T B M M Tutanak Hizmetleri Başkanlığı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T B M M Tutanak Hizmetleri Başkanlığı"

Transkript

1 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 1 12 Ekim 2012 Cuma BİRİNCİ OTURUM Açılma Saati: BAŞKAN: Nimet BAŞ (İstanbul) BAŞKAN Oturumu açıyorum. Değerli milletvekilleri, değerli konuğumuz Sayın Petek, Komisyonumuza hoş geldiniz. REŞAT PETEK Hoş bulduk. BAŞKAN Öncelikle, Komisyonumuzun davetini kabul edip burada bulunduğunuz için tüm üyelerimiz adına ben teşekkür ediyorum. Kamuoyundan da bildiğiniz gibi, Komisyonumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bulunan dört siyasi partinin vermiş oldukları ortak doğrultudaki önergeler çerçevesinde kurulmuş olup ülkemizde demokrasiye müdahale eden darbe ve muhtıralarla, demokrasiyi işlevsiz kılan tüm girişim ve işlemlerin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulmuştur. Komisyonumuzun tabii ki, görev alanını ve ismini tam olarak söyleyince çok geniş bir kapsamda oluşturulmuş bir Komisyon olduğu ortada. Dolayısıyla çalışma ve yol haritamızı çizerken üç ayrı alt komisyon kurmak durumunda kaldık. Bu komisyonlardan bir tanesi, 1960 darbesini içeren ve 71 muhtırasını kapsayan, diğeri 80 darbesini ve bir diğeri de, en son, son darbe postmodern darbe diye tanımladığımız 28 Şubat sürecine ilişkin dönem. Bunları araştırırken tüm boyutlarıyla araştırıyoruz; ekonomik, siyasal, sosyal, psikolojik, dış boyutu, medya ve hukuki boyutları. Komisyonumuza sizi davet etme nedenimiz davet eden komisyonumuz 28 Şubat alt komisyonu- araştırdığımız başlıklardan hukuki boyutuna ilişkin değerlendirmeler. Davet ettiğimiz tüm konuklarımıza öncelikle bütün bu dönemler hakkında -eğer fikir beyan etmek isterseniz- 60 da dâhil olmak üzere, darbeler üzerinde genel bir değerlendirme yapmanızı, eğer, genel bir değerlendirme yapmak istememeniz durumunda öz geçmişinizi anlatmak suretiyle somut sorulara geçiyoruz. Ben, önce, size milletvekillerimizi tanıtmak istiyorum, Komisyonda bulunan. Yaşar Karayel Bey Kayseri AK PARTİ Milletvekili, alt komisyon başkanımız. İdris Şahin Bey Çankırı AK PARTİ Milletvekili, Komisyon Sözcüsü. Feyzullah Kıyıklık Bey AK PARTİ İstanbul Milletvekili. Buyurun lütfen, söz sizin, genel bir değerlendirme yapmak üzere. REŞAT PETEK Herhâlde önce genel değerlendirme, tanıtmayı sonraya bırakıyorum. BAŞKAN Önce öz geçmişinizle başlıyorsunuz REŞAT PETEK Öyle mi? Peki. Ben öyle anladım. Efendim, ben de öncelikle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yakın geçmişiyle yüzleşme anlamına gelen darbeleri araştırma konusunda bir komisyon kurmasını ve bunun araştırılmasını millî iradeye saygı, demokrasi ve hukukun üstünlüğü bağlamında takdirle karşıladığımı, bu konunun araştırılmasının Türkiye için son derece hayati önemli bir konu olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Beni de davet ettiğinizi için teşekkür ediyorum. İsmim: Reşat Petek. Aslen Burdurluyum. Ankara Hukuk Fakültesi mezunuyum. 12 Eylül 1980 öncesinde cumhuriyet savcısı olarak göreve başladım. Gerek 12 Eylül darbesi öncesi gerek sonrasında Türkiye nin değişik il ve ilçelerinde cumhuriyet savcı yardımcılığıyla başlayan, cumhuriyet savcılığı ve il başsavcılığı görevlerinde bulundum ve şu anda somut örneklerini vereceğim 28 Şubat darbe sürecinde mesleği erken bırakarak emekli olmak zorunda kaldım ve 1999 yılı sonunda emekli oldum. Kendi isteğimle emekli oldum ama tabii, o kendi talebimizle emekli olma sürecini de biraz sonra, biraz daha detaylarıyla anlatacağım. Şu anda İstanbul da serbest avukatlık yapıyorum. Bunun yanında da ülkemize, milletimize hizmet anlamında, geçmişte yaşadığımız somut olaylar veya genel olarak ülkenin hukuki durumunu değerlendirme bağlamında bildiklerimizi, yaşadıklarımızı kamuoyu önünde dile getirerek, sivil toplum kuruluşlarında anlatmak suretiyle veyahut da panel, sempozyum, seminer gibi faaliyetler ile de katkıda bulunmak, ülkemizin geleceğinde gerçekten demokratik hukuk devletinin tüm ilkeleriyle yerleşmesi bağlamında, bir karşılık beklemeden üzerimize düşen çalışmaları yapmakla meşgulüz diyebilirim. Evliyim, 2 çocuğum var. Onlar, efendim, yine birisi babası gibi hukukçu olma yolunda, birisi de psikolog. Özü itibarıyla kendimi kısaca böyle takdim etmiş olayım. Darbelerle ilgili, yani Komisyonun çalışma alanına giren bu konuda bir genel değerlendirme yapmak isterim. Şimdi, özellikle cumhuriyet savcılığı görevinde bulunduğum için başka bir makamdan, üst bir kurumdan emir, talimat almadan önümüze gelen şikâyet konuları, ihbar konuları, suç duyurularında, doğrudan kanunlardan, hukuktan aldığı güçle ve hukuki dayanaklarıyla soruşturma yapmak mesleğimiz gereği olduğu için hukukla hemen hemen her günümüzde yüz yüze geldiğimizi ifade etmek isterim. Yani yaptığımız soruşturma, bir önümüze gelen şikâyet dilekçesinden başlayarak, ifade alma veyahut da güvenlik birimleriyle olan ilişkilerden diğer idari kurumlarla ilişkilere kadar hepsinde Hukuki midir, değil midir; hukuka uygun mudur, değil midir? her an bizim sorguladığımız, dikkate aldığımız bir husustur. Şimdi, bu anlamda, Türkiye nin anayasal düzeni ve bunun alt hukuk normları olarak düşündüğümüz Türk Ceza Yasası, ilgili yasalar, elbette yargının uygulamalarında göz önünde bulundurması gereken temel ilkeler ama teorik olarak gerek hukuk fakültelerinde öğrendiklerimiz gerekse yine hukuk doktrini olarak araştırmalarda karşımıza çıkan durumlarla Türkiye deki gerçeklerin tam anlamıyla örtüşmediğini, pratikte çokça gördüğümüzü ifade edeyim. Bunun sebepleri nedir, niçin böyledir? diye üzerine biraz eğildiğimizde, Türkiye genelinde benim tespit edebildiğim durum şudur: Özellikle 1950 den sonra gelişen süreçte, demokratik nizamı, demokratik hukuk devletinin nasıl olması gerektiği konusunda bilgileri olmasına, çok iyi bilmelerine rağmen, sistemi içine sindiremeyen, kabullenemeyen veyahut da demokratik biçimde sandık yoluyla iktidara gelemeyeceğini öngören, düşünen gerek siyasal oluşumlar gerekse o siyasal oluşumların paralelinde örgütlenmeler, iktidar değişimlerini antidemokratik yollardan cebirle, şiddetle, zorla yapmayı öngördüklerini tarihî belgelerde

2 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 2 görmekteyiz. Şimdi 1950 yle birlikte, gerçekten çok partili hayat başlamış ve gizli oy, açık tasnif sistemiyle yine seçim sisteminin olmazsa olmaz ilkesi yürürlüğe girdikten sonra, işte hepimizin bildiği gibi Demokrat Partinin tek başına iktidar olma dönemi başlamıştır. Bu dönemde -artısı, eksisiyle tabii ki bir siyasal partinin iktidarını ben değerlendirme içine alacak değilim ancak temel nokta olarak- Demokrat Partinin on yıllık iktidar sürecinde, kendisine oy veren halkın iradesine uygun olarak yapmış oldukları icraatlar ile devlet üzerinde kenisinin vesayet hakkı olduğunu düşünen, ifade eden, bir anlamda derin devlet olarak ifade edilen yapıların karşı karşyı geldiğini görüyoruz. Bu safhada yalpın konuşmalar, efendim tarihî belgeler, birtakım hazırlıklarda hemen siyasal ktidarı bir de gittikçe yükselen bir trendle tabandan destek gördüğü için Demokrat Parti ancak bir cebirle, şiddetle bunun değiştirilebileceği kanaatine varanlar illegal oluşumlar ile nasıl siyasal iktidar uzaklaştırılabilir? Bunun çalışmalarını başlamışlar ve o safhada da ilginç olan, çok ilginç gördüğüm Samet Kuşçu olayı, yani bir darbe girişimini, cebir, şiddetle iktidarı değşturme girişimini ihbar eden, haber veren ve yetkililerden buna karşı tedbin alımasını istiyen bir binbaşının başına gelenler sanıyorum ibret vericidir. Çürnkü bir darbe çalışması olduğunu, dönemin Millî Savunma Bakanına haber vermiştir, Millî Savunma Bakan,ı efendim Başbakanı haberdar etmiştir. Başbakan, Cumhurbaşkanını haberdan etmiştir. Olayın üzerine iş tekrar Genelkurmaya intikal ederek askeri savcımlığın yaptığı soruşturma ve yargılama sonunda diyelim darbe girişiminde bulunanlar temizlenmiş, aklanmış, berata etmiş ama bir darbe girişimini ihbar eden vatansavar, demokrasiye ve hukuka saygılı bir kişi ise Niçin gizli birtakı sırları ifşa etti? Devletin gizliliğini niçin ifşa ettin, bu bilgileri nasıl dışarıya verdin? diye mahkûm olmuştur ve arkasından iki yıl gibi bir süre geçtikten sonra da bildiğimiz 27 Mayıs kanlı darbesiyle ülkemiz karşı karşıya kalmıştır ve ne acı ki bir Başbakanla iki bakanın hukuksuz yere yargılanan hem de tabî hâkim ilkesine bağlı kalınmadan, özel olşturulmuş mahkemelerde önceden verilmiş talimatları uygulayan kararlar ile ülkenin geleceğini karartaracak ve insanları canından, malından edecek böyle bir kanlı, ızdıraplı acı sonuçlar meydana gelmiştir. Şimdi, buradana çıkarlması gerekn ilk sonuç benim kanaatimce böyle bir süreç yaşardı, arkasından, eğer gerçekten yapılanlar ülkede siyasi iktidarın hukuk dışına çıktığı iddiasıyla bir şeyler yapılmışsa, yerine oluşturulan yeni yapı içinde hukukun üstünlüğü amaçlanıyoridi ise darbe yapanlara hukuk içinde suç teşkil eden bu eylemlerinin bir hesabı sorulması gerekirdi. Çünkü bu sadece siyaseten kötü, ahlâken ayıp, sadece kınamakla geçiştirelecek bir olay değildi, 1960 da da yürürlükte bulunan Türk Ceza Kanunu na göre ülkede darbe yapmak, darbaya teşebbüs etmek suçtu ama bu suçu işleyenlen hiçbir zaman yargı önünde hesap vermediler. Yani, işlenen suç ve failleri cezasız kaldı. Böyle olunca, ondan sonraki darbeler sürecine baktığımızda, demek ki milletin seçtiği temsilcilerden oluşan siyasal iktidara ve yine milletin temsilcilerinden oluşan bu yüce Meclise yeri, zamanı geldiğinde efendim kaba tabiriyle- yaramazlık yapan bir çoçuk gibi, derin devletin kendi kınmızı kitabındaki ilkelerin dışına çıkıp millet iradesini öncelediği zamana bir tokat vurmak, azarlamak, kulağını çekmek gerektiğinde darbe yapmayı meşru gibi görmeye başladılar. Çünkü önce darbe yapanlar bunun cezasını çekmedi, tam aksine darbeyi haber veren cezalandırıldı. Şimdi, bu süreç, bu tespitten sonra belki daha anlamlı yorumlanabilir diye ben düşünüyorum. Bu bağlamda da 1960 darbesini izleyen dönemde, işte aradaki darbe teşebbüsleri, ları darbe diyeceğimiz girişimler ve 12 Eylül 1980 darbesi de aynı mantalite, aynı anlayış içinde halkın iradesini, millî iradeyi bir anlamda hiçe sayan Tamam demokrasi olsun ama bizim müsaade ettiğimiz kadar, halkın oyu önemlidir ama deyip hani tıpka Anayasa mızdaki ama yasa olarak ifade ettiğimiz düzenlemeler gibi gerçekten mellit egemenliğinin hakim olmasını, hakimiyetin kayıksız şartsız millette olduğu anlayışını sözde kabul edip bir tarafa bırakarak bizim müsaade etmediğimiz yerde buna dur deriz bu da bizim meşru hakkımızdır diyenler her zaman darbe girişimnide bulunmuş ve darbe de yapmıştır. 12 Eylül 1980 darbesi de bu anlamda hazırlanmış hiyerarşi içinde olsa da önce darbenin meşru görünmesi, meşru algılanması, halkın darbeyi ister hâle gelmesi için zemin hazırlanmış, kaos ortamı hazırlanmış, bir kargaşa ortamı hazırlanmış, her gün kan dökülüyor, hergün canlar gidiyor, millet artık siyasetçilerden ümidini keser hâle gelmiş ve getirilmiş kendilğinden gelmemiş tabii- daha sonra da eli sopalı biri gelse de bu ülkeyi kurtarsa denecek hâle geldiği yani uygun ortamın beklendiği, hatta bu konuda bir yıl daha uygun bir ortamın ortaya çıkması için beklediğini darbeciler kendileri ifade ediyor, daha sonra da yine bir 12 Eylül 1980 silahlı darbesi Şimdi, bir hukukçu olarak, gerek 12 Eylül 1980 öncesi, gerek sonrasında cumhuriyet savcılığı yapmış bir kişi olarak şunu çok açık ve net olarak igade etmek istiyorum: Darbe dönemlerinde hukuk yoktur, hukuk ayaklar altına alınmaktadır. Efendim, hukuk uygulayıcıları darbecilerin emri doğrultusunda iş yaptığında çok değerlidir, kutsaldır ve bağımsız yargı mensuplarıdır ama hukukun üstünlüğünü önceleyip de vesayeti kabul etmediği zaman tu kaka onlardan kötüsü yoktur. O zaman bir yerlerinin adamı, bir düşünvenin, bir ideolojinin provagandisti gibi görülür ve yargı ve yargıç değersiz hâle gelir. Bunu bizzat yaşayarak 12 Eylül döneminde ve biraz sonra belki daha detaylı anlatacığımız 28 Şubat döneminde de yakından görmüş, yaşamış, tatbikatın içinde bulunan bir hukukçu olarak bunu ifade etmek istiyorum. Şimdi, bir mukayese olarak belki şu söylenebilir Efendim, 12 Eylül öncesiyle yani 11 Eylüllle 12 Eylülün en önemli frkı, bir anda ülkede kan akıtılmasını önlendi, huzur geldi veyahut da işte ülke önceki kargaşadan, anarşiden kurtuldu şeklinde yorumlar da olabiliyor ama bunların karşısında tarihî gerçekler şunu söyletiyor. Acaba 12 Eylül darbesini yapanlar ülkeye huzuru, sukunu, hukukun üstünlüğünü v-e yeniden daha sağlam demokrasiyi getirmek için mi yaptılar? sorusunun cevabını ben şurada buluyorum. Eğer öyle olsaydı, 11 Eylül günü de aynı yetkilerle, aynı sıkıyönetim yetkileriyle, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu yla yetkili, aşağı yukarı ülkenin yönetiminde her türlü hukuki dayanaklar olan yetkiler elinde bulunan bu kesim, niçin anarşiyi, sağ-sol çatışmasını engellemedi de darbe yaptıktan bir gün sonra akan kana bin anda durdu, herhalde bu sorgulandığında da burada asıl amacın ülkede anarşiyi, kanı durdurmak değil, asıl amacın halkın iradesi, milletin egemenliği doğrultusunda, siyasal iktidarların icraatlarından memnun olmayan darbeci kesimin, önce gerekçelerini oluşturup daha sonra silaha, zora, güce başvuraauk ülke yönetimine el koymasıdır diye ben bunu yorumluyorum, başka türlü bir izah göremiyorum. Daha sonra uygulamalarda da öyle olmuştur ki bazen günümüzdeki yargıyı veyahut da yargılamaları, işte 12 Eylül yargılamasıyla gerçekten ben bilgisizce olduğunu ifade edeceğim, bilmeliler ki 12 Eylül döneminde insanlar evlerinden götürülüp doksan gün sorgusuz sualsız nerede olduğu dahi bilinmiyordu.

3 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 3 Ben, görev yaptığım bir yerde 12 Eylülden yine hemen sonra sivil-asker yani polis-asker müşterek oluşturulmuş bir tim, hâkime, savcıya sormak, izin almak bunların hiçbirisi bir kere akla getirmeyelim, gidiyordu, hakkında ihbar var denerek 24 yaşında bir gence evinden alıyor, önce köyün kahvesinde öldüresiye kadar dövüyor, bayıldığında üzerine tenekeyle su döküyorlar. Bunu bana ilçe jandarma bölük komutanım anlatıyor Sonunda, albay rütbeli tim koutanını kucakladım, tuttum Komutanım yeter, bu burada ölecek., bari götürelim. Dedim ondan sonra bir Renault un arkasına kış günü yarı baygın hâlde götürülüyor ve askeri bir hastanede yakınları on beş gün haber alamıyor. Yakınları ağlayarak cumhuriyet savcısı olarak benim kapıma geliyor, söyledikleri şu: Savcı Bey, Allah rızası için biz zaten göremiyoruz, haber de alamıyoruz, siz bir telefonla ulaşın, hayattadır, yaşıyor nefes alıyor, veriyor deyin biz rahat edelim. Ben cumhuriyet savcısı olarak o zaman bir ilçe cumhuriyet savcısı olarak ulaşmaya çalışıyorum, manyotolu telefonlarla, karşımızda ulaşabildiğimiz askeri yetkili Onlar sıkıyönetim görevlisi, sizi o konuda soruşturma yetkiniz zaten yok Savcı Bey, biz gerekeni yapıyoruz. Diyor ve BAŞKAN Gereken de belli, yapılanlar da belli. REŞAT PETEK Gereken Doksan güne kadar zaten haber alınamıyor, ne yapıldığını yine ancak çıktığında kendisi anlatabiliyor. Yani orada bir vatandaş değil, bir güvenlik görevlisi değil, cumhuriyeti korumak asıl vazifesi olan, kamu adına soruşturma yapmak vazifesi olan cumhuriyet savcısı olarak ne kadar hukukun acziyete düştüğünü, hiç dinlenmediğini somut bir örneği olarak 12 Eylül döneminde belki basit gibi ama son derece önemli, çünkü insan sağlığı, insan canı BAŞKAN Son derece vahim, basit değil REŞAT PETEK Evet, son derece vahim bir olay olarak somut ifade etmek isterim. Şimdi, tabii 12 Eylül döneminde sıkıyönetim mahkemeleri oluştu. Bazı sivil hâkim, savcılarda görevlendirildi. Burada Her yargılama, her kişi için tamamen hukuk dışıdır. gibi bir genelleme çok doğru olmayabilir ama kamuoyunun yakından takip ettiği önemli yargılamalarda, önemli davalarda ben ne millî hukukumuzun temel ilkelerinin ne de zaten evrensel hukukun insan hakları bağlamında temel değerlerinin nazara alındığı konusunda bir şahadette bulunamayacağım, tam aksine hukuk ihlallerinin olduğu, insan haklarının gözetilmediği yani tamamen hukuk kuralının yerini emir ve talimatların alındığı bir sistemdir darbe dönemleri. Emir ve talimatlar da hukuki dayanaklardan yoksun olduğu için her zaman keyfilik içerebilir, keyfiliğin olduğu yerde de hukuk yoktur. Bu nedenle 12 Eylül döneminde de kim ne derse desin hukuki olarak yargılamaların yapıldığı, suç işleyenlerin gerçekten adil bir yargılama imkânı içinde yargılandığını söyleme imkânına sahip değilim, en azından benim şahadetim, gördüklerim bu noktadadır. Şimdi, hemen şunu ifade edeyim. 60 darbesinde olduğu gibi 12 Eylül darbesini yapanlar da meşru bir iş mi yapmışlardı? Hayır. Yine mevcut ceza kanunumuzda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ni cebirle şiddetle devirmeye kalkışmak, devirmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini veya Hükumeti, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ni görevlerini yapamaz hâle getirmek suçtu ve o günkü ceza kanunumuzda da bunun karşılığı idam cezasıydı ama bırakın darbeyi yapanlar hakkında bir soruşturma yapılmasını, sıkıyönetim komutanlıklarınca görevlendirilen ve bu sıkıyönetim görevlisidir dendikten sonra, sıkıyönetim komutanlığının izni olmadan hiçbir güvenlik birimi hakkında dahi soruşturma yapmak yargı mercilerinin elinde değildi, bunu yapamadılar, bu da tarihî bir vakıadır ve bütün bu konuda yazışmalar yapılmıştı, sıkıyönetim komutanlığı eğer Soruşturma izni vermiyorum. dediyse iş bitmiştir. Bu durumda hâkimin, savcının, özellikle cumhuriyet savcısının da yapacağı bir şey kalmamıştır, böyle bir dönem. Şimdi, 12 Eylül 1980 den sonra, kısa şöyle bir özet yapmak istiyorum. Malum 1982 Anayasası hazırlandı Millî Güvenlik Konseyi tarafından. Anayasa, yani 1961 Anayayasa sına göre, 61 Anayasası biraz daha özgürlükçüydü, temel konularda daha devletçi veya daha sınırlayıcı düzenlemeler yapıldı. Anayasal bağlamda bunlar tartışılabilir ama benim asıl işaret etmek istediğim, Komisyonunuzun soruşturma alanıyla da doğrudan ilgili olan konunun şu olduğunu düşünüyorum: Anayasaya konulmuş olan egemenliğin millet adına kullanan anayasal yetkili organlar kavramı REŞAT PETEK Kavramı. BAŞKAN - Sorunlu kavram da o zaten. REŞAT PETEK Evet, asıl sorunlu kavram bu olmuştur diye düşünüyorum çünkü BAŞKAN Ortaya giriyorum, çok özür dilerim. O Anayasa Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yetkiyi anayasal organları eliyle kullanır. dedikten sonra da her darbe sonrasında oluşturulan kurul ve kurumların, o vesayetçi sistemi son derece besleyici ve hatta genişletici, büyütücü 80 sonrası zaten son derece belirleyici bir özellik olarak ortaya çıkıyor. REŞAT PETEK Evet. BAŞKAN Evet, buyurun. REŞAT PETEK Şimdi, Demokrasi diyoruz, Demokraside millet, iradesini temsilcileri vasıtasıyla ortaya koyar. diyoruz, bunda bir kimsenin ilkesel bağlamda sözü olmuyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle oluşuyor ama yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinden çıkan yürütme erki, hükûmet, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak bu hiyerarşi içinde hesap vermesi gereken yer millettir, millete hesap vermesi gerekiyor. Fakat Türkiye de özellikle 60 darbesiyle oluşan bu vesayetçi anlayışta temel yaklaşım şu: Biz burada hancıyız, siyasal iktidarlar ve dönem dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri de yolcudur. Hancı buranın gerçek sahibidir, yolcular gelir geçer ve hancının koyduğu kurallara uymak mecburiyetindedir. şeklinde bir yaklaşım var ve buna uyulmadığında da silahlı, zorla, cebir, şiddete dayanan darbeler gündeme geliyor. Bunun da hukuki bir altyapısının olması lazım kendilerince. O bakımdan da, hazırlanan yeni anayasada bunun altyapısını hazırlamışlardır. Tabir yerinde ise demokrasi yoluna darbeciler tarafından mayınlar döşenmiştir. Bu mayınlar, yeri, zamanı geldiğinde patlatılır, demokrasi sekteye uğrasın önemli değil onlarca. Efendim, burada hak ihlalleri

4 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 4 olmuş, insanlar zarar görmüş değil, yeter ki o vesayetçi zihniyetin çizmiş olduğu kırmızı hatlar ihlal edilmesin. Bunun için de bakın, 82 Anayasası içinde oluşan kurumlar millet iradesinin üstüne çıkmıştır. Millî Güvenlik Kurulu, Yüksek Askeri Şura, Yüksek Öğretim Kurumu, yüksek yargının kendi içindeki yapılanışı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu BAŞKAN Anayasa Mahkemesini ekleyebilir miyiz buna? REŞAT PETEK Anayasa Mahkemesi. Yani bunlar vesayetçi anlayışın yetkili organları olarak -tırnak içinde Anayasa daki kavramı kullanayım- Anayasa da yer almıştır. Çünkü bu kumlara Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapabildiği hiçbir şey yoktur, hukuku çiğnediklerinde. Türkiye Cumhuriyeti hükûmetinin yapabildiği bir şey yoktur, egemenliğin gerçek sahibi olduğu söylenen milletin de yapabildiği bir şey yoktur. Kendi yaşadığım 28 Şubat dönemindeki somut örnek biraz sonra onun detayını anlatacağım ama- YÖK ün yaptığı bir hukuk ihlali karşısında cumhuriyet savcısının yani yargının da hiçbir şey yapamayacağı şekilde düzenlenmiştir. Belki hukukçu arkadaşlarımız incelemiştir, biliyordur ama bir detay vereyim orada. Mesela, YÖK başkanı hakkında, YÖK üyeleri hakkında bir soruşturma açılabilmesi için YÖK genel kurulunun izin vermesi gerekir. Eğer YÖK başkanı bu konuda suçlanan bir kişiyse, Millî Eğitim Bakanının başkanlığında oluşacak, YÖK başkanının dışarıda kaldığı aynı komisyon soruşturma izni vermesi gerekir, aksi takdirde soruşturulamaz. Ama bu ülkede hep Milletvekili dokunulmazı kalksın kalksın. diye söyleyenler, konuşanlar YÖK te yapılanan böyle bir dokunulmazlığı gündeme getirmemiştir, silahlı Kuvvetler bünyesi içinde oluşturulan bir dokunulmazlığı gündeme getirmemiştir veyahut da yüksek yargıda hâlâ bugün var olan bakın hâlâ şu anda da -12 Eylül 2010 değişikliğinden sonrayı kastediyorum- kırılamamış olan bir dokunulmazlık zırhı vardır. Ses kayıtları ile Ergenekon sürecine, darbe süreçlerine nasıl yardımcı olacağını ifade eden yüksek yargı mensupları bile bu ülkede hâlâ bırakın yargılanmayı soruşturulamamıştır, ilk defa yüce divan sıfatıyla bir hukuk dairesinin başkanı, o da rüşvet suçlamasıyla yargılanma sürecine başlandı, onun dışında yüksek yargıda böyle bir soruşturma, hesap verebilirlik ilkesinin hayata geçirildiğini göremeyiz, göremedik. Bütün bunların kaynağına baktığımızda da darbe ürünü olan 1982 Anayasası nın içine yerleştirilmiş olan yetkili fakat sorumsuz, yetkili fakat kimseye hesap vermeyen kurum ve kuruluşların ve onların yetkililerinin istedikleri gibi at oynatabilecekleri bir anayasal sistemin varlığından kaynaklandığını ifade etmek istiyorum. Bunun alt yapısını oluşturan alt hukuk normlarına baktığımızda da Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu 35 inci madde, onun da alt normları olarak bir takım yönetmelik maddelerini birlikte değerlendirdiğinizde işte bu bağlamda millî iradenin arka plana attırılıp Türkiye deki bu vesayetçi anlayışın her zaman kendini koruyabileceği hukuki dayanaklar bulabileceği anayasal ve hukuksal, yasal bir dayanaklardan oluşan sistemin de oluşturulduğunu görüyoruz. Bu nedenle de zamanı, yeri geldiğinde bir bakıyoruz yine birbiriyle çelişmesine rağmen bazı yasalarla hiçbir yetkisi olmadığı alanda bürokrasi içinde, sivil ve askeri bürokrasi içinde doğrudan kendisini en üstün güç olarak görüp, siyasetçiden, hükûmetten, Parlamentodan hesap sorma anlayışında olan kurumlarımızın, kurullarımızın, efendim gerektiğinde işte Genel Kurmay yetkililerinin bazen isim vererek bazen isim vermeyerek de açıklamalar yapıp ülkeyi ve toplumu dizayn etmeye çalıştığının da şahidiyiz. Bu çerçevede, 1980 lerden 28 Şubat 1997, 28 Şubat dönemi olarak, darbesi olarak, postmodern darbesi olarak andığımız döneme kadar aynı şekilde değerlendirebiliriz. 28 Şubat döneminde de tabir yerinde ise kulağı çekilmesi gereken, iktidardan uzaklaştırılması gereken bir siyasal oluşum vardı, Refah-Yol iktidarı vardı, kuruluşundan itibaren o derin yapılanma bunu hazmedemedi, her an uzaklaştırılması gerektiği konusunda açıklamalar yapıldı ama siyasi tablo, Meclis aritmetiği böyle bir demokratik yoldan hükûmet değişimine el vermediği için de 28 Şubat döneminde de baskılar uygulandı, milletvekili transferleri yapıldı, bazı milletvekillerine Yassıada hatırlatmaları yapıldı. Onun için siyasal partiler arasında milletvekili değişimleri de yaşandı ve Refah-Yol İktidarının uzaklaştırılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevini yapamaz hâle getirilmesi sürecini 28 Şubat döneminde de çok açık ve net olarak Türkiye yaşadı. Efendim, Burada bir basit, müdahale, temenni veyahut da işte ülke için hayırlı bir takım kararlar alındı gibi yumuşatmaya, sulandırmaya el vermeyecek şekilde bir siyasal iktidarı cebirle, zorla, şiddetle değiştiren bir darbedir 28 Şubat. diye ben ifade ediyorum. O darbe gerçekleşmiştir.tabii burada darbenin aktörleri kimlerdi, kimlerin hakkında yargı olarak bugün başlatılan soruşturmada neler yapılıyor, neler yapılması gerektiğini az sonra detaylarda yine özellikle somut olaylarla ben ifade etmek istiyorum Komisyona. BAŞKAN Evet, ben de o konuda küçük bir ikazda bulunmak istiyordum yani somut olaylara, genel siyasi değerlendirmeler için epey bir zaman ayırdık. REŞAT PETEK Somut olaylara girebiliriz. BAŞKAN - Siz o dönemde savcı olarak somut yaşadığınız olaylara girip bize bunları anlatırsanız, paylaşırsanız çok memnun olurum. REŞAT PETEK Şimdi, ben 1997 yılında Yozgat İl Cumhuriyet Başsavcısıyım, mesleğimde de açık, gizli sicil özellikle açık sicilimize göre başarılı sayılan bir hukukçuydum ve kendi dönem arkadaşlarıma göre daha erken yaşta il cumhuriyet başsavcısı oldum. Şimdi, Yozgat Başsavcısıyken, tam da 28 Şubat dönemine rastladığı için, somut olarak karşılaştığım hukuksuzlukları madde madde, en azından daha fazla önemsediklerimi, ifade etmek istiyorum. Şimdi, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluna yeni bir üye seçildi, Hüseyin Demirörs, Yargıtay üyesi. İl başsavcıların idari ve temsil görevleri de olduğu için bu tip değişikliklerde biz nezaketen tebrik ederiz, çiçeğini göndeririz, kutlama için ziyaretler yaparız. Bu bağlamda, ben il ağır ceza reisimle birlikte ziyarete geldim kendisini. Makamında ziyaret ettim, Hayırlı olsun. dedim. Kısa görüşmemizden sonra -başta ifade ettiğim gibi ben Burdurluyum- bu HSYK üyemiz de Denizliliydi, daha doğrusu Denizlili olduğunu da orada öğrendim ama illerin yakın olması nedeniyle hemşeri olduğumuzdan bana çok alaka gösterdi. Dedi: Genç yaşta da başsavcı olmuşsun, bundan sonra ben de yardımcı olurum, daha iyi görevlere gelirsin. şeklinde konuşmalar geçti, çayımızı içtik. O anda bir ara durakladı Siz nerenin Başsavcısıydınız? dedi bana, Yozgat. Dedim, sözü şu oldu: aşağı yukarı cümleyi motamota yakın hatırlıyorum- Ama bundan sonra eşleri başörtülü olanları başsavcı yapmayacağız. dedi. Tabii bir kaynar su döküldü kafamdan, Burada ne cevap vereyim,

5 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 5 ziyarete gitmişiz ne diyeyim? bunları düşünüyorum. Bana göre daha kıdemsiz ve genç bir reisimiz var, o zaten kulaklarına kadar kızardı, belki benim yanımda bulunmaktan da sıkıntı duydu. Benim eşim başörtülüydü, ev hanımı ama diğer arkadaşımın eşi hakîmdi aynı yerde. O belki benimle bulunmaktan o anda sıkıntı duyduğunu hissettim ben. Daha sonra üçüncü bir kişi aynı odada ama hakîm, savcı veya kamu görevlisi olmadığı halinden belli bir kişi daha vardı. O da dedi ki: Hüseyin Bey, bu devlet memurlarıyla, hakîmle, savcıyla uğraşıyorsunuz da eşlerinden ne alıp veremediğiniz var. Bunun üzerine HSYK üyesi Hüseyin Demirörs ün- Yargıtay üyesi, HSYK üyesi- verdiği cevap şu, burası manidardır: Sen bilmiyor musun benim anam da başörtülü, benim sorunum yok ama bizden böyle istiyorlar. dedi ve apoletlerini gösterdi. BAŞKAN Omuzlarını gösterdi. REŞAT PETEK Omuzlarını gösterdi. Biz, tabii oradaki havaya çok uygun değil, hemen kısa yoldan müsaade aldık. Ondan sonra BAŞKAN Şimdi, ziyarete gittiğinizde burayı açmak açısından söylüyorum- kabul ettiğine göre sizin hakkınızda aslında o ana kadar çok bilgi sahibi olmamış gibi anlatılıyor ama ilinizi söylediğiniz anda eşinizin başörtülü olduğunu anlıyor, demek ki sizin hakkınızda bir tür fişleme diyebileceğimiz bir bilgi HSYK üyesine önceden gitmiş oluyor değil mi? REŞAT PETEK Önceden gitmiş ki bir anda tavrı değişiyor. BAŞKAN Bunu teyiden sormak istedim. REŞAT PETEK Evet, yani o ana kadar çünkü Ben çok başarılı başsavcıydım BAŞKAN Sizi kabul de etmeyebilirdi eğer şey olsaydı tabii ki. Ama hangi il olduğunuzu orada fark etti ve daha önceden bu konuda bir bilgi sahibi olduğunu, bir not gittiğini en azından. REŞAT PETEK Bizimle ilgili 28 Şubatçıların fişlemeleri çünkü BAŞKAN Fişlemeleri, evet. Ortaya koyan bir somut olay olarak REŞAT PETEK Az sonra detaylandıracağım ben, kamuoyuna yansıyan soruşturmalarım oldu yani vesayetçi anlayışı dinlemeyip hukukun üstünlüğü adına yaptığım soruşturmalar vardı. BAŞKAN Evet. REŞAT PETEK Bu nedenle o bilgiler önüne gelmiş ki yani insan taban tabana bu kadar zıt, beni taltif ederken çok başarılıydım, iyi yerlere getirilecektim falan. Benim bir talebim yoktu, dedim kendisine ama Yozgat Başsavcısı olduğum hatırlatılınca Bundan sonra görev yok, eşin başörtülü. dedi. Yani bu HSYK gibi yargının en üst kurumunun bir üyesinin eline nelerin tutuşturulduğunu ve nasıl talimat verildiğinin çok somut bir belgesidir, delilidir. İkincisi, yine aynı dönemde, 28 Şubat darbesine karşı çıkan ve bu doğrultuda kamuoyuna açıklamalar yapan merhum Muhsin Yazıcıoğlu, Yozgat Milletvekili İsmail Burak Ünlü yle birlikte Yozgat ın şehir sinemasında bir kapalı salon toplantısı düzenlediler ve o dönemde kamuoyuna bilinen işte Türkiye Cezayir olmayacak, Türkiye İran da olmayacak ama biz de Türkiye nin Suriye olmasına müsaade etmeyeceğiz. şeklinde açıklaması BAŞKAN Cezayir mi? REŞAT PETEK Evet, yani Muhsin Beyin böyle bir şeyi vardı, birkaç yerde bunu tekrar etti. Yani deniliyordu ki işte İrtica var, Türkiye İran olacak, Cezayir olacak. şeklinde. Elbette Türkiye nin İran olmasına müsaade olmayacak, Cezayir olmayacak ama biz de Suriye olmasına müsaade etmeyeceğiz. şeklinde açıklaması vardı. Yozgat taki konuşmasında da postallı demokrasi istemediğini ifade ediyor Muhsin Bey konuşmasında. Mealen söylüyorum, baştan sona da tabii dinledim soruşturma konusu olduğu için Ben silahlı kuvvetlerimi severim, bir nefer olarak silahlı kuvvetler içinde çarpışırım, canımı veririm ama silahlı kuvvetler namlusunu milletime çevirirse ben onun karşısında dururum. diyor, Postallı demokrasi istemiyorum. diye eleştiriyor. Şimdi burada, tabii ilde bu tip toplantılar yapıldığında konuşma kayıtlarında suç olabilecek şeyler varsa, polis mıntıkasındaysa polis bunu zapt eder, suç unsuru var mı, yok mu? Cumhuriyet başsavcısına tevdi eder, jandarma mıntıkasında bir olaysa, jandarma bunu tespit eder yani yasaların verdiği yetki böyledir. Ama bakın, Yozgat taki olay nasıl oldu? Ben, zaten takip ediyorum olayı başsavcı olarak poliste bana bununla ilgili bilgi dokümanları getirdi ama aradan bir-iki gün sonra İl Jandarma ayrı bir rapor, hatta fezleke şeklinde Muhsin Yazıcıoğlu ve İsmail Durak Ünlü hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetini, tahkir ve tenzih etmekten dolayı suç duyurusun da bulunan kasetli, tutanaklı bir suç duyurusunda bulundu. Ben, getiren elemana, tabii başsavcı olarak kamuoyunda önem uyandıran olayları, bizzat, başsavcı olarak soruşturacağımı da önceden bizim görev taksimimizde belirtiriz. Bunu belirttiğim için, bunlar bana geliyordu. Ben, bunu getiren görevliye -o ast rütbede birisiydi- dedim ki: Bu, sizin görev, yetki alanınızdaki bir olay değil, burası polis mıntıkası niye siz bunu bana getirdiniz? Efendim, işte alay komutanlığımız beni gönderdi, bilmiyorum. Peki, evrakı aldım, gönderdim. Şimdi, okuduk Evrak, âdeta, cumhuriyet savsına, dokunulmazlıkların kaldırılması için fezleke hazırla Meclise gönder şeklinde hazırlanmış, yani sonunda bir emir kipi eksikti. Yani, hepsi o şekil hazırlanmış. BAŞKAN Sakladınız mı, o yazıları? REŞAT PETEK Yozgat Başsavcılığında, hazırlık soruşturmasında tabii şu anda BAŞKAN - Siz de bir örnek almadınız ama biz istetelim anlamında söylüyorum. REŞAT PETEK Kararından örnek yani Kendi verdiğim BAŞKAN Size gönderilen yani fezleke hazırlamanız üzerine gönderilen o yazının içeriği itibariyle suç duyurusunun bir örneğini aldıralım diye soruyorum. REŞAT PETEK Tabii, bir örneği, 1998 yılı, Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma kayıtlarında vardır. Bende, sonunda verdiğim takipsizlik karanın bir örneği var. Ama ben buraya gelirken bir ev naklettim, böyle şeylerimi bulamadım, size getirecektim onu da söyleyeyim. Ama oradan soruşturma ismen sorulduğun da hemen bulunur. Çünkü Muhsin Bey hakkında başka ya var ya yok mesela Muhsin Yazıcıoğlu BAŞKAN Şimdi, şöyle bir şey oluyor, Sayın Savcım. Bu tür konuları isterken tarih olmadığı zaman, genel isim üzerinde istediğimiz de uzun bir zaman alıyor, gönderilmesi. Eğer, bu konuya ilişkin hafızanız da veya notlarınız da en azından tarihi hatırlıyorsanız, soruşturma başlığı ile birlikte biz sorarız. Bu anlamda sordum.

6 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 6 REŞAT PETEK Peki, ben onu en azından yazılı olarak veya evrak olarak size iletirim. BAŞKAN Bizim, sizleri, asıl dinleme nedenimiz, bu tür yargının görev yaptığı bu dönemde, bazı meseleler üzerinde soruşturma açmaları veya açtıkları soruşmayı kapatmaları veya bağımsız ve tarafsız bir şekilde görevinizi ifa etmenizi engel olacak nitelikteki ve baskılar Bu baskıları sadece sizin dile getirmeniz değil aynı zamanda soruşturma evrakıyla belge olarak da tamamlıyoruz, belgelendiriyoruz. O yüzden önemsiyoruz. Buyurun. REŞAT PETEK Doğru, doğru Şimdi, bu soruşturma ben de bekliyor bir süre. Videoları tekrar izleyeceğim farklı bir şey var mı? Sonra ifade almamız gerekiyorsa zabıt mümzilerini çağıracağız. Bu safhada jandarma alaydan ben aranıyorum, telefonla. Bir ihbarımız vardı, bu ne oldu? Birkaç kere üst üste bana soruldu, dedim ki: Bu konuda tekrar sormayın, zaten bir şey varsa gereğini Cumhuriyet Savcılığını takdir edecektir. Bunu tekrar sormayın. Bir süre geçti, ondan sonra Osman Paşam, soruyor. diye tekrar sordular. Osman Paşa kimdi? O zaman Kayseri Bölge Komutanı, Osman Özbek. Herhâlde o zaman tuğgeneraldi, Jandarma Bölge Komutanı. İşte, Osman Paşam, soruyor. yani bu konuda karar verilmedi mi? Ben, tabii benzer şekilde dedim: Biz, hukukun gereğini yerine getiririz. Kimsenin ayrıca bir şey sormasına gerek yok. dedim ve tamamını incelediğin de Muhsin Yazıcıoğlu nun konuşmasında suç teşkil edecek herhangi bir unsur olmadığından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdim. Ayrıca bu kararda, bu olay polis mıntıkasında olduğu hâlde, yetki ve görevi olmayan Jandarma Alay Komutanlığının bu olaya müdahil olması Başsavcılığımızca anlaşılamamıştır, şeklinde de kararıma şerh koydum. Bunu da yazdım karara. Tabii ondan sonraki benim üzerimdeki baskılar, her geçen gün şiddetini artırdı. Efendim, protokol yerinde beni gördüğü zaman Başsavcım, hoş geldin diyen, rütbeli veyahut da idari görevdekiler, gözlüklerinin numarası değişti galiba beni görmemeye başladılar! Oradan başladı, ondan sonra, eşim, çocuklarım üzerinde dahi o baskıyı ve ötekileştirmeyi hep hissettim, ondan sonra onu ifade edeyim. Efendim, belki benim, kamuoyunda bu olaylarla ilgili tanınmama vesile olan asıl bir soruşturma dosyam yine Yozgat ta yaşadım. Şimdi, 28 Şubat döneminde biliyorsunuz. Başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınmaması konusun da YÖK ün genelgesi vardı. Bu genelge üzerine, farklı uygulamalar önce başladı, daha sonra 28 Şubat ın baskılarıyla hemen hemen bütün üniversitelerde, başörtülü öğrencilerin okullara alınması engellendi. Şimdi, bu dönemde, tabii ben bir hukukçu olarak önce bunun hukukî alt yapısı inceledim, yani zihnen de fikren de hukukî dayanakları itibariyle de bu olay nedir, ne değildir inceledim. Çok açık, seçik işte 2547 sayılı Kanun un ek 17 nci maddesine göre üniversitelerde, yüksek öğretim kurumlarında, yasalara aykırı olmamak şartıyla kılık-kıyafet serbesttir. Hükmü vardı. Yozgat ta da 6 öğrenci Fen-Edebiyat Fakültesinde, ekim ayında, üniversitelerin açıldığın da içeri alınmıyor. Yozgat yerel televizyonları, iki televizyon var, televizyon gösteriyor bunları ve Dekan dışarıya kadar çıkıyor, Defolun diyor, öğrencileri kovuyor, dışarıya kadar ve oradaki güvenlik görevlilerine de, Atın bunları dışarı diyor. Oraya kadar. Tabii bunlar, yerel televizyonlarda, haberlerde verildi. Ertesi gün, şu anda rahmetli olan, bir avukat ile birlikte 6 öğrencinin şikâyet dilekçesi bana geldi. Eğitim özgürlülüğün engelliğinden ve o gençliğin verdiği heyecanla ve temiz bakışıyla, hiç unutmuyorum öğrencilerden biri ismen hangisiydi bilmiyorum- dedi ki: Siz Başsavcısınız değil mi? dedi bana. Avukatıyla beraber gelmişlerdi. Evet, kızım dedim. Şöyle bir A4 kâğıdına 2547 sayılı Kanun un 17 nci maddesini yazmıştı. Dedi ki: Bakın, burada kılık-kıyafet serbest yazıyor ama bizi okula almıyor, bu suç değil mi, neden bize destek çıkmıyorsunuz? Bana böyle hesap sorar tarzda, ki olması gereken tarzda, bana göre, derdini anlattı. Tabii, avukat da usulüne uygun dilekçesiyle başvurmuştu. Ben, bunu soruşturmaya aldım. Yine soruşturmamın sonunda Erciyes Üniversitesi Rektörü bize talimat verdi dedi Dekan. Onun üzerine yaptık yazılı olarak, efendim. Dekan ve Rektör hakkında, Türk Ceza Kanunu na göre kanunsuz emir vererek eğitim özgürlüğünü engellemek suçundan kamu davası açtık. YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Rektörü hatırlıyor musunuz? Sayın Savcım. REŞAT PETEK Erciyes Üniversitesi Rektörü Mehmet Şahin, Yozgat Fen- Edebiyat Dekanı Yunus Akçamur, haklarında eğitim özgürlüğünü engellemekten dava açtım. Tabii, bu dava daha iddianameyi düzenlemeden daha soruşturma aşamasında savunma almak için talimat yazdım, Kayseri ye. O nedenle veya Dekana yazılı olarak tebligat çıkardım, davet ettim. Medyaya intikal etti. Tabii o aradaki süreçte çok önemli. Medyada, duyulur duyulmaz, işte Hürriyet gazetesinden Yalçın Bayar: Savcıya bak savcıya diyerek aleyhimizde bir yazı Diğer, yine bir kısım basın organları, rüzgârın tersine gittiğimiz, İşte birçok yerde, başörtülüler eğitim özgürlüğünü engelliyor diye dava açılırken. Yozgat Başsavcısı, Dekana Rektöre dava açıyor, diye bizim ters birtakım icraatlarda bulunduğumuz noktasında konu yazıldı, çizildi. Ama bundan öte bir şey oldu yani ben 28 Şubat ın aydınlanması açısından burasını çok önemsiyorum. Şimdi, YÖK ü ilgilendiren ve öğrencilerin eğitimini ilgilendiren bir konuda, bir başsavcılık soruşturma yapıyor fakat suç duyursun da bulunan kurumlara bakın. Barolar Birliği benim hakkında suç duyurusunda bulunuyor, Eralp Özgen o zamanki Barolar Birliği Başkanı. Genelkurmay Başkanlığı benim hakkımda suç duyurusun da bulunuyor. Efendim, diğer taraftan JİTEM olarak ifade ettiğimiz gayrimeşru yapılanma antetsiz, başlıksız, imzasız kâğıtlarla bilgi notu verilmek suretiyle birtakım makamlara, suç duyurusun da bulunuyor, hakkımızda. BAŞKAN İmzasız Onu açın. REŞAT PETEK Onu açacağım, o çok önemli Ondan sonra Adalet Bakanlığı müfettişler gönderiyor, bu olay üzerine. Nihayet benim düzenlediğim bir iddianame mahkeme o zaman iddianamenin reddi yok. Mahkeme buna bakar, suç yok derse, beraat verir, görevsizlik verir, kabul eder. Hepsi mahkemenin elinde Ama sen, vesayetin emrini, darbecilerin emrini değil de, hukuku uyguladın diye, başıma gelmedik kalmadı. Bakın, bu iddianame nedeniyle üç defa soruşturma yapıldı, hakkımda. Tabii soruşturmaya gelenlerde hukukçu. Önce kıdemliler vasıtasıyla sonra başmüfettişler aracılığıyla soruşturma yapıldı. Soruşturmada ne? Alıyorlar, düzenlediğin iddianameyi inceliyorlar. Yani o iddianame önemlidir. Şuan da kendi web siteme de koydum ve on altı yıl sonra gelen adalet diye de onun üzerine bir makale yazdım. Çünkü

7 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : yılında düzenlemiş olduğum o iddianamede işlenen suçu tanımlamıştım. Yani, eğitim özgürlüğünü engellemek suçtur. Cezası, yaptırımı vardır ve cumhuriyet savcıları hiçbir makamdan, eğitim özgürlüğünü engellemek ilgili bir istisnai hüküm olduğu için 2547 de. Doğrudan soruşturma yapabilir, dayanaklarımla bunu hazırladığım için aradan on dört yıl geçti, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesine, uzay Profesörü diye adlandıran ve öğrencileri üniversiteye sokmayan profesör hakkında yargılama yapıldı. Mahkeme, iki yıl iki ay gibi, bir hapis cezası verdi, şu anda da temyiz aşamasında. Ama ben bunu 1998 yılındaki iddianamemle ortaya koydum. Çünkü, hukuk aynıydı, ihlal edilen haklar aynıydı, suç aynıydı, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu nda da aynı, 538 sayılı yeni Ceza Kanunu nda da aynı şekilde suçtu ve cumhuriyet savcılarının eğer hukuk hakim olursa yetkisi vardı, hukuk hakim olmazsa 28 Şubat ta olduğu gibi, üç gün sonra görevden alınıp sürgün edilmesi vardı. Ben öyle bir akıbete uğradım, bu iddianameden dolayı başsavcılıktan alındım. İstanbul a normal cumhuriyet savcısı olarak atandım. Tabii, burada, Sayın Başkan, değerli üyeler; daha belki organize bir ilişkiye dikkat çekmek istiyorum. Son derece önemli olduğunu düşünüyorum, o da şu: Bakın, ben Yozgat Başsavcısıyken, Yozgat ta 650 kişilik terör cezaevi var, içinde PKK terör örgütü var, DHKP-C var, TİKKO var, bu örgüt mensuplarının hükümlüleri orada kalıyor ve yine terör niteliğindeki suçlardan bazı tutuklularda orada bulunuyor. Şimdi, şu iddianame nedeniyle ben, başsavcılıktan alıyorum, İstanbul a tayin ediliyorum. Ama aynı anda, bana, Adalet Bakanlığı bir yazı tebliğ ediyor, diyor ki: -şurada örgüt ismini vermek istemiyorum ama belge olarak onu sunabilirim, elimde belge- Terör örgütünün bir tanesinin, İstanbul örgüt evinde hedef kişiler arasında isminiz çıkmıştır. Bilgi edinmenizi rica ederim. Adalet Bakanlığı, bana, terör örgütünün hedefi olduğunu tebliğ ediyor, koruma polisimi alıyor ve âdeta terör örgütü hedefini gerçekleştirsin der gibi, İstanbul a korumasız, normal savcı olarak benim atamamı yapıyor. Bu belgede elimde, şu an sunamıyorum ama sunacağım onu da arz edeyim. Yani şimdi aklıma şu geliyor; Ergenekon soruşturmasında bir ejderha gibi Ergenekon un, bir ayağı PKK, bir ayağı TİKKO, bir ayağı DHKP-C, bir ayağı Hizbullah geniş bir yapılanma ortaya çıkarıldı ve yargılaması devam ediyor. Demek ki, 28 Şubat darbesini yapanların sözde vatansever ama gerçekte birtakım örgütlerle de şöyle veya bağlantılar içinde olduğu net bir şekilde bu resimde ortaya çıkıyor. Eğer, ben terörle mücadele ederken Başsavcılıkta, teröristlerin üç yıl altı ayda kazmış oldukları bir tünelin, bakın, üç yıl altı ay yerin altından 35 metre tünel kazmışlar, bunu ortaya çıkarabilmek için, üç yıl altı ay ortaya çıkmamış, geceleri bizzat kendimde gittim. Doktorların kulaklıklarıyla dinledik. Yani, tamamen bir film, bir macera şeklindedir. Binanın 2 nci katından, duvar içinden kazdıkları için tüneli bir türlü bulamıyorduk. Yerlere su salıyoruz, su gitmiyor delik yok ama baktık ki sonunda ortaya çıktı. 2 nci kattan duvardan içinden tünel kazmışlardı. 5 metre aşağıya indikten sonra yatay 36 metre gitmişler. Ben de burada Köy Hizmetlerinden, kepçe getirttim. Bütün cezaevinin dışını 4-5 metre derinliğinde kazarak dolaştırırken, kazıda kullandıkları urgan, ip ve leğen ortaya çıktı, bu şekilde tüneli engelledik. Terör örgütünün o andaki sorumlusu, parmağını bana salladı, Sayın Başsavcı bunun hesabını vereceksin dedi. Terör örgütlerinin listesine giriyor, hedefleri arasına giriyor, arkasından ben Bir başörtüsü iddianamesi düzenledim. diye görevden alınıyorum ve birkaç gün arayla da terör örgütüne hedef olduğum bilindiği hâlde korumam alınıyor, müdafaasız, korumasız olarak bırakılıyorum. 28 Şubat darbesinin somut uygulamalarından, hukuk dışı uygulamalarından, yargı üzerindeki baskıyı somutlaştıran bir uygulama örneği olarak bunu ifade etmek istedim. Bir de şununla karşılaştım değerli üyeler: Şimdi, yine bu başörtüsü iddianamesinden dolayı üçüncü defa soruşturmaya gelen Vehbi Aksoy isimli Adalet müfettişi, daha sonra Teftiş Kurulu Başkanlığı yaptı 28 Şubat döneminde - ben atamam çıktığı için rapor aldım, işte geleceğime yönelik evi toparlayacağım, onlarla uğraşıyorum -bir gün sabahleyin erkenden gelmiş, daha hâlâ ben görevden ayrılmış değilim, başsavcıyım orada, görevliye odamı açtırmış, başsavcılık odasını aramış. Benim çekmecelerimde ne varsa masanın üzerinde, kitaplarım karıştırılmış ve bana haber gönderiyor koruma polisimle benim Başsavcı Bey müsaitse buyursun, bir çayımı içsin. diyor. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Yani fiilen darbeyi yapmış, makama oturmuş yani. REŞAT PETEK Evet. Ve başsavcılık makamında oturuyor. Ben vardım, tabii oldukça canımız sıkıldı yani isim de verdim bakın burada. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Şu anda da Yargıtay üyesi. Şu anda emekli oldu mu bilmiyoruz ama Yargıtay üyesi seçilmiş sonradan. REŞAT PETEK Yargıtay üyesiydi sonradan. Dedim Buyurun, beni çağırmışsınız. Şöyle baktı, dedi ki: Yahu, Başsavcım rahatsız ettim, ama belki bir sarı zarf vermem gerekebilir de, buralarda mısınız diye onun için sordum. Şimdi, bizim yargı mensupları arasında böyle bir teamül, böyle bir anlayış, böyle bir şey yoktur. Ben orada il başsavcısıyım, başmüfettiş geliyor benim odamı tarumar ediyor, arıyor, ondan sonra da davet ettiğinde ilk cümlesi -sarı zarf vermek, savunma alacak- Belki sarı zarf veririm. Onun için buralarda mısınız diye sordum. Ben de kalktım, dedim: Siz zaten soruşturma yapmadan sarı zarfı kafanıza koymuşsunuz. Buradaki hâlden de nasıl davrandığınız belli, bana müsaade Bir dakika Bir dakika Ben çıktım gittim. Daha sonra o sarı zarf bize altı ay sonra filan tebliğ oldu, ona da biraz sonra geleceğim. Yani bir başsavcının odası, eğer diyelim benim bir suç işlediğim iddiası varsa yetkili mahkemeden karar alınıp suç delilinin aranması gerekmiyor muydu? Ama 28 Şubatta hukuk yoktu. Emirleri uygulayanlar, maalesef bir kısmına da ben Sözde hukukçu. diyorum çünkü gerçek anlamda hukukçu birilerinin emriyle değil, hukukun üstünlüğünü koruyacak şekilde, yapacaksa da bir görev Anayasa ya ve kanunlara uygun yapar, bu da yapılmamıştır. Böyle bir olaya da maruz kaldım. Şimdi, o başmüfettiş neyi soruşturdu? Öğrendim ki sonradan Şimdi, benim hazırladığım iddianameyle ilgili bir dava açılamıyor hakkımda çünkü nihayet iddianame hazırlamak ne olursa olsun suç değil, o zaman emir, talimat şöyle veriliyor: Gidin, bir şey bulun, başsavcı hakkında dava açın. Geriye doğru araştırıyorlar, 28 Şubattan aşağı yukarı iki sene öncesinde Yozgat ın yerel Yenigün gazetesinde bir yazı yayınlanmış. O zamanki Yozgat Milletvekili Abdullah Örnek imzalı Meclis Kulisinden başlıklı bir köşede yayınlanmış yazı. Türkiye nin Generalleri başlığını taşıyan bir yazıymış. Efendim,

8 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 8 bu yazıda silahlı kuvvetleri tahkir, tezyif eden cümleler varmış. Ey Başsavcı, sen bu yazıyı neden görüp de gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü ile bu yazıyı yazan köşe yazarı hakkında niye dava açmadın? diye benim hakkımda dava açıldı, soruşturma yapıldı, Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yargılandım, sebep bu. Yani Niye dava açtın? diyerek yargılayamadılar, Neden açmadın? diyerek onu buldular, oradan yargılandım. Şimdi, az önce Onu bir açalım. dediği Başkanın konu. Bu dosya, tabii, soruşturma dosyası gizli, neler var neler yok bilmiyoruz. Zaten bir şey de yok ama o dosyanın içinde aleyhimde bir tek delil dedikleri hukuka aykırı bir delil vardı, o da bilgi notu olarak dosyaya girmiş. Şöyle bir A4 kâğıdı, ortasında bilgi notu diyor. Bu bilgi notunda da diyor ki: Yenigün gazetesinde böyle bir yazı yayınlandı. Bu yazıdan Başsavcı Reşat Petek haberdar oldu ama yazıyı yazan ve gazetenin sorumluları hakkında hiçbir işlem yapmamıştır. Bu kadar bilgi notu. İmza, yok; antet, yok; hangi makam, yok. Şimdi, Yargıtayda ilk savunma verdiğim duruşmada, heyete şunu söyledim: Şu anda ben sanık olarak görevi ihmalden yargılanıyorum ama hepimizin bildiği kanunlar yürürlükte. Ceza Muhakemesi Kanunu diyor ki: Hukuka uygun yollardan elde edilmeyen hiçbir delil, delil olarak kullanılamaz. Bunun dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum. Talebim bu oldu ve şunu söyledim: Eğer bu bilgi notunu yazan polis ise, jandarma ise, MİT mensubu ise veya herhangi bir güvenlik görevlisi ise suç işlendiği iddiasıyla böyle bir olaya muttali olur olmaz yapması gereken, cumhuriyet savcısına konuyu derhâl haber vermesidir. Zaten bu bilgi notunu yazan böyle bir kamu görevlisi ise bunu yerine getirmemekle ilk suçu o işlemiştir çünkü cumhuriyet savcısının her şeyi görmesi imkânı yok. Bunu cumhuriyet savcısına ihbar edecek, gereğini yapacak cumhuriyet savcılığı, varsa dava açacak, yoksa takipsizlik verecek. Onun için burada bir operasyonun parçası olarak benim hakkımda delil uydurulmakta ve 28 Şubatın vesayetçi anlayışına karşı çıktığım, emirleri değil de hukuku uyguladığım için suç uydurulmaktadır. diye bunu söyledim Yargıtay 4. Ceza Dairesindeki yargılamamızda. Ama Bunu bir sonra düşünelim. dediler ara kararında, dosyadan çıkarılma yönünde bir karar o anda verilmedi. Daha enteresan bir şey oldu, Başkan dedi ki: Efendim, zaten inceleyecek, getirtecek bir evrak yok, gazete burada, yazı burada, savunmanızı yaptınız, biz dosyayı iddia makamına esas hakkında mütalaasını hazırlaması için tevdi edelim. dedi. Dosyayı şöyle kapattı ve duruşma günü verecek, duruşma defterini önüne aldı. O sırada, iddia makamını temsil eden Cumhuriyet Savcısı Nuh Tekin, şu anda Beykoz Cumhuriyet Başsavcısı, yani çok üzüldüğüm ve asla hazmedemediğim bir olaydır, ajandasını açtı, ajandasının içinden daktilo edilmiş, esas hakkında mütalaa çıkardı, daktilo edilmiş mütalaa çıkardı. Daha ben savunmamı bir dakika önce vermişim, iki dakika önce vermişim ve Sayın Başkan, bizim mütalaamız hazır. dedi. Arkasından, mütalaasını okudu Görevini ihmal ettiği, falan filan, sübuta erdiğinden Reşat Petek in cezalandırılmasına. Ne diyorsun esas hakkında? dedi, Önce, ben savunma için süre istiyorum. Çünkü baktım, bize cezayı verecekler, mütalaa hazırlanmış yani savunma dinlenmeden birileri hazırlamış, hazırlatmış, savcının eline tutuşturmuş ki mütalaa o şekilde yazılı olarak veriliyor. Bakın, yazılı mütalaa verilir ama nasıl? Dosya iddia makamına, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için tevdi edilir, bir süre verilir, savcı çalışır ve diğer delilleri, savunmayı değerlendirir, esas hakkındaki mütalaasını yazılı verebilir. Benim yazılı vermesi değil, daha savunmayı dinlemeden kendisine dikte ettirilen veyahut da bizzat ettiği o mütalaayı orada vermesi, bir defa, yargılamayla, usulle, hukukla bağdaşmayan bir durum. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) O arada siz yazılı bir açıklama göndermiş miydiniz aleyhinizde böyle bir Yargıtayda dava açıldığı zaman? REŞAT PETEK Yok. Ben, savunmamı verdiğim ana kadar yani müfettiş soruşturması ki o yargılama süreci değildir malum, herhangi bir savunma vermedim, mahkemeye de o ana kadar yazılı, sözlü savunma vermemiştim. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Konuşuncaya kadar bir şey yoktu. REŞAT PETEK Evet, konuşuncaya kadar herhangi bir savunma vermemiştim. Tabii, mütalaa bu şekilde çıktı, ben de şunu söyledim: Ben şu anda burada sanığım ama yıllardır ben de iddia makamında bulundum. Sanığın savunması alınmadan yazılı olarak mütalaa hazırlayan bir meslektaşımı ilk defa görüyorum. Burada hukuk işlemiyor. Ben savunma için süre istiyorum. dedim, o yargılama da o şekilde kaldı. Daha sonra, cezaların ertelenmesi hakkında çıkan kanun nedeniyle neticelenemedi, o şekilde kaldı. Yani bu çok somut olarak yüksek yargıya, yüksek yargı mensuplarına, bunu kabul eder, etmez ama vakıa, dosya numarasıyla, her şeyiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinde Reşat Petek in yargılandığı dosyada bellidir. BAŞKAN Sayın Petek, son sorular için çok az zamanı kaldı. REŞAT PETEK Bitiriyorum o zaman. BAŞKAN Sadece yirmi dakikamız var. REŞAT PETEK Yirmi dakika öyle mi, tamam. O zaman yirmi dakikaya sığdırayım Sayın Başkan. BAŞKAN Siz değil sorular, siz bitirin, sorulara geçeceğiz. REŞAT PETEK Öyle mi? BAŞKAN Sorulara geçelim, sorularla açalım. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Devamında sonunda tamamlarsınız söyleyeceklerinizi, isterseniz biz soralım, ondan sonra sonuç kısmında siz toparlarsınız. BAŞKAN Belki, sorular için vakit kalmayacak, evet. REŞAT PETEK Olur o zaman, tamam. BAŞKAN İdris Bey, buyurun. İDRİS ŞAHİN (Çankırı) Şimdi, Sayın Başsavcım, gerçekten bugün çok farklı bir profil çiziyorsunuz. Biz dün burada cumhuriyet savcılarımızı dinledik, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcımızı dinledik, hep onlara şu şekilde atıfta bulunduk, dedik ki: Hep savcılık makamı almaya alışkındır, hep bilgi alır, kolay kolay bilgi vermez. Zoraki bilgiler almaya çalıştık ama siz maşallah, artık bana göre hocalık yönünüz biraz daha ağır bastı savcılıktan daha ziyade. Yaklaşık bir saat on dakikadır sunumunuzu yaptınız, çok da keyif aldık, öncelikle bunu söyleyeyim ancak şu tespitimi de yapayım: Yıllarca savunmanın bir temsilcisi olarak iddia makamının ne şekilde hareket ettiği, hüküm fıkrasında hâkimlerin ne şekilde hareket ettiğini çok iyi bilen insanlar olarak şimdi burada tutanaklara da geçti beyanlarınız. Yargıtay Cumhuriyet Savcısının savunmanız daha alınır alınmaz hazırlanmış olan mütalaayı sunmuş olduğu noktasındaki hadise sizi o gün için belki şaşkınlığa uğratmıştır

9 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 9 ama savunmanın temsilcileri biz avukatları yıllarca sizler hep şaşırtıyorsunuz çünkü bırakın sadece mütalaayı, hükmü bile flash diske alıp arkadaşlar gözümüzün önünde, ara vermeden flash diski bile yerleştirip savunmayı hiç almadan, esas hakkındaki son sözleri sorulmadan, hazırlamış oldukları flash diski bilgisayara takmak suretiyle de karar da çıkarıyorlar. Bunu hukukun üstünlüğüne inanan bir avukat olarak, bir birey olarak ve bu ülkede demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesini ve hukuk devletinin her zerrede bütün uygulayıcıları tarafından eksiksiz olarak uygulanması dileğiyle, temennisiyle ifade etmek istiyorum. Sizin o gün şaşırdığınızı biz yıllardır şaşırıyoruz, bunun özellikle bilinmesini isterim. Şimdi, Sayın Başsavcım, yaşadığınız hadiseler son derece önemli, özellikle Başkanımızın da ifade ettiği imzasız bir bilgi notuyla alakalı vermiş olduğunuz örnek de son derece önemli bu ülkede bazı şeylerin nasıl geliştiği noktasında. Özellikle benim burada size sormak istediğim hadise, kendiniz de anlattınız ama hakkınızda şöyle bir çalışma yaparken bizim de gördüğümüz, eğitim özgürlüğünün engellenmesiyle ilgili kanunsuz bir emir veren rektör ve dekan hakkında açmış olduğunuz davayla alakalı. Daha sonraki aşamada bu davanın iddianamesi hazırlanmış olmasına rağmen YÖK ten soruşturma iznine dair işlemler yapılmak üzere herhâlde dosya YÖK e gönderilmiş, daha sonraki aşamada da bu işlem ortada kalmış ve hiçbir işlem o günün şartlarında yapılamamış. Bunun gerekçelerini de siz burada ifade ettiniz. Özellikle 82 Anayasası sonrasında kurulan bir kısım kurumların demokratik işleyişi askıya alacak ve millet iradesinin üstünde de bir kısım davranışlar içerisinde olduğunu söylediniz. Bunlardan birisi de YÖK. dediniz ve bu şartlarda da YÖK uzunca süre bunu elinde durdurmak suretiyle de gereğini yapmış zaten. 98 yılında açılan davada sanıkların cezalandırılmasını istediğiniz sevk maddesi, bildiğim kadarıyla 188 inci maddesi, eski Türk Ceza Kanunu nun 6 ncı maddesi, daha sonra da 5237 sayılı Yasa nın 112/1. Bugün, on beş yıl sonra, ülkede farklı bir noktada, aynı neviden bir olayla alakalı iddianame tanzim edildiğini ve mahkemenin bu noktada bir karar verdiğini, kararın da Yargıtay aşamasında olduğunu ifade ediyorsunuz. Şimdi, burada, on beş yılda geldiğimiz demokrasinin konumu ve bugünle on beş yıl öncesini değerlendirdiğimiz zaman değişenler nelerdi? Şu anda değişik gördüğünüz hadiseler nedir? Hukukun bu şekilde işlemesinde 12 Eylül referandumunun ve HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısının değişmesinin bir etkisi olmuş mudur? Bu konuda özellikle şu anda da ders verdiğinizi bildiğimiz için bunu öğrenmek istiyorum. İkincisi de EMASYA Protokolü nün darbe girişimleri üzerinde etkilerinden söz etmişsiniz bir mülakatınızda. Bunun alakalı somut yaşadığınız bir örnek var mı? Bunu bizimle paylaşırsanız memnun oluruz. Bir diğer sualimiz de 28 Şubat süreci içerisinde siz her ne kadar Yozgat ta Cumhuriyet Başsavcısı iseniz de yargı mensuplarının Genelkurmay tarafından brife edildiği bir dönemi yaşadık; özellikle yargının üst kanadında Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi üyelerinin. Buradaki brifinglerin taşra nezdinde, yerel mahkemeler üzerinde, yüksek yargıçların brife edilmesinden sonraki süreç içerisinde psikolojik olarak bunların- bir etkisi oldu mu? Mesela demin bizzat kendi yaşadığınız bir hadiseyi -hemşericilik boyutunu da aşarak sadece eşinizin başörtüsünden dolayı, bir şekliyle sizi olayın dışına iten bir yaklaşım sergilendiğini HSYK üyesinin bunu- ifade etmiştiniz. Bu noktada, brife edilen üst düzey yargı mensupları nedeniyle Anadolu daki, taşradaki hâkim ve savcının algılaması bu olayda nedir? Buna da somut bir örnek verirseniz sevinirim. Şu aşamada benim sizden öğrenmek istediklerim bunlar. Tespitleriniz, değerlendirmeleriniz için de ayrıca teşekkür ettiğimi ifade etmek isterim. REŞAT PETEK Evet, ben de teşekkür ediyorum. Sondan başa doğru sorulara müsaadenizle geleyim. Şimdi, 28 Şubat döneminde, benim somut örnekler verdiğim ve kamuoyunda yaşananlarla değerlendirdiğimde, yargı kesinlikle baskı altına alınmıştır. Yani, yargının bağımsızlığı, anayasal teminatı, hâkim ve savcılara emir ve talimat verilemez, genelge gönderilemez gibi hükümler rafa kaldırılmış, bunun aksi uygulanmıştır. Bunun gerek doğrudan, gerek dolaylı olarak yapıldığını görüyoruz. Brifingler bunun çok açık bir örneği. Dün sanıyorum size ifade veren, işte bir Anayasa Mahkemesi üyemizin ifadesini ben basından okudum: Korktuğum için ben de brifinge katıldım. şeklinde ki 28 Şubat tavrını, anlayışını benimsemediğini ifade etmesine rağmen, korkarak katıldığını ifade ediyor.şimdi, ben de başımdan geçen olayda onu anlatmaya çalıştım. Çünkü başörtüsü üzerinde o kadar duruldu ki 28 Şubat döneminde malum bir partinin kapatma nedeni yapıldı, Refah Partisi nin; hatta AK PARTİ nin kapatma iddianamesine de konu oldu böyle bir olay. Şimdi, bu durumda eşi başörtülü olan, annesi babası başörtülü ve yahut da kızı başörtülü olanların yargı içinde de tedirgin olmadığını söylemek mümkün değil. Bu, pek çok arkadaşa soruşturmalarda da bu soru olarak yöneltildi. Mesela, adalet başmüfettişinin bir idare hâkimine sorduğu soru Sayın Başkan. Diyor ki tırnak içinde: Sosyal ve ailevi yaşantınız nedeniyle, eşinizin benimsediği çağdaş olmayan giyim tarzı itibarıyla, laiklik karşıtı düşüncelere yakınlık duyduğunuz hususunda kanaat uyandırdığınız ileri sürüldüğünden, açılan soruşturma üzerinden yedi gün içinde yazılı savunma vermeniz gerektiği. Kimin hakkında bu? Ben dilekçenin bir suretini de sizlere takdim edeceğim biraz sonra. Mesela YÖK ün başörtüsüyle ilgili yayınlamış olduğu genelgelerin, Anayasa ve kanunlara aykırı olduğu için yürütmeyi durdurma kararı veren, idare mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında, Adalet Bakanı soruşturma yaptırdı ve yer değiştirme ile bunlar caydırıldı. Kimler? Edirne İdare Mahkemesi. Mesela, burada, ilk defa, kıyafetin Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği nde düzenlenmediğine ve yasa hükmü gereğince, serbest bırakılan bir durum nedeniyle tesis edilen cezanın hukuka uygun olmadığına dair bir karar verdi, Edirne İdare Mahkemesi. Ne oldu arkasından? Bu kararı veren hâkimler, disiplin soruşturması geçirdi. Hâkimlerden Ali Kaban Trabzon a, Mesut Güngör Malatya ya, Mustafa Dinç Aydın İdare Mahkemesi üyeliklerine atandılar. Dağıtıldı o mahkeme. Efendim, benzeri bakın, yine akabinde Edirne İdari Mahkemesine yeni atanan hâkimler, bu defa YÖK genelgesinin iptali ve yahut da yapılan uygulamalar lehine açılan davalarda, hemen davaları ret etti. Böylece kanuna aykırı uygulama, yasalmış gibi işlem görmeye başladı. Baskı altına alınan yargı bu şekilde Ha vermeli miydi? Tabii, bunu şimdi ne desek şey yok. Benim kanaatim, bakış açıma göre, baskı yapan kim olursa olsun Ben bunu bir yetkiliye söyledim, dedim ki: İdam mahkumu hiçbir şeyden korkmaz çünkü ölümden ötesi yok. Bir yargıç, bir hâkim, bir savcı da köyüne gidip, kentine gidip ayağına çarığı giyip, topraktan ekmek parasını kazanmayı göze almadan çalışıyorsa, bağımsız ve tarafsız karar veremez. Maaşını veren Adalet Bakanlığıdır ama rızkı veren Allah tır. Yargıç buna inanmalı, ne rızık korkusuyla ne

10 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 10 başka bir nedenle, ne ölüm korkusuyla hukuku çiğnememelidir. Ama kimi korkudan çiğnemiş, kimi başka nedenle boyun eğmiş fakat yargı baskı altına alınmıştır ve maalesef hukuksuz kararlar verilmiştir. Verenlerin de, direnenlerin de başına olmadık şeyler gelmiş. Bu konuda birkaç isim daha söyleyeyim. Mesela, Bursa da hatırlarsanız hatta bir öğrencinin yanlış hatırlamıyorsam ayağı kopmuştu eylem sırasında, ha trafik kazasında- orada imam hatip okulu öğrencileri içeri alınmıyordu. Bu konuda yapılan idari işlemi, yürütmeyi durdurma kararı veren İdare Mahkemesi Hakimlerinden Sabri Ünal, Mehmet Ali Ceran soruşturma geçirdiler; Sabri Ünal, oradan alındı Aydın İdare Mahkemesi üyeliğine, Mehmet Ali Ceran da, Gaziantep Vergi Mahkemesi üyeliğine atandı. Samsun İdare Mahkemesi aynı şekilde, Kayseri İdare Mahkemesi, Van Bölge İdare Mahkemesi bunları söyleyebilirim. Brifinglerde verilen telkin ve tavsiyelere uygun hareket etmeyenler, dönemin HSYK sı tarafından tabir yerindeyse cezalandırıldı. Bir başkasının emsal karar verebilecek duruma gelmemesi içini 28 Şubat zihniyetinde işbirliği yapmış olan yüksek yargı mensupları, HSYK üyeleri ve alt seviyede bunu uygulayıcı olan maalesef bazı mülki idare amirleri de bu yanlışlığa birlikte imza attılar. Şunu çok açık ve net söyleyebilirim; Refahyol iktidara geldiğinde, bu akşam hangi cami de teravi namazı kılsak diyerek farklı bir görüntü çizen bazı mülki idare amirleri, 28 Şubat kararlarının açıklanmasından sonra elinde telsiz, başında sadece takke ve tespih olan insanları toplayın diye telsizle emniyet müdürlerine talimat verir hâle geldiler. Ülkemizin bir yarası da budur. Yani, birileri hukuksuzluğu uygulamak için emir talimat veriyor, maalesef alt kademede birileri de hiç Anayasa, kanun dinlemeden bunu aynen yerine getiriyor. Halbuki Anayasa nın 137 nci maddesi açıktı, kanunsuz emir yerine getirilmez. Bunu rektör hakkındaki soruşturmada ben sordum. Anayasa yı siz bilmiyor musunuz? Rektörsünüz, profesör olmuşsunuz. Kanunsuz bir emirse Bir tarafta 17 nci madde serbest diyecek, diğer tarafta genelge. Bunun hiyerarşide yeri belli, üst norm kanundur, kanunun üstü Anayasa dır. Ama bunu uygulayıcılarda maalesef o dönemde böyle ortaya çıktı. Şimdi, Amasya ile ilgili somut bir şey soruldu, ona cevap vereyim. Mesela, bulunduğum ilde Kurban Bayramı - Yozgat merkezde Abdülhamit Cami, yanlış hatırlamıyorsam- jandarma karakol ekipleri camiye baskın yapıyor. Caminin avlusunda veya bir yerinde toplanmış olan kurban derilerini zapt ediyorlar, bunu toplayanlar hakkında tutanak tutuyorlar ve derileri Türk Hava Kurumuna teslim edip evrağı bize teslim edip evrağı bize getiriyorlar. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Bu jandarma değil mi? REŞAT PETEK Jandarma yapıyor. Şimdi, tabii, hemen haberim oldu. Nöbetçi savcımıza olay gidiyor, nöbetçi cumhuriyet savcısına. Ben savcı arkadaşımıza şunu söylediğimi hatırlıyorum: Ya bu olay şehir merkezinde, niye jandarma soruşturma yapmış? Valilikten özel bir izin ve yahut de sizin nöbetinizde, sizin verdiğiniz bir talimat var mı? Böyle bir şey yok. Daha sonra biz o görevliler hakkında bakın bu da ilginçtir- yetki alanının dışına çıkıp, görevini kötüye kullandığı için ben değil ilgili savcı arkadaşlarımız jandarma görevlileri hakkında dava açtılar. Çünkü tam bir hukuksuzluktu. Ha ondan sonra savunma sırasında: Efendim Amasya Protokolleri var, biz bir yerde kanunsuzluk olduğunu görürsek gerektiğinde doğrudan müdahale ederiz. şeklinde sözlü beyanlar çıktı altından. Halbuki hiçbir zaman polis mıntıkasında, jandarmanın kendiliğinden gelip orada bir soruşturma yapma hak ve yetkisi yoktur. Hele hele vatandaşın zaten ceketi konumunda olan kurban derisini almak, el koymak gibi böyle bir hakkı yasal olarak, o da yoktur. Bunlar nasıl yapıldı? 28 Şubatta kanunu bir tarafa bırakıp, emir ve direktifle, hukuk çiğnenerek yapılan somut örneklerden bir tanesi. Tabii genel değerlendirmem var ama zaman ve somut benden istediğiniz için bir örnek olarak bunu ifade ettim. Bunun yanında da tabii, ben özellikle üniversite camiasında, -orası jandarma mıntıkasıydı- ben gerek emniyet müdürü, gerekse jandarma komutanına bir çay sohbetimizde makamında şunu söyledim: Arkadaşlar gündemde şöyle bir olay var, benimde soruşturmam var biliyorsunuz. Bu olaylara polisin ve jandarmanın; rektörün, dekanın talimat vermesiyle kız öğrenciyi içeri almamak gibi hak ve yetkisi yoktur. Bunu lütfen emriniz altındaki görevlilere tebliğ edin, duyurun. Bu aşamadan sonra eğer polis veya jandarma başörtülü bir kızın üniversite kampüsüne girmesini engellemek için güç kullanırsa emir talimat veren olarak siz de sorumlusunuzdur. Soruşturma konusu olursunuz, bunu da bilin. diye özellikle ifade ettim. Ve ondan sonra Yozgat ta polis jandarma çekilmiştir üniversitenin önünden, özel güvenlik görevlileriyle ancak kız öğrencileri almama yolu seçilmiştir. Bunu, şu bakımdan anlatıyorum: Hukuk işleseydi ve hukuk mensupları, yargı mensupları da brifinglerde kendilerine tavsiye edileni değil de, hukukun üstünlüğünü hakim kılmak için biraz elini taşın altına koysaydı, herhalde darbeci zihniyet bu kadar kolay ilerleyemezdi diye, bir anekdot olarak ifade etmiş olayım. BAŞKAN Evet, hukukçuların da sorumluluğu var diyorsunuz. REŞAT PETEK Evet. Ne değiştiğiyle BAŞKAN Süremiz gerçekten çok sınırlı. REŞAT PETEK Bir cümle, aştık mı? BAŞKAN Bazen, hani söylemek istediğiniz ve gerçekten anlatmak istediğiniz somut olaylarla ilgili daha sonra yazılı olarak da Komisyonumuzu bilgilendirebilirsiniz. Ben dediğim gibi soruların devamı için Feyzullah Kıyıklık Bey e söz vereceğim. Mümkün olduğu kadar da cevaplarınızı kısa İDRİS ŞAHİN (Çankırı) O cümlenizi yine Feyzullah Bey in sorusuyla beraber söyleyebilirsiniz. BAŞKAN Yine de o soruyu, birlikte evet tamamlayarak REŞAT PETEK Tamam, hayhay Başkanım. FEYZULLAH KIYIKLIK( İstanbul) Şimdi, çok kısa üç tane soru soracağım. Birincisi şu: burada dinlediğimiz bütün emniyet veya yargı yetkilileri kendi önlerine imzasız bilgi notları koyulduğunu, devletin etkili, yetkili organları tarafından Yani bu umumiyetle, daha çok istihbarat örgütleri tarafından Ve daha sonra da bu bilgi notlarının da şey edildiğini, oradayken yok edildiğini söylediler. Sizin başınızdan böyle bilgi notları, bir tane geldi dediniz. Bunun dışında böyle bilgi notları sık sık gelir miydi? REŞAT PETEK Efendim, bilgi notu değil ama buna cevap olarak şunu söyleyeyim. 28 Şubat sürecinde, insanların fişlenmesi, hayatlarının kayda alınması noktasında şahit olduğum bir olay şöyle: Bir gün alayı ziyaretimde,

11 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 11 jandarma alayı ziyaretimde orada çok sayıda sivil kıyafetli görevliler vardı. Alay komutanı onlardan bir tanesini çağırdı, bir kaset getirmesini istedi. Ya başsavcım şu kaseti bir izler misin? dedi, İzleyelim. dedi. Beraber bana izlettikleri kasette, takip edilen bir okul müdürünün uzun süre gizli kamerayla okula girişi, çıkışı, tavırları görüntüye alınmış. Ve bana izlettikleri tarafı bir bayrak merasimi töreninde, istiklal marşı töreninde -görüntüde görülüyor Yozgat ta hava soğuk, tipili, karlı veya kar demeyim, tipili soğuk bir hava olduğu hissediliyor- okul müdürü başına böyle bir kalpak benzeri bir şey giymiş ama çocukları o soğukta topluyor, İstiklal Marşı söyletip dağıtıyor. Bunu, bana izlettiler. Ondan sonra Ya bu konuda ne dersin? diye bana alay komutanı sordu. Dedim Ya siz bunu niye kayda aldınız. Ben de soruya soruyla cevap verdim. Siz bunu niye kayda aldınız. Ya biz bunu takip ediyoruz. Yaramaz bir adam da. Daha başka da pek bir şeyi bulunamadı aslında. Bu adam, rejim için de tehlikeli bir takım faaliyetleri olan biri. Fakat burada İstiklal Marşı söyleniyor, başındaki kalpağı bile çıkarmıyor. Biz bunu göndersek yasal bir işlem yapılır mı? Ben de dedim ki: Ya burada, bir defa bu ceza karinesinde bir suç teşkil etmez. Millî Eğitimin kendi disiplin yönetmeliği açısından bir şeyi varsa, onu ben bilmem, daha doğrusu o benim görev alanımda değil ama bir yorumumu söyleyeyim. dedim. Ne kadar vatansever bir okul müdürü ki; o kara soğuğa rağmen, çocuklardaki o millî duygu canlı dursun diye İstiklal Marşı törenini, o soğukta yaptırmaya çalışıyor. Bunda başka bir şey ben görmedim. FEYZULLAH KIYIKLIK( İstanbul) Bir de Yozgat ın soğuğu. BAŞKAN Evet. FEYZULLAH KIYIKLIK( İstanbul) Diğer bir sorum da şu: Benim hep dikkatimi çekiyor. Gazeteden, yargıdan, yüksek yargıdan, işadamlarından, yazarlardan çizerlerden çoğunun böyle tedirginlik ve korkuya kapılmalarından ve korktukları içinde birçok şeye eyvallah demek zorunda olduklarından bahsettiler, biz burada dinledik. Yani, ne yapalım, böyle gerekti, çünkü korkutulduk, çekindik, tedirgindik ve saire ve saire diye. Ancak ben bu korkuların gerçekten kişisel, öbür tarafın çok fazla kuvvetli olmasından mı yoksa yani bu korku ailesine veya şahsına bir zarar verileceğinden dolayı mı makamına bir zarar verileceğinden dolayı mı veya diğer bazı menfaatlerinden dolayı mı yoksa biraz da bu tip kurumların bu şahısları bütün yönleriyle inceledikleri için acaba açıklarından dolayı mı olduğu konusunda da insan tabii net bir şey söyleyemiyor ve neticede şunu sormak istiyorum: Siz, birçok meslektaşınızla veya kurumların üst düzey insanlarıyla birlikte oldunuz, bulunduğunuz bütün bölgelerde. Yani, bu tip darbeleri biraz da insanımızın kişisel açıkları kuvvetlendirmiyor mu? Karşı çıkamamalarında bu da etken değil mi? Mesela siz, çok rahat hukuku işletiyorsunuz ama diğer insan sizinle aynı inantça, aynı duyguda olduğu halde işletemiyor. Yani, buraya biraz da bu adamların dışında toplum olarak gazetecisi, televizyoncusu, yargı üyesi bunların zafiyetleri de darbelerde büyük bir etken değil mi? REŞAT PETEK Evet. Tabii yorum olarak burada şunu söyleyebilirim. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Yorumunuzu istiyorum, tam bana lazım da onun için. REŞAT PETEK Yorum olarak şunu ifade edeyim: Bir defa Türkiye de yargı bürokrasisi dâhil, askeri bürokrasi başta olmak üzere yetiştirilme, aldığımız eğitim tarzı itibarıyla hakkın, hukukun üstünlüğünü korumaya yönelik değil, devleti korumaya yönelik bir anlayışla yetiştiriliyoruz. Ben, 12 Eylül den önce başladım cumhuriyet savcılığına ve önceki tutuklama kararlarında devlet otoritesinin sarsılmaması için birtakım gerekçelerle bile geçmişte tutuklama kararlarının verildiğini görüyoruz. Yani, burada devleti koruma, devleti önceleme, kişi hak ve özgürlüklerini, bireysel hakları öteki veya ikinci plana atma anlayışı genel olarak daha bir yaygın, bu sağ- sol, ileri- geri demeden genel bürokrasideki tavrı böyle değerlendiriyorum. Diğer taraftan da büyüklerimiz bilir, Alınmışsa bir karar, biz niye kendimizi tehlikeye atalım? Biz, verilen talimatı, emri uygularız. Yani özellikle yargı mensupları açısından hukuku uygulamada risk almama yine bu eğitimin sonu mudur, anlayış sonu mudur? Bu da var. Çünkü, biz bunu 60 ta yüksek yargıda görmüşüz, darbecilere ilk selamı 12 Eylül de görmüşüz. Yüksek yargıda böyle bir tavır olunca ilk derece mahkemeleri veya yeni başlayanlar arasında ise direnmenin veyahut da farklı bir tavır takınmanın oldukça zor olduğunu düşünüyorum. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Teşekkür ederim. Bir sorum da şu: Siz bir harekete giriştiniz, sizin gibi bu tip hareketlere girişenler Van da veya başka yerlerde, Mersin de, birçok yerlerde veya idare mahkemelerinde oldu bu tip insanlar. Yani, hem meslektaşlarınız arasında hem de kendi yakın etrafınızda veya Meclislerde yalnızlaştırıldığınızın duyguları hiç geldi mi? REŞAT PETEK Geldi. Mesela, Yozgat ta hakkımda soruşturma başlayınca çıktım Adalet Bakanlığına geldim ve o zaman Ceza İşleri Genel Müdürü ile bir görüşmemiz oldu -yani şahsen de tanıdığım, bilebildiğim kadarıyla bir zihniyet olarak da yargıya müdahaleyi veya 28 Şubat darbe anlayışını benimsemeyen biriydi- o düzenlediğim iddianame gündeme gelince bana şunu söyledi: Ya, başsavcım, bu kanunu bilen sadece sen misin, bu kanunu biz bilmiyor muyuz? dedi. Peki biliyorsunuz da niye benim hakkımda soruşturma için müfettiş gönderiyorsunuz? dedim. Konjonktürü biliyorsun, şu anda bunu dile getirmenin zamanı değil ki. dedi. Yani, burada bu konuşmanın sorumluluk mevkiindeki FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Sosyal etrafınızdan böyle bir REŞAT PETEK Sosyal etrafımdan da birkaç türlü tepki aldım. Bir: Gerçekten hakkı, hukuku çiğnenenler için takdir aldım, alkış aldım, veyahut da dua aldım ama başta meslektaşlarım, yaş haddinden emekliye ayrılmak üzere olan İl Valim dâhil acıyarak dediler ki: Ya, hayatını mahvettin, yani değer miydi 3-4 öğrenci için? Şimdiden sonra seni başsavcı da yapmazlar, belki yarın Yargıtay üyesi olacaktın, hayatını öldürdün. diye acıyarak bakmaları oldu ama çoluğum çocuğum çok etkilendi onu söyleyeyim. Çünkü bakın ben orada başsavcıyım, bu soruşturmalar başladı, İstanbul daki bir televizyonun Çarkıfelek programının telefonları il cumhuriyet başsavcısının resmî ev telefonuna yönlendirildi Fevzi Bey. Çarkıfelek programını biliyorsunuz, benim evimde telefonu kapatıyorsunuz, çalıyor yani bir saniye durması yok ve ben orada başsavcıyım, Telekom Müdürü ne soruyorum: Bu ne rezalet? diyorum, Ya Başsavcım benim bilgim değil. diyor, korkuyor, bir şey diyemiyor. Yani 28 Şubatçılar şunu

12 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 12 göstermek istedi: Sen burada başsavcı da olsan, senin ev telefonlarına bile Çarkıfelek telefonlarını yönlendiririz, senin bunu durdurmaya bile gücün yetmez ve yetmedi, çünkü hukuk yoktu. FEYZULLAH KIYIKLIK (İstanbul) Peki, teşekkür ederim. REŞAT PETEK Şunu söyleyeyim müsaadenizle. Yani, O günden bu güne ne değişti? sorusunu da bir cümle 12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa referandumu ile Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun, Anayasa Mahkemesinin yapısındaki değişiklik çok olumlu bir değişikliktir çünkü biz yargı mensubu olarak HSYK nın önceki yapısı karşısında hak arama yollarının yüzümüze kapandığı bir sistemle karşı karşıyaydık. HSYK kararlarına yargı yolu kapalıydı, itiraz sadece yine aynı Kurula yapılabiliyordu ama şimdi hâkim ve savcılar -eksiklikleri olabilir- önceyle mukayese ettiğimizde kendilerini daha güvende hissederek, hak arama yolları açık olduğu için, bir meslekten ihraç durumunda yargı yoluna gidebilecekleri için anayasal teminatları olması gereken bağımsızlık, tarafsızlık ve kendilerine baskı yapılmaması konusunda yeni HSYK yapılanması içinde daha rahat soruşturma ve yargılama yapabildikleri kanaatindeyim. Ne değişti? sorusuna da kısaca böyle cevap vermiş olayım. BAŞKAN Sonradan gelen milletvekillerimizi size tanıtacağım ve onlara soru sormak üzere söz vereceğim. REŞAT PETEK Buyurun. BAŞKAN Ahmet Toptaş Bey, Cumhuriyet Halk Partisi, Afyonkarahisar Milletvekili; Ali Rıza Öztürk Bey, Cumhuriyet Halk Partisi, Mersin Milletvekili; Mehmet Şeker Bey, Cumhuriyet Halk Partisi; Gaziantep Milletvekili Söz talebi Ahmet Toptaş ta. Buyurun lütfen. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sayın Petek, hoş geldiniz öncelikle. REŞAT PETEK Hoş bulduk. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sözlerinizde kendi savunmanızı alırken yapılanlarla ilgili bir anekdot anlattınız. İdris Bey, meslektaşım ya da arkadaşım, ona bir avukat olarak açıklama yaptı, ben de bir ekleme yapmak isterim: Biz de ne başsavcıların karşısında ne yargıçların karşısında vatandaşı savunmayı değil, avukatı bile savunma konusunda ne kadar sıkıntılar çektiğimizi yıllarca yaşadık, bir sizin başınıza gelen olay değil. Bir mahkemede saati gelmeden alınmış tutuklu bir duruşmaya itiraz ettiğim için, Saati gelmeden, beni beklemeden almışsınız." dediğim için başsavcının itirazı şu oldu: Duruşmayı yeniden alın, dosyayı yeniden ele alın. dedi. Avukat bey zaten müvekkiliniz vardı canım, siz de çok şey yapıyorsunuz. Yani BAŞKAN Doğru söylüyorsunuz, çok da lüzumlu değilsiniz siz(!) AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Evet (!) Biz, müvekkilin olduğu bir yerde avukata ihtiyaç olmadığı dönemleri de yaşadık, hâlâ yaşamaya da devam ediyor taşrada birçok meslektaşlarımız. O bakımdan sizin anlattığınız örnek çok özel,sadece size ait bir örnek değil bunu de belirtmek isterim. Belki ilk defa bir davayla karşılaştığınız için, kendinize ait olduğu için fark etmişsinizdir ama mutlaka uygulamalarınızda da hiç fark etmeden bunları yapmış olabilirsiniz, onu hatırlatmak isterim. Sayın Petek, şimdi, bir de dediniz ki: Daktilo edilmiş şey ajandanın arasından çıktı, verildi. Biz sanıklı ağır ceza davalarında hemen savcının mütalaasından sonra üç saat, beş saat savunma yaptığımız, savunmaların hiçbirisinin dinlenmediğini külahıma anlat der gibi birisinin öbür tarafta dolaştığını, birinin sohbet ettiğini, savunmalar bittikten sonra da sanıklara, Son sözünüzü veriyoruz, birer kelimeyle deyip arkasından ara verip üç dakika sonra flash diske geçirip Arkadaşlar, karar özetini okuyorum size. Biraz sonra bilgisayardan çıktığı zaman katipler verecek size dendiğini de çok yaşadık, yaşaya geldik, o da sadece sizin başınıza gelen bir olay değil, merak etmeyin. Türkiye de hukuk sisteminin nasıl işlediğini yıllardan beri biliyoruz, hâlen daha aynı sistemin devam ettiğini de biliyoruz. Şimdi, sizin anlattıklarınızdan, bu özel anlattıklarınızdan ve onun dışında yorumlarınızdan yararlanacağız elbette, bu tespitlerin bizim açımızdan çok önemi var fakat en azından, benim açımdan, bazı tespitlerin inandırıcı olması için sizin inandırıcılınızı da test etmek zorundayım. Yani bağışlayın, özel bir kasıtla değil. Yani siz çok iyi şeyler anlattınız, yaşanmış şeyler anlattınız ve bundan sonra da yorumlar yaptınız, hukuk devletinin nasıl olması gerektiği, uygulamaların nasıl olması gerektiği Neden böyle olduğu için de darbelere geldiğimiz noktasında Yozgat ta başsavcısınız, bu ilde birçok iddiaya göre binlerce insanın dolandırıldığı söylenen bir Yimpaş olayı var. Gelen şikayetlerle ilgili sizin başsavcılığınız döneminde burada Yimpaş ın kurulduğuna ilişkin yayınlar yapıldı. Doğrudur, değildir yani koruduğunuzu düşünmüyorum bir başsavcı olarak. REŞAT PETEK Korunduğuna ilişkin mi dediniz? AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Evet, yani o konuda şikayette bulunan vatandaşların şikayetlerin sonuçsuz kaldığına ilişkin yayınlar var. Ben, mutlaka yasalara uygun bir davranış içerisinde soruşturulması gerekmiyorsa soruşturmadığınızı düşünüyorum. Ancak, bundan sonrası yani bu kadar yoğun şikayetin olduğu ve o merkezli bir şirketin bulunduğu yerde, bu kadar yoğun şikayetin olduğu bir yerde bu şirketin daha sonra ortağı olmanızı, bu şirkete ait yatırımları takip etmenizi sonra da bu şirkete karşı dava açanların avukatlıklarını da size, sizin ortağı olduğunuz bir şirkete yönlendirilmesini -eğer doğruysa bunlar- bir hukukçu nosyonuyla nasıl değerlendiriyorsunuz? REŞAT PETEK Evet, bitti mi Ahmet Bey sorunuz? AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Buyurun, bunlara bir yanıt verin, vereceğiniz yanıta göre belki soracağım kısa bir, iki soru daha olabilir, değilse REŞAT PETEK Şimdi, başsavcılık yaptığım dönemde Yimpaş yeni kurulmadı. Orada çok ortaklı bir şirket olarak, kurulu olarak vardı, holding ve halka açık üç şirket olarak Yimpaş da faaliyeti vardı. Çoğunluğu yurt dışında olmak üzere ortakları olan bir şirketti. O dönemde Yimpaşla ilgili soruşturmalar kamuoyuna yansıdığı gibi özellikle Ankara Çubuk ta bir dava vardı ki Yimpaş ortaklarından birinin Almanya dan Türkiye ye getirilip paraya çevrilmek üzere altın ve bilezikler getirmesiyle ilgili, Ankara da havaalanında yakalanıyor, burada açılan bir dava ama Yimpaş holding Yozgat merkezli olduğu için davası Yozgat ta sürüyor gibi algılandı. Hatta tabii 28 Şubatta sermaye de renklere ayrıldığı için zaman

13 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 13 zaman alay komutanlığı yazıyla da bunu benden sordu Yozgat ta İşte bu davanın akıbeti ne oldu? şeklinde. Benim oralara da verdiğim resmî cevaplarda Bu konu Ankara veya Çubuk Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma alanında, savcılığımızca yapılan başka bir işlem yoktur şeklinde ilgili kişinin ifadesinin alınması için muhavereden geçmiş yazışmalar vardır, bu da emniyete ve size intikal etmiştir. şeklinde cevaplarım var, bir. İkincisi: Sermaye Piyasası Kanunu na muhalefetle ilgili SPK dan gelen suç duyuruları vardı, bunların da soruşturmalarını o günkü iş bölümüne göre görevli cumhuriyet savcısı arkadaşlarımız yürüttü, açılmış dava da olabilir takipsizlik de olabilir yani kayıtlardan bunu bulmak mümkündür. Benim Yimpaş ile ilgili açtığım ne bir dava ne bir takipsizlik kararı daha doğrusu yürüttüğüm bir soruşturma olmamıştır, resmî kayda giren bir soruşturmayı sümenaltı etmemiz hukukçu arkadaşlarımız bilmiyorum Ahmet Bey de herhâlde hukukçu, pek iyi bilirler- böyle bir soruşturmam olmamıştır, onun için de koruma kollama gibi bir tarafgirliğim söz konusu değildir. Diğer taraftan, bu, 28 Şubattaki uğradığım mağduriyet nedeniyle erken emekli olmak durumunda kaldığımda bir süre Yimpaş Holdingin Hukuk Müşavirliğini yaptım. Aradan iki sene geçtikten sonra da bir şirketin yurt dışı işleriyle de ilgilendim, burası doğrudur, Yönetim Kurulu Üyeliğim var. Ortaklık derseniz Yimpaş Holding, dediğim gibi yaklaşık 120 bin ortağı olan yani küçük hissedarların olduğu bir yapılanma idi ama bu yapılanmasını hukukî şartlara çok uygun olarak yürütemedi, bundan dolayı yöneticileri daha sonra -tabii ben ayrıldıktan dört-beş sene sonra- yargılandılar. Bir kısmı Sermaye Piyasası Kanunu 47 inci maddeye muhalefetten ceza da aldılar, cezaları da infaz oldu ama ben bu kısa süreli çalışmamdan sonra orada kurumsal olarak bir şeylerin yürümediğini gördüğüm için eleştiri olarak meseleyi düzeltme noktasında birkaç gayretim oldu, daha sonra istifa ettim. İstifa gerekçelerimi de aşağı yukarı şu anda YİMPAŞ zedeler diye bilinen bir web sitesinde sürekli yayınlıyorlar. Oradaki işleyişte, hukuken ve Ticaret Kanunu açısından gördüğüm aksaklıkları da yazdım, ortaya koydum. Hani, benim orada, eleştirilebilecek bir durum varsa Başsavcılık yaptığım yerde, bir şirkette sonradan niye Hukuk Müşavirliği yaptığım konusu eleştirilebilir. Bu tip eleştiri ortaya koyanlara da saygı duyarım. Hata ise benim hatam orada müşavirlik yapmaktır, onun dışında bir yanlışlık yapmadım. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Peki, sorduğum bir soru vardı, onu atlamayalım. Yani YİMPAŞ ta Yönetim Kurulu Üyeliği yaptığınız Doğaldır, yasaya uygunsa yaparsınız. REŞAT PETEK Ee, tabii, yani yasaldır da, sadece etik olarak yani AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hatta o, bir dönemde Başsavcılık yapmış olsanız bile BAŞKAN Etik açıdan, evet REŞAT PETEK Etik açıdan BAŞKAN Etik açıdan doğru mudur? AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Yani etik açısından da yapmışsınız, o da şey değil, yani o kısmını da geçelim. Peki, Yönetim Kurulu Üyeliği yaptığınız bir şirkete karşı vekaletname veren, şikâyetçi olan, mağdur edilmiş insanların açacağı tazminat davalarında ya da şikâyet davalarında o şahısların vekillikleri size tevdi edilmiş, size devredilmiş. REŞAT PETEK Böyle bir şey yok. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sizin ortak olduğunuz, avukatlık yaptığınız bir avukatlık ortaklık şirketine Bu var mı? Varsa nasıl avukatlık etiğiyle? REŞAT PETEK Yok, böyle bir durum söz konusu değil. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Yani böyle yayınlar vardı. Onları sormak istedim. REŞAT PETEK Şimdi, teşekkür ediyorum Ahmet Bey. Ben tabii genel olarak, az önce bahsettiğim, Türkiye nin hukuk sistemiyle ilgili konularda gücüm yettiğince okuyup, yazan, araştıran bir kişi olduğum için o konularda tartışma imkânı veyahut da ortaya koyduğumuz argümanlarla tartışmayanlar genelde Ya senin de bir YİMPAŞ geçmişin vardı. şeklinde hep gündeme getiriyorlar. Geçen gün yine, üç bucuk saat süren bir televizyon kanalında arkadaşım böyle bir şey gündeme getirdi, ben de ispata davet ettim. Reklam arasından sonra bütün kamuoyu önünde dedi ki: Hiçbir belgem, bilgim yok, kusura bakmayın, ben özür diliyorum. Ben de, özür dilemek de bir erdemdir, dedim, o şekilde kapattık. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ama Sayın Petek, şimdi çok REŞAT PETEK Benim öyle bir şeyim yok, onu söylemek istiyorum. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Biliyorum. Ben, çok, sizi dikkatle izliyorum televizyonda. Burada da izledim dikkatle. Çok dikkatli bir insansınız. Hukuka çok bağlı olduğunuzu söylüyorsunuz, evrensel hukuk kurallarını savunduğunuzu söylüyorsunuz, insan haklarını savunduğunuzu söylüyorsunuz. Hukukun üstünlüğünü yani ölümle bile karşı karşıya kalsa insan savunmalıdır. diyorsunuz biraz önce saydıklarımla ilgili. Yani bu kadar hassas bir insanın Başsavcılık yaptığı bir ilde, Türkiye nin her tarafında binlerce insanın Dolandırıldım. diye yayınlar, gazeteler yapıldığı bir yerde bir yönetim kuruluna girmeyi böyle küçük bir hata olarak değerlendirmek ve bir belge istemek doğru değil elbette. REŞAT PETEK Hemen bir şey söyleyeyim Ahmet Bey. Bu dediğiniz dolandırılma Mağdur oldum. şikâyetleri benim müşavirliğe başladığım dönemde yok. Tam da 28 Şubat dönemi YİMPAŞ gibi, KOMBASSAN gibi çok ortaklı şirketlerin, yani yeşil sermaye olarak adlandırılan şirketlerin -baktığınız zaman resmî rakamlarına- büyüme dönemidir. Sebebi şu görebildiğim kadarıyla: Bir mağduriyetten yana tavır alma nedeniyle yurt içinde, yurt dışında vatandaşların Bakın, YİMPAŞ ta en fazla ortak kaydının yapıldığı dönem 28 Şubat dönemidir, ondan sonra büyümüştür. Önce bir Yozgat şirketiyken ondan sonra efendim, Almanya da, Türk Cumhuriyetleri nde işte mağazalar, zincirler açan bir hâle gelmiştir. Benim YİMPAŞ tan kopma dönemim 2001 krizinde ortakların müracaatları üzerine, ortaklara eşit, adil bir yaklaşım gösterilmemesi üzerine protesto etmişimdir. 35 kişinin hazır olduğu bir yönetim kurulu toplantısında Burayı Dursun Uyar kurmuş olabilir, bu şirketi ama sonuçta burada emanet paralar vardır, bunlar iyi yönetilmiyorsa Yönetim Kurulu Üyesi olarak ben bunun hesabını burada sorarım. dedim, ondan sonra da yalnız kaldım orada ve çareyi istifade buldum, ayrıldım. Onun için, yani öyle bir mağduriyet anında gidip de orada

14 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 14 AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Anladım. Sizin Yalnız şunu da hatırlatmak da yarar var. Sizin henüz Yönetim Kurulu Üyesi olduğunuz dönemde, olduğunuz dönemden de önceleri, o biraz önce adından bahsettiğiniz şirketlerin örneğin, Konya da yetmiş küsur tane idi, hepsi hakkında Kalp ameliyatı olacağım, hiç olmazsa paramdan 3 bin mark versinler, eşimi yatıracağım 5 bin mark versinler. diye televizyonlarda, insanların, gazetelerde feveranlarını, yakınmalarını izliyorduk. Yani sizin döneminizde, hani 28 Şubat döneminde bu işler oldu. noktasına getirirsek biraz da haksızlık yapmış oluruz. REŞAT PETEK Yani dönem olarak çok iyi biliyorum. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Bir başka değerlendirmenizle ilgili bir saptama yapmak istiyorum. Yargı şu anda kesinlikle baskı altında değildir, o dönem kesinlikle baskı altındaydı. diyorsunuz. Yani bu sürecin içerisinde otuz küsur yıldır bulunan bir insan olarak çok farklı olduğunu söylemenin mümkün olmadığını düşünüyorum ben de gördüğüm özel örneklerden. Siz bazı idare mahkemesi yargıçlarının işte bilmem ne kararından sonra başka yerlere gönderildiğini söylediniz. Ben de geçen sene Ankara İdari Mahkemesi başkanlarının idarenin açtığı davalarla muhatap olan dairelerin başkanlarının hiç talepleri olmadığı hâlde, istemedikleri hâlde Bilmem nere bölge idari mahkemesine gönderiyoruz. diye hiç davası ya da çok az davası olan yerlere gönderilerek itirazının da, dava açma hakkının da önlendiğini tanıyın bizzat. REŞAT PETEK Ama yasal hakları var. Nasıl? AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ama bakın, şimdi, dava açacaksınız REŞAT PETEK Önceden bizim o hakkımız yoktu, ona işaret ettim Ahmet Bey. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Hakkınız var veya yok. Ben sizi çok işlevli bir idare mahkemesinden hiç işlevi olmayan bir bölge idare mahkemesine gönderdim, terfi ettirerek gönderdim. diyorsunuz yani güya bir hukuksal şeyi engellemek niyetiniz yok ama fiilen de engellenmiş oluyorsunuz. Yani dava açtığınız zaman kamu yararı, amaç, şekil açısından Kendisinin yararı davada yok. diye değerlendirilecek. Onun dışında birçok mahkemede bugün, doğrudur yanlıştır, insanlar yargılanabilirler, tutuklanabilirler, haklarında suç isnat edilebilir. Nasıl zamanında sizin hakkınızda isnat edildiyse bir mağduriyete uğradığınızı söylüyorsanız, başka insanlar da mağdur edilebilir. Bunlar hakkında tutuklama taleplerine karşı tahliye kararı veren ya da tahliye yönünde oy kullanan insanların da oradan alınıp oralara gönderildiğine tanık oluyoruz yani öyle Türkiye hemen 12 Eylül referandumundan sonra bir hukuk devleti sürecine girmiş, bütün hâkimler renk değiştirmiş, bütün savcılar renk değiştirmiş, herkes insan haklarına ve evrensel beyannameye, hukukun genel ilkelerine uygun bir hukuk sistemi oluşmuş gibi filan bir şey söylemeyin de. REŞAT PETEK Bir cevaplayayım bu konuyu Ahmet Bey. Şimdi AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) İnandırıcı olmadığını söylemek istedim. REŞAT PETEK Şimdi, tabii, biraz kısa geçtik ama Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun önceki durumu ile şimdiki durumu biraz mukayese olarak soruldu. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ayrıntıyı biliyorum. O konuda size söyleyeceğiniz argümanları biliyorum. REŞAT PETEK Yoksa Sordunuz ya bir kısa açıklama yapayım müsaadenizle. Yoksa, yargının bütün problemleri bitti, her şey halloldu, demiyorum ama önceki Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu zamanında hâkim ve savcının 657 ye bağlı devlet memuru kadar hak arama yolları dahi yoktu, kapalıydı. Bakın, ben 1993 yılında yine Hâkim Savcı Atama Nakil Yönetmeliği ne göre haksız bir atamaya muhatap olmuştum. Şimdi, o zaman, yeniden inceleme ve itiraz üzerine başvurabiliyorsunuz. Yeniden incelemeyi aynı kurul yapıyor, itiraz ettiğiniz zaman da yedek üyelerle beraber toplanıyor ama 4 yedek üyeyle birlikte 11 üye olduğu için yedeklerin hepsi sizi haklı görse dahi itirazınızı, oradan netice almak mümkün değil ama şu anda 1. dairenin verdiği bir kararı 2. daireye itiraz edebiliyorsunuz veya genel kurula itiraz ediyorsunuz. Diğer taraftan da ihraçlara karşı itiraz yolu var yani burada değişimi, iyileşmeyi görmemek mümkün değil. Ama her şey bitmiş midir? Şunu da söyleyeyim Ahmet Bey: O günkü hâkim savcılar değiştirilip de yeni hâkim savcılar gelmedi. Bugün, benim dönemimden olan arkadaşlar işte, Yargıtayda, Ankara da, büyük yerlerde görevdeler. Yani hâkim savcı profili tümden Türkiye de değişmiş değil ki. Yani istediğiniz kadar kanun çıkarın, uygulamada -yani yeri geldi söyleyeyim- öyle oluyor ki, suçüstü olmuş, kamera görüntüleriyle hırsızlık sabit, diyelim ki, burada bir hâkim tutuklama kararı veriyor, birisi Gerek yok, tutuksuz yargılansın. diyebiliyor. İkisi de yasaya uygun mu? Bakıyorsunuz uygulamaya, uygun. Oradaki aradaki fark, hâkimin kanunun tanıdığı takdir hakkı. Ee, dolayısıyla, burada demek ki, hâkim yetiştirme, hâkimin oradaki donanımı fevkalade önemli diye düşünüyorum. Yoksa HSYK yı değiştirmekle, Hâkimler Kanunu nu değiştirmekle de uygulamanın tümden değişebileceğinin mümkün olmadığının idrakindeyim. AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Ben de onu söylüyorum. Dolayısıyla, yani o zaman tamamen yargı baskı altındaydı şimdi değil demek biraz REŞAT PETEK Ben şimdi, genel, ideolojik anlamda, yüksek yargının önemli bir kesiminin ilk derece mahkemelerine, hâkim ve savcılarına ideolojik anlamda vesayet rejiminin devamı yönünde baskısı olduğu söylüyorum. Bunu hissedenlerden biriyim. Bu noktada da hak aramaya kalktığınızda asla size hak yolları açık değildi, bunu ifade ediyorum ve bu konuda dokümanım ve belgem çok. BAŞKAN Reşat Bey, yaklaşık yarım saattir diğer Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı -geçmişteki- bizi bekliyor. Sorularınızı tamamlamıştınız, değil mi? AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) Sorumu tamamlamıştım ama bir cümle ekleyerek beyefendinin yorumlarına bir katkıda bulunmak istiyorum. Şimdi, Beyefendi, bakınız, yasada istediğiniz kadar hak arama yollarını koyun. Hak arama pozisyonlarını yaratacak mekanizmaları başka şekilde doldurursanız bu hak arama şeyini koymuş olsanız bile fark etmiyor. Şimdi, Adalet Bakanlığı müsteşarlarının tamamını getirir siz Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna üye yaparsanız belli mekanizmalardan sonra

15 Komisyon : Darbe(28 Şubat) Giriş :18.30 Tarih : 12/10/2012 Grup : Gökçen Sayfa : 15 REŞAT PETEK Yetkileri ve oy hakları alındı efendim Adalet Bakanının. BAŞKAN Şimdi, Sayın Petek çok teşekkür ediyoruz. REŞAT PETEK Ben teşekkür ederim efendim. BAŞKAN Hukuk da demokrasi içerisinde belki en fazla gelişmesi gereken kavramlardan bir tanesi. Hukuk kuralları iyi niyetli ve demokratik yorumlarla işletildiğinde başka bir tablo çıkabilir, başka yorumlarla başka şekilde işletilebilir. Kişilere bağlı değil, kurumlara ve kurallara bağlı gelişmesi, gelişmiş bir demokrasinin örneğidir. Hepimizin özlemi budur. Dün olduğu gibi elbette bugün de olumsuz örnekler yaşanabilir, yaşanmaya da devam ediyordur. Amacımız biz biraz da aslında olağanüstü dönemlerde alınan kararlar, bireysel baskılar ve bunlar üzerindeki örneklerdi. Özellikle 80 darbesinde işkenceye uğrayan bir sanığın, sanık sıfatıyla anılan ve mağdur sıfatıyla sorgulanan kişiye yönelik ulaşamadığınız, savcı olarak bile kendisine ulaşamadığınız o döneme ilişkin anlattıklarınız da çok trajikti. Her şeyden önce ülkemizde hiçbir dönemde insanlık adına söylüyoruz, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün en üst düzeyde gerçekleşmesi temennisiyle bize sağladığınız katkılar için çok teşekkür ediyoruz, sizi uğurluyoruz, sağ olun. REŞAT PETEK Ben teşekkür ederim efendim. Başarılar diliyorum. Kapanma Saati: 11.58

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. 28 Nisan 2014 Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin) Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu.. -- Silahlı Kuvvetlerimizde 3-4 yıldan bu yana Hava Kuvvetleri

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU

Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU 1 MEVZUAT KRONİĞİ Mevzuat Kroniği CEZA HUKUKU 1) Avukatlık mesleği ile ilgili suçlar 1136 sayılı Avukatlık kanununda bir takım suçlar da yer almıştır. a) Yetkisi olmayanların avukatlık yapması suçu Levhada

Detaylı

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı.

Hüseyin Yıldırım Danıştay şemasına Aslı gibidir' imzası atmıştı. Sahte Danıştay suikastı şeması, kumpas olduğu ortaya çıkan İstanbul ve İzmir Askeri Casusluk davaları Bu üç davanın altında Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay Muharrem Köse ve Deniz Binbaşı Hüseyin Yıldırım

Detaylı

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17

ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 3 EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YAZISI 5 İÇİNDEKİLER 7-12 KANUNLAR VE KAYNAKLAR 13-15 BİRİNCİ BÖLÜM Genel Bilgiler 17-29 1. Dersin adı ve konusu 17 2. Dersin amacı ve planı 18 3. CMH ve Hukuk

Detaylı

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI 16 ŞUBAT 2011 CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ ÇETİN SOYSAL IN DİNLEMELERLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI Değerli Arkadaşlar, Türkiye zor günlerden geçiyor. Ajan filmlerini aratmayan olaylar gün geçmiyor ki gündeme

Detaylı

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ

TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRKİYE DE CEZA VE ADALET SİSTEMİ TÜRK HUKUK SİSTEMİ İdari Yargı Adli Yargı Askeri Yargı Sayıştay Anayasa Mahkemesi İDARİ YARGI SİSTEMİ İdarenin eylem ve işlemlerine karşı açılan davaların görüşüldüğü,

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI)

CEZA USUL HUKUKU DERSİ (VİZE SINAVI) Sınav başlamadan önce Adınızı Soyadınızı T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ Numaranızı okunaklı olarak yazınız. Sınav Talimatlarını okuyunuz. Dersin Adı : Ceza Usul Hukuku Adı

Detaylı

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI

10 Ocak 2013 BASIN AÇIKLAMASI BASIN AÇIKLAMASI 10 Ocak 2013 1. 10 Ocak 2013 tarihli Star gazetesinde KARARGÂHTA 107 SAYFA başlığı atında ve Samanyolu Haber Televizyon kanalının yine 10 Ocak 2013 tarihindeki haber bültenlerinde Balyoz

Detaylı

Biz yeni anayasa diyoruz

Biz yeni anayasa diyoruz Biz yeni anayasa diyoruz Ocak 05, 2015-9:32:00 AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, "Biz 'anayasa değişikliği' demiyoruz, 'yeni anayasa' diyoruz. Türkiye'nin anayasayla ilgili sorunu ancak

Detaylı

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU

HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU HAKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAKKINDA BİLGİ NOTU HSYK Teklifi Teklif; 2797 sayılı Yargıtay Kanunu, 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu, 4954 sayılı Türkiye Adalet

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR. Başvuru Numarası: 2013/8492. Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM KARAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR Başvuru Numarası: 2013/8492 Karar Tarihi: 8/9/2014 İKİNCİ BÖLÜM Başkan : Alparslan ALTAN ler : Serdar ÖZGÜLDÜR Recep KÖMÜRCÜ Engin YILDIRIM M. Emin

Detaylı

KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar

KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar KONTROLLÜ TESLİMAT YASA TASARISI Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kısa İsim 1. Bu Yasa, Yasası olarak isimlendirilir. BİRİNCİ KISIM Genel Kurallar Tefsir 2. Bu Yasa

Detaylı

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN Kanun No. 4483 Resmi Gazete Tarih: 4.12.1999; Sayı: 23896 Amaç MADDE

Detaylı

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası: 5320 Kanun Kabul Tarihi: 23/03/2005 Yayımlandığ Resmi Gazete No: 25772 Mükerrer Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 31/03/2005

Detaylı

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz

Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Özgürlükleri daha da güçlendirmek istiyoruz Kasım 09, 2013-11:57:28 anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez" dedi. anda bulunduğu noktadan asla geri gitmez, bunun teminatı AK Parti ve AK Parti hükümetleridir"

Detaylı

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Doğal Gaz Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar Amaç Madde 1 Bu

Detaylı

(28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan :

(28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan : (28/01/ 2003 tarihli ve 25007 sayılı Resmi Gazete de yayımlanmıştır.) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan : Elektrik Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek

Detaylı

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır?

1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır? 1-Hâkim ve Savcılar idari görevleri dolayısıyla aşağıdaki kurumlardan hangisine bağlıdır? A) Cumhurbaşkanlığı B) Başbakanlık C) Adalet Bakanlığı D) Halk E) HSYK 3-Aşağıdakilerden hangisi adli yargının

Detaylı

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU T.C. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU Sayı : 87742275-010.03-0124-2014 30/04/2014 Konu : En üst dereceli kolluk amirleri hakkındaki araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri GENELGE No: 3 Bilindiği

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni:

AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat ın düzenlediği basın toplantısının tam metni: Temmuz 03, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat'ın düzenlediği basın toplantısının tam

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034

HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU İKİNCİ DAİRE KARARI Esas No 2013/149. Karar No 2013/1034 Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesi aşağıda isimleri yazılı üyelerin katılımı ile tarihinde toplandı....eski Hâkimi hâlen emekli... (... ) ile... Hâkimi... (...) hakkında, Hâkimler ve Savcılar

Detaylı

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE KARAARSLAN TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 4027/05) KARAR STRAZBURG 27 Temmuz 2010 İşbu karar AİHS

Detaylı

«MOBBİNG»E UĞRAYANI KORUMAYA YÖNELİK YAPILABİLECEKLER

«MOBBİNG»E UĞRAYANI KORUMAYA YÖNELİK YAPILABİLECEKLER «MOBBİNG»E UĞRAYANI KORUMAYA YÖNELİK YAPILABİLECEKLER Mobbinge maruz kalan kişinin durumunu örneklemeye çalışırsak gözle gözükmeyen hapishane duvarları içinde korkunç acılar içinde yaşamak zorunda kalan

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ

ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ Ayrıntılı Bilgi ve On-line Satış İçin www.hukukmarket.com İSMAİL KÖKÜSARI Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARININ TÜRLERİ VE NİTELİKLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix

Detaylı

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA

KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA KARAR 1 (672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmaya dair) Davalı : Başbakanlık /ANKARA Davanın Konusu : Uyuşmazlık, davacının 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere

Detaylı

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19 09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir.

Detaylı

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN. BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler 9333 CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 5320 Kabul Tarihi : 23/3/2005 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih: 31/3/2005 Sayı : 25772 (M.) Yayımlandığı Düstur :

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Yargı Örgütü Dersleri ÜNİTE I YARGI, YARGIÇ, MAHKEME VE YARGILAMA KAVRAMLARI YARGI, YARGIÇ, MAHKEME VE YARGILAMA KAVRAMLARI DEVLET ERKLERİ

Detaylı

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ

Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ Başbakan Sayın Binali YILDIRIM KANAAT ÖNDERLERİ VE STK İLE BULUŞMASI KAYSERİ 02.04.17 Sayın Başbakanım, Sayın Bakanlarım, Sayın Valim, Milletvekillerim, Büyükşehir Belediyesi Başkanım, İş ve Siyaset Dünyasının,

Detaylı

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir.

Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Sayın Yargıç, Ben bir yazarım. Ben bir yazarım demek, kullanacağım kelimeleri ben seçerim demektir. Siyasilerin, savcıların, yargıçların günün koşullarına göre değişip duran arzularına uyarak düşüncelerimi,

Detaylı

Yargı ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler

Yargı ÜNİTE. Amaçlar. İçindekiler Yargı ÜNİTE 9 Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Yargı bağımsızlığı kavramını tanımlayabilecek, Yargı içinde yer alan farklı mahkemeleri ve bunların görevlerini öğreneceksiniz. İçindekiler Yargı Yetkisi

Detaylı

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU

BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU BODRUM EMNİYET MÜDÜRÜ HALUK BAŞ HAKKARİYE TAYİN OLDU 2017 yılı Ocak ayından beri Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Haluk Baş, Emniyet Genel Müdürlüğü nün 2017 Normal Şark Atama Tayinleri kapsamında

Detaylı

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

Sayı: 32/2014. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi nin 24 Şubat 2014 tarihli Kırkaltıncı Birleşiminde Oybirliğiyle kabul olunan Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası Anayasanın 94 üncü

Detaylı

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI

CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI CUMHURBASKANININ YETKİ VE SORUMLULUKLARI CİFT BASLILIK BİTİYOR Cumhurbaşkanı ile Başbakanın yetkileri birleştiriliyor. Cumhurbaşkanı yürütmenin başı oluyor. Yönetimde çift başlılık ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanları

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Yargı Örgütü Dersleri Türk yargı teşkilatının genel görünümü ve bunu oluşturan çeşitli yargı kolları ANAYASA YARGISI Anayasa Yargısı-1 Anayasa

Detaylı

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK

2:Ceza muhakemesinin amacı nedir? =SUÇUN İŞLENİP İŞLENMEDİĞİ KONUSUNDAKİ MADDİ GERÇEĞE ULAŞMAK Devletin yargı gücünü temsil eden adalet organlarının bir suçun işlenmip işlenmediği konuusnda ortaya çıkan ceza uyuşmazlığını çözerken izleyecekleri yöntemini gösteren normlar bütünündne oluşan hukuk

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 25.5.2005 tarihli ve 5352 Sayılı Adli Sicil Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifim gerekçesi ile birlikte ektedir. Gereğini arz ederim. 29 Ocak

Detaylı

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi ÖĞRENME HEDEFLERİMİZ - ADLÎ YARGI MAHKEMELERİ, BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ, YARGITAY - İDARE MAHKEMELERİ, BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ,

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI

ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI ANAYASA MAHKEMESİ NE BİREYSEL BAŞVURU YOLU AÇILDI GENEL OLARAK Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148. maddesinde yapılan değişiklik ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. 23 Eylül 2012

Detaylı

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ

ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ ÖĞRENCİ DİSİPLİN SORUŞTURMASI ÖRNEKLERİ Örnek Belgenin Adı 1. Soruşturma Emri 2. Toplu Olaylarda Soruşturma Emri 3. Kopya Tutanağı 4. Kopya İşlemi Bildirim Yazısı 5. Soruşturulan Öğrenci Hakkında Tedbir

Detaylı

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ NİN AVUKATLIK SINAVI, STAJ DEĞERLENDİRMELERİ VE HUKUK FAKÜLTELERİNİN ASGARİ STANDARTLARA KAVUŞTURULMASI İÇİN YAPTIĞI ÇALIŞMALAR Mayıs 2015 Değerli Meslektaşım,

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Yargı Örgütü Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Yargı Örgütü Dersleri ÜNİTE III YARGILAMANIN TARAFLARI YARGILAMANIN TARAFLARI Dava Kavramı Hukuki korunmanın bir hüküm ile sağlanması için

Detaylı

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ (OMBUDSMAN) KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN 1. İlk Ombudsman Nail Atalay 2. Anayasa nın 114. Maddesi 3. Ombudsman Yasası 4. Ombudsman ın atanması

Detaylı

OSMAN KAVALA DOSYASI YARGIYI YARGILAMA

OSMAN KAVALA DOSYASI YARGIYI YARGILAMA OSMAN KAVALA DOSYASI Osman Kavala, Kavala Holding ve Anadolu Kültür ün Yönetim Kurulu Başkanı, Açık Toplum Vakfı, TESEV, TEMA Vakfı, Tarih Vakfı, Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, Türkiye

Detaylı

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün

10. Herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç kaç gün içinde yeni bakan atanır? A) 5 gün B) 10 gün C) 15 gün D) 20 gün E) 25 gün 1. 1982 Anayasasına göre aşağıdaki organlardan hangisinin iptal davası açma yetkisi yoktur? A) Cumhurbaşkanı B) İktidar partisi meclis grubu C) Anamuhalefet partisi meclis grubu D) TBMM üye tamsayısının

Detaylı

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU

İŞ MAHKEMELERİ KANUNU 2243 İŞ MAHKEMELERİ KANUNU Kanun Numarası : 5521 Kabul Tarihi : 30/1/1950 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 4/2/1950 Sayı : 7424 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 31 Sayfa : 753 Madde 1 İş Kanununa

Detaylı

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m

özlü bir medya kazası işledi. Yıldırı m - Bakan Yıldırım dan yıldırım gibi özlü sözler - Manisa 4. Asliye Ceza dan insan hakları ve Anayasa dersi - Telefon Ablukası ile Gazze Ablukası arasındaki on benzerlik RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri

ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ. sanıkların askerî cezaevinde işledikleri T#'C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLtMÜ ESAS NO î 1988/37 KARAR NO î 1988/38 ÖZET : 353 Sayılı Kanunun 10/^ maddesi uyarınca asker kişi sayılan sanıkların askerî cezaevinde işledikleri suça ait davanın,aynı

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/233) TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BİLAL MÜŞTAK BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/233) Karar Tarihi: 22/3/2017 BİRİNCİ BÖLÜM KARAR Başkan ler Raportör Başvurucu : Burhan ÜSTÜN :

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır

İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine İlişkin 30.11.2007 Tarihli Yönetmeliğin 11 ve 19. Maddeleri Anayasaya Aykırıdır Doç. Dr. Tuğrul KATOĞLU* * Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza

Detaylı

Personel Disiplin Soruşturması.

Personel Disiplin Soruşturması. Personel Disiplin Soruşturması.. Dekanlığına / Meslek Yüksekokulu Müdürlüğüne/Personel Daire Başkanlığına İlgi : / /20 tarih ve.. sayılı yazınız. İlgi yazı ile.. un iddiası ile, tarihinde, Müdürlüğünüzce

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN. 5. Ombudsman ın görev ve yetkileri ile yetki devri. 6. Ombudsman ın yetkisi dışında olan konular

KKTC YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ OMBUDSMAN. 5. Ombudsman ın görev ve yetkileri ile yetki devri. 6. Ombudsman ın yetkisi dışında olan konular KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ YÜKSEK YÖNETİM DENETÇİSİ (OMBUDSMAN) Adres: 143, Bedrettin Demirel Caddesi, Kat: 4 Lefkoşa Telefon: 22 75 814-22 75 954 Fax: 22 88 907 1. Anayasa nın 114. Maddesi 2. Ombudsman

Detaylı

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı

AKOFiS. Halkla İlişkiler Başkanlığı Yargılama Sürelerinin Uzunluğu ile Mahkeme Kararlarının Geç veya Kısmen İcra Edilmesi ya da İcra Edilmemesi Nedeniyle Tazminat Ödenmesine Dair Kanun Halkla İlişkiler Başkanlığı TA K D İ M Değerli; Ana

Detaylı

Personel Disiplin Soruşturması.

Personel Disiplin Soruşturması. Personel Disiplin Soruşturması.. Dekanlığına / Meslek Yüksekokulu Müdürlüğüne/Personel Daire Başkanlığına İlgi : / /20 tarih ve.. sayılı yazınız. İlgi yazı ile.. un iddiası ile, tarihinde, Müdürlüğünüzce

Detaylı

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur.

İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA. : Şüpheli hakkında suç duyurusu dilekçemizin sunumudur. İSTANBUL ANADOLU CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI NA Müşteki Vekilleri Şüpheli Konu Müsnet Suç : (T.C.:.)./ 3 Ümraniye İstanbul : Av. Aytekin TETİK & Av. Ahmet AYDIN - Adres Antette :...T.C.:2...2 Üsküdar İstanbul

Detaylı

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET

KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET KALEM MEVZUATI ADL108 KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1.ÜNİTE Kalem Sisteminin Yargı Örgütündeki Yeri ve Özellikleri GİRİŞ Yargılama

Detaylı

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Turgay CİN* 3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI Ortodoks Hıristiyanlık hukukunda vakıf var mı, yok mu, bir sorgulayın. Birinci sorum bu Hıristiyan

Detaylı

Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar

Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar Av. Ömer GÖREN* * Ankara Barosu. Vergi Davalarında Gerekçe Değişimi, Savunma Hakkını Sınırlar / GÖREN Genellikle idari davalarda ve bu incelememiz

Detaylı

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor.

Taha Akyol OHAL. ANAYASA Mahkemesi nin denetimsizlik kararı üzerine OHAL hiçbir denetim ve denge olmadan çalışıyor. 1 / 5 2017/02/21 14:21 Hürriyet > Yazarlar > Taha AKYOL > OHAL "Taha Akyol" hakkında bilgiler ve tüm köşe yazıları Hürriyet Yazarlar sayfasında. "Taha Akyol" yazısı yayınlandığında hemen haberiniz olması

Detaylı

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966 1-) 1921 Anayasası ile ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? A) Milli egemenlik ilkesi benimsenmiştir B) İl ve nahiyelerde yerinden yönetim ilkesi kabul edilmiştir. C) Yasama ve yürütme kuvvetleri

Detaylı

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar. Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Başkentteki Yardımcı Kuruluşlar Türkiye nin Yönetim Yapısı Doç. Dr. Aslı Yağmurlu Yardımcı Kuruluşlar Hükümete veya bakanlıklara görevlerinde yardımcı olmak, belirli konularda görüş bildirmek, bir idari

Detaylı

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir?

3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi şeklinde olan meclisin her zaman açık olması yasamanın hangi ilkesi ile ilgilidir? 1.Aşağıdakilerden hangisi Anayasa Mahkemesinin sadece şekil olarak incelediği bir konudur? A) Anayasa değişiklikleri B) İç Tüzükler C) KHK D) Kanunlar E) Tüzükler 3.Meclisin faaliyetlerine ara vermemesi

Detaylı

Elektrik Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik

Elektrik Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan : Elektrik Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki

Detaylı

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Yorumluyorum Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ersan ŞEN Hukuk Kitapları Dizisi: 1062 ISBN 978 975 02 1394 6 Birinci Baskı: Ocak 2011

Detaylı

T.C. GEBZE BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi: 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa 1/6 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ:

T.C. GEBZE BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV TANIMLARI. Karar Tarihi: 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa 1/6 BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ: Karar Tarihi: 07/03/2008 Karar No: 84 Sayfa 1/6 T.C. GÖREV TANIMLARI AMAÇ: BİRİNCİ BÖLÜM Madde 1) Bu yönetmeliğin amacı 5393 Sayılı Belediye Kanunu nun 48 nci maddesi, ISO 9001-2000 kapsamında, Görev,

Detaylı

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ :

ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET NO : 02.2013/317 KARAR TARİHİ : 21/01/2014 RET KARARI ŞİKAYETÇİ : ŞİKAYET EDİLEN İDARE : Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ŞİKAYETİN KONUSU : Özel büro ve turizm tesisleri

Detaylı

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR Başvuru no. 40851/08 Ġlhan FIRAT / Türkiye T.C. Adalet Bakanlığı, 2013. Bu gayri resmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel

Detaylı

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için)

İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için) .././ İFADEYE ÇAĞRI YAZISI (Şikayetçi için) Sayın: Rektörlük / Genel Sekreterlik / Dekanlık/ Müdürlük Makamının. tarih ve.. sayılı yazısıyla konusundaki şikayetiniz ile ilgili olarak.. hakkında Yükseköğretim

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20

Yönetici tarafından yazıldı Pazartesi, 24 Ağustos 2009 04:42 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Ağustos 2009 19:20 Düğünlerde Takılan Sahte Paralar Yüksek eğitimini tamamlamış, babası ticaretle uğraşan, annesi ise bir bankada görevli bulunan bir ailenin tek kızıydı. Okul arkadaşı ile evlenmeye karar vermişlerdi. Damat

Detaylı

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem ÖZETLE Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem MiLLETiN ONAYIYLA Mevcut Anayasa da Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin başıdır. Sistemin işleyişi, devletin bekası ve vatanın bütünlüğü, Türkiye

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

682 SAYILI GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞERLENDİRMESİ

682 SAYILI GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞERLENDİRMESİ 682 SAYILI GENEL KOLLUK DİSİPLİN HÜKÜMLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN DEĞERLENDİRMESİ 1. Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilatlarında görev

Detaylı

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi MAHKEMELER (TÜRK YARGI ÖRGÜTÜ) Dr. Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi ÖĞRENME HEDEFLERİMİZ - ADLİYE MAHKEMELERİ, YARGITAY - İDARE MAHKEMELERİ, DANIŞTAY - UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ - ANAYASA MAHKEMESİ

Detaylı

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER

5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER 5. A. TELEFON DİNLEMELERİNE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER İddianame içeriğinde müvekkilimize isnat edilen suçlara ilişkin olarak toplam 10 adet telefon görüşmesi yer almaktadır. Bu telefon görüşmelerinin; 2

Detaylı

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015

Türkiye Cezasızlık Araştırması. Mart 2015 Türkiye Cezasızlık Araştırması Mart 2015 İçerik Araştırma Planı Amaç Yöntem Görüşmecilerin Dağılımı Araştırma Sonuçları Basın ve ifade özgürlüğünü koruyan yasalar Türkiye medyasında sansür / oto-sansür

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy Türkiye de temaslarına CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile görüşerek başladı. Görüşmeye katılan Loğoğlu açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Detaylı

1 ( TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR BURAK EDİŞ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/11177)

1 ( TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR BURAK EDİŞ BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/11177) 1 ( TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR BURAK EDİŞ BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2014/11177) Karar Tarihi: 8/3/2017 Başv uru Numarası : 20 î 4/11177 İKİNCİ BÖLÜM KARAR Başkan ler Raportör

Detaylı

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ

T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ T.C ÇAYIROVA BELEDİYESİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ HUKUK İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZASYON ŞEMASI BELEDİYE BAŞKANI BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI HUKUK İŞLERİ MÜDÜRÜ AVUKAT BÜRO ELEMANI

Detaylı

DAVALI: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilkent Plaza, B2 Blok VEKİLİ: Av. Oya PELİT / Aynı yerde

DAVALI: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilkent Plaza, B2 Blok VEKİLİ: Av. Oya PELİT / Aynı yerde DAVACI: NTV Radyo ve Televizyon Yayıncılığı A.Ş VEKİLİ: Av. İsmail ATAK, Hafta Sok. No:23/5 Gaziosmanpaşa / DAVALI: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Bilkent Plaza, B2 Blok VEKİLİ: Av. Oya PELİT / Aynı yerde

Detaylı

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 02/12/1999

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN. Kanun Numarası : Kabul Tarihi : 02/12/1999 MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 4483 Kabul Tarihi : 02/12/1999 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi : 04/12/1999 Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı : 23896

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI 3.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER HUKUKUN KAYNAKLARI Yargı organları kararlarını, hukuka dayanan, hukuktan kaynaklanan, hukukun gerektirdiği kararlar olarak sunarlar. Bu açıdan yargı

Detaylı

KANUNSUZ TALÝMATLARI YERÝNE GETÝRMEK ZORUNDA DEÐÝLSÝNÝZ. Çünkü Anayasa ve yasalar bizden yana: 2 Nisan 2007 Onlarca film ve dizi, 3 yýllýðýna kiraya verildi. TRT ye 40 milyon dolar gelir getirmesi gerekirken,

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI

ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI Sirküler Rapor 28.03.2013/84-1 ANAYASA MAHKEMESİNDEN VERGİ USUL KANUNUYLA İLGİLİ BİREYSEL BAŞVURUYA İLİŞKİN YETKİSİZLİK KARARI ÖZET : Anayasa Mahkemesi, 5.3.2013 tarihli ve 2012/829 sayılı Başvuru Kararında,

Detaylı

ANAYASA HUKUKU 2016 Bahar dönemi Yılsonu sınavı CEVAP ANAHTARI

ANAYASA HUKUKU 2016 Bahar dönemi Yılsonu sınavı CEVAP ANAHTARI HİTİT ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İŞLETME BÖLÜMÜ ANAYASA HUKUKU 2016 Bahar dönemi Yılsonu sınavı CEVAP ANAHTARI 1. Bir idari işlemin anayasa ve yasalarca yargı denetimi dışına çıkarılması

Detaylı

İdari Yargının Geleceği

İdari Yargının Geleceği İdari Yargının Geleceği Av. Zühal SİRKECİOĞLU DÖNMEZ* * Ankara Barosu. İdari Yargının Geleceği / SİRKECİOĞLU DÖNMEZ Ülkemiz Hukuk Fakültelerinde iki Ana Bilim dalı vardır: Özel Hukuk ve Kamu Hukuku. Özel

Detaylı

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi

Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi Av. Ece KAVAKLI Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü Hukuk Birimi 02.11.2011 tarihli ve 28103 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname

Detaylı

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun bu hükmünden yola çıkarak, İçişleri Bakanlığının emniyet ve asayişi sağlamada, yürütme organları olarak J.T.G.Y.K. 1 Amaç MADDE 1 - Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti Jandarma Teşkilatının görev, yetki ve sorumluluklarına, hizmetin getirdiği bağlılık ve ilişkilere, teşkilat ve konuşa ait esas ve usulleri düzenler.

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları

İÇİNDEKİLER. A. Bülent Gürel (Üsküdar Hakimi) Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararları Yargıtay Hukuk Daireleri Kararları OLAYLAR TBB Olağan Genel Kurulu Toplandı Baro Genel Kurulu Toplantısı Başkanın Açış Konuşması ve Kararlar Anayasa Mahkemesi Madenler Hakkındaki Yasanın İptali İstemini Reddetti Vergiler Temyiz Komisyonu

Detaylı

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar:

POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: POLİS TARAFINDAN KULLANILAN MUHBİRİN ÖDÜLLENDİRİLMESİ YASA TASARISI Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi aşağıdaki Yasayı yapar: Kısa İsim 1. Bu Yasa, Polis Tarafından Kullanılan Muhbirin Ödüllendirilmesi

Detaylı

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER

MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER MALİYE BAKANLIĞI BAŞHUKUK MÜŞAVİRLİĞİ VE MUHAKEMAT GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İÇ GENELGELER 1 31 Sayılı BAHUM İç KONU; 659 sayılı KHK nın Adli uyuşmazlıkların sulh yoluyla halli, uzlaşma ve vazgeçme yetkileri başlıklı

Detaylı

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN (KANUN NO: 4483) Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 4 Aralık 1999 - Sayı: 23896 Amaç Madde 1 - Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri

Detaylı