T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ÖĞRETME-ÖĞRENME SÜRECİNE ENTEGRASYONU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN YENİLİĞİN YAYILIMI KURAMI TEMELİNDE İNCELENMESİ Meltem KURTOĞLU YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA-2009

2 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ÖĞRETME-ÖĞRENME SÜRECİNE ENTEGRASYONU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN YENİLİĞİN YAYILIMI KURAMI TEMELİNDE İNCELENMESİ Meltem KURTOĞLU Danışman: Yrd. Doç. Dr. M. Oğuz KUTLU YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA-2009

3 i ÖZET İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ÖĞRETME-ÖĞRENME SÜRECİNE ENTEGRASYONU HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN YENİLİĞİN YAYILIMI KURAMI TEMELİNDE İNCELENMESİ Meltem KURTOĞLU Yüksek Lisans Tezi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Danışman: Yrd. Doç. Dr. M. Oğuz KUTLU Haziran 2009, 92 sayfa Bu araştırmanın temel amacı ilköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin(BİT) öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu hakkındaki görüşlerini ve öğretmenlerin BİT entegrasyon sürecinde bulundukları aşamaları Yeniliğin Yayılımı Kuramı na göre incelemektir. Araştırma betimsel bir durum saptaması niteliğinde olup, nitel araştırma teknikleri temel alınarak desenlenmiştir. Bu araştırmada verilerin toplanmasında nitel araştırmalar için uygun olan yarı yapılandırılmış görüşme yönteminden faydalanılmıştır. Verileri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından yarı yapılandırılmış bir görüşme formu geliştirilmiştir. Araştırma grubunu Adana ve Uşak illerinden seçilmiş olan 6 tane devlet ve 2 tane özel ilköğretim okulunda çalışmakta olan 21 tane branş öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler her öğretmenle tek tek görüşülerek toplanmıştır. Görüşmeler sözlü ve yazılı olarak kaydedilmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre öğretmenler, BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonunun çok faydalı olduğunu, kendilerine zaman kazandırdığını, işlerini kolaylaştırdığını ve öğrencilerin derse olan ilgisini artırdığını belirtmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Bilgi ve İletişim Teknolojileri(BİT), Entegrasyon, İlköğretim İkinci Kademe Öğretmenleri, Öğretme-Öğrenme Süreci, Yeniliğin Yayılımı Kuramı

4 ii ABSTRACT ANALYZING SECONDARY SCHOOLS TEACHERS VIEWS ABOUT INTEGRATION OF INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGIES INTO TEACHING-LEARNING PROCESS ACCORDING TO DIFFUSION OF INNOVATIONS THEORY Meltem KURTOĞLU Master Thesis, Department of Computer Education and Instructional Technologies Supervisor: Yrd. Doç. Dr. M. Oğuz KUTLU June 2009, 92 Pages Main purpose of this study is to analyze secondary schools teachers views about integration of Information and Communication Technologies (ICT) integration into teaching-learning process and to determine the teachers ICT integration stages according to Diffusion of Innovations Theory. This study is a qualitative study. For collecting data interview method used and a semi structured interview schedule developed by researcher. The research has been done in 6 public and 2 private school in Adana and Uşak. The research group is consist of 21 teachers that working this schools. Data collected by making interview with all teachers one by one. Interviews were record with a recorder and written by researcher. At the end of the study, results showed that, all teachers think that ICT integration into teaching and learning process is useful. And teachers think that ICT helps them during teaching and learning process and makes children more interested in lessons. Keywords: Information and Communicaion Technologies(ICT), Integration, Secondary School Teachers, Teaching-Learning Process, Diffusion on Innovation Theory.

5 iii ÖNSÖZ Bu araştırmanın ortaya çıkmasında benden katkılarını ve desteğini esirgemeyen tez danışmanım, sayın hocam Yrd. Doç. Dr. M. Oğuz KUTLU ya sonsuz teşekkür ve saygılarımı sunarım. Araştırmanın incelenmesine getirdikleri katkılardan dolayı hocalarım Yrd. Doç. Dr. Mehmet TEKDAL a ve Yrd. Doç. Dr. Cahit ASLAN a teşekkürlerimi sunarım. Araştırmanın ortaya çıkmasından sonuçlanmasına kadar geçen sürede getirdiği katkılardan ve verdiği dönütlerden dolayı; her şeyden önemlisi bana, verdiği destek, moral ve cesaretle tez danışmanım gibi yardımcı olan, olaylara farklı bir bakış açısıyla bakmamı sağlayan, sevgili hocam, sayın Yrd. Doç. Dr. M. Kemal KARAMAN, bana kattıklarınız ve bundan sonra katacaklarınızı için size sonsuz teşekkür ederim. Bugünlere gelmemi sağlayan, ben de emeği olan bütün öğretmenlerime; yüksek lisans çalışmalarım sırasında beni hep destekleyen ve moral veren dostlarıma, çalışma arkadaşlarıma ve öğrencilerime çok teşekkür ederim. Veri toplama aşamasında okullarında araştırma yapmama imkân veren okul yöneticilerine ve çalışmaya katılan bütün öğretmenlere katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. Doğduğum günden bugüne kadar beni hep destekleyen, en kötü günlerimde hep arkamda olan, yanımda olduklarını bana hep hissettiren, en umutsuz olduğum anlarda beni cesaretlendiren bana umut veren ve bana karşılıksız sevgi gösteren canım annem ve canım babam iyi ki varsınız, beni bugünlere getirdiğiniz için size sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca çalışmalarımdan dolayı, kendilerini ihmal etmek zorunda kaldığım halde benden sevgilerini ve desteklerini esirgemeyen canım kardeşlerim Nihal ve Aslı ya da çok teşekkür ederim. Haziran, 2009 Meltem KURTOĞLU

6 iv İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET...i ABSTRACT...ii ÖNSÖZ...iii TABLOLAR LİSTESİ...vii ŞEKİLLER LİSTESİ...viii BÖLÜM I GİRİŞ 1.1. Problem Araştırmanın Amacı Araştırmanın Önemi Varsayımlar Sınırlılıklar Tanımlar Kısaltmalar BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1.Kuramsal Açıklamalar Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyonu Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyon Modelleri Acot Ent Modeli Öğrenme-Öğretme Sürecinde Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Kullanımı ve Öğretmenler Yeniliğin Yayılımı Kuramı. 13

7 v Yeni(Yenilik) İletişim Kanalları Zaman Sosyal Sistem Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyonu ve Yeniliğin Yayılımı Kuramı İlgili Araştırmalar..28 BÖLÜM III YÖNTEM 3.1.Araştırma Modeli Çalışma Grubu Veri Toplama Aracı Verilerin Toplanması Verilerin Çözümlenmesi Görüşme Yapılan Öğretmenlerin Tanımı BÖLÜM IV BULGULAR 4.1.Öğretmenlerin Kişisel Bilgilerine Yönelik Bulgular Cinsiyet Branş Çalıştıkları Okul Türü Yaş Kıdem Mezuniyet Öğretmenlerin Öğrenme-Öğretme Sürecinde Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Sebeplerine ve Kullanım Amaçlarına Yönelik Bulgular Öğretmenlerin Öğrenme-Öğretme Sürecinde En Sık Kullandıkları Bilgi ve İletişim Teknolojileri Araçlarına Yönelik Bulgular

8 vi 4.4.Öğretmenlerin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyonuna Yönelik Bulgular Yeniliğin Yayılımı Kuramına Göre Öğretmenlerin Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyonunda Bulundukları Aşamalara Yönelik Bulgular Bilgisayar Kelime İşlem Programı(Word) Sunu Hazırlama Programı Hesap Tablosu Programı Veri Tabanı Programı İnternet Projeksiyon Aleti/Tepegöz Cd-çalar/Dvd-çalar/Vcd Tarayıcı/Yazıcı Televizyon/Radyo/Video Karatahta Akıllı tahta BÖLÜM V SONUÇLAR, TARTIŞMA VE ÖNERİLER 5.1.Sonuçlar Tartışma Öneriler Uygulamaya Yönelik Öneriler Araştırmaya Yönelik Öneriler.. 73 KAYNAKÇA 75 EKLER.80 ÖZGEÇMİŞ.92

9 vii TABLOLAR LİSTESİ Sayfa Tablo Öğretmenlerin Cinsiyete Göre Dağılımı. 47 Tablo Öğretmenlerin Branşlara Göre Dağılımı...48 Tablo Öğretmenlerin Çalıştıkları Okul Türüne Göre Dağılımı Tablo Öğretmenlerin Yaşlarına Göre Dağılımı.48 Tablo Öğretmenlerin Mesleki Kıdemlerine Göre Dağılımları..49 Tablo Öğretmenlerin Mezun Oldukları Okul Türlerine Göre Dağılımları Tablo Öğretmenlerin BİT Kullanım Sebepleri..50 Tablo Öğretmenlerin Öğrenme-Öğretme Sürecinde BİT Kullanım Amaçları.. 52 Tablo Öğretmenlerin En Sık Kullandıkları BİT Araçlarına İlişkin Frekans Tablosu Tablo Öğretmenlerin Branşlarına Göre Kullandıkları BİT araçları..54 Tablo Öğretmenlerin BİT Araçlarını Kullanım Sıklıkları.55 Tablo Öğretmenlerin Bilgisayarla İlk Olarak Nasıl Tanıştıklarına İlişkin Bulgular Tablo Öğretmenlerin İnternetle İlk Olarak Nasıl Karşılaştıklarına İlişkin Bulgular...65

10 viii ŞEKİLLER LİSTESİ Sayfa Şekil 1.Yeniliğe Karar Verme Süreci.19 Şekil 2.Benimseyenlerin Sınıflandırılması Şekil 3.Yeninin Benimsenme Hızını Etkileyen Değişkenler..26

11 1 BÖLÜM I GİRİŞ Bilişim çağı olarak adlandırabileceğimiz içinde bulunduğumuz 21.yüzyılda, bilginin her geçen gün katlanarak artması ve teknolojinin günden güne hızla gelişmesi ile birlikte bilgi ve iletişim teknolojileri hayatımızda daha çok yer tutmaya başlamış ve bu bağlamda günlük yaşantımızı da etkileyerek değiştirmiştir. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri genelde sanayi, ticaret, sağlık, tekstil ve benzeri her alanda etkisini gösterdiği gibi özel olarak da eğitim sistemimizi etkileyerek değişmesine sebep olmuştur. Bunun sonucunda da okulların işlevleri, örgütlenmeleri ve işleyişleri, eğitim programlarının içeriği, yöneticilerin ve öğretmenlerin var olan rolleri değişmeye ve çağın getirdiği yenilikleri de benimsemeye yönelik olacak şekilde değişmeye başlamıştır. Teknolojinin eğitimde değişim için tek yol olduğunu söyleyemeyiz ancak değişime giden yolda işleri kolaylaştıracağı için mümkün olduğunca faydalanılması gereken bir araç olduğunu söyleyebiliriz. İçinde bulunduğumuz çağda toplumların gelişmişlik seviyesi teknolojiyi kullanmadaki gelişmişliklerine bağlıdır. Toplumların gelişmişlik düzeylerinin temel ölçütlerinden biri de ürettikleri bilim ve teknoloji düzeyidir ki bu da ancak eğitim ile sağlanabilir(alkan ve Diğ,1995). Eğitimin temel hedeflerinden biri çağa ayak uydurabilen, çevresindeki olaylara karşı duyarlı olan, dünyadaki değişimlere uyum sağlayabilen, aradığı bilgiye ulaşabilen, ulaştığı bilgiyi kullanabilen, diğer bir deyişle problem çözme becerisine sahip olan insanı yetiştirmektir. Eğitimin bu hedefinin gerçekleştirilebilmesi için her şeyden önce eğitim uygulamalarının sağlam bir temele oturtulması ve ilgili eğitim bilimlerine, toplumun yapısına ve mevcut koşullara uygun bir eğitim teknolojisinin oluşturulmasına bağlıdır(alkan ve diğ.,1995). Eğitime teknolojik bir nitelik kazandırmanın zorunlu olduğu bir çağda eğitim ve teknolojinin birbirlerini ne yönde etkilediğini, aralarında ne gibi ilişkilerin bulunduğunu incelemek gerekmektedir ki bu da eğitim teknolojisinin kapsamındadır(alkan,2005). Eğitimsel ihtiyaç ve problemleri tanımlayan araç ve süreçlerin birleşimi olarak da ifade edilebilen ve genelde eğitime özelde öğrenme durumuna egemen olabilmek için ilgili bilgi ve becerilerin işe koşulmasıyla öğrenme ya da eğitim süreçlerinin işlevsel olarak yapısallaştırılması olarak da tanımlanabilen eğitim

12 2 teknolojisi öğrenme öğretme süreçlerinin tasarlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi süreçlerini kapsamaktadır. Eğitim ve teknoloji arasında; eğitimde teknolojik olanaklardan yararlanma, teknik insan gücü yetiştirme ve teknolojik ortama uyum sağlayacak yeteneklerde bireyler yetiştirme olmak üzere üç yönlü bir ilişki vardır(alkan,2005). Teknolojide meydana gelen gelişmeler o kadar hızlı oluşmaktadır ki, gerek eğitimin gerekse sosyal düzenin aynı tempo ile bu değişimlere ayak uydurması gerekir. Bireyler bu değişen ortam içinde yeni uyum yöntemleri, tutumlar, yetişme ve çalışma biçimleri geliştirmek zorunda kalmaktadır. Günümüzde bilgiyi depolayan ve ezberleyen bireylere değil öğrendiği bilgiyi günlük yaşamında kullanarak hayatını kolaylaştırabilen, öğrendiklerinden yola çıkarak yeni bilgiler üretebilen ve öğrendiklerini paylaşan bireylere ihtiyaç duyulmaktadır. Dünyanın dinamiklerini ve geleceğini belirleyenler, bugünün insanının taşıması gereken özellikleri; hızlı düşünen, yaratıcı, neyi öğrenmesi gerektiğini ayırt edebilen, nasıl daha kolay öğrendiğinin bilincinde, kısaca kendini iyi tanıyan, çok şey bilen değil ama gereksinim duyduğu bilgiye kolayca ulaşabilen, teknolojiyi kullanabilen bireyler olarak belirlemektedirler(umay, 2004). Bu düşünce yalnız edinilmesi gereken bilgi ve becerilerde değil benzer şekilde bu bilgi ve becerilerin edinilmesi esnasında kullanılan araç-gereç ve yöntemlerde de yaşanmaktadır, buna bağlı olarak da gelişen teknolojik yenilikler öğrenme-öğretme sürecine her geçen gün daha fazla dâhil edilmekte ve etkin olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda ülkemizde de müfredat programları değişmekte, ders kitapları yenilenmekte ve teknolojinin öğrenme-öğretme sürecinde kullanımının yaygınlaştırılmasına ve öğrenme-öğretme süreciyle bütünleştirilmesine çalışılmaktadır. Açıkçası, bilim ve teknolojideki son yeniliklerin, okul öncesi eğitimden lisansüstü eğitime kadar tüm eğitim dünyasını etkilediği; öğretim programının yapı öğelerini ve biçimini değiştirdiği; bu bağlamda okullarda bazı gelişmelere etkisinin ve katkısının olduğunu söyleyebiliriz. 1.1 Problem Son yıllarda bilim ve teknolojide meydana gelen hızlı değişim ve gelişmeler bilgi ve iletişim teknolojilerini de önemli ölçüde etkilemekte ve hızlı bir şekilde yayılmakta olan yenilikler yaşamımızın bütün boyutlarında etkisini göstermektedir. Bu değişim ve gelişmeler bilginin üretilmesini, yayılmasını, paylaşılmasını ve kullanılmasını hızlandırmış, bilgi, eğitimde olduğu kadar, toplum yaşamında da en

13 3 temel unsur haline gelmiştir. Günümüzde bilgi ve teknolojideki hızlı gelişmeler sonucunda ortaya çıkan yenilikler sayesinde ihtiyaç duyulan bilgiye en kısa yoldan ulaşılabilmekte ve bu da hızlı bir bilgi akışının oluşmasını sağlamaktadır. Bilgisayar, cep telefonu, internet gibi teknolojik yenilikler artık günlük yaşantımızın vazgeçilmez unsurları haline gelmişlerdir ve yeni teknolojileri kullanmak keyfiyetten çıkıp zorunluluk haline gelmiştir. Bilim ve teknolojideki yenilikleri yakından izlemek ve bu yeniliklere ayak uydurabilmek ayrıca bu yenilikleri yaşamımıza entegre edebilmek çağdaş toplum olmanın ön koşullarından biri olmuştur. Ortaya çıkan teknolojik gelişmeler genel olarak yaşantımızın her alanını etkilediği gibi özelde de eğitim sistemimizi etkileyerek değişmesine sebep olmuştur. Teknolojik gelişmeler öğrenme-öğretme sürecinin her aşamasında etkisini hissettirmeye ve her öğretim kademesinde kullanılmaya başlamıştır. Kısacası gelişen teknolojiler okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine hatta üniversiteden sonraki hayatımıza bile büyük ölçüde etkide bulunmuştur. Eğitimde teknoloji kullanımı konusunda ilk olarak teknolojik aletlerin varlığı akla gelebilir. Fakat eğitimde teknoloji kullanımı araç-gereç olmasının yanı sıra bu araçgereçlerin öğrenme-öğretme sürecine, öğretim programına entegre edilmesi ile alakalıdır. Teknolojinin eğitim sisteminin içinde yer almasının tarihsel gelişimine baktığımızda bazı temel taşların varlığından söz edebiliriz. Bunlardan birisi matbaadır; bu icadın bilginin geniş kitlelere yayılmasını sağladığı gibi eğitimde sözlü aktarımın yanı sıra yazılı malzemenin de önem kazanmasına yol açtığı ifade edilmektedir. Daha sonra grafitin, ilk slâyt projektörünün ve modern kütüphanenin icadı derken on dokuzuncu yüzyıla geldiğimizde hesap makinelerinin, daktilonun, radyonun, televizyonun ve son olarak da bilgisayarın, internetin ve web teknolojilerinin bulunması ile teknolojik araçlar giderek artan bir hızla eğitimde kullanılmaya başlamıştır. Kısacası eğitimde teknoloji kullanımı da gelişmelere paralel olarak değişmekte ve bunun sonucunda da kullanılan teknolojiler uygulanan yöntemler değişmektedir. Veri tabanları, ağ bağlantıları, web teknolojileri ve internet gibi kavramlar günlük hayatımızda daha çok yer almaya başlamıştır. Bilgisayar, mikro elektronik ve telekomünikasyon üçlüsü olarak nitelendirebileceğimiz bilgi ve iletişim teknolojilerindeki(demirarslan, Usluel, 2005) gelişmeler toplumdaki tüm alt sistemleri olduğu gibi eğitim sistemini ve eğitim sistemini oluşturan öğeleri de etkilemektedir. Tıpkı eğitim sisteminin bu gelişmelere ayak uydurması gibi eğitim sisteminin öğeleri de bu değişime ayak uydurmak zorundadır. Eğitim sisteminin en önemli öğelerinden birisi

14 4 olan öğretmenler de bu değişimlere ayak uydurmak zorundadırlar. Nitekim eğitimde teknoloji kullanımı ile ilgili önemli bir topluluk olan ISTE (International Society for Technology in Education) 1998 yılında öğrenciler, öğretmenler ve daha sonra yöneticiler için Ulusal Eğitim Teknolojileri Standartlarını geliştirmiştir yılında yayınlanan ISTE raporuna göre öğretmenler için açıklanan Ulusal Eğitim Teknolojisi Standartları (NETS), öğretmenlerde bulunması gereken özellikleri, teknoloji okuryazarı olma, derslerinde teknolojiden istifade edebilme, öğrencilerini teknoloji kullanmaya yöneltebilme, öğrencilerine bilgiye ulaşma ve bilgiyi kullanma becerilerini kazandırmada öğrenme çevresini teknoloji kullanabilecekleri şekilde düzenleyebilme, deneyim paylaşımı için meslektaşları ile internet üzerinden iş birliği yapabilme, teknoloji destekli öğrenme ortamları planlama, tasarlama ve uygulama, öğrencinin öğrenmesini değerlendirmede teknoloji destekli farklı değerlendirme stratejilerini kullanma, mesleki gelişim için teknolojik değişimleri takip etme ve bu konuda kendini geliştirme, teknoloji kullanımı konusunda sosyal, etik, yasal ve insani konularla ilgili ilkeleri sınıfta uygulama şeklinde belirlemiştir yılında yayınlanan ISTE raporuna göre ise öğretmenler; öğrencilerin öğrenmelerine ve yaratıcılıklarına katkıda bulunmalıdırlar ve onlara ilham vermelidirler, öğrencileri dijital araçları ve kaynakları kullanarak gerçek yaşam sorunlarını keşfetmeye ve gerçek problemleri çözmeye sevk etmelidirler, işbirlikli öğrenme ve bilgileri oluşturmada hem yüz yüze hem de sanal ortamlarda öğrencilerle ve meslektaşlarıyla birlikte öğrenme ortamına katılarak model olmalıdırlar, öğrencilerin öğrenmelerini ve üretkenliklerini arttırmak için dijital araçları ve kaynakları içeren ilişkili öğrenme deneyimlerini tasarlamalı veya öğrencileri buna uyarlamalıdırlar, gelişmiş teknolojileri içeren, zenginleştirilmiş öğrenme ortamları sunarak bütün öğrencilerin bireysel meraklarının peşine düşmelerini sağlamalıdırlar, öğrencilerin farklı öğrenme stillerine, çalışma stratejilerine ve yeteneklerine vurgu yapabilmek için dijital araçları ve kaynakları kullanarak öğrenme etkinliklerini kişiselleştirmeli ve ihtiyaca göre uyarlayabilmelidirler, öğrencilerin yenilikçiliklerini ve başarılarını desteklemek için dijital araçları ve kaynakları kullanarak öğrencilerle, akranlarla, ebeveynlerle ve toplumun diğer üyeleriyle işbirliği yapmalıdırlar, birlikte çalışmalıdırlar, araştırma ve öğrenmeyi destekleyen bilgi kaynaklarının yerleştirilmesi, analiz edilmesi, değerlendirilmesi ve kullanılması için var olan ve yeni çıkan dijital araçların etkili kullanımında model olup, yardımcı olmalıdırlar. Bunun dışında öğretmenler, dijital vatandaşlığı ve sorumluluğu tanıtmalı ve öğrencilere bu konuda örnek olmalıdırlar,

15 5 yayın haklarına saygı duyarak ve kurallara uyarak, yasal, etik ve güvenli bir biçimde model olarak dijital bilgileri, kaynakları ve bunların içerdiği entelektüel özellikleri korumalıdırlar, aslına sadık kalarak kaynakları kendilerine mal etmemelidirler, dijital görgü kurallarını geliştirmelidirler ve bunlara model olmalıdırlar, teknoloji ve bilgi kullanımı ile ilgili sosyal etkileşimlerden sorumlu olmalıdırlar, öğrencilerin öğrenmelerini geliştirmede teknolojinin yaratıcı uygulamalarını keşfetmek için yerel ve küresel öğrenme topluluklarına katılmalıdırlar ve 2008 yıllarında yayınlanan raporlar temel olarak aynı içerikten bahsetse de bazı ifadelerin gelişen teknolojilere ve yeniliklere göre değiştiğini ifade edebiliriz. Örneğin 2004 yılındaki raporda dijital vatandaşlık kavramından bahsedilmezken 2008 yılındaki rapora dijital vatandaşlık kavramı da açık bir şekilde dâhil olmuştur. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte birçok olumlu yenilik meydana gelirken bu olumlu yenilikler beraberinde olumsuz sonuçları da getirebilmektedir. Bu olumsuz sonuçların önüne geçebilmek için de en büyük görev ve sorumluluk bu rapordan da anlaşıldığı gibi öğretmenlere düşmektedir. Bir yenilik ortaya çıktığı zaman farklı bireyler ya da gruplarca benimsenmek istenebilir. Farklı bireyler ve grupların bir yeniliği benimsemesi de bu yeniliğin yayılmasına neden olmaktadır. Toplumun gizli liderleri olan öğretmenlerin meydana gelen yenilikleri benimsemede ve bunu öğrencilere benimsetmede öncü olmaları beklenmektedir çünkü birey hangi meslekte olursa olsun bir öğretmen tarafından yetiştirilmektedir. Bu durumda da toplumun gelişmesinde ve kalkınmasında en önemli görev öğretmenlere düşmektedir. Eğitim sürecinin de en önemli öğelerinden biri olan öğretmenlerin Bilgi ve iletişim Teknolojilerinin öğrenme-öğretme sürecinde kullanılması konusundaki görevleri ve sorumlulukları da büyüktür. Bu bağlamda okullarda teknoloji yayılımının sağlanması, BİT in her öğrenci ve öğretmen tarafından kullanılması, gerektiği şekilde bütün okullarda ve sınıflarda kullanılması, günümüzde oldukça önem kazanmaktadır. Bunun da etkili bir teknoloji-müfredat bütünleşmesi ile mümkün olabileceği ileri sürülebilir. Teknolojiyi öğrenme-öğretme sürecinde kullanacak ve kullandıracak olan ve eğitimle teknolojiyi bütünleştirecek olan kişi öğretmen olduğu için, öğretmenleri yayılım ve bütünleşmenin merkezine alıp, buna uygun hedefler, stratejiler, programlar ve planlar düşünülmesi yerinde olacaktır. Bu bağlamda, bu araştırmada Rogers ın Yeniliğin Yayılımı Kuramı temel alınarak, BİT yenilik olarak kabul edilmiş ve öğretmenlerin BİT in öğretme-öğrenme sürecine entegrasyonu ile ilgili görüşleri ve BİT

16 6 entegrasyonu konusunda karar verme sürecinde hangi aşamada bulundukları incelenmiştir. 1.2.Amaç Bu araştırmanın amacı ilköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin bilgi ve iletişim teknolojilerini öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu ile ilgili görüşlerini ve entegrasyon sürecinde bulundukları aşamaları Yeniliğin Yayılımı Kuramı na göre incelemektir. Bu temel amaç doğrultusunda aşağıda yer alan şu sorulara cevap aranacaktır: 1. İlköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin öğrenme-öğretme sürecinde BİT i kullanma sebepleri ve BİT kullanım amaçları nelerdir? 2. İlköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin öğrenme-öğretme sürecinde en sık kullandıkları BİT araçları ve öğretmenlerin bu araçları kullanma sıklıkları nedir? 3. İlköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin BİT i öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu konusundaki görüşleri nelerdir? 4. İlköğretim ikinci kademede görev yapmakta olan branş öğretmenlerinin BİT i öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu konusundaki görüşlerinde branşlarına, çalıştıkları okulların türüne ve bulundukları illere göre herhangi bir farklılık bulunmakta mıdır? 5. Yeniliğin Yayılımı Kuramına göre öğretmenler BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonunda hangi aşamada bulunmaktadırlar? 1.3.Önem Gelişen teknolojiler her alanda etkisini gösterdiği gibi eğitim alanında da etkisini göstermektedir ve eğitim alanındaki bu teknolojik yeniliklerin eğitime entegrasyonundaki en büyük görev öğretmenlere düşmektedir. Öğretmenler teknolojik yenilikleri takip ederek hem bunları benimsemek hem de öğrencilerine benimsetmek durumundadırlar. Bu yüzden öğretmenlerin BİT kullanımında nerede oldukları, BİT i derslerinde ne düzeyde ve nasıl kullandıkları çok önemlidir.

17 7 BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu ile ilgili olarak çoğu araştırmada öğretmenlerin sınıfta teknolojiyi kullanımları sırasında karsılaştıkları sorunların, başarı ve başarısızlıkların ortaya konulduğu, donanım ve yazılım erişimine, BİT kullanımının sonuçlarına ve öğretmen eğitimlerine önem verildiği belirtilmektedir(demirarslan, 2005). Bu çalışmada, öğretmenlerin BİT in öğretme-öğrenme sürecine entegrasyonu ile ilgili görüşleri ve öğretmenlerin BİT entegrasyonu sürecinde Yeniliğin Yayılımı Kuramına göre hangi aşamada bulundukları belirlenmeye çalışılacaktır. Öğretmenlerin bulundukları aşamalara göre önerilerde bulunulması farklı bir bakış açısı sağlayabilecek ve gerekli önlemlerin alınması için yol gösterici olacaktır. 1.4.Varsayımlar 1. Çalışmaya katılan öğretmenlerin kendileriyle yapılan görüşme esnasında araştırmacının sorduğu sorulara içtenlikle ve doğru cevap verdikleri varsayılmıştır. 2. Araştırmada kullanılan veri toplama aracının geçerli ve güvenilir olduğu varsayılmıştır. 1.5.Sınırlılıklar 1. Araştırma bulgular bakımından görüşmeye katılan öğretmenlerin görüşleri ile sınırlıdır. 2. Araştırma sadece Uşak ve Adana illerinin merkezinde bulunan ilköğretim okulları ikinci kademesinde görev yapan branş öğretmenleri ile sınırlıdır. 3. Araştırmada BİT araçları bilgisayar, kelime işlem programı, sunu hazırlama programı, hesap tablosu programı, veri tabanı programı, internet, cd-çalar, dvdçalar, vcd, tarayıcı, yazıcı, projeksiyon aleti, televizyon, radyo, video, tepegöz, karatahta ve akıllı tahta ile sınırlıdır. 1.6.Tanımlar Bilgi ve İletişim Teknolojileri: Bilgiye daha kolay ve daha hızlı ulaşmayı sağlayan, ulaşılan bilgiyi işlemeye, depolamaya, aktarmaya ve değerlendirmeye yarayan teknolojik araçların tümü.

18 8 Yenilik: Kullanıcılar ve sosyal sistem tarafından yeni kabul edilen fikir, nesne, uygulama, her şey. Araştırmada BİT yenilik olarak alınmıştır. Yayılım: Yenilik ile ilgili olarak, toplumsal sistemin bireyleri arasında belirli kanallar aracılığıyla iletişimde bulunma sürecidir. Entegrasyon: Öğrenme-öğretme süreci ile BİT in kaynaştırılması, bütünleştirilmesi. 1.7.Kısaltmalar BİT: Bilgi ve İletişim Teknolojileri ISTE : International Society for Technology in Education NETS: National Educational Technology Standarts

19 9 BÖLÜM II KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR 2.1.Kuramsal Açıklamalar Bilgi ve İletişim Teknolojileri İnsanlar var oluşlarından bugüne kadar bilgi üretmekte, ürettiği bilgileri kullanmakta ve bu bilgileri birbirleri ile paylaşmaktadırlar. Geçmişte bilgilerin dağıtılmasında güvercinden, dumandan, mors alfabesine kadar çeşitli araçlardan faydalanılmıştır. Gerçekten bu araçların hepsi bilgi teknolojisi örnekleridir. Günümüzde ise teknolojinin gelişmesiyle birlikte bunların yerini bilgisayarlar, uydu antenleri, çağrı cihazları, cep telefonları almış ve iletişim artık iletişim ağları, çoklu ortamlar ve elektronik haberleşmeye dayanır olmuştur. Eski teknolojilerle yeni teknolojiler arasındaki temel fark bilginin dağıtılmasındaki ve yayılmasındaki hızıdır, bu hız bilgi miktarının da artmasına yol açmıştır. Bütün bu değişimler mikro elektronik teknolojisinin büyümesinin sonucudur ki bu sayede bilginin aktarılmasında mekanik araçlardan elektronik araçlara doğru bir geçiş yaşanmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgi ve iletişim teknolojilerinin birlikte kullanılması ile oluşturulmuş sistemlerdir. Bilgi ve düşüncenin zaman ve mekân sınırı tanımadan hızlı bir şekilde akışını sağlayan görsel, işitsel, yazılı her türlü teknolojik araca Bilgi ve İletişim Teknolojileri denmektedir. Başka bir deyişle bilgisayar, mikro elektronik ve telekomünikasyon üçlüsü olarak da adlandırılabilen BİT araçları, bilginin yaratılmasını, toplanmasını, biriktirilmesini, işlenmesini, depolanmasını, ağlar aracılığı ile bir yerden başka bir yere iletilmesini sağlayan araçlardır. İnsanlık tarihinde çok az teknolojik buluş insan yaşamını BİT araçları kadar etkilemiştir. BİT ile birlikte meydana gelen yenilikler genelde yaşamımızın her alanını etkileyerek değiştirdiği gibi özel olarak da eğitim sistemimizi etkilemektedir. Kara tahta, tebeşir, kitap, defter, kalem, matbaa eğitimde hala kullandığımız en eski bilgi teknolojileridir. Geçen süre ve değişen şartlar eğitimde kullanılan bilgi teknolojilerini de değiştirmiş ve geliştirmiştir. Böylece radyo, televizyon, video, bilgisayarlar, eğitim yazılım cd leri, film, slâyt, internet, otomasyon sistemleri, ağ sistemleri ve telekomünikasyon sistemleri de artık bilgi ve iletişim teknolojileri olarak eğitimde yerini almaya başlamıştır.

20 Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyonu BİT in Türk Milli Eğitim sistemi politikaları içinde yer almaya başlaması henüz yakın bir geçmişe dayanmaktadır yılından itibaren çeşitli projeler ve girişimler yapılmaya başlanmışsa da, BİT in eğitim politikaları içinde yer almaya başlaması 2003 yılında ortaya konulan e-türkiye çalışmaları ve E-dönüşüm Türkiye Projesi ile olmuştur ve bu tarihten itibaren BİT e yönelik somut politika ve hedefler uygulanmaya konulmuştur(meb, 2003). Türkiye de eğitim alanında BİT ile ilgili çalışmaları MEB adına Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü yürütmekte ve çeşitli projelere imza atmaktadır. Entegrasyon sözcüğü dilimize Fransızcadan girmiştir ve uyum, bütünleşme manalarına gelmektedir(tdk, 2009).Kavram olarak entegrasyon, parçaları bir bütün içerisinde bir araya getirme, yeni öğelerin sisteme dahil edilmesi ya da uyumlu çalışmayı sağlamak üzere bir etkinlikteki çeşitli birimlerin koordinasyonunu sağlama şeklinde tanımlanmıştır(cornu,1995, Akt:Demirarslan). Eğitim ve teknoloji arasındaki ilişki çağın getirdiği yeniliklerle birlikte sürekli değişmektedir. Bu değişime paralel olarak eğitim ile BİT arasındaki ilişkinin boyutu da zaman ilerledikçe değişmiştir. Başlangıçta bu ilişki BİT in ayrı bir konu alanı olarak öğretimi biçiminde yapılırken, giderek BİT in öğrenme-öğretme sürecine içerisinde aktif olarak kullanılması, öğretim programı ile BİT in bütünleştirilmesi, diğer bir deyişle BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu durumuna geçilmiştir. BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu, öğretim hedeflerini gerçekleştirmek ve öğrencilerin öğrenmesini güçlendirmek için BİT araçlarının öğretim programı boyunca kullanılması olarak tanımlanmaktadır(cartwright ve Hammond 2003). BİT in eğitim-öğretim ortamlarında, öğrenme-öğretme sürecinde kullanılması gün geçtikçe daha önemli bir hale gelmektedir. BİT in eğitimde başarılı bir şekilde kullanılması için öğretmenlerin hem teknolojik kaynakların kullanımı, hem de bu kaynakların öğrenme-öğretme sürecine etkisi hakkında bilgilendirilmesi gerekmektedir. Teknoloji kullanımının öğrenci başarısını, uzun dönemde de öğrenimin başarısını sağlayabilmesi için gelişen teknolojilerin bugüne kadar süregelen geleneksel eğitim anlayışı ile kullanılması yerine, yeni öğretim felsefesi doğrultusunda, öğretmenlere yeni roller tanımlanarak, yeni eğitim anlayışları içerisinde kullanılmasının beklenilen sonuçları beraberinde getireceği ileri sürülmektedir.

21 11 BİT ile desteklenmiş öğrenme ortamları var olan sınıf ortamında, öğrenenlere öğrenme durumlarının sınırlılıklarını azaltmaya yönelik öğrenme fırsatları sağlamaktadır(mumcu ve Diğ., 2008) Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Öğrenme-Öğretme Sürecine Entegrasyon Modelleri BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonunun modellenmesi karmaşık ve dinamik olan süreci ve süreci etkileyen öğeleri somut olarak görmek açısından faydalı olacaktır. Bu açıdan BİT i benimseme ve uygulamadaki temel adımları bilmek, sürecin etkililiği açısından her adımda yapılacak olanlarla ilgili planlama yapmayı ve bu planları geliştirerek uygulama sağlayacağı açısından faydalı olacağı söylenebilir. Aşağıda, BİT in öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu ile ilgili olarak Sandholtz, Ringstaff ve Dwyer (1997) ın ACOT Modeli ve Roblyer (2003) ın Öğretmenler İçin Teknoloji Entegrasyonu Modeli açıklanmıştır: Acot Modeli ACOT (Apple Classrooms of Tomorrow) okullar, üniversiteler, araştırma kurumları ve Apple Bilgisayar işbirliği ile 1985 yılında başlayan bir araştırma ve geliştirme projesidir. Projenin amacı, öğretmenler ve öğrenciler tarafından rutin olarak kullanılan teknolojinin öğrenme ve öğretimi nasıl etkilediğini incelemek olarak ifade edilmiştir. ACOT modeline göre entegrasyon; Giriş (Entry), Benimseme (Adoption), Adaptasyon (Adaptation), Yer Değiştirme (Appropriation), Keşfetme (Invention) aşaması olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır. Projeden elde edilen sonuçlara göre projenin ilk dönemlerinde sınıflardaki yeterli teknolojik kaynağa rağmen öğrencilerin öğrenmelerinde, derse katılımlarında, işbirliğine dayalı çalışmaların sayısında ciddi bir artış gözlenmediği belirtilmiştir. Proje ilerledikçe disiplinler arası çalışmaların arttığı, öğretmen ve öğrencilerin farklı araçları ders ve projelerine entegre ederek yaratıcı çalışmalar gerçekleştirdikleri, öğretmenöğrenci ve öğrenci-öğrenci iletişim ve işbirliğinde artış görüldüğü belirtilmiştir. Bunların yanı sıra geleneksel ve geleneksel olmayan yöntemlerin birlikte kullanıldığı, performans ve portfolyo tabanlı değerlendirmelere geçildiği ifade edilmiştir. Yeterli teknolojinin sınıfa konulmasından çok, bu teknolojilerin nasıl kullanıldığının önemli olduğu belirtilerek teknolojinin iletişim ve işbirliğini artırma, üst düzey düşünmeyi

22 12 sağlama gibi amaçlarla kullanımı için öğretmenlerin desteklendiği ortaya konulmuştur (Sandholtz ve diğ., 1997) Öğretmenler İçin Teknoloji Entegrasyonu Modeli Bu modelde diğer model gibi beş aşamadan oluşmaktadır ve her aşamada öğretmenin kendisine sorması gereken sorular vardır. Birinci aşamada göreli uygun yararı saptamak için Neden teknoloji kullanımı? sorusu, ikinci aşamada değerlendirmeyi planlamak için Uygun değerlendirme stratejileri nelerdir? sorusu, üçüncü aşamada öğretimi planlamak için Uygun entegrasyon stratejileri nelerdir? sorusu, dördüncü aşamada uygun sınıf ortamı ve koşullarını düzenlemek için Sınıf ortamını ve öğretim materyallerini nasıl hazırlayacağım?, beşinci ve son aşamada ise entegrasyon stratejilerini değerlendirme ve düzeltme için Çalıştığını nasıl bileceğim? sorusu öğretmenler tarafından sorulmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin okullarda kullanılması ve öğrenme-öğretme sürecine entegrasyonu için bütün aşamaları ve bütün öğeleri içine alan bir modelin geliştirilmesi, görev ve sorumlulukların belirlenmesi ve amaçların saptanması gerekmektedir Öğrenme-Öğretme Sürecinde Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Kullanımı ve Öğretmenler Farklı dinamikleri içinde barındıran ve çok boyutlu olarak incelenmesi gereken entegrasyon sürecinde en önemli faktör öğretmenlerdir. BİT entegrasyonu tanımına baktığımız zaman bu süreçte pek çok değişkenin bulunduğu görülmektedir. BİT araçları ve erişim, bu araçları kullanabilme becerisine sahip insan gücü, eğitim politikaları, okul kültürü ve öğretim programı gibi değişkenler sürece etkisi olabilecek değişkenlerden bir kısmına örnek olarak verilebilir(usluel, Demirarslan, 2005). Bu süreçteki en etkili öğe kuşkusuz ki öğretmenlerdir çünkü eğitimsel yeniliklerin yayılımı ve uygulanması büyük ölçüde öğretmenlerin bu yeniliklere verdiği kişisel ve bireysel anlamlara yani kısaca bu yenilikleri benimsemelerine bağlıdır(fullan, 1991; Van Den Berg ve diğ., 1999; Becker, 2001). BİT in öğretim sürecine entegrasyonu konusunda öğretmenleri teşvik eden en önemli unsurlar, öğrenciler açısından BİT in öğrencileri kendi düşüncelerini yapılandırmalarına olanak sağlaması ve yaratıcılıklarını artırması olarak, kendileri

23 13 açısından ise zaman kazanma ve işleri kolaylaştırma olarak ifade edilebilir. BİT in eğitimde kullanılması ile ilgili yapılan çalışmalar ve araştırmaların sonucu incelendiğinde BİT in öğrenmeye olumlu etkisi olduğu söylenmektedir. BİT ile birlikte öğrenmenin iki yönlü olarak değişeceği belirtilmektedir. Birincisi, öğrenme hedeflerine cevap bulmada belirli bir otoriteye bağlı kalınmayacağı, diğeri ise bilgiye erişimin çok daha kolay olacağıdır(demirarslan, 2005). Öğretmenlerin eğitim anlayışında BİT e bağlı olarak değişimler olduğu ifade edilmektedir. Bu nedenle özellikle öğretmenlerin inançlarının ve öğretimle ilgili kuramsal bakış açısının yeninin benimsenmesinde önemli birer nokta olarak görüldüğü, öğretmenlerin sadece öğrenme ve öğretimi artıran değil, öğretim stiline entegre edilebilen teknolojiyi kullanma eğiliminde oldukları belirtilmiştir(demirarslan, 2005). Ayrıca öğretmen merkezli sınıflarda BİT entegrasyonunun daha zor olduğu ve öğretmenin yeninin benimsenmesine direnç gösterdiği fakat öğrenci merkezli ders işleyen öğretmenlerin yeniyi daha rahat benimsediği ve BİT i derslerinde daha sık kullandıkları ortaya çıkmıştır(demirarslan, 2005) Yeniliğin Yayılımı Kuramı Yeniliğin yayılımı kuramı Rogers tarafından ortaya koyulmuş olup bu kuramda yeniliğin yayılımını etkileyen faktörler bireylerin algılarını da içerecek şekilde incelenerek o yeninin toplumsal sistemde iletişim süreçleri ile nasıl yaygınlaşacağı analiz edilmiştir. Yayılım Nedir? Yayılım, bir sosyal sistemin üyeleri arasında belirli kanallar aracılığıyla bir yenilik ile ilgili olarak iletişimde bulunma sürecidir. Bu iletişimin özel bir çeşididir, yani buradan anladığımız yayılımın yeni fikirler ile ilgili olduğudur. İletişim, bireyler arasında birbirleri ile karşılıklı olarak anlaşabilmeleri için bilgi paylaşma ve yaratma sürecidir. Yayılım iletişimin yeni fikirler hakkında mesajlar veren özel bir çeşididir. Teknolojik bir yayılım bilgiyi somutlaştırır. Sosyal sistemin yapısında ve fonksiyonunda bir değişiklik meydana getiren süreç olarak tanımlanan yayılım sosyal değişmenin bir çeşididir. Yeni fikirler keşfedildiğinde, yayıldığında ve kabul edildiğinde ya da reddedildiğinde kesin sonuçlara sebep olur ve sosyal değişiklik meydana gelir. Tabii ki bu değişiklikler

24 14 farklı yollarla da olabilir mesela bir politik düşüncede deprem ve kuraklık gibi doğal olaylarda ya da hükümet düzeninde. Yayılım bazı yazarlar tarafından kendi kendine meydana gelen, planlanmamış yeni fikirler diye kısıtlanmıştır ve dağıtım, yayma kavramını yönetilen ve idare edilen yayılım için kullanmışlardır. Fakat biz yayılımı hem planlanmış hem de kendiliğinden meydana gelmiş yeni fikirlerin yayılması olarak kullanacağız. Yeniliğin Yayılımı Kuramı Everett Rogers tarafından geliştirilmiştir. Rogers (2003) a göre yeniliğin yayılımı; yenilik ile ilgili olarak toplumsal sistemin üyeleri arasında belirli kanallar aracılığıyla iletişimde bulunma sürecidir. Bu tanımdan da anladığımız gibi Yeniliğin Yayılımı Kuramının dört temel öğesi bulunmaktadır. Bunlar; 1)Yeni(Yenilik) 2)İletişim Kanalları 3)Zaman 4)Sosyal Sistem Yeni(Yenilik) Yeni(Yenilik) birey ya da kullanacak olan birimler tarafından yeni olarak kabul edilen fikir, nesne ya da uygulama olarak kabul edilebilir(rogers, 1995). Rogers hemen hemen bütün çalışmalarında bir yeni olarak teknolojinin yayılımı ile ilgilenmiştir. Rogers a göre yeni bir fikrin kabul edilmesi yeni avantajlara sahip olsa bile çok zor olabilir. Yenilik bir nesne olabileceği gibi bir süreçte olabilir. Bazı yenilikler çok kısa sürede yayılırken bazılarının yayılması uzun süre alabilir. Her yenilik bireyler tarafından farklı olarak algılanabilir. Yayılma sürecindeki bu farklılıkların bir nedeni olarak yeniliğin algılanan özelliklerinin de bir yeniliğin benimsenmesindeki etkili öğe olduğunu söyleyebiliriz ve bu durumu açıklayabilmek için Rogers, bireylerin yeniliğe ilişkin algılarına yeniliğin özellikleri açısından bakılması gerektiğini belirtmiştir. Kuramda yenilik ile karşılaşan bireyin yeniliği algılaması, yeniliğe karşı görüşü ve beklentileri, bireyin yaşam biçimi ve birikiminin de önemli olduğu vurgulanmaktadır. Yeniliğin Algılanan Özellikleri Rogers a göre her yeni belirli özelliklere sahiptir ve bu özellikler göreli yarar, uygunluk, karmaşıklık, denenebilirlik ve gözlemlenebilirliktir. Rogers bu özellikleri

25 15 geçmiş araştırmalara ve deneyimlere dayandırarak maksimum bir genelleme oluşturabilmek için tanımlamıştır. Yeniliğin algılanan özelliklerini inceleyen yayılım çalışmaları içerisinde Gahtani (2003) yaptığı çalışmada Rogers ın tanımladığı bu özelliklerin yeninin yayılım oranını %87 oranında açıkladığını belirterek bu özelliklerin en uygun özellikler olduğunu belirtmiştir. Yarım yüzyıldan beri yürütülen yayılma araştırmaları bir yeniliğin kabulünde güçlü kestiricilerin yeniliğin algılanan özellikleri olduğunu göstermektedir(kuşkaya, 2004). Rogers (1995) bu 5 özelliği aşağıdaki şekilde tanımlamaktadır: 1.Göreli Yarar: Göreli yarar, bir yeninin yerini aldığı fikirden daha iyi olarak algılanmasıdır. Göreli yararın derecesi genellikle ekonomik kazanç, sosyal statü veya sağladığı yararlar olarak ifade edilebilir(rogers, 1995). Bireyler veya bir kurum yeniliğe karar verme sürecine girdiğinde, yeniliğin göreli yararı hakkındaki belirsizliği azaltmak için bilgi ararlar. Çünkü benimseyiciler yeni fikrin var olan uygulamadan daha iyi olduğunu bilmek isterler. Geçmiş yayılma araştırmaları incelendiğinde; benimseme hızını kestirmede göreli yararın en önemli özellik olarak ortaya çıkabileceği belirtilmektedir (Teng ve diğ., 2002). Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından algılanan bir yeniliğin göreli yararı ne kadar fazla algılanırsa yayılma o kadar hızlı olur. Buna göre bireylerce ekonomiklik, prestij, kolaylık, rahatlık ve benzeri getirisi olan yeniliklerin benimsenme olasılığı daha yüksektir. 2.Uygunluk: Uygunluk, bir yeniliğin potansiyel benimseyicilerinin ihtiyaçları, geçmiş yaşantıları ve var olan değerleri ile tutarlı olarak algılanmasıdır. Potansiyel benimseyiciler tarafından daha uygun bulunan bir yenilik, daha az belirsizliğe sahiptir. Fakat yeni bir fikrin benimsenmesi, yalnızca o yeni fikrin uygunluğuna değil, yerini alacağı kendisinden önceki fikirlerin uygunluğuna da bağlıdır. Bir yeni hakkındaki olumsuz bir deneyim uygunluk algısının istenmeyen bir yönüdür. Rogers a göre bir yenilik sosyokültürel değer ve inançlarla, daha önceden sunulan fikir ve yeniliklerle ve hedef kitlenin yeni gereksinimleriyle uyumlu ya da uyumsuz olabilir. Bir yeniliğin kültürel değerlerle uygunsuzluğu o yeniliğin benimsenmesini engelleyebilir yenilik sadece kültürel değerlerle değil, önceden benimsenen fikirlerle de uygun olabilir ya da

26 16 olmayabilir. Yeniliğin önceki fikirlerle uygunluğu benimseme hızını artırabileceği gibi yavaşlatabilir de. Bir yeniliğin anlamını açıklayan önceki deneyimler, belirsizliği azaltmaya yardımcı olabilir, fakat önceki deneyimlerle yeni fikrin algılanan uygunluğu, benimseyicilerin yeniliği yanlış kullanmasına da yol açabilir. Kısacası yeni bir fikrin benimsenme hızı, yerini aldığı eski fikirden etkilenebilir. Eğer yeni fikir önceki deneyimlerle tamamen uygunsa da bu bir yeni olmayabilir. Bir yeniliğin uygunluğunun diğer bir boyutu ise, yeniliğin hissedilen bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmasıdır. Yenilik, bir ihtiyaç olarak hissedildiğinde genellikle daha hızlı bir benimsenme hızına sahiptir. Uygunluk ile benimseme arasında pozitif ilişki vardır. Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından algılanan bir yeniliğin uygunluğu onun yayılma hızıyla doğru orantılıdır. Buna göre, yeniliğin bireylerin gereksinimleri, geçmiş yaşantıları, var olan değerleriyle uyumlu olması yayılmayı artırmaktadır. 3.Karmaşıklık: Karmaşıklık bir yeniliğin kullanımının ve anlaşılmasının zor olarak algılanmasıdır. Bazı araştırmacılar Rogers ın karmaşıklık özelliğini kullanım kolaylığı(ease of use) olarak ele almışlardır(jebeile and Reeve, 2003). Karmaşıklık genellikle çalışanların bilgi, uzmanlık, deneyim ve profesyonellik seviyeleri ile ölçülmektedir. Teknolojik aygıtları son derece seven kişiler çoğunlukla yeniyi ilk benimseyenlerdir. Çünkü yeniliği karmaşık ve zor olarak algılamazlar. Bir yeniliğin karmaşıklığıyla benimseme hızı arasında negatif bir ilişki vardır. Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından algılanan bir yeniliğin karmaşıklığı onun yayılma hızıyla negatif ilişkilidir. Yeniliğin kullanımının zor olarak algılanması yeniliğin yayılımını yavaşlatabilir. 4.Denenebilirlik: Denenebilirlik, bir yeniliğin sınırlı bir alanda denenebilir olmasıdır. Denenebilir olan yeni fikirler daha hızlı bir benimseme oranına sahiptirler. Eğer potansiyel benimsemeciye yeniliği kabullenmeden önce kullanma fırsatı verilirse bireyin yeniliğin yararını, uygunluğunu keşfedebilmesi ve karmaşıklığın üstesinden gelebilmesi sağlanabilecektir. Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından algılanan bir yeniliğin denenebilirliği onun yayılma hızıyla pozitif olarak ilişkilidir. Yeniliğin denenebilir olması onun yayılımında olumlu etkiye sahiptir.

27 17 5.Gözlemlenebilirlik: Gözlemlenebilirlik, bir yeniliğin sonuçlarının toplumdaki diğer bireyler için gözlemlenebilir olmasıdır. Bazı yeniliklerin gözlemlenmesi veya diğerlerine anlatılması zor iken bazıları kolayca gözlemlenebilir ve diğerlerine iletilebilir. Teknolojinin iki yönü vardır; yazılım yönü ve donanım yönü. Teknolojinin görülemeyen, soyut yani yazılım bileşeninin gözlemlenebilirliği daha düşüktür ve genellikle daha yavaş bir benimsenme hızına sahiptirler. Teknolojinin görünen, somut yani donanım bileşeninin gözlemlenebilirliği ise daha yüksektir ve genellikle daha hızlı bir benimsenme hızına sahiptirler (Rogers, 1995; Teng ve diğ.,2002). Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından algılanan bir yeniliğin gözlemlenebilirliği onun yayılma hızıyla pozitif olarak ilişkilidir. Yeniliğin gözlemlenebilirliği ne kadar yüksekse o kadar kolaylıkla benimsenmektedir. Moore ve Benbasat gözlemlenebilirliği sonucun görülebilirliği (results demonstrability) ve görülebilirlik (visibility) olarak iki ayrı kısımda ele almaktadır (Jebeile and Reeve, 2003; Rogers, 2003). Ancak Rogers a göre bu tanımlardan sonucun görülebilirliği Rogers ın gözlemlenebilirlik algısı tanımı kapsamında yer almaktadır (Rogers, 2003). Yeniliğin algılanan özellikleri hakkında yapılmış araştırmalara bakıldığında, hangi özelliklerin daha baskın, hangilerinin daha önemsiz olduğu yapılan araştırmaya ve yeniliğe göre değişiklik göstermektedir. Örneğin; Gahtani (2003) kurumların bilgisayar teknolojilerini benimsemesi ve kullanması üzerine yaptığı çalışmada, algılanan özelliklerin benimseme ve kullanma için önemli belirleyiciler olduğunu ve göreli yarar, uygunluk, denenebilirlik ve gözlemlenebilirlikle yeniliği benimseme ve kullanmanın pozitif ilişkili, karmaşıklığın ise negatif ilişkili olduğunu belirtmiştir. Rogers (1995) a göre karmaşıklığı düşük, göreli yararı, uygunluğu, denenebilirliği ve gözlemlenebilirliği yüksek yeniliklerin, sosyal sistemlerde benimsenme ve yayılma olasılığı daha yüksektir. Bir sosyal sistemin üyeleri tarafından bir yeniliğin algılanan göreli yararı, uygunluğu, denenebilirliği ve gözlemlenebilirliği benimseme hızıyla pozitif ilişkili, karmaşıklığıyla negatif ilişkilidir (Rogers, 2003). Yayılma hakkında yapılmış araştırmalar bir kişinin yeniliği benimseme olasılığının, teknolojinin algılanan özelliklerinden etkilendiğini göstermektedir (Bennett and Bennett, 2003). Aşkar ve Usluel (2002) öğretmenlerin yenilik ile ilgili algılarının buna dayalı uygulamaların başarısında kritik bir rol oynadığını belirtmektedirler. Ayrıca

28 18 öğretmen ve yöneticilerin yeni ile ilgili ilgi düzeylerinin okulda yeniliğin yayılımında etkili olduğu bilinmektedir (Dooley, Metcalf, and Martinez, 1999) İletişim Kanalları Yeniliğin yayılımı, bilgilerin hedef kitle ile paylaşılması ile olanaklıdır. Bu paylaşımı sağlayan ortam ve araçların tümüne iletişim kanalı denmektedir. İletişim kanalları en basit haliyle; bir mesajın, bir kişiden diğerine geçme yoludur. Diğer bir deyişle, bir kişi, grup veya kurumun bir yeniliği diğerlerine iletmesidir. İletişim kanalları hem kitle iletişim araçları hem de kişiler arası iletişim kanalları olabilir. Rogers (1995) a göre kitle iletişim araçları yeniliğin farkında olmada etkili bir yoldur fakat kişiler arası iletişim kişinin benimseme kararını oluşturmada daha etkilidir. Yenilik ile ilgili paylaşımı sağlayan ortam ve araçların tümü iletişim kanalları olarak adlandırılabilir. İletişim kanalları hem kitle iletişim araçları hem de kişiler arası iletişim araçları olabilir. Bir yenilikle ilgili olarak bilgisi ve deneyimi olan birey ya da diğer benimseyici birimler ile bilgisi olmayan birimler birbirine iletişim kanalları aracılığıyla bağlanarak yeniliğin yayılımını sağlarlar. Yeniliğe karar verme sürecinde; kitle iletişim kanalları bilgi aşamasında; kişiler arası iletişim kanalları ikna aşamasında göreli olarak daha işlevseldir(usluel ve Aşkar, 2006) Zaman Yayılma sürecinin üçüncü elemanı olan zaman, yeniliğin yayılımı sürecindeki en önemli öğelerden biridir. Yayılma sürecine zaman üç noktada katılır. Bunlar, a.yeniye karar verme süreci, bireyin yeniyle karşılaştığı andan itibaren yeniyi kabul ya da reddedeceği ana kadar geçen süre b.benimseyici kategorileri, sosyal sistemde yer alan diğer üyelerin yeniyi benimseme süreci c.benimseme hızı, belirli bir periyotta yeniyi benimseyen bireylerin sayısı yani S eğrisidir a)yeniliğe Karar Verme Süreci Yeniliğin yayılımı, anlık bir olay olmaktan ziyade, belirli bir zaman dilimine yayılan bir süreç niteliğindedir. İster ilk kez ortaya çıkan bir yenilik olsun, ister daha

29 19 önceden ortaya çıkmış ancak toplum tarafından kabul görmemiş bir fikrin yeniden oluşmasını temsil eden bir yenilik olsun, benimsenme sürecinde belirli karar aşamalarından geçmesi gerekir. Roger(1995) belli bir zaman dilimi içinde gerçekleşen yeniliğe karar verme sürecini, bir yeniliğin ilk bilgisinden, - bu yeniliğe yönelik bir tutum geliştirmesine, - bu yeniliği benimseme ya da ret etmesine yönelik bir karar vermesine, - yeni düşünceyi uygulamaya geçirmesine ve - bu kararı onaylamaya geçiş sürecidir şeklinde belirtmiştir. Bu süreçteki aşamalar Şekil 1 de görülmektedir. Bir yeniliğin algılanan yeni si ve bu yeni ile ilişkili olan belirsizlik yeniliğe karar verme sürecinin diğer karar verme süreçleriyle karşılaştırıldığında ayırt edici yanını oluşturur. Bir başka deyişle, diğer karar verme süreçleri bir yeni olgusunu ve buna bağlı olarak bir belirsizliği barındırmak durumunda değildir. Bu nedenle yeniye karar verme süreci diğer karar verme süreçlerinden farklılaşır İLETİŞİM ÖNCELİKLİ DURUMLAR 1.Önceki Uygulama 2.Gereksinimler/Sorunlar 3.Yenilikçilik 4.Sosyal Sistem Normları 1. Bilgi 2.İkna 3.Karar 5. Onay 4.Uygulama 1. Benimseme 2. Reddetme Benimsemenin devam etmesi Geç benimseme Vazgeçme/bırakma Reddetmeye devam etme Karar Veren Özellikleri 1. Sosyo-ekonomik özellikler 2. Kişilik değişkenleri 3. İletişim davranışı Yeninin Algılanan Özellikleri 1. Göreli Yarar 2. Uygunluk 3. Karmaşıklık 4. Denenebilirlik 5. Gözlemlenebilirlik Şekil 1.Yeniliğe Karar Verme Süreci