PET/CT POZİTİF SOLİTER PULMONER NODÜLLERE KLİNİK YAKLAŞIMIMIZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "PET/CT POZİTİF SOLİTER PULMONER NODÜLLERE KLİNİK YAKLAŞIMIMIZ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜREYYAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3. CERRAHİ KLİNİĞİ ŞEF: DOÇ. DR. CEMAL ASIM KUTLU PET/CT POZİTİF SOLİTER PULMONER NODÜLLERE KLİNİK YAKLAŞIMIMIZ ( UZMANLIK TEZİ ) Dr. ATTİLA ÖZDEMİR İSTANBUL (2008)

2 KISALTMALAR SPN: Soliter Pulmoner Nodül BT: Bilgisayarlı Tomografi MR: Magnetik Rezonans USG: Ultrasonografi HRCT: High Rezonans Computed Tomography PET - CT: Pozitron Emisyon Tomografisi FDG: Floro Deoksi Glukoz TNM: Tümör Nod Metastaz KHDAK: Küçük hücreli Dışı Akciğer Kanseri VATS: Video Asistans Thoracoskopic Surgery TTİİAB: Trans Torasik İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi

3 İÇİNDEKİLER SAYFA NO GİRİŞ VE AMAÇ 1 GENEL BİLGİLER 3 A. SOLİTER PULMONER NODÜL (SPN) TANIMI 3 B. ETİYOLOJİ 3 C.KLİNİK DEĞERLENDİRME 6 D. TANI 7 E. NODÜLLERİN RADYOLOJİK ÖZELLİKLE 17 F. SPN DE ALGORİTM 22 MATERYAL ve METOD 26 BULGULAR 29 TARTIŞMA 49 SONUÇ 54 KAYNAKLAR 55

4 ÖNSÖZ Göğüs Cerrahisi eğitiminde büyük katkıları olan Prof. Dr. Bülent ARMAN A, Eğitimimin ve tezimin tamamlanmasında büyük emekleri olan Klinik Şefimiz Doç.Dr. Cemal Asım KUTLU YA, Başhekimimiz ve 1. Göğüs Kliniği Şefi Uzm. Dr. Hatice TÜRKER E, Yine eski Başhekimimiz 1. Göğüs Cerrahisi Şefi Doç. Dr. Semih HALEZEROĞLU NA, Uzmanlık eğitimi sırasında değerli görüşleriyle bana her zamn yardımcı ve destek olan 2. Göğüs Cerrahisi Şefi Op. Dr. Ali ATASALİHİ, sayın Dç.Dr. Altan KIR ve Dç. Dr. İrfan YALÇINKAYA başta olmak üzere hastanemiz tüm Göğüs Cerrahisi uzman ve asistan doktorlarına, Rotasyonlarım sırasında ilgi ve katkılarını esirgemeyen; Hastanemiz III. Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Uzm. Dr. Armağan HAZAR a, Kartal Lütfi Kırdar Eğitim ve Aştırma Hastanesi 2. Genel Cerrahi Kinik Şefi Doç. Dr. Mustafa GÜLMEN e, Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Fuat BİLGEN e, Dr. Siyami Ersek Anestezi ve Reanimasyon Klinik Şefi Doç. Dr. Sevim CANİK e, Eski Heybeliada Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi EAH klinik şeflerinden Dç. Dr. Attila SAYGI,Uzm.Dr. Melahat KURUTEPE, Tezimin hazırlık aşamasında emeği geçen Op.Dr. Güven OLGAÇ, Op.Dr. Şenol ÜREK, Op.Dr. Alpay ÖRKİ, Op.Dr. Erdal TAŞÇI, Op. Dr. Halil ÇİFTÇİ, Op.Dr. M. Suat PATLAKOĞLU, Dr. Oral AKIN, Dr. Aysun MISIRLIOĞLU, Dr. Salih KADIOĞLU ve Dr. Tuğba COŞGUN başta olmak üzere hastanemizde çalışan tüm şef, uzman, asistan, hemşire ve personel arkadaşlarıma, Tüm eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman eksik etmeyen sevgili aileme ve eşim Ece Birce ÖZDEMİR e, sonsuz teşekkürler Dr. Attila ÖZDEMİR

5 GİRİŞ VE AMAÇ Soliter Pulmoner Nodül ler (SPN), uzun zamandan beri klinisyen ve radyologların ilgi odağı olmuştur. Belki de bu lezyonları bu kadar ilginç yapan, onların radyolojik özellikleri, geniş etiyolojileri ve en önemlisi de benign-malign ayrımında karşılaşılan zorluklardır. Herhangi bir nedenden dolayı çekilen göğüs grafilerinde, SPN ile karşılaşmak oldukça sık rastlanılan bir durumdur. Tüm göğüs grafilerinin % sinde SPN saptanabilmektedir(1,2). Bilgisayarlı tomografinin (BT) kullanımı sonrası SPN görülme sıklığı artış göstermeye başlamıştır(3). Amerika Birleşik Devletleri nde, her yıl yaklaşık yeni SPN olgunun saptandığı bildirilmektedir(4). Akciğer kanserleri, sıklıkla soliter bir akciğer nodülü veya fokal bir nonspesifik radyolojik opasite olarak bulgu verir. Özellikle spiral BT lerin devreye girmesi ile birlikte, semptomsuz akciğer nodüllerinin görülme sıklığı önemli oranda artmıştır(5). Bu nodüller malign olma potansiyelleri nedeniyle, son derece önem taşımaktadırlar Kalsifikasyon içermesi, düzgün sınırlı olması ve iki yıllık izlemde stabil kalması gibi radyografik özellikler, lezyonun selim karekterli olduğunu düşündürse de, bunun her zaman doğru olmadıgı ve çok önemli oranlarda selim-habis lezyonların radyolojik kriterler açısından örtüştüğü gösterilmiştir(6). Bu nedenle tesbit edilen akciğer nodüllerinin önemli bir kısmı, radyolojik olarak belirsiz tanımlamasına girmektedir. Bu aşamadan sonra sonra klinik öykü ve malignite riskide göz önüne alınarak, akciğer nodülü ya izleme alınır yada biyopsi ( Transbronşial veya transtorasik ince iğne aspirasyonu) gibi invaziv işlemlere gidilir. Ancak, gerek transbronşial, gerekse transtorasik biyopsiler ile her zaman kesin sonuç elde edilememekte ve soliter nodülü olan hastaların yarısından fazlası, gereksiz yere cerrahi girişime maruz kalmaktadır (5,7). 1

6 Tümör belirlemede kullanılan güncel yöntemlerden birisi de, pozitron emisyon tomografisidir (PET/CT). PET/CT, çeşitli farmösötikler aracılğıyla malign hücrelerdeki artmış metabolizma, protein sentezi ve hızlı hücre prolifersyonu gibi aktörleri ortaya koyarak onkolojik görüntülemeye çok etkin bi biyolojik bakış açısı getirmektedir. Günümüzde klinik PET/CT görüntülemede en sık kullanılan radyofarmosötik F-18 ile işaretli FDG( Florodeoksiglukoz) dir. Bir glukoz analogu olan FDG ile vucut içerisindeki glukoz metabolizması görüntülerek ölçülebilmektir. Tümör hücrelerinin, normal hücrelere göre daha fazla glukoz kullanmaları düşüncesiyle uygulanan bir yöntemdir. Akciğer kanserleri, sıklık açısından PET/CT uygulamalarının başında gelir. Gerek tanı ve tedavi planlama açısından, gerekse takipte PET/CT nin etkinliğini ortaya koyan yüzlerce araştırma vardır(8,9). Biz bu çalışmamızda konvansiyonel yöntemlerle doku tanısı konulamayan PET-CT de pozitif tutulum gösteren SPN li olgulara; kliniğimizin yaklaşımını, çıkan patoloji sonuçlarımızı, nodüllerin radyolojik ve PET/CT tutulum değerlerini hem kendi çalışma grubumuzda, hemde litaretürle karşılaştırdık. 2

7 GENEL BİLGİLER A. SOLİTER PULMONER NODÜL (SPN) TANIMI Soliter pulmoner nodül(spn) göğüs grafilerinde rastlantısal olarak görülen bir bulgudur. Tüm göğüs grafilerinin % sinde SPN saptanabilmektedir(1-3). Sınırları akciğerin kendisini çevreleyen dokudan net olarak ayrılabilen, tek, yuvarlak veya oval, çapı 3 cm veya daha küçük, birlikte atelektazi, adenopati veya plörezi gibi ek patoloji izlenmeyen, kalsifikasyon ve kavitasyonlar içerebilen lezyonlardır(1,2,5,10). Soliter pulmoner nodül, göreceli olarak ileri yaş hastalarda primer bir akciğer karsinomasını işaret edebilmektedir. Genel popülasyonda rutin radyolojik araştırmalarda tespit edilen SPN lerin % 5 i karsinom olarak rapor edilse de, 50 yaş üzeri hastalarda tespit edilen SPN lerin % 50 den fazlası karsinomadır(11). Ancak bu lezyonların geniş etiyolojik spektruma sahip olmaları nedeniyle, değerlendirilmeleri akciğer kanserinden farklılıklar gösterir. Yine ABD de yapılan diğer bir çalışmada, her yıl 52/ oranında yeni SPN vakası tespit edilmektedir(12). B. ETİYOLOJİ Pratik olarak SPN ler, malign ve benign lezyonlar olarak iki ana gruba ayrılır. Kendi arasında benign lezyonları da neoplastik ve non-neoplastik olarak iki alt gruba ayırmak mümkündür. Malign lezyonların büyük bir çoğunluğunu bronşiyal karsinomalar oluştururken, ikinci sıklıkta akciğer dışından kaynak alan metastazlar gelir. Stele ve arkadaşları, 887 vakalık rezeke edilen soliter pulmoner nodül çalışmasında tüm malign lezyonların %8 i ve tüm soliter nodüllerin %4 ünü metastatik tümör olarak tespit etmişlerdir(13).yayınlanan iki büyük seride SPN li 1298 hastanın 1048 inde (%80) malignite saptanmış ve bu malign olguların 940 ında bronkojenik karsinom tanısı 3

8 konmuştur(14,15). Çeşitli çalışmalarda farklılıklar göstermekle birlikte, SPN görünümündeki tek metastazlar etiyolojide % 5-10 gibi bir yer teşkil eder(16). Benign lezyonların önemli bir kısmını non-neoplastik olanlar oluşturur ki, bunlar arasında en sık rastlanan lezyonlar ülkeler arasında farklılık göstermekle birlikte tüberkülom, histoplazmozis ve sarkoidozdur. Benign lezyonların neoplastik olanları arasında ise hamartoma en sık rastlanan lezyon olarak başı çeker. Fein 3802 olguluk bir SPN çalışmasında % 5 oranında hamartoma tespit etmiştir(17). 4

9 Tablo 1. Soliter pulmoner nodül ayırıcı tanısı Neoplazmlar: Primer karsinoma Myoblastoma Hamortoma Miksoma Leiomyoma Timoma Endometriosis Bronşiyal karsinoid Yalancı Tümör Soliter metastaz Hibernoma Primer Sarkom Nörojenik tümör Skleroz Hemonjioma Lipoma Endometriozis Fibroma Plazmositoma Plevranın soliter fibröz tümörü İnflamatuar lezyonlar: Tüberkülom ve tüberküloz lezyonlar Histoplasmosis Coccidioidomycosis Cryptococcus Nonspesifik granuloma Kronik akciğer absesi Lipoid pnömoni Massif fibrozis Romatoid granuloma Mycetoma Parazitik lezyonlar : Malformasyonlar : Echinococcus granulosus Ascaris lumbricoides Dirofilaria immitis Arteriovenöz malformasyonlar Vasküler endotelyoma Sekestre segment Travmatik lezyonlar : Kistler: Hematom Bronkojenik Dermoid Perikardiyal Teratoma Pulmoner infarkt Yuvarlak atelektazi 5

10 C. KLİNİK DEĞERLENDİRME Klinik değerlendirme, hastaya ait risk faktörlerinin saptamasını amaçlanmalıdır. Soliter pulmoner nodüllerin, çoğunlukla asemptomatik olduğu, kontrol akciğer grafilerinde tesadüfen ortaya çıktığı bilinmektedir(13). Rezeksiyon uygulanmış primer akciğer kanserli bir hasta izleminde; ortaya çıkan bir SPN' nin, ikinci bir primer kanser olma olasılığı ne kadar yüksek ise, başka bir organ tümörlü hastadaki akciğer nodülünün, metastaz olasılığı da okadar yüksektir. Aynı şekilde, tüberküloz geçirmiş bir hastadaki SPN' nin tüberkülom olma olasılığı da o kadar yüksektir. Hastanın yaşı, sigara alışkanlığı ve başka organ kanseri varlığı, hastaya ait en önemli üç risk faktörüdür(4,18,19). Otuz yaşın altında, akciğer kanseri olasılığı düşük iken, yoğun sigara içen, ileri yaştaki bir erkekte bu olasılık oldukça yüksektir(19). Lillington, 48 yaşından sonra görülen SPN nin malignite riskinin arttığını söylemiştir (20). Periferik SPN'lerin genellikle asemptomatik olduğu bilinmektedir. Bazı yazarlar, SPN'lerin asemptomatik olmaları gerektiği, herhangi bir tanı koydurucu semptom taşımamaları gerektiğini bildirmektedirler(17). SPN'lerin klinik değerlendirmelerinde ilginç noktalardan birisi, incelenmekte olan bir akciğer kanserli hastada ya da ekstratorasik tümörü olan bir hastanın preoperatif çekilen kontrol akciğer grafisinde SPN' ye rastlanılmasıdır. Bu olgularda tümörün evresi, histolojisi ve diğer organlarda metastaz varlığının bilinmesi önemlidir. Başka organ kanseri öyküsü varlığında, SPN lerin malignite riski artmaktadır(21,22). Baş-boyun kanseri olgularının, yaklaşık %25'inin, sekiz yıl içerisinde akciğerlerinde ikinci primer lezyon ile müracaat ettikleri bilinmektedir. Yine baş ve boyun kanseri saptanan olguların çekilen kotrol grafilerinde tespit edilen SPN lerin % 76 sı primer akciğer kanseri, %9 u metastaz ve % 15 i benign lezyon tanısı almıştır. Aynı çalışmada diğer organ kanserlerinin varlığında primer akciğer kanseri tanılı SPN oranı, %24-58 olarak bildirilmiştir(22). Benzer şekilde adenokarsinom olduğu belirlenen bir hastada da primer odak açısından meme; kolon ve prostat akla gelmelidir(21). 6

11 Göğüs hastalıkları ile ilgili klinisyen ve cerrahları meşgul eden bir diğer birliktelik ise, senkron ya da metakron olarak tespit edilmiş, primer akciğer kanserine eşlik eden (ipsilateral, kontralateral) ve malign olduğu belirlenen SPN' dir. Nodül, ilk lezyonun metastazı olabileceği gibi ikinci bir primer tümör de olabilir. SPN saptanan bir olguda, eğer rutin sistemik değerlendirmeler negatif sonuçlanıyorsa, primer tümörün okült olup SPN' nin metastaz olma olasılığının %1'in altında olacağı bildirilmektedir(23). SPN değerlendirmelerinde, önceden çekilmiş bir akciğer grafisinin varlığı, tanıda çok yardımcı olabilir. Çok hızlı büyümeler enfeksiyon lehine olabileceği gibi, yaklaşık iki yıldır stabil olan SPN' ler benign lezyon lehine değerlendirilebilirler(24). D. TANI Soliter pulmoner nodüllerin(spn) gerek küçük olmaları ve gerekse geniş bir etyolojik spektruma sahip olmaları nedeniyle, çeşitli tanı yöntemleri kullanılmaktadır. 1. Klinik tanı yöntemleri: Balgam sitolojisi: SPN si olan olguların çoğu asemptomatiktir ve balgamın sitolojik incelemeleri sıklıkla negatiftir. Sitoloji, rezeksiyon planlanan olgularda sık uygulanan bir yöntem değildir. Bunun birinci nedeni non-skuamöz tümörlerde balgam sitolojisinin pozitifliliğinin düşük olmasının yanında, herhangi bir negatif sonuç; ilave ileri değerlendirmeleri engellemeyecektir. Yinede SPN tanısı içerisinde, balgam incelemesinin tanı değeri, malign lezyonlarda %10-20, en iyi koşullarda %30 civarındadır. Ancak hızlı sonuç vermesi ve invaziv olmaması nedeniyle tümüyle vazgeçilmemesi gerekir.(25) Bronkoskopi: Bronkoskopi de, SPN' lerin değerlendirilmesinde sınırlı bir katkı sahiptir. Baaklini ve arkadaşlarının yapmış olduğu 177 olguluk SPN serisinde, tüm olgulara bronkoskopi, fırçalama, irrigasyon ve transbronşiyal biyopsi yapılmış, malign olgularda %64, benign olgularda ise %35 sensitivite saptanmıştır. Ayrıca lezyonun lokalizasyonunun hiler 7

12 yada periferik oluşu, sonucu anlamlı şekilde etkilememektedir. Bu çalışmadan elde edilen bir başka sonuç ise; SPN'ler eğer 2 cm'den küçük ise bronkoskopinin başarısının daha da azaldığıdır(26). Bir başka çalışmada ise yöntemin duyarlılığı 1.5 cm den küçük lezyonlarda %10, 2-3 cm çaplı nodüllerde ise % olarak bildirilmiştir.(27) 2.Radyolojik yöntemler Radyolojik yöntemlerin başında düz akciğer grafisi (PA) ve lateral grafiler gelir. Önceki yıllarda popüler olan, konvansiyonel tomografiler yerini, günümüzde neredeyse rutin bir şekilde uygulanan bilgisayarlı aksiyal tomografilere (CT) bırakmıştır. CT ile nodüle ait özellikler belirlenir ve bunlar tanı koydurucu olabilir. Kalsifikasyonun lokalizasyonu ve şekli; benign veya malign lezyon açısından çok önemlidir. Santral kalsifikasyon ve "popcorn" tarzı kalsifikasyon, benign lezyonu düşündürür. Kalsifikasyonun derecesi de önemlidir ve benign lezyon lehinedir(30). Leef ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada, PA grafisinde kalsifikasyon görülmesi granülomlarda %39, hamartomlarda %34 bulunmuştur (31). CT'de dansitenin (HU). 164 ünitenin üzerinde oluşu, genelde benign lezyon kriteri olarak kabul edilmektedir. Benzer şekilde, kontrast öncesi ve sonrası çekimlerde, 20 HU üzerindeki dansite artışları malignite lehine değerlendirilmektedir. Bu yöntem ile yalancı negatif yanıt almadıklarını bildirmektedirler(32). Son zamanlarda yüksek çözünürlüklü tomografinin (HRCT), SPN'lerin değerlendirilmesinde daha duyarlı olduğu belirtilmiştir. HRCT ile lobülasyonun, spikülasyonun sınırlarının ve hava bronkogramının daha iyi saptanabildiği gösterilmiş ve SPN'lerin değerlendirmesinde rutin kullanımı önerilmiştir (32,33). Direkt Göğüs Radyografisi (PA): Son yıllardaki teknik gelişmelere karşın, düz göğüs radyografisi, göğüs hastalıklarının tanı ve tedavisinde hastalığın gelişimini ve tedavinin etkiliğini izlemekte, bu gün bile en önemli güncel görüntüleme yöntemidir(31). Ufak nodüllerin göğüs radyografisinde görülmesi ve değerlendirilmesinde çeşitli nedenler 8

13 yüzünden bazı zorluklar ortaya çıkar. Göğüs radyografisinden maksimum bilgiyi alabilmenin ve nodüllerin gözden kaçması olasılığını minimuma indirmenin iki önemli ve zorunlu gerekçesi vardır: -iyi teknik -eski filmlerle karşılaştırma. Resim 1: PA akciğer grafisinde SPN Küçük ve dansitesi düşük nodüllerin görülebilmesi için, radyografinin üstün kaliteli olmasını gerektirir. Bu amaçla 1960'lardan beri uygulanmakta olan yüksek kilovoltaj ( kv) tekniğinin kullanılması büyük fayda sağlamıştır. Bu teknikle kemiklerin dansitesi düşük olarak görüldüğü gibi mediastinal ve paraspinal yapılar, trakea, ana bronşlar ve karina belirli olarak görüntülenirler. Her ne kadar yüksek kv filmdeki kontrastı düşürürse de; kemiklerdeki kontrast azalması yumuşak dokununkinden daha fazla olduğu için nodülün algılanmasında istatistik olarak anlamlı bir artış olur.(33,34) Bilgisayarlı tomografi(bt): Bilgisayarlı Tomografinin, akciğerin çeşitli patolojik değişikliklerini göstermekte düz göğüs radyografisinden daha duyarlı olduğu artık kesinlikle 9

14 saptanmıştır(32) Son zamanda kullanılması gittikçe yaygınlaşan spiral BT de, özellikle 5mm veya daha küçük çaptaki nodülleri göstermekte, geleneksel BT' ye üstündür. Nodül kalsifikasyonlarının varlığı, özelliği ve dağılımı, hamartomların içerdiği yağ dokusu BT ile kesinlikle görüntülenir. İnce kesitler (1-3 mm) kalın kesitlere göre ufak kalsifikasyonları göstermekte üstünlük sağlar. Ayrıca BT nodülün bronşlarla olan anatomik ilişkisini belirler ve bronkoskopiste bir "yol haritası" çizerek yardımcı olur. Yalancı nodülleri gerçeklerinden ayırmakta da BT çok önemli rol oynar(20). Düz akciğer radyografilerinde düşük dansiteli ve kenarları belirsiz ve düzensiz olan nodüllerin boylarını ölçmek ve takip edilen hastalarda iki muayene arasındaki boy farkını kesin olarak belirlemek kolay olmayabilir. Bu gibi hallerde BT nodülün gerçek boyutunu saptamakta tek yöntemdir. Kontrast verilerek yapılan geleneksel ve spiral BT'de habis nodüllerin dansitelerinin HU arasında (ortalama 40 HU) arttığı ve selim nodüllerden güvenilir şekilde ayırdedilebildiği, yöntemin duyarlılığının %98 ve özgüllüğünün %73 olduğu gösterilmiştir(5,24). Resim 2: Bilgisayarlı Tomografi kesitinde SPN görünümü 10

15 PA grafi, konvansiyonel BT yada yüksek rezolüsyonlu BT de tanımlanan özel kalsifikasyon tipleri (santral nidus, laminar tabakalar, patlamış mısır), soliter metastatik bir tümördeki kalsifikasyonda olduğu gibi oldukça nadir durumlar dışında, benign bir nodülü gösterir. Diğer tarafta ise egzantirik kalsifikasyon herhangi bir nodülün benign olduğu yönünde güven vermez(24,34) Siegelman ve arkadaşları, lezyonun malign veya benign oluşunun kararlaştırılmasında, lezyon dansitesinin BT ile değerlendirilmesini önermişlerdir. Benign inflamatuar lezyonlar, mikrokalsifikasyonlar nedeniyle yüksek dansiteye dolayısıyla yüksek HU (Hounsfield numbers) sahiptirler(30). Bunun yanında malign lezyonlar mikrokalsifikasyon yokluğu nedeniyle düşük dansiteye sahiptir. Her ne kadar Siegelman ve arkadaşları BT ile birçok soliter periferal pulmoner nodülün natürünü belirlemeyi başarmışlarsa da, Swett ve arkadaşları gibi diğer araştırıcı gruplar benzer sonuçlara ulaşamamışlardır. Bu problemin üstesinden gelebilmek için Zerhouni ve arkadaşları, özel bir akciğer nodül similatörü vasıtasıyla herhangi bir tarayıcıya uygulanan standart bir referans geliştirmişlerdir(35). Böylece ölçümler doğru olarak çoğaltılmalı ve nodüller referans ile karşılaştırılabilmelidir. Ward ve arkadaşları CT taraması için, bir referans olarak hayali nodül kullanımını rapor etmişlerdir. Bu çalışma gurubu, periferik pulmoner nodüllü 50 hastalık bir seride yaptığı çalışmada, nodül dansitesinin fantom nodülden fazla oluşunu benign bir kriter olarak bulmuşlardır. Bu çalışmadaki 20 hastanın sadece biri standart rodyografik benignite kriterine sahipti. Bu gurupta yapılan uzun takiplerde gözden kaçmış bir tümör bulgusu yoktu(36). Bununla beraber Zerhouni ve arkadaşlarının önerdiği gibi, 185 HU e sahip referans bir fantom nodül kullanan Swensen ve arkadaşları, benign olarak tanı konulan 85 nodülden 10 nunun sonradan malign tümör olduğunu göstermişlerdir(34). Tümör dansitesinin belirlenmesine ek olarak 2 cm ve daha aşağı çapa sahip nodüllerde 1-1,5 mm kesit alınabilen HRCT ile, aynı zamanda kalsiyum içeriğinin belirlenmesinde olduğu gibi nodül ile nodüle komşu parankim arasındaki ilişkiyi kesin olarak saptamak mümkündür. Siegelman ve arkadaşları, lezyonda yağ dansitesi içeren bir alan olduğunda lezyonun benign hamartoma olabileceğini işaret etmişlerdir. 11

16 Yüksek Çözünürlüklü Bilgisayarlı Tomografide(HRCT) nodül dansitometrisi, muhtemel benign olduğu düşünülen lezyonun benignitesinin teyid edilmesinde faydalı bilgiler verir. Nodülün %10 nundan fazlasında kalsifikasyon olmalı, ve kalsifikasyon santral, difüz, laminer yada patlamış mısır gibi simetrik dağılım göstermelidir(30). Zwirewich ve arkadaşları, kenar ve iç kompozisyon gibi HRCT nin diğer karakteristikleri açısından benign ve malign lezyonları karşılaştırdılar. Şonuçta benign lezyonların %87 sinde ve malign lezyonların %58 inde kenar belirsizliği olduğunu, sırasıyla hava bronkogramı, kavitasyon, veya tümör nekrozunun malign lezyonların %25 inde ve benign lezyonların sadece %9 unda olduğunu tespit ettiler(32). Kenar tartışması, lobülasyon, ve inhomogenasyon daha sık bir grup olarak malign lezyonlarda saptandı. Bu belirtilen özelliklerden hiçbiri kesin sınırlarıyla malign lezyonu benign lezyondan ayırmasa da, birkaçının aynı zamanda bir lezyonda olması kuvvetle maliniteyi düşündürür(23). Transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi: Görüntüleme yöntemlerinde, biyopsi iğnelerinde ve sitopatolojideki gelişmeler yanında artan tecrübe, Transtorasik İnce İğne Aspirasyon Biyopsisinin (TTİİAB), SPN' lerdeki yerini güvenilir hale getirmiştir. Calhoun ve arkaşlarının yapmış oldukları 110 olguluk bir çalışmada, benign ya da malign lezyon olduğu saptanan SPN' lerde % 99 cevap alınmış, %81'lik güvenilirlik saptanmıştır(28). Yine Siegelman ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada, tanı konulamayan TTİİAB lerin 1/3 ünde maligniteye rastlandığından, ideal bir TTİİAB sensivitesinin %90-97 aralığında olması gerektiği bildirilmiştir(29). Soliter pulmoner nodüllerde TTİİAB için diğer bir görüş ise, bronkoskopik olarak ulaşılamayan olgulara TTİİAB'nin yapılmasıdır(11). Bilindiği gibi TTİİAB'nin klasik komplikasyon yanında, hava embolisi ya da iğne traktüsünde tümör seeding gibi tartışmalı komplikasyonları da vardır. Klasik komplikasyonlar içerisinde pnömotoraks %15, hemoptizi %5 oranında tarif edilmektedir. Trans torasik ince iğne aspirasyon biyosisinin yalancı negatifliğinin %5 civarında olduğu bildirilmektedir(28) Yine de SPN' lerde TTİİAB'nin yeri 12

17 tartışma konusudur. Bazı olgularda elde edilen malign hücrenin tipi, cerrahi sonuçlarla uyuşmayabilir. Hücresel boyutta güvenilirlik, squamöz hücrelerde %90 iken adenokarsinomlarda %70, büyük hücreli karsinomlarda %50, küçük hücreli karsinomlarda ise %100'dür(7,11). Soliter pulmoner nodüllerin, TTİİAB' de tartışılan durumu, patolojik değerlendirmelerde malign hücrelerin görülmediği ve spesifik benign bir tanımlamanın yapılamadığı olgulardır. Bu olgular, düşük malignite olasılığı altında klinik ve radyolojik olarak takip edilebilirler. Eğer alınan aspirat yeterli ise, takip daha güvenli olabilir. Diğer taraftan iki ya da daha fazla yerden alınan, yeterli miktarda dokunun patolojik tetkiki negatif ise, malign olasılığı düşüktür. Bu tür olgularda enflamatuar hücrelerin, histiyositlerin ya da dev hücrelerin varlığı, negatif TTİİAB'nin güvenini arttırır. Yüksek malignite şüpheli olgularda TTİİAB negatifliği ihmal edilebilir(11,28). Magnetik rezonans görüntüleme (MRI): Akciğerin parankim hastalıklarında, özellikle nodüllerin değerlendirilmesinde MR'ın bir rolü yoktur. Mediasten nodlarının gösterilmesinde de MR' ın, BT'ye üstün olmadığı saptanmıştır(37). Yine Amerikan Göğüs Hastalıkları Derneği (ACCP) nin 2003 yılında SPN ye yaklaşım konusundaki önerileri içerisinde, bazı özel durumlar dışında, SPN li olgularda MR incelemesi gerkmezdir şeklindedir(38). Pozitron Emissyon Tomografi (PET/CT): Tümör belirlemede kullanılan güncel yöntemlerden birisi de, pozitron emisyon tomografidir (PET/CT). Tümör hücrelerinin, normal hücrelere göre daha fazla glukoz kullanmaları düşüncesiyle uygulanan bir yöntemdir. 2 flourine-18 flouro- 2-deoxyglucose (FDG)'un dokulardaki metabolik aktivite artışının tespiti esasına dayanır. Bütün malign hücrelerde olduğu gibi akciğer kanserlerinin büyük çoğunluğunun, glikoza affinitesi yüksektir. Skuamöz ve büyük hücreli kanserler en fazla FDG biriktiren tiplerdir. Adeno kanserler, özellikle iyi diferensiye olanlar daha az tutulum 13

18 gösterirler. Bonşialveoler ve karsinoid tümörler düşük glukoz affinitesi gösteren ve FDG- PET/CT imajlarında yanlış negatif sonuçlara yol açabilen tümör tipleridir(39). FDG-PET/CT görüntüleri, öncelikle vizüel olarak değerlendirilir. Bu değerlendirmede normal biyo dağılım dışında geri plan ve çevre doku aktivitesine göre artmış FDG tutulumu gösteren odaklar, malignite şüpheli olarak yorumlanır. Ayrıca semi kantitif değerlendirme için maksimum standart uptake değeri (SUD max) adı verilen bir parametre kullanılır. Bu arada ilgili birim alandaki aktivite miktarı enjekte edilen doza ve hastanın vucut ağırlığına göre normalize edilerek, sayısal bir indeks oluşturulur. SUDmax değerinin 2.5 ve üzerinde olması akciğer ve mediasten lezyonlarında malignite olasılığını arttırır(39,40,41). Bir çok seride PET/CT ile, fokal akciğer lezyonlarında malign-benign ayrımı açısından yüksek doğrulukta neticeler alınmış ve önemli oranlarda gereksiz invaziv işlemler önlenerek, toplam tıbbi giderlerde azalımlar sağlanmıştır(42,43,44). Bu konuda gould ve arkadaşlarının yapmış olduğu geniş bir meta-analitik değerlendirmede fokal akciğer lezyonlarında (n=1474) FDG-PET in duyarlılığı %83-100(ortalama=%96), özgürlüğü ise % (ortalama %73,5) bulunurken ; sadece 3 cm den küçük pulmoner nodül (n=450) ele alındığında PET/CT in duyarlılığı ortalama %93,9 özgürlüğü %85,8 (40). Bu meta-analiz çalışmasında da görüldüğü gibi PET/CT %100 doğruluk veren bir yöntem değildir. Bunun nedeni, malign olmadığı halde yüksek metobolik aktivite gösteren ve dolayısıyla PET/CT de yanlış pozitif sonuçlara yol açan inflamatuar akciğer opasiteleri ile yanlış negatif sonuçlara neden olabilen düşük glukoz affiniteli tümörlerdir. Ayrıca PET/CT in sınırlı uzaysal çözünürlüğü nedeniyle 1 cm den küçük lezyonlardan (özelliklede <6 mm) yanlış negatif sonuç oranı artmaktadır. Yanlış pozitif ve negatif sonuçlarından dolayı fokal pulmoner lezyonlarda, PET/CT in klinik kullanımı konusunda tam bir görüş birliği oluşmamıştır. Bazı klinisyenler her fokal akciğer lezyonunda PET/CT değerlendirmesini tercih ederken, bir çoğu ise invazif girişimin, hastada oluşturacağı risk durumuna ve malignite olasılığına göre daha titiz hasta seçimini önermektedir. Buna göre çok düşük veya yüksek malignite olasılığı 14

19 taşıyan hastalarda PET/CT önerilmezken, özellikle 1 cm den büyük lezyonlarda PET/CT ile değerlendirilmesi önerilmektedir(39). Resim 3:PET-CT de SPN görünümü. 15

20 PET/CT pozitif olgularda, malignite olasılığı için, biran önce biyopsi ve/veya rezeksiyon planlamak gerekirken, PET/CT negatif olgularda nispeten rahatlayıp bekle gör politikası ile radyolojik izlem önerilmektedir. Nitekim diğer bütün rutin yöntemlere FDG- PET/CT in ilave edilmesi hastaları cerrahiye gönderme oranında ortalama %15 azalma olduğu bildirilmektedir(44). Son çalışmalarda malign orijinli SPN' lerde PET' in sensitivitesi %95, spesifitesi %80 olarak bildirilmektedir(30). PET'in benign lezyonlarda ve inflamatuar proçeslerdeki yalancı pozitifliği, hala bir dezavantajdır. Bir başka çalışmada PET in benign lezyonlarda duyarlılığı %96 ve spesifitesi %88 olarak bulunmuştur.(45). PET' in, SPN' lerdeki belki de en önemli endikasyonu, birlikte karşı akciğer lezyonu olan hastalar ya da daha evvel pulmoner veya ekstrapulmoner malignitesi olan hastalarda primer/metastaz ile benign lezyonların ayırımıdır. 3. Cerrahi tanı yöntemleri Yukarıda sıralamaya çalıştığımız klinik değerlendirmeler ve radyolojik tetkikler sonucunda tanı konulamıyorsa ve maligniteye ait şüpheler devam ediyorsa, invaziv yöntemler uygulanabilir. Herhangi bir meçhul soliter periferal nodül bening olduğu şüphe götürmez bir şekilde ispatlanmadıkça çıkarılmalıdır(46). Video assiste torasik cerrahi. (VATS): VATS, 1990'larda hızla göğüs cerrahisi pratiğine girmesiyle, diğer endikasyonlarının yanısıra, periferik SPN için önemli bir tanısal yöntem olmuştur. VATS tanısal amaçla, periferik 2 cm veya daha küçük, viseral plevrayayakın lezyonlar için idealdir. Peroperatif frozen section ile alınacak sonuca göre işlem belirlenir. Benign lezyonlarda ve metastazlarda işlem sonlandırılır. Düşük grade malign tümörlerde her ne kadar VATS ile wedge rezeksiyonun yeterli olabileceği belirtilmekte ise de, lenfatik örnekleme ile birlikte anatomik segmentektomi uygulaması daha uygun bir yaklaşımdır. Bronş karsinomlarında ise torakotomi veya VATS ile lobektomi ve/veya segmentektomiye tamamlanmalıdır. Herhangi bir takip yapılmaksızın, daha evvel akciğer 16

21 yada akciğer dışı, kanser operasyonu geçirmiş olguların takiplerinde saptanan SPN'ler, uygun lokalizasyonda ise VATS adayıdırlar(46,47). VATS, morbidite ve mortalitesi düşük etkinliği yüksek bir yötem olup ilk düşünülmesi gereken cerrahi yöntemdir(48,49). Jimenez ve arkadaşları, 209 SPN olgusunu içeren serilerinde, VATS ın özgüllüğünü %100, morbidite oranını %9.6 ve mortalite oranını %0.5 olarak rapor etmişlerdir(46). Santambrogio ve arkadaşları, VATS ve torakotomiyi karşılaştırdıkları çalışmalarında, SPN tanısında, VATS ın torakotomi kadar etkin olduğunu, hastaya daha az rahatsızlık verdiğini ve daha kısa bir hastanede kalış süresi sağladığını bildirmişlerdir (47). Torakotomi: Torakotomi, tümör risk grubunda, tanı konulamayan, malignite şüphesi gösteren büyüdüğü saptanan SPN' ler için, vazgeçilmez invaziv bir tanı ve tedavi yöntemidir. Lezyon 2 cm den büyük veya lobun derininde lokalize ise torakotomi yaklaşım tercih edilmelidir. Kolaylıkla ve tam olarak tanı amaçlı wedge eksizyon yapılamayacak bir nodül varlığında yada McCathy ve arkadaşlarının önerdiği gibi nodül ince iğne aspirasyonu ile tam anlamıyla yorumlanabilecek örnekleme yapılamadığında patolojik tanısı olmasa bile segmentektomi veya lobektomi kabül edilebilir prosedürler olabilir demişlerdir(50). E. NODÜLÜN RADYOLOJİK ÖZELLİKLERİ Nodülün Büyüme Hızı ve Stabilitesi: Tıbbi görüntülemenin her dalında, eski filmlerle yenilerinin karşılaştırılması, tanıda ve hastalığın doğal gelişimini izlemede, tedaviye verdiği cevabı izlemekte çok önemli rol oynar. SPN ler çoğunlukla sferik görünümlü olduklarından volümleri 4/3πr³ formülü ile hesaplanır. Nodül çapında %25' lık bir artış olması, SPN volümünün iki katına çıkması anlamına gelir. Bu hacim artışı için gerekli süre Duobling time olarak tanımlanır(23). Daha önceki radyografilerle karşılaştırıldığında, 2 yıl ve daha uzun sürede nodülde büyüme olmaması nodülün benign olduğu düşündürür(14,51). 17

22 Çok nadir olarak bazı malign nodüllerin de bu tarzda davranabildiği rapor edilmiştir. Eğer nodülde büyüme varsa, volümün iki katına çıktığı doubling time tespit edilmelidir. 1 ve 2 cm çaplarındaki iki nodülün sırasıyla çaplarındaki 3mm ve 5mm lik artış völümde yaklaşık iki kat artış meydana getirir. Duobling time benign SPN lerde 30 günden kısa veya 450 günden uzun; malign SPN lerde sıklıkla arasında bir değer gösterir(31). Bazı yazarlar benign ve malign lezyonların ayrımında Duobling time için günü kriter olarak almaktadırlar(5,16). Mayer in raporuna göre, 80 günden az doubling time sahip olan malign nodüllerde prognozun kötü, 150 günden fazla doublig time a sahip malign nodüllerin ise daha iyi bir prognoza sahip olduğu belirtilmiştir (52). Genel olarak, 1 ayla 2 yıl içinde hacmi iki katına çıkan nodüller habistir (diğer bir deyimle hacmi 1 aydan önce ya da 2 yıldan geç olarak iki katına çıkan nodüller selimdir). Pek çok ayrıntıları olmasına ve iki grup arasında çakışmalar bulunmasına rağmen bu pratik kural nodüllerin değerlendirilmesinde, çok yararlı olmakta ve sıklıkla kullanılmaktadır(6). Tek muayenede göze çarpmayan bir bulgu, önceki filmle beraber incelendiğinde daha kolaylıkla algılanabilir. Bu da eski filmlerle, eğer varsa yenilerinin karşılaştırılarak okunmasının önemini bir başka açıdan daha göstermektedir. Çapının 1 santimetreden küçük ve dansitesinin az oluşu, kostalar ve diğer kemikler ya da kalp, aorta arkı, diafragma gibi yumuşak dokular veya hilus tarafından örtülmesi, periferde yer alması nodülün gözden kaçmasının en sık görülen nedenleridir. Apekse yakın sağ ve sol paratrakeal bölgeler, apekslerde sadece küçük lezyonların değil, bazen 3-4 cm boyundaki lezyonların bile kolaylıkla gözden kaçabileceği alanlardır. Radyografide nodülü algıladıktan sonra, bulguyu pulmoner arter dallarıyla ilgili yalancı bir görüntü olarak kabul etmek ya da kemiğe ait bir dansite olduğunu düşünerek, yanlış hüküm vermekte olağan hatalardandır. En sık yapılan hatalardan biri de, ufak ya da kesin olmayan bir bulguyu önemsememek, "her halde eski bir granülom olsa gerek" veya "kansere benzemiyor" gibi bilimsel bir esasa dayanmayan kararlar vermektir. İlerde de görüleceği gibi tipik iki bulgunun (selim tabiatlı nodüllere özgü kalsifikasyonlar ve hacminin iki katına çıkma hızının 1 aydan kısa ya da 2 yıldan uzun olması) dışında, bir nodülün selim tabiatlı olduğunu kesin olarak radyografide saptamak mümkün değildir. Bu tür hatalardan kaçınmak için her şüphe edilen nodülü veya nodüle 18

23 benzeyen her ufak ya da büyük dansiteyi çok ciddiye almak, nodül olup olmadığını kesin olarak saptayana kadar uğraşmak ve nodül olduğuna karar verilen lezyonların da selim veya habis olduğunu eldeki bütün verileri kullanarak tespit etmek gerektir. Damarlarla ilgili ve diğer yalancı nodüller oblik filmlerle, eski radyografilerle karşılaştırarak veya gerekirse BT yapılarak incelenmelidir(24,34). Yukarda belirtilen akciğer damarlarıyla ilgili yanlış pozitif bulguların yanında deri üzerindeki benler, nörofibromlar, yağ kisti, meme başı, meme veya koltuk altında ya da göğüs kafesinin yumuşak dokularındaki kalsifiye odaklar, kostalarda osteoblastik kemik adacıkları, kosto-kondral birleşme yerleri, plevral plaklar veya kalsifikasyonlar, uzun saç ya da hastanın üzerindeki giysilere bağlı yalancı görüntüler akciğer nodülünü taklit edebilirler(19,34) 1. Nodülün kenar özellikleri Nodülün boyutu: Nodül çapının artması, malignite riskinin yükselmesine yol açar. Benign SPN lerin %80 den fazlası 2 cm den küçük çapa sahiptir (19). Kalsifikasyon içermeyen 1 cm den küçük çaplı nodüllerin değerlendirildiği üç ayrı çalışmada benign SPN oranı %64, %71 ve %92 olarak rapor edilmiştir (30,37,53). Malign nodüllerin %15 i, 1 cm den, %42 si ise 2 cm den daha küçük çaptadır (14). Nodül çapında 1 cm lik artış ile malignite riskinde %13 oranında yükselme olduğu bildirilmiştir (21). Nodülün şekli: Kenarları düzensiz, şekli tam yuvarlak olmayan (eliptik vb) veya lobüler nodüllerin, karsinom olma ihtimali yüksekse de selim ve habis lezyonları birbirinden ayırt etmekte, nodülün şekli her zaman güvenilir bir bulgu değildir. Örneğin karsinomların %37'si yuvarlak olarak bulunmuştur. Buna karşın çizgisel veya üçgen şeklindeki nodüller selim olurlar. Nodülün lobüle oluşu genelde kanser olasılığını kuvvetlendirirse de granülom ve benzeri gibi selim lezyonlarda da lobülasyona rastlanabilir ve habis lezyonları, selim olanlardan kesinlikle ayırmaya yeterli değildir(32,33,54). Nodülün kenarları: Genel olarak selim nodüllerin sınırı keskin ve düzenli, habis nodüller ise sınırı belirsiz ve düzensiz olarak görülürse de, karsinomların %1l'inin kesin hatla 19

24 çevrilmiş olduğu gösterilmiştir. Buna karşın selim nodüllerin de kenarları düzensiz olabilir(30). İğsi uzantılar: Ufak, kılcal çizgilerden uzun ve kalın çizgilere kadar (korona radyata) değişik görüntüde olabilir. Bu uzantılar düzensiz fibröz, yerel lenfanjitik metastaz ve tümör infiltrasyonuna bağlı olabilir ve selim lezyonların % 55'inde ve habis lezyonların % 87'sinde görülmüştür(33,54). Kuyruk işareti ve plevral çekilme: Nodülün kenarından plevraya doğru giden ve sikatrise bağlı çizgisel uzantılara kuyruk işareti adı verilmiştir. Önceleri bunların kansere özgü oldukları ve çift kuyruğun (tavşan kulağı bulgusu), alveol hücreli karsinomlara özel olduğu sanılmışsa da, metastazlarda ve selim nodüllerde de görülebileceği saptanmıştır. Aynı şekilde nodülü plevraya birleştiren bu uzantıların, sıklıkla plevrayı içeri doğru çektiği eskiden beri gözlemlenmiş ve bu plevral çekilmenin kansere özgü olduğu sanılmışsa da bu iddianın da doğru olmadığı ileriki yıllarda gösterilmiştir. Nitekim plevral çekilme selim nodüllerin %27'sinde ve habis nodüllerin ise ancak %58'inde bulunmuştur (33,54) 2. Nodülün iç görünümü Homojen: Selim nodüllerin %55'i ve habis nodüllerin %20'si homojen olarak görüntü verirler(1). Heterojen: Sabun köpüğünü andıran görünüme ya da lezyon içinde ufak kistik alanlara bronşioloalveolar, epidermoid kanserlerde ve bazan lenfomalarda rastlanır. Bronşioloalveolar kanserlerdeki kistik alanların kavite olmayıp tümör tarafından etrafı çevrilmiş amfizematöz/kistik yapılardan oluştuğu histolojik olarak gösterilmiştir. Selim nodüllerin de %9' unda bu tür görüntüler vardır. Nodülün ortasında gelişen ve bronşa henüz açılmamış nekroz da nodüle heterojen görünüm verir. Hamartom gibi çeşitli dokulardan, özellikle yağ dokusu ve solid kısımlardan oluşan lezyonlar da heterojen görünümdedirler(1,5,23). 20

25 Hava bronkogramı: Nodülün içindeki bronşlarda bulunan havadan oluşur. Nodüle heterojen bir görünüm verebilir. Kesit düzeyine paralel yöndeki bronşlar uzun ve dallanan yapılar olarak görülürler. Önceleri alveol hücreli karsinoma özgü bir bulgu olduğu sanılmışsa da, sonradan akciğer kanserinin her hücre tipinde gözlenebileceği ve kanserin hücre tipleri arasında ayırıcı tanıda yardımcı olamayacağı gösterilmiştir. Hava bronkogramı selim nodüllerde de, özellikle iltihabi olanlarda, görülebilir(5,23). Kavitasyon: Kavitasyon, malign ve benign SPN lerde görülebilen bir bulgudur(24). İnce ve düzgün duvarlı kaviter lezyonlar genellikle benign, kalın ve düzensiz duvarlı kaviter lezyonlar genellikle maligndir. Kavite duvar kalınlığının artması ile nodülün malign olma olasılığı artmaktadır. Duvar kalınlığı 4mm veya daha az olduğunda nodüllerin %95 i benign iken, duvar kalınlığı 5-15 mm arasında olan nodüllerin % 72.7 si benigndir. 16mm veya üzerinde duvar kalınlığına sahip kavite varlığında nodüllerin % 84.2 sinin malign olduğu bildirilmiştir(1,5,45). Lobülasyon: Çoğunlukla habis nodüllerde görülen lobülasyon tümörün kenarlarının her noktada aynı hızda büyümemesi sonucu gelişir. Tüberkülom ve hamartom gibi benign SPN lerin de %25 inde lobülasyon görülebilir(20,32). Kalsifikasyon: Benign ve malign SPN ler için çeşitli kalsifikasyon paternleri tanımlanmıştır. Benign kalsifikasyon paternleri difüz solid, laminer, santral ve popcorn olmak üzere dört grupta sınıflandırılır. İlk üç tip, tüberküloz ve histoplazmoz gibi granülomatöz hastalıklarda görülürken, popcorn tipi kalsifikasyon hamartomlar için tipiktir(24,29,31). Benign nodüllerin %38-63 ü kalsifikasyon içermez (23). Difüz amorf, ekzentrik ve nokta kalsifikasyonlar ise sıklıkla malign nodüllerde görülen kalsifikasyon çeşitleridir (20,24,28). Nodülle bronş arasındaki ilişki: Nodüle giden ya da nodülün çevresinde bulunan bronşlarla, nodül arasındaki ilişki bronkoskopi sonucunu etkilemesi ve bronkoskopiyle iğne 21

26 biyopsisi arasında seçim yapmaya yardım etmesi bakımından önemlidir. Bu ilişki 5 değişik şekilde olabilir. 1) Bronş tümör tarafından tamamen tıkanmıştır, 2) Bronş tümörle çevrilmiş ve tümörün içinde kalmıştır, 3) Tümör bronşa dıştan baskı yapmıştır, fakat bronş lümeni açıktır, 4) Tümöre doğru giden bronşun duvarı kalınlaşıp, lümeni düzgün şekilde daralmıştır, 5) Tümöre doğru giden bronşun duvarı kalınlaşıp, bronş lümeni düzensiz şekilde daralmıştır. Bronkoskopi en iyi sonuçlarını bronşun tümör tarafından tıkanmış olduğu veya tümörle çevrilip tümör içinde kalmış olduğu olgularda vermektedir. Diğerlerinde ise iğne biyopsisi daha iyi sonuçlar verir(27). F. NODÜLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE KULLANILACAK ALGORİTM Yukardaki açıklamalar kısaca şöyle özetlenebilir: Granülom ve hamartomlar için tipik olan kalsifikasyonlar tanısaldır. Homojen görünüm, kesin hudut, 2 santimetre veya daha altındaki çap, nodülün selim olduğunu düşündürür. Özellikle nodülün iki yıl veya daha uzun sürede büyümemiş olması selim nodüller için güvenilir bir kriterdir. Bu bulguların iki veya daha çoğunun bir arada oluşu bu ihtimali daha da kesinleştirir(6). Buna karşılık 3 santimetreden büyük, heterojen, iğnesel çıkıntıları ve plevraya uzantıları olan, önceki radyografilerde görülmeyen veya 1 ayla 2 yıl arasında büyüme gösteren nodüller, aksi ispatlanıncaya kadar, malign olarak kabul edilmelidir. Bu olasılık uzun yıllar sigara içen amfizemli hastalarda, özellikle büllerin kenarında yer alan nodüllerde daha da yüksektir(1,24,40). Elimizdeki görüntüleme yöntemleri ve kullandığımız kriterler, tek akciğer nodüllerinin selim veya habis olduğuna kesinlikle karar vermekte her zaman yeterli değildirler. Bu yüzden nodüllerin büyük çoğunluğunun karakteri, her olguda kesinlikle belirlenemez. Bu nedenle radyolog, nodülleri kriterlere çok sıkı bağlı kalarak bir elemeden 22

27 geçirdikten sonra, mümkünse ya kesinlikle selim veya habis olarak ayırmalı, bu iki gruba giremeyenleri de niteliği bilinmeyenler grubuna sokmalıdır. Bu üçüncü gurup nodüllerin büyük bir çoğunluğunu kapsar ve kesin tanıya ulaşmak için diğer tanı yöntemlerine başvurmayı gerektirir. Aşağıda taslağı sunulan algoritm tek nodüllerin tanısında genel olarak uygulanmaktadır. Bu algoritmin iki büyük amacı, gereksiz ameliyattan ve yanlış negatif sonuçlardan kaçınmaktır. Balgam sitolojisi, bronkoskopi ya da iğne biyopsisinden kanser sonucu alınamayan olgularda, tüberküloz, lenfoma, vaskülit vb gibi, spesifik bir patolojik bulgu olmadığı sürece, kanser ihtimalinin ortadan kalkamayacağı daima hatırda tutulmalıdır. Zira kanserin varlığını saptamayan ama spesifik bulgu da göstermeyen incelemeler kanser ihtimalini ortadan kaldırmış sayılamazlar. Bu durumda muayeneyi tekrarlamak veya başka bir yöntemle araştırma yapmak, bunlardan da kesin sonuç alınamazsa açık biopsi ya da segmental rezeksiyon, lobektomi gibi radikal bir yönteme başvurmak gerekir. Hasta seçimi ve böyle bir lezyonun tanımlanmasındaki farklılıklardan dolayı lezyonların benign malign oranları, çeşitli serilerde farklılıklar gösterir. Genel popülasyonda rutin radyolojik araştırma ile tespit edilen soliter pulmoner nodüllerin sadece %5 i karsinomadır(10). Bununla birlikte, 50 yaş gurubunun üzerindeki hastalarda soliter pulmoner nodüllerin %50 si karsinomadır. Bu oran artışı, hasta yaş gurubu artışıyla birliktelik gösterir. Steele, rezeke edilen 887 vakalık soliter pulmoner nodül serisinde 316 vakada malign tümör, 65 vakada benign tümör, 474 granüloma ve geri kalan 32 vakada çeşitli lezyonlar olduğunu tespit etti. Malign lezyonların %8 i metastatikti, fakat metastatik olan bu 26 vakanın sadece 3 ünde daha önceden uygulanmış bir tümör tedavisi hikayesi yoktu. Bu hastaların 2 sinde renal karsinoma saptanırken 1 inde primer lezyon saptanamadı. Bu durumda, malign pulmoner nodüllerin %1 i ve tüm pulmoner nodüllerin %0,4 ü, vücudun bilinmeyen bir bölgesinden veya asemptomatik bir tümörden olan metaztazlardır(13). Diğer tarafta Coppage ve arkadaşlarına göre, soliter pulmoner nodüllerin %4 ü metaztatik orjinlidir(55). Bununla beraber soliter pulmoner nodüllü bir hastada, occult primer bir tümörü bulmaya yönelik geniş bir araştırma yapmanın getirisi oldukça düşüktür. Eğer hastada spesifik organ semptomları veya renal occult bir tümörü düşündüren hematüri gibi labratuvar anomaliler yoksa geniş bir araştırmaya gerek yoktur(38,55). Nystrom ve arkadaşları, asemptomatik organ sistemlerinin 23

28 rutin radyolojik değerlendirilmesinin faydasızlığını belgelediler(38). Daha öncesinde vücudun başka bir bölgesinde tümör rezeksiyon hikayesi olan bir hastada, ortaya çıkan yeni bir soliter pulmoner nodülün benign olması büyük bir şans olacaktır. Orjinal tümörün yassı hücreli karsinom olduğu hastalarda, yeni bir primer akciğer tümörü olasılığı yüksek, buna karşın metastatik lezyon olasılığı düşüktür. Eğer primer tümör adenokarsinom ise, en az %50 olasılıkla yeni gelişen lezyon metaztatik veya diğer lezyonlardır. Lezyonun primer bir tümörü temsil etmesi nadir bir istisnadır. Orijinal lezyonun sarkoma olduğu durumda ise, yeni gelişen pulmoner nodüllerin neredeyse tamamı metaztatiktir. Bu tür hastalarda lezyonun benign olma insidansı %5 gibi düşüktür(38). Daha önce not edildiği gibi, lezyon seneler içinde değişmeden kalmış ve benign CT kriterlerine sahip ise benign olarak kabul edilebilir ve periyodik göğüs filmleri ile takip edilmelidir. Balgamda aside dirençli organizmalar olduğunda, hasta antitüberküloz tedaviye alınmalı ve 2-3 ay içinde tekrar değerlendirilmelidir. Bu iki durum da söz konusu değil ve hasta riskli grubdaysa nodül meçhul olarak kabul edilmelidir. Birçok radyolojist, sonraki basamak olarak perkütan iğne biyopsisini önerir. Bununla beraber birçok cerrahın ise bu konuda çekinceleri vardır. Cerrahiye yanaşmayan hastalarda patolojik doku tanısı elde etmek için, uygulanan iğne biyopsisi hariç, bütün belirsiz nodüllerde iğne biyopsisi endike değildir. İnce iğne aspirasyonunda majör eksiklik, kanserin kesin tanısının yapılamamasıdır.yine Amerikan Göğüs Hastalıkları Derneği (ACCP) nin 2003 yılında SPN ye yaklaşım konusundaki önerileri içerisinde oprabl olan cerrahiye aday hastalarda transtorasik iğne aspirasyonun endike olmadığı, ancak cerrahinin yüksek riske sahi olduğu durumlarda yapılabileceği önerilmektedir(57). Calhoun ve arkadaşları ve diğer araştırmacılar öncelikle benign olduğu düşünülen lezyonların %32 sinin sonuçta malign olduğunu rapor etmişlerdir(28). Yapılan çalışmalarda normal doku ile karşılaştırldığı zaman tümör dokusunun artmış FDG tutulumundan faydanılarak, PET/CT nin, SPN nin malign benign ayrımında duyarlılığının %90 ların üzerinde olduğunu düşünürsek, konvansiyonel yöntemlerle tanı 24

29 konulamamış SPN olgularında invaziv tetkiklerden önce yapılmasında fayda vardır. Yalancı pozitiflikler görülmekle beraber, PET/CT in diğer bir yararı gizli metastazları ve ileri evre hastalığı ortaya koyabilmesidir. Buda bize malign hastalarda anında evreleme olanığı sağlayabilmektedir. Özellikle BT de mediastinal adenopati gözlenmeyen bir hastada gizli nodal tutulum olabilir. Her ne kadar lüzumsuz ameliyattan kaçınmak en iyi prensipse de unutmamak gerekir ki, ameliyat mortalitesi her zaman ihmal edilmiş kanserin mortalisinden çok daha düşüktür. Çalışmamızdan ve diğer bir çok çalışmada ortaya konulduğu gibi, özellikle PET/CT (+) SPN li hastalarda cerrahi girişimin mutlaka uygun hastalarda yapılması gerektiğine inanmaktayız. 25

30 MATERYAL VE METOD Kasım şubat 2008 tarihleri arasında, T.C.S.B. Süreyyapaşa Goğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Göğüs Cerrahisi ve Kartal Lütfi Kırdar EAH si Göğüs Cerrahisi servislerinde, SPN tanımına uyan ve Kklinik ve radyolojik olarak doku tanısı konulamayan, PET/CT de malingnite yönünden (+) tutulum gösteren, 55 hasta retrospektif olarak incelendi. Bütün hastalardan preoperatif hazırlık olarak anamnez, fizik muayene, rutin laboratuar tetkikleri, hemogram, kanama-pıhtılaşma profili, elektrokardiografi(ekg), solunum fonksiyon testleri(sft), arteryal kan gazı tetkikleri ve balgam sitolojisi yapıldı. Hastaların gerekli görüldüğü durumlarda, çeşitli bilim dalı konsultasyonları sonrası risk faktörleri değerlendirildi. Solunum fonksiyonları açısından, sınırlı rezervlere sahip veya kardiyak açıdan iskemi, aritmi gibi nedenlerle takip edilen hastalara akciğer perfüzyon sintigrafisi, ekokardiyografi, koroner anjiografi, pulmoner arter oklüzyon testi, Vmax02 gibi daha kapsamlı incelemeler yapıldı. Tüm hastalar preoperatif dönemde anestezi uzmanı ile konsülte edildi. Preoperatif teşhis için, tüm hastalara bronkoskopi, uygun vakalarda transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı. Tüm hastalara 6 saatlik açlıktan sonra, diabeti olanlarda şeker düzeyi uygun sınırlarda tutulmak kaydı ( mg/dl) ile PET-CT çekildi. Hasta eliminasyon kriterleri olarak - SUV değeri 2.5 altında olan, - CT de patolojik boyutta lenf nodu izlenen, - Genel durumu kötü, solunumfonksiyonları kötü, - Operasyonu kabul etmeyen, - CT de negatif ancak PET-CT de pozitif tutulum gösteren N ve M hastalık düşünülen olgular preop ve perop biyopsi ile değerlendirilip, pozitif gelenler olmak üzere toplm 13 olgu çalışma dışı bırakıldı. 26

31 Kriterlere uyan ve operasyon kararı alınan tüm hastalara, emboli riskine karşı hastaya preoperatif düşük molekül ağırlıklı heparin (Enoxaparin sodyum 40mg, subkütan 1x1) başlandı. Ameliyathaneye alınan hastalar, uygun çapta çift lümenli endobronşiyal tüple entübe edildikten sonra, genel anestezi altında lateral dekubitus pozisyonda ameliyat edildiler. Hastalara profilaktik antibiyoterapi olarak 1. kuşak sefalosporin başlandı ve ilk doz cerrahi müdahaleden 1 saat önce yapıldı. Tüm hastalarda ilk tercih olarak GAA da VATS ile yaklaşıldı. Uygun hastalarda VATS ile, eksplore edilemeyen ve nodüle ulaşılamayan hastalara mini torakotomiye geçilerek wedge rezeksiyon yapıldı. Çıkan materyal frozena gönderildi, frozen sonucuna göre; benign gelenlerde işlem sonlandırıldı. Patoloji sonucu primer akciğer kanseri olarak rapor edilen olgular, uygun vakalarda VATS ile, diğerlerinde torakotomiye geçilerek anatomik rezeksiyona (lobektomi ve/veya segmentektomi) tamamlandı. Metastaz olarak rapor edilen olgular histopatolojisine veya hastanım solunum fonksiyonları göz önünde bulundurularak bir kısmına wedge rezeksiyon, bir kısmına da anatomik rezeksiyon uygulandı. Malign histopatolojiye sahip tüm olgularda sistematik len nodu örneklemesi yapıldı.tümör tanısıyla cerrahi uygulanan hastalar post-operatif olarak mountain 1997 ptnm klasifikasyonuna göre evrelendi.m Bütün hastalar, post-op 1. gün yoğun bakımda takip edildi. Hastalar postoperatif yoğun bakıma ya ekstübe olarak alındı veya yoğun bakımda ekstübe edildi. Yoğun bakım ünitesinde hasta takibi kardiyak moniterizasyon, arteryal moniterizasyon, puls oksimetreyle yapıldı. Birinci saatte akciğer grafileri çekilerek dren lokalizasyonları ve efektiviteleri değerlendirildi. Sekresyonların retansiyonuna karşın, nebulizasyonla bronkodilatatör preparatlar başlandı. Parenteral non-steroid antienflamatuvar droglar ve luzüm halinde, sistemik opioid ajanlarla analjezik tedavinin idamesi sağlandı. İlk gün hemodinamik açıdan saatlik takiplerle izlenen hastaların, erken dönemde solunum egzersizlerine başlamaları ve mobilize olmaları hedeflendi. Düşük molekül ağırlıklı heparin (Enoxaparin sodyum 40 mg, subkütan, lx1) ile pulmoner emboli profilaksisi hasta mobilize olana kadar devam edildi. 27

32 Postoparatif altıncı saatte tüm hastalar mobilize edildi ve oral gıdaya başlandı. İlk oniki saat saatlik, daha sonra günlük drenaj takibi yapıldı. Postoperatif 48. saatte antibiotik profilaksisi kesildi Toraks drenlerinin çekilmesi için günlük 200 cc'den az drenaj ve hava kaçağının kesilmesi beklendi. Yedi günden uzun süren hava kaçakları, uzamış hava kaçağı olarak kaydedildi. Yoğun bakımda 1.gün hastalar servise alındığında Parasetamol + Non-Steroid antiinflamatuar tedavisi uygulandı. Drenleri alınan hastaların kontrol akciğer grafisi görüldü. Taburcu edilen tüm hastalar postop 2.haftasında, 3.ayında, 6.ayında ve 1. yılında kontrollere çağrılarak takipleri yapıldı. İstatistiksel İncelemeler Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 15.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında student t testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Parametrelerin malignite üzerine etkileri ise Backward stepwise lojistik regresyon analizi ile değerlendirildi. Sonuçlar % 95 lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. 28

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Sedat Gürkok. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Soliter Pulmoner Nodül Tanım: Genel bir tanımı olmasa da 3 cm den küçük, akciğer parankimi ile çevrili, beraberinde herhangi patolojinin eşlik

Detaylı

Pulmoner Nodüllü Hastaya Yaklaşım

Pulmoner Nodüllü Hastaya Yaklaşım Pulmoner Nodüllü Hastaya Yaklaşım Pınar Çelik TTD Kış Okulu 14-17 Ocak 2016, Antalya Soliter pulmoner nodül (SPN) - tanım Çapı 3 cm, tek, sınırları belirli, yuvarlak lezyon Tamamen AC parankimi ile çevrili

Detaylı

SOLİTER PULMONER NODÜL

SOLİTER PULMONER NODÜL SOLİTER PULMONER NODÜL Dr. Sebahat Akoğlu Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Göğüs s Hastalıklar kları AD Tanım 3 cm.den küçük üçük, tek, normal akciğer dokusuyla çevrili, adenopati ya da atelektazi

Detaylı

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik:

Karsinoid Tümörler Giriş Sınıflandırma: Göğüs Cer rahisi rahisi Göğüs Cer Klinik: Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Karsinoid Tümörler Giriş Ender görülen akciğer tümörleridirler Rezeksiyon uygulanan akciğer tümörlerinin %0,4- %3 ünü oluştururlar Benign-malign

Detaylı

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak

Tanı: Metastatik hastalık için patognomonik bir radyolojik. Tek veya muitipl nodüller iyi sınırlı veya difüz. Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Hasan Çaylak Göğüs Cerrahisi Metastatik Akciğer Tümörleri Giriş İzole akciğer metastazlarına tedavi edilemez gözüyle bakılmamalıdır Tümör tipine

Detaylı

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI

KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI KANSERDE RADYOLOJİK GÖRÜNTÜLEME DOÇ. DR.İSMAİL MİHMANLI AMAÇ Kanser ön ya da kesin tanılı hastalarda radyolojik algoritmayı belirlemek ÖĞRENİM HEDEFLERİ Kanser riski olan hastalara doğru radyolojik tetkik

Detaylı

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları. Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Adrenal lezyonların görüntüleme bulguları Dr. Ercan KOCAKOÇ Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenme hedefleri Adrenal bez kitlelerinin BT ile değerlendirilmesinde temel prensip ve bulguları öğrenmek

Detaylı

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri

Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri Akciğer Kanserinde Tanı Yöntemleri Akciğer kanserinin tanısında anamnez, fizik muayene, tam kan sayımı ve rutin biyokimya testlerinden sonra; Noninvaziv (akciger filmi, toraks BT, PET, balgam sitolojisi),

Detaylı

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız

Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserlerinde Neoadjuvan Tedavi Sonrası Pulmoner Rezeksiyon Sonuçlarımız Dr.Levent Alpay Süreyyapaşa Egitim vearaştırma Hastanesi Mart

Detaylı

Soliter ve Multipl Pulmoner Nodüllere Yaklaşım

Soliter ve Multipl Pulmoner Nodüllere Yaklaşım Soliter ve Multipl Pulmoner Nodüllere Yaklaşım Pınar Çelik TTD Mesleki Gelişim Kursu 14-17 Ocak 2016, Antalya Soliter pulmoner nodül (SPN) - tanım Çapı 3 cm, tek, sınırları belirli, yuvarlak lezyon Tamamen

Detaylı

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 18 Ocak 12 Çarşamba Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM TORAKS RADYOLOJİSİ Prof Dr Nurhayat YILDIRIM PA AKCİĞER GRAFİSİNDE TEKNİK ÖZELLİKLER Film ayakta çekilmelidir. Göğüs ön duvarı film kasetine değmelidir. Işık kaynağı kişinin arkasında olmalıdır. Işık kaynağı

Detaylı

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM-V DERS PROGRAMI DÖNEM-V DERS PROGRAMI TEORİK DERSLER: 1- Toraksın cerrahi anatomisi (Yrd.Doç.Dr.Rasih YAZKAN) 2- Göğüs cerrahisinde invaziv tanı yöntemleri (Yrd.Doç.Dr.Rasih YAZKAN) 3- VATS (Video yardımlı torakoskopik

Detaylı

PET-CT nin Toraks Malignitelerinin Tanı ve Tedavi Yönetimindeki Yeri

PET-CT nin Toraks Malignitelerinin Tanı ve Tedavi Yönetimindeki Yeri PET-CT nin Toraks Malignitelerinin Tanı ve Tedavi Yönetimindeki Yeri DR. TEVFİK FİKRET ÇERMİK SAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ, TIP FAKÜLTESİ, NÜKLEER TIP ANABİLİM DALI, İSTANBUL SUAM, NÜKLEER TIP KLİNİĞİ

Detaylı

Soliter Pulmoner Nodüllerde Pozitron Emisyon Tomografisi. Dr. A. Fuat Yapar Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp A.D.

Soliter Pulmoner Nodüllerde Pozitron Emisyon Tomografisi. Dr. A. Fuat Yapar Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp A.D. Soliter Pulmoner Nodüllerde Pozitron Emisyon Tomografisi Dr. A. Fuat Yapar Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp A.D. Soliter Pulmoner Nodüllerde PET Kapsam PET ve PET/BT Tanım Tarihçe Fiziksel

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ TORAKS DEĞERLENDİRME ŞEKLİ 2 ( ID: 64)/OLGU Sİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ SONRASINDA GELİŞEN ORGANİZE PNÖMONİ (OP/ BOOP) Poster 3 ( ID: 66)/Akut Pulmoner Emboli: Spiral

Detaylı

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi. 01 Kasım 2010 Pazartesi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Cerrahi Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı

Detaylı

Nodüler Guatr hastasını nasıl izleyelim? Dr.Fırat Tutal Şişli Kolan Interna4onal Hastanesi Genel cerrahi

Nodüler Guatr hastasını nasıl izleyelim? Dr.Fırat Tutal Şişli Kolan Interna4onal Hastanesi Genel cerrahi Nodüler Guatr hastasını nasıl izleyelim? Dr.Fırat Tutal Şişli Kolan Interna4onal Hastanesi Genel cerrahi Nodül nedir? Tiroid nodülü, +roid bezinde oluşan ve radyolojik olarak +roid bezinden ayrı bir lezyon

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi

Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal İleri Evre Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanseri Tedavisi Lokal ileri evre akciğer kanserli olgularda cerrahi tedavi, akciğer rezeksiyonu ile birlikte invaze olduğu organ ve dokuların rezeksiyonunu

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi

Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Akciğer Karsinomlarının Histopatolojisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Akciğer karsinomlarının gelişiminde preinvaziv epitelyal lezyonlar; Akciğer karsinomlarının gelişiminde

Detaylı

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Pulmoner Vasküler Hastalıklar AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AKCİĞER HASTALIKLARI VE YOĞUN BAKIM GÜNLERİ TANI VE TEDAVİDE

Detaylı

Erken Evre Akciğer Kanserinde

Erken Evre Akciğer Kanserinde Erken Evre Akciğer Kanserinde Görüntüleme Dr. Figen Başaran aran Demirkazık Hacettepe Universitesi Radyoloji Anabilim Dalı Kasım 2005 Mayıs 2006 Müsinöz ve nonmüsinöz tipte bronkioloalveoler komponenti

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması

Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Paratiroid lezyonlarında USG ve Sintigrafinin Karşılaştırılması Op. Dr. Savaş Baba, Doç. Dr. Barış Saylam,Op. Dr. Hüseyin Çelik, Op. Dr. Özgür Akgül,Op. Dr. Sabri Özden, Ass. Dr. Deniz Tikici, Ass. Dr.

Detaylı

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ

Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Akciğer Kanserinde Evreleme SONUÇ ALGORİTMİ Doç. Dr. Tuncay Göksel Ege Ü.T.F. Göğüs Hast. A.D. SONUÇ Konuşması Yöntemi Toraks Derneği Akciğer ve Plevra Maligniteleri Rehberi 2006 + Kurs Konuşmaları Prognozu

Detaylı

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI

ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI ULUSAL ENDOKRİN CERRAHİ KONSENSUS KONFERANSI TİROİD NODÜLÜNDE AMELİYAT ENDİKASYONLARI Tüm tiroid nodülleri ameliyat endikasyonudur Nodülün hızlı büyümesi (6 ayda çapın > %20) İİAB gerektirmeksizin ameliyat

Detaylı

MEME KANSERİ TARAMASI

MEME KANSERİ TARAMASI MEME KANSERİ TARAMASI Meme Kanseri Taramanızı Yaptırdınız Mı? MEME KANSERİ TARAMASI NE DEMEKTİR? Kadınlarda görülen kanserlerin %33 ü ve kansere bağlı ölümlerin de %20 si meme kanserine bağlıdır. Meme

Detaylı

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD

Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi. Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Metastazlarının Cerrahi Tedavisi Dr. Orhan Bilge İ.Ü. İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Kolon tümörlü olguların %40-50 sinde karaciğer metastazı gelişir ; % 15-25 senkron (primer tm ile /

Detaylı

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD.

TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD. TRANSBRONŞİAL İĞNE ASPİRASYONU (TBNA) Dr. Z. Toros Selcuk Hacettepe Ü. Tıp F. Göğüs Hastalıkları ABD. Minai OA, Dasgupta A, Mehta AC 2000 Tarihçe Schieppati 1949, 1958 akciğer kanseri TBNA, subkarinal

Detaylı

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ

GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ GERM HÜCRELİ TÜMÖRLER İnteraktif Olgu Sunumu Dr BENGÜ DEMİRAĞ Haziran 1999 erkek Başvuru Ekim 2014 2 aydır sağ testiste şişlik. Bitlis. Karın ağrısı ve şişlik ile Ankara ya sevk. Ankara da Üroloji AD da

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

Bilateral Senkron Akciğer Tümörlerinde Cerrahi. Adem GÜNGÖR Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi Mart 2013 Kapadokya

Bilateral Senkron Akciğer Tümörlerinde Cerrahi. Adem GÜNGÖR Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi Mart 2013 Kapadokya Bilateral Senkron Akciğer Tümörlerinde Cerrahi Adem GÜNGÖR Ulusal Akciğer Kanseri Kongresi 14-17 Mart 2013 Kapadokya Multipl Primer Akciğer Kanseri (MPLC) Senkron tm( aynı zaman aralığında aynı organda

Detaylı

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ

AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ AKCİĞER APSESİNDE CERRAHİ TEDAVİ TTD 10. Yıllık Kongresi Antalya 2007 Dr. S.Ş. Erkmen GÜLHAN Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Akciğer apsesi, parankim destrüksiyonu

Detaylı

TİROİD NODÜLLERİNE YAKLAŞIM

TİROİD NODÜLLERİNE YAKLAŞIM NE YAKLAŞIM Prof. Dr. Sibel Güldiken TÜTF, İç Hastalıkları AD, Endokrinoloji BD PREVALANSI Palpasyon ile %3-8 Otopsi serilerinde %50 US ile incelemelerde %30-70 Yaş ilerledikçe sıklık artmakta Kadınlarda

Detaylı

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar

İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım. Dr.Özlem Özdemir Kumbasar İnvazif Fungal İnfeksiyonlarda Tanı Klinik-Radyolojik Yaklaşım Dr.Özlem Özdemir Kumbasar Bağışıklığı baskılanmış hastaların akciğer komplikasyonları sık görülen ve ciddi sonuçlara yol açan önemli sorunlardır.

Detaylı

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle

Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle Genitoüriner Sistem Tümörlerinde Radyoloji Dr.Oğuz Dicle III.Tıbbi Onkoloji Kongresi Onkolojik Görüntüleme Kursu 24 Mart 2010,Antalya Böbrek Mesane Prostat Böbrek Mesane Testis Radyolojiye Sorular Tümör

Detaylı

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL

OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL OP. DR. YELİZ E. ERSOY BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ GENEL CERRAHİ AD İSTANBUL - Rutine giren tiroid incelemeleri Yüksek rezolüsyonlu ultrasonografi - Tiroid nodülü sıklığı -Yaklaşım Algoritmaları

Detaylı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı 64 yaşında erkek hasta 10 yıldır KOAH tanılı ve diyabet hastası 25 gün önce göğüs ve sırt ağrısı, nefes darlığı PaO2: 68.2; PaCO2:36 ; O2 satürasyonu: 94,4 FM;

Detaylı

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi

Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı Akciğer Kanserinde Tanı ve Tedavi Doç.Dr. Akif Turna Küçük Hücre-Dışı

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

Dr.Aydın Çiledağ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD

Dr.Aydın Çiledağ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD Dr.Aydın Çiledağ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ABD Periferik Pulmoner Lezyonlar Akciğer kanseri tarama programları BT kullanım sıklığında artış (ABD de yılda yaklaşık 45 milyon BT,

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Mediastenin Nadir Görülen Tümörleri Tüm mediastinal kitlelerin %10 dan azını meydana getiren bu lezyonlar mezenkimal veya epitelyal kökenli tümörlerden oluşmaktadır. Journal of linical and nalytical Medicine

Detaylı

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır.

Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. GİRİŞ: Tiroidin en sık görülen benign tümörleri foliküler adenomlardır. Foliküler adenomlar iyi sınırlı tek lezyon şeklinde olup, genellikle adenomu normal tiroid dokusundan ayıran kapsülleri vardır. Sıklıkla

Detaylı

RECIST. Response Evaluation Criteria In Solid Tumors

RECIST. Response Evaluation Criteria In Solid Tumors RECIST Response Evaluation Criteria In Solid Tumors Tümör Cevap Kriterleri Tanımlama? Hastaların tedaviye verdiği cevabı tanımlamak için kullanılan genel kabul görmüş kriterlerdir. Neden? Tümör yükündeki

Detaylı

Dr. Aydın Şanlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi A.D izmir

Dr. Aydın Şanlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi A.D izmir Dr. Aydın Şanlı Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahi A.D izmir Akciğer tümörleri içinde nöroendokrin tümörler histokimyasal ve immünolojik paternleri benzer özellikte olup, klinik davranışları

Detaylı

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Radyolojik bulgular, ipuçları Göğüs duvarı invazyonu, mediasten invazyonu Nodal

Detaylı

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI ÖĞRENME HEDEFLERI PA AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik

Detaylı

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi

Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Meme ve Over Kanserlerinde Laboratuvar: Klinisyenin Laboratuvardan Beklentisi Dr. Handan Onur XXI. Düzen Klinik Laboratuvar Günleri, Ankara, 23 Ekim 2011 MEME KANSERİ Meme Kanseri Sıklıkla meme başına

Detaylı

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir IIP (İdiopatik İnterstisyel Pnömoniler) 2002 yılında ATS-ERS bir sınıflama

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER

TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER TRAKEA CERRAHİSİNDE TEMEL PRENSİPLER İ.Ü. CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ GÖĞÜS CERRAHİSİ ANABİLİM DALI Dr Ahmet DEMİRKAYA 21 Eylül 11 Çarşamba C6-T4 arasında uzanan trakea infrakrokoid seviyeden karinaya kadar

Detaylı

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz

BATIN BT (10/11/2009 ): Transvers kolon orta kesiminde kolonda düzensiz duvar kalınlaşması ile komşuluğunda yaklaşık 5 cm çapta nekrotik düzensiz Olgu Sunumu Olgu: 60y, E 2 ayda 5 kilo zayıflama ve karın ağrısı şikayeti ile başvurmuş. (Kasım 2009) Ailede kanser öyküsü yok. BATIN USG: *Karaciğerde en büyüğü VIII. segmentte 61.2x53.1 mm boyutunda

Detaylı

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ

İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ İnvazif Mantar Enfeksiyonlarının Takibinde Takım Çalışması DR. AHMET ÇAĞKAN İNKAYA HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TİP FAKÜLTESİ Son 20 yılda IFH sıklığı arttı Hematolojik maligniteler Kompleks hastalar ve hastalıklar

Detaylı

Mamografi; Ne için? Ne zaman? Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Mağusa Tıp Merkezi Hastanesi

Mamografi; Ne için? Ne zaman? Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Mağusa Tıp Merkezi Hastanesi Mamografi; Ne için? Ne zaman? Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Mağusa Tıp Merkezi Hastanesi Mamografi hangi amaçlar için kullanılmaktadır Tanı Takip Tarama TANI AMACI: Palpasyonda malign kitle düşünülen

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ

MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 (Bildiri ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster Bildiri KABUL POSTER BİLDİRİ MEME RADYOLOJİSİ DEĞERLENDİRME Kabul Şekli 1 ( ID: 39)/Meme Kanserinin Mide Metastazı Poster 2 ( ID: 63)/lenfomalı iki olguda meme tutulumu Poster 4 ( ID: 87)/Olgu Sunumu: Meme Amfizemi Poster 6 ( ID:

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER

AKCİĞER KANSERİ AKCİĞER KANSERİNE NEDEN OLAN FAKTÖRLER AKCİĞER KANSERİ Akciğer kanseri; akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucu ortaya çıkar. Kanser hücreleri akciğerlere, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine yayılabilir.

Detaylı

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi

Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi Akciğer Kanseri 8. TNM Evreleme Sistemi Dr. Kutsal Turhan, Akciğer ve Plevra Maligniteleri Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi kutsal.turhan@gmail.com Dr. Tuncay Göksel Akciğer ve Plevra Maligniteleri Çalışma

Detaylı

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY

ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ. Dr. Derin KÖSEBAY ERKEN EVRE OVER KANSERİ VE BORDERLİNE OVER TÜMÖRLERİ Dr. Derin KÖSEBAY OVER KANSERİ Over kanseri tanısı koyulduktan sonra ortalama 5 yıllık yaşam oranı %35 civarındadır. Evre I olgularında 5 yıllık yaşam

Detaylı

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi

Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım. Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi Primeri Bilinmeyen Aksiller Metastazda Cerrahi Yaklaşım Dr. Ali İlker Filiz GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Genel Cerrahi Servisi okült (gizli, saklı, bilinmeyen, anlaşılmaz) okült + kanser primeri bilinmeyen

Detaylı

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir SİSTEMATİK DEĞERLENDİRME Yorumlama dıştan içe veya içten dışa doğru yapılmalı TORAKS DUVARI Kostalar Sternum Klavikula Torasik vertebralar

Detaylı

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın

KOLOREKTAL POLİPLER. Prof. Dr. Mustafa Taşkın KOLOREKTAL POLİPLER Prof. Dr. Mustafa Taşkın -Polip,mukozal örtülerden lümene doğru gelişen oluşumlara verilen genel isimdir. -Makroskopik ve radyolojik görünümü tanımlar. -Sindirim sisteminde en çok kolonda

Detaylı

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade Vaka sunumu (İA) 43 yaş erkek hasta 2/2016 da göğüs ağrısı PAAC: Sol akciğerde kitle Toraks BT (25.02.2016) Sol akciğer üst lob apikoposterior

Detaylı

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi

Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi Dr Ercan KARAARSLAN Acıbadem Üniversitesi Maslak Hastanesi 1 Öğrenme hedefleri Metastazların genel özellikleri Görüntüleme Teknikleri Tedavi sonrası metastaz takibi Ayırıcı tanı 2 Metastatik Hastalık Total

Detaylı

M.B. 57 yaşında erkek Şikayet: Öksürük balgam halsizlik Öykü: 2002 yılında tüberküloz Bilinen başka hastalık, ameliyat öyküsü yok.

M.B. 57 yaşında erkek Şikayet: Öksürük balgam halsizlik Öykü: 2002 yılında tüberküloz Bilinen başka hastalık, ameliyat öyküsü yok. 02.11.2017 M.B. 57 yaşında erkek Şikayet: Öksürük balgam halsizlik Öykü: 2002 yılında tüberküloz Bilinen başka hastalık, ameliyat öyküsü yok. 02.11.2017 02.11.2017 Wbc 10800 Hct 34 % Albumin 3.2 g/dlt

Detaylı

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik

Detaylı

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH

NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ. Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH NODULER GUATR DA CERRAHİNİN GENİŞLİĞİ Dr. Serkan SARI SB İstanbul EAH TİROİDDE NODUL CERRAHİ ENDİKASYON TİROİD NODÜLLERİNİN KLİNİK ÖNEMİ YAŞ CİNSİYET RADYASYONA MARUZ KALMA ÖYKÜSÜ AİLE ÖYKÜSÜ VE DİĞER

Detaylı

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D.

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D. AKCİĞER GRAFİLERİ Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D. HEDEFLERİMİZ!!! Radyolojik anatomi, Değerlendirme, Pozisyonlar, Teknik, Lezyonlar ve radyografik örnekleri Akciğer Grafisi;

Detaylı

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014

KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ. İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014 KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TANI VE EPİDEMİYOLOJİ İNT. DR. BURCU TURAN Nisan 2014 EPİDEMİYOLOJİ Akciğer kanseri, günümüzde, kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen ve en fazla ölüme yol açan

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi SOLİTER PULMONER NODÜL Dr. Ülkü Yılmaz Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Soliter pulmoner nodül (SPN) çevresi pulmoner parankim ile çevrili, boyutları 3 cm e kadar

Detaylı

Metastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi

Metastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi Metastatik Karaciğer Tümörlerinin Cerrahi Tedavisi Prof. Dr. Orhan Bilge İst. Tıp Fakültesi Genel Cerrahi ABD Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi Birimi Kolorektal Kanser 950 000 hasta / yıl Kanser ölümlerinin

Detaylı

Olgu sunumu. Dr. Fatma Şen İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü Tıbbi Onkoloji Bilim dalı

Olgu sunumu. Dr. Fatma Şen İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü Tıbbi Onkoloji Bilim dalı Olgu sunumu Dr. Fatma Şen İstanbul Üniversitesi, Onkoloji Enstitüsü Tıbbi Onkoloji Bilim dalı F.B.K 61 yaşında K, Ardahan lı, uzun yıllardır İstanbul da yaşıyor, evli, ev hanımı Şikayet ve Hikaye: Beş

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR

SPONDİLODİSKİTLER. Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR SPONDİLODİSKİTLER Dr. Nazlım AKTUĞ DEMİR Vertebra Bir dizi omurdan oluşur Vücudun eksenini oluşturur Spinal kordu korur Kaslar, bağlar ve iç organların yapışacağı sabit bir yapı sağlar. SPONDİLODİSKİT

Detaylı

Maligniteyi taklit eden asemptomatik bir tüberküloz olgusu

Maligniteyi taklit eden asemptomatik bir tüberküloz olgusu Türk Aile Hek Derg 2017; 21 (3): 123-127 TAHUD 2017 Case Report doi: 10.15511/tahd.17.00327 Maligniteyi taklit eden asemptomatik bir tüberküloz olgusu An asymptomatic case of tuberculosis mimicking malignancy

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM

KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM KLİNİK OLARAK BELİRGİN OLMAYAN ADRENAL KİTLEYE (İNSİDENTALOMA) YAKLAŞIM Adrenal bezler, her iki böbreğin üzerinde yerleşmiş üçgen biçiminde organlardır. Vücut metabolizmasını, su ve tuz dengesini düzenlemelerinin

Detaylı

15 Malignite ile Karışabilen Benign Bir Lezyon; Mukus Tıkacı

15 Malignite ile Karışabilen Benign Bir Lezyon; Mukus Tıkacı OLGU 15 15 Malignite ile Karışabilen Benign Bir Lezyon; Mukus Tıkacı 105 Malignite ile Karışabilen Benign Bir Lezyon; Mukus Tıkacı Funda Uluorman, Sibel Öktem Ayık, Ayşe Dallı, Melda Apaydım Katip Çelebi

Detaylı

Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı

Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı Plevral sıvı üzerine ne çalışalım : 1.Plevral sıvı sitoloji 2.Plevral sıvı amilaz 3.Plevral sıvı ADA 4.Plevral sıvı hücre bakısı ADA 99, Glukoz 67 mg/dl, Yaymada tüm hücreler lenfosit Tetkik öneriniz:

Detaylı

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi

AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ. Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi AKCİĞERİN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ Doç. Dr. Mutlu DEMİRAY Bursa Medical Park Hastanesi Nöroendokrin tümörlerde 2004 WHO sınıflaması Tümör Tipi Tipik Karsinoid Atipik Karsinoid Büyük Hücreli nöroendokrin

Detaylı

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi

Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi Akciğer Dışı Tümör Olgularında İzole Mediasten FDG-PET Pozitif Lenf Nodlarının Histopatolojik Değerlendirilmesi Dr. E. Tuba CANPOLAT 1, Dr. Alper FINDIKÇIOĞLU 2, Dr. Neşe TORUN 3 1 Başkent Üniversitesi

Detaylı

İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji

İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji İnterstisyel Akciğer Hastalıklarında Radyoloji Ağırlıklı olarak interstisyel mesafeleri tutan ve beraberinde çoğu zaman hava boşlukları veya hava yollarının da etkilendiği hastalıklardır. Akciğer parankimini

Detaylı

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya

Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi Mart 2014-Antalya Dr. Mehmet TÜRKELİ A.Ü.T.F İç Hastalıkları A.D Medikal Onkoloji B.D 5. Türk Tıbbi Onkoloji Kongresi 19 23 Mart 2014-Antalya VAKA-1 S.B. 43 Yaş, Bayan, Erzurum Şikayeti: Çarpıntı, terleme, Hikayesi: Haziran

Detaylı

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu

29 yaşında erkek aktif şikayeti yok. sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması. üzerine hasta polikliniğimize başvurdu 29 yaşında erkek aktif şikayeti yok Dış merkezde yapılan üriner sistem ultrasonografisinde insidental olarak sağ sürrenal lojda yaklaşık 3 cm lik solid kitlesel lezyon saptanması üzerine hasta polikliniğimize

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. ALĠ MURAT SEDEF Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ MEDĠKAL ONKOLOJĠ

Detaylı

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL Giriş Hasta gören her hekim göğüs röntgeninin tamamına hakim olmalıdır. Genç bir hekim kıdemli bir seviyeye gelmesinde akciğer grafisi yorumlama önemli bir

Detaylı

PULMONER TROMBOEMBOLİDE HANGİ GÖRÜNTÜLEME? Dr. Hasan Mansur DURGUN IX. Ulusal Acil Tıp Kongresi Mayıs 2013 ANTALYA

PULMONER TROMBOEMBOLİDE HANGİ GÖRÜNTÜLEME? Dr. Hasan Mansur DURGUN IX. Ulusal Acil Tıp Kongresi Mayıs 2013 ANTALYA PULMONER TROMBOEMBOLİDE HANGİ GÖRÜNTÜLEME? Dr. Hasan Mansur DURGUN IX. Ulusal Acil Tıp Kongresi Mayıs 2013 ANTALYA Sunu planı Akciğer grafisi Pulmoner kateter anjiyogram Ekokardiyografi Kompresyon USG

Detaylı

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

Olgu sunumu. Doç. Dr. Erkan Çakır. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Olgu sunumu Doç. Dr. Erkan Çakır Bezmialem Vakıf Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Şikayet ve hikayesi E.K 13 yaş kız hasta Özel bir tekstil atölyesinde

Detaylı

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011 AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011 Öğrenme Hedefleri PA AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik değerlendirme Radyografi örnekleri

Detaylı

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyatın Riski Ameliyatın Riski Major akciğer ameliyatı yapılacak hastalarda risk birden fazla faktöre bağlıdır. Ameliyatın Riski

Detaylı

VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU. Dr.Serdar Onat

VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU. Dr.Serdar Onat VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU Dr.Serdar Onat VENA CAVA SUPERİOR SENDROMU Vena Cava Superiorda kan akımının tıkanıklığa uğraması sonucu gelişen klinik tablodur. Acil olarak tanısal değerlendirme ve tedaviyi

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar

AKCİĞER KANSERİ. Doç.Dr.Filiz Koşar AKCİĞER KANSERİ Doç.Dr.Filiz Koşar Akciğer Kanseri Nedir? Kanserler genellikle ilk ortaya çıktığı dokuya göre adlandırılır. Akciğer kanseri ilk önce akciğerde başlar Akciğerler göğüs boşluğumuzun büyük

Detaylı

Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde tru-cut biyopsi yöntemi kullanılmalı mı?

Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde tru-cut biyopsi yöntemi kullanılmalı mı? Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde tru-cut biyopsi yöntemi kullanılmalı mı? Beril Güler, Tuğçe Kıran, Dilek Sema Arıcı, Erhan Ayşan, Fatma Cavide Sönmez Tiroid nodülü nedir? Çevre tiroid parankiminden

Detaylı

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU

ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU ERKEN LOKAL NÜKS GELİŞEN VULVA KANSERİ: OLGU SUNUMU Op.Dr.Hakan YETİMALAR Doç.Dr.İncim BEZİRCİOĞLU Dr. Gonca Gül GÜLBAŞ TANRISEVER İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştıma Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ

HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ HAMDİ ÖZŞAHİN,GÜRKAN YETKİN,BÜLENT ÇİTGEZ,AYHAN ÖZ, MEHMET MİHMANLI, MEHMET ULUDAĞ ŞİŞLİ HAMİDİYE ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GENEL CERRAHİ KLİNİĞİ Tiroit nodülleri toplumda sık görülen patolojilerdir.

Detaylı