SACCHAROMYCES BOULARDİİ NİN ÇOCUKLUK ÇAĞI AKUT DİYARESİNDE ETKİNLİĞİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SACCHAROMYCES BOULARDİİ NİN ÇOCUKLUK ÇAĞI AKUT DİYARESİNDE ETKİNLİĞİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ: Doç. Dr. Ömer CERAN SACCHAROMYCES BOULARDİİ NİN ÇOCUKLUK ÇAĞI AKUT DİYARESİNDE ETKİNLİĞİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Yakup PAÇAL (İstanbul 2009)

2 ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR İhtisasım süresince hastanemizde başhekimlik görevlerinde bulunan Sn. Prof. Dr. Suphi Acar a, Sn. Doç. Dr. Mücahit Görgeç e, Sn. Prof. Dr. Yusuf Özertürk e ve Sn. Doç. Dr. Mehmet Sökmen e, Uzmanlık eğitimim süresince üzerimizden emeği hiç eksik olmayan, birlikte çalışmaktan onur duyduğum, kendisinden mesleki ve bilimsel açıdan çok şeyler öğrendiğim hocam Sn. Doç. Dr. Ömer Ceran a içten teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım. Tezimin hazırlanmasında yardımlarını esirgemeyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Başasistanı Sn. Uzm. Dr. Çağatay Nuhoğlu'na ve diğer tüm uzmanlarıma, Rotasyon yaptığım kliniklerdeki şef, şef yardımcısı, başasistan ve uzmanlara, Kendileriyle paylaştığım beş sene içerisinde ilgi, sevgi ve desteklerini her zaman yanımda hissettiğim, bundan sonraki hayatımda özlemlerini duyacağım tüm asistan arkadaşlarıma, Kliniğimizin birbirinden kıymetli ve çalışkan tüm hemşirelerine; çalışma ortamımızı rahat, temiz ve güvenli kılarak fiziki şartları titizlikle hazırlayan tüm personelimize ve güvenlik elemanlarımıza, Tüm eğitim hayatım boyunca bana gösterdikleri destek, ilgi ve güven sayesinde bu günlere gelmemi sağlayan değerli aileme teşekkürlerimi sunarım. Dr. Yakup Paçal 1

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 3 GENEL BİLGİLER... 4 GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ VE ÖZET KAYNAKLAR

4 GİRİŞ Dünyada her yıl 4 milyon diyare atağı oluşmakta ve tüm ölümlerin %5 ine neden olmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde çocukluk çağı ölümlerinde ilk sırayı diyare almaktadır. Bireysel düzeyde akut diyare makro ve mikro besinlerin intestinal emilimini engellemekte, malnutrisyona ve büyümede duraklamaya neden olmaktadır. Akut diyarenin önlenmesi önemli bir halk sağlığı sorunudur. Probiyotikler belirli miktarlarda alındığında konağın sağlığında olumlu etkilere neden olan canlı mikroorganizmalardır. S.boulardii, enteropatojenlere karşı etkin olduğu düşünülen bir nonpatojen probiyotikdir. S.boulardii nin antibiyotikle ilişkili diyarenin önlenmesindeki etkinliği konusunda pek çok çalışma mevcuttur. Çocukluk çağı akut diyaresindeki etkileri konusunda yapılan çalışmalar sayıca azdır. Bu çalışmada çocukluk çağı akut diyaresinde S.boulardii nin etkinliği araştırılarak literatüre katkıda bulunulması amaçlanmıştır 3

5 GENEL BİLGİLER NORMAL BAĞIRSAK FLORASI Sağlıklı bireylerde mikroorganizmaların belirli bir bölgede hastalığa neden olmaksızın bulunmaları kolonizasyon olarak tanımlanır. Fetüsün gastrointestinal sistemi sterildir. Doğum sırasında doğum kanalından, perianal bölgeden ve hemen sonrasında çevreden ve temas ettiği insanlardan aldığı mikroorganizmalarla bağırsağı kolonize olmaya başlar. Mikroorganizmaların kolonize olabilmesi için önce duvarındaki adhezyon sağlayan yapılar aracılığıyla mikrovillus membranındaki glikokonjugatlara (reseptör görevi gören lipid yada glikoprotein yapılar) tutunmalıdır. Mikroorganizma bir kez tutununca kolonize olmak için çoğalmaya başlar. Konakçı hücre reseptörlerine tutunan mikroorganizmalar konakçı immün sistemini harekete geçirmemek için konakçı antijenlerine benzer olmalıdır. Bağırsakların kolonizasyonu mukozal savunma sistemlerinin gelişmesi için çok önemlidir. İleri yaşlarda oluşacak kolonizasyon mukozal immün yanıtı tam olarak uyaramaz. Kolonizasyonun yetersiz çeşitlilikte mikroorganizmalarla olması da lamina propriadaki immün hücrelerin sayı ve aktivasyonunun yetersiz olmasına yol açar. Bağırsağın başlangıçta patojen olmayan bakterilerle kolonizasyonu yenidoğan mukozal savunmasının önemli bir parçasıdır. İlk kolonize olan bakteriler, konakçı epitel hücrelerinde gen ekspresyonunu uyararak sonradan gelen bakterilerin kolonize olmasını engelleyebilir (1,2). Normalde yenidoğan, doğum sırasında ve sonrasında annesinin intestinal florası ile kolonize olur. Anne sütündeki sekretuvar (s) IgA kendi bağırsağından gelir ve bu nedenle annenin şimdiki ve önceki bağırsak mikroflorasına karşı yapılmıştır. Böylece erken dönemde anne sütü ile beslenme yenidoğanın intestinal mukozasının mikroplarla erken dönemde temasını düzenler ve mukozadan mikrop translokasyonunu önler. Bu anne sütü ile beslenmenin yenidoğanı enfeksiyonlara karşı korumasının önemli bir nedenidir. Yenidoğanın kendisinin sentezlediği siga ise ancak 4 hafta sonra dışkısında saptanır (3). Doğumdan sonraki birkaç saat içinde yenidoğanın dışkısında bakteri çıkmaya başlar. Sağlıklı bireylerde flora durağan değildir. Yaşlanma, ilaçlar, hastalıklar, diyet ve strese bağlı olarak flora değişebilir. Yaşlandıkça bifidobakteriler azalırken C.perfringens, laktobasiller, streptokoklar ve enterobakteriler artar. Erişkin bir kişinin üzerinde taşıdığı mikroorganizma sayısı vücudundaki hücre sayısından 10 kat fazladır. Gastrointestinal sistem, kolonizasyonun en fazla olduğu bölgedir. İntestinal florada tür bakteri olduğu düşünülmektedir. 4

6 İntestinal sistemde mikroflora yukarıdan aşağıya inildikçe ve lümenden mukozaya doğru gidildikçe değişir. Anaerob/aerob oranı mukozal yüzeyde lümene ve feçese oranla daha düşüktür. İntestial sistemde yukarıdan aşağıya inildikçe bakteri sayısı da artar. Kalın bağırsak hem çeşit hem de sayı olarak en fazla mikroorganizmayı içeren bölgedir. En büyük değişiklik ileo-çekal bölgede olur. İleal bölgede bakteri sayısı 10 8 bakteri/gr iken rektumda bu sayı bakteri/gr ile en yüksek düzeye çıkar Anaerob mikroorganizmalar aeroblardan kat daha fazladır. Candida da normal bağırsak florasının bir üyesidir ve insanların %80 inden fazlasında bulunur. Yenidoğanda bağırsaktaki bakteri sayısı çocuğun yaşı ile ilişkilidir. İlk hafta sonunda 10 9 bakteri/gr sayıya ulaşır. Anne sütü düşük miktarda nonpatojen bakteriler (Streptococcus, Micrococcus, Staphylococcus, Bifidobacterium, Diphteroids, Lactobacillus) içermektedir (4). Bağırsak florasında bulunan bakteriler 3 gruba ayrılır: 1- Anaerobik bakteriler: Bacteroidaceae, Eubacterium,Peptococcaceae, Veillonella Clostridium ve Treponema 2- Aerob bakteriler: Enterobacteriaceae, Staphylococcus, Bacillus, Corynebacterium Pseudomonas ve mantarlar 3- Laktik asit bakterileri: Bifidobacterium, Lactobacillus ve Streptococcus Kolondaki bakteriler için birincil besin kaynağı sindirilmeden kolona ulaşan karbonhidratlardır. Ayrıca aminoasitler, lizis ürünleri, dökülen epitelyum hücreleri ve müsin de besin olarak kullanılır. Bu besinlerin metabolizması sonucu kısa zincirli yağ asitleri, laktik asit, pirüvik asit,etanol, hidrojen ve süksinik asit oluşur. Bu maddeler redoks dengesini korumak için üretilir (5,6). Bağırsak florasının faydalı etkilerini sıralayacak olursak: 1- Kolona ulaşan karbonhidrat ve proteinlerin fermentasyonu ile enerji elde edilmesi. 2- Başta vitamin K ve B grubu vitaminler olmak üzere vitamin sentezi. 3- Kısa zincirli yağ asitlerinin üretimi ile intestinal lümende ph ı düşürerek antipatojenik rol oynar ve su emilimini artırır. 4- Antimikrobiyal maddelerin üretimi 5- Patojen mikroorganizmalar ile besinler için ve reseptörlere bağlanmak için yarışmak 6-Konakçı immünitesini uyarmak (7) 5

7 Bağırsak florasının zararlı etkileri: Protein metabolizması sonucu toksik son ürünlerin( amonyak,aminler, fenol bileşikleri) ortaya çıkması ve karsinojenik ürünlerin üretilmesi. Antibiyotik alımı, şok gibi durumlarda aşırı çoğalma ve özellikle immün sistem yetmezliği olanlarda bağırsak mukozasını geçerek mezenter lenf nodlarına ve vücuda yayılarak fırsatçı enfeksiyonlara neden olmak sayılabilir. Yenidoğanda kolonizasyonu ve kolonize olan bakteri türlerini belirleyen çok sayıda faktör vardır. Doğum şekli (sezeryan/vajinal), beslenme şekli ( anne sütü, mama, biberon), hastenede yatması, yenidoğan ünitesinde kullanılan antibiyotikler, annenin diyeti, probiyotik kullanıp kullanmadığı, gebelik yaşı, bebeğin immünolojik yaşı ve yaşanılan bölgenin mikroflorası. Bağırsak florasının 3 ana işlevi 1- Koruyucu etki: Patojenlere karşı bariyer etkisi 2- Metabolik etki: Sindirilemeyen artıkların fermentasyonu, vitamin K sentezi, iyonların emilimi, kısa zincirli yağ asidi sentezi. 3- Trofik etki: İmmün sistemin gelişmesi, epitelyum hücrelerinin çoğalması ve farklılaşmasının kontrolü (8) Süt çocukluğu döneminde bağırsakta kolonize olan bakteri cins ve türleri (9) Zorunlu anaerob bakteriler Fakültatif anaerob bakteriler Bifidobacterium Escherichia B. longum E.coli B.bifidum B.breve Staphylococcus B.infantis S.aureus S.epidermidis Bacterioides Enterobacter B. fragilis E.cloacae B.uniformis B.ovatus Streptococcus 6

8 B.distasonis B.vulgatus B.thetaiotaomicron Clostridium C.difficile C.perfringens C.paraputrificum C.tertium C.butyricum Lactobacillus L.acidophilus L.salivarious L.brevis L.fermentum L.plantarum S.faecalis S.faecium Klebsiella K.pneumoniae Pseudomonas P.aeruginosa Proteus P.mirabilis Citrobacter C.freundii Eubacterium E.aerofaciens E.lentum E.rectale Peptostreptococcus P.productus P.anaerobius Peptococcus P.saccharolyticus Veillonellae V.parvula 7

9 DOĞUM ŞEKLİNİN İNTESTİNAL FLORAYA ETKİSİ: Bebek ilk olarak doğum kanalı, perineal bölge ve yakın çevre ile temas eder ve ilk kolonizasyonu bunlar belirler. Vajinal doğumlarda daha doğum anında kolonizasyon annenin doğum kanalı, vajinal kanal ve intestinal florasından başlarken, sezeryan ile doğumlarda daha geç başlar. Sezeryan ile doğan bebekler intestinal flora ile geç karşılaştıklarından ve intestinal floraları geç oluştuğundan ileride immünolojik olarak bir takım sorunlar olabileceği ileri sürülmüştür. Ancak vajinal flora bağırsak florasının oluşumunda sanıldığı kadar etkin değildir. On gün sonra yapılan dışkı incelemesinde bebeğin florasının annenin dışkı florası ile uyumlu olarak enterobakteri, laktobasiller ve bifidobakterilerden oluştuğu görülmüştür (10). Sezeryan ile doğan bebeklerde ise kolonizasyon çevreden olur ve 7. günde kolonizasyon çevreye benzer. Bu durumda çevre ve personel önemli rol oynar. Anaerobik kolonizasyon gecikirken, Bifidobacterium kazanımı ve E.coli varlığı açısından vajinal doğanlarla arasında fark yoktur. Sezeryan ile doğan bebeklerde Bifidobakteri ve Lactobacillus benzeri bakterilerle kolonizasyon karşılaştırıldığında 10 gün ve 1 ay sonra vajinal doğan bebeklere benzer olduğu görülmüştür (10). BESLENMENİN ETKİSİ: Anne sütü alan ve mama alan yenidoğan bebeklerin intestinal floraları farklıdır. Anne sütü alanlarda ilk bir hafta içinde özel bir flora oluşur ve 1 ay içinde en üst düzeye ulaşır. Anne sütündeki prebiyotik faktörlerden dolayı ilk bir ay içinde egemen bakteriler Lactobacilli ve Bifidobacteriadır. Bu bebeklerde asit bir ortam yaratan laktik asit üretimi oligosakkaridlerin varlığı ve sütteki özel bazı faktörler (bifidus faktör, kazein, laktoferrin nükleotidler,siga, hormonlar,büyüme faktörleri, lipidler) patolojik olmayan bir floranın gelişmesine yardımcı olurlar (11,12,13). Kazeinin prebiyotik, laktoferrinin antienflamatuvar, omega-3 yağ asitlerinin de nekrotizan enterokolitteki enflamasyonun önlenmesinde ve tedavisinde etkili olduğu anlaşılmıştır. Anne sütü alan bebeklerde nerotizan enterokolitten sorumlu olabilen C.difficile ve C.paraputrificum izole edilemez. Anaerob/aerob oranı anne sütü alanlarda katı gıdalara geçinceye kadar daha yüksektir (14). Mama ile beslenen bebeklerde intestinal sistemin daha alkali olması ve prebiyotik faktörlerin olmayışı nedeniyle enterobakter, bakterioidesler ve gram(-) mikroorganizmalardan zengin bir flora gelişir. Bifidobakterilerin kolonizasyonu daha sonra başlar. Anne sütü alan bebeklerde mama alanlara göre çeşitlilik daha azdır fakat 2 yıl içersinde her iki grupta da erişkinlere benzer bir mikroflora oluşur. Anne sütü alan bebekler 8

10 katı gıdalara geçince Enterobakteriler hızla çoğalır, Bakteroides ve Clostridialar ile kolonizasyon oluşur. Ayrıca anne sütü alan bebeklerde devamlı deri teması sonucu stafilokokkal kolonizasyon yüksektir (15). PREBİYOTİK VE PROBİYOTİKLERİN ETKİSİ Prematür bebeklerde istenen flora; laktobasil ve bifidobakteri sayısında artma, aerobik/anaerobik oranında azalma, gram(+)/ gram (-) oranında artma şeklindedir. Probiyotik desteği ile bu durum sağlanabilir ancak uzun süreli verildiğinde, ileriki günlerde probiyotik bakterilerin dışkıdaki sayısı azalır. Farklı probiyotiklerin kolonizasyon ve immün sistemde farklı etkileri vardır, bu nedenle dikkatli olunmalıdır. Probiyotikler bağırsakta uzun süre kalabilir ve bazı yan etkilere yol açabilir. 1-Sistemik enfeksiyon 2-Zaralı metabolik aktivite 3-Gen transferi riski (antibiyotik direnci) gibi (16,17) Mamaların galakto ve fruktooligosakkaridlerle desteklenmesi Bifidobakteriler ve Laktobasillerin çoğalmasını uyarır. Bifidobakteri sayısı prebiyotik dozu ile orantılı olarak artarken laktobasillerde bu etki görülmez. Prebiyotik desteği dışkılama sayısını artırır, dışkıyı yumuşatır ve dışkı ph ını düşürür. Hastaneye yatan bebeklerde de bağırsak kolonizasyonu etkilenir. Bu bebeklerde Klebsiella, Pseudomonas, E.coli ve Proteus kolonizasyonu fazladır ve antibiyotiklere dirençli vakalar artar. Bağırsak flora içeriğini etkileyen faktörler arasında yaş, cinsiyet, sindirim enzimleri, mide asit düzeyi, safra, mukus, konakçı immünitesi ve emosyonel stres gibi faktörler sayılabilir. Kısaca, herkes kendine özgü bir floraya sahiptir ve bazı durumlarda (diyet değişikliği antibiyotik kullanımı, ishal) flora değişim gösterse de uzun sürede genellikle sabittir (18). 9

11 PROBİYOTİKLER Yunancada for life (yaşam için) anlamına gelen probiyotikler; besinlerle alınan ve belirli miktarlarda alındığında bağırsak florasını dengeleyip konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar olarak tanımlanabilir. Probiyotiklere verilen bir başka ad da biogenics dir (19). Probiyotikler, canlı ilaçlar olarak da nitelenmektedir. Probiyotik uygulamalara bakteriyal replasman tedavisi diyen otörler de bulunmaktadır (20). Probiyotikler için literatürde verilen tanımlar: -Yeterli miktarda verildiğinde konakçının sağlığını olumlu yönde etkileyen canlı mikroorganizmalar. -Bağırsaklarda mikroorganizma ve beslenme dengesini, sistemik ve mukozal immüniteyi düzenleyerek konakçı fizyolojisini olumlu yönde etkileyen ve besinlere eklenen mikroorganizmalardır. -Konakçının vücut kompartmanlarının birinde mikroflorayı değiştirerek sağlığı üzerinde olumlu etkilerde bulunan, canlı ve iyi tanımlanmış mikroorganizmaları yeterli sayıda içeren preparat veya ürün. -İnsan ve hayvanlara verilen ve verildiği konakçıda mikroorganizma flora özelliklerini düzenleyerek olumlu etkilerde bulunan mono veya mikst mikroorganizma kültürleridir. -Konakçı canlıda intestinal mikroorganizma dengesini düzenleyerek olumlu etkilerde bulunan canlı besin katkısı. -Basit besleyici özellikleri dışında yeterli miktarlarda alındığında konakçının sağlığına olumlu etkilerde bulunan canlı mikroorganizmalardır. -İntestinal mikroorganizma dengesine katkıda bulunan organizma ve maddeler. Probiyotikler yüzyılı aşkın bir süredir vaginal ve gastrointestinal enfeksiyonların tedavisinde kullanılmış, antibiyotiklerin geliştirilmesi ile geri plana atılmıştır. Antibiyotiklere direnç giderek arttıkça ve probiyotiklerin etkinliği gösterildikçe eskiden yaygın bir şekilde kullanılan probiyotiklere günümüzde geri dönüş olmaktadır (21,22,23,24). 10

12 Probiyotik Mikroorganizma Özellikleri: Probiyotiklerin etkinliği için bazı özelliklerin olması gerekir. Alındığı anda yeterli sayıda canlı mikroorganizma içermelidir. Yeterli sayıda canlı mikroorganizma da kalın bağırsaklara ulaşabilmeli, patojenik ve toksik etkileri olmamalıdır. Doğal olarak varolan mikroorganizmaları uzaklaştırmadan sağlıklı bir flora oluşturabilmelidir. Bağırsak epiteline tutunabilmeli ve antimikrobiyal maddeler üretebilmelidir. İdeal bir probiyotik sağlığı olumlu etkileyecek şekilde mukozal immün sistemi ve mümkünse sistemik immün yanıtı uyarabilmelidir. Probiyotik Mikroorganizmalarda aranan özellikler: -Canlı olmalı. -Mukoza yüzeyine tutunabilmeli: Bu özelliğin immün sistemin düzenlenmesi, patojenlerin yarışma yoluyla uzaklaştırılması, patojenlerin tutunmasının önlenmesi ve geçici kolonizasyon sağlanması için gerekli olduğu düşünülmektedir. Tutunma özelliği zayıf fakat işlevsel probiyotikler de vardır. -Gastrointestinal sistemde geçici olarak kolonize olabilmeli. -Doğal floraya adapte olabilmeli. -Antimikrobiyal maddeler üretebilmeli (bakteriosinler,hidrjen peroksit,asit). -Klinik etkinliği ortaya konmuş olmalı -Mikroorganizmanın sonradan eliminasyonu düşünüldüğünde elimine edebilecek, yan etkileri az olan antibiyotiklere duyarlı olmalı. -Mikroflora içinde kolay tanımlanabilir olmalı. -Uzun süre etkili olabilmesi için konakçı dokularına yerleşebilmeli. -Konakçıda sistemik toksisite ve immünolojik duyarlılığa neden olmamalı, dirençli mikroorganizmaların gelişmesine neden olmamalıdır. -İyi teknik özelliklere sahip olmalı: Stabil bir suş olmalı,ürün içinde canlı kalabilmeli,büyük miktarlarda kültürle elde edilebilmeli, oksijene dirençli olmalı, liyofize preparat haline getirilebilmeli, damak tadına olumsuz etkisi olmamalı. -Konakçı için nonpatojen, noninvazif ve nonkarsinojenik olmalı. -Normal mikroflorayı bozmadan patojen bakterileri etkilemeli. -Asit ph ve safra tuzlarına dirençli olmalı (19,22,25). 11

13 Probiyotikler için bazı özelliklerin vurgulanması gerekir Probiyotikler canlı olmalıdır. Bağırsaklardan geçerken canlı kalıp kalmamalarına bakılmaksızın verildikleri anda canlı olan mikroorganizmalara probiyotik denilmektedir. Örnek olarak S. Thermophilus bağırsaklardan geçerken canlılığını kaybetmesine rağmen probiyotik olarak nitelenmektedir. Probiyotikler dışarıdan alınmalıdır. Doğal florada bulunan yaralı mikroorganizmalarla probiyotikler eş anlamlıymış gibi kullanılmaktadır. Doğal floradaki yaralı mikroorganizmalar izole edilebilir, saflaştırılabilir, karakterize edilerek gerekli testlerden geçirildikten sonra probiyotik amaçlı kullanılabilir, buna rağmen doğal halleri ile probiyotik değildirler. Probiyotiklerin gösterilebilir bir sağlık etkisinin olması gerekir. Örneğin kolestrol düşürücü etki gibi. Probiyotikler mutlaka besinler yoluyla ağızdan alınır gibi düşünülmemelidir. Bir farmasötik ajan gibi veya topikal olarak da kullanılabilir (26,27). 12

14 PROBİYOTİK MİKROORGANİZMALAR Bir grup probiyotik bakterinin belirlenmiş sağlık etkileri vardır. Bunlar türe özgü olduğundan elde edilen etkinin diğer türlere genellenmesi doğru değildir. Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmaların çoğu laktik asit bakterileri grubundan olmakla beraber diğer türlerden mikroorganizmalar da probiyotik olarak kullanılmaktadır (23,28). Ağız yoluyla alınan probiyotik örnekleri Lactobacillus: Bifidobacterium: Enterococcus: Diğer: L.acidophilus B.longum E.faecium Saccharomyces boulardii L.cerevisiae B.lactis E.faecalis Oxalobacter formigenes L.johnsonii B.bifidum Escherichia coli L.casei B.infantis Propionibacterium L.paracasei B.breve Bacillus cereus L.fermentum B.adolescentis Bacillus subtilis L.plantarum Bacillus coagulans L.rhamnosus Streptococcus thermophilus L.reuteri L.salivarius L.gasseri Probiyotiklerin olası etki mekanizmaları: -Enfeksiyonlara karşı mukoza direncinin devamlılığını sağlamak. -Epitel hücreleri için enerji kaynağı olan maddeler üretmek. -Bağırsak mukozasına trofik etkide bulunmak. -IgA stimülasyonu. -Epitel yüzeyinde asit Ph devamlılığının sağlanması. -İmmün sistemi uyarıcı etkisi. -Patojen bakteriler ve mantarlar için antagonistik özelliği olan hidrojen peroksit üretmek. -Mikrobiyal toksinlerin etkisinin inhibisyonu. -Tutunma bölgeleri ve besinler için patojen mikroorganizmalar ile yarışmacı rekabet. -Karsinojen ve mutajen üretiminin azaltılması. (29,30,31) 13

15 Probiyotik Mikroorganizmaların Etki Mekanizmaları: Probiyotiklerin olumlu etkilerini gerçekleştirdiği çeşitli mekanizmalar olduğu düşünülmektedir. Bağırsak ve vajen florası dengesini sağlayıp, patojen mikroorganizma çoğalmasına olanak tanımaz. Zaralı mikroorganizmaların bağırsak duvarına tutunmasını önleme, yerel IgA salınımını arttırma da aranılan probiyotik özelliklerdendir (6). Probiyotikler patojen mikroorganizmaları inhibe eden veya ortadan kaldıran maddeler üretirler. Laktik asit aracılığı ile bağırsak ph ını düşürüp yararlı mikroorganizmaların çoğalmasına elverişli bir ortam yaratırlar. Laktobasillerin bağırsak duvarına tutunarak bakteriosin, hidrojen peroksit ve biyosurfaktan üretmesi oldukça yararlı sonuçları olan mekanizmalardır (33). Probiyotikler reseptörlere tutunur ve elverişli besinler için patojen bakteriler ile yarışırlar. Probiyotik mikroorganizmalar ile çocukların bağırsaklarında IgA yapımında artış tanımlanmıştır (34). B.bifidum ve S.thermophilus içeren probiyotikler rotavirus ishali olan çocuklara verildiğinde hızlı bir IgA ve IgM serokonversiyonu görülmüştür. Bazı pobiyotikler müsin salınımını arttırma yeteneğine sahiptir. Müsin patojen mikroorganizmaların bağırsak mukozasını etkilemelerine karşı bir bariyer görevi görür. Bazı laktobasiller karbonhidrat aracılığı ile tutunurlar. E.coli, Enterobakter, Klebsiella Salmonella, Shigella, Pseudomonas ve Vibrio cholera gibi patojen mikroorganizmalar da aynı reseptörleri gastrointestinal sisteme tutunmak için kullanırlar. Laktobasiller bu reseptörlere bağlanmada G(-) mikroorganizmalarla yarışarak enfeksiyonu önlerler (35). Diğer bir koruyucu mekanizma da müsin oluşturmaktır. Müsin goblet hücrelerinden salınır. Mukoza hücreleri L. Plantarum ile inkübe edildiğinde mrna ekspresyonunun arttığı gösterilmiştir. Böylece patojen mikroorganizmaların bağırsak hücrelerine tutunması engellenmektedir. Tutunmayı önleyici bir başka mekanizma olarak da bakteriosin gibi sitokin benzeri maddelerin üretiminin etkili olduğu ileri sürülmüştür Laktobasillerin değişik toksinleri önemli ölçüde azalttığı veya tamamen uzaklaştırdığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Bazı bifidobakteriler ve Laktobasiller aflotoksin B ve E.coli endotoksini gibi toksinleri bağlayıp uzaklaştırabilmektedir (25,36). Canlı veya ölü bakterilerin ya da bakteri hücre duvarı bileşenlerinin makrofajların işlevlerini ve bir araya gelmelerini uyardığı deneysel olarak saptanmıştır. L. acidophilus ve Bifidobacterium longum un yüksüz partiküllerin ve canlı Salmonella nın fagositozunu artırdığı saptanmıştır. Probiyotiklerin olumlu etkilerini gerçekleştirdiği çeşitli mekanizmalar olduğu düşünülmektedir (37). 14

16 Probiyotiklerin İşlevleri: Probiyotiklerin etkinliği daha çok gastrointestinal sistemde gösterilmektedir. Çalışmalarda en çok kullanılan mikroorganizma Lactobacillus GG dir. Lactobacillus GG, patojenlere karşı immün sistemi güçlendirir, çocuklarda hipersensitivite reaksiyonlarını azaltır (38). Probiyotik bakterilerin ürettikleri bütirikasit enterosit çevrimini düzenler, yüksek proteinli diyetle beslenenlerde bağırsak bakterilerince üretilen ve bir karsinojen olan nitrozaminleri nötralize ederler. Mekanizması bilinmemekle birlikte Lactobacillus GG nin ince bağırsaklarda geçirgenliği azalttığı ve kalın bağırsaklarda zararlı bileşiklerin üretimini azalttığı gösterilmiştir. İyi seçilmiş probiyotik suşları rotavirus ishal süresini kısaltmakta, laktoz sindirimi ile ilgili sorunları kontrol altına almakta ve immün sistemi düzenleyici etkiler yapmaktadır. Probiyotiklerin çocukları diğer enfeksiyonlardan koruduğu gösterilmiştir. Bu etkinin interferon ve siga yoluyla olduğu düşünülmektedir (34,36,39). Probiyotiklerin işlevlerini özetlersek: -Mukoza beslenmesi ve dolaşımının sağlanması ile mukozal bütünlüğün devam ettirilmesi. -Tutunma ve patojenlerin kolonizasyonunun önlenmesi. -Kolesterol düzeylerini düşürme. -İmmün sistemi uyarma. -Bağırsak motilitesini düzenleme ve konstipasyonun hafifletilmesi. -Vitamin üretimi, vitamin ve minarelerin biyoyararlanımını arttırma, sindirim yönünden önemli birtakım enzimlerin üretimi. -Bozulmuş bariyer fonksiyonlarını yeniden kazandırma (40,41,42). 15

17 GASTROİNTESTİNAL SİSTEM PROBİYOTİK UYGULAMALARI Probiyotikler başlıca gastrointestinal sistem hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi ile gastrointestinal sistemin sağlığını koruma ve geliştirmede kullanılmaktadır. Bu amaçla Laktobasiller ve Bifidobakteriler yaygın olarak kullanılmaktadır. Nonpatojen bir maya olan saccharomyces boulardii erişkinlerde antibiyotik ilişkili ishalin önlenme ve tedavisinde kullanılmıştır (43). Probiyotikler ve Çocuk İshalleri: Probiyotiklerin enfeksiyöz ishallerin önlenmesi ve tedavisindeki etkinliği önemli bir gelişmedir. Probiyotiklerin rotavirus, seyahat edenlerin ishalleri ve Clostridium difficile ye bağlı ishallerin önlenmesi ve tedavisindeki etkinliği değişik çalışmalarda gösterilmiştir. Özellikle viral ishallerde probiyotikler yaygın olarak denenmiştir. Yapılan çalışmalarda ishal şiddetinin azaldığı ve süresinin de kısaldığı gösterilmiştir (44). Son yapılan bir meta-analizde 18 çalışma değerlendirilmiş ve probiyotiklerin ishal süresini 1 gün kısalttığı sonucuna varılmıştır. Yapılan bir çalışmada iki gruba ayrılan 140 çocuktan bir gruba ORS+plasebo verilirken diğer gruba ORS+Lactobacillus verilmiş. İshal bulguları Lactobacillus verilen grupta 58,3 +/- 27,6 saat sürerken plasebo grubunda 71,9 +/- 35,8 saat olarak saptanmıştır (44). Endüstrileşmiş ülkelerde ishalin en önemli nedeni rotavirustur. Çeşitli çalışmalarda L.rhamnosus GG, L.reuteri ve L. Casei nin rotavirus ishallerinde ishal süresini 1 gün kısalttığı saptanmıştır. Bu etkide rol oynayan faktörler, rotavirus a spesifik IgA yapımının artması, floranın normale döndürülmesi ve bağırsak geçirgenliğinin azaltılmasıdır. Denenen bazı diğer probiyotik türleri ile benzer etkiler elde edilememiştir. Bu sonuç, elde edilen etkilerden bazılarının türe özgü olduğu fikrini desteklemektedir (45). Çocukların iki yaşına kadar izlendiği bir çalışmada bir gruba probiyotikli mama (B.bifidum ve S.thermophilus) verilirken diğer gruba probiyotik içermeyen mama verilmiştir. Sonuşta sadece ishal sıklığı azalmakla kalmamamış (%7-%31) rotavirus sıklığı da (%10 a karşı %39) azalmış olarak saptanmış. Probiyotik bakterilerin bir viral ajana bağlı ishaldeki etkinliği, doğrudan değil indirekt olarak immün aracılıklı bir mekanizmanın olduğuna işaret etmektedir (46). 16

18 İshalli çocukların ORS + L. GG alan ve ORS + plasebo alan iki gruba ayrıldığı bir çalışmada rotavirus ishallerine bağlı hastanede kalma süresinin L. GG alan grupta önemli ölçüde kısaldığı saptanmıştır ay arasındaki 204 çocuğun 15 ay süreyle izlendiği bir çalışmada Laktobasil (L. GG) alan grupta ishal sıklığının azaldığı gösterilmiş (laktobasil alan grupta 5,21 plasebo grubunda ise 6,02 atak/çocuk/yıl olarak saptanmış, L. Rhamnosus un hafif derecede etkili olduğu bulunmuştur. Bu etki daha çok anne sütü ile beslenmeyen çocuk grubunda gözlenmiştir. Anne sütü alan çocuklarda hemen hiç etkisinin bulunmayışı, probiyotiklerin anne sütünün enfeksiyonlardan koruyucu etkisine benzer bir etki yaptığı olasılığını düşündürmektedir (45). Benzer bir çalışmada da L. GG alan grupta rotaviruslara karşı IgA üreten hüre sayısının belirgin olarak artmış olduğu saptanmıştır. Yapılan çalışmalarda farklı laktobasil suşlarının etkinliğinin aynı türden olsa bile farklı olarak saptanması her probiyotiğin her hastalık durumunda etkili olmadığına işaret etmektedir. Örneğin L. Rhamnosus ORS ile birlikte ishal süresini kısaltırken L. GG C.difficile ishallerinde relapsı önlemede etkindir. Bu bilgilerin ışığında Laktobasiller in basit, ucuz, etkin, yan etkisi olmayan, ishal önleme ve tedavisinde kullanılabilecek ajanlar olduğunu söyleyebiliriz (47). Antibiyotik İlişkili İshal: İshal, geniş spektrumlu antibiyotik kullanan çocukların yaklaşık %40 ında görülen bir yan etkidir. Hastanede kalma süresini uzatmakta, hastane masraflarını önemli ölçüde arttırmakta ve başka enfeksiyonlara yatkınlığı arttırmaktadır. Her yıl çok sayıda çocukta antibiyotik kullanıldığı göz önüne alındığında geniş spektrumlu antibiyotik kullanan çocuklarda ishalin kontrol altına alınması önemlidir Tam mekanizması anlaşılamamıştır ancak temeldeki nedenin bağırsak flora dengesinin bozulması olduğu düşünülmektedir. Floranın bozulması ile fırsatçı mikroorganizmalar baskınlık kazanır ve ishal meydana gelir. Vakaların çoğunda C.difficile nin aşırı çoğalması başlıca nedendir. Kısa zincirli yağ asit üretimi azalır ve bu durum da ishalin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Kısa zincirli yağ asitleri enterositlerin sıvı-elektrolit emilimi için ve enterosit beslenmesi için gereklidir. Karbonhidratları parçalayan yararlı mikroorganizmalar yok olduğundan tabloya osmotik ishal de eklenir (48). Antibiyotik nedenli ishallerde probiyotikler uzun zamandır denenmektedir. S.boulardii bu konuda etkinliği gösterilmiş bir probiyotikdir. Etkisini C. Difficile toksinini bağlayarak gösterdiği düşünülmektedir. L. rhamnosus GG, B.longum, L.acidophilus, L. Bulgaricus ile de iyi sonuçlar alınmıştır (49). 17

19 188 çocukla yapılan bir çalışmada L. GG almakta olan çocuklarda antibiyotik ilişkili ishal sıklığı %8 iken plasebo grubunda %26 olarak bulunmuştur (50). Geniş spektrumlu antibiyotik kullanan 202 çocukla yapılan bi başka çalışmada plasebo alan grupta 25, probiyotik alan grupta 7 çocukta ishal görülmüştür. Plasebo alan grupta ishal süresi 5,88 gün iken probiyotik alan grupta 4,7 gün saptanmıştır (49). Beta laktam Antibiyotik kullanan 388 hastada yapılan bir çalışmada S.boulardii kullananlarda plasebo grubuna göre daha az ishal görülmüştür (Plasebo grubunda %17,5 S. Boulardii grubunda %4,5) (51). İki ayrı çalışmada da S. Boulardii ile hastanede yatan hastalarda antibiyotik ilişkili ishallerde %57 ve %51 lik azalmalar saptanmıştır (49). Neden ne olursa olsun probiyotik mikroorganizmalar verilerek bağırsaklardaki mikrobiyal aktivite normale döndürülmeye çalışılır. Antibiyotik ilişkili ishaller kendi kendine geçmekte ve dehidratasyona yol açmamakta ise de normal floranın korunmasının önemi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ishal süresi kısaltılarak da antibiyotik tedavisi yarıda kesilmemiş olur (52). Clostridium difficile İlişkili İshal: Bakteriyal ishallerin yaklaşık dörtte birinden sorumlu olan C.difficile aynı zamanda psödomembranöz enterekolitten de sorumlu patojendir. Ave B toksinleri salgılayan, spor oluşturan, G(-) bir basildir. Çoğu zaman antibiyotik kullanımı sonrasında normal floranın baskılanması ile ortaya çıkar. Oluşturduğu klinik tablo hafif ve kendini sınırlayan bir ishalden, kramplar, hematokezya psödomembran oluşumu ve perforasyona kadar giden ciddi kolit tablosuna kadar değişebilir. Metranidazol ve vankomisin gibi antibiyotiklere iyi yanıt alınsa da tedavisi güçtür ve relapslarla seyredebilir. Genellikle antibiyotik kullanımı ile başlayan bir durum için doktorlar yeniden antibiyotik kullanmak durumunda kalabilir. C. difficile kolon florasında yerleşik olduğundan probiyotikler kullanılarak kolon mikrobiyal dengesinin kurulması ve C. Difficile nin çoğalmasının engellenmesi hedeflenmiştir (53). C. difficile saptanan dört çocukta L. GG denenmiş, ikisinde 2 ay içersinde relaps gözlenmiş, tedavi tekrarlanmış ve enfeksiyon kontrol altına alınmış. 11 aylık izlem süresinde yeni bir relaps gözlenmemiş (54). Antibiyotik ilişkili ishalde L. GG etkili bulunmuştur. Yapılan bir çalışmada, üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle antibiyotik kullanan 119 çocuktan L. GG verilen grupta ishal sıklığı azalmıştır ( %5 e karşılık %16 ). 118 çocukla yapılan bir başka çalışmada da benzer sonuçlar elde edilmiştir. (%48 e karşı %17) (55). 18

20 C.difficile tedavisinde antibiyotik yanı sıra S. Boulardii kullanıldığında tekrarlama riskinin azaldığı gösterilmiştir. S. boulardii toksin salınımını kontrol altına almış ancak kolonizasyonu azaltmamıştır (56). Seyahat Edenlerin İshalleri: Hijyen koşulları iyi olmayan ülkelere yapılan seyahatlerde görülen akut ishal sık karşılaşılan bir sorundur. Direnç oluşumuna katkıda bulunacağı için önleyici antibiyotik kullanımı önerilmemektedir. Probiyotiklerin seyahat edenlerde görülen ishalleri önlediği yönünde çelişkili olmakla birlikte veriler bulunmaktadır. Probiyotiklerin etkinliği kullanılan suşlar, seyahat edilen ülkelerdeki ishal etkenleri gibi faktörlere göre değişkenlik göstermektedir. Probiyotiklerin etkin olduğu konusunda yorum yapılabilmesi için daha çok kontrollü çalışmalara gereksinim vardır (57). Seyahat edenlerin ishallerinin önlenmesinde L. GG ve S. Boulardii kullanılmıştır. 225 Amerika lıyı içeren bir çalışmada günlük ishal hızı L. rhamnosus alan grupta %3,9 plasebo grubunda ise %7,4 bulunmuştur. Avusturya dan seyahat edenlerde S. Boulardii ile yapılan bir çalışmada ise ishal sıklığı %28,7 iken plasebo grubunda %39,1 olarak saptanmıştır. Finlandiya dan Türkiye nin iki farklı bölgesine seyahat eden 756 kişide L. rhamnosus GG denenmiştir. Sadece bir grupta plasebo alanlara göre ishal sıklığında azalma (%39,5 a karşılık %23,9 ) saptanmış. Enfeksiyoz ishallerden elde edilen sonuçlarla probiyotiklerin viral kökenli seyahat ishallerinin önlenmesinde bakteriyal kökenlilere göre daha etkin olduğu söylenebilir. S. boulardii daha çok bakteriyal, L. GG ise viral ve idiyopatik ishaller üzerinde etkili olmaktadır. Bu farklılık maya kökenli ve bakteri kökenli probiyotiklerin farklı etki mekanizmaları olduğuna işaret etmektedir (58,59). Enflamatuar Bağırsak Hastalıklarında probiyotik kullanımı: Enflamatuar bağırsak hastalıklarının başlıcaları crohn ve ülseratif kolittir. Enflamasyonu başlatan neden henüz anlaşılamamıştır ancak intestinal flora ile ilişkili olduğuna işaret eden veriler vardır. İntestinal flora üzerinde etkili antibiyotiklere alınan yanıtlar enflamatuar bağırsak hastalığı ile flora arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. (Crohn hastalığında kullanılan siprofloksasin ve metranidazol, ülseratif kolitte kullanılan tobramisin gibi). Enflamatuar bağırsak hastalıklarında Laktobasiller ve Bifidobakterilerin azalmış olması dikkat çekici bir bulgudur. Atağın başlamasında flora değişikliğinin rolü olduğu düşünülmektedir (60). 19

21 Probiyotiklerin enflamatuar bağırsak hastalıklarında tedavi edici özelliği bulunmamakta ancak remisyon süresini uzatarak yaşam kalitesini arttırmaktadır. E.coli, L. rhamnosos GG ve L. salivarius remisyon sağlamada etkili bulunmuştur. Ülseratif kolitte remisyonun sağlanması ve sürdürülmesinde nonpatojen E.coli nin mesalazin kadar etkili olduğu saptanmıştır. Crohn hastalığında oral olarak L.GG verildiğinde IgA salgılayan hücre sayısı artmakta olup, bunun antijenik uyarıyı baskıladığı sanılmaktadır (61). Turbo probiyotikler, genetik mühendisliği sayesinde geliştirilmiş, belirli bileşikleri üreten probiyotiklerdir. Bu şekilde üretilen L. lactis suşu ( IL-10 salgılayarak) crohn hastalığının tedavisinde etkili bulunmuştur (62). Helicobacter Pylori Enfeksiyonu: Probiyotik bakteriler H. Pylori ye karşı antagonistik etki yapabilir. L.salivarius un farelerde H. Pylori kolonizasyonunu engellediği gösterilmiş. Proton pompa inhibitörü ve ikili antibiyotik (Klaritromisin ve Amoksisilin) alan hastaların bir grubuna L.acidophilus verilip diğer gruba verilmediğinde probiyotik alan grupta eradikasyonun daha iyi olduğu saptanmış. (%87-%70) (63,64). Laktoz İntoleransı: Primer ve erişkin tip olmak üzere iki tip laktoz sindirim bozukluğu vardır. Doğumda yüksek olan laktaz aktivitesi çocuklukta ve adölesan döneme doğru azalır. Sekonder laktaz eksikliği ise, rezeksiyonlar sonrası ve ishal sonrası mukoza kayıpları sonucu görülür. Laktoz sindirim bozukluğuna, bağırsak hareketlerinde artma, ishal, karın ağrısı ve gaz yakınması eşlik ediyorsa bu durumda laktoz intoleransından bahsedilir. Laktobasil türü probiyotiklerin laktoz intoleransında yararlı olduğu bulunmuştur. Laktoz intoleransı olan kişilerin, az miktarda yoğurt gibi fermente süt ürünlerini tolere ettiği bilinmektedir. Yoğurtta bulunan bakteriyel beta-galaktozidazın ince bağırsaklarda safra tuzları tarafından serbestleştirilmesi laktoz sindirimine yardımcı olmaktadır (65). Kabızlık: Kabızlık yakınması olan kişilerin bağırsak florasında değişiklikler (Bacteroides, Clostridia ve Bifidobacteriler azalmıştır) olduğu saptanmıştır. Literatür verileri çelişkili olmakla birlikte probiyotiklerin kabızlığı düzelttiğine inanılmaktadır. Probiyotikler intestinal motiliteyi düzenleyerek kabızlık üzerinde etkili olmaktadır. 20

22 Nekrotizan Enterokolit: Normal bağırsak ve vajen florası, doğumda alınan mikroorganizmalar ve besinlerle alınan mikroorganizmalarla gelişir. Laktobasiller ve bifidobakteriler vajen florasından alınırken anne sütü alımı ile çoğalırlar. Sezeryan ile doğan 1500 gr altındaki bebeklerin florası yapılan işlemler, entübasyon ve yoğun bakım servisi florasından etkilenir. Bu bebeklerin %30 unda nekrotizan enterokolit gelişir. Yapılan deneylerde probiyotiklerin tümor necrosis factor alfa gibi sitokinleri azaltarak ve enflamasyonu baskılayarak etki gösterdiği anlaşılmıştır (66). L.acidophilus ve Bifidobacteria infantis kullanımının, yenidoğan ünitelerinde nekrotizan enterokolit sıklığını azaltmada etkili olduğu bulunmuştur. Kolombiya da 1237 yenidoğan bebek ile yapılan bir çalışmada ilk hafta içinde bebeklere taburcu olana kadar L.acidophilus ve Bifidobacterium infantis karışımı verilmiş. Elde edilen verilerde nekrotizan enterokolit sıklığının önceki yıllara göre üçte bir oranında azaldığı saptanırken, probiyotiklerle ilişkili bir yan etkiye de rastlanmamıştır. Ayrıca probiyotik verilen bebeklerde diaper dermatidin daha az görüldüğü saptanmış (67). Kolorektal Kanser ve Probiyotikler: Bağırsak florası ve immün sistem kanser oluşumunda rol oynar. Et ve yağlardan zengin, liften fakir diyet de florada değişime neden olmaktadır. Bacteroides ve Clostridium türleri artarken Bifidobacteri suşları azalmaktadır. Bu flora değişikliği bazı enzimlerin aktiviteleri üzerinde de değişikliğe yol açar. Probiyotik bakterilerin flora dengesini koruyarak kanser gelişimini önlediği düşünülmektedir (68). Bu konudaki bilgilerin netleşmesi için daha başka çalışmalara da gereksinim vardır. Kanser önleme mekanizmaları: 1-İntestinal florada kalitatif ve/veya kantitatif değişiklikler yaparak flora metabolik aktivitesini değiştirme. 2-Hücreyi karsinojen ajanların etkisinden koruyan enzimlerin ve mekanizmaların aktivasyonu (glutatyon transferaz) 3-Konakçının immün sisteminin güçlendirilmesi 4-Potansiyel karsinojenlerin (aflotoksin B1, heterosiklik aminler, benzopren) etkisiz hale getirilmesi ve parçalanması (amonyak, alfa glukozidaz, beta glukronidaz, nitrat redüktaz) 5- Kolonun fizikokimyasal koşullarını değiştirme: biyoaktif maddeler, fermentasyon ürünleri, mukus üretimi, mukus profilinde değişiklikler ve bağırsak geçiş süresinin kısaltılması. (68) 21

23 AKUT GASTROENTERİT TEDAVİSİ VE ÖNLENMESİNDE PROBİYOTİKLER Gastrointestinal sistem (GIS) yaklaşık 200 m 2 olan yüzey alanında 500 ün üzerinde bakteri türü ile kolonize, karmaşık bir floraya sahiptir. Doğumda steril olan GIS doğumdan hemen sonra çevredeki mikroorganizmalarla kolonize olur. Kolonizasyonu doğum şekli, hijyenik koşullar, antibiyotik kullanımı ve bebeğin anne sütü alıp almaması gibi koşullar etkilemektedir. Kolonizasyon gerçekleştikten sonra ömür boyu göreceli olarak stabil kalır (10,12). Florada çoğu yararlı veya zararsız olmakla beraber potansiyel patojen olan mikroorganizmalar da yer almaktadır. Sağlıklı kişilerde yararlı veya zararsız bakterilerle potansiyel patojen bakteriler arasında denge bulunmaktadır. Dengenin bozulması enfeksiyon hastalıkları ve otoimmün hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar probiyotik desteğinin GIS de dengeyi düzenleyerek sağlığın daha da iyileştirilebileceğini göstermiştir. Klinik çalışmalar göstermiştir ki bazı probiyotikler akut viral gastroenteritlerin ve antibiyotiğe bağlı ishallerin tedavisinde ve önlenmesinde etkili olmuştur. Bu etkilerini nasıl gerçekleştirdikleri tam olarak kesinlik kazanmasa da probiyotiklerin anti-enfektif etkilerini bağırsağın non-immünolojik savunma sistemini güçlendirerek ve ayrıca sistemik ve mukozal immüniteyi stimüle ederek kontrol ettiği düşünülmektedir (9). Mukus Bariyerini Arttırır: Bağırsak epiteli glikoprotein yapısında bir musin tabakasıyla kaplıdır.bağırsaktaki goblet hücrelerinin yaptığı musin sekresyonu enteropatojenlere karşı epitelyum hücrelerinin üzerini örterek fiziksel bir bariyer sağlar ve patojenlerin adezyon ve invazyonlarını önler. Son yıllarda yapılan çalışmalar bazı probiyotiklerin koruyucu ve antienfektif özelliklerini musin gen ekspresyon regülasyonunu düzenleyerek, mukus içerik ve salınımını arttırarak gösterdiğini ortaya koymuştur. Adezyon İçin Yarışma Yapar: Probiyotik olarak kullanılan laktik asit bakterilerinin, patojen mikroorganizmaların adezyon ve invazyonunu önlediği gösterilmiştir. İn vitro yapılan bir çalışmada bifidobakterilerin doza bağlı olarak enterotoksijenik ve enteropatojenik E.coli ve S.typyhimurium adezyonunu inhibe ettiği gösterilmiştir. Yine laktobasillerin, enteropatojenik 22

24 E.coli, S.typyhimurium ve Yersinia paratuberculosis in bağırsak epiteline adezyon ve invazyonunu önlediği bildirilmiştir. Antimikrobiyal Maddeler Üretir: Bazı probiyotikler hidrojen peroksit, karbondioksit, laktik asit ve asetik asit gibi antimikrobiyal maddeler üretir. Ayrıca probiyotiklerin bakteriyosin ve bakteriyosin benzeri moleküller ürettikleri de bildirilmiştir (30,39). Non-immünolojik Savunmayı Güçlendirir: Mide asiditesi, normal bağırsak florası, lizozim, bağırsak sekresyonları, bağırsak motilitesi, pankreatik enzimlerin antimikrobiyal aktivitesi gibi faktörlerin tümü bağırsağın patojen mikroorganizmalara karşı non-immünolojik savunma mekanizmasını oluşturur. Bu mekanizmadaki bozukluk enfeksiyonlara eğilimi arttırır. Probiyotiklerin antimikrobiyal maddeler üreterek, adezyon reseptörlerine bağlanıp yarışmaya girerek, müsin yapımını arttırarak, bağırsak motilitesini düzenleyerek ve bağırsak mukoza yapısını stabilize ederek non-immünolojik savunma mekanizmalarını güçlendirdiği düşünülmektedir. Ayrıca toksinleri ve bunların bağlandığı reseptörleri modifiye eder (29). Bağırsak Geçirgenliğini Düzenler: Enfeksiyonlar, toksinler ve gıdalarla alınan bazı maddeler, bağırsak geçirgenliğini bozarak antijenik yapıların bağırsağı geçmesine ve enflamasyona neden olur. Probiyotikler bağırsak epitelinin permeabilitesini stabilize ederek bariyer fonksiyonunu güçlendirir. Etki mekanizmaları kesin olarak bilinmemekle birlikte bu etkilerini sekretuar IgA oluşumunu uyararak ve proinflamatuar yanıtı azaltarak gerçekleştirdikleri sanılmaktadır. Bağırsak Motilitesini Düzenler: Bağırsak motilitesi, mide asit bariyerinden kaçan mikroorganizmaların atılmasını sağlar ve durgun ortamda patojen bakterilerin üremesini önler. Bağırsak motilitesinin azalması bağırsağın ekolojik yapısını bozar. Doğal anaerob floranın azalmasına yol açtığı gibi ince bağırsakta da bakterilerin aşırı çoğalmasına (overgrowth) neden olur. Dışkılama sıklığı üzerindeki olumlu etkileri ve bağırsaktan geçiş zamanını kısaltmaktaki etkileri dikkate alındığında, probiyotiklerin motiliteyi düzenleyici etkilerinin olduğu söylenebilir. 23

25 Gastrointestinal İmmüniteyi Güçlendirir: Probiyotikler patojenlere karşı spesifik ve nonspesifik immüniteyi uyarır. Deneysel çalışmalarda probiyotiklerin lenfosit proliferasyonunu uyardığını, dolaşımdaki lenfosit sayısını arttırdığını, makrofajların ve polimorfonükleer lökositlerin fagositik kapasitelerini arttırdığını doğal öldürücü hücre (NK) aktivasyonunu ve patojen mikroorganizmalara karşı antikor yanıtını da arttırdığını göstermektedir. Rotavirus aşısına karşı oluşan spesifik antikor yanıtı ile birlikte interferon gama başta olmak üzere sitokin yapımını uyardığı gösterilmiştir. Probiyotiklerle yapılan çalışmalarda en çok kullanılan ajan L. rhamnosus un bir suşu olan Lactobacillus GG dir. Bu suş, mide ve safra asitlerine dayanıklı olmakla birlikte bağırsak epitel hücrelerine bağlanabilmekte ve insan bağırsağında etkili bir kolonizasyon oluşturabilmektedir. Bu güne kadar yapılan çalışmalarda L.GG nin sağlıklı kişilerde zararlı etkilerine rastlanmamıştır. Hayvan deneylerinde bifidobakterilerin rotavirus ve E.coli ye bağlı ishalleri hem önlediği hem de tedavi ettiği gösterilmiştir. L.GG ve L.acidophilus suşları G(+) ve G(- ) patojenleri inhibe eden antimikrobiyal maddeler sentezler, patojenlerin kullandıkları besinler için ve mukozal reseptörler için yarışmaya girer, bakteri ve virusların adezyon yaparak çoğalmalarını önler. Ayrıca bu probiyotiklerin bağırsaktaki enflamasyonu azaltan immünomodülatör etkileri bulunmaktadır. Bazı laktobasillerin (L.rhamnosus GG, L.plantarum) E.coli suşlarının bağırsak epitel hücrelerine yapışmasını önlediğini ve bu önlemenin doza bağımlı olduğunu gösteren deneysel çalışmalar da bulunmaktadır. Adezyonun önlenmesi de bağırsakta müsin yapımının ve sekresyonunun arttırılması ile gerçekleşmektedir (34,36,38). Çocukluk Çağı İshallerinin Tedavisinde Probiyotiklerin Rolü Probiyotiklerin ishal tedavisi ve önlenmesinde kullanılmasının yaraları hakkında çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Çeşitli nedenlerden dolayı bu çalışmalar kesin yargıya varmayı güçleştirmektedir. Kullanılan probiyotiklerin çeşitliliği, kullanılan dozlar, tedavi süreleri, çalışmaya dahil edilen hastaların yaşları ve ishale yol açan nedenlerin farklılığı gibi faktörler probiyotiklere alınan yanıtlar üzerinde etkili olmaktadır. Çocukluk çağındaki ishallerin tedavisinde probiyotik kullanımı ile ilgili çalışmalar incelendiğinde üç meta-analiz olduğu görülmektedir. Birinci meta-analizde, hastanede yatmakta olan çocuklar üzerinde (1-48 aylık) L.acidophilus, L. bulgaricus, L.GG, L. reuteri, L.acidophilus LB, S. Boulardii, S. Thermophilus lactis kullanılarak yapılan randomize, çift kör ve plasebo kontrollü 10 çalışma değerlendirilmiştir. L.GG, L. reuteri ve S.Boulardii ile yapılan çalışmalarda probiyotik 24

26 kullanılan hastalarda plaseboya göre üç günden uzun süren ishal görülme riskinin azaldığı gösterilmiş ancak bu etkinin sadece L.GG ile yapılan çalışmalarda tutarlılık gösterdiği saptanmıştır. L.GG nin en büyük etkisinin rotavirus ishallerinde olduğu gösterilirken invaziv bakteriyel ishalli hastalarda hiçbir etkinliğinin olmadığı görülmüştür. Meta-analize alınan çalışmaların hiç birinde probiyotikle ilişkili yan etki bildirilmemiştir (69). İkinci meta-analizde L. bulgaricus, L.GG, L. reuteri ve L.acidophilus kullanılan plasebo kontrollü dokuz çalışma değerlendirilmiş. Tedavinin ikinci gününde dışkılama frekansının 1,6 kez/gün azaldığı, ishal süresinin de 16,8 saat kısaldığı gösterilmiştir. Bu meta analizde doz bağımlı bir etkinin olduğu da (verilen günlük laktobasil dozunun artması ile ishal süresinin daha çok kısaldığı ) gösterilmiş (70). Üçüncü meta-analizde sadece yatan hastaların değil, ishal yakınması ile polikliniğe başvuran hastalarında değerlendirmeye alındığı, 1-60 ay arası, çift kör ve kör olmayan 26 çalışma incelenmiştir. Çalışmalarda viral ve nedeni belli olmayan ishaller ağırlıkta iken, dört çalışmada bakteriyel ishaller de yer almıştır. Rotavirus sıklığı da % arasında değişmektedir. Çalışmalarda L.acidophilus, L. bulgaricus, L. reuteri, L.GG (çalışmaların yarısında kullanılan probiyotik) L. rhamnosus, L.delbruckii, S.thermophilus, S.boulardii, B.infantis B.bifidum, B.subtilis ve Enterococcus kullanılırken, probiyotik dozları 10 milyon- 10 milyar CFU arasında değişmekteydi. Kullanım süreleri 2-5 gün, dozları ise günde 1-3 kez arasında değişmekteydi. Bu meta-analizde, standart ORS tedavisi ile birlikte probiyotik tedavisi alan çocuklarda plasebo verilenlere göre ishal süresinde ortalama bir gün kısalma olduğu gösterilmiştir. L.GG verilen çalışmalarda ishal süresindeki bu azalmanın daha uzun (ortalama 1,2gün) L.GG verilmeyen çalışmalarda ise daha kısa (ortalama 0,6 gün) olduğu gösterilmiştir (71). Danimarka da 6-36 aylık akut ishal nedeniyle hastanede yatmakta olan ve %46 sı orta derecede dehidrate olan vakalarla (%67 sinde rotavirus +) yapılan çift kör plasebo kontrollü bir çalışmada L.rhamnosus ve L.reuteri nin iki yeni suşu birlikte kullanılmış. Günde iki kez ve beş gün süreyle uygulanmış. Probiyotik verilen grupta ishal süresinin plasebo grubuna göre belirgin bir şekilde azaldığı (80 saate karşılık 130 saat) ve hastanede kalış sürelerinin de %48 oranında kısaldığı (1,7 güne karşılık 3,5 gün) gösterilmiştir. Ayrıca bu çalışmada probiyotiklerin yaralı etkilerinin hastalığın ilk 60 saati içerisinde verilmesi durumunda görüldüğü bildirilmiştir (72). Aynı araştırmacılar tarafından yapılan bir başka randomize, çift kör plasebo kontrollü çalışmada ise akut gastroenteriti olan kreş çocuklarına (%63 ü rotavirus +) aynı probiyotik karışımı verilmiş ve ishal süresinin kısalmasında etkili olduğu (76 saate karşı 116 saat) gösterilmiştir. Bu çalışmada ayrıca probiyotik başlanmasından 120 saat sonra sulu dışkılama 25

27 riskinin azaldığı da (probiyotik alan grupta %5, plasebo alan grupta %46 oranında 120 saatden sonra sulu dışkılama devam etmiştir) gösterilmiştir (73). Bu çalışmalardan çıkan sonuçları özetlersek 1-Probiyotikler hastalığın erken döneminde başlanırsa daha etkili olmaktadır. 2-Probiyotiklerin (L.GG başta olmak üzere) bebek ve küçük çocuk ishallerinin tedavisinde istatiksel olarak belirgin yararlı etkileri olduğu ve ishal süresini ortalama bir gün kısalttıkları gösterilmiştir. 3-Yararlı etkileri orta derecede olup, kullanılan suşa ve doza bağlı olduğu görülmektedir. 4-Probiyotikler akut invaziv bakteriyel ishallere karşı etkisiz görünmektedir 5- Probiyotiklerin bu yararlı etkileri özellikle rotavirus başta olmak üzere viral nedenlerle oluşan akut ishallerde daha belirgin olmaktadır. Antibiyotiğe Bağlı İshallerin Önlenmesinde Probiyotiklerin Rolü: Antibiyotiğe bağlı ishallerde ishalin gerçek sebebi belirlenemez ve sıklıkla bir patojen etken saptanamaz. Çocuklarda antibiyotiğe bağlı ishal prevalansı %8-30 arasında değişmektedir. Bütün antibiyotikler ishal ve pseudomembranöz enterokolite yol açabilmekle beraber en sık ampisilin, sefalosporinler, amoksisilin-klavulonat ve klindamisin kullanımına bağlı olarak ishal görülmektedir. Antibiyotik kullanımına bağlı ishalin patogenezi tam olarak bilinmemektedir, ancak antibiyotik kullanımının bağırsaktaki normal mikrofloranın değişmesine ve Clostridium difficile dahil antibiyotik rezistan patojen bakterilerin kolonizasyonuna bağlanmaktadır (53). Sadece çocukların yer aldığı dört çalışma sonuçları değerlendirildiğinde L. acidophillus ve L. bulgaricus tedavisi verilen 38 vakalık küçük bir çalışmada probiyotik tedavisinin antibiyotiğe bağlı ishalin önlenmesinde etkisi olmadığı görülmektedir (74). Başka bir çalışmada solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle ayaktan kısa süreli (7-10 gün) antibiyotik tedavisi verilen çocuklara L.GG verilmiş. Antibiyotik tedavisinin başlamasından iki gün sonra başlamak üzere ve günde 2 den fazla sulu dışkılama dikkate alınarak yapılan karşılaştırmada L.GG verilen 93 vakadaki ishal prevalansının plasebo alan 95 vakaya göre daha az olduğu (%8-%26) ishal süresinin de daha kısa olduğu (4,7 gün - 5,9 gün) gösterilmiştir (50). 119 çocukla yapılan diğer bir çalışmada (58 i kontrol, 62 si tedavi grubu) ishal tanımı iki gün yada daha uzun süren, günde üçten fazla dışkılama olarak yapılmış ve L.GG nin ishal riskini %16 dan %5 e düşürdüğü gösterilmiş, ancak bu sonuç istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Aynı çalışmada probiyotik tedavisinin ishal şiddeti ve süresi üzerinde etkisi 26

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. * *Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. *Bu hipotez, memelilerin evrimsel geçmişlerinin bir parçası

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu

Normal Mikrop Florası. Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Normal Mikrop Florası Prof.Dr.Cumhur Özkuyumcu Vücudun Normal Florası İnsan vücudunun çeşitli bölgelerinde bulunan, insana zarar vermeksizin hatta bazı yararlar sağlayan mikroorganizma topluluklarına vücudun

Detaylı

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir.

*Barsak yaraları üzerine çalışmalarda probiyotikler, yaraların iyileşmesi ve kapanması amaçlı test edilmiştir. * *Aşılama öncesinde ve beraberinde probiyotik kullanma veya aşının içine serokonversiyon oranını arttıracağına inanılan suşların eklenmesi ilgili çalışmalar son birkaç yılda hızla artmıştır. *Şimdiye

Detaylı

PROBİYOTİKLER VE SAĞLIK

PROBİYOTİKLER VE SAĞLIK PROBİYOTİKLER VE SAĞLIK Özet : Probiyotikler intestinal mikrobiyal dengeyi düzenleyen canlımikroorganizmalardır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda probiyotiklerin bakteriyel ve viral ishaller ile atopik

Detaylı

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ

T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu. Burcu EKMEKÇİ T.C Uludağ Üniversitesi Mustafakemalpaşa Meslek Yüksekokulu Burcu EKMEKÇİ PROBİYOTİKLER, DOST CANLILAR Probiyotikler Nedir? Probiyotik kelimesi Yunanca da pro bias yani yaşam için olan anlamına gelmektedir.

Detaylı

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD

CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI PROF.DR. NİLGÜN SOLAK BÜLENT ECEVİT Ü. TIP FAK. DERMATOLOJİ AD CİLT MİKROBİYOTASI CİLT MİKROFLORASI DERİ MİKROBİYOTASI DERİ MİKROFLORASI DERİ Deri en büyük organımız 2 m² alan Vücudu

Detaylı

PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium

PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium ENTEROGİS 1 PROBİYOTİK Lactabasillus Acidophilus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Rhamnosus 1.25 milyar CFU Lactabasillus Casei 1.25 milyar CFU Bifidobacterium Bifidum 1.25 milyar CFU Çinko 15 mg 2 Probiyotik

Detaylı

*Türden türe değişkenlik gösterir. *İnsanın sadece barsak mikroflorasında 100 türün üzerinde 100 trilyondan fazla bakteri mevcuttur.

*Türden türe değişkenlik gösterir. *İnsanın sadece barsak mikroflorasında 100 türün üzerinde 100 trilyondan fazla bakteri mevcuttur. *Türden türe değişkenlik gösterir. *İnsanın sadece barsak mikroflorasında 100 türün üzerinde 100 trilyondan fazla bakteri mevcuttur. *İnsan üzerinde ya da içinde simbiyotik yaşam sürdüren 450-500 tür mikroflora

Detaylı

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR

SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR SÜT ENDÜSTRİSİNDEKİ YARARLI MİKROORGANİZMALAR Süt ve süt ürünleri mikrobiyolojisinde yararlı mikroorganizmalar temel olarak süt ürünlerinin üretilmesinde kullanılan çeşitli mikroorganizmaları tanımlamaktadır.

Detaylı

Bütün vücudumuzda, derimizin üzerinde, ağzımızda mikroplar bulunur;

Bütün vücudumuzda, derimizin üzerinde, ağzımızda mikroplar bulunur; Prebiyotikler Bütün vücudumuzda, derimizin üzerinde, ağzımızda mikroplar bulunur; İnce bağırsaklardaki bakteri sayısı mideden fazla; ancak besin, sindirim suları ve safrayla birlikte hızla akıp gittiği

Detaylı

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD

İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD İntestinal Mikrobiyota Nedir? Ne yapar? Dr. Taylan Kav Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji BD En iyi mikrop ölü mikrop (mu)? Vücudumuzdaki Mikroplar Bakteriler Mantarlar Virüsler Bakterilerle

Detaylı

Laktoz intoleransı olan hastalarda sindirilmeden kalan laktozdan dolayı ozmatik denge bozularak bağırsak içerisinde sıvı ve elektrolit birikimi

Laktoz intoleransı olan hastalarda sindirilmeden kalan laktozdan dolayı ozmatik denge bozularak bağırsak içerisinde sıvı ve elektrolit birikimi Laktoz İntoleransı Laktoz intoleransı (laktozun sindirilememesi) özellikle Afrika ve Asya da daha yaygın olup ilerleyen yaş, sindirim sistemi hastalıkları ya da antibiyotik kullanımı gibi bazı terapi tiplerinin

Detaylı

PROBĠYOTĠK KULLANIMININ PRETERM YENĠDOĞANLARIN YENĠDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNĠTESĠNDE ĠZLEMĠ SIRASINDA. OLUġABĠLECEK DĠRENÇLĠ MĠKROORGANĠZMA

PROBĠYOTĠK KULLANIMININ PRETERM YENĠDOĞANLARIN YENĠDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNĠTESĠNDE ĠZLEMĠ SIRASINDA. OLUġABĠLECEK DĠRENÇLĠ MĠKROORGANĠZMA T.C. BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABĠLĠM DALI NEONATOLOJĠ BĠLĠM DALI PROBĠYOTĠK KULLANIMININ PRETERM YENĠDOĞANLARIN YENĠDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNĠTESĠNDE ĠZLEMĠ SIRASINDA

Detaylı

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER

DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER DİRENÇLİ BAKTERİ ENFEKSİYONLARINA KARŞI KULLANILAN ANTİBİYOTİKLER 1. Vankomisin Vankomisin, Nocardia Orientalis in (eskiden Streptomyces orientalis olarak bilinen) belli suşlarından elde edilen amfoterik

Detaylı

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı?

İMMUNİZASYON. Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? İMMUNİZASYON Bir bireye bağışıklık kazandırma! Bireyin yaşı? İmmunolojik olarak erişkin mi? Maternal antikor? Konak antijene duyarlı mı? Sağlıklı mı? Canlıya antijen verdikten belli bir süre sonra, o canlıda

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Mehmet Yekta Öncel, Sema Arayıcı, Fatma Nur Sarı, Gülsüm Kadıoğlu Şimşek,

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

İnsan Mikrobiyom Projesi. Tanıl Kocagöz, M.D., Ph.D.

İnsan Mikrobiyom Projesi. Tanıl Kocagöz, M.D., Ph.D. İnsan Mikrobiyom Projesi Tanıl Kocagöz, M.D., Ph.D. İnsan Mikrobiyomu İnsan vücudu 10 13 hücreden oluşmaktadır İnsan vücudu 10 14 mikroorganizma taşımaktadır. Mikroorganizmalar insan hücrelerinden 10 kat

Detaylı

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir

ENTERİK BAKTERİLER. Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir 12.Hafta:Enterik Bakteriler ENTERİK BAKTERİLER Enterik bakteriler barsak florasında bulunan bakterilerdir Barsakta yaşayan enterik bakterilerin en klasiği E- coli dir ve non-patojendir.yine barsakta yaşayan

Detaylı

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde

Detaylı

Çocukta Kusma ve İshal

Çocukta Kusma ve İshal Tanım Çocukta Kusma ve İshal Dr. Hasan Kaya Acil Tıp AD Akut gastroenterit 24 saat içinde 3 ten fazla ya da anne sütü ile beslenen bebeklerde her zamankinden daha sık ve daha sulu dışkılamadır. Yenidoğan

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

Açılış Konuşması. Binlerce çalışma var ama nelere dikkat etmeliyiz?

Açılış Konuşması. Binlerce çalışma var ama nelere dikkat etmeliyiz? Açılış Konuşması Son 15-20 yılda, bağırsak florasının insan sağlığı üzerindeki önemi anlaşıldı Bu nedenle; bakteri kolonizasyonumuzu fayda sağlayacak şekilde değiştirme fikri ve çalışmaları hızla arttı..

Detaylı

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD

Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım. Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD Tekrarlayan Üriner Sistem Enfeksiyonlarına Yaklaşım Dr.Adnan ŞİMŞİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji AD ÜSE Tüm yaş grubu hastalarda en çok rastlanılan bakteriyel enfeksiyonlar İnsidans 1.000 kadının

Detaylı

DİYET POSASI VE SAĞLIK İLİŞKİSİ. Duygu PELİSTER

DİYET POSASI VE SAĞLIK İLİŞKİSİ. Duygu PELİSTER DİYET POSASI VE SAĞLIK İLİŞKİSİ Duygu PELİSTER Lif yönünden zengin diyet, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarındandır. Diyet lifinin, sadece gastrointestinal mukozadan sindirilmeden ya da herhangi bir

Detaylı

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ

RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ RUMİNANT RASYONLARINDA MAYA KULLANIMI VE ÖNEMİ Rumen mikroorganizmaların (bakteriler,protozoalar ve mayaların) bir denge içinde çalıştırdığı kusursuz bir makinedir. Yüksek et-süt verimi isterken bu hayvandaki

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI BİOGAİA Damla

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI BİOGAİA Damla KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI BİOGAİA Damla 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Her 5 damlada, 100 milyon aktif liyofilize Lactobacillus reuteri kültürü içerir. Yardımcı madde:

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

Probiyotiklerin Yenidoğanda Kullanımı. Prof. Dr. Nejat Narlı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Probiyotiklerin Yenidoğanda Kullanımı. Prof. Dr. Nejat Narlı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Probiyotiklerin Yenidoğanda Kullanımı Prof. Dr. Nejat Narlı Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Probiyotiklerler Besinlerle beraber ya da ayrı olarak alınan, bağırsak florasını düzenleyerek ve bağışıklık

Detaylı

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır.

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır. AKUT İSHALDE İSHAL Dışkının normalden daha fazla su içermesi SULU DIŞKILAMA 24 saatte 3 ya da daha fazla sayıda sulu dışkılama 20.04.2016 2 Akut İshal İshal gelişmekte olan ülkelerde önemli bir morbidite

Detaylı

Normal Mikrobiyal Flora

Normal Mikrobiyal Flora Normal Mikrobiyal Flora Dr. Kaya Süer YDÜ Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Normal Mikrobiyal Flora Deri Konjonktiva Oral Cavite Üst solunum yolu Intestinal tract Genitouriner

Detaylı

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır.

GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR. Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. GIDA KAYNAKLI HASTALIKLAR Gıda orijinli hastalıklar gıda zehirlenmesi gıda enfeksiyonu olarak 2 ana gruba ayrılır. Gıda Enfeksiyonu: Patojen bir m.o ile kontamine olmuş bir gıdanın yenmesi sonucu oluşan

Detaylı

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ

Hatice YILDIRAN. Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ Hatice YILDIRAN Gıda Mühendisi BURDUR İL MÜDÜRLÜĞÜ GIDA TAKVİYELERİ Eğitim Yeri Eğitim Konusu : HOLLANDA-TNO : Gıda Takviyeleri Eğitim Süresi : 21 Aralık 2012-20 Mart 2013 Danışman : Dr. Koen VENEMA Eğitim

Detaylı

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır.

Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Biyofilm nedir? Biyofilmler, mikroorganizmaların canlı/cansız yüzeye yapışmaları sonucu oluşan uzaklaştırılması güç tabakalardır. Birbirine bağlı bu hücreler genellikle kendilerince üretilen hücre dışı

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz

İnsan Mikrobiyom Projesi. Prof. Dr. Tanıl Kocagöz İnsan Mikrobiyom Projesi Prof. Dr. Tanıl Kocagöz Human Microbiome Project İnsan Mikrobiyom Projesi (İMP) 2007 yılında NIH tarafından başlatıldı 300 gönüllünün 5 vücut bölgesinden değişik zamanlarda, toplam

Detaylı

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir.

GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. GIDALARDA ÖNEMLİ MİKRO ORGANİZMALAR: Gıdalarda önem taşıyan mikroorganizmalar; bakteriler, funguslar (maya-küf) ve virüslerdir. Bu mikroorganizmalardan; bakteriler ve funguslar gıdalarda çoğalarak gıdaların

Detaylı

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR.

KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. KIRMIZI ETLER KİMYASAL VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ SEBEBİYLE MİKROBİYEL GELİŞMEYE EN UYGUN, DOLAYISIYLA BOZULMAYA EN YATKIN, GIDALARDAN BİRİDİR. ETTEKİ ENZİMLER VE MİKROBİYEL AKTİVİTE BOZULMANIN BAŞLANGICIDIR.

Detaylı

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI

SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI SPİNA BİFİDA VE NÖROJEN MESANE TANILI HASTALARDA MESANE İÇİ HYALURONİK ASİD UYGULAMASI Harika Alpay, Nurdan Yıldız, Neslihan Çiçek Deniz, İbrahim Gökce Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi

Detaylı

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI

ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI ÇEKİRDEK EĞİTİM PROGRAMI Tıp Fakülteleri Mezuniyet Öncesi İmmünoloji Eğitim Programı Önerisi in hücre ve dokuları ilgi hücrelerini isim ve işlevleri ile bilir. Kemik iliği, lenf nodu, ve dalağın anatomisi,

Detaylı

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan

Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan Biyofilmler; mikroorganizmaların, biyotik veya abiyotik yüzeylere adhezyonu sonrasında oluşturdukları glikokaliks olarak da adlandırılan ekstraselluler matriks içinde, birbirlerine yapışarak meydana getirdikleri

Detaylı

Pro-, Pre- ve Sinbiyotikler

Pro-, Pre- ve Sinbiyotikler Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2006; 49: 128-148 Derleme Pro-, Pre- ve Sinbiyotikler Turgay Coşkun Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatri Profesörü SUMMARY: Coşkun T. (Department of Pediatrics,

Detaylı

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI

BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI BEEBOOK & BAL ARISI (Apis mellifera L.) MİKROFLORASI Dr. Aslı Özkırım Yrd. Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Arı Sağlığı Laboratuvarı COLOSS 9.1% 90.9% BEEBOOK BeeBook İçeriği ve Amacı BAL

Detaylı

KAPLANMIŞ KALSİYUM BÜTİRAT IN SİNDİRİM SİSTEMİ SAĞLIĞI VE FONKSİYONLARI ÜZERİNE ÇOKLU ETKİSİ

KAPLANMIŞ KALSİYUM BÜTİRAT IN SİNDİRİM SİSTEMİ SAĞLIĞI VE FONKSİYONLARI ÜZERİNE ÇOKLU ETKİSİ KAPLANMIŞ KALSİYUM BÜTİRAT IN SİNDİRİM SİSTEMİ SAĞLIĞI VE FONKSİYONLARI ÜZERİNE ÇOKLU ETKİSİ Vet. Hekim Kağan ÇUBUKÇU SANİTA SAĞLIK ÜRÜNLERİ A.Ş. Kümes hayvanlarının bağırsak eko-sisteminin gelişimi, sindirim

Detaylı

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu MS TE BESLENME VE EGZERSİZ Dr. Özlem Taşkapılıoğlu «Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.» MS te beslenme hakkında mitler-gerçekler «Daha fazla fiziksel aktivite ve egzersiz, daha az oturma süresi!»

Detaylı

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ

ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ ORTOPEDİK PROTEZ ENFEKSİYONLARINDA SONİKASYON DENEYİMİ Dr. Şua Sümer Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enf. Hast. ve Klin. Mikr. AD 17 Mayıs 2016 Prostetik eklem ameliyatları yaşlı popülasyonun artışına

Detaylı

Mikrobiyom Çalışmaları. Tanıl Kocagöz

Mikrobiyom Çalışmaları. Tanıl Kocagöz Mikrobiyom Çalışmaları Tanıl Kocagöz İnsan Mikrobiyomu İnsan vücudu 10 13 hücreden oluşmaktadır İnsan vücudu 10 14 mikroorganizma taşımaktadır. Mikroorganizmalar insan hücrelerinden 10 kat daha fazladır.

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları

2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları B) RADYASYON UYGULAMALARI Radyasyon = enerji yayılması 1)Elektromanyetik radyasyon. UV, X ve γ ışınları 2)Subatomik parçacıklardan oluşan radyasyon. α, β ışınları İyonizan ışınların canlı hücreler üzerine

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke

Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Acil Serviste Akılcı Antibiyotik Kullanımının Temel İlkeleri Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 12/o4/2014 Akılcı antibiyotik kullanımı Antibiyotiklere

Detaylı

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması

Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması Deneysel Hayvan Modelinde Candida Tropicalis Peritonitinin Tedavisinde Kaspofungin ve Amfoterisin B Etkinliğinin Karşılaştırılması Melis Demirci, Özlem Tünger, Kenan Değerli, Şebnem Şenol, Çiğdem Banu

Detaylı

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme

Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri. Dengeli ve Ekonomik Besleme Buzağı İshalleri ve Koruma Yöntemleri Buzağılar Sürünün Geleceğidir. Buzağı yetiştiriciliğinde anahtar noktalar! Doğum Kolostrum (Ağız Sütü) Besleme Sistemi Sindirim Sağlık Doğum ile ilgili anahtar noktalar

Detaylı

Bağırsak Mikroflorası ve Probiyotikler. Intestinal Microflora and Probiotics GİRİŞ

Bağırsak Mikroflorası ve Probiyotikler. Intestinal Microflora and Probiotics GİRİŞ Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 5 (1): 107-113, 2012 ISSN: 1308-0040, E-ISSN: 2146-0132, www.nobel.gen.tr Bağırsak Mikroflorası ve Probiyotikler Nur CEYHAN* Halime ALIÇ Muğla Üniversitesi Fen Fakültesi,

Detaylı

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler.

1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. 1. Farmakokinetik faz: İlaç alındığı andan sonra vücudun ilaç üzerinde oluşturduğu etkileri inceler. Bunlar; absorbsiyon, dağılım; metabolizma (biotransformasyon) ve eliminasyondur. 2. Farmakodinamik faz:

Detaylı

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET

EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET EL HİJYENİ EN ÇOK KULLANDIĞIMIZ TIBBİ ALET GÜNÜMÜZDE NOZOKOMĐAL ENFEKSĐYONLARIN ÖNLENMESĐNDE EN ÖNEMLĐ TEK PROSEDÜR EL YIKAMADIR* EL YIKAMA El Florasi Kalici flora (koagülaz negatif stafilokok, difteroid,

Detaylı

Çocuklarda Bagısıklık Sisteminin Desteklenmesi

Çocuklarda Bagısıklık Sisteminin Desteklenmesi Yalnız Degilsiniz Bizler Yanınızdayız Çocuklarda Bagısıklık Sisteminin Desteklenmesi Prof Dr Metehan Özen Probiyotik Çalışmaları 2010 yılı ilk 3 ay Toplam 251 makale Avrupa 119 makale ile önde ABD (23)

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

ANNE SÜTÜ VE FORMÜL MAMALARIN PREBİYOTİK VE PROBİYOTİK ÖZELLİKLERİ

ANNE SÜTÜ VE FORMÜL MAMALARIN PREBİYOTİK VE PROBİYOTİK ÖZELLİKLERİ ANNE SÜTÜ VE FORMÜL MAMALARIN PREBİYOTİK VE PROBİYOTİK ÖZELLİKLERİ Dr. Sevtap Velipaşaoğlu GÜNEY Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Sosyal Pediatri Bilim Dalı,

Detaylı

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX

Karaciğer koruyucu DAHA İYİ DAHA SAĞLIKLI, DAHA İYİ VERİMLİ SÜRÜLER İÇİN HEPALYX Karaciğer koruyucu DAHA İYİ Karaciğer fonksiyonu Antioksidan aktivite Protein sentezi Anti-fibrotik aktivite Süt Verimi Süt Proteini Metabolik Sağlık Performans Bağışıklık Karlılık DAHA SAĞLIKLI, DAHA

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA CIVCIV IÇIN OVOLYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta verimi Kabuk kalitesi Civciv kalitesi Döllülük Çıkım oranı Karaciğer sağlığı Bağırsak sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA

Detaylı

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ Protein Değerlendirilmesi Enerji Kullanımı Süt Kalitesi Karaciğer Fonksiyonları Döl Verimi Karlılık BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

AKUT GASTROENTERİTLER YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT GASTROENTERİTLER YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT GASTROENTERİTLER YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 GASTROENTERİTLER Gastroenterit (g.e) gastrointestinal kanalın herhangi bir bölümünün inflamasyonudur

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

FERMENTE ET ÜRÜNLERİ. K.Candoğan-ET

FERMENTE ET ÜRÜNLERİ. K.Candoğan-ET FERMENTE ET ÜRÜNLERİ Gıdalarda fermantasyon protein karbonhidrat Mikroorganizmalar Koruyucu etki Lezzet Yapı lipid enzimler Sağlık HAM MADDE STARTER KÜLTÜR YENİ ÜRÜN fermantasyon Etin uzun süreli muhafazasında

Detaylı

Kateter İnfeksiyonlarında Mikrobiyoloji Doç. Dr. Deniz Akduman Karaelmas Üniversitesi it i Tıp Fakültesi İnfeksiyon hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D Kateter infeksiyonlarında etkenler; kateter

Detaylı

Temel anlamda laktoz intoleransı süt ya da süt ile üretilmiş ürünleri sindirememek ya da bunda güçlük yaşamak anlamına gelir.

Temel anlamda laktoz intoleransı süt ya da süt ile üretilmiş ürünleri sindirememek ya da bunda güçlük yaşamak anlamına gelir. Laktoz temel olarak süt içinde bulunan disakkarid türü bir şekerdir. Disakkaridler iki farklı şeker türünün biraraya gelmesi ile oluşurlar. Glukoz ile galaktoz biraraya gelerek süt şekerini yani laktozu

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum

Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum Antibiyotik Direncinde ve Kontrolünde Güncel Durum Dr. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji 17.11.16 Ç.Büke KLİMİK-İstanbul 2016 1 Konuşma içeriği Antibiyotik

Detaylı

Vitaminlerin yararları nedendir?

Vitaminlerin yararları nedendir? Vitaminlerin yararları nedendir? Vitamin ve mineraller vücudun normal fonksiyonlarının yerine getirilmesinde, büyüme ve gelişiminde çok önemlidir. Az miktarlarda yeterlidirler. Gebelikte anne yanında bebeğin

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker

EL YIKAMA. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker EL YIKAMA Acıbadem Kadıköy Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Funda Peker El Yıkama-tarihçesi Tıp tarihi incelendiğinde, el yıkama ile infeksiyon hastalıklarının önlenebildiğine dair veriler XIX. yüzyıla

Detaylı

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein, kalsiyum ve fosfor alımı nedeniyle; kemiklerin ve dişlerin gelişiminde Önemlidir.

Detaylı

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER GIDALARDA MİKROBİYAL GELİŞMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Mikroorganizmaların gıdalarla gelişmesi; Gıdanın karekteristik özelliğine, Gıdada bulunan m.o lara ve bunlar arası etkileşime, Çevre koşullarına bağlı

Detaylı

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi. Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji D Vitaminin Relaps Brucelloz üzerine Etkisi Yrd.Doç.Dr. Turhan Togan Başkent Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bruselloz Brucella cinsi bakteriler tarafından primer olarak otçul

Detaylı

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ

BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ BESİN GRUPLARININ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ YETERLİ VE DENGELİ BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Büyüme ve gelişmeyi sağlar. Özellikle çocuk ve adölesanlarda protein,

Detaylı

MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU

MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK ÖZKAN ŞAHİN U.Ü.KARACABEY MYO GIDA TEKNOLOJİSİ PROGRAMI/SÜT OPSİYONU MEMEDEN BARDAĞA AKAN DOĞALLIK Dünya nüfusundaki hızlı artış ile teknolojik gelişmeler insanları tarımsal

Detaylı

PRETERM MAMALAR. Prematürelerin artan besinsel ihtiyaçlarını karşılar. Normal büyüme ve gelişimi destekler

PRETERM MAMALAR. Prematürelerin artan besinsel ihtiyaçlarını karşılar. Normal büyüme ve gelişimi destekler PRETERM MAMALAR Prematürelerin artan besinsel ihtiyaçlarını karşılar Normal büyüme ve gelişimi destekler Preterm mamalarla artan büyüme oranları elde edilmiştir Ağırlık artışı Baş çevresi genişlemesi Prematüre

Detaylı

Pektin, metil grupları içeren galakturonik asit polimeridir. Mikrobiyal yıkım ile, pektik asit, metanol, d- galakturonik asit e çevrilir.

Pektin, metil grupları içeren galakturonik asit polimeridir. Mikrobiyal yıkım ile, pektik asit, metanol, d- galakturonik asit e çevrilir. 2.Homofermentatif laktik asit bakterileri ile laktik asit, 3.Heterofermentatif laktik asit bakterileri ile laktik asit, asetik asit, diğer organik asitler, etil alkol, gliserol, CO 2, 4.Koliform bakterileri

Detaylı

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri

Salmonella. XLT Agar'da Salmonella (hidrojen sülfür oluşumuna bağlı olarak siyah) ve Citrobacter (sarı) kolonileri Enterobacteriaceae İnsan sağlığı açısından en önemli bakteri ailesidir. Doğal ortamları insan ve hayvan bağırsaklarıdır. Tipik klinik semptomlarla seyreden hastalığın (tifo, basilli dizanteri, veba) etkeni

Detaylı

ANNE SÜTÜNÜN BEBEK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE KATKILARI. Prof. Dr. Sema AYDOĞDU EgeÜTF Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme B.D.

ANNE SÜTÜNÜN BEBEK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE KATKILARI. Prof. Dr. Sema AYDOĞDU EgeÜTF Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme B.D. ANNE SÜTÜNÜN BEBEK BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE KATKILARI Prof. Dr. Sema AYDOĞDU EgeÜTF Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme B.D. 1. PUADER Kongresi 23-27 Nisan 2012 YOL HARİTASI Anne Sütü Mucizesi Mucizenin

Detaylı

Laktoz İntoleransı ve Tıbbi Tedavi Yaklaşımı

Laktoz İntoleransı ve Tıbbi Tedavi Yaklaşımı Laktoz İntoleransı ve Tıbbi Tedavi Yaklaşımı Dr.Hasan Özen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı Hacettepe Beslenme ve Diyetetik Günleri V. Mezuniyet

Detaylı

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ FARMAKOLOJİSİ Bağışıklık sistemini etkileyen (uyaran veya baskılayan) maddeler özellikle kanser ve oto-bağışıklık hastalıklarının sağaltımında kullanılan ilaçlar Organ nakillerinde reddin

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. DİYACURE 250 mg Liyofilize Toz İçeren Saşe 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM

KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI. DİYACURE 250 mg Liyofilize Toz İçeren Saşe 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI DİYACURE 250 mg Liyofilize Toz İçeren Saşe 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Etkin madde: Liyofilize Saccharomyces boulardii [250 mg Saccharomyces boulardii

Detaylı

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD

Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Prof.Dr.Kemal NAS Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon AD, Romatoloji BD Kronik enflamatuar hastalıklar, konak doku ve immun hücreleri arasındaki karmaşık etkileşimlerinden

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN KARBONHİDRATLAR Normal diyet alan kişilerde enerjinin % 55-60 ı karbonhidratlardan sağlanır. Bitkiler karbonhidratları fotosentez yoluyla güneş ışığının yardımıyla karbondioksit ve sudan yararlanarak klorofilden

Detaylı

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Dr. Birgül Kaçmaz Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD İnhaler uygulama İntraventriküler/intratekal uygulama Antibiyotik kilit tedavisi Antibiyotik içerikli

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

ÖZEL EGE LİSESİ PROBİYOTİK MEYVE SUYU

ÖZEL EGE LİSESİ PROBİYOTİK MEYVE SUYU ÖZEL EGE LİSESİ PROBİYOTİK MEYVE SUYU HAZIRLAYAN ÖĞRENCİ: Cem YILDIRIM DANIŞMAN ÖĞRETMEN: Melike GÜZEL İZMİR 2017 İÇİNDEKİLER 1.Proje özeti...2 2.Projenin amacı...3 3. Giriş...3-4 3.1 Beslenmenin önemi...3

Detaylı

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması

Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Çocuk ve Yetişkin Üriner Escherichia coli İzolatlarında Plazmidik Kinolon Direnç Genlerinin Araştırılması Melisa Akgöz 1, İrem Akman 1, Asuman Begüm Ateş 1, Cem Çelik 1, Betül Keskin 1, Büşra Betül Özmen

Detaylı

Işın Akyar 1,2, Meltem Kaya 2, Onur Karatuna 1,2, Yeşim Beşli 2. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji AD, İstanbul 2

Işın Akyar 1,2, Meltem Kaya 2, Onur Karatuna 1,2, Yeşim Beşli 2. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji AD, İstanbul 2 Anaerop Bakterilerin Üretilmelerinde Askorbik Asit Katkılı Besiyeri ve Mineral Yağ ile Kaplanmış Besiyeri Kullanılmasının Araştırılması ve Sonuçların Standart Anaerop Kültür Yöntemi ile Kıyaslanması Işın

Detaylı

FONKSİYONEL SÜT ÜRÜNLERİNİN BESLENMEMİZDEKİ ÖNEMİ

FONKSİYONEL SÜT ÜRÜNLERİNİN BESLENMEMİZDEKİ ÖNEMİ FONKSİYONEL SÜT ÜRÜNLERİNİN BESLENMEMİZDEKİ ÖNEMİ Gülfem ÜNAL 1, Serap FENDERYA 2, Gülşah ENDER 1, A. Sibel AKALIN 1 1 Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü, İzmir 2 Ege Üniversitesi

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

OLGULARLA PERİTONİTLER

OLGULARLA PERİTONİTLER OLGULARLA PERİTONİTLER Stafilacocus Epidermidis Sevgi AKTAŞ Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Periton Diyaliz Hemşiresi Peritonit Perietal ve visseral periton membranının enflamasyonudur. Tanı

Detaylı