SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Azýnlýk Nedir? Ne Deðildir? AYLIK DERGÝ. Demokrasiyi Sorgulamak ALEVÝLER AZINLIK MI?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR. Azýnlýk Nedir? Ne Deðildir? AYLIK DERGÝ. Demokrasiyi Sorgulamak ALEVÝLER AZINLIK MI?"

Transkript

1 SERÇESME BÝLÝMLE GÝDÝLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR BU SAYIDA FÝKRET OTYAM Küçüktüm Nereden Bileyim Yezid de Kim? ESAT KORKMAZ Aleviliðin Felsefe Boyutu - II ÝSMAÝL ÖZMEN Tassavvuf - I ÝSMAÝL KAYGUSUZ Kuþatma Altýndaki Dergâh ALÝ KENANOÐLU Alevilik Tartýþmalarý AP YEÞÝLLER GRUBU ÝSTANBUL ETKÝNLÝKLERI AB de Türkiye: Ortak Bir Gelecek Esat Korkmaz - Avrupa Birliði ve Aleviler Cem Özdemire Sorular HÜSEYIN AKIN Serçeþme nin Kaynaðý BURHAN KOCADAÐ Aleviler ve Devlet LÜTFI KALELI Türk-Ýslam Sentezi Yoluyla Alevi Asimilasyonu HASAN HARMANCI Þeyh Bedreddin in Ütopyasý ALI BALKIZ Örgüt Yöneticileri ve Türkçe AHMET KOÇAK Feyzullah Çýnar ý Anýyoruz AYHAN AYDIN Batý Anadolu Gezi Notlarý MEHMET TURHAN Fakir Baykurt Kültür Sanat Günleri ESAT KORKMAZ Alevilik Ýslam Ýçi mi, Dýþý mý? AYLIK DERGÝ Genel Yayýn Yönetmeni: Esat Korkmaz Sahibi: Genel Ajans Basým Daðýtým Organizasyon Ltd. Þti. adýna Ahmet Koçak Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Ahmet Koçak Yönetim Yeri: Divanyolu Cad. No: 54, Erçevik Ýþhaný 102, Eminönü - Ýstanbul Tel/Faks: +90.(0) E-posta: sercesme_dergisi@yahoo.com Baský: Mart Matbaacýlýk, FÝYATI: TL 3 M / 3 / 3 4 KASIM 2004 SAYI: ISSN ALEVÝLER AZINLIK MI? Azýnlýk Nedir? Ne Deðildir? Esat Korkmaz, Genel Yayýn Yönetmeni Demokrasinin ayýrýcý niteliði, seçim sonucu oluþmuþ çoðunluk yönetimi deðil, çoðunluðun iradesine karþýn siyasal-inançsal-kültürel azýnlýk durumunda bulunan kimliklerin bireysel-siyasal ve toplumsal haklarýnýn güvence altýna alýnmýþ olmasýdýr. Türkiye de hukuksal açýdan azýnlýk dendiðinde, Müslüman olmayan herkes anlaþýlýr. Lozan Antlaþmasý nda Hýristiyan olan Rum ve Ermenilerle, Musevi olan Yahudilere azýnlýk hakký tanýnmasýnýn nedeni o tarihte devletin laik hukuka göre deðil, þeriat hükümlerine göre yönetilmesiydi. Aslýnda Lozan Antlaþmasý nda bu üç azýnlýðýn adý geçmez, gayrimüslimler der. Bu açýdan bakýldýðýnda; Süryaniler, Bahailer, Keldaniler ve Asuriler de azýnlýk kapsamýna girer. Ne var ki uygulamada sadece Museviler, Ermeniler ve Rumlar azýnlýk haklarýndan yararlanmýþtýr. Ayrýca Türkiye de azýnlýktan anlaþýlan þeyle AB nin azýnlýk tanýmýyla getirmek istediði þey arasýnda bir karþýtlýk vardýr: AB azýnlýk dediðinde, bir ülkede çoðunluk ve egemen olmayanlarýn, çoðunluk ve egemen olanlarla eþit olmasýný anlar. Bu baðlamda AB nin azýnlýk hakký dediði þey, özünde eþitlik hakký dýr; gönülsüz vatandaþlýðý, gönüllü vatandaþlýða dönüþtürmektir; insanlarýn, kendi kültürlerini yaþamasýný engelleyen yasaklarý kaldýrmaktýr bir bakýma.. Peki, üniter bir devlet te, bu isteklerin hak olarak algýlanýp yaþama geçirilmesi kimin sorunudur?, sorusuna; demokrasinin sorunudur, biçiminde yanýt vermek durumundayýz. Sosyolojik açýdan AB nin anladýðý azýnlýk tanýmý; kendini çoðunluktan farklý hisseden ve bu farklýlýðýný kimliðinin temel koþulu sayan herkes azýnlýk týr, biçiminde özetlenebilir. Doðaldýr ki sayýca az olan, siyasal bakýmdan egemen olmayan ve kendini farklý hisseden insanlarý koruyacak olan da demokrasi dir. Ýster hukuksal, ister sosyolojik açýdan tanýmlanmýþ olsun; azýnlýk kapsamýna alýnan etnik ve inanç kimliklerine, örneðin Kürtlere ve Alevilere azýnlýk statüsü verilmeye kalkýþýlýrsa Türkiye açýsýndan, bu toprak insaný açýsýndan yakýcý sorunlar ortaya çýkar: Azýnlýk statüsü verilme ya da azýnlýk kapsamýna alýnma azýnlýða, çoðunluðun sahip olmadýðý kimi grup haklarý tanýr; statü verdiðiniz ya da tanýmladýðýnýz azýnlýklarý, çoðunluðun üzerine çýkarmýþ olursunuz. Bu da demokrasi nin özüne aykýrý dýr. Demokrasiyi Sorgulamak Eþitlik ilkesini tam anlamýyla yaþama geçirmiþ demokratik bir ülkede etnik azýnlýk ; din ve vicdan özgürlüðü güvence altýna alýnmýþ laik bir devlette dinsel azýnlýk tartýþmalarý anlamsýzdýr. Ýnsanlar arasýnda etnik, kültürel, dinsel ya da dilsel kimlikleri nedeniyle ayrýmcýlýk ve düþmanlýklarý kaldýrmaya yönelik ulusal azýnlýklarýn korunmasýna iliþkin çerçeve sözleþme Avrupa Konseyi tarafýndan 1995 te kabul edildi. Etnik ve dinsel sorunlarý sýcak noktalara taþýyarak gizli ve özel amaçlar güdenlere, ayný sözleþmenin diliyle seslenelim: Bu çerçeve sözleþmenin hiçbir hükmü, uluslararasý hukukun temel ilkelerine ve özellikle de devletlerin egemen eþitliðine, ülke bütünlüðüne ve siyasal baðýmsýzlýðýna aykýrý herhangi bir faaliyette bulunma ya da herhangi bir eylem yapma hakkýný taþýyacak þekilde yorumlanamaz (Madde: 21) (Devamý Sayfa 2 de.)

2 (Baþtarafa 1. Sayfada) Azýnlýk Nedir? Ne Deðildir? Yasa önünde eþitlik ilkesi, demokrasinin temelidir. Eðer herkes eþitse ve bu eþitlik eksiksiz biçimde yaþama geçirilmiþse sorun yok demektir. Eþitlik saðlamak için kavga verileceðine kimi etnik kökenden insanlara, örneðin Kürtlere azýnlýk statüsü verilerek ya da Kürtler azýnlýk kapsamýna alýnarak özel haklar tanýnmasý yoluna gidilirse eþitsizlik ve ayrýmcýlýk tohumlarý atýlýr. Ne yapýlmasý gerektiði açýktýr: Yasa önünde eþitlik ilkesi yaþama geçirilemiyorsa sorgulanmasý gereken demokrasi dir, etnik kimliklere azýnlýk statüsü vermek deðil. Laikliði Sorgulamak Ýster etnik, ister dinsel ya da kültürel olsun, azýnlýk diye tanýmlanan topululuk haklarýnýn iþlevi, anayasal eþitlik ilkesi çerçevesinde, bu vatandaþlarýn toplumun her alanýnda özde eþit olmalarýný saðlamaktan öte bir anlam taþýmaz. Avrupa Komisyonu Ýlerleme Raporu ile gündemi dolduran tartýþmalar, azýnlýk olarak tanýmlanan topululuk haklarýný hukuksal zeminden siyasal zemine taþýyýverdi. Rapor da belirtilen ve azýnlýk olduðu vurgulanan Alevilerin topluluk taleplerine, cemaat temelli azýnlýk kavramý yerine, anayasal yurttaþlýk temelli insan haklarý hukuku çerçevesinde çözüm aramak gerekmez mi? Bu güvenceler, anayasal vatandaþlýk ilkesi içinde bütün yurttaþlara tanýnan eþitlik hakkýna ek olarak, dinsel-kültürel farklýlýðýný kimliðinin ayrýlmaz bir parçasý gören ve sözü edilen haklardan mahrum durumda bulunan Alevilere verilmesi, laik bir devletin temel sorumluluðudur. Sonuçta yurttaþlýk temeli altýnda, azýnlýk tanýmý getirilmeden ve azýnlýk statüsü verilmeden anayasal tanýnma ve korunma saðlanmýþ olur. Çünkü laik bir devlet, her türlü din ve mezhebe eþit uzaklýkta durur. Ötesinde laiklik, din özgürlüðü nün ve dinden özgürlüðün de güvencesidir. Bu saðlanamýyorsa laiklik tam olarak yaþama geçirilemiyor demektir. Sorunun aþýlmasýnda yapýlmasý gereken yine açýktýr: Laiklik sorgulanmalýdýr. Laiklik ilkesinin eksiksiz biçimde yaþama geçirilememesi nedeniyle beliren sorun azýnlýk tanýmý getirilerek ya da dinsel azýnlýk statüsü verilerek çözümlenemez. Açýktýr ki Alevilere böyle bir statü önermek, laikliði kalbinden hançerlemek anlamýna gelir. Çünkü, laik bir devlette kimi din ve mezheplere özel haklar vermek, onlar lehine ayrýcalýk anlamýna gelir. BABAM, YARAMAZ OÐLU FÝKRET Ý DÖVERKEN HEP SENÝ YEZÝD SENÝ DER ÝDÝ: Küçüktüm, Nereden Bileyim Yezid de Kim? Fikret Otyam Adam, mülazýmýevvel eczacý; Yemen taaa nerelerde, Osmanlý nýn... Savaþ çýkmýþ, Yemen vatan topraklarý ya, Beyþehirli Kolaðasý Osman ki anam Naciye nin babasý varýp gitmiþ vataný ve Ýslam ý kurtarmaya!.. Sonra Ýstanbul Kuruçeþmeli Vasýf Ýbrahim ki... Bu caný çok yaramaz olduðundan döverken hep Seni Yezid seniii diyen zat-ý muhterem, eczacý müazýmýevvel!.. Ve anamýn kardeþi de düþmüþ yemen ellerine vatan kurtarmaya!ýnananýn hep hak ederdim bu dayaklarý... Yolda bir boru buldum, demirci amcaya gidip ucunu kapattýrdým; o kapanan yerin üzerinde bir delik... Tüfekçi amcadan azcýk barut, evden çapýt, gazyaðý, gazete kâðýdý ve neyim ortaokulun arka bahçesi ki doðduðum Aksaray ýn ortasý sayýlýr. Boru, aðýr taþlarla zaptedilir, zira içinde sýkýþtýrýlmýþ kaðýt, çakýl taþlarý, o tepedeki delikten bolca barut ve upuzun bir deðnek, ucunda gaza batýrýlmýþ çaput parçasý kibritle tutuþturulmuþ, alevler deliðe yaklaþýr ve korkunç bir patlama Aksaray iniler!.. Ramazan topundan esinlenmiþimdir!.. Tüm mahalleli çocuklar sýrayla atýþta... Sýra yine bana geldi, eðilmiþim, alev, barutlu deliðe yaklaþtý yaklaþacak, kýçýmda babamýn kalýn bastonu, Seni Yezid seni, nedir senden çektiðim. Bastonun ateþ gibi yaktýðý yeri tutarak ve anam anam diye feryat ederek taa eve kadar, Seni Yezid seni sözleriyle bastonlanmak dile kolay, çeken bilir bunun acýsýný! Baston, Aksaray Halk Eczanesi sahibi Vasýf Ýbrahim Otyam a ilaç sandýklarý içinde Ýstanbul Zaman Ecza Deposu ndan armaðan olarak gelirdi; seçmece, saðlam ve güzel ve beþ altýsýnýn üzerimde kýrýldýðý!. Ramazandýr, iftar saati daha gelmemiþtir ama, top atýlmýþtýr. Sýký Müslümanlar oruçlarýný bi güzel bozmuþlardýr! Ama top atýþlarý devam etmektedir ve ufak bir gözlem, bu atýþlar Ezvacý Asýf beyin oðlu Fikret ten dir. Haber Vasýf bey e iletilir ve Vasýf bey de onu eliyle koymuþ gibi bulur, baþlar bastonlamaya yezid yezit diyerek! Hocaefendi Amcayý Rahmetle AnýyorumYýllardýr Çarþamba günleri Aksaray ýn pazarýdýr, Salý dan baþlar. Köylüler, ürettiklerini alýr getirir, satar, alacaðýný alýr döner köyüne. Babam, Git bir cingil yað al dedi... Altý-yedi yaþlarýndayým... Köylülerin önlerindeki cingillere bakýyorum, birisinsin örtüsü sakýz gibi ak. Köylünün üstü baþý yamalý ama tertemiz. Baþýnda kasket. Kocaman ama kocaman pos býyýklarý ak, yer yer sararmýþ burun önlerinde. Yað sapsarý, kilosu mu, elli kuruþ! Tam eðilip alýyorum parayý uzatýrken, bir el omzuma yapýþýyor, biraz da þiddetle çekiyor. Bakýyorum, bu, Müezzin Ýbrahim efendi amca, hoca...uzaklaþtýrýrken soruyor: Ne yapýyon yiðenim ; Babam bi cingil yað al dedi Ýþte kulaðýmda kalanlar üst üste çekilmiþ fotoðraflar gibi... Bunlar Kýzýlbaþ!... Bunlarýn kestikleri yenmez,sularý içilmez!... Mekruh!... Kýzýlbaþ!... Mekruh!... Kestikleri yenmez, yani yaðlarý da yenmez... Bu, yetmiþ yýl öncesi aklýma kazýlanlar... Mekruh!... Kýzýlbaþ!. Kestikleri yenmez!. Ne demekti bunlar, ne bileyim, nereden nasýl bileyim? Evet, yüreðime kazýnmýþtý ve yer yer sararmýþ ak býyýklýnýn bakýþlarý... Hoca amcanýn Kýzýlbaþ dediði kiþilere kimileri abdal da derdi, anýmsýyorum, davul çalarlardý bunlar... Köyleri çook uzaktý. Hasandaðý nýn tepesinde... Bunlarý, karakolda ne adliyede ne de jandarmada hiç görmezdik... Sessiz sedasýz inerler Aksaray a satacaðýný satar, alacaðýný alýr ve sessizce dönerlerdi Hasandaðý nýn tepesine taa öte çarþambaya kadar. Günler, aylar ve dahi yýllar geçti. Hoca efendi amcanýn Kýzýlbaþlarý, Alevileri, Yavuz Sultan Selim in kýlýcýndan kaçýp sýðýnmýþlar Hasandaðý nýn tepesine!.. Alevi/Kýzýlbaþ/ Mekruh/ kestikleri yenmez/yavuz Sultan Selim/Kuyucu Murat Paþa, kafasý kesilen kýrk bin e yakýn Kýzýlbaþ/Alevi... Horasan... Hazreti Ali... Hasan Hüseyin... Þah Hatayi... Þah Ýsmail... Çaldýran Meydan Savaþý... Osmanlý... Þeyh-ül Ýslam Ebussuut Efendi Hazretleri... Hünkâr Hacý Bektaþ-ý Veli... CHP nin "Ali Yazýlý Kompozisyon, Þahin Paksoy Kolleksiyonu, Cam Altýnda Yirmi Bin Fersah, s Bkz.Sayfa 11. kalesi: Sivas, çoðu Alevi... Malatya... Erzincan... Halkýn çoðunluðu Kýzýlbaþ/Alevi... Hazreti Ali... Mustafa Kemal... Hünkâr Hacý Bektaþ, evlerde, duvarlarda yan yana. Hep ama hep okudum. Ne bulduysam okudum, hep okudum. Allah ýn Aslaný Hazret-i Ali. Yedi Yol cengi. Hayber Kal asý... Gün geldi oraya da gittim. O, yaðýný almadýðým, ak pos býyýðý yer yer sararmýþ köylü amcayý... Amcalarý, saçlarý kýnalý, yüzleri açýk kadýnlarý/nineleri hep sevdim, ilgilendim babamýn cenazesine de geldiklerinde, neden? Bilmiyordum nedenini 2 Sayý 4

3 Ve gazeteci olanda ve yollara düþende hep, ama hep o Kýzýlbaþ/Alevi köylerinde konaklar oldum, dostlar edindim, yýlar yýlý ve Cumhuriyet e girende 1962 yýlýnda, zorla ama zorla, nice diller dökerek gazeteye koydurmayý baþardým onlarla ilgili Hû Dost yazý dizim ki fotoðraflý, tüm birikimlerin ilk ürünü... Bana bunlarý, bu ýþýðý nasip eden Müezzin Ýbrahim efendi amcayý/hocayý hep, ama hep rahmetle andým/anýyorum, kabri nûr ola... O kestikleri yenmeyen, mekruh olan Kýzýlbaþlarýn/ Alevilerin(!) kýrsal kesimdeki bu insanlarýn dili/gözü/kulaðý, sorunlarýný/acýlarýný çözmeye elden geldiðince çalýþaný olduysam o Mekruh, Kýzýlbaþ, Alevi, Kestikleri yenmeyen sözcükleri baþ nedenidir. Birileri! Eðer bu cana sordularsa namerdim, haberim olduysa Zülfikâr ýn keskin yaný boynuma gele, 19 Aralýk 1926 da ol dünya ya gözümü açandan bir hafta sonra mý ne birileri Kafa kaðýdýma, Dini: Ýslam, Mezhebi: Hanefi yazmýþ! Oysa bu satýrlarýn yazarý için Ýslam dininden Hanefi mezhebinden diye söylensin; Kerbelâ da, Muaviye ordusunun komutanlarýndan Yezid im ben! Hazreti Hüseyin e ve masumlara yapýlan, zamanýn ABD si Ýsrailli Muaviyegillerin kumandaný Yezid! Bu alçaklýklara/zulma dayanamayýp Hazreti Hüseyin tarafýna geçen ve cenkede cenkede bu uðurda Hakk a yürüyen Yezid in ta kendisiyim, ruhuyum. Açýklýyorum, bilmeyenler, bilmeyenlere aynen böyle anlata ve gerçeðe de Hû!.. Osmanlý Ne Etmiþ 400 Yýl Yemen Denen O Topraklarda? Anamýn babasý Beyþehirli Kolaðasý Osman ve oðlu, Yemen ellerinde o vatan denilen (!) topraklarda þehit olmuþlar! Eczacý zabit i Vasýf Ýbrahim (Kuruçeþme) nin eþi Ýstanbul da teverrüm etmiþ, yani veremden ölmüþ. Eczacý Vasýf Ýbrahim Efendi hastalýðý öðrenince düþmüþ yollara bir buçuk ay sonra varabilmiþ ki, fotoðrafýndan biliyorum, o güzelim kadýn iki gün önce toprakta! Söz açýlanda takýlýrdým babama, Baba, týpký Türk filmleri gibi, Öyle olurdu yanýtý ve sekiz yýl vatan Yemen de (!) iki yýl Ýngilizlerle esir eczacýyý da Beyþehirli Kolaðasý Osman ýn kocasý þehit düþen, Mehdi isimli oðluyla baþýna buyruk kalan kýzý Naciye ile uzaktan nikah kýyýp evermiþler ve mütareke gelende böyle evlenen beþ on kiþi resmi nikahla anavatana getirmiþler eþlerini/ki birisi babam can. Naciye anamýn kardeþi Zülfiye, evli olmadýðý için Ýngilizler býrakmamýþlar. Elinde bohçasý, Hüdeyde limanýnda Alman Baran Bek vapurunun arkasýndan bakakalmýþ 1912 yýlýnda! Ýslamý ve dahi olmaz olacasý vatan Yemen i korusun diye milyonlarca vatan çocuðu kalmýþ Yemen köylerinde, dedem ve dayým dahil! Yemen e Osmanlý adýna ilk ayak basan zulmun en rezilini uygulayarak burayý Osmanlý topraðý eden Kaptan-ý Derya Hadým Süleyman Paþa dan 437, babam mülazýmýevvel Vasýf Ýbrahim (Kuruçeþme) den 67 yýl sonra 1977 de Yemen topraklarýna ayak bastým eþim Filiz le. Babamýn Ýzmirli silah arkadaþýnýn oðlu yetmiþ yaþlarýnda Neþet Bey in evinde mihmanýz, bizim saatler gece bir e doðru akýl almaz, korkunç çýðlýklarla yataktan fýrladýk!. O ne canhýraþ feryatlardý yaradaným, ey gök tanrým? Meðer beþ bine yakýn mescitten onlarca camiden ezan okunuyormuþ, Osmanlý ki dört asýr ezaný bile öðretmemiþ Yemen de!.. Yemen insanlarýný da sevmemiþ Osmanlý!.. Türkleri zaten hiç sevmedi, sevemedi!. Osmanlý ki yedi düveli zaptetmiþ, el atmýþ, ama has Türk ü, O nun anayurdu Anadolu yu ve o topraklarda yaþayan insanlarýn dili Türkçe yi hiç mi hiç sevmemiþ ve her daim dýþlamýþ!. Naima Tarihi ne bir yol göz atalým, iþte Osmanlý nýn Türkler için görüþ ve düþünceleri: Nadan Türk (cahil Türk), Etrak-ý bi idrak Türk (idraksýz Türk), Türk-i bed-lika (çirkin suratlý Türk), Çoban köpeði þeklinde bir Türk-ü sütürük idi..., Hilekâr Türk! Acýdýr, Baba Ýlyas soyundan gelen Âþýk Paþa, Geribname adlý yapýtýnda Türk dili için görüþünü þu dizeyle açýklar: Türk diline kimesne ne bakmaz idi Türklere her kýz gönül akmaz idi Türk dahi bilmez idi bu dilleri Ýnce yolu ol ulu menzili Osmanlý için Türk, azýnlýktýr, Türk sözü bir aþaðýlama sözüdür, ne kendisi sevilir ne dili: Türk dilinin bekçileri Anadolu da Türkmenler olmuþtur. Dili yaþatanlar sazlý, sazsýz ozanlar olmuþtur; Kâþgarlý Mahmut ve Ahmet Yesevi gibi ulu Türk düþünürleri olmuþtur; bunlarýn...dilini yitiren bir ulusun benliðini yitireceði savýný kim yabana atabilir? Bu düþünceye sýký sýkýya sahip çýkan Hünkâr Hacý Bektaþ Veli nin, salt Türkçe kullanan bu ulunun dilimizin en büyük koruyup/ kollayýcýlarýndan olduðunu kim inkârdan gelebilir? Türkçe mizi en yalýn/en candan/en içten ve doðru yaþatan, en arý deyiþ sahipleri Anadolu Alevi/Bektaþi ozanlarý olmamýþ mýdýr? Gecenin bir yarýsýnda binlerce kiþi ezan adýna baðýrýrken bunlarý da düþünmüþtüm. Belki merak eden olur, teyzem Zülfiye yi nice aradýk, bulamadýk, öldü diyen de oldu. Hünkâr Hacý Bektaþ düþüncesinin yüceliðini de yaþadým, yaþýyorum ve evimde nice ödüller var onur raflarýnda, birisi belki en güzeli bronz dökme Hacý Bektaþ Veli, mermer üzerinde ve plâkasýnda þunlar yazýlý: Üçüncü Hacý Bektaþ Veli Dostluk ve Barýþ Ödülü / Tanrý nýn rahmeti üzerinde olsun Ýbrahim Hoca efendi amca, bu güzellikler ve onur deðil onurlar ve dahi güzel yolu bulmam senin mekruh un sayesinde ve Kýzýlbaþ ve dahi Alevi! DR. NEJAT YAZICIÐOLU NUN ANISINA - 17 Kasým 1994 Birlikte Çalýþmaya Doyamadým Mercan Köklü Aramýzdan ölümün ayýrdýðý insanlar hakkýnda yazmak kolay deðil. Yýllar geçince yüzünü, boyunu-posunu unutuyorsunuz. Nejat yoldaþla hep güzel anýlarým var. Benim ona haksýzlýk etmiþ olduðum, hâlâ içimi sýzlatan, keþke öyle konuþup kalbini kýrmasaydým türünden durumlarý saymazsam Anti-komünizmin diz boyu bataklýðýnda, bildiklerinizi paylaþmak istediðiniz insan aradýðýnýzda, karþýnýza O dikiliyor. Sizi sabýrla dinliyor, anlýyor ve destekliyor. Ne mutluluk! Nejat yoldaþ, TÝP geleneðinden komünizme gelen yoldaþlardandý. Sezileri ve de mücadele azmi müthiþti. Defalarca polisle cebelleþmiþ, içeri girmiþ çýkmýþ ve de ardý arkasý kesilmeyen anti-komünist provokasyonlara göðüs germiþti. Tüm bunlara karþýn yaþama büyük bir sevinçle sarýlmýþtý. Kanseri ve sirozu da bu düþmanlara ekleyince onun yaþam sevincini, geleceðe ve gençlere beslediði umudu daha çok takdir ediyordunuz. Sendikal alandaki bölücülüðü, olsa olsa devlet iþidir dedirtecek kertede azan Türk-Ýþ düþmanlýðý konusunu çok insanla konuþtum. Yýllarca her iki çevrede de çalýþmýþ ve sorunu yakýndan yaþamýþ olan Nejat yoldaþla hemen anlaþtýk. Herhangi bir komünist çalýþmanýn baþlangýç noktasý, iþçinin sendikal birliðini saðlamak ve korumak olmalýydý. Türk-Ýþ teki birlik kýskançlýkla korunmalýydý Ve bunu birlikte hazýrladýðýmýz yazý ve broþürlere yansýttýk. Tartýþýrken, uygulamaya geçirirken büyük zevk aldýðýmýz görüþlerimizin Türk-Ýþ içinde yaptýðý olumlu yankýyý gördükçe daha da büyük bir enerjiyle iþe sarýlýyorduk. Zaman yetmedi Onun deyimiyle avuç içi kadar bir ciðer parçasý bulunamadýðý için, on yýl önce onu kaybettik. Birlikte yapacak çok iþimiz vardý, tam istim tutmaya çalýþýrken bir elim kopmuþ gibi oldu. Onu aramýyorum desem yalan olur. Onun borazan gibi kahkahasý, her olumsuzluktan bir olumlu yan çýkarmaya çalýþan fýkralarý, komünist çalýþmada doðruyu bulmaya olan önyargýsýz tutkusu Nejat yoldaþ, çok yaþa! Kasým

4 Aleviliðin Felsefe Boyutu - Bölüm II Esat Korkmaz Ýnsan için en tehlikelý kiþi kendisidir. Alevilik-Bektaþilik dendiðinde bâtini felsefenin üç ayaðý akla gelir. Bu üç ayak þöyle sýralanabilir: Bâtýni doða felsefesi, bâtini tarih felsefesi ve bâtini toplum felsefesi. Ýnsan emeðinin hayvan çabasý ndan farký; yapacaðý þeyi önceden kafasýnda tasarlamýþ olmasýnda yatar: Mühendisin arýdan ya da örümcekten farký budur. Yapýlacak iþin, kafada, bilinen le tasarlanmasýna kuram adý verilir. Demek ki kuramsýz somut eylem ya da davranýþ, kafasýzlýk týr. Kuram denilen þeyse, gerçekliði deðiþtirmek üzere tasarlanan planlý düþüncedir. Ýki türlü gerçeklik vardýr: a) Yaþanan gerçeklik; b) Yaþanmýþ gerçeklik (Tarih). Yaþanmýþ gerçeklik anlaþýlmadan, yaþanan gerçeklik anlaþýlamaz. Ýþte bu nedenle gerçekliðin kökü tarih tir; tarihi bilmemek, kuramýn ve pratiðin kökünü kurutmak anlamýna gelir. Gerçekliði kavrayabilmek için, modern toplumun yüzündeki peçeyi kaldýrmak zorundayýz: Kulaktan dolma bilgiyle yetinemeyiz. Medeniyet ya da yerleþik yaþam-öncesinin tarihinin bilinmemesi bizi kalýplara taþýr: Batý, tarih bilimini Heredot la baþlattý; Akdeniz çevresinden Batý Avrupa ya kölelik-derebeylik (feodalizm)-kapitalizm kutsal üçleme sini yaþatarak taþýdý. Bu kalýbýn dýþýna çýkamadýk; çýkanlar düþkün edildi. Yerleþik yaþamýn ya da kent toplumunun temeli toprak mülkiyeti idi; özel mülkiyete evirildi. Yerleþik yaþam-öncesinin ya da barbar toplumun temeli ortak mülkiyet idi kamu mülkü olarak kaldý. Barbarlýk - Medeniyet Çeliþkisi Bâtýni tarih felsefesi, yasaklý tarihe düþünerek bakmaktýr: Geçmiþten bize taþýnan macerada, zamanýn akýþý ile aklýn ilerleyiþ süreci bir ve ayýný þeydir. Bu ikisi arasýndaki diyalektik etki-tepki kaçýnýlmazdýr: Barbarlýkla medeniyet arasýndaki temel çeliþki, mülkiyet iliþkilerinde düðümlenir: Özel mülkiyet temelli iliþkilerle ortak mülkiyet temelli iliþkiler arasýndaki karþýtlýk. Özel kiþi mülkiyetine dayanan medeniyet, sosyal sýnýf çeliþkileri yüzünden üretim temelini yozlaþtýrýr ; giderek kolayca yýkýlabilir bir duruma gelir. Ortak mülkiyet temelli barbarlýk ise sýnýf çekiþmesi nedir bilmeyen bir kardeþler topluluðudur; eþit kan kardeþleri olarak ölesiye dayanýþmalý, taze güçtürler. Özel kiþi mülkiyeti temelli medeniyet, sosyal sýnýf çeliþkileri yüzünden bunalýma girince, bir sýnýfýn diðer sýnýfý ortadan kaldýrmasýna dayanan toplumsal devrimler tarihin gündeminde olmadýðýndan, medeniyet içinden kimileri, barbar toplumlardan yararlanma yoluna gitti; kendi mezar kazýcýlarýný doðuma hazýrlamaya giriþti. Ya da barbar toplumlar üretmeyi yayýlma olarak algýladýklarýndan bunalýmlar içindeki medeni topraða ayak bastý. Bu geliþmeler nedeniyle Ýslam coðrafyasýnda Ýslam medeniyeti, Arap inancý ile barbar Türk militarizmi arasýnda sýkýþýp kaldý. Ortaçað yerleþik yaþamýnýn deðiþmez üretim temeli toprak ekonomisi idi: Bu ekonomi üzerinde sermayenin ilkel üretim biçimleri, yani tefeci-bezirgân sermaye kol geziyordu. Bu sermaye üretim temelli deðil, aracýlýk temelli ydi; biricik iþlevi, aracýlýk yoluyla sömürmek ti. Tefeci-bezirgân sermayeyi elinde bulunduranlar, ekonominin deðiþmez üretim temeli olan topraða el atýnca derebeyileþtiler. Böylesi bir üretim biçiminde, kapitalizmde olduðu gibi sermaye sosyalleþemediðinden, iþveren sýnýfý, kendi mezar kazýcýlarý olarak içi sýnýfýný yaratamadý ya da yaratmakta gecikti. Bu nedenle Ortaçað da bir medeniyetten diðerine geçiþ, araya bir bakýma köylülüðün iþlevini üstlenen ya da köylüleþen, geldikleri toprakta köylülerle kader birliði yapan barbar güçler girmeden gerçekleþemedi. Bu iþçi sýnýfý temelli bir toplumsal devrim deðil, köylülük temelli kamulcu bir devrim idi. Ýnsanlýk kazanýmlarý ve bu kazanýmlar üzerine yapýlanan bâtini doða felsefesi, bâtini tarih felsefesi ve bâtini toplum felsefesi, gerçekleþen bu devrimin açýlýmlarýnda geliþti-serpildi. Üretici güçler temelde dört bölüme ayrýlýr: a) Teknik; toplumun doðayla iliþkisinde yararlandýðý cansýz araçlar ve bunlarýn kullaným yöntemleri. b) Coðrafya; toplumu dýþarýdan ya da ortamda çevreleyen, kuþatan iklim, doða vb. maddi ortam. c) Tarih; toplumu geçmiþten-güne kucaklayan, çevreleyen, yazýsýz ama yaptýrýmý olan gelenek-görenek vb. manevi ortam. d) Ýnsan; diðer üretici güçlerden yararlanarak toplumun maddi ve manevi yanýný iþleyen toplu eylem, toplu güç. Tarihsel maddeciliðin verdiði üretici güçler doðru deðerlendirilemezse yanlýþ kaçýnýlmaz dýr. Diðer üretici güçler bir yana insan üretici gücü küçümsendi mi, tarihi yapan insan aþýrý soyutlaþtýrýlmýþ olur; araya, insanüstü güçler girer. Þunu öncelikle belirtelim: Tarihte insan üretici gücü nü en büyük dirençle savunanlar, barbar toplumlar olmuþlardýr. Barbar toplum insaný ilksel de olsa kamulcu bir kamu düzeninin çocuðudur; bütün üyeleriyle tek bir vücut gibi düþünür. Bâtýni Tarih Felsefesi Biliyorum resmi tarih üzerine düþünmek bizi sinirli yapýyor; geçmiþe dayanýlmaz bir öfke duyuyoruz: Sinirimizi ve öfkemizi, kesintisiz bir demokrasi kavgasýnýn ivmesi durumuna getiremezsek suçluyuz demektir. Alevi-Bektaþi tarihi, Alevi-Bektaþi geçmiþinin bilgisidir: Alevi-Bektaþi tarihselliði ise geçmiþin þimdileþtirilmesi dir. Aleviler-Bektaþiler tarihlerine bireysel, ötesinde toplumsal katýlým saðlamak istiyorlarsa geçmiþi þimdinin bilincinde yoðurmalarý gerekir. Ancak o zaman Alevi-Bektaþi bilinci, henüz gerçek olmayan gerçeðe uzanabilir, yani tarihi aþabilir. Ancak tarihin bilincinde insan kendini görebilir ; demek ki insan tarihe, kendini bilemek için yönelir. O nedenle bilinç, zorunlu olarak tarihseldir. Ama diðer taraftan biliyoruz ki tarih, herkesin tarihidir; yalnýzca dürüstlerin tarihi deðil, ayný zamanda alçaklarýn da tarihidir. O yüzden Aleviler-Bektaþiler tarihlerine saðlýklý bakmak zorundadýr. Yoksa ölmüþ gitmiþ kimi alçaklarýn oyuncaðý olmak iþten bile deðildir. Þimdi bâtini anlamda tarihi yaratan gücü tanýmlamaya çalýþalým: Tarih, hem toplumun yarattýðý hem de toplumu yaratan gerçek insanýn, geçmiþten gelen gelenek-görenek le, belirli coðrafya ve iklim koþullarýna göre, belirli bir tekniðe ve yönteme dayanarak yaptýðý yaþama kavgasýnda belirli seviyeye ulaþmýþ toplu eylem inden doðar ve geliþir. Toplumsal devrimler e deðin, tarihi yaratan bu toplu eylem dir. Demek ki, medeni toprakta yeniden doðuþ, sýrada bekleyen bir barbar toplumun, tarihe giriþ inden baþka bir þey deðildir. Ýþte bu nedenle yerleþik yaþamda tarih-öncesi yasaklandý; yasaklanan þey aslýnda kaba kamulculuk idi. Böyle olduðu için çaðdaþ tarih, taraflý resmi açýklamalara dayalý tarihsel olaylar anlatýsý biçiminde bize taþýndý. Böylesi bir tarih anlatýsý karþýsýnda nesnel olabilmek için yasaklanan tarihöncesi ni de algýlayacak biçimde geri çekilmek zorunludur; geri çekilip olaylara þöyle uzaktan bakmayý zorunlu olarak öne çýkarýr. 4 Sayý 4

5 Aynalý Yazýda Çifte Ali Kompozisyon, Þahin Paksoy Kolleksiyonu, Cam Altýnda Yirmi Bin Fersah, s. 120, Bakýnýz; sayfa 7. Ancak bunu yaparken çok dikkatli olmak gerekir: Göçebelerin patýrtýsýnda yerleþik insan tarihinin unutulma riski vardýr; medeniyetin her þeyi atlarýn nal seslerinde yitip gidebilir; bilinçlere atýlan sýnýfsal tohum un doðum inlemeleri, caný alýnan insanlarýn çýðlýklarý tarafýndan bastýrýlabilir. Çiftçiyi boðan rolündeki barbarlýktan da, çiftçiyi soyan rolündeki medeniyetten de gelecek üremeyecek tir, bunu bilelim. Yerleþikliði, yerleþik deðerleri ifade etmesi anlamýnda uygarlýk terimi, göçebe topluluklarla akraba deðildir. Göçebenin uygar bir toprakta yaþadýðý þey, bir baþka benzeri olmayan deðerler kümesidir; toprak ve kent insanýnýn bilemeyeceði sýnýrlarý ve ufuklarý vardýr. Ýþte bu barbar insanla kentli insanýn buluþtuðu yerde, yeniden doðuþ gerçekleþmiþtir. Göçebe kavimlerin askeri üstünlüðünün belirleyiciliðinde dünya yeniden yaratýlmýþ týr. X. yüzyýlýn sonlarýndan baþlayarak IV. yüzyýl boyunca Asya içlerinden Batý ya, ya da Doðu ya, kimi kez kuzeyden güneye, güneyden kuzeye yönelik yanal depreþme, Yenidünya nýn keþfine deðin, evrensel tarihin tanýk olduðu en önemli olaydý ve sonuçlarý açýsýndan da en etkili yaratýcý oldu: Ortaçað da Anadolu yeniden doðuþ unu yarattý. Yer sarsýntýlarý ve insan sarsýntýlarýyla bir taraftan doða, diðer taraftan insan, kendi parçalarýna kýydý : Atom bombasýna eþit Cengiz ve Timur hareketleri kendi Hiroþima larýný ve Nagasaki lerini yarattý. Tarih Hangi Bilgiyi Verir Ýnsan dünyasýnda her þey, ancak geçmiþe götürülerek, tarihe taþýnarak kavranabilir. Çünkü, köklü insan gerçeði, kendini gündelik yaþam dan sakýnýr. Yine gündelik bilinç ya da gündeliðe göre kurulmuþ bilinç, ince insan gerçeðini yakalayacak yatkýnlýkta deðildir; gündeliði gözleyen insan, bir þeylerin bilgisine ulaþtýðýný sanýr ve yanlýþ bir bilgi edinme serüvenin içine dalar. Tarihsellik mi? Gündelik mi? ikileminde nerede duracaðýmýzý bilmek durumundayýz. Gerçek anlamda düþünmeyi biz, tarihimizin kývrýmlarýndan geçerek öðrenebiliriz. Denebilir ki iþitilmiþ ya da görülmüþ olan þey deðil, bilincine varýlmýþ olan þey gerçek bilgidir. Ancak þunu hiçbir zaman unutmayalým: Hiçbir bir bilinç, kendi uzanýmýnýn ötesine geçe bilecek biçimde bilgi üretemez; kendi sýnýrlarýný ya da kendi olanaklarýný aþan bilinç, gerçeklikte karþýlýðý olmayan kurgular üretmek zorunda kalýr. Dünü-bugünü ve yarýnýyla bir bütün olan tek yaþam, insan yaþamýdýr: Dünü yok sayan ya da hep yarýný gözeten yaþam, þimdi de tökezler. Ýnsanlaþmaya karþý hayvansý bir direniþ içine girerler. Ýnsanlaþmayý saðlayan yaratýcýlýk, tarihi dünden bugüne, bugünden yarýna, yarýndan zamana yayan güçtür. Bâtýni tarih, gerçekte toplumsal yaþamý ve bu yaþamýn doðal yapýsýnda belirmiþ durumlar konusunda bilgi verir. Bu kapsamda Alevi-Bektaþi tarihine iliþkin olaylar, hem Alevi-Bektaþi toplu var oluþ bilincini saðlamlaþtýrýr, hem de Aleviliðin-Bektaþiliðin geleceðine yön vermede deneysel veri oluþturur. Bâtýni hareketlere gelinceye deðin akýlcý felsefe nin konusu, metafizik ve doða bilimleri idi. Bâtýni hareketlerle birilikte felsefe, toplum ve toplum sorunlarý ile ilgilenmeye baþladý. Bu anlayýþ üzerine bir topulum felsefesi þekillenmeye baþladý. Bâtýni tarih felsefesine göre tarih ikiye ayrýlýr: a) Zâhiri tarih (öykücü); metafizik ve bireyci tarih felsefesi belirleyici b) Bâtýni tarih (yorumcu); diyalektik tarih felsefesi belirleyici. Bu ikili ayrýmdan da anlaþýlacaðý gibi bâtini tarih felsefesi yorumcu dur; geçmiþte olup bitenlerin nedenlerini araþtýrýr. Tarihi, üretim iliþkileriyle beliren toplumlar yapar; toplumsal olaylarýn nedenleri maddi koþullardýr. Toplumsal olaylarýn nedenlerini, toplumun kendisinde aramak gerekir. Bu neden bir deðiþme dir. Deðiþme atlanýrsa, toplumsal olaylarýn nedenleri anlaþýlmaz olur. Deðiþme, tüm can tarafýndan, yani tanrýca bütün varlýklar için koyulan bir yasa dýr. Bu kapsamda doðasal verim, ötesinde toplumsal verim, maddesel bir deðiþme den ibarettir. Bâtýni tarih felsefesinin konusu toplum ve toplumsal yaþam dýr. Ýnsana özgü bir toplum ve insana özgü bir toplumsal yaþam kurmayý amaçlar. Yöntemi ise toplumsal olaylarý etkileyen nedenler olarak coðrafya, teknik, tarih ve insan üretici güçlerine dayanarak toplumsal deðiþmeyi kanýtlama temellidir. KAYNAKÇA: Esat Korkmaz, Alevi Felsefesi, Pencere Yayýnlarý, Ýstanbul, Esat Korkmaz, Anadolu Aleviliði, Berfin, Ýstanbul, Max Horkheimer, Theodor W. Adorno, Aydýnlanmanýn Diyalektiði - II, Çev.: O. Özügül, Kabalcý Yayýnlarý, Ýstanbul, Dr. Hikmet Kývýlcýmlý, Tarih-Devrim-Sosyalizm, Tarihsel Maddecilik Yayýnlarý, Ýstanbul, Ýbn Haldun, Mukaddime. Jean Paul Roux, Orta Asya/Tarih ve Uygarlýk, Çev.: L. Arslan, Kabalcý Yayýnevi, Ýstabul, Sina Akþin (Yayýn Yön.), Ümit Hassan, Halil Berktay, Ayla Ödekan; Türkiye Tarihi (I) / Osmanlý Devletine Kadar Türkler, Cem Yayýnevi, Üçüncü Baský, Ýstanbul. Kasým

6 TASAVVUF Bölüm - I Ýsmail Özmen Tasavvuf, Tanrý, evren ve insan üçlüsünü bir bütünlük içinde görme olgusu yanýnda, insanýn baþka insanlarla, dahasý insanýn bizzat kendisiyle olan içsel iliþkilerini bir bütün içinde arama, açýklama ve hesaplaþma yöntemidir Giriþ Basit ve düz bir söyleyiþle tasavvuf, felsefedeki idealist ekol içinde yer alan, Tanrý nýn nitelikleri ile evrenin oluþumunu varlýk birliði (Vahdet-i Vücud) felsefî görüþüne uygun biçimde açýklamaya çalýþan dinsel ve felsefî bir akým olarak tanýmlanabilir. Ünlü edebiyatçý Aðâh Sýrrý Levend e göre tasavvufta ana fikir, evrenin ancak bir tek vücudunun bulunduðuna inanmak ve baþka varlýklarý, o vücudun tecellilerinden ibaret saymaktýr. Tasavvuf bilimi ise, tasavvuf akým ve inancýnýn geniþ açýklamalarýný ve yorumlarýný yapan bir bilim dalýdýr. Tasavvuf neþvesi, tasavvuf inancýný benimseyenlerin duyduklarý huzur ve erince sûfîlerin verdiði ad olup bu insanla Tanrý nýn baþbaþa kaldýðý bir evredir. Sonuçta bu aþamada insan Tanrýlaþýr, Tanrý insanlaþýr, hepsi Bir olur, varýlmasý istenen son amaç da zaten budur. Bir baþka söyleyiþle tasavvuf, Tanrý, evren ve insan üçlüsünü bir bütünlük içinde görme olgusu yanýnda, insanýn Tanrý ile baþka insanlarla, dahasý insanýn bizzat kendisiyle olan içsel iliþkilerini bir bütün içinde arama, açýklama ve hesaplaþma yöntemi olup bu yolun en eski toplumlardan baþlayarak zamanla oluþup geliþtiði de yadsýnamaz. Bu bakýmdan tasavvufun kaynaðýný eski Hint ve Ýran geleneðinde, Orta Asya steplerinde ve bu gelenekten esinlenen Yeni Eflatunculuk felsefesinde arayanlar olmuþtur ki, bunlarýn doðru iz sürdüklerini duraksamasýz söyleyebiliriz. Görülen odur ki; Hint dünyasýnda, bütün mabutlarýn üstünde ezelî ve ebedî bir Tanrý (Brahma) vardý ve bu Brahma eþyanýn (mebdei), bilinen ilk kaynaðý ydý. Sonsuz mutluluk Brahma nýn vücudunda yok olmaktaydý. Budha mezhebine göre ruhun amacý en son aþama olan nirvana ya kavuþmaktý. Gerçekte nirvana bir tür yokluk evresidir ki, Ýslâm tasavvufunda bu evre, fenâ fillâh (Allah ta yok olma) aþamasý olarak tanýmlanýp deðerlendirilir. Eski Mýsýr da ise hayýr mabudu (Osiris) ile þer mabudu (Ýsis) algýlanmasý olanaksýz bulunan bir Tanrý nýn tecellileri olarak kabul edilirdi. Eski Yunan âleminde, Sisamlý, ünlü matematikçi Pythagoras (öl. MÖ.584) ve yandaþlarý, maddi âlemin ardýnda ve ötesinde bir düþüncesel âlemin varlýðýna inanýyorlar ve bu âlem sayýlar âlemidir diyorlardý. Onlara göre, bu sayý (adet) mükemmelin tâ kendisiydi ve sayýlarýn hepsi sonunda Bir e indirgeniyordu. Aslýnda bu bir küllî ahenk, yani Allah tý. Ksenophanes (öl. MÖ.600) ise fânilerle kýyaslanamayan bir tek Allah vardýr. seslendirmesini yapýyor ve evrenin içinde kabul ettiði bu Allah için nereye baksam ayný varlýðýn tecellileriyle karþýlaþýyorum. diyordu. Baldýran zehiri içerek MÖ.470 yýlýnda ölen Sokrates in ünlü nefsini bil, kendini taný sözü, daha sonralarý, Ýslam dininde etik ve tasavvufun temel ilkelerinden biri olacaktý. Eflatun (Platon) (öl. MÖ.427) ise eþyanýn, kendi zâtý ile kaim bir varlýða sahip olmadýðýna inanýyor, eþyanýn bütünde ve kendi zâtý ile kaim bir takým gerçeklerin yani (idea) larýn var olduðunu ileri sürüyordu. Ruh, cismin karanlýk hapishanesine düþmeden önce bu idealar âlemi nde idi ve orada bu idea larýn bütünü olan (küllî misâl) ulu ve tek Tanrý yý görmüþtü (temaþa). Stoacýlar insanýn da evrenin de ruh ve bedenden yapýldýklarýný, insanýn küçük ölçü de bir evren olduðunu; evren in ruhunun da Tanrý anlamýna geldiðini söylüyorlardý. Böylece insan, evrenin bir parçasý olduðunu anlayýnca, ölüm korkusundan kurtulacaktý. Çünkü bu anlayýþ içinde artýk ölüm, ruhun ortadan kalkmasý deðil, giderek evrenin ruhuyla birleþmesi, bir anlamda, ölümsüz ebedî âleme geçmesidir Musevîlik te ise bu dinin kitabý olan Tevrat, Allah ýn asýl kudretinin kelâm (söz) suretinde oluþup tecelli ettiðini ve bütün mevcudâtý yani var olan her þeyi Tanrý nýn yarattýðýný kabul eder. Öyleyse, insan usunun bu varsayýmdan çýkaracaðý temel olguyu özetle söylersek o da þudur: Evren, bir bakýma Kelâmullâh týr, yani Tanrý sözüdür. Ýskenderiye felsefe ekolu ise zaman süreci olarak M.Ö.20 lerde, Allah ýn vücud-u mutlak ve kemâl-i mutlak olduðuna, deðiþmediðine, çoðalmadýðýna, kelâm ile tecelli ettiðine inanýr. Allah dünyayý yoktan var etmiþtir. Bu dünyada görülen bütün yaratýlmýþ lar (mahlûkat) daha önce, manevî âlemde var olan öncesiz düþüncelere, temel kavram kalýplarýna göre vücut bulup husule gelmiþlerdir. Yeni Eflatunculuðun kurucusu olan Plotinos (M.S.205) ise giderek aklýn, vücudun ve töz ün (cevher) üstünde bir Tanrý kabul etmiþ, O na yüce baþlangýç (mebde-i ulâ) demiþtir. Plotinos a göre, bu duyulur âlemin, yani mahsusat âleminin üstünde bir de anlaþýlýr âlem (mâkulât âlemi) vardýr. Mahsusat âleminde görülen yaratýlmýþlar, mâkulât âleminin sonsuz görünümünden ibarettir. Yine temel yapý ve iþleyiþ de ondan ibarettir. Ayrýca onlara göre Tanrý akýl yoluyla bilinemez. Tanrý yý bilmek ve onun mutlak güzelliðine ve iyiliðine eriþmek için ancak vecd ve cezbe (ekstasis) yolu açýktýr. Aslýnda bu dahi gerçek bir aþamadýr; bu aþamaya ancak aþkla, yani dünya ile iliþkilerini keserek, Tanrý yý sevmekle ulaþýlabilir. Tasavvuf Sözcüðünün Etimolojik Kökenleri Ýslam tasavvufu, Ýslam dininin zuhurundan yaklaþýk olarak iki yüz yýl sonra, Arabistan, Ýran ve Horasan da ortaya çýktý. Aslýnda tasavvuf sözcüðünün hangi dilden ve hangi kökten geldiði literatür de ve etimoloji alanýnda tartýþmalý bir konudur. Bu nedenle, duruma ve iþe bir de etimolojik ölçüler açýsýndan bakma gereðini duyuyoruz. Þöyle ki, gizemcilik (misticisme), gizem (mystery) sözcüðünün etimolojik kökeni, temelde gözleri ve aðzý kapamak, dilsiz olmak anlamýna gelen Grekçe deki muein sözcüðünden gelir, mecazi söylemde sýr tutmak anlamýnda kullanýlýr. Sözcüðün gizli, erginleme törenleriyle iliþkili olabileceði düþünülerek erginleme anlamýna gelen muein sözcüðünden türetildiði anlaþýlmaktadýr. Bu sözcüðün bir türevi olan mustês ise erginleþmiþ kiþi anlamýnda kullanýlýr. Ayni kök kelimenin bir baþka türevi olan müstêrion ise gizli tören, gizli þey demektir. Mysticisme kelimesi Ýngilizceye Latince mysterium sözünden geçmiþtir, sonunda müstês den türetilen mustikôs giderek zamanla en sonunda Ýngilizcedeki mystic sözcüðü ile mystical kelimesine dönüþmüþtür (A. Schimmel, Age, s. 20, dipnot). Tasavvuf sözcüðünü bir de etimolojik açýdan incelersek, tasavvuf mesleðini seçenlerin, sof, yani yünden yapýlmýþ bir elbise giydiklerinden dolayý kendilerine sûfî, yollarýna ise tasavvuf denilmiþtir. Hazreti Muhammet döneminde, ana mescidin sofasýnda yatýp kalkan evsiz-barksýz, yoksul sahâbeye, sofa ehli anlamýna gelen Ashâb-ý Suffa denirdi. Ýslam daki sûfîlerde, bunlar gibi yokluðu, yoksulluðu benimsedikleri için kendilerine sûfî, yollarýna ise tasavvuf denilmiþtir. Bazýlarý ise, tasavvuf un okun niþandan sapmasý, adamýn bir yana eðilmesi anlamlarýna gelen suvûf sözcüðünden geldiðini ileri sürmektedirler. Bu anlamda, tasavvuf ehli de dünyadan yüz çevirdiði için bu adla anýlmýþlar, mesleklerine de tasavvuf denilmiþtir. Tasavvuf sözcüðünün sof kelimesinden geldiðini söyleyenler de vardýr. Kendilerini Tanrý ya adayanlar, mânen ve dinen ümmetin ilk safýnda bulunduklarý için sûfî adýný almýþlardýr. Bunlarýn statüleri gereði mesleklerine de tasavvuf adý verilmiþtir. Bazý yazarlara göre ise bunlar safâ ya, yani kalb temizliðine, ihlâsa sahip olduklarýndan dolayý kendilerine sûfî, mesleklerine de tasavvuf 6 Sayý 4

7 denilir. Yine bazýlarýna göre, tertemiz anlamýna gelen safavî sözü, konuþma diline aðýr geldiði için sûfî ye dönüþtürülmüþtür. Bir kýsým düþünürlere göre, kýrda, bayýrda, çölde biten sûfâne denen bir bitki vardýr. Sûfiler de iyi þeyler yemeyip riyâzata devam ettiklerinden, çok zaman azýksýz çöllere gittiklerinden, oradaki otlarla geçindiklerinden bu bitkiden kinaye sûfî adýný almýþlardýr. Yine bazý tarihçi bilginlere göre, Câhiliyye döneminde, yani Ýslamiyetten, Hazreti Peygamber den önce Mudar boyundan Sûfa oðullarý, kendilerini Kâ be hizmetine vakfetmiþlerdi. Her yýl yapýlan ziyaret döneminde Hac törenlerini bunlar idare ederlerdi. Sûfîler de kendilerini Tanrý hizmetine verdiklerinden bu boya nisbet edilerek sûfî adýyla anýlmaya baþlamýþlar, yollarýna da tasavvuf denilmiþtir. (Kuþeyrî, Ar-Risâlet ül-kuþeyriyye fi ilm it- Tasavvuf, Bulak, 1284, s. 164; Et Taarruf li Mezhebi Ehl it-tasavvuf, Mýsýr, 1933, s. 5; Avârif ül-maârif, Ýhyâ hâþiyesinden, c.1, s. 233; Nefeat tercümesi, Ýst. 1289, s. 82 ve devamý, aktaran Abdülbaki Gölpýnarlý, 100 Soruda Tasavvuf, s. 8). Bu kelimenin, geldiði Arapça dilindeki kurallara uymadýðý hâlde tasavvuf sözcüðünün yine de bu yola bir ad olarak verildiðini, kendilerine de sûfî denildiðini söylemek zorunda kalmýþ yazar ve düþünürler de mevcuttu diyebiliriz (Kuþeyrî, s. 165). Ancak Nasrâbâdî (öl. 366/976) tasavvufa iliþkin olarak yazdýðý Al-Luma fi t-tasavvuf adlý ünlü yapýtýnda, sof giydiklerinden sûfî diye anýldýklarýna dair rivâyeti tercih eder görünmekte (Leiden, 1914, s. 21, Nicholson basýmý) ve sûfî adýnýn sonradan uydurulmuþ bir ad olmadýðýný, hicrî 110/728 Recebinde vefat eden Hasan-ý Býsrî nin, sûfî diye anýldýðýný ve ondan tavaf ederken bir sûfî gördüm, ona bir þey verdim, kabul etmedi... diye bir olayýn rivâyet edildiðini, Süfyân-ý Sevrî nin de (öl. 161/777) Ben Ebû-Haþim-i Sûfî yi görmeseydim, riyânýn inceliklerini bilmezdim dediðini, Yesâr oðlu Ýshak ýn oðlu Muhammed den ve baþkalarýndan, Câhiliyye devrinde, uzak bir yerden, bir sûfînin Mekke ye gelip Kâ be yi tavaf ettiði hakkýnda rivâyetler nakl olunduðunu bildirmekte ve bunlar doðruysa kaydýný koyup, bu adýn Ýslâm dan önce de temiz ve üstün kiþilere verildiðini bildirmektedir (s. 23). Ama bütün bu rivâyetleri, kendinin de, doðruysa diye bildirdiði için kesinlik kazanmadýðý, onu doðrulayan baþka ve gerçekçi kaynaklar da bulunmadýðý açýktýr. Rahmetli Abdülbaki Gölpýnarlý, yukarýda sunduðumuz açýklamalarý yaptýktan sonra tasavvuf sözcüðünün Yunanca sofos sözünden Arapça ya uydurulmuþ olduðunu, sûfî sözünün de tasavvuf sözünden türetildiðini, sonradan ilâhî ve dinî bir felsefe kimliði arzeden kelâm sözcüðünün de, yine Yunanca logos sözünün çevirisinden baþka bir þey olmadýðýný vurgulamaktadýr ki, ayni görüþü paylaþan yazar ve düþünürler de vardýr (Ferit Kam, Vahdet-i Vücûd, Ümmet Mat. Amire, 1331, s. 76; Þemseddin Sami, Kaamûs-ý Türkî, Tasavvuf ve Sûfî maddeleri; A. Gölpýnarlý, 100 Soruda Tasavvuf, s. 9; Meydan Larousse, c. 19, s ). BÝR KÝTAP Cam Altýnda Yirmi Bin Fersah Geleneksel Halk Resim Sanatýndan Camaltý Resimleri Hazýrlayan Þennur Þentürk Yapý Kredi Kültür Sanat Yayýncýlýk Çeþitli koleksiyonlardan derlenmiþ birbirinden güzel tarihi camaltý yazý ve resimlerinin yer aldýðý bir serginin renkli baský katalogu olan bu kitabýn sunuþunu, Geleneksel Halk Sanatý Camaltý Resimleri baþlýklý makalesiyle Prof. Dr. Hüsamettin Koçan yapýyor. Söze, Cam iki yüzlüdür. Hem görünen, hem gösterendir. Cam kýrýlgandýr. Belki görünmez olabildiði için öyledir; belki kýrýlgan olduðu için görülmez diye baþlýyor. Camaltý resminde sanatçý, yapýt ve izleyici iliþkisini de þöyle þiirleþtiriyor: Halk sanatçýsý camý arkadan boyar. Her fýrça darbesi, sanatçýyý ürettiði görüntüden uzaklaþtýrýr. Sanatçý, resmi izleyicinin gözüne yaklaþtýrýrken kendinden uzaklaþtýrýr. Kitaptaki Unutulmaya Baþlayan Bir Halk Sanatýmýz: Camaltý Resimleri baþlýklý makalesinde Neveser Aksoy, cam altý resim ve yazý tekniði üzerine ayrýntýlý bilgi veriyor. Camaltý resmin tarihçesi üzerine de deðerli bilgilerin yanýnda, yazý-resimlere iliþkin þöyle diyor: Dinin dýþýnda sanatsal uðraþlarýn da yapýldýðý tekkelerin 1925 yýlýnda kapatýlmasýndan sonra gün ýþýðýna çýkarýlan çok ilginç yazý-resim örneklerinde, özellikle Hz. Ali ye baðlýlýklarýyla tanýnan ve tasvir yasaðýný önemsemeyen Bektaþilerin yaptýðý, Hz. Ali yi gösteren portrelere, onu simgeleyen aslan resimlerine, tarikatýn sembolü on iki dilimli Bektaþý tacý ve on iki imamý temsil eden on iki köþeli teslim taþýyla Hz. Alinin meþhur çatallý kýlýcý Zülfikar dan oluþan kompozisyonlara rastlanmýþtýr. Aksoy, insan figürlü kompozisyonlar arasýnda Hz. Ali ve Devesi türünün tuttuðu özel yeri þöyle anlatýyor: Bu resimlerde devenin üstündeki tabuttaki kiþi de, devecinin kendisi de Hz. Ali dir. Biri maddi vücudu, diðeri manevi vücudu simgeler. Vilâyetname ve menakýbnamelere göre Hz. Ali ölüm döþeðinde oðullarý Hasan ve Hüseyin i yanýna çaðýrarak Yarýn sabah bir pir gelecek, bu pirin arkasýnda bir deve üzerinde bir tabut bulunacak. Bu pire dikkat edin, o beni Muhammed in yanýna götürecek der. Bu sözlerden sonra ölür. Pir deveyle geldiðinde, Hasan ve Hüseyin Hz. Ali yi tabuta koyup, deveye yüklerler ve daha sonra pirin tabutu nereye götüreceðini merak ettiklerinden peþine düþerler. Uzun bir süre sonra, pir yüzünden örtüyü kaldýrdýðýnda, Hasan ve Hüseyin bu kiþinin Hz. Ali olduðunu görürler. Hz. Ali yi dirilmiþ ve kendi tabutunu çeken bir deveci gibi gören oðullarý, göz yaþlarýný tutamayarak ona koþarlarken hepsi birden ortadan kaybolur. Hz. Ali göðe çýkmýþtýr. Bu konuyla ilgili olarak kitapta Kul Himmet ten aþaðýdaki dörtlüðe de yer verilmiþ: Arslan olup yol üstünde oturan Kendi cenazesin kendi götüren Selman idi ana nerkis getiren Hünkâr Hacý Bektaþ-ý Velidir. Hýfza Topuz, kitapta yer alan Tunus ve Senegal Camaltý Resimleri adlý yazýsýnda, yirminci yüzyýlýn ilk yarýsýnda Tunus ta geliþme gösteren camaltý resimlerinde Mustafa Kemal in tuttuðu aðýrlýklý yeri irdeliyor: Kemalist devrimin baþarýsý Tunuslu ressamlarý için sayýsýz tablolara konu oldu. Mustafa Kemal in fotoðraflarýndaki sert bakýþýný Tunuslu ressamlar yumuþattýlar. Hazreti Ali nin yüzlerinde görünen huzuru Mustafa Kemal e de yansýttýlar. Ne var ki, resimlerin çoðunda Mustafa Kemal gerçek Mustafa Kemal e hiç benzemiyor. Ressamlar o yýllarda gazetelerde çýkan resimlerden esinlenmiþler ve belki de Mustafa Kemal in fotoðraflarýyla Ýnönü nün fotoðraflarýný birbirine karýþtýrmýþlar. Dergimizin bu sayýsýnýn çeþitli sayfalarýnda bu kitapta yer alan yüzün üzerinde yazý-resim ve hat sanatý örneklerinden bir kaçýna yer veriyoruz. Ancak bu siyah beyaz baskýlar, kitapta yer alan renkli baskýlarýn soluk bir kopyasý olmaktan öteye gidemiyor. Kitabýn aslýnýn görülmeye deðer güzelliðini yansýtmýyor. Cam Altýnda Yirmi Bin Fersah Geleneksel Halk Resim Sanatýndan Camaltý Resimleri Esen Uslu Hazýrlayan Þennur Þentürk Yapý Kredi Kültür Sanat Yayýncýlýk ISBN Kuþe Kaðýda Renkli Baský, Ekim 1997, Ýstanbul 29 x 23 cm sayfa - 45 M TL Kasým

8 Kuþatma Altýndaki Dergâh ve Alevi Toplumuna Kýrk Sorulu Resmi Dayatma Ýsmail Kaygusuz Alevi-Bektaþi inanç birliði, Hacý Bektaþ Dergâhý çevresinde, Postniþin in inanç önderliðinde gerçekleþecektir. Arkasýndan, Aleviliðin özündeki insan sevgisinde bütünleþen, malý mala, caný cana katmak, dünya nimetleri ne senin, ne benim, cümle varlýk halkýndýr ilkelerini temel alan eþitlikçi-paylaþýmcý toplumcu siyaset birliði gelecektir. Bu yýl ilk kez Hacýbektaþ þenliklerine katýlma olanaðý buldum. Hünkâr Hacý Bektaþ Veli nin türbe ve dergâhýný ziyaret edebildim. Çeþitli bölgelerden gelmiþ Alevilerle sohbet ettik. Ýnsanlarýmýz Dede lerin babalarýndan sözlü olarak naklen getirdikleri yalan-yanlýþ ve kýrýk-dökük geleneksel bilgilerle Aleviliði öðrenmiþ. Hak-Muhammet-Ali zikri ve Ali nin, evliyalarýn bazý keramet söylencelerinden baþka bir þey bilmiyor; Aleviliði bunlardan ibaret sanýyor. Alevilik tarihi ve felsefesine dair anlatmaya çalýþtýklarýmýza kuþkuyla bakýyor, inanmak istemiyorlar. Ýnsanlarýmýzda okuma alýþkanlýðý yok denecek kadar az. Öbür yandan egemen Ortodoks Ýslamýn, yani Sünniliðin Hanefi ilkeleri, Ýslam dini adýna, minareden baþlayarak her türlü iletiþim araçlarýyla beyinleri bombardýman etmektedir. Sözde-laik Türkiye Cumhuriyeti içinde, devlet içinde devlet gücünde, teolojik bir yapýlanma olan Diyanet aracýlýðýyla asimilasyon sürdürülmekte. Hanefilik Devletin gizli (resmi) dinidir. Alevilik halk Sünniliðidir; Alevilik-Bektaþilik Hanefiliðe baðlý Nakþilik, Kadirilik, vb., gibi bir tarikattýr, Alevilik Þamanizm kökenlidir ve bir Türk inancýdýr. Alevilik Sünniliðin karþýtý deðildir, aralarýnda fark yoktur ve Ýslam içinde kültürel bir gelenektir, çünkü Sünniler de Ali yi ve Ehlibeyti sevmektedir, vb. gibi çok sayýda Türkçü ve Ýslamcý tanýmlamalar çerçevesinde makaleler ve kitaplar yazýlýyor. Laik olduðunu söyleyen devlet -Diyanet dýþýnda da- çeþitli bakanlýklarýnýn teþvik ve mali destekleriyle bazý Üniversitelere bunlarý yaptýrýyor. Aþaðýda anlatacaðýmýz yeni bir örneði Hacýbektaþ þenliklerinde yaþadýk. Bir Kuþatma ki... Beldenin emekli general belediye baþkaný, devletin birlik ve bütünlüðünü korumak (!) için, törenlerde Alevi toplumu adýna, ne Alevi-Bektaþi demokratik kitle örgütlerinden birinin, ne de -asýl konuþmasý gereken- Hacý Bektaþ Dergâhý postniþininin konuþmasýna izin verdi. Zaten emekli bir generalin Hacýbektaþ Belediye baþkanlýðýna baðýmsýz olarak adaylýðýný koyup seçilmesiyle birlikte Hacý Bektaþ Dergâhý tam kuþatma altýna alýnmýþ bulunuyor. Kuþkusuz bir askeri kuþatmadan deðil, resmi devlet felsefesi ve dayatmacý siyasetinin kuþatmasýndan söz ediyoruz. En baþta amaç þenliklerin niteliðinin kültür ve sanat turizmini aþýp, inanç turizmine dönüþmesini önlemektir, çünkü oraya akýn eden Alevi inançlý halk, turist gibi gezip-görmeye deðil, ceminde, deminde-devranýnda adýný zikrettiði, dilde dileklerini, gönüldeki muratlarýný veren Hünkâr Hacý Bektaþ Veli nin dergâhýný ziyaret etmeðe, türbesine yüz sürmeðe geliyor. Keramet söylencelerinin geçtiði alanlarý dolaþýyor, iç dünyasýný doyuruyor ve kutsal hazzýný yaþýyor. Aleviler için orasý Hac beldesi! Ama Devletin gizli dini Sünni-Hanefiliðin Diyaneti bu vilâyet-velilik-insan-ý kâmil inancýný batýl ve sapkýnlýk gördüðü için yasaklayýcý fetvalar veriyor. Bunlar tutmayýp tepki alýnca, Ýslam dini sadece Hanefi mezhebi ve onun dogmatik kurallarýymýþ gibi, Aleviliði ve bu inanç sistemine özgü erkâný, (kurallarý) kültürel gelenekler olarak adlandýrarak bir dinsel inanç olmaktan uzaklaþtýrma çabasýna giriþiyor. Gerçekte devleti ürküten ve beldeye Türkçü-milliyetçi emekli askerin belediye baþkaný seçilmesini saðlayan neden, Alevi-Bektaþi inanç birliðinin, bugünkü savrulmalarýn çok yakýnda biterek, erinde gecinde Hacý Bektaþ Dergâhý çevresinde ve Ali soylu Ýmamlar dan inme Hacý Bektaþ Veli nin torunlarýndan Dergâh Postniþini nin inançsal önderliðinde gerçekleþeceði bilincinde olmasýdýr. Ama asýl endiþe, bunun arkasýndan, Aleviliðin özündeki insan sevgisinde bütünleþen, malý mala caný cana katmak, dünya nimetleri ne senin, ne benim, cümle varlýk halkýndýr ilkelerini temel alan eþitlikçipaylaþýmcý toplumcu siyaset birliðinin geleceðidir. (Öyle Alevilerin partisi biçiminde siyaset yaparak deðil! Bunu zaten kendisi teþvik edip, uygulamaya geçirterek, bölünmeleri çok iyi saðladý.) Asýl kuþatma, bu siyasal geleceði uzaklaþtýrmaya ve engellemeye yöneliktir. Dergâh ve Tarihsel Saptamalar Devletin bu eylemi, 1447 den 1501 e kadar süren büyük Kýzýlbaþ (Safevi) Ýhtilalini bir yana býrakýnýz, bunun dýþýnda geliþen Þah Kulu, Nur Halife, 1525 Baba Zünnun, 1527 Kalender Þah (Çelebi) vb. tamamýyla Anadolu ya dönük Osmanlý zulmüne karþý, Kýzýlbaþ baþkaldýrý hareketlerinin Dergâh çevresinde oluþan siyasal birlikten kaynaklandýðýný bildiði için olmalýdýr. Osmanlý siyaseti bunlardan dolayý, 300 yýl önce ölmüþ olan Hacý Bektaþ Veli yi hadým edip (!) çocuksuz olduðuna ferman buyurarak, 1551 de Paþa unvanlý Sersem Ali Baba yý (ö.1559) Dergâh ýn baþýna atadý ve kendisine baðlý yeni bir Bektaþi kolu (Babagan) yarattý. Dergâh, Hacý Bektaþ evlatlarýnýn elinden alýndý. Çok deðil yirmi yýl sonra Osmanlýnýn bu kuþatmasýna, Dergâh a el koymasýna karþý çok geniþ bir protesto ve baþkaldýrý hareketi görüyoruz. Osmanlý belgelerinin Düzmece Þah Ýsmail olayý olarak adlandýrdýklarý de Þam Bayadý Türkmenlerinin baþlattýðý bu baþkaldýrý, Suriye den baþlayarak Güneydoðu, Orta ve Güney Anadolu yu sarmýþ. Þah Ýsmail adýyla ortaya çýkan bu Alevi halk önderi, elli bin kiþinin baþýnda Hacý Bektaþ Dergâhý ný ziyaret ederek, kurbanlar kesip, kazan kaynatarak toplu Hac tapýnmasý ve büyük Görgü Cemi gerçekleþtirmiþtir. Öyle anlaþýlýyor ki, bu olayda Dergâh Hacý Bektaþ evlatlarýna teslim edildi ve hareketin önderi huruç (ayaklanma) için destur (izin, icazet) aldý. Yukarýda söylediðimiz Alevi ayaklanmalarýnýn hiçbirinde böylesine açýk tavrý belirleyen belge yoktur. Oysa hepsinin de Dergâh ile iliþkileri bulunmaktaydý; hareketlerin önderleri ya oraya baðlý halifeler ya da Kalender Þah gibi bizzat Hacý Bektaþ evlatlarýndan Dergâh postniþiniydi. Lala Mustafa Paþa ya baðlý askeri güçler tarafýndan 1578 de ezilmiþ Düzmece Þah Ýsmail hareketinin özel bir önemi vardýr: Hacý Bektaþ Dergâhý gerek Osmanlý gerekse Safevi Ýran topraklarýnda yaþayan tüm Alevi-Bektaþi-Kýzýlbaþ topluluklarýn baðlý bulunduklarý inanç merkeziydi. Kýzýlbaþ Safevi Devletinin kuruluþ ve Þah Ýsmail ( ) ve kýsmen Þah Tahmasp döneminin ( ) ortalarýna kadar Erdebil Dergâhý ünlenmiþ ve öne geçmiþ görünse de, bu baðlýlýðý olumsuz yönden etkilememiþtir. Düzmece Þah Ýsmail ayaklanmasýný, bu özelliði dolayýsýyla, Dergâh ýn Hacý Bektaþ evlatlarýnýn elinden alýnmasýna yapýlan büyük karþý çýkýþ-protesto olarak görmek gerekiyor. Bu karþý çýkma sýrasýnda Dergâhýn baþýna Hacý Bektaþ evladý yeniden postuna oturtulmuþsa da, 1620 yýlýnda Þeyh Ýbrahim Ocaðý Seyyidlerinden Þahkulu oðlu Þah Hüseyin e verilmiþ bir Ýcazetneme gösteriyor ki, Hacý Bektaþ evladý postniþinler Kerbelâ ya sürülmüþtür. Orada kurduklarý Hacý Bektaþ Tekkesi nin baþýnda bulunmakta ve oradan Dede lere icazet vermektedir. 1 Yaklaþýk üç yüzyýl sonra Yeniçeri kýrýmýnýn (1826) arkasýndan Hacý Bektaþ Veli Dergâh ý yine Hacý Bektaþ evlatlarýnýn elinden alýnýp, Nakþibendi lere verilerek Sünnileþtirmeðe gidilmiþ. Son postniþin Seyyid Hamdullah Çelebi ( ) Amasya ya sürgün edilmiþtir. O yaþamýnýn son yýllarýný sürgünde geçirirken, Alevi-Bektaþi toplumu olaya seyirci kalmamýþ, dönemin koþullarýna uygun biçimde davranarak Padiþah a Anadolu nun her köþesinden, Dergâh postniþini mürþidlerinin sürgün cezasýnýn kaldýrýlýp, yeniden postuna-makamýna oturtulmasýný; Hacý Bektaþ Dergâhý nýn Hacý Bektaþ Veli evlatlarýna geri verilmesini talebeden ve her biri yüzlerce imzalý mektuplar göndermiþlerdir. Bu eylem, olay gerçekleþinceye dek sürmüþtür. Ýþte bu dönemde yine devletin de teþviki ve bozulmuþ Kerbelâ daki Nakiplik Teþkilatý ndan çoðu rüþvetle alýnan Seyyidlik Þecerename leri artmaya ve bazý çýkarcý Seyyid Ocaklarý, Safevi Kýzýlbaþ Þah larýyla iliþki ve fermanlarýný ortaya çýkarmaya baþlamýþtýr. Hacý Bektaþ Veli ye 8 Sayý 4

9 baðlýlýklarýný yadsýmýþlardýr. Artýk Ýran da Safevi Hanedaný olmadýðý ve Kýzýlbaþlýðýn da esamisi okunmadýðý için dönemin Osmanlý yönetimi bunlarý önemsememiþ, tersine, Dergah ýn etki alanýný azaltmak için Seyyid Ocaklarý nýn bu giriþimini desteklemiþtir. Oysa Safevilerin güçlü olduðu Þah Abbas-I ( ) döneminde Þeyh Ýbrahim Ocaðý dedesi Kerbelâ daki Hacý Bektaþ Dergâhý nda kazan kaynatýp sofra ve çerað almaya hak kazanarak Ýcazetname alýyordu. Tarihsel Alevi (halk) hareketlerinin diyalektik analizleri hiçbir zaman doðru yapýlmamýþ, Osmanlý gözüyle bakýlarak, devlet ve yönetim düþmaný Celali eþkýyalar biçiminde adlandýrýlmýþtýr ve böyle anlatýlmaya devam edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti yönetimi ise, kendisini Selçuklunun, Osmanlýnýn yerine koymak gibi çaðdaþ olmayan bir davranýþýn, yanýlgýnýn içindedir. Yirmi birinci yüzyýldayýz, Selçuklu ve Osmanlý dönemlerini ve Anadolu Ortaçaðýnýn koþullarýný yaþamýyoruz ki, yüz binlerce Alevi-Bektaþi nin yýlda bir kez Hacýbektaþ ta toplanýp hac ziyaretini ve cem-cemaatlarýný hep birlikte yaparak görüþüp tanýþmalarý, sevgi ve dostlukta bütünleþmelerinden devlet rahatsýz olsun! Alevi-Bektaþi toplumunun Hak-Muhammed-Ali yolunun gerektirdiði inanç-tapýnç uygulamalarý baðlamýnda Hacý Bektaþ Veli Dergâhýnda birlik olmak; on üçüncü yüzyýlýn ikinci yarýsýnda kuruluþundan beri Anadolu Alevi-Bektaþilerinin baðlý bulunduklarý Dergâh ta birlikteliði yeniden yaþama geçirmek istemesine devlet niçin çekince koyuyor? Bugün devlet, Alevileri, dýþtan sizler birinci sýnýf vatandaþlarsýnýz diye pohpohlarken, kafasýnýn ardýnda potansiyel düþman olarak algýlayýp, Osmanlý gözüyle bakmayý terk etmek zorundadýr. Alevi-Bektaþi toplumunun istekleri açýk ve seçik ortadadýr: Demokrasi ve eþitlik içinde, kutsal bildiði her þeyiyle; kutsal yerleriyle, velileriyle, kâmil insanlarý dedeleri-pirleri-rehberleri, mürþidleriyle kendi inançlarýný ve kültürlerini gizlemeden ve rahatsýz edilmeden yaþamaktýr. Tapýnma yerleri cemevidir. Demokrasi ve insan haklarý çerçevesinde kimliðimize, inanç ilkelerimize, tapýnma eylemlerimize ve bunu uyguladýðýmýz cemevine saygýlý olunsun. Öyle azýnlýk-mazýnlýk da deðiliz, ülke nüfusunun üçte bir çoðunluðunu oluþturan bir heterodoks inanç topluluðuyuz. Ve biz gayri-sünni, yani Sünnilik dýþý Ýslama inanýrýz; Ýslamýn bâtýni yorumu üzerinden Hak- Muhammed-Ali yolunu sürüyoruz. Koþun, Belediye Bedava Kitap Daðýtýyor! Beldenin emekli general belediye baþkaný, devletin birlik ve bütünlüðünü korumak(!) için Alevi toplumu adýna, ne Alevi-Bektaþi demokratik kitle örgütlerinden birinin ne de -asýl konuþmasý gereken- Hacý Bektaþ Dergâhý postniþininin konuþmasýna izin verdi. Bu yüzden Alevi-Bektaþi demokratik örgütlerin ve sanatçýlarýn bir kýsmý bu yýlki Hacý Bektaþ Þenliklerine katýlmayarak durumu protesto ettiler. Bize göre örgütler de, sanatçýlar da meydaný boþ býrakmayarak, þenliðe katýlýp, protestolarýný bir þekilde Hacýbektaþ ta yapmalýydýlar. Bu, çok daha etkili olurdu. Ama asýl üzerinde durmak istediðimiz, bedava daðýtýlan Sorularla Alevilik-Bektaþilik adýndaki kitaptý. Devletin Alevilere karþý tutum ve davranýþýný irdelerken, güncelin tarihseline girmek, diðer bir söylemle tarihselliði güncelle birleþtirmek zorunda kaldýk. Evet, devlet resmi felsefesi olan Türk-Ýslam sentezi anlayýþý çerçevesinde, kýrk soru içinde -Aleviler dýþlanarak- Aleviliðin taným ve açýklamasýný 61 sayfalýk bir kitaba sýkýþtýrýp, on bin adet bastýrarak, bedava daðýttýrýyor! Belediye Baþkaný Ali Rýza Salmanpakoðlu nun yazdýðý önsözün sonuna düþtüðü nottan, kitabýn kimler tarafýndan yazýldýðý anlaþýlýyor: Kýrk soruda Alevilik ve Bektaþilik in temel esaslarýný vermek için hazýrlanan bu yayýnýn yararlý olacaðý kanýsýndayým. Bu eserin hazýrlanmasýnda bilimsel katký saðlayan Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Veli Araþtýrmalarý Merkezi Müdür Prof. Dr. Alemdar Yalçýn ve çalýþma ekibine teþekkür ederim. Bu toplum, Alevi-Bektaþiliðin temel esaslarýný vermek size mi düþtü? Size, bu esaslarý hangi ölçütlere göre saptadýnýz? Bunlarý saptarken Alevi-Bektaþi inancýnýn pirleri, mürþidleriyle görüþüp, danýþtýnýz mý? diye sorarsa, yanýtlarýnýz ne olur? Beldesine hizmet yapmak isteyen sýradan bir Belediye Baþkaný, ya Hacý Bektaþ Veli üzerine yayýnlanmýþ, onu tanýtýcý araþtýrma-inceleme yazýlarý ve makalelerden bir seçki ya da örneðin Vilayetname de Hacý Bektaþ Veli nin kerametlerinin geçtiði yerler olarak inanýlan kutsal alanlarý söylenceleriyle birlikte tanýtýcý bir kitap hazýrlardý. Hacýbektaþ belediye baþkaný olmak, kendi kafasýna ya da yandaþlarýnýn düþünce ve görüþleri doðrultusunda Alevi-Bektaþiliðin inanç kurallarý ve temel esaslarý hakkýnda kitap yazma hakkýný vermez. Hacýbektaþ Belediyesi böyle bir kitabý, ancak ve ancak Hacý Bektaþ Veli Dergâhý yla iþbirliði yaparak ve Dergâh postniþininin denetiminde hazýrlayabilirdi. Bu da açýkça belirtilirdi. Oysa bunlar olmadý. Çünkü yukarýda anlattýðýmýz nedenlerden dolayý Hacýbektaþ ve Hacý Bektaþ Veli Dergâhý kuþatma altýndadýr. Bu davranýþ, Türkiye nüfusunun üçte birini oluþturan Alevi inançlý topluma faþizanca bir dayatmadýr. Sizin inancýnýz, ilkeleriniz, tapýnmalarýnýz inançsal yaþam tarzýnýz budur; bunun dýþýndaki görüþ, düþünce ve davranýþlarýnýz devlete karþýdýr; ya düþündüðümüz ve çizdiðimiz yolda yürür bizimle birlikte olursunuz ya da hiç yoksunuz, demektir bu! Hacýbektaþ Belediyesi nin birinci yayýný olarak çýkan bu kitabý hazýrlayanlar, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Veli Araþtýrma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Alemdar Yalçýn ve çalýþma ekibidir. Kitabý finanse eden Kültür ve Turizm Bakanlýðý dýr. Yineliyoruz, Serçeþme Hünkâr Hacý Bektaþ Veli Dergâhý devletin kültürel kuþatmasý altýndadýr. Bunu yýllardýr görevlendirdiði Gazi Üniversitesi aracýlýðýyla yapmaktaydý. Yetmedi, þimdi yerel yönetimi de devreye soktu. Bu, Alevi-Bektaþi toplumun Dergâhta Birlik belgisiyle, Hacý Bektaþ Veli nin Bir Olalým, Ýri Olalým, Diri Olalým ilkesini uygulama giriþim ve çabalarýnýn önünü kesmek içindir. Kendi resmi düþünce ve görüþlerini çeþitli yollarla yaygýnlaþtýrýp, Alevi toplumu gözlem ve denetim altýna almaktýr. Hacý Bektaþ Veli Dergâhý, birliðimiz ve dirliðimizin simgesidir. Ne Hacýbektaþlýlara, ne de devlete aittir; Anadolu da, Ýran, Azerbaycan, Irak, hatta Suriye de ve Balkanlar da yaþayan tüm Alevi- Bektaþi inanç topluluklarýnýndýr, hepimizindir. Orada toplanmak ve Dergah ta inanç birliðimizi saðlamak zorundayýz. Hacý Bektaþ Veli evlatlarý da -birilerinin sürekli körüklediði- aralarýndaki nizayý-çekiþmeleri býrakýp kendilerine gelmeli ve mürþid-i kâmil derecesinde deðerli insan postniþin Veliyettin Ulusoy un çevresinde kenetlenerek, Ulu Dergâh ýn onurlu geçmiþine ve geleceðine sahip çýkmalýdýrlar. Yoksa bir bakarsýnýz dönme bir ilahiyatçý Profesörü, Sersem Ali Baba gibi Dergâh ýn baþýna atayýverirler! Kitap Hazýrlamanýn Arka Planý Biz yeni kitaplar yazýlmasýna, düþünce ve yeni bilgilerin insanlarla paylaþýlmasýna karþý deðiliz. Ama toplumun tüm kesimlerini din ve inançlarýna saygýlý olmasý gereken devlet yönetimini elinde bulunduranlarýn, kimseye sizin inancýnýzýn esaslarý bunlardýr, dolayýsýyla bunlarýn dýþýndaki kurallar yanlýþtýr-batýldýr, geçersizdir diye tanýmlamalar yapmaya hakký yoktur. Bu hakký kendisinde gören devlet laik ve demokratik bir devlet olamaz; Alevi-Bektaþi inanç toplumunun iznini ve desteðini almadan bu kitabý yazan ve yazdýran yöneticiler anayasal suç iþlemiþtir. Devletin çaðdaþ, demokratik ve sosyal bir halk yönetimi niteliðini kazanmasý için din ve inançlarla her türlü baðýný kesmesi zorunludur. Devletin iþi, toplum bireylerinin din ve inançlarýný bilinç ve vicdanlarýnda taþýmalarý, dýþavurmalarý ve uygulamalarýna özgürlük saðlamaktýr. Din tayin etmek ve inanç tanýmlamasý yapmak deðildir. Devlet gerçekten laik olmadýkça, yani dinsel düþünce ve uygulamalarýn tanýmlanmasýný, eðitim ve öðretimini kendi resmi yaþamýndan çýkarmadýkça çaðdaþ, demokratik ve sosyal olma özellikleri kazanamaz. Çaðdaþ devletin görevi, en baþta dinin ve dinsel tapýnmalarýný düzenlenmesini, kýsacasý din iþlerinin yürütülmesini bir devlet hizmeti olmaktan çýkartarak, bireyin din ve vicdan özgürlüðünü güvence altýna almaktýr. Alevilik-Bektaþilik hakkýnda bir kitap hazýrlama olayýnýn iki yýllýk bir arka planý var. Yukarýlarda karar veriliyor: Her kafadan bir ses çýkýyor; ilahiyat bilginlerinin yönlendirmesi çerçevesinde Alevi-Bektaþiliði tanýmlayan bir kitap yazýlsýn. Bu konularda yetkilendirilmiþ ve deneyimli Gazi Üniversitesi görevi yükleniyor. Önce çalýþma yapacak ve yazar adaylarý saptayýp bir yazarlar kurulu oluþturmak için bir ön komisyon kurulmasý gerekiyor. Bu komisyon, gizli olmak koþuluyla ortak karara varýncaya kadar her ay bir toplantý yapacak. Tanýnmýþ büyük kapitalist bir Alevi sponsor seçilip, bu onun önerisiymiþ süsü verilerek, ön komisyon üyeleri saptanýyor. Böylece Gazi Üniversitesi Rektörü baþkanlýðýnda, Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Araþ- (Devamý Sayfa 10 da.) Kasým

10 (Baþtarafý 9. Sayfada) týrmalarý Enstitüsü nü temsilen, bir ilahiyat doçenti ile toplantýlarýn mali sponsoru Alevi zengini, Ankara da kendilerine yakýn bulduklarý Alevi kuruluþlardan iki temsilciyle birlikte, kerhen de olsa Hacý Bektaþ Dergâh ýndan bir temsilci çaðrýlarak altý kiþilik ön komisyon oluþturuluyor. Ýkinci toplantýdan sonra, aday yazarlar arasýnda adým geçtiði için benim de haberim oldu. Alevi-Bektaþi inanç ve düþüncesiyle ilgili görüþlerimin büyük çoðunluðuna katýldýðý için beni yazar adayý gösteren ön komisyon üyesine, olayla ilgili olarak görüþ ve düþüncelerimizi bildirdim. Diðer Alevi üyelerin pek konuþmadýðý ve Türk-Ýslam sentezci anlayýþýn dümen suyuna gittiði birkaç toplantýdan sonra komisyonda Alevilik kitabý hazýrlanmasý düþüncesinden vazgeçilerek, eski bir elyazmasý Alevi kaynaðýnýn Türkçeleþtirilmesi kararý alýnmýþ. Sonradan öðrendik ki, sadece tek bir üyenin, kendi görüþleriyle birlikte, benim düþünce ve önerilerimin de toplantýlara yansýtmasý ve ancak bu koþullar çerçevesinde böyle bir kitap hazýrlanabileceðini sýk sýk vurguladýðý ve bu görüþleri komisyondaki diðer Alevi üyeler de onayladýðý halde, bu görüþler kabul görmemiþ ve komisyon daðýlmýþtýr. Kendisi istemediði için adýný veremediðimiz bu kiþi, inançsal sorumluluðundan beklenen onurlu davranýþý göstererek, aþaðýya aldýðýmýz sorularý sorarak, özetle þu görüþ ve önerileri komisyonda ýsrarla savunmuþtur: 1. Katolik ya da Ortodoks Hristiyan teologlara, tarihçi ve yazarlara Ýslam dinini ve özellikle Sünniliði anlatan, tanýmlayan ve kurallarýný belirleyen bir kitap yazdýrtmak ister misiniz? 2. Bir Oniki Ýmamcý Þii ya da Alevi yazarýn-araþtýrmacýnýn, býrakýnýz bunlarý, Hanefi Sünnilikten, Caferi Þiiliðe geçmiþ, mezhep deðiþtirmiþ bir ilahiyatçýdan Hanefilik ve Maturidi anlayýþý üzerinde Hanefi Sünniliðini tanýtacak bir makale, bir kitap yazmasýna ne derece güvenebilirsiniz? 3.Ya da ateist bir bilim adamýndan Hanefiliði tanýtýcý kitap yazmasýný ister misiniz? Þimdi dürüstçe yanýtlayalým lütfen! Hiçbirine de yazdýrmak istemeyeceksiniz kuþkusuz. Doðrusu, sizin inandýðýnýz Hanefiliði-Maturidiliði anlatacak ve tanýmlayacak kitabýn, Hanefi mezhebine mensup yazar, tarihçi ya da ilahiyatçýlar tarafýndan yazýlmasýdýr. Bunu istemekte de haklýsýnýz, baský yapýlýrsa karþý koymaya da hakkýnýz var. Þimdi olaya tersinden, yani Alevilik-Bektaþilik açýsýndan bakalým. Hanefi Sünniliðin egemen olduðu, dahasý Hanefi mezhebinin Ýslam dininin kendisiymiþ gibi sunulduðu Türkiye Cumhuriyeti nde bu mezhebe göre örgütlenmiþ ve mensuplarýna hizmet veren Diyanet Ýþleri ve Ýlahiyat fakültelerinin Aleviliði tanýmlamaya ve inanç kurallarýný belirlemeye, en sýradan söylemle Alevilik budur, Alevilik þudur diye tarif etmeye ne haklarý var? Ülke nüfusunun üçte birini oluþturan bir koca toplum inancýnýn tanýmýný yapma ve bu konuda kitap yazma yetkisini onlara vermedi ve vermez de. Çünkü onlarýn, doðrudan kendi Sünni Hanefi-Ýslam anlayýþlarý açýsýndan Aleviliðe nasýl baktýklarýný çok iyi biliyoruz. Ben þahsým olarak Alevi-Bektaþi inancýný, tarihi ve felsefesini, Alevilik toplu tapýnma (Cem) kurumlarý ve yolumuzun tüm yaþam ve moral kurallarýný, ulularýný anlatan ve öðreten bir yapýta gereksinim olduðuna inanýyorum. Böyle bir geniþ yapýtýn özeti de gerektiðinde ders kitabý olarak okutulabilir. Þimdi önerilerimi sunuyorum: 1. Ýlke olarak bu kitabý hazýrlayacak kurulun dörtte üç çoðunluðunu Alevi yazarlar oluþturmalý, 2. Bu Alevi yazarlar bir ön toplantý yaparak bir baþkan seçtikten sonra, çalýþmalarý sýrasýnda Hanefi Sünni kimliðinden sýyrýlabilecek demokrat Ýslam bilgini (ilahiyatçý) ve tarihçilerini kendileri saptamalý. Arkasýndan kurul baþkaný o kiþilere çaðrý çýkarmalýdýr. 3.Türkiye düzeyinde (çeþitli bölgelerde) fiilen dedelik yapan, yani yol ve erkân yürütmekte olan post sahibi dedeler ve babalardan oluþan en az on iki kiþilik danýþma ve bilgilenme kurulu oluþturulmalýdýr. Bu kurulun üyelerinin görevi sadece kendi bölgelerindeki Aleviliðe iliþkin geleneksel bilgi ve uygulamalarý anlatmak olacaktýr. 4. Kurulun baþkaný ve üyeler arasýndan seçilecek konunun uzmaný üç Alevi yazar bir Sünni teknik yardýmcýdan oluþan redaksiyon üst kurulu oluþturulur. Hazýrlanan kitap son inceleme ve düzeltimleri bu üst kurul yapar ve yayýma hazýrlar Bu öneriler üzerine komisyon daðýlmýþ. Kamuoyundan gizlenen bir toplantýya katýlmayý baþtan reddetmesi gerektiði halde katýlmýþ olmasýna raðmen, ecdadýna uygun bir davranýþ göstererek, bu görüþ ve önerileri savunan kiþiyi candan kutluyoruz. Eðer o kiþi de diðer iki kuruluþ temsilcisi gibi görevlilerin dümen suyunda hareket etseydi, çýkacak kitabýn baþ sorumlusu suçlamasýndan zor kurtulurdu. Ne çeþit kitap çýkarsa çýksýn, umurlarýnda olmayan iki Alevi kuruluþu temsilcisine gelince; bir zamanlar eski Cumhurbaþkaný Demirel in koltuðunda vakýf binalarý temeli atan, açýlýþ yapan, her dönemde rüzgâra göre hareket ederek yukarýdakilerle kafa-kol çýkar iliþkilerini kesmeyen bu kiþileri, bugünlerde televizyonlarda, basýn toplantýlarýnda Alevilik Ýslam dýþýdýr saçmalýðýnýn sözcülüðünü yaparken görüyoruz. Böyle birkaç toplantýdan sonra, Alevi temsilcilerini de suç ortaðý yaparak istedikleri biçimde kitap yazdýrma giriþimi sona ermiþti. Hacýbektaþ Belediyesi kullanýlarak yayýnlanan bu kitap, devletin verdiði kararýn uygulanmasýydý. Siz istemeseniz de, biz yapacaðýz dediler ve yaptýlar. Hacý Bektaþ Veli Þenliklerinde Alevilere, Aleviliði öðretmek için daðýttýlar. Alevi canlar da devlet bizi ne kadar çok seviyor, bedava kitap daðýtýyor diye, çoook sevinmiþ; bir yerine iki alanlar (!) da olmuþtur. Kitaptan Tek Bir Soru Örneði Yeter Kitap, Alevi halklarýn on üç, on dört yüzyýldýr yaþamakta olduðu Allah-Muhammed-Ali birliði, Ehlibeyt-Oniki Ýmam kutsallýðý ve bâtýni yorumuyla Ýslami inancýný, yani Sünniliðe aykýrý geliþen Heterodoks Ýslamý, yani Aleviliði, Alevi-Bektaþilerin anladýðý kavramlar dýþýnda ve çeliþkili vurgulamalarla, devletin Türk-Ýslam sentezci felsefeci ve iktidarýn fanatik Hanefi mezhepçiliði anlayýþý içinde yansýtmakta ve onu yok saymaktadýr. Kitapta egemen olan görüþ ve düþüncelerin yazarlarý tamamýyla Diyanetçi ve Ýlahiyatçýlarla Türkçü ve Ýslamcý tarihçi ve sosyologlardýr. Ýsterseniz Devlet Bakaný Mehmet Aydýn, Diyanet Ýþleri Baþkaný Ali Bardakoðlu, Orhan Türkdoðan, Fýðlalý, Ýlyas Üzüm, Sönmez Kutlu, Osman Egri, vb., profesör ve doçentlerin makalelerine, kitaplarýna bir göz atýp karþýlaþtýrýnýz bu bedava kitap elinize geçtiyse. Sorularla Alevilik-Bektaþilik kitabýný okuyup bitirdiðimizde gördük ki, siyasetçilerin, Diyanet baþkanlarýnýn, yukarýda adý geçen yazarlarýn 2000 yýlýndan beri yoðun bir biçimde kitle iletiþim araçlarýndaki Alevi-Bektaþilik üzerinde söyleþileri ya da kitaplar ve basýnda çýkan yazýlarýyla sergiledikleri görüþ ve düþünceleri temel alýnmýþ. Bu görüþlere karþý yýllardýr yazdýðýmýz yanýt yazýlarý Alev Yayýnlarý Alevilik, Diyanet ve Siyaset baþlýðý altýnda yeni yayýmlandý. Onun için bu kitabýn içindeki görüþlerin tümünü yeniden ele alýp irdelemeyi gerekli görmüyoruz. Sadece kitabýn Alevilik Nedir? birinci sorusu üzerinde kýsaca duracaðýz. Bir sayfayý kapsayan sorunun yanýtý özetle þöyledir: Alevi sözcük olarak Ali ye baðlý olanlar anlamýna gelmektedir. Baþlangýçta Hz. Ali soyundan gelenler için kullanýlýyordu. On dokuzuncu yüzyýldan baþlayarak Hz. Ali ye baðlý olanlar anlamýnda kullanýlmaya baþladý... Alevilikte Ali ve onun soyundan gelenleri (Ehlibeyt) sevmek her þeyin üstündedir. Bu duygusallýktan öte bir inanç biçimi halini almýþtýr Günümüzde Alevi kelimesi, Ýslam öncesi ve sonrasý kültür ve inançlarý uzlaþmacý bir þekilde kendine has özellikleriyle bünyesinde toplayan, bir Ýslami inanç ve kültür olgusudur. Yani Alevilik, taþýdýðý yüksek ahlaki nitelik ve insana bakýþ açýsýyla tasavvufi bir nitelik taþýmaktadýr. Çeliþkili, yanlýþ bilgi, ifade ve kavramlarla kafalarý karýþtýran, inancýmýzýn evrenselliðini yadsýyan, basite indirgeyen ve küçümseyici cümlelerden oluþan Alevilik tanýmlarý düzenlemesi. Asýl vurgulanan ise Aleviliðin, Alevilik, Orta Asya Türk kültürünün birtakým ögelerinin, özellikle Ehlibeyt sevgisiyle bütünleþmesi sonucu oluþan ve eski Türk gelenek ve göreneklerinin canlý bir þekilde yaþatýlmasý sürecinde ortaya çýkan bir anlayýþtýr biçiminde sözde Türklere özgü oluþudur. Arkasýndan bakýyorsunuz, tanýmlamayý Alevi sözcüðüne yükleyerek, günümüzde Alevi kelimesi, Ýslam öncesi ve sonrasý kültür ve inançlarý uzlaþmacý bir þekilde bünyesinde toplayan, bir Ýslami inanç ve kültür olgusudur diyorlar. Alevi sözcüðünün sadece on dokuzuncu yüzyýldan itibaren Ali ye baðlý inanç toplumunun adý olduðu yanlýþýnda ýsrar ediyorlar. Kitabý hazýrlayan Gazi ekibi ne göre Alevilik, kendisini meþrep, olarak ifade Sayý 4

11 eden sosyo-kültürel bir yorum, bir kültür olgusu ve anlayýþtýr ve bu kültür ve anlayýþtan doðan yaþayýþ biçimidir. Meþrep sözcüðünün karþýlýðý, Ferit Devellioðlu nun Osmanlýca- Türkçe Ansiklopedik Lügat ýnda (s. 631) mizaç, huy, ahlak, tabiat, vb. olarak verilmiþtir. Meðer Alevilik, ben bu toplumun huyu-mizacýyým, sosyo-kültürel bir alýþkanlýðýyým diye kendisini anlatýyor da biz Aleviler farkýnda bile deðiliz (!). Ayrýca Alevilikte Ehlibeyt, Ali ve onun soyundan gelenler olarak tanýmlanmaz; Muhammed, Ali, Fatima, Hasan ve Hüseyin beþlisidir, beþi birdir, nur-u vahiddir. Alevilik inancýnda Ehlibeyt sevgisi tanrýsal sevgiye eþtir, çünkü onlar Tanrýnýn ýþýðýdýr. Bu beþli tanýmý, Sünni anlayýþýna aykýrýdýr; Muhammed ve kýzý Fatima bu kavramýn (ev halký) içine girdiði zaman, Muhammed in eþlerini saymak gerektiðini ileri sürerler. Bu baðlamda Abbasiler bile, Ali soylu Ýmamlara ve çocuklarýna zulmettikleri ve çoðunu katlettikleri halde, kendilerini Ehlibey ten sayarlar. Sonunda birazcýk da lütfedip Alevilik, taþýdýðý yüksek ahlaki nitelik ve insana bakýþ açýsýyla tasavvufi bir nitelik taþýmaktadýr diyerek niteliksel övgü yapma gereði duymuþlar. Ama Alevilik, sadece tasavvufi nitelik taþýyan bir inanç deðil, bâtýni tasavvufun bizzat kendisidir. Aleviliðin çýkýþý, oluþumu ve özelliklerine dair bu tanýmlar Diyanetin ve yukarýda bazýlarýnýn adlarýný verdiðimiz ilahiyatçý ve yazarlarýn yýllardýr ileri sürdükleri görüþ ve düþüncelerden kötü bir biçimde esinlenmelerdir. Daha geçenlerde Diyanet Ýþleri Baþkaný Prof. Dr. Ali Bardakoðlu Hürriyet gazetesine, Alevilik, Ýslam içinde kalan, kültürel ögelerin daha belirgin olduðu alt bir yorum ve anlayýþtýr. Mezhep saymak, tarihten akýp gelen bilimsel ölçütleri kullanýrsak, zordur. Alevilik daha çok bizim Anadolu coðrafyasýna ait bir kültürel eðilimdir diye demeç vermiþti. Milyonlarýn baðlý olduðu ve inandýklarý her þeyi batýl ve sapkýnlýk gördüðü için inanç olarak kabul etmiyor. Böylesine baðnaz ve katý anlayýþa sahip bir Diyanet te ne yazýk ki, Alevileri temsil etmesini isteyenler bulunmaktadýr. Kasým 2004 Yanlýþ Yolda Menzil Alýnmaz Bir kaç AABF ve ABKB yöneticisi çýkmýþ, biz Ýslamýn dýþýndaki Alevileriz diyorlarsa, varsýn desinler; kendilerini Ýslamýn dýþýnda hisseden hangi Alevi varsa onlarý yönetsinler. Bu anlayýþý sürdürdükleri sürece, koskoca Alevi- Bektaþi toplumunun, yani Heterodoks Ýslam inanç topluluklarýnýn temsilcisi ya da onlarýn kitle örgütü olduklarýný ileri sürmeðe asla haklarý yoktur. Toplum onlarý zaten dýþlayacaktýr. Örgütlerin tepesindeki eski bir sol fraksiyonun birkaç kuramcýsýnýn yönlendirmeye çalýþtýðý bu akýmýn ne tarihsel, ne de bilimsel hiçbir dayanaðý yoktur, yitip gidecektir. Bu kiþiler gitsin kendi küçük dükkânlarýný iþletip, teori üretsinler, içinden çýktýklarý koskoca inanç toplumuna daha fazla zarar vermesinler. Ya da yanlýþlarýný kabullenerek inançlýlarsa özlerini dâr a çekip, özeleþtirilerini yapýp çalýþmalarýný içtenlikle sürdürsünler. Yanlýþ yolda menzil alýnmaz. Yanlýþýn neresinden dönersen dön, kazançlý çýkarsýnýz. Özeleþtiri yapmak her zaman büyüklüktür. Bunun kadar yanlýþ olan, yine ayný kiþiler yaptýklarý basýn toplantýsýnda, nereden aldýlarsa yetkiyi, Aleviler adýna konuþarak, Hacý Bektaþ Dergahý nýn Alevi kurumlarýna teslim edilmesini, baðlanmasýný istemeleridir. Kim neyi, kime teslim ediyor? Dergâh ýn baþýna Hacý Bektaþ Veli evladý ve mürþid makamýndaki Postniþin in kendisi resmen oturmalýdýr, bunu saðlamak zorundayýz. Baðlanmaya gelince; tam tersine, Alevi kuruluþlarý Hacý Bektaþ Veli Dergahý Postniþin inin inançsal önderliðinde merkezi birlik ve örgütlülük saðlamalýdýr. Yani, Türkiye çapýnda tüm Alevi kurum ve kuruluþlarý fiilen Dergâh a baðlanarak birlik oluþturmalýdýr. Serçeþme nin birinci sayýsýnda bunun nasýl gerçekleþtirilebileceðinin önbilgilerini vermeði denemiþtik. Bu giriþime içtenlikle katýlýr ve doðru yöntemlerle ilerlersek hiç kimse engel olamaz. Bu birlik gerçekleþtiðinde Hacý Bektaþ Veli Þenlikleri iki, üç gün deðil, bir hafta, on gün sürer ve katýlýmcý kitleler milyonlarý bulur. Alevilik Ýslam Dýþý Bir Ýnanç Sistemi Deðildir, Anadolu yla da Sýnýrlandýrýlamaz Alevilik, ne Ýslamýn dýþýnda ve Ýslamdan önce ortaya çýkýp, Ýslamdan da bazý ögeler almýþ ayrý bir dinsel inançtýr, ne de dýþarýdan Ýslam dinine girerek bâtýni özellik kazanmýþtýr. Alevilik, Ýslamýn içinden çýkmýþ ve Ortodoks Ýslama aykýrý geliþim göstererek, bâtýni yorumlarla büyük farklýlýklar kazanmýþ olan Heterodoks Ýslamýn yaþayan son halkasý, en son temsilcisi ve bizatihi kendisidir. Bölgesel deðil evrensel bir geliþim göstermiþtir ve Anadolu yla da sýnýrlandýrýlamaz Alevilik, Halife Osman ( ) döneminde, Ali tanrýsallýðý inancýyla baþlayýp; bölgesel, tarihsel din, inanç ve felsefi akýmlardan bazý ögelerle birleþme, baðdaþtýrma yoluyla sürekli yenilenen, deðiþik adlarla yönetenlerin resmi dinine aykýrý ve çoðu kez karþýt geliþen heterodoks akýmlarýn tamamýný kapsar. On ikinci yüzyýlýn baþlarýnda Þehristani nin anlattýðý yüze yakýn heterodoks grubun çoðu insan biçimli Tanrýya inanan ve Ali-Ehlibeyt tanrýsallýðýný temel alan proto-alevi kümeleþmelerdir. Ýmam Bakýr (ö.740) ve Ýmam Cafer (ö.765) çevresindeki bu proto-alevi kümeleþmelerin büyük bir bölümü, insan biçimli Tanrý, Ali- Ehlibeyt tanrýsallýðý, Ýnsan-Tanrý birliði kavramlarýný, düþünce ve inançlarýný Kuran ýn bâtýni yorumundan çýkarmýþlardýr. Kökeni bu erken heterodoks akýmlara dayanan, onlarýn bâtýni inançlarýndan kaynaklanan Anadolu da yaþayan Alevilik-Bektaþilik, Ortodoks Ýslam (Sünni) inancýna aykýrý bir Tanrý ve tapýnma anlayýþýna sahiptir. Kaygusuz Abdal ýn (on dördüncü, on beþinci yüzyýl) Vücudname sinden yaptýðýmýz alýntý bu anlayýþý, yansýtmaktadýr: Evvel ü ahir menem...cümleye Mabud (Tanrý) benem, Kabe benem put benem; Âlem külli vücudumdur vücudum, özüm özüme kýluram sücudum (secdeleri, tapýnmamý kendime yaparým - ÝK)... Ýmdi herkim her þeyi görür, Hakk tan ayru nice görür. Bunlar Hakk tan ayru degildür. Çünki Hak taala hazretleri eþyaya muhit imiþ. Yabanda aramanýn aslý yoktur. Yabanda arayanlar bulamadýlar. Ýmdi eþyada aramanýn aslý budur ki delili âdem dür. Yani insan-ý kâmil dür; sýfat âdem sýfatýdur. Ve zat-ý kadim dür. Ezelidür ve ebedidür; Tanrý dur. Her mekânlar anundur ve sýfat ve hem âlem anundur. Hem þekiller ve hem varlýk anundur. Eþya-yý mahluk Halik den ayrý degüldür (yaratýlmýþ nesneler-maddeler, yaratýcýsýyla birdir, ayrý olamaz - ÝK)... Yirde ve gökte her ne var ise âdem(de)dür. Ýþte yirün gögün Halifesi âdem dür. Her ne ki istersen âdemde bulýnur... Bunlar gerçekte Hacý Bektaþ Veli nin Makalat ýnda söylediklerinin baþka sözlerle anlatýmý ve geniþletilmesinden baþka bir anlayýþ deðildir ve bâtýni tasavvuftaki vahdet-i vücud dan (insan-tanrý birliði), vahdet-i mevcud a (panteizm) uzanan Tanrý inancýdýr. Bu çeþit Tanrý algýlamasý olmasaydý, ne hümanizm, ne de doða-çevre sevgisi oluþurdu. Ýran daki Ehl-i Haklar-Karapapaklar-Kýzýlbaþlar, Irak ta Kakailer- Þebekler, Suriye de Nusayriler-Þahi Ýsmaililer, Yemen ve Hindistan da Mustali Ýsmaililer (Bohralar), Endonezya da Sasaklar ve dünyanýn yirmi iki ülkesine daðýlmýþ Nizari Ýsmaililer adlarý altýnda yaþamakta olan Alevi topluluklar da ayný bâtýni inanç özelliklerini birbirinden farklý biçimde yorumlamada ve tapýnma uygulamalarýný sürdürmektedir. Dinim Muhammed, imaným Ali ve mezhebim Ýmam Cafer Sadýk diyen, Allah, Muhammed, Ali Birliði inde, Ehlibeyt ve Oniki Ýmam sevgisinde, Hacý Bektaþ Veli'nin Pir'liðinde bütünleþmiþ ve onun Eline, Beline, Diline Sadýk Ol sözünü kendisine ahlak kuralý edinmiþ koca bir toplumun bin yýllýk inancýný, kültürel anlayýþ; bireysel ve toplumsal yaþamlarýna düzen veren sazý, sözü, semahýyla, kadýn-erken birlikteliðinde yaptýklarý tapýnma törenlerini kültürel etkinlik-eðlence saydýklarý için, onlara din götürmeyi tasarlýyorlar. Yani asimilasyon planýný çoktan baþlatmýþ bulunuyorlar. Yaparlar mý, yaparlar; çünkü yüzlerce trilyonluk bütçesi olan bir devlet kurumu ve ülkenin en büyük holdingleri arasýnda yer alan Diyanet Vakfý ellerinde! Alevi-Bektaþi toplumu olarak Diyanet Ýþleri Baþkaný'na ve asýl devleti yönetenlere sormak gereðini duyuyoruz: Neden bizim gerçek inancýmýza, Alevi kimliðimize saygý göstermiyor da, kendi anlayýþýnýza göre bize yeni bir elbise giydirmeye ve Alevi- Bektaþilik için yeni tanýmlamalar ve kurallar üretmeye çalýþýyorsunuz? Zaman ve uzaklýk boyutlarýnýn aþýldýðý ve uzay içinde dünyasal deðil, evrenseli yaþadýðýmýz bilgi ve iletiþim çaðýnda, neden ve nasýl, Alevilik inancýna Ortaçað anlayýþý yaklaþýmý içinde olabiliyorsunuz? NOTLAR 1 Alemdar Yalçýn, Hacý Yýlmaz, Þah Ýbrahim Ocaðý Üzerine Yeni Bilgiler, Hacý Bektaþ Veli Araþtýrma Dergisi, 2004/30, s

12 Alevilik Tartýþmalarý Ali Kenanoðlu Aleviliðin 80 sonrasý kamuoyu önünde konuþulmaya baþlanmasý ile Alevi toplumu ve Alevi örgütlülüðü, kendi kendini sorgulamaya ve Aleviliðin temelleri üzerine tartýþmalara baþladý. Artýk, Ben Aleviyim demek sorun olmaktan çýktý.. Bu kez, Nasýl Alevisin, diye sorulmaya baþlandý: Camiye giden, namaz kýlan Alevi mi? Müslüman Alevi mi? Þii Alevi mi? Alisiz Alevi mi?, vb., farklý yaklaþýmlar ortaya çýktý. Ýslam Ýçi mi Ýslam dýþý mý Tartýþmasý? Aleviliðin Ýslam içi mi, Ýslam dýþý mý olduðunu veya Aleviliðin ne olup ne olmadýðýný anlamak için Anadolu da bulunan Alevi köylerini iyi incelemek gerekmektedir. Bugün kentlerde kurulan cemevlerinde yaþanan Alevilik, Aleviliðin ne olup ne olmadýðý konusunda bize dayanak oluþturamaz. Çünkü, Alevilik kentte yapýlanma sürecine girmiþtir ve bu süreç henüz oluþum aþamasýndadýr. Aleviliðin temel dayanak noktasý Alevi köyleridir. Alevi köylerinde yapýlan inanç ve ibadet þekillerine baktýðýmýz zaman, Aleviliðin ne olup ne olmadýðýný rahatça anlayabiliriz..bugün Anadolu Aleviliðini Ýslam ýn Ýçinde görenler ile Ýslam ýn dýþýnda görenler ibadet olarak hiçbir farklýlýk sergilemezler. Alevi olmayan kamuoyunda Aleviliði Ýslam ýn içinde kabul edenlerin camiye gidip, namaz kýldýðý, ramazan da oruç tuttuðu zannedilmektedir.aleviliði Ýslam içi hatta Ýslam ýn özü olarak görenler; camiyi ve camide namazý, ramazan orucunu kabul etmezler; Kuran ýn deðiþtirildiðine inanýrlar; Hac ca gitmezler; zekâtý bilinen anlamýyla uygulamaz. Yani, Ýslam olmanýn þartý olarak kabul edilenleri yadsýrlar. Ancak, bunlarýn zaten Kuran da olmadýðýný ileri sürerler. Kuran da cami diye bir ibadethane olmadýðýný, dolayýsýyla cemevinin Ýslam ýn bir ibadethanesi olabileceðini, namazýn tarifinin Kuran da olmadýðýný bu nedenle de cem ibadetinin de bir namaz olduðunu söyler ve hatta ceme halka namazý dahi derler. Kuran da ramazan orucunun olmadýðýný, bu yüzden de Alevilerce tutulan Hýzýr orucu ve Muharrem orucunun da Ýslam a uygun olduðunu ifade ederler.. Aleviliði Ýslam ýn özü olarak görenler Hz. Ali ve 12 Ýmam inancýný kabul ederler; dört halifeden Ebubekir, Ömer ve Osman ýn halifeliklerini kabul etmez; onlarýn adýný anarken Hazret sanýný kullanmazlar. Ýnanç önderi olarak dedeyi kabul ederler ve dedelerin Hz.Ali soyundan olduðuna; cem ibadetinin Ýslam ýn gereði olduðuna ve ilk cemin Kýrklar Cemi olarak Hz. Muhammet zamanýnda yapýldýðýna; inanç içerisinde yer alan semahýn ilk olarak Hz. Muhammet tarafýndan miraç dönüþünde ve Kýrklar Cemi nde dönüldüðüne; Kuran ýn Hz. Muhammet in ölümünden sonra deðiþtirildiðine, Hz. Ali ve soyuyla ilgili ayetlerin Kuran dan çýkartýldýðýna inanýrlar. Aleviliði Ýslam dýþý görenler; Aleviliði Anadolu ya özgü faklý bir inançsal yapý olarak görürler. Bu inançsal yapýnýn Ýslam dahil çok farklý kültür ve inançlarýn Anadolu kültürleriyle harmanlanmasý sonucunda ortaya çýktýðýna inanýrlar: Camiyi, camide namazý, ramazan orucunu kabul etmezler; Kuran ýn deðiþtirildiðine inanýrlar; Hac ca gitmezler; zekâtý bilinen anlamýyla uygulamaz. Bu savda olanlarýn temel dayanak noktasý, Ýslam coðrafyasýnda yaþanan ibadet ve inanç þekilleri ile Alevilerin ibadet ve inançlarýnýn kesin biçimde birbirinden ayrýlmasý olgusudur. Aslýnda her iki görüþün ortaya koyduðu ibadet ve inançlar aynýdýr. Birisi bunlarý Ýslam ýn özü olarak kabul ederken þu an Ýslam coðrafyasýndaki uygulamalarý buna kanýt gösterir. Diðeri ise ibadet ve inançlarýn Ýslam coðrafyasý ile baðdaþmadýðýný bu nedenle de Aleviliðin Ýslam ýn içinde olamayacaðýný savunur. Zaman zaman Alevi olmayan ve Aleviliði bilmeyen dostlarla yapýlan sohbetlerde sýkça rastlanýlan durum þudur: Camide namaz kýlan, oruç tutan Aleviler var; bir de camiye gitmeyen, namaz kýlmayan, oruç tutmayan Aleviler var, denilmektedir. Alevilikte cami inanç yeri olarak, namaz ibadet olarak, ramazan orucu oruç olarak kabul edilmez. Kimi Alevilerin bunlarý yerine getirmesi ya sinme, gizlenme, ya yaranma, iyi geçinme ya da gerçekten asimilasyona uðramýþlýðýn sonucudur. Alevilik Ýslam ýn Ýçinde deðil, Ýslam Aleviliðin içindedir. Hünkâr Bektaþ Veli, 13.yüzyýlýn karanlýk ortamýnda Anadolu ya bir ýþýk gibi düþmüþtür; arý olmuþ petek yapmýþ ve bu peteði bal eylemek için bin bir çiçekten öz almýþtýr. Peteðin, tek bir çiçekten oluþmadýðýný biliyorsak Aleviliðe de Ýslamiyet tir, Hýristiyanlýk týr, Budizm dir, Þamanizm dir, Zerdüþtlüktür, diyemeyiz. Bal nasýl bal ise, Alevilik de Aleviliktir. Aleviliðe baþka bir isim aramamýzýn manasý yoktur. Aleviliði baþka bir kalýba sokma giriþimimize de gerek yoktur. Aleviler Müslüman Deðilse Nedir? Aleviliði Ýslam dýþý tanýmlayanlara sorulan sorularýn en baþýnda geleni de bu sorudur. Bu soruyu soran kiþiler Dünya üzerinde sadece Ýslamiyet, Hýristiyanlýk, Yahudilik gibi inançlarýn olduðunu zannetmektedirler. Oysa bilim adamlarýnca ortaya konan üç bine yakýn farklý inanç þeklinin dünya üzerinde var olduðudur. Alevilik, Hünkâr Bektaþ Veli nin ve diðer Alevi ulularýnýn öðretilerine tabidir; Aleviliðin Tanrý tarafýndan gönderildiðine inanýlan kutsal kitabý yoktur. Türk Ýslam Sentezi Alevilik üzerinde asimilasyon politikasý üretenler Türk Ýslam sentezini aþama aþama uygulamaya baþladý.12 Eylül öncesine kadar Türk olarak kabul edilmeyen Anadolu Türkmen Alevi topluluklarýnýn birden bire Öz Türk, Esas Türkler olduklarý hatýrlanýverdi. 72 millete bir nazarla bakan, Benim Kâbem insandýr özdeyiþlerini dýþa vururken bunun Türk, Kürt, Alman, Arap insaný olmayýp sadece insandýr demek isteyen Aleviler, bugün ýrkçý partilere kaymaya ve hatta o partilerden aday bile olmaya baþlamýþlar.. Diðer taraftan ise yüzyýllarca Müslüman olarak kabul edilmeyen, sapýk inançlý insanlar olduklarýna kanaat getirilen ve bu nedenle de haklarýnda katliam fermanlarý yazýlan Alevilerin birdenbire Müslüman olduklarý hatýrlandý. Bu kez de Alevilere Asýl Müslüman sizsiniz, öz Müslüman sizsiniz, denmeye baþlandý. Üzülerek belirtelim ki yýllarca sindirilerek yaþayan bu toplumun bu þekilde okþanmasý Alevilerce pek anlaþýlamadý. Tam tersine Alevi toplumunun çok hoþuna gitti; Alevi çocuklarý Kuran kurslarýna gitmeye, cemevlerinde Kuran kurslarý açýlmaya, cem ibadetlerinde Arapça Kuran okunmaya; cenazeler þeriat kurallarýna göre kaldýrýlmaya, dedeler cami hocalarý gibi giyinmeye, baþlarýna takke takmaya baþladýlar. Alevi Örgütlülüðündeki Bölünme ve Sebepleri Alevi örgütlülüðündeki bölünme de tamamen Alevilik bakýþ açýsýyla doðru orantýlýdýr. Alevi Örgütleri içerisinde Cem Vakfý politikasýný bütünüyle Alevi Ýslam anlayýþý üzerine kurmuþ olup bu konuda Alevi Diyaneti benzeri bir kurum dahi oluþturmuþtur. Ama ne var ki Cem Vakfý nýn bu oluþumunu destekleyen Alevi kurumlarýnýn sayýsý bir elin parmaklarý kadar azdýr. Alevi Ýslam tanýmlamasý konusunda Cem Vakfý ile tam tersi düþüncedeki kurumlar ise Türkiye Alevi Bektaþi Federasyonu içerisinde yer almaktadýrlar. Bu kurumlar 73 ayrý yerde örgütlü olan Hacý Bektaþ Veli Kültür ve Tanýtma Dernekleri, 41 ayrý yerde örgütlü bulunan Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, 33 ayrý yerde örgütlü bulunan Hacý Bektaþ Veli Anadolu Kültür Vakýflarý ile birer ikiþer merkezli Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneði, Sarýgazi Hacý Bektaþ Derneði, Ýzmir Alevi Bektaþi Derneði, Kayseri Yunus Emre Derneði, Ankara Cemevleri Yaptýrma Derneði nden oluþmaktadýr. Alevi-Bektaþi Federasyonu Türkiye genelinde 150 örgütü temsil etmektedir. Bunun içerisinde yöre dernekleri sayýlmamýþtýr. Ayrýca Alevi-Bektaþi Federas- 12 Sayý 4

13 Kendini Arayan Ýnsan Hayri Dede yonu, 250 civarýnda derneði ve 8 ayrý ülkedeki federasyonu temsil eden Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu nca da Alevilerin Türkiye deki üst kuruluþu olarak kabul edilmektedir. Cem Vakfý ve Alevi-Bektaþi Federasyonu çizgisi içerisinde yer almayan ve özellikle Ýstanbul da örgütlü çeþitli kurumlarýmýz da bulunmaktadýr. Bunlar baðýmsýz kalmayý tercih eden kurumlarýmýzdýr. Alevi örgütlülüðün, içte bir bölünme yaþamasý kaçýnýlmazdýr. Ama içte düþünsel ayrýlýklar nedeniyle ayrýþan kurumlarýn, Alevilik genel politikasý çerçevesinde bir araya gelmeleri de bir zorunluluktur. Bu zorunluluðun er ya da geç farkýna varýlacak ve henüz yýllýk geçmiþi bulunan Alevi örgütlülüðü olgunluk dönemi içerisinde bu sorunu da çözecektir. Günümüz Sorunlarý Günümüz Aleviliðinin en temel sorunu asimilasyon dur. Aleviler üzerinde yaþanan Sünnileþtirme ya da Þiileþtirme çalýþmalarý her zamankinden daha fazla yürütülmektedir. Okullarda verilen din dersleri, devletin cemevlerini ibadethane olarak kabul etmemesi, Alevi köylerine zorla cami yapýlmasý, imam atanmasý, asimilasyon çalýþmalarýna hizmet eden konu baþlýklarýdýr. Asimilasyona ve asimilasyoncu amaçlara dur demenin yolu eðitimden geçer. Bu noktada da temel bir sorunumuz vardýr: Eðitimli dede yetiþtirmek ve kadrosuzluk gibi. Bu durumda þu gerçek ortaya çýkýyor ki Türkiye Cumhuriyeti nin asli kurucu unsurlarýndan olan Alevi toplumu, ikinci sýnýf vatandaþ muamelesi görmektedir. Bu durumu düzeltmek, düzeltilmesini saðlayacak toplumsal baskýyý yaratmak, göreviyle karþý karþýyayýz. Çifte Ali, Zülfikar ve Bektaþi Tacý - Neveser Aksoy Koleksiyonu, Cam Altýnda Yirmi Bin Fersah, s. 51. Bakýnýz sayfa 7. Anadolu Aleviliðini iyi anlayabilmek için, yaradýlýþ ve varoluþ tasarýmlarýný bilmek gerekir. Ortodoks Ýslam da, Allah yaratýcýdýr. Evren ve evreni kaplayan tüm canlý ve cansýz varlýklar Allah ýn bir Kün emriyle yaratýlmýþtýr. Ýnnema emruhu iza erade þeyen en yekule lehü kün fe yekün (O bir þey dilediði zaman, emri o þeye sadece Ol demektir) (Yasin: 82) Anadolu Aleviliði nde yaratan ve yaratýlan diye bir kavram yoktur. Ýnsan, yaratýlan deðil, Allah ýn kendi sureti nde var ettiði çocuðudur. Tanrý-evren-insan birlikteliði kapsamýnda insanýn kendi özünde, kendi kalbinde ve kendi ruhunda hissettiði evrensel güç tür Tanrý. Bir Alevi Tanrý yý, kendi beyin ve ruh aynasý nda Muhammet-Ali kimliðiyle zâhire yansýtýr. Açýk anlatýmla, insan ve diðer canlýlar Tanrý nýn kendi zatý nda görünüre çýkan sýfatlarý dýr. Ýnsan bu sýfatlarýn içinde en görkemlisidir. Kendi düþünme yetisini kullanarak maddi evrenin sýrlarýný çözmek için bir arayýþa koyulur. Önce, kendi kendini sorgular: Ben kimim?, nereden geldim?, nereye gidiyorum?, diye sorar. Uyku, rüya ve vecd gerçeðe açýlan üç kapýdýr. Kehanet sanatý insana bu üç kapýdan gelir. Ýnsanýn içinde aydýnlýk ve karanlýk tan oluþan iki karþýt güç varýdýr: Bu güçleri keþfettiði an insan, kendine korku yla karýþýk bir hayranlýk duymaya baþlar. Ve ben bu dünyanýn malý deðilim; çünkü, o beni açýklamaya yetmiyor. Ben sadece Yerküre den kaynaklanmadým, baþka yerlere doðru yol alýyorum, der. Ama nereye? sorusunu, geldiði kaynaða geri gidebileceðini çözebildiði ana kadar sorar. Çözdüðü anda insan, manzaralar ýn en ilginci haline gelir; kiþi burada kendi sýrrýna erer, kendisiyle beraber Tanrý yý, Tanrý yla beraber kendisini seyreder. Ve anlar ki ne kendisi Tanrý dan ayrý bir varlýktýr, ne de Tanrý kendisinden ayrý bir varlýktýr. Hünkârýmýz Ara bul, demiþ ama O na ulaþmak için yalýnýzca aramak yetmez, eðitim gerekir. Eðitim ise yine Hacý Bektaþ Veli nin Aleviliðe armaðan ettiði bir programdýr; adý da Dört Kapý Kýrk Makam. Bu programý alýp eðitilen insan kemâlet aþamasýna ulaþýr ve halka hizmetli olur. Hacý Bektaþ Veli nin Dört Kapý Kýrk Makam eðitim uygulamasýnda, çocuðu ana-babasýndan alýrlar, önce takva (Allah korkusu) ile yola kor, eðiterek tarikata yönlendirirler. Tarikatta hem takva, hem de zühd (ibadet) ile eðitirler. Arif olduðunda korkup da yalvardýðýný aramaya koyulur. Aradýðýný bulmasý için önce kendini bilmesi, kendi gerçeðini tanýmasý gerekir. Marifet eðitimi evrenseldir; evreni inceleröðrenir insan bu aþamada: Kendi gerçeðini, evrenin gerçeði yle örtüþtürdüðünde anlar ki evrenin aklý-zekâsý, kendi aklý-zekâsý. Bu aþamayý baþarýyla tamamlarsa muhip durumuna yükselir, hakikate erer ve seven olur; Hakk ýn sýrlarýný çözer, kendi iradesini O nun rýzasý nda yok eder. Ýþte kemâlet aþamasýna burada ulaþýr; geri döner, halka öðretmenlik yapar. Tarikat bilgisinin ötesi ne varamayan ve kendilerini Alevi önderi sayan zavallýlar ýn sayýsý az deðil. Geçenlerde bir Alevici yazar için yeni yayýmlanan Dersim de Cem kitabýmý imzalarken þunlarý yazmýþtým: Aleviliði- Bektaþiliði anlama-algýlama yolunda üretken bir halkayý yakalamak dileðiyle. Yazar Efendi okuyunca, Ben halkayý çoktan yakaladým, ihtiyacým yok bana akýl verene, dedi. Ne diyelim: Eðitim görmüþ, üniversite mezunu kaba sofu. Yani Alevi deðil, Alevici. Marifet ehlinin, yani ariflerin ibadetle, zikrle, oruçla, namazla ve zekâtla bir alakasý yoktur. O sadece düþünen bir beyin dir. Tefekkür ve seyir ile gerçeðe kavuþmak diler, bunun için yanar tutuþur ârifler. Abit ile zahit Cennet kazanma avuntusu içindedir; bu nedenle ibadeti Cennet kazanýmlarýna, ötesinde dünyalýk elde etmeye yöneliktir. Ârifin öyle bir derdi yoktur. O hem dünyayý, hem de ahireti terk etmiþtir. Onun arzusu nazar ile edep beklemektir, Hakk a ulaþmaktýr. Muhip, Hakk ý hep kendi özünde bilir. Hak nerededir?, diye sorsalar, muhip kendini iþaret eder ve Hak bendedir, der. Sen kimsin?, diye sorsalar muhip, Ben Hakk ým dese yanýlgýya düþmez. Hz Resul bir hadisinde, Men arefe nefsehu fekat arefe rabbehu (Her kim kendini bildi Tanrý yý bildi, der. Bunu hiçbir zaman unutmayalým. Kasým

14 AVRUPA PARLAMENTOSU YEÞÝLLER GRUBU AVRUPA BÝRLÝÐÝ NDE TÜRKÝYE: ORTA GELECEÐÝMÝZ ETKÝNLÝÐÝ Avrupa Birliði nde Türkiye: Ortak Geleceðimiz Ahmet Koçak Avrupa Parlamentosu Yeþiller/Özgür Avrupalýlar Baðlaþýklýðý (EFA) grubu dönemsel toplantýsýný bu kez Ýstanbul da yaptý. Toplantýsýnýn ana konusu Avrupa Birliði nde Türkiye: Ortak Geleceðimiz olarak belirlenmiþti. Grup toplantýsý ve bir dizi etkinlik Ekim arasýnda Hilton Konferans Merkezinde yapýldý. Türkiye nin AB ye üyeliðini desteklemek amacýyla yapýlan bu etkinlik açýlmadan önce Yeþiller Grubu milletvekilleri, bir basýn toplantýsý düzenledi. Basýn toplantýsýnda Yeþiller Grubu Eþ Baþkaný Daniel Cohn-Bendit özetle þunlarý söyledi: Türk siyasetçiler ve gazeteciler, bizi diðer adaylarla ayný muameleye tabi tutun diyorlar. Yanlýþ düþünüyorlar. Türkiye ne bir Malta, ne de Romanya. Türkiye nin AB üyeliði daha karmaþýk. Türkler çok gururlu, onurlu bir ülke. Onurunuza sahip çýkýn ve deyin ki, Türkiye ile özel müzakereler yapýlacak. Madem siz kendinizi özel görüyorsunuz o zaman müzakereler de size özel olacak. Ülkenin üyeliði, Türk tarihinin de AB ye entegrasyonu anlamýna geliyor. Ama bununla birlikte, AB ye üyeliðin, egemenliðinizden vazgeçmeniz anlamýna geleceðini de unutmayýn. Bence üyelik on yýl içinde gerçekleþir. Daha sonra söz alan AB-Türkiye Ortak Parlamenterler Komitesi Baþkaný Joost Lagendjik toplantýnýn amacýný þöyle dile getirdi: Türkiye inanýlmaz geliþme gösterdi. Ama önünüzde daha çok konu olduðunu biliyorsunuz. Zor sorunlarý tartýþmak için buradayýz. Görüþmelerin baþlamasýný destekliyoruz ama çözülmesi gereken problemler de olduðunu görüyoruz. Etkinliðin açýlýþ konuþmasýný Daniel Cohn- Bendit ile TBMM baþkaný Bülent Arýnç yaptý. Daniel Cohn-Bendit, açýlýþ konuþmasýn da Türkiye nin AB ye uyumu üzerinde durdu: Türkiye yi Avrupa ya entegre etmek farklý bir þeydir. Nüfusunun büyük çoðunluðu Müslüman olan bir ülkeyi AB ye entegre etmek, diðer ülkeleri entegre etmekten farklýdýr. Çünkü öyle bir çaðda yaþýyoruz ki, Ýslamiyet adýna hareket ettiðini söyleyen bir terörizmle mücadele içindeyiz. Eðer biz Türkiye yi Avrupa ya entegre edebilirsek; Ýstanbul, Ankara ve Türkiye yi demokrasi ve Ýslamiyet in Mekke si haline dönüþtürmeyi baþarabilirsek, dünyaya bir iþaret vermiþ oluruz. Biliriz ki, bizim terörizme karþý mücadelemiz totaliter bir ideolojiye karþý mücadeledir. Açýlýþ konuþmasýný yapmak için kürsüye çýkan TBMM si Baþkaný Bülent Arýnç, AB ye iliþkin özetle þunlarý söyledi: Artýk tarihte bir benzeri olmayan ortak yaþam þartlarýndan bahsediyoruz. Sosyal alanda, kültürel alanda, siyasi alanda, ekonomik alanda yeniden yorumlanmýþ bir yaþam þekli süreceðiz. Ýþte bu nedenledir ki, bu buluþma, hangi yýlda yapýlýrsa yapýlsýn, tarihin çok önemli dönüm noktalarýndan biri olacaktýr. AB kimliði etnik ya da dini bir kimlik deðildir. Bir deðerler bütünlüðü, bir üst kimliktir diye düþünüyorum. Bu açýdan da Müslüman kimliðimizin AB üyeliðimize bir engel deðil, zenginlik katacaðý kanaatindeyim. Bülent Arýnç, Avrupalý Parlamenterlere ayaküstü bir de demokrasi dersi verdi: Burada bizden kendi kültürümüz ve geleneklerimizden vazgeçmemizi bekleyenler varsa bu isteðin demokrasinin temel felsefesine aykýrý olduðunu söylemeliyim. Demokrasi, ötekinin bize benzeyerek yaþamýný sürdürmesi deðildir. Demokrasi, ötekinin deðiþmeden ve farklýlaþmadan haklara saygý göstererek bizimle bir arada yaþamasýdýr. Þimdi sormazlar mý kendisine, yýllardýr Sünnilerden farklý yaþayan Alevileri neden kendinize benzetmeye çalýþýyorsunuz? Cemevleri ibadet yeri deðildir, kültür merkezidir. Ýbadet edecekseniz buyrun camiye demek, ötekini yok saymak deðil de nedir? Sonra Joost Lagendjik in yönettiði, Ýslam, Avrupa Kimliði ve Türkiye nin AB Üyeliði konulu panel yapýldý. Panelde Türkiye den Esat Korkmaz, Ruþen Çakýr, Etyen Mahçupyan, Hollanda Leiden Üniversitesi inden Prof. Zürcher yer aldýlar. Bu panel, Alevi-Bektaþi toplumunu yakýndan ilgilendiriyordu. AB Ýlerleme Raporunda Aleviler, Müslüman azýnlýk olarak gösterilmiþ, din özgürlüðü ve azýnlýklarýn korunmasý temelinde görüþ belirtilmiþti. Avrupa kamuoyunun yakýndan takip ettiði bu toplantýya Genel Yayýn yönetmenimiz Esat Korkmaz Alevileri temsilen konuþmak için çaðrýlmýþtý. Panelde, Alevi-Bektaþi toplumunun demokratik istemlerini dile getiren Esat Korkmaz ýn konuþmasýnýn tamamýný yanda bulacaksýnýz. Panelin diðer katýlýmýcýlarýndan Ruþen Çakýr ise konuþmasýna bir anýsýný anlatarak baþladý: Yirmi yýl önce gazeteciliðe baþlar baþlamaz, Türkiye de Ýslâm i hareketler üzerine çalýþmaya baþladým. Benimle görüþen ilk yabancý Almanya da bir gazeteciydi. Ve kendisi Yeþillerdendi. Bu gazeteci meslektaþým bana ýsrarla Türkiye nin ikinci bir Ýran olup olmayacaðýný sormuþtu. Ben de kesinlikle böyle bir þeyin olmayacaðýný söylediðimde, aynen þunu söyledi. Devrimden önce Ýran daydým. Senin gibi saf Marksistler vardý. Þimdi bunlarýn hepsi ülkemde siyasi mülteci olarak yaþýyor. Aradan yirmi yýl geçti. Türkiye Ýran olmadý. Yeþillerin Türkiye ye bakýþý çok önemli bir þekilde deðiþti ve kongrelerini burada yaparak Türkiye nin AB ye üyeliðini en cesur þekilde savunacak noktaya geldiler. Son yirmi yýl içinde birçok þey deðiþti. Avrupalýlarýn en önemli çekincelerinin baþýnda iktidar partisinin ve onu destekleyen kitlelerin AB ye üyelik, demokrasi, insan haklarý ve sivil toplum konusunda gerçekten samimi olup olmadýklarýdýr. Bu soruyu bir Batýlý size direk sormaz. Ama dolaylý olarak dönüp dolaþýp bunu sorar. Bir diðer yaklaþým da hep merak edilen, Türkiye nin AB dýþýnda bir alternatifinin olup olmadýðýdýr. Þimdi buradaki temel soru þu: Türkiye nin AB dýþýnda, yani Batý dýþýnda bir alternatifi var mý? Yýllar önce böyle bir tartýþma olsaydý belki baþka cevaplar bulabilirdik. Ama artýk böyle bir þans ve ihtimal yok. Türkiye yi ne olduðu belirsiz bir Doðu ya, Ýslam dünyasýna terk etmenin hiç kimsenin hayrýna olacaðýný sanmýyorum. Gazeteci Etyen Mahçupyan da ülkeler, insanlar, dinler arasýnda demokratlýðýn tek taraflý olamayacaðýný ifade etti. Avrupa nýn, Ýslam dünyasýný ehlileþtirilmesi gereken boða olarak gördüðünü belirten Mahçupyan konuþmasýný þöyle bitirdi: Türkiye bu boðanýn boynuzlarýdýr. Boynuzlarý tutmadan boðayý ehlileþtiremezsiniz. Ama þunu da bilmek lazým onu ehlileþtirirken sizin de üstünüzün baþýnýzýn biraz pislenmesine razý olmanýz gerekiyor. Yani bu paylaþýlarak olacak bir þey. Yeþillerin Boðaziçi Mucizesi diye adlandýrdýklarý etkinlik, Þahkulu Sultan Dergâhý nda yapýlan bir Cem i izleyerek son buldu. 14 Sayý 4

15 AVRUPA PARLAMENTOSU YEÞÝLLER GRUBU AVRUPA BÝRLÝÐÝ NDE TÜRKÝYE: ORTA GELECEÐÝMÝZ ETKÝNLÝÐÝ ÝSLAM, AVRUPA KÝMLÝÐÝ VE TÜRKÝYE NÝN AB ÜYELÝÐÝ KONULU PANELDE GENEL YAYIN YÖNETMENÝMÝZÝN YAPTIÐI KONUÞMANIN TAM METNÝ Avrupa Birliði ve Aleviler Esat Korkmaz Aleviler kendilerini azýnlýk olarak görmüyorlar; çoðunluðun parçasý olduklarý bilinci içinde, azýnlýk tanýmlarýyla egemene karþý ortak bir irade yi dýþa vurabilecek tek güç durumunda bulunan halkýn parçalara ayrýlarak kalabalýk durumuna getirilmesine karþý çýkýyorlar. Baylar, Bayanlar; Alevilik, Anadolu topraðýnda yaþama geçmiþ olan Alevi geleneði ni kucaklayan, o temelden beslenen, sürekli güncelleþerek günümüze taþýnan ve tarihi aþarak geleceðe uzanacak olan çaðdaþ bir tavrýn, toplumsal boyutta halk çýkarýna-yararýna dayalý bir mücadelenin taþýyýcýsý olarak bilince çýkar. Bu nedenle Alevi olmak ya da Aleviliði benimsemek, genelde, insan görüntüsü altýnda ezilen-sömürülen bireye, özelde, insanlýk görüntüsü altýnda egemen e karþý ortak bir iradeyi dýþa vuran halka-yaratana yönelik bir tapýnmaya katýlmak anlamýna gelir. Aleviliðin amacý, geleceðe uzanan açýlýmýnda düþüncede görerek inancýndan aklýna atlamak ve kendini özgürleþtirmek, ötesinde toplumu ve doðayý özgürleþtirmek tir. Yüzyýllar süren bu özgürleþme-özgürleþtirme sürecinde Alevilik, insanlýðý ve doðayý Tanrý ile özdeþleþtirdi; canlý ve cansýz dünyayý pratik eylemler alaný durumuna dönüþtürdü; doðrudan demokrasi zemininde halkýn demokrasisi ni politikasýnýn mutlak biçimi olarak algýladý. Bu yolla Anadolu aydýnlanmasýnýn ve toplumcu hümanizmin en üretken felsefesini yarattý. Egemenin, ötesinde küresel egemenin, özgürlük mücadelesi karþýsýnda bir silah olarak taþýdýðý ölümü, düþünce özgürlüðüne þantaj yapmak için kullanýlan bir rehine olarak algýladý ve onu felsefesinden-inancýndan çekip çýkardý. Özgür bir insan ölüm den baþka her þeyi düþünür ve bilgisi ölüm üzerine deðil, yaþam üzerinedir, yargýsýný öne alarak ölümü ölümsüzleþtirdi. Yaþama enerjisi olarak tanýmladýðý sevgiyi-aþký, özgürlüðün tek olasý temeli ve toplumsal yaþamýn tek etik harcý olarak algýladý; sevginin-aþkýn taþýyýcý kimliði olarak öne çýkardýðý benliði ve ona duyulan etik ilgiyi, kendini yaratmanýn bir aracý durumuna getirdi. Alevilik, Anadolu kökenli bir felsefe-inanç, öðreti ve yaþama biçimidir. Felsefe boyutuyla bir düþünceci idealizm/materyalizm bileþimi olan Alevilik, genelde, Ýlkçað ve Rönesans aydýnlanmalarýnýn temelini oluþturan, akýlcý olmakla belirgin metafizik bir aydýnlanma zeminine oturur. Özelde ise inanç açýlýmlarýyla edindiði metafiziðinin, bireysel-toplumsal ve doðasal akýl tarafýndan beslenmesini, sorgulanmasýný, yaþanan anda anlamlý olacak biçimde deðiþtirilmesini/ dönüþtürülmesini bir zorunluluk olarak öne çýkardýðý için 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda diyalektik ve tarihi materyalizm üzerine yapýlandýrýlan gerçek aydýnlanma nýn, asýrlar-öncesi kanýtýný oluþturur. Ýlkçað dan gelen ve Ýsa þeriatýný yadsýyan/yalanlayan aydýnlanma deðerleri ile Arap Yarýmadasý ndan gelen ve Muhammet þeriatýna karþý köktenci bir duruþ alan Hz. Ali Yandaþlarý Hareketi nin muhalefet deðerleri, Asya dan gelen ve feodal devlete tavýrlý olan kandaþ toplum deðerleriyle, Anadolu da buluþtu. Temel üretim zemininde, belirleyici üretici güçler in, yani köylülerin, göçerlerin ve yarý-göçerlerin bireysel/toplumsal kurtuluþunu saðlamak üzere yüzyýllarda bir eren-evliya öðretisi/inancý biçiminde yapýlandý. Yapýlanýp biçimlenirken ayný zamanda çaðdaþý durumundaki kimi düþünce-inançlardan da beslendi: Öncelikle Asya kökenli kandaþ toplum deðerlerinin egemen olduðu Babailik ten, ardýndan Þii deðerlerle kandaþ deðerlerin harmanlanmýþ olduðu Ahilik ten, daha sonra kaynaðýný Yunan-Anadolu Ýlkçaðý ndan alan ve harfleri dil olarak kullanan Hurufilik ten ve son olarak da Osmanlý egemenine karþý halkýn düþünsel-inançsal-siyasal isteklerini kucaklayan Kýzýlbaþlýk tan etkilendi. Yapýlanma sürecine koþut olarak, geriye dönüþ kültü kapsamýnda, kendini yaratan kaynaklardan biri durumunda bulunan Hz. Ali Yandaþlarý Hareketi ni geriye doðru izleyerek Ýslam ýn içine taþýndý. Taþýnma yla birlikte kendi bâtýni yapýsýnda Ýslam heterodoksisini özümsedi, onunla özdeþleþti, tapým kimlikleri ve tapým olaylarý yarattý. Anadolu da, Ortaçað kurumlarýyla/deðerleriyle yeterince hesaplaþýlamadý ; yani, Atatürk ün baþlattýðý demokratik devrim tamamlanamadý. Doðal olarak þeriat deðerleri, birey ve toplum yaþamýndan sökülüp atýlamadý. Kuþatmanýn getirdiði yabancýlaþma ortamýnda laiklik de yabancýlaþtý ; din ve dünya iþlerinin birbirinden ayrýlmasý temeline dayanan laiklik, din ve devlet iþlerinin birbirinden ayrýlmasý biçiminde algýlanmaya/anlaþýlmaya ve uygulanmaya baþladý. Süreç içinde toplumsal yaþam þeriata terk edildi: Þeriatla birlikte özgürleþelim anlayýþý egemen duruma yükseldi. Þimdi Aleviler, Alevi kimliðinin yeniden yapýlanmasýný olanaklý kýlacak araçlarý biçimlendirmeye ve örgütlemeye; laiklik-demokrasi mücadelesi zemininde sosyal pratiði bir ucundan yakalayarak temsil edici/kimlikli bir mücadeleyi yaþama geçirmeye; Alevi-Sünni çatýþmasý oyununu bozmaya çalýþýyor. Çaðdaþ olmayý ya da çaðdaþ olaný yaratmayý; aklý inançtan, bilimi dinden baðýmsýzlaþtýrmayý; gerçek Alevi-Sünni kardeþliðini kurmayý, çaðdaþ insanlýk ve demokrasi deðerlerine sahip çýkarak toplumu ve bireyi kilitleyen zincirleri kýrmayý; özgürlükleri, eþitliði, halk egemenliðini, ideolojik ve siyasal çoðulculuðu yaþama geçirmeyi, temel ve vazgeçilmez yükümlülükler olarak görüyor. Yukarýda sýralanan amaç ve yükümlülükler gereði Aleviler, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn çatýsý altýnda yer almak istemiyorlar. Çünkü, devlet yapýsýnda böylesi bir örgütün bulunmasýný laiklikle baðdaþtýramýyorlar. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn Atatürk döneminde, devrimlere karþý köktendinci Sünni kesimden gelmesi olasý tehlikelere karþý kurulmuþtu. Varlýk nedeni olan bu tehlikelerin ortadan kalkmasýyla örgüt varlýðýnýn da sonlandýrýlmasý amaçlanýyordu. Ne var ki geliþmeler amaçlandýðý gibi olmadý. Diyanet gittikçe güçlendi; devlet, Sünni Devlet tercihinde bulununca Hanefi Ýslam anlayýþý ve bu anlayýþýn ilahi tasarýmý devletle bütünleþti. Laik bir toplumda devlet, ne dinlidir, ne de dinsiz dir. Devletin inanç özgürlüðünü saðlamakla (Devamý sayfa 16 da) Kasým

16 AVRUPA PARLAMENTOSU YEÞÝLLER GRUBU AVRUPA BÝRLÝÐÝ NDE TÜRKÝYE: ORTA GELECEÐÝMÝZ ETKÝNLÝÐÝ (Baþ tarafý 15. sayfada) yükümlü olmasý, bireyin inançlý ya da inançsýz olabileceðinin; buna karþýn, devletin bir inancýnýn olamayacaðýnýn önkoþul olarak kabul edilmesi demektir. Bu nedenle Aleviler laiklik gereði devletin, a) hiçbir dinin, dinsel anlayýþýn, devlet ve toplum düzenini biçimlendirip yönlendirmesine olanak tanýmaz; b) tüm inançlara özgürlük verir; farklý inançta olanlarýn özgürlüðünü engellemek isteyenlere müdahale eder, anlayýþýný yaþama geçirmek istiyorlar. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn kendi varlýk nedenlerini ortadan kaldýracak bir kanala sokulmasýný ya da kapatýlmasýný ; amacýn gerçekleþme sürecinde, kendilerinden alýnan ve Diyanet e ayrýlan vergilerin genel bütçe den kendilerine aktarýlmasýný talep ediyorlar. Zorla din eðitimi verme, Alevi yerleþim birimlerine cami yaptýrma ve imam atama, iþ ve bürokrasi alanlarýndan Alevileri dýþlama uygulamalarýnýn, Osmanlý nýn þiddete dayalý asimile yönteminin Cumhuriyet dönemindeki devamý olduðuna inanýyorlar ve bu uygulamalarýn sona erdirilmesini istiyorlar. Camileri ortak ibadet yeri olarak görmüyorlar; kendi inançlarýnýn gereklerini, kendi ibadet yerlerinde, yani cemevleri nde özgürce yerine getirmek istiyorlar. Çocuklarýna, devlet zoruyla din dersi verilmesini bir zulüm olarak algýlýyorlar ve bu uygulamanýn en azýndan Türkiye nin de imzaladýðý Çocuk Haklarý Sözleþmesi ne aykýrý olduðunu býkmadan usanmadan yineliyorlar. Müze olarak devletçe iþletilen Hacý Bektaþ Veli Dergâhý nýn, asýl sahibine yani kendilerine iadesini istiyorlar. Kendilerini azýnlýk olarak görmüyorlar; çoðunluðun parçasý olduklarý bilinci içinde, azýnlýk tanýmlarýyla gerçek demokrasinin biricik kaynaðý olan ve egemene karþý ortak bir irade yi dýþa vurabilecek tek güç durumunda bulunan halkýn parçalara ayrýlarak kalabalýk durumuna getirilmesine karþý çýkýyorlar; böylesi azýnlýk tanýmlarýnýn nedenlerini ortadan kaldýracak halkýn demokrasisi nin yerleþtirilmesini talep ediyorlar. Anadolu doðumlu olmakla birlikte Ýslam ýn içine taþýndýklarýný, yani Ýslam dýþý olmadýklarýný kabul ediyorlar; ortodoks inanç ve kimlikleri dönüþüme uðratarak Ýslamiyet i halk dinine evrilten temel güç olduklarýný savlýyorlar. Bu topraðýn yurttaþlarý, aydýnlanma yaratýcýlarý olarak kýyýma uðramak istemiyorlar artýk. Bu isteðin bir kanýtý anlamýnda onlarca insanýn diri diri yakýldýðý Sivas/Madýmak Oteli nin, Sivas Utanç Müzesi olarak düzenlenmesini talep ediyorlar. Demokrasinin temelinin bireysel, toplumsal ve sýnýfsal hak ve özgürlüklerden oluþtuðu bilinci içinde, bu alanlardaki kazanýmlarý bizlere sunacak olan AB ile Alevilerin hiçbir uyum sorunu olamaz. Tam tersine AB üyesi ülkeler insanýna Doðu nun doðacý/insancý evrensel deðerlerini taþýyacak, onlarýn kendi bedenlerine, ötesinde tüm doðaya, bireysel/toplumsal akýllarýna, ötesinde tüm doðaným aklýna dönmelerini saðlayacak en etkili araçtýr. Kendini yitiren, sistem tarafýndan belletilen amacýnýn dýþýnda amacý olmayan, yalnýzlaþan ve baþkalarýnýn acýsýndan tat alan Batý insanýna kurtuluþ çýðlýðý ya da uyarý zili olacaktýr. Ancak, AB dünyasý, demokrasinin ve insan haklarýnýn, sadece tanýmýný deðil, uygulamasýný da kapsayan geniþ bir anlayýþýn sahibi olabilir mi?, sorusunun yanýtýný ikirciksiz vermek durumundayýz. Böylesi geniþ bir uygulamanýn, Batý açýsýndan Türkiye üzerindeki sömürü havzasý ný daraltacaðý açýktýr. Alevilikte insan haklarý dendiðinde yatay eðilimli iþlendirme, ücret düzeyi, gelir daðýlýmý, eðitim, saðlýk, lokma hizmetiyle açlarý doyurma, vb., de akla gelir. Ne var ki AB nin bu konularla ilgilendiðine tanýk olamýyoruz. AB nin dayatmalarý, çalýþanlarýn kazanýmlarýyla belirgin Batý benzeri bir düzenin küreselleþtirilmesi mi acaba? Eðer öyleyse Aleviler sonuna kadar destek verecektir. Yok eðer AB, aþýrý soyutlaþtýrýlmýþ, uygulanabilirliði sýnýrlý olan dikey eðilimli insan haklarýyla içi boþaltýlmýþ bir demokrasi yi gerekçe göstererek, Batý kapitalizminin ekonomik olarak yönetimine girecek ve siyasi denetim altýna alýnacak bir Türkiye yaratmak istiyorsa bir kapitalist enternasyonalla karýþý karþýyayýz demektir. Böylesi bir durum, biçimsel olarak demokratikleþirken özde sömürgeleþmeye doðru yol alýyoruz anlamýna gelir. Ýþte Aleviler açýsýndan uyumsuzluk bu noktada baþlar. Avrupa Parlamentosu Yeþiller Grubu üyesi Cem Özdemir e Sorular Yönelttik Ahmet Koçak: Avrupa Birliði ilerleme raporunda Alevilerin azýnlýk olarak açýklanmasýný siz nasýl deðerlendiriyorsunuz? Azýnlýk kelimesi Türkiye de ve Avrupa da farklý anlaþýlýyor. Azýnlýk kelimesi Türkiye de Lozan Antlaþmasý ndan ibarettir. Avrupa da ise azýnlýk kelimesi hukuksal bir terim deðildir. Orada, azýnlýk kelimesi farklý bir anlam taþýyor. Avrupa daki Türk kökenliler de bir nevi azýnlýktýr. Daha önce gelmiþ olanlar da azýnlýk statüsündedir. Dini, etnik ve tercih azýnlýklarý var. Ortada bir terim anlaþmazlýðý olduðunu düþünüyorum. Türkiye deki insanlar kendilerini nasýl görüyorsa, devlet de öyle kabul etmeli. Devlet uzun bir süre Alevi ye, sen aslýnda Alevi deðilsin, baþka bir þeysin, demeye çalýþýyordu. Bu, tabii yanlýþ bir þey. Vatandaþýn alt kimlikleri farklý olabilir. Üst kimlik TC vatandaþlýðý. Türkiye de bugün tartýþýlan, Anayasal vatandaþlýk çerçevesinde hiçbir sorun olduðunu düþünmüyorum. Azýnlýk kelimesini devlet kabul eder mi, etmez mi? Ýnsanlar ister mi istemez mi? O, bizim meselemiz deðil. Ahmet Koçak: Aleviler kendilerini azýnlýk olarak görmüyorlar. Alevilerin bir kýsmý öyle görüyor, bir kýsmý görmüyor. Bu benim vazifem deðil. Yani bizim siyaset anlayýþýmýz bu konuda farklý. Biz siyasetçi olarak, sen þusun, deme hakkýna sahip deðiliz. Türkiye de devletin bir kýsmý farklý düþünüyor. Vatandaþa sen þusun demeye çalýþýyor. Biz bunu yanlýþ buluyoruz. Vatandaþ ne ise buna saygý göstermek zorundayýz. Avrupa da biz, Türk kökenli insanlara siz aslýnda Türk deðilsiniz, sizin diliniz yoktur, sizin diliniz Almancadýr demiyoruz. Yanlýþ buluyoruz böyle bir þeyi. Vatandaþa saygý devletin ilk görevidir. Vatandaþ Alevi ise, onun dini ibadet yeri Cemevi ise, biz buna sonuna kadar saygýlýyýz. Cemevine O dinevi diyorsa bizim için de dinevidir. Kültürevi diyorsa, bizim için kültürevidir. Devletin vazifesi, vatandaþýn gittiði evi tarif etme deðildir. Ýþte o yüzden de sivil toplum kuruluþ ve örgütlerinin güçlenmesini istiyoruz Türkiye de. Çünkü devlet vatandaþýn özel iþlerine karýþmamalý, vatandaþa býrakmalý bunu. Musa Aðacýk: Baþbakan Tayyip Erdoðan doðrudan cemevi kültür evidir, cami ile bir tutulamaz dolayýsýyla Alevilerin inanç merkezi camidir, demesine yorumunuz nedir? Camiye insanlar ne kadar saygýlý olmalýysa, ayný þekilde cemevine karþý da saygýlý olmalý. Devletin vazifesi kilise nedir, cemevi nedir, cami nedir demek deðildir. Hükümetin, Baþbakanýn da vazifesi deðildir bu. Hükümetin vazifesi, bütün dinlere eþit mesafede kalmak ve eþitlik saðlamak. Vatandaþ dini ibadet yeri olarak cemevine gitmek istiyorsa oraya gidebilmeli. Hiçbir engel olmamalý. Musa Aðacýk: Þu anda Ramazan ayýndayýz. Türkiye de medya A dan Z ye TV ler olsun, gazeteler olsun ramazan sayfasý hazýrlamaktadýr. Buna karþýn Alevilerin Muharrem ayý söz konusu olduðunda, býrakýn sayfa hazýrlamayý tek satýr haber bile olmamaktadýr. Buna yorumunuz nedir? Devletin dini olmadýðýndan dolayý, devlet Sünni vatandaþlarýn dini bayramlarýný kutlar, Alevi vatandaþýn dini bayramlarýný kutlar. Hýristiyanlarýn ve Musevilerin bayramlarýný kutlar. Basýn da aslýnda bunu yapmalý. Basýn da bütün farklý kültürler hakkýnda bilgi vermeli. Türkiye de yetiþen her vatandaþ, Türkiye deki, zengin mozaik hakkýnda bilgi edinebilmeli. Musa Aðacýk: Basýn da Sünni ama. Basýn da devletin Sünni politikasýnýn bir devamý. Basýnýn da dini olmamalý aslýnda. Ama o basýna ait olan bir þey, benim görevim deðil. Basýn, devlet, devleti temsil eden herkes bütün ülkedeki zenginliði temsil etmeli ve o zenginliði anlatmalý. Günün birinde Türkiye deki okullarda çocuklar Süryanilik, Yezidilik, Alevilik, Sünnilik, Musevilik, Hýristiyanlýk nedir, bunlarý ders kitaplarýnda öðrenebilir. Bu Türkiye nin zenginliðidir. 16 Sayý 4

17 Serçeþme nin Kaynaðý Hüseyin Akýn Serçeþme nin kaynaðý na iliþkin çalýþmalarýma 1985 yýlýnda baþladým: Farklý düþünceler içerisinde yola koyulmuþtum yýlýnda Hünkâr Hacý Bektaþ Veli yi oyunlaþtýrdým. Oyun çalýþmasý kapsamýnda Serçeþme ye kaynak olan tarihi köklere inmeye çalýþtým. Ýnsanlar arasýndaki iliþki bozukluðu, yaþama bakýþtaki bireysellik, yaþanan içsel çeliþkiler, kýsacasý kinin-kibrin bol olduðu, insanin insana yabancýlaþtýðý toplumsal bir yaþama tanýk oldum; daha doðrusu toplumsal bir yaþam içerisinde olduðumun farkýna vardým. Doðal olarak; olaylarýn geliþip bu duruma evirilmesinde birinci etmen yine insanýn kendisidir. Çünkü, egemen sýnýfa iliþkin hukuka ve siyasi kurumlara hizmet etmektedir. Her çaða damgasýný vuran düþünceler, toplumun maddesel gücünü elinde bulunduran ve bu nedenle manevi dünyaya egemen sýnýfa aittir. Maddesel üretim araçlarýný emrinde bulunduran sýnýf, uzantýsýnda manevi üretim araçlarý na da hükmeder. Doðada varolan her þey doðmak zorunda ise insan da kendi tarihini doðurarak, belirli bir doðum belgesi elde eder. Bu öyle bir belgedir ki kendini bilerek ortadan kaldýrma (feshetme) gücüne sahiptir. Tarih, gerçeði merkezine alarak, insana iliþkin olaylarý, tüm çýplaklýðýyla ortaya koyan bir bilim dalýdýr. Bu gerçeklikten korkanlar, tarihimizi yakýp-yok ederek, elimize az sayýda yazýlý belgenin geçmesine neden olmuþ ve böylece bize ihanetin en büyüðünü yapmýþlardýr. Bunun yaný sýra, tarihimizi çarpýtmak için verdikleri mücadeleyi de küçümsememek gerekir. Çünkü bu tarih çarpýtýcýlarý, insanýn özüne yabancýlaþmasýna önayak olmaktadýrlar. Aklýmýza, Neden? sorusu gelebilir. Kapitalist sistem, parayla her þeyi satýn aldýðý için, insanlar arasýndaki gerçek baðlarý da satýn alarak ya da silerek toplumsal iliþkilerin bozulmasýný saðlar. Para, deðiþimin evrensel aracýdýr. Ýlk bakýþta; insanlar arasýnda, genel bir bað olarak görülür, gerçekte ise her türlü insanlýk iliþkisini yýkar. Eðer dünyasal iliþkiler, tekrar insancýl deðerler üzerine yapýlandýrýlabilirse, iþte o zaman sevgi ancak sevgiyle, güven ancak güvenle deðiþtirilebilir. Para, bir yandan düzmece gereksinimlerin karþýlanmasýný kolaylaþtýrýrken, öte yandan gerçek gereksinimlerin karþýlanmasýný engelleyerek, insaný, özüne yabancýlaþtýrýr. Kendi özünden uzaklaþma baðlamýnda insan soyunun en büyük yabancýlaþmasý, toplumsal yabancýlaþma tarafýndan yaratýlmýþ dinsel yabancýlaþmadýr. Yazýlanlara, anlatýlanlara bakýldýðýnda, Alevi-Bektaþi felsefesini kabullenip, yaþamýn güzelliklerini paylaþmak isteyenlere kimileri tarafýndan Alevilik þöyle tanýmlanýyor: Biz Alevi Ýslam ýz, asýl Müslüman biziz, bu nedenle baþýmýz Kuran a baðlýdýr. Alevilik, Ýslamiyet in Anadolulaþmýþ biçimidir. Alevilik bir Türklük ürünüdür ya da Alevilik bir Kürtlük ürünüdür vb.. Bu söylemleri kullananlarýn aslýnda kimlere hizmet ettikleri açýkça bilinmektedir. Þu þekilde tanýmlamak belki de daha doðru olacaktýr: Yukarýdaki düþünceler þeriat kapýsý ndan ayrýlmak istemeyenler için geçerliliðini koruyabilir. Ancak unutmayalým ki Dört Kapý Kýrk Makam öðretisinde birinci kapýdan sonra temel anlayýþ Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlýktýr kesin yargýsýyla öne çýkarýlýr. Bu öz kavranamazsa ya da bilinmesine karþýn yaþamýn hizmetine sunulamazsa insanlar þeriat kapýsýný tartýþmaktan öteye gidemeyecektir. Bu türden tasarým sahipleri, bilim ve teknik i, insanlýk karþýsýnda, büyük bir tehdit olarak algýlarlar. Aslýnda asýl tehdit; bilim ve teknik deðil, onlarýn bilinçsizliði dir. Bilinçsizliklerinin bir gereði olarak, her þey, koþullara, zamana ve yere baðlýdýr, düþüncesini mayasýnda taþýyan Alevi-Bektaþi felsefesinin geliþmesinin karþýsýndadýrlar. 2 Temmuz 1993 Sivas ýnda yananlarýn, hâlâ yanmakta olduklarýný düþünmek bile istemediklerini, söylersem abartmýþ olmam herhalde. Çünkü tarih, bir rastlantýlar ya da saçma hatalar yýðýný deðildir. Þayet dünya sürekli hareket ve geliþim halindeyse, eskinin göçüp gitmesi ve yeninin doðup büyümesi, geliþimin bir yasasý ise o zaman her türlü engellemeye karþýn gerçek Alevi-Bektaþi düþüncesi geliþip güçlenecektir. Þunu da belirtmeden geçemeyeceðim: Onlarýn Tanrý sý ve Kitabý, insan üzerinde egemenlik kuran ve insanlarýn yabancýlaþmasýný saðlayan Para dýr. Artýk, yarattýðý nesnelerde yabancýlaþmayan insan, kendi emek ürünü nde kendini bulacaktýr. Ýnsan, nesnel dünya ile duyular aracýlýðýyla olduðu kadar, düþünce ve eylem aracýlýðýyla da iliþki kurar. Kurduðu her türlü iliþki, insanýn ve doðanýn baðlaþýk insanlaþmasý nýn dýþa vurumudur. Doðayla bütünleþme temelinde emeðin gücüne sahip çýkan Hünkâr Bektaþ Veli nin toplumsal diyalektiði ve felsefesi kavranmadýðý sürece, Anadolu Aleviliði, evrensel rolünü oynayamaz ve kapitalizm tarafýndan sürekli bölünmeye mahkum kalýr. Bunun önüne geçmenin yolu, Hünkâr Bektaþ Veli nin felsefesini yaþamla bütünleþtirmek ten geçer. Açýklamaya çalýþtýðým nedenlerle idealist bir anlayýþla deðil, materyalist bir anlayýþla yola çýktým. Alevi-Bektaþi felsefesinin özü de belirleyici anlamda idealizm deðil, materyalizm dir. Tarihi materyalizm, diyalektik materyalizmin ilkelerinin, toplumsal yaþamýn olgularýna, toplumun ve tarihinin incelenmesine uygulanýþýdýr. Diyalektik, konuþma-tartýþma anlamýnda dialego dan gelir. Alevi-Bektaþi tarihine baktýðýmýzda, karþýt düþüncelerin çarpýþmasýnýn ortaya konuþunun, hakikate ulaþmada tek etkili yöntem olduðu görülür. Alevi-Bektaþi ulularý tarafýndan doða olgularýna uzatýlan diyalektik düþünme yöntemi, doðayý anlamada kullanýldý: Doðada her þeyin deðiþmekte olduðu, hareket halinde olan her þeyin sürekli deðiþimden geçtiði, doðanýn geliþmesinin, doðadaki çeliþkilerin aþýlmasýnýn bir sonucu olduðu yargýsýna varýldý. Hacý Bektaþ Veli nin þu sözleri anlattýklarýmýz açýsýndan anlamlýdýr: Doðanýn egemeni deðiliz, onun, sorumluluklarýnýn bilincinde olmasý gereken uzantýsýyýz! Dinli dinsiz, Allahlý, Allahsýz, kitaplý kitapsýz, insanýn insanca yaþamasýný isteyen, emekten yana olan herkes kardeþtir. Hünkâr ýn da dediði gibi 72 millete bir nazarda bakýlýr. Böyle düþünmediðim taktirde, hem kendime, hem de tarihime ihanet etmiþ olurum. Bizler, insanlýða karþý sorumluyuz, ama onun kadar doðaya, öteki canlýlara ve hayvanlara karþý da sorumluyuz. Gelecek kuþaklara insanca yaþanýr bir toplum býrakmak zorundayýz, ama ayný zamanda anlamýný yitirmemiþ bir doða... Kasým

18 Aleviler ve Devlet Burhan Kocadað Son on yýlda yoðunlaþan Alevi olaylarý nedeniyle bu yazýmýzýn çekirdeðini, Alevilerin devlet ile olan iliþkileri üzerine ayýrdýk. Ancak Aleviler ve Devlet konusu geniþ bir kavram olduðundan Selçuklu ve Osmanlý iliþkilerine birkaç paragraflýk bir deðinme yapmakla yetineceðiz. Aðýrlýklý olarak günümüz iliþkileri üzerinde duracaðýz. Anadolu Selçuklu Devleti nin kuruluþundan, yükselme dönemine kadar olan yapýlanmada Alevi oymaklarýnýn büyük desteði olmuþtur. O dönemlerde Anadolu Müslüman oymaklarýnýn yüzde sekseni Alevi kökenli ve Alevi inançlý idi. Anadolu Selçuklu Devleti, doðudaki Büyük Selçuklu Devleti nin Sünni yapýlanmasýna karþý bir alternatif olarak Aleviliði seçmiþti. Daha doðrusu Anadolu da yer alan oymaklarýn büyük çoðunluðu Þamanist kökenli Alevi olduklarýndan, devlet yapýsý da bunu gerektiriyordu. Abdalan, Bacýyan alaylarý, Babailer ve Alevi Türkmenler, devletin kuruluþ dönemlerinde saray ile iç içe idiler. Yönetimsel iþlevlerde Türkmen töresi geçerli idi. Böylece devlet, Alevi oymaklar ile âdeta kenetlenmiþ durumdaydý. Halk ile saray arasýndaki bu dayanýþma, Alaattin Keykubat ýn zehirlendiði zamana kadar devam etti. Ne zaman ki oðlu Gýyasettin Keyhüsrev in iþ baþýna gelip geleneksel töreyi bozarak Arap mollalarýna yer verince, iþte denge o zaman bozulmuþ, Aleviler ve Devlet arasýndaki ipler de kopmuþtu. Bu kopuþun sonunda Alevi oymaklar, Baba Ýlyas ve Baba Ýshak ýn etrafýnda toplanmýþ ve bir süre sonra ayaklanmýþlardýr yýlýndaki bu ayaklanma, 240 yýlýnda Malya ovasýnda kanla bastýrýlmýþ ama, sonunda devlet de yýkýlarak tarihe karýþmýþtýr. Kurulan beylikler arasýnda Osmanlý nýn kuruluþu, yükseliþi ve imparatorluk haline geliþi de týpký Anadolu Selçuklu Devleti nin kuruluþu ve yükseliþi gibidir. Hacý Bektaþ Veli nin etrafýnda toplanan Alevi oymaklar, Horasan Alevileri, Alp Erenler, Ahiler, Osmanlýlara destek vermiþ, Yeniçeri Ocaðý kurulmuþ, Alevi-Bektaþi inancýna ve töresine göre yetiþtirilen Yeniçeriler harikalar yaratarak Balkanlar a kadar devleti taþýmýþ, küçük bir beylikten koskocaman bir imparatorluk yaratmýþlardý. Yýllar geçip, devirler deðiþince bu durum böyle devam etmemiþ, töreler yavaþ yavaþ deðiþmiþ, Yeniçeri Ocaðý nýn temeline keyfi nedenlerle dinamitler konulmuþ ve iþler rayýndan çýkmýþtý. Selçuklular ýn Gýyasettin Keyhüsrev i gibi, Osmanlýlar ýn 1. Selimi de babasýný devirip iþ baþýna gelince, Arabistan dan getirdiði halifelik le, Arap mollalarýnýn ve müftülerinin etkisi ile fetvalar ve fermanlar çýkarýp Alevi kýyýmýný yapmýþlardýr. Kýrk binler öldürülmüþ, bir o kadarý da zindanlara týkýlmýþ, geri kalanlarý da kýrsal kesimlere kaçar olmuþlardý. Kuyucu Murat zamanýnda otuz binler, diri diri kuyulara doldurulmuþtur. Devletin Alevilerle arasýnýn açýlmasýndan sonra, yapýlan baskýlar, iþlenilen haksýzlýklar sonucu zaman zaman Anadolu Alevileri ayaklanmýþ ve tüm ayaklanmalar, Celâli ayaklanmalarý adý altýnda toplanmýþ ve yoðunlaþmýþtý. Ne Olmuþ Sonucunda Duraklama ve gerileme dönemleri ile geriye doðru sayma baþlamýþ ve sonunda Anadolu Selçuklularý nda olduðu gibi Osmanlý devleti de tarihe karýþmýþtýr.türkiye Cumhuriyeti nin kuruluþu da týpký Anadolu Selçuklularý ile Osmanlý kuruluþuna benzer. Tarih tekerrürden ibarettir derler. Sanki bu tekerrür, Selçuklulardan Osmanlýya, Osmanlýlardan Türkiye Cumhuriyeti ne geçmiþ gibidir. Mustafa Kemâl paþa ve arkadaþlarý, Erzurum Kongresi nden sonra Sivas a geçerken, Tunceli ve Erzincan daðlarýnda pusu kurmuþ olan Elazýð valisi Ali Galip tehlikesine karþýn, bu bölgedeki Alevilerin korumasý altýnda Sivas a geçirilmiþ ve yine Hacýbektaþ muhiplerinin güvenliði altýnda Sivas Kongresi nin yapýmasýna olanak verilmiþtir. Kongre sonucunda Ankara ya geçen M. Kemâl Paþa ve arkadaþlarý, yani Temsiliye Heyeti, Hacýbektaþ ilçesine uðramýþ, orada Dergâh ýn konuklarý olmuþlar, onurlarýna cem düzenlenmiþ, Mustafa Kemâl Paþa ya geleneksel kuþak baðlanmýþ ve Cemalettin Çelebi ile özel ve gizli bir toplantý yapýlarak, kurulacak devlet þeklinin cumhuriyet olmasý için karar alýnmýþtýr. Hacýbektaþ ta oluþturulan birlik sonunda Anadolu Alevileri ve Bektaþileri, Kuvayi Milliye de yerlerini almýþlar ve yapýlacak seçimde tüm Anadolu Alevilerinin behemehal Mustafa Kemâl Paþa ve arkadaþlarýný desteklemesi için genelge yayýmlanmýþtýr. Yapýlan seçim sonucunda çok sayýda Alevi milletvekili grubu meclise girmiþtir. 23 Nisan 1920 de devletin resmen kurulmasýndan sonra 29 Ekim 1923 te yapýlan oturumda Alevi milletvekillerinin büyük destekleri sonucu, 128 ret oyuna karþýlýk 158 oyla Cumhuriyet ilan edilmiþtir. Bu oylamada Cumhuriyet ten yana oy kullanan Alevi milletvekilleri arasýnda Denizli Milletvekili Hüseyin Mazlum Baba, Dersim Milletvekilleri Diyap Aða, Hasan Hayri Bey, Mustafa Aða, Erzincan Milletvekilleri Mustafa Zeki Saltýk, Hüseyin Aksu ile Çorum, Sivas, Amasya, Tokat, Samsun, Kýrþehir, Adana, Mersin, Antalya, Muðla, Ýzmir Milletvekilleri vb. pek çok Alevi milletvekilini saymak olasý. Denilebilir ki, bu Alevi milletvekilleri olmasaydý, Cumhuriyet öylesine kolay kolay ilan edilemezdi li yýllarda feodal yapýnýn, devrimlere ayak uyduramamasý sonucunda talihsiz olarak baþ gösteren Koçgiri ve Dersim olaylarý dýþýnda 1950 yýlýna kadar Alevi toplumu pek rahatsýz olmamýþtýr yýlýndaki olaylarýn baþ sorumlusu da yine tek parti bünyesindeki sað kanadýn temsilcisi olan Celal Bayar ve arkadaþlarýdýr. Alevi toplumunun dýþlanmasý, 1950 den günümüze kadar uzanan sað parti iktidarlarýnýn döneminde olmuþtur. Celal Bayar dönemiyle Balkan kökenliler ve köktendinciler tedricen devlete egemen olmuþ, düzen giderek Alevi toplumunun aleyhine dönüþtürülmüþtür. Ne Olmuþtur Bu Dönemde? Yirmi beþ yýl devam eden Türkçe ezan, Arapça okunmaya baþlanmýþ, camiler mantar gibi çoðalmýþ, Köy Endüstrileri kapatýlmýþ, yerine kuran kurslarý ve imam hatip okullarý açýlmýþ, devletin çaðdaþ anlayýþý, giderek tutucu köktendinci anlayýþa, ýrkçý ve faþist düzene dönüþtürülmüþtür. Son yýlda estirilen terör yüzünden doðu köyleri boþaltýlmýþ, Osmanlýlarýn duraklama ve gerileme döneminde kýrsal kesime daðýlan Aleviler, ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte, estirilen terörden kaçýp kurtulmak için büyük kentlerde toplanmak zorunda kalmýþtýr. Alevilerin büyük kentlerde toplanmalarý, bir bakýma hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doðurmuþtur. Olumlu yönlere baktýðýmýzda, Aleviler iþ ve güç sahibi olmuþ, ülkenin var olan rantlarýna ortak olmuþlardýr. Ancak bu rant paylaþýmý, Sünni iþ çevrelerini rahatsýz etmiþ, sonucunda ýrkçý ve köktendinci militan guruplar Maraþ ta Malatya da, Sivas ta, Çorum da, Gazi mahallesi nde, Sarýgazi de Alevilere kan kusturmuþ, yakýlmalar ve öldürmeler olmuþtur den 2004 yýlýna kadar geçen 54 yýllýk zamana baktýðýmýz zaman, devleti ele geçiren sað iktidarlar döneminde, Alevi toplumu aleyhine kadrolaþmalar olduðuna tanýk oluruz. Arada bir iktidara taþýnan sosyal demokrat hükümetler ile 27 Mayýs Hareketi bu kadrolaþmaya engel olamamýþtýr. Arkasýndan devam eden sað patentli askeri darbeler de Türkiye solunu ezmiþtir. Bu yapýlanma sürecinde devletin polis gücüne bilinçli olarak ýrkçý ve köktendinçi militanlar doldurulmuþ, bürokrasi yine ayný þekilde bu güçlerce ele geçirilmiþtir. Bu süre içinde Alevi olduðu bilinen kiþiler, oluþturulan bu kadrolara alýnmamýþ, tek taraflý olarak devletin sosyal dengesi bozulmuþtur. Ben öyle inanýyorum ki, eðer yukarýda belirttiðimiz bu kadrolarýn içinde yüzde elli oranýnda Aleviler olsaydý ya da çaðdaþ anlayýþta saðduyu egemen olsaydý, Maraþ, Sivas, Malatya ve Gazi olaylarý yaþanmayacak, barýþ ve kardeþlik egemen olacaktý. Bin yýllýk bir deðerlendirme yaparsak, karþýmýza þöyle bir sonuç çýkar: Sistem olarak devlet, devlettir. Olumlu ya da olumsuz geliþmelerde devletin kabahati yoktur. Devleti ele geçiren kiþilerin ve zihniyetin kabahati vardýr. Bazý dönemlerde kara düþünceli, anti-demokrat, tutucu, köktendinci ve ýrkçý kadrolar devleti ele geçirebilir yada çeteler devleti sarabilir. Demokrat vatandaþlara ve özellikle Alevi kesime düþen görev, 18 Sayý 4

19 devlete küsüp karþýt örgütler kurmak yerine, devlete sahip çýkýp, demokratik yollarla ve yapýlacak seçimlerde güç birliði yaparak devleti kurtarmaktýr. Bin yýllýk acýlý ve kanlý deneyimler göstermiþtir ki, karþý çýkmalar ve ayaklanmalar hiçbir olumlu sonuç doðurmamýþ, aksine üzücü ve elim sonuçlar yaratmýþtýr. O halde Ne Yapmak Gerekir? Yapýlmasý gereken þudur: Aleviler ve sosyal demokrat kesim, devletin bütün birimlerine girmeli ve yapýlacak seçimler sonucunda parlamentoya büyük oranda milletvekili göndermelidir. Parçalanarak, küçük partiler kurup, peþlerinden koþarak, barajý aþamayan partilere oylarýný vererek ve sonucunda oylarýný bir nevi yakarak ya da iptal edilecek biçimde davranarak karþýtlarýna meydaný býrakmak ve onlarýn büyük bir güçle parlamentoya milletvekili sokmalarýna olanak saðlamak yanlýþtýr. Artýk bu yanlýþý görmek gerekir. Yöneticilerini beðenmesek bile, bize en yakýn büyük partiye girmeli, destek vermeli, gerektiðinde o partiyi ele geçirmeli ve Alevilerin de çok sayýda milletvekili çýkarmalarýna fýrsat vermeliyiz. Bunu yapmadýðýmýz taktirde geliþen sonuçlardan þikayet etmeye hakkýmýz olamaz. Geçen seçimde gördük. Orta-sol ve orta-sað partiler birbirlerine düþüp, birbirlerini parçalarken ve yine aklý bir karýþ havada olan, Türkiye nin gerçeklerini göremeyen ya da görmek istemeyen sivriler, ikinci cumhuriyetçiler, aþýrý solcular, baþörtü eylemlerine destek veren devrimciler bu birliðe katýlmadýlar. Örgütler kurup ya da kurdurulan küçük partiler peþinde koþup sosyal demokrat gücü zayýflatýrken, Refah partisi, Avrupa - dan uçaklar kaldýrtýp yandaþlarýný ve evlerindeki yatalak hastalarýný sandýk baþlarýna götürerek ve bir tek oy un hesabýný yaparak büyük oranda milletvekilini parlamentoya göndererek en büyük parti haline geldiler. Bunlarýn güçlenmesi, hem Alevi toplumu ve hem de 81 yýllýk Cumhuriyet rejimi için büyük bir tehlikedir. Bu tehlikeyi görmek gerekir. Gafletten uyanmanýn zamaný gelmiþtir. Kýrk atým kýrat, inadým inat deyip hâlâ küçük partilerin peþinde koþarsak, kendimizi parçalamýþ olacaðýz. O zaman atý alan Üsküdar ý geçecek ve daha büyük tehlikelerle karþý karþýya kalmýþ olacaðýz. Son kýrk sekiz yýldan beri tek taraflý bir anlayýþ vardýr. Bu zihniyet Sünni inancý egemen kýlma düþüncesinde. Bu nedenle böyle bir zihniyette ve böyle bir ortamda Alevilerin yeri yoktur ve olamaz da. Bunu beklemek hayalperestlik olur. Bunca yýldan beri devam edegelen Diyanet bütçesi, imam hatip okullarý, kuran kurslarý, okullarda öðretilen tek yanlý öðretim programlarý, zorunlu din dersleri bu öðretiyi zorlamaktadýr. Bütün bunlar da yetmiyormuþ gibi Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý kanalýyla yapýlan toplantýlar, düzenlenen seminerler, Alevi toplumunu asimile etme amacýný gütmektedir. Saðda solda açýlan cemevleri de, uygulamalarýyla Alevi þeriatýna doðru bir gidiþ içinde. Bu gidiþ, bizi Sünni þeriatýna ayak uydurma tehlikesiyle karþý karþýya getirecek gibi görünüyor. Cemevlerinde açýlan kuran kurslarý bu hedefi göstermektedir. Ýçindeyiz ve görüyoruz. Laik devlet bünyesinde Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý nýn yeri yoktur. Yetmiþ beþ yýldýr bu sistem devam edegelmektedir. Devletin dini olamaz. Devletin görevi dinli-dinsiz, Hýristiyan-Musevi-Müslüman olan tüm vatandaþlarýna eþit mesafede olmaktýr. Ama Türkiye de bunun tam tersi uygulanmaktadýr. Biz diyoruz ki mademki Diyanet kaldýrýlamýyor, bu parlamentoyla kaldýrýlmasý da olasý deðil, o halde Diyanet sisteminin revize edilmesi gerekir. Yani Diyanet iþleri Bakanlýðý bünyesinde: Sünni Cemaatler Daire Baþkanlýðý, Alevi Cemaatler Daire Baþkanlýðý, Müslüman olmayan Cemaatler Daire Baþkanlýðý olmalý ve bu daire baþkanlýklarý da kendi uygulamalarýnda özgür býrakýlmalýdýr. Her yýl ayrýlan trilyonlarca liralýk bütçe, bu daire baþkanlýklarý arasýnda oranlarýna göre paylaþýlmalý ve bu daire baþkanlýklarý da kendi cemaatlerine hizmet götürmelidir. Sonuç olarak diyoruz ki, devletin istenilen demokratik düzeyde olabilmesi için tüm demokrat insanlarýn Alevi-Sünni demeden el ele vererek çaðdaþ anlayýþta devlete modern bir þekil vermeleri gerekmektedir. Bizler, birbirimize düþtüðümüz an parçalanýrýz ve bundan arzu ettiðimiz devlet de oluþmaz. Alevilik Dizisi Alevilik, Diyanet,Siyaset Ýsmail Kaygusuz YENÝ ÇIKTI Musahiplik Ýsmail Kaygusuz 2. BASKI Sivas Katliamýnýn Onuncu Yýlýnda Onlar Iþýk Oldular Ahmet Koçak Okunacak En Büyük Kitap Ýnsandýr - R Yürükoðlu Hünkar Hacý Bektaþ Veli - Ýsmail Kaygusuz Alevilikte Ýnanç Kültür Siyaset Tarihi ve Ulularý - Ýsmail Kaygusuz Öykü Dünden Bugüne Alevi Olmanýn Bedeli Ýsmail Kaygusuz YENÝ ÇIKAN KÝTAPLARIMIZ Þiir Yirminci Yüzyýlýn Ýnsanlarýyýz Kul Hasan Atatürk Aydýnlýðýný Karanlýkçý Diþler Kesmez Ali Yüce Divanyolu Cad. No 54, Erçevik Ýþhaný 102, Eminönü-Ýstanbul Tel/Faks: +90.(0) TOPLU SÝPARÝÞLERDE %40 ÝNDÝRÝM YAPILIR Siyaset Dizisi Kafa Tutan Günler - Esat Korkmaz Ya Sosyalizm Ya Barbarlýk Y. Zamir TKP, Doðuþu, Kuruluþu, Geliþme Yollarý S. Üstüngel Ýrtica ve ABD Kýskacýnda Türkiye Lütfi Kaleli 2. BASKI Küreselleþmeyi Anlamak Yusuf Zamir Sosyalizm R. Yürükoðlu 1. Cilt: Sosyalizm Nedir 2. Cilt: Ütopik ve Bilim-Dýþý Sosyalizm 3. Cilt: Günümüz ve Türkiye Kasým

20 Türk-Ýslam Sentezi Yoluyla Alevi Asimilasyonu Lütfi Kaleli Topçu Baba yý Anma, Kültür ve Sanat Dermeði nin düzenlediði bir haftalýk kültür etkinliðine konuþmacý olarak ben de çaðrýldým. Hangi konuda konuþmam gerektiðini sorduðumda, Trakya bölgesindeki Bektaþilerin, Türk-Ýslam Sentezcileri ile Alevi-Ýslam söylemcilerinin etkisinde kalarak asimile olduklarýný ve son yerel seçimlerde Kýrklareli nin birçok belediye baþkanlýklarýný Bektaþiler sayesinde ýrkçý Milliyetçi Hareket Partisi nin aldýðýný söylediler. Hatta o kadar ki, Bulgaristan da Türklere yapýlan haksýzlýklar ile Türkiye de Alevi-Bektaþilere yapýlan haksýzlýklarý birleþtiren Türk-Ýslam Sentezcileri, bu konuyu iyi iþleyerek Bulgaristan sýnýrýndaki birçok Bektaþi köyünü Sünnileþtirmiþler bile... Konu çok önemliydi; Bektaþiler uyarýlmalýydý Haziran 2004 günü beni evimden alan canlarla önce Kýrklareli Eðitim-Sen lokaline gittik. Buradaki aydýn öðretmen, doktor, memur, emekli, emekçi dostlarla tanýþtýk. Akþama doðru Kofçaz ilçesine baðlý Ahmetler köyüne vardýk. Köye 1985 yýlýnda devlet tarafýndan yapýlan camiden akþam namazý için okunan ezan sesiyle karþýlandýk. Devletten maaþ alan imamýn günde beþ vakit ezan okumasý, zaman içerisinde etkili olmuþ, þimdi beþ-altý namazcý kazanýlmýþ... Derneðin organizesi güzeldi. Çevre köylerden de davet ettikleri köylüleri köy meydanýnda toplamýþlar; Kýrklareli den ambulanslarýyla getirttikleri saðlýk ekibi tarafýndan þeker ve tansiyon ölçümleri yapýlýyor; doktorlar, köylüleri saðlýk kontrollerinden geçiriyorlardý... Bu iþlemler saat 21 e dek sürdü. Bundan sonra benim konuþmam baþladý ve 24 e dek devam etti. Konuþmamýn özeti þöyle oldu: 1200 lü yýllarýn Anadolu sunda Selçuklular hüküm sürüyordu. Arap- Fars dil ve kültürlerinin etkisiyle dinsel boyutta þeriat kurallarýna aðýrlýk veriliyordu. Tasavvuf baðlamýnda inancý insanileþtiren akýmlara baský uygulanýyordu. Baba Ýlyas ýn öncülüðünde baþlatýlan Babai Ayaklanmasý 1240 ta kanlý biçimde bastýrýlýyordu. Kardeþliði, birlik ve beraberliði öngören Ahilik örgütünün kurucusu Ahi Evren 1261 de katlediliyor ve geniþ bir alanda esnafý kucaklayan örgütü daðýtýlýyordu... Ýþte böyle bir ortamda Horasan dan Anadolu ya barýþýn simgesi sayýlan güvercin donuyla gelen Hünkâr Hacý Bektaþi Veli. yerleþtiði Sulucakarahöyük kýrsalýnda, aklý öne alýyor; Bilimle gidilmeyen yolun sonu karanlýktýr! diyor; barýþýn, sevginin, hoþgörünün sembolü olarak kavgaya, kine, kibre karþý durup; din, dil, ýrk, mezhep ve cinsiyet ayýrýmý yapmadan toplumlarýn kardeþliðini seslendiriyor; Bir erkeði okutursanýz bir kiþiyi aydýnlatýrsýnýz, bir kadýný okutursanýz bir toplumu aydýnlatýrsýnýz! demek suretiyle toplumda kadýnýn önemine vurgu yapýyordu... Hallacý Mansur un Enel-Hak (Tanrý benim) felsefesiyle gökyüzündeki Tanrý yý insan cemaliyle yeryüzüne indiren tasavvuf kanalýndaki bâtýni inanç, Hacý Bektaþi Veli nin Dört Kapý Kýrk Makam uygulamasýyla Alevi-Bektaþi toplumunu kucaklýyordu... Ýmam Caferi Sadýk, Buyruk adlý yapýtýnda Dört Kapý Kýrk Makam ý özetle þöyle açýmlýyor: Þeriat gemidir, tarikat denizdir, marifet dalgýçtýr, hakikat incidir. Pir olan kimselere gerektir ki, þeriat gemisine bineler, tarikat denizinde, yüzeler, marifet dalgýcý olup Hakikat incisine eriþeler... Bir kavilde þeriat. kiþinin kulluk etmesidir. Tarikat, Talip in (isteklinin) kendisini ispat etmesidir. Marifet, özünün özünü bilmesi, insanlýða hizmet etmesidir. Hakikat ise, kiþinin kemâlete ermesi, menzile ulaþýp Hak ile Hak olmasýdýr... Ve bir kavilde þeriat, iþitmektir (ilkokuldur). Tarikat, görmektir (ortaokuldur). Marifet, anlamaktýr (lisedir). Hakikat, bilmektir (üniversitedir). Üniversiteye gelip atom çekirdeðini inceleyen bir bilim adamýnýn tekrar ilkokula dönüp abece öðrenmesi ne denli abes ise, hakikat kapýsýnda Hakk a ermiþ birinin de þeriat kapýsýna dönmesi o kadar abestir... Hünkâr Hacý Bektaþi Veli de, Makalat adlý yapýtýnda Dört Kapý yý insanýn öz-benliðiyle bütünleþtirip özetle þu yorumu getirmektedir: Hak Süphane, Âdem oðullarýný dört türlü nesneden yarattý: Ýlki topraktýr, ikincisi sudur, üçüncüsü ateþtir, dördüncüsü yeldir. Özü toprak olanlar, turaptýrlar; alçakgönüllü, hoþgörülü, paylaþýmcý, özverilidirler. Kinden, kibirden, çýkardan uzaktýrlar. Ýnsanlýðýn hayrýna güzellikler üreten Hakikat in kâmil insanlardýrlar... Özü su olanlar, su gibi aziz ve paktýrlar. Her türlü kirden, pislikten azadedirler. Bencillik, cimrilik, çýkarcýlýk, haksýzlýk gibi çirkinliklerden uzaktýrlar. Bilgi ve becerileriyle insanlýða yararlý olan marifetin olgun insanlarýdýrlar... Özü ateþ olanlar, hamlýktan olgunluða ermek için egosunu ateþte yakýp Hak yoluna kendisini adayan tarikatýn öðrenicisi olan insanlardýr... Özü yel olanlar ise, rüzgâr gibi aný anýna uymayan, deðiþken, kararsýz, her türlü gelip geçici heveslere kapýlan; kendi bencilliklerinde boðulan, özündeki cevheri bilmeyen, her kötülüðe yönelen; bu kötülüklerini namaz ile baðýþlatacaðýný umarak üst üste kötülükler yapan þeriatýn þekilci insanlarýdýrlar... Yunus Emre de bir dörtlüðünde diyor ki: Bir kez gönül yýktýn ise Bu kýldýðýn namaz deðil Yetmiþ iki millet dahi Elin yüzün yomaz deðil... Ýþte bu akýl baðlamýndaki evrensel insanlýðý kucaklayan görüþler, þeriat kapýsýnda kalmýþ olanlar tarafýndan kabul görmedi. O nedenle yönetime gelip iktidar edenler, hele bir de Yavuz Sultan Selim ile Halifelik erkini de ele geçirince, Alevi-Bektaþileri Kýzýlbaþ suçlamasýyla, anabacý tanýmaz karalamasýyla kötülediler ve katletmeye kalkýþtýlar. 40 bin Alevi-Bektaþi yi kýlýçtan geçirten Yavuz dan sonra bir o kadar Alevi- Bektaþi yi de Kuyucu Murat, diri-diri kuyulara koyarak katletti. Ve tarih boyunca bu tür kýrýmlar irili ufaklý olarak devam ettirildi... Kendilerine kent ortamýnda yaþam olanaðý bulamayan Alevi-Bektaþiler, kýrsal alanlara çekilip kapalý toplum olarak yaþamaya âdeta mahkum oldular. Ýnançlarýný ancak Halk âþýklarýnýn saz ve sözlerinde, dedebabalarýn mürþitliðiyle cemevlerinde gizli yapýlan 12 Hizmetli cem törenlerinde yaþatýr oldular... Hacý Bektaþi Veli, camisiz yaþadý. Alevi-Bektaþileri katliamlarla yok edemeyen Ehlibeyt düþmaný Emevi artýklarý, bir yandan da onlarý asimilasyona tabi tuttular: 1826 da Yeniçeri Ocaðý ný kanlý biçimde kaldýran Osmanlý nýn egemenleri, tüm Alevi-Bektaþi tekkelerini kapattýlar, Dede- Babalarýnýn kimini katlettiler, kimini de deðiþik yerlere sürdüler. Hacý Bektaþi Veli nin Türbesi ndeki Merkez Dergâh ýn post sahibi olan 57 yaþýndaki Mehmet Hamdullah Çelebi yi, Amasya ya sürgün ettiler, iki deve yükü kitap ve el yazmasý belgeleri ise yaktýlar. Yýkmadýklarý Dergâh a da Mehmet Said adlý bir Nakþibendi Þeyhi ni imam olarak atadýlar. Bu zatýn asli görevi, Alevi-Bektaþileri asimilasyona tabi tutarak Sünnileþtirmekti... Nitekim bu zat, Türbe nin yanýna 1834 yýlýnda bir cami yaptýrdý. Bugünkü asimilasyoncular da, Alevi-Bektaþiler de camili yaþadýlar. Ýþte Bacý Bektaþi Veli Türbesi ndeki tarihi cami bunun açýk bir kanýtýdýr. demek suretiyle propagandalarýný yaygýnlaþtýrdýlar... Ne var ki bu da pek bir iþe yaramadý. Dinine dizinle deðil, özünle baðlan! diyen Hacý Bektaþi Veli yi pir bilen, O nun marifet ehli hakikatçi yoluna giden ve kararlýlýkla bu yolu sürdüren Alevi-Bektaþiler, o camiye hiçbir zaman itibar etmediler. Bugün bile 41 yýldan beri devam eden Hacý Bektaþi Veli yi Anma Törenleri ne katýlan yüz binlerce Alevi- Bektaþi o camiye girip namaz kýlmadan Hacý Bektaþi Veli nin türbesine niyaz edip inançlarýnýn gereðini yerine getirmektedirler... Þeriat kapýsýnda kalmýþ olanlarla hiç anlaþamayan Alevi-Bektaþiler; Emeviler, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlýlar dönemlerinde olduðu gibi Cumhuriyet döneminde de 1960 lý yýllarýn sonu, 1970 li yýllarýn baþýndan itibaren toplu kýrýmlara uðramaya baþladýlar. 20 Sayý 4

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

Simge Özer Pýnarbaþý

Simge Özer Pýnarbaþý Simge Özer Pýnarbaþý 1963 yýlýnda Ýstanbul da doðdu. Ortaöðrenimini Kadýköy Kýz Lisesi nde tamamladý. 1984 yýlýnda Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü nü bitirdi.

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme - 1 8 Konuþmayý Yazýya Dökme El yazýnýn yerini alacak bir aygýt düþü XIX. yüzyýlý boyunca çok kiþiyi meþgul etmiþtir. Deðiþik tasarým örnekleri görülmekle beraber, daktilo dediðimiz aygýtýn satýlabilir

Detaylı

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr.

Yükseköðretimin Finansmaný ve Finansman Yöntemlerinin Algýlanan Adalet Düzeyi: Sakarya Üniversitesi Paydaþ Görüþleri..64 Doç.Dr. MALÝYE DERGÝSÝ Temmuz - Aralýk 2011 Sayý 161 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Yayýn Kurulu Baþkan Füsun SAVAÞER Üye Ali Mercan AYDIN Üye Nural KARACA

Detaylı

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI

T.C YARGITAY 9. HUKUK DAÝRESÝ Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Yargýtay Kararlarý T.C Esas No : 2005 / 37239 Karar No : 2006 / 3456 Tarihi : 13.02.2006 KARAR ÖZETÝ : ALT ÝÞVEREN - ÇALIÞTIRACAK ÝÞÇÝ SAYISI Davalý þirketin ayný il veya diðer illerde baþka iþyerinin

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Hangi þeklin tam olarak yarýsý karalanmýþtýr? A) B) C) D) 2 Þekilde görüldüðü gibi þemsiyemin üzerinde KANGAROO yazýyor. Aþaðýdakilerden hangisi benim þemsiyenin görüntüsü deðildir?

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2018 3 puanlýk sorular 1. Leyla nýn 10 tane lastik mührü vardýr. Her mührün üzerinde 0, 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 rakamlarýndan biri yazýlýdýr. Kanguru sýnavýnýn tarihini þekilde görüldüðü gibi yazan Leyla,

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýda verilen iþlemleri sýrayla yapýp, soru iþareti yerine yazýlmasý gereken sayýyý bulunuz. A) 7 B) 8 C) 10 D) 15 2. Erinç'in 10 eþit metal þeridi vardýr. Bu metalleri aþaðýdaki

Detaylı

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ IPA Cross-Border Programme CCI No: 2007CB16IPO008 BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ SINIR ÖTESÝ BÖLGEDE KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLÝ ÝÞLETMELERÝN ORTAK EKO-GÜÇLERÝ PROJESÝ Ref. ¹ 2007CB16IPO008-2011-2-063, Geçerli sözleþme

Detaylı

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Proje Yönetimi ÝÇÝNDEKÝLER Konular 5 Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10 Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23 Araç 1: Araþtýrma sorularý Araç 2: Belirsiz talimatlar Araç 3: Robotlar 28 Örnek

Detaylı

Mart 2010 Otel Piyasasý Antalya Ýstanbul Gayrimenkul Deðerleme ve Danýþmanlýk A.Þ. Büyükdere Cad. Kervan Geçmez Sok. No:5 K:2 Mecidiyeköy Ýstanbul - Türkiye Tel: +90.212.273.15.16 Faks: +90.212.355.07.28

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 9, Romalýlar Mektubu, dokuzuncu bölüm: «Seçilmiþ Halkýn Ýmansýzlýðý» A. Romalýlar Mektubu nun dokuzuncu bölümünü okuyun. Özellikle þu konulara dikkat

Detaylı

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez? 5. SINIF COÞMY SORULRI 1. 1. BÖLÜM DÝKKT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. Kazan Bardak Tam dolu kazandan 5 bardak su alýndýðýnda kazanýn 'si boþalmaktadýr. 1 12 Kazanýn

Detaylı

Fiskomar. Baþarý Hikayesi

Fiskomar. Baþarý Hikayesi Fiskomar Baþarý Hikayesi Fiskomar Gýda Temizlik Ve Marketcilik Ticaret Anonim Þirketi Cumhuriyetin ilanýndan sonra büyük önder Atatürk'ün Fýndýk baþta olmak üzere diðer belli baþlý ürünlerimizi ilgilendiren

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154

MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER MALÝYE DERGÝSÝ. Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 MALÝYE DERGÝSÝ Ocak - Haziran 2008 Sayý 154 Sahibi Maliye Bakanlýðý Strateji Geliþtirme Baþkanlýðý Adýna Doç.Dr. Ahmet KESÝK Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü Doç.Dr. Ahmet KESÝK MALÝYE DERGÝSÝ ÝÇÝNDEKÝLER Yayýn

Detaylı

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim: 3. SINIF 1.ta haf * Okuyalım: Eșek * Matematik: Çevremizdeki Üçgenler * Alıștırma-Bulmaca: Sözcük Avı * Gezelim-Görelim: Doğal Yașam Parkı * Alıștırma-Bulmaca: Sıradaki Șekil Hangisi * Doğa: Karıncaların

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01 Matematik Mantýk Kümeler Sevgili öðrenciler, hayatýnýza yön verecek olan ÖSS de, baþarýlý olmuþ öðrencilerin ortak özelliði, 4 yýl boyunca düzenli ve disiplinli çalýþmýþ olmalarýdýr. ÖSS Türkiye Birincisi

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi,

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi, ... /... / 2008 Sayýn Makina Üreticisi, Firmamýz Bursa'da 1986 yýlýnda kurulmuþtur. 2003 yýlýndan beri PVC makineleri sektörüne yönelik çözümler üretmektedir. Geniþ bir ürün yelpazesine sahip olan firmamýz,

Detaylı

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA 2 1 1 2 1. BÖLÜM 7. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? 2 1 1 2 A) B) C) D) 3 2 3

Detaylı

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim Matematik 1. Fasikül ÜNÝTE 1 Geometriye Yolculuk ... ÜNÝTE 1 Geometriye Y olculuk Çevremizdeki Geometri E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim E E E E E Üçgenler

Detaylı

Gelir Vergisi Kesintisi

Gelir Vergisi Kesintisi 2009-16 Gelir Vergisi Kesintisi Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/16 Gelir Vergisi Kesintisi 1. Gelir Vergisi Kanunu Uyarýnca Kesinti Yapmak Zorunda Olanlar: Gelir Vergisi

Detaylı

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012

7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 7. ÝTHÝB KUMAÞ TASARIM YARIÞMASI 2012 KÝMLER KATILABÝLÝR? Yarýþma, Türkiye Cumhuriyeti sýnýrlarý dahilinde veya yurtdýþýnda okuyan T.C. vatandaþlarý veya K.K.T.C vatandaþý, 35 yaþýný aþmamýþ, en az lise

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7 TEST 8 Ünite Sonu Testi 1. 40 m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 2. A noktasýndan harekete baþlayan üç atletten Sema I yolunu, Esra II yolunu, Duygu ise III yolunu kullanarak eþit sürede B noktasýna

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... 2 Mart 2005 Hürriyet Gazetesi Oto Yaþam Eki'nin Editörü Ufuk SANDIK, "Dikiz Aynasý" köþesinde Oda Baþkaný Emin KORAMAZ'ýn LPG'li araçlardaki denetimsizliðe

Detaylı

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir

Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir 2008-96 Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir Ýstanbul, 19 Kasým 2008 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2008/96 Ücretlerin Bankalardan Ödenmesi Zorunlu Hale Getirilmiþtir 4857 sayýlý

Detaylı

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik

EÞÝTSÝZLÝKLER. I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik. Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik l l l EÞÝTSÝZLÝKLER I. ve II. Dereceden Bir Bilinmeyenli Eþitsizlik Polinomlarýn Çarpýmý ve Bölümü Bulunan Eþitsizlik Çift ve Tek Katlý Kök, Üslü ve Mutlak Deðerlik Eþitsizlik l Alýþtýrma 1 l Eþitsizlik

Detaylı

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü?

BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü? BÝRÝNCÝ BASAMAK SAÐLIK HÝZMETLERÝ: Sorun mu? Çözüm mü? Hükümetler birinci basamak saðlýk hizmetleri konusundaki yasalarý açýkça çiðnemektedir. Türkiye saðlýk sisteminde, birinci basamaktaki kurumlar (saðlýk

Detaylı

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere,

A A A A) 2159 B) 2519 C) 2520 D) 5039 E) 10!-1 A)4 B)5 C)6 D)7 E)8. 4. x 1. ,...,x 10. , x 2. , x 3. sýfýrdan farklý reel sayýlar olmak üzere, ., 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 0 sayýlarý ile bölündüðünde sýrasýyla,, 3, 4, 5, 6, 7, 8, ve 9 kalanlarýný veren en küçük tamsayý aþaðýdakilerden hangisidir? A) 59 B) 59 C) 50 D) 5039 E) 0!- 3. Yasin, annesinin

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden ünite 1 OKUL HEYECANIM TEST 1 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yanlýþtýr? Hayat Bilgisi Vatan ve ulus sevgisinin öðrenildiði yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr?

Detaylı

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor TD 161.qxp 28.02.2009 22:11 Page 1 C M Y K 1 Mart 2009 Sayý:161 Sayfa 6 da 2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor Saðlýkta Dönüþüm Programý nýn uygulanmaya baþladýðý 2003 yýlýndan bu yana çok

Detaylı

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ

BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ BURDURLU HOCA DAN YURT SÖYLENCELERÝ Her yönüyle edip (edebiyatçý) ve öðretmen Ýbrahim Zeki Burdurlu nun ölümsüz bir yapýtý elinizi öpüyor. Burdurlu bu çalýþmasýnda, cennet Anadolu nun deðiþik yörelerinden

Detaylı

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar Öðrencinin Adý ve Soyadý Doðum Yeri ve Yýlý Fakülte Numarasý Bölümü Yaptýðý Staj Dalý Fotoðraf STAJ BÝLGÝLERÝ Ýþyeri Adý Adresi Telefon Numarasý Staj Baþlama Tarihi Staj Bitiþ Tarihi Staj Süresi (gün)

Detaylı

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge

Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge Platformdan Yeni ve Ýleri Bir Adým: Saðlýk ve Sosyal Güvence için Bir Bildirge Onaylayan Administrator Thursday, 05 August 2010 Son Güncelleme Thursday, 05 August 2010 HSGG GÜVENLÝ GELECEK ÝÇÝN SAÐLIK

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi

Sunuþ. Türk Tabipleri Birliði Merkez Konseyi Sunuþ Bu kitap Uluslararasý Çalýþma Örgütü nün Barefoot Research adlý yayýnýnýn Türkçe çevirisidir. Çýplak ayak kavramý Türkçe de sýk kullanýlmadýðý için okuyucuya yabancý gelebilir. Çýplak Ayaklý Araþtýrma

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý

Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý Ermeni soykýrýmý nýn avukatlarý Þu sýra baþta Ýsviçre olmak üzere, Almanya ve Fransa dahil Avrupa ülkelerinin hukuk ve siyasal bilgiler fakültelerinin insan haklarý derslerinde, seminerlerde ve doktora

Detaylı

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU.

ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. ERHAN KAMIŞLI H.Ö. SABANCI HOLDİNG ÇİMENTO GRUP BAŞKANI OLDU. Sendikamýz Yönetim Kurulu Üyesi Erhan KAMIÞLI, 28 Mart 2001 tarihi itibariyle H.Ö. Sabancý Holding Çimento Grubu Baþkanlýðý'na atanmýþtýr.

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 puanlýk sorular. Saat 7:00 den 7 saat sonra saat kaçtýr? A) 8.00 B) 0.00 C).00 D).00 E).00. Bir grup kýz daire þeklinde duruyorlar. Alev Mina nýn solunda dördüncü sýrada, saðýnda

Detaylı

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý..

Kümeler II. KÜMELER. Çözüm A. TANIM. rnek... 3. Çözüm B. KÜMELERÝN GÖSTERÝLMESÝ. rnek... 1. rnek... 2. rnek... 4. 9. Sýnýf / Sayý.. Kümeler II. KÜMLR. TNIM Küme, bir nesneler topluluðudur. Kümeyi oluþturan nesneler herkes tarafýndan ayný þekilde anlaþýlmalýdýr. Kümeyi oluþturan nesnelerin her birine eleman denir. Kümeyi genel olarak,,

Detaylı

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623

MALÝYE DERGÝSÝ ULAKBÝM ISSN 1300-3623 MALÝYE DERGÝSÝ ISSN 1300-3623 Temmuz - Aralýk 2007, Sayý 153 YAZI DANIÞMA KURULU Prof. Dr. Güneri AKALIN Prof. Dr. Abdurrahman AKDOÐAN Prof. Dr. Figen ALTUÐ Prof. Dr. Engin ATAÇ Prof. Dr. Ömer Faruk BATIREL

Detaylı

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve MD Mülteci Danýþma M TOHAV e-bülten n S AYI: 2 TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi Ýletiþim Bilgileri Adres: Yýldýrým Mah. Ziyademirdelen Sok. N0: D: 1 Suruç/ÞANLIURFA Tel: 0 (414) 611 98 02 TOHAV Suruç

Detaylı

DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I

DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I YGS-LYS GEOMETRÝ Konu Anlatýmý DOÐRUNUN ANALÝTÝÐÝ - I ANALÝTÝK DÜZLEM Baþlangýç noktasýnda birbirine dik olan iki sayý doðrusunun oluþturduðu sisteme dik koordinat sistemi, bu doðrularýn belirttiði düzleme

Detaylı

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A² EK 17-A RÝA ÝÇÝN DEÐERLENDÝRME KONTROL LÝSTESÝ ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ Hizmet verenin sorularý: Hizmet alana aþaðýdaki sorularý sorun: Hizmet veren için kurallar: Eðer yanýtlar evet sütununda ise aþaðýdaki

Detaylı

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası. Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası. Kulplar taktım sicimden, Boyadım bakır gibi; Doldurdum

Detaylı

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi

Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi 2009-11 Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi Kesintisi Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/11 Dar Mükellef Kurumlara Yapýlan Ödemelerdeki Kurumlar Vergisi

Detaylı

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen.

Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler. Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung. Freie Hansestadt Bremen. Gesundheitsamt Freie Hansestadt Bremen Sozialmedizinischer Dienst für Erwachsene Bakým sigortasý - Sizin için bilgiler Türkischsprachige Informationen zur Pflegeversicherung Yardýma ve bakýma muhtaç duruma

Detaylı

Araþtýrma Hazýrlayan: Ebru Kocamanlar Araþtýrma Uzman Yardýmcýsý Gýda Ürünlerinde Ambalajýn Satýn Alma Davranýþýna Etkisi Dünya Ambalaj Örgütü nün açýklamalarýna göre dünyada ambalaj kullanýmýnýn %30 unu

Detaylı

MedYa KÝt / 26 Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetimi konusunda Türkiye nin ilk dergisi HR DergÝ Human Resources Ýnsan Kaynaklarý ve Yönetim Dergisi olarak amacýmýz, kurulduðumuz günden bu yana deðiþmedi: Türkiye'de

Detaylı

A D H I G B C E F 75 lik servis arabasý 100 lük servis arabasý 120 lik servis arabasý 140 lýk servis arabasý 210 luk servis arabasý Çocuk arabasý 25 lik A B C D E F 730 840 780 900 990 560 640 730 690

Detaylı

3. KENT VE SAÐLIK SEMPOZYUMU EÞÝTSÝZLÝKLER KAÇINILMAZ MIDIR?

3. KENT VE SAÐLIK SEMPOZYUMU EÞÝTSÝZLÝKLER KAÇINILMAZ MIDIR? 3. KENT VE SAÐLIK SEMPOZYUMU EÞÝTSÝZLÝKLER KAÇINILMAZ MIDIR? DAVET MEKTUBU Deðerli Katýlýmcýlar, Kentlerimizi daha saðlýklý bir geleceðe taþýmanýn yollarýný aradýðýmýz Kent ve Saðlýk Sempozyumlarýnýn ilkinde

Detaylı

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ Ders Adý Bölüm Sýnav DAF No. MATEMATÝK TS YGSH YGS 04 DERSHANELERÝ Konu TEMEL KAVRAMLAR - III Ders anlatým föyleri öðrenci tarafýndan dersten sonra tekrar

Detaylı

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 1. Fasikül TEMA 5 Hayal Gücü TEMA 6 Eðitsel ve Sosyal Etkinlikler r, ýt lý z. Sa ma k l ra atý a S l O ek t Se ek T T ... Ýçindekiler 5. TEMA: HAYAL GÜCÜ Açelyanýn Bir Günü Harf Hece Test 1 Kelime Test

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2018

Kanguru Matematik Türkiye 2018 3 puanlýk sorular 1. Ailemdeki her çocuðun en az iki erkek kardeþi ve en az bir kýz kardeþi vardýr. Buna göre ailemdeki çocuk sayýsý en az kaç olabilir? A) 3 B) 4 C) 5 D) 6 E) 7 2. Þekildeki halkalarýn

Detaylı

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma Ýçindekiler 1. FASÝKÜL 1. ÜNÝTE: ÞEKÝLLER VE SAYILAR Nokta Düzlem ve Düzlemsel Þekiller Geometrik Cisimlerin Yüzleri ve Yüzeyleri Tablo ve Þekil Grafiði Üç Basamaklý Doðal Sayýlar Sayýlarý Karþýlaþtýrma

Detaylı

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF

Dövize Endeksli Kredilerde KKDF 2009-10 Dövize Endeksli Kredilerde KKDF Ýstanbul, 12 Mart 2009 Sirküler Sirküler Numarasý : Elit - 2009/10 Dövize Endeksli Kredilerde KKDF 1. Genel Açýklamalar: 88/12944 sayýlý Kararnameye iliþkin olarak

Detaylı

Resim 170- Hattat Halim Bey in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu) 133 Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi nde

Detaylı

1. BÖLÜM. 4. Bilgi: Bir üçgende, iki kenarýn uzunluklarý toplamý üçüncü kenardan büyük, farký ise üçüncü kenardan küçüktür.

1. BÖLÜM. 4. Bilgi: Bir üçgende, iki kenarýn uzunluklarý toplamý üçüncü kenardan büyük, farký ise üçüncü kenardan küçüktür. 8. SINIF COÞMY SORULRI 1. ÖLÜM DÝKKT! u bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 3. 1. 1 1 1 1 1 1 D E F 1 1 1 C 1 ir kenarý 1 birim olan 24 küçük kareden oluþan þekilde alaný 1 birimkareden

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. TEMA Her Ýnsan Deðerlidir. 2. TEMA Demokrasi Kültürü BÖLÜM 1 : BEN ÝNSANIM... 9 BÖLÜM 2 : HER BÝREY ÖZELDÝR... 11

ÝÇÝNDEKÝLER. 1. TEMA Her Ýnsan Deðerlidir. 2. TEMA Demokrasi Kültürü BÖLÜM 1 : BEN ÝNSANIM... 9 BÖLÜM 2 : HER BÝREY ÖZELDÝR... 11 ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA Her Ýnsan Deðerlidir BÖLÜM 1 : BEN ÝNSANIM... 9 BÖLÜM 2 : HER BÝREY ÖZELDÝR... 11 BÖLÜM 3 : FARKLILIKLARIMIZLA ÖZELÝZ... 13 BÖLÜM 4 : ÝNSAN DEÐERLÝDÝR... 14 BÖLÜM 5 : ÝNSANÝ DEÐERLERÝ

Detaylı

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde)

KAMU MALÝYESÝ. Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. KONSOLÝDE BÜTÇE ÝLE ÝLGÝLÝ ORANLAR (Yüzde) V KAMU MALÝYESÝ 71 72 KAMU MALÝYESÝ Konsolide bütçenin uygulama sonuçlarýna iliþkin bilgiler aþaðýdaki bölümlerde yer almýþtýr. A. KONSOLÝDE BÜTÇE UYGULAMALARI 1. Genel Durum 1996 yýlýnda yüzde 26.4 olan

Detaylı

0.2-200m3/saat AISI 304-316

0.2-200m3/saat AISI 304-316 RD Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip hava kilidleri her türlü proseste çalýþacak rotor ve gövde seçeneklerine sahiptir.aisi304-aisi316baþtaolmaküzerekimya,maden,gýda...gibi

Detaylı

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * Yemek Yapalım: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * Yemek Yapalım: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim: 4. SINIF 1.ta haf * Okuyalım: Süper Gazeteciler-1 * atematik: Rakamlardan Sayılara * lıștırma-bulmaca: Bulmaca * Gezelim-Görelim: Çanakkale Șehitliği * lıștırma-bulmaca: Sözcük vı * Doğa: Küresel Isınma

Detaylı

TEMEL KAVRAMLAR TEST / 1

TEMEL KAVRAMLAR TEST / 1 TEMEL KAVRAMLAR TEST / 1 1. Aþaðýdakilerden kaç tanesi rakam deðildir? I. 0 II. 4 III. 9 IV. 11 V. 17 5. Aþaðýdakilerden hangisi birbirinden farklý iki rakamýn toplamý olarak ifade edilemez? A) 1 B) 4

Detaylı

014-015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "7. AKIL OYUNLARI ÞAMPÝYONASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 7. Akýl Oyunlarý Þampiyonasý, 18 Nisan 015 tarihinde Özel Sancaktepe Bilfen Ortaokulu

Detaylı

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu. ünite1 Sözcükte Anlam Türkçe 1. TEST 1 k e l e b e k o v a ç i ç e y d a l g a a u m ü z i k e n a k a ð ý t Bulmacada aþaðýda ý verilen sözcüklerden hangisi kullanýlmamýþtýr? 3. Aþaðýdaki altý çizili

Detaylı

7 Mart Çýkmýþ 62 Soru ve Cevabý Gönderen : total - 08/03/ :00

7 Mart Çýkmýþ 62 Soru ve Cevabý Gönderen : total - 08/03/ :00 7 Mart Çýkmýþ 62 Soru ve Cevabý Gönderen : total - 08/03/2009 22:00 1-Serbest Muhasebeci Mali Müþavir ve Yeminli Mali Müþavirlerin Çalýþma Usul ve Esaslarý Hakkýnda ki yönetmeliðe göre, aþaðýdakilerden

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 20 17 1. =? 2 + 0 + 1 + 7 A) 3,4 B) 17 C) 34 D) 201,7 E) 340 2. Berk tren yolu modeliyle oynamayý çok sever. Yaptýðý tren yolu modelinde, bazý nesneleri 1:87 oranýnda küçülterek oluþturmuþtur.

Detaylı

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri

Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri Genel Yetenek Testi Örnek Soru Çözümleri 1 2 1 1 2 Çok Sýcak Soðuk Sýcak Çok Soðuk D B C Çorba Kutuplar Yanardað Sonbahar Yukarýda yer alan 1. ve 2. kutudakiler

Detaylı

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI

1. ÝTHÝB TEKNÝK TEKSTÝL PROJE YARIÞMASI Yarýþmanýn Amacý 1. ÝTHÝB 1.ÝTHÝB Teknik Tekstiller Proje Yarýþmasý, Ýstanbul Tekstil ve Hammaddeleri Ýhracatçýlarý Birliði'nin Türkiye Ýhracatçýlar Meclisi'nin katkýlarýyla Türkiye'de teknik tekstil sektörünün

Detaylı

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK - II

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK - II BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ DERSHANELERÝ Konu Ders Adý Bölüm Sýnav DAF No. MATEMATÝK - II II. DERECEDEN DENKLEMLER - IV MF TM LYS1 08 Ders anlatým föyleri öðrenci tarafýndan dersten

Detaylı

2014-2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ORTAOKULLAR ARASI "4. AKIL OYUNLARI TURNUVASI" Ýstanbul Ýli Ortaokullar Arasý 4. Akýl Oyunlarý Turnuvasý, 21 Þubat 2015 tarihinde Özel Sancaktepe Okyanus Koleji

Detaylı

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler

SSK Affý. Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit /75. Sirküler 2008-75 SSK Affý Ýstanbul, 21 Temmuz 2008 Sirküler Numarasý : Elit - 2008/75 Sirküler Sosyal Güvenlik Kurumu'na Olan Prim Borçlarýnýn Ödeme Kolaylýðýndan Yararlanmamýþ Olanlara, Tekrar Baþvuru Ýmkâný Ge

Detaylı

Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ

Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ Nezihe MERÝÇ BÜKÜLMEZ, Amele Cemiyeti'ne üye olmuþ, düzyazýlarýnda da toplumcu görüþlerini açýklamýþtýr. Yaþar Nezihe'nin, 'yoksullarýn' ve 'acýlarýn' þairi olarak tanýtýlmasý,

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi... ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Fiziksel Özelliklerim............ 10 Duygularým................... 11 1. Haftanýn Testi............... 13 Yapabildiklerim - Hoþlandýklarým.. 15 Günümü Planlarým.............

Detaylı

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK

BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ MATEMATÝK BÝREY DERSHANELERÝ SINIF ÝÇÝ DERS ANLATIM FÖYÜ DERSHANELERÝ Konu Ders Adý Bölüm Sýnav DAF No. MATEMATÝK SAYI BASAMAKLARI - I TS YGSH YGS 06 Ders anlatým föyleri öðrenci tarafýndan dersten sonra tekrar

Detaylı

ünite doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr?

ünite doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr? ünite1 TEST 1 Doðal Sayýlar Matematik 4. 10 491 375 doðal sayýsýndaki 1 rakamlarýnýn basamak deðerleri toplamý kaçtýr? 1. Ýki milyon yüz üç bin beþ yüz bir biçiminde okunan doðal sayý aþaðýdakilerden A.

Detaylı