ŞAH HATAYİ. Yaşamı, Şiirleri, Dünya görüşü. Süleyman ZAMAN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ŞAH HATAYİ. Yaşamı, Şiirleri, Dünya görüşü. Süleyman ZAMAN"

Transkript

1 ŞAH HATAYİ Yaşamı, Şiirleri, Dünya görüşü Süleyman ZAMAN

2 HATAYİ Yedi ulu ozanlarımızdan önemli bir değer olan Hatayi nin asıl ismi İsmail dir. Safeviye tarikatı önderlerinden Şeyh Haydar ın, ana tarafından ise Uzun Hasan'ın torunu Bilki Aka'nın oğludur. Şah İsmail Savefi 1487 yılında Erdebil de bir Türk aileden dünyaya geldi.1524 yılında Erdebil de öldü. İsmail, Safevi ismini büyük dedesi Safiyeddin den aldı. Babası Şeyh Haydar, Safevi tarikatının önderlerindendir. Şeyh Haydar, Sünni Akkoyunlu devletiyle yapılan savaşta (1488) ölünce, ailenin üyeleri İsmail i Akkoyunlu lardan kaçırıp Geyland da (İran da bir kent) uzun süre saklamak zorunda kalmışlardır. (Ana Britannica 12. Cilt. Sayfa 3). İsmail le birlikte diğer iki kardeşi de kaçırılır. Safevi, Şah İsmail in soyundan gelenlere verilen isimdir. Safeviler ise, Şah İsmail in kurmuş olduğu devletin adıdır. Şah sözcüğü Farsça bir sözcük olup, bir şeyin en iyisi, bir topluluğun, bir gurubun en büyüğü anlamlarına gelir. Şah, eskiden İran Hükümdarlarına verilen unvandı. Daha sonra bu sözcük Şah İsmail in etkisiyle Anadolu Aleviliği ne geçerek, yol ulularının en büyüğü anlamında kullanılır olmuştur. Alevi-Bektaşi inancında Şah sözcüğü kutsal bir anlam taşır. Her kutsal olan saygın olandır. Saygınlık ise, değer verilen, erdemle anılan, sevilen, örnek alınan ve sözüne güvenilen demektir. Bu anlamda birçok Alevi-Bektaşi önderinin ön ismi Şah tır. İsmail, Tanrı İşitir anlamına gelmektedir. Hz. İbrahim in oğluna, İsmail ismini bu anlamı içerdiği için vermiştir. Şah ve İsmail sözcükleri, daha sonra Hatayi ismini alacak olan Şah İsmail in yaşamına tam da uymaktadır. O, devlet adamı olmuş, insanların gönül telini titreten şiirler yazmış, bir inanç önderi konuma gelmiş ve tarihin sayfalarına ismini yazdırmış bir ozan ve bilge olmuştur. Safeviler, yılları arasında İran a egemen olmuşlar ve İran da Şii bir devlet kurmuşlardır. Safeviye tarikatının kurucusu Şeyh Safiyeddin Erdebil dir. ( ). Erdebil, İran ın doğu Azerbaycan ında yer alan bir kenttir. Şeyh Safiyeddin 13. yüzyılda bu Erdebil de Safevi tarikatını kurdu. Daha sonra bu kenti Safevi tarikatının merkezi konumuna getirdi. Şeyh Safiyeddin öldükten sonra onun yerine yönetime Şeyh Şah İbrahim, daha sonra da Şeyh Cüneyt geçmiştir. O dönemde iki Türk beyliği arasında Karakoyunlularla, Akkoyunlulular arasında sorunlar yaşanmaktaydı. Karakoyunlu ların başkanı Cihanşah, rakip olarak gördüğü Akkoyunluların Safeviler e bağlanacaklarından korkuyordu. Bunun üzerine Cihanşah, Erdebil üzerine yürüdü. Şeyh Cüneyt, Akkoyunluların merkezi olan Diyarbakır a sığındı. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Şeyh Cüneyt e büyük ilgi gösterdi. Uzun Hasan, kız kardeşi Begüm ü Şeyh Cüneyt le evlendirdi. Şeyh Cüneyt 1472 yılında Şirvan hükümdarı Sultan Halil ile yaptığı savaş sonrası öldü. Cüneyt in yerine oğlu Haydar geçti. Haydar dayısı Uzun Hasan ın kızı Begüm ile evlendi. Haydar, babasının öcünü almak için Şirvan üzerine yürüdü. Ama başarılı olamadı. Haydar bu savaşta (1488) öldürüldü. Bunun üzerine oğulları İsfahan da hapsedildi. Şah İsmail burada daha çocukluk çağlarında esir alındı. Daha sonra Akkoyunlu hükümdarı Yakup ölünce, onun yerine geçen Rüstem, Şah İsmail i ve çocukları serbest bıraktı. Haydar ın oğulları Yar Ali ile İsmail tekrar baba yurdu olan Erdebil e döndüler. O dönemde Akkoyunlular birbirine düşmüşlerdi. Uzun Hasan ın torunu Bay Sungur Mirza, Yar Ali den yardım istedi. Yar Ali, yandaşlarını toplayıp Bay Sungur Mirza ya yardıma koştu. Bunu duyan Hükümdar Rüstem Yar Ali yi durdurmak ve Erdebil i ele geçirmek için Erdebil e yürüdü. Bu savaşta Yar Ali öldürüldü. Erdebilliler İsmail i buradan kaçırdılar. Şah İsmail ve yanındakiler sürekli izlendikleri için bir süre sonra Bağru dağına, oradan da Gilan, Gaskar, Reşt ve Lahican'a kaçırıldılar. Lahican da Kar Kaya'nın evinde saklanan Şah İsmail, ilköğrenimini özel bir öğretmenden gördü. Babasının müritleri dört bir yandan onu görmeye geliyorlardı. Rüstem Şah İsmail i yakalamaya çalışıyordu. Ama bunu başaramadan

3 1497 yılında öldürüldü. O sırada, Akkoyunlular bir iç savaş yaşıyorlardı ve dirlik ve düzenleri kalmamıştı. O sıralarda, Şah İsmail, kendine yakın insanları toplayarak Erdebil e geldi. Şah İsmail in ünü Anadolu da da yayılmaya başlamış ve burada da büyük taraftarlar edinmişti yılında Erzincan a geldi. Akkoyunluların iç savaşından yararlanarak Anadolu da bulunan taraftarlarını, Şamlu, Ustacalu, Rumlu, Dulkadir, Tekelü ve karaman vs. Türkmenlerini çevresine toplayarak, Akkoyunlular üzerine yürüdü yılında Akkoyunlu Elvend-Mirza yı, Nahçivan da yenilgiye uğratarak Akkoyunlu Devletine son verdi. Daha sonra Azerbaycan ın tamamını ele geçiren Şah İsmail, Tebriz e geçerek burada 1502 yılında Safevi Devleti ni kurarak Şah lığını ilan etti. Safevi devletini kuran Şah İsmail, ileride Alevi- Bektaşi öğretisinin en büyük ozanlarının arasında yer alacaktır. Zaman içinde çevre bölgelerini de etkisi altına almayı başaran Şah İsmail, süreç içerisinde Azerbaycan, Özbekistan, Afganistan ve İran ın tümüne egemen olur. Şah İsmail i yakından tanımak ve yaşadığı dönemi anlayabilmek için o dönemdeki olayları çok fazla derinlere inmeden incelemek, etkili olayları gözden geçirmek gerekir yılında daha 14 yaşındayken, Şah İsmail Türkmen bir ailenin çocuğu olarak İran da bir Türk Devleti kurmuştur. Bu devlet, Anadolu daki Türkmenleri de sevindirmiş ve kısa sürede çevresindeki Türkmenleri kendi yanına çekmeyi başarmıştır. Birçok Türkmen beyliklerini, kontrolü altında tutan Osman oğullarının kurduğu beylik de, giderek bir soyun egemenliğine geçer. Osmanlı, süreç içinde güçlü bir İmparatorluk durumuna gelir. Bu İmparatorluğun egemen konuma gelmesinde en büyük etkiyi, dini ulema sınıfı ve silahlı gücü oluşturur. Zamanla güçlü bir konuma gelen Osmanlı, Anadolu köylüsünü alabildiğine sömürmüş ve sömürüye karşı direnenlere büyük baskılar uygulamıştır. Bu baskı ve sömürü sonucunda Anadolu da öncülüğün, Alevi Önderlerinin yaptığı, birçok Halk Ayaklanmaları gerçekleşmiştir. Söz konusu bu ayaklanmaların hemen hepsi kanlı bir şekilde bastırılmış ve büyük kıyımlar yaşanmıştır. Diğer bir tarafta ise, Şah İsmail in kurmuş olduğu Safevi Devlet i, kıyıma ve baskıya uğrayan Anadolu Halkının yanında olmuş ve onlara destek olmuştur. Konuştuğu dili ve yaşadığı kültürü küçümseyen Osmanlı ya karşı, halk, kendi konuştuğu dili ve yaşadığı kültürü yaşayan ve yaşatan Şah İsmail e taraf olmuş ve onun yanında yer almıştır. Osmanlı nın Anadolu halkına karşı uyguladığı zulüm ve baskı sonucunda, Anadolu halkı Şah İsmail e yakınlaşmış ve O nu bir kurtarıcı olarak görmüştür. Osmanlı İmparatorluğunun ilk kuruluşundan başlayıp, Yıldırım Beyazıt dönemine kadar gelen Padişahlar ve yönetim çevreleri, o dönem içinde topluma egemen olan birçok mistik sufilerin tasavvuf ve bâtıni yorumlu İslam ın etkisinde olmuşlardır. Hatta Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşunda bu sufilerin etkisinin de olduğu tarihsel gerçeklerle uyuşmaktadır. Padişah Osman, Orhan ve 1.Murat söz konusu sufilerin etkisinde kalmışlar ve onlarla sıkı bir işbirliği içinde olmuşlardır. Ancak bu ilişki Yıldırım Beyazıt tan sonra bozulmaya başlamıştır. Padişah Yıldırım Beyazıt tan sonra Osmanlı yönetimine, İslam ulemaları yakın olmaya başlamıştır. Bunun en büyük nedeni Osmanlı İmparatorluğu nun genişlemeye başlaması, İmparatorluk konumuna gelmesi, egemen bir güç olmasıdır. Güçsüz dönemde halkından güç alan Osmanlı yönetimi, egemen güç olduktan sonra halkı yönetebilmek için halk inancından değil, egemene güç veren inançtan (Ortodoks İslam dan, Sünnilikten) beslenmeye başlamıştır. Bu durum eşyanın doğasına da uygundur. Sufilerden beslenmek artık Osmanlı nın işine gelmiyordu. Artık büyümüş ve İmparator olmuş, yalnız kendi çevresine değil, daha büyük ve farklı çevrelere de açılmış olan bir Osmanlı Devleti vardı. Merkezi bir yapı geliştiren Osmanlı, artık siyasi ve idari yapılanmasını eski sufilerin yardımıyla değil, İslam bilginlerinin (Sünni din adamlarının) yardımıyla gerçekleştiriyordu. Yıldırım Beyazıt döneminde ( ) medresenin temsil ettiği fıkıh a (İslam Hukukuna) dayalı İslami yönetim anlayışı, Osmanlı Devletinin siyasi ve idari yapısına egemen olmuştur. Şeyh Bedreddin ( ) in idam edildiği ve Bâtıni inançlı halkın büyük kıyımlara uğradığı bir dönemdir bu dönem. Yıldırım Beyazıt tan sonra Osmanlı hanedanı bir yandan genişlerken, bir yandan da Anadolu halkına baskı uygulamıştır. Halk geçim zorlukları içinde bocalamış, bu durumdan çıkış

4 yolu aramıştır. O dönem, tarımla geçinen köylüler, ağır vergiler altında çok zor durumda kalmışlardır. Diğer bir yandan Osmanlı Hanedanı, Anadolu halkının konuştuğu dili bile konuşmaz olmuş, Türkçe konuşan halkı küçümseyen bir anlayış sergilemiştir. Oysa Azeri Türkmenlerinden olan Şah İsmail öz be öz Türkçe konuşuyor, Azeri Türkçesiyle şiirler yazıyordu. Diğer bir yandan, Osmanlı, Selçuklu döneminden bu yana gelen koyu bir Sünni anlayışı Yavuz Selim le daha da ileri aşamalara götürerek aynen sürdürmüştür. Yavuz Sultan Selim 1517 yılında Halifeliği Anadolu ya getirmiş ve Şeriat yönetimini uygulamaya başlamıştır. Bu durum Anadolu Kızılbaşları için büyük bir baskı demekti. Oysa Anadolu insanı da, Şah İsmail de Bâtıni anlayışa ve yoruma dayalı bir inanç sistemi geliştirmişlerdir. Bu inanç sisteminin temeli, biçime, şekle, görünüşe ve açık olana değil; öze, içeriğe, esasa önem veren bir öğretiyi veya inancı içeriyordu. Tasavvuf bu inancın en belirleyici yanı olmuştur. Ayrıca Anadolu halkı, yüzyıllardır taşınarak getirilen toplumsal değerlere, atalarının inançlarına sahip çıkmışlar ve o değerleri en yoğun bir şekilde yaşamaya çalışmışlardır. Bu da yönetenle- yönetilenler arasında büyük bir anlaşmazlığın doğmasına neden olmuştur. O dönem halkla, yönetim arasında hem ekonomik, hem sosyal, hem kültürel ve hem de inanç bakımından büyük farklılıklar meydana gelmiştir. Bu keskin farklılıklar Yavuz Sultan Selim döneminde ( ) daha da çok artmıştır. Özellikle Padişah Yavuz döneminde 40 ile 100 bin arasında Alevi- Bektaşi nin katledildiği, kimi kaynaklar tarafından belirtilmiştir. Halk büyük kıyımlara uğratılmıştır. Ebusuud Efendi ( ) denilen Şeyhülislam ın düzenlediği fetvalarla, Alevi inancında olan insanlar, o dönemin söylemiyle Kızılbaşlar dinden çıkmış olarak değerlendirilmiş ve bunların görüldükleri yerde öldürülmeleri emir haline getirilmiştir. Gerici ve kıyıcı Ebusuud, tutucu ve şeriatçı anlayışıyla kendisi gibi inanmayanlara karşı büyük bir düşmanlık besliyordu. Özellikle Bâtıni anlayışı öğretisinin temeline koyan Alevi- Bektaşilere, (Kızılbaşlara) karşı, içinde büyük bir kin beslemiş ve bu kin, en sonunda, ölüm ve kıyım fetvalarına dönüşmüştür. Anadolu halkı kendisine uygulanan bu baskı, yıldırma ve katliamlar sonucunda, Şah İsmail i kendileri için kurtarıcı olarak görmeye başlamıştır. O dönemde Kızılbaşlar, adeta Şah İsmail i mehdi derecesine yükseltmiştir. Yavuz Sultan Selim Anadolu halkının, Şah İsmail e bu kadar yakınlık duymasını kendisine yedirememiş ve bunun üzerine Safevi Devletinin etkinliğini yok etmek için sefer düzenlemiştir. Şah İsmail, göçebe Anadolu Türklerinin isteklerini kolayca sezinlemiş ve onların görüşlerine yakın inanç ve düşüncelerini yaymıştır. Onlar gibi konuşan, onlar gibi şiirler yazan ve deyişler söyleyen; eski geleneksel ayinleri ve törenleri uygulayan, Şaman inanç ve ayinlerine uygun davranışlar sergileyen, onların dertlerini dinleyen, onlar gibi yaşayan, onların bölük pörçük düşünce ve inanç kırıntılarını bir araya toplayan ve onların sorunlarıyla ilgilenen bir lider olmuştur. ( Nejat Birdoğan; Anadolu nun Gizli Kültürü, Alevilik; Berfin Yay Sayfa 144) Anadolu Türkmen halkı Şah İsmail i kendisinden birisi olarak görmüştür. Osmanlıdan zulüm, baskı, kıyım vs. gören Anadolu Türkmen halkı, Şah İsmail den destek, sevgi, muhabbet, koruyucu ve iyilik vs. görmüştür. Bu yüzden Şah İsmail e yakınlık duymuş ve desteklemiştir. Yavuz Selim 1514 yılında bu sefere çıkmadan önce Alevilere büyük katliamlar yaptırmıştır. Alevileri kuyulara attırmıştır. Bu dönemde Osmanlı ya karşı isyanlar meydana gelmiştir yılında Osmanlı ordusu ile Safevi orduları Çaldıran da karşı karşıya gelmiş ve bu savaşta Şah İsmail, Yavuz Selim e yenilmiştir. Bu yenilgiyi içine sindiremeyen Şah İsmail Safevi, uzun süre kendine gelememiş, psikolojik sorunlar yaşamış ve bunalıma girmiştir. Şah İsmail, bunalımdan ancak kendini edebiyata vererek kurtulabilmiş ve o dönem de birçok şiirler yazmıştır. Bu yenilgi sonrası Şah yanlısı Anadolu halkı daha büyük bir zulme uğramış; açlık, yoksulluk, kin, nefret artmış, halk daha çok işkence görmüş, toplumda soygunculuk had safhaya ulaşmış ve eşkıyalık gibi, bireysel hareketlerde de artış olmuştur. Bu durum halkın, Osmanlıya karşı, örgütlenmesini ve başkaldırmasının nedenlerini hızlandırmıştır. Bu olumsuzluktan etkilenen halkın içinden önderler çıkmış ve süreç içinde birçok önder halkı örgütlemiş ve öncülük etmiştir.

5 Yavuz Selim döneminde Osmanlı ya karşı Anadolu da, Bozoklu Celal, Şah Veli, Süklün Koca ve Baba Zünnun isyanları gerçekleşmiş ve toplumsal başkaldırılar meydana gelmiştir. Aslında Anadolu nun her yanında, haksız ve baskıcı yönetime karşı irili-ufaklı isyanlar olmuştur. Her isyan daha çok baskı getirmiş ve daha fazla baskı ise, Anadolu insanını Şah İsmail e daha da yakınlaştırmıştır. Bu önderlerin hemen hepsi, Alevi Bektaşi görüşüne sahiptiler. Aslında halkın en büyük sorunu ekonomik ve toplumsal sorunlardı. Halkın örgütlenmesi ve başkaldırısı da bu yöndeydi. Daha iyi ve daha güzel yaşayabilmek için halk örgütleniyordu. Ama Osmanlı yöneticileri bu örgütlenmeyi ve başkaldırıyı bir mezhep kavgasına dönüştürmeyi başarabilmiştir. Amaç Sünni halktan insanların, bu örgütlü mücadeleye katılmasını önlemektir. Osmanlı, çoğu zaman bundan da başarı sağlamıştır. SAFEVİLİK NEDİR Safevilik, özünde Halvetilik ve Kalenderiliğin bir birleşimi olarak ortaya çıkmıştır. Halvetilik, Şeriat ilkelerine bağlılığı, Kur an ı, Hadis i İslam dininin ilkelerini temel alır. Ancak dinle, tasavvufun uzlaştırılmasını savunur. Yani Sünnilikten, Bâtıniliğe doğru bir kayma söz konusudur. Sünnilikle, Bâtınilik arasında bir noktada durur. Halvetiliğin öncüsü, Ömer Halveti ye göre, Tanrı önsüz-sonsuzdur. Gerçek olan tek varlık Tanrı dır. Evren yoktan var edilmiştir. Varlık geçici, tin ölümsüzdür. Tin ölünce geldiği kaynağa (Tanrı ya) yeniden dönecektir. Kalenderilik ise, insanı Tanrısal bir varlık olarak görür. Buna göre, insanın yüzü Tanrı yı yansıtır. Güzellik Tanrı nın maddi varlıklarda görünüşe çıkmış suretidir. Bu nedenle güzeli sevmek, Tanrı yı sevmektir. Görünüş aldatıcıdır. Dünya nimetlerine bağlı kalmak insana acı verir. Görünüşe, gösterişe önem vermemek gerekir. Bu anlamda kalenderiler saç-sakal gibi kılları hep keserler. Çar u darp ederler. İşte bu iki anlayışın ortak bileşenleri zamanla Safeviliği doğurmuştur. Safevilik belli bir süre evrilerek Şiiliğe dönüşmüş ve Şiilik bir mezhep olarak varlığını sürdürmüştür. Şiiliğin özünde, Hz. Ali ye olan bağlılığa ve on iki imam sevgisine dayanır. Şiiler, Hz. Ali nin ilk halife olması gerektiğini, oysa bunun egemenlerce önlendiğini ileri sürmüşlerdir. Bu anlamda, Ebubekir, Ömer ve Osman ın halifeliğini kabul etmezler. Aslında bu hareket İslam içinde doğan ilk ayrılıktır. Bu aynı zamanda Heterodoksi bir harekettir. Çünkü İslam ın içinden doğan bir farklı anlayışı sergiler. Şiiler, on iki imama içten bağlılık gösterirler. Şiiliğin kökeni, İran tarihinin geçmişine dayanır. Geçmişin önemli kültürel kazanımları üzerine İslam ın da eklenmesiyle oluşan yeni bir mezhep olarak ortaya çıkmıştır. Ali yanlısı bir tutum sergileyen Şiiler, ondan sonra gelen on bir imama da bağlılık göstermişler ve eski İran inançlarıyla bütünleştirilerek farklı bir kol oluşturmuşlardır. Şiiliğe göre, insan tanrıya yakın bir varlıktır. Tanrı ya en yakın kişi ise olgun ve bilgili kişidir. Tanrı ya en yakın kişiler ise imam 1ardır. İmamlar en yetkin kişilerdir ve yanılmazlar. Onlar Tanrı adına konuşurlar. Çünkü onlar tanrısal ışıkla doludurlar. Onların her sözü dinlenmeli ve davranışları önemsenmelidir. En büyük imam Hz. Ali dir. Bu anlamda Hz. Ali yetkin bir kişidir. Buna karşın Hz.Ali nin imamlığı hep engellenmiştir. Egemen Emevi anlayışı ve onların yönetimi Hz. Ali ye ve onun ailesine çok acı çektirmiş ve onları kıyıma uğratmıştır. Bu anlamda Kerbela Katliamı Peygamber ailesine karşı yapılan büyük bir kıyımdır. Şiilik, Hz. Muhammet i Peygamber ve Hz. Ali yi gerçek ve ilk imam olarak tanır. Allah ın birliğine ve Kuran ın söylediklerini benimser. Yalnız, oruç, namaz, hac ve diğer İslami ibadetlerde bazı farklılıklar gösterirler. Şiilere göre son imam olan Mehdi ölmemiştir. Dünyanın düzeni bozulduğunda o düzeni kurmak için tekrar dünyaya gelecektir. Şiiler matem ayı olan Muharrem ayında on gün, kimi yerlerde on iki gün yas orucuyla, ramazan orucunu da tutarlar. Günümüzde Anadolu Alevileriyle, Şiilerin benzerlikleri çok azdır. Farklılıkları çok daha fazladır.

6 HATAYİ MAHLASI Mahlas bilindiği gibi, ozanın kendisi için edindiği yeni bir kimliktir. Mahlas ozanın kendi gerçek isminden farklı bir ismi, şiirlerinde kullanması ve bu isimle anılmak istemesi sonucunda takılan isimdir. Şah İsmail Hatayi mahlasını neden almıştır? Hatayi, köken olarak Hata dan gelmektedir. Hata; iyi düşünememekten, beceriksizlikten vb. kaynaklanan yanlış davranış, kusur, yapmak istediği bir işi yerine getirememe, yanlış yapma, yanlış olanı doğru sanma, yanılgı vs. anlamlarına gelmektedir.( Büyük Larosusse; 8. Cilt; Sayfa; 5082, İlgili madde). Görüldüğü gibi hata, bir suçluluk duygusu, başarısızlıktan duyulan pişmanlık, affedilme duygusu, kişinin kendisiyle ve toplumla iç hesaplaşması vs. gibi değerleri ortaya koymak ve açığa vurmaktır. Şah İsmail, belki de yaşamında gerçekleştirdiği bazı olayları kendisi için bir hata görerek, bu mahlası (Hatayi) almış olabilir. Bununla ilgili bir söylencede de şöyle denmektedir. Riyad oğlu Hud, Kerbela da önce Yezit in ordusundaydı. Cenk esnasında İmam Hüseyin in yanına geçip Yezit ordusuna karşı savaştı ve şehit düştü (680). Cesedini hemen orada uygun bir yere gömmek istediler. Ama yarasından akan kan bir türlü durmadı. Durumu İmam Hüseyin e bildirdiler. O da gülümsedi ve Öbür dünyada tanık istiyor diyerek mendilini çıkartıp verdi. Yarayı mendille bağladılar, o an kanama durdu. Bu olaydan 830 yıl sonra Şah İsmail 1510 da Bağdat ı alınca, İmam Hüseyin in Kerbela daki türbesini ziyaret etti. Bir ara gözü Hud un mezarına ilişti. Birden hiddetlendi ve mezarın başka yere naklini emretti. Mezar açılınca Hud un yarası üzerinde ki mendili gördü. Bu nedir? diyerek mendili çekip alınca, kan yeniden akmaya başladı. İşte o zaman İmam Hüseyin in türbesinden Hata ettin İsmail! diyen bir ses duyuldu. İsmail, şaşkınlıkla mendili tekrar yaraya sarıp üzerini kapattı. O an hata yaptığını anladı ve bu hatasını devamlı hatırlamak için o günden sonra yazdığı şiirlerini Hatayi diye tapşırdı. (Şah Hatayi ve Pir Sultan; Lütfi Kaleli; Alev Yayınları; 1.baskı 2006, Sayfa; 84. İbrahim Aslanoğlu ndan bu kitaba aktarılmıştır.) Şah İsmail Safevi, Hatayi mahlasıyla şiirler yazmıştır. Yazdığı şiirler, yaşadığı dönemin Azeri Türkçesiyledir. Hatayi, şiirlerinde hem Aruz ve hem de hece ölçüsü kullanmıştır. Ozan, Anadolu halk edebiyatına ve kendisinden sonra gelen birçok ozana yol gösterici ve esin kaynağı olmuştur. Hatayi, çocuk yaşlarda yaşamın zorluklarını benliğinde yaşamış birisidir. Daha 5 6 yaşlarında, hayatta kalabilmek için, farklı bölgelerde yaşamak zorunda kalmış, 14 yaşında yeni bir devlet (Safevi) kurmuş; bu devleti kurmak ve yaşatmak için büyük mücadeleler vermiş ve savaşlar yapmış bir insandır. Tüm bu gel-gitler içinde Hatayi nin en büyük özelliği onun ozanlık yanıdır. Çünkü onun, şiir üretme yeteneği, diğer tüm yeteneklerinin önünde gelmektedir. Konuştuğu güzel Türkçesiyle ürettiği şiirler, günümüzde bile hiç etkisini yitirmeden insanların gönül tellerini titretmekte ve kullandığı söz dizimleri beyinleri etkilemektedir. Hatayi, bir tasavvuf ozanıdır. Dolayısıyla, tasavvufu oluşturan tüm değerlere kayıtsız kalmamış ve tüm bu değerleri şiirlerine yansıtmıştır. Şiirlerinde, Aşkı, sevgiyi, on iki imamları, Hz. Ali yi, Ehlibeyti, Aleviliğin ritüellerini, Hurufiliği, Bâtıniliği, yaşamla ilgili değerleri vs. dile getirmiştir. Hatayi, aynı zamanda, Aleviliğinin kurumsallaşmasını sağlamış, ritüellerini, inanç öğelerini ve düşünsel yapısını ortaya koymuş bir bilgedir. Hatayi; Babekliğin veya Hürremliğin (830 larda İran da gelişen ve sosyal barışı, eşitliği, beraberliği, birlikteliği savunan ve halkçı bir yönetimi önceleyen Bâtıni bir hareket) etkisinde kalmıştır. Kendisinden önce yaşamış olan, Mevlana, Yunus Emre, Hallac-ı Mansur, Fazlullah, Seyyid Nesimi vs. gibi mürşitlerden beslenmiş, eşitlikçi ve paylaşımcı bir dünyadan yana duruş göstermiş bir ozan ve önderdir. Derin tasavvuf bilgisiyle, kendisinden sonra gelen mürşitleri, pirleri, ozanları, inanç önderlerini etkileyen bir bilgedir. Alevi- Bektaşiliğin en güçlü ozanlarından biri olan Hatayi, didaktik ve lirik şiirler yazmıştır. Şiirleri İran ve Anadolu daki Şiiler ve Aleviler tarafından benimsenmiş ve buralarda hızla yayılmıştır. Hatayi, güçlü ve etkileyici bir ozan olduğundan, kendisinden sonra gelen birçok ozanı ve şairi de etkilemiştir. Bundan dolayı da süreç içinde, gerek ''Şah Hatai'' veya gerekse ''Hatai'' mahlasını kullanıp şiirler yazan başka ozanlar da olmuştur.

7 Hatayi nin Dehname adında 1400 beyitlik mesnevisi vardır. Ayrıca şiirlerinin bir bölümü Nasihatname adı altında toplanmıştır. ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLERLE DÜNYA GÖRÜŞÜ Adım İsmâil-übni Hayderiyem Aliyyel- Mürtezâ nın çâkeriyem Hüseyni meşrebim ben din içinde Mevâli olanın Hak rehberiyem Benim gâzilerime hürmet eyle Gelüp anda olanın minberiyem Beni ayrı onlardan sanmanuz siz Yakin bilin onların serveriyem Benim hem pir ve hem sultân-ı âlem HATAYİ yem Ali nin çâkeriyem (Çeviren; Mehmet YAMAN; Buyruk; Alevi İnanç- İbadet ve Ahlâk İlkeleri; Mannheım AKM Dedeler Kurulu Yay. 2000, sayfa; 151) (İsmim İsmail, ben Haydar ın (Hz. Ali nin) oğluyum/ Ali nin, Murteza nın (Hz. Ali, bir başka ismi) kuluyum, hizmetçisiyim)--(gittiğim yol, Hüseyin in yoludur. İnancım bu yolun inancıdır/ Arap olmayan, Emevi olmayan; Hz. Ali den yana olanların sözcüsü ve önderiyim)-- (Benim taraftarlarıma, yiğitlerime saygı gösterenin/ her an üzerine oturdukları veya namaz kıldıkları minber olurum)--(beni sakın onlardan (taraftarlarımdan) ayrı görmeyin/ bilin ki ben onların önderiyim, onların başıyım, başkanıyım)--(ben bu dünyada hem Pir im (önderim) hem de Sultan ım (en üst makamdaki insan)/ Ben Hatayi, bilin ki ben Hz. Ali nin hizmetçisiyim, onun yolunun kölesiyim Ozan bu dizelerde kimliğini ve dünya görüşünü açıkça dile getiriyor. Adım İsmail Haydar ın (Hz. Ali nin) oğluyum, onun kölesiyim diyor. Ozan meşrebinin yani güttüğü yolun Hüseyin in yolu olduğunu, Mevali olanların yani Ehl-i Beyt i sevenlerin, gerçek önderi olduğunu belirtiyor. Mevali, Emeviler tarafından Arap olmayanlara verdikleri isimdir. Emeviler kendi dışında bulunan halkları köle görmüşler ve onları köle, kul olarak değerlendirmişlerdir. Emeviler, özellikle İslam ı benimseyen ve kendileri gibi inanmayan, İslam a farklı bir yorum getiren İran ve Türk lere karşı çok olumsuz davranışlar sergilemişler ve Türk leri ve İranlıları kendilerine düşman görmüşlerdir. İranlılar ve Türk lerin Ehlibeyt yanlısı bir inancı savunmaları Emeviler i kızdırmıştır. Çünkü Emeviler, Ehlibeyt i ortadan kaldıran ve Hz. Muhammed in ailesine düşmanca davranan politikalar gütmüşlerdir. Emeviler in Ehlibeyt e bu düşmanca duruşu ve Hz. Ali ye yaptıkları uygunsuz eylemler dolayısıyla Türkler ve İranlılar Ehlibeyte sahip çıkan bir politik duruş geliştirmişlerdir. Bu anlamda Mevali, Ehlibeyti sevenler ve onlara yandaş olanlar anlamındadır. Mevali, aynı zamanda, dervişlik aşamasına ulaşan insanlar demektir. Hatayi, bu konumda, insanlara hizmet sunduğunu belirtmektedir. Ozan ın dizelerinde ki Mevali söylemini, her iki anlamda da kullanmıştır. Bir yandan, Emevi düşüncesiyle davranış gösteren ve kendisi gibi düşünmeyenleri düşman olarak gören anlayışlara karşı bir duruşu eleştirirken, diğer bir yandan kendisine öncü olarak gördüğü ulu insanlara saygı ve sevgi gösterdiğini ve onları yücelttiğini görüyoruz. Ozan, bu yüce insanlara sevgi ve saygı gösterilmesini isteyerek, bu ulu insanlara minber(kürsü) olacağını, kendisinin bu insanlardan ayrı olmadığını, bu önderlerin yakını, tarafı olduğunu, onların savunucusu konumunda bulunduğunu anlatıyor. Hatayi, Hz. Ali nin, Hz. Hüseyin in Ehlibeyt in kendisinin piri, dünyanın da Sultanı yani uluları olduğunu belirterek, kendisinin Hz. Ali nin hizmetçisi, kölesi, kulu olduğunu açıkça dile getirmiştir. Ey HATAYİ zikr-i fikrin eyledin eş'are sarf Tuttu irfan defterini ehl-i divan şimdiden

8 (Ey Hatayi, tapınmamı, görüşümü şiirlerimde dile getirdim/ Söylediklerim bu işi bilenler tarafından yazıldı.) Ozan, ben enerjimi her zaman fikrimi, inancımı, özümü bulmak için harcadım. Bu konuda bilgisi olanlardan yararlandım demektedir. Hatayi, insanın özüyle, doğanın veya Tanrı nın özünün aynı olduğunu ve yaşamını bu özü bulmak ve bu gerçekleri ortaya koymak için harcadığını anlatıyor. Ozan, okuduğu üstatlardan, dervişlerden, bilginlerden de yararlandığını ve ulaştığı gerçekleri şiirlerine yansıttığını belirtmektedir. Hatayi, şiirin insanları etkilemedeki gücünü sezdiğini, sözcüklerdeki vurgunun insanları alabildiğine etkilediğini çözümlemiş ve bundan dolayı dünya görüşünü şiirlerle dile getirdiğini Açıkça belirtmiştir. Bunun için de, gerek Tanrı ya bakışını, tasavvuf anlayışını, Aleviliğin tapınma biçimini, tarihi, inançları ve gerekse insanı yorumlayışını şiir diliyle anlatmaya çalışmıştır. Yaşamı hep mücadele içinde geçen Hatayi, bilgisi, kararlılığı ve önder kişiliğiyle taraftarlarına güven vermiş ve gerek askeri, gerek devlet adamlığı, gerek liderliği ve gerekse şairliği vs. gibi yönleriyle tarihin sayfalarına ulu bir insan olarak geçmiştir. Zaten şiirin ikinci dizesinde, şiirlerinde öne sürdüğü bilgileri, gerçekleri, olgu ve olaylara bakışını bu konuyla ilgilenenlerin kayda geçirdiklerini ve bu işi bilenlerin bu dizeleri değerlendireceklerini vurgulamıştır. İrfan, bilme, kavrama, gerçeğin farkına varma, ehil ise, biri işi yapan kişinin o işi bilmesi, usta veya becerikli anlamlarına gelir. Diyarı aşka sultanam dila men de zamanılda Vezirimdir gam u gussa oturmuş iki yanımda Men ol şahbaz-ı kühsarem başeğmem gülle-i Kare Nice Anka kimi yavru uçurdum aşiyanımda (Ben, bir zamanlar benden uzak kalan aşka gönülden, içten bağlıydım. Benim en büyük yardımcım keder ve gam; oturmuşlar yanı başımda sanki acılar eksik değil bedenimde. Ben yiğit, mert, kahraman ve korkusuz dağlar gibiyim; baş eğmem gülleye, silaha, zorbaya. Issız kuş yuvalarında nice bilinmez kuşları uçurdum; Anka Kuşu gibi.) Hatayi, yalnızca bir tasavvuf ozanı değildir. Onun eserlerinde, tasavvuf, inanç, toplumsal olaylar yanında, aşk ve ayrılık şiirleri de vardır. Yaşamı boyunca çektiği acıları, hüzünleri, yaşanmışlıkları şiirlerinde yansıtmasını bilmiştir. Hatayi, Kur an ı da okumuştur. Ozanın, bu konuda da yeterli bilgiye sahip olduğunu şiirlerinde görmek olasıdır. Ama Hatayi nin şiirlerinde en çok değindiği konuların başında On iki İmam, Kerbela ve Hz. Ali sevgisi gelir. Onun eserleri, Düvaze, Mersiye, Nefes ve Deyişler yüzyıllardır, Alevi-Bektaşi Cem lerinde, Kutlamalarda, Muhabbetlerde, Semahlarda, Sohbetlerde vs. söylenegelmektedir. Hatayi, Pir Sultan Abdal dan sonra en çok tanınan ozanlarından birisidir. Her iki ozan da yedi ulu ozan içinde sayılmaktadır. HATAYİ hal çağında Hak gönül alçağında Yüz bin Kâbe yapmaktır Bir gönül alçağında.( Birdoğan; Anadolu nun Gizli Kültürü; Sayfa; 327) Hatayi, bu dizelerde Tasavvuf un en doruk noktasına varmış, kendi içselliğini, gönül gözünün ulaştığı coşkuyu ve bilincinin vardığı aşamayı anlatmaktadır. Hatayi, Hal çağında derken; içe duyuş yoluyla tanrısal gerçekliğe ulaştığını, gönül sezişiyle Hakk a vardığını anlatıyor. Hal, insan gönlünün tanrısal bilgiyle dolması, içsel sezgiyle Tanrı gerçeğine veya var oluşun bilgisine ulaşılması anlamına gelmektedir. Ozan Hak Gönül Alçağında dizesiyle; insanın olgunlaşmasını vurgulamaktadır. Ozan, olgun insanın ancak Tanrı gerçeğine varabileceğini söylemektedir. Alçakgönüllü, bilgili, olgun, nefsini yenebilmiş, kin ve nefret duygularını aşmış, sevgiyi öne çıkarmış bir insan, özünde Tanrı gerçeğine ulaşabilir. Hak (gerçek) olan, insanda mevcut olandır. İnsan, sevgiyi öne çıkararak Tanrı nın özünü yansıtır. Çünkü Tanrı sevgiyle özdeştir. O zaman insana sevgi beslemek, insana zarar vermemek Tanrı ya sevgi beslemekle aynıdır. Çünkü insan gönlü Tanrının evidir. O halde Kâbe insanın gönlüdür. İnsan kendini yetiştirerek, hamlıktan, banallıktan özünü kurtarması, bunun için de özünü sevgiyle beslemesi, bir insanı kırmaması, alçakgönüllü, hoşgörülü olmasını söylüyor. Ozan, insanların olaylara akıl ve muhabbetle yaklaşmasını, insanı kazanmasını vs. istemektedir. Bunu yapabilmek ancak gönlün eğitilmesiyle söz konusu olabileceğini belirtiyor. Alevilerce

9 büyük bir değer olarak görülen Hatayi nin şiirleri ibadetlerde deyiş olarak en çok okunan ozanların başında gelir. Mü minlik bahsin edenin Hırs-u nefsi ölü gerek Hak sıfatin gözleyenin Kıldan ince yolu gerek (Yunus Emre, Nasrettin Hoca ve Hacı Bektaş Veli Düşüncesinde Hoşgörü; Mehmet Yaman Makalesi; Ümit Yay. 1995; sayfa 295) Yukarıdaki dizlerde ozan, inançlı olduğunu söyleyenlerin benliklerini, hırslarını, doyumsuzluklarını yıkmaları, Hakk a yakın olduğunu dile getirenlerin, Hakk ın gerçeğine ulaşmaları gerektiğini, bunun da çok ince bir yol olduğunu, herkesin bu yolun zorluklarını aşamayacağını belirtmektedir. Şah HATAYİ M vakıf oldu Bu sırrın ötesine Hak kı inandıramadı Özü çürük ervaha Bu dizelerde Bâtıni bir anlayış, tasavvufi bir duruş söz konusudur. Hatayi, varoluşun gizemini çözümlediğini söyleyerek, var olan her şeyin Hak tan geldiğini ve yine Hakk a döneceğini, Hakk ın, Tanrı nın kendini var edip, açığa çıkaran gerçeklik, var olan her şeyin de Hakk ın belirtisi olduğunu, ama bu gerçeği, cahile, ham insana, tinini geliştirmemiş kişiye anlatamadığını belirtiyor. Bir kandilden bir kandile atıldım Türap oldum, yeryüzüne saçıldım Bir zaman Hak idim, Hak ile kaldım Gönlüme od düştü yandım da geldim. (Erdoğan Çınar; Aleviliğin Gizli Tarihi; Çiviyazıları Yay. 5. Baskı2004 sayfa; 48) Bu dizelerde ozan; enerjinin dönüşümünü anlatıyor. Madde ve enerji sonsuzca birbirlerine dönüşürler. Hatayi, bu düşünceyi günümüzden yaklaşık altı yüz yıl önce şiirlerinde belirtmiş. Madde sürekli enerjiye, enerji de maddeye dönüşür. Var olan her şey bu dönüşümün sonucunda oluşmuştur. Ozan, toz, zerre (toprak) olup yeryüzüne saçıldım diyerek, güneşten kopup dünyamızın oluşumunu anlatır gibi. Bugün, dünyamızın gaz ve toz zerreciklerinin bir araya gelmesiyle oluştuğu yönünde bilimsel görüşler vardır. Ozan, Tanrı+Evren+İnsan, birlikteliğini açıkça dile getirmiş. Bir zamanlar Hak idim demek, Tanrı yla birdim, onun özündeydim demektir. Hatayi, Tanrının özünde iken, Hakk a dönüşüp, bedenleştiğini, gerçek olup, yani enerji (ateş) alıp yeryüzüne geldiğini açıklıyor. Burada Vahdeti Mevcut kavramıyla karşılaşıyoruz. Vahdeti Mevcut a göre, var olanların bütünü Tanrı yı oluşturur. HATAYİ hâl elinden Yanmışam kaal elinden Gördüm ayası değil Verdiğin al elinden (Çeviren; Mehmet YAMAN; Buyruk; Alevi İnanç-İbadet ve Ahlâk İlkeleri; Mannheım AKM Dedeler Kurulu Yay sayfa; 134) Hatayi, yukarıdaki dizelerde, bu yola giren insanların, bu yolun gereklerini yerine getirmeleri gerektiğini belirtiyor. Ama insanların davranışlarından, yol kurallarına uymayan söylemlerinden ve hizmetlerinden memnun olmadığını da dile getiriyor. Bu yola giren insanların yolun öğretisine uygun davranışlar sergilemesi önemlidir. Eğer, insanlar bu yolun gerektirdiği koşullara uygun davranışlar göstermezlerse, yolun öğretisini algılayamaz ve yanlış davranışlar içinde olurlarsa, bu tür insanları bu ortamdan uzaklaştırmak gerekir diyor. Hatayi, savunduğu görüşleri yaşamın pratiğinde de uygulamaya çalışan bir eylem insanıdır. O nun bu konuda tutarlı olan ve taviz vermeyen bir yapı ve davranış içinde olduğu anlaşılıyor. Yer yoğiken gök yoğiken tâ ezelden var idim Gevherin yek-dânesinden ilerü perkâr idim. (Atilla Özkırımlı Türk Edebiyatı Tarihi, Cilt 1; İnkılâp Yay. 2004) Bâtıni felsefede, evren ensiz ve sonsuzdur. Evren görünüme çıkmadan önce de vardır. Yokluk denilen şey gizil nesnellikten başka bir şey değildir. Gizil nesne ancak düşünceyle veya ortaya koyduğu sonuçlarla anlaşılır. Tanrı, kavramı gizil nesnelliğin adıdır. Ortaya veya görünüme çıkmamış her şey Tanrı nın veya evrensel enerjinin içinde potansiyel olarak vardır.

10 Açığa, görünüşe çıkan her nesne kendi gerçekliğini var kılar. Ozan, ben doğmadan önce de vardım diyerek, görünüşe çıkmadan, bedenselleşmeden önce kendisinin Bâtın (gizil) konumunda bulunduğunu ama kendisi beden bularak Batın konumundan, zahiri (görünür, gerçek) konuma geldiğini belirtiyor. Ozan, her şeyin tek bir cevherden (noktadan) var olduğunu, evrenin bir pergel veya cetvel ölçüsü duyarlılığında bulunduğunu belirtmektedir. Her şey bir birikim, bir ölçü sonucunda vardır. Moleküler anlamda da bu böyledir. Suyun oluşumu için iki adet Hidrojenle, bir adet Oksijenin birleşmesi gerekir. Eğer bu ölçüde bir birleşme olmazsa o zaman su olmaz. Bir insanın ölümünün de yine, insan bedenini oluşturan moleküllerin süreç içinde azalması ve hücrelerinin iş yamamaz konuma gelmesiyle söz konusu olmaktadır. Moleküller bir bedenden ayrılıp, başka bedenlere can verirken, birisinin ölümüne ve bir başka şeyin ise doğumuna neden olmaktadırlar. Hatayi, bu evrensel oluşumu dile getirmektedir. Gönül ne gezersin, seyran yerinde Âlemde her şeyin var olmayınca Olura olmaza dost deyüp gezme Bir ahdine bütün yâr olmayınca Hatayi, gönül fazla gezip dolaşma, bilmediğin yerlerde, dünyada her şeyin bulunmadıkça, olur olmaz her şeyi, çevrendeki herkesi dost diye görme, verilen bir sözü bile yerine getirmeyene inanma diyerek gönlüyle konuşmaktadır. Ozan, İnsan yaşamında ki gerçekliği anlatarak, insanların farklı zaman ve mekânlarda, farklı davranışlar ve eğilimler gösterebileceğini, olgu ve olayların insan davranışları üzerine olumlu veya olumsuz etkide bulunduğunu belirterek, evrende, toplumda ve insanda mutlak güven diye bir şeyin bulunmadığını vurguluyor. Şeriat, tarikat, marifet haktır Hakikat od u var andan içeri (Hacı Bektaş Veli, Anadolu Kültür Vakfı 2007 Takvimi; 5 Şubat) Hatayi, bu dizelerde Alevi tasavvufunun özü olan dört kapıdan söz etmektedir. Alevi- Bektaşi öğretisinde, dört kapı-kırk makam insanın en ham halinden, en olgun aşamaya ulaşmak için geçilmesi gereken aşamaları bildirir. Her kapının da on kapısı olmak üzere toplam kırk makam vardır. Şeriat kapısı dünyaya gelmektir. İnsanın işlenmemiş halidir. Tarikat, yol anlamına gelir. Buradaki anlamı gideceği veya yöneleceği yolu belirlemek, yola girmek ve yolun öğretilerini öğrenmeye karar vermek anlamındadır. Marifet kapısı, yola giren kişinin, yol hakkında bilgi ve becerisini artırması ve yol hakkında ki bilgileri öğrenmesidir. Hakikat kapısı ise, yola giren kişinin bütünsel gerçekliği kavraması ve var oluşun gizine erişmesidir. Hatayi, Hakk a ulaşmanın çok zahmetli ve zorlu bir yol ve gerçeğin de ateş kadar yakıcı olduğunu, bu yola girenin sabır göstermesi gerektiğini vurgulamaktadır. Şah HATAYİ, özün Hakk a yetirir Kapıda kuldur Sultandan içeri Hatayi, sultan da olsa, hükümran da olsa, kim ne olursa olsun, Hakk a ulaşan, gerçeği kendi özünde bulan kişi, özünü Hak la birleştirmiştir. Bu durumda artık, Hakk ondan ayrı değildir. Hak la Hakk olan birisi için, dünyada kişisel makamların bir anlamının olmayacağını belirtmektedir. Ölmeden evvel ölmüşüz Vasıl-ı can olan can olur. (Çınar; age; Sayfa 101) Alevi- Bektaşi öğretisinde ölmeden evvel ölmek insanın nefsini eğitmesi, hamlıktan kurtulması, bütünselliği kavraması, iyiliği, güzelliği, sevgiyi, aşkı, vs. yaşamının temeline koyması, kötülükten, kibirden, benlikten, vs. arınması, aşırı isteklerden kurtulması ve var oluşun gerçekliğine erişmesidir. Ozan yukarıdaki dizelerde bu görüşleri anlatmak istemektedir. İkinci dizede, cana kavuşan kişi canla can olur diyerek, Tanrı yı canan, kendisini can yerine koymakta ve Tanrı ya kavuşmayı canla cananın buluşması olarak değerlendirmektedir. Alevi- Bektaşi öğretisinde ölmek kavramı yoktur. Onun yerine Hakk a Kavuşmak deyimi vardır. Burada da bu söylenmek istenmiştir. Hakk a Kavuşmak, canın cananla buluşmasıdır. Bu durum, parçanın bütüne karışıp bütünün içinde yer alması gibidir. Hak a mazhar durur, Ådem sücut it uya şeytana

11 Ki Ådem donına girmiş, Hudâ geldi, Hudâ geldi (Melikoff; age; Sayfa 44) Hatayi, bu dizelerde, insanın Hak tan (Tanrı dan) geldiğini ve tanrısal özelliklerle donatıldığını belirtiyor. İnsanın Tanrı ya ibadet etmesi gerektiğini belirten ozan, ibadetin ise insanın özünü arındırması olduğunu, özünü arındırmak isteyen kişinin içindeki şeytani duygulardan uzaklaşması gerektiğini vurgulamaktadır. Hatayi, Tanrı nın insan donuna (bedenine) girerek, kendini açığa çıkardığını söylemektedir. Tanrı gizli durumdayken, kendi gerçekliğinin farkına vardı ve Hak oldu. Hak insanda kendini gösterdi. Küfür her mezhepte küfür Küfür bizde iman olur. (Birdoğan age; Sayfa; 326) Hatayi, kötü söz, insanı kırmak, insana kaba davranmak, her zaman, her yerde olasıdır diyor. Kendini yetiştirmemiş, nefsini yenememiş, yanlıştan kurtulamamış her insan, hangi inanç ve mezhepten olursa olsun küfür etmekten, insanı kırmaktan kurtulamaz. Ama kendini eğitenler, kâmil insan olanlar, özünü iyilikle, sevgiyle donatanlar, küfür bile hoş görür, kötülüğü bile iyiliğe çevirir. Hatayi, küfrün imana çevrilmesi, yani hoş görülmesi olgunluğun belirtisi olarak görmektedir. Derdimün dermanı, yaremin ucı Dört güruh mevcuddur, Güruh-ı Naci Belinde kemeri, başında tacı Yüzünde balkıyor nur Hacı Bektaş (A.Celalettin Ulusoy, age) Hatayi, Hacı Bektaşi Veli ye inanmış ve onun görüş ve düşüncelerinden etkilenmiş bir ozandır. Yukarıdaki dizelerden de bu gerçeği görmekteyiz. Ozan, dertlerin dermanının Hacı Bektaş ta bulunduğunu söylüyor. Güruh-ı Naci diyerek, Hacı Bektaş felsefesini benimseyenlerin kurtarılmış topluluklar olduğunu belirtiyor. Güruh-ı Naci, kurtarılmış topluluklar anlamına gelmektedir. Ozan, başlangıçta her yanında dört güruh (Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat aşamalarına ulaşmış farklı topluluklar) bulunurken, Hacı Bektaş Veli nin düşüncesine ulaşan bir insanın, var oluşun gerçeğine erişerek kurtarılmış topluluklara katılacağını anlatmaktadır. Hacı Bektaş Veli nin, başındaki tacı, belindeki kemeri ve bal gibi tatlı görünen yüzüyle, insanlara ışık, aydınlık ve güzellik yansıttığını söylemektedir. Dinle nefes canlıdır Tutmayanlar kanlıdır Hatayi hazer eyle Bu yol nerdibanlıdır. (Çeviren; Mehmet YAMAN; Buyruk; Alevi İnanç-İbadet ve Ahlâk İlkeleri; Mannheım AKM Dedeler Kurulu Yay sayfa; 26) Ozan, burada nefes derken; gerçek velilerin, önderlerin sözlerini dile getirmektedir. Erenlerin, önderlerin sözü, alınan nefes kadar değerlidir. Erenler, önderler, veliler en önemli kaynaktır. Bu kaynaktan sürekli yararlanmak, bu önemli kaynakları korumak ve sakınmak gerekir. Bu sözü tutmayanlara diyecek bir şey yoktur. Ama erenlerin söylediği gerçeklere ulaşmak aşamalıdır. Bu bir merdiven gibidir. Onun için gerçeğe erişmek için merdivenin basamaklarını yavaş yavaş ve öğrenerek çıkmak en önemli yöntemlerden birisidir. Hatayi, kendisinin bu yolu tuttuğunu belirtiyor. Vücudun şehrini seyran eyledim Baktım dört köşede, dört han Dördün, birbirine sırrın söyledim İçinde hükmeder, sultan oturur (Birdoğan age; Sayfa;3) Hatayi, bedenini çözmek, insanın nereden ve nasıl var olduğunu araştırmak ve kendi gerçekliğine ulaşmak için, kendi bedeninde dolaştığını, bu bedenin çok büyük bir kent olduğunu ve bu kentin yapı taşlarını çözdüğünü belirtiyor. Kent, gelişmiş, çağdaş değerlerle bezenmiş, ileri aşamalara ulaşmış yerleşim alanlarını belirtir. Kent aynı zamanda bütünlüğün simgesidir. Bir insanın bedenini oluşturan tüm organlar, o insanın kendisini var kılar. O bütünsellik içinde artık tek tek organlar değil, insanın kendisi öne çıkar. Ama o insanı var kılan bir çok organ vardır. Kent kavramı da bu anlamdadır. Kentler, her türlü insanın, çok farklı mesleklerin, çeşitli yapıların vs. oluşturduğu ve o dönem insanlığın oluşturduğu her değerin bulunduğu bir yapıdır. Buradan hareket eden ozan, Tanrı+Evren ve insan birlikteliğini de bu konumda değerlendiriyor. Her şey bir bütünün parçasıdır diyerek, bütün olan Tanrı dır diyor. Bu gerçekliği kavramak içinde Bâtıni söylemler kullanıyor. Üstü örtülü, kapalı ve ancak belirli

12 eğitim olan insanların ulaşabilecekleri bilgileri sunuyor. Dört Köşe kavramı bir örtüdür. Bu örtüyü kaldırdığımızda, ozanın, esas söylemek istediği ortaya çıkıyor. Ozan, bedenini dört köşeye ayırıyor. Alevilikte ve tasavvufta dört sayısının önemini vurguluyor. Gerçeğe ulaşmak için dört kapı, yönümüzü bulmak için dört yön, nesneleri oluşturduğu var sayılan dört madde (Su, Hava, Ateş, Toprak), dört nitelik (sıcak, soğuk, kuru, ıslak), daha buna benzer birçok nitelemeyi bizlere anımsatıyor. Evrenin dört öğeden oluştuğunu belirtiyor. Bu dört öğenin birbirine bağımlılığını anlatan ozan, bunların birbirine etki ettiklerini, bu etkilenme sonucunda evrenin varlaştığını söylüyor. Var olan bu evrensel oluşum içinde, insan meydana geliyor. İnsanın fiziksel görünümünün yanında ona esas kimlik kazandıranın Can olduğunu belirtiyor. Can, bedene hareket veren enerjidir. İnsanı insan eden dört önemli değer olduğunu belirten Hatayi, bunu, dört han, dört köşe kavramıyla açıklıyor. Bu dört han, dört köşenin ne olduğunu da daha sonraki dizelerinde açıklıyor. Köşenin birinde yola giderler Köşenin birinde niyaz ederler Köşenin birinde samah güderler Köşenin birinde mihman oturur. (Birdoğan age; Sayfa;329) Hatayi, bu dizelerde bedende bulunan dört köşenin ve dört hanın görevlerini, işlevlerini anlatıyor. Beden hanından ve köşelerinden birisinin, insanın gitmesi gereken yol olduğunu ve bu yolun da Hak yolu olması gerektiğini; ikinci köşenin ise ibadet (niyaz) olduğunu ve ibadetin Hakk a ulaşmak için yapılması gerektiğini; üçüncü köşenin semah olduğunu, insanların evrensel gerçekliğe varması için semah dönmeleri gerektiğini; en son köşenin ise konuklara ait olduğu ve burada esas olanın insanları olguluğa taşımak olduğu gerçeğini dile getirmektedir. Ozana göre bedeni sevgiyle, bilgiyle, bilinçle dolan insan, artık gönlünü Tanrı yla birleştirmiş insandır. Onun en büyük konuğu, Tanrı nın kendisidir. Sofi mezhebimin nesin sorarsın Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Gözlüye gizli yok ya sen ne dersin Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Eğnimize kırmızılar giyeriz Halimizce her manadan duyarız Katarda İmam Cafer'e uyarız Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Hatayi, mezhebini soran sofuya verdiği yanıtta, kendisini Hz. Ali yi seven ve ona bağlı olan Şii mezhebinden olduğunu dile getiriyor. İkinci dörtlükte bu görüşünü anlaşılacak şekilde belirtiyor. Bu dizelerde, kırmızı giydiğini, yani Kızılbaş olduğunu, bu yola girenlerle birlikte kararlı bir şekilde yürüdüğünü ve Caferi Sadık a ve Hz. Ali ye bağlı olduğunu belirtiyor. Şiilik de Hz. Muhammed e, Hz. Ali ye, Ehlibeyt e ve On iki İmamlara bağlılık en temel ilkedir. Hatayi de de bu değerlere derin bir bağlılık görmekteyiz. Hatayi nin bu anlamda birçok şiiri bulunmaktadır. Şah Hatayi, Azeri Türk ozanlarından Nesimi ve Habibi den etkilenmiştir. Hatayi, Alevi-Bektaşi edebiyatında çok önemli bir yere sahiptir. Onun şiirleri, birçok Ozan, sanatçı tarafından bestelenerek okunmakta ve zakirler tarafından Cem lerde, ibadetlerde söylenmektedir. Şiirlerin de didaktik yön ağır basar. Aleviliğin felsefi ve inanç boyutu Hatayi nin şiirlerine yansımıştır. Şiirlerinde gerek hece ve gerekse aruz veznine yer vermiştir. Hatayi, şiirlerinde sade bir Türkçe, anlaşılır ve akıcı bir dil kullanmıştır. Azeri lehçesini de çok ustaca kullanan ozan, hoşgörü felsefesini de derinlemesine şiirlerinde yansıtmıştır. ŞAH İSMAİL E İLİŞKİN POLEMİKLER Şah İsmail le ilgili, birçok karalamalar ve suçlamalar yapıla gelmektedir. Özellikle Hoca Sadettin Efendi, İbn Kemal (Kemal paşazade) gibi yazarların verileri kaynak gösterilerek Şah İsmail e bugünde saldırılar yapılmaktadır. Yakın zamanda, İskender Pala, isimli bir yazar, Şah ve Sultan isimli bir roman yazarak, Şah İsmail i konu alan bir kitap yazdı. Bu kitap da Şah İsmail, gerçek kimliğinden

13 uzaklaştırılmış ve özellikle Aleviliğe ve Şah İsmail e ön yargıyla ve suçlu olarak bakanların yazdıkları gerçek olarak değerlendirip, bu veriler üzerinden, Şah İsmail in kişiliği aşağılanmış, tarihsel gerçeklere uygun olmayan giysiler giydirilerek, farklı ve aykırı alanlara çekilmiş ve Şah İsmail bu yöntemlerle değersizleştirilmeye çalışılmıştır. Gerek yukarıda isimlerini verdiğim yazarlar ve gerekse İskender Pala nın romanında, Şah İsmail, zevkine ve kadınlara düşkün, hırsız, bir katil ve bir canavar olarak tanıtılmıştır. Öyle ki Şah İsmail; annesini öldüren bir katil, eşini Yavuz Selim e bırakıp kaçan bir korkak ve Tebriz de ateşler yakıp üzerine kazanlar kurdurup, içine katran koyup, binlerce Sünni yi kıyıma uğratan bir cani, namus kavramı bulunmayan bir edepsiz, kurnaz, zeki ve altadıcı bir kişilik vs. olarak gösterilmiştir. Hiçbir neden yokken, Anadolu ya saldıran ve Türk ü, Türk e kırdıran birisi olarak sunulmuştur. Öncelikle şunu belirteyim ki; Osmanlı Yönetimi, Türkmenleri her zaman avam, banal ve basit insanlar olarak görmüşlerdir. Onların gözünde Türkler Etrak-i bî-idrak tır. Yani Akılsız Türkler. Türkmenler ve Anadolu insanı Osmanlı yönetiminde hep dışlandılar, ezildiler, baskı gördüler ve kıyıma uğradılar. Peki, o dönemde 1500 lü yıllarda Anadolu da ki insanlar hangi koşullarda yaşıyorlardı. Özellikle Anadolu Halkı, büyük bir yoksulluk ve yokluk içindeydi. Topraklar köylülerin elinden alınıyordu. Rüşvet ve yolsuzluk üst aşamadaydı. Hak arayan insanlara büyük baskılar ve sıkıntılar yaşatılıyordu. Ağır vergiler halka soluk aldırmıyordu. Ayrıca, koyu Sünni anlayışta ki yönetim kadrosu, Kızılbaşların inançlarını küçümsüyor ve kültürleriyle alay ediyorlardı. Halkın konuştuğu dili banal görüyorlardı. Bu koşullar içinde 1200 lü yıllardan başlayarak devam ede gelen halk ayaklanmaları, 1500 lü yıllarda doruğa ulaşmıştı. Baba İlyas ve Baba İshak la başlayan, Şeyh Bedreddin le devam eden bu ayaklanmalar sürüyordu. Bu ayaklanmaların esas nedeni, ekonomik koşulların ağırlaşması, sömür ağır vergiler ve adaletsiz paylaşımdı. Daha sonra ise, adalet, hak ve kimlik arayışı da çok önemli nedenlerdendi. O dönemde, insanlar, inançlarını yaşayamıyorlardı. II. Beyazıt la başlayarak, Yavuz la süren baskılar ve kıyımlar Alevi-Kızılbaşları canlarından bıktırmışlardı. Birçok Alevi-Kızılbaş, yerlerinden edilmiş, aileler dağıtılmış, birçokları balkanlara zorunlu göç olarak gönderilmiş ve bu süreçlerde on binlere varan Kızılbaş katliamları gerçekleştirilmiştir. Osmanlı da gerçekleşen en yoğun ayaklanmalar Yavuz Selim dönemindedir.bu Dönemde Şahkulu Ayaklanması (1511), Bur Ali Ayaklanması (1512), Bozoklu Şeyh Celal Ayaklanması (1518), Şah Veli Ayaklanması (1519) Süğlün Koca ve Baba Zünnun Ayaklanması (1526) ve Zünnunoğlu Halil Ayaklanması (1527) gibi başkaldırılar Yavuz Selim döneminin toplumsal yapısını ortaya koymak açısından önemli bir gösterge oluşturmaktadır. Tüm bunların bir anlamı ve yaşamda karşılıkları vardır. İşte tüm bu karmaşa içinde Anadolu halkı ve Kızılbaş lar bir kurtarıcı bekliyorlardı. Bu kurtarıcı Tebriz de devlet kuran Şah İsmail (Hatayi) olarak ortaya çıktı. Şah İsmail 1502 yılında, başına On iki dilimli, Kızılbaş Şahlık Tacını giyerek, Kızılbaş İktidarını kurmuştu. (Onarlı; age; S.58). Şah İsmail, Türkçe konuşan, Anadolu da ki halkın dilini kullanan, Hz. Ali ye bağlı, Kerbela ya sahip çıkan, tasavvuf diliyle konuşan ve kendisi de Kızılbaş olan, aynı zamanda Anadolu da halkı destekleyen bir duruş gösterdi. Bu durum Anadolu da ki Alevileri sevindirdi ve Halk Şah İsmail e sevgi besledi. Osmanlı dan baskı gören halk, Safevi devletinden, Şah İsmail den gördüğü yakınlık ve sevgi nedeniyle, gönül bağıyla oraya bağlandı. Bu çok doğal bir gelişimdi. Ama bu gelişimi içine sindiremeyen Yavuz Selim, iktidarı döneminde bin arasında Alevi yi öldürttü. Büyük kıyınlar yaptı. Bu gerçekler ortadayken, Yavuz un yaptıklarını, Şah İsmail yapmış gibi gösteren egemen anlayışın söylemlerini doğruymuş gibi kabul etmek, bu oyunları ve yaşanılan tarihi gerçekleri görmemektir. Oysa Yavuz, yalnız Alevileri değil, kendi ailesini de öldürten bir Padişah tı. Saltanatı için, aile çevresinde kendisine rakip gördüğü herkesi öldürtmüştür. Kardeşi Ahmet i ve büyük ağabeyi Korkud u öldürtmüştür. Yeğenleri, Musa, Emin, Orhan, ve Osman ı boğdurtmuştur. (İsmail Metin, Osmanlı Kanlı Tarihi, Ant Yay. 1996, S. 297). Tüm bunlardan hiç söz etmeyenler, Şah İsmail i karalamak için, belgesiz ve kanıtsız olarak Şah İsmail e olmadık hakaretler içeren romanlar ve yazılar yazmakta ve karalamaktadırlar. Bu bakış şaşı bir bakıştır.

14 Hoca Sadettin ( ) gibi, koyu Sünni, Alevi-Kızılbaş düşmanı bir tarih yazıcısının yazdıklarını doğru kabul edip, Şah İsmail e olmadık karalamalar yapmak akıl ölçülerini zorlamaktır. Kızılbaşların kirli varlıklar olduğunu, ortadan kaldırılması gerektiğini, Ayıplı mezhep ve geniş meşrepli ve sapkın vs. olduklarını belirten Hoca Sadettin in tarafsızlığına nasıl güven duyabiliriz. Kemalpaşazade (İbni Kemal ( ), vermiş olduğu fetvalarla Kızılbaşların kanı helaldir diyen bir gerici, koyu bir Sünni nin söylediklerini ve nasıl doğru kabul edeceğiz? İdris-i Bitlisi ( ) Osmanlı da yöneticilik yapan ve Kızılbaşları nerede görürseniz öldürün diyen bir yazarın söylediklerine nasıl güveneceğiz? Ama biz ozanlarımıza inanıyoruz. Bakın Pir Sultan Abdal ne demiş: Benim Şah ım al kırımızı bürünür Dost yüzün görmeyen düşman bilinir Yücesinden Şah ın ili görünür Niçin gitmez Yıldız Dağ ın dumanın (..) Mağripten çıkar görünü görünü Kimse bilmez evliyanın sırrını Koca Haydar Şeyh Cüneyd torunu Ali nesli güzel imam geliyor.. (ONARLI, İsmail; Şah İsmail, Can yay.2000, S.75) Pir Sultan Abdal, Şah İsmail i bu dizelerle anıyor, onu bir kurtarıcı olarak görüyorsa ve onu öven dizeler yazıyorsa tabii ki ben buna inanacağım ve onun söylediklerini doğru göreceğim. Yoksa Ebusuud ları, Kemalpaşazadeler in, Hoca Saddetin leri, İdris-i Bitlisi lerin yazdığını değil ŞAH İSMAİL LE, HATAYİ RARKLI KİŞİLER Mİ? Bu konuda da kafalar karışık. Ozanlık geleneğinde, bir ozanın adıyla şiirler yazan başka insanlar veya ozanlar vardır. Burada önemli olan yazılan şiirlerin özüdür. Şiir kimin kimliğiyle yazılmışsa, onunla bedenleşir. Hatayi, içinde bu söz konusudur. Ama, Şah İsmail, ozan değil di, o yalnızca devlet adamlığı ve komutandı demek, ne kadar kesin bir bilgidir? Ama aşağıda vereceğim örneklerde bunu hiç de doğru bir yaklaşım olmadığı konusunda bilgiler vermektedir. Bazıları, Şah İsmail le, Hatayi nin farklı insanlar olduğunu savunarak, Şah İsmail in aslında bir kıyıcı, Hatayi nin ise bir ozan olduğunu söylemektedirler. Bir kıyıcıyla, bir ozanın aynı kimlikte, aynı bedende bir arada olamayacağını dile getiriyorlar. Şah İsmail kıyıcı mıydı. Tarihe böyle bakmak doğru mudur? Tarih, kendisini var eden maddi dünyanın verileriyle ve yaşanmışlıkları doğru bir şekilde ortaya koymakla yapılır. Doğru olmayan, soyut yaşanmışlıklar (aslında yaşanmamışlıklarla) yapılan tarih, hayali tarih olur. Şah İsmail in yaşadığı dönem ve tarihi olgular bellidir. Olayların nedensellikleri de ortadadır. O dönem Osmanlı yla, Safeviler arasında bir savaş var ve her iki tarafta da ölen var öldüren var. Bu bir gerçektir. Ama bunun yalnızca bir tarafını verip, diğer tarafı vermemek doğru değildir. Yavuz un 100 bine yaklaşan Alevi Kıyımında söz etmeyenler, Şah İsmail i karalamak için kanıtlanmamaış, belgesiz, olaylar var ederek, onu karalamaktadırlar. Esas konumuza gelirsek: Şu dizelere bakalım: İsmail em cihana geldim Yeri, göğü dolunu menem Bilmeyenler bilsin meni Ben Ali yem, Ali menem; (İskender Pala, Şah ve Sultan, Kapı Yay. 2010, S.42) Bu dizelerde, açıkça kendi ismini (İsmail) kullanarak şiir yazdığı görülmektedir. Ozan, İsmail ismiyle dünyaya geldiğini, panteist bir anlayışla, doğayla bir bütünlük içinde bulunduğunu, her şeyin her şey olduğunu, Hz.Ali nin kimliğiyle donandığını belirtmektedir. Şimdi, Şah İsmail ozan değildi demek doğru mudur? Yukarıda ki dizeler, bu savı çürütmektedir. Aşağıdaki dizelere bakalım: Şirvan helayügü, gamu Tebriz e daşına

15 Mülk-i Acem sorar kim, giyamet haçan gopar. (Haz. Gülağ Öz, Şah İsmail Hatai; Metanet Azizgızı Aliyeva-(Azerbaycanlı) ın yazısı s. 14) Şah İsmail, (Şirvan da yaşayanlar, Tebriz e taşınsın/mülk-i Acem (O dönemde İran ın ismi Acem di) İran topraklarına, burası neresi diye sorarsanız, o zaman kıyamet kopar, diyor.) Burada, kendi soyunun Azerbaycanlı- Şirvan lı olduğunu ve Tebriz e geldiğini, burayı mülk yani toprak edindiğini ve devlet kurduğunu açıkça belirtiyor. Şah İsmail in Erdebil Tekkesi ne bağlı bulunduğunu ve bu tekkenin kurucularının Sünni olduğunu belirterek, Şah İsmail in Kızılbaş veya Alevi olamayacağını söyleyenlerde vardır. Erdebil Tekkesi ni kuran Şeyh Safi nin ve ondan sonra gelen oğlu Sadreddin, Sünni geleneğe bağlı kalmışlar ama Hoca Ali yle birlikte Şiiliğe yönelim başlamıştır. Şeyh İbrahim bunu devam ettirmiş ve Şeyh Cüneyt tamamen Şiiliği benimsemiştir. O dönem Şiilik, bugünkü gibi tutucu ve gerici değildi. Safevi Tarikatı, Hoca Ali yle birlikte Şiiliğe mütemayil almıştı. Şeyh Cüneyt zamanında ise tarikat tamamen siyasi gayeler taşıyan bir sürece girmiştir. (Haz. Gülağ Öz, Şah İsmail Hatai; Dr. Halil İbrahim Bulut yazısı s.54) Safeviler, hanedanın kurucusu Şeyh Safi den itibaren, bir sufi birliği tesise çalışılmıştı. Şeyh Safi nin intisap ettiği Şeyh Zahid /Tacüddin İbrahim b. Ruşen, v. 1296) Horasani tarikat an anesine mensup bir sufi olup, Safeviye gibi, Halveti ye tariki de onun halkasına bağlıdır. Bu sebeple, hiç olmazsa, Şeyh Cüneyd e kadar Safevi Hanedan ının tamamiyle tarikat an anesine bağlı olduğu düşünülebilir. Ancak Hoca Ali den itibaren Safeviler in Şafi-Sünni telakkisini terk edip, Şii fakihlerinin tesiriyle tarikat esasından tamamen uzaklaşarak Şii zühd ve takvasına istinad ettikleri, Safevi tarikat isminin zamanla yalnız lafzi bir mana taşıdığı aşikar olmaktadır. Haz. Gülağ Öz, Şah İsmail Hatai; Prof. Dr. Hüseyin Mir CAFERİ nin yazısı s. 79) Geniş bir alıntı yaptığım bu yazıda, Şeyh Safi nin bağlı olduğu tarikatın Halveti tarikatı olduğu, bu nedenle hem Halveti ve hem de Hanefi inancını yaşadığı, bundan dolayı da (Erdebil Tekke sinin) Sünni bir geleneğe bağlı kaldığını belirtiyor. Ama Hoca Ali yle birlikte bu gelenekten ve inançtan dönüldüğü, Şeyh Cüneyd den sonra bu tekkede Şiiliğin egemen olduğu belirtilmektedir. Safeviye Tarikat ının ise sadece isminin kaldığı ve bir etkisinin olmadığını açıkça belirtmektedir. Bu durumda Şah İsmail Sünni ydi demek ne kadar doğru bir mantık olur. Bu konuda aynı görüşte direnme olsa olsa düz mantığın bir yansımasıyla olur. Yoksa, diyalektik mantık bu olasılığı onaylar. ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER(GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİYLE) ELA GÖZLÜ PİRİM GELDİ Elâ gözlü pirim geldi, Duyan gelsin işte meydan. Dört kapıyı kırk makamı, Bilen gelsin işte meydan. Hudey hudey, demler hudey, Hudey hudey canlar hudey. Ben pirimi Hak bilirem, Yoluna kurban oluram, Dün doğdum bugün ölürem,

16 Ölen gelsin işte meydan. Hudey hudey, demler hudey, Hudey hudey canlar hudey. ŞAH HATAYİ der sırrını Meydana koymuş serini, Nesimi gibi derisini Yüzen Gelsin İşte Meydan. Hudey hudey, demler hudey, Hudey hudey canlar hudey. GEL BERİ Hakikat bir gizli sırdır Açabilirsen gel beri Küfr içinde iman vardır Seçebilirsen gel beri Açıldı cennet kapusu La'l ü gevherdir yapusu Kıldan incedir köprüsü Geçebilirsen gel beri Canımız melek canıdır Tenimiz Selman tenidir İçtiğim aslan kanıdır İçebilirsen gel beri Pirimden öğüt almışam Üstadımdan ders almışam Men kanadım bağlamışam Uçabilirsen gel beri Men bağçelerin gülüyem Ayn-ı Cem'in bülbülüyem Kırk kapunun kilidiyem Açabilirsen gel beri ŞAH HATAYİ m eydür heman Dağları bürüdü duman İşte İncil işte Kur'an Seçebilirsen gel beri YALAN SÖYLER Şu dünyanın ötesine Vardım diyen yalan söyler Baştanbaşa safasını Sürdüm diyen yalan söyler Ark kazarlar argın argın Felek çevirmekte çarkın Bu dünyada evim barkım Vardır diyen yalan söyler

17 Kurağaçta olur gazel Kendi okur kendi yazar Ahdi bütün hüsnü güzel Vardır diyen yalan söyler ŞAH HATAYİ m der varılmaz Varılırsa bile gelinmez Rehbersiz hiç yol bulunmaz Buldum diyen yalan söyler CAN DEDİLER Kırklar meydanına vardım Gel beri ey can dediler İzzet ile selam verdim Gel işte meydan dediler Kırklar bir yerde durdular Otur deyü yer verdiler Önüme sofra serdiler El lokmaya sun dediler Kırkların kalbi durudur Gelenin kalbi arıdır Gelişin kandan beridir Söyle sen kimsin dediler Gir semaha bile oyna Silinsin açılsın ayna Kırk yıl kazanda dur kayna Dahi çiğ bu ten dediler Gördüğünü gözün ile Söyleme sen sözün ile Andan sonra bizim ile Olasın mihman dediler Düşme dünya mihnetine Talip ol Hak hazretine Ab-ı Zemzem şerbetine Parmağını ban dediler ŞAH HATAYİ m nedir halin Hakk'a şükret kaldır elin Gıybetten kese gör dilin Her kula yeksan dediler VAR OLMAYINCA Gönül ne gezersin seyran yerinde Âlemde her şeyin var olmayınca Olura olmaza dost deyip gezme

18 Bir ahdine bütün yar olmayınca Yürü sofi yürü, yolundan azma Elin gıybetine kuyular kazma Varıp her dükkânda metaın çözme Yanında Mürşidin Var Olmayınca Kalktı havalandı gönlümün kuşu Kavga, gıybet etmek kötünün işi Üstadın tanımaz bunda her kişi Anın kim mürşidi er olmayınca Varıp bir kötüye sen olma nöker Çarhına değer de dolunu döker Ne Huda'dan korkar ne hicap çeker Bir kötüde namus ar olmayınca ŞAH HATAYİ M edem bu sırrı beyan Kamil midir? Cahil sözüne uyan Bir baştan ağlamak ömredir ziyan İki baştan muhip yar olmayınca YOL İSTERLER Serseri girme meydana Âşık, senden yol isterler Kallaş ile oturmadım İman ehli kul isterler Bu yola giren oturmaz Hak söze hile katılmaz Bunda hiç hile satılmaz Cevherinden pul isterler Bir kılı bin pare eder Bu yolu ihtiyar eder Şah'ım bir yol kurmuş gider Yol içinde yol isterler ŞAH HATAYİ der neylersin Her müşkili hal eylersin Arısın çiçek derersin Yarın senden gül isterler TALANCI İLE OLMA MÜSAHİP Nefesi ehl-i gevher kânıdır bilene Nutkumuz kudret-i Hak ruh-ı revanıdır bilene (Bu kaynaktan çıkan sözler işlenmiş cevher gibidir, bilenler için /söylediklerimiz Tanrısal gücün eseridir bu sözler bilenlerin, anlayanların ruhlarına akar) Marifet gevherinin kânına maden olagör İşte bu ilm-i hüner genc-i nihandır bilene

19 (Bu cevheri üretenlerin kaynağı, pınarı maden gibidir/aslında bu bilgileri kendi benliklerinde bulunduranlar her zaman gençtirler) Kavil yalancı ile olma musahip çek elin Hemdem olmak dev ile külli ziyandır bilene (Bir insan yalan söyleyerek musahip (yol kardeşi) olamaz, böylesi birisi benden uzak kalsın/ böyle birisiyle birlikte dostluk içinde yaşamak zarardır bilene) İstedi buldu Hızır âb-ı hayat çeşmesini Ey kim ol maşukunun derd-i dermandır bilene (İsteyen amacına ulaşır, Hızır ona yaşam suyunu sunar, yardım eder/yeter ki o sevdiğinin derdine derman olmasını bilsin) Şerbeti Hak dan içen aşk adı azade olur Şöyle sermest olanın küfrü imandır bilene (Gerçek aşkın şerbetini içine, özgür olur/ diğer anlamda sarhoş olanın ise ibadeti, yalvarısı geçersizdir bilesin/) Ey HATAYİ Hakk ı sen tanı özünde fariğ ol Dahi söz söyleme var bir söz hemandır bilene (Ey Hatayi, gerçeği sen özünde tanı ve özgür ol/ başka söz söyleme, her zaman söylenecek söz vardır bilene) (Çeviren; Mehmet YAMAN; Buyruk; Alevi İnanç-İbadet ve Ahlâk İlkeleri; Mannheım AKM Dedeler Kurulu Yay sayfa; 43) RIZA LOKMASINI YİYEN Mürşide giden tâlibin Her dem vücudu pâk olur Bir mürebbi bir müsâhib Bir dilden öter yek olur (Bu yola giren birisi, eğer bilen birisine giderse/ her zaman özü temiz kalır/öğrenmek isteyen bir insan bir kardeş gibi/ aynı dilden söyler, birlik olur) Arayub hâl ehlin bulub Eyleme küfrünü gâlib İzinsiz yürüme tâlib Sakın ayağa yük olur (Bilgiyi ara, bileni bul/ küfür ederek, üste çıkma/ üstattan izin almadan bu yolda yürüme/ sonra doğru yürüyenlere engel olursun) Her dem yakın gelir sesi Kafadandır haslar hası Gaziler aşkın kamçısı Ehli elinde kök olur (Her zaman sesi yakın gelir/ nitelikli, kendini bilen insan uyumludur/ bu yolu doğru yürütenler, sevgiyi, aşkı yaşatanlardır/ bunlar bilginin, olgunluğun temeli olurlar.) Bir nemed bir hırka giyen Rızâ lokmasını yiyen Kaalinin ötesin çek olur Bu câvidandan çek olur (Bir keçe, bir hırka giyen/ helal lokmayı yiyen/ her şeyin ötesinde değerli olur/ bu güzel değerleri yaşatanlar, sonsuzca var olur) Bülbül öter gül içinde

20 Çene tâlib dil içinde HATAYİ der yol içinde Nefsin öldüren hâk olur. ( Bülbüller gülü görünce öter/ dil olduğu için çene hareket eder ve konuşur/ Hatayi de güttüğü, benimsediği yol içinde/nefsini, bencilliğini yok edip, gerçekle gerçek olur.) Çeviren; Mehmet YAMAN; Buyruk; Alevi İnanç-İbadet ve Ahlâk İlkeleri; Mannheım AKM Dedeler Kurulu Yay sayfa; 101) Ådem ; İnsan, İlk insan. Ahdün (Ahit ; Verilen söz, anlaşma. Ali abâ ; Hz. Muhammet, Hz. Fatma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin den olan Ehlibeyt Ailesi. Anka ; Masallarda ki kuş. Asabe ; 1-) Sinir. 2-) Baba tarafında akrabalık 3-) Taraftar 4-) Oymak, kabile. Astâr ; Satırlar, sıralar. Aşiyan ; Kuş yuvası. Aya ; 1-) Avuç içi. 2-) El. Ayn-i Cem; Hem ibadet ve hem de toplumsal sorunların konuşulduğu cem. Bağban ; Bahçıvan, bağcı. Ban ; Bandırmak, değdirmek. Batıl ; Boş, anlamsız söz ya da davranış. Bâtın ; 1-) İç 2-) Gizli nesnellik. Bi-riya ; Riyasız, yalansız. Cavidan ; Sonsuz, ebedi, ölümsüz. Cehd ; Çalışıp çabalama. Cibril ; Cebrail. Cüda ; Uzak, ayrı. Çaker ; Kul, köle, değersiz. Çarh ; Dönme. Çerağ ; Çam ağacından elde edilen ve ışık elde etme için yakılan ağaç çubuk. Mum. Çün ; Çünkü. Dila ; İçten, gönülden seven. Diyar ; Memleket, yurt. Diyar-ı Aşk ; Aşkı gönülden duymak. Gönlü aşka açmak. Don ; Beden. Ehil ; bir işi yapabilen, beceri. Ustalık. Ervah ; Ruhlar., canlar. Estağfirullah ; 1-) Allah tan bağış dileme. 2-) İncelik. Eş are ; Şiirler. Evliya ; Ermiş, veli. Eza ; Eziyet, üzüntü. Fariğ ; Vazgeçmiş, serbest. Farz ; 1-) Yerine getirilmesi istenen Tanrı buyruğu. 2-) Sorumluluk. Fen ; Bilim, bilgi. Fer ; Canlılık, güç. Gani ; Zengin, varlıklı. Bol. Ger ; Eğer. Gevher ; Cevher, değerli madenler. Gıybet ; 1-)Göz önünde bulunmama, kaybolma. 2-) Dedikodu. Gussa ; Keder, acı. Gülle ; İçi dolu top mermisi. Gülşen ; Gül bahçesi. Güruh ; Topluluk. Güruh-i Naci ; Kurtarılmış topluluklar. Has ; 1-) Birini bir işe yönlendirme, kandırma. 2-) Özellik. Hatmetmek ; Kur anı baştan sona okumak. Hayber ; Hayber Kalesi. Haydar ; 1-) Hz. Ali nin lakabı. 2-) Yiğit, cesur. Hazer ; Sakınmak. Hemdem ; Birlikte yaşayan, arkadaş. Hicap ; Utanma, sıkılma. Hilaf ; Karşıt, zıt, aykırı. Hulle ; 1-) Cennet elbisesi 2-) Elbise giysi. 3-) Şeriatta, boşanan bir kadının eski eşiyle yeniden evlenebilmesi için bir başka erkekle bir gece birlikte kalma şartı. Hun ; Kan. Hun-i Pak ; temiz kan.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan

Pir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan Pir Sultan ABDAL Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan Yaşadığımız çağda da maalesef geçen on dört asırda olduğu gibi oklar, mızraklar yeniden

Detaylı

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU

Detaylı

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Yusuf Bulut. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 2.12.2004 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KLASİK ALEVİLİK NEDİR? Halk Mezhebi... 18

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ KLASİK ALEVİLİK NEDİR? Halk Mezhebi... 18 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 13 KLASİK ALEVİLİK NEDİR?... 15 Halk Mezhebi... 18 ALEVİ SÖZCÜĞÜNÜN ETİMOLOJİSİ... 21 Alevi Kavramı... 22 Caferilik...26 Aleviliğin Dört Direği... 28 Alevi Fikrini Yaratan Okullar...30

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ   Youtube Kanalı: tariheglencesi YÜKSELME DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 02.03.2018 Youtube kanalıma abone olarak destek verebilirsiniz. ARİF ÖZBEYLİ Tahta Geçme Yaşı: 33.3 Saltanat

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ

Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ Balım Sultan Bektaşiliği kurumlaştıran önder olarak bilinen Balım Sultan; Hacı Bektaş Veli'nin ilk öncülülerinden Dimetoka tekkesinin posnişini Seyit Ali Sultan'in torunlarindan olup, doğumu 1462 dir.

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 77 Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Gözüyle gizli yok ya sen ne dersin Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Alevilik nedir? sorusuna verilen cevaplar.

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

Birinci Aşama AABF Dede/Ana Eğitim Programı (20.06.2006)

Birinci Aşama AABF Dede/Ana Eğitim Programı (20.06.2006) Birinci Aşama AABF Dede/Ana Eğitim Programı (20062006) Eğitimin Kapsamı ve Đçeriği: Aleviliğin olmazsa olmazlarından olan dede/anaların Avrupa`daki Alevilere daha iyi hizmet verebilmeleri amacıyla eğitilmeleri

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Aleviliğin İnanç Kaynakları Aleviliğin inanç ve ibadet esaslarını görmeden önce, bu esasların günümüze hangi şekillerde ulaştığına değinmek

Aleviliğin İnanç Kaynakları Aleviliğin inanç ve ibadet esaslarını görmeden önce, bu esasların günümüze hangi şekillerde ulaştığına değinmek Aleviliğin İnanç Kaynakları Aleviliğin inanç ve ibadet esaslarını görmeden önce, bu esasların günümüze hangi şekillerde ulaştığına değinmek gerekir.alevilik günümüze sözlü ve yazılı olmak üzere iki kaynaktan

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER)

İnci. Hoca GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) İnci GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ (İLK İSLAMİ ESERLER) Hoca ESERLERİN ORTAK ÖZELİKLERİ Hem İslâmiyet öncesi kültürü hem de İslâmî kültür iç içedir. Aruzla hece, beyitler dörtlük birlikte kullanılmıştır. Eserler

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Lütfi ŞAHİN /

Lütfi ŞAHİN / Lütfi ŞAHİN / www.lutfisahininsitesi.com Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş

Detaylı

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız

7- Peygamberimizin aile hayatı ve çocuklarla olan ilişkilerini araştırınız 4. SINIFLAR (PROJE ÖDEVLERİ) Öğrenci No 1- Dinimize göre Helal, Haram, Sevap ve Günah kavramlarını açıklayarak ilgili Ayet ve Hadis meallerinden örnekler veriniz. 2- Günlük yaşamda dini ifadeler nelerdir

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ

İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TALAS SAVAŞI (751) Diğer adı Atlık Savaşıdır. Çin ile Abbasiler arasındaki bu savaşı Karlukların yardımıyla Abbasiler kazanmıştır. Bu savaş sonunda Abbasilerin hoşgörüsünden etkilenen

Detaylı

İMAM ALİ RIZA

İMAM ALİ RIZA Adı İmam Ali Rıza Ünvanı Rıza, Sultan, Horasan, Garib el guruba (gariblerin garibi) Babası Musa-i Kazim Anası Mersiye (lakabı necime) Doğum yeri ve tarihi Medine, 770 Çocukları Muhammed Taki ve bir de

Detaylı

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya

Dinlerin Buluşma Noktası. Antakya 80 Dinlerin Buluşma Noktası Antakya 81 82 Bu ay sizlere Anadolu nun en güzel yerlerinden biri olan Antakya yı tanıtacağız. Antakya Hatay ilimizin şehir merkezi. Hristiyanlığın en eski kiliselerinden biri

Detaylı

50.ULUSAL 24.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI

50.ULUSAL 24.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI 50.ULUSAL 24.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI 15-18 AĞUSTOS 2013 HACIBEKTAŞ TÖRENİN BİR GÜN ÖNCESİ 15 AĞUSTOS 2013 PERŞEMBE : 11.00 : Atatürk Anıtına Çelenk

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ

EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ EN ESKİ İNANÇLARDAN BİRİ OLAN ZERDÜŞTLÜK VE ZERDÜŞT HAKKINDA 9 BİLGİ Kültürü sanatı ve gelenekleriyle çok köklü bir geçmişi olan İran Zerdüşt ve onun öğretisi Zerdüştlük e de ev sahipliği yapmıştır. Zerdüşt

Detaylı

Sizce dedelik nedir? Okurlarımıza bu konuda bilgi verir misiniz?

Sizce dedelik nedir? Okurlarımıza bu konuda bilgi verir misiniz? ALEVÎLİK KÜLTÜRÜ ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ Züleyha ERTAN* Öğretmen Alevîlik ve Bektaşîlik konularında aydınlatıcı bilgiler almak üzere Alevî dedelerinden Haydar Aşılıoğlu na Alevîlik kültürüne yönelik olarak

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews Kitap Değerlendirmeleri Book Reviews HAK ÂŞIĞI VE HALK OZANI ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ Cem ERDEM * İlmin Medinesi Ahmed-i Muhtar Onun kapıcısı Haydarı Kerrar Hakka girer burdan ervah-ı ebrar Erişir onlara fazl-ı

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 7. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Varlıklar Âlemi Meleklere İman Meleklerin

Detaylı

Güzel Yolumuzun Erlerinden Mehmet Yaman Dede 8 Ocak 2014 günü İstanbul da Hakka yürüdü.

Güzel Yolumuzun Erlerinden Mehmet Yaman Dede 8 Ocak 2014 günü İstanbul da Hakka yürüdü. Güzel Yolumuzun Erlerinden Mehmet Yaman Dede 8 Ocak 2014 günü İstanbul da Hakka yürüdü. Bende bu yayladan Şah a giderim diyen, Pirimiz Pir Sultan Abdal gibi Erenlerin İzinde gücü yettiğince çalıştı çabaladı.

Detaylı

HAKK MUHAMMED ALİ AŞKI ADIYAMAN ALEVİLERİ Fevzi Rençber Gece Kitaplığı, Ankara, 2016, 2. Basım, 304 sayfa ISBN Muhammed Cihat ORUÇ

HAKK MUHAMMED ALİ AŞKI ADIYAMAN ALEVİLERİ Fevzi Rençber Gece Kitaplığı, Ankara, 2016, 2. Basım, 304 sayfa ISBN Muhammed Cihat ORUÇ e-makâlât www.emakalat.com ISSN 1309-5803 Mezhep Araştırmaları Dergisi 10, sy. 2 (Güz 2017): 679-686 Journal of Islamic Sects Research 10, no. 2 (Fall 2017): 679-686 Kitap Tanıtımı Book-Review HAKK MUHAMMED

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ

19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ 19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI 19.09.2014 Bugün 19 Eylül. Bugün bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB nin mücadele dolu tarihi açısından

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele 8 Mesnevi den (şiirli) r l e H i k â e y ÖNSÖZ Hoşgörülülükte deniz gibi ol Mevlâna Celâleddîn Geleceğimizin teminatı olan kıymetli çocuklarımız, Geçmişimizde atalarımızın yaşadığı ve bu günlerde kaybolma

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Kader ve

Detaylı

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ

BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ Prof. Dr. Filiz KILIÇ *, Araş. Gör. Tuncay BÜLBÜL**, Uzm. Coşkun KÖKEL*** *Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,

Detaylı

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR

TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR LYS YE HAZIRLIK TÜRK EDEBİYATINDA 26 DURAK 254 ŞAİR VE YAZAR Ş. İBRAHİM YILDIRIM Beta Yayın No : 3350 2. Baskı Ocak 2016 - İSTANBUL ISBN 978-605 - 333-508 - 5 Cop yright Bu ki ta bın bu ba sı sı nın Tür

Detaylı

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken

Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken Kerbela Hz. Ali nin şehit edilmesinin ardından Hz. Hasan halife olur. Ancak babası zamanından kalma ihtilaf yüzünden Muaviye ile iç savaş başlamak üzereyken ve dış tehlike belirtileri de baş gösterince

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Tarihi Öğretim Yılı Dönemi Sırası 2014-2015 2 1 B GRUBU SORULARI 12.Sınıflar Öğrencinin Ad Soyad No Sınıf Soru 1: Aşağıdaki yer alan ifadelerde boşluklara

Detaylı

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de. 2014 İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te 9 da AK YIL: 2012 SAYI : 164 26 KASIM 01- ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 4 te Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır

Detaylı

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar,

Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Bahadın, 2 Ağustos 2014 Sevgili Yoldaşlar, Canlar, Yol Arkadaşlarım, Devrimciler Diyarı Bahadın da buluşan güzel insanlar, Anadolu coğrafyasında bazı yerler vardır... O yerler, şehirler, kasabalar, beldeler,

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Yeşaya Geleceği Görüyor

Yeşaya Geleceği Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yeşaya Geleceği Görüyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.

Müdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur. Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Hacı Bektaş-ı Veli Nefsin, azgın bir binek atından daha çok şiddetle gemlenmeye muhtaçtır. Hasan Basri Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa,

Detaylı

KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019

KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019 KIRIKKALE SULAKYURT KALEKIŞLA KÖYÜ TAKVİMİ 2019 TARİHTEN ESKİ ANILARLA Hamdi Metin Alçavuş (Ali Metin, eşi Hürü Metin ve yakın akrabası 28.6.1950 Resim arkasında şu satırlar eklenmiştir: Bu resimleri daima

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Erhan tarafından yazıldı. Çarşamba, 31 Ekim 2012 18:03

Erhan tarafından yazıldı. Çarşamba, 31 Ekim 2012 18:03 Erhan tarafından yazıldı. Çarşamba, 31 Ekim 2012 18:03 Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Remzi Güzel, Alevilerin 1400 yıllık gelenekleri olan Ğadir Hum Bayramı nın bir sevgi günü olduğunu

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN Konular *Abbasiler *Me mun döneminden Mu temid dönemine kadar Mu temid Döneminden İtibaren Kaynaklar: *Hakkı Dursun Yıldız, Şerare Yetkin, Abbasiler, DİA, I, 1-56. * Philip

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]

[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA] BİRİM ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİ DEĞERLENDİRME RAPORU [TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA] [26.01.2017] Gazi Üniversitesi

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz?

Selam vermekle karşımızdaki kimseye neyi ifade etmiş oluruz? DEĞERLER EĞİTİMİ SELAMLAŞMA Selam ne demektir? Selâm, kelime olarak; huzur, barış, sağlık ve iyi dileklerini sunma anlamlarına gelir. Selamlaşmak; insanların karşılıklı olarak birbirlerine sağlık, huzur,

Detaylı

SEYİT MAHMUDİ SOY SECERESİ

SEYİT MAHMUDİ SOY SECERESİ SUNUŞ Seyyit Mahmut Hayrani Anadolu ya gelen eren ve evliyalar içinde önemli bir yere sahiptir. Bu önemi iki açıdan ele alabiliriz. Bunlardan birincisi Seyyid Mahmut Hayrani bağlılarının çok önemli bir

Detaylı

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır? 1. (1) Şair yeni bir şiir kitabı yayınladı.(2) Kitap, şairin geleneksel şiir kalıplarını kullanarak yazdığı şiirlerden oluşuyor.(3) Bu şiirlerde kimi zaman, şairin insanı çok derinden etkileyen sesini

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

7. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE

7. SINIF DENEME SINAVLARI DAĞILIMI / TÜRKÇE TÜRKÇE Öğrenme Alanı Alt Öğrenme Alanı 2. Okuduğu Metni Anlama ve Çözümleme 3. OKUMA 3. Okuduğu Metni Değerlendirme 4. Söz Varlığını Zenginleştirme 4. YAZMA 6. Yazım ve ktalama Kurallarını Uygulama 1.

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer

17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri. Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel. Sunum Metni Bilge Sumer 17 Eylül 2016 Devlet Sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin Yavaşca Özel Konseri Hazırlayan ve Yöneten Halil İbrahim Yüksel Sunum Metni Bilge Sumer BÖLÜM : I Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı eserinin İstanbul

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com BUDİZM Memduh ÇELMELİ BUDİZM Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda nın (asıl adı: Siddharta Gautama) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir dindir. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış demektir. Hindistan da ortaya çıkmıştır.

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23)

Gıybet (Hadis, Tirmizi, Birr 23) Dedikodu (Gıybet) Gıybet Dedikodu (gıybet), birisinin yüzüne söylenmesinden hoşlanmadığı şeyleri arkasından söylemektir. O kimse söylenen şeyi gerçekten yapmış ise bu gıybet, yapmamış ise iftira olur (Hadis,

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)

Bacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu

Detaylı

ÂŞIK DAİMÎ (İSMAİL AYDIN)

ÂŞIK DAİMÎ (İSMAİL AYDIN) ÂŞIK DAİMÎ (İSMAİL AYDIN) Asıl adı İsmail Aydın olan Âşık Daimî, 1932 yılında İstanbul da dünyaya geldi. 4-5 yaşlarında ailesiyle birlikte Tercan a, buradan da asıl memleketi olan Kangal a yerleşti. II.

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK (ALAN: SEÇMELİ) Ders No : 0070160103 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

51.ULUSAL 25.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI

51.ULUSAL 25.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI 51.ULUSAL 25.ULUSLARARASI HACI BEKTAŞ VELİ ANMA TÖRENLERİ VE KÜLTÜR SANAT ETKİNLİKLERİ PROGRAMI 15-18 AĞUSTOS 2014 HACIBEKTAŞ TÖRENLERİN RESMİ AÇILIŞI 16 AĞUSTOS 2014 CUMARTESİ : Kemal KILIÇDAROĞLU Kültür

Detaylı

Ye aya Gelece i Görüyor

Ye aya Gelece i Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Ye aya Gelece i Görüyor Yazari: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Tercüme eden: Nurcan Duran Uyarlayan: Mary-Anne S. Türkçe 60. Hikayenin 27.si www.m1914.org Bible

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

ALEVĐ AKADEMĐSĐ ALEVITISCHE AKADEMIE

ALEVĐ AKADEMĐSĐ ALEVITISCHE AKADEMIE Alevi Cemevi ve Kültür Merzkezlerinin Değerli Bașkan ve Yöneticileri, 5 Aralık 2011 10 Muharrem 1433 Sizler uzun yıllardır Alevi Toplumuna samimi olarak hizmet veren Canlarsınız. Hak hizmetlerinizi kabul

Detaylı

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELi Araştuma Dergisi Research Quarterly ~~Ho rasan'dan Anadolu'ya Alevilik--Bektaşilik. ve Denizli Oğuz

Detaylı