T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜLEYMANİYE SEMİHA ŞAKİR KADIN DOĞUM ve ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ TIPTA UZMANLIK TEZİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜLEYMANİYE SEMİHA ŞAKİR KADIN DOĞUM ve ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ TIPTA UZMANLIK TEZİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI SÜLEYMANİYE SEMİHA ŞAKİR KADIN DOĞUM ve ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ TIPTA UZMANLIK TEZİ NEONATAL POLİSİTEMİDE ETYOLOJİ VE PROGNOZ DR. BURCU BOZKAYA DANIŞMAN UZM. DR. RENGİN ŞİRANECİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI KLİNİĞİ İSTANBUL 2008

2 ii TEŞEKKÜR Uzmanlık egitimimde yakın ilgi ve destekleri nedeniyle klinik şeflerim Uzm. Dr. Rengin Şiraneci, Uzm. Dr. Sultan Kavuncuoğlu, Uzm. Dr. Gönül Aydoğan, Uzm. Dr. Erdal Adal a, tezimi hazırlamamda büyük emeği geçen Sibel Özbek e, asistanlığım boyunca destekleri bulunan başhekimimiz Uzm. Dr. Celal Yola ya, Çocuk Sağlığı ve hastalıkları kliniğinde beraber çalıştığım tüm doktor ve hemşire arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ederim. Hastalarımın gelişim değerlendirmelerini yapan Uzm. Engin Öztüregen e ve tezimi tamamlamamda büyük destekleri olan annem Emel Bozkaya ya, sevgili arkadaşım Zeynep Turşucu ya ve sevgili asistan arkadaşım Dr. Nihal Coşkun a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Dr. Burcu BOZKAYA

3 iii İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...İİİ TABLOLAR LİSTESİ... V ŞEKİLLER LİSTESİ...Vİ SEMBOLLER / KISALTMALAR LİSTESİ...Vİİ 1. GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER FETAL HAYATTA ERİTROPOEZ FETAL HEMOGLOBİNİN ÖZELLİKLERİ YENİDOĞANDA ERİTROPOEZ NEONATAL POLİSİTEMİ ve HİPERVİSKOZİTE PATOFİZYOLOJİ SIKLIK ETYOLOJİ Artmış intrauterin eritropoeze neden olan durumlar Eritrosit transfüzyonunu artıran nedenler KLİNİK VE LABORATUVAR BULGULAR Santral Sinir Sistemi Kardiyopulmoner Sistem Gastrointestinal Sistem Genitoüriner Sistem Metabolik Komplikasyonlar Hematolojik Komplikasyonlar Diğer Komplikasyonlar NEONATAL POLİSİTEMİDE TARAMA ENDİKASYONLARI NEONATAL POLİSİTEMİDE TANI Kapiller ve venöz hematokrit ölçümleri Hematokrit analiz metodları AYIRICI TANI TEDAVİ Parsiyel exchange transfüzyon endikasyonları... 27

4 iv Parsiyel exchange transfüzyon için kullanılacak sıvılar: Periferik Veya Umblikal Yöntem PROGNOZ Kısa dönem prognoz Uzun Dönem Prognoz GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR GENEL ÖZELLİKLER RİSK FAKTÖRLERİ EK TANILAR SEMPTOMLAR LABORATUVAR BULGULARI FİZİK MUAYENE BULGULARI NÖROLOJİK MUAYENE BULGULARI DGTT II SONUÇLARI TARTIŞMA KAYNAKLAR FORMLAR... 82

5 v TABLOLAR LİSTESİ Tablo 2.1: Fetusta eritropoez...3 Tablo 2.2:Term yenidoğanda yaşa göre normal ortalama kırmızı kan hücre değerleri..6 Tablo 2.3:Yenidoğanda ve yetişkinlerde eritrosit morfolojisi ve eritrositlerin yaşam süresi...6 Tablo 2.4: Perinatal dönemde hematokrit düzeyini etkileyen faktörler...11 Tablo 2.5:. Neonatal polisitemi etyolojisi...13 Tablo 2.6: Neonatal polisitemide tarama endikasyonları...25 Tablo 4.1. Olguların genel özelliklerine göre grupların değerlendirilmesi...39 Tablo 4.2. Olguların gruplara göre intrauterin gelişimlerinin değerlendirilmesi...41 Tablo 4.3. Olguların gruplara göre risk faktörlerinin değerlendirilmesi...42 Tablo 4.4. Olguların gruplara göre ek tanılarının değerlendirilmesi...44 Tablo 4.5. Olguların gruplara göre semptomlarının değerlendirilmesi...45 Tablo 4.6. Olguların Hct düzeylerine göre semptomlarının değerlendirilmesi...46 Tablo 4.7. Olguların gruplara göre laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi...48 Tablo 4.8. Olguların Hct düzeylerine gore laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi.49 Tablo 4.9. Olguların gruplara göre DGTT II geriliği ve BGG bulgularının değerlendirilmesi...51 Tablo Matürite ile DGTT II sonuçlarının ilişkisi...52

6 vi ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 2.1: Wells-Brookfield Viskometresi...7 Şekil 2.2: Kan viskozitesi ile Hct değerleri arası ilişkisi...10 Şekil 2.3: Neonatal polisitemi etki mekanizmaları...12 Şekil 2.4: Neonatal polisitemiye bağlı periferik gangren...20 Şekil 2.5: PET tedavi şeması...30 Şekil 4.1. Olguların cinsiyet ve doğum şekli dağılımı...40 Şekil 4.2. Olguların matüriteye göre dağılımı...41 Şekil 4.3. Gruplara göre semptomların dağılımı...46 Şekil 4.4. Olguların Hct düzeylerine gore semptomlarının değerlendirilmesi...47 Şekil 4.5. Grupların laboratuvar bulgularına gore dağılımı...49 Şekil 4.6. Olguların Hct düzeylerine gore laboratuvar bulgularının değerlendirilmesi..50

7 vii SEMBOLLER / KISALTMALAR LİSTESİ AGA BERA BNBAS BGG DAÇ DİC DGG DGTT DQ EPO GFH GH GİS GÜS Hb Hct IQ IUGG İMGG KMGG KRS KV LGA MCH MCHC MCV NSD NEK OAE P50 PET : Gestasyon yaşına uygun tartılı yenidoğan : Evoked Response Audiometry (Elektrik Yanıt Odyometrisi) : Brazelton yenidoğan gelişimsel değerlendirme skalası : Büyüme gelişme geriliği : Diabetik anne çocuğu : Disseminated intravascular coagulation (Yaygın damar içi pıhtılaşma) : Dil gelişim geriliği : Denver gelişimsel tarama testi : Development quotient : Eritropoetin : Glomerül filtrasyon hızı : Gestasyon haftası : Gastrointestinal sistem : Genitoüriner sistem : Hemoglobin : Hematokrit : İntellectual quotient : İntrauterin gelişme geriliği : İnce motor gelişim geriliği :Kaba motor gelişim geriliği : Kardiorespiratuar sistem : Kan volümü : Gestasyon yaşına göre fazla tartılı yenidoğan : Ortalama eritrosit hemoglobini : Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu : Ortalama erirosit hacmi : Normal spontan doğum : Nekrotizan enterokolit : Otoakustik emisyon : HbO 2 nin %50 doygunluğa ulaştığı O 2 parsiyel basıncı : Parsiyel exchange transfusion (parsiyel kan değişimi)

8 viii PVL RBC RDS RL RPM SF SGA SPSS SSS TDP TTN TTTS sendromu) USG : Periventriküler lökomalazi : Red blood cell (kırmızı kan hücresi) : Respiratory distress syndrome (hyalen membran hastalığı) : Ringer laktat : Dakika devir sayısı : Serum fizyolojik : Gestasyon yaşına göre düşük tartılı yenidoğan : Statistical package for social sciences (sosyal bilimler için istatistik paket programı) : Santral sinir sistemi : Taze donmuş plazma : Transient tachypne of neonate (yenidoğan geçici taşipnesi) : Twin to twin transfusion syndrome (ikizden ikize transfüzyon : Ultrasonografi

9 1. GİRİŞ VE AMAÇ Venöz hematokritin %65 veya üzerinde olması olarak tanımlanan neonatal polisitemi ile ilgili modern tıp literatüründe 1969 a kadar bilgi çok azdır. Bu zaman sürecinde, yükselmiş hematokrit (Hct) ve viskoziteye sekonder bulguları olduğu düşünülen bazı yenidoğan vakaları bildirilmiştir (106) yılında Wood, venöz hematokrit değerleri yüksek olan iki yenidoğanda 36. ve 72. saatlerde gelişen anoreksi, letarji, apne, siyanoz ve konvülziyon, daha geç dönemde de trombositopeni bildirmiştir (106). Bu olgulardaki klinik bulguların, flebotomi ve plazma infüzyonları ile kaybolduğu belirtilmiştir (106) lerde bazı araştırmacılar, polisitemi ve kan viskozitesi ile sistem disfonksiyonları arasındaki bağlantıyı araştırmışlardır. Bu çalışmalar, Hct, kan viskozitesi, organ kan akımı, organ fonksiyonları arasındaki ilişkileri anlamamızda yardımcı olmuştur. Son 10 yılda yenidoğan polisitemisi ile ilgili yeni veri çok azdır. Yenidoğan polisitemisi ile ilgili verilerin kesinleşmesi, klinik yaklaşımı kolaylaştırmakta ve polisiteminin organ disfonksiyonu etyolojisindeki rolünü de netleştirmektedir. Pekçok kaynakta yayınlanmış, toplum kökenli çalışmalara göre, günümüzde neonatal polisitemi, geniş ve rahat akımı olan periferik bir venden alınan hematokritin % 65 ve üzerinde olması olarak; hiperviskozite ise, viskozite ortalamasının 2 standart deviasyon üzerinde olması olarak tanımlanmaktadır (8,49). Hiperviskozite tanısının konması için kanın viskozitesinin ölçülmesi gerektiği, ancak bu ölçüm için oldukça pahalı olan ve en gelişmiş ülkelerde bile belirli merkezlerde bulunabilen viskometreye ihtiyaç olduğundan, hematokrite dayandırılan ölçümler yapılmıştır. Fakat hiperviskozite için polisitemik seviyeden yüksek olan değerler tesbit edilmiştir (49,74,131). Yenidoğanlar hayata erişkinlere kıyasla çok yüksek hematokrit değerleriyle başlarlar. Bu, fetal gelişme sürecine ait fizyolojik bir adaptasyon mekanizmasıdır ve yaşamın ilk birkaç gününde devam eder. Neonatal polisitemi ve hiperviskozite sendromu, yenidoğan popülasyonunda azımsanmayacak bir sıklığa sahip olması ve pek çok yaşamsal sistemi etkileyerek tehlikeli sonuçlara yol açabilmesi nedeniyle dikkati çeken ve araştırılan bir durumdur.

10 2 Yenidoğan döneminde polisitemi ve hiperviskozite sık görülmekte fakat çoğunlukla belirgin bir semptom vermemektedir. Semptomatik polisitemik bebeklerde az da olsa solunum sistemi, gastrointestinal, kardiopulmoner, üriner ve santral sinir sistemi gibi önemli organları ilgilendiren semptom ve bulgular ortaya çıkmakta ve hayatı tehtit edici olabilmektedir. Yenidoğan popülasyonunda polisitemi sıklığı %1-5 olup, çeşitli araştırmalarda sıklık %0,4-12 arasında bildirilmektedir. Çalışmamızda, neonatal polisitemik olguların değerlendirilmesi, etyolojide rol oynayan risk faktörlerinin değerlendirilmesi, polisitemi tanısı alan olguların somatik ve nörogelişimsel özelliklerini değerlendirmek amaçlanmıştır tarihleri arasında Süleymaniye Semiha Şakir Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi yenidoğan servisimizde neonatal polisitemi tanısı ile yatırılan hastalar incelenmiştir. Hastaların dosyaları retrospektif olarak incelenerek, neonatal polisitemi açısından risk faktörleri, semptomları, bulguları ve tedavi şekilleri değerlendirilmiştir. Hastalar telefon ile çağrılarak gelen hastaların fiziksel ve nöromotor gelişimleri incelenmiş, OAE (Otoakustik emisyon) incelemeleri yapılmış ve ay aralığındaki olgulara DGTT II (Denver Gelişimsel Tarama Testi) uygulanmıştır. Tedavi şekillerine göre iki ayrı hasta grubu, karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.

11 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. FETAL HAYATTA ERİTROPOEZ Tüm kan hücreleri embriyonik bağ dokusundan gelişir. Embriyoda ilk kan yapımı gebeliğin 14. gününde başlar. Fetusta kan yapımı mezoblastik, hepatik ve myeloid olmak üzere üç ayrı evre gösterir. Mezoblastik evre, gebeliğin 14. gününde mezenkimal dokudan oluşan kan hücrelerinin vitellus kesesinde görülmesi ile başlar. İlk hematopoetik hücreler yolk kesesi damarlarının değişmesinden meydana gelen ve hemisitoblastlar olarak adlandırılan hücrelerdir. Eritropoez, primer olarak intravasküler olup, megaloblastiktir (27). Gebeliğin 2. ayının sonunda kan yapımı karaciğere geçer. Karaciğer, üçüncü aydan altıncı aya kadar hematopoezin ana organıdır ve eritropoezin yarısının yapıldığı yerdir. Fetusta ayrıca dalak, timus ve lenf bezlerinde de kan yapımı olur ve bu durum doğumdan sonraki birinci haftaya kadar devam eder. Myeloid evre 4. ve 5. gebelik aylarında başlar. Gebeliğin son üç ayında hematopoezin ana organı kemik iliğidir (Tablo 2.1). Tablo 2.1: Fetusta eritropoez (27) Evre Gestayon zamanı Eritropoez yeri Hemoglobin türü Mezoblastik eritropoez 0-6 hafta Yumurta kesesi Gower1 Gower 2 Hepatik eritropoez 6-24 hafta Karaciğer sinüzoidleri, dalak, lenf bezleri Gower2,Portland Hemoglobini, HbF Miyeloid eritropoez 24. haftadan başlayarak Kemik iliği HbF HbA

12 4 Fetal eritropoez doğrudan fetusa bağlıdır. Annenin eritropoetini plasentayı geçmez. 1. ve 2. trimesterlerde eritropoetin (EPO) üretimi fetal karaciğer tarafından yapılır. 3. trimester boyunca ve yaşamın ilk haftalarında EPO üretimi karaciğerden böbreklere geçer. Özellikle gebeliğin geç devrelerinde fetusun kan yapımı erişkindekinden 3-5 kez daha hızlıdır. Kord kanındaki EPO düzeyi erişkindekinden daha yüksektir. Fetal eritropoez sırasında değişik hemoglobinler yapılır. İlk sentezlenen epsilon globinlerdir. Bunlar tetramer yapıdadır haftadan itibaren görülen Gower 1 hemoglobini 2 zeta ve 2 epsilon zinciri içerir haftalar arasında görülen Gower 2 hemoglobini 2 alfa ve 2 epsilon zincirinden oluşur. Genç embriyolarda görülen Portland hemoglobini ise 2 zeta ve 2 gamma zincirinden oluşur. Gama globinin yapılması ile birlikte fetal Hb yapımı başlar. HbF, 2 alfa ve 2 gamma zincirinden oluşur. Gebeliğin 40. gününde Hb Gower 1 ve 2, toplam hemoglobinin %66 sını oluştururken, HbF geri kalan kısmı oluşturur. 24. haftadan sonra ise HbF, total hemoglobinin % ini oluşturur (27). Fetal HbA sentezi, en erken gestasyonun 9. haftasında başlar. Gestasyonun 21. haftasına kadar HbA, total hemoglobinin % 5-10 unu oluşturur. İntrauterin haftadan sonra HbA oranı yükselirken, HbF oranı düşer (27) FETAL HEMOGLOBİNİN ÖZELLİKLERİ Anne dolaşımındaki fetal eritrositler denatürasyona karşı kuvvetli alkali direçleri ile ayırtedilir. HbA ile karşılaştırıldığında HbF, oksidasyona daha yeteneklidir. Oksijen için daha büyük afinitesi vardır. HbF, HbA'ya kıyasla alkalen ortama daha dayanıklıdır. Fetal eritrosit volümleri daha büyük olup, dolaşımdaki yaşam süreleri daha kısadır (27,97). Fetal hayatta erken evrede HbF hakimdir ancak zamanla fetal eritrositler yerlerini hava solunumuna daha iyi adapte olan eritrositlere terketmeğe başlarlar ve HbA nın miktarı belirginleşir. Term bebeklerde total hemoglobinin %53-95 ini HbF, %30 unu HbA oluşturur. Doğumdan sonra HbF hızla azalarak 3. ayda % 5 e kadar iner.

13 YENİDOĞANDA ERİTROPOEZ Yenidoğan bebeklerde eritrosit ömrü erişkinlerinkinden daha kısadır. Zamanında doğanlarda gün, prematürelerde gündür. Yenidoğan eritrositlerinin ozmotik ve mekanik frajiliteleri erişkin eritrositlerden daha fazladır. Yenidoğanda eritrositlerin şekilleri de farklılık gösterir. Eritrosit zar yapısında da bir takım farklılıklar vardır. Örneğin kan grup antijenleri daha az belirgindir. Zarın geçirgenliği ve eritrosit metabolizmasında da erişkine göre farklılıklar gorülür. Doğumda kordonun, erken veya geç kesimine bağlı olarak değişmekle birlikte eritrosit sayısı yaklaşık mm3 de 'dur ( ). Hemoglobin düzeyi 18-23gr/dl'dir. Doğumdaki hemoglobin seviyesi pretermlerde term yenidoğanlara göre daha düşüktür (23,27). Başlangıçtaki bu polisitemi ve hemoglobin düzeyi birkaç haftada azalır. Göbek bağının kesilme zamanı, yenidoğan bebeğin kan değerleri üzerinde belirgin derecede etkili olur. Plasenta damarlarında, bebektekinin 1/4-1/3'ü kadar kan bulunur. Normalde doğumdan sonraki ilk 15 saniye içinde plasentadaki kanın 1/4'ü, birinci dakikada 1/2 si bebeğe geçer. Doğumdan sonra umblikal arterlerde hemen büzülme olur ve bebeğin kanı plasentaya geçmez. Buna karşılık umblikal ven açık olduğundan plasentedan bebeğe kan akımı devam eder. Plasentedan bebeğe kan akımı, yerçekimine bağımlı olduğundan, doğumdan sonra plasentanın tutulma düzeyi önemlidir. Özellikle sezaryenle doğan bebeklerde, plasentanın annenin 20 cm kadar altında 30 saniye kadar tutulması önerilmektedir. Buna karşılık hidrops fetaliste doğumdan hemen sonra göbek bağının kesilmesi gerekmektedir. Plasental transfüzyon ne kadar fazla olmuşsa, o kadar fazla plazma dolaşımdan çıkarak durum dengelenir ve göbek bağının kesilme zamanı ne olursa olsun, ilk birkaç gün kan hacminde farklılık olmaz. Buna karşılık hemoglobin ve hematokrit farklılıkları olur. Yenidoğan kan hacmi ml/kg (ortalama 85 ml /kg), prematurelerde kan hacmi daha fazla olup, ml/kg'dır. Zamanında doğan bebeklerde kan hacmi ml/kg kadardır.

14 6 Fetusta hemoglobin değeri gebeliğin haftasına kadar artar, bundan sonra doğuma kadar nisbeten değişmeden kalır. Ortalama eritrosit hacmi ve retikülosit sayısı ise gebelik süresince giderek azalır. Sağlıklı bir yenidoğan bebekte doğumdan sonraki ilk hafta içinde hemoglobinde düşme olmazken, doğum ağırlığı düşük olan bebeklerde gr/dl kadar azalma olur. Term yenidoğanda yaşa göre normal ortalama kırmızı kan hücre değerleri tablo 2.2 de verilmiştir. Tablo 2.2:Term yenidoğanda yaşa göre normal ortalama kırmızı kan hücre değerleri (27) Yaş Hemoglobin(g/dl) Eritrosit(/mm3) Hematokrit(%) MCV(fl) MCH(pg) MCHC(%) Kordon kanı 16,8 5, gün 18,4 5, hafta 17 5, hafta 16,8 5, Yenidoğan eritrositlerinin şekilleri preterm, term yenidoğanlar ve erişkinler arasında farklılıklar göstermektedir (tablo2.3). Yenidoğanda eritrositler belirgin olarak makrositiktir. Fakat ilk haftadan sonra ortalama eritrosit hacmi (MCV) düşmeye başlar ve 9. haftada erişkin düzeylere düşer. Ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu (MCHC) doğumda 32 iken daha sonra artmaktadır (27). Tablo 2.3:Yenidoğanda ve yetişkinlerde eritrosit morfolojisi ve eritrositlerin yaşam süresi (27) Bikonkav(%) Konkav(%) Sfer(%) Vaküol Yaşam süresi (gün) Yenidoğan Prematüre Erişkin

15 7 Yenidoğanın kan bulgularını değerlendirirken kanın alındığı yer önemlidir. Genellikle topuktan alınan kapiller kanın Hct değeri, venöz kandakine göre daha yüksektir. Özellikle ilk günlerde bu farklılık 1 gr/dl den fazla olabilir. Prematürelerde, asidozda, hipotansiyonda veya hipovolemi gibi durumlarda kapiller/venöz kan Hct oranı 1.2/1 den fazladir. Bu nedenle hasta bebeklerde Hct değerlendirilirken dikkatli olunması gerekir (8,33) NEONATAL POLİSİTEMİ ve HİPERVİSKOZİTE Hiperviskozite ve polisitemi eş anlamlı olarak kullanılsa da, farklı tanımlardır. Polisitemi, eritrosit kütlesindeki anormal artıştır. Yenidoğanlarda venöz Hct in %65 in üzerinde olması durumudur (106). Viskozite ise, bir sıvının birbirine bitişik iki tabakası arasındaki yer değiştirmeye karşı o sıvının direncini sağlayan özellik olarak tanımlanır. Viskozite, sıvının birim alanı üzerine etki eden kuvvetlerin veya kayma geriliminin kayma hızına bölünmesine eşittir. Tam kan homojen bir sıvı olmadığı için kayma gerilimi ve kayma hızındaki değişikliklere olan cevabı diğer sıvılardan farklıdır (106). Wells'in çocuklarda ve yenidoğanlarda çalışmak için geliştirdiği bir mikroviskometrede, viskoziteyi tespit etmek, hiperviskozite tanısı koymak ve polisitemik durumlarda hiperviskoziteyi tedavi etmek mümkün olmuştur (52). Viskozitenin ölçülmesi zordur. Ölçüm için Wells-Brookfield viskometresi kullanılır. Fakat hemen hemen hiçbir yenidoğan yoğun bakım ünitesinde bu cihazlar bulunmamaktadır (49,106). Şekil 2.1: Wells-Brookfield Viskometresi

16 8 Polisitemi ve hiperviskozite tanımları, çalışma ve metoda göre değişmektedir. Gross ve ark., gestasyon yaşına uygun tartılı (AGA) yenidoğanların kord kanı örneklerinde hiperviskoziteyi, ortalamanın 2 standart deviasyon üzerinde olması olarak tanımlamışlardır (41,106). Ramamurthy ve ark., üç farklı bölgeden (periferik ven, umblikal ven kapiller) kan örneği alarak hiperviskoziteyi araştırmışlar ve ortalamanın 3 standart deviasyon üzerinde olması olarak tanımlamışlardır (101,102,106). Umblikal venöz hematokritin %63 ve üzerinde olduğu durumlarda hiperviskozite tespit etmişlerdir. Aynı zamanda kapiller örneklerin, periferik venden yüksek olduğunu, periferik venin de umblikal venden yüksek değerlerde olduğunu saptamışlar ve özellikle kordon kanı hematokritine dayandırılarak polisitemi ve hiperviskozite tanısı konabileceğini rapor etmişlerdir (101). Bu çalışmaların sonuçları önceden Oh ve Lind in yayınlanmış çalışmaları ile de uygunluk göstermektedir. Oh ve Lind in çalışmalarında da kapiller örneklerin, simültane alınan periferik venöz örneklerden % 10 yüksek olduğu bildirilmiştir (94,95,106). Pekçok kaynakta yayınlanmış, toplum kökenli çalışmalara göre, günümüzde polisitemi, geniş ve rahat akımı olan periferik bir venden alınan hematokritin %65 ve üzerinde olması olarak; hiperviskozite ise, viskozite ortalamasının 2 standart deviasyon üzerinde olması olarak tanımlanmaktadır. Hiperviskozite sendromu, kan akımına karşı rezistans artışına sekonder gelişen bir dolaşım bozukluğu sendromudur (8). Hematokrit düzeyinden başka tam kan viskozitesini etkileyen pekçok faktör vardır. Bunlar: a. Plazma proteinleri. Plazma proteinlerinin normal şartlar altında, kan viskozitesine etkisi çok azdır. Erişkinlerde hiperproteineminin eşlik ettiği Waldenstrom makroglobulinemisi veya diyabet gibi hastalıklar da, hiperviskoziteye neden olabilir. Hiperproteinemi ile giden bu hastalıklara yenidoğanda rastlanmaz (13,106). b. Eritrositler: eritrositlerin sayısı, deformabilitesi, filtre olabilme yeteneği, agregasyonu ve rulo formasyonu viskoziteyi etkilemektedir. Eritrosit deformabilitesinin azaldığı durumlarda, daha rijit hücreler ortaya çıkacağı için kan viskozitesi artar. Deformabilite azalması, diyabet kontolünün kötü olduğu diabetik anne çocuklarında tanımlanmıştır (8,107,131).

17 9 c. Lökositler: yenidoğan lökositleri, eritrositlere kıyasla daha büyüktür ve daha az deformasyona uğrar. Konjenital lösemi gibi, lökositlerin çok yüksek konsantrasyonlara ulaştığı durumlarda, kan viskozitesini etkileyebilirler. d. Fibrinojen: Yüksek fibrinojen düzeyleri, eritrosit agregasyonu ve rulo formasyonunu artırarak, viskoziteyi özellikle düşük kayma hızlarında artırır. Yenidoğanda fibrinojenin düşük konsantrasyonda olması, kan viskozitesine etkisinin düşük olmasına neden olur. e. Trombositler: normalde trombositler kan viskozitesini etkilemezler. Erişkinin vazookluzif hastalıklarında trombosit agregatları, daralmış damar alanlarında kan viskozitesini etkileyebilir. Normal hematokriti veya polisitemisi olan yenidoğanlarda trombosit agregatları, kan viskozitesini etkileyen bir faktör olarak kabul edilmemektedir. f. Kan ph sı: ph 7 nin altında olduğu durumlar, tam kan viskozitesini artırır.bu durum, asidozda eritrositlerin içine sıvı geçişine bağlıdır. Asfiksi de, kan viskozitesinin artışından sorumlu faktörlerden biridir. g. Damar çapı ve akım hızı: Aorta gibi geniş kan damarlarında kan akım hızı yüksek olup, viskozite düşüktür. Venöz ve kapiller dolaşımlarda olduğu gibi düşük akım durumlarında ise kayma hızı düşük ve eritrositlerin agregasyon eğilimi fazla olduğu için kan viskozitesi artar (113). Polisitemi ve hiperviskozitedeki pek çok klinik problem, organ kan akımındaki bozukluğa bağlanmaktadır (8,131). Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin çoğunda viskometre bulunmadığı için yenidoğan hiperviskozitesinin esas belirleyicisi olarak hematokrit düzeyi kullanılmaktadır (131). Yapılan çalışmalarda polisitemisi olan yenidoğanların %47 sinde hiperviskozite saptanmış, hiperviskozitesi olan yenidoğanların % 24 ünde polisitemi saptanmıştır. Normal bebeklerin %1'inde polisitemi olmadan hiperviskozite saptanırken, Hct'i %60-64 olan bebeklerin %25 inde hiperviskozite olduğu bulunmuştur (8,30,106). Hct ve viskozite ilişkisi % 65 e kadar lineer bir eğri gösterirken, % 65 den sonra hematokritteki progresif artışlar, viskozitede logaritmik artışlara yolaçar ve logaritmik bir eğri gösterir (27) (Şekil2). Dolayısıyla hematokritte meydana gelebilecek hafif değişiklikler bile belirli kayma hızlarında viskozite üzerinde anlamlı değişiklikler

18 10 meydana getirecektir. Günümüzde değişik kayma hızları için kullanılan viskozite eğrileri kordon kanında, hematokritin %40-63 olduğu aralıkta yapılan tam kan viskozite ölçümlerine göre hesaplanmıştır (113). HCT Şekil 2.2: Kan viskozitesi ile Hct değerleri arası ilişki (kayma hızı=l 15/sn)(101) 2.5. PATOFİZYOLOJİ Memelilerde Hct düzeyi, kanın oksijen taşıma kapasitesinin göstergesi olan böbrek doku oksijen düzeyi tarafından negatif geri dönüşüm ile düzenlenir. Prenatal hipoksi sonucunda artan eritropoetin yapımı, eritropoezi artırmaktadır. İn utero dönemde arteryel oksijen desatürasyonuna sebep olan tüm faktörler bebeklerin yüksek Hct düzeyi ile doğmalarına sebep olur. Bu düzey % 65 in üzerindedir. Ve erişkin için düşünüldüğünde bu Hct düzeyleri; paralizi, myokard enfarktüsü oluşturacak ve serebral kan akımını azaltacak kadar tehlikelidir (8,106).

19 11 Tablo 2.4: Perinatal dönemde hematokrit düzeyini etkileyen faktörler A. Umblikal kordun klemplenme zamanı B. Umblikal kord klemplenmeden önce yenidoğanın plasentaya göre relatif yüksekliği C. Kan örneğinin alınma yeri D. Postnatal yaş E. İntrauterin gelişme F. Fetal hipoksi G. Yaşanan bölgenin deniz seviyesinden yüksekliği Pek çok bebek doğumda transfüzyona maruz kalır. Doğumun ardından uterusun kontraksiyonu ile plasenta kanı bebeğe doğru pompalanır. Umblikal kordun geç klemplenmesi durumunda da, postnatal plasental transfüzyon sonucunda neonatal kan volümü artarak polisitemi oluşur. Tüm bu değişiklikler doğumdan sonra yaklaşık 2 haftalık bir relatif polisitemi dönemine girilmesine sebep olur. Hct düzeyi 2. saatte pik yapıp, saatte stabilize olur (88). Polisitemi ve Hiperviskoziteye bağlanan klinik bulguların oluşma mekanizmaları şunlardır (8,140): Hiperviskozitenin bölgesel etkilerine bağlı olarak doku hipoksisi, asidoz, ve hipoglisemi gelişir. Kan akımı hiperviskoziteye bağlı olarak bozulur. Oksijen taşıma kapasitesi, hemoglobin düzeyi ve kan akımı tarafından belirlenmektedir ve normal hematokrit sınırlarında maksimaldir. Hematokrit düşük olduğunda, oksijen bağlama kapasitesinin azalması ile oksijen transportu azalır (110). Yüksek hematokrit düzeylerinde ise hiperviskoziteye sekonder olarak kan akımı azalıp, oksijen transportu da benzer şekilde azalmaktadır. Hematokrit sabit iken kan volümünün artışı, damar yatağını genişletip, periferik damar direncini azaltarak, kan akımını ve sonuçta oksijen transportunu artırır. Bu gözlemler, polisitemi tedavisinin temelini oluşturmaktadır (88). Polisitemi/hiperviskozite ile birlikte serebral kan akımının ve arteryel glukoz konsantrasyonunun azaldığı, serebral glukoz alımının ve serebral glukoz dağıtımının bozulduğu gösterilmiştir ( ).

20 12 Mikrodolaşımda trombüsler oluşur. Trombüsler; santral sinir sistemi, böbrekler, sürrenaller, kardiyopulmoner sistem ve gastrointestinal sistemde semptomlara neden olabilir. Bazı yayınlarda polisitemi ile ilişkili morbiditeden, azalmış mikrosirkülasyon sorumlu tutulmaktadır (93). Drew ve ark. nın yaptıkları çalışmalarda ise, polisitemi/hiperviskozite sendromunda nörolojik prognozu belirleyen primer faktörün hiperviskozite olduğunu bildirmektedirler (30,93). Sonuç olarak, viskozite arttıkça perfüzyon ve doku oksijenizasyonu bozulmakta, plazma glukoz konsantrasyonu düşmekte, serebral glukoz alımı bozulmakta ve mikrotrombüs oluşumu ile serebral morbidite riski artmaktadır (8,93,110). Prenatal hipoksi eritropoetin yapımı eritropoez İntrapartum hipoksi Kord klempinin geç kapanması plasentadan fetusa kan geçişi postnatal plasental transfüzyon fetal kan volümü artar neonatal kan volümü artar Şekil 2.3: Neonatal polisitemi etki mekanizmaları 2.6. SIKLIK Yenidoğan polisitemisi sıklığı % arasında, hiperviskozite insidansı ise % 6,7 dolaylarında olup, SGA ve LGA olan yenidoğanlarda sıktır. Ancak polisitemili yenidoğanların çoğu AGA dır. İnsulin kullanan diabetli annelerden doğan yenidoğanlarda görülme sıklığı %40 ın üzerindedir. Gestasyonel diabetli annelerden doğan yenidoğanlarda ise bu sıklık yaklaşık %30 dur. Göbek kordu geç klemplenen yenidoğanlarda, yüksek rakımda yaşayan annelerin bebeklerinde olduğu gibi neonatal polisitemi etyolojisinde yer alan faktörlerin varlığında sıklık artmaktadır (8,31,36).

21 ETYOLOJİ Tablo 2.5:. Neonatal polisitemi etyolojisi (27) Pasif (eritrosit transfüzyonu ile) Maternofetal transfüzyon Ikizler arası transfüzyon Kordonun geç klampe edilmesi Kordonun sıvazlanması Yerçekimi (bebeğin anneden aşağıda tutulması) Klemplenmeden önce güçlü uterin kontraksiyonlar Aktif (artmış intrauterin eritropoez) a-plasental yetmezlik ile birlikte perinatal asfiksi, IUGG, dismatürite, LGA, Postmatürite Ağır maternal kalp hastalığı, Annenin sigara içmesi, Gebelik toksemisi, Maternal diyabet Maternal hipertansiyon sendromları, Oligohidramnios, Plasenta previa, Ablatio plasenta b-endokrin ve metabolik bozukluklar Neonatal hipo-hipertiroidi, Konjenital adrenal hiperplazi, Beckwith Wiedemann sendromu c-kromozom anomalileri trizomi 21 trizomi 13 trizomi 18 d-yüksek irtifaya bağlı Artmış intrauterin eritropoeze neden olan durumlar -İntrapartum asfiksi: Uzamış fetal distreste bebeğe doğru umblikal kan akımı artar. Asidoz, kapiller sızmayı arttırarak plazma volümünü düşürür. -İntrauterin gelişme geriliği (IUGG) ve gestasyon yaşına göre düşük doğum tartılı yenidoğan (SGA) : IUGG, fetal büyüme hızının çeşitli olumsuz etkiler nedeniyle azalması ve fetusun genetik büyüme potansiyeline ulaşamamasıdır. SGA yenidoğanlar ise, doğum ağırlıkları 10. persentilin altında olan yenidoğanlar olarak tanımlanmaktadır. Bu bebeklerde polisitemi daha sık olarak tespit edilmektedir. Plasenta yetersizliğine bağlı kronik intrauterin hipoksi bu durumdan sorumlu tutulmustur (50,88,92). Kronik intruterin hipoksiye yol açan nedenler maternal veya fetal olabilir. Fetal faktörler konjenital malformasyonlar ve intrauterin enfeksiyonları içerir. Annede hipertansiyon ve sigara içme de kronik hipoksiye neden olan maternal nedenlerdendir. Narang, SGA bebeklerde polisitemi insidansının %24.3; Merchant, %47 olduğunu,

22 14 Drew ise hiperviskozite sıklığının %16.5 olduğunu göstermişlerdir (31,89,92). İntrauterin gelişme geriliği olan yenidoğanlarda polisitemi, lökopeni ve trombositopeni ile karakterize bir hematolojik sendrom olduğu düşünülmektedir (59,92). -Postmatürite: Postmatüritede plasentanın beslenmesi bozulduğu için in utero hipoksi oluşur. Fetusta hipoksiye yanıt olarak eritropoez artar. -LGA: LGA yenidoğanlarda polisitemi sıklığı yüksektir (118,135). Etki mekanizmasının Diabetik anne çocuklarında olduğu gibi hiperinsülinemi olduğu düşünülmektedir (131). -Annede diyabet: Diyabetik anne bebeklerinin %40'ında, gestasyonel diabetik anne bebeklerinin ise % 5-30'unda polisitemi saptanmıştır (26). Diyabetik anne bebeğinde polisitemi gelişimi için ileri sürülen mekanizma hiperinsülinizmin oksijen tüketimini arttırarak fetal hipoksiye neden olması ve eritropoetinin artmasıdır (90,97,141). Green ve ark., gebeliğin geç dönemlerindeki sıkı glisemik kontrolün neonatal polisitemi insidansını belirgin derecede azalttığını göstermişlerdir (40,54). Bir diyabetik anne bebeğinde görülen böbrek veni trombozu polisitemiye bağlanmıştır. -Annede hipertansiyon: Kurlat ve ark., hipertansif annelerin bebeklerinde polisitemi riskinin genel populasyondan 12,6 kat fazla olduğunu göstermiş ve maternal hipertansiyonun fetal büyümeden bağımsız olarak anlamlı bir polisitemi riski oluşturduğunu kanıtlamışlardır (67). Bu araştırmacılar erken tanı ve tedavi için tüm hipertansif anne bebeklerinin rutin olarak polisitemi açısından taranmasını önermektedirler. Preeklamptik annelerin yenidoğan bebeklerinde ayrıca nötropeni ve trombositopeni de sık görülür (62,63,68). İmmünolojik faktörler ve trombositlerin artmış kullanımı bu bebeklerde görülen trombositopeniden sorumlu tutulmaktadır (21,115). -Annenin sigara içmesi: Sigara içen annelerin bebeklerinde plasental kan akımının azalmasının yanında fetusa geçen karbonmonoksit de diğer önemli bir faktördür (19). Gebelikte sigara içilmesi hem polisitemi riskini artırmakta, hem PET ihtiyacını artırmaktadır (9,87). -Maternal kalp hastalığı: Fetusta kronik hipoksiye ve sonuçta eritropoez artışına neden olur.

23 15 -Kromozom anomalileri: Polisiteminin sık görüldüğü durumlardan biridir (58,133). Kronik fetal hipoksi ve yüksek eritropoetin değerlerine bağlanmaktadır. Down sendromu da polisiteminin sık görüldüğü durumlardan biridir. Widness ve ark., Down sendromlu 16 bebeğin eritropoetin düzeylerinin kontrollerle karşılaştırıldığında belirgin yüksek olduğunu bulmuşlar ve bu grupta neonatal polisitemi insidansının yüksek oluşunu, kronik fetal hipoksiye bağlamışlardır (133). Kivivuori ve ark., Down sendromlu bebekte doğumda polisitemi insidansının yüksek olduğunu doğrulamıştır (9,59) Eritrosit transfüzyonunu artıran nedenler -Kordonun geç klempe edilmesi: Plasental damarlardaki kan, fetal kan volümünün l/3'üdür. Bir dakikada yarısı bebeğe geçebilir. Kordonun klemplenmesinde 15 sn gecikme ile ml/kg, 1 dk gecikme ile ml/kg, 2 dk gecikme ile ml/kg. kan akışı olacağı bildirilmektedir (22,24). -Yer çekimi: Bebek, plasentadan 10 cm aşağıda tutulduğunda umbilikal venle geçiş artar, 50 cm yukarıda tutulduğunda plasental transfüzyon önlenir (8). -İkizden ikize transfüzyon sendromu (TTTS): Monokoryonik ikizlerde %15 sıklıkta görülür. Alıcı venöz taraftadır. Doğum sonu venöz hematokrit farkı %12-15 den fazladır. Honma ve ark. monokoryonik ikizlerde, ikizden ikize transfüzyon sonucu alıcı ikizde 1 yaşında nörolojik sekel gelişiminin polisitemi ile ilişkili olduğunu göstermişler, Sugama ve arkadaşları ise alıcı bir ikizde beyin anomalisi bildirmişlerdir (124). TTTS in kronik formunda, verici olan ikizde, anemi, hipovolemi ve gelişme geriliği olmakta, alıcıda polisitemi, hipervolemi ve makrozomi olmaktadır (44). Alıcının artmış idrar çıkışı polihidramniosa neden olmaktadır. Ters olarak, verici ikizde, renal perfüzyonun azalmasına bağlı oligüri ve oligohidramniosa neden olmaktadır (4). Hipertansiyon ve ciddi anemiye bağlı her iki ikizde de kalp yetmezliği görülebilmektedir. Lökomalazi, multikistik ensefalopati, iskemik infarktlar gibi serebral hipoksik-iskemik lezyonlar da her iki ikizde bildirilmiştir (34,124). Dickinson ve Evans ın çokmerkezli çalışmasında, yaşayan yenidoğanların %27.3 ünde anormal kranyal ultrason bulguları, %10.8 inde periventriküler lökomalazi bildirilmiştir (34). Perinatal mortalite hızı %70 düzeylerindedir (34,44). İkizler arasında görülen nörolojik morbiditede artış tanımlanmıştır. ikizlerin %27 sinde yüksek nörolojik morbidite ve %12 sinde serebral palsi tanımlanmıştır (44).

24 16 TTTS in tanı kriteri son yüzyılda, neonatal dönemden prenatal döneme kaymıştır. Eski kriterlerde ikizler arası ağırlık farkı %15-20 den fazla, Hb farkı 5 gr/dl den fazla ise, TTTS tanısı konmakta iken, artık bu kriterler kullanılmamaktadır. Bugün prenatal ultrason kriterleri ile TTTS tanısı koyulmaktadır. (44) -Yüksek rakımda yaşayanlar: Yüksek rakımlar doku hipoksisisine sebep olarak, eritropoetin salınımına, artmış eritrosit yapım hızına ve neticede artmış oksijen taşıma kapasitesi ile birlikte polisitemiye yol açarlar (134). Wirth ve ark, deniz seviyesinden 1610 m. yukarıda olan Colarado da yaptıkları çalışmada deniz seviyesinde olan Virginia ya kıyasla polisitemi sıklığının iki kat fazla olduğunu saptamışlardır (106). -Annenin kullandığı ilaçlar: Oksitosin gibi uterus kasılmasını artıran ilaçlar doğumdan sonraki ilk 15 saniye içinde plasental transfüzyonu belirgin olarak değiştirmediği halde, kordonun birinci dakika ve sonrasında klampe edildiği durumlarda bebeğe doğru önemli miktarda kan akımına neden olmaktadır (22,24,97). -Doğum şekli: Göbek kordonunun erken klampe edildiği sezaryen doğumlarda aktif uterus kontraksiyonunun yokluğu ve yerçekimi etkisinin olmamasından dolayı plasental transfüzyon riski daha düşüktür (97). Normal spontan doğumlarda risk sezaryen doğuma kıyasla daha yüksektir KLİNİK VE LABORATUVAR BULGULAR Santral Sinir Sistemi Bilinç değişiklikleri (letarji, aktivite azalması, hiperirritabilite) Proksimal kas hipotonisi Vazomotor instabilite Konvülziyon Emmede azalma Tromboz, infarkt (88,107,131) Serebral hemoraji Apneik epizodlar (41,64,137) Anormal ağlama İlk 8 saatte özellikle ekstremitelerin proksimal kaslarında belirgin hipotoni, uyandırılma güçlüğü olur saat içinde görülen irritabilite, hipertoni, irkilme hareketleri, vazomotor bozukluklar, SSS kan akımının azaldığını gösteren bulgulardır.

25 17 Nörolojik bulgular polisitemiye sekonder hiperviskoziteye bağlıdır. Sugama ve arkadaşları, monozigotik ikizlerde, donör ikiz tamamen normal bir psikomotor gelişim gösterirken, alıcı olan ikiz eşinde psikomotor gerilik ve polimikrogiri saptamışlar, bu beyin anomalisini polisitemiye bağlı dolaşım bozukluğu ile ilişkilendirmişlerdir (124). Arendar ve ark., edinsel paraplejili 30 yenidoğandan oluşan serisinde, başka tanımlanmış bir neden yokken %22 oranında polisitemi bildirmiş, sonuçta tromboz/emboli ya da iskemi/hipoksi gibi vasküler bir olayın paraplejiye yol açan pek çok faktörün ortak sonucu olduğu yorumunu getirmişlerdir (7,25). Hematokrit ile beyin kan akımının ters ilişkili olduğu gösterilmiştir (101,127,128). Polisitemide beyin kan akımı azalmıştır. Bu durum, PET sonrası % 30 artış ile normale dönebilir (108,125). Rosenkrantz ve ark., koyun deneylerinde serebral kan akımındaki bu azalmanın sebebini, tıkanıklığa bağlı azalmış serebral perfüzyondan ziyade artmış arteryel oksijen içeriğine karşı fizyolojik bir yanıt olduğunu göstermişlerdir (109,110,111). Hiperviskozitenin neden olduğu yavaş kan akımı ve mikrotrombüs oluşumu sonrası gelişen serebral vasküler tıkanmaya bağlı olarak intraserebral kanama ve multipl serebral enfarktlar görülebilir (5,12,25). Rosenkrantz, polisitemi/hiperviskozite ile birlikte serebral kan akımının ve arteryel glukoz konsantrasyonunun azaldığını, serebral glukoz dağıtımı ve serebral glukoz alımının bozulduğunu göstermiştir (109,110). Norman ve ark., polisitemi ile ilişkili morbiditeden yetersiz mikrosirkülasyonun sorumlu olduğunu saptamışlardır (93). Drew ve ark. ise polisitemi/hiperviskozite sendromunda nörolojik prognozu belirleyen primer faktörün hiperviskozite olduğunu bildirmektedirler (30,31). Sonuçta viskozite arttıkça perfüzyon ve doku oksijenizasyonu bozulmakta, plazma glukoz konsantrasyonu düşmekte, serebral glukoz alımı bozulmakta ve mikrotrombüs oluşumu artmaktadır. Artmış eritrosit kütlesinin yıkımına bağlı gelişen hiperbilirubineminin komplikasyonu olarak kernikterus gelişimi de bildirilmiştir (76). Polisitemili yenidoğanlarda serebral disfonksiyon bulguları ve yapısal anomaliler, vazomotor instabilite, çesitli yazarlar tarafından bildirilmiştir (15,41). Semptomatik polisitemili yenidoğanların uzun süreli takibinde motor ve konuşmaya ait anormal bulgular, belirgin nörolojik gelişme defekti, zeka geriliği gibi bulgular tespit edilmiştir (14,15,30).

26 18 Asemptomatik yenidoğanların takibi konusunda ise literatürde yeterli bilgi olmamakla beraber çesitli çalışmalarda kan değişimi yapılan ve yapılmayan yenidoğanların takiplerinde nörolojik anomalilerin, değişim yapılmayan grupta daha belirgin olduğu tespit edilmiştir. Polisitemide nörolojik disfonksiyonun etyolojisi ve patofizyolojisi hakkındaki bilgilerimizin ışığı altında, asemptomatik vakalara PET yapılmasının faydalı olduğuna dair yeterince kanıt bulunmamaktadır (10,11,14,43). Yenidoğan köpeklerde yapılan bir deneysel çalışmada ise, hiperviskozitenin intrakranyal kanama riskini arttırdığı bildirilmektedir (73). Hiperviskozite tanısı konularak takip edilen 42 yenidoğan arasından ikisinin, otopsi bulguları ile ani yenidoğan ölümü şeklinde kaybedildiği bildirilmektedir. Tüm bu verilerden elde edilen bilgileri özetlersek; polisitemi, akut ve kronik hipoksiye fetusun adapasyon sürecinde oluşan bir cevaptır. Hipoksinin geri dönüşümsüz beyin hasarına neden olduğu bilinmektedir. Yenidoğan döneminde polisiteminin kendisi, uzun dönem nörolojik disfonksiyon açısından önemli bir risk faktörü olsa da, hematokriti düşürmek için uygulanan PET, uzun dönem prognozu etkilememektedir. Black ve Bada nın verilerine göre, yenidoğan döneminde semptomatik olan ve geç sekelleri olan vakalar incelendiğinde, çoğunda intrauterin asfiksi, hipoksi gibi perinatal risk faktörlerinin olduğu gözlenmiştir (15). Sonuç olarak, hipoksik-iskemik olaylara fetusun adaptasyon sürecinde hematokrit yükselerek, serebral disfonksiyon tetiklenmektedir. Tüm bu bulgular, hematokriti düşürmek için yapılan PET un uzun dönem prognoz üzerine etkisi olmadığını göstermektedir Kardiyopulmoner Sistem Siyanoz Taşikardi Konjestif kalp yetmezliği Kardiyomegali Solunum güçlüğü sendromu Pulmoner vaskülaritede artma Pulmoner hipertansiyon Alveoler infiltrasyonlar Ekstremite gangreni (77,96,116)

27 19 Olguların %60-80'inde pletore ve siyanoz vardır (94). Taşipne, siyanoz, taşikardi ve kardiyomegali gibi kardiyopulmoner bulgular polisitemik yenidoğanların %50 kadarında bildirilmiştir (69,106). Polisitemik hiperviskozite gelişecek yenidoğanlar hayatın ilk saatinde hipervolemiye bağlı taşipneik olabilir ve solunum sıkıntısı kliniği görülebilir. Solunum sıkıntısı, artmış pulmoner vasküler dirence ve kan viskozitesindeki artışa sekonder intrapulmoner şanta bağlıdır (106). Yapılan pekçok araştırma PET yapılan hastalarda solunum semptomlarında tam düzelme göstermiştir. Nadiren masif transfüzyon doğumdan hemen sonra belirgin taşikardi ve kardiomegali ile birlikte konjestif kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu vakalarda azalmış periferik perfüzyon ve gecikmiş kapiler dolum görülmektedir. Polisitemik hastaların akciğer grafilerindeki bu bulgular siyanotik konjenital kalp hastalığı ile karışmasına yol açabilir (41). Ekokardiyografi ile pulmoner vasküler direncin arttığı, kalp hızı ve kardiak outputun azaldığı gösterilmiştir (9,71,91,131). Swetnam ve ark. nın yaptığı çalışmada polisitemiyi düzeltmek için yapılan PET un, kalp hızında ve kardiak outputta artış ile pulmoner ve periferik damar direncinde azalmaya neden olduğu gösterilmiştir (125). Pulmoner kan akımındaki yavaşlamaya bağlı olarak ventilasyon/ perfüzyon dengesinin bozulması hastalarda hipoksiye neden olmaktadır (91,131). Polisitemi ve hiperviskoziteye karşı çesitli organlarda fizyolojik adaptasyon mekanizmaları bildirilmistir. Hct değerinin yüksek olduğu durumlarda pulmoner vasküler direncin belirgin ölçüde arttığı, kalp debisinin azaldığı ve kalp yetersizliği bulgularının geliştiği bilinmektedir (15,20,137). Özellikle semptomatik yenidoğanlarda kardiotorasik indeksin belirgin olarak yükseldiği tespit edilmiştir (69). Fouron ve Hebert in yenidoğan koyunlarda yaptıkları çalışmalarında yükselen hematokrit etkisiyle pulmoner vasküler direncin, sistemik dirence oranla daha fazla arttığını göstermişlerdir (106). Hematokritin %70 e yükseldiği düzeylerde, pulmoner vasküler direnç, sistemik dirence eşit olur. Pulmoner dirençteki bu değişiklik, kan akımının duktus arteriosusa doğru yönelmesine ve sağdan sola şanta neden olmaktadır (91) yılında, Scott ve Evans, monokoryonik ikizlerde yaptıkları çalışmalarda, alıcı olan ikizlerden birinin bacağında iskemi ve gangren geliştiğini yayınlamışlardır (116).

28 20 Şekil 2.4: Neonatal polisitemiye bağlı periferik gangren Gastrointestinal Sistem Beslenme güçlükleri NEK Abdominal distansiyon Hayvan deneylerinde polisitemiye bağlı gastrointestinal sistemde kan akımının azaldığı ve histopatolojik olarak mukoza kanamaları ve transmural nekrozlar gösterilmiştir. Bu nedenle polisitemik yenidoğanlarda beslenme güçlüğü ve intoleransı, abdominal distansiyon ve kusma görülebilir. Hatta klinik bulgular NEK ve intestinal perforasyona kadar ilerleyebilir (16). NEK, polisitemi ve hiperviskozite ile ilişkili en önemli GİS semptomudur. NEK sıklıkla preterm yenidoğanlarda görülür, ancak preterm olmayan polisitemik yenidoğanlarda da sık bir bulgudur. Tüm NEK vakalarının %12 kadarı term yenidoğanlardır (138) gr'ın üzerinde NEK gelişen yenidoğanlann %58'inde polisitemi saptanmıştır (61,99,138). Polisitemili ve hipervolemik köpek yavrularında kardiak outputa bağlı olmaksızın gastrointestinal sistemin kan akımının azaldığı gösterilmiştir (72,75). Polisitemi, safra asitlerinin enterohepatik dolaşımını ve pankreas ekzokrin fonksiyonunu da etkilemektedir. Polisitemili yenidoğanlarda yapılan karaciğer ve

29 21 pankreas fonksiyon testlerinde normal hematokriti olan yenidoğanlara kıyasla, serum safra konsantrasyonlarının yüksek olduğu, duodenal sıvıda lipaz ve tripsin aktivitesinin düşük olduğu saptanmıştır (18,106). Boehm ve ark, 35 yenidoğanda polisiteminin, safra asitlerinin enterohepatik dolaşımı ve pankreatik enzimlerin aktiviteleri üzerine etkisini araştırmış ve sonuçta yaşamın ilk günlerinde polisiteminin klinik semptom olmadan sözü geçen fonksiyonların gelişimini geciktirdiği sonucuna varmışlardır (18). PET yapılan vakalarda ise safra asidi ve lipaz konsantrasyonlarının normale döndüğü görülmüştür. Fakat bu bulguların klinik semptomlarla bağlantısı gösterilmemiştir (106). Black ve ark., etkilenen bebeklerde beslenme güçlüğü sıklığını %61 olarak bildirmektedirler. NEK ise polisitemi/hiperviskozite sendromunun yol açtığı en gürültülü tablolardan biridir (16). Genellikle prematürelerde geliştiği bilinen NEK, 2000 gramın üzerindeki bebeklerde görüldüğünde %58 oranında polisitemi ile birlikte olduğu gösterilmiştir (106). Term yenidoğanlarda polisitemi/hiperviskozite ile NEK arasında bir ilişki olduğu kesin olsa da, NEK'in hastalığın kendisinin mi yoksa tedavisinin mi sonucu geliştiği net değildir. Önceleri hiperviskozitenin mezenterik damar yatağındaki mikrodolaşımı engelleyerek hipoksi zemininde NEK'e neden olduğu düşünülmekteydi (70). Ancak daha sonraki yıllarda yapılan araştırmalar göstermiştir ki; bu ilişki olasılıkla direkt polisiteminin kendisinin değil, tedavisi için yapılan PET'un sonucudur. Black ve arkadaşlarının polisitemik bebeklerde yaptığı randomize bir çalışmada, PET yapılmayan hastaların sadece %6 sında gastrointestinal semptom gözlenirken, PET yapılan hastaların %51 inde ciddi gastrointestinal semptomlar gözlenmiştir (16,43). PET yapılan hastaların 1/3 ünde radyolojik olarak pnömatozis intestinalis saptanırken, PET yapılmayan hastalarda rastlanmamıştır (16). Wiswell ve Cornish, umblikal ven yoluyla plazma ile parsiyel exchange transfüzyon (PET) uygulanan polisitemik olguların %3.7'sinde, Black ve ark. ise %18.5'unda NEK oluştuğunu bildirmişlerdir (16,136). Buna karşılık yalnızca destek tedavisi alan 51 polisitemik olgunun hiçbirinde NEK gelişmemiştir. Hein ve ark., ticari bir ürün olan Plasmanat kullanarak, periferal infüzyon yoluyla uyguladığı PET sonrası 185 polisitemik bebeğin hiçbirinde NEK gözlememişlerdir (45). Görüldüğü gibi yalnızca polisitemi/hiperviskozitenin kendisi değil, tedavide kullanılan PET'un uygulama yolu (umblikal ven, periferal) ve hatta dilüsyon için kullanılan sıvı da NEK gelişimi için belirleyici faktörlerdir.

30 Genitoüriner Sistem Oligüri Akut böbrek yetmezliği Renal ven trombozu Priapizm Testiküler infarkt (107,130,131) Polisitemiye baglı hiperviskozite ile seyreden bir olguda oligürik böbrek yetersizliğinin kısmi kan değisimi ile düzeltilmesi, böbreklerin de bu sendromda bir hedef organ olabileceğini ortaya koymaktadır (47). Polisitemik bir yenidoğanda böbrek disfonksiyonu, perinatal asfiksiye sekonder akut tübüler nekroz ile beraber olabilir. Bu nedenle polisitemik bir yenidoğanın böbrek fonksiyon bozuklukları multifaktöryeldir (106). Kotagal ve Kleinman normovolemik polisitemik köpek yavrularının renal fonksiyonları üzerinde araştırmalar yapmışlardır. Renal kan akımının, hematokrit düzeyinden etkilenmediği, fakat, plazma volümündeki azalmanın, plazma akımını ve glomerüler filtrasyon hızını (GFH) azalttığını saptamışlardır. Sonuç olarak; idrar çıkışı, Na ve K atılımı da azalmaktadır (106). GFH nın düştüğü, tübüler reaksiyonun bozulduğu, idrar analizinde proteinüri, hemoglobinüri, nadir de olsa oligüri ve böbrek yetmezliği ortaya çıktığı görülmüştür (43). Aperia ve Berquist yaptıkları çalışmalarda, polisitemili yenidoğanlarda glomerüler filtrasyonun, PET yapılan veya hemodilüsyon yapılan olgularda süratle düzeldiğini tespit etmişlerdir (6). Oh ve arkadaşları, kordonun geç klempe edildiği yenidoğanların, erken klempe edilenler ile karşılaştırdığında kan voiümlerinin, sistolik kan basınçlarının ve GFH nın daha yüksek olduğunu göstermişlerdir (95). Goldberg ve ark., idrar tahlilleri yapılan 7 hipervisköz yenidoğanın 6 sında proteinüri ve birinde hemoglobinüri saptamışlardır. Proteinüri saptanan olgulardan birinde ise proteinüri ile birlikte hematüri, hemoglobinüri, renal ven trombozu (RVT) ve akut böbrek yetmezliği (ABY) de tespit edilmiştir (6,38,47). Renal sistemde dolaşımın yavaşlaması ve mikrotrombüslerin oluşumu ile klinik olarak RVT gelişebilir (27,76).

31 23 Nadiren gelişmekle birlikte polisitemik ve hipervisköz yenidoğanlarda vasküler tıkanmaya bağlı olduğu düşünülen priapism, yani uzamış penil ereksiyon görülebilir (130) Metabolik Komplikasyonlar Hipoglisemi (% 12-40) Hipokalsemi (%1-11) Hipomagnezemi Hipoglisemi, polisitemik bebeklerde en sık (% 12-40) rastlanan metabolik problemdir. Polisitemi tanısı alan her bebeğin kan glukoz düzeyine bakılmalıdır (13,104). Hipoglisemiye giren polisitemik koyunlarda yapılan çalışmanın verileri, hipogliseminin, azalmış plazma volümüne sekonder olduğu hipotezini desteklemektedir. Polisitemide azalmış kan akımı ile beraber glukoz taşıma kapasitesi de azalmaktadır. Sonuçta plazma glukoz konsantrasyonu, özellikle venöz konsantrasyon normalden düşüktür (106). Rosenkrantz'ın çalışmalarında polisitemi/hiperviskozite ile birlikte serebral kan akımının, arteriyel glukoz konsantrasyonunun ve serebral glukoz alımının azaldığı gösterilmiştir (109,110). Polisitemi tanısı alan her bebeğin kan glukoz düzeyine bakılmalıdır (131). Hipokalseminin yanısıra kolekalsiferolün renal metabolitinin de düşük olduğu saptanmıştır (131). Saggese ve ark. ise polisitemik infantların kord kanında ve postnatal venöz plazmalarında "kalsitonin geni ile ilişkili peptid" düzeyinin yüksek olduğunu göstermişlerdir (114). Bu peptid, lokal vazodilatasyonu stimüle ederek vasküler tonusu düzenlemekte ve hipokalsemiye yol açmaktadır. Polisitemik bebeklerde düzeyinin yüksek oluşu, polisitemiye yanıtta rol oynadığını düşündürmektedir Hematolojik Komplikasyonlar Hiperbilirubinemi Trombositopeni (% 20-30) Nadir olgularda koagülasyon bozuklukları (fibrinojen tüketim artışı, fibrin monomerlerinde artış, dissemine intravasküler koagülasyon) (13,41,43,104) Antitrombin III düzeylerinde düşüklük (57,104,131) Retikülositoz (23,107,131)

32 24 Artmış eritrosit kütlesi, hemoglobin katabolizmasını arttıracağı için hiperbilirubinemi sık görülür (1 gram Hb den 34 mg. bilirubin açığa çıkmaktadır.). Bazen safra taşlarına rastlanabilir (88). Acunaş ve arkadaşları, trombositopeninin polisitemide semptomların ağırlığı ile bağlantı gösterdiğini, olasılıkla hiperviskozitenin bir göstergesi olabileceğini ileri sürmektedirler (3,57,60). Viskoziteye olan etkisinin yanısıra polisitemi, kan damarları içindeki trombosit dağılımını etkileyebilir (1). Kandaki eritrositlerin yoğunluğu arttıkça, bunlar kan akımının orta noktalarında konsantre olurlar ve daha hafif olan trombositler akımın periferine, damar duvarına doğru atılırlar. Bu duruma trombosit marjinasyonu denir ve normal kan örneklerinde trombosit sayısının az görülmesine sebep olur (113). Stuart, diyabetik anne bebeklerinde prostaglandin metabolitlerinde değişiklikler tanımlamışlardır. DAÇ nda prostasiklin üretiminin azalıp, trombosit tüketimini ve trombozu arttırdığını kanıtlamışlardır (123). Polisitemide gözlenen trombositopeni de aynı şekilde trombosit aktivasyonunu yansıtmaktadır Diğer Komplikasyonlar Renk değişiklikleri (pletore, siyanoz, sarılık) Periferik gangren (77,96,116) Scott ve Letts, 15 yıl içinde amputasyona giden 10 yenidoğan bebekte polisiteminin önemli bir predispozan faktör olduğunu belirtmiştir (77,116) NEONATAL POLİSİTEMİDE TARAMA ENDİKASYONLARI Belirli yüksek risk gruplarında neonatal polisitemi taraması yapılmalıdır (tablo2.6). Yüksek risk grubundaki yenidoğanların 2. saatte taranması önerilmektedir. Yenidoğan asemptomatik ise; 2. saatte saptanan normal değerler (Hct<%65) ileri tarama gerektirmez. 2. saatte Hct değerleri %65 in üzerinde ise 12. ve 24. saatlerde tarama tekrarlanmalıdır. Polisitemiyi düşündürecek klinik semptomu olan tüm yenidoğanlar polisitemi açısından değerlendirilmelidir (48,56).

The Fetal Medicine Foundation

The Fetal Medicine Foundation Erken Term Dönemde İntrauterin Büyüme Geriliği Olan Fetuslarda Neonatal Asidozu Öngörmede Orta Serebral Arter Tepe Akım Hızı ve Serebroplasental Oranın Kullanımı Rauf Melekoğlu Ayşe Gülçin Baştemur Sevil

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel İntrauterin Büyüme Geriliği (İUBG) Hesaplanan gebelik haftasında beklenen fetal ağırlığın 10. persentilden daha düşük olması Fetusun büyüme potansiyelini olumsuz yönde etkileyen

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ *Aysun Çakır, *Hanife Köse,*Songül Ovalı Güral, *Acıbadem Kadıköy Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ. Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu

BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ. Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu BİRLEŞİK PRENATAL TARAMA TESTLERİ Dr. Alev Öktem Düzen Laboratuvarlar Grubu Prenatal tarama testleri kavramları Tarama testi: Normal vakalarda anormal sonuçlar, hasta vakalarda normal sonuçlar elde edilebilir.

Detaylı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Sıklık: 1 / 2500 4000 NIHF Tanı Kriterleri: Ascit Plevral efüzyon

Detaylı

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Prof.Dr.Cüneyt Evrüke Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklar ve Doğum ABD, Peinatoloji BD, Adana Amniyoinfüzyon Amniyodrenaj Amniyotik kaviteye

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ Doğuma Hazırlık Doğum Öncesi Eğitim Fetal Aktivitenin İzlenmesi Göğüs Bakımı Emzirmeye

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Doç. Dr. Meral Yüksel Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı meralyuksel@gmail.com

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14 HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM Dr.Duran Karabel PULMONER NEDENLER SIK TTN MAS Pnömotoraks Pnömoni DAHA ENDER Hipoplazi Kanama Kitleler ÜSY obstrüksiyonu Konjenital pulmoner malformasyonlar

Detaylı

Kan Transfüzyonu. Emre Çamcı. Anesteziyoloji AD

Kan Transfüzyonu. Emre Çamcı. Anesteziyoloji AD Kan Transfüzyonu Emre Çamcı Anesteziyoloji AD Kan Dokusu Neden Var? TRANSPORT Doku ve organlara OKSİJEN Plazmada eriyik kimyasallar ISI Damar dokusu bozulduğunda pıhtılaşma kabiliyeti Diğer.. Kan Transfüzyonu

Detaylı

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği İKİZ GEBELİKLERDE ULTRASONOGRAFİK TEMEL ÖZELLİKLER Prof. Dr. Hayri ERMİŞ İstanbul Tıp Fakültesi, Kadın Hast. Ve Doğum A.B.D. Perinatoloji B.D. MONOZİGOTİK (TEK YUMURTA) %25 İKİZ GEBELİKLER ZİGOSİTE MONOKORYONİK-

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Prof. Dr. H.Mete TANIR Perinatoloji Uzmanı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Antepartum Fetal ölümler Değişik

Detaylı

KAN TRANSFÜZYON TEDAVİSİ. Dr. Emre ÇAMCI

KAN TRANSFÜZYON TEDAVİSİ. Dr. Emre ÇAMCI KAN TRANSFÜZYON TEDAVİSİ Dr. Emre ÇAMCI Amaç ve Hedefler Kan grupları Kan transfüzyon endikasyonları Kan ve kan ürünlerinin hazırlanması ve saklanması Komponent tedavisi Transfüzyon komplikasyonları Masif

Detaylı

SİYANOZ. Doğal ışıkta en iyi görülür Siyanozun en iyi görüldüğü yerler; Tırnak dipleri Dudaklar Dil Müköz membranlar Konjuktiva

SİYANOZ. Doğal ışıkta en iyi görülür Siyanozun en iyi görüldüğü yerler; Tırnak dipleri Dudaklar Dil Müköz membranlar Konjuktiva SİYANOZ Siyanoz deri ve Müköz membranların mavi-mor renk değişikliği göstermesidir Siyanoz bir hastalık değildir!! Siyanoz bir fizik bulgudur Siyanoza yol açan birçok neden vardır SİYANOZ Doğal ışıkta

Detaylı

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Gestasyonel Diyabetes

Detaylı

VENİDOGANDA POLİSİTEMİ SUMMARV

VENİDOGANDA POLİSİTEMİ SUMMARV VENİDOGANDA POLİSİTEMİ Doç. Dr. Ziyaeddin Al

Detaylı

PRETERM-POSTTERM EYLEM

PRETERM-POSTTERM EYLEM PRETERM-POSTTERM EYLEM PRE-TERM EYLEM PRETERM EYLEM; Doğum ağırlığı dikkate alınmaksızın, gebenin son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. haftalar arasında eyleme girmesi ve bu eylem ile servikal açıklık

Detaylı

Kan Kaybı Sonrası Volüm Replasmanı

Kan Kaybı Sonrası Volüm Replasmanı Kan Kaybı Sonrası Volüm Replasmanı Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Volüm replasmanı solüsyonu endikasyonları Hipovolemi ve

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ 60. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 9-13 Kasım 2016; Antalya Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı Konuşmanın

Detaylı

Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı

Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı Dr. Çağatay Kundak DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU 1949 yılında Orak Hücre Anemisi olan hastalarda elektroforetik olarak farklı bir hemoglobin tipi tanımlanmıştır.

Detaylı

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar TRANSFERRİN Transferin kanda demiri taşıyan bir proteindir. Her bir trasferrin molekülü iki tane demir taşır. Transferrin testi tek başına bir hastalığı göstermez. Beraberinde serum demiri, ferritin, demir

Detaylı

KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI

KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI KAN VE KAN ÜRÜNLERİNİN KANITA DAYALI KULLANIMI Prof. Dr. Mehmet Sönmez KTÜ Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Trabzon TRANSFÜZYON=TRANSPLANTASYON KAN TRANSFÜZYON REAKSİYONLARI Sıklığı: % 5-10 % 10 % 1

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

FETAL DİSRİTMİLERDE TANI VE YÖNETİM. Rukiye Eker Ömeroğlu Prof. Dr

FETAL DİSRİTMİLERDE TANI VE YÖNETİM. Rukiye Eker Ömeroğlu Prof. Dr FETAL DİSRİTMİLERDE TANI VE YÖNETİM Rukiye Eker Ömeroğlu Prof. Dr Fetal Ritim Değerlendirilmesi Transmaternal fetal EKG faydalı değil Sinyal Ortalamalı EKG kullanılabilir Magnetokardiyografi Ekokardiyografi

Detaylı

Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH

Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH Near Miss: Tanı ve Yönetim Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH Dünya genelinde 1 yıllık günde gebelik veya doğuma bağlı maternal mortalite > 300.000 830 Tanımlar (WHO 2009)

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gestasyonel Diyabet (GDM) Gestasyonel Diyabet (GDM) Tanım, Sıklık Gebelikte ortaya çıkan veya ilk defa tespit edilen glikoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır (WHO 2012; ACOG, 2013). Aşikar diyabet kriterlerini içermeyen ve gebeliğin

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan ACOG diyor ki APGAR SKORU Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan Apgar skoru yenidoğanın doğumdan hemen sonraki durumunun ve canlandırmaya yanıtının değerlendirilmesinde kabul edilmiş ve kullanılabilir bir yöntemdir.

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMI FİZYOLOJİ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİMİ PROGRAMI FİZ-005: Hücre Fizyolojisi Teorik Dersleri FİZ-005: Hücre Fizyolojisi Pratik Uygulamaları

Detaylı

4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER

4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER 4 Boyutlu ultrasonla normal ve riskli gebeliklerdeki fetal davranışın belirlenmesi DOÇ.DR. ALİN BAŞGÜL YİĞİTER NORMAL GEBELİKTE FETAL DAVRANIŞ Fetusun gözlenebilen aksiyonu veya dış uyarana verdiği reaksiyondur.

Detaylı

Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli

Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli 2500 gr dan daha düşük ağırlıkta doğan bebeklerdir. Bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasının iki nedeni vardır. 1. intrauterin gelişme geriliği 2. prematürite Prematür bebek;

Detaylı

DOWN SENDROMU TARAMA TESTİ (1. TRİMESTER)

DOWN SENDROMU TARAMA TESTİ (1. TRİMESTER) DOWN SENDROMU TARAMA TESTİ (1. TRİMESTER) Diğer adları: İkili tarama testi, İkili test. Kullanım amacı: Fetüste Down sendromu ve trizomi 18 bulunma olasılığının ve bu hastalıklar için ileri inceleme yaptırma

Detaylı

26.09.2011. Preeklampsi. Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Preeklampsi Maternal Sendrom /Endotel Disfonksiyonu

26.09.2011. Preeklampsi. Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Preeklampsi Maternal Sendrom /Endotel Disfonksiyonu 26.9.11 Hipertansiyon (>14/ 9) ve Proteinüri ( >.3 g / 24-s) > gebelik hafta En sık medikal komplikasyon (%2-7) Prof Dr Rıza Madazlı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Maternal ve Perinatal Mortalite ve Morbidite

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS

GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS GEBELİK VE PULSATİL AKIM EŞLİĞİNDE KARDİYOPULMONER BAYPAS Gamze SARKILAR, *Cüneyt NARİN, Elmas KARTAL, *Erdal EGE Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD *Selçuk Üniversitesi

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

EMBRİYOLOJİ VE GENETİK DERSİNE GİRİŞ ARŞ. GÖR. KEVSER İLÇİOĞLU

EMBRİYOLOJİ VE GENETİK DERSİNE GİRİŞ ARŞ. GÖR. KEVSER İLÇİOĞLU EMBRİYOLOJİ VE GENETİK 1 DERSİNE GİRİŞ ARŞ. GÖR. KEVSER İLÇİOĞLU 2/16 EMBRİYOLOJİ NEDİR? Embriyoloji; zigottan, hücreler, dokular, organlar ile tüm vücudun oluşmasına kadar geçen ve doğuma kadar devam

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI Selim TURHANOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yanık tipleri Volüm Replasmanı Hesaplanması Uygulanması Takibi

Detaylı

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi

Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Prediyaliz Kronik Böbrek Hastalarında Kesitsel Bir Çalışma: Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kronik Böbrek Hastalığı (KBH); popülasyonun

Detaylı

Yenidoğan, süt çocukluğu ve çocukluk döneminde sık olarak karşımıza çıkar

Yenidoğan, süt çocukluğu ve çocukluk döneminde sık olarak karşımıza çıkar ye Yaklaşım Yrd. Doç. Dr. Müsemma Karabel Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Önemi : Tekrarlayan ve uzun süren hipoglisemi atakları Beyin hasarı * mental gerilik * Konvülziyon Tanımı : Kan şekeri

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Öğrenim Hedefleri; Şokun genel tanımını Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD.

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD. Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD. Trombofili nedir? Trombofili tromboza eğilim oluşturan durumları tanımlamakta

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Şok; kan dolaşımı ve doku perfüzyonunun azalması sonucu, Oksijen ve diğer hayati

Detaylı

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 15 Şubat 2017 Çarşamba

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Servisi Olgu Sunumu 15 Şubat 2017 Çarşamba Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Servisi Olgu Sunumu 15 Şubat 2017 Çarşamba Ar. Gör. Dr. Mine Esin Eruyar Dr. Mine Esin ERUYAR Şikayeti : Ciltte solukluk

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER

İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER İNTRAUTERİN BÜYÜME KISITLILIĞI VE OLİGOHİDRAMNİOS OLGULARINI NE ZAMAN DOĞURTALIM? DR. AYTÜL ÇORBACIOĞLU ESMER İntrauterin büyüme kısıtlılığı PREMATURITE FETAL ÖLÜM

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı

Detaylı

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ

Detaylı

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Tam kan analizi, en sık kullanılan kan testlerinden biridir. Kandaki 3 major hücreyi analiz eder: 1. Eritrositler 2. Lökositler 3. Plateletler

Detaylı

V. BÖLÜM HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

V. BÖLÜM HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 HEREDİTER SFEROSİTOZ V. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ Herediter sferositoz (HS);

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM. Dr.Duran Karabel

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM. Dr.Duran Karabel SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM Dr.Duran Karabel PULMONER NEDENLER SIK TTN MAS Pnömotoraks Pnömoni DAHA ENDER Hipoplazi Kanama Kitleler ÜSY obstrüksiyonu Konjenital pulmoner malformasyonlar

Detaylı

GOÜ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II II. KURUL

GOÜ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM II II. KURUL II. Kurul Dolaşım Sistemi ve Kan II. Kurul Süresi: 7 hafta II. Kurul Başlangıç Tarihi: 4 Kasım 2009 II. Kurul Bitiş ve Sınav Tarihi: 21 22 Aralık 2009 Ders Kurulu Sorumlusu: Yrd. Doç. Dr. Fatih EKİCİ 4

Detaylı

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları

Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları [Çocuklarda Akılcı İlaç Kullanımı] Pediatriye Özgü Farmakoterapi Sorunları Ayşın Bakkaloğlu Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Pediatrik Nefroloji Ünitesi İlaç Metabolizması Esas organ

Detaylı

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM

KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM KVC YOĞUN BAKIMDA HİPOTANSİF VE KANAMALI HASTAYA YAKLAŞIM HEM. ASLI AKBULUT KVC YOĞUN BAKIM YOĞUN BAKIMA HASTANIN KABULÜ Açık kalp ameliyatı yapılan hastaların ameliyathaneden yoğun bakıma transferi entübe

Detaylı

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader OLGU 1 İkinci çocuğuna hamile 35 yaşında kadın gebeliğinin 6. haftasında beş yaşındaki kız çocuğunun rubella infeksiyonu geçirdiğini öğreniyor. Küçük

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ. Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi

SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ. Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi Mini Dersin Hedefleri MİNİ DERSİN AMACI: Kursiyerlerin, gebelik sırasında sigara kullanımı ile ilişkili olası problemler hakkında

Detaylı

Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı ABH nın önlenmesi neden önemli >2 kreatinin tayini yapılmış, 9210 yoğun

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı. Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı. Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Tanım EFW veya AC < %10 pers SGA / FGK Birleşik Krallık (RCOG, 2014) Yeni Zelanda

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Gebede HSV İnfeksiyonu Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Olgu 14 günlük, erkek bebek Şikayeti: Sol kol ve bacakta kasılma, emmeme Hikaye:

Detaylı

5.) Aşağıdakilerden hangisi, kan transfüzyonunda kullanılan kan ürünlerinden DEĞİLDİR?

5.) Aşağıdakilerden hangisi, kan transfüzyonunda kullanılan kan ürünlerinden DEĞİLDİR? DERS : KONU : MESLEK ESASLARI VE TEKNİĞİ KAN VE KAN ÜRÜNLERİ TRANSFÜZYONU 1.) Kanın en önemli görevini yazın : 2.) Kan transfüzyonunu tanımlayın : 3.) Kanın içinde dolaştığı damar çeşitlerini yazın : 4.)

Detaylı

TROFOBLAST İNVAZYON YETMEZLİĞİ PREEKLAMPSİ. Dr.Aylin Okçu Heper Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı

TROFOBLAST İNVAZYON YETMEZLİĞİ PREEKLAMPSİ. Dr.Aylin Okçu Heper Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı TROFOBLAST İNVAZYON YETMEZLİĞİ PREEKLAMPSİ Dr.Aylin Okçu Heper Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı EKSTRAEMBRİYONİK TROFOBLASTLAR EMBRİYO Staun Ram and Shalev Reproductive Biology

Detaylı

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN İSKEMİK YANITI DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII Dr. Nevzat KAHVECİ Kan basıncı 60 mmhg nın altına düştüğünde uyarılırlar. En fazla kan basıncı 1520 mmhg ya düştüğünde uyarılır.

Detaylı

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ Ankara Çocuk Sağlığı Hastalıkları Hemotoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi 2 Amaç Klinik bulguların özellikleri Kalıtsal

Detaylı

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü VAKA SUNUMU Dr. Neslihan Çiçek Deniz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü N.E.K. 5.5 YAŞ, KIZ 1. Başvuru: Haziran 2011 (2 yaş 4 aylık) Şikayet: idrar renginde koyulaşma Hikaye: 3-4

Detaylı