Polonya çıkarması! Basmane sil baştan

Transkript

1 Fikret Sönmez Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı Konya ya 40 kilometre mesafede meydana gelen kazada, Halil Esen yönetimindeki 33 JCB 16 plakalı TIR, Osman Demirkol yönetimindeki 42 Z 4723 plakalı minibüs ile Sebahattin Özçıray'ın kullandığı 34 SH 6973 araç yüklü kamyona çarptı. Kazada 10 kişi öldü,11 kişi yaralandı. 3 te Basın İlan Kurumu İzmir Şube Başkanı Sönmez, Büyükşehir Yasası ile görev alanına giren ilçelerdeki yayın organlarını özel haber yapmaları konusunda uyardı. Sönmez, İyi haber reklam alır dedi Yavuz ATALAY // ÖZEL HABER Yayın kalitesinin çok düşük olduğunu söyleyen Basın İlan Kurumu İzmir Şube Müdürü Fikret Sönmez, Elime bazı gazeteleri aldığımda, böyle bir şey olmaz diyorum. Bakın, imkanlarınız kısıtlı olabilir. Yine de çok iyi gazete çıkarabilirsiniz. Az sayfayla da çok iyi işler yapabilirsiniz. Bir kere özel haber bizim için çok önemli. Sizin ilan almanızı sağlayan şey, gazetenizin kalitesidir. Mesela Bergama da ki İcra Dairesi gelip İzmir de ilan yayınlatıyor. Neden? Kaliteden ötürü. Yayınlatmam orda diyor. O zaman bizim yapabileceğimiz bişey kalmıyor. Biz aracı kurumuz. Gazetenizdeki haberlerin üçte ikisi yerel haber olmalı. Bakıyoruz, çoğunda yok dedi. 9 da Abdullah Lelik yazdı 10 Nisan 2014 Perşembe >> devamı 9 da Tüm Engelliler Federasyonu Genel Başkanı Gültekin, Beş yıl boyunca yerel yönetimler istediğimiz projelere yanıt vermedi. Şimdiden tüm başkanlara çağrımızdır. Bir beş yıl daha böyle geçmesin dedi İzmir in son yıllarda Avrupa ülkeleri için çekim merkezi haline geldiğini söyleyen İzmir Kültür ve Turizm İl Müdürü Ediz, "Sağlık ve kültür turizmi nedeniyle İran ve diğer Arap ülkelerinden bol ziyaretçi bekliyoruz" dedi Basmane sil baştan İzmir için konum itibariyle kilit noktada bulunan Basmane Tren İstasyonu ve çevresi Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencilerinin projelerine konu oldu. Genç mimarlar yer altına aldıkları tren istasyonundan, tamamen yeşil alandan oluşan kentsel omurga ya, kesintisiz yaya yollarından, sokak hayvanları için barınma alanlarına kadar her türlü detayın düşünüldüğü projeleriyle Basmane nin artık daha güvenli bir hale geldiğinin altını çizdi. devamı 14 te Yerel seçimlerle Denizli nin ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Osman Zolan, İl Seçim Kurulu ndan mazbatasını alarak görevine resmen başladı. Başkan Zolan, "İlk büyükşehir başkanı olmak büyük bir sorumluluk ve mutluluk. Artık parti kimliklerimizi bir kenara bırakarak, bu sorumlulukla 964 bin kişiye hizmet götüreceğiz. Hayallerimiz var, projelerimiz hazır. Denizli yi tüm sınırları içinde bir dünya şehri yapacağız şeklinde konuştu. devamı 10 da Polonya çıkarması!

2 SAYFA 02 MAVI KIRMIZI SARI 10 Nisan 2014 Perşembe Bir doğa harikası Peri Bacaları 60 milyon yıl önce patlayan yanardağların lav ve külleriyle oluşan jeolojik yapı, rüzgar ve yağmur nedeniyle zamanla, bir doğa şaheseri olan, peri bacaları nı oluşturmuş. Bu işin teknik yönü. Ama asıl önemli olan bu doğal yapının oluşturduğu büyüleyici atmosfer ve insana verdiği huzur KADİR DEMİREL Eğer insan gezmeyi çok seviyor, ülkesinin ve dünyanın her yerini tanımak istiyorsa, ilk fırsatta görmesi gereken yer Kapadokya dır. 60 milyon yıl önce patlayan yanardağların lav ve külleriyle oluşan jeolojik yapı, rüzgar ve yağmur nedeniyle zamanla, bir doğa şaheseri olan, peri bacaları nı oluşturmuştur. Bölgeye ayak basar basmaz, ağzınız bir karış açık bir şekilde, gördüklerinize ve gözlerinize inanamayarak, şaşkınlıkla bakakalırsınız. Sonra fotoğraf, binlerce fotoğraf çeker ve asla doyamazsınız. Peri Bacaları Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu dışı yumuşak içi sert tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkan ilginç görüntülere peri bacaları adı verilmiştir. Kapadokya ve çevresine İnsan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Hititler in yaşadığı topraklar daha sonraki dönemlerde Hıristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri olmuştur. Kayalara oyulan evler ve kiliseler, bölgeyi Roma İmparatorluğu nun baskısından kaçan Hıristiyanlar için devasa bir sığınak haline getirmiştir. Bazen dağları delip ev yapan hıristiyanlar, bazen yeraltını delip, muhteşem şehirler inşa etmişlerdir. Birbirine, kesinlikle bağlı olan yer altı şehirleri, çok özel taş kapılarla birbirinden ayrılarak bir saldırı sırasında, bir kısım hıristiyanın kurtarılması amacını taşımaktadır. Kapadokya bölgesi, başta Nevşehir olmak üzere Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış bir bölgedir. Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir. MÖ 12. yüzyılda Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle bölgede karanlık bir dönem başlar. Bu dönemde Asur ve Frigya etkileri taşıyan geç Hitit Kralları bölgeye egemen olur. Bu Krallıklar MÖ 6. yüzyıldaki Pers işgaline kadar sürer. Bugün kullanılan Kapadokya adı, Pers dilinde "Güzel Atlar Ülkesi" anlamına gelir. MÖ 332 yılında Büyük İskender Persleri yenilgiye uğratır, ama Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaşır. Bu dönemde Kapadokya Krallığı kurulur. MÖ 3. yüzyıl sonlarına doğru Romalıların gücü bölgede hissedilmeye başlar. MÖ 1. yüzyıl ortalarında Kapadokya Kralları, Romalı generallerin gücüyle atanmakta ve tahttan indirilmektedir. MS 17 yılında son Kapadokya kralı ölünce bölge Roma'nın bir eyaleti olur. MS 3. yüzyılda Kapadokya'ya Hıristiyanlar gelir ve bölge onlar için bir eğitim ve düşünce merkezi olur yılları arasında Hıristiyanlara uygulanan baskılar iyice artar. Fakat Kapadokya baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yerdir. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturur. 4. yüzyıl, daha sonra "Kapadokya'nın Babaları" olarak adlandırılan insanların, dönemi olur. Fakat bölgenin önemi, III. Leon'un ikonları yasaklamasıyla doruk noktasına u- laşır. Bu durum karşısında, ikon yanlısı bazı kişiler bölgeye sığınmaya başlar. İkonoklazm hareketi yüz yıldan fazla sürer ( ). Bu dönemde birkaç Kapadokya kilisesi İkonoklazmetkisinde kaldıysa da, ikondan yana olanlar burada rahatlıkla ibadetlerini sürdürdüler. Kapadokya manastırları bu devirde oldukça gelişir. Yine bu dönemlerde, Anadolu'nun Ermenistan'dan Kapadokya'ya kadar olan Hıristiyan bölgelerine Arap akınları başlar. Bu akınlardan kaçarak bölgeye gelen insanlar bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine sebep olur. 11. ve 12. yüzyıllarda Kapadokya Selçukluların eline geçer. Bu ve bunu takip eden Osmanlı zamanlarında bölge sorunsuz bir dönem geçirir. Bölgedeki son Hıristiyanlar yıllarında yapılan mübadeleyle, arkalarında güzel mimari örnekler bırakarak Kapadokya'yı terkeder. 60 milyon yıl önce 3. Jeolojik devirde Toroslar yükseldi. Kuzeydeki Anadolu Platosu'nun sıkışmasıyla yanardağlar faaliyete geçti. Erciyes, Hasandağı ve ikisinin arasında kalan Göllüdağ, bölgeye lavlar püskürttü. Platoda biriken küller yumuşak bir tüf tabakası oluşturdu. Tüf tabakasının üzeri yer yer sert bazalttan oluşan ince bir lav tabakasıyla örtüldü. Bazalt çatlayıp parçalara ayrıldı. Yağmurlar çatlaklardan sızıp yumuşak tüfü aşındırmaya başladı. Isınan ve soğuyan hava ile rüzgârlar da oluşuma katıldı. Böylece sert bazalt kayasından şapkaları bulunan koniler oluştu. Bu değişik ve ilginç biçimli kayalara halk bir ad yakıştırdı: "Peri bacası". Bazalt örtüsü olmayan tüf tabakaları ise erozyonla vadilere dönüştü. İlginç şekiller oluştu. Daha sonraları insan eli, emeği ve duygusu işe koyuldu. Dokuz-on bin yıl öncesine ait yerleşimlerden ilk Hıristiyanların kayalara oydukları kiliselere, büyük ve güvenli yer altı kentlerine kadar uzun bir dönemde büyük bir uygarlık yaratıldı. Bölgenin ilginç ve fotoğrafik görüntüsü nedeniyle birçok dizi ve film çekimleri yapılmaktadır. Bunların bazıları, hem çok tutulmuş, hem de çok uzun zaman sürmüş ve yörenin tanıtımına büyük katkı sağlamıştır. Meral Okay ın senaryosunu yazdığı, Çağan Irmak ın yönetmenliğini yaptığı, Selda Alkor, Özcan Deniz ve Nurgül Yeşilçay ın oynadığı Asmalıkonak dizisi, bunlardan biridir. Çekim yapıldığı Ürgüp te, bu film adına bir anıt yapılmıştır. Bölge turizm açısından büyük bir öneme sahiptir. Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Nazar K- ilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ- Zelve belli başlı görülmesi gereken yerlerdir. Kayalara oyulmuş geleneksel Kapadokya evleri ve güvercinlikler yörenin özgünlüğünü dile getirirler. Bu evler ondokuzuncu yüzyılda yamaçlara ya kayaların ya da kesme taştan inşa edilmişlerdir. Bölgenin tek mimarı malzemesi olan taş yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğundan çok rahat işlenebilmekte ancak hava ile temas ettikten sonra sertleşerek çok dayanıklı bir yapı malzemesine dönüşmektedir. Kullanılan malzemenin bol olması ve kolay işlenebilmesinden dolayı yöreye has olan taş işçiliği gelişerek mimari bir gelenek halini almıştır. Gerek avlu gerekse ev kapılarının malzemesi ahşaptır. Kemerli olarak yapılmış kapıların üst kısmı stilize sarmaşık veya rozet motifleriyle süslenmiştir. Yöredeki güvercinlikler 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış küçük yapılardır. Bölgede Özellikle Avanos çevresinde çömlekçilik ve hediyelik eşya üretimi büyük önem taşımaktadır. El sanatları İslam resim sanatını göstermek açısından önemli olan güvercinliklerin bir kısmı manastır veya kilise olarak inşa edilmişlerdir. Güvercinliklerin yüzeyi yöresel sanatçılar tarafından zengin bezemeler, kitabeler ile süslenmişlerdir. Yıl: 3 İmtiyaz Sahibi Saykar Basın Yayın Gaz. Mat. Kır. San. ve Tic. A.Ş. adına Eflatun SAYGILI Yazı İşleri Müdürü Azime MOLLA Haber Müdürü Gülseren KUMRU Sayfa Editörü Nur Gülmez BEL Salih ASLAN Denizli Temsilcisi Sedat KAYA sedatkaya20@hotmail.com. Sayı: Nisan 2014 Perşembe Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fikret DAĞTEKİN İdari Merkez Şehit Fethi Bey Cad. Kızılkanat İş Merkezi 45/803 Gümrük - Konak / İZMİR Tel: (Pbx) Mail: info@sondakikagazetesi.com Dağıtım: Hakkı SARIÖZ Yayın türü: Yerel Basıldığı Yer Star Medya Yayıncılık A.Ş Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Beton Taş Tesisleri İçi No: 29 Gaziemir / İZMİR Tel: SON DAKİKA Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir

3 SAYFA 3 SONDAKiKA GAZETESİ >>3 ASAYiŞ Nisan Şubat Perşembe Kadın asgari ücretle de çalışsa nafaka alabilir! Eşiyle boşandıktan sonra bir öğrenci yurdunda asgari ücretle çalışarak kiralık olarak tuttuğu evde 3 yaşındaki çocuğu ile birlikte yaşayan kadının, boşandığı eşinden aldığı aylık 150 liralık nafakanın yerel mahkemece kaldırılması Yargıtay dan döndü. Yargıtay, nafaka ödenmesini istedi Yargıtay 3. Hukuk Dairesi nin kararında, asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediğine dikkat çekildi. Emsal teşkil edecek kararda, "Nafaka alacaklısı kadının, aldığı asgari ücretin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez." i- fadeleri yer aldı. Konya da yaşayan çift, müracaat ettikleri aile mahkemesince 12 Mart 2012 de resmen boşanırken, mahkeme kadına aylık 150 lira nafaka ö- denmesine hükmetti. Karar sonrasında bir öğrenci yurdunda asgari ücretle işe giren kadın, 3 yaşındaki çocuğu ile birlikte kiralık olarak tuttuğu evde yaşamaya başladı. Boşandıktan sonra başka bir bayanla evlenen ve bir perdecide asgari ücretle çalışan eski koca ise, boşandığı eşinin asgari ücretle ve sigortalı olarak çalışmasını gerekçe göstererek, aylık 150 liralık nafakanın kaldırılması istemiyle Konya 5. Aile Mahkemesi ne müracaat etti. Davacı avukatı, tarafların boşandıklarını, boşanma ilamı ile davalıya aylık 150 TL nafaka bağlandığını, ancak davalının Sosyal Güvenlik Kurumu nca (SGK) sigortalı olarak çalıştığını, davalının sigortalı olarak çalışması ve Türk Medeni Kanunu nun (TMK) 175 maddesi gereği yoksulluk nafakası koşullarının ortadan kalktığını belirterek müvekkili tarafından ödenen nafakanın kaldırılmasını talep etti. Davalı kadın ise kiracı olarak oturduğunu, çocuğu ile ilgilendiğini, nafaka miktarının yetersiz olduğunu belirterek davanın reddini istedi. 25 Nisan 2013 tarihinde kararını açıklayan mahkeme, davanın kabulü ile tarafların ekonomik durumunun aynı seviyede olduğu gerekçesiyle, davalı kadın lehine bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verdi. Mahkeme kararı, davalı kadının avukatı tarafından temyiz edildi. "DAVALI KADININ ELİNE GEÇEN GELİR, YOKSULLUKTAN KURTARACAK MAHİYETTE DEĞİLDİR" Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını hakkaniyete uygun bulmadı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nun 7 Ekim 1998 tarih ve 1998/ sayılı kararına dikkat çekilen 3. Hukuk Dairesi kararında, "Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının perdecide asgari ücretle çalıştığı, evli olduğu, eşinin çalışmadığı, davalının boşandıktan sonra öğrenci yurdunda çalıştığı, asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği ve 3 yaşındaki çocuğu ile birlikte yaşadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının, aldığı asgari ücretin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Bu sebeple davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir." denildi. Kararda, yerel mahkemenin tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermenin doğru olacağına dikkat çekildi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin karının isabetsiz bularak bozdu. Dava önümüzdeki günlerde yeniden Konya 5. Aile Mahkemesi nde görülecek. (CİHAN) Gardiyan, kız arkadaşını öldürdükten sonra canına kıydı Bursa da, Gemlik Açık Ceza İnfaz Kurumu nda görev yapan ve bir süre önce e- meklilik dilekçesi verdiği öğrenilen infaz koruma memuru Doğan Fırıncı (50), gönül ilişkisi bulunduğu iddia edilen Emine E- bren i tabanca ile öldürdükten sonra canına kıydı. Uzun yıllar Bursa E Tipi Ceza İnfaz Kurumu nda çalıştıktan sonra bir süredir Gemlik Açık Ceza İnfaz Kurumu nda görev yapan ve bir süre önce emeklilik dilekçesi verdiği öğrenilen evli, 4 çocuk babası Doğan Fırıncı, dün akşam saatlerinde gönül ilişkisi bulunduğu ileri sürülen 27 yaşındaki Emine Ebren in çalıştığı Osmangazi ilçesi Uluyol Caddesi ndeki hukuk bürosuna gitti. Çıkan tartışmada Fırıncı, Emine Ebren i tabanca ile öldürdü. Cinayetin ardından evinin bir alt katında oturan anne ve babasının evine giden Doğan Fırıncı, Emine Ebren in annesine "Kızını öldürdüm, şimdi kendimi vuracağım" şeklinde bir mesaj attı. Ardından Fırıncı, tabancasıyla kafasına bir el ateş ederek intihar etti. Yakınları tarafından Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Doğan Fırıncı, yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Cep telefonuna gelen mesajı okuyan Emine Ebren in annesi Mürivet Ebren, cep telefonu ve işyerinden aradığı kızına ulaşamayınca Doğan Fırıncı nın telefonunu aradı. Fırıncı'nın telefonunu açanlardan o- layı öğrenen Mürivet Ebren, Bursa Emniyet Müdürlüğü nü arayarak yardım istedi. Emine Ebren'in Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bulunan çalıştığı avukatlık bürosuna giden polis ekipleri, hukuk bürosu sahibi avukatın bilgisi dahilinde kapıyı kırarak içeri girdi. (CİHAN) Özgürlüğü sigortalı işe bağlı Trabzon'da karıştığı maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle 2 yıl hapse çarptırılan ve bir süre cezaevinde kaldıktan sonra denetimli serbestlik uygulaması kapsamında kalan cezasını bir camide ücretsiz temizlik yaparak çeken hükümlü, sigortalı bir işe başlaması halinde tamamen özgürlüğüne kavuşacak. Akçaabat ilçesi Işıklar beldesi Orta Mahalle'de o- turan Bahtiyar Server (27), oto tamircisi olarak çalıştığı şirketin otomobili ile beldedeki bir virajdan dönerken, aşırı hız ve yoldaki mıcır sebebiyle kontrolden çıkarak takla attı. Kazadan hafif yaralı o- larak kurtulan Server'in araçtan inmesi sonrası otomobil alev alarak yandı. Bu olayın ardından söz konusu şirket, kaskosu ile sigortası bulunmayan otomobili izinsiz alıp kaza yaparak şirketi zarara uğrattığı gerekçesiyle Server'den şikayetçi oldu. Hakkında Akçaabat Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılan Server, mahkemece 2 yıl hapse çarptırıldı. Mahkemenin hükmünün Yargıtayca onanarak kesinleşmesi sonrası cezaevine giren Server, 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra denetimli serbestlik uygulamasından yararlanmak için Trabzon Cumhuriyet Savcılığına bağlı Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurdu. Bunun üzerine denetimli serbestlik uygulamasından yararlandırılan Bahtiyar Server, hapis cezası y- erine 121 gün kamu yararına ücretsiz çalışarak cezasını tamamlaması amacıyla yaşadığı beldedeki Orta Mahalle Merkez Camisi'ne gönderildi. Yaklaşık 85 gündür, savcılık görevlilerinin kontrolünde, hafta içi her gün 4 saat camide ücretsiz temizlik işleri yaparak cezasını çekmeye devam e- den Server, tamamen özgürlüğüne kavuşması için ya 36 gün boyunca camide her gün 4 saat ücretsiz Konya'da trafik kazası:10 ölü, 11 yaralı çalışacak ya da sigortalı olarak işe girecek. Denetimli serbestlik uygulaması dolayısıyla yasa gereği sigortalı işe girmesi halinde kalan cezasını çekmeden özgürlüğüne kavuşma imkanı olan Server, özgürlüğü için sigortalı iş istiyor. Böylece, inşaatta çalışarak kendisinin de aralarında bulunduğu 4 çocuklu ailesini geçindirmeye çalışan babasına destek olmak isteyen Server, buna rağmen denetimli serbestlik uygulamasından memnun. Bahtiyar Server, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oto tamircisi olarak çalıştığı şirketin otomobili ile talihsiz bir kaza yaptığı için 2 yıl hapis cezası aldığını ve 10 gün cezaevinde kaldıktan sonra denetimli serbestlik uygulamasından yararlanarak camide ücretsiz çalışmaya başladığını belirterek, cezasını tamamlamak için caminin temizlik işlerini yaptığını ifade etti. Uygulamadan kendisinin yanı sıra cemaatin de memnun olduğunu anlatan Server, "Sigortalı bir iş bulsam zaten özgür bırakıyorlar. Sigortalı iş bulamadığım için buradayım. Devlet gerekeni yaptı. Hatasız kul olmaz. Dünyada yaşadığımız sürece başımıza her türlü olay gelebilir. Suça karışan insanları yadırgamamak, iyi niyetli olmak, onlara sahip çıkmak lazım. Bize sahip çıkmasalar belki daha kötü şeyler olur. Cezaevi koşullarına göre ise camideki koşullar çok çok daha iyi" dedi. Cami imamı Ali Dertli de Server'in camiye gönderilmesinden önce caminin temizlik işlerini müezzin ile yaptıklarını, şadırvan temizliği için de bir kişiye ayda 500 lira ödediklerini ifade etti. Server'in caminin ve şadırvanın temizliğini yapmaya başlaması sonrası şadırvan temizliğine harcadıkları paranın camiye kaldığını söyleyen Dertli, "Server bize geldiği zaman ona dinimizin evrensel olduğunu, insan hayatında bu tür olaylar olabileceğini, bu olaylar ile hepimizin hayatımızda karşılaşabileceğimizi söyledik. Ona sahip çıktık" diye konuştu. Konya da meydana gelen trafik kazasında 10 kişi hayatını kaybederken, 11 kişi yaralandı. Sarayönü- Konya yolu üzerinde, Konya ya 40 kilometre mesafede meydana gelen kazada; Halil İbrahim Esen yönetimindeki 33 JCB 16 plakalı TIR, Osman Demirkol (55) yönetimindeki 42 Z 4723 plakalı minibüs ile Sebahattin Özçıray'ın (42) kullandığı 34 SH 6973 araç yüklü kamyona çarptı. Kazada 7 si olay yerinde, 3 ü kaldırıldıkları hastanede olmak üzere 10 kişi hayatını kaybederken, 11 kişi yaralandı. Yaralılardan 3 ü Selçuklu Tıp, 1 i Numune, 1 i Meram Tıp, 1 i Beyhekim, 2 si Eğitim Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Yaralılardan 3 ünün tedavisi ayakta yapıldı. Kazada hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: Osman Demirkol (55), Dilek Demirkaya (32), Sadi Önal (51), Sıtkı Büyüksarı (51), Fehmi Bakırcı (56), İmdat Gümüş (37), Sabahattin Özşıray, Ahmet Solak ve Halil İbrahim Esen. Cenazeler, olay yerine gelen cenaze araçlarıyla hastane morguna kaldırıldı. Güvenlik güçleri kaza y- eriyle ilgili soruşturma başlattı. (CİHAN) FİLTRE SATIN ALINACAKTIR UYGULAMA VE ARAŞTIRMA HASTANESİ YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ 2014 Yılı 1 Grup Filtre Alımı alımı 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 19 uncu maddesine göre açık ihale usulü ile ihale edilecektir. İhaleye ilişkin ayrıntılı bilgiler aşağıda yer almaktadır: İhale Kayıt Numarası :2014/ İdarenin a) Adresi :Inciralti Kampüsü Mithatpasa Caddesi BALÇOVA/İZMİR b) Telefon ve faks numarası : c) Elektronik Posta Adresi :dsi@deu.edu.tr ç) İhale dokümanının görülebileceği : internet adresi (varsa) 2-İhale konusu malın a) Niteliği, türü ve miktarı :33 Kalem Filtre Alımı Ayrıntılı bilgiye EKAP'ta yer alan ihale dokümanı içinde bulunan idari şartnameden ulaşılabilir. b) Teslim yeri :D.E.Ü Hastanesi Teknik Hizmetler(Atölye)Deposu c) Teslim tarihi :Sözleşmenin imzalanmasını müteakip idare tarafından yüklenicinin kendisine veya tebligat için gösterdiği adrese yapılacak işe başlama talimatının tebliğinden itibaren verilen siparişe istinaden tarihine kadar Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Atölye Deposuna yapılacaktır. 3- İhalenin a) Yapılacağı yer :Mithatpaşa Cad. No: 1606 İnciraltı-Balçova/İZMİR b) Tarihi ve saati : :30 4. İhaleye katılabilme şartları ve istenilen belgeler ile yeterlik değerlendirmesinde uygulanacak kriterler: 4.1. İhaleye katılma şartları ve istenilen belgeler: Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odası ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odası belgesi; Gerçek kişi olması halinde, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, ilgisine göre Ticaret ve/veya Sanayi Odasına ya da ilgili Esnaf ve Sanatkarlar Odasına kayıtlı olduğunu gösterir belge, Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu Ticaret ve/veya Sanayi Odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge, Teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren imza beyannamesi veya imza sirküleri; Gerçek kişi olması halinde, noter tasdikli imza beyannamesi, Tüzel kişi olması halinde, ilgisine göre tüzel kişiliğin ortakları, üyeleri veya kurucuları ile tüzel kişiliğin yönetimindeki görevlileri belirten son durumu gösterir Ticaret Sicil Gazetesi, bu bilgilerin tamamının bir Ticaret Sicil Gazetesinde bulunmaması halinde, bu bilgilerin tümünü göstermek üzere ilgili Ticaret Sicil Gazeteleri veya bu hususları gösteren belgeler ile tüzel kişiliğin noter tasdikli imza sirküleri, Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen teklif mektubu Şekli ve içeriği İdari Şartnamede belirlenen geçici teminat İhale konusu alımın tamamı veya bir kısmı alt yüklenicilere yaptırılamaz Ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: İdare tarafından ekonomik ve mali yeterliğe ilişkin kriter belirtilmemiştir Mesleki ve Teknik yeterliğe ilişkin belgeler ve bu belgelerin taşıması gereken kriterler: Tedarik edilecek malların numuneleri, katalogları, fotoğrafları ile teknik şartnameye cevapları ve açıklamaları içeren doküman: Teknik şartnameye cevap yazısı ihale dosyasında bulunacaktır.teknik şartnamelerde istenen bilgi ve belgeler ihale dosyasında bulunacaktır. 5. Ekonomik açıdan en avantajlı teklif sadece fiyat esasına göre belirlenecektir. 6. İhale yerli ve yabancı tüm isteklilere açıktır. 7. İhale dokümanının görülmesi ve satın alınması: 7.1. İhale dokümanı, idarenin adresinde görülebilir ve 100 TRY (Türk Lirası) karşılığı Dokuz Eylül Üniversitesi Döner Sermaye İşletmesi Satınalma Birimi adresinden satın alınabilir İhaleye teklif verecek olanların ihale dokümanını satın almaları veya EKAP üzerinden e-imza kullanarak indirmeleri zorunludur. 8. Teklifler, ihale tarih ve saatine kadar Mithatpaşa Cad. No: 1606 İnciraltı-Balçova/İZMİR adresine elden teslim edilebileceği gibi, aynı adrese iadeli taahhütlü posta vasıtasıyla da gönderilebilir. 9. İstekliler tekliflerini, mal kalem-kalemleri için teklif birim fiyatlar üzerinden vereceklerdir. İhale sonucu, üzerine ihale yapılan istekliyle her bir mal kalemi miktarı ile bu mal kalemleri için teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden birim fiyat sözleşme imzalanacaktır. Bu ihalede, işin tamamı için teklif verilecektir. 10. İstekliler teklif ettikleri bedelin %3'ünden az olmamak üzere kendi belirleyecekleri tutarda geçici teminat vereceklerdir. 11. Verilen tekliflerin geçerlilik süresi, ihale tarihinden itibaren 60 (altmış) takvim günüdür. 12. Konsorsiyum olarak ihaleye teklif verilemez. Sondakika 10/4 Basın:4314 Resmi İlanlar: de

4 10 Nisan 2014 Perşembe ASELSAN ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi nin, 15 yıl boyunca birlikte çalışarak ürettiği optik ve kızılötesi dedektörde yurtdışına bağımlılık sona erdi. Türkiye bu dedektörleri üretebilen dünyada beşinci ülke oldu. Dedektörlerin seri üretiminin yapılacağı ASEL- SAN tesisleri ise düzenlenen törenle açıldı Fikri Işık Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'nin, sanayi üretiminin öncülüğünde büyümeye devam ettiğini belirterek, "Sanayicimiz, son dönemde yaşanan gerilimli atmosfere rağmen, ekonomiye ve Türkiye'ye olan güvenini bir kere daha göstermiştir" değerlendirmesinde bulundu Bakan Işık, yazılı açıklamasında, 2014 yılı şubat ayına ilişkin sanayi üretim endeksini değerlendirdi. Bu yılın şubat ayında takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin beklentileri aşarak bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 arttığını ifade eden Işık, arındırılmamış endeksin de aynı oranda arttığını vurguladı. Işık, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin bir önceki aya göre yüzde 0,1 düşüş gösterdiğini ifade etti. Şubat ayında sanayi üretiminin geçen yılın sonlarından itibaren görülen güçlü büyümesini devam ettirerek beklentilerin üzerinde performans sergilediğini belirten Işık, "Ülkemiz, sanayi üretiminin öncülüğünde büyümeye devam ediyor" ifadesini kullandı. Bakan Işık, şunları kaydetti: "Geçen hafta açıklanan 2013 büyüme rakamları da göstermiştir ki, ülkemiz yine dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer almış ve tüm dünyanın gıpta ile baktığı ülkelerden biri olmuştur yılında, hem OECD ortalamasından hem de AB ülkeleri ortalamasından çok daha iyi bir performans sergiledik büyümesinde dikkat çekici olan önemli bir nokta yılın son iki çeyreğinden itibaren yatırımlarda görülen ciddi artıştır. Yatırımların büyümeye özellikle son iki çeyrekte ciddi katkıda bulunması, yatırımcımızın ve sanayicimizin de yaşanan tüm gerilimlere rağmen ülkesine, ekonomisine güvendiğini ve geleceğe dönük beklentilerinin olumlu olduğunu göstermiştir. Yine aynı büyümede dikkat çeken önemli bir husus da imalat sanayinin büyümesidir. Yılın son iki çeyreğinde imalat sanayi ülke büyümesinden daha hızlı büyüyerek ülke büyümesinin lokomotifi olduğunu bir kez daha göstermiştir yılında da ülke büyümesinin lokomotifi imalat sanayi olacaktır yılında büyümede ihracatın daha önemli bir yeri olacağını dikkate alırsak, sanayicimizin rolü bir kez daha ortaya çıkıyor. Çünkü ihracatımızın yüzde 95 e yakın bir kısmını sanayi sektörümüz gerçekleştiriyor." Işık, sanayicinin, son dönemde yaşanan gerilimli atmosfere rağmen ekonomiye ve Türkiye ye olan güvenini bir kere daha gösterdiğini ifade etti. Bakanlık olarak her fırsatta sanayicinin önünü açtıklarını, sanayici daha fazla üretirken üretilen ürünlerin niteliklerinin de artırmasını teşvik ettiklerini belirten Işık, "Sanayimizi tüm dünyada daha rekabetçi hale getirmek amacıyla Ar-ge ye, inovasyona, tasarıma, girişimciliğe her geçen gün desteğimizi artırıyoruz. İnanıyoruz ki, sanayicimiz ülkenin sahip olduğu istikrar ve kendi çalışma azimleriyle başarılı işler yapmaya devam edecektir. Türkiye nin özellikle siyasi gündemine yönelik yapılan ciddi algı operasyonlarına rağmen, moralini bozmadan yatırıma ve üretime devam eden sanayicilerimize teşekkür ediyorum" i- fadesini kullandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, savunma sanayinde 2006 yılından bugüne kadar 57 projeye 790 milyon lira destek verdiklerini belirten Işık, şu anda halen 21 projenin olduğunu ve bu projelerin Savunma sanayinde 2006 yılından bugüne kadar 57 projeye 790 milyon lira destek verdiklerini açıklayan Işık, şu anda halen 21 projenin olduğunu ve bu projelerin 490 milyon lira ödeneği bulunduğunu bildirdi. Bakan Fikri Işık, son yıllardaki gelişmelerin çok iyi olduğunu ancak bunların devamını istediklerini ifade etti. Türkiye'nin artık kendi milli piyade tüfeğini, milli gemisini, milli insansız hava aracını k- endisinin yapabildiğine işaret eder Işık, TÜBİTAK'ın geliştirdiği projelerle de savunma sanayinin büyük bir güç kazandığını söyledi. Savunma sanayinin ülkeye sıçrama yaptırdığı alanlardan birinin de yazılım olduğunu belirten Işık, "Eğer bir savaş aletinin yazılımına hakim değilseniz, o savaş aleti çok fazla sizin olmuyor. Yazılım noktasında da TÜBİTAK ve Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ilgili şirketlerle yoğun ve güçlü işbirliğini sürdürüyor. Bu noktada, bir yazılım strateji belgesi hazırlıklarına başladık. Eminim burada önemli başlıklardan biri de savunma sanayinde yazılım olacak" diye konuştu. 490 milyon lira ödeneği bulunduğunu bildirdi. ASELSAN'ın Akyurt Tesislerinde, Kızılötesi Dedektör Üretim Tesislerinin açılışı için düzenlenen törende konuşan Işık, yüksek teknolojiye dayalı bir üretim tesisinin açılışını yaptıkları için çok mutlu ve gururlu olduklarını söyledi. Bir Ar-Ge projesinin seri üretime bu kadar güzel bir şekilde aktarılmış olmasından dolayı da çok mutlu olduklarını dile getiren Işık, "Bir başka gurur verici nokta da şu; bu üretim tesisi üniversite, kamu ve sanayinin işbirliğinin en güzel örneklerinden biri" dedi. Bakan Işık, Türkiye'nin arzu ettiği işbirliğinin burada oluştuğunu belirterek, tesis için emeği geçen herkese teşekkür etti. Bu tesisin Türkiye'nin savunma sanayi tarihine altın harflerle yazılacak bir başarı olduğunu vurgulayan Işık, savunma sanayindeki bu atılımların, Türkiye'nin özel sektörüne de üniversitelerine de inanılmaz bir dinamizm kattığını ifade etti. - "Savunmanız milli olacaksa, mutlaka teknolojinizin de milli olması lazım" - Milli savunmanın, milli teknolojinin ve milli sanayinin birbirinden ayrılamayacağını belirten Işık, şunları kaydetti: "Eğer ki savunmanız milli olacaksa, mutlaka teknolojinizin de milli olması lazım ve bunun sonucunda da üretiminizin, sanayinizin milli olması artık kaçınılmaz. Bu noktada, son yıllarda oluşan büyük sinerjiyi devam ettirmek zorundayız. Bunun için hükümet olarak irademiz ortada. Net olarak savunma sanayimize çok ciddi destekler veriyoruz." - Kılıçdaroğlu'na yapılan yumruklu saldırı Bakan Işık, kızılötesi dedektörlerin tamamen yerli imkanlarla seri üretim noktasına gelmesinin, aslında bugüne kadar yapılan çalışmaların bir meyvesi olduğunu belirterek, "Bizim insanımız eğer inanırsa ve güvenirse, her şeyi başarır. Bugün bu açıdan da güzel bir örneği toplumla paylaşmış oluyoruz. Kendisine geçmiş olsun diyorum. Anamuhalefet partisi liderine çok iğrenç, çirkin bir saldırı yapıldı, kınıyorum" dedi.

5 1Şubat 10 Nisan Perşembe Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Avrupa Birliği ne (AB) serbest ticaret anlaşması (STA) ve vize sorunu ile ilgili sitemde bulundu. STA için AB bir ülke ile anlaşma yapacak ama o ülkenin Türkiye ile anlaşma yapma mecburiyeti yok. Yine o ülkenin malları Türkiye ye sıfır gümrük ile girecek, ama bizim mallarımız o ülkeye gittiğinde gümrük engeli ile karşılaşacak. diyerek tepki gösteren TOBB Başkanı, vize için de Bizler, 150 milyar dolar yatırım yaptık ülkemize. Bunun 100 milyar doları makine ve teçhizata gitti. Ya biz güç gittiğimiz ülkelerden nasıl makine ve teçhizat alırız? Ha biz mal almaktan yanayız ha siz satmaktan yana değilseniz bilmem." ifadelerini kullandı Dünya Bankası Grubu nun AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi adlı raporunun tanıtım toplantısı Hilton Otel de yapıldı. Toplantıya Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, AB Türkiye Delegasyonu Temsilci Yardımcısı Bela Szombati ile TOBB Yönetim Kurulu Başkanı Hisarcıklıoğlu da katıldı. Toplantıda Türkiye nin Avrupa ile ticaretinin arttığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, bu durumda Gümrük Birliği nin önemli rolü bulunduğunu vurguladı. Gümrük Birliği nin Türkiye için mihenk taşı olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: Birliğin ülkemizde sanayi üretiminin artıp kalifiye olması, rekabet kurallarının belirlenmesi adına önemi büyük. Birlik, ülkemizin dünya ekonomileri ile uyumunu artırdı, rekabet gücünü ve ihracatını artırdı. Ama madalyonun öbür yönü var. Gümrük Birliği nde sorunların olduğu muhakkak. Çünkü bu aralar dünya ekonomileri yeni bir dönemde. Bu anlamda ilk olarak AB nin büyüdüğünü görüyoruz. Biz, Gümrük Birliği anlaşmasını yaptığımız senelerinde 15 AB üyesi vardı. Ama şu an AB nin 13 üyesi daha var. Yani AB nin üyesinin 28 olması ile Gümrük Birliği nde bulunan ülke sayısı da arttı. Biz, Gümrük Birliği anlaşması yaptığımızda 15 ülke ile ticaret payımız yüzde 1 idi e dek payımız yüzde 2,7 yi buldu. Ama 2004 ün ardından AB üyeleri ile payımız 2,7 den 2,2 ye geriledi. Gümrük Birliği anlaşması yeni AB üyesi ülkelere karşı rekabetimizi korumak için yapılmadı. Yeni ortaklarımız 13 ülke AB de serbest dolaşırken, biz transit kotaları ile vize engelleri ile karşı karşıyayız. Ama biz rekabete açığız. Sanayicilere güveniyoruz. Bizi üzen, AB nin yeni yapısına rağmen Gümrük Birliği nde Türkiye nin haklarını koruyacak hukuki yeniliklere başvurulmamasıdır. Vize sorunu, kamyonlar ile ilgili sorun var. Malları taşıyacak kamyonlara kotalar ile engel çıkarılması var. Biz yeni şartlara göre AB nin hakkımızı vereceği kanaatindeyiz." Türkiye nin AB nin paraflayacağı her anlaşmaya duyarlı olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: Ekonominin bunalıma girmesinin ardından AB, önemli ülkeler ile STA yapıyor. Biz, daha evvel bu gibi anlaşmaların tarafı olmayı reddettik. Ama şu an AB üyesi ülkelere bizi S- TA ya taraf edin talebinde bulunuyoruz. Bunu tartışmaya gerek yok, biz daha evvel yanlış yapmışız Ama şu an brizi STA yapacağınız ülkelerle görüşmelerde masaya oturtun talebinde bulunuyoruz. AB bir ülke ile anlaşma yapacak ama o ülkenin Türkiye ile anlaşma yapma mecburiyeti yok. Yine o ülkenin malları Türkiye ye sıfır gümrük ile girecek, ama bizim mallarımız o ülkeye gittiğinde gümrük engeli ile karşılaşacak. Bu nedenle biz şu an görüşmelere katılmayı temenni ediyoruz. Malum AB ile ABD STA yapacak. ABD ortak ülkeleri Kanada ve Meksika yı anlaşmaya dâhil edecek. Biz de AB nin ortağı olarak anlaşma içinde yer almaktan yanayız." TOBB Başkanı, AB ülkelerine ABD ile paraflayacağı STA ya Türkiye yi de dâhil etmeye çağırdı. Rifat Hisarcıklıoğlu, vize sorunu ile ilgili olarak da Bu konuya çare üretilmeli. 150 milyar dolar yatırım yaptık ülkemize. Bunun 100 milyar doları makine ve teçhizata gitti. Ya biz güç gittiğimiz ülkelerden nasıl makine ve teçhizat alırız? Ha biz mal almaktan yanayız ha siz satmaktan yana değilseniz bilmem. Yani artık vize engelimiz kaldırılmalı. dedi. Hisarcıklıoğlu, AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirmesi raporunun kimi önerilerini şöyle sıraladı: -Türkiye ile AB arası danışma mekanizmaları güçlendirilmelidir. -Şirketlerin Gümrük Birliği içinde ve dışında haksız rekabete uğraması önlenmeli. -Üçüncü ülkelerle yapılan STA görüşmelerine Türkiye de katılmalı. -Transit taşımaya önem verilmelidir. -Türkiye ve AB Gümrük Birliği sorunlarına çare üretmek için bir platforma hayat vermeli. "GÜMRÜK BİRLİĞİ TİCARETİ 4 KAT ARTIRDI" Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martine Raiser ise Gümrük Birliği nin AB ile Türkiye ticaretini 4 kat artırdığını bildirdi. Birliğin önemli bir kavşakta olduğundan söz eden Raiser, Şu an birliğe yeni kan katmak gerekiyor. Başarıya, Gümrük Birliği anlaşmasına yeni şeyler eklemek gerekiyor. Her iki tarafın menfaatine olacak adımlar atmak gerekiyor. önerilerinde bulundu. AB Türkiye Delegasyonu Temsilci Yardımcısı Bela Szombati de Gümrük Birliği nin katkıları ile Türkiye ve Avrupa nın bir birine 100 milyar Euro tutarında mal alıp sattığını açıkladı. Szombati, ayrıca Türkiye nin Avrupa ya ihracatının ve yatırımlarının arttığını aktardı. Türkiye nin STA ile ilgili; Avrupa nın ruhsatlandırma, denetim, tarif kotalarının uygulaması ile ilgili kaygıları olduğuna değindi. Szombati, Gümrük Birliği nin yeni bir ivmeye ihtiyaç duyduğunu, bunun sanayi malları ile sınırlı kalmaması gerektiğini sözlerine ekledi. Gümrük Birliği ile ilgili saptamalarda bulunan raporu Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Kamer Karakurum Özdemir tanıttı. Raporun temel bulgularından bir bölümü şöyle: -Gümrük Birliği bir STA dan daha çok fayda sunmuştur. -Anlaşmanın temel tarımı kapsayacak şekilde genişletilmesi her iki taraf için de yararlı olacaktır. -Hizmetlerin Gümrük Birliği ne dahil edilmesi ticareti artıracaktır. -Türkiye de kamu ihalelerinde hukuki ortam açık olsa da uygulamada sorunlar vardır. -STA ile ilgili paralel görüşmeler resmi hale getirilmelidir. -Türkiye nin AB muktesebatını aktarımında şeffaf olunması için resmi bir mekanizma gereklidir. (CİHAN)

6 17 10 ubat Nisan Per Perşembe embe Bağımsız Kütahya Milletvekili Bal,"Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. CHP ile MHP'nin çıkarabileceği ortak aday çok iddialı olacak ve kazanacak. Bu saldırı, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, CHP ile MHP arasında bir yarık oluşturmak için psikolojik bir hareket olabilir" dedi Bağımsız Kütahya Milletvekili İdris Bal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan yumruklu saldırıyı değerlendirirken, "Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. CHP ile MHP'nin çıkarabileceği ortak aday çok iddialı olacak ve kazanacak. Bu saldırı, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, CHP ile MHP arasında bir yarık oluşturmak için psikolojik bir hareket olabilir" dedi. Bal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, seçim sonuçlarını değerlendirdi. AK Parti'nin, seçim sürecinde, "iç mihraklar, dış mihraklar, Yahudiler, batılılar, istiklal mücadelesi" gibi mağduriyet kartlarını oynadığını ve kısa dönemde başarılı P'nin çıkarabileceği ortak, makul bir aday çok iddialı olacak ve kazanacak. Bu saldırı, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, CHP ile MHP arasında bir yarık oluşturmak için psikolojik bir hareket olabilir. Kimseyi suçlamıyorum, Bunlar benim aklıma geliyor açıkçası. Vizyon sahibi insanlar böyle bir tuzağa düşmemeli" diye konuştu.chp Çankaya İlçe Başkanlığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yumruklu saldırıyı, parti genel merkezi önünde protesto etti. Grup adına açıklama yapan CHP Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin, "demokrasiye atılmış bir yumruk" olarak nitelendirdiği saldırıyı şiddetle kınadıklarını Tüm Engelliler Federasyonu (TEF) Genel Başkanı Ahmet Gültekin, Beş yıl boyunca yerel yönetimler istediğimiz projelere yanıt vermedi. Şimdiden tüm başkanlara çağrımızıdır: Bir beş yıl daha böyle geçmesin dedi olduğunu ileri süren Bal, ancak bu arada toplumun kutuplaştırıldığını savundu. Son dönemlerde çıkan tapelerle ilgili vatandaşta bir hazımsızlık oluştuğunu öne süren Bal, "Camia dediğimiz kesimin tabanı bile bunu hazmedemedi. Hatta bu tabanın bir kısmı AKP'ye oy verdi. Çünkü geçmişte bu camia AKP'yi fazlasıyla savundu. Doğruyu abartarak övdü, yanlışları görmezlikten geldi. Bu durum tabanda soru işaretlerine neden oldu. 'Bu U dönüşü niye? Dün övdüğünüzü bugün neden bu kadar eleştiriyorsunuz?' diye sorgulandı. Halk, durumu anlamakta zorluk çekti" diye konuştu.iktidarın politikasının, halkı kutuplaştırdığını ileri süren Bal, "Sayın Kılıçdaroğlu'na yönelik yumruk hadisesi sokaklara inmeye başlarsa bu durum ekonomiye de siyasete de zarar verir" dedi. Cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili tartışmaların şimdiden başlamasını "manidar" bulduğunu belirten Bal, "Acaba birileri yolsuzluk iddialarının üzerini bu şekilde mi örtmek istiyor? Çünkü henüz erken. Önce 'montaj mı dublaj mı' meselesi açığa kavuşturulmalı" diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilme şansının olmadığını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ise seçilme şansının az olduğunu savunan Bal, "CHP ile MHP'nin şu andaki hukuksuzluğa inat, sağdan ve soldan oy alabilecek vizyon sahibi ortak bir aday çıkarırsa, benim kanaatim o aday kazanır" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyı "utanç verici" olarak niteleyen Bal, "Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Ve yanılmıyorsam CHP ile MH- söyledi. "Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu'na uzanan bu karanlık el, hiçbir suretle kabul edilebilir, hazmedilebilir bir durum değildir" ifadesini kullanan Perçin, menfur saldırılar karşısında geri adım atmalarının mümkün olmadığını belirtti. Perçin, şunları kaydetti: "Bizlerin beklediği tek şey CHP lideri Kılıçdaroğlu'na yapılan alçakça saldırının üzerinin örtülmeyip, ardında ne var ne yok araştırılması, kamuoyunu ve partilileri rahatlatacak sonucun açıklamasının yapılmasıdır. Huzur ve güven ortamının giderek daraldığı topraklarımızda, en güvenilir yerlerden biri olarak gördüğümüz TBMM'de böyle bir olayın vuku bulması bizleri tedirgin etmektedir. Dolasıyla saldırganın arkasındaki güç odaklarının tespit edilip yüce yargıya teslim edilmesini talep ediyoruz." Perçin, Kılıdaroğlu'nun yalnız olmadığını, arkasında koskoca bir örgütün bulunduğunu ifade etti. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıya ilişkin, "Kriminal bir vaka olan şahsın gerek içeri girmesi, gerekse saldırı noktasını seçmesi konusunda tecrübeli olduğu anlaşılmaktadır" dedi. Yeniçeri, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyı kınadı. Olayın demokrasiye yapılmış bir saldırı olduğunu belirten Yeniçeri, saldırganın TBM- M'ye nasıl girdiğinin sorgulanması, güvenlik tedbirlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Yeniçeri, şöyle konuştu: "Özellikle AKP grup toplantılarının mitinge dönüştürülmesi ve TBMM'deki toplantılarının Goebbels tipi propaganda araçlarına çevrilmesinin bu saldırı üzerinde etkili olup olmadığının da araştırılması gerekiyor. Tayyip Erdoğan'ın kutuplaştırıcı, ötekileştirici ve nefret söylemlerinin bu saldırı üzerindeki etkilerinin de ortaya çıkarılması gerekmektedir." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın muhalefet partilerine yönelik konuşmalarında kullandığı "yavru muhalefet" ve "genel müdür" ifadelerini de eleştiren Yeniçeri, "MHP'den hiç kimse AKP'ye zürafa iktidar dememektedir. Zira MHP'liler üslubu beyan aynıyla insan kültürüne sahiptirler" dedi. Yerel seçim sonuçlarında AK Parti'nin birinci parti olduğunu, ancak oylarında düşüş yaşandığını, MHP'nin ise yükseldiğini belirten Yeniçeri, bu durumun Erdoğan'ın kimyasını bozduğunu savundu. Yeniçeri, Erdoğan'a cumhurbaşkanlığı yolunun kapandığını, bunun da daha gergin bir üsluba neden olduğunu iddia etti. Yeniçeri, açıklamalarının ardından gazetecilerin Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyla ilgili sorularını da yanıtladı. Bir soru üzerine "Kriminal bir vaka olan şahsın gerek içeri girmesi, gerekse saldırı noktasını seçmesi konusunda tecrübeli olduğu anlaşılmaktadır" diyen Yeniçeri, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısına gireceği yerde, korumaların geride kalması ve tek başına içeri girmesi noktasında beklemesi ve o sırada da orada medyanın da yoğun bir şekilde bulunması saldırının organize olduğu, taammüden yani önceden planlandığını bize göstermektedir. Genel Başkanların can güvenliğinin olmadığı bir yerde milletvekillerinin ve diğer insanların can güvenliğinin TBMM'de bulunduğunu söylemek çok doğru bir yaklaşım tarzı olamaz." Yeniçeri, saldırı ile neyin amaçlanmış olabileceği sorusunu yanıtlarken de "Başbakanın konuşmasını dinleyip de galeyana gelmeyecek bir şahıs olamaz. Başbakan dün resmen muhalefete savaş açmıştır. Sebebi de belli değildir. Niye saldırıyorsun? Hani birinci parti çıkmıştın" karşılığını verdi. Yaşananların saldırganın birden çok kez Meclis'e girdiğini, mekanı tanıdığını, keşif yaptığını ve ona yardım e- den birileri olabileceği şüphelerini doğurduğuna işaret eden Yeniçeri, tüm bunların ayrıntılı olarak araştırılması gerektiğini vurguladı. AK Parti Grup Başkanvekili Mihrimah Belma Satır, TBMM Genel Kurulu'nda, Mısır'daki idam kararlarını kınayan bildiriye partisinin imza atmadığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, "CHP'nin getirdiği ortak bir metin yok, reddedilen de bir teklif yok" dedi. Satır, AA muhabirinin sorusu üzerine, CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi'nin, dün TBMM Genel Kurulu'nda Mısır'daki idam kararlarını kınayan bir bildiri yayınlanması talebini dile getirdiğini söyledi. Daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun, nöbetçi olan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli'nin yanına giderek ortak metin hazırlanması teklifinde bulunduğunu anlatan Satır, "Canikli de bu teklife olumlu cevap vermiş. CHP sadece sözlü olarak bu teklifi yapmış, herhangi bir metin getirmemiş. Genel Kurul erken kapandığı için de konu öylece kalmış" dedi. Satır, Hamzaçebi'nin daha sonra "bildiriye AK Parti'nin destek vermediği" yönünde tweet attığını ifade ederek, "Twitter üzerinden böyle bir şeyin yapılması çok yanlış. Üzerinde çalışılmış ortada bir metin yok. AK Parti'nin Mısır'daki darbeye yönelik tepkisi belli. Her ortamda biz bunu dile getirdik, getiriyoruz. CHP, Sisi'ye yaptığı açıklamalarla bir nevi destek vermiştir. Siyaseti Twitter üzerinden yapmak çok yanlış. Hamzaçebi'nin yaptığı tribüne oynamaktır. Ortada bir metin yok, reddedilen bir talep de yok. Eğer üzerinde anlaşılmış bir metin olursa AK Parti olarak biz imzalarız. Çünkü Mısır'daki darbeye en sert tepkiyi biz verdik" diye konuştu. >> Mazlum Vesek

7 17 10 Nisan ubat Perşembe embe Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, "Bakanlık olarak tüm engellilerin hayat standartlarını yükseltmeye, hayata daha fazla katılmalarına imkan vermeye çalışırken, engelli bireylerin yanında olmak ve onların sıkıntılarını da paylaşmak istiyoruz" diye konuştu Eski Başbakan Tansu Çiller, 5 Nisan 1994 tarihinde alınan ekonomik kararların yalnızca faiz seviyelerinin düşürülmesine yönelik bir olguya indirgemenin "sığ ve yanlış" bir analiz olduğunu belirtti. Çiller, yazılı açıklamasında, son günlerde, uygulanmakta olan faiz oranlarına ilişkin çeşitli açıklamaların yapıldığını hatırlattı Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, AK Parti'nin 2014 seçim kampanyasının dört dörtlük bir kampanya olduğunu belirterek, "Bugüne kadar yürüttüğümüz kampanyalardan tecrübelerimiz var, bu çok olgun bir kampanyaydı. Televizyon reklamları, onların konusu, sıralaması, gazete, sosyal medya ilanları, mitinglerimiz, bütün illeri ayrı ayrı çalışan raporlarımız bütün bunlara baktığımızda çok mükemmel bir kampanya yürüttük" dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, "Bakanlık olarak tüm engellilerin hayat standartlarını yükseltmeye, hayata daha fazla katılmalarına imkan vermeye çalışırken, engelli bireylerin yanında olmak ve onların sıkıntılarını da paylaşmak istiyoruz" dedi. Bir dizi açılış ve temel atma törenine katılmak üzere Konya'ya gelen İslam, Selçuklu Belediyesi tarafından yaptırılan Otizm ve Down Sendromlu Yaşam Merkezi'nin temel atma törenine katıldı. İslam, burada yaptığı konuşmada, Bakanlık olarak kimsesizlerin 'kimi' olma anlayışı ile yola çıktıklarını söyledi. Bireyi, toplumun dışına iten anlayışından vazgeçerek, her türlü ayrımcılığa karşı olma ilkesini benimsediklerini ifade eden İslam, Bakanlık olarak, evrensel kriterler doğrultusunda; engelin türü ve derecesi ne olursa olsun, engellilerin insan onuruna yakışır bir hayat sürdürmeleri ve toplumun her alanında yer almaları için çalıştıklarını belirtti.islam, otizmin, sayısının her geçen gün arttığı, çok boyutlu olarak ele alınması gereken bir engellilik durumu olduğunu vurgulayarak, "Bakanlığımız otizm ve down sendromu tanısı almış bireye sahip aileler ile bu bireylerin artan ihtiyaçlarını, çeşitlenen taleplerini karşılamak üzere uygun politikalar geliştirmek üzere uzun zamandır çalışıyor" dedi.aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, geçtiğimiz yıllarda otizm konusunda sorun, beklenti ve çözüm önerilerine ilişkin tüm tarafların katıldığı çalıştaylarla otizm konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldığını anlatan İslam, şunları kaydetti:"önerilerin tek tek ele alınması neticesinde yapılan çalışmalarla geçen yıl Bakanlığımızca 'Otizm Eylem Planı Taslağı' hazırlandı. Bu taslağın amacı; ülkemizdeki otizmli bireye sahip aileler ve otizmli bireylerin artan ihtiyaçlarını ve çeşitlenen taleplerini karşılamak, otizmli bireyi ve ailelerinin yaşam kalitesini arttırmak, ailelere destek vermek, sistemli ve nitelikli bakım hizmetlerinin sunulabilmesi için uygun politikaların geliştirilmesinin sağlanmasıydı. Taslak kapsamında o günden sonra Bakanlığımız koordinasyonunda sorumluluğu bulunan tüm taraflarla çalışmalar yapıldı. Bakanlığımızın koordinesinde; Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK Başkanlığı ve belediyeler başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara düşen görevler belirlendi. 2 Nisan Dünya O- tizm Günü nde Eylem Planı kapsamında kurumlarımızla birlikte yapılan çalışmaları da kamuoyuna duyurduk."islam, Bakanlığın k- endi görevlerini, otizmli bireylerin hak ettikleri şekilde yerine getirmeye çalıştığını dile getirerek, "Bakanlığımızın görev alanına giren özellikle bakım hizmetlerindeki dönüşüme, kurumlarımızca yapılan çalışmalar ve işbirliği imkanlarına çok büyük değer veriyoruz" dedi. Otizm Eylem Planındaki hedeflerden birinin de otizm alanında yerel yönetimlerin gündüz merkezi oluşturmaları ve sosyal etkinlikleri yürütmeleri olduğunu anlatan İslam, onlardan birinin örneğinin, burada temelini atacakları Otizm ve Down sendromlu Yaşam Merkezi olduğunu bildirdi.selçuklu Belediyesi tarafından, otizmi ve down sendromunu tüm boyutlarıyla ele almak üzere tasarlanan bir merkezin ilk adımın burada atacaklarını dile getiren İslam, temelini atacakları bu merkezin, dünyadaki son gelişmeleri uygulayarak, otistik bireylere dünya standartlarında eğitim, rehabilitasyon, terapi ve aktivite alanları sağlamak üzere tasarlandığını aktardı.tesis tamamlandığında Türkiye de yalnızca otizm alanına hizmet veren bu büyüklükteki ilk merkez olacağını anlatan İslam, şöyle devam etti:"otistik bireylere haftada en az 5 gün hizmet sunacağını memnuniyetle öğrendiğim bu merkez, otistik bireye sahip ailelerin yükünü azaltacak ve günlük yaşantılarına büyük katkıda bulunacak. Merkez otizm tanısı alan çocukların eğitim, rehabilitasyon ve terapi konusundaki gereksinimlerini dünya standartlarında karşılamayı amaçlıyor. Merkezin inşaatının tamamlanmasının ardından Bakanlığımız ile Selçuklu Belediyesi arasındaki işbirliği kapsamında burada görev alacak personelin eğitiminde destekte bulunacağımızı belirtmek isterim. Uluslararası planda önde gelen üniversite ve sivil toplum kuruluşlarının da desteğini alan bu merkezin hem Konya ve bölge hem de Türkiye için yararlı ve örnek bir tesis olacağına inanıyorum." İslam, engellileri hayatın her alanında görmek istediklerini belirterek, "Bakanlık olarak tüm engellilerin hayat standartlarını yükseltmeye, hayata daha fazla katılmalarına imkan vermeye çalışırken, engelli bireyin yanında olmak ve onun sıkıntılarını paylaşmak istiyoruz. Biz Bakanlık olarak üzerimize düşen görevin ne kadar önemli olduğunun farkındayız. Ancak engellilik durumunu ortadan kaldırma konusunda tüm kurumlarımıza ve vatandaşlarımıza bir takım görevler düşüyor. Bu yüzden tüm kurumlarımızı harekete geçirecek öncü çalışmalar yapmaya ve kurumlarımızın gerçekleştirdiği öncü çalışmaları desteklemeye önem veriyoruz" diye konuştu.islam, merkezin kurulmasında emeği geçen ve geçecek olan başta Selçuklu Belediyesi olmak üzere tüm paydaşlara teşekkür etti. Ayşenur İslam, daha sonra protokol üyeleriyle butona basarak merkezin temeline ilk harcı attı. Bakan İslam, daha sonra törene gelen engelli çocukları sevdi. Törene, Konya Valisi Muammer Erol, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, AK Parti Konya milletvekilleri Gülay Samancı, Mustafa Akış, Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Meram Belediye Başkanı Fatma Toru ve çok sayıda vatandaş katıldı.

8 SAYFA 8 SONDAKiKA GAZETESİ >> 17Nisan Şubat Perşembe Perşembe 8 GÜNCEL 10 Gelinlik sektöründe kıyasıya rekabet T ürkiye'de her 10 gelinlikten 7'sinin üretildiği İzmir'de, gelinlik ve abiye sektörünün dünya piyasalarında yer bulabilmesi sektör temsilcileri bir araya geldi. Ege İhracatçı Birlikleri'nde düzenlenen basın toplantısında İzmir'deki gelinlik ve abiye sektörünün sorunları ve bu sorunların çözümleri sektör temsilcileri tarafından değerlendirildi. Toplantıda konuşan Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Kızılgüneşler, sektörün en büyük sorunlarından birinin dünya piyasalarıyla rekabet edememesi olduğunu belirtti. Kızılgüneşler, Türkiye'de "darboğaz" yaşayan sektörün bundan kurtulabilmesi için bir eylem planı hazırladıklarını dile getirerek, "İzmir'deki bin 150 firma tek tek ziyaret edilerek, sektörün sorunları belirlendi ve yurt dışı örnekleri incelendi. 7 aylık bir çalışmanın sonucunda bir strateji oluşturuldu" dedi. İzmir'deki sektörün özellikle ham madde tedariği konusunda İstanbul'a bağımlı hale geldiğini savunan Kızılgüneşler, "İstanbul ve yurt dışı piyasası ile rekabet edebilir- liğimizi ve katma değerimizi arttırmak için gelinlik ve abiye sektörünü evliliğin diğer hizmetlerine entegre etmeliyiz. Toptancılıktan, perakendeciliğe yönelmeliyiz" diye konuştu. Kızılgüneşler, Türkiye'de gelinlik ve abiye sektörünün bir diğer sorunun yeni tasarım oluşturma konusunda yaşandığını belirterek, "İzmir'de bir moda akademisi kurarak, tasarımcı ve teknik personel açığını kapatmak istiyoruz. Ayrıca mağazacılık meslek yüksek okulu programı başlatarak, mağazacılığı geliştirmeyi planlıyoruz" ifadelerini kullandı. Ege Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Mukadder Özden de İzmir'de her yıl düzenlenen IF Wedding Fashion Gelinlik ve Abiye Giyim Fuarı'nın sektörün gelişmesine büyük katkı sağladığını kaydederek, "Sadece bu fuar, bu yıl 300 milyon dolarlık bir ekonomi oluşturdu. Önümüzdeki yıllarda katılım daha fazla olacak. Fuara, uluslararası katılım arttıkça, tasarım yelpazesi de genişliyor" dedi. arayolları Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunda bulunan karayolu ağının ulusal bütçeye katkıları geçen yıl sonu itibarıyla yaklaşık 48,5 milyar lira olarak hesaplandı. Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğu altında olan yol ağını kullanan araçların (99 milyon 431 bin taşıt x kilometre) benzin, motorin ve LPG üzerinden ödediği Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV), motorlu taşıt araçlarına ilişkin ÖTV ve Motorlu Taşıt Vergileri ile otoyol-köprü gelirlerinden elde edilen KDV değerlendirildiğinde, karayolu ağının ulusal bütçeye katkıları geçen yıl sonu itibarıyla 48 milyar 462 milyon 512 bin 784 lira olarak hesaplandı yılı Karayolları Genel Müdürlüğü yatırım harcamaları toplamının 12 milyar 358 milyon lira olduğu dikkate alındığında, karayolları altyapı yatırımlarına harcanan ödeneklerin yaklaşık 4 katı seviyesinde vergi ve ücret geliri elde edildi. Geçen yıl toplam harcama tutarı 15 milyar 345 milyon lira olan Karayolları Genel Müdürlüğü'nün toplam harcama tutarının 3 katından fazla vergi ve ücret geliri elde ediliyor. SONDAKiKA GAZETESİ >> Konak Belediye Başkanı Sema PEKDAŞ K onak Belediye Meclisinin Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş başkanlığında ilk toplantısı gerçekleşti. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş başkanlığında ilk Belediye Meclisi İzmir Büyükşehir meclis salonunda gerçekleştirildi. CHP ve Ak Parti meclis üyelerinin katıldığı toplantıda ihtisas komisyon üyelikleri seçimleri yapıldı. Konaklıların da yoğun ilgi gösterdiği toplantıda işitme engelli vatandaşlar için işaret dili ile tercüme yapıldı. İyi dileklerle başlanan ilk Belediye Meclis Sanayide çarkların beklentilerden hızlı dönmesiyle, ekonomistler 2014 yılı büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmeye başladı. İş Yatırım Menkul Değerler Ekonomisti Uğur Küçük, "Şubat ayı sanayi üretim verisini de hesaba katarak 2014 için yüzde 1,5 olan GSYH büyüme tahminimizi yüzde 2,5 e yükseltiyoruz" dedi anayide çarkların beklentilerden hızlı dönmesiyle, ekonomistler 2014 yılı büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmeye başladı. AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) şubat ayı sanayi üretim verilerinden derlediği bilgiye göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi endeksi şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,9 yükselişle 14 aydır aralıksız artışını sürdürdü. Sanayi üretimi şubat ayında geçen yılın aynı ayına göre arındırılmamış verilere göre de beklentilerin üzerinde yüzde 4,9 oranında arttı. Sanayi üretiminin şubat ayında beklentilerin üzerinde artmasında esas olarak baz etkisi belirleyici oldu. Piyasa faizleri ve döviz kurundaki hızlı yükselişin ithal girdi maliyetlerini artırmasıyla girdi üretiminin yurt içine kaydırılması şubat ayında da sanayi üretimi performansının artmasında önemli ölçüde etkili oldu. Şubat ayı sanayi üretimi verilerinin 17 Aralık tan sonraki ikinci reel sektör vaziyet güncellemesi olması açısından önemli olduğunu belirten analistler, sanayi üretiminin beklentilerin toplantısında Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, belediyelerin demokrasinin temel birimi olduğunu söyledi ve şöyle konuştu: Hep birlikte yılları arasında Konaklılara, İzmirlilere, yurtiçi ve dışından İzmir i görmeye gelen konuklara Türkiye ye hizmet etmekle görevliyiz. Bir taraftan hizmet ederken bir taraftan demokrasinin en temel birimi olan belediyelerde bir demokrasi örneği de göstermek durumundayız. Dolayısıyla işimizin çok ve keyifli olduğu, birlikte üreteceğimiz bir dönemin yaşayacağız. Meclis şiddete hayır dedi Konak Belediye Meclis toplantısında CHP Grup sözcülüğünü üstlenen Nimet Haytabay İzmir, Konak ve Türkiye adına hizmet yapmak amacıyla başarılı bir dönem diliyoruz dedi. Ak Parti grup sözcüsü Bilal Doğan ise Kent ve ülke yararına yapılan her işte anınızdayız. Ama İzmir bize muhalefet görevi verdi. İyi olan şeyleri desteklerken yanlış gördüklerimize çözüm önereceğiz üzerinde artmasıyla daha önce aşağı yönlü revize edilen yıl sonu büyüme tahminlerinin tekrar yukarı yönlü revize edilmesini sağladı. Analistler, ocak ve şubat ayı sanayi üretiminde beklenenin üzerinde artış yaşanması, 2014 yılı ilk çeyreğine ve yılın geneline ilişkin GSYH büyümesinin beklentilerin üzerine çıkma ihtimalini ve yüzde 4 seviyesindeki 2014 yılı OVP büyüme hedefine yakın bir büyüme oranı gerçekleşmesi olasılığını artırmış olduğunu ifade ediyor. "BÜYÜME TAHMİNIMİZİ YÜZDE 1,5'TEN YÜZDE 2,5'E YÜKSELTİYORUZ" Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İş Yatırım Menkul Değerler Ekonomisti Dr. Uğur Küçük, şubat ayı sanayi üretim verilerinin piyasa tahminlerinin üzerinde geldiğini belirtti. Detaylar incelendiğinde ara malı imalatındaki yükselişin iş dünyasında iyimser havanın şubat ayında da korunduğunu gösterdiğini ifade eden Küçük, ara malı imalatındaki iyimser seyrin büyük oranda Avrupa dan gelen güçlü ihracat talebinden kay- naklandığını düşündüklerini kaydetti. Avrupa başta olmak üzere ihracat pazarlarındaki canlanma ve zayıf kurun etkisiyle beklentilerden iyi gerçekleşen ihracat büyümesinin iç piyasadaki yavaşlamayı telafi etmiş göründüğünü dile getiren Küçük, şunları ifade etti: "Şubat ayı sanayi üretimi verileri 17 Aralık tan sonraki ikinci reel sektör vaziyet güncellemesi olması açısından önemli. Alt sanayi endekslerinin yıldan yıla büyüme oranlarındaki düşüş ekonomide bir yavaşlama işareti gösteriyor. Ancak, kur, faiz ve politik cepheden gelen şoklara rağmen bahsedilen yavaşlamanın sene başındaki beklentilerimizden ılımlı olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Şubat ayı sanayi üretim verisini de hesaba katarak 2014 için yüzde 1,5 olan GSYH büyüme tahminimizi yüzde 2,5 e yükseltiyoruz. Büyüme tahminimizi yukarı çekmemizde iki temel gerekçe oldu; ilki Avrupa ekonomisinde öngörülenden kuvvetli toparlanma ve zayıf kur sayesinde ihracat kaleminin toplam üretimi ve büyümeyi destekleyecek olması, ikincisi ise gelişen piyasalara olan küresel risk iştahının düzelmesiyle toparlanan Türk Lirası'nın ufukta daha gevşek bir para politikası ışıkları yakması." - "2014 yılı büyümesinin yüzde 3 civarı gerçekleşmesi daha yüksek olasılık" Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi de Türkiye de sanayi üretimi ile milli gelir verileri arasındaki yakın ilişki dikkate alındığında, sanayi üretim verilerinin piyasa beklentilerinin üzerinde gelmesinin, ilk çeyrek GSYH gerçekleşmesi için beklentileri yukarıda tutacak bir gelişme olduğunu ifade etti. Bu yıl için yüzde 2,5 düzeyinde olan GSYH büyüme beklentilerini oluşturan senaryoda ilk çeyreğin en zayıf çeyrek olarak göründüğünü ve yüzde 1,5 artış öngördüklerini anımsatan Bürümcekçi, şunları kaydetti: "Ocak gerçekleşmesi sonrası bu tahmin üzerindeki risklerin yukarı yöne döndüğünü söylemiştik. Şubat gerçekleşmesi de bu durumu teyid ederken, ilk çeyrekte GSYH büyümesinin yine yüzde 4 civarında gerçekleşebileceğini düşündürdü. Bu durum söz konusu çeyreğe ilişkin olarak açıklanan öncü göstergelerin bir miktar zayıflamaya işaret G - Fıstık cenneti nin ekolojik köşesi fıstık kabuğuyla ısınacak Tekerekoğlu, fıstık cenneti Gaziantep in yerel enerji kaynakları içinde fıstık kabuğunun, J/kg özgül ısı değeriyle önemli potansiyeli olduğuna dikkati çekti.fransız Burgeap firmasının ekolojik kent içindeki Mia isimli 55 hektarlık iş alanının merkezden ısıtma, soğutma ve sıcak su fizibilitesini yaptığını söyleyen Tekerekoğlu, şirketin en fizibil yöntemin fıstık kabuğundan biokütle yöntemiyle enerji elde etmek olduğuna kanaat getirdiğini aktardı. Tekerekoğlu, şirketin raporunu mayıs ayında büyükşehir belediyesine sunacağını ifade ederek, Uygulaması bize bağlı. Kabukları toplatıp bu döngüyü - Türkiye'de "pasif ev" olmaya aday ilk ev Tekerekoğlu, "ekolojik kent"te uygulanacak sistemlerin hepsinin kullanıldığı "ekolojik ev" hakkında da bilgi verdi. 2 bin 800 metrekarelik açık, 320 metrekarelik kapalı alana sahip, yerel malzemelerden yapılan evin şehri boydan boya kat eden 100. Yıl Atatürk Kültür Parkı içerisinde yer aldığını belirten Tekerekoğlu, alanın seçiminde, toplu ulaşıma ve sağlık hizmetlerine yakınlığının göz önünde bulundurulduğunu vurguladı. Ekolojik ev, enerji tüketimini ve karbon salınımını minimuma indirmiş yapıdır diyen Tekerekoğlu, evin, Türkiye de Alman PassivHaus Enstitüsü tarafından sertifikalandırılacak ilk "pasif ev" olmaya aday olduğunu ve ABD Yeşil Bina Konseyi nin en yüksek düzeyli LEED Platin Sertifikası na da sahip olduğunu söyledi. Tekerekoğlu, evin, hem toplumu enerji verimliliği konusunda bilgilendirmeye hem de ekolojik kente model teşkil ederek arsa sahiplerine fikir vermeye hizmet ettiğini SIZINTI ifade etti. - Yeşil çatı, iyi yalıtım Evde birbirine entegre elektrik üretme, ısınma, soğutma, havalandırma ve atık su geri kazanımı sistemleriyle yapıda enerji tüketimini minimuma indirdiklerini belirten Tekerekoğlu, "Üstelik şu an sıfır enerji tüketiminden artıya geçtik. Yani fotovoltaiklerden ürettiğimiz enerjiyi yapı içindeki sistemlerde kullanıyor, fazlasını satıyoruz'' diye konuştu. Evin ısıtma ve soğutma ihtiyacı hakkında bilgi veren Tekerekoğlu, yapıda kullanılan yerden ısıtma ve serinletme sistemleriyle ısınan havayı mümkün olduğunca altta muhafaza ettikleri ifade etti. Tekerekoğlu, "Evde ısıyı her bir derece artırdığımızda veya azalttığımızda yüzde 7'lik enerji sarfiyatına yol açarız, bu yüzden su kaynaklı ısı pompalarıyla yerden ısınmayı tercih ettik dedi. Tekerekoğlu, şöyle devam etti: Zeminin altından geçirdiğimiz borulardaki hava, kışın toprağın sıcaklığından faydalanarak evi ısıtıyor. Toprak altı yaklaşık 3 derece fark ediyor ama o 3 derece, yüzde 21 enerji tasarrufu sağlıyor. Bir diğer yöntem de su kaynaklı ısı pompası. Bahçede açılan kuyudan çekilen su, suyun enerjisi kullanılıyor." Tekerekoğlu, evlerde enerji kaybının yüzde 40 ı duvar, yüzde 30 u camlar, yüzde 17 si çatıdan, kalanının da bina girişlerinden olduğunu belirtti ve ekolojik evin ısı kaybını önleyen en önemli faktörün 40 santimetrelik duvar, üç cam ve yeşil çatısıyla süper yalıtım sistemi olduğunu kaydetti. Yeşil çatının betonun verdiği sıcaklığı engellemek için yeşil bitkiler, çakıl ve kumdan yapıldığını aktaran Tekerekoğlu, Yeşil çatı, karbon salınımını da minimuma indiriyor dedi. Tekerekoğlu, binanın tüm elektrik ihtiyacını da bahçeye kurulan yaklaşık 20 kw gücündeki fotovoltaikler sayesinde karşılandığını, aydınlatma için de LED lambalar kullanıldığını anlattı. Tekerekoğlu, evde birbirine entegre çok sayıda tasarruf sisteminin örnek olmak için kullanıldığına, ekolojik bina inşa etmek isteyenlerin hepsini kullanmak zorunda olmadığına işaret ederek, Bizim en çok istediğimiz yeşil çatı, güzel bir yalıtım olması, doğal gaz yerine ısı pompası kullanılması. Fotovoltaikleri de entegre ettiğinizde elektriğinizi üretip ısıtma soğutmanızı sağlıyorsunuz diye konuştu. Tekerekoğlu, ekolojik evlerin sağladığı enerji tasarrufuyla ortalama 5 yılda yatırım maliyetini karşıladığını söyledi. Enerjisinin yaklaşık yüzde 73 ünü ithal eden Türkiye nin binalarda yüzde 30, sanayide yüzde 20 ve ulaşımda yüzde 15 enerji tasarruf potansiyele sahip olduğu belirtiliyor. Yeşil binalarda enerjide yüzde 50-70'e varan tasarruf sağlandığı, bu rakamın ülke genelinde yılda 5-6 milyar dolarlık tasarrufa karşılık geleceği değerlendiriliyor. şeklinde konuştu. Her iki parti grubu da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu na karşı düzenlenen şiddet içerikli eylemi kınadıklarını belirtti. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş Başkanlığında gerçekleşen belediye meclisinde Divan Kurulunun seçilmesinin ardından Meclis Başkan vekilleri belirlendi. Tüm kararların oy birliğiyle alındığı meclis toplantısında Zeki Gönen, Meclis 1. Başkan vekilliğine seçilirken Erol Öztürk de 2. Başkan vekili oldu. (HABER MERKEZİ) etmesiyle çelişkili gibi görünüyor ama bize göre yıla güçlü bir momentumla (arındırılmış sanayi üretiminin yüksek seviyesi) başlanmasından kaynaklanıyor. Türkiye PMI endeksi ve Merkez Bankası Reel Kesim Güven Endeksi Ocak-Mart ortalamaları (mevsimsel düzeltilmiş, 52.6 ve 104.8) bir önceki çeyreğe göre (53.9 ve 110.9) daha düşük gerçekleşirken, benzer şekilde kapasite kullanımı ve tüketici güven endeksi OcakMart ortalamaları da önceki çeyreğin belirgin altında kalmıştı." Bürümcekçi, bugün açıklanan üretim verisinin, ilk çeyreğe ait diğer göstergelerle birlikte ele alındığında finansal koşullarda gerçekleşen belirgin sıkılaşmanın, BDDK tedbirlerinin ve siyasi belirsizliklerin ekonomik aktiviteye etkisinin sınırlı kaldığını söyledi. Küresel para politikalarına ilişkin devam eden belirsizlikler ve 2014 yılının yoğun seçim takviminin getireceği siyasi belirsizliklerin ekonomik aktivitedeki eğilimin yavaşlama yönüne dönmesine neden olduğunu dile getiren Bürümcekçi, şunları ifade etti: Abdullah LELİK Abdullah_lelik@hotmail.com GERİYE DÖNMEYİ DEĞİL İLERİYİ DÜŞÜNMEK "TCMB faiz oranlarındaki yukarı yönlü ayarlama ile finansal koşullarda gerçekleşen ek sıkılaşma ve ocak sonunda yürürlüğe giren BDDK tarafından alınan yeni makro ihtiyati tedbirlerin de denkleme katılmasıyla, iç talep üzerindeki olumsuz etkilerinin daha belirgin olarak gözleneceğinden endişe edilmeye başlanmıştı. Nitekim, öncü göstergelerden ocak-mart dönemi için gelen sinyaller, iç talepte belirgin gerilemeye ve buna karşılık dış talepte güçlenmeye işaret etmeye devam ediyordu. Dış talep artışının iç talepteki zayıflığı ilk çeyrekte önemli ölçüde telafi ettiği anlaşılmaktadır." Sonuç olarak, tüm bu gelişmelerin ışığında yüzde 2,5 düzeyinde olan 2014 yılı tahminleri risklerinin yukarı yöne döndüğünü aktaran Bürümcekçi, "İlk çeyrek gerçekleşmesi yukarıda bahsettiğimiz gibi olursa 2014 yılı büyümesinin yüzde 3 civarı gerçekleşmesi daha yüksek olasılık gibi görünmektedir. Tahminimizi nisan sonunda yeniden gözden geçirmeyi planlıyoruz" dedi. ''Kabiliyetsiz olmak bir kusur değil ama, Karaktersiz olmak, Çok büyük bir kusurdur'' diyor Hz. Mevlana. Bir seçim sürecini bitirip, artık ileriye bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak basını takip ediyorum, gazetelerde ki köşe yazarları bir yandan hala gerilerde gezerken, televizyon ekranlarında da tartışmalar, seçim neticelerinin değerlendirmeleri sürüp gidiyor. Gelecek güzelliklerden değil de eski yanlışlar tartışılıyor, konuşuluyor. Tabi ki, siyasi partilerin, belediye başkanı adaylarını, kendi konumları ile ilgili olarak itirazları, sürecek. Birileri seçilmiş olmanın sevinci ve gururu ile mazbatasını alırken, bir diğeri itirazlarını sürdürerek, haksızlık, yolsuzluk feryatlarını sürdürecek, şikayetler olacak. Haksızlık yapıldığını düşünen, yanlış yapıldığına inananlar hukuki zeminde haklarını arayacaklardır. Seçim dönemindeki kırıcı, incitici, üzücü üsluplar, yazılarda, tartışmalarda sürdürülmeye çalışılıyor. ''İncitme incittiysen, incittiğin yerden incinirsin...''sözü hatırlanmalıdır. ''Sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Ama, önemli olan, içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır...'' Bırakabiliyormuyuz? Yoksa akı kara mı bırakıyoruz? Televizyonlarda tartışmacılar kaşıdıkça kaşıyorlar. Yazarlar çizer köşelerinde de seçim sürecini irdeleyerek o günün şartları içerisinde söylenmiş olan bazı incitici sözleri yeniden dile getiriyorlar. Söyleyenlerce belkide unutulmuş bile olsa, Seçim atmosferi içinde söylenmiş bile olsa konuyu yeniden gündeme getirme çabaları kuruması gereken yaraları yeniden açıyor ve acıtıyor da.güreşenlerden birisi genellikle yenilir, diğeri yener. Maç orada biter ama var sa, olacaksa finaline hazırlık yapılır. Seçimlerde öyle olmalıdır. Acısı ile tatlısı ile yapılanlar geride kalmalı, dostluk ve kardeşlik bilinci ile, seçilene yardımcı olunmalı, yapılacaksa yapıcı muhalefet örnekleri gösterilerek geleceğe öyle hazırlanılmalıdır. ''İstiyorsan Hak'a varmayı, Meslek edin gönül almayı, Bırak saraylarda mermer olmayı, Toprak ol, bağrında güller yetişsin'' diyor Hz. Mevlana. Söylenenler unutulur, sıkıntılar gelir ve gider.. Bir misafir gibi. Önemli olan, gönderenin hatırına misafire sabretmektir. Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder. BASIN İLAN KURUMU İZMIR ŞUBESİ, YAYIN KALİTESİNİN ARTMASI İÇİN ÇALIŞMALARINI HIZLANDIRDI ŞANTAJ YAPMAYIN, ÖZEL VE YEREL HABER YAPIN! Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Enerji Yöneticisi Tekerekoğlu, " Kilis-Gaziantep yolu üzerinde 3 bin 200 hektarlık alanda kurulacak ekolojik kentin ısınmasında fıstık kabuğu kullanılacak" dedi tamamlayabilirsek, tesis kurup orada kullanacağız dedi. 17Nisan Şubat Perşembe Perşembe 9 GÜNCEL 10 Sanayide çarklar dönüyor büyüme yüzleri güldürüyor Türkiye'nin ilk "ekolojik yaşam kenti" Antep fıstığıyla ısınacak aziantep'te kurulacak Türkiye'nin "ilk ekolojik yaşam kenti"nin ısınmasında, fıstık kabuğundan yararlanılacak. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Enerji Yöneticisi Ayşegül Tekerekoğlu, ekolojik kent ve ev projelerini AA muhabirine değerlendirdi. Türkiye de ilk pasif ev olma özelliğine sahip ekolojik ev den sonra, şimdi de bu evi model alarak "ekolojik kent" kurulacağını anlatan Tekerekoğlu, projenin, müstakil konutlar, siteler, okuldan hastaneye kamu binalarıyla dünyanın sayılı projelerinden olduğunu belirtti. Tekerekoğlu, "ekolojik kentin", KilisGaziantep yolu üzerinde 3 bin 200 hektarlık alanda kurulacağı ifade ederek, raylı sistemli ulaşımı, yeşil çatıları, fotovoltaikleri, kendi atığını kendi yönetme, kendi yağmur suyunu toplama, gri suyunu arıtma, mahalle bazında merkezi ısıtma ve soğutma sistemleri, yenilenebilir enerji kaynakları müzesiyle örnek kent olarak tasarlandığını anlattı. "Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, arsanın 1/1000'lik planını bu şekilde çıkardı. İhaleleri alacak firmalar kurallara uymak zorunda" diyen Tekerekoğlu, ilk ihaleyi 350 konutluk site yapmak için bir firmanın aldığını söyledi. SiYAH MAVi KIRMIZI SARI Pekdaş: Birlikte üreteceğimiz bir dönem başlıyor Karayollarından S bütçe gelirlerine 48,5 milyar lira katkı K SAYFA 9 MAVi KIRMIZI SARI TÜRK TEKSTİL İHRACATÇILARINDAN POLONYA ATAĞI A vrupa Birliği nin önemli hazırgiyim ürünleri tedarikçisi konumunda olan Polonya ya Türkiye nin tekstil ve hammaddeleri ihracatını arttırmak isteyen Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, Mayıs 2014 tarihleri arasında Polonya nın Varşova kentinde, Ekonomi Bakanlığı Koordinasyonu nda Sektörel Ticaret Heyeti Organizasyonu gerçekleştirecek. Türk tekstil ve hammaddeleri ihracatçıları, Polonyalı hazırgiyim, kumaş ithalatçıları ve toptancı firmaları ile ikili iş görüşmesi yapacak. Polonya nın, Sovyetler Birliği döneminde tüm Doğu Bloku ülkeleri özellikle de Rusya nın hazırgiyim ürünleri tedarikçisi olduğunu vurgulayan Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sabri Ünlütürk, Polonya nın bu geleneği sürdürdüğünü, günümüzde de Avrupa Birliği ülkelerinin önemli hazırgiyim tedarikçilerinden birisi konumunda olduğunu kaydetti. Hazırgiyim ihracatçısı olan Polonya nın buna paralel olarak, önemli bir tekstil ve hammaddeleri ithalatıçısı olduğuna işaret eden Ünlütürk, Polonya, 2012 yılında gerçekleştirdiği 1,12 milyar dolar tutarındaki tekstil ve hammaddeleri ihracatına karşılık olarak; 3,31 milyar dolar tutarında tekstil ve hammaddeleri ithalatı gerçekleştirdi. Polonya nın tekstil ve hammaddeleri ithalatı 2009 dan 2012 yılı sonuna kadar %20 oranında artış gösterdi önümüzdeki dönemde bu artışın devam etmesini bekliyoruz. Ege Bölgesinin bu artışa katkısı istenilen düzeyde değil, Polonya bizler için hedef Pazar konumunda şeklinde konuştu. POLONYA YA İHRACAT 275 MİLYON DOLAR Türkiye nin Polonya ya 2013 yılında 275 milyon Dolar tutarında tekstil ve hammaddeleri gerçekleştirdiğine dikkati çeken Ünlütürk şöyle devam etti: Türkiye nin bu pazardaki payı yüzde 8 Sürekli kaliteli ve hızlı hammadde temini ihtiyacı olan Polonya da ülkemizin pazar payının gerçekleştirilecek doğru bağlantılarla önümüzdeki dönemde artabileceği düşünüyoruz. Türkiye, Polonya nın tekstil ve hammaddeleri ithalatında Almanya, Çin ve İtalya nın ardından dördüncü sırada bulunuyor. Avro bölgesinde sürmekte olan ekonomik krize rağmen, Polonya pazarındaki pazar payımız her yıl artmakta ve önümüzdeki dönemde de bu artışın hızlanacağını öngörüyoruz. İKİLİ GÖRÜŞMELER POLONYA NIN TEKSTİL MERKEZİ LODZ DA YAPILACAK Organizasyon kapsamında Polonya nın tekstil merkezi olan Lodz da gerçekleştirilecek ikili iş görüşmeleri ile Türk tekstil ve hammaddeleri ihracatçısı firmalarının, Polonya nın önde gelen ithalatçıları ve hazır giyim üreticileri ile bir araya getirilmesi hedefleniyor. Organizasyonun verimli geçmesi için profesyonel bir danışman ile çalışılacak. Organizasyon esnasında firmalarımızın ürünlerini sergilemelerine de imkân sağlanacak. Organizasyona başvuruda bulunmak isteyen firmalarımızın 14 Nisan 2014 Pazartesi gününe kadar Ege İhracatçı Birlikleri Fuarlar Şubesi ne fuarlar@egebirlik.org.tr e-posta adresi ya da no.lu telefon aracılığıyla başvuruda bulunmaları gerekiyor. (HABER MERKEZİ) Büyükşehir yasası ile birlikte yetki alanı ve bünyesindeki gazete sayısı genişleyen Basın İlan Kurumu; yayın kalitesinin düşmemesi ve mevzuata uygun gazete çıkması için çalışmalarına hız katarken öte yandan gazete sahiplerini bilgilendirme toplantılarına da devam ediyor Yavuz ATALAY aha önce bünyesindeki 11 gazete ile çalışan ancak çıkan büyükşehir yasası ile birlikte bu sayının bir hayli artması Basın İlan Kurumuna ek mesai yaptırttı. Yasanın çıkmasıyla birlikte sorumlulukları altına giren gazeteleri tek tek inceleyen ve eksiklerini çıkaran Basın İlan Kurumu İzmir Şubesi, bu eksikleri uzaktan bildirmek yerine yüz yüze eğitimlerle yapılan istişare sonucu gidermeye çalışıyor. İlk olarak Bergama ve Çeşme deki yayın sahipleri ile geçtiğimiz günlerde Basın İlan Kurumunda bir araya gelen Basın İlan Kurumu İzmir Şube Müdürü Fikret Sönmez, yayın sahiplerini; kalite ve mevzuat konusunda en Oğuzhan ince ayrıntısına kadar KAVAKLI bilgilendirdi. Toplantının daha verimli geçmesi adına Basın Yayın Enformasyon İzmir Şube Müdürü Deniz Dev ile İletişim Uzmanı ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı yı da toplantıya davet eden Fikret Sönmez, yayın sahiplerinin diğer tüm konularda da destek almasını sağladı. Saat de Basın ilan Kurumu İzmir Şube Müdürü Fikret Sönmez in ön söz konuşması ile başlayan toplantı, aynı zamanda Basın İlan Kurumu Genel Kurul Üyesi de olan Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan Kavaklı nın; Yerel Basının genel kuruldaki önemini anlatmasıyla devam etti. Buna il- D Bergama va Çeşme de yayınlanan gazete sahipleri Fikret Sönmez önderliğindeki ekipten bilgi aldı işkin olarak; Her Genel Kurul da 3-5 madde kesin değişiyor ve bu değişiklikler hep yerel basının lehinde değişiklikler. İzmir ile ilgili de hangi değişikliği istemişsek, onlar da değişti ifadelerini kullanan Kavaklı, Basın İlan Kurumu nun önemini işaret ederek; Küçülen kamu kurumları arasında sürekli büyüyen bir Basın İlan Kurumu var. 36 Şubesi var ve 2 tane daha hazırlık aşamasında. Ulaşamadığımız yerlere de temsilciliklerin kurulma düşüncesi var. Yani her yerde olacak. Ve bir de, en hızlı değişikliklerin yapıldığı bir kurum ki bunun da çok büyük bir avantajı var dedi. Sözlerine, Fikret Sönmez in İzmir için bir avantaj olduğunu vurgulayarak devam eden Kavaklı; Fikret Bey, hep gazetelerin lehine çalışan ve onların işini kolaylaştıran bir isim. Onun için çok şanslıyız. İnşallah bu birlikteliğimiz uzun yıllar devam eder dedi. Katılımcıların, Yrd. Dr. Doç. Oğuzhan Kavaklı ya bir de şikayeti vardı. Muhabirlerden en büyük şikayetimiz, Türkçe yi kullanamaması şeklinde serzenişte bulunan bazı gazete sahiplerine, Kavaklı şöyle cevap verdi: Farkındayız ve biz düzeltmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimize, yazdıklarınızı bir daha okuyun diyoruz. Bizler gözden geçirip, öğrenciyi karşımıza alıp, şurası şöyle şöyle olacak diyoruz. Siz de göz atmalı ve öyle demelisiniz muhabirlerinize. Gazetelerin yayın kalitesinin düşük olması üzerinde duran Basın İlan Kurumu İzmir Şube Müdürü Fikret Sönmez, Elime bazı gazeteleri aldığımda, böyle bir şey olmaz diyorum. Bakın, imkanlarınız kısıtlı olabilir. Yine de çok iyi gazete çıkarabilirsiniz. Az sayfayla da çok iyi işler yapabilirsiniz dedi. Gazetelerin dikkat etmesi gereken hususları da vurgulayan Sönmez; Bir kere özel haber bizim için çok önemli. Sizin ilan almanızı sağlayan şey, gazetenizin kalitesidir. Mesela Bergama da ki İcra Dairesi gelip İzmir de ilan yayınlatıyor. Neden? Kaliteden ötürü. Yayınlatmam orda diyor. O zaman bizim yapabileceğimiz bişey kalmıyor. Biz aracı kurumuz. Gazetenizdeki haberlerin üçte ikisi yerel haber olmalı. Bakıyoruz, çoğunda yok. Tek haberle sayfa kapatanlar var. Olmaz bu. Düzelmeli. Özel habere önem verin. İmzalı habere önem verin. Hangi haberi yaptığınız bizi ilgilendirmez. Haberin içeriği bizi ilgilendirmez. Yalan, blöf, şantaj, tehdit olmadığı sürece olabildiğince fazla haber yapın. Suya sabuna dokunun dedi. Sönmez, bu ifadelerinin ardından toplantının son bölümüne geçerek İcmal anlatımında bulundu. Son sözü, Fikir İşçilerinin haklarının ödenmesi ile alakalı olarak alan Kavaklı; Fikir işçilerinizin haklarını peşin ödeyin. Zamanında ödeyin. Ödediğinize dair imza alın. Teknik kriterlere muhakkak uyun. Uymazsanız, bunun bedelini kanunlar-yasalar çok ağır ödetiyor. Nezih Demirkent vardı. Demirkent, Hürriyet Gazetesinden ayrılırken; Hürriyet Gazetesi, Demirkent e kıdem tazminatı olarak Dünya Gazetesini verdi. Siz de gazetenizin anahtarını teslim etmek zorunda kalmayın dedi. Katılımcılara teşekkür eden Basın İlan Kurumu İzmir Şube Müdürü Fikret Sönmez; bu bilgilendirme toplantılarının devam edeceğini ve kurumun gazeteleri zaman zaman yerinde inceleyerek bilgilendireceğini söyleyerek toplantıyı sona erdirdi. Basın ilan Kurumu, bugün ise diğer ilçe gazete sahiplerini bilgilendirecek.

9 SAYFA 10 SONDAKiKA GAZETESİ >>10 GÜNCEL Şubat Nisan Perşembe Prof. Dr. Bülent Topuz SEÇİM BİTTİ, ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERE BAKALIM Dünyada ve Türkiye de seçmen eğilimlerini ekonomi belirler. Ekonomik olarak yaşanılan bir sıkıntı yoksa, mevcut iktidarı değiştirmek için bir neden yoktur. Bu nedenle Pazar günü yapılacak olan/yapılan seçimlerde iktidar değiştirmeye yönelik bir sonucun çıkacağını sanmıyorum. Bizim seçim gündemimiz ekonomiden çok farklı. Bu seçimlerin gündemi yolsuzluk iddiaları, dinlemeler, iktidar paylaşım kavgaları üzerinden gitti. Seçmenlerin bir kısmı yolsuzluk iddialarına duyarsız, yani ayrıntı ve gerçekliği merak etmiyor. Diğer bir kısmı iddialara inanmıyor. Bir kısmı inanıyor, ancak bununla ilgili hesabını öteliyor. Ekonomi iyi olduğu sürece hesap görmeyi anlamsız buluyor. Ekonomi kötü olsa idi, iddiaların doğru olması da gerekmezdi, seçmen öfkesi bu iddiaları kendine dayanak yapabilirdi. O Artık Resmen Büyükşehir'in BAŞKANI Yerel seçimlerle Denizli nin ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Osman Zolan, İl Seçim Kurulu ndan mazbatasını alarak görevine resmen başladı. Başkan Zolan, "Hayallerimiz var, projelerimiz hazır. Denizli yi tüm sınırları içinde bir dünya şehri yapacağız şeklinde konuştu Yıllarca muhalefetin yetersiz olduğu dillendirildi. İktidarın oy toplama başarısı, bu yetersizliğe dayandırıldı. Bu seçimler öncesi yapılan propagandalarda görüldü ki, bu defa muhalefet gündem takip etmeyi ve değerlendirmeyi iyi becerdi. Bu becerinin arka planında muhalif basının varlığı da bir gerçek. Basın muhalefete hem yol gösterdi, hem de muhalefetin sözünün kitlelere ulaşmasını sağladı. Yazının buraya kadar olan kısmını seçimden bir gün önce yazmıştım. Seçim oldu bitti, kaldığımız yerden devam edelim; Muhalefetin kendi tabanını heyecanlandıran ve umutlandıran hareketliliğine rağmen sonuç önceki seçimlerden farklı olmadı. İstikrar bozulsun istenmedi. Çok seçim geçirdik biz istikrar bozulmasın söylemi üzerine kurulu. Bu seçimde böylesi bir uyarı ve temenni duymadık. Ama, en azından ben ve benden daha yaşlı olanların hala kulaklarında asılı bir küpedir istikrar bozulmasın sözü ve tehdidi. İşin ilginç tarafı daha seçim sonuçlanmadan beklenti netleşti. Reel kesim ve tüketici güven endeksi arttı; kurlar ve faizler düştü; borsa yükselişe geçti. Seçim öncesi sohbetlerde bu görüşlerimi paylaştığımda ekonominin aslında iyi olmadığı iddiaları dillendirildi. Bu söylemlerin en temel dayanağı artan dış borç ve son bir yılda artan Euro ve Dolar kuru. Dış borcun büyüyen gayrisafi milli hasılaya oranı artmadı, döviz bizim dışımızdaki sebeplerle artıyor gibi açıklamaları vatandaşın anladığı da yok, ilgilendiği de. Vatandaş bir işinin olup olmadığına, az da olsa düzenli bir gelirinin olup olmadığına, sosyal güvencesinin olup olmadığına ve nihayet sosyal yardımlara bakıyor. Sosyal yardımlaşma ise bu toplumun yüzlerce yıla dayanan bir gerçekliği. Bu gerçekliği sonradan ortaya çıkmış gibi algılamak ve aşağılamak toplum nezdinde tam tersi etki yapıyor. Yerel seçimlerle Denizli nin ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Osman Zolan, İl Seçim Kurulu ndan mazbatasını alarak görevine resmen başladı. Pamukkale Belediye Başkanı olan Hüseyin Gürlesin ve Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu da mazbatasını Başkan Zolan ile birlikte aldı. Tüm Denizli halkına teşekkür eden Başkan Zolan, İlk büyükşehir başkanı olmak büyük bir sorumluluk ve mutluluk. Artık parti kimliklerimizi bir kenara bırakarak, bu sorumlulukla 964 bin kişiye hizmet götüreceğiz. Hayallerimiz var, projelerimiz hazır. Denizli yi tüm sınırları içinde bir dünya şehri yapacağız dedi. Seçimlerde sandıktan çıkarak başkan seçilen, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan, Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin ve Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu İl Seçim Kurulu ndan mazbatalarını birlikte aldı. Mazbatasını alan ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan Seçim sürecinde milletimizin iradesi sandığa ve sonuçlara yansımıştır. Sonuçlarla birlikte Denizli Büyükşehrin ilk belediye başkanı olarak mazbatamızı aldık. Bize inananlara, güvenenlere en üst seviyede hizmet edeceğiz, bize verdikleri bu yükü taşıyacağız. Denizli de yaşayan 964 bin kişinin başkanı olarak herkesin derdine derman olmak, ihtiyaçlarını karşılamak, taleplerini yerine getirmek amacıyla aldığımız bu emaneti layıkıyla taşıyacağız. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin ilk başkanı olmak çok çok önemli. Bunun sorumluluğunu ve ağırlığını bilerek bu işe girdik. 10 yıllık tecrübemizle yapmış olduğumuz işlerin daha güzelini, daha iyisini, daha fazlasını yine vatandaşlarımızla birlikte yapacağız. Biz birlikte başardık dedik, yine birlikte yapacağız. Yaptıklarımız yapacaklarımızın örneği ve teminatıdır. Ben Denizli deki vatandaşlarımızın bana gösterdiği güvenden dolayı teşekkür ediyorum. Farklı tercihte bulunan kardeşlerime de saygı duyuyorum. Ben herkesin hizmetinde olacağım. Denizli daha iyiye, daha güzele gidecek. Çalışma arkadaşlarımızla birlikte daha iyiye ulaşmak için gece gündüz çalışacağız. Hizmet için çalışacağız, tekrar herkese teşekkür ediyorum. Basın mensubu arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Seçim sürecinde onlar da çok çalıştı. Seçimde çalışan herkese teşekkür ediyorum. Denizli için yarın bugünden daha güzel olsun dedi. EMANETİN HAKKINI VERECEĞİZ Pamukkale ilçe halkına teşekkür eden Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, Güzel bir seçim süreci yaşadık. Demokrasinin güzel bir örneği oldu. Sandıklara giden tüm halkımıza teşekkür ediyorum. Kurucu belediye başkanı olmak gerçekten bir onur. Şimdi de mazbatalarımızı aldık. Bu dakikadan itibaren halkımızın emanetini en iyi şekilde taşımak görevimiz. Geceli gündüzlü çalışarak Pamukkalemize hizmet edeceğiz. Bu makamın, koltuğun hakkını vereceğiz. Halkımızla birlikte el ele, gönül gönüle Pamukkalemizi kalkındıracağız dedi. HİZMETKAR OLACAĞIZ Mazbatasını alan Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu ise, Bize bu emaneti teslim eden, güvenen milletimize teşekkür ediyoruz. Bu arada ilçe ve il teşkilatımıza ve tüm kademelerine seçim sürecinde verdikleri büyük emek için teşekkür ediyorum. Ciddi bir sorumluluğumuz var. 262 bin nüfuslu Merkezefendimizin her noktasına hizmet götürmek için çalışacağız. Eşit, adil ve ilkeli bir şekilde her alanda hizmetimizi ilçemize taşıyacağız dedi. (HABER MERKEZİ) İktidarın seçim kazanması ve kazanmaya devam edecek olması kaybedenlerin bir kısmını öfkelendiriyor. En tehlikeli olanı öfkenin sokağa taşması. Sokağa taşan öfke kısa vadede öfke sahiplerine ve taraftarlarına deşarj sağlasa da, neticede gerilimden tüm ülke zarar görüyor. Üstelik önümüzde kötü bire örnek dururken. Baksanıza Ukrayna da kavga bittiğinde Kırım elden gitmişti. Bu oyuna gelmeyelim Denizli'de "fotoğraflı" SAĞLIK HİZMETİ Denizli'de heyet raporu almak için devlet hastanelerine başvuran hastalara webcam ile fotoğraf çekme ve fotoğraflı rapor verme uygulaması başlatıldı. Denizli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Osman Acar, hedeflerinin hastalara daha kaliteli ve verimli sağlık hizmeti sunabilmek olduğunu belirtti. Denizli Kamu Hastaneleri Birimi Genel Sekreterliği Denizli Devlet Hastanesi ve Servergazi Devlet Hastanesi'nde başlatılan fotoğraf hizmetinin özellikle yaşlı ve sedyeye bağlı hastaların hayatını kolaylaştıracağını ifade eden Acar, şunları söyledi: "Genel heyet raporu için hastanelerin sağlık kurulu biriminden son 6 ay içerisinde çekilmiş fotoğraf isteniyor. Hastalar, son 6 ayda çekilmiş fotoğraf bulamadığında 3-5 yıl önce çekilmiş fotoğrafını veriyordu. Bu durum ise hekimlerin yanılmasına neden olmaktaydı. Şimdi ise hastanın kurula müracaatı esnasında, fotoğrafı webcam ile çekilerek rapora yansıtılıyor. Böylece hastalarımızın işlemleri daha hızlanıyor ve kolaylaşıyor." Osman Acar, fotoğraf uygulamasının hasta, hasta yakınları ve personel için büyük kolaylık sağlayacağını da sözlerine ekledi. GENÇ MUHTARIN 1400 YILLIK GELENEK HEYECANI Manisa demirci Mahmutlar mahallesinde birçok kadının yöreye özgü börek yufka ve çeşitli yiyecekler dağıttığını gördük,ve bu ekibin başındada genç muhtarımız,1977 doğumlu Nurullah koyunoğluna rastladık.genç muhtara bu ikramın ne olduğunu sorduk.nurullah Koyunoğlu bu geleneğin 1400 yıldır devam ettiğini ve birde efsanesi olduğunu anlattı.efsaneye göre Mahmutlar mahallesinin kuzeyinde alançayı mevkiinde etrafı çamlık,ortası çayırlık bir yerde yan yana duran iki büyük taş vardır.bunlara kızkaldı taşları denilmektedir.bu taşların en önemli özelliği,üzerinde ayak izlerinin olmasıdır.ayak izleri ile ilgili olarak şunlar anlatılır. Eski zamanlarda bir ailenin bir kızı vardır.anne ve babası kızlarını çok sevmektedir.o kız,birgün koyunlardan sağılıp kazana doldurulan sütü döker.annem geldiğinde beni döver,diye korkusundan evden kaçar.köyün yakınındaki kayanın üstüne çıkar ve öylece bekler.kız taş üzerinde günlerce kaldığı için taş utancından erir ve ayak izleri kalır.şimdi iki parçadan meydana gelen taşın üzerindeki izler belli olmaktadır.olayın meydana geldiği tarihten sonra buraya kızkanlıdı KIZKALDI taşları adı verilmiştir.1400 yıldır bu gelenek bizim zamanımıza kadar gelmiştir,bizde bu geleneği torunlarımızada yaşatmak istiyoruz" dedi. (HABER MERKEZİ)

10 SAYFA Nisan 2014 Perşembe SONDAKiKA GAZETESİ >> 11 DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ 17 Şubat 2013 Perşembe Abdurrahman D L PAK AKİT GAZETESİ Nazlı Ilıcak Bugün de dün Doğu Perinçek ve Tayyip Erdoğan ı yazmış.. Nazlı hanım eski bir gazeteci. Niye yazısının başlığını Tayyip Erdoğan ve Doğu Perinçek diye atmadı da, yukarıdaki gibi attı acaba! Kendine göre bir sebebi vardır herhalde.. Yazısında Akit e de getiriyor sözü ve ardından da kırmızı zemin üzerine, ayrı bir çerçeve içinde Doğu Perinçek in Cemaat in kökünü kazıyacağız röportajı Akit te yayınlanır yayınlanmaz, Twitter de Abdurrahman Dilipak ile Perinçek in bir arada çekilmiş bir fotoğrafı dolaşmaya başladı. Acaba bu beraberliğin bir dostluk hikâyesi var mı? Belirli bir maksatla mı bir araya gelmişlerdi? Biri radikal İslam, diğeri Maocu.. Yoksa bu birliktelik diyalog ve hoşgörü sürecinin bir parçası mı? diye soruyor.. Nazlı hanımın maksadı ne bilmiyorum ama, her şeyi birbirine karıştırmış.. Çok merak ediyorsa beni arayıp sorabilirdi.. Tanışmıyor değiliz.. Size yakıştı mı? Açıklayayım sonrası ilk siyasi panel 7-8 Nisan 1987 tarihinde İstanbul da Kenterler Tiyatrosu nda BİLSAK tarafından düzenlenen Asaf Savaş Akat, Taha Akyol, Murat Belge, Yalçın Küçük ve Uğur Mumcu nun katıldığı Siyaset, Sivil Toplum ve Gelişme konulu panelinden kısa süre sonra 2000 e Doğru dergisi tarafından 6 Haziran 1987 de İstanbul İnci Sineması nda, ağırlığını Sol-Sosyalist aydınların oluşturduğu bir başka panel düzenlendi.. O ikinci panelde Maoistlerle birlikte başka sol aydınlar da vardı.. O panelde Perinçek le yan yana düşmüştük ve o resim, o günkü gazetelerde ve dergilerde çıkmıştı.. Yani 33 yıllık bir resim ve bir panel görüntüsü.. O günlerde sizinle de çıkan resimlerim var, Aybar la da.. Ben GYV den Hoşgörü ödülü aldım almasına da, benim ötekilerle, farklıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama çabalarım, cemaatin bu proje ile ortaya çıkmasından çok daha eskilere dayanır.. Laf mı yani şimdi Nazlı Ilıcak ın yazdıkları. Yakışıyor mu kendine.. Aklınca akıl karıştıracak.. İyi karıştırsın. Mavi Marmara dan niye indi yalanı tutmadı, bir panel görüntüsünü servis edip kafa karıştıracaklar.. Arşivlere bir daha göz atın, 43 yıllık gazeteciyim, belki daha ciddi bir şeyler bulabilirsiniz, ha! Nazlı hanım, dürüst ve samimi ise Acaba bu beraberliğin bir dostluk hikâyesi var mı? Belirli bir maksatla mı bir araya gelmişlerdi? şeklindeki sorularının cevabını merak ediyorsa, o her iki toplantıda konuşulanlar kitaplaştırıldı.. (Abdurrahman Dilipak / Savaş, Barış, İktidar / İşaret Yayınları), öteki toplantının metni ise (İslamiyet ve Barış Tartışması Doğu Perinçek, Abdurrahman Dilipak, Murat Belge Kaynak Yayınları). Bu kitap, yayınevinin katalogunda şöyle tanıtılıyor: 2000 e Doğru dergisinin 6 Haziran 1987 de İstanbul İnci Sineması nda düzenlediği, Hasan Yalçın ın yönettiği, Murat Belge, Abdurrahman Dilipak ve Doğu Perinçek in konuşmacı olarak katıldığı İslamiyet ve Barış konulu panelde yapılan tartışmalardan oluşuyor. Perinçek o konuşmasında Amerikan işbirlikçisi iktidarlar, 1950 lerde başlatılan Küçük Amerika olma süreciyle birlikte, şeriatçılığın da önünü açtılar. Ben de o yıllarda farkı kesimden insanlarla Amerikano İslam dan sözediyordum. Daha sonra Amerikano Mehdi, TSE damgalı bir din tartışmaları yaptık. Bu din benim dinim değil diye bu TSE damgalı dine karşı çıktım sonraki yıllarda! Perinçek 1980 sonrası süreçte ise, ABD emperyalizminin ılımlı İslam programı doğrultusunda şeriatçılığın tırmandırılması olgusunu yaşadık.. Devlet içinde önemli mevzileri ele geçiren şeriat, şimdi iktidarın tümünü istiyor diyordu. Bakın hanımefendi, ben 43 yıllık bir yazarım. 43 yıldır her gün yazıyorum. Haftalık, aylık, yıllık iznim yok benim.. Ben yakın tarihin yaşayan tanığıyım. Hep şeffaf olduk. Ne yaptımsa yazdım. Gizlemedim ve utanacak bir şeyim de yok.. Sizin aldığınız aylık para, benim yıllık maaşımdan aldığından fazla olabilir. Ama bu size gerçekleri çarpıtma hakkı vermez.. Sanki sizin Cemaatçiliğinizin de profesyonel anlamda bir iş olduğunu düşünüyorum. Ama bu iş ne size, ne de onlara fazla bir itibar sağlamayacak. Eğer bir de bu şekilde, bilmeden, anlamadan, bu tür sataşmalarda bulunursanız yazık olur size.. Ben de bir zamanlar Akşam da yazıyorum. Emin Şirin le evliydiniz o zaman. Gazeteye gelip-gidiyordum.. Hocaefendi gazeteyi ziyarete geldiğinde oradaydım.. Öncesi ve sonrası sohbetleri biliyorum.. Bu konudaki hassasiyet ve ilginizin, samimiyetinizin şeklini ve derinliğini bilirim.. O zamanda Erdoğan ile iş tutuyordunuz, anlaşılan bu gün Cemaatle.. Beni bu işlere karıştırmayın hanımefendi! Bu işler size fayda sağlamaz.. Beni tanımış olmalısınız.. Ben, yaşını başını almış bir kişisiniz. Sizi tanıyan biri olarak yaptığınızı size yakıştıramadım.. Olay bir Twitter manipülasyonu, Anayasa Mahkemesi nin koruması altında bu saldırılar ve saldırganlar artık özgür! Cumhurbaşkanı da buna destek veriyor madem. Hani zaten dün de Türkçe Olimpiyatlarını desteklemiyorlar mı idi.. Ben bu ülkenin bir çocuğuyum, birileri dışarıdaki ülkelerin himayesine sığınarak, devlete ayar çekmeye kalkabiliyor.. Birileri yabancı ülkelerin istihbaratları ile birlik olup, her türlü dinlemeyi yapıp, iftiraları himaye edebiliyor. İçeride milli iradenin temsil makamındakiler ise, yabancı ları, kendi vatandaşına karşı koruma altına alabiliyor.. Siyasi emellerini yabancıların siyasi emelleri ile tevhid eden birileri içeride buna dayanarak bu ülkenin çocuklarına karşı her türlü haksızlığı reva görebiliyorlar.. Özyurdunda garip, öz vatanında parya muamelesi görmek, böyle bir şey olsa gerek.. Durmak yok, yola devam. Gerçekler zamanla anlaşılacak nasıl olsa.. Evet Nazlı hanım, siz yazdıklarınızı ve üslubunuzu kendinize yakıştırdınızsa ona da bir diyeceğim yok.. Selam ve dua ile Taha AKYOL HÜRRİYET GAZETESİ Milli irade Mehmet BARLAS SABAH GAZETESİ CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu yumruklamaya yeltenen o zavallıya öfkelendiğimiz kadar, acımamız da gerekmiyor mu? Demek ki söyleyecek bir sözü, seslendireceği bir düşüncesi yok. Vücut salgıları onu şiddete yönlendiriyor. Tersine bir evrim sürecinde, insan olmak yerine bir yaratık olmayı tercih ediyor. Aslında hakaret ve küfür içeren söylemler de "Sözlü şiddet" eylemi değil midir? Yumruğun kullanıldığı şiddet ile dilin kullanıldığı şiddet arasında, ceza hukukunun kriterleri dışında çok mu fark vardır? Bu açıdan bakınca siyasete de, toplumsal olaylara da, iki tür yaklaşımı sergileyen insan türü olduğunu görebilirsiniz. Birinci türdekiler kendi yaptıklarına, kendi söylediklerine bakıyorlar. Kendi dışındakilerle yarışıyorlar, rekabet ediyorlar. Sözlü şiddetten yumruklu şiddete uzanan süreç Türler ve insanlar Gazetede köşe yazısı mı yazıyorlar? Diğer köşe yazarlarına bulaşarak ya da bir isme takıntılı biçimde değil, kendi köşelerinde özgün, farklı, ileri şeyler söyleyerek yapıyorlar bu işi. Politika mı yapıyorlar? Bunu, kendi yaptıkları veya yapacakları icraatı ve farklı vizyonlarını anlatarak yapıyorlar. İşadamı iseler, öncü oluyorlar. "Rakiplerim batsın da, onların mallarını ucuza kapatayım" diye beklemiyorlar. Onların açtıkları alanlardan diğerleri de geliyor. Sanatçı veya gösteri dünyasının insanı iseler "Piyasayı kalitesizlik sardı" diye ağlamak yerine, kendileri en kaliteli olanı yapıyorlar. İkinci türün ise insanları da, toplulukları da biraz zavallı. Onlar yaptıkları ile değil, takıntıları ile nefretleri, öfkeleri ile var oluyorlar. Gazetede köşe yazarı iseler onlar, yazdıkları ve düşünceleri ile değil, karaladıkları, hakaret ettikleri, çamur attıkları insanların sayısı ile hatırlanıyorlar. Toplumlar ve tercihler Politikacı iseler topluma açtıkları ufuklarla ve icraatları ile değil, rakipleri ile tepişmelerine, hakaretlerine bakılarak anılıyorlar. İktidar olmuşlarsa icraat yapmak yerine, neden icraat yapamadıklarının mazeretini seslendirerek vakitlerini harcıyorlar. İşadamı olarak onların yarattıkları "Knowhow"lar değil, onların "Know-who" (Adamını bul) alanındaki yetenekleri ön plana çıkıyor. Aslında toplumlar da biraz böyle değil mi? Geri kalmışlıklarının ve ilkelliklerinin nedenini öz-eleştiri yapıp anlamak ve kendilerini yenilemek yerine, bütün sorumluluğu ya "Emperyalizm"e ya da "Siyonizm"e bağlayan toplumlar yok mu bu coğrafyada? Gelişmişlik meselesi Yabancı ülkelerle işbirliği yapıp sinerji yaratmak yerine "Nasıl olsa bunların hepsi düşman. Bizim bizden başka dostumuz yok" diye yüzyıllarını ürküntü içinde geçiren geri kalmış ülkeleri hiç görmediniz mi? Kendi milliyetinden, kendi dininden, kendi ırkından olmayanları "Tehlike" veya "Tehdit" biçiminde algılayanlara hiç rastlamadınız mı? Hepimizin önünde, benimseyebileceğimiz iki ana model var kısacası. Birinci türü, yani üretken, rekabetçi, uygar modeli gerçek kılmak tabii ki daha zor. Ama bu modelde yaşamak çok onurlu, çok verimli... Buna "Gelişmişlik" de deniliyor. Modellerden birini seçmek, insanlara ve toplumlara bırakılmış neticede. Kimseye zorla bu modellerden biri benimsetilemiyor. Kılıçdaroğlu'nu yumruklamaya yeltenen o zavallıya öfkelenirken bunları da düşündüm TEMELDEKİ sorun, Türkiye de kuvvetler ayrılığı ilkesinin yeterince oturmamış, kurumlaşmamış olmasıdır. Meclis in ve Anayasa Mahkemesi nin yetkileri, YSK, yargının ve adli kolluğun konumu gibi konulardaki bitmez tükenmez kavgalarımız, hep kuvvetler ayrılığı ilkesini sistemimizde yeterince oturtamadığımız içindir. Siyasi tarihimiz ya etkinsiz koalisyonlar elinde kaybedilmiş yıllar, yahut güçlü tek partili iktidar dönemlerindeki aşırı kutuplaşmalarla doludur. Halbuki kuvvetler ayrılığı, her erkin kendi görevini yerine getirerek bu sorunları önlemek için vardır. ÇOĞUNLUK İRADESİ Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşunu sağlayan temel ilkelerden biri, milli iradenin TBMM de tecelli ve temerküz etmesi, yani ortaya çıkması ve toplanmasıydı. Yasama, yürütme ve hatta yargı (İstiklal Mahkemeleri) erkleri Meclis te toplanmıştı. Milli Mücadele başka türlü kazanılamazdı, döneminde çok doğru bir ilkeydi. Tek Parti devrinde de sürdürüldü, devlet ona göre yapılandırıldı. Fakat bugün milli iradeyi oluşturan erklerin ayrılığı esastır. Meclis te tecelli ve temerküz eden, sadece yasama erkidir. AKP nin anayasa taslağında da aynen böyle ifade edilmiştir. Yürütme erki farklı yetki ve sorumlulukları olan ayrı bir organdır. Yargı ise ayrı ve bağımsızdır. Anayasa hukukumuz, bilhassa AB sürecinde bu şekilde evrimleşmiştir. Fakat milli iradenin bütünüyle Meclis te tecelli ve temerküz ettiği şeklindeki tarihi kültürün etkisiyle, sandıktan çıkan çoğunluk iradesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi arasında zaman zaman ciddi sürtüşmeler yaşanıyor. YARGININ DENETİM İŞLEVİ Demokraside kanun koyma ve yönetme yetkisi çoğunluğa aittir; başka türlü demokrasi olmaz. Fakat çoğunluk anayasa çerçevesinde kanunlar çıkarır, kanunlar çerçevesinde ülkeyi yönetir. Hukuka uygunluk denetimini de yargı yapar. Fakat sistem tam oturmadığı için, çoğunluk iktidarı yargının yürütmeyi durdurma yetkisini sınırlayan kanunlar çıkarıyor... Yargıya bağlı olması gereken adli kolluk, yürütmeye bağlanıyor... Yargının yürütmeyi rahatsız eden kararları yürütme cenahının çok sert tepkileriyle karşılaşıyor. Aynı kültürün bir parçası olan muhalefet de hoşuna gitmeyen yargı kararları için yargıya söylemediğini bırakmıyor. Bu sürtüşmelerin son örneği, Anayasa Mahkemesi nin Twitter yasağını kaldıran kararına karşı gösterilen ölçüsüz tepkidir. İÇ YARGI YOLLARI AK Parti iktidarı 2004 te Anayasa nın 90. maddesini değiştirerek, evrensel hukukun, milli mevzuattan üstün olduğunu kabul etti. Hukuk devleti yönünde 2010 referandumu kadar olumlu bir gelişmeydi bu. Madem evrensel hukuk diyoruz, AİHM ye göre, iç yargı yolları tüketilmeden de belirli durumlarda AİHM ye başvurulabilir: İç yargı yolları uzun sürecekse, hak ihlali ivedi ve etkin biçimde giderilecek gibi gözükmüyorsa, ilgili kişi idari yargının sonuçlanmasını beklemeden bireysel başvuru yapabilir. (Mesela bkz. Van Oosterwijck, Belçika, 6 Kasım 1980, s. 35; Akdıvar ve diğerleri, Türkiye, 16 Eylül 1996, s ) Hatta normal bir özgürlüğün kritik bir zaman diliminde kullanılmasını engellemek amacıyla, kısa süre sonra kaldırmak üzere yasaklanması da ihlal dir. AYM nin Twitter kararındaki gerekçelerden biri budur. Hatta çok ivedi hallerde doğrudan bireysel başvuru ya gitmek bile mümkündür. (AYM, K: 2013/9673) İşte liberal felsefenin insanlığa büyük katkısı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi, böyle ihtilaflı durumlarda bağımsız ve tarafsız yargı hakem olsun, son sözü söyleyip çatışmayı bitirsin diye vardır... Tek bir elde aşırı güç temerküz ü olmasın, sistemde denetim ve denge olsun diye vardır. Şahsen kullanmadığım Twitter i, kuvvetler ayrılığıyla ilgili bir konu olduğu için önemsiyorum

11 SAYFA 12 ACİL TELEFONLAR İtfaye 110 AKS Acil Yardım 112 Polis İmdat 155 Elektrik Arıza 186 Jandarma İmdat 156 İZSU Su Arıza 185 Doğalgaz Acil Müdahale 187 Cenaze Hizmetleri 188 Sahil Güvenlik 158 Orman Yangınları 177 YANGIN TELEFONLARI İzmir 110 Karşıyaka Kadifekale Bornova Bostanlı Buca Karabağlar Çamdibi Çiğli Balçova Evka Evka Gaziemir Hatay Narlıdere Güzelbahçe HASTANE TELEFONLARI -Devlet Hastaneleri- Aliağa N.S. İşgören Alsancak Alsancak Acil Servis Ağız ve Diş Sağlığı Alsancak Diş Hast Atatürk Devlet Behçet Uz Bornava Dev. Hast Bozyaka Eği. Hast Buca S.D. Hastanesi Çeşme A. Çizgenakat Foça Göğüs Hastanesi Konak Diş Hastanesi Karşıyaka Çiğli Dev. Hastanesi Menemen Dev. Hast Nejat Hepkon Seferihisar Hastanesi Selçuk Dev. Hast Urla Dev. Hastanesi Tepecik Dev. Hast Belediye Hastaneleri- Eşrefpaşa Bel. Hast Özel Hastaneler- Anadolu Tıp Merkezi Agora Tıp Merkezi Atakalp Kalp Hastanesi Atakent Tıp Merkezi Atagöz Göz Hastalıkları Atafizik, Fizik Ted. Mer Batıgöz Hastanesi Bornova Tıp Merkezi Bornova Özel Tıp Mer Bornova Özel Sağlık Tıp Merkezi Buca Tıp Merkezi Buca Sağlık Merkezi Central Hospital Can Tıp Merkezi Caner Göz Merkezi Çağdaş Tıp Merkezi Çankaya Tıp Merkezi Çesav Tıp Merkezi Çeşme Sissus Has Çınarlı Hastanesi Çiğli Özel Sağ Diyabet Hastanesi Diamed Dah. Dal Mer Doğa Tıp Mer Dr. Sıhhat Tıp Merkezi Efes K.B.B. Merkezi Ege Sağlık Hastanesi Ege Tüp Bebek Merkezi Egeria Çocuk Sağlık Hastanesi Dal Merkezi Ekol K.B.B. Dal Mer Ekol K.B.B. Şube El ve Mikro Cerrahi Gazi Kent Tıp Merkezi Gaziemir Tıp Merkezi Hayat Hastanesi İzmir Hastanesi İrenbe Tüp Bebek Mer Karataş Karşıyaka Tıp Merkezi Bu sebeple "Yeni binaya yeni logo" sloganıyla yarışma düzenledi. Başvurular, 20 Mayıs 2014'e kadar devam edecek. MTSO Başkan Yardımcısı Yaşar Coşkun, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında yarışma hakkında bilgi verdi. Yerel seçimlerle birlikte Manisa nın büyükşehir statüsüne kavuştuğunu hatırlatan Coşkun, bu çerçevede değişmelerin ve gelişmelerin peşpeşe yaşanacağını söyledi. Gelişen Manisa ya MTSO o- larak katkıda bulunmak istediklerini, büyükşehire yakışır yeni bir hizmet binası yaptıklarını ifade etti. Yeni binanın Manisa ya prestij kazandıracağını belirten Coşkun, Bir aksilik olmazsa bu ayki meclis toplantımızı yeni binamızda yapmak istiyoruz. Yeni binamız, gerek statik gerek estetik yapısıyla Manisamız'a yakışan bir prestij binası olarak hizmet verecek. Manisalılara ve üyelerimize gönül rahatlığıyla hizmetlerimizi -Türk Telekom- Arıza 121 Bilinmeyen Numara Danışma Uyandırma 135 Posta Kodu 119 Fono Tel 141 Borç Ögrenme 163 Çağrı 133 -Sinemalar- Agora Balçova Afm Park Bornova Afm Forum Bornova Afm Ege Park Afm Passtel SONDAKiKA GAZETESİ >>12 GÜNCEL 17 Şubat 2013 Perşembe Avşar Palmiye Cinebonus Cinebonus Cinebonus (Ykm) Cinecity Kipa Çiğli Çeşme Hollywood Çamlıca Deniz Karşıyaka Batı Sineması Çınar Sineması Karaca Sineması Kipa Hollywood Menemen Kültür Şan Konak Çınar Center Nisan 2014 Perşembe Manisa Ticaret ve Sanayi Odası logosu için yarışma açıldı Manisa Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), yeni logosunu belirlemek için tasarım yarışması düzenledi. Yarışmaya herkes müracaat edebilecek. Birinci seçilecek logonun sahibine 5 bin TL ödül verilecek. 111 yıllık tarihe sahip MTSO, nisan sonunda yeni hizmet binasında hizmet verecek Antalya'da turizm sezonu 'Paskalya Bayramı' tatiliyle canlılık gösterecek Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Manavgat-Side Bölgesel Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Özden, 2014'te iyi bir turizm sezonu geçireceklerini söyledi. Ahmet Özden, yaptığı açıklamada, Avrupa turizm rezervasyonlarının turizmcilerin yüzünü güldürecek şekilde olduğunu söyledi. Özden, turizm sezonunun yavaş yavaş başladığını, Paskalya Bayramı tatili ile önümüzdeki günlerde yükselişe geçmesini beklediklerini kaydetti. Turist artışında ortalama bir rakam vermek için sezonu görmenin doğru olacağını belirten Özden, tüm verilerin iyi bir sezon geçirecekleri doğrultusunda olduğunu ifade etti. Antalya'ya gelen 12 milyon turistin 4 milyonunun Manavgat'ta konakladığına dikkat çeken Özden, yatak yoğunluğu bakamından Manavgat-Side destinasyonunun Türkiye'nin en yüksek yatağa sahip bölgesi olduğunu kaydetti. Bölgede her yıl ortalama 10 bin yatak artışı olduğunu belirten Özden, "Bölgemizin turizm ağırlığını başta Almanlar olmak üzere Avrupalı turistler oluşturuyor. Almanları ikinci sırada Ruslar takip ediyor. Rusları da İskandinav ülke vatandaşları takip sunmaya devam edeceğiz. dedi. Yeni binayla birlikte birtakım imaj değişiklikleri de planladıklarını vurgulayan Yaşar Coşkun, bunlardan en önemlisinin logoyu değiştirmek olduğunu dile getirdi. Yeni binaya yeni logo sloganıyla yola çıktıklarını ve ödüllü yarışma düzenlediklerini kaydederek, Kendi çapımızda birtakım çalışmalar yaptık ancak istediğimiz sonucu elde edemedik. Daha geniş kapsamlı bir çalışma yapalım düşüncesiyle genel katılıma açık ödüllü logo yarışması düzenledik." şeklinde konuştu. Odanın kuruluş tarihinin bugüne kadar 1908 olarak bilindiğini belirterek, Odanın tarihçesini hazırlarken kuruluş tarihinin 1908 den önce olduğunu gördük yılındaki bir belgede, odamızın faaliyette olduğunu gördük yılına, yani odamızın kuruluş tarihine yeni logoda yer vermek istiyoruz. 111 yıldır hizmet veren bir o- dayız, bir asırdan fazla hizmet veriyoruz. Yarışmaya odamızın kimliğini, a- macını, aynı zamanda Manisa nın değerlerini en iyi şekilde ifade edebilecek ve kurumumuzun kuruluş tarihini taşıyan tasarımların katılmasını bekliyoruz. Son başvuru tarihi 20 Mayıs o- larak belirlendi. Adaylar, odamızın ' internet sitesinden şartname ve teknik ayrıntıları öğrenebilirler. dedi. Başvuran eserlerin Celal Bayar, Ege, Dokuz Eylül ve Yaşar üniversitelerinden akademisyenlerin oluşturacağı jüri tarafından değerlendirileceğini dile getiren Coşkun, Eserlerden altı tanesi finale kalacak. Bunlar, internet üzerinden oylamaya açılacak. Bu oylamaya yurtdışından da katılınabilecek. 26 Mayıs-2 Haziran arasında oylanacak. Değerlendirme sonucunda yarışma birincisi tespit edilecek ve 5 Haziran da açıklanacak. Bütün tasarımcıları bu yarışmaya bekliyoruz. diye konuştu. (CİHAN) ediyor. Avrupa rezervasyonları çok iyi durumda. Herhangi olumsuz bir durum gelişmezse 2014'te iyi bir sezon geçireceğimize inanıyorum. Bölge, turizmde bir dünya markası. Konaklama tesislerimizin kalitesi ve müşteri hizmetleri dünya standartlarında. Paskalya Bayramı ile bölgemizde gözle görünür bir artış olacağına inanıyorum." diye konuştu. Manavgat Ticaret ve Sanayi Odası (MATSO) Başkanı Ahmet Boztaş ise 2014 yılı rezervasyonlarının iyi durumda olduğunu, Rus ve Alman turistlerde bu sene yüzde 7-8 oranında bir artışın o- lacağını tahmin ettiklerini söyledi. MAT- SO olarak bölge destinasyonunun Avrupa, İskandinav ülkeleri ve Rusya'da tanıtımında turizmcilere destek verdiklerini belirten Boztaş, ITB Berlin ve MITT Moskova Fuarı'na katıldıklarını, Rus ve Almanların bölgeye ilgisini sevindirici bulduklarını kaydetti. Kırımla ilgili Antalya'ya gelen Rus turistte bir azalma olacağını zannetmediklerini belirtti. (CİHAN) Sema Sineması Konak Sineması Desem Sineması Karşıyaka Sineması İzmir Sİneması Tiyatro- Konak Sahnesi Ragıp Haykır Sahn İzmir Devlet Tiyat Uğur Mumcu Sahnesi İzmir Tiyatro Bab-ı Sanat Merkezi İsmet İnönü Sanat Merkezi POLİKLİNİK TELEFONLARI Borcanevi Bornova Yeni Yaşam Bozyaka Halk Bozyaka Dispanseri Buca Çözüm Cansu Karabağlar Çamdibi Derman Polik Çizgi Polik Deniz Sağlık Polik Ege Sağlık Egeform Fizik Eşrefpaşa Ö.Sağ Eşrefpaşa Zinde Polik Gaziemir Dr. Polik Gazi Kent Polik Halk Polik Hatay Özel Sağlık İhtisas Polik Karşıyaka Park Sağlık Mevlana Polik Mersinli Özel Sağlık Neron Psikiyatri Nergiz Özel Sağlık Onur Polik Özel 9 Eylüllüler Polik Özel Altındağ Özel Brn Dr. Dispanseri Özel Çiğli Polik Özel Eylül Polik Özel Gülhan Polik Özel İrem Sağlık Polik Özel İzmir Polik Özel Pınarbaşı Polik Özel Sarnıç Polik Özel Seferihisar Polik Özel Serin Polik Özel Yedigöller Polik Özel Yenişehir Polik Park Sağlık Polik Sevgi Özel Sağlık Şöferler Odası Sağlık Polik Teos Polik Vefa Polik Yeşiltepe Polik Yıkık Cami Halk Askeri Hastaneler- Hava Hastanesi Kara Hastanesi ÜNİVERSİTE TELEFONLARI Başkent Üni. Zübeyde Hanım Uyg. Merkezi Dokuz Eylül Ünv Dokuz Eylül Üni. Karşıyaka Polik Ege Üniversitesi İlaç ve Zehir Dan Ege Üni.Uyg.ve Araş.Merkezi Doğum Evleri- Ege Üni. Tıp Fak Konak Doğum Evi Tepecik Doğum Hast Kan Merkezleri- Kızılay Çocuk Hastanesi Ege Üni Tepecik Kan Merkezi ULAŞIM TELEFONLARI Denizyolları THY Rezervasyon Basm. Rezervasyon Alsancak Gar Santral Garaj Körfez Ulaşım İskeleler- Konak Karşıyaka Alsancak Bostanlı Bayraklı İskele Pasaport İskele Göztepe İskele Üçkuyular İskele Elektrik Arıza- Genel Kesinti Seb Buca Çiğli Karşıyaka Bornova Narlıdere Eşrefpasa Gaziemir Güzelbahçe Konak Çeşme

12 SAYFA 13 SONDAKiKA GAZETESİ >> 13 SAĞLIK Nisan Şubat Perşembe Şizofreni hastaları için UMUT IŞIĞI Yeni tedavi yöntemi hakkında bilgi veren Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Uzbay, "Tüm veriler beyinde agmatin salgılanmasını düzenleyen ilaçların şizofreninin kontrolü için yarar sağlayabileceğine işaret ediyor" dedi Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tayfun Uzbay, "Tüm veriler beyinde agmatin salgılanmasını düzenleyen ilaçların şizofreninin kontrolü için yarar sağlayabileceğine işaret ediyor" dedi. Uzbay, Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, üniversite bünyesinde kurulan Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Tarhan, sağlık ve davranış bilimleri alanında tematik olan üniversitenin öğrenci yetiştirme, Ar-Ge çalışmaları ve toplumu bilgilendirme görevleri bulunduğunu ifade ederek, davranış bilimleri, otizm, şizofreni ve alzaymırın önemli çalışma alanlarından olduğunu belirtti. Merkezin, davranış bilimleri konusunda klinik öncesi çalışma yaptığını anlatan Tarhan, dünyada da merakla takip edilen şizofreni ile ilgili bir ilaç bulduklarını olduğunu dile getirerek, "Şizofreninin kavramlarını ve teorisini değiştirebilecek, yeni bir u- fuk açacak çalışma. Bu agmantin çalışması. Poliaminlerle igili çalışma. Bununla ilgili TÜBİTAK'ta başlayan projeyi burada devam ettiriyoruz. Bununla ilgili Türkiye'de ilk defa bir laboratuvar açıldı. Hayvan haklarını göz önüne alarak bir laboratuvar kurdu" diye konuştu. "ŞİZOFRENİ TANI VE TEDAVİSİNE BAKIŞI TAMAMEN DEĞİŞTİREBİLECEK" Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tayfun Uzbay da merkezde şizofreniye yönelik umut verici ve önemli bulgular elde edildiğini belirterek, yeni bir beyin kimyasalı olan "agmatin"in, şizofreni tanı ve tedavisine bakışı tamamen değiştirebileceğini söyledi. Pensilvanya ve Cambridge üniversitelerinden sonra dünyanın üçüncü merkezi olarak hizmet veren Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde, beyin hastalıkları için ilaç araştırmaları yapılacağını belirten Uzbay, "Bu merkezden elde edilen ilk sonuçlar, şizofreninin tanı ve tedavisinde dünya çapında ses getirecek nitelikte. Çalışmalar sonucu agmatin ile şizofreni arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çok önemli veriler elde ettik. Journal of Psychiatric Research isimli uluslararası bilimsel dergide de yayınlanan bulgulara göre, şizofreni hastalarının kanlarında sağlıklı bireylere göre oldukça yüksek agmatin düzeyleri gözlendi" bilgisini verdi. Günümüzde en çok yatırımın şizofreni tedavisine yönelik yeni ilaçların geliştirilmesi için yapıldığını aktaran Uzbay, şizofreninin dünyada çözüm bekleyen en önemli 20 problem arasında 11. sırada yer aldığını ve dünyada 700 milyon, Türkiye'de ise yaklaşık 750 bin şizofreni hastası bulunduğunu kaydetti. "AGMATIN AYNI ZAMANDA GÜÇLÜ AĞRI KESICI" Beyin işlevleri ile ilgili bilgilerin hala sınırlı olduğuna dikkati çeken Uzbay, merkezi, bilimin evrensel standartlarına uygun nitelikte araştırmaların yapılabilmesi amacıyla kurduklarını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çalışmalar sonucu kandaki agmatin yüksekliği ile şizofreni hastalığı arasında ilişki tespit ettik. Çalışmalarımız sonucunda 2009'da elde ettiğimiz deneysel veriler, agmatin ve şizofreni arasındaki önemli ilişkiye işaret ediyordu. Yeni ilaçlar yolda Uzbay, Türkiye'nin 2023 hedefi doğrultusunda gelecekte önemli beyin hastalıklarının tanı ve tedavisine yönelik yeni yöntem ve ilaçları kullanıma sunmayı arzu ettiklerini de vurgulayarak, bunun için öncelikli hedeflerinin şizofreni ve madde bağımlılığı olduğunu, bu konularda dünya ile rekabet edebilecek yeterli bilimsel birikim ve donanıma da sahip olduklarını dile getirdi. Basın toplantısının ardından Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, basın mensuplarına gezdirildi. Bugün açıkladığımız araştırmanın sonuçları ise hastalığın tanısı ve tedavisine önemli katkılar sağlayacak nitelikte. Agmatin metabolitlerinin şizofreniden ölen hastaların beyinlerinde ve şizofreni hastalarının kanlarında yüksek olduğu daha önce gösterilmişti. Biz deney hayvanlarında agmatinin belli bir doz aralığının üzerinde şizofreni benzeri etki oluşturduğu da göstermiş ve bulgularımızı 2010'da Journal of Psychopharmacology'de yayınlamıştık. Son bulgularımız bu verileri de desteklemektedir. Agmatin yakın gelecekte şizofreni ve benzeri hastalıklar için anahtar beyin kimyasalı konumuna gelebilir. Agmatin aynı zamanda güçlü ağrı kesici ve morfinin ağrı kesici etkilerini güçlendirici özelliğe de sahip. Şizofreni hastalarının ağrıya karşı duyarsız davranışlar sergilemesi de bununla ilişkili olabilir. Öte yandan agmatin NMDA alıcılarını bloke edici özelliğe sahip ve NMDA blokajı ile şizofreninin bazı belirtileri arasındaki ilişki de yıllardır biliniyor. Sonuç olarak, tüm veriler beyinde agmatin salgılanmasını düzenleyen ilaçların hastalığın kontrolü için yarar sağlayabileceğine işaret ediyor." Uzbay, Türkiye'nin 2023 hedefi doğrultusunda gelecekte önemli beyin hastalıklarının tanı ve tedavisine yönelik yeni yöntem ve ilaçları kullanıma sunmayı arzu ettiklerini de vurgulayarak, bunun için öncelikli hedeflerinin şizofreni ve madde bağımlılığı olduğunu, bu konularda dünya ile rekabet edebilecek yeterli bilimsel birikim ve donanıma da sahip olduklarını dile getirdi. Basın toplantısının ardından Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, basın mensuplarına gezdirildi. Bedensel engelli hastalar, müzikle moral buluyor İzmit ilçesinde faaliyet gösteren Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi'ndeki hastalar, müzik ve kültür fizik hareketleriyle şifa buluyor. Hastanede görevli doktorlardan Hatice Ergüner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, müzik desteğinin hem hastaların moral ve motivasyonunu hem de tedavi sürecine katılımı arttırdığını söyledi. Merkezin işletme koordinatörü Sevim Taşgelek ise müzikle tedavi uygulamasını 2 yıldır sürdürdüklerini belirterek, hastaların bedensel engeli nedeniyle sinema ya da konserlere gidemediğini, etkinlikleri hastaların ayağına getirdiklerini anlattı. Merkezde tedavi gören makine mühendisi Gökay Ulugergerdi de Tekirdağ'da geçirdiği trafik kazası nedeniyle belinde, kollarında ve ayaklarında kırık oluştuğunu, İstanbul'da ameliyat olduktan sonra dostlarının tavsiyesiyle İzmit'teki merkeze geldiğini kaydetti. Ulugerdi, tedavisinin 1,5 aydır sürdüğünü dile getirerek, müzik dinletilmesini faydalı bulduğunu vurguladı. Erken teşhis, kanserden ölümleri yüzde oranında azaltıyor Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Utkan, meme ve rahim ağzı kanser hastalarının hekime gitmeden, radyolojik tespitle karşılarına gelmesinin son derece sevindirici olduğunu belirterek, "Erken teşhis, kanser nedeniyle ölümleri yüzde azaltmaktadır" dedi. Utkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığının çabalarıyla 5-6 milyon insanın sigarayı bıraktığına dikkati çekerek, kampanyalara devam edilmesi gerektiğini söyledi. Kansere yol açan sigaranın önlenebilir olduğuna işaret eden Utkan, "Bu yüzden sigara bırakma poliklinikleri kurulmuştur. İnsanlar, sigarayı bırakmalarındaki güçlükleri h- esap ederek tıbbi yöntemlerle, profesyonel destek alınabilecek üniteler ve ilaçları Sağlık Bakanlığı aracılığı ile temin edebilir" diye konuştu. - Türkiye'de 5 kişiden biri aşırı kilolu "Meslektaşlarım da dahil, Türkiye'de sigara kullanımı son derece fazla" diyen Utkan, havanın ve kimyasal kirlenmenin çok fazla olduğu, yeterli filtrasyonun yapılmadığı ortamlardaki kanser riskinin sigarayla karşılaştırılamayacağını savundu. Türkiye'de nüfusun beşte birinin aşırı kilolu olduğuna işaret eden Utkan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kilo fazlalığı sadece kanser değil, kalp damar hastalığı da dahil olmak üzere pek çok hastalıkların hazırlayıcısı pozisyonunda. Bu nedenle sağlıklı beslenme, kilo verdirici fiziksel aktiviteler, taze meyve sebzeyle beslenmenin çok büyük faydası olacaktır. Sağlık Bakanlığının 2006'da yaptığı çalışmaya göre neredeyse 3 kanser türünden biri meme kanseridir. Meme kanseri her halükarda çıkacaktır. Meme ve rahim ağzı kanser hastalarının hekime gitmeden, radyolojik tespitle karşımıza gelmesi, son derece sevindiricidir, erken teşhis kanser nedeniyle ölümleri yüzde azaltmaktadır. Aynı şey rahim ağzı kanserleri için de geçerlidir." - "Sünnet, penis kanserini önlüyor" KOÜ Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Özkürkçügil ise penis kanserine Türkiye'de sünnet işleminin yaygın olması dolayısıyla pek rastlanmadığını söyledi. "Sünnet olmak, bu tür kanserden en önemli korunma yöntemidir" diyen Özkürkçügil, "Türkiye'deki 30 yıllık meslek hayatımda sadece bir penis kanseri vakası gördüm fakat ABD'de çalıştığım bir yılda 4 hasta gördüm. Sünnet olmak, bu kanser türüne yakalanmamak için önemli bir faktördür" ifadesini kullandı. KADINLARA ÜCRETSİZ HPV-DNA TARAMASI Türkiye Halk Sağlığı Kurulu Kanser Daire Başkanı Doç Dr. Gültekin, ''Türkiye'de rahim ağzı kanserleri taramalarında yeni ve etkin bir metod olan 'HPV DNA' testi kullanılmaya başlayacak. Bu kapsamda Ankara ve İstanbul'da iki laboratuvar hizmet verecek''dedi Türkiye genelinde aile hekimlerince kadınlarda görülen rahim ağzı kanserine yol açan HPV enfeksiyonuna karşı yeni ve etkin bir tarama metodu olan ''HPV-DNA taraması'' yapılacak. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadınlarda görülen rahim ağzı kanserlerinin HPV (Human Papilloma Virus) HPV adı verilen bir enfeksiyon nedeniyle geliştiğini söyledi. Bu enfeksiyon vücuda y- erleştikten 5-6 yıl sonra rahim ağzında hücresel bozukluklara neden olduğunu anlatan Gültekin, bunun 10 yıl içerisinde kansere y- ol açabileceğini ifade etti. Rahim ağzının uzun yıllardır ''smear'' adı verilen sürüntü örneğiyle tarandığını belirten Gültekin, ancak bu taramanın özellikle kalabalık nüfuslu ülkelerde yaygınlaştırılması, uygulanabilirliği ve kalite denetiminde zorluklar yaşandığını kaydetti. Gültekin şöyle devam etti: ''Son yıllardaki gelişmeler neticesinde rahim ağzı kanseri taramalarında HPV virüsünün DNA'sının taranabileceği ispatlandı. Bu yöntem, İngiltere, İtalya, Amerika,Meksika gibi bir çok ülkelerde tarama programlarına dahil edildi. Türkiye'de rahim ağzı kanserleri taramalarında yeni ve etkin bir metot olan H- PV DNA testini kullanmaya başlayacak ve dünyada bu uygulamayı kullanan öncü ülkelerden biri olacak. HPV- DNA testlerinde klasik smear ile kıyaslandığında kanser saptama oranları daha yüksek ve tarama sonucunda kanserin negatif olması durumunda tahmin gücü de yüksek. Bu yöntemde DNA teknolojisi kullanıldığı için insan kaynaklarını da verimli kullanıyoruz'' -Türkiye genelinde 2 laboratuvarda hizmet verilecek- Türkiye genelinde biri Ankara'- da diğeri İstanbul'da olmak üzere iki ulusal HPV analizi laboratuvarının hizmet vereceğini bildiren Gültekin, laboratuvarların Mayıs ayı itibariyle çalışır hale geleceğini ifade etti. Bu kapsamda vatandaşların da Mayıs ayından sonra rahim ağzı kanser taramalarını yaptırmak için aile hekimine başvurabileceğine dikkati çeken Gültekin, bu testlerin ücretsiz yapılacağını ve aile hekimleri aracılığıyla laboratuvarlara gönderileceğini bildirdi. Gültekin, ''81 ilde tüm aile hekimlerine bu testlerin dağıtımı yapılacak. Analizleri söz konusu iki laboratuvarda yapılacak. Hastalardan alınan örneklerde HPV'nin olup olmadığını, varsa hangi genotipe ait olduğu tespit edilecek, aynı örnek üzerinde refleks smeari de çalışılacak, 10 gün içerisinde tüm raporlar aile hekimlerine bildirilecek'' dedi. -''Projeyle 'HPV haritası'nı da çıkarmış olacağız'' Söz konusu projeyle 81 ilde aynı zamanda HPV Türkiye haritasını da çıkarmış olacaklarını i- fade eden Gültekin, Türkiye'nin bütün illerindeki aile hekimlerinin bu hizmeti vereceğini kaydetti. Rahim ağzı kanserinin kadınlarda en çok görülen kanserler arasında ilk 10'da yer aldığına işaret eden Gültekin, Dünya Sağlık Örgütü'nün rahim ağzı kanserlerinde tarama yapılması önerdiğini ve taramaların 30 yaş üstü kadınlarda 5 yılda bir kez yapıldığını söyledi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu olarak kadınların tüm kanser taramalarının Aile Hekimliği ve Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ile ile işbirliği içinde yapmak istediklerini vurgulayan Gültekin, ''81 ilde 134 KETEM ile birlikte aile hekimlerimizi, Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM) ile birlikte kanser taramalarına katkıda bulunacak. Bizim için ulaşılabilirlik çok önemli, vatandaşın en yakın yerde bu hizmete ulaşmasını sağlayacağız'' şeklinde konuştu.

13 SAYFA 14 SONDAKiKA GAZETESİ >> 14 GÜNCEL7 10 7ubat Nisan Perşembe Ne yazıkki şiddet dur durak bilmiyor KADIN EVİNE sığınan sığınana Kadına şiddetin önlenmesi için eğitimler de düzenleniyor. Din görevlilerine, Jandarma ya, kamu görevlilerine çeşitli eğitim programların düzenleniyor. Son verilere göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı 2 bin 508 kapasiteli 90 kadın konukevinden bin 345 kadın yararlanıyor. Kadın konukevlerinin ilk hizmete açıldığı yıl olan 1991 ile 2013 yılları arasında ise 33 bin 575 kadın ve beraberinde 17 bin 965 çocuk olmak üzere toplam 51 bin 540 kişiye hizmet verildi. Yerel yönetimlere bağlı 779 kapasiteli 32 kadın konukevinde 249; sivil toplum kuruluşlarına bağlı 32 kapasiteli 3 kadın konukevinde de 15 kadın hizmet alıyor Kadına yönelik şiddeti önlemeyle ilgili mevzuatın geliştirilmesi, şiddet gören kadınlara öncelikle can güvenliği hizmeti sunan kadın konukevi sayılarına da yansıdı. Son verilere göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı 2 bin 508 kapasiteli 90 kadın konukevinden bin 345 kadın yararlanıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin mevzuat geliştirme çalışmaları ise devam ediyor.bakanlıkça kadın konukevleri, erkek konukevleri, İlk Kabul Birimleri (İKB) ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) ile çok çeşitli hizmetler sunuluyor. -22 yılda 33 bin 575 kadın hizmet aldı Türkiye'de ilk olarak 1991 yılında başlayan kadın konukevi, İzmir ve Ankara'da hizmete açıldı. Kadın konukevlerinden hizmet almak için başvuran kadınların sadece beyanı dikkate alınmak suretiyle hizmet sunuluyor yılında bakanlığa bağlı 8 kadın konukevi 170 kapasiteyle, yerel yönetimlere bağlı 3 kadın konukevi 113 kapasiteyle olmak üzere toplam 11 kadın konukevi 283 kapasiteyle hizmet veriyordu yılından sonra kadına yönelik şiddetle ilgili yasal mevzuatın gelişmesiyle kurumsal sayı ve kapasitede de gelişme kaydedildi. Bugün itibariyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı 2 bin 508 kapasiteli 90 kadın konukevinde bin 345 kadın ve beraberindeki 563 çocuk olmak üzere toplam bin 908 kişi; yerel yönetimlere bağlı 779 kapasiteli 32 kadın konukevinde 249 kadın ve beraberindeki 197 çocuk olmak üzere toplam 428 kişi; sivil toplum kuruluşlarına bağlı 32 kapasiteli 3 kadın konukevinde ise 15 kadın ve beraberindeki 11 çocuk olmak üzere toplam 26 kişi hizmet alıyor. Toplamda 125 kadın konukevi 3 bin 323 kapasiteyle bin 609 kadına ve beraberindeki 775 çocukla toplam 2 bin 384 vatandaşa hizmet veriyor. Kadın konukevlerinden 2013 yılında 8 bin 844 kadın ve beraberinde 3 bin 804 çocuk olmak üzere toplam 12 bin 648 kişi hizmet aldı. Kadın konukevlerinin ilk hizmete açıldığı yıl olan 1991 ile 2013 yılları arasında ise 33 bin 575 kadın ve beraberinde 17 bin 965 çocuk olmak üzere toplam 51 bin 540 kişiye hizmet verildi. - İki konukevi de erkekler için Bakanlık, kadın mağdurlarına sunulan barınma hizmetinin yanında erkek mağdurlara da barınma hizmeti sunuyor. Hakkında koruyucu tedbir kararı verilen erkek şiddet mağdurlarına hizmet veren bakanlığa bağlı, İzmir de 18, İstanbul da 12 kapasiteli olmak üzere toplam 30 kapasiteli 2 erkek konukevi bulunuyor. İlk Kabul Merkezleri (İKB) ile bakanlık ayrıca, Aile Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri (ASPİM) ile ŞÖNİM'lere başvuran ve barınma ihtiyacı olan şiddet mağduru kadınların ilk gözlemlerinin yapılmasını, psiko-sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinin, geçici kabullerinin yapılmasını ve varsa beraberindeki çocuklarıyla 2 haftaya kadar birlikte kalabilmelerine imkan sağlıyor. Ardından kadınlar 2 hafta içinde durumlarına uygun konukevlerine yerleştiriliyor. Bakanlığa bağlı 454 kapasiteli 25 İKB bulunuyor. -Rehberlik ve danışma hizmeti de veriliyor Bakanlık, şiddetle mücadele konusunda ŞÖ- NİM'lerle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Denizli, Antalya, Mersin, Adana, Samsun, Trabzon, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Malatya olmak üzere 14 ilde hizmet sunuyor. Şiddet mağduru kişilere barınma yeri, geçici maddi yardım, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, hayati tehlike halinde geçici koruma altına alınmasının takibi ve izlenmesi, kreş yardımı, hukuki destek, tıbbi destek, istihdam desteği, çocuklar için burs, eğitim-öğretim desteği gibi hizmetler veriliyor. Ayrıca kadın, çocuk, yaşlı, şiddete uğrayan kadın ve çocuklara ilişkin ihbarları değerlendirmek ve acil durumları ilgili kurumlara bildirmek, ihtiyaca göre rehberlik ve danışma hizmeti vermek için kurulmuş 7 gün 24 saat hizmet veren ALO 183 çağrı hattı bulunuyor. -56 güvenlik butonu aktif Ay 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girmesiyle 2012 yılında Adana ve Bursa'da ''Elektronik Destek Sistemi Pilot Uygulaması'' da başlatılmıştı. Pilot uygulama kapsamında, kadınlara ŞÖNİM tarafından ''güvenlik butonu'' veriliyor. Kadınların ihtiyaç duyduğu anda butona basmasıyla GPS uydularından aldığı son konum bilgisi, 155 Polis İhbar Merkezine iletiliyor. Uygulama, konum bilgisi ile veri akış anında emniyet güçlerine iletildiğinden uygulama desteğe gereksinim duyan kadına mümkün olan en kısa sürede ulaşılıyor, acil önlemler alınarak müdahale ediliyor. Bakanlığın 2014 yılı Nisan ayı verilerine göre Adana'da verilen 73 güvenlik butonu cihazından 22 si, Bursa'da ise 53 güvenlik cihazından 34 ü aktif olarak kullanılıyor. -Kadına şiddetle mücadeleye eğitim desteği Bakanlık, kadına şiddetin önlenmesi için eğitimler de düzenliyor. Bu kapsamda din görevlilerine, jandarma personeline, er ve erbaşlara, kamu görevlilerine çeşitli eğitim programların düzenleniyor. Ailelere yönelik düzenlenen Aile Eğitim Programları (AEP) ile ise aile içi şiddet başta olmak üzere aile hayatında karşılaşılabilecek sorun alanları ve çözüm yollarına ilişkin farkındalık eğitimleri gerçekleştiriliyor. Programda yer alan ''Aile Hukuku'' ve ''Kişi Hakları'' modüllerinde aile içi şiddetin yaşanması halinde ilgili yasalar ve başvurulabilecek merkezler ile şiddete maruz kalan bireylerin bu durumdan kurtulmak için neler yapabilecekleri anlatılıyor. Çifte fuar bugün açılıyor Zeytin, zeytinyağı sektörünün İzmir deki dördüncü, organik ürünlerin ise beşinci buluşması bugün başlıyor. Yerli, yabancı pek çok katılımcı ve ziyaretçiyi bir araya getirecek olan fuarlar, sektörün tüm aktörlerini İzmir de tek çatı altında buluşturacak. OLIVTECH 4 üncü Zeytin, Zeytinyağı Teknolojileri Fuarı ve EKOLOJİ İZMİR - 5 inci İzmir Organik Ürünler Fuarı kapsamında Uluslararası Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi işbirliğinde düzenlenecek paneller sektöre ışık tutacak Nisan 2014 tarihlerinde, İzmir Uluslararası Fuar Alanı 1 No lu Hol üstü toplantı salonunda gerçekleştirilecek panellerin konu başlıkları; Zeytin ve Zeytinyağı Ekonomisi, Organik Tarım ve Bitki Koruma, Börtü Böcek İçin Ev Yapımı İlaçlar ve İzmir Kültür ve Turizm İl Müdürü Ediz, "İzmir son yıllarda Avrupa ülkeleri için çekim merkezi haline geldi. İran ve diğer Arap ülkelerinden bu yıl daha çok ziyaretçi bekliyoruz" dedi İzmir'i yılın ilk çeyreğinde ziyaret eden turistlerin yüzde 70'ini başta Almanya olmak üzere Avrupalı turistler oluşturdu. İzmir Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerinden AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, 2014'ün ilk çeyreğinde kente hava yoluyla 60 bin 714, deniz yoluyla 27 bin 442 olmak üzere toplam 88 bin 156 turist geldi. Yaz aylarında deniz turizmi ile konuklarını ağırlayan İzmir'i, tarihsel zenginliği, termal sağlık olanakları gibi nedenlerle Almanya'dan 31 bin 714, Hollanda'dan 7 bin 729, Fransa'dan 7 bin 3, İtalya'dan 5 bin 748, İngiltere'den 5 bin 291, Yunanistan'dan 3 bin 184, Belçika'dan 2 bin 525 kişi ziyaret etti. İzmir'in 3 aylık turizm pastasında Almanlar yüzde 36, Hollandalılar yüzde 9, Fransızlar yüzde 8, İtalyanlar ve İngilizler yüzde 6'şarlık paya sahip oldu. Kente gelen turistlerin yüzde 4'ünü Yunanlar, yüzde 3'ünü ise Belçikalılar oluşturdu. Dünyanın en büyük 3 otistik eğitim merkezi arasında gösterilen Sabahat Akşiray OÇEM'de kurulan mehter takımı, Türkiye'deki uluslararası organizasyonlardaki otizmli bireylerin başarısını şimdi de dünyaya göstermeye hazırlanıyor. Sabahat Akşiray Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi'nin (OÇEM) Müdürü Sadettin Akçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, engelli bireylerin toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu ve yaşamın içinde yer alabilmeleri için fırsat yaratılması gerektiğini belirtti. Merkez olarak tarihi unsurlara da önem verdiklerini söyleyen Akçi, "Tarihimizde önemli yeri olan mehter takımını oluşturduk. Otistik çocukların toplu olarak hareket etmesi için çalışıyoruz. Zeytinyağı Üretim Teknolojileri olacak. 4 gün sürecek olan fuarlarda; zeytin, zeytinyağı, fidan, tohum, gübre, şişe, kasa ve bidon, ambalaj malzemeleri, üretim teknolojileri, saklama üniteleri, gıda analiz laboratuvarları, zeytin işleme makinaları ve ekipmanları, organik gıda, organik temizlik, organik kozmetik, organik mobilya, organik dekorasyon, organik oyuncak ürünleri sergilenecek. OLIVTECH 4 üncü Zeytin, Zeytinyağı Teknolojileri Fuarı ile EKOLOJİ İZMİR - 5 inci İzmir Organik Ürünler Fuarı aynı tarihlerde ve aynı çatı altında organize edilecek. 13 Nisan 2014 Pazar günü sona erecek fuarlar, profesyonellere ve son tüketiciye açık olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanat İşleri Tic. A.Ş. (İZFAŞ) tarafından düzenleniyor. (HABER MERKEZİ) Avrupalı turistin tercihi yine İzmir oldu - Ediz: "Bu yıl Arap ülkelerinden de misafir ağırlayacağız" İzmir Kültür ve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir'in son yıllarda Avrupa ülkeleri için çekim merkezi haline geldiğini ifade etti. Turist sayısına bakıldığında 2013 yılının ilk 3 ayı ile bu yılın aynı dönemi arasında büyük fark olmadığını kaydeden Ediz, yıl sonuna dek turist sayısının 1 milyon 600 bine ulaşmasını hedeflediklerini anlattı. Arap ülkelerinden temsilcileri İzmir'de ağırladıklarını ve kentin tanıtımını gerçekleştirdiklerini ifade eden Ediz, sözlerini şöyle tamamladı: "İran ve diğer Arap ülkelerinden bu yıl daha çok ziyaretçi bekliyoruz. Çünkü sağlık ve kültür turizmi konusunda önemli girişimler var. Ulaşılabilirlik konusunun da gündeme girmesiyle turist sayısında artış olacağına inanıyoruz. İzmir'in erişilebilir bir şehir olması, insanların rahatça gezebileceği ve sağlıklı yaşayabileceği bir konumda bulunması turizmde gelişmeyi de beraberinde getirecektir. Sadece Arap ülkelerinden değil Avrupa ülkelerinden ziyaretçilerimiz de artacaktır." Otistik çocuklar mehteri dünyaya dinletmek istiyor Çünkü otistikler bireysel hareket ederler ve birlikte çalışamazlar. Biz de bunu aşmaya çalışıyoruz" dedi. Mehter takımında 21 otistik çocuğun yer aldığını anlatan Akçi, şöyle konuştu: "Öğrencilerimiz 4 parça çalabiliyor, parça sayısını 10'a çıkarmayı hedefliyoruz. Takımımız Türkiye'deki uluslararası organizasyonlarda görev yaptı. Bundan sonraki hedefimiz yurt dışına gidebilmek. Çocuklarımızı uluslararası alanda da gösteri yapabilecek duruma getiriyoruz." Sadettin Akçi, mehter takımının Kültür ve Turizm Bakanlığı yurt dışı faaliyet programına alındığını ve yurt dışındaki gösterilerde yer almak için çocukların heyecanlandığını da anlattı. Yaşarlı öğrenciler Basmane yi yeniden şekillendirdi İzmir için konum itibariyle kilit noktada bulunan Basmane Tren İstasyonu ve çevresi Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi son sınıf öğrencilerinin projelerine konu oldu. Konut, ticari, sosyal ve kültürel yapıların yanı sıra ulaşım alanlarını maket ve çizimlerle yeniden tasarlayan Yaşarlı öğrenciler İzmir in eski kent mimarisinin yer aldığı haritalardan da yararlandı. Genç mimarlar yer altına aldıkları tren istasyonundan, tamamen yeşil alandan oluşan kentsel omurga ya, kesintisiz yaya yollarından, sokak hayvanları için barınma alanlarına kadar her türlü detayın düşünüldüğü projeleriyle Basmane nin artık daha güvenli bir hale geldiğinin altını çizdi. Koordinatörlüğünü Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Seçkin Kutucu nun üstlendiği ve yürütücüleri arasında Yrd. Doç. Dr. Seçkin Kutucu ile Öğretim Görevlileri Tolga Kutucu, Melis Varkal ve Arzu Cilasun un yer aldığı projeleri Yaşarlı öğrenciler şöyle anlattılar: Kentsel Omurga Projesi(Cemre Şahin, Elif Esra Aydın, Gizem Ulusakarya) İzmir' e ait eski haritaları göz önünde bulundurarak bazı izler elde ettik ve bu izlerle projemizi kamusal alan ve yapı bloğu olarak iki ana bölüme ayırdık. Basmane' nin kaybettiği değeri kazanması için de oluşturduğumuz fuar alanının devamı olan yeşil kamusal alanımıza 'kentsel omurga' adını verdik. Bu sayede şehir ölçeğinde yeni bir nefes alanı oluşturduk. Koruduğumuz tarihi binaların rotasyonundan başlayarak viyadüğe doğru; tarihsel deneyimler gerçekleşebilecek meydan, resim-heykel gibi sanat dallarının serbest sergileneceği meydan, serbestçe müzik yapılabilen meydan ve son olarak da yemek yeme alanı olarak kullanılacak bir meydan tasarladık. Binaları yerleştirdiğimiz alanımıza baktığımızda ise, yerleşimi yapabilmek için halkın tüm ihtiyaçlarını göz önünde bulundurup; onları dönüşüm alanından uzaklaştırmaktansa burayı sahiplenebilecekleri konut alanları oluşturup burada yaşamaya devam etmelerini istedik. Zemin kat kullanımını tamamen yarı kamusal olarak nitelendirip; halkın ihtiyacı olan 'aile çay bahçesi, kuaför, bakkal, ayakkabı tamircisi' gibi kullanımlar yerleştirilebileceğini öngördük. Özetle düşey olarak projemize baktığınızda zemin katta yarı-kamusal alanlar, onun üstünde ofis yapıları ve bir üst kademede de burada yaşayan insanların mülkiyetine verilebilecek konutlar bulunmakta. İnsan ve Mekanın Çeşitliliği Projesi(Ceren Kocabıyık, Beste Gönültaş, İdil Kemahlıoğlu, Burcu Doğan) Basmane, aslında çok büyük potansiyele sahip olmasına rağmen hak ettiği değeri görmüyor. Biz bu değeri ortaya çıkarmak için öncelikle Basmane' nin mevcut durumunu inceleyip analizlerle buradaki problemleri belirledik. Buna göre düzensiz ve dağınık bir yerleşim en büyük problem olarak ortaya çıktı. Ayrıca burada yaşayan vatandaşlarla da bire bir görüşmeler gerçekleştirerek kentsel dönüşümden ne beklediklerini öğrendik. Buna göre ilçelerini terk etmek istemeyen vatandaş için mevcut yapıyı bozmadan bir alan yaratmayı hedefledik. Mevcut yapıları güçlendirme ve koruma yoluna gittik. Sahipsiz hayvanları da düşünerek onlar için barınma alanları yarattık. (HABER MERKEZİ)

14 SAYFA 15 SONDAKiKA GAZETESİ >>15 SPOR Nisan Şubat Perşembe Kılıç: Maalesef bunlar taraftar değil, vandal Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, doping konusunda çok kademeli bir çözüm süreci yürüttüklerine işaret ederek, sadece sporculara değil, antrenörüne, hatta sporcuların ailelerine de çok büyük görevler düştüğünü söyledi Bakan Kılıç, NTV Ana Haber Bülteni'nde yaptığı açıklamalarda sporda gündeme ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Sporda başarıya ulaşmanın bir çok yolu olduğunu ancak elde edilecek başarının öncelikle 'ahlak' üzerine kurulması gerektiğinin altını çizen Bakan Kılıç, "Size verilmiş bir yeteneğiniz varsa, bunu geliştirmeniz ve bir yarışmaya girmeniz lazım. Allah'ın size verdiği yeteneği daha ileri noktalara taşımanız lazım. Spordaki yarışma ahlakına, kardeşlik ve barış ruhuna uygun hareket etmeniz gerekir." dedi. Kılıç, sporcuların doping kullanmasında çok sayıda farklı etmenin başrol oynadığına dikkati çekerek, tüm bu nedenler üzerinde kapsamlı bir çalışma sürdürdüklerini söyledi. Özellikle daha önceki dönemlerde 'yönetmelik değişiklikleri' ile sağlanan yüksek ödüllerin, dopingin yayılması noktasında temel taşlardan biri olduğunu vurgulayan Bakan Kılıç, şöyle konuştu: "Bu noktada bir çalışma yaptık ve ödüllerin miktarını aşağı çektik. İleride bunun olumlu yansımaları olacak. Doping konusunda üzerinde durduğumuz en önemli nokta, bunun bir ahlak meselesi olduğu. Antrenörün, sporcunun ve ailesinin, doping denen maddenin vücuda vereceği zararı iyi bilmesi gerekir. Bu zarar sadece fiziki bir tahribat oluşturmuyor, aynı zamanda ruhsal sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Tüm bunların yanı sıra maalesef sporcu kardeşlerimizi antrenörlerinin de yanlış yönlendirdiği zamanlar oluyor. Çünkü bilmediğiniz bir şeyi tüketmeniz, rakibinizin sizi elemek için başvurduğu bir oyun da olabilir. Bunlar da yaşandı. Burada en önemli nokta şu; daha önce de dile getirdiğim gibi bizim için dopingin aması, pardonu yok. Hiçbir açıklaması olamaz. Sıfır tolerans. Bu hem bizim duruşumuz, hem de sayın Başbakanımızın bize vermiş olduğu talimat. Sporun temizi, bizim için önemli olan bu." "E-BİLET KONUSUNDA 14 NİSAN'A BAĞLI KALACAĞIZ" Bakan Kılıç ayrıca, sporda şiddetin önüne geçebilmek adına "e-bilet" uygulamasını hayata geçireceklerine değinerek, "Olumsuz olayların engellenmesi açısından ciddi bir aşama olarak görüyoruz bu uygulamayı. Kartlar şu anda talep eden spor taraftarlarına ulaştırılıyor. Koyduğumuz tarih olan 14 Nisan'a da bağlı kalacağız. Benim ricam, spor seyircisi ve futbol seyircisi olanlar, bu kartlarla statlara girecek olan vatandaşlarımız lütfen elektronik ortam üzerinden veya gişelerden talep etsinler. Hızlı bir şekilde sayıyı arttıracağız. Tam hayata geçince vatandaş da rahat edecek." ifadelerini kullandı. "MAALESEF BUNLAR TARAFTAR DEĞİL, VANDAL" Bakan Kılıç, sporda yaşanan şiddet olaylarını hiçbir şekilde kabul etmediklerini ve çözüm adına farklı alternatifleri değerlendirdiklerini belirterek, şöyle konuştu: "Televizyonlara yansıyan olayları çıkartan kişiler kulüplerinin taraftarı olamazlar. Bunlar spor seyircisi falan değil. Elindeki bir kayayı sahaya atan, arabanın camı kıranlar, bunlar taraftar değil. Bunlar bildiğimiz vandal. Kimse kusura bakmasın. Bu işler, yasa dışı ve insan haklarına aykırı hareketlerdir. E-bilet bunları önleyecek bir sistem. E-Bilet uygulamasından ayrı olarak 'Kulüpler Birliği Yasası' konusunda da hızlı bir şekilde çalışıyoruz. Olumsuzluklarda yargıya çok büyük görev düşüyor. Yargının da kanuna göre karar vermesi gerekiyor. Taraftar stada giriş cezası alacaksa, bunu alacak. Trabzonspor- Fenerbahçe maçındaki kaya hadisesi. Sahaya atılan kayanın, bir basın mensubunu, bir emniyet mensubunun veya top toplayıcı çocuğun kafasına geldiğini düşünebiliyor musunuz? O zaman bambaşka şeyleri konuşuyor olurduk. Bir yerde yürürken biriyle kavga edince nasıl bir ceza alıyorsak, bu olayı da aynı çerçevede düşünmek lazım." (CİHAN) Fenerbahçe, Antalyaspor maçı hazırlıklarını sürdürdü Spor Toto Süper Lig'de hafta sonu Medical Park Antalyaspor ile karşılaşacak Fenerbahçe, hazırlıklarına devam etti. Can Bartu Tesisleri'nde teknik direktör Ersun Yanal yönetiminde gerçekleştirilen antrenmanın ilk 30 dakikası basın mensuplarına açık tutuldu. Bu süre içinde futbolcular, ısınma hareketlerinin ardından top kapma çalışması yaptı. Dün izinli olarak antrenmana katılmayan Emre Belözoğlu ile diş tedavisi gören Salih Uçan, takımla birlikte çalışmada yer aldı. Egemen Korkmaz ile Gökhan Gönül de özel program dahilinde tedavi ve çalışmalarını sürdürdü. (CİHAN) Tütüneker: Takımım evinde baskı altında oynuyor Spor Toto Süper Lig ekiplerinden Çaykur Rizespor da teknik direktör Uğur Tütüneker, takımın kendi sahasında oynadığı maçlarda oyuncularının taraftar baskısı altında oynadığını söyledi. Tütüneker, takımın Mehmet Cengiz Tesisleri nde düzenlediği basın toplantısında, ligin 29. haftasında deplasmanda Kayserispor ile zorlu bir maça çıkacaklarını hatırlatarak, Kayseri deki maç iki takım açısından çok önemli. Bu maç final maçı niteliğinde. Oradan puan ya da puanlar almamız gerekiyor. Deplasmanda daha rahat oynadığımızı düşünüyorum. İçerideki maçlarımızda taraftar baskısı hissediyoruz. Bu deplasman inşallah bize iyi gelecektir. Kayserispor son haftalarda çıkışta ama bizim için önemli olan orada puanla ayrılmak. İyi bir motivasyonla bu maça çıkacağız. dedi. Ligde 6 maç kaldığını ifade eden Tütüneker, 3 maç alırsak rahatlarız. Deplasmanda oynadığımız son Akhisar Belediyespor maçını galip bitirerek rahatladığımızı düşündük fakat evimizde Kardemir Karabükspor a yenildik. Bu takım ligde kalmak adına elinde gelen her şeyi yapacaktır. diye konuştu. Tütüneker, bir gazetecinin son oynanan Karabükspor karşılaşmasında 1-0 yenik duruma düştükten sonra taraftarın futbolculara ve kendisine tepki göstermesini hatırlatması üzerine, Bazı işler hep iyi gittiği zaman mı taraftar takımın arkasında olmalı. Takımda işler kötü gittiğinde taraftar ortaya çıkar ve takımını destekler. Karabükspor maçında tribüne çıksak milletle kavga edeceğiz. Oyuncularım iç sahada taraftar baskısı altında oynuyor. Kendi sahasında rahat oynayamıyorlar. Baskı var. 6 maçımız kalmış. Bu takım düşebilir de, kalabilir de. Bu takımın içeride desteğe ihtiyacı var. Benim bu takımın başında olup olmamam önemli değil. Takımlarına destek vermeleri gerek. Desteğe ihtiyacımız var. şeklinde konuştu. (CİHAN) Fenerbahçeli futbolcu Emenike: "Fark atarak şampiyon olacağız Emmanuel Emenike, sezon sonunda puan farkını daha da açmış olarak şampiyonluğa ulaşacaklarını öne sürdü Emmanuel Emenike, Fenerbahçe Gazetesi'ne verdiği röportajda, hem ilk yarısına hem de ikinci yarısına iyi başlayamadıkları ligde toparlanmayı hep bildiklerini hatırlatarak, "Biz gücümüzün farkında olan bir takımız. Biz iyiysek, önümüzde hiçbir takım duramaz. Ligin sonuna yaklaşıyoruz artık ve rakiplerimizle olan puan farkını açmış durumdayız. Bu durum asla bizi rehavete sürüklememeli. Adım adım şampiyonluğa gidiyoruz. Tam konsantre biçimde yolumuza devam ederek ve puan farkını daha da arttırarak şampiyon olacağız" diye görüş belirtti. Sarı-lacivertli ekipteki performansını da değerlendiren Nijeryalı golcü, "Ben her zaman takımı ön planda tutan bir oyuncuyum. Tek hedefim Fenerbahçe formasıyla şampiyonluk kutlamak. Terimin son damlasına kadar mücadele edip, atacağım gollerle katkı sağlayacağım. Takım olarak çok zorlu yollardan geldik. Maçlarda çok büyük performanslar sergiledik. Sezon sonuna kadar da bu performansımızı aynı şekilde sürdürerek şampiyonluğa ulaşacağız" ifadelerini kullandı. KONAK VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ MÜKELLEFLERİNE AİT ÖDEME EMİRLERİ İLAN LİSTESİ VERGİ NO ADI SOYADI-UNVANI ADRES DÖNEMİ VERGİ VE VERGİ VE CEZANIN TÜRÜ CEZANIN MİKTARI T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 08/ /2001 KDV 2.603,05 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 11/ /2001 KDV 2.182,30 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 09/ /2001 KDV 2.539,95 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 05/ /2002 KDV 5.325,05 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 04/ /2002 KDV 4.387,70 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 06/ /2002 KDV 5.186,40 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 01/ /2001 Kurumlar V ,30 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 01/ /2001 Kurumlar V ,45 TL T.C.No Mustafa Şahin(Sanal Ajans Promosyon Ltd.Şti.) BozkurtMah.Seymen Sk.No:31/3 Şişli/İSTANBUL 01/ /2002 Kurumlar V ,15 TL Konak Vergi Dairesi mükelleflerinden olup, adı, soyadı, ünvanı yukarıda yazılı mükellef adına tanzim edilmiş Ödeme Emirleri adı geçenin dairemizce bi adreslerinde bulunamaması sebebiyle posta ve memur eliyle tebliği mümkün olmamıştır. Bu nedenle ilanen tebliğ yapılması zorunluluğu doğmuş olup,213 Sayılı V.U.K.nun 103 ila 106.maddelerine istinaden ilgililerin; iş bu ilan tarihinden başlayarak, 1 ay içinde Vergi Dairesi Müdürlüğüne bizzat veya bilvekale müracaat etmeleri veyahut taahhütlü mektupveya telgrafla açık adreslerini bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı resmi tebliğ yapılacağı, aksi halde ilana alınmış sayılacağı ve ilana alındıktan 1 ay süre sonunda tebliğ yapılmış olacağı İLAN OLUNUR. Sondakika 10/4 Basın: 4213 Resmi İlanlar: de

15 SAYFA 16 Türk Telekom'dan İnteraktif Pazarlama Zirvesi Türk Telekom desteğiyle düzenlenen "İnteraktif Pazarlama Zirvesi Adanadolu" etkinliğinde işletmelerin interneti ve dijital teknolojiyi kullanarak işlerini nasıl büyüteceklerine dair bilgiler verildi. Swissotel Büyük Efes'te "Dönüşüm ve uyum" temasıyla gerçekleştirilen zirvede ticareti kökten değiştiren yeni teknolojiler ve geleceğin iş modelleri hakkında katılımcılara bilgi verildi. Toplantının açılışında konuşan Türk Telekom Batı 1 Bölge Müdürü Yücel Yaşar, sponsor olarak destek verdikleri İnteraktif Pazarlama Zirvesi Anadolu etkinliliğinin İzmir'de yapılmasından memnuniyet duyduğunu söyledi Nisan 2014 Perşembe Zeytinyağının rekor keyfi yokluk kurbanı Geçen yıl yüksek üretim nedeniyle ihracat rekoru kırılan ve iç tüketimi 2 kilograma yaklaşan zeytinyağında, yok yılıyla birlikte ihracat düştü, fiyatlar tırmanışa geçti. Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Ölken, "Stoklar beklentinin altındaysa fiyat artışı devam eder, iç piyasada tüketim bir miktar gerileyebilir" dedi Zeytinyağında geçen yıl ihracat rekoru kıran Türkiye'de, bu sezon "yok yılı" olması, geçen yıldan yeteri kadar stok devredilememesi ve iç tüketimin kişi başına 2 kilograma ulaşmasıyla fiyatlar tırmanışa geçti. Geçen sezon 4-5 lira aralığındaki zeytinyağının toptan fiyatı, bu yıl 7-8 lira bandına ulaştı. Zeytin ağacı dikimine sağlanan devlet desteğiyle ağaç sayısını hızla artan ve yaklaşık 170 milyon zeytin ağacına sahip olan Türkiye, geçen yıl 201 bin tonla ortalamaların çok üzerinde bir üretime ulaştı. En büyük üretici ülke olan İspanya'da kuraklık nedeniyle üretimin düşmesiyle geçen sezon 93 bin tonluk rekor ihracat yapan sektör, 292 milyon dolarlık gelir elde etmeyi başarmıştı. Bu yıla ise olumsuz koşullarla başlanan zeytinyağı üretiminde, "yok yılı" olması, kuraklık ve zirai hastalıklar nedeniyle bin ton civarında rekolte bekleniyor. İhracatta sezonun başladığı 1 Kasım'dan bu yana önemli düşüşler görülüyor. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçı Birlikleri verilerine göre İspanya gibi piyasa belirleyici ülkelerde rekoltede sorun yaşanmaması nedeniyle özellikle dökme ihracat önemli ölçüde geriledi. Geçen sezon 1 Kasım - 28 Şubat arası dönemde 143 milyon dolar karşılığı 46 bin ton ihracat yapılırken bu yıl aynı dönemde değer bazında yüzde 60, miktar bazında yüzde 66 gerilemeyle 56 milyon dolar karşılığı 15 bin 400 ton ihracat yapılabildi. Dökme ve varil olarak gönderilen markasız ihracatın 33 bin tondan 3 bin tona gerilediği dikkati İşçiler arası ayrım kalkacak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, "Asıl işçi hangi şartlarda çalışıyorsa taşeron işçi de benzer haklardan yararlanacak. Kamuda çalışan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını kamu güvencesi altına alan bir düzenlemeyi getirmiş oluyoruz. Düzenlemeyi inşallah bu ay Meclis'e göndereceğiz" dedi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Asıl işçi hangi şartlarda çalışıyorsa taşeron işçi de benzer haklardan yararlanacak" dedi. Çelik, AA muhabirine, taşeron işçilere yönelik hazırlanan "alt işverenlikte tanım ve kapsam", "yıllık izin", "kıdem tazminatı" ve "ihale süresi" ile ilgili yasal düzenleme taslağına ilişkin değerlendirmede bulundu. Düzenlemeyi, sosyal taraflarla çalışarak Başbakanlığa gönderdiklerini anımsatan Çelik, taşeron işçilerden hizmet alımı noktasında net kararların alınmasına çalışıldığını ifade etti. Her alanda hizmet alınmayacağını vurgulayan Çelik, "Taşeron işçi, hizmet alınması gereken alanlarda çalışacak. Hizmet alımı olmayan yerlerde ise asıl işçi çalıştırılacak. Sorunun çözümüne yönelik düzenlemenin en önemli maddesi bu" diye konuştu. Düzenlemedeki ihale süresinde en az 3 yıl zorunluluğu getirildiğini hatırlatan Çelik, bu sürenin 4-5 yıla çıkarılmasının da mümkün olduğunu dile getirdi. Kamu güvencesi İşçilerin çalışma koşulları ile yaşadıkları sorunların çözümüne yönelik çalışma yaptıklarına dikkat çeken Çelik, şunları kaydetti: "İşçi işçidir, 'asıl işçisi taşeron işçi' diye bir şey olmaz. Asıl işçi hangi şartlarda çalışıyorsa taşeron işçi de benzer haklardan yararlanacak. Yıllık izinler de aynı şekilde kullanılacak. En önemli maddelerden biri de kıdem tazminatı. Birçoğu bundan yoksun, bazıları bunu yargı yoluyla almaya çalışıyor. Bunu da ortadan kaldıran bir düzenleme getiriyoruz. Kamunun güvencesine alıyoruz. Kamuda çalışan taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını kamu güvencesi altına alan bir düzenlemeyi getirmiş oluyoruz. İnşallah taşeron işçi düzenlemesiyle çalışanlar arası ayrım kaldırılacak. En önemlisi alt işverenle asıl işi net olarak ayırmaya çalıştık." Çalışmayı kısa sürede tamamlama gayretinde olduklarını vurgulayan Çelik, "Düzenlemeyi inşallah bu ay Meclis'e göndereceğiz. Orada tartışılacak. Önemli katkılar sunulabilir. Bakanlar Kurulu'nda önemli katkılar g- eleceği inancındayım. Bu yasama döneminde bu işi noktalamak istiyoruz, kararlıyız'' diye konuştu. Kamu Şirket Personelleri Eğitim, Kültür, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hakan Aydın ise iş hayatının rahatlatılması gerektiğini söyledi. Yasanın Meclis'ten çıkmasını beklediklerini vurgulayan Aydın, "1 milyon 100 bin çalışanın gözü yolda. Hükümetimizin çalışmalarına ve bakanlığımızın samimiyetine güveniyoruz. Nisan ayı son tarih olarak verilmişti. Yasanın bu ay geçmesi sevindirici olacaktır" dedi. çekerken ambalajlı ihracat geçen yıla göre yüzde 3 artışla 12 bin 564 tona ulaştı. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Komitesi'ne (UZZK) göre 130 bin ton, İzmir Ticaret Borsası koordinasyonunda yapılan tahmine göre ise 140 bin ton rekoltenin beklendiği yeni sezonda stok miktarının bilinmemesi ve iç piyasa tüketiminin artması nedeniyle arz yönlü sıkıntı yaşanabileceği belirtiliyor. Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Komitesi Başkanı Metin Ölken, son yıllarda zeytinyağının daha fazla tüketilmesi amacıyla Anadolu genelinde kampanyalar düzenlediklerini, sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesiyle özellikle büyükşehirlerde zeytinyağı tüketiminin gözle görülür o- randa arttığına dikkati çekti. Geçen yıl üretimin çok yüksek olmasıyla iç piyasada faaliyet gösteren markaların fiyat kampanyalarıyla indirimler sağladığını, mısır ve ayçiçek yağında fiyatların artmasıyla zeytinyağı ile fiyat makasının daraldığını söyleyen Ölken, şöyle konuştu: "Fiyatı, neredeyse ayçiçek yağıyla aynı seviyeye gelen zeytinyağında tüketim geçen yıl kişi başına 2 kilogram seviyelerine ulaştı. Özellikle büyük markaların sektöre girmesi tüketimde etkili oldu. Son 3 yılda tüketim neredeyse ikiye katlandı. Bu yıl ise üretimde önemli oranda azalma var. İhracat ve iç tüketime yetecek kadar ürün olup olmayacağı bilinmiyor. Çünkü geçen yıldan ne kadar stok devrettiği konusunda tahminlerin ötesinde bir bilgi yok. Avrupa Rinoplasti Kongresi'ne Türk başkan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Apaydın, Avrupa Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi'nin düzenlediği Avrupa Rinoplasti Kongresi'nin eş başkanlığını yaptı. Prof. Dr. Apaydın: "Artık herkes Türkiye'ye gelmek için yarış içinde" dedi. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl A- paydın, Avrupa Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi'nin düzenlediği Avrupa Rinoplasti Kongresi'nin eş başkanlığını yaptı. Avrupa Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi'nin Genel Sekreterliği'ni de yapan Prof. Dr. Apaydın, Almanya'nın Münih kentinde düzenlenen bilimsel kongrede 49 ülkeden 250 kişinin eğitim aldığını, ABD ve Avrupa'dan 40 kadar uzman cerrahın eğitim verdiğini belirtti. Kongrenin kendi dalında Avrupa'nın en önemli organizasyonu olduğunu ifade eden Apaydın, 1973 yılında kurulan Avrupa Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi'nin bütün Avrupa ülkelerinde bin kişiyi aşan sayıda üyesinin olduğunu, Almanya'daki Ludwig Maximilian Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Klinik Şefi Prof. Dr. Alexander Berghaus ile eş başkan olarak toplantıyı gerçekleştirmekten gurur duyduğunu ifade etti. Türk bilim insanlarının prestijli akademik toplantılarda gerek eğitmen gerekse yönetici olarak görev aldığına dikkati çeken Prof. Dr. Fazıl Apaydın, Türk bilim insanlarının akademik milli takım oyuncusu anlayışıyla Türkiye'yi tüm dünyada temsil ettiğini vurguladı. Başkomutanlık savaşına şahitlik eden Büyükkalecik beldesi sit mağduru Afyonkarahisar da Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Büyük Taarruz' emrini verdiği Kocatepe'nin eteklerinde bulunan Büyükkalecik beldesi sakinleri sit alanı mağduriyeti yaşıyor Kurtuluş Savaşı'nın kazanıldığı tarihi topraklar olan Kocatepe ve Büyükkalecik beldesinin tarihi özelliği var. Yüzbaşı Agah Efendi Şehitliği de burada bulunuyor. 3 bin 500 nüfusa sahip olan belde tarihi özelliğinden dolayı yıllar önce sit alanı ilan edilmiş. Yeni yapılaşmaya ya da mevcut binaların tamiriyle ilgili değişikliklere izin verilmiyor. Bu yüzdende vatandaşlar, yıllar önce dedelerinin yaptığı kerpiç, ahşap evlerde oturmak zorunda kalıyor. Bir çivi çakmanın dahi yasak olduğu beldede 2-3 aile bir arada yaşarken, evin bir odası da hayvanlar için ayrılmış. Adeta hayvanlarla iç içe yaşayan belde halkı, özellikle yaz aylarında sinek ve kokudan duramadıklarını, çocuklarının da sağlıksız bir ortamda yaşadığını belirterek, yetkililerden bu sorunun çözülmesini istedi. YENİ EV YAPAMIYORUZ, ESKİ EVLERİ TAMİR EDEMİYORUZ Belde sakinlerinden Ahmet Kavak, yıllardır bu sorunu yaşadıklarını, evlerine bir çivi dahi çakamadıklarını söyledi. Yeni ev yapmalarına da müsaade edilmediğini ifade e- den Kavak, Biz beldenin tam merkezinde yaşıyoruz. Evlerimiz bakımsızlıktan yıkılmak üzere. Eski evlerimizin bir bölümünü barınma, bir odasını da hayvanlar için kullanıyoruz. Aynı ev içinde 3 aile ve hayvanlar birlikte yaşıyoruz. Evimize misafir almakta bile zorlanıyoruz. Çocuklarımız sağlıksız bir ortamda yaşıyor. Ancak, gidecek başka bir yerimiz de yok. Yıllardır böyle gidiyor. dedi. 30 Mart Yerel Seçimi'nde belediye başkanı olan Mustafa Çıngırak, ilgili yerlerle görüşmelere başladıklarını söyledi. Beldenin tarihi bir özelliği olmasına rağmen hak ettiği yerde olmadığını ifade eden Çıngırak, Ancak, sit alanı yüzünden kasaba gelişememiş. Evler harabe, yeni yapılaşmaya kesinlikle izin verilmiyor. Beldemiz, sosyal ve kültürel açıdan hiç gelişmemiş. Şehitliklerimiz var. Kocatepe nin hemen altındayız. Ancak, çok tanınmıyoruz. diye konuştu. Çıngırak, konunun çözümü için bakanlık yetkilileriyle de görüşeceklerini kaydetti. Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü yetkilileri de bu yerleşim biriminin uzun süredir sit alanı olduğunu ancak konunun Orman ve Su İşleri Bakanlığı Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirildiğini kaydetti. ŞEHİTLİKLER MEVCUT Büyükkalecik beldesi, Büyük Taarruz un 26 Ağustos 1922 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatıldığı, sevk ve i- dare edildiği Kocatepe ye çıkış güzargahında. Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, 25 Ağustos 1922 akşamı Kocatepe ye gelerek 26 Ağustos sabahı Büyük Taarruz u burada başlatmışlardı. Başkomutan Mustafa Kemal, Büyük Taarruz un ilk safhasını burada tesis edilen karargahından ve halen mevcut olan siperden bizzat sevk ve idare etmişti. Beldede Kocatepe'ye tek geçit olan Kurtkaya mevkiinde Yüzbaşı Bayburtlu Agâh Efendi ve 100 askerin anısına yapılan şehitlik bulunmakta. (CİHAN)