Ekonomik ibadet olarak zekât, nefsten verilenlerle arınmaktır. İnsanın alın teri ile kazandığı maldan bir kısmını ayırıp vermesi nefsine zor gelir.

Ebat: px

Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Ekonomik ibadet olarak zekât, nefsten verilenlerle arınmaktır. İnsanın alın teri ile kazandığı maldan bir kısmını ayırıp vermesi nefsine zor gelir."

Engin Terzioğlu
8 yıl önce
İzleme sayısı:

1 Zekât Sadaka İnfak

2 Zekât Zekât, zekâ ile aynı kökten gelir ve kullandıkça artan şey anlamındadır. Zekât, bütün servetlerin sadece Allah a ait olduğunu, bütün insanların kardeş olduklarını, hiç kimsenin başkasının çalışmasını sömürerek yaşayamayacağını hatırlamadır.

3 Ekonomik ibadet olarak zekât, nefsten verilenlerle arınmaktır. İnsanın alın teri ile kazandığı maldan bir kısmını ayırıp vermesi nefsine zor gelir. Mala düşkünlüğü kırmak için, her sene sermayenin bir kısmını (% 2,5) fakire vermek gerekir. Böylece zekât, Mü mini malın esiri olmaktan, maddeye bağımlı olmaktan kurtarmayı ve sosyal barışı hedef alır.

4 Zekâtın Sosyal Bütünleştirme Yönü Zekât varlıklıyı, yoksul kardeşine yardıma yöneltir. İkisi de kaynaşıp, kin ve kıskançlık duygularından kurtulur. Toplumdaki güçlerin dengesi sağlanır. Emevîler zamanında Ömer ibn Abdülaziz döneminde ( ) Tunus ve Cezayir zekât tahsil görevlisi, zekât verecek fakir bulamadığını bildiren bir mektubu halifeye yazdığı nakledilir (Muhammed Ebu Zehra, İslam da Sosyal Dayanışma, 177).

5 Eğer yardımları açıktan yaparsanız, o da hoş. Yok eğer onu ihtiyaç sahiplerine gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır... (Kur an, Bakara [2] 271).

6 Sadaka Sadaka, Allah a sadakatinin ifadesidir (Sadaka, sadakat, aynı kökten gelir). İman iddiamızdaki sadakatimiz ne ise, onun görüntüsü sadakadır. Yoksa, bazılarının zannettiği gibi, dilencinin önüne atılan üç-beş kuruş para değildir!

7 Peygamberimiz şöyle buyurur: (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Hadis, Tirmizî, Birr 36).

8 Başka Neler Sadakadır? Yoksulları yedirip, giydirmek ve barındırmak. Güler yüz ve tatlı dille insanların gönüllerini almak, teselli etmek; sevgi ile yetimlerin başlarını okşamak. Hasta, yaşlıları ziyaret etmek, alışverişlerini görmek. Bir yolcuya, bir misafire gideceği veya aradığı yeri göstermek (Tedbir gereği, yolu soran kişi ve araçlara fazla yaklaşılmamalıdır).

9 Hasta, engelli ve yaşlı birisine taşıtlarda yer vermek. Yaşlı birisinin elinden tutup karşıdan karşıya geçmesine yardım etmek (Özellikle yalnızken dikkatli olunmalı, çünkü bazı art niyetli kişiler, o anda kendisine yardımcı olmaya çalışan kişiye bayıltıcı bir şey sıkarak onu kaçırmaya çalışabilmektedir). Bildiklerini başkalarıyla paylaşmak, onları öğretmek. İnsan olsun hayvan olsun susayan birine su vermek

10 Sadaka Taşları Osmanlı devletinin birçok bölgesinde 150 sene boyunca sadaka taşları bulunurdu. Bu taşlara sadakalar bırakılırdı. İhtiyaç sahipleri de geceleyin gelir ve sadece ihtiyacı olanı kadar alır dua ederek giderlerdi.

11 İnfak İnfak, ihtiyacı olan birisinin yüreğine Allah için (fi sebilillah) kimse görmeden, gizlice bir yol bulmaktır (Nefak, tünel, köstebek yuvası demektir) (İnfak ahlakı için bkz. Bakara [2] ). Nifakın (ikiyüzlülüğün) panzehiri, infaktır. Yani münafık olmak istemeyen, infak etmelidir (Münafikun suresi).

12 Yardımlaşmada esas olan, zor durumda olanı minnet altına bırakmadan iyilikte bulunmaktır. Bazı kuruluşlar, zor durumda kalanların gururu incinmesin diye yardımları, karanlıkta dağıtmaktadır.

14 Sao Paulo - Brezilya İnançlı insan bilir ki, lütuf ve nimetleri dağıtan Allah tır. Yaradan herkese bir ölçüye göre dağıtmaktadır. Kimine az, kimine çok. Fakat unutulmamalıdır ki, insanların açgözlülüğü bu uçurumu derinleştirmektedir.

17 Allah ın kendisine verdiği mal-mülk geçici bir emanettir. Onda, durumu kısıtlı olanların hakkı vardır.

19 Zekât ile durumu iyi olan, borcunu ödemiş olur. Durumu kısıtlı olan da bu sayede hakkını aldığı için küçük düşmez, minnet altına girmez. Birisi verdiğiyle, diğeri duasıyla Rabbinin rızasını umar; ahireti için önden gönderir.

20 Vakıf Medeniyeti Osmanlı vakıf metinlerinden yapılan tespitlere göre; alışveriş edenlerin aldatılmasını önlemek gayesiyle çarşı ve pazarlara ölçek ve kantar kurulması, yoksul genç kızlara çeyiz verilmesi ve düğünlerinin yapılması, fakir çiftçilerin desteklenmesi,

21 hasta leyleklerin bakım ve tedavisi, borç (mesela iflas) yüzünden hapse girenlerin borçlarının ödenmesi, kimsesiz fakirlerin ölülerinin kaldırılması, hac yolunda parasız kalanlara yardım edilmesi gibi, akla gelebilecek her türlü faydalı konuda vakıf kurulduğu görülmektedir.

22 Kullanılmış elbise toplama kumbarası.

25 Muhtaçların Dini-İmanı Sorulmaz Allahü Teala Kur an-ı Kerim de fakir, yetim, miskin (fakirlik, yoksulluk kendisinde mesken tutmuş kişi) ve esir için din ayrımından söz etmez. Fakirin, yetimin, miskin ve esirin dini-imanı sorulmaz.

28 Dilencinin Üzerine Kayıtlı Apartman Çıktı! Adana dan trenle yola çıkıp kente gelen ve engelli numarası yaparak duygu sömürüsüyle dilencilik yaptıkları ileri sürülen şahıslar gözaltına alındı. Zanlılardan birinin üzerine 4 katlı bir apartmanın kayıtlı olduğu ortaya çıktı (İHA, ).

30 Musa, doğuştan engelli. Dik durmaya mecali yok ama vakit namazlarını kaçırmıyor. Musa dilenmiyor, çalışıyor. Kendisine sadaka verilse kabul etmiyor!

31 Peygamberimiz Dilencilere Karşı Nasıl Davranırdı? Bir gün Rasulullah ın huzuruna Ensar dan birisi geldi, bir şey istedi. Rasulullah ona sordu: Evinde bir şey var mı? Evet, var ya Rasulallah, bir çulumuz (kilimimiz) var. Bir tarafını altımıza seriyoruz, diğer tarafıyla da örtünüyoruz. Bir su kabımız var, onunla da su içiyoruz.

32 Öyleyse hemen kalk, çulu ve su kabını al, bana getir. Adam gitti, onları getirdi. Peygamberimiz çulla su kabını eline aldı, orada hazır bulunanlara gösterip, Şu iki eşyayı satın alacak kimse var mı? diye sordu. Oradakilerden birisi, Ben her ikisine de bir dirhem (gümüş para) veririm. dedi. Rasulullah iki-üç defa, Bir dirhemden fazla veren yok mu? diye tekrarladı.

33 Daha sonra başka birisi, Ben iki dirheme alırım. dedi. Rasulullah onları ona sattı. İki dirhemi aldı, eşya sahibine verdi ve şöyle buyurdu: Bu paranın bir dirhemi ile yiyecek al, ailene bırak. Bir dirhemiyle de bir balta al, bana getir. Adam gitti, bir balta alıp geldi. Peygamberimiz baltaya kendi eliyle bir sap taktı. Sonra da o adama verip Al bunu, git odun kes, topla, sat. Seni 15 gün görmeyeceğim. diye buyurdu.

34 O adam gitti, odun kesti, topladı, sattı. Daha sonra Peygamberimizin huzuruna geldi, 15 dirhem kazanmıştı. Bir kısmıyla giyecek, bir kısmıyla da yiyecek almıştı. Peygamberimiz bunun üzerine şöyle buyurdu: Bu senin için kıyamet gününde yüzünde dilencilik lekesi ile gelmenden daha hayırlıdır... (Hadis, Ebu Davud, Zekat 26 (1641).

35 Kaynakça Demir, Şehmus, Kur an da Zekat Kavramının Etimolojik Ve Semantik Analizi, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007, sayı: 28, s İslamoğlu, Mustafa, İnfak Ahlakı, İGİAD, İstanbul Pusmaz, Durak, Kur'an-ı Kerim'de İnfak Kavramı, Diyanet İlmi Dergi, 1999, cilt: XXXV, sayı: 4, s Öztürk, Mustafa, Sadaka Kavramının Kur an daki Anlam Çerçevesi -Semantik Bir Tahlil Denemesi-, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001, sayı: 12-13, s Aralık 2015

Benzer belgeler

Ekonomik ibadet olarak zekât, nefsten verilenlerle arınmaktır. İnsanın alın teri ile kazandığı maldan bir kısmını ayırıp vermesi nefsine zor gelir.

Ekonomik ibadet olarak zekât, nefsten verilenlerle arınmaktır. İnsanın alın teri ile kazandığı maldan bir kısmını ayırıp vermesi nefsine zor gelir. Zekât Sadaka İnfak Zekât Zekât, zekâ ile aynı kökten gelir ve kullandıkça artan şey anlamındadır. Zekât, bütün servetlerin sadece Allah a ait olduğunu, bütün insanların kardeş olduklarını, hiç kimsenin