Genel Durum Krizin yarattığı en büyük tahribat, Türkiye Cumhuri- yeti nin yurttaşlarının beyinlerinde ve yüreklerinde mey-

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Genel Durum Krizin yarattığı en büyük tahribat, Türkiye Cumhuri- yeti nin yurttaşlarının beyinlerinde ve yüreklerinde mey-"

Transkript

1

2

3 Genel Durum İçinden geçtiğimiz günlerde ABD'nin 21. yüzyılda tek kutuplu dünya düzeninin devamı için dünyayı yeniden yapılandırmaya çalıştığı yeni bir tür küresel savaş sürecini yaşıyoruz. Orta Doğu da devam eden savaş Afganistan da başlamıştı ve Afganistan da henüz sona ermeden, Irak da savaşın ikinci cephesi açılmış oldu. Irak ta hızla biten savaş önümüzdeki günlerde Orta Doğu daki yeni cephelerde mutlaka askerî yollar kullanılmadan devam etme ihtimali taşıyor. Türkiye, küresel güç dağılımının yapılması için gerçekleştirilen savaşların odak noktasında, Avrasya ile Orta Doğu nun kesiştiği alandadır. Bu gelişmelerin gereken geniş kapsamlı önlemler alınmadığı takdirde gelecek on sene içinde Türkiye üzerinde yıkıcı etkiler yapması kaçınılmazdır. Türkiye nin önümüzdeki bu kısa sayılabilecek dönemi çok iyi değerlendirerek, üzerine gelecek olan jeopolitik ve jeoekonomik kaymalara karşı radikal tedbirlerle kendisini koruması mecburiyettir. Türkiye, iç yapısı sağlam olmak kaydı ile dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıyı durduracak güçtedir. Ancak, bugün asıl tehdit dışarıdan değil içeriden, ülkemizde yaşanan büyük iç krizden kaynaklanmaktadır. 1 Dünya yeniden yapılanırken, Türkiye'de iç kriz merkezli çok zor bir süreçten geçiyor. Ülkemiz son on iki yılını yoğun bir bunalım süreci içinde yaşamıştır ve bu bunalım hâlen sona ermiş değildir. Buhran çok boyutlu ve yaşamın bütün alanlarını kapsayıcı bir niteliğe sahiptir. Türkiye, politik, ekonomik, sosyal, ahlâkî, kültürel, etnik ve askerî boyutları içeren bir krizle boğuşmaktadır. Yaşanan kriz, devletin ve toplumun yapısını sarsmış, değerler sisteminde yıpranmalara neden olmuştur. Ancak kriz sadece son on iki yıl ile sınırlı değildir. Yaşanan kriz, seksen yaşındaki Cumhuriyet in son elli yılına yayılan, yapısal nitelik kazanan sürekli bir buhranın en ağır hâlidir. Bu krizin son yıllarda içinden geçtiğimiz aşamasının toplumumuzun bütün alanlarını ne kadar ağır bir şekilde yıprattığı, ülkemizin Vietnam ve Nikaragua kadar riskli bir ülke hâline gelmiş olmasında açıkça yansımaktadır. Krizin yarattığı en büyük tahribat, Türkiye Cumhuriyeti nin yurttaşlarının beyinlerinde ve yüreklerinde meydana gelen tahribattır. İnsanımız, ülkesine, devletine, geleceğine ve kendisine olan güvenini yitirmektedir. Türk Devleti ve halkı bir irade zaafı süreci içerisindedir. Genel bir kötümserlik ve yılgınlık havası Türkiye nin üzerini ve Türk insanının yüreğini kaplamıştır. Türkiye'yi onlarca yıldan bu yana yöneten mevcut çürümüş siyasal elit, hemen hemen bütün unsurları ile Türkiye nin sorunlarını kendi yetenekleri ile aşmaya muktedir bir ülke olmadığı düşünce ve inancındadır. 19. yüzyılda Hindistan ı sömüren İngiliz seçkinleri gibi, Türkiye yi bir iç sömürge olarak gören, Türkiye yi sömüren ve sömürülmesine alet 2

4 olan çürümüş Türk siyasal seçkinleri, yaşadığımız çok boyutlu krizin asıl sorumlularıdır. Öte yandan, Türk iş adamı krizin ağırlığı altında ezilmiş, millî kimliği silikleşmiş, özgüvenini ve ülkesine olan güvenini yitirmiştir. Türk iş dünyası yaşadığımız sorunların, çürümüşlüğünün farkında olduğu Türk siyasal eliti tarafından halledilemeyeceği inancı ile başka bir yönetici elit arayışı içine girmiş ve Avrupa Birliğini (AB) yeni yönetici elit olarak görmeye başlamıştır. Türk iş dünyası, büyük bir hayal kırıklığı içinde fabrikalarında üretime son verip veya fabrikalarını devredip, AB sermayesinin Türkiye deki acentası, süper market yöneticiliği görevini üstlenmeye büyük bir istek göstermektedir. TÜSİAD ın içinde olduğu AB histerisinin nedeni, iş adamlarının Türk siyasal sistemine ve Türkiye çerçevesinde millî bir çözüme olan inançlarını kaybetmeleridir. Aydınlarımız da, bu milletin temsil ettiği değerlere inançsızlık içinde bağımlı bir Türkiye istediklerini söyleyecek, dış etkenlerle (buna yumuşak emperyalizm de deniyor), değişimi arzu edecek kadar ileri gitmiştir. Bu aydınlarda, de işgal altındaki İstanbul da yayımlanan mandacı gazetelerden alınmış cümleleri ve ruh hâlini görürüz. Söz konusu olan yeni mandacılıktır. Yeni mandacılık bugünlerde kendisini Kıbrıs ın verilmesi karşılığında AB den tarih alma gibi Türkiye ye önerilen hamakatte göstermektedir. Türkiye nin en önemli değeri olan insanları, yani yetişmiş gençlerin önemli bir bölümü ellerine fırsat geçse Türkiye den göç etmeyi düşünmektedir. Geniş kitlelerde de büyük bir hayal kırıklığı yaşanmaktadır. Türkiye ye ve onun temsil ettiği 3 değerlere inançsızlık, kendisini 3 Kasım 2002 seçimlerinde kızgınlık ve tasfiye olarak ortaya koymuştur. Artık, birçok insanımız için Türkiye nin geleceğine inanç, bu ülkenin kendisine, öz gücüne bağlı olarak değil, Türkiye nin AB ye üye olmasına bağlı bir faktördür. AB üyeliği devletimiz için akılcı bir seçim olmaktan çıkıp, karşı konulmaz bir tutkunun bizi peşinden sürüklediği bütün sorunlarımızı çözecek olan yol, âdeta cennetin altın anahtarı olmuştur. Ülkemiz son 20 senede insanını Türkiye ye karşı yürütülen dolaylı bir savaş neticesinde kaybetmiştir. Ancak hâlâ Türkiye nin dağlarında teröristler dolaşmakta, şehirlerinde akademisyenler öldürülmektedir. Kuzey Irak ta Türkiye nin orta vadede yaşamsal çıkarlarını tehdit eden gelişmeler gerçekleşmektedir. Barzani ve Talabani, Ankara nın Kuzey Irak ta çizdiği kırmızı hatlara tecavüz etmişlerdir. Kerkük ve Musul a girilmiş, Türkmenlere yönelik tecavüzler başlamıştır. Talabani, Ankara yı tehdit ederek, Kerkük ü gündeme getirirseniz, biz de Diyarbakır gibi Kürt kentlerini gündeme getiririz demiştir. Özetle, Türkiye küçük düşürülmüştür. Ülkemiz son yirmi yılda ekonomik anlamda zorunluluklar, yanlış uygulamalar, doğal felâketler ve soygunlar neticesinde yüz milyarlarca Dolar kayba uğramıştır: PKK ile verilen mücadelede harcanan 100 milyar Dolar, Gümrük Birliği nden kaybımız 74 milyar Dolar, Körfez Krizi sonrasında hesaplanabilir kaybımız 44 milyar Dolar, bankalardan hortumlanan paralar 40 milyar Dolar, büyük depremde harcanan milyarlarca Dolardır ten bu yana sosyal güvenlik sistemi kötü yönetimden dolayı birleşik faiz üzerinden 179 milyar Dolar zarar etmiştir. 4

5 Bütün bunlardan daha vahim olmak üzere, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ulusal kimlik krizi içindeki bir liderdir. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile çerçevesi çizilen Türk kimliğini benimsememekte, hatta daha da ileri giderek, Türkiye de Türklerden başka halklarında yaşadığını ileri sürmekte, Müslüman-Türkiyeli gibi bir tanımlamanın arkasına sığınmaktadır. Erdoğan ın yaklaşımı bütün bir AKP deki ana çizgiyi belirlemektedir. Bu partide alt kimlikler Türk kimliğini reddeden bir üst-kimlik havasında ortaya çıkmaktadır. AKP içinde şu veya bu etnisiteye mensubiyet gururla dile getirilirken, Türk olmanın ifade edilmesine şovenizm yapma tepkisi verilmektedir. Erdoğan ve AKP nin etnik bilinçler üzerine kurulu yapısı, Türkiye için bu partiyi bir ulusal güvenlik risk faktörü hâline getirmiştir. Yukarıda tanımlanan kriz ülkemizi altı hayati tehdit ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bunlar sırası ile, kimlik tehditi, jeopolitik tehdit, ekonomik tehdit, sosyal tehdit, bilgi tehditi ve politik tehditlerdir. Kimlik Tehditi: Türk milli kimliğinin yıpratılarak yerine etnik ve folklorik merkezli kimliklerin geçirilmeye çalışılmasının ürettiği tehdittir. Bir yandan küreselleşme ve Avrupa Birliği süreçleri, öte yandan arasında gerçekleşen ve hala sona erdiğini söyleyemeyeceğimiz Güney Doğu Anadolu bölgesini kapsayan düşük yoğunluklu çatışma, milli kimliğimizi büyük ölçüde hırpalamıştır. Kültürel alt kimlik olarak Türk üst kimliğinin parçası olan kimlikler, Türk milli üst kimliğine meydan okuyarak onun yerine geçmeye talip olabilmektedirler. 5 Türk milli kimliği yıpranırken, kimlik bunalımı sadece Kürt, Çerkez, Laz, Gürcü gibi alt kimlik kültür öğelerinin Türk kimliğinden belirli boyutlarda kopma çabası gelişmekle kalmayıp Türkmen, Afşar gibi kimlik kırılmalarına neden olmaya başlamıştır. Türk milliyetçileri bu kimlik dağılmasının milletimizin ve devletimizin varlığı için yaşamsal bir tehdit olduğunun farkındadırlar. Bu yaşamsal tehdidi daha da vahim hale getiren husus mevcut AKP iktidarının iç iktidar elitini oluşturan Erdoğan ve yakın ekibinin yukarıda dikkat çektiğimiz milli kimlik krizinin bir neticesi olarak, Türkleri Türkiye de yaşayan 27 etnik grupdan biri olarak tanımlamaktadır. 1 İktidarın Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk kimliğini sınıflandırarak ülkeyi bir etnik cehenneme dönüştürebilecek bu yaklaşımı kimlik tehditini daha da ağırlaştırmaktadır. Jeopolitik Tehdit: Ülkemizde yaşanan kimlik tehditine koşut olarak, orta doğu ve özellikle Irak da gerçekleşebilecek olan jeopolitik kayma/kopma olasılıkları karşısında artan bir tehdittir. Irak dan kopacak ve Türkiye ile sınırdaş olacak bağımsız bir Kürt Devleti, Türkiye nin milli kimlik tehditi içinde bulunduğu bir dönemde ülkemizin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan jeopolitik bir tehdit olmak durumundadır. Bu yeni bağımsız devletin Kerkük petrollerine sahip olması durumunda petrolün Akdeniz e güvenli ulaşımını arzulayan uluslar arası petrol kartelleri Türkiye nin jeopolitik bütünlüğünü daha fazla tehdit eder hale geleceklerdir. 1 Erdoğan daki milli kimlik krizi o kadar derindir ki, 8 Mayıs 2004 de 52 sene sonra ilk Türk başbakanı olarak gittiği Batı Trakya da kendisini karşılayan Türklere Soydaşlarım yerine kardeşlerim ve Sevgili dostlarım diye hitap etmeyi tercih etmiştir. Akşam, 9 Mayıs

6 Ekonomik Tehdit: Türkiye nin soyguncu bir seçkinler grubu tarafından kaynakları heba edilerek yönetilmesinden kaynaklanmaktadır. Ülke kaynaklarının milli menfaatlerimize uygun bir şekilde kullanılmaması, Türk ekonomisinin dünyanın sayılı büyük ve üretken bir ekonomi olmasına rağmen IMF nin kontrolü altına girmiş olması Türkiye için aşılması gereken bir tehdittir. Türkiye eğer şimdi olduğu gibi küreselleşme ile başa çıkabilecek bir ekonomik stratejiyi geliştiremez ise ülkemizin 21. yüzyılı da ekonomik anlamda gelişmiş toplumla arasında geçiremeyeceği açıktır. Sosyal Tehdit: Yaşanılan ağır krizin ülkemizi Sosyal AIDS li bir toplum haline getirmesinin sonucunda ortaya çıkmıştır. AIDS vücudun kendisini koruyamaması hastalığıdır. Sosyal AIDS li toplumlar sosyal alyuvarlarını yitirmiş, dost ve düşmanı tanıma /mücadele etme yeteneğini kaybetmiş toplumlardır. Türk toplumu böyle bir sürecin içerisine girmiştir. Halkın devlete olan sadakati ilerde daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağımız nedenlerle azalmaktadır. Mafya gelişmekte, etkinleşmekte ve özenilir olmaktadır. İnsanlarımızın duyarlılıkları yok olmakta, sosyal dayanışma erimektedir. Bu tür toplumların kendilerini uzun vadede koruma yetenekleri tamamen ortadan kalkmaktadır. Bilgi Tehdidi: Sanayi toplumlarından bilgi toplumuna geçildiği bir çağda bu geçişi gerçekleştiremeyip geri kalan toplumların karşı karşıya oldukları bir tehdittir. Bilgi toplumunda üretimin kaynağını bilgi ve sermaye oluşturmaktadır. Üretilen ürünler yazılım, bilgisayar çipi, genetik ürünler vs. bilgi yoğun ve yüksek teknolojiye dayanan ürünlerdir. Bu toplum- 7 lar sene ortalama eğitim ve milli gelirin %9 unu araştırma geliştirme çalışmalarına ayırarak hem gelişmiş teknolojiler üretmekte hem yeni pazarlar elde etmekte hem de ülkelerine sermaye çekmektedirler. Ülkemiz ise ortalama 4 yıl eğitim süresi, yüksek öğretime ayrılan milli gelirin %2 sinden az kaynak ve araştırma geliştirmeye ayrılan milli gelirin ancak binde 6 sı ile 21. yüzyıl da ancak tendit altında olan bir ülke olabilir. 2 Politik Tehdit ise ülkemizin milli devlet niteliğinin etnik merkezli bir yapılanmaya, üniter niteliğinin de federal bir devlete dönüştürülmek istenmesinden kaynaklanmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl Türkiye de milli devlet ile etnik devleti, üniter devlet ile federal devletin mücadelesine sahne olacaktır. Gerek Avrupa Birliği gerek ABD'nin, Türkiye yi etnik bir federasyona dönüştürme politikalarına Türkiye nin kuruluş esaslarına sadık olanların direnişi, anılan mücadelenin çok sert geçmesine neden olacaktır. ABD ve AB nin Türkiye nin federalleşmesi sürecini en yetkili ağızlardan gündeme getirmeye başladığı görülmektedir. Örneğin, daha 1993 de Graham Fuller Türkiye kendi Kürtlerine kültürel özerklik sağlayacak bir federal sistemi kurmak ihtiyacını da duyabilir. demektedir. 3 Terörizm dergisi yazarı Frenk Perez ise Kürtlere siyasal ve kültürel haklarının verilmesi çözümü kolaylaştıran tek çare, o da zamanı geçirilmezse demektedir. 4 ABD nin Ankara Büyükelçiliğini de yapan Morton Abramowitz ise Akşam, İbrahim Kavrakoğlu, 27 Şubat Nokta, Kasım Nokta, Kasım 1993.

7 Türk hükümeti, Kürtlerin hem Türk hem de Kürt olmalarına izin verebilir. Öte yandan, gelişmenin seyrine göre, daha köklü çözümler, örneğin ciddi bir federalizm gerekebilir demektedir. 5 Ancak 1997 de Paul Henze daha da saldırgan bir tarzda Türk siyasal elitinin artık modern devletlerin federasyon ile yönetildiklerini anlamalarını gerektiğini kaydettikten sonra, Türkiye nin ağır bir kriz geçirdikten sonra federasyona doğru ilerleyeceğini kaydetmiştir. 6 (Paul Henze, Atatürk ü Legacy, 1998 Amsterdam s.53) AB de sadece Türkiye ye değil bütün AB üyesi ülkelere karşı yürüttüğü federalleştirme politikalarını Türkiye ye karşı da yürütmektedir. AB Uyum Yasaları Süreci ve AKP nin Kamu Reformu Yasası ile yürüttüğü federalleşme politikaları, Türkiye için en büyük politik tehdidi oluşturmaktadır. Bu ağır tehditlerin oluşmasının temel sorumlusu, çürümüş olan siyasal ve bürokratik elitin Türkiye Cumhuriyeti nin kurucu ideolojisi olan Türk milliyetçiliğinden, Mustafa Kemal Atatürk ün vefat ettiği günden sonra her geçen gün biraz daha uzaklaşması ve 1944 senesinden itibaren Türk milliyetçiliğinin terk edilmesidir. Cumhuriyet ve Türk Milliyetçiliği Türk milliyetçiliğinin yakın tarihteki en kutsal eseri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Türk milliyetçiliği, Türkiye Cumhu- 5 6 Nokta, Kasım Paul Herze, Atatürk s Legacy, 1998 Amsterdam S.53 9 riyeti nin kurucu ideolojisi olmasının dışında, Türk milliyetçileri için hayatı kavrama, anlamlandırma ve izah etme çerçevesini oluşturur. 19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında teorik çerçevesi oluşturulan Türk milliyetçiliği, ileri bir teorik çerçeveye oturan kavramsal yapısı ile bütün bir 20.yüzyılı doğru izah etmiştir. Gaspıralı İsmail, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu gibi teorik donanım açısından, dönemlerindeki aydınların çok ötesinde bir zirveyi temsil eden beyinlerin oluşturduğu birikimi büyük bir siyasî gerçekçilik ve deha ile siyasal yaşama taşıyan Mustafa Kemal Atatürk, Türk milliyetçiliğini Türkiye Cumhuriyeti nin kurucu ideolojisi yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk döneminde Türk milliyetçiliği, bir siyasal program olarak millî devletin oluşturulması amacı ile devletin ve milletin hayatının bütün alanlarını kapsamıştır. Atatürk, Ziya Gökalp in zamansız ölümü ile ortaya çıkan teorik alt yapı açığının farkına varmıştır. O, bu eksikliği ortadan kaldırmak amacı ile yaşamının bütün büyük projelerinde Cumhuriyet'in millî bir devlet olarak şekillenmesini sağlayacak, gelecekte bir Türk dünyasının oluşmasının düşünsel temellerini atacak kurumları ve zihniyeti oluşturmaya çalışmıştır. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Türk milliyetçiliğinin fikrî temelini oluşturacak kurumlar olarak tasarlanmıştır. Atatürk ün erken ölümü ve takipçilerinin onun fikrî ufkunu kavrayamamaları, hatta bir kısmının bilinçli bir şekilde Atatürk ün fikrî mirasına ihaneti, millî devlet projesinin yarım 10

8 kalmasına neden olmuştur. Atatürk ün vefatı ile Türk milliyetçiliği ideolojisi devletin resmî ideolojisi olma niteliğini görünürde korusa da özünde yitirmiş, siyasal bir program olmaktan çıkarak daha İnönü döneminde içi boş bir bürokratik milliyetçiliğe dönüşmüştür. Bir süre sonra da, özellikle 1980 lerden sonra hızlanarak, Türk milliyetçiliğinin en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin varlığı, hedef alınmaya başlamıştır. Bugün içinde bulunduğumuz süreçte ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti, özünü ve anlamını yitirecek şekilde dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yurttaşlık bağı ile bağlı olan her vicdan sahibi yurttaşın beyin ve yüreğini tırmalayan sorunlarla karşı karşıya olduğu, bir dönemden geçiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ni oluşturan temel değerlerin hepsinin teker teker sorgulandığı, eskimişlikle, köhnelikle suçlandığı; ulusal bilincin yerini parlâmento içinde ve dışında etnik, dinsel ve mezhepsel alt kimliklerin aldığı; Türkiye yi bir millî devlet, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını da Türk milleti yapan bütün değerlere saldırıldığı; Türk milletinin bağımsız ve onurlu yaşama iradesinin yıkılmaya çalışıldığı bir ortamda; Türkiye yi ayaklarının altından çeken ve milletin geleceğini bir bilinmezliğe atan gelişmeler karşısında, bu milletin şanlı geçmişine ve büyük geleceğine inanan Türk milliyetçileri, büyük bir ızdırap, kızgınlık, gerilim ve ne yazık ki hepsinden öte umutsuzluk içindedirler. Bu fiilî durum Türk milliyetçiliğinin, 20. yüzyılı hem Türkiye hem dünya ölçeğinde doğru açıklayan bir ideoloji olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ancak, 20. yüzyılı doğru bir şe- 11 kilde açıklayan Türk milliyetçiliği, 21. yüzyıla doğru ve anlaşılır bir teorik izah getiremediği gibi, kurucusu olduğu Cumhuriyet in yıpranışını ve yaralanmasını engelleyebilecek durumda da değildir. Çünkü, Türk milliyetçiliği ideolojisi, 19. yüzyılın sonunda ve 20. yüzyılın başında yaşadığı güçlü fikrî canlanmayı 20. yüzyılın sonunda tekrar yaşamamış, kendisini geliştirerek 21. yüzyıla taşımamıştır. Gerçi, milliyetçi ideoloji 1960 larda tekrar bir fikrî canlanma süreci içine girmiş ise de bu ideolojik canlanma sürdürülememiş, 1980 den sonra nerede ise tamamen durmuştur. Küreselleşmenin başladığı ve yeni ideolojik parametrelerin ortaya çıktığı, millî devlete yönelik ideolojik-politik saldırıların en güçlü olduğu içinden geçtiğimiz küreselleşme döneminde, Türk milliyetçiliğinin ideolojik çerçevesi üzerinde Türk milliyetçisi aydınların yeterince çalıştığını söylemek mümkün değildir. 7 7 Bu konuda Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Prof. Dr. Mustafa Erkal, Nevzat Kösoğ-lu, Arslan Bulut, Özcan Yeniçeri ve burada ismini anmadığımız bir küçük grup aydın istisna oluşturmaktadırlar. 12 Türk Yurdu dergisi Türk milliyetçiliği tartışmalarında öncü bir görev yapmaktadır. Uzun zamandan bu yana Türk milliyetçiliği teorisi üzerine yazıları ile Doç.Dr. Özcan Yeniçeri nin katkılarının gözden kaçması mümkün değildir. Sayın Ahmet Bican Ercilasun Türk Yurdu dergisinin Mayıs 2003 tarihli sayısında "Milliyetçilik Tartışmaları" başlıklı yazısı ile çok zor özetlenebilecek milliyetçilik tarihini mükemmel bir şekilde özetlemenin yanında ideolojik yargıları da büyük bir netlikle ortaya koymuştur dergisi milliyetçilik ile ilgili özel bir sayı yayımlamıştır. Bu sürecin önümüzdeki aylarda yoğunlaşarak devam etmesi ve bu sürecin konferans, açık oturum, beyin fırtınası gibi aşamalara taşınması gerekmektedir. Bu vesile ile gösterişsiz, ancak büyük bir fikrî derinliği onlarca yıldan bu yana ortaya koyan Sayın Nevzat Kösoğlu nun Küreselleşme ve Millî Hayat adlı kendisi küçük ancak içeriği büyük kitabı her Türk milliyetçisi için bir el kitabı olmalıdır.

9 Türk milliyetçileri arasında bu dönemde gerçekleşen ideolojik gerileme ve günlük, ilkesiz politik kaygılarla ideolojiden kopuş o kadar yoğundur ki, siyasal bir program olarak milliyetçiliğin küreselleşmeye meydan okuması ve kendisini yenilemesi ile kimse ilgilenmemiştir. Bu ideolojik gerileme sürecinin sonucunda milliyetçiliğin doğruları ve yanlışları ortadan kalkmaya başlamış, körelme sürecine girmiştir. Aslında 1990lar boyunca ülkemizde yaşanan terör olaylarından dolayı milliyetçiliğin politik bir güce dönüşmesi için çok olumlu bir toplumsal vasat oluşturulmuştur. Ancak, ideolojiden tamamen kopan ve Türk milliyetçiliğinin ideolojik çerçevesinin geliştirilmesi için hiç çalışmayan, hatta ideolojinin önemine inanmayan kadrolar, Türk toplumuna Türk milliyetçiliğini siyasal bir program olarak sunamadıkları için milliyetçiliğin siyasal güce dönüşmesi, Türk milliyetçilerinin toplumumuza sundukları gelecek projelerine ve programlara değil, diğer siyasal parti ve programların başarısızlığına bağlı hâle gelmiştir. Ancak, milliyetçiliğin ideolojik bir yenilenme yaşamadan iktidara gelmesinin milliyetçiliğin sorunlarını çözmediği, aksine daha büyük sorunlar ortaya çıkardığı görülmüştür. Yaşanan tecrübenin ışığında, Türk milliyetçileri artık bir gerçeği kendilerine itiraf etmek zorundadırlar. Türk milliyetçiliği, siyasal, ideolojik, düşünsel, ahlâkî ve kültürel bir bunalımdan geçmektedir. Bugün itibariyle Türk milliyetçiliği, yaşamın birçok alanına ve 21. yüzyılın birçok gerçeğine cevap veremez, çözüm üretemez durumdadır. Oysa, hırpalanan, örselenen, saldırılan, dönüştürülerek sona erdi- 13 rilmek istenen aziz Cumhuriyet'imizi yenileyerek, güçlendirerek geleceğin içlerine taşıyacak tek ideoloji, Cumhuriyet i kuran ideoloji olan Türk milliyetçiliğidir. Türk milliyetçiliğini ideolojik bir diriliş ve yenilenme süreci içine sokması gerekenler, Türk milliyetçileridir. Türk milliyetçileri ya bu tarihsel sorumlulukları ile yüzleşerek tarih içinde kendilerine düşen görevlerini yerine getirecekler ya da bu görevi yapmak için başka nesillerin gelmesi beklenecektir. Ancak, Cumhuriyet'imizin kendisini savunmak için gelecek nesilleri bekleyecek zamanı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti ne Saldırılar ve Türk Milliyetçiliğinin Konumu Mustafa Kemal Atatürk sonrası dönemde Cumhuriyet in kurucu ideolojisi olan Türk milliyetçiliğinin Türk devlet ve toplum yaşamından adım adım, fakat istikrarlı bir şekilde tasfiyesi, yaşadığımız dönemde çok kritik bir aşamaya ulaşmıştır. Cumhuriyet'imizin temeli olan Türk kimliği parçalanarak yerine etnik kimlikler konulmaya ve Türkiye bir iç savaşa, bir Türk Kerbelâsı na itilmeye çalışılmaktadır. Böyle bir iç savaştan sonra sıra Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin uniter bir millî devlet olarak sona erdirilerek, etnik merkezli federal bir yapılanmaya doğru kaydırılmasına gelmiştir. Bugün gelinen vahim durumun, 1970 lerden bu yana ülkemize yönelik sürdürülen çok kapsamlı bir gayrınizamî savaş ve psikolojik-ideolojik saldırının sonucu olduğu açıktır. Aziz Cumhuriyetimiz, 1970 li yılların sonunda şehir terörizmi 14

10 ile başlayan düşük yoğunluklu çatışmayı hâlen yaşamaya devam etmektedir. Bu düşük yoğunluklu çatışma, Türk politikacılarına, aydınlarına, diplomatlarına ve halkına bazı çevrelerin bilinçli/bilinçsiz empoze etmeye çalıştığının aksine Türk ordusu ile bölücü çete arasında bir mücadele değil, çete aracılığı ile Türkiye ye yönelik örtülü savaş açmış ülkelerle yapılan bir mücadeledir lı yıllarda Kuzey Irak bölgesinin uluslararasılaşması ve çetenin Avrupa da etkili faaliyetleri sonucunda, aynı askerî ittifaka dâhil olduğumuz ülkelerin dahi Türkiye ye karşı yürütülen bu gayrınizamî savaşta çeteyi bir araç olarak kullanmaya başladığı görülmüştür. Bölücü çete ve onun siyasal kolu, aldığı bölgesel ve küresel desteği en iyi şekilde değerlendirerek, 1970 lerin sonunda başlayan ve değişik araçları ve yöntemleri kullanarak Türk ulusunun kaderde, tasada ve kıvançta ortaklık bilincine, Türkiye Cumhuriyetinin kutsal toprak bütünlüğüne, sosyal ve ekonomik dokumuza ağır hasar vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Bölücü çete ile en büyük mücadeleyi Türk milletinin bağımsız yaşama iradesinin ve onurunun temsili olan Türk Silâhlı Kuvvetleri, aziz milletimizin büyük ve fedakâr desteğini arkasına alarak gerçekleştirmiştir. Bu keyfiyet, ilk bakışta normal görünebilir. Ancak, yirmi yılı aşkın bir süreden bu yana devam eden mücadele, sadece mücadelenin yirmi yıl sürmesi ve henüz bitirilememiş olması dahi bir şeylerin doğru gitmediğinin göstergesidir. Düşük yoğunluklu çatışma, askerî olmaktan çok siyasî bir mücadeledir ve muarızı, politik ola- 15 rak bitirecek bir konsepti gerektirir. Konvansiyonel bir savaşta bütün ulusal güç unsurları nihaî zafer için askerî gücün arkasında yer alması gereken faktörlerdir. Oysa, düşük yoğunluklu çatışmada başarı için gereken; siyasî, ekonomik ve psikolojik güç unsurlarının silâhlı güç tarafından desteklenmesidir, yani silâhlı kuvvetler aslî değil ikincil mücadele unsurudur. Ancak, millî güvenlik kültür ve konseptinden bihaber olan hükümetlerin, Cumhuriyet'imizin varlığına yapılan saldırıyı bilinçli veya bilinçsiz olarak küçümsemeleri, herhangi bir politik savunma stratejisi geliştirmemeleri neticesinde bugüne değin geçen süreçte bölücü çete ve arkasındaki devletlerle mücadelenin bütün yükü, hükümetlerin geliştirmiş olduğu bir politik stratejinin yokluğuna rağmen başarılı bir askerî strateji geliştiren Türk Silâhlı Kuvvetleri ne kalmıştır. Silâhlı Kuvvetlerimiz, bir devletin bütün mekanizmaları ile üstlenmesi gerektiği bu ağır sorumluluğu şikâyet etmeden tek başına taşımış, sonunda düşük yoğunluklu çatışma tarihinde eşine az raslanan bir şekilde bölücü çeteyi askerî anlamda etkisiz hâle getirmiş, çetenin başını adalete teslim etmiştir. Ancak, aradan geçen 15 yıla rağmen düşük yoğunluklu çatışmanın politik boyutunu kavramayan siyasal parti ve iktidarlar, binlerce şehit pahasına ulaşılan askerî başarıyı, bölücü çete ve siyasal uzantısı olan partiye karşı politik bir kon-sept geliştirmedikleri için heba etmişlerdir. Bölücü çetenin başı Şam da dahi sahip olmadığı bir güvenlik içinde, avukatları aracılığı ile çetesini ve uzantısı siyasî partiyi yönlendirmekte, art arda geliştirdiği politik açılımlar ile Türkiye yi baskı altına almakta, AB başta olmak üzere uluslararası/üstü kuruluşların baskısını Türkiye ye yönlendirmektedir. 16

11 Atatürk ün ifadesi ile bütün bunlardan daha elim ve vahim olmak üzere çetenin Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu da yaptığı siyasî faaliyetler neticesinde bu vatan coğrafyaları madden Türkiye nin parçası olmaya devam etseler dahi manen Türkiye den kopmakta, vatan olmaktan çıkmaktadırlar. Çünkü vatan, bir ulusun silâhlı kuvvetlerinin o bölgeden çekilmesi durumunda dahi o topraklar üzerinde yaşayan yurttaşların ellerine silâh alarak müstevliye direndikleri, vatan coğrafyasının geri kalan bölümünden kopmaması için mücadele ettikleri toprak parçasının adıdır. Ne yazık ki, bir yandan bölücü çetenin meydana getirdiği ve getirmeye devam ettiği manevî zehirlenme, öte yandan ilkesiz, inançsız siyaset adamlarının sorumsuz eylemleri, yurdumuzun bu bölgesinin insanları için Ankara yı bir millî merkez olmaktan bir ölçüde de olsun çıkarmıştır. Türk milliyetçilerinin görevi bu gelişmelere bir son vererek Türk milletinin içine hızla ilerlediği felâketi durdurmaktır. Bir Türk Kerbelâsı ihtimalini ortadan kaldıracak tek politik güç Türk milliyetçiliğidir. Bazı çevreler, Türk milliyetçiliğinin etnik temelli Kürt milliyetçiliğini canlandıracağı gibi hiçbir teorik temeli olmayan çok yüzeysel bir açıklama getirseler de bu doğru değildir. Çünkü, Türk milliyetçilerinin savundukları milliyetçilik, biyolojik ırkçılığı reddeden, kapsayıcı, kültür ve tarih merkezli bir milliyetçilik iken Kürt milliyetçiliği, biyolojik ırkçı, şovenist, saldırgan, dışlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Türk milliyetçiliği, azınlık ırkçılığının şovenist tavrını kapsayılıcılığı içinde eritecek güce sahiptir. Ancak, gerçekçi olur isek Türk milliyetçileri bugün ideolojik olarak Türkiye nin içinde bulunduğu federalleşme/parçalanma sürecini durduracak güçte değildirler Ağustos 2002 tarihleri arasında I. Uyum Paketi olarak adlandırılan AB-Uyum Yasaları nın çıkarılması ile Türkiye Cumhuriyeti ne çok büyük bir darbe indirilmiş, etnik-merkezli karşı devrim gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş esaslarının ortadan kaldırılması yolunda önemli adımlar atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, devletin ulusal yapısını bir iç savaştan geçirerek veya ülkeyi iç savaşsız teslim alarak, federal bir yapıya dönüştürmeye yeltenecek iç ve dış güçler ile Cumhuriyet i kuruluş esaslarına sadık kalarak geliştirmeyi ve 21. yüzyıla taşımayı hedefleyen millî güçler arasında yapılacak nihaî bir hesaplaşmaya doğru hızla ilerlemektedir. Bu hesaplaşma, rantçılar ile üretimciler, teslimiyetçiler ile millî direnişçiler, tükenmişler ile ulusal yaratıcılığı ortaya koymak isteyenler, gerçek demokratlar ile etnikçiler, Türk halkının kaynaklarını kolonyalist bir zihniyet ile yağmalayanlar ile Türkiye nin ve halkın sömürülmesine karşı çıkanlar, Türkiye'ye Türklüğün temsil ettiği değerlere, Cumhuriyet'e inananlar ile Cumhuriyet'e saldıranlar arasında gerçekleşecektir. Bu büyük hesaplaşmanın uluslararası plânda gerçekleşecek olan bölümünde ise Cumhuriyet'e sadık millî güçler uluslararası sistemin politik, ekonomik, sosyal ve kültürel bütün unsurları ile açık veya kapalı bir mücadele süreci içinde olacaklardır. Ülkemiz bu hesaplaşmaya doğru ilerlerken, Türk siyasal ve bürokratik seçkinleri, bir yandan merkezinde terör örgütü PKK nın olduğu, 20 yıla yaklaşan düşük yoğunluklu çatışmanın bıraktığı ağır politik, ekonomik, sosyal ve hatta kültürel 18

12 tahribatın, öte yandan özellikle 2002 senesi içinde maruz kaldığı psikolojik savaşın neticesi olarak, Türkiye yi, ulusumuzun yüksek menfaatlerini koruma yeteneğini yitirerek, beyinleri ve yürekleri ile büyük ölçüde teslim olmuşlardır. Yine, ülkemiz bu hesaplaşmaya doğru ilerlerken, Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş ideolojisi olan Türk milliyetçiliği TBMM de temsil edilmemektedir. Bu durum ağır bir tehdittir. Türk milliyetçiliği, TBMM de temsil edilmediği gibi, görsel veya yazılı basında da etkin değildir. Fikrî yaşama radikal müdahalelerde bulunamamaktadır. Bu da içinden geçtiğimiz mücadele sürecinde ulusal menfaatlerimizi zayıf düşürmektedir. Nihaî Hesaplaşma ve Türk Milliyetçiliği Türk milliyetçileri sürekli fikrî ve siyasî zemin kaybederken, siyasal ve bürokratik seçkinler beyinleri ve yüreklerinde Türkiye nin yenildiğini kabul etmişlerdir. Bu yenilginin hazırlanmasında, büyük önem taşıyan psikolojik savaşı yöneten düşman karargâhlarının denetimine girmiş olan kültürel seçkinler ile bir kısım millî niteliğini tamamen yitirmiş işadamının da büyük rolü vardır. Küreselleşme ile rekabet edemeyip yenilen ekonomik seçkinler ise Türkiye nin teslim olması sürecini hızlandırmanın ötesinde bir işlev sahibi değildirler. Üstelik, hâlihazırda mevcut, büyük sayılabilecek siyasal partilerin hiçbirisi, millî talep ve politikaları etkinlik ile dile getirebilecek, yaşama geçirebilecek, Türk milletinin yüksek menfaatlerini savunabilecek durumda değildir. 19 Türk halkı bir yandan ağır bir ekonomik çöküntü altında ezilirken, öte yandan, devletinin tahrip edildiğini, sahip olduğu genetik devlet felsefesinin penceresinden kavramaktadır. Halk, kendisini ezdiren, sömüren, devletini tahrip eden sistem partilerini bir başka sistem partisini kullanarak cezalandırırken, seçimlerden sonra patlamadan önceki görünürde duyarsızlık sürecine girmiştir. Bundan bir adım sonrası, doğrusu ve yanlışı ile halkın kendi işini kendisinin yapmaya soyunması, yani sosyal patlamadır. Diğer taraftan, nihaî hesaplaşmada Türkiye nin, Türk ulusunun, iş adamının, köylüsünün, emekçisinin, işbirlikçi olmayan bütün sosyal grup ve kişilerin çıkarlarını temsil edenler, Türkiye'ye inanan insanlar, güçler, büyük bir siyasal güç kaybı, kısmen entelektüel zaaf, örgütsel dağınıklık, fikrî önderlikten yoksunluk süreci içinde bulunmaktadırlar. Nihaî hesaplaşmada, millî güçlerin yönetimini sağlayacak bir siyasal karargâha, strateji oluşturacak bir fikrî merkeze/merkezlere, millî nitelik taşıyan aydınların örgütlü katkısına, üretilen fikirlerin etkin bir şekilde toplumsal iletişim sistemine sokulmasını sağlayacak bir alternatif basın-yayın alt yapısına ve bütün bunların sonucu/nedeni olarak, Türkiye yi bu süreçten çıkaracak siyasal liderliğe rastlanmamaktadır. Bu şekilde girilecek bir nihaî hesaplaşmadan Türkiye nin, Türk milliyetçilerinin, millî güçlerin galip çıkması mümkün değildir. Türkiye'nin varlığını savunmak için yapması gereken hazırlık konusunda vakit daralmaktadır ve önümüzdeki kısa zaman dilimi içinde bütün siyasî parti kay- 20

13 gılarını aşan bir tavırla örgütlenme, fikrî karargâh oluşturma, Türk siyasetinde etkinleşme ve halka, aydınlara, seçkinlere ulaşma mücadelesine başlanmalıdır. İçine girilen nihaî hesaplaşma sürecinde Türk milliyetçilerinin yetersizliğinin nedeninin, sadece örgütsel olduğunu söylemek mümkün değildir. Aynı zamanda Türkiye yi 21. yüzyıla taşıyabilecek, büyük bir fikrî boşluk olduğu da ortadadır. Ziya Gökalp - Mustafa Kemal Atatürk çizgisi, arasındaki 148 senenin ışığında, Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş ideolojisi olan Türk milliyetçiliğini, dönemin bölgesel ve küresel koşullarının doğru bir analizi ile ve 20. yüzyılı doğru bir şekilde izah edecek şekilde, akılcı bir ideolojik çerçeve içinde geliştirmişlerdir. Geliştirildiği dönemde Türk milliyetçiliği, dönemin bütün siyasal ideolojilerinden daha demokratik, daha etik, daha ileri bir siyasal programı temsil etmiştir. Ancak, her ideoloji gibi fikri beslenmeye ihtiyaç duyan Türk milliyetçiliği özellikle küreselleşme sürecinde ideolojik gelişme sürecine sokulmayarak olayların ve kavramların gerisinde kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş ilkelerine sadık olan Türk milliyetçilerine, nihaî hesaplaşmadan galip çıkmak, hırpalanan Cumhuriyet i onarmak ve güçlendirmek, Cumhuriyet i 21. yüzyıla ve onun da ötesinde 3. bin yıla tarihin, coğrafyanın ve kültürümüzün bize yüklediği misyon ile taşımak görevi düşüyor. Ancak, bu misyonu gerçekleştirebilmek, Türk milliyetçiliğinin, yaşamın bütün alanlarında gerçekleştirmesi gereken bir yenilenmeye ve dirilişe; Türk milliyetçiliğinin yeniden fikrî inşasına bağlıdır. 21 Türk Milliyetçiliğinin İdeolojik Buhranı Türk milliyetçiliğinin 21. yüzyıla meydan okuyan, dönemin hâkim ideolojisi olan küreselleşmeyi kavrayarak ve izah ederek, ona cevaplar üretir hâle gelmesinin, diğer bir ifade ile Türkiye için bir siyasal program hâline gelmesinin ön koşulu, özünden ve kaynaklarından güç alarak ideolojik bir yenilenme içine girmesidir. Bugünkü hâli ile milliyetçilik teorik plânda 20. yüzyılın başında bulunduğu noktanın çok gerisindedir. Türk milliyetçilerinin fikrî tembelliği, sosyal bilimlerin ve ideolojik çalışmaların sürekli ihmal edilişi, günlük politik ihtiyaçların fikrî, siyasal ahlâkın önüne geçmesi, milliyetçiliğin gelişerek yetkin, 21. yüzyılı kavrayan bir siyasal program hâline gelmesini engellemiştir. Son 24 yıldan bu yana Türk milliyetçileri ideoloji üzerinde çalışmayı tamamen terk etmişlerdir. Hatta 12 Eylül sonrasında bu tavır, Türk milliyetçiliğinin bir siyasal eylem plânı olmaktan çıkıp komünizm ile mücadele derneğinin düşünsel alt yapısı olarak değerlendirilmesine doğru itilmiştir. Kendisini Türk milliyetçisi diye nitelendirenler arasında komûnizmin tehdit olmaktan çıkması ile Türk milliyetçiliğine ve onun ideolojik gelişimine ihtiyaç olmadığını düşünenler olmuştur. 12 Eylül sonrasında birçok Türk milliyetçisi politikacı ve aydında, herhangi bir sağ partide de Türk milliyetçisi olarak politika yapılabilir anlayışı yerleşmiştir. Aslında kendi varlık ve var oluş şekillerine meşruluk kazandırmaya çalışan bu insanların Türk milliyetçisi olmadıkları söylenemez. Ama siyasal bir program olarak Türk milliyetçiliği ancak Türk milli- 22

14 yetçiliğini siyaset ekseni olarak benimsemiş bir partide yapılabilir. Aksi takdirde diğer sağ partilerde Türk milliyetçisi olarak bulunmak marjinal faydalar sağlasa dahi son tahlilde, Türk milliyetçiliği çizgisinden uzaklaşmayı temsil eder. 12 Eylül sonrasındaki bu ruh hâli de Türk milliyetçiliğinin ideolojik bir eksen üzerinde gelişmesini engellemiştir. Öte yandan siyaset-üniversite bağının kopması; 1980 lerin başında Erol Güngör ve Mehmet Eröz gibi Türk milliyetçiliğinin ideolojik gelişimi için büyük tartışma alanları yaratan akademisyenlerin erken kayıpları, Türk milliyetçiliğinin ideolojik gelişimi önündeki engellerin başında gelmiştir. SSCB'nin çökmesinden sonra Türk dünyası gerçeğinin bir patlama şeklinde ortaya çıkması bile Türk milliyetçisi aydınların ideolojik bir çıkışı temsil etmelerine yol açamamıştır. Tarihsel plânda haklılıklarının ortaya çıkması bile, Türk milliyetçilerini fikrî-ideolojik bir harekete geçirememiştir. Siyaset-üniversite bağının kopmasında tek hata, üniversite mensuplarının teorik çalışmalarına yeterince değer vermeyen ve ancak rahatsız edici olmadığı sürece, bir süs gibi kullanan milliyetçi siyasetçiler değildir. 12 Eylül sonrasının bütün değerlerini çürüten liberal kapitalizmin insanları satın alışından, üniversite de kendisini ne yazık ki koruyamamıştır. Türk milliyetçisi yazının gelişmemesinin bir gerekçesi olarak, sık sık Türk milliyetçilerinin okumadığı ileri sürülmüştür ve sürülmektedir. Bu gerekçe ilk bakışta birçoğumuza doğru da gelmektedir. Ancak, bu gerekçe aslında fikrî çalışmanın kendisine hakaret niteliği taşır. Fikrî çalışma, entellektüel üretim peynir veya portakal mıdır ki, tüketicisi olunca üretil- 23 sin yoksa üretim durdurulsun? Türk milliyetçisi aydınlar eğer Türk milliyetçilerinin önüne sürekli okunabilecek değeri olan çalışmalar koyabilirler ise Türk milliyetçileri de okumaya başlayacaklardır. Ancak entelektüel üretim okuyucunun talebi ile değil, aydının kafasındaki entelektüel ızdırap ile başlar. Türk milliyetçilerinin temel sorunu, bu entelektüel sorunun ve ızdırabın durmuş olmasıdır. Ancak, Türk millliyetçiliğinin ideolojik bunalımından sorumlu olanlar sadece aydınlar ve siyasetçiler değil, aynı zamanda önde gelen Türk milliyetçisi sivil toplum örgütleridir. Bu örgütlerin de yeterince ideolojik gelişim üzerinde çalıştıkları, tavizsiz ideolojik bir görüntü verdikleri, siyasal iktidarlara karşı Türk milliyetçiliği ideolojisinden kaynaklanan bir direniş gösterdikleri söylenemez. Aksine, siyasal iktidarlar ile mümkün olduğunca uyum ve uyumun ortaya çıkardığı rant, Türk milliyetçisi sivil toplum örgütlerinin temel hedefi olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Bu, her partinin içinde adamımız var şeklindeki bukalemun milliyetçiliği, ideolojik bir belkemiğinin olmamasının sonucudur. Türk milliyetçilerinin bütün siyasal partilere dağılarak etkisiz hâle gelmesinde milliyetçi merkezi bilinçli olarak dağıtma politikasının da çok büyük bir rolü olmuştur. Böylece, milliyetçi politikanın partilerin değil, kişilerin meselesi olduğu, kişiler aracılığı ile de yapılabileceği gibi sakat bir görüş yayılmıştır Özcan Yeniçeri, Türk Milliyetçileri Üzerinde Oynanan Oyunların Nedenleri, Yeni Çağ Gazetesi, 18 Mayıs 2003.

15 Türk milliyetçiliği ideolojisi doğrularını yitirmiş bir ideoloji konumunu güçlendirmektedir ve her eyleme, her politikaya Türk milliyetçiliği adına onay verilebilmektedir. Türk milliyetçileri, Gümrük Birliğine karşı çıkmamaktadırlar. AB ye evet demektedirler. Parametrelerini liberalizmin çizdiği bir özelleştirme gündemlerindedir. İngilizce eğitim konusunda bir sıkıntıları yoktur. Paralel devlet yapısı oluşturan özerk kurulların inşasına destek vermişlerdir. Yılların önde gelen Türk milliyetçileri, önemli isimler, TBMM de etnik dillerde eğitim ve televizyon yayını yapılmasını savunmuşlardır. Türk milliyetçilerinin gündeminde Türk birliği yoktur. Soğuk Savaş döneminde Türk milliyetçilerinin temel gündem maddelerinden birisi Türk dünyası ve esir Türkler iken şimdi, hem de Türk yurtları bağımsızlığa kavuştuktan sonra gündemden çıkmış olması insana, Acaba Türk dünyası Türk milliyetçilerinin gündemine Soğuk Savaş ın dinamikleri tarafından konulmuş ve ihtiyaç duyulmayınca mı çıkarılmıştır? diye düşündürtebiliyor. Özetle, Türk milliyetçileri doğrularını yitirmişlerdir ve eğer ideolojik bir tartışma sürecini sürdürmezler ise Türk milliyetçiliğinin fikrî eriyişi ne yazık ki sürecektir. Artık yapılması gereken; milliyetçi politikacı, aydın, genç, bürokrat, iş adamının ortaklaşa bir çalışma süreci içinde bütün önyargılardan soyutlanarak ve milliyetçiliğin kaynaklarından hareket ederek günümüzdeki milliyetçi anlayış ve politika diye Türk milliyetçilerine ve Türk halkına sunulanları gözden geçirmek, doğru bilinen ve şablonlaşmış fikrî kalıpları sorgulamaktır. Yaşamın bütün alanlarına cevap üretebilen bir ideolojik alt yapının oluşturulabilmesi, yoğun ve çok disiplinli bir anlayış çerçevesinde çalışmayı gerektirmektedir. Za- 25 man, acımasız bir sorgulama, Türk milliyetçiliğini ideolojik plânda tahrip edenlerden ve edilmesine göz yumanlardan hesap sorma zamanıdır. İdeolojik Gelişim, Medenî Cesaret ve Romantizmden Gerçekçiliğe Türk milliyetçilerinin fikrî gelişim ve yenilenme sürecinde en çok ihtiyaç duydukları hususun başında medenî cesaret gelmektedir. Çünkü, tartışılması gereken, sorgulanması gereken, ortaya atılıp tartışmaya açılması gereken o kadar çok konu var ki, Türk milliyetçiliği ile ilgili bunların bir an önce ve hiç çekinmeden tartışılması gerekmektedir. Geçen yüzyılın başında Türk milliyetçilerinin sahip olduğu teorik düzeyin gerisinde olan çağdaş Türk milliyetçisi aydın, hiç çekinmeden bütün milliyetçi entelektüel birikimi kapsayan bir beyin fırtınasını başlatmak zorundadır. Bu beyin fırtınası sırasında birçok yanlış şey de söylenecektir. Birçok tutarsız tartışma alanı da açılacaktır. Bunun hiçbir sakıncası yoktur. Nelerin yanlış olduğu anlaşılmadan doğru bulunamaz. Türk milliyetçilerinin 20. yüzyıl içinde öngördüğü bir çok sürecin gerçekleştiği göz önünde tutulur ise galip bir ideolojinin savunucularının bugün ideolojik olarak içinde bulundukları zayıflığı anlamak mümkün değildir. Burada suçu küresel veya ulusal politik koşullar da değil, medenî cesaretlerini, ülkülerini yitirmiş olan Türk milliyetçilerinin fikrî tembelliğinde aramak gerekmektedir. Doç. Dr. Özcan Yeniçeri bu durumu, 25 yıl süren fikir orucu olarak tanımlamaktadır. 26

16 Fikrî plânda her yenilik girişimi, her sorgulayan gelişme, Türk milliyetçiliğini dondurarak, ideolojik gelişimi boğma, yok etme içinde olanların muhalefeti ile karşılaşabilir. Esasen, Türk milliyetçiliğinin ideolojik anlamda tarihsel mirasına ve bugününe vakıf olmayan ve sahip çıkmayan çevrelerin ilkel ve sloganvari direnişlerinin temelinde Türk milliyetçiliği ile ilgili teorik kaygılar değil, günlük politika ve çıkar ilişkileri ile ilgili bireysel endişeler yatmaktadır. İdeolojik tartışmadan korkanlar, tartışmaların günlük çürümüş siyaset zeminini ortadan kaldıracağını düşünenler bu tartışmaya karşı çıkacaklardır. Nitekim, tartışmaları Türk milliyetçiliğine yeni "don biçmekle" suçlayanlar olmuştur. Oysa her Türk milliyetçisi aydının en doğal hakkı Türk milliyetçiliğinin gelişimine katkıda bulunacağını düşündüğü fikirleri tartışmaya açmaktır. Buna "don biçmek" deniliyor ise, evet, Türk milliyetçisi her aydının Türk milliyetçiliğine "don biçmeye" hakkı vardır. Önemli olan Türk milliyetçilerinin ortaya atılan görüşlerle ilgili yapacağı değerlendirmedir. Öte yandan, fikrî gelişim ve ilerleme doğum gibidir. Sancılıdır, acı verir, beyinleri ve ruhları sarsar. Kitleler ve çoğu zaman aydınlar, çok işe yaramadığını bilseler de alışmış oldukları şeylerden kolay kolay ayrılmak istemeyeceklerdir. Değişim ve gelişim sürecinde içlerinde hep eskiden kopmanın gizli bir korkusu söz konusu olacaktır. Oysa değişim ve gelişim, eskiden kopma değil, eskinin gelişerek, ana özelliklerini koruyarak geleceğe doğru varlığını taşımasıdır. Gelişim olmaz ise ölüm başlamaktadır. Ve bütün Türk milliyetçileri bunun farkındadırlar. 27 Milliyetçilik gibi hep güçlü bir romantizm boyutunu içeren ideolojinin sadece akla dayalı ve rasyonalizmin kuruluğuna gömülmüş değişikliklere direnmesi daha kolay olacaktır. Oysa, artık Türk milliyetçiliği için geçmişin romatizminden geleceğin gerçekçi bir şekilde inşa edilmesine geçişin zamanı gelmiştir. Türk milliyetçileri, Türk milletini büyük yapan hususları tarihsel bir vaka olarak anlatmaktan öteye geçip onları bugünün ve geleceğin gerçeği yapmak zorundadırlar. Bugünde başarısız, gelecek konusunda umutsuz olan insan, grup ve milletler geleceğin şanlı sayfalarına kaçmayı ve başarıyı tarihin sayfaları arasında aramayı tercih ederler. Türk milliyetçilerinin de bir süreden bu yana yaşadığı ne yazık ki budur. Bugünün yaşayan Türk milliyetçilerinin dedelerinin yaptıkları ile övünecekleri çok şey vardır. Ama, bugünün Türk milliyetçilerinin torunlarının, dedeleri ile övünecek çok şeyinin olduğunu söylemek ne yazık ki çok zordur. Bunun anlamı, yaşayan Türk milliyetçilerinin Türk milletine karşı görevlerini tamamlamadıklardır. Romantizmden gerçekçiliğe geçişin ön şartı, Türk milliyetçiliğinin sadece geçmiş merkezli bir tarihsel-anı ideolojisi olmaktan çıkıp geleceği, Türk milletinin güçlü geleceğini kuracak somut politik projeleri geliştirmesine bağlıdır. Bugün Türk milliyetçilerinin bu noktadan çok uzak oldukları görülmektedir. Oysa, Cumhuriyet'i kurarken ve daha sonra Cumhuriyet'i korurken, Türk milliyetçileri ortaya somut projeler ile çıkmışlardır. Yaşamın her alanına cevaplar üretmişlerdir. 28

17 Türk Milliyetçiliğinin İdeolojik Sorunları Kökleri geçmişten güç alan gelecek merkezli bir ideolojik yaklaşım arayışına girmek, Türk milliyetçilerinin kısa zamanda çok önemli bir mesafeyi arkalarında bırakmalarını sağlayacaktır. Çünkü, Türk milliyetçiliği çok sağlam bir ideolojik zemin olan millet gerçeği üzerinde yükselmektedir. 20. yüzyılda ideolojik çatışmanın ana eksenini, millet ile sınıf merkezli ideolojilerin çatışması oluşturmuştur. Bu ideolojik çatışmadan millet merkezli ideoloji galip çıkmıştır. Şimdi, millet ile milleti alt etnisitelere bölmek isteyen küreselleşme arasında yoğun bir mücadele yaşanmaktadır. Millet gerçeği, küreselleşme ile girdiği ideolojik mücadeleden de galip çıkacaktır. Türk milliyetçileri, Türk milletine küreselleşme ile girişilen mücadelede yol gösterebilmek ve öncülük yapabilmek için büyük bir medenî cesaretle ideolojik gelişimi sorgulamak zorundadırlar. Milliyetçiliğin yenilenerek 21. yüzyıla taşınması konusunda şimdiye değin çok fazla bir şey yapıldığını söylemek mümkün değildir. Milliyetçiler, Türk milleti için yaşamsal nitelik taşıyan birçok soruna tutarlı hatta tutarsız cevaplar dahi vermemişlerdir. Küreselleşme karşısında belirgin bir olumlu veya olumsuz milliyetçi tavır yoktur. Demokratik bir ideoloji olan milliyetçilik çerçevesinde, milliyetçilerin demokratikleşme programı nedir veya şimdiye değin neden olmamıştır? Milliyetçiler neden çevreci politikaları gerektiği kadar ciddiye almazlar ve politikalarına dâhil etmezler? Her şeyden önce, Türk milletinin geleceğini tehdit eden ve şimdilik ağırlıklı olarak Kürt sorununda temsil edilen etnik meselenin çözümün- 29 de Türk milliyetçilerine düşen görev nedir? Bütün bu soruların dışında, daha genel sorun alanlarını da tespit etmek mümkündür. Türk milliyetçiliğinin ideolojik yenilenmesi sürecinin en önemli aşamalarından birisini ideolojik açıdan temel sorunlar dediğimiz alanların tespit edilmesi aşaması oluşturmaktadır. Temel sorunların tespiti aslında ideolojik yenilenme yolunda çok önemli bir mesafe kaydedilmesi anlamına gelecektir. Çünkü, Türk milliyetçileri bu tespitleri yaparak ilerleme sürecinin yöneleceği istikameti belirleyeceklerdir. Aşağıda yapılan tespitler aslında Türk milliyetçilerinin değişik plâtformlarda yaptıkları, ancak henüz sistematik bir eleştiri-özeleştiri mekanizmasının çerçevesi içerisine oturtulmamış tespitler olma niteliği taşıyor. Burada yapılan tespitleri, Türk milliyetçisi aydınlar içeriğini doldurmak ve sorun alanından çözüm alanına taşımak anlamında yoğun bir şekilde tartışarak, eleştirerek, olgunlaştırmak, geliştirmek görevi ile karşı karşıyadır. Türk milliyetçiliğinin mevcut ideolojik sıkıntıları olarak şu hususları gösterebiliriz: 1- Türk milliyetçiliği ulaşmış olduğu teorik gelişmişlik düzeyi itibarı ile, 21. yüzyılın temel sorun alanlarına teorik izah ve yanıt verebilmiş değildir. Türk milliyetçiliği genel olarak 20. yüzyılın kavramsal çerçevesi içine sıkışmış kalmıştır ve 21. yüzyılın kavram ve gündemi ile teorik bir çatışma sürecine girmemiştir. Ancak, bu durum Türk milliyetçiliğinin gerilemesini engellememekte, ak-30

18 sine hızlandırmaktadır. Bundan dolayı, Türk milliyetçisi aydınlar, bütüncül teorik bir çerçeve geliştirerek etnik milliyetçilikten, çok kültürcülüğe; internetten, yeni misyonerlik ve küreselleşmeye kadar gündem ile ilgili eklektik olmaktan uzak somut cevaplar üretmek zorundadırlar. 2- Türk milliyetçiliği hâlâ Türkiye milliyetçiliği şeklinde anlaşılıyor ve bütün Türk dünyasını kapsayan bir Türk milliyetçiliği ideolojisinin oluşturulmasından hâlâ uzak bir konumdayız. Türkiye Cumhuriyeti nin tek bağımsız Türk devleti olduğu dönemde bu husus anlayışla karşılanabilirdi. Ancak, bağımsız Türk cumhuriyetlerinin kuruluşunun üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen Türk milliyetçiliğinin en azından genel-temel sorunlar karşısında ürettiği ortak cevaplar üzerinde Türk dünyasının bütün noktalarında Türk milliyetçilerinin fikir birliği içinde olmaları gerekmektedir. Bu ise teorik bir çalışma sürecinin başlaması anlamına gelmektedir. Bu süreçte Türk dünyasının farklılıkları ve bunların gerektirdiği farklı açılımlar olabileceği gibi, ortaklıkların da bulunmasını beraberinde getirecektir. 3- Türk milliyetçilerinin tarih anlayışı hâlâ hanedan tarihi üzerine oturmaktadır. Birçok Türk milliyetçisi haklı bir gurur duymamız gereken Osmanlı tarihini tarihsel-politik analiz sürecinin tek ölçütü yapmaktadır. Bu ise Türk milliyetçiliğinin ulaşması gereken Türk dünyası Türk milliyetçiliği anlayışının önünde önemli bir engeldir ve 31 Türk milliyetçilerinin bakış açısını daraltmaktadır. Timur, Şah İsmail, Tomambay, Cengiz, Nadir Şah daha az Türk daha az bizim değildir. Asya, Avrupa, Afrika'dan oluşan eski dünya toplam 85 milyon km 2 dir. Bu dev coğrafyanın 55 milyon km 2 si Türk devletlerinin egemenlik ve hayat sahası olmuştur. Türk milliyetçisi aydın bütün Türk tarihine sahip çıkmalıdır. 4- Türk milliyetçiliğinin dinî yorumu hâlâ ne yazık ki mezhep merkezlidir. Oysa, Türk milliyetçiliği ne kadar büyük bir çoğunlukta olur ise olsun Türk milletinin sadece bir bölümünün mensup olduğu mezhebi değil, bütün Türk milletini kapsamalıdır. Avrasya bloğuna yayılan Türk milletinin çok büyük bir bölümü Müslüman olmakla beraber bünyesinde az da olsa Müslüman olmayan, Hristiyan, Musevî, Şaman, Budist (Burkancı) unsurlar da bulunmaktadır. Ayrıca gerek Avrasya kıta bloğunda gerekse Türkiye de, Şiî ve Alevî Türklerin sayısı hiç de küçümsenmeyecek kadar fazladır. Türkiye den sonra en büyük Türk ülkesi olan İran da Türk nüfusun büyük bir bölümünün Şiî olduğu gerçeği göz önünde tutulmalıdır. Türk milliyetçileri genel söylem bazında Ale-vî-Sunnî sorununu aşmış görünseler dahi gerçek yaşamda bunun politik-sosyal sıkıntıları ne yazık ki hâlâ çekilmektedir. Bu da Türk milletine karşı gerçekleştirilen psikolojik operasyonlarda bir araç olarak Alevîlik-Sunnîlik karşıtlığının kullanılmasına imkân vermektedir. Türk milliyetçileri, bu oyunun sona erdirilmesi ve sosyal bütünleşmenin sağlanması amacı ile Alevî-Sunnî çatışması tuzağını ortadan kaldırıcı bir süreci başlat-32

19 mak zorundadırlar. Dar mezhepsel yaklaşımlar sergileyenler, kendilerini Türk milliyetçisi zannetseler dahi eylemleri/düşünceleri ile Türk milletine ve milliyetçiliğine istemeyerek de olsa zarar vermektedirler. Burada ortaya konulan hususlar, Türk milliyetçilerinin İslâmiyete karşı kozmopolit aydınlarda çok sık görülen steril lâik bir tavır içine girmesi anlamına gelmemektedir. Büyük şair Yahya Kemal, Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın göreceksiniz... Bizim milliyetimizi asıl onda bulacaksınız demektedir. Yani, İslamsız bir Türk tanımı mümkün değildir. Ancak bu bizim Müslüman olmayan Gökoğuzlara ve Çuvaşlara sevgi ile bakmamızı engellemeli mi? Ya da Kuzey ve Güney Azerbaycan da yaşıyan 35 milyon Şii Türk e sevgisiz mi yaklaşmalıyız? Türk milliyetçisi dini yaşamak için büyük bir çaba içinde olmalıdır. Ziya Gökalp in ortaya koyduğu İslâmlaşma süreci hâlâ Türkiye için büyük bir gereklilik olmaya devam etmektedir. İslâmın öğretilmesi ve anlaşılması için en uygun koşulların oluşturulması gerekmektedir. Bunun aksi düşünülemez. Ancak, dinin yaşanması, mezhep merkezli politika yapılması, politikanın bu esas üzerine kurulması anlamına gelmez. Ayrıca, dinin yaşanması Türk milliyetçilerinin benimsediği lâik devlet modeli ile de çelişmemektedir. 5- Türk milliyetçiliği, modern çağda kentli bir ideoloji olarak ortaya çıkmıştır ve milliyetçilik aynı zamanda bir çalışma ahlâkı olarak modern sanayi toplumunun itici gücü olmalıdır. Oysa, Türk milliyetçiliği, bugün kentli-modern değil, taşralı-modern öncesi bir görü nüm sergilemektedir. Bu sürecin hızla aşılması ve Türk milliyetçiliğinin gerçek sosyal zemin üzerine oturtulması gerekmektedir. 6 - Türk milliyetçiliği ekonomik kavrayışını ve izahını yitirmiştir. Gerçi Türk milliyetçiliğinin hiçbir zaman vahşi liberalizm ve Marksist sosyalizm gibi rijit bir ekonomik anlayışı olmamıştır ve olmamalıdır. Ancak, bu milliyetçiliğin her ekonomik ekolü benimseyebileceği anlamına gelmemektedir. Bir siyasal program olarak savunulan Türk milliyetçiliğinin muhakkak sosyal adaleti göz önünde tutan üretimci/ toplumcu/rekabetçi bir anlayış üzerine oturtulması lâzımdır. 7- Türk milliyetçiliğinin bir reform programı yoktur. Oysa Türk milliyetçiliği 20. yüzyıl başında radikal reformistdevrimci bir geleneği temsil etmiştir. Bugün de Türk milliyetçiliğini siyasal muhafazakâr hareketlerle eşdeğer tutan yaklaşımlar sergilenmektedir. Oysa, kültürel anlamda muhafazakârlıkla, siyasal muhafazakârlık çok farklı uçlardır. Türk milliyetçileri Türk milletinin büyük bir tarihsel derinliği olan ve bugün küreselleşmenin darbeleri ile hırpalanan kültürel değer, varlık ve geleneklerine sahip çıkmaktadırlar. Ancak kültürel değerlerin muhafazası çürümüş siyasal sistemi savunmayı, muhafazayı gerektirmemektedir. Türk milliyetçiliği, çürüme sürecinde olan politik yapılanmalar ve sosyal süreçler (televole toplumu) için hangi reform programına sahip olduğunu ortaya koymalıdır.

20 8- Türk milliyetçiliğinin gelecek tasarımı yoktur. Türk milliyetçileri, 20 veya 50 yıl sonra çocuklarının ve torunlarının nasıl bir Türkiye de ve dünyada yaşaması gerektiği konusunda bir vizyona, bir gelecek rüyasına sahip değildirler. Hatta, kendilerinin nasıl bir Türkiye ve dünyada yaşamayı arzu ettikleri konusunda bile şüpheleri vardır. Ufuksuz, hayalsiz ve amaçsız ideoloji olmaz. İflâs eden komünizm bile hâlâ direnerek doğru ya da yanlış bir gelecek önermeye devam etmektedir. Türk milliyetçileri, dünyaya ve Türkiye ye nasıl bir gelecek önerdiklerini ortaya koymak zorundadırlar. 9- Türk milliyetçiliği ne Türkiye de ne de Türk dünyasında ortak bir siyasal dil üretebilmiştir. En kısa zamanda Türk milliyetçileri teorik çalışma sürecinde, milliyetçilerin dünyayı anlamlandırmasının aracı olacak kavramsal çerçeveyi geliştirmek zorundadırlar. 10-Türk milliyetçiliğinin dış politik konsepti yoktur. Soğuk Savaş öncesinde anti-komünizm ve esir Türkler üzerine kurulmuş olan Türk milliyetçiliğinin dış politik konsepti Soğuk Savaş sonrasında ortadan kalkmıştır. Son süreçte, Irak a yönelik ABD operasyonu dış politik konseptin yokluğunu tekrar ortaya koymuştur. Türk milliyetçilerinin bir bölümü büyük bir iyi niyet ile Kürt devletini engellemek için ABD ye yardım etmemiz gerekir derken, diğerleri haklı bir ulusal gurur ve endişe ile Türiye nin ABD ye karşı tavır almasını önermektedirler. Bir başka yaklaşım ise bu ikisinden çok daha farklı ve omurgasız bir tavır sergilemekte ve elimizde devletin bilgileri yok; bundan dolayı bir şey söylememiz, karşı çıkmamız veya yanında olmamız mümkün değil demektedir. İlk iki yaklaşım, içinde doğru ve yanlışları ile millî endişelerden kaynaklanır ve netice itibarı ile savunanların arkasında durduğu bir tavırdır. Ancak, üçüncü yaklaşım onurlu AB cilik gibi tavırsızlıktan başka bir şey değildir. 11-Türk milliyetçiliğinin ahlâk temelleri büyük bir sarsıntı geçirmiştir. Türk milliyetçiliği, çürümüş Türk siyasal yaşamında ahlâkî değerler üzerinde durmayı mümkün olduğunca başarmış bir harekettir. Gerçi, birleşik kaplar kanunu gereği bir toplumda bulunan bütün hastalıkların kaçınılmaz olarak milliyetçi camiaya da sıçramamış olması düşünülemez. Ancak, bu sıçramalar Türk milliyetçiliği içinde hiçbir zaman meşru bir zemin kazanmamıştır. Bu da Türk milliyetçiliğine, Türk siyasal yaşamını temizleyecek bir ahlâkî yeniden yapılanma sürecinin öncüsü olma fırsatını verecektir. Ancak, son dönemde gerçekleşen bazı uygulamaların Türk milliyetçiliğine büyük ölçüde zarar verdiği şüphe götürmez. Türk milliyetçileri, siyasetin bir ahlâk klubü anlayışı ile yapıldığını, kendilerine ve Türk milletine göstermek zorundadırlar. Ahlâkî bir temele dayanmayan, bu ülkeyi, bu halkı, bu halkın kaynaklarını sömürmek amacı taşıyan mezar soyguncusu zihniyeti Türk milliyetçiliği hareketinin içinde barındırmak, hatta ödüllendirmek bütün Türk milliyetçilerini olduğu gibi Türk milliyetçiliği ideolojisini de ahlâken yıpratacaktır.

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, 29 Kasım Pazar günü yapılacak olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kongresinde ilçe başkanlığına tekrar aday olduğunu

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi

Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi Toplumunda Sürekli Eğitim ve Yenilikçi Eğitimci Eğitimi Bilgi toplumunda, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yarattığı hız ve etkileşim ağı içinde, rekabet ve kalite anlayışının değiştiği bir kültür

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda Zeynep Fazlılar Açılım sürecinin, ayrılıkçı Kürtlerin siyasi taleplerinin karşılanamaz olduğunu gösterdiğini belirten Tuğgeneral (E) Nejat Eslen; şiddet riskini

Detaylı

Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor.

Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor. 1.2. GENEL BAŞKAN IN SUNUŞU GENEL BAŞKANIN MESAJI Dünya siyasi, ekonomik sorunların daha da arttığı, kutuplaşmanın ve karşıtlığın güçlendiği bir dönemi yaşıyor. Ortadoğu da yaşanan sorunlar ve istikrarsız

Detaylı

Kerkük, Telafer, Kerkük...

Kerkük, Telafer, Kerkük... Kerkük, Telafer, Kerkük... P R O F. D R. Ü M İ T Ö Z D A Ğ A L A E D D İ N PA R M A K S I Z BAĞIMSIZ TÜRKMENELİ CUMHURİYETİ Kerkük Krizi ve Türkiye'nin Irak Politikası gerekçelerden vazgeçerek konuyu

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

TÜRKİYE ve IRAK. I I. TARİHSEL ARKA PLAN: ABD İŞGALİNE KADAR TÜRKİYE-IRAK İLİŞKİLERİ İngiliz Ordusu, 30 Ekim 1918'de imzaladığı Mondros Mütarekesi'ne rağmen, kuzeye doğru yaptığı son bir hamle ile Musul

Detaylı

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ (TASLAK) VİZYON BELGESİ İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları ( 02-04 Kasım 2016, İstanbul ) Bilindiği üzere ulus-devlet modern bir kavramdır

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu

IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu IKBY-Irak Merkezi Hükümeti Çekişmesi ve Türkmenlerin Durumu Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı Irak ta 7 Mart 2010 seçimlerinin ardından hükümet kurma konusunda siyasi çekişmenin etkileri halen devam

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ 209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Dr. Zerrin Ayşe Bakan

Dr. Zerrin Ayşe Bakan Dr. Zerrin Ayşe Bakan I. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Yeni Güvenlik Teorilerine Bir Bakış: Soğuk Savaş'ın bitimiyle değişen Avrupa ve dünya coğrafyası beraberinde pek çok yeni olgu ve sorunların doğmasına

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

GENEL BAŞKANIN MESAJI

GENEL BAŞKANIN MESAJI GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları

İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları - TEBLİĞ ve PANEL ÇAĞRISI - İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları ( 02-04 Kasım 2016, İstanbul ) Bilindiği üzere ulus-devlet modern bir kavramdır ve Orta Çağ

Detaylı

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.

YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI

KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Detaylı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam 978-605-5952-27-3 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 6 Kitabın Adı Türkiye de Dış Politika Editör İbrahim KALIN Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-27-3 BBaskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık

Detaylı

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir Yalnız z ufku görmek g kafi değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir 1 Günümüz bilgi çağıdır. Bilgisiz mücadele mümkün değildir. 2 Türkiye nin Jeopolitiği ; Yani Yerinin Önemi, Gücünü, Hedeflerini

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,

Detaylı

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - İtalya İlişkileri: Fırsatlar ve Güçlükler ( 2014 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi 10 KASIM 2015 ATATÜRK Ü ANMA GÜNÜ Yrd. Doç. Dr. Asaf ÖZKAN * Sayın Valim, Sayın Milletvekillerim, Sayın Kolordu Komutanım, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Cumhuriyet Başsavcım, Sayın Rektörüm,

Detaylı

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI

TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI TED İN AYDINLIK MEŞALESİNİ 50 YILDIR BÜYÜK BİR GURURLA TAŞIYAN OKULLARIMIZDA 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BAŞLADI Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ün 1928 yılında Ankara

Detaylı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ. Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık anlayışı DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE DEKİ YERİ VE ÖNEMİ Furkan Güldemir, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Tarihsel Süreç Düşünce Kuruluşları genel itibariyle, herhangi bir kâr amacı ve partizanlık

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK

REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK Ersen YAVUZ Devlet kurma becerimiz, batırdıklarımızı bilinçle gözardı ederek, sürekli bir öğünme vesilesidir bizim için. Devlet kurmadaki beceri söylemini daha ileri

Detaylı

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu

Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu GÜNÜN MANŞETLERİ 23 Temmuz 2016 Cumartesi 11:52 Uluslararası Üniversiteler Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Darbeci Kurşununa Hedef Oldu FETÖ darbe girişimi olaylarında darbecilerin hedefinde UIC Yönetim

Detaylı

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir. Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı

TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı TED den, Siyasete Eğitimde Mutabakat Çağrısı Seçim değil, nesil kurtarma zamanı diyen TED, 7 Haziran genel seçimleri sonrası için eğitimde mutabakat çağrısında bulundu. TED, Ulusal Eğitim Programı ile

Detaylı

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1) BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, 1914-1918 (1) Topyekûn Savaş Çağı ve İlk Büyük Küresel Çatışma Mehmet Beşikçi I. Dünya Savaşı nın modern çağın ilk-en büyük felaketi olarak tasviri Savaşa katılan toplam 30 ülkeden

Detaylı

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Dr. Tuğrul BAYKENT Baykent Bilgisayar & Danışmanlık TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ Düzenleyen: Dr.Tuğrul BAYKENT w.ekitapozeti.com 1 1. TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK KONUMU VE ÖNEMİ 2. TÜRKİYE YE YÖNELİK TEHDİTLER

Detaylı

ACR Group. NEDEN? neden?

ACR Group. NEDEN? neden? ACR Group NEDEN? neden? CİNSİYET YÜZDE % Kadın Erkek 46,8 53,2 YAŞ - - - - - - 18-25 26-35 20,1 27,6 36-45 46-60 29,4 15,2 60+ 7,7 I. AMAÇ Bu çalışmanın amacı, aylık periyotlar halinde düzenlediğimiz,

Detaylı

KITASINDA ETKİN BÖLGESİNDE LİDER ÖNSÖZ

KITASINDA ETKİN BÖLGESİNDE LİDER ÖNSÖZ HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI VİZYON 2035 KITASINDA ETKİN BÖLGESİNDE LİDER ÖNSÖZ Vizyon-2035 Dokümanı, Hv.K.K.lığının geleceğe yönelik hedeflerini belirlemek amacıyla; Dünya ve Türkiye de güvenlik anlayışındaki

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ Ünite 11 KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN TÜRKİYE DEKİ GELİŞİMİ Prof. Dr. Sebahattin BEKTAŞ Kentlerimizde ilk dönüşüm dalgası Tazminat dönemi ile başlamaktadır. 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşmasının özellikle liman

Detaylı

Orta Asya daki satranç hamleleri

Orta Asya daki satranç hamleleri Orta Asya daki satranç hamleleri Enerji ve güvenlik en büyük rekabet alanı 1 Üçüncü on yılda Hazar Bölgesi enerji kaynakları Orta Asya üzerindeki rekabetin en ön plana çıktığı alan olacak. Dünya Bankası

Detaylı

Amerikan Stratejik Yazımından...

Amerikan Stratejik Yazımından... Amerikan Stratejik Yazımından... DR. IAN LESSER Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Jeopolitik Aldatma veya bağımsız bir Kürt Devletinden yana olmadığını ve NATO müttefiklerinin bağımsızlığını

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin

Detaylı

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy daşı Türk entelijansiyasının ana söylemidir. Bu gruplar birkaç yıl evvel ABD'nin Irak'ı işgali öncesinde savaş söylemlerinin en ateşli taraftarı idiler. II. Körfez Savaşı öncesi

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI I. ULUSLARARASI İLİŞKİLER I (3.0.3) Uluslar arası sistem/ Temel Kavramlar/ Devlet/ Sivil Toplum Örgütleri/

Detaylı

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. KAMU YÖNETİMİNDE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR

Detaylı

Küreselleşme devam ediyo mu?

Küreselleşme devam ediyo mu? Küreselleşme devam ediyo mu? Küreselleşme-ulus devlet ilişkisine ilişkin görüşler 1.Küreselleşme modern ulus devleti zayıflatmış, yerine DÜZENLEYİCİ DEVLETi ikame etmiştir görüşü 2.Küreselleşmenin ulus

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 GELECEK İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 SARIKONAKLAR İŞ TÜRKĠYE MERKEZİ C. BLOK ĠÇĠN D.16 BÜYÜME AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE ÖNGÖRÜLERĠ 02123528795-02123528796 2025 www.turksae.com Nüfus,

Detaylı

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.17, MAYIS 2017 Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme Çalıştayı 12 Mayıs 2017 tarihinde ORSAM ve Irak Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı na bağlı Nahrain Araştırmalar

Detaylı

Türk Armatörler Birliği

Türk Armatörler Birliği Cilt 1, Sayı 7-8 Bülten Tarihi : 19 AĞUSTOS 2016 TAB E-BÜLTEN TEMMUZ-AĞUSTOS 2016 Türk Armatörler Birliği 15 TEMMUZ 2016 TÜRKİYE nin KARA GÜNÜ Kara Bir Gün 15 Temmuz 2016 günü akşam saatlerinde Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ Türk-İş Dergisi, Ekim-Kasım 2000 Genel Başkan Danışmanı Avrupa Birliği nin kasım ayı içinde yayınlanan iki belgesi, Avrupa Birliği nin Türkiye yi üyeliğe almak

Detaylı

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016

MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.9, EKİM 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.9, EKİM 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.9, EKİM 2016 MUSUL OPERASYONU VE SONRASI: RISKLER, BEKLENTILER, ÖNGÖRÜLER TOPLANTISI 14 Ekim 2016 Cuma günü, ORSAM Musul Operasyonu

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ

KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,

Detaylı

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,

(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar, SESRİC-GED İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Mesleki Eğitimin Modernizasyonu Projesi Hazırlama Amacı ile Yapılacak Çalıştay da Sayın Bakanımızın yapacağı konuşma (09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli

Detaylı

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi

Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi 28.11.2016-22:02 Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi Sudan'da Türk-Sudan İlişkileri Sempozyumu düzenlendi - Sudan Stratejik Çalışma ve Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hüseyin: - "Türkiye,

Detaylı

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018

DÜŞÜNCE KURULUŞLARI. Şubat 2018 DÜŞÜNCE KURULUŞLARI Şubat 2018 Düşünce kuruluşları nedir? Nasıl çalışır? Özellikleri nelerdir? Dünyadaki düşünce kuruluşları Türkiye deki düşünce kuruluşları DÜŞÜNCE KURULUŞLARI NEDİR? DÜŞÜNCE KURULUŞLARI

Detaylı

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ 1. "Azerbaycan Milli Güvenlik Stratejisi Belgesi", Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından 23 Mayıs 2007 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir.

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ Bismillairrahmanirrahim 1. Suriye de 20 ayı aşkın bir süredir devam eden kriz ortamı, ülkedeki diğer topluluklar gibi

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE KÜRT VE ERMENİ MESELELERİNİ TARTIŞTI! Türkiye nin önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul Aydın Üniversitesi

Detaylı

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI

İNTİHAR EYLEMLERİ Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ 15-20 Kasım 2003 İstanbul Saldırıları HALİM ALTINIŞIK STRATEJİ-GÜVENLİK-YÜZ OKUMA UZMANI EYLEMLERİ A. Programın Amaç ve Gerekliliği 11 Eylül gününden beri "terör" daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI

TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN İŞ DÜNYASI BAKIŞ AÇISIYLA TÜRKİYE DE YOLSUZLUK SEMİNERİ AÇILIŞ KONUŞMASI 26 Kasım 2014 İstanbul, Sabancı Center TÜSİAD İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye de

Detaylı

ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR?

ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR? ULUSAL EĞİTİM PPROGRAMI (UEP) NEDİR? Ulusal Eğitim Programı, iki yıllık bir çalışma sonucunda ve çok sayıda akademisyen ve eğitimcinin görüşleri alınarak ülkemiz eğitim sisteminin iyiye ve doğruya dönüşmesi

Detaylı

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM

ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM ZANAATLA TEKNOLOJİ ARASINDA TIP MESLEĞİ: TEKNO-FETİŞİZM VE İNSANSIZLAŞMIŞ SAĞALTIM Prof. Dr. Ali ERGUR Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Türk Toraks Derneği XVII. Kış Okulu Antalya 14.02.2018 ZANAATLA

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ekonomik düzen nedir? Ekonomik düzen, toplumların çeşitli gereksinimlerini karşılamak üzere yaptıkları

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu

Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu Başbakan Yıldırım, Ankara YHT Garı açılış töreninde konuştu Ekim 29, 2016-6:32:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Bu modern Ankara Tren Garı yap-işlet-devret modeliyle 725 trilyon harcanarak, bu hale geldi.

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir.

Bilmek Bizler uzmanız. Müşterilerimizi, şirketlerini, adaylarımızı ve işimizi biliriz. Bizim işimizde detaylar çoğu zaman çok önemlidir. Randstad Group İlkesi Başlık Business Principles (Randstad iş ilkeleri) Yürürlük Tarihi 27-11 -2009 Birim Grup Hukuk Belge No BP_version1_27112009 Randstad, çalışma dünyasını şekillendirmek isteyen bir

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI!

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DEKİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE STK LARIN DURUMUNU TARTIŞTI! Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı

Detaylı

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ 2017-2018 BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI (Eğitim planı toplamda 135 Kredi ve 241 AKTS den oluşmaktadır. Yarıyıllara göre

Detaylı

İş Yerinde Ruh Sağlığı

İş Yerinde Ruh Sağlığı İş Yerinde Ruh Sağlığı Yeni bir Yaklaşım Freud a göre, bir insan sevebiliyor ve çalışabiliyorsa ruh sağlığı yerindedir. Dünya Sağlık Örgütü nün tanımına göre de ruh sağlığı, yalnızca ruhsal bir rahatsızlık

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1 Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ 2014 Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1 HALI SEKTÖRÜ 2014 YILI ARALIK AYI İHRACAT PERFORMANSI Ülkemizin halı

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI AZİZ BABUŞCU 4 te AK AK PARTİ İL BAŞKANI 10 da YIL: 2012 SAYI : 169 24-31 ARALIK 2012-7 OCAK 2013 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 2

Detaylı

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Yrd. Doç. Dr. Elif UÇKAN DAĞDEMĠR Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi 1. GĠRĠġ Avrupa Birliği (AB)

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi Zorunlu Dersler Uluslararası İlişkilerde Araştırma

Detaylı

Bağdat hükümeti ilerleyemiyor: Musul'da son durum ne?

Bağdat hükümeti ilerleyemiyor: Musul'da son durum ne? Bağdat hükümeti ilerleyemiyor: Musul'da son durum ne? Musul Operasyonu sürerken şehirde IŞİD'in elinde birkaç mahalle kalmış durumda ancak hükümet güçleri ve Şii milislerin ilerleyişi durdu. 07.06.2017

Detaylı

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni

Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz

Detaylı

trafikte bilinçli bir nesil için

trafikte bilinçli bir nesil için bilinçli bir nesil e t k i için f tra Giriş Önemli bir halk sağlığı sorunu olan trafik kazalarının önlenmesi, pek çok kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve bireylerin ortak çalışması ile mümkün olabilecektir.

Detaylı

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU

2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız

Detaylı

İç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu.

İç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu. 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da küresel ekonomi yılı kriz ortamı içerisinde geçirmiştir. 2012 yılının sonlarına doğru küresel krizin psikolojik yönleri zayıflarken, beklentiler iyimserliğe doğru

Detaylı