Gıda fiyatları enflasyonun iştah ını açtı

Transkript

1 AK Parti nin Yeni Anayasa sı hazır kuzu, iktidar ve muhalefetin gücünü sivil toplumdan alması gerektiğini, Ak Parti'nin buna çok dikkat ettiğini belirterek; Bu seçim, sırat köprüsü gibi bir seçim" şeklinde konuştu. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, partisinin seçim sonucunda parlamentoda 330 ve üstünde milletvekiline ulaşması halinde yapacağı yeni anayasanın hazır olduğunu belirterek, "Rötuşlar ve ilaveler yapılır" dedi. KoAlİsyonlArlA bu memleket 6 AydA perişan olur kuzu, bugüne kadar 9 seçim kazandıklarına işaret ederek, 7 Haziran genel seçimlerinin hepsinden daha önemli olduğunu dile getirdi. Milletin önünde iki seçenek olduğuna işaret eden Kuzu, "Birincisi, 'bu seçimde de biz AK Parti'ye verelim yoluna devam etsin', ikincisi ise 'eski ve geçmiş Türkiye'ye dönüş" seçeneğidir. Bu bir kaostur, bir yıkım projesidir, Türkiye'nin geri dönme şansının, toparlanmasının çok zayıf olacağı bir seçenektir. Etrafımız ateş çemberi. Koalisyonlarla bu memleket 6 ayda perişan olur, neredeyse ekmek bulamaz konuma gelinir. Bunu abartmıyorum, bilerek söylüyorum" dedi. HABERİ 12. SAYFADA 9 Mayıs 2015 Cumartesi Fiyatı 25 Kr Annenizi bir gün değil, her gün sevin Giderek ağırlaşan hayat şartları, günümüzde en çok kadınları etkiliyor. İş hayatının koşuşturması, çocukların ve eşin sorumlulukları, her şeye yetişmeye çalışan kadınları tükenmişlik sendromuna sürüklüyor. AnnEYE En GÜZEL HEDİYE: SıRTınDAkı YÜkÜ HAFİFLETmEk Psikiyatrist Dr. R. Sabri Yurdakul, her şeye yetişmeye çalışan annelerin belirli bir zaman sonra sinirlerinin bozulduğunu ve bu durumun onları çok üzdüğünü söyledi. Psikiyatrist Dr. Yurdakul; Hayatın yükü altında ezildiğinde, anne daha sinirli bir insan oluyor ve sonra Niye çocuklarıma sinirli davrandım? diye üzülüyor. Anneler gününde elbette hediye alınabilir ama en güzel hediyenin annenin yükünü azaltmak olduğunu unutmayalım. Babalara ve çocuklara anneler gününde en önemli tavsiyem budur. dedi. 12 DE İngiltere Cameron ile devam dedi İngiltere'deki seçimin galibi Başbakan David Cameron oldu. BBC'nin seçim tahminine göre Muhafazakar Parti 650 sandalyeli Avam Kamarası'nda 329 milletvekili çıkararak tek başına iktidar olacak. Twitter'da eşini öptüğü bir fotoğraf paylaşan Cameron, "Herkes için parlak bir geleceğe" mesajını yazdı. Büyük bir yenilgi yaşayan İşçi Partisi Ed Miliband'ın ise istifa etmesi bekleniyor. Seçim sonuçları iki lideri de şaşırttı. Mülkiye de İnek Bayramı Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerince geleneksel hale getirilen "İnek Bayramı" bu yıl da düzenlenen şenlikle kutlandı. Fehmi Koru 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Gıda fiyatları enflasyonun iştah ını açtı www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz ü dan takip edebilirsiniz Enflasyon sepeti içerisinde gıda ve alkolsüz içeceklerin ağırlığının yüzde 24,25 olmasına karşılık, nisan itibarıyla Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık değişiminin yüzde 44,4'ü gıda ve alkolsüz içecekler grubundan kaynaklandı. Nisan ayındaki yüzde 7,91'lik enflasyona, fiyatları son dönemde artış gösteren gıda grubunun katkısı 3,51 puan oldu. Son dönemde artış gösteren enflasyonun "baş sorumlusu" olarak öne çıkan gıda grubunun, enflasyon sepeti üzerindeki ağırlığı 2015 için yüzde 24,25 olarak belirlendi. TÜFE'deki artış nisan itibarıyla yıllık yüzde 7,91 olarak gerçekleşirken, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ise bu oran yüzde 14,36 oldu. Söz konusu grubun yıllık tüketici enflasyonuna katkısı ise 3,51 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle nisan itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 44,4'ü gıda ve alkolsüz içecekler grubundan kaynaklandı. HABERİ 12 DE Neden 17 Milyon fazla oy pusulası bastırılıyor? ÖZEL HABER - Yüksek Seçim Kurulu 7 Haziran seçimleri için 73 Milyon 988 bin 955 oy pusulası bastırılacağını açıkladı. Oysa yurt içi ve yurt dışında toplam 56 milyon 632 bin 889 seçmen var. Neden yaklaşık 17 milyon fazla oy pusulası bastırılıyor? Bu soru şaibelere de neden oluyor. Belli bir oranda yedek pusula basılabilir. 17 Milyon fazla oy pusulası akıllara çeşitli şüpheleri çağırıştıyor. HABERİ 12 DE Gazetemizi Gazetemizi /yedigun.gazetesi Akaryakıtta 3,7 milyar lira vatandaşın cebinde kaldı Türkiye'de tüketiciler, petrol fiyatlarındaki düşüşün benzin ve motorinin pompa fiyatlarına yansımasıyla, yılın dört ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 3 milyar 700 milyon lira daha az harcadı. HABERİ 12. SAYFADA Narkotimlerden zehir çetesine darbe Ankara'da, narkotik ekiplerinin düzenlediği operasyonlarda, 9 bin 770 adet ecstacy hap, 104 kilogram esrar ele geçirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleriyle bünyesindeki Narkotimlerin, son 2 haftada, başkent genelinde yaptığı uygulama ve operasyonlarda, uyuşturucu kullandığı ve sattığı tespit edilen 156 kişi hakkında işlem yaptığı bildirildi. Adliyeye sevk edilen zanlılardan 52'si tutuklanarak cezaevine konuldu. HABERİ 12. SAYFADA Zeki Alasya yı kaybettik Tiyatro ve sinema sanatçısı Zeki Alasya, 72 yaşında hayata gözlerini yumdu.

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 9 Mayıs 2015 Cumartesi Kış Uykusu ile Los Angeles'ta Renaud Capuçon, İş Sanat'ta sahne alacak LOS ANGELES - Türk sinemasının 100. yılı etkinlikleri kapsamında ABD'ye gelen Altın Palmiye ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan, "Kış Uykusu" filminin Los Angeles Sanat Müzesi'ndeki (LACMA) gösterimine katıldı. Ceylan, LACMA Bing Theater'da düzenlenen gecede film gösterilmeden önce Amerikalı sinema eleştirmeni ve LACMA film küratörü Elvis Mitchell'in sorularını yanıtladı. Cannes Film Festivali'nde geçen yıl Altın Palmiye ödülüne layık görülen Kış Uykusu'nun çekim tekniği ve konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ceylan, Rus yazar Anton Çehov ve filmin senaryosuna esin kaynağı eseri "Karım" (The Wife) hakkındaki bir soru üzerine, Rus edebiyatıyla yakından ilgilendiğini, özellikle Dostoyevski ve Çehov'u zevkle okuduğunu söyledi. Ceylan, şöyle devam etti: "Çehov'un bu eserini 25 yaşındayken okudum ve çok etkilendim. Öyküyü sinemaya uyarlamayı o dönem istedim ancak hikayenin ağırlığı nedeniyle doğru zamanı bekledim. Yönetmen olarak yeterli tecrübeye sahip olduğumu hissettiğimde, şimdi deneyebilirim deyip film için çalışmaya başladım." Cannes Film Festivali'nde jüri üyesi olarak görev aldığı döneme ilişkin soru üzerine Ceylan, festivalde aday film sahibi olmanın kendisi için oldukça stresli ve heyecan dolu bir süreç olduğunu belirterek jüri üyeliğinin ise "nispeten rahat ve keyifli" olduğunu kaydetti. Türk sinemasının uluslararası alanda ödül almış filmleri ve yine Türk sinema tarihinde mihenk taşı olarak değerlendirilen filmlerden oluşan 10 filmlik bir seçkiyi LATFF organizasyonuyla ABD'de seyirciyle buluşturacak 100. yıl etkinlikleri, gelecek günlerde California Üniversitesi'ndeki (UCLA) film gösterimleri ve Nuri Bilge Ceylan'ın öğrencilerle buluşmasıyla devam edecek. (AA) İSTANBUL - Klasik müzik konserlerinin önemli isimlerinden Renaud Capuçon ve Berlin Oda Orkestrası, İş Sanat'ta sahne alacak. İş Sanat'tan yapılan açıklamaya göre, 14 Mayıs'ta gerçekleştirilecek konserde, Mozart, Mendelssohn, Schubert ve Çaykovski'den eserler seslendirilecek. Henüz 21 yaşındayken Claudio Abbado tarafından Gustav Mahler Gençlik Orkestrası'nın başkemancısı olarak davet alan Capuçon, 2000'de "Yılın Genç Yeteneği", 2005'te "Yılın Solist Enstrümancısı" dallarında "Victories de la Musique" ödülüne, 2006'da ise "Georges Enesco" ödülüne layık görüldü. Sanatçıya, Fransız hükümeti tarafından müzikteki başarısı dolasıyla 2011'de Ulusal Liyakat Nişanı verilmişti. Gecede Capuçon'a eşlik edecek Berlin Oda Orkestrası da Vivaldi'nin Juditha Triumphans, Monteverdi'nin L'Orfeo ve Mozart'ın Betulia Liberata eserlerinin konser kayıtlarıyla "Goethe", "Grand Prix du Disque" ve "Japonya Kayıt" ödüllerine değer bulunmuştu. (AA) Vizyona yeni girecek filmler "44. Çocuk" Tom Rob Smith'in çok satan romanından uyarlanan "44. Çocuk" filminin yönetmenliğini, Daniel Espinosa üstlendi. Filmin oyuncu kadrosu, Tom Hardy, Noomi Rapace, Gary Oldman, Vincent Cassel ve Jason Clarke gibi yıldızlardan oluşuyor. Sovyetler Birliği'nde, Stalin döneminde geçen filmin konusu şöyle: "Devlet için çalışan bir ajan, ülkeyi çalkalayan bir seri çocuk cinayetini araştırmak için görevlendirilir. Örgütte gözden düştüğü için verilen bu görevde, ajan cinayetlerin üst seviyede bir parti lideri ile alakalı olduğunu ortaya çıkaracaktır." "Şeytani Ruhlar" "Hızlı ve Öfkeli", "Testere", "Korku Seansı", "Ruhlar Bölgesi" ve "Ruhlar Bölgesi Bölüm 2" filmlerinin yönetmenliğini yapan ve imza attığı filmlerle "korku sinemasının usta yönetmeni" olarak anılan James Wan, bu defa yapımcılığını üstlendiği "Şeytani Ruhlar"ı izleyicinin beğenisine sunuyor. Filmin başrollerinde; Maria Bello, Frank Grillo, Cody Horn, Dustin Milligan, Scott Mechlowicz ve Aaron Yoo gibi isimler yer alıyor. Louisiana'da terk edilmiş bir evde, vahşice öldürmüş 6 üniversiteli gencin bulunmasıyla başlayan korku ve gerilim türündeki filmin konusu şöyle: "Dedektif Mark Lewis (Fran Grillo), cinayetin sır perdelerini çözmek için gittiği evde mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başaran John'u (Dustin Milligan) bulur. "Koro" Oscar ödüllü oyuncular Dustin Hoffman ile Kathy Bates'in bir araya geldiği "Koro"nun yönetmen koltuğunda François Girard oturuyor. Senaryosunu Ben Ripley'in yazdığı filmde, Eddie Izzard, Debra Winger ve Garrett Wareing de rol alıyor. Usta oyuncu Dustin Hoffman'ın şarkı söylerken izleyicinin karşısına çıktığı film, huysuz bir öğretmenle asi bir öğrencinin mücadelesini anlatıyor. 05:53 İstiklal Marşı ve Günün 05:55 Mazi Kalbimde Yaradır 07:20 Osmanlı Tokadı 09:00 Rüzgar Gülü 10:00 Yabancı Sinema "Çılgın Köpek" 11:40 1'de Bugün 11:55 6 Mantı 13:10 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:35 1'de Bugün 13:50 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 15:35 Gezelim Görelim 16:15 1'de Bugün 16:30 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:00 Ana Haber Bülteni 19:45 Spor 19:50 Hava Durumu 19:55 Beni Böyle Sev 23:00 Yabancı Sinema "Görevimiz Tehlike 2" 01:20 Türk Sineması "Hasan Boğuldu" 02:50 Gezelim Görelim 06:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Adanalı 10:35Yahşi Cazibe 12:45Alemin Kıralı 15:40 Truvalı Helen - 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 20:00 Kertenkele 23:20 Yabancı Sinema 02:05 Aliye 03:05 Hayat Devam Ediyor 05:00 Şöhret 07:00 GAGGUK 08:30 BURADA NE YENİR? 09:30 SON TREND 10:30 DİZİ DOKTORU 11:30 HAFTASONU 12:50 GAGGUK 13:45 GÜRKAN ŞEF İLE MANGAL ZAMANI 15:00 DOLU DOLU ANADOLU 16:20 YABANCI SİNEMA 18:15 EMRE BUGA İLE ANA HABER 19:00 THE UNIT (EKİP) 20:00 SİNEMA KİMİNLE EVLENDİM 21:50 YABANCI SİNEMA 23:50 BOKS GECESİ BEST OF KICKBOKS GECESİ 02:20 THE UNIT (EKİP) 06:00 Dila Hanım 07:30 Akasya Durağı 10:00 Melek 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 16:30 Yerli Sinema 18:30 Star Haber 19:15 Yabancı Sinema Titanların Savaşı 00:30 Yerli Dizi 03:00 Yerli Sinema 04:30 Yerli Sinema 08:00 Ver Fırına 10:30 Ütopya 12:15 Ütopya 14:00 Kaçak Gelinler 16:45 Çok Güzel Hareketler 18:00 Yabancı Sinema 20:00 Bu Tarz Benim 01:15 Yabancı Sinema 03:15 Yabancı Sinema 05:00 Arda nın Mutfağı 05:45 Ütopya 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 07:15 Akasya Durağı 09:30 Magazin D 12:15 Çok Güzel Hareketler Bunlar 13:15 Yerli Dizi 16:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Yabancı Sinema 23:00 Arkadaşım Hoşgeldin 01:30 Yerli Sinema 02:45 Yabancı Sinema 04:00 Yabancı Sinema 20:00 KERTENKELE İmkansız bir aşkın acayip hikayesi... Zekâsı ve sıra dışı yetenekleri sayesinde İstanbul polisi tarafından bir türlü ele geçirilemeyen profesyonel bir hırsız olan KERTENKELE'nin 'Hayatın yalan olsa da aşkın gerçek olsun' dedirten hikayesi... Dizi, yapımcı Yalçın Şen imzasını taşıyor. Yapım Atölyesi tarafından yapılan dizinin senaryosu Savaş Korkmaz ve Hakan Kandal'a ait. Hasan Burakın konsept danışmanı Ayşe Özerin proje koordinatörü olduğu dizinin uygulayıcı yapımcısı da Erdoğan Sevinç. 20:00 KİMİNLE EVLENDİM Orjinal İsmi:Killers Yönetmen:Robert Luketic Oyuncular:Katherine Heigl, Ashton Kutcher, Tom Selleck Yapım Yılı:2010 Tür:Aksiyon/Komedi Ani bir ayrılıkla sonuçlanan ilişkisinin ardından kendini toparlamaya çalışna Jen Kornfeldt (Katherine Heigl) bir daha asla aşık olamayacağını düşünmektedir. Ancak, ailesiyle birlikte gittiği Fransa tatili sırasında hayallerinin erkeği, etkileyici ve yakışıklı Spencer Aimes (Ashton Kutcher) ile tanışır. Üç yıl sonra imkansız görünen olmuş ve ikili yeni evli bir çift olarak şehrin banliyösündeki ideal hayatlarına başlamışlardır. Tabi bu ideallik, Spencer'ın 30. yaş gününde kurşunlar havada uçmaya başladığında sona erer. Nihai güç için süren mücadele, insanları krallara karşı ve kralları da tanrılara karşı kışkırtmaktadır. Diğer taraftan, tanrılar arasındaki savaş da dünyayı yok edebilecek güçtedir. Bir tanrı olarak doğmuş, ancak insan gibi yetiştirilmiş olan Perseus, ailesini yeraltı dünyasının kinci tanrısı Hades'e karşı korumak konusunda çaresizdir. Kaybedecek hiçbirşeyi kalmayan Perseus, Zeus'un güçlerini ele geçirebilecek ve dünyaya cehennemi yaşatabilecek Hadese karşı, çok tehlikeli bir görevi yönetmeye gönüllü olur. 21:45 TİTANLARIN SAVAŞI

3 bölge haberleri 9 Mayıs 2015 Cumartesi 3 Aile danışmanı 7 bin uzman alınacak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, Aile Eğitimi Programı (AEP) için bu yılın ikinci yarısında uzman alımına başlayacaklarını belirterek, "Şu anda 7 bin uzmana ihtiyacımız var. Ama bu uzmanları peyderpey alacağız" dedi. ESKİŞEHİR - ABD'de"en iyi sürü bekçi köpeği" seçilen Anadolu'ya özgü akbaşın yavrusu için 5 ay sıra bekleyenler, damızlıklara da ilgi gösteriyor. Sivrihisar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürü Erhan Ulutürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2009 yılında, akbaşların kaymakamlık aracılığıyla köylerde tespit edildiğini ancak yoğun şekilde yetiştirilmesine rağmen birey sayısının azaldığını, dejenere olduğunu belirlediklerini söyledi. Akbaş Çoban Köpeği Irkını Araştırma Koruma Geliştirme Tanıtma ve Yaygınlaştırma Derneği Başkanlığını da yürüttüğünü hatırlatan Ulutürk, bunun üzerine dönemin Eskişehir Valisi Mehmet Kılıçlar'ın emriyle İl Özel İdaresine proje başvurusunda bulunduklarını söyledi. Ulutürk, şöyle konuştu: "Öncelikle 8 damızlık akbaş ile kurduğumuz Akbaş Çoban Köpekleri Üretme ve Koruma Merkezi'nde köpekleri koruma altına aldık. 2010'da da Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programından 'Eskişehir İli Sivrihisar İlçesi Akbaş Çoban Köpeklerinin Dejenerasyonunun KAYSERİ - Airbus'ın CN 235 tipi askeri nakliye uçaklarının bakım ve onarımlarının Kayseri'de konuşlu 2. Hava İkmal Bakım Merkez (HİBM) Komutanlığı'nda yapılabilmesi için iyi niyet protokolü imzalandı. İstanbul'da düzenlenen 12. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı'nda (IDEF'15) Savunma Sanayii Müsteşarı Yardımcısı Serdar Demirel refakatinde, 2. HİBM Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Ali Demiral ve Airbus D&S Kıdemli Başkan Yardımcısı Antonio Rodriguez Barberan tarafından iyi niyet anlaşmasına imza kondu. Anlaşma kapsamında, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Kayseri 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'ndaki bakım kabiliyetlerinin sertifikasyon sürecinin tamamlanmasını müteakip dost ve müttefik bir ülkeden uçak getirilerek deneme uygulaması yapılacak. Daha sonra çerçeve anlaşması hazırlanarak CN 235 uçakları için Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Airbus D&S arasında "stratejik işbirliği"ne geçilecek. Böylece, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın kendi uçaklarının bakım, onarım ve revizyon ihtiyaçlarını yapabilmesi konusunda destek sağlanırken, diğer ülke uçaklarının benzer ihtiyaçları da Kayseri'de karşılanabilecek. "Bölgesel Yetkili Bakım, Onarım ve Revizyon Merkezi" sertifikası verilecek 2. HİBM, diğer ülke uçaklarının bakım faaliyetlerini yerine getirirken, Airbus D&S tarafından mühendislik, sertifikasyon ve SAKARYA - İslam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıklı, mutlu ve müreffeh ailelerin oluşmasına katkıda bulunmak amacıyla hazırlanan AEP'de pilot uygulamaların devam ettiğini belirtti. Henüz sonuçların gelmediğini ancak projenin iyi gittiğini anlatan İslam, "Şu anda 4 ilimizde pilot uygulama var. Birçok ilimizde yüzde arasında ailelerimize dokunmuş durumdayız" diye konuştu. Bakan İslam, sosyal hizmet görevlilerinin öncelikle sosyal risk altında bulunanlar olmak üzere, tüm aileleri ziyaret ettiklerini ifade ederek, şu bilgileri verdi: "Onların herhangi bir yardıma, rehabilitasyona, rehberliğe, danışmanlığa ihtiyacı olup olmadığını kontrol ediyorlar. Eğer böyle bir ihtiyaç varsa aile özelinde program yapıyorlar. Sorun çözülene kadar aileye bütün bu ihtiyaçları karşılayacak süreçler konusunda bilgi veriyorlar, onları yönlendiriyor, takibini yapıyorlar. Sorun ne olabilir? Mesela, bir ailede işsizlik sorunu olabilir ve bu yüzden sosyal desteğe ihtiyaç duyulabilir. Böyle bir durumla karşılaşıldığında hemen aileye sosyal destek sağlanıyor, ama aynı zamanda ailenin çalışabilecek durumda olan bireyleri İşkur'la irtibatlandırılıyor, onlara iş bulma imkanı sağlanmaya çalışılıyor. Ve bu, süreç sonuçlanana kadar bizim elemanlarımız tarafından takip ediliyor. Yani bir kere destek verdiniz, öyle değil. O aileden belli bir sosyal destek uzmanı sorumlu oluyor." Her 500 aileye bir uzman düşündüklerini ifade eden İslam, bunun tıpkı "aile hekimliği" sistemi gibi işleyeceğini, her ailenin bir sosyal destek uzmanı olabileceğini planladıklarını kaydetti. Ayşenur İslam, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyelim ki ailede bir çocuğumuzun çocuk yaşta evlendirilme riski var, bunu tespit ettik. Hemen durum ilgili mercilere bildiriliyor, ailenin tabi önce bilinçlendirilmesi lazım. Yasal mevzuat anlatılıyor, çünkü biliyorsunuz çocukların 18 yaşından önce evlendirilmesi Türkiye'de yasal değil, bu bir suçtur. Evlenen ve buna ortam sağlayan kişiler ceza görürler, ciddi oranda hapis cezaları vardır. Aile bu noktada bilinçlendiriliyor, çocuk eğitim kurumlarına yönlendiriliyor. Bunun sebepleri ekonomik darlık ise o konuda aileye destek olunuyor. Veya diyelim ki bir ailede yaşlı var, bakıma muhtaç. Hemen kurumlarımızla irtibatlandırılıyor. Bunun gibi birçok sorun temelinde aile odaklı çözülmüş oluyor.'' Bütün Türkiye'nin taranacağı ve bu sistemin sürekli olacağını vurgulayan Bakan İslam, "Bizim uzmanlarımız o çevrenin muhtarı, aile hekimleri, sağlık kurumları, okulları, hatta müftülüğüyle sürekli irtibat halinde olacaklar. Elbette bizim risk haritamız var ama bu risk haritasını bulunduğumuz çevrede bu sistemleri yöneten kimselerle, diyalog içerisinde genişletebilme imkanımız var. Önlenmesi ve Irk Özelliklerinin Korunması Projesi'yle destek aldık yılında yavrumuz oldu. Bazılarını damızlık olarak koruduk, ihtiyaç duyulacak malzeme desteği sağlanacak. 2. HİBM Komutanı Tümgeneral Ali Demiral, imza töreninde yaptığı konuşmada, Atatürk'ün direktifleriyle 1926'da kurulan 2. HİBM Komutanlığı ile Avrupa'nın en büyük savunma ve uzay kuruluşu Airbus D&S arasında potansiyel iş birliğinin kurulması ve hedeflenen stratejik iş ortaklığının ilk adımı olan iyi niyet mektubunu imzaladıklarını bildirdi. Dünyada en fazla CN 235 CASA uçağına sahip ülke olan Türk Hava Kuvvetleri'nin 20 yıldan fazla süredir bu uçakların bakım, onarım, revizyon ve modernizasyonu konusunda ciddi tecrübe, kabiliyet Bugün, haberdar olmadığımız, risk altında aileler bulunabilir, onlardan da bu şekilde haberdar olacağız" diye konuştu. Bu kapsamda 2015 yılının ikinci yarısında uzman alımına başlayacaklarının bilgisini veren İslam, "Şu anda 7 bin uzmana ihtiyacımız var ama bu uzmanları peyderpey alacağız. Bu uzmanların çok nitelikli kimseler olması gerekiyor. Çok ciddi sınavlarla alınacaklar, alındıktan sonra da yine önemli eğitimlerden geçecekler" ifadesini kullandı. İslam, bu konuda çalışmış, saha tecrübesi olan uzmanların, pilot illerde görev yaptığını belirterek, gerekli hazırlıkların tamamlanmasının ardından, süratle diğer illerde çalışmaya başlanacağını sözlerine ekledi. (AA) Akbaş ın damızlığına yoğun talep bazılarını da sahiplendirdik. Zamanla akbaş çoban köpekleri tanınmaya başlandı ve rağbet arttı. Sayıları yüzlerle ifade edilen akbaşların popülasyonu binleri buldu. 3-4 ay önceden yavrular için sipariş var. Talepleri karşılamaya çalışıyoruz. Akbaş, şu anda hak ettiği değeri buldu, sürü başlarında yerini almaya başladı." Ulutürk, akbaş çoban köpeğinin tamamen beyaz renkli tüye sahip olduğunu anlattı. Sahibine karşı çok sadık ve zeki olan bu hayvanların kurtlarla boğuşabildiğini kaydeden Ulutürk, "Kurtların sürüye saldırmasına asla izin vermez. Soğuk ve sıcak bölgelere kolaylıkla uyum sağlayabilir" dedi. Erhan Ulutürk, yurtiçi ve yurtdışındaki akbaş çoban köpeği derneklerinin yetkilileriyle görüştüklerini aktardı. Bu derneklerden yoğun taleple karşılaştıklarına dikkati çeken Ulutürk, "Bize ne zaman damızlık köpek vereceksiniz?' diye soruyorlar. Daha önce yavru köpek veriyorduk. Şimdi 1 yaşına kadar akbaş verebiliyoruz. Damızlık verebilecek niteliğe ulaştık. 8 damızlık akbaş ile başladığımız çalışmalarımızda 80 damızlığa ulaştık. Bunların 60'ı dişi, 20'si erkek" ifadesini kullandı. (AA) CN 235 nakliye uçaklarının bakımı Kayseri'de yapılacak ve bilgi birikimine sahip olduğuna işaret eden Demiral, şunları söyledi: "Bölgesel destek merkezi olarak sahip olduğumuz bu tecrübe ve kabiliyetlerimizin Airbus'ın katkılarıyla bölgemizdeki dost ve müttefik ülke CASA uçaklarına da uygulanacak olması bizleri mutlu edecektir. Avrupa'nın en büyük havacılık savunma ve uzay endüstri devi Airbus ile Türk Hava Kuvvetleri 2. Hava İkmal Merkezi Komutanlığı arasında stratejik iş ortaklığına gidecek bu önemli başlangıcın Airbus ve Hava Kuvvetlerimize hayırlı olmasını diliyorum." (AA) Fehmi KORU fkoru@gmail.com Türkiye nin en çağdaş yüzü fkoru@htgazete.com.tr VENEDİK BİLENLER Venedik in en iyi mevsimi diyorlar; bir dostum havayı kastederek Limonata gibi dedi. Dünyanın bu en fazla zengin turist çeken seyahat odağının sokaklarında kalabalıktan adım atacak yer yok. Sokaklar, tahmin edilebileceği gibi, su kanalları ve onları aşmak üzere yapılmış köprülerle kesiliyor... En merkezi yeri Venedik in, filmlerden hemen tanıyacağınız San Marco Meydanı; kuşların sere serpe kendilerini güneşin ışıklarına teslim ettiği, âşıkları taşıyan gondolların hareketlendiği mekân... O meydanın en görünür yerinde de kocaman harflerle bizden bir isim hemen göze çarpıyor: Ahmet Güneştekin... Ünlü ressamımız, bağlı olduğu Marlboro Galeri nin kendisi için özel açtığı sergide, çoğu burası için yapılmış, usta işi resimleri ve anlamlı heykelleriyle Venedik e gelenleri selamlıyor... Marlboro dünyanın en bilinen ve takdir edilen sanatçılarıyla hemhal bir sanat galerisi. Merkezi Londra, ama dünyanın çeşitli yerlerinde sanat eserlerini sergiledikleri mekânlar var. Türkiye den bir tek Ahmet Güneştekin Marlboro tarafından temsil edilmeye değer bulundu; Venedik de, Monako dan sonra onun eserlerinin dünya sanatseverleri karşısına çıkarılacağı yer olarak seçildi. İsabetli bir seçim; çünkü Venedik te bu aylar bienal zamanı... Her ülke çağdaş sanatçılarını, bienal alanı içerisinde yer alan pavyonlarında sanatseverlerin beğenisine sunuyor... Heyecan ve merakla çağdaş sanatı izleyenlerce beklenen bir etkinlik bienal ; Venedik te açık kaldığı 7 ay boyunca tam 7 milyon sanatsever tarafından ziyaret ediliyor... Bienalde ülke pavyonlarını dolaşırken ziyaretçilerin heyecanı dikkatlerden kaçmıyor... Türkiye bu yıl bienale ressam Sarkis ve eserleriyle katılıyor. Mimar Emre Arolat ın mimari konsept düzeni, Amerikalı küratör Matthew Drutt un seçkisi ve Çalık Holding in desteğiyle ziyaretçilerin beğenisine sunulan Ahmet Güneştekin in Milion Taşı adını verdiği sergisi, sanat aşkı peşinde yolunu Venedik e düşüren dünya sanatseverlerini 7 ay boyunca ağırlayacak. Yola çıkmadan önce sanatını yakından takip eden dostları, kulağıma, Ahmet bu defa kendini aştı diye fısıldamışlardı; ama sergide gördüklerim yine de beni şaşırttı. Neredeyse 10 yıldır, resimlerine yansıdığı üzere, hepimizi geçmişte ve bugün yaptığımız yanlışlıklarımızla yüzleşmeye çağırırdı Ahmet Güneştekin; bunu bir adım daha ileri götürüyor bu sergisiyle ve adeta eksikliklerimizle zorla yüzleştiriyor. Erkek baskısı altında kadın... Egemen düşüncenin baskı altına aldığı piyasa dışı düşünce... Erkin insafına bırakılmış her eğilimden insan... Dinsel, etnik, cinsiyet farklılığı yüzünden sistem dışına itilmişler... Daha önce İstanbullu sanatseverlerle buluşturduğu üç tablodan oluşan Kutsal Yüzleşme serisi de Venedik sergisi için yapılan eserlere tam denk düşmüş... İki de heykel var sergide: Million Taşı ile Kostantiniyye... Yüzleşeceksen işte sana fırsat der gibi bu iki heykel... İlki, Milion Taşı, neredeyse tarihin başlangıcına giden bir anlayışla, cinsiyeti yüzünden sınırları dışına zorlanan kadınlara, bir Özür dileriz mesajı sayılabilir... Diğeri, Kostantiniyye ise, fetihlerle üzerinden geçenlerce ülkemizin gözbebeği İstanbul a asırlar boyu verilen çeşitli isimleri anarak, kentimizin çok kültürlü, çok etnisiteli ve çağlara meydan okuyan kimliğini deşifre ediyor. Bienal için Venedik e gelenler, hatta Bienal i bilmeyen turistler, Ahmet Güneştekin in eserleri üzerinden Türkiye ile de yeniden tanışacaklar. 8 Mayıs 2015/ HABER TÜRK Yapı denetim sistemine yeni düzenleme ANKARA - İnşaat firmalarının ceza alması halinde, sorumlu olduğu ve herhangi bir denetim hatası da bulunmayan tüm inşaatların durdurulması yerine, sadece denetim hatası bulunan inşaatlarla ilgili işlem yapılacağı bildirildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan açıklamaya göre, 2023 vizyonu çerçevesinde, yaşanabilir çevreye sahip, mekan ve yaşam kalitesi yüksek sürdürülebilir kentsel ve kırsal alanların oluşturulması hedefinde yapılaşmaya yönelik denetim sisteminin geliştirildiği ve etkili bir şekilde uygulamasının sağlandığı belirtildi. Bu kapsamdaki çalışmalar sonucunda, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapıldığı ve değişikliğin, 23 Nisan 2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığı ifade edildi. Açıklamada, kanunda yapılan değişiklikle yapı denetim kuruluşlarının inşaatlardaki iş sağlığı ve güvenliği alanındaki kontrollerine yönelik, yasa hükmünün 6331 sayılı yasa ile uyumlaştırılmasının sağlandığı ve denetim hizmeti vermekle yükümlü kılınacak kuruluşlardan kamu yararına teminat alma uygulamasına geçilmesinin öngörüldüğü belirtildi. Böylece, teminat alınması yöntemi ile yapı denetim sisteminde yer alan mimar ve mühendislerin sorumluluk bilincinin artırılarak vatandaşların daha kaliteli hizmet almasının sağlanacağı vurgulanan açıklamada şu bilgilere yer verildi: "4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun kapsamında faaliyet gösteren yapı denetim kuruluşları ile sorumlu denetim elemanlarının kanuna aykırı fiil ve davranışlarının tespiti halinde, yine Kanunun 8. maddesi gereğince, 1 yıla kadar faaliyet durdurma cezası verilen madde değiştirildi. Yapılan değişiklik ile söz konusu cezanın yerine eylem, yaptırım dengesi gözetilerek para cezası verilmesinden, yeni iş almaktan men cezası verilmesine ve belge iptali yapılmasına kadar kademelendirilen yeni bir ceza sistemine geçildi. (AA)

4 49 Mayıs 2015 Cumartesi Her yıl mutlaka yaptırılması gereken baca temizliğini yaz aylarında yaptıran vatandaşların hem sıra beklemeden, hem de indirimli tarifeden yaralanacağını belirten İtfaiye Dairesi Başkanlığı yetkilileri, 15 Eylül tarihine kadar bacasını temizleten Ankaralılara fiyatlarda yüzde 25 indirim yapılacağını bildirdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı, vatandaşlardan gelen çok sayıdaki baca temizliği talebini zamana yayarak daha verimli çalışmak ve isteklere daha kısa zamanda cevap vermek amacıyla kampanya başlattı. Bacalarını 15 Eylül 2015 tarihine kadar temizleten kişilere yüzde 25 indirim yapılacak. Çankaya Belediyesi, İşte Benim Zeki Müren Sergisi'nin Ankara ayağına ev sahipliği yapıyor. Yapı Kredi Private Banking ve Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliğinde, TEV ve TSK Mehmetçik Vakfı nın desteğiyle hazırlanan sergi, derin müzik kültürünü bestelerine yansıtan ve sıra dışı bir yıldız olan Zeki Müren i Başkentlilere tanıtıyor. İlk gün tanıtımına, Çankaya Belediye Başkan Yardımcısı Nafiz Kaya nın da katıldığı İşte Benim Zeki Müren Sergisi Mayıs ayı boyunca görülebilecek. Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nin ev sahipliği yaptığı sergi; özeni, nezaketi ve Türk Sanat Müziği ne kattığı renk ve duruşla Türk halkının Sanat Güneşi unvanıyla andığı Zeki Müren in, 64 yıla sığan dolu dolu yaşamının dönüm noktalarını öne çıkarıyor. Sergide, Müren in kişisel eşyalarından tuttuğu notlara, değişik Keçiören Belediyesi, Keçiören İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Keçiören Müftülüğü tarafından Umre ödüllü Davetine Geldim Ya Resulullah Liselerarası Bilgi Yarışması düzenlendi. Keçiören'de öğrenim gören 9., 10., 11. ve 12. sınıf öğrencilerinden toplam 3 bin 59 öğrencinin başvuru yaptığı yarışma; 2 Mayıs'ta Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi, Keçiören Anadolu imam Hatip Lisesi ve Etlik Anadolu İmam Hatip Lisesi nde gerçekleştirildi. Yarışmacıları yalnız bırakmayan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, sınava katılan yarışmacıları sınıflarında ziyaret ederek hepsine başarılar diledi. Sınava katılan herkesin kazandığını vurgulayan Başkan Ak, yarışmacılara dağıtılan Siyer-i Nebi kitabındaki bilgilerin çok değerli olduğunu ve gençlerimizin bu kitap sayesinde büyük bir kazanım elde ettiğini söyledi. Batı dünyasında yükselişe geçen İslamofobi ve Peygamberimiz Hz. Muhammed i (S.A.V) tasvir eden karikatürler aracılığıyla İslam dinine yapılan saygısızlığa dikkat çeken Başkan Ak, Bizler milli değerlerine ve Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkacak bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Avrupa da manevi değerlerimize ve Peygamberimize hakaret ediliyor, bir İslamofobi oluşturuluyor. Son dönemde özellikle Avrupa da, Batı dünyasında Müslümanlara ve Peygamberimize saldırılar söz konusu... Sizlere Hz. Peygamber Efendimizin (S.A.V) hayatını öğretmek, O'nu tanıtmak için aynı zamanda da İslam ın barış dini olduğunu göstermek ve yapılan bu saldırılara bir tepki amacıyla bu yarışmayı düzenledik. Neslimizin, geleceğimizin teminatı olan sizlere böyle bir katkımız olsun istedik diye konuştu. Sonuçların açıklanmasının ardından 9. ve 10.sınıf kategorisinde ilk 5 e giren, 11. ve 12.sınıf kategorisinde ilk 5 e giren yarışmacılar, Keçiören Belediyesi tarafından Umre' ye Kış aylarında görülen karbon monoksit zehirlenmeleri ve yangınların önemli bir bölümünün bacaların tıkanması sonucu meydana geldiğini hatırlatan Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı yetkilileri, vatandaşlara bir an önce apartman, konut ve işyerlerinin bacalarını temizlettirmelerini tavsiye ettiler. Baca yangınlarından korunmanın tek yolunun sanayi işletmelerinde 3-6 ayda, daire ve apartmanlarda ise yılda en az bir kere bacaların temizletilmesi olduğunu vurgulayan yetkililer, bacaların normal soba, doğalgaz ya da katı yakıtlı olması fark etmediğini, bacaların mutlaka yılda bir defa temizletilmesi gerektiğini kaydettiler. Vatandaşların kendi yöntemleriyle bacaya bir mekânlarda çekilmiş fotoğraflarından sahne kıyafetlerine kadar daha önce görülmemiş pek çok detay da gün ışığına çıkıyor. On bine yakın fotoğraf; akademik eğitimini aldığı ve bizzat çizdiği desen ve resimler; kostüm, plak, şiir ve notların yanı sıra arşiv görüntülerinin yer aldığı serginin, en dikkat çekici öğelerinden biri de kurulan küçük sinema salonunda gösterilen Zeki Müren filmleri de Beklenen Şarkı adlı filmle beyaz perdede görünen ve daha sonra çoğunun müziklerini kendi bestelediği 18 sinema filminde oynayan Müren, müzikal yeteneğini oyunculukla da birleştirebilen nadir sanatçılardan biriydi lerden 1980 lere uzanan 30 yılda, hayatını milyonların gözü önünde ve objektiflerin karşısında geçiren Zeki Müren in, popüler kültürümüzde kapladığı özel yerini yeniden hatırlatan sergi, 29 Mayıs a kadar Çağdaş Sanatlar Merkezi nde görülebilir. Keçiören de bahar temizliği başladı. Keçiören Belediyesi ilk kez kurduğu Baypas ekibi ile ilçenin bütün cadde ve sokakları ile çöp bırakma noktalarını yıkayarak temizliyor. Türkiye'nin en büyük metropol ilçelerinden Keçiören'in pırıl pırıl olması için belediye ekipleri temizlik çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Keçiören Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü nün kurduğu Baypas ekibi, ilçe genelinde yıkama tankerleri ve süpürge araçlarıyla bahar temizliği çalışması yaparak Keçiören i çok daha temiz hale getiriyor. 7/24 saat görev başında olacak Baypas ekibi, bahar ve yaz ayları boyunca cadde ve sokakları sabunlu su ile yıkayarak temizleyecek. Böylece Ankara Büyükşehir Belediyesi, kış aylarına girerken yaşanması muhtemel sıkışıklıkları önlemek amacıyla Başkentlilere baca temizliklerini yaz sezonunda yaptırmalarını öneriyor. Büyükşehir den baca temizliği kampanyası şey dökerek, yakarak, içeriye bir ağırlık uzatarak bacayı açmaya çalışmalarının yanlış bir yöntem olduğunu ifade eden yetkililer, bu yöntemlerin baca duvarının yıkılması ve tahribi gibi sonuçlarla daha pahalı inşaat masraflarına neden olacağı uyarısında da bulundular. Bacaların temizlenmesi için İtfaiye Daire Başkanlığı na gelerek randevu alınması gerektiğini belirten yetkililer, vatandaşların / ve 1145 numaralı telefondan da ayrıntılı bilgi alabileceklerini kaydettiler. Baca temizliği için Turgut Özal Bulvarı Numara 9, Ata Sanayi bitişiği / Akköprü adresindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı na müracaat etmeleri ve ücretin yatırılması gerekiyor. Çankaya da Zeki Müren sergisi Liseliler umre için yarıştı Keçiören de bahar temizliği havaların ısınmasıyla birlikte çöp noktalarında kötü kokuların oluşması engellenmiş olacak. Keçiören in baharı en güzel hisseden ilçelerden birisi olduğunu belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Bizler de yürüttüğümüz yoğun çalışmalarla Keçiörenlilerin baharın coşkusunu tam anlamıyla yaşayabilmelerine katkı sağlıyoruz. Temizliği imanın parçası olarak kabul etmiş, kendisini ve çevresini temiz tutmakla yükümlü kılınmış kişiler olarak evimize gösterdiğimiz özeni çevremize de gösteriyoruz ve Evimiz Keçiören diyoruz. Keçiören in cadde ve sokaklarından ibadethanelerine kadar geniş bir alanda temizlik işlerine önem veriyoruz ve bu sayede ortaya tertemiz bir Keçiören çıkıyor dedi. ANKARA Suriyeliler için Hayır Çarşısı açıldı Türkiye'ye sığınan Suriyelilere yönelik yardım çalışmaları kapsamanda, İNFAK Vakfı tarafından yaptırılan Hayır Mağazası'nın açılışını Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak gerçekleştirdi. Kurdele keserek açılışı yapılan mağazada giyim ve çeşitli ev eşyalarının yanısıra yiyecek maddeleri de satılarak geliri Suriyeli mültecilere aktarılacak. İnfak Vakfı'nın isminin güzelliğine uygun faaliyetlerde bulunan, infak eden ve insanları da infaka özendiren bir vakıf oluşuna dikkat çeken Mustafa Ak, "Çalışmalarını destekliyoruz. Müslümanlar infak kelimesini iyi anlamalıdır. İnfak'ın anlamı geniştir. Müslüman mallarından zorunlu olarak vermesi gerekenin dışında malının iyi ve güzel olanından da gönüllülük esasına dayalı olarak da vermelidir" dedi. Sosyal devlet kavramını, devletin müşfik elini ve kimsesizlerin kimsesi olmayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan öğrendiklerini belirten Başkan Ak, "Devlet her zaman vardı, ama Recep Tayyip Erdoğan göreve gelene kadar devletin müşfik elini değil, tokadını gördük. Sosyal devlet, sosyal belediyecilik çalışmalarını gereksiz bulanlar, israf diyenler de var. Ama yardıma ihtiyacı olana bizler dinimizin de gereği olarak yardım etmeliyiz. Biz kendimizi ensar, Suriyeli kardeşlerimizi de muhacir olarak görüyoruz. Suriye'de barış olana kadar bizim misafirimizdirler. İnşallah ülkelerinde barış olur. Ama barış olmaz ve ülkelerine dönmezlerse de sonsuza kadar misafirimiz ve kardeşimizdirler" diye konuştu. Seçim vaadi olarak Suriyelileri ülkelerine geri gönderme sözü veren siyasi partilerin bulunduğunu hatırlatan Mustafa Ak konuşmasına şöyle devam etti: "Bunlar 2 milyon Suriyeli kardeşimizi ölüme göndermek istiyorlar. Bunu söyleyen partiler inşallah hüsrana uğrayacaklardır. Yaptıkları yanlışın da farkına varırlar. Biz millet olarak her zaman dinimizin dışındakilere dahi yardım eden bir milletiz. Kardeşlerimiz bu hayırlı mağazaya bağış yapsınlar. Yaptıkları bağış sağlam yere gidiyor, merak etmesinler. Biz de sosyal belediyecilik anlayışının bir gereği olarak kimsesizlerin kimsesi olmaya, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza yardım etmeye özen gösteriyoruz. Ama açılan bu tarz hayırlı mağazalarla birçok kişiye kucak açabiliyoruz. Aslında diyorum ki keşke böyle mağazaları hiç açmasak, ihtiyaç sahipleri olmasa, herkes rahat yaşasa. Ama bu bir imtihan, ihtiyaç sahipleri kadar mal sahiplerinin de imtihanı. Herkes üzerine düşeni yapıp yardım etmeli. Dinimizin gereği de budur." Başkan Mustafa Ak ayrıca, açılışa gelen Suriyeli ailelere yardım malzemelerinden oluşan paketler verdi. YENİMAHALLE GENÇLİK MERKEZİ GENÇLİK ve SPOR KULÜBÜ OLAĞAN ÜSTÜ GENEL KURUL TOPLANTISI Kulübümüzün Yönetim Kurulunun tarih 4 nolu karar ile almış olduğumuz Olağan üstü Genel Kurul toplantımız 24 Mayıs 2015 Pazar günü saat de Yenimahalle Belediyesi Pazar yeri Sosyal Tesisleri Yender Salonu'nda çoğunluk sağlanamadığı takdirde 31 Mayıs 2015 Pazar aynı saatte yapılacaktır, GÜNDEM 1) Açılış İstiklal Marşı, 2) Başkanın Sunuş Konuşması, 3) Divan Kurulu Teşekkülü, 4) Yönetim ve Denetim Kurulları Raporları okunması, 5) Yönetim ve Denetim kurullarını ayrı ayrı ibrası, 6) Kulübün Tasfiye-Fesih veya Devamına karar verilmesi açık oylanması, 7) 2/3 çoğunlukla Tasfiye- Fesih alındı ise tasfiye kurulunun oluşturulması, devam kararı alındı ise tahmini bütçe sunulup karara bağlanması, 8) Şubat 2017 olağan genel kurula kadar yeni yönetim- denetim kurullarının seçimi gizli oy açık tasnif ile yapılması, 9) Dilek ve Temenniler, 10) Kapanış konuşması. TEŞRİFLERİNİZİ BEKLERİZ. YENİMAHALLE GENÇLİK MERKEZİ GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ BAŞKANI Ali Kemal TAŞKAN YediGün- 23

5 ANKARA 9 Mayıs 2015 Cumartesi5 ŞEBNEM ÜNAL- Mamaklı öğrenciler türküde buluştu Mamak Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi, Türkü Türkü Anadolu Konserleri etkinliği düzenledi. Mamak Belediyesi Prof. Dr Necmettin Erbakan Kongre Merkezi nde gerçekleşen organizasyona Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Grup Başkanvekili Faruk Gültekin, Başkan Yardımcısı Hasan Gökmenoğlu, birim müdürleri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler katıldı. Mamak Mesleki Teknik ve Anadolu Lisesi öğrencileri Türk Halk Müziği Korosu nca düzenlenen konser, seyircilere türkü keyfi yaşattı. Bu yıl ikincisi düzenlenen ve 40 öğrenciden oluşan koroya, öğretmen ve öğrencilerden oluşan saz ekibi eşlik etti. Mamak Halk Eğitim Merkezi halk müziği ve bağlama eğitmeni Murat Metin in şefliğini yaptığı konserde Türkiye'nin farklı yörelerinden 12 türkünün seslendirildi. Türkülerin yanı sıra öğrenciler öğretmenleri ile birlikte halay çekti. Düzenlenen organizasyonla öğrencilerin mutlu olduğunu kaydeden Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Yoğun sınav dönemlerinde düzenlenen bu tür organizasyonlar geleceğimiz olan öğrencilerimize hem moral oluyor hemde sınav stresininden uzaklaştırıyor. Koroya, saz ekibine ve organizasyonda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum dedi. Türkiye nin en büyük geri dönüşümcüler sitesinde faaliyet gösteren üyelerin oluşturduğu S. S. Ankara Umum Hurdacılar İşletme Kooperatifi nin 1999 yılından beri başkanlığını yapan İrfan Çinkaya, yapılan Genel Kurulda yeniden başkanlığa seçildi. Yenimahalle Karşıyaka İş Merkezi Müzikhol Düğün Salonu nda gerçekleştirilen genel kurulda yapılan seçimde oyların tamamını alan İrfan Çinkaya, güven tazeledi. Sorunların görüşüldüğü ve çözüm niteliği taşıyan kararların alındığı Genel Kurulda konuşan Başkan İrfan Çinkaya; İmar planına sanayi ve depolama plan notunu işleteceğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ndan lisans ve belge almadaki zorlukların aşılacağını, Enerjisa nın yarım kalan işleri devam ettireceğini, Hurdacılar Sitesinin İvedik Organize bağlantı Gönül Vakfı nın düzenlediği Kur an ı Anlamak ve Yaşamak konulu konferansta Münib Engin Noyan tarafından, Kuran'ı yaşamayı ve Kuran'la yaşamayı anlatıldı. Mamak Belediyesi ev sahipliğinde Prof. Dr Necmettin Erbakan Kongre Merkezi nde gerçekleşen programda sanatçı ve yazar Münib Engin Noyan ın verdiği konferans, salonu dolduran yüzlerce kişi tarafından büyük ilgiyle izlendi. Vakıf Başkanı Mehmet Emin Genç in slayt eşliğinde vakfın faaliyetlerini aktarmasının ardından, Gönül Vakfı Kurucu Başkanı olan Akgül, yaptığı hayırlı işlerden dolayı Noyan a Yılın Gönül Eri ödülünü takdim etti. Münib Engin Noyan gibi önemli isimleri Mamak ta ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getiren Akgül, Değerli hocamıza çok teşekkür eder, ilçemize her zaman bekleriz dedi. Salonu dolduran Mamaklılara seslenen Noyan, Kuran merkezli hayat çağrısı yaptı. Kur an ı Anlamak ve Yaşamak konulu konferans başlığının aslında çok şeyi ifade S. S. Ankara Umum Hurdacılar ve Geri Dönüşümcüler İşletme Kooperatifi nin Olağan Genel Kurul Toplantısı'na tek liste ile giren İrfan Çinkaya, oyların tamamını alarak yeniden başkanlığa seçildi. Çankaya yeniden başkanlığa seçildi Altındağ'da TSM esintisi Altındağ Belediyesi, düzenlediği Türk Sanat Müziği konseriyle sanatseverlere unutulmaz bir akşam sundu. Gazi Üniversitesi Konser Salonu ndaki müzikal dinleti Faruk Cenap Erdoğan ın sunumuyla gerçekleşti. Şefliğini Altındağ Belediyesi Türk Sanat Müziği koro şefi Cengiz Taşkent in yaptığı Altındağ Belediyesi TSM korosu, Hacı Arif Bey e ait en güzel eserleri seslendirdi. Çok sayıda Ankaralı vatandaş, konsere büyük ilgi gösterdi. Kurulduğu 2005 yılından bu yana Ankara nın en gözde korolarından biri haline gelen Altındağ Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu, bu sefer Gazi Üniversitesi nde sahne aldı. Koro Şefi Cengiz Taşkent yönetimindeki konser, 2 bölümden oluştu. Nihavend faslı, Rast eserler ve Kürdilihicazkâr eserlerin yer aldığı 1 inci bölüm izleyicilerden tam not aldı. 2 nci bölümde ise Hicaz, Uşşak, Karcığar, Hüzzam, Segâh ve Muhayyer eserler kulakların pasını sildi. Ankaralılar, Altındağ Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu yla müzik tadında bir akşama daha tanıklık etti. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, yaptığı açıklamada Türk müziğini yaşatıp geliştirmenin kendi ellerinde olduğunu vurguladı. yolu ve Site çevresindeki imar yollarının asfaltının yaptırılacağını, çöp toplama alanı ve otopark sorununun çözümü için ilgili birimlerle sürekli görüşmelerin yapıldığını söyledi. Başkan Çinkaya; "Amacımız ülkemize ve ekonomimize katkı sağlayan Hurdacılar Sitesini Başkent Ankara ve Türkiye ye yakışır bir Site haline getirmektir. Bana bu görevi tekrar layık gören esnafımıza teşekkür ederim" diyerek sözlerini tamamladı. Engin Noyan dan konferans ettiğini belirten Noyan, Bugün hayatını bir şekilde idame ettirebilen herkes Kuran ı anlamaya yetecek kadar akıl ve fikir sahibidir dedi. Söyleşide sık sık seyirciyle temas kuran Noyan, herkesi Kur an ı anlamaya davet etti. Kuran'ın özellikle anlamı üzerinde duran Noyan, Her şeyi öğreniyoruz, her bir şeye vakit ayırabiliyoruz. Neden, Kuran'ı anlamıyla birlikte öğrenmeyelim ki. Hayatımızın kurallarını belirleyen ve yol gösteren kutsal vahyin, mübarek sözlerin anlamını bilmeli değil miyiz? dedi. Konferansa Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül ve eşi Zeliha Akgül, Ak Parti Mamak İlçe Başkanı Muhammed Abdullah Özer, Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yunus Aluç, Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Ömer Faruk Erciyes, başkan yardımcıları, meclis üyeleri, Mamak İlçe Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, İHH Ankara Başkanı Hanefi Sinan, Kardelen Derneği Başkanı Şükrü Can, Eğitimci Yazar Ali Akar ve çok sayıda vatandaş katıldı. İDDİA YOK Abdullah Cengiz Eğitimci/Yazar cengizicyer@hotmail.com SEYAHAT SIHHAT DEMEKTİR(7) (KREMLİ SARAYI'INDA) İki gün önce gittiğimiz Rusya nın tarihi ve kültürel şehri St. Petersburg dan dün akşam( ) döndük. Yorucu ve de uzun bir yolculuk oldu. Çünkü trenimiz normal trendi. Bir öncekine göre konforu da hızı da yoktu. Ama Allah a(c.c) hamdolsun yine de kazasız belasız döndük. Herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Bildirildiği gibi sabah altıda Moskova ya vardık. Bu gün programımızda Kremli Sarayı nı ziyaret vardır. Oğlumun arkadaşı, Rus vatandaş Stas bize kılavuzluk yapacak. Zaten kendisi resmi kılavuzmuş. Önce Kremli Sarayı nın dış kısmındaki yerleri gezdik. Her taraf, akşam provası yapılacak kendilerine ait zafer şenliklerinin 70.yılından dolayı asker kaynamaktadır. Yeşili, beyazı, mavisi renga renk askerler etrafta dolaşıp durmaktadırlar. Sadece dolaşma değil, kimi yerlerde de rap rap ayak sesleri ve sloganları ile yeri göğü inletmekteydiler. Önce sarayın girişinin sol tarafındaki anıtı ziyaret ettik. Burada iki asker nöbet tutmakta, Almanlarla yapılan savaşta zaferin sembolü olarak her şehrin adına bir anıt lahit yapılmış ve üzerine isimleri yazılmış. Bitimlerinde de Deli Petro ya ait görkemli bir heykel, karşısında da tunçtan, yeni yapılmış Petro, askerleri ve sembollerle işlenmiş bir anıt bulunmaktadır. Bir iki hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra, sarayı dolaşmak üzere giriş kapısındaki kontrolden sonra içeri alındık. Tevafuk, girişimizle kapıdaki nöbetçiler de görev değişimi yapıyorlarmış. Saraya sur kapısı gibi bir yerden giriliyor. Hemen sağda, yapılışı çok eskiye dayanan, görkemli sütunları ve çevre duvarları mermerden, yüksek yapısıyla parlamento binası ziyaretçileri karşılamaktadır. Şimdilerde fazla kullanılmayan, ancak bazı özel günlerde kullanıma açılan, bu tarihin eskitemediği bina, kim bilir kimleri misafir etmiştir. Binaya nazır, sıra sıra dizilen tarihi toplar ancak kullanıcılarını, insanın silaha olan tutkusunu ve canavarlığını hatırlatan duruşları ile görenleri tarihin farklı derinliklerine götürmektedir. Biraz ileride ziyaret edeceğimiz görkemli Katedrallere gelmeden, İstanbul un fethinde Fatih in kullandığı şahin topuna benzer bir topla karşılaşıyoruz. Tonlarca ağılıktaki bu tarihi topun orijinali değil de bezeri, kim bilir savaş ortamında kimlere ne zararlar vermiştir. Sırtımızı topa döndüğümüzde sağımızda kalan sarı renkli binaların, Rusya devlet başkanı Putin in çalışma ofisleri olduğunu söyledi kılavuzumuz. Putin burada çalıştığında binanın üzerinde bayrak dalgalanıyormuş. Sarayın tam orta yerinde dört Katedral yapılmış. Bu yapıların planları ve yapılış özellikleri yönünden ST. Petersburg da gördüklerimizden bir farkı yoktu. Bazı farklar göze çarpmaktadır: Geçmişte Rusyalılara yöneticilik yapmış çarların ve ailelerine ait lahitler(mezarlar), küçük bir bakireler kilisesi ile buralarda görev yapmış din adamlarının resimleri ve ikonaları dikkat çekmektedir. Dikkatlice bakınca bu katedrallerin yapılışında yorulan ellerin ve beyinlerin, kendilerine mahsus ciddi bir inanca sahip olduğunu fark etmemizdir. Bu inancı temsil edenlerin şu anda bulundukları durumu eleştirebiliriz. Çünkü Allah ın(c.c) son dini İslam dır. Son Peygamberi de Hz. Muhammed(a.s.v) dir. Bunda şüphemiz ve en ufak bir tereddüdümüz yoktur.(elhmadulillah) Ancak benim kast ettiğim o gün bu yapılara emek veren ve enerji harcayanların -batıl da olsa- samimi olduklarını görmemiz gerektiğidir. Malumunuz olduğu üzere Şeytan ve avenesi yahut inkârcı da amel ve inancında samimiyeti oranında başarılı olur. İşte bu yapılara dikkatlice bakınca bu sonucu görmektesiniz. Genişçe bir meydanın etrafına yapılan büyükküçük, kubbeleri altın kaplamalı, içi-dışı maharetli sanatkâr ellerinde tezyin edilen bu tarihi dokuları ziyaretimizden sonra bir başka tarihi müzeyi dolaşmaya başladık. Ziyaretimizde gördüğümüz ve de dikkatimizi çeken, Rusların materyalist anlayışlarına uygun müze içinde müzeden para kesmeleridir. Mesela, Kremliye giriş, kişi başına 700 ruble iken, tarihi müzeye girişte de kişi başına 500 ruble alınmaktadır. Dolaştığımız diğer müzelerde de aynı uygulamayı görüp şaşırmıştık. Ne diyelim kendi takdirleri Bizi zorla ziyaret ettirmiyorlar ya Ziyaret güzergâhımızı yönelttiğimiz tarihi müze paha biçilmez, çok değerli hatıralar ve eserlerle doluydu. Yaklaşık bir buçuk saatimizi alan bu müze, müthiş ve enteresan tarihi doku ile gidenlere geçmişi anlatma özelliğine sahiptir: Asırlar öncesinde kullanılan altından ve gümüşten günlük eşyalar ile savaş eşyaları, çatalından kaşığına, at arabasından kral koltuğuna, kılıcından zırh şeklindeki elbiselerine, bin bir maharet ve incelikle işlenmiş tahtlar, semaverler, inci, mercan, yakut ve kristal süslemelerle bezenmiş sair eşyaları saymakla bitmeyecek kadar çok ve güzel dünya debdebesi ve tezyinleri Görüp dolaştıkça dünyaya bağlanmanın anlamsızlığı gördük. Nerede, hangi güce sahip olursak olalım ölümün gelip bizi yakalayacağını hissettik. O halde böyle bir hayat için, öncelikle Rabbimizi, sonra da O nun yarattığı kullarını -kimseye zarar vermedikleri müddetçe- üzmenin gereksizliğini gördük. Çünkü bunların uğruna iktidar ve saltanatlarını sağlama alanlar, bunlar için insanlara zulmederek kulluklarını terk edenler, Allah ın(c.c) rıza ve hoşnutluğundan uzaklaşanlar ne kadar da yanılmışlar. Bunun böyle olduğunu açık ve seçik, gözlerimizle görmüş olduk. Şahit olduk ki bu dünya hiçbir güçlüye, şatafat ve debdebeye teslim olmuş biçarelere yahut kendini inancına veren sadık ve samimiye, kısacası kimseye kalmıyormuş. Öyleyse dünyanın basit ve geçici metaına(mal ve güzelliklerine) aldanıp haktan, hakikatten, adalet ve dürüstlükten ayrılarak Allah ın(c.c) kullarının hakkına girmemeliyiz. Ne mutlu dünya güzelliklerine aldanmayıp istikamet üzere, dosdoğru yürüyenlere Rabbim bizleri de o kervana dâhil olanlardan eylesin.

6 6 ANKARA 9 Mayıs 2015 Cumartesi Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi üyeleri, Kızılay da Trafik Polisleri ile birlikte denetim yaptı. Yenimahalle de Engelliler Haftası etkinlikleri Minikler trafik denetimi yaptı Trafik Haftası nda yayaların bilinçlendirilmesini amaçlayan trafik denetimleri sırasında minik trafikçiler, kurallara uymayan yaya ve araç sürücülerine uyarılarda bulundu. Başkent te hem araç hem de yaya trafiğinin en yoğun olduğu Kızılay Kavşağı ndaki denetimlerinde Çocuk Meclisi nin polis kıyafetli üyeleri büyük ilgi gördü. Çocuk Meclisi üyeleri iki ayrı ekip halinde denetim yaptı. Çocuk polisler, kırmızı ışıkta geçen veya kırmızı ışık yanarken caddeye inen yayaları uyarırken, karşıdan karşıya Kazan'da talebe yurdu yararına kermes Kazan'da bir talebi yurdu yararına kermes düzenlendi. Satı Kadın Mahallesi Milli Egemenlik Parkı'nda açılan kermese Kazan Kaymakamı Murat Duru, Kazan Cumhuriyet Başsavcısı Abdullah Çıtlak, Kazan Belediye Başkanı Lokman Ertürk ün eşi Meral Ertürk, Kazan Belediye Başkan yardımcısı Cengiz Gevrek ile vatandaşlar katıldı. Her yıl düzenlenen kermeste ev yemeğinden çeyize, HABER MERKEZİ- Yenimahalle Belediyesi Meslek Edindirme ve Hobi Kursları'nın Türk Halk Müziği Korosu, verdikleri konserle kulakların pasını sildi. Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi nde gerçekleşen konsere, Yenimahalle Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Kartal ın yanı sıra çok sayıda türkü dostu katıldı. Şef İshak Coşkun yönetiminde 2 bölüm halinde gerçekleşen konserde, YEN- İMEK Türk Halk Müziği Topluluğu hem koro ile hem de solo olarak seslendirdikleri eserlerle salonu mest etti. Manisa, Kırşehir, Sivas, Erzurum, Şanlıurfa, Diyarbakır gibi pek çok yöreden türküler seslendirerek salonu dolduranları Anadolu yolculuğuna çıkaran ekip, Yenimahallelilerden tam not aldı. Hareketli türkülere bütün salonunun eşlik ettiği gecede, 27 parça seslendiren koro üyeleri, performanslarıyla usta sanatçıları aratmadı. Gecede koro üyelerini tek tek tebrik eden Başkanvekili Kartal, Ruhlarımızı yıkadık, arındık bu gece. Acılarımızın, sevinçlerimizin sevdalarımızın yansıması türkülerimiz, bizi bu gece bir kez daha bizim olan değerlerle buluşturdu dedi. Koro üyelerinin heyecanının 23 Nisan çocuklarının heyecanına benzeten Kartal, şu ifadeleri kullandı: Bu gece 3 şey övgüye layık. Birincisi türkülerimiz, ikincisi şefimiz ile hocalarımız ve tabi ki solistlerimiz. Onların arasında büyükbaba, babaanne, anneanne var ama ben orada 23 Nisan çocukları görüyorum. Öyle heyecanlılar. Heyecan bir mesleği, bir işi kendine dert edinen insanlar için önemli bir özellik. Bizler de heyecanlıyız Yenimahalle Belediyesi olarak. Çünkü biz belediyeciliği dert ediyoruz kendimize. Çünkü Başkanımız Fethi Yaşar, sosyal demokrat belediyeciliğin ne olduğunu Ankara ya, bütün bir ülkeye anlatıyor. Kartal konuşmasını, Bedri Rahmi Eyüboğlu nun Türküler Dolusu adlı şiirinden bir dörtlük okuyarak sonlandırdı. geçişlerde sağ tarafın kullanılması gerektiğini hatırlattılar. Sürücüleri denetleyen grup ise ehliyet ve ruhsat kontrolü yaparak, emniyet kemeri takmayan sürücülere uyarıda bulundu. Kurallara uyanlara hediye ve çeşitli broşürler veren minik trafikçiler, uymayanlara ise ceza kestiler. Yazılı ve görsel basının da ilgi gösterdiği denetimler sırasında renkli görüntüler ortaya çıktı. Kurallara uymayan vatandaşlar zor anlar yaşarken, trafik kurallarını titizlikle uygulayan örnek vatandaşlar ile çocuk polisler arasında güzel diyaloglar kuruldu. Çocuk polislerle hatıra fotoğrafı çektiren vatandaşlardan, trafik kurallarına uyulması konusunda anlamlı bebek giyiminden mobilyaya kadar bol çeşit bulunuyor. Satılan ürünlerin piyasaya göre ucuz olması ve elde dilecek gelirin tamamının hayır işinde kullanılacak olması kermese vatandaşların ilgisini artırıyor. Seçim çalışmalarını yürüten milletvekili adayları da kermesi ziyaret ediyor. Kaymakam Duru ve Belediye Başkan Yardımcısı Gevrek in Türk Kültürünü yansıtan kıyafetler giyerek poz verdiği kermes, 10 Mayıs ta sona erecek. YENİMEK'te THM konseri Yenimahalle Belediyesi Bayan Hentbol Takımı Süper Toto Türkiye Kupası alma moraliyle çıktığı Ardeşen GSK maçını kazanarak yarı final serisinde 1-0 öne geçti. Hentbol Bayanlar Süper Lig in bitimine az bir süre kala nefesler tutuldu. Normal sezonu ilk sırada tamamlayan Yenimahalle Belediyesi, play-off yarı final ilk maçında Ardeşen GSK yı lük skorla geçerek seriye avantajlı mesajlar geldi. Araç ve yaya trafik kontrollerine katılan Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi Başkanı Ayşe Dila Karakaya, teorik ve pratik eğitimlere katılım sağlamanın kendilerini mutlu ettiğini ifade ederek, sürücülerin emniyet kemeri takmadığına, yayaların ise karşıdan karşıya geçerken trafik kurallarına uymadıklarına tanık olduklarını belirtti. Minik trafik polisi Esma Uysal ile Damla Şentürk de vatandaşları yaya geçitlerinde sağ tarafı kullanmaları ile araç sürücülerinin emniyet kemeri takmaları konusunda uyarılarda bulunurken, araçlarında ilk yardım çantası bulundurmasının önemine dikkat çektiler. Yenimahalle Belediyesi final kapısını araladı başladı. Ardeşen Meslek Yüksekokulu nda oynanan karşılaşmada maçın favorisi Yenimahalle Belediyesi, yoğun taraftar baskısına rağmen deplasmandan istediğini alarak ayrıldı. Ahmet Koç, Nedim Güneş hakem ikilisinin yönettiği karşılaşmaya Marina Tankaskaya, Esra Gündar, Yeliz Özel, Chumak, İlkova, Dmitrovic, Anca yedisiyle başlayan başkent ekibi karşılaşmanın başından sonuna kadar sürdürdüğü kontrollü oyun ile sonuca gitmesini bildi. Yenimahalle Belediyespor da Marina Tankaskaya 4, Esra Gündar 6, Yeliz Özel 9, Chumak 4, İlkova 2, Dmitrovic 2 gol kaydetti. Yenimahalle Belediyesi nin kaptanı Yeliz attığı 9 gol ve oynadığı muhteşem oyun ile galibiyetin baş mimarı oldu. Üç galibiyete ulaşan takımın finale yükseleceği seride ikinci maç 9 Mayıs Cumartesi günü Ankara da oynanacak. Yenimahalle Belediyesi ve Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı (ZİÇEV) işbirliğiyle Dinçer Özer ile Uluslararası Vurmalı Çalgılar Festivali nin 9 uncusu50. Yıl Dört Mevsim Tiyatro Salonu nda yapıldı. Engelliler Haftası dolayısıyla Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ın ev sahipliğinde düzenlenen programa CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, CHP Yenimahalle İlçe Başkanı Ahmet Meşe, ZİÇEV Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Müge Konur ile engelliler ve aileleri katıldı. Programda farklı illerinden gelen engelli grupları müzik, dans ve sema gösterileriyle birbirinden renkli şovlara imza attı. Program kapsamında ilk olarak Yenimahalle Belediyesi TUBİL Halk Dansları Topluluğu Görme Engelliler Folklor Ekibi, Artvin yöresine ait muhteşem bir gösteri sundu yaş arasında 10 öğrenciden oluşun ekip, sergiledikleri farklı yörelere ait dans gösterileriyle büyük alkış aldı. İzmir Bornova Hasan Tahsin Özel Eğitim Merkezi, İstanbul Veysel Vardar Görme Engelliler Ortaokulu ve Antalya ZİÇEV Şubesi Engelli Toplulukları da gösterileriyle izleyenleri adeta şaşkına çevirdi. Muhteşem performanslarıyla kimi zaman güldüren, kimi zaman düşündüren engelli grupları, salonu dolduran yüzlerce vatandaş tarafından ayakta alkışladı. Gecenin finalinde ise, Dinçer Özer in Cumhurbaşkanlığı Senfoni orkestrası, Devlet Opera ve Balesi, Hacettepe Senfoni Orkestrası vurmalı çalgılar sanatçılarından oluşan grubu yaptıkları şovla salonu coşturdu. Akkaya ile birlikte sahneye çıkarak eğitmenlere çiçek veren Başkan Yaşar, Biz sosyal demokrat belediye yöneticileriyiz. Bizim gönlümüzde sağlıklı insanın yaşam hakkı varsa engelli yurttaşlarımızın hakları da o kadar önemlidir. Kenti öyle yönetiyoruz. Kentin kaynaklarını kent için kullanıyoruz dedi. Göreve geldiğinde engelliler adına Yenimahalle de hiçbir şey teslim almadığının altını çizen Yaşar Sadece engelliler haftasında yayınlanan mesajların dışında hiçbir iş yapılmıyordu. Ama bugün Yenimahalle Belediyesi bu konuda yaptığı çalışmalarla sadece Ankara da değil Türkiye de ses getiren bir belediye oldu. Biz sizi seviyoruz. Sizlere hizmet etmekten de ayrıca onur duyuyorum. Sizler ikinci sınıf vatandaş değil Türkiye nin öz evlatlarısınız diye konuştu. Öte yandan Yenimahalle Belediyesi Onkoloji Konukevi nde 3 gün boyunca misafir edilen ZİÇEV den yaklaşık 40 kişilik grup misafirperverliği için Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar a teşekkür etti. Melih Gökçek hakkında suç duyurusu ANKARA - Saadet Partisi tarafından, Mamak Seçim Bürosu'na ait duyuru pankartlarının zabıta ekiplerince yetkisiz indirildiği iddiasıyla Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Adliye önünde toplanan grup adına açıklama yapan Saadet Partisi İl Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Ayaz, zabıta ekiplerince Mamak Seçim Bürosu'na 2 Nisan'da saldırı düzenlendiğini, 4 Nisan'da da bayrak ve duyuru pankartlarının kesildiğini ileri sürdü. Ayaz, seçim iş ve işlemleriyle ilgili yetkinin seçim kurulu hakimlerinde olduğunu belirterek, "siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi" ve "seçim matbua ve ilanlarının tahribi" iddiasıyla suç duyurusunda bulunduklarını söyledi. Basın açıklamasının ardından savcılığa dilekçeyle suç duyurusunda bulunuldu. (AA)

7 7 EKONOMİ 9 Mayıs 2015 Cumartesi ANTALYA - LEYLA ATAMAN KOYUN- CUOĞLU - AA muhabirine açıklamalarda bulunan Hacısüleyman, yılın ilk dört ayında Rusya pazarının yaklaşık yüzde 40 daraldığını fakat bu daralmanın yaz sezonunun başlamasıyla azalacağını tahmin ettiğini belirtti. Rusya pazarında 2015 yılı için yüzde 25 daralma öngördüklerini ifade eden Hacısüleyman, "Her ne kadar ekonomileri düzelmediyse de yaz aylarının gelmesiyle Rus halkında tatil motivasyonu başladı. Bu nedenle Rus pazarındaki gerilemenin azalacağını düşünüyoruz" dedi. Rusya ekonomisinin kötüye gittiği dönemlerde bu ülkeden Türkiye'ye gelen turist sayısının azaldığını ama ekonomik kriz atlatılınca turist sayısında ciddi artış kaydedildiğini anlatan Hacısüleyman, "1990'ların ortalarında başlayan Rusya pazarı çok iyi gelişim gösterdi. Almanya'nın yanında en iyi pazarımız haline geldi ama bu yıl gelişme durdu. Gelecek yıl için de durgunluk beklentisi var. Daralmanın olacağını zaten geçen yıldan öngörmüştük. O nedenle bu yıl ve gelecek yıl için ihtiyatlıyız, plan ve programlarımızı buna göre yapıyoruz" TEB, Dünya Çiftçiler Günü ne özel %50 ye varan faiz indirimi uygulayacak Tarım üreticilerine, tarımsal faaliyet gösteren işletmelere ve tesislere özel ürün ve hizmet geliştiren Türk Ekonomi Bankası (TEB), düzenlediği kampanyalarla üreticilerin yanında olmaya devam ediyor. TEB, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ne özel olarak, Mayıs ayı boyunca tarım kredisi kullanan üreticilere kredi türüne göre yüzde 50 ye varan faiz indirimleri uygulayacak. Türkiye nin üç milyona yakın tarım işletmesiyle dünyanın en büyük sekizinci tarım ülkesi olduğunun ve nüfusun dörtte birini istihdam eden tarım sektörünün ekonomi açısından önemli bir rol üstlendiğinin altını çizen TEB KOBİ Bankacılığı Kıdemli Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Müdür Vekili Turgut Boz, TEB olarak, ülkemizin sahip olduğu bu potansiyelin bilinciyle 2007 den bu yana Tarım Bankacılığı alanında sunduğumuz ürün ve hizmetlerle hem ülke tarımının gelişmesi hem de üreticilere destek olmak için çalışıyoruz dedi. ifadelerini kullandı. Rusya'dan gelen tur uçaklarına verilen yakıt desteğinin sektörü ciddi düzeyde rahatlattığını vurgulayan Hacısüleyman, "Uçak yakıtları için verilen 6 bin dolarlık devlet desteği olmasa Rusya pazarındaki daralma yüzde 40'ı da aşardı ama keşke teşvik 2 ayla sınırlı tutulmayıp yıla yayılsaydı. O zaman teşvik için ayrılan bütçeden çok daha yüksek geliri elde etme şansımız olacaktı" diye konuştu. Turizm sektörü için Almanya ve Rusya'nın yanında gelecek yıllarda en iyi pazarlardan birinin de İran olacağını dile getiren Hacısüleyman, özellikle ambargonun kaldırılmasıyla pazarın çok gelişeceğini ifade etti. Türk Hava Yolları'nca (THY) Asya ve Avrupa'daki büyük şehirlerden Antalya'ya direkt sefer konulmasının turist sayısının artmasına katkı sağlayacağını anlatan Hacısüleyman, "Hindistan'ın büyük ve zengin şehirlerinden Antalya'ya hiçbir bağlantı yok. Kazakistan'daki büyük şehirlerden de doğrudan bağlantı bulunmuyor. Avrupa'nın değişik şehirlerinden, örneğin Madrid'den Antalya'ya bir bağlantı yok. Doğrudan uçuşların artması İSTANBUL- İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, 5G'nin Türkiye'de şekillenmesi sürecinde aktif yer almak istediklerini belirterek, "Bunun standartları, frekansları ve alt teknoloji bileşenlerinin belirlenmesi gibi birçok aşamayı ele alacağız. Ama en önemlisi, bu alanla ilgili uzman işgücünü yetiştirmek hedefindeyiz" değerlendirmesinde bulundu. İTÜ'den yapılan açıklamaya göre, İTÜ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da önemine işaret edilen 5G teknolojileri için bu alanda yaklaşık 1 yıldır süren çalışmalarına hız verdi. İTÜ, Türkiye'nin bilgi toplumu olma yolculuğunda hak ettiği yeri alması hatta dünyada lider ülkelerden biri olması adına 5G çalışmalarını çok önemli ve tarihsel bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin iletişim teknolojilerinde sadece kullanıcı ve ithalatçı konumundan çıkıp hızla teknoloji geliştiren ve satan konuma gelmesi için Elektrik-Elektronik Fakültesi ve Bilişim Enstitüsü'nün iş birliğiyle "İTÜ 5G Çalışma Grubu" oluşturuldu. Bu sayede sadece Türkiye değil, dünya için de yeni olan bu teknolojiyle ilgili teknolojik bileşenler, standartlar ve insan kaynağı konusunda araştırmalar yürütülecek. Açıklamada görüşlerine yer verilen İTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, 250. yaşına doğru ilerlerken dünyanın en köklü üniversitelerinden biri olarak, amaçlarının yeni teknolojilerin keşfedilme sürecinden itibaren tüm aşamalarında sektörel paydaşlarla iş birliği yaparak yer almak olduğunu belirterek, "İTÜ bilimsel ve teknolojik çok sayıda yeniliğe imza atmış, ülkemizi yeni teknolojilerle tanıştırmış bir kurum olarak bugün de pek çok geleceğe yönelik çalışma yürütüyor. Şimdi ise dünyanın gündemindeki böyle önemli bir konuda geleceğin teknolojilerini yapılandıracak aktörlerden biri olmak için çalışıyoruz" Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, tur uçaklarına devlet tarafından verilen 6 bin dolarlık yakıt desteğin olmaması durumunda Rus pazarındaki daralmanın yüzde 40'ı aşacağını söyledi. Devlet desteği turizmciyi rahatlattı sektöre inanılmaz fayda sağlar" değerlendirmesinde bulundu. 732 BİNdEN 4,5 MİLYONA Ekonomik ve siyasi nedenlerle 1991 sonunda dağılan SSCB'nin ardından ortaya çıkan Rusya Federasyonu ve diğer ülkeler, Türkiye ve Avrupa ülkeleri açısından turizmde yeni bir pazar oluşturdu. SSCB'nin dağıldığı yıl 732 bin düzeyinde olan Türkiye'yi ziyaret eden Rus sayısı, 1992 yılında 1 milyon 241 bine çıktı yılında 1 milyon 514 bin kişiye kadar çıkan Rus turist sayısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz ve rublenin değer kaybetmesi nedeniyle 1998 yılında 676 bin, 1999 yılında da 439 bin kişiye geriledi. Bu tarihten sonra yeniden toparlanmaya başlayan Rusya'dan 2000 yılında 677 bin turist Türkiye'yi ziyaret etti. Bu sayı 2003 yılında 1 milyon 281 bin, 2007'de 2 milyon 465 bin, 2010'da 3 milyon 107 bin, 2013 yılında 4 milyon 269 bin, 2014 yılında da 4 milyon 479 bin kişiye kadar yükseldi. (AA) İTÜ 5G çalışmalarını hızlandırdı İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, 5G'nin Türkiye'de şekillenmesi sürecinde aktif yer almak istediklerini belirterek, "Bunun standartları, frekansları ve alt teknoloji bileşenlerinin belirlenmesi gibi birçok aşamayı ele alacağız. Ama en önemlisi, bu alanla ilgili uzman işgücünü yetiştirmek hedefindeyiz" değerlendirmesinde bulundu. ifadelerini kullandı. İTÜ'nün akademik bir kurum olarak başlıca görevleri arasında nitelikli insan kaynağı yetiştirmenin olduğuna dikkati çeken Karaca, şunları kaydetti: "5G'nin Türkiye'de şekillenmesi sürecinde aktif yer almak istiyoruz. Bunun standartları, frekansları ve alt teknoloji bileşenlerinin belirlenmesi gibi birçok aşamayı ele alacağız. Ama en önemlisi, bu alanla ilgili uzman işgücünü yetiştirmek hedefindeyiz. Bunun için öncelikle insan kaynağı eksikleri nedir, hangi akademik programlar geliştirilmeli konularına eğileceğiz. 5G üzerine hem sektörde hem de akademik anlamda çalışacak insan kaynağını yetiştirmeye yönelik yüksek lisans ve doktora programları açmayı hedefliyoruz." İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serhat Şeker de mobil internet pazarının giderek büyüdüğünü ve bu temeldeki teknolojilerin insan hayatının her alanını kolaylaştıracağını kaydetti. Şeker, "Mobil internet, nesnelerin interneti, makineler arası iletişim ve bulut teknolojilerinin potansiyeli hem ülkemizin ekonomik kalkınması hem de bilimsel ve teknolojik ilerleme adına çok önemli. İTÜ, bilimsel ve akademik ilerlemede inisiyatif alarak, bu alanda Türkiye'de yapılacak araştırma çalışmalarının mimarları arasında yer alma amacındadır" ifadelerini kullandı. (AA) ARA-SIRA Nurullah AYDIN na741954@gmail.com ADALET SOLDUĞU ZAMAN Çağdaş insan toplum ve devlet değerlerine yönelik saldırıları izledikçe, bunlar kim yahu, nerden geldiler, bu toplumun insanları değil mi diye sorası geliyor. Bir de demezler mi ki millet adına hareket ediyoruz, millet böyle istiyor, insan iyice şaşırıyor. Bunların milleti ne?. Herkes kendi kimliğini söylerken bir kesim ısrarla milletimiz diyor. Kendilerini milletin temsilcisi zannediyorlar. Ya oy vermeyenler onlar millet değil mi? Bir toplum ne zaman çürür, adaleti solduğu zaman. Adalet nereden solar? Pek çok yerden! Lakin adaletin bir de kurumu vardır, adına yargı denir, öncelikle ve özellikle oradan solar. Adaletin tecelli ettiği ve tevdi edildiği yerdir yargı. Adalet, yargının varlık nedenidir. Halk arasında, bu ikisi çoğu zaman eşanlamda kullanılır. Nitekim mahkemelerin bulunduğu binalar da, adalet sarayı olarak adlandırılır. Adalet, yüce bir değer; adillik de, kutsal bir haslettir. Türkiye'de hâkimleri hak adalet merkezinde oturan insan olarak niteleyen anlayış, bunun apaçık göstergesidir. Yargı'nın bu mertebeye layık görülmesi, tarafsızlığına duyulan inanca dayanır. Bu nedenle, tarafsızlık, yargının bir özelliği değil, adeta özüdür. Tarafsızlığını kaybetmiş bir makam, yargı olarak nitelenemez. Yargı eleştirmeni Kurt Tucholsky, mahkemenin açıkça taraflı davrandığı bir yargılama üzerine, der ki: Bu, kötü bir yargı değil. Bu, eksik bir yargı da değil. Bu, kesinlikle yargı değil. Yargı bağımsız olmalıdır elbette. Ancak bağımsızlık kendi başına bir amaç değil, tarafsızlığı sağlamak için bir araçtır. Bağımsız olmayan yargının tarafsızlığı her zaman şüphe altındadır. Bağımsızlık, tarafsızlığı kendiliğinden sağlamaz, tek başına garanti etmez. Şu halde, tarafsızlığı daha iyi tartışabilmek için, önce bağımsızlık sorununu çözmek lazımdır. Türkiye'de yargı uzun süredir tartışmaların odağında yer alıyor. Bunun hayırlı bir şey olduğunu düşünüyorum. Her şeyden evvel bir tabu kırılıyor. Bunun sonucunda, yargıya dair pek çok sorun gündeme taşınıyor; bunların bir kısmını çözmek için adımlar atılıyor. Bağımsızlık açısından sivil yargıda büyük sıkıntılar olduğu, kimsenin meçhulü değil. Bu yönde evrensel demokratik normlara uygun düzenlemeler yapma mecburiyeti her geçen gün kendini biraz daha dayatıyor. Yargı tabusunun henüz yeterince tartışılmayan, hatta görmezden gelinen bir boyutu vardır, o da tarafsızlıktır. Yargı içtihatlarında uzun bir geçmişi olan çelişkili kararlar, aynı hevesle sorgulanmıyor. Yargı'da çelişkili zihniyetin yaygınlığını ve yerleşikliğini gösteren çok sayıda örnek var. Kamuoyunda bilinen davaların seyriyle o kadar çok kişi ve çevre ilgileniyor ki! Hemen herkes hukukçu kesilmiş durumda. Görevli memura sen kim oluyorsun demeyi bile sövme sayan; ulan, terbiyesiz, adam olmamışsın sözlerini hakaret kabul eden Yargıtay hedef tahtasında. Tabii mahkemelerin ve Yargıtay'ın hangi ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında gördüğü hangisini görmediği da ayrı bir sorundur. İşin acı tarafı, yargının bu tutumunun genel bir kabul görmesi ve bu tür kararların mağduru olanlara, bunu hak etmişler gibi muamele yapılmasıdır. Hukuk devleti ve adil yargıdan söz eden herkes için, en hakiki içten sınavının burada yattığına inanıyorum. Yargının itibarına yönelik en ciddi tehdit, yine bizzat yargının kendisinden gelebilir. Italo Calvino, Bir Yargıcın İdamı adlı öyküsünde; üzerine söz söylemeyi hepten gereksiz kılacak çarpıcılıkta anlatır bu durumu. Adalet, yargı bağımsızlığı ve demokrasi konularında farklı görüşler var. Halkın yargıya düşmanlığı önemlidir. Halkın yargıya güvensizliği daha da önemlidir. Eğer güvensizlik doğarsa, işte asıl felaket o zaman başlamıştır. Günün Sözü: Adalet solduğu zaman toplum çürür, devlet çözülür. 2 milyon esnaf Anneler Günü bereketini bekliyor ANKARA - Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, 2 milyon esnafın, bu hafta sonu yapılacak alışverişle Anneler Günü bereketini beklediğini belirterek, "Bu özel günde yapılacak alışverişin bir milyar lirayı geçmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Palandöken yaptığı yazılı açıklamada, Anneler Günü'ne yönelik, esnaf ve sanatkarın her keseye uygun hediyelerle dükkanlarını hazırladığını vurguladı. Annelere verilen değerin bir göstergesi olarak en çok alışverişin Anneler Günü'nde yapıldığına dikkati çeken Palandöken, şunları kaydetti: "Anneler Günü'nde başta kuyumcu esnafımız olmak üzere çiçekçi, aksesuarcı, konfeksiyoncu, kuaför, elektronik ve beyaz eşyacı, zücaciyeci, pastacı, taksici esnafımızın iş yaptığı önemli günlerden birisidir. Herkes kesesine göre, düşüncesine göre bir hediye almaktadır. Anneler Günü'nde en çok çiçek, altın, takı, aksesuar, parfüm alınırken, hediye için ayrılan ortalama bütçenin yüzde 33'ünü lirayaı alınan hediyeler, yüzde 25'ini liraya alınan hediyeler oluşturmaktadır. Her yıl Anneler Günü'nde kartla yapılan harcamalar yüzde artmakta, çiçek satışlarında ise bu artış yüzde 70-80'ler ulaşmaktadır. Şimdi 2 milyon esnaf bu hafta sonu yapılacak alışverişle Anneler Günü bereketini bekliyor. Huzur ve güven olduğu zaman özel günler piyasayı hareketlendiriyor. Bu özel günde yapılacak alışverişin bir milyar lirayı geçmesini bekliyoruz"(aa)

8 89 Mayıs 2015 Cumartesi EKONOMİ İLAN ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNdEN dosya No: 2015/11 Mahkememizden verilen karar uyarınca; 1-Davanın kabulüne; İzmir ili, Kiraz ilçesi, Suludere Mahallesi veya Köyü, cilt no: 37, hane no: 27, BSN:137'de nüfusa kayıtlı Mustafa ve Kifaye'den olma, Bitlis doğumlu T.C. Kimlik nolu davacı Abdussamed Çalışkan'ın nüfus kayıtlarında Abdussamed olan adının Samet olarak tashihine, karar verilmiştir. İlan olunur Resmi İlanlar Basın ( ETİMESgUT TApU MüdüRLüĞüNdEN İLANEN duyurulur (MİRAS ortakliğindan doğun ELbİRLİĞİ MüLKİYET payli MüLKİYETE ÇEvRİLECEKTİR) Etimesgut İlçesi Yapracık mahallesi 611 parsel nolu taşınmazın 96/2885 hissesi SATIA AYAŞLI- SAKİNE BANİ KOCABAY-NECATİ ERKAYA-OSMAN ERKAYA-AYŞE ÇOBAN-ALİ ERKAYA-ŞAH- SENEM KOCABAY-ŞENGÜL SAPMAZ-MUSTAFA ERKAYA-AHMET ERKAYA-HAVVA KOLTUKÇU-BURCU ERKAYA EKSİK-AYTEN ÇATIK-ANAKADIN ERCİYAS-AYHAN KOÇ-AYDIN KOÇ-İSMET KOÇ-NURTEN BAYATLI-DURSUN BAŞER-AYŞE ERKAYA-LEYLA UZUNER-GÜL- HANIM BAŞER-GÜLDENUR AYDOĞMUŞ-RABİYE BAŞER-ZEHRA ERKAYA-DURHANIM ARIKAN-YAŞAR BAŞER-YAKUP BAŞER-MURAT GÜNDOĞU-NEZİHA VURAL-RABİYE ER- HALİL GÜNDOĞU-MUAZZEZ SARIKAYA-EFFANİ ULUDOĞAN-MAKBULE KiZILKAYA-EMİNE GÜNDOĞU-KAZIM GÜNDOĞU-LEYLA GÜNDOĞU-MUĞADDES CANTÜRK-MUSA ERKAYA- AYŞE ÇAĞLAR-AHMET ERKAYA adlarına elbirliği halinde kayıtlı iken Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin tarih ve 2000/742 esas ve 962 karar sayılı veraset ilâmı gereğince MUSTAFA ERKAYA-ANAKADIN ERCİYAS(KOÇ)-SATIA AYAŞLI(ERKAYA)-AYDIN KOÇ-LEYLA GÜNDOĞU-MUĞADDES CANTÜRK(ERKAYA) adlı mirasçıların payları 5831 sayılı kanunun 8.maddesi ile Kadastro kanununa eklenen ek 3.maddesine istinaden intikal ve miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilecektir. Bu nedenle yukarıda açıklanan mirasçılar İçin 08/05/2015 tarihinden 23/05/2015 tarihine kadar Anılan kanun hükmüne göre elbirliğinin mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz olan varsa bu itirazı veya paylaşma davası açılmış ise dava açıldığı hususunun bu ilanın tebliğinden itibaren (15 günlük süre içinde) Tapu Müdürlüğümüze gönderilmesi gerekmektedir.postada (vs) olabilecek gecikmeler dikkate alınmayacaktır. Herhangi bir itirazınız olmazsa veya paylaşma davasının açıldığı bildirilmezse,iş bu taşınmaz üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek,hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edilecektir.07/05/2015 Bilgilerinize ilanen tebliğ olunur. Resmi İlanlar Basın ( T.C. KIZILCAHAMAM (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU 2014/13 SATIŞ TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO'LU TAŞINMAZIN Özellikleri : Ankara İl, Kızılcahamam ilçe, Güvem Mahallesi 912 Parsel numaralı taşınmaz üzerinde yıkık bahçe duvarı mevcut olup ekonomik değerinin olmadığı beyan edilmiş olup arsa vasfındadır. Satış üzerindeki irtifa hakkı tesisi ile birlikte satılacaktır. Adresi : Güvem Mahallesi, Kızılcahamam Yüzölçümü : 167 m2 Kıymeti : 2.571,80 TL KDV Oranı :%18 Kaydındaki Şerhler : İrtifak Hakkı : 2942 sayılı kamulaştırma kanunun 7. maddesine göre belirtme,yine 3402 sayılı kanunun 22. maddesi 2.f 1. Satış Günü : 15/06/2015 günü 10:00-10:10 arası 2. Satış Günü : 15/07/2015 günü 10:00-10:10 arası Satış Yeri : Kızılcahamam Mahkemeler Yazı İşleri Müdürlüğü Odası Satış şartları: 1- İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50 sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50 sini rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20'si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanununun 133 üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureli ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2014/13 Satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur.07/05/2015 Resmi İlanlar Basın ( Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, akaryakıt sektöründe tavan fiyatı uygulamasına yönelik yeni bir düzenleme olmadığını ama gerekirse bu konuda müdahale edebileceklerini söyledi. Akaryakıtta tavan fiyat uygulaması beklenmiyor İSTANBUL - ZEYNEP BEYZA KARABAY - Yılmaz, Anadolu Ajansının "Global İletişim Ortağı" olduğu, İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilen "21. Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı ICCI-2015 sonrası AA'ya değerlendirmelerde bulundu. Tavan fiyat uygulamasıyla akaryakıt sektörüne iki aylık bir müdahalenin sonunda bu hususta kalıcı bir düzenlemeyle ilgili sektörle birlikte çalıştıklarını dile getiren Yılmaz, "Şu an akaryakıtta tavan fiyata ilişkin bir düzenlememiz, çalışmamız yok. Bir daha böyle bir şey yaşanmayacağını ümit ediyorum. Haksız kazanç elde etmeye ve tüketiciyi suistimal etmeye çalışılması taktirde bu yasanın hükmü duruyor. Biz ihtiyaç olduğu zaman bu müdahaleyi yaparız" ifadelerini kulandı. Yılmaz, genelde piyasayı yönlendirme şeklindeki birtakım düzenlemeler, alınmış kurul kararları olduğunu hatırlatarak, "Buna benzer karar alma sürecimiz devam ediyor, bu da piyasayı yönlendirme konusunun gelecekte nasıl oluşacağına dair ciddi bir düzenlemeyi içeriyor" dedi. Şimdilik bir tavan fiyat uygulaması düşünülmediğini, sadece piyasanın kendi dinamikleri üzerine oturtulmaya çalışıldığını vurgulayan Yılmaz, bunda da ciddi bir mesafe katettiklerinin altını çizdi. Sektörün de bu sinyali aldığını ifade eden Yılmaz, şu an oluşan akaryakıt fiyatlarının da bunun sağlandığının bir göstergesi olduğunu kaydetti. EPDK'nın piyasaya son dönemde piyasaya çok müdahale ettiği eleştirilerine yönelik Yılmaz şunları söyledi: "Bu hususta temel hedefimiz serbest ve liberal bir piyasa oluşturmak. Bizim EPDK olarak piyasaya müdahalemiz çok sınırlı. Tavan fiyat uygulamasıyla akaryakıt sektörüne bir müdahalemiz söz konusu olabiliyor. Bunun dışında özellikle elektrik piyasasına herhangi bir müdahalemiz söz konusu değil. Piyasaya çok müdahaleci olunduğu eleştirileri gerçeği yansıtmıyor. Eleştirenlerin fiyat oluşumunda, kamunun elinde olan elektrik üretim şirketlerinin fiyatları belirlemedeki etkisinden bahsediyorlar. Serbest piyasada kamuya ait lisanssız santraller de özel sektöre ait lisanslı santraller de tamamen Piyasa Mali Uzlaştırma'da (PMUM) fiyatları serbest piyasaya teklif vererek oluşturuyorlar. 'Serbest piyasa var' diye, 'serbest piyasada özel şirketler elektriği pahalı satacak' diye kamunun elindeki şirketlerin veya santrallerin piyasadaki fiyatlarını özel sektöre göre oluşturmalarını beklemek çok da mantıklı değil, bu haksızlık olur." Yılmaz, oradaki serzenişin biraz da aşırı kar marjı hırsından kaynaklandığını düşündüğünü belirterek, "Onu diyenler bir ay önce yapılan güneşle ilgili ihalelerde ne kadar büyük fiyatlar verildiğini daha iyi biliyorlar. Bu piyasaya hem güvenmeyeceksin hem de ciddi miktarda yüksek fiyatlarla güneş santralı ve yenilenebilir santralı kurmaya çalışacaksın, bu bir paradoks. Buradaki bir takım değerlendirmelerin de sağlıksız olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. Akaryakıt sektöründe yaşanan sorunları ve bazı yabancı şirketlerin Türkiye pazarından çıkacağına yönelik iddiaları değerlendiren Yılmaz, piyasaya girenlerin de çıkanların da olabileceğini savundu. Yılmaz şöyle devam etti: "Şirketler bu konuda çıkan haberleri ne doğruladılar ne yalanladılar. Bir şirket yalanladı. BP, Türkiye'den çıkacağı haberini yalanladı, kaldı ki BP yüzde 30'a yakın büyüme planı içerisinde olduğunu piyasaya açıkladı. Bundan dolayı açıklama yapan şirkete de teşekkür ediyorum. Doğrusu neyse onu söyledi. Diğer şirketten de böyle bir açıklama beklerim. Bana bizzat çıkmayacaklarını söylediler ve bu konuda niye açıklama yapmadınız sorusuna, 'çıkacağız diye bir açıklama da yapmamıştık ama böyle bir haber çıktı' dediler. (AA) KAYIP Bu piyasaya bir iki ayda yeni ciddi yatırımcılar ve şirketler de girdi. Bu serbest piyasa ve karışamayız. Şirket karlı bulduğu taktirde gelir veya gider. Şimdilik bu sektörden çıkan Ehliyetimi ve Ruhsatımı kaybettim. Hükümsüzdür. Fazlı KoÇ (Ermenilerin Türk Düşmanlığı) Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü. Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na Hapsedildi. Kampın tam adı, 'Seydibeşir Kuveysna Osmani Useray-I Harbiye Kampı' idi. Bu kampta 1918'de Filistin Cephesinde esir düşen 16. Tümen'in 48. Alayı'na bağlı Osmanlı Askerleri Tutuluyordu. 12 Haziran 1920'ye kadar Iki yıl boyunca Her türlü işkence, eziyet, ağır hakaretler ve aşağılamaya maruz kaldılar. İnsanlık dışı muamelenin nedeni ise Ermeniler idi Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların Yalan yanlış çevirileri ve kışkırtmaları nedeniyle, kampların İngiliz komutanları, azılı Türk Düşmanı haline gelmişlerdi. Savaş bitmişti. Ancak, Kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler dışındaki askerleri Teslim etmek, İngilizlerin işine Gelmiyordu. Çünkü, olası yeni bir savaşta, Bu askerlerin Yeniden karşılarına çıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, İngilizlerin beyinlerine işlenmişti. Çözüm Toplu katliamdı Askerlerimiz, Mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla Dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak; Suya normalin çok üzerinde 'krizol' maddesi katılmıştı.. Mehmetçik, Suya daha ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle haşlanıyordu. Ancak, İngiliz Askerleri, dipçik darbeleri ile askerlerimizin havuzdan çıkmalarına izin vermiyorlardı. Mehmetçikler, Bellerine kadar gelen suya başlarını sokmak istemediler. Ancak, Bu kez İngilizler havaya (başlarının üzerine) ateş etmeye başladı. Askerlerimiz, ölmemek için, çömelerek başlarını suya soktular. Ancak, başını Sudan kaldıran artık göremiyordu. Çünkü gözleri yanmıştı Dışarı çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleri de fayda etmedi Ve (15 bin) askerimiz kör oldu. Bu vahşet, 25 Mayıs 1921 tarihinde TBMM.' de görüşüldü. Milletvekilleri Faik ve Şeref Beyler Bir önerge vererek, Mısır'da esirlerin Krizol banyosuna sokularak, 15 bin vatan evladının gözlerinin kör edildiğini, Bunun faili olan İngiliz doktor, Garnizon Komutanı ve Askerlerin cezalandırılması için, TBMM' nin teşebbüse geçmesini istediler. Ancak, Yeni kurulan devletin bin türlü derdi vardı. Ağır sorunlarla uğraşan TBMM' de Bu hesap sorma işi Unutuldu gitti. Ama onlar Unutmuyorlar Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna Sunuyorlar. En üzücü olanı da Malum birilerinin, Bu karalama kampanyalarına çanak tutması KARA CA İsmail KARA karozan@gmail.com BU UNUTULUR MU? ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DİYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR. BİZİM, TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK.!!!

9 KÜLTÜR-SANAT 9 Mayıs 2015 Cumartesi 9 KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN hayrettinivgin@gmail.com KIRŞEHİR-SULHANLI KÖYÜNDE YAĞMUR DUASI MERASİMLERİ Kurak giden zamanlarda yapılan yağmur duası merasimleri Sulhanlı'da çok ilgi çekicidir. Sulhanlı'nın yeni adı Ulupmar'dır. Ulupınar. Kırşehir merkezine bağlı olup Kırşehir Ortaköy karayoluna 5 km. Kırşehir'e ise 35 km. uzaklıktadır. Sulhanlı ve çevresindeki köyler «Saralı Aşiret»indendir. Yağmur duasına çıkılacağı zaman çevrede bulunan Hıralı, Sarıalaca, Satansarı, Reşadiye, İvrazlı, Sarıkaraman gibi köylere de haber ulaştırılır. Bu köylerin camilerinde bir hafta önceden Kur'an okunur ve dualar yapılır. Yüce Allah'tan rahmetlerinin bol olmasını, kıtlık denen âfete düşmemelerini dilerler. Halk, Ziyaret Tepede yapılacak yağmur duasına hazırlanır. Halkın temiz olarak gitmeleri bilhassa hatırlatılır. Perşembe günü yağmur duası için Ziyaret Tepeye çıkılır. Ziyaret Tepe, Sulhanlı'nın güneyinde olup 1267 rakımlı bir tepedir. Çevre köylerinde Yunus Emre'nin bu Ziyaret Tepe'de yattığına inanılır. Perşembe günü özellikle seçilir. Yağmur duasına hasta olmayan, yürüyebilen herkesin gitmesi söylenir. Yağmur duası yapılacağı sırada koyun ve kuzu sürülerinin Ziyaret Tepe çevresinde bulunması için önceden çobanlara tembih edilir. Köylerde fakir, zengin ayırımı yapılmadan; genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, kadın-kız herkesin Ziyaret Tepe'ye gelmesi sağlanır. Her ev, gücünün yettiğince kurbanlık mallarını, hali vakti yerinde olmayanlar da, tavuk, yumurta ve bulgur gibi orada pişirilip, yenebilecek yiyeceklerini götürürler. Kurban olmayan bütün yiyeceklerin, hediye olarak götürüldüğü, götüren kişiler tarafından özellikle söylenir. Odunlar evlerden götürülür. Ziyaret Tepe'den odun kesmek ve oradaki ağaçlarla ateş yakmak, halk arasında iyi karşılanmaz. Ziyaret Tepe'ye yağmur duasına çıkılacağı gün, sabahtan tekbirler getirilerek, günün vasıtaları ile çıkılabildiği yere kadar gidilir. Oradan sonra dağın tepesindeki Yunus Emre kabrine doğru yaya olarak çıkılır. Sürülerden kurbanlar seçilir, tepenin zirvesine yakın kaynak suların başında ocaklar kurulur, seçilen kurbanlar Allah rızası için orada kesilir. Yeniden abdest tazelenir, yemek pişirecekler ocak başlarında kalır. Diğerleri Yunus Emre'nin kabrine doğru yola devam ederler. Yürüyüş esnasında yüksek sesle tekbir getirilir. Ziyaret Tepe'nin her yönünde diğer köylülerde aynısını yaparlar ve dağın zirvesinde bulunan Yunus Emre'nin kabrine gelmiş olurlar. Burada hemen herkes imamsız olarak yedi ihlasla iki rekat namaz kılar. İmamlar, Kuran'dan ayetler okurlar orada hatim indirirler. Her köyden gelen binlerce koyun ve kuzu sürüleri de bu anda birbirine karıştırılır. Kalabalık, badem ağacı yanındaki düzlükte toplanır. Yüce Allah'tan rahmetlerinin bol olmasını, insanlık aleminin kıtlık yüzü görmemesini, evliyalar, embiyalar, kırklar, yediler aşkına, onların yüzüsuyu hürmetine, dua ederler. Dua anında imamlardan en tecrübelisi yüzü kıbleye dönük olarak en önde erkekler onun arkasında, saf halinde dururlar. Eller öne uzatılır, elin iç kısmı yere doğru sanki yağmur yağıyormuş gibi parmaklar aşağıya bükülür. Öndeki imam, Kuran'dan ayetler okur, oradakilerin hepsi bir ağızdan "Amin! der. Hoca duaya başlar, hocanın söylediği yalvarmaları topluluk aynen tekrar eder. Allahtan istenen dileklerin hepsi bütün insanlığın adınadır. Duadan sonra yine tekbirler getirilerek yemek yapılan yere gelinir. Yemekler de o zamana kadar pişmiş olur. Büyük sofralar kurulur, bu sofralara kadınlar ve erkekler ayrı ayrı oturur. Gençler de hizmet eder. Her sofraya hediye olarak getirilen tavuk ve yumurta mutlaka konur. Burada kimsenin şahsına ait hiçbir şeyi' yoktur, isteyen istediği sofraya oturur. Yemekler yenir, yemek duasından sonra da ateşler söndürülür. Hasta ve yürüyemeyecek kadar ihtiyar olup, bu merasime katılmayanlara ise pişen yemeklerden ayrılan payları yemeleri için köye getirilir. Köye dönüş yine tekbirler getirilerek yapılır. Bundan sonra artık yağmurun yağması beklenir. Derleme Yapılan Kaynak Kişinin; Adı : Ekrem KÜLTEPE Yaşı : 52 Öğrenimi : Sanat Enstitüsü Mezunu Doğduğu Yer : Kırşehir-Sulhanlı Köyü Derleme Tarihi : 17 Mayıs 1982 Uluslararası Ankara Caz Festivali" bugün başlıyor ANKARA - Bu yıl 18'nci kez gerçekleştirilecek Uluslararası Ankara Caz Festivali'nde konserler, mayıs ayı sonuna kadar devam edecek. Festivalin sponsorluğunu üstlenen alışveriş merkezinin müdürü Pınar Gürer, düzenlediği tanıtım toplantısında, bugün saat 20.00'de gerçekleştirilecek açılış konserini, Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın "Cazın Kartalları Orkestrası"nın vereceğini kaydetti. Orkestraya vokal Aydın Kahya ve Yıldız İbrahimova'nın eşlik edeceğini belirten Gürer, cazın daha geniş kitlelerle buluşması için alışveriş merkezinde yapılacak konserlerin ücretsiz olacağını da bildirdi. Festival, bugün Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın "Cazın Kartalları Orkestrası" eşliğinde Aydın Kahya ve Yıldız İbrahimova konserleriyle başlayacak. 16 Mayıs'ta Türk asıllı Hollandalı vokal Karsu Dönmez konser verecek. 17 Mayıs'ta caz sanatçısı, besteci ve basçı Ozan Musluoğlu, son albümü "My Best Friends Are Vocalists" ile festivalin konuklarından biri olacak. Musluoğlu'na Fatih Erkoç, Bora Uzer, Sibel Köse, İlham Gencer, İpek Dinç, Sanem Kalfa ve Meltem Ege sesiyle eşlik edecek. Ülke sınırlarını aşan müzik ve şovları ile Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars 19 Mayıs'ta sahne alacak. Önde gelen caz piyanistlerinden Kerem Görsev, Amerikan caz ustası Ernie Watts ile "Emirgan Project" isimli eseri 22 Mayıs'ta icra edecek. 23 Mayıs'ta İtalyan Gezici Orkestrası "Funk Off" cazseverlerle buluşacak. Festivalin kapanışı, 30 Mayıs'ta Burhan Öçal öncülüğünde "İstanbul Oriental Ensemble" grubunun konseriyle yapılacak. (AA) Yıldırım Bayezid, adını taşıyan ilçede sempozyumla anılacak Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesinde ekimde ''Uluslararası Yıldırım Bayezid Han Sempozyumu'' düzenlenecek. BURSA - Osmanlı Devleti'nin 4. padişahı Yıldırım Bayezid'i gelecek nesillere daha iyi anlatmak amacıyla gerçekleştirilecek sempozyum için Türk Tarih Kurumu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ve Yıldırım Belediyesi arasında protokol imzalandı. Türk Tarih Kurumu Başkanı Refik Turan, belediyedeki imza töreninde, bu etkinliğin kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi. Yıldırım Bayezid'in hızlı kişiliğiyle bilindiğini belirten Turan, şöyle konuştu: ''Osmanlı cihan devletinin mayasındaki birkaç isimden biri Yıldırım Bayezid'dir. 1402'de Ankara'da bir savaşla bu devlete sekte vuruldu. Ancak o kadar ihtişamlı ve sağlam bir temel atılmış ki Osmanlı Devleti, 11 yıl sonra yıkılmaktan çıkıp, tekrar ayağa kalkmış koca bir çınar olarak bütün dünyayı tutan bir hale geldi."" Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Derya Örs ise Yıldırım Bayezid döneminin yeniden anılmasını, vefa borcu kabul ettiklerini anlattı. Bu konudaki sempozyumun müjdesini vermekten büyük memnuniyet duyduklarını vurgulayan Örs, sempozyumun, konuyu yakından bilen ilim adamlarının katılımıyla düzenleneceğini bildirdi. Örs, ''Bizi bugüne getiren tarihi süreçlerin hangi güç şartlar, mücadeleler ve fedakarlıklardan geçtiğini, bugün ulaştığımız kültür, medeniyet, sanat seviyesinin aslında nerelerde başladığını genç hafızalara, yeni kuşaklara hatırlatmış olacağız'' diye konuştu. Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali de ilçedeki kültürel çeşitliliğin en büyük zenginlik olduğunu dile getirdi. İlçenin zenginliğinin, geçmişe sahip çıkılarak perçinlenmesi gerektiğini ifade eden Edebali, şunları kaydetti: "Onun için de bu sempozyumu gerçekleştireceğiz. İlçemize adını veren Yıldırım Bayezid adına bir sempozyum yapmak, şehrimizin ufkuyla ilgili bir hedefidir. Kadim değerlerimizi, medeniyetimizi ortaya koymak adına da önemlidir. Sempozyumun düzenlenmesi, çok değerli ilim adamlarının burada olması, tarihimizi, geçmişimizi ve ilçeye adını veren padişahla ilgili bilimsel veri ve çalışmalarla bir akademik ortam oluşturulması, çok sevindirici." Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Metin Doğan da Yıldırım Bayezid'i gelecek kuşaklara anlatmayı amaçladıklarını ve bunun önemli bir sorumluluk olduğunu belirtti. Daha sonra, Turan, Örs, Edebali ve Doğan, ekimde düzenlenecek sempozyuma ilişkin protokolü imzaladı. (AA) Festival sessiz olacak İZMİR - İşitme engelliler, İzmir'de Mayıs tarihlerinde düzenlenecek uluslararası festivalde "sesini" duyuracak. Organizasyonu düzenleyen Karşıyaka İşitme Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Kuthan Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yılki Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında, işitme engellilerin ilk kez kendi organizasyonlarını hayata geçireceğini belirtti. Özer, her yıl küçük çaplı etkinliklerde seslerini yeterince duyuramadıklarını dile getirerek, "Sesimizi daha gür çıkarmak için harekete geçtik. Hep konuşabilenlere, işitenlere yönelik, onları eğlendiren organizasyonlar yapılıyor. Biz de bir festivalle işitme engellilerin de toplumda var olduğunu, bir şeyler başarabildiğini gösterebilmek istiyoruz. Sesimizi duyurmak için bu organizasyonu yaptık, işitme engellilerin neleri başarabileceğini bu festivalle herkese göstereceğiz" diye konuştu. İşitme engellilerin en büyük sorununun iletişim kurmak olduğuna dikkati çeken Özer, şunları kaydetti: "İşitme engellilerin kendilerine ait sessiz bir dünyaları var çünkü işaret dili bilen yok, başka insanlarla iletişim kurma şansları yok. Amacımız toplum da bizim de olduğumuzu hatırlatmak. Mesela hastaneye gidiyoruz, bir türlü derdimizi anlatamıyoruz. Temel sorunumuz iletişim. Biz okullarda zorunlu olarak işaret dili eğitimi verilmesini istiyoruz. Festivalde bu talebimizi yüksek sesle dile getireceğiz." Derneğin genel koordinatörü Cemal Özkaynak ise festivalin uluslararası boyutuna dikkati çekerek, Rusya, Makedonya, Bulgaristan ve Romanya'dan 135 işitme engellinin festival için İzmir'de buluşacağını söyledi. Konukların 11 Mayıs'ta kente geleceğini anlatan Özkaynak, etkinliklerin 12 Mayıs'ta yapılacak "sessiz kortej" ile başlayacağını, farklı ülkelerden, illerden yaklaşık iki bin işitme engellinin Karşıyaka'da birlikte yürüyeceğini belirtti. Özkaynak, 15 Mayıs'ta sona erecek program kapsamında gerçekleştirilecek dans, tiyatro, pandomim, halk oyunları gösterilerinin tamamının işitme engellilerin oluşturduğu gruplarca sunulacağını söyledi. (AA) MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER ŞİİRDE KONU, AHENK, RİTİM ve SÖYLEYİŞ MESELESİ Yazdığımız şiirlerde, ritmi sağlayan unsur olan vezin konusunu sadece kuralları uygulamak olarak algılarsak, şiiri suni bir yapıdan ibaret görmüş oluruz. Vezin denen kavram, güzel ve ahenkli söyleyişe ulaşmamıza yardım eden bir unsurdur. Ahengi sağlayan özelliklerin yazdığımız mısralar içinde erimesi lazımdır. Nasıl ki, tatlının içinde şekeri göremesek bile, tadını alırız ve varlığını kabul ederiz; şiirimiz içinde de vezni, tatlıdaki şeker gibi, kendi içinde eritmesini bilmeliyiz. Bu konuda, Necip Fazıl ın şu cümleleri dikkate değerdir: İnsanların güzel ve çirkinine bakarken iskeletlerini göremeyiz. Görebilseydik hepsinin iskelette birleşmiş olduklarını görürdük. ( ) Öyleyse bir şiire baktığımız zaman da onun iskeletini görmemeliyiz. Görmemeliyiz ki, gözlerine, dudaklarına, belinin inceliğine ve bacaklarına ve bütün bunların bir arada düğüm halindeki toplu endamına hayran olabilelim. ( ) Şiirde şekil ve kalıp, zatiyle şekil ve kalıp olarak haykırdığı, ben burdayım dediği nispette o şiir kötüdür. İşte bu meselenin ehemmiyetini kavrayamayan nice şairin, vezni sadece durakları ve hece sayılarını tutturma işi olarak telakki ettiğini gördükçe, onların şiiri adına üzülüyorum. Gerçek manada şiir yazabilmek için, şiirin doğasını iyi tanımalı; ahenk, ritim ve söyleyiş meselesinin özünde yatan gerçeği de görebilmeliyiz. Şair, mısralarının okuyucunun ruhunda oluşturacağı etkiyi, şiirini yazarken hesap etmeli. Hangi kelimeleri yan yana getirirse, söyleyişinin hem orijinal hem de etkileyici olacağını bilmelidir. Açık ve kapalı hecelerin mısra içindeki bilinçli kullanımının, şiir diliyle musiki ilişkisini kavramalı ve özellikle serbest şiirde, ritmi ve ahengi sağlayacak özellikleri mısraları içersine iyi yerleştirmelidir. Şiirde kalıcılık, etkili söyleme ulaşmada yatar. Yazdığımız mısralar içersinde kullanacağımız dil, hem anlam hem de anlatım yönünden etkileyici olursa, mısralarımız hafızalarda yer edebilecek kemâle ermiş demektir. Bu da ancak, dilimizi, kelimeleri ve teknikleri tanımakla mümkündür. Cahit Sıtkı, bakınız kelimeyi nasıl anlatıyor: Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır. Ama sözcük nedir? Bir anlamı, bir çağrışımı, bir gölgesi, hattâ bir rengi ve tadı olan nesnedir. Sözcük insanoğlundan haber verir. Sözcük boş bir kalıp değildir. Ozanın duyguları, düşünceleri, hayalleri, dünya görüşü, felsefesi, kişiliği, her şeyi şiirde belli olur. Sözcükleri tanımak, sevmek, okşamasını bilmek gerek. Hangi sözcük hangi sözcükle yan yana geldiğinde nasıl bir ışık ortaya çıkar? Bunu bilmek gerek. İşte, ahenge ve söyleyiş güzelliğine ulaşabilmenin formülü bu son cümlede yatıyor. Yazdığımız şiirlerde, ancak ve ancak doğru kelimeleri yan yana getirebilirsek, ahenge ve söyleyiş güzelliğine ulaşabiliriz. Şiiri, duygu ve mizacın mısralara yansıması olarak düşünsek bile, onun bir kültür işi olduğunu unutmamalıyız; fakat bu kültürün de bir sınırı yoktur. Şair kendini devamlı yenilemek zorundadır. Duygu ve düşüncelerini, kelimelerle ifade etmeye çalışırken, onlara gereken özeni göstermeliyiz. Bu konuda hakkında, Ercüment Behzat Lav, bakın şöyle diyor: Bu (...) şiirlerin hiçbiri sayıklama ürünü değildir. Akıl dışı (irrationnel) bir hava içinde yazılmamışlardır. Tersine her sözcükte seslerin uyumu (consonance), ağızdan çıkışı, abartmasız, doğal söyleyişle ayarlanmış; kısa güçsüz kapalı, kısa güçlü açık, uzun güçlü açık vb. heceli, sözcüklerde kalın ince harflerin sessizlerle olan phoneque ilişkileri, çınlayış ve yankıları (resonnance) denenmiş; gözün diziden diziye geçiş ve kayma içgüdüsü hesaplanmıştır. Bu sözlerden çıkarılacak ders şudur: Şair, mısrasını kurarken ve şiirini yazarken her türlü dengeyi hesap etmelidir. Şiirlerini yazarken, kendilerini ilhâm rüzgarına bırakıp, daha sonra da şiirlerini hiçbir düzeltmeye tabi tutmayan bugünkü şairlerden çoğunun, hem söyleyiş hem de nağme hususunda, tekrara düştüklerini söyleyebilirim. Şiir mevzuunda kendimizi geliştirmezsek, okuyup öğrendiğimizi özümseyip, şiirimizin içersine bir vitamin gibi yerleştirmeyi beceremezsek, yazdığımız mısraların beğenilmesi tesadüflere kalmıştır. İyi şiirin nasıl yazılacağına dair, elimde tam olarak bir reçete olmasa da, bunun, yetenek, bilgi ve sezginin birleşiminde yattığını söyleyebilirim. Şiiri, fikir ve his zaviyesinden sadece biri olarak görenlerin, Necip Fazıl ın şu sözlerine kulak vermeleri lazımdır: Şiirde başlıca iki büyük unsur vardır: His ve fikir. Şiir, düşüncenin duygulaşması, duygunun da düşünceleşmesi şeklinde, bu iki unsurdan her birinin öbürünü kendi nefsine icra etmek isteyişinden mesud med ve cezirden doğar. (Aynı yerde). Neticede: Fikir histe kaybolmalı. İşte her şair kendi kültürü ölçüsünde şiirde, buna ulaşmaya çalışmalı. Aslında şairler-teşbihte hata olmaz- bir anlamda tavuğa benzer. Arada bir yazdığımız şiirleri de yumurtaya benzetebiliriz. Bir şairden, her zaman altın yumurta yumurtlamasını beklemek de hayaldir. Arada bir de yumurtlasa da olur. Asıl mesele, özgün olabilmektir; yeni bir söyleyiş yakalayabilmektir, Türkçemize yazdığımız şiirlerle katkı sağlayabilmektir. Bu sadece aruzu bilmekle ve kullanmakla olmaz. Divan şiirini, halk şiirini ( heceyi) ve serbest şiiri iyi bilmekle olur. Burada dikkat edilmesi gereken mesele: Nağmede, söyleyişte ve kafiyede tekrara düşmemektir. Tabi bunları yapmak da zordur. Okursak, başka şairlerin yazdığı şiirleri sorgularsak, ahenk ve söyleyiş meselesine dikkat edersek, şiirde başarıyı yakalarız. Mütemadiyen şiiri düşünen ve şiirde kalıcı olabilmek adına bunu dert edeninler şairler er geç muvaffakiyete erecektir. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Bir kasım ikindisi sızdın, aktın içime. Solmayan mahşer adlı gülü taktın içime. Nuruma nur kattın yâr ziyam oldun her gece, Sonsuz huzuru aşkı, sen bıraktın içime.

10 109 Mayıs 2015 Cumartesi SAĞLIK Solaryuma sınırlama geliyor Sağlık Bakanlığı, solaryum kullanımına sınırlama getiriyor. Solaryuma girecekler, UV ışınlarının zararlarının bilimsel verilerle doğrulandığını anlatan onam formunu imzalamadan uygulamayı yaptıramayacak. ANKARA - Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Şencan, bilimsel verilerin 18 yaş altı solaryum kullanımının ilerleyen yıllarda cilt kanseri geliştirme riskini artırdığını ortaya koyduğunu ifade ederek, Belçika, Avusturya, Almanya, İspanya, Kanada gibi birçok ülkede 18 yaş altındaki kişilerin solaryum kullanımının yasaklandığını söyledi. Solaryum kullanımına ilişkin yönetmelik taslağı hazırlandığını anlatan Şencan, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı'nın tamamlanarak, İçişleri Bakanlığına sunulduğunu belirtti. Şencan, yönetmeliğin kısa sürede Resmi Gazete'de yayımlanmasını öngördüklerini bildirdi. Akcan, yönetmelik değişikliğiyle uygulama öncesinde kişilere solaryumun zararları hakkında bilgilendirme yapılan onam formunun okunarak, anlaşıldığına ve uygulamadan yararlanmak istenildiğine dair imza atılmasının zorunlu hale getirileceğini aktardı. Şencan, 18 yaşından küçüklerin ise ebeveynlerinin izninin ve imzasının ardından uygulama yaptırabileceklerini söyledi. Onam formunda, UV ışınlarının zararlarının bilimsel verilerle doğrulandığının vurgulandığını belirten Şencan, formda yer alacak bilgiler hakkında şunları kaydetti: "Tip1 yani hassas cildi olanların, 18 yaşından küçüklerin, çilli veya çillenmeye meyilli cildi olanların, çocukluk çağında sık güneş yağını öyküsü bulunanların, kanser öncüsü ya da kanserli cilt lezyonları ile güneşe bağlı ciltlerinde leke veya iz olanların, kozmetik ürün kullananların, ilaç alanların çok sayıda beni bulunanların, çocukluk çağında sık güneş yanığı öyküsü olanların solaryum cihazı kullanmaları önerilmemektedir. Ayrıca, genital bölge kesinlikle UV ışınına maruz kalmamalıdır. Vücudunda ondan fazla ben bulunan kişiler, yapay bronzlaşma cihazlarına girmemelidir. Daha az sayıda beni bulunanlar, girmeden benlerini güneş kremi ve UV geçirmeyen fiziksel örtüler ile korumalıdır." Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, bu konuda çıkarılacak yönetmeliğe tam destek verdiklerini belirtti. Türkiye'de solaryumun yasaklanmasının ya da sınırlama getirilmesinin toplum sağlığı için çok önemli bir adım olduğunu dile getiren Yılmaz, dermatoloji uzmanları olarak her türlü desteği verebileceklerini bildirdi. Ultraviyole (UV) ışınlarının iç ortamlarda solaryum, suni UV lambaları şeklinde yıllardır kullanıldığını ifade eden Yılmaz, "Solaryum UVA dozu, yaz aylarında Akdeniz sahillerindeki gün ortasındaki UVA dozundan 5-15 kat daha fazladır" değerlendirmesinde bulundu. Yılmaz, birçok merkezdeki solaryum cihazlarının ışınlarındaki ultraviyole değerinin normal sınırların üstünde olduğunu söyledi. Yılmaz, güneş ve suni UV ışınlarına aralıklı dahi olsa uzun süre maruz kalma sonrasında deride bir takım hasarlar oluşabildiğini vurguladı. Yılmaz, şunları kaydetti: "UV ışını ile temas sonrası hemen gelişen kızarıklık dışında ışınların deride birikerek yaptığı hasarlar da büyük önem taşımaktadır. Bunların arasında, deride kuruluk, renk değişiklikleri, açık ve koyu renk lekeler, yaşlılık lekeleri, kılcal damar artışı, yağ bezlerinde büyüme, delikler, siyah noktalar, elastik ve bağ dokusundaki hasara bağlı erken yaşlanma, derin çizgiler, derinin sarkması gibi UV ışınlarına maruz kalmayanlara oranla çok daha fazla görülen etkiler sayılabilir. Erken yaşta, özellikle de 18 yaş öncesinde UV radyasyona maruz kalmak yanında sigara ve alkol kullanımı, kötü beslenme, uyku düzensizlikleri ve bazı mesleklerde erken deri yaşlanmasına neden olabilmektedir. Bunlar hayati tehlike taşımamaktadır. Ancak açık ten ve göz rengi olan, sarı ve kızıl saçlı ya da ince derili kişilerin, ailede deri kanseri hikayesi olanların ve derilerinde koyu siyah renkte benleri olanların UV radyasyonuna maruz kalmaları sonucu genlerde bazı bozukluklar oluşarak deride kanserler gelişebilmektedir." Cilt kanserlerinin, iç organlara yayılarak hayati riske yol açabildiğine işaret eden Yılmaz, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) gerçekleştirdiği çalışmada, dünyadaki 200 bin kötü huylu cilt kanseri hastasının 65 binin yaşamını yitirdiğinin ortaya konduğunu bildirdi. (AA) Saman nezlesi olanlara antibiyotik uyarısı DİYARBAKIR - Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, bahar alerjisinde antibiyotik kullanımının gereksiz olduğunu belirterek, polenlerin etkin döneminin sona ermesinin ardından hastaların kendiliğinden iyileştiğini bildirdi. Prof. Şenyiğit yaptığı açıklamada, mart ile haziran ayları arasında alerji hastalıklarında artış gözlendiğini, mevsimin insanların beslenme alışkanlıkları ve hayat düzenlerinin değişmesini ve bağışıklık sistemini etkilediğini belirtti. Halk arasında "saman nezlesi" olarak tabir edilen bahar alerjisinin, polen ile açığa çıktığını kaydeden Şenyiğit, çim ve ağaçlardan savrulan polenlerin burun, ağız ve göz yoluyla vücuda ANKARA - Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, "Türkiye'nin kan ihtiyacının yüzde 85'ini karşılar duruma geldik. Geçen yıl Nisan sonu itibariyle 649 bin 307 ünite kan bağışı almıştık. Bu yıl aynı dönemde 650 bin 893 üniteye çıktı" dedi. Akar, "6-12 Mayıs Kan Haftası" dolayısıyla, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kan bağışının "hayat" anlamına geldiğini ve bir gün herkesin buna ihtiyaç duyabileceğini söyledi. Kan bağışında her yıl bir öncekinden daha iyi seviyelere ulaştıklarını ifade eden Ahmet Lütfi Akar, 2014 yılının kan bağışı açısından çok başarılı geçtiğini bildirdi. Akar, "Kan bağışında 2015 hedeflerimizi yakalayacağımız ilk 4 ayın sonuçları ortaya çıktı. Kan bağışı konusunda büyük bir duyarlılık gösteren Türk halkına, tüm ihtiyaç sahipleri adına teşekkür ediyorum" diye konuştu. Türk Kızılayının 2005 yılında "Güvenli temas etmesi sonucu, polenlere karşı alerjik şikayetlerin geliştiğini aktardı. Şenyiğit, çocuklarda uzun süren öksürük ve burun akıntısının ihmal edilmemesi gerektiğini belirterek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bahar alerjisi burunda gıdıklanma hissi, kaşıntı, aşırı akıntı, tıkanıklık, hapşırma krizleri, gözde yaşarma, kızarma, kaşıntı ve yanma problemleriyle kendini gösterir. Bu tür vakalarda hastalığın en tipik belirtisi olan hapşırma, arka arkaya kez tekrarlanabiliyor. Bazen de boğazdaki tahriş ve geniz akıntısı, kuru inatçı bir öksürüğe yol açıyor. Bu durumda çocuklar mutlaka alerjik açıdan kontrol ettirilmelidir. Bahar aylarında ortaya çıkan ve önemsenmeyen bahar alerjisi zamanında tedavi edilmemesi durumunda Kan Temini" projesini başlattığını dile getiren Akar, şunları kaydetti: "2005 yılında kan bağışı sayısı 340 bin üniteydi. Projeyle her yıl kan bağışı oranını artırdık. Bölge kan merkezleri ve gezici kan toplama araçlarımızı her yıl artırdık. Türkiye'nin kan ihtiyacının yüzde 85'ini karşılar duruma geldik. Geçtiğimiz yıl, 1 milyon 800 bin ünite kan bağışı aldık. En sevindirici yanı ise bu bağışları tamamen gönüllü bağışçılardan almış olmamızdır." 2015 hedefinin 2 milyon 32 bin ünite olduğunu vurgulayan Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar, bu hedefin de yakalanabileceğini söyleyerek, "2015 Nisan sonu itibariyle kan bağışı rakamlarımız, bu yılın hedeflerini de yakalayacağımızı gösteriyor. Geçen yıl Nisan sonu itibariyle 649 bin 307 ünite kan bağışı almıştık. Bu yıl aynı dönemde 650 bin 893 üniteye çıktı. Her geçen gün toplumdaki duyarlılık artıyor" şeklinde konuştu. astıma neden olabilir." Şenyiğit, üst üste hapşırma, burun akıntısı, boğazda ağrı ve yanma gibi şikayetleri bulunanların bir sağlık kuruluşuna başvurduklarında, bu hastalara genellikle antibiyotik kullanımının önerildiğini ancak bunun tedavide gerekmediğini belirtti. Polenin etkin olduğu dönemin geçmesinin ardından, bu tür şikayetlerin kendiliğinden sona erdiğini ifade eden Şenyiğit, şunları kaydetti: "Antibiyotik kullanımı gereksiz. Antibiyotik verilse de verilmese de polenin etkin olduğu dönemin sona ermesinin ardından bu hastalar iyileşiyor. Bu nedenle polene alerjisi olan kişilerin yapması gereken polenin etkin olduğu aylarda sabah saat ile ve akşam üstü ile 18.00'de zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamaktır. Çıkılması halinde de maske kullanmalı, eve geldiğimizde saçlarımızı yıkamalı, çocuklarımızın giysilerini değiştirmeliyiz." Bu dönemde aynı zamanda mevsimsel astımda da artış meydana geldiği uyarısında bulunan Şenyiğit, "Dış ortamla temas etmeleri halinde göz ve burun çevresine ince bir tabaka vazelin sürmelerini tavsiye ediyorum. Çocuklarının özellikle bu aylarda uzun süren öksürük ve burun akıntısı gibi şikayetleri varsa, sinüzitten ziyade şikayetler alerjik açıdan değerlendirilmelidir'' ifadesine yer verdi. (AA) Türk Kızılayı kan ihtiyacının yüzde 85'ini karşılıyor Özellikle üniversitelerde düzenlenen kan bağışı kampanyalarına katılımın, beklenenin çok üzerinde olduğuna işaret eden Akar, üniversitelerdeki Kızılay kulüplerinin kan bağışı konusunda birbirleriyle adeta "yarıştıklarını" ve her yıl yeni bir rekor kırmaya çalıştıklarını belirtti. Kan bağışının artık geri dönülmez bir sisteme kavuşturulduğunu ifade eden Genel Başkan Akar, bu başarı ile önlerine yeni hedefler koyduklarını bildirdi. Sağlık Bakanlığı ile Türkiye'nin "Ulusal Kemik İliği Bankası"nı kurmak için protokol imzaladıklarını belirten Akar, "Türk halkı, kan bağışına gösterdiği ilgiyi, kemik iliği donörü olma konusunda da gösterdi. Çalışmalarımızın ilk 7 ayında 42 bin 34 kişi, kemik iliğini bağışlamak için Kızılay ekiplerine başvurdu. Bu, 250 bin kişilik veri bankasının öngörülenden çok daha kısa bir zamanda oluşturulacağını gösteriyor" ifadelerini kullandı. (AA) Demir eksikliği çocukların zekasını olumsuz etkiliyor KIRIKKALE - Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meryem Albayrak, demir eksikliği anemisinin çocuklarda zekayı geri dönüşümsüz olarak olumsuz etkilediğini söyledi. Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, demir eksikliğine bağlı kansızlığın dünyada ve Türkiye'de sık görülen sağlık sorunlarından biri olduğunu söyledi. Toplumu demir eksikliğinin olumsuzlukları konusunda bilgilendirmenin önem taşıdığını belirten Albayrak, "Kansızlık, yani anemi pek çok hastalığın bulgusu olabileceği gibi kendisi de kişide özellikle büyümekte olan çocuklarda ciddi problemlere neden olabilir. Demir eksikliği anemisi, çocuklarda zekayı etkilemektedir. Zeka geri dönüşümsüz olarak etkilenmektedir. Yani demir tedavisi versek dahi çocuk o kaybettiği fonksiyonu tekrar kazanamıyor" diye konuştu. Albayrak, demir eksikliğinin çocuklarda bazı sistem hastalıklarına zemin hazırladığını, sinir sistemiyle ilgili bazı problemlere de yol açtığını ifade ederek, şunları kaydetti: "Çocuğun öğrenme yetisini azaltıyor. Bazı epileptik durumlara, sara nöbetine, huzursuz bacak sendromu dediğimiz bacakta ağrı ve hareketlilik isteğiyle seyreden duruma yatkınlık artıyor. Bunun dışında bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara daha sık neden oluyor. Bu nedenle demir eksikliğinin tanısı ve çözümü büyük önem taşıyor. Kansızlıkta, belirti olarak çocuklarda solukluk, halsizlik, keyifsizlik ve etrafa ilginin azalması gibi bulgular olabileceği gibi aslında hiçbir bulgu da vermeyebilir. Bu durumda çocuklarda beslenme sorunları olduğunda ailelerin doktora başvurmaları doğru olacaktır." Albayrak, sütün faydalı bir içecek olmasına karşın günde iki bardaktan fazla tüketilmesinin özellikle iki yaşın altındaki çocuklarda demir eksikliğine zemin hazırladığına dikkati çekerek, et ve yumurta gibi proteinlerin de yeteri kadar alınması gerektiğini vurguladı. Halk arasında az miktarda verilen pekmezin demir eksikliğini gidereceği düşüncesinin yaygın olduğunu aktaran Albayrak, pekmezin daha fazla tüketilmesi gerektiğini söyledi. (AA) Yoğurt, saman nezlesine iyi geliyor ANKARA - Yoğurtta bulunan yararlı bakterilerin saman nezlesinin belirtilerini azalttığı belirlendi. ABD'deki Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden uzmanlar yaklaşık 2 bin kişiyi kapsayan yoğurt ve saman nezlesine ilişkin 23 araştırmanın sonuçlarını değerlendirdi. Uzmanlar yoğurdun aksırık, gözlerde kaşıntı gibi saman nezlesinin belirtilerini azaltmaya ve böylelikle yaşam kalitesinin artmasına yardımcı olduğu kanısına vardı. Ayrıca uzmanların araştırması yoğurttaki yararlı bakterilerin (probiyotikler) deri iltihabı, huzursuz bağırsak sendromu gibi iltihabi hastalıkların belirtilerini azaltabildiğini de gösterdi. Uzmanlar, probiyotiklerin bağırsaktaki bakterilerin dengesini değiştirerek bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan T hücrelerini tetiklediğini, böylece bağışıklığın güçlenmesini sağladığını belirtti. Konuya ilişkin makale "Allergy & Rhinology" dergisinin internet sitesinde yayımlandı. Kısa süre önce Hollanda'daki Leiden Üniversitesi'nden bilim adamlarının araştırması yoğurttaki bakterilerin depresyon belirtilerini azaltabileceğini göstermişti. Özellikle polenlerin uçuştuğu bahar aylarında ortaya çıkan ve halk arasında saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinit, burnu kaplayan mukozanın alerji nedeniyle iltihaplanmasından kaynaklanıyor. Bu durum, burun akıntısı, burun tıkanması, gözlerde sulanma, kaşıntı, aksırık, öksürük, boğaz ağrısı, koku ve tat almada azalma, yorgunluk, algılama güçlüğü ve uyku bozukluklarına yol açabiliyor. Bazı araştırmalar, yaşam kalitesini düşüren saman nezlesinin sosyal ve psikolojik sorunları tetikleyebileceğini gösteriyor. (AA)

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA İkizlerinin acısına torun sevgisiyle katlanıyorlar 11 9 Mayıs 2015 Cumartesi TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com Soma'daki maden faciasında ikiz oğulları Süleyman ve İsmail Çata'yı kaybeden Ahmet ve Sevim Çata çifti, evlatlarının acısına torun sevgisiyle katlanmaya çalışıyor Çadırkentte keklikler can yoldaşı oldu ŞANLIURFA - Ülkesindeki çatışmalardan kaçarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli Bekir Hüso, yanından ayırmadığı kekliklerine gözü gibi bakıyor. Suriye'nin Halep kentine bağlı Kobani'de (Ayn el Arap) terör örgütü DAEŞ ile bazı Kürt gruplar arasındaki çatışmaların şiddetlenmesi üzerine Türkiye'ye sığınan Suriyeli Kürtlerden kimisi Suruç ilçesindeki çadır kentte kalırken, kimisi de ilçedeki boş binalarda yaşam mücadelesi veriyor. Kobani'ye bağlı köylerinde çatışmaların şiddetlenmesi üzerine eşiyle Türkiye'ye sığınan Bekir Hüso (70), barındığı çadır kentte vaktinin büyük bir bölümünü keklikleriyle geçiriyor. Hüso, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ölüm korkusuyla hiçbir şey almadan ülkelerini terk BUL- MACA Soldan sağa: 1. Pıhtılaşma sonucu kandan ayrılan sıvı bölüm. Dans. 2. Türk sinemasının rahmetli olmuş, özellikle çocuklar tarafından çok sevilen kadın oyuncusu. 3. Büyük ve sert taş kütlesi. Uygun bulma, tasvip etme. 4. İmamlık. Bir renk. 5. Soylular, aristokrasi. 6. Bizmutun simgesi. Cüsseli. Müzikte opus sözcüğünün kısaltması. 7. Zarar. Güney Afrika nın plaka işareti. 8. Saç örgüsü. Ensiz. 9. Bir bağlaç. Kadınlara özgü cezaevi. 10. Asya da bir göl. Sanma, sanı. 11. Çok sarhoş olan kimse. Uzaklık anlatır. Uluslararası Çalışma Örgütünün kısaltması. 12. Japon mitolojisinde pirinç tanrısı. Bir tür İngiliz makineli tüfeği. 13. Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek. Boru sesi. 14. Güvenilir. İslam ın beş şartından biri. 15. Yayla veya bahçe kulübesi. Kısa imza. 16. Bir zararı giderme. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. 17. Genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici yel. Bildirme yazısı, mesaj. 18. İridyumun simgesi. Atama. 19. Afrika da bir ırmak. Çalgıç, mızrap, pena. 20. İri, kart. Kırmızı renkli, barbunyaya benzer, eti lezzetli bir balık. Yukarıdan aşağıya: 1. Durgun, dingin, sessiz. Durum, hal. Yapı. 2. Üzeri kırmızı parafinle kaplı Hollanda peyniri. Genellikle süt çocuklarına süt ve sulu şeyler içirmekte kullanılan emzikli şişe. Motorlu araçları çalıştırmada kullanılan bir yağ. 3. Matematik. Keman yapımı ile ünlü İtalyan aile. Bir nota. 4. İlave etme, katma, ekleme. Hastalıklı, sakat. Japonya nın küçük para birimi. İslamiyet ten önce Kâbe de bulunan üç puttan biri. 5. Kuzu sesi. Kazanma, iktisap. Eski dilde ok. Panama nın plaka işareti. Binek hayvanı. 6. Kâtibiadil. İlçe. Bağıntılılık, görelilik. 7. Nazım Hikmet in soyadı. Sır. Arapçada su. Her türlü mikroptan arındırılmış. 8. Merhale. Lenf düğümleri iltihabı. Kiloamperin simgesi. Yanağın alt kısmı. 9. Japonların ulusal giysisi. Şikâr. Güzellik, hoşluk. Nikelin simgesi. 10. Sinema, tiyatro ve müzikhol sanatçısı, yıldız. Karınzarı iltihabı. Boya inceltmek için kullanılan madde. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu MANİSA - Soma'daki maden faciasında ikiz oğulları Süleyman ve İsmail Çata'yı kaybeden Ahmet ve Sevim Çata çifti, evlatlarının acısına torun sevgisiyle katlanmaya çalışıyor. Soma'daki faciada can veren tek yumurta ikizleri Süleyman ve İsmail Çata, geride, acılarını birbirlerine daha sıkı bağlanarak gidermeye çabalayan bir aileyi bıraktı. Doğumdan ölüme kadar birbirlerinden ayrılmayan Çata kardeşlerin annesi Sevim ve babası Ahmet Çata, evlatlarının acısını torunlarını bağırlarına basarak gidermeye çalışıyor. Ahmet Çata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ikiz oğullarını 32 yaşında toprağa vermiş olmanın acısının yüreklerinden hiç silinmediğini, facianın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen her gün aynı duyguları yaşadıklarını söyledi. Oğullarının kaderinin baştan sona birlikte yazıldığını, aynı okullara gidip aynı yerde askerlik yaptıktan sonra çiftçilikle geçim imkanı kalmaması nedeniyle aynı madende işe başladıklarını anlatan Çata, "Tütün üretimiyle geçimimizi sağlıyorduk. Askerlik zamanı geldi. Bir oğlum Keşan'a, diğeri Batman'a çıktı. Oğullarımın birlikte askerlik yapması için dilekçe verdim, ikisi de Keşan'da vatani görevlerini tamamladı. Askerden döndükten sonra ürünlerimizin para etmediğini görünce bana 'baba biz madende çalışalım' dediler. Çalışmaya 10 yıl önce başladılar. Bir oğlumun daha önce madende üzerine kömür düşmesi sonucu ayağı kırılmıştı. Her şeye rağmen yılmadan çalışarak kimseye muhtaç olmadan geçimlerini sağlıyorlardı. Emekliliklerine 1,5 sene kalmıştı. Evlendikten sonra da birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Kredi çekip bir apartmandan karşılıklı daire aldılar. Henüz üç ay oturmadılar ki bu kaza oldu" diye konuştu. Düğünleri dahi birlikte yapılan oğullarından İsmail'in 3 yaşında Sude ve Buse isimli ikiz kızı, diğer oğlu Süleyman'ın ise 5 yaşında Ahmet adlı çocuğu bulunduğunu dile getiren Çata, kazadan sonra çok zor günler geçirdiklerini, bazı günleri hiç hatırlamadığını, halen unutkanlık sorunuyla mücadele ettiğini söyledi. Evladını kaybetmenin dünyanın en büyük acısı olduğunu, kendisi ve eşinin bu acının kat ve kat üstünü yaşadıklarını belirten Çata, şunları kaydetti: "Duvarlarımızda fotoğrafları var, her gün ağlıyoruz. 1 yıldır ağlamadık günümüz yok. Oğullarımız köyümüzdeki mezarlıkta yatıyor. Her gün gidiyoruz dua ediyoruz. Evlatların yokluğuna alışmak çok zor. Allah'tan yanımızda torunlarımız var. Onlara baktıkça biraz olsun moral buluyoruz. Bu acıya dayanmak çok zor. Torunlarım güç vermese bugün ayakta duramazdım. 'Dede' diye seslendikleri zaman içim gidiyor. Henüz küçük olmalarına rağmen ne olduğunun onlar da farkında. Onlara hem dedelik hem babalık yapmaya gayret ediyorum." Torunlarını evde her gün gözyaşı dökülmesinden olumsuz etkilenmemeleri için kreşe yazdırdıklarını, bunun faydasını gördüklerini, onlar büyüdükçe hayata dönük umutlarının arttığını dile getiren Çata, "Ne kadar ayakta kalmaya çalışsak da eski halimiz yok. Allah dayanma gücünü veriyor. O'na sığınıyoruz, sürekli dua ediyoruz. Gelinlerimiz de yanımızdan ayrılmadı, birbirimize teselli veriyoruz" dedi. (AA) etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Kaçarken yanlarında sadece çok sevdiği kekliklerini getirdiğini belirten Hüso, ilk olarak geçici barınma merkezine yerleştirildiklerini, ardından da çadır kente alındıklarını anlattı. Çatışmaların şiddetlenmesiyle canlarını zor kurtardıklarını belirten Hüso, şöyle konuştu: "Yaklaşık 35 yıldır evliyiz ancak çocuk nasip olmadı. Benim de keklik merakım var. Onları çok seviyorum. Eskiden daha çok vardı, şimdi sadece iki tane kaldı. Onlar benim çocuğum gibi. Çadır kentte dışarı çıkarıp gezdiriyor, onlarla mutlu oluyorum." Kuşlar sayesinde huzur bulduğunu dile getiren Hüso, görenlerin keklikleri satın almak istediğini ancak bunu kabul etmediğini sözlerine ekledi. (AA) ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA BİR İSLAM ESTETİĞİ: BELÂĞAT "Belâğat" kelimesi, tarihî süreç içerisinde hem kelime ve kavram anlamıyla hem de terim anlamıyla farklı boyutlarıyla algılana gelmektedir. Kelime anlamıyla belâğat, kişinin duygu, düşünce ve hayâlleri gerek sözlü gerekse yazılı gerekse davranışsal olarak ifade edebilmesi yetisidir. Ancak İslâm toplumunun kültür ve bilim tarihinde "belâgat" kelimesi, daha çok yoğunluklu ve ağırlıklı olarak terim karşılığıyla önem kazanmış ve en çok bu boyutu üzerinde durulmuştur. Belâgat, hem Kur'ân'ın mucize oluşunun önemli ayrıcı özelliklerinden birisi, hem de edebiyat tarihinde başlı başına bir ilim disiplini hâline dönüşmüştür. Belâğat kelimesine yüklenen anlamlar ve onun etrafında örülmüş olan fikir, kültür ve bilim disiplinleri, kaynağını hep: "O insanı yarattı ve ona beyanı (düşündüğünü açıklamayı) öğretti." ve Ve Âdem e bütün o isimleri öğretti âyetlerinden almışlardır. İnsanın diğer varlıklardan ayrıldığı en temel özelliklerinden ikisi "bilinç" ve "dil" sahibi olmasıdır. İnsan, çevresindeki tüm varlıkları, olayları ve hareketleri, geçmiş, şimdigelecek tüm zaman dilimlerini doğrudan ya da dolaylı yollardan algılar, tanır, varlıklar ve olaylar arasındaki tüm ilişki biçimlerini, etkileşimleri anlamlandırabilir ve zihninde bütün bu algılamalarını bir senteze ulaştırarak kendince anlamlı bir sonuca ulaşır. İnsanın her türlü algılama, anlama ve kavrama faaliyetleri, onun fikir yürütmesine ve tavır almasına birer zemin oluştururlar. Bu durumu en genel anlamıyla insanın bilinç (şuur) sahibi olmasıyla açıklayabiliyoruz. Bilinç kavramı, duygusal olarak hissetme, akletme bağlamında anlama ve hayâle bağlı olarak da tasavvur etme anlamlarını bir bütün olarak içerir. Şu hâlde insan, öncelikle bilinç sahibi bir yaratıktır. İnsan, akletme, hissetme ve hayâl gibi faaliyetlerle, bilincinde teşekkül ettirdiği soyut manayı somut dil kalıplarına dökerek, sosyalleşme aşamasını tamamlamış olur. Dil, bilinen yaygın anlamıyla yalnızca "söz"lerden meydana gelmiş bir iletişim aracı değildir. İnsanlar arası mesaj alışverişini sağlamak bir yönden iletişim kurma amacına dönük olan resim, müzik, plastik sanatlar, anlamlı işaret, davranış, hareket ve tavırlar da "dil"dirler. Allah, Kur'ân'daki "insana beyanı (düşündüğünü açıklamayı) öğretti" ifadesiyle insanın diğer varlıklardan farklı olarak bir dil ayrıcalığına sahip olduğunu vurgulamaktadır. İnsan, ferdî âleminde bilinciyle duyar, düşünür, hayâl eder ve bunları sosyal âleminde diğer insanlara beyan eder. Bir yolla açıklar, dışa vurur. Mesajının hemcinsi olan diğer insanlarca da algılanıp paylaşılmasını ister. Ancak insanın beyan etme yöntemleri tarihin değişik zaman ve coğrafya dilimlerinde farklılıklar arzetmiştir. Bazı ilkel kabilelerin vücutlarının değişik yerlerine farklı renkte işaretler koymaları, boyalar sürmeleri, aksesuar takmaları, özelliği olan eşyalar taşımaları hep birer beyan etme yöntemidir. Başka insanlara o yollarla düşüncelerini, niyetlerini, taleplerini ve konumlarını iletmek, bildirmek istemişlerdir. En ilkel bağrışma ve seslenme biçimlerinden en modern müzik akımlarına kadar tüm ses malzemesine dayalı iletişim yöntemleri de birer dil ve beyan etme yöntemidir. Yine en ilkel mağara BURSA- Bursa'da bu yıl 14'üncüsü düzenlenen Uluslararası Spor Şenlikleri'nde renkli görüntüler yaşandı. İşitme engeli öğrencilerin işaret diliyle İstiklal Marşını okumasıyla başlayan şenlikler kapsamında özel öğrenciler hünerlerini sergiledi. Yaklaşık 200 öğrencinin katıldığı şenliklerde özel öğrenciler, stafet, pumse, voleybol ve kız basketbol gösterileri ile alkış aldı. Kıyasıya mücadelenin yaşandığı gösteriler sırasında Mithat Enç, Nilüfer İş, İşitme Duyum ve İpek Özel Eğitim okullarının öğrencileri de tribünde arkadaşlarının heyecanına ortak oldu. Şenlikler 19 Mayıs a kadar devam edecek. Törende konuşan Belediye Başkan Mustafa Bozbey, uluslararası Nilüfer şenliklerinin tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, Bu haftada engelliler haftası, bu anlamda da bölgemizde bulunan özel eğitim okulları yarışmaları düzenleniyor. Onlar için ve bizim içinde anlamlı bir gün. Onların birçok şeyi başardıklarını hep birlikte göreceğiz. dedi. Atatürk ün Eğitimde feda edilecek fert yoktur sözünü hatırlatan Başkan Bozbey, Onun için engelli olan çocuklarımızın tamamı iyi eğitimle inanın hem iyi bir iş yapan insanlar olacaktır, aynı zamanda çevresine faydalı olan insanlar olacaktır, hem iş sahibi insanlar ve ailelerine de yük olmayan insanlar olacaktır. Onun için onların eğitimlerini resim ve çizgilerinden hat, minyatür ve soyut resme kadar tüm resmetme ve çizgiler, en ilkel Afrika kabilelerinin toplu danslarından en modern tiyatroya, oturuş, kalkış, yürüyüş biçimlerine kadar tüm davranış ve tavır alışlar da beyan etmeyi amaçlayan birer dildirler. Beyan etme, sosyalleşmeyle doğrudan ilintili bir kavramdır. İnsan, başka insanlardan bağımsız olarak yaşayamaz ve varlığını ifade etmiş olmaz. İnsan taallümle tekemmül eder. Yani öğrenerek mükemmelleşir. Öğrenme yani bilgi alışverişi, insanların birebir ya da dolaylı olarak ilişki kurmalarıyla mümkün olur. Bilinç sahibi insanın benimsediği herhangi bir dille sosyallik içinde kalarak beyan etme yöntemleri İslâmî literatürde "belâgat" terimiyle karşılanmıştır. En kapsamlı anlamıyla beyan etmeyi belirli kurallar ve sistemli disiplinler içerisinde inceleyen belâgat ilmi, zamanla bu genel anlamını yitirerek malzemesi söz olan dille sınırlı hâle gelmiştir. Belâğat, yalnızca sözün düzgün, açık, net, duruma ve konuma uygun söylenmesi olarak algılanmıştır. Bir başka ifadeyle belâğat ilme, söze ilişkin retorikler bütünüdür. Sözün fasih ve muktezayı hâle ve makama uygun olması, edebî sanatlar, söz ve anlam incelikleri hep belâgat ilmi içerisinde değerlendirilir. Bu ilimle uğraşanlar belâğatı maâni, beyan ve bedi olmak üzere üçe ayırırlar. Kur'ân'ın söz ve anlam özellik ve inceliklerini, edebî ürün özellikle şiir kritikleri (tenkit, eleştiri), dil (Arapça) öğretimi hep belâğat ilminin kurallarına göre yapılmıştır. Belîğ söz, belli bir yer, zaman ve belli bir sosyal gruba hitap eden geçici güncelliğe sahip söz değildir. Bilâkis zamanlar ötesi kalıcılığı olan ve her coğrafyaya ve tüm zamanların insanlarına hitap eden evrensel değeri ve karakteri olan sözdür. O hâlde belâğat, kalıcılığı ve evrenselliği yakalayabilmelidir. Belâğat ilminin üç şubesinden birisi "Maânî"dir. Maâni sözün mukteza-yı hâl ve makama uygunluğudur. Bu tanımda en önemli unsur, mukteza-yı hâle mutabakat yani durumun gereğine uygun davranmaktır. Sözün yerinde ve muhatabın sosyo-kültürel seviyesine uygun söylenmesidir. Bu ifade sözün hem pedagojik hem de etik (ahlâkî) boyutlar içermesidir. Bir ilkokul öğrencisine kendine has terminolojisiyle felsefe dersi verilmesinin abesliği bu meselenin pedagojik boyutunu ortaya koyarken, resmî bir kurumda makamın ciddiyetiyle bağdaşmayacak bir üslûpla konuşmanın abesliği de etik boyutunu ortaya koymaktadır. Belâğatın ya da belîğ bir sözün başlıca özellikleri şunlardır: *Uzmanlık alanıyla ilgili bir konuda konuşan kişinin sözlerinin üslûbunun ve muhtevasının konusuna hâkimiyetini ve vukufunu hissettirmesi, o sözlerin belîğ olduğunun göstergesidir. *Belâğatın en önemli unsurlarından birisi, edebî sanatlar dediğimiz söz ve anlam sanatına baş vurmaktır. Belâğat ilminin üç şubesinden birisi "Beyan"dır. Beyan ise sanatları konu alan bir ilim koludur. *Edebiyat tartışmalarında şekil (biçim) ve muhteva (öz) tartışması yapılagelmiş, kimisi şeklin, kimisi de muhtevanın daha önemli olduğu iddiasında bulunmuştur. İşaret diliyle Milli Marşımızı okuyup alkış aldılar çok önemsiyoruz. Biz Nilüfer belediyesi olarak ta özel eğitim kurumları ve öğrencilerine özel ihtimam gösteriyoruz ve sorunların çözmeye çalışıyoruz. şeklinde konuştu. Başkan Bozbey, özel eğitim öğrencilerinin bu anlamda sosyalleştiğini de belirterek, Çocuklarımızın eğitimle birlikte hem spor, hem kültürel ve sanat alanlarında da çok başarılı projeleri imza atıyor. Bu günde burada 200 çocuk katılıyor. şeklinde konuşmasını tamamladı. Nilüfer Kaymakamı Mustafa Kılıç da, Nilüfer 14. Spor şenlikleri kapsamında özel eğitim öğrencilerinin yarıştığını dile getirirken, Büyük bir coşku içinde 20 Nisan da başlattığımız 14. Nilüfer Spor Şenlikleri kapsamında bu gün çok özel bir gün. Engelliler haftası nedeniyle ilçemizde ki özel eğitim öğrencileri arasında yapılacak olan spor şenlikleri kapsamında ki bu gösteriler engelli öğrencilerin de imkan verildiğinde neler başarabileceğini hep birlikte göreceğiz. dedi. (CHA)

12 12 haber 9 Mayıs 2015 Cumartesi GIDA FİYATLARI enflasyonun iştah ını açtı ANKARA - Enflasyon sepeti içerisinde gıda ve alkolsüz içeceklerin ağırlığının yüzde 24,25 olmasına karşılık, nisan itibarıyla Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık değişiminin yüzde 44,4'ü gıda ve alkolsüz içecekler grubundan kaynaklandı. Nisan ayındaki yüzde 7,91'lik enflasyona, fiyatları son dönemde artış gösteren gıda grubunun katkısı 3,51 puan oldu. AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlediği bilgilere göre, enflasyon sepetinde gıda ve alkolsüz içecekler, giyim ve ayakkabı, sağlık, ulaştırma, haberleşme, konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar gibi 12 başlık altında toplam 426 madde bulunuyor. TÜFE sepetindeki 426 maddenin 128'i gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yer alırken, enflasyon sepetindeki maddelerin yüzde 30'u gıda ürünlerinden oluşuyor. Son dönemde artış gösteren enflasyonun "baş sorumlusu" olarak öne çıkan gıda grubunun, enflasyon sepeti üzerindeki ağırlığı 2015 için yüzde 24,25 olarak belirlendi. TÜFE'deki artış nisan itibarıyla yıllık yüzde 7,91 olarak gerçekleşirken, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ise bu oran yüzde 14,36 oldu. Söz konusu grubun yıllık tüketici enflasyonuna katkısı ise 3,51 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle nisan itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 44,4'ü gıda ve alkolsüz içecekler grubundan kaynaklandı. TÜFE'deki madde ağırlıklarına bakıldığında da ekmeğin tüketici sepetinde yüzde 2,6 ağırlığı bulunuyor. Dana etinin tüketici sepeti içerisindeki ağırlığı ise yüzde 2'yi bulurken, bunu yüzde 0,93 ile tavuk eti, yüzde 0,84 ile beyaz peynir, yüzde 0,70 ile koyun eti, yüzde 0,63 ile ayçiçek yağı izliyor. Patatesin ağırlığı ise yüzde 0,47'yi buluyor. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Bakanlar Kuruluna yaptığı son sunumda (27 Nisan 2015), enflasyondaki düşüşün devam etmesi için ihtiyatlı para ve maliye politikalarının sürmesi ve gıda arzına ilişkin önlemlerin devreye girmesinin gerektiğini ifade etti. Gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin ve oynaklığın TÜFE enflasyonunu olumsuz yönde etkilediğine dikkati çeken Başçı, yılın ikinci yarısında gıda fiyatlarında kısmi bir düzeltme olmasının muhtemel olduğunu belirtti. Merkez Bankası'nın son açıklanan Enflasyon Raporu'nda (30 Nisan 2015) da gıda enflasyonunun yılın ilk çeyreğinde yüksek seyrinin, tüketici enflasyonundaki düşüşü geciktiren en temel gelişme olduğuna işaret edildi. Yılın ilk çeyreğinde çekirdek enflasyon göstergelerinde yaşanan belirgin iyileşmeye rağmen gıda fiyatlarındaki yüksek seyrin enflasyondaki düşüş sürecini sınırladığı ifade edilen raporda, hava koşullarının arzı destekleyici yönde olması ve alınabilecek politika tedbirlerinin katkısı ile gıda enflasyonunda önemli bir düşüş alanı bulunduğu, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi'nin alınmasını önerebileceği önlemlerin gıda enflasyonunun düşürülmesine katkı sağlayabileceği kaydedildi. Raporda, para politikasındaki temkinli duruşun sürdüğü ve gıda enflasyonunun geçmiş yıllar ortalamasına döndüğü bir görünüm altında tüketici enflasyonundaki yavaşlamanın yılın ikinci yarısında devam edeceğinin tahmin edildiği vurgulanarak, bununla birlikte gıda fiyatlarının enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk oluşturmaya devam ettiği bildirildi. Baz senaryoya göre, gıda enflasyonundaki yüksek seyrin kısa vadede devam etmesi beklense de yaz aylarında yeni sezon ürünlerinin pazara girmesiyle birlikte gıda fiyatlarında kayda değer bir düzeltme yaşanmasının beklendiği kaydedildi. Akaryakıtta 3,7 milyar lira vatandaşın cebinde kaldı ANKARA - Türkiye'de tüketiciler, petrol fiyatlarındaki düşüşün benzin ve motorinin pompa fiyatlarına yansımasıyla, yılın dört ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 3 milyar 700 milyon lira daha az harcadı. AA muhabirinin derlediği verilere göre, yılın ilk dört ayında 4,8 milyar litre motorin, 785 milyon litre benzin tüketildi. Söz konusu dönemde tüketilen motorin için yaklaşık 18 milyar lira, benzin için ise 3 milyar 400 milyon lira ödendi. Toplamda ödenen rakam yaklaşık 21 milyar 400 milyon oldu. Ocak-nisan döneminde DÜZCE - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, partisinin seçim sonucunda parlamentoda 330 ve üstünde milletvekiline ulaşması halinde yapacağı yeni anayasanın hazır olduğunu belirterek, "Rötuşlar ve ilaveler yapılır" dedi. Kuzu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iktidar ve muhalefetin gücünü sivil toplumdan alması gerektiğini, AK Parti'nin buna çok dikkat ettiğini söyledi. Osmanlı Devleti'nin başarısının sırrının, sivil topluma önem veren yapısı olduğuna dikkati çeken Kuzu, "Osmanlı'nın 600 yıllık ömrünün en kısa tanımı, bir vakıf devleti olmasıdır. Vakıf dediğimiz bugünkü dernek, sendika, değişik kesimler ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Adları o zaman vakıf ağırlıklı idi ve sorunların çoğu vakıflar aracılığıyla çözülürdü. Okuduğum kaynaklardan çıkan sonuç, eyalet modelinin oluşumu, federal yapının kurulması, Amerika'daki o tablo, Osmanlı'dan alma bir tablodur. Başarı sırrı da bence buradan kaynaklanıyor" diye konuştu. Kuzu, Türkiye'de parlamenter sistemin sürekli bir hükümet çıkaramadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hükümetlerin yaptığı icraatların, koalisyonlarla kısa zamanda heba olduğunu görüyoruz. ANKARA - Ankara'da, narkotik ekiplerinin düzenlediği operasyonlarda, 9 bin 770 adet ecstacy hap, 104 kilogram esrar ele geçirildi. AA muhabirinin emniyet yetkililerinden aldığı bilgiye göre, bir ihbarı değerlendiren Narkotik ekipleri, Ulus Çankırı Caddesi civarında, Özgür E. ve Rıdvan B'yi gözaltına aldı. Şüphelilerin üst aramalarında, üzerinde maymun figürü bulunan 2 adet ecstacy hap ele geçirildi. Soruşturmayı derinleştiren ekipler, söz konusu kişilere uyuşturucuyu sattığını belirlediği Umut C. ve Cahit Y'yi ise aynı bölgedeki Gülpınar Caddesi'ndeki bir eve operasyon düzenleyerek gözaltına aldı. Zanlıların evinde yapılan aramalarda, 9 bin 770 adet ecstacy hap ele geçirildi. tüketilen benzin ve motorinin fiyatı, geçen yılın aynı dönemine göre hesaplanması durumunda bu rakam 25 milyar 100 milyon lira olacaktı. Böylece tüketiciler, petrol fiyatlarındaki düşüşün benzin ve motorinin pompa fiyatlarına yansımasıyla, yılın dört ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık 3 milyar 700 milyon lira tasarruf sağladı. Geçen yılın başında, benzinin fiyatı 5 lirayı aşmış ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), mart ayında tavan fiyat uygulamasını başlatmıştı. Haziran ayında düşüşe geçen Parlamenter sistem artık yükü çekmiyor, bu model Türkiye'nin hızına yetişemiyor. O yüzden başkanlık modeline bir an önce geçmemiz lazım. Bunun için 7 Haziran seçimlerinde alınacak rakam çok önemli. Parlamenter model çok hantal, karışanı görüşeni çok, kimin yönettiğini bilemezsin. Bürokrasisi çok felaket, vesayet de bu modelde çok. Yeni dönemde başkanlık modeli dediğimiz sistemi, sivil topluma değer veren, onları yanına çeken ve görüşünü alan bir model olması sebebiyle parti seçim beyannamemize aldık. Cumhurbaşkanımız bir devlet adamı olarak zaten gittiği yerlerde bunu yıllardır söylüyor, ben 30 yıldır buna emek verdiğimi söylüyorum. Rahmetli Turgut Özal gerçekleştiremedi, küresel petrol fiyatları, bu yılın ocak ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 60 değer kaybetmişti. Tüketiciler ise yaşanan bu düşüşün akaryakıt fiyatlarına yeterince yansımadığını dile getirmişti. Bu yılın ocak ayında benzinin litre fiyatı 4,05 lira seviyelerine kadar geriledi. Ocak ayından itibaren, petrolün varil fiyatlarındaki artış, Türkiye'deki pompa fiyatlarına da yansıdı. EPDK, bu yılın mart ayında, akaryakıt dağıtım firmalarının kar marjını yüksek bularak ikinci kez akaryakıtta tavan fiyat uygulamasına geçti. (AA) AK Parti nin Yeni Anayasa sı hazır Süleyman Demirel biraz gayret etti olmadı. Cumhurbaşkanımız ile AK Parti Genel Başkanımız ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu ile bu mesele üzerinde 'Başkanlık modelini esas alan bir anayasa yapalım' diyoruz." AK Parti'nin seçim beyannamesinde yer alan yeni anayasa çalışmaları hakkında bilgiler veren Kuzu, "Seçim sonucunda 330 ve üstü rakamı bulabilirsek, inşallah bu anayasayı yapacağız. Anayasamız hazır, rötuşlar ve ilaveler yapılır. Muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüşülür, 'Ne dersiniz' diye sorulur. Ümitlerimiz bu. Mesele hep 330 milletvekiline bakıyor" ifadesini kullandı. Kuzu, bugüne kadar 9 seçim kazandıklarına işaret ederek, 7 Haziran genel seçimlerinin hepsinden daha önemli olduğunu dile getirdi. Milletin önünde iki seçenek olduğuna işaret eden Kuzu, "Birincisi, 'bu seçimde de biz AK Parti'ye verelim yoluna devam etsin', ikincisi ise 'eski ve geçmiş Türkiye'ye dönüş" seçeneğidir. Bu bir kaostur, bir yıkım projesidir, Türkiye'nin geri dönme şansının, toparlanmasının çok zayıf olacağı bir seçenektir. Etrafımız ateş çemberi. Koalisyonlarla bu memleket 6 ayda perişan olur, neredeyse ekmek bulamaz konuma gelinir. Bunu abartmıyorum, bilerek söylüyorum" dedi. Narkotimlerden zehir çetesine darbe Öte yandan, Şereflikoçhisar girişinde uygulama yapan ekipler tarafından, bir araç içerisinde zulalanmış halde 104 kilogram esrar bulundu. Araçtaki 2 kişi, gözaltına alındı. Her iki operasyonda yakalanan zanlılar, emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleriyle bünyesindeki Narkotimlerin, son 2 haftada, başkent genelinde yaptığı uygulama ve operasyonlarda, uyuşturucu kullandığı ve sattığı tespit edilen 156 kişi hakkında işlem yaptığı bildirildi. Adliyeye sevk edilen zanlılardan 52'si tutuklanarak cezaevine konuldu. (AA) Neden 17 Milyon fazla oy pusulası bastırılıyor? ÖZEL HABER - Yüksek Seçim Kurulu 7 Haziran seçimleri için 73 Milyon 988 bin 955 oy pusulası bastırılacağını açıkladı. Oysa yurt içi ve yurt dışında toplam 56 milyon 632 bin 889 seçmen var. Neden yaklaşık 17 milyon fazla oy pusulası bastırılıyor? Bu soru şaibelere de neden oluyor. Belli bir oranda yedek pusula basılabilir. 17 Milyon fazla oy pusulası akıllara çeşitli şüpheleri çağırıştıyor. Türkiye, 25. dönem parlamentosunu belirlemek üzere 7 Haziran'da sandık başına gidiyor. 7 Haziran Pazar günü yapılacak milletvekili seçimine 1 aydan az bir zaman kaldı. Yurt içinde 53 milyon 765 bin 231, yurt dışında ise 2 milyon 867 bin 658 seçmen bulunuyor. Seçim tarihine kadar 18 yaşını dolduran yurt içinde 1 milyon 47 bin 192, yurt dışında 56 bin 66 yeni seçmen de oy kullanacak. Seçimde 20 siyasi parti yarışacak. AK Parti, Anadolu Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, CHP, DP, DSP, Halkın Kurtuluş Partisi, HDP, Komünist Parti, MHP, Millet Partisi, Saadet Partisi ve Vatan Partisi 85 seçim çevresinde, Hak ve Özgürlükler Partisi 75 seçim çevresinde, Merkez Parti 73 seçim çevresinde, LDP 58 seçim çevresinde, DYP ve Yurt Partisi 56 seçim çevresinde, Toplumsal Uzlaşma, Reform ve Kalkınma Partisi 55 seçim çevresinde, Hak ve Adalet Partisi 43 seçim çevresinde seçime katılacak. Türkiye genelinde 165 bağımsız milletvekili adayı bulunuyor. Dağıtımına başlanan seçmen bilgi kağıtlarının dağıtım işlemi 1 Haziran'da sona erecek. Seçmen bilgi kağıdı gelmeyen vatandaşlar da oy kullanabilecek. Kağıdı bulunmayıp kütüğe kayıtlı olanlar, ibraz edecekleri kimlik belgeleriyle (nüfus kağıdı, resmi daireler veya iktisadi devlet teşekküllerince verilen soğuk damgalı kimlik kartı, pasaport, ehliyet, evlenme cüzdanı) oy verebilecekler. Üzerinde TC kimlik numarası olmayan bir kimlik belgesi ibraz eden seçmenin oy kullanabilmesi için bu belgelerin yanında seçmen bilgi kağıdını veya TC kimliğini ispata elverişli bir belgeyi de ibraz etmesi şart olacak. Seçmenler, YSK'nın '' internet sitesinden de hangi sandıkta oy kullanacaklarını öğrenebilecek. Oy verme işlemi sırasında YSK tarafından özel imal ettirilen ve "Türkiye Yüksek Seçim Kurulu" filigranı bulunan birleşik oy pusulası ile YSK tarafından hazırlanan filigranlı sarı renkli zarflar ve "Tercih" veya "Evet" mührü kullanılacak. 33 gümrük kapısında kullanılmak üzere 897 bin, yurt dışındaki 112 temsilcilik için 2 milyon 917 bin 200, yurt içindeki pusulalar ve yedekler dahil toplam 73 milyon 988 bin 955 oy pusulası bastırılacak. Seçmenler, tüm yurtta, 7 Haziran Pazar günü saatleri arasında oy verecek. Saat 17.00'ye geldiği halde sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler, başkan tarafından sayıldıktan sonra sırayla oylarını kullanacak. Annenizi bir gün değil, her gün sevin Giderek ağırlaşan hayat şartları, günümüzde en çok kadınları etkiliyor. İş hayatının koşuşturması, çocukların ve eşin sorumlulukları, her şeye yetişmeye çalışan kadınları tükenmişlik sendromuna sürüklüyor. Anneler günü sebebiyle konuştuğumuz Psikiyatrist Dr. R. Sabri Yurdakul annelik psikolojisi ve günümüz şartlarının kadınlar üzerindeki etkisini anlattı: İş hayatında başarılı olmak isteyen, günün yorgunluğu sonrası akşam eve gelen kadınlar, çocuklar ve yapılacak işlerle karşı karşıya kalıyor. Anneler işe gidiyorum deseler de maalesef işleri başka birisine yıkma şansları olmuyor. Sinirleniyor, üzülüyor, kırılıyor ama yine de işlerin altından kalkmaya çalışıyorlar. Çocuklar küçükse yedirilip içirilmeleri, büyükse dersleri, dahada büyükse peşlerinden koşulması, annelerin zamanının çoğunu alıyor. İş sonrası ayaklarını uzatıp, bir oh diyebilmeleri ancak gece yarısını buluyor ve sonra ertesi günün telaşı başlıyor dedi. Her şeyin altından kalkmaya çalışan annelerin, bu yükün altında ezildiğini belirten Psikiyatrist Dr. R. Sabri Yurdakul, her şeye yetişmeye çalışan annelerin belirli bir zaman sonra sinirlerinin bozulduğunu ve bu durumun onları çok üzdüğünü söyledi. Psikiyatrist Dr. Yurdakul; Hayatın yükü altında ezildiğinde, anne daha sinirli bir insan oluyor ve sonra Niye çocuklarıma sinirli davrandım? diye üzülüyor. Anneler gününde elbette hediye alınabilir ama en güzel hediyenin annenin yükünü azaltmak olduğunu unutmayalım. Babalara ve çocuklara anneler gününde en önemli tavsiyem budur. Eve gelince televizyonun karşısına geçen, yemeğini yiyip eline bilgisayarını alan, çocuklarıyla az ilgilenen ve geri kalan işleri eşine bırakan bir erkeğin, anneler gününde en iyi hediyeyi alsa da eşini mutlu etmesi mümkün değildir. Tüm sorumluluklarını annelerine bırakan, odalarını toplamayan, tüm işleri annelerine yıkan çocukların alacakları hediyeler annelerini sevindirecektir ama yorgunluğunu gidermeyecektir. Hiçbir ev işinin, kadını veya erkeği yoktur. Her işi herkes yapabilir. Annelerin yükünü almak onun için en güzel hediye olacaktır dedi.

13 dış dünya 9 Mayıs 2015 Cumartesi 13 Obama, Gen. Dunford'u Genelkurmay Başkanlığı'na aday gösterdi ABD Başkanı Barack Obama, görev süresi sona erecek Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey'nin yerine Deniz Piyade Komutanı General Joseph Dunford'u aday gösterdi. WASHINGTON - ABD Başkanı Obama, Beyaz Saray'da Başkan Yardımcısı Joe Biden, Savunma Bakanı Ashton Carter ve Joseph Dunford ile açıklama yaptı. Martin Dempsey ile yardımcısı James Winnefeld'in görev süresinin bu yıl sona ereceğini hatırlatan Obama, Dempsey ve Winnefeld'in olağanüstü çalışma gösterdiklerini kaydetti. Dempsey'nin yerine Dunford'u, yardımcılığına da Hava Kuvvetleri Komutanlığı generallerinden Paul Selva'yı aday gösterdiğini belirten Obama, Dunford ve Selva'nın orduda "en fazla takdir edilen liderler" arasında yer aldığını söyledi. Dunford'u "orduda en iyi stratejik düşünen liderlerden biri" olarak tanımlayan Obama, Dunford'un çalışmalarına yakından tanık olduğunu ve kendisine güvendiğini ifade etti. Obama, Senato'ya Dunford ve Selva'nın adaylığını kısa zamanda onaylaması çağrısında bulundu. ABD Savunma Bakanı Carter da yaptığı yazılı açıklamada, Obama'nın kararını memnuniyetle karşıladığını, Dunford ve Selva'nın "örnek liderler" olduğunu bildirdi. Her iki generalin de stratejik perspektif ve operasyonel deneyime sahip olduğunu belirten Carter, kendileriyle çalışmayı sabırsızlıkla beklediğini kaydetti. Carter, ayrıca Dempsey ve Winnefeld'e liderliklerinden dolayı teşekkür etti. Afganistan'da yıllarında ANKARA - Depremin ardından Nepal'e giden Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ekibi, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu mağdurlar için çadır kent kurdu. Cansuyu yetkililerinden alınan bilgiye göre, derneğin yardım çalışmaları çerçevesinde bin kişi kapasiteli çadır kent kuruldu, çadırlarda kalanların acil ihtiyaçları karşılandı. Nepal'in başkenti Katmandu'da 25 Nisan'da meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki depremin ardından yardım kuruluşları ve gönüllülerin koalisyon güçlerine komuta eden 59 yaşındaki General Dunford, 2003 yılında da Irak'ın işgali sırasında 5. Piyade Alay Muharebe Timi'nin liderliğini üstlenmişti. İki yıl Irak'ta kalan Dunford'a bu sırada "Savaşçı Joe" lakabının takıldığı belirtiliyor. Afganistan'daki görevi sırasında NATO ve diğer koalisyon liderleriyle sık sık toplantılar yapması nedeniyle uluslararası düzeyde iyi bağlantıları bulunan Dunford, Deniz Piyade Komutanlığı'na depremzedeler için düzenlediği yardım çalışmaları devam ediyor. Depremin hemen ardından Türkiye'den giden ekibin çalışmaları sonucu kurulan çadır kentte, evleri yıkılan Nepalliler barınma imkanı buluyor. Çadırlarda yaşamaya başlayan, çoğu kadın ve çocuk olan mağdurların acil gıda, erzak, su, battaniye, tıbbi gereç gibi ihtiyaçları da karşılanıyor. Milyonlarca kişinin etkilendiği ve yaklaşık 2 milyon kişinin yardıma muhtaç olduğu Nepal'in birçok bölgesinde su, gıda ve elektrik sıkıntı yüzünden salgın hastalıkların baş göstermesinden endişe ediliyor. Deprem öncesinde dahi temiz su sorunun olduğu Katmandu'da Cansuyu ekiplerinin, halkın su ihtiyacını karşılamak için satın aldığı suları çadır kentteki Nepallilere dağıttığı belirtildi. Cansuyu'nun çadır kentinde korumaya aldığı Nepallilerin acil gıda ve battaniye ihtiyaçları da dernek tarafından karşılanıyor, pirinç, yağ, buğday, şeker ve bisküvi gibi erzaktan oluşan acil gıda paketleri ve battaniye dağıtımı yapılıyor. (AA) geçen yıl ekim ayında getirilmişti. Obama'nın Irak, Afganistan, Suriye ve diğer bölgelerde devam eden çatışmalar nedeniyle ordunun başında hala güçlü bir kara gücü komutanı olması gerektiğine inandığı, bu nedenle Dunford'u seçtiği yorumları yapıldı. Kongre'de hem Demokrat hem Cumhuriyetçilerden takdir gören Dunford ve Selva'nın adaylığının Senato'daki onaylanma sürecinde sorun çıkması beklenmiyor. (AA) İtalya'da yeni seçim yasası yasalaştı Cansuyu Nepal'de bin kişilik çadır kent kurdu ROMA - İtalya'da Başbakan Matteo Renzi ve hükümetinin hazırlayıp "Italicum" adını verdiği genel seçimleri düzenleyen yasa tasarısı mecliste kabul edilerek yasalaştı. Hem ülke içinde hem de iktidar partisi içerisinde büyük tartışmalara ve zaman zaman ciddi yol ayrımlarına neden olan Italicum Yasa Tasarısı, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda bugün oylandı. 630 sandalyeli meclisteki oylamada tasarı, iktidar parti milletvekillerinden 334'ünün kabul oyunu alarak yasalaştı. Yasa tasarısına oylamada 61 ret oyu çıkarken, muhalefet partilerinin büyük çoğunluğu oylama sırasında genel kurulu terk etti. Ret oyu verenler arasında Başbakan Renzi'nin partisi PD içindeki muhalif vekillerin olması da dikkati çekti. Son 20 yılda çoğunlukla geniş koalisyon ve ittifak hükümetleriyle yönetilen, son 4 yılda ise ekonomik ve siyasi krizlerin etkisiyle biri teknokrat olmak üzere 4 farklı hükümetin görev yaptığı İtalya'da, Renzi hükümetinin hazırladığı Italicum, ülkede yasama ve yürütmeyi yavaşlattığı gerekçesiyle koalisyon hükümetlerindense tek bir siyasi hareketin beş yıllığına göreve gelmesini ön görüyor. Ülke gündeminde uzun süre yer tutan Italicum, yüzde 40'ın üzerinde oy alan parti ya da ittifakı tek başına mutlak iktidara taşıyor. Yasaya göre yüzde 40 ve üzeri oy alan siyasi hareket, Temsilciler Meclisi'nin yüzde 55'ine yani 630 sandalyeden 340'ına sahip oluyor. Seçimde hiçbir hareketin yüzde 40'ı aşamaması durumunda ise en yüksek oy alan iki parti arasında parlamentodaki çoğunluk ödülünü alacak hareketin belirlenmesi için ikinci tur seçime gidilecek. Italicum da, seçim barajı ülke genelinde tüm partiler için yüzde 3 olarak belirlendi. Yeni yasa parlamentonun üst kanadı senatoda ise geçen yıl Mart ayında onaylanmıştı. Temsilciler Meclisi'nde bu akşam kabul edilen yasanın Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından imzalanması ve resmi gazetede yayımlanması gerekiyor. Yeni yasanın, 1 Temmuz 2016'dan itibaren yürürlüğe girmesi bekleniyor. Italicum'un yasalaşmasının ardından Başbakan Renzi, hükümetlerinin verdiği sözü tuttuğunu ve yeni yasanın bir şeyi açıklığa kavuşturduğunu belirterek, seçimleri kazananın net şekilde 5 yıllığına göreve geleceğini, bunun da ülkeye ihtiyaç duyduğu siyasi istikrarı getireceğini ifade etti. Parlamento İlişkiler Bakanı Maria Elena Boschi de meclisteki oylamanın ardından sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan, "Bize asla yapamayacaksınız dediler. Ama biz bunu yaptık. İşte bu İtalya'nın cesareti" diye yazdı. Yasanın demokrasiye aykırı olduğunu savunan muhalefet partileri Forza Italia, 5 Yıldız Hareketi ve Kuzey Birliği, topun şimdi Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'da olduğunu dile getirerek, Cumhurbaşkanına yeni yasayı imzalamama çağrısı yaptı. Öte yandan Renzi hükümeti, İtalya'da çok zaman alan yasama ve yürütme faaliyetlerini hızlandırmak için anayasal reform kapsamında geçen Mart ayında da Temsilciler Meclisi'nden geçirdiği bir başka yasayla İtalyan parlamentosunun üst kanadı olan Cumhuriyet Senatosu'nun anayasal konular haricindeki yasama yetkilerini alma yolunda önemli adım atmıştı. Söz konusu senato reformunun yasalaşması için senatonun onayından geçmesi lazım. Bir anlamda, senatonun kendi yetkilerini oldukça sadeleştiren yasaya onay vermesi gerekiyor. (AA) AB'de çocuk dostu adalet uygulanmıyor VİYANA - Avrupa Birliği (AB) Temel Haklar Ajansı, AB üyesi devletlerin "çocuk dostu adalete" ulaşmak için yükümlülüklerini yerine getirmediğini bildirdi. Merkezi Avusturya'nın başkenti Viyana'da bulunan ajans, "Çocuk Dostu Adalet: 10 AB üyesi ülkede çocukların yargılamalara katılımı" konulu raporu kamuoyuna açıkladı. Rapor, AB üyesi ülkelerin çocuk haklarına uyup uymadığını belirlemek üzere Almanya, Fransa, İngiltere, Bulgaristan, Hırvatistan, Estonya, Finlandiya, Polonya, Romanya ve İspanya'da çocuklarla doğrudan muhatap olan hakim, savcı, avukat, psikolog, sosyal çalışmacı ve polis memurlarından oluşan 570 kişi ile yüz yüze görüşme metoduyla hazırlandı. Her yıl binlerce çocuğun ailelerinin boşanması ya da çeşitli suçların tanığı ve kurbanı olarak yargılama süreçlerine dahil oldukları hatırlatılan raporda, çocukların yargılama sürecinde mağdur oldukları vurgulandı. Raporda, 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre 11 AB üyesi ülkede yaklaşık 74 bin çocuğun çeşitli suçlar nedeniyle mağdur olduğu ve 495 bin çocuğun ise boşanma davalarından olumsuz etkilendiği aktarıldı. AB genelinde daha "çocuk dostu bir yargılamaya" ulaşmak için gidilecek uzun bir yol olduğu kaydedilen raporda, bütün AB üyesi devletlerin yargılama sürecinde çocukların haklarını sağlamak için hukuki yükümlülük altında oldukları ancak uygulamada bu yükümlülükleri yerine getirilmedikleri belirtildi. (AA) Nasrallah: ABD tüm bölge ülkelerini bölmek istiyor BEYRUT - Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, ABD Kongresi'nde geçen hafta Cumhuriyetçiler tarafından gündeme getirilen Irak'taki Kürt ve Sünni grupları silahlandırma teklifi hakkında konuşurken ABD'nin tüm bölge ülkelerini bölmek istediğini öne sürdü. Hizbullah'a ait El-Manar televizyonunda konuşan Nasrallah, ABD'nin terör örgütü DAEŞ'e karşı oluşturduğu koalisyonun önce Irak sonra tüm bölgeyi "mezhebi ve etnik" temellere göre bölmeyi hedeflediğini iddia etti. Nasrallah, "Arapları, Kürt, Şii, Sünni diye mezhebi ve siyasi temelli bölmek istiyorlar. Bölge ülkeleri zayıflatılacak, birbirleriyle savaştırılacak ve bölünecek. Irak'ın bölünmesi için attıkları ilk adım, ABD Kongresi'nin aldığı Iraklı grupları silahlandırma kararıdır. Irak'ta yapılan, bölgede yapılandan bağımsız değildir. Yemen'i, Irak'ı, Suriye'yi, tüm bölge ülkelerini bölmek istiyorlar. Hatta kendileriyle işbirliği yapanları bile bölecekler. Gün gelecek Suud'u da bölecekler" dedi. Suriye'nin Kalamun bölgesinde Hizbullah militanları ve silahlı gruplar arasında devam eden çatışmalarla ilgili olarak Nasrallah şunları kaydetti: "İddia edilenin aksine İdlip ve Cisr eş-şugur'un düşmesinden sonra yeni bir cephe açmak için bir saldırı yapmış değiliz. Biz onlara saldırmadık. Onlar bize saldırdı. Lübnan topraklarındaki Arsal'da insanları öldürdüler, askerleri kaçırdılar. Biz Suriye'ye girmeden önce Arsal onların işgali altındaydı. Hayali bir tehditten değil, fiilen olan bir durumdan bahsediyoruz." Nasrallah, "Lübnan devleti, sınırdaki terör tehdidine karşı bir şey yapabilecek durumda değil. İnsanlar barış içerisinde yaşasın diye kayıplar vermeye hazırız. Saldırı ve tehditler karşısında eli kolu bağlı duracak değiliz" diye konuştu. Örgütün, Suriye'nin Kalamun BULMACANIN ÇÖZÜMÜ bölgesinde "büyük bir taarruz" hazırlığında olduğunu belirten Nasrallah, "Beklenen Kalamun operasyonundan önce hiçbir beyanatta bulunmayacağız. Operasyon kendi adına konuşacak" ifadesini kullandı. Suriye'de muhaliflerin, İdlip ve Cisr eş-şugur'u ele geçirmesinden sonra psikolojik bir operasyon yapıldığını ileri süren Nasrallah şöyle konuştu: "Medya ve sosyal medya üzerinden pompalanan propagandalara, psikolojik harekatlara şahit olduk. Mesela gazeteler, Suriye'nin en önemli müttefiklerinden İran'ın nükleer müzakereler için Suriye'yi sattığını, Rusya'nın desteğini çektiğini yazdılar. Rusya'nın Suriye'den ayrıldığına dair hiçbir gösterge yok. Nasıl Suriye ordusu çöküyor? Söyleyebilecekleri tek şey şu. 'Suriye devleti iki cephede kaybetti'. Suriye'de lokal başarılar, bütün cephenin kaybedildiği anlamına gelmez." Suudi Arabistan'ın Yemen'e düzenlediği operasyonu da "fiyasko" olarak nitelendiren Nasrallah şöyle devam etti: "Bana Suudilerin Yemen'de ulaştıkları tek bir hedefi söyleyin. Sana'ya Mansur Hadi'yi getirebildiler mi? Ensarrullah'ın silahını ele geçirebildiler mi? Hepsini bir kenara bırakalım, sadece bir hedeflerine ulaşabildiler mi? İddia ettikleri İran nüfuzunu kırmayı başarabildiler mi? Büyük bir Suudi hezimeti ve Yemenlilerin zaferiyle karşı karşıyayız. Umuda Dönüş operasyonu meydana gelen başarısızlığı örtmek için yapıldı. Suud'un Yemen operasyonları tam bir fiyaskodur." (AA)

14 14 9 Mayıs 2015 Cumartesi TURİZM Veliaht Dairesi, nadide eserlere ev sahipliği yapıyor Bodrum'da yat sezonu hareketleniyor MUĞLA - Bodrum açıklarında demirleyen lüks yatlar, turistlerin ilgisini çekiyor. Her turizm sezonunda sanat, spor ve iş dünyasından çok sayıda kişiyi ağırlayan Türkiye'nin gözde turizm merkezlerinden Bodrum'a lüks motor yatlar gelmeye başladı. Milyon dolarlık motor yatlar, Bodrum Kalesi ve Kara Ada açıklarındaki yerlerini aldı. Turizm sezonunun başladığı bugünlerde ilçede gözle görülür turist hareketliliği yaşanıyor. Birçok koyda demirli bulunan lüks yatlar, ilçedeki yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Bodrum'a bugün gelen ve Bodrum açıklarına demirleyen 71 metre uzunluğundaki "Titania" isimli lüks yat da ilçenin birçok noktasından görülebiliyor. Yatı merak eden bazı turistler, mendirek bölgesine giderek fotoğraf çekiyor. Öte yandan yatların bazılarının kış aylarında bakımı tamamlandıktan sonra sahiplerince denize indirildiği, bazılarının ise iş adamlarınca kiralanarak ilçeye getirildiği öğrenildi. Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Arif Yılmaz, AA muhabirine, yat turizminin Türkiye turizmini markalaştırdığını söyledi. Yat turizminin Bodrum'da başladığını ifade eden Yılmaz, "Birçok insan bu işten para kazanıyor. İlçemizde yat imalatı da yapılıyor. Yat sektörü, bölgeye en faydalı turizm kollarından biri" dedi. Teknelerin gittiği koyların korunması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, çekek yerlerinin sayısının azalmasının sektörü olumsuz etkilediğini kaydetti. Bağlama fiyatlarının yükselmesinin teknecilerin masrafını artırdığını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu: "Bu sezonun da önceki sezonlar gibi iyi geçmesini bekliyoruz. Yat turizmi müşterisi her şey dahil müşterisi gibi değil, üst seviye müşteri. Dalgalanmalardan çok etkilenmiyor. Bundan dolayı sezondan umutluyuz. Dünyanın en tanınmış zenginlerinin yatları Bodrum'a geliyor. Bodrum'u tercih etme sebepleri hem ilçemizin genel güzelliği hem de el değmemiş koylarının olması." (AA) İSTANBUL- Tahta çıkmaya aday şehzadelerin ikameti için yapılan Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi'ndeki Milli Saraylar Resim Müzesi, "tarihi belgesel" niteliği taşıyan nadide eserlere ev sahipliği yapıyor. Resim Müzesi Sorumlusu Recep İmat, AA muhabirine müzeye ilişkin verdiği bilgide, 22 Mart 2014'te ziyarete açılan müzeye sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Müzede, Milli Saraylar koleksiyonu ve Topkapı Sarayı koleksiyonundan 201 tablonun sergilendiğini ve müzenin son dönem Osmanlı Sarayı'nın resim beğenisini yansıtan tek müze olduğunu belirten İmat, "Müzeyi geçtiğimiz yıl 67 bin 700 kişi ziyaret etti" dedi. İmat, Rus ressam Ivan Konstantinovic Ayvazovski, İtalyan ressam Fausto Zonaro, Polonyalı ressam Stanislaw Chlebowski ve Halife Abdülmecid'in yaptığı tablolar dahil 11 temalı salona sahip müzede, "tarihi belgesel" nitelikli eserlerin sergilendiğini vurguladı. İmat, müzede yer alan Halife Abdülmecid'in yaptığı, II. Abdülhamid'in tahttan indirilişini resmeden "II. Abdülhamid Han'ın Hal'i" tablosunun belgesel nitelikli eserlerden biri olduğunu aktardı. İmat, eserle ilgili şunları anlattı: "Halife Abdülmecid Efendi, Sultan Abdülhamid'i hal için (tahttan indirme) gelen heyetin daha sonra fotoğrafını çekerek bu fotoğraftan resmi kurgulamıştır. Müzemizin alt kat salonunda sergilenen tablo, Yıldız Sarayı Küçük Mabeyn Köşkü'nde tahttan indirmeyi bildiren heyetin o zamanki görünümünün bir kompozisyonudur. Bu tablo, müzemizin başyapıtlarından biri olarak değerlendirilebilir. Üzücü de olsa, bu tablo sanatseverlerin beğenisini kazanmaktadır." İmat, müzedeki yerli ve yabancı ressamların önemli eserlerinden örnekler vererek, "Saray ressamı Stanislaw Chlebowski'nin 3 metre boyutundaki Sultan Abdülaziz tablosu, yerli ressamlarımızdan son halife Abdülmecid Efendi'nin 'Tarih Dersi Nasihat' ile 'II. Abdülhamid Han'ın Hal'i' tabloları, yine saray ressamı Fausto Zonaro'nun, Ertuğrul süvari alayının Galata köprüsünden geçişi ve Rus ressam Ivan Konstantinovic Ayvazovski'nin 'Deniz semahı' resimleri müzemizin başyapıtlarından sayılabilir" ifadelerini kullandı. "Tarih Dersi Nasihat" tablosunda Halife Abdülmecid Efendi'nin, 1912 yılındaki Balkan Savaşları'nda kaybedilen Osmanlı topraklarının üzüntüsünü, bir öğretmenin öğrencisine anlatımının betimlendiğini ifade eden İmat, ünlü ressam Zonaro'nun da "Ertuğrul Süvari Alayı'nın Galata Köprüsünden Geçişi" isimli tablosuyla "Ressam-ı Hazret-i Şehriyari" unvanını alarak saray ressamı olduğunu aktardı. Müze Sorumlusu İmat, müzenin ikinci bölümünün restorasyon çalışmalarının devam ettiğini, bu bölümün tamamlanmasıyla yaklaşık 5 bin metrekarelik bir sergi alanına ulaşılacak müzede, tüm müze aktivitelerinin bulunacağını ifade etti. Üniversitelerin resim bölümü öğrencileri ile sanat tarihi öğrencilerinin müzeye yoğun ilgi gösterdiğini vurgulayan İmat, yerel yönetimlerin resim kurslarında eğitim gören kursiyerlerin de sık sık müzeyi ziyaret ettiğini kaydetti. İmat, Resim Müzesi'nde Osmanlı Sarayı'nın resim koleksiyonunun büyük bir bölümünü görmenin mümkün olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "1830'lu yıllara ait François Dubois imzalı 'Asakir-i Mansure-i Muhammediyye'nin Geçit Töreni' isimli tablo, son dönem Osmanlı Sarayı koleksiyonunun en eski tablosu. 1830'lu yıllarda II. Mahmut döneminde koleksiyona dahil edilmiş, Asakir-i Mansure-i Muhammediyye tablosudur. Bu tablo Sultan II. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının ardından kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusunun Sultan Ahmet Meydanı'ndaki tanıtımını anlatır." Birbirinden değerli eserlerin yer aldığı müzede ayrıca, Türk resim sanatının önemli isimlerinden Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Halil Paşa, Osman Nuri Paşa, Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyid ve Hüseyin Zekai Paşa'nın eserleri de görülebilir. ISSN GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim Matbaacılık Yayıncılık Bil. Med. Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına Ahmet Serkan Küçük Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Tülay Canpolat, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Yeni Batı Mah Sok. No: 12 Batıkent - Yenimahalle / ANKARA Tel: Fax: Yıl: 45 Sayı: Mayıs 2015 Cumartesi Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Türk bayraklı büyük yat sayısı 100'ü geçti İZMİR - Türk bayraklı büyük özel yat sayısı, son 5 yılda 101'e ulaştı. AA muhabirinin Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgiye göre, Türkiye'de deniz ticaretinin gelişimi doğrultusunda, Türk Deniz Ticaret Filosu'ndaki 150 groston ve üzeri gemi sayısı artış gösterdi. Yaş ortalaması 23 olan 150 groston ve üzeri gemilerden oluşan filoda, kuru yük gemileri, 376 ile başı çekiyor. Kuru yük gemilerini, balıkçı gemileri 227, deniz araçları 128, römorkörler 126, yolcu gemileri 105 ve dökme yük gemileri 102 adetle izliyor. Filodaki 150 groston ve üzeri gemilerde, yat sayısındaki artış da dikkati çekiyor. Türkiye'de 2009 yılında 68 adet olan sportif ve eğlence amaçlı tekne ve yat sayısı, 2014'te yaklaşık 3 kat artışla 184'e ulaştı. Bu dönemde bunlardan ticari yatların sayısı, 51'den 83'e, özel yatların sayısı ise 17'den 101'e yükseldi. Bunlar içinde 300 groston üzeri ticari yat sayısı, 6'dan 11'e, özel yat sayısı ise 5'ten 23'e çıktı. (AA) Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 9 Mayıs 2015 Cumartesi Nuri Şahin sezonu kapattı BERLİN - Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) takımlarından Borussia Dortmund'da forma giyen milli oyuncu Nuri Şahin'in sakatlığı sebebiyle sezonu kapattığı bildirildi. Kicker dergisinin haberine göre, 26 yaşındaki Nuri Şahin'in bu sezon yeniden forma giyme umudu kalmadı. Lif yırtılmasıyla sorun yaşamaya başlayan milli oyuncunun, daha sonra gerçekleştirilen kontroller sonucunda kasık bölgesinde (adduktor bölgesi) sorun yaşadığı öğrenildi. Nuri Şahin, sezonun kalan maçlarının yanı sıra 30 Mayıs Cumartesi günü Almanya Federasyon Kupası finalinde de oynamayacak. Nuri Şahin, 28 Şubat'ta Schalke 04'e karşı oynanan maçtan sonra ligde forma giyemedi. Sezon başında da dizindeki sakatlığı sebebiyle uzun süre oynamayan tecrübeli futbolcu, bu sezon 2'si UEFA Şampiyonlar Ligi olmak üzere toplam 9 karşılaşmada forma giydi ve 1 gol kaydetti. (AA) "Beşiktaş, gönülleri fethetti" İlçe takımı, Beşiktaş Mogaz'a karşı sürpriz peşinde İSTANBUL- Beşiktaş Kulübü Basın Sözcüsü Metin Albayrak, bu sezon yaşadıkları sıkıntılara rağmen ortaya koydukları mücadele ve iyi futbolla şimdiden gönüllerin şampiyonu olduklarını ancak bu başarıyı gerçekte de yaşamak istediklerini söyledi. Albayrak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Spor Toto Süper Lig'de 5 maçın kaldığını hatırlatarak, "Takımımız, sezon başından beri yaşadığı sıkıntılara rağmen oynadığı futbolla ve mücadelesiyle gönülleri fethetti. Gönüllerin şampiyonluğunu gerçekte de istiyoruz" dedi. Şampiyonluk yolunda avantajın kendi kontrollerinde ve ellerinde olduğunu savunan Metin Albayrak, buna rağmen temkinli olmaları gerektiğini dile getirdi. Hafta hafta ilerlemeye çalıştıklarını kaydeden siyah-beyazlı kulübün yöneticisi, "Her maç çok önemli ve her haftanın ayrı bir hikayesi var. Trabzonspor karşılaşmasından sonra Gaziantepspor mücadelesine konsantre olduk. Yönetim, oyuncular ve teknik heyet olarak kenetlenmiş durumdayız. İşin bilincindeyiz. Durumun elimizde ve kontrolümüzde olduğunu biliyoruz" diye konuştu. Albayrak, tamamen kendi durumlarına konsantre olduklarını ve rakiplerine ya da arkalarına bakmadıklarını vurguladı. Rakiplerin kendilerine bakacağını kaydeden Metin Albayrak, "Her maçımızı kazandığımız zaman şampiyon oluyoruz. Lideriz ve sezon sonunda aynı yerde tamamlayıp şampiyonluğu ilan etmek istiyoruz" ifadelerini kullandı. Kritik dönemde her oyuncunun gereken fedakarlığı yaptığını anlatan Albayrak, şunları söyledi: "Biz bir takımız. Her hafta birileri çıkıp o maçın hikayesini yazabiliyor. Bazen birileri öne çıkar ama birisi tutar, diğeri asist yapar. Kenarda kaç zamandır oturan Atınç, çıkıp Trabzonspor gibi kritik bir maçta oynuyor. Demba Ba gibi bir yıldız oyuna kenarda başlayabiliyor. Herkes buna saygı duyup fayda sağlamaya çalışıyor. Bilic, Olcay'ı sağ beke koyuyor. Canı gönülden herkes canla başla mücadele ediyor. Kaptan Sivok burnuna darbe alıyor, yine de 'çıkıp oynayacağım' diyebiliyorsa bu inanmışlığın göstergesidir." Beşiktaş olarak büyük bir aile olduklarını belirten Albayrak, "Saygı duyulması gereken bir sezon geçiriyoruz. Daha fazla seyahat etmemize ve maç oynamamıza rağmen mücadelemizi veriyoruz. Tolga Zengin kaç zamandır sakat ama deplasmanlara geliyor ve takımla beraber oluyor. Bunlar hep birer hikaye" değerlendirmesinde bulundu. Metin Albayrak, yaşadığı sakatlıklara rağmen sahalara dönmeyi başaran ve son 3 maçta 2 gol atan Mustafa Pektemek için de övgü dolu sözler sarf etti. "Mustafa'nın başına gelenleri Allah kimseye vermesin" diyen Albayrak, "Çok büyük sakatlıklar yaşadı ve operasyonlar geçirdi. Müthiş öz güveni ve iradesi var. Sahada terinin son damlasına kadar formasını ıslatıyor. Helal olsun" şeklinde konuştu. (AA) AMASYA - Hentbol Erkekler Süper Ligi play-off yarı final ilk maçında yarın Beşiktaş Mogaz ile karşılaşacak 10 bin nüfuslu ilçenin takımı Amasya Taşova YİBO, ligde yer aldığı ilk yılda sürpriz peşinde. Amasya Taşova YİBO Antrenörü Hakan Günal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hentbol camiasının beklemediği şekilde "fantastik" sonuçlar alarak play-off yarı final aşamasına kadar geldiklerini, bu başarıyı tek işleri olan hentbola odaklanmakla elde ettiklerini söyledi. Aldıkları sonuçların hem Taşova halkı hem sporcular hem de kendi kariyeri açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Günal, şunları kaydetti: "Beşiktaş ile bu sezon 4 maç yaptık ve galibiyetimiz yok. Ancak sürpriz spor içinde her zaman olan bir şey. Biz sahaya çıktığımız zaman elimizden gelenin en iyisini sahaya yansıtmaya çalışıyoruz. Beşiktaş'ın da aynı şekilde çıkacağından hiç şüphem yok. O andaki maç şartları, seyirci ortamı ve Beşiktaş'ın bizi nasıl değerlendirdiği, bunların hepsi birer etken. Bunun sonucu olarak sürpriz çıkabilir mi, çıkabilir. Bu 5 maçlık bir periyot. Beşiktaş'ın hedefi final, bizim hedefimiz de yapabildiğimizin en iyisini yapmak. Seride bir galibiyet de olabilir. Belki iki, üç olabilir. Bunu sahadaki mücadele gösterecek." (AA) Sergen Yalçın, siftah peşinde... SİVAS - Spor Toto Süper Lig'de geçen sezon Gaziantepspor'un bu sezon ise Medicana Sivasspor'un başında İstanbul'un üç büyük takımına karşı verdiği 6 sınavda yüzü gülmeyen teknik direktör Sergen Yalçın, 9 Mayıs Cumartesi günü Fenerbahçe'yle oynanacak Spor Toto Süper Lig maçıyla bu şanssızlığını kırmak istiyor. Teknik direktörlük kariyerine geçen sezon Gaziantepspor'da başlayan ve bu sezon da Medicana Sivasspor'un başarısı için ter döken Yalçın'ın, Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'a karşı lig ve Ziraat Türkiye Kupası'nda galibiyeti bulunmuyor. Sergen Yalçın yönetimindeki takımlar, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray ile yaptığı 6 maçın 5'ini kaybetti, birinde berabere kaldı. Bu süreçte Yalçın'ın yönettiği ekipler, Galatasaray ile 3, Beşiktaş ile 2, Fenerbahçe'yle de 1 kez karşılaştı. Beşiktaş ve Fenerbahçe'ye karşı oynanan maçları yitiren Yalçın'ın takımları, tek beraberliği Galatasaray karşısında aldı. Medicana Sivasspor'da, ligin 15. haftasında Roberto Carlos'tan boşalan teknik direktörlük görevine getirilen Yalçın, Yiğidolarla "Üç Büyükler"e karşı ilk sınavını Galatasaray karşısında verdi. Sergen Yalçın yönetimindeki Medicana Sivasspor, ligin 21. haftasında konuk ettiği Galatasaray'a 3-2 mağlup oldu. Yalçın'ın ekibi, ligin 23. haftasında da iç sahada Beşiktaş'a karşı 1-0 kaybetti. Kırmızı-beyazlı ekip, son olarak geçen hafta Ziraat Türkiye Kupası yarı final ilk maçında deplasmanda Galatasaray'a 4-1 yenildi. Yalçın'ın geçen sezon çalıştırdığı Gaziantepspor da sezonun ikinci yarısında Fenerbahçe'ye 3-0, Beşiktaş'a 2-1 mağlup olmuş, Galatasaray ile 0-0 berabere kalmıştı. "Yiğidolar"ın Fenerbahçe'yi yenmesi halinde Sergen Yalçın, teknik direktörlük kariyerinde "Üç Büyükler"e karşı çıktığı 7. sınavda ilk galibiyetini alacak. Sergen Yalçın, bu sezon Medicana Sivasspor'un başında Spor Toto Süper Lig'de 15 maça çıktı. Yalçın yönetimindeki Sivasspor, bu maçlardan 7'sinde galip geldi, 5'inde mağlup oldu ve 3'ünden de beraberlikle ayrıldı. "Yiğidolar", bu maçlarda rakip fileleri 24 kez havalandırdı, kalesinde ise 17 gol gördü. Kırmızı-beyazlı ekipte, Fenerbahçe maçı öncesinde sakat futbolcuların sayısının fazla olması teknik heyeti düşündürüyor. Sivasspor'da, Fenerbahçe maçı öncesinde kaleci Korcan Çelikay, forvet Michael Eneramo ve defans oyuncuları İbrahim Toraman ve Ziya Erdal'ın sakatlıkları bulunuyor. Vitor Gomes, Balıkesirspor'dan ayrıldı BALIKESİR - Balıkesirspor'un Portekizli futbolcusu Vitor Gomes, eşinin rahatsızlığı nedeniyle takımdan ayrılıp ülkesine döndü. Kırmızı-beyazlı kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, Vitor Gomes'in eşinin kanser hastası olduğu belirtildi. Açıklamada, "Kulübümüz oyuncularından Vitor Gomes, kanser tedavisi gören eşinin rahatsızlığının ilerlemesinden dolayı teknik heyetimizden izinli olarak ülkesine dönmüştür. Kendisine takımımıza vermiş olduğu katkılarından dolayı teşekkür eder, 'geçmiş olsun' dileklerimizi sunarız" ifadelerine yer verildi.

16 9 Mayıs 2015 Cumartesi Mimarisi ve kırmızı rengiyle dikkati çeken, UNESCO tarafından "kültürel miras" listesine alınan "Kırmızı Mescit", Sri Lanka'da İslam'ın sembolü olarak kabul ediliyor. Lanka da İslam ın sembolü: Kırmızı Mescit ColoMBo / İSTANBul - kenan ırtak - Sri Lanka'nın başkenti Colombo limanı yakınında Müslümanlara ait iş yerlerinin yoğun olarak yer aldığı Pettah bölgesindeki Kırmızı Mescit Camisi, "Jamiul Alfar Jummah Mescidi", Tamilce'de "Samman Kottu Palli", Sinhalca'da ise "Rathu Palliya" adlarıyla biliniyor. Mimarisi ve renginden dolayı halk arasında "Kırmızı Mescit" olarak adlandırılan cami, Hindistan'ın güneyinden Sri Lanka'ya gelen seyyah Müslüman tüccarlar tarafından 1908 yılında inşa edildi. Sri Lanka mimarisinde anıt eser olarak kabul gören Kırmızı Mescit, bin 500 kişinin ibadet edebileceği şekilde inşa edildi. Zamanla nüfusun, limandan gelen Müslüman tüccar ve turist sayısının artmasıyla cami genişletildi. Camide, 1975'te çevresindeki 32 dükkan alınarak, en büyük genişletme çalışması yapıldı. Halen büyütme ve restorasyon çalışmaları devam eden 5 katlı camide, ince işçilik sürdürülürken içine yaşlıların kullanması için yürüyen merdiven de yerleştiriliyor. Camide 1920, 1933, 1950, 1976 yıllarında bir hafız tarafından kıldırılan ve binlerce Müslüman'ın katıldığı iki rekatlık namazda Kur'an-ı Kerim hatim edildi. Kırmızı Mescit Camisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Mahaboob Z. Sheriff, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küçük bir mescit şeklinde inşa edilen caminin zamanla bölgenin ibadet merkezi haline geldiğini söyledi. Müslümanların daha önce cuma ve diğer önemli günlerde cami çevresindeki yollarda namaz kılmak zorunda kaldığını anlatan Sheriff, "Şu anda camide cuma namazlarında yaklaşık 12 bin kişi namaz kılabiliyor. Vakit namazlarında da 3 bine yakın kişi cemaatle namaz kılıyor. Genişletme öncesinde vatandaşlar Sri Lanka'da 4 ay süren Muson yağmurları altında ibadet etmek zorunda kalıyordu. Cami defalarca büyütüldü ama her seferinde yetersiz kaldı. Derneğin yönetim kurulu, camiyi bir kez daha genişletme kararı aldı" diye konuştu. Genişletme çalışmalarında bir çok zorlukla karşılaştıklarını ifade eden Sherrif, şu bilgileri verdi: "Fiyatların artması bizi zora soktu ama zorlukları aşarak 4 yıl önce genişletme çalışması başlattık. Şu anda 5 katın kaba inşaatını tamamladık. İnce işler ise sürüyor. 200 bin dolara ihtiyacımız var. Genişletme çalışmamızı sadece bağışlarla sürdürüyoruz. Sri Lankalı ve diğer Müslüman kardeşlerimizden genişletme çalışmamız için yardım bekliyoruz. UNESCO'nun kültürel mirasları arasında girdiği için daha fazla büyütme imkanımız yok. Zekat değil, sadaka istiyoruz. Allah'ın evine zekat verilmez. Allah'ın evine bir tuğla bağışlayana Allah cennette saray verecektir. Sri Lanka'dan ve dünyanın her tarafından burada ibadet etmek için insanlar geliyor. Kadınların ibadet edebilmesi için caminin yan tarafında bir yer inşa edeceğiz. Bunun kararını da aldık. Bize destek verin ve caminin yarım kalan çalışmalarını birlikte tamamlayalım."(aa) Nostaljik tramvay, yeniden Saraybosna sokaklarında Avrupa'daki ilk tramvay seferinin yapıldığı Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da, 1895 yılında kullanılan ilk elektrikli tramvayın bire bir kopyası, yeniden Saraybosna sokaklarında. SARAYBoSNA - "Nostaljik" tramvay, Saraybosna Kantonu Günleri kapsamında yeniden raylara indirildi. Tren Garı durağından hareket ederek, Başçarşı'dan geçen ve Mareşal Tito Caddesi üzerinden yeniden Tren Garı'na dönen tramvay vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Saraybosna'daki toplu taşıma şirketi GRAS'ın müdürü Avdo Vatriç, Saraybosna'nın 1895 yılında da yenilikleri takip ettiğini belirtti. Bugün Saraybosna'daki tramvayların birçoğunun eski olduğunu, rayların ise yenilenmesi gerektiğini aktaran Vatriç, rayların diğer Avrupa ülkelerindeki seviyeye çıkarılması için hazırladıkları onarım projesini Saraybosna Kantonu Ulaştırma Bakanlığı'na sunduklarını vurguladı. Saraybosna Kantonu Ulaştırma Bakanı Muyo Fişo da tramvayla yolculuk eden vatandaşların güvenliğinin kendileri için birincil öncelik olduğunu belirterek, yolcular için güvenli olmayan hiçbir tramvayın raylara sürülmediğini söyledi. Bu arada, bugün Saraybosna sokaklarında kullanılan Alman ve Çek yapımı tramvaylara kısa bir süre içerisinde Konya'dan gelecek 20 yeni tramvay da eklenecek. GRAS Müdürü Vatriç, Konya'dan gelecek 20 tramvayın, eskimiş 20 tramvayın yerine kullanılacağını ifade etti. Vatandaşlar, gün boyunca aynı güzergahta nostaljik tramvayla yolculuk etme imkanı bulacak. Fatih Sultan Mehmed tarafından 1463 yılında Osmanlı topraklarına katılan Bosna Hersek, 1878 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimine geçti. Bosna Hersek'te yönetimi ele alan Avusturya- Macaristan İmparatorluğu'nun ülkede hayata geçirdiği projelerden biri de ''Avrupa'nın ilk tramvayı'' oldu. Tramvayın, kendi ülkesinde halk tarafından kabul edilmeyeceği ve planlandığı gibi sefer yapamayacağından çekinen Avustruya- Macaristan yetkilileri, tramvayın ilk seferinin Viyana'da değil, Saraybosna'da yapılmasını kararlaştırdı. Saraybosna'da 1884 yılında başlatılan çalışmalar, 1885'te sona erdi. Tahtadan yapılan ve atlar tarafında çekilen "ilk tramvay", rayına oturduktan sonra ilk seferine 28 Kasım 1885 tarihinde gerçekleştirdi. Avrupa'da ilk kez kullanılan bu tramvayın raylarının uzunluğu 3,1 kilometreydi. Tramvay, Ferhadiye Caddesi'nden tren istasyonuna kadar 28 yolcuyla seferlerini 13 dakikada tamamlıyordu. Rayların tek yönlü olması sebebiyle, son durağa gelen at, tramvayın diğer ucuna bağlanıyor ve seferler bu şekilde yapılıyordu. Tramvayı çeken atlar ise her iki seferde bir değiştirilip dinlendiriliyordu. Atların çektiği ilk tramvayın kullanılmaya başladığı 1885 yılından 10 yıl sonra ise Saraybosna ilk elektrikli tramvayına kavuştu ancak Saraybosna halkının bu tramvaya alışması çok uzun sürdü. Halk, "elektrik canavarı" adını verdiği bu tramvaylara uzun süre binmekten çekindi. (AA) Yalnız kahve değil; Muz da Yemen den gelir Bugün ülke ihracatının önemli kalemlerinden biri olmasa da kahve ilk kez Yemen de üretilmiş. Şimdilerdeyse muz üretimi ve ihracatı öne çıkmış gözüküyor. İBB SİNAN YİTER Bugün ülke ihracatının önemli kalemlerinden biri olmasa da kahve ilk kez Yemen de üretilmiş. Şimdilerdeyse muz üretimi ve ihracatı öne çıkmış gözüküyor. Yemen de üretim denince akla gelen tarım ürünlerinden muz, ülke ihracatının yıldızı. Ülkede zor şartlar ve kısıtlı imkanlarla yapılan tarımın kazandıran kalemlerinden olan Yemen muzu, komşu ülkelerde ve yerel pazarda büyük rağbet görüyor. Her mevsim yetişebilen Yemen muzu Ebu Nokta adı ile ünlenirken, en büyük alıcısı ise Suudi Arabistan. Benekli bir görünümü ile noktalı manasına gelen Yemen Muzu Ebu Nokta, Yemen pazarlarının da vazgeçilmez meyvesi. SuYu çok SEvİYoR Yemen muzu, Yemen tarımındaki su sorunu ile en çok mücadele eden tarım ürünü olarak öne çıkıyor. Ziraati sırasında ihtiyaç duyduğu su nedeni ile ülkedeki ender sulak topraklarda yetiştirilebilen muz, Zamar kentinin Sab bölgesindeki Rima vadisinde üretiliyor. En kaliteli muz olarak bilinen Rima vadisi muzları hasat döneminde toplanarak yıkanıp paketleniyor. kartonlarda ambalaj işlemi yapılan muzlar iç pazarın yanı sıra Suudi Arabistan ve diğer komşu ülkelere de ihraç ediliyor. Yemen Tarım Bakanlığı nın raporlarına göre muz, ülke tarımındaki ihracatın yüzde 24 lük kısmını tek başına üstleniyor. ÖğlE YEMEklERİNİN ARdıNdAN MuTlAkA YENİYoR Yemen muzu Ebu Nokta Yemen sofrasında önemli bir yere sahip. Yemen de öğle yemeklerinin ardından tatlı niyetine yenilen muz, ziyafet sofralarının da olmazsa olmazı. Bazen Yemen balına batırılarak da tüketilen Yemen muzu, ucuz fiyatı ile de dikkati çekiyor. Pazarlarda ve manavlarda kilosu 200 Yemen Riyalinden (Yaklaşık 2.5 lira) satın alınabilen Yemen muzu, zengin fakir herkesin sofrasında yer alabiliyor. (AA)