Chas Newkey-Burden Çeviri Duygu Filiz

Transkript

1 JUSTIN BIEBER Chas Newkey-Burden Çeviri Duygu Filiz

2 4

3 Sayılarla Justin Bieber 0,27 Yazılmış tüm tweetler arasında, Justin in adı geçen mesajların yüzdesi 2 Justin in bir Rubik küpü çözdüğü söylenen dakika sayısı 3 Justin in elli poster imzaladığı dakika sayısı 5 Justin in sabahları saçını şekillendirmek için harcadığı dakika sayısı 6 Justin in en sevdiği sayı 10 My World albümünün Top 30 listesine girdiği ülke sayısı 12 Justin in Stratford Star yarışmasına katıldığındaki yaşı 13 Justin in flört etmeye başladığı yaş 2007 Justin in YouTube hesabını açtığı yıl Justin in 2010 Haziranından beri attığı tweet sayısı Justin in büyüdüğü Stratford un yaklaşık nüfusu 1,5 milyon Justin in ilk albümü hakkında atılan tweet sayısı (Haziran 2010 itibariyle) 18,1 milyon Aynı dönemde, içinde Justin Bieber sözcükleri geçen tweet sayısı 23,7 milyon 2010 yılının ilk altı ayında içinde Bieber sözcüğü geçen toplam tweet sayısı 5

4 6

5 GİRİŞ Justin Bieber, 2010 yılının Nisan ayında, Amerika nın başkenti Washington DC de, sevgi dolu dinleyicinin karşısında canlı bir konser verdi. On altı yaşında bir çocuk için bu olağanüstü bir başarıydı - ama bundan daha da hayret verici bir yanı vardı. Konser Beyaz Saray da gerçekleşti ve kişilik dinleyicilerin arasında, orada yaşayan bir çift de vardı: Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama ve eşi Michelle. First Lady, Justin in şarkılarıyla dans ederken görüldü. Ve daha da inanılmaz olanı genç Justin, Başkan ve eşi için ikinci kez şarkı söylüyordu! Performansın yer aldığı sahne de -küresel bir süper gücün üssü- bu duruma oldukça uygundu çünkü Justin in kendisi de geçtiğimiz birkaç sene içerisinde pop dünyasının süper gücü haline gelmişti. Şu an tüm dünyada milyonlarca hayranı var, ama fanatiklerini hayran olarak tanımlamak yetersiz olur: Justin e duydukları bağlılık normal bir hayranlıktan çok daha öteye geçiyor. Gittiği her yerde onu takip eden çılgınca heyecan kasırgası Biebermania olarak biliniyor. Bu deneyimi tüm dünya çapında, Avustralya daki bir hayran izdihamından 7

6 Yeni Zelanda, Paris, New York ve aradaki her yerdeki benzer histeri sahnelerine kadar yaşadı. Gittiği her ülkede, devasa kalabalıklar onu karşılamak için havaalanına gidiyor. Ülkeler farklı olabilir ama sahne hep aynı: ona yaklaşmak için ağlayan, çığlık atan ve feryat eden binlerce hayran. Bu nefes nefese hayranlar bağlılıklarını ifade etmek için kendi dillerini de yarattılar: Belieber Justin e inanan kimse demek; Bieberholic ise Justin in de dediği gibi Bieber e bağımlı olan kimse anlamına geliyor. Ünü ve popülerliği arttıkça, Justin arada geriye dönüp hepsinin nasıl başladığına bakmalı: şarkı söylerken çekilmiş videolarını annesiyle birlikte yüklediği YouTube daki mütevazı hesabına Esasen kliplerinin, sadece akrabalar ve birkaç arkadaşı tarafından izleneceğini düşünüyorlardı. Ama ilk videoyu yükledikleri andan itibaren -19 Ocak Justin i bu gezegendeki en ünlü kişilerden biri haline getiren olaylar zincirini başlatmış oldular. Kader onları Kanada daki küçük bir kasabadaki mütevazı yaşamlarından çekip Amerika ya, müzik endüstrisinin kalbine taşıyacaktı. Orada, The Beatles, Elvis Presley ve Michael Jackson gibi bir yıldız bulduğuna inanarak onunla, sevinçle kontrat imzalayan bir müzik şirketi patronu vardı. Justin geldiği yeri asla unutmadı - ve biz de unutmamalıyız. Kamuoyu için şimdi ona bakıp çok şanslı bir çocuk olduğunu düşünmek cezbedici. Yaşam stili herkesi kıskandırıyor, ama kader Justin e ün, servet ve başarıyı getiren şans elini uzatmadan önce, ona üstesinden gelmesi gereken zorlu, hatta kalp kırıcı bazı engeller hazırlamıştı. İnanılmaz hayat hikâyesi aynı bir hız treni gibi; en yük- 8

7 seklerden en aşağıya iniyor, sonra tekrar geriye dönüyor. Gerçekten sinema dünyasına ait, dram ve ilhamla dolu, sürükleyici, gişe rekortmeni bir film gibi. Hadi en baştan başlayalım 9

8 10

9 Bir yıldız doğuyor 11

10 12

11 Justin Drew Bieber, 1 Mart 1994 tarihinde saat da Kanada nın Londra şehrinde doğdu. Kanada nın Ontario bölgesindeki Stratford adında küçük bir kasabada büyüdü. Memleketini hiçliğin ortasındaki kişilik küçük bir kasaba olarak tanımlıyor ve Stratford dan hiçbir şeyin çıkmadığını da söylüyordu. Justin in milyonlarca hayranı buna katılmıyor - ve bazı Stratford sakinleri de. Kanada tarihini çalışanların da belirteceği gibi Stratford da yaşamış olan, Justin gibi başka ünlü kişiler de var; mesela ampulü icat eden adam Thomas Edison. Ama tüm dünyadaki milyonlarca genç kız için o kasabadan çıkan tek önemli kişi, Justin Drew Bieber. Justin in büyüdüğü çevre nasıl bir yer? Stratford hoş ve çoğunlukla sakin bir yer yılında, Justin henüz üç yaşında bir bebekken dünyanın en güzel şehri seçilmişti. İsmini, ünlü oyun yazarı William Shakespeare in doğduğu ve çocukluğunu geçirdiği bölge olarak bilinen, İngiliz pazar kasabası Stratford-upon-Avon dan almıştır. Kanada daki Stratford doğal olarak bağlantıyla gurur duyuyor ve kentin, Justin in çocukken önünde sokak çalgıcılığı yaptığı sahnelerinde her yıl, Shakespeare festivali düzenleniyor. 13

12 Doğduğu şehrin İngiltere nin başkentiyle aynı adı taşıması gibi, Stratford un bazı yolları ve nehirleri de İngiliz bölgeleriyle adaştır. Avon Nehri (İngiliz temasına uygun şekilde, adı aslında Thames ti) boyunca mutluluk içinde süzülen -beyaz ve siyah- kuğular, kentin birçok sakini gibi Justin i de büyülüyordu. Nehrin yanında, Justin in çocukluğunda muhteşem bulduğu, etkileyici bir park da vardı. Justin in ebeveynleri, Jeremy ve Pattie, küçük ama çok sağlıklı bir çocuk olan oğullarının doğumuyla çok mutlu olmuşlardı. En başından itibaren onu destekliyor ve doğal olarak onunla gurur duyuyorlardı. Birçok yeni ebeveynin de yaptığı gibi en çok kime benzediğini tartıştılar. Gerçek ise Justin in ikisinin tam bir karışımı olduğuydu: Gözleri ve burnu babasınınkilere benziyordu, ama dudakları annesininkilerin hemen hemen aynısıydı. Justin in doğumu hayatlarına ışık ve mutluluk getirmişti. Ancak, üzücü bir gerçek vardı, o da Justin in doğumunu takip eden senelerde evliliklerinin kötüye gitmesi. Sonunda, Jeremy ve Pattie evlerini ayırıp boşandılar. Jeremy Kanada nın Manitoba kentindeki Winnipeg e taşındı. Çocuklarının tam velayetini alan Pattie, büyüdüğü yer olan Stratford da kaldı. Kızlık soyadına geri döndü ve o andan itibaren Pattie Mallette olarak bilindi, ama Justin in babasının soyadı Bieber ı tutmasına izin verdi. Aile hiçbir zaman varlıklı olmamıştı ve yalnız bir anne olunca Pattie onları suyun üzerinde tutmak için oldukça büyük bir mücadele verdi. Sonuç olarak, Justin Stratford daki en fakir mahallelerden birindeki mütevazı bir sosyal konutta büyüdü. Zor zamanlardı ama o tatlı bir çocuktu ve annesi finansal zorluklarla uğraşsa da, Justin onun bağlılığı sayesinde asla sevgisiz kalmamıştı. 14

13 Haftalık Kanada dergisi Maclean ile yaptığı röportaj sırasında geriye dönüp bakarken, Justin çocukluğuyla ilgili adil ve dürüst bir tablo çizmek için elinden gelenin en iyisini yapıyordu. Demek istediğim, bazıları yanlış yorumluyor, demişti Justin. Fakir değildim. Kendimi kesinlikle çok param yokmuş gibi düşünmedim. Ama çok paramın olmadığı da gerçekti. Pek çok sefer yeni kıyafet alamıyordum. Ama başımın üstünde bir evim vardı. Çok şanslıydım. Büyükannem ve büyükbabam vardı ve onları çok sık görüyordum, çok iyilerdi. Bu yüzden istediğim her şeye sahip olarak büyüdüm. Pattie Justin i seviyordu ve onun için hayatta en iyi şeyleri istiyordu. Çok dindar bir kadın olarak, oğlunun başarmasına izin vermesi için tanrıya her gün dua etti. Çoğu hafta sonu Justin i kiliseye götürdü ve Justin de tüm kiliseye gidenlerin bulduğu o aidiyet hissini tattı. Küçük, iki kişilik bir aileden gelmişti ama yerel kiliselerine adım attığında ona ilave ve çok ihtiyaç duyduğu sıcaklığı ve duygusal güvenceyi veren cemaat şeklindeki büyük bir aileyi keşfetti. Aynı şey bunlarla kendiyle ilgili daha çok şey yapabileceğini gören annesi için de geçerliydi. En önemlisi, Justin her kilisenin parçası olan müziği sevmişti. Pattie bir kilise korosunda şarkı söylemeye başlamış, küçük oğlu da ilahiler ve ayinler sırasında kilisede yankılanan neşeli melodilerle büyülenmişti. Pattie başka şekillerde şarkı söylemenin de hayalini kurmuştu. Büyürken arzusu aktris olmaktı, ama sadece bir anne değil, üstüne üstlük yalnız bir anne olduğunda bu hayallerinden vazgeçmek zorunda kalmıştı. O zamandan beri de kendisini ve Justin i doyurmak, giydirmek ve barındırmak gerçek bir mücadele olmuştu. 15

14 Yoksulluk sınırının altında yaşıyorduk. Pattie nin söyledikleri Justin in o zamanki anılarıyla çelişiyordu. Başımızın üstünde bir çatı vardı ve evde yemeğimiz vardı, ama mücadele ettik. Pattie ailesini geçindirebilmek için çok çalışmak zorunda kaldı. İki yakamızı bir araya getirebilmek için iki işte çalıştım, diyordu. Ama temel gereksinimlerimizin hepsine sahiptik. Ara sıra Pattie nin annesiyle babası, Bruce ve Diane Dale acil ihtiyaçlarını karşılıyor, aynı zamanda da moral desteği veriyorlardı. Diane, Stratford da belediye müdürlüklerinde yöneticilik yapmıştı ama artık emekliydi. Justin i küçük yaşından beri yakından gözlemleyen biri de, küçük çocuğa bir ağabey gibi davranan Chad Ritter dı. Ritter, Justin büyürken Pattie nin arkadaşı olmuştu, bu yüzden geleceğin pop yıldızını şekillendiren yıllara yakından tanık olabildi. Ritter hafta sonları Justin i eğlendirmek için Stratford a giderdi. Bowling, iskambil ve Laser Quest oynarlardı. İkisi için de eğlenceli zamanlardı. Ritter Justin için, Biraz çokbilmiş, komedyen, şakacı, soytarı bir çocuktu. Dikkat çekmeyi, dalga geçmeyi seviyordu, diyor. Justin in yaşam koşullarını mütevazıdan farklı olarak tanımlıyor: Stratford un dışında büyük bir binada, iki odalı bir bodrum katında yaşıyorlardı. Annesi zorlanıyordu. Tam zamanlı bir işi yoktu. Justin e her şeyi alamıyordu. Ama Ritter bunun bir şekilde Justin in faydasına olduğu konusunda ısrar ediyor. Bence maddi ve yaşam koşulları kesinlikle Justin in hızlı büyümesine neden oldu çünkü hayata, elinde hiçbir şey olmadan başladı. Normal bir çocuğun, Justin in sorumluluklarını anlamasını ya da onun yaptığını yapmasını sağlayamazsınız. 16

15 J B Pattie ve Justin bir şekilde geçiniyorlardı, ama rahat ettikleri anlar pek nadirdi. Justin, Çok fazla parayla büyümedim, demişti. Hiç kendi evimiz olmadı. Zengin bir çevrenin en fakiri olmalarına rağmen Justin, Sıradan bir çocuk hayatı - oldukça normal, diye tanımladığı o yıllardan neşeyle söz ediyor. Ama başından itibaren, kaderinde sıradan ya da normal olmayan bir şey olduğu belliydi. Pattie nin Justin için her gün ettiği dualarda dileği, oğlunun bir gün, yaşadığı dönemin sesi olan İncil deki Samuel in modern versiyonu olmasıydı. Justin in genç bir rahip olmasını ya da Hıristiyan bir plak şirketi için dini şarkılar kaydetmesini bile umut etmişti. Doğumundan kısa süre sonra Justin müzikal bir geleceğin belirtilerini göstermeye başlamıştı. Her şey Pazar sabahı ayinleri sırasında başlamıştı. Orgun tuşlarına basmayı seviyordum işte, diye anımsıyor Justin. İnsanlar bana bir şeyler gösterirdi ve ben de deneyip onların yaptıklarını yapmaya çalışırdım. Sadece müziği sevdim, müziğe gerçek bir tutkum vardı. Başından beri gerçekleştirmesi kaderinde olan bir tutkuydu bu. Justin in doğduğu gün müzik listelerinin zirvesinde diva şarkıcı Mariah Carey vardı. İngiltere müzik listelerinde hem şarkısı hem de albümü bir numaraydı yılı aynı zamanda dünya için de önemli bir yıldı. Nelson Mandela Güney Afrika nın ilk siyahi lideri oldu; Los Angeles ı vuran büyük deprem yirmi kişiyi öldürdü; İngiltere ve Fransa yı birbirine bağlayan Manş Tüneli açıldı. Şov dünyasında ise yılın en büyük haberlerinden biri, Ame- 17

16 rikalı Pop yıldızı Michael Jackson ın rock n roll efsanesi Elvis Presley in kızı Lisa Marie ile evlenmesiydi. Tabii ki bu olaylar gerçekleşirken Justin bir bebekti, ama seneler içinde müzik sevgisi büyüdükçe onun üzerinde büyük etkisi olan Jackson ın şarkılarının tutkunu oldu. Justin in en sevdiği iki albüm Michael Jackson ın o henüz doğmadan önce, seksenlerde piyasaya sürdüğü Thriller ve Bad albümleriydi. İki albüm de herkesin diline dolanan pop şarkılarından oluşan klasik birer koleksiyondu bu yüzden ilk çıktıklarında henüz doğmamış olan insanlar arasında bile popüler olmaya devam ettiler. Bu albümler toplam 100 milyon kopya sattılar - bunların arasında her yeni albüm aldığında heyecanlanan Justin in aldıkları da var. J B İnsanlar bazen Michael Jackson ın kariyerinin başlangıcıyla, Justin in sektöre ilk adımlarını karşılaştırıyorlar. Elbette ikisinin de yakın yaşlarda ünlü olması gibi bazı benzerlikler var. Ancak Justin ergen yaşlarda tanınmaya başlarken, Jackson 5 grubunun ilk şarkılarını piyasaya sürdüğü 1968 yılında Michael Jackson sadece on bir yaşındaydı. Justin ilk şarkısını çıkardığında on beş yaşındaydı - karşılaştırınca epey yaşlı geliyor! Ama Justin, Michael Jackson dan çok etkilenmişti. Geçmişinde ondan çok ilham almıştım. Jackson ın bıraktığı mirası anlamak için çok genç olduğu yönündeki imaları reddediyordu. Onu kesinlikle anlıyorum, diyordu. Mesela, hep Michael ı dinleyerek büyüdüm. Annem onu dinlerdi, ben de YouTube da izledim; onu hâlâ You- Tube da izliyorum. Onun ne kadar büyük bir sanatçı ol- 18

17 duğunu ve pop müziği gerçekten nasıl etkilediğini anlıyorum. Jackson ın şarkılarından keyif aldığı gibi, Justin aynı zamanda kariyerine Jackson ile aynı Motown şirketinde başlayan soul müzik efsanesi Stevie Wonder ın şarkılarını da sevdi. Dediğine göre ilk sevdiği şarkı VeggieTales den (çizgi film) God is Bigger Than the Boogie Man di. Ve altı ya da yedi yaşındayken Boyz II Men grubundan On Bended Knee ye bayılmıştı. Annem albümü defalarca çalardı. Odama gidip vokalleri yapmaya çalışırdım. Justin, Jackson da dâhil olmak üzere bazı sanatçılardan etkilense de kendisine karşı dürüst olup kendi yolunu seçmeye çalıştığı konusunda net. O günlerden bahsederken, Hayranlık duyduğum insanlar vardı, ama asla bir başkası gibi olmaya çalışmadım, diyor ve ekliyor: Ama Michael Jackson ı ve Boyz II Men i dinlerken çok şey öğrendim. Justin in en çok sevdiği Jackson şarkılarından biri 1970 de çıkan I ll Be There. Şarkının sözlerindeki tatlı sadakat ve bağlılık sözleri Justin in kendi şarkılarından bazılarına oldukça benziyor ve Justin şarkıyı gitarıyla oldukça iyi seslendiriyor. Ancak dediği gibi, çocukken hiçbir bariz pop akımının büyük hayranı değildi ve belki de bu yüzden bazen hayranlarının ona gösterdiği histerik tepkileri biraz kafa karıştırıcı buluyor. Justin en çok pürüzsüz, tatlı sesiyle tanınıyor ancak en iyi hayranları onun birçok enstrümanı çok iyi çaldığını da biliyor. Dediğine göre, davul çalmayı iki yaşında öğrendi ve çoğu çocuğun hâlâ yürüme ve konuşma sanatını çözmeye çalıştığı yaşta Justin sıkı bir dört-dörtlük ritmi çalabiliyordu. Yastıklar, tencereler ve tavalar gibi ev eşyaları onun vurmalı çalgılarıydı. Pattie nin küçük oğlunun so- 19

18 palarla olan kabiliyetinden etkilenip, sopalarla mobilyaları vurmasından bıkarak ona ilk davul setini alması o dört yaşındayken gerçekleşti. Davul seti ucuz değildi, ama yerel kilise de yardım etti. Hatta davul seti alınabilsin diye kilisede para toplandı. Cemaatin üyeleri on yıl kadar sonra bir pop ilahı olacak bir çocuğun gelişimine para verdiklerini bilemezlerdi. Justin in komşularını rahatsız etmemesi için büyükannesiyle büyükbabası davul setini en az rahatsızlık verecek yer olan bodrum katına koymaya razı oldular. Justin in yeni hobisi için tek mesele yer bulmak değildi. O solaktı ve davul seti -birçoğunun olduğu gibi- sağ elini kullananlar içindi. Bu da yetmezmiş gibi, öğretmenleri (kilisenin koro grubundaki davulcular) da sağ ellerini kullanıyorlardı, ki bu da Justin in onlardan ders almasını iyice zor hale getirdi. Justin her zaman kararlı bir çocuk olmuştu, böylece bu engelleri aştı ve çok etkileyici bir davulcu oldu. YouTube hesabındaki bir video onun küçük yaşlardan itibaren davulda ne kadar iyi olduğunu gösteriyor. Kısa videoda arkadaşının davul pedine nasıl olağanüstü şekilde vurduğunu, setler çaldığını, sabit vuruşlar, biraz trampet eklemesi ve aynı zamanda simballara el atmasını gösteriyor. En etkileyici olan da çalarken çok rahat görünmesi. Bu video onun gerçekten müzik için doğduğunun bir kanıtı gibi. Hakikaten de Justin kısa süre içinde çok iyi çalmaya başlamış ve doğal müzik yeteneği ona hayran kazandırmaya bile başlamıştı. Davuldaki yeteneği gelişirken, Justin müzikal gelişimini durdurma niyetinde değildi ve piyano, gitar ve trompet gibi diğer enstrümanları çalmayı da öğrenmeye devam 20

19 etti. Sanırım bana yetenek bahşedildiğini söyleyebiliriz, diyordu. Müziğe yatkın olarak tarif ettiği bir aileden geliyor. Büyükannesi de yetenekli bir piyanist, Justin in tarifiyle harika bir şarkıcı. O da kendi şarkılarını yazıyor ve içlerinden biri Justin in YouTube a ilk zamanlarda yüklediği, onu dünya çapında bir süperstar yapan şarkı. Justin in babası bir gitarcı ve şarkıcıydı, ama Justin in ilk gitarı annesinin ona altı yaşında hediye ettiği elden düşme bir gitardı. Annesi gitara yeni teller aldı ve tabii ki sol eliyle gitar çalan Justin e vermeden önce sevgiyle tekrar dizdi. Justin davul çalmanın temelini kendi başına öğrendi ve gitar çaldığı ilk zamanlarda da kendi kendine öğrenme yolunu takip etti. O, sıradan bir çocuk değildi: Justin in adanmışlığı olağanüstüydü. Her zaman muhteşem bir gitarcı değildi, demişti Chad Ritter. Aldı ve üzerinde çalıştı. Kendini zorlar - rekabetçi bir yanı var. Justin akorları çalışırken çok dikkatliydi ve gitar çalarkenki konsantrasyonu bugün de aynı kuvvetle devam ediyor. Ben gitar çaldığımda biri benimle konuşmaya çalıştığında fark etmiyorum bile, diyor. Ara sıra, annesinin bir arkadaşı Justin e gitarla ilgili biraz daha şey öğretmek için evlerine uğrardı ve öğretilenleri hep hızla kapardı. Gitarla çalmasını öğrendiği ilk şarkılardan biri Kanadalı bir rock grubu olan The Tragically Hip in Wheat Kings şarkısıydı. Yanlışlıkla bir suçtan hüküm giymiş Kanadalı bir adamın hikâyesini anlatan dokunaklı bir şarkıydı. Justin televizyon ve radyo röportajları da dâhil olmak üzere ne zaman bu olgun temalı şarkıyı çalsa, kolayca ve uzun bir süre için etkisi altına giriyordu. Bu mükemmel doğal yetenek nasıl bu kadar erken orta- 21

20 ya çıktı? Sadece tüm hayatım boyunca etrafımda müzikle büyüdüm, diyordu Justin. Sabahtan akşama kadar müzikle uğraşmayı hiç bırakmadı. MySpace sitesine, Evin içinde şarkı söylerdim, diye yazmıştı. Bu yapmayı çok sevdiğim bir şeydi. Yatmadan önce dişini fırçalarken bile pop şarkıları söylerdi. Beş yaşındayken radyoda bir şey duydu ve klavyeye gidip çaldı, diye gururla hatırlıyor annesi. Yatak odasının duvarları tıpkı Justin gibi, lisede kurulan ve genç yaşta şöhreti yakalayan Amerikalı R&B grubu Boyz II Men in de olduğu müzik kahramanlarının büyük posterleriyle kaplıydı. İlk zamanlarda o ün Justin in aklında değildi. Daha çok kendini eğlendirmekle meşguldü. Hep evde şarkı söyler ve enstrümanlar çalardım, ama hiçbir zaman ünlü olmaya çalışmadım, diyor Justin. Onu süperstarlığa götürecek olası bir gelecek rotası aklındaydı, ama başında müzikal bir rota değil de sportif bir yol seçti. Şarkı söylüyordum ama sadece eğlenmek içindi, diyordu. Birçok farklı şey yaptım. Spor yaptım. Şarkı söylemek sadece başka bir hobiydi Ve hiç bir zaman ciddiye almadım. Hiç ders almadım. Hokey için imza atardım. İmza dağıtmayı bu şekilde öğrendim. Justin in spor kahramanı, gelmiş geçmiş en iyi oyuncu olarak tanınan Kanadalı buz hokeyi oyuncusu Wayne Gretzky ydi. Justin ilk yıllarıyla ilgili, Çok hokey oynadım, diyordu. Gerçekten spora odaklanmıştım. Birçok Kanadalı çocuk gibi Justin de Culltions ve Toronto Maple gibi buz hokeyi takımlarını takip etmekten zevk alırdı. Ünlü olduktan sonra, yapmak isteyebileceği diğer kariyerin ulusal hokey liginde hokey oynamak olduğunu söylemişti. 22

21 Bununla beraber, ona cazip gelen başka bir kariyer daha vardı. Bir pop yıldızı olmasaydım şef olurdum, diyordu. Güzel hanımlar için iyi bir akşam yemeği hazırlardım. Eğer o yolu seçseydi gönüllü yemek yiyecek birilerini bulmakta zorluk yaşamazdı herhalde. Daha önceleri mimar olmakla ilgili niyetinden de bahsetmişti, yani Justin tutkudan yoksun bir çocuk değildi. Sportif ve atletik faaliyetlerde yer almaktan gerçekten zevk alırdı. Justin hokeyle futbolu, yetenekle olduğundan ziyade hevesle oynuyordu: Bir zamanlar kavgacı bir atlet olarak tanımlanıyordu. Sürekli koruyucu olan annesi daha iyimserdi: Her zaman yaptığı her şeyde oldukça yetenekli olmuştur. Büyükbabasının dediğine göre enerji dolu olan Justin için sportif faaliyetler vazgeçilmezdi. Hep enerjik olmuştur. Hep devam etmesine izin vermek zorundaydınız. Hep spor yapmalıydı yoksa kendini duvardan duvara atıyordu. Onunla anaokulunda birlikte olduğunu iddia eden bir kız, Justin in muzır ve hiperaktif bir çocuk olduğunu hatırlıyor. Torunum her zaman, Justin in başının hep dertte olduğunu ve uslu duramadığını söylerdi, diyor kızın büyükannesi. Justin sınıfın en yaramazıymış. Ancak Justin anaokulu ve birinci sınıf eğitiminin evde annesi tarafından verildiği konusunda ısrar ediyor. Bununla beraber, hep enerji dolu olduğunu ve etrafında hareket olmasından hoşlandığını açıkça itiraf ediyor. Boş boş oturmak ve ilgi odağı olmaktan hoşlanıyorum, diyor. Arada sırada yaşanan enerji patlamaları Justin gibi balık burcundakilerle sıkça ilişkilendirilir. Bu burçta doğanların aynı zamanda dünyayla ilişki kurmakla ilgilendikleri söylenir. Justin zamanla bunu doğrulayacaktı ama şimdilik 23

22 daha sakin zaman geçirmekten hoşlanıyordu, satranç oynamak da buna dâhildi ve taktik dolu zekâsını, çocukken turnuvalar kazanarak gösteriyordu. İlk gittiği okul, Stratford da Grange Caddesi ndeki Jeanne Sauve Katolik Okulu ydu. İlkokul derslerini aldığı yer burasıydı. Jeanne Sauve, dini müfredatın önemli bir parçası olduğu Fransız dilinde eğitim veren bir okuldu. Hatta okulun ilanlarında da söylendiği gibi, eğitim İsa ya olan inancımızda köklendi. Oradaki zamanı boyunca Justin, akıcı Fransızca konuşmayı öğrendi ki röportajları sırasında da bunu etkileyici şekilde gösterdi. Aynı zamanda Alman büyük büyükbabasından öğrendiği üzere ona kadar Almanca sayabiliyor. Forman Aveneu daki Stratford Northwestern Devlet Okulu na devam etti. En sevdiği lise öğretmeni Bay Montheith di. Beni çok rahat bıraktı, diye hatırlıyor Justin. Öğretmenleri bazen zorlardım. Bay Montheith Justin in hayat dolu ve gayretli bir çocuk olduğunu anımsıyor. Onun hakkında hatırladığım şeylerden biri de korkusuz olması, diyor öğretmeni. Her şeyi kısa sürede nasıl kaptığına inanamazdım, basketbol, futbol ya da tabii ki müzik ve dans etmek veya benzer şeyler olsun. Justin in okulda en çok sevdiği öğretmenlerden biri de onun müzikal yeteneğini de fark eden Bayan Brooker dı. Justin in 7. Sınıfta bile şarkı söylemek için duyduğu tutkuyu fark ettiğimi hatırlıyorum, diyor Bayan Brooker. Justin, En sevdiğim ders muhtemelen İngilizce, diyordu. Matematiği gerçekten sevmiyorum. Ama cebirden oldukça zevk aldığını da söylüyordu. Birçok çocuk gibi Justin in de okuldayken gözü kız- 24

23 lardaydı ve itiraf ettiğine göre ünlü olmadan çok önce de onu takip eden bir sürü kız vardı. On üç yaşından itibaren birkaçıyla çıktı ve ilk öpücüğünün de o zamanlara denk geldiğini hatırlıyor. Bu bir okul dansı sırasında olmuş ama Justin şanslı kızın ismini hatırlamıyor. Öpücüğün iyi olduğunu söylüyor ve ekliyordu: Arkadaşlarıma bir kızı öpen ilk kişinin 10 dolar alacağını söylemiştim. Ve böylece benimkiler - kimseyi öpmediler. Justin, bunu sen yapmalısın! dediler. Bir kızla dans ediyordum ve sonra harekete geçtim! Kızın ona ayak uydurduğunu itiraf ediyordu, ama yine de dediği gibi: O zamanlar sadece sıradan bir hokey oyuncusuydum, yani kız beni öptüğü için şanslıydım. Eğlenceli zamanlardı ama önceki romantik deneyimlerinin hiçbiri ciddi değildi. İlk kız arkadaşıyla uzun süre çıkmadıklarını söylüyordu. Bir ay sonra ayrıldık. Birkaç gün karnımda o küçük ağrıyı hissettim ama sonra iyiydim. Okulda çıkma teklifi ettiği bir kızın onu geri çevirdiğini de hatırlıyor. Bilirsiniz işte, daha gençken duyduğun o küçük aşklardan biri, diye anlatmıştı US Weekly ye. Çıkma teklifi ettim, o da hayır dedi. Aslında, nasıl bir gençlik ikonu haline geldiği göz önünde bulundurulunca okulda yaşadığı bazı deneyimler şaşırtıcı. Evde para çok kısıtlı olduğundan Justin her zaman en moda giysileri giyemiyordu. Pattie nin ona almaya gücünün yettiği şeylerle idare etmek zorundaydı. Bu olay kısa bedeniyle de birleşince zorbaların dalga geçmesi için kolay bir hedef haline gelmişti. Doğal olarak bu onu üzdü ve Pattie onunla birkaç cesaretlendirici konuşma yapması için bir erkek arkadaşından yardım istedi. Şüphesiz Justin in okulun alay konusu olmaktan geze- 25

24 gendeki en popüler ergenlerden biri olmasına giden müthiş yol bu şekilde hedefleyen diğerlerine bir ilham kaynağı oldu. Bazı şakalar daha sevimli ve zararsızdı. Bir gün Justin in sınıf arkadaşlarından biri ona basit bir şaka yaptı. Justin sınıfta sunum yapmasını gerektiren bir proje üzerinde çalışıyordu. Sunumunu yapmak için ayağa kalktığında, bütün sınıf ona gülmeye başladı. İlk başta ne olduğunu anlayamadı. Hemen sonra, arkadaşının Justin in sunduğu proje üzerinde çizdiği komik bir resim yüzünden olduğunu anladı. Ne olduğunu anladığında bu kesinlikle Justin için yüz kızartıcı bir andı, ama alınmak yoktu. Hatta bu iki çocuk bugün bile arkadaşlar. Ancak kimse Justin i dans ederken izlerken dalga geçemezdi. Genç yaştan itibaren bazı etkileyici hareketleri kapmıştı ve sekiz yaşındaki Justin i break dans yaparken gösteren kısa videolar onun küçük bir okul çocuğuyken bile ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyor. Son gittiği okul ise 9. sınıftan 12. sınıfa kadar devam ettiği Stratford Northwestern Lisesi ydi. Devlet okulu ile aynı kampus içindeydi ve Justin kampustan, çocukken izlediği Rotary amatör lig hokey maçlarının yer aldığı Glastonbury Drive daki Rotary Arena ya giderdi. Rotary Arena o zamandan sonra yeni bir Rotary Kompleksinin gölgesinde kaldı. Şehrin diğer yanında Justin in hokey ve futbol oynadığı iki farklı saha daha vardı. İlki Morenz yolundaki Allman Memorial Arena. Bu tarihi yapıda resmi bir hokey takımı için oynuyor ve arkadaşlarıyla rekabetin heyecanını seviyordu. Bunu insanlarla kaynaşmak ve yeni arkadaşlıklar kurmak için harika bir yol olarak gördü, ama doğal ola- 26

25 rak oyuncular arasında gerginlikler de yaşanıyordu. Justin Stratford Strikes adındaki bir gezgin futbol takımı için oynadı, bu aynı zamanda My World albüm kapağındaki notlarda teşekkür ettiği takım. Bu oyunlar Packham Caddesi üzerindeki Cooper Standart Futbol Sahaları nda oynanan sert ve zorlu oyunlardı. Justin on bir yaş altı seviyede oynarken fark edilmeye başlandı yılının Haziran ayında bir akşam, takımı Taxandria takımını 8-4 yendi. Bu büyük başarı Taxandria nın önde olduğu göz önünde bulundurulunca çok etkileyiciydi. Justin takımının geri dönüşünde başroldeydi ve sahadaki en iyi oyuncuydu. Karşı takımın penaltı sahasına karmaşık koşular yaptı ve iki gol attı. Büyürken takımdaki yerini korumasına bu yüzden şaşırmamalı. London United Fury adındaki on üç yaş altı takıma karşı oynadıkları başka bir akşam, Justin tam da olmayı sevdiği yerdeydi: hareketin tam ortasında. Sayılar Nolan Murray in 20 metre uzaklıktan vurduğu serbest vuruşla başladı. Sonrasında Justin e penaltı sahasında faul yapıldı ki takım arkadaşı Tyler Strawbridge in endişeyle atmak üzere öne çıktığı bir atışı kendi tarafına kazandırdı. Çok şükür penaltı atışını gole çevirdi ve bunu Justin ile kutladı. Oyunun devamında, Zach Bandura topu, hata yapmayarak gole çevirerek Strikers için güzel bir galibiyet kazandıran Justin e attı. Justin yaşına göre hep kısa bir çocuk oldu ama bunun onu sahada gözünü korkutmasına izin vermedi. London City Titans White karşısında o ve takım arkadaşı Ryan Butler karşı takımdakiler yanında bodur kalmıştı ama cesurca devam ettiler. Rakiplerini yıldırmayı başardılar ve 27

26 takımları için birçok fırsat yarattılar. Ama tüm maçları kazanamazsınız - maç 0-0 bitti. J B Kazan, kaybet ya da berabere kal, Justin futbol sahasında mücadele etmeyi seviyordu. O günler Justin ve takım arkadaşları için mutlu günlerdi, hepsi takım olarak yakın bir bağ kurdular. Hevesli olması sayesinde Justin, takımda popüler bir oyuncuydu ve maçlardan sonra diğer oyuncularla birlikte Erie Caddesi ndeki Scoopers dondurmacısına zor kazanılmış ziyafet için yürürlerdi. O tere bulanmış maçlarda o kadar çok kalori yaktıktan sonra, sahada geçirdikleri yetmiş dakikadan sonra daha da lezzetli gelen dondurma ve gazozlar için midelerinde çok yer olurdu. Eğlence onu nefes nefese bıraksa da, Justin kısa sürede her zamanki yerinde duramayan haline dönüp arkadaşlarını güldürür ve hepsi eğlencenin devam edeceği diğer maç sonrasını dört gözle beklerdi. Bugün yalnız bir sanatçı olabilir ama o günlerde saha içinde ve saha dışında da müthiş bir takım oyuncusu olduğunu göstermişti. Bence etrafınızda yakın arkadaşlarınızın olması gerçekten çok önemli, diyordu. Bugünlerde onu yolda takip eden takımını seviyor - ve birçoğu kendilerini bir aile olarak gördüklerini söylüyor. Justin hava iyi olduğunda arkadaşlarıyla sokakta oynamayı da seviyordu. Kaykayı da seviyordu ve şehrin St. Patrick Caddesi ndeki YMCA binasının gölgesindeki Stratford Kaykay Parkı nda kayma yetenekleri üzerinde sıkı çalıştı. Orada güzel bir günde o ve arkadaşları kaykay numaralarını karşılaştırırken ve birbirleriyle mücadele 28

27 ederken ama hep dostça bir havada çok iyi vakit geçirdiler. Videoları YouTube a yüklendiği ve fotoğrafları Teen Vogue dergisinde basıldığında yetenekli bir kaykay ustasıydı. Etkileyici şekilde yaptığı hareketler arasında 360, Ollie ve kickflip geliyor. Günlük bakım için yazıldığı YMCA binasının içinde de sıkça görülürdü. Şöhreti yakaladıktan ve Amerika ya taşındıktan sonra bile oraya giderdi. Parkın köşesini dönünce yer alan Pour House isimli takılma mekânında, o ve arkadaşları arasındaki rekabet devam ederdi. Bu mekânın adı eskiden Sid s Pub tı ama sonradan bilardo salonuna çevrilmişti ve Justin orada arkadaşlarıyla mücadele etmeyi severdi. Kazanmayı isterdi ama her türlü sonucu da kabullenirdi. Tüm bu mücadeleler büyürken Justin i aç bir çocuk haline getirdi. Bütün diğer Northwestern öğrencileri gibi o da derse girmeden önce kahvaltı için Huron Caddesi ndeki Madelyn s Diner a uğramayı severdi. Sabahları eşsiz kahvaltıları, özellikle de sevilen omletleriyle, kilometrelerce uzaktan müşterileri çeken popüler bir yerdi. Justin aynı zamanda kahvaltı menüsünü sevdiği Features isimli başka bir mekânın da devamlı müşterilerindendi. Sabahları servis edilen yemeklerden en iddialısı yumurta, jambon, yumurtalı ekmek, yumuşak krep ve patatesten oluşan Paul Bunyan tabağıydı. Tabağa efsanevi, dev bir oduncunun ismi verilmişti ve o böylesine büyük bir tabağı bir dev kolayca silip süpürebilecekken, böyle bir kahvaltı Justin in yaşlarındaki bir çocuğun kolayca yiyebileceğinden biraz daha fazlaydı. Justin öğle yemeği için Huron Caddesi ndeki bir Subway dükkânına da düzenli olarak giderdi. Subway sand- 29