Genel Sekreterlik Toplantısı s. 6

Transkript

1 Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş» 01 Ocak 2016 Sayı 75 HASENE İNSANLIĞIN KANAYAN YARASI: MÜLTECILIK s GENEL MERKEZ Hocahanımlar eğitim için bir araya geldi s. 8 AİLE Mülteci olmak s. 10 KÜLTÜR VE SANAT Genel Sekreterlik Toplantısı s. 6 s. 23 Tarihimizde mülteciler GENEL SEKRETERLİK Mülteciler IGMG nin gündeminde Almanca konuşulan bölgelerinin Kurumsal İletişim Başkanları ve Şura yetkililerinin katılımıyla gerçekleştirilen 6. Multiplikatörler Toplantısı nda dinî kuruluşlar tarafından mültecilere yönelik yapılan çalışmalar ele alındı. TEŞKİLATLANMA BAŞKANLIĞI YÖGEP projesi başarıyla tamamlandı IGMG Teşkilatlanma Başkanlığı tarafından organize edilen Yönetici Gelişim Programı nın (YÖGEP) son modülü Aralık 2015 tarihinde IGMG yeni Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Bin bir zorlukla Avrupa ya ulaşan mültecilerin sorunları Avrupa ya adım atmakla sona ermiyor. Aksine yeni bir hayat kurabilmeleri için maddi ve manevi yönden onlara el uzatabilecek herkesin desteğine ihtiyaçları var. İslami kuruluşlara pek çoğu Müslüman olan mültecilere destek olunması konusunda önemli görevler düşüyor. IGMG teşkilatları da Avrupa ya ilk adım attıkları andan itibaren onların yanında olmaya gayret ediyor, uzun vadeli projeler ortaya koyarak yardımların nasıl en etkin şekilde yapılabileceği yönünde girişimlerde bulunuyor. Bu kapsamda IGMG Genel Sekreterliği tarafından Multiplikatörler Toplantısı (Multiplikatorentagung) adı altında altıncısı gerçekleştirilen buluşmada dinî kuruluşlar tarafından mültecilere yönelik olarak yapılan yardımlar ele alındı. 15 Aralık ta Köln Bölge Merkezi salonunda yapılan toplantıda mültecilere yönelik geçmişte yapılan ve hâlihazırda yürütülmekte olan projeler konuşuldu, çalışmalarda geleceğe yönelik olarak izlenmesi gereken stratejiler istişare edildi. Genel Sekreter Bekir Altaş başkanlığında yapılan toplantıya, IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Mesud Gülbahar, Avukat Nahla Osman, Federal Göç ve Mülteciler Başkanlığı ndan (BAMF) Florian Knape ve Volker Nüske iştirak etti. Ayrıca Protestan kilisesinin bir kuruluşu olan ve geniş sosyal hizmetler sunan Diakonie nin Göç Merkezi biriminden Johannes Brandstäter bir sunum gerçekleştirdi. Bekir Altaş, mültecilerin sahip oldukları potansiyele dikkat çektiği konuşmasında, Göçmenlerin ekomiye ve kültürümüze sağladıkları katkıların kıymetini bilmeli ve bu önemli katkıyı mutlaka değerlendirmeliyiz. Bunun için mültecilerin düzenli bir şekilde ülkeye kabul edilmeleri ve toplumsal anlamda da komşuluk ortamına hızlı bir şekilde adapte edilerek toplumsal katılımları desteklenmelidir. dedi. Mülteciler için yapılan projelere değinen Altaş, mülteciler için uzun vadeli olarak planlanan projeler geliştirilmesinin önemini vurguladı. Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar derneğin mültecilere yönelik çalışmalarını anlattı ve bu husustaki sorunlara değindi. Hasene nin gücü cemiyetleri, gönüllüleri ve yapısıdır. diyen Gülbahar, bu sayede Hasene nin çok kısa zamanda Avrupa genelinde yardım aksiyonları gerçekleştirip dünya genelinde aktif olabildiğini ancak bu aksiyonların sınırlı ve kalıcı yönlerinin zayıf olduğunu ifade etti. Kişilerin koordinesiz yardım teşebbüsleri ve ilgili makamlarla iletişime geçilmemesini ise mülteci çalışmalarını engelliyen bir sorun olarak dile getirdi. s. 6 6 modül olarak planlanan YÖGEP projesinin son oturumu bölgelerden gelen 106 kişinin katılımı ile icra edildi. IGMG teşkilatlarının değişik kademelerinde görev yapan idarecilere yönelik düzenlenen programda birbirinden değerli konuşmacılar katılımcılara çeşitli konularda bilgiler aktardı. Son oturumda Duygu Yönetimi konusu ele alınırken Kadınlar Teşkilatı, Gençlik Teşkilatı ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı başkanlıklarının dersleri işlendi. YÖGEP in 2015 yılı ocak ayında başlatılan Âdâb-ı Muâşeret Yardım ve âdâbı s. 12 ilk oturumundan son oturumuna kadar hep aynı sayıda katılımcısının bulunması başarılı bir katılımın sağlandığını da ortaya koydu. YÖGEP in hedefleri arasında işini iyi bilen, bildiğini hakkıyla uygulamaya koyan şuurlu kadroların yetiştirilmesi, yeni vasıflı insan kaynaklarının oluşturulması, çalışmaların daha verimli hâle getirilmesi, mevcut insan kaynaklarının donanımlı ve aktif hâle getirilmesi yer alıyor. s. 7 Fıkıh Köşesi Mültecilik s. 13 AJANDA NOTLARI 01 OCAK Hannover Sohbet Halkası. Düzenleyen: Kadınlar Gençlik Teşkilatı. Yer: Scheffelstr. 17, Hannover. Saat: OCAK Ruhr-A Seminer: İman Varsa, İmkân da Vardır. Düzenleyen: Kadınlar Gençlik Teşkilatı. Katılımcılar: Dr. Yusuf Işık. Yer: Jugendherberge Biggesee, Zur Jugendherberge Stader Str, Olpe. İrtibat: OCAK Güney Hollanda Şükran ve Takdir Programı. Yer: Kristal Party Center, Jan Rebelstraat 21, 1069 CA Amsterdam. Saat: , İrtibat: selimiye@milligorus.nl Berlin Sabah Namazı Programı. Düzenleyen: Berlin Bölgesi İrşad Başkanlığı. Yer: Yeni Camii, Lynarstr. 17, Berlin. Saat: Güney Bavyera Ab-ı Hayat - Kur ân-ı Kerîm. Düzenleyen: Gençlik Teşkilatı. Katılımcılar: Senai Demirci, Ahmet Çalışır, Nefi Akkaya. Yer: Fürstenfeld 12, Fürstenfeldbruck. Saat: Ruhr-A Aile Kahvaltısı. Düzenleyen: Werl Şubesi. Yer: Lindenallee 1, Werl. Saat: Ruhr-A Sabah Namazı Programı. Düzenleyen: Gençlik Teşkilatı Herne 2 Şubesi. Yer: Haupstr. 330, Herne. Saat OCAK Kuzey Ruhr Kış Tatili Kur an Kursu. Düzenleyen: Osnabrück Şubesi. Saat: İrtibat: Adnan Çelik, Tel OCAK Ruhr-A Evlilik Öncesi Hazırlık Kursu (Bayanlara Yönelik). Yer: Lindenhorster Str , Dortmund. Saat: OCAK Ruhr-A Evlilik Öncesi Hazırlık Kursu (Erkeklere Yönelik). Yer: Lindenhorster Str , Dortmund. Saat: OCAK Güney Batı Fransa Aile Eğitim Semineri. Düzenleyen: Rennes Şubesi. Katılımcılar: Mehmet Baki Öztürk. Yer: 9 Rue du Bois de Soeuvres, Vern-sur-Seiche. Saat: OCAK Kuzey Bavyera Gençlik Kampı. Katılımcılar: Ahmet Basri, İsa Özer, Dr. Serkan Halıcı. Düzenleyen: Gençlik Teşkilatı Nürnberg Şubesi. İrtibat:

2

3 camia 01 Ocak 2016 Değerli Kardeşlerim İçindekiler Ortadoğu daki kaos ve çatışma ortamından kaçan yüz binlerce mülteci Akdeniz ve Ege Denizi üzerinden Avrupa ya geçmek üzere yollara dökülmüş durumda. Çatışma ortamından kurtulmak ve insanca bir yaşama kavuşmak için rotasını Avrupa ya çeviren mülteciler bu zorlu yolda kimi zaman tel örgülere takılıyor, kimi zaman göç yolunda açlık, sefalet ve ölümlerle yüzleşiyor. Böyle bir manzara karşısında Avrupa ya ulaşmayı başarabilenler şanslı olarak addedilmekle birlikte onların da trajedisi burada sonlanmıyor. İşte tam da bu noktada Avrupa da hizmet sunan bir İslami kuruluş olarak bizlere büyük görevler düşüyor. Bu minvalde Genel Sekreterliğimiz Almanca konuşulan bölgelerimizin Kurumsal İletişim Başkanları ve Şûra temsilcileriyle birlikte düzenlediği toplantıda hepimizin ortak sorumluluğu olan mültecilik konusunu ele alarak teşkilatımızın bu konuda gerçekleştirdiği çalışmaları masaya yatırdı. Bu kardeşlerimize kalıcı projeler sunarak en iyi şekilde yardım edebilmenin yollarını aradı. Gerek bölgelerimizden katılan kardeşlerime gerekse porgrama davetli olarak katılarak görüşlerini bizlerle paylaşan konuklarımıza teşekkür ediyor, bu toplantının mülteciler için şimdiye dek yaptıklarımızı bir adım öteye taşımamız için yeni başlangıçlara vesile olmasını diliyorum. Teşkilatlanma Başkanlığımız Yönetici Geliştirme Eğitim Programı olan YÖGEP in sonuncusunu geçtiğimiz hafta sonu düzenledi. Yıl boyunca istikrarlı bir şekilde, yapılan her oturuma katılan tüm idarecilerimize teşekkürlerimi sunarken, gelecek yıllarda bölgelerimizde uygulamaya konulacak olan projenin bölgelerimizde de aynı başarıyı göstermesini ve en ücra köşelerde bulunan şubelerimize değin bu çalışmanın etkisini göstermesini bilhassa idareci kardeşlerimden rica ediyorum. Kardeşlerim 2016 ile birlikte teşkilatımız yeni kampanyalar için düğmeye bastı. Önümüzdeki günlerde bilhassa Genel Merkez Üyeliği, Camilere Üyelik, İnfak Kampanyası gibi teşkilatımızın hizmetlerinin artarak devam edebilmesi için oldukça önem taşıyan projelerimiz gündemimizde olacak. Ana Teşkilatlarımızdan Kadınlar Teşkilatlarımıza, Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatlarımıza değin her bir kardeşimizin bu kampanyalara en güzel şekilde destek olacaklarına olan inancım tamdır. Bu nedenle şimdiden gecesini gündüzüne katarak bu çalışmalarda emek sarf eden tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Gençlik Teşkilatımız bu yıl da 31 Aralığı-1 Ocak a bağlayan gece Gençlik Gecesi organize edecek. Buradan tüm gençlerimize bu etkinliklere katılarak hem yaşıtlarıyla vakit geçirmelerini hem de yeni bir yılı Allah ın razı olacağı manevi bir ortamda karşılamalarını tavsiye ederim. Selam ve dua ile Kemal Ergün Gündemden Aşağı Saksonya da devlet anlaşması imzalanıyor s. 4 Tarafsızlık Yasası hakkındaki tartışmalar devam ediyor s. 4 Mesele zihinlerdeki tahribatın önlenmesi meselesidir. s. 4 Mültecilerin trajedisi devam ediyor s. 4 Camilere çirkin saldırı s. 5 Genel Merkezimizden Mültecilere burada bir gelecek vadetmeliyiz. s. 6 Önemli olan dünden daha iyi olmanızdır. s. 7 Hocahanımlar eğitim için bir araya geldi s. 8 Aile Mülteci olmak s. 10 Hayatın İçinden Yardım ve âdâbı s. 12 Mültecilik s. 13 Ensar ve Muhacirler arasındaki kardeşlik üzerine s. 14 Bölgelerimizden Ensar gibi kollarımızı açmak zorundayız. s. 15 Garden Koleji görkemli bir törenle açıldı s. 15 Kadın idareciler toplantıda buluştu s. 15 Dört büyük halifenin vasıflarına sahip olmalıyız. s. 15 Nezaket ziyareti s. 16 Eğitim alanındaki çalışmalarımıza önem vermeliyiz. s. 16 Mazlum ve mağdurun yanında olmaya devam edeceğiz. s. 16 İdareciler yılın son toplantısında s.17 Allah ın en sevdiği kulları O na hizmet edenlerdir. s. 17 İdareciler toplantıda buluştu s. 17 Kültürüne sahip çıkan gençler yetiştirmek istiyoruz. s. 17 Londra da Birlikten Dirliğe Diriliş s. 18 Okul gibi analara ihtiyacımız var. s. 18 Bavyera Eyalet Temsilcileri ile STK lar bir araya geldi s. 18 Üye olarak bizler de çalışmalarda yerimizi alalım. s. 19 Dinî ve kültürel değerlerine bağlı bireyler yetişiyor s. 19 Kutlu doğum, ilmin ve irfanın doğuşudur. s. 20 Köln Hobi Atölyesi kuruldu s. 20 Bizler ümit nesliyiz. s. 20 Umre seminerleri yapıldı s. 20 Hasene İnsanlığın kanayan yarası: Mültecilik s Kültür ve Sanat Tarihimizde mülteciler s. 23 Fotoğraflarla Faaliyetler s. 24 Gençlik Önemli olan bizim birbirimizi engellemememizdir. s. 25 Gençler akşam seminerinde s. 25 Eğitim kampı yapıldı s. 27 Damlaya damlaya kuyu olur s. 27 Hoşca bak zâtına ki, zübde-i âlemsin sen. s. 27 Gençler akşam seminerinde s. 27 Impressum Künye Herausgeber Yayıncı IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V. İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018) Generalsekretariat Genel Sekreterlik Bekir Altaş (V. i. S. d. P.) Boschstr D Kerpen T F camia@igmg.org Postanschrift Adres camia Colonia-Allee 3 D Köln T Chefredakteurin Genel Yayın Yönetmeni İlknur Küçük Redaktion Redaksiyon İlknur Küçük, Rahime Söylemez, Elif Zehra Kandemir, Mehmet Kandemir, Ayşegül Bunsuz, Mualla Kapusuz redaksiyon.camia@igmg.org T /42/43 F Anzeigen İlanlar İlanlar.camia@igmg.org T F Werbung Reklam reklam.camia@igmg.org T F Distribution Dağıtım dagitim.camia@igmg.org T F Design Satz Druck Tasarım Dizgi Baskı 99names communication GmbH Merheimer Str. 229 D Köln T F Auflage Tiraj Erscheint alle zwei Wochen Freitags. İki haftada bir cuma günleri yayınlanır. Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt. IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır.

4 4 Gündemden camia 01 Ocak 2016 ALMANYA Aşağı Saksonya da devlet anlaşması imzalanıyor Aşağı Saksonya eyalet hükûmeti, Müslümanların üzerinde mutabık kaldıkları devlet anlaşması taslağını mecliste grubu bulunan partilere gönderdi. Almanya da Müslümanlar ile devlet anlaşması imzalayan eyaletlere Aşağı Saksonya da ekleniyor. Aşağı Saksonya eyalet hükûmeti, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG), Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), Avrupa Türk-İslam Birliği (ATİB), İslam Kültür Merkezi, Arap derneklerinin çatı kuruluşu Şûra Birliği ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu yetkilileriyle yaptığı görüşmeler neticesinde hazırlanan anlaşma taslağını onayladı ve eyalet meclisinde grubu bulunan partilere gönderdi. Önümüzdeki yıl eyalet meclisinde görüşülecek olan hak eşitliği anlaşma taslağı Sünni ve Alevi Müslümanların dinî tatillerinin yanı sıra mezarlıklar konusunda çeşitli düzenlemeleri öngörüyor. Anlaşma eyalet meclisinde onaylanırsa Müslüman dernekler beş yıl boyunca yılda 100 bin Avro maddi yardım alabilecek. Anlaşmaya göre dinî toplulukların temsilcileri muhatap kabul edilecek, dinî bayramlarda öğrenciler derslerden muaf tutulurken çalışanlar ise ücretsiz izin alarak evde kalabilecek ve bayramı ailesi ile birlikte geçirebilecek, Müslümanlar kendi mezarlıklarını kurabilecek, hastane, cezaevleri, bakımevleri ve ihtiyaç duyulan yerlerde manevi rehberlik hizmeti sunulabilecek. Tasarı okullarda mescit kurulmasını öngörmemekle birlikte öğrencilere ibadetlerini ya- İSLAM TARTIŞMALARI Mesele zihinlerdeki tahribatın önlenmesi meselesidir. Gerek yazılı-görsel medyada gerekse günlük hayatta düşünülmeden kullanılan ve giderek kanıksanıp içselleştirilen İslamcılık (Alm. Islamismus) kavramı Müslüman toplumu rahatsız ediyor. Ön yargı ve damgalamanın önemli bir unsuru hâline gelen, toplumda kargaşa oluşturmakla kalmayıp bilgi kirliliği ve dezenformasyona da neden olan İslamcılık kavramı kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği röportajda, Eğer İslamcılık ile gerçekten mücadele edilmek isteniyorsa bu konuda Müslümanların partnerliğine ihtiyaç var. sözlerine yer veren Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD) Başkanı Aiman Mazyek, İslamcılık ile ilgili kavram tartışmalarının yolunu açtı. Gelen tepkiler üzerine sosyal medya üzerinden konuşmasına açıklık getiren Mazyek, İslamcılık kavramının insanlar arasında farklı; daha ziyade olumsuz çağrışımlar yaptığına işaret ederek bu kavramı kullanmayı tümüyle reddettiğini belirtti. Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi (KRM) ni oluşturan dört çatı kuruluştan birisi olan Almanya İslam Konseyi (Islamrat) Temsilcisi Murat Gümüş konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede İslamcılık kavramının kullanımının sakıncalarına dikkat çekerek bu kavramın İslam ın genel olarak bir tehdit oluşturduğu algılamasına yol açtığını vurguladı. Güvenlik birimlerinin ve içişleri bakanlıklarının ortak İslamcılık tanımından hareketle, Müslümanların ekonomi, siyaset ve toplumsal alanda İslam dan pabilecekleri bir oda tahsis edilmesi yönünde hükümler içeriyor. Söz konusu tasarıda Anayasa Mahkemesinin bu yılın başlarında öğretmenlere yönelik genel bir başörtüsü yasağının olamayacağı yönünde verdiği karar gözönünde bulundurularak, öğretmenlere başörtüsü yasağının olamayacağı, yasağın yalnızca devletin tarafsızlık ilkelerine ters düşme ve okul huzurunun bozulması durumunda uygulanabileceği belirtiliyor. İmzalandıktan sonra beş yıl uygunluğu ve uygulanabilirliği husunda başarılı olup olmadığı araştırılacak olan anlaşma, başarılı olmaması hâlinde iptal edilecek. İslamrat eski Başkanı Ali Kızılkaya konuyla ilgili değerlendirmesinde anlaşma tasarısının eyalette bulunan Müslümanlara Hristiyanlara sunulan hakların aynısını sunmadığını bu nedenle esasen tam olarak bir eşitlik durumunun söz konusu olmadığını kaydetti. Kızılkaya, Anlaşmada zaten Anayasa da olan bazı konuların gereksiz vurgular yapılarak kısmen ön yargılı yaklaşıldığını görüyoruz. Bununla birlikte bazı eksikliklerine rağmen anlaşma önemli bir adım olarak değerlendirilebilir. dedi. Daha önceden Hamburg ve Bremen eyaletlerinde de İslam toplumunu temsil eden kurumlar ile devlet anlaşması imzalanmıştı. ilham alarak veya İslam ı referans kabul ederek anayasanın bir kısmının veya tamamının ihlali anlamına gelebileceği kanaati oluşturulmakta ve yayılmaktadır. Bu şekilde İslam ın anayasa ile uyumsuz olduğuna dair genel bir kabul ortaya çıkmaktadır ve İslam ın genel olarak anayasayı tehdit ettiğine dair yanlış algıyı pekiştirmektedir. Hâlbuki söz konusu alanlarda anayasal çerçeve dikkate alınarak kendi dinî anlayışından hareketle aktif olmak ve katılım sağlamak anayasal bir haktır ve bu hak anayasal koruma altındadır. Yürürlükte olan İslamcılık kavramı, tanımı ve oluşturduğu algı son yıllarda Müslümanları anayasal haklarından mahrum bırakmıştır. dedi. Konunun özellikle Müslüman uzmanların katılımıyla ve Müslüman yetkililer tarafından ele alınması gerekliliğinin gerek KRM toplantılarında gerekse kişisel görüşmelerde sıklıkla dile getirildiğini kaydeden Gümüş, bugün gelinen noktada bu teklifin umulan ilgiyi görmediğini müşahede ettiklerini kaydetti. Gümüş, İslamcılık üzerinden Müslümanlara izafe edilen genelleyici nitelemelerin ise toplumun kültürel kodlamalarında tamiri mümkün olmayan izlere yol açabileceğini ifade ederek Mesele kavramın değiştirilmesi meselesi değil, bu kavramın oluşturduğu zihinlerdeki tahribatın önlenebilmesi meselesidir. değerlendirmesinde bulundu. ALMANYA Tarafsızlık Yasası hakkındaki tartışmalar devam ediyor Berlin Tarafsızlık Yasası na ilişkin tartışmalar durmak bilmiyor. Sosyal Demokrat Parti nin (SPD) yayımladığı Meclis Bilimsel Hizmetler (Wissenschaflicher Parlamentsdienst-WPD) birimi bilirkişi raporuna uygulanan yayın yasağının 24 Aralık tarihinde sona ermesi gözlerin araştırma raporuna çevrilmesine neden oldu. Federal Anayasa Mahkemesi tarafından genel bir başörtüsü yasağının anayasaya aykırı olduğu belirtilmesine rağmen, Berlin Eyaleti nin tarafsızlık kanununda hiçbir değişiklik yapmayarak, polisler, öğretmenler ve yargıçlar için kamusal alanda uygulanan başörtü yasağının devam etmesine ilişkin aldığı karar kamuoyu gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Konuya ilişkin görüşlerini ifade eden Yeşiller Partisi Din Politikası Sözcüsü Volker Beck Tarafsızlık Yasası nın değişmesi gerektiğini, yasanın şuanki şekli ile dini, kamu ve devlet alanından tecrit ettiğini ve bu durumda kanunların gerekliliklerinin de yerine getirilmemiş olduğunu kaydetti. Sosyal Demokrat Parti nin (SPD) Berlin Eyalet Meclisi Bilimsel Hizmetler Birimi ne hazırlattığı rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Beck bir kısmı yaz aylarında paylaşılan ve 24 Aralık ta 28 sayfalık resmî hâliyle yayınlanan raporda Federal Anayasa Mahkemesi nin mart ayında açıkladığı, öğretmenlerin derslerde başörtüsü takmasına getirilen yasağın anayasaya aykırı olduğuna ilişkin hükümlerin yer aldığını kaydederken MÜLTECİLER Mültecilerin trajedisi devam ediyor Mülteci krizinin boyutları her geçen gün artmaya devam ederken, yaşanan trajedi ülkelerin insan temelli politikalar üretmede ne denli geciktiklerini en acı şekilde gösteriyor. Dünya tarihinin en büyük mülteci krizi yaşanırken mültecilerin dramı Avrupa ya ulaşmakla sona ermiyor. Mülteciler ilk ayak bastıkları yerler olan İtalya, Malta, Yunanistan ve İspanya olmak üzere başvuru yaptıkları ülkelerde sıkıntılı süreçler yaşarken çeşitli saldırılara da maruz kalıyor. Diğer Avrupa ülkelerinde de durum farklı değil mülteci karşıtlığı her an şiddete dönüşebiliyor. Ülkelerin nüfusu, ekonomik durumu ve işsizlik oranına göre belirlenmesi düşünülen kota uygulaması ise Avrupa ülkelerinde tam olarak kabul görmüş değil. Başta Almanya olmak üzere Avusturya ve İsveç in de içlerinde bulunduğu bir grup ülke AB içinde kota uygulamasını kabul ettirmek için uğraş verse de diğer ülkeler farklı gerekçeler öne sürerek bu uygulamayı reddetmekte ısrar ediyor. Almanya Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier mülteci dağılımını içeren anlaşmaya riayet etmeyen Avrupa nın doğusundaki partnerler hakkında dava açılabileceğini belirtmesine karşın uygulamaya yanaşmayan devletler bu konuya ilişkin henüz olumlu yönde bir adım atmadı. Mülteciler karşısında sorumluluktan uzak hareket eden devletler güvenlik önlemleri adı altında mültecilerin ülkeye giriş sürecini zorlaştıran yasaları da hızla hayata geçiriyorlar. Kimi ülkelerin mültecilere yasağın ise ancak okul huzurunun bozulacağı konusunda yeterli somut tehlike görülmesi hâlinde getirilebileceğinin belirtildiğini ifade etti. Beck raporda ayrıca Berlin kanunlarının en azından okul huzurunu veya Berlin deki dünya görüşüne ve dinî tarafsızlığa bariz bir tezatlık oluşmadığı sürece bir ayrıcalığın yasaya yerleştirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, buna ilaveten belli okul bölgelerinde meydana gelebilecek özel durumların önüne geçebilmek için senatonun başörtüsü yasağı uygulama yetkisinin de elinde bulunması gerektiğine işaret edildiğini aktardı. Beck konuşmasında kippanın ve başörtüsünün kamuda yasaklanmasının din özgürlüğüne aykırı olduğunu belirtirken kıyafet kurallarının dinî yaşam özgürlüğünün bir parçası olarak gördüğünü ve meslek alanında bir engel teşkil etmediğini kaydetti. Berlin Tarafsızlık Yasası kamu görevlilerinin dinî semboller taşımasını yasaklıyor. Buna istinaden kasım ayının sonlarında Müslüman bir öğretmenin açtığı dava nedeniyle durum nisan ayında yeniden gözden geçirilecek. Nihai karar merakla bekleniyor. yönelik uygulamaları da hayli dikkat çekici. Danimarka da Göç Bakanı Sören Pind mültecilerin üzerinden çıkan 300 avrodan yüksek değerdeki ziynet eşyası ve paraya el konularak elde edilecek gelirin mültecilerin masraflarının karşılanması için kullanılacağını belirtti. Konu ülkede hararetli tartışmalara neden olurken polisin nasıl bir uygulama yapacağı merak ediliyor. Hollanda da hükûmet aile birleşimi yoluyla ülkeye yerleşmek isteyen mültecilerin gelmeden önce ülkelerinde geçmek zorunda oldukları dil ve uyum sınavı ücretinde mecburi indirime gidileceğini duyurdu. Başbakan yardımcısı Lodewijk Asscher, Avrupa Adalet Divanı nın geçtiğimiz temmuz ayında sınav ücretlerinin yüksek olduğu kararı üzerine ücretlerin 350 avrodan 150 avroya düşürüleceğini açıkladı. Öte yandan Uluslararası Göç Örgütü (IOM) raporunda 2015 yılında Avrupa ya ulaşan sığınmacı sayısının 1 milyonu aştığını duyurdu. Raporda 2015 yılının Aralık ayına kadar 816 bin 752 sığınmacının Ege Denizi ni geçerek Yunanistan a vardığı bildirilirken, Akdeniz üzerinden İtalya ya giden sığınmacıların sayısının ise 150 bini aştığı açıklandı. Raporda ayrıca karayoluyla da Türkiye den Yunanistan a 4 bin 256, Bulgaristan a ise 29 bin 956 mültecinin geçtiği bildirildi.

5 camia 01 Ocak 2016 Gündemden 5 19 ARALIK 2015 Almanya nın Düsseldorf kentinde 23 yaşındaki Müslüman bir kız öğrenci, kimliği belirlenemeyen iki kişinin sözlü ve fiziksel saldırısına uğradı. Olay karşısında büyük bir şaşkınlık ve korku yaşadığını belirten genç öğrenci, olayın alışverişten döndüğü sırada meydana geldiğini ve iki kişinin, genç kızın süper marketin park alanında bulunan arabasına doğru gitmekteyken kendisine doğru yaklaşarak ona Lanet Müslüman! Burayı kirlettiniz. şeklinde bağırıp önce tükürdüklerini ardından da sırtına vurduklarını kaydetti. Düsseldorf polisinin olayı kayıt altına aldığını aktaran üniversite öğrencisi genç kız olayla ilgili bir tanığın da ifade verdiğini belirtti. 22 ARALIK 2015 ABD nin California eyaletinde, 55 yaşındaki William C. hakkında Müslümanlara karşı eylem planladığı yönündeki ihbarı değerlendiren polis, düzenlediği operasyonda bu kişinin evinde patlayıcı maddeler buldu. Gözaltına alınan ve sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda Cumhuriyetçi aday adayı Trump ın sempatizanı olduğu öğrenilen William C nin sürekli olarak Suriye aleyhine mesajlar yayımladığı belirtildi. 25 ARALIK 2015 Almanya nın Baden-Württemberg Eyaleti nde bulunan Schwäbisch Gmünd kentinde 120 mültecinin kalması planlanan bir bina yandı. İnşası henüz tamamlanmamış olan binada maddi hasar meydana geldi. Polis kundaklama ihtimali üzerinde duruyor. 24 ARALIK Almanya nın güneyindeki Bavyera Eyaleti nde mültecilerin kaldığı iki pansiyonda yangın çıktı. 7 si genç, 12 kişinin ağır yaralandığı olayda bir kişi tutuklandı. Polis, olayın kundaklama olduğundan şüpheleniyor. 23 ARALIK Dünya Müslüman Alimler Birliği, Mescid-i Aksa yı Yahudi yerleşimcilerin baskınlarına karşı korumak için gönüllü olarak burada bulunan murabıtlara destek amaçlı bir kampanya başlattı. Uluslararası alanda yapılacak olan kampanya ile Mescid-i Aksa yı gönüllü olarak koruyan murabıtlara 600 dolar maaş bağlanması hedefleniyor. Dünya Müslüman Alimler Birliği nin konuya ilişkin yaptığı açıklamada İsrail işgal yönetiminin Müslümanlara ait mekânlara yönelik yıkımlarına dikkat çekmek için tüm 22 ARALIK 2015 ABD de Müslüman sivil toplum kuruluşları, İslam ın halka daha iyi anlatılması için ibadethanelerde belirli günlerde halka açık organizasyonlar gerçekleştirecekler. Başkent Washington daki Ulusal Basın Kulübü nde açıklamalarda bulunan ABD Müslüman Organizasyonlar Konseyi (USCMO) Genel Sekreteri Usame Cemal Müslümanlara karşı nefret suçlarıyla daha iyi baş edebilmek noktasında ülkedeki Müslüman sivil toplum kuruluşları ile diyalog hâlinde bulunduklarını ifade ederken İslam ın ve Müslümanların daha iyi anlaşılabilmesi için ülkedeki cami ve mescitlerde belirli günlerde halka açık etkinlikler tertip edeceklerini kaydetti. üyelerden, 25 Aralık Cuma gününü Mescid-i Aksa ya destek günü olarak tahsis etmeleri istendi. Ayrıca açıklamada üye ülkelerdeki cuma hutbelerinde Mescid-i Aksa nın ve murabıtlara verilecek desteğin konu edilmesi isteği de yer aldı. ALMANYA Camilere çirkin saldırı Berlin İslam Federasyonuna ait Mevlana Camii ne Kur ân-ı Kerîm e sarılmış domuz kafası bırakılırken, Stuttgart ta faaliyet gösteren Diyanet İşleri Türk İslam Birliği ne (Dİ- TİB) bağlı Feuerbach Camii kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin saldırısına uğradı. Mevlana Camii geçen yıl kundaklanmıştı Avrupa da mabet saldırıları gün geçtikçe daha da korkunç bir hâl alıyor. Berlin Kreuzberg semtindeki Mevlana Camii ne gönderilen bir kargo poşetinden domuz başı ve Kur ân-ı Kerîm sayfaları çıktı. Berlin İslam Federasyonu (IGMG Berlin Bölgesi) konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Bu korkakça saldırıyı kınıyoruz. Bu saldırı sadece İslam dinine hakaret içermiyor, aynı zamanda kan bulaşmış kesik domuz başı ile şiddet tehdidinde bulunuluyor. denildi.berlin polisi olayla ilgili soruşturma başlattı yılının Ağustos ayında Mevlana Camii ne düzenlenen kundaklama saldırısında camide 1 Milyon Avroluk hasar oluşmuş ve bina kullanılamaz hâle gelmişti. Almanya nın Stuttgart kentinde ise Dİ- TİB Feuerbach Camii ne de gece saat sularında saldırı düzenlendi. Caminin ön tarafında bulunan kütüphane ve büroların olduğu bölüme kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yanıcı ve patlayıcı madde atıldı. Çıkan yangında caminin içi zarar görmezken, kütüphane bölümü ise kullanılamaz hâle geldi. Görgü tanıklarının zamanında itfaiyeye haber vermesi ile yangının büyü- mesi önlendi. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. DİTİB Genel Merkezi nden yapılan yazılı açıklamada, gece kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yanıcı ve patlayıcı cisimler kullanılarak camiye ait kitap satış dükkanına saldırı düzenlendiği ifade edilirken, saldırının gece yapılması ve o anda dükkanda kimsenin bulunmaması nedeniyle yaralanan kimsenin olmadığı belirtildi. Açıklamada düzenlenen saldırıların Müslüman toplumu büyük bir endişeye sevk ettiği kaydedilirken Diyanet İşleri Türk İslam Birliği olarak, mabetlere yönelik saldırı ve şiddet eylemlerini, ayrıca toplumsal kargaşanın her türlüsünü kararlılıkla, nefret ve şiddetle kınıyoruz. Saldırıların faillerinin Alman emniyet birimlerince en kısa sürede kanun önüne çıkarılacağını ümit ediyor, böylesine menfur olayların bir daha tekrarlanmamasını diliyoruz. denildi. Feuerbach Camii ne düzenlenen saldırı kamuoyunda geniş yankı buldu. Cami saldırılarına alışmayacağız. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş konuya ilişkin yaptığı açıklamada camilerin ve ibadethanelerin ırkçı motifli saldırıların hedefi olmasına hiçbir zaman alışmadıklarını ve alışamayacaklarını kaydederken her saldırının ardından hayretler içerisinde kaldıklarını, nefretin ne denli büyük olduğuna ve bu nefretin ardında ne derece büyük bir potansiyelin yattığına üzülerek tanıklık ettiklerini dile getirdi. Konuşmasında saldırılara ilişkin olarak siyasilere de büyük görevler düştüğünü hatırlatan Altaş, Siyasiler Müslüman karşıtı motiflerle işlenen suçları artık ciddiye almalı ve bunların engellenmesi adına gerekli adımları atmalıdır. ifadelerine yer verdi. İslam düşmanı motifli saldırılarda vahim bir noktaya gelindiğini kaydeden IGMG Genel Sekreteri, Saldırıların vahametini anlayabilmek için hâlen bu tür saldırıların ayrı bir kategoride kayıt altına alınması gerektiğini tartışıyor olmamız anlaşılabilir bir durum değildir. Fazlasıyla gecikmiş olduğumuz bu konunun bir an evvel çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bunun için gerekli argüman fazlasıyla mevcuttur. sözlerine yer verdi.

6 6 Genel Merkezimizden camia 01 Ocak 2016 GENEL SEKRETERLİK Mültecilere burada bir gelecek vadetmeliyiz. İslam Toplumu Millî Görüş Genel Sekreterliği tarafından tertiplenen 6. Multiplikatörler Toplantısı nda IGMG nin mültecilere yönelik hizmetleri bütün boyutlarıyla ele alındı. İlknur Küçük, Ali Mete, Fotoğraflar: Sertaç Çığırgan Mültecilere yönelik çalışmaların konu edildiği 6. Multiplikatörler Toplantısı Köln de yapıldı. Mevcut çalışmaların ve gelecekteki stratejilerin müzakere edildiği buluşmaya IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Mesud Gülbahar ve avukat Nahla Osman katıldı. Federal Göç ve Mülteciler Başkanlığından (BAMF) Florian Knape ve Volker Nüske toplantıya iştirak etti. Diakonie Göç Merkezinden Johannes Brandstäter de toplantıda bir sunum yaptı. Bekir Altaş konuşmasına Neden mülteciler, göçmenler veya göçmenlere yönelik yardımlar gündemimizde? Neden bugünkü toplantımızın ana teması mülteciler? sorusuyla başladı. Oturumda bu sorulara cevap aranacağını kaydetti. Altaş, Günümüzde uzak mesafelere gitmek zorunda kalan mültecilerin sayısı geçmişe bakarak daha fazla ve öyle görünüyor ki bu sayı menşe ülkelerindeki şartlar nedeniyle daha da artacak. Dünyadaki göç dalgasının küresel problemlerden de kaynaklandığını söyleyebiliriz. Yoksulluk, iklim değişikliği bunlardan sadece birkaçı. Böyle bir tabloda göçmenleri kabul eden ülkelerin ciddi anlamda büyük bir görev üstlenmeleri gerekiyor. Bunun yanı sıra toplumlar da sorumluluk almak zorundalar. dedi. Mültecilerin getirdiği zenginlik ve potansiyele dikkat çeken Altaş, Şunu açıklıkla görmeliyiz ki, göçmenler genelde bir toplumun en dinamik üyelerindendir ve aktif olarak toplumu geliştirmektedirler. Bunun tarihte örneklerini görebiliriz. Zira göçmenler bulundukları toplumda ekonominin gelişmesine katkı sağlamışlardır. Ayrıca farklı kültürlerin birbirleriyle buluşmaları onların bulundukları ülkelere getirdikleri zenginliktir. Aynı zamanda dinin de göçmenler bağlamında önemli olduğunu görüyoruz. Yine tarihe baktığımızda hicret etmeyen bir peygamber yoktur. Bu ve daha birçok nedenden ötürü göçmen ve mültecilere yönelik yardımlar çok önemli bir konu. Evet göçmenlerin ve mültecilerin topluma entegre olmaları zor olabilir. Geldikleri ülkelerin ekonomik sıkıntılar çekmelerine ve kalifiye iş gücünün kaybı sorunlarına neden olabilirler. Ancak göçmenlerin önemli bir potansiyele sahip olduklarını tarih bize öğretiyor. Bu nedenle burada bir kez daha vurgulamak isterim ki göçmenlerin ekomiye ve kültürümüze sağladıkları katkıların kıymetini bilmeli ve bu önemli katkıyı mutlaka değerlendirmeliyiz. Bunun için mültecilerin düzenli bir şekilde ülkeye kabul edilmeleri ve toplumsal anlamda da komşuluk ortamına hızlı bir şekilde adapte edilerek toplumsal katılımları desteklenmelidir. şeklinde konuştu. IGMG nin bu konularda sorumluluk alarak birçok projeye imza attığını hatırlatan Genel Sekreter, Mülteci, Komşu, Arkadaş, Mültecilerle İftar gibi projeleri aktardı. Cuma hutbelerinde konunun önemine değinerek toplumsal bilinç oluşturulmaya çalışıldığını, özellikle Avusturya da büyük bir salonun mültecilere ayrılarak onların barınma ve temel ihtiyaçlarının giderilmesinin ciddi anlamda ilgi gördüğünü söyledi. Mülteci ailelere sahip çıkılması konusunda da cemaatin bilgilendirilerek ve her ailenin en az birkaç mülteciye yardımcı olmalarını sağladıkları projeler yapıldığını anlattı. Fransa, Danimarka ve Avustralya da bulunan özel okullarımızda bu konuyu gündeme getirdik ve mülteci çocukların eğitimi için önemli bir bütçe ayırdık. Bunlardan daha önce mülteci kamplarında Türkiye de mültecilere yardım konusunda yardımcı olmaya çalıştık. diyen Altaş, Sürdürülebilir kalıcı projeler çok önemli. Mültecilere burada bir gelecek vadetmeliyiz. Tabii ki bütün bu çalışmaları diğer örgütler ve kurumlar ile beraber yapmalıyız. Yıllara dayanan tecrübelerimizi bu şekilde değerlendirmeliyiz. şeklinde konuştu te iltica başvurusu BAMF temsilcisi ve aynı zamanda Almanya İslam Konferansı (DİK) idarecilerinden Volker Nüske sunumunda Almanya daki iltica sürecinin nasıl işlediğini ve ülkeye gelen mültecilerin nasıl bir hukuki prosedürden geçmeleri gerektiğini izah etti. Nüske, toplantıya katılan IGMG Almanca konuşulan bölgelerinin Kurumsal İletişim Başkanları ve Şura yetkililerinin sorularına yanıt verirken Kasım 2015 e kadar mültecinin iltica başvurusunda bulunduğunu belirtti. Geçen yıla nazaran %132 artışın söz konusu olması hasebiyle ilgili makamlarca gerekli hazırlığın bu kadar kısa zamanda tamamlanamadığını açıklayan Nüske, bu sebeple iltica başvurularının ancak yarısından azının karara bağlanabildiğini söyledi. İslami cemaatlerin hizmetleri kabul görmeli IGMG bölge yetkilileri İslami cemaatlerin mültecilere yönelik yaptıkları çalışmalar esnasında karşılaştıkları sorunları dile getirdiler. Yerel makamların Müslümanların bireysel yardımlarını hoş karşıladığı ancak cami cemiyetlerinin kurumsal yardım taleplerinin kabul görmediği hatta bazen geri çevrildiği gündeme getirildi. Cami cemiyetlerinin mültecilerin birçoğunun Müslüman olması hasebiyle daha kolay ve kalıcı yardım çalışmalarında bulunabildiği bu nedenle İslami cemaatlerin hizmetlerinin kabul görmesi gerektiği ifade edildi. BAMF yetkilisi Florian Knape bu gibi sorunların Almanya İslam Konferansı nda da dile getirildiğini kaydetti ve İslami çatı kuruluşların hizmetlerinin yetkililer tarafından dikkate alınmasının şart olduğunu savundu. Gerek BAMF bünyesinde yürütülen Almanya İslam Konferansı nezdinde gerekse Aile Bakanlığı ve Uyum Bakanlığı nın bu konuda İslami cemaatlerin çalışmalarına nasıl daha iyi dâhil olabileceklerine dair projeler başlatılacağı duyuruldu. Sahipsiz mülteci çocuklara sahip çıkılmalı Gündemde olan diğer konu ise reşit olmayan mültecilerin durumu oldu. Sayıları kadar olduğu tahmin edilen mülteci genç ve çocuklara nasıl sahip çıkılabileceğine değinen Suriye asıllı avukat Nahla Osman daha önceki alanı aile hukuku iken ihtiyaca binaen iltica hukukuna geçiş yaptığını belirtti. Durumun vahametini anlatmak için söylüyorum: Suriyelilerin yarısı ülkelerinden kaçtı. Şu an dünyadaki mültecilerin üçte biri Suriyeli. sözleriyle konuşmasına başlayan Nahla Osman mültecilerin hangi legal ve illegal yollardan Almanya ya geldiklerini ve burada cami cemiyetleri tarafından nasıl desteklenebileceklerini anlattı. Nahla Osman a göre cami cemiyetleri hâlihazırda birçok çalışmada bulunuyorlar. Bu çok sevindirici bir durum olsa da henüz yeterli değil. Cami cemaati mülteci kardeşlerinin yetersiz barınaklarda kalmamaları için cami veya evlerinde misafir edebilirler, resmî işlemlerinin yapılması için yardımda bulunabilirler, iş bulmalarına vesile olabilirler, maddi ve manevi destekleyebilirler ve cemaatlerine dâhil edebilirler. Tabi ki bu tür yardımlar ilgili makamlarla sıkı bir irtibat hâlinde yapılmalıdır. Mültecilere yardım eden köklü bir sosyal hizmet kuruluşu: Diakonie Programa misafir olarak katılan Diakonie Göç Merkezinden Johannes Brandstäter ilk defa böyle bir toplantıya katıldığından dolayı memnuniyetini dile getirdi. Brandstäter sunumunda Diakonie nin yapısını tanıttıktan sonra göçle ilgili çalışma alanlarına dair bilgi verdi. Brandstäter, Almanya daki Protestan eyalet kiliselerinin mülteci hizmetleri için bir yılda direkt veya indirekt toplam 80 milyon avroluk yardımda bulunduğunu söyledi. Mültecilere yönelik hizmetlerde çok sayıda fahri kişinin çalıştığını, bu yönüyle camilerdekine benzer bir angajmanın olduğunu ifade etti. Ancak Diakonie nin kendini sadece insani yardım kurumu değil dinî motivasyonundan hareketle mazlumların haklarını arayan bir kuruluş olarak görmesi sebebiyle Diakonie nin ırkçılıkla mücadele çalışmalarının da bulunduğunu kaydetti. Hasene: Mültecilerin hizmetinde Multiplikatörler Toplantısı nın mutat gündem maddelerinden biri mevcut durumun analizi amacıyla kurum ve bölgelere söz verilmesi oldu. Bu minvalde Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar derneğin mültecilere yönelik çalışmalarını anlattı ve sorunlara değindi. Hasene nin gücü cemiyetleri, gönüllüleri ve yapısıdır. diyen Gülbahar bu yolla Hasene nin çok kısa zamanda Avrupa genelinde yardım aksiyonları gerçekleştirip dünya genelinde aktif olabildiğini kaydetti, ancak bu aksiyonların sınırlı ve kalıcı yönlerinin zayıf olduğunu söyledi. Gülbahar a göre kişilerin koordinesiz yardım teşebbüsleri ve ilgili makamlarla iletişim kurulmaması mülteci çalışmalarını engelliyor. Şu an sorunlar ne olursa olsun mültecilerin gelecekteki ihtiyaçları aynı. tespitinde bulunan Hasene Başkanı maddi yardımın yanı sıra mültecilere evvela özgüven verilmesi gerektiğini, manevi olarak da desteklenmeleri ve cemiyet hayatına dâhil edilmeleri gerektiğini vurguladı. Küçük bölge, büyük çalışma Bremen Bremen bölgesinde mültecilere yönelik çalışmaları sunan bölge Kurumsal İletişim Başkanı Vahit Bilmez küçük bir eyalette bir yılda 8500 mültecinin (2000 i reşit olmayan genç ve çocuk) geldiğini ve yer sıkıntısından dolayı yetersiz barınaklarda kaldıklarını anlattı. Bremen Bölgesi nin baştan beri diğer İslami cemaatler ve sivil kuruluşlarla sıkı bir irtibat hâlinde yardım çalışmalarında bulunduğunu söyleyen Bilmez, bu yardımların sürekli buluşan bir çalışma grubu tarafından koordine edildiğini söyledi. Yapılan çalışmalar arasında iftarlar, sahurlar, elbise yardımları, çocuklar için eğlenceler, gıda yardımı gibi faaliyetler bulunuyor. Bilmez e göre bu samimi yardım çalışmaları her zaman kabul görmüyor, hatta siyasilerin yersiz suçlamaları gayretli gönüllülerin motivasyonunun azalmasına sebep olabiliyor. Her şeye rağmen çalışmalara devam edeceklerini belirten Bremen KİB Başkanı ileride dil kursları, kadınlar için özel destek çalışmaları ve daha etkin bir tanıtım gibi çalışmalarda bulunacaklarını açıkladı. Baştan beri yardım Viyana Viyana Bölgesi Kurumsal İletişim Başkanı Ersoy Mahmud Bülbül sunumunda Viyana nın mültecilerin önemli bir hedefi ve de geçiş noktası olduğunu, bu sebeple dönem dönem çok sayıda mültecinin bulunduğunu söyledi. Bu sebeple Viyana Bölgesi mültecileri baştan beri tren istasyonunda hoş geldiniz paketleriyle karşıladı ve şimdiye kadar toplam insanı kendi binalarında geçici olarak barındırdı. Gıda yardımı, tercüme hizmetleri, tıbbi ve psikolojik destek de sunan bölgenin çalışmaları basında da yankı buldu. Mültecilere yardım stratejisi müzakeresi IGMG nin bölge ve cemiyetlerinde devam eden yardım çalışmalarını gelecekte daha düzenli ve kalıcı şekillendirmek amacıyla üç başlık altında tartışma grupları düzenlendi. Mültecilere yardım çalışmaları için camilerin reel kapasiteleri nedir?, Mültecilere yardım çalışmalarının yapısal düzeni nasıl olmalı? ve Hangi aktörler ile birlikte çalışmalı? soruları etrafında oluşturulan masalarda sırasıyla bütün katılımcılar yer alıp tecrübe ve fikirlerini sundular, ardından topluca müzakere edildi. Mahallî Aktörler Olarak Cami Cemiyetleri (Stadt. Land. Moschee.), Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Haftaları, Buyrun, Ben Müslüman ım ve Komşularla İftar gibi çalışmaların durumu hakkında bilgilendirmeyle toplantı sona erdi.

7 camia 01 Ocak 2016 Genel Merkezimizden 7 TEŞKİLATLANMA BAŞKANLIĞI Önemli olan dünden daha iyi olmanızdır. IGMG Teşkilatlanma Başkanlığı tarafından organize edilen, kısa adı YÖGEP olan Yönetici Gelişim Programı nın son modülü Aralık 2015 tarihinde IGMG yeni Genel Merkezinde gerçekleştirildi. Ramazan Başlık IGMG Teşkilatlanma Başkanlığı tarafından 2015 Ocak ayında başlatılan YÖGEP in 6 ıncı ve son oturumu bölgelerden gelen 106 kişinin katılımı ile icra edildi. Çalışmaları yarınlara taşıyacak mevcut insan kaynaklarının yöneticilik bilgileri ile donanımının sağlanması, insani ve İslami değerlerimizin geleceğe taşınması, bulunduğumuz topluma pozitif değer katacak bilgi ve donanımınlı kadroların geliştirilmesi, insan merkezli çalışmalar için yeni stratejilerin ortaya konulması amaçlarını taşıyan YÖGEP in katılım sayısının aynı öğrencilerle başlandığı gibi bitirilmiş olması sevindirici olurken beklenen hedefe ulaşıldığını gösterdi. Bir yılda altı hafta sonu bir araya gelinerek organize edilen YÖGEP te bu zamana kadar İnsan Yönetimi, Zaman Yönetimi, İşletme Yönetimi, Bilgi Yönetimi, Duygu Yönetimi ve Marifet Yönetimi konularının yanında Teşkilat Yönetimi konuları işlendi. Teşkilat yöneticilerinin eğitimci olarak katıldıkları programlara MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, MEB Strateji Planlama ve Yönetim Daire Başkanı Mehmet Baki Öztürk, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Saffet Köse, Konya Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari ilimler Fakültesi İşletme Bölümü Dekanı Prof.Dr. Adem Öğüt, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Nihat Erdoğmuş ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Halil Ekşi misafir eğitimci olarak katıldılar. YÖGEP in son programında Duygu Yönetimi konusu ile birlikte Kadınlar Teşkilatı, Gençlik Teşkilatı ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı başkanlıklarının dersleri işlendi. Duygu Yönetimi ana başlığının altında yer alan; Stres Yönetimi, Yöneticinin Ruh Sağlığı, Çatışma ve Kriz Yönetimi ile Kendini Geliştirme ve Motivasyon derslerini Halil Ekşi işledi. Ekşi, YÖGEP gibi bir programın önemli bir anlamı olduğunu, planlandığı gibi bölgelere ve şubelere ulaştırılması durumunda gelecekte bir akademi kurulmak zorunda kalınacağını ve böylece köklü bir eğitim müessesesi hâlini alabileceğini ifade etti. Avrupa da bu kadar kaliteli bir programın icra ediliyor olduğunu görmekten büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Ekşi, IGMG yöneticilerini tebrik etti. Kadınlar Teşkilatının (KT) sunumunu KT Başkanı Hatice Şahin, Gençlik Teşkilatı (GT) sunumunu GT Başkanı Ünal Ünalan ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) Başkanlığının sunumunu KGT Teftiş Başkanı Nursel Elemenler yaptı. YÖGEP projesinin başından itibaren katkıları olan Ömer Faruk Yelkenci de Yönetim Süreçlerinde Teori-Pratik Uyumu ve Öneriler başlıklı bir ders verdi. Şimdiye kadar işlenen teorik bilgilerin günlük hayata nasıl aktarılması gerektiğini anlatan derste özellikle teşkilat yöneticilerinin program boyunca edindikleri bilgileri çalışmalarına nasıl yansıtacağı konusunda bilgiler verildi. YÖGEP i organize eden IGMG yi gönülden tebrik ediyorum. diyen Yelkenci, programın başlanan sayıda katılımcı ile bitirilmesinin büyük bir başarı olduğunu vurguladı. Organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür eden Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri, Önemli olan başkalarından üstün olmanız değil, dünden daha iyi olmanızdır. İki günü birbirine eşit olan zarardadır. Bu anlayışla hareket eden teşkilatımız özellikle eğitim alanında bir çığır açmıştır. Bu programda değerli misafirimiz Ömer Faruk Yelkenci Bey in de büyük katkıları olmuştur. dedi. Eğitim Başkanlığının çalışmaları hakkında bilgiler veren İleri, IGMG olarak 78 resmî okula kavuştuk. Özellikle şu anda beşincisi açılan imam hatip liselerimiz en önemli çalışmalarımızdandır. Bütün bunların ilerisi olan eğitim kurumlarımızın açılması için de büyük gayretlerimiz vardır. Bu tür eğitim çalışmalarımızın yanı sıra yöneticilerimizin eğitimi teşkilatımızı yarınlara taşıyacak önemli bir çalışmamızdır. Bunun yanında Gençlik Teşkilatlarımızın yapmakta oldukları Ortaöğretim Yatılı çalışmaları, Yıldız ve Hilal çalışmaları, Gençlik Yatılı Eğitim Seminerleri, TEK, YEK, Üniversitelilerin eğitimi, İslami İlimler kurslarımız gibi birçok eğitim çalışmalarımız var. Ama özellikle YÖ- GEP çalışmasına başlarken bunun akademik bir dille ve Hikmet müminin kayıp malıdır. Onu nerede bulursa bulsun almalıdır. prensibi gereği modern ilimlerden de istifade ederek hazırlanmasını arzu ettik ve hazırladık. Bu bilgileri verirken aynı zamanda teşkilatımızı da tanıtalım istedik ve birimlerimizin derslerini de YÖGEP e ilave etik. Teori ile pratikteki uygulamamızı YÖGEP te de bir araya getirmiş olduk. ifadelerini kaydetti. Teşkilat olarak temel esaslarının ve bu temel esaslarının dayandığı kaynakların olduğunu söyleyen İleri sözlerini şöyle devam ettirdi: Ölçü fikir; kitap ve sünnet. Onlardan doğan temel esas usuliddin ve usulü fıkıhtır. Ölçü insan; Peygamberimiz (s.a.v.) dir. Ölçü toplum; Asr-ı saâdet ve Hulefâ-yi Râşidîn dönemidir. Bu gelenekten gelen ve bu anlayıştan ilhamını alan Selef-i Salihin mezhep imamlarımız ve onların yolunda olanlar bize çok geniş kaynaklar bırakmışlardır. Biz de onlardan ilham alarak geleceğe bakacak ve yaşadığımız coğrafyadaki toplumun ihtiyaçları, halkın dili ve bu meselelere bakışı ile ilgili hususları da önemseyerek çalışma yapacağız. Bu ölçülere uyduğumuz zaman her şeyden önce bir hedef birliğimiz sağlanacaktır. Hedef birliği bizi yol birliğine, yol birliği kültür birliğine, kültür birliği anlayış birliğine, anlayış birliği ise davranış birliğine ulaştıracaktır. Bunun sonucunda aramızda ortak bir dil oluşacaktır. Bu ortak dil oluştuğu için tıpkı bu projeye eğitimci olarak ana vatanımızdan katılan değerli akademisyenlerimiz nasıl ki, derslerini yaparken Ben bunu şöyle demek istemiştim. demek ihtiyacı hissetmemişlerse, bizler de nereden gelirsek gelelim birbirimizin ne demek istediğini rahatça anlayabilmekteyiz. Bunun sebebi beslendiğimiz kaynaklarımızın aynı havzadan olması ve temel esaslarımızın aynı olmasıdır. Böylece Kanada dan Avustralya ya kadar aynı anlayışa sahip bir yapı oluşmuş bulunmaktadır. IGMG teşkilatlarının toplumdaki yerine değinen İleri, Unutmamız gerekir ki, 140 bin üyesi olan, bir o kadar da çalışmalarımızdan faydalanan ve bizimle hiç irtibatı olmadığı hâlde bizim duruşumuzu ve düşüncelerimizi yakından takip ederek kendisine duruş belirleyen kitlelere sahip bir teşkilatız. Bu kadar sorumluluğu olan bir teşkilat olarak bizim manen, ilmen, fikren bu becerileri üzerinde taşıyacak kabiliyete ve birikime sahip olmamız gerekir. İşe önce kalpten başlamamız, sonra dilin kalbe uyumunu sağlamamız, sonra bunu amele dönüştürmemiz gerekir. Yani bir Millî Görüşçü idarecinin kalp, dil ve amel uyumunu sağlaması gerekir. Bu yüzden evrâd-ı şerif okumamız, mümkün olduğunca ayet ve hadis ezberleyerek onlarla yakınlaşmamız, Kur ân-ı Kerîm okumayı, cemaatle namaz kılmayı ihmal etmememiz gerekir. Manevi terbiye başlığı altında işlediğimiz konuları yeniden gözden geçirmeliyiz. Çünkü dil kalbin aynasıdır. Peygamberimiz (s.a.v.) Vücutta öyle bir parça vardır ki, o iyi olduğunda ceset iyi olur, o bozulduğunda ceset bozulur. Dikkat ediniz o kalptir. buyurmuştur. Yönetici kadrolar olarak manevi terbiyemiz ve temel esasları hayatımıza uygulamamızla ve ilmimizle ancak insanlara rehberlik yapabiliriz. Onun için teori-pratik dengesini ve ilim-amel dengesini sağlayarak hayatımıza uygulamamız gerekir. Bu olmadığı takdirde öğrendiklerimiz ancak bilgisayarlarımızdaki bilgiler olarak kalacaktır. Bunu yaparken de samimi bir düşüncede olmamız gerekir ki, ancak bu durumda insanlığa faydalı olabiliriz. Elbette ilim olmadan amel olmaz. Ama bazı şeylerin çözümü de ihtiyaç dahilinde çok basit olabilmektedir. Son derece aç olan bir insana bildiğiniz bütün yemek çeşitlerini saymanız gerekmez. Onun sadece yemeğe ihtiyacı vardır ve ihtiyacı kadar yemek verilmesi yeterlidir. Bu bakımdan burada aldığınız bilgileri yerlerinize döndüğünüzde ihtiyaç olduğu kadar başkalarına da aktarmak için belli görevler almanız ve bunu kendinizi seviyeli bir şekilde arzederek yapmanız gerekir. Belki içinizde teşkilatımızda her hangi bir görevi olmayan kardeşlerimiz olabilir. Bu durumda teşkilatlarımıza döndüğümüzde başkanlarımıza, vereceği herhangi bir görev için hazır olduğumuzu söyleyebilmemiz gerekir. dedi. Program sonunda YÖGEP katılımcılarına sertifikaları dağıtıldı. 3. YÖGEP ten sonra Hakk ın rahmetine kavuşan Hamburg Bölgesinden Altuğ Yıldız adına sertifikası ailesine teslim edilmek üzere vekaleten bölgeden gelen diğer katılımcılara takdim edildi. Programı baştan sona takip eden Güney Batı Fransa Bölge Başkanı Önder Akça ve Balkanlar Bölge Başkanı Edin Salkoviç de sertifikalarını aldılar. Duygulu anların yaşandığı sertifika töreninde katılımcılar YÖGEP le ilgili olumlu düşüncelerini dile getirdiler. YÖGEP, 2016 yılında bazı bölgelerimizde pilot proje olarak uygulanmaya başlanacak yılında da bölgeler ve Genel Merkez düzeyinde Kadınlar ve Kadınlar Gençlik Teşkilatlarında uygulamaya konulacak.

8 8 Genel Merkezimizden camia 01 Ocak 2016 KT HIES Hocahanımlar eğitim için bir araya geldi Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanlığı tarafından tertip edilen Hocahanımlar İleri Eğitim Kursu nun (HHİE) altıncı ve son bölümü gerçekleştirildi. Handan Yazıcı Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanlığının düzenlediği Hocahanımlar İleri Eğitim Kursu nun son oturumu Aralık tarihleri arasında Köln deki yeni Genel Merkez binasında icra edildi. Avrupa çapında IGMG bölgelerinde ve şubelerinde görevli olan hocahanımların hizmet hayatında daha donanımlı bir şekilde aktif olmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen kursun son bölümü de başarıyla tamamlandı yılları arasında HHİE Kurslarına katılmış olan 13 bölgeden 24 hocahanımın katılımı ile gerçekleşen kursun son oturumunda hadis ve tefsir usulü derslerine ağırlık verildi. Kadınlar Teşkilatı Eğitim Başkanı Handan Yazıcı gayret ve azimle kurslara katılan ve sınavlarda başarı gösteren hocahanımları tebrik etti. Bölge ve şubelerdeki hocahanımların yaptıkları çalışmaların çok önemli ve değerli olduğuna değinen Yazıcı, gerek ev sohbetlerinde gerekse cami sohbetlerinde hocahanımların daha aktif yer almaları gerektiğine dikkat çekti. Yazıcı bilhassa teşkilat çalışmalarının cemaate ulaştırılmasının ve tanıtılmasının önemine vurgu yaptı İnfak Kampanyası hakkında da bilgiler veren Yazıcı, her bir hoca hanımın infak çalışmasına aktif katılması gerektiğinin altını çizdi. Programa Türkiye den katılan Eğitimci Prof. Dr. Halil Ekşi ise verdiği seminerde Stres yönetimi başlığını ele aldı. Stresle nasıl başedileceğine ilişkin bilgiler aktaran Ekşi, strese sebep olan etkenlerden kaçınılması gerektini kaydetti. IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve İrşad Başkanı Celil Yalınkılınç program kapsamında hadis usulü dersini verdi. Ev sohbetlerinde cami ve bölge programlarında hocahanımları görmek istediğinin altını çizen IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin ise tüm hocahanımların yeni yılda daha da aktif olmalarını istedi. Hocahanımların dilek ve temennilerini dinleyen Şahin, onlarla yakından ilgilendi. Programın ikinci günü Yalınkılıç ın tefsir usülü dersi ile başladı. Program çerçevesinde Eğitim Başkanlığından Sultan Balkaya da Koruyucu aile konusu üzerine bir sunum gerçekleştirirken, Koruyucu aile ne demek?, Koruyucu aile nasıl olunur? başlıkları üzerine bilgiler aktardı. Programın son dersini ise IGMG Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri verdi. Teşkilat yapımız ve hocahanımların teşkilattaki yeri adlı bir seminer veren İleri, hocahanımların sorumluluklarını yeniden hatırlattı. Programdan memnun kaldıklarını kaydeden katılımcılar organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti. IGMG App hizmetinizde Cami arama Namaz vakitleri Ezan fonksiyonu Kur an Zekât hesaplama Ajanda Evrâd İrfan Evleri ile Avrupaʼda okuyan üniversitelilerin hizmetindeyiz! Haberler Kitaplık Kişisel ayarlar İlimden irfana, irfandan hayata... Haftalık Sohbetler Okuma Halkaları Cemaat ile İbadetler Sosyal Aktiviteler igmgorg

9 camia 01 Ocak 2016 Genel Merkezimizden 9 Mazlum ve Mağdurlar İçin El Ele IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. IGMG Sosyal Yardım Derneği T F yetim@hasene.org haseneorg Havale için banka bilgileri: Hesap Sahibi: IGMG Hilfs- und Sozialverein e. V. Banka: Kreissparkasse Köln IBAN: DE BIC: COKSDE 33 Amaç: Destekçi No veya [Adresiniz], YETİME AYLIK DESTEK 35 Danimarka DKK İsveç SEK Norveç NOK İngiltere İsviçre CHF Avustralya AUD Kanada CAD 300 *Not: Aylık sadece 35 ile 350 bir yetime destek olabilirsiniz! Yetimi Yetim Bırakma! IGMG Sosyal Yardım Derneği Yetim Projesi 5 yıl

10 10 Aile camia 01 Ocak 2016 Mülteci olmak Gönül Balcı Yakın zamanda onların isimlerini Avrupa ilk Bosna Savaşı nda duydu. Daha sonra Akdeniz ve Lampedusa adasıyla (isimleri aynı cümlede anıldığında) ve son olarak Türkiye den Yunanistan a oradan da Viyana kapılarını zorladıklarında duydu. Kimden mi bahsediyoruz? Mültecilerden, sığınmacılardan, göç edenlerden... Abdullahlardan, Fatımalardan... Ülkelerinde gördükleri baskı, zulüm ve işkencelere karşı çareyi Avrupa ya kaçmakta bulan ve buna zorlanan milyonlarca mülteciden bahsediyoruz. Birleşmiş Milletlerin verilerine göre takriben dünyada 59.5 milyon mülteci var. Bu göç dalgaları esnasında ise kaç kişinin öldüğü/öldürüldüğü hakkında net bir bilgi maalesef yok. Aslına bakarsanız mülteci olmak insanlık için yeni bir sorun değil. Savaş, kuraklık, kıtlık veya yoksulluk nedeniyle tarihin başlangıcından bu yana insanlar hep bir göç içerisindeydiler. Ne var ki bugünün globalleşmiş dünyasında göç ve mültecilik kavramı yeniden tanımlanmak durumunda. Çünkü göç eylemi eylem gerçekleşmeden önce zihinsel olarak planlanır. Riskler göz önünde bulundurulur ve nihayetinde karar alınır ve uygulanır. Bu nedenle Afrika dan ve Orta Doğu dan Avrupa ya gelenlerin büyük bir çoğunluğu göç etmezler, iltica ederler. Çünkü insanlar zorunlu bir göç hadisesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Göç edenler psikolojik olarak yer ve mekân değiştirmeye hazırlıklıdırlar. Göç etmeye zorlananlar ise bu süreci daha badireli yaşarlar. Çünkü bireyler psikolojik anlamda bu süreci yaşamaya hazırlıksız yakalanır, çabuk ve riskli kararlar vermek zorunda kalırlar. Çıktıkları bu yolculuğun sonunun ölümle mi, tutuklanmayla mı, tecavüzle mi, sığınmayla mı veya terk edilen ülkeye geri iadeyle mi sonuçlanacağı belli değildir. Büyük bir belirsizlik yaşarlar. Belirsizliğin sonucu olarak bireyler korku ve endişe duyarak hayatlarını devam ettirmeye çalışırlar. Bu nedenle zorunlu göçe maruz bırakılanlar bulundukları ülkeye yasal yollardan gelsinler veya gelmesinler, onlar için kaçak göçmen veya kaçak mülteci kavramı kullanılmamalıdır. Kaçak kelimesi zaten içinde bir olumsuz mana barındırıyor. Üstüne bir de mülteci, göçmen veya sığınmacı kelimeleri eklenildiğinde iş gerçekten tam çıkılmaz bir hâl alıyor. Özellikle kaçak kavramı yasaları merkeze aldığından insani boyutu bir yerde es geçiliyor. Bu nedenle zorunlu göçe maruz bırakılanlara biz mülteci demeyi daha uygun görüyoruz. Kaçış öncesi Mültecilerin zorunlu kaçış öncesinde şiddetin her türlüsünü (cinsel taciz, işkence, tutuklanma, ailenin kaybı) yaşadıkları biliniyor. Şiddetle beraber görülen ekonomik sıkıntılar, açlık, susuzluk ve her yönden mağdur bırakılmak gibi diğer sorunlar yer alıyor. Mülteciler üzerinde yapılan araştırmalara göre mültecilerin %35 i işkence mağduru. Bu sayının içerisinde sadece işkence değil farklı travmalara mağdur bırakılmış kişiler de yer alıyor. Fiziksel işkence ve şiddetin yanı sıra bu kişiler ruhsal işkence ve baskıya maruz kalıyorlar. Bu konuyu biraz daha açtığımızda kaçış öncesi mültecilerin tutuklanma, hapse atılma, bir başka ülkeye sığınmadan önce kendi ülkelerinden ayrılırken yaşadıkları tüm zorluklar, bulundukları ülkedeki savaş veya iç çatışmaya katılma, aile ve arkadaş kaybı gibi sorunlarla baş etmek durumunda kaldıklarını görüyoruz. Fiziksel işkence olarak tüm vücuda darp, elektrik şoku, parmak veya tırnak uçlarına veya kulaklara darp, submarino yani işkenceye maruz olan kişinin kafasını su veya başka bir sıvıya bastırarak işkence etme, kulaklara aynı anda darp uygulama gibi işkence yöntemlerine uğramaktadırlar. İşkenceye maruz bırakılan bireyler falakaya yatırabilir, tekmelenebilir, asılabilir, yakılabilir, tecavüze uğrayabilir, aç bırakılabilir ve hastalık hâlinde tıbbi bakımları engellenmiş de olabilir. Ruhsal işkence ise farklı tehditler, sahte infazlar, beyin yıkama, yalıtma ve uykuyu engelleme, işkence veya infazları izletme ve zorla yanlış ifade verdirme gibi deneyimleri kapsıyor. Yapılan tüm işkenceler bireylerin ciddi anlamda şiddet ve aşağılayıcı deneyimler yaşamalarına neden oluyor. Kendilerinin gördüğü işkencenin yanı sıra mülteciler başkalarına (örneğin ailelerine, eşlerine, kocalarına, çocuklarına, arkadaşlarına vb.) uygulanan şiddete de şahit olabiliyorlar. Kaçış esnasında bireyler aile, arkadaş, ekonomik statü, kültür ve sosyal rollerini tamamen kaybediyorlar. Tüm bunların yanı sıra gitmek istedikleri ülkeye varana kadar tehlikeli durumlar yaşıyor, ekonomik sıkıntılar çekiyor ve yeni bir ortama alışmakta uyum problemi yaşayabiliyorlar. Bulundukları ülkeden kaçmaya zorlanan mülteciler süreğen travmaya uğruyorlar. Başkalarının dinlemekte bile zorlanacağı deneyimlere sahip olan mülteciler hiç şüphesiz büyük badireler atlatarak iltica ettikleri ülkeye geliyorlar. Bu süreç içerisinde ise sağlıksız ve kalabalık koşullarda konaklama, kısıtlı beslenme ve uzun bekleme sürelerine de katlanmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla mülteciler çeşitli fiziksel, psikolojik, kültürel ve tıbbi sorunlarının yanı sıra aile, iş ve yakınlarını kaybetme (ölüm veya kayıp vakaları) gibi durumlar ile karşı karşıya geliyorlar. Müslüman mülteciler neden Batı ya gelmek istiyorlar? Mülteci olmayanların mülteciler hakkında olumlu veya olumsuz yorum yapmaları, onları anlamaya çalışmamaları diğer önemli sorunlardan sadece birkaçı. Örneğin Müslüman mültecilerin neden özellikle Almanya ya veya İslamofobinin yaygın olduğu Batılı ülkelere gitmek istediklerini mülteci olmayan Müslümanlar veya başka dine mensup olanlar anlamakta zorluk çekebiliyor veya mülteciler hakkında Savaştan kurtuldular. Yaralı değiller. Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. Daha ne istiyorlar? gibi düşünmeleri mültecilerin üzerinde bir baskı oluşturuyor. Daha iyi bir yaşam için Almanya ya iltica talebinde bulunanların neredeyse tamamının Müslüman nüfusun yoğun olduğu ülkelerden geliyor olması elbette bir tesadüf olamaz. Mültecileri bu husus hakkında eleştirenlerin öncelikle Ortadoğu daki Müslüman ülkeleri özellikle Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve en önemlisi Suudi Arabistan ı eleştirmeleri gerekiyor. Müslüman ülkeler Müslüman mültecilerin en fazla tercih ettikleri ülkelerin listesinde acaba niçin yer almıyor? Yüz binlerce klimalı çadırı senede sadece birkaç günlüğüne hac için kullanıma sunan Suudi Arabistan neden ensar ve muhacir örneği göstererek mültecilere kuçak açmıyor veya Müslüman mülteciler neden bu ülkeleri tercih etmiyorlar? Bu sorunun cevabı aslında çok basit. Her mültecinin istediği ve aradığı elbette ailesiyle huzur ve güven içerisinde yaşamaktır. Araştırmalara göre mültecilerin dini ön planda tutmadıkları, önceliklerinin huzur, güven ve barış olduğu görülüyor. Huzuru ve güveni maalesef Batı ülkelerinde buldukları için oraya gitmeyi tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Kısacası sadece finansal nedenlerden ötürü Avrupa ya gitmeyi düşünmüyorlar. Kaçış sonrası Kaçış sonrası mülteciler işsizlik, beslenme bozukluğu, sağlık sorunu, kültürel uyumsuzluk sorunları, dil sorunu, ülkelerinden kaçışları sırasında sahip oldukları umutların ve hayallerin yıkılması, yalnızlık, dışlanma ve ekonomik sorunlar yaşarlar. Yapılan araştırmalara göre mültecilerin birçoğu ülkelerinde gördükleri baskı ve kaçışları sırasında yaşadıklarının yanı sıra kaçtıkları ülkelerde de travmatik deneyimler yaşıyorlar. Örneğin sığınma başvurularının reddi, ana yurtlarından aldıkları olumsuz haberler, yetersiz ve kalabalık barınma koşulları veya barınacak yer bulma zorluğu, dil sorunları, kültürel uyum zorlukları, toplumsal yalıtım ya da sığındıkları ülkede toplumsal desteğin yokluğu. En önemlisi de ırkçılıkla karşı karşıya kalmaları bireylerin travma yaşamalarına zemin hazırlıyor. Yaşanılan tüm travmaların yanı sıra sığınmacıların memleketlerinden koparılmaları, farklı bir kültürün içerisinde kendilerini bulmaları ve oraya entegre olmalarının beklenilmesi, kültür çatışması yaşamaları vs. travmatik bir deneyim yaşamalarına neden oluyor. Sonuç itibarıyla sığınmacıların travma deneyimleri bireylerde benlik saygısının yok olmasına, aile, arkadaşlık, yaşam ve dine yüklenen tüm anlamın ve değerin kaybına neden olabiliyor. Travma sonrası stres bozukluğu En çok psikolojik rahatsızlıklar mültecilerde teşhis edilmektedir. ABD ve Avustralya da genel toplumda %1.3 ile %8 arasında görülen Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) mültecilerin %15 ile % 74 ünde görülmektedir. İkinci bir rahatsızlık olarakta Major Depresyon Bozukluğu görülüyor. Depresyon yaşayan kişiler hayattan zevk almazlar. İştah ve yeme problemleri, uyku sorunları, suçluluk, değersizlik, yorgunluk, enerji kaybı, ölüm düşünceleri ve intihar girişimleri bu kişilerde görülen belirtilerdendir. Özellikle travma mağduru mültecilerde buna benzer duygular görülür. Aşırı duygusallık veya duygu yoksunluğu, toplumdan uzaklaşma veya izole edilme, konstantrasyon ve hafıza problemleri, travmatik olayların önemli kısmını hatırlayamama veya sürekli tekrar yaşıyor gibi hissetme mültecilerin yaşadıkları başlıca problemlerden. Çocuk mülteciler Mülteci olmak bir yana bir de çocuk yaşta mülteci olmak var. Mülteci çocuklar, özellikle savaş mağduru olanlar savaşta yalnızca ailelerini değil hislerini de kaybediyorlar. Bu çocukların birçoğu en az ailelerinden veya yakınlarından birinin öldürülmesine şahit olmuş olabiliyorlar. Onlar için psiko-sosyal destek, moral vermek ve bir güven ortamının oluşmasını sağlamak onların en önemli temel ihtiyaçlarından. Özellikle motive olmaya yemek kadar ihtiyaç duyan çocuklar var. Çünkü çocukların birçoğu hislerini kaybedebiliyor ve genel manada duyguları tanıyamıyorlar. Örneğin çocuklar kızgın olan birisinin üzgün olduğunu düşünebiliyor veya herhangi bir olay karşısında duygusal bir tepki gösteremiyorlar. Çocukların yine birçoğu travma yaşıyor ve daha sonra regresyon yani bir gerileme dönemine geçebiliyorlar. Örneğin sokak ortasında annesini kaybeden bir çocuk bunu çok büyük bir soğukkanlılıkla size anlatabilir. Hatta bunu yaparken gülebilir, 4-5 yaşlarındaki bir çocuk gördüğü şiddeti başkalarına gücü yettiği kadar uygulayabilir. Çocuklar merhamet yorgunluğu yaşadıklarından kolaylıkla şiddete başvurabiliyorlar. Eğer bireyler yaşlarına uygun bir duygusal tepki gösteremiyorlarsa muhakkak bir sorun vardır. Diğer sorunlardan biri de çocukların anne rolünü üstleniyor olmaları. Annelerini üzgün gören çocuklar annelerini mutlu etmek için kendilerini sorumlu hissediyorlar. Çocuk olmak ve kalmaktan ziyade erkek çocukları baba, kız çocukları da istemeyerek de olsa anne rolünü üstleniyorlar. Anne veya babalarını tesselli ederek olgunluk yanılsaması yaşıyorlar. Evin duygusal yükü çocuğun omuzlarına bırakılıyor. Tabii ki bu durumu çocuklar kaldıramadıklarından psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Kısacası mülteci çocukların travmaları tedavi edilmiş değil. Maalesef geçici bir süre için üzerleri örtülmüş durumda ve tedavi edilmeyi bekliyorlar. Anneler Çocuklardan sonra acıdan en çok pay alanlar hiç şüphesiz anneler. Çocuklarını veya eşlerini kaybeden anneler uzmanlara göre özellikle eşlerini yitirdikten sonra çok ciddi anlamda bir yoksulluğun ve yalnızlığın içerisine düşüyorlar. Maalesef annelerin akıllarına ilk gelen şey intihar etmek oluyor. Hatta çocukları yüzünden intihar edemeyen anneler çocuklarından nefret bile edebiliyorlar. Depresif, yorgun ve travmatik oldukları için çocuklarına dahi tahammül edemeyen anneler olabiliyor. Sabır toleransları çok düşük. Âdeta bir boşluk duygusu içerisinde olduklarından Neden yaşıyorum? diyerek yaşamlarını sorguluyorlar. Mülteci olmak başlı başına bir kötü bir durum ve gerçekten çok zor. Düşünün, normal bir hayat yaşarken aniden kimilerinin gözünde ikinci sınıf insan durumuna düşüyorsunuz. Bunu yaşamayanlar durumu anlayamıyorlar. Türkiye den Avrupa ya misafir işçi vasfıyla giden vatandaşlarımızın çektiği zorlukları, ikinci sınıf mualeme gördüklerini hepimiz biliyoruz. Mülteci sıfatıyla Avrupa ya gelen insanların daha zor bir durumdan geçtiklerini unutmamalıyız. Mülteciler ile ilgili münasebetlerimizde bizlere düşen görev onları yargılamamak ve onlara saygı duymaktır. İki üç parça eşya vermek veya bayramdan bayrama hatırlarını sormakla onlara yardımcı olamayacağımızı anlamak zorundayız. Onlara yardımcı olabilmek için en azından bir başlangıç olarak mültecileri evlerinde veya kamplarda ziyaret ederek bir kahve eşliğinde hasbihâl edebilir, onları evlerimize veya camilere davet edebiliriz. Yaşadıkları hakkında onlara bir şey sorarken bunu en az on kez düşünerek yapmalıyız. Dediğimiz gibi birçoğu travma yaşamış veya hâlâ yaşıyorlar. Bu nedenle onlarla konuşurken biraz daha dikkatli davranmalı ve onlara karşı normal bir tutum sergilemeliyiz. Acıma veya vicdan duygusuyla hareketle onlara yardımcı olmaya çalışmak onların yalnızca rencide olmalarına, benlik saygılarını yitirmelerine, suçluluk duymalarına ve utanmalarına neden olabilir. Onlar ile sağlıklı, iyi niyetli ve birbirini anlamaya dönük bir iletişim kurmalıyız.

11 camia 01 Ocak 2016 Aile 11 Bir kardeşlik destanı: Muâhat Muâhat sözlükte biriyle kardeş olma, birini kardeş edinmek anlamına gelir. Resûl-i Ekrem hicretten sonra Medine de toplumun iç dinamiklerini harekete geçirmek için bazı Mekkeli sahâbîleri önce kendi aralarında daha sonra ensardan bazı kimselerle kardeş ilan ederek tarihe geçecek muâhat örneği göstermiştir. Medine de kardeş olan bazı sahâbîler: Hz. Ebû Bekir ile Harice b. Zeyd b. Ebi Züheyr Hz. Ali ile Efendimiz (s.a.v.) Hz. Osman ile Evs b. Sâmit Hz. Ömer ile Itban b. Mâlik Talha b. ile Ubeydullah ile Ubey b. Kâ b Zübeyr b. Avvâm ile Kâ b b. Mâlik Ebû Ubeyde b. Cerrâh ile Muhammed b. Mesleme Sa d b. Ebû Vakkâs ile Sa d b. Muâz Abdurrahman b. Avf ile Sa d b. Rebi Said b. Zeyd ile Rafi b. Malik Mus ab b. Umeyr ile Ebû Eyyûb el-ensârî Muhacirlere çok yakınlık gösteren Medineliler onları kendi öz kardeşleri gibi kabul etmişlerdir. Hatta ensardan bazıları muhacirleri kendi hurmalıklarına ve evlerine ortak etme noktasına kadar işi götürmek istemişlerse de Peygamber Efendimiz mülkiyet ortaklığına razı gelmemiştir. Bu nedenle muhacirler ensara ait olan hurmalıklarda çalışarak emekleri karşılığında bir pay almışlardır. Enes b. Malik in nakline göre Peygamber Efendimiz Bahreyn arazisini parça parça ayırıp dağıtmak üzere önce ensara vermek istemiş, bunun üzerine ensar hisselerinden feragat ederek şöyle demişlerdir: Ey Allah ın resulü! Muhacir kardeşlerimize bunun bir mislini vermedikçe bize bir şey verme. (Tecrid Tercemesi, X, 15) İnsanlık tarihinde başka bir benzeri görülmeyen bu kardeşlik hakkında Kur ân-ı Kerîm ise her iki tarafın göstermiş olduğu fedakârlığı şu şekilde aktarır: İman edip hicret eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir. İman edip hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar, onların velayetleri size ait değildir. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. (Enfâl suresi, 8:72) Onlardan (muhacirlerden) önce o yurda (Medine ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Haşr suresi, 59:9) İslam ı ilk önce kabul eden muhacirler ve ensar ile, iyilikle onlara uyanlar var ya, Allah onlardan razı olmuş; onlar da O ndan razı olmuşlardır. Allah, onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük başarıdır. (Tevbe suresi, 9:100)

12 12 Hayatın İçinden camia 01 Ocak 2016 Âdâb-ı Muâşeret Sebahat Özcan Yardım ve âdâbı İnsanların yaşam şartları ayrı ayrı. Kimi zenginlik ve bolluk içinde yaşarken kimi açlıkla mücadele ediyor. İşin gerçeği ise yüce kitabımız Kur ân-ı Kerîm de şöyle buyruluyor: Rabbinin rahmetini onlar mı bölüyorlar? Dünya hayatında insanların geçimlerini aralarında dağıtan biziz. Birini diğerine iş gördürmesi için kimini kiminden zengin kıldık. Rabbinin rahmeti onların topladıkları yığınlardan hayırlıdır. (Zuhruf suresi, 43:32) Kısacası her insanın hâli kendi şahsi imtihanı. Şair şöyle der: Zen merde, civan pîre, kemân tîre muhtaç./ Ebnây-ı beşer, hâsılı birbirine muhtaç. (Yâni, kadın erkeğe, genç ihtiyara, yay oka muhtaç. Kısacası insanlar birbirine muhtaç.) İnsanlar birbirlerine emanettir ve birbirinin imtihanıdır. Günümüz hâkim paradigması herkes kendi başının çaresine baksın, keyfime dokunmasın yönündedir. Bu fikir ise İslami anlayışa büsbütün zıttır. Yardımlaşmak, birbirini düşünmek, başkaları için endişelenmek, hatta başkalarını kendi nefsine tercih edebilmek İslam ın ana öğretilerindendir. Allah Teâlâ İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. (Mâide suresi, 5:2) diye buyurmaktadır. Ve yüce yaratıcımız çok açık bir dille malı daha çok olanın daha az olana vermek mecburiyetinde olduğunu şöyle buyurmuştur: Onların mallarında dilencinin ve (iffetinden dolayı durumunu açıklamayan) yoksulun bir hakkı vardır. (Zâriyât suresi, 51:19) Rabbimiz fakirlerin o emanet olan mülkte hakkı olduğunu bildirir. Paylaşmanın gönlün isteyip istememesi meselesi olmadığını da bildirir böylelikle. Paylaşmanın sevabı paylaşmamanın azabı Kur ân-ı Kerîm de yardımlaşmayı âdet hâline getirmiş olan insanlar şu şekilde zikredilirler: O kimseler ki, gayba inanırlar, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler (başkalarına verir ve yedirirler) [ ] İşte böyle kimseler, Rablerinden olan doğru yol ve hidayet üzeredirler ve bunlar azaptan kurtulup sevaba erenlerdir. (Bakara suresi, 2:35) Bir çok ayet dünya ve ahirette saadet bulmak için bizlere verilen bir reçetedir. Yani gayba inanarak, namazı gereği gibi kılarak ve kendilerine verilen rızıklardan başkalarına yedirerek, insanoğlu Allah tarafından doğru yolda bulunup azaptan kurtulup Sevaba nail olma sözünü alır. Efendimiz de Bir hurmanın yarısı ile, bunu da bulamazsanız güzel sözle ateşten korununuz. (Müslim, Zekât, 95) diye buyurmuştur. Demek ki verebileceğimiz herşey, gözümüze ne kadar küçük de görünse, bizi ateşten koruyan bir kalkan olabilmektedir. Diğer taraftan bir güzel sözle dahi olsa vermekte cimrilik eden insanlar vardır. Allah Teâla onlara şöyle buyurur: Allah ın fazlından kendilerine verdiği şeye cimrilik edenler, hiçbir zaman onu kendilerine faydalı sanmasınlar. Aksine bu, kendileri için bir şerdir. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah ındır. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Âl-i İmrân suresi, 3:180) Ve paylaşmaktan çekinenlere bir de şunlar söylenir: Şeytan sizi, fakir olacaksınız diye korkutur, size cimrilik ve sadaka vermemekle emreder. Allah ise lütfundan bir mağrifet ve fazla üstünlük vadediyor. (Bakara suresi, 2:167) Yardımın âdâbı Her şeyde olduğu gibi İslam ın yardım konusunda da bir âdâbı vardır. Alanı mahçup etmez, vereni kibirden alıkoyar, göreni de hayra teşvik eder. Örneğin durumlarının zayıf olduğunu bildiğimiz ama dilenmekten çekinen insanlara yardım hakkında şöyle buyrulur: Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımayanlar onları zengin zannederler. Ey Resulüm! Sen onları yüzlerinden tanırsın. Onlar iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyla bilicidir. (Bakara suresi, 2:273) Sonra elimizde olanın hangisini hayra vermek konusunda akla Hâbil ile Kâbil gelir: Ey iman edenler! Kazandıklarınız ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerden en helal ve iyisinden Allah yolunda harcayın. Kendinizin ancak göz yumarak alabileceği düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. Biliniz ki, Allah verdiğiniz sadakalardan müstağnidir, her hâlde hamde layıktır. (Bakara suresi, 2:267) Burada akla hemen mülteci kardeşlerimize ayırdığımız kıyafetler gelmeli. Zaten dolabımızda kalabalık olan şeyleri mi ayırıyoruz yoksa gerçekten beğendiğimiz ve kullanışlı olan parçalarımızı mı ayırıyoruz? Sevdiğiniz şeylerden sadaka vermedikçe siz cennete eremezsiniz. Allah yolunda her ne harcarsanız muhakkak Allah onu bilir. (Âl-i İmrân suresi, 3:92). İnsan kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe gerçek anlamda mümin olamıyor. Kendimiz için istediklerimizi başkalarına vermeye de hazır olmalı şu nefsimiz. Sosyal medyaya baktığımızda insanların yaptıkları yardımları görebiliyoruz. Bunu yaparken niyetimiz nedir? Ey iman edenler! Sadakalarınızı insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah a ve ahiret gününe inanmayan kimse gibi başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar, yaptıkları şeylerden hiçbir sevap kazanamazlar. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet etmez. (Bakara suresi, 2:264) diye buyrulur ve şöyle tavsiye edilir: Eğer sadakaları gizler de onları öylece fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını örter. (Bakara suresi, 2:271) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de sağ elinin verdiğini sol eli duymayacak şekilde gizli sadaka verenlerin, ahirette arşın gölgesinde gölgeleneceklerini haber vermiştir (Tecrid, II, 620). Bizler sadece eşin dostun değil, yardım alanın dahi yardım faaliyetinden haberdar edilmediği bir ecdadın torunlarıyız. Ne diyor Abdulbaki Gölpınarlı Dün Bugün adlı konuşmasından alıntılayalım: Mahalle kahvesinin bir çeşit vazifesi vardı. Bir çeşit içtimai toplantı yeriydi orası. Her sabah işine giden oraya uğrardı. Herkes birbirleriyle bir kere daha görüşürdü. Hasta yoksulun iyaline, kimsesiz kadının hâline orada çare aranır, bulunurdu. Doktor yollanırdı, ilaç alınırdı, kömür gönderilirdi, para toplanırdı. Bunlar yollanır, gönderilirken de yollayanlar, gönderenler söylenmez, yardım olduğu bildirilmezdi: Akrabanızdan biri göndermiş denirdi. Ecdadımızın yardım âdâbı buydu. Tabii kurumlar için istisnai bir durum söz konusudur. Kendilerine güven duyulabilmesi ve başkalarının teşvik edilebilmesi için düzenli ve kurumsal yardımı açıktan yapmak zorundadırlar. Kaldı ki bu hususta Onlar ki; mallarını gece ve gündüz, gizli ve açık infak ederler. İşte onların mükâfatı Rabbleri katındadır. Onlar için korku da yoktur, üzülecek de değillerdir. (Bakara suresi, 2:274) ayeti ve benzer ayetlerde infak etmenin, insanlara yardım etmenin açıktan da yapılabileceği konusunda açık bir bildiri vardır. Bu nedenle başkalarının duyacağı şekilde yapılan yardımların boşa gitmesi gibi bir durum yoktur Allah ın izniyle. Bu hususlarda kişiye ve olaylara göre hareket etmek en doğrusudur; birinden yardım almaktan çekinen, utanan insanlara yardım ederken gizlilik esası çerçevesinde hareket etmek uygunken, deprem, sel vb. durumlarda insanları yardıma teşvik etmek için açıktan yardım yapılmasının uygun olacağı aşikârdır. Mülteciler gibi hassas bir konuda da insanları bilinçlendirmek ve hayra teşvik etmek maksadıyla açıktan yardım kampanyaları düzenlenmesi katılım sağlanması muhakkak faydalı olacaktır. Bununla birlikte bir gün hiç kimseye duyurmadan bir mülteci ailesini ziyaret ederek onlara hem maddi hem manevi destek olmak, sürekli onlara kapımızı açık tutmak da aslında onlardan çok kendimize yapacağımız bir iyiliktir. Son cümlelerimizde saadetin bir emanet olduğunu bildirmek isteriz. Emniyette isek, üzerimizde bir çatımız, sıcacık dört duvarımız var ise, sevdiklerimiz sağ ve yanımızda iseler, açlık çekmiyor isek, geçimimizi sağlayabilmemiz için zor şartlar altında her gün 12 saat çalışmak zorunda değilsek ve düşünmek için vaktimiz var ise, şu yeryüzünde çok az sayıda insanlar arasındayız demektir. Bunların hepsi birer saadet vesilesi, Allah ın muazzam lütuflarıdır. Rabbimiz Kur ân-ı Kerîm de kullarının azının şükrettiğini buyurur ama şükredene de ikram vadeder: Hani Rabbiniz size şunu da bildirmişti: Şükrederseniz size daha çok veririm. Nankörlük ederseniz, o zaman da azabım çok çetindir. (İbrâhîm suresi, 14:7) Şükredenler az ise, demek oluyor ki şükredenlerden olmak Allah ın çok özel bulduğu kullarından olmaktır. Şükrün bir türü de kendisine verilenle başkalarına yardım ve destekte bulunmaktır. Rabbim hakkıyla şükredenlerden eylesin.

13 camia 01 Ocak 2016 Hayatın İçinden 13 Fıkıh Köşesi M. Hulusi Ünye Mültecilik Yolda kalanlara yardım etmenin önemi ve bu tür durumlarda Müslüman ülkelerin sorumlulukları nedir? Mültecilere ev açmanın, evlerimize kabul etmenin hükmü nedir? Yolda kalanlar tabiri Kur an ve Sünnet te ibnu s sebil kelimeleri ile anlatılmıştır. İbn, oğul; sebîl, yol demektir. İki kelime bir araya geldiği zaman yol oğlu; yolcu, yolda kalmış, bir beldeden başka beldeye göç etmiş kimse anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak ise, kendi memleketinde zengin bile olsa, yolculuk sırasında fakir ve muhtaç duruma düşen kimse demektir. Böyle bir kimsenin, zekât ve savaş ganimetlerinden pay alma hakkı olduğu gibi, Müslümanların ve devletin diğer yardım kaynaklarından da yararlanma hakkı vardır. Kur ân-ı Kerîm de birçok ayette yolda kalanlar terimi geçer. Onlardan bazıları şöyledir: Akrabaya, düşkünlere, yolda kalan yolcuya haklarını ver. Elindekileri saçıp savurma 1 ; O hâlde akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. 2 Bu ayetler Mekke de inmiş ve Müslümanları yolda kalmış ve muhtaç hâle gelmiş insanlara yardıma davet etmiştir. Medine de inen surelerde de Kur ân-ı Kerîm, farz veya nafile olarak yolda kalmışları, yardım yapılacak yerler arasında zikretmektedir. Bazı ayetlerde yolda kalmışların desteklenmesine genel yardım niteliğinde yer verilirken Ey Muhammed! (Allah yolunda) sana ne infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İnfak ettiğiniz hayırdan; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere, miskinlere, yolda kalanlara (verin). Hayır olarak ne yaparsanız muhakkak ki Allah onu bilir. 3 ayetinde olduğu gibi bazı ayetlerde ise yardım kaynakları da belirtilmektedir. Örneğin, ganimetlerin beytülmale intikal eden beşte biri (humus) üzerinde yolda kalmışlar hak sahibidir. Biliniz ki, savaştan ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri; Allah ın, peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. 4 ayetinde olduğu gibi. Allah ın fethedilen ülkeler halkından ganimet olarak peygamberine verdiği mallar; Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. 5 ayetinde de savaş yapılmadan alınan ganimetten (fey) de yine yolda kalmışlara pay ayrılmaktadır. Ayrıca yolda kalan birisine zekât alma hakkı da vardır. Şöyle ki, zekâtın verileceği sekiz sınıftan birisi de ibnu s-sebîl dir. Ayette bu sınıflar şöyle belirlenir: Sadakalar (zekât) Allah tan bir farz olarak ancak fakirlere, yoksullara, zekâtı toplayan memurlara, kalpleri İslam a ısındırmak istenenlere, kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihat edenlere ve yolda kalanlara verilir. 6 Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise, bir hadîs-i şerifinde zengine zekât vermenin helal olmadığını belirtmiş fakat yolda kalmışları bundan istisna etmiştir. 7 Dolayısıyla kendi ülkesinde zengin durum- da olsa dahi yolda kalmış veya bir şekilde kendi ülkesinden uzak düşmüş birisinin zekât alması mümkün ve caiz olur. İslam tarihinde, belki bütün insanlık tarihinde yerinden, yurdundan, ülkesinden bir şekilde uzak düşmüş, yersiz, yurtsuz ve kimsesiz kalmış insanlara sahip çıkılması noktasında en çarpıcı örnek, Medine ye göçerek muhacirler adını alan sahabe ile adına ensar denilen Medineli Müslümanlar arasında kurulan kardeşliktir. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz, muhacirlerin hayatlarını kolaylaştırmak ve Medine halkı ile tam bir kaynaşma sağlayarak, bütünleştirmek için hicretin ilk yılında, her bir muhaciri bir ensar ile kardeş olarak ilan etti. İslam tarihi kaynaklarında muahât/kardeşlik diye zikredilen bu olaydan sonra her bir ensar, sahip olduğu şeylerin yarısını kardeşi diye ilan edilen muhacire vermişti. Bunların her biri diğerinin vârisi olmuştu. Bu durum Bedir Savaşı sonuna kadar böylece devam etmişti. 8 Ensarın son derece samimi bir şekilde yerine getirdiği bu sorumluluk ve göstermiş oldukları fedakârlık sebebiyledir ki, Allah Teâlâ onları Kur ân-ı Kerîm de; Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir. 9 buyurmak suretiyle övmüştür. Yolda kalmışlar, yer ve yurtlarından olanlar, vatanlarını terk ederek başka ülkelere sığınma durumunda kalmış olan insanlar her devirde olmuştur. Bu durumda olan insanlar hakkındaki Allah ın kanunları ve Peygamber (s.a.v.) ın uygulamaları aynı ile geçerli olmaya devam edecektir. Günümüzde de çeşitli sebeplerle yurtlarından ayrılmış ve başka ülkelere iltica etmiş insanlar vardır. Bunların büyük bir kısmı Müslümanlardan oluşmaktadır. Elbette zor ve darda kalan insan kim olursa olsun, ona yardımcı olmak, sahip çıkmak bir insanlık ve İslamlık borcu; bizlerin de ensar olma, hatta insan olma sınavımızdır. Nasıl ki, o insanlar savaş ve zulümle karşı karşıya kalıp, sahip oldukları her şeyi geride bırakarak hicret etmekle sınanıyorlarsa; bizim sınavımız da onlara kol kanat germek ve ensar olabilmekle gerçekleşecektir. Vatanını, beldesini, işini, gücünü bırakarak diğer ülkelere sığınan bu insanlara el uzatmak, öncelikle insanlığın ve özellikle de Müslümanın şahsiyetinin gereğidir. Çünkü her biri emanet olan çocuk, kadın, erkek, yaşlı demeden her bir sığınmacıya hassasiyet göstererek sahip çıkmak, yaşadıkları zorlukları bir nebze olsun azaltmak Müslümanlık ve insanlık vazifesi telakki edilmelidir. Zira her insan onurludur. Onu korumanın, darda kalana yardım etmenin, mazluma arka çıkmanın, muhtaca el uzatmanın, ensar fedakârlığı göstermenin bugün tam da zamanıdır. Yardım ve himayeye muhtaç olanlar, hassaten kadın ve çocuklar korunmalı, kötü emelli insanların istismar ve suistimallerine bırakılmamalıdır. Bunu yaparken ırk, renk, dil, din ayrımı da düşünülmemelidir. Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da kuluna yardım eder. 10 buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v.), -Allah korusun- bizim de başımıza böyle musibetlerin gelmemesinin bir bakıma çaresini bize takdim ediyor. Gerektiğinde, mülteci durumuna düşmüş olan insanlara ensar gibi, evlerimizi açabilmeli, onlara şerî ölçüler içinde misafirperverlik göstermeliyiz. Bilhassa çocuklara sahip çıkılması noktasında daha hassas davranılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in da bir muhacir olduğunu düşünürsek, Avrupa ya kadar gelmiş olan mültecilerin, aynı zamanda birer Peygamber emaneti olduğunu da bilmemiz ve ona göre davranmamız gerekir. Allah her şeyin en güzelini bilir. 1. İsrâ suresi, 17:26 2. Rûm suresi, 30:38 3. Bakara suresi, 2: Enfâl suresi, 8:41 5. Haşr suresi, 58:7 6. Tevbe suresi, 9:60 7. Tirmizî, Zekât, 22, 23; Nesaî, Zekât, 80, 90; İbn Mâce, Zekât, Buhârî, Ferâiz, 16; İbn Sa d, Tabakât, I/ Haşr suresi, 59:9 10. Müslim, Sahih, Zikr, 37-38

14 14 Hayatın İçinden camia 01 Ocak 2016 Ensar ve Muhacirler arasındaki kardeşlik üzerine İlhan Bilgü Müslümanların tarihinde, Ensar ve Muhacir kelimelerinin çok önemli bir yeri vardır. Bu iki kelime ilk İslam toplumunun iki ayrı ama aynı zamanda da aynı özelliklerini taşıyan toplumunu anlatır bize. Neredeyse 1450 seneye varan bir tarih sürecinde bütün Müslümanlar bu iki kelimeyi duyunca heyecanlanırlar. Örnek bir Müslüman göstermek istediklerinde o örneklik ya Muhacirlerdendir ya da Ensar dan. Adı üzerinde, Muhacir. Hicret eden, bir yerden bir yere göç eden kimsedir. Ensar ise yardım edenler, yardımcı olanlar demektir. Dikkat edilirse, Muhacir tekil, Ensar ise çoğul olarak kullanılmaktadır. Elbette ki, bu kelimelerin birisinin tekil, diğerinin ise çoğul olarak kullanılmasının hikmetleri olabilir. Bu şekilde kullanımı ile belki de, göç edip başka yerleri yurt edinmek zorunda kalan bir kişi bile olsa, o bir kişiye toptan yardım etmekle mükellef olduğumuza atıfta bulunulmaktadır. Peki buna rağmen, her göç eden Muhacir, her yardım eden Ensar mıdır? Elbette ki değildir. Muhacir, Peygamber Efendimiz in bilgisi dâhilinde, miladi 622 yılında Mekke den Medine ye hicret edenlerdir. Ensar ise, yine o kimselere o tarihte yardımcı olanlardır. Hâlbuki, bundan önce iki kez Habeşistan hicreti ve daha sonraki dönemlerde de hicret var iken; Muhacir, bu tarihte hicret eden kimse, Ensar da bu tarihte hicret edenlere yardımcı olan kimselerdir. Nitekim ayette de bu ayrıcalığa şu şekilde dikkat çekilmektedir. Muhacir ve Ensar dan İslam a ilk önce girenlerin başta gelenleri ve iyi amellerle onların ardınca gidenler var ya, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah tan razı oldular ve onlara, altlarında ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedî kalacaklar. İşte büyük ve muhteşem kurtuluş budur. 1 O hâlde, Muhacir ve Ensar ı bu kadar özel kılan bu olay nedir? Bu özel oluşun asıl hususiyeti kardeşliğe yeni bir anlam yüklemesi ve fedakârlıkta sınır tanımamasıdır ki, Medine Muahât ı (Medine kardeşliği) diye meşhurdur. Muahât, karşılıklı olarak kardeşlik yapma demektir. Bu kardeşlik tek yönlü değildir ve sanki, yazılı olmayan bir sözleşme ile birbirine bağlanma anlamına da gelmektedir. Bu kardeşlikle Ensar, Muhacir i bağrına basmış, evlerini, mallarını, işlerini paylaşmış ve kardeş olmuşlardır. Bu kardeşlik aynı ana-babadan oluşan kan bağı kardeşliğinin ötesinde, tarihte eşi ve benzeri olmayan bir İslam kardeşliği olmuştur. Elbette ki bu kardeşliğin kuruluşunun bir de süreci vardır. O süreç Akabe sözleşmeleridir. Hatırlayalım: Akabe de Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) Medineli Müslümanlardan şu şekilde söz alır: Allah tan başka ilah bulunmadığına ve benim de Allah ın resulü olduğuma şehadet getirerek, namazı kılacağınıza, zekâtı vereceğinize; neşeli neşesiz zamanlarınızda sözlerime itaat edeceğinize; emirlerime tamamıyla boyun eğeceğinize; darlıkta da varlıkta da muhtaçlara yardımda bulunacağınıza; hiçbir kınayıcının kınamasından korkmaksızın Allah yolunda, Allah için hak ve gerçeği söyleyeceğinize; iyiliği emredip, kötülükten alıkoyacağınıza biat etmeli, bana kesin söz vermelisiniz! Ve Medineli Müslümanlar Ensar olmaya söz verirler. Yine şu âyet-i kerîmede o Ensar çok güzel bir şekilde tavsif edilir: Daha önceden Medine yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında içlerinde bir çekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret içerisinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefsinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir. 2 Ve yine hatırlayalım ki, Medine ye varıldığında Peygamber Efendimiz Ensar ı çağırıp Muhacirlerle tek tek kardeşliklerini ilan eder. Bu ilandan sonra Ensar hemen evini ve tüm mal varlığını yeni kardeş Muhacir e verir. Lakin, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere Ensar ın cömertliği karşısında, Muhacir in de tevekkül ve müteşekkirliğini ortaya koyarlar. Mesela Ensar, hurma bahçelerinin hepsini bağışlar. Allah resulü bunu kabul etmez. Ensar, bahçe bizim, hurmalar onların olsun der. Efendimiz buna da hayır der. Muhacir ziraat bilmez, hurmaları toplayamaz. Siz toplayın, onlar da onu satsın, bölüşün. der. Nitekim böyle olur da; Ensar, Muhacir daha fazla alsın diye çok olan hurmaları az görünecek şekilde bir yere yığar. Çünkü biliyor ki, Muhacir fazla olan hurmayı almayacaktır. Bugün, 1438 sene sonra bile, Muhacir-Ensar kardeşliğini övünerek dillendiriyor, bu dillendirmemizi de bize örneklik olsun diye tekrarlıyorsak, bilmemiz gereken bazı noktaları da izah etmek gerekecektir. Her şeyden önce, Muhacir ile Ensar ın iman, sabır, dinde sebat ve Allah resulü ne olan şartsız bağlılığı bu iki kardeşin ortak özelliği idi. Bu kardeşlerin en önemli bir başka özelliği de mala mülke verdikleri değer; yani, malı ve mülkü kardeşlik uğruna değersizleştirmeleridir. Muhacir, yurdunu terk etmiş, malını mülkünü Mekke de bırakmıştır. Fakirdir, lakin fakirlik edebiyatı yapmayı aklına bile getirmez. Ensar, yurdunu Muhacir e açmış, malını mülkünü paylaşmıştır. Fakiri küçümsemez, böyle bir his uyandırmaz bile. Muhacir e verdikleri karşısında kıskançlık yapmaz. Muhacirin imanı öylesine güçlüdür ki, bu uğurda her şeyi terk edebilmiştir. Ensar ın da imanı öylesine güçlüdür ki, yurdum yurdun, evim evin, malım malın, senin canın da benim canım diyerek, kendisi ile ilgili her şeyden fedakârlık yapmıştır. Muhacir iman yurdu aramış; Ensar iman yurdu kurmuştur. Muhacir kendisine fedakârlıkta bulunan kimseye sadakat göstermiş; Ensar kendisine sığınan Muhacir i kendi nefsine tercih etmiştir. Bütün bunlar ışığında şuna da değinmeden geçemeyeceğiz: Son yıllarda, özellikle Ortadoğu da işgaller, iç savaşlar ve diğer kargaşalar sebebiyle oldukça yoğun bir göç hareketi başlamış, Avrupa dâhil pek çok ülkeye iltica edenlerin sayısı milyonları bulmuştur. Bu insanlara, bir Ensar gibi sahip çıkmak elbette ki bizim görevimizdir. Öyle görünüyor ki, bu şekildeki göçler geçicidir. Fakat, Muhacir ve Ensar ın özellikleri bizler için sadece bu ihtiyaç anında değil, hayatımızın her anında örneklik teşkil etmektedir. Onların sarsılmaz imanı, Allah, Kur an ve Peygamber Efendimiz e şartsız, kayıtsız bağlılıkları, malı ve mülkü bir imtihan vesilesi bilerek, helalinden kazanma gayretleri ve bu malı mülkü Allah rızası için sonuna kadar ihtiyaç sahibi kardeşleri için harcayabilip feda edebilmeleri, zaman ve mekân ile mukayyed değildir. Zira, onların inandıkları din ve amelleri anlık değil ömürlük idi. Dolayısıyla imanları ve fedakârlıkları hayatları boyunca onlarla birlikte olmuş ve bugün dahi bizlere rehberlik etmektedir. Bu hâlde, artık Muhacir ve Ensar yok. Ama, Muhacirlik ve Ensarlık Müslümanlar aracılığılıyla devam edecektir. 1. Tevbe suresi, 9: Haşr suresi, 59:9

15 camia 01 Ocak 2016 Hayatın İçinden 15 RUHR-A Ensar gibi kollarımızı açmak zorundayız. Ruhr-A Bölgesine bağlı olarak faaliyetlerini devam ettiren Werl Önder e.v. mülteci yurdunu ziyaret etti. Abdülkadir Karka WÜRTTEMBERG Kadın idareciler toplantıda buluştu Württemberg Bölgesi Kadınlar Teşkilatının düzenlediği 5. Şube Başkanlar ve Birim Eğitim Toplantısı yoğun gündemle gerçekleştirildi. Ümmühan Telli Werl şehrindeki mültecileri yalnız bırakmayan ve mümkün olduğunca onlara maddi-manevi destek sağlayan Werl Önder e.v. mültecilerin kaldıkları yurtlara ziyaret gerçekleştirdi. Mültecilerin sıkıntıları ile yakından ilgilendiklerini ve oluşan problemlere çözüm bulmaya gayret ettiklerini kaydeden dernek temsilcileri resmî dairelerde ya da çeşitli yerlerde tercümanlık yaparak mültecilere yardım ettiklerini belirttiler. Başta Hasene Derneği olmak üzere Werl şehrindeki hayırseverlerin yaptıkları bağışları ve yardımları mültecilere ulaştırdıklarını söyleyen dernek yöneticileri mazlum ve mağdurun yanında olmaya devam edeceklerinin sözünü verdi. Dernek temsilcileri ziyaretle ilgili Württemberg Bölgesi Kadınlar Teşkilatı (KT) tarafından tertip edilen Şube Başkanlar ve Birim Eğitim Toplantısı 19 Aralık 2015 tarihinde icra edildi. Bölge Başkanı Zeki Şeker de toplantıda hazır bulundu. Ludwigsburg Şubesinde düzenlenen toplantı 13 bölge yönetim üyesi ve 22 şubenin 83 idarecisinin katılımı ile gerçekleşti. Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Ayşe Akkuş verilen görev ve sorumlulukların zamanında yerine getirilmesinin önemine değinirken, Toplantıya katılan birimler aldıkları bilgileri şubelere iletmekle görevlidir. İmanın ispatı ameldir. Amelsiz iman da felç olmak gibidir. Teşkilat adamıdır; ama faaliyeti yoktur. Bu bize yakışmaz. sözlerini kaydetti. Zeki Şeker, Bölge Kadınlar Teşkilatını çalışmalarından dolayı tebrik ederken, her bir kadın idareciye ayrı ayrı teşekkür etti. Teşkilatta çalışmaların daha verimli olması için dikkat edilmesi gereken hususlara dikkat çeken Şeker, Çalışmalarımızı düzenli ve verimli bir şekilde yürütedüşüncelerini şu sözlere dile getirdiler: m² lik dairelerde bir odada 4 kişi olarak toplamda en az 12 kişinin yaşadığı geçici yurtları ziyaretimizde görülen manzara içler acısıydı. Birçok milletten insan, ister istemez bir dairede kalmak zorundalar. Bu da çoğu zaman kargaşaya ve maalesef anlaşmazlıklara sebebiyet vermekte. Her şeye rağmen denizleri aşarak buralara kadar gelebilen mülteci kardeşlerimize her daim ensar gibi kollarımızı açmak zorundayız. Bana ne canım! demek bir Müslüman a asla yakışmayan davranıştır. Bir kap yemeğimizi, bir kazağımızı mülteci kardeşlerimizle paylaşmanın verdiği hazla görevimizi yapmaya devam etmek zorundayız. bilmemiz ve daha iyi hizmet verebilmemiz için noksan kadroların en kısa zaman içerisinde oluşturulması gerekmektedir. Gerekli planlamalar yapılıp şube çalışma takvimleri hazırlanmalı. Koordine toplantılarının da düzenli bir şekilde dört ana birim ile birlikte yapılması gerekmektedir. dedi. İdarecinin görevinin önemini aktaran Şeker, Necmettin Erbakan ın Biz koşarsak arkamızdakiler yürür. Biz yürürsek arkamızdakiler durur. Biz durursak arkamızdakiler oturur. Biz oturursak arkamızdakiler uyur. Biz uyursak arkamızdakiler ölür. sözünü hatırlattı. Bölge KT Teşkilatlanma, Eğitim, İrşad ve Sekreterlik Birim Eğitim toplantıları da program kapsamında gerçekleştirilirken birimlere çalışmalarla ilgili detaylı bilgiler aktarıldı. Toplantıda ayrıca Ludwigsburg Şubesi Kadınlar Teşkilatı Başkanının ataması gerçekleştirildi. İki yıldır başkanlık görevini yürüten Gülcan Gündüz bayrağı Fatma Çetinkaya ya teslim etti. GÜNEY HOLLANDA Dört büyük halifenin vasıflarına sahip olmalıyız. Hollanda İslam Federasyonu (NİF) yöneticileri, cemiyet başkanları ve bazı birim başkanları Elspeet kamp merkezinde bir araya geldiler. İki gün süren kampta Prof. Dr.Özcan Hıdır ve Dr. Yusuf Işık tarafından değişik konularda seminerler verilirken diğer bir salonda güncel konularda paneller düzenlendi. Adnan Şahin NİF e bağlı Kurumsal İletişim Birimi Hollanda da siyasetle ilgilenen bazı simaları ve akademik çalışmalar yapan bazı gençleri kampta bir araya getirerek Hollanda da siyaset ve biz başlıklı bir panel düzenledi. NIF Kurumsal İletişim Başkanı Hasan Hüseyin Göğüş, NİDA partisi meclis üyesi Aydın Peksert, Arnhem Verenigd Arnhem kurucusu Kürşat Bal, CMO Başkanı Raşit Bal, Leiden SP den Mustafa Kuş ve akademisyenlerden Bahaeddin Budak, Mehmet Erik, Muhammed Akbaş, Eyüp Demirdaş, Halil Karaaslan, Mustafa Aslan ve Ergün Madak Panel ve seminer için kampa davet edilen isimler arasında yer aldı. Kampın ilk günü katılımcılarla bir araya gelen Dr. Yusuf Işık Örnek dava insanı başlıklı bir seminer verdi. Dört büyük halifenin vasıflarını anlatan Işık, Hz. Ebû Bekir gibi davasına sadık, samimi ve bağlı olmak; Hz. Ömer gibi hakkı batıldan ayıran, adil olan, doğruyu yanlışı çok iyi bilen ve sezen olmak; Hz. Osman gibi edep ve hayâ timsali olmak; Hz. Ali gibi ilimde üstün, bilgili, kıvrak zekâlı olmak, inandığı dava hakkında yeterli derecede bilgili olmak bir teşkilatçıda bulunması gereken vasıflardandır. dedi. Işık, Örnek dava insanı olarak örnek verdiği merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın biyografisinden kesitler anlattı. İkinci gün ise Prof. Dr. Özcan Hıdır Rabb e giden yol başlıklı bir seminer verdi. Konuyu Kur an ve Sünnet ışığında ele alan Hıdır, Bu yol nasıl tanımlanmış? Engelleri nelerdir? Bu yola götüren kılavuz ve yapı taşları nelerdir? soruları üzerinde dururken, Kur an ve Sünnet te yol kavramının nasıl anlaşılması gerektiğini aktardı. Ankebût suresinin 69 uncu ayetini hatırlatan ve buradaki üç kavramın önemine değinen Hıdır, ilk kavramı; Cihat mücadele kavramı olarak açıkladı. Bu kavrama İslam âlimlerinin 12 hatta daha fazla anlam verdiklerini ve silahla savaşmanın bu 12 unsurdan sadece biri olduğunu belirten Hıdır geriye kalan anlamlarla anlatıl- maya çalışılan nefis mücadelesinin çok daha önemli olduğunu söyledi. Hıdır, Kendilerini Müslüman olarak tanımlayan birtakım sıkıntılı gruplar yüzünden cihat kelimesini maalesef kullanamaz hâle geldik, getirildik. Hâlbuki Batı insanına cihat kelimesini biz çok iyi anlatmalıyız. Müslümanlara bilhassa akademisyenlere en çok sorulan soru cihat hakkındadır. dedi. Hıdır ayette geçen diğer önemli bir kavramın ise Allah yolunda ihlasla mücadele edenlere yolların gösterileceği, önlerinin açılacağı yönündeki müjdenin olduğunu söyledi. Özcan Hıdır aynı ayette geçen bir diğer önemli kavramın ise sebil in çoğulu olan Subülena yani yollarımız kavramı olduğunu belirtti. Ama bizim yolumuzda cihat edenleri kendi yollarımıza eriştireceğiz. mealindeki ayette birden fazla yolun varlığına işaret edildiğini hatırlatan Hıdır, bunun da üzerinde durulması gereken önemli bir kavram olduğunu söyledi. Hıdır bu yolların tek yol olan Sırat-ı müstakim i oluşturan ince ya da değişik yollar olarak düşünülmesi gerektiğini belirtirken günümüz yollarıyla bir benzetme yaparak aynı istikamete giden uçak, tren veyahut bisiklet yollarını örnek gösterdi. El Biruni Yatılı Eğitim Yurdu Müdürü Bilal Yanık yurdun kuruluş amacını anlatırken, yurdun gelecekte Müslümanları temsil edecek, kendi din ve kültürünü bilen şuurlu insanları yetiştirmek için açıldığını hatırlattı. Avicanne College (İbn Sina Ortaokulu) öğretmenlerinden Eyüp Demirdaş da okul hakkında bilgiler aktardı. Kısa bir süre sonra okulun yeni bir binaya taşınacağını ve çok güzel çalışmaların olacağını duyurdu. Bu geçiş döneminde çok sık bir şekilde kontrol edildiklerini belirten Demirdaş, kontrol etmeye gelenlerin okul hakkında olumlu intibalarla ayrıldıklarını ifade etti. İkinci günün son bölümünde ise Şube Başkanları Toplantısı yapıldı. Şubeleri hakkında bilgiler veren şube başkanları, dilek ve temennilerini de dile getirdiler. Dilek ve temennilerin bölge yönetiminde değerlendirileceğini söyleyen Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan, Bu kampımızda bir kez daha Örnek dava adamı temasını işledik. Bunu elbette başkanlarımız bilmektedirler. Ancak yönetici ve idareci kadromuzda sürekli yenilenmeler olmaktadır. Yeni idarecilerimize Millî Görüş teşkilatlarının Avrupa da cihat şuuruyla bu hizmetleri nasıl yaptığını bir şekilde vermek durumundayız. ifadelerini kullandı. Kampta federasyon yöneticilerinden bazı birimler de yaptıkları sunumlarda çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Programda ayrıca sosyal faaliyetler çerçevesinde yüzme aktivitesi ve Gökkuşağı Sanat Merkezi oyucularının sahne gösterisi yer aldı.

16 16 Bölgelerimizden camia 01 Ocak 2016 GÜNEY HOLLANDA Nezaket ziyareti T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürü Semih Aktekin, IGMG Güney Hollanda Bölgesini ziyaret etti. Adnan Şahin T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürü Semih Aktekin iki günlük ziyaret için geldiği Hollanda da program kapsamında IGMG Güney Hollanda Bölgesine de ziyaret gerçekleştirdi. Bölge merkezinde gerçekleşen görüşmede Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan hazır bulundu. Aktekin, IGMG nin bilhassa eğitim alanında yaptığı çalışmalar hakkında bilgi aldı. Doğuş Gazetesini de ziyaret eden Aktekin e gazetenin çalışmaları hakkında bilgi verildi. Millî Eğitim Bakan- lığımız Türkiye dekilerden olduğu gibi yurt dışındaki vatandaşlarımızın da eğitiminden sorumludur. Bakanlığımızda Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğümüz Türkiye kökenli olup da Türkiye dışında yaşayan insanların eğitim sorunlarıyla veyahut bunların Türkiye ye döndükten sonra Türkiye de karşılaştıkları eğitim sorunlarıyla ilgili tedbirler almakla da yükümlü. Bizler bu kapsamda yurt dışındaki vatandaşlarımızın eğitim ihtiyacını ve sorunlarını yerinde tespit etmek, bunlara çö- züm ve alternatif üretebilmek için neler yapılabileceğini görmek üzere burada bulunuyoruz. Gerek Büyükelçiliğimiz yetkilileri ile bir araya gelip istişarede bulunuyoruz gerekse o ülkede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek hem onların yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi alıp neler yaptıklarını görüyoruz hem de bakanlık olarak onlara nasıl bir katkımız olabilir, nasıl bir desteğimiz olabilir onları istişare ediyoruz. diyen Aktekin bu çerçevede IGMG yi ziyaret ettiklerini açıkladı. IGMG nin çalışmalarını takdir ettiğini ve hizmetleri ile gurur duyduğunu kaydeden Aktekin, Bakanlık olarak resmî düzeyde yetişemedikleri faaliyetlerin STK lar tarafından yapıldığını görmenin kendilerini memnun ettiğini belirtti. İlerleyen dönemlerde yapılacak çalışmalara daha fazla destek olacaklarının sözünü veren Aktekin Bakanlık olarak bizim somut olarak yaptığımız ders kitabı desteğimiz var. Millî Eğitim Bakanlığımızın basmış olduğu kitapları buradaki kurumlarımız istediği zaman ücretsiz olarak ilgili yerden talep ettiği takdirde ihtiyaca binaen gönderiyoruz. Nitekim bizim daha önce gönderdiğimiz bazı kitaplar okullarda kullanılıyormuş. Eksik olan ve yeni ihtiyaç duyulan kitapları da inşallah göndereceğiz. Bunun dışında biz çeşitli Avrupa ülkelerine büyükelçiliklerimiz aracılığı ile Türk kültürü öğretmenleri gönderiyoruz. Buradaki kuruluşlarımızın da buna ihtiyaç duymaları hâlinde büyükelçiliklerimizle istişare edilerek bu hizmetten istifade etmeleri mümkün olabilmektedir. dedi. Yurt dışında yaşayan vatandaşlara seslenen Ayetkin Buradaki yurttaşlarımızın IGMG nin ve buna benzer diğer teşkilatların faaliyetlerine katılmalarının gerçekten büyük önem arz ettiğini söylemek istiyorum. Bilmelidirler ki, kendi çocuklarının, torunlarının, ailelerinin geleceği açısından bu faaliyetler çok önemlidir. Aileye dönük, çocuklara dönük, okullara, derslere dönük millî ve manevi değerlerle ilgili faaliyetler çok büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Yurttaşlarımızın bunlardan istifade etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Eğer henüz bu faaliyetlerden yararlanmamış vatandaşlarımız varsa onların da gelip bu kuruluşları ziyaret etmesini ve ne tür imkânlar sunulduğunu görmelerini tavsiye ederim. dedi. FREIBURG-DONAU Eğitim alanındaki çalışmalarımıza önem vermeliyiz. Freiburg-Donau Bölge yeni Başkanı Özcan Kuri ilk Şube Başkanlar Toplantısı nı (ŞBT) Villingen deki Bölge merkezinde düzenledi. Ali Atik Freiburg-Donau Bölgesi tarafından tertip edilen ŞBT yoğun bir gündemle gerçekleştirildi. Göreve yeni getirilen Bölge Başkanı Özcan Kuri başkanlığında ilk defa düzenlenen toplantıda Bölge Yönetim Kurulunun yanı sıra Şube Başkanları ve şubelerin Teşkilatlanma, Sosyal Hizmetler, Tanıtma, Gençlik Teşkilatı ve UKBA Başkanları da hazır bulundu. Bilhassa eğitim alanındaki çalışmalara önem vereceklerini kaydeden Kuri, yapılan faaliyetlerin kalitesinin artırılması için herkesin gerekli gayreti göstermesi gerektiğine vurgu yaptı. Teşkilatlanma Birimi adına Bülent Atik, Sosyal Hizmetler Birimi adına Ayhan Karaman, Ev Sohbetleri Başkanlığı adına Cengiz Ayan, Kurumsal İletişim Başkanlığı adına Veli Erdoğan ve Ahmet Koç, Hac ve Umre Birimi adına Haluk Çimen, Hasene ve Basın Birimi adına Ali Atik, UKBA adına Cezmi Şaplak, İrşad Birimi adına ise Haydar Adalar katılımcılara birimleri ve çalışmaları hakkında bilgiler aktardı. İdarecilerin dilek ve temennilerinin alınmasının ardından program sona erdi. RUHR-A Mazlum ve mağdurun yanında olmaya devam edeceğiz. Ruhr-A Bölgesi Bergkamen Şubesi Dar ul Erkam Camii nde düzenlenen programda üyelere altın ve gümüş kartları ile çeşitli hediyeler verildi. İsmail Çakır Ruhr-A Bölgesi Bergkamen Şubesine bağlı olarak faaliyetleri devam ettiren Dar ul Erkam Camii nde tertip edilen programda Genel Merkeze uzun süredir üyeliği bulunanlara altın ve gümüş kartları takdim edildi. Cemiyet Başkanı İsa Altın IGMG Genel Merkezimize uzun yıllar önce üye olan siz kardeşlerimize altın ve gümüş üyelik kartlarını takdim etmekten onur duyduk. 20 yıl önce Genel Merkezimize üye olan kardeşlerimize altın kart verirken, 10 yıl ve daha fazla sene olan üye olan kardeşlerimize de gümüş kartlarını hediye ettik. Bunun haricinde başarı belgeleri ve çeşitli hediyeleri de üyelerimize takdim ettik. IGMG teşkilatımıza yaptığınız ve yapacağınız maddi ve manevi yardımlarınızdan dolayı sizlere en içten duygularımızla teşekkür ediyoruz. Bu zamana kadar dünyanın neresinde olursa olsun daima mazlum ve mağdura el uzatan teşkilatımız bundan sonra da yine sizlerin destekleri ile ihtiyaç sahibi insanların yanında olmaya devam edecek. sözlerini kaydetti.

17 camia 01 Ocak 2016 Bölgelerimizden 17 SCHWABEN İdareciler yılın son toplantısında Schwaben Bölgesi 2015 çalışma yılının 2. Genişletilmiş Şube Başkanları Toplantısı nı (GŞBT) yoğun bir katılımla gerçekleştirdi. Mustafa Kahrıman Schwaben Bölgesi tarafından düzenlenen 2. GŞBT ye 110 idareci iştirak etti. Toplantıda Bölge Başkanı Davut Koçak sene boyunca yapılan çalışmaları kısaca değerlendirirken, Schwaben Bölgesinin 2016 çalışma takvimi ile ilgili bilgi verdi. 31 Ocak ta düzenlenecek olan İdareciler günü salon programıyla 2016 çalışma yılının yoğun bir gündem ve tempoyla başlayacağını kayde- den Koçak, 2016 senesinde yapılacak olan faaliyetlerin daha fazla kişiye ulaştırılması gerektiğini vurguladı. Bölge Birim başkanları görsel sunumlar eşliğinde kendi birim çalışmaları ile ilgili bilgiler aktardı. Programa hatip olarak katılan Dr. Yusuf Işık idarecileri motive etmeye yönelik bir seminer verdi. Dilek ve temennilerin ardından toplantı sona erdi. RUHR-A Allah ın en sevdiği kulları O na hizmet edenlerdir. Ruhr-A Bölge Başkanı Abdullah Kodaman bölgeye bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Bergkamen Dar ul Erkam Camii nde cemaatle bir araya geldi. İsmail Çakır BREMEN Hemelingen idarecileri buluştu Bremen Bölgesi Hemelingen Şubesi tarafından Genişletilmiş İdareciler Toplantısı düzenlendi. Nail Baygın Ruhr-A Bölgesi yeni Başkanı Abdullah Kodaman 20 Aralık sabahı Bergkamen Dar ul Erkam Camii ni ziyaret ederek, sabah namazını kıldırdı. Cemaatin yoğun teveccühü ile karşılaşan Kodaman duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getirdi: Bölge eski Başkanımız Sayın Özcan Kuri den görevi teslim aldığımdan beri her hafta pazar günü bir camide sabah namazını kıldırmaya devam ediyoruz. Bugün de Bergkamen Dar ul Erkam Camii nde cemaatle buluştuk. Cemaatin gösterdiği sevgi ve yeni görevimde başarı dileklerinde bulunmaları bizi son derece duygulandırmıştır. Cemiyet Başkanı İsa Altın ve Cemiyet İmam Hatibi Osman Kuzubaş da Kodaman ı ayrıca tebrik etti. Kodaman namaz sonrası cemiyetin lokalinde cemaatle yeniden bir araya geldi. Cemiyet yöneticilerini ve cemaati özverili çalışmalarından ötürü tebrik eden Kodaman Kısa zamanda cami ve hizmet binalarınızı yeniden temelden yaparak hizmete açmanızı takdirle karşılıyorum. Bir süre önce buraya geldiğimde burası inşaat hâlindeydi. Bugün gördüm ki her taraf yenilenmiş ve noksansız hizmet alanlarına çevrilmiş. Allah hepinizden razı olsun. Yüce dinimize hizmet etmenin karşılığını ve mükâfatını verecek olan yüce Allah tır. Allah ın en sevdiği kulları O na hizmet edenlerdir. dedi. Yapılan toplu duanın ardından program sona ererken, Bölge Yönetim Kurulu (BYK) üyeleri kendi gündemlerinde yer alan toplantıları için ayrıldı. Bremen Bölgesi Hemelingen Şubesinin tertip ettiği Genişletilmiş İdareciler Toplantısı idarecileri bir araya getirdi. Cemiyet Başkanı Şükrühan Sarı bölgenin çalışmalarından bahsetti. Bu zamana kadar büyük bir özveri ile çalışan idarecileri tebrik eden Sarı, yeni yılda da hizmetlerin aralıksız devam edeceğine inandığını belirtti. Toplantıya hatip olarak katılan Şanver Çoban Teşkilat yapımız konulu bir seminer verdi. IGMG nin vizyon ve misyonunun hatırlatıldığı seminerde IGMG teşkilatının prensiplerinden de bahsedildi. Toplantıda ayrıca her bir birim sorumlusu kendi çalışmaları hakkında katılımcılara bilgiler verirken, yeni yılda yapılması planlanan faaliyetler hakkında istişarelerde bulunuldu. Talebeler için eğitim çizelgesi hazırlayan Eğitim Başkanı Serkan Musluoğlu bir sene boyunca her hafta sonu işlenecek dersler hakkında bilgiler sunarken, yeni yapılacak olan cami ile ilgili bilgileri Mehmet Boğatekin anlattı. Program dilek ve temennilerin ardından sona erdi. WÜRTTEMBERG Kültürüne sahip çıkan gençler yetiştirmek istiyoruz. Württtemberg Bölgesi Nagold Şubesi Kadınlar Teşkilatının organize ettiği ana sınıfı açılışı Bölge KT Eğitim Başkanı Selma Çelikkaya nın katılımı ile gerçekleştirilirken, Schwäbisch Gemünd Şubesi Kadınlar Teşkilatı kadın dernekleri arası yuvarlak masa buluşmasında yerini aldı. Selma Çelikkaya, Ayşe Akkuş Württemberg Bölgesi Nagold Şubesi Kadınlar Teşkilatının tertip ettiği programda ana sınıfı açılışı gerçekleştirildi. Bölge KT Eğitim Başkanı Selma Çelikkaya da programda hazır bulundu. Nagold Şubesinde düzenlenen programda velilere yönelik bilgilendirme semineri de yapıldı. Şube Başkanı Aliye Demir ve Şube Eğitim Başkanı Gülsüm Turbil ana sınıfının açılmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. Ana sınıflarının önemine değinen Çelikkaya, okul öncesi eğitim süresince çocukların paylaşmayı, dayanışmayı, sosyalleşmeyi ve birlikte çalışmayı öğrendiklerini belirtti. Şuurlu, imanlı, diline, dinine, kültürüne sahip çıkan gençler yetiştirmeyi hedeflediklerini söyleyen Çelikkaya bu konuda başta aileler olmak üzere eğitimcilere büyük görevlerin düştüğünü kaydetti. Birlikte yaşam için ortak buluşma Württemberg Bölgesi Schwäbisch Gmünd Şubesi Kadınlar Teşkilatı Tanıtma Başkanı Neşe Yılmaz Integration Gestalten başlıklı kadın dernekleri arasında yapılan yuvarlak masa buluşmasına katıldı. Çeşitli STK temsilcileri de programda hazır bulunarak, kuruluşları tanıttı. Eğitim konusu gündemin ana maddesi idi. Katılımcılar yeni yılda birlikte yapılabilecek faaliyetler hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulundu, ramazan ayında iftar programı yapılması, Hristiyanların şükür gününde düzenlenen etkinliklere katılınması buluşmada görüşülen konular arasında yer aldı. Dilek ve temennilerin ardından program sona erdi.

18 18 Bölgelerimizden camia 01 Ocak 2016 İNGİLTERE Londra da Birlikten Dirliğe Diriliş IGMG İngiltere Bölgesi (ICMG) başkent Londra da Birlikten Dirliğe Diriliş adlı bir program gerçekleştirdi. Burhan Balkır İngiltere Bölgesi koordinesinde yapılan Birlikten Dirliğe Diriliş programı Londra da yaşayan Müslümanları bir araya getirdi. Konuşmacı olarak İlahiyatçı Yazar Ömer Döngeloğlu ve IGMG İrşad Başkan Yardımcısı Ali Bozkurt un katıldığı programı, Dünya Kur ân-ı Kerîm i Güzel Okuma Birincisi Mustafa Özcan Güneşdoğdu nun Kur an ziyafeti ve ses sanatçısı Ahmet Hakan Karagül ün ilahileriyle devam etti. Programın açılış konuşmasını yapan Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Ubeyde Bilaloğlu programa katılan tüm davetlilere ve progra- mın sponsorlarına teşekkür ederek Dünya da ırkçılık, emperyalizm, modernleşme ve diyalog gibi isimler altında yüce dinimiz İslam ın inanç ve kurallarını yeniden dizayn etmek istiyorlar. Müslümanlar arasında nifak tohumları ekip bizleri ırk ve mezheplerimize göre ayırma çabasındalar. dedi. İngiltere İslam Topluluğu Millî Görüş Koordinatörü Erol Öztürk yaptığı konuşmada çalışmalarda hizmeti geçen herkese minnetlerini sunarak şunları söyledi: İngiltere de gecemizi gündüzümüze katacağız, durmadan çalışacağız bu bağlamda İngiltere de onlarca cami açacağız ama bizim camilerimiz sadece ibadethane olmayacak Gençlik Teşkilatlarımızın olduğu, çocuklarımızın eğitildiği, kreşlerin bulunduğu, genç kızlarımızın var olduğu, Kadınlar Teşkilatımızın hareketli olduğu, büyüklerimizin kendilerine yer bulmuş olduğu âdeta bir merkez olacaktır. Ali Bozkurt sivil toplum kuruluşların önemine değinerek şunları belirtti; Bizim dertlerimiz sıkıntılarımız çok, bu sıkıntılar Avrupa da daha da artıyor buralarda bulunan sivil toplum kuruluşları aslında bizim için psikolojik tedavi merkezleridir. dedi. Kur ân-ı Kerîm den, Hz. Peygamber (s.a.v.) in hayatından, asr-ı saadet döneminden ve Ashâb-ı Kîram dan örnekler veren Ömer Döngeloğlu; Peygambersiz din olmayacağını, Kur an da yazmayan bahislerin Hz. Peygamber in hayatından ve sünnetlerinden öğrenildiğini belirterek bu konular hakkında kapsamlı örnekler verdi. Umre çekilişinin kazananı Semra Doğan ise duygularını paylaşarak çok mutlu olduğunu belirtti. Programda ayrıca Aldora, Turkish Press Gazetesi ve Business UK Dergisi Medya Grubu, Kilikyas Restoran ve Aytaç a programa katkılarından dolayı onur plaketi verildi. BREMEN Okul gibi analara ihtiyacımız var. Bremen Bölgesi Fatih Şubesi Ana Teşkilatı altıncısını düzenlediği şölenle aileleri bir araya getirdi. Turan Dibet Bremen Fatih Şubesi 6. Aile Şenliği; Bölge Başkan Yardımcısı ve İrşad Başkanı Bilal Güney, Fatih Şubesi Başkanı Zekai Gümüş, şube idarecileri, Bölge Gençlik Teşkilatı (GT) Başkan Yardımcısı Fatih Tosun, Şube GT Başkanı Mehmet Eyisun ve Şube GT idarecilerinin katılım ve desteğiyle çoşkulu bir şekilde gerçekleştirildi. Bilal Güney şölende cemaate seslenerek, katılım ve destekten dolayı teşekkürlerini ifade etti. Şölenin hatibi olan Gazeteci-Yazar Sait Çamlıca, şubelerde yapılan çalışmalara, ailenin önemine ve güzel ahlak sahibi çocuklar yetiştirilmesine dikkat çekti. Çamlıca, şölenin sloganına atıfta bulunarak: Ana okullarından ziyade, okul gibi analara ihtiyacımız var! dedi. Etkinlikte, Şefaat İlahi Grubu ve Fatih Camii Çocuk Kulübü Korosu ilahileri ve ezgileriyle sahne alırken, yapılan açık artırma da ilgi topladı. GÜNEY BAVYERA Bavyera Eyalet Temsilcileri ile STK lar bir araya geldi Münih Goethe Hotel de Bavyera Eyalet Yetkilileri, Polis Teşkilatı, Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı ile Türk Sivil Toplum Kuruluşları (STK) Temsilcileri ve Türk basın mensupları bir araya geldiler. Haber: Aydın Erdem, Fotoğraflar: Aydın Erdem, Ahmet İncel, Adnan Tokuç TÜDEK ve Türk Basın Mensuplarının ortaklaşa organizesiyle gerçekleşen toplantıda Bavyera eyalet yetkilileri ile STK lar buluştu. Ana konunun Radikallik, Selefizim tehdidi ve Bavyera Eyaleti nin bu konudaki aldığı tedbirler olduğu toplantıda sırayla Bavyera eski Başbakanı ve Bavyera eski İçişleri Bakanı Dr. Günther Beckstein, Bavyera Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Dr. Burkhard Körner, Bavyera Hükümeti Uyum Sorumlusu Martin Neumeyer, Münih Emniyet Müdürü Hubertus Andrä nın yanı sıra Bavyera Sosyal ve Aile Bakanlığı ndan ve Bavyera Polis Teşkilatı gibi kurumlardan isimler katılarak konuşmalar yaptılar. Konuşmacılar sunumlarında, İŞİD veya onun yapmış olduğu vahşilikle İslam dininin bir alakasının olmadığını herkesin bildiğini, yabancılara, sığınmacılara karşı şiddet uygulamaları ve sığınmacı evlerine yapmış oldukları saldırılardan dolayı bilhassa Paris olaylarından sonra aşırı sağcılarla ilgili endişelerin arttığına dikkat çektiler. Selefilerin hedef grubunu genellikle genç Müslümanların oluşturduğu, bu bağlamda velisiz olarak Almanya da bulunan küçük yaştaki mültecilerle ilgili ciddi kaygıların bulunduğu zira onların her türlü akıma açık olduğu ifade edildi. Hedefine ulaşmamış bir uyumun radikalleşmeye kapı açtığının farkında olunduğu kaydedildi. Toplumda son olaylardan sonra artan bir Müslüman karşıtlığı ve ırkçılığın gözlemlendiğini kaydeden yetkililer Kuzey İrlanda da Katoliklerin Protestanlara yaptığı vahşiliğe Katolik bir Hristiyan olarak benim de özür dileme gereği veya mecburiyetim olmadığı gibi, Müslümanlar başkalarının din adına yaptıkları vahşiliklerden dolayı özür dilemek zorunda değillerdir. Onlar yapmıyorlar ki bu vahşiliği, neden özür dilesinler? şeklinde konuştular. Toplantıda soru ve temenni faslında söz alan STK temsilcileri de İslamist (İslamcı) veya İslamismus (İslamcılık) gibi İslam dinini kötüleyen ve hedef hâline getiren kelimelerden rahatsız olduklarını, bundan dolayı bu tabirlerin mutlaka değişmesi gerektiğini vurgulayıp, radikalleşme konusunda resmî kurumların niye çatı kuruluşlarıyla beraber çalışma yapmadıklarını sorguladı. Toplantıya Güney Bavyera Bölge Başkanı Tayyip Sayan da katılırken, IGMG Güney Bavyera Bölge Başkanlığı adına söz alan Bölge Sekreteri Aydın Erdem Resmî daireler olarak sizlerin böyle ortak problemleri çözmek için muhatap cemiyet seçmede eşit davranmadığınızı gözlemliyoruz. Eğer problemleri kalıcı şekilde çözmeyi gerçekten arzuluyorsanız, eğer başarılı olmak istiyorsanız, hiçbir çatı kuruluşunu dışlamadan, tüm derneklerle ortak çalışma yapma mecburiyetiniz vardır. diyerek bir görüşlerini belirtti. Soru ve temenni faslının ardından toplantı karşılıklı görüşmeler yapılmak suretiyle sona erdi.

19 camia 01 Ocak 2016 Bölgelerimizden 19 WÜRTTEMBERG Üye olarak bizler de çalışmalarda yerimizi alalım. Württemberg Bölgesinin Sindelfingen, Esslingen, Schwäbisch Gmünd, Karlsruhe, Möckmühl, Mühlacker, Wangen ve Fellbach Şubelerinde düzenlenen programlarda camilere üyeliğin önemine vurgu yapıldı. Ayşe Akkuş, Neşe Yılmaz, Sevilay Şimşek, Gülay Keleş, Ümmühan Telli, Neşe Yılmaz Sindelfingen Esslingen Mühlacker Möckmühl Sindelfingen Württemberg Bölgesi Sindelfingen Şubesi KT tarafından düzenlenen programda camiye üyelik konusu ele alındı. 30 kişinin katıldığı programa Bölge Kadınlar Teşkilatı Başkanı Ayşe Akkuş hatip olarak iştirak etti. Müminin mirasının Kur ân- Kerîm olduğunu ve bu mirasa sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan Akkuş, dinî ve kültürel kimliğe sahip çıkmak için camilere ihtiyaç olduğunu söyledi. Camilerin boş kalmaması için herkesin gayret göstermesi gerektiğine vurgu yapan Akkuş, İnsan doğar, yaşar ve ölür. Burada önemli olan imtihanımızı nasıl verdiğimiz ve ahirete ne götürdüğümüzdür. Diriliş eri yaşamını ödeviyle, misyonuyla özdeşleştirmiştir. O, ödevi için yaşar. Daha doğrusu ödevini yaşar. Yaşama başladığı zaman ödevi başlamış olur; ödevi bittiği zaman yaşamı da bitmiş olur. Öyle yaşar ki, sanki var olan yalnız ödevidir. Ödev onda kendini yaşar. sözlerini kaydetti. Biz kimiz? sorusuna yanıt arayan Akkuş, Biz neslimizin, geleceğimizin, dünya Müslümanlarının ve insanlığın kurtuluşu için çalışan bir topluluğuz. Camilerimizin konumunun güçlenmesi, aidiyet duygumuzun daima taze kalması ve kimliğimize sahip çıkmamız için Genel Merkeze ve camilere üye olarak varlığımızı hissettirmek zorundayız. Bizler çocuklarımıza küçük yaşta kimliğini aşılayıp Çocuk Kulübü ne üye olmalarını sağlamazsak ya da hafta sonu camide düzenlenen kurslara çocuklarımızı göndermez isek o boşluğu mutlaka birileri dolduracaktır. dedi. Akkuş ayrıca camiye ve Genel Merkeze üyelik konusu ile ilgili materyallerin tanıtımı hakkında da detaylı bilgiler verdi. Esslingen Württemberg Bölgesi Esslingen Şubesi KT tarafından düzenlenen Üyeler Toplantısı na toplam 40 üye katıldı. Bölge KT Başkanı Ayşe Akkuş da toplantıya iştirak etti. Şube KT Başkanı Gül Kılıçaslan eğitim alanında yapılan fa- aliyetler hakkında üyelere bilgiler aktardı. 131 kız talebe ile 54 ana sınıfı öğrencisinin hafta sonu eğitim aldığını belirten Kılıçaslan, hafızlık hazırlık sınıfında da 14 genç kızın ders gördüğünü söyledi. Hanımlara yönelik Yetişkinler Eğitim Kursu nun başladığı bilgisini paylaşan Kılıçaslan, kursta şu an 21 talebeye eğitim verildiğini kaydetti. Şube Eğitim Başkanı İlhami Yaşar ise eğitime katkı payı ve eğitimle ilgili gelir giderler hakkında bilgilendirme yaptı. İrşad çalışmalarına ve ev sohbet halkalarına değinen Yaşar, şu anda 5 halkalarının olduğunu söyledi. Hedeflerine ulaşmak için 10 halkanın daha olması gerektiğini kaydeden Yaşar bu konuda daha çok gayret edeceklerinin sözünü verdi. Toplantıda ayrıca Sosyal Hizmetler Biriminin yaptığı çalışmalardan da bahsedildi. Battaniye Kampanyası ile ilgili katılımcılara bilgiler verilirken, İnfak Kampanyası nın yakın zamanda başlayacağı hatırlatıldı. Bu zamana kadar yapılan ve yapılması gereken çalışmalara vurgu yapan Bölge Başkanı Ayşe Akkuş, Bu camilerin size ihityacı var, sizin de bu camilere ihtiyacınız var. Camilerimize sahip çıkacağız. Bu camiler olmazsa şuurlu nesil nasıl yetişecek? İslam kimliği, aidiyet duygusu nasıl kazanılacak? Üyeler olarak bizler de çalışmalarda yerimizi alacağız. Düzenli aidat ödemekle görevimizin bittiğini düşünmeyelim. Samimi olmak ve ihlaslı bir şekilde insanlara yön vermek bizim görevimiz. Bizler anne olarak sadece kendi çocuklarımızın değil toplumun da annesiyiz. Yapılan yanlışları düzeltmek ve topluma yön vermek nesli kaliteli yetiştirmek demektir. sözlerini kaydetti. Schwäbisch Gmünd Württemberg KT Tanıtım ve Kültürel Hizmetler Başkanı Neşe Yılmaz Schwäbisch Gmünd Şubesini ziyaret etti. Program çerçevesinde gerçekleştirilen Neden üyelik konulu seminerde idarecilerin Üyelik Kampanyası nı daha fazla kişiye ulaştırması gerektiği vurgulandı. Gerek üyelerin desteği ile gerekse cami yöneticilerin hizmetleri ile camilerin konumunun güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekildi. İnsan kazanacağız. İnsanlara hizmet sunacağız. diyen Yılmaz bu konuda herkese büyük sorumlulukların düştüğünü hatırlattı. Karlsruhe Württemberg KT Teşkilatlanma Başkanı Sevilay Şimşek ve Eğitim Başkanı Fatma Kara Karlsruhe Şubesinde düzenlenen Üyeler Toplantısı na katıldı. Üyelerin sorumluluklarından bahsedilen toplantıda üyelerin şube çalışmalarında da aktif olması gerektiğine dikkat çekildi. Toplantıda ayrıca üye sayısının artırılması konusundan bahsedilirken, her bir üyenin şubeye yeni bir üye kazandırması gerektiği vurgulandı. Möckmühl Württemberg KT İrşad Başkanı Gülay Keleş Möckmühl Şubesini ziyaret etti. Görüşmeye şube Kadınlar Teşkilatı yönetim kurulu ile birlikte yaklaşık 20 kişi katıldı. Camilere üyelik çalışması hakkında bilgiler veren Keleş, Camilerimize neden üyeyiz?, Üyeliğimizin bize kazandırdıkları başlıklarını ele aldı. Şube çalışmalarına üyelerin ne gibi destekler verebileceğini aktaran Keleş, camilerin ayakta kalması için üyelerin desteğine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Mühlacker Württemberg Mühlacker Şubesi KT tarafından Üyeler Toplantısı gerçekleştirildi. Faaliyet raporunun sunulduğu toplantıda şubenin çalışmaları hakkında üyelere bilgi verildi. Şube Sorumlusu Ümmühan Telli Tashihi Huruf Kursları, Mesleki Eğitim Kursu, Yetişkinler Eğitim Kursu ve Cenaze Hizmetleri Kursu hakkında üyeleri bilgilendirdi. Camiye üyeliğin önemine dikkat çekilen toplantıda camilerin toplumdaki yerine vurgu yapıldı. Camilerin sadece ibadet edilen yer olarak değil, ilim, irfan ve kültür merkezleri olarak da müminlerin vazgeçilmez eğitim yuvası olduğu hatırlatıldı. Wangen Wangen Şubesinde düzenlenen Üyelik Semineri Bölge KT İrşad Başkanı Gülay Keleş in katılımı ile gerçekleştirildi. Camilere ve Genel Merkeze üyeliğin önemine vurgu yapan Keleş, camilere olan üyeliğin aktüel rakamlarını katılımcılarla paylaştı. Keleş, Genel Merkezin ocak ayının sonuna kadar verdiği hedeflere de değindi. Üyelerin teşkilata ne gibi desteklerde bulunabileceğinden bahseden Keleş, teşkilatın yaptığı çalışmaları detaylı bir şekilde anlattı. Keleş eğitim alanında yapılan çalışmalar ve bölge olarak yaptıkları çeşitli kampanyalar hakkında da bilgi verdi. Şube Ev Sohbetleri Sorumlusu Ayşenur Pala ise yeni yılda yapmayı hedefledikleri çalışmalardan kısaca bahsetti. Toplantıda ayrıca Zehra Demirtaş ın istişareler sonucu yeniden başkanlığa seçildiği ilan edildi. Demirtaş kendisini yeniden bu göreve layık bulanlara teşekkür ederken, şube çalışmaları daha da güzel yerlere getirmek için ellerinden gelen gayreti göstereceklerinin sözünü verdi. Fellbach KT Bölge Tanıtım ve Kültürel Hizmetler Başkanı Neşe Yılmaz Fellbach Fatih Camii ni ziyaret etti. Üyelik bilinci konusu üzerine seminer veren Yılmaz camiye üye olmanın faydalarını katılımcılarla paylaştı. Wangen FREIBURG-DONAU Dinî ve kültürel değerlerine bağlı bireyler yetişiyor Freiburg-Donau Bölgesine bağlı olarak faaliyet gösteren Lugat Eğitim Merkezi yaptığı çalışmalarla Singen ve çevresindeki öğrencilere hizmet vermeye devam ediyor. Ali Atik Freiburg-Donau Bölgesinde çalışmalarını gerçekleştiren Lugat Eğitim Merkezi 3-17 yaş arası çocuklara yönelik eğitim hizmetlerini aralıksız sürdürüyor. 6 eğitimci ve 4 sınıfın bulunduğu eğitim merkezinde toplam 70 öğrenci eğitim görüyor. Küçükler, büyükler ve genç kızlar olmak üzere üç farklı gruba ayrılan talebelere Kur ân-ı Kerîm, temel bilgiler, din ve ahlak kültürü ile mahreçli Elif Bâ dersleri veriyor. Genç kızlara ve erkeklere yönelik düzenlenen sohbetlerde farklı konular üzerine bilgiler aktarılırken, dinî ve kültürel değerlerine bağlı, şuurlu ve sorumluluk sahibi bireylerin yetişmesine katkı sağlanıyor. 3-6 yaş arası öğrencilere ise ana sınıfı hizmeti verilerek, çocuklarda kültürel değerlerine sahip çıkma, sosyalleşme, arkadaşlık kurma gibi olguların oluşumu hızlandırılıyor. Özellikle hafta sonları yoğun bir çalışma temposunda olduklarını kaydeden Lugat Eğitim Merkezi Müdiresi Selma Akbudak eğitim merkezine olan talebin gün geçtikçe daha da arttığını söyledi. Farklı projeler gerçekleştirmeyi düşündüklerini belirten Akbudak, İslami İlimler evlilik okulu ve hatip okulu projeleri ile kız öğrencilere yönelik yemek kursları düzenlemek istediklerini kaydetti.

20 20 Bölgelerimizden camia 01 Ocak 2016 RUHR-A Kutlu doğum, ilmin ve irfanın doğuşudur. Ruhr-A Bölgesine bağlı olarak çalışmalarını sürdüren Dar ul Erkam Camii nde Mevlit Kandili programı tertip edildi. İsmail Çakır KÖLN Köln Hobi Atölyesi kuruldu Köln de yetişkin hanımlara el becerilerini geliştirmeleri amacıyla kurulan Köln Hobi Atölyesi kapsamında katılımcılar kurdele nakışındaki ilk eserlerini ortaya koydular. Elif Zehra Kandemir Ruhr-A Dar ul Erkam Camii nde Mevlit Kandili münasebetiyle düzenlenen programa çok sayıda kişi iştirak etti. Osman Kuzubaş cemaate verdiği sohbette Mevlit Kandili nin anlamını ve önemini şu sözlerle anlattı: Kutlu doğum şerefli doğum demektir. Kutlu doğum, bir devrin kapanıp, yeni bir devrin doğuşudur. Kutlu doğum, ilmin ve irfanın doğuşudur. Hz. Muhammed (s.a.v.) in dünyayı teşrifidir. Evrensel mesajı insanlığa sunuşudur. Bunun için kutlu doğum deyince heyacanlanıyoruz ve 571 yılına gidiyoruz. Kölelik zihniyetinin olduğu, kadın haklarının ayaklar altına alındığı, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü, kan davalarının, putperestliğin kol gezdiği bir dönem geliyor aklımıza. Olumsuzlukların zirveye ulaştığı, kötülüklerin rekor kırdığı, zalimlerin ayakta, mazlumların sürünmekte olduğu, ahlaksızlığın ve ahlaksızların alkışlandığı, güzel ahlak sahiplerinin hor ve hakir görüldükleri bir devir meşgul ediyor zihnimizi. Kurtarıcı bekleyenlerin, ümitlenenlerin azınlıkta olduğu, dünyadan, dünyalıktan başka bir şey düşünmeyenlerin ve zulümden haz duyanların çoğunlukta olduğu bir asır geliyor gözlerimizin önüne. İşte böyle bir zamanda dünyaya gelen Efendimiz (s.a.v.) tüm câhiliye âdetlerinin son bulmasına vesile oldu. Dünyadaki mazlum ve mağdurlar için dua eden Kuzubaş, 2016 yılının bütün silahların sustuğu, mültecilerin ve vatan hasreti çekenlerin inşallah vatanlarına döneceği bir yıl olması için bütün insanlık âlemine büyük görevler düşmektedir. dedi. Program kapsamında okunan ilahi ve kasideler cemaat tarafından ilgiyle dinlendi. Köln Bölgesi Eğitim Başkanlığının bölgedeki kadınların el becerilerini geliştirmeleri ve boş zamanlarını değerlendirecekleri bir ortam sunmak amacıyla hayata geçirdiği Köln Hobi Atölyesi üçüncü oturumunu geride bıraktı. Toplamda 11 oturum sürecek olan atölye kapsamında katılımcılar kurdele nakışı tekniklerini öğrenirken kurs sonunda bir sergi yapılarak atölyede üretilenlerin geniş bir kitleyle paylaşılması planlanıyor. Atölyeyi kurma amaçlarının katılımcıların el sanatları konusunda beceri kazanmalarını sağlamak olduğunu belirten Köln Bölge Eğitim Başkanı Cengiz Dönmez, Bölgemizdeki hanımların sanatsal yetkinliklerini geliştirmelerinin ve ortaya koydukları birbirinden farklı ürünleri bir atölye kapsamında diğer insanlarla paylaşmalarının oldukça güzel bir imkân sunacağını düşündük. dedi. Atölye sonunda ürünlerin sergileneceğini, bunun için kurs boyunca hummalı bir çalışmanın şimdiden yürütüldüğünü belirten Dönmez, Atölyeye ilginin artması durumunda amacımız burada sunulan el sanatlarına yenilerini ekleyerek bölgemizde geniş kapsamlı bir kültür ve sanat çalışmasının temellerini atmak. Şu anda sadece yetişkin hanımlara, cuma günleri sunulan kurdele nakışı kursu dışında talep olması durumunda farklı el sanatları kursları da sunma isteği içerisindeyiz. dedi. Köln Bölgesinde kültür ve sanat faaliyetlerinin daha düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesi için Bölge Eğitim Başkanlığı bünyesinde bir Kültür-Sanat Birimi açtıklarını belirten Dönmez, Bölge Eğitim Komisyonunun bu alandaki çalışmalara da hız vereceğini belirtti: Bölgemizdeki hanımlar, yoğun programları olan, aktif ve günlük hayatın hızlı koşturmacası içerisindeki hanımlar. Bu kapsamda Hobi Atölyesi, onların günlük hayatın temposundan bir nebze uzaklaşarak el sanatları ile uğraşmalarını sağlayacak. El becerilerinin geliştirilmesi yanında farklı bir meşgalenin sunulması da hanımlar için oldukça faydalı. Fakat bunun da ötesinde bölgemizdeki herkese ebru gibi klasik sanatlarımızı öğrenme imkânı sunmak istiyoruz. Köln Bölgesini kendi cemaatimiz için kültür ve sanat faaliyetleri konusunda bir cazibe merkezi hâline getirmek için çalışmalarımıza devam edeceğiz. RUHR-A Bizler ümit nesliyiz. Ruhr-A Bölgesi Kadınlar Teşkilatının (KT) düzenlemiş olduğu Şube Başkanları Toplantısı (ŞBT) Herne 2 Şubesinde gerçekleştirildi. Şeyma Özselçuk WÜRTTEMBERG Umre seminerleri yapıldı Württemberg Bölgesinden kutsal topraklara gidecek olan umreciler için bilgilendirme semineri düzenlendi. Kenan Sekban Ruhr-A KT tarafından 17 Aralık ta tertip edilen ŞBT 23 şubenin katılımı ile icra edildi. Bölge KT Başkanı Seher Erol Bizler ümit nesliyiz. Dünyadaki mazlum ve mağdurların bizlere ihtiyacı var. Allah ın hakkı zekât, teşkilatın hakkı infak, insanların hakkı sadakadır. diyerek kadın idarecilere sorumluluklarını hatırlattı. İrşad çalışmalarından kısaca bahseden KT İrşad Başkanı Neriman Gencer Peygamberimiz (s.a.v.) için anma programları yapalım. Bayramlarımıza hazırlık yapalım ve özümüze sahip çıkalım. Taklit eden değil taklit edilen olalım. ifadelerini kullandı. Toplantıya Türkiye den misafir olarak katılan Zehra Öz ise Müslüman hayata tespih deliğinden bakmaz. Bizler Allah için gayret edip çalışacağız. Cenneti kazanmak kolay değil. sözlerini kaydetti. Württemberg Bölgesinden Aralık Umresi ile kutsal mekânlara gitme hazırlığında olan umreciler için Almanca bilgilendirme semineri tertip edildi. Bölge tarafından organize edilen seminerde Bölge Hac Umre ve Seyahat İşler Başkanı Kenan Sekban da hazır bulundu. Almanca Kafilesi Başkanı Bilal Güney Almanca olarak yaptığı sunumda kutsal topraklarda dikkat edilmesi gerekenleri umrecilere aktardı. Teknik bilgilerin yanı sıra umrenin öneminin de anlatıldığı seminerde katılımcıların soruları da cevap- landırıldı. Stuttgart Şubesinde de Şube Hac Umre Başkanlığı tarafından 2015 Aralık Umresi bilgilendirme semineri gerçekleştirildi. Bölge Başkanı Zeki Şeker ve Kenan Sekban da programa iştirak etti. Kafile Başkanı Muammer Altın umre ibadeti hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Kafile başkanı ile grup başkanlarını tanıma fırsatı bulan umrecilerin seminerden memnun ayrıldıkları görüldü. Stuttgart tan Aralık Umresi kapsamında 250 umreci adayı kutsal topraklara gidecek.