AFET HABERLEŞMESİ, İŞ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ, RİSK ANALİZİ VE AMATÖR TELSİZCİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ. Aziz ŞASA,TA1E. TRAC Genel Başkanı, 2013

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AFET HABERLEŞMESİ, İŞ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ, RİSK ANALİZİ VE AMATÖR TELSİZCİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ. Aziz ŞASA,TA1E. TRAC Genel Başkanı, 2013"

Transkript

1 AFET HABERLEŞMESİ, İŞ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ, RİSK ANALİZİ VE AMATÖR TELSİZCİLİK ARASINDAKİ İLİŞKİ GİRİŞ: Aziz ŞASA,TA1E TRAC Genel Başkanı, 2013 Makalemizin başlığında üç tane birbiri ile doğrudan ilişkili olduğu geniş kitlelerce hemen anlaşılabilecek kavramlar, ayrıca afetler ve acil durumlara aşina olmayan kişiler ve toplumun çoğunluğu tarafınca bu kavramlarla ilişkili olduğu hemen anlaşılmayan Amatör Telsizcilik kavramı yer almaktadır. Afet Haberleşmesi ile bunun ayrılmaz parçası olan Risk Analizi kavramları evrensel gündeme büyük ölçekli ve çok sayıda ülkede kayıplar yaşanmasına neden olan 2004 Güneydoğu Asya Deprem ve Tsunamisi sonrasında girmiştir. Bu aşama, yerel risklerin çok rahatlıkla evrensel riske dönüşebileceğinin görülmesi şeklindeki bir Farkındalığın oluştuğu noktadır yılında Japonya da yaşanan, yarattığı sonuçlar nedeniyle çok karmaşık (kompleks) olan Deprem, Tsunami ve Nükleer Santral Patlaması felaketleri silsilesi, bu kavramların kamusal gündeme çok daha yoğun şekilde girmesinin yanında, ayrıca bu kez Risk Analizi ile İş Sürdürülebilirliği kavramlarının çokuluslu veya uluslararası faaliyette bulunan özel sektör kuruluşlarının gündemine girmesi sonucunu da doğurmuştur. Bunda, bu felaketin neticesinde çok büyük üretim kapasitesi kayıplarının, ama daha da önemlisi çok sayıda çalışanın yitirilmesi rol oynamıştır. Bu felaket, dünyada haberleşme altyapısı en güçlü ve çeşitli olan, ayrıca deprem konusunda en hazırlıklı ve örgütlü olduğu kabul edilen Japonya nın bile kapasitesini aşmış ve Japonya nın belki tarihinde ilk kez acil durum (afet) haberleşmesi konusunda uluslararası arenada bilgi ile deneyim yardımı istemesine yol açmıştır. Böylece bir başka Farkındalık Aşaması daha gerçekleşmiştir Bu çare arayışları esnasında gündeme amatör telsizcilik kavramı girmiştir. Makalemizde, 2004 Tsunamisi ve 2011 yılında Japonya da yaşanan felaketin temelinde haberleşme, amatör telsizcilik ve risk analizi ile iş sürdürülebilirliği kavramları arasındaki bağlantı irdelenirken, bu konuda Farkındalık faktörünün önemine de değinilecektir. DENEYİMLER SONUCUNDA FARKINDALIĞIN OLUŞMASI: 2004 yılında Endonezya da meydana gelen büyük depremin tetiklediği dev tsunami, olayın odak noktasının 6000 km ötesindeki Kenya kıyılarında dahi can almıştır. Sri Lanka, Tayland ve Hindistan ın kıyılarının da etkilendiği bu olayda, deprem ve tsunaminin sonucunda Endonezya da yaşanan can kaybının yanında, Sri Lanka, Tayland ve Hindistan da sadece tsunami nedeniyle çok sayıda turist yaşamını yitirmiştir. Bu kayıpların çoğu, Kuzey Avrupa ülkelerinden İsveç ve Finlandiya başta olmak üzere, neredeyse tüm Avrupa ülkelerinden verilmiştir. Böylece, yer aldıkları coğrafyada büyük afetlerin yaşanmadığı veya kısa süreli ve sınırlı sonuçlar doğuran meteorolojik acil durumlar dışında sorun yaşamayan ülkeler ilk kez afet kavramının dehşetiyle hiç ummadıkları bir şekilde ve bu boyutta karşı karşıya kalmıştır.

2 Bunun neticesinde Kuzey Avrupa ülkelerinin önderliğinde daha önce başlatılmakla birlikte ilk evrede yeterli kabulü görmeyen afet haberleşmesi odaklı uluslararası antlaşmalara 1 ilgi artarken, gönüllülük temelinde yürütülen ve afetlerde çoğu kez çok önemli hizmetleri veren Amatör Telsizcilik camiasında da deneyimlerin aktarılması amacıyla GAREC-Global Amateur Radio Emergency Conference (Evrensel Amatör Telsiz Afet Haberleşme Konferansı) dizisinin ilk toplantısı 2005 yılında Finlandiyanın Tampere kentinde toplanmıştır. İlk konferansın, ICET konferansının 1998 yılında toplandığı ve Tampere Antlaşması nın imzalandığı yerde düzenlenmesi tesadüf değildir. Deprem ve Tsunami gibi büyük afet türleri riski ile karşı karşıya bulunmayan Finlandiya nın bu konferans konusunda önemli insiyatifler kullanması da, Kuzey Avrupa ülkelerinin 2004 Tsunamisi sonrasında vardıkları farkındalık düzeyinin belirgin bir kanıtıdır Tsunamisi dehşeti sonrasında 2005 yılında tertiplenen ilk GAREC konferansında 2, bu felaket esnasında Hint Okyanusunda acil haberleşmenin temini konusunda büyük hizmeti geçen Hintli ve Sri Lankalı Amatör Telsizcilerin katılması da önemli bir göstergedir yılında ikincisi gene Tampere de düzenlenen bu konferans 3 her yıl başka bir ülkede tertiplenmiş olup kesintisiz şekilde sürdürülmektedir Endonezya Deprem ve Tsunamisi, insanların ülkelerinden çok uzak yerlerde tatil geçirirken bile çok büyük bir afetle karşı karşıya kalabileceklerini, bunların üstesinden gelinmesinin de ancak gönüllülük temelindeki bir evrensel dayanışmayla mümkün olduğunu, bu saptamanın da özellikle bu tür olaylar sonrasındaki haberleşme hizmeti için geçerli olduğunu öğretmiştir. Sonuç olarak Amatör Telsizciliğin bu tür olaylar sonrasındaki önemi bir daha gözler önüne serilmiş ve Amatör Telsizcilik Camiası bu olaydan aldığı dersi somut bir çalışma sürecine dönüştürmüştür. Bu da, üçüncü sektör olarak anılan gönüllü sektörün bu tür olaylara yönelik kurguların oluşturulması ve hazırlıkların yapılması babında çok daha hızlı ve esnek davrandığını göstermektedir yılında Japonya da yaşanan Deprem, Tsunami ve Nükleer Santral Faciası dizesi ise birden fazla konuda farkındalık oluşmasına yol açmıştır. Bir kere, doğal afetlerin, bunlara hazırlık anlamında dünyanın en ileri ülkesi sayılan Japonya nın olanaklarını bile kolaylıkla aşabileceği görülmüştür. İkincisi, risk analizlerinin kimi zaman çok yanıltıcı ve iyimser olabileceği görülmüştür. 4 Üçüncüsü, doğal afetlerin teknolojik afetleri tetikleyebileceği, çok güvenli sayılan bazı teknolojilerin sanıldığı kadar güvenli olamayacağı, doğal afetlerle ilgili kurgularda bu olasılıklara yer verilmesi gerektiği görülmüştür. 1 Intergovernmental Conference on Emergency Telecommunications (ICET-98) sonrasında kabul edildiği yerin adını taşıyan Tampere Antlaşması. Türkiye bu antlaşmaya henüz imza koymamıştır. Antlaşma, büyük ölçekli afetler sonrasındaki uluslararası yardım çalışmalarında telekomünikasyon teçhizatının geçici kullanım için sınırdan geçişine kolaylık sağlamaya yönelik olup 2005 yılında yürürlük kazanmıştır. 2 Bu konferansta Türkiye yi TRAC temsil etmiş ve bir bildiri sunmuştur. 3 TRAC bu konferansa temsilci gönderememiş, ancak ilettiği bildiri konferans dokümanları arasında yerini almıştır. 4 Tsunami simülasyonlarında belirlenen dalga yükseklikleri dramatik bir oranda aşılmıştır.

3 Dördüncüsü, afetlerin uluslararası üretim zinciri şeklinde çalışan büyük şirketlerin, bu üretim zincirlerindeki bir halkanın bile afetten etkilenmesi sonucunda tüm üretimlerinin ciddi sorunla karşı karşıya kalacağı, ayrıca globalleşmiş üretim sürecinde, bir üreticinin afetten etkilenmesi sonrasında bu üreticiden tedarikte bulunan ve dünyanın çok başka bir köşesinde bulunan bir başka üreticinin de sorun yaşayabileceği görülmüştür. Bu, iş sürdürülebilirliği kavramının gündeme girdiği bir noktadır. Beşincisi, haberleşme özelinde son teknoloji ürünü altyapıların çok fazla sayı ve çeşitte varlığının bile haberleşme sürdürülebilirliği babında yeterli olmayabileceği, bu karmaşık altyapıların kolaylıkla ve hızla çökebileceği, her şeyin bittiği bu noktada ise yetkin gönüllü personel tarafından kullanılan basit yapılı amatör telsiz teknolojilerinin elde kalan son çare olduğu tekrar (Japonya örneğinde ise ilk kez 56 ) kanıtlanmıştır Tsunamisi sonrasında haberleşme altyapılarının kullanılmaz duruma düşmesinde enerji altyapılarındaki tahribatın yol açtığı kesintilerin önemli bir rol oynaması, diğer 1.Dünya ülkelerinde bu riskin de senaryolara yansıtılması sonucunu doğurmuş ve GAREC sürecinde bu senaryoya yönelik kurguların ele alınmasına yol açmıştır. 7 BİRİNCİ VE İKİNCİ SEKTÖRLERDE 8 FARKINDALIĞIN GELİŞMESİ: 2011 Deprem ve Tsunamisinde genel haberleşme altyapısının %80 oranında yitirilmesi 9, Japon kamu idaresi, toplumu ve ekonomi aktörlerinde çok büyük bir şok etkisi yapmıştır. Olaydan çok kısa bir süre sonra, Japonya tarafından Uluslararası Telekomünikasyon Birliğine (ITU) 10 başvuruda bulunulmuş ve bu durumlara yönelik kurguların yer aldığı bir çalışma yapılması istenmiştir. Bu başvuru 2012 yılında kabul görmüş ve ITU nun üç alt biriminden birisi olan ITU-T bünyesindeki bir Odak Grubu ( Focus Group, FG ) bu kurgunun oluşturulup bir El Kitabı şeklinde belgelenmesi konusunda görevlendirilmiştir. Bu grubun üyelerinin tamamına yakınının Japon olması, meselenin Japonya tarafınca ne denli önemsendiğini göstermektedir. Öte yandan, yukarıdaki süreçten bağımsız şekilde ve gene ITU bünyesinde yürütülen bir başka çalışmada, ilki 2001 yılında yayımlanıp 2005 yılında güncellenen bir El Kitabı 11 IARU 12 tarafından revizyona tabi tutulmaktaydı Japonya, dünyanın en fazla amatör telsizci sayısına sahip olmasına karşın, 2011 felaketine dek yaşanan tüm afetlerde bu kaynağa başvurma gereğini duymadığı gibi, böyle bir öngörüye dayalı hazırlık dahi yapmamıştır örneğine dek 12 mobil telefon hizmet sunucusu ve çok güçlü kablosuz ağ sistemlerine güvenmiş, 2011 olayı öncesinde bunlar yeterli olmuştur örneğinde ise afetten etkilenen bölge içi ve buranın diğer vilayetlerle haberleşmesi Japonyanın yakın tarihinde ilk kez sadece amatör telsizciler tarafınca gerçekleştirilebilmiştir. 6 GAREC-2011 toplantısındaki Japon (JARL) sunumunda ayrıntıları açıklanmıştır. 7 GAREC-2013 toplantısının ana gündemi bu senaryoya yöneliktir. 8 Birinci Sektör kamu sektörü için kullanılan bir deyim, İkinci Sektör ise özel sektör için kullanılan bir deyimdir. Devlet dışı sektör veya daha çok Üçüncü Sektör deyimi gönüllü sektör için kullanılmaktadır. 9 Afetin birincil etki alanında kayıp daha da yüksektir. 10 International Telecommunication Union, Haberleşme konusundaki evrensel düzenleyici kurum, Birleşmiş Milletler in merkezi Cenevre Konuşlu uzman alt birimi. 11 Handbook on Emergency Communications, ITU-D, Uluslararası Amatör Telsizciler Birliği yılından beri ITU da Sektör Temsilcisi. Türkiye bu örgütte TRAC tarafından temsil edilmektedir.

4 ITU-T bünyesindeki Odak Grubu, planladığı çalışma konusunda IARU dan destek istemiş, IARU temsilcisi ile yapılan toplantıda Odak Grubuna ITU-D ve ITU-R tarafından revize edilen El Kitabı ndan da yararlanılabileceği bildirilmiştir. (Aynı günlerde TRAC a bir özel sektör birliğinden Risk Analizi ve Acil Durum Haberleşmesi konusunda işbirliği önerisi gelmesi de çok ilginçtir.) Bundan kısa bir süre sonra ITU-T Odak Grubundan gelen bir yazıda, 2012 yılının Aralık ayında İstanbul da BTK 14 ve İTÜ 15 ortak evsahipliğinde düzenlenecek bir çalıştaya katılım ve katkıda bulunması TRAC a önerilirken, bu önerinin BTK nın tavsiyesi üzerine yapıldığı vurgulanmıştır. Öneri TRAC tarafından kabul edilmiş ve ülkemize özgü ve son derece akılcı olduğunu düşündüğümüz Haberleşme Hizmet Grubu yapılanması eksenindeki bir bildiri ITU heyeti ile diğer katılımcılara takdim edilmiştir. TRAC Bildirisinin, ITU FG tarafından yapılan değerlendirmede tavsiye edilir niteliğe sahip olduğu kanaatine varılmış ve Bildiri, ITU resmi dokümanları arasında yerini almıştır. (Anılan etkinlikte ele alınan bildiri ve sunuların bazılarının özetleri ile diğerlerinin tüm metinlerine adresinden ulaşılabilmektedir) Çalıştay sürecinde gelen talep üzerine FG Heyetine ülkemizde yaşanan 3 büyük afetle ilgili Olay Analizi/Case Study TRAC tarafından bilahare iletilmiş, bu belgeler de FG dokümanlarına dahil edilmiştir. Çalıştay, ITU FG sürecinin çok önemli bir boyutunu tanımamız olanağını sağlamıştır. FG, büyük afetler yaşamış tüm ülkeleri ziyaret edip buralardaki sektör aktörlerinin deneyimlerini kayıt altına alma yöntemini benimsemiştir. Bunun sonucunda, her tür afette yaşanmış her türlü deneyim El Kitabı belgesine yansıtılmış olacaktır. TRAC, bundan sonraki FG Sürecine dahil edilmiştir. DEĞERLENDİRME: İstanbul çalıştayında takdim edilen bildiri ve sunular, Japonya da oluşan farkındalık, bu farkındalığın yarattığı sonuçlar ve ITU tarafından kurgulanan stratejiyi tüm açıklığıyla göz önüne sermiştir. Ülkemizden yapılan bazı çalıştay katkıları ve Japonya daki aktörler tarafından takdim edilen bildiriler değerlendirildiğinde aşağıdaki görüşlere varmaktayız: -Teknoloji odaklı yaklaşım henüz ağırlıklı bir konumda olsa bile, TRAC sunumu ve IARU tarafından yürütülen çalışmaların, özellikle de ülkemizdeki Hizmet Grubu yapılanması konusunda verilen bilgilerin, çözümde insan faktörünün, bu babda da Üçüncü Sektörü temsilen Amatör Telsiz Servisinin önemi konusundaki farkındalığı ciddi oranda arttırdığında kuşku yoktur. -Haberleşme teknolojisindeki gelişmelerin, sanılanın tersine, haberleşme altyapılarını aslında daha da kırılgan hale getirdiği, Türk Telekomünikasyon A.Ş. tarafından sunulan bildiride açıkça görülmektedir Bu çalışmaya TRAC tarafından katkı yapılmaktadır. 14 Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu. Türkiye deki Ulusal Düzenleyici Kurum, Türkiye yi ITU nezdinde temsil konusundaki yetkili kurum. 15 İstanbul Teknik Üniversitesi

5 Bu da, sadece teknolojiye güvenmenin doğru olmadığını, genel toplum hizmetine açık tüm altyapıların büyük afetlerde çökme olasılığının yüksek olduğunu (nitekim 2011 Tsunamisinde onca altyapının kullanılmaz hale geldiği bir sunumda tüm istatistikleriyle anlatılmıştır) ve emek yoğun ve basit teknolojiye dayalı alternatifler olmaksızın temel hizmetlerin sürdürülemeyeceğini tüm açıklığıyla göstermektedir yılında Japonya da yaşanan faciadan en fazla etkilenen yöredeki üniversiteler, bu tür olaylarla ilgili geleceğe yönelik bilimsel çalışmalarda en ön safları almışlardır. 17 -Çalıştayda ele alınan konu, İş Sürdürülebilirliği kavramı ile iki noktada ilişkilenmektedir. Bunlardan ilki, nihayette ticari bir konu (yani iş ) olan haberleşme hizmetinin devamlılığı, ikincisi de, haberleşme hizmetine tümüyle bağımlı diğer iş kollarının devamlılığı (veya sürdürülebilirliğinin) böylece afetlerden sonra mümkün olan en kısa sürede sağlanması gereğidir. -Afetler, can ve mal emniyetini tehdit eden olaylardır. Can ve mal emniyetinin korunması ise, haberleşmenin sağlanmasına (haberleşme hizmetinin sürdürülebilirliğine) koşut olup, iş sürdürülebilirliği kavramının da önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla, haberleşme hizmetinin sürdürülebilirliği, diğer tüm hizmetlerin ve işlerin yanında toplumun ve yaşamın da sürdürülebilirliği ile doğrudan ilişkilidir. SONUÇ: Japonya gibi, gerek afet konusundaki toplumsal bilinci, gerekse disiplinli toplumsal kültürü, ayrıca teknoloji geliştirme konusundaki üstünlüğü tartışmasız düzeyde olan bir ülke, salt teknoloji ve kamusal örgütlenme odaklı bir hazırlık düzeninin sınırlarını çok acı bir şekilde tanımıştır. Japonya deneyimi, ayrıca haberleşme ile ekonomik ve toplumsal sürdürülebilirlik arasındaki doğrudan ilişkiyi ortaya çıkartmıştır. İş Sürdürülebilirliği ve Risk Analizi kavramlarının ekonomik düzende, özellikle de afet riski yüksek yörelerde ne derece önemli olduğu da anlaşılmıştır. Gerek Endonezya Deprem ve Tsunamisi, gerekse Japonya Deprem ve Tsunamisi, afetlerin birçok yönden sınır tanımayan boyuta ulaşabileceğini, bu nedenle yardım organizasyonu kadar, İş Sürdürülebilirliği ve Risk Analizi kavramlarının gereğinin evrensel bir çaba olarak algılanması gerektiğini göstermiştir. Globalleşen ekonomi sonucunda üretim zincirlerinde oluşan bağımlılıklar, böyle bir evrensel standart ve dayanışmanın gereğine zaten işaret etmektedir. Her iki deneyim, Üçüncü Sektör olmaksızın haberleşme gibi yaşamsal bir hizmetin, en gelişkin toplumsal haberleşme haberleşme ağları var olsa bile, sağlanmasının mümkün olamayabileceğini göstermiştir. Konumu gereği çok sık afet yaşayan ülkelerden birisi olan Japonya nın, yaptığı tüm pahalı ve ileri teknoloji ürünü haberleşme yatırımlarına rağmen en son noktada acil haberleşmeyi çok basit teknolojilerden yararlanan gönüllüler (Amatör Telsizciler) sayesinde sağlayabilmiş olması, başlıbaşına bir derstir. 16 ITU-FG İstanbul Toplantısı, 1. Oturum, 1. Sunum (Sn. Zekeriya ERKAN) 17

6 Ülkemizin bu dersleri çok iyi okuması, bunun gereği olarak da 1958 yılından beri var olan 18, özel sektör ile üçüncü sektöre yükümlülükler getiren ve İş Sürdürülebilirliği kavramını aslında özünden yakalayan mevzuat öngörülerinin yanında, 1988 yılından beri var olan Hizmet Grubu gibi akılcı bir hazırlık mekanizmasını kararlı şekilde yaşama geçirmesi gereklidir. Bu, ülkemizin yüksek afet riskinin getirdiği, yadsınması olanaksız ve toplumsal bir mecburiyettir. Bu konulara hala yeterince odaklanılmamış olması, ülkemizde yaşanmış onca afete rağmen yeterli ve anlamlı bir Farkındalık düzeyine ulaşılmadığının işaretidir. 17 Ağustos 1999 Depreminden sonra Arama-Kurtarma konusunda gözlemlenen Farkındalık tek başına yeterli değildir, zira başta haberleşme olmak üzere, Arama-Kurtarma hizmetinin gereği olan diğer hizmetlerin örgütlenmemesi durumunda Arama-Kurtarma çalışmalarının etkin şekilde yürütülmesi olanaksızdır. Haberleşme konusunda, çok sık yaşanmayan, ayrıca ne zaman ve nerede hangi şiddette yaşanacağı bilinmeyen afetlere yönelik olarak geçmişte yapılan çoğu gereksiz ve işlerliği şüpheli teknolojik yatırımlardan vazgeçilip üçüncü sektörü de içine alacak şekilde mevcut haberleşme altyapılarını örgütleme yöntemine AFAD ın yeniden yapılandırılması sürecinde girilmiş olması, çok ümit veren bir gelişmedir. Ülkemizdeki bilimsel kurumların ve araştırma kurumlarının acil durum haberleşmesi ile ilgili projelere daha fazla ilgi göstermesi, bu konuda proje üretmesi, bunu yaparken de konuyla ilgili (gönüllüler ve saha deneyimi sahip kişiler dahil) her kurum, kuruluş ve uzmanlığı kanıtlanmış kişiden bilgi, görüş ve katkı alması mutlak surette gereklidir. Gönüllüler başta olmak üzere, toplumsal katılım olmaksızın afetlerin üstesinden gelinmesi mümkün değildir. Afet Haberleşmesinde, çalışan ve elde olan basit teknoloji, elde olmayan veya afet koşullarında çalışacağı şüpheli olan teknolojilerden daha iyidir. 18 Sivil Savunma Tedbir ve Teşkilleri Yönergesi