Kanatlı Eti Güvenilirliği. Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma. Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi. facebook.com/tavder twitter.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Kanatlı Eti Güvenilirliği. Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma. Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi. facebook.com/tavder twitter."

Transkript

1 Kanatlı Eti Güvenilirliği Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi facebook.com/tavder twitter.com/tavder

2 Eriyip Gidiyor-Tav/Vet(21x29)-ORJ.indd :18

3 Başyazı Başyazı Sayın Sektör Temsilcileri, Veteriner Tavukçuluk Derneği (VTD) dergisinin bu sayısında, gıda, yetiştirme ve sağlık ile ilgili üç ayrı makale yer almaktadır. Toplum sağlığını korumada ve sağlıklı bireyler yetiştirmede, sağlıklı beslenmenin önemi açıktır. Son yıllarda en çok konuşulan konular arasında güvenilir gıda ve halk sağlığı yer almaktadır. Dergideki ilk makale, bu konuda kanatlı eti ile ilgili genel yaklaşımları içermektedir. Kanatlı yetiştiriciliğinde doğru bakım-idare uygulamaları, sürülerin genetik performansını gösterebilmesi için bir gerekliliktir. Dergide kanatlı yetiştiriciliğinde aydınlatma ile ilgili detaylı bir çalışma yer almaktadır. Üçüncü makale ise ektraintestinal Salmonella infeksiyonlarının patogenezi ile ilgilidir ve hastalığın daha iyi anlaşılması için temel bilgileri içermektedir. Dergide daha önceki yıllarda olduğu gibi bundan sonraki süreçte de tüm paydaşların ilgi duyabilecekleri konulardaki çalışmaları yayımlamayı hedeflemekteyiz yılından itibaren ise, derginin her sayısında belirli disiplinlerde çalışmaların yer aldığı bazı düzenlemelerin yapılması planlanmaktadır. Bu amaçla siz okuyucularımızdan katkı bekliyoruz. Konuyla ilgili düşünceleriniz, önerileriniz ve eleştirileriniz, bizler için yol gösterici olacaktır. Bu konudaki değerlendirmelerinizi, adresinden bizlere ulaştırabilirsiniz. Derginin daha önceki iki sayısında temel olarak Avian Influenza (AI) ve Newcastle hastalığı (ND) ile ilgili bilgilere yer vermiştik. Bu iki hastalığın kontrolüne yönelik alınacak her türlü önlem, diğer hastalıkların kontrolüne de yardımcı olacaktır. Ülkemizin coğrafi konumunu dikkate alındığında, her iki hastalığın (AI ve ND) gelecek yıllarda da görülmesi mümkündür ve ülkemizde kanatlı sektörü üzerine olumsuz etki yapabilecek potansiyele sahiptir. Bu nedenle her iki hastalığın geçmişe yönelik değerlendirmelerini yapmak, geleceğe ışık tutacaktır. Newcastle hastalığının 1940 yılların ortasından bu yana kanatlılarda varlığını bilinmektedir ve hastalık geçmişte hem köy kanatlılarında hem de ticari işletmelerde görülmüştür. Hastalık ile ilgili mücadele uzun süredir yapılmaktadır. Aynı şekilde AI vakaları 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2015 yıllarında görülmüştür yılında bildirilen üç vakanın sektör üzerine ne kadar olumsuz etki yaptığını ve bu etkinin halen devam ettiğini biliyoruz. Ülkemizde kanatlı sektörü, hem iç piyasaya hem de ihracata yönelik üretim yapmaktadır. Üretiminin yaklaşık %25 ini ihracata gönderen kanatlı sektörünün, hem iç tüketimi hem de uluslararası ticareti olumsuz etkileyen bu iki hastalıkla ilgili, geçmişte öğrendiği bilgileri, uluslararası deneyimleri, ülkemizdeki sektörün yapısal durumunu dikkate alarak bilimsel yaklaşımlarla çözebilecek uygulamaları yapması gerekmektedir. Bu kapsamda hem kanatlı eti hem de yumurta üretim aşamasındaki tüm paydaşlar, resmi otorite ile birlikte yol haritasını belirlemelidir. Aksi taktirde bu hastalıkların sektör üzerine olumsuz etkilerinin görülmesi muhtemeldir. Bu amaçla VTD olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğimizi ve bu konudaki önerilerinize açık olduğumuzu sizlere iletmek isterim. Eylül ayında Cape Town da gerçekleştirilen 19. Dünya Veteriner Tavukçuluk Kongresi nde de temel konuların arasında Avian Influenza ve Newcastle hastalığı yer almıştır. Özellikle ABD de 21 eyalette görülen 231 vakada 49.6 milyon kanatlının itlaf edildiği ve hastalığın kontrol edilmesinde neden başarısız olunduğu ile ilgili değerlendirmeler dikkati çekmiş ve bundan sonraki süreçte alınması gereken önlemlerin neler olduğu tartışılmıştır. ND ile ilgili yapılan sunumlarda, bu hastalığın köy tavuklarındaki durumu, teşhisi ve moleküler epidemiyolojileri ile ilgili bilgiler yer almıştır. Kongre kapsamındaki oturumlarda bu hastalıklara ilave olarak infeksiyöz bronşitis, mikoplazma infeksiyonları, Gumboro, neoplastik hastalıklar, bakteriyel infeksiyonlar, mikotoksinler, halk sağlığı, antibiyotik direnci, köy tavukçuluğu, hayvan refahı, bağışıklık ve hastalıkların teşhisi konularında yapılan çalışmalar, katılımcılarla paylaşılmıştır. Saygılarımla Prof. Dr. Mehmet AKAN Başkan Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1

4 Yerel Süreli Yayın Veteriner Tavukçuluk Derneği nin yayın organıdır. Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır. Veteriner Tavukçuluk Derneği Adına Sahibi Prof. Dr. Mehmet AKAN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ Yayın Kurulu Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Prof. Dr. Mehmet AKAN Prof. Dr. Erol ŞENGÖR Dr. Serdar ERTAŞ Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN İdare Yazışma Adresi İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA Tel: Faks: Banka Hesapları REKLAM GELİRLERİ Türkiye İş Bankası Dışkapı Şubesi IBAN No: TR ÜYE AİDATLARI Türkiye İş Bankası Dışkapı Şubesi IBAN No: TR Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Alıntı Yapılamaz. Grafik Tasarım ve Baskı İvedik OSB Matbaacılar Sitesi 1516/1 Sokak No: 35 Yenimahalle 06378, Ankara Tel: Fax: elma@elmateknikbasim.com.tr Basım Tarihi: MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

5 Kanatlı Eti Güvenilirliği KANATLI ETİ GÜVENİLİRLİĞİ Muammer Göncüoğlu Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi A. Bilim Dalı Çiftlikten sofraya kanatlı etine genel bakış Kanatlı eti özellikle son zamanlarda büyük artış göstermenin yanında uzun yıllardır insanlar tarafından önemli bir protein kaynağı olarak düşünülmekte ve tüketilmektedir. Bununla beraber kanatlı eti ve ürünlerindeki tüketim artışına paralel olarak tüketici bilinci de artmakta ve her yıl daha güvenli ürün tüketim istekleri şekillenmektedir. Kanatlı endüstrisinin güvenilir gıda hedefine ulaşmak için mutlaka patojen mikroorganizma içermeyen üretim yapması gerekmektedir. Bu kapsamda yasal mevzuat kriterlerine uyum önem taşımaktadır. Mevzuatın kanatlı eti ve ürünlerinde bulunmasına izin vermediği ya da belli oranlarda bulunabileceğini belirttiği mikroorganizmalar kapsamında yapılacak üretimin halk sağlığının korunmasına hizmet edeceği unutulmamalıdır. Konunun önemi dünya genelinde insanlarda gıda kaynaklı hastalıklarda kanatlı eti ve ürünlerinin sıklıkla ilişkilendirildiği dikkate alındığında daha iyi anlaşılmaktadır. daha büyük olduğu yapılan çalışmalar ve yaşanmış tecrübeler ile belirlenmektedir. Başta Salmonella ve Campylobacter olmak üzere canlı hayvanlarda infeksiyon etkenlerinin bulunması ve/veya kontaminasyonunun önlenmesi için bilimsel veriler ışığında çalışmalar yapılmalıdır. Çiftlikten sofraya gıda güvenliği kapsamında yem, kümes, taşıma, kesimhane, parçalama, paketleme ve depolama gibi tüm aşamalarda aynı ciddiyet ile çalışmak insan sağlığını tehlikeye sokabilecek etkenlerin bulaşmasının önlenmesi, ortadan kaldırılması ya da tolere edilebilir seviyelere çekilebilmesi açısından önem taşımaktadır. Teknolojik olarak son 20 ile 30 yıldır büyük ilerlemeler kaydedilmiş, kanatlı eti üretiminde mekanize sistemler yoğun bir şekilde kullanıma girmiştir. Hijyenik olarak bu mekanikleşme ürünlerde mikrobiyolojik kalitenin artışına yol açmakta ve Epidemiyolojik çalışma sonuçlarına göre kanatlı eti önemli sağlık problemlerine neden olan gıda kaynaklı hastalıklara yol açabilmektedir. İnsanlarda oluşan hastalık tablosu bazı durumlarda çok ağır seyredebilmekte, tedavi uzun sürmekte hatta ölümle sonuçlanan vakalar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle immun sistemi zayıf ve baskılanmış insanlarda, bebek, çocuk ve yaşlılarda, kanser gibi sistemik ve metabolik hastalıklarda ve bunların iyileşme dönemindeki insanlarda tablo çok daha ağır seyredebilmektedir. Bu durum iş gücü kaybı, ürünün geri çekilmesi gibi önemli ekonomik kayıpları da beraberinde getirmektedir. İnfeksiyon ve kontaminasyonun canlı hayvandan yani çiftlikten başlamak üzere üretimin her aşamasında önlenmesi, kontrol altında tutulması için yeni teknolojiler ve metotlar, etkin ve güncel izleme ve kontrol programları mutlaka üretim zinciri içerisinde kullanılmalıdır. Bu amaçla yapılacak işlemlerin bir maliyeti olacaktır ancak gıda infeksiyon ve intoksikasyonları sonrası oluşacak maliyetin çok Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 3

6 Kanatlı Eti Güvenilirliği son ürünün raf ömrünü uzatmaktadır. Bununla beraber teknolojik ilerlemeler ile kesim kapasitesindeki artışlar, çiftliklerden ve kümeslerden patojen mikroorganizmalar ile kontamine bir şekilde kesimhanelere gelmeleri halinde kanatlı eti ve ürünlerinin çapraz kontaminasyonuna neden olmaktadırlar. Avrupa Birliği (AB) üye ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri (A.B.D), Japonya ve Avustralya gibi dünyanın birçok coğrafyasında başta Salmonella olmak üzere insan sağlığını önemli derecede tehlikeye sokabilen patojen mikroorganizmaların kanatlı üretiminde kontrolü ve izlenmesi programları yürütülmektedir. Bu programlar sadece kısa zaman içerisinde değil uzun vadeli plan ve uygulamaları içermektedir. Ayrıca son ürün bazlı değil çiftlikten sofraya gıda güvenliği kavramı içerisinde üretimin her aşamasını kapsamaktadır. Bazı durumlarda çok radikal kararlarda içerebilen bu programlar dahilinde örneğin Salmonella pozitif kümeslerin hiçbir şekilde insan tüketimine sunulmamasına kadar uzanabilen uygulamalar olabilmektedir. Bu tip kararların uygulanması üretim şekli, kaynakların kullanımı, stratejik planlar ve ekonomik altyapı ile ilgili olup yüksek maliyetler getirebilmektedir. Bununla birlikte her bir patojen mikroorganizmanın bulaşma yolları, fenotipik ve genotipik özellikleri (deterjan ve dezenfektanlara direnç, sıcak ve soğuk direnci v.b.) farklı olduğundan tek bir program yeterli olamayabilmektedir, örneğin Salmonella kontrol ve izleme programları ile Campylobacter karşısında başarı sağlanamayabilmektedir. Toplumların sağlıklı olabilmesi ve yeni nesillerin sağlıklı olarak gelişebilmesi için gerekli olan hayvansal proteinin en önemli kaynaklarından olan kanatlı eti insan beslenmesinde üstün bir yere sahiptir. Üretim ve tüketim istatistikleri incelendiğinde dünya genelinde kanatlı etinde hızla artan bir ivme olduğu dikkati çekmektedir. Tüketici bilincinin gün ve gün artış gösterdiği günümüzde sağlıklı ve güvenilir kanatlı eti üretiminin önemi daha çok artmaktadır. Bu kapsamda, üretici, resmi otorite, üniversite ve araştırma kurumları ile tüketicilere önemli görevler düşmektedir. Güvenilir kanatlı eti üretimi için üretim basamaklarında; insan sağlığını olumsuz etkileyen patojen mikroorganizmalar belirlenmeli, ürünlerin kontaminasyon kaynakları belirlenmeli ve gerekli önlemler alınmalı, gıda kaynaklı hastalıkların önlenmesi için eylem planları belirlenmeli, izleme, kontrol ve örnekleme programları dahilinde çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca, ürünlerin aktif izlemeleri sektör ve resmi otorite tarafından yapılmalı, elde edilecek veriler ile risk analizleri yapılarak patojen mikroorganizmaların bulaşma sıklıkları belirlenmeli, ürünlerin analiz ve kontrolleri için temel ilkeler belirlenmeli ve tüketici bilincinin artması için çalışmalar yapılmalıdır. Başta A.B.D olmak üzere birçok ülkede kanatlı etinin dekontaminasyonu amacıyla farklı uygulamalar kullanılmaktadır. AB ve ülkemizde sınırlı izine tabi bu uygulamalar üç ana başlık altında toplanabilir; 1. Kimyasal metotlar (organik asitler, trisodyum fosfat v.b.) 2. Fiziksel metotlar (iyonize radyasyon, sıcaklık uygulamaları v.b.) 3. Yeni metotlar (biyopeptidler, fiziksel ve kimyasal metotların kombinasyonu ile uygulananlar). Bütün program uygulamaların içerisinde çiftlikten sofraya gıda güvenliği dikkate alındığında kanatlı eti üretim zinciri Tehlike analizi ve kritik kontrol noktası (Hazard analysis and critical control point HACCP) konsepti ile tanımlanmalı ve üretim bu kapsamda gerçekleştirilmelidir. Bu konseptin temeli olarak tehlike oluşturabilecek riskler doğru analiz edilmeli, değerlendirilmeli ve tehlikenin, bazı durumlarda çok spesifik olabilmektedir örneğin Salmonella, ortaya çıkması engellenmelidir. 4 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

7

8 Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma KANATLI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE AYDINLATMA Caner Nergizlioğlu 1, E. Ebru Onbaşılar 2 1 Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi/Ankara, 2 Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Zootekni Ana Bilim Dalı /Ankara E-posta: E.Ebru.Onbasilar@veterinary.ankara.edu.tr En önemli çevresel faktörlerden biri olan aydınlatma kanatlı davranışı, fizyolojisi, bağışıklık gücü, verim ve metabolik hastalıklarla ilişkili ölümleri etkilemektedir (Lewis ve Morris, 1998; Morris, 2004; Olanrewaju ve ark., 2006). Aydınlatma ışık kaynağı, ışık rengi veya dalga boyu, ışık şiddeti ve ışık süresini içeren geniş bir kavramdır (Manser, 1996). Normal şartlar altında, pencereli kümeslerde güneş ışığı ile sağlanan bu etki, ticari üretimde gün ışığına ilave suni ışık kullanılarak sağlanmaktadır (Efil ve Sarıca, 1998). Tavukçulukta verimi artırıcı bir faktör olan aydınlatma, işletme ekonomisine hem gelir hem de gider olarak etkide bulunmaktadır (Durmuş ve ark., 2004). Aydınlatma, kanatlı türlerine ve verim yönlerine göre değişik şekillerde uygulanmaktadır. Kanatlı İle İnsan Gözündeki Fotoreseptörler Arasındaki Farklılıklar Gözün retina katmanında 2 çeşit reseptör hücre bulunmaktadır. Bu hücreler düşük yoğunluktaki ışıkta görüşü sağlayan çubuk (rod) hücreleri ve normal gün ışığında görüşü sağlayan koni hücreleridir. Çubuk hücreleri 507 nm de (mavi-yeşil ışığa) maksimum duyarlılığa sahiptir. Fakat renkleri ayırt etmekte yetersizdir ve sadece düşük ışık yoğunluklarında ki seviyelerden (<0.4 lüx) sorumludur (Lighting, 1988b). Koni hücreleri ise çubuk hücrelerine zıt olarak ışığın daha çok parlak olduğu seviyelerde görüşten sorumludur ve renk ayrımını sağlamaktadır. Işığa duyarlılıklarına göre koni hücreleri ile ilişkili 3 çeşit pigment bulunmakta ve bunlar 450 nm de mor-mavi, 550 nm de yeşil ve 700 nm de kırmızı, üçünün göze aynı anda eşit miktarda geldiğinde de beyaz ışığın algılanmasını sağlarlar (Pritchard, 1995). Bu pigmentlere ek olarak kanatlıların retinasında ek bir koni pigmenti daha bulunmaktadır. Bunun pik duyarlılığı da 415 nm dir. Kanatlılar da bu hücreler yağ damlalarına sahiptir ve 400 nm den daha kısa dalga boylarının da geçişine izin vermektedir. Ayrıca kanatlılar insanlardan farklı olarak ultraviyole aralıkta da görüş yeteneğine sahiptirler (Yoshizawa, 1992; Hart ve ark., 1999; Lewis ve Morris, 2000). İnsan gözü elektromanyetik dalgaların tanımlanmasında kullanılan ve elektromanyetik tayf olarak adlandırılan skala üzerinde nm dalga boyları arasında kalan, çok dar bir bölgeyi algılayabilmektedir (North ve Bell,1990; Prescott ve Wathes, 1999a). Buna karşın, Prescott ve Wathes (1999b) kanatlıların insanlardan farklı olarak 360, Holden (1983) 350, Hogsette ve ark. (1997) ile Prescott ve Wathes (1999a) ise 320 nm ye denk olan dalga boylarını da algılayabildiğini bildirmişlerdir. İnsan gözünün en duyarlı olduğu dalga boyu 555 nm, tavuk gözünün ise 562 nm dir (Lewis and Morris, 2000). Kısa ( nm) ve uzun ( nm) dalga boylarına (Şekil 1) duyarlılık bakımından da kanatlılar lehine bir üstünlük söz konusudur (Prescott ve Wathes, 1999b). Şekil 1. Tavuk ve insanların çeşitli dalga boylarındaki ışığa duyarlılıkları (Lewis ve Morris, 2000). Aydınlatmada Etkili Olan Faktörler Aydınlatmada ışık kaynağı, ışık rengi veya dalga boyu, ışık şiddeti ve ışık süresi olmak üzere 4 önemli faktör bulunmaktadır. 6 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

9

10 Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma 1. Işık kaynağı Kanatlı yetiştiriciliğinde, akkor, floresan, metal halide, yüksek basınçlı sodyum ve LED ampüller kullanılabilmektedir (Olanrewaju ve ark., 2006). Akkor ampuller ışık enerjisi sağlamakta fakat watt başına 8-24 lümen gibi oldukça düşük bir verimlilik ve saatlik kullanım ömrüne sahiptir (Darre ve Rock, 1995). Floresan lambaların kümes koşulları altında saatten fazla kullanım ömrü bulunmaktadır. Kullanım ömrü boyunca zaman içerisinde ışık şiddeti % oranında azalabilmektedir (Darre, 1986). Metal halide (Metalik halojenürlü) ampuller, 32 ile watt arasında üç farklı tipe sahiptir. Watt başına 80 ile 100 lümen ışık ve yaklaşık ile saat arasında kullanım ömürleri vardır. Bu ampüllerden tam aydınlatma elde etmek için 5 ila 15 dakika arasında bir ısınma süresi gereklidir (Darre, 2005). Yüksek basınçlı sodyum ampüller ise yaklaşık saat uzun ömrüyle ışık üretirler. Ayrıca, bir elektrik kesintisi sonrası, tam aydınlatma elde edene kadar 5 ila 15 dakikalık bir ısınma süresi gerekmektedir (Dare ve Kaya, 1995; Darre, 2005). LED ampüller sahip oldukları birçok olumlu özellikten dolayı her geçen gün biraz daha geliştirilerek aydınlatma sektöründe yerini almıştır. Çok düşük enerji sarfiyatları, yüksek ışık verimliliği, minimal boyutları, geniş renk yelpazesi, farklı renk sıcaklıkları gibi birçok özelliğiyle yakın bir zamanda geleneksel aydınlatma sistemlerini geride bırakacak oldukça geniş uygulama alanına sahip olan bir teknolojidir. Nano saniyeler hızında ışık çıkışına sahiptir. Şok ve titreşimlere dayanıklıdır. Titreşimsiz yanma özelliğine sahiptirler. Isı vermeyen ışık yaydıkları için güvenli kullanım olanağı vardır (Anonim, 2015a). LED lerin 25 C lik bir ortamda minimum saat kullanım ömrü bulunmaktadır (Anonim, 2015b). Bayraktar ve Altan (2005) farklı ışık kaynaklarının etçi piliç performansına etkilerini inceledikleri çalışmalarında floresan ampullerin, kanatlıların algılama yeteneğiyle daha uyumlu bir tayfsal dağılıma sahip olduğunu saptamışlardır. Floresan ışığının kanatlılar tarafından daha yüksek oranda algılandığı, dolayısıyla kümeslerin aydınlatılmasında floresanların akkor ampullerden daha etkin ışık kaynakları oldukları belirlenmiştir. Elde edilen bulgular kanatlı performansındaki artışın renk sıcaklığıyla da ilişkili olduğunu ve etçi piliç yetiştiriciliğinde yüksek renk sıcaklık değerine sahip (>4000 K) floresanların tercih edilmeleri gerektiğini göstermişlerdir. Ünsaldı (1996) yaptığı çalışmada akkor ve floresan ampüller arasında ölüm oranı bakımından önemli bir fark olmadığını bildirmiştir. Lewis ve Morris (1998) ışık kaynağının ayak problemleri üzerine etkisini inceledikleri çalışmalarında, floresan ampullerin akkor ampullere göre ayak problemlerini azalttığını belirtmişlerdir. Ayrıca yumurtacı tavuklarda, aydınlatmada akkor ampullerin kullanılması cinsel olgunluğu geciktirmiştir (Lewis ve Morris, 1998). Kümeslerde LED kullanımı refahı artırmakta ve stres ile sağlık problemlerini de azaltmaktadır (Hunt, 2009). Aydınlatmada LED ampüllerin kullanıldığı kümeslerde kanatlıların daha sakin olduğu ve daha az tüy çekme davranışında bulundukları bildirilmiştir (Hunt, 2009). Mendes ve ark. (2013), LED ampul bulunan kümeslerde büyütülen kanatlılarda performansın floresan ampul kullanılan kümeslere göre daha iyi olduğunu belirtmişlerdir. Tavuk ve hindilerde ise floresan ışığın yumurta verimine etkisinin olmadığı (Siopes, 1984a), yumurta verimini arttırdığı (Fitzsimmons ve Newcombe, 1990; Felts ve ark., 1990), yumurta verimini olumsuz etkilediği (Siopes, 1984a; Pyrzak ve ark., 1986) bildirilmiştir. Efil ve Sarıca (1996) yumurtacı tavuklarda tungsten telli ampul, floresan ve halojen ampul kullandıkları bir çalışmada, en yüksek yumurta ağırlığını tungsten telli ampül kullanılan grupta elde edildiğini belirtmişlerdir. Işık kaynağının yumurtacı tavuk ve hindilerde yumurta kalite özellikleri üzerine etkilerinin önemsiz olduğu bildirilmektedir (Hulet ve ark., 1992; Rozenboim ve ark., 1998). 2. Işık rengi: Yapılan çalışmalar incelendiğinde ışık dalga boyu veya ışık renginin kanatlılarda davranış (Manser, 1996), refah (Manser, 1996; Classen, 2003) ve performansı (Prayitno ve ark, 1997; Rozenboim ve ark., 1999a, 1999b; Classen, 2003) etkilediği gözlenmiştir. Lewis ve Morris (2000) etçi piliçlerde nm arasında, canlı ağırlık ile ışık dalga boyu arasında olumsuz bir etkileşim bulunduğunu ve dalga boyundaki her 100 nm lik artış için canlı ağırlıkta yaklaşık 8 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

11

12 Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma 50 g lık bir düşüş olduğunu bildirmektedir. Işığın hipotalamusa doğrudan etkisinde çeşitli dalga boylarının farklılıkları bulunmaktadır. Uzun dalga boylarının (>650 nm) kanatlı hipotalamusuna etkileri kısa dalga boylarından; ördekler için 36 kat (Benoit,1964, Anas platyrynchos), bıldırcın için kat (Foster ve Follett, 1985, Coturnix coturnix japonica), serçe ve güvercin için kat (Hartwing ve van Veen,1979, Passer domesticus ve Columba livia) daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Mavi ve yeşil ışık altında yapılan büyüme çalışmalarının, kırmızı ve beyaz ışık altında yapılanlardan daha iyi sonuçlar elde edildiği gözlenmiştir (Lewis ve ark., 1998). Bu durum, büyümenin kısa dalga boylarında tetiklendiğinden daha çok yüksek dalga boylarında baskılanmasından kaynaklanmaktadır. Yani yüksek dalga boylu ışıkların (kırmızı) büyümenin baskılanmasında etkili olmaktadır. Kısa dalga boylarının ( nm) genellikle gelişme ve yemden yararlanmayı iyileştirdiği bildirilmiştir (North ve Bell, 1990; Prayitno ve ark., 1997). Benzer şekilde Rozenboim ve ark. (1999a) yeşil (560 nm) ışıkta yetiştirilen etçi piliçlerin beyaz, mavi (480 nm) ve kırmızı (660 nm) ışıkta yetiştirilenlere kıyasla yemden daha iyi yararlandığını ve daha yüksek canlı ağırlığa ulaştığını bildirmişlerdir. Etçi piliçlerde vücut ağırlığı üzerine yapılan çalışmalarda canlı ağırlık ile yüksek dalga boyu ( nm) arasında negatif bir korelasyon olduğu görülmüştür. Bu etkileşim her 100 nm dalga boyunda ışık artışı için 50 gr vücut ağırlığı (ortalama 1500 g ağırlığındaki etçi piliç için) kaybına denk gelmektedir (Foster ve ark., 1967). ve ark., 1998a,b; 2004). Bayraktar ve Altan (2005), yeşil dalga boyunun (570 nm) gelişme ve yemden yararlanmayı da önemli düzeyde iyileştirdiğini bildirmişlerdir. Yeşil (570 nm) ışık kullanımının 42. gün canlı ağırlığında yaklaşık %15 lik bir artışın yanı sıra, yemden yararlanma değerinde de en az 0.11 lik bir iyileşme sağladığı belirlenmiştir. Işık dalga boyu ve aydınlatma şiddetine ilişkin çalışmalar ışığın tayfsal dağılımı ve ışık rengine duyarlılığın yaşa bağlı olarak değişebileceğini göstermiştir (Prayitno ve ark., 1997). Gelişmenin erken dönemlerinde kısa dalga boyları (mavi, yeşil) hızlı gelişmeyi uyarıcı etki yapmakta, buna karşın cinsel olgunluğa yaklaşıldığında uzun dalga boyları (turuncu, kırmızı) gelişme ve cinsel olgunluğu hızlandırıcı etki göstermektedir (Classen, 2003). Testis, hipofiz bezi ağırlığı, tubuluseminifer kanal çapı ve ibik ağırlığı ölçülerek yapılan cinsel olgunluk çalışmalarında, kırmızı ve beyaz ışık kullanıldığında en yüksek stimülasyona ulaşılmıştır. Bu bulgu hindi (Gill ve Leighton,1988) ve bıldırcında (Woodard ve ark., 1964) yapılan çalışmalarda da gözlemlenmiştir. Fakat 32 günlük etçi piliçlerde yapılan çalışma sonucuna göre kırmızı, yeşil, mavi veya beyaz ışıkta testis ağırlığı bakımından farklılığın görülmediği bildirilmiştir (Rozenboim ve ark.,1999). Bu durum 32 günlük yaşta etçi piliçlerin fotoseksüel cevap yeteneği kazanması için henüz çok genç olmasından kaynaklanmaktadır (Harrison ve ark., 1970). Yeşil ışık, kas büyümesini (Halevy ve ark.,1998) hızlandırmakta ve erken dönemde büyümeyi uyarmaktadır. Mavi ışık ise daha geç dönemde büyümeyi uyarmaktadır (Rozebboim 10 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

13 Kalite belge işidir HIPRA Üretim Tesisleri GMP belgesi PIC/S üyesi tarafından verilmiştir.

14 Kanatlı Yetiştiriciliğinde Aydınlatma Kanatlılar tarafından ışığın farklı algılanmasına rağmen, etçi piliç veya hindide dalga boylarının ölüm oranlarını önemli derecede etkilemediği belirtilmiştir. Davranış alanında çalışmalar az olsa da mavi ışığın kanatlılar üzerinde sakinleştirici etkiye sahip olduğu düşünülmektedir (Gill ve Leighton, 1984). 5 lüx değerindeki mavi aydınlatmada kırmızı ve beyaz ışığa göre erkek hindilerin daha uysal ve daha az aktif olduğu gözlenmiştir. Etçi piliçlerin de mavi ve yeşil ışıkta daha fazla oturarak vakit geçirdikleri ve daha sakin oldukları belirtilmiştir. Kırmızı ve beyaz ışıkta etçi piliçlerin daha fazla gagalama ve kanat çırpma davranışı gösterdiği gözlemlenmiştir (Prayitno ve ark., 1997). 3. Işık şiddeti: Işık şiddeti; birim alandaki aydınlatma olarak tanımlanmaktadır. Işık şiddeti tavukların fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, tavukların gözlenmesi ve çalışanlar için uygun bir ortam sağlamak için de uygun bir şekilde seçilmesi tavsiye edilmektedir (Morris, 1994). Bunun yanında fotoperiyodun beyaz ışıkla uyarımı için 0.9 ile 1.7 lüx ışık şiddetinin gerekli olduğu bildirilmiştir. Kanatlı hayvanların aktif döneminde parlak, dinlenme döneminde ise loş ışık tavsiye edilmektedir (Wathes, 2000). Büyütme döneminde ışık şiddeti arttıkça kanibalizim de artmaktadır. Kanatlılar için gerekli ışık şiddeti türe, verim yönüne ve yaşa göre değişmektedir (Şenköylü, 2001). 4. Işık süresi: Tavuğun fizyolojik yapısının üzerinde en önemli etkilerden biri de ışık süresidir. Günlük ışık süresi cinsel olgunluk yaşı ile doğrudan ilişkilidir. Aydınlatma programı türlere ve üretim yönüne göre değişmektedir. Işık süresinin etçi piliçlerin fiziksel aktivitelerini etkileyerek kas-kemik gelişimi ile ayak sağlığını iyileştirdiği bildirilmiştir (Lewis ve Morris, 1998). Günümüzde bazı kritik çevre faktörleri kontrol edilerek etçi piliçlerin yağlanmasına yol açmayan, metabolik hastalık orijinli ölümleri düşüren, hayvan refahına uygun aydınlatma programları uygulanabilmektedir. Genel olarak etçi piliçlerde büyümenin erken döneminde karanlık sürenin uzun tutulması ayak gelişimini olumlu yönde etkilerken, büyüme ve gelişmede gerilemeye neden olmaktadır. Ayrıca ölüm oranını da azalttığı tespit edilmiştir (Sanotra ve ark. 2002; Garner ve ark. 2005). Melatonin hormonunun vücutta salgılanabilmesi için kanatlının gün içinde belirli bir karanlık süreye ihtiyacı vardır. Melatonin, metabolizmanın düzgün çalışması, kan basıncının düzenlenmesi, üreme ve boşaltım fonksiyonları, vücut ısısının kontrolü, davranışlar ve bağışıklık sistemi yanında günlük ve mevsimsel ritimlerin regülâsyonu ile sinir sistemi üzerine etkilidir (Apeldorn ve ark. 1999; Başer ve Yetişir, 2010). Kliger ve ark. (2000), bağışıklık sisteminin düzenlenmesinde, melatonin salgısının rolünü belirlemek için sürekli ve kesikli aydınlatma programlarını kıyasladıkları çalışmalarında, etçi piliçlerin melatonin seviyesini kesikli programında sürekli gruba göre daha yüksek bulmuşlardır. Etçi piliçler için uygulanan aydınlatma programların belirlenmesinde kümes tipi, hayvanın yaşı ve refah kuralları etkili olmaktadır (Başer ve Yetişir, 2010). Sonatra ve ark. (2001, 2002), etçi piliç yetiştiriciliğinde kullanılan sürekli aydınlatma programlarının vücuttaki biyolojik ritmi bozarak iskelet ve ayak problemlerine neden olduğunu bildirmişlerdir. Etçi piliç yetiştiriciliği için günlük 16 saatlik aydınlatmanın hayvan refahı yönünden uygun olduğu bildirilmiştir (Gordon, 1994; Davis ve ark. 1997; Rozenboim ve ark.1999). Classen ve ark. (2004) etçi piliçler için uygulanan günlük 16 saat aydınlatmada stresin 16 saatten daha uzun aydınlatmalara göre daha düşük ve bağışıklık sisteminin de daha iyi olduğunu bildirmiştir. Sonuç Aydınlatma kanatlı yetiştiriciliğinde davranış, fizyoloji, bağışıklık gücü, verim ve metabolik hastalıklarla ilişkili ölümleri etkileyen önemli ve geniş bir çevresel faktördür. Işık kaynağı, ışık rengi veya dalga boyu, ışık şiddeti ve ışık süresi belirlenirken kanatlının türü, verim yönü, yaşı ve kümes tipi dikkate alınmalıdır. Kaynaklar yazardan temin edilebilir. 12 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

15

16 Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi EKSTRAİNTESTİNAL SALMONELLA PATOGENEZİ İnci Başak Kaya Ankara Universitesi Veteriner Fakultesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 1. Giriş Salmonella türleri insan ve hayvanlarda yaygın olarak görülen önemli etkenler olmalarından dolayı mikrobiyolojinin ilgi çeken çalışma konuları arasında yer almaktadır. Salmonella cinsi Enterobacteriaceae familyasının bir üyesi olup, Gram negatif, fakültatif anaerob ve sporsuz bakterilerdir. Salmonella cinsi sadece iki türden oluşmaktadır; Salmonella bongori ve Salmonella enterica. Salmonella enterica 6 alt türe ayrılmaktadır; enterica, salamae, arizonae, diarizonae, houtenae ve indica (Şekil 1). Salmonellalar somatik O, flagellar H ve Vi kapsül antijenine göre 2600 den fazla, farklı serotipe ayrılmaktadırlar (7). Salmonella türleri fakültatif hücre içi bakterilerdir. Bütün türleri patojen olarak kabul edilmektedir (21). Salmonella serovarları, oluşturduğu patogeneze göre üç farklı infeksiyon tipine göre sınıflandırılabilir (patovar): i) Az sayıda serovar sağlıklı erişkin hayvanlarda ciddi sistemik hastalık oluşturabilme yeteneğindedir. Bulaşma genellikle fekal-oral yolla olmakta, bakteriyel çoğalma ise ilk olarak makrofaj monosit hücre soylarında gerçekleşmektedir. Hastalığın sadece ileri safhalarında bazı Salmonella serovarları sindirim sisteminde patoloji oluşturmakta ve bu yüzden hastalığın gözlenmediği durumlarda, bağırsakta azda olsa kolonize olarak kalabilmektedir. Bu tarz infeksiyonlara, S. Typhi ve Paratyphi A, insanlar da tifoid ateşoluşturan Paratyphi B nin bazı suşları, kanatlılarda ve muhtemelen diğer kuşlarda S. Gallinarum ve domuzlarda ise S. Choleraesuis neden olmaktadır. ii) Diğer Salmonella serovarlarının, özellikle memelilerde gebelik ya da kanatlılarda yumurtlama zamanında infeksiyon odağı sıklıkla üreme sistemidir. Aynı zamanda çok genç hayvanlarda daha yoğun, sistemik çoğalma gösterebilir ve enteritise neden olabilirler. Sığırlarda S. Dublin, koyunlarda S. Abortusovis, atlarda S. Abortusequi ve kanatlılarda S. Pullorum bu serovarlar içerisinde yer almaktadır. iii) Geriye kalan serovarların büyük çoğunluğu normal ve sağlıklı erişkin hayvanlarda sistemik infeksiyon oluşturamazlar. Bunlar, ancak sindirim sitemine kolonize olabilir ya da akut enteritis veya subklinik infeksiyon oluşturabilirler (1). Sonuç olarak Salmonella nın bağırsak kolonizasyonu ve yüksek oranda dışkı yoluyla saçılımı özellikle gıda amaçlı kullanılan hayvanlarla insan besin zincirine girerek mideyi infekte etmekte ve gastroenteritislere sebep olmaktadır. Şekil 1. Salmonella genusu (1). 2. Ekstraintestinal Patogenez Salmonella patojenitesi temel olarak bakterinin özellikle makrofajlar gibi hücrelerin içinde çoğalma ve yaşamını sürdürebilme yeteneğine bağlıdır. Hücre içi çoğalma, enteritis ve sistemik infeksiyonların başlıca unsuru olup, hayvanlarda hastalığın ilerlediği dönemde daha yaygın olarak görülmektedir. Bunun yanı sıra hücre içi çoğalma, insan ve hayvanlarda tipik tifoid benzeri hastalık oluşturan serovarların oluşturduğu infeksiyonlarda da temel mekanizmadır. Sindirim kanalında çoğalan bakteri dışkıyla çevreye yayılır. Sekal tonsiller, bağırsak mukozası ve Peyer plaklarının invazyonunu takip eden süreçte Salmonella, makrofajlar tarafından yutularak esas olarak çoğaldığı karaciğer ve dalak gibi retikuloendotelyal hücrelerden zengin organlara kan dolaşımı ve/veya lenfatik sistem ile yayılır. İmmun sistem yetersizliklerinde Salmonella ikinci bir invazyon ile ovaryum, ovidukt, miyokardiyum, perikardiyum, taşlık, yumurta kesesi ve akciğerler gibi diğer organlara yerleşir (12) Vücuda Giriş Salmonella kolonizasyonu, patogenezi ve bulaşması rodentlerde ve çok az da çiftlik hayvanları ve insan- 14 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

17 Tylan Premix ile Rahat Solunum, Yüksek Performans Optimum Mikoplazma Kontrolü ile Daha Sağlıklı Tavuklar Yüksek Kazanım Yapılan Yatırımın Geri Dönüşü Tylan is a trademark for Elanco s brand of tylosin. Elanco and the diagonal color bars are trademarks of Eli Lilly and Company. May 2002/February 2009 Elanco Animal Health. Image chicken: Fotolia/Marty Kropp. (PO0903) Granül Şimdi Arınma Süresi 0 gün! Elanco Hayvan Sağlığı Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şirketi Kuşbakışı Caddesi No.4 Rainbow Plaza Kat.3 Altunizade Istanbul Daha fazla bilgi için lütfen Elanco temsilcinizle görüşünüz. BİLEŞİMİ: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks açık kahverenkli, akışkan, granüler bir üründür. Her kg da 250 g tilosin aktivitesine eşdeğer tilosin fosfat bulunur. Taşıyıcı olarak soya unu içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ: Tilosin, fermentasyon yoluyla Streptomyces fradiae kültüründen elde edilen makrolit grubu bir antibiyotiktir. Bakterilerde 50-S ribosomal alt birime bağlanarak bakteri gelişimini durdurur. Antibakteriyel spektrumunda Mikoplazma spp., gram pozitif ve bazı gram negatif mikroorganizmalar bulunur. Ağız yoluyla verildikten sonra emilen tilosin BOS hariç, tüm vücut kesimlerine etkili yoğunlukta geçer. Vücutta pek değişime uğramadan başlıca safra ve kısmen de idrarla atılır. KULLANIM SAHASI / ENDİKASYONLARI: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tavuklarda duyarlı bakteriler tarafından meydana getirilen solunum yolu enfeksiyonları ile nekrotik enteritten korunma ve tedavi amacıyla kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU: Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde, şu şekilde kullanılır: Kronik Solunum Yolu Hastalığı: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tavuklarda 800 ppm (3.2 kg Tylan G 250/ton yem) dozunda ve 5 gün süreyle yem içerisinde kullanılır. Uygulama, 4 hafta sonra 2 gün süreyle tekrarlanır. Nekrotik Enterit: Nekrotik enterit e karşı, ppm ( kg Tylan G 250/ton yem) dozunda 7 gün süreyle uygulanır. Yemin tamamına katılmadan önce, Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks in kg yemle ön karışıma tabi tutulması önerilir. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilosin güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda kullanılması durumunda herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolit grubu antibakteriyellerle eş zamanlı olarak uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç kalıntı arınma süresi (i.k.a.s.): Kalıntı arınma süresi et ve yumurta için 0 (sıfır) gündür. KONTRAENDİKASYONLARI: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tek tırnaklı hayvanların yemlerine karıştırılmamalı ya da bu hayvanlara direkt olarak verilmemelidir. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurunuz. Gıda maddelerinden uzakta bulundurunuz. Ambalajı hasarlı olan ürünleri satın almayınız ve kullanmayınız. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER VE HEKİMLER İÇİN UYARILAR: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks in deri ile teması irritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında maske, koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks yeme karıştırılmak üzere formüle edildiğinden, direkt olarak hayvanlara verilmemelidir. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Raf ömrü, imal tarihinden itibaren 24 aydır. Açılmış ambalajdaki ve yem içindeki raf ömrü 3 aydır. Işıktan koruyunuz. +25 C altında muhafaza edilmelidir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: 25 kg lık kraft kağıt torbalarda. PERAKENDE SATIŞ YERİ: Veteriner hekim reçetesiyle eczanelerde ve veteriner muayenehanelerinde satılır (VHR). PROSPEKTÜSÜN ONAY TARİHİ: TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH-NO: /843 RUHSAT SAHİBİNİN ADI VE ADRESİ: Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Kuşbakışı Cad. No:4, Altunizade / İstanbul İMAL YERİNİN ADI VE ADRESİ: Eli Lilly & Company Ltd., Speke Operations Fleming Road Liverpool L24 9LN, İngiltere. Seri No.(Batch No), Üretim Tarihi (Date of Manufacturing) ve Son Kullanma Tarihi (Expiry Date) için torbanın ön yüzünün alt kısmına bakınız. Tylan G 250, Eli Lilly and Company nin tescilli ticari markasıdır.

18 larda tanımlanmıştır. İnfeksiyonlar genellikle kontamine gıda veya suların sindirilmesiyle başlar ve bakterinin mideden bağırsağa geçişi ile devam eder. Salmonella lar epitelyal hücre bariyerlerine penetre olduktan sonra hücre içerisine girer. Bağırsak duvarı arasından bakterilerin geçişinin transitozis ile başladığına inanılmaktadır. Bakteri, enterositlerin ve M hücrelerinin içerisine invaze olur ve bağırsağın apikalinden bazo lateral bölümüne göç eder. Daha sonra ekositozis ile lamina proprianın hücreler arası boşluğuna girer. Lamina propria içerisindeki S. Typhimurium farklı fagositik hücreler (makrofaj, dendritik hücreler ve polimorf nükleer hücreler) tarafından rastgele alınır ve mezenterik lenf nodülleri içerisindeki eferent lenfler arasına hızlıca yayılır. Yangı ve fagositozu takiben ortama T ve B hücreleri çağırılır. Tifoid ateşte olduğu gibi konak bağımlı Salmonellosis de infekte olan fagositler lenf damarları ve kan dolaşımı ile bakterinin karaciğer ve dalağa kadar ilerlemesine ve hatta safra kesesi, mezenterik lenf nodüllerinde ve kemik iliğinde de kalmasına olanak sağlar. T hücreleri tarafından sentezlenen interferon gama (IFN-γ) hücre içi Salmonella replikasyonunu kontrol ederek, Salmonella nın yaşamını sürdürmesini sağlar. Ayrıca IFN-γ nın üretimini arttıran interleukin (IL)-12 ve proinflamatör sitokin olan tümör nekroz faktör (TNF-α), Salmonella nın yaşamını sürdürmesine yardımcı olur (Şekil 2) (19, 31). Şekil 2. Salmonellaların vücuda girerken izledikleri yol (19). Ancak Salmonella larda her serotipe ve konağa özgü farklı davranışlar gözlenmiştir. Örneğin; sığırlarda S. Dublin hızlı bir şekilde epitelyal kısımdan geçer ve lamina propriadaki MHC sınıf 2 reseptörü taşıyan hücreler ile ilişki kurar. Bu bakteriler çoğunlukla lenf düğümleri içerisinde hücre dışında bulunurlar. Fakat lenf düğümleri içerisine nasıl geldikleri veya hücre dışı ortamda organlara nasıl ulaştıkları bilinmemektedir. S. Typhi ise S. Typhimurium gibi M hücrelerini kullanarak murin bağırsak epiteli hücrelerine girebilme yeteneğindedir. Ancak S. Typhimurium un tersine epitel dokuya zarar vermez ve Peyer plaklarında M hücrelerine girdikten hemen sonra ortadan kaldırılır (31) Dokularda Çoğalma İnfekte konağın dalak ve karaciğerinde Salmonella nın varlığını sürdürebilmesine ilişkin mekanizmayı anlayabilmek için murin infeksiyon modelleri üzerinde pek çok çalışma yapılmıştır. Histolojik ve mikroskobik çalışmalar, S. Typhimurium un infeksiyonun erken evresinde farelerin dalak veya karaciğer polimorf nükleer lökositlerinde (PMN), hepatositlerde ve/veya kupfer hücrelerinde; geç evresinde ise makrofajların içerisinde bulunduğunu göstermiştir (18). Mononükleer fagositler, özellikle makrofajlar ile karşılıklı etkileşimler sistemik Salmonellosisin temel patojenitesini oluşturmaktadır. Makrofaj reseptörleri ile mikrobik yüzey ligandları arasındaki etkileşim, membran bağlı fagozom internalizasyonunu meydana getirmektedir. Mikrobiyal ölümü arttıran fagozomun olgunlaşmasını engellemek için, Salmonella, Salmonella Patojenite Adası (SPA) 2 nin gen fonksiyonlarını kullanarak lizozim ile fagozomların füzyonunu engelleyebilmektedir (25). S. enterica içeren fagozomlar, NADPH oksidaz ve indüklenebilir nitrik oksit sentataz içeren veziküller ile etkileşime girmekten kaçınırlar (3). Ancak fagozomlar, lizozomal ilişkili membran glikoproteinlerini elde edebilmektedir. Bu durum besin amaçlı olduğu düşünülen egzositik yoldan biyomoleküllerin elde edilebilme yeteneğini ortaya koymaktadır. Temel makrofaj öldürme mekanizması, NADPH oksidaz, nitrik oksidaz ve katyonik antimikrobiyal peptidleri (defensinler) içermektedir. NADPH oksidazın önemi NADPH oksidaz aktivitesinin bulunmadığı ve fagosit infeksiyonunun sonucu olarak hiçbir solunum patlaması oluşmayan kronik granulomatoz hastalık gözlenen hayvanlarda, hayvanların Salmonellozis e olan duyarlılığı ile gösterilmiştir. SPA-2 efektörleri bakteriyel yaşam gücünü artırmaya yönelik olarak, fagozomlar ile enzimatik komponentlerin füzyonunu inhibe etmektedir. SPA-2 içerisindeki sspj lokusu ve Gifsy-2 profajı tarafından kodlanan periplazmik Cu/ Zn süper oksit dismutaz (SOD) ile kalan miktarlar inaktive olabilmektedir (27). Farelerde sistemik hastalığı etkileyen ve SPA-2 üzerinde kodlanan Tip III Sekresyon Sistemi (TTSS) 2 nin oldukça etkili olduğu bilinmektedir. TTSS-1 hücre dışı, TTSS-2 ise hücre içinde bulunan Salmonella lar tarafından eksprese edilmektedir. SPA-2 nin sığır ve kanatlı gibi gıda üreten hayvanlarda infeksiyon boyunca önemli bir virülens faktörü olduğu ortaya konmuştur (1). 16 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

19

20 Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi 2.3. Hücre İçi Yaşam Salmonella ların sistemik infeksiyon oluşturabilmesi için makrofajlar içinde yaşamını sürdürebilme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Salmonella fagozomlarının hücre içi dolaşımı aktive edilmemiş makrofaj-doku kültürlerinde araştırılmış ve Salmonella içeren vakuollerin lizozom ve endozomlarla ilişkili olmadığı ortaya konumuştur. Ancak, ısrarcı hücre içi Salmonella ların gen ekspresyonları ve dolaşımları ile ilgili yeterli bilgi henüz bulunmamaktadır. Buna ek olarak, Salmonella ile infekte makrofajların akibeti bilinmediği gibi diğer yeni, konak hücrelerini de nasıl infekte ettiği de tam olarak bilinmemektedir. Bakterinin konak hücresinin hayatı boyunca makrofajlar içerisinde kaldığı ve daha sonra yeni bir makrofajı infekte ettiği düşünülmektedir. Ancak, S. Typhimurium, konak hücresinin ölümüne neden olabilmektedir. Bunu en az iki mekanizma ile yapmaktadır. Bunlardan birincisi, SPA-1 tarafından kodlanan TTSS ile gerçekleştirilen hızlı makrofaj ölümüdür (19). Salmonella Typhimurium, makrofaj ölümünü infeksiyondan yaklaşık 18 saat sonra gerçekleştirebilir. Bu gecikmiş makrofaj ölümü SPA-2 tarafından kodlanan diğer bir TTSS ne ihtiyaç duyar ve bu sistem konak hücreleri içinde aktiftir. S. Typhimurium içeren, ölen veya ölmek üzere olan makrofajlar diğer makrofajlar tarafından fagosite edilebilmektedir. Bu durum Salmonella yı hücre dışı konak savunmasından koruyan çok önemli bir mekanizmadır. SPA-2 nin, makrofaj infeksiyonu sırasında fagositik oksidazın etkilerinden korunmak ve sistemik infeksiyonu başlatmak için gerekli olduğu belirtilmiştir (19). 3. Salmonella Serovarları ve Sistemik Hastalıklar Salmonella virülensinin sınıflandırılması farklı görüşlere dayanmaktadır. Bunlardan birincisi, filogenetik olarak ilişkili olduğu sınırlı sayıda hayvan türleri ile tipik sistemik infeksiyon oluşturan konak spesifik serovarlardır. Bu yüzden, S. Typhi, S. Gallinarum ve S. Abortusovis sırasıyla insanlarda, kümes hayvanlarında ve koyunlarda özellikle sistemik infeksiyonlarla ilişkilidir. Konak-sınırlı suşlar, birbiriyle çok yakın ilişkili olan bir veya iki konakta; çok nadir olarak ise diğer konaklarda hastalık oluşturabilir. Örneğin, S. Dublin ve S. Cholerasuis sırasıyla ruminant ve domuzlarda ciddi sistemik hastalıklarla ilişkilidir. Bunlara ek olarak, S. Typhimurium ve S. Enteritidis gibi her yerde var olan serovarlar, genellikle ilişkili olmadığı konak türleriyle gastroenteritise neden olmaktadırlar (1). Bir diğer görüşe göre, serovarların bir bölümü de farklı patolojik senaryolar (patovar) oluşturan iki ana gruba ayrılmaktadır. Bunlar tipik sistemik infeksiyon oluşturan ve bağırsağa kolonize olarak enteritis yapan serovarlardır. Bu modelde, tipik tifoid benzeri infeksiyon oluşturabilme yeteneği ya memelilerde (S. Dublin, S. Typhimurium, S. Enteritidis farelerde, S. Choleraesuis memeli türlerinin büyük bir kısmında, S. Typhi ve Paratyphi insanlarda) ya da kuş türlerinde (S. Gallinarum ve ilişkili olduğu serovar S. Pullorum) hastalık oluşturan serovarla sınırlıdır (1). Enteritise neden olan türlerde henüz konak ilişkisi netleşmemiştir. S. Typhimurium suşları insanı da içeren erişkin memelilerin çoğunda enteritis oluşturmaktadır. Diğer birçok serovar ise, sığır, domuz, koyun, evcil hayvanlar ve tavuk gibi farklı genç hayvan türlerinde enteritis oluşturabilmesine rağmen bu durum henüz tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Hastalık üzerine yaşın etkisi oldukça fazladır. Tipik olarak, çok genç hayvanlarda Salmonella infeksiyonlarına karşı aşırı duyarlılığın henüz gelişmemiş olmasının nedeni, non-inhibitör mide florasından dolayıdır. İnfeksiyonda hayvanın yaşı hastalığın gelişiminde önemlidir. Üç günlükten daha küçük tavukların S. enterica infeksiyonları çok ciddi seyredebilir. Buna karşın sağlıklı erişkin tavukların infeksiyonlarında herhangi bir klinik bulgu gözlenmez. Bu durumun makrofaj maturasyonundan kaynaklandığı düşünülmesine rağmen günümüzde nötrofil/heterofil granülosit maturasyonundan ve sayılarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Tavuklar gelişmiş bir mide florasına sahip olup en az 6 haftalık yaşa ulaşana kadar Salmonella ların bağırsak kolonizasyonu genetik farklılıklardan dolayı oluşmaktadır (1). Sonuç olarak, aynı konak için farklı Salmonella serotipleri farklı patolojiler ortaya koyabilir. Örneğin, sütten kesilmiş buzağıların S. Dublin ile oral inokulasyonu ciddi sistemik infeksiyonlar oluştururken, S. Gallinarum hastalık oluşturmaz, S. Typhimurium ise akut enteritis oluşturur. Patogenez sadece doz ve inokulasyon yolundan etkilenmez. Aynı zamanda konağın genetik alt yapısı ve bağışıklık durumuna da bağlıdır (1, 2). Özetle, Salmonella dışında tek bir türe ait hiçbir patojen birçok konakta farklı hastalık oluşturabilme yeteneğine sahip değildir. Tifoid ateş oluşturan serovarların infeksiyon biyolojisi bütün infeksiyonlarla benzerdir. Bu serovarlar, sınırlı sayıda konakta hastalık oluşturma yeteneğine sahiptirler ve konak-spesifik, konak-sınırlı veya konak-adapte olarak tanımlanırlar. Serovarların en çok ilişkili olduğu konaklar hastalığın en tipik formunun bulunduğu konak olmayabilir ve taksonamik şemayı komplike hale getirebilen bazı anomaliler oluşabilir. Bu yüzden, S. Typhi ve Paratyphi ya doğal ya da deneysel olarak, insanlarda tipik tifoid oluştururken diğer türlerde önemsiz sayılabilecek hastalıklar oluşturur. S. Gallinarum kümes hayvanları ve kuşlarda tifoid 18 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

21

22 Ekstraintestinal Salmonella Patogenezi ile ilişkilidir. S. Dublin ve S. Choleraesuis sırasıyla sığır ve domuzlarda sistemik infeksiyonla ilişkilidir. Bununla birlikte, deneysel olarak, S. Dublin farelerde, S. Choleraesuis ise birçok memeli türünde daha tipik klinik tifoid oluşturur. S. Abortusequi atlarda, S. Abortusovis koyun ve keçilerde sistemik hastalıklarla ilişkili olup üreme sistemine yerleşir. Aynı zamanda deneysel koşullar altında murin tifoidine neden olur. İlginç olarak, insanlarda yüksek oranlarda gastroenteritise neden olan ve Salmonella kaynaklı gıda zehirlenmelerine neden olan S. Typhimurium ve S. Enteritidis, farelerde tipik tifoid oluşturur (1). 4. Konak Spesifitesi Salmonella ların konak dağılımları ve konağa adaptasyon dereceleri çeşitlilik gösterir. Salmonella enterica subspecies I, geniş konak dağılımı gösterirken, Salmonella bongori ve Salmonella enterica subspecies II, IIIa, IIIb, IV, VI ve VII ise genel olarak soğukkanlı hayvanlarla ilişkilidir. Salmonella enterica subspecies I, memeli ve kanatlı türlerinin hastalık etkeni olup, bu türlerde karşılaştıkları savunma bariyerleri soğukkanlı hayvanlarınkine göre farklılıklar göstermektedir. Memelilerde, konak savunma sistemi bağırsağa, bağırsak ilişkili lenfoid dokuya ve mezenterik lenf nodüllerine bakteriyel geçişi engellemektedir. Bu nedenle, sıcak kanlı konaklarda, bölgesel lenf nodüllerinde bulunan makrofajların oluşturduğu lokal savunmanın Salmonella lar tarafından engellenmesi gerekmektedir. Salmonella enterica subspecies I serotipleri, sıcakkanlı hayvanların iç organlarında kolonize olma, yaşamını devam ettirme, retikuloendoteliyal sistem hücrelerinde çoğalma ve sistemik infeksiyon oluşturma yeteneğine sahiptir (10). Tifoid benzeri infeksiyonlarda konak spesifitesinin temeli tam olarak anlaşılamamıştır. Belirli konak makrofajları içerisinde varlığını sürdürebilme yeteneğine sahip spesifik serovarların, serovar-konak spesifitesi ile ilişki kurabildiği öne sürülmüştür. Örneğin, insan ve fare benzeri canlıların makrofajlarında serovar Typhi nin alımı ve sürekliliğinin karşılaştırılmasında, makrofajlar insanlarda bu serovarların virülensi ile ilişki kurar fakat farelerde böyle bir durum gözlenmez. Buna ek olarak, S. Typhimurium in vitro ortamda fare benzeri hayvanların makrofajlarında S. Typhi den daha yoğun olarak bulunur (28). Benzer sonuçlar, murin ve avian makrofajlarında da S. Typhimurium ve S. Gallinarum için bulunmuştur. Ancak, bu durumun tam tersi olarak, sığır ve domuzlarda farklı Salmonella serovarlarının virülensi arasında bir bağıntı ve hücre içi dayanıklılık, makrojlarında sitokinlerin üretimi ya da yok edilmesi gibi faktörler yoktur (30). Konak spektrumunun ve sistemik hastalığın şiddetinin belirlenmesinde Salmonella makrofaj etkileşimlerinin rolü henüz açıklığa kavuşmamıştır. Ancak net olan durum, farklı spesifiteye sahip serovarların o karakterle ilişkili olan tek bir patojenite adasına sahip olduğudur. Bu nedenle, SPA-1 ve SPA-2 patojenite adalarındaki genler farklı serovarlarda farklı şekilde evrimleşmiş olabilir. Bu patojenite adaları, translokon proteinlerini (SipD, SseC, SseD) kodlarlar. SPA-1 ve SPA-2, TTSS ve sptp genlerine sahiptirler. Bu genler konak hücrenin mitojen ile aktive olan proteinkinaz yolunu inhibe eden bir efektör proteini kodlar. Bu patojenite adaları aynı zamanda Salmonella yı içinde bulunduran vakuolün yerleştirilmesinde önemli olan efektör proteinleri (SseF ve SifA) kodlayan genlere sahiptir. Bunlara ek olarak, fimbrial genler ve fonksiyonları da Salmonella ların yerleşmesine katkıda bulunabilir (1, 9, 23). 5. Virülens İlişkili Genler Salmonella kromozomunda bulunan 3000 den fazla olan genin en az tanesinin patojenitede rol aldığı düşünülmektedir. Patojenite adası terimi ilk olarak Escherichia coli nin üropatojen suşlarının hemolitik aktivitesiyle ilgili genlerin genetik değişkenliğini gözlemlenmesi ile ortaya atıldı (26) Salmonella Patojenite Adaları Patojenite adaları, duyarlılık dereceleri farklı olup farklı fonksiyonlarla bağlantılı kromozomlar üzerinde, horizontal olarak elde edildiği öne sürülmüş gen kümeleridir. İnvazyon, hücre içi canlılığını sürdürebilme ve ekstraintestinal yayılımdan sorumlu olan virülens faktörlerini kodlarlar. Bu adacıklar sayesinde Salmonella türleri makrofajları ve epitelyal hücreleri infekte edebilmektedirler (21). Adacıklar sıklıkla, kendi kendilerine bakteriyofajları entegre edebilen trna ları kodlayan genlerde yerleşmişlerdir. S. enterica da 10 dan fazla SPA bulunmuş ve hepsinin virülens ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Günümüzde karakterize ve identifiye edilen toplam 16 adet Salmonella patojenite adası bil dirilmiştir. Bazı Salmonella patojenite adaları, tüm Salmonella genusunda mevcutken, bazıları da sade ce belirli serovarlar için spesifiktir (10). SPA-1, 42kb büyüklüğünde, %42 G+C oranına sahiptir. Bu adacık, fagositoz yapmayan hücrelerin invazyonundan sorumlu 31 geni içermektedir. Aynı zamanda TTSS için gerekli olan proteinleri kodlamaktadır (21). SPA-1 öncelikle invazyon fazı ile ilişkili olmasına rağmen, infeksiyonun bağırsak ilişkili erken döneminde makrofajlar ve dentritik hücrelerle alakalı foksiyonlara da sahiptir (6). Bağırsağa invazyon süresince, SPA- 1 den kodlanan SipB proteini, yerleşik makrofajların içinde hücre içi kaspaz-1 in aktivasyonunu etkilemektedir. Kaspaz-1, infekte makrofajların içinde apopto- 20 MEKTUP ANKARA Yıl: 2015 Cilt: 13 Sayı: 3

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti

Minavit Enjeksiyonluk Çözelti Prospektüs ; berrak sarı renkli çözelti olup her ml'si 500.000 IU Vitamin A, 75.000 IU Vitamin D 3 ve 50 mg Vitamin E içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ uygun farmasötik şekli, içerdiği A, D 3 ve E vitamin

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Prospektüs. Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır. AMPROMED Oral Çözelti Veteriner Antikoksidiyal -Vitamin

Prospektüs. Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır. AMPROMED Oral Çözelti Veteriner Antikoksidiyal -Vitamin Prospektüs Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır. AMPROMED Oral Çözelti Veteriner Antikoksidiyal -Vitamin BİLEŞİMİ Ampromed Oral Çözelti, koyu sarı-açık kahverengi renkte, berrak bir çözelti olup her ml

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler

Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler Kanatlılarda Salmonella İnfeksiyonları ve Kontrolünde Temel Prensipler Prof. Dr. Mehmet Akan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 21 Mayıs 2008, Ankara Genel Bilgi Dünya

Detaylı

Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Vitamin

Enjeksiyonluk Çözelti Veteriner Vitamin Prospektüs Betakin sarı renkli, berrak çözelti olup, her ml'si 5 mg Thiamin HC1 (Vit. B,), 2 mg Riboflavin (Vit. B 2 ), 2 mg Pridoksin HC1 (Vit. B 6 ), 4 mcg Siyanokobalamin (Vit B] 2 ), 20 mg Niasin,

Detaylı

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu Burcu EKMEKÇİ PROBİYOTİKLER, DOST CANLILAR Probiyotikler Nedir? Probiyotik kelimesi Yunanca da pro bias yani yaşam için olan anlamına gelmektedir.

Detaylı

SALMONELLA İNFEKSİYONLARI

SALMONELLA İNFEKSİYONLARI SALMONELLA İNFEKSİYONLARI Salmonella etkenleri Fam.:Enterobacteriaceae Cins: Salmonella Tür: 1. S. enterica (S. cholera suis) 2. S. bongori S. enterica 7 alt grup S. enterica 1. S. enterica subsp. enterica

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

KANATLI HAYVAN BESLEME (Teorik Temel-Pratik Uygulama)

KANATLI HAYVAN BESLEME (Teorik Temel-Pratik Uygulama) KANATLI HAYVAN BESLEME (Teorik Temel-Pratik Uygulama) -Ders Notu- Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Yemler ve Hayvan Besleme Anabilim Dalı Adana ADANA-2008 ÖNSÖZ Hayvan beslemenin

Detaylı

3. ULUSLARARASI BİYOSİDAL KONGRESİ

3. ULUSLARARASI BİYOSİDAL KONGRESİ 3. ULUSLARARASI BİYOSİDAL KONGRESİ 22-25 Kasım 2016 ANTALYA GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Veteriner Sağlık Ürünleri ve Halk Sağlığı Daire Başkanlığı Türkiye de Veteriner Tıbbi Ürünlerin Mevcut Durumu,

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

Kanatlılara Spesifik Performans Katkısı

Kanatlılara Spesifik Performans Katkısı Kanatlılara Spesifik Performans Katkısı İÇERİĞİ Kanatlı hayvancılık sektörü genetik calışmalar, yem teknolojisi ve beslenme rejimlerindeki bilimsel ilerlemelerle sürekli gelişmektedir. Dünyada artan kaliteli

Detaylı

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz

ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ANTRAKS (ŞARBON) septisemik, bulaşıcı, zoonoz ÖLÜMden hemen önce ya da sonra doğal boşluklardan KAN PIHTILAŞMAMA KOYU RENK alma DALAKta büyüme ÖDEM ETİYOLOJİ Bacillus anthracis Gram pozitif kapsüllü *

Detaylı

Termofilik kampilobakterler

Termofilik kampilobakterler Kampilobakteriyoz Termofilik kampilobakterler C.jejuni C.coli C.lari (insan) C.upsaliensis (köpek) 42 0 C de üreme % 3 lük süksinik asit % 0.5 lik guluteraldehid Su tankları ve daldırma kazanlarında klor

Detaylı

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi

İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Tarihçe İlk «sarı renkli koliform» olarak 1929 da rapor edildi Bebekte septisimiyaya neden olmuştur 1958 ve 1961 de İngiltere de yine iki ölümcül menenjit vakasına neden olmuştur Enterobacter sakazakii

Detaylı

BVKAE www.bornovavet.gov.tr

BVKAE www.bornovavet.gov.tr Türkiye Veteriner İlaçları Pazarı Sorunlar ve Çözüm Önerileri Uluslararası Süt Sığırcılığı ve Süt Ürünleri Çalıştayı ve Sergisi 28-29 Nisan, 2008 - Konya İsmail Özdemir VİSAD - Veteriner Sağlık Ürünleri

Detaylı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ. Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Dr. Nahit YAZICIOĞLU Daire Başkanı MEVZUAT 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Kuluçkahane ve Damızlık

Detaylı

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ

BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ BAL ÜRETİM SÜRECİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARININ BELİRLENMESİ, SEKONDER KONTAMİNASYON KAYNAKLARININ ve TEHLİKELERİN TANIMLANMASI, RİSK FAKTÖRLERİNİN VE KORELASYON İLİŞKİLERİNİN ORTAYA KONMASI Hayrettin

Detaylı

BAĞIRSAK YANGISINDA ÖNLEYiCi ETKi. Bağırsak Sağlığı Yem Sindirilebilirliği Hayvan Sağlığı Yüksek Performans Bitki Ekstraktı

BAĞIRSAK YANGISINDA ÖNLEYiCi ETKi. Bağırsak Sağlığı Yem Sindirilebilirliği Hayvan Sağlığı Yüksek Performans Bitki Ekstraktı BAĞIRSAK YANGISINDA ÖNLEYiCi ETKi Bağırsak Sağlığı Yem Sindirilebilirliği Hayvan Sağlığı Yüksek Performans Bitki Ekstraktı Bakterilerle mücadele onları sadece öldürmek ile olmaz. Öldükten sonra ortaya

Detaylı

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir?

KALINTILARI. Pestisit nedir? GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI 1. pestisit kalınt kaynağı. güvenilirmidir. ? Güvenilirlik nasıl l belirlenir? Tükettiğimiz imiz gıdalarg daların n güvenilirlig venilirliği i hayati derecede önemlidir KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz

Detaylı

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ

SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ SU ÜRÜNLERİNDE GIDA GÜVENLİĞİ Sudan Sofraya Balık Güvenliği Ülkeler, insan yaşamı ve sağlığı için yüksek düzeyde bir koruma güvencesi sağlamak zorundadırlar. Bu yaklaşım çerçevesinde güvenli ve sağlıklı

Detaylı

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır DICLACOX %2,5 Oral Süspansiyon Veteriner Antikoksidiyal

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır DICLACOX %2,5 Oral Süspansiyon Veteriner Antikoksidiyal Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır DICLACOX %2,5 BİLEŞİMİ DICLACOX %2,5, her ml oral çözeltide 25 mg Diklazuril içeren; açık beyaz, homojen süspansiyondur. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ DICLACOX %2,5, Benzenasetonitril

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI

GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI GIDA PATOJENLERİNİN BİYOKONTROLÜNDE YENİ YAKLAŞIM: BAKTERİYOFAJ UYGULAMALARI Doç. Dr. Pınar ŞANLIBABA Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Doğal veya az işlem görmüş ve katkı

Detaylı

HACCP. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi

HACCP. Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi HACCP Fırat ÖZEL, Gıda Mühendisi HACCP HACCP teriminin çıkış noktası Hazard Analysis Critical Control Points Kritik Kontrol Noktalarında Tehlike Analizi HACCP nedir? Gıda güvenliği ve tüketici sağlığı

Detaylı

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır CEFTİON Enjeksiyonluk Süspansiyon Veteriner Sistemik Antibakteriyel

Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır CEFTİON Enjeksiyonluk Süspansiyon Veteriner Sistemik Antibakteriyel BİLEŞİMİ Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır CEFTİON Enjeksiyonluk Süspansiyon Veteriner Sistemik Antibakteriyel Ceftion Enjeksiyonluk Süspansiyon, 1 ml de 50 mg seftiofur baza eşdeğer seftiofur hidroklorid

Detaylı

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen

Gıdalardaki Pestisit Kalıntıları. Dr. K.Necdet Öngen GIDALARDAKİ PESTİSİT KALINTILARI Dr. K.Necdet Öngen Tükettiğimiz gıdaların güvenilirliği hayati derecede önemlidir Gıdalarımızdaki pestisit kalıntıları konusunda neyi ne kadar biliyoruz? Tükettiğimiz gıdalar

Detaylı

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVAN SAĞLIĞI VE KARANTİNA DAİRE BAŞKANLIĞI

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVAN SAĞLIĞI VE KARANTİNA DAİRE BAŞKANLIĞI T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI GIDA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HAYVAN SAĞLIĞI VE KARANTİNA DAİRE BAŞKANLIĞI KANATLI SAĞLIĞI İÇİN YÜRÜTÜLEN FAALİYETLER Ümit ZORAY Veteriner Hekim KANATLI İŞLETME

Detaylı

GIDA KONTROLÜNDE HIFZISSIHHANIN ROLÜ. Mustafa ERTEK

GIDA KONTROLÜNDE HIFZISSIHHANIN ROLÜ. Mustafa ERTEK GIDA KONTROLÜNDE HIFZISSIHHANIN ROLÜ Mustafa ERTEK Gıda Güvenliği İnsanların sağlıklı yaşaması için yeterli miktarda gıda alabilmesi ve bu gıdaların sağlık yönünden güvenli olması gerekmektedir. FAO/WHO

Detaylı

GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler

GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler Ek-1 GRUP A Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanımına izin verilmeyen maddeler (1) Stilbenler, stilben türevleri ve bunların tuzları ve esterleri (2) Antitroid ajanları (3) Steroidler (4) Zeranol içeren

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Gıda ve Yemlerde Salmonella Gelişimi imi ve Analiz Metotları Şebnem Ö Budak 08-09 09 Ekim 2008, İzmir Salmonella spp. Salmonella spp., enterobacteriaceae familyası üyesi, fakültatif anaerob, gram negatif,

Detaylı

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ Vet. Hek. Ümit Özçınar ORGANİK TARIM VE HAYVANCILIK NEDİR? Organik tarımın temel stratejisi, kendine yeterli bir ekosistem oluşturarak, bu ekosistemdeki canlıların optimum

Detaylı

Kanatlı Hayvan Hastalıkları

Kanatlı Hayvan Hastalıkları Kanatlı Hayvan Hastalıkları Kanatlı sektörü ile ilgili genel bilgiler 1930 Merkez Tavukçuluk Enstitüsü 1952 Saf ırkların ilk kez ithal edilmesi 1963 Damızlık (Parent stock) ithali 1970 Yatırımlarda artma

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta verimi Kabuk kalitesi Civciv kalitesi Döllülük Çıkım oranı Karaciğer sağlığı Bağırsak sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA

Detaylı

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ HASTALIĞI (KKKA) VE KARADENİZ BÖLGESİ NDEKİ DURUMU Hamza KADI Veteriner Hekim Samsun Veteriner Kontrol Enstitüsü Viroloji Laboratuvarı Tarihçe 12. yy da bugünkü Tacikistan bölgesinde

Detaylı

Kanatlı. Hindilerde salmonellanın başarıyla azaltılması

Kanatlı. Hindilerde salmonellanın başarıyla azaltılması Hindilerde salmonellanın başarıyla azaltılması KONU İLGİ Hindilerde pozitif salmonella koşullarında Fysal Fit-4 ve Selko-pH uygulamasının ardından kalan salmonella miktarının araştırılması Hindilerde salmonella

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. Avian Influenza Kuş Gribi Tavuk Vebası Hastalığı Dr.Fethiye ÇÖVEN Uzm.Veteriner Hekim Bornova VKAE Kanatlı Hastalıkları Teşhis Laboratuvarı Avian Influenza Tavuk Vebası, Kuş Gribi olarak da bilinen Avian

Detaylı

Kanatlı. Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık ve Yem Tüketimine Etkisi

Kanatlı. Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık ve Yem Tüketimine Etkisi Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık ve Yem Tüketimine Etkisi KONU etkisi İLGİ Tamponlanmış organik asit kombinasyonunun broyler performansına Selko-pH Uygulamasının Broylerlerde Canlı Ağırlık

Detaylı

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi

Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Enterohemorajik Escherichia coli nin Gıda Güvenliği Yönünden Önemi Escherichia coli Enterobacteriaceae familyasında Gram negatif Mezofil E. coli Min.-Maks. Opt. Sıcaklık( o C) 7-45 37 ph değeri 4.4-9.0

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

Önemli Kanatlı Hastalıklarının Kontrolü: Temel İlkeler

Önemli Kanatlı Hastalıklarının Kontrolü: Temel İlkeler Önemli Kanatlı Hastalıklarının Kontrolü: Temel İlkeler Prof. Dr. Mehmet Akan Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 18 Şubat 2015, Ankara Genel Üretim Tüketim Dış ticaret Halk sağlığı Hayvan refahı Yem

Detaylı

Bilimsel Projeler. Projenin amacı: Öğrencileri okul tuvaletlerinde mikroorganizmaların bulaşarak hasta olmalarını engellemek,

Bilimsel Projeler. Projenin amacı: Öğrencileri okul tuvaletlerinde mikroorganizmaların bulaşarak hasta olmalarını engellemek, Bilimsel Projeler PROJENİN ADI: Mikroorganizmaları Işınlayalım Öğrenciler: Rumeysa ŞAHİN Okul: Amasya Bilim ve Sanat Merkezi - 2012 Danışman: Hidayet TERECİ www.fencebilim.com Projenin amacı: Öğrencileri

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Kalıtımın Genel İlkeleri Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları

10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Kalıtımın Genel İlkeleri Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları 10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Mitoz ve Eşeysiz Üreme Canlılarda hücre bölünmesinin gerekliliği Mayoz ve Eşeyli Üreme Kalıtımın Genel İlkeleri Kalıtım ve Biyolojik Çeşitlilik Kalıtımın genel

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ

BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ BRUSELLOZUN İNSANLARDA ÖNLENMESİ VE KONTROLÜ Prof. Dr. Fatma Ulutan Gazi Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıklar kları Anabilim Dalı BRUSELLOZ KONTROLÜ VE ERADİKASYONU

Detaylı

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI

ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI ENTEROBAKTERİ İNFEKSİYONLARI 1 Escherichia Salmonella Klebsiella Enterobacter Morganella Proteus Providencia Serratia Shigella Yersinia ENTEROBACTERIACEAE AİLESİ 2 Escherichia coli nin neden olduğu infeksiyonlar

Detaylı

Musa ARIK Hayvan Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkanı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü

Musa ARIK Hayvan Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkanı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü BROİLER SEKTÖRÜ AÇISINDAN AB YE UYUM ÇALIŞMALARI VE BU KONUDA KAT EDİLEN MESAFELER Musa ARIK Hayvan Sağlığı Hizmetleri Dairesi Başkanı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü AB nin entegre (bütünleştirilmiş)

Detaylı

Kırmızı Tavuk Biti (Dermanyssus gallinea, Tavuk Akarı)

Kırmızı Tavuk Biti (Dermanyssus gallinea, Tavuk Akarı) Kırmızı Tavuk Biti (Dermanyssus gallinea, Tavuk Akarı) - İnfeksiyöz Hastalıkların Bulaşma ve Yayılmasında Potansiyel Tehlike - Kırmızı tavuk biti ( Dermanyssus gallinae ) evcil kümes hayvanlarında özellikle

Detaylı

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri Buzağılar Sürünün Geleceğidir. Buzağı yetiştiriciliğinde anahtar noktalar! Doğum Kolostrum (Ağız Sütü) Besleme Sistemi Sindirim Sağlık Doğum ile ilgili anahtar noktalar

Detaylı

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir 12.Hafta:Enterik Bakteriler ENTERİK BAKTERİLER Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir Barsakta yaşayan enterik bakterilerin en klasiği E- coli dir ve non-patojendir.yine barsakta yaşayan

Detaylı

I.A-İDARİ VE ÖZET BİLGİLER

I.A-İDARİ VE ÖZET BİLGİLER I.A-İDARİ VE ÖZET BİLGİLER 4- Prospektüs- Etiket Sadece Hayvan Sağlığında Kullanılır. FLUMEVAR Bal Arılarındaki Varroosis İçin Ektoparaziter Kovan İçi Şerit BİLEŞİMİ: Bir adet polietilenden yapılmış, beyaz

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU

KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU KANATLI ET SEKTÖRÜ RAPORU DÜNYA ÜRETİMİ VE TİCARETİ Dünyada 0207 Gümrük Tarife Pozisyonlu (GTP) kanatlı eti ve ürünleri üretiminde başı çeken ülkeler sırasıyla ABD (17,5 milyon ton), Çin Halk Cumhuriyeti

Detaylı

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ Bağışıklık sistemini etkileyen (uyaran veya baskılayan) maddeler özellikle kanser ve oto-bağışıklık hastalıklarının sağaltımında kullanılan ilaçlar Organ nakillerinde reddin

Detaylı

KISA ÜRÜN BĐLGĐSĐ. Kuru göz sendromunun semptomatik tedavisinde kullanılır.

KISA ÜRÜN BĐLGĐSĐ. Kuru göz sendromunun semptomatik tedavisinde kullanılır. KISA ÜRÜN BĐLGĐSĐ 1. BEŞERĐ TIBBĐ ÜRÜNÜN ADI EYESTIL 10 ml göz damlası 2. KALĐTATĐF VE KANTĐTATĐF BĐLEŞĐM Etkin madde : 100 ml de : 0.150 g hiyalüronik asit sodyum tuzu içerir. Yardımcı maddeler : Yardımcı

Detaylı

Dördüncü Jenerasyon Bütrat : Gustor N RGY

Dördüncü Jenerasyon Bütrat : Gustor N RGY Dördüncü Jenerasyon Bütrat : Gustor N RGY KONU İLGİ 4. Jenerasyon Bütrat: GUSTOR N RGY Bütratların yeni bir formunun broiler sürülerindeki etkinliği TERCÜME VE DEĞERLENDİRME Trouw TR Özel Ürünler Teknik

Detaylı

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz İnsan Mikrobiyom Projesi Prof. Dr. Tanıl Kocagöz Human Microbiome Project İnsan Mikrobiyom Projesi (İMP) 2007 yılında NIH tarafından başlatıldı 300 gönüllünün 5 vücut bölgesinden değişik zamanlarda, toplam

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Profoks Cihazından Üretilen Gazın Yumurtacı ve Etçi Tavuk İşletmelerinde Kullanılmasının Etkileri

Profoks Cihazından Üretilen Gazın Yumurtacı ve Etçi Tavuk İşletmelerinde Kullanılmasının Etkileri Profoks Cihazından Üretilen Gazın Yumurtacı ve Etçi Tavuk İşletmelerinde Kullanılmasının Etkileri Uygulama 1. İşlerler Yumurta Üretim Tesisi, Burdur-Antalya karayolu 5.km Burdur. İşletmenin Özelliği: Yarı

Detaylı

HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U)

HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HİJYEN VE SANİTASYON (LBV104U) DERS

Detaylı

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ

Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ Hayvan Yemlerinde Mikotoksin Problemi - Ekonomi ve Sağlığ ığa Etkileri Süreyya ÖZCAN 16-17 Ekim 2007, Bursa Hayvan Yeminde Bulunan Mikotoksinler Aflatoxin B1, B2, G1, G2 Deoksinivalenol (DON, vomitoxin)

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır.

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 4. KLİNİK ÖZELLİKLER 4.1 Terapötik endikasyonlar NIZORAL Ovül, akut ve kronik vulvovajinal kandidozun lokal tedavisinde kullanılır. KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI NIZORAL 400 mg Ovül 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her bir ovül etkin madde olarak 400 mg ketokonazol içerir. Yardımcı maddeler: Bütil hidroksianizol

Detaylı

Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans. Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans. Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans Doç. Dr. Hüseyin BASKIN Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Diyabette Bakteri Endotel İlişkisi ve Bakteriyel Adherans

Detaylı

Sami EROL Gıda Mühendisi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Dairesi

Sami EROL Gıda Mühendisi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Dairesi Sami EROL Gıda Mühendisi Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda Kontrol ve Laboratuvarlar Dairesi 1 24 Aralık 2012-22 Mart 2013 Maryland Üniversitesi Amerika Birleşik Devletleri 2 3 Maryland Üniversitesi

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 Eğitim Yılı Dönem II 3. Ders Kurulu GASTROİNTESTİNAL SİSTEM VE METABOLİZMA Eğitim Programı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015-2016 Eğitim Yılı Dönem II 3. Ders Kurulu GASTROİNTESTİNAL SİSTEM VE METABOLİZMA Eğitim Programı 2015-2016 Eğitim Yılı Dönem II 3. Ders Kurulu GASTROİNTESTİNAL SİSTEM VE METABOLİZMA Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü Dönem II Koordinatörü Koordinatör Yardımcısı : Doç. Dr. Erkan Melih ŞAHİN : Doç.

Detaylı

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek,

Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek, YEMLERİ EVREK & ÇİPURA L 1 Çamlı, BioAqua markası altında ürettiği balık yemleri ile müşterilerine çok geniş bir ürün segmenti sunmaktadır. Ağırlıklı olarak üretilen Levrek, Çipura ve Alabalık yemlerinin

Detaylı

Kanatlı. Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar

Kanatlı. Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar Kanatlı Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar KONU İLGİ Bütiratların yeni bir formunun broyler sürülerindeki etkinliği TERCÜME VE DERLEME Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar Kanatlı Özel Ürünler Teknik & Satış Müdürü

Detaylı

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde

Detaylı

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK Akılcı İlaç Kullanımı tanımı ilk defa 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılmıştır. Kişilerin

Detaylı

NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI

NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI NORMAL ÖĞRETİM DERS PROGRAMI 1. Yarıyıl 1. Hafta ( 19.09.2011-23.09.2011 ) Gıda maddelerinin kalite kriterleri Beslenmeyle ilgili genel bilgilerin verilmesi Gıda güvenliği Halk Sağlığı Zoonoz enfeksiyonlarla

Detaylı

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF Kolayaöf.com

Detaylı

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD

İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ. Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD İMMÜN YANITIN EFEKTÖR GRUPLARI VE YANITIN DÜZENLENMESİ Güher Saruhan- Direskeneli İTF Fizyoloji AD HÜCRE İÇİ MİKROBA YANIT Veziküle alınmış mikroplu fagosit Sitoplazmasında mikroplu hücre CD4 + efektör

Detaylı

T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ BİGA MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ DERS İÇERİKLERİ

T.C. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ BİGA MESLEK YÜKSEKOKULU MÜDÜRLÜĞÜ DERS İÇERİKLERİ BÖLÜM: Bitkisel ve Hayvansal Üretim T.C. PROGRAM: Büyük ve Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği I. YARIYIL 00101 Matematik I (2 0 2), Sayılar, Cebir, Denklemler ve Eşitsizlikler, Fonksiyonlar, Logaritma, Trigonometri,Geometri

Detaylı

Nobilis Salenvac T. Salmonella ile mücadelede öldürücü yumruk

Nobilis Salenvac T. Salmonella ile mücadelede öldürücü yumruk Nobilis Salenvac T ile mücadelede öldürücü yumruk Yağ içermeyen adjuvant minimum aşı reaksiyonu, aluminyum hidroksit jel içerir. Yağ içermeyen bu adjuvant güçlü bir bağışıklık cevabını uyarır ve aşı reaksiyonlarını

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık çalışanları, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklarını tehdit eden pek çok riske maruz

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ DERS MÜFREDATI

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ DERS MÜFREDATI II. YARIYIL I. YARIYIL KAFKAS ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM DÖNEMİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ MÜFREDATI ADI T U K AKTS VETERİNER ZORUNLU LER VET101 Anatomi I 3 4 5 9 VET103 Histoloji

Detaylı

Avian Influenza Tavuk Vebası Hastalığı Kuş Gribi

Avian Influenza Tavuk Vebası Hastalığı Kuş Gribi Avian Influenza Tavuk Vebası Hastalığı Kuş Gribi Doç.Dr.Fethiye ÇÖVEN İzmir - Bornova VKE Kanatlı Hastalıkları Teşhis Laboratuvarı AI/ND Ulusal Referans Laboratuvarı fethiye.coven@tarimorman.gov.tr - Avian

Detaylı

ISO 22000 TEHLİKE VE RİSK ANALİZİ TALİMATI

ISO 22000 TEHLİKE VE RİSK ANALİZİ TALİMATI SAYFA NO 1/5 1. AMAÇ Bu talimatta; - ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi içerisinde işletmede muhtemel olan bütün tehlikelerin veya risklerin tespit edilmesi, - Mevcut tehlike ve/veya risklerin tanımlanması,

Detaylı

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan

Detaylı

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir.

Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. KULLANIM KILAVUZU KLORHEX ORAL JEL Birim Formülü Etkin Madde Klorheksidin glukonat (%1)tır. Yardımcı madde olarak; Kuş üzümü aroması, Kiraz aroması ve Nane esansı içerir. Tıbbi Özellikleri Klorheksidin

Detaylı

T.C. GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK BAKANLIĞI Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Sayı : 73453902-045.01/21288 30/05/2013 Konu : Yem Kontrol Uygulamaları

T.C. GIDA, TARIM ve HAYVANCILIK BAKANLIĞI Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü. Sayı : 73453902-045.01/21288 30/05/2013 Konu : Yem Kontrol Uygulamaları Sayı : 73453902-045.01/21288 30/05/2013 Konu : Yem Kontrol Uygulamaları.. VALİLİĞİNE (İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü) Yem kontrolleri ile ilgili olarak İl Müdürlükleri arasında uygulamada birliğin

Detaylı

İZOLASYON ÖNLEMLERİ. Hazırlayan: Esin Aydın Acıbadem Bodrum Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi

İZOLASYON ÖNLEMLERİ. Hazırlayan: Esin Aydın Acıbadem Bodrum Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi İZOLASYON ÖNLEMLERİ Hazırlayan: Esin Aydın Acıbadem Bodrum Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi İZOLASYON HEDEFLERİ Hastene enfeksiyonlarında başarı olmanın temel stratejisi olan Standart Önlemleri kapsamalıdır.

Detaylı

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi

ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ. Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi ORMANCILIK İŞ BİLGİSİ Hazırlayan Doç. Dr. Habip EROĞLU Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi 1 Verim Arzının Zaman İçinde Değişimi Verim Arzının dış görünümü olan iş verimi işin tekrarlanması

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL STRATEJİLERİ EYLEM PLANI

VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL STRATEJİLERİ EYLEM PLANI VETERİNER HEKİMLİK ALANINDA ANTİMİKROBİYEL DİRENÇ İZLEME ve KONTROL GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VETERİNER SAĞLIK ÜRÜNLERİ ve HALK SAĞLIĞI DAİRESİ BAŞKANLIĞI A Veteriner Hekimlik Alanında Antimikrobiyel

Detaylı

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI

SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI SU ÜRÜNLERİ SAĞLIĞI BÖLÜM BAŞKANLIĞI Hacı SAVAŞ-SÜMAE, Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanı Su Ürünleri Sağlığı Bölüm Başkanlığı enstitümüz bünyesinde faaliyet gösteren bölümlerden birisidir. 2000 yılı başından

Detaylı

HACCP SÜT İŞLETMELERİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARINDA TEHLİKE ANALİZ SİSTEMİ HAZARD ANALYSIS CRITICAL CONTROL POINT

HACCP SÜT İŞLETMELERİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARINDA TEHLİKE ANALİZ SİSTEMİ HAZARD ANALYSIS CRITICAL CONTROL POINT HACCP SÜT İŞLETMELERİNDE KRİTİK KONTROL NOKTALARINDA TEHLİKE ANALİZ SİSTEMİ HAZARD ANALYSIS CRITICAL CONTROL POINT Prof.Dr. Muammer GÖNCÜOĞLU HACCP Tüketici sağlığını tehdit edebilecek fiziksel, kimyasal

Detaylı

TEBLİĞ. a) 29/12/2011 tarihli ve 28157 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine dayanılarak,

TEBLİĞ. a) 29/12/2011 tarihli ve 28157 üçüncü mükerrer sayılı Resmî Gazete de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğine dayanılarak, 14 Şubat 2014 CUMA Resmî Gazete Sayı : 28913 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından: TEBLİĞ TÜRK GIDA KODEKSİ KİLO VERME AMAÇLI ENERJİSİ KISITLANMIŞ GIDALAR TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2014/3) Amaç MADDE 1 (1)

Detaylı

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA

ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ KASIM 2016 ANTALYA ULUSAL ENTERİK PATOJENLER LABORATUVAR SÜRVEYANS AĞI (UEPLA) XXXVII. TÜRK MİKROBİYOLOJİ KONGRESİ 16-20 KASIM 2016 ANTALYA 1 Ulusal Enterik Patojenler Laboratuvar Sürveyans Ağı (UEPLA) Türkiye de Bulaşıcı

Detaylı

Kanatlı Kesimi Prof. Dr. Ali AYDIN

Kanatlı Kesimi Prof. Dr. Ali AYDIN Kanatlı Kesimi Prof. Dr. Ali AYDIN Kesim Aşamaları Kesimhaneye Taşıma Askılara Asma Bayıltma Kanatma Tüylerin Islatılması Tüylerin Yolunması İç organların Çıkarılması Duşlama Soğutma, Paketleme, Muhafaza,

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

Kanatlılar farklı gıda kaynaklı patojenler içerebilmektedir. Salmonella, campylobacter ve escherichia coli bunlardan bazılarıdır. Bunların varlığını a

Kanatlılar farklı gıda kaynaklı patojenler içerebilmektedir. Salmonella, campylobacter ve escherichia coli bunlardan bazılarıdır. Bunların varlığını a Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Veteriner Tavukçuluk Derneği Broiler Sektöründe Gıda Güvenliği, Tüketici Beklentileri ve AB ye İhracat Potansiyeli Ankara Hilton Oteli Çankaya Salonu 10 Şubat 2005 Türk Broiler

Detaylı