfın, kadının cihadı hac ve umredir. UMRE DİNİ SUNUM UMRENİN FAZİLETİ CİHADA DENKTİR Hz. Aişe (r.a) Efendimiz e (s.a.v) sorar: Ey Allah ın Resulü, kadınlara da cihad var mıdır? Efendimiz (s.a.v): Evet, içinde savaş olmayan bir cihad var ki

Detaylı

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci

BÖLÜM: 2. Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar. Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları. Ramazan Bayramı Sevinci Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Oruç Tutarken Nelere Dikkat Etmeliyiz? Orucu Bozan Durumlar Orucun Kişiye ve Topluma Kazandırdıkları Ramazan Bayramı Sevinci Maun Suresi ve Anlamı BÖLÜM: 2 Sosyal hayatımızı

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE ORUÇ TAKVAYA ERMENİN YOLU; ORUÇ (O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kur an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda(ki Kadir gecesinde) indirildi.

Detaylı

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi

2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi 2018 Yılı 1. Dönem Vaaz Listesi Personel Vaaz Konusu Tarih Cami Vakit ÇOKKTA BİRLİK CUMA NAMAZI 5.1.2018 ŞEHİTLER C. ONUN SÜNNETİ 12.1.2018 KEPEZ BLD. MERKEZ C. GÜZEL AHLAK SAHİBİ OLMAK 19.1.2018 MECİDİYE

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Dinî bir terim olarak ise; günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nâil olmak demektir.

Dinî bir terim olarak ise; günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nâil olmak demektir. Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif Berat Kandili dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Müftü Şerif mesajında, Fitne, fesat, gıybet ve iftira gibi, bizi biribirimize düşman eden kötülüklerden uzak durmalı,

Detaylı