HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ!

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ!"

Transkript

1 Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Özel Sayı Haziran 2013 Fiyatı: 1,00 TL HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ! HAVA İŞ ABLUKA ALTINDA MESS SÜRECİNİ METAL GREVE ÇIKTI İŞÇİSİ BELİRLEYECEK! DAVASI ADANA DA İSYAN AHMET YILDIZ Tunus Dersleri Güvercin Anıldı Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!

2 HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ! 2 AKP hükümetinin Topçu Kışlası adı altında Taksim Gezi Parkına yapılmasını planladığı AVM projesine karşı başlayan direniş, dalga dalga gelişerek hükümete karşı bir isyana dönüştü. Günlerce birçok ilde protesto eylemleri yapıldı, yapılıyor. Polis gösterilere azgınca saldırdı. Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert katledildi. Yüzlerce kişi polisi kurşunu, gazı, copu sonucu yaralandı. Binlerce kişi gözaltına alındı. Polisin tüm saldırılarına rağmen isyan sürüyor. Taksim Gezi Parkında ağaçların kesilmesini önlemek amacıyla bir grup çadır kurup parkta kalmaya başladı. Barışçı sivil itaatsizlik eylemi yapan az sayıda genç eylemcinin üzerine Polis Toma sıyla, copuyla, panzeriyle, gazıyla hunharca, barbarca saldırdı. Çadırlar yakıldı. Eylemciler yerlerde sürüklendi, gazlandı, dövüldü. AKP nin laftaki İleri Demokrasi sinin, gerçekte faşizm olduğu bir kez daha görüldü. Eylemciler yılmadı. Gezi yeniden işgal edildi. Gezi duvarının yıkılma çalışması, sökülen ağaçlara yenilerinin katılması, iş araçlarının önüne bedenler yatırılarak engellendi. Polis tekrar vahşice saldırdı. Polisin uyguladığı bu faşist şiddet İstanbul da ve onlarca ilde 10 yılı aşkın süre iktidarda olan AKP ne karşı birikmiş olan öfkenin sokaklara taşması için bardağı taşıran son damla oldu. İstanbul un her bölgesinden binlerce insan Gezi Parkı direnişi ile dayanışma için Taksim e aktı. 1 Mayıs ta bütün İstanbul da adı konmamış sıkıyönetim ve yoğun faşist saldırılar ile İşçilerin Taksime çıkmasını engellemeyi başaran AKP hükümeti, onun Polisi bu kez de bu işi başaracaklarını sandılar. Yanıldılar. Taksim ve çevresinde atılan gazdan göz gözü görmez olmasına, polis gaz stokları tükenme noktasına gelecek kadar gaz sıkmasına rağmen, birçok insan gaz kapsülleri ile yer yer ağır yaralanmasına rağmen, yüzlerce yaralı ve tutuklamaya rağmen, direniş şiddetin dozunun artmasına paralel olarak genişledi. Taksim de halk direnişi dalga dalga bütün Türkiye ye yayılmaya başladı. Sonunda Polis Taksim i

3 terk etmek zorunda kaldı. AKP hükümetine karşı biriken öfkenin dışa vurumu olan bu eylemlerde, AKP nin siyasetinden rahatsız olan her görüşten, her renkten, her örgütten insanlar var. AKP Polisinin Gezi Parkı eylemcilerine karşı kullandığı yoğun faşist şiddet, olabilecek en geniş koalisyonu kendiliğinden oluşturdu. Bu hareketin içinde devrimci, sosyalist, komünist örgütler, çevre korumacı sivil toplum örgütleri, bağımsız sivil toplum örgütleri, örgütsüz ve hayatlarına karışılmasından rahatsız insanların önemli bölümü, gerçekten demokrasi, özgürlük, adalet isteyen insanlar var. Bunların yan yana gelmesi gayet iyi bir gelişmedir. Fakat başlangıçta hareket içinde olmayan ve kendiliğinden gelişen hareketi kendi iktidar dalaşlarının bir kaldıracı haline getirmek isteyen güçler de var. MHP utanmadan AKP Polisinin orantısız şiddet kullanımını eleştiriyor. Demokrasi savunucusu pozlara bürünüyor. Kendisi ırkçı, faşist olanların AKP düşmanlığı yalnızca iktidar dalaşının bir ifadesidir. CHP yürüyen direnişi kendi iktidar mücadelesi için kullanmaya çalışıyor. CHP nin AKP faşizmini eleştirmesi de, direnişe sahip çıkar görünmesi de sahtekârlıktır. Bunların demokrasisinin ne olduğu olduğu iktidarda oldukları dönemlerden, darbe destekçiliklerinden bellidir. İP, TGD, HKP gibi Nasyonal Sosyalist ve darbe kışkırtıcısı örgütler, hareket içinde boy gösteriyor, halkın bir kesiminin, en başta kentli genç insanların haklı isyanını yeni bir darbe kışkırtması için kullanmaya çalışıyor. İP liler, TGB liler eylemlere BDP bayrakları ile katılan gruplara saldırmaya çalışıyor. Bu sahte demokrasi savunucusu güçlerden kendimizi ayırmak, bunları hareket içinde teşhir ve tecrit etmek zorundayız. Özgür ve bilinçli bireyler ne Mustafa Kemal in askerleri, ne de Erdoğan ın askerleri değildir. Onların tercihi Kemalist faşizm ile dinci faşizmin arasındaki tercih değildir, olamaz. Gezi Parkı eylemleri 10 yıldır her seçimde daha büyüyerek iktidara gelmesi ile ve askeri vesayeti yıkmış olmak iddiasıyla övünen, Türkiye ye İleri Demokrasi getirdikleri palavraları ile taraftarlarını kandıran AKP hükümetinin, en başta da Başbakan Erdoğan ın ilk yenilgisidir. Seçim sandığını demokrasinin tek göstergesi sananlara, sandıkta kazanılan çoğunlukla her konuda sınırsız yetki alınmış olduğunu sananlara, sivil itaatsizlik eylemleri ile direniş ile her şeyin sandık çoğunluğu ile hal edilemeyeceği gösterilmiştir. Bir yandan Ben 76 Milyonun Başbakanı yım diyen ve fakat diğer yandan kendine karşı öfkesini dile getiren on binlerce, yüz binlerce insanı hiçe sayan; çevre korumacı ve kentine sahip çıkan barışçı bir sivil itaatsizlik eylemini gazla, ateşle, dayakla, gözaltı ile vb. açık terörle, faşizmle ezdirmeye kalkan ve kendine karşı muhalefeti evde zorla tutulan halkın yüzde ellisi ile tehdit eden Erdoğan a dur denmiştir. Her Yer Taksim in gerçek anlamı budur. Her Yer Taksim çıkış noktasında ve eylemcilerin birçoğu açısından gerçek, katılımcı demokrasi isteğinin, özgürlük isteğinin, kişinin özel yaşamına devletin karışmaması isteğinin ifadesidir. İsyan bunun içindir! Haklıdır! Gezi Parkı eylemi ve ardından gelişen ve hala süren toplumsal olaylar çok şey anlatıyor, ders veriyor. Kendisini adeta seçilmiş Sultan gören Erdoğan a kendine çeki düzen ver, görevin olmayan işlere karışma, İnsanların özel hayatını belirlemeye kalkma, Kendi hayat tarzını tüm topluma dayatmaya kalkma, demokrasi azınlığı yok saymak değildir, Mağrur olma Erdoğan, senden büyük halk var! diyor. AKP iktidarına, demokrasi mücadelesini faşizmle ezemezsiniz, biz korku duvarını aştık diyor. Burjuvazinin muhalif partilerine siz bizi temsil etmiyorsunuz diyor. Ve bütün sosyalist, komünist, devrimci örgütlere, yepyeni, tanımadığınız bir kuşak geliyor. Bizleri örgütlü bir mücadeleye kazanmak için çok daha fazla ve yeni yöntemler ve araçlar kullanarak çalışmalısınız diyor. Biz kendimiz gereğini yapacağız. Erdoğan ın isyandan en ufak bir ders almadığı, hareketten hiçbir şey anlamadığı, Fas, Cezayir, Tunus gezisi öncesi ve sonrasında yaptığı değerlendirmelerden belli. Tencere tava, hep eski hava! Erdoğan aynı nakaratı tekrarlıyor: Yıkacağız, yapacağız! Bu tavrın geri planında bir zihniyet yatmaktadır. Bu zihniyet aslında T.C devletinin genetik kodunda var olan tek adam yönetimi ve tek tip insan yaratma zihniyetidir. İnsanlar değişmekte, ama her dönemde yöneten tek adam olmaktadır. Erdoğan şimdi(lik) ikinci Atatürk tür. Aslında Sultan Süleyman, Yavuz, Fatih düzeyinde anılan Tayyip olmaktır rüyası! Tek tip insan yaratma projesinde de tip değişmekte, fakat teklik kalmaktadır. Tek tip Kemalist insan yerine, Erdoğan AKP si iktidarı onun yerine, batılı emperyalistlerin de onayıyla tekçi ılımlı İslamcısını geçirmeye çalışıyor. Gezi işgali bu kalıpların dışında, bireyliklerinin bilincine varmış, bunun kabulü için sivil itaatsizlik eylemi yapan insanların hareketi idi, öyle başladı. Gelişmeler ülkelerimizde bu insanların artık artan ölçüde biz de varız dediğini gösteriyor. Ve bu çok sevindirici bir gelişmedir. Hasretleri yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine olan bir avuç insan işgal etti Gezi Parkını. Onlara hunharca saldırdı Polis. Faşist saldırıyla ezmeye çalıştılar. Fakat bu hasreti öldürmeyi kimse başaramadı, Sultan olmak isteyenler de başaramaz. Bu hasreti gerçek hale dönüştürmek elimizde. Bunun için hiçbir baskıya boyun eğmeme, direnme ilk adımdır. Mücadele etmeden, direnmeden hiçbir hak kazanılamaz. Hiçbir zulüm durdurulamaz. Fakat bu ilk adımda kalınmamalıdır. Mücadele içinde aynı zamanda öğrenmeliyiz. Bilinçlenmeliyiz. Bilmeliyiz ki, eğer mücadele yalnızca burjuvazinin şu veya bu hükümetine karşı mücadele olarak yürütülürse, yalnızca burjuvazinin bir başka hükümetinin iş başına gelmesiyle sonuçlanır. Mücadele bir bütün olarak sömürü sistemini hedeflemelidir. Gerçekten hür ve kardeşçesine bir hayat kapitalizmin egemenliği şartlarında mümkün değildir. Sömürü düzeninin alternatifi sosyalizm-komünizmdir. Gerçek demokrasi de ancak işçi sınıfının önderliğinde devrimlerle kazanılacaktır. En basit hak mücadelesinde bile, bu gerçeği bir an akıldan çıkarmamalıyız, unutmamalı, unutturmamalıyız. Yine bilmeliyiz ki, kapitalizmi yıkma mücadelesinin gerçek öznesi üreten, bütün değerleri yaratan sınıf, işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı önderliğinde emekçi sınıflar harekete geçmeden, sömürü sistemlerini devirmek mümkün değildir. Bütün bunları öğrenmek, bilinçlenmek de yetmez. Örgütlenmeliyiz. Örgütsüz bir halk egemenler için kolay avdır. Örgütlü halk ise yenilmezdir. Umut isyanda, kurtuluş devrimde!

4 ADANA DA İSYAN 4 Taksim Gezi Parkından sökülen ağaçları protesto edenlere polisin azgınca saldırısı sonrasında başlayan protesto gösterileri Adana da da sürüyor. Başlayan kitle hareketi içerisindeki talepler sorunun sadece sökülen birkaç ağaç olmadığını gösterdi. Halkın ve değişik kesimler içerisinde biriken öfke artık taştı. Her ne kadar her siyasi gruptan, görüşten insan hareket içerisinde yer alsa da hareket herhangi bir siyasi görüş ile sınırlandırılamayacak kadar büyüdü, kitleselleşti. Adana da da bunun örnekleri görülüyor. 1 Haziran Cumartesi günü Atatürk Parkı nda başlayan protesto gösterilerine polisin yine azgınca saldırması sonucunda eyleme katılım daha da arttı. İlk gün 10 bine yakın insan Atatürk Parkı nda toplandıktan sonra AKP İl Binasına doğru yürüyüşe geçti. Polis hemen gaz ve tazyikli su ile müdahale etti. TOMA lar halkın üzerine sürüldü. Gece yarılarına kadar direniş devam etti. 2 Haziran Pazar günü birçok grup saat 12 den itibaren Atatürk Parkında yine toplanmaya başladı. Polis ekipleri ve özellikle sivil polisler birçok ana caddeyi tutmuş ve hareketliliği gözlüyorlardı. Atatürk Parkı çevresinde bulunan insanlara kimlik kontrolü yapılarak baskı yaratılmaya çalışıldı. Polis gençlere nasihatlerde bulundu. Saat 4 civarında İstasyon Meydanında Sular boyunca ilerleyen grup Atatürk caddesine girdiğinde polis taş atılması gerekçesi ile kitleye müdahale etti. Ancak taş atma bahane idi. Çünkü polis daha herhangi bir sorun yokken bile TOMA araçlarını harekete geçirdi. Araçların yanında bulunan ve yürüyen kitleden bağımsız kişiye doğru tazyikli su sıkma tehdidinde bulundu. Bilinçli olarak halkı provoke etmeye çalıştı. Polisin yoğun güvenlik önlemlerine ek olarak AKP binasına çıkan yola 4 araçla Jandarma Özel Kuvvet timleri getirildi. Jandarmanın gelişini bazı eylemciler alkışlayarak destekledi. Oysa Jandarma kitleye değil, polise destek olmak yani gerektiğinde halka saldırmak için getirilmişti. Atarük Caddesinde yaşanan kısa süreli çatışma sonrasında kitle içerisinden bir kişi Akrep denilen araç üzerine çıkarıldı ve megafonla bir konuşma yaptı. Ben sizden biriyim diye başladığı konuşma ile kitleyi durdurdu ve tekrar geldikleri yöne İstasyon Meydanına doğru yöneltti. Bu sırada kitle içerisinden bazı gruplar kendi aralarından taş atma nedeniyle tartıştı. Ancak İstasyon Meydanına doğru giden kitle bu kez Ziyapaşa yönünden ilerleyerek Atatürk Parkına ulaşmaya çalıştı. Atatürk Parkında toplanan kalabalık sık sık AKP binasına doğru yürüyüşe geçti. Ama her defasında polis gaz ve tazyikli su ile kitleyi parkın içine püskürttü. Bu birkaç kez tekrarlandı. Ancak çatışma gün boyu Atatürk Parkı çevresinde, Kurtuluş mahallesi sokaklarında sürdü. Sokak aralarında barikatlar kuruldu. Polis sivil polislerin verdiği istihbaratlar ile Akrep tipi araçlarla sokak aralarında insanları gözaltına aldı. O gün yüzlerce kişi gözaltına alındı. Avukatlar gözaltına alınan herkesin bir gün sonra serbest bırakıldığını bildirdiler. Akşam saatlerinde polis biber gazlarını attıktan sonra parkın içine girerek kitleye saldırdı. İnsanlar Ziyapaşa bulvarına doğru çekildiler. Bu sırada kitle içerisinde bulunan bazı sivil polislerin ( Güven Timleri ) arkada kalan insanları döverek gözaltına aldığını gördük. Tüm bunlara rağmen her defasında insanlar Atatürk Parkı içerisinde toplanmaya devam etti. Gece boyunca çatışmalar sürdü. Aynı akşam Turgut Özal Bulvarı civarında da çatışmalar yaşandığını, Saydam caddesi üzerinde Akkapı Mahallesinden yürüyen bir grubun Hürriyet Polis Karakolu önünde saygı duruşunda bulunarak İstiklal Marşını okuduklarını öğrendik. Atatürk Parkı nda da kitlenin farklılığından kaynaklı olarak ilginç görüntüler ortaya çıktı. Bir anda saygı duruşunda bulunup İstiklal Marşını okuyanlar birkaç dakika sonra da Çav Bella adlı şarkıyı okumaya başladılar. Bir tarafta ülkücüler kurt işareti yapıyor, diğer tarafta zafer işaretleri yapılıyordu. Ancak Hükümet istifa! sloganlarında ortaklaşılabiliyordu. Ancak birçok kez küfürlü sloganlarda atılıyor. 3 Haziran günü ise diğer iki günden farklıydı. Polis hemen hemen tüm alanlardan çekilmişti. Atatürk Parkında toplanan kalabalıklar AKP il binasına doğru herhangi bir müdahale olmadan yürüdüler. Burada bina bir süre taşlandı. Hiçbir müdahale olmadan kitle T. Özal bulvarına doğru yürüdü. Bu arada akın akın gelen insanlarla Atatürk Parkı yeniden kalabalıklaşmıştı. Ancak bu kitle tamamen örgütsüz bir durumda olduğundan iki kez yürüme denemesi yapıp, herhangi bir müdahale olmamasına rağmen Parka geri döndü. Birkaç saat sonra T.Özal Bulvarına doğru yürüyen gruplar geri döndüler. Değişik sol gruplar park içerisinde hemen gözle görülür bir egemenlik yarışı içerisine girdiler. Önce Halk Cephesi bir direğe bayrağını astıktan sonra halay oluşturarak türküler söylemeye başladı. EMEP megafon ile bir konuşma yaptı ve ardından şarkılar çaldı. Daha arka tarafta TKP kendi bölgesini oluşturmuştu. Bütün bunlar olurken insanlar 5-10 ar parktan ayrılarak AKP binasına doğru yürüdüler. Ancak büyük bir çevrede polis olmamasından dolayı ( Güven timleri hariç) Atatürk Parkı, Ziyapaşa, Sular, Kurtuluş, Cemalpaşa bölgeleri özgürleştirilmiş alanlar gibiydi. Saat 10 a doğru Akkapı da toplanan yaklaşık 1500 kişilik bir grup Saydam Caddesi boyunca ilerleyerek Parka ulaştı. Bir süre durduktan sonra Atatürk Caddesi boyunca ilerleyerek Sular bölgesine ulaştı. Bu kitlenin önünde TGB bayrakları vardı ve önemli ölçüde TGB öncülük ediyordu. TGB liler AKP binasına doğru ilerleyen kitlenin yolunu Sular da, polisin her zaman kestiği noktada keserek, İstasyon Meydanına doğru çevirdi. Bu sırada AKP binasına yürümek isteyen bazı gruplarla TGB liler arasında tartışmalar yaşandı. Çevredeki devrimcilerin müdahalesi ile de olay büyümeden, AKP ye doğru gitmek isteyenlerin yoluna devam etmesi ile sonlandı. Burada TGB liler yürüyen grup için bunlar provokasyoncu diyerek provokasyon yaratmaya çalıştı. Bazı kişilerin polisi aradığı görüldü. Saat civarında Kasım Gülek köprüsünde çatışmalar başladı. Direnişçiler ateş yaktılar. Polis biber gazı ile kitleyi dağıttı. Yine gözaltına alınanlar oldu. Bir süre ara sokaklarda kovalamaca yaşandı. Ancak buradan ayrılanlar yine ara sokaklardan Atatürk Parkına ulaştılar. Atatürk Parkı önünde cadde üzerinde büyük bir ateş yakıldı. Yol tamamen trafiğe kapatıldı. İnsanlar gece saat 1 e kadar küçük konvoylar halinde de olsa caddelerde sloganlar atarak, arabalarının kornalarına basarak evlerine döndü. Gece saat 1.30 civarında ise yaklaşık 10 motorlu polis Saydam Caddesi üzerinde turlamaya başladı Adana

5 ADANA DA GEZİ PARKI EYLEMİNİN 8. GÜNÜ Adana Gezi Parkı eylemi 8. gününde sürüyor. Ancak katılım iyice düşmüş durumda. 7 Haziran akşamı yaklaşık 2 bin kişi yine Atatürk Parkında buluştu. Park önünde sık sık Hükümet istifa, Tayyip istifa, Faşizme karşı omuz omuza, Her yer Taksim her yer direniş sloganları atıldı ve birkaç kez İstiklal Marşı okundu. Parkın içerisi ise daha renkli idi. Birkaç çadır etrafında insanlar toplanmış sohbet ediyorlar. Bir tarafta müzik yapılıyor, şarkılar söyleniyor ve kimi zaman da halaylar çekiliyor. Burada küçük bir Çapulcu Kütüphanesi de bulunuyor. Parkın bir bölümü küçük mumlar ile süslenmiş. Yine mumlardan büyük bir barış işareti oluşturulmuştu. Birçok kişi bu barış işareti önünde fotoğraf çektiriyordu. Tüm bu sakinlik sürerken Polis sirenleri duyuldu. Ön tarafta bir hareketlilik başladı. Kimileri önlere doğru, kimileri de arkaları doğru koşmaya başladı. 3 Akrep tipi araç Park önüne yanaşarak yolun trafiğe kapatılmaması uyarısı yapmaya başladı. Kalabalık içerisinden yer yer Her yer Taksim her yer direniş, Faşizme karşı omuz omuza sloganları atıldı. Ancak çoğunluk polise uydu ve sanki bugüne kadar coplayan, gaza boğan, gözaltına alan, kovalayan onlar değilmiş gibi sevgi gösterilerinde bulundu. Bir polis ile gösterici arasında geçen konuşma sonrasında Polis biz sizi değil aranızdaki PKK lıları kovalıyoruz dedi. Polis araçları giderken bir-iki kişi taş attı. Kitle içerisinden bir kişi de taş atanlardan birine vurdu. Bunun üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Bir süre sonra da kalabalık park içerisine çekildi. Saat 22 civarında Akkapı mahallesinden bin kişilik bir grup Atatürk Parkına geldi. Bu parkta bekleyenleri biraz olsun hareketlendirdi. Ancak gelen grubun EĞİTİM-SEN DEN DİRENİŞE DESTEK İstiklal Marşı okuduktan hemen sonra ayrılması üzerine parkın ön tarafı hemen hemen boşaldı. Parkın içlerinde ise gençlerin eğlenceleri sürüyordu. Adana da bugünde nispeten hareketsiz bir gün geçirdi KESK daha önce 5 Haziran da başlayacağı grevi polisin şiddeti nedeniyle 4 Haziran günü saat 12 de başlatma kararı aldı. Be nedenle saat da Abidin Dino Parkı önünden Atatürk Parkına kadar yüründü. Aynı saat ve yerde Kültür Sanat-Sen öncülüğünde Sanat Kurumlarının Tasfiyesine Hayır! Her Taksim Her Yer Direniş çağrısı ile bir basın açıklaması da yapıldı. Öncelikle bu basın açıklaması orada okundu. AKP nin sanat kurumlarını hedef alması, kadrolaşma vb.ne karşı özgür sanat kurumları savunuldu. Ardından kütle hep birlikte Atatürk Parkına doğru yolu trafiğe kapatarak yürüdü. Yürüyüş boyunca birkaç sivil polis dışında etrafta hiç polis yoktu. Eyleme yaklaşık 500 kişi katılmıştı. Ancak KESK in aldığı grev kararı pratikte neredeyse hiç uygulanmamıştı. KESK in greve saat 12 de çıkılacağını duyurması üzerine eylemden önce birkaç devlet kurumuna giderek greve katılımı gözlemlemeye çalıştık. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumunda, iki bölgede yer alan Vergi Dairelerinde ve Adana Vergi Dairesi Başkanlığında hiçbir hareket yoktu. Olağan bir gün yaşanmaktaydı. Eylemde de sadece Eğitim-Sen üyelerinin olduğunu gördük. Ortada grev filan yoktu. Atatürk Parkına gelindiğinde basın açıklaması okundu. Eğitim- Sen Şube Başkanı Kamuran Karaca nın okuduğu açıklamada Kamu emekçileri iş güvencesi başta olmak üzere, kazanılmış haklarına nasıl sahip çıkıyorsa, halkımızla birlikte yaşam alanlarımıza da aynı kararlılıkla sahip çıkmayı sürdürecektir. Siyasi iktidarı kamu emekçilerinin ve halkın geniş kesimlerinin taleplerine kulak vermeye çağırıyoruz denildi. Yürüyüş ve açıklama sırasında sık sık Genel grev, genel direniş, Her yer taksim, her yer direniş, Faşizme karşı omuz omuza, Yaşasın devrim ve sosyalizm sloganları atıldı. Basın açıklamasının sonunda halaylar çekildi Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi ile Adana Demokrat Avukatlar Grubu Taksim Gezi Parkı eylemlerine destek ve Adana daki eylemlerde gözaltına alınanların mahkeme süreçlerini takip etmek için Adana Adliye Sarayı önünden Atatürk Parkına doğru yürüyüş düzenlediler. 3 Haziran günü saat da toplanan Hukukçular Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine ÇHD (Çapulcu Hukukçular Derneği) yazılı pankart açtılar. Eylemde hukukçular Şarkan ve Antalya Cezaeleri'nde çocuk mahkumlara yönelik işkence ve taciz olayları ile Gezi Parkı protesto ADANALI AVUKATLARDAN EYLEM gösterilerinde polisin aşırı şiddet kullanmasını protesto ettiler. Yürüyüş sırasında sık sık "Yaşasın devrimci dayanışma", "Faşizme karşı omuz omuza", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Baskılar bizi yıldıramaz", "Direne direne kazanacağız", "Her yer Taksim her yer direniş" sloganları atıldı. Çevrede bulunanlar da alkış ve ıslıkları ile eyleme destek verdiler. Atatürk Parkında ÇHD Adana Şube Başkanı Sefa Aydoğan basın açıklamasını okudu. Açıklamada polisin şiddeti teşhir edilerek Hükümetin istifa etmesi ve sorumluların yargılanması istendi. Sefa Aydoğan ın verdiği bilgiye göre Adana genelinde devam eden olaylarda resmi olarak 409 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların 116 sını 18 yaş altındaki çocuklar oluşturuyor. Akşam saatlerinde Atatürk Parkında ise avukatlar gözaltına alınanların serbest bırakıldıklarını açıkladılar

6 POLİS SALDIRMAYA DEVAM EDİYOR Taksim Gezi Parkı için başlayan eylemler Adana da da devam ediyor. Dün akşam (4 Haziran) saatlerinde insanlar yine Atatürk Parkında toplanmaya başladı. Sol yapılar, devrimci örgütler de flama ve pankartları ile katıldılar. Saat 8 civarında yürüyüş başladı. AKP İl Binası önüne kadar her hangi bir sorun yaşanmadı. Polis AKP İl Binasının hemen yanında TOMA ve Akreplerle bekliyordu. Kitle içerisinden küçük bir grup kısa süreli olarak binayı taşlandı. Eylemcilerin çoğunluğu buna engel olmaya çalıştı. Polis taş atılması üzerine anonslarla kitleyi uyardı. Herhangi bir sorun yaşanmadan yürüyüş devam etti. Hastaneler Kavşağından geri dönüldü. Geri dönerken AKP İl Binası önünde aynı şeyler yaşandı. Yürüyüş sırasında her grup kendi kortejini oluşturmuştu. Bu nedenle önceki yürüyüşlere göre birbirinden daha ayrı bir tablo oluşmuştu. Yürüyüş Atatürk Parkı nda sonlandı. Bu yürüyüşün ertesinde Akkapı Mahallesinden yürüyen grup Atatürk Parkına ulaşarak buradaki kitle ile birleşti. AKP ye doğru tekrar bir yürüyüş başladı. Ancak bu kez sol ve devrimci yapılar yürüyen kitle içerisinde yoktu. Yaklaşık 5000 kişi Kasım Gülek köprüsüne kadar yürüdü. Köprüden çıkış başlarken bir ses bombası patladı. Kitlenin hemen hemen yarısı dağılarak geri dönmeye başladı. Kalanlar yürümeye devam ettiler. Ancak polis bu kez köprü üzerine barikat kurarak geçişe izin vermiyordu. Polis herhangi bir uyarı yapmadan TOMA lardan tazyikli su sıkmaya başladı. Ancak bu kez gaz kullanmıyordu. Oysa aynı gün içerisinde hükümet adına Bülent Arınç polisin eylem yapanlara müdahale etmeyeceğini, sadece kendini savunacağını belirtmişti. Bunun bir yalan olduğu aynı günün akşamında ortaya çıktı. TOMA lardan sıkılan suya rağmen kitle uzun süre köprünün girişinden ayrılmadı. İki aracın suyu bitince takviye yapıldı. Ancak TOMA larla kitle durdurulabilecek gibi görünmüyordu. Bunun üzerine polis Akrepleri kitlenin üzerine doğru sürüldü. Bu araçlar daha etkili olmuş olsa da kitle Çevik Kuvvetin saldırıya geçmesine rağmen bölgeden ayrılmadı. Çevik kuvvet TOMA ve Akreplerle birlikte kitleyi Atatürk Parkına kadar geri püskürttü. Atatürk Parkına çekilen kitleye saldırı burada da sürdü. Polis bu kez biber gazı kullanarak Atatürk Parkına girdi. Bu saldırı sonrasında insanlar dağıldılar. Aynı akşam içerisinde Karşıyaka, Hadırlı ve Akkapı da da eylemler düzenlendi. Gece geç saatlere kadar da Saydam Caddesi üzerinde eylem yapıldı, ateşler yakıldı. Polis bu eylemlere müdahale etmedi. İlginç olan şu ki bütün görevi AKP binalarını korumakmış gibi polis AKP binaları dışında hiçbir yerde yok ve sadece AKP binasına taş atıldığında saldırıya geçiyor. Belediye ve diğer kurumlarda bilinçli olarak yapması gereken hizmetleri eylemler gerekçesi ile yerine getirmiyor. Bunun eyleme katılan kitlelerle eyleme katılmayanları karşı karşıya getirmek için bilinçli olarak yapıldığını düşünüyoruz. 5 Haziran akşamında da benzer olaylar yaşandı. Gece 23 te AKP il binasını taşlayan gruptakilere polis yine tazyikli su ile müdahale etti. Müdahalenin ardından kovalamaca başladı. Bu günün sonunda 30 un üzerinde kişi gözaltına alındı, bir gösterici ve polis yaralandı. Eylem yapanları kovalarken inşaatı devam eden alt geçitten düşen Komiser Mustafa Sarı ağır yaralandı. Hastaneye kaldırılan polis Mustafa Sarı doktorların müdahalelerine rağmen 6 Haziran günü öğle saatlerinde hayatını kaybetti BURSA DA GEZİ PARKI EYLEMİNE DESTEK 6 AKP Hükümetinin İstanbul Taksim de Gezi Parkı na yapılmasını planladığı Topçu Kışlası ve AVM projesine karşı öncelikle çevrecilerin başlattığı ve polis müdahalesiyle devam eden ve büyüyerek kitleselleşen eylemler tüm Türkiye ve Kuzey Kürdistan ın birçok il ve ilçelerine; hatta yurt dışına kadar yayıldı. Olaylar AKP nin son seçimlerde aldığı oyla çoğunluk bende, ben bilirim; ben yaparım anlayışının, topluma dayatmaların bir yere kadar gideceğinin ve toplumun bazı taleplerinin görmezden gelinemeyeceğinin açık tezahürüdür. Toplumun en masum talepleri çerçevesinde bile biber gazı, tazyikli su ve copla müdahale eden ve Başbakanın biz kararımızı verdik; siz ne yaparsanız yapın biz bunu yapacağız demesi ve bu anlayışın devamı olarak toplumun sokağa taşmasına neden olmuştur. Tabiî ki bu bir kıvılcımdır bunun geçmişini de görmezden gelemeyiz, zira bu bir birikimin dışa vurumudur. Gezi parkındaki insanlara yapılan polis müdahalesi olayların büyümesine bir kıvılcım olmuştur. Devrimci sol güçlerin de böyle spontane gelişen eyleme güç birliği yaparak katılması ve doğru mesajlar vermesi gelecek açısından hayati öneme sahiptir. Bu çerçevede AKP ye karşı tüm çevrelerin bir araya gelerek spontane yaptıkları eylemlerden biri de Bursa da yapıldı. At iziyle, it izinin birbirine karıştığı eyleme HDK, Anti Kapitalist Müslümanlar, HALKEVLERİ, CHP, MHP, İŞÇİ PARTİSİ, ÖDP ve diğer devrimci sol örgütler de katılım sağladı. Bu çeşitliliğin de bir sonucu olarak şu sloganlar atıldı: Mustafa Kemal in Askerleriyiz!, Ne mutlu Türküm diyene!, Faşizme karşı omuz omuza!, Her yer Taksim, her yer direniş!, Taksim de düşene,dövüşene bin selam!, Direne direne kazanacağız!, Hükümet-Tayyip istifa!, Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz! vb. Yürüyüş saat de Kültür Parkta başlayıp, Heykel e kadar sürdü. Kitle burada gecenin geç saatlerine kadar trafiği de kilitleyerek oturma eylemi gerçekleştirdi. Bursa da ilk defa bu kadar kitlesel bir yürüyüş gerçekleşti diyebiliriz. Zira yürüyüşe binlerce kişi katıldı. Polisin trafik düzenlemesi haricinde bir önlem veya müdahalesi olmaması sonucu herhangi bir olay da çıkmadı. Bursa dan YDİ Çağrı okuru

7 TAKSİM DE DİRENİŞ VE DEVLET TERÖRÜ AKP hükümeti Taksim e Topçu Kışlası, AVM yapmak istiyor. Taksim i yayalaştırma inşaatı ise devam ediyor. TC tarihinin gördüğü bütün hükümetler içinde AKP hükümeti sermaye yararına çok iyi çalışıyor. Söz konusu sermaye olunca, söz konusu sermayenin yatırımı olunca, söz konusu gelecek tatlı karlar olunca, akan sular duruyor, hükümet jet hızıyla çalışıyor. Bu konuda hükümete söylenecek söz yok! 1 Mayıs 2013 te Taksim alanı işçilere, emekçilere kapatıldı. Ardından bu yasağın 1 Mayıs a özgü olmadığı, süreklileştirildiği görüldü. Devlet Taksim de yapılmak istenen gösterilere azgınca saldırdı. Bu gelişmenin arka planında Taksim gibi merkezi bir alanda sermayeyi rahatsız edecek gösterilerin, yürüyüşlerin gözlerden uzak alanlara kaydırılmak istenmesi var. Taksim gibi önemli bir rant alanında AVM, rezidans yapmak için Taksim Gezi Parkı nın yok edilmesi onlar için elzemdir. Taksim gezi parkı yok edilmiş, ağaçlar kesilmiş; onların umurunda değil. Onların umurunda olan AVM ile kazanacakları tatlı kardır. Fakat hesaplamadıkları bir şey oldu. Direniş! Doğanın yok edilmesine karşı, İstanbul un göbeğinde ayakta kalmış ağaçların kesilmemesi için Gezi Parkı koruma mücadelesi veren toplumun her kesiminden insanların direnişi. Polis Taksim Gezi Parkını korumak için verilen haklı mücadeleyi; her eylemde yaptığı gibi biber gazı, tazyikli su, cop, gözaltı terörü, kısaca terör ile bastırmaya çalışıyor. Devletin kolluk güçleri saldırdıkça direniş daha da büyüyor. AKP ye karşı olan her kesimden insanların katıldığı direniş, devletin kolluk güçleri tarafından bastırılmaya çalışılıyor. Taksim Gezi Parkı direnişi 1 Haziran Cumartesi başarıya ulaştı. Onbinlerce kişi yoğun çatışmalar sonunda Taksim alanı ve Gezi Parkına girdi. Sabah saatlerinde İstiklal Caddesi üzerinde ve ara sokaklarda, Taksim alanına çıkan tüm cadde ve sokaklarda; Taksim alanına çıkmak isteyen binlerce kişiye polis saldırdı. Yoğun biber gazı, tazyikli su ile saldıran polise kitle taşlarla karşılık verdi. YDİ Çağrı okurları İstiklal Caddesi Oda Kule önünde bekleyen binlerce kişi ile buluştu. Polisin biber gazı, tazyikli su ile saldırı sonucu binlerce kişi Tarlabaşına doğru ara sokaklara çekildi. Tarlabaşı Bulvarı, Galatasaray alanına çıkan ara sokaklarda polis ile çatışma saatler sürdü. Tarlabaşı bulvarı üzerinden polis ile çatışan binlerce kişi, polisin geri çekilmesi sonucu; Taksim e doğru aktı. Diğer yönlerden Taksim e akan onbinler Taksim alanı doldurdu. Taksim alanı özgürlük alanı olmuş durumda. Taksim e çıkan bütün yollarda barikatlar var. Kimi yollarda birden fazla barikat yapılmış. Gezi parkında hergün şenlik var. Oyun oynayan, dinlenen, gezen binlerce insan hergün gezi parkını ziyaret ediyor. Alanda gösteri yapan, şarkı söyleyen, slogan atan, gezen binlerce insan var. Özellikle akşam saatlerinde, gezi Parkı ve Taksim alanını kitleler dolduruyor. Taksim alanında devlet, polis yok. Alanın bütün işleri organizeli olarak yapılıyor. Yemek, içecek gelen bağışlar sonucu ücretsiz dağıtılıyor. Alanda isteyen istediğini söylüyor, istediği materyali dağıtıyor. Doğru bulduğu propagandayı yapıyor. KESK "İnsanca bir yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek, demokratik bir Türkiye" talebiyle, 5 Haziran da iş bırakarak alanlara çıktı. Avrupa Yakası'nda Unkapanı İMÇ önünde toplanan KESK üyeleri yürüyüşe geçti. Anadolu Yakası'ndan gelen KESK liler Karaköy den yürüyüşe geçerek Unkapanı'ndan gelen kolla birleşti. KESK İstiklal Caddesi üzerinden alana girdi. Taksim Gezi Parkı merdivenleri önünde KESK Genel Başkanı Lami Özgen basın açıklaması yaptı. Şişli de DİSK Genel Merkezi önünde toplanan sendika üyeleri ve yöneticileri, sendika pankartlarıyla Taksim'e yürüdü. Taksim alanına gelen DİSK korteji Kazancı Yokuşu'nun girişine karanfil bıraktı Mayıs'ında katledilen işçiler için saygı duruşu yapıldı. AKM önünden Gezi Parkı girişine gelinerek burada basın açıklaması okundu. Basın açıklamasını DİSK Genel Başkan Kani Beko okudu. KESK ve DİSK haksızlığa, hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı başlatılan direnişi desteklemek için Taksim deydi. Eğitim İş Sendikası Şişli yönünden alana girdi. Taksim anıtı önünde basın açıklaması yapan Eğitim İş korteji alanda tur attı. Taksim Gezi Parkı direnişinin 13. Gününde, 9 Haziran Pazar günü Taksim Meydanında yüz binlerce insanın katıldığı görkemli bir miting yapıldı. Taksim Dayanışması tarafından organize edilen miting saat da başladı. İstiklal Caddesi, Tarlabaşı Bulvarı, Harbiye, Gümüşsuyu yönünden yüzbinler Taksim e aktı. Gezi parkı, Taksim Meydanı hınca hınç doldu. Direniş eylemleri sırasında katledilen Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş anıldı. Eylemlerde hayatını kaybedenler için saygı duruşu yapıldı. Gezi Parkı direnişi talepleri seslendirildi. Her yer Taksim, her yer direniş!, Faşizme karşı omuz omuza!, Bu daha başlangıç, mücadele sürecek!, Hükümet istifa!, Yaşasın halkların kardeşliği! sloganları sıklıkla atıldı. İP liler su şişeleri ile BDP kitlesine saldırmaya çalıştı. Alanda Devrimci gruplar BDP kitlesi ile İP liler arasına girerek saldırıya, provokasyona karşı önlem aldılar. Taksim Dayanışması adına ortak açıklamayı Mücella Yapıcı okudu. Mücella Yapıcı 27 Mayıs'tan bu yana yaşanılan gelişmeleri aktardı. Taleplerinin arkasında olduklarını ifade eden Yapıcı: Parkımızı iade edin, her ne ad ile olursa olsun parkın 1 santimetrekaresinin dahi yapılaşmaya açacak projelerinizi unutun ve bu demokratik tepkinin mesajlarını alın. Halkın coşkun akan selinin durdurulamayacağının farkına varın. Biz halkız, buradayız ve taleplerimiz karşılanıncaya kadar hiçbir yere gitmiyoruz" dedi. Mitingde Bandista, Mor ve Ötesi grubu, Kardeş Türküler sahne aldı. YDİ Çağrı okurları olarak 1 Haziran Cumartesi gününden itibaren Taksim deydik. Meydanda yayınlarımızı, kitaplarımızı sergilediğimiz stant açtık. İsyanı büyütelim devrimi hedefleyelim! başlıklı bildirimizden binlerce adet dağıttık. Alanın çeşitli noktalarına pankartlarımızı, flamalarımızı astık. Gezi Parkı içinde Güney dergisi okurlarının oluşturduğu Yılmaz Güney Barınağında Güney dergisi satışı yapıldı. Barınak Yılmaz Güney posterleri ve sözlerinin yazılı olduğu duvar kağıtları ile süslendi. Her yer Taksim her yer direniş!

8 HAVA İŞ ABLUKA ALTINDA GREVE ÇIKTI THY de Hava İş sendikası ile THY yönetimi arasında, 24. Dönem TİS görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine sendika 15 Mayıs ta saat de greve başlama kararı aldı. Saat 03 e doğru THY den atılan işçilerin direniş yeri olan Dış Hatlar Geliş kapısı önü çevik kuvvet tarafından işgal edildi. Atatürk Hava Limanının giriş, çıkışları Tomalar eşliğinde çevik kuvvet tarafından tutuldu. Hava İş Sendikası üyelerinin Bu işyerinde grev var pankartının Dış Hatlar Geliş Kapısına asılması engellendi. Sendikanın burada basın açıklaması yapmasına, işçilerin beklemesine izin verilmedi. Hava İş Sendikası THY Genel Müdürlük binası önünde yağmur altında basın açıklaması yapmak zorunda bırakıldı. Bu işyerinde grev var pankartı THY Genel Müdürlük binasına asıldı. Sendikanın saat da yapacağını duyurduğu basın açıklaması, yine THY Genel Müdürlüğü binası önünde polis ablukası altında gerçekleştirildi. Havaalanının tüm giriş çıkış kapıları polis ablukası altına alındı. Basın açıklamasına katılmak ve destek vermek isteyen insanlar engellendi. Tüm baskılara, ablukaya rağmen basın açıklaması yapıldı. Hava İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin yaptığı konuşmada; sonuna kadar greve devam edeceklerini, grev mücadelesi başarıya ulaşıncaya kadar devam etmede kararlı olduklarını açıkladı. Ayçin THY nın grevi boşa düşürmek için yeni eğitimden çıkan, üniforması dahi olmayan personeli görevlendirdiğini, yeni personelin acemi olduğunu, hangi kapıdan hangi tip uçağa binileceğini bilmediğini söyledi. Atilay Ayçin grev pankartı asılması gereken yerlere asılmasının engellendiğini, dinlenme odalarında polisin beklediğini, işçilerin işten atılma korkusuyla eyleme katılmadıklarını, işçilerin üzerinde yoğun baskı uygulandığını açıkladı. Atilay Ayçin in konuşmasının ardından; Sendikal Güç Birliği Platformu adına Kristal İş Genel Başkanı Bilal Çetintaş, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Alman Sendikalar Birliği nden Stefan Korzel, Sanatçılar Girişimi'nden Ataol Behramoğlu konuştular. Hava İş Sendikası greve destek eylemine; direnişte olan İsmaco, Kuzu Deri, Hey Tekstil, Yurtiçi, MNG kargo, DHL işçilerinin yanı sıra, TÜMTİS, Belediye İş, Deri İş, Kristal İş, Birleşik Metal İşçileri Sendikası, Limter İş, Nakliyat İş sendikası yöneticileri katıldı. ÖDP, SDP, EMEP, Mücadele Birliği, Kaldıraç, Devrimci hareket, YDİ Çağrı, Halkevleri, ESP, HDK eyleme katılan diğer kurumlardı. Eylem sırasında; İşçiye değil çetelere barikat!, Zafer direnen emekçinin olacak!, Yaşasın sınıf dayanışması!, Ablukaya hayır, yaşasın grevimiz! THY işçisi yalnız değildir! vb. sloganları sıklıkla atıldı. Grev anayasal hak olmasına rağmen Hava İş in grevi engellenmeye çalışılıyor. Hükümet, THY yönetimi; sürekli büyüyen, her yıl karını katlayan THY larında grev istemiyor. Bu nedenledir ki tüm güçleri ile grevi uygulatmamaya çalışıyorlar. Hava İş Sendikası nın eyleme katılımı çok düşüktü. Çok az sayıda sendika üyesi eyleme katıldı. Bu işçilerin büyük çoğunluğu da 351 gün önce THY den atılan işçilerdi HAVA İŞ GREVİNE KİTLESEL DESTEK ZİYARETİ 8 2 Haziran Pazar günü, 15 Mayıs ta başlayan Hava İş Sendikası grevine kitlesel destek ziyareti yapıldı. Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) tarafından organize edilen ziyaret için THY Teknik A.Ş önünde toplanıldı. SGBP bileşeni sendikalar, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Genel İş, Tekstil sendikası üyeleri ve yöneticileri, direnişçi DHL işçileri, İsmaco-Ermenegildo Zegna, Bosch işçilerinin yanı sıra, DDSB, EMEP, UİD-DER flamaları ile eyleme katıldı. THY Teknik önünde kortejler oluşturularak yürüyüşe geçildi. THY Genel Müdürlüğü yanında devam eden grev alanına kadar sloganlar atılarak yüründü. YDİ Çağrı olarak Hava İş grevinin yanındayız! Yasasın sınıf dayanışması! yazılı pankartımız arkasında kortej oluşturduk. Yürüyüş boyunca: Havada karada zafer direnen emekçinin olacak!, Yaşasın sınıf dayanışması!, İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!, Atılan işçiler geri alınsın!, Zam, zulüm, işkence, işte faşist TC!, Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!, Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz! vb. sloganlarını attık. Grev alanında Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, İstanbul Tabip Odası Başkanı Taner Gören, DİSK Genel Başkanı Kani Beko, SGBP adına Kristal-İş Sendikası Genel Başkanı Bilal Çetintaş, CHP İstanbul vekili Süleyman Çelebi birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, grevde olan kabin memurları bir gösteri yaptı. Uçuş sırasında yapılan uyarı anonsunun greve uyarlanan gösterisi beğeni ile izlendi. Güney Kültür Merkezi bünyesinde çalışmalarını sürdüren Tiyatro Güney, THY grevini konu edinen kısa bir skeç oynadı. Beğeni toplayan skeç, skecin sonunda atılan uyan, diren, örgütlen şiarının kitle tarafından atılması ile son buldu. Grev alanında Yeni İşçi Dünyası Mayıs sayısının satışı ve dağıtımı yapıldı

9 THY LARINDA GREV SÜRÜYOR Hava İş Sendikası 15 Mayıs ta polis ablukası altında greve çıktı. İlk gün greve çıkan çalışan sayısı azdı. Günler geçtikçe greve çıkan işçi sayısı giderek arttı. Sendikanın verdiği bilgiye göre şuan 2500 THY çalışanı grevde bulunuyor. Grevin 10. Gününde Yeni İşçi Dünyası okurları olarak grevde bulunan işçilere destek ziyaretinde bulunduk. İşçiler THY Genel Müdürlük binası önünde grevlerini sürdürüyorlar. İşçiler ile söyleşi yapmak istedik. Bir işçi ile yapılan söyleşinin medyada yanlış aktarıldığı, bu söyleşi sonucunda bir işçinin sözleşmesinin feshedildiği, bu nedenle işçiler ile söyleşi yapmanın sendika kararı ile yasaklandığı aktarıldı. Bu karar sonucu olarak Hava İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Ayhan Uygun ile konuştuk: Grev aşamasına gelmeden önce 1 yıl öncesine dönmemiz lazım. Geçen dönem işverenin yapmış olduğu yetki itirazlarından dolayı 22 ay gecikmiş olan toplu sözleşme sürecinde hükümet otopark mafyasının engellenmesine ilişkin bir yasanın içinde bize grev yasağı getiren bir madde ekledi. Aslında bugün yaşadığımız konu ö günlerde yaşadığımız sorunun bir sonucu. O dönemde yaklaşık 4, 5 bin arkadaşımızın katıldığı bir protesto eyleminden sonra 305 arkadaşımız işten atıldı. Bazen cep telefonu mesajlarıyla, bazen yanlış tebligatlarla, bazen yanlış usuller ile vb. arkadaşlarımız işten atıldı. Bu arkadaşlarımızın eylemleri, direnişi 365 gündür, hemen hemen bir yıldır sürüyor. O aşamada yeni dönem toplu iş sözleşmesine gelindi. Yeni dönem TİS sözleşmesine biz idari, mali taleplerimizin yanında 305 arkadaşımızın da işe alınmasını talep ettik. Bu bizim açımızdan zor bir meseleydi. Kamuoyuna anlatırken zorlanacağımızı biliyorduk. Bunu bilerek zaten yola çıktık. Sonuçta anlattığımızı, anlatabildiğimizi düşünüyorum. Grev aşamasına geldik. Greve uygulamasına başladığımız günler öncesinde en son yapılan diyaloglarda zaten ilk TİS görüşmesinde, ilk pazarlığa oturduğumuzda, ilk toplantıda işveren bize % 3 önerdi. İdari maddelerde şuana kadar tartışmadığım gibi bundan sonra sizin getireceğiniz hiçbir değişiklik önerisini tartışmıyorum dedi. Çünkü onların tabiri ile söylüyorum siz işte bize göre biraz daha yumuşak yöneticilerin zamanında alabileceğiniz bütün hakları almışsınız, bundan sonrada alabileceğiniz hak kalmadığı için sizinle idari meseleleri tartışmak istemiyoruz dediler. Geçen dönem 23. Dönem TİS ne baktığımızda, şuan 24. Dönem TİS ne baktığımızda bir önceki dönem kazanılmış haklardan işverenin yönetmeliklerde çalışanların ellerinden aldığı haklar var. Dinlenme süreleri, fazla uçuş süreleri, mesai uygulamaları, yönetmeliklerle getirdikleri kısıtlamalar, sivil havacılık kurallarına uymama gibi bir takım uygulamaları var. Biz de bu dönem özellikle uçucu arkadaşlarımızın çok duyarlı olduğu dinlenme süreleri konusunda bazı ufak tefek değişiklikler önerdik. Hem bu değişiklikler hayata geçmedi, hem de geçen dönem işten atılan arkadaşlarımız, yargı kararıyla, mahkeme kararıyla bu işten atmanın yasa dışı olduğu eylemin demiyorum yanlış anlamayın- kesinleşti, kesinleşmesine rağmen işe almaması dolayısıyla grev aşamasına geldik ve uyguladık. Şimdiki tablo nedir diye sorarsanız, grev uygulamasına geçtik, özellikle operasyonel yerler harici kalan yerlerde inanılmaz bir işveren baskısı ile karşılaştık. İnsanlar odalara çekildi tek tek. Eğer greve çıkarsanız, sizi işten atarız. Greve çıkarsanız kendinize yer beğenin, greve çıkarsanız, o gün ben ofisime geldiğimde sizi görmezsem bir daha bu işyerinde çalışma konusunda hiçbir şansınız kalmayacak gibi gerçekten inanılmaz baskılarla karşılaştık. Bir de normalde grev uygulamasına geçtiğimizde Dış Hatlar önünde, burada kurduğumuz düzeni Dış Hatlar önünde kurup grev çadırımızı orada oluşturacaktık. Bir rakama göre 10 bin, bir rakama göre 7 bin polisin görev yaptığı bir operasyonla bizi oradan çıkardılar. Dolayısıyla bizim oraya bir müdahalemiz olamadı. Bunun yanında içeriye gerçekten özellikle uçakların frekans sayısını düşürerek, sefer sayılarını düşürerek, her ne kadar yalanlasalar da sanki kamuoyunda bizim grevimiz etkisiz, yetkisiz ve kırılmış bir grev gibi lanse edilince de maalesef içimizden bazı arkadaşlarda grev kırıldı, greve katılmamın bir mantığı yok gerekçesi ile arkadaşlar işbaşlarına döndüler. Şimdi yavaş yavaş bu arkadaşlarımız, evet biz grevi kırarak yanlış yaptık deyip tekrar geri dönmek isteme çabaları var. Ama biliyorsunuz hukuki bir meseledir bu. Bir daha buraya grevci olarak dönmeleri mümkün değil. Bu arkadaşlarımız da artık kendilerine göre içeride işi aksatmaya çalışıyorlar. Şu anda 13 bin üyemizden Anonim Ortaklığı olarak 13 bin üyemizden ü içeride çalışmakta, 2500 e yakın arkadaşımız şuan greve katılıyor. Kamuoyunda grevimizin etkisiz olduğu ideolojik barikatını yıkmamız gerekiyor. Biz burada toplanmaya kararlıyız ve devam edeceğiz. Medyanın uyguladığı ablukayı kırmanın yolu burayı etkin ve kalabalık tutmamız gerekiyor. Duyarlı basının, duyarlı kamuoyunun taşıyabileceği her yere grevimizi taşıması beklentimiz. Hava İş Sendikası nın grevi kırılırsa, bu grev başarısız olursa, Hava İş sendikasını anlatmaya gerek yok, dirençli olmaya çalışan bir sendikadır. Üyesinin isteklerini en maksimum en yüksek seviyeye çıkarmaya çalışan bir sendikadır. Bu grevimiz kırılırsa, bizden sonraki sendikalara Allah kolaylık versin!! Bu grev sadece bizim grevimiz değil, Türkiye işçi sınıfının grevidir diye düşünüyoruz. Burjuva medya grevi görmezden geliyor. Grev THY yönetiminin yaptığı açıklamalar üzerinden medyada yer buluyor. Hükümet suskun. Türk İş suskun.. Grevi desteklemek için sınıf dayanışmasını yükseltelim KESK 5 Haziran da yapacağını duyurduğu grevini 4 Haziran Salı günü başlattı. Eğitim Sen in sabah saatlerinde başlattığı grevi, KESK in diğer sendikaları saat de başlattı. Saat de Mersin Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen KESK üyeleri İnsanca Yaşam, Güvenceli İş ve Güvenli Gelecek, Demokratik Bir Türkiye talebiyle hastane caddesi ve istiklal caddesinde Cumhuriyet alanına doğru yürüyüşe geçti. Polisin Hastane caddesini trafiğe kapatmamasından dolayı yer yer gergin anlar yaşandı. Yaklaşık beş bin kişinin yürüdüğü eyleme İstanbul Gezi Parkı eylemi ve gelişmeler damgasını KESK TEN UYARI GREVİ vurdu. Başbakan Erdoğan ın üç beş çapulcu benzetmesine tepki gösteren eylemciler, Geliyor geliyor çapulcular geliyor diyerek tepkilerini dile getirdiler. AKP uygulamalarına karşı tepkinin dile getirildiği eylemde Faşizme karşı omuz omuza!, Hükümet istifa!, Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!, Roboski den Taksime katil AKP!, Katil AKP Hesap verecek!, Her yer Taksim her yer direniş! sloganları atıldı. Cumhuriyet alanında toplanan kitleye KESK Mersin Şubeler Platformu adına dönem Sözcüsü Selman Günbat kısa bir konuşma yaptı ve basın açıklamasını okudu. Konuşmasında AKP nin baskıcı faşist politikalarının toplumu gerdiğini belirtti. AKP Faşizmine Karşı İşyerlerinde ve Alanlarda Mücadeleyi Yükseltmeye Çağırıyoruz diye başlayan basın açıklamasında, daha önce 5 Haziran da ilan edilen uyarı grevini, Taksim Gezi parkındaki devletin orantısız güç kullanan terörüne karşı bir gün önceye aldıklarını belirtti. Basın açıklamasında Ülkenin tamamına yayılan demokrasi talebi kitlesel gösterilere karşı uygulanan devlet terörü AKP iktidarının demokrasi düşmanlığını tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Denilen açıklamada hedef gösterilerek yapılan polis saldırıları kınandı. Uyarı grevi 5 Haziran Çarşamba günü devam edecek. KESK Üyeleri, yaklaşık 200 kişinin katılımı ile 3 Haziran da Taş Bina önünde bir haftadır yaşanan gelişmelere karşı bir basın açıklaması yaptı. Ülkede ve Mersin de yaşanan demokratik tepkilere karşı şiddetin kınandığı açıklamada, Başbakanın olaylarda ders çıkarması gerekirken, hiçbir şey olmamış gibi tehditler savurması, sesini yükseltenleri Çapulcu olarak görmesi eleştirildi. Açıklamada, Bu kadar kendi egosuna saplanan bir başbakan bugüne kadar görülmedi. 9

10 Dün Mübarek e, Kaddafi ye, bugün Esad a demokrasi dersi vermeye kalkan Erdoğan ın yaptıkları acaba ileri demokrasinin gereğimidir. Başkalarına halkın taleplerine kulak verin diye seslenen Erdoğan ın bugün yaptığı vahşet nasıl açıklanabilir denildi. 5 Haziran Salı günü sabah saat da defterdarlık önünde bir araya gelen KESK üyeleri ve kalabalık bir kitle başbakan Erdoğan ve hükümeti hedef alan konuşmalar ve sloganlar atarak tepkilerini dile getirdiler. Hastane caddesini bu sefer polis trafiğe kapatmıştı. Sloganlar eşliğinde yürüyen kitleye dışarda da destek vardı. Kitle yoğun bir biçimde Her yer Taksim, her yer direniş! Faşizme karşı omuz omuza!, Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek!, Hükümet istifa!, Hükümet güdümlü sendikaya hayır! sloganları attı. Bugün yürüyüş sonrası miting Büyükşehir Belediye Binası önünde yapıldı. Açıklamayı KESK dönem sözcüsü Selman Günbat yaptı. Günbat, 10 yıllık AKP iktidarı döneminde çıkardığı yasalarla işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarını birer birer gasp ettiğini söyledi. Yeni torba yasa ile kamuda işe göre personel değil, yandaşa göre iş anlayışı getiriliyor. Açıklama da, Hükümet yetkilisinin dün yaptığı açıklamaların gereklerinin yerine getirilmesi gerekir. Sadece özür ile ölen insanların yaralananların mağduriyeti giderilemez sorumluların bunun hesabın vermesi gerekir. Bugün 9. Gününde olan Gezi Parkı Direnişi konusunda hükümeti sorumluluğa davet ediyoruz. Bizlerin nasıl yaşayacağımıza, neyi yiyip neyi içeceğimize, kaç çocuk yapacağımıza, parkta nasıl oturacağımıza, çocuklarımıza nasıl eğitim vereceğimize kimse karar veremez. Önce Roboski nin Reyhan lının hesabını vermek zorundadırlar. %50 oyla iktidara geldin diye her şeyi yaparım, tek yetkili benim, herkes emirlerime uymak zorundadır despotizminden vazgeçilmelidir. Unutulmasın ki Hitler %43, Musolini %65, Saddam %90 oyla iktidara gelmişlerdi. Sonları nasıl diye sormamıza gerek yoktur dedi. Basın açıklamasından sonra 5 dakika oturma eylemi yapıldı. Bir kişi Ahmet Arif in Otuz Üç Kurşun şiirini okudu. Kitle davul zurna eşliğinde halay çekti. Eylem sonrası Genel İş üyesi işçiler CHP binasına doğru yürüdüler. Taşerona karşı çıkan işçiler, kendilerine kadro sözü verilmesine rağmen Büyük Şehir Belediyesi nin sözünde durmadığını söylüyorlar. CHP il örgütü binası önünde Toplu sözleşme hakkımız söke söke alırız! İşçiler burada söz verenler nerede! Diye sloganlar attı ve CHP yi yuhaladılar. Bunun üzerine Mersin de bulunan CHP Genel Başkan yardımcısı Gürsel Tekin ve Büyük Şehir Belediye Başkanı Macit Özcan aşağıya inerek işçiler ile görüştü. İşçilerin neden verilen sözde durulmadığı sorularına Macit Özcan Topu hükümete atarak, Bu konuda yasa çıkması lazım yapmıyorlar dedi. İşçilerin ısrarlı soruları karşılığında Özcan Size ekmeği biz veriyoruz daha ne istiyorsunuz diye küstahça bir cevap verdi. Bunun üzerinde bir kişi Macit Özcan a, Siz bizim değil biz sizin ekmeğinizi veriyoruz diye tepki gösterdi. Gürsel Tekin de işçilere yasaları anlattı. Sorununuzu çözeceğiz sözü verdi. Bunun üzerine işçiler sendikalarına döndü. Yeni İşçi Dünyası/Mersin ADANALI KAMU EMEKÇİLERİ GREVDE 10 KESK in kamu emekçilerinin haklarına yönelen saldırılara karşı 5 Haziran da yapılacağını duyurduğu bir günlük uyarı grevi Taksim deki Gezi parkı direnişine destek olmak amacı ile 4 Haziran da başlatıldı. İnsanca Bir Yaşam, Güvenceli İş ve Güvenceli Gelecek, Demokratik Bir Türkiye İçin Grev şiarı ile başlatılan greve KESK e bağlı sendikaların örgütlü olduğu tüm kamu işyerlerinden katılım gerçekleşti. 5 Haziran günü bir eylem yapıldı. Sabah, saat da kamu kurumları önünde toplanan kamu emekçileri, saat civarında Büyükşehir Belediyesi önünde bir araya gelerek Uğur Mumcu Meydanına kadar yürüdüler. Uğur Mumcu Meydanı na gelindiğinde ilk olarak Antakya daki eylemlerde hayatını kaybeden Abdullah Cömert anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra greve ilişkin bir basın açıklaması okundu. Açıklamada şunlar söylendi: Her türlü baskıya rağmen sesini yükselten, kamu emekçilerinin vicdanının sesi olma kararlılığından ödün vermeyen kesk olarak iş güvencesinden asla taviz vermeyeceğimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizin daha da daraltılmasına izin vermeyeceğimizi defalarca ifade ettik. Ancak bugüne kadar öneri ve taleplerimiz ile ilgili hükümet tarafından olumlu bir adımın atılmadığını gördük. Bu taleplerimizin hayata geçirilmesi için ve 15 Ağustos ta yapılacak toplu görüşmelerde, daha önce defalarca ilettiğimiz genel taleplerimizin de karşılanması için dün ve bugün tüm ülkede grevdeyiz. denildi. Açıklamada aynı zamanda Gezi parkı direnişine destek verildiği vurgulandı ve şunlar söylendi: Gezi Parkı ndaki doğa katliamına karşı demokratik haklarını kullanarak tamamen barışçıl eylemler gerçekleştirenlerin canına kast eden boyutlara ulaşan devlet terörü ile karşılaşılması yıllardır haksızlık ve hukuksuzlukla kuşatılanlar için bardağı taşıran son damla olmuştur. baskı ve zulüm düzenine karşı ülkenin dört bir tarafında milyonların sahiplendiği, omuz verdiği Gezi Parkı direnişi bir halk hareketine dönüşmüştür ve sürmektedir. Kesk olarak; tüm baskıların, devlet terörünün üzerine direniş kararlılığıyla yürüyerek ülkesine ve geleceğine sahip çıkan başta gençlerimiz olmak üzere tüm halkımızı selamlıyoruz. Okunan basın açıklamasının ardından, Akşam da direnişin Adana daki adresi olan Atatürk Parkı nda buluşmak üzere sözleşildi. Eylem çekilen halaylarla sonlandı. Greve, KESK e bağlı sendikaların yanı sıra DİSK e bağı Genel-İş ve Dev Sağlık -İş, TMMOB, Tabip Odası, Emep, Ödp, Esp, Sykp, Bdsp, Tkp, Mücadele Birliği ve Kolektifler de destek amaçlı katıldılar. Biz de eyleme katılarak İsyanı Büyütelim, Devrimi hedefleyel i m! ba şl ı k l ı bi ld i r i m i z i d a ğ ıt t ı k. Katılımcı sayısı, grevi destekleyen kurumların sayısına rağmen 2000, 2500 civarında kaldı. Basın açıklamasının okunmasından sonra kitle çarçabuk dağıldı. Bunun üzerine sendikalarda toparlanma çağrısı yapılarak eylem sonlandırıldı. Bu durum olumsuzdu. Emekçilerin, grevi, ya topluca bir arada ya da kendi çalıştıkları kurumlar önünde tamamlasalardı grevi daha görünür kılmış olurlardı. Yeni İşçi Dünyası/Adana 05 Haziran 2013 TEZ KOOP-İŞ ŞUBE GENEL KURULU YAPILDI Tez Koop-İş Adana 1 No lu Şube Genel Kurulu 1 Haziran Cumartesi günü Büyük Sürmeli otelinde yapıldı. Şube genel kurulunun yapılacağı yaklaşık iki ay önce duyurulmuştu. 31 Mayıs günü genel kurul için sendika genel merkez yöneticileri, diğer şubelerden yöneticiler, şehir dışından delegeler Adana ya gelmeye başlamışlardı. Ancak aynı gün mahkeme kararıyla genel kurula tedbir uygulandığı ve yapılmayacağı haberi geldi. Sendika üyesi Murat Kütük ün mahkemeye başvurması üzerine mahkeme genel kurula tedbir kararı koymuş. Aynı gün sendika avukatlarının itirazı sonucunda tedbir kararı birkaç saat sonra aynı hakim tarafından kaldırıldı. Sendikanın gerekçeleri oldukça makul ve haklıydı. Genel kurul için her şey hazır, salon tu-