CHP NİN İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE ANALİZ:

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CHP NİN İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE ANALİZ:"

Transkript

1 CHP NİN İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE ANALİZ: Tarihsel Süreç, Devlet Elitleri-CHP Çatışması ve Revizyonist Kemalizm 1.BÖLÜM: Dönemi İdeolojik Dönüşüm Süreci ve Devlet Elitleri-CHP Çatışması Caner ERDOĞAN Akdeniz Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Doktorant Son dönemde Türkiye de en yoğun tartışmalardan biri Kemalizmin güncelliğini yitirip yitirmediği ve AKP iktidarı ile birlikte tasfiye edilen resmi devlet ideolojisi olarak rafa kaldırıldığı yönündedir. Ve tabi ki bu düşünce beraberinde haklı olarak Kemalizmin bugünün koşullarını anlama ve yön verme bakımından yetersiz olup olmadığı tartışmasını beraberinde getirmektedir. Kemalizm bugün nasıl bir vizyona sahiptir? Ezilen halk kitlelerinin sorunlarını çözebilecek bir bakış açısına sahip midir? Yoksulluğa karşı eylem planı nedir? Kürt sorununa nasıl bakar? Nasıl bir ekonomik kalkınma öngörür? Avrupa Birliği üyeliğine nasıl bakar? ABD ile yakın müttefik olma arzusu taşır mı? vs. gibi yüzlerce soru aslında bugün cevap beklemektedir. Belki Kemalizm bir aydınlanma felsefesi olarak ön plana çıkarıldığında gündelik sorunlara somut çözüm önerileri ortaya koyması mantıklı bir beklenti olmayabilir. Ancak, şu da var ki Kemalizm artık günümüzde gündelik hayata dokunabildiği sürece daha da güçlenecek ve yeni bir aydınlanma görüşü ve kalkınma stratejisi olarak karşımıza çıkacaktır. Bu bağlamda, günümüzde 6 Ok da takılıp kalmış Kemalizmi daha ileriye taşıyabilmek için yeni fikirler ve pratik çözümler ortaya koymak gerekmektedir. İsmet İnönü nün 1965 de CHP nin ortanın solu söylemleri, Ecevit in 1974 te ortaya koyduğu demokratik sol tanımı ve yine 1976 da 6 ilkeyi 6 kural ile bütünleştirmesi CHP nin ve dolayısıyla Kemalizmin yaşadığı ciddi bir yenilenme süreci olarak karşımıza çıkmıştır. Ancak, geçen süre zarfında değişen koşullara rağmen yeni söylemler geliştirilememiş olması beraberinde Kemalizmin de günümüzde zafiyetler göstermesine neden olmuştur lerin sonundan itibaren devletin resmi ide- olojisi olan Kemalizm in ve onu savunan devlet elitlerinin devlet mekanizması içerisinden çeşitli hukuki ve hukuki olmayan yollarda tasfiyesi ile birlikte artık Kemalizm i savunacak ve ileriye taşıyabilecek tek güç olarak Cumhuriyet Halk Partisi nin kaldığı aşikardır. O halde, dünün ve bugünün Kemalizmini anlamak, geleceğin Kemalizminin ne olması gerektiği ile ilgili revizyonist fikirler ortaya koyabilmek için CHP nin kuruluşundan bu güne yaşadığı değişim ve dönüşüm süreçlerini iyi incelemek gerekmektedir. Çünkü, bu süreç CHP nin ve Kemalizmin gideceği yolun ne olması nasıl olması gerektiği ile ilgili büyük ipuçları verecektir. Tek Parti Dönemi Cumhuriyet Halk Partisi 4 Eylül 1919 da Sivas Kongresi nde ku- 48

2 rulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin devamı olması itibariyle hem Kurtuluş Savaşı nı yürüten, hem devleti ve rejimi kuran hem de büyük devrimler gerçekleştirerek ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine çıkaran siyasi ve toplumsal bir hareket olarak karşımıza çıkmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk ün ideolojik olarak beslendiği en temel yerli kaynak Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve İttihat Terakki gibi geçmiş siyasi hareketler olmuştur. Bu hareketlerin reformist yönü, bir bakıma Kemalizmin de bu reformist hareketlerin evrim geçirmiş yeni bir versiyonu olarak karşımıza çıkmasını sağlamıştır. Ancak, bir kısmı eski İttihatçılardan oluşan Kemalistleri öncekilerden ayıran en belirgin fark yeni kurdukları devlet içerisinde tek hakim güç olarak büyük devrimler gerçekleştirme ve toplumu değiştirme-dönüştürme imkanına pratikte sahip olabilmeleridir. CHP nin öncülü olarak emperyalist güçlere karşı büyük bir kurtuluş mücadelesi gösteren Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti nin ortaya koyduğu anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı ve milliyetçi tavır CHP nin de ideolojik olarak bu temeller üzerine oturmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk ün 1. Meclis döneminde 8 Nisan 1923 te ortaya koyduğu ve Müdafaa-i Hukuk Grubu nun bir program olarak benimsediği 9 Umde de CHP nin ideolojik çıkış noktasını ortaya koyan ilk ilkeler olmuştur. 9 Umde şu ilkelerden oluşmuştur: «Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir» «Halkın gerçek temsilcisi TBMM dir» «Milli hakimiyet» «Tam bağımsızlık» «İktisadi kalkınma» «Tevhid-i Tedrisat» «Saltanat diriltilemez» «Adil mahkemeler» «Daha kısa askerlik süreleri». 29 Ekim 1923 yılında cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye nin Sovyet tipi sosyalist bir ideolojiye mi yoksa Batı tipi liberal sağ ideolojiye mi yöneleceği büyük merak konusu olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk daha önce İzmir İktisat Kongresi nde Türkiye nin ekonomide liberalizm i benimseyeceğini tüm dünyaya ilan ederek Batılı devletlere yakın bir görüntü çizmişti. 3 Mart 1924 te halifeliğin kaldırılması ve 17 Kasım 1924 te de Atatürk tarafından Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası nın kurdurulması ile Kemalistler yeni kurdukları devletin şu ideolojik temellere oturtulacağı mesajını vermişlerdi: cumhuriyetçilik laiklik ve milliyetçilik (çok partili temsili) demokrasi. Yine, Batı da yaşanan büyük sınıf çatışmaların aksine Kemalistler geleneksel üretim tarzı nedeniyle Türkiye de köklü bir burjuva ve işçi sınıfının oluşmadığı gerçeğinden de hareketle, tüm toplumsal sınıfları reddeden ve toplumdaki herkesin eşit olduğu fikrine dayanan halkçılık ilkesini benimsemiştir. Yeni kurulan devlet zaten şeriatçı ayaklanmalarla ve ülkenin tamamında otorite kurmakla uğraşıyorken, bir de Batı da olduğu gibi yeni filizlenen milli burjuvazi ile işçi sınıfı arasında sınıf temelli çatışmaların ortaya çıkabileceği endişesi Kemalistlerin halkçılık fikrini benimsemesinde de etkili olmuştur. Oysa ki, o dönem sanayileşme süreçlerinden geçmiş Batı ülkelerinde burjuva- proletarya çatışması toplumsal, ekonomik ve siyasi bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmıştır. Ve bu ülkelerde sosyalist-komünist ve sosyal demokrat partiler ile sendikalar ın verdiği mücadelelerin bir sonucu olarak güçlü olan burjuvanın lehine bir eşitlik değil de güçsüz olan proletaryanın lehine sosyal adalet söylemi ön plana çıkmıştır. Ancak, yeni kurulan Türkiye nin henüz sanayileşme süreçlerinden geçmemiş olması sol nitelikli sınıfçı bir bakış açısı yerine sağ nitelikli sınıfsız bir bakış açısını kabul etmesine neden olmuştur. Ancak, Kemalistlerin halkçılık kavramına verdikleri anlam faşist Musollini ya da Falanjist Franco dan nitelik olarak farklılık göstermiştir. Kemalistler her ne kadar halk devrimi yapmamış olsalar da her zaman halktan yana, halk için bir devrim gerçekleştirmiş olma iddiasında olmuşlardır. Nitekim, Mustafa Kemal Atatürk ün köylü milletin efendisidir sözünden ve yoksul halk kesimlerine verdiği değerden de bu bakış açısını anlayabiliyoruz. Ayrıca, gerek Mustafa Kemal Atatürk ün gerekse de Atatürk ten sonra lider kadroların toprak reformu ile feodalizmin yıkılması ve köylülerin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden özgürleşmesi fikri ısrarla savunulmasına rağmen bu fikir için uygun konjonktür sağlanamamıştır. Bu açıdan bakıldığında, Kemalistlerin halkçılığa yüklediği anlam, bilinçli bir sol karşıtlığı olarak işçi sınıfını yok sayma değil (ki zaten işçi sınıfı yok), Osmanlı tipi yöneten-yönetilen sınıflar arasında yönetenin yüceltilmediği yönetenlerin ayrımcılığa tabi tutulmadığı, buna karşın yönetilenlere de değer atfedildiği, yani herkesin devlet nezdinde ve toplumsal, ekonomik ve siyasi yaşamda eşit olduğu fikridir. Bugünün kelimeleriyle açıkladığımızda devlet nezdinde bir cumhurbaşkanı ile bir çoban arasında herhangi bir fark olmadığı, ve eğer çobana imkanlar sağlanırsa ve eğitim-öğretim süreçlerinden geçerse yöneten olabilmesinin önünde hiçbir engelin olmadığı bakışıdır. Ancak, daha sonra da değinileceği üzere, bu eşitlik fikri Türkiye de sanayileşme ile birlikte burjuva-işçi sınıfının oluşması sonrasında yetersiz kalacaktır. Nitekim, 1927 yılında 2. CHP Kurultayı gerçekleştirilmiş ve CHP Tüzüğü nün 1. maddesinde CHP nin Cumhuriyetçi, halkçı ve milliyetçi bir parti olduğu vurgusu yapılmış, 3. maddede de fırka devlet ve millet işlerinde din ile dünyayı birbirinden ayırmayı en önemli esaslarından sayar denilerek laiklik ilkesi benimsenmiştir. Demokrasi fikrinin 1927 de vurgulanmamasının nedeni 5 Haziran 1925 te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının karşı devrimcilerin eline geçmesi nedeniyle kapatılması nedeniyle çok partili demokrasi ye geçmek için şartların henüz olgunlaşmadığı gerçeğidir. Nitekim, 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası denemesinin de başarısız olması çok partili demokrasi pratiğinin 1945 yılına kadar rafa kaldırılmasına neden olmuştur. Yine, 1929 Buhranı ile 49

3 Klasik iktisat görüşünün çökerek yerini devlet müdahalesini savunan Keynesyen görüşe bırakması iktisadi liberalizm fikrinin yerini devletçilik fikrine bırakmasına neden olmuştur. İzmir İktisat Kongresi nden itibaren özel sektör eliyle sanayileşmeye dayalı kalkınma fikri devletin özel sektörü desteklemesini ve güçlü bir milli burjuvazinin ortaya çıkarılması arzusunu ortaya koymuştur. Ancak, 1929 Buhranı sonrası önce ılımlı sonra da katı devletçilik politikaları sanayileşme ve kalkınmanın büyük oranda devlet eliyle gerçekleşmesine, böylece Türkiye de burjuvazi ve işçi sınıfı çatışmalarının Batı ya göre çok daha sonra ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu durum 1930 ların sonundan itibaren aşırı milliyetçi rüzgarın etkisindeki Türkiye de sol fikirlerin aykırı ve sakıncalı olarak görülmesine neden olmuştur. Sonuç olarak, Kemalistler her ne kadar yeni devletin o dönem için en ütopik hedef olan Batı tipi liberal ekonomi ve çok partili temsili demokrasi çizgisinde ilerlemesini istemişseler de siyasi ve ekonomik konjonktür bu isteğin pratikte gerçekleşmesine engel olmuştur. Yine, 1930 lardan itibaren Avrupa da faşizmin güçlenmesi ve sonrasında yaşanan 2. Dünya Savaşı Kemalistlerin konjonktür gereği çok partili demokrasi fikrinde bir süre ısrarcı olmamalarına neden olacaktır yılında Anayasa nın 2. maddesindeki Türk Devletinin Şunun da altını özellikle çizmek gerekir ki, CHP dünya siyasi tarihinde örnek olay olarak uzun yıllardır tartışmasız iktidara sahip olduğu halde kendi isteğiyle çok partili rejime geçme iradesi gösteren tek partidir. Bu durum açıkça göstermektedir ki, Kemalistler henüz 1920 lerde gerçekleşmesini arzu ettikleri çok partili demokrasi fikrinden Atatürk ten sonra bile hiçbir zaman vazgeçmemişler, konjonktüre uyum sağlayarak uygun zamanı beklemişlerdir. Hatta, bir görüşe göre henüz devrimler toplum tarafından tam olarak içselleştirilememişken, dahası taşra aydınlanması ve geleneksel feodal üretim yapısı tasfiye edilmeden İsmet İnönü nün çok partili demokrasiye geçme bakımından aceleci davrandığı eleştirileri kısmen doğrudur. Ancak, o dönem açısından toplumda var olan hoşnutsuzluğun bir şekilde belli reformlar gerçekleştirilerek giderilmesi gerekliydi. Ve tabi ki, CHP kadrolarının mevcut seçim sistemi ile 1950 Seçimlerini kaybedebileceklerini hiç hesaba katmamış olmaları da tarihe not düşülmesi gereken bir realitedir. dini, İslam dinidir cümlesinin kaldırılması sonrasında, Kemalistler ve CHP artık 1930 ların başında ideolojik olarak berraklığa kavuşmuşlardır deki 3. CHP Kurultayı nda cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, devletçilik, halkçılık ve devrimcilik 6 İlke (6 Ok) olarak benimsenmiş, 1937 yılında da Anayasa değişikliği ile Anayasa ya eklenmiştir. Tek parti döneminde halkçılık ilkesi gereği sivil toplum, sendikalaşma, sosyal hak ve özgürlükler alanında ciddi bir ilerleme kaydedilememiştir. Dolayısıyla, sol fikirlerin gelişebilmesi için uygun bir siyasi ve toplumsal ortam oluşmamıştır. Aksine, 1930 lardan itibaren aşırı laiklik uygulamaları, 1930 ların sonları ile 1940 larda otoriter (totaliter değil) bir yönetim anlayışı, 2. Dünya Savaşı nın da etkisiyle aşırı milliyetçilik anlayışı baskın bakış açısı olarak kendini göstermiştir ve 1930 larda Kurtuluş Savaşı nın kazanılması, sonrasında yapılan büyük devrimlerin ve ekonomik kalkınmanın yarattığı heyecan, 1938 yılında Atatürk ün ölümünden sonra savaş yıllarının ekonomik sıkıntıları ve otoriter yönetim anlayışı ile birlikte yerini umutsuzluk ve memnuniyetsizliğe bırakmıştır. Ancak, o dönem kendi koşulları ile değerlendirildiğinde ve yine Türkiye dengi ülkelerle kıyaslandığında Türkiye nin genç bir Cumhuriyet olmasına rağmen ciddi bir siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel ilerleme gösterdiği, her ne kadar çok partili sistem olmasa bile kendine özgü kendi çapında bir demokrasi anlayışı geliştirdiği mutlaktır. Demokrat Parti Dönemi Cumhuriyet Halk Partisi her ne kadar devlet-parti bütünleşmesinin yaşandığı 1920 lerde ve 1930 larda Kemalizm i ve 6 Ok u ortaya koyan ve çerçevesini çizen siyasi hareket olsa bile, tek parti rejiminden sonraki süreçte yani 1950 lerden itibaren devlet otoritesi içerisinde hakim bir güç elde edemediği için çoğunlukla devletin resmi ideolojisine yön veren güç olamamıştır. O dönemden itibaren resmi ideolojiye yön verenler kendilerini devleti kuran iradenin devamı olarak gören ve yine kendini Kemalist olarak niteleyen devlet elitleri olmuşlardır. Yani, bürokratlar, hakimler-savcılar, askerler ve akademisyenler de CHP seçimle iktidarı kaybedince, tek parti döneminde devlet-parti bütünleşmesi nedeniyle CHP çatısı altında bulunan devlet elitleri ile CHP nin siyasi kadroları ve partizanları zorunlu bir yol ayrıma gitmişlerdir. Ancak, bu dönemde yılların alışkanlığı olarak bu devlet elitlerinin 1950 lerde CHP den tamamen kopmadığı ve Milli Şef İsmet İnönü ye büyük saygı ve bağlılık duydukları de bilinen bir gerçektir. Nitekim, 1950 li yıllarda Demokrat Parti zamanında devlet yapısı içerisindeki Kemalist kadroların bürokrasi ve yargı alanından tasfiyesi ordu içerisinde de devam ettirilmek istenince 27 Mayıs Askeri Müdahalesi karşımıza çıkmıştı. Demokrat Parti kendini kurucu iradenin devamı olarak gören devlet elitlerini tasfiye edip devleti kendi kadroları 50

4 dönüşmeye yeltenerek aslında kendi ipini de çekmişti. Bürokrasi, yargı ve üniversitelerde bunu önemli oranda başardıysa da sıra askerlere geldiğinde Demokrat Partililer bunun bedelini ağır ödemişlerdir. Bu arada, Demokrat Parti nin yönetici kadroları ile tabanını Atatürk karşıtı gibi algılamak doğru bir bakış açısı değildir. Hatta, Demokrat Partinin ilk lideri ve cumhurbaşkanı Celal Bayar kendini has Atatürkçü olarak tanımlardı. Adnan Menderes de Atatürk e büyük bir hayranlık beslerdi. Ancak, Demokrat Parti ve o gelenekten gelen partilerin (Adalet Partisi, Anavatan Partisi) Atatürkçülüğü, devleti kuran ideolojiye ve Atatürkçü Düşüncenin temel felsefesine duyulan bir ideolojik ve felsefik bağlılıktan ziyade, Mustafa Kemal Atatürk ün -ideolojik ve düşünsel mirasına değil de- şahsına duyulan sevgi ve saygıdan öteye gitmemiştir. Tek Parti Döneminde 1930 ların sonları ve 1940 larda 2. Dünya Savaşı nın da etkisiyle aşırı sağcı bir çizgiye kayan ve konjonktür gereği sendikalaşma, işçi hakları, sivil toplum ve örgütlenme gibi konularda yasakçı bir bakış açısına sahip olan CHP, 1950 de iktidarı kaybettikten sonra bir çıkış yolu olarak artık kendini revize etme gereği duymuştu yılındaki 10. Kurultayda hukuk devleti, yargıç bağımsızlığı, sendika ve meslek örgütleri kurma özgürlüğü, işçilere grev hakkı gibi hak ve özgürlükleri topyekün savunur noktaya gelen CHP aslında ilk ideolojik dönüşümünü yaşamıştır. Devlet elitlerinin elinde ılımlı muhafazakâr, aşırı milliyetçi ve halkçı çizgideki CHP bu adımla birlikte aslında söylemlerini değiştirerek sol değerlere göz kırpmıştı. CHP aslında o dönemin realitesini iyi kavramıştı. Çünkü, 1923 yılında bin olan işçi sayısı 1945 yılında 250 bine ulaşmış, milli burjuvazi görece güçlenmiş ve artık Batı daki gibi sınıf temelli çıkar çatışmaları kendini göstermeye başlamıştı. Bu açıdan, tüm sınıfları reddeden ve herkesi eşit gören halkçılık ilkesinden taviz verilerek emekçi sınıfı ön plana çıkaran sosyal adalet kavramı ilk kez dillendirilmeye başlanmıştı. Nitekim, 1959 yılındaki 14. Kurultay daki İlk Hedefler Beyannamesi nde basın özgürlüğü, üniversitelerin özerkliği ve tabi ki sosyal adaleti sağlama hedefi özellikle vurgulanmıştı. Yine, eşitlik, 2 li meclis yapısı kurulması, Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Hakimler Şurası nın kurulması da diğer öncelikli hedefler olarak ortaya konmuştu. 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesinden sonra yapılan 1961 Anayasası nın sosyal devlet sosyal adalet ileri hak ve özgürlükler temelinde yapılmış olmasında CHP nin 1959 yılında ortaya koyduğu bu hedefler yol gösterici olmuştur. Başka bir ifadeyle, CHP nin İlk Hedefler Beyannamesi 1961 Anayasası nın fikirsel temelini oluşturmuştur. İşte, 27 Mayıs Darbe - sini 27 Mayıs Devrim i yapan fikirsel altyapı da budur. Yine, anti-kapitalizm ve anti-amerikancılığın yayılması, bu atmosfer içinde kurulan Türkiye İşçi Partisi nin büyük ilgi görmesi CHP nin ideolojik bir boşluğa düşmesine neden olmuştur. İşte bu noktada İsmet İnönü 1965 Genel Seçimlerinin hemen öncesinde verdiği bir mülakatta CHP bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır. diyerek CHP nin safını belirlemeye başlamıştır. Yine, Aslında laikiz dediğimiz günden beri ortanın solundayız diyerek duruşunu perçinlemiştir. Aslında, CHP nin ortanın solu fikri bir anda ortaya çıkmamıştı. Yukarıda değindiğimiz 1954 ve 1959 CHP Kurultaylarında ortaya çıkan sol söylemler bu fikrin teorik altyapısını oluşturmuştur. CHP nin safını ortanın solu nda belirlemesi artık CHP nin kendini devleti kuran iradenin devamı olarak kabul eden devlet elitleri (bürokratlar, hakimler-savcılar, askerler) ile kesin bir yol ayrımına girmesine neden olmuştur yılları arasında İnönü nün kurduğu koalisyon hükümetleri dönemi CHP ile devlet elitlerinin son yakın teması olmuştur. Artık, bundan sonra Kemalizm devletçi-aşırı ulusalcı-otoriter-jakoben devlet elitleri ve merkez solcu-özgürlükçü-ezilenlerden yana CHP olmak üzere iki farklı kanatta yoluna devam edecektir. Bir tarafta devleti yücelten devlet elitleri, diğer tarafta da halk kitleleri ile buluşma hedefine yürüyen CHP modeli karşımıza çıkmıştır. Şunu da açıkça belirtmekte fayda var ki, CHP içindeki belli bir kesim o günden bugüne elit ve aşırı ulusalcı bağlarından kopmamışlardır, ya da başka bir ifadeyle devlet elitlerinin CHP uzantısı olarak pozisyon almışlardır. Ancak, her ne kadar 1965 yılından itibaren CHP nin ortanın solunu benimsemesi ile birlikte kendini devleti kuran iradenin devamı olarak gören devlet elitleri (bürokratlar, hakimler-savcılar, askerler ve akademisyenler) ile CHP nin siyasi kadroları ve partizanlar 1960 ların ortasından itibaren ideolojik bir yol ayrımına girmiş olsalar da asıl kopuş 1970 ve 1980 li yıllarda daha derinden hissedilecektir. Ancak, CHP nin yaşadığı dönüşüme benzer olarak 1960 lı yıllarda esen sol rüzgara kayıtsız kalmayan devlet elitleri, 1965 Seçimleri sonrası Demokrat Parti nin devamı olma iddiası ile tek başına iktidara gelen Adalet Partisi ile derin bir hükümet&yargı-bürokrasi-ordu çatışmasına neden olmuşlardır. CHP nin yaşadığı ideolojik dönüşüm tabi ki sancısız olmamıştır. Ortanın solu fikrine sıcak bak lar 1960 lı yıllar dünyada ve 1961 Anayasası nın da sağladığı hak ve özgürlükler sayesinde Türkiye de sol rüzgârın esmesine neden olmuştur. Bu rüzgar Türkiye de ciddi bir toplumsal taban bulmuş, yoksul ve emekçi kesimler ekonomik, siyasi ve sosyal taleplerini savunmaya başlamışlardır. 51

5 mayan 47 milletvekili ve senatör 1967 yılındaki 4. Olağanüstü CHP Kurultayı sonrası CHP den ayrılarak Güven Partisini kurmuşlardır. Parti bildirisinde yer alan Yolumuz Atatürk ün gösterdiği yoldur cümlesi dikkat çekici bit anekdot olarak karşımıza çıkmıştır. Yine, 1972 de ortalın solu fikrinin en katı savunucusu Bülent Ecevit in genel başkan seçilmesi ile birlikte 58 milletvekili ve senatörden oluşan bir başka grup da CHP den ayrılarak Cumhuriyetçi Parti yi kurdular. CHP de yaşanan ideolojik dönüşümün bir sancısı olarak ortaya çıkan bu iki parti kısa bir süre sonra Cumhuriyetçi Güven Partisi adı altında birleşmişlerdir. Kendini merkez sağda gören bu hareket CHP nin Atatürkçülük ten uzaklaştığını savunmuş ve CHP nin geliştirdiği ortanın solundaki Atatürkçülüğe karşı ortanın sağında Atatürkçülük geliştirmeye çalışmışlardır. Sürekli kan kaybeden bu hareket 1980 de CGP nin faaliyetlerinin durdurulması ile sona ermişse de daha sonra bıraktıkları mirası devralan ciddi bir hareket olmamıştır. Bu durum da 1980 sonrası Kemalizmin siyasi alanla CHP (SODEP-SHP-DSP) kadrolarının tekelinde merkez sol çizgide devam etmesine neden olmuştur. Yani, sonuç olarak 1960 ların ortasından itibaren Kemalizmin yaşadığı ilk ideolojik ayrım sadece devlet elitleri ile CHP nin siyasi kadroları ve partizanları arasında olmamış, CHP içinde de bu ayrışmalar yaşanmıştır. Demokrat Parti Döneminde büyük bir tehdidi atlatan devlet elitleri, 1960 lardan itibaren CIA, MOSSAD, Gladyo, Kontgerilla, 1990 lardan itibaren de Cemaat gibi daha büyük tehditler ile baş etmek zorunda kalacaktır. Nitekim, 2000 li yılların sonu itibariyle gerek hukuki (baskı ve sindirme) gerekse de hukuki olmayan yollarla (Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat Davaları) bürokrasi, yargı, ordu ve üniversitelerden büyük oranda tasfiye edileceklerdir Hareketi ve 1970 lerdeki sağ-sol çatışmaları Kemalizm in kavramsal bir kargaşa içerisine düşmesine neden olmuştur. Her ne kadar CHP 1965 ten itibaren ortanın solu nda ancak sosyalizmin karşısında bir duruş sergilese bile, özellikle dünyada cereyan eden 68 Gençlik Hareketinin de etkisiyle, Türkiye de kendini solcu olarak tanımlayan gençler kendilerini ideolojik olarak Marksist-leninist çizgide sosyalistler olarak görmüşlerdir. Kemalizmin anti-emperyalist, tam bağımsızlıkçı ve milliyetçi tavrı ile devrimci karakterinin ortaya koyduğu aydınlanma felsefesi bu sosyalist gençlerin Mustafa Kemal Atatürk ile yakın bir bağ içerisinde olmalarını sağlamıştır ler Bu gençlerin önemli bir kısmı Türkiye de emekçi ve ezilen kesimlerin sosyalist bir devrimi gerçekleştirebilecek kabiliyette olmadıklarına ve tabi ki şartların uygun olmadığına inandıkları için, devrimin ancak devlet elitleri ile işbirliği yaparak tepeden inme gerçekleşebileceğine inanmışlardır. Bu bağlamda devlet elitleri içerisindeki askerler arasındaki üst düzey solcu grup ile ittifak içine girerek darbe ile Milli Demokratik Devrimi gerçekleştirme hedefine yoğunlaşmışlardır. Nitekim, devlet elitleri içerisindeki daha baskın askeri gücü temsil eden sağcı grup ile 1960 lardan itibaren devlet içerisinde etkin güç elde etmeye başlayan CIA durumu fark ederek solcu darbecilere karşı bir hamle ile 12 Mart Askeri Müdahalesini gerçekleştirmiştir. 12 Mart Askeri Müdahalesini gerçekleştiren devlet elitleri sosyalist fikir ve söylemleri devletin varlığı ve devamlılığı için bir tehdit olarak algılamış, onu koruma içgüdüsüyle solcu gençlere yönelik bir sürek avı başlatmıştır. Milli Demokratik Devrim saflarında yer alan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yakalanması ve idam edilmeleri bu baskın güç tarafından gerçekleştirilmiştir. İsmet İnönü nün dahi darbeci devlet elitlerini ikna edemeyerek Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ın idamlarını önleyememesi kendini kurucu iradenin devamı olarak gören devletçi-aşırı ulusalcı-otoriter-jakoben devlet elitleri ile CHP arasındaki iplerin tamamen koptuğunu, dahası CHP nin ideallerini gerçekleştirebilmek için artık bu devlet elitleri ile de mücadele etmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Ve yine, 12 Mart 1971 sonrası süreç göstermiştir ki, devlet elitlerinin baskın olan kesimi sosyalizm tehdidine karşı 1990 lara kadar CIA ile ittifak içerisinde olmuş ya da başka bir bakış açısıyla onun etki alanından çıkamamıştır. Solcu gençlere yönelik gerçekleştirilen sürek avının devlet elitleri yani Kemalist devlet tarafından gerçekleştiriliyor algısı, 1970 lerin ortasından itibaren bazı sosyalist gençlik gruplarının Kemalizm fikrinden kopmasında oldukça etkili olmuştur. Aslında bu tartışma bugün bile güncelliğini korumaktadır. Ülkemizde 1970 lerde, 1980 lerde ve 1990 larda devlet eliyle gerçekleştirilen katliamlar ya da otoriter-baskıcı yönetim anlayışı topyekün Kemalistlere mal edilmiştir. Oysa ki, kendini kurucu iradenin (Kemalistler) devamı olarak gören devlet elitlerinin sahip olduğu karakter ve ideolojik duruş ile Kemalizme toplumcu ve emekçi yorumlar katan CHP kadrolarının ve partizanların sahip olduğu karakter ve ideolojik duruş birbirinden çok farklıdır. Öyle ki, CHP savunduğu fikirler itibariyle bu sosyalist gruplar gibi devlet elitleri ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle, özellikle 1970 lerden itibaren devlet elitlerinin fikirleri ve eylemleri nedeniyle CHP nin ve Kemalizmin yargılanması doğru bir bakış açısı değildir. Dahası, CHP Kemalizmi 1965 ten itibaren salt resmi devlet ideolojisi olmaktan çıkararak, Bülent Ecevit ile birlikte Kemalizmi sol değerler ile emekçilerden, köylülerden ve ezilenlerden oluşan geniş halk kitleleri ile buluşturmuştur. Nitekim, CHP nin ortaya koyduğu bu söylemler toplum nezdinde karşılık bulmuş, CHP 1973 seçimlerinde 52

6 1977 Seçimlerinde de %41,38 oy oranı ile solun halen de geçerli olan oy rekorunu kırmıştır. Ecevit in sol söylemleri ve ABD nin çıkarlarına aykırı tutumu (Kıbrıs Barış Harekatı, haşhaş yasağının kaldırılması) CHP nin ABD, onun devlet içindeki uzantıları ve onların müttefiki belli devlet elitleri tarafından hedef haline gelmesine neden olmuştur. Ecevit, her ne kadar merkez sol da yani sistemin içerisinde bir partinin lideri olsa da, güçlü bir sosyalist partinin yokluğu nedeniyle aslında tüm solun lideri olabilme başarısı göstermiştir. Bülent Ecevit in 1970 lerde ortaya koyduğu söylemler bir bakıma CHP nin geleneksel ideolojik bağlarından kopması anlamını da taşıyordu. Ecevit in CHP de gerçekleştirdiği ideolojik değişim ve dönüşüm beraberinde Kemalizm in de yaşadığı bir değişim ve dönüşüm anlamına geliyordu. Aslında bugünün CHP lilerinin büyük çoğunluğunun savunduğu sol fikirler o günlerde Ecevit in ortaya koyduğu fikirlerden çok da farklı değildir. Ecevit in kitleleri arkasından sürükleyebilme kabiliyeti CHP de belki de onlarca yıl alabilecek bir değişim sürecinin 3-5 yılda gerçekleşmesini sağlamıştır yılındaki 21. CHP Kurultayında CHP tüzüğünün 35 maddesinin birden değiştirilmesi, 1974 yılındaki Tüzük Kurultayında ortanın solu söyleminin demokratik sol olarak ideolojik bir netliğe kavuşması yaşanan ciddi ideolojik değişimi somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Ecevit in demokratik solculuk, tepeden inme değil, temelden yükselme solculuktur. Halka rağmen solculuk değil, halk solculuğudur. Bizim solculuğumuzun sınırını halk çizer ve çizecektir. sözleri ideolojik dönüşümün fikirsel altyapısının ciddi bir temele oturtulduğunu ortaya koymuştur. Yine, 1976 yılındaki 23. CHP Kurultayı nda CHP ve Kemalizm ideolojik olarak yeni bir atılım yaşamıştır. Kurultay da 6 İlke 6 Kural ile (özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve halkın kendini yönetmesi) bütünleştirilerek Kemalizm e yeni bir soluk ve heyecan katılmıştır. Bu kurultayda Sosyalist Enternasyonale katılma kararı da ciddi bir adım olmuştur. Bu sırada, 1970 li yıllar Türkiye de ideolojik olarak parçalanmış bir karakter göstermiştir lar ve öncesinde yaşanan CHP-Demokrat Parti kamplaşması, 1970 lerde geniş bir alana yayılmıştır. Merkez solda CHP, merkez sağda Adalet Partisi, aşırı milliyetçi MHP ve siyasal İslamcı Milli Selamet Partisi siyaseti domine etmişlerdir. Sosyalistler engellemelerin de etkisiyle-partisel anlamda ciddi bir varlık gösterememiş, Kürt Siyasi Hareketi de 1970 lerin sonlarından itibaren filizlenmeye başlamıştır lerin sonuna gelindiğinde siyaset kurumu artık toplumsal kaos ve anarşinin önüne geçememiş, geçemediği gibi daha da tırmandırmıştır. Artık sokak ortasında infazlar günlük hayatın bir gerçeği haline gelmiş, sağ-sol çatışmaları mezhepsel zemine çekilerek Alevi-Sünni çatışmalarına dönüşmüştür. Devlet elitleri devleti ve toplumsal yaşamı tehdit eden bu duruma karşı darbe seçeneğini değerlendirerek 12 Eylül 1980 de darbeyi gerçekleştirmiştir. Buradaki asıl soru kaos olduğu için mi darbe yapılmıştır? Yoksa, darbe yapılması için mi kaos yaratılmıştır? Bu sorunun cevabı halen net bir yanıt bulamasa da, baskın görüş darbenin yapılması için gizli eller tarafından planlı bir şekilde kaosun yaratıldığıdır. Çünkü, neoliberalizmin ABD tarafından Türkiye ye ihracı anlamına gelen 24 Ocak Kararlarının uygulanması ve bunun da ötesinde Türk toplumunun dönüştürülebilmesi için böyle bir askeri darbeye ihtiyaç duyulduğu aşikardır. Devlet elitleri açısından devleti ve toplumu yeniden rayına sokma ve kendi istediği şekilde yeniden şekillendirme içgüdüsü ile ABD nin neoliberalizmi Türkiye ye enjekte etme arzusu ortak noktada buluşunca darbe kaçınılmaz olmuştur. Yani, 12 Eylül darbesini sadece gayrimilli Amerikancı bir darbe olarak görmek de, sadece devlet elitlerinin milli bir hareketi olarak görmek de eksik ve hatalıdır. Baskın gücün hangisi olduğunu tahmin etmek bugün bile zor olsa bile, ortak hedeflerin gerçekleştirilmesi bakımından devlet elitleri ile ABD nin devlet içindeki uzantıları arasında bir ittifakın varlığı aşikârdır. Yukarıda değinilenler ışığında denilebilir ki, Kemalizmin dün ve bugün ne ifade ettiğini, yarın ne ifade edeceğini anlayabilmemiz için tarihsel olarak geçirdiği evreleri iyi analiz etmek gerekmektedir. Temel gerçeklik şudur ki; Kemalizm, kendini devleti kuran iradenin devamı olarak gören devlet elitleri ile onu 1965 ten itibaren resmi devlet ideolojisi olmaktan çıkararak geniş halk kitleleri ile buluşturan CHP nin siyasi kadroları ve partizanları eliyle iki farklı kimliğe bürünmüştür. Hatta, ideolojik olarak birbirinden farklılaşan bu iki yapı çoğu zaman birbirleri ile çatışma ve mücadele halinde olmuşlardır. Devlet elitlerinin CHP içindeki uzantıları da ciddi bir toplumsal karşılıkları olmadığı için CHP de -kimi zaman etkin güç olmuşlarsa da- baskın güç olamamışlardır. (Önümüzdeki sayı: 2. Bölüm: 1980 Sonrası CHP nin İdeolojik Dönüşüm Süreci, Devlet Elitlerinin Tasfiyesi, Revizyonist Kemalizm ve Sol) 53

7 CHP NİN İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE ANALİZ: Tarihsel Süreç, Devlet Elitleri-CHP Çatışması ve Revizyonist Kemalizm 2.BÖLÜM: 1980 Sonrası İdeolojik Dönüşüm Süreci ve Devlet Elitleri-CHP İttifakı Caner ERDOĞAN Akdeniz Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Doktorant 12 Eylül Darbesini devlet elitleri ve CIA eliyle Türkiye nin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel olarak dönüştürülme projesi olarak görmek gerekmektedir. Daha önceki bölümde de belirtildiği üzere, 12 Eylül devlet elitleri açısından devleti ve toplumu yeniden rayına sokma ve kendi istediği şekilde yeniden şekillendirme içgüdüsü ile ABD nin neoliberalizmi Türkiye ye enjekte etme arzusu ortak noktada buluşunca darbe kaçınılmaz olmuştur. Kenan Evren önderliğindeki darbecilerin ağızlarından Atatürk lafını düşürmemeleri ve darbeyi Atatürkçülük adı altında yaptıklarını iddia etmeleri ilk bakışta yanıltmacı bir söylem olarak kabul edilebilir. Ancak, daha önce de değinildiği gibi kendini kurucu iradenin (Kemalizm) devamı olarak gören devlet elitleri (özellikle de asker elitler) 1960 ların sonundan itibaren ideolojik olarak sürekli artan oranda aşırı milliyetçi, aşırı otoriter ve aşırı jakoben bir duruş sergilemişlerdir. Yani, Kemalistlerin devlet elitleri kanadı aşırı sağcı bir çizgiye kayarken, siyasi kanadı olan CHP de solcu söylemler ile toplumun karşısına çıkmıştır. Bu kutuplaşma beraberinde kendini Atatürkçü olarak tanımlayan iki farklı gücün Atatürkçülüğe yükledikleri zıt anlamlar ekseninde birbirleriyle ciddi bir çatışma içine girmesine neden olmuştur. Bu süreçte gerek iç gerekse de dış kaynakların Türkiye de her an komünizm gelebileceği korkusunu topluma ve devlet elitlerine aşılaması, gerek sokaktaki ülkücülerin gerekse de onların arkasındaki devlet elitlerinin solculara ve CHP lilere karşı ciddi bir sindirme ve yıldırma harekatı içerisine girmelerine neden olmuştur. Tabi ki, işin ekonomik boyutu ve büyük sermaye sahibi burjuvaların bu süreçte sağcıları solculara karşı kışkırtmada kilit bir rol oynadığı da görmezden gelinemez. Sendikaların güçlenmesi, işçilerin hak talepleri için yaptıkları eylemler ve grevler ile zor durumda kalan sermaye sahipleri işçilerin bu direnişini kırmak için çoğu zaman devlet elitleri ve sağcı örgütlerle işbirliği içerisine girmişler, onlara maddi imkanlar sağlamışlardır. Taşrada da aynı şekilde toprak ağaları kendileri için tehdit olarak gördükleri sol söylemlere karşı sağcıları kışkırtma stratejisi yürütmüşlerdir yıllarında Türkiye de iki ana siyasi kutup oluşmuştur: Sol Blok: CHP (merkez solcular), Sosyalistler, Sendikalar (özellikle DİSK). Sağ Blok: Devlet Elitleri, CIA, Kontrgerilla, AP (merkez sağcılar), MHP (aşırı milliyetçiler), MSP (siyasal İslamcılar), TÜSİAD (burjuva) ve toprak ağaları. Sağ ve sol blokların güç dengesine bakıldığında sağ bloğun elindeki imkanların sol blok ile kıyaslanması bile abesle iştigaldir. İşte 1980 öncesi solcu avı nı besleyen motivasyon da bu kıyaslanamaz güçtür. Nitekim, Milliyetçi Cephe hükümetlerinin başbakanı Süleyman Demirel in bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz sözleri aslında durumu özetler niteliktedir. O dönem sağ blok öyle bir yanlış algı içine sokulmuştur ki, 40

8 solcuları sindirerek ya da öldürerek devleti ve milleti komünizm tehdidinden koruduklarını düşünmüşlerdir. Ancak, sol bloğun en büyük gücü olan CHP nin hiçbir zaman sosyalizm gibi bir hedefi olmamıştır, sosyalistlerin ve sendikaların da bırakın sosyalist bir devrim yapmayı kendi canlarını koruyabilecek mali ve siyasi bir güce bile sahip olamamışlardır. Ancak, realite şudur ki, eğer o dönem CHP ve Bülent Ecevit in varlığı (kıyaslanamaz güç dengesine rağmen) Türkiye de sol değerlerin bugüne taşınabilmesi, ideolojik zenginlik ve çeşitlilik bakımından büyük bir şans olmuştur. CHP nin 1973 ve 1977 seçimlerinden birinci parti çıkmasına rağmen tek başına iktidar olamamış olması ve kurduğu kısa süreli koalisyonların da ayakta duramaması o dönem açısından belki de büyük bir şansın kaçırılmasına neden olmuştur. 12 Eylül Darbesinin hemen sonrasında CHP, AP, MHP ve MSP başta olmak üzere tüm siyasi partiler kapatılmış, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Alpaslan Türkeş ve Necmettin Erbakan gibi liderlere siyaset yasağı getirilmiştir. Devlet elitleri daha düne kadar işbirliği halinde olduğu sağ bloktaki siyasi liderleri siyaset dışına itmekten çekinmemiştir. Dahası, düne kadar işbirliği içinde olduğu ve kendi kontrolünde tuttuğu sağcı örgütleri de tasfiye etme yolunu seçmiştir. Ancak, darbeciler asıl darbeyi solculara vurarak kendilerince komünizm tehdidini ortadan kaldırmışlardır. Aslında darbecilerin toplumdaki siyasi zenginliğe tahammülleri yoktu. Onlar her şeye yeniden başlayarak toplumu yeniden şekillendirme ve ideolojik olarak tektipleştirme amacı taşıyorlardı. Bu amaca yönelik olarak merkez sağda 24 Ocak Kararlarının mimarı Turgut Özal ın önderliğinde tüm sağ ideolojileri kapsayan Anavatan Partisi projesi ortaya konmuştu. Merkez solda da darbecilerin icazetiyle Necdet Calp önderliğinde Halkçı Parti kurulmuştu. Bunların yanı sıra, emekli orgeneral Turgut Sunalp önderliğinde 12 Eylül darbesinin siyasi çizgisini ve ideolojisini savunan ve ileride iktidara taşınması hedeflenen Milliyetçi Demokrasi Partisi kurdurulmuştu. Kurulan üç parti de 1980 öncesi siyasi partilerin mirasını taşıyabilecek nitelikte değildi. Öyle ki, Turgut Özal DPT ve Başbakanlık müsteşarı, Necdet Calp Başbakanlık müsteşarı ve Turgut Sunalp da emekli orgeneral olarak bürokratik ve askeri devlet elitlerini temsil ediyorlardı. 12 Eylül Darbesini gerçekleştiren üst düzey devlet elitleri kendi alt kadroları ile Türk siyasi yaşamını kendi isteğine göre şekillendirme arzusunu bu şekilde ortaya koymuştu. 12 Eylül darbecileri tarafından kapatılan siyasi partilerin içerisinde yer alan siyasi kadrolar farklı isimlerle yeni siyasi partiler kurmakta gecikmemişlerdi. 20 Mayıs 1983 te darbeciler tarafından CHP nin kapatılması ile oluşan boşluğu doldurması için HP kurdurulunca, buna tepki olarak CHP nin mirasına sahip çıkmak ve devamlılığını sağlamak üzere 6 Haziran 1983 te Erdal İnönü önderliğinde SODEP (Sosyal Demokrasi Partisi) kuruldu. SODEP HP yi muvazaa yapmakla yani halkı aldatmakla suçlamıştı. Ancak, Erdal İnönü önderliğinde eski CHP kadrolarının attığı bu adım MGK engeline takılmış ve MGK SODEP in 1983 Genel Seçimlerine katılmasına izin vermemiştir. HP her ne kadar darbecilerin bir projesi olsa da, seçime katılan tek sosyal demokrat parti olarak 84 milletvekili adayı yine MGK tarafından veto edilmişti. Vetolardan sonra HP eksikleri tamamlamaya çalıştıysa da 13 milletvekili adayı eksiğiyle seçimlere katılabilmiştir Genel Seçimlerinde %30,46 oy almıştır. Oysaki bir önceki 1977 Genel Seçimlerinde Bülent Ecevit önderliğinde CHP %41,38 oy almıştı Genel Seçimlerine giremeyen SODEP 1984 Yerel Seçimlerine girebilmek için vize alabilmiş ve %23,35 oy oranıyla ikinci parti olabilmiştir. Diğer sosyal demokrat parti olan HP de %8,87 oy alabilmişti. SODEP ve HP nin oy oranları toplandığında (%32,22) Türkiye de merkez solun 1977 yılından 1984 e kadar % 9 un üzerinde oy kaybettiği görülmektedir. SODEP lideri Erdal İnönü merkez solda iki partinin birleşmesi gerekliliğini ortaya koymuş, nitekim HP nin siyasi kadrolarından da bu konuda destek görmüştür. Bunun bir sonucu olarak SODEP ve HP bileşerek 3 Kasım 1985 te Sosyaldemokrat Halkçı Parti yi (SHP) kurmuşlardır. SHP nin parti amblemi çevresi zeytin dallarıyla çevrelenmiş 6 ok olarak belirlenmiştir. Ancak, merkez solda birleşme fikri aynı yıl Bülent Ecevit in eşi Rahşan Ecevit tarafından kurulan Demokratik Sol Parti nin birleşme teklifini kabul etmemesi nedeniyle tam olarak gerçekleştirilememiştir. Bülent Ecevit 12 Eylül Darbesi sonrası partililerin desteğini kaybetmiş ve siyasi ideallerini yeni kadrolar ile başka bir siyasi partide yürütme kararı almıştır. Nitekim, 1987 yılında siyasi yasaklar kalkınca Bülent Ecevit DSP nin başına geçmiştir Yerel Seçimlerine HP ve SODEP olmak üzere iki farklı parti ile giren sosyal demokratlar, HD-SODEP birleşmesine DSP nin katılmayı reddetmesi nedeniyle 1987 Genel Seçimlerine de iki farklı parti olarak girmişlerdir. Bu seçimlerde SHP %24,74 oy oranı ile ikinci, DSP de % 8,52 oy oranı ile dördüncü parti olmuştur. DSP nin %10 barajının altında kalarak meclise girememesi %8,52 lik merkez sol oyunun boşa gitmesine neden olmuştur. Nitekim, merkez solda yaşanan bu yarışma ileriki yıllarda da sosyal demokratların büyük siyasi hezimetler yaşamalarına neden olacaktır yılları arasını darbecilerin idaresinde geçiren Türkiye, yılları arasında Anavatan Partisi iktidarı döneminde de büyük bir siyasi, sosyal, ekonomik, hukuki ve kültürel değişim ve dönüşüm süreci yaşamıştır li yıllar neoliberal ekonomi politikaları, darbecilerin gölgesinde yasaklarla dolu siyasal yaşam, 1982 Anayasası nın hak ve özgürlükleri kısıtlayarak devlet 41

9 otoritesini güçlendiren anlayışı ve tüm bu hızlı değişim ile birlikte kentleşmenin de etkisiyle sosyal ve kültürel dönüşüm, başkalaşım ve yozlaşma içerisinde kendini bulmaya çalışan bir toplum ile karşımıza çıkmıştır. Türkiye 1980 li yılları bu karmaşa içerisinde geçirmiştir li yıllarda siyaset kurumu öyle büyük yaralar almıştır ki, kapatılmalar, yasaklar, vetolar vs. derken siyasi partilerin bu hızlı değişim sürecine ayak uydurarak ideolojik mücadele alanına yoğunlaşabilmeleri 1980 lerin sonlarını ancak bulabilmiştir. Bu süreçte merkez solcular (SHP lilerin tabiriyle sosyal demokratlar, DSP nin tabiriyle demokratik solcular) Atatürkçülüğün ve sol değerlerin yaşayabilmesi için büyük mücadeleler vermişlerdir. Nitekim, 1989 Yerel Seçimleri 1974 ve 1977 de olduğu gibi halkın sol değerlere yeniden yakınlaşması bakımından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Özal ın neoliberal ekonomi politikaları altında ezilen, siyasi ve sosyal değişim ve dönüşüm sürecine ayak uyduramayarak tepki duyan halk kitleleri 1989 Yerel Seçimlerinde SHP nin İstanbul, Ankara ve İzmir in de aralarında olduğu 39 ilde belediye başkanlıklarını kazanarak çok büyük bir başarı göstermesini sağlamışlardır. SHP 1980 li yıllarda ideolojik olarak Atatürkçü ve laik çizgisini ön plana çıkarmış, emekten yana tavır koyarak 1970 lerdeki ideolojik tutumunu sürdürmüş, Sosyalist Enternasyonel e tam üye olarak duruşunu netleştirmiş, 1989 yılında piyasa ekonomisine mesafeli durarak ılımlı devletçi bir duruş sergilemiş ve Kürt sorunu konusunda diğer partilere göre daha ılımlı bir tavır sergilemiştir. Ancak, özellikle Kürt Sorunu konusunda parti içinde ciddi fikir ayrılıkları yaşanmıştır. 7 Milletvekilinin 1989 da Paris te düzenlenen Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları adlı konferansa parti yönetiminin izni olmadan katılması üzerine bu milletvekillerin partiden ihraç edilmesi partiiçi tartışmaları beraberinde getirmiştir. Buna tepki olarak bazı milletvekillerinin ve il başkanlarının da istifası SHP nin Kürt sorununa bakışı ve algısı konusunda ciddi bir kriz yaşamasına neden olmuştur lar ve 2000 ler Türkiye açısından 1990 lı yılların siyasetine yön veren 2 temel olgu karşımıza çıkmıştır: PKK sorunu ve irtica sorunu 1990 ların başından itibaren Türkiye nin Doğu ve Güneydoğusunda PKK Terör örgütü kanlı eylemlere başlamıştı. Esasen Kürt Siyasi Hareketinin kökeni 1970 lerin sonlarına dayanmaktaydı. Ancak, gerek 1970 ler gerekse de 1980 lerde hükümetler ve diğer siyasi partiler Kürt Sorunu nu ciddiye almamış, katı ulus devlet anlayışı içerisinde Kürtlerin siyasal, sosyal ve kültürel hak ve özgürlük talepleri görmezden gelinmiştir. Dahası, devlet filizlenen bu hareketi baskı, sindirme ve askeri yöntemlerle ortadan kaldırma yoluna gitmeyi tercih etmiştir. SHP her ne kadar Kürt sorunu konusunda diğer partilere göre daha özgürlükçü ve ılımlı yaklaşsa da bu süreçte iç tartışmalar nedeniyle net bir tavır koyamamıştır. Kürt Siyasi Hareketi 1989 yılına kadar SHP içerisinde siyaset alanı bulabilmesine rağmen, o yıl 7 Kürt milletvekilinin partiden ihraç edilmesi sonucu SHP den koparak Halkın Emek Partisi ni (HEP) kurmuşlardır. Aslında bu olay Kemalistler ile Kürt solunun yaşadığı önemli bir yol ayrımı olarak karşımıza çıkmıştır. Bu kopuşa rağmen HEP 1991 Genel Seçimlerine SHP çatısı altında girmiş ve 20 milletvekilini bu sayede Meclise sokmayı başarmıştır. Ancak, HEP milletvekillerinin Kürtçe yemin krizi sonrası devletin ve TBMM deki siyasi partilerin Kürt Siyasi Hareketine karşı tahammülsüz tavrı bu milletvekillerinin tutuklanmasına, HEP ve onun yerine kurulan DEP, ÖZDEP ve HADEP gibi Kürt Siyasi Hareketini temsil eden partilerin kapatılmasına neden olmuştur. Kürt Siyasi Hareketine meşru yollarla siyasi alanda yaşama şansı verilmemesi Kürt halkının ayrılıkçı terör örgütü PKK ya olan sempatisinin artmasına neden olmuştur. Burada SHP nin HEP i bünyesine alarak seçimlere katılması o dönem açısından Kürt Siyasi Hareketine ciddi bir destek anlamına geliyor olsa da, daha sonraki süreçte SHP-CHP nin yaşadığı ideolojik dönüşüm CHP ile Kürt halkının arasındaki geçmişten gelen bağın kopmasına neden olmuştur. 42

10 1990 lı yılların bir diğer önemli sorunu Siyasal İslamcı Hareketin yükselişi ile birlikte irtica sorunu olmuştur ların başında Alevi aydınlara yönelik Madımak Katliamı, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy gibi Atatürkçü ve solcu yazarlara yönelik suikastler PKK ile birlikte radikal İslamcı terör örgütlerinin de sisteme karşı bir tehdit olarak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Refah Partisi nin önce 1994 Yerel Seçimlerinde, sonrasında da 1995 Genel Seçimlerinde gösterdiği büyük başarı irtica tehdidini en üst seviyeye çıkarmıştır. Siyasal İslamcılar özellikle büyük şehirlerde varoşlarda yaşayan ezilen halk kitleleri nezdinde CHP nin yaşadığı ideolojik dönüşüm nedeniyle bıraktığı boşluğu başarılı bir şekilde doldurarak ciddi bir toplumsal taban bulmuştur Genel Seçimleri sonrası koalisyon ortağı olarak hükümette yer alan SHP ve yeniden kurulma ve birleşme sonrası CHP, Türk siyasetini yön veren ve etkisi halen günümüze kadar süren bu iki sorunun çözümüne yönelik etkili bir politika ortaya koyamamıştır lı yılların ilk yarısında yaşanan yoğun PKK terörü Türkiye de milliyetçi eğilimin artmasına neden olmuştur. Devletin bölünme tehlikesi altında olması da SHP içerisinde ulusalcı bir rüzgar esmesine neden olmuştur. Siyasal İslamın yükselişi de CHP içinde katı laik ve cumhuriyetçi söylemlerin yoğunlaşmasında etkili olmuştur da Sosyalist Bloğun çökmesi ile birlikte dünya genelinde solcuların yaşadığı hayal kırıklığının neden olduğu motivasyon kaybı da SHP- CHP de etkisini göstermiştir. Bu süreçte devlet elitleri de Kürt Siyasi Hareketi ve Siyasal İslamcı harekete karşı aşırı ulusalcı, cumhuriyetçi ve laik bir çizgide devleti koruma ve kollama refleksi içine girmişti. Nitekim, 1965 yılında birbirinden kopan ve sürekli çatışma halinde olan devlet elitleri ile CHP nin yolları 1995 yılından itibaren yeniden kesişmişti. Her ikisi de Kürt Siyasi Hareketine ve Siyasal İslamcı harekete karşı ulusalcı laik ve cumhuriyetçi bir çizgide devleti koruma ve kollama içgüdüsü içerisine girmişti. CHP nin devletten yana geliştirdiği bu tavır Kürt sorunu konusundaki ılımlı ve özgürlükçü duruşunun ortadan kalkmasına neden olmuştur. Esasen bir merkez sol parti olarak Kürt halkının siyasal, sosyal ve kültürel hak ve özgürlük taleplerinin dillendirilmesinde SHP-CHP daha solcu ve özgürlükçü bir tavır ortaya koyması gerekirken tam tersi Kürt halkı nezdindeki desteğini de kaybetmiştir. Bu devlet elitleri ile birlikte devletten yana duruş CHP nin Doğu ve Güneydoğu dan silinmesine neden olmuştur. Nitekim, siyasal İslamcılara karşı devlet elitleri tarafından gerçekleştirilen 28 Şubat Askeri Müdahalesi sırasında da CHP yine devlet elitleri ile birlikte devletten yana duruş sergilemiştir. Aşırı laik söylemler muhafazakârlaşan ve İslami hassasiyetleri yüksek olan bölgelerde CHP karşıtlığına dönüşmüş ve CHP varoşlarda büyük bir oy kaybına uğramıştır. Nitekim, Abdullah Öcalan ın yakalanması ile birlikte piyango DSP ye vurunca 1999 Genel Seçimlerinde CHP baraj altına kalarak Meclis dışında kalmıştır lı yıllar SHP-CHP açısından ideolojik olarak büyük bir değişim ve dönüşüm süreci olarak karşımıza çıkmıştır. Artık, 1970 lerden kalma solcu ve emekten-ezilenden yana söylemler 1990 larda cılızlaşmaya başlamış, halkın günlük ihtiyaçlarına yönelik hak ve özgürlük söylemleri yerini irtica ve bölünmeye karşı laik ulusalcı cumhuriyetçi ve devletten yana söylemlere bırakmıştır. SHP-CHP de yaşanan bu söylem değişikliği beraberinde CHP nin ezilen kesimler ile arasındaki bağın kopmasına neden olmuştur. CHP, 1990 lı yıllarda derin ekonomik kriz ile boğuşan işçiler, köylüler ve diğer dezavantajlı kesimlerin sorunları ile ilgilenme kaygısından vazgeçerek devletin partisi olma vasfını halkın partisi olma vasfına tercih etmiştir. CHP nin 1970 lerde ve 1990 larda yaşadığı büyük dönüşümleri birbiriyle kıyaslamak koşulların farklılığı nedeniyle çoğu zaman mümkün olamayabilir lerde sorunların temeli ideolojik ve ekonomik olmasına rağmen, 1990 larda büyük ekonomik krizlerin ötesinde bir taraftan ülkenin bölünmesi, bir taraftan da rejimin değiştirilmesi gibi çok daha farklı sorunlar karşımıza çıkmıştır. CHP bu süreçte aldığı pozisyonu belirleme noktasında devletin ve rejimin varlığı ve devamlığı ile ezilen halk kesimlerinin hak ve özgürlük talepleri arasındaki hassas dengeyi bulamamış olmanın bedelini ödemiştir. O dönemde CHP ye kıyasla Bülent Ecevit in DSP si söylem olarak daha halktan ve emekten yana bir görüntü göstermiştir. Katı laik bir anlayış yerine ılımlı laiklik vurgusu yapmıştır. CHP nin Deniz Baykal liderliğinde 1990 larda yaşadığı ideolojik değişim ve dönüşüm süreci 2000 li yıllarda da aynı istikamette devam etmiştir. 5 Nisan 1994 ekonomik krizinden sonra 2001 Ekonomik krizi de halkın ciddi ekonomik sorunlar yaşamasına neden olmuştur. Halk gündelik ekonomik sorunlarına çözüm arayışı içerisindeyken, CHP 2002 Genel Seçimlerinde halkın önüne çözüm öneri- 43

11 leri koymak yerine laiklik rejim ve devletin varlığı ve devamlılığı söylemleri üzerine yoğunlaşınca ezilen halk kitleleri ile arasında ciddi bir kan uyuşmazlığı yaşamıştır. Bu bağlamda, 1990 lı yıllarda keskin bir şekilde başlayan söylem değişikliği 2000 li yıllarda da devam etmiştir. CHP bu süreçte Türkiye nin batısında deniz kenarında gelir ve gelişmişlik seviyesi daha iyi durumda olan kentler dışında oldukça zayıflamıştır. İstanbul örneği aslında CHP nin seçmen kitlesi olarak yaşadığı dönüşümü net bir şekilde ortaya koymaktadır. CHP nin İstanbul da ilçelere göre oy dağılımına bakıldığında sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ilçelerde güçlü, sosyo-ekonomik düzeyi düşük ilçelerde ise oldukça zayıf olduğu görülmektedir. Bu durum temelde ekonomik sorunlarını bir nebze aşarak oy verme davranışında AKP muhafazakârlığına karşı sosyal ve siyasal hak ve özgürlük taleplerini ön plana çıkaranlardan, ya da sadık seçmen niteliği gösterdiği için (örneğin; Aleviler) CHP ye koşulsuz destek verenlerden oluşan CHP seçmeninin tipolojisinde meydana gelen değişikliği de ortaya koymaktadır. CHP nin gerçek bir sol parti olmaktan öte devletten yana sistem partisi niteliğine bürünmesi 1990 larda ve 2000 lerde bu boşluğu doldurma amacı taşıyan çok sayıda sosyalist partinin kurulmasına neden olmuştur. Nitekim, sosyalist partiler de CHP nin bulunduğu siyasi pozisyonu yoğun olarak eleştirmişlerdir. Baykal döneminde CHP nin merkez sol bir partiden daha çok ulusalcı bir parti olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle, AKP nin tek başına iktidara gelmesi ile birlikte larda Refah Partisi döneminde olduğu gibi- CHP ile devlet elitleri arasında devletin laik ve cumhuriyetçi rejiminin korunması içgüdüsü temelinde ciddi bir ittifak gözlenmiştir. Öyle ki, 2007 Cumhuriyet Mitingleri sürecinde CHP nin en büyük destekleyicisi devlet elitleri olmuştur. Ya da başka bir ifadeyle, askerlerin AKP ye karşı ortaya koyduğu net karşı tavrın toplumsal desteğini sağlama bakımından CHP aktif bir rol üstlenmiştir. Devlet Elitlerinin Tasfiyesi Ancak, 2005 sonrası AKP, Cemaat ve CIA görünen ve derin devletin yeniden yapılandırılması için ciddi bir çaba içerisine girmişlerdir. Geçmiş tecrübeler bu güçlerin Türk siyasetinde tutunabilmesinin önündeki en büyük engelin devlet elitleri olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Nitekim, AKP az kalsın 2008 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından (devletin yargıç elitleri) kapatılacak bir noktaya gelmişti. Kapatılma tehlikesini atlatan AKP ve Cemaat bu sorunu artık kökten çözüme kavuşturmak amacıyla devlet elitlerinin devletin her kademesinden (ordu, bürokrasi, mahkemeler, üniversiteler) tasfiyesi projesini başlatmıştır. Bu kapsamda Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat Davaları ile büyük bir tasfiye başlamıştır. Bugün itibariyle kendini kurucu iradenin devamı olarak gören üst düzey devlet elitlerinin bürokrasiden, üst mahkemelerden, üniversitelerden ve ordudan büyük oranda tasfiye edildiğini söylemek yanlış olmaz. Devlet elitlerinin alt kadrolarının da baskı ve sindirme politikaları nedeniyle etkinliğinin ortadan kaldırıldığı söylenebilir. Yani diyebiliriz ki, AKP ve Cemaat devlet elitlerinin kendilerini tasfiye etmesini beklemeden karşı bir atakla kendileri için tehdit olarak gördükleri bu gücü tasfiye ederek siyasi hayattaki devamlılığını en azından yıllık bir süre için garanti altına almıştır. Kendini kurucu iradenin devamı olarak gören devlet elitlerinin tasfiyesi cumhuriyet tarihinde yaşanan bir ilk olmakla birlikte Türkiye açısından büyük sonuçlar doğuracaktır. Devlet elitlerinin tasfiyesi devlet geleneğinin çökmesine ve devlet mekanizmasının ciddi bir yönetilememe krizi içerisine girmesine neden olmuştur. Bu tasfiyenin siyasi karşılığı da aynı zamanda Kemalizmin devletin resmi ideolojisi olmaktan çıkarılarak tasfiye edilmesi anlamına gelmektedir. Yeni Türkiye söylemlerinden kastedilen de artık kurucu iradenin (Eski Türkiye) tasfiye edildiği ve artık devletin varlığının ve devamlılığının yeni bir kurucu irade tarafından sağlanacağı mesajıdır. Devlet elitlerinin tasfiyesi ile birlikte Kemalizm in ideolojik bayraktarlığını yapabilecek tek yapı olarak artık Cumhuriyet Halk Partisi karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan CHP nin üzerinde tarihi bir görev ve sorumluluk yer almaktadır. Bunu yapabilmesi için de, CHP nin 1970 lerde yaşadığı ideolojik dönüşüme paralel, 1990 larda ve 2000 lerde yaşadığı ideolojik dönüşüme karşıt bir anlayış ile bugünün siyasal, toplumsal ve ekonomik gerçekleri etrafında sol değerlerle revize edilmiş ve güncellenmiş bir Kemalizm e sarılması gerekmektedir. (Önümüzdeki sayı: 3. Bölüm: 2010 Sonrası İdeolojik Dönüşüm Süreci, Revizyonist Kemalizm ve Sol) 44

12 CHP NİN İDEOLOJİK DÖNÜŞÜM VE DEĞİŞİM SÜRECİ ÜZERİNE ANALİZ: Tarihsel Süreç, Devlet Elitleri-CHP Çatışması ve Revizyonist Kemalizm 3.BÖLÜM: 2010 Sonrası İdeolojik Dönüşüm Süreci, Revizyonist Kemalizm ve Sol Caner ERDOĞAN Akdeniz Üniversitesi SBE Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Doktorant CHP tarihi Türkiye nin de siyasi tarihidir bir bakıma. Kuruluşundan bu yana çok parti gelmiş geçmiştir, ancak Cumhuriyet Halk Partisi milli mücadeleyi yürüten, devleti kuran ve devrimleri gerçekleştiren parti olarak sonrası kapatılma sürecini hariç tutarsak- Türk siyasetine yön veren parti olmuştur. Ancak, o dönemde bile eski CHP kadroları SHP ve DSP çatısı altında CHP nin eksikliğini çok fazla hissettirmemişlerdir. Bülent Ecevit liderliğindeki CHP nin 12 Eylül darbesi ile kapatıldığında bıraktığı ideolojik ve kurumsal miras ile 1992 yılında yeniden açıldığında devraldığı miras arasında belirgin farklılıklar karşımıza çıkmıştır. Her şeyden önce CHP 1980 öncesinde işçilerin, yok- sulların ve geniş halk kitlelerinin hak ve özgürlük talepleri için büyük bir mücadele veriyorken, aradan geçen 12 yıl zarfında ülkede yaşanan büyük dönüşümün de etkisiyle önceliklerinde belirgin değişiklikler yaşanmıştır. Deniz Baykal liderliğinde yeniden kurulan CHP büyüyen Siyasal İslamcı Harekete karşı rejimi ve laikliği, Kürt Siyasi Hareketine karşı da ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruma refleksi içerisine girmiştir öncesi Türk solu ile Kürt solunu bünyesinde toplayabilen CHP, SHP döneminde Kürt soluyla büyük bir yol ayrımına girmişti. CHP nin laikliğe karşı duyduğu aşırı hassasiyet ve çizdiği keskin çizgiler de özellikle varoşlarda dini duyarlılığı yüksek kesimler ile diyaloğunun kesilmesine neden olmuştu. Yine, bir diğer önemli durum da 1980 öncesi merkez solun tek büyük partisi olan CHP nin 1992 yılında kurulduğunda aynı ideolojik temelden beslendiği diğer 2 parti ile (SHP ve DSP) rekabet etmek zorunda kalmasıydı. Nitekim 1994 Yerel Seçimlerine 3 farklı merkez sol partinin girmesi oyların bölünmesine neden olmuş, 1989 Yerel Seçimlerinde SHP ile yakalanan büyük başarı büyük bir hezimete dönüşmüştür. Eğer merkez sol seçime tek parti ile girseydi çok rahat kazanabileceği İstanbul ve Ankara gibi büyük kentleri Refah Partisi ne teslim etmiştir. Nitekim, Siyasal İslamcı Hareket o yıl merkez soldaki bölünmüşlük sayesinde aldıkları bu kentleri sonraki seçimlerde de bırakmamışlardır Yerel Seçimleri eski CHP kadrolarının Mustafa Kemal in ülkenin iyiliği için tek çatıda birleşme fikrini kendilerine rehber edinemediklerini açıkça ortaya koymuştur. Eski CHP liler arasında yaşanan gruplaşmalar, hizipleşmeler ve bölünmeler kişilerin egoları ile birleşince her şey Kemalistler için daha kötüye gitmeye başlamıştır Yerel Seçim hezimeti en azından CHP ile SHP nin 1995 Genel Seçimleri öncesi birleşmesi için bir gerekçe olduysa da, Bülent Ecevit önderliğindeki DSP mer- 40

13 kez solda bir bütünleşmeye hiçbir zaman yanaşmayarak bölünmüş yapının devam etmesine neden olmuştur. Bülent Ecevit 12 Eylül darbesi sonrası eski CHP kadrolarının büyük çoğunluğu ile yol ayrımına girmiştir. Bu yol ayrımının temel nedeni büyük oranda ideolojik olmamakla birlikte, Ecevit eski CHP lilerin darbe sonrası süreçte kendini yalnız bıraktığını düşünmüştür. Aşırı duygusal bir yapıya sahip olan Ecevit yaşadığı bu hayal kırıklığı sonrası kendine farklı bir siyaset rotası çizmiştir öncesi yaşanan Ecevit-Baykal çekişmesi, SHP döneminde Erdal İnönü-Baykal, CHP kurulduktan sonra da yeniden Ecevit-Baykal olarak devam etmiştir. İşin aslı, o dönemki liderlerin şahsi ihtirasları, egoları ve geçmişten kalma siyasi husumetleri 1990 ların ortasına doğru Kemalistlerin ideolojik olarak değilse bile partisel olarak bölünmelerine neden olmuştur. Ecevit her ne kadar yeni kurulan CHP ye göre biraz daha solcu gibi görünse bile aslında temel memleket meselelerinde aynı ideolojik duruşa sahip olmuştur. Zaten, 1990 ların başında Kürt Siyasi Hareketi nin ayrılıkçı kanadının PKK terör örgütü adı altında Türk ordusu ile silahlı mücadeleye girerek binlerce Mehmetçik in ve yurttaşın şehit olmasına neden olması; diğer yandan Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok gibi Kemalist aydınların kökten dinci terör örgütleri tarafından suikastler sonucu öldürülmeleri ve Sivas Katliamı gibi olaylar tüm sistem partilerini ideolojik olarak mevcut duruma ve gelişmelere ayak uydurmak zorunda bırakmıştır. Bu yeni durumda CHP halkın öncelikli ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarından ziyade ülkenin rejiminin, varlığının ve birliğinin devamlılığı üzerine söylemler ortaya koyarak halkın önemli bir kesimi ile kan uyuşmazlığı yaşamıştır. CHP nin eski söylemleri nedeniyle devlet elitleri ile yaşadığı büyük çatışma, yeni durumda yeni söylemleri ile psikolojik bir ittifak zemini yaratmıştır. Nitekim, devlet elitleri eskiden ülkeyi komünizme karşı koruma refleksindeyken, yeni durumda sosyalist bloğun da çökmesiyle- ülkenin ve rejiminin varlığını ve devamlılığını sağlama refleksi içerisine girmiştir. Nitekim, 28 Şubat sürecinde tüm Kemalistler (devlet elitleri olarak askerler, bürokratlar, hakimler-savcılar, akademisyenler, CHP liler, DSP liler) 1960 ların ortasından beri yaşadıkları husumete son vererek aynı hedefte birleşmişlerdir. Bu birliktelik 28 Şubat sürecinde kendini göstermiş, ancak 1000 yıl sürecek denilen 28 Şubatın sadece 5 yıl sürebilmesi bu ittifakı etkisiz kılmıştır. Nitekim, AKP nin iktidara gelerek ülkeyi ve devleti yeniden şekillendirme arzusu karşısında ittifak somut olarak 2007 Cumhuriyet mitinglerinde de sürmüştür Cumhuriyet Mitinglerinin de siyasi platformda sonuç vermemesi ile birlikte AKP ve Cemaat eliyle Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat Davaları ile Kemalist devlet elitlerinin hem ordudan, hem bürokrasiden, hem yargıdan hem de üniversitelerden tasfiye süreci başlamıştır. Deniz Baykal liderliğindeki CHP döneminde AKP nin sürekli yükselişini bir türlü önleyememiştir. Bu süreç halkın neden CHP ye oy vermesi gerektiği değil de neden AKP ye oy vermemesi gerektiği gibi bir bakış açısıyla yürütüldüğü için sonuç alamamak çok da şaşırtıcı olmamıştır. O dönem açısından CHP halkın genelinin istek ve taleplerini çok iyi analiz edememiştir. Öyle ki, aslında halkın çoğunluğu rejim ve laiklik ile ilgili endişe duymazken, dahası oy verme davranışını günlük ekonomik koşullarına göre belirliyorken CHP halkın çoğunluğunu tatmin edebilecek bir söylem ve program ortaya koyamamıştır. Dahası, CHP sürekli olarak kendi tabanı ile bağlantısını bu korku (rejim, bölünme, laiklik korkusu) üzerinden sağlamıştır. CHP nin hak ve özgürlük algısı ile muhafazakâr kesimin hak ve özgürlük algısı CHP nin paranoyak bir şekilde devleti ve rejimi koruma içgüdüsü nedeniyle çatışma haline girmiştir. Diğer taraftan, aynı algı farklılığı Kürt halkının talep ve beklentileri noktasında da kendini göstermiştir. CHP, üniversitelere türbanla giriş serbestliğinin sağlanma- 41

14 sı, muhafazakârların sosyal ve kültürel yaşam alanlarının genişletilmesi gibi talepleri bir hak ve özgürlük arayışı olarak değil, rejime karşı ciddi bir tehdit olarak algılamıştır. Yine, Kürtlerin siyasal, sosyal ve kültürel hak ve özgürlük talepleri de CHP nin ülkenin bölünme korkusu duvarına takılmıştır. CHP nin bu süreçte hak ve özgürlüklere karşı devleti kutsallaştıran tutumu, bu iki önemli kesimin taleplerine kulak tıkayarak onları tamamen kaybetmesine neden olmuştur. Oysa ki, 1990 lı ve 2000 li yıllarda CHP sol değerlerden beslenen bir parti olarak, Kürtlerin ve muhafazakâr İslamcıların hak ve özgürlük talepleri ile devletin ve rejimin varlığı ve bütünlüğü arasında bir bütünleştirici ve uzlaştırıcı bir rol üstlenmesi gerekirdi. Yine bu süreçte CHP nin ihmal ettiği nokta üstyapıyı (siyaset, kültür, din vs.) kendi isteğine göre şekillendirme arzusu taşırken, Marks ın da dediği gibi üstyapıyı şekillendiren altyapı yı (ekonomi) gözardı etmiş olmasıdır. CHP, sürekli olarak AKP nin belirlediği gündem ile AKP ye koşulsuz muhalefet yapma alışkanlığı içerisine girmiş, gündem belirleyen ve iktidarı yönlendiren muhalif güç görüntüsü verememiştir Sonrası CHP Deniz Baykal ın CHP Genel Başkanlığında istifa etmesi sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu CHP nin yeni lideri olarak CHP tarihinde yerini almıştır. Kemal Kılıçdaroğlu nun Genel Başkanlığı ile birlikte partinin üst yönetiminde etkin konumda olan ılımlı ya da aşırı ulusalcılar yerini daha solcu olanlara bırakmıştır. Bu değişiklik bir anda değilse bile yavaş yavaş partinin ideolojik olarak da değişim ve dönüşüm sürecine girmesine neden olmuştur. Bu ideolojik değişim ve dönüşümü sadece genel başkan değişikliği ile açıklamak tabi ki eksik bir teşhis olacaktır. Bu talep parti tabanından gelmekle birlikte artık gerek yöneticiler, gerekse de çoğu partililer rejim, laiklik ve devletin bölünmesi gibi demode söylemlerin siyaseten toplumda ciddi bir karşılık bulmadığını anlamışlar ve bu paranoyadan kurtulma yolunu seçmişlerdir. Kılıçdaroğlu ile birlikte yapılan bu siyasi manevra CHP nin %30 oy oranını yakalayabilme potansiyeline ulaşmasını sağlamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu nun üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına destek vermesi, Kürtlerin siyasal, sosyal ve kültürel hak ve taleplerine daha ılımlı yaklaşması bu ideolojik değişim ve dönüşümün fitilini ateşlemiştir yılında hazırlanan Toplumsal Barışı Demokrasi ile Güvence Altına Almak başlıklı taslak raporda Kürt Sorunu ile ilgili olarak ortaya atılan öneriler CHP nin yaşadığı ciddi değişimi kanıtlar nitelikte olmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu nun yerel özerklik söylemleri de dikkate değer bir söylem değişimidir. Nitekim, Kemal Kılıçdaroğlu son olağanüstü kurultayda CHP nin solcu bir parti olduğunu ve başka türlüsünün düşünülemeyeceğini dile getirmesi CHP nin bugün itibariyle ideolojik duruşunu ortaya koymuştur. 42

15 Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sosyal, siyasal ve ekonomik yapı halkçılık ilkesini zorunlu kılmıştır. Ancak, sanayileşme~kentleşme hareketi sonrası feodal~tarımcı toplum yapısının çözülmesi ile birlikte Türkiye de köklü bir burjuva ve işçi sınıfı oluşmaya başlamıştır. Hatta katı halkçılık anlayışı bilinçli bir işçi sınıfının ortaya çıkmasını geciktirmiştir. Sermayenin emek üzerindeki baskı ve sömürüsü devletin de eşitlikçi ve sınıf tanımaz bir halkçılık anlayışı nedeniyle işçi sınıfının aleyhine olmuştur Anayasasının getirdiği sosyal devlet anlayışı ve sonrasında CHP nin 1960 lardaki ortanın solu, 1970 lerdeki demokratik sol söylemleri bu manada halkçılık ilkesi ile tezat oluşturuyordu. Halkçılık ilkesinin sınıf tanımayan ve eşitlikçi fikri, yerini işçi, köylü ve tüm sömürülen kesimleri bir toplumsal sınıf olarak kabul eden, onun da ötesinde koruyan ve kollayan, onlara sosyal adalet vaat eden bir söylem ortaya koymuştu. Bu açıdan İnönü ve Ecevit 6 Ok a revizyonist bir soluk getirerek halkçılık ilkesini sosyal adaletçilik olarak revize etmişlerdi. Aslında, halkçılık ilkesinden vazgeçme diğer bir ilke olan devrimcilik in doğası gereği bir zorunluluktu. 68 Gençliği de Atatürkçülüğün bu yönünü çok iyi analiz edebilmişti. Ancak, 12 Eylül sonrası darbeciler eliyle kalıplaştırılan Atatürkçülük revizyonist ve devrimci niteliğinden uzaklaştırılmıştı. 6 Ok un içi boşaltıldığı gibi sorgulanamaz bir hale getirilmişti. Halkçılık ilkesi de kitaplarda halkı seven, halkın arkasında olan gibi cici bir anlam içine sokulmuştu de yeniden kurulan CHP de bu yanılsamayı algılayamamış ve halkçılık ile sosyal demokrat kavramlarını birbirleriyle tezat olmasına rağmen birlikte kullanmıştır. CHP nin Reçetesi: Revizyonist Atatürkçülük ve Sol Atatürkçü olmak Atatürk ilke ve devrimlerini zamanın ihtiyaçlarına göre daha ileri taşıma sorumluluğunu beraberinde getirir. Geçen zamanla birlikte değişen koşullar yeni söylemler ortaya koyma ihtiyacını doğurur. O halde, demeliyiz ki, Atatürk ün 6 ilkesinden biri olan halkçılık yani sınıfsız, imtiyazsız ve tüm bireylere ve gruplara karşı eşitlikçi devlet anlayışı 1960 lardan itibaren anlamını yitirmeye başlamıştır. O halde bugün CHP ve Kemalistler bu tezatlığa son vererek ideolojik duruşlarını netleştirmelidirler. Artık, savunulması gereken sermaye kesimine karşı tüm dezavantajlı kesimlerin, köylülerin ve emekçilerin hakları olmalıdır. Yani, sömürülenleri bir sınıf olarak kabul etmek ve sosyal adaletin (mutlak eşitlik değil) ezilenler lehine işlemesini sağlamak Atatürkçülüğün temel ilkelerinden biri olmalıdır. Her ne kadar bu basit bir anlam ayrımı gibi görünse de, sağ ideolojiden beslenen halkçılık yerine sol ideolojiden beslenen sosyal adalet ilkesinin benimsenmesi Atatürkçülüğün revizyonist ve devrimci karakterini ortaya koymak bir yana, ideolojik karmaşa içindeki CHP için de ideolojik bir berraklık ortaya koyacaktır. Keza, artık ulusçuluk ilkesinin de içerik olarak (tek dil, tek millet) Türk~Kürt halklarının birliğini ve kardeşliğini sağlamakta yetersiz kalması da tartışmaya açılması gereken başka bir husustur. Katı ulusçuluk fikrine bağlanmak CHP ve Atatürkçüler ile Kürt yurttaşlar arasında bağların kopmasına neden olmuştur. Doğa boşluğu kabul etmez, yeri mutlaka dolacaktır kanunundan hareketle PKK ve Kürt Siyasi Hareketi bu boşluğu doldurmuştur. CHP bu açıdan aslında 1990 larda ve 2000 in başlarında katı ulusçuluk fikrine saplanarak tarihi bir fırsatı kaçırmıştır. Bu hata CHP nin doğu ve güneydoğu coğrafyasından silinmesiyle sonuçlanmıştır. Oysa ki, katı ulusçuluk fikri içerik olarak zenginleştirilmiş ve kültürel hak ve özgürlük taleplerine (Kürtçe dil kursları açma, Kürtçenin seçmeli ders yapılması, Kürtçe isim koyma vs.) yanıt verebilecek bir ulusçuluk fikrine dönüştürülebilseydi durum bugün daha farklı olabilirdi. Burada tabi ki ulus devlet fikrinden vazgeçmeyi savunmuyorum; tam tersi farklı etnik kimliklere tek bir etnik 43

16 kimliği dayatmak yerine, onların sosyokültürel ve siyasal yaşam alanlarını genişleterek ulusal kimliğe aidiyet duygusu beslemelerini sağlamaktan bahsediyorum. Atatürk milliyetçiliği ile etnik milliyetçilik arasındaki keskin ayrım böylece daha iyi ifade edilebilirdi. Ancak, tüm etnik kökenleri eşit şartlarda tek bir ulusal kimlikte birleştirmeye dayalı Atatürk milliyetçiliği fikri, ne yazık ki sağ iktidarlar eliyle ve CHP nin söylem hatası nedeniyle pratikte diğer etnik kimlikleri yok sayarak Türk etnik kimliği çatısında birleştirmeye zorlama şeklinde karşımıza çıkmıştır. Yine, günümüz dünyasının en değerli kavramlarından biri olan demokrasi 7. ilke olarak özellikle vurgulanması gereken bir ilke olmalıdır. 6 ilke esasen demokrasi fikrine karşıt değildir, ancak bu konuda net bir duruş ortaya koymak bakımından mutlaka bir ilke olarak değerlileştirilmelidir. Ancak, Kemalizmin ve CHP nin özellikle vurgulaması gereken demokrasi fikri liberal demokrasi fikri değil, sosyal demokrasi fikri olmalıdır. Nitekim, sosyal demokrasi fikri zaten CHP nin günümüzde ideolojik olarak içselleştirdiği bir duruştur. Sosyal demokrasi işçilerin ve ezilenlerin 1800 lü yılların ikinci yarısından itibaren yürüttükleri siyasi ve sosyal mücadelelerle egemen sınıftan elde ettikleri kazanımlar sonucu ortaya çıkan bir uzlaşma ürünüdür. Bu ideolojik duruş esasen liberal demokrasinin ortaya koyduğu temel değerlere (çoğulculuk, insan hakları, temel hak ve özgülükler, siyasal demokrasi) karşı olmamakla birlikte onu sosyal adalet, sosyal haklar gibi yeni değerlerle donatarak daha adil hale getirmiştir. Devletçilik ilkesi, günümüzün kapitalist dünyasında büyük eleştirilere maruz kalmakla birlikte sosyal adaleti ve sosyal demokrasiyi savunan bir ideoloji için vazgeçilemezdir. Çünkü, adil gelir dağılımı, bölgelerarası dengesizlikle mücadele, kaynakların etkin ve adil dağılımı ve tam istihdam gibi iktisadi hedefler piyasanın kendi dinamiği içerisinde sağlanamamaktadır. Bu da devletin halkın refahı için ekonomiye müdahale etmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ancak, günümüzde katı devletçilik fikri değil ılımlı devletçilik fikri daha gerçekçidir. Çünkü, bugünün koşullarında insanların refahı, ülke ekonomisinin büyümesi ve kalkınması için özel sektör kamu sektörüne göre daha etkin ve etkili bir role sahiptir. Devletin burada düzenleyici ve denetleyici rolü ön plana çıkmalıdır. Ancak, ekonomik ve sosyal koşullar gerektirdiğinde iradi politikalarda piyasaya müdahale etmekten çekinmemelidir. Yine, devlet sermaye kesiminin çıkarları karşısında daha dezavantajlı konumda olan emekçi sınıfının haklarını koruyan tedbirler almalıdır. Keza, Anayasamızda yer alan sosyal devlet ilkesi de bunun gereğidir. O halde devletçilik ilkesini sosyal devletçilik olarak revize etmek anlam olarak çok büyük değişikliklere neden olmasa bile ideolojik duruşun netliği bakımından olumlu bir adımdır. Bu şekilde devletçilik ilkesinin sadece ekonomik yönü değil, devletin ekonomiye olduğu gibi sosyal hayata da müdahalesinin hangi sınırlar içerisinde olduğu da netleşmiş olacaktır. Keza, devletçilik -bizim hep kullandığımız gibi- sadece devletin ekonomiye müdahalesini değil aynı zamanda devletin sosyal hayata da müdahalesini ifade etmektedir. İşte bu noktada devleti kutsallaştırmayan, gerektiğinde halkı devlete karşı koruyan, devletin halkın temel hak ve özgürlüklerine saygı duymasını savunduğu gibi bu hak ve özgürlükleri daha ileri taşıma arzusunda olan bir devletçilik fikri ön plana çıkarılmalıdır. Yani, devletin sosyal nedenlerle ekonomiye bakışı belli oranda müdahaleci, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerine karşı bakışı da devletin bekasına da zarar vermeyecek biçimde- olabildiğince özgürlükçü (liberal) olmalıdır. (Ekonomiye karşı müdahaleci, vatandaşa karşı özgürlükçü) O halde Kemalizm in yeni ilkeleri 7 ok olarak şunlar olmalıdır: 1- Cumhuriyetçilik 2- Sosyal Devletçilik (Ekonomiye müdahaleci, vatandaşa özgürlükçü) 3- Ulusçuluk (Atatürk Milliyetçiliği) 4- Laiklik 5- Sosyal Adaletçilik 6- Sosyal Demokratlık 7- Devrimcilik Netice itibariyle, Atatürk ün 6 Ok unu revize etmek ya da bunu tartışmaya açmak Atatürkçülükten kopmak anlamına gelmez. Tam tersi, bu Atatürkçü olmanın gereğidir. Aslında, efsane 68 Gençliğinin yaptığı şey de 6 Ok un sağ kökenli 2 ilkesi olan halkçılık ve milliyetçiliği revize ederek Atatürkçülüğü daha sol bir çizgiye çekmekti. Atatürkçülüğün tamamlayıcı ilkelerine bağlılıkları (antiemperyalizm, yurtta sulh cihanda sulh, rasyonalizm...) tartışılmazdı. Ecevit CHP si 1970 lerde bunu büyük oranda başarabilmişti, neden şimdi Kılıçdaroğlu ya da bir başkası ile başarılamasın ki? (Yazı dizisinin tamamına internet adresinden ulaşabilirsiniz.) 44

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925

Detaylı

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018

ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018 ÇOK PARTİLİ DÖNEMDE SİYASET Erol Tuncer - 23 Mart 2018 ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ KOŞULLARI Demokrasi Kültürümüzün Yetersizliği Bedeli ödenmeden demokrasiye girmiş olmamızın sıkıntılarını çekiyoruz. Art

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu ieturgut@pau.edu.tr, cerdemil@pau.edu.

Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL Pamukkale Üniversitesi Buldan Meslek Yüksekokulu ieturgut@pau.edu.tr, cerdemil@pau.edu. 1980 Lİ YILLARDA YAPILAN GENEL SEÇİMLERİN TÜRKİYE DE VE DENİZLİ GENELİNDEKİ SEÇİM SONUÇLARI VE BULDAN İLÇESİ SEÇİM SONUÇLARI İLE KARŞILAŞTIRILMASI Öğr.Gör. İbrahim Ersin TURGUT, Öğr.Gör.Dr.Cumali ERDEMİL

Detaylı

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ

TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ TÜRKİYE DE SİYASET VE DEMOKRASİ 12 Eylül Darbesi 1973 seçimlerinden 1980 yılına kadar gerçekleşen seçimlerde tek başına bir iktidar çıkmadığından bu dönem hükümet istikrarsızlığı ile geçen bir dönem olmuştur.

Detaylı

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları Cumhuriyetin kuruluşu Anadolu insanının iman, namus, bağımsızlık, özgürlük, vatan ve millete sevgi ile bağlılığının inancı ve iradesi ile kendisine önderlik yapan Mustafa

Detaylı

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti

Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Süleyman Demirel Hayatını Kaybetti Türkiye Cumhuriyeti nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen parti lideri, Devlet Su İşleri nin

Detaylı

ACR Group. NEDEN? neden?

ACR Group. NEDEN? neden? ACR Group NEDEN? neden? CİNSİYET YÜZDE % Kadın Erkek 46,8 53,2 YAŞ - - - - - - 18-25 26-35 20,1 27,6 36-45 46-60 29,4 15,2 60+ 7,7 I. AMAÇ Bu çalışmanın amacı, aylık periyotlar halinde düzenlediğimiz,

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI

ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANAYASA DERSĐ (41302150) (2010-2011 GÜZ DÖNEMĐ YILSONU SINAVI) CEVAP ANAHTARI ANLATIM SORULARI 1- Bir siyasal düzende anayasanın işlevleri neler olabilir? Kısaca yazınız. (10 p) -------------------------------------------

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin

Detaylı

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

NEDEN. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem NEDEN Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem YERLi VE MiLLi BiR SiSTEM Türkiye, artık daha büyük. Dünyada söz söyleyen ülkeler arasında. Milletinin refahını artırmaya başladı. Dünyanın en büyük altyapı

Detaylı

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor? Gezi olaylarından bu yana Hükümetin dikişlerinin tutmadığını ve sadece patronlar tarafından değil, çeşitli cemaatler ve muhafazakar sektörler

Detaylı

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir 30 Haziran 2014 ÇALIŞMANIN AMACI Kutuplaşma konusu Türkiye de çok az çalışılmış olmakla birlikte, birçok Avrupa ülkesine

Detaylı

Merkez-Çevre İlişkisi. Türk Siyasal Hayatında Merkez- Çevre İlişkisi. Merkez- Çevre. Merkezi Değer Sistemi Önemlidir Çünkü? 7.05.

Merkez-Çevre İlişkisi. Türk Siyasal Hayatında Merkez- Çevre İlişkisi. Merkez- Çevre. Merkezi Değer Sistemi Önemlidir Çünkü? 7.05. Türk Siyasal Hayatında Merkez- Çevre İlişkisi Merkez-Çevre İlişkisi Merkez-Çevre ikilemi Türk siyasal hayatının dinamiklerini açıklamak için yaygın olarak kullanılan bir açıklamadır Edward Shils her toplumun

Detaylı

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi tarafından tam algılanmadığı, diğer bir deyişle aynı duyarlılıkla değerlendirilmediği zaman mücadele etmek güçleşecek ve mücadeleye toplum desteği sağlanamayacaktır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX BIRINCI BÖLÜM ANAYASA HUKUKUNUN KISA KONULARI 1. 1961 Anayasası ile 1982 Anayasası nın Hazırlanış ve Kabul Ediliş Süreçlerindeki Farklılıklar...1 2. Üniter, Federal ve Bölgeli

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 10. Hafta Ders Notları - 19/04/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... V İÇİNDEKİLER... XI I. BÖLÜM CHP NİN SON GENEL YÖNETİM KURULU

İÇİNDEKİLER SUNUŞ... V İÇİNDEKİLER... XI I. BÖLÜM CHP NİN SON GENEL YÖNETİM KURULU XI İÇİNDEKİLER SUNUŞ... V İÇİNDEKİLER... XI I. BÖLÜM CHP NİN SON GENEL YÖNETİM KURULU A. SON GENEL YÖNETİM KURULU NUN SEÇİLMESİ... 3 Cumhuriyet Senatosu Üçte Bir Yenileme ve Milletvekili Ara Seçimleri...

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

SOSYAL DEMOKRASİ VE SORUNLARI *

SOSYAL DEMOKRASİ VE SORUNLARI * SOSYAL DEMOKRASİ VE SORUNLARI * * Erol TUNCER Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkanı Ülkemizin önemli sorunları var. Hak ettiği yönetimlere bir türlü kavuşamayan Türkiye, toplumsal, ekonomik, siyasal alanlarda

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış

Detaylı

Ders Adı : Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2. Ders Bilgileri

Ders Adı : Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2. Ders Bilgileri Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II Ders No : 0690220054 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ..i. İÇİNDEKİLER.iii. KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE iii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ..i İÇİNDEKİLER.iii KISALTMALAR..ix GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM DEMOKRASİ - VESAYET: TEORİK VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE 1.1. DEMOKRASİ TEORİSİNİN KAVRAMSAL ÇÖZÜMLENMESİ VE TARİHSEL GELİŞİMİ...9

Detaylı

DÜNDEN BUGÜNE ÜNİVERSİTELER

DÜNDEN BUGÜNE ÜNİVERSİTELER DÜNDEN BUGÜNE ÜNİVERSİTELER Prof. Dr. M. Tuba Ongun Ülke siyasetinin yakıcı gündeminin, yükseköğretim sistemi ve üniversitelerimizin sorunlarının çok önüne geçtiği günler yaşıyoruz. YÖK ün hazırladığı

Detaylı

Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Ders Bilgi Formu

Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Ders Bilgi Formu Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Ders Bilgi Formu Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Yarıyılı Türk Siyasal Hayatı POL212 4 ECTS Ders

Detaylı

Yeni anayasa neyi hedefliyor?

Yeni anayasa neyi hedefliyor? Yeni anayasa neyi hedefliyor? Siyasal iktidar Yeni Anayasanın yazımına kapalı kapılar ardında devam ederken, yeni anayasanın yazılma sürecine dair öğrenebildiğimiz yegâne şey, mecliste oluşturulan uzlaşma

Detaylı

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI SEÇİM SİSTEMLERİNİN SEÇMEN İRADESİNE ETKİSİ Metin ÖZ Samsun, 2017 S E Ç İ M S İ S T E M L E R İ N İ N S E Ç M E N İ R A

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM IX. DÖNEM ( )

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM IX. DÖNEM ( ) IX İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER... IX KISALTMALAR... XVII I. BÖLÜM TBMM IX. DÖNEM (1950 1954) A. 1950 SEÇİMLERİ... 3 Seçim Sonuçları... 3 Meclis Başkanlığı Seçimi... 4 Cumhurbaşkanlığı Seçimi...

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı Cumhuriyet Halk Partisi Bodrum İlçe Örgütü Yalıkavak Mahalle Temsilciliği tarafından geniş katılımlı birlik ve dayanışma

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 2. Hafta Ders Notları - 25/09/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU

KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU KKTC SİYASİ ARAŞTIRMA RAPORU Ekim, 2017 1 Araştırmanın Amacı ve Önemi Bu araştırma Gezici Araştırma Merkezi tarafından, KKTC genelinde sosyal, ekonomik, politik konular ile ilgili seçmenin düşüncesini

Detaylı

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri

TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU DERSİMİZİN TEMEL KONUSU 1 1. TÜRK HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARINI TANIMAK 2. TÜRKIYE DE NELER YAPABİLİRİZ SORUSUNUN CEVABINI BULABİLMEK DERSİN KAYNAKLARI 2 SİZE GÖNDERİLEN MATERYAL: 1. 1982 Anayasası: https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2011.pdf

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

Anahtar Kelimeler: Laiklik, resmi ideoloji, askeri müdahale, bürokrasi, Demokrat Parti, ordu ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ: DEMOKRAT PARTİ

Anahtar Kelimeler: Laiklik, resmi ideoloji, askeri müdahale, bürokrasi, Demokrat Parti, ordu ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ: DEMOKRAT PARTİ ÇOK PARTİLİ SİSTEME GEÇİŞ: DEMOKRAT PARTİ Özgür ŞİRİN Atılım Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Yüksek Lisans Öğrencisi Özet Türkiye'de Demokrat Parti'nin kurulması Cumhuriyet Halk Partisi'nin

Detaylı

Türk bürokrasisinde güç mücadelesi: Muhafazakar blok ve Perinçek grubu

Türk bürokrasisinde güç mücadelesi: Muhafazakar blok ve Perinçek grubu Türk bürokrasisinde güç mücadelesi: Muhafazakar blok ve Perinçek grubu Erdoğan ın güvenlik-istihbarat yapısındaki bu güç mücadelesini nasıl yöneteceği bürokrasinin ve AK Parti nin anayasal yapısının dönüşümünü

Detaylı

MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009

MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009 TÜİK MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ 29.03.2009 İl Genel Meclisi Üyeleri Büyükşehir Belediye Başkanlığı Belediye Başkanlığı Belediye Meclisi Üyeleri ISSN????-???? TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU MAHALLİ İDARELER SEÇİMİ

Detaylı

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457)

SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü SİYASAL İDEOLOJİLER (SBK457) 14. Hafta Ders Notları - 18/12/2017 Araş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler...

3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... 3 Kasım 2002 Seçimlerine Doğru: Senaryolar ve Alternatifler... Seçime Doğru Giderken Kamuoyu: 3 Kasım 2002 seçimlerine bir haftadan az süre kalmışken, seçimin sonucu açısından bir çok spekülasyon bulunmaktadır.

Detaylı

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ... ÖRNEK SORU: 1 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından, 30 Ekim 1918 de, yenilgiyi kabul ettiğinin tescili niteliğinde olan Mondros Ateşkes Anlaşması yla sona erdi. Ancak anlaşmanın,

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP 1999 ve 2002 Seçimlerinde CHP 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim CHP 1999 seçimlerine Türkiye yükselen milliyetçilikle girdi. Ecevit in azınlık iktidarında seçimlere kısa bir süre kala Türkiye

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

Teröre karşı mücadele cephesi!

Teröre karşı mücadele cephesi! Teröre karşı mücadele cephesi! Türkiye, teröre karşı mücadele adı altında, birlik ve beraberlik içinde emekçilere yönelik bir terör rejimine sürüklenmek isteniyor. Bu nedenle milli seferberlik dahi ilan

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00 Türkiye de siyaset yalnızca oy kaygısı ile yapılıyor Siyasete popülizm hakimdir. Bunun adı ucuz politika dır ve toplumun geleceğine maliyet yüklemektedir. Siyaset Demokrasilerde yapılır. Totaliter rejimler

Detaylı

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR

TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR TÜRKĠYE DE ANAYASA DEĞĠġĠKLĠĞĠ: NEDENLER, YAġANANLAR VE SONUÇLAR 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında, 16 Aralık 2016 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi

Detaylı

TESAV Yayınlarından alınmıştır

TESAV Yayınlarından alınmıştır TESAV Yayınlarından alınmıştır Adalet ve Kalkınma Partisi (AK PARTİ) Anadolu Partisi (ANADOLU) Anavatan Partisi (ANAP) Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Barış Partisi (BP) Barış

Detaylı

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 Adı Soyadı : No: Sınıf: 11/ SĠYASET Siyaset; ülke yönetimini ilgilendiren olayların bütünüdür.

Detaylı

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi

Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform. Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi Siyasal Partiler: Kurumsallaşma, Demokrasi ve Reform Ersin Kalaycıoğlu Sabancı Üniversitesi : Kurumsallaşma ve Liderlik Siyasal parti: Halkın desteği sayesinde siyasal iktidarı kullanarak kamu hayatını

Detaylı

MISIR IN SİYASAL HARİTASI

MISIR IN SİYASAL HARİTASI MISIR IN SİYASAL HARİTASI GÖKHAN BOZBAŞ Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi MISIR IN SİYASAL HARİTASI HAZIRLAYAN GÖKHAN BOZBAŞ Kapak Fotoğrafı http://www.cbsnews.com/

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2. DERS SAATİ 15.02.2016 Türk Hukukunun Bilgi Kaynakları - Mevzuat, Yargı

Detaylı

TÜRK SİYASAL HAYATI I-II

TÜRK SİYASAL HAYATI I-II Editörler Doç.Dr. Betül Karagöz Yerdelen & Yrd.Doç.Dr. Mehmet Tan TÜRK SİYASAL HAYATI I-II Yazarlar Doç.Dr.İlhan Aksoy Yrd.Doç.Dr. Celal Fatih Türe Yrd.Doç.Dr. Gürbüz Özdemir Yrd.Doç.Dr. Kubilayhan Erman

Detaylı

DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM

DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM 1977 27 DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMİ SONUÇLARI VE SİYASİ EĞİLİMLERDEKİ DEĞİŞİM Zafer YÜKSELER Ocak 211 1. Giriş: 1977 27 döneminde milletvekili genel seçim sonuçları incelendiğinde, Türkiye genelinde

Detaylı

Yüksek Öğretim ve İlk Özerk Üniversitenin Kurulması

Yüksek Öğretim ve İlk Özerk Üniversitenin Kurulması Atatürk ün Dünyası Cengiz Önal 86 Yüksek Öğretim ve İlk Özerk Üniversitenin Kurulması İsmet İnönü, özellikle İlköğretim ve Köy Enstitüleri ne verdiği desteği yükseköğretimden de esirgememiş, hatta artırarak

Detaylı

A-) Mudanya Ateşkesi; Doğu Trakya ve İstanbul un Kurtarılması. B-) Lozan a Kim Gidecek Tartışmaları ve Saltanatın Kaldırılması

A-) Mudanya Ateşkesi; Doğu Trakya ve İstanbul un Kurtarılması. B-) Lozan a Kim Gidecek Tartışmaları ve Saltanatın Kaldırılması HAFTALAR KONULAR 1. Hafta ATEŞKESTEN ANTLAŞMAYA A-) Mudanya Ateşkesi; Doğu Trakya ve İstanbul un Kurtarılması B-) Lozan a Kim Gidecek Tartışmaları ve Saltanatın Kaldırılması C-) Lozan Öncesi İçte ve Dışta

Detaylı

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ İKTİSDİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİŞLER BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI I. ULUSLARARASI İLİŞKİLER I (3.0.3) Uluslar arası sistem/ Temel Kavramlar/ Devlet/ Sivil Toplum Örgütleri/

Detaylı

EK 1. 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi

EK 1. 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi EK 1 21 Temmuz 1946 Milletvekili Genel Seçim Sonuçları Seçim Sistemi: Çoğunluk Sistemi Cumhuriyet Halk Partisi() 397 85,4 Demokrat Parti (DP) 61 13,1 Bağımsızlar (DP Listesinde 4 0.9 Yer Alarak Seçilen)

Detaylı

Araştırma Notu 15/181

Araştırma Notu 15/181 Araştırma Notu 15/181 29 Nisan 215 İdeolojik Yönelimler Çatışma ve Güven Algısını Şekillendiriyor Çiğdem Ok*, Bahar Ayça Okçuoğlu** Yönetici Özeti Toplumlardaki elitlerin değerlerini, inançlarını ve tutumlarını

Detaylı

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8 1/11 ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor 1. Batıya Erken Açılan Kent Selanik 1.Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel yapısını analiz eder. 2. Mustafa Kemal Okulda

Detaylı

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312)

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/ Çankaya/ANKARA Tel: (312) Faks: (312) MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi A.Ş. Cinnah Caddesi No: 67/18 06680 Çankaya/ANKARA Tel: (312) 441 4600 Faks: (312) 441 7490 www.metropoll.com.tr 2 Araştırma Türkiye genelinde 31 ilde

Detaylı

Devrim Öncesinde Yemen

Devrim Öncesinde Yemen Yemen Devrimi Devrim Öncesinde Yemen Kuzey de Zeydiliğe mensup Husiler hiçbir zaman Yemen içinde entegre olamaması Yemen bütünlüğü için ciddi bir sorun olmuştur. Buna ilaveten 2009 yılında El-Kaide örgütünün

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL

A N A L İ Z. 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi. Furkan BEŞEL A N A L İ Z 7 Haziran dan 1 Kasım a Seçim Beyannameleri: Metin Analizi Furkan BEŞEL Ekim 2015 7 HAZİRAN DAN 1 KASIM A 7 Haziran 2015 te yapılan 25. Dönem milletvekili genel seçiminde 53.741.838 kayıtlı

Detaylı

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I Prof. Dr. Coşkun ÇAKIR Ders saati: Salı, 09.00 10.30 Perşembe, 09.00 10.30 Ders Asistanı: Mustafa Batman Ofis saati: Salı, 11.00-12.00 Perşembe, 11.00 12.00 Ders Tanımı

Detaylı

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI

İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ SİYASET AKADEMİSİ ANKARA TÜRKİYE DE SOL GELENEĞİNİ VE SİYASİ LİDERLİĞİ TARTIŞTI Türkiye nin gündemine damgasına vuran önemli toplumsal ve politik konularının tartışıldığı İstanbul

Detaylı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı

TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı TKP-1920 nin 1 Mayıs 2015 Mitinglerine ve 7 Haziran Seçimlerine Çağrısı İş ve aş için, Demokrasi ve özgürlük için, barış sürecinin ilerlemesi için, 7 Haziran seçimlerinde HDP yi desteklemek için, Haydin

Detaylı

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015

AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU 25 AĞUSTOS 2015 ARGETUS ARAŞTIRMA, DANIŞMANLIK, EĞİTİM, PROJE VE ORGANİZASYON AĞUSTOS 2015 TÜRKİYE GÜNDEMİ VESEÇMEN EĞİLİMİ ARAŞTIRMASI 25 AĞUSTOS 2015 Mehmet Akif Mah.Recep Ayan Cad. Günaydın Sok. No:6 Kat:3 Çekmeköy

Detaylı

Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi

Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi Sonucu ekonomik kriz değil, politik kaygılar şekillendirdi 1930 yılını başlangıç alırsak son 79 yılda 14 yerel seçim yapıldı. 29 Mart 2009, 14. yerel seçim. 2004 yerel seçimlerinin birincisi olan AKP,

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ I Ders No : 0020040023 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

2000 li Yıllar / 8 Türkiye de Eğitim Bekir S. GÜR Arter Reklam 978-605-5952-25-9 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

2000 li Yıllar / 8 Türkiye de Eğitim Bekir S. GÜR Arter Reklam 978-605-5952-25-9 Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011 Seri/Sıra No 2000 li Yıllar / 8 Kitabın Adı Türkiye de Eğitim Editör Bekir S. GÜR Yayın Hazırlık Arter Reklam ISBN 978-605-5952-25-9 Baskı Tarihi Ağustos-2011 Ofset Baskı ve Mücellit Ömür Matbaacılık Ömür

Detaylı

Türkiye nin Milli Güvenliği: Güncel Durum ve Gelecek

Türkiye nin Milli Güvenliği: Güncel Durum ve Gelecek Türkiye nin Milli Güvenliği: Güncel Durum ve Gelecek Prof. Dr. Sadi Çaycı Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk AD Öğretim Üyesi Ankara 1 Giriş İlk soru: Ne durumdayız? Neden? Sebepler

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

ANAYASA GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00

ANAYASA GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00 ANAYASA 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ YILSONU SINAVI 5 OCAK 2015 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Mevcut seçim barajı hakkındaki görüşünüzü yazınız.

Detaylı

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım 2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez Kampüsü Hünkar Salonu nda, hem Üniversitemizin

Detaylı

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir? 1. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin diğer devletlerle ekonomik ilişkilerinde kolaylık ve uyum sağlamak için yapılan çalışmalardan A) Türk Tarih Kurumu'nun kurulması B) Tekke ve zaviyelerin

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu TBMM de özel gündemli toplantıda, tutuklu milli iradeye, tutuklu milletvekillerine dikkat çekti ve Kurtuluş Savaşı nı verenler, bu Cumhuriyeti

Detaylı

1921'den Günümüze "TC" Anayasaları...

1921'den Günümüze TC Anayasaları... On5yirmi5.com 1921'den Günümüze "TC" Anayasaları... 1921 Anayasasının resmî adı Anayasa değil, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu ydu... Yayın Tarihi : 16 Aralık 2011 Cuma (oluşturma : 12/10/2018) ÖZEL HABER BİRİMİ/

Detaylı

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 13. Hafta Ders Notları - 30/04/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs

DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 13. Hafta Ders Notları - 30/04/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem Altınörs T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü DEMOKRASİ ve SİVİL TOPLUM (SBK256) 13. Hafta Ders Notları - 30/04/2018 Yrd. Doç. Dr. Görkem

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-II Ders No : 0690130059 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim MHP

1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim MHP 1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim MHP MHP nin 1999 daki Yükselişi 1991 seçimlerine Refah Partisi listelerinden katılarak yüzde 10 luk seçim barajını aşarak meclise giren Milliyetçi Hareket

Detaylı

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu?

Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu? Türkiye de Seçim Sistemi TBMM de Eşit Temsili Sağlıyor mu? 1.BÖLÜM TBMM DE EŞİT TEMSİL EDİLİYOR MUYUZ? DEMOKRASİ NEDİR? Demokrasi; Halkın serbest ve eşit siyasal katılımını sağlayan, Özgür muhalefeti mümkün

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...XI GİRİŞ... 1 İkinci Meclisler... 1 Osmanlı Âyan Meclisi ve 1924 Anayasaları... 3 Cumhuriyet Senatosu...

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...XI GİRİŞ... 1 İkinci Meclisler... 1 Osmanlı Âyan Meclisi ve 1924 Anayasaları... 3 Cumhuriyet Senatosu... V İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ......XI GİRİŞ... 1 İkinci Meclisler... 1 Osmanlı Âyan Meclisi... 2 1921 ve 1924 Anayasaları... 3 Cumhuriyet Senatosu... 4 I. BÖLÜM OSMANLI DÖNEMİNDE İKİNCİ MECLİS Meclis-i Umumî...

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 SÖZCÜ / AKP de bir kişi konuşur, diğerleri asker gibi bekler! Tarih : 06.01.2012 CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem AKP deki tek adamlığı hem de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın üslubunu ve liderliğini

Detaylı