ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E Bülteni

Transkript

1 ĐKTĐSADĐ KALKINMA VAKFI E Bülteni Kasım 2011 İKV DEN HAFTAYA BAKIŞ... 2 İKV BAŞKANI PROF. DR. HALÛK KABAALİOĞLU BRÜKSEL DE AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN DÜZENLENEN JEAN MONNET KONFERANSINA KATILDI... 3 AVRUPA PARLAMENTOSU ESKİ ÜYELERİNDEN RICHARD BALFE İKV Yİ ZİYARET ETTİ... 3 AP BAŞKANI JERZY BUZEK TBMM DE KONUŞTU... 4 CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL İNGİLTERE DE TEMASLARDA BULUNDU... 5 MERKEL-SARKOZY-MONTI ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİ... 6 SURİYE İÇİN ÖNGÖRÜLEN YAPTIRIMLAR ARAP BİRLİĞİ TARAFINDAN ONAYLANDI... 7 ULUSLARASI KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞU FITCH TÜRKİYE NİN KREDİ NOTU GÖRÜNÜMÜNÜ DÜŞÜRDÜ... 8 AVRO TAHVİLLERİNE İLİŞKİN İLK PLAN AÇIKLANDI... 8 FRANSA SIRBİSTAN IN ÜYELİĞİNİ DESTEKLERKEN TÜRKİYE NİNKİNE KARŞI DURMAYA DEVAM EDİYOR KIBRIS GÖRÜŞMELERİ DEVAM EDİYOR AVRUPA KOMİSYONU NÜKLEER SANTRALLERE UYGULANAN STRES TESTLERİNE İLİŞKİN ARA DÖNEM RAPORUNU AÇIKLADI AB ADALET DİVANI KORSAN YÜKLEMELERE KARŞI İNTERNET FİLTRESİ UYGULAMASINI AB HUKUKUNA AYKIRI BULDU AB PATENTİ KONUSUNDA BİR ADIM DAHA ATILDI AVRUPA BİRLİĞİ NİN TİCARİ ANLAŞMALARINA İLİŞKİN SON GELİŞMELER AVRUPA SOSYALİSTLERİ PARTİSİ NİN (PES) 2011 KONGRESİ GERÇEKLEŞTİ AP AGRI KOMİTESİ KRİZDEKİ ÜLKELER İÇİN KIRSAL KALKINMA FONUNU ARTIRMA KARARI ALDI AVRUPA KOMİSYONU KARADENİZ DE 2012 YILI AVLANMA KOTALARI İÇİN TEKLİFİNİ SUNDU.. 17 AP BALIKÇILIK KOMİTESİ AB-FAS BALIKÇILIK ANLAŞMASI NIN UZATILMASINI ONAYLADI... 17

2 İKV DEN HAFTAYA BAKIŞ Geçtiğimiz hafta Türkiye nin gündeminde Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek in Türkiye ziyareti, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ün İngiltere ye yaptığı resmi gezi ve Ortadoğu da artmaya devam eden gerginlikler vardı. Cumhurbaşkanı Gül ün ziyareti sırasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi nin (GKRY) 1 Temmuz 2012 de devralması öngörülen AB Dönem Başkanlığı hakkındaki yorumları geniş yankı uyandırdı. Bölünmüş ve iki toplumu arasında uzlaşma sağlayamamış bir ülkenin Avrupa Birliği ne başkanlık yapacak olmasının AB nin de güçsüzlüğünü gösterdiğini belirten Gül ün açıklamaları özellikle GKRY de tepkiyle karşılandı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek Türkiye Büyük Millet Meclisi nde yaptığı konuşmada Türkiye ye akıl veya tavsiye verme niyetinde olmadığının altını çizerek ülkesi Polonya ya yakın ve benzer gördüğü Türkiye ile deneyim ve fikirlerini paylaşmak istediğini vurguladı. Türkiye nin yeni anayasa sürecinde başarısızlığa uğrama gibi bir lüksü olmadığı görüşünü dile getiren Buzek, Türkiye de tutuklu olan gazeteci sayısının kabul edilebilir olmadığını da sözlerine ekledi. Fransa nın birkaç yıl öncesine kadar adı savaş suçlarıyla anılan Sırbistan ın AB üyeliğini desteklediğini ve Türkiye nin üyeliğine karşı çıkmaya devam ettiğini bir kez daha bir bakanın ağzından dile getirmesi de haftanın dikkat çekici gelişmelerinden biriydi. Fransız bakan Sırbistan ın üyeliği için Kosova ile diyalog gibi bazı şartlar öne sürse de, ülkesinin Türkiye nin AB üyeliğine olan koşulsuz karşıtlığı ile Sırbistan a olan koşullu desteği arasındaki bağlantı dikkatleri çekti. Tüm okuyucularımıza iyi bir hafta diliyoruz. 2

3 İKV BAŞKANI PROF. DR. HALÛK KABAALİOĞLU BRÜKSEL DE AVRUPA KOMİSYONU TARAFINDAN DÜZENLENEN JEAN MONNET KONFERANSINA KATILDI Her yıl Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen Global Jean Monnet Konferansı bu yıl Kasım 2011 tarihlerinde Brüksel de yapıldı. Uluslararası Bağlamda Avrupa Ekonomik Yönetişimi olarak adlandırılan konferansın açılışı Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Komisyon un eğitim ve kültür konularından sorumlu üyesi Androulla Vassiliou ve Avrupa Parlamentosu Başkan yardımcısı Rodi Kratsa-Tsagaropoulou tarafından yapıldı. Konferansta, global ekonomik kriz ve Avrupa para birimi Avro nun geçirdiği sarsıntılar ve Yunanistan dan başlayarak bazı Üye Devletler de görülen aşırı borçlanmanın ortaya çıkardığı kriz gündeme geldi. Başta Nobel Ekonomi ödülü sahibi Columbia Üniversitesi profesörü Robert Mundell olmak üzere bilim adamları ve önemli Avrupalı siyasetçilerin katıldığı Jean Monnet konferansı oldukça verimli geçti. Avrupa Parlamentosu eski Başkanlarından Baron Crespo, Floransa Avrupa Üniversitesi Enstitüsü Başkanı Borrel, Komisyon'un eski başkan yardımcılarından Viscont d'avignon ve çok sayıda konuşmacı görüş bildirdi yılında Avrupa Komisyonu tarafından Jean Monnet profesörü ünvanı verilen Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu, toplantıda Türkiye nin AB üyeliği sürecine katkı sağlamak ve Vakfın dış bağlantılarını güçlendirmek amacıyla çeşitli temaslarda bulundu ve Türkiye nin ekonomik potansiyeli ve AB ye katkıları hakkında görüş bildirdi. AVRUPA PARLAMENTOSU ESKİ ÜYELERİNDEN RICHARD BALFE İKV Yİ ZİYARET ETTİ yılları arasında Avrupa Parlamentosu üyesi olan Richard Balfe, 24 Kasım 2011 tarihinde İktisadi Kalkınma Vakfı nı ziyaret etti. Basın mensupları ve İKV yetkilileri ile görüşen Balfe, 20 yılı aşan bir süre boyunca Türkiye-AP Karma Parlamento Komisyonu üyesi olarak görev yapmıştır. Türkiye ve AB ile ilişkileri konusunda deneyim ve bilgi sahibidir. Balfe AP nin yönetiminde de yer almış ve uzun yıllar idari ve mali işlerden sorumlu Quaestor olarak çalışmıştır. Balfe, AP ile ilgili konularda danışmanlık yapmakta ve çeşitli üniversitelerde AB Kurumları konusunda ders vermekte olup, AP Üyeleri Emeklilik Fonu Başkanlığını, Uluslararası Seçim Gözlemciliği Enstitüsü Başkanlığını ve AP Eski Üyeler Birliği Komite üyeliğini yürütmektedir. 3

4 Balfe İKV de gerçekleştirdiği temaslarında şu noktaları vurguladı. Balfe Türkiye de yaşanan sorunlara rağmen, Türkiye nin demokratikleşme sürecinde ilerlemekte olduğunu belirtti. AB nin yaşadığı ekonomik krize değinen Balfe bazı AB ülkeleri için artık borçlanarak tüketmenin sonuna gelindiğini ve tüketimin üretim ile orantılı olması gerektiğini vurgulamıştır. Sadece Yunanistan da değil İngiltere gibi diğer bazı AB üyesi ülkelerde de sosyal harcamalardan kesinti yapmanın kaçınılmaz olduğunu öne süren Balfe, her şeye rağmen sosyal harcamalarda geçtiğimiz yıllara oranla bir artış olduğunu dile getirmiştir. Balfe Türkiye nin AB üyesi olmasını kaçınılmaz olarak gördüğünü ve bunun yakın gelecekte değilse bile mutlaka olacağını umduğunu belirtmiştir. AP BAŞKANI JERZY BUZEK TBMM DE KONUŞTU Türkiye ve Avrupa Birliği nin giderek güçlenen ekonomik ve siyasi bağları olduğunu vurgulayan Jerzy Buzek, Nabucco Projesi nin imzalanmasıyla enerji alanında işbirliğinde de dev bir adım atılmış olduğunu da belirtti Kasım 2011 tarihleri arasında Türkiye ye resmi bir ziyarette bulunan Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek Türkiye Büyük Millet Meclisi nde de bir konuşma yaptı. Konuşmasında Türkiye AB ilişkileri, Türkiye deki yeni anayasa süreci, Arap Baharı, Kıbrıs sorunu ve terörle mücadele konularına değinen Buzek, Türkiye ve Avrupa Birliği nin birbirine ihtiyacı olduğunu da vurguladı. Türkiye nin Anayasa sürecinde başarısızlık lüksü bulunmadığını ifade eden Jerzy Buzek, bunun başarılmasının Türkiye nin demokratik yapılanmasını geliştireceğini vurguladı. Avrupa Parlamentosu nun Türkiye deki ifade, basın ve din özgürlüğü konusundaki endişelerini de dile getiren Buzek, Türkiye de tutuklu olan gazetecilerin sayısının çok yüksek olduğunu da sözlerine ekledi. Türk makamlarının söz konusu gazetecilerin terörle mücadele kapsamında tutuklandıkları görüşüne katılmadığını ifade eden AP Başkanı Buzek, bu kadar çok gazetecinin tutuklu olmasının tipik bir durum olmadığının altını çizdi. Terörle mücadele ve basın özgürlüğünün birbirine karıştırılmaması gerektiğini belirten Buzek, onlarca yıldır gazetecilik yapan onlarca insanın bir anda gizli bir örgüt üyesi olduğuna yönelik deliller bulunmasının mantıklı ve inandırıcı olmadığını ifade etti. 4

5 Türkiye Büyük Millet Meclisi nde bulunmasının amacının Türkiye ye herhangi bir konuda ders vermek veya vaazda bulunmak olmadığını belirten Buzek, yalnızca deneyimlerini paylaşmak ve Türkiye yi anladığını ifade etmek istediğini de sözlerine ekledi. Kendisinin de nüfusunun büyük çoğunluğu Katolik mezhebine mensup olan Polonya da Protestan bir siyasetçi olarak başbakanlık yapmış olduğunu hatırlatan Buzek, Türkiye deki azınlık sorununun karmaşık yapısının farkında olduğunu belirtti. Avrupa Birliği nin terörü kınadığını ve terörle mücadele alanında Türkiye ile olan işbirliğini daha da geliştireceğini vurgulayan Buzek, Avrupa nın birleşik, demokratik ve dinamik bir Türkiye ye ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL İNGİLTERE DE TEMASLARDA BULUNDU Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth in davetlisi olarak gittiği İngiltere de Kasım 2011 tarihleri arasında temaslarda bulundu. Gül, 23 yıl sonra ilk kez Cumhurbaşkanlığı düzeyinde bu ülkeye gerçekleştirilen ziyarette, Başbakan David Cameron, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ve Dışişleri Bakanı William Hague ile de görüşmeler gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı ayrıca İngiliz Sanayi Odaları Konfederasyonu (CBI) Genel Kurulu na da hitap etti. Ziyareti sırasında birçok İngiliz medya kuruluşuna mülakat veren Gül, ülkenin önde gelen CEO larıyla bir araya gelirken İngiltere Parlamentosu, İngiliz Sanayi Odaları, Wilton Park ve Londra Belediye Sarayı nda da birer konuşma yaptı. Gül Başbakan Cameron ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklamada Türkiye- İngiltere ilişkilerinde altın çağın yaşandığını vurguladı. Gül, iki ülkenin ortak değerlerle barış ve refah içinde bir gelecek vizyonunu paylaştığının altını çizdi. Başbakan David Cameron un görüşmede Türkiye nin AB üyeliğine verdiği desteği tekrarladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu ilkeli duruşun Avrupa da da yaygınlaşmasını beklediklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca, İngiltere Dışişleri Bakanlığı na bağlı Wilton Park ta Ortadoğu da tarihi değişim ve bunun küresel siyasete etkisi konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Gül bu konuşmada, Türkiye nin demokratikleşme tecrübelerinin yanı sıra siyasi ve ekonomik liberalleşme konularındaki tecrübesini paylaşmaya da hazır olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül ziyaretinde, İngiliz Parlamentosu na da hitap etti. Cumhurbaşkanı nın Güney Kıbrıs ın 2012 Temmuz unda dönem başkanlığını üstlenmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklama büyük yankı uyandırdı; Gül bu konuyla ilgili olarak, Kıbrıs taki yarım devletin 2012 nin ilk yarısında AB Dönem Başkanlığı yapacak olmasının AB tarafının zayıflığını gösterdiğini ifade etti. 5

6 MERKEL-SARKOZY-MONTI ZİRVESİ GERÇEKLEŞTİ Avrupa Birliği nin içerisinde olduğu ekonomik krizden kurtulması amacıyla sıklıkla bir araya gelen Almanya Şansölyesi Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy nin 24 Kasım da yaptıkları toplantıya İtalya nın yeni Başbakanı Mario Monti de davetliydi. Strasbourg da gerçekleştirilen mini zirve kapsamında Avro nun geleceği, Avrupa Merkez Bankası nın (AMB) rolü ve muhtemel Antlaşma değişiklikleri masaya yatırıldı. Zirve sonucunda, Mario Monti nin daha önceden ifade ettiği fikirlerinin aksine, Angela Merkel in görüşlerine yakınlaşması da dikkatleri çekti. AB nin gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden İstikrar Tahvillerine (Avro tahvilleri- Eurobonds), Merkel net bir şekilde karşı çıkıyor. Merkel, İstikrar Tahvillerinin piyasalara, farklılaşan faiz oranları konusunda yanlış sinyaller göndereceğini ve bunun da, üzerinde çalışılması gereken noktaların gözden kaçmasına neden olacağını savunuyor. Bu bağlamda da, AMB nin bağımsız yapısının korunması gerektiğinin altını çizerken, yetkilerinde ve görevlerinde bir değişiklik yapılmamasının da önemini vurguluyor. Merkel, bunun yerine İstikrar ve Büyüme Paktı na uyum sağlamayan üye devletlere yönelik yaptırımların otomatik olarak hayata geçirilmesinin mali birlik yönünde atılacak ilk adım olacağını ifade etti. Nicolas Sarkozy ise, yukarıda bahsedilen konularda Almanya ile mutabakat sağlanamasa da iki tarafın da kırmızı çizgilerinin ortaya konulduğu görüşünde. Fransız basını, Sarkozy nin bu durumdan hayli rahatsız olduğunu dile getiriyor. İki lider, özellikle AMB nin rolünün ve yetkilerinin genişletilmesi konusunda uzlaşmaya varamıyorlar. Sarkozy e göre mevcut anlaşmazlığın sebebi iki ülkenin farklı tarihi ve kültürel geçmişlere sahip olmaları. İtalya nın AB de bir kez daha bütünleşmenin itici gücü olabilmesi için ekonomik ve bütçesel taahhütlerini yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Mario Monti, aynı zamanda, İtalya nın bütçe istikrarını 2013 itibariyle yeniden yakalaması için çalıştıklarının altını çizdi. İstikrar Tahvilleri ile İstikrar ve Büyüme Paktı konularında ise Angela Merkel ile aynı fikirleri paylaştığını, söz konusu tahvillerin piyasalara yanıltıcı mesajlar vereceğini düşündüğünü ifade etti. Bu noktada şaşırtıcı olan ise, Monti nin 20 Temmuz tarihinde AP Üyesi Sylvie Goulard ile birlikte Avro tahvilleri Avrupa nın krizine tek çaredir başlıklı bir makale kaleme almış olması ve burada belirttiği fikirlerden yaklaşık 4 ayda vazgeçmiş olmasıydı. 6

7 Antlaşmalarda değişiklik Mini Zirve sonrasında, Almanya ve Fransa liderleri, 9 Aralık tarihinde yapılacak AB Konseyi Zirvesi nde, kurucu Antlaşmalarda değişiklik yapılmasına ilişkin önerilerini sunacaklarını açıkladılar. Söz konusu değişiklikler esas olarak üye devletlerin bütçesel disiplinlerinin daha sıkı bir şekilde korunmasına yönelik önlemleri içerecek. Bilindiği üzere, Avrupa Mali İstikrar Aracı (EFSF) kapsamında öngörülen 440 Milyar Avro nun, krizden kurtulmak için yeterli olamayabileceği ve bu tutarın 1 Trilyon Avro ya çıkarılabileceği son zamanlarda gündeme getiriliyor. Böyle bir durumda, Antlaşmalarda yapılacak değişiklikler doğrultusunda AMB nin yetkilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. SURİYE İÇİN ÖNGÖRÜLEN YAPTIRIMLAR ARAP BİRLİĞİ TARAFINDAN ONAYLANDI Geçtiğimiz hafta sonu Mısır ın başkenti Kahire de toplanan Arap Birliği ne üye ülkelerin Dışişleri Bakanları, Ekonomi Bakanları tarafından önerilen yaptırım kararlarını onayladı. Kabul edilen yaptırım kararları arasında Suriye Merkez Bankası ile yapılan anlaşma ve yatırımların durdurulması, Suriye halkının temel ihtiyacı olan maddeler dışında ticari ambargo uygulanması, Suriyeli üst düzey yetkililere seyahat yasağı getirilmesi ve mal varlıklarının durdurulması yer aldı. Yapılan oylamada 22 üye ülkeden 19 unun bu yaptırım kararlarını desteklediği belirtildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Kahire de gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Davutoğlu, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada Suriye de siviller öldürülürken ve rejim masum halka artan dozda zulüm uygularken Türkiye nin ve Arap Birliği nin buna sessiz kalmasının beklenemeyeceğinin altını çizdi. Dışişleri Bakanı ayrıca, Arap Birliği ile Türkiye arasında tam bir mutabakat ve Arap Birliği nin aldığı karar ve tedbirlerle Türkiye nin düşündüğü tedbirler arasında paralellik olduğunu da ifade etti. Arap Birliği Dönem Başkanı Katar ın Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad Bin Casim Ettani de toplantı sonrasında yaptığı açıklamada alınan kararın bugünden itibaren derhal uygulanmaya başlaması gerektiğini vurguladı. Hatırlanacağı üzere Arap Birliği ile Suriye arasında 2 Kasım da, ülkede şiddetin dinmesi konusunda bir mutabakata varılmıştı fakat Suriye bu mutabakatla üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediği için 12 Kasım tarihinde Birlik Suriye nin üyeliğini askıya almıştı. Bu olaydan sonra da Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye nin ülkedeki temsilciliklerine saldırılar düzenlenmişti. 7

8 Öte yandan, Birleşmiş Milletler de, bağımsız uzmanlar tarafından Suriye deki olaylara ilişkin hazırlanan bir rapor yayımlandı. Bu raporda da, Suriye ordusunun ve güvenlik güçlerinin, cinayet, işkence ve tecavüz de dâhil olmak üzere insanlığa karşı suç işlediği ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetiminin bu suçların sorumlusu olduğu ifade edildi. Raporda Suriye ye büyük insan hakları ihlallerine son vermesi ve toplu halde tutuklananların serbest bırakılması yönünde de çağrıda bulunuldu. ULUSLARASI KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞU FITCH TÜRKİYE NİN KREDİ NOTU GÖRÜNÜMÜNÜ DÜŞÜRDÜ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin "BB" olan yerel ve yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu teyit ederken, not görünümünü "Pozitif"ten "Durağan"a çevirdi. Karar sonrasında İMKB'de yüzde 1'i aşkın kayıplar görülürken, Dolar 1,8720'ye kadar yükseldi. Fitch, kararın notun artmayacağı anlamına gelmediğini ifade ederken, Fitch Türkiye Genel Müdürlüğü nden yapılan açıklamada gerekirse görünümü değiştirmeden notun artırılabileceği kaydedildi. Kuruluştan yapılan açıklamada, not görünümünün revize edilmesinde, Türkiye'nin yüksek düzeydeki cari açığını azaltmaktaki güçlüklerle karşı karşıya bulunmasının ve makroekonomik istikrarına ilişkin kısa vadeli risklerde artış olmasının rol oynadığı ifade edildi. Türkiye nin 2011 yılı enflasyon oranının yüzde 9,2 ve cari açığının GSYİH ya oranının yüzde 9,8 olduğu belirtilen açıklamada, ülkenin ödemeler dengesinde ciddi bozulma, durgunluk ve enflasyonla mücadelenin sürdürülememesi gibi durumlarda kredi notunun negatife çevrilebileceğine de işaret edildi. AVRO TAHVİLLERİNE İLİŞKİN İLK PLAN AÇIKLANDI Avrupa Komisyonu, 23 Kasım 2011 de yayımladığı Yeşil Kitap ile İstikrar Tahvilleri (Avro Tahvilleri Eurobonds) konusundaki önerilerini açıkladı. Küresel mali krizin etkilerinin ağırlaşmasıyla birlikte uzun süredir gündemde olan İstikrar Tahvilleri, Avro Alanı ülkeleri arasında görüş ayrılıklarına da neden oluyor. Yeşil Kitap, ortak tahvillerin üye devletler tarafından ayrı ayrı çıkarılabileceğini veya bu görevle yetkilendirilecek bir ajans kurulabileceğini ifade ediyor. Bu kapsamda, İstikrar Tahvillerinin şu amaçlara hizmet etmesi hedefleniyor: Mevcut krizi yönetmek ve gelecekte oluşabilecek borç krizlerini engellemek; Avro Alanı nın mali istikrarını güçlendirmek; 8

9 Para politikası yönetimini geliştirmek; Piyasaların etkinliğini artırmak; Küresel mali sistem içerisinde Avro nun rolünü iyileştirmek. Yukarıda bahsedilen hedefler doğrultusunda İstikrar Tahvillerinin oluşturulmasına yönelik olarak üç seçenek ortaya koyuluyor: 1. İlk seçenek; ortak tahvillerin, Avro Alanı na dâhil üye devletlerin ulusal tahvillerinin yerini alması. Bu kapsamda, ortak tahvillerin müşterek ve müteselsil sorumluluk çerçevesinde piyasalara sunulması öneriliyor ve böylece kredi risklerinin paylaşılması amaçlanıyor. Ne var ki, böyle bir adımın sağlam ekonomilere sahip Avro üyelerinin elini güçlendirebileceği ve kapsamlı bir hukuki ve kurumsal düzenleme yapılmadan (Antlaşmalarda değişiklik gerekiyor) Avro ülkeleri arasında dengesizlik yaratabileceği ifade ediliyor. 2. İkinci seçenek ise, İstikrar Tahvillerinin ulusal tahvillerin yerini kısmen alması ve müşterek-müteselsil sorumluluğun geçerli olmasıdır. Bu çerçevede, mavi (ortak tahviller) ve kırmızı (ulusal tahviller) tahvillerin belirlenmesi yoluyla, sadece belirli bir seviyeye kadar ortak tahvilin piyasaya sürülmesi ve üye devletlerin tüm mali gereksinimlerinin tümüyle buradan karşılanmaması öngörülüyor. İki farklı tahvil arasındaki oranların nasıl belirleneceği konusunda ise (i) kurallar belirlenmesi ve (ii) esneklik getirilmesi olmak üzere iki seçenek üzerinde duruluyor. 3. Son seçenek ise, İstikrar Tahvillerinin ulusal tahvillerin yerini kısmen alması ancak sorumluluğun müştereken değil yalnızca müteselsilen paylaşılmasını düzenliyor. Buna göre üye devletler hem ulusal tahviller hem de ortak tahvil konusunda bireysel sorumluluklar üstlenecekler. Dolayısıyla, bu yaklaşım daha az önkoşul getiriyor, ancak ortak tahvillerin sağlayacağı avantajları da azaltıyor. Almanya tarafından prensipte desteklenen ancak zamanlama açısından yanlış bulunan ortak tahvillerin hayata geçirilmesi konusunda bazı soru işaretleri bulunuyor. Öncelikle, yukarıda bahsedilen seçeneklerin hangisinin seçileceği veya bu seçeneklerin nasıl bir araya getirileceği önemli. Öte yandan, böylesine bir adımın atılabilmesi için Kurucu Antlaşmalarda değişiklik yapılması ve söz konusu değişikliklerin hızlı bir şekilde yürürlüğe girmesi gerekiyor. Son olarak, Avro Alanı ülkelerinin kabul edeceği ortak tahviller Avro dışında kalan üye devletleri de etkileyeceğinden bunun piyasalara nasıl yansıyacağı tartışmalı bir konu. Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan Yeşil Kitaba şu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: 9

10 FRANSA SIRBİSTAN IN ÜYELİĞİNİ DESTEKLERKEN TÜRKİYE NİNKİNE KARŞI DURMAYA DEVAM EDİYOR Geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Fransa nın Bütçe Bakanı Valérie Pécresse, 9 Aralık 2011 deki AB Konseyi Zirvesi nde Fransa nın Sırbistan ın AB ye üyeliğini desteklerken Türkiye nin AB üyeliğine karşı görüş bildireceğini belirtti. Fransa nın Sırbistan ın AB üyeliğini de ülkenin Kosova ile yapıcı bir diyaloğa girmesi ve sürdürmesi şartı ile destekleyeceğini açıklayan Bakan, Karadağ la katılım müzakerelerinin başlamasını da çekinerek de olsa desteklediklerini ifade etti. Fransız bakan, Karadağ ın reformlar konusunda kaydettiği ilerlemelere ilişkin daha prematüre bir durumda olduğunu, 2012 ortasında, özellikle yargı reformlarının ne derece hayata geçtiğine bakmak gerektiğine dikkat çekti. Kosova ya ilişkin ise Fransa nın Kosova ile vize serbestisi konusuna olumlu baktığı, konuya ilişkin diyaloğun başlaması için prensipte anlaşmanın sağlandığı ifade edildi. Son olarak, Türkiye hakkında Fransa nın tutumunu ele alan Bakan, Fransa nın Türkiye nin AB ye üyeliğine bu AB Zirvesi nde de karşı duracağını belirtti. Konuya ilişkin Fransız Maliye Bakanı Pécresse, Fransa nın bu ülkeye karşı tutumu metodoloji olarak da müzakerelerin sonuçlarına ilişkin olarak da değişmemiştir dedi. Fransa, Avrupa Komisyonu nun Türkiye ile ilişkilerin bazı alanlarda (geliştirilmiş siyasi diyalog, vize ve geri kabul anlaşması, sınır kontrolleri gibi) yeniden başlaması önerilerine hassasiyetle yaklaşarak, ancak belirli bir ilerleme sonrasında başlanması gerektiğini savunuyor. AB Devlet ve Hükümet Liderleri, 9 Aralık taki zirvede Sırbistan, Karadağ, Türkiye ve Kosova nın durumları üzerinden AB nin muhtemel genişleme sürecini masaya yatıracaklar. KIBRIS GÖRÜŞMELERİ DEVAM EDİYOR Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas arasında, Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler çerçevesinde kapsamlı çözüm bulunması amacıyla gerçekleştirilen yoğunlaştırılmış müzakereler devam ediyor. Ekim ayı sonunda BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile New York ta bir araya gelerek müzakerelerde ulaşılan noktayı değerlendiren liderler görüşmelerini sürdürüyor. 10

11 16 Kasım tarihinde müzakerelere yeniden başlayan iki lider, Ocak 2012 ye kadar yapacakları görüşmelere ilişkin bir takvim belirlediler. Buna göre, iki taraf arasında sürdürülen düzenli görüşmelere ek olarak, liderler BM İyi Niyet Ofisi ile de haftada bir kez ayrı ayrı toplantı yapacaklar. Böylece 28 Kasım Ocak 2012 arasında liderler yedi kez bir araya gelecekler. Söz konusu görüşmede belirlenen takvim uyarınca ilk toplantı 28 Kasım da yapıldı. Yönetim ve güç paylaşımı başlığı ele alındı ve hâlihazırda belirli bir oranda uzlaşma sağlanan bu başlıkta ilerleme kaydedildi. Eroğlu nun Brüksel ziyareti KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 22 Kasım da Brüksel e bir ziyaret gerçekleştirerek çeşitli temaslarda bulundu. Bu kapsamda Eroğlu, Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle ve Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokrat Grup Başkanı Martin Schultz ile görüştü. Görüşmelerde, adada sürmekte olan müzakere süreci, KKTC ye yönelik mali yardımların devamı ve Yeşil Hat Tüzüğü nün işleyişi gündeme geldi. Štefan Füle tarafından yapılan açıklamada, Kıbrıs Türklerinden, BM nin belirlediği hedeflere ulaşılması konusunda çaba göstermelerinin beklendiği ve Ocak 2012 ye kadar tüm konularda yakınlaşma sağlanmasının umut edildiği ifade edildi. Aynı zamanda, müzakerelerde iki tarafın da ortaya koyduğu üst düzey çabanın memnuniyetle karşılandığı ve Avrupa Komisyonu nun barış görüşmelerine güçlü destek verdiği vurgulandı. Buna ek olarak, çözümden en büyük faydayı, tam üyeliğin tüm faydalarından yararlanacak Kıbrıs Türk tarafının göreceğinin altı çizildi. AVRUPA KOMİSYONU NÜKLEER SANTRALLERE UYGULANAN STRES TESTLERİNE İLİŞKİN ARA DÖNEM RAPORUNU AÇIKLADI Avrupa Komisyonu 24 Kasım 2011 tarihinde Avrupa Birliği ndeki Nükleer Santrallerin Kapsamlı Risk ve Güvenlik Değerlendirmesine İlişkin Ara Dönem Raporu nu açıkladı. Kamuoyu tarafından stres testi olarak bilinen ve nükleer santrallerin insan hatası, doğal afetler ve terör saldırılarına karşı dayanıklılığını ölçen değerlendirme 1 Haziran 2011 tarihinde başlamıştı. Komisyon un nihai raporunu Haziran 2012 de açıklaması öngörülüyor. Komisyon un ara dönem raporu güçlendirilmesi gereken alanların altını çiziyor. Buna göre AB nükleer güvenlik düzenlemelerinin nükleer santrallerin yeri, tasarımı, inşası ve yürütülmesine ilişkin seçenekleri içermesi, bunun 11

12 yanında izin ve denetimlerin bağımsız nükleer güvenlik makamlarınca yürütülmesi gündeme gelebilir. Komisyon nükleer felaketlerin yönetilmesinde Üye Devletlerin ortak hareket edebilmeleri için aralarındaki koordinasyonun artırılmasını, yaşadıkları yerden bağımsız olarak nükleer felaket mağdurlarına eşit miktarda tazminat ödenmesini önerdi. Komisyon raporunda yer alan bir diğer öneri ise AB nükleer araştırmalarının güvenliği de içermesi oldu. Stres testleri hangi aşamalardan geçti Fukuşima nükleer felaketinin ardından Avrupa Nükleer Düzenleyici Kurumlar Grubu (ENSREG) ve Avrupa Komisyonu, 14 AB ülkesinde faaliyette olan 143 nükleer santrale gönüllü nükleer güvenlik testi uygulanması konusunda uzlaşmaya vardı. Test sonuçlarının nükleer santral operatörleri tarafından 15 Ağustos tarihine, ulusal nükleer güvenlik makamları tarafından 15 Eylül tarihine kadar teslim edilmesinin ardından operatörlerin nihai raporu 15 Ekim tarihinde tamamlandı. Ulusal güvenlik makamlarının kendi bulgularını en geç 31 Aralık tarihine kadar yayımlamaları bekleniyor. Ardından nükleer enerji kullanan her Üye Devlet diğer Üye Devletten gelen uzmanlar ve Avrupa Komisyonu yetkilisi tarafından denetlenecek. Tüm bu gözden geçirmelerin ardından Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanacak nihai rapor 2012 Haziran ayı içerisinde Brüksel de düzenlenecek Zirve toplantısında AB siyasi liderlerine sunulacak. Nükleer santrallerin sökülmesine ek yardım Avrupa Birliği nde nükleer enerji konusunda geçtiğimiz hafta meydana gelen bir diğer gelişme Bulgaristan, Litvanya ve Slovakya ya Sovyet tipi eski nükleer santrallerinin sökülmesi için ilave 500 Milyon Avro destek sağlanmasına karar verilmesi oldu. Bilindiği üzere bu üç ülke Birliğe katılırken söz konusu nükleer santrallerin faaliyetine son verme ve onları sökme taahhüdünde bulunmuşlardı. Komisyon tarafından verilecek ilave 500 milyon Avro tutarındaki bu yardımdan yararlanabilmeleri için söz konusu Üye Devletlerin, AB nükleer güvenlik ve radyoaktif atıkların güvenli biçimde imhasına ilişkin düzenlemeleri uygulamaları, Komisyon desteği bittikten sonra da nükleer santrallerin sökülmesini tamamlayabileceklerine dair yasal çerçeve oluşturmaları ve detaylı bir söküm planı sunmaları gerekiyor. AB bugüne kadar söz konusu nükleer santrallerin sökümü için Litvanya ya 1367 Milyon Avro, Bulgaristan a 867,8 Milyon Avro ve Slovakya ya 613 Milyon Avro mali destek sağladı. AB ADALET DİVANI KORSAN YÜKLEMELERE KARŞI İNTERNET FİLTRESİ UYGULAMASINI AB HUKUKUNA AYKIRI BULDU Belçika Besteciler Derneği nin (SABAM), 2004'te bir internet servis sağlayıcısı olan Scarlet şirketine karşı abonesi olan internet kullanıcılarının, repertuvarındaki eserleri, izinsiz ve telif haklarını ödemeden internet üzerinden indirdikleri gerekçesiyle açtığı davada, bir Belçika mahkemesi Scarlet şirketine SABAM'ın repertuvarındaki müzik eserlerinin müşterileri tarafından elektronik dosya olarak gönderilmesini veya yüklenmesini engelleyerek telif haklarına zarar verilmesinin sonlandırılmasını istedi. 12

13 Scarlet'in kararı temyize götürmesi üzerine, Brüksel temyiz mahkemesi, Adalet Divanı'ndan Avrupa Birliği hukukunun, üye devlet mahkemelerinin, bir internet servis sağlayıcısına, dosyaların yasa dışı indirilmesini tespit etmek amacıyla, genel bir tedbir olarak ve zaman bakımından sınırsız bir elektronik iletişim filtre sistemi uygulamasına izin verip vermediği sorusunu yöneltti. Divan tarihinde verdiği kararda (Case C-70/10) ulusal mahkemelerin, yasadışı yüklemeleri önlemek için internet sağlayıcılarına filtre uygulamasını şart koşamayacaklarına hükmetti. Zira Divan a göre, bir mahkeme tarafından fikri mülkiyet haklarının ihlalini önlemek için böyle bir tedbir getirilmesi, servis sağlayıcısına kendi ağındaki tüm iletişimi zaman bakımından sınırsız bir şekilde sürekli gözetim altında tutma yükümlülüğü getirecektir. Bu da AB e-ticaret Direktifine uygun olmadığı gibi, karmaşık, maliyetli ve sürekli bir bilgisayar sistemi oluşturmasını gerektirdiğinden servis sağlayıcısının iş yapma özgürlüğünü de zedeleyecektir. Ayrıca Divan a göre, internet filtre uygulaması, servis sağlayıcısının müşterilerinin temel insan haklarından olan ve AB Temel İnsan Hakları Şartı nda koruma altına alınan, kişisel verilerin korunması ve bilgi alma ve paylaşma haklarını da ihlal edebilecektir. AB PATENTİ KONUSUNDA BİR ADIM DAHA ATILDI Avrupa Birliği nde patent korumasına ilişkin düzenlemelerin yeknesak hale getirilmesi ve masrafların azaltılması amacıyla üzerinde çalışmalar yürütülen AB Patenti konusunda önemli bir adım atıldı. Avrupa Parlamentosu Yasal İşler Komitesi, 22 Kasım tarihinde 3 ret oyuna karşı 16 oyla kabul ettiği karar uyarınca, AB Patenti düzenlemesi üzerinde, üye devletlerle müzakerelerin yürütülmesi hususunda Parlamento ya yetki verdi. Komite tarafından alınan karar uyarınca, müzakereler boyunca AB Patenti ne ilişkin düzenlemeler bir paket halinde görüşülecek ve tek tip patent, dil rejimi ve patent mahkemeleri düzenlemelerinin eş zamanlı olarak yürürlüğe girmesi talep edilecek. Bu kapsamda, dil rejimine ilişkin olarak AP adına müzakereleri yürütecek temsilciler arasında yer alan İtalyan Parlamenter Rafaele Baldassarre, küçük işletmelerin mali yükle karşılaşmaması için önlemler alınacağını vurguladı. AB Patenti: Arka plan ve süreç AB de mevcut patent sistemi ikili bir yapı üzerine inşa edilmiş durumda: ulusal patentler ve Avrupa patenti. Türkiye nin de içinde olduğu 37 ülkeden müteşekkil Avrupa Patent Ofisi (EPO) tarafından verilen Avrupa Patenti nin uygulanabilir olması için ulusal patent ofislerinde onaylanması gerekiyor. Bu da, patent işlemlerinin idari ve mali açıdan külfetli olması sonucunu doğuruyor. Örneğin, Belçika da Université Libre de Bruxelles (ULB) tarafından 2010 da yapılan bir çalışma, Avrupa Patenti nin 13 AB üyesinde onaylatılmasının ABD de patent almaktan 10 kat daha pahalı olduğunu ortaya koyuyor. Sonuç olarak, AB de patent işlemlerine yılda yaklaşık 193 Milyon Avro harcanıyor. 13

14 AB Patentinin uygulamaya girmesi sonrasında ise, tüm üye devletlerde geçerlilik kazanacak bir patentin yaklaşık 6200 Avro tutarında olacağı ve masrafların sadece yüzde 10 unun tercüme giderlerine harcanacağı ifade ediliyor. Bu çerçevede, ilk olarak 2000 yılında adımların atıldığı AB Patenti (Lizbon Antlaşması öncesinde Topluluk Patenti olarak anılıyordu), iki amaca hizmet edecek: Patent masraflarının yaklaşık yüzde 80 oranında azaltılması ve böylece AB nin küresel rakipleri karşısındaki konumunun güçlendirilmesi; Farklı ulusal patent düzenlemelerinin yarattığı yasal ve idari karışıklıkların ortadan kaldırılması yılında 10 üye devlet arasında imzalanan ancak sonradan diğer devletlerin taraf olmadığı Londra Anlaşması ile başlayan ve 2009 yılına kadar çeşitli girişimlere rağmen hayata geçirilemeyen AB Patenti konusunda, Lizbon Antlaşması nın yürürlüğe girmesiyle yeni bir fırsat yakalandı. Avrupa Birliği nin İşleyişine İlişkin Antlaşma Madde 118 in ilk iki paragrafında; AB Patenti nin ortak karar usulü çerçevesinde alınması (Konsey de oybirliği aranır), dil rejiminin de ayrı bir Tüzük ile düzenlenmesi öngörülüyor. Ne var ki, 10 Aralık 2010 tarihinde yapılan Rekabetçilik Konseyi toplantısı, tek tip patent ve dil rejimi konularında oybirliği sağlanmasının imkânsız olduğunu ortaya koymuştu. Bu noktadan hareketle, 12 üye devletin girişimiyle başlatılan güçlendirilmiş işbirliği sürecine İtalya ve İspanya dışında kalan tüm üye devletler taraf oldu ve 10 Mart 2011 tarihinde, güçlendirilmiş işbirliği usulü uyarınca AB Patenti üzerinde yasal süreç başladı. Güçlendirilmiş işbirliği mekanizması, üye devletlerin, belirli konularda bir araya gelerek, AB hukuku ve kurumları kapsamında hareket etmek şartıyla, politika geliştirmelerini sağlıyor. Böylece, Birliğin tamamı tarafından makul bir süre içerisinde oluşturulamayacak işbirliğinin belirli sayıda üye devletler arasında gerçekleştirilmesinin önü açılıyor. Avrupa Komisyonu da, 13 Nisan 2011 de söz konusu yöntem uyarınca yeni bir öneri kabul etti. Söz konusu öneri uyarınca AB çapında geçerli olacak tek tip bir patent sistemi öngörülüyor. Bu, ulusal patentlerin veya Avrupa patentinin yerini almayacak, onları tamamlayıcı nitelikte olacak. Dolayısıyla, tek tip patent tahsis edildiği andan itibaren, bu düzenlemeye taraf tüm üye devletlerde eşit etkiye sahip olacak. Müzakereleri tıkanma noktasına getiren dil rejimi konusunda; AB Patenti nin İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinde tahsis edilmesi öngörülüyor. Diğer AB resmi dillerinde yapılan başvurular da kabul edilecek ve söz konusu başvurular bahsedilen üç dile çevrilecek. Parlamento, oluşacak tercüme masraflarının asgari düzeyde tutulmasına öncelik veriyor. 14

15 Komisyon tarafından hazırlanan öneriye şu bağlantıdan ulaşılabilir: AVRUPA BİRLİĞİ NİN TİCARİ ANLAŞMALARINA İLİŞKİN SON GELİŞMELER AB ve Mercosur arasında müzakereler devam ediyor AB ve Mercosur (Arjantin, Brezilya, Uruguay ve Paraguay ülkelerinde oluşan Güney Ortak Pazarı) arasında serbest ticaret anlaşma müzakereleri 1995 yılında başlamış olmasına rağmen tarım konusu üzerinde bir anlaşmazlık sonucunda müzakereler 2004 yılında askıya alınmıştı. Altı yıllık bir sürenin ardından Mayıs 2010 da düzenlenen Altıncı AB-Latin Amerika ve Karayipler Zirvesi nde AB ve Mercosur yetkileri müzakereleri yeniden başlatma kararını vermişlerdi. Bu kapsamda, Montevideo şehrinde, 7 ve 11 Kasım 2011 tarihleri arasında AB ve Mercosur tarafından düzenlenen Yedinci Müzakere Turu nda önemli gelişmeler kaydedildi. Zirvede, anti-damping, telâfi edici ve koruma önlemlerine ilişkin genel ilkelere, hizmetler ve yatırımlara, menşe kurallarına ve gümrüğe ilişkin konular üzerinde anlaşmaya varıldı. Ancak tarım ve sanayi pazarlarına erişim konusunda halen bir uzlaşmaya varılamadı. AB ve Mercosur yetkileri bu konuları tekrar görüşmek üzere Mart 2012 te Brüksel de bir araya gelecekler. AB ve Hindistan arasında Serbest Ticaret Anlaşması na ilişkin yoğun teknik görüşmeler yapılıyor AB ve Hindistan arasında 2007 yılında başlayan Serbest Ticaret Anlaşması müzakerelerinde kritik bir noktaya gelindi. Avrupa Komisyonu yetkileri, Şubat 2012 de düzenlenecek AB-Hindistan Zirvesi nden önce bir anlaşmaya varmayı hedefliyorlar. Bu doğrultuda, Kasım ortasında başlayan teknik görüşmeler Aralık ayının ilk haftalarında da devam edecek. Müzakereler kapsamında, iki tarafın da kamu ihaleleri, hizmetler ve tarife dışı engeller gibi kilit konularda uzlaşmaları bekleniyor. AVRUPA SOSYALİSTLERİ PARTİSİ NİN (PES) 2011 KONGRESİ GERÇEKLEŞTİ Kasım 2011 tarihlerinde, Avrupa Sosyalistleri Partisi-PES in 2011 yılı Kongresi, Belçika nın başkenti Brüksel de gerçekleşti. Her yıl gerçekleşen ve küresel anlamdaki güncel siyasi, ekonomik ve kültürel konulara ilişkin çeşitli toplantılar, komiteler ve çalışma grupları oluşturan PES, bu yılki kongresinde de Arap Baharı, Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği ile Avrupa daki Ekonomik Kriz gibi güncel konuların tartışılmasına ev sahipliği yaptı. 15

16 Kongre nin açılışında Yunanistan Eski Başbakanı, PASOK Genel Başkanı Yorgo Papandreu da bir konuşma gerçekleştirdi. Papandreu, Avrupa daki mali krizin en önemli gerekçesinin derin bir demokrasi açığı olduğuna vurgu yaparken muhafazakar yönetim altındaki Avrupa nın rolünü ve potansiyelini kaybettiğini belirtti. Kongre nin Arap Baharı ile ilgili paneline konuşmacı olarak katılan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da kendisine sorulan Türkiye Ortadoğu daki ülkeler için bir rol model mi? sorusu çerçevesinde bir konuşma gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu konuşmasında Türkiye de demokrasi, ifade ve basın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliği konularında yaşanan gerilemeden bahsederek böyle bir Türkiye nin örnek olamayacağını ifade etti. Bunun yanında, kendilerinin rol model olmayı tabi ki de çok istediğini ancak, bugünkü koşullar altında Türkiye nin rol model olmaktan çok uzak durduğunu belirtti. Brüksel ziyaretinde Kılıçdaroğlu ayrıca, Avrupa Komisyonu nun Genişleme ve Komşuluk Politikası ndan Sorumlu Üyesi Štefan Füle ile de bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi ve AB nin çeşitli komitelerle daha fazla işbirliği içinde olmaya karar verdikleri açıklandı. Bunun yanında, PES Başkanı Sergei Stanishev de Cumhuriyet Halk Partisi ile PES in işbirliğinin artacağını ve Türkiye nin AB sürecini ve demokratikleşmesini destekleyen ortak bir bildirge yayınlayacaklarını belirtti. PES, AB nin 27 üyesindeki Sosyalist, Sosyal Demokrat ve İşçi Partilerinden toplam 33 tam üyeye, aynı zamanda, 12 ortak üyeye ve 5 gözlemci üye partiye sahip. Türkiye den de Cumhuriyet Halk Partisi ve Barış ve Demokrasi Partisi PES in ortak üyelerinden. AP AGRI KOMİTESİ KRİZDEKİ ÜLKELER İÇİN KIRSAL KALKINMA FONUNU ARTIRMA KARARI ALDI Avrupa Parlamentosu (AP) Tarım ve Kırsal Kalkınma Komitesi (AGRI) 24 Kasım daki toplantısında, Avrupa Mali İstikrar Aracı ndan kurtarma kredisi alan üye ülkelerin (Yunanistan, İrlanda ve Portekiz) ve Ödemeler Dengesi Mekanizması ndan yararlanan üye ülkelerin (Romanya ve Litvanya) kırsal kalkınma programları için AB den aldığı fonun tavan seviyesini geçici olarak artırmaya olanak sağlayan tasarıyı kabul etti. AP Sosyalist ve Demokratlar Grubu nun İtalyan Üyesi Paolo de Castro nun konuyla ilgili hazırladığı raporu kabul eden AGRI Üyeleri, Avrupa Tarım ve Kırsal Kalkınma Fonu nun (EAFRD) söz konusu ülkelerde, AB den kurtarma kredisi aldıkları dönem içinde yakınsama hedefine uygun olarak çok geri kalmış bölgelere ve Ege Denizi ndeki küçük adalara sağladığı fonları yüzde 95 oranında; diğer bölgeler içinse yüzde 85 oranında artırılmasını onayladılar. 16

17 De Castro Raporu nun Aralık tarihinde gerçekleşecek olan AP Genel Kurulu nda kabul edilmesi bekleniyor. AVRUPA KOMİSYONU KARADENİZ DE 2012 YILI AVLANMA KOTALARI İÇİN TEKLİFİNİ SUNDU Avrupa Komisyonu, 25 Kasım tarihinde, 2012 yılı için belirlediği Karadeniz de kalkan ve çaça balığı avlanma kotaları tasarısını açıkladı. Avrupa Komisyonu nun tasarısı, kalkan balığı kotasının yüzde 15 azaltılarak toplam avlanabilir kalkan balığı miktarını 74 ton olarak belirlenmesini ve Bulgaristan ile Romanya arasında eşit şekilde paylaştırılmasını öngörüyor. Çaça balığı kotasının ise 2011 seviyesinde ton olarak kalması ve Bulgaristan ile Romanya arasında sırasıyla yüzde 70 ve yüzde 30 olarak paylaştırılması öngörülüyor. Tasarının, Aralık ayında gerçekleşecek Tarım ve Balıkçılık Konseyi toplantısında üye ülkelerin tarım ve balıkçılık bakanları tarafından tartışıldıktan sonra karara bağlanması bekleniyor. AP BALIKÇILIK KOMİTESİ AB-FAS BALIKÇILIK ANLAŞMASI NIN UZATILMASINI ONAYLADI Avrupa Parlamentosu (AP) Balıkçılık Komitesi (PECH) 22 Kasım daki toplantısında, AB ile Fas arasındaki mevcut Balıkçılık Anlaşması nın Şubat 2012 nin sonunda kadar uzatılmasını onayladı. AP Liberal ve Demokratlar İttifakı Grubu nun Finlandiyalı Üyesi Carl Haglund ın Balıkçılık Anlaşması nın ekonomik, ekolojik ve yasal sebeplerden dolayı yenilenmemesini öngören raporu 12 hayır, 8 evet ve 1 çekimser oyla reddedilerek, AB-Fas Balıkçılık Anlaşması nın uzatılması kararı alındı. AB-Fas Balıkçılık Anlaşması Aralık 2011 tarihlerinde Strazburg ta yapılacak AP Genel Kurulu nda ele alınacak. Anlaşma, geçerli olduğu coğrafi alanın kesin sınırlarla belirtilmemiş olması ve 1975 yılından beri Fas ın işgali altında bulunan Batı Sahra kıyılarında da geçerli kabul edilmesi gibi nedenlerden dolayı eleştiriye maruz kalmıştı. AP Yeşiller Grubu Üyesi İspanyol Raül Romeva ise, birçok AP üyesinin İspanyol ve Fransız balıkçılık endüstrisinin çıkarlarını uluslararası hukukun ve Batı Sahra halkının çıkarlarının önüne koyduğunu belirtti ve anlaşmayı AB dış politikasında bir leke olarak nitelendirdi. 17

18 Anlaşma, 119 küçük çaplı tekne, tabansal avcılık ve ton balığı avcılığı için kota dağıtılmasına ve ek olarak AB balıkçı gemilerinin endüstriyel olarak sardalye, uskumru, istavrit ve hamsi türlerinden ton avlamasına olanak sağlayacak. Ayrıca, 22,6 Milyon Avro, Fas sularına erişim için ayrılacak. Yerel balıkçılık politikasının desteklenmesi ve sorumlu avlanmanın teşvik edilmesini sağlamak amacıyla da 13,5 Milyon Avro ek ödenek sağlanacak. 18