TURBO RÖPORTAJ OKAN ARPAÇ YAZDI. Bu orta karar filmi özellikle çocukların ayıla-bayıla seyredecekleri kesin...

Transkript

1 Sayı: 9 / Eylül 2013 OKAN ARPAÇ YAZDI TURBO Bu orta karar filmi özellikle çocukların ayıla-bayıla seyredecekleri kesin... RÖPORTAJ ALİ ILGIN OLUT: AŞK MASUMİYET KAZANDIRIR ARKIN ARTAÇ: YERLİ KORKU FİLMLERİNE İLGİ BÜYÜK JOHNATHAN HIGGS: FİKİR ADAMLARINDAN İLHAM ALIRIM JENNIFER ANISTON: SADECE SEBZE VE BUZ YEMEME İZİN VARDI TUNA KİREMİTÇİ ÖLÜMSÜZ POLİSLER EVLADIYLA ŞİRİNLER E GİTMEK İSTEMEYENLER İÇİN SAĞLAM ALTERNATİF CANAN SANAN EYLÜL AYI PROVA ZAMANI BARIŞ AKPOLAT BU KLİBİ MANİPÜLE EDEBİLİYORSUNUZ

2 EDİTÖR Kente dönüş Birinci sınıfların okula adım atmasıyla trafik yoğunluğu başladı, ulaşımda yaz rahatlığı sona erdi. İşe gidiş-dönüşlerde yeni kazı çalışmalarına uygun rotaların belirlenmesi, kestirme yol tahminleri ve bütün bunlara bağlı olarak stresli ruh hali geri geldi. Yazdan sonbahara, sakinlikten kaosa bu hızlı geçişte, hafta sonlarının önemi ve değeri bir kat daha arttı. Bu konudaki titizliğin bilinciyle size hafta sonu programınızda yardımcı olabilmek için keyifli bir kültür sanat rehberi hazırladık. Sanat dünyasına ışık tutan röportajlarımızla gündem yine bir tıkla elinizin altında. Zamanı etkili kullanmak için doğru rehber ve iyi bir program yeterli değil midir? Yeni okul döneminin tüm öğrencilere hem başarı hem eğlence getirmesini dilerim. Saygı ve sevgilerimle Neşe Mesutoğlu Yayın Yönetmeni 2

3 İÇİNDEKİLER 8 sayfaya git KAPAK Animasyonların turbo hızıyla üretildiği günümüzde, artık en önemli şey öykünün ve senaryonun çok sağlam kurulması. Pek de parlak fikirlerin ortaya çıkmadığı bir dönemde, yine de özellikle çocukların ayıla-bayıla seyredecekleri kesin bu orta karar filmi. 33 sayfaya git TUNA KİREMİTÇİ Ben yalnız çalışırım! repliğini epeydir bir filmde duymuyorduk. Bu bakımdan, Ölümsüz Polisler iyi oldu. Yetişkinlerle çocukların beraber, patlamış mısırlarını döke-saça seyredebileceği bir aksiyonla karşı karşıyayız. 30 sayfaya git RÖPORTAJ Yaşanmış bir hikayeye dayanan Şeytan-ı Racim isimli filmin yönetmeni Arkın Artaç la konuşan Begüm Yılmaz yerli korku filmlerinin gişedeki başarısı üzerine konuştu. 3

4 İÇİNDEKİLER 43 sayfaya git CANAN SANAN Zaman, tiyatroların prova zamanı! Projeler hazırlandı. Oyunlar seçildi. Kadrolar belirlendi. İhtimal, çoğu tiyatroda masa başı okumaları yerini yavaş yavaş sahne üzerine çıkmaya bıraktı. Hummalı bir çalışma var. 47 sayfaya git KIRMIZI GÖZLÜKLÜ KIZ Ünlü oyuncu Eva Mendes annesinden yana dertli... Dawid Bowie gençlere meydan okuyor... Lady Gaga asistanına 380 bin dolar tazminat ödeyecek gibi görünüyor. BARIŞ AKPOLAT Brit ve Grammy ödüllü Arcade Fire, yeni bir işe girişmiş ki izlerken ağzım açık kaldı. Just A Reflector parçalarına çektikleri klibi manipüle edebiliyorsunuz. Mouse'unuzu klip oynarken ekranda dolaştırdığınızda değişik şeyler oluyor. Ben böyle bir şey ilk kez görüyorum. İnteraktivitede son nokta. 36 sayfaya git 4

5 İÇİNDEKİLER 26 sayfaya git RÖPORTAJ Bu hafta gösterime giren Neva isimli filme esin kaynağı olan ve gerçek bir hikayeye dayanan romanın yazarı Ali Ilgın Olut, Begüm Yılmaz a verdiği röportajda film gösterime girdikten sonra rahat bir nefes alacağını söyledi. 50 sayfaya git KÜLTÜR-SANAT Eylül 2013 tarihlerinde düzenlenen 3. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, akademik programıyla dikkat çekiyor. 46 ülkeden 100'e yakın filmin gösterileceği festivaldeki filmlerin çoğu sinemaseverlerin karşısına ilk kez çıkacak. VİZYONDAKİLER: Bu hafta gösterime giren diğer filmlere de göz atmakta fayda var. AJANDA: Bu hafta öne çıkan etkinlikler arasından seçim yapmak zor. Es geçilmemesi gerekenleri hatırlatalım dedik. KÜNYE MyBilet e-dergi YAYIN YÖNETMENİ Neşe Mesutoğlu GÖRSEL YÖNETMEN Murat Çavdar EDİTÖR Belgin Elçioğlu KATKIDA BULUNANLAR Barış Akpolat, Okan Arpaç, Tuna Kiremitçi, Canan Sanan, Begüm Yılmaz, Zeynep Geylan İLETİŞİM Muallim Naci Caddesi No:47 Ortaköy İSTANBUL Telefon: e-dergi@mybilet.com MyBilet e-dergi de kullanılan tüm yazılar, kaynak gösterilerek yayınlanabilir. 5

6

7

8 SİNEMA HIZLI VE ÖFKESİZ! TURBO Okan Arpaç ORİJİNAL ADI Turbo YÖNETMEN David Soren SESLENDİRENLER Ryan Reynolds, Paul Giamatti, Maya Rudolph, Michael Peña, Samuel L. Jackson YAPIM 2013 ABD SÜRE 96 dk. DAĞITIM Tiglon Çocukluğu 1980 lere, 90 lara tekabül edenler, ağızda yumuşatması zor, sert bir çiklet olan Turbo yu gayet iyi hatırlar. Sakızın tadı ve katılığı bir yana, hemen herkes içinden çıkan araba modellerini görmek, onların hızını, beygir gücünü vs. öğrenmek için kapış kapış bu ürünü alır, hatta resimlerini biriktirirdi. Filmimiz bu çikletle ilgili değil. Turbo fırın veya arabalardaki turbo takviye gücüyle ilgili de değil; hele Rize ye özgü Turbo tatlısı hiç değil. Ama ilk çağrışım doğru, hız la ilgili bir animasyon bu. Üstelik, dünyanın kaplumbağalarla birlikte en yavaş hareket eden canlılarından olan salyangozlarla ilgili... Soydaşlarının yavaşlığından hiç hoşlanmayan, fırsat buldukça televizyonda araba yarışlarını izleyen, 30 cm lik bir cetveli bir uçtan bir uca ancak 15 dakikada 8

9 SİNEMA İşinin uzmanı PIxar dan esinlenmeyi pek seven Dreamworks, bu sefer de PIxar a 'Arabalar'dan (Cars) sonra gecikmiş bir cevap olarak 'Turbo'yu sunuyor. kat edebilen küçük salyangozumuz, tesadüf bu ya kendini beklenmedik bir anda spor arabaların yarış pistinde bulur. O hengamede arabanın motorunun içine düşüp de nitro-oksit maddesine bulanınca da değişime uğrar. Kalbi başta olmak üzere tüm hücreleri bu maddeyle dolan salyangoz, artık Turbo dur ve en hızlı yarış arabasından bile daha hızlı bir şekilde hareket edebilmektedir. Dreamworks ün Fox la birlikte kotardığı, yaz sezonunun bomba animasyonlarından biri olması beklenen 'Turbo', 135 milyon dolarlık dev bütçesine, seslendirme kadrosundaki yıldız isimlere ve öyküsünün kimi ünlü animasyonları çağrıştırmasına karşın şimdilik gişede pek aradığını bulamamış bir çalışma. Bunun en önemli sebeplerinden biri de, değişime uğrayıp saatte 322 km hıza ulaşabilen bir salyangozun jet gibi oradan oraya gitmesi dışında pek bir numarasının olmayışı. İşinin uzmanı Pixar dan esinlenmeyi pek seven, örneğin 'Bir Böceğin Yaşamı'nın (A Bug s Life) karşısına hemen 'Karınca Z'yi (Ant Z) çıkaran; 'Kayıp Balık Nemo'dan (Finding Nemo) sonra 'Köpekbalığı Hikayesi'ni (Shark Tale) çizen; ya da 'İnanılmaz Aile' (The Incredibles) gibi bir başyapıta 'Megazeka' (Megamind) ile karşılık veren Dreamworks, bu sefer de Pixar a 'Arabalar'dan (Cars) sonra gecikmiş bir cevap olarak 'Turbo'yu sunuyor. Bu esinlenmelerin kötü olduğunu elbette söyleyemeyiz. Ancak Pixar ınkilerle Dreamworks ünkileri yan yana koyduğumuzda, hangisini yeğleyeceğiniz size kalıyor. Turbo, tıpkı Superman ya da Örümcek Adam gibi kendi yaradılış sınırlarını aşan özel güce eriştikten sonra, film onun durumuyla ilgilenmiyor. İnsanları, fabl aracılığıyla insan gibi konuşan hayvanları ya da nitro-oksit in daha başka nerelerde kullanılabileceğini filan düşünmek yerine, araba yarışı kazanmaya odaklanıyoruz. Bu esnada işleri berbat giden Dos Bros adlı tako dükkanı sahibi Tito, şans eseri Turbo ile kardeşi Chet i keşfediyor. İşi gücü olmadığından salyangoz yarıştıran Tito, Turbo nun olağanüstü hızını görünce araba yarışlarına katılmaya karar veriyor. Tabii bu sırada başka salyangozlarla da tanışıyoruz. Onlar kendi normal hızlarından gayet memnunlar ve kısa sürede Turbo yla arkadaş olup, ona her konuda destek veriyorlar. Çocukların seveceği kesin 3D olmasının ötesinde, gayet sevimli çizilmiş rengarenk karakterler, bilhassa yarış pistinin neredeyse gerçek hayattaki kadar 9

10 SİNEMA inandırıcı olmasıyla, zevkle izlenen bir animasyon 'Turbo'... Son yarım saate damga vuran araba yarışı sahnesinde (bilenlere 'Ben-Hur'un meşhur at arabası yarışını andırabilir) Turbo nun birinci gelme çabasını soluk soluğa izlediğimiz bu animasyon, inancın ve azmin öneminin altını çiziyor. Ama bunu 'Kaplumbağa ile Tavşan' masalında olduğu gibi, emek ve zeka ile değil de nitro-oksit ile yapıyor olması elbette mesaj ı sorgulatıyor. Velhasıl bu madde salyangoza değil karıncaya ya da tosbağaya da bulaşsa ne değişirdi ki diye düşünüyor insan. Bilgisayar teknolojisinin gelişimiyle birlikte çizimlerin artık son derece kolay hale geldiği, animasyonların turbo hızıyla üretildiği günümüzde, artık en önemli şey öykünün ve senaryonun çok sağlam kurulması. Saymaya kalksak 'Oyuncak Hikayesi' (Toy Story), 'Kayıp Balık Nemo', 'Sevimli Canavarlar' (Monsters, Inc.), 'Vol-i' (Wall-E), 'Şrek' (Shrek) gibi belli başlı örnekler dışında pek de parlak fikirlerin ortaya çıkmadığı bir dönemde, yine de özellikle çocukların bu orta karar filmi ayıla-bayıla seyredecekleri kesin. 'Turbo'nun belki de en hoş yanlarından biri, artık her animasyonun olmazsa olmazlarından biri haline gelen, araya sıkıştırılmış heteroseksist aşk hikayesi. Kadınla erkek arasındaki insana özgü bu yakınlaşmayı bütün bir hayvanlar alemine uyarlamayı pek seven Hollywood, Gişede pek aradığını bulamamış bir çalışma. Bunun en önemli sebeplerinden biri de, değişime uğrayıp saatte 322 km hıza ulaşabilen bir salyangozun jet gibi oradan oraya gitmesi dışında pek bir numarasının olmayışı. bu defa böyle bir yaşam biçimini neyse ki salyangozlara dayatmıyor. Hoş, yarışmanın ve bir yarışta mutlaka birinci gelmenin neden bu kadar önemli olduğunu da sorgulayabilirsiniz. Bu yaklaşım hoşunuza gitmezse, onun için de size önerebileceğimiz şahane bir film var ki görmüş de olabilirsiniz: 'Küçük Gün Işığım' (Little Miss Sunshine)

11 SİNEMA SATAŞMALARDAN SIKILDIM Jennifer Aniston Film başına 20 milyon dolar kazanan Jennifer Aniston, yine bir komediyle karşımızda yılında evliliğinin sona ermesinden bu yana mutsuz ilişkileriyle gündeme gelen 44 yaşındaki güzel yıldız Bu Nasıl Aile isimli filmdeki striptizci rolüne hazırlık sürecini Trailer Addict e anlattı Çeviren Belgin Elçioğlu Filmde muhteşem görünüyorsunuz. Bütün kadınlar merak ediyor, bunun için verebileceğiniz bir sır, bir tüyo var mı? Hiçbir sırrım yok, tüyolar ise pek az değil. Hepsini anlatsam zamanımız yetmez sanırım. Aşırı fiziksel güç gerektiren bir program uyguladım. Antrenörüm beni fena halde sıkı çalıştırıyordu. Diyetime ve egzersizlerime son derece sadık kaldım. O kadar yoğundu ki, filmi tamamladıktan sonra çok uzun süre spora gitmedim. Hugh Jackman, Wolverine sırasında hiç karbonhidrat tüketmediğini söylemişti. Siz nasıl bir diyet uyguladınız? Tabii tabii, yemek falan yok. Bol bol kereviz, kereviz sapı, salata, salatalık Haa, buz parçaları yememe izin veriyorlardı. Her şekilde su iyi bir şey! Normal yiyorsun, ama karbonhidrat yok. Dört benzemez bir arada Canlandırdığınız karakter ve diğerleri hakkında neler söyleyeceksiniz? Rose ilk başta bu maceraya atılmayı kabul etmiyor, çünkü striptizci de olsa ahlaki değerleri var, bir sınırı var. Yasaları çiğnemek onun kitabında yazmıyor normalde. Karakterlerin hepsi kendilerine bir rol buluyor. Bunu yapıp yapamayacaklarını düşünmeden bu işe atılıyorlar. Anne-baba olmak, birbirleriyle ilgilenmek... Aslında bunlar bir araya gelmiş dört benzemez. Bu yolculuğa çıkarken 11

12 SİNEMA önce bütün bunlara direniyorlar. Ama sonra, arkadaş olmanın, aile olmanın, ekip olmanın güzel yanlarını keşfetmeye başlıyorlar. Bir striptizciyi canlandırmayı kabul etme nedeniniz neydi? Doğrusunu söylemek gerekirse, burada söz konusu olan yalnızca striptizci değil. Filmin tamamına baktığımda konsept güzel göründü bana. Daha önce hiç yapmadığım türden. O dönemde Patrondan Kurtulma Sanatı nı yeni tamamlamıştım. Bu filmin eğlenceli olacağını düşündüm. Rolünüz için nasıl hazırlandınız? Sonuçta, egzotik dans konusunda kendimi pek de rahat hissetmiyordum. Denise Faye muhteşem bir koreograf. Bu dansı bana o öğretti ve stüdyoda defalarca prova yaptık. İki kez diz ameliyatı olduğum için biraz problemim vardı, ama sonuç çok iyi oldu. Tabii sette ilk kez ekibin ve kameraların önünde dans ederken biraz zorlanmadım ve korkmadım değil, ama işimizi yapmak zorundayız. Magazin basını sizi nasıl etkiliyor? Neden böyle bilmiyorum, ama bugünlerde gittikçe kötüleşiyor, nahoş hale geliyor. İnternet ortamında da öyle. Tuhaf bir şekilde sataşmalar oluyor. Sıkıldım tabii. Eleştirmenler bile filmleri eleştirirken insanların kişiliğine yönelik şeyler söyleyebiliyor. Ben işimi iyi yapmaya çalışıyorum ve söylenen aptalca şeylere kulak tıkıyorum doğrusu. 12

13

14 Karanlık Adamları Hiç Sevmem Fransız yönetmen Eric Rochant nın yönettiği casus filmi Karanlık Şerit: Möbius bu hafta vizyona girdi. Adını Alman matematikçi August Ferdinand Möbius un tanımladığı tek yüzlü şeritten alan filmin başrollerinden birinde Rezervuar Köpekleri ve Ucuz Roman dan tanıdığımız İngiliz oyuncu Tim Roth yer alıyor. Filmde zengin Rus işadamı Ivan Rostrovsky yi canlandıran Roth, commeaucinema. com a verdiği röportajda rolünden ve diğer oyunculardan bahsediyor Sizi bu projeye çeken ne oldu? Senaryoyu okurken, bu sağlam gerilim filminin aynı zamanda güzel bir aşk hikayesi olduğunu gördüm. Ama en önemlisi, muhteşem oyuncularla birlikte çalışacak olmamdı. Wendell Pierce en sevdiğim komedyenlerden biridir. Birlikte hiç sahnemiz olmasa da onunla aynı filmde SİNEMA olmak beni çok mutlu etti. Canlandırdığınız karakteri nasıl tanımlarsınız? Çok iyi iş yapan bir Rus oligark. Sovyetler Birliği nin dağılmasından faydalanarak servetini katlamış. Mali krizden çok zarar görse de hâlâ çok parası var. Kısacası, kötü adam işte! Dünyayı kontrolü altında tutan bu tip karanlık işadamlarına hiç sempatim yok. Bazı sahneleriniz Rusça. Sizin için zor oldu mu? Evet, hakikaten bayağı zor oldu! Filmlerde iyi bilmediğim bir dilde konuşmaktan hoşlanmıyorum. Söyleyecekleriniz size fonetik olarak tekrarlandıktan sonra bunu taklit ediyorsunuz. Ne söylediğiniz konusunda en küçük bir fikriniz bile olmuyor. Umarım anlamlı bir şeyler söylemişimdir diye düşünüyorsunuz. Benim karakterim Ivan biraz argo ağzıyla konuşuyor. Khorzov rolündeki Alexei Gorbunov, Rusça konuşurken hiç de başarısız olmadığımı söyleyince biraz rahatladım açıkçası. Alexei Gorbunov ile nasıl iletişim kurdunuz? En zor kısmı benim Rusça bilmemem; onun da İngilizce bilmemesiydi. Çevirmensiz çok zor oluyor, ama yine de iletişim kurmayı başardık. Sevimli, ama çok da gizemli bir adam. Aynı zamanda müzisyen, hatta bir grubu var. Odessa da yaşıyor, o şehri ben de bildiğim için oradan falan bahsettik. Başrolü paylaştığınız Cécile De France hakkında ne düşünüyorsunuz? Kendisine hiç benzemeyen bir karaktere mükemmel şekilde bürünebilmesi beni çok etkiledi. Bence sadece iyi oyuncular bunu yapabilir. Normalde pusetle bebeğini gezdiren gayet anaç bir anne. Sete gelip de makyajını yaptıktan sonra ise bambaşka, büyüleyici birine dönüşüyor. Peki Jean Dujardin? Onunla birlikte hiç sahnem yok, ama ritim ve komedi duygusu olan önemli bir oyuncu kendisi. Tim Roth 14

15 SİNEMA ÇOCUKLARI MEDYADAN KORUMALIYIZ Efsanevi Francis Ford Coppola nın babasının izinden giden kızı yönetmen Sofia Coppola, Pırıltılı Hayatlar da gerçek bir öyküyü konu alıyor: Los Angeles ın şöhret takıntılı dünyasında bir grup genç ünlüleri hedef almış, internetten takip etmiş ve değeri 3 milyonun üzerindeki lüks eşyalarını çalmıştı. Kurbanları arasında Paris Hilton, Orlando Bloom, Megan Fox ve Rachel Bilson da vardı. Sofia Coppola SBS ye verdiği röportajda, öykünün doğru aktarılmadığı yönündeki eleştirilere, bazı detaylarını özellikle değiştirdiğini ve bunun bir belgesel olmadığını söyleyerek yanıt veriyor Sofia Coppola Amerika daki şöhret kültürü neden bu kadar ilginizi çekiyor? Şöhretleri takip etmekten utanıyoruz, ama gizli gizli takip ediyoruz yine de. Bu gittikçe büyüyor; kültürümüzde artık baskın bir unsur haline geldi. Kontrolden çıktı diyebilirim. Benim merak ettiğim şey şu: büyümeye devam mı edecek, yoksa ona karşı bir tepki mi oluşacak? Bu kültürdeki patlamayı nasıl açıklıyorsunuz? Bu konudaki teorilerimi söylemek istemiyorum. Bu çocukların yaşadıklarını konu alan bir film yapmaya çalıştım ve onlar için neyin önemli olduğu ve neler hissettikleri konusunda düşünme 15

16 SİNEMA işini seyirciye bıraktım. Ama bu kültür büyüyor ve sanırım buna duyulan bir açlık söz konusu. Bence televizyondaki bazı programlarla yakından ilgili. Bu çocuklar dergilerde, web sitelerinde bunları görüyor. Filmin konusunu oluşturan gençlerle görüştünüz mü? Kızla bir kez, erkekle iki kez görüştüm. Sempatik bir gençti ve yaptıklarından büyük pişmanlık duyuyordu. Hayatla barışması kolay olmamış. Ama benim rolüm onların yaşadıklarını baştan sona aynen anlatmak değildi. Bu film bir kurgu. Bazı kısımlarda değişiklik yaptım ve isimlerini değiştirdim. Onların daha büyük şöhretler haline gelmelerini istemedim. Paris Hilton un filmin Cannes daki galasına katıldığı, kırmızı halıda yürümese bile partiye geldiği söyleniyor. Filmi ilk kez orada gördü. Görüşlerini merak ediyordum ben de. Filmi çok beğendi, onları evinde görünce yaşadıklarını hatırladı. Bizi destekledi gerçekten. İkiniz de köklü ailelerden geliyorsunuz. Neler yaşadığı konusunda onunla empati kurabildiniz mi? Alt yapılarımız çok da benzemiyor bence. Son derece egzotik biri, ama onu sevdim. Çok sıcak biri. Tabii ki neler yaşadığını anlıyorum, ama dediğiniz konuyu hiç düşünmedim. İki küçük kızınız var. Onların da sinema sektörüne girmelerini istiyor musunuz? Pek istemiyorum. Ne istiyorlarsa onu yapmalarını istiyorum. Ailemde herkes sinemacı olduğundan, kızlarım başka işler yaparlarsa daha ilginç olur gibi geliyor bana. Biliyorsunuz eşim de müzisyen, bu yüzden kızlarımın büyüyünce ne olmak isteyeceklerini merak ediyorum doğrusu. Bir anne olarak sosyal medyanın yeni kuşakların davranış ve inanç şeklini değiştirdiğini düşünüyor musunuz? Bu konu beni kaygılandırıyor. Çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı düşünmek zorundayız, çünkü çok fazla bilgi var ve mahremiyet alanı gittikçe daralıyor. Bunun bilincinde olmak ve çocuklarıma bu konuda hissettiklerimi öğretebilmek istiyorum. Daha önce benim evime de girildi ve hiç de hoş bir durum değildi. 16

17 SİNEMA SANAL GÜNLÜK TUTUYORUZ Emma Watson Dokuz yaşında Harry Potter daki rolüyle şöhreti yakalayan İngiliz oyuncu Emma Watson, ünlü seri sona erdikten sonra tıpkı Pırıltılı Hayatlar daki karakterler gibi kimlik arayışı içine girmiş, nihayetinde 'Saksı Olmanın Faydaları nda oynadıktan sonra ne istediğine karar vermiş. Watson, filmdeki çetenin ünlü olmaya en meraklı üyesi Nicki yi canlandırıyor. Ünlüler yakından takip ediliyor. Hatta Google dan sizi aratıp nerede yaşadığınızı bile öğrenebiliyorlar. Bu korkutucu bir durum mu sizce? Evet, bu son derece tuhaf ve sinir bozucu. Ben de mahremiyetimi mümkün olduğunca korumaya çalışıyorum. Twitter ı yoğun olarak kullanıyorsunuz. Yedi milyon takipçiniz var. Sizin de takip ettikleriniz var tabii. Ama bir şey dikkat çekiyor: Noel Baba resmi hesabını da takip ediyorsunuz. Doğru, sürekli olarak hayatımızın sanal günlüğünü tutuyoruz. Fotoğraflar, resimler biriktirip duruyoruz. Ama Noel çok heyecan verici benim için. Biliyorum o zamana daha çok var, ama Noel Baba yı çok seviyorum. Nicki karakteri konusunda neler söyleyeceksiniz? Onu canlandırmaya can atıyordum. Nicki benden çok farklı. Bunları bu kadar seven ve sahip olmak için suç işlemeyi göze alan genç bir kadını anlayabilmem çok zordu. Filmdeki bazı konuşmaları gerçekten çılgınca ve absürt. Başlarda onu kafamda yargılamış olabilirim. Ama sonra, işimi yapabilmek için onunla bir şekilde empati kurmam gerektiğini düşündüm. Onun psikolojisini anlamaya çalıştım. Bence onun üç farklı kişiliği var; arkadaşlarının yanında farklı, ailesinin yanında farklı, medyada farklı. Farklı maskeleri var. Bence bu gençlerin asıl amacı kim olduklarını tüm dünyaya haykırmak. 17

18

19 SİNEMA PIRILTI PEŞİNDE KARARAN YAŞAMLAR Çılgın Hollywood Hırsızları Şimdi Ne Yapıyor? Rachel Lee: Çetenin beyni. Ünlülerin evlerinden çalınan mücevher ve eşyalardan payına düşeni aldıktan sonra babasının yanına Las Vegas a gitti, ama sonunda yakalandı. Bir yıl dört ay hapis yattı. Alexis Neiers: Çetenin medyada en çok yer alan üyesi. Televizyona bir reality show çektiği sıralarda evi polis tarafından basıldı. Suçlamalara itiraz etmedi, 180 gün hapis cezası aldı, yalnızca 30 gün yattı. Orlando Bloom a 600 bin dolar tazminat ödemeye mahkum edildi. Şu anda evli ve bir kızı var. Courtney Ames: Mahkemeye Lindsay Lohan in kolyesini takarak çıktı. Paris Hilton ın ceketini çalma 19

20 SİNEMA suçlamasına itiraz etmedi. Üç yıl gözetim altında tutulma ve 60 gün kamu hizmeti cezası aldı. Şu anda üniversitede psikoloji, konuşma ve çocuk gelişimi konusunda eğitim görüyor. Nicki Prugo: Çaldıkları eşyaların fotoğraflarını çekip Facebook ta paylaşması, yakayı ele vermelerinde önemli bir unsur oldu. Artık Facebook ta paylaştıklarına çok dikkat ediyor. İki yıl hapis cezası aldı, bir yıl yattı. Diana Tamayo: Tamayo, yaptıklarının yanı sıra ülkede yasadışı olarak bulunan bir göçmendi. Sınır dışı edilmemek için polise her şeyi anlattı. Suçlamalara itiraz etmedi, 60 gün kamu hizmeti cezası aldı. Gözetim süresi henüz dolmadı. Jonathan Ajar: Çaldıkları eşyaları satma görevini üstlenmişti da polis baskınına uğradığında, suç kaydı zaten oldukça kabarıktı. Üç yıl hapis yattı, Mart 2011 de çıktı. Şu anda, Instagram daki fotoğraflarına bakılırsa gayet iyi durumda. Ray Lopez Jr: Bar fedailiği yapıyordu. Paris Hilton un üç milyon dolarlık mücevherleri dahil olmak üzere değerli eşyaların birçoğunu o çalmıştı. Ama tabii ki bunlar için alıcı bulamadı. Suçlamalara itiraz etmedi, üç yıl gözetim altında tutulma cezası aldı. Pırıltılı Hayatlar a konu olan şöhret takıntılı bir grup gencin Los Angeles taki kurbanları arasında Paris Hilton, Orlando Bloom, Megan Fox ve Rachel Bilson da vardı. 20

21

22 SİNEMA YAZAR OLMAK İSTİYORDU Oscar a iki adaylıkla yaklaşan ünlü aktör Ethan Hawke, kariyerine oyunculuğun yanı sıra yazar, senarist ve yönetmen olarak emin adımlarla devam ediyor. Hawke, bu hafta gösterime giren Arınma Gecesi (The Purge) ile hayranlarıyla buluşuyor Ethan Hawke, 6 Kasım 1970 te Texas ta dünyaya geldiğinde annesiyle babası üniversitede öğrenciydi. Ethan beş yaşındayken boşandılar. Annesi Leslie Hawke, Ethan 10 yaşına gelinceye kadar ülkenin her yerini dolaşarak onu yalnız büyüttü de yeniden evlenince ailece New Jersey e yerleştiler. Hawke, lisede okurken McCarter tiyatrosunda oyunculuk dersleri almaya başladı. Öncelikli amacı yazar olmaktı; fakat öğrenci prodüksiyonlarındaki performansları ve düzgün fiziği ona gençlik filmi Genç Astronotlar da (Explorers) oynama şansını sağladı. Genç Astronotlar da kendisi gibi sonradan Hollywood da şöhreti yakalayacak olan River Phoenix ile birlikte oynayan Hawke un, film beklenen başarıyı elde edemeyince gelecek projeler için cesareti kırıldı. Ancak bu dönem çok uzun sürmedi. Prestijli üniversitelerden Carnegie Mellon a tiyatro eğitimini sürdürmek için kabul edildi; ama Peter Weir in Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society) filminde Robin Williams ile birlikte oynama fırsatını yakalayınca eğitimini yarıda bıraktı ve kendisini tamamıyla oyunculuğa verdi. Oyuncu, yazar, senarist ve yönetmen Oyunculuk kariyerine, The Coast of Utopia oyunundaki rolüyle Tony Ödülleri adaylığı dahil pek çok başarı kazandığı tiyatro oyunlarıyla ve ciddi düzeyde hasılat sağlayan ve ses getiren Gattaca gibi filmlerle devam etti yılında rol aldığı İlk Gün (Training Day) filminde, Denzel Washington ünlü narkotik dedektifi Alonzo Harris rolüyle En İyi Erkek 22

23 SİNEMA Oyuncu Oscarını kazanırken, Hawke da En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar adayı oldu. Hawke, 1994 te Troy Dyer rolüyle yer aldığı Gerçekler Acıtır (Reality Bites) filminde hafızalara yer eden bitiş müziği Stay (I Missed You) şarkısının bestecisi Lisa Loeb u da keşfeden kişi oldu. Bu arada çocukluğundan gelen yazar olma tutkusundan da vazgeçmedi. The Hottest State ve Ash Wednesday isimli iki roman ve çeşitli senaryolar yazdı yılında rol aldığı ve senaristliğini üstlendiği Gün Batmadan (Before Sunset) filmi En iyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar adayı oldu yılında The Hottest State adlı kendi kitabından uyarlanan ve Texas ta yaşayan genç bir aktörün New York ta tutunma çabasını ve güzel bir söz yazarıyla olan ilişkisini konu alan filmde ünlü aktör; hem oyuncu ve senarist, hem de yönetmen olarak karşımıza çıktı. 43 yaşında dört çocuk babası 43 yaşındaki Hawke, ilk eşi Uma Thurman ile başrolünü paylaştığı Gattaca filminde tanıştı. Thurman dan Evet cevabını ancak ikinci evlenme teklifinde alabildi yılında evlenen çiftin Maya Ray ve Levon Roan adında iki çocuğu var. İlk çocukları Maya Ray dünyaya geldiğinde Hawke, babalık hakkındaki düşüncelerini şu şekilde ifade etmişti: "Hayatımda tattığım en büyük mutluluk, en önemli rolüm. Eğer başarısız olursam, hayatımın da bir başarısızlıktan ibaret olduğunu kabul edeceğim." Uma Thurman ise anneliğin onu nasıl değiştirdiği hakkında "Çocuk sahibi olmadan önce kendime ait sınırlarım olduğunu düşünüyordum, fakat anladım ki kalbinizin sınırı yok. Tükenmeyecek bir sevgi için tüm sınırlarınızı bir anda yok edebiliyorsunuz." ifadesini kullanmıştı. Çift, Hawke un eşini çocuklarının dadısı Ryan Shawhughes ile aldattığı iddiaları gündemdeyken 2004 yılında boşandı. Hawke, Uma Thurman ile evliliğinin bitmesinin ardından Shawhughes ile ilişkisinin olmadığını iddia ediyordu, ancak çift Haziran 2008 den beri evli ve Clementine ve Indiana isimli iki çocukları var yılında boşanmalarının ardından Oprah Winfrey ın programına katılan Thurman, eski eşi için "Çocuklarımız var, onunla görüşmek zorundayım" demişti. Geçen yıl Hawke un Cafe 23

24 SİNEMA Vivaldi de gitarıyla gerçekleştirdiği sahne performansında ünlü oyuncuya 15 yaşındaki kızı Maya Ray şarkı söyleyerek eşlik etti. Uma Thurman da onları izledi. Hatta o gece orada bulunan müzisyen John Schmitt merak edilen çift hakkında: "Uma Thurman ve Ethan Hawke şu anda buradalar. Aralarında büyük bir anlaşmazlık yok" diye tweet attı. Kızı Maya nın kafede sergilediği performansla ilgili olarak ise Hawke "O çok yetenekli. Kendi müziğini yapıyor. Sözü ve müziği kendisine ait olan sekiz şarkısını beraber seslendirdik. Daha 14 yaşında. Müzik hayatında bir hobi olarak mı kalır yoksa bu alanda ilerlemeye mi karar verir bilemiyorum, ama onun bu yaratıcı yönünün dışavurumunu görmek çok güzel" yorumunu yaptı. Çiftin boşanması uzun süre gündemden düşmedi. Ünlü oyuncu, Uma Thurman ile olan evliliği hakkında Elle dergisine verdiği bir röportajda "Kendimi romantik biri olarak tanımlayabilirim, fakat Uma ile olan altı yıllık evliliğim boyunca aşka dair yeteri kadar bilgim olmadığını kabul ediyorum" demişti. Yanlış kararlar sonucunda 27 gibi erken bir yaşta kendini evliliğin içinde bulduğunu belirten aktör röportajını şu sözleriyle sürdürmüştü: "Başarı, gençken karşı koyamayacağınız bir olgudur. Dünya kontrolünüzden çıkar ve ben dünyanın bu kadar hızlı dönüşünü durdurmak istiyordum. Düşündüm ki evlilik bu değişken ruh halimi ve kararlarımı en aza indirgeyebilir, ama tamamıyla yanılmışım. Bir araştırmaya göre erkeklerin beyni 28 yaşına kadar gelişimini tamamlayamıyor. Ben kesinlikle ön lobumun gelişimini tamamlayamadığını düşünüyorum. İki haftadan fazla sürecek bir evlilikle işim yoktu " Bu deneyimin ona neler kazandıklarını ve ilerisi için onu nelerin beklediğini ise şu sözlerle anlatmıştı: " İlk evliliğimin başarısızlığından kendime çok pay çıkardım. Başka biriyle hayatınızı paylaşıncaya kadar kim olduğunuzu bilemiyorsunuz. Bu size tuhaf gelmiş olabilir. Gençken düşündüğüm tek şey kim olmak istediğimdi, fakat bu düşünceler gerçeğin içinde tümüyle yok oldu." "Tom Cruise olmak istemedim!" Hawke şöhret olma konusunda "LeBron James, Leonardo DiCaprio, Whitney Houston ya da Elvis Presley olmanın harika bir şey olarak algılandığı bir kültürde yaşıyoruz. İnsanlar şöhretin heyecan verici olduğunu düşünüyor, fakat aksine öyle yıpratıcı ki! Tuhaftır, ama Tom Cruise olmak istemediğimi baştan beri biliyordum" diyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında vizyona giren ve Geceyarısından Önce (Before Midnight) isimli filmde Jesse karakterini canlandıran oyuncu, bu hafta vizyona girecek olan Arınma Gecesi nde James Sandin rolüyle bambaşka biri olarak karşımıza çıkıyor. Amerika Hükümeti tarafından suçluların 12 saat boyunca suçtan etkilenen insanlar ya da sıradan vatandaşlar tarafından cezalandırılmalarını konu alan film için ünlü aktör, Sizce burada hükümet tarafından sunulan çözüm gerçekten işe yarar mı? sorusuna: "Her çılgının kafasında bir şeyleri havaya uçurmak vardır, yüzlerce insan ise bunu durdurabilmek ister. Şiddet vardır ve hayatımızın gerçek bir parçasıdır. Korkularımızla ilgili takıntılarımız var, fakat bunlar bizi tam olarak tanımlayamaz" diyor. 24

25

26 aşk DOKUNDUĞUNU MASUM KILAR SİNEMA Bu hafta gösterime giren Neva, iki genç aşığın tutkulu serüvenini konu alıyor. Filme esin kaynağı olan ve gerçek bir hikayeye dayanan romanın yazarı Ali Ilgın Olut ve yönetmeni Can Arca ile konuştuk Röportajlar: Begüm Yılmaz Edebiyatçı değil, anlatıcıyım Mesleğiniz olan doktorluğun yanı sıra edebiyat alanında da aktifsiniz. Neva, Yüzleri Arayan Adam, Küf Kedisi ve Günaydın Funda romanlarınızla geniş bir okuyucu kitlesine ulaştınız. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Geniş kitleye ulaşmak, bence biraz duyguları aktarmakla, karşı tarafa geçirebilmekle alakalı. İyi bir edebiyatçı olduğum iddiasında değilim; ancak iyi bir anlatıcıyım. Bence iyi bir anlatıcı duygulu, hassas, iyi kalpli bir insan olmalıdır. Bir de zeki. Akıllı olması gerekmez; hatta bazen bu dezavantaj bile olabilir. Belki içimdekileri doğrudan aktardığım için benim gibi düşünen, beni duyacak bir kitleye ulaştım diyebilirim. Ali Ilgın Olut 26

27 SİNEMA İlk romanınız Neva, 2000 yılında Dünya Aktüel Ödülleri En Çok Satan Roman Ödülünü aldı. Önemli bir kitabevinin yedi yıl boyunca en çok satan kitabı oldu ve şimdi de sinema filmi olarak 13 Eylül 2013 te vizyona giriyor. Yaşadığınız bir aşk hikayesini kaleme alırken bu kadar ses getireceğini tahmin etmiş miydiniz? Olabilir diye düşünmüştüm. Pek çok kişinin kendi yaşantısından bir parça bulabileceği bir hikayeydi. Ama ses getirsin diye de yazmadım. Neva yı yazmak nasıl bir süreçti? Geçmişinizle bir hesaplaşma söz konusu mu? Neva gerçek bir hikaye, ama hâlâ Oradaki ben miydim? diye soruyorum kendime. Çünkü bence aşk, insanı yaşadığımız dünyadan koparıp başka bir yerküreye taşıyor. Yazma sürecini belki bu yüzden net hatırlamıyorum. O dönemim sanki kayıp. Demek ki geçmişle hesaplaşmam o kadar yoğun olmuş ki, o andan kopmuşum. Ilgın karakteri, aşk hayatının nasıl olması gerektiğini kafasında çok keskin hatlarla belirlemiş biri. Gerçek hayatınızda da çok belirgin sınırlara sahip misiniz? Evet. Beni yakından tanıyanlar, bir olay karşısında ne yapıp ne yapmayacağımı, ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi az çok bilir. Aşk konusunda keskin sınırlarım var. Ciddiye alıyorum. Çünkü filmde de söylediğimiz gibi, bence aşk dokunduğu her şeyi masum kılıyor. Kitabın sonuyla ilgili olarak eleştiri alıyor musunuz? Çok fazla eleştiri var. Ama duyarsız, nötr kalana rastlamadım. Filmde Neva ve Ilgın karakterlerini yeni dönemin parlayan yıldızları Başak Parlak ve Şükrü Özyıldız canlandırıyor. Karakter seçiminde herhangi bir rolünüz oldu mu? Yönetmenle yakın ilişki içindeydik. Dostça, rahat rahat konuşuyorduk içimizdekileri. Anlatmak istediklerimi, istediklerimizi paylaşacak bol zamanımız oldu. Oyuncular önerildiğinde zaten İşte bu! dedim. Filmin galasından çıktıktan sonra kendinizi nasıl hissedeceğinizi düşünüyorsunuz? 13 Eylül de, galadan sonra umarım bu süreç bitecek ve geçmişin son ağırlığını da üstümden atarak daha özgür ve hafiflemiş hissedeceğim kendimi. ALİ ILGIN OLUT KİMDİR? Ailesi Makedon göçmeni olan Ali Ilgın Olut, 1969 yılında İzmir de doğdu. İzmir Bornova Anadolu Lisesi nin ardından eğitimine İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi nde devam etti. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı olan babasının yolundan giderek Hacettepe Üniversitesi nde enfeksiyon hastalıkları dalında ihtisas yaptı. Bir sene Afrika`da gönüllü doktorluk yaptıktan sonra İzmir de bir eğitim hastanesinde göreve başladı. Halen burada uzman doktor olarak görevine devam ediyor. 27