ADNAN KAHVECI KIMDIR, NELER YAPMISTIR?

Transkript

1 Portal Adres ADNAN KAHVECI KIMDIR, NELER YAPMISTIR? : İçeriği : Gündem Tarih : : 1/3

2 ADNAN KAHVECI KIMDIR, NELER YAPMISTIR? 2/3

3 ADNAN KAHVECI KIMDIR, NELER YAPMISTIR? 3/3

4 Portal Adres PROFESYONEL ASÇILIK DERSLERI BASLIYOR : İçeriği : Gündem Tarih : : Ä±lÄ±k-Dersleri-BaÅ?lÄ±yor 1/2

5 PROFESYONEL ASÇILIK DERSLERI BASLIYOR 2/2

6 HUSU SONRADAN ÖGRENILIR MI? Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : Huşu sonradan öğrenilir mi? 6 Şubat 2015, Cuma Huşu; kalbã huzã»r ve sükã»n ile sevgi ve korku duygularının berã berliğinde İlÃ hã huzã»rda durabilmek anlamına gelen bir kelime. Başka bir ifadeyle; yokluğu kulluktan alacağımız lezzeti elimizin tersiyle itmemize neden olan bir hal. Peki huşu öğrenilebilen bir şey mi??allahın huzurunda tam hã» u ve hudã» ile durun.?allã ha, Onu görüyormu çasına ibã det et! Her ne kadar sen Onu göremezsen de, O seni görmektedir. İlki Bakara SÃ»resinin 238. ayeti, ikincisi Buharinin naklettiği bir hadis-i şerif. Ve zaman zaman?aradan çıksın dercesine kıldığımız namazlar ve yüzeyde kalan diğer ibadetlerde bir şeyleri yanlış yaptığımıza dair hissiyatımızın kaynağı. Bir nevi vicdan azabımız... Kulluk vazifesini yerine getirmiş olmanın sağladığı konfor, aşkla yapılan ibadetin vereceği lezzetten daha büyük değil halbuki. Biri diğerine engel de değil zaten. Namazda huşuyu yakalamamak ve yakalamak için çaba sarf etmemek, kullukla elde edilecek lezzet ve hazzı geri çevirmek bir bakıma. Fakat zor zanaat olduğu da kesin. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Atalayın,?ibadette huşu konusunu sorduğumuzda verdiği ilk örnek de günümüz insanı için bu işin bir miktar daha zor olduğunu göstermesi bakımından çarpıcı:?hz. Peygamber Mekkeden Medineye hicret edince Müslümanlara da hicret etmek gerekli oldu. Çünkü Hz. Muhammedin (sas) yokluğunda onların huşuyu kaybetme ihtimali çok yüksekti. Çünkü feyzi sürekli oradan alıyorsun. Bu açıdan bakılınca Hz. Muhammed ile birlikte olmaları gerekiyordu. Ona yakın olmaları, Onun merkezde olması şarttı. Asrı saadette yaşayanlar için Hz. Peygamberin şehir değiştirmesi bile feyz kapısından uzaklaşmak anlamına gelirken, Efendimizin dünya değiştirdiği bir zamanda huşuyu, aşkı tecrübe etmek kolay bir şey değil. Üstelik bu peygamber, namazı gözyaşlarıyla eda eden bir zat iken. SahÃ beden AbdullÃ h bin ŞıhhÃ r (ra) AllÃ h RasÃ»lünün namazdaki hã lini şöyle tasvã r ediyor:?resulullahı namaz kılarken gördüm. Ağlamaktan dolayı göğsünden tencere kaynamasına benzeyen bir ses duyuluyordu. Sahabenin feyz kapılarından biri de Hazreti Ali (ra) idi. Onun namaz anında yakaladığı huşu hali ise şöyle anlatılıyor:?namaza durduğunda benzi sararır, kendi vücã»du dã hil her şeyden sıyrılırdı. Bir muhã rebede mübã rek ayağına batan okun çıkarılması için namaza durmuştu. ZÃ rã bu takdã rde okun çıkarılışındaki ızdırã bı hissetmeyeceğini biliyordu. Günümüz insanı için bu hale bürünebilmenin çok uzak bir hedef olduğu aşikã r. Ancak aşk ile ibadet etmenin kapıları sıkı sıkı kapalı olanların bile en azından bu kapıyı aralamasına fırsat verecek şeyler de mümkün. Çünkü huşunun sonradan kazanılabileceği ve hatta öğrenilebileceği bir gerçek. DeylemÃ den aktarılan şu hadis-i şerif tam olarak bunu ortaya koyuyor:?namazında ölümü hatırla. Çünkü bir kişi ölümü hatırlayarak namaz kılarsa, o namaz kã mil ve güzel olur. Namazını, son namazını kıldığını düşünen kimse gibi kıl. Sonunda özür dilemeni gerektirecek her şeyden de uzak dur. Prof. Dr. Abdülhakim Yüce de huşunun öğrenilecek bir ilim olduğunu söylüyor:?hatta bir hadis-i şerifte,?insanlardan kaldırılacak olan ilk ilim huşã»dur. Büyük bir camiye girdiğinde huşã» üzere olan bir tek kişiyi göremeyeceğin vakit yakındır! buyurulmuştur. HÃ kimden aktarılan şu hadis de?zaten içimizden bir hissin yanlış olduğunu söylediği belli başlı davranışların bizi huşu içinde ibadet etmekten alıkoyduğunu ve bunları terk etmekle işe başlanacağını ortaya koyuyor:?oruç, sadece yemek, içmek vesã ireden kesilmek değildir. KÃ mil ve sevaplı oruç, ancak faydasız söz ve işlerden, kötü söylemekten (dedikodudan) vazgeçmektir. ŞÃ yet biri sana söver yã hut sana karşı cã hilce herhangi bir harekette bulunursa, ona,?şüphesiz ki ben oruçluyum! de! Ayetleri öğrenmek değil özümsemek gerekiyorakla takılan sorulardan biri de Kuranın dili olan Arapçaya hakim olamayışımızın bizi huşudan alıkoyma ihtimali olup olmadığı.?sã»relerin manalarını biliyor olsaydık daha mı farklı olurdu? sorusunun cevabını Mehmet Atalay veriyor:?önemlidir, doğrudur. Ancak kesinlikle kilit bir şey değildir. Ayette Allahın insanları değişik lisanlarla yarattığı buyuruluyor. Yavuz Sultan Selimin böyle bir fikri olduğu anlatılır.?tebaam olan Müslümanlar Arapça konuşsun der ancak alimlerin kendisini bu durumdan ayete muhalefet olacağı düşüncesiyle vazgeçirdiği biliniyor. Alimler insanları şeriattan, Kurandan mı uzaklaştırmış? Aksine Kuranın manasını tecelli ettirmişler. Atalaya göre, Kuranın dili Araplar için de?üzerinde yoğunlaşılması, çalışılması gereken bir dil. Tekellüfün, tefekkür kadar önemli olduğunu söyleyen Atalay,?Yani sürece yaymak, bir ayetin anlamını mealini özümlemek, düşünmek. Ayet çok değerli bir kutuya sarılı. Müthiş korunaklı bir şey. Onun içine girmek için saatlerce okumak, tefekkür ve tekellüf etmek gerek. Bunu yapmak için Arapça bilmek yeterli değil. Türkçeyi iyi bilen bir adamın bu seviyede olduğu doğal olarak varsayılır. Ecdat bunu düşünmüş ve 10 bin tane kökü Arapça olan kelimeyi dile almış. Fatiha SÃ»resinde zamirler dışında anlamını bilmediğimiz kelime yok. Dolayısıyla Arapça bilmekten ziyade sã»relerin mealine kafa yormak, onu özümsemek ve saatlerce tefekkür etmek huşuyu artıracak bir hal. Hz. MevlÃ nã nın aktarımıyla: Sahabe, ayetler nazil olduğu zaman onları yermiş. Adeta yer, içer gibi özümsermiş. Kalbine yerleştirmeye çalışırmış.?dünyaya dünya kadar, ahirete ahiret kadar değer vermeliprof. Dr. Abdülhakim Yüce (Celal Bayar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı): Başta dinin ana direği namaz olmak üzere, huşu ile ibadet etmek kulun varabileceği zirvelerden. Buraya elbette kolaylıkla çıkılamaz; ciddi bir gayret gerekir. Zira en kısa tarifiyle huşu, Allahın büyüklüğünü ve Ona kıyasla kulun kendi hiçliğini kalbinin derinliklerinde hissetmesi ve bu hissin ibadet sırasında tabii bir şekilde görünür hale gelmesidir. Öyle ise huşuu hayata geçirmek ve devamlı kılmak için Allahı gereğine uygun anlamaya çalışmak gerekir. Yani güçlü bir iman, İlahÃ aşk ilk şarttır ki, aşkla Ona ibadetle edilsin. İmanı korumanın ve güçlendirmenin ilk şartı da sünneti, vacibi ve farzıyla ibadeti yerine getirmeye çalışmaktır. Bunu başarmanın ilk şartı dünya ve ahireti kıyaslayarak dünyaya dünya kadar, ahirete de ahiret kadar değer vermenin yolunu bulmaktır. Bunun için hayatın her alanında güzel ahlã kla yaşamak gerekir. Zira güzel ahlã k, peygamberlik sisteminin kuruluş amacıdır. Efendimiz,?Ben güzel ahlã kı tamamlamak için gönderildim. buyurmuş. İman ameli gerektirir, amel de imanı korur ve mayalar. Bu mayanın neticesinde güzel ahlã k oluşur. Güzel ahlã k Rabbimize karşı saygının nasıl olacağını da içerir. Zira Allaha saygılı olmayan diğer varlıklara saygılı ve ahlã klı yaklaşamaz. İşte biz bu saygıya huşu diyoruz.?kalbe, mideye ve kafaya girenler denetlenmelidoç. Dr. Mehmet Atalay (İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi): Huşu, çok yönlü bir olay. Yediklerimizden, içtiklerimizden, gün içinde okuduklarımıza kadar bakan bir yönü var. İnsan; hayat tarzında, yaşayışında bir haz frekansı yakalar. Günlük hayatta da bu böyledir. Bir şeyde bir tat, bir lezzet yakalarsınız. O lezzeti kaybettiğinizde huşuyu da kaybedersiniz. Veya tersi de olabilir ama ikisi arasındaki bağ çok kuvvetlidir. İnsanın lezzeti kaybetmesinin de birçok sebebi var. Bazen o lezzeti başka lezzetlerle karıştırma hali olabilir. Enfal SÃ»resi 53. ayette şöyle buyurulur:?bir kavim, sahip olduğu iyi bir niteliği değiştirmedikçe, Allah da o kavme vermiş olduğu nimeti değiştirmez. Hiç şüphesiz Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir. Burada mana iki yönlü oluyor. Allah, bir insana verdiği bela ya da eziyetleri de geri almaz, o insan kendini değiştirmediği müddetçe. Demek ki biz nimet içindeyken nimete şükretmezsek Allah bu nimeti geri alabilir. Bir yandan da biz olumsuzluklar içindeyken kendimizi değiştirirsek Allah bu olumsuzlukları bizden uzaklaştırır ve bize olumlu şeyler verir. Huşu da bu anlamda emek gerektiren bir hal ve sonradan öğrenilebilir. İnsan yediğine içtiğine bakacak, okuduklarına bakacak. Yani kalbine, midesine ve kafasına giren şeyleri denetleyecek. Özellikle kalp kelimesi o kadar önemli ki. Kuranda da bahsediliyor: Kalpleri vardır, anlamazlar. Bu, bilinç süreçlerinde kalbin etkisi olduğunu gösteriyor. Diyelim ki kafanda bir sözü kuruyorsun. Sonra o sözü kalbe indiriyorsun. Diyelim ben olumsuz bir imge gördüm. O imge kafama geldi geçti. Fakat ben onunla ilgili geviş getirmeye, onu yoğurmaya başladım. Artık iç dünyamda kalbe girmiş oluyor. Bu çok tesirli ve kişinin hiç farkında olmadan bir anda davranışlarını değiştirebilir. Bu sebeple insanın takip ettiği ders ve metin neyse, onunla ilişkisi çok önemlidir derler. İnsanla ilişkisi de öyle. Çünkü kalbe bu kez onun sevgisi giriyor. z.kiliczaman.com.tr

7 Portal Adres PEYK - ADAMLAR : İçeriği : Aktüel Tarih : : 1/2

8 PEYK - ADAMLAR 2/2

9 ERZURUMLU ILAHIYATÇI PROF. DR. SITKI GÜLLE MEDINE DE VEFAT ETT... Portal : İçeriği : Kent/Yaşam Tarih : Adres : 1/3

10 ERZURUMLU ILAHIYATÇI PROF. DR. SITKI GÜLLE MEDINE DE VEFAT ETT... 2/3

11 ERZURUMLU ILAHIYATÇI PROF. DR. SITKI GÜLLE MEDINE DE VEFAT ETT... 3/3

12 Portal Adres AVANTAJ ISTANBUL ÜNIVERSITESI BGDDE: : İçeriği : Spor Tarih : : 1/3

13 AVANTAJ ISTANBUL ÜNIVERSITESI BGDDE: /3

14 AVANTAJ ISTANBUL ÜNIVERSITESI BGDDE: /3

15 FENILKETONÜRI NEDIR? Portal : İçeriği : Gündem Tarih : Adres : FENİLKETONÜRİ NEDİR? Fenilketonüri kalıtsal bir metabolik hastalıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir amino asidi metabolizeedemiyor.sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında artmış olan fenilalanin ve onun artıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harabeder ve ileri derecede zeka özürlü olmasına ve sinir sistemini ilgilendiren daha birçok belirtinin ortaya çıkmasına neden olur Bu haber :17:27 eklenmiş ve 32 kez görüntülenmiştir. Hayatın ilk birkaç ayı içerisinde fenilketonüri hastalığı olan bebekleri sağlıklı bebeklerden ayıran özellikler fark edilemez. FENİLALANİN NEDİR? Dışarıdan besinlerle almamız gereken vücut için gerekli olan tüm proteinlerin yapısında bulunan bir aminoasittir. Fenilalanin vücutta sentez edilmediği için elzem bir aminoasittir. Fenilketonüri hastalığında en belirgin bulgu olan beyin hasarı, uygun beslenme tedavisi ile önlenebilmektedir. Tıbbi beslenme tedavisinde genel ilke gıdalar ile alınan fenilalanin miktarını azaltarak kan fenilalanin düzeyini normal sınırlar içinde tutmaktır. Diyet tedavisinde fenilalanini Çok azaltılmış ya da fenilalanin içermeyen özel ve ilaç niteliğinde mamaların ve tıbbi ürünlerin kullanılması gereklidir. HASTALIĞIN BELİRTİLERİ Kan fenilalanin düzeyi yüksektir. İlk aylarda fark edilmez aylarda zeka geriliği ortaya Çıkar. Büyüme, gelişme geriliği, Yürüme ve oturmada sorun, İdrar ve terde küf kokusu, Mikrosefali (küçük kafa yapısı), SaÇ, deri ve gözlerde açık renk, Cilt sorunları ve deri döküntüleri, Aşırı hareket ve davranış bozuklukları, Havale, kusma gibi bulgular görülür TEDAVİ SÜRECİ ERKEN TEŞHİS EDİLDİĞİNDE FENİLKETONÜRİ TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR. Günümüzde şu anda uygulanan tek tedavi TIBBİ BESLENME TEDAVİSİdir. Hastalığın türüne göre değişir. Diyet tedavisine yaşamın ilk 21 gününde başlanmalıdır. Tedavide genel ilke gıda ile alınan fenilalanin miktarını azaltarak kanfenilalanin düzeyini normal sınırlar içinde tutmaktır. Diyet tedavisi yaşam boyu sürmelidir. Fenilketonürili bebekler doğumu izleyen ilk günlerde teşhis edilebildiğinde, uygun beslenme tedavisive diyet tedavisi ilefenilalanini Çok azaltılmış veya fenilalanin içermeyen özel ve ilaç niteliğinde mamaların kullanılmasıyla hastalığın kalıcı hasar bırakan bulguları önlenebilir ve bu Çocukların zekã gelişimleri akranlarına benzer olabilir FENİKETONÜRİLİ BİREYELERE YASAK OLAN GIDALAR - Süt ve süt ürünleri (süt, yoğurt, ayran, cacık, peynir ve Çeşitleri, bunlarla yapılan bütün besinler) - Yumurta - Et ve et ürünleri (kırmızı et, tavuk, balık, hindi eti, salam, sosis, sucuk, pastırma, kavurma, kabuklu deniz ürünleri, midye v.b) - Hayvanın iç organları (beyin, karaciğer, böbrek v.b.) - Normal ekmek (buğday, Çavdar, yulaf, mısır ekmekleri) - Kuru yemiş (fındık, fıstık, leblebi, Çekirdek Çeşitleri, badem, ceviz) - Kuru baklagil (kuru fasülye, nohut, mercimek, iç bakla, soya fasülyesi, kuru barbunya) - Hazır besin (kraker, bisküvi, kek, kurabiye, pasta ve yasaklarla yapılmış bütün besinler) - Aspartam ve fenilalanin içeren bütün içecek, sakız, yiyecekler. Serbest Tüketilebilen Besinler Mısır nişastası, sade lokum, sade akide şekeri, Çay, ıhlamur, adaçayı, sıvı yağ, Çay şekeri, elma suyu, komposto suyu, gazoz, kolalı içecekler. Sınırlı Miktarda Tüketilmesi Gereken Besinler Sebzeler, meyveler, unlu gıdalar, zeytin, margarin, tereyağı, bal, pekmez TEDAVİ MERKEZLERİ İSTANBUL İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: / İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: ANKARA Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi Tel: Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğit. Araştırma Hastanesi Tel: İZMİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: / ADANA Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: / ESKİŞEHİR Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: KAYSERİ Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Fakültesi Hastanesi Tel: / 11 KIRIKKALE Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Selda Hızal Bülbül Tel: /2154,2158 BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ *Yeni doğan her 4 bin 500 bebekten biri PKU hastası olarak dünyaya geliyor. *Türkiye'de, beş binpku hastası bulunuyor. *Yeni doğan bebeklerde, ilk 48 saat içinde topuktan alınan üç damla kanla teşhis ediliyor. *Türkiye'de sadece sekiz tane PKU tedavi merkezi var. *Hastalar, haftada bir kan vermek zorundalar ve hastaneye bağımlı haldeler... *Ömür boyu diyet yapıyorlar. Hamburger, döner, Çikolatanın tadını dahi bilmiyorlar. Ekmekleri bile farklı... *Özel mamaları sayesinde protein alıyorlar, kaç yaşına gelirseler gelsinler, bu mamaları ömür boyu kullanıyorlar. ***Diyet yapmaz ve bu özel mamaları tüketmezlerse, Çocuklarda zeka geriliği oluyor. *Anaokullarına kabul edilmiyorlar, askerlikten muaflar... DERNEĞİN AKTİVİTELERİ Şanlıurfa daki ve Çevre illerdeki fenilketonürili Çocukların yaşam kalitelerini artırmak,toplumsal duyarlılık ve bilinci oluşturmak amacı ile kurduğumuz derneğimiz: 1- Çocukların ürün yelpazelerini genişletmek amacı ile ithalatçı ve üretici firmalarla temasa geçerek ürünlerin teminini sağlar. 1-Ürün temini noktasında sıkıntı yaşayan fenilketonürili yakınlarına bu konuda bilgi sağlar 2- Diyet ve tedavi süreci ile ilgili üyeler arasındaki bilgi ve dayanışmayı pekiştirme amacı ile toplantı,broşür,el kitapları ve seminer Çalışmaları düzenler. 3- Hastalıkla ilgili toplantı ve ve seminerler gibi tanıtıcı ve eğitici faaliyetlerle toplumda bu konuda bilinç oluşturma. DERNEK BAŞKANI: MUSTAFA ÇİFTÇİ Telefon: Bölgemiz ve Şanlıurfa için Çok önemli bir sağlık hizmeti yürüten derneğin banka hesap numarası ZİRAAT BANKASI ŞANLIURFA ŞUBESİ: IBAN:TR VAKIFBANK ŞANLIURFA ŞUBESİ HESAP NO:TR btn-social-wrapper { height: 37px; line-height: 37px; float:left; margin: 5px 0; }.btn-social-wrapper a { font-family: Open Sans Condensed, sans-serif!important; font-size: 16px; font-weight:500; }.btn-social-wrapper.album { height: auto; }.social-icon { background-position: 0 0; background-repeat: no-repeat; display: inline-block; height: 24px; line-height: 14px; margin: 0 4px 0 0; vertical-align: text-top; width: 24px; }.btn-social.social-icon { margin-top: -4px; }.social-icon.white { background-image: url('thema/pro/images/glyphicons_social-white.png'); }.social-icon.social-fb { background-image: url('thema/pro/images/social_icons.png'); background-position: 0 0; background-repeat: no-repeat; display: inline-block; height: 14px; line-height: 14px; vertical-align: text-top; width: 14px; }.social-icon.social-tw { background-image: url('thema/pro/images/social_icons.png'); background-position: -14px 0; background-repeat: no-repeat; display: inline-block; height: 14px; line-height: 14px; vertical-align: text-top; width: 14px; }.social-icon.social-gl { background-image: url('thema/pro/images/social_icons.png'); background-position: -28px 0; background-repeat: no-repeat; display: inline-block; height: 14px; line-height: 14px; vertical-align: text-top; width: 14px; }.btn-social,.shr.fb-like { border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 2px; color: white; display: inline; margin-right: 5px; padding: 10px; position: relative; }.btn-facebook { background-color: #2e4a88; border-bottom-color: #1b3d82; }.btn-facebook:hover { background-color: #354f84; }.btn-twitter { background-color: #008dde; border-bottom-color: #0078bd; }.btn-twitter:hover { background-color: #1397d8; }.btn-google { background-color: #cc3622; border-bottom-color: #ba2714; }.btn-google:hover { background-color: #d04829; }.btn-linkedin { background-color: #4875b4; border-bottom-color: #3f679e; }.btn-linkedin:hover { background-color: #5180c2; }.social-icon.google_plus { background-position: -96px 0; }.social-icon.linked_in { background-position: -336px -48px; }.social-icon.facebook { background-position: 0-144px; }.social-icon.twitter { background-position: -48px -144px; } Facebook ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn de Paylaş