ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ"

Transkript

1 ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ Ed. Bilal KEMİKLİ

2 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Ed. Bilal KEMİKLİ ISBN: İç Düzen Ahmet ÖGKE Kapak Bahar Ajans Baskı ve Cilt Barış Matbaası Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C blok No: 291 Topkapı/İstanbul Tel: İletişim Akdeniz Kültür ve İletişim Kulübü Derneği Adres: Tarım Mah. Perge Cad. Gündoğdu Sitesi Perge Apt. Kat:3 Dâire: 10 / ANTALYA Tel: E-posta: info@akik.org.tr Antalya, 2009

3 İ Ç İ N D E K İ L E R ÖNSÖZ... 1 GİRİŞ Tasavvuf ve Kültürümüz / Mustafa KARA... 5 Sevgi Medeniyetimiz / Raşit KÜÇÜK BİRİNCİ BÖLÜM ELMALI : İRFAN ŞEHRİ Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramları / Ali YILMAZ.. 19 Elmalı Erenleri : Gönül Sarayının Mîmarları / Ahmet ÖGKE Elmalı nın İrfan Ocakları : Bektâşîlik ve Halvetîlik Üzerine Bir Değerlendirme / Mustafa TATCI Elmalı nın Canlarından Muhammed Askerî de Tecellî Kavramı / Abdurrezzak TEK Bukağı : Elmalı dan Limni ye Bir İrfan Yolu / Sadık YALSIZUÇANLAR. 115 İKİNCİ BÖLÜM ELMALI : SEVGİ ŞEHRİ Elmalı da Sevgi Yolu : Ümmî Sinan ın Sevgiye Yüklediği Anlam Üzerine Bazı Değerlendirmeler / Celâl TÜRER Vâhib-i Ümmî Dîvânı nda Bilgi ve Sevgi / Ahmet ÖGKE Toplumsal Bağlamı İçinde Ümmî Sinân ın Şiiri / Vejdi BİLGİN Ümmî Sinan dan Niyâzî-i Mısrî ye Şiir ve Mânâ / Bilal KEMİKLİ DEĞERLENDİRME ve SONUÇ Elmalı nın Canları Derken / Bilal KEMİKLİ Yeni Hedefler / Mustafa TATCI Elmalı yı Tanımak / Ümit MERİÇ Elmalı İçin / Mehmet KARAKAYALI EKLER

4

5 Ö N S Ö Z Anadolu toprağı sevgi ve irfanla yoğrulmuş bereketli bir vatandır. Nereye, hangi şehre, hangi kasabaya ve hangi köye giderseniz gidin, mutlaka orada irfan sızıntılarına ve sevgi huzmelerine tanık olursunuz. İrfan, atasözlerimizde, deyimlerde, mânilerde, fıkralarda, türkülerde Acımızda, sevincimizde. Düğünümüzde, yasımızda. Tarih boyunca bu milletin hayatında hep irfânî bakış, irfânî seziş ve irfânî duruş hâkim olmuştur. Sevgi de öyle Toprağı sevmişiz, ağacı, taşı, dağı, tepeyi. Kuşları sevmişiz, doğal hayatı, safiyeti. Sevgiyi varlığın özü olarak görmüşüz. Bu yüzden, ister inansın ister inanmasın, insanı insan olarak görmüş, kabul etmiş ve sevmişiz. Bu topraklarda, bizi irfan sızıntılarıyla ve sevgi huzmeleriyle tanıştıran, buluşturan ve kaynaştıran büyük ruhlar yaşamıştır. Bu büyük ruhlar dolayısıyla vatan toprağı irfanla ve sevgiyle yoğrulmuştur. İrfan da sevgi de dilimize, gönlümüze, ruhumuza nakşetmiştir. Biz, böylece biz olmuşuz. Beni, seni ve onu bize dönüştüren, bir yürek hâline getirip bir millet kılan işte bu büyük ruhlardır. Kimdir bu büyük ruhlar? Mevlânâ, Yûnus Emre, Hacı Bektaş-ı Velî, Hacı Bayram, Emir Sultan, Yiğitbaşı Velî Ahmed Şemseddîn-i Marmaravî.. Anadolu nun her şehrinde, her kasaba ve köyünde bu ruhların nefesi vardır, el-ân. Anadolu, bu büyük ruhların nefesiyle aydınlanmıştır. Fakat uzun zamandır bu büyük ruhların tarihî ve kültürel mîrâsına yeterince sâhip çıkamamışız. Onları anlamak, onların eserlerinin dilini çözmek, misyonlarının farkına varmak ve bıraktıkları izi ortaya çıkarıp, o izde irfan ve sevgiyle kâinâtı kucaklamak! Evet, bugün yapmamız gereken işte budur. Ama bu, uzun ve yorucu bir süreçtir. Bilimsel bir bakışla, tarihte, dilde ve kendine mahsus özel kavramlarıyla irfan ilminde derinleşmek lâzım. Millet olarak bugün bu derinliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

6 2 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Esâsen, elinizdeki Elmalı: İrfan ve Sevgi Şehri adlı bu kitap, Elmalı nın Canları: İrfan ve Sevgi Sempozyumu nda (Antalya, Latanya Oteli, 17 Mayıs 2008) sunulan tebliğlerden meydana gelmiştir. Bu sempozyum, Anadolu nun büyük ruhlarını tanıma gayretine ve bu anlamda derinleşme ihtiyacına küçük bir katkı olmuştur. Elmalı, Torosların arasında tıpkı o engin dağlar gibi nice büyük ruhlar için ev sâhipliği etmiş kadim bir şehrimizdir. Bu şehre hizmet etmek, irfâna ve sevgiye hizmet etmektir. Bu sebepledir ki, Anadolu Kültür ve İletişim Kulübü nün (AKİK) himâyesinde, başta Elmalı Belediyesi olmak üzere Sinân-ı Ümmî Kültür ve Sanat Derneği ve Elmalı Kültür Turizm ve Dayanışma Derneği, bilinçli ve kalıcı bir faaliyete ev sahipliği etmişlerdir. Onların sayesinde, yıllardır tarih, felsefe, edebiyat ve tasavvuf alanında çalışan, araştırma yapan ve eserler telif eden ilim adamlarımız vakit ayırmış, gündemlerine Elmalı yı almış, tebliğ sunmuşlardır. İşte bu kitap, bu tebliğlerin bir araya gelmesiyle hayat bulmuştur. Elmalı da yetişen onca büyük ruh vardır. Yûnus Emre nin izinde eserler veren bu büyük ruhlar, Anadolu nun irfan ve sevgi hayâtına zenginlikler katmıştır. Bu kitabın görevi, söz konusu zenginliklerin birkaçını dikkatlere sunmaktan ibârettir. Bunu gerçekleştirmişsek, ne mutlu bize Bununla birlikte kitapta bir kısım eksiklikler ve kusurlar olabilir. Bütün bu eksiklik ve kusurlar, ne organizasyonda görev alan dostların, ne Elmalı nın Canları nın, ne de sundukları tebliğlerle bizleri aydınlatan ilim adamlarımızındır; görülen kusurların hepsi, bu satırların yazarına âittir. Efendim, kitaptaki kusurları asgarîye indirme gayretinde bulunan dostlar var; onları, bilhassa kıymetli mesâisini ayırarak sempozyum tebliğlerini kitap formatına dönüştüren vefâlı dost Doç. Dr. Ahmet ÖGKE yi; hem sempozyumun sekretaryasını yapan, hem de giriş ve sonuç kısmındaki konuşmaları çözen Erhan BAYDUR u, maddî ve mânevî imkânlarını seferber eden AKİK yönetimi adına Dr. Mehmet KARAKAYALI yı hayırla anmalıyım. Onlar, bu hizmetleriyle Elmalı nın irfan ve sevgi pınarlarından sadece içmemiş, dostlarına da ikram etmişlerdir. Bu kitap, onların Elmalı nın Canları ndan mülhem sundukları bir hikmet kâsesi hükmündedir. Âfiyet olsun, nur olsun; hayâtınız irfanla ve sevgiyle şenlensin! Şen olun, şen kalın Prof. Dr. Bilal KEMİKLİ Fethiye BURSA

7 G İ R İ Ş

8

9 Tasavvuf ve Kültürümüz Mustafa KARA Sinan-ı Ümmî veya Ümmî Sinan, bu topraklarda yetişen, Anadolu nun bereketli topraklarında yetişen yüzlerce gönül adamlarımızdan biridir. Bendeniz, Ümmî Sinân ın beslendiği irfânî gelenek hakkında genel bazı değerlendirmeler sunmak istiyorum, sizlere. Zira Ümmî Sinan ı anlamak için, tasavvufun ne olduğunu bilmek lâzımdır. Tasavvufu bütünüyle kavrayabilmek için, İslâm ı anlamak ve tanımak gerekiyor. İslâm ı bütünüyle kavrayabilmek için ise insan gerçeğine bakmak gerekir. Dolayısıyla sözümüzün başında, insan diyelim ve yürüyelim: İnsan kelimesi ile ilgili dilcilerimiz iki konuya işâret ediyor. Yani Arapça olan bu kelimenin kök anlamında iki farklı anlam var: Bunlardan biri; insan ın nisyân kökünden türeyen bir kelime olduğudur. Yani unutmak kökünden, hani hâfıza ile beşer nisyân ile ma lûldür diye bir söz var ya, işte oradaki nisyân. Yani insan, unutmak kökünden isim alan bir varlıktır. Yani insan, unutan bir varlıktır. Dilcilerin diğer grubuna göre ise insan kelimesi ünsiyet kelimesinden türemiştir. Ünsiyet ise dostluk demektir. İşte bu noktada tasavvufun fonksiyonuna geçebiliriz: İster insan kelimesini nisyan kökünden getirelim, ister ünsiyet kökünden getirelim; şöyle bir cümle kullanabiliriz: Tasavvuf kültürü, tasavvuf düşüncesi, tasavvufî hayat, insana unuttuklarını hatırlatır. Tasavvufî hayat, insana dost olmanın yollarını gösterir. Bunlarda ikisi de geçerlidir. İnsana unuttuklarını hatırlatmak tâ elest bezminden verdiğimiz sözleri hatırlamak ve hatırlatmak.. Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi, Bursa.

10 6 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Unutmanın zıddına gelelim: Arapça da nisyân kelimesinin zıddı zikir dir. Bir başka ifâdeyle, zikir kelimesinin zıddı nisyândır. O zaman zikir kelimesinin anlamını da farklı anlıyoruz: Zikir hatırlamak demektir. Ve tasavvufun omurgasıdır. Tasavvufî hayâtın, tasavvufî düşüncenin temel terimlerinden biridir zikir. Ve nisyânın zıddıdır; yani hatırlamaktır. Şimdi ilgili âyeti de hatırlıyorsunuzdur. Peygamberimize hitâben Yüce Allah şöyle buyuruyor: Hatırlat! Sen bir hatırlatıcısın senin vazîfen hatırlatmaktır. Senin vazîfen insanlara unuttuklarını hatırlatmaktır. Dolayısıyla peygamberin de görevi bu, dînin de görevi bu, tasavvufun da görevi bu: Unuttuklarımızı hatırlatmak.. İkinci konu ise dost olmanın yollarını göstermektir. Kur an da yine velî kelimesi ve onun çoğulu olan evliyâ kelimesi, geçmektedir. Bunları da biz dost olarak tercüme etmekteyiz. Evliyâullah kelimesi Kur an da geçmektedir. Allah ın dostları demektir. Ve bizim kültürümüzde Allah dostları, daha çok mutasavvıflar için kullanılır. Aslında Kur ân-ı Kerîm in ölçülerine göre Allah ın istediği kalitede kul olan herkes Allah dostudur. Ve Kur ân ın ölçülerine göre Allah dostu olmanın iki temel şartı vardır. Bu âyet-i kerîmede ifâde ediliyor. Evliyâullah kelimesinden sonra iki kelime daha ilâve ediliyor: Ellezîne âmenû ve kânû yettekūn. Kimdir evliyâullah? Gerçek mü min olanlar ve gerçekten takvâ sâhibi olanlar.. Bunlara Kur ân-ı Kerim, Allah dostu ifâdesini kullanıyor. Dolayısıyla tasavvufun ister unutma anlamını alalım, insan kelimesiyle ilgili; ister dost olma anlamını alalım; netîcede tasavvufun hedefi, böyle bir insan tipini ortaya koymaktır. Şimdi insan dan insanlık medeniyeti ne geçelim. Daha sonra da İslâm medeniyeti ne gelelim: İnsanoğlunun yeryüzünde gerçekleştirdiği en büyük organizasyona medeniyet diyoruz, bunu biliyorsunuz. Medeniyet, yeryüzünde insanoğlunun gerçekleştirdiği en büyük organizasyondur ve bunun olmazsa olmaz unsurları vardır. Ne zaman kurulmuş olursa olsun, nerede kurulmuş olursa olsun, medeniyetlerin olmazsa olmazları vardır. Bunları şöyle toparlamak mümkündür. Başka tasnifler de yapılabilir. Bendenizin tasnîfi şöyle: 1. İlim ve irfan boyutu 2. Fikir ve felsefe boyutu 3. Güzel sanatlar boyutu

11 Tasavvuf ve Kültürümüz / M. Kara 7 4. Siyâsî mekanizma. İlk üçünü bir araya getiren, koruyan, kollayan, geliştiren ve bunlara maddî ve moral destek veren siyâsî mekanizma. Siyâsî mekanizma olmadan, bunları bir araya getirip helva yapmak gerçekleşmiyor. Dolayısıyla medeniyet demek, içinde ilim ve irfanın fikir ve felsefenin ve güzel sanatların şâheser örneklerini ortaya koyan bir faâliyet demektir. İnsanoğlu yeryüzünde bugüne kadar pek çok medeniyeti gerçekleştirmiştir. Şüphesiz bu medeniyetlerden biri de İslâm medeniyetidir. Tarihte bir İslâm medeniyeti var mı? Var! Bunu sadece biz mi söylüyoruz? Yani biz mi gelin güvey oluyoruz, kendi kendimize? Hâyır! Bunun beyne l-milel kriterleri var. Bu kriterlere göre bir İslâm medeniyetinin varlığından bahsediyoruz. Nedir bu kriterler? Bu objektif kriterler? Çünkü kimse ayranın karadır demez. Herkes, bir medeniyet kurduğundan bahsedebilir. Ama aslında bunun objektif bir ölçüsü olmalı. Medeniyetlerin objektif ölçüsü nedir? Şudur: Bu sahalarda yani ilim, irfan, fikir, felsefe ve güzel sanatlar alanlarında ürettikleriniz, ortaya koyduklarınız, insanlığa sunduklarınız; başka toplumlara, başka kavimlerle, başka kültürlere mensup insanlarca taklit edilme ihtiyacı hissediliyorsa, sizin medeniyetlerinizin eserlerini tercüme etme ihtiyâcı hissediliyorsa, böyle bir ihtiyaç hissediyorsa ötekiler, bu sizin o konuda zirveyi yakaladığınıza işârettir. Dolayısıyla İslâm medeniyeti oluşurken, başka medeniyetlerden eserler tercüme etmiştir; bu doğrudur. Ortadoğunun kadîm dillerinden eserler tercüme etmiştir; bu doğrudur. Çünkü bütün medeniyetler, yürüyüşüne böyle başlar; ama İslâm medeniyeti oluştuktan sonra, başka kavimler ve toplumlar, bu sefer bu medeniyetin ortak dili olan Arapça yı öğrenme ihtiyâcı hissetmişlerdir. Hepinizin bildiği gibi, Avrupa da batılılar Arapça yı öğrenmişlerdir. Niçin? Çünkü İbn-i Rüşd ü anlamak istiyorlardı; sebebi bu. İbn-i Rüşd ü okumak, anlamak ve yorumlamak istiyorlardı. İbn-i Rüşd Arapça yazdığı için, 1000 (bin) yıldır Avrupa Arapça biliyor, Arapça öğreniyor. Daha da fazla belki. Sebebi, Arapça ya âşık olduklarından değil, sebebi Kur ân a âşık olduklarından değil. Sebebi, İbn-i Rüşd, İbn-i Sînâ gibi, Fârâbî gibi büyük düşünürlerin düşüncelerini anlamak, bunu orijinal metinlerinden kavramak ve yapabilirlerse buna bir katkı vermek, katkı sağlamak. Esas sebep bu..

12 8 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Dolayısıyla bu anlamda kültür ve medeniyet tarihine baktığımızda, İslâm ın temel dillerini öğrenmek isteyen, kavramak isteyen ve İslâm medeniyetini, İslâm düşünürlerinin ortaya koyduğu eserleri, Müslüman mutasavvıfların ortaya koyduğu eserleri anlamak ve kavramak isteyen bir kitlenin olduğunu görüyoruz. İşte bu ölçü, objektif bir ölçüdür ve İslâm medeniyetinin varlığını göstermektedir. Bu ölçüyle ilgili konuların bir kısmı bugün de devam ediyor. Yani İslâm medeniyetinde ortaya konan bazı eserlerin aktüalitesi, canlılığı bugün de devam ediyor. Evet, bazı konularda aşağılara düştük, zayıf düştük; ama bazı eserlerimiz bugün hâlâ yeryüzünde bir dünyâ klasiği olarak okunuyor. Bugün Muhyiddîn İbnü l-arabî dünyâda bir klasik olarak eserleri okunan bir şahıstır. Mevlânâ, kezâ eserleri dünyâ çapında okunan ve hâlâ 2008 yılının insanlarını zihnen ve mânen besleyen bir özelliğe sâhiptir. Kezâ güzel sanatlarda ortaya konulan eserler, güzel sanatların şiir alanında olsun, mûsikî alanında olsun, mimârî alanda olsun, hüsn-i hat alanında olsun, ortaya konan şaheserler hâlâ bugün yepyeni, dipdiri ve capcanlıdır. Ve hâlâ bugün kâinâta ve bütün insanlığa mesaj vermeye, hakla hakîkatle, aşkla, güzellikle ilgili konularda mesaj vermeye devam ediyor. Demek ki bir İslâm medeniyeti gerçeği vardır ve bu gerçeğin en azından bazı dalları, bazı kolları bugün de yaşamaya ve insanlara mesaj vermeye devam etmektedir. İşte bu medeniyetin atar damarlarından biri de tasavvuftur. Tasavvufî düşünce, bu medeniyeti destekleyen, bu medeniyete güç veren, bu medeniyete renk veren bir anlayıştır, bir düşünce tarzıdır, bir yaşama tarzıdır. Tasavvuf ne zaman çıktı, tarîkat ne zaman çıktı, bunlar geniş bir konudur; ama kısaca şunu söyleyelim: Bunlar, bugünden yarına kısa bir sürede ortaya çıkan şeyler değildir; uzun bir süreç takip etmiştir tasavvufî konular. İslâm medeniyeti ile ilgili birçok konunun özü ve nüvesi, asr-ı saâdette vardır. Ama bunların müesseseleşmesi, büyümesi ve kurum olarak ortaya çıkışı, tabiî ki sonraki yüzyıllara âitir. Bunun için size bir benzetme imkânı vermesi için şöyle bit hatırlatma yapabilirim: Mescid-i Nebevî, Medîne deki Mescid-i Nebevî, peygamberimizin mescidi. Şimdi onun bugünkü fotoğrafını hayâlinize getiriniz. Bu Mescid-i Nebevî nin bir de Hz. Peygamber zamanındaki fotoğrafını tahayyül ediniz. Yani altı kum,

13 Tasavvuf ve Kültürümüz / M. Kara 9 üstü hurma dalları ile örtülü bir gölgelik. Bir de şimdiki Mescid-i nebevî yi bir daha gözünüzün önüne getirin. Aralarında ne kadar büyük fark var! Ama onun adı Mescid-i Nebevî idi. Bugün de Mescid-i Nebevî. Maddî olarak tabiî ki çok değişti. Bir açıdan bakarsanız, bugünkü Mescid-i Nebevî ile o günkü Mescid-i Nebevî nin arasında hiçbir ilgi yok; hattâ onu yıkalım da diyebilirsiniz, bu asr-ı saâdete uymuyor diyebilirsiniz. Bu da bir düşünce tarzıdır. Ama bendeniz öyle düşünmüyorum. Bendeniz, bu örnekle, size tasavvufun olsun, tarîkatların olsun, mezheplerin olsun, ilimlerin olsun, nereden nereye geldiğini anlatmak istiyorum. Dolayısıyla tasavvuf ve tarîkatların da diğer anlayışların da mektepleri, mezheplerin de tohumu, özü, nüvesi asr-ı saâdette vardır. Ama onların toprak altındaki ömrünü tamamlayıp, o tohumun yeryüzüne çıkması bir zaman ister. Bütün tohumlar yere atıldığı gün yeryüzüne çıkmazlar. Yeraltında bir çile dönemi vardır. O dönemi geçirmesi gerekir. İklim şartları uygunsa, tohum yeryüzüne çıkar ve büyümeye başlar. Bundan sonra da bir süre gerekir; büyür, dal budak salar, çiçek açar, meyve verir. Ama bu uzun bir süre alır. Bazı meyvelerde, bazı ağaçlarda birkaç yıl alır. Toplumdaki kurumlar da böyledir, sistemler de böyledir. Dolayısıyla eskiden tarîkat mı vardı? Bunlar da nereden çıktı? Hz. Peygamber devrinde mezhep mi vardı? Bunlar nerden çıktı? gibi çok basit sorular sormadan, daha gerçekçi bir şekilde bu olaylara bakmak gerekir. İşte tasavvufî hayâtın tohumu orada olan, ama daha sonraki yüzyıllarda sûfîlerin, mutasavvıfların nefesleriyle, eserleriyle, sohbetleriyle, yorumlarıyla gönül adamlarının hizmetleriyle Ümmî Sinan larla, Abdal Mûsâ larla, Hacı Bektaş-ı Velî lerle bugüne ulaşan bir anlama ve yaşama tarzıdır. Ve bu hayat, bu tasavvufî hayat, insanın çok özel bir boyutunu gün ışığına çıkardığı için, aydınlattığı için, bugün olduğu gibi yarın da yaşayacak, kıyâmete kadar devam edecektir. Çünkü Ümmî Sinan ların mesajı günlük değildir. Niyâzî-i Mısrî lerin, Mevlânâ ların mesajı günlük değildir. Zamanı aşan, geçen mesajlar ihtivâ ediyorlar. Bu insanlarla kurulan gönül bağı, sun î/yapmacık değildir. Bu insanları biz hâlâ neden seviyoruz? Çünkü hâlâ onların reçeteleri işimize yarıyor. Bunun için gönül adamlarının yazdığı reçeteler, zamanla kayıtlı değildir. Çünkü onlar,

14 10 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri hakîkati söylüyorlar. Hakîkat ise zamanı ve mekânı aşan şeydir. Zaman ve mekân sınırı tanımazlar. Yüzyıllar önce yaşamış mutasavvıfların eserleri ve fikirleriyle biz hâlâ besleniyoruz; bizi onlar besliyorlar. Bizim gönlümüze tuttukları ışıkla içimizi aydınlatıyorlar; içimizi nurlandırıyorlar ve dolayısıyla biz de onları seviyoruz. Sözümüzün sonunda, bu bölgenin bir insanının bir beyti ile bitirelim, sohbetimizi isterseniz. Dede Ömer Rûşenî diye büyük bir insan var; 15. yy.da, Sinân-ı Ümmî den bir müddet önce yaşamış. Aydınlı. (Rûşenî Aydınlı demek). Dede Ömer Rûşenî nin tasavvufî terbiyesi nereye gidiyor? Bakü ye gidiyor. Bakü de kim var? Seyyid Yahyâ Şirvânî var. Seyyid Yahyâ Şirvânî nin dergâhına gidiyor ve aradığını orada buluyor. Aradığını bulmak önemli. Tabiî ki ne aradığınızı da bileceksiniz. Dede Ömer Rûşenî, orada tasavvufî terbiyesini tamamladıktan sonra, mürşidi onu Tebriz e gönderiyor. Tebriz de dergâhını kuruyor ve insanları eğitmeye başlıyor. Tebriz de yetiştirdiği birçok insan var; ama bir tânesini söyleyelim: İbrahim Gülşenî. İbrahim Gülşenî Diyarbakırlıdır ve onu da Kahire ye gönderiyor. Dolayısıyla Halvetiyye nin Gülşeniyye kolu Kahire merkezli. Daha sonra Osmanlı topraklarına da gelecek. İşte o büyük gönül adamının tasavvufu târif eden pek çok beyti var, şiirleri var, mısraları var. Onlardan bir tânesi ile sözü sonlandıralım. Tasavvufu şöyle târif ediyor: Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır, Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Yani tasavvuf dost olmaktır. Hani başa dönüyoruz tekrar. Ünsiyet demiştik ya, insan ünsiyet; işte Rûşenî onu söylüyor. Tasavvuf nedir? diyorsan, diyeyim diyor: Tasavvuf dost olmaktır; yük olmak değildir. Bâr yük demek. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır, gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf, gül olmaktır; gülistân olmaktır; diken olmak değildir. İşte tasavvuf bu. Tasavvuf gül bahçesi olmaktır. Hayâtınız gülistân olsun efendim!..

15 Sevgi Medeniyetimiz Raşit KÜÇÜK Bendeniz, gerçek bir medeniyetin temelinde sevgi vardır, saygı vardır, kurbiyet ve takvâ vardır, diye düşünüyorum. Bunların hangisini öne çıkarsak? diye endişe duymamak gerekir. Çünkü bunların hepsi son derece kıymetlidir. Allah korkusu mahâfetullah da bunların en başında gelenidir. Allah elçisi Efendimiz: Ra sü l-hikmeti mahâfetullah=hikmetin başı Allah korkusudur buyurmuşlar. Hikmet denilen, gerçek ilmin, derin bilginin, nitelikli anlamanın, engin bir gönülle hissetmenin zirvesi. İzninizle önemli gördüğüm birkaç noktaya, bu vesile ile dikkatinizi çekmek istiyorum: İlk olarak işaret etmek istediğim husus, gönül adamı olmak, gerçekten çok büyük bir haslettir. Gönül adamı sözünün, söylenişi kolaydır; fakat gönüllerde yer etmek ve bu yer edişi asırlarca sürdürebilmek, insanlara dâimâ bir şeyler sunabilmek ve onları asırlar ötesinden irşad edip mânevî açıdan beslemek fevkalâde önemlidir. Özenle üzerinde durmamız gereken bir haslettir. İslâm dîni, tarih boyunca bu nitelikleri en üst seviyede kendinde taşıyan insanlar yetiştirmiştir, yetiştirmektedir; bu potansiyele daima sahip olduğunu ispata muktedirdir. Bundan dolayı, bunu başardığı için de yeryüzü için, insanlık için, bütün alemler için büyük bir nimettir. Dikkatinize sunmak istediğim bir başka nokta seven insan unutmaz gerçeğini aklımızdan çıkarmamaktır. Seven, sevdiğini her an ve dâimâ anar, zikreder ; çünkü zikretmek, anmak her an anılanla olmaktır. Gerçek mü min Allah ı anar, çünkü en çok Allah ı sever; peygamberi anar, çünkü Allah tan sonra en büyük sevgi ona hastır. Ve sair sevdiklerini anar. İnsan, sevdiğini anar; sevdiğinin her halini, her tavrını ve her şeyini sever. Onun için nârın da hoş, nûrunda Prof. Dr., Marmara Üniversitesi, İstanbul.

16 12 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri hoş demeyi becerebilmek kadar büyük bir mârifet yoktur. Bu sınırsız bir aşkın ve sevginin eseridir. Onun için bizim medeniyetimiz, bütün bunları kapsayan ve bunlara dayalı bir sevgi medeniyetidir. Sözün başında bir gerçeği daha ifâde etmek isterim: Her din medeniyet kuramaz. Medeniyet kuran dinler; hayata dair gerçekçi yaklaşımları olan, dünya ve ahiret dengesini sağlayıcı özellikte prensipleri olan, şerîatı olan dinlerdir. Meselâ Yahudilik medeniyet kurucusudur; çünkü şerîatı vardır. İslâm, son derece gerçekçi bir din ve aynı zamanda gerçek bir medeniyet kurucudur; çünkü şerîatı vardır. Hristiyanlık ise sadece kendisi olarak medeniyet kurucusu olamamıştır, çünkü kendine has bir şeriatı yoktur. Bu sebeple İslâm medeniyeti, Yahudi medeniyeti derken Hıristiyan medeniyeti diyemiyor, ona bir sıfat ekleyerek Batı Hıristiyan veya Doğu Hıristiyan medeniyeti gibi tanımlar kullanıyoruz. Dolayısıyla bir dinin medeniyet kurucu olma özelliği, dünyada yaşayan birçok dinde mevcut değildir. Bunun önemle altını çizmemiz gerekiyor. Sevgiden bahsedilirken bazı isimler öne çıkarılır: Yûnus Emre, Mevlânâ Celâleddin, Hacı Bektaş-ı Velî, İbnü l-arabî, Hoca Ahmed-i Yesevî bunların hepimizce bilinenleridir. Dağlarda nasıl zirveler varsa, insanlık dünyasında da zirve olan insanlar vardır. O zirvelere herkes ulaşamaz. Zirveler seyredilir; seyretmek zevk verir. Onun için biz bazen o zirveleri seyrederiz ve zirvelerden istifâde ederiz. Zirveler, dağların eteklerine, yamaçlara hayat bahşeden sular, pınarlar hediye eder. Meşhur Alman şâiri Geothe, peygamberimizi tasvir ederken: Kâinâtın bütün insanlarını eteklerinden sulayan bir dağ pınarı diye nitelendirir. Bütün bunlardan sonra şunu ifade etmek isterim ki bizim dinimiz, insan cinsini bir ayrıma tâbi tutarken şu önemli gerçeği gözlerimizin önüne serer: İslam ın bir ümmet anlayışı vardır. Buna göre bütün insanlar kardeştir. Bu insan kardeşliği, Hz. Âdem ve Havvâ dan gelir. Çünkü bütün beşer bu ikiliden türemiştir. İkinci bir ümmet anlayışı ise, inanan ve inanmayan esasına dayanır. İnananlar ümmet-i icâbet, inanmayan ve imana davet edilmesi gerekenler ise ümmet-i dâvet diye adlandırılır. İnanan insan mü min diye anılır. Bu durumda îman kardeşliği prensibi, bunun içerisinde yer alır. Bu prensip, son derece önemlidir. Çünkü Kur an inananlar arasında bir derecelendirme, bir sıralama yapar. İnanan insan Müslüman olur, mü min

17 Sevgi Medeniyetimiz / R. Küçük 13 olur, muhlis olur, muhsin olur, muttakî olur. Takvâ mertebesi, aynı zamanda sevginin en üst mertebesidir. Bunlara biz tasavvuf diliyle makam diyoruz. Çünkü bunlara ulaşmak kendi elimizdedir. Meselâ İslâm, insanı ırkıyla, rengiyle, diliyle coğrafyasıyla, cinsiyetiyle değerlendirmez; çünkü bunların hiçbiri insanın kendi elinde değildir. Ne beyaz veya siyah, ne Türk veya Arap oluşu, şu veya bu coğrafyaya mensup olması kişinin kendi elinde değildir. Aynı şekilde ne erkek ve kadın olması; ne de boyu posu; hiçbiri insanın kendi elinde değildir. İslâm, insanı elinde olmayanlarla değerlendirmez; elinde olanlar ve iradesi ile yaptıklarıyla değerlendirir. Onun için bu değerlendirme ve derecelendirme çok önemlidir. İyi Müslüman olursak muhlis, daha iyi Müslüman olursak muhsin daha da iyi Müslüman olursak muttakî oluruz. Şunu unutmamak gerekir: Kur ân ın ilk sûrelerinin ilk âyetinde: Bu Kur an, muttakîler için bir rehberdir der. Cenâb-ı Hakk ın bildirdiğine göre, Kur an bir yol göstericidir, bir rehberdir. Yüce kitap bir ölçü koyar. Bu ölçü son derece evrenseldir. Birleşmiş Milletler de bizim gücümüz olsa, sözümüz geçse, giriş cephesinin üzerine inne ekrameküm âyetini yazmak gerekir, derim. Bütün dillere yapılmış çevirisi de yazılmalıdır: Sizin en üstün olanınız, Allah a en çok saygı duyanınız; O ndan en çok korkanınız; O nu en çok seveninizdir. Hangi şekilde tercüme edilirse edilsin, hepsi doğrudur. İşte böylece medeniyetimiz, bize bir insana bakış ölçüsü getiriyor: Önce medeniyet ahlâkı na sâhip olmamız gerekiyor. Şüphesiz bütün medeniyetler birbirinden etkilenir; bunu âdetâ büyük bir nehre benzetebiliriz. Derelerin, çayların, kaynakların oluşturduğu bir nehir, nehirlerin ulaştığı bir okyanus; insanlık âilesi bunun yapıcısıdır, ortaya koyucusudur. Ama İslâm medeniyetinin insana bakış açısı, hakîkaten başka hiçbir medeniyetle kıyas edilemez. Neden? Çünkü İslâm bir kurallar dînidir. Bunlardan sadece birini anmak bile yeterli olabilir. Meselâ İslâm, insanlık tarihinde bir ilk olmak üzere, mutlaka aralarında savaşmak zorunda kalırlarsa, savaşmanın kurallarını koymuştur. İnsanlık ailesi savaşlar yüzünden büyük felâketlerle yüz yüze gelince kendileri de birtakım savaş kuralları koymuşlardır. Fakat, hepimizin bildiği ve halen gördüğü gibi, kendi koydukları bu kurallara devletler ölçeğinde bile hiç uymamaktadırlar. Ama İslâm medeniyetinin bünyesinde yaşayan insanlar, hiçbir zorlama olmadan

18 14 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Allah ve Resulü tarafından konulan bu kurallara uymuşlar; onları hukuklarının temeli sayıp savaşta çocukları, kadınları, savaşa katılmayan yaşlıları öldürmemişler, din adamlarına ve mâbedlere zarar vermemişlerdir. Zaruret yoksa hayvanları ve ağaçları kesmemişler, tabiata zarar vermemişler, tabiatın dengesini bozmanın hakları olmadığına inanmışlardır. Dolayısıyla İslâm da sevgi sadece insan cinsini kapsamaz, yeryüzünde canlı cansız var olan her şeyi kapsar. Bu sebeple bizim medeniyetimiz insanlığa, âleme bir sevgi sunar. Şimdi buradan hareketle şuna temas etmek isterim: Sinân-ı Ümmî den bahsediyoruz; bu çok güzel bir şey! Ben ilâhiyat alanında ihtisas yapmış, 38 senesini bu alana vermiş bir insanım; doğrusu gücümün yettiği ölçüde insanlara, insanlığa faydalı olmaya çalışan bir kimseyim. Yurt içi ve dışında pek çok toplantılara katılıyorum. Şâhit olduğum manzara genel hatlarıyla şöyledir: Hz. Mevlânâ, Yûnus Emre, Muhyiddin İbn Arabî ve benzerleri hâlâ birçoklarını Müslüman yapıyor; ama ben kimseyi Müslüman yapamıyorum! Bunu iyi düşünmek gerekir. Sinân-ı Ümmî bizi burada topluyor ve bir araya getiriyor. Bu ne anlama gelmektedir, bunu düşünmek gerekiyor. Bunu şunun için belirttim: Eskiden, medeniyetimizin temel unsurlarından olan büyük insanlar, her ülkede, her şehirde, her yerde, her coğrafyada bulunmaktaydı. Bunların tâkipçisi olan, onlar gibi olanlar bugün yok demiyorum; ama ne kadar az diye üzülüyorum. Ve eğer siz bir şeyin gerçeğini yok ederseniz; o şey de lâzımsa, sahtesi ortaya çıkar. Yani siz, mürşidleri kaldıralım, tarîkatları kaldıralım diyorsanız; evet, bunu resmen yapabilirsiniz; ama bir yerde o devam eder. O zaman ne olur? Sahte şeyhler ortaya çıkar; sahte mürşidler çıkar, sahte tarikatlar çıkar. Sonra da bunlar sahte dersiniz. Gerçeği yoksa, sahtesi oluyor, işte. Bir gün Üsküdar da bir mağazanın vitrininde bir gül gördüm: O kadar güzel ki, şunu alayım ve ne kadar fiyat isterse vereyim diye düşündüm. İçeriye girdim, toprağın içinde: Şu gülü almak istiyorum dedim ve acaba kokusu var mı diye burnuma yaklaştırdığımda katılığı burnuma battı ve plastik kokuyordu O kadar güzel yapmışlar ki, meğer gerçek gül değilmiş. Demek ki dokunmadan, koklamadan, varlığını şöyle bir göreyim demeden, gerçekle sahteyi ayırt edemiyor insan. Bu çok önemli bir şey. Bizim hakîkaten doğru İslâm a ihtiyacımız var. Çocuklarımızı elinden tutup götüreceğimiz

19 Sevgi Medeniyetimiz / R. Küçük 15 ve bunun gibi olmalısın diyeceğimiz insanlardan mahrûmuz, bugün. Bugün medeniyet dediğimiz gerçek üzerinde çokça duruluyor; medeniyetler ittifakından da bahsediliyor. Bu yönde gösterilecek gayretler hiç yadırganacak bir şey değil; umarım insanlık ailesi için faydalı olur. Medeniyetimizin mihrak noktasını teşkil eden kavramlardan biri olan sevgi, ruhumuzu okşayan, gönlümüzü aydınlatan bir özellik taşıyor. Tarihî derinliği içinde beşerî ilişkilerimize, edebiyatımıza, sanatımıza yansımış olan boyutlarını düşününce, esasen büyük bir medeniyetin mirasçısı konumunda oluşumuzu hatırlıyoruz. Ondan koparılışımızın bizi hangi hallere düşürdüğünü de idrak edebiliyoruz. Belki bize bir nebze teselli veren gerçek, Sevgi Medeniyetimiz in durdurulmuşluğuna, asla yok olmadığına inanmamızdır. Bugün üniversitelerimizde Sinân-ı Ümmî ve benzerlerini anlayan, anlatan, konuşan, yazan, onun özelliklerine sâhip insanları değerlendiren elemanlar varsa, bunu çok önemsemek ve bunu ülkemiz, insanımız, insanlık ailesi açısından büyük bir şans olarak görmek gerekir. Umarım, önümüzdeki yıllarda da bu tür bilimsel faaliyetler devam eder. Günümüzde sevgi yerine sevgisizliğin yaygınlaştığını, medeniyetlerin, insanları mutlu etme anlayışına sâhip olması gerektiği halde medeniyetler çatışması tezlerinin ön plâna çıkarıldığını görmek bizleri gerçekten tedirgin etmektedir. Biz, gerçekten bir sevgi medeniyeti kurmalıyız. Bu asrı, ancak sevgi medeniyeti kurtarabilir. O medeniyetin içinde rahmet olacak; şefkat, merhamet, muhabbet, bereket, ülfet, ünsiyet olacak. Bu tâbirlerimiz o kadar kıymetli ki, bunların her birini yerli yerine oturtarak bir medeniyet inşâ etmemiz gerekiyor, gerçek bir medeniyet. Kemal Tahir in Sohbetler adıyla derlenen bir kitabında okumuştum. Bir gün, şöhretli bir siyâsetçimize Osmanlıyı över, üstünlüğünden, muhteşemliğinde, mükemmelliğinden bahseder. O siyâsî kişi: Bu kadar övdüğün Osmanlı, neticede batının karşısında iflâs etmiş der. Kemal Tahir in cevâbı bence gerçekten harikadır: Kristal ile taş çarpışıyor; kristal kırılıyor ve sen bana diyorsun ki: Kırılan değersiz, kıran değerlidir. Yani, senin övdüğün batı taştır, kayadır; Osmanlı bakmış ki, batı denilen bu vahşi, ne kural tanıyor, ne insanlık biliyor, bununla baş edilmez diyerek dua köşesine çekiliyor.

20 16 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Allah ım, bunlardan bizleri, insanları koru! diye Allah a yakarmaktan başka çıkış yolu bulamıyor. Ne yapsın, onun gibi öldüremez; onun gibi yok edemez. Bugün yeryüzünde büyük acıların, ıstırapların olduğu yerlere bakın, orada mutlaka batının eli vardır. Onun için batının teknolojisi ile esasen insanı yaşatması gereken bir unsur olan medeniyeti birbirine karıştırmamamız gerekiyor. Bundan dolayı biz hep sevgi medeniyetinden bahsediyoruz. Çünkü Kur an ve Sünnet te sevginin çok sağlam ve köklü temellerini buluyoruz. İnsanı insan olarak yaşatmanın, inşâ etmenin muhteşem örneklerini gözlemliyoruz. Fâtih Sultan Mehmed Hân ın topları Bizans ı döverken: Allah ım, gâvurcuklarımı öldürme! diye duâ eden velîlerimiz var bizim. Aslında biz, böylesine muhteşem bir sevgi medeniyetine sâhip insanlarız. Sevgi, hem insanın hem yeryüzünün inşâsını gerektiriyor; imhâyı, yıkmayı, yok etmeyi değil. Bu bakımdan bizim medeniyetimiz, sevgi temeline dayanıyor. İnsanı inşâ etmek, yeryüzünü îmar etmek ve yeryüzünün bir mîras olduğunu bilmek, aldıklarımızı aldığımız gibi ve belki daha da güzel hale getirilmiş bir şekilde yeni nesillere devretmemiz gerekiyor. Bunu Müslümanlar elbette başarabilirler. Onun için tasavvufun irfânına ve sevgisine sâhip insanları öne çıkartarak İslâm ın muhteşem medeniyetini, büyük insânî değerlerini, tarihe yön vermiş, kendilerini üstün nitelikli insan etmiş değerleri gün yüzüne çıkarmak gerekmektedir. Ve yalın gerçek şudur: 21. asır insanı, sevgi kökenlerine yeniden dönmek zorundadır. Yoksa bu çağ, insanlığın sonu olabilir. Bunu gerçekleştirecek olan da İslam medeniyetinden başkası olamaz!.. Büyük kābiliyetler mutasavvıf olur, mütefekkir olur. İlim adamı olmak ile büyük mutasavvıf olmak, ârif insan olmak, mütefekkir olmak arasında büyük farklar vardır. Bugünkü mahrûmiyetimizin temelinde, üstün nitelikli gönül adamlarından ve mütefekkirlerden mahrum oluş vardır. Bunlara gerçekten çok ihtiyacımız var. Bunun için sevgiyi de medeniyetimizi de çok konuşmalıyız. Dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, sizleri saygıyla selamlarken, sempozyumun düzenleyicisi arkadaşlarıma bir kere daha şükranlarımı sunarım.

21 BİRİNCİ BÖLÜM ELMALI : İRFAN ŞEHRİ

22

23 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramları Ali YILMAZ Giriş İrfân, Arapça a-ra-fe fiilinden gelen masdar bir kelimedir. Arapça daki bu A-ra-fe fiili, bilmek mânâsınadır; yani yine Arapça a-li-me fiili ile aynı mânâdadır. Ancak, a-li-me, mücerret bilmek anlamını ifâde ederken, a-ra-fe fiilinin ifâde ettiği bilmek ondan farklıdır. Birincinin masdarı olan ilm de bilmek ve bilgi anlamındadır. Ama bu bilmek ve bilgi, sadece bilme ifade eder; bu bilgiye sâhip olan kişi, bildiği şeyi benimsemiş ve özümsemiş olmak durumunda değildir. Ayrıca insanın veya insanların bilmediği bilgiler de olabilir, ilm onları ifade etmek için de kullanılır. Halbuki ara-fe fiilinin masdarı olan irfân, sadece kuru kuru bilmeyi ifâde etmez; irfân sahibi kişi, bildiği o bilgiyi aynı zamanda benimsemiş ve özümsemiş demektir. İnsanın veya insanların sâhip olmadığı bilgi de vardır; ama o bilgi irfân içinde mütâlaa edilemez. İnsanın sâhip olduğu bilgi irfândır; hattâ irfân ın ifâde ettiği bilgiyi kişi benimsemiş ve özümsemiş olduğu için bu hayâtına da yansır. Yani sâhip olunan, benimsenen ve özümsenen, aynı zamanda hayâta, düşünceye ve inanca yansıyan bilgi irfân dır. Bu aynı zamanda ma rifet kelimesi ile de ifâde edilir. İrfân, sözlükte şu mânâlara gelir: Bilme, anlama, biliş, anlayış. Gerçeği anlama husûsundaki güçlü seziş yeteneği, görgü ve sezişten gelen ruh uyanıklığı. Kültür. Tasavvufta ise, Allah ın gizli sırlarına ve eşyânın hakîkatine tefekkür, keşif ve ilham yoluyla vâkıf olma, tevhîd ilmini zevk edinme. 1 Prof. Dr., Ankara Üniversitesi, Ankara. 1 Geniş bilgi için bk.: Misâlli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul; Metinlerle Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Kalem Yayınları, İstanbul 2006, s. 432.

24 20 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Bunun tasavvufî izâhı şöyle yapılmaktadır: Usûl âlimleri, ilimle ma rifet arasında bir fark görmemişler ve Bunların ikisi birdir demişlerdir. Ancak şunu da ifâde etmişlerdir: Allah a âlim denilmesi câizdir; ama ârif denilmesi münâsib değildir. Tasavvuf yolunun şeyhleri ise, muâmele ve hâl ile beraber bulunana ve onların hallerini ifâde eden bu ilme ma rifet, bu ilmin âlimine ârif ismini vermişlerdir. Mânâdan mücerred ve muâmeleden hâlî bilgiye ilim, bunu bilene de âlim adını vermişlerdir. Şu halde sûfîler, sadece ifâde ve ibâreler konusunda bilgi sâhibi olan, ifâde ve ibârelerin mânâlarını kavramaksızın lafızlarını ezberleyen kimselere âlim ismi vermektedirler. Bir şeyin mânâsı ve hakîkati hakkında bilgi sâhibi olanlara da ârif denmektedir. Bundan dolayı mutasavvıflar, akran ve emsâli olan kişileri hafife almak istedikleri vakit onu âlim diye çağırmaktadırlar. Bu ise avam için red konusu olarak görünmektedir. Halbuki sûfîlerin maksadı, ilim tahsil etmiş olmaları sebebiyle onları karalamak değildir. Bilakis maksatları, muâmeleyi ve ameli terk ettiklerinden dolayı onları kötülemektir. Çünkü âlim nefsi ile, ârif Rabbi ile kāimdir. 2 Bu izahlardan da anlaşıldığı üzere, aslında ilim ve irfân temelde aynı mânâya gelmektedir. Ama ikincinin ifâde ettiği bilmenin mâhiyeti daha farklıdır. Mutasavvıflar, daha çok sâhip oldukları mânevî bilgi ve yaşadıkları tecrübeyi irfân ile ifâde etmişlerdir. Ancak her iki kelimenin yan yana kullanımı da, hem günlük dilimizde, hem yazılı kaynaklarımızda yaygındır. Hattâ bunların tasavvufî kitaplarda ve mutasavvıf şairlerin dîvanlarında da sık sık bir arada kullanıldıklarını görmekteyiz. Kim nefsini bilirse, Rabb ini de bilir 3 şeklinde özellikle tasavvufî nitelikli eserlerde çokça tekrarlanan sözdeki bilmek, sözün kendisinde de ifâde edildiği gibi, irfân anlamındadır. Bu bilgi, kişinin 2 el-hücvirî, Keşfü l-mahcûb, Çev.: Süleyman Uludağ, Dergâh Yay., İstanbul, 1982, el-aclûnî, Keşfü l-hafâ, Beyrut 1352, II, 264.

25 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramı / A. Yılmaz 21 kendisini biyolojik ve anatomik yönüyle bilmesi değildir; burada kastedilen, kişinin yaratılış gâyesini, nereden ve neden geldiğini ve nereye gideceğini, varlıklar içindeki konumunu v.b. bilmesidir. Yûnus tan nakledilen güzel bir söz vardır: İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Bu sözde ilim ve bilmek kelimeleri yan yana kullanılarak bilmenin önemi ve ne anlama geldiği anlatılmıştır; ancak ilim kelimesinin kullanılmasına rağmen burada anlatılan, Kim nefsini bilirse Rabbini de bilir sözündeki irfân dır. Ümmî Sinan Dîvânı nda, irfân ve ârif kavramlarının nasıl ve hangi mânânalarda kullanıldığı ve bunlarla anlatılmak istenenin neler olduğu konusuna gelince: Ümmî Sinan Dîvânı nda irfân kavramının sıkça geçtiğini görüyoruz. Burada kelime, yukarıda izah ettiğimiz bütün mânâlarda kullanılmıştır. Sık sık da ilim ve irfân şeklinde her ikisini de yan yana ve çoğu zaman aynı mânâyı ifade edecek şekilde kullanılmakta olduğunu görüyoruz. Bazı örnekler şöyledir: 4 İlm ü irfânın gülüyle cân dimâğın toyladun Enbiyâlar evliyâlar irdüği lezzet budur (42/4) Erbaîn-i halvetin a lâda uzlet bekleyüp İlm ü irfân iklîmin seyrân iden srıdânîyüz (73/9) Ol safâ şehrinde her dem ilm-i Hak mihmânıyam Kîl ü kāl benden gerekmez ilm ü irfânım gerek (87/9) Dolar kalbe ilm ü irfân Sabr idemez olur bu cân Gelür dile dürr ü mercân 4 Örnek metinler şu kaynaktan alınmıştır: Ümmî Sinân Dîvânı, (İnceleme Metin), (Hazırlayan: Doç. Dr. A. Azmi Bilgin), Millî Eğitim Bakanlığı Yayını, İstanbul (Metinlerin sonundaki birinci rakam bu kaynaktaki şiirin sıra numarasını, ikinci rakam ise o şiir içinde kaçıncı beyit olduğunu ifade etmektedir.)

26 22 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Saçarlar Hû diyü diyü (142/3) 1. Ümmî Sinân a Göre İrfân Nedir? İrfân, Allah aşkının delîlidir; bu aşkı elde etmek de Allah ın fermânı ve takdîri iledir: Ey vücûdun aşkına fermân iden Perverdigâr Aşkını irfânına burhân iden Perverdigâr (24/1) Ümmî Sinan a göre irfân, aşk ateşinin en kemâl noktaya ulaştığı hâlin adıdır; bu noktaya ulaşmış biri, Allah ın adını anmaktan başka bir şey yapmaz: Dil ne söylerdi Hudâ nın nutku olmasa idi Aşk odının gör kemâlin adı irfândur yanar (30/11) İrfân, Hak tan gelen ledünnî ilmin feyzidir; bu feyz kalbe dolar ve o kişinin irfânı hiç eksik olmaz: Gelür ol bahr-ı mutlakdan ledünnî ilminin feyzi Dolar kalbe akar dilden irfânımız eksik değül (97/8) İrfân sâhibi olmak için önce insan olmak gerekir; dervişlik vasıfları da ancak irfân sâhibi olmakla elde edilir: Dervîşliğin vasfını dimeğe irfân gerek Ma rifet yemişini yemeğe insân gerek (91/1) İlim ve irfân, esas elde edilmesi gereken avdır. Allah yolunda ancak ilim ve irfân elde etmek amacıyla yürünür: Pâdişâhın mülkine geldüm şikâr avlamağa İlm ü irfândan ne kesb itdün kanı saydun gönül (95/12) İrfân, âşıkların gıdâsıdır: Ümmî Sinân eydür özüm sahîliğidür bu sözüm Âşıkları irfân ile toylamadan geçemedüm (117/7) İlim ve irfân gönlü doyurur. Onun için ilim ve irfân gülünü koklamak gerekir. Bu evliyâ ve enbiyânın da kokladığı güldür: İlm ü irfânın gülüyle cân dimâğın toyladun Enbiyâlar evliyâlar irdüği lezzet budur (42/4)

27 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramı / A. Yılmaz 23 İrfân, hidâyet ehli herkesin elde etmesi gereken bir şeydir. Tevhîdin verdiği irfâna Hâyır! denmez. Yâra vuslat kolay değildir: Lâ dimez ehl-i hidâyet tevhîdin irfânına Yâra vuslat bulduğumca âhıla zâr bulmuşam (120/7) İrfân yolu, Hz. Ali nin yoludur; o da evliyânın önderidir: Sende irdi ârife ayne l-yakîn hakka l-yakîn Evliyâlar serveri sâhib-emânet Murtazâ (13/5) Sen şeh-i merdân-ı âlem ârifin burhânısın Sâkî-i Kevser ü ebrâr-ı cemâat Murtazâ (13/19) Hz. Ali nin yolu olan irfân yolu, ona dayanan bir silsile ile sonraki halkalara intikâl eder: Ol dahi bil Seyyid-i Yahyâ ya telkîn eyledi Anun içün fahr-i acem zikr olan irfânıdur (25/23) İrfânın özü Allah aşkıdır: Lâ-mekân deryâsına bahrî olan âşıkların Her kelâmı gevher-i irfânı aşku llâhdur (31/3) İrfân, her kişinin kârı değildir. Maddî âleme düşkün olan, onu alamaz; o, vahdete ermiş âşıkların işidir: Âlem-i nâsût ehline yokdur benüm bey üm şirâm Ehl-i vahdet âşıklara gizli irfân satar dilüm (106/3) 2. İrfân Nasıl Elde Edilir? Vahdet sırrına ermiş kâmil insan olan irfân ehline bu sır ezel bâzârı nda, yani Kālû Belâ da verilmiştir. Bunu onlar zâten bilir; ayrıca söylemeye gerek yoktur: Söylemek lâzım değüldür gerçi irfân ehline İllâ bu sır kısmet olmuşdur ezel bâzârdan (139/6) Kimini âlim, kimini zengin, kimini fakir eyleyen Cenâb-ı Allah olduğu gibi, ârife irfânı nasip eden, irfân sırlarını ona veren de Allah tır: Kimin âlim kimin bay kimin yohsul

28 24 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Ârifin sırrın esrâr iden sensin (123/12) İrfânı elde etme yollarından biri de erenlerin nazar etmesidir: Erenler her kime kılsa bir nazar Söylenür irfânı diller içinde (158/4) Cânânı isteyenin nasıl cânından geçmesi gerekiyorsa, ilim-irfân elde etmek isteyen de onun gibi irfân ehline boyun eğmeli ve kendini ona teslim etmelidir: Dervîşe bî-cân gerekdür câna cânân isteyen Ehline fermân gerekdür ilm ü irfân isteyen (127/1) Tevhîde gerçekten inanmış olana irfân yağar; bunu ancak mârifet bitkisinin şekerini emen bilir: Gönlüme her dem yağan bu tevhîdin irfânıdur Ma rifet kand-ı nebâtından soran gelsün beri (176/5) Allah ın kişiye ihsân buyurup kalbine ilhâm etmesiyle irfân ortaya çıkar: Sinân Ümmî kulun senden diler her dem bula ihsân Anun-çün kalbine ilhâm idermiş fâş olur irfân (132/22) İrfâna dost eşiğinden geçilerek ulaşılır ulaşılır. Bu, ârif için gün gibi âşikardır: Kurduğum erkân-ı Hak dur ârife günden ayân Bekleyüp dost eşiğinde yüz süren gelsün beri (176/2) Hikmet ilmini elde eden ve içini onunla dolduran, irfan kaynağı hâline gelir ve irfanla bütünleşir: İlm-i hikmet ile doldu vücûdum Ayn-ı irfân oldum aşka uyaldan (124/7) İlim ve irfan ülkesine ulaşmak, onu seyretmek kolay değildir. Ancak çile çekilerek onun sırlarına vâkıf olunabilir: Erbaîn-i halvetin aşkında uzlet bekleyüp İlm ü irfân iklîmin seyrân iden sırdânîyüz (73/9) İrfân dileyip bunun gereğini yapan için gizli ihsan açık hâle gelir. O nûrun ışığından hakîkatleri açığa çıkaran da budur:

29 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramı / A. Yılmaz 25 Gelüp irfân diler insân ola zâhir nihân ihsân Ki ol nûrun ziyâsından hakâyıklar kılan peydâ (4/9) İlim ve irfan, Allah ın dilemesi ve kün emri ile elde edilir: Ey ilm ü irfân isteyen bir zerreden kân isteyen Ey hükm-i Kur ân isteyen kâf ile nûndan al haber (22/2) İrfân, ilm-i hikmet ve ledünnî ilimle elde edilir. Bu sayede insan tevhîd inancına ve irfâna ulaşır: İlm-i hikmetden ledünnîden gelen güftâra bak Tâlib isen gel berü tevhîd ü irfân bundadır (34/5) Allah, nasıl Âdem e isimleri öğretti ise, aynı şekilde ârife de irfânı öğretir: Ârifin kalbinde her dem alleme l-esmâ sı var Âşıkın kalbinde her dem ma şûkun sevdâsı var (40/1) Aşk-ı ilâhîyi bulan ve onun yolunda gidenin kalbine ilm ü irfân yağar. Onun her söylediği de Kur ân ın esrârıdır: Gönlüme yağan hemîşe ilm ü irfândur benüm Söylediği bu dilimün sırr-ı Kur ân dur benüm (103/1) 3. İrfân ın Belirtileri ve İnsanda Yansımaları İrfân ehlinin dilinde hep irfân ifadeleri vardır; o, irfândan başka bir şey söylemez: Sinân Ümmî bana fermân olupdur eyledüm hayrân Dilinde söylenen irfân hemân ol nûr-ı Yezdân am (118/17) O, hep Hû nun sırlarını dile getirir: İhtiyâr elden gidicek neylesün Ümmî Sinân Varımuz ol vâr-ı Hak dur nutkumuz irfân-ı Hû (140/9) Ârifin hallerini, dünyâ zevkine kendini kaptırmış olanlar anlayamaz: Ey Sinân Ümmî ne bilsün sırr-ı remzi ehl-i zevk Dersi illâ dan okurlar ârif-i bi llâh ola (163/13)

30 26 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri İrfân ehli, Allah ı ve Peygamber i bilen kimselerdir. Onları bilmeyenler de vardır. İşte bu bilmeyenler yüzünden irfân ehli ayıplanmaz. İrfân ehli ancak kendisi gibi olanların kategorisinde değerlendirilir: Bilmeyen bilmez Hak ı Peygamber i bize ne tañ Ehl-i irfân aşkına ben ehl-i irfânam bugün (138/5) İrfân, insanın küntü kenz sırrını kazanmasına vesîle olur: Ol küntü kenz i bulmağa sırrına ârif olmağa İlm-i ledünnî bilmeğe irfâna gelmişem ben (7/10) Kâmil insan o hâle gelir ki, Cenâb-ı Allah o kimsenin gören gözü, işiten kulağı olur. İrfân sahipleri öyle hâle gelmişlerdir ki, onların söyledikleri âdetâ Rahmân ın sözü olmuştur. Söyleyen de, söylettiren de O dur: Söyleyüp söyletdüren ol Pâdişâh-ı bî-zevâl Ehl-i irfânın cevâbın nutk-ı Rahmân anladum (111/5) Cenâb-ı Allah ı hakkıyla bilmek, O nun vahdâniyetini kabul etmek, ancak irfân ile mümkündür. İrfân olmadan sadece kuru kuru zühd ile bu gerçek bilgi elde edilemez: Zâhidâ sen ilm-i Hakk ı tevhîdi irfânda gör Dürr-i a zam ister isen haddi yok ummânda gör (35/1, 126/4) İrfân sâhibinin kalbi hikmetle dolar: Kime fazlum kılam ihsân olur fikrüm ile hayrân Dola hikmet ile kalbi diline geldüm irfânam (118/14) İrfân elde edip özünü onunla dolduran kimse, her şeyin mânâsını kavrar; sâdece yüzünden okuyup yazan ise câhildir: Buldu bulan ma nâ yüzün kesb eyleyüp irfân özün Gel diñ câhil ilmin yüzün okusun hem yaza dursun (131/5) İnsan günahtan ve dünyâ sıkıntılarından ancak irfân elde ederek kurtulabilir: Akup her yana çağlaram suçumu bildüm ağlaram Cânım âh ile dağlaram ki irfân ile yağlaram İşümi şimdi sağlaram ümîdüm Hakk a bağlaram

31 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramı / A. Yılmaz 27 Meded kıl yâ veliyya llâh şefâat yâ Resûla llâh (147/4) 4. İlim ve İrfan Bağlantısı İlim elde etmek ve âlim olmak gereklidir; ancak irfân ile birlikte ilme sâhip olmak onun da üstündedir: Âlimün ilmi gerekdür ilm ü irfân üstüne Ârifin sırrı gerekdür arş-ı Rahmân üstüne (164/1) İlim ve irfân, ârifin kalbinde dâimâ vardır: Âşıka mürşid olan âyât-ı Kur ân anladım Ârifin kalbinde her dem ilm ü irfân anladum (111/1) 5. Ârif Kimdir? Ârif, nefsini bilendir; ârifin gönlü bununla aydınlanır: Nefsini fehm eyleyendür ârif-i bi llâh olan Ârifin kalbini envâr eyleyen işrâk ider (47/8) Ârif, nefsin arzularını terk edip gerçek sevgiye ulaşarak sevgiliyi seyredebilen kimsedir: Seyr-i cânân eyleyendür ârif-i bi llâh olan Nefsi terk idüp bulandır rûhun âşinâsını (189/3) Ârif, dört kitapta anlatılan asıl mânâyı kavramıştır: Dört kitâbun aslına ârif idüm anda men Bunda gelüp mürşide danışumdan ilerü (145/4) Mücevherin en güzelini onun ehli olan sarraf bilir; ilâhî aşkı da ehl-i irfân, yani ârif olan bilir; öyle olmayan ise bunun ne anlama geldiğini bile anlayamaz: Gel berü sarrâfısan gör gevherin ra nâsını Ehl-i irfân olmayan bilmez bunun ma nâsını (189/1) Ârif, yegâne mutlak varlık olan Cenâb-ı Allah tan haber verir. Bu özelliğe sâhip olarak konuşan ise, Hakk ın ne olduğunu söyler: Ârif isen vir haber kim ma nâ-yı mutlak nedür Nâtık ısan iş bu yolda söyle kim el-hak nedür (47/1) Ârif, cihanda, sevdiğini bulmuştur, o vahdet deryâsına dalmış

32 28 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri bir dalgıçtır; çâresiz âşıklar gibi değildir; derdinin ilâcını bulmuştur; bunun yolu da gerçek sevgiliyi bulup onu sevmekten geçer: Ârife dirler cihânda sevdiğin bulmuş niçün Vahdetin deryâsına bahrî olup dalmış niçün Âşık-ı bî-çâre derdine devâ kılmış niçün Didiler Ümmî Sinân mahbûba yâr olmuş niçün Olmaya âhir nedâmet çekmeden kaçup sever (45/5) Ârif, Cenâb-ı hakk ın varlığına ayne l-yakîn (gözü ile görerek) inanır. Âdetâ güneşi nasıl gözüyle görüyorsa, aynen o gibi, O nun varlığından hiç şüphesi yoktur: Gün gibi âşkâresin âriflere ayne l-yakîn Ehl-i tuğyânın özinde kahr-ı mülhak el-gıyâs (19/2) İrfân sahibinin söylediklerini, bunu bilmeyenler efsâne zannederler: Ehl-i irfânun cevâbın sanmanuz efsânedür Cân gözünden görülen hatm-i kelâmu llâh ola (163/6) İlim ve irfân kalbe dolduğu zaman, artık onu elde etmiş olan sabredemez, Hû diye onu açığa vurur, ağzından inci mercan saçmaya başlar: Dolar kalbe ilm ü irfân Sabr idemez olur bu cân Gelür dile dürr ü mercân Saçarlar Hû diyü diyü (142/3) Ârif öyle bir kimsedir ki, o, safâ şehrinde Hak ilminin misâfiridir. O artık kıyl ü kāl ile uğraşmaz, sâhip olduğu ilim ve irfân ona yeter: Ol safâ şehrinde her dem ilm-i Hak mihmânıyam Kîl ü kâl benden gerekmez ilm ü irfânım gerek (87/9) Ârifin dostları da kendisi gibi irfân sâhipleridir. O, kāl ehliyle sohbet etmez; ne söylerse hâl ehline, irfân sâhiplerine söyler: Ehl-i kāl insâna değül yokdur ana sözümüz Ehl-i hâl âşıklara söyler bizüm irfânımız (75/5) İrfân sâhibi olan, sadece zühd ile meşgul olandan üstündür:

33 Elmalılı Ümmî Sinan Dîvânı nda İrfan ve Ârif Kavramı / A. Yılmaz 29 Zâhidâ gel ârife baş eğmeğe âr eyleme Bî-nişân u lâ-mekân bâzârınun tüccârıdur (53/5) Ucb idüp âriflere baş eğmeğe âr eyleme Âkılısan işbu sözler az değüldür al sana (8/11) Ârifin her sözü ilim ve irfândır; o, Kur ân ın esrârına vâkıf olur, her nereye baksa Allah ın kudretini fark eder: İlm ü irfân olur sözü Sırr-ı Furkân olur özü Her kande kim bakar gözü Ayn-ı kudretu llah olur (27/8) Ârifin hedefi, hakîkat deryâsının özüne vâkıf olmaktır: Zât-ı deryâ-yı hakîkatdur murâdı ârifin Anun içün bağrı biryân gözleri giryân diler (38/4) Dört kitâbı aşk duygusuyla okuyabilenler, ancak âriflerdir. Bu, zâhide zor gelir: Dört kitâbı okumak ayn u şîn u kâfıla Gerçi güçdür zâhide ârife ayân gelür (66/8) Ârif, gayb âleminin sırlarını müşâhede edebilir: Âlem-i gaybı şehâdetdür bizim seyrânımız Ârif-i bi llâh-ı âlem vâsıl-ı ferdânîyüz (73/4) Âriflerde hiçbir isyân belirtisi olmaz: Âlimler ilm ile erkân iderler Âşıklar âlemi seyrân iderler Ârifler isyânı pinhân iderler Görüp işitdüğün ilüp çakma gel (99/4) 6. İrfân ın Ârif Üzerindeki Yansımaları Allah ı gerçek mânâda tanıyanlar (ârif-i bi llâh), gönlünde O nun dışında hiçbir şeye yer bırakmazlar; böylece bakā yurdunu elde ederler: Şular kim ârif-i bi llâh komazlar dilde gayru llâh Fenâ-ender-fenâdan son bakâ yurd isteyen gelsün (128/3)

34 30 Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Ârif, söylediğini hakka l-yakîn (bizzat müşâhede ederek ve yaşayarak elde edilen) bilgiye dayanarak söyler: Ârifin nutkını hakka l-yakîndan Görün aşkı nice irfân eyledi (179/9) Âşıka yol gösteren, Kur ân âyetleridir. Bu aşka sâhip olan ârifin kalbinden gerçek ilim ve irfân eksik olmaz: Âşıka mürşid olan âyât-ı Kur ân anladım Ârifin kalbinde her dem ilm ü irfân anladum (111/1) Ârif, şeytanın askerleriyle nasıl cenk edileceğini çok iyi bilir: Ârif olan bildi İblîs çerisinin cengini Her kişinün üştine kıldı havâle cehlini (175/12) Ârifin söyledikleri la l ü mercândır. O, sözünden belli olur: Sanasın kim her kelâmı la l ü mercândur dizer Ârife yâr olmağa dinle sözünden bellidür (48/3) 7. Ârifi Tanımayanlar ve İrfânı Bilmeyenler İrfânın ne olduğunu bilmeyen, ârifin üstünlüğünü kabul edemez ve boş yere onunla uğraşır: Âr ider âriflere baş eğüben Hak görmeğe Dahl ider dahhâlı gör nâ-hak yire da vâsı var (40/5) İrfândan haberi olmayanların ârifin hallerini hakkıyla kavrayabilmeleri için, gelip işin içine girmesi gerekir: Ârif in ilm-i rumûzun bilmeyen ey bed-fiâl Seb a-i seyrân idüp gel gör nedür andan zuhûr (46/6) İrfânı, ma rifeti bilmeyen, cevizin içini değil de yeşil kabuğunu yiyen kişi gibidir: Ma rifet kamışı dadın bilmeyenden kıl hazer Dem-be-dem yeşil kabın yir cevizinden bellidür (48/6) Vahdet sırrına mazhar olup kemâle erenler, irfân sâhipleridir: Ey hudâyâ vahdetin bir haddi yok ummân durur Çün bu sırra mazhar olan kâmil-i insân durur

ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ

ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ ELMALI İRFAN ve SEVGİ ŞEHRİ Ed. Bilal KEMİKLİ Elmalı : İrfan ve Sevgi Şehri Ed. Bilal KEMİKLİ ISBN: 978-975-450-15-9 İç Düzen Ahmet ÖGKE Kapak Bahar Ajans Baskı ve Cilt Barış Matbaası Davutpaşa Cad. Güven

Detaylı

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) Ben seni sevdiğim için eğer bahâ derler ise İki cihân mülkün verem dahı bahâsı yetmeye (Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) İki cihân

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1

ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 ARALIK 2013 SAYI 2 12/17/2013 1 12/17/2013 2 12/17/2013 3 KISA KISALAR 12/17/2013 4 12/17/2013 5 İLİM VE MEVLANA Bizzat kendisi büyük bir alim olan Mevlana ilmin değerine inanır. Ona göre ilim ; Hz. Süleyman'ın

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

Yayın Değerlendirme / Book Reviews 343-347 Yayın Değerlendirme / Book Reviews Divan-ı Hikmet Sohbetleri (Editör: Prof. Dr. Zülfikar Güngör.) (2018). Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı Yayınları.* Bülent Kaya**

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 GİRİŞ / Bilal Kemikli...9 1. Din Edebiyat İlişkisi...9 2. Tasavvuf: İrfan ve Hikmet...12 3. Türk-İslâm Edebiyatı: Konu ve Kapsam...16 4. Türk-İslâm Edebiyatının Kaynakları...18 a.

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok

Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok Question Kur an Kerim ayetlerinde ve masumlardan nakledilen hadislerde arş ve kürsî kavramlarıyla çok kez karşılaşmaktayız, bu iki kavramdan maksat nedir? Answer: Kuran müfessirleri ayet ve rivayetlere

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

Sevgili dostum, Can dostum,

Sevgili dostum, Can dostum, Sevgili dostum, Her insanı hayatta tek ve yegâne yapan bir öz benliği, insanın kendine has bir kişiliği vardır. Buna edebiyatımızda, günlük yaşantımızda ve dini inançlarımızda çeşitli adlar vermişlerdir.

Detaylı

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder.

Diğer müritlerin neşeyle elindekileri takdiminden sonra, Aziz Mahmut Efendi, boynunu bükerek bu kırık ve solmuş çiçeği üstadına takdim eder. Hak dostlarından Üftâde Hazretleri(*), bir gün müritleriyle bir kır sohbetine çıkar. Emri üzerine bütün dervişler, kırın rengârenk çiçeklerle bezenmiş yerlerini dolaşarak hocalarına birer demet çiçek getirirler.

Detaylı

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi EROĞLU NÛRİ (d.?-ö.1012/1603) tekke şairi Açıklama [eç1]: Madde başlarında şairlerin mahlaslarının olmasına özen gösterilmeli. Ancak şairin tanıtıcı özellikleri virgülden sonra yazılmalı. Açıklama [eç2]:

Detaylı

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR?

NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? Asiye Türkan NİÇİN EVLENMEDEN ÖNCE İNSANIN KENDİNİ TANIMASI ÇOK ÖNEMLİDİR? YA DA KENDİNİ TANIMAK NEDİR? İNSAN NEDEN EVLENİR? İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsen Bu nice okumaktır.

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. İlmi olmayan kimsenin dünyada da ahirette de hiç kıymeti yoktur. Ahmed-i Bedevî İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. Abdülvehhab-ı Müttekî İnsanlar, ilmi büyüklerinden

Detaylı

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele Mesnevi den (şiirli) H 7 i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Çocuklar, Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol Mevlânâ Celâleddîn Şehrimizde büyük, güçlü ve kalıcı bir proje başlattık. Projemiz şehrimizden

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! İstanbul, bu yıl ikinci kez Mevlana Celaleddin-i Rumi nin ölüm yıldönümü olan Şeb-i Arus törenlerine ev sahipliği yapıyor.

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne

Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok. Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok. Yâri ararım devrederek hâne be hâne Kendim yanarım aşk ile gayre zararım yok Ser tâ be kadem ateşim amma şererim yok Yâri ararım devrederek hâne be hâne Yâr ise benim hâneme gelmiş haberim yok. Said Paşa Meşhur bir ressam günün birinde dünyanın

Detaylı

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Mevlânâ dan Bilgelik Katreleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Üzerindeki bilgelik hırkasından, madde ve mânâ dünyasındaki mutluluğun şifrelerini verir bize Mevlânâ. Onun ilmini ve söylemlerini kâğıtlara, kitaplara, ansiklopedilere sığdıramamakla birlikte, deryada

Detaylı

ELMALI ŞEHİR ve DEĞER. Ed. Bilal KEMİKLİ

ELMALI ŞEHİR ve DEĞER. Ed. Bilal KEMİKLİ ELMALI ŞEHİR ve DEĞER Ed. Bilal KEMİKLİ Elmalı : Şehir ve Değer Ed. Bilal KEMİKLİ ELMALI KÜLTÜR ve SANAT DERNEĞİNİN HEDİYESİDİR Tashih & İç Düzen Ahmet ÖGKE Kapak DEHA ORGANİZASYON Baskı & Cilt SEZER DESIGN

Detaylı

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ Giriş Ana hatlarıyla İslam dini programı, temel sayılan programlardan sonra daha ileri düzeylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Bu programı takip edecek ders

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE)

7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) 7.SINIF SEÇMELİ KUR AN-I KERİM DERSİ ETKİNLİK (ÇALIŞMA) KÂĞITLARI (1.ÜNİTE) ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI: SINIFI: NO: 1 1. ETKİNLİK: BOŞLUK DOLDURMA ETKİNLİĞİ AYET-İ KERİME SÜNNET KISSA CENNET TEŞVİK HAFIZ 6236

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır. 6.MEKTUP MEVZUU : a) Cezbe ve sülûk husulünün beyanı. b) Celâl ve cemal sıfatları ile terbiye almak. c) Fenanın ve bekanın beyanı. d) Nakşibendî tarikatına mensub olmanın üstünlüğü. Belâ ve musibet için

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele

snevi den ( Me 8şirli) r H i k â y ele 8 Mesnevi den (şiirli) H i k â e y r l e ÖNSÖZ Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol Mevlânâ Celâleddîn Sevgili Çocuklar, Şehrimizde büyük, güçlü ve kalıcı bir proje başlattık. Projemiz şehrimizden

Detaylı

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar

ICERIK. Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar ICERIK Salih amel nedir? Salih amelin önemi Zekat nedir? Zekat kimlere farzdır? Zekat kimlere verilir? Sonuc Kaynaklar Salih amel nedir? Salih: dogru yolda olan, fesat icinde olmayan, faydalı ve yarayışlı

Detaylı

Bu yazı sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması

Bu yazı  sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır Herhangi bir medyada yayınlanması Bu yazı www.multimediaquran.com sitesinin sahibi hacı Mehmet Bahattin Geçkil tarafından hazırlanmıstır. 11-15-2015. Herhangi bir medyada yayınlanması halinde yukarıdaki bilginin referans olarak verilmesi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Hayat Amaçsız

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ramazan Alkış. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 27.03.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım,

MÜSİAD İSVİÇRE Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım, MÜSİAD İSVİÇRE 25.11.2017 Sayın Başkonsolosum (Asiye Nurcan İpekçi), Değerli Yönetim Kurulu Üyelerim, Şube Başkanlarım, İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD dostları, 1

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ.

EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ. EHL-İ SÜNNET'İN ÜSTÜNLÜĞÜ www.almuwahhid.com 1 Müellif: Şeyhu'l-İslam İbni Teymiyye (661/728) Eser: Mecmua el-feteva, cilt 4 بسم هللا الرحمن الرحيم Selefin, kendilerinden sonra gelenlerden daha alim, daha

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun.

Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Otur, hanım otur. Allah aşkına bir otur. Nesrin: Ahmet! Ne oturması! Daha gezecek birçok mağaza var, sen oturmaktan bahsediyorsun. Ahmet: Allah aşkına bir otur hanım. Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarımın

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İSLAM EĞİTİM TARİHİ ILA323 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin

Detaylı

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır.

Hz. Adem den Hz. Muhammed (s.a.v.)e güzel ahlakı insanda tesis etmek için gönderilen dinin adı İslam dır. Necip Fazık Kısakürek in gençliğe hitabındaki aynı manadır yazımın başlığında ki kim var? 'Kim var? ' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert 'ben varım! ' cevabını verici, her ferdi 'benim

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC

HADDİNİ BİLMEMEK YA DA İSTİDRAC Niyeti temiz olan ve haddini bilen bir Müslüman, başarıya, nîmete karşı şükrünü edâ edemez ise, Allah (CC) o kişiyi bir mahrûmiyete, bir sıkıntıya mâruz bırakır. Meselâ, dikkat ediniz, bir başarıya imzâ

Detaylı

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi

Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi Kur ân ve iman hakikatlerine ulaşmanın adresi Adres: İ.O.S.B. Turgut Özal Cad. B-Blok No: 126 K: 3 Başakşehir/İSTANBUL Tel: +9 0212 696 13 70 - Fax: +9 0212 696 13 71 www.altinbasaknesriyat.com R İ S Â

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Maksut Genç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 13.5.2006 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Hacı Bektaş-ı Veli Nefsin, azgın bir binek atından daha çok şiddetle gemlenmeye muhtaçtır. Hasan Basri Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa,

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: muhiddin@yenigun.name.tr) yayınevi sertifika no: 14452

YASIYOR. MUYUZ. SASIYOR.. MUYUZ? Bismillahirrahmanirrahim MUHİDDİN YENİGÜN. (e-posta: muhiddin@yenigun.name.tr) yayınevi sertifika no: 14452 YASIYOR. MUYUZ yayınevi sertifika no: 14452 Yayın no: 11 YAŞIYOR MUYUZ ŞAŞIYOR MUYUZ? Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür İç düzen: Durmuş Yalman Kapak: Zafer Yayınları İSBN: 978 975 261 200 6 1. Baskı: Eylül,

Detaylı

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu

Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu Question Kur an ın varlık mertebelerini beyan eder misiniz ve ilahi vahiyde lafızların yerinin ne olduğunu belirtir misiniz? Kur an ın lafızdan soyut olduğu bir merhale var mıdır? Answer: Her şeyin lâfzî

Detaylı

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : KELAM TARİHİ Ders No : 0070040093 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar]

Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti/Kuran-ı Kerim Pro [Faydalı Android Uygulamalar] Ezan Vakti uygulaması sadece bir ezan vakti icin yola baş koymuş zamanla gelişerek farkli ozelliklere sahip olmuş çok faydalı ve önemli bir

Detaylı

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler

Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler Hoş Geldiniz Kutsal Misafirler İslâm ın şartlarından biri de hac dır. Hac, belli zamanda, belirli yerleri özel bir şekilde ziyaret etmektir. Hac günü Kurban Bayramı na rastlayan Zilhicce ayının onuncu

Detaylı

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52

tarafından yazıldı. Pazartesi, 13 Ağustos :33 - Son Güncelleme Pazartesi, 13 Ağustos :52 ASİLDER in organize ettiği ve çok sayıda genç üyemizin katılımı ile 2-16 Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleşen ASİLDER Umre Organizasyonumuz güzel bir şekilde tamamlanmıştır. Rabbim, bu güzel organizasyona

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 77 Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Gözüyle gizli yok ya sen ne dersin Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz Alevilik nedir? sorusuna verilen cevaplar.

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK DİLİ I Ders No : 00700400 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön Koşul

Detaylı

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz

Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu. Namaz Kitabım. Bilal Yorulmaz Bilmeceli-Bulmacalı-Oyunlu Namaz Kitabım Bilal Yorulmaz İstanbul 2012 DEĞERLER EĞİTİMİ MERKEZİ YAYINLARI Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak Değerler Eğitimi Merkezi Yayınlarına aittir. ISBN

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK KÜLTÜRÜNDE HADİS (SEÇMELİ) Ders No : 0070040192 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURÂN A ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ILH333 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli

Detaylı

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Dünya üzerinde hakkında yazı yazılması en zor konular herkesi yakından ilgilendirenlerdir ve aşk da bunların en önemlilerinden biridir. Çünkü aşk, hemen tüm canlıların ortak paydası olarak hayatımızın

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

Herkes bir arayış içinde

Herkes bir arayış içinde Euzubillahimineşşeytananirracim Bismillahirrahmanirrahim Herkes bir arayış içinde Ayberk Efendi Berlin 2oo8 La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil Azim. Meded ya Sultanul Evliya, meded ya Şeyh Nazım

Detaylı

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 7. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 7.1. KELAM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kelam; naslardan hareketle inanç esaslarını ve insanın düşünce yapısına ilişkin temel

Detaylı