Muhasebe 5 Gündem 8 HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA

Transkript

1 Ekonomi 2 T ürkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği'nin (Türkiye İMSAD) "İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sektörünün 2013 Yılı Değerlendirmesi" raporunda, özel sektörün ivmesiyle inşaat sektörünün 2014 yılında yüzde 5 oranında büyüyeceği belirtildi.türkiye İMSAD'dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye İMSAD tarafından düzenlenen "2014 Sürprizler Yılı mı, Fırsatlar Yılı mı?" konulu ekonomi toplantısında, "İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sektörünün 2013 Yılı Değerlendirmesi" raporu da açıklandı. Kamu inşaat harcamalarının yıl genelinde % 30'u aşan oranda büyüdüğüne ve inşaat sektöründeki büyümede etkin olduğuna işaret edilen raporda, 2014 yılında Türkiye ekonomisi için % 4 oranında büyüme hedefi konulduğu, tüketim harcamalarında ise % 3,2 büyüme öngörüldüğü aktarıldı. Muhasebe 5 Gündem 8 E mniyet İstihbarat'ın uzaktan dinleme yapan cihazı 2 yıldır kayıp. Son operasyonda bu cihazın kullanıldığı öne sürülüyor. Emniyet İstihbarat Dairesi'ne kayıtlı dinleme cihazının bir süre önce kaybolduğunun ortaya çıkması ile başlayan tartışma "Yolsuzluk ve Rüşvet" adı altında başlatılan operasyonlarla yeniden gündeme geldi. Bazı bakanlara ve iş adamlarına ait telefon tapeleri ile günler öncesinden operasyon yapılacağı şeklinde sosyal medyada yer alan bilgilerin, bu cihaz sayesinde elde edilen bulgular doğrultusunda servis edildiği öne sürülüyor. Ankara'yı sarsan operasyonun temelinde de kayıp cihazın olduğu, bu cihazın İstihbarat Dairesi dışında oluşturulan 'paralel istihbarat' tarafından yasadışı dinlemelerde kullanıldığı iddiası dillendiriliyor. Yeni ehliyetler artık evlere postalanacak. Sürücü sertifikalarını ehliyete dönüştürülebilmesi için herhangi bir trafik tescil kuruluşuna müracaat edilmesi yeterli olacak. Sürücü adayının trafik tescil birimlerine bizzat müracaat şartı aranmadan, sürücü belgesi merkezi sistemle kişiselleştirilerek basılacak ve beyan edilen adreslere posta yoluyla gönderilecek.karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete nin bugünkü sayısında yayımlandı. Buna göre yönetmeliğin Müracaatların Kabulü, Değerlendirilmesi, ve Sürücü Belgelerinin Düzenlenmesi Esas ve Usuller başlığını taşıyan 81. maddesi değiştirildi. Yapılan değişikliğe göre motorlu taşıt sürücü sertifikası alanların sürücü belgelerinin düzenlenmesi, kişiselleştirilmesi, basımı ve ilgililerine teslimi işlemleri bu amaçla kurulan elektronik sistem üzerinden temin edilen bilgiler esas alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak. faizi 8 milyar! MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili operasyonun ülkeye büyük zarar ettirdiğini belirterek, "Sadece faizdeki bu artış bile ekonomimize 8 milyar TL'lik ek bir yük getirmiş durumdadır. M üstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD Başkanlar Toplantısı öncesi Türkiye gündemine dair son gelişmeleri değerlendirdi. MÜSİAD'ın kurulduğu günden bu yana hakkın, hukukun, adaletin ve eşitliğin yanında yer aldığını belirten Olpak, "Medeniyetimizden beslenen birlik ve beraberlik ruhu ile ülkemizin maddi ve manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmak, en önemli misyonumuzdur. İş adamları olarak ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamını, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır. Bu çerçevede gezi olaylarından başlayarak sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri yakinen izliyoruz" Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna değinen Nail Olpak, "Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık tarihinde başlatılan soruşturma ile oluşan ortamı, adli boyutunu ayrı tutmak kaydı ile ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve verebileceği zararlar bakımından endişe ile takip ediyoruz. Özellikle belirtmek isterim ki nerede ve kim BORSA tarafından gündeme getirilirse getirilirse, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması hepimizin ortam arzusudur. Bu sürecin yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden kurumların görev alanları içinde takip edilmesi zorunludur. İddialar kapsamında hukukun temel doktrini olan masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz. Söz konusu soruşturmada ismi geçen kişilerin de peşinen hükümlü ilan edilmiş gibi gösterilmemeleri ve ilgileri yoksa iddiaların ailelerini de kapsayacak şekilde gösterilmemesi, toplumsal adalet duygumuzun törpülenmemesi için çok önemlidir. Bunların yanında muhataplarının ve içeriklerinin birbirinden farklı olduğu ifade edilen dosyaların hangi gerekçeyle birlikte mütala edildiği ve kovuşturma konusu yapıldığı kamuoyunda cevabını bekleyen en temel soru olarak görülmektedir. Yerel seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecine girdiğimiz bu günlerde bu soruşturma sebebiyle yaşananların ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, doğuracağı muhtemel etkiler bakımında kamuoyunda siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir" şeklinde konuştu. HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Artık Ekonomi Gazetesini twitter & facebook dan okuyabilirsiniz Pazartesi KDV dahil 25 Krş ABD'den Türkiye'ye ARALIK'INfon engeli! 17 Ortak kullanması imkânsız hale geldi ABD Kongresi, Amerikan fonlarının Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD sistemlerine entegre edilmesinde kullanılmasını yasakladı.türkiye'nin sistemi alıp NATO ile ortak kullanması uygulamada imkânsız hale geldi.türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi satın alma projesi ABD Kongresi'nin engeline takıldı. Kongre'de perşembe gecesi onaylanan 2014 yılı savunma bütçesine eklenen bir maddeyle Amerikan fonlarının, Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD sistemlerine entegresinde kullanılması yasaklandı bütçesi TBMM'den geçti büyüklüğü 1 trilyon 719 milyar lira, büyüme oranı % 4, deflatör % 6, yıl sonu TÜFE ise % 5,3 olarak öngörüldü.2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi'nde; bütçe giderleri 436,3 milyar TL, bütçe gelirleri 403,2 milyar TL, bütçe açığı 33,2 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 18,8 milyar TL olacak. TBMM Genel Kurulu'nda, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasa rısı 121 ret oyuna karşı 318 oyla kabul edildi. Açık oylamaya 439 milletvekili katıldı Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı ise 117 ret oyuna karşı 315 oyla kabul edildi Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na göre, önümüzdeki yıl için GSYH 2014 yılı bütçesinde personel giderleri için 110 milyar TL, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri için 18,9 milyar TL, mal ve hizmet alım giderleri için 37,6 milyar TL, faiz giderleri için 52 milyar TL, cari transferler için 163,6 milyar TL, sermaye giderleri için 36,7 milyar TL, sermaye transferleri için 6,5 milyar TL, borç verme için 7,6 milyar TL, yedek ödenekler için 3,5 milyar TL ayrıldı yılı merkezi yönetim bütçe vergi gelirlerinin alt kalemleri ise bu şekilde öngörüldü. & A BD Başkanı Barack Obama'nın da desteklediği Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nın (ND) 233'üncü maddesinde "Kongre, Çin füze savunma sistemlerinin ABD ya da NATO füze savunma sistemlerine entegre edilmemesi gerektiğini düşünüyor" deniyor. Aynı maddenin ikinci bölümünde "2014 mali yılı için Savunma Bakanlığı'na bu yasa tarafından tahsis edilen hiçbir fon, Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD'nin füze savunma sistemlerine entegresinde kullanılamaz" ifadesi yer alıyor. TEK BAŞINA ÇOK PAHALI' Kongre böylece Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi satın almakta ısrar etmesi halinde bunu füze kalkanı ya da Kürecik 'teki radar sistemini de içine alan erken uyarı sistemi ile birlikte kullanmasını de facto imkansız hale getiriyor. Savunma uzmanları Türkiye'nin söz konusu entegras yon projesinin maliyetini tek başına üstlen mesinin çok pahalıya mal olacağını, Ankara 'nın bunu tercih etmeyeceğini düşünüyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi'nin Silahsızlandırma Programı direktörü Aaron Stein da entegrasyonun maliyetini bilmediklerini ancak NATO'nun rızası olmadan Türkiye'nin sisteme katılma sının zaten imkansız olduğunu ifade ediyor. Operasyon DOLAR Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yatırımcıların 2002'den beri unuttuğu siyasi risk endişelerini hortlatması doları 2.10 TL'ye ulaştırdı. S alı günü başlayan operasyonun, yatırımcıların 2002 den bu yana neredeyse unuttuğu siyasi risk endişelerini tekrar hortlat ması ve ABD Merkez Bankası nın tahvil alımlarını azaltmaya başlaması iç piyasayı sarsmaya devam ediyor. Dolar dün 2.10 TL ye kadar yükselerek tarihi zirveye çıktı. Merkez Bankası, doların güne 2.08 TL yi aşarak başlaması üzerine, döviz kurlarında aşırı oynaklık gözlenen günlerde ihale tutarının minimum tutarın 10 katına kadar arttırılabileceğini açıkladı.

2 2 HERKES Ekonomi İ MSAD," İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sektörünün 2013 Yılı Değerlendirmesi" raporunda, özel sektörün ivmesiyle inşaat sektörünün 2014 yılında yüzde 5 oranında büyüyeceği belirtildi.türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği'nin (Türkiye İMSAD) "İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sektörünün 2013 Yılı Değerlendirmesi" raporunda, özel sektörün ivmesiyle inşaat sektörünün 2014 yılında yüzde 5 oranında büyüyeceği belirtildi. Türkiye İMSAD'dan yapılan açıklamaya göre, Türkiye İMSAD tarafından düzenlenen "2014 Sürprizler Yılı mı, Fırsatlar Yılı mı?" konulu ekonomi toplantısında, "İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sektörünün 2013 Yılı Değerlendirmesi" raporu da açıklandı. Kamu inşaat harcamalarının yıl genelinde yüzde 30'u aşan oranda büyüdüğüne ve inşaat sektöründeki büyümede etkin olduğuna işaret edilen raporda, 2014 yılında Türkiye ekonomisi için yüzde 4 oranında büyüme hedefi konulduğu, tüketim harcamalarında ise yüzde 3,2 büyüme öngörüldüğü aktarıldı yılının aynı zamanda tasarruf yılı ilan edildiğine değinilen rapora göre, 2014 yılında içinde inşaat harcamalarının da içinde bulunduğu özel sektör yatırım harcamalarında hedeflenen büyüme yüzde 5,6 oranında olacak. Buna bağlı olarak 2014 yılında özel sektörün sürükleyeceği inşaat sektöründe yüzde 5 büyüme gerçekleşecek. İÇİN EKONOMİ POLİTİKA İNŞT sektörü 2014'te yüzde 5 büyüyecek nşaat malzemeleri İsektörünün 2013 yılında özelikle kamu yatırımları ağırlıklı olan iç talebin etkisiyle büyüdüğü belirtilen raporda, inşaat malzemeleri sanayinin alt sektörler arasındaki büyüme oranlarında önemli farklılıklar yaşandığı ve özellikle kamu yatırımları talebine bağımlı alt sektörler arasında bulunan çimento, hazır beton gibi ürünlerde daha hızlı büyüme görüldüğü kaydedildi. Rapora göre, bu gelişmelere bağlı olarak, yenileme pazarı da dahil olmak üzere inşaat malzemeleri iç pazarında 2013 yılında yaklaşık yüzde 6 oranında bir büyüme seyri bekleniyor. "İnşaat malzemeleri sanayinin 2013 yılı ihracatı 22 milyar dolar" Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Yetişener, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, 2013 yılını yüzde 6 oranında büyüme ile kapatması beklenen inşaat sektörünün, yüzde 4 civarında büyümesi beklenen ekonomiden daha hızlı bir büyüme performansı gösterdiğini ifade etti. Son 6 çeyrektir küçülen özel sektör inşaat harcamalarının da üçüncü çeyrekte yüzde 7,5 oranıyla yeniden büyüme sürecine girdiğini belirten Yetişener, bu büyümenin yılın son çeyreğinde de devam ettiğini dile getirdi. İnşaat malzemeleri sanayinin 2013 yılında 22 milyar dolar ihracat gerçekleştireceğinin bilgisini aktaran Yetişener, bu performansla Türkiye'nin ihracat lideri olan sektörün, dünya ihracat sıralamasında 5. sıradaki yerini koruyacağını vurguladı. Yetişener, "Yakın coğrafyamızda yaşanan gelişmelerin etkisiyle 2013 yılında inşaat malzemeleri sektöründeki ihracat artışı yüzde 1 gibi bir oranda kalsa dahi, Sahra Afrika ve Avrupa pazarlarına ağırlık verilmesiyle ihracatta artış sağlanmıştır. İnşaat malzemeleri ithalatı ise 2013 yılında yüzde 25'e yakın artışla ilk kez 10 milyar doların üzerinde gerçekleşmektedir. İç pazardaki gelişmeler ve bu ihracat artışıyla birlikte 2013 yılında inşaat malzemeleri sanayi üretiminde ortalama yüzde 5-6 arasında reel bir büyüme gerçekleşmektedir" değerlendirmesinde bulundu. "Kentsel dönüşüm, Türkiye inşaat pazarının en önemli projelerinden biri" Türkiye inşaat pazarının konut tarafında kentsel dönüşümün yurt içindeki en önemli projelerden biri olduğuna dikkati çeken Yetişener, 2014 yılında alınacak konut yapı ruhsatının 1 milyon daireye yükselmesinin beklendiğini kaydetti. Yetişener, ticari gayrimenkul pazarında devam eden projelerin yanı sıra, altyapı tarafında kamunun üçüncü havalimanı, üçüncü köprü ve bağlantı yolları, otoyollar, hızlı tren projesi, şehir hastaneleri ve lojistik merkezler ile HES projelerinin de sektördeki önemli projeler arasında yer aldığını belirtti. Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Bulut'un oturum başkanlığını yaptığı toplantıda, Konsensus Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Murat Sarı, Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin ile Ekonomi ve Strateji Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Dr. Can Gürlesel de birer konuşma yaptı. "her yıl 8 ila 10 milyar dolarlık yatırım gerekiyor" Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, elektrik sektöründe artan talebin güvenli ve sürdürülebilir koşullarda karşılanabilmesi için her yıl 8 ila 10 milyar dolarlık yatırım gerektiğini belirterek, "Bu ölçekte yatırımları çekebilmenin de iki temel koşulu var: Birincisi istikrarlı bir ekonomi, ikincisi de liberal, şeffaf, rekabetçi bir enerji piyasası" dedi Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından hazırlanan "World Energy Outlook" raporunun Türkiye tanıtımı TÜSİAD ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) işbirliğinde Sabancı Center'da yapıldı. "8 ila 10 milyar dolarlık yatırım gerekiyor" oplantının açılışında konuşan TSabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, enerjinin, ülkelerin bölgesel ve küresel rekabetinde ağırlığını artırdığını söyleyerek, ABD'de bir birim doğal gaz fiyatının Avrupa'nın üçte biri düzeyine gelmiş olmasının, küresel rekabetteki etkilerinin hep birlikte gözlemlendiğini dile getirdi. Sabancı, yenilenebilir enerjinin katkısı artmakla birlikte fosil yakıtların dünya enerji dengesinde ağırlığını korumaya devam ettiğini ifade ederek, bütün bu küresel dinamiklerin yanı sıra son yıllarda bölgede yaşanan gelişmelerin de gösterdiği gibi Türkiye'nin dünya enerji dengelerindeki rolünün büyüdüğünü kaydetti. Türkiye'nin önemli enerji güzergahlarının birleşme yerinde olduğuna dikkati çeken Sabancı, "Biz Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi IICEC'i kurarken, Türkiye'nin enerjide artan önemini destekleyecek, daha iyi bir enerji geleceğine katkı sağlayacak, bölgesel ve küresel vizyona, saygınlığa sahip bir merkez hedefi ile yola çıktık. IICEC'i İstanbul'dan yükselen bir 'Çoban Yıldızı' olarak tasavvur ettik" diye konuştu. Sabancı, 2010 yılından bu yana IICEC olarak düzenledikleri Uluslararası Enerji Forumları ile enerjideki yönelimlerin ve stratejilerin tartışıldığı interaktif bir platform oluşturduklarına işaret ederek, şöyle konuştu: "Bu yıl mayıs ayında, IICEC 4. Uluslararası Enerji Forumu'nu Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali Al Naimi ve çeşitli ülkelerden üst düzey konuşmacıların katılımları ile gerçekleştirdik. Dünyanın önde gelen enerji şirketlerinin CEO'larının ve hükümet yetkililerin katılımlarıyla forumda, dünya enerji sektöründeki en son teknik, ekonomik ve jeostratejik yönelimler ile bu yönelimler çerçevesinde Türkiye'nin enerji alanında gelişen rolü kapsamlı olarak ele alındı. 30 Mayıs 2014'te IICEC'in gerçekleştireceği 5. Uluslararası Enerji Forumu, yine bu kadar iddialı bir programla Türkiye'nin enerji, ekonomi ve buna ilişkin politika gündemini belirleyecek." "Enerji, ülkelerin rekabetçiliğini belirleyen parametreler arasında önem kazanıyor" Sabancı, IICEC'in, önemli enerji aktörlerinin katılımları ile büyümeye devam ettiğine vurgu yaparak, bugünkü yönetim kurulu toplantısında IICEC'in gelecek dönem için çalışma programını belirleyeceklerini ve IICEC'in "Çoban Yıldızı" rolüne uygun olarak çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğini dile getirdi. Türkiye enerji sektörünün büyümesini ve gelişmesini, bir enerji yatırımcısı olarak yakından takip ettiğini anlatan Sabancı, "Enerji, ülkelerin rekabetçiliğini belirleyen parametreler arasında her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Türkiye halen OECD ortalamasının üçte biri düzeyinde enerji tüketiyor. Ekonomik gelişme, nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşme paralelinde enerji talebimiz hızla artmaya devam ediyor. Bugün, enerji piyasası en hızlı büyüme potansiyeline sahip bir OECD ülkesi olarak, uluslararası enerji çevrelerinin ve yatırımcılarının en dikkatle izledikleri birkaç ülkeden birisi durumuna geldik. Özellikle elektrik ve doğalgaz talebi ve büyüme potansiyeli bakımından Türkiye dünyanın en dinamik piyasaları arasında yer alıyor" değerlendirmesinde bulundu. Sabancı, enerji talep artışına paralel olarak, enerjinin tüm sektörlerinde her yıl büyük miktarda yatırım yapılmasına ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "Elektrik sektöründe artan talebin güvenli ve sürdürülebilir koşullarda karşılanabilmesi için her yıl 8 ila 10 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Bu ölçekte yatırımları çekebilmenin de iki temel koşulu var: Birincisi istikrarlı bir ekonomi, ikincisi de liberal, şeffaf, rekabetçi bir enerji piyasası"

3 HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Ekonomi 3 İşçi ile işveren kıdemde anlaşamadı Ay sonuna kadar belge almayan işyerlerine ceza fona devredilmesi, bölgesel asgari ücret, özel istihdam bürolarının açılması ve esnek çalışma modellerine her zaman karşı olduklarını vurguladı. aklaşık 11 milyon Yçalışanı yakından ilgilendiren kıdem tazminatı konusunda son yapılan Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı'nda da işçi ve işveren tarafları ortak bir noktada anlaşamayınca, kıdem tazminatının fona devredilme fikri de askıya alınmış oldu. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı'nın "alt işveren" ve "esnek çalışma uygulamaları" gündemiyle toplandığını belirterek, toplantıda kıdem tazminatının dolaylı olarak görüldüğünü vurguladı. Kıdem tazminatıyla ilgili işçi ve işveren taraflarının görüşlerini dile getirdiğini ifade eden Arslan, "Tarafların kıdem tazminatı konusunda tavırları devam edince, ortak bir noktada buluşma sağlanmadı. Sayın Başbakan'ın da tarafların anlaşılması halinde bir düzenlemenin söz konusu olacağı yönünde ifadeleri vardı. Bu anlaşma son toplantıda da sağlanamadı" diye konuştu. Arslan, Çalışma ve Sosyal Bakanı Faruk Çelik'in tarafların alt işverenlikle ilgili görüşlerini aldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bakanlık bu konuda bir çalışma yapıp taraflara gönderecek. Hak-İş olarak biz alt işverenlikle ilgili sorunların çözülmesini istiyoruz. Bunun için yapılması gerekenler çok basit. İş Yasası'nın 2. Maddesi'nin 8. ve 9. fıkraları ortadan kaldırılmalı. Sonuçlanan muvazaa davalarının gereği ilgili kurumlarca yapılmalı. Ülke olarak 1961'de imzaladığımız ve 1988'de yürürlüğe koyduğumuz 94 sayılı İLO Sözleşmesi'ne uygulanmalı. Böylece esas işverenin çalışanları için sağladığı haklar alt işverenler içinde geçerli olacaktır." "Çalışılan süreyle orantılı tazminat almalı" Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak da kıdem tazminatıyla ilgili düzenlemelere işçilerinin tamamına yakınının karşı olduğunu belirterek, Türk-İş ve DİSK'in karşı çıkmalarına rağmen Hak-İş'in kıdem tazminatının fona devredilmesine sıcak baktığını söyledi. BUDO ursa Büyükşehir Belediyesi, aralık ayından sonra İstanbul- Bursa Barasındaki İdobüs seferlerini kaldıracak olan İstanbul Deniz Otobüsleri'nin (İDO) deniz otobüslerine talip oldubursa Büyükşehir Başkanı Ak Parti'li Recep Altepe, İDO'nun kullanmayacağı araçları almak için girişimde bulunacaklarını söyledi.ido'nun İstanbul- Bursa arasında Güzelyalı Mahallesi sahilinden sefer yapan TALİP İdobüslerini kaldıracağını açıklamasının ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi alternatif olarak kurulan Bursa Deniz Otobüsleri (BUDO) için harekete geçti. Büyükşehir Belediye Başkan Altepe, İDO'nun yılbaşından itibaren Bursa'yla İstanbul arasında yolcu taşımayacağını kaldıracağını hatırlatarak, İDO üst yöneticilerinin zam için kendisini ziyaret OLDU ettiğini söyledi. Başkan Altepe, İDO yetkililerinin kendisine, 'Biz işin içinden çıkamıyoruz, zam yapalım' dediklerini belirterek, "Biz de 'Zam yapmayız' dedik. Bunun üzerine 'O zaman yılbaşından itibaren bu işi bırakıyoruz. Deniz otobüslerini kaldırıyoruz' dediler. Biz de hayırlı olsun' dedik" diye konuştu.bilal ÇETİN-EKONOMİ Kıdem tazminatıyla ilgili düzenleme yapmak isteyenlerin, çalışanların yüzde 90'ının kıdem tazminatından yararlanamamasını dayanak olarak gösterdiğine dikkati çeken Kavlak, şöyle konuştu: "Mevcut yasaya, 'herkes çalıştığı süreyle orantılı kıdem tazminatını alır' ibaresi eklendiğinde tüm işçilerin kıdem tazminatından yaralanması sağlanabilir. Bu yeter ki istensin çalışanın kıdem tazminatını hak etmesi için 1 yıl çalışması gerekmez, 1 haftalık çalışma bile yeterli olabilir." Kavlak, son Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı'ndan da Kıdem tazminatıyla ilgili bir anlaşmanın sağlanamadığını ifade ederek, "Kıdem tazminatının bu yasama döneminde tekrar gündeme geleceğini düşünmüyorum, rafa kaldırıldığını söyleyebiliriz" Kamuoyunda taşeron işçi olarak bilinen alt işverenlerle ilgili sorunların çözüme kavuşturulmasını istediklerini dile getiren Kavlak, taşeron işçilerin yıllık izinlerini kullanması, kıdem tazminatını hak etmesi ve güvenceli çalışma koşullarına kavuşmasının önemli olduğunu söyledi. "Muvazaa davaların kararları uygulanmalı" DİSK Genel Başkanı Kani Beko ise kıdem tazminatının kaldırılması ya da Kıdem tazminatının kaldırılmaması için 30 ilde "direnişçi" adıyla eylemler düzenlediklerini anımsatan Beko, "Kıdem tazminatının kaldırılması ya da fona devredilmesi bizim kırmızı çizgimizdi, bu konuda eylemler yaptık kararlılığımızı göstermek için de yapmaya devam edeceğiz" diye konuştu. Taşeron işçiliğin Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu ve bu istihdam biçiminin yasaklanması gerektiğini ifade eden Beko, şunları kaydetti: "Belediyelerde, karayollarında, demir yollarında taşeron işçisi çalışanların açtığı muvazaa davalar var. Açılan bu davaları çalışanlar kazanmış durumda. Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı'nda muvazaa davalarında yargının verdiği kararların biran önce uygulanmasını istedik." Gıda sektöründe bakkal, market gibi küçük esnaf ve gıda üreticilerinin yüzde 40 ının İşletme Kayıt Belgesi bulunmuyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıda sektöründe işyerlerine bu belgeyi zorunlu hale getirdi. Buna göre aralık sonuna kadar İşletme Kayıt Belgesi almayan işyerlerine ceza verilecek. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nın il ve ilçe tarım müdürlüklerine gönderdiği yeni yönetmelikte yer alan yazıya göre bu ay sonuna kadar İşletme Kayıt Belgesi alamayan işyerleri hakkında cezai işlem uygulanacağı bildirildi. Bakanlıktan alınan bilgiye göre gıda sektöründe faaliyet gösteren bakkal, market gibi küçük esnaf ve gıda üreticilerinin yüzde 40 ının İşletme Kayıt Belgesi bulunmadığı öğrenildi. Bakanlık, refahını, tüketici menfaatleri ile çevrenin korunmasını da dikkate alarak korumayı ve sağlamayı amaçlayan 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu kapsamında gıda işletmelerinin yıl sonuna kadar bu belgenin alınması gerektiğini duyurdu. Daha önce bu belgeye eşdeğer belgelerle faaliyet gösteren bakkal, market gibi küçük esnaf ve gıda üreticileri, 31 Aralık 2013 tarihine kadar beyanda bulunmadığı takdirde idari para cezasıyla karşı karşıya kalacak. Buna göre İşletme Kayıt Belgesi almayan perakende gıda işletmesine bin 279 TL, gıda üretim işletmesine ise 2 bin 560 TL ceza kesilecek. 10 Ocak 2013 te Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik te yapılan değişiklikle beraber şu ana kadar İstanbul da faaliyet gösteren 94 bin 168 gıda işletmesinden yaklaşık 60 bini kayıt işlemlerini yaptırdı. 31 Aralık 2013 e kadar İşletme Kayıt Belgesi almayan bakkal, market gibi gıda işletmelerinin İşletme Kayıt Belgesi için il ve ilçe tarım müdürlüklerine başvuru yapılması gerekiyor. İstanbul Küçükçekmece İlçe Tarım Müdürü Hüseyin Bademli, işletmecilerin dolduracakları beyanname, dilekçe ve yönetmelik kapsamında istenilen belgelerle işletmelerinin bağlı olduğu il ve ilçelere başvuruda bulunması gerektiğini kaydetti. Bademli, beyanname dışında dilekçe ve vergi levhasıyla başvuru yapılabileceğini de belirtti. Bakanlıktan yapılan açıklamada ise, Gıda işletmecilerinin cezalı duruma düşmemeleri için; gıda satış, toplu tüketim ve üretim işletmelerinin almaları gereken İşletme Kayıt Belgesi ne tarihine kadar gıda işletmelerinin bağlı bulunduğu ilçe müdürlüğüne müracaat etmeleri gerekmektedir. denildi. Münir ARIKAN-EKONOMİ E ge Genç İşadamla rı Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen, "68. Ege Toplantısı"na katılan Yılmaz, gazetecilerin soruları üzerine İstanbul merkezli düzenlenen operasyona ilişkin açıklamalarda bulundu. bunlar tedirginlik yaratıyor TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, İstanbul merkezli düzenlenen operasyona ilişkin, "Bunlar tedirginlik yaratıyor ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesi içerisinde hızlı bir şekilde çözümlenmesini diliyorum" Yılmaz, toplantıda yaptığı konuşmada ise küresel ekonomide 2007 yılında başlayan ve 2008 Eylül ayında Amerikan finansal merkezlerinde ortaya çıkan krizin tümüyle bittiğinden söz etmenin mümkün olmadığına işaret ederek, çok dikkatli olanması gerektiğini söyledi. Yılmaz, krizin en alevli olduğu dönemde, başta ABD olmak üzere, sorunu en derin hisseden ülkelerin, krizden çıkabilmek için bir likidite bolluğu yarattıklarını ancak bu durumun Amerikan Merkez Bankası Fed'in aldığı son kararda da anlaşılacağı üzere sona ermekte olduğunun görüldüğünü dile getirdi. Bunun, gelişmekte olan Türkiye gibi ekonomiler için risk oluşturduğunu vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Krizin yavaş yavaş bitimine doğru, likidite azalmaya başladıktan sonra, Fed'in varlık alımlarını yavaşlatmaya başlatacağını ifade etmesi nedeniyle piyasalar tedirginlik içinde bulunuyor. Cari açık sorunu oldukça kronik devam eden bir ülkede daha da dikkatli olmamız lazım. İç tasarruflarımız yeterli değil. Tasarruf miktarımızı yüzde 24'e kadar çıkartmamız lazım." Yılmaz, tasarruflar artırılırken bunun ekonomide durgunluk yaratmamasına dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulunarak, "Alınmaya çalışılan, tasarrufu artırma tedbirlerine, ekonomide yaratabileceği duraklamayı, durgunluğu da çok dikkatle takip etmemiz lazım" Türkiye'de son 10 yılda yapılan reformlara rağmen hala yapısal sorunların mevcut olduğunu savunan Yılmaz, söz konusu reformların devam etmesi gerektiğini söyledi.yılmaz, gecikmiş yapısal reformların devam ettirilmesi ve hızla sonuçlandırılmasının, yaşanan sorunlar karşısında tek çare gibi göründüğünü ifade ederek, şunları söyledi: "Bu yapısal reformlar meselesi geçtiğimiz 10 yılın ilk diliminde, 2007'ye kadar çok önemli dış yatırımın gelmesini sağladı. Türkiye'nin reytingini çok yükseltti. Yani Türkiye reformcu algısıyla çok para etti. Son dönemlerde bu reformcu algıyı maalesef yitirdik. Çok hızla buraya dönmemiz lazım ve gerçekten de bu reformları yapmamız lazım. Büyümenin bunlar olmadan temin edilmesi çok zor." Türkiye'nin, AB perspektifinden de uzaklaşmaması ve bu hedefe olan inancı, yaşanan sıkıntılara rağmen daima diri tutması gerektiğini belirten Yılmaz, zaman zaman AB'nin, Türkiye'yi anlamakta zorlandığını dile getirdi. Yılmaz, buna karşı kendilerine düşen görevin Türkiye'yi daha iyi anlatmak olsa da Türkiye'nin Batı değerlerine bağlılığını, Gezi Parkı odaklı yaşanan gelişmelerle halkın aslında en iyi şekliyle ortaya koyduğunu ileri sürerek, şunları kaydetti:"aslında biz ne kadar uğraşsak, Türkiye, Batılı değerlere olan bağlılığını sokaklara döküldü, çok güzel gösterdi. Yaşam tarzına, Batılı değerlere saygının azaldığını hissetiği anda çok güzel, yaratıcı çözümler bulup bunu duyurmaya çalıştı. Maalesef bu, hepimizin övüncü olabilecek bu gelişmeler, bugün anlatmakta sıkıntı çektiğimiz ayıbımız haline geldi.

4 4Borsa - Finans Zengin Çinli turist çekmek için tanıtım atağına çıkıyor İstinye Park, hızla zenginleşen Çinlileri çekmek için harekete geçti. Satış yaptıkları yabancılar içinde Çinli oranının yüzde 4 olduğunu belirten İstinye Park Genel Müdürü Tolga Engin, bunu artırmak için otellere lüks AVM olduklarını anlatan broşür bıraktıklarını söyledi. Lüks tüketime yönelen Çinli zenginler Avrupa da ciddi tüketim yapıyor. İstinye Park, marka karması içinde bulunan yüzde 30 lüks markanın yüzde 10 luk kısmını turistlere satıyor. Arap, Azeri ve Rus turistlerin daha sık alışveriş merkezlerini ziyaret ettiğini belirten İstinye Park Genel Müdürü Tolga Engin, tüm yabancı ziyaretçilerin içinde yüzde 4 Çinli turiste satış yaptıklarını ifade ediyor. Bu oranı artırmak istediklerini vurgulayan Engin, özellikle otellere bıraktıkları tanıtım broşürleriyle İstinye Park ın lüks alışverişin merkezi olduğu yönünde farkındalık oluşturmayı amaçladıklarını belirtiyor. Bünyesinde Chanel, Hermes, Christian Louboutin, Moncler, Micheal Kors, Marc by Marc Jacobs ve Eres gibi lüks markaları da bulunduran alışveriş merkezi, 2013 yılında Kate Spade, Brunello Cucinelli, Karen Millen, Folli Follie, Hublot ve Shake Shack gibi dünyaca ünlü markaları bünyesine kattı. Gelecek yılın mayıs ayında 100 milyonuncu kişiyi ağırlamaya hazırlanan İstinye Park ı bu yıl 17 milyon 350 bin kişi ziyaret etti. Kış aylarında 1,7 milyon olan ziyaretçi sayısının yaz aylarında 1,4 milyona indiğini ifade eden Tolga Engin, amaçlarının yaz aylarında ve hafta içinde de ziyaretçi sayısını artırmak olduğunu belirtiyor. 3 bin 600 araçlık kapasiteli otopark bulunan AVM de talebin fazla olması dolayısıyla bu kapasite yeterli değil. Bu yoğun ilgiye karşı konforlarından taviz vermemek için dikkatli davrandıklarını belirten Engin, belli bir doluluktan sonra otoparka araç almadıklarını ifade ediyor. Zorlu Center in açılışının kendilerini olumsuz etkilemediği, hatta son üç ayda ziyaretçi sayılarının arttığını belirtiyor.sene başında yüzde ciro artışı hedefleyen şirket, senenin yüzde 10 artışla kapatılacağını tahmin ediyor. Tolga Engin, bunda Gezi olaylarında satışların düşmesinin etkili olduğunu kaydediyor. Engin, Perakende, bütün parametrelerden etkilenen bir sektör. İnsanlar bir olumsuzluk olduğunda elinde olanı korumayı tercih ediyor. Fakat son üç ayda ciromuz yüzde 15 arttı ile ilgili beklentilerini de paylaşan Engin, yüzde 15 lik bir ciro büyümesi beklediklerini açıkladı. Kredi kartlarına getirilen sınırlanmanın lüks tüketim yapan müşteriyi çok fazla etkilemediğini belirten Engin, perakendecilerin satış yapmak için bu sınırlamaya da bir çare üreteceğini ifade ediyor ve bünyelerinde yaptıkları yenilikleri de şöyle sıralıyor: Geçtiğimiz senelerde food court u ve tuvaletleri tamamen yenilemiştik. Bu sene ise otopark alanımızı yenilemeye başladık. Tüm zemini ve boyaları yenileyeceğimiz bu çalışma için 4 milyon liralık bir yatırım yapıyoruz. Ayrıca PazarYeri ni daha da ferahlatmak için bazı mimari değişikliklere gittik ve bu operasyon kapsamında iki yeni mağaza açtık. HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Kocaeli, vergi tahsilatında ilk sırada Tunceli, "genel bütçe vergi geliri tahakkuku"nun yüzde 88'ini, İzmir yüzde 87,7'sini, İstanbul ise yüzde 86'sını tahsil etti.bu yılın 11 ayında tahakkuk eden vergilerin yüzde 92,1'ini toplayan Kocaeli, ülke genelinde vergi tahsilat oranıyla ilk sırada yer aldı.maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü istatistiklerinden derlenilen verilere göre, ülke genelinde ocak-kasım döneminde 357 milyar 467 milyon 265 bin lira "genel bütçe vergi gelirleri tahakkuku"nun yüzde 83,7'sine denk gelen 299 milyar 378 milyon 410 bin lira tahsil edildi. Söz konusu dönemde, "vergi geliri tahsilat oranı"nda iller dağılımında ilk sırada bulunan Kocaeli, 40 milyar 349 milyon 33 bin liralık tahakkukun yüzde 92,1'ini gerçekleştirdi.tunceli'den 55 milyon 826 bin lira vergi geliri tahakkukunun yüzde 88'i, İzmir'den 37 milyar 673 milyon 363 bin lira vergi geliri tahakkukunun yüzde 87,7'si, İstanbul'- dan da 152 milyar 178 milyon 213 bin lira vergi geliri tahakkukunun yüzde 86'sı tahsil edildi.hakkari, Mardin ve Van, vergi tahilat sıralamasında son sıralarda yer alırken, Hakkari'den vergi geliri tahakkukunun yüzde 20,5'i, Mardin'den yüzde 40,1'i, Van'dan ise yüzde 47,7'si karşılandı. Pamuk üreticisi ve tüccarlarına kredi Türkiye İş Bankası, Ege Bölgesi'nde üretim yapan pamuk üreticilerine, Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) karşılığında kredi kullandırmaya başladı. Bankadan yapılan açıklamaya göre, pamuk üreticileri ve tüccarlar lisanslı depoya teslim ettiği ürünün karşılığı olarak lisanslı depodan aldıkları elektronik senet tutarının yüzde 70'ine kadar krediyi İş Bankasından alabiliyor. Kredinin kullanılabilmesi için üretici veya tüccarlar tarafından toplanan pamuk, lisanslı depo olarak hizmet veren Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk AŞ'ye (ELİDAŞ) bırakılıyor. Yetkili laboratuvarlar kalitesine göre sınıflandırdıkları pamuğun ELÜS cinsinden değerinin belirlenmesini sağlıyor. ELİDAŞ, depolanan ürünlerin mülkiyetini temsil eden ve üzerine rehin tesis edilebilen, aynı zamanda teminat olarak İş Bankasına verilebilen ELÜS üreterek, kayıt için Merkezi Kayıt Kuruluşuna (MKK) bildiriyor. Söz konusu elektronik ürün senetlerinin İzmir Ticaret Borsasında satışı da mümkün olabiliyor. Şükrü KIZILOT 2014 te fiş, fatura ve mektuplar değişecek 1Ocak 2014 e az kaldı.çok kişi farkında değil de fiş, fatura ve diğer belgelerde, (mektuplar dahil) yeni bir uygulama başlıyor.daha ötesi, belirlenen esaslara uymayanlara, her bir belge türü için TL idari para cezası kesilecek. OLAY NE? Şirketler dahil tüm tacirler, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren, ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde (yani fatura, yazar kasa fişi ile sinema, tiyatro, spor müsabakaları vb. yerlere giriş biletleri, yolcu taşıma biletleri, gider pusulası, müstahsil makbuzu, ücret bordrosu, taşıma irsaliyesi, yolcu listeleri, günlük müşteri listeleri, mektuplar, bono ve poliçeler, sözleşme, taahhütname ve kefaletname gibi belgelerde); 1. Sicil numaralarını, 2. Ticaret ünvanlarını, 3. İşletme merkezlerini, 4. İnternet sitesi oluşturma yükümlülüğüne (yani bağımsız denetime) tabi ise, tescil edilen internet sitesinin adresini, göstermek zorunda olacak. Merkezi Sicil Kayıt Sistemi ni (MERSİS) kullanmaya başlayan müdürlüklerde, MERSİS numarası, ticaret sicil numarası yerine geçecek. DAHA ÖNCE FIKRA GİBİYDİ Hürriyet okurları hatırlayacaktır; Yeni Türk Ticaret Kanunu nun ilk şeklinde, fıkra gibi bir düzenleme vardı.başta faturalar olmak üzere, işletmede kullanılan her türlü kağıt ve belgede okunaklı olarak, sermaye şirketlerinde ise; taahhüt edilen sermaye, ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve numarası gösterilecekti.bitmedi.. yönetim kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ve soyadlarının gösterilmesi isteniyordu! Biri eksik olursa, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası vardı.okurlarımız haklı olarak sormuşlardı: - Bütün bu bilgiler küçücük yazar kasa fişine nasıl yazılacaktı? - İşletmede kullanılan her türlü kağıda yazılacak ne anlama geliyordu? - Şirkete yeni yönetici geldiğinde veya mevcutlardan biri ayrıldığında, tüm belgeler ve kağıtlar yeniden mi bastırılacaktı? - Bankanın şubesi var. Vereceği dekontlara okunaklı olarak bunların tamamının adı soyadı nasıl yazılacaktı? - Bilgilerden biri eksik olursa üç aydan iki yıla kadar hapis cezası çok ağır değil miydi? Neyse.. Hürriyet teki uyarılarımız göz önüne alındı ve yazılması istenen bilgiler azaltıldı. Hapis cezası da kaldırıldı ÖNCESİ BASTIRILAN BELGELER 1 Ocak 2014 öncesinde bastırılan belgelerin, bu tarih sonrasında da kullanılacak olması durumunda; - Bu belgelerde de yukarıda sıralanan bilgiler yer alacak. - Kullanılacak belgelere, istenen bilgiler kaşe ile vurulabilecek. -Yazar kasalardan alınacak fişlerde, istenen bilgilere yer verilebilmesi için gerekli program değişiklikleri yaptırılacak. Program değişikliğine gidilinceye kadar, istenen bilgileri içerecek kaşe, fişlerin önüne veya arkasına vurulacak.hürriyet 19 Aralık 2013 El Al mayısta geliyor Silahlı Mossad ajanları krizi' nedeniyle 9 yıl önce Türkiye Romm'u, İsrailli havayolu şirket- Havacılık Genel Müdürü Giora uçuşlarını durduran İsrail'in milli leri için verdiği mücadeleden havayolu şirketi El Al, seferlere dolayı kutladı ancak son sözün yeniden başlama kararı aldı. henüz söylenmediğini bildirdi. Şirket ilk etapta, 2014 Mayıs'tan itibaren Antalya'ya uçuş düzenleyecek. Türkiye ile İsrail arasında hava ulaşımı ile ilgili yaşanan uçuş krizi, iki ülke Sivil Havacılık genel müdürlerinin Ankara'da önceki gün gerçekleştirdiği toplantı ile çözüldü. Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi ile mevkidaşı Giora Romm arasında gerçekleşen görüşmede, İsrail şirketlerinin uçuşlarında havalimanında silahlı İsrail güvenlik görevlilerinin bulundurulmasına' onay çıkmazken, uçakların havalimanında Türk özel güvenlik görevlileri tarafından korunmasına' izin verildi. Toyota ya üst üste dördüncü kez TÜV onayı Alman TÜV, otomobil markalarının modellerini denetleyerek kalite ve güvenilirlik konusunda değerlendirme yapıyor. 15 modeliyle ilk 10 a giren Toyota, üst üste 4. kez 2014 TÜV raporunda başarılı markalar arasında yer buldu. Japon otomotiv devi Toyota, kalite ve güvenilirliği onaylayan Alman denetleme ajansı TÜV tarafından üst üste 4 üncü kez tescil edildi. Temmuz 2012-Haziran 2013 tarihleri arasında 8 milyon aracın incelenmesiyle hazırlanan 2014 TÜV raporunda en başarılı marka olarak dikkat çeken Toyota, 15 İki ülke arasında imzalanan anlaşmaya göre, İsrail havayolu şirketleri, Türk havalimanlarında sadece Türk özel güvenlik şirketlerinden hizmet alabilecek. İsrailli şirketlere, havalimanında özel kontuar ve ek güvenlik hizmeti de sağlanacak.shgm yetkilileri, İsrail Sivil Havacılık Otoritesi yetkilileri ile gerçekleştirilen görüşmelerin çok olumlu geçtiğini belirterek, ilk etapta El Al Havayolları'nın mayıs veya hazirandan itibaren Antalya'ya sefer başlatacağını söyledi. Silahlı İsrail güvenlik elemanlarının Türk havalimanlarında bulundurulmasına onay vermediklerine dikkat çeken yetkililer, İsrailli yetkililere, Türk özel güvenlik hizmeti sunan şirketlerin irtibat numaralarını verdik. Onlar istedikleri şirketle Türk havalimanlarında güvenlik hizmeti alabilecek. SHGM yetkilileri, İsrail uçaklarının Türk havalimanlarına geldiğinde Türk özel güvenlik görevlileri tarafından korunacağını ifade ederek, uçaktan indikten sonra otobüslerle taşınan yolcuların terminale girişlerinde de, özel güvenlik hizmeti sunulacağını bildirdi. İsrail'in charter (tarifesiz) uçuş düzenleyen özel havayolu şirketi Arkia'nın CEO'su Gadi Tepper, The Marker'a yaptığı açıklamada, operasyon saatlerinde sınırlama olmaksızın', gelecek yıl ilkbahar-yaz sezonunda uçuşlara başlamayı arzu ettiklerini açıkladı. Israis CEO'su Uri Sirkis ise iki ülke arasındaki uzlaşının, dönüm noktası' olduğunu ifade etti. El Al CEO'su Elyezer Shkedy de, Sivil modeliyle ilk 10 listesindeki en güvenilir otomobiller arasındaki yerini aldı. Hibrit teknolojisinin öncüsü Prius, 4-5 yaş ve 6-7 yaş kategorisinde 1 numara olurken, Avensis, Auris, Verso, Corolla, Yaris, iq ve RAV4 modelleri de Toyota yı üst sıralara taşıyarak büyük bir başarının mimarı oldular TÜV raporunda, tam hibrit ve yüksek teknoloji öncüsü Prius, 4-5 ve 6-7 yaşındaki araçlar arasında en düşük kusur oranı ile ilk sıraya yerleşirken, Verso, RAV4, Auris, Avensis ve Yaris bu listede kendilerine yer buldu. Daha yaşlı araç kategorilerinde Toyota nın RAV4, Corolla ve Yaris modelleri bu yılki raporda da güçlü özellikleriyle dikkat çekti. İsrail milli havayolu şirketi El Al'ın, 1994'ten bu yana düzenlediği uçuşlar, silahlı Mossad görevlilerine izin verilmemesi nedeniyle 2004'te krize dönüşmüştü. Silahlı İsrailli güvenlik timlerinin, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda görev yapmasına izin çıkmayınca uçuşlar, 2004 Haziran'ında durduruldu. O günden sonra silahlı ajanlar konusu gündemden hiç düşmedi. İsrail özel havayolu şirketi Arkia'nın, geçen yıl düzenlemeyi planladığı uçuşlar da, yine silahlı ajanlar yüzünden gerçekleşmedi. Şirket, Tel Aviv-Antalya arasında yaz sezonunda uçuş düzenlemek amacıyla Dışişleri Bakanlığı'na başvurdu. Ancak ilave güvenlik önlemleri paketi, Türkiye tarafından geri çevrilince uçuşlar askıya alındı. Toyota, geçtiğimiz yılların TÜV raporlarında olduğu gibi bu yıl da lider pozisyonunu koruyarak, yüksek güvenilirliğini ve uzun dönem dayanıklılığını kanıtladı. 40 yılı aşan bir süredir yıllık olarak yayınlanan TÜV raporları, müşterilere pazardaki markaların uzun dönem dayanıklılığı ve toplam kalitesi hakkında bilgiler sunmayı amaçlayan bir rehber niteliği taşıyor. "2023 için markalaşma şart" Türk Standardları Enstitüsü (TSE ) Başkanı Hulusi Şentürk, Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Necdet Özer'i ziyaret ederek, kent sanayisi hakkında bilgi aldı. Ziyaret sonrası gazetecilere açıklama yapan Şentürk, Denizli'nin Türkiye'de ekonomiyi omuzlayan birkaç il arasında olduğunu söyledi. Ekonomik yönden güçlü illerin olduğunu fakat bu illerin çoğunun Türkiye'de lokomotif görevi üstlenmediğini belirten Şentürk şöyle devam etti: "TSE enstitüsü olarak belirli periyotlar içerisinde sanayicilerimizi ziyaret ederek sorunlarını, sıkıntılarını öğrenmek ve beraber çözüm üretmek için bu tür ziyaretleri yapıyoruz. Türkiye'nin hedefleri var. Türkiye'nin özellikle 2023 hedeflerini gerçekleştirebilmesi için mutlaka ve mutlaka uluslararası alanda kabul edilebilir markalara sahip olması gerekiyor. Ancak Türkiye'de sanayicilerimizin büyük bir bölümü markalaşmanın öncelikle işletme standartlarından geçtiğinin çok farkında değiller. Sadece uluslararası geçerli belge alma ile marka olunabileceği zannediliyor. Oysa uluslararası belgeler diploma gibi cebe koyulan belgelerdir. Ama buradan sonra sizi markalaştıracak olan sizin işletmenizin ortaya koymuş olduğu standartlarda aşan kalite düzeyleridir. Bu kalite düzeylerinin işletme standartlarına dönüştürülmesi ve bu standartlar üzerinden marka belgelendirilmesine geçilmesi gerekiyor." Şentürk, bu anlamda sanayi ve ticaret odalarıyla işbirliği yaparak, Türkiye'nin öncelikli ve stratejik ürünlerini de ülkeye has markalarının geliştirilebilmesi için bir çaba içinde olduklarını dile getirdi. Bu işlerin sabahtan akşama olacak işler olmadığına dikkati çeken Şentürk, "Öncelikle bunların tarafların arasında konuşulup tartışılması lazım. Bunun için de bir araya gelmemiz gerekiyor. Bu ziyaretlerimizde bir araya gelmenin başlatılması amacını taşıyor. İnşallah, ümit ediyoruz ki Türkiye kısa dönemde belli ürünlerden başlayarak Türkiye'yi çağrıştıran, Türkiye'ye has ama uluslararası tanınabilir kalite, belge ve markalarını doğurmaya başlayacaktır. Çünkü sanayicimizin altyapısı çok güçlü hale geldi. Bu güçlü altyapıyı mutlaka ve mutlaka marka ile desteklememiz gerekiyor" diye konuştu. Ziyarette DTO Başkanı Özer, TSE Başkanı Şentürk'e gümüş işlemeli horoz heykeli hediye etti.

5 Muhasebe Ehliyetler evlere teslim Sürücü sertifikalarını ehliyete dönüştürülebilmesi için herhangi bir trafik tescil kuruluşuna müracaat edilmesi yeterli olacak. Sürücü adayının trafik tescil birimlerine bizzat müracaat şartı aranmadan, sürücü belgesi merkezi sistemle kişiselleştirilerek basılacak ve beyan edilen adreslere posta yoluyla gönderilecek. HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA arayolları Trafik KYönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete de yayımlandı. Buna göre yönetmeliğin Müracaatların Kabulü, Değerlendirilmesi, ve Sürücü Belgelerinin Düzenlenmesi Esas ve Usuller başlığını taşıyan 81. maddesi değiştirildi. Yapılan değişikliğe göre motorlu taşıt sürücü sertifikası alanların sürücü belgelerinin düzenlenmesi, kişiselleştirilmesi, basımı ve ilgililerine teslimi işlemleri bu amaçla kurulan elektronik sistem üzerinden temin edilen bilgiler esas alınarak Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak. Kişiselleştirilen sürücü belgelerinin ilgililerine teslimi, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen kamu kurum veya kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişilerine de yaptırılabilecek. Sürücü belgesinin düzenlenebilmesi için, geçerli motorlu taşıt sürücü sertifikası, adli sicil kaydı, sürücü olur sağlık raporu, sürücü belgesi harcı, sürücü belgesi değerli kağıt bedeli, diğer kanuni paylar, parmak izi, kan grubu bilgisi ile sertifika sahibinin fotoğraf ve imzası Emniyet Genel Müdürlüğünce, Millî Eğitim Bakanlığı ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerinden güvenli elektronik sistem üzerinden alınacak. Sürücü adayının trafik tescil birimlerine bizzat müracaat şartı aranmadan, sürücü belgesi merkezi sistemle kişiselleştirilerek basılacak, ilgililerin beyan etmiş oldukları adreslerine posta yoluyla gönderilecek. Sürücü sertifikasının verildiği il ve ilçe esas alınarak Emniyet Genel Müdürlüğünce oluşturulacak elektronik ortamdaki devam eden sıraya göre sürücü belgesi sicil numarası verilecek ve bu numara sürücü belgesine de yazılacak. TRAFİK TESCİL KURULUŞUNA MÜRACT EDİLECEK Ehliyet için istenen bilgi ve belgeler, güvenli elektronik sistem üzerinden alınıncaya kadar müracaatların kabulü ve değerlendirilmesi işlemleri şöyle gerçekleştirilecek: Motorlu taşıt sürücü sertifikasının karşılığı olan sürücü belgesine dönüştürülebilmesi için herhangi bir trafik tescil kuruluşuna müracaat edilecek. Trafik tescil kuruluşuna müracaat sırasında, bilgi ve belgeler ilgili kurumlardan elektronik sistem üzerinden, kalan bilgi ve belgeler ise sürücü adayı tarafından temin edilecek. Nüfus 5 cüzdanı/pasaport bilgileri Kimlik Paylaşımı Sistemindeki bilgilerle elektronik ortamda karşılaştırılacak. Başvuru, trafik tescil kuruluşunca elektronik ortamda düzenlenen Sürücü Belgesi Müracaat Formu yetkili memur önünde imzalanacak. Müracaatı alan görevli tarafından sürücü belgesi müracaat formu onaylanacak ve elektronik ortamda baskı merkezine gönderilecek. Sürücü belgesi, trafik tescil kuruluşları tarafından elektronik ortamda gönderilen bilgiler esas alınarak müracaatın alındığı il/ilçe tescil kuruluşlarına göre sicil numarası verilerek Emniyet Genel Müdürlüğünce merkezi olarak basılacak ve ilgililerin beyan etmiş oldukları adrese postalanacak. S osyal Güvenlik Kurumu (SGK), başta kayıt dışılık olmak üzere çeşitli suistimallerden dolayı 2,5 milyar TL zarara uğradı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2013 yılı Ocak-Eylül dönemini kapsayan verilerine göre, 6 binin üzerinde kaçak işyeri, 30 binin üzerinde de sigortasız kişi tespit edildi.çalışma hayatının denetimi, teftişi ve kayıt dışı istihdam ile mücadele faaliyetleri, Bakanlığın İş Teftiş Kurulu Başkanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına bağlı müfettiş ve denetmenleri eliyle yürütülüyor. 74 bin kişiye devlet kapısı 014 yılında 74 bin kişinin kamuda işe 2alınacağını söyleyen Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bunun dağılımını henüz yapmadık. Hangi bakanlığa, hangi idareye ne kadar kadro dağıtılacağı meselesi inanıyorum ki ilk çeyrekte belirlenir" Bakan Şimşek, Meclis Genel Kurulu'nda 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine konuşma yaptı.bugüne kadar yaklaşık 408 bin civarında öğretmen atadıklarına dikkat çeken Maliye Bakanı, "Yani, şu anda görev yapan 810 bin civarında öğretmenin yarısından fazlası son 11 yıl içerisinde atanmış. Önümüzdeki sene de ihtiyaçlar çerçevesinde öğretmen alımı yapılacaktır ama şunun altını tekrar çizmek istiyorum; hiçbir mezuna hiçbir taahhüdümüz olamaz" şeklinde konuştu. Bakan Şimşek, "Belki 3-5 yıl içerisinde kamunun emekli olanlar dışında hiçbir şekilde eleman alma ihtiyacı olmayabilir" diyerek, şöyle devam etti: "Çünkü şu anda zaten kamunun personel harcamaları, bütçede yüzde 30 sınırına dayanmış durumda. Bu oran 2002 yılında yüzde 18 küsurdu." Emekli maaşlarına ilişkin ise Maliye Bakanı Şimşek, "Şu anda, hiçbir kesimin emeklilik maaşlarının iyileştirilmesine yönelik bir çalışmamız yoktur" Şimşek,sosyal güvenlik sisteminin zaten büyük bir açıkla, büyük bir yükle karşı karşıya olduğunu vurguladı. SGK, 2.5 milyar lira zarara uğradı G K denetmenleri üçünden biri, ve müfettişler işverenin gerekli 76 milyonu tarafından yapılan şartları sağlamadığı denetimlerde 60 bin için veya eksiği ilgilendiren haber 625 işyeri bulunduğu için denetlendi. Sosyal yaşandı. T ÜBİTAK tarafından Bugüne kadar 5 kez güvenlik geliştirilen ve 'Akıllı değişen nüfus denetmenlerince 1 İŞ KAZALARINA Kimlik Kartı' olarak cüzdanlarının güncel Ocak- 30 Eylül 60 MİLYON TL da isimlendirilen hale getirilmesi döneminde 39 bin CEZA KESİLDİ yeni nüfus amacıyla yapılan 814 işyeri Çalışma Bakanlığı cüzdanları, çalışmalar sonunda, denetlendi. Bu İş Teftiş Kurulu sağlayacağı 2009 yılında pilot il işyerlerinden 5 bin Başkanlığı, 2013 kolaylıklarla da seçilen Bolu'da 902'sinin kaçak yılında yaptığı adından söz uygulamaya konulan olduğu tespit edildi. teftişlerde 1 milyon Denetmenlerce 591 bin 258 işçi ile 2 yapılan teftişlerde bin 907 çırak ve 2 26 bin 992 kayıt dışı bin 656 stajyere çalışanın sigortalı ulaşıldı. tescili sağlandı. SGK müfettişleri tarafından 3 bin 840 işyerinde yapılan denetimlerde ise 362 kaçak işyeri tespit edildi. Yine bakanlık ve SGK müfettişlerinin teftişlerinde 3 bin 538 sigortasız işçi tespit edildi. Bu denetimlerde toplamda 6 bin 624 kaçak işyeri tespit edildi. 30 bin kişinin de sigortasız çalıştığı belirlendi. Denetimler sonucu SGK'nın 2,5 milyar TL zarara uğratıldığı tespit edildi. Bakanlık kayıtlarına göre bu yıl 8 bin 127 iş kazasının soruşturması tamamlandı. Buna göre, iş kazası vakalarının her İş sağlığı ve güvenliği ile işin yürütümü yönünden yapılan teftişler sonucunda 4 bin 621 işyerine toplam 59 milyon 362 bin 173 lira idari para cezası kesildi. Tespit edilen 37 milyon 204 bin 659 TL prim matrah tutarının 34 milyon 65 bin 278 TL'lik kısmı Sosyal Güvenlik Denetmeleri'nin çalışmasıyla kuruma kazandırıldı. Toplam önerilen 598 milyon 263 bin 134 TL idari para cezası tutarının 536 milyon 778 bin 37 TL'lik kısmı yine Sosyal Güvenlik Denetmenleri'nin çalışmalarına ait. ettirecek. Yeni nüfus cüzdanlarının dağıtıma başlanmasıyla birlikte, 1976 yılından beri hayatımızda olan mavi ve pembe nüfus cüzdanları geçerliliğini yitirecek. yeni nüfus cüzdanlarında bulunan çip sayesinde kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin hak sahipliği denetimi kolay ve güvenli bir şekilde yapılacak. ISSN Yıl:70 Sayı:24656 Tarih:23 Aralık 2013 Pazartesi Yayın Sa hi bi İmaj İç ve Dış Tic. A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Emin ERENER Genel Yayın Yönetmeni Reyhan AYTEKİN Sorumlu Müdür Yavuz AYDIN Sayfa Editörü Gülşan KURT Yazıişleri Müdürü Şüheda YILDIRIM Sayfa Editörü Yasemin ERENER İstihbarat Şefi Haber Müdürü İnternet Site Editörü Caner ERDOĞAN Kenan KURTOĞLU Kübra ERENER İdari Merkez Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. No:2 Se fa köy/ Küçükçekmece/İST Tel : Fax info@ekonomigazetesi.net Ankara Temsilciliği Ma cun Mah.3. Cad de No:2 Yenimahalle /ANK. Tel : Fax İs tan bul Da ğı tım REK DAĞ Ltd.Şti. Reklam Pazarlama ve Dağıtım Dolmabahçe Caddesi Eti İş Merkezi No:23 Kat:3 Beşiktaş/İST. Tel: Fax: ANKARA Atatürk Bulvarı Palas İş Mer ke zi B Blok Kat:6 D:114 Kızılay/ANKARA Tel: Fax: An ka ra Da ğı tım GENÇ LER DA ĞI TIM Yayın Türü:Yerel Süreli Basıldığı Yer İstanbul Alkım Basım Yayın Dağıtım Tic.A.Ş. Tevfik Bey Mah. Tahsin Tekoğlu Cad. No:2 Sefaköy/ İSTANBUL Tel : Resmi ilanlarınızı internet sitemizden de görebilirsiniz ( EKO NO Mİ Ba sın Mes lek il ke le ri ne uy ma ya söz ver miş tir. Sürücüler dikkat! Yeni uygulama başlıyor rafik Elektronik TDenetleme Sistemi (EDS) şehir içinden sonra şehirlerarası karayollarında da uygulanacak. Sistem kırmızı ışık, aşırı hız, tehlikeli araç kullanmak gibi ihlalleri kayda alacak. Emniyet Genel Müdürlüğü ölümlü trafik kazalarını en aza indirmek için harekete geçti. Şehir içinde uygulanan ve trafik kural ihlallerinin kameralarla izlenerek görüntülendiği Trafik Elektronik Denetleme Sistemi (TEDES) artık şehirlerarası yollarda da uygulacak. Emniyet sistemin şehirlerarası yollarda da uygulanmasını 2014 yılı Performans Programı na aldı. Yeni düzenleme Karayolları Trafik Kanunu nda değişiklik öngören ve 2014 yılında Meclis gündemine gelecek yasa tasarısına da eklendi. Şehirlerarası yolların EDS ile takip edilmesiyle trafik kazalarının yüzde 35 oranında azaltılması amaçlanıyor. SİSTEM HESAP YAPIYOR Elektronik Denetleme Sistemi, hız koridorlarının giriş ve çıkış noktalarına yerleştirilen kameralarla araçların fotoğraflarını çekerek plakaları, giriş ve çıkış zamanlarını kayıt altına alması ile çalışıyor. Kaydedilen araçlara ait hızlar, sistem tarafından hesaplanıyor. Aynı anda araç sorgulaması da yapılarak, araç cinsine göre hız limitleri aşıldıysa cezai işlem uygulanıyor. İhlali gerçekleştiren araca ait bilgiler ve görüntü, ceza makbuzuyla birlikte araç sahibine posta yoluyla gönderiliyor. Sistem yakalamalıhacizli, çalıntı-kayıp ve adli olaylara karışmış araçları da tespit ediyor. Emniyet kemeri denetimi artacak Polis, 2014 yılında emniyet kemeri uygulamasına da ağırlık verecek. Emniyet kemeri uygulamalarında cezai yaptırım olacak. Emniyet Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, şehir içinde emniyet kemeri takma oranı yüzde 46, şehir dışında ise yüzde 78 olarak belirlendi. Yetkililer, 2015 yılında emniyet kemeri takma oranının şehir içinde yüzde 70, şehir dışında yüzde 90 olmasının hedeflendiğini söyledi.

6 6 Dış Haberler HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA BOSNA HERSEK osna-hersek'in başkenti Saraybosna ile Zenitsa şehrinde hava kirliliği son birkaç gündür kritik seviyelere ulaştı. Uzmanlar, solunum yolları hastalarını dışarı çıkmamaları konusunda uyarıyor. Başkent Saraybosna'da havadaki kükürtmonoksit oranı metreküp başına 800 mikrograma ulaştı. Havada ayrıca 350 mikrogram oranına toz zerreciği ölçüldü. Zenitsa'da ise kükürtmonoksit oranı bazı yerlerde bin 500 mikrograma kadar çıktı. Olağanüstü durum ilan eden belediye; yaşlı, hasta ve çocukların mümkün olduğu müddetçe dışarı çıkmamalarını istedi. Bosna-Hersek Çevre Bakanlığı ise hava kirliliğinin engellenmesi için bir dizi tedbir önerdi. Bu konuda Saraybosna Kantonu'nda yakında oylama yapılacağı belirtildi. Alınacak önlemlerle araçların trafiğe daha az çıkması ve riskli grupların dışarı çıkmamaları teşvik edilecek. Fakat Zenitsa'da bu konuda daha önce alınan tedbirlerin hayata geçirilememiş olması sebebiyle bu tedbirlerin başarıya ulaşacağına da kuşkuyla bakılıyor. Bosna-Hersek Federasyonu Halk Sağlığı Bölümü hijyen ve çevre sağlığı uzmanı Dr. Aida Vilić-Svraka kirli havanın solunum hastalıklara, kronik bronşit ve astıma neden olabileceğini belirtti. Bosnalı uzman, vatandaşlara mümkün olduğu kadar evlerinde kalmaları, meyve yemeleri ve dağlara çıkarak temiz hava solumalarını tavsiye etti. ABD Dünyanın en gözde şehirlerinden olan New York'ta yaşayan göçmenlerin sayısı rekor düzeye ulaşarak 3 milyonu geçti. ANational Geographic Channel'den Sarıkamış belgeseli National Geographic Channel'in hazırladığı ''Bozayının İzinde: Sarıkamış'' belgesi izleyenlerini bekliyor. National Geographic Channel Türkiye ilk doğa yaşam belgeseli projesini, Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu ile birlikte hayata geçirdi. Bozayının İzinde: Sarıkamış belgeselinin ilk gösterimi 22 Aralık Pazar günü Bosch Ev Aletleri sponsorluğunda Nat Geo da yapılacak. Belgesel, Türkiye gösteriminin ardından tüm dünyada Nat Geo Wild kanalında yayınlanacak. Gerçekleştirdiği ilklerle anılan belgeselin en önemli başarılarından biri de, Türkiye den Kafkaslar a uzanacak Türkiye nin ilk Yaban Hayat Koridoru projesini de dünyaya tanıtıyor olması. Bozayının İzinde: Sarıkamış, Türkiye de yaban hayata ilişkin çekilen ilk National Geographic Channel belgeseli olma özelliğini taşıyor. Projenin liderliğini yürüten isim olan ilk Türk National Geographic kaşifi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu, National Geographic Channel ve Türkiye nin buluştuğu projede anlamlı bir rol üstleniyor. Çekimleri Kars Sarıkamış ormanlarında tamamlanan belgesel, Nat Geo sayesinde Türkiye nin yanı sıra dünyada 140 ülkede yaklaşık 140 milyon kişiye ulaşarak Sarıkamış taki yaban hayatını bozayıların gözünden aktaracak. T ürkiye nin vize muafiyeti karşılığı AB ile imzaladığı Geri Kabul Anlaşması na yönelik tepkiler artıyor. Avrupa daki Türklerin hak kayıplarına uğramalarına yol açacağı öne sürülen Geri Kabul Anlaşması ile ilgili olarak Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) Başkanı Mustafa Ayrancı, "GKA ile ilgili anlaşmanın 2. ve 3. maddelerine göre insanlık suçu işleniyor. GKA koşulları en ağır anlaşmadır." şeklinde değerlendirmede bulundu. YENİ BULUŞLAR-TEKNOLOJİ Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Göçmen İşçiler Komitesi nin GKA nın temel insan haklarına ayrı olduğunu çeşitli kereler beyan ettiğini öne süren Ayrancı, yaptığı açıklamada, "Anlaşmanın konusu insandır. AB insanları defolu mal iade eder gibi iade edecek. Türkiye de bu defolu malın imalatçısı gibi geri kabul edecektir. Bu anlaşma bir insanlık suçudur. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Göçmen İşçiler Komitesi bu anlaşmanın temel insan hakları sözleşmelerine aykırı olduğunu defalarca beyan etmiştir" "HER TÜRK VATANDAŞI, HATTA ÇİFTE VATANDAŞ GKA KAPSA- MINDA" Anlaşmanın hükümlerinin "Türkiye veya Avrupa Birliği üyesi devletlerden birinin topraklarına girme, burada bulunma veya ikamet etme şartlarını taşımayan veya artık taşımayan kimseler için geçerli" olduğunu aktaran Ayrancı, "Bunun anlamı çok açıktır. Üçüncü ülke vatandaşlarının yanı sıra, AB ülkelerinde yasal olarak ikamet eden her Türkiye vatandaşı, çifte vatandaş veya bulunduğu ülkenin vatandaşlığını almış her Türkiye kökenli kişi bu anlaşmanın kapsamındadır." ifadelerini kullandı. Bu anlaşmayla, sınır dışı kararının hukuka aykırı olduğu konusunda bir itirazda bulunmaya ve itirazını yargıya taşımaya izin verilmeyeceğini ifade eden Ayrancı, "Alacakları, malı, mülkü, sosyal güvenlik hakları, çocuklarının eğitim durumu, eşinin işi, Wireless modeminiz bitkilerinizi öldürebilir Geri Kabul Anlaşması'na Hollanda'dan tepki eş ve çocuklarının tedavi durumu vs. konularını açıklığa kavuşturmadan, bu konularda bir çözüm üretmeden acilen sınır dışı edileceklerdir." "ANLAŞMA, AVRUPA'DA YAŞAYAN TÜRKLER İÇİN AÇIK TEHDİT" Ayrancı, sınır dışı edilen Türkiye vatandaşının evli olmayan çocukları ve eşi de (Türkiye vatandaşı olup olmadığına bakılmaksızın) oturum hakkı sınır dışı edilen kişiye bağlı ise onların da sınır dışı edileceğini söyledi. Ayrancı, "Bu işlemler o kadar hızlı olacaktır ki, geri kabulü talep edilen kişi hakkında Türkiye den faksla, e- posta ile acele yanıt vermesi beklenmektedir. Yani çoğu durumda yasal belge olarak kabul edilmeyen dokümanlar kişilerin sınır dışı edilmesi hakkında olunca yasal belge sayılacaktır. Geri kabul anlaşması AB de yaşayan her Türkiye kökenli için açık bir tehdittir. Vizenin kaldırılması Türkiye vatandaşlarının AB ülkelerine elini kolunu sallayarak gidebileceği ve gezebileceği anlamına gelmemektedir. Vize muafiyetinin uygulanması halinde, herhangi bir AB ülkesine giriş izni verip vermeme yetkisi kapıdaki pasaport ya da sınır görevlisinin inisiyatifinde olacaktır. Geri kabul anlaşması tek taraflı bir anlaşmadır." şeklinde konuştu. Dünyanın en gözde şehirlerinden olan New York'ta yaşayan göçmenlerin sayısı rekor düzeye ulaşarak 3 milyonu geçti. New York Belediyesi'nden yapılan açıklamada, ABD'de göçmenlerin en çok tercih ettiği şehrin New York olduğu belirtilerek, şehirdeki göçmenlerin sayısının ilk kez 3 milyonu geçtiği kaydedildi. Açıklamada, kentte yaşayan göçmenler içinde en yüksek oranı Dominik Cumhuriyeti'nden gelenlerin oluşturduğu belirtildi. Belediye tarafından hazırlanan ve bu yılı da kapsayan ''New York Göçmen Raporu'' verilerine göre, Dominik Cumhuriyeti'nden gelenlerin sayısı 380 bin 200 bine ulaşarak ilk sırayı alırken, ikinci büyük göçmen grup ise 350 bin 200 kişi ile Çinliler oldu. Amerika'nın genelinde açık ara en kalabalık göçmen grubunu oluşturan Meksika asıllılar ise New York'taki sıralamada 186 bin 300 kişi ile üçüncü sırada kaldı. Göçmenlerin New York'- taki artış hızı göz önüne alındığında ise gelecek 5 yılda şehrin en kalabalık göçmen grubunu Çinliler oluşturacak. New York kentinde son sayımlara göre yaklaşık 9 milyon kişi yaşıyor. 40 yılda göçmen nüfus iki kat arttı Raporda, New York'ta yaşayan göçmen sayısı 1970 yılından bu tarafa ikiye katlanırken, 1970'lerde kentin yüzde 17'sini oluşturan göçmenlerin bugünki genel nüfusa oranı ise yüzde 37'ye ulaşmış durumda. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, raporla ilgili yaptığı açıklamada, ''Ulusumuz en sonunda gerçek bir göçmenlik reformunu Kongre'de yasalaştırma fırsatını yakalamıştır. Bize yeni katılan New Yorklular, bu reform için güçlü bir delil inşa etmek adına çok önemlidir. Birbirimizden faydalanmak için kenetlenmeli ve dünyanın en zeki beyinlerini çekmeye devam etmeliyiz'' diye konuştu. D animarka'daki Hjallerup Okulu'nda 5 genç kızın yaptığı bir deney kablosuz modemlerin göründükleri gibi masum olmadıklarını ortaya koydu. WİRELESS VE TOHUM TEPSİSİ BİR ARADA Altı odaya çalışır biçimde modem yerleştirildi. Her odaya modemlerin yanına bir tohum tepsisi yerleşildi. Bütün odalar için sıcaklık ve güneş ışığının eşit olması sağlandı. Aynı şartlar modemsiz altı oda için de yapıldı. 12 GÜN SONUNDA TOHUMLAR KURUDU 12 günün sonunda modemin olmadığı odalardaki tohumların yeşillendiğini, modemin olduğu odalardaki tohumların ise kahverengi renkte, hatta mutasyona uğradığı gözlemlendi. Profesyonel bir deney olmamasına rağmen kablosuz modemlerden yayılan radyasyonun bitkilerde nasıl sonuç verebileceğini gösterdi. HABER MERKEZİ Pinterest'e Türkçe dil desteği sağlandı Geçtiğimiz yıl 20'den fazla dilde lansmanı yapılan Pinterest, 2014 yılında da farklı dillerdeki sayfa sayısını arttırmayı hedefliyor. DİL SEÇENEKLERİNE TÜRKÇE EKLENDİ Pinterest üyeleri, sevdikleri websiteleri ve bloglardaki içerikleri kendi sayfalarına ekleyebiliyor, hatta başkalarının kendi sayfalarına ekledikleri içerikleri de keşfedebiliyorlar. Kullanıcılar, eklemeyi diğer sitelerden daha kolay hale getirmek için Pin It button'ı kendi arama butonlarına ekleyebilme; Twitter ve Facebook sayfalarında paylaşabilme gibi özellikleri kullanabiliyor. Türkçe sayfaya giriş yapmak için sayfanın sağ üst bölümünde adınızı tıkladıktan sonra Settings bölümüne girip, Language kısmından Türkçe'yi seçmek yeterli olacak. İngiltere plastik banknota geçecek! İngiltere Merkez Bankası, kağıt yerine polimerden üretilen banknotların 2016'da tedavüle sokulacağını açıkladı. İngiliz Merkez Bankası son üç yıldır devam eden araştırmaları sonucunda, polimerden üretilen banknotların kağıt banknotlardan çok daha hijyenik olması sebebiyle ilk etapta 5 sterlin, daha sonra da 10 sterlin banknotların polimerden üretilmesine karar verildiğini açıkladı. Üzerinde Winston Churchill'in fotoğrafının yer alacağı 5 sterlin banknotların 2016 yılında tedavüle sokulacağını belirten İngiliz Merkez Bankası, 2017 yılında da İngiliz yazar Jane Austen'ın fotoğrafının üzerinde bulunacağı 10 sterlin banknotların basılmaya başlayacağını kaydetti. Polimerden üretilecek olan banknotlar hali hazırda kullanımda olan banknotlara göre ortalama yüzde 15 daha küçük boyutlara sahip olacak. İngiliz Merkez Bankası açıklamasında, polimerden banknotların kağıttan üretilen benzerlerine oranla daha temiz, daha güvenli ve çok daha dayanıklı olduğunu, banknotların piyasada kullanım süresinin de artıracağını vurguladı. Polimer banknotlar kağıt banknotlardan daha uzun süre kullanılabilmesinin yanı sıra çok daha ucuza üretilebiliyor. İngiliz Merkez Bankası, 10 hafta süren kamuoyu yoklamalarında, İngiliz halkının yüzde 87'sinin polimer banknotların basılmasını ve tedavüle sokulmasını desteklediğinin ortaya çıktığını bildirdi.

7 Politika 7 HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Ertuğrul Günay: Adı iddialara karışanlar istifa etmeliydi E ski Kültür ve Turizm Bakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, İstanbul'daki yolsuzluk operasyonuyla ilgili yaşananların, vahim ve acı olduğunu söyledi. Olaylara kararlı tavır almak gerektiğini belirten Günay, "Öncelikli tavır, emniyet ve adalet mensuplarını değiştirmek değildir. Önce, adı iddialara karışanlar soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi. Bunu yapmadan, yolsuzluğa ortaya çıkaranları suçlamak yanlıştır." Günay, adli takibin yürütmeye bilgi vermemesinin yasa ve usul gereği olduğunu ifade ederek, "Adli takibin yürütmeye bilgi vermemesi yasa ve usul gereğidir. Bundan şikayetçi olanlar, hukukçu değil, mahalle bekçisi bile olamaz." diye ifade etti. Sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından İstanbul'daki yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu değerlendiren Günay, üç gündür vahim olaylar karşısında aklın avdetini sabırla beklediklerini belirterek, "Susmak, suça katılmaktan değil, edeptendir." "YOLSUZLUĞU KORUYOR GÖRÜN- MENİN SİYASİ BEDELİ AĞIR OLA- CAK" "AK Parti'ye oy vermiş milyonlar 'adalet'le kalkınan bir Türkiye umut' ettiler." diyen Günay, bu temiz umudu istismar eden varsa cezasını çekmesinin şart olduğunu vurguladı. Bir hukuk devletinde herkesin, yaptığının sonucuna katlanması gerektiğinin altını çizen Günay, şöyle devam etti: "Üç-beş kişi için koca bir parti zan altında kalırsa haksızlıktır, yazıktır. Yaşananlar, vahim ve acıdır. Olaylara, kararlı tavır almak gerekiyor. Öncelikli tavır, emniyet ve adalet mensuplarını değiştirmek değildir. Önce, adı iddialara karışanlar, soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi. Bunu yapmadan, yolsuzluğu ortaya çıkaranları suçlamak yanlıştır. Hakkında takip yapılan kişinin, operasyon sürerken emniyette tayin yapması, soruşturmaya müdahaledir; affedilmez hukuk ihlali ve suçtur. Adli takibin yürütmeye bilgi vermemesi yasa ve usul gereğidir. Bundan şikayetçi olanlar, hukukçu değil, mahalle bekçisi bile olamaz! Bize düşen, adaletin tecellisini sabırla beklemektir. Ancak, emniyete, yargıya müdahale, adalete güveni gölgelerse sonucu daha vahim olur. Siyasi taraflılıkla bilip bilmeden yolsuzluğu koruyor görünmenin siyasi bedeli ağır olacağı gibi, halka ve Hakk'a karşı da vebali ağırdır." Görevden alma ve atamalardaki hızlılığın Yazıcıoğlu'ndan esirgenmesini eleştirdi MHP İl Başkanı Yıldız: Delilleri karartma suçu işleniyor Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Malatya İl Başkanı avukat Arif Yıldız, Tüm Türkiye nin de şahit olduğu yeni bir suç daha işlenmiştir. Delilleri karartma suçu. Bu durum, daha önce Deniz Feneri yolsuzluğunda da yaşanmış ve savcılar peş peşe görevden alınmıştı. Türkiye Cumhuriyeti devleti parti devleti haline dönüştürülmektedir. Arif Yıldız, yaptığı açıklamada, 17 Aralık 2013 Salı günü İstanbul Savcılığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli temizlik operasyonunun yapıldığını belirtti. Operasyonda, aralarında yandaş iş adamları, bakan çocukları, bürokratlar ve bir kamu bankası genel müdürünün de bulunduğu şüphelilerin, çok vahim suçlamalarla gözaltına alındığını ifade eden Yıldız, şöyle dedi: Bir yıllık teknik ve fiziki takip sonucunda yolsuzluk ağlarının deşifre edildiği, kirli kazanç bağlantılarının belirlendiği, rüşvet çarkının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Her şeyden önce sürdürülen adli soruşturma nereye uzanırsa uzansın, ucu kime dokunursa dokunsun mutlaka sonuna kadar götürülmelidir. Türkiye yolsuzluklarla hesaplaşmalı, temiz toplum, temiz yönetim ve temiz siyaset için herkes samimi bir şekilde mücadele etmelidir. Bizce bu soruşturmanın önü tıkanmadan devam ettirilmeli, hatta genişletilerek, gemicik sahiplerinden yumurtacılara, mısırcılardan enerji ortaklarına kadar kim varsa biriktirdikleri servetleri, şişkin banka hesapları, dünyalıklarını erken yaşlarda fazla fazla kazanmalarının derin sırları detaylı olarak mercek altına alınmalıdır. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, masumiyet karinesinin sadece akrabalar ve yandaşlar için geçerli bir kural olmadığına işaret ederek, Bakanlarınız için vurguladığınız masumiyet karinesi, dış mihraklar için de dolaylı yoldan işaret ettiğiniz Hizmet Hareketi için de geçerli değil midir. diye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan a sordu. Tuğrul Türkeş, yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili tavrı nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın, 'kalkınan bir Türkiye istemiyorlar' söyleminin son perdesinin bugünlerde oynandığına işaret ederek, Bu olsa olsa toplumun dikkatini gerçeklerden uzaklaştırıp faili gayri muayyen bir hedefe doğru kandırma girişimidir. Son olarak Erdoğan ın, tarihinde Konya da yaptığı konuşmada, rüşvetin ve yolsuzluğun üzerine giden soruşturmayı bir 'kirli operasyon' şeklinde nitelediğini hatırlatan Türkeş, Operasyonun Sayın Erdoğan nezdinde kirli olarak algılanması, evvela soruşturmayı kendisine yönelik imiş gibi addetmesinden kaynaklanmaktadır. Tertemiz savcıların ve emniyet mensuplarının yürüttükleri soruşturmayı iç ve dış mihrakların AKP karşıtı bir faaliyeti şeklinde kamuoyuna takdim etmek ise en hafif tabirle gülünçtür. diye konuştu. "MASUMİYET KARİNESİ, HİZMET HAREKETİ İÇİN DE GEÇERLİ DEĞİL MİDİR?" Türkeş, Bu durumda Sayın Erdoğan a sormak gerekir diyerek şunları sıraladı: Velev ki (siz bu tabiri seversiniz) gerçekten Türkiye yi kalkındırıyorsunuz ki bu doğru değildir, tek yaptığınız bir sürdürülebilir borç sistemi tesis etmektir. Söz konusu kalkınmanın talanla, yağmayla yapılması doğru mudur? (Veya mümkün müdür?) Siz Türkiye nin 2023 hedefine; adı yolsuzluk ve rüşvet skandalına bulaşmış, aileleri vergilendirilmemiş kazanç erbabı ile içli dışlı bakanlardan müteşekkil bir kabine ile mi varmayı planlıyordunuz? Siz elinizdeki belgeleri ve delilleri o da varsa kamuoyuna açıklamadıkça, bakanlarınız için vurguladığınız masumiyet karinesi ; dış mihraklar için de dolaylı yoldan işaret ettiğiniz Hizmet Hareketi için de geçerli değil midir? Gerçekten Türkiye yi kalkındırmak ve Türkiye nin dış itibarını yükseltmek istiyorsanız; evinde kasalar ve paralar bulunan sanıkların sizlerin ve parti kalemşorlarınızın ısrarla vurguladığı masumiyet karinesini, elinizde somut delil olmaması halinde bunu üzülerek söylüyorum ki bahsi geçen mihraklar için de göz önünde tutmalısınız. Çünkü masumiyet karinesi sadece akrabalar ve yandaşlar için geçerli bir kural değildir. BAKANLAR DERHAL AÇIĞA ALINMALIDIR Yaptıkları işler ve üzerine yürüdükleri yolsuzluk konusunda fevkalade cesur ve Türkeş: Masumiyet karinesi sadece akraba ve yandaşlar için mi? atak davranan savcıları ve emniyet güçlerini, basit usul hatalarını gerekçe göstererek açığa almanızın haklı gösterilebilmesi için bakanların da (aynı şekilde) derhal açığa alınmaları gerektiğini savunan MHP li Türkeş, "Sayın Erdoğan; şayet yarınlarda kendi ailesiyle ilgili benzer soruşturmalara muhatap olup ve kendisinin de istifa etmek zorunda kalmayacağından bir korkusu yoksa; soruşturmada adı geçen bakanların istifalarını acilen temin etmelidir. İtiraf etmeliyiz ki geliştirdiğiniz söylemler artık bayatlamıştır. Halk arasında zengin bir hiciv stoku yarattınız. Bu anlamda, döneminizde Türkiye nin en çok kalkınan şubesi hiç kuşkusuz 'mizah' (hatta 'kara mizah') olmuştur. Söz konusu sahadaki eksikliğimizi giderdiğiniz için size müteşekkir olmakla birlikte, bunun dışındaki yaptığınız işlerde ve söylediğiniz sözlerde bir hayır görmüyoruz. açıklamasını yaptı. BBP'nin Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Ekici, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda polislerin görevden alınması, soruşturmaya yeni savcılar eklenmesi konusunda gösterilen hızlılığın Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili soruşturmada gösterilmemesini eleştirdi. Ekici, Yazıcıoğlu'nun vefatıyla ilgili yürütülen soruşturmada işin ucunun birilerine dokunduğunda aniden görevden almalar olduğunu vurguladı. Murat Ekici, Antalya'da partisinin Aksu ve Korkuteli belediye başkan adaylarını tanıttı. Yerel seçimlere Aksu'da İsa Yıldırım, Korkuteli'de Burhan Kuzu ile gireceklerini ifade eden Ekici, Antalya'nın BBP belediyeciliğine ihtiyacı olduğunu söyledi. Aday tanıtımının dışında gündeme ilişkin de konuşan Ekici, emniyet ve savcılıkta yaşanan gelişmelerin soruşturmaya müdahale edildiği izlenimine yol açtığı ikazında bulundu. 'İŞİN UCU BİRİLERİNE DOKUN- DUĞUNDA ANİDEN GÖREVDEN ALMALAR OLUYOR' Polis müdürlerinin görevden alınması ve yeni savcılar atanmasında gösterilen çabukluğun, 5 yıl önce helikopter kazasında vefat eden ve soruşturması Malatya'da devam eden Muhsin Yazıcıoğlu davasında gösterilmediğine dikkat çeken Ekici, "Savcılık ve emniyetteki hızlılığın aynısının Malatya'da da gösterilmesini isterdik. Bu konuda siyasi iradeye çok talebimiz oldu. Dosyanın ağır ilerlememesini, delillerin toplanmasındaki sıkıntıları dile getirdik. İşin ucu birilerine dokunduğunda aniden görevden almalar oluyor. Demek ki ülkede hukuk tam olarak işletilemiyor. Yargı ve emniyet kimine göre farklı işliyor. Sana bana göre farklı bir hukuk olmaması gerekir. Hukuk herkese eşit olmalı." diye konuştu. Murat Ekici, soruşturmada adı geçen bakanlar için de "Görevlerinden sarfı nazar etmeleri daha uygundur." değerlendirmesinde bulundu. Operasyonun ucu nereye kadar gidiyorsa kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, Bu operasyon nereye kadar gidiyorsa gidilmeli ve bir temizlik operasyonuna dönüştürülmelidir. Başbakan Erdoğan ın tehditlere boyun eğmeyeceğiz diyerek hedef saptırma girişimi, birilerinin topu tüfeği varsa bizim Allah ımız var ifadeleri, suçüstü yakalanan ve üste çıkmaya gayret eden telaşlı bir zihniyetin, yolsuzlukları örtbas etme, milli irade dolandırıcılığıyla akılları karıştırma ve siyaset cambazlığıyla günahları örtme çırpınışlarından başka bir şey değildir. Aziz milletimiz çalan, çırpan ve haksızlıklarla menfaat temin eden kim olursa olsun yakalarından tutulmasını ve bunlardan hesap sorulmasını beklemektedir. Normal bir hukuk devletinde, mahdumları haram para peşinde koşan ve nüfuz ticareti yoluyla hukuk dışı iş, işlem ve ilişkilere karışan bakanların soruşturmayı etkileme ihtimallerine binaen istifa etmeleri siyasi ahlakın bir gereği olacaktır. Normal bir hukuk devletinde bu etik anlayış kesinlikle yapılırdı. Ancak AKP hükümetinde, her zaman olduğu gibi, tam tersi olmuş, soruşturmayı yapan emniyet müdürleri görevlerinden alınmışlardır. diye konuştu. Yolsuzluk soruşturmasıyla birlikte emniyet teşkilatında gerçekleştirilen görevden almaların karartma çabası olduğunun altını çizen Yıldız, İçişleri Bakanının oğlu yolsuzluk, rüşvet ve benzeri suç isnatları ile ilgili göz altına alındığında, hemen istifa etmesi gereken bakanın, 24 saat geçmeden emniyet müdürlerini görevlerinden alması, delilleri karatma çabası içine girildiğinin açık göstergesidir. Tüm Türkiye nin de şahit olduğu yeni bir suç daha işlenmiştir. Delilleri karartma suçu. Bu durum daha önce Deniz Feneri Yolsuzluğunda da yaşanmış ve savcılar peş peşe görevden alınmıştı. AKP kendine dokunduğunda hukuk tanımaz, dikta yönetimi halini almaktadır. Bu haliyle maalesef Türkiye Cumhuriyeti Devleti parti devleti haline dönüştürülmektedir. şeklinde konuştu. "AKP HÜKÜMETİ MİLLETİN KENDİ- SİNE VERDİĞİ YETKİYİ KÖTÜYE KUL- LANMIŞTIR" Milletin verdiği yetkinin kötüye kullanıldığını ifade eden Yıldız, AKP yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama, yandaşlara özel rant alanları oluşturma vb. iş ve işlemlerini yapanları içinde barındıran ve onları koruyup kollayan bir siyasi parti olarak, artık Ak değil kara parti halini almıştır. Tüyü bitmemiş yüzbinlerce yetimin, mağdur olmuş milyonlarca mazlumun hakkına el uzatacak kadar İslam dan, insaftan ve insanlıktan uzaklaşan AKP hükümeti sona yaklaşmış, milletin kendisine verdiği yetkiyi kötüye kullanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul da süren yolsuzluk soruşturmasını titizlikle ve büyük bir özenle takip edecektir. Hukuka saygı duymak herkes için ortak yükümlülüktür. ifadelerini kullandı.

8 8 Gündem HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Gündem 9 Kayıp cihazlar operasyonda mı kullanıldı? mniyet İstihbarat EDairesi'ne kayıtlı dinleme cihazının bir süre önce kaybolduğunun ortaya çıkması ile başlayan tartışma "Yolsuzluk ve Rüşvet" adı altında başlatılan operasyonlarla yeniden gündeme geldi. Bazı bakanlara ve iş adamlarına ait telefon tapeleri ile günler öncesinden operasyon yapılacağı şeklinde sosyal medyada yer alan bilgilerin, bu cihaz sayesinde elde edilen bulgular doğrultusunda servis edildiği öne sürülüyor. Ankara'yı sarsan operasyonun temelinde de kayıp cihazın olduğu, bu cihazın İstihbarat Dairesi dışında oluşturulan 'paralel istihbarat' tarafından yasadışı dinlemelerde kullanıldığı iddiası dillendiriliyor. Müdür değişince fark edildi! Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın başına getirilen Engin Dinç'in geçmişe dönük incelemeleri sonucu 3-4 yıl önce ithal edilen, ülke güvenliği için çok önemli bir dinleme cihazının kaybolduğu ortaya çıkmıştı. Üstelik envanterde de görünüyordu. Ayrıca çok sayıda "böcek" aparatının kaybolduğu iddiaları da gündeme gelmişti. Emniyet, o günden bu yana "Kim, neden ve nasıl" sorularının cevabının peşindeydi. "Emniyet'e zimmetli dinleme cihazını bulmak için başlatılan soruşturmada dört HP Ankara MMilletvekili Özcan Yeniçeri, AK Parti iktidarının bütün gücüyle yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edenlerin üzerine çullandığını öne sürdü.yeniçeri "Bu aşamadan sonra kimse, bu rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarından bir sonuç çıkacağını beklememelidir" Yeniçeri, Meclis'te, üzerinde dolar işaretleri bulunan ayakkabı kutularıyla basın toplantısı düzenledi. Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Emniyet İstihbarat'ın uzaktan dinleme yapan cihazı 2 yıldır kayıp. Son operasyonda bu cihazın kullanıldığı öne sürülüyor. polis müfettişi Emniyet İstihbarat'ı mercek altına aldı.müfettişler cihaz için 'imha tutanağı' düzenlendiğini belirledi ve imzası olan istihbaratçıların ifadelerine başvurdu. İstihbaratçılar, "cihazın bozuk olduğu" ve o dönemdeki amirlerinin talimatlarıyla imha edip tutanak düzenledikleri doğrultusunda ifade verdi. Müfettişlerin, o amirleri de soruşturmaya dahil ettikleri öğrenildi. Peki bu cihaz neden bu kadar önemli? Genel olarak, operasyon amaçlı, belli bir operatöre bağlı olmaksızın, kısa mesafeli dinleme cihazlarının aktif ve pasif olmak üzere iki ayrı modeli bulunuyor. İçinde bu cihaz olan orta büyüklükte bir çantayı dinlemek istediğiniz ortamda, bir arabanın içine koyarak, çevreyi kolayca dinleyebiliyorsunuz. Emniyet istihbarat'tan kaybolan cihaz ise pasif dinleme yapabilen türden. En ucuzu 1,5-2 milyon doları bulan bu cihaz, en tehlikeli dinleme cihazı olarak kabul ediliyor. Rus-İsrail ortak yapımı olan cihaz, telefon ve baz istasyonu arasında 'kırılamaz' denen kriptonun kırılması sayesinde geliştirilmiş. Rusların yazılımı, İsrail'in bilişim tecrübesi ile birleşmiş ve "muhteşem" ama "çok tehlikeli" bu cihaz ortaya çıkmış. Cihazın özelliği yaklaşık 500 metreye kadar her tür cep telefonunu pasif olarak, bir saniye gecikme ile dinleyebilmesinde yatıyor. Emniyet'e yakın kaynaklar bu durumu, "Bu cihazı elinde bulunduran Başbakan'ı bile dinler" şeklinde değerlendiriyor ve ekliyor, "Küçük böcekler operasyonda bile kaybolabilir. Ama pasif dinleme cihazları gerçekten çok pahalı ve tehlikeli cihazlardır. Kaybolması vahim bir durum!" HANEFİ AVCI DA UYARMIŞTI Başbakan'ın evinde de böcek bulunmuştu Örtülü ödenekle alınmasına rağmen, bu tür malzemelerin mutlaka birilerinin üzerine zimmetli olduğuna dikkat çeken kaynaklar, "Bu tip malzemeleri sivillerin ülkeye sokması yasak. Satışı kontrollü. Dinlemelerde kullanılan böceklerin üzerinde de mutlaka seri numarası var. O yüzden kaybolması zor" diyor. Başbakan'ın ofisinde de bir süre önce böcekler bulunmuştu. O böceklerin yaptığı dinlemeyle, bu cihazın kaybolmasının vahamet derecesi aynı. Çünkü bu cihazlar, kapalı olsa dahi ortamdaki cep telefonunu aktif bir böceğe dönüştürüyor. Ayrıca, bu cihazın marifetlerini ayrıntılı olarak anlatan istihbaratçı eski polis şefi Hanefi Avcı, Emniyet İstihbarat'a ait bazı cihazların kaybolduğunu veya başka amaçlarla kullanıldığını "Haliç'te Yaşayan Simonlar" adlı kitabında yazmış, ve bu konuda soruşturma yapılmasını istemişti.türkiye Yeniçeri: Kimse sonuç beklemesin olmak üzere iktidar yetkililerinin yargıya müdahale ettiğini savunan Yeniçeri, karşı operasyonla polis müdürlerinin görevden alındığını söyledi. Yeniçeri, "İktidar bu tasarrufuyla, 'bizim öngördüğümüz yolsuzluklar soruşturulabilir, bizim ya da yandaşlarımızın yaptığı yolsuzluklar soruşturulamaz' demektedir. Aslında operasyonu yürüten polis müdürlerinin görevi kötüye kullanması söz konusu değil, iktidarın kötüye kullanılması söz konusudur" İktidarın kutuların içindeki dolarlardan bahsetmediğini ifade eden Yeniçeri, "Ayakkabı kutuları ne zamandan beri dolar muhafaza, nakil aracı olarak kullanılıyor?" diye sordu. Başbakan Erdoğan ve bazı bakanların soruşturmanın gizliliği ve masumiyet karinesine işaret ettiklerini anlatan Yeniçeri, "Masumiyet karinesi şimdi akıllarına geldi" AK Parti iktidarının bütün gücüyle yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edenlerin üzerine çullandığını öne süren Yeniçeri, "Bu aşamadan sonra kimse bu rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarından bir sonuç çıkacağını beklememelidir. Kamu yararına olacak şekilde yolsuzluk ve rüşveti caydıracak olan bu operasyonları yapanları görevden alarak operasyonu itibarsızlaştırmak, bu iktidarın tutabileceği en kötü yoldur. AKP iktidarı siyasi rezervlerinden önce ahlaki rezervlerini tüketmiştir" diye konuştu. B aşbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezi nde yapılan zirvenin ardından basının karşısına geçerek soruları cevapladı. akan Yıldız, İstanbul Bmerkezli operasyona ilişkin, "Bizler Türkiye'nin gelişmesine üzülenlerden yana değiliz. Bu çok iyi bir turnusol kağıdıdır" Operasyonu Cemaat'e hamlederseniz incinirim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ankara Ticaret Odası (ATO) Meclis Salonunda düzenlenen, "6446 Sayılı Kanun Tasarısı Sonrası Elektrik Piyasasındaki Gelişmeler" konulu sempozyumun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin İstanbul merkezli operasyonlara ilişkin sorusu üzerine Bakan Yıldız, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu belirterek, hukuk sürecinin devam ettiğini ve bunu dikkatle izlediklerini söyledi. AK Parti hükümetlerinin doğru yaptıkça güçlenen, güçlendikçe rınç, 3 bakan Açocuğunun da gözaltında olduğu operasyonla ilgili, Ortada bir iddia var. Kimlerin ismi geçiyorsa, hükümetimizle ilgili olanlarından hiç ilgisi olmayanlara kadar bu iddialar sonuna kadar araştırılmalıdır. Nereye kadar varacaksa, kim hakkında deliller varsa, kim hüküm giyecekse bizi ilgilendirmiyor. Başbakan Yardımcısı, Açıklamalarınızda eleştirdiğiniz kesimden Cemaat i anlayabilir miyiz? sorusuna karşılık şunları söyledi: Bu kadar laf söyledikten sonra siz Cemaat i mi kastediyorsunuz? derseniz zikriniz ve fikriniz sürekli bununla meşguldür anlamına gelebilir. Biz işin fitnenin söndürülmesi noktasındayız. Cemaat in temiz olduğunu, Türkiye ye hizmetler yaptığını, eğer başındaki insan söz konusuysa ona olan sevgimizin ne kadar büyük olduğunu, onun Türkiye sevdasından ve eğitim sevdasından başka bir şey düşünmediğini her yerde söylemişimdir. Eğer bir alçaklık söz konusuysa bu alçaklığı onlara hamletmek çok büyük bir yanılgı olur. Bunları yazabilirsiniz ama bana soru olarak sorarsanız ben incinirim doğrusu. Arınç ın, Zaman muhabirinin, Soruşturmanın selameti açısından şube müdürleri görevden alınırken, ismi geçen bakanların görevden daha çok doğru yapma kapasitesine ulaşan bir iktidar olduğunu ifade eden Yıldız, "O yüzden bu konuda da yanlış yapmaz. Herkes müsterih olsun. Biz doğruyu her zaman olduğu gibi tercih ederiz" "Adı geçen bakanların dün yapılan toplantıda istifa ettikleri doğru mu" şeklindeki bir başka soruya da Bakan Yıldız, "Bunlar çok noktasal konular. Ben o toplantıda değildim, bilmiyorum" yanıtını verdi. Bakan Yıldız, "Bizler Türkiye'nin gelişmesine sevinenlerden yanayız. Türkiye'nin gelişmesine üzülenlerden yana değiliz. Bu çok iyi bir turnusol kağıdıdır. Herhangi bir olay olduğunda Türkiye'nin yararına olacak sonuçlara herkesin hislerini doğru yerde tutması lazım alınması veya istifa etmesi gerekir mi? Operasyonda görev almayan şube müdürlerinin görevden alınma sebebi tam olarak nedir? Müdürlerin görevden alınması, savcılar görevlendirilmesi soruşturmaya müdahale olarak algılandı, yorumunuz nedir? sorularına Doğrusu hayret ediyorum. İşinize saygım olmasa farklı düşüneceğim. Emniyetle özel görevli bir arkadaş gibi soruyorsunuz. cevabını vermesi şaşkınlığa neden oldu. Arınç a, Soruşturmada çocuklarının ismi geçen bakanlar, istifa taleplerini Sayın Başbakan a ilettiler mi? sorusu da yöneltildi. Cevabı şöyle oldu: Biz sayın bakanlarımızı seviyoruz, masum olduklarına inanıyoruz ama bir suça karışmışlarsa veya çocukları ile ilgili iddialarda onların da bir dahli varsa bu onları koruyacağımız anlamına gelmez. Siyaseten o bakan arkadaşlarımız bize müsaade diyebilirler veya Sayın Başbakan ımız onlardan böyle bir talepte bulunabilir. TANER YILDIZ, 'BU ÇOK iyi BiR TURNUSOL KAĞIDI' geldiğini söylemek istiyorum. Biz enerji sektörü olarak enerjimizi doğru yerlerde kullanacağız" Emniyet te görevden almaların devam edeceği konusunda bilgiler doğru mu? sorusu da soruldu. Arınç, Birileri birilerinin Emniyet te tasfiye edildiğinden ısrarla bahsediyorlar. Yani onlar pasifize edildiler, görev yerlerinden alındılar, başka yerlere atıldılar... Dolayısıyla bu operasyonu kendi üzerlerine alıp hükümeti hedef tahtasına koyanlar var. İşte tasfiye edilmemişler gördüğünüz gibi. Hepsi görevlerinde kalmış. yorumu yaptı. Arınç şöyle devam etti: Bizim en çok başarıyla gerçekleştirdiğimiz yolsuzluklarla ilgili kamuoyunun gözünden düşürmek için olduğunu biliyoruz. Devlet içinde kümelenmiş ve yuvalanmış illegal bir örgüt söz konusu ise bunları ortaya çıkarmak boynumuzun borcu olsun. Irak ile yapılan enerji anlaşmalarında Halkbankası' kilit rol oynadığı belirtilerek, bu konuda sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağının sorulması üzerine de Bakan Yıldız, şunları söyledi: "Irak ile alakalı konuda Halkbankası, Ziraat Bankası veya Vakıfbankla alakalı verilmiş bir karar henüz yok. Biz kamu bankası olarak söyledik. Biz o manada da sürecimize devam ediyoruz. Test çalışmalarıyla alakalı Irak petrolü Silopi'ye kadar gelmişti, şimdi Ceyhan'a gelmesiyle alakalı gerek korozyon gerekse borulardaki diğer testleri de yapıyoruz. Sayın Şehristani'nin açıklamalarını son derece olumlu buluyoruz. Tabii ki Kuzey Irak'tan da dünya piyasalarına petrolün akmasıyla alakalı olumlu baktıklarını ama merkezi hükümetin üç temel konuda hassasiyetinin olduğunu söylemişti. Biz de o hassasiyetlerin ne olduğunu kendisiyle konuştuk. Bu petrol Türkiye'nin petrolü değil, Irak'ın petrolü. Iraklı kardeşlerimiz yokluğu değil varlığı paylaşacaklar. Petrol çıktığı kadar vardır. O varlık artırıldıkça, üretim kapasitesi artırıldıkça da Irak daha fazla normalleşecektir." Bakan Yıldız, İran veya Irak ile enerji konularında yapılan anlaşmalarda yalnızca Halkbankası'nın münhasır olmadığını, orada adı kamu bankası olarak koyduklarını yineledi. Türkiye'den geçen petrolün gelirlerinin Türkiye'deki bir kamu bankasında birikmesi ve oradan yönlendirilmesinin doğru olacağını düşündüklerini anlatan Yıldız, "Ama BM kararı Türkiye'yi bağlar. Oradan yüzde 5'lik özellikle savaş tazminleriyle alakalı payın ayrılması söyleniyor. Biz o payın ayrılmasını bu tür sözleşmelere koyduk. O yüzden hem BM'nin kararı uygulanmış olacak hem petrolle alakalı sevkiyatlar Türkiye üzerinden yapılmış olacak hem de bundan sonraki projelerde Irak petrollerinin Türkiye üzerinden aktarılması doğru olmuş olacak. Bu projede kaybeden ülke olmayacak. Kazananlar, dost ve kardeş ülke Irak ve Türkiye olacak" diye konuştu. HP Uşak Milletvekili Yılmaz : C"Ali Erdoğan CHP'den aday olursa, hiçbir CHP'li ona oy vermez, veremez. Aday gösterilmesi durumunda sandığa da gitmeyeceğiz" Uşak'ta bağımsız Belediye Başkanı Ali Erdoğan'ın 30 Mart'ta yapılacak yerel seçimlerde CHP'den aday gösterileceği söylentileri üzerine bir grup partili, tepkisini göstermek için otobüslerle Ankara'ya hareket etti. CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, 6 aday adayı ve partililer, Zübeyde Hanım Caddesi Uşak Bir Eylül Stadyum'u önünde toplandı. Yılmaz, yola çıkmadan önce yaptığı açıklamada, bir süredir Uşak Belediye Başkanı Ali Erdoğan'ın CHP'den aday olacağı AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, İstanbul merkezli yürütülen operasyonla ilgili önemli açıklamalarda bulundular. K Parti Genel Başkan AYardımcısı Süleyman Soylu, "Devlet içerisinde bazı yapılanmalara müsaade edilmesi, devlet içerisinde alternatif ve paralel yapılanmaların oluşmasına, dünyanın hiç bir devletinde, hiçbir noktasında dünyanın hiçbir karar mekanizmasında kimse müsaade etmez" Soylu, Malta Köşkü'nde düzenlenen "Siyasal Kampanyalar ve Sosyal Medya Çalıştayı"nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.istanbul merkezli yürütülen operasyonla ilgili bir soru üzerine, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu ve son 11 yıldır açık toplumun bütün ilkelerini yakalamaya çalıştığını dile getiren Soylu, "Türkiye, hukuk devleti normunu hiçbir ferdini ayırmaksızın, kimseye farklı bir nazarla bakmaksızın ve hiç kimseye imtiyazlı kılmaksızın ortaya koymaktadır. Bu, bir siyasi irade ile gerçekleşmektedir; bu siyasi iradenin adı da AK Parti'dir" diye konuştu.soylu, dünün Türkiye'sinde her şeyin üstünün örtüldüğünü, imtiyazlılığın esas olduğunu, demokratik hakların net bir şekilde insanların uzaktan bakabildiği süreçler olarak gözüktüğünü kaydederek, "Türkiye dönem dönem çeşitli tartışmalarla karşı karşıya kalmaktadır: 'Türkiye diktatörlüğe mi söylentilerinin olduğunu anımsattı.ali Erdoğan'ın CHP'den aday olmak için girişimlerde bulunduğunu bildiklerini, genel merkezdekilerin de mevcut başkan hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı kanaatine vardıklarını iddia etti. Yılmaz, "Ali Erdoğan'ın çok sayıda yolsuzluk dosyası, ağır ceza mahkemesinde, İzmir Özel Yetkili Mahkemesi'nde ve Yargıtay'da davaları var. Biz yaklaşık 3 ay önce yeşil alanı imara açtığı için kendisi hakkında suç duyurusunda bulunduk" Ali Erdoğan'ın CHP'ye yakışan bir isim olmadığını ve aday gösterilmesi halinde CHP'lilerin oy vereceğini sanmadığını ifade eden Yılmaz, mevcut başkanın aday gösterilmesi durumunda sandığa Süleyman Soylu, operasyonlar ile ilgili ne dedi gitmektedir? Türkiye'de hükümet egemenliği, iktidar egemenliği her şeyi ve her noktayı bir şekilde etkilemekte ve istediği gibi yönetmekte ve yürütmekte midir?' Bugün bu tezlerin tamamının ortadan kalktığını net bir şekilde görüyoruz" ifadelerini kullandı.türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, kendisi dahil hiç kimsenin imtiyazlı olmadığını, siyasetin şeffaflığın getirdiği milli iradenin sorumluluğu içerisinde hareket etmekle yükümlü olduğunu ve bundan sonra da bu hareket tarzını ortaya koyacağını belirten Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'de hiçbir şeyin üstü örtülmez, örtülmeyecektir. Bugüne kadar nasıl bütün meseleler toplumla, halkımızla ve milletimizle şeffaf bir şekilde paylaşılmışsa, bugünden sonra da paylaşılmaya devam edecektir. AK Parti, Türkiye'de başka bir şey gerçekleştirmiştir, bir vesayeti ortadan kaldırmıştır, paralel devlet yapılanmalarını ortadan kaldırmıştır. Demokrasiyi, toplumun hayatını, toplumun geleceğini planlamaya çalışan, mühendislik ortaya koymaya çalışan bütün unsurlarla ne pahasına olursa olsun mücadele etmiştir. Bugün de bu mücadelesini devam ettirecektir." Hukukun bağımsızlığının AK Parti'nin en temel felsefelerinden biri olduğunu bildiren Soylu, şunları kaydetti: "Devlet içerisinde bazı yapılanmalara müsaade edilmesi, devlet içerisinde alternatif ve paralel yapılanmaların oluşmasına, bunun AK Parti'ye, AK Parti'nin mensuplarıyla hiçbir ilgisi olmaksızın söylüyorum ki dünyanın hiçbir devletinde, hiçbir noktasında dünyanın hiçbir karar mekanizmasında kimse müsaade etmez. İstanbul Emniyet Müdürünün veya bir üst rütbelinin bir şekilde hem de önemli bir şekilde haberi olmaksızın Türkiye'nin siyasi veya ekonomik hayatını bu kadar etkileyen önemli bulduğumuz bir meseleyi, haber vermeksizin oluşturulan bir yapı, bilinmelidir ki bir paralel devlet yapılanmasıdır. Bunun başka hiç bir izahı yoktur. Dün Ergenekon ne yapıyorsa, dün Türkiye'de hangi şartlar ortaya konuluyorsa, bunun içinde velev ki ben olsam, velev ki kim olursa olsun bu paralel devlet yapılanmasıdır. Siyasetin buna müsaade etmemesi gerekir. Siyaset, milli iradenin temsilcisi olarak devleti yönetmekle ve idare etmekle yükümlüdür, sorumluluğunu ve yükümlülüğünü yerine getirmek, millet adına yönetmek zorundadır. Bu kadar basittir bu iş. Bu işin CHP'deki MHP'li aday iddiası kıyamet koparttı da gitmeyeceklerini açıkladı. "Hayatımda ilk defa CHP'ye oy vermeyeceğim" Merkez İlçe Başkanı Filiz Bilen de kendilerine destek vermek için çeşitli il örgütlerinin Ankara'ya gideceğini belirtti. Bilen, Erdoğan'ın aday gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Ali Erdoğan'ın ne MHP tabanından, ne CHP tabanından hedeflediği oyları alması söz konusu olamaz. Ben kendi adıma CHP'nin böyle bir karar vermesiyle hayatımda ilk defa CHP'ye oy vermeyeceğim. CHP'nin tabanı da bu refleksi gösterir mutlaka" diye konuştu. Konuşmaların ardından partililer, otobüslerle Ankara'ya doğru hareket etti. başka bir tarzı ve tarifi söz konusu değildir. Bu işin karşılıklı siyaset kavgası, karşılıklı iktidar kavgası olarak adlandırılmasını ben doğru bulmam. Dün 28 Şubat'ta hangi tavrı ortaya koyuyorsak, 27 Nisan e-bildirisinde hangi tavrı ortaya koyuyorsak, 12 Eylül 2010 Referandumu'nda hangi tavrı ortaya koyuyorsak, 1960 Darbesi'nde bizim babalarımız, dedelerimiz hangi tavrı ortaya koyuyorsa, 1971 Müdahalesi'nde hangi tavrı ortaya koyuyorsak, bugün aynı tavrı ortaya koymak zorundayız. Hukuk hepimize lazım." Bugüne kadar hayat tarzına, hukuka, demokrasiye, kanunlara müdahale eden ve neredeyse hükümeti bir korku imparatorluğunun başı olarak gösteren anlayışların, aks değiştirerek başka bir türlü söylemlerle karşı karşıya kaldığını ifade eden Soylu, "Herkes kendisine bir çeki düzen versin. Hiçbir şeyden kimsenin korkusu olmasın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bin yıldır bu topraklarda belli geleneklere sahiptir ve bu geleneklerden hiçbir şekilde vazgeçmez. Siyasetten Ahmet, Mehmet gider, yerine Veli, Selami gelir ama demokrasi, hukuk ve devletin kendi gelenekleri bu topraklarda devam eder. Bu devlette çift başlılık, üç başlılık, dört başlılık olmaz" AK Partili Günay: Soruşturmaya müdahale edildi Eski Kültür ve Turizm Bakanı, AK Parti İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili olarak Twitter'dan açıklama yaptı ski Kültür ve ETurizm Bakanı, AK Parti İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili olarak Twitter'- dan açıklama yaptı. AK Partili Günay, yaşananları 'vahim ve acı' olarak niteledi. "Öncelikli tavır emniyet ve adalet mensuplarını değiştirmek değildir." diyen Günay, "Önce, adı iddialara karışanlar soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi." görüşünü savundu. "AK Parti'ye oy vermiş milyonlar 'adalet'le kalkınan bir Türkiye umud'ettiler. Bu temiz umudu istismar eden varsa cezasını çekmesi şarttır. Bir hukuk devletinde herkes yaptığının sonucuna katlanmalıdır. Üç-beş kişi için koca bir parti zan altında kalırsa aksızlıktır, yazıktır. Yaşananlar, vahim ve acıdır. Olaylara, kararlı tavır almak gerekiyor. Öncelikli tavır emniyet ve adalet mensuplarını değiştirmek değildir. Önce, adı iddialara karışanlar soruşturmanın sağlığı için istifa etmeliydi. Bunu yapmadan,yolsuzluğa ortaya çıkaranları suçlamak yanlıştır. Hakkında takip yapılan kişinin, operasyon sürerken emniyette tayin yapması, soruşturmaya müdahaledir; affedilmez hukuk ihlali ve suçtur. Adli takibin yürütmeye bilgi vermemesi yasa ve usul gereğidir. Bundan şikayetçi olanlar, hukukçu değil mahalle bekçisi bile olamaz! Bize düşen,adaletin tecellisini sabırla beklemektir. Ancak,emniyete/yargıya müdahale adalete güveni gölgelerse sonucu daha vahim olur. Siyasi taraflılıkla-bilip bilmeden- yolsuzluğu koruyor görünmenin siyasi bedeli ağır olacağı gibi, halka ve Hakk'a karşı da vebali ağırdır." HDP'lilerin açlık grevi sona erdi DP'li milletvekillerinin, BDP'li mil- tahliye taleplerinin red- Hletvekillerinin dedilmesi nedeniyle 4 gündür sürdürdüğü açlık grevi sona erdi. HDP eş başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkcü, HDP İstanbul milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Levent Tüzel ile parlamentoda basın toplantısı düzenledi. Anayasa Mahkemesi'nin, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay için verdiği kararın BDP milletvekilleri için uygulanmamasını ve ikili hukuku protesto etmek için açlık grevi başlattıklarını anlatan Tuncel, Türkiye'nin kuruluşundan bugüne kadar ikili hukukla hep karşılaştıklarını savundu. Tuncel, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğini öne sürerek, iktidar ve anamuhalefetin de çifte standardın ortadan kalkması gerektiğini ifade ettiğini söyledi. Tutuklu milletvekillerinin cezaevinde kaldığı her gün, hukukun bir kez daha ihlal edildiğini ileri süren Tuncel, açlık grevlerine son vereceklerini ifade etti. "Tekrak savaş ilanı demektir" HDP'li Önder, "Kardeşim hırsızın hiç mi suçu yok?" Farkındalık yaratmak ve tarihsel uyarı yapmak için açlık grevinde olduklarını kaydeden Önder, "Siz Kürtler'e demokratik siyaset yapma hakkı tanıyacağız sözü verdiniz. Silahı bıraktılar, size güvendiler. Bugün ceza tesis edilse dışarı çıkacak olanı, Terörle Mücadele Kanunu ve Kürt'e reva gördüğünüz ikili hukukla burada tutuyorsunuz. Bu, Kürt'e, tekrar savaş ilanı demektir. Bunu herkes görsün. 'Sana demokratik siyaset yok, sen siyaset yapmak istesen de önüne 50 bin tane baraj kurarım' demek, yani savaş demek. Bizim yaptığımız barışı korumak, son bir hamleyle yakalamaya çalışmak" diye konuştu.

9 10 Basın-Kritik HERKES İÇİN EKONOMİ POLİ TİKA Etyen MAHÇUPYAN Oral ÇALIŞLAR Kutuplaşma ve zavallılık İstihbarat savaşları Ana meselemiz, kendisini daha kaliteli, bilgili ve değerli gören laik/modern merkezin demokratlaşmaya hazır olup olmadığıdır. İslami kesim yönetimde olduğuna göre asıl onların demokrat olup olmamasını kritik görenler olabilir. Ama dünyanın her yerinde demokrasi yönündeki her atılım, muhalefetin iktidardan daha demokrat olmasıyla mümkün olmuştur. Türkiye nin en temel sorunu, henüz toplum olunmadan millet olmaya çalışılması ve hayaldeki milletin referans alınarak toplumun kurgulanacağının sanılmasıdır. Ama ne toplum olunabildi ne de tek millet. AKP nin iktidar dönemi bu trendin bitme ihtimalini ortaya çıkardı. Laik/dindar, Türk/Kürt, Sünni/Alevi ayrışmalarını aşan bir çoğulcu bütünlük hayali belki de ilk kez gerçekçi görülmeye ve istenmeye başlandı. Ancak böyle bir toplumsallaşma siyasetin de yeniden yapılanmasını ve demokratikleşmesini ifade ediyordu. Yani vesayetçi mantığın, hiyerarşik devlet/toplum ilişkisinin de değişmesi gerekmekteydi. Nitekim sosyal alandaki çoğulculuğun hem siyaset yelpazesini genişleterek merkezi esneten, hem de melezleşme üreterek demokratik sahiplenmeyi artıran özellikleri var... Bunun anlamı, toplum olunduğu takdirde bir daha eski siyaset yapısına dönmenizin pratik olarak imkânsızlaşmasıdır. Dolayısıyla eğer eski yapıyı sürdürmek gibi bir kaygınız varsa, tabii ki toplum olmayı engellemeniz gerekir. Yani laik/dindar, Türk/Kürt, Sünni/Alevi ayrışmalarını canlı tutmak, tahrik etmek, olası yakınlaşmaları engellemek, kısacası sosyal alanı kutuplaştırmak peşinde olursunuz. Bu durum hükümeti de bir yol ayrımına getirecektir: Sosyal açıdan baktığında, hükümet toplum olmanın, kırılmaları aşmanın orta vadede kendi lehine olacağını bilir. Çünkü bunu becerebilen bir parti, giderek genişleyecek olan melezleşmeyi de temsil edecek ve çoğunluğu elde tutma imkânını artıracaktır. Ne var ki önümüzde kısa dönemde de seçimler var... Kutuplaşma belki iktidar partisinin oyunu artırmaz, ama kesinlikle tabanı tahkim eder ve kırılmalara bağlı olarak kendi cenahında ideolojik bir toparlanma yaratır. Örneğin Gezi olaylarının yarattığı kutuplaşmanın, AKP li olmayan ama Gezi nin siyasi anlamına tepki duyan birçok kişiyi ve belki de sağ tabanın önemli kısmını hükümete yaklaştırması şaşırtıcı olmaz. Bu epeyce çekici bir alternatif ve nitekim hükümet de tavrını buna göre belirlemiş gözüküyor. Sonuç kutuplaşmanın daha da artması ve kaygı verecek şekilde sosyal dokuyu tahrip etmesidir. Yeşermekte olan her türlü ilişkisellik, dinleme ve anlama halleri giderek anlamını yitiriyor, herkesi kendi cemaatinin içine hapsediyor. Sosyal alanda melezleşmenin durması yanında, birbirine ve olaylara bakışta nesnellik azalıyor, mahalle baskısı artıyor ve genel anlamda bir entelektüel kayıp yaşanıyor. Hükümet çevresinin savunma ihtiyacı her şeyin önüne geçerken, hükümet karşıtlığı da bir koalisyon cephesi oluşturmakta. Ne var ki cepheleşmenin iktidara yararı muhtemelen söz konusu koalisyona olan yararından fazla. Bu durumda AKP dışında duran ve esas olarak laik sıfatıyla toparlayabileceğimiz cephenin farklı bir siyaset geliştirmesi gerekiyor. AKP nin cepheleşme gücünü kıran, kutuplaşmayı anlamsızlaştıran bir siyaset... Ama yine aynı noktaya dönüyoruz: Böyle bir siyaset demokratikleşmeyi ifade eder. Sadece hükümetin değil, bizzat devletin ve laik kesimi de içeren merkezin demokratikleşmesini... Kısacası siyasi iktidarın demokratlaşmasını isteyip kendi kesiminizin aynı kalmasını hayal ettiğinizde, AKP nin alternatifi olarak ancak bir tür Ergenekon dünyası ürettiğinizde hiçbir şey beceremiyorsunuz. Dolayısıyla ana meselemiz, kendisini daha kaliteli, bilgili ve değerli gören, esas niteliği itibarıyla laik/modern merkezin demokratlaşmaya hazır olup olmadığıdır. İslami kesimin demokratlığı ikincildir... Onlar yönetimde olduğuna göre asıl onların demokrat olup olmamasını kritik görenler olabilir. Ama dünyanın her yerinde demokrasi yönündeki her atılım, muhalefetin iktidardan daha demokrat olmasıyla mümkün olmuştur. Bu açıdan bakıldığında İslami kesimin demokratlıktan uzak olması, diğerlerinin işini kolaylaştıran bir avantaj olarak da görülmeli. Yapılması gereken, iktidarın kendi tabanı üzerinden etkilenmesine çalışılması, yani demokratik taleplerde bizzat AKP tabanını da yanına çekerek alternatif siyaset oluşturulması. Yapılmakta olan ise bunun tam tersi... Son olaylar laik/modern merkezin İslami kitleyi bir bütün olarak kaybetmesine, hasımlaştırmasına yol açtı. Gezi sonrasında laik/modern kesimin daha da yalnızlaştığını ve yurtdışından medet aramak zorunda kaldığını görmekte yarar var. Bu ise onları demokrasi talebini klişeleştiren darbeciler konumuna soktu. Yaklaşan seçimler ve Mısır da yaşananlar veri alındığında bu durumun değişme şansı pek yok. Muhalefetin tek makro siyaseti Türkiye yi Mısır yapmaktan ibaret. Bu ise, eğer samimi olacaksak, bir tür zavallılıktan başka bir şey değil... Zaman 5 Ekim 2013 AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik, medyada yer alan ve bazı cemaat mensuplarını hedef haline getirme amacını taşıdığı düşünülen MİT fişlemeleri konusunda çeşitli değerlendirmelerde bulundu. MİT Müsteşarı ve yardımcısıyla konuştuğunu, yayımlanan fişleme belgelerinin kimseyle paylaşılmadığını, onların kuruma gönderilen ham istihbarat raporları olduğunu ifade etti. Çelik in açıklamasını gerçek kabul etsek de, ortada anormal bir durum olduğunu, yurttaşını tehlikeli gören zihniyetin, Teşkilat içindeki hâkimiyetini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Fişleme ye devam ediliyor anlaşıldığı kadarıyla. Bir ülkenin istihbarat örgütünün çeşitli yöntemlerle bilgi toplamasında, güvenlikle ilgili değerlendirmeler yapmasında, iç ve dış emniyeti tehlikeye atması muhtemel örgüt ve kişilerle ilgili takiplerde bulunmasında bir anormallik yoktur. Bununla birlikte, devletlerin istihbarat ve güvenlik örgütlerinin geçmiş karnelerinin kara noktalar la dolu olduğu bir gerçek. Toplumu hedef alan ve kitleleri kışkırtmayı amaçlayan birçok provokasyonun, bu tür devlet örgütlerince tezgâhlandığı ve katliamlara varan sonuçların doğduğu, sır değil. İstihbarat raporlarıyla insanların haksız yere suçlandığını, hayatlarının zindan edildiğini defalarca gördük. MİT te son yıllarda yaşanan en objektif değişim şu: Teşkilat, asker yönetiminden çıkarak sivil siyasi irade nin etki alanına girdi. Gizli kapılarını açtı, daha görünür hale geldi. Ancak siyasi kavgalar ve iç kamplaşma, belli ki, MİT raporlarını ve fişleme sistemini etkilemeye devam ediyor. Hüseyin Çelik, Bunlar ham raporlardı diyor. Mümkündür ama toplumun güvenliğiyle bağdaştırılamayacak kasıtlı bir istihbarat faaliyetinin yürütüldüğü de bir başka gerçek. MİT, iktidarın siyasi hedeflerine yönelik bir istihbarat çalışması yürütüyor tezini doğrulayan bir görüntü oluşuyor. Çelik in saptamalarından birisi, bilgilerin MİT içinden kasıtlı olarak sızdırıldığı yönünde. Bu iddia, bir ekibin, söz konusu fişleri, MİT Müsteşarı na rağmen bazı gazetecilere servis etmiş olması, olabilmesi anlamına geliyor. MİT in başına Sayın Hakan Fidan da gelse Ahmet, Mehmet de gelse on yılların alışkanlığından bir günde sıyrıldığını iddia etmek doğru değil diyor Çelik. Rasgele birileri böyle bir cesaret gösterip belgeleri belli bir gazeteciye servis edebilir mi? Burada Cemaat şüphesi yeniden devreye giriyor. Belgelerin servis edildiği kişiyi, o kişinin siyasi kimliğini dikkate aldığımızda, bir ilişkiler ağı fotoğrafı oluşuyor. Fişleme konusu da, fişlemenin deşifre edilmesi de, hükümet ile cemaat arasındaki kavga ve çekişmenin yeni ağırlık merkezine dönüşüyor. Bu yeni belge savaşları, kavganın boyutlarının, teşkilat içi iktidar hesaplaşmalarına yol açabilecek kadar geniş bir alana yayıldığını gözler önüne seriyor. Daha önce, emniyet istihbarat bölümünden bazı toplu tayinler yapılması üzerine, cemaate yakın gazeteler, En değerli polisler hedef alındı anafikrini içeren yayınlar yapmışlardı. Benzer bir ayrışmanın yargı ekseninde de yaşandığı, herkesin malumu. MİT konusu, cemaat ile hükümet arasında, en ciddi çatışma ekseniydi. Şimdi önümüzde yeni bir boyut açılıyor: Artık MİT in içinde bir çatışma, bilek güreşi olduğundan söz etmek mümkün. Demokrasi yolculuğu veya sivilleşmeden söz eden iki grup, ellerinde istihbarat raporları, birbirlerini açığa düşürmek için belge savaşı yapar hale geldiler. Raporu veren, sızdıran neyi hedefliyor? Belli ki bir hesaplaşma içindeler ve kafa kaldırıyorlar.istihbarat örgütünü ele geçirmek için, poliste etkin olmak için, yargıyı yönlendirmek için bir rekabet yaşanıyor. Hükümet de elindeki olanaklarla durumu kontrol etmeye çalışıyor. Türkiye de gerçek bir değişim yaşanması, özgürlüklerin ve barışın gerçekleşmesi için daha çok yol almamız gerektiği, netlik kazanıyor... Radikal 5 Ekim 2013 DEDAŞ tan 100 kişilik ekiple kaçak elektrik operasyonu ayıp kaçağın yüzde 60 ları aşkın olduğu Şanlıurfa da Dicle Elektrik KDağıtım Anonim Şirketi (DEDAŞ) ekipleri, kaçak elektrik operasyonuna çıktı. 3 mahallede gece yapılan operasyonda yüzlerce konutun sayaçları kontrol edildi. Kaçak kullanıcılara yüklü miktarda ceza kesildi. DEDAŞ, Şanlıurfa nın Direkli, Onikiler ve Eyübiye mahallelerinde eş zamanlı kaçak elektrik operasyonu düzenledi. Yaklaşık 100 kişilik ekibin katıldığı operasyonda, polis de eşlik etti. Sayaçları tek tek kontrol eden DEDAŞ, kaçak kullanıcılara bin 500 ile 4 bin 500 lira arasında para cezası kesti. Bazı tüketicilerin de elektrikleri kesildi. DEDAŞ ekipleri operasyon sırasında bazı konutların ise sayacının olmadığını tespit etti. DEDAŞ yetkilileri, ayrıca hanelere eski saatlerin değiştirilmesi uyarısında bulundu. DEDAŞ ın düzenlediği kampanya kapsamında ay sonuna kadar sayaçların ücretsiz değiştirildiğini hatırlatan DEDAŞ yetkilileri, vatandaşın bu fırsattan yararlanmasını istedi. Kaçak elektrik kullandığı tespit edilenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını da ifade eden DEDAŞ yetkilileri, vatandaşlara helal elektrik kullanması yönünde çağrıda bulundu. Öte yandan yetkililer operasyonların devam edeceğinin söyledi. DEDAŞ yetkilileri şu ifadelere yer verdi: "Kaçakları önlemek ve elektriklerin helal yoldan vatandaşlara ulaştırmak için çaba sarf ediyoruz. Burada sayaçsız kullanım, kaçak kablo ve film gibi sayacın dönmesi engelleyecek şeklinde tüketimleri gördük. Fotoğrafları çektik. Emniyet ekipleri ile birlikte çalışmalara devam edeceğiz. Benim buradan Şanlıurfa halkına söyleyeceğim elektrik tüketimini düzgün bir şekilde sayaçtan geçirerek helal bir şekilde kullanmalıdır. Operasyonları düzenli olarak devam ettireceğiz. Kaçağın belini kıracağız. Kimse kaçak elektrik kullanmasın. Çünkü kaçağın bahanesi olmaz." 4 yaşındaki Şeyma 5. kez anjiyo olacak Yozgat ta 8 aylıkken, 6 farklı sağlık sorunu ile dünyaya ge len 4 ya şın da ki Şey ma Ak baş, 5. kez an ji yo ola cak. Yozgat ın İnçceçayır Köyü nde Aysel ve Alparslan Akbaş çiftinin dünyaya gelen ilk çocuğu olan Şeyma Sedef Akbaş, doğumunun ardından kalbinde iki ayrı delik, kalbe giden iki ana damarda sorun olduğu, sol akciğerinin bulunmadığı, yemek borusuyla solunum yolu arasında bir delik olduğu tespit edildi. Doğar doğmaz yaşam mücadelesi içine giren Şeyma için doktorlar uzun süre yaşamasının mümkün olmadığını söylemişti. Solunum sıkıntısı nedeniyle 2 yaşına kadar burundan girilen hortum sayesinde sıvı gıdalarla beslenen Şeyma ya 24 Aralık Salı günü 5 kez anjiyo yapılacak. Yozgat ta daha önce görev yapan Sağlık İl Müdürü Mustafa Uyanık ın Akbaş ailesine yakın ilgisi ile Şeyma nın tedavisine Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde başlanmıştı. Halen tedavi ve kontrollerine Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi'nde devam edilen küçük kız, bir an önce sağlığına kavuşmayı bekliyor. Evde 4 saatte bir mutlaka oksijen tüpüne bağlanması gereken küçük Şeyma, sağlığına kavuşmayı, akranları gibi koşup oynamayı istiyor. Baba Alpaslan Akbaş, sürekli sağlık kontrolüne götürdüklerini, fakat kızının hala aynı sağlık sorunları ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Kendisinin asgari ücretle bir akaryakıt istasyonunda pompacılık yaparak evinin geçimini sağlamaya çalıştığını kaydeden Alparslan, "İki çoğumdan ilki olan 4 yaşındaki kızım Şeyma nın sağlık sorunları nedeniyle büyük üzüntü yaşıyoruz. Evde 4 saatte bir mutlaka oksijen tüpüne bağlanması gerekiyor. Yoksa hareket ettiği zaman, yorulduğu zaman ellerinde yüzlerinde morarmalar oluyor. Doğduğundan bu yana kalbindeki sorun yüzünden sürekli Ankara ya tedaviye götürüyorum. Asgari ücretle çalıştığım için maddi açıdan sıkıntı çekiyorum. Kendim için bir şey istemiyorum, ama devlet yetkililerimizden çocuğumun sağlığına kavuşması için yardım istiyorum. diye konuştu. Anne Aysel Akbaş da aynı ifadeleri kullanarak, küçük Şeyma nın iyileşmesi için yetkililerden yardım istediklerini belirtti. Anne Akbaş, "Büyük üzüntü yaşıyoruz. Çocuğumun iyileşmesini istiyorum. Eşim istasyonda pompacılık yaparak geçimimizi sağlamaya çalışıyor. Devletimizden yardım istiyoruz." Suriye'deki iç savaştan Türkiye'ye sı - ğı nan çift, Si irt'te dün ya evi ne gir di. Suriyeli çift, Siirt'te dünya evine girdi Türkiye'de 2 yıldır sığınmacı olarak yaşayan 30 yaşındaki Halepli Muhammed Abdullah ve Kamışlılı Nur Gello, Siirt Aile Destek Merkezi'nin (ADEM) destekleriyle Alyans Düğün Salonu'nda düzenlenen törenle dünya evine girdi. Muhammed Abdullah, üniversitedeyken tanıştıkları ve Suriye'de nişanlandıkları Nur Gello ile çıkan savaştan dolayı evlenemediklerini, birbirlerine Siirt te tekrar kavuştuklarını söyledi. Gelin Gello, "Biz Suriye'de tanıştık nişanlandık, sonra savaş çıktı. Şimdi Türkiye'de evleniyoruz." Damat Abdullah da Siirtlilerin kendilerine aile olduklarını belirterek "Benim ailem yok, geri kalan yakınlarım da Suriye'de oldukları için düğünüme katılamadılar. Ama burada bütün Siirtliler bana aile oldu ve bu düğünle beni çok mutlu etti." Düğün organizasyonunu yapan Siirt ADEM Müdürü Ayşe Demir, gelinin ADEM de kursiyer olarak çalıştığını kaydetti. Demir, "Şu anda çok mutluyuz, Suriyeli çiftimizi evlendiriyoruz. Bunlar savaştan kaçan çiftler, bunlar yaklaşık 3 yıldır nişanlıydılar. Ama savaş mağdurları oldukları için düğünlerini yapamamışlardı. Bizden böyle bir talepleri oldu, biz de Siirtlilerin hayırsever duygularını biraz ön plana çıkardık ve onları evlendirdik. Onların mutlu olması bizi de mutlu ediyor."

10 Eği tim11 HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Veliler 'forma' dedi TOEG ortak sınavları ne zaman açıklanacak? MEB'in yap tı ğı okul lar da kı ya fet an ke ti ne gö re özel okul öğ ren ci ve li le ri nin yüz de 97'si, dev let okul öğ ren ci ve li - le ri nin ise yüz de 90'ı for ma kul lan ma yı ter cih et ti. MEB'in okullarda kıyafet anketinde velilerin yüzde 90'ı öğrencilerin forma giymesini istedi. Özel okullarda ise forma tercihi yüzde 97 oldu. MEB, okullarda "serbest kıyafet' uygulaması ile ilgili anket düzenledi. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü'nün anketi 81 ilde 26 bin 708'i resmi, 750'i özel olmak üzere 27 bin 458 okulda gerçekleşti. Ankette ilkokulların yüzde 89'u forma, yüzde 11'i serbest kıyafet, ortaokulların ise yüzde 92'si forma, yüzde 8'i serbest kıyafeti tercih etti. ÖZELDE YÜZDE 98 Özel okullarda ise forma tercih oranı yüzde 100 oranlarına yaklaştı. Özel ilkokulların yüzde 97'si forma, yüzde 3'ü serbest, özel ortaokulların ise yüzde 98'i forma, yüzde 2'si serbest kıyafet tercih etti. Okullarda geçen yıl yapılan aynı ankette resmi devlet okullarının yaklaşık yüzde 20'si serbest kıyafeti tercih ederken bu sene yüzde 10'u serbest kıyafet ile eğitime devam etti. SERBESTİN CAZİBESİ BİTTİ MEB yetkilileri bu durumu, geçen yıl başlayan serbest kıyafet uygulamasının önce cazip geldiğini ancak daha sonra çocukların dış görünüşlerine odaklandıkları ve çeşitli kaoslara neden olduğu için tercih edilmediğini söyledi. MEB, okullarda kıyafet uygulamasını velilerin tercihine bıraktı. Velilerin yüzde 50'isinden fazlasının tercihi uygulanıyor. Haber Merkezi Üstün zekâlılar erken yaşta üniversiteli olacak MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü, özel yetenekli öğrencilere daha iyi eğitim olanakları sunabilmek amacıyla hazırladığı ve şubat ayında kamuoyuna duyurulan "Özel Yetenekli Bireyler Strateji ve Uygulama Planı"nı hayata geçirecek mevzuat hazırlıklarına hız verdi. Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Mustafa Baloğlu, tasarlanan düzenlemenin kabulü halinde özel yetenekli öğrencilerin ilkokul, ortaokul ve lisede "birer kez" sınıf atlayarak, 15 yaşında üniversiteye gitme şansı elde edebileceğini söyledi. Baloğlu, özel yetenekli çocuklara daha iyi eğitim fırsatı sağlamak amacıyla hazırlanan planla ilgili şu bilgileri verdi: Strateji belgesinin çıkış noktası, "özel yetenekli" diye nitelediğimiz bu grup çocuklara şimdiye kadar yeteri kadar eğilemediğimizin farkındalığı, kaygısı ve konunun öneminin artık iyice gün yüzüne çıkmış olmasıdır. Zira bu nitelikte çocuklar ve gençler dünyada birer yatırım alanı olarak görülüyor. Gelişmiş ülkeler bu nitelikte gençleri kaçırmak istemiyor. Örneğin bizim üniversite sınavında dereceye giren öğrencilerin hepsine burslu okumaları için Amerika'- dan ve başka ülkelerden ulaşılıyor. Strateji belgesi, öncelikle eğitim modelleri geliştirmek istiyor. Ardından bu işi yapabilecek personelin yetişmiş olması lazım. Nitelikli öğretmenler yetiştirilmesi büyük önem taşıyor. Bu noktada, dünya genelinde var olan 30 civarındaki modelden biri de, ülkemizde özel yetenekli çocukların eğitimlerine katkı amacıyla 1995 yılında kurulmuş olan ve şu anki sayıları 70'e yaklaşan Bilim Sanat Merkezleri'dir. BSM'lerin norm kadroları oluşturuldu, şimdi o kadrolara öğretmenlerin hangi kriterlere göre ve nasıl seçileceği konusu üzerinde çalışıyoruz. Uygulanabilir/ sürdürülebilir bir yapı oluşturulması çok önemli. Bunun sürdürülebilir olması için öğretmenin, "Evet, ben buranın öğretmeniyim, burada kalıyorum, seneye de ben kullanacağım" duygusuna sahip olması lazım. Sınıf atlama mevcut sistemimizde de olan bir şey. Bazı öğrencilere ilkokulda "bir sene" sınıf atlatabilirsiniz. Ancak ailenin ve öğretmenin bilinç düzeyiyle ilgili bir konu olduğu için çok kullanılan bir sistem değil. Sınıf atlatmanın faydası da var, ama sakıncası da olabilir. Bizim teklifimiz, "ilkokulda bir, ortaokulda bir, lisede bir" olmak üzere üç kere sınıf atlatılması. Bu gerçekleşirse çocuk 15 yaşında liseden mezun olabilecek.. sınıf öğrencileri, Temel 8 Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi merkezi ortak sınavlarının sonuçlarını beklemeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kaldırılan SBS yerine uygulanmaya başlanan Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi merkezi ortak sınavları sona erdi Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen sınavlara katılamayan adaylar için Aralık tarihlerinde düzenlenen mazeret sınavlarının da tamamlanmasıyla birlikte adaylar sonuçları beklemeye başladılar. Adaylar sınavların ardından yayınlanan soru ve cevapların ardından kendi puanlarını aşağı yukarı tahmin etseler de resmi açıklamanın yapılmasını bekliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı ise sonuçların Ocak ayında açıklanacağını bildiridi.temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi Merkezi Ortak Sınavı sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığının resmi sitesinde olacak. D Ü N K Ü Ç Ö Z Ü M Ç E N G E L Başarısız öğrencinin bursu kesilecek Başbakan Erdoğan'ın 1.5 milyona yakın üniversite öğrencisine burs ve öğrenim kredisine zam yapıldığı müjdesini vermesinin ardından devlet burslarıyla ilgili ilginç bir detay ortaya çıktı. Maddi imkânsızlıklar içinde üniversiteye giden ve devletten burs alan öğrencilerin derslerindeki kötü performansları burslarına mal oldu. Son 8 yılda başta derslerinde başarısız olan öğrenciler olmak Son sekiz yılda, derslerinde başarı gösteremeyen 150 bin üniversite öğrencisi, burs hakkını kaybetti. 4'ten fazla zayıfı olanın bursu kesiliyor. üzere 150 bin öğrencinin burs hakkını kaybettiği ortaya çıktı. Öğrencilere verilen bursların kesilmesinin en önemli sebepleri arasında gösterilen başarısızlık, toplam derslerden dört veya daha fazlasından başarısız olunmasıyla ölçülüyor. Bursu kesilen öğrenci isterse devletten öğrenim ve katkı kredisi alabiliyor. YURTKUR, geçen yıl 348 bin 904 öğrenciye burs ve 667 bin 359 öğrenciye öğrenim kredisi verdi. B U L M A C A

11 12 HERKES Sağ lık Aşırı katı diyetler panik atağı tetikliyor Ö zel Gaziosmanpaşa Hastanesi'nden Psikiyatrist Dr. Oya Bozkurt, panik atakla ilgili sorularımızı yanıtladı: Panik atak nedir? Panik atak; çarpıntı, terleme, titreme, boğulma, göğüste ağrı, bulantı, karın ağrısı ve baş dönmesi gibi şikayetlerin hissedildiği, beraberinde kontrolünü kaybetme, delirme korkusu ya da ölüm korkusu duyulmasına neden olan bir süreçtir. Ataklar aniden başlar ve genellikle hızlı bir şekilde, 10 dakika veya daha kısa bir sürede doruk noktasına ulaşır. Ataklar yaklaşık olarak dakika sürer. Ancak bazen yalnızca biriki dakika, bazen de bir saatten daha uzun olabilir. HERKESİN ATAĞI FARKLIDIR Herkesin panik atağı kendine özgü özelliklere mi sahiptir? Panik atak hastalığı olan her insan aynı belirtilere sahip değildir. Panik atağın şiddeti ve ona eşlik edebilecek başka hastalıklar düşünüldüğünde, hastalık süresi ve sürecinin de kişiye özgü olduğu unutulmamalıdır. Hangi nedenler panik atağa davetiye çıkarır? Uzun süreli açlık ya da aşırı katı yapılan diyetler. Aşırı stres, yorgunluk, uykusuzluk. Şeker hastalığı, tiroid hastalıkları gibi bazı sistemik hastalıklar. Kafein, sigara, alkol ve bazı uyuşturucular (LSD, esrar ve kokain). Kortizon ve astım tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da panik atakları tetikleyebilir. GENETİK OLABİLİR Biyolojik etkenler: Araştırmalar; paniğin biyolojik kökenlerini ortaya çıkarmıştır. Beyin yapısı ve işlevlerindeki anormallik yüzünden panik oluşabiliyor. Genetik etkenler: Çalışmalar; birinci dereceden akrabalarında panik atak hastalığı bulunanların, bu hastalığa yakalanma oranının 4-8 kat daha fazla olduğunu kanıtladı. Psikososyal etkenler: Davranışçı yaklaşıma göre; panik atak, annebaba davranışı modellenerek öğrenilir. Örneğin sürekli kaygılı, endişeli anne- babaların çocukları bir süre sonra onlar gibi davranmaya başlarlar. KALP KRİZİ İLE KARIŞTIRMAYIN Panik atak ile kalp krizi belirtileri karışır mı? Panik atak hastası olan kişinin; bir yakını, arkadaşı kalp krizi geçirmiş ya da krizden ölmüşse, kalp krizi geçirme korkusu ve evhamı daha da artar. Panik atak anında; göğüste sıkışma, yanma, batma, ağrı, sol kola vuran ağrı ve uyuşma, çarpıntı ve kalbin göğüs kafesinden fırlayacak gibi olması, nefes darlığı, terleme, ateş basması, mide bulantısı şikayetleri olur. Bu belirtilerin bir kısmı kalp krizinde de yaşanmaktadır. Bu nedenle ilk defa panik atak geçiren kişinin kardiyolojik muayeneden geçirilmesi gerekir. Ancak kardiyolojik muayenesi normal olan ve atak geçirmeye devam eden kişi, psikiyatri tedavisi görmeli. Araştırmalar; psikiyatrik tedavi görmeyen panik atak hastalarının yüzde 20-25'inin kalp-damar hastalığına yakalandığını gösteriyor. NEFES EGZERSİZİ BAŞARILI OLUR Panik atak nasıl tedavi ediliyor? Hastalığın tedavisinde; ilaç tedavisi ve bilişsel-davranışçı psikoterapi uygulanabilir. Hastalığın şiddetine göre uygulanan ilaç kombinasyonları, tedavide olumlu sonuçlar verir. Bilişsel davranışçı psikoterapi tedavisinde amaç, hastanın duygudüşünce-davranış sistemleri üzerinde çalışmaktır. Nefes egzersizleri, gevşeme egzersizleri gibi teknikler de faydalı olabilir. Panik atak hastası, ömür boyu ilaç kullanmak zorunda mı? İlaç kullanımı en az 8-12 ay sürer. Ancak iki yıla kadar da uzayabilir. Tedavi bırakıldığında ataklar tekrarlayabilir. Hastalığın yenilemesinin en önemli nedeni; hastaların birkaç ay içerisinde iyileştiklerini düşünüp tedaviyi kesmeleridir. BELİRTİLERİ Kalp çarpıntısı ya da göğüs ağrısı Nefes almada güçlük Bayılacakmış gibi hissetme Terleme Midede rahatsızlık, kusacakmış gibi hissetme Vücutta titreme ve halsizlik Kontrolünü kaybetme korkusu Çevreyi gerçek değilmiş gibi algılama Ölüm ya da aklını kaybetme korkusu. Ö zel Gaziosmanpaşa Hastanesi'nden Psikiyatrist Dr. Oya Bozkurt, Obsesif Kompülsif Bozukluğu ile ilgili sorularımızı yanıtladı... Tipik obsesyon ve kompülsiyonlar nelerdir? Obsesyon, yani saplantı; mantık dışı olmasına rağmen kişinin isteği dışında ısrarlı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen yineleyici düşüncelerdir. Kompülsiyonlar (zorlantı) ise; kişinin gerçekleştirmek zorunda hissettiği tekrarlayıcı davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Anksiyete yaratan obsesyonlardan kurtulmak için yapılan bu davranışlar bir kısır döngü yaratarak aslında sıkıntıyı daha da artırır. Tipik kompülsiyonlar; el yıkama, kontrol etme, sayma, düzenleme şeklinde görülür. Evden çıkmadan önce kapılar, pencereler, ocaklar sık sık kontrol edilir. Bu hastalar genellikle titiz, düzenli ve kusursuzluk arayan kişilik yapısı gösterdikleri için dışa vuran davranışlarında düzenli, titiz, aşırı kontrollü ve kuralcıdırlar. Düşüncelerinde sürekli bir tereddüt ve kararsızlık dikkat çeker. Bir şeyi ne kadar sorgular veya yaparsak OKB tanısı alırız? Sablantılar ve zorlantılar günde bir saatten daha uzun zaman alıyorsa ve zamanın boşa harcanmasına yol açıyorsa; OKB teşhisi konur. İÇİN EKONOMİ POLİTİKA OKB teşhisi nasıl konur? OKB için laboratuvar testi yapılmaz. Doktor hastanın ritüellere ayırdığı zaman da dahil olmak üzere hastanın belirtilerini değerlendirerek teşhisini koyar. En önemli tanı kriteri; kişinin hoşuna gitmese de bazı düşünce ve davranışları tekrar tekrar yapmasıdır. Ayrıca bunlarla geçen süre de önemlidir. KİŞİ KENDİNİ SINIRLAMAZ Bir şeyi devamlı ya da çok fazla düşünmemek mi lazım? Günlük yaşantımızın gerektirdiği ölçüde elbetteki dikkat, kontrol ve düşünmemizi zorunlu kılan birçok durum vardır. Bunları olağan düzeyde düşünmek hastalık anlamına gelmez. Zaten OKB bir hastalıktır. Kişi neyi, ne kadar düşüneceğini ve uygulayacağını sınırlayamaz. Elinde olmadan böyle bir tutum sergiler. Yani bir şeyi üç-beş kere tekrarlamak OKB yapmaz; OKB olduğu için üç-beş kere yapar. YAYGIN OBSESYON BELİRTİ- LERİ Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma Başkasına zarar vermekten korkma Hata yapmaktan korkma Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma Şeytanca veya günahkar düşünmekten korkma Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı YAYGIN KOMPÜLSİYON BE- LİRTİLERİ Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya elleri yıkama El sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma TEKRARLARA DİKKAT Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme Belirli bir sıraya göre yemek yeme Akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama DAVRANIŞ TERAPİSİ İLE TE- DAVİ OKB ne kadar yaygındır? Çalışmalar; ülkemizde OK- B'nin yüzde 3.7 oranında olduğunu gösteriyor. Rahatsızlık ilk olarak çocuklukta ve gençlikte ortaya çıkıyor. Irk ve sosyoekonomik altyapı fark etmeden kadın ve erkekleri eşit oranda etkiliyor. Genç ve güzel kalmanın sırrı Uzman Diyetisyen İpek Ağaca, zayıf olmanın artık yeterli olmadığını, genç ve güzel bir beden için iyi beslenmenin şart olduğu belirterek, "Domatesin içinde bulunan maddeler güzellik ve gençlik verir" Ağaca yaptığı açıklamada, renklere göre beslenilmesi gerektiğini ifade etti. Ağaca, zayıf olmanın artık yeterli olmadığını genç ve güzel bir beden için iyi beslenmenin şart olduğunu söyleyerek, "Kırmızı, enerjinin rengidir bu yüzden domates hayatımızda mutlaka olmalıdır. Domatesin içinde bulunan maddeler güzellik ve gençlik verir. Mevsimi dışında da dometes tüketilmemeli, bu durumlarda püresi, Her gün bir saatini saplantılarına harcayan hastadır konservesi ve salçası tercih edilebilir" diye konuştu. Ağaca, mor renk olarak ise narın mucizevi bir meyve olduğuna dikkat çekerek şunları kaydetti: "Antioksidanı en yüksek gıdalardan birisidir. Günde en az yarım porsiyon nar gençlik ve güzellik için önemlidir. Turuncu beslenme dediğimizde ise havuç, hurma, kuru kayısı gibi ürünler antioksidan içerdiği için gençlik ve güzellik sağlar. Beyaz gıdalar ismi gibi temizlik yani detoks için gereklidir. Beyaz gıdalar arasında sayabileceğimiz; armut, elma, ayva, kereviz, soğan, sarımsak gibi gıdalar mutlaka OKB nasıl tedavi edilir? Hastalar başlangıçta saplantı ve zorlantılarını gizlemeye çalışır. Bunları, kendi çabalarıyla yenebileceklerini düşünürler. Yaşam kaliteleri ciddi şekilde etkilenmeye başladığında psikiyatristlere başvururlar. OKB kendi kendine geçmez, bu yüzden tedavi edilmesi önemlidir. En iyi tedavi yöntemi; ilaç ve bilişsel davranış terapisidir. İŞ VE OKUL DEĞİŞİKLİĞİ RA- HATSIZLIĞI TETİKLER Nedeni tam olarak anlaşılmamış olsa da, araştırmalar biyolojik ve çevresel faktörlerin OKB ile ilişkili olabileceğini göstermiştir. Biyolojik faktörler: Araştırmalar; serotonin adı verilen nörotransmitlerin seviyesinin düşmesi ile OKB gelişimi arasında bir bağlantı saptamıştır. Serotonin dengesizliğinin ebeveynden çocuğa geçtiği kanıtlandı. Bu da OK- B'nin genetik olabileceğini gösteriyor Çevresel faktörler: Bazı çevresel faktörler OKB'yi tetikleyebilir. Belirli çevresel faktörler ise kişide var olan bu rahatsızlığı kötüleştirebilir. Bunlar: Taciz, yaşamsal değişiklikler, hastalık, sevilen birinin ölmesi, iş veya okulla ilgili değişiklikler veya problemler olabilir. tüketilmelidir. Kahverengi gıdalar arasında yer alan kakao ve kahve sağlık için faydalıdır. Günde iki üç fincan tüketilebilir. Yeşil gıdalardan kivi, maydonaz ve roka mutlaka tüketilmelidir. Özellikle kivi C vitamini çok yüksek bir meyvedir. Siyah gıdalar, özellikle siyah erik ve siyah üzümün antioksidan gücü yüksektir. Her gün mutlaka tüketilmelidir." Ağaca zayıf ve genç kalabilmek için ara öğün olarak ise siyah erik ve kuru siyah üzüm tercih edilmesi gerektiğini anımsatarak, "Kışın ne kadar unutsak da su içmeye devam etmeliyiz. Günde mutlaka 10 bardak su içilmelidir" İS TAN BUL AN KA RA Türkiye'de bir hafta yağış yok, yüksek basıncın etkisiyle sisli, bulutsuz ve şiddetli ayazın olduğu bir hava olacak. Zayıf rüzgarlar nedeniyle de hava kirliliğinde de artış da yaşanabilir. İstanbul'da havanın açık olmasıyla öğle saatlerinde sıcaklık dereceye çıkacak ama güneş battıktan sonra ayaz nedeniyle çok üşüten bir hava var, kentte pus da etkili. Ankara ayazın etkisinde kalmaya devam ediyor. Sıcaklık sabah sıfırın altında, gün ortası 3 derece. İzmir'de rüzgar zayıfladı, hava güneşli, sıcaklık 12 dereceye çıkacak ama akşamüstleri hava hızla soğuyor. Bursa puslu 11, Adana güneşli, 16 derece. Marmara'da 6 gün hava bulutsuz ve biraz puslu. Sıcaklıklar öğle saatlerinde 11 ila 12 dereceye çıkacak ama günün çoğu saatti yine de soğuk geçecek. Gece sıcaklık 2 derecelerde. İç Anadolu'da bulutsuz gökyüzü nedeniyle, günün büyük bölümü dondurucu soğuğun ve sisin etkisinde geçiyor. Gündüz sıcaklık 2-3, gece ise -4 ile -12 derece arasında değişiyor. Güney Ege'de ki yağmur kesiliyor, ayın 27'sine kadar da bölgede yağış beklenmiyor. Rüzgarlar zayıf olduğundan bu bölgede de sis görülüyor. Sadece öğle saatlerinde sıcaklık derecelerde, diğer saatler bu bölgede de soğuk, Muğla gece 1 derece. Akdeniz'de hava güneşli ve sıcaklık dereceye çıksa da, rüzgar soğuk estiğinden yine de üşütüyor. Güneydoğu'da dondurucu soğuklar etkili. Gaziantep 11 dereceye kadar çıkıyor ama Diyarbakır -4 derecede kalıyor. Doğu Anadolu'da göl ve nehirlerin donmasına neden olan çok şiddetli soğuklar sürüyor. Gece Erzurum -16, Muş - 20 derece. Karadeniz'de uzun bir süre yağış yok, güneşli ama soğuk bir hava olacak, Bolu 4, Samsun- Trabzon arası 9-10 derece. İç kesimlerde yoğun sis ve pus da var. İZ MİR AN TAL YA Bu gün 23 Aralık Pazartesi Bu gün 23 Aralık Pazartesi Bu gün 23 Aralık Pazartesi Bu gün 23 Aralık Pazartesi 13 Rüz gar Nem 14 %63 5 Rüz gar Nem 13 %76 16 Rüz gar Nem 22 %96 19 Rüz gar Nem 20 %

12 Turizm13 Kuş cenneti buz tuttu Vatandaşlar, sazlıkları buz üstünde biçmeye devam etti. Kayseri'de bulunan Sultan Sazlığı Kuş Cenneti, soğuk havalar nedeniyle buz tutarken, yöre halkı geçimlerini sağladıkları sazlıkları buz üstünde biçmeye devam etti. Sultan Sazlığı Kuş Cenneti'ne Zamantı tünelinden su verilmesi sayesinde, su seviyesinin en üst düzeye ulaşması yöre halkını sevindirirken, soğuk havalar nedeniyle Kuş Cenneti buz tuttu. Sazlığın buz tutması sonrasında sadece kıyı kesimlerde kamış kesimi yapan ve faytonlarla sazlığın iç kesimlerine girebildiklerini söyleyen Al i Özkara 'Daha iç kesimlere girerek 150 bağ kamış biçtik. Sazlığın buz tutması işimizi biraz daha kolaylaştırdı' Yenihayat köyü muhtarı Mustafa Ayhan da geçimini kamış biçiminden sağladığını, 18 Aralık tarihinde sazlığın buz tuttuğunu belirterek, 'Yenihayat ve Sindelhöyük köyünden geçimlerini kamış keserek sağlayan yaklaşık 200 kişi buz tutan sazlıkta kamış biçimi işini daha rahat sürdürüyor' Tepebağ turizme kazandırılsın Turizm Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Adana Bölgesel Yürütme Kurulu (BYK) Başkanı Nesrin Göçhan, turizm sektörü temsilcilerinin geçtiğimiz yıllarda başlatılan Tepebağ Projesi nin bir an önce tamamlanmasını beklediğini söyledi. Göçhan, yaptığı açıklamada, Adana nın yüzyıllardır önemli medeniyetlerin yaşadığı yöre olduğunu söyledi. Göçhan, Bu nedenle Adana azımsanmayacak tarihi, kültürel ve coğrafi potansiyele sahip. Bu potansiyeli atıl halden aktifliğe dönüştürmek için yerel yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin turizm projeleri üretip, yatırımcılara sunmaları gerekmekte. Amasra, Beypazarı ve Eskişehir de tarihi yapıların korunarak kentsel gelişim planı çerçevesinde turizme kazandırıldığını vurgulayan Göçhan, Adana'da da turizm alanında yeni açılımlara gerek duyulmakta. ifadelerini kullandı. Bu açılımın yapılabileceği kentin merkezinde en eski yerleşim birimi ve höyüğü olan Tepebağ ın bulunduğunu anlatan Göçhan, Bu kapsamda Adana Valiliği, Büyükşehir ve HER KES İÇİN EKO NO Mİ PO Lİ Tİ KA Seyhan Belediyesi nin yürüttüğü ve 2010 yılında imzalanan Tepebağ ile Kayalıbağ Mahallelerindeki Kültürel Varlıkların Kazı ve Restorasyonunu öngören Tarihi Kent Merkezi Protokolü kapsamındaki çalışmalar bir an önce tamamlanmalı. Turizmciler olarak bu çalışmaların tamamlanmasını sabırsızlıkla bekliyoruz. Tepebağ bölgesi içerisinde tarihi doku korunarak, turizme yönelik sokaklar yapılmalı. diyen Göçhan, şöyle konuştu: Bu çalışmanın ardından Adanalı yatırımcılar da bu bölgede evler satın alarak bir Safranbolu, Amasya Evleri ve Sultanahmet Turizm bölgesi gibi pansiyonlar turistik konaklama otelleri yapılmalı. Butik oteller, Adana kültüründe var olan el sanatları potansiyelinin işleneceği somut ve soyut atölyeler kurulmalı, Adana yemeklerini sunulduğu restoran ve kafeler yapılmalı. Tarihi Bedesten Çarşısı ve çevresi, Kazancılar Çarşısı da bu kapsamda projelerle turizme açılabilir. Göçhan, projenin tamamlanmasıyla kentin yeni bir destinasyon kazanacağını, yaklaşan yerel seçimler öncesinde başkan adaylarından da turizme yönelik projeler üretmelerini de beklediklerini kaydetti. Protokole göre Adana Büyükşehir Belediyesi Yenihan çevre düzenleme projesi Bebekli Kilise ve çevresi çevre düzenleme projesi Tepebağ 17 sokak çevre düzenleme projesi Tepebağ ve çevresi çevre düzenleme projesi Kayalıbağ sokak meydan düzenlemesi ve sokak sağlıklaştırma projesi envanter nolu yapıların kamulaştırılması projelendirilmesi ve restorasyon uygulaması Tepebağ höyük kurtarma kazısı Özel Proje Alanları Simülasyon projeleri hazırlanması 80 hektar alanın koruma amaçlı imar planı hazırlanması alan yönetimi planının hazırlanması 80 hektar alanın kadastro paftalarının sayısallaştırılması Tepebağ mahallesinde yer alan 2 dönüm boş alanın kamulaştırılmasını gerçekleştirecek. Seyhan Belediyesi de Kayalıbağ Mahallesi Av Turhan Arın Sokağının sokak sağlıklaştırma projeleri ile eski Gazipaşa İlköğretim Okulu nun restorasyon uygulamasını yapacak. Erzurum'a yılın ilk turist kafilesi geldi Kül tür ve Tu rizm Ba kan lı ğı ta ra fın dan ya pı lan çalışmalar çerçevesinde Polonya'dan Erzurum'a ge len 117 ki şi lik ka fi le, çi çek ler le kar şı lan dı. Kentteki Palandöken, Konaklı ve Kandilli kayak merkezlerinde kış sporları yapmak, şehri yakından tanımak ve güzel vakit geçirmek için Polonya'dan çıkan ve içerisinde 117 turistin bulunduğu uçak, Erzurum Havalimanı'na geldi. Buradaki işlemlerin ardından dış hatlar terminaline ulaşan turistleri, Kültür ve Turizm Müdür Vekili Ahmet Ruşen, çiçeklerle karşılayarak, bütün turistleri selamladı. Eşyalarını otobüse taşıyan kafile, Palandöken Kayak Merkezi'ndeki otellere hareket etti. Kafiledeki turistlerden dizi oyuncusu Emilio Hovcebiola, gazetecilere yaptığı açıklamada, böyle bir karşılamadan çok memnun kaldığını belirterek, ilk kez Türkiye'ye geldiğini söyledi. Yoğun ilginin kendini mutlu ettiğini belirten Hovcebiola, "Bu bir tesadüf. Polonya'da dizi sanatçısıyım. Çok iyi karşılandık. Bu da Erzurum'da iyi hizmetler alacağımızı gösteriyor" Kültür ve Turizm Müdür Vekili Ruşen de Avrupa'dan ilk turist kafilesinin geldiğini belirterek, yeni kayak sezonunun hayırlı olmasını temenni etti. İlk etapta Polonya'dan 117 kişilik kafilenin geldiğini ifade eden Ruşen, "Yeni kayak sezonunun açılışını yaptık. Misafirlerimize, şehrimizde güzel vakit geçirmelerini, kış sporların yanı sıra tarihi ve turistik mekanları da gezmelerini tavsiye ediyoruz. Hoş vakit geçireceklerine inanıyoruz" Ruşen, "İlk kafile Polonya'dan geldi. Her hafta farklı ülkelerden kafileler gelmeye devam edecek" ifadelerini kullandı. Alanya Kalesi sesli ve görüntülü rehber sistemiyle tanıtılacak Selçuklu'nun mirası Alanya Kalesi geliştirilen 'Tarihin sesi ol' projesi çerçevesinde 4 dilde sesli ve görüntülü rehber sistemi ile tanıtılacak. Alanya Çevresi Turizmi Geliştirme ve Altyapı İşletme Birliği (ALTAB) tarafından Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı na, Alternatif Turizmin Geliştirilmesi Mali Destek Programı kapsamında sunulan ve Alanya Belediyesinin proje iştirakçisi olarak yer aldığı 'Tarihin sesi ol' projesi düzenlenen törenle tanıtıldı. Proje 3 ana faaliyetten oluşuyor. 1. faaliyetle Alanya Kalesi sesli ve görüntülü rehber sistemi oluşturularak tanıtılacak. Kızıl Kule, Tophane ve Tersane içerisinde oluşturulacak ve 22 ayrı gezi rotasında hizmet verecek. Ziyaretçiler, Audiotur duraklarının, numaralarını cihazlarına tuşlayarak bulundukları alan ile ilgili görsel bilgileri izleyip, işitsel bilgileri dinleyebilecek. İngilizce, Almanca, Rusça ve Türkçe olarak düzenlenen bu sistem son teknoloji cihazlar ile hizmet verecek. Sesli ve görüntü rehber sistemi (Audio Guide) yüklenici firma olan Tonwelt Medya Ticaret Limited Şirketi tarafından ilk kez dünyada Alanya'da faaliyete sokuldu. Audio Guide cihazından ilk etapta 110 adet alındı. Projenin 2. faaliyeti olan ınfopoint sisteminin kurularak şehir tanıtılacak. Bu sistem Kızıl Kule, Tophane ve Tersane bölgesine ve Alanya nın en merkezi yerine birer tane olmak üzere, outdoor özelliğe sahip, yansıma yapmayan yüzeyli, 24 saat çalışma özellikli multi-touch daylight ekranlı, interaktif totem kiosk konuşlandırıldı. 3. tanıtım faaliyeti olarak da cep telefonları uygulaması kurulacak. Alanya İlçesi haricinde bulunan ziyaretçiler internet erişimi aracılığıyla, Alanya ilçesi için hazırlanmış olan görsel, işitsel metin içeriklerine ulaşabilecek. Akıllı telefon cihazı ekranından menüler arası geçiş yapılarak, alt menüler içerisindeki çeşitli tanıtım bilgilerini içeren bilgileri alabilecek. 'Tarihin sesi ol' projesi aynı zamanda çocuklar, işitme ve görme engelliler içinde hizmet verebilecek şekilde düzenlendi. 'Tarihin sesi ol projesinin tanıtım toplantısında ilk konuşmayı yapan Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı (BAKA) Antalya Yatırım Destek Ofisi Koordinatörü Alaattin Özyürek, projenin Alanya nın marka değerini artıracağını ve UN- ESCO ya alınmasını kolaylaştıracak bir dönemeç olacağını söyledi. Tanıtım toplantısının ev sahipliğini üstlenen Alanya Kaymakamı Erhan Özdemir de, yılda 36 milyon turistin Türkiye'yi ziyaret ettiğini ifade etti. Bu rakamın 4 milyonunun ise Alanya ya geldiğini ifade eden Özdemir, "Turistlerle beraber halkımıza böyle teknolojik bir sistemle tarihi değerlerimizin tanıtılması gerçekten Alanya yı Türkiye nin en önemli bölgesi yapıyor." diye konuştu. Dünya Müzeleri Müzesi açıldı Aktif Felsefe gönülleri tarafından kurulan 'Dünya Müzeleri Müzesinde', orijinalleri dünya müzelerinde bulunan Mısır, Grek, Roma, Aztek, Maya, Hint, Çin, Sümer, Asur, Hitit, Frig uygarlıklarına ait eserlerin minik benzerleri sergileniyor. 28 farklı ülkedeki müzelerde bulunan eserlerin el yapımı benzerleri büyük ilgi görüyor. Dünyada başka bir benzeri olmayan müzede, 12 uygarlığa ait toplam 288 eser içeriyor. Anadolu uygarlıklarına ait 48 parçanın yanı sıra, Kibele, Midas, Yazılıkaya, Devrim Arabası, Yunus Emre gibi Eskişehir'e ait parçalar da müzenin eserleri arasında yer alıyor. Müzede aynı zamanda, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü öğrencilerinin yaptıkları parçalar da bulunuyor. "ESERLERİ BEĞENEN ZİYRETÇİLER SATIN ALA- BİLİYOR" Müze yetkilisi Bengü Özövgü, girişi ücretsiz olan ve 2013 yılının Mayıs ayında kurulan müzeyi şimdiye kadar bin 500 kişinin ziyaret ettiğini söyledi. Müze sayesinde bir çok uyarlığı öğrenme fırsatı bulduklarını belirten Özövgü, "Anadolu'dan, Mısıra, Roma'ya, Çin'e kadar birçok parça bulunuyor. Bu parçaları görmek için ziyaretçilerimiz gelebilir. Dünya müzelerine belki gidemiyoruz, o nedenle o parçaların benzerlerini burada birlikte görmek mümkün. Aynı zamanda parçaları camların arkasında sergilemiyoruz. Eskişehir'de açılan 'Dünya Müzeleri Müzesi'nde, geçmiş zamana ait uygarlıkların eserlerinin benzerleri hem sergileniyor hem de beğenen ziyaretçilere satılabiliyor. Beğenilen eserleri vatandaşlarımız isterse satın alıp, sevdiklerine hediye edebilir" diye konuştu. "ÖĞRENCİLER, MÜZE SAYESİNDE UYGARLIKLARIN TARİHİNİ ÖĞRENİYOR" Müzeye öğretmenler tarafından öğrencilerin getirildiğini ve ders konusu olarak işlendiğini de belirten Özövgü, sözlerine şöyle devam etti: "Eskişehir'de bulunan okullardan öğrenciler müzeyi ziyaret ediyor. Gelen öğrencilerle her bir parçayı inceliyoruz. Bu sayede öğrenciler, bu uygarlıklara ait parçaların anlamlarını öğrenebilme, uygarlıkların tarihi hakkında fikir sahibi oluyor. Eskişehir dışından da çok sayıda ziyaretçimiz geliyor."

13 14 HERKES Magazin-Tv İşte Kıvanç Tatlıtuğ'un yeni sevgilisi İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Nilüfer Sultan hanedanlık soyadını istiyor Britney Spears garson oldu Kıvanç Tatlıtuğ ile Başak Dizer Fransez'in tanışıklığı 2008 yılına dayanıyor. Kıvanç Tatlıtuğ o dönemde 'Aşk-ı Memnu' dizisinde başrol oynuyordu. Dizinin stil danışmanlığını da Başak Dizer Fransez yapıyor. Kıvanç Tatlıtuğ'un kıyafetlerini de o seçiyordu. Kıvanç Tatlıtuğ en son Fransız manken Florence Eugene ile flört ediyordu. Sevgililer 2 ay önce ayrılmıştı. ESMER VE UZUN BOYLU TERCİH EDİYOR Posta gazetesinin haberine göre; Uzun süreli ilişkileri tercih eden Kıvanç Tatlıtuğ aynı tip kadınlardan hoşlanıyor. Esmer ve uzun boylu güzelleri tercih eden Kıvanç Tatlıtuğ bugüne kadar Azra Akın, Meltem Cumbul, Neşe Aksoy, İdil Fırat ve Florence Eugene ile birlikte olmuştu. Böyle rekabet görülmedi! Gülşen en büyük rakibi Sinan Akçıl a büyük fark attı. Yılbaşı gecesi 3 ayrı mekanda sahne alacak olan Akçıl 120 bin lira kazanacakken, Gülşen tek mekandan 150 bin lira alacak. Şarkıları, klipleri ve sahne performanslarıyla büyük bir hayran kitlesine sahip olan Gülşen ve Sinan Akçıl, son yıllarda besteleriyle de pop müziğine damga vurdu. Ajda Pekkan, Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses, Sibel Can gibi isimler son albümlerinde hep bu iki popçunun şarkılarına yer verdi. Bu durum da Gülşen ve Sinan Akçıl arasında büyük bir rekabete neden oldu. AKÇIL REKOR KIRACAK AMA! Her bir bestesinden 80 bin lira isteyen Gülşen, beste başına 100 bin lira alan Akçıl ın az da olsa gerisinde kalmıştı. Rakibine ilk rauntta yenilen Gülşen, söz konusu sahne performansı olunca Akçıl ı neredeyse 4 e katladı. Yılbaşı gecesi Almanya da 3 ayrı mekanda sahne alacak olan Akçıl, toplamda 120 bin lira kazanacak. En büyük rakibi Gülşen ise İstanbul da vereceği tek konserden 150 bin lira alacak. HABER MERKEZİ KANAL AKIŞLARI S ultan Abdülmecid'in torununun torunu olan Nilüfer Cem, Osmanlı hanedanları tarafından kullanılan "Osmanoğlu" soyadı için mahkemeye başvurdu. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid'in torununun torunu ve Şehzade Burhaneddin Cem'in İsviçre'de yaşayan kızı 60 yaşındaki Nilüfer Cem, Osmanlı hanedanlarının aldığı "Osmanoğlu" soyadını almak için mahkemeye başvurdu. 11 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen Nilüfer Cem, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi'ne avukatı Güvenç Ketenci aracılığıyla dava açarak soyadının değiştirilmesini istedi. NESLİŞAH SULTAN ÖRNEĞİ Nilüfer Cem'in avukatı dava dilekçesinde, "Babasının pasaporttaki soyadı değişmiştir. Müvekkilimin soyadında değişiklik yapılması hukuken gerekli olmuştur. 16 Haziran 1952 tarihli değişiklikle Osmanlı Hanedanı'nın kadın üyelerine Türk vatandaşı olma izni verilmiştir. Bu tarihten itibaren Türkiye'ye gelerek Türk vatandaşlığına geçen ve Osmanlı Hanedanı'na mensup kadınlar 'Osmanoğlu' soyadını almışlardır. Son Osmanlı Padişahı Vahdeddin'in kızı olan Neslişah Sultan ve müvekkilimin kuzeni olan Orhan Osmanoğlu, 'Osmanoğlu' soyadını kullanan kişilere örnektir. Müvekkilimin de 'Cem' soyadını değiştirerek 'Osmanoğlu' soyadını alması, haklı sebebin varlığına delalettir" NİLÜFER SULTAN KİMDİR? Nilüfer Cem, 31'inci Osmanlı Padişahı Sultan Abdülmecid'in torununun torunu ve Şehzade Burhaneddin Cem'in kızı. Burhaneddin Cem'in Gürcistan prensesi Irene'le evliliğinden olan Nilüfer Cem, ABD Kaliforniya'da doğdu. 11 yıl önce Türk vatandaşlığına geçen ve aynı zamanda ABD vatandaşı olan Nilüfer Cem, her ne kadar kayıtlarda soyadı 'Cem' olsa da arkadaşları, sosyal çevresi ve yerli ve yabancı basın kuruluşları nezdinde 'Osmanlı Sultanı Nilüfer Sultan' olarak biliniyor. Nilüfer Cem 21 Temmuz 2010 tarihli Washington D.C.'ye verdiği röportajda, Osmanlı soyunan gelen ve Türk vatandaşı olan Osmanlı Hanedanı'nın diğer mensuplarının soyadı "Osmanoğlu" olarak geçmesine rağmen kendi soyadının "Cem" olmasının özel hayatında ve sosyal çevresinde ciddi karışıklığa neden olduğunu belirtmişti. HABER MERKEZİ Sedef Avcı, eski formuna geri döndü Haftanın belirli günlerinde Bebek Sahili nde spor yapan ünlü oyuncu aldığı doğum kilolarını kısa sürede geri verdi. Bebek Sahile deniz otobüsüyle gelen Avcı sporunu yaptıktan sonra tekrardan cebinden çıkardığı AKBİL le Kandilli deki evine döndü. J ames Colbourn'un en büyük hayali hayranı olduğu Britney Spears ile tanışabilmekti. 27 yaşındaki Colbourn'un Spears'a hayranlığını bilen ablası ünlü şarkıcı ile bağlantıya geçerek kardeşine bir sürpriz yapmak istediğini söyledi. İngiltere basınından Daily Mail'in haberine göre Spears, hasta hayranını mutlu etmek için yapılan bu teklifi geri çevirmedi. Sürpriz için bir restoranda garson kılığına giren Spears, durumdan habersiz hayranının siparişini getirdi. Elindeki tepside kendisine kek getiren Spears'ı gören Colbourn gözlerine inanamadı. Spears'a sarılan Colbourn 'Kendisi ile yüz yüze olmak inanılmaz. Kesinlikle bu hayatımın en mutlu günü' HABER MERKEZİ 12:55Dizi Klip 13:00Haber 13:10Spor 13:13Hava Durumu 13:20İyi Şeyler 13:356 Mantı 14:50Küçük Hanımefendi 16:30İyi Şeyler 16:45Aileler Yarışıyor 18:30Habere Doğru 19:00Ana Haber Bülteni 19:35Spor 19:40Hava Durumu 19:50Beni Böyle Sev 22:55Tam Zamanı 06:45Günaydın 08:45Doktorum 11:00Yemek Takımı 12:30Gün Arası 12:50Bana Her Şey Yakışır 14:40Evim Şahane 16:30Arka Sokaklar 18:50Koca Kafalar 19:00Ana Haber Bülteni 20:00Kayıp 22:00Fatih 00:00Tuhaf Taksi 01:15Kayıp 02:15Yeşil Işık 10:00 Müge Anlı ile Tatlı Sert 13:00 Kızlar ve Anneleri 15:00 Dizi TV 15:15 Şef'im 16:30 Peter Pan 17:00 Alemin Kıralı 19:00 Atv Ana Haber 20:00Karadayı 22:00 Kapanmadan Kazan 23:45 Buz BUZ 02:25 Şef'im 03:15 Robinson Crusoe 04:00 Aşk Bir Hayal 05:20 Tövbeler Tövbesi 05:00Baba Ocağı 07:00Aile Reisi 08:00Aşkın Bedeli 09:00Beni Affet 10:00Melek 12:00Soframız 13:00Aşkın Bedeli 14:30En Güzel Bölüm 15:00Starlife 16:45Beni Affet 18:30Star Haber 19:15Büyük Risk 20:00O Ses Türkiye 23:30Yabancı Sinema 01:30Aşkın Bedeli 07:00Simge Fıstıkoğlu ile Yeni 1 Gün 09:15Cennet Mahallesi 11:15Pis Yedili 13:45Cennet Mahallesi 15:30Türk Sineması 17:15Kelime Oyunu 19:00Show Tv Ana Haber 20:00Bebek İşi 23:15Kelime Oyunu 00:30Deli Yürek (Nostalji Kuşağı) 02:15Türk Sineması 04:15Pis Yedili 05:00Law and Order 05:45Revolution 06:30The Simpsons 07:00Geri Sayım 09:00Piyasa Ekranı 12:00Finans Cafe 14:00Piyasa Ekranı -2 17:00Son Baskı 17:45Doğru Tercih 18:00Penguins of Madagascar 19:00The Big Bang Theory 20:00Merlin 21:00Revolution 22:00Olağan Şüpheliler 00:00Dexter 07.00İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat 10.00Doktorlar 12.30Yemekteyiz 14.30Unutma Beni 16.30Esra Erol 19.15Deniz Yıldızı 20.15Çocuklar Duymasın 21.30Fatih Portakal ile FOX Ana Haber 22.15Görüş Günü Kadınları 02.30Bir Aşk Hikayesi 04.15Çocuklar Duymasın 05.30Deniz Yıldızı 07:00Bilge Yurtdagülen'le İlk Sayfa 08:40Aramızda Kalsın 09:45Yaşam Sağlıkla Güzel 11:15Seda Sultan 12:00Sınavdır Geçer 13:15Gülhan'ın Galaksi Rehberi 14:15Evrim Akın İle Uzman Avı 15:30Emanet 17:00Tahta Kaşık 18:30Ana Haber 20:00Yabancı Sinema 22:00Yabancı Sinema 00:00Yabancı Sinema 02:00Yabancı Sinema 06:30Mesnevi Sohbetleri 07:00Her Sabah 08:45Elimin Lezzeti 10:45Ender Saraç'la Sağlıklı Günler 12:30Öğle Haberleri 12:50Derya'nın Dünyası 14:50Elimin Lezzeti 16:30Dolu Dolu Anadolu 18:00Sıcak Gündem 18:15Ana Haber 19:00Mustafa 19:20Dolu Dolu Anadolu 19:50Sihirbaz 22:00Yabancı Sinema 23:45Transfer Dosyası 01:10Transfer Dosyası 02:00Yabancı Sinema 06:00Çizgi Film Kuşağı 11:00Binbir Gece 11:30Kavak Yelleri 14:30Bizim Yenge 16:30Kayıp Şehir 19:30Yabancı Sinema 21:00Yalan Dünya 22:00Yabancı Sinema 00:40Yabancı Sinema 01:30Yabancı Sinema 03:00Yabancı Sinema 04:30Yabancı Sinema 10:00Haber Merkezi 11:00Haber Merkezi 12:00Haber Merkezi 12:30Spor Aktüel 13:00Öğle Bülteni 13:50Ekonomi Grafik 14:00Günün İçinden 14:20Transfer Günlüğü 15:00Günün İçinden 16:00Günün İçinden 16:10Ekonomi Piyasalar 16:20NTV'ye Sorun 16:502 Dakikada Bilim 17:00Akşam Haberleri 18:00Akşam Haberleri 19:00 Akşam Haberleri 20:00 Ana Haber Bülteni 21:00Yakın Plan 12:00Bugün 12:40Bugün 13:47Spor 13:55Hava Durumu 14:00Günlük 14:40Ekonomi 14:45Spor 15:00Günlük 15:42Afiş 16:00Eğitim ve Başarı 16:48Spor 17:00Ana Haber 17:33Paranın İzi 17:43Spor Vizyon 18:00Ana Haber 19:00Spor Vizyon 20:00Haber 21:00 Kıtaların Yükseleşi 06:00 A1 Sabah 09:00 A2 Bugün 09:15 Eko Yorum 10:35 Spor Bülteni 11:00 A2 Bugün 11:35 Satır Arası 12:00 A2 Bugün 12:35 İş'in Sırrı 13:00 Ajans 15:00 A3 Bugün 15:35 Satır Arası 16:00 A3 Bugün 16:35 Spor Bülteni 17:00 A3 Bugün 17:30 Z Raporu 18:00 A4 Akşam 19:15 Son Sayfa 20:00 A4 Akşam 06:00Dünden Sonra 07:00Gün Başlıyor 09:35Ekonomide Görünüm 10:00Haber Masası 10:35Ekonomide Görünüm 11:00Haber Masası 13:00Gün Ortası 13:35Ekonomide Görünüm 13:40Spor Bülteni 14:00Gün Ortası 14:15Eğitim ve Yaşam 15:00Güne Bakış 15:35Ekonomide Görünüm 16:00Güne Bakış 17:00Güne Bakış 18:00Haber Bülteni 19:00Akşam Raporu 20:00Haber Masası

14 Spor15 HER KES İÇİN EKONOMİ POLİTİ KA Arena G.Saray'ın elinden alınabilir! GSGM es ki mü dü rü Yu nus Ak gül Sports TV'de ki Sport Cen ter prog ra mın - da TT Arena kriziyle ilgili "Mahkeme tarafından haklı bulunduğu takdirde G.Saray'ın stadının elinden alınması söz konusudur." açıklamasını yaptı. Galatasaray'a bu stadı yaptık, teslim ettik. Stadın her şeyi tamamdı, bir tek üstünün kapatılması kalmıştı. Galatasaray Kulübü bir an önce teslim almak istediğini ve bu yükümlülüğü kendisinin yerine getirmek istediğini söyleyince protokole bu hükmü koyduk. Stadın üzerinin bizden teslim alındıktan sonra 24 ay içerisinde çatı yapılması gerekiyordu. Bütün sistem tamamdı. Sadece bir konstrüksiyon yapılacaktı, onun için de 4-5 milyon dolar ödenecekti. Bir de yılda 1 trilyon lira GSGM İl Müdürlüğü'ne kira ödemesi diye bir madde vardı. Galatasaray'ın stat ile ilgili iki yükümlülüğü bu. Spor Bakanlığı bütün yükümlülüklerini getirdi, teslim etti. Galatasaray yerine geirmediği gibi, imzaladığım şeyi çok iyi biliyorum, 1 milyon lirayı İl Müdürlüğü'ne vermesi gerekiyordu." 10 MİLYON DOLAR G.SARAY İÇİN BÜYÜK RAKAM MIDIR? "Galatasaray o dönem seçime gidiyordu, stadı çok çabuk teslim almak istediler. Eksik kalan kısmı da Galatasaray tamamlayacaktı. Protokole öyle koyduk. Protokolde net yazıyor; "Galatasaray'a şu tarihte stadı her şeyiyle yapılmış olarak teslim ediyoruz. Fakat üzerinin kapatılması gerekiyor, bunun tüm maddi yükümlülükleri Galatasaray tarafından yapılmak üzere..." diye madde var. 10 milyon dolar Galatasaray için büyük bir rakam mıdır?" "STADIN ÇATISI OLSAYDI..." "Biz ihtiyaca yönelik ve prestije yönelik tesis yapıyoruz. İstanbul'da bir stat, salon yapıyorsak aynı zamanda prestij tesisidir. Bu sadece Galatasaray için değil, milli takımların kullanabileceği, konser, kongre gibi her türlü etkinliğin yapılabileceği bir tesis yapıyoruz. Tıpkı Sinan Erdem gibi.. Geçtiğimiz günlerde kar yağdığında stadın çatısı olsaydı, dünyaya bir gösteri yapsaydık, o zaman nasıl bir hava olurdu, şimdi ne oldu Galatasaray maçının iptalinden bile bahsediyorlar, sabotaj yaptılar falan diye. Stadın çatısı kapansaydı biz dünyaya nasıl bir mesaj verecektik?" "TÜRK TELEKOM İSMİ BİLE SIKINTILI..." "Biz ilk defa stat yapmıyoruz. Çimlerin güneş almıyor demeleri son derece yanlış. Kabul etmiyorum. Her şey planlıdır. Stadın üstünün kapatılması konusunda ise, bütün sistem hazır, sadece konstrüksiyon yapılacak. Makineler yerleştirilecek, herhangi bir inşaat olmayacak. Son derece anlamsız. Galatasaray için son derece cüzi rakamlar bunlar. Bu kadar ısrar etmenin mantığını anlamıyorum. Stadı erken istemelerinin kendilerine göre haklı sebepleri olabilir. Biz de makul karşılamışız. O zaman öyle gerekmiş. Galatasaray'ın yeni yönetiminin o taahhütleri takip etmesi gerekir. Galatasaray'ın yılda 1 milyon lira parayı veriyor mu, onu da bilmiyorum. Türk Telekom ismi bile bana göre sıkıntılıdır. Devlete ait stat devredilirken, reklam ve ismi hakkı..." TT ARENA G.SARAY'IN ELİNDEN ALINABİLİR "Devlet ile davalık olduğun zaman, devletin kuralları var. Devlet yönetmelikle kuralla yönetilmez. Mahkeme tarafından haklı bulunduğu takdirde Galatasaray'ın stadının elinden alınması söz konusudur. Galatasaray maçlarını gene o statta yapar ama başka bir protokol yapılır. Ama bizim arkadaşlarımızın mutlak surette dava açmaları gerekir. Çünkü orası devletin malı... Dünyanın hiçbir yerinde bir devlet stadı yapıp bir kulübe vermez. Bütün dünyada statları kulüpler yapar. Eğer devletin bir satdı varsa kulüpler orada kirayla oynar. Bizim Türkiye'de sporun gelişmesi için devlet yapıp teslim etmiş. Ama Fenerbahçe'nin böyle değil; kendisi yaptı. Beşiktaş da aynı şekilde yapıyor ama Galatasaray'ın stadını devlet yaptı." DÜNYAYA MESAJ VERECEKTİK "Ali Sami Yen Stadı'nın Mecidiyeköy'deki yeri GSGM'nindir, devletindir. Galatasaray'ın sözleşmesi bitmek üzereydi. Orada da Galatasaray yükümlülüklerini yerine getirmedi. İTÜ'nün stat yıkılmalı raporu var. Ben orada her maç yapıldığında diken üstündeydim. Stat çökecek mi falan diye. Güçlendirme yapılması gerekiyordu. Ve yer GSGM'ye kalacaktı. Tapu bizde çünkü. Galatasaray sanki tapulu yeriymiş gibi. Orası öyle değil. GSGM oradaki rantı kullanarak, Galatasaray'a çok güzel muhteşem bir stat yaptı. O çatının Galatasaray tarafından yapılması gerekiyordu. 24 aylık süre vardı, çivi çakılmadı. Bu stadın çatısı çok basit, bütün sistemleri hazır. O kar yağdığında stat kapansaydı, dünyaya vereceğimiz mesajı düşünün bir kere... " Spor salonlarına "doping uyarı tabelası" şartı Genç lik ve Spor Ba ka nı Kı lıç, Tür ki ye ge ne lin - deki tüm spor salonlarının doping ilaçları ile ilgili "uyarı tabelası bulundurması" talimatı verdi. Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "dopinge karşı sıfır tolerans" ilkesiyle Gençlik ve Spor Bakanı Bakan Suat Kılıç'ın, Vücut Geliştirme Federasyonu hakkında Spor Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'nı Şahin İrencin'in ölümü başta olmak üzere tüm iddiaları soruşturmakla görevlendirdiği hatırlatıldı. Şahin İrencin'in kullandığı ileri sürülen doping ilaçları sebebiyle ölümünden büyük üzüntü duyduğu belirtilen Kılıç'ın, şu ifadelerine yer verildi: "Bu ölüm olayının sorumlusu kimse mutlaka bulunacak. Dopinge karşı sıfır tolerans ilkesi ile başlattığımız mücadeleye aykırı hareket eden kim varsa hepsi yargı önünde hesabını verecek. Dopingi insan fıtratına aykırı bir zehir olarak görüyoruz. Bu işin peşini bırakmayacağız." Açıklamada Bakan Kılıç'ın talimatı ile tüm spor salonlarının girişine asılması için bir doping uyarı tabelasının hazırlandığı da bildirildi. SPORCU VE ANTRENMANLARIN BİLİÇLENDİRİLMESİ AMAÇLANIYOR Spor Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan tabela dopinge karşı sporcu ve antrenörlerin tam olarak bilinçlendirilmesini amaçlıyor. Dünya Anti -Doping Ajansı nın (WADA)doping listesine aldığı ilaçların tek tek sıralandığı liste spor salonlarının girişinde sporcu ve antrenörlerin görebilecekleri yerlere asılacak. Dopinge karşı bilinçlendirmeyi amaçlayan uyarı tabelasına rağmen doping kullanan sporcular sonuçlarına katlanmış olacak. Dopinge karşı başlattığı eylem planı çerçevesinde sporcuların antrenörlerinin yanı sıra federasyon başkanlarını da sorumlu tutacak yönetmelik değişikliğine gidilmişti. Doping kullanımını teşvik ettiği gerekçesiyle sporculara verilen ödül miktarlarında da geçtiğimiz hafta yüzde 50'ye varan indirim yapılmıştı. Jose Mourinho'dan G.Saray açıklaması Chelsea Teknik Direktö rü Mou - rin ho, açıklamalarda bulundu. Chelsea Teknik Direktörü Jose Mourinho, Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'la eşleşmelerine ilişkin, sarı-kırmızılı ekibin kolay bir rakip olmasından dolayı değil, Didier Drogba'nın Stamford Bridge Stadı'na yeniden dönmesinin harika olacağı için Galatasaray'ı istediğini söyledi... Mourinho, İngiltere Premier Lig'de 23 Aralık Pazartesi günü yapacakları Arsenal derbisi öncesinde takımın Güney Londra'daki antrenman tesislerinde basın toplantısı düzenledi. Portekizli teknik adam, UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea'nin Galatasaray ile eşleşmesine ve Drogba'nın Stamford Bridge'e geri dönecek olmasına ilişkin bir soru üzerine, "Galatasaray iyi bir takım. Kuradan önce, Galatasaray'ın kolay bir takım olduğunu düşündüğüm için değil, Didier'in Stamford Bridge'e geri dönmesinin harika olacağını, herkes tarafından sevgi ve saygı ile karşılanacağını düşündüğüm için Galatasaray'ın çıkmasından mutlu olacağımı söylemiştim" diye konuştu. Mourinho, "Fatih Terim'li bir Galatasaray'ı mı yoksa Mancini'li bir Galatasaray'ı mı tercih edersiniz?" sorusuna ise "Her ikisi de çok iyi teknik direktör. Hangisinin Galatasaray'ın başında olduğu fark etmez" yanıtını verdi. Arsenal ile oynayacakları Londra derbisi için "büyük maç olacak" değerlendirmesini yapan deneyimli teknik adam, takımının zorlu karşılaşmaya hazır olduğunu ve mücadeleyi sabırsızlıkla beklediğini söyledi. Chelsea'de forma giyen Ashley Cole'ün eski takımı Arsenal'ın yeni yıl partisine katılmasıyla ilgili soruya ise Mourinho, "Ben bir baba değilim, menajerim. Ben yokken neler yaptıklarını kontrol edemeyebilirim" ifadelerini kullandı. Mourinho, derbi maçta 33 yaşındaki futbolcuya ilk 11'de şans vermeyeceğini, ancak pazartesi gününe kadar fikrinin değişebileceğini belirtti. Mourinho, Arsenal karşısında sağbekte Ivanovic, solbekte Azpilicueta, savunmanın ortasında ise John Terry ile Gary Cahill ve David Luiz'den birine forma vereceğini kaydetti. Hakan'ın Türkiye'deki favorisi Türkiye Süper Ligi'ni yakından takip ettiğini söyleyen Çal hanoğlu, "Ben G.Saray'a kar şı sempati duydu ğum için onun şampiyon olmasını isterim. O yüzden Türkiye'de favorim Galatasaray" diye konuştu. Hamburg Sportif Direktörü Oliver Kreuzer "Hakan çok yetenekli ve yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Hakan 2016'ya kadar bizimle sözleşmesi bulunan biroyuncu ve bu sözleşmeyi 2018 yılına kadar uzatmayı düşünüyoruz" Hamburg'un genç yıldızı Hakan Çalhanoğlu, yeni takımı, kariyer planı ve özel hayatına ilişkin bir çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı. HamburgSV standındaki organize edilen sosyal sorumluluk projesinde hayranlarıyla bir araya gelen Çalhanoğlu, sorularımıza içtenlikle yanıt verdi. İngiliz ekipleri Liverpol ve Arsenal'in tekliflerinin kendisini mutlu ettiğini söyleyen Çalhanoğlu "Büyük kulüplerin bana talip olması beni sevindiriyor. Ama önceliğim Bundesliga'da oynamak. Bence Bundesliga Dünya'nın en iyi ligi ve burada oynamaktan büyük mutluluk duyuyorum" diye konuştu. Uzaktan şutlarının ve serbest vuruşlarının gelişmesi için ek çalışmayaptığının altını çizen Çalhanoğlu "Şuan herkes görüyor ne kadar iyi şut kullandığımı ama bu özelliği kazanmak için çok çalıştım. Her antrenmandan sonra şut ve serbest vuruş çalışıyorum" Türkiye Süper Ligi'ni yakından takip ettiğini söyleyen Çalhanoğlu "Türkiye'de çok iyi oyuncular var. Milli takımdan bir çok arkadaşımın oynadığı için takımları takip ediyorum. Ben Galatasaray'a karşı sempati duyduğum için onun şampiyon olmasını isterim. O yüzden Türkiye'de favorim Galatasaray" diye konuştu. Hamburg SV'daki takım arkadaşı dünyaca ünlü yıldız Rafael van der Vaart'la çok iyi anlaştıklarını söyleyen Çalhanoğlu "Van der Vaart, takımdaki gençoyuncularla çok ilgileniyor. Ondan çok şey öğreniyoruz. Eşide Türk olduğu için ailemden biri olarak görüyorum. Bebeklerini kaybettiklerinde hemenarayıp acılarını paylaştım. Onunla her şeyimi paylaşıyorum" diye konuştu. Futbol dışındaki zamanında DJ'liğe merak sardığını söyleyen Çalhanoğlu "Müzik dinlemeği çok sevdiğim için hobi olarak evime DJ masası aldım. Futbol dışındaki zamanımda DJ masasına geçip kendi müziğimi yapıyorum. Bu yolla stres atıyorum" Hamburg Sportif Direktörü Oliver Kreuzer, Hakan Çalhanoğluyla ilgili yaptııaçıklamada Hakan'ın çok yetenekli bulduğunu belirterek " Bende Hakan gibi Karlsruher'den geldim. Onun gelişimi en iyi takip eden benim. Hakan çokyetenekli ve yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Sürekli çalışırsa ve kendinigeliştirirse ben eminim ki çok iyi yerlere gelecek" ifadelerini kullandı. Hakan hakkında çıkan transfer söylentilerine son noktayı koyan Kreuzer "Bende Hakan'ın Liverpol'a transfer olacağını gazetelerden okudum, bunun ne kadar gerçeklik payı var bilmiyorum. Ama Hakan 2016'ya kadar bizimle sözleşmesi bulunan bir oyuncu ve bu sözleşmeyi 2018 yılına kadar uzatmayı düşünüyoruz. Biz Hakan ile çalışmaktan çok mutluyuz aynı şekilde odatakımını çok seviyor. Şuan için Hakan'ın yurt dışına transfer olmasını istemiyoruz. Hamburg'da onun futbolunun gelişmesi için ideal yer" diye konuştu. Haber Merkezi

15 HERKES İÇİN EKONOMİ POLİTİKA Pazartesi KDV dahil 25 Krş İstanbul yeni metro hattına kavuşuyor İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "Dünyada New York'tan sonra en fazla raylı sisteme sahip kent İstanbul olacak" M ecidiyeköy-mahmutbey metrosu sözleşme imza töreninde konuşan Topbaş, İstanbul'da altyapı ve ulaşımla ilgili yapılan çalışmalardan bahsetti.kadir Topbaş, İstanbul'un gelecekte daha yaşanabilir ve erişim noktasında problem olmayan bir kent haline gelmesinde yoğun bir çaba içerisinde olduklarını anlatarak, "Bugün dünyanın bütün kentlerinde, büyük şehirlerde ve özellikle metropollerde ulaşım ve mobilite ön planda. Bu konuda yeni arayış içerisindeler. Bizler de dünyayı yakından takip ederek, ulaşım konusunda hassasiyeti ortaya koyarak, akademisyenler, uzmanlar ve belediye mensuplarının hazırladıkları plan çerçevesinde yatırımlarımızı sürdürmekteyiz" diye konuştu. Metro ağını ulaşıma bir çözüm olarak sunduklarını dile getiren Topbaş, İstanbul'a 10 yılda yapılan yatırımlarda bütçenin önemli kısmını ulaşıma ayırdıklarını kaydetti.topbaş, böylece İstanbul'da ulaşıma ne k değer verdiklerinin ortaya çıktığını ifade ederek, şöyle devam etti: "Bundan bir müddet önce medyada, metro ağların İstanbul'a nasıl, hangi noktalara erişim sağlayacağını kamuoyuyla paylaştık. Vatandaşlara verdiğimiz sözü de tutarak, çalışmaları söylediğimiz tarihte gerçekleştirdik. Bahsettiğimiz hatlardan birinin de imza törenindeyiz. Bu bir gurur günü. Özellikle günde 700 bin kişi kapasiteli yolculuk talebinin bulunduğu bir hat olarak, İstanbul'un ana IMF, Türkiye de kırılganlığı doğuran eğilimlerin sürdürülebilir olmadığını ve bu sorunlar düzeltilmezse Türkiye nin er ya da geç şiddetli düzenleme yapabileceğini bildirdi. I MF nin IV. Gözden Geçirme çalışmasıyla ilgili uzman raporu yayınlandı. Raporda kısmen dönemsel makroekonomik politikalara bağlı olarak ekonomik faaliyetin hızlandığı belirtildi. Daha güçlü iç taleple birlikte zaten yüksek cari işlemler açığının da arttığını belirten IMF enflasyonun hedeflerin bir hayli üzerinde olduğunu bildirdi.imf Türkiye nin karşısında bulunan zorlukları özetlerken Mevcut politikalarla Türkiye hızlı büyümeyi ancak artan dış dengesizlikler pahasına sürdürebilir. Kısa ve orta erimli politikaları dış kırılganlıkların azaltılmasına odaklanırsa Türkiye yükseliş-çöküş döngülerinden kurtulabilir denildi. Türkiye ye tavsiyeler Raporun Ana politika tavsiyeleri bölümünde ise Türkiye ye şu önerilerde bulunuldu: -Nominal çapanın yeniden tesis edilmesi. Yüksek faiz oranlarına karşın para politikası enflasyon hedefi karşısında çok gevşek devam ediyor. Politika çerçevesi enflasyona daha net odaklanılarak normalleştirilmeli.-sıkılaştırılmış mali duruş. Harcamalar dizginlenebilir olmalı ve beklenenden yüksek gelirler tasarruf edilmelidir bütçesi GSYİH nın binde 7 si oranında yapısal iyileşmeyle birlikte bir faiz dışı fazla hedeflemelidir. Aşağı yönlü riskler durumunda bir politika eylemi için imkân var, fakat isteğe bağlı teşvik sadece, büyümenin eksiye dönmesi beklentisi durumunda uygulanmalıdır.-ulusal tasarrufların artırılması ve rekabet gücünün artırılması kırılganlıklara yönelişin merkezini oluşturuyor. İstekli orta vadeli mali hedefler (gelecek beş yıl boyunca GSYİH nın yüzde 2 si oranında konsolidasyonla uyumlu) ve derinleşen yapısal reformlara ihtiyaç vardır. omurgalarından birisi olarak gördüğümüz bir hattın, bugün konsorsiyumla birlikte imza törenindeyiz." "DÜNYANIN GÖZÜ İSTANBUL'DA" Topbaş, dünyanın gözünün İstanbul'da olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "İstanbul'da en modern, en gelişmiş ve en akıllı metro hatlarını biz geliştiriyoruz. Öngördüğümüz gibi raylı sistem olarak 2019'un sonuna geldiğimizde inşallah 400 kilometreye varmış bir kent ulaşımını sağlamış olacağız. Daha sonrası 766 kilometre. Dünyada New York'tan sonra en fazla raylı sisteme sahip kent İstanbul olacak. Şu anda imza törenine aldığımız 15 istasyonlu Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattımız 6 ilçeden geçmektedir. Bu ilçelerde en yoğun bölgelerde bu hat güzergahı oluşturuldu. 17,5 kilometrelik Mecidiyeköy- Mahmutbey metro hattının yapımı 2017'de tamamlanacak"" İmza törenine, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu ve Kağıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç da katıldı. MECİDİYEKÖY'DEN MAHMUTBEY'E SEYAHAT SÜRESİ 26 DAKİKA OLACAK Mecidiyeköy-Mahmutbey metrosu, Şişli, Kağıthane, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Esenler ve Bağcılar ilçelerinden geçecek.metro hattı, Mecidiyeköy'de mevcut metro istasyonuyla entegre olarak başlayarak, Çağlayan, Kağıthane, Nurtepe Alibeyköy bölgelerinden geçerek Edirnekapı Sultançiftliği hattına, oradan Tekstilkent, Yüzyıl Mahallesi üzerinden yeni hizmete açılan Mahmutbey-Başakşehir hattıyla bütünleşecek. IMF, TÜRKİYE RAPORU YAYINLADI Türk yetkililer dış kırılganlıklar konusunda daha iyimser IMF Türk yetkililerin kurum uzmanlarının tasarrufların artırılması yönündeki görüşlerini paylaştıklarını, bunun yansımasının ise 2014 Orta Vadeli Plan ve 10 uncu kalkınma planında görüldüğünü bildirdi. Yetkililerin aynı şekilde IMF tavsiyesine uygun olarak hane halklarının artan borçluluklarının üzerine gitmek üzere makro ihtiyati önlemler aldıkları kaydedilen raporda Ancak yetkililer dış kırılganlıklar konusunda daha iyimser bir görüşe sahip, bu nedenle parasal ve mali politikalar uzmanların tavsiyelerinden daha gevşek bir durumda. Yetkililer enflasyonu düşürmenin ana hedef olduğu konusunda da hemfikir, ancak kendi parasal çerçevelerinin iyi sonuç verdiğine inanıyorlar ve politika çerçevesinin normalleştirilmesiyle devam etme niyetindeler denildi. Kırılganlığı azaltmak kısa ve orta vadeli politikaların odağı olmalı Raporda Türkiye nin 2012 yılında dengesizlikleri azaltmayı başardığı, bunun memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Ekonominin boyunca ortalama yüzde 9 büyüdüğü, olumlu üretim açığında pozitif gelişmenin başladığı ve cari işlemler açığının GSYİH nın yüzde 9.7 sine getirildiği hatırlatıldı. Ancak 2011 in ikinci yarısında başlayan parasal sıkılaşmanın 2012 de büyümeyi yavaşlattığı ve iç talepteki yüzde 1.8 lik daralmanın arkasında yüzde 2.2 ye düşürdüğü belirtilen Raporda, Ancak ihracat, tek seferlik faktörler kadar, geleneksel AB piyasalarından Orta Doğu ve Kuzey Afrika ya doğru yönelerek gerçekleştirilen başarılı çeşitlendirme sonucu parlak nokta oldu denildi.imf Hala yüksek olan kırılganlığı azaltmak kısa ve orta vadeli politikaların odağı olmalı. Son ayarlamalara rağmen enflasyon yüksek ve uzmanlar cari işlemler açığının halihazırdaki politikalar çerçevesinde, brüt dış finansman gereksiniminin yıllar itibarıyla GSYİH nın yüzde 25 ini aşacağını gösterir şekilde, GSYİH nın yüzde u içinde süreceğini tahmin ediyor. B ÜTÇE görüşmelerinde önemli açıklama Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Türkiye'de yolsuzluklara gözyumulsaydı, AK Parti bugüne kadar girdiği 7 seçimden zaferle çıkamaz, milletin güvenini kazanamaz, milletin bu kadar yoğunlukta teveccühüne mazhar olamazdı" TBMM Genel Kurulu'nda, 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanun Tasarısı'nın tümü üzerindeki hükümet adına son konuşmayı yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de medyanın, yargı süreçlerine, kararlarına saygı gösterme kültürünü öğrenmesi gerektiğini söyledi. Babacan, aksi ispat edilinceye kadar masum insanlara yapılan haksızlığa karşı ilkeli duruş sergilenmemesi halinde, yarın aynı şeyin başkasının başına geldiğinde hiç kimsenin itiraz edecek hakkı kendinde bulamayacağını ifade etti. İ stanbul merkezli operasyona ilişkin yargı sürecinin başladığını belirten Babacan, herkesin bu süreci sağduyuyla, sorumlulukla takip etmesi, yargının da itinayla ve mümkün olan en kısa zamanda görevini yerine getirmesi gerektiğini kaydetti. Babacan, "Aksi ispat edilene kadar masum olan insanlara karşı infaza girişen herkesin itibar ve siyaset suikastlerinin tetikçisi olur" Seçimlere yalnızca 3,5 ay kala bu olayların gerçekleştiğine dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti: "Ancak şöyle bir zamanlamasına, muhtevasına, yöntemine baktığınızda, medyada işleniş ve servis tarzına baktığınızda burada maalesef bir siyaset mühendisliği görüntüsü vardır. Ve eğer böyleyse bu oyun yeni Türkiye'ye, büyük Türkiye'ye yönelik bir oyundur. Bu oyun doğrudan doğruya Türkiye'yi, Türkiye siyasetini, Türkiye'nin büyük ideallerini hedef almaktadır. Bu oyun milli iradeye kastetmektedir. TBMM'den, iktidardan ve muhalefetten beklenen bu olanlar karşısında ilkeli, prensipli bir tutum sergilemektir. Milletin aleyhine olan hiç kimsenin, hiçbir örgütün, hiçbir siyasi partinin lehine olamaz, millet esastır. Biz hiçbir yolsuzluğu örtmeyiz, hiçbir yolsuzluğa duyarsız kalmayız ama büyüyen Türkiye'ye yönelik hiçbir girişim, hiçbir oyun karşısında da seyirci kalmayız, kalamayız. Biz 11 yıl boyunca her türlü çeteyle, her türlü illegal örgütle, her türlü yolsuzlukla mücadele ettik ve bu mücadelemizi cesaretle verdik. Bundan sonra da mücadelemiz devam edecek. Türkiye artık eski Türkiye değildir, Türkiye çıkarları zedelenenlerin kirli senaryolarla istikamet çizecekleri bir ülke de değildir. İktidarımız döneminde mali suçlarla mücadele kapsamında yani yolsuzluk, sahtecilik ve ekonomik suçlarda 11 yılda toplam 91 bin 687 tane operasyon düzenlenmiş. Bunu 11 yıla bölün, her yıldaki gün sayısına bölün ve her gün bu konularda kaç tane operasyon düzenlendiğini siz hesap edin. 91 bin 687 operasyon sadece yolsuzluk, sahtecilik ve ekonomik suçlarla alakalı. Kaçakçılık suçlarında bu dönemde 113 bin 545 tane operasyon gerçekleştirdik, 214 bin 615 kişi yakalandı bu operasyonlarda, 113 bin 545 operasyon sadece kaçakçılıkta. Organize suçlarda 2 bin 234 operasyon, 30 bin 570 yakalanan kişi, narkotik suçlarda 123 bin 18 operasyon, 259 bin 102 kişi. Sadece bu rakamlar dahi bizim mali suçlarla, kaçakçılıkla, organize suçlarla, narkotik suçlarıyla ne kadar yoğun bir mücadele içinde olduğumuzu ispat eden, gösteren, çok önemli rakamlar bunlar." "Millet en büyük hakem" Milletin, ferasetiyle en büyük hakem olduğunu belirten Babacan "Milletimiz sergilenen oyunları çok net bir şekilde görüyor, izliyor. Milletimizin gönül penceresi açık ve milletimiz, gerçekten, pek çok olay karşısında çok sıhhatli analiz yapabiliyor, doğruyu, eğriyi çok iyi ayırt edebiliyor. Bu olanlar ve bir siyasi mühendislik görüntüsü veren bu olaylar eğer böyleyse, bu, milletimizin, gerçekten, takdirinden, milletimizin değerlendirmesinden kaçmaz, kaçamaz ve 30 Martta milletimiz, Türkiye üzerinde operasyon yapmaya çalışan çevrelere, onların uzantılarına, onlarla birlikte hareket eden fırsatçılara, kuşkusuz, gereken cevabı sandıkta en güzel şekilde verecektir" diye konuştu. Babacan şöyle devam etti: "Hesaplaşma günü, inşallah, yakın. Bütün bunların değerlendirmesini, halkımızın vicdanı, kanaati, hep beraber göreceğiz, 30 Martta net ve açık bir şekilde ortaya çıkacak, kim ne derse desin.sizlerin ve milletimizin şunu bilmesini istiyoruz ki her türlü saldırıya göğüs gererek Türkiye'yi büyütmeye devam edeceğiz. Çocuklarımıza, gençlerimize artık üzerinde operasyon yapılamayan bir Türkiye emanet etmek için aynı heyecanla, aynı gayretle çalışmaya devam edeceğiz. Faizlerin düşmesinin birilerini rahatsız ettiğini biliyoruz, o birilerini daha da rahatsız etmeye devam edeceğiz. Çözüm süreçlerinin birilerini çok ciddi şekilde rahatsız ettiğini biliyoruz.ölümlerden, kandan ve gözyaşından beslenenleri rahatsız etmeye, gençleri yaşatmak için çırpınmaya da devam edeceğiz.istikrar, güven ve kardeşlik ortamının birilerine rahatsızlık verdiğini biliyoruz. İstikrarla, güvenle, daha güçlü bir kardeşlikle Türkiye'yi yüceltmeye de devam edeceğiz. Demokrasinin bazı çevreleri çok rahatsız ettiğini de biliyoruz. Biz o çevrelere de rahatsızlık vermeye, demokrasiyi daha da büyütmeye devam edeceğiz. Aktif dış politikanın, itibarı artan bir Türkiye'nin, kirli çıkarları zedelenen çevrelere rahatsızlık verdiğini biliyoruz. Türkiye'nin güçlenmesinden, büyümesinden, tüm dünyada sözü dinlenen, itibarlı bir ülke olmasından rahatsızlık duyanlar olduğunu biliyoruz. Onları da rahatsız etmeye, dünya genelinde hakkı, doğruyu savunmaya devam edeceğiz.