GLİAL TÜMÖRLERDE PROGNOZ VE

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GLİAL TÜMÖRLERDE PROGNOZ VE"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniği Klinik Şefi: Dr.Nurettin UNUR GLİAL TÜMÖRLERDE PROGNOZ VE SAĞKALIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER ( UZMANLIK TEZİ ) Dr. FATMA ABACIGİL İSTANBUL

2 TABLO LİSTESİ Tablo 1. Hücre kökenine göre primer intrakranial tümörler Tablo 2. İntrakranial tümörlerin topografik dağılımı Tablo 3. Olguların yaş ortalaması Tablo 4. Olguların yaş gruplarına göre dağılımları Tablo 5. Cinsiyete göre hasta dağılımı Tablo 6. Olguların tümör histolojisine göre dağılımları Tablo 7. Olguların tümör grade ine göre dağılımları Tablo 8. Cinsiyete göre patolojinin dağılım Tablo 9. Performans durumuna göre dağılım Tablo 10. Olguların tümör lokalizasyonuna göre dağılımları Tablo 11. Olguların preoperatif tümör büyüklüğü Tablo Cerrahi yöntemine göre dağılım Tablo Tablo 13. Lokalizasyona göre uygulanan cerrahi yöntemlerin dağılımı Tablo 14. Lokalizasyona göre rezidü tümör boyutlarının dağılımı Tablo 15. Cerrahi sonrası rezidü tümör dağılımı Tablo 16. Radyoterapi dozlarına göre dağılım Tablo 17. Olguların operasyon tipi-radyoterapi dozuna göre dağılımı Tablo 18. Radyo-cevap durumuna göre dağılım Tablo 19. Yaş grupları ve tümör grade ine göre dağılım Tablo 20. Yaş grupları ve tümör lokalizasyonuna göre dağılım Tablo 21. Tümör lokalizasyonuna göre uygulanan cerrahi yöntem Tablo 22. Genel sağkalım Tablo 23. Cinslere göre sağkalım Tablo 24. Yaş gruplarına göre sağkalım Tablo 25. Grade lere göre sağkalım Tablo 26. Performans durumuna göre sağkalım süreleri Tablo 27. Lokalizasyona göre sağkalım süreleri Tablo 28. Preoperatif tümör çapına göre sağkalım süreleri Tablo Cerrahi şekline göre sağkalım analizi Tablo Tablo 30. Postoperatif tümör boyutuna göre sağkalım analizi Tablo 31. Radyoterapi dozunun sağkalıma etkisi Tablo 32. Tedavilere cevap 2

3 ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1. Anterior komissür planında telensefalon boyunca alınan frontal kesit Şekil 2. Santral sinir sisteminin sagital kesiti Şekil 3. Baş simülasyon filmi Şekil 4. Frontoparietal tümörlü hastada izodoz eğrileri Şekil 5. Bloklu ve spinal alanlı lateral tüm beyin sahası GRAFİK LİSTESİ Grafik 1. Genel sağkalım eğrisi Grafik 2. Cinslere göre sağkalım eğrileri Grafik 3. Yaş gruplarına göre sağkalım eğrileri Grafik 4. Grade lere göre sağkalım eğrileri Grafik 5. Performans durumuna göre sağkalım eğrileri Grafik 6. Lokalizasyona göre sağkalım eğrileri Grafik 7. Preoperatif tümör çapına göre sağkalım eğrileri Grafik 8-1. Cerrahi şekline göre sağkalım eğrileri Grafik 8-2. Grafik 9. Postoperatif tümör boyutuna göre sağkalım eğrileri Grafik 10. Radyoterapi dozuna göre sağkalım eğrileri Grafik 11. Tedavilere cevap 3

4 ÖZET Vakıf Gureba Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğine Ocak Aralık 2001 tarihleri arasında beyin tümörü tanısı ile başvurmuş 116 olgu yaş, cins, performans durumu, tümör histolojisi, grade i, lokalizasyonu, tanı anındaki tümör boyu, postoperatif tümör boyu, cerrahinin kapsamı ve radyoterapi sonrası ilk 3 üncü ayda radyo-cevap gelişimi ve sağkalım üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amacıyla retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Eksitus tarihleri tam olarak bilinen 97 olgu toplam sağkalım ve prognostik faktörler açısından analiz edildi. İzlem süresi aydır. Kliniğimizde beyin tümörüne rastlanma oranı %5.6 dır. K/E oranı 0.8/1 dir. Hastalarımızın yaş ortalaması (median 41.5) olup en küçük 7, en büyük 87 yaşındadır.. Histopatolojik tip olarak Astrositoma (%32.8), glioblastome multiforme (% 26.7), grubuna en sık rastlanmıştır. Performans durumu 0-1 olan hastalar çoğunluğu oluşturmaktadır (%81.1). Serimizde ortalama sağkalım süresi 48 ay, medyan 42 ay olup; 1 yıllık, 3 yıllık ve 5 yıllık sağkalım sürelerimiz sırasıyla %70.69, %56.90, % dir. Histopatolojik tipler Kernohan gradlendirme sistemine göre değerlendirilmiş ve sağkalım farkları anlamlı bulunmuştur. Glioblastome multiformede ortalama sağkalım ay iken, grade I hastalarda ortalama sağkalım aydır. Hastaların performans durumu Dünya Sağlık Örgütü performans skalasına göre değerlendirilmiştir. DSÖ 0 olanlarda yıllık sağkalım oranları %80.43, % 71.74, %52.17 iken DSÖ 4 olanlarda 1 yıllık sağkalım %41.67, 3 yıllık sağkalım % dir. Çalışmamızda performans durumu önemli prognostik faktörlerden biri olarak saptanmıştır (p:0.0006). Olgularımızdaki postoperatif rezidü tümöre göre yapılan analizlerde 5cm den büyük rezidüsü olanlarda yıllık sağkalım oranları %41.67, %33.33, %16.67 iken, postoperatif rezidü tümörü olmayanlarda %88, %68, %56 dır. Çalışmamızda rezidü tümör varlığı sağkalım süresini etkileyen faktörlerdendir (p:0.0007). 4

5 Olgularımızdan operasyon sonrası radyoterapi uygulanan gruptan, cevap görülenlerde ortalama sağkalım süresi ay iken, stasyoner giden veya progresyon gösterenlerde ortalama sağkalım süresi ay olarak saptanmıştır. Çalışmamızda cins, tümör lokalizasyonu, preoperatif tümör boyutu sağkalım süresini etkilememektedir. Anahtar kelimeler: Beyin tümörleri, prognostik faktörler, beyin tümörlerinde sağkalım. 5

6 İÇİNDEKİLER: ÖZET... 1 GİRİŞ... 3 GENEL BİLGİLER... 4 GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ KAYNAKLAR

7 ÖZET Vakıf Gureba Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğine Ocak Aralık 2001 tarihleri arasında beyin tümörü tanısı ile başvurmuş 116 olgu yaş, cins, performans durumu, tümör histolojisi, grade i, lokalizasyonu, tanı anındaki tümör boyu, postoperatif tümör boyu, cerrahinin kapsamı ve radyoterapi sonrası ilk 3 üncü ayda radyo-cevap gelişimi ve sağkalım üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amacıyla retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Eksitus tarihleri tam olarak bilinen 97 olgu toplam sağkalım ve prognostik faktörler açısından analiz edildi. İzlem süresi aydır. Kliniğimizde beyin tümörüne rastlanma oranı %5.6 dır. K/E oranı 0.8/1 dir. Hastalarımızın yaş ortalaması (median 41.5) olup en küçük 7, en büyük 87 yaşındadır.. Histopatolojik tip olarak Astrositoma (%32.8), glioblastome multiforme (% 26.7), grubuna en sık rastlanmıştır. Performans durumu 0-1 olan hastalar çoğunluğu oluşturmaktadır (%81.1). Serimizde ortalama sağkalım süresi 48 ay, medyan 42 ay olup; 1 yıllık, 3 yıllık ve 5 yıllık sağkalım sürelerimiz sırasıyla %70.69, %56.90, % dir. Histopatolojik tipler Kernohan gradlendirme sistemine göre değerlendirilmiş ve sağkalım farkları anlamlı bulunmuştur. Glioblastome multiformede ortalama sağkalım ay iken, grade I hastalarda ortalama sağkalım aydır. Hastaların performans durumu Dünya Sağlık Örgütü performans skalasına göre değerlendirilmiştir. DSÖ 0 olanlarda yıllık sağkalım oranları %80.43, % 71.74, %52.17 iken DSÖ 4 olanlarda 1 yıllık sağkalım %41.67, 3 yıllık sağkalım % dir. Çalışmamızda performans durumu önemli prognostik faktörlerden biri olarak saptanmıştır (p:0.0006). Olgularımızdaki postoperatif rezidü tümöre göre yapılan analizlerde 5cm den büyük rezidüsü olanlarda yıllık sağkalım oranları %41.67, %33.33, %16.67 iken, postoperatif rezidü tümörü olmayanlarda %88, %68, %56 dır. Çalışmamızda rezidü tümör varlığı sağkalım süresini etkileyen faktörlerdendir (p:0.0007). 7

8 Olgularımızdan operasyon sonrası radyoterapi uygulanan gruptan, cevap görülenlerde ortalama sağkalım süresi ay iken, stasyoner giden veya progresyon gösterenlerde ortalama sağkalım süresi ay olarak saptanmıştır. Çalışmamızda cins, tümör lokalizasyonu, preoperatif tümör boyutu sağkalım süresini etkilememektedir. Anahtar kelimeler: Beyin tümörleri, prognostik faktörler, beyin tümörlerinde sağkalım. 8

9 GİRİŞ Kanser günümüzde, tüm dünya nüfusunda yaşam süresinin artışı ile ilişkili olarak, gittikçe önem kazanmakta olan bir sağlık sorunudur. Dünya sağlık örgütüne göre, ilk 5 yaşından sonra hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde ilk üç ölüm nedenlerinden birisi kansere bağlı ölümlerdir yılı verilerine göre, dünyada her yıl 6.4 milyon yeni kanser vakası ortaya çıkmakta ve 4.8 milyon kişi de kanser nedeni ile ölmektedir (8). ABD de beyin tümörleri tüm kanserlerin %1.5 ini oluşturur. Nadir görülen tümörler olmakla birlikte, bütün toplumlardaki kansere bağlı ölümlerde, ilk beş nedenden biridir(11,12). Kansere bağlı ölümlerin % 2 sinden gliomalar sorumludur (4,12,35,44). ABD de her yıl civarında erişkin insan beyin tümörü tanısı almaktadır (12) ve bu vakaların tanesi yüksek grade li glial tümörler olarak rapor edilmiştir(%1.3). Çocukluk çağının da en sık görülen solid tümörleridir. Beyin tümörleri 15 yaşın altındaki çocuklarda kansere bağlı ölümlerde 2 nci sırayı alır yaş arası adölesan ve adultlarda 3 ncü sırayı almaktadır. Bununla birlikte en sık 45 yaş üzerindeki insanlarda ortaya çıkarlar(36,57). Histolojik tiplerin büyük kısmında kadın erkek oranı 1:1 dir. Her yaşta görülebilirler. Ancak primer beyin tümörü insidansı, 70 yaş civarında de 20 iken, 15 yaş altı çocuklarda de 2 den azdır. Küçük fakat önemli bir pik 5-10 yaşlarında ortaya çıkar. Oran de 2 civarına ulaşır ve tüm çocukluk çağı kanserlerinin % 20 sini beyin tümörleri oluşturur (53). Türkiyede 16 merkezde yapılan bir çalışmaya göre ise, beyin tümörleri tüm kanser olguları içinde, erkek kanser hastalarının %2.9 unu, kadın kanser hastalarının %2.6 sını oluşturmaktadır. Türkiye de beyin tümörleri, sıklık sırasına göre ilk 10 a giren kanserler arasında olup; kadınlarda 9, erkeklerde 10. sırayı almaktadır (27,28). Yüksek grade li astrositomalar primer intrakranial tümörlerin % 40 ını oluşturur. Beş yıllık sağkalım oranı ise %10 un altındadır(15). Bu kötü prognoza sahip tümör grubunda radyoterapi en önemli tedavi seçeneğini oluşturmaktadır. Radyoterapiye cevap veren yüksek grade li intrakranial astrositomlarda nörolojik 9

10 bozuklukta ve yaşam kalitesinde düzelme elde edilebildiği gibi, sağkalıma olumlu etkisi randomize çalışmalarla da gösterilebilmiştir(15,49). Bu çalışmanın amacı beyin tümörlerinde radyo cevap gelişimini ve sağkalımı etkileyen faktörleri ortaya koymak ve tedavinin yönlendirilmesine katkı sağlamaktır. 10

11 2. GENEL BİLGİLER 2.1 Embriyoloji Sinir sistemi döllenmeden sonraki 3. haftanın sonunda, embriyoyu oluşturan üç tabakadan (ektoderm, mezoderm ve endoderm ); ektoderm hücrelerinin çoğalması sonucu gelişen, nöral plaktan meydana gelir. Nöral plağın ortasında oluşan çöküntüden sulkus nöralis ve bundan da nöral tüp gelişir. Bu gelişim sürecinde nöral tüp, yüzeyel vücut ektoderminden ayrılır. Kapanan nöral tüp, tek sıralı silindirik epitelden oluşmuştur. Bu epitelin proliferasyonu ile birkaç tabaka gösteren psödostratifiye bir nöro epitel oluşur. Bu nöral epitelden nöron ve glial elemanlar (epandimal hücreler, oligodendrogliolar, astrositler) meydana gelir(15). Beyin dokusu, glial hücreler (astrositler, oligodendrositler, epandimal hücreler) ve mikroglia denilen, hücreleri kapsayan özel bir destek dokusu içine gömülü olan nöronlardan oluşur. Astrositler iki morfolojik biçim gösterir: 1- protoplazmik (gemistositik) astrositler; gri cevherde bulunur, 2- fibröz astrositler; beyaz cevherde daha yoğun olarak bulunurlar. Oligodendrositler ise, gri ve beyaz cevherde yer alırlar. Epandim hücreler ise, ventrikülleri döşeyen hücrelerdir(49). 2.2 Anatomi Beyin, ön-arka çapı 16cm, transvers çapı 14cm civarında olan bir organdır. Beyin hacmi yaklaşık 1300 cm³, yüzey alanı yaklaşık 2000 cm², ağırlığı 1300 gr ( ) ve korteks kalınlığı ortalama 2.5cm dir. beyin dokusunun % 40 ı gri cevher, % 60 ı beyaz cevherden meydana gelir (25). Beyin, kranial kavitede posterior fossayı işgal eden beyin sapı ve serebellum ile birlikte yer alır. Meninksler tarafından kaplanmış durumdadır. Meninksler, dışta duramater, içte sulkusları saran pia ve ikisinin arasında pia ile subaraknoid aralığı ayıran araknoidden oluşur. Subaraknoid aralık, beyin omurilik sıvısı (BOS) ile doldurulmuştur. Sıkı fibröz dokudan oluşan tentorium, supra ve infra tentorial kompartmanları birbirinden ayırmaktadır. Diensefalon; talamus, hipotalamus, subtalamus ve pineal bölgelerden meydana gelir. Tentoryal çentikte mezensefalon, 11

12 klivusun üst parçasına oturur. Tektum parçası kranial sinir çekirdeklerinin bir kısmını içerir (okulamotor, troklear, trigeminal). Pons, iki serebellar hemisfer arasında bilgi bağlantısını sağlar ve mezensefalondan gelen ana uyarıları taşır. Pons ve medulla oblangata sınırları arasından abdusens, fasial ve akustik sinirler geçer. Bu sinirlerin çekirdekleri ise az veya çok, beyin iki parçası arasında paylaştırılmıştır. Medulla oblangata ise pons, spinal kord ve serebellum arasındaki bağlantı yollarını düzenler. Serebellum ponsun arka ve yan kısmında, median vermis serebelliden gelişir ve vermis serebelli, serebellumun en önemli parçasıdır. Beyin arteryel kanlanmasını, supratentoryal bölgede internal karotid arterden, infratentoryal bölgede ise çok büyük bir kısmını, vertebral arterden alır. Orta serebral arter, internal karotid arterin ana dalıdır ve beynin konveks yüzünün beslenmesinden sorumludur. Beynin medial yüzü ise, en fazla anterior serebral arter ile beslenir. Oksipital lobu ise, posterior serebral arter besler. Ventriküler sistem, primitif nöral kanaldan balonlaşma ile gelişir ve epandim hücreleri ile döşelidir. Ventriküler sistemde BOS üretilir. Foramen Monro lar, 3. ventrikülün superio-lateral köşelerinde yer alırlar. Üçüncü ve lateral ventriküller arasında BOS geçişini sağlarlar. Aquaductus sylvi, orta beyindedir ve intrakranial sinir sisteminin en dar kanalıdır. BOS, foramen Magendi ve iki foramen Luschka vasıtası ile ventriküler sistemden, subaraknoid aralığa geçer. Bu üç foramen, medulla oblangata seviyesinde 4. ventrikülün tavanında ve lateral köşelerinde yerleşmiştir(25). 2.3 Etyoloji Epidemiyolojik çalışmalar ve hayvan çalışmaları, santral sinir sistemi tümörlerinin etyolojisinde; genetik faktörlerin (tüberoskleroz, Von Recklinghausen, Von Hippel-Lindau hastalıklarında olduğu gibi), çevresel faktörlerin (aromatik hidrokarbonlar, mesleki faktörler gibi), virüslerin ve post-natal radyasyonun rol oynadığını göstermiştir. Radyasyon potansiyel karsinojen olarak bilinir. Yapılan araştırmalar, daha önceden başka bir nedenle baş bölgesine radyasyon uygulanan olguların % 1 inde, 12

13 santral sinir sistemi tümörleri (% 70 menengiom, % 15 astrositom, % 6 sarkom ve % 9 mikst tipler) gözlendiğini ortaya koymuştur. Santral sinir sistemi tümörlerinin etyolojisinde onkogen teorisi ise hala tartışmalı bir konu olma özelliğini korumaktadır(25). 2.4 Genel Özellikler Primer intrakranial tümörler beyin, kranial sinirler, meninksler, pituiter bez ve damarlardan gelişir. Beyin parankiminden gelişenler ektodermden; damarlar meninksler ve kan kompanentlerinden gelişenler ise, mezodermden çıkarlar(25). Hücre kökenine göre primer intrakranial tümörler Tablo-1 de görülmektedir (36). İntrakranial tümörlerin topografik dağılımı, tümörlerin primer yerleşimi sonucu semptomların ortaya çıkışında, beynin özel ve önemli bölgelerine olan komşuluğu ve tedavi yaklaşımları açısından önem taşır(53). İntrakranial tümörlerin topografik dağılımı Tablo-2 de görülmektedir. Beyin tümörlerinin çoğunun kapsülsüz olması, en önemli karekteristik özelliğidir. Beyin tümörleri, genellikle tek odaklıdır ve lenfatik sistem vasıtasıyla metastaz yapmazlar. Ekstranöral metastazlar çok nadirdir, ancak disgerminomlar, sarkomlar, menengiomlar, yüksek gradeli medullablastomlar ve astrositomlarda nadiren vasküler kanallar vasıtasıyla uzak metastazlar olabilir. En yaygın metastaz yerleri akciğer, lenf nodları, kemik ve karaciğerdir(25) Tablo-1 : Hücre kökenine göre primer intrakranial tümörler Astrositlerden Epandositlerden Oligodendrositlerden Araknoidal fibroblastlardan Nöroblastlar veya sinir hücrelerinden Eksternal granüler hücreler veya Astrositoma Glioblastoma Multiforme Epandimoma Oligodendroglioma Menengioma Ganglionöroma Nöroblastoma Retinoblastoma Medullablastoma 13

14 Nöroblastlardan Schwan hücrelerinden Melanosit hücrelerinden Koroid epitelyal hücrelerden Pituiter hücrelerden Endotelyal hücreler veya stromal hücrelerden Primitif germ hücrelerden Pineal parankimal hücrelerden Notokorddan Schwannoma Melanotik karsinoma Koroid pleksus papillomu Koroid pleksus karsinomu Adenoma Hemangioblastoma Germinoma Pinealoma Teratoma Kolesteatoma Pineasitoma Kordoma Tablo-2 İntrakranial tümörlerin topografik dağılımı Serebral Hemisferlerde Corpus Callosumda Lateral Ventrikülde Üçüncü Ventrikülde Optik Sinir Ve Kiazmada Pituiter Lojda Üçüncü Ventrikül Çevresinde Astrositoma Anaplastik Astrositoma Glioblastoma Multiforme Metastatik tümörler Oligodendrogliomalar Epandimoma Sarkoma Astrositoma Anaplastik Astrositoma Glioblastome Multiforme Oligodendroglioma Epandimoma Subepandimoma Menengioma Koroid Pleksus Papillomu Epandimoma Menengioma Astrositoma Pituiter Adenoma Kraniofarengioma Menengioma Germ Hücre Neoplazmları Astrositoma 14

15 Beyin Sapında Serebellopontin Bölgede Dördüncü ventrikülde Serebellumda Pineal Lojda Anaplastik Astrositoma Glioblastome Multiforme Oligodendroglioma Epandimoma Pilositik Astrositoma Astrositoma Anaplastik Astrositoma Glioblastoma multiforme Akustik Nörinoma Menengiom Koroid Pleksus Papillomu Glomus Jugulare Tümörü Ependimoma Koroid Pleksus Papillomu Menengioma Hemangioblastoma Metastatik Karsinoma Astrositoma Medullablastoma Germ Hücreli Tümör Tümöre bağlı peritümöral ödem gelişimi vazojenik, iskemik veya sitotoksik nedenli olabilir. Tümöre bağlı gelişen ödemin, kan beyin bariyerinin bozulması sonucu geliştiği kabul edilir ve beyin tümörlü hastalarda, ortaya çıkan klinik semptom ve bulguların, bir kısmının nedeni olduğuna inanılır. Tümör etkisi ile gelişen ödem miktarının, tümör infiltrasyonuna direkt olarak bağımlı olmadığının da bilinmesi gerekir(25). Beyin tümörlerinin % sini oluşturan, nöroglialardan kaynaklanan gliomalar, morfolojik ve biyolojik farklılıklar gösteren neoplazmları içerirler. Gliomaların % ını oluşturan astrositomalar, benign tümörler olarak bilinen kistik serebellar astrositomalardan, en malign tümör olarak bilinen glioblastome multiformeye kadar, değişik davranış biçimleri gösteren ve oligodendrogliomalar, epandimomalar, karışık gliomaları da kapsayan, en geniş grubu oluştururlar(4,7,53) Astrositomalarda histolojik grade çok önemlidir ve hasta yaşı ile ilişkili olarak artmaktadır. Tüm beyin tümörlerinin % 13 ünü, gliomaların % 30 unu, çocukluk çağı gliomalarının % ini içeren düşük gradeli astrositomalar; yaşlarda sıktır. Nadiren 50 yaş ve üzerinde ortaya çıkarlar. Düşük gradeli astrositomalar, genellikle benign kabul edilirler ve lokal hastalık olarak kalırlar ancak; tedavi edilmedikleri takdirde biyolojik olarak malign davranırlar. Düşük 15

16 gradeli astrositomalar erişkinlerde sıklıkla supratentoryal, çocukluk çağında ise infratentoryal yerleşim gösterirler. Erişkinlerde genelikle solid yapılıdırlar. Cerahi ve radyoterapi ile 5 yıllık sağkalım % civarındadır. Çocukluk çağının serebellar astrositomlarında bu oran % 50-80, pilositik astrositomalarında ise % 100 civarındadır (4,7,10,18,21,25,26,27,28). Anaplastik astrositoma, glioblastoma multiforme, karışık gliomayı içeren yüksek gradeli astrositomalar 50 yaş ve üzerinde sıktır. Genellikle supratentoryal yerleşim gösterirler. Derin invazyon yapma eğilimindedirler ve kritik bölgelere uzanım gösterirler(7). Yüksek gradeli astrositomalarda, cerrahi ve radyoterapi ile 5 yıllık sağkalım % den az, anaplastik astrositomalarda ortalama 27 ay; yüksek gradeli astrositomaların % 50 sinden fazlasını temsil eden glioblastome multiformeli olgularda ise, 2 yıllık sağkalım % 5 den az ortalama 8 ay civarındadır (25,46,53). Beyin tümörlerinin % 2 sini, gliomaların % 4 ünü oluşturan oligodendrogliomalar, erişkinlerde özellikle 40 yaş civarında ortaya çıkarlar. En sık supratentoryal bölgede frontal loba yerleşirler. Daha erken yaşlarda ise intraventriküler ve infratentoryal yerleştikleri görülür(24,46). Göreceli olarak benign tabiatlı, yavaş büyüyen, geç semptom veren, oldukça iyi prognozlu olan bu tümörlerde, cerrahi ve radyoterapi ile 5 yıllık sağkalım % 40-80, 10 yıllık sağkalım % civarındadır(15,46,53). 2.5 Patoloji Astrositomalar: Kendisini çevreleyen beyin dokusuna invazyon gösteren tümörlerdir. Boyutları birkaç santim olabileceği gibi, tüm beyin yarımküresini etkileyip, korpus kallosum aracılığı ile karşı küreye geçecek kadar büyük olabilir (50). Astrositik tümörlerde küçük hücreler hakimdir, sık mitoz, pleomorfizm, invazyon, proliferasyon gibi malign histolojik özellikler görülür(15). Pilositik astrositomlar: Tipik olarak çocuk ve gençlerde ortaya çıkan, çoğunlukla serebelluma yerleşen tümörlerdir. Makroskopik olarak çoğunlukla kist duvarında yerleşen mural nodül olarak gelişirler. Mikroskopik olarak orta derecede proliferasyon gösteren iki kutuplu pilositik astrositlerden oluşurlar. Damar endotel proliferasyonu bu tümörlerde kötü prognoz göstergesi değildir. Bu tümörler prognozu en iyi olan gruptur(50). Anaplastik astrositomalar: Çoğunlukla frontal veya temporal beyaz cevhere yerleşirler. Hücresel artış, çekirdek ve sitoplazmada pleomorfizm, çekirdekte 16

17 hiperkromazi gibi tipik anaplazi özellikleri gösterirler, ancak nekroz içermezler. Damar epitelinde proliferasyon ve birden fazla mitoz tanıyı destekler(15,50). Glioblastoma multiforme: Çoğunlukla frontal veya temporal beyaz cevhere yerleşirler. Tümörde nekroz odakları, kistler, kanama alanları, damar endotel proliferasyonu ve mitoz sıktır. Mikroskopik olarak anaplastik astrositomalardan nekroz içermeleri ile ayrılırlar. Nadiren bu iki tip tümör BOS aracılğı ile santral sinir sisteminin tümüne yayılabilirler(50). Beyin sapı gliomaları: Genellikle 20 yaş civarında görülürler. %50 si düşük grade li olan, ancak lokalizasyonları nedeniyle malign davranış sergileyen bu tümörlerin %50 sinin otopsi sonrasında glioblastom olduğu anlaşılır(15,50). Optik sinir gliomaları: Optik kanal, orbita veya kiazmaya yerleşirler. Sıklıkla düşük grade li tümörler olmakla birlikte, yerleşimleri nedeniyle malign davranış sergilerler(15). Oligodendrogliomalar: Sıklıkla subkortikal bölgeden gelişmeye başlayıp beyaz cevher içine yayılım gösterirler. Genellikle yavaş ve sinsi bir büyüme gösterdiklerinden operasyon sırasında görülen en büyük tümörler olarak bilinirler (46). Nadiren BOS aracılığıyla yayılabilirler. Mikroskopik olarak uniformdurlar. İnce granüler kromatinli, yuvarlak düzenli görünümlü çekirdeklerine karşın, sitoplazmik halo ile çevrili hücrelerin bir araya gelmesi ile ortaya çıkan kordonlardan oluşurlar. Kapillerlerden oluşan damarsal ağın tümör hücrelerini gruplara ayırması tipiktir. %50 sinde astrositom odakları vardır ve bu odaklar prognozu kötü yönde etkiler(50). Hipofiz Tümörleri: Ön hipofizin hormon salgılayan hücrelerinden köken alan, sıklıkla sella içine yerleşen, genellikle belirgin şekilde kapsüllü tümörlerdir. Tümörlerin çoğunluğu mikroadenomdur, ancak makroadenomlar da nadir değildir. %80 i kromofob hücrelerden gelişir. Hormon salgılama işlevi veya kitle etkisiyle klinik bulgu verirler(15,50). Epandimomalar: Ventriküler epandim hücrelerinden köken alan, %70 i infratentoriyal yerleşimli tümörlerdir. Genellikle ilk 20 yaş civarında 4. ventrikülde, orta yaşlarda ise omurilikte ortaya çıkarlar. Sıklıkla çevre beyin dokudan kolayca ayrılırlar, ancak medulla ve ponsa çok yakın yerleştiklerinden tümüyle çıkarılamazlar. Mikroskopik olarak temel tanısal bulgusu pleomorfik olması, tümör hücrelerinin rozetler ve perivasküler epandimal psödorozetler oluşturmasıdır(15,50) 17

18 Medullablastom: En sık çocukluk çağında, tipik olarak vermiste; erişkinlerde ise beyin yarımkürelerinin yan kısımlarında ortaya çıkarlar. Mikroskopik olarak orta derecede pleomorfik, küçük çekirdekli, sitoplazmadan fakir, hücreden zengin tümörlerdir. Hızlı büyürler, mitoz sıktır, bazen rozet formasyonu yapabilirler. Sıklıkla BOS aracılığıyla yayılarak epandim ve araknoid altı yaygın tutulum oluştururlar(15,50). Diğer Tümörler: Menengiomalar; araknoidin meningotelyal hücrelerinden gelişen, tüm beyin ve meninks tümörlerinin %20 sini oluşturan, sıklıkla orta yaşlardaki kadınlarda görülen, tek olma eğilimli tümörlerdir. Nadiren yüksek mitoz hızı gösteren malign formları da olabilir(15,50). Hemengioma hemangioblastomalar; tüm yaş gruplarında görülebilen, infratentoriyel yerleşimli, iyi prognozlu, nadiren anaplastik özellikler gösterebilen tümörlerdir. Nörilemmom schwannom nörinomlar; 8. kraniyal sinir kökenli, serebellopontin açı yerleşimli tümörlerdir. Pinealoma Disgerminoma Embriyonal karsinomlar; pineal bölgede yerleşen, histolojik olarak seminomatöz, hemorajik, pleomorfik varyasyonları olabilen tümörlerdir. Sarkomalar; pleomorfik özellik gösterirler. Nörofibromlar; benign lezyonlardır ve fibroblastik özellik gösterirler. Lenfoma, retikulum hücreli sarkoma, mikrogliomalar; serebruma lokalize, perivasküler infiltrasyon gösteren tümörlerdir. Kraniofarengeomalar; intrasellar ve suprasellar yerleşimli solid, kolumnar hücreler, kistler, kalsifikasyonlar içeren tümörlerdir. Astroblastomalar; astrositomaların genç adultlarda serebral hemisferlerde görülen, orta derecede malign potansiyel taşıyan bir formudur. Koroid pleksus papillom ve karsinomları; çocukluk çağında görülen, ekilim yapmaya eğilimli tümörlerdir. Gangliogliomalar; çocukluk çağında görülen, supratentoriyel, orta hat yerleşimli, sıklıkla iyi prognozlu, anaplastik varyasyonları da olabilen tümörlerdir. Hemanjioperisitomalar; vasküler menenjiomaların bir varyantıdır. Lipomalar; korpus kollosum civarında yerleşen, sıklıkla bulgu vermeyen, nadir görülen benign tümörlerdir. 18

19 Medulloepitelyomalar; posterior fossada çocukluk çağının nadir görülen tümörlerindendir, kötü prognozludur ve BOS ile yayılma eğilimindedir. Pituiter karsinomlar; ön pituiter lobun nadir görülen anaplastik tümörleridir, BOS yayılımı ve kemik invazyonu yapma eğilimindedir. Polar spongioblastomlar; nadir görülen ventriküler duvar kökenli tümörlerdir,kötü prognozlu ve ekilim yapma eğilimlidirler. Medullablastoma, pineoblastoma, primitif glioma, epandimoblastoma, nöroblastoma, koroid pleksus tümörü, ganglionöroma ve melanin içeren tümörleri içeren primitif nöroektodermal tümörler (PNET) grubu ise; az veya hiç differensiye olmamış embriyonel hücrelerden gelişirler. Sıklıkla çocuklarda, orta hatta ortaya çıkarlar, anaplastiktirler, kötü prognozludurlar ve BOS a yayılma eğilimindedirler (15). 2.6 Semptomlar Beyin tümörleri tümörün kitle etkisine, peritümöral ödem gelişmesine veya hidrosefaliye bağlı olarak gelişen intrakranial basınç artışı; kitle, ödem veya normal doku yıkımına bağlı olarak gelişen fokal nörolojik bozukluklar, kortikal irritasyona bağlı gelişen nöbetleri kapsayan 3 mekanizma ile ilk semptomlarını verirler. İntrakranyal basınç artışı genellikle BOS akışında meydana gelen bir tıkanıklığın sonucudur. Semptomları ise başağrısı, bulantı, kusma, diplopi, papil ödem, mental değişiklikler ve letarjidir. Beyin parankimi ağrıya duyarlı değildir. Başağrısı, meninkslerde kan damarlarıyla ilişkili olan, ağrıya duyarlı sinir uçlarının irritasyonu ve lokal gerilimi sonucu gelişebileceği gibi, tümörün basıya neden olabilecek kritik hacme ulaşması sonucu, intrakranyal basıncın artışı ile ilişkili olarak da ortaya çıkabilir. Sıklıkla bölgesel olma özelliği taşır ve genellikle tümörün yerleşimi hakkında bilgi verir. BOS dolaşımı pozisyonla ilgili olarak değişiklik gösterdiğinden ; başağrısı karekteristik olarak sabah saatlerinde daha şiddetlidir. Öksürmek veya intrakranial basıncı arttıracak vücut hareketlerinde bulunmak ağrıyı şiddetlendirir. Bulantı-kusma sıklıkla orta hat ve posterior fossa tümörleri ile 19

20 ilişkilidir. Mental değişiklikler primer veya metastatik frontal ve temporal lob tümörlü hastalarda çok sık görülen ortak bir bulgudur(15,36,57). İntrakranyal tümörler kitle etkisi veya metabolik bozukluklara yol açmak suretiyle, fonksiyonel yıkıma neden olabilir(9,27,28). Nörolojik bozukluklar, beyinin tutulduğu alana bağımlı olarak ortaya çıkar. Örneğin baskın hemisferde gelişen bir tümör, afazi ve karşı tarafta hemiparezi; serebellar yerleşimli bir tümör ataksi ve koordinasyon bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıkabilir (57). Tümör yerleşimine bağımlı olarak, fokal ve lobal bulgular da görülebilir.örneğin pariyatel lob tümörlerinde afazi, agnozi, kortikal apreksi, hemipleji veya parezi; temporal lob tümörlerinde yakın hafıza kaybı, auralı nöbetler ve hallusinasyonlar; frontal lob tümörlerinde anosmi, kişilik değişiklikleri, olfaktor hallusinasyonlar; oksipital lob tümörlerinde görme alanı bozuklukları ve aleksi görülebilir(27,28). Epileptik nöbetler sinir dokudaki irritasyonu gösterir.en sık grand mal ve fokal tip nöbetler görülür ve tümör lokalizasyonuna yardımcı olabilir(27,28,57). Amenore, galaktore, akromegali gibi endokrin problemler ve hormonal değişiklikler, pitüiter tümörlerin tanısında yol göstericisidir(27,28). 2.7 Tanı metodları Beyin tümörlü hastaların ilk muayenesi, ayrıntılı bir hikaye almayı ve fizik muayeneyi kapsamalıdır. Aile hikayesi önemlidir.beyin tümörleri ile ilişkili olan herediter hastalıklar, kimyasal maddelere maruz kalınmış olması, enfeksiyon hikayesi etyolojinin belirlenmesinde yardımcı olabilir(27,28). Nörolojik muayenede davranış biçimi, duygusal yapı, entellektüel düşünce gibi mental durumun saptanması; yürüme, denge gibi koordinasyon durumunun tespiti ;ağrı, dokunma, vibrasyon gibi duyusal algılamaların anlaşılması ;kas gücü, kas tonusu, pasif hareketlere karşı kasların direnci gibi motor yanıtı ve kranyal sinirlerin sağlıklı çalışıp çalışmadığının belirlenmesi amaçlanır. Yapılması gereken bir diğer rutin test ise, artan intrakranyal basıncın önemli bir göstergesi olan, papil ödem varlığının göstermek için göz dibi muayenesidir(27,28). Görme alanı muayenesi ise optik sinir, optik kiazma, optik traktusu etkileyen veya oksipital lobda lokalize tümörlerde yararlı olur. Kalorik testler ile meydana gelen nistagmusun analizi, beyin sapı veya serebellopontin açı lezyonlarını 20

21 gösterebilir.odiyometri ile tespit edilen, işitme azalması gibi tek taraflı anormal bulgular da serebellopontin açı tümörünü gösterebilir. Beyin tümörlerinin bir kısmı karaciğer, böbrek, akciğer, meme gibi organların primer tümörlerinin beyine metastazı sonucu gelişir ve bu organların incelenmesi, primer veya metastatik beyin tümörünün ayırıcı tanısında yardımcı olabilir(27,28). Beyin tümörlerinin laboratuar tanısında, şu an en önemli rolü, tümör histolojisinin tespiti ve BOS'un değerlendirilmesi oynamaktadır. Histopatolojik örnek almanın en iyi yolu,stereotaktik biyopsidir. Bu sayede hekim, histopatolojik bulgular ile bilgisayarlı tomografi (BT) ve magnetik rezonans (MR) görünümü arasında, karşılıklı ilişki kurabilir(27,28). Lomber ponksiyon, BOS örneği almayı sağlayan bir yöntemdir. Bu verilerdeki ve BOS akışkanlığındaki değişiklikler, tümör etkilerini veya yayılımını gösterebilir. Bununla birlikte serebellar veya temporal lob tümörlü, intrakranyal basınç artışı semptomları gösteren hastalarda, tentoriyal veya foramen magnuma herniasyon olasılığı fazla olduğundan, lomber ponksiyon göreceli olarak kontrendikedir.bos sitolojisi sıklıkla metastatik yayılımın gösterilmesinde kullanılır(27,28). BOS sitolojisinde malign hücre varlığı, protein, glukoz, human koriyonik gonadotropin ve alfa-fetoprotein gibi tümör belirleyicileri araştırılır. Normal sitoloji ve normal glukoz seviyeleri ile birlikte yüksek protein konsantrasyonu, tümörün kafa tabanında olduğunu gösterir(1). BOS'ta poliaminler putreskin spermidin mevcudiyeti medullablastomu düşündürür. Enolaz nöronal doku için spesifiktir. Alfa-fetoprotein ve human koriyonik gonadotropin seviyeleri, parasellar ve pineal bölge embriyonel tümörleri gibi, bazı özel durumlarda değerlendirilmelidir(27,28). Beyin tümörlerinde BT, tanı koyma, lokal tedavileri planlarken tümör boyutunu ölçme, tedavi altındaki hastalarda tümöre bağlı değişen parametrelerin değerlendirilmesi ile, tedavinin etkinliğini belirleme ve tedavi sonrası takiplerde, tedaviye yanıtı ölçmede yaygın olarak kullanılan temel yöntemdir. Beyin tümörleri genellikle BT de hipodens lezyonlardır, ancak izodens de olabilirler. Kontrast madde enjeksiyonunu takiben BT de kontrast tutan bölgeler, tümör dokusunu yansıtır. Kontrast madde tutulumu, bir tümörün çevresinin tanımlanması için gereklidir. Tümör boyutunu tanımlamada pek çok klinisyen, BT de kontrast madde tutmuş alanları kullanmıştır. BT de kontrast tutulumu, neovaskülarite varlığı ile ilişkilidir. BT de tümöral doku içinde yer alan düşük dansiteli alanlar, kanlanmanın 21

22 zayıf olduğu alanları belirler. Bu bölgeler aynı zamanda nekrozu da temsil eder. BT de görülen tümör çevresindeki düşük dansiteli alanlar ise, tümöre bağlı gelişen ödemi gösterir. BT, tanı ve cerrahi rezeksiyon sonrası tedavilere temel oluşturacak rezidüel tümörün boyutunu belirlemek amacıyla da kullanılmaktadır (14,16,34,39,41,48). Son 20 yıldır, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bilgisayarlı tomografi (BT), intrakraniyal ve spinal lezyonların tanısında standart kullanıma girmiş tekniklerdir(36). BT; beyinin anatomik tanımlamasını yaparak, kontrastın yoğunlaştığı hacimle ilişkili olarak, bir bölgede gelişen tümoral yapıyı gösterir. BT tümörün lokalizasyonu, yayılımı,grade i, tek veya çok odaklı olması, tek yada çift taraflı yerleşimi,ekilim yapmış olması gibi gelişme şekli ile birlikte; ödemi, santral hipodens alanları varlığıyla nekrozu, kalsifikasyonu gibi ayrıntıları hakkında da bilgi verir(27,28). Fiziksel temeli anatomik yapıdaki elektromanyetik etkileşim yeteneğine dayanan MRI ise; normal anatomik yapıyı ve beyin parankimindeki değişiklikleri daha detaylı gösterir. Günümüzde BT ve MRI ile tümör büyüklüğü ölçümleri yapılabildiğinden, tedaviye cevabı ölçmekte öncelikle kullanılan teknikler olarak kabul edilmişlerdir(27,28,39). Direkt kafa grafileri, menejioma, kraniofarinjioma, oligodendronglioma gibi tümörlerin kalsifikasyonlarını, kalsifiye pineal cismin deviasyonunu veya posterior klinoid process erezyonu gösterebilir(27,28). Elektroensefalografi ; tümöre bağlı ortaya çıkan anormal elektriksel alanları gösteren ve nöbet semptomu olan hastalarda kullanılan bir yöntemdir. Ancak hastada nöbet semptomları ortaya çıkmadıkça tümör lökalizasyonu hakkında bilgi vermez(57). Serebral anjiografi; arteriovenöz malformasyonları, menengioma ve glioblastomalardaki kanlanma paterni gibi tipik vasküler oluşumları gösterir(27,28). Günümüzde Teknesyum (Tc)99 kullanılarak yapılan beyin sintigrafileri ise, kan-beyin bariyeri ile ilişkili lezyonları, damarsal lezyonları veya kan akımına bağımlı verileri elde etmek amacıyla kullanılmaktadır(27,28). Pozitron emisyon tomografi (PET); malign büyüme nedeniyle gelişen nekroza bağlı olarak, metabolizması hızlanan alanların farklılaşması sonucunda ortaya çıkan, doku değişkenliğini saptamaya yardımcı olan bir tanı yöntemidir (27,28). Single photon emisyon tomography (SPECT) ve PET, tümör metabolizmasını anlamak ve radyasyon nekrozundan, neoplaziyi ayırt etmekte 22

23 kullanılmaktadır. Malign hücrelerin normal dokudan daha fazla glukoz kulanıldığının bulunması üzerine, 18F-florodeoksiglukoz (FDG) kullanılarak, PET çalışmaları genişletilmiştir. FDG-PET in tanı ve tümör yönetiminde kullanılması, araştırıcılara malignensinin derecesini, biyopsi alanının lokalizasyonunu, tedavi sonrası metabolizma ölçümleriyle tümör nüksünün tespitini ve tümör nüksünü radyasyon nekrozundan ayırt etmeyi olanaklı kılmıştır. Talyum 201 (201TI) tutulumunun, hücre büyüme oranı ile ilişkili olduğu ve tutulumun, tümörü çevre beyin dokusundan ayırt ettiğinin bulunması ile, 201TI-SPECT çalışmaları başlamış ve stereotaksik biyopsi alanının lokalize edilmesinde kullanılmıştır. TI201 tümör nüksünün teşhisinde oldukça duyarlı bir teknik olmakla birlikte, radyasyona bağlı gelişen değişikliklerden, tümör nüksünü ayırt etmekteki duyarlılığı yetersizdir. TI201 ve Tc 99m hekzametilpropilen amin oksim (99mTcHMPAO) in birlikte kullanımı ve bu maddelerin ardışık tutulumları sonucunda; radyasyon nekrozundan, nüks gliomayı ayırt etmek mümkün olmuştur. TcHMPAO ; kan akımı yoluyla kan beyin bariyerini geçebilir ve nekrotik dokuda kan akımı azaldığından, radyasyon nekrozunu tayin etmekte yararlı olabilir(39). Manyetik rezonans spektroskopi (MRS); glioma metabolizması çalışmalarında yeni bir görüntüleme tekniğidir. MRS vasıtasıyla fosfor 31 ve hidrojen ölçümleri yapılarak, enerji metabolizmasının haritası çıkarılabilir, hücre zarının lipid metabolizması ve diğer hücre unsurları tanımlanabilir. Yapılan çalışmalarda; fosfolipid hücre zarı içeriğinde bulunan kolin seviyesinin, kronik radyasyon nekrozunda azaldığı bulunmuştur ve kolin seviyesinin tespiti ile, tedaviye cevabın ölçümünün yapılabileceği söylenmektedir(39). 2.8 Evrelendirme Beyin tümörlerinde en sık kullanılan evrelendirme sistemi, Amerikan Joint Committee on Cancer (AJCC) dir(45). AJCC nin TNM sınıflandırması: T: Primer tümör Tx: Primer tümör araştırılmamış To: Primer tümör saptanmamış Supratentoriyal Tümör: 23

24 T1: Tümör 5 cm veya daha küçüktür ve tek alanda sınırlıdır. T2: Tümör 5 cm den büyüktür ve tek alanda sınırlıdır. T3: Tümör ventriküler sisteme yaklaşmış veya invazyon yapmıştır. T4: Tümör orta hattı geçmiş, karşı hemisfere invazyon yapmış veya infratentoriyal bölgeye invazyon yapmıştır. İnfratentoriyal Tümör: T1: Tümör 3 cm veya daha küçüktür ve tek alanda sınırlıdır. T2:Tümör 3 cm büyüktür ve tek alanda sınırlıdır. T3:Tümör ventriküler sisteme yaklaşma veya invazyon yapmıştır. T4:Tümör orta hattı geçmiş,karşı hemisfere invazyon yapmış veya supratentorial bölgeye invazyon yapmıştır. N:Bu tümörlerde bu kategori kullanılmaz. M:Uzak metastaz Mx:araştırılmamış Mo.Metastaz yok Mı:Uzak metastaz var Histopatolojik Grade : Gx: Araştırılmamış G1: İyi diferansiye tümör. G2: Orta derecede differansiye tümör. G3: Kötü differansiye tümör. G4: Andifferansiye tümör. Grade klasifikasyonu,prognostik belirleyici olması nedeniyle önemlidir(27,28). Özel bir grup olan medullablastomalar için, Chang in evrelendirme sistemi kullanılır.bu sistem AJCC sistemindeki infratentorial gruba benzerlik gösterir.ancak tümör kökeni ve metastatik yayılımı daha spesifiktir(27,28). 2.9 Prognostik Faktörler Beyin tümörlü hastalarda bulunabilen prognostik faktörler :Histopatolojik tanı, tümör grade i, tümör lokalizasyonu, yaş, nöbet semptomlarının varlığı, semptomların süresi, hipovaskülarite ve performans durumu olarak sıralanabilir.yapılan cerrahinin tipi, radyoterapi, kortikosteroid uygulaması ve 24

25 kemoterapi de sağkalıma etki edeceğinden,prognostik faktör olarak kabul edilebilir (27,28). Histopatolojik tanı, prognoz ile ilişkili en önemli faktördür. Tümör grade i ve özellikle tümör hücrelerinin pleomorfizmi önemli faktörlerden biridir. Nekroz; glioblastoma tanısında, kritik önemi olan bir parametredir. Tümör lokalizasyonu, gelişebilecek nörolojik bozukluklar nedeniyle,sağkalım açısından doğal prognostik faktör gibidir. Beyin tümörlü hastalarda, hasta yaşının yükselmesiyle ilişkili olarak, tümörün malignite potansiyeli artmakta ve prognoz kötüleşmektedir. Nöbet semptomları ve normal vaskülarizasyon bulguları, iyi prognoz ile ilişkili görünmektedir. Semptom süresinin uzunluğu, tümörün yavaş büyüme hızıyla ilişkili olabileceğinden, uzun sağkalım mümkün olabilir ve iyi prognoz göstergesi sayılabilir.performans durumu, nörolojik bulguların nitelik ve niceliğine bağımlı olduğundan, prognostik öneme sahiptir(27,28). Cerrahi tedavi çeşidi ve rezeksiyonun boyutu önemli prognostik faktörlerdendir.sadece biopsi yapılan hastalar, subtotal (kısmi) veya total (tam) rezeksiyon yapılan hastalara göre daha kötü prognoza sahiptirler(26,27,28,46) Tedavi Cerrahi Beyin tümörlü hastalarda cerrahi girişim,ana tedavi yöntemlerindendir. Cerrahi, sadece tümör yükünü azaltmakla kalmayıp, doğru doku tanısı ile tedavinin yönlendirilmesine de yardımcı olmaktadır.ayrıca intrakranial basınç düşmekte ve nörolojik performans durumunda düzelme sağlanmaktadır. Uygulanacak rezeksiyonun kapsamı tümör özelliklerine ve lokalizasyonuna göre çeşitlilik gösterir. Amaç; tümörü maksimum çıkarmak, normal işlevlere minimal zarar vermek ve hastanın yaşam kalitesini bozmamak olmalıdır(57). Düşük gradeli astrositomalarda, tümörün lokalizasyonu ve lokal yayılımın derecesine göre seçilecek cerrahi operasyon, ana tedavi yöntemidir. Ön frontal, oksipital, temporal tümörlerde subtotal lobektomi veya pariyetal tümörlerde, subtotal rezeksiyon tercih edilmektedir. Oligodendrogliomalar total rezeksiyonla çıkarıldıklarında, sağkalım açısından sonuçlar oldukça başarılıdır. Ancak yüksek gradeli veya karışık tipler, çevre beyin dokuda yaygın infiltrasyona neden 25

26 olduklarından, çoğunlukla subtotal rezeksiyon mümkün olmaktadır(46). İnfiltratif tümörlerde ise, çevre dokulara yaygın infiltrasyon yapmaları ve/veya beynin hayati bölgelerine yakın olmaları nedeniyle, nörolojik hasara yol açmaksızın total rezeksiyon yapmak nadiren mümkün olduğundan ; bu vakalarda çoğunlukla subtotal rezeksiyon yapılmaktadır. Ancak bu yöntemin tek başına kullanılması, geçici internal dekompresyonu sağlamakta, fakat kür sağlayamamaktadır(25,57). Tümörün cerrahi operasyona elverişli olmayan bir bölgede yerleşmesi durumunda operasyon; histopatolojik tanı için biopsi almak veya şant, eksternal dekompresyon gibi palyatif tedaviler amacıyla yapılmaktadır(26). Hastanın kraniyotomi için medikal veya anestezi riski taşıması durumunda, lezyonun lokalizasyonu nedeniyle total rezeksiyonunun mümkün olmadığı vakalarda, büyük yüzeyel lezyonlarda, daha önce tanı konmuş, ancak görüntüleme yöntemleri ile tesbit edilemeyen tümör progresyonunu, histolojik olarak tanımlamak amacı ile biyopsi; histopatolojik yapıyı belirlemek ve tedaviyi yönlendirmek açısından değer taşımaktadır(11,40). Açık biopsiye alternatif olarak stereotaksik biopsi; derin lokalizasyonlu lezyonlarda, lezyonun konuşma merkezi gibi kritik alanlarda lokalize olduğu durumlarda, birden çok lezyonun varlığında, lezyonun rezeksiyona alternatif yöntemlerle tedavisi tercih edildiğinde, lezyonun asemptomatik, hastanın yaşlı veya genel durumunun kranyotomiye elverişsiz olduğu durumlarda,doku tanısı amacıyla kullanılmaktadır. Stereotaktik biyopsi; morbidite ve mortalitesi oldukça düşük, tanısal doğruluğu oldukça yüksek bir yöntemdir(57). Tekrarlayan hastalık durumunda reoperasyon; nörolojik durumu bozulmamış seçilmiş vakalarda hem yaşam kalitesini hem de süresini artırabilir ve adjuvan tedavilerin etkinliğini artırmaya yardımcı olabilir(57) Radyoterapi Yüksek gradeli intrakranial astrositomalarda tümör olabildiğince tam çıkartılsa da geride kalabilen neoplastik hücreler, normal beyin dokusunda bir odak oluşturarak yeniden çoğalırlar. Bu kalıntı hücrelerin çoğalmasını engellemek ya da kısmi rezeksiyonda geride kalan tümörü ortadan kaldırabilmek amacı ile başka bir tedavi metoduna ihtiyaç duyulur ki, bu da radyoterapidir(29). 26

27 Radyoterapi lokalizasyon nedeni ile veya operasyon riski gibi tümörün opere edilemediği vakalarda, tümöre yönelik primer tedavi yöntemi olarak kullanıldığı gibi; tümörün kısmen çıkarıldığı subtotal rezeksiyonlu olgularda da, adjuvan tedavi olarak uygulanmaktadır(57). Operasyon sonrası büyük tümör kalıntısı olan ya da biyopsi sonrası ışınlanan olgularda radyoterapiye cevap alındığında, palyatif etki sağlanarak, nörolojik bozukluk ve yaşam kalitesinde düzelme elde edilebilmektedir. Bu palyatif etki dışında radyoterapinin en önemli etkisi, sağkalım üzerine olanıdır. Yapılan randomize çalışmalar, cerrahi sonrası uygulanacak radyoterapinin, yine cerrahi sonrası uygulanan kemoterapi ya da yalnızca cerrahiye göre sağkalım üzerine çok daha etkili olduğunu göstermektedir.(29,56) Brain Tumor Study Group (BTSG), 6901 sayılı protokolünde rezeksiyon sonrası sadece destekleyici tedavi alanlarda medyan sağkalımın 14 hafta, postoperatif ışınlananlarda ise bu sürenin 36 hafta olduğunu göstermiştir(29,56) Radyoterapi, SSS de fraksiyone eksternal ışın tedavisi, küçük alan stereotaktik ışınlama veya interstitial brakiterapi ile uygulanabilir. Beynin normal doku toleransı ve yüksek dozlarda görülen radyo-nekroz, tedaviyi sınırlayan en önemli faktördür. Günlük doz, toplam tümör dozu veya ışınlanan hacim arttıkça risk artmaktadır. Normal doku toleransı ise toplam tedavi süresinden çok, fraksiyon sayısı ile ilişkilidir ve günlük 2 Gray lik(gy) fraksiyonasyonda; normal beyin doku toleransı Gy arasındadır. Günlük Gy lik fraksiyonlar ile haftada 5 gün Gy lik total tümör dozu, optimal doz olarak kabul edilebilir. Yara iyileşmesini tamamlamış olgularda, postoperatif 2-4 hafta sonra radyoterapiye başlanabilir. Tedavi Kobalt-60 veya lineer akseleratör lerle, X-ışınları kullanılarak yapılmaktadır.tümör özelliklerine göre, tedavi biçimi değişiklik göstermekle birlikte genel yaklaşım, tüm beyin sahasının karşılıklı paralel iki yan alanla 40 Gy ye kadar ışınlanması ve bunu takiben tümör yatağı ve çevresindeki ödemden 2-3 cm lik emniyet sınırı bırakılarak lokalize edilen küçük alanlara, Gy. boost tedavisiyle, toplam 67 Gy tümör dozunda RT uygulanması şeklindedir.yapılan çalışmalar Gy üzerindeki dozların, sağkalıma etkisinin olmadığını göstermiştir. Son yıllarda, tüm beyin ışınlamasının nüks riskini azaltmadığı gözlenmiş ve lokal olarak belirlenen, hedef hacim ışınlaması kabul görmüştür.(10,11,27,28,37) Primer SSS tümörleri için güncel tedavi rejimleri, fraksiyonda Gy ( Gy fraksiyonlarla) veya üç boyutlu (3-D) konformal tedavi ile 64.8 Gy 27

28 (1.8 Gy fraksiyonlarla) dozları içermektedir. Daha yüksek dozlar veren veya daha geniş fraksiyon büyüklüğü (fraksiyon başına 2 Gy den büyük) kullana tedavi şemaları, daha yüksek, geç SSS toksisite riski taşır. Doz değerlendirilmelerine ek olarak, yüksek dozda ışınlanacak normal beyin volümü minimize edilmelidir. Hiperfraksiyone ve akselere şemalar klinik çalışmalarla araştırılmış ancak net bir fayda göstermemişlerdir(27,28) Total rezeksiyon uygulanmış menengioma, akustik nöroma gibi benign tümörlerde genellikle radyoterapi endikasyonu yoktur. Ancak subtotal veya inoperabl menengiomalarda yada anaplastik tipteki memengiomalarda nüks oranını azaltmak ve semptomatik nüks süresini uzatmak amacı ile radyoterapi kullanılır (57). Kistik astrositomalarda tümörün total olarak çıkarılması küratif olduğundan, postoperatif radyoterapi ye gerek yoktur. Düşük grade li astrositomalar, genellikle radyo-dirençli tümörler olarak kabul edilmekle birlikte radyoterapi; tek başına tedavi yöntemi olarak kullanıldığında tümörde regresyona yol açtığı, total olarak çıkarılamamış düşük grade li astrositomalarda postoperatif radyoterapi olarak kullanıldığında ise; tümör nüksünü geciktirdiği, hastalıksız yaşam süresini uzattığı, 5 yıllık ve 10 yıllık sağkalım oranlarında anlamlı bir artış sağladığı, hatta bazı olgularda kür sağladığı bildirilmiştir (11,26,33). Oligodendrogliomalarda ise iyi diferansiye saf tip ile, differansiye astrositleri içeren karışık tiplerde, total rezeksiyon uygulanmış ise postoperatif radyoterapi tavsiye edilmemektedir. Ancak subtotal rezeksiyon uygulanmış ise, rezidüel (kalıntı) tümörün tedavisi için, postoperatif radyoterapi kullanılmaktadır. Yüksek grade li veya indiferansiye astrositleri içeren karışık tiplerinde, operasyon çeşidine bakılmaksızın, rutin postoperatif radyoterapi uygulanmaktadır. Bu şekilde kombine tedavi yöntemleri kullanıldığında; lokal nüks azalmakta, nüksler daha uzun sürelerde görülmekte, hasta sağkalım oranı ve süresinde belirgin bir artış sağlanmaktadır. Ayrıca subkortikal lokalizasyonlu tiplerde direkt yayılımla serebral kortekse, subraraknoid bölgeye, meninkslere infiltrasyon olabildiğinden; özellikle periventriküler lokalizasyonlu ve yüksek grade li tipleri, direkt invazyonla ventrikül içine, buradan da spinal bölgeye ekilim metastazları yapabildiğinden, periventriküler veya infratentorial lokalizasyonlu oligodendrogliomalarda da; medullablastomalarda olduğu gibi kraniospinal radyoterapi tavsiye edilmektedir (33,46). Ortogonal, diverjan ışınların ayarlanması, beyin ve spinal kord birlikte 28

29 ışınlandığında tedavi sahaları arasındaki birleşim bölgelerindeki aşırı dozu önlemek için, dikkatli bir planlama ve hasta immobilizasyonunu gerektirir. Yüksek grade li glial tümörlerde ise cerrahi uygulamaya adjuvan radyoterapinin eklenmesi, ana tedavi yaklaşımıdır. Ancak sadece biyopsi yapılan olgularda radyoterapi, tek tedavi yöntemi olarak da uygulanmaktadır. Bu tümörlerde postoperatif radyoterapi, tümör ilerlemesini ve rekürrensini geciktirmekte, böylece hastaların ortalama yaşam süreleri 2-3 kat artmakta ve yaşam kalitelerinde düzelme görülmektedir. Yüksek grade li glial tümörlerde radyoterapinin klinik etkileri; absorbe edilen doz, fraksiyonasyon, ışınlanan doku hacmi, radyasyonun niteliği gibi faktörlerle ilişkilidir. Bununla birlikte 5 yıllık yaşam süresinde çok belirgin bir başarı sağlanamamaktadır (10,25). Stereotaksik radyocerrahi ise beyin tümörleri tedavisinde, tek fraksiyonda belirlenen hedefe yönlendirilmiş çok yönlü foton ışınlarının kullanıldığı, yeni geliştirilmiş bir yöntemdir. Hedef doku 3-4 cm yi geçmemelidir ve kritik yapılara (optik sinir ve beyin sapına) yeterli uzaklıkta olmalıdır. Aksi takdirde yüksek doz volümü içerisinde kalabilirler(10,25). Menengiomalar, akustik nöromalar, primer gliomalar ve serebral metastazların tedavisinde kullanılmaktadır. Yeni bir yöntem olmasına rağmen sonuçlar ümit vericidir (57). Bir hemisfere sınırlı, 5-6 cm denküçük, transkallozal veya subependimal yayılımı olmayan, BT veya MR da iyi sınırlı ve implant için ulaşılabilir yerleşim yerine sahip tümörlerde, brakiterapi uygulanabilir(27,28). Radyoterapi Tekniği Eksternal akustik meatuslar, bilateral olarak simetriktir; bunlar baştaki anatomik referans düzlemlerinin tanımlanmasına katılırlar (Reid in taban çizgisi ve Franfort horizontal düzlemi, iki eksternal akustik meatusu ve bir anterior infraorbital ucu birleştiren noktalar). Simülasyonda işaretlenmedikçe, eksternal akustik meatusları, üzerindeki temporal kemik yapılarından dolayı, lateral projeksiyonlarda görmek güç olur. Ön kranial fossanın yan iki kısmı, orta kranial fossa zeminlerinin ön iki kısmı ve iki mandibular açı noktası, lateral yerleşimleri ile birlikte, uygun referans 29

NF-2 VAKALARINDA İNTRAKRANİAL TÜMÖR YÖNETİMİ. Doç.Dr. Kadir Tufan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D.

NF-2 VAKALARINDA İNTRAKRANİAL TÜMÖR YÖNETİMİ. Doç.Dr. Kadir Tufan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D. NF-2 VAKALARINDA İNTRAKRANİAL TÜMÖR YÖNETİMİ Doç.Dr. Kadir Tufan Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi A.D. SUNUM PLANI NF-2 ile ilgili genel bilgi Gamma Knife Radyocerrahisi ile

Detaylı

ERİŞKİN BEYİN TÜMÖRLERİ. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D

ERİŞKİN BEYİN TÜMÖRLERİ. Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D ERİŞKİN BEYİN TÜMÖRLERİ Yrd.Doç.Dr.Adalet ARIKANOĞLU D.Ü.T.F.Nöroloji A.B.D İnsidansı Primer beyin tümörleri 6/100.000/yıl görülür PBT hastaların % 10 u çocukluk çağında görülür. Yerleşim yeri ve histolojik

Detaylı

BEYİN TÜMÖRLERİ: RİSK FAKTÖRLERİ. 1. Ailesel hastalıklarla ilişkisi

BEYİN TÜMÖRLERİ: RİSK FAKTÖRLERİ. 1. Ailesel hastalıklarla ilişkisi BEYİN TÜMÖRLERİ: Beyin tümörleri çocukluk çağında görülen en sık solid tümördür. Bu yaş grubundaki çocuklarda görülen kanserlerin %20 sini oluşturur. 15 yaşın altında görülen malign hst. içinde lösemilerden

Detaylı

Beyin tümörlerinde genel olarak kabul görmüş sınıflandırma WHO (World. Health Organization) tarafından yapılmış olan ve periyodik olarak yenilenen

Beyin tümörlerinde genel olarak kabul görmüş sınıflandırma WHO (World. Health Organization) tarafından yapılmış olan ve periyodik olarak yenilenen Beyin Tümörleri Dr. Fazıl Gelal Dr. Kamil Karaali Beyin tümörlerinde genel olarak kabul görmüş sınıflandırma WHO (World Health Organization) tarafından yapılmış olan ve periyodik olarak yenilenen sınıflandırmadır.

Detaylı

Cerrahi Patologlar için Nöroradyoloji

Cerrahi Patologlar için Nöroradyoloji Cerrahi Patologlar için Nöroradyoloji Doç. Dr. Önder Öngürü 27. Ulusal Patoloji Kongresi Antalya, 15 Kasım 2017 Hedef 1. Sık tümörlerin alışılageldik radyolojik görünümlerini tanıyabilmek 2. Mutad dışı

Detaylı

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir.

Beyin tümörü, beyni oluşturan üç bölgeden birinden -beyin, beyincik ve beyin sapıkaynaklanabilir. BEYİN TÜMÖRÜ BEYİN TÜMÖRÜ NEDİR? Beyin tümörü beyinde anormal hücrelerin çoğalması sonucu gelişen bir kitledir. Bazı beyin tümörleri iyi huylu (örneğin meningiom), bazıları ise kötü huylu kitlelerdir.

Detaylı

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ Tümörlerin yerleşim yerleri ile ilgili kullanılan terimler İntraaksiyel, ekstraaksiyel İntrakranyal Supratentoryal, infratentoryal Orta hat (sella, 3.ventrikül, pineal,

Detaylı

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a

Fizyoloji PSİ 123 Hafta Haft 8 a Fizyoloji PSİ 123 Hafta 8 Sinir Sisteminin Organizasyonu Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi Beyin Omurilik Periferik Sinir Sistemi Merkezi Sinir Sistemi (MSS) Oluşturan Hücreler Ara nöronlar ve motor

Detaylı

Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel

Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel Cerrahi: Hangi Hastalara Prof. Dr. Sertaç İşlekel İzmir Üniversitesi Nöroşirürji Ana Bilim Dalı İntrakranial Metastazların Önemi Beyin metastazı 100.000 de 14 (1/3 tek) Kanser hastalarının %15-25 inde

Detaylı

PEDİATRİK TÜMÖRLERDE İKİNCİ SERİ IŞINLAMA Dr. Ahmet Dirier Gaziantep Üniversitesi

PEDİATRİK TÜMÖRLERDE İKİNCİ SERİ IŞINLAMA Dr. Ahmet Dirier Gaziantep Üniversitesi PEDİATRİK TÜMÖRLERDE İKİNCİ SERİ IŞINLAMA Dr. Ahmet Dirier Gaziantep Üniversitesi Başlıca Çocukluk Çağı Tümörleri Lenfoma Ewing's ve diğer sarkomlar Wilms Tümörü Baş-Boyun Kanserleri Nöroblastom SSS Tümörleri

Detaylı

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi)

Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi. (Nöro-Onkolojik Cerrahi) Beyin Omurilik ve Sinir Tümörlerinin Cerrahisi (Nöro-Onkolojik Cerrahi) BR.HLİ.018 Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanan ya

Detaylı

Tanımlar. Grade: Yayılma eğilimi, Büyüme hızı, Normal hücrelere benzerlik. Grade I-IV.

Tanımlar. Grade: Yayılma eğilimi, Büyüme hızı, Normal hücrelere benzerlik. Grade I-IV. Beyin Tümörleri Tanımlar Primer/ Sekonder: %50-%50 İntra/Ekstraaksiyal Grade: Yayılma eğilimi, Büyüme hızı, Normal hücrelere benzerlik. Grade I-IV. Lokalizasyona göre sınıflama Supra/İnfratentoryel Erişkin:

Detaylı

İntrakranial. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniği. Prof.Dr.Abdülvahap GÖK

İntrakranial. Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniği. Prof.Dr.Abdülvahap GÖK İntrakranial Tümörler Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Kliniği Prof.Dr.Abdülvahap GÖK TANIM -Primer beyin tümörleri santral sinir sistemi dokusundan gelişir ve intrakranial tümörlerin 1/2

Detaylı

İNTRAKRANYAL TÜMÖRLER. CEM CALLI Dept. Of Radiology, Section of Radiology, Ege University, Izmir, Turkey

İNTRAKRANYAL TÜMÖRLER. CEM CALLI Dept. Of Radiology, Section of Radiology, Ege University, Izmir, Turkey İNTRAKRANYAL TÜMÖRLER CEM CALLI Dept. Of Radiology, Section of Radiology, Ege University, Izmir, Turkey İNTRAKRANYAL TÜMÖRLER SINIFLAMA: * Histolojik (WHO 2000) * Yaş (pediatrik, erişkin) * Yerleşim(intra/extra-aksiyel,

Detaylı

YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM. Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD

YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM. Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD YÜKSEK DERECELİ GLİAL TÜMÖR TEDAVİSİNDE GÜNCEL YAKLAŞIM Dr. Melek Nur Yavuz Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD Yüksek Dereceli Glial Tümör SSS tümörlerinin %8-12 Anaplastik astrositom

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom

Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom Glial tümör olguları Hipotalamik pilositik astrositom Doç. Dr. G. Burça Aydın Hacettepe Üniversitesi burcaaydin@yahoo.com burca@hacettepe.edu.tr Haziran 2005 1y, K Kusma, bilinç kaybı, kasılma BT ve MRG

Detaylı

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr.

Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım. Dr. Diferansiye Tiroid Kanserlerinde tiroid beze yönelik cerrahi, boyutları, üst ve alt laringeal sinire ve paratiroid bezlere yaklaşım Dr. Alper CEYLAN Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Tiroid

Detaylı

Beyin Tümörleri. Prof. Dr.Murat Söker

Beyin Tümörleri. Prof. Dr.Murat Söker Beyin Tümörleri Prof. Dr.Murat Söker Beyin tümörleri çocukluk çağında görülen en sık solid tümör Bu yaş grubundaki çocuklarda görülen kanserlerin %20 15 yaşın altında görülen malign hst. içinde lösemilerden

Detaylı

Doç. Dr. Fadime Akman

Doç. Dr. Fadime Akman RADYOTERAPİNİN TÜMÖR ÜZERİNE ETKİSİ Dr. Fadime Akman DEÜTF Radyasyon Onkolojisi AD 2005 TÜMÖR HÜCRELERİ NELER YAPIYOR? Prolifere olan steril Veya farklılaşmış Dinlenme veya G0 ÖLÜ Radyasyonun etki mekanizmaları

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve

Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Dr. Halil İbrahim SÜNER, Dr. Özgür KARDEŞ, Dr. Kadir TUFAN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji A.D. Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Nöroşirürji Kliniği Başkent Üniversitesi

Detaylı

Sunum planı. Kranyal ve spinal vasküler hastalıklarda radyocerrahi. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri

Sunum planı. Kranyal ve spinal vasküler hastalıklarda radyocerrahi. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri. Radyasyonun damarlar üzerindeki etkileri Kranyal ve spinal vasküler hastalıklarda radyocerrahi Dr. Ömer Uzel Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Sunum planı Radyasyonun damarlar üzerindeki etkisi Radyocerrahi İntrakranyal

Detaylı

Mide Tümörleri Sempozyumu

Mide Tümörleri Sempozyumu Mide Tümörleri Sempozyumu Lokal İleri Hastalıkta Neoadjuvan Radyoterapi ve İORT Prof. Dr. Ahmet KİZİR İ.Ü. Onkoloji Enstitüsü 17 Aralık 2004 İstanbul Neoadjuvan Radyoterapi Amaç : Lokal ileri hastalıkla

Detaylı

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG)

METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) METASTATİK BEYİN TÜMÖRLERİ Hazırlayan: Türk Nöroşirürji Derneği Nöroonkoloji Eğitim ve Araştırma Grubu (TURNOG) Metastatik tümörler en sık görülen beyin tümörleridir. Her geçen yıl çok daha fazla sayıda

Detaylı

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği

Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Savaş Baba, Sabri Özden, Barış Saylam, Umut Fırat Turan Ankara Numune EAH. Meme Endokrin Cerrahi Kliniği Tiroid kanserleri bütün kanserler içinde yaklaşık % 1 oranında görülmekte olup, özellikle kadınlarda

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder

SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ Sinir sistemi vücutta, kas kontraksiyonlarını, hızlı değişen viseral olayları ve bazı endokrin bezlerin sekresyon hızlarını kontrol eder. Çeşitli duyu organlarından milyonlarca

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Genel Bilgiler Çoğu intrakranyal lezyon kolayca ayırt edilebilen BT bulguları ortaya koyar. Temel bir yaklaşım olarak BT yorumlama simetriye odaklı olarak sol ve sağ yarıların karşılaştırılmasına

Detaylı

Primer Akciğer Tümörlerinde Soliter Beyin Metastazlı Hastada Gamma Knife ile Radyocerrahi

Primer Akciğer Tümörlerinde Soliter Beyin Metastazlı Hastada Gamma Knife ile Radyocerrahi Primer Akciğer Tümörlerinde Soliter Beyin Metastazlı Hastada Gamma Knife ile Radyocerrahi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Göğüs Cerrahisi Hakan Şimşek Giriş Yüzyıllardır sistemik

Detaylı

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin

Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi. Dr. Meltem Serin Küçük Hücreli Akciğer Kanserlerinde Radyoterapi Dr. Meltem Serin Sınırlı hastalıkta radyoterapi Yaygın hastalıkta radyoterapi Sınırlı hastalıkta radyoterapi Torakal radyoterapide tartışmalı konular Proflaktik

Detaylı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Genel Bilgiler Çoğu intrakranyal lezyon kolayca ayırt edilebilen BT bulguları ortaya koyar. Temel bir yaklaşım olarak BT yorumlama simetriye odaklı olarak sol ve sağ yarıların karşılaştırılmasına

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI. Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı

BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI. Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı BEYIN METASTAZLARINDA RADYOCERRAHI Dr. Faruk Zorlu Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anablim Dalı EVET Beyin metastazları en sık görülen intrakranial tümördür ( Primer beyin tümörlerinin

Detaylı

Dr. Figen Söylemezoğlu

Dr. Figen Söylemezoğlu Dr. Figen Söylemezoğlu Konsültasyon Tanıya ulaşmada zorluk Klinik ile uyumsuzluk Tedavinin bir başka kurumda devam etmesi Hasta ya da klinisyenin ikinci bir görüş istemesi durumunda Konsültasyon Bu uygulamanın

Detaylı

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL - Rutine giren tiroid incelemeleri Yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi - Tiroid nodülü sıklığı -Yaklaşım Algoritmaları

Detaylı

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi Nöroendokrin tümörlerde 2004 WHO sınıflaması Tümör Tipi Tipik Karsinoid Atipik Karsinoid Büyük Hücreli nöroendokrin

Detaylı

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği

İnsidental kanser. Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği İnsidental kanser Dr. Ali İlker Filiz Haydarpaşa Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği Tanım Preoperatif tanı yöntemleriyle saptanamayan, ancak benign hastalıklar nedeniyle

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI AMAÇ Kanser ön ya da kesin tanılı hastalarda radyolojik algoritmayı belirlemek ÖĞRENİM HEDEFLERİ Kanser riski olan hastalara doğru radyolojik tetkik

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Soliter Pulmoner Nodül Tanım: Genel bir tanımı olmasa da 3 cm den küçük, akciğer parankimi ile çevrili, beraberinde herhangi patolojinin eşlik

Detaylı

SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ. Doç. Dr. Mert Saynak

SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ. Doç. Dr. Mert Saynak SEMİNOM-DIŞI TESTİS TÜMÖRLERİNİN TEDAVİSİNDE RADYOTERAPİ Doç. Dr. Mert Saynak Clinical Radiation Oncology, Third Edition OLGU 30 yaşında bir hentbol oyuncusu, Migren tanısı var Son maçı esnasında

Detaylı

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR NÖRORADYOLOJİ NÖRORADYOLOJİDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ ve GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR Dr. Faysal EKİCİ İNCELEME YÖNTEMLERİ DİREKT GRAFİLER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ MANYETİK

Detaylı

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ

XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ XVII. ULUSAL KANSER KONGRESİ İnteraktif Olgu Sunumu KEMİK TÜMÖRLERİ . 17 yaşında bayan hasta. 2.5 yıldır sol bacakda yürürken ağrı Enfeksiyon ve dolaşım bozukluğu tedavisi uygulanmış. Son 6 aydır ağrı

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013

Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi. Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 Santral Sinir Sistemi Rabdoid Teratoid Tümörü Radyoterapisi Dr. Ayşe Hiçsönmez AÜTF Radyasyon Onkolojisi Nisan 2013 RT nin yeri varmı? RT endike ise doz ve volüm? Hangi teknik? Kurtarma tedavisinde RT?

Detaylı

Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD

Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar. Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD Adrenalde sık ve nadir görülen lezyonlar Dr.Aylar Poyraz Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji AD Feokromositoma Kromafin hücrelerden köken alır 2 tip hücre içerir:kromafin hücreler ve sustentaküler

Detaylı

Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Testis tümörleri Erkeklerdeki kanserlerin %1 i Yıllık %3-6 artış Avrupa da her yıl 24.000 yeni vak a Testis Tümör Epidemiyolojisi İnsidans dünya genelinde

Detaylı

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU

SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU SAĞ VE SOL KOLON YERLEŞİMLİ TÜMÖRLER: AYNI ORGANDA FARKLI PATOLOJİK BULGULAR VE MİKROSATELLİT İNSTABİLİTE DURUMU Ezgi Işıl Turhan 1, Nesrin Uğraş 1, Ömer Yerci 1, Seçil Ak 2, Berrin Tunca 2, Ersin Öztürk

Detaylı

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD HEMORAJİK İNME Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD İntraserebral kanamalar inmelerin %10-15 ini oluşturmaktadır. İntraparenkimal, subaraknoid, subdural ve

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

Merkel Hücreli Karsinom

Merkel Hücreli Karsinom Merkel Hücreli Karsinom Doç. Dr. Filiz Canpolat Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği IV. DOD Dermatoloji Gündemi, 3-6 Eylül 2015, Eskişehir Merkel Hücreli Karsinom

Detaylı

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi okült (gizli, saklı, bilinmeyen, anlaşılmaz) okült + kanser primeri bilinmeyen

Detaylı

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ Haziran 1999 erkek Başvuru Ekim 2014 2 aydır sağ testiste şişlik. Bitlis. Karın ağrısı ve şişlik ile Ankara ya sevk. Ankara da Üroloji AD da

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ

GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ BEYĠN VE SĠNĠR CERRAHĠSĠ ANABĠLĠMBĠLĠM DALI GLĠOBLASTOMA MULTĠFORME DE KONKOMĠTANT VE ADJUVANT TEMOZOLOMĠD ĠN PROGNOZ VE SAĞKALIMA ETKĠSĠ Dr. Can SEZER UZMANLIK

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

Gamma Knife Tedavisi Yeni Bir Tedavi Çeşidi Midir? Gamma Knife ile Tedavi Nasıl Yapılır?

Gamma Knife Tedavisi Yeni Bir Tedavi Çeşidi Midir? Gamma Knife ile Tedavi Nasıl Yapılır? Gamma Knife Gamma Knife beyin cerrahlarının beynin anormal alanlarında, herhangi bir kesiye gerek kalmadan ameliyat yapabilmelerine olanak sağlayan olağanüstü bir yöntemdir. Gamma knife, stereotaktik radyocerrahi

Detaylı

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE

LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE LOKAL ILERI REKTUM TÜMÖRLERINDE NEOADJUVAN KıSA DÖNEM VE UZUN DÖNEM KEMORADYOTERAPI SONRASı HAYAT KALITESI DEĞERLENDIRILMESI SORUMLU ARAŞTIRMACI: Prof.Dr.ESRA SAĞLAM YARDIMCI ARAŞTIRMACI: Dr. ŞÜKRAN ŞENYÜREK

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

SRC/SBRT Temel Eğitim Kursu. Kaan OYSUL - kaan@oysul.com

SRC/SBRT Temel Eğitim Kursu. Kaan OYSUL - kaan@oysul.com + SRC/SBRT Temel Eğitim Kursu Kaan OYSUL - kaan@oysul.com + Radyocerrahi 1951 yılında Lars Leksell Lezyonun stereotaktik tanımlanması Yüksek sayıda çapraz radyasyon hüzmesinin hedefte kesişmesi + Radyocerrahi

Detaylı

İntradural Spinal Tümörler. Dr. Fuldem Yıldırım Dönmez Başkent Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara

İntradural Spinal Tümörler. Dr. Fuldem Yıldırım Dönmez Başkent Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara İntradural Spinal Tümörler Dr. Fuldem Yıldırım Dönmez Başkent Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı, Ankara Intraspinal tümörler spinal kord, filum terminale, sinir kökleri, meninksler, intraspinal damarlar,

Detaylı

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle III.Tıbbi Onkoloji Kongresi Onkolojik Görüntüleme Kursu 24 Mart 2010,Antalya Böbrek Mesane Prostat Böbrek Mesane Testis Radyolojiye Sorular Tümör

Detaylı

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? Dr. Nebil BAL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Arş ve Uyg Mrk 1 Malign Melanoma Deri Mukozal 2 Malign Melanoma Biyopsi

Detaylı

BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ. Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ

BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ. Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ BAŞ BOYUN KANSERLERİNDE ADAPTİF RADYOTERAPİ Medikal Fizik Uzmanı Yonca YAHŞİ GİRİŞ Baş boyun tümörleri için radyoterapi alan hastanın anatomisi tedavi süresince anlamlı olarak değişir. Tümörün büyümesi

Detaylı

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi

Polipte Kanser. Dr.Cem Terzi. Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polipte Kanser Dr.Cem Terzi Dokuz Eylül Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Kolorektal Cerrahi Birimi Polip ve polipoid karsinoma POLİP Epitelyal yüzeyden kaynaklanan çıkıntı HİSTOLOJİK POLİP TİPLERİ

Detaylı

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade Vaka sunumu (İA) 43 yaş erkek hasta 2/2016 da göğüs ağrısı PAAC: Sol akciğerde kitle Toraks BT (25.02.2016) Sol akciğer üst lob apikoposterior

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

Prof. Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi

Prof. Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Prof. Dr. Yaşar BEDÜK Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Seminom GHTT in %60 ı Seminom dur Ayrıca %10 kadar da mix tümörler içinde yer alırlar Tanı anında %75-80 i Evre I Diğer türlere göre daha iyi prognozlu

Detaylı

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM

AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ. Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM AZ DİFERANSİYE TİROİD KANSERLERİ Prof. Dr. Müfide Nuran AKÇAY Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı ERZURUM Tanım Az diferansiye tiroid karsinomları, iyi diferansiye ve anaplastik

Detaylı

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD

Dr. Zeynep Özsaran. E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Dr. Zeynep Özsaran E.Ü.T.F. Radyasyon Onkolojisi AD Son cümle: Geçmiş yıllarda yapılan randomize çalışmalarda endometrium kanserinde RT nin rolü tanımlanmıştı Ancak eksternal RT nin yeri yüksek risk faktörlü

Detaylı

Dr. A. YÜKSEL BARUT 1

Dr. A. YÜKSEL BARUT 1 1 1 Santral Sinir sistemi (SSS): Beyin (Encephalon) ve Omurilik (Medulla Spinalis), 2 Periferik Sinir Sistemi (PSS) : Beyin sapı ve omurilikten çıkan bütün sinirler, 3 Otonom sinir sistemi (OSS) : Hem

Detaylı

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi

Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji. Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Santral sinir sistemi ve baş-boyun tümörlerinde radyoloji Dr Ayşenur CİLA Hacettepe Üniversitesi Görüntülemede amaç Tümör / Tümör dışı ayırımını yapmak Tümör evreleme Postop rezidü-tümör yatağı değişiklikleri

Detaylı

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ

PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ PROF.DR. KADİR BAYKAL GATA HAYDARPAŞA EĞİTİM HASTANESİ ÜROLOJİ KLİNİĞİ Lokalize prostat Ca: 1-radikal prostatektomi 2- radyoterapi RP sonrası rezidü PSA olmaması gerekir. PSA nın total olarak ortadan kaldırılmasından

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

Yıl: 2000 35 Yaş, Kadın, S.B., İstanbullu, ev hanımı, evli

Yıl: 2000 35 Yaş, Kadın, S.B., İstanbullu, ev hanımı, evli Yıl: 2000 35 Yaş, Kadın, S.B., İstanbullu, ev hanımı, evli Şikayeti: Sağ memede kitle Hikayesi: Sağ memede olan kitlenin son bir ayda daha da büyümesi üzerine doktora başvurmuş. Menarş: 14 İlk doğum yaşı:

Detaylı

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Dr. Handan Onur XXI. Düzen Klinik Laboratuvar Günleri, Ankara, 23 Ekim 2011 MEME KANSERİ Meme Kanseri Sıklıkla meme başına

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /

Detaylı

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM

EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM EVRE I SEMİNOM DIŞI TÜMÖRLERE YAKLAŞIM Dr. Ahmet BİLİCİ İstanbul Medipol Üniversitesi, Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji B.D. 16.12.2018 Giriş Testis tümörlerinin %30 unu oluşturur %70 i erken evre olarak tanı

Detaylı

Kapalı sistem beyin biyopsi yöntemleri; histopatolojik değerlendirmede algoritma

Kapalı sistem beyin biyopsi yöntemleri; histopatolojik değerlendirmede algoritma Kapalı sistem beyin biyopsi yöntemleri; histopatolojik değerlendirmede algoritma Dr Büge Öz İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Konuşma akışı; Sterotaksik yöntem nedir?

Detaylı

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon

28.02.2015. Sarkoidoz. MSS granülomatozları. Sarkoidoz. Sarkoidoz. Granülom / Granülomatoz reaksiyon Granülom / Granülomatoz reaksiyon Non-enfektif granülomatozlar: Sinir sistemi tutulumu ve görüntüleme Küçük nodül Bağışıklık sisteminin, elimine edemediği yabancı patojenlere karşı geliştirdiği ve izole

Detaylı

Cerrahi Dışı Tedaviler

Cerrahi Dışı Tedaviler KÖTÜ HUYLU YUMUŞAK DOKU TÜMÖRLERİ Cerrahi Dışı Tedaviler Dr.Selami ÇAKMAK GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi 50 den fazla yumuşak doku sarkomu tipi Kaynaklandığı doku, Klinik gidişat, Görülme yaşı, Agresifliği,

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Beyin ve Sinir Cerrahisi. (Nöroşirürji)

Beyin ve Sinir Cerrahisi. (Nöroşirürji) Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirürji) BR.HLİ.016 Beyin, omurilik ve sinir hastalıklarının cerrahi tedavisi ile ilgilenen Beyin ve Sinir Cerrahisi bölümümüz, tecrübeli ve konusunda yetkin hekim kadrosu

Detaylı

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08

TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 TİROİD (GUATR) CERRAHİSİ HAKKINDA SIK SORULAN SORULAR FR-HYE-04-301-08 Tiroid bezi boyun ön tarafında yerleşmiş olup, nefes, yemek borusu ve ana damarlarla yakın komşuluk gösterir. Kelebek şeklinde olup

Detaylı

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Doppler Ultrasonografi PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Ekstrakraniyal Doppler Ultrasonografi Endikasyonları GİA veya inme geçiren hastalar Boyunda üfürüm duyulan hastalar Subklaviyan

Detaylı

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ VE GENETİK. Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA

SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ VE GENETİK. Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA SANTRAL SİNİR SİSTEMİ TÜMÖRLERİ VE GENETİK Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA Primer santral sinir sistemi (SSS) tümörleri heterojen bir grup hastalıktır. Çocukluk çağında ve adolesan dönemde görülen ikinci en sık

Detaylı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı

Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Lokal Hastalıkta Hangi Hasta Opere Edilmeli? Doç. Dr. Serdar Akyıldız E ge Ü n i v e r sitesi Tı p Fakültesi K B B Hastalıkları Anabilim D a l ı Genel olarak; Tümör hacmi arttıkça Evre ilerledikçe Kombine

Detaylı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı

SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ. Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİNDE ONKOLOJİK TEDAVİ Prof. Dr. Evin Büyükünal Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İç Hastalıkları. ABD Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı SİNDİRİM SİSTEMİ KANSERLERİ MEME VE AKCİĞER KANSERİNDEN

Detaylı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.

Detaylı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi ve Bilişimi Birimi 5S4G2K_2AS_08_05_2015 Sınavı A SORU KİTAPÇIĞI

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi ve Bilişimi Birimi 5S4G2K_2AS_08_05_2015 Sınavı A SORU KİTAPÇIĞI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi ve Bilişimi Birimi 5S4G2K_2AS_08_05_2015 Sınavı A SORU KİTAPÇIĞI Adı Soyadı:... Öğrenci No:... Sınıfı:... Yukarıdaki alanı siyah TÜKENMEZ kalemle

Detaylı

DİĞER EMBRİYONAL TÜMÖRLER II.BÖLÜM. DR. NİL ÇOMUNOĞLU İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

DİĞER EMBRİYONAL TÜMÖRLER II.BÖLÜM. DR. NİL ÇOMUNOĞLU İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı DİĞER EMBRİYONAL TÜMÖRLER II.BÖLÜM DR. NİL ÇOMUNOĞLU İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı 2007 2016 DİĞER EMBRİYONAL TÜMÖRLER-WHO GRADE IV-2016 ATİPİK/TERATOİD RABDOİD TÜMÖR RABDOİD ÖZELLİKLİ

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

TİROİD NODÜLLERİNE YAKLAŞIM

TİROİD NODÜLLERİNE YAKLAŞIM NE YAKLAŞIM Prof. Dr. Sibel Güldiken TÜTF, İç Hastalıkları AD, Endokrinoloji BD PREVALANSI Palpasyon ile %3-8 Otopsi serilerinde %50 US ile incelemelerde %30-70 Yaş ilerledikçe sıklık artmakta Kadınlarda

Detaylı