Tel: (0386) KIRÞEHÝR. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ. Kýrþehir birey dershanesi EL ELE VERELÝM! I WATE

Transkript

1 2 DE Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Depremler yaþayan Dünyanýn bir gerçeði onunla yaþamayý öðrendiðimiz zaman yýkýmlar, kayýplar olmaz. Canlýlarý yaþamýný ve insaný temel alan yönetimler, Kýlýçdaroðlu bir gazetecinin Bakan Günay'ý neden dinlemeden gittiðini sormasýný üzerine, "Protokol kurallarýna uyulmadý, bu kadar basit" dedi. Alandan ayrýlýrken vatandaþlarýn ana muhalefet partisi CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu'nu alkýþladýklarý görülürken bazý vatandaþlar kürsüye gelen Bakan Günay'ý yuhaladýðý gözlemlendi. Kýlýçdaroðlu, daha sonra Hacý Bektaþ Veli Dergahýný ziyaret etti. yerleþim alanlarý, eðitim alanlarý, iþ alanlarý, saðlýk alanlarý inþasýnda deprem gerçeðine göre yapýlar oluþtururlar ise; felaketler, acýlar yaþanmaz. Bunun için gereken bilinci, yaþam biçimine dönüþtürebilmemizdir asýl olan. Kültür ve Turizm Bakaný Ertuðrul Günay, Ana Muhalefet Partisi Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu'nun kendisini dinlemeden törenden ayrýlmasýna ''Burayý siyasi arenaya çevirmemek lazým. 4 yýldýr buradayýz. Ýþi biz yapýyoruz. Burada Hükümeti temsil ediyoruz. CHP liderinin tavrý Alevilerin tepkisini çekti'' sözleriyle tepki gösterdi. 3 DE EL ELE VERELÝM! I WATE 11Mart Doðu Japonya Afetinden 1 ay geçti. Iwate de birçok insan afetin kurbaný olup, 8 DE 7 DE Ýran, dün öðle saatlerinde KCK Yürütme Konseyi Baþkaný Murat Karayýlan ýn yakalandýðý kanýsý uyandýran bir açýklama yaptý. Ýran Meclisi Milli Güvenlik ve Dýþ Politika Komisyonu Baþkaný Alaaddin Burucerdi, Fars Haber Ajansý'na yaptýðý açýklamada, PKK nin ikinci adamýnýn Ýran tarafýndan yakalandýðýný söyledi. Burucerdi, PKK'nin iki numaralý ismini tutuklamýþtýr ifadesini kullandý. Ayný Burucerdi, öðleden sonra Ben öyle bir þey demedim, yanlýþ anlaþýldým diye konuþtu. 7 DE Hacýbektaþ felsefesinin ve birlikteliðin yok olmasý, kültürün asimilasyon sürecinde eritilmesine tepki olarak doðduðunu ifade ediyor. PLATFORM internet üzerinden buluþmalarla bu noktaya geldiðini ve fiilen çalýþan, büyüyen ve devam eden faaliyetlerle katýlýmýn giderek çoðaldýðýný dile getiriyor. PLATFORM un bu tür toplumsal katkýlarýný gören Hacýbektaþ halký sempatiyle teþekkürlerini iletiyor. HACIBEKTAÞ PLATFORMU bireysel katýlýmlarla büyümüþ bir oluþum. PLATFORM memur, üniversiteli, emekçi, esnaf,çiftçi, eðitimci, ev hanýmý, örgenci gibi üyelerden oluþuyor.ortak kaygýlarýný ifade ederken, tükenen HACIBEKTAÞ ve yaþamý üzerindeki her koldan gelen yýpratma ve yok etmelerin giderek artmasýný iþaret ediyor. 8 DE KIRÞEHÝR Oysa bir gaz tenekesiyle bir þiþe mavi Geliþi güzel mi güzel bir ocak Sularýn ortasýnda sevgili öfkemle benim Yanacak bahar eriþinceye deðin Soðuktan morarmýþ kanatlarýný ýsýtsýn diye martýlar Martýlar ki sokak çocuklarýdýr denizin Diye yazmýþtý ya Can baba Ki, bu martýlara onun tarafýndan verilmiþ bir sevgidir sevgi duvarý gibi DERSHANESÝ Kýrþehir birey dershanesi Dev Öðretmen Kadrosuyla ÜCRETSÝZ Yaz kurslarýna baþlamýþtýr. Salý-Çarþamba-Perþembe günleri saat arasýnda yapýlan ÜCRETSÝZ Yaz kurslarýmýza tüm Öðrencilerimiz davetlidir. ADRES: Kýrþehir Birey Dershanesi Mucur duraðý yaný Tel: (0386)

2 Ülkemizde uzun zamandýr, Basýnda sansür, otosansür ve Basýn ne kadar özgür sorularý tartýþýlýyor. Özellikle AKP iktidarý boyunca, sadece gazetecilik mesleðinin gereðini yerine getirdikleri için yargýlanan ve tutuklanan gazeteciler, ülkemizde gazeteciliðe konulan sýnýrýn kim tarafýndan, nasýl konulduðunu ortaya çýkarýr nitelikte. Bu sorular gündemdeki yakýcýlýðýný korurken, Ýstanbul Bilgi Üniversitesi Ýletiþim Fakültesi öðretim üyesi Esra Arsan, bu sorunun asýl muhataplarý olan gazetecilerle bir anket çalýþmasý yaptý. Türkiye Basýnýnda Sansür ve Otosansür 2011 baþlýklý anketin sonuçlarý, geçtiðimiz günlerde, gazetemizde yayýnlanmýþtý. Birçok gazete ve televizyonda çeþitli düzeylerde çalýþan 69 gazeteciyle yapýlan anket, hem sansürün hem de otosansürün medyada egemen bir tarz haline geldiðini gösterdi. Yaptýðý araþtýrmanýn sonuçlarýný gazetemize deðerlendiren Esra Arsan, sansürün otosansürü de koþulladýðýna dikkat çekerek bundan sadece özgür, tarafsýz nitelikli bilgi üretmek isteyen gazeteciler deðil, gerekli enformasyonu alamayan halkýn da etkilendiðini vurguladý. GERÇEKLER HALKA YANSITILMIYOR Sansur ve otosansürden etkilenenlerin arasýna ihtiyacý olan bilgiye ulaþmasý engellendiði için halký da eklemek gerekiyor. Bazý haberlerin - ki araþtýrmanýzda ne tür haberlerin de sansürlendiði varsansürlenmesi, bir anlamda halktan gizlenmesiyle neyin amaçlanabileceðini açabilir misiniz? Aslýnda gazeteciler bunu çok net biçimde söylüyorlar: Halkýn ihtiyacý olan enformasyonu biz zaman zaman, hatta sýk sýk habere dönüþtürmüyoruz. Bu da ne demektir, eðer o enformasyon habere dönüþse, demek ki belli kurumlar ve kiþiler hakkýnda belli yargýlar oluþabilecek. Türkiye de þu anda þöyle bir durumla karþý karþýyayýz; devletin bekasýna ve hükümetin iktidarýna halel getirecek herhangi bir haberin yayýmlanmasý mümkün deðil. Gazeteciler bu konuda, devletin kurumlarý ya da hükümetin temsilcileri tarafýndan çok ciddi þekillerde uyarýlýyorlar. Buna medya patronlarý, reklam veren büyük þirketler ya da güvenlik güçleri de dahil. Sürmekte olan davalara iliþkin; örneðin Ergenekon, Balyoz ya da Deniz Feneri davalarýyla ilgili bilgiler -gerçi Deniz Feneri yavaþ yavaþ gündeme gelmeye baþladý- çok uzunca bir süre gizli tutulup habere dönüþtürülmüyor. Bunun nedeni halkýn gerçekleri öðrenme iradesine bir darbe indirmek. AKP, MEDYAYI KENDÝ POLÝTÝKALARINA HAPSETTÝ Bütün kýsýtlama, engellemelerin temel kaynaðý araþtýrmanýzda da ortaya çýktýðý üzere hükümet. AKP döneminde basýna yaklaþým konusunda en belirgin özellik olarak neyi söyleyebiliriz? AKP döneminin, basýna yaklaþým konusunda en temel özelliði total kontrol. Yani, AKP Hükümeti, tüm medyada genel bir kontrolü elinde bulundurmak istiyor. Örneðin, konuþtuðum gazeteciler þöyle hikayeler anlattýlar: Her gece haber bültenlerinden sonra, bültenleri hazýrlayanlarý arayýp, Bu gece AKP ye þu kadar yer ayýrdýnýz, CHP ye þu kadar yer ayýrdýnýz. Bu böyle olmuyor diyen hükümet temsilcileri var. Bu durum, ana haber bültenlerini hazýrlayan gazeteciler için nasýl büyük bir baský oluþturuyor düþünebiliyor musunuz. Bir kere her gün o raporlar hazýrlanýyor. AKP nin elemanlarý veya basýn bürosu, ciddi bir medya takibi yapýyor. Bunu yaparken aslýnda, sansürün spin doktorluðu tarafýnda da çalýþýyorlar. Yani medyada yer almýþ herhangi bir bilginin hemen yalanlanmasý, onun yerine yeni bir bilgi üretilmesi ve toplumda kendi politikalarýna rýza üretilmesi açýsýndan haberi yazan kiþinin kredibilitesinin yok edilmesi, haberi yazan kiþinin iþinden edilmesi, baþka bir gazeteye transferi vs. için çok ciddi bir çalýþma yürütüyorlar. O kiþilerin özel hayatlarýný takip altýna alýyorlar, telefonlarýný dinliyorlar. Bütün bunlar bireyler ve kurumlar üzerinde çok ciddi bir baský yaratýyor. Evet, biz askeri rejimler döneminde de, basýna sansür uygulanmasýný yaþadýk ancak o dönemde dahi en azýndan hükümetin yolsuzluklarýný, IMF nin politikalarýnýn eleþtirilebildiðini hatýrlýyorum. Yani ben 1980 sonrasýnda gazetecilik yapmaya baþladým. O dönemde gerçekten askeri rejimden yeni çýkmýþ Türkiye de, Turgut Özal marifetiyle küresel ekonomiye kenetlenmeye çalýþan, dýþa açýlan Türkiye ekseninde, yine askeri yasaklar, MGK nýn bir takým gizli saklý iþleri, Güneydoðu da devletin birçok yanlýþ iþleri olabilirken mesela Cumhuriyet gazetesinde Celal Baþlangýç, askerler tarafýndan köylüye bok yedirildiðini yazabiliyordu. Bunlar, bugün artýk iyice daralmýþ durumda. Yani gazetecinin gazetecilik yapmasý için gerekli kanallar týkanmýþ durumda. Bunu hem gazeteciler üzerinde baský kurarak yapýyorlar hem de medya kurumlarýný ele geçirerek yapýyorlar. Üzerinde baský hisseden diðer gruplar da çekilip, Aydýn Doðan ýn yaptýðý gibi, Bu kadar vergi ödeyeceðime çekilirim kardeþim, niye hükümeti eleþtireyim diyorlar. Boyun eðersen hayatýn rahatlamaya baþlýyor. Ve bunlar örnek teþkil ediyor tabi. Öbür taraftan idealist muhabirlerde de, Ahmetlerin Nedimlerin baþýna gelenler büyük bir korku yaratýyor. Acaba ben bu haberi yazsam benim de baþýma bir þey gelir mi endiþesini taþýyorlar. Hepimizin bir hayatý, bir ailesi var. Örneðin, Ahmet, savcýlýk iddianamesi olmadan aylardýr hapishanede yatýyor. Bu diðer gazeteciler için çok ciddi bir gözdaðý. Bütün gazetecilerin baþýna gelebilir. Çünkü, bunu kolayca yapýyorlar. Bir sabah gelip, kolayca evden alabiliyorlar. KÜRT TARAFINA MÝKROFON TUTULMUYOR Basýna yönelik engellemeler, baskýlar sanki bir savaþ hali dönemindeymiþiz gibi artýyor. Özellikle Kürt meselesine iliþkin haberler en çok sansürlenen haberler arasýnda. Bu bir tür Gerçeklerin karartýlmasý çabasý olarak deðerlendirilebilir mi? Özellikle Türk halkýnýn Kürt meselesinde gerçekleri görmesinin engellenmesi mi amaçlanýyor? Türk halký, uzun zamandýr Kürt meselesinde gerçekleri göremiyor. Bunun bir nedeni ana akým medyada çok tek taraflý bir yayýncýlýk anlayýþýnýn olmasý. Yani Kürt meselesine iliþkin olaylar, durumlar, açýklamalar habere dönüþtürülürken ana akým medya, devletin resmi söylemi çerçevesinde haberi aktarýyor. Ve hiçbir zaman öteki tarafa, Kürt tarafýna mikrofon uzatmýyor. Halbuki gazeteciliðin temel normatif yapýsý, yazdýðýnýz yayýnladýðýnýz habere iliþkin her iki tarafa söz hakký tanýmaktýr. Þimdi birincisi buradan zaten gerçeklere ulaþamýyoruz. Ýkincisi çok yoðun baský ve sansür var bu konularda. Belki, askeri vesayetin bazý katý yasaklarý aþýldý ancak þimdi de, sivil dönemin yasaklarý var. Örneðin, þimdi Kürt siyasilerinin, belli örgütlerle belki belli þiddet yanlýsý oluþumlarla beraber isimlerini anmak gibi söylemsel pratik var. Öte yandan alternatif bilgiyi alabileceðiniz kanallarýn, özellikle Kürt basýnýnýn ta baþýndan beri Türkiye de sansürlendiði, gazete binalarýnýn bombalandýðý, çalýþanlarýnýn faili meçhullere gittiði bir süreçten geçiyoruz. Hâlâ hapiste olan Azadiye Welat tan, baþka basýn yayýn kuruluþlarýndan çok sayýda Kürt gazeteci var. Bunlar halka gerçekleri anlatmaya çalýþtýklarý için veya gerçeðin öteki boyutunu anlatmaya çalýþtýklarý için hapse giriyorlar. Ve onlara terörist ya da teröristlere yardým ve yataklýk yapan kiþiler gözüyle bakýlýyor. Aslýnda baþýndan beri Kürt meselesinde kamunun haber alma özgürlüðü kýsýtlanmýþ durumda. O problem hâlâ da devam ediyor. Ve bu yaygýn bir biçimde suç ortaklýðý þeklinde gidiyor. GAZETECÝLER ZENGÝNLEÞTÝ, PRANGALARI KALINLAÞTI Ankete katýlan bütün gazetecilerin basýnda sansürün varlýðýný görüyor olmalarý; üstelik bunu söyleyen gazetecilerin etkili noktalarda olmasý biraz ilginç deðil mi? Bir bakýma kendi sorumluluklarýný da itiraf etmiþ olmuyorlar mý? Üstelik, büyük bir çoðunluk sansürü bir sorun olarak da görüyorken... Bu durum büyük basýn tarafýndan ilk defa dile getirilmedi. Çalýþmamýn içine bakarsanýz, bu Sedat Ergin veya Ýsmet Barkan tarafýndan defalarca dile getirildi. Berkan bunu söylediðinde artýk genel yayýn yönetmeni deðildi. Milliyet Gazetesinde, köþe yazarý olmuþtu. Bu araþtýrmada, konuþan gazetecilerin isimlerini açýklamadýðým için, hepsi çok daha rahat duygu ve düþüncelerini dile getirdiler. Biliyorsunuz medyada iþini kaybetme korkusu da oto sansürü tetikleyen bir þey. Birçok gazeteci, sahip olduklarý mevkileri, aylýk kazançlarýný, aile düzenlerini kaybetmemek için kendilerinden beklenen sansürcü yaklaþýma boyun eðmek zorunda kalýyorlar. Eðer isimlerini açýklýyor olsaydým birçoðunun böyle bir þeyi açýklayacaðýný sanmýyorum. Türkiye de gazetecilerin; gazeteciliði býraktýklarýnda ya da gerçek anlamda mesleki pratiklerini yerine getirmedikleri zaman hadi bana eyvallah dedikleri noktada kaybedecekleri çok fazla þey oldu. Bunun sebebi, Türkiye de gazetecilerin çok zenginleþmesi. Gazeteciler, çok fazla makam ve mevki sahibi oldular. Bu 1980 sonrasýnýn yarattýðý bir þey; tam olarak AKP ile alakalý deðil. Dünyanýn hiçbir yerinde bu kadar zengin gazeteci yok. Belki çok büyük televizyon kanallarýnýn çok büyük sunucularý ya da þov programlarýný yapanlar çok büyük paralar kazanýyor olabilirler. Ancak Türkiye de yatla, katla, yalýyla müthiþ bir hayat standardýna sahip gazeteciler var. Dolayýsýyla da gazeteciler, bu yaþam standardýndan vazgeçmek istemiyorlar. Durum böyle olunca, gazeteciliðin normatif yapýsýyla çatýþýyorlar. Yani sen þapkaný alýp, Ya kardeþim, burada, artýk, gazetecilik yapýlamaz hale geldi, ben gidiyorum dediðin zaman biliyorsun ki arkada, hayat standardýný kaybediyorsun, villada oturmayý kaybediyorsun, hafta sonu Londra da kahvaltý yapmayý kaybediyorsun. Gazetecilik böyle bir þey deðil. Gazetecilik sorumluluk gerektiren bir þey. Halka karþý bir enformasyonu saklamanýn bir sorumluluðu var. Bunun hesabýný vermek zorundasýnýz. Bunun hesabýný vermiyor ki gazeteciler. Bunun hesabýný vermek zorunda olmadýðýnda da gelen geçen iktidarlara boyun eðebiliyor. GAZETECÝLER ÖRGÜTLENMELÝ Hükümetin ya da medya patronlarýnýn yönelimi, amacý aþaðý yukarý ortada. Böyle bir ortamda gazeteciler neler yapabilir? Araþtýrmamýn sonunda da önerdiðim gibi gazetecilik örgütlerinin giderek güçlenmesi gerekir. Yani olmasý gereken, gazetecilik örgütlerinin, son yýllarda yaþandýðý gibi, bir grup hükümet yanlýsý gazetecilik örgütleri, bir grup hükümet karþýtý gazetecilik örgütleri olarak deðil, gazeteciliðin sorumluluk ve hesap verilebilirliði ekseni üzerinde, gazeteciliðin normatif yapýsý üzerinde, etik ilkeler üzerinde anlaþmýþ, hakikaten sorumluluk hisseden gazetecilerin sendikalaþmasý, örgütlenmesi lazým. Ve gazetecilerin korkmadan tepki koyabilmesi lazým. Yani Ferai Týnç ýn yaptýðý gibi, Bana eyvallah kardeþim ben bu koþullar altýnda gazetecilik yapamýyorum demesi lazým. Bu iki sonuç doðurabilir. Ýlki az kalmýþ doðru düzgün gazetecilik kadrolarý boþalýr yerine çok kalitesiz, çok genç tecrübesiz kadrolar doðar ve kötü gazeteler çýkmaya baþlar. Ya da denir ki, Bu kadrolarý koruyalým, haber içeriklerine müdahaleyi durduralým. Bunun için de ekonomi politiðin, medya sahipliðinin yeniden yapýlanmasý gerekiyor. Medya patronlarýnýn gazetecilikle veya yayýncýlýkla uðraþýyor olmalarý gerekir. NTV DE ELEÞTÝRÝLMESÝ GEREKEN BÝR KURUM Son günlerde NTV de yaþananlarý nasýl deðerlendiriyorsunuz? NTV nin kendi kurum içi meselesi olduðunu düþünüyorum. Banu Güven in özellikle Leyla Zana söyleþisinin iptal edilmesi üzerine bu kararý almasý önemlidir. Özellikle gazetecilik adýna saygý duyulmasý gereken bir karar. Benzer þekilde NTV de özellikle eleþtirel tavýrlarýyla dikkat çeken gazetecilerin yapmakta olduðu talk þovlarýn kesildiðini, örneðin, Nuray Mert in o programla iliþkisinin nasýl kesildiðini okuduk. Ben bunun tamamen patronajýn hükümete total teslimiyetinin neticesi olduðunu düþünüyorum. Bundan önce NTV çok mu özgürdü, hiç mi eleþtirilecek tarafý yoktu. Her kurumda olduðu gibi tabi ki NTV de de hükümete belli oranda baðlýlýk vardý. Ama biz hep NTV yi Chomski nin Küçük Medya Adacýklarý dediði büyük medya devlerinin içinde yer alan baðýmsýz bir takým sorumlu gazeteciler olarak - Mete Çubukçu, Banu Güven, Ruþen Çakýr, Mirgün Cabas vs. gibi- görüyorduk. Þimdi demek ki onlarýn da yer alabileceði alan daralmýþ durumda. BASININ ÜZERÝNDEKÝ SÝLAHLI GÜÇ DENGESÝ DEÐÝÞTÝ Çalýþmanýzýn ortaya çýkardýklarý arasýnda sizin beklemediðiniz ya da sizi þaþýrtan bir sonuç oldu mu? Beni en çok þaþýrtan sonuç, ordunun haber içeriklerindeki etkisinin bu kadar azalýp onun yerine polisin ve cemaatlerin haber içeriklerine etkisinin bu kadar artmasý. Bu bence çok yeni bir þey. Aslýnda konjonktüre baktýðýnýzda aslýnda çok da yanlýþ deðil. Çünkü Türkiye de ordunun rolünün giderek kýsýtlandýðý ama bunun yerine baþka bir silahlý gücün yani polisin gücünün giderek artýrýldýðý ve polis þiddetinin giderek meþrulaþtýrýldýðý bir sürece gidiyoruz ve bir taraftan da eskiden polis olan bir takým kiþiler de gazeteci oldu baþýmýza. Eski istihbaratçýlar, polis okulu hocalarý gazetecilik yapýyor þimdi. Bunlar bir tür spin doktorluðu yaparak büyük bir bilgi kirliliði yaratýyorlar. Yani polisin içinden aldýklarý enformasyonlarý iþleyip, yeniden üretip insanlarýn zihninde belli politikalara, olaylara iliþkin rýza üretiyorlar. Özellikle Ergenekon ve Balyoz davalarý sürecinde bunu çok net görüyoruz. Yani býrakýn, polisin direkt olarak, haber içeriklerine Bunu yapýn, þunu yapýn demesi, burada polisin direkt olarak gazetecilik yaptýðýný görüyoruz. Yani öyle bir þey ki istihbarat örgütleri, güvenlik örgütlerinin elemanlarý bizatihi haber içeriklerini hazýrlýyor, bilgi üretiyor ve yazýyor yayýmlýyor. (Ýstanbul/EVRENSEL)

3 Kýlýçdaroðlu bir gazetecinin Bakan Günay'ý neden dinlemeden gittiðini sormasýný üzerine, "Protokol kurallarýna uyulmadý, bu kadar basit" dedi. Alandan ayrýlýrken vatandaþlarýn ana muhalefet partisi CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu'nu alkýþladýklarý görülürken bazý vatandaþlar kürsüye gelen Bakan Günay'ý yuhaladýðý gözlemlendi. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Haber: Cuma Onur ÞAHÝN Foto: Güneþ KAÝM 16 Aðustos 2011 Salý günü Hacýbektaþ Cumhuriyet Meydanýnda saat da baþlayan 48.Ulusal 22. Uluslararasý Hacý Bektaþ Veli Anma Kültür ve Sanat Etkinlikleri açýlýþý töreni baþlangýcýnda kürsüden konuþma yapacaklarýn listesi okundu ve Ana Muhalefet Partisi CHP Baþkaný Kemal Kýlýçtaroðlu nun, Kültür ve Turizm Bakaný Ertuðrul Günay'ýn ardýndan son konuþmayý yapacaðý açýklandý. Ancak bir süre sonra Bakan Günay'ýn son konuþmayý yapacaðý anons edildi. Kýlýçdaroðlu, konuþmasýnýn ardýndan Mehmet Çamur'a Hacý Bektaþ Veli Dostluk ve Barýþ Ödülü'nü verdi ve Çamur'un konuþmasýný dinledi. Kýlýçdaroðlu, daha sonra Hacý Bektaþ Veli Dergahýný ziyaret etti. Kültür ve Turizm Bakaný Ertuðrul Günay, Ana Muhalefet Partisi Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu'nun kendisini dinlemeden törenden ayrýlmasýna ''Burayý siyasi arenaya çevirmemek lazým. 4 yýldýr buradayýz. Ýþi biz yapýyoruz. Burada Hükümeti temsil ediyoruz. CHP liderinin tavrý Alevilerin tepkisini çekti'' sözleriyle tepki gösterdi. Onur Kaya, Belediye baþkanýmýzý konuþmalarýný yapmak üzere buraya davet ediyorum. Belediye Baþkaný Ali Rýza Selmanpakoðlu, Efendim sürpriz oldu benim için sað olun. Hacýbektaþ ta Hacýbektaþ Eðitim ve Kültür Derneðinin þubesinin açýlmýþ olmasý bizi son derece mutlu etmiþti, bu çalýþmalar baþta derneðe emek veren yönetim kurulu üyeleri ve Naki Selmanpakoðlu olmak üzere olumlu bir þekilde ve yararlý bir biçimde sürdürüldü, sonuç itibariyle de çok önemli bir mesafede kat edildi. Genel Merkezin büyük çaplý hizmetleri her türlü takdirin üzerindedir. Bunu yakýndan bende takip ediyorum. Özellikle çýkartýlmakta olan dergi okuyanlarý doyuruyor. Okur çevrelerinden çok sayýda övgüler aldý. Onlarla ben gurur duyuyorum Hacýbektaþlý olarak. Çalýþmalarýn bundan sonrada çok deðerli hocamýzla birlikte, Milli Eðitim Müdürümüzle birlikte ayný hýzla, ayný azimle gelecekte çok önemli hedefleri ele geçireceðini ve çok yararlý faaliyetler yürüteceðini þimdiden görüyorum ve inanýyorum... Hepinize saygýlar sunuyorum. Onur Kaya, Þimdide derneðimize çok emeði geçen bu anlamda da derneðimizi dernek yapan bakýþ açýmýzý oluþturan onursal genel baþkanýmýz Naki Selmanpakoðlu nu konuþmalarýný yapmak üzere davet ediyorum. Onursal Genel Baþkan Prof. Dr. Ali Naki Selmanpakoðlu, Hepinize hoþ geldiniz diyorum ve katýldýðýnýz için çok teþekkür ediyorum. Benim için çok duygusal bir an baba ocaðýnýn kapýsýnýn kapatýlmamasý anlamýnda da güzel bir jest bu nedenle yönetim kurulu üyelerine baþta sayýn baþkan olmak üzere hepsine çok teþekkür ediyorum. Çok emek verdiler. Sayýn belediye baþkanýmýzýn her zaman olduðu gibi burada bizim yanýmýzda olmasý, amcasýnýn evi olan kendi mekanýnýn þimdi konuk evi, umarým ileride bir kültür ev haline gelecek insanlarýn gelip nefes aldýðý, çay içtiði, belki aradýðý kitabý bulduðu, belki sohbet ettiði daha geniþ kitlelerin konuk edildiði bir yer haline gelecek. Ancak Hacýbektaþ ta Türkiye nin ufak bir görüntüsü olarak düþünülürse bu tür bizden önceki yönetim kurulundan aldýðýmýz meþaleyi daha yükselterek devam ettirdiðimiz ve bunun karþýlýðýnda birçok güçlüklerle karþýlaþtýðýmýz hepinizin malumu. Burada en önemli unsur duyarlý olan insanlarýn gide gide azalmasýdýr. Ben tüm Hacýbektaþlýlarýn böyle bir konuk evine ve Hacýbektaþ þubesine sahip çýkmalarýný diliyorum. Bu ayný zamanda Hacýbektaþ özelinde ülkeye sahip çýkmaktýr. Bu ayný zamanda kendinin dýþýnda baþkalarýyla birlikte olup örgütün yani hep bir arada olmanýn baþarý getireceðine inanmak demektir. Bireysel olarak artýk ülkemizde mutlu olmanýn mümkün olmadýðýný, mutluluðun toplumsal olduðunu, bu mutluluðu da yaratacak olanýn yine bizler olduðunu yani çaresiz deðil çarenin siz olduðunu artýk anladýðýmýz zamandayýz. Bi kez daha yineliyorum tüm Hacýbektaþlýlarýn bu konuk evine Hacýbektaþ Þubemize, yönetim kurulundaki arkadaþlara destek olmalarýyla ancak bu düþünce büyüyecektir. Ve ortaya çýkartýlan mutluluk havuzundan hepimiz nasibini alacak. Aksi taktirde herkesin bana ne düþüncesine hakim olduðu bir ülkede ayný diðer ilçelerde ki diðer örgütlenmelerde olduðu gibi bir gün kapanýp yok olmakla karþý karþýya kalýrýz. Bu ayný zamanda bu ülkeyi bize emanet eden, hepiniz biliyorsunuz söylememe gerek yok arkadaþlar sað olsunlar kokteyl hazýrlamýþ, her iyi bir þey yediðimde, her ziyafete davete gittiðimde; Çanakkale deki o nöbet tutan askerlerin tayini sabah öðle akþam yemeðinin listesi aklýma gelir. Ýþte aç susuz yoksulluklarla savaþarak bu topraklarý, bu güzel ülkeyi bize emanet eden insanlara layýk olmak, yine bir araya gelmek, hiçbir ayýrýmcýlýk yapmadan omuz omuza bir þeyler üretmekle mümkün olabilecektir. Yoksa bize bu topraklarýn emanet olduðunun ayýrdýna varmazsak çocuklarýmýzýn nasýl bir ülkede yaþayacaðýný siz artýk düþünün. O nedenle ben bu duyarlý topluma buraya kadar geldiðiniz için bir kez daha teþekkür ediyorum. Ve gerçekten burayý görüyorsunuz burayý, benden sonra bu çýtanýn yükseleceði belli. Arkadaþlarýn benim hiç aklýma gelmeyen bir projesi bu ve çok güzel umuyorum ilerde daha güzel þeyler yapacaklar. Ama Ankara dan genel merkezin deðil buradaki Hacýbektaþlýlarýn buradaki duyarlý insanlarýn hangi kesimden olursa olsun bu tür örgütlenmelere ki bellidir bu panoda yazdýðý gibi Hem Hacýbektaþ, Hem Mustafa Kemaliz. Yani biz Anadolu yuz. Biz Mustafa Kemalin düþüncesinde, Hacý Bektaþ felsefesinde Hacý Bektaþ ý yaþatmak bu düþünceyi yaþatmak zorundayýz çünkü ülkenin kurtuluþunun geleceðinin bu olduðunu da Mutafa Kemal ilk Cumhuriyet kurulacak sözünü bu ilçede söylemekle ispatladý. Ben sözü daha fazla uzatmadan bir kez daha baþta Onur Kaya olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine, þubemize, yurtta çalýþan çok deðerli mensuplarýmýza ve özelliklede hiçbir zaman bizi yalnýz býrakmayan çok sevgili kardeþim Belediye Baþkanýmýza çok teþekkür ediyorum ama bir yerlere artýk ne olur hepimiz sahip çýkalým... Hiçbir zaman üzerimizdeki þu dönemdeki baskýlarý kabullenme periyoduna geçmedim. Çünkü biliyorum ki Anadolu insaný bu geçici baskýlarýn, bu geçici uygulamalarýn bir gün sona ereceðine ve yine güzel günlerin geleceðine her zaman inandý. Týpký Ýnebolu dan Kastamonu ya mermi taþýyan doðuran kadýnlarýn o anda doðuran kadýnlarýn çocuklarýna zafer adýný verdikleri gibi. Týpký bacý adýný söyle seni tarihe yazayým dediklerinde adýmý ne yapacaksýn evlat Anadolu yaz dedikleri gibi. Hepinize tekrar teþekkür ediyorum. Sað olun.

4 13. yy belki de Anadolu topraklarýnýn en hareketli, en karmaþýk olduðu, çok ciddi altüst oluþlarýn yaþandýðý bir dönemdi. Dini, sosyal yaþamý düzenleyen duygu ve düþünce üretimi ile topluluðun kültürel þekillenmesini saðlayan derviþler, yani bir baþka tanýmlamayla Rum Abdallarý, Osmanlý boylarýyla birlikte Bizans topraklarýna akýnlar düzenlediler. Bu derviþlerin görevi, akýn düzenledikleri ve ele geçirdikleri bu topraklarda Müslümanlýðý yaymaktý. Bunun karþýlýðýnda Osmanlý beyleri bu Akýncýlara toprak verir, vergiden muaf tutar ve yaþadýklarý bölgelerde tekke ve zaviye kurmalarýna izin verilirdi. Dönemin sosyo-politik yapýsý Devlet ilk kuruluþ yýllarýndan sonra adým adým merkezileþip bir yapýya büründürülürken; merkezi devlet ile, geçmiþte Anadolu nun içlerinden gelip Osmanlýlarla birlikte Gazi Akýnlarý yapan Rum Abdallarý arasýnda çeliþkiler ortaya çýktý. Önceden fethettikleri topraklara yerleþip orada nüfus kuran Rum Abdallarýnýn bu nüfusu zaman içinde devlet tarafýndan kýrýlmaya çalýþýlýr. Göçebe Türkmenler ise, deðiþen bu atmosfere uygun konumlanmalar yaratýp fýrsat buldukça Osmanlý devletine karþý kimi ayaklanmalar çýkartmýþtýr. Doðuda Moðol baskýsý, Batýda Bizans sýnýrlarý ve zaman geçtikçe bu baskýdan sýyrýlmak için Osmanlý nýn Trakya-Balkanlar bölgesine geçiþi... Bu basýnç batý Ege kýyýlarý, Trakya ve Rumeli civarýnda Osmanlý hakimiyetini beraberinde getirdi de Yýldýrým ýn, Timur a yenilmesi iç karýþýklýklarý da tetikledi. Devlet fiili olarak ikiye bölündü. Beyazýt ýn küçük oðlu Musa Çelebi nin de sonradan dahil olmasýyla var olan kriz ortamý giderek derinleþti ve üçüncü bir cephe açýlmýþ oldu. Musa Çelebi ye destek verenler aðýrlýklý olarak yoksul, ezilen Hýristiyan-Müslüman kitleler, topraklarýný kaybeden orta kademe yönetici ve komutanlardý. Þeyh Bedreddin in hayatý Þeyh Bedreddin nin doðum tarihi net olarak bilinmese de bazý kaynaklar 1358, bazý kaynaklar ise 1359 tarihini verir. Gerçek adý Bedreddin Mahmut olan Þeyh Bedreddin, Edirne nin Simavna bucaðýnda doðmuþtur. Dedesi Abdulaziz in kökeni Selçuklu Hanedanlýðý na dayandýðý kaynaklarda geçer. Bedreddin in dedesi Abdulaziz, son Selçuklu Sultaný Alleaddin Keykubat ýn yeðeni ve ayný zamanda veziridir. Menakýbname de Abdulaziz in Þeyhüislamlýk yaptýðý ve 1258 de tahttan indirilen son hanifenin hocasý olduðu belirtilmektedir. Kimi araþtýrmacýlar Abdulaziz in tam bir Ortadoks Sünni Müslüman davranýþý izlediðini Mevlana ya, Hüssam Çelebi ye hizmet ettiðini ve saðlam bir tasavvuf anlayýþýna sahip olduðunu vurgular. Yine Dr. Hikmet Kývýlcýmlý nýn Osmanlý Tarihinin Maddesi kitabýnda Abdulaziz in Osmanlý ya katýldýðýnda yaþýnýn yaklaþýk yüz olduðunu belirtir. Abdulaziz; Bedreddin Mahmut un babasý Ýsrail ve yakýn akrabalarý Rumeli Beyliði ni Osmanlý ya kazandýran Yedi Gaziler dir. Bu akýnlardan sonra Edirne Osmanlý ya baþkent olur. Bu akýnlarýn birinde Bedreddin Mahmut un babasý Ýsrail, Simavna kuþatmasý sýrasýnda bütün kaleyi esir alýr ve kale komutanýnýn kýzý ile evlenir. Hýristiyan olan Bedreddin Mahmut un annesi Müslümanlýða geçer ve Melek adýný alýr. Daha sonra babasý Ýsrail in Simavna Kadýlýðý na atanmasý, annesinin eðitimli ve kültürlü bir kadýn olmasý Bedreddin in yaþamýnýn þekillenmesinde etkili olacaktýr. Bedreddin in Sünni görüþe uygun bir eðitim aldýðý bilinmektedir. Bursa, Konya da eðitimini sürdüren Bedreddin, tahsilini ilerletmek ve fýkýh konusunda derinleþmek amacý ile önce Suriye ye, sonra da 1383 Kahire ye gitmiþtir. Kahire sultaný Berkuk un oðlunun eðitimi için saraya davet edilir. Ve burada Ahlat lý bir Kürt olan Ahlati ile karþýlaþýr. Bedreddin, Ahlati nin müridi olur. Sufiliðe geçiþ yapar ve o güne kadar yazmýþ olduðu el yazmalarýný Nil Nehri ne atar. Fakih liðine devam eden Bedreddin en önemli eserlerini bu dönemden sonra yazmaya baþlar. Burada Þeyh ünvaný alýr. Þeyh Bedreddin in mücadelesi Þeyh Bedreddin Ahlati tarafýndan dai (propagandacý) olarak Tebriz e gönderilir. O dönemde Tebriz Timur un hakimiyeti altýndadýr. Timur ile karþýlaþýr ve yaptýklarý konuþmalarda Timur un, devletin niteliklerini belirlemek konusundaki yardým teklifini reddeder yýllarýnda Ahlati nin ölümünden sonra yerine Þeyh Bedreddin in geçmesi vasiyet edilmiþtir. Fakat tarikatýn eski müridleri geleneklerine aykýrý olduðu gerekçesiyle bu durumu kabullenmezler. Bu konuda çok direnmeyen Bedreddin, Anadolu ya dönmeye karar verir. Dönüþünün ardýndan Þeyh Bedreddin, pratik-politik devrimciliðe adým atmýþtýr. Cenevizlere baðlý Sakýz adasýnda Hiristiyan din adamlarý kendisine sempati ile yaklaþýr. Burada kaldýðý kýsa süre içinde iki rahip ve çok sayýda adamý müslümanlýða geçer. Menderes vadisi yakýnlarýnda en yakýn yoldaþý olacak olan Börklüce Mustafa ile tanýþýr da Edirne ye ulaþýr. Bu bölgelerde yarý göçebe yaþayan Türkmenler ile irtibata geçer. Uludað eteklerinde Sürme köyünde Torlak topluluðunca misafir edilir. Burada Torlak Kemal ile tanýþýr arasý dönemde, Musa Çelebi nin kendisine Kazaskerlik görevini teklif edene kadar inzivada kaldýðý söylenmektedir. Þeyh Bedreddin, Kazaskerlik görevini kabul eder ve Börklüce Mustafa yý Kethudalýða atar. Bu dönemde geliþtirdiði iliþkilerle Trakya bölgesindeki etkisi geniþler. Bu kýsa dönem, 1413 e kadar yani Musa Çelebi nin Mehmet Çelebi tarafýndan öldürülüp, Þeyh Bedreddin in Ýznik e sürülmesine kadar devam eder. Þeyh Bedreddin in politik-pratiðindeki ikinci dönemi olacak bu dönemin devamý sürgünde bulunduðu Ýznik te de devam eder. Bedreddin buradaki ilk dönemlerini Börklüce Mustafa ile geçirir. Daha sonra Börklüce, Þeyh Bedreddin nin yanýndan ayrýlarak Ege ye geçer ve ayaklanma hazýrlýklarýna baþlar. Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal Börklüce Mustafa (Dede Sultan) ve Torlak Kemal bulunduklarý toplum itibari ile devlet ve iktidar uygulamalarýndan rahatsýz olan Sünni yoksul kesimden ya da tarih boyunca mevcut iktidarla sorunlarý olmuþ Kalenderi derviþlerinden (Torlaklardan) oluþuyordu. Anadolu topraklarýnda dilden dile aktarýlýp destansý bir biçime dönüþmüþ Baba Ýshak ayaklanmasýnýn etkisini sürdürdüðü, anýlarýn canlý tutulduðu ve buna yoðun bir devlet baskýsýnýn eklendiði düþünüldüðünde ortada ayaklanmaya hazýr bir kitle vardý. Ege ye dönen Börklüce, bir yandan örgütlenip askeri anlamda güçlenmeye çalýþýrken diðer yandan da bu hareketi benimseyen halk ile birlikte komünler kurmaya giriþir. Komünler sayesinde toprak üzerindeki özel mülkiyet ortadan kaldýrýldý, kasabalarda yaþayan ahi lerin katkýsýyla yeni ve daha modern üretim araçlarý elde edildi. Komün esasýna dayalý bir üretim ve yaþam örgütlendirildi. Bölgenin toprak beylerine karþý tavýrlarý net oldu. Önceden kendilerinden alýnan vergileri ödemeyi reddettiler. Bunun bir sonucu olarak toprak beyleri ve onlarýn memurlarýyla çeþitli çatýþmalar yaþandý. Diðer yandan yakýn noktalardan geçen ve beylere ait olduðunu bildikleri kervanlara baskýn eylemleri düzenlendi. Yoksul halk kitlesi, eli silah tutanlar giderek bu düþük yoðunluklu çatýþmalarda savaþ geleneði kazandýlar. Bu ayaklanmalarýn sonucunda Þeyh Bedreddin in kurmayý planladýðý toplumsal düzen; kulun kula kulluk etmediði, paranýn, mülkiyetin ve iktidarýn ortadan kaldýrýldýðý, geçim sorunlarýnýn ortaklaþa bir biçimde halledileceði toplumsal bir düzendi. Bu düzen O na göre yer yüzünde cenneti kurmak, Allah ýn sevgisini egemen kýlmaktý. Çünkü Þeyh Bedreddin e göre insanlarýn Allah tan uzaklaþmalarýnýn en büyük nedeni para ve iktidarýn varlýðýydý. Þeyh, ideolojisi Ýslamiyete, iþleyiþi ortakçýlýða dayanan bu toplumsal düzen sayesinde Anadolu da ve Trakya da yaþamakta olan ezilen ve yoksul Hýristiyan, Müslüman ve Yahudileri de Müslümanlýða katacaðýna inanýyordu. Öncelikle Þeyh Bedreddin in kaleme aldýðý ünlü Varidat kitabýnda ve Börklüce ayaklanmasýný anlatan kimi araþtýrmalarda bu toplumsal hedef net olarak açýða çýkmýþtýr. Mehmet Çelebi nin iktidara gelmesinden sonra Ýzmir Sancakbeyliði ne Bulgar Sisma atanýr. Börklüce nin kurduðu istihbarat aðý ve askeri niteliðin artmýþ olmasýndan kaynaklý olarak Ýzmir Sancakbeyliði nin askeri güçleri her defasýnda Ýzmir çýkýþýnda imha edilir. Son seferinde ise yine Bulgar Sisma nýn hazýrladýðý altmýþbin kiþilik ordu yolun yarýsýnda yirmibin kiþiye düþünce ve harekat yine yenilgiye uðrayýnca Ýzmir Sancakbeyi çareyi gemiye binip kaçmakta buldu. Torlak Kemal in Manisa-Saruhan bölgesindeki faliyetleri ve Börklüce gücünün etkileri Osmanlý devletini yeni tedbirler alma yoluna götürdü. Mehmet Çelebi ve Baþvezir Beyazit Paþa, Divaný toplayarak yaklaþýk yüzellibin kiþilik bir ordu hazýrlarlar. Ordunun komutaný Beyazit Paþadýr. Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa güçlerini savaþ düzenine geçirir. Gerilla taktikleri ile düþmana karþýlýk verilmesi tasarlanýr. Mevzi savaþýna girilmeyecektir. Yol güzergahý üzerinde önce Torlak Kemal in bölgesinden manevra yaparak Ýzmir e doðru yönelir. Ýzmir e gelmeden Ayastuð bölgesindeki bir ucu Manisa- Saruhan, diðer ucu Aydýn Ortaklar a uzanan ve çok büyük bir alaný kapsayan ormanlýk bölge Osmanlý ordusu tarafýndan ateþe verilir. Pusuya yatmýþ Börklüce yandaþlarýnýn bir bölümü yaþamlarýný yitirir. Köyleri, kasabalarý, hayvanlarý, tarlalarý bu büyük yangýn adeta yutar. Torlak Kemal, manevra yapan Osmanlý ordusunun peþindedir, artçý birliklere saldýrmak için takip yapar. Arka cepheden Torlak Kemal ve ön cepheden Börklüce nin güçleri saldýrýya geçerler. Torlak Kemal in güçleri Osmanlýlar tarafýndan yenilgiye uðratýlýr. Börklüce kendi güçlerini Karaburun civarýna çeker. Osmanlý ordusu da yýpranmýþ ve güç kaybetmiþdir. Yine de sayý fazlalýðýný elinde bulundurur. Ve Beyazit Paþa nýn hýrsý sayesinde ayakta kalýr. Savaþýn baþlangýcýnda yirmibin kiþilik Börklüce güçleri ilerleyen zamanlarda onbine en son çarpýþmadan sonra da ikibine kadar düþmüþtür. Diðer bir koldan ise Torlaklar yenilgiye uðratýlýr. Ayaklanmaya katýlýp sað yakalanlar þehir meydanýnda katledilirken, son çarpýþmada yaralý olarak esir düþen Börklüce, halkýn karþýsýna çýkartýlýp kendisinden aman dilemesi beklenir. Bunu reddeden Börklüce (Dede Sultan) iþkenceden geçirilerek çarmýha gerilir. Þeyh Bedreddin ayaklanmasý Þeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal in ayaklanmayý baþlatmasýndan sonra Ýznik ten ayrýlýr. En fazla taraftarlarýnýn olduðu Balkanlara gider. Kazaskerlik döneminden tanýdýðý güvenilir iliþkiler aracýlýðýyla Deli Orman Bölgesinde karargah kurar. Dai ler aracýlýðýlya halkla irtibatlanýr. Bu propaganda döneminde kullandýðý en önemli tema Börklüce ve Torlak Kemal in ayaklanmalarý olur. Bölgede örgütlenmesini üst aþamalara taþýyan Þeyh Bedreddin yerel bir beyin ihbarý sonucu yakalanýr. Osmanlý, Þeyh için göstermelik bir yargýlama yapmaya kalkar. Ýdamýn yolunu açacak bir suç ile ithamý gerekiyordu ki, onu asabilsinler. Fakat Þeyh in karþýsýna çýkýp onu suçlayabilecek, onunla tartýþabilecek bir kiþi bulmak zordu. Ýran dan getirilen Molla Haydar Hervi ile iki gün boyunca yaptýklarý tartýþmalarda Haydar, Þeyh Bedreddin in suçsuz olduðunu ilan eder. Bunun üzerine yeniden, bu sefer Molla Fahreddin-i Acemi tarafýndan sorguya alýnýr. Aslýnda yapýlan sorgu da deðil, küfür ve hakarettir. Bunlara karþý yanýt vermeyen Þeyh Bedreddin, sonuçta þeriat a karþý gelmekten deðil, devlete karþý isyan etmekten örfen ve siyaseten 30 Aralýk 1415 de Serez çarþýsýnda idam edilir. Þeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa (Dede Sultan) ve Torlak Kemal in örgütledikleri bu destansý ayaklanmanýn etkileri balkanlarda ortadoðunun merkezlerine kadar etkisini hissettirmiþtir. Burada Þeyh Bedreddin in bir çok merkezde bulunmasýnýn, propaganda faliyeti yürütmesinin önemli olduðunu düþünüyoruz. Özgür Gündem

5 Günlerdir körköstebek nefsimle öyle hýrlý Ve öylesine harlý ki esrik nefesim Bir kibrit tutsam parlayacak. Bir sarnýç gemisi diyecekler alev almýþ Boðazýn iki yakasýndan Oysa bir gaz tenekesiyle bir þiþe mavi Geliþi güzel mi güzel bir ocak Sularýn ortasýnda sevgili öfkemle benim Yanacak bahar eriþinceye deðin Soðuktan morarmýþ kanatlarýný ýsýtsýn diye martýlar Martýlar ki sokak çocuklarýdýr denizin Diye yazmýþtý ya Can baba Ki, bu martýlara onun tarafýndan verilmiþ bir sevgidir sevgi duvarý gibi Ya da özgürlük yaftasý Aslýnda kendisi de bir martýdýr Deniz fenerlerinin üstünden dolanan Vapur küpeþtelerine konan Sularla oynaþan Rüzgara mani atan Ýnananlarýn duygularýný koklayarak yaþayan ve yazan Aklýna geldiðinde içlenen Kafasý kýzdýðýnda hiçlenen Sigortasý attýðýnda saydýran Bir keresinde dangalozun birileri bütün köþe yazarlarý mal beyanýnda bulunsun, buna Evrensel yazarlarý da dahil diye yazmýþtý. Can Baba da Evrensel de anýnda yanýt vermiþti. Mal Beyanýmdýr baþlýðý altýnda iki satýrlýk bir beyaný vardý: Ýpimle kuþaðým diye baþlayan ve diye sonlanan! Güzel açýk seçik bir mal beyanýydý. Demek herkes tarafýndan gayet iyi anlaþýlmýþtý ki, mal beyaný isteyenden de herhangi bir itiraz gelmemiþti! *** Bir bakan oðluydu Ama bir asi olarak yaþadý. Zaten babasý da bakan gibi deðil, bir eðitim gönüllüsüydü. O kokteylden bu kokteyle, o ihaleden bu pazarlýða deðil, o þehirden bu þehre, o kasabadan bu köye koþturuyordu. Hasan Ali Yücel Yani Can Baba nýn; Hayatta en çok sevdim dediði adam Memleket kültürlensin Çocuklar aydýnlansýn diye uðraþýyordu. Bir söyleþide okurlarýndan bir bayan Can Baba ya sormuþtu: Sevgili Can baba; Hep babanýzdan bahsediyorsunuz. Annenizden bahsetmiyorsunuz. (Demek Can babanýn annesini anlatan þiirini henüz okumamýþtý) Pekiyi, anneniz þiirden anlamaz mýydý? Can baba þöyle yanýt vermiþti; Anam bir tek babamdan anlardý! Can Baba da, halktan, iþçi sýnýfýndan anlardý. Ne tarafýný kazýrsanýz kazýyýn altýndan; Sapýna kadar bir halk adamý Sapýna kadar iþçilere baðlýlýk, çýkardý. Can yasasý bu insanýn: Savaþlara yoksulluklara Ve binbir belaya karþýn Ýlle de yaþayacaksýn! Öyle de yaþadý. Yaþadýðý gibi yazdý. Yazdýðý gibi yaþadý. Ve sonsuzluða ulaþtý. Bu yüzdendir ki, þimdi o; Önünde bir þiþe þarap, ya da bira, ya da raký Ki, hiç fark etmez Adaletlidir Halk adamýdýr, içkiler arasýnda ayrýmcýlýk yapmaz. Kalp kýrmaz ne bulsa götürür Datça da denize karþý oturmuþtur Rüzgara karþý bir þiir tutturmuþtur. Farzet hiç ayrýlmadýk Gözümde tütüyor Gözümü tütsülüyorsun hala Hep birlikteyiz sanki Seninle ben ve DÜNYA Gözümüzde tütüyorsun CAN BABA. Evrensel Bu köþenin adý sevgili Cem Erciyes ten armaðan. Radikal Kitap ta yazmak istediðimi söyleyince, dört-beþ yýl önce, uzun uzadýya düþünmüþtük. Baþlangýçta güncel kitaplarý yazmayacak, dünün kitaplarýndan yola çýkacaktým. Günün kitaplarýnýn o süslü püslü, ilüstrasyonlu kapaklarý yazýnýn ortasýna oturtulacaktý. Uzun süre öyle sürdü Bir Kitap Kapaðý. Sonra dayanamayýp sevdiðim güncel kitaplarý da yazdým. Bugün eskilere dönüyorum; fakat anacaðým kitabýn kapaðý yok. Salý sabahý ýþýl ýþýl arkadaþým Burcu Aktaþ yazýyý almaya gelince, Bu yazý kitap kapaksýz diyeceðim... Anacaðým kitap, içinde tek bir resim, fotoðraf olmadýðý halde, ismi Resimli Kadýn Þair ve Muharrirlerimiz. Cümle azýcýk düþük oldu, ne yapalým... Resimli Kadýn Þair ve Muharrirlerimiz 1941 yýlýnda yayýmlanmýþ. Tefeyyüz Kitabevi nin verimi. Yazarý, Murat Uraz. Bu kitabý çok eskilerde, hýrlým pýrtým, cildi daðýlmýþ, yerlerde sünürürken bulmuþ, bir kaldýrým kitapçýsýndan almýþtým. Epey yararlandým. Meselâ, yüzyýllar öncesinde yaþamýþ, o günün kapalý ortamýnda, üstelik yalnýz yayitaht Ýstanbul deðil, Anadolu kentlerinde, taþrada, köylerde þiir yazmýþ bazý hanýmlarýn kýrýk dökük mýsralarýndan hüzün duydum. Kimdiler, puslanýp kalmýþ hayat hikâyelerinin aslý neydi? Þimdi hepsi sayfalarý sararýk bir kitapta kalakalmýþlar. Tiyatroya giden kadýnlar Murat Uraz Piyes Yazanlar bölümünde, kadýn oyun yazarlarýnýn azlýðýný, daha doðrusu hemen hiç olmayýþýný, Osmanlý Ýmparatorluðu nda tiyatronun gördüðü büyük baskýlara baðlýyor. Bununla birlikte unutulup gitmiþ Mahþah Haným ýn Zafer adlý manzum piyesinden söz açýyor. Bizde kadýn aydýnlanmasýnýn ilk basýn organlarýndan Hanýmlara Mahsus Gazete de yayýmlanmýþ bir yazýdan alýntýlar yapmýþ. 18 Temmuz 1312 tarihli gazetede, öðretmen Nazmiye Haným, tiyatroya giden kadýnlara veryansýn ediyor: Sen, ey tiyatro müdavimesi haným! Vicdanen düþün! Tiyatroya devam ettiðin müddetçe nesini ve umûru beytini (evinin düzenini) ýslâh edecek ne fikir alabildin? Ancak gönlünü eðlendirdin. Güldün, aðladýn. Araba içinde kurularak mülevves (pis) ve gayri muntazam hanene avdet ettin, öyle deðil mi? Haným, insanlýk senden bu iþi beklemiyor! Gerçekten insan olmuþ bir vücut bekliyor! Murat Uraz þaþmaktan kendini alamamýþ: Bir muallimin tiyatro hakkýnda istisnasýz olarak verdiði bu yanlýþ ve aðýr hükümler acýnacak bir hal olmakla beraber, iþin asýl dikkate deðer tarafý; kadýnlýðýn terakkisi ve hürriyeti için çalýþtýðýný söyleyen bir gazetenin bu yazýyý uygun bularak dercetmesidir. Aslýnda bir öykü, bir roman yatýyor meselenin ardýnda. Öðretmen Nazmiye Haným kimdi? Hangi mektepte muallimeydi? Talebelerine neler aþýlýyordu? Hanýmlara Mahsus Gazete hocaným ýn yazýsýný niye yayýmladý? Ya da, yayýmlamak zorunda mý kaldý? Sorularý çoðalttýkça çoðaltabiliriz. Devrin fakir hayatý paldýr küldür önümüze dökülür. Nazmiye Haným ýn tiyatro düþmanlýðý ise, öykünün bireysel dramýný hazýrlayabilir... Resimli Kadýn Þair ve Muharrirlerimiz bilimsel yöntemle hazýrlanmýþ bir yazarlar sözlüðü deðil. Ama bazý dikkatleriyle bugüne hâlâ ýþýk tutuyor. Zaman içinde, tiyatroda, kadýnlarýn varlýðý öne çýkacak larda tiyatroda kadýn yazar ve çevirmenler artýk iþ baþýnda. Seniha Bedri Ýbsen den Pergünt ü çevirmiþ, çevirisi çok beðenilmiþ. (Seniha Bedri nin baþka çevirileri de var.) romanýn konusu olabilecek Nezihe Muhittin, Florya adlý bir müzikal piyes yazmýþ. Florya, Halk Opereti nce temsil edilmiþ. Sezon boyunca ilgi devþirmiþ müzikal. Florya yý çok merak ettim. Florya nýn Florya olduðu o günleri, yaz gecelerini, eðleniþleri mi dile getiriyordu? Florya kayýp bir metin olmalý. Nezihe Muhittin in toplu eserlerinde (kitabevi) karþýma çýkmadý. Zaten Murat Uraz ýn sözlüðünü tarayýn: Sayýsýz kayýp eser! Gündeþ öneriler: Yaþamak Hatýrlamaktýr, Ülkü Tamer, Doðan Kitap, (Deðerli Ülkü Tamer den unutulmaz anýlar.) Radikal Kitap

6 Sulucakarahöyük / HACIBEKTAÞ Haber/Foto: Hasan KANKAL Hacýbektaþ ta Velbert Caddesinde Veysel Aysu tarafýndan 14 Aðustos 2011 Pazar günü saat de açýlan FANTASÝA giyim maðazasý halkýn hizmetine sunulmuþtur. Veysel Aysu: Tiffany Giyim, Hello Kids, Doruk, Parfümeri ve ayakkabý çeþitleriyle halka hizmet sunacak olan maðaza bütün ürünlerde açýlýþ gününe özel olarak yüzde elli indirimli satýþ yapýldýðýný, onun için halkýmýzý maðazada beklediklerini ve onlara hizmetten onur duyacaklarýný söylemiþtir. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Haber/Foto: Cuma Onur ÞAHÝN 48. Ulusal 22. Uluslararasý Hacý Bektaþ Veli Anma ve Kültür Sanat Etkinlikleri için Hacýbektaþ a gelen istanbul Alevi-Bektaþi Gençlik Platformu üyeleri ve çok sayýda Hacýbektaþ a gelen Alevi-Bektaþi dernek üyesi vatandaþýn katýldýðý yürüyüþ korteji 15 Aðustos 2011 Pazartesi günü saat sýralarýnda Hacýbektaþ Cumhuriyet Meydanýndan Hacý Bektaþ Veli Sevgi yolu güzergahýndan Hacý Bektaþ Veli Dergahý giriþ kapýsý önündeki alanda toplanarak bir basýn açýklamasý yaptýlar. BASIN AÇIKLAMASI Alevi Ýnancýnda Ramazan ve Kurban Bayramý Yoktur! Dolayýsýyla Bayram Cemi Diye Bir Cem de Yoktur! Yakýn bir zamandan son beri Alevi inancýnda yeri olmayan Ramazan ve Kurban bayramlarýnda yapýlan Bayram Cemleri icat oldu! Alevilerin tutmadýklarý orucun bayramýnda cem yapmasýnýn hiçbir anlamý ve samimiyeti yoktur. Ayný þekilde Alevilerin kurban keserler, ama bunlarýn tümü aslýnda ikrara yöneliktir ve ahde vefayý simgeler. Aleviler ulu orta yerlerde kurban kesmezler ve cana kýymazlar, çünkü: Can olan hiçbir þeye kýyýlamaz. Bu nedenledir ki Alevilerde kurban vardýr ama bayramý ve cemi yoktur. Alevilikte Ramazan ve kurban bayramý diye bir olgu yok ise nasýl bayram cemi diye bir cem olabilir? Bu haliyle yapýlan Cemler düpedüz Asimilasyona hizmet etmektedir. Bayram Cem i yapmanýn amacý Alevi inancýný asimile etme pahasýna Maddi çýkar (Baðýþ toplama) saðlama çabasýndan baþka bir þey deðildir. Kýsacasý; Ramazan orucu tutmak ve Ramazan ve Kurban Bayramý yapmak, hele hele bu bayrama cemevlerinde, Ramazan Bayram cem adý altýnda Bayram Namazý yaparak girmenin Alevilikle hiçbir ilgisi yoktur! Alevi kurumlarýnýn yöneticileri ve dedeler asimilasyon sürecini hýzlandýracak Bayram Cemleri uygulamasýndan vazgeçmelidir. AGEP (Alevi-Bektaþi Gençlik Platformu) Sulucakarahöyük/ÜRGÜP Cuma Onur ÞAHÝN Nevþehir'de Milyon Yýl Öncesine Ait Fosiller Bulundu. Nevþehir'in Ürgüp Ýlçesi'ne baðlý Taþkýnpaþa Köyü'nde, günümüzden milyon yýl öncesi Miyosen Jeolojik dönemine ait hayvan fosilleri bulundu. Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öðretim üyesi Paleontolog Doç. Dr. Okþan Baþoðlu baþkanlýðýnda, Kültür ve Turizm Bakanlýðý temsilcisi Asuman Alpagut, bölüm asistaný Simge Gökkoyun ile yüksek lisans öðrencileri Tuðçe Þener ile Çilem Sönmez'den oluþan bilimsel araþtýrma heyeti tarafýndan yapýlan yüzey araþtýrmalarý sýrasýnda, Ürgüp Ýlçesi Taþkýnpaþa Köyü Kýzýl Asma Mevkii'nde, günümüzden milyon yýl önce Üst Miosen dönemine ait olduðu belirlenen, zürafa (giraffidae), fil (gomphotheriidea), öküz, koyun, keçi olarak adlandýrýlan (bovidae), at (hipparion) ve gergedan (rhinoceratidae) fosilleri bulundu.

7 Akdeniz kýyýlarýnda uzun yýllar kültürlere beþiklik etmiþ kentler vardý. Kelenderis, Gilindire ve Aydýncýk diye uzanan isimler almýþ. Rumlar, Türkmenler, Yörükler burada ortak kültürlerini yaþamýþlar. Gün gelmiþ zorunlu göçler olmuþ. Gidenler, gitmiþler. Ama kalanlar o kültürü yaþatmaya devam etmiþler. Ýþte Aydýncýk ta bir kültür yaþamý var. O eski yaþam biçimlerinin devamý. Hoþgörü, sevecenlik. Konukseverlik. Üretim kültürü var. Öyle günü birlik yaþam yerine üretmeyi bilen, zamaný gelince onu paylaþmasýný bilen bir toplum. Kýþýn seralarda üretim. Yazýn yaylalara gitme. Su yetsin kalanlara. Kýþýn su bize lazým. Yazýn sahil algýnlarýna kalsýn. Bu da bir paylaþým duygusu. Bu sahil kentimizde bir Öðretmenimiz( Mustafa B. YALÇINER ) kültür yaþamýna katký sunuyor. Yazýyor, çiziyor. Ama bir dergi çýkarýyor. GERÇEMEK. Her sayýda bir Toros çiçeði kapaðýnda. öyküsü ilk yapraklarýnda. Geçen yýl baþlayan Kelenderis Öykü yarýþmasý; bu yýl ikincisi tamamlanmýþ. Temmuz Aðustos sayýsýnda dereceye giren öyküler, dergi yapraklarýnda sýralanmýþ. Bir çýrpýda okuyuverdim. 5 beþ güzel öykü. Birinci gelen öykü: Deðirmen Döner Belki Hala- Taner Kütükçü, yýllar önce zorunlu olarak gittiði kente yeniden dönen bir kiþinin öyküsü. Geride býraktýklarýndan iz aramak. Deðirmen, komþusunun bahçesine ektiði çiçek. Sedir aðacý. Deðirmenin yýkýðý, sardunya ona teselli veriyor. Ama sedir aðacý kesilmiþ, baðlar yok artýk. Ýþte duygularýn depreþtiði bir anlar. Ýkinci gelen öykü: Mavi Bisiklet- Koray Avcý Çakman. Okuyan çocuða ödül verme. Karne iyi olursa, bisiklet alýnacak. Ama usta baþý olursa. Umut, umudu getirecek. Çocuðun ödülü almak için mücadelesi. Ah Din dersinden zayýf olmasa. hayal kýrýklýðý ile eve geldiðinde; ustabaþýlýk almak için canýný diþine takarak çalýþmak. Çocuk eve geldiðinde iþ kazasýnda kaybettiði babasýnýn haberini almasý. Üçüncü öykü: Çakýr Gözlü Misafir- Hande Baba. Genç yaþta 6 koyuna satýlan Gülbahar ýn ve kýzý Zilan ýn yaþam öyküsü. Dramatik, dramatik olduðu kadar; ülkemizde yaþanan olaylar dizisi. Kadýnýn esamisinin okunmadýðý bir yaþam. Zilan ýn haberi bile olmadan istemeye gelmeleri. Ýstemeye gelen kayýnbabanýn çakýr gözü nün aþina yüz olmasý. Gülbahar ýn evlilik öncesi bir kaçamaðýndan olan çocuk damat adayýdýr. Acý Gülbahar ýn içine çöker. Alýr silahý önce Zilan ý, sonra kendini vuruverir. Öykü bu ya. Jüri Teþvik Ödülü : Tipi- Salim Nizam : kýþ aylarýnda, yollarýn kar yaðýþý ile tükendiði bir gün de bir yolculuðun öyküsü. Tipi ye tutulma. Soðuk ölüm. Tilki, kurtlarla yolculuk. Kargalarýn üste dolanmaya baþlamasý. Acý ölümün baþladýðý an. ikinci jüri Teþvik Ödülü : Büyümeye Budamak- Murat Yazýcý : köy yaþamýnýn içinde yýlbaþý geçirmek. Takvim yapraðýnýn son gününü koparmak. Geride kalan resmin atýlývermesi. Baba, dayý ile ilk muhabbet. Ýlk yudumladýðý rakýnýn verdiði duyum. Her þeyi güzel görmeye baþlamak. Hele takvimin kartonundaki güzel kýzý tanýmak. Yýllarca o kýzýn hayalini yaþamak. Ninesinin cevizleri, annesinin yaptýðý katmer. Hepsinin üstünde çocukluk yaþamý, ah bir büyümese. Beþ öyküyü okuyunca; Ümit Kaftancýoðlu, Fakir Baykurt, Osman Þahin, Bekir Yýldýz, ýn okuduðum öykülerini anýmsadým. Bir film þeridi gibi geçti. Kendi yaþamlarýndan kesitler. O kesitlerin bizlerin yaþamlarý ile örtüþmesi. Kendi yaþantýmýzda o karelerde yer aramak. Ýþte bu beþ öyküde de onlarý aradým. Bir yerlerde eksik olan yerlere koymak istedim. Öyküler sýmsýcacýk. Doðanýn içinden, sosyal yaþamýn içinden çýkmýþ. Canlý, canlý. Yürek vermiþler, ruh vermiþler. Gün gelir bu yazarlarýmýzýn kitaplarý yayýnlanýr. Okuruz, içimizi ýsýtýr. Özlemlerimiz yeþerir. KÝRMEN Celal Necati Üçyýldýz celalucyildiz@hotmail.com (*) GERÇEMEK TAÞELÝ YÖRESÝ Kültür ve Düþün Dergisi Temmuz-Aðustos 2011 yýl 5 sayý : 28 Ýran, PKK nin ikinci adam ýný yakaladýklarýný iddia etti. Türkiye basýný ise Karayýlan yakalandý diye düþünüp sevinç naralarý attý. Yorumcular Ýran ýn Kürt sorununu çözdüðünü ilan ediverdi ÝRAN GERÝ ADIM ATTI Ýran, dün öðle saatlerinde KCK Yürütme Konseyi Baþkaný Murat Karayýlan ýn yakalandýðý kanýsý uyandýran bir açýklama yaptý. Ýran Meclisi Milli Güvenlik ve Dýþ Politika Komisyonu Baþkaný Alaaddin Burucerdi, Fars Haber Ajansý'na yaptýðý açýklamada, PKK nin ikinci adamýnýn Ýran tarafýndan yakalandýðýný söyledi. Burucerdi, PKK'nin iki numaralý ismini tutuklamýþtýr ifadesini kullandý. Ayný Burucerdi, öðleden sonra Ben öyle bir þey demedim, yanlýþ anlaþýldým diye konuþtu. ÖNCE ROJ TV YALANLADI Roj TV ise Karayýlan'ýn yakalandýðý iddialarýný öðlen haberlerinde yalanladý, Karayýlan ile yaptýðý röportajý yayýnladý. Karayýlan'ýn son görüntü ve açýklamalarý olduðu iddia edilen görüntüler, Roj TV tarafýndan yayýnlandý. Yaklaþýk 1 dakika süren Karayýlan'ýn açýklamalarýnda, yakalanma iddialarý reddediliyor. BDP den Ýl Genel Meclisi üyesi olan kardeþi Bozan Karayýlan ise, "Bu konuda bir þey duymadým. Þu anda köydeyim ve televizyondan böyle bir haber geçtiði söylendi" dedi. Ýran, KCK Yürütme Konseyi Baþkaný Murat Karayýlan ý yakalandýklarýný iddia etti. Ancak KCK, Fýrat Haber Ajansý na (ANF) yaptýðý açýklamada bu bilgiyi yalanladý. Türkiye basýný henüz haberler kesinleþmeden sevinç naralarý atmaya baþladý. Bazýlarý Öcalan ýn yakalanmasýnda olduðu gibi sorunun çözüldüðünü bile iddia etti Ýran Meclisi Milli Güvenlik ve Dýþ Politika Komisyonu Baþkaný Alaaddin Burucerdi, Fars Haber Ajansýna yaptýðý açýklamada, PKK nin iki Sivas'ta Madýmak Otel'de 35 kiþinin yakýlarak öldürülmesi olayýnýn bir numaralý sanýðý olarak 18 yýldýr firari olarak aranýrken 10 Temmuz'da Sivas'ta ölen ve ailesi tarafýndan gizlice topraða verilen dönemin Refah Partili Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak için istenen DNA raporu, aradan 28 gün geçmesine raðmen halen hazýrlanamadý. Yakýnlarý tarafýndan Yukarý Tekke Mezarlýðý nda gizlice topraða verilen Erçakmak ýn geçici mezar tahtasýnýn ön yüzüne yazýlan Mehmet Dayý ibaresi dikkat çekmiþ, iç kýsmýna ise C.E. kýsaltmasý yer almýþtý. Avukat Þenal Sarýhan ýn Ankara 11 inci Aðýr numaralý ismini yakaladýklarýný açýkladý. Konuya iliþkin haberleri deðerlendiren Burucerdi, Bu haberler doðrudur, Ýran istihbarat birimleri PKK'nin iki numaralý ismini tutuklamýþtýr ifadesini kullandý. Burucerdi, Ýstihbarat güçlerimiz, ikinci adamý yakalayarak önemli bir iþ baþarmýþlardýr diye konuþtu. ÝKÝ NUMARA KÝM? PKK nin bir numarasýnýn Ýmralý da cezasýný çeken Abdullah Öcalan iki numarasýnýn ise KCK Yürütme Konseyi Baþkaný Murat Karayýlan olduðu biliniyor. Bunun üzerine internet sitelerinde hýzla KCK Yürütme Konseyi Baþkaný Murat Karayýlan ýn Ýran tarafýndan tutuklandýðý bilgisi yayýlmaya baþladý. Ancak, Ýran devlet yetkilileri, Murat Karayýlan ý örgütün bir numarasý olarak görmüþ ve yakaladýklarý kiþiyi buna istinaden örgütün iki numarasý olarak duyurmuþ olabilirdi. Ayrýca Burucerdi nin bahsettiði iki numara KCK ya da PKK nin iki numarasý deðil, KCK nin Ýran da faaliyet gösteren kolu olan PJAK ýn iki numarasý da olabilirdi. Türkiye deki haber kanallarý ve internet siteleri ise bu ihtimalleri hiç göz önüne almadan, Murat Karayýlan yakalandý haberleri yaptý. Bu geliþmenin Kürt sorununu nasýl etkileyeceðini çeþitli uzman lara yorumlattý. Yorumcular arasýnda, bunun Kürt meselesinin çözümü için çok önemli bir adým olduðunu söyleyenler bile oldu. Roj TV ise Karayýlan'ýn Ceza Mahkemesi ne baþvurmasý üzerine mezar 15 Temmuz da açýlarak kimlik tespiti için, vücuttan kemik, kan ve kýl örnekleri alýnmýþtý. Parçalar kimlik tespiti yapýlmasý için Ýstanbul Adli Týp Kurumu na gönderilmiþti. Aradan 28 gün geçmesine karþýn sonuç çýkmadý. Avukat Þanal Sarýhan, Bir hafta içerisinde hazýrlanacaðýný düþünüyorduk. Ancak aradan uzun zaman geçmesine raðmen henüz rapor hazýrlanmadý. Biraz daha bekleyeceðiz, yine gecikme olursa gerekli baþvuru yapacaðýz diye konuþtu. Radikal - DHA yakalandýðý iddialarýný öðlen haberlerinde yalanladý. ROJ TV, Karayýlan ile yaptýðý röportajý yayýnladý. Karayýlan'ýn son görüntü ve açýklamalarý olduðu iddia edilen görüntüler, Roj TV tarafýndan yayýnlandý. Yaklaþýk 1 dakika süren Karayýlan'ýn açýklamalarýnda, yakalanma iddialarý reddediliyor. Ancak görüntülerin ne zaman çekildiði tam olarak anlaþýlmýyor. Murat Karayýlan ýn BDP den Ýl Genel Meclisi üyesi olan kardeþi Bozan Karayýlan ise, "Bu konuda bir þey duymadým. Þu anda köydeyim ve televizyondan böyle bir haber geçtiði söylendi" dedi. Daha sonra KCK tarafýndan Fýrat Haber Ajansý na (ANF) yapýlan açýklamada ise Murat Karayýlan ýn görevinin baþýnda olduðu yakalanma haberlerinin gerçeði yansýtmadýðý ve Karayýlan ýn akþam Roj Tv nin haber bültenine baðlanarak hayatta olduðunu bizzat açýklayacaðý öne sürüldü. BURUCERDÝ YALANLADI Öte yandan geliþmeler üzerine Ýran Dýþiþleri Bakaný'ný arayan Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu'nun ise, Ýranlý mevkidaþýndan "Karayýlan yakalandý bilgisi bizde yok" bilgisini aldýðý öðrenildi. Burucerdi akþam saatlerinde ise Türkiye'nin Tahran Büyükelçisine "Böyle bir açýklama yapmadým" diyerek iddialara son noktayý koydu. BirGün