AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ*
|
|
- Derya Zaimoğlu
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ* Recep KILIÇ** "Ahlâkı temellenditme probîemi"nin ele alınabilmesi için, "ahlâk" ve "temellendirme" kavramlarından ne anlaşıldığının açıklığa kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bu sebepten, önce, "ahlâk" ve "temellendirme" kavramlarından ne anladığımı ortaya koymaya çalışacak; daha sonra da yapılan temellendirmelerde ortaya çıkan felsefi problemler üzerinde duracağım. Ahlâk kelimesinin kendisinden türetildiği Arapça "hulk" (veya huluk) kelimesi ile İngilizce'de ahlâk karşılığında kullanılan "moral" kelimesinin türetildiği Latince "moralis" kelimelerinin anlamlan birbirine yakınlık gösterir. Gerek Arapça hulk, gerekse Latince moralis kelimesinin her ikisi de "huy, karakter, hâl ve hareket tarzı" gibi mânâlara gelir. H. Nowell-Smith, ahlâkın birbiriyle ilgili şu dört şeyi ihtiva ettiğini söyler: " 1. İnsan tabiatı hakkındaki kanaatler; 2. İyi ve arzu edilir şeyler hakkındaki değerlendirmeler; 3. Yapılması ve yapılmaması gereken hususları belirleyen kurallar; 4. Bizi doğru veya yanlış bir hareket tarzını seçmeye sevk tt*y eden sebepler. Görülüyor ki kelime olarak ahlâk, öncelikle insanın karakter yapışma, yapıp etmelerine, bunlarla ilgili değerlendirmelerine ve eylemlerini düzen- * " 1993 Felsefe Kongresi"nde sunulan bildiridir. ** Ankara Oniversitesi'nde Araştırma Görevlisi, Dr. 1. îbn Manzûr, Lisânu'1-Arab, C. X, Beyrut 1956, s. 86 {Hulk maddesi); The Shorter Oxford English Dictionary, ed. by C. T. Onions, C. I, s. 1280; Daha geniş bilgi için bkz: Recep KI- LIÇ, Ahlâkın Dinî Temeli, Ankara 1992, s. 1. > 2. H. Nowell-Smith, "Religion and Morality", The Encyclopedia of Philosophy, ed. by P. Edwards, işinde, C. VU, London 1967, s. 150.
2 68 AHLAKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ leyen genel kurallara işaret etmektedir. Ayrıca, ahlâkın "fertlerin iradî hareketleriyle ilgilenen bir alan" olduğuna da di kkat çekmemiz gerekir. Terim olarak ise, ahlâkın üç farklı şekilde kullanıldığı gözükmektedir. Ahlâk ile ya umumî bir hayat tarzı; ya bir grub davranış kuralı; ya da sözünü ettiğim hayat tarzı ile davranış kuralları üzerinde yapılan fikrî bir araştırma dile getirilir. Mesela "Budist ahlâkı veya Hıristiyan ahlâkı derken birinci tarzda; meslak ahlâkı veya iş ahlâkı derken de ikinci tarzda kullanılır. Üçüncü tarzda kullanıldığında ahlâk, felsefenin bir kolunu yani ahlâk felsefesini ifade eder" 4. Düşünce tarihi içinde ahlâk, farklı şekillerde incelenmiştir. Bu farklı şekiller de: ya deskriptif (descriptive), ya normatif (normative) ya da analitik bir tarz olur. Ahlâkın deskriptif bir tarzda ele alınması, bilim adamının tarzıdır. Bu tarz, "ahlâk fenomenlerinin bir antropolog, tarihçi, psikolog ve sosyolog tarafından tecrübî, tarihî veya ilmî olarak ele almışı demektir." Bilim adamının tarzında ahlâk olgusunun tesbiti esastır. Bu sebepten, bilim adamı sıfatıyla kişinin herhangi bir ahlâkî değerlendirme yapması söz konusu olmaz. Ahlâka normatif tarzda yaklaşan din ile felsefedir. Dinin yaklaşımı sadece nortatif iken, felsefenin yaklaşımı hem normatif hem de analitiktir. Normatif yaklaşımda filozof, birtakım ahlâkî ilkeler koyar, bir hayat modeli oluşturmaya gayret eder. K. Nielsen'in dediği gibi filozof, "sadece neyin iyi ve doğru olduğunu değil, nasıl iyi bir insan olunacağını da göstermeye çalışır." 6 Analitik yaklaşımda ise ahlâk filozofu; "iyi", "kötü", "doğru" ve "yanlış" gibi ahlâk kavramlarının anlamlarını açıklar, ahlâk ilkelerinin mantıkî açıdan tahlilini yapar. Bu ilkelerin doğruluğunun tesbit edilip edilemeyeceğini sorgular. Felsefenin ahlâka yaklaşımı konusunda analitik felsefe geleneğine mensup A.J. Ayer, R.M. Hare ve Nowell-Smith gibi bazı filozofların farklı düşündüklerini burada belirtmemiz gerekir. Onlara göre filozofun ahlâk alanındaki görevi "ahlâk terimlerini sadece analiz etmekten" ibarettir. Meta- 3. W. G. De Burgh, From Morality to Religion, New York 1938, s R. Abelson-K. Nielsen, "Ethics, History of", The Encylopedia of Philosophy, içinde, C. Ill, s. 8I W. K. Frankens, Ethics, New Jersey 1973, s K. Nielsen, "Ethics, Problems of", The Encyclopedia of Philosophy, içinde, C. ID, s K. Nielsen, a.e., s. 118; Aynca bkz: J. N. Findlay, Values and Intentions, London 1961, s
3 RECEP KILIÇ 69 ethics adı da verilen bu anlayışda, ahlâk filozofunun herhangi bir değer hükmünde bulunması mümkün olmaz. Filozofun yapacağı şey: İyi ve kötü gibi ahlâk terimlerinin ne anlama geldiğini; ahlâk hükümlerinin niteliğini ve bu hükümleri diğerlerinden ayıran özelliklerin neler olduğunu mantıkî, epistemolojik veya semantik türden sorular sorarak açıklığa kavuşturmaktır. Şimdi de, bir iki cümle ile "temellendirme" kavramı üzerinde durmak istiyorum. Ahlâkı temellendirme kavramı ile, ahlâk ilkelerinin neye dayanılarak tesbit edildiğinin araştırılmasını ve ahlâkî iyi ile kötü hakkındaki bilgimizin temelinin sorgulanmasını anlıyorum. Felsefe tarihinde son derece farklı temellendirmeler yapılmıştır. Bunları; din-dışı ve din ile yapılan temellendirmeler olmak üzere önce iki gruba ayırmak mümkündür. Tebliğimde, din-dışmda yapılan temellendirmeler ile bu temellendirmelerin ortaya çıkardığı problem alanı üzerinde durmak istiyorum. Tesbit edebildiğim kadarıyla din-dışı temellendirmeler; ya akıl, ya sezgi, ya da duygu ile olmaktadır. Önce akıl ile yapılan temellendirme üzerinde, Kant örneği ile durmak istiyorum. Kant'a göre ahlâkî bilgi, a priori bir bilgi türüdür. Bu bilgi, olması gerekenin bilgisidir. Bu sebepten ahlâk filozofunun aslî görevi, ahlâkî bilgimizdeki a priori unsurları ayırmak ve onların kaynağını göstermektir. Ahlâk alanında kendilerine göre hüküm verdiğimiz temel prensiplerin kaynağını Kant, pratik akıl (practical reason) kavramında bulur. Yükümlülüğün temelinin "saf akıl kavramlarında a priori olarak aranması gerektiğini söyler. Kant'a göre "insanın kendi bilgisinden hiçbir şey ödünç almayan fakat ona aklî bir varlık olarak a priori kanunlar veren" saf bir ahlâk felsefesi kurulmalıdır. Görüldüğü gibi Kant, ahlâk prensiplerinin nihaî kaynağının sadece akılda bulunmasını ister. Ahlâkî değeri olan davranışlar, ancak vazifeden dolayı yapılanlardır. Vazife ise, "kanuna duyulan saygıdan dolayı davranışta bulunma 8. Ahlâkın ele alınış tarzları ile Meta-ethics ve Normative ethics hakkında geniş bilgi için bkz: D. O. Brink, Moral Realism And The Foundations of Ethics, Cambridge 1989, s. 1-4; W. D. Hudson, Modern Moral Philosophy, London 1970, s. 1-18; W. K. Frankena, Ethics, New Jersey 1973, s. 4-5, 95-96; P. H. Nowell-Smith, Ethics, London 1954, s ; HJ. McCloskey, Meta-ethics and Normative Ethics, The Nethariands 1969,251 s. 9. Kant, Groundwork of the Metaphysic of Morals, (trans, by H. Paton), New York, 1964, s Kant, a.e., s. 58.
4 70 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ zorunluluğudur". Dolayısıyla vazifeden dolayı hareket etmek, ahlâk kanununa göre hareket etmek demektir. Ahlâk kanununun esas karakteri ise evrensel olmasıdır. Buradaki evrensellik (universalitiy), fizik kanunların evrenselliği gibidir. Burada akla şu soru gelmektedir: Ahlâk kanununu koyan saf pratik akıl olduğuna göre, pratik akıl fizik kanunlardakine benzer evrensel bir kanun koyabilir mi? Ahlâk kanunlarındaki evrensellik neyle mümkün olacaktır? Bu sorulara cevap bulabilmek için Kant'in ahlâk anlayışı üzerinde biraz daha durmamız gerekecektir. Kant'a göre insan, "kendi başına gayedir" 12. Her akıl sahibi istemeye (rational will) kendi başına bir gaye olarak hürmet etme fikri, "evrensel kanun koyucu bir isteme olarak, her akıl sahibi varlığın istemesi fikrine" götürür. Görülüyor ki insanın istemesi (veya iradesi), evrensel tarzda bağlayıcı olarak kabul ettiği ahlâk kanununun kaynağıdır. Bunun kendi terminolojisindeki adı "istemenin otonomluğu" (autonomy of the will) prensibidir. İstemenin otonom olması demek, itaat edeceği kanunu istemenin bizzat kendisinin koyması demektir. Bu sebepten istemenin otonomluğu, "ahlâklılığın en yüksek ilkesi" 1 olmaktadır. Kendi başına gaye olarak akıl sahibi varlıklar fikri bizi, "gayeler krallığı (kingdom of ends)" kavramına götürür. Burac^H krallık ile Kant, "çeşitli akıl sahibi varlıkların ortak kanunlar vasıtasıyla kurulan sistematik birliğini" anlar. Kant'a göre her akıl sahibi varlık, bu krallığın hem üyesi hem de kralı olabilir. Bu nasıl olmaktadır? "Evrensel kanun koyucu olarak bulunduğu ve koyduğu kanunlara kendisi de tabi olduğunda krallığın bir üyesi; kanun koyucu olarak başkasının hiçbir istemesine bağımlı olmadığı zaman da, kral olur" 6. "Summom bonum", herhangi bir şeyle kayıtlanmamış en yüksek iyi manasına gelir. Fazilet, kayıtsız şartsız en yüksek iyidir. "Mutluluk da en yüksek 11. Kant, a.e., s Kant, a.e., s Kant, a.e., s Kant, a.e., s. 108; İstemenin otonomluğu hakkında aynca bkz: R. J. Sullivan, Immanuel Kant's Moral Theory, Cambridge 1989, s Kant, a.e., s. 100; H. Heimsoeth, Ahlâk Denen Bilmece, (Çev. Nemi Uygur), İstanbul 1978, s Kant, a.e., s. 101 ; Bu konuda geniş bilgi için aynca bkz: C. F. D'arcy, A Short Study of Ethics, London 1895, s
5 RECEP KILIÇ iyi kavramında bulunur". Fazilet ile mutluluk arasındaki ilişki konusunda bir antinomi ile karşı karşıya kalırız. Pratik akıl bir taraftan fazilet ile mutluluk arasında zorunlu bir bağ ister. Oysa öbür taraftan tecrübî veriler, böylesi bir bağın zorunlu olmadığını gösterir. İşte Kant, bu problemin çözümünde pratik aklın ikinci postülası olan "ruhun ölümsüzlüğü"ne 18 müracaat eder. Ahlâk kanunu bize, pratik aklın objesi olan "en yüksek iyi"yi gerçekleştirmemizi emreder. Bunun için faziletin kazanılması mümkün olmak zorundadır. Bu sebepten fazilet, hayatta iken kazanılmazsa, içinde onun kazanılabildiği başka bir hayat olmalıdır. Oysa fazilet, ne bu hayatta ne de başka bir hayatta elde edilebilir. Bu durumda ahlâk kanunu imkansızı emreder gibi gözükür. Bu problemi de Kant, "Tanrı'nın varlıği"nı pratik aklın postülası olarak koymak suretiyle çözmeyi dener. Görüldüğü gibi, en yüksek iyiyi gerçekleştirmenin şartı olarak ruhun ölümsüzlüğünü postula olarak koyan ahlâk kanunu; fazilet ile mutluluk arasındaki zorunlu sentetik bir bağın şartı olarak da, Tann'mn varlığını postula olarak koymaktadır. Çünkü Tanrı'nın varlığını varsaymakstzın, en yüksek iyi- 'nin gerçekleşme imkanı yoktur. Ahlâk kanunu, mutlu olmaktan ziyade kendimizi mutluluğa lâyık hale getirmemizi emreder. Ama mutluluğu ümit etmeye; istemesi, yaratıklarının mutluluğa lâyık olmasını isteyen ve mutluluğu onlara verebilecek olan Tanrı vasıtasıyla hak kazanırız. "Çünkü mutluluk ümidi, ilkin ancak dinle başlayabilir" 19. Görüldüğü gibi Kant'ın felsefî sisteminde ahlâk, pratik akıl üzerinde temellendirilmiştir. Ahlâkî değerleri koyan akıl; teorik kullanımında, tecrübe ettiğimiz dünyanın bilgisini bize verirken, pratik kullanımında da ahlâkî hürriyet dünyasına ait genel geçer prensipleri belirler. Böylece pratik akıl; ahlâk alanında hem bilen, hem harekete geçiren, hem nasıl hareket etmemiz gerektiğini belirleyen kurallan koyan, hem de bu kurallara göre bizi hareket etmeye sevkeden bir yetidir. Ahlâk kanununun bir gereği olarak insan davranışlarının gerçekleştirmek istediği şey, mutlulukla ahlâklılığın birleşmesi demek olan en yüksek iyidir. En yüksek iyinin gerçekleşmesi ise, Tann'mn varlığı ile ruhun ölümsüzlüğüne 17. Kant, a.e., s Kant, a.e., s. 133; Ruhun ölümsüzlüğü postülası hakkında geniş bilgi için bkz: R. J. Sullivan, a.e., s Kant, Pratik Aklın Eleştirisi (Çev. Ionna Kuçuradi), Ankara 1980, s. 141.
6 72 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ inanmayı zorunlu kılar. Bununla beraber TanrTrun varlığı, Mehmet Aydm'm da belirttiği gibi, ahlâk kanununun genel geçerliliği için değil, en yüksek iyinin gerçekleşmesi için şart koşulmuştur. Dolayısıyla Kant'm ahlâk felsefesinin merkezinde Tanrı değil, pratik aklın kumanda ettiği insan bulunmaktadır. Burada daha önce işaret ettiğimiz bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Kant'ın sisteminde, istemenin otonomluğu prensibi gereği, değerleri koyan insandır. Kesin buyruk (categorical imperative), ahlâk prensiplerinin bütün akıl sahibi varlıklar için genel geçer, objektif ve evrensel olmasını buyurur. Fakat evrensel karakterde ve bütün insanlar için bağlayıcı olan objektif temel ahlâk prensipleri, ancak mutlak (absolute) ahlâk değerlerinin varlığı ile mümkün olur. Çünkü her ahlâk prensibi, bir değere bağlı olarak ortaya çıkar. İşte Kant'ın bir taraftan ahlâkî değerleri insanın koyduğunu; diğer taraftan da temel ahlâk prensiplerinin evrensel, objektif ve genel geçer karakterde olması gerektiğini savunması, kanaatimizce anlaşılması güç olan bir husustur. Çünkü ahlâkî değerleri koyan insan, gerek ruhî, gerekse fizikî şartların tesiriyle değişeceğine göre, böyle bir varlığın koyduğu değerlerin ne kadar mutlak olacağı tartışmaya her zaman açık bir konu olarak kalacaktır. Kant'ın ahlâkı temellendirmesinde ortaya çıkan bir başka problem de şudur: Pratik akıl ile temellendirmeye teşebbüs ettiği ahlâk teorisini Kant, din'in en merkezî kavramı olan "Tanrı" ile tamamlamak zorunda kalmıştır. Çünkü pratik akıl seviyesinde kalındığı sürece Kant'ın ahlâkı, insanı ümitsizliğe düşürmektedir. Kant'ın teorisinde Tanrı'ya inanmayan bir insan, en yüksek iyinin gerçekleşeceğine olan ümidini yitirmektedir. Çünkü en yüksek iyinin iki unsuru olan fazilet ile mutluluk arasındaki bağı zorunlu kılacak ancak Tanrıdır. Fakat sistemini kendisiyle tamamladığı Tanrı*yi Kant, dinî muhtevasından tamamen soyutlamıştır. Kant'ın Tanrısı, H.Z. Ülken'in dediği gibi, "sadece pratik aklın bir ihtiyacını tatminden, pragmatik bir inanıştan ibaret kalmakta, varlığı veya yokluğu hiçbir ontolojik esasa dayanmamaktadır". Görüldüğü gibi Kant, bir taraftan ahlâkî değerleri insanın koyduğunu, diğer taraftan da temel ahlâk prensiplerinin evrensel olması gerektiğini bir arada savunmanın tutarsızlığını görmüş gibidir. Bu tutarsızlıktan kurtulabilmek için, ahlâk sistemini "Tanrı" ile tamamlamak yolunu seçmiştir. Ancak burada başka bir problem ortaya çıkmıştır. Çünkü O, din'in Tann'ya verdiği fonksiyon ve sıfatları, öncelikle insana vermiştir. Tanrıyı sistemine dahil etmesi, 20. Mehmet Aydın, Kant ve Çağdaş İngiliz Felsefesinde Tann-Ahlâk İlişkisi, Ankara 1981, s Hilmi Ziya Ülken, Felsefeye Giriş, Ankara 1958, II. Kısım, s. 226.
7 RECEP KILIÇ 73 içine düştüğü çıkmazdan kurtulmak ümidiyle olmuştur. Bu sebepten dinî muhtevadan tamamen soyup sistemine dahil ettiği Tanrı'nın Ahlâk'da fonksiyonerliği ve önemi kalmamış gibidir. Şimdi, ahlâkı duygu üzerine temellendirdiğini düşündüğüm Hume üzerinde durmak istiyorum. Ahlâk felsefesi terimini "insan tabiatının ilmi" 22 mânâsında kullanan Hume, davranışların kaynağı olarak kabul ettiği insan tabiatının duygusal yönünü tahlil eder. Davranışlara tesiri konusunda, tutkuya (passion) değil de akla öncelik veren görüşü reddeden Hume, şu iki önermenin doğruluğunu ispatlamaya girişir. Bunların birincisi: "yalnız başına alal, istemenin herhangi bir eylemi için asla saik (motive) olamaz"; ikincisi de "akıl, asla tutkuya mahalefet edemez" önermeleridir. Hume'a göre akıl, yalnız başına herhangi bir eylemi meydana getirecek güçte değildir. Çünkü eylem açısından akıl, âtıl (inert) bir haldedir. Bu konuda Hume, şunları söyler: "Akıl, herhangi bir tutku veya heyecan ile yapılmış tercihe mani olmaya muktedir değildir ve bu sonuç zorunludur". "Akıl, tutkuların kölesidir ve öyle olması gerekir. Tutkulara hizmet ve itaat etmekten başka bir yeti gibi davranması da asla mümkün değildir". Görülüyor ki Hume'un sisteminde, insan eylemlerini yöneten akıl değil tutku ve duygular olmaktadır. Eylemlerin ahlâkîliği akla göre değil duyguya göre belirlenmektedir. Çünkü "akıl; ya olgular (facts), yahut ilişkiler (relations) hakkında hüküm verir". Filozofa göre, zikredilen her iki faaliyet tarzı ile de akıl, ahlâki fazileti keşfedememektedir. Bunu göstermek için meseleyi, önce olgular sonra da ilişkiler açısından inceler. Bunun için "kasten işlenmiş bir cinayet"! olgular seviyesinde; "yakın akraba arasındaki cinsel ilişkiyi (incest)" ilişkiler seviyesinde örnek olarak verir. İşte, hem olgular hem de ilişkiler seviyesinde akıl, ahlâkî fazileti belirleyememektedir. Bu sebepten ahlâkî farklılıklar (mo- 22. D. Hume, Enquiries Concerning Human Understanding and Concerning The Principles of Morals, ed. by L. A. Selby-Bigge, Oxford 1975, s Hume, A Treatise of Human Nature, ed. by L A. Selby-Bigge, Oxford 1978, s Hume, a.e.,s Hume, a.e.,s Hume, Enquiries, s Hume, Treatise, s Hume,a.e.,s Geniş bilgi için bkz: Recep Kılıç, Ahlâkın Dinî Temeli, s
8 74 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ rai distinctions), akıldan değil duygudan çıkmalı ve duygu üzerine temellendirilmelidir. Çünkü "ahlâklılık, hakkında hüküm verilen bir şey olmaktan ziyade, tam olarak hissedilen bir şeydir". Hume'a göre fazilet hoş; rezilet ise rahatsız edici bir izlenim uyandıran şeydir. Görünüşü bir çeşit haz veya huzursuzluğa sebep olan bir eylem veya karakter, faziletli veya faziletsiz diye isimlendirilir. Fazilet; "seyreden kişiye hoş bir beğenme duygusu veren zihnî bir niteliktir". İnsanların eğilimleri üzerinde herhangi bir tartışma olamayacağına göre burada, "acaba Hume'un bu görüşü relativism'e mi götürmektedir" sorusu akla gelmektedir. J.B. Stewart'in da işaret ettiği gibi, bu konuda Hume, ahlâk duygusunun her insan için müşterek olduğunu düşünmüş gibi gözükür. Bu müştereklik; sadece normal insanların hepsinin ahlâk duygusuna sahip olduğu anlamında değil, aynı zamanda bu duygunun faaliyetinde de belirli temel bir uyuşmanın varolduğu şeklindedir. Hume'un sisteminde ahlâkî hüküm de, bu hükmü veren kişinin hüküm verdiği eylem hakkındaki beğenme veya beğenmeme duygusunu ifade eder. Burada da, "acaba kişinin beğenme duygusunu belirleyen âmil nedir" şeklinde bir soru akla gelir. Bu sorunun cevabını verirken Hume, ahlâkî beğenmenin kısmî sebebini "faydalı olma "da bulur. Fakat kim için faydalı olan? Bu, "sadece kendi menfaatimiz olamaz, çünkü bizim menfaatimiz, aynı zamanda dışımizdakileri de ilgilendirir. Bu sebepten eğer faydalı olma, ahlâkî duygunun bir kaynağı ise ve bu daima kişinin kendi açısından düşünülmeyecekse, buradan toplumun mutluluğuna yardım eden herşeyi tercih edeceğimiz sonucu çıkar. Ahlâklılığın kaynağını büyük ölçüde izah eden prensip, işte buradadır". Ahlâkî yükümlülük duygusunu doğuran da, "kamu menfaatine duyulan sempatidir". Görüldüğü gibi, Hume'un ahlâk teorisi duygu üzerine temelîendirilmiştir. Burada akıl, duygu ve tutkuların emrine verilmiş; aklın rolü, insan tutkularının en iyi şekilde tatmin yollarını keşfetmeye indirgenmiştir. Böylece 30. Hume, a.e., s Hume, Enquiries, s J. B. Stewart, The Moral and Political Philosophy of David Hume, London 1963, s ; Aynca bkz: D. G. C. Macnabb, D. Hume, His Theory of Knowledge and Morality, London 1951, s Hume, Enquiries, s Hume, Treatise, s ; Aynca bkz: P. Mercer, Sympathy and Ethics, Oxford 1972, s ; J. L. Mackie, Hume's Moral Theory, London 1980, s. 4-5.
9 RECEP KILIÇ 75 ahlâk, hakkında hüküm verilen bir konu olmaktan çıkıp bir duygu konusu haline gelmiştir. Ahlâkî hüküm ise, bu duygunun ifadesine indirgenmiştir. Hume ahlâkında dikkat çekilmesi gereken ilk nokta, kanaatimce ahlâkî fazilet anlayışı olmalıdır. Fazileti, "kişiye hoş bir beğenme duygusu veren zihnî bir nitelik" olarak tarif etmenin mantıkî sonucu, kişideki psikolojik bir hâl olan beğenme duygusu ortadan kalkınca, ahlâkî fazilet adı verilen bütün değerlerin boş birer zarf olarak kalacakları gerçeğidir. Dolayısıyla "adalet", "zulüm", ve "doğruluk" gibi kavramların mânâları, kişinin duygu hallerine göre değişecektir. Böylece farklı zaman ve zeminlerde değişmeyen, yükümlülük yükleyen ve bağlayıcı olan bir takım ahlâk değerlerinden bahsedilemeyecektir. Bu ise, ferd ve toplum hayatından ahlâkın ortadan kalkması, en azından önemini yitirmesi demektir. Çünkü bu durumda, gerek ferd gerekse toplum için gerçekleştirilmesi uğruna gayret gösterilecek hiç bir ahlâkî standart kalmayacaktır. Duygu ile temellendirilen ahlâk teorisinde değerler, real dünyada ontolojik mânâda objektif bir varoluşa sahip olmayıp, insan düşüncesinin ürünleri olmaktadır. Kısaca değerleri belirleyen, bizzat değerler şuurudur. Böylesi sübjektif bir değer teorisinde, değerler insana bağımlı olarak değişecektir. Bu sebepten Hume ahlâkında, bütün insanlar için bağlayıcı temel prensipleri olan, kural koyucu (normative) bir ahlâk anlayışından bahsetmek son derece zorlaşmaktadır. Aynı şekilde genel geçer objektif ahlâk doğrularından da bahsedilemeyecektir. Bu da ahlâkî relativizmi beraberinde getirecektir. Hume, ahlâk duygusunun işleyiş tarzının her insanda aynı olduğunu ileri sürmekle ve sempati (sympathy) kavramıyla relativizmi aşmayı denese de, bunda tam olarak başarılı olduğunu söylemek zordur. Hatta bazı düşünürler 'sympathy' kavramı için "felsefi kurgu" ifadesini kullanmaktadırlar. Hume'un bu ahlâk anlayışı, B. Russell ve A.J.Ayer gibi filozoflarca daha da ileri götürülmüştür. Sonuçta ise, bütün ahlâkî kavramların "asılsız sözdekavramlar (pseudo-concepts)" ; ahlâkî hükümlerin de "ne doğru ne de yanlış olabilen, sırf heyecan (emotion) ifadeleri" olduğu düşüncesine ulaşılmıştır. Hume'un ahlâkî duygunun kaynağını "faydalı olma" kavramında bulması konusunda dikkat çekilmesi gereken bir başka husus da şudur: Hume, kişinin 35. Geniş bilgi için bkz: D. B. Wong, Moral Relativity, London 1984, s A. J. Ayer, Language, Truth and Logic, London 1971, s Ayer, a.e., s. 136; Aynca bkz: W. K. Frankena, Ethics, s
10 76 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ ahlâk alanında verdiği hükmün, son tahlilde, fayda prensibi tarafından belirlendiği kanaatindedir. Bu ise, ahlâkîliği hakkında eylemin sonucuna göre hüküm vermek demektir. Bu görüş ahlâk alanında, bana göre, son derece ciddî bir problemin doğmasına sebep olur. Çünkü ahlâkî değer, Kant'm işaret ettiği gibi, eylemin sonucunda değil, arka planındaki irade ve niyette aranmalıdır. Hayatını tehlikeye atarak komşusunun çocuğunu kurtarmak üzere yanmakta olan eve girip de, kucağında ölmüş çocukla dönen insanın eylemine gayr-i ahlâkî demek mümkün değildir. Adalet ve fazilet uğrunda hayatını veren bir kahraman veya şehidin eyleminin ahlâkî değerini, faydalı olup olmamasına göre tesbit etmek, insanlığın tarih boyunca hayran olduğu büyük şahsiyetleri birer beceriksizlik örneği durumuna düşürür. Yine, eğer eylemlerin ahlâkî değerini sonuçta kazandırdıkları faydaya göre tesbit edersek, yaralı ve yaşlıların himayesi ile hastaların bakımı, hiç de ahlâkî bir eylem olarak gözükmeyecektir. Bir de haksızlık, hırsızlık, düzenbazlık ve yalanın faydalı olduğu birçok durumun tasavvuru da mümkündür. Şimdi de Sezgi üzerine yapılan temellendirme üzerinde duralım: Genel olarak ahlâkî sezgiciliğe göre, ahlâkî değerleri sezgi yoluyla kavrarız. Ahlâkî değer ve prensipleri sezgi yoluyla kavrama yetisi, her insanda kuvve halinde mevcuttur. Belli davranışların iyiliği veya kötülüğü sadece sezgi yoluyla apaçık olarak (self-evidently) bilinir. Sezgi yoluyla bilinen değerler, tabiî olmayan (non-natural), fıtrî (innate), basit (simple) ve apaçık olarak bilinme vasıflarına sahiptirler. Bu sebepten herhangi bir doğrulamaya (justification) da ihtiyaç duymazlar. "Ahlakî düşünce tarihinde esasta iki tip sezgicilik vardır. Birincisi; ahlâk prensiplerini mantık prensiplerine benzeten St. Thomas'ın sezgiciliği, ikincisi ise hissî (sensory) kavrayış ile ahlâkî kavrayış arasında benzerlik kuran 18.ci asır filozoflarından Shaftesbury, Hutcheson ile son asır filozoflarından G. E. Moore ve takipçilerinin sezgiciliğidir". Moore'a göre, iyi'yi kendinden başka bir kavrama irca ederek tarif etmek imkansızdır. Çünkü iyi'yi "haz" veya "Tanrı'nın emri" gibi başka bir kavramla tarif etmeye teşesbbüs eden her filozof, "tabiatçınm yanılgısı"na 38. Geniş bilgi için bkz: Recep Kılıç, Ahlâkın Dinî Temeli, s D. J. O'connor, Aquinas and Natural Law, London 1967, s. 65; Ayrıca bkz: W. D. Hudson, Ethical Intuitionism, London 1967, s. 1. FELSEFE DÜNYASI, SAYI; 8, TEMMUZ 1993
11 RECEP KILIÇ 77 (naturallistic fallacy) düşmektedir. "Tabiatçınm yanılgısı, iyi gibi basit bir kavramı, başka kavramlarla aynîleştirmek hatasına düşmek demektir" 41. İyi'yi tabiî objelerin tabiî olmayan bir niteliği olarak gören Moore, kişinin bu niteliği sezgi yetisiyle doğrudan doğruya kavradığını söyler. Bundan dolayı temel ahlâk prensiplerinin doğruluğu apaçık olarak gözükür. Bu konuda Moore şunları söyler: "Apaçık olmak tabiri, bu şekilde isimlenen bir önermenin kendinden başka bir önermeden istidlal edilerek değil de, sırf kendinden dolayı doğru olması mânâsına gelir... Apaçık olan bir önermenin doğruluğunu göstermek için, mantıkî bir sebep aramamıza lüzum yoktur" 42. "'Yegane iyi hazdır', önermesine yanlış derken de sebep olarak 'çünkü yanlıştır' demekle yetinirim... Bana bir önermenin yanlışlığının aşikar olarak gözükmesi, onun yanlış olduğunu açıklamam için yeter sebeptir. Anlaşılıyor ki sezgi, bir ahlâk prensibinin doğruluk veya yanlışlığını anlamakda yegane ölçü durumundadır. Görüldüğü gibi Moore'un anlayışında ahlâkın temeli sezgidir. Kişi sezgi vasıtasıyla, yeni ahlâk değerleri koymamakta fakat kendi dışında varolan değerleri keşfetmektedir. Bu sebepten bizim onları değerlendirmemizden hatta "Tanrı'nın onlara karşı tutumundan bağımsız olarak, değer objelere aittir". Buna göre; değer hükümlerinin toplumdan topluma değişmesi, bunların sübjektif olduğunu göstermez. Değeri idrak etme gücü, çeşitli sebeplerden dolayı kişiden kişiye değişebildiği için, değer hükümleri arasında görülen farklılıklar da, farklı idrak edişlerden kaynaklanır. Değerlerin; Moore tarzında apaçık (self-evidently) olarak kavranan nitelikler olarak kabulü, ahlâk alanında ciddi problemlerin doğmasına yol açar. B. Mitchell'in ifade ettiği gibi bu anlayış, öncelikle ahlâk konusunu bir tartışma konusu olmaktan çıkartıp, bu alanda ilgiye değer hiçbir şeyin bulunmadığı izlenimini verir. Öte yandan değer, objelere ait 'tarif edilemez' bir nitelik olarak kabuî edilince, çoğunluğun neyin iyi olduğu konusunda görüş birliğine vardığı bir toplumda, bu görüşe karşı çıkan insanı ikna etme imkanı kalacak mıdır? 40. G. E. Moore, Principia Ethica, Cambridge 1978, s. 10,59; Ayrıca bkz: P. H. Nowell- Smith, Ethics, London 1954, s Moore, a.e., s. 58; Aynca bkz: W.D. Hudson, Modern Moral Philosohy, London 1981, s Moore, a.e., s Moore, a.e., s Frankena, "Value and Valuation", The Encyclopedia of Philosophy, içinde, C. Ill, London 1967, s Basil Mitchell, Morrality: Religious and Secular, Oxford 1980, s. 43.
12 78 AHLÂKI TEMELLENDİRME PROBLEMİ Bu anlayışda çoğunluğun iyi dediği şeye kötü demekte ısrar eden kişiyle ahlâkî tartışmayı sürdürme imkanı kalmadığı gözükmektedir. Çünkü iyilik, doğrudan doğruya kavranılan fakat ne açıklanan ne de tarifi yapılabilen bir nitelik olduğuna göre, hiç kimsenin davranışını ahlaken yanlış olarak isimlendirme imkanı da kalmaz. Ayrıca Moore'un ahlâk anlayışında, temel ahlâk prensiplerinin aklen doğrulanmasına lüzum görülmemesi, aşın bir subjektivizme yol açar gibi gözükür. Her ne kadar Moore, ahlâkî sezgi yetisi ile psikolojik duygu yetisi arasında benzerlik kurarak ahlâkî objektivizmi savunsa da, bunda tutarlı olduğunu söylemek zordur. Moore, beşeri fiillerle ilgili doğrudan doğruya sezdiğimiz ahlâkî değerleri, bize kendilerini tecrübede veren renk ve tad gibi hissî niteliklere benzetir ve ahlâkî değerlerin dolayısıyla ahlâk hükümlerinin, objektif ve doğrudan doğruya kavranılır olduğunu savunur. Ancak, O'connor'un da belirttiği gibi, bir nesnenin kırmızı olup olmadığı konusunda çıkan bir anlaşmazlığı çözmek için, ü- zerinde ittifak edilen belirli usuller vardır. Oysa, bir eylemin ahlaken iyiliği veya kötülüğü konusunda ortaya çıkan bir anlaşmazlığın çözümünde, herkesin kabul edebileceği bir usul bulmak, imkansız denecek kadar güçtür. Çünkü A şahsının ahlaken iyi dediği bir eyleme B'nin kötü dediği ve her ikisinin de bunu sezgi ile apaçık bir şekilde kavradığını söylediği bir durumda, aralarında birine doğru diğerine yanlış deme imkanı kalmaz. Bu sebepten herkes için geçerli, evrensel ahlâk prensiplerinden de bahsedilemez. Bunun tabiî sonucu olarak da ahlâkî sahada hakim olan görüş, yine relativizm ve şüphecilik olur. Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz: Din-dışında yapılan herhangi bir temellendirme teşebbüsünde karşılaşılan esas problem, ahlâkî relativizm ve şüphecilik gibi gözükmektedir. Ahlâkî relativizm ve şüphecilikten kurtulabilmek için, Kant'in işaret ettiği anlamda evrensel ahlâk ilkelerine ihtiyaç duyulur. Ahlâk ilkelerinin evrensel olabilmesi ise, ahlâkî değerlerin ancak mutlak (absolute) olmasıyla mümkün olabilir. Çünkü her ahlâkî ilke, bir değere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumda cevabı aranması gereken soru şu olmalıdır: Ahlâk alanında mutlak değerlere ulaşma imkanı var mıdır; varsa, bu imkan nerede aranmalıdır? Bizce; değerlerin mutlak olabilmesinin imkanı, ancak Mutlak bir varlık ile irtibatlandınlırsa söz konusu olabilir. Değerler, Mutlak bir varlık ile temellendirilmediği tekdirde, ahlakî relativizmi aşmanın mümkün olamayacağını düşünüyorum. 46. Aquinas and Natural Law, London 1967, s. 65. FELSEFE DÜNYASI, SAYİ: 8, TEMMUZ 1993
?ELSEFE DERNEGİ YAYINI
?ELSEFE DERNEGİ YAYINI SAYI: 1 TEMMUZ 1991 G. EDWARD MOORE'UN AHLAK FELSEFESi RECEP KILIÇ* Moore'a göre pek çok filozof ahlak felsefesini, 'insan davranışındaki iyi veya kötü olan şey nedir?' sualiyle
DetaylıAhlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar
Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim
DetaylıÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT
18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip
DetaylıİSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü
DetaylıSANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni
SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan
DetaylıAHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça
DetaylıÖğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2
Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan
DetaylıHatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.
Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri
DetaylıMesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri
Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Sorumluluk Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarının veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını
Detaylı7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ
7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik
Detaylı4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.
4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran
DetaylıMESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ADALET MESLEK ETİĞİ KISA ÖZET KOLAYAOF
DetaylıTemel Kavramlar Bilgi :
Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba
DetaylıONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA
5 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ Prof. Dr. Metin YASA 1 Ünite: 5 Prof. Dr. Metin YASA İçindekiler 5.1.... 3 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim...
DetaylıİSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ
Editörler Prof. Dr. İsmail Erdoğan - Doç. Dr. Enver Demirpolat İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Yazarlar Prof. Dr. İsmail Erdoğan Doç.Dr. Enver Demirpolat Doç.Dr. İrfan Görkaş Dr. Öğr.Üyesi Ahmet Pirinç
DetaylıİÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23
İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.
Detaylı1. LİDER 2. LİDERLİK 3. YÖNETİCİ LİDER FARKI
YÖNETİCİ-LİDER FARKI VE LİDERLİĞİN YÖNETİMDEKİ ÖNEMİ Ahmet VERAL (Rapor) Eskişehir, 2011 1. LİDER Genel bir kavram olarak ele alındığında lider, bir grubun hedef oluşturma ve bu hedeflere ulaşma ve ilerleme
DetaylıDersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV
Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV 2+0 2 2 Ön Koşul Dersler Yardımcıları Amacı Öğrenme Bu dersin genel amacı; felsefe adı verilen rasyonel faaliyetin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı,
DetaylıİMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER
İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel
DetaylıTanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya
hkla Tanrının bize kendinin her gun kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya Bu çeviri, Locke'un Latince ve W. von 1954'e kadar yazma olarak the Nature" adlı eserin 109~121 m eden ** John Locke 1632-1704
DetaylıÝslâm Ahlak Teorileri (Ethical Theories in Islam)
ve referanslar ve elbette tarihsel ve entelektüel ardalan ileri derecede önemlidir. Çünkü genelde Batýlý kavramlar, kendilerinde ne olduklarý na bakýlmaksýzýn (aslýnda akademik ve entelektüel bir soruþturmanýn
DetaylıLisans. Deskriptif Önermeler
Lisans c 2004-2015 H. Turgut Uyar Bilişim Etiği Etik Kuramları H. Turgut Uyar 2004-2015 You are free to: Share copy and redistribute the material in any medium or format Adapt remix, transform, and build
Detaylı9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr
9. HAFTA PFS102 Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ cagataykilinc@karabuk.edu.tr Karabük Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi 2 İÇİNDEKİLER MOTİVASYON Motivasyon Teorileri Kapsam Teorileri
DetaylıTarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.
Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 12.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer İnsanlar için gelenekler, örfler, adetler, dinlerde kurallar getirmiş
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili
DetaylıGünümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği. Dr. Harun TEPE
Günümüz Sorunları Karşısında Kant Etiği Dr. Harun TEPE Etik tartışmalarda Kant Etiği Kant mı Aristoteles mi?, Kant mı Hegel mi?, Teleolojik Etik mi Deontolojik Etik mi? Erdem Etiği mi Ödev etiği mi? Eylem
DetaylıAristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.40-46
Madde ve Sûret Anlayışı Aristo, Metafizik'in VIII. kitabında daima sorulmuş olan "varlık nedir?" sorusunun aslında "cevher nedir?" sorusundan ibaret olduğunu söylüyordu." 9 Bu bakımdan cevher aynı zamanda
DetaylıHUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI
Prof. Dr. Vecdi ARAL HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI Sein Ohr vernimmt den Einklang der Natur; Was die Geschichte reicht, das Leben gibt, Sein Busen nimmt es gleich und willig auf; Das weit Zerstreute
Detaylıphilia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi
FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde
DetaylıBölüm 1: Felsefeyle Tanışma
İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.
DetaylıFELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ
FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları
DetaylıETİK VE MÜHENDİSLİK ETİĞİ
ETİK VE MÜHENDİSLİK ETİĞİ Etik Kavramı Etik kelimesi köken olarak eski Yunan a kadar gider. Anlamı ahlak, ahlakla ilgili demektir. Etik, felsefenin bir konusu olup insanların ne şekilde davranmaları gerektiğiyle
Detaylı10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)
10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının
DetaylıTOPLAM AHLAK FELSEFESİ ve TOPLAM AHLAK YÖNETİMİ
TOPLAM AHLAK FELSEFESİ ve TOPLAM AHLAK YÖNETİMİ Prof.Dr.Coşkun Can Aktan Yakınlarımı bahtsızlığa sürüklemedim. Gerçek evinde alçaklık etmedim. Kimseyi gücünün dışında çalıştırmadım. Benim yüzümden kimse
DetaylıYazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular
24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden
DetaylıRussell ın Belirli Betimlemeler Kuramı
Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından
DetaylıNot. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.
Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.
DetaylıYakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.
Yakın Çağ da Hukuk Yazan: Av. BURCU TAYANÇ Yakın Çağ, çoğu tarihçinin Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile başladığını kabul ettiği, günümüzde de devam eden tarih çağlarından sonuncusudur. Bundan dolayı
DetaylıAristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.46-53
Güç-Fiil Anlayışı Aristo bundan önceki bahiste, madde için gerçekleşmesi gereken bir güç ve imkân, form için de maddedeki güç'ü gerçekleştiren bir prensip demişti. Şimdi form'un madde'de gerçekleşmesini
DetaylıKANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI
KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha
DetaylıAVCILIK. İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir.
AVCILIK İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen ve bir faaliyettir. Avcılık İnsanlığın tarihi kadar eski bir fenomen Avcılık eskiden; İnsanın kendisini korumak, Karnını doyurmak, Hayvan ehlileştirmek,
DetaylıMatematik Ve Felsefe
Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel
DetaylıÜNİTE:1. Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2. Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3. Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4. Yargı Örgütü ÜNİTE:5
ÜNİTE:1 Kurallar, Devlet ve Hukuk ÜNİTE:2 Hukukun Uygulanması ÜNİTE:3 Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi ÜNİTE:4 Yargı Örgütü ÜNİTE:5 1 Hukuki İlişkiler ve Haklar ÜNİTE:6 Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi,
DetaylıGÜNÜMÜZ ETİĞİNİN EPİSTEMOLOJİK İKİLEMLERİ Harun TEPE
GÜNÜMÜZ ETİĞİNİN EPİSTEMOLOJİK İKİLEMLERİ Harun TEPE ÖZET Çağdaş etik sıkça kendisinin epistemolojik temellerine ilişkin sorularla karşı karşıya gelmekte. Hatta bu türden sorunların etiğin ana ilgi alanı
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS EVRENSEL İNSANİ DEĞERLER İLH320 6 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli
DetaylıGerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]
Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru
DetaylıTarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.
Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ)
DetaylıEĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF
DetaylıHUKUKA ve AHLÂKA AYKIRILIK UNSURLARI ÇERÇEVESİNDE SALT MALVARLIĞI ZARARLARININ TAZMİNİ
Dr. Pınar ÇAĞLAYAN AKSOY Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi HUKUKA ve AHLÂKA AYKIRILIK UNSURLARI ÇERÇEVESİNDE SALT MALVARLIĞI ZARARLARININ TAZMİNİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...
Detaylıİnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel
liberal düşünce İnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel Şahabettin Yalçın * Her insanın salt insan olması dolayısıyla doğuştan sahip olduğu hak veya haklar var mıdır? Eğer var ise, bu haklar nelerdir? Yok
Detaylı21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ
KIŞILIK KURAMLARı GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ Kişilik Nedir? Psikolojide kişilik, kapsamı en geniş kavramlardan biridir. Kişilik kelimesinin bütün teorisyenlerin üzerinde anlaştığı bir tanımlaması yoktur.
DetaylıESKİŞEHİR ATATÜRK MESLEK LİSESİ 2. DÖNEM 1. YAZILI YOKLAMA SORULAR.
SORULAR. 1. Anadolu bilgeliğinde ahlak anlayışının ortak özelliklerinden beş tanesini yazınız.(20 puan) 2. Ahlaki yargıları diğer yargılardan ayıran özellikleri karşılaştırmalı olarak yazınız.(16 puan)
DetaylıTürkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
Detaylı1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik
1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve
DetaylıDeğerler. www.danisnavaro.com 13 Ekim 2015. Page 2
DEĞERLER Değerler 1. değerler var olan şeylerdir, var olan imkanlardır (potansiyeldir) 2. değerler, eserlerle veya kişilerin yaptıklarıyla, yaşamlarıyla gerçekleştiren insan fenomenleridir; 3. değerler,
DetaylıFelsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi
Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN
DetaylıE-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? Www.EkitapKazanclari.coM. By Alia RİOR. Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com
E-KİTAP SATIŞLARINIZLA, SÜREKLİ BİR GELİRE NE DERSİNİZ? E-KİTAP KAZANÇLARI Www.EkitapKazanclari.coM By Alia RİOR Alia RİOR www.ekitapkazanclari.com Sorumluluk Sınırları ve Garanti Feragatnamesi ÖNEMLİ:
DetaylıMantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)
Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),
DetaylıDOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?
DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI? Bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp, yorumlamasında etkili olan tüm faktörlere paradigma yani algı düzeneği denilmektedir. Bizim iç ve dış dünyamızı algılamamız,
Detaylıilgi ve dikkati zorunlu kılmaktadır. Tarihte felsefî bütünlüğü kurulmamış, epistemolojik, etik, estetik ve metafizik boyutları düşünülmemiş hiçbir
Önsöz İnsanoğlunun yeryüzündeki varlığı, kendisini bir özne olarak inşa etmesine bağlıdır. Tabiattaki bütün diğer canlılar kendi türsel belirlenimleri çerçevesinde bir hayat sürerken, bir tek insan kendi
DetaylıEĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ
KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF FELSEFE DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı 1.ÜNİTE - FELSEFEYLE TANIŞMA A-Felsefe Nedir? Felsefenin
DetaylıDAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ
DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FELSEFEYE GİRİŞ DKB211 3 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin Koordinatörü
DetaylıİÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber 2. BÖLÜM İMAN, AKIL VE BİLGİ İLİŞKİSİ / Ferit Uslu 1. Konuyla İlgili Temel Kavramlar...31 1.1. Aklilik...31 1.2. İman, Bilgi, Zan...32
DetaylıULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ
209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
Detaylıİnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal
Test 5 1. İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan araştıran felsefi disipline ne denir?
DetaylıARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR
ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR BİRLİK BULAMACI YERİNE GERÇEK BİRLİK A. GİRİŞ Başlangıçta,eşler arasındaki farklar bazen heyecanlı olabilir. Kendinde olmayan özellikleri eşinde bulunca yaşama renk katacağı olur
DetaylıMİSYON, VİZYON VE DEĞERLER
MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ GÜVEN Dürüstlüğümüz, doğruluğumuz ve etik iş uygulamalarımız ile güven kazanırız. Doğruluk ve yüksek
DetaylıORTAÇAĞ FELSEFESİ MS
ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin
DetaylıESTETİK (SANAT FELSEFESİ)
ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik
DetaylıDers Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim
DetaylıOn Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016
On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü 10/10/2016 René Descartes Böylece amacım burada her insanın aklını iyi kullanması için izlemesi gereken
DetaylıTemel Etik Kuramı Tipleri. Betimleyici Etik Yöntem. Normatif Etik Yöntem
Temel Etik Kuramı Tipleri Etiğe özgü bilgi oluşturmada kabaca iki yöntemden bahsedilebilir. Bunlar; a.)betimleyici etik yöntem b.)normatif etik yöntem Bu iki yöntem etiği birbirinden bağımsız iki alana
DetaylıHUKUK FELSEFESİ AÇISINDAN YARARCILIK TEORİSİNİN ELEŞTİRİSİ
Prof. Dr. Ahmet GÜRBÜZ Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı HUKUK FELSEFESİ AÇISINDAN YARARCILIK TEORİSİNİN ELEŞTİRİSİ Yenilenmiş ve Geliştirilmiş 2. Baskı (1.
DetaylıYaşamımızdaki Referans,
istiklâl Aylık siyaset, ekonomi, toplum dergisi Mayıs 2011, Sayı: 20 www.istiklaldergisi.com Yaşamımızdaki Referans, SIFIR NOKTASI İstiklal Dergisi ne ücretisiz abone olun, her sayı e-posta adresinize
DetaylıSoru: Tanrı tasavvuru ne demektir?
Tanrı Tasavvuru Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Peker e göre: Kişinin bebekliğinden itibaren, zeka gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GÜNÜMÜZ FELSEFE AKIMLARI (SEÇMELİ) Ders No : 0070040175 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü
DetaylıHUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE
Prof. Dr. Vecdi ARAL HUKUK VE HUKUK BİLİMİ ÜZERİNE Wenn wir die Menschen behandeln wie sie sind, so machen wir sie schlechter, wenn wir sie behandeln wie sie sein sollten, so machen wir sie zu dem, was
DetaylıSekreterlik ve Büro Hizmetleri. Ders-8 Bürolarda İş Etiği
Sekreterlik ve Büro Hizmetleri Ders-8 Bürolarda İş Etiği Sorumluluk Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarının veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi; mesuliyet şeklinde
Detaylıİnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.
DR.HASAN ERİŞ İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yönetimin temel görevlerinden birisi, örgütü oluşturan
DetaylıKELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI
7. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 7.1. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kelam; naslardan hareketle inanç esaslarını ve insanın düşünce yapısına ilişkin temel
DetaylıİYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ
İYİ VE KÖTÜ NÜN KÖKENLERİ Hayatın asıl etik anlamı, bizim iyi ve kötü sözcükleriyle tanımlayarak yol almaya çalıştığımız soyutluklardadır. Bu derece soyut ve kökenleri sıra dışı olan kavramlarla uğraşmak
DetaylıAnkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. HBYS Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO HBYS Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri HUKUK İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Hukuki İşlemler Hukuki İşlem Kavramı Hukuki işlemler, kişilerin hukuki sonuç doğurmaya
Detaylı6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler
İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri
DetaylıModern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic
2012/19 159 Fikret OSMAN 1 Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı Özet Bu çalışmada ahlâkla ilgili çıkarımları modern mantık açısından ele almaya çalıştık. Bunun için öncelikle Kant ın en yüksek iyi kavramına,
DetaylıSADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!
SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir
DetaylıSPOR HUKUKU 1.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER
SPOR HUKUKU 1.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER SPOR KAVRAMI Spor; bireysel ya da takım halinde yapılabilen, belirli kuralları ve teknikleri olan; oyunlar, hareketler ve yarışmalar vasıtasıyla; fiziksel, zihinsel,
DetaylıÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ
ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri
Detaylı1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.
İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler
DetaylıSİYASET NEDİR? İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. SİYASET NEDİR?
İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ İnsanlar eşit yaratılmamışlardır. Sosyal varlık olmanın gereği olarak insanlar, bir arada yaşamak için ortak kurallar geliştirmeye
DetaylıKant Ahlakı. Abstract
Kant Ahlakı Ülker Öktem 1 Biz, bu tebliğimizde, kısaca, Kant ın ahlak anlayışını, ahlakı metafizik olarak temellendirişini, başka deyişle, bir ahlak metafiziği, bir ahlak teolojisi oluşturuşunu söz konusu
DetaylıSOSYAL HİZMET BİLİMİNE GİRİŞ -2015 VİZE SORULARI
SOSYAL HİZMET BİLİMİNE GİRİŞ -2015 VİZE SORULARI 1- I-Koruyucu aile kavramı, 2828 sayılı SHÇEK Kanunu nun Koruyucu Aile Yönetmeliği nin 4.maddesinde tanımlanmıştır. II-Koruyucu aile olmak isteyen bir kişinin
DetaylıDr. Uğur URUŞAK. Ceza Hukukunda Hukuka Uygunluk Sebebi Olarak Bir Hakkın Kullanılması
Dr. Uğur URUŞAK Ceza Hukukunda Hukuka Uygunluk Sebebi Olarak Bir Hakkın Kullanılması İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix KISALTMALAR...xv GİRİŞ...1 I. KAVRAM...5 A. Genel Açıklama...5 B. Hak Kavramı...5
DetaylıMÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL
Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî
DetaylıHedef Davranışlar. Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar).
Hedef Davranışlar Eğitim Programının birinci boyutudur. Öğrencilere kazandırılması planlanan niteliklerdir (davranışlar). Bu nitelikler bilişsel, duyuşsal ve psikomotordur. 2 aşamada ele alınmaktadır.
DetaylıSizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?
1 2 3 DEĞERLER Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 4 5 6 7 8 Eğlenmenin mi? Arkadaşlar
DetaylıDOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ
DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ Felsefe neyi öğretir? Düşünme söz konusu olduğunda felsefe ne düşünmemiz gerektiğini değil, nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretir. Mutluluk
Detaylıald tanımı "hürriyet" kavramının bir tanımını yapmam tanım denemesine içindedir. Bu içinde, insan, birtakım * "-
ald tanımı "hürriyet" kavramının bir tanımını yapmam tanım denemesine içindedir. Bu içinde, insan, birtakım * "- ProfDr.; UU Fakültesi Öğretim 1 aşıp kendisini kılabilecek bir öz niteliğe bir ifade ile
DetaylıBILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri
BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.
Detaylı