DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN SINIFLAMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN SINIFLAMASI"

Transkript

1 DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜNİTE 1 Davranış bilimleri, adından da anlaşılacağı gibi birkaç bilim dalından (disiplininden) oluşan bilimler grubudur. Bu bilim disiplinleri, sosyoloji, sosyal psikoloji, antropoloji ve psikolojidir. DAVRANIŞ ve DAVRANIŞ BİLİMLERİ Davranış kavramının konusunu, insan davranışlarının arkasındaki temel motivasyonu, güdüleri, inanç ve tutumları incelemek oluşturur. Davranış tanımı: organizmanın belirli bir uyarıcıya karşı gösterdiği bilinçli tepki dir. Davranış bilimlerinin tanımı, insan davranışlarını ve bunların arkasındaki temel nedenleri (güdü, motiv, dürtü) açıklayan bilimler setidir. Davranış bilimlerinin temel amacı, örgütlerdeki insan davranışlarını açıklayarak örgütte çalışanlar ve çalışanlarla yöneticiler arasındaki insan ilişkilerini daha üst düzeylere çıkarma bilgi ve yeteneğini geliştirmektir, insanın inançları, tutumları ve davranışları ile ilgili süreçlerinin araştırılması ve ise insanı anlamak, davranışlarının arkasındaki temel niyeti sorgulamak ve açıklamaya çalışmaktır. Sosyal bilimler, en kısa tanımı:insanın tutum ve davranışlarını ve her tür eylemlerini sistematik olarak inceleyen bilim dalı dır. Davranış Bilimleri Dolaylı ilgili olduğu sosyal bilimlerin içinde;, ekonomi, tarih, siyasal bilimler, coğrafya, felsefe, hukuk gibi bilimler yer alır.siyaset bilimi, birey ve grupların politik bir ortamdaki davranışlarını inceler. DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN SINIFLAMASI 1-Doğa bilimleri:doğa (fen) bilimleri başta fizik olmakla birlikte biyoloji, kimya gibi bilimlerdir. Doğa bilimleri doğada gerçekleşen biyolojik ve fiziksel olaylarla ilgilenir. 2-Sosyal bilimler :insan yaşamını konu edinen bilimleri kapsar.berelson ve Steiner'e göre Sosyal Bilimler; antropoloji, ekonomi, tarih, siyaset bilimi, psikoloji ve sosyoloji gibi altı disiplini kapsayan bir bilimler grubudur. Davranış bilimleri şu sorulardan hareketle insan davranışlarını inceler: DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ gi bir örgütün iklimiyle ilgilidir, car,

2 -Davranış bilimlerinin diğer bir özelliği, insanı biyolojik veya fiziksel bir varlık olarak değil; aksine onu düşünen, hisseden ve duygulanan bir varlık olarak görür. DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE İLGİLİ BİLİM DALLARI 1-SOSYOLOJİ : 2-SOSYAL PSİKOLOJİ : 3-PSİKOLOJİ: 4-ANTROPOLOJİ: 1-SOSYOLOJİ : -Sosyoloji, grupların veya toplumların oluşması, toplumsal değişim yasaları, toplumsal kurallar, grup davranışları, grup dinamiği, toplumsal davranış düzlemi, kültürlenme, kültürleşme, kültürel değişme gibi konuları inceleyen bilim dalıdır. -Sosyoloji bireysel davranışlar yerine aile, din grupları, sapkın grup davranışı, siyasal gruplar, endüstriyel organizasyonlar, ekonomi ve eğitim gibi konular üzerinde çalışır. -Sosyologlar için önemli olan ihtiyaç, güdü, kişilik gibi bireysel faktörler değil, toplum ve toplumla olan ilişkiler yani makro açıdan yaklaşım olmaktadır. - Birey sosyolojinin doğrudan konuları arasında yer almaz. Toplumlar, kurumlar, örgütler ve gruplar sosyolojinin başlıca inceleme alanlarıdır. Sosyolojinin önemli bazı alt dalları a-bilgi sosyolojisi: Bilginin toplumsal gelişme ve değişmedeki rolünü ortaya koymaya çalışan bir bilim dalıdır. b- Sanayi sosyolojisi: İşyerinin güvenliği, yapısı, verimlilik, sendikalaşma hareketleri, sanayi ve toplum ilişkileri, işçi işveren ilişkileri gibi konuları inceler. c-kent sosyolojisi: kent yaşamının insan ve toplum üzerindeki etkileri, konutları, kentsel yaşam ve kentsel yaşamın doğurduğu sorunlar, yeni kentlerin kuruluşu ve gelişmesi, kentlerin yerleşim düzeni gibi konuları inceler. d-hukuk sosyolojisi: e-siyaset sosyolojisi: Toplumların yapılarıyla siyasal rejimler arasındaki ilişkileri incelemek, bir siyasal rejim tipolojisine ulaşmak, siyasal parti tiplerini, parti komisyonlarını ve parti sistemlerini incelemek, siyaset sosyolojisinin konularını oluşturur. f-eğitim sosyolojisi: Eğitim düzeninin yapısını, kurumlarını ve işleyişini düzenlilikleriyle inceleyen toplumbilim dalı. 2-SOSYAL PSİKOLOJİ : -Sosyoloji ile psikolojinin ara kesitini oluşturur. Sosyal psikoloji, psikolojinin yaptığı gibi bireyi ele almaz, aksine sosyolojinin yaptığı gibi grubu veya toplumu da inceleme konusu yapmaz; sosyal psikolojinin konusu, herhangi bir grubun üyesi olan bireyin davranışını inceler. -Sosyal psikologlar insan ilişkileri üzerinde durarak ilişki ve etkileşim koşullarının iyileştirmesine, insanlara daha uyumlu ilişkiler geliştirebilmenin yollarını göstermeye çalışırlar. Temel amaç, bireyin davranışını ve bunun nedenlerini sosyal çevre içinde farklı birey düzeyinde anlamak ve açıklamaktır. Burada incelenecek olan bireydir. - Sosyal psikoloji insanların davranışlarını sosyal ve kültürel ortam içinde inceleyen psikoloji dalıdır. -Sosyoloji ve alt dalları ise bireyin grup içindeki davranışlarını ve değişimini inceleme konusu yapar. --Sosyal psikoloji ise kişiler arası etkileşimlerle uğraşır. Psikolojinin yaptığı gibi gruptan veya toplumdan bağımsız birey tekiyle ilgilenmediği gibi, sosyolojinin yaptığı gibi bireyden bağımsız grup veya toplumla da ilgilenmez. Sosyal psikolojinin iki boyutu Sosyal psikoloji tarihinde, bireysel yaklaşım taraftarları ile kültürel yaklaşım taraftarları arasında köklü bir tartışma yapıla gelmiştir. a-psikolojik sosyal psikoloji: bireyin iç olaylarının sosyal davranışlarını nasıl şekillendirildiği ön plana çıkarılır. b-sosyolojik sosyal psikoloji: Yaklaşım, kişinin iç psikolojik olaylarına değil; kişiler arası olaylara, grup düzeyine yöneliktir.

3 3-PSİKOLOJİ: Psikoloji:insanların içten ve dıştan gelen uyarıcılara verdiği tepkiyi konu alan bir bilim dalıdır. Psikolojinin amacı davranışı anlamak, tahmin etmek ve kontrol etmektir. -Psikolojinin kapsamı içerisinde deneysel psikoloji, gelişme psikolojisi, endüstriyel psikoloji gibi alanlar da mevcuttur yüzyıla kadar felsefenin kapsamı içinde incelenen psikoloji daha sonra bağımsız bir bilim olarak önem kazanmaya başladı. Özellikle Wundt'un çalışmaları psikolojinin ayrı bir bilim dalı haline gelmesinde önemli bir yere sahiptir. -Duyumsamak, hissetmek, anlamak, algılamak, kavramak, düşünmek, zihinsel süreçleri kullanmak gibi somut veya olgusal olmayan soyut olaylar psikolojinin konuları arasındadır. Psikoloji biliminin temel amaçları a-betimleme: Bu amaç, birbiriyle ilişkili olan davranışların ve davranışları belirleyen koşulların saptanmasını içerir. b-açıklama: Bu amaç, davranışları açıklayan genel ilkelerin ve kuramların oluşturulmasını kapsar. c-yordama: Bu amaç, davranışların önceden tahmin edilmesiyle ilgilidir. d-kontrol: psikoloji, davranışların, yaşam tarzlarının, gelişme ve devamlılığın faktörlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Deneysel bir bilim dalı olan psikoloji, sadece dışa vurmuş davranışları değil bu davranışların arkasındaki niyetleri de inceler. psikologlar iki önemli ilişki üzerinde dururlar: Bunlardan ilki, beyin ve davranış ilişkisi; ikincisi ise, çevre ve davranış ilişkisidir. Psikoloji bugün davranışı uyarıcı- organizma ve tepki bağlamında ele almaktadır. Günümüzde psikoloji insan davranışlarının yanı sıra hayvan davranışlarını da incelemektedir. Psikolojinin dalları a-deneysel Psikoloji, Duyum, algı, öğrenme, bellek, güdü ve davranışın fizyolojik temelleri gibi alanlarda incelemeler yaparak davranışın temel nedenlerine ilişkin bilgi edinmeyi amaçlayan psikolojinin bir alt dalıdır. Wundt'un deneysel çalışmalarıyla başlayan deneysel psikoloji, insan davranışını anlamak, kontrol etmek ve açıklamak için deneysel yöntemi kullanır. b-gelişim Psikolojisi, Büyüme ve gelişme sonucu davranış ve bilişsel sistemde ortaya çıkan değişiklikleri inceleyen psikoloji dalı. c- Sosyal Psikoloji, Grup üyeliğinin bireyin davranışları, tutumları ve inançları üzerindeki etkileri ile ilgili bir uzmanlık dalıdır. sosyal psikoloji, bir bireyin davranış, duygu veya düşüncelerinin diğer kişilerin davranış veya özelliklerinden nasıl etkilendiğini inceleyen bir bilim dalıdır. d- Uygulamalı Psikoloji, Psikolojinin değişik alanlarında ortaya konan ilkelere geliştirilen uygulamalı bir psikoloji dalı. e- Klinik Psikolojisi. Davranış bozukluklarını tanıma, tedavi etme ve nedenlerini bilimsel olarak araştırmayı konu edinen psikoloji dalı. Duygusal bozukluklara tanı koyarak bunları psikoterapiyle tedavi etmek, klinik psikolojisinin ilgi alanına girer. 4-ANTROPOLOJİ:

4 Antropoloji: insanın kökenini, biyolojik yapısını, somatik ve kültürel özelliklerini, toplumsal davranışlarını konu edinen ve bunları kendine özgü yöntemleriyle inceleyen bilim dalıdır. Konusu insan, toplumlar ve kültürlerdir -insanlar ve toplumların neden birbirlerine benzediğinin ve değiştiklerinin araştırılması gibi konular gelmektedir. Antropolojik incelemelerin temel hedefi insan davranışlarını etkileyen kurumların, kültürel yapının, inançların, değer yargılarının ne olduğunun tespit edilmesidir. Antropolojinin üzerinde durduğu bazı sorular İnsanlar ve toplumlar neden birbirine benziyor? neden ya da nasıl değişiyor? Antropoloji 2 ye ayrılır. a-kültürel antropoloji: insanın nesilden nesile aktarılan manevi yönü üzerinde durur. Kültürel antropolojinin alt alanları - Arkeoloji: Tarih öncesi uygarlıkları, özellikle kazılar yoluyla elde edilen maddî kalıntılarını yorumlayarak inceleyen bilim dalıdır. - Etnoloji: İnsanı konu edinen özellikle ilkel diye nitelenen insan topluluklarını ve onların kültürlerini inceleyen bir disiplin. -Lenguistik: Dillerin yapısal özelliklerini, konuşma biçimlerini inceler. Lengüistik ikiye ayrılır: Bunlardan ilki tanımlayıcı lengüistik, diğeri de formel lengüistiktir. Tanımlayıcı lengüistik doğal lisanların bünyesini (fonetik, morfolojik) ve kullanılmasını araştırır. Formel Lengüistik ise işaretler bilimidir. b-fiziksel antropoloji: İnsan ırklarını, insanın doğuştan modern hele gelinceye kadar geçirdiği biyofizyolojik değişiklik ve aşamaları ve ırk karışımlarını ele alır. Davranış bilimlerini psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji ve antropoloji disiplinlerinin oluşturduğu yukarıda belirtilmişti. Psikoloji insan davranışlarında niçin? sorusuna cevap arar. Sosyoloji nasıl? sorusuyla ilgilenir. Antropoloji çevre ile insan davranışı arasında ne ilişki var sorusunu araştırır. ÜNİTE 2 İHTİYAÇLAR VE GÜDÜLER İhtiyaç, insanda eksiklik veya yoksunluk hissi uyandıran, içsel ve dışsal, psikolojik veya fizyolojik her tür faktördür. 1-İhtiyaç Kavramı İhtiyaç; fizyolojik veya psikolojik nitelikte olan bir nesnenin yoksunluğundan veya yetmezliğinden duyulan içsel gerilimdir. ihtiyaçları genel olarak aşağıdaki gibi iki kategoride ele almak mümkündür: Birincil zorunlu (temel) İhtiyaçlar : Bu tür ihtiyaçlar insanın yaşaması için temel olan ihtiyaçlardır. hava, gıda ve su gibi fizyolojik ihtiyaçlardır. İkincil zorunlu olmayan İhtiyaçlar : İnsanların toplumsal ilişkilerinin, sosyal statülerinin, sorumluluk, görev ve rollerinin gereği olan ihtiyaçlardır. Bu yönüyle bunları sosyal ihtiyaçlar olarak nitelendirmek mümkündür. İkincil ihtiyaçlara; sevmek, sevilmek, ait olma hissi, İhtiyaçların özellikleri -İhtiyaçlar çok sayıdadır. -Tatmin edildikçe şiddetleri azalır. -İkame özellikleri vardır: Su yerine maden suyu, ayran veya meyve suyu içmek - İhtiyaçların şiddeti farklıdır. 2-Güdü Kavramı Güdü: Organizmayı belli bir amaca yönelik davranışa iten iç güce güdü adı verilir. İhtiyaçların karşılanması için itici içsel güçlere ihtiyaç vardır ki bunlara da güdü diyoruz. Güdü, dürtüyü ve ihtiyacı kapsayan bir kavramdır.

5 Güdülenme, insanın ihtiyaçlarını doyurmak, amaçlarını gerçekleştirmek için davranışta bulunmaya itilmesini anlatır., organizmanın ihtiyaçlarını karşılaması için onu harekete geçiren, hareketin yönünü belirleyen ve onu kontrol eden güç olarak ifade edilebilir. Güdü (motiv) eylemine, güdüleme (motivasyon) denir ve organizmayı harekete geçiren güç anlamına gelmektedir Güdülenmeye neden olan zorlama, içsel ve dışsal olabilir. İnsanın davranışa geçmesi, içinden gelen zorlanmayla olduğunda buna içsel güdülenme, dıştan gelen zorlamayla olduğunda buna dışsal güdülenme denir. Örnek organizmanın su ihtiyacı (dürtü) ile başlayıp rahatlaması ile son bulan bu sürece güdülenme denir. içgüdü: İçgüdü kavramı ise çoğunlukla bir türe özgü ve belli bir türün tüm üyelerinde görülen ortak davranışlardır. Bu ortak davranışlar göçmen kuşların belli mevsimlerde göç etmesinde, bir organizmanın beslenme veya avlanma biçiminde kendini gösterir. İçgüdüler kalıplaşmış, kendilerine özgü (filogenetik) davranışlarıdır. Dürtü: fizyolojik kökenli güdülere dürtü denmektedir. Dürtü; açlık, susuzluk, cinsellik, acı veren durumlardan kaçma gibi biyolojik veya fizyolojik kökenli saiklerdir. GÜDÜLERİN SINIFLANDIRILMASI 1-Birincil veya öğrenilmemiş güdü(primer): İnsan, yaşamını ve soyunu sürdürme arzusundadır. Bunun yolu, güdülerini doyurmaktır. İnsanın cinsellik, güvenlik, merak gibi güdüleri doğuştan gelir. Bunlara birincil veya öğrenilmemiş güdü denir. Bu tür güdülerin insanı davranışa itme gücü yüksektir. Kişinin sonradan sosyal öğrenme yoluyla elde etmediği, aksine doğuştan getirdiği birincil nitelikteki güdüleri öğrenilmemiş güdülerdir. -Açlık ve susuzluk güdüleri. -Cinsellik ve analık güdüsü. -Araştırma, faaliyet ve kurcalama güdüsü(merak) 2-ikincil veya öğrenilmiş güdü(sekonder): Öğrenilmiş veya diğer adıyla sosyal güdüler, öğrenme yoluyla sonradan kazanılmış güdülerdir. -Birlikte olma güdüsü. -Güçlü olma güdüsü. -Başarma güdüsü. -Sosyal kabul görme güdüsü GÜDÜLEME TEORİLERİ 1-KAPSAM TEORİLERİ : Motivasyon veya güdüleme, Lâtince movera hareket ettirme fiilinden gelmektedir. İnsanı harekete geçiren ve hareketinin yönünü belirleyen, onun düşüncesini yönlendiren içsel itilimleridir. a-ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi(abraham Maslow): ihtiyaçlar, kişinin id, ego ve süper egosundan kaynaklanan güdülenmenin nasıl olduğunu açıklamaktadır. Burada id kişinin fizyolojik ihtiyaçlarıyla ilgili güdülerinin

6 kaynağıdır. Ego, kişinin çevresi ile ilişki/iletişim kurma, sosyal süreçlere girme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için onu güdüler. İd, kişinin fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak için onun ego sunu uyarır. -kişinin fizyolojik ihtiyaçları ile ilgili iken ego, onun sosyal ihtiyaçlarını karşılayan bir özellik gösterir. -Süper ego ise id ve egodan gelen ihtiyaçların hangilerinin kabul edilebilir olduğu, hangisine olumlu tepki verilebileceği konusunda kişiyi denetler. Süper ego aynı zamanda id ve egodan gelen isteklerin hangilerinin görünür kılınacağına, hangilerinin bilinçaltına atılacağına karar verir. Abraham Maslow, insan güdülerinin evrensel bir hiyerarşisi olduğunu ileri sürer. -İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisine göre, insanın her davranışının arkasında ihtiyaçları vardır. İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, insan ihtiyaçlarını aşağıdaki gibi ele alır: - Fizyolojik ihtiyaçlar: Yeme, içme, uyuma. (Örgütlerde; ücret ve uygun çalışma ortamı) - Güvenlik ihtiyacı: Can ve mal güvenliği. (Örgütlerde; iş güvenliği, örgütsel adalet, emeklilik, sosyal güvenlik...) - Ait olma ihtiyacı (sosyal ihtiyaçlar): Arkadaşlık, iletişim, etkileşim (Örgütlerde; grup üyeliği, sendika üyeliği, yönetici ilgisi...) - Sevgi ve takdir (öz saygı) ihtiyacı: Tanınma, imaj, itibar, prestij (Örgütlerde; takdir edilme, üst görevlere terfi, ödüllendirilme...) - Kendini gerçekleştirme (tamamlama) ihtiyacı: Yetenek geliştirme, yaratıcılığını kullanma vb., (Örgütlerde, iş tatmini... b-herzberg in çift faktör kuramı: Kişinin yaratıcılığını gösterme, yeteneğini ortaya koyma gibi ihtiyaçları ilk grup ihtiyacıdır ve dolayısıyla bunlar ilk basamak motive edici faktörlerdir. -Çift faktör teorisinin ikinci grubunu ise hijyen faktörleri oluşturur. Bunlar; ücret, çalışma koşulları, örgüt iklimi, iş güvenliği, iş sağlığı, örgütsel adalet unsurları, iletişim ve etkileşim koşulları, örgüt politikaları gibi faktörlerdir c-mc Clelland ın başarı ihtiyacı teorisi: McClelland, ihtiyaçların öğrenmeyle, sonradan kazanılan bir özelliğinin olduğunu ileri sürmektedir. İlişki kurma ihtiyacına göre insan sosyal bir varlıktır ve kendini ancak bir sosyal yapı veya grup içinde ifade edebilir. Başarma ihtiyacı teorisi, ihtiyacı şu şekilde tespit etmektedir: 2-SÜREÇ TEORİLERİ: a-wroom un bekleyiş teorisi: Wroom a göre motivasyonun temelinde iki neden vardır. Bunlar; valens ve beklentidir.valens (kavramsal değer), kişinin elde etmeyi umduğu sonuçtan beklediği tatmin seviyesidir. -Bekleyiş teorisinde birincil sonuçlar, insan için arzulanan bir şey olmamasına rağmen, birincil sonuçların ikincil sonuçlara ulaşmasının aracı olduğu algısı, kişinin birincil sonuçlara karşı pozitif ilgi duymasını sağlayacaktır. b-lawler ve Porter ın geliştirilmiş bekleyiş teorisi: Bu teori aslında Wroom un modelinden farklı bir model önermez; Woom dan farklı olarak Lawler ve Porter motivasyon için kişilerin aldığı ödüllerin başkalarının ödülleriyle eşit olduğunu algılamaları gerektiğine inanır. c-skinner ın davranış şartlandırma teorisi: Pavlov un edimsel koşullanma konusunda yaptığı deneylerden etkilenen Skinner Davranış Şartlandırma olarak bilinen kuramını geliştirmiştir kişi kendini mutlu eden veya ihtiyaçlarını karşılayan davranışları tekrarlar, acı veren davranışlardan ise kaçınır. Bu durumda karşımıza, davranışların sürdürülmesi veya davranışlardan kaçınılması şeklinde iki zıt durum çıkar. Buna göre, olumlu davranışları göstermek ve sonra da onları alışkanlık haline getirmek için yönetim psikolojisinde dört yöntem kullanılır. Bunlar; olumlu pekiştirme, olumsuz pekiştirme, ortadan kaldırma ve cezalandırmadır. d-adams ın eşitlik teorisi: Adams a göre kişinin ihtiyacı çalıştığı ortamla ilgili olarak algıladığı eşitlik ya da eşitsizliğe göre farklılaşacaktır. ünite 3 GİRİŞ

7 Toplum içinde bireyler çeşitli konumlarda bulunmaktadır. Bu konumlara statü denir. Bireyler bu statülere sahip oldukları sürece toplumun değerleri, örfleri, adetleri ve kanunları ile belirlenmiş olan rol davranışlarını da yerine getirirler. Roller, bireyin belli normlara göre yapmak zorunda olduğu, yapılmasını uygun bulduğu ve yapabildiği, başkalarının ise ondan hak olarak talep ettiği ve statüsü gereği ondan beklenen davranış kalıplarıdır. Bireyin rolleri konusunda yeterli bilgisinin olmaması durumunda rol belirsizliği; birden fazla rolü aynı anda yerine getirmeye çalışmasıyla rol çatışması yaşanır. Statülerin ve kalıplaşmış davranışların birtakım temel ihtiyaçlar etrafında gruplaşması ve bütünleşmesine sosyal kurum denir. 1-STATÜ KAVRAMI Statü kavramı kişiye ekonomik ve siyasal haklar veya ayrıcalıklar sağlayabilen toplumsal bir mevkiye karşılık gelmektedir. Weber e göre başkaları tarafından toplumsal gruplara yüklenen onur ve saygınlık derecesi bakımından farklılaşmayı ifade etmektedir. Statü konusunda sosyolojide iki görüş vardır. Daha az kullanımıyla statü bir bireyin toplumsal yapıda, öğretmen, asker, öğrenci gibi işgal ettiği toplumsal rolle ilişkilidir. Daha yaygın kullanımıyla ise sınıf çatışmaları karşımıza çıkmaktadır. Statü, bir kişinin bir grup içinde yer alıp almadığını belirleyen hukuksal, siyasal ve kültürel ölçütlerle yapılan toplumsal tabakalandırma derecelendirmesidir. Statü, kısaca davranış düzlemi içerisinde bireylerin bulundukları pozisyon ve sosyal ilişkiler alanıdır. Sosyal statü bir davranış düzlemi içerisinde belirlenmiş olan yetki ve sorumluluk alanıdır. Statülerin genel olarak özellikleri a-bazı statüler doğuştan vardır, bazıları ise sonradan kazanılır. -Verilmiş Statüler: Örneğin, cinsiyet, ırk, zengin ya da yoksul bir ailenin çocuğu olmak gibi. -Kazanılmış Statüler: Öğretmen, doktor, öğrenci, anne-baba olmak gibi İlkel veya feodal toplumlarda statülerin çoğu, verilen statülerdir. Oysa demokratik toplumlarda, kazanılan statülere daha çok önem verilir. b- Aynı anda birden çok statüye sahip olunabilir: Bireyin sahip olduğu statüler arasında en etkin olanına anahtar statü denir. c-bazı statüler doğumdan ölüme kadar değişmezken bazıları daha kolay değişir: Cinsiyetin doğumdan ölüme kadar aynı kaldığı söylenebilirken; meslek, yaş, mal varlığı ve dış görünüşün değişken olduğu görülmektedir. d-her statü belli kurallara bağlıdır: Kişilerin sosyal düzende içinde bulundukları statüye uygun davranışlarda bulunması gerekir. Bir şirketin müdürü iş yerinde müdür, evde eş ve baba, aile büyüklerinin yanında ise çocuk statüsündedir. Bir müdürün evde de eşine ve çocuklarına müdür olarak davranması beklenenin aksi yönünde bir davranış olacaktır. e-statüler arası ilişki ağı vardır: Birey 10 yaşında evli olamaz ya da araba kullanamaz. Meslek sahibi değildir. Bunların olması için belli bir yaşa, eğitime, tecrübeye ihtiyaç vardır. f- Statüler toplumdan topluma değişiklik gösterebilir : Örneğin, günümüzde Amerika da doktorluk yüksek statülü bir konum sayılırken, Orta Çağ da Avrupa da din adamlığı yüksek statü sayılmaktaydı. Hatta Ortaçağ da doktorluk yapanlara kötü gözle bile bakılmıştır. Statüyü etkileyen faktörler, bireyin yetenekleri, eğitim seviyesi, sahip olunan meslek, yaş ve cinsiyet durumu olarak belirlenmiştir. bireyin yetenekleri, eğitim seviyesi, sahip olunan meslek, yaş ve cinsiyet durumu olarak belirlenmiştir.

8 statü sembolleri: Belli statülerdeki bireylerin o statüde olmaktan dolayı elde ettiği imkanlara denir. Aynı davranış düzlemi içerisinde bireylerin kıyafetlerinin renk, kalite ve markası, ofislerin döşenme şekli ve kullanılan ofis araçlarının kalitesi, sahip olunan özel otomobilin markası hatta evlilik yüzüğü bile bir statü sembolü olarak görülebilir. Sosyal sistem içerisinde benzer statüleri işgal eden kişiler zamanla benzer statü sembollerine sahip olmaya çalışırlar. 2-ROL KAVRAMI Statü ve rol, sosyal yaşam için uygun davranış kalıbını oluşturmada iki önemli faktördür. Rol davranışı statünün belirlediği görevler ve hakların bireyce kullanılmasıdır. Kısaca kişinin statüsüne uygun davranışına rol denir. Buna göre rol, bireyin yerine getirmek zorunda olduğu fonksiyon, rol davranışı ise; bireyin söz konusu fonksiyonu yerine getirmeye ilişkin davranışı olarak değerlendirilebilir. Rol davranışı :bireyin kendinden beklenen davranışları ne şekilde değil nasıl gerçekleştireceğidir. Rolü oluşturan unsurlar a- Çevrenin beklentileri : b- Kişinin algıları : kendisi ile ilgili rol tanımlamalarını oluşturur. c- Kişinin Rol davranışları: kişinin çevresinin beklentileri ile kendi tecrübelerini birleştirip ortaya koyduğu davranış biçimleridir. Bir davranış düzlemi içerisinde gerçekleşecek olan roller(rol Davranışlar) a- Temel roller: Kişilerin yaş ve cinsiyete bağlı olarak gerçekleştirmek durumunda oldukları rollerdir. b- Genel roller: Kişilere toplum tarafından niteliklerinden dolayı verilen, toplumca kabul edilmiş olan, sınırları davranış düzlemlerine göre değişen, sonuçları çoğu zaman toplumu veya grubu etkileyen rollerdir. Mesleki roller gibi. c- Bağımsız roller: Bireylerin kendi istek ve iradelerine bağlı olarak gerçekleştirdikleri rollerdir. Rol Çatışması Rol çatışması: bireyin aynı anda birden fazla rol davranışını gerçekleştirmek durumunda kalması ve kişinin davranış düzlemini benimsememesi durumunda ortaya çıkabilir. Kişi-rol çatışması nedenleri a- Bireyin aynı anda birden fazla rolü gerçekleştirmek durumunda kalması. b- Bireyin mevcut yetenek ve özellikleriyle rol gereklerinin uyumsuz olması. c- Bireyin yerine getirmek zorunda olduğu kendi rolünü veya davranış düzlemini sevmemesi hali Örgütsel davranış açısından işgörenlerde rol çatışmasına neden olan faktörler; amaç farklılıkları, kaynakların dağıtımı, yöneticilerin tutum ve davranışları, örgüt içindeki iletişim tarzı ve örgütün çalışanlardan beklentileridir. Rol Belirsizliği: bireyin rolleri konusunda yeterli bilgisinin olmaması durumudur. Rol Belirsizliği Çeşitleri a- Görev Belirsizliği: Örgütte çalışanların yapacağı iş ile ilgili belirsizliğin olmasıdır. b- Sosyal - Duygusal Belirsizlik: Kişinin kendisini başkalarının nasıl değerlendirdiğinden emin olamamasıdır. Rol Belirsizliğinin Nedenleri a-örgüt yapısının karmaşık ve büyük olması, örgütlerin yapısının hızlı değişimi, b-değişimin kaçınılmaz olarak çalışanlara etkisi, kurum içi hareketlilik, c-yönetimin bilgi akışını sağlayamaması, d- teknolojik gelişmelerin çalışanların yeni roller üstlenmesini gerektirmesi e- görev tanımlarının yapılmamış olması SOSYAL KURUMLAR Sosyal kurumlar, bir toplumda ortak algılanan ilişkilerin genel yönü olarak görülebileceği gibi bireylerin davranışlarını düzenler. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılama biçimi, toplumun kültürel yapısına ve kişilerin olanaklarına ve içinde bulundukları sosyal grubun yapısına göre farklılık gösterir. Bireylerin toplum içinde nasıl davranması gerektiğini ve bu davranışların

9 kurallarını belirleyen, kişilere belli şekillerde davranması için zorlayıcı etkide bulunan, aralarında birlik ve bütünlük olan uyumlu ve örgütlü bütünlere sosyal kurumlar denir. Sosyal kurumları, toplumsal yapıyı düzenleyen temel kurallar ve normlar topluluğu olarak da tanımlamak mümkündür. Sosyal kurumlar, bir toplumda ortak algılanan ilişkilerin genel yönü olarak görülebileceği gibi, bireylerin gelecek davranışlarını düzenleyen kuralların da tamamı görünümündedir. Genel olarak sosyal kurumların başında aile, eğitim, devlet ve din gelir. SOSYAL KURUMLAR 1- AİLE KURUMU 2- EĞİTİM KURUMU 3-DEVLET KURUMU 4- DİN KURUMU 1- AİLE KURUMU: Aile kurumu ise diğer tüm kurumların temelinde yer alır. Çünkü ekonomi, din, yönetim, eğitim gibi sosyal kurumlar öncelikle aile içerisinde şekillenir. Aileyi, eşlerin duygusal ve üremeye dair gereksinimlerinin karşılandığı, çocukların bakımının ve eğitiminin üstlenildiği, ortak amacı ve inançları olan bir yapı şeklinde tanımlayabiliz. Ailenin işlevleri; bireylere düzenli yaşam sağlamak, sevgi ile şefkat ihtiyacıını giderebilmek, neslin devamlılığını sağlamak, gelenek ile göreneğin aktarımını gerçekleştirmek, çocukların ruh sağlığını gözetmek ve onları eğitmek, yaşlılıkta güvence sağlamak, eşler arası ilişkilerin meşrulaştırılması şeklinde sıralanabilir. toplumların kültürüne göre Aile kurumu çeşitleri a- Geleneksel geniş aile : büyükanne ve babaların, dede ve torunların birlikte yaşadıkları, evlenen erkek çocukların da eşlerini aile içine getirdikleri aile tipidir. Geleneksel Geniş ailenin toplumun tüm yönleri ile ilğili işlevleri -Ekonomik işlev:evin reisi aynı zamanda hem baba hem patron; çocuk ise hem oğul hem de çıraktır. -Saygınlık işlevi: Birey ait olduğu aile ve akrabalık çerçevesinde bulunduğu konuma göre saygınlık edinir. -Eğitim işlevi: Çocuk toplumun kültürünü, mesleksel bilgilerini aile içinde edinir. -Koruyucu işlev: tüm aile üyeleri dıştan gelen saldırılara birlikte karşı koyarlar. -Dinsel işlevi: Geleneksel geniş aileler, kendi üyelerine dinsel eğitim verir. -Eğlenme ve dinlenme işlevi: Aile üyeleri yapılan tüm eğlencelere ve törenlere birlikte katılır. Düğün, sünnet vb. -Çocuk yapma işlevi: Geleneksel geniş ailelerde yeni evlenen çifte, çocuk yapmaları ve neslin devamını sağlamaları konusunda aile üyeleri tarafından bilgi verilir. -Psikolojik doyum sağlama işlevi: Kişi, ailesi ve çocukları ile olan ilişkileri kadar; anne, babası ve kardeşleri ile de psikolojik bağlar içinde bulunur. b- çekirdek aile : Anne, baba ile evlenmemiş çocuklardan oluşan çekirdek aile türlerinde, çocuk sayısı azalarak, çocuğa verilen değerde bir artış meydana gelmiştir. Aile içi karar mekanizmalarının işleyişinde tüm aile üyeleri kararlara katılır. Çekirdek aile yapısı her iki eşinde çalışmasına olanak verir. İletişim ve etkileşim söz konusu olduğunda daha demokratik bir ilişki söz konusudur. Çekirdek ailenin işlevleri - insan türünün devamını sağlamak için çocuk yapmak - çocuğun küçük yaşta toplumsallaştırılması ve aile üyelerinin psikolojik doyuma ulaşmasıdır.

10 2- EĞİTİM KURUMU: Bir sosyal kurum olarak eğitim kurumları, bireylerin toplum içinde uyumlu bir şekilde yaşamalarını sağlayacak olan toplumsal kuralları öğrenmelerinde etkili rol oynayan kurumlardır. Sosyalleşme sürecine önemli katkı sağlayan okulda, sosyalleşme daha resmi ve örgütlü olarak gerçekleştirilmektedir. Her toplum kendi yaşam biçimi çerçevesinde eğitim etkinliklerinde bulunmaktadır. Geleneksel toplumlarda eğitim amaçları ve bu amaçların hiyerarşisi, ahlaki ve dinsel değerlere dayalı özellikler gösterir. Demokratik toplumda eğitimin amaçları a-demokratik eşitlik açısından eğitim amaçları, bireylerin vatandaşlık sorumluluklarını yeterli düzeyde ve eşit bir özenle taşımalarını sağlayacak şekilde düzenlenir. b-toplumsal etkinlik kavramına göre, bireylerin ekonomik alanda rolleri başarmaları, belirtilen rolleri yeterli düzeyde yerine getirecek biçimde hazırlanmalarıyla ilgilidir. c-toplumsal hareketliliğin sağlanmasında eğitim, kamudan çok bireyin yararına hizmet eder. Bu bakış açısında eğitim, bireyleri toplumsal yapıdaki yarışta başarılı olmaya hazırlayacak biçimde tasarlanmış özel bir mal olarak değerlendirilir Dolayısıyla modern demokrasi toplumunda öğrenciyi yaşama hazırlamak için aile ile eğitim kurumları arasında bir iş birliğine gereksinim vardır. Bu iş birliği aynı zamanda tüm toplumsal kurumlar ve gruplar için de geçerlidir. Platon baskılı eğitimin kalıcı ve iyi sonuç vermeyeceğini vurgulamış, derslerin oyun oynanır gibi işlenmesini öğütlemiştir. Özgür insanın öğrenimi de özgür olmalıdır. Platon için eğitilmiş insan, doğru seçimler yapabilen, doğru kararlar alabilen kişidir. Aristo ise eğitimi, yalnız zihnin eğitimi olarak değil bir gelişme süreci, insan ruhunun her yönünü ilgilendiren ve sonunda kişilik oluşumuna götüren bir süreç olarak algılamıştır. Eğitimin işlevleri a-eğitimin toplumsal işlevinde amaç, toplumun sürekliliğini sağlamak için toplumla uyumlu bir biçimde hareket eden bireyler yetiştirmektir. b-eğitimin siyasal işlevinde amaç, toplumdaki bireylere ulusal değerleri kazandırıp ulus bilinci oluşturmak, var olan siyasal düzeni korumak, lider ve seçmen yetiştirmektir. c-eğitimin ekonomik işlevinde ise amaç, toplumdaki bireylerin gerekli beceri ve yetenekleri kazanmasını sağlamak, üretim ve tüketimin önemini bilen bireyler yetiştirmektir. Bu üç işlevin yanı sıra eğitim, bireyin kendini gerçekleştirmesinde, insan ilişkilerinin gelişmesinde, sorumluluklarını bilen bir vatandaş olarak yetişmesinde de oldukça etkilidir. 3-DEVLET KURUMU: Devlet, insanların toplum yaşamında başvurdukları bir örgütlenme biçimidir ve siyasal bir organizasyondur. MÖV. yüzyılda Atina'da ortaya çıkan sofizm akımına göre ise devlet insan yapısıdır. İnsanların güven içerisinde yaşayabilmeleri ve az zahmetle çok iş başarabilmeleri için aralarında anlaşarak kurdukları bir kurumdur. ---Platon a göre ise toplumun doğuş nedeni, insanların tek başlarına kendi kendilerine yetememeleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için başkalarının yardım ve işbirliğine gerek duymalarıdır. Aristoteles'e göre Çeşitli devlet yönetim biçimleri a-monarşi: Monarşi tek kişinin yasalara uygun yönetimidir. Değişik uygulamaları olur. Mutlak monarşide, tüm iktidar tek kişidedir. Kişi toplumdaki her şeyin efendisidir. Monarşi, liyakat ilkesi üzerine kurulmuştur. Kişisel erdem, iyi soylu doğum ya da iş yapma yeteneğine dayanır. b-aristokrasi: görevlilerin servete değil erdeme göre seçildikleri bir yönetimi anlatır. c-cumhuriyet: Oligarşi ve demokrasinin iyi yönlerini birleştiren bir yönetimdir. d-tirani: Tirani de monarşi gibi tek kişinin yönetimidir. Ancak tiran yasalara uymadan toplumu kendi çıkarı doğrultusunda yönetir, yönetim şiddete dayanır, toplum değerleri tek kişi tarafından sömürülür. e-oligarşi: Oligarşiyi belirleyen ilke servettir. f-demokrasi: Özgür fakat varlıklı olmayan kimseler çoğunluğu oluşturarak yönetimi ellerine alırlarsa bu yönetim demokrasi olur. Demokrasi eşitlik ilkesine dayanır. Yasa, yoksullara zenginlere oranla bir üstünlük sağlamaz. Sınıflardan biri diğerine egemen değil, ikisi de aynı ağırlıkta olacaktır. önemli notlar

11 Orta Çağ da sosyal, siyasal, ekonomik ve hukuki düzeni belirleyen sistem feodalitedir. Toprağa sahip olan kişi aynı zamanda siyasal iktidarın da sahibidir Hobbes'a göre devletin varlık nedeni barış ve güvenliğin sağlanması, adaletin eşit dağılımı, muhtaç durumda olanlara yardım etmek ve toplumun mutluluğu için gerekli yasaları yapmaktır Weber ve Engels' e göre devletin doğuş nedeni, sınıf farkının varlığıdır. Askeri hakimiyet ile kurulan egemenlik boyun eğdirilenlerin ekonomik olarak sömürülmesidir Devlet kurumu farklı tarihsel dönemlerde ve farklı ülkelerde o ülke toplumunun yapısına ve iktidarı elinde bulunduranların uyguladıkları politikalara göre şekil almaktadır. 4- DİN KURUMU: Din, sosyal dokunun içinde ortaklaşa saptanmış inançlar sistemi ve en ince ayrıntısına dek kurallandırılmış törenler bütünü olarak tanımlanabilir. ---Yrd.Doç.Dr.Elif KARABULUT hocanın yanlış yerleri kendine referans aldığını düşünüyor ve eğitim yapması gerekirken fikir ve düşüncelerini öğrencilerine empoze etmeye çalışmasını esefle kınıyorum.bu nedenle bu konunun daha dogru yerlerden özetinin çıkarılması gerektiğini düşündüğümden bu hanımefendinin bu konuda ki fikirlerinin özetini çıkarmıyorum.saygılarımla.. Can Güneş ÜNİTE 4 Tutum, bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenlenyen ve onların düzenli şekilde oluşmasını sağlayan eğilimlerdir. Tutum, bireylerin belirli bir kişiyi, grubu, kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da reddetme şeklinde gözlenen, duygusal bir hazır oluş hali veya eğilimidir. Tutumlar, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji gibi davranış bilimlerinin bünyesinde yer alan disiplinlerin yakından ilgilendiği konulardandır.kişi, nesne veya olaya karşı bakış açısını, olumlu veya olumsuz tepkisini yansıtmaktadır. Tutumların ortaya çıkması için bireyin zihinsel, duygusal veya davranışsal bir etkileşim içinde olması gerekmektedir. TUTUMLARIN TANIMI, BİLEŞENLERİ VE ÖZELLİKLERİ Tutumlar, nesneler, kişiler veya olayları değerlendirmeye yönelik -olumlu ya da olumsuz- insan zihninde oluşan ve davranışlara alt yapı oluşturan yargılardır. Sosyalleşme sürecinin önemli bir parçası olan tutumlar, deneyimler, inançlar ve duyguların bileşiminin bir ürünü olarak görülmektedir. Tutumların Bileşenleri 1-Bilişsel bileşenler Bilişsel bileşen, insanların tutum nesnesine ilişkin düşünce, bilgi ve inançlarından oluşmaktadır. Bilişsel bileşen, insanların tutum nesnesine ilişkin düşünce, bilgi ve inançlarından oluşmaktadır. 2-Duygusal bileşenler Bireylerin tutum nesnesine ilişkin tüm hisleri ve değerlendirmeleri duygusal bileşenleri oluşturmaktadır. Bireylerin tutum nesnesine ilişkin tüm hisleri ve değerlendirmeleri duygusal bileşenleri oluşmaktadır. 3-Davranışsal bileşenler Davranışsal bileşenler, bir tutum objesine karşı gözlemlenebilen davranışların tümünden oluşmaktadır. yöneticisinin kendisine haksızlık yaptığını düşünen bir çalışan, kendisine haksızlık yapıldığını öncelikle zihinsel olarak değerlendirecektir (bilişsel süreç). İkinci aşamada, çalışan, yöneticisinden hoşlanmama eğilimi içine girecektir (duygusal süreç). Son aşamada ise başka bir işaramaya ve/veya yöneticisi hakkında dinleyen herkese şikayette bulunmaya başlayacaktır (davranışsal bileşen). TUTUMLARIN ÖZELLİKLERİ a-tutumların her birinin kuvvet derecesi bir diğerinden farklıdır. b-tutumlar, içerdiği faktörlerin sayısına ve içerdiği faktörlerin türüne bağlı olarak karmaşıklık göstermektedir. c-tutumların bileşenleri arasında tutarlılık söz konusudur.

12 d-bireylerin tutumları genellikle birbiri ile etkileşim halindedir. e-bireyler doğuştan tutum edinmiş şekilde doğmazlar. f-tutumlar, dayandıkları inançlar ve değer yargıları devam ettikçe varlığını devam ettirir. g-tutumlar genellikle öğrenme temelinde oluştuğu için değişirler. TUTUMLAR İLE İLGİLİ KAVRAMLAR 1-İnançlar: İnançların, bireylerin kendi iç dünyasının bir yönü ile ilgili algılamalarının ürünü olan ve devamlılık gösteren duygular ağı olduğu bilinmektedir. 2-Değerler: Değerler, toplumda kabul görmüş doğrulara göre şekillendiği için bireyleri toplumsal doğrulara da yönlendirir. Bu sayade, bireylerin doğru tutumlar oluşturmalarını sağlar. 3-İdeolojiler: İdeolojiler, insan zihininin algılama, kavrama, düşünme, kıyaslama gibi işlemlerinin ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. TUTUMLARIN OLUŞUMUNDA ROL OYNAYAN ETMENLER İnsanlar, yaşamları süresince canlı ya da cansız çok sayıda unsura karşı deneyim edinmektedir. Bu deneyimler sonucunda objelere karşı düzenli şekilde süregelen tavır takınmalar başlar. Bu tavır takınmalar genel olarak tutum olarak ifade edilir ve insanların gerek toplumsal, gerekse çalışma hayatında konumlarını belirler. Tutumlar, doğuştan gelmemekte ve bir anda ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle, tutumların oluşumu belli bir zamanı almaktadır. TUTUMLARIN OLUŞUMUNA NEDEN OLAN FAKTÖRLER 1-Bireyin Kendisinden Kaynaklanan Faktörler: a-genetik Faktörler : doğrudan doğruya bireyin doğuştan gelen özellikleri ile ilgilidir. Bu faktörlerin, tutumların oluşumu üzerinde etkisi olduğu düşünülmektedir. b-fizyolojik Faktörler: bireyin olgunlaşma düzeyi, ilaç ve uyuşturucuya bağlılığı gibi unsurlardan oluşmaktadır. c-deneyimler (Tutum Nesnesiyle Olan Kişisel Yaşantılar), d- Kişilik (Bireysel Özellikler): 2-Bireyin Kendisi Dışındaki Unsurlardan Kaynaklanan Faktörler: a-aile ve Arkadaşlar (Ana-Baba ve Arkadaşlar), b- Medya (Kitle İletişim Araçları): c-sosyal Sınıf: aynı veya benzer yaşam tarzını benimseyen ve bu durumun bilincinde olan insanların meydana getirdiği tabakalardır. İnsanların içinde bulunduğu sosyal sınıf, tutumların oluşumunda etkili olmaktadır. Çünkü insanlar, öncelikle içinde bulundukları sosyal sınıfların değer yargılarını benimserler ve bu değer yargıları doğrultusunda tutum geliştirirler. d-grup Üyeliği : Gruplar, psikolojik olarak birbirinin varlığından haberdar olan ve kendilerini bir grup olarak hisseden insan topluluklarına denir. Aynı gruba üye olan bireyler, duygularının uyumu ve düşüncelerinin yakınlığı nedeniyle birbiriyle anlaşabilmekte ve karşılıklı olarak birbirinden haz alabilmektedir. Bireyler için toplumun genel tutumları yanında, üyesi olduğu grubun tutumları da önemlidir. üye olmak istedikleri ya da üye olmak zorunda kaldıkları grupların tutumlarını da benimser. Hatta bu amaca ulaşmak için tutum değişikliğinde bulunabilirler. TUTUMLARIN İŞLEVLERİ 1-Egoyu Savunma İşlevi: Tutumlar, kişinin kendine veya kendi grubuna yönelttiği olumsuz duyguları diğer kişilere veya gruplara yansıtmasına izin verir. 2-Uyum Sağlayıcı İşlevler: Birey geçmişte olumsuz bir durum ile karşılaşmış ve bu duruma ilişkin bir tutum oluşturmuşsa, gelecekte benzer durumlarla her karşılaşmasında kendini koruyucu tepkiler verecektir.

13 2-Benlik Geliştirici İşlevler: Bireylerin, kendi değerlerini yansıtan tutumları özellikle ifade etme eğiliminde olduğu varsayılmaktadır. Dolayısıyla bireylerin geliştirdiği çok sayıda tutum, onun tutumlarına ilişkin konuların geçtiği ortamlarda kendilerini ifade etme mutluluğu kazanmalarını sağlamaktadır. 4-İhtiyaçların Doyurulması İşlevi: Tutumlar, bireylerin doğrudan ihtiyaçlarını doyurma yönünde işlevleri de yerine getirmektedir. 5-Bilgi Sağlama İşlevi: Tutumlar, kişinin dünyasını düzenleme ve yapılandırma işlevine hizmet etmektedir. TUTUMLAR VE DAVRANIŞLAR Tutumların ilgi çekici olmasının bir diğer nedeni, davranışlarla ilişkisi ve davranışlar üzerindeki etkisidir. Tutumlar Ve Davranışlar Arasında Tutarlılık Veya Tutarsızlığa Neden Olan Faktörler 1-Tutumların Gücü (Kuvveti): Tutumun gücü, onun davranışlarla arasındaki ilişkiyi pekiştimede önemli sayılabilecek bir unsurdur. Çünkü kuvvetli bir tutumun davranışa dönüşme olasılığı, kuvveti düşük bir tutuma göre daha yüksektir. 2-Tutumlarda Kararlılık: Genellikle kolay şekilde anımsanan ve kararlılık özelliği gösteren tutumların davranışları ortaya çıkarma ihtimali daha yüksektir. 3-Tutumlara Ulaşılabilirlik: Bilginin insan zihnine ulaşma hızı, karar alma ve davranış sergileme üzerinde etkili olmaktadır. Dolayısıyla bazı tutumların bellek tarafından daha hızlı çağrılması ve bilinç düzeyine daha hızlı ulaşması davranışları etkiler. 4-Zaman Faktörü: Tutum ile davranışı ölçme arasında geçen süre ne kadar uzun olursa, tutum-davranış arasında tutarlılık gözlenme olasılığı o derece düşmektedir. 5-Farkındalık: Farkındalık kavramı, bireylerin kendi tutum ve davranışlarının ne ölçüde farkında olduklarıyla ilgilidir. 6-Tutumların Davranışlarla İlişkililik Derecesi: Genel olarak davranışlar, kendisi ile özel bağı olan tutumlarla daha ilişkilidir. 7-Durumsal Baskılar: İnsanların içinde bulundukları durum (yaptığı iş, görevi, rolü vb.), tutum ve davranış ilişkisini etkileyen bir diğer faktördür. TUTUMLARIN DEĞİŞİMİ VE DEĞİŞİM KURAMLARI Tutumların Değişimi Tutum değişikliği bireylerin herhangi bir konudaki görüşünün ve bakış açısının değiştirilmesini ifade etmektedir. Tutumların Değişimine İlişkin Kuramlar Araştırmacılar bu dönemlerle birlikte tutumların değişimini açıklamak ve anlamak için çok sayıda kuram geliştirmişlerdir. Bu kuramların bazılarını aşağıdaki şekilde saymak mümkündür: 1-Öğrenme Kuramları: Öğrenme kuramlarının başlangıcının Yale Üniversitesinden Carl Hovland ve meslektaşlarının çalışmalarına dayandığı bilinmektedir. Bu kuram, temelde tutumların koşullandırma yoluyla değiştirilebileceğini savunmaktadır. 2-Bilişsel Tutarlılık Kuramı: Bu kurama göre bireyler, bilişleri arasında tutarlılık gösterme eğilimindedir. 3-Kendini Algılama Kuramı: Bu kuram bilişsel tutarlılık kuramının dayandığı temel varsayımlarla bağlantılı olarak Bem tarafından geliştirilmiştir. Birçok araştırmacı tarafından bilişsel çelişki ve kendini algılama kuramının aynı kestirmede bulunduğu düşünülmektedir. 4-Beklenti-Değer Kuramı: Bu kurama göre, tutumların oluşumu ve değişimi farklı tutumların olumlu ve olmusuz yönlerini tarttıktan sonra en iyi seçeneğin tercih edildiği varsayımına dayanır.

14 5-İşlevsel Kuramlar: İşlevsel kuramların temeli, Smith, Bruner, White ın Kişinin tutumları ne işe yarar? sorusuna dayanmaktadır. İşlevsel kuramların bireyler için yerine fonksiyonları Araçsallık işlevi: Araçsallık işlevi, tutumların bireylerin birtakım amaçlarına hizmet ettiğini ve bireylerin özellikle psikolojik gereksinimlerini karşılamada araçsal rol oynadığını iddia eder. b-benlik koruyucu ve geliştirici işlev: insanların belirli durumlara/konulara karşı tutum geliştirerek, öz saygısını yıpratabilecek hislerden kurtulduğunu iddia etmektedir. c-değer ifade edici işlev: insanların tutumlarının kişisel değerleriyle tutarlı bir seyir izlemesi durumunda bireyin tatmin olacağını savunur. d-bilgi sağlama işlevi. : tutumların bireylere çevrelerinde yer alan nesne ve kişiler hakkında bilgi sahibi olma fırsatı tanıdığını savunur. TUTUMLARIN ÖLÇÜLMESİ Tutum araştırmaları,: bireylerin belli bir zaman birimindeki davranışlarının doğrudan veya dolaylı olarak öğrenilmesi sürecine denir. Tutum ölçekleri, bireylerin çeşitli tutum konularına ilişkin tepkilerini belli kurallar dahilinde ve sayısal olarak değerlendirmesi esasına dayandıran ölçüm araçlarıdır. TUTUMLARIN ÖLÇÜMÜNÜN ÖLÇME TEKNİKLERİ 1- Tutumların Doğrudan Ölçülmesi: Tutumların doğrudan ölçümünde tutum ölçekleri kullanılmaktadır. Tutum ölçekleri, bireylerin çeşitli tutum konularına ilişkin tepkilerini belli kurallar dahilinde ve sayısal olarak değerlendirmesi esasına dayandıran ölçüm araçlarıdır. 2- Tutumların Dolaylı Şekilde Ölçülmesi Tutumların dolaylı yollardan ölçümünde yöntemler a- Projektif Testler: Bir bireye belirli bir uyarıcı vererek uyarıcı hakkındaki duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini cevaplarına yansıtması sağlanmaktır. b- Davranış Gözlemi: tutum ölçümü doğal ortamda ve tutumu ölçülecek kişi olaydan haberdar olmadan yapılmaktadır. c- Hazır Bilgiler: Arşiv taramaları, halk hikâyeleri, romanlar, gazete haberleri, istatistikler, nüfus kayıtları gibi basılı ve görsel materyaller hazır bilgi kaynaklarıdır. d- Duygusal İfade Gözlemi: Duygusal ifade gözlemi, bireylerin herhangi bir durum karşısında mimiklerinin, ses tonunun, yüz ifadesinin incelenerek, tutumlarına atıf yapma ve çıkarımda bulunmayı esas alan yöntemdir ÜNİTE 5 GİRİŞ Toplumsal incelemelerde önemli konuların başında kültür gelir. Kültür geçmiş davranışların ve alışkanlıkların bugüne aktarılan şekilleri olarak görüldüğü gibi geleneksel sorun çözme davranışlarında olumlu etkisinden dolayı benimsenen davranış kalıpları olarak da görülür. Kısaca kültür belli bir toplumun yaşam tarzıdır. KÜLTÜR KAVRAMI VE ANLAMI

15 Kültür kavramını Larausse şu şekilde tanımlamaktadır: Kültür, bir toplumda geçerli olan ve gelenek halinde devam eden, her türlü duygu, düşünce, dil, sanat, yaşayış unsurlarının tümü, belli bir konuda edinilmiş, geniş ve sistemli bilgidir. Kavramın unsurları arasında yer alan gelenek, duygu, düşünce, bilgi ve dil, onun soyut yönünü; sanat somut yönünü; yaşayış biçimi ise somut ve soyut yönünü ifade etmektedir. Kültür, en geniş anlamıyla insanoğlunun doğada değişim yaratarak ortaya çıkardığı, her türlü fiziksel ve düşünsel birikimidir. Kültür üzerine yapılan tanımlar; genellikle, insan gruplarının üretimlerini de içeren belli başlı kazanımlarını, deneyimlerini, tarihi süreç içerisinde geliştirdikleri sembolleri, kuşaktan kuşağa aktarılan davranış kalıplarını içermektedir. Kültür kavramı, Lâtincedeki cultura veya colere fiilinden gelmekte ve klâsik Lâtincede bu fiil bakmak veya yetiştirmek anlamına gelmektedir. Kültür kavramı antropolojideki teknik anlamıyla ilk defa 1865 yılında E.B.Taylor tarafından kullanılmış, sistematik olarak tanımlanmış ve yine Taylor tarafından temel bir kavram haline getirilmiştir. Kültürün Taylor tarafından yapılan tanımının genel olarak kabul edildiğini söyleyebiliriz. Taylor a göre kültür, insanın bir toplum üyesi olarak edindiği bilgi, inanç, sanat, ahlâk, hukuk ve törelerle her türlü beceri ve alışkanlıklarını içeren karmaşık bir bütündür. Taylor un tanımında kültürün öğrenilen bir değer, üst kuşaklardan devralınan bir miras olduğu görülmektedir. Ülkemizde kültür kavramını sistemli bir şekilde ilk inceleyen Ziya Gökalp olmuştur. Gökalp a göre kültür, bir toplumun bütün fertlerini birbirine bağlayan ve aralarında dayanışma meydana getiren kurumlardır. Kültürün millî, medeniyetin milletler arası olduğunu ifade eden Gökalp, kültürü, yalnız bir milletin dinî, ahlâkî, hukukî, aklî, estetik, lisanî, iktisâdi ve fennî hayatlarının ahenkli bir bütünüdür şeklinde tarif eder. Kültürün fonksiyonel tanımını yapan Malinowski ye göre kültür, âletlerden ve tüketim mallarından, çeşitli toplumsal gruplaşmalar için yapılan anayasal belgelerden, insana özgü düşünce ve becerilerden, aynı zamanda inanç ve törelerden oluşmaktadır. Kültür genel olarak bir toplumun maddî ve manevî değerler bütünü olarak tanımlanır. Kültür kavramının varlığı için ön koşul, az sayıda da olsa bir insan topluluğunun bulunması gerekir. KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ Fichter e Göre Kültürün Özellikleri işaret ve sembollerdir. mun değerlerini içerir ve onları yorumlar. unsurlarını oluşturur. faktörlerden oluşur. Her toplumda kültürel yapıyı, kültürel norm ve kalıpları gösteren özellikler 1-Evrensellik. kültürler birbirine benzer ve evrenseldirler; 2-Toplumsallık. Kültürü ortaya çıkaran bireyler değil, toplumdur. 3-Süreklilik. tarihsel bir sürekliliğinin olmasıdır. 4-Tarihsellik. Kültürel niteliği belirleyen diğer bir faktör, kültürel niteliğin tarihsel oluşudur. (dil, yazı, din, bilim, giyim-kuşam, sanat, mimari vb.) oluşması için tarihsel bir sürece ihtiyaç olduğu görülmektedir. 5-Öğrenilirlik. Kültür sonradan öğrenilen maddî ve manevî değerler bütünüdür. 6-Kalıtsallık. 7-Devingenlik ve değişkenlik. Kültürün diğer bir özelliği değişmesidir. 8-Fonksiyonellik. 9-Birlik içinde çokluk. Alt kültürler; yerel kültürler, sınıf kültürleri veya daha geniş anlamda bölgesel kültürlerden oluşur 10-Yayılma. 11-Kültür görelidir. Kültürü oluşturan unsurların toplumdan topluma farklılık göstermesi, kültürün göreli olduğunu gösterir. Kültür rasyonel olmak zorunda değildir. Kültür insanların ve toplumların tarihsel süreç içinde edindiği tüm maddî ve manevî değerler bütünüdür ve göreli olması yönüyle bilimsel rasyonellikten ayrılır.

16 12-Kültür semboliktir. Kültür kendini davranışlarla, simgelerle, sembollerle, kısaca maddî ve manevî unsurlarla gösterir. KÜLTÜRÜN UNSURLARI Her toplumun kültürü farklı olduğu gibi toplumların kültürleri de farklı kültür unsurlarından oluşur. Kültür ister yalın, ister karmaşık veya gelişmiş olsun kültürün unsurları; somut faktörlerden, kurumsal ilişkilerden veya manevî sistemlerden oluşur. KÜLTÜRÜN UNSURLARI 1-Genel Kültürü Oluşturan Unsurlar, Aile., Dil., Eğitim., Ekonomi ve teknoloji., Sanat., İnançlar., Değerler ve normlar. 2-Örgüt Kültürünü Oluşturan Unsurlar Devlet., Adetler (Ritüeller)., Liderler ve kahramanlar., Simge (sembol)ler., Hikâyeler ve efsaneler. Törenler.: Törenler kurumun temel değerlerini, en önemli amaçlarını, kimlerin önemli olduğunu, kimlerin feda edilebileceğini açıklayan ve pekiştiren davranışlardır. Varsayımlar.: Varsayımlar, kurum üyelerinin algı, düşünce, his, tutum ve davranışlarını yönlendiren, onların kurumsal yaşama ilişkin kabul ettikleri; iyi-kötü, doğru-yanlış, yararlı-yararsız, anlamlı-anlamsız gibi ön kabullerini içerir. Kurumsal Normlar.: Normlar, kurumsal kültür içinde davranışları düzenleyen ve sosyal sistemi kurumsallaştıran öğelerdir. Artifaktlar.: insanların işitebileceği, görebileceği ve hissedebileceği somut kurumsal unsurlardır. Kurumun tarihi. :Bir kurumun kültürü, o kurumun tarihsel birikimi üzerinde inşa edilir. KÜLTÜR TÜRLERİ Kültür sınıflaması farklı ölçütlere göre yapılır; kültürün yaygınlık derecesi, kültür öğelerinin birleşimi, kültürün oluşum biçimi, toplumların yaşam tarzları, dilleri, folklorları, bölgesel dağılımları, hatta bireylerin ekonomik durumları kültür sınıflandırmalarında etkili olur. KÜLTÜR TÜRLERİ 1- Bireysel Kültür ve Toplumsal Kültür: Kültür bireysel ve toplumsal kültür olarak sınıflandırılabilir. Bireysel kültür, bireyin içine doğduğu genel kültürden aldığı somut ve soyut değerler bütünüdür. Toplumsal kültür veya genel kültür ise bir toplumu oluşturan bireylerin paylaştıkları duygu, düşünce, davranış ve inançlardan oluşan kalıplar, normlar ve değerlerin toplamıdır. 2- Milli (Ulusal) ve Evrensel Kültür 3- Genel (Milli) Kültür: Bir milletin kültüründen söz edildiği zaman, burada söz konusu olan genel kültürdür. 4- Alt Kültür :Kültür, bireyler bazında farklılıklar gösterdiği gibi gruplar bazında da farklılıklar göstermektedir. Kültür içindeki bu farklılıklar alt kültür olarak adlandırılmaktadır. Kültür bir değerler sistemidir. Bir toplumun genel kültürü, üst bir sistem olarak, çok sayıda alt kültür veya alt sistemden oluşur. Bunlar alt kültür unsurlarıdır. Alt kültür, bir topluma hâkim olan genel kültür veya üst kültürden farklılık gösteren ve azınlık gruplarınca benimsenen kültürdür. Alt kültür, genel kültürden veya üst kültürden tam bir kopma şeklinde değil, farklılaşma şeklinde ortaya çıkar. Alt kültürler, genel kültürün bazı hâkim değerlerini kapsar; fakat her alt kültürün kendisine özgü yaşam biçimi, değerleri ve normları vardır. alt kültür unsurları; inanç farklılıkları, adetleri, farklı etnik yapıları, çeşitli sosyo ekonomik tabakalaşmalar ve coğrafî bölge farklılaşmalarıdır.

17 5- Maddî Kültür ve Manevî Kültür: a- Maddî Kültür: insanın kendi eseri olan yapılar, teknikler, yollar, üretim ve ulaştırma vasıtaları gibi gözle görülür unsurlardan ibaret maddî kültür unsurlarıdır. b- Manevî Kültür: bir milleti millet yapan ve onun öz şahsiyetini belirleyen örfler, adetler, kolektif davranışlar ve tutumlardan meydana gelen manevî kültür unsurlarıdır. 6- Karşı Kültür: Hâkim kültürün genel özelliklerini reddeden ve onunla açıkça çatışmaya giren toplumsal grupları nitelendiren kültüre karşı kültür denir. Hâkim kültüre reddiye ve onunla çatışma özelliği ile alt kültürden ayrılmaktadır. Bir toplumda hoşgörü sınırlarını aşan, toplum norm ve değerleri ile çatışan, sosyo-ekonomik ve politik düzenin karşısında olan, genel kültüre uyum göstermeyen ve yerine göre direnen kültüre karşı kültür denir. Karşı kültürler, kimi alt kültürlerin genel kültüre karşı direnmelerinden, resmi veya gayri resmi olarak örgütlenmelerinden meydana gelir. Bir üst sosyal sistem olarak kendi içerisinde çok sayıda alt kültürlere sahip olan toplum yapısında, çeşitli etkilere bağlı olarak bazı alt kültürler, genel kültürle veya diğer alt kültürlere uyumsuzluk içerisine girerek, karşı kültüre dönüşebilirler. 7- Post Figüratif, Cofigüratif ve Prefigüratif Kültür: a- Post figüratif kültür, sonradan öğrenilen kültürdür. Yani insanların atalarından öğrendiği kültürdür. Toplum üyeleri bu kültürü genellikle yavaş yavaş öğrenir. Daha çok ilkel toplumlarda geçerli olan bir kültürdür. b- Cofigüratif kültür (eşzamanlı oluşan kültür), bireylerin çağdaşları ile birlikte öğrendikleri kültürdür. Toplu yaşamda insanların birlikte olmaları sonucu öğrenilen kültür biçimidir. c- Prefigüratif kültür, yaşlıların gençlerden öğrendiği kültürdür. Yaşlıların, gençlerin yarattığı kültürel değerleri benimsemesi yani, yeni ve eski kültürün birleşmesidir. KÜLTÜR DEĞİŞMELERİ ve TÜRLERİ İnsana ve topluma ait tüm değerler değiştiği gibi kültür de değişir. Evrende sabit bir şey yoktur; her şey sürekli bir akış ve oluş içindedir. Kültür de değişir, dönüşür ve bir halden başka bir hale girer. Malinowski ye göre kültür değişmesi bir toplumun mevcut sosyal, maddî ve manevî yapısının bir biçimden başka bir biçime dönüşmesi sürecidir. Kültür Değişmelerine Etki Eden Bazı Faktörler 1- Teknoloji Ve Ekonomik Faktörler: a- Teknoloji Faktörler: Televizyonun, cep telefonları veya otomobilin toplum yaşamına girmesiyle birlikte Türk aile ve toplum yapısında önemli dönüşümler yaşandı. Bu dönüşüme veya değişime neden olan faktörlerden biri de söz konusu edilen teknolojilerin kullanılmasıdır. b- Ekonomik Faktörler: İnsanların ekonomik güçleri değiştikçe satın alma ve tüketim alışkanlıkları, zevkleri, arzuları, heyecanları kısaca yaşam biçimleri de değişir. 2- Fiziki Çevre Faktörleri: İnsanlar bir bakıma çevrelerinin ürünüdür. Çevresini değiştiren insanların yeme içme alışkanlıkları, yerleşim tarzları, kısaca yaşamın maddî unsurlarında önemli değişimler yaşanır. 3- Başka Kültürlerle Temas: Kültürün Kendi İçindeki Değişme ve Gelişmeleri Kültür tıpkı büyüyen, kökleşen ve serpilen bir çınar gibidir; bugünkü çınar dünkü çınar olmadığı gibi, bugünkü kültür de yarınki kültür değildir. Ancak kültürün kendi içinde değişmesi, zorunlu kültür değişmesinde olduğu gibi anî, köklü veya şiddetli olmadığı için tıpkı bir çınarın büyümesi gibi kolaylıkla fark edilemez. Ama bu fark edilememe durumu, kültürün değişmediğini göstermez. Kültürleme, bireyin doğumundan ölümüne kadar toplumun istek ve beklentilerine uyacak şekilde kendini düzenlemesi ve uyum yönünde çaba göstermesidir. Kültürlenme, farklı kültürler arasında etkileşim sonucunda ortaya çıkan bir kültürel değişime durumudur. Kültürel yayılma bir bakıma yeni bir kültür kazandırma faaliyeti değildir; aksine doğal ve toplumsal çevrenin denetimini kolaylaştırmak için yürütülen kültürsüzleştirme durumudur. kültür Değişme Şekilleri 1- Serbest Kültür Değişmesi: Serbest kültür değişimi, farklı kültürel yapılara sahip toplumların karşılaşması durumunda yaptıkları kültürel alışveriştir. Serbest kültür değişimi aynı zamanda bir kültürün eğitim, teknolojik ve ekonomik gelişmeler sonucunda kendi içinde serbestçe değişmesi anlamına gelir. Serbest kültür değişmesi, insana ve

18 topluma ait her şeyin değişmesi gibi doğal bir durumdur. Dışarıdan herhangi bir baskı veya dayatılmış durum söz konusu değildir; kültürün doğal değişme seyri içinde meydana gelir. 2- Zorunlu Kültür Değişmesi: Zorunlu kültür değişmesi, bir toplumun başka bir toplumu hâkimiyeti altına almasıyla, kendi değerlerini, inancını ve topyekûn kültürünü diğer topluma kabul ettirmesidir. Egemen bir kültürün daha zayıf bir kültürü etkisi altına alması, onu kendi içinde eritmesi şeklinde olursa buna asimilâsyon denir. Zorunlu veya güdümlü kültür değişmesi, her zaman dışsal faktörlerden kaynaklanmaz; bazı durumlarda Çin de Mao nun kültür devrimleri sırasında yaptığı iktidardaki elit bir grubun kendi anlayışını aynı kültüre sahip sosyal gruplara zorla kabul ettirmeye çalışmasında olduğu gibi iç faktörlerden de kaynaklanabilir. Zorunlu Kültür Değişmeleri Oluşum Sebebleri Bir toplumun, başka bir toplumu işgal etmesiyle kendi kültürünü zorla benimsetmesi (emperyalist yöntem), topluma zorla benimsetmeye çalışması, al plânlama yoluyla bazı değişiklikler yaparak, ileri bir zamanda toplumsal yapıda bazı değişimlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlama. KÜLTÜR VE DAVRANIŞ İLİŞKİSİ Kültür bir bireyin her tür bilgisini, inancını, değerlerini, alışkanlıklarını, tutum ve davranışlarını içine alır. Her toplumun kendine özgü inançları ve değerleri vardır ve bunlar o toplumun kültürünün öğeleridir. Bunlar aynı zamanda bir kültürü diğerinden ayıran manevî kültür unsurlarıdır. ÜNİTE 6 GİRİŞ Öğrenme, bireyin zihinsel çabası veya deneyimlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve davranışlarda kalıcı izleri olan değişmedir.etkileşim öğrenme sağlıyorsa bireyin davranışlarında kalıcı etki olur. Kısaca etkileşimin öğrenme sağlayabilmesi için yaşantı eşiğine, yani kişinin farkındalık düzeyine hitap etmesi gerekir. Öğrenme kuramlarının üzerinde durduğu temel soru, öğrenmenin nasıl gerçekleştiğidir. Öğrenme kuramları bu soruyu farklı açılardan incelemektedir. Davranışçı öğrenme kuramı öğrenmeyi bir uyarıcı-tepki ilişkisi olarak görürken; bilişsel kuramlar öğrenmenin basitçe bir uyarıcı-tepki ilişkisinden farklı olduğunu, sürece organizmanın ve onun zihinsel fonksiyonlarının da dâhil olduğunu belirtmişlerdir ÖĞRENME KAVRAMI VE ANLAMI Öğrenme, bir değişim aracı ya da değişimin sonucunda varılan sonuçtur. Öğrenmeye sistemli yaklaşım, öğrenme sürecinin sistemli bir süreç olduğunu varsayar. Öğrenme yeni alışkanlıklar kazanmak için herhangi bir durum karşısında tepkilerin düzenleniş süreci olarak tanımlanabilir Öğrenme bilişsel bir süreçtir; dolayısıyla öğrenme sistemi, bilişsel sistemin bir benzeridir. İnsan öğreneceği davranışı önce anlar, sonra yorumlar, daha sonra da sınar. Sınama sonunda kendi gücüne dönüştürdüğü güçle düşünce üretir. Öğrenme, kurumsal düşüncelerden, uygulama ve tecrübelerden elde edilen bilgilerle insan inançlarını, değerlerini, tutum ve davranışlarını değiştirme sürecidir. Şu halde, öğrenme sonucu bilgi ve tecrübe birikimi olmaktadır. Öğrenme bilgi ve davranış kazanma sürecidir. Bilgi ise, bireyin dış dünyadaki olayları algılama, işleme, değerlendirme ve muhakeme etmesi sonucunda zihninde ürettiği anlam olarak tanımlanır. Öğrenme, kavram olarak değişme kavramını da içerdiğinden, davranıştaki her değişim sürecinde oluşan öğrenmeye, öğrenme süreci adı verilir. Yapılandırmacı Kurama Göre Bilginin Elde Edilmesi İçin Bulunması Gereken Unsurlar. Birey. Öğrenme nesnesi (olgu veya olay),. Birey ile nesne arasında etkileşim,

19 . Bireyin söz konusu nesneye yüklediği kişisel anlamdır. Crow a göre öğrenme, değişmeyi içeren bilgi, tutum ve alışkanlıkların kazanılmasıdır.burton, öğrenmeyi, bireyde, çevresiyle etkileşimi sonucu oluşan, bir gereksinmeyi karşılayan ve onun çevresiyle baş edebilir hale gelmesini sağlayan bir değişim olarak tanımlamaktadır. Haggard a göre öğrenmeyi, yaşantının sonucunda davranışta meydana gelen değişmedir. Öğrenme İle İlgili Tanım Ve Açıklamalarda, Öğrenme Eylemiyle İlgili Bazı Ortak Noktalar. Yaşantı ürünü olması,. Kalıcı olması,. Davranış değişikliğinin meydana gelmesi,. Bir süreci içermesidir. Davranış:Organizmanın bir etkiye karşı bilişsel süreçler sonucunda ortaya koyduğu tepkidir. Öğrenme sonucunda kişinin davranışlarında kalıcı etkiler meydana gelir. Öğrenme Sürecini Etkileyen Faktörler 1-Biyolojik alt yapıya sahip olması 2-Olgunlaşma durumu 3-Genel uyarılmışlık hali 4-yaş 5-zeka Öğrenme sürecinde önceki öğrenmelerin sonrakileri etkilemesi, aktarım (transfer) olarak adlandırılır. Bu aktarımda bir alanda öğrenilmiş bilgi ve beceriler bir başka alandaki bilgi ve becerilerin öğrenilmesini kolaylaştırıyor ise buna olumlu aktarım, öğrenmeyi zorlaştırıyor ise olumsuz aktarım (olumsuz transfer) denir. Buna aynı zamanda ileriye ket vurma denir. Öğrenme Süreci Aşağıdaki Aşamaları 1-Anlama aşaması. 2-Yorumlama aşaması. Yorumlama, öğrenme için ne ve nasıl yapılacağıyla ilgili kararların uygulamaya konulmasıdır. 3-Öğrenmenin imlerini yakalama. 4-Yorumlamada kararsızlık. Öğrenme sürecinin yorumlama aşamasında insan, kararsızlığa düşebilir. 5-Öğrenmeyi sınama aşaması. Sınama, insanın sunulan bilgi, beceri ve tutumu öğrenmek için yaptığı gözlenebilir davranışlarıdır. 6-Öğrenme sisteminin çıktısı. İnsan, öğrenme sürecinde anlama, yorumlama ve sınama aşamalarını geçerek, öğrenmenin ürününü (öğrenilen) elde eder. ÖĞRENMENİN ÖZELLİKLERİ 1-Öğrenme aktif bir eylemdir. 2-Öğrenme kavramsal bir değişmeyi içerir. 3-Öğrenme özneldir. 4-Öğrenme durumsaldır. 5-Öğrenme sosyaldir. 6-Öğrenme duygusaldır. 7-Öğrenmenin niteliği, öğrenme sürecinde önemlidir. 8-Öğrenme, değişmek demektir; ÖĞRENMENİN ŞEKİLLERİ 1-Algılama yoluyla öğrenme. Bireyin dış dünyadaki nesneler hakkında duyu organları yoluyla duyumsadığı mesajların beyinde yorumlanması ve anlam kazandırılmasıdır 2-Gözlem ve taklit yoluyla öğrenme. 3-Model alma yoluyla öğrenme. ÖĞRENME KURAMLARI

20 1-Davranışçı Kuramlar : Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında ilişki kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranışın devam ettiğini belirtir. Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında ilişki kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranışın devam ettiğini belirtir. Davranışçı yaklaşıma göre öğrenme, uyarıcıya karşı tepki göstermedir. Gözlenebilir ve ölçülebilir uyaranları ve tepkileri esas alan davranışçı yaklaşımda üç temel öğrenme süreci vardır. Bunlar klâsik koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlem yolu ile öğrenmedir. Klâsik koşullanma, Pavlov'un zil sesi ve köpeğin tükürük salgılaması üzerine olan deneyleriyle geliştirdiği yaklaşımdır. Davranışçı öğrenme yaklaşımı Ivan Petrovich Pavlov ve izleyicisi Amerikalı bilim adamı, John B. Watsona a dayanmaktadır. Bu yaklaşım öğrenmeyi, bir uyarı alma ve o uyarıya bir reaksiyon-tepki hazırlama olarak algılamaktadır. 2-Klâsik koşullama kuramı (Pavlov) : Koşullanma, bir canlının yaşamını sürdürecek yiyecek, su gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını güvenceye alan ışık, ses, koku gibi uyaranları öğrenmesidir. Klâsik koşullanma yoluyla öğrenilenler sonradan ortadan kaldırılabilir.klâsik koşullanma kuramının diğer önemli kavramlarından biri sönme ve kendiliğinden geri gelmedir. Koşullanma sürecinde pekiştirilmeyen davranışlar zamanla söner.klâsik koşullamada ve genel olarak öğrenme eyleminin tümünde organizma, koşullu uyarıcı benzer durumlara da genelleyerek (tüme varım-indüksiyon) benzer uyaranlara da aynı koşullu tepkiyi gösterir. Buna uyarıcı genellemesi denir. Ancak daha uyanık bir bilinçle organizma, benzer uyarıcılar arasında ayrım yaparak genellemenin tersine bir eylem ortaya koyar. Koşullu uyarıcılar birbirine çok yakın olsa da organizma aralarındaki ayrımı fark ederek koşullu tepki göstermez. Buna ayırma denir. Koşullu uyarıcı ve koşullu tepki durumunda insanlar genellikle olumlu veya olumsuz durumları, alâkasız alanlara da yansıtırlar. Garcia etkisi denilen bu duruma göre kişi biri hakkında olumlu bir düşünceye sahip ise ondaki tüm tutum ve davranışları olumlu olarak görür. klâsik koşullanma yoluyla öğrenme bir organizmayı koşullu uyarıcı ile koşullu tepkide bulunmaya alıştırmadır 3-Edimsel (Operant) koşullama kuramı (Skinner) Edimsel koşullanma, organizmanın belli bir uyarana karşı gösterdiği bir tepkinin pekiştirilerek tekrar gösterilme olasılığının arttırılmasıdır. Skinner, yalnız tepkilerin değil edimlerin de şartlanabileceğini ileri sürmüştür. Tepkiler belirli uyarıcılara gösterilir. Edimler ise çevresel uyarıcılardan bağımsız, içten gelen ve kendiliğinden yapılan hareketlerdir. Operant şartlanmada olumlu sonuç veren bir edimin tekrarlanma olasılığını artırmak mümkündür. Bunun için edimin ödüllendirilmesi gerekir. Bu olumlu veya olumsuz pekiştirmelerle olabilir. Olumlu pekiştirmede, belli bir davranış kendiliğinden meydana geldiğinde bunu ileride davranışın tekrarlanma olasılığını artıran kıvanç verici bir olay izler. Buna ödül veya teknik terimle olumlu pekiştireç denir. Olumsuz pekiştirmede ise belli bir davranışı, kişiyi üzen rahatsız edici bir durumun ortadan kalkması izlerse, o zaman bu davranışın tekrarlanma olasılığı artar. Edimsel koşullanmanın temelinde yatan düşünce; pekiştirilen davranışlar devam ettirilirken, pekiştirilmeyen davranışların zamanla sönmesidir. Edimsel Koşullanma Kuramının temel Kavramları tepkisel davranış, edimsel davranış, tepkisel koşullanma ve edimsel koşullanma olmak üzere dört temel kavramı vardır. Kuramda 1-Tepkisel davranış:bir uyarıcı tarafından oluşturulan davranışlardır ve tüm refleksleri kapsar. 2-Edimsel davranıştır. Bir davranış sonuçları tarafından kontrol ediir. Davranıştan sonra kişi haz veya ödül duygusu yaşarsa davranış tekrar eder, aksi halde davranıştan sonra organizma acı veya elem duygusu yaşarsa, davranış tekrar etmez. 3-Tepkisel koşullama, Pavlov un klâsik koşullaması ile (koşullu uyarıcının koşullu tepkiye neden olacağı) aynı anlamdadır

21 4-Edimsel koşullama, iki bakımdan incelenebilir. Bunlardan ilki, uyarıcı bir pekiştirici tarafından desteklenirse tepkiler de tekrarlanır. İkincisi ise uyarıcıları destekleyen her pekiştirme, edimsel tepkinin meydana gelme sıklığını artırır. 4-Bitişik (bağlantı) kuramı (Watson - Guthrie) : Bağlantı kuramı, insanın bir sorunu çözerken, sınamalara giriştiğini, sınamaların sonunda sorunun çözümüne yarayan tepkileri alıp, yaramayanları ayıkladığını, böylece sorunun çözümüne yarayan tepkilerin birbirine bağlanmasıyla öğrenmenin gerçekleştiğini savunur. Bağlantı kuramına göre öğrenme, sınamayanılma süreciyle olur. Watson, öğrenmenin, insanın çocukluk, olgunluk ve yaşlılık dönemlerinde çevresindeki uyarıcılara gösterdiği tepkilerin birleşmesi sonucu koşullanma yoluyla ortaya çıktığını belirtmektedir. Guthrie, bir uyarıcıya gösterilen tepkinin, aynı veya benzer uyarıcıyla karşılaşıldığında da gösterileceğini ileri sürer. 5-Bağlaşımcılık (Thorndike) Bilim adamları tutumla davranış arasında korelasyonun zayıf olduğunu belirtirler. Ancak uyarıcılarla davranış arasında tam bir korelâsyon veya bağlaşımcılığın olduğunu ileri süren Thorndike, uyarıcı ve davranışın birbirine nöronal (sinirsel) bir bağla bağlandığını savunur. Thorndike a göre öğrenmenin en temel ilkesi deneme-yanılma yoluyla yapılan öğrenmedir Organizma, belli bir amaca ulaşmak istediğinde kendisini amaca ulaştıracak pek çok davranış sergiler; ancak bu davranışlardan bazıları onu amacına ulaştırmada diğerlerinden daha fazla katkı sağlarken, diğerleri onu amacına yaklaştırmaz veya uzaklaştırır. Thorndike a göre öğrenme, her şeyden önce büyük sıçramalarla kazanılmaz; küçük, istikrarlı adımlar sonucunda gerçekleşir. 6-Sistematik davranışçı kuram (Hull) Bir mühendis olan Hull, öğrenmeyi matematiksel bir modelle açıklamaya çalışmıştır. Hull, kuram oluşturma anlayışında, varsayımsal veya mantıksal tümdengelim (dedüksiyon) yöntemlerini benimser. Hull a göre bir davranış sürecinde dışsal bir uyarıcı, duyu sinirlerinde etkiyi başlatır. Duyu sinirleri üzerindeki etki, uyarıcı ortadan kalktıktan sonra da birkaç saniye sürer 7-Bilişsel Kuramlar İnsan pek çok davranışı koşullanarak öğrenir; ancak insan karmaşık davranışlarını bilişsel gücü ile kazanır. Bilişsel kurama göre öğrenme süreci bir içgörüdür. Doğrudan gözlenemez. Öğrenmenin sonunda insanın davranışlarında oluşan değişme gözlenerek, öğrenmenin olup olmadığına ilişkin bir kanıya ulaşılır. a-işaretsel öğrenme kuramı (Tolman): Tolman a göre davranışı küçük birimlere bölerek analiz etmek, davranışın tam olarak anlaşılmasını engeller. b-gestalt kuramı (Wertheimer, Köhler, Koffka) :Kuramın temelini oluşturan düşünce; bir organizma, kendini oluşturan parçaların örgütlenmiş bir bütünüdür anlayışıdır. Organizmayı parçalayarak, onufiziksel ve kimyasal elementlere indirgeyerek anlamak mümkün değildir. Çünkü her bütün kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazladır ve farklıdır. Gestalt psikolojisinde Zeigarnik Etkisi ve Ovsionkina Bulgusu olarak nitelendirilen iki temel yasa vardır. Bunlardan Zeigarnik etkisi, yarım bırakılan ve bitirilemeyen işlerin, olayların veya davranışların, tamamlanmış olanlardan daha kolay hatırlanmasına denir. Araştırmalar bireyin tamamlanmamış işleri, tamamlanmış işlerden daha kolay hatırladıklarını göstermiştir. Bunun nedeni dürtünün davranışla tamamlanmamasından dolayı doyuma ulaşılamamış olmasıdır. c-sosyal bilişsel öğrenme (Bandura) :Sosyal öğrenme kuramı, insanın pek çok davranışını çevresinde bulunan insanların yaptığı davranışları öykünerek öğrendiğini savunur. Sosyal bilişsel öğrenme kuramında öğrenme pekiştirme yoluyla olur.

22 d-bilgiyi İşleme (Duyuşsal) Kuramı :Duyuşsal kuram, öğrenmenin nasıl gerçekleştiği ve doğasının nasıl olduğundan çok onun sonuçlarıyla ilgilidir. Bu kuram, kişinin sağlıklı benlik algısı ve ahlaki gelişimi gibi duyuşsal sonuçlarıyla ilgilenir. Kurama göre kişi çevresinden sürekli olarak kendisine ulaşan duyu uyaranlarını değerlendirip düşünsel, duyuşsal veya davranışsal tepkide bulunur. e- Nörofizyolojik Kuram (HEBB): Nörofizyolojik kurama göre, öğrenme beyinde limbik sistem adı verilen bölgede gerçekleşir. Beyin Temelli Öğrenme İlkeleri -Beyin, öğrenmenin merkezi ve temel kaynağıdır. - Beynin sol yarım küresi zihinsel ağırlıklıdır, nesneleri ve adları hatırlama işlevi görür. Sağ yarım küre sezgilerle ilgilidir. Bilişsel öğrenme, öğrenme olgusunu aşağıdaki gibi açıklamaktadır: a-yer öğrenme. b-taklit ve örnek alma. c-kavrama yoluyla öğrenme. Hayvanlar üzerinde yapılan deney sonuçlarını insanlara genelleyen davranışçı kuramcıların aksine, bilişsel kuramcılar, merkeze insanı koyarlar ve bazı zihinsel süreçlerin sadece insana özgü olabileceğini ileri sürerler ÜNİTE 7 GİRİŞ Tutum ve davranışları yönlendiren içsel durumlar olan duygular ve heyecanlar, insanı sürekli etki altında bırakır. Duygular kimi zaman korku, kimi zaman sevinç, kimi zaman telâş, kimi zaman arzu şeklinde ortaya çıkabilir. Bu duyguların insanın tutum ve davranışlarıyla yakından ilgisi vardır; ancak belirli duygusal durumlar belirli davranışlarla birlikte görülür veya belli davranışların ortaya çıkmasını sağlayan, belli duygusal durumlardır. Korku kaçma davranışına neden olurken, öfke saldırma, sevgi yaklaşma, telâş hazır bulunma davranışına neden olur. Duygu ve davranış birlikteliği, insanın çevreye uyumunu kolaylaştırır. Duygular sadece tutum ve davranışları değil düşünceleri de etkiler. Sevildiğini düşünen insanda sevinç duyguları, sevilmediğini düşünende üzüntü, özlendiğini veya arandığını düşünen insanda özlem duyguları oluşur. Başarı kazanan çocuğumuz veya bir yakınımız önce gurur duygumuzu harekete geçirir, sonra başarı için gösterdiğimiz fedakârlıkları düşünür ve bir kez daha mutluluk duyarız. Bir haber bekleriz; alamayınca merak eder, düşünürüz. Dolayısıyla bütün bunlar duyguların, düşüncelerin, tutumların ve davranışların insanın gündelik yaşamının organizasyonunda iç içe olduğunu gösterir. DUYGU KAVRAMI VE ANLAMI Duygu, bireyin ruh halinde biyokimyasal veya çevresel etkilerle oluşan karmaşık psikofizyolojik bir değişimdir.duygular genel olarak kişinin yaşama uyum sağlamasını kolaylaştıran programlanmış davranış kalıplarıdır. Duygu dediğimizde anlaşılması gereken, uyarıcıya karşılık olarak gelen iç tutumdur. Bu tutum şiddetine göre davranışa dönüşür. Duygular; algılar, psikolojik tepkiler ve bilinci de içeren, insanın genel psikolojik durumunu koordine eden içsel durumlardır.. Genel bir ifadeyle duygu, insanda psikolojik durumları ortaya çıkaran, türlü eğilimlere neden olan psikolojik hallerdir. Duygular, düşünceler ve devinimler gibi psikolojik hallerin birbirinden ayrılması güç olduğu gibi bunların birinin nerede başladığı, diğerinin nerede bittiğini belirlemek de kolay değildir. Duygular şiddetine göre gerilim uyandıranlar veya gevşek olanlar olmak üzere de sınıflandırılabilir.duyguların haz, elem ve yoğunluk gibi üç temel boyutunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Güçlü duyguların baskı altına alınması veya kontrolü daha zordur. Bu duygular kişiyi kendine bağımlı kılar ve kişi yoğun duyguların etkisiyle benliği üzerindeki kontrolünü kaybeder.

23 Duyguların bir diğer yönü de kişiler üzerindeki etkisinin farklı olmasıdır.bazı kişilerde dostluk, arkadaşlık, fedakârlık, özveri gibi duygular baskın iken ve bunlardan mutluluk duyarken; diğer bazılarında kıskançlık, korkaklık, çekemezlik, aç gözlülük gibi duygular daha baskındır ve bu tür duygular şiddeti oranında kişide elem duygusu oluşturur. her insanda duygusal yaşamın kendine has özellikleri vardır. huy Bir insanın duygusal tepkilerinin genel özelliklerine denir. Mizaç :Duygusal tepkilerin değişmeyen yanlarına denir. DUYGULAR VE HEYECANLAR Duygular haz ya da elem verici, yoğun ya da ılımlı, gergin ya da gevşek olmalarına göre üç bakımdan nitelendirilebilir. HEYECAN : Duyguların çok yoğun veya şiddetli olanlarına ve insanda gerginlik uyandıran duygulara denir.. Duygu ve heyecan kavramına yakın anlamı olan bir diğer kavram da tutku kavramıdır. Tutku, şiddeti ve sürekliliği fazla olan, insanın uyumsal davranışlarını bozabilen duygusal durumlardır. Örneğin, hız tutkusu, aşırı hırs, kumar veya benzeri tutkular insanın sağlıklı bireysel ve toplumsal davranış gösterme yeteneğini bozan duygusal durumlardır. Heyecanlar, bir bakıma çok yoğun ve şiddetli, kısa süreli duygulardır. Tıpkı güdüler gibi heyecanlar da, davranışların nedenleri arasındadır. Heyecanları İnceleme Düzeyleri 1- Öznel yaşantı düzeyi. Her insanın kendine özgü bir yaşamı vardır; bu yaşam onun öznel deneyimlerinden oluşur. 2- Duygusal davranış düzeyi. İnsan bazen acı, bazen öfke, bazen de hüzün duygusu hisseder. Hüzün duygusu örneğin insanın gözünden süzülen iki damla yaş şeklinde ortaya çıkabilir. Gözyaşları kişinin öznel deneyimlerinin, dış dünyaya yansımış davranış düzeyleridir. DUYGU KURAMLARI 1-James-Lange Kuramı 2-Cannon Bard Kuramı 3-Bilişsel Kuram : Duygu kuramları içerisinde en çok kabul edilen kuram bilişsel kuramdır. Bu kurama göre bedenimizde olup biten fizyolojik değişikliklere, çevremizde bulunan uyarıcılar çerçevesinde anlamlı duygusal tepkiler veririz. Kurama göre bilişsel süreçler duyguların tanımlanmasında ve anlamlandırılmasında önemli rol oynar. 4-Sosyobiyolojik Kuram : Sosyo-biyolojik kuram, insanın sosyal davranışının bir evrim sonucunda bu noktaya geldiği üzerinde durmaktadır. Duyguların Sınıflandırılması :Duygu psikolojisi üzerine çalışanlar duyguları sınıflamaya çalışmışlar, ancak bunda kesin bir sonuca ulaşamamışlardır. temel duygular; korku, neşe, kızgınlık, hüzün, nefret, umut, yakınlık ve hayrettir. Bunların dışında yaşanan diğer duygular ise bu duyguların karışımıyla meydana gelen ikincil duygulardır. DUYGULARIN ÖZELLİKLERİ Duygular, özellikleri itibarîyle iki gruba ayrılır. Bunlardan biri temel duygular, diğeri karmaşık duygulardır. İnanç, kızgınlık, yaş, korku, aşk, heyecanlanma ya da neşe gibi duygular temel duygular iken; şevk, hayal kırıklığı veya yetersizlik gibi duygular karmaşık duygulardır. Karmaşık duygular daha basit duyguların birleşiminden oluşur. Basit duygular daha tepkisel, kısa süreli olmasına rağmen, karmaşık duygular daha kurgusal, daha kalıcı ve uzun süreli yoğun duygulardır. Duygulara dokunulmaz ve ifade edilmesine izin verilmez ise kişi kendini uyuşuk, yorgun, içe kapalı ve kaygılı hisseder.

24 Düşüncelerin doğrusu ve yanlışı varken; duyguların doğru ya da yanlışı yoktur. Algılar ve bunlara dayalı olarak ortaya çıkan yargılar duyguları yönlendirir. Duyguların İfadesi: duyguların her kültürde farklı ifade ediliş tarzı vardır. Her duygu taşıdığı değere göre farklı biçimde ifade edilmekte, kültürlerde değerler yaklaştıkça, onların ifade ediliş tarzı da birbirine yaklaşmaktadır.. Ekman a göre; mutluluk, üzüntü, öfke, korku, tiksinme, şaşkınlık gibi bazı temel duyguların ifadeleri bütün kültürlerde aynıdır. Duyguları ifade etmenin yolları 1-Konuşarak ifade etmek: Güvenilir kişiyle tüm duygular kolaylıkla paylaşılır. 2-Yazarak ifade etmek. Duygular çok mahrem, başkalarıyla paylaşılmak istenmiyorsa, yazarak duyguların oluşturduğu gerilimden bir ölçüde kurtulmak mümkün olabilir.. Duyguları tanımlamanın Adımları. Bastırılmış duygulardan kaynaklanan belirtileri tanımlamak,. Bedene dönmek,. Duyguları kesin bir şekilde ayırt edebilmek. Depresyon. Kişinin günlük yaşama uyumunu bozacak dereceye ulaşmış üzüntü, melânkoli veya keder durumudur. Psikosomatik semptomlar. Psikosomatik, psikololojik kökenli olan, fiziksel hastalıklara verilen genel addır. Kas gerginliği. Gergin, sıkılmış kaslar, genellikle duyguların uzun süreli ifade edilmemesinin sonucu ortaya çıkan psikosomatik belirtidir. DUYGUSAL YAŞANTILAR İnsanların Duyguları Korku, Öfke Ve Mutluluk Düzeyinde Ele Alınabilir. 1-Korku:Her canlı, varlığını tehdit eden etkenlerden kaçınır. İnsan bilincinde bu kaçınma, korku algısıyla olur. Korku bu haliyle, kişinin varlığını, yaşamını sürdürmesine hizmet eden savunma sistemlerinin bir ön-uyarı mekanizmasıdır ve yaşamın sürdürülebilmesi için gereklidir. Korku durumunda kişinin vücudu bazı tepkiler verir. Bu tepkilerden belli başlıları; yüzün kızarması, yüzde kaşınma ve yanma hissi, titreme, terleme, bulanık görme, nefes darlığı, ağız kuruluğu, yutkunma güçlüğü, mide bulantısı, bilinç kaybı, anî tansiyon düşüşü vb. 2-Öfke:İnsanın algıladığı bir tehdit karşısında sergilediği düşmanlık duygusudur. Öfke anî bir duygu olarak gelişmez; aksine bir süreç şeklinde ortaya çıkar Kişinin öfkelenmesi durumunda aşağıdaki beş boyut birbiriyle ilişkiye girer: 1-. Biliş. O andaki düşünceler ve zihinsel süreçlerdir. 2-. Duygu. Öfkenin yol açtığı uyarılmadır. 3-. İletişim. Öfkeyi çevreye yansıtma biçimidir. 4-. Etkileniş. Öfkeli iken hayatı algılama biçimidir. 5-. Davranış. Öfkeli insanın sergilediği davranışlardır.. Öfke Sürecinin Aşamaları. Fiziksel veya psikolojik uyaran(lar) duyguyu harekete geçirir,. Düşük bir stres ve gerginlik başlar,. Vücut enerjisini arttıran adrenalin salgısı artar,. Kalp ve nabız sıklığı artar,. Kan basıncı dolayısıyla tansiyon yükselir,

25 . Vücut ve zihin savaş ya da kaç tepkisi için hazırdır. 3-Mutluluk. Bir ihtiyacın tatmini sağlandığında ya da hedefe ulaşıldığında duyulan hoş bir duygudur. Yaşamdan alınan uzun süreli tatmin duygusudur. Mutluluk duygusunun yaşanmasını sağlayan faktörlerden bazıları. Sükûnete (durulum) ulaşmış bir psikolojik durum,. Kişinin sadece kendisini değil, toplumun diğer fertlerini de yücelten bir değerler sistemi,. Kişinin kendini değerlendirmesinde gerçekçilik,. Çevredeki insanlarla dostluk ve fedekarlık temelinde yürüyen iyi ilişkiler,. İnsana ve insanla ilgili her şeye karşı duyulan içten samimî bir sevgi. DUYGULARIN KONTROLÜ VE YÖNETİMİ İnsan organizması bir makine düzeninde çalışmaz; kararsızlıklar ve düzensizlikler gösterir. Bazen öfkeli bazen mutlu, bazen sinirli, bazen sevinçli olabilir. Duyguların yönetilmesinin temel amacı, duygusal durumun insanın denetimini ele geçirmesiniengellemek için gerekli tedbirleri alarak vücudun fiziksel ve psikolojik sağlığını korumaktır. Bu aklın veya akılcı zihnin kontrolüyle olabilir. Duyguların kontrolü ve yönetimi için öncelikle yapılması gereken şey kişide söz konusu duygusal durumu ortaya çıkaran duygu kaynaklarını veya faktörlerini tespit etmektir. Duyguların kontrol edilip yönetilmesinde atılacak ilk adım, duyguların tanınmasıdır. DUYGULARIN KONTROLÜ VE YÖNETİMİ 1-Duyguları tanımak. 2-Duyguların yönetimi. Duyguların kontrolü veya yönetimi kişiden kişiye farklılık gösterse de, duyguların kontrol altına alınıp yönetilmesinin bazı kuralları vardır. Duygu Yönetiminin Altı Basamaklı Stratejisi 1-Birinci basamağı kişinin ne istediğini bilmesi ve aşırı duygu yoğunluğunun azaltılmasıdır. 2-İkinci basamak, bireyin duygularına güvenmesi ve her tür duygunun yönetilebilir olduğunun kabul edilmesidir. 3-Üçüncü basamak, duyguların verdiği mesajı algılamak, anlamak ve kabul etmektir. Duygular kabul edilmezse, onun tedavisi, kontrolü ve yönetimi mümkün olmaz. 4- Dördüncü aşama, kişinin kendine güvenmesi ve olumsuz duygularını olumluya çevirebileceğine inanmasıdır. 5-Beşinci aşama, ne kadar güçlü olursa olsun kişinin o duyguyu kontrol edecek gücü kendinde bulacağına inanması ve ona göre davranmasıdır. 6- Altıncı basamak ise heyecan duyup harekete geçmek ve önceki tecrübelerden yararlanarak duyguları yönetilebilir düzeyde tutmaktır. Duyguların ifadesi. İster olumlu ister olumsuz duyguların kontrolünden kurtulmak için kişinin bunları başkalarıyla paylaşması anlamına gelir. Duyguların ifadesinde önemli olan duyguların kime hangi yolla ifade edileceğidir. Bir düşmanlık duygusu nasıl ifade edilebilir? Kızarak, bağırarak duyguyu ifade etmek, doğru bir yönetem değildir. Duygusal Olgunluğa Ulaşmış İnsanların Özellikleri. Kızgınlık ve öfke. Korku ve kaygı,. Üzüntü ve depresyon. Öfke Kontrolü Öfkeyi doğru ifade etme becerisine denir.

26 Öfke kontrolünün temel amacı, öfkenin kontrolünde veya etkisinde davranışta bulunmamaktır. Daha önce de ifade edildiği gibi öfke de doğal bir duygudur; burada ifade edilmeye çalışılan öfkenin doğal veya kabul edilebilir bir düzeyde kalmasını sağlamaktır. Aksi halde öfkenin kontrolüne giren kişi, saldırgan tavırlar göstermekten kendini alıkoyamaz. Öfkenin kontrolü veya yönetimi mümkündür; ancak bu nasıl veya hangi yöntemle yapılacaktır. Şüphesiz kişilerin öfkelenme nedenleri farklı olduğu gibi öfke kontrol yöntemleri de farklıdır. Öfkeyi kontrol etmek için geliştirilmiş öfke kontrol yöntemleri vardır. ÖFKE KONTROL YÖNTEMLERİ 1-Bilişsel yöntemler. Öfkenin kontrolü konusunda öfkenin tanımlanması ilk adımdır. Tanımlanma, öfkeye neden olan faktörlerin neler olduğunu ve onlardan korunmanın nasıl olacağı konusunda ipucu verir. İkinci adımda ise öfke kontrol yöntemleri konusunda çeşitli alternatifler oluşturulur. Bu alternatifler arasında öfke kontrolüne yarayacak en uygun alternatif belirlenir ve sonra da bu alternatifin uygulanmasıyla öfke kontrol edilmeye çalışılır. Diğer bir bilişsel öfke kontrol yöntemi de öfkenin kontrolünde sonucun ne olacağını düşünmektir. Öfkenin kişiyi nereye götüreceği, sonucun ne olacağını (öfkeyle kalkan zararla oturur) düşünerek öfkeyi sağduyu ile kontrol altına almak, etkin bir öfke kontrol yöntemidir. 2-Duyuşsal kontrol yöntemleri (Biofeedback). Öfkenin kişinin vücudunda ne gibi psikosomatik etkilere neden olduğu düşünülerek kontrol edilmesine çalışılır. Biofeedback yönteminde kişi öfke durumunda vücudunda ne gibi tepkiler oluşuyor, ne gibi belirtiler veriyor diye bakarak öfkeye neden olan düşünce ve davranışlardan uzak durulmaya çalışılır.. Öfke psikolojik ve fiziksel bir uyarılma durumu olduğu için, söz konusu uyarılmayı ortadan kaldıracak aksi başka bir uyarılma (örneğin, gevşeme, gülme, espri) biçimiyle öfkenin ortaya çıkardığı uyarılma ortadan kaldırılabilir. 3-İletişimle öfke kontrol yöntemleri. Öfkeyi iletişimle kontrol etmenin ilk adımı, öfkeyi içinde yaşamamak, onu ifade etmektir.. Öfke nasıl kişinin kendisini negatif duygularla doldurması (şarj) ise öfkeye neden olan duyguları kaynağına inerek başkasına anlatma (deşarj) öfke kontrol yöntemi olabilir. Öfkeyi kontrol etmenin belki de en etkili yollarından biri de kişinin kendisiyle iletişim kurması, yani öz eleştiri yapmasıdır. Kendini öfkelendiren durum karşısında acaba ben nerede hata yaptım, bu durumda benim de bir payım yok mu gibi sorularla kişinin kendisiyle yüzleşmesi, öfke kontrolünde önemli bir yöntemidir. 4-Duygusal kontrol yöntemleri. Duygusal kontrol yöntemlerinin başında duyguların farkında olmak vardır. Yani önce teşhis, sonra tedavi gelir. Öfkeye neden olan asıl motivin ne olduğu, bu temel faktörün ne tür bir duyguya neden olduğu öncelikle teşhis edilir; sonra da bunun tedavisine (konrolüne) çalışılır. 5- Davranışsal kontrol yöntemleri. Bir yolunu bulup öfkeli durumda iken kişinin nasıl davranışta bulunduğunun farkına varmasını sağlamak bir davranışsal kontrol yöntemidir. Bunu ya güvendiğiniz birine sorun, mümkünse sesinizi ve görüntünüzü kaydedin veya zaten kaydedilmiş ise izleyin ve öfkesiz olduğunuz bir zamanda kendinizi değerlendirin.

27 DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜNİTE 8 GİRİŞ İnsanlar toplum halinde yaşayan sosyal varlıklardır. Sosyal varlık olmanın doğal sonucu iletişim kurmaktır. Hiçbir insan ve insan topluluğu, iletişimsiz yapamaz. İletişim, kişinin kendisiyle, kişiler arasında, gruplarda, örgütlerde ve kitleler düzeyinde mesaj aktarımı anlamına gelir. İletişim, mesaj üretme, iletme ve algılama sürecidir. İletişim kurmakta asıl amaç, anlaşılabilir mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum ve davranışlarında değişiklik yapmaktır. İLETİŞİM KAVRAMI ve ANLAMI İletişim mesajın bir kanal aracılığıyla kaynak ile hedef arasında iletilmesidir. En kısa tanımı ile iletişim kaynakla hedef arasında mesaj alışverişidir. İletişim, bireyler arasındaki ilişkiler sistemi olarak da tanımlanabilir. İletişim, kişilerin amaçsız etkileşimleri olmaktan çok, bir etki oluşturmaya veya davranışa neden olmak amacıyla, mesajın kaynaktan hedefe aktarılmasıdır. İnsanoğlunun sosyal ilişkilerde başarısının arkasında, iletişim yeteneği vardır. İletişim esas olarak simgeler aracılığıyla bir kişi ya da gruptan diğerine bilginin, düşüncelerin, tutumların veya duyguların iletimidir. İletişim, tarafların anlam yaratıp, anlaşmaya varabilmek amacıyla mesaj paylaşım sürecidir. Esas amaç bilgi vermektir. İletişimle bilgi, düşünce ve görüşler, kaynaktan hedefe aktarılır ve bu aktarma işlemi sözlü, yazılı ya da sözsüz iletişim tarzında olabilir. İLETİŞİMİN UNSURLARI 1-Temel unsurlar a-kaynak (Gönderici): iletişimin başlatıcısıdır; iletişimi başlatan veya iletiyi gönderendir. Kaynak olmadan iletişim kurulamaz. İletişim, gönderici ve alıcı olmak üzere en az iki kişiyi gerektirir;iletişim ilişkisinin başlayabilmesi için öncelikle kaynağa ihtiyaç vardır. b-mesaj (İleti):Alıcı için bir uyaran olarak işlev gören uyarıcılardır. Mesaj, göndericinin fikirlerinin ve isteklerinin sembollere dönüşmüş halidir.eğer alıcının verdiği ve göndericinin algıladığı anlamlar birbirlerine uygun ise tam iletişim söz konusu olur. İletişim, kaynağın gönderdiği mesajın, alıcı tarafından algılanmasıyla kurulur. İ Düşünce, duyu ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış biçimi olarak tanımlanan mesaj, bir duygu veya düşünceyi aktarmayı isteyen kaynağın ürettiği sözel, görsel ve işitsel simgelerden oluşur.mesaj gönderilmeden önce oluşturulur, yani kodlanır. Bilginin, düşüncenin duygunun iletime uygun, mesaj haline getirilmesine kodlama denir. 2-İkincil unsurlar a-kanal (Mesaj Yolu):Kanal fiziksel (ses, beden), teknik (telefon) ya da toplumsal olabilir (okullar, gazeteler vb.). Kanal, mesajın göndericiden alıcıya iletildiği yoldur. Kanal, ışık dalgaları, radyo dalgaları, ses dalgaları, telefon kabloları ve sinir sistemi gibi mesajı taşıyan araçlardır. Örneğin, sözlü iletişimde kanal hava dır, telefon görüşmelerinde ise telefon hatları kanal rolü görür. Radyo ve televizyon iletişiminde kanal frekanslardır. Kanal, kaynak ve alıcı arasındaki bağdır. b-alıcı (Hedef):İletişimin gerçekleşmesi için en az iki kişiye ihtiyaç vardır. Bunlardan biri kaynak diğeri alıcıdır. Kodlanmış mesajı alan ve kodunu açan kişi alıcıdır. Alıcı, mesajı taşıyan sembolleri algılayıp anlam vererek, iletişimi sonlandırır ya da kendisi bir mesaj göndererek gönderici konumuna geçer.

28 Alıcı, gönderilen mesajı alan kişidir. İletişim sürecinde, kaynağın gönderdiği mesaja hedef olan kişi, grup ya da kitleye alıcı denir. c-filtre (Algılama) ve Değerlendirme:Algı kavramı genel anlamıyla duyu organları aracılığıyla alınan uyarıların (duyusal sinyal, simge, sembol) anlamlı bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesi ve yorumlanmasıdır. Algı, duyu uyarıcılarının, duyu alıcılarına ulaşmasıyla başlayaqan ve algılanan duyunun tanınmasına, farkına varılmasına, kavranmasına, idrak edilmesine, tanımlanmasına kadar geçen fiziksel, nörolojik ve bilişsel süreçlerin tamamıdır. Algı idrak etmek ve içeriğine vakıf olmak anlamına gelir. d-geri Bildirim (Feed-Back):Geri bildirim, alıcı ve gönderici arasında geriye bilgi akışıdır. Bu sayede, gönderici mesajının anlaşılıp anlaşılamadığını öğrenir. Geri bildirimin olmadığı bir iletişim, tek yönlü iletişim iken; geri bildirimin olduğu iletişim, çift yönlü iletişim dir. Geri bildirim, bir tür kontrol mekanizmasıdır ve iletişim sürecini etkiler ve iletişim sürecinin son unsurudur. Alıcının, kaynağın mesajına verdiği yanıt, geri bildirim olarak adlandırılır. Alıcı mesajı tam olarak algılar ve bunu kaynağa doğru biçimde gönderirse, buna pozitif geri bildirim denir. Olumsuz (negatif) geri-bildirim ise kaynağa mesajın amaçlandığı şekilde alınmadığını bildirmek suretiyle, düzeltici bir işlev gören geri bildirimdir. İLETİŞİM SÜRECİ Toplum bilim sözlüğünde süreç, bir olayın düzenli olarak ve birbirini izleyen değişimlerle gelişmesi, başka bir olaya dönüşmesi olarak tanımlanmaktadır. İletişim de birkaç adımı gerektiren bir süreçtir. Süreç, göndericinin düşünceleri, duyguları veya görüşleri kodlamasıyla ve hedefe göndermesiyle başlar. İletişim süreci, bir mesajı herhangi bir kanalla gönderen gönderici veya kaynak, gönderilen mesaj veya ileti, mesajın gittiği kanal ve mesajı alan hedef veya alıcı olmak üzere dört temel unsurdan oluşur. İletişim sürecinin önemli bir unsuru da çevresel faktörlerdir. Çevre faktörleri, mesajın iletişim kanalı içinden akışını etkileyen koşulları ifade eder. Örneğin, gürültü bir çevre koşuludur. Aynı şekilde, hava şartlarının radyo dalgaları üzerindeki etkisi de bir başka çevre koşuludur. İLETİŞİM TÜRLERİ Grup Ilişkilerinin Yapısına Göre Iletişim Türleri a- biçimsel olmayan (informel) iletişim,b- biçimsel (biçimsel) iletişim, c-dikey iletişim d-yatay iletişim Kullanılan Kanallara Ve Araçlara Göre Iletişim Türleri a-görsel iletişim b- işitsel iletişim Zaman Ve Mekân Boyutlarına Göre Iletişim Türleri a-yüz yüze iletişim b-uzaktan iletişim Kullanılan Kodlara Göre Iletişim Türleri a- sözlü iletişim, b- yazılı iletişim, c- sözsüz iletişim; a-sözlü İletişim:konuşma dili olarak da adlandırılır. Sözlü iletişim; yüz yüze görüşmeler, toplantılardaki konuşmalar, sözlü sunumlar, halka hitaplar, telefonla yapılan görüşmeler, eğitim kursları, konferanslar, resmi konuşmalar, kurmay toplantıları, komiteler ve uyum programları gibi çeşitli biçimlerde yapılır. Sözlü iletişim, primer (birincil) iletişim biçimidir. b-sözsüz İletişim Sözcükler, iletişimin birincil araçlarıdır. Sözlü iletişimde kullanılan sözcükleri destekleyen daha birçok öğe vardır. Bu öğelere, ikincil mesaj kanalları denir. İkincil mesaj kanalları sözsüz iletişim kanallarıdır. Jestler,

29 hareketler, materyal kullanımı, zaman ve mekânın kullanımı, sözsüz iletişimin önemli unsurlarıdır. Beden dili olarak da adlandırılan sözsüz anlatımlar, insanlığın tarihiyle birlikte başlamıştır. Yapılan araştırmalar, kişilerin karşılıklı konuşmalarında mesajın %35'inin sesli,%65'nin ise, sessiz kanallarla iletildiğini göstermektedir. Sözsüz iletişimin Unsurları --mekan --beden dili --betimleme c-yazılı İletişim Yazılı iletişim, sözlü iletişime göre alıcının onu okuması, yorumlaması ve cevaplandırması nedeniyle gecikmeli olarak kurulur. İletişimin Bozucu Engeller Oluşturan Faktörler 1-İnsanların iletişime olan ihtiyaçlarının farkında olmamaları, 2-İnsanların iletişimin önemini yeterince kavrayamamaları, 3-İnsanların etkin iletişim yöntemlerini bilmemeleri. 4-İnsanlar arasında etkin iletişimin en önemli engellerinden biri, mesajı anlamadan önce onu yargılama ve değerlendirmeye kalkmaktır. İLETİŞİMİN ENGELLERİ İletişim engelleri, mesajın iletilmesini ve alınmasını engelleyen tüm faktörlerdir. 1-Kişisel İletişim Engelleri:İletişimin kişisel engelleri, gönderici ve alıcının mesajı kodlarken, gönderirken veya kod açarken gerekli dikkati göstermemelerinden kaynaklanan engellerdir. Kişiler Arası Iletişimi Engelleyen Faktörler a-sözcüklere boğulma (verbalizm) b-mesajı algılayamama c-alıcının ilgi duymaması, d-dinlememek e-fiziksel çevrenin verdiği rahatsızlıklar f-fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklardır g-kişisel farklılıklar, h-algılama farklılıkları 2-Dil ve Anlatım Güçlükleri:Dil, iletişimin temel unsurudur. a- Dil karmaşık biçimde kullanımı: Dil karmaşık biçimde kullanımı iletişim engeline yol açar. Bu nedenle iletişimde basit, yalın ve açıklayıcı bir dil kullanılmalıdır. Sözcüklerin anlamı, kelimelerde değil, onların kullanımındadır. b- jargon kullanımı: Kelime anlamını, alıcının algılama yeteneğine göre kazanır.bir mesajın iletilmesinde göndericinin seçtiği kelimeler ve genel anlamda kullandığı dil, iletişimin kalitesini belirler. Tüm meslek ve iş kollarının, kendi özel dili vardır. İnsanların belli bir meslekî teknik dille iletişim kurmaları, jargon olarak bilinir. Dil ve anlatım güçlüklerinin ortadan kaldırılması için takip edilecek birkaç adım a-mecaz, istiare ve teşbih sanatlarına fazla yer verilmemelidir. b-kısa kelimeler, uzun kelimelere; kısa cümleler, uzun cümlelere tercih edilmelidir. c-cümlenin anlamına katkısı olmayan kelime, cümle içinde bulunmamalıdır. d-cümleler hedefe göre kurulmalı, jargondan uzak durulmalıdır. e-olumlu anlamları olan sözcükler seçilmelidir. ---Dil ve anlatımdan kaynaklanan iletişim engellerinin asıl nedeni, birçok kelimenin, çoğu zaman farklı anlamlarda kullanılması ve hedefin bunları farklı anlamlandırmasıdır

30 3-Dinleme ve Algılama Yetersizliği:İletişim, gönderici ve alıcı arasında mesaj alışverişidir; dolayısıyla iletişimin etkinliğini sadece gönderici belirlemez, aynı zamanda alıcının dinleme ve algılama yeteneği de belirler. İletişimin dinleme ve algılamadan kaynaklanan engelleri; atlama, savsama (omission), çarpıtma (distortion) ve aşırı anlam yükleme (overload)dir. Atlama, mesajın bazı kısımlarını silmektir. 4-Bilgi Eksikliği:Yetersiz bilgi, iletişim sürecinde, kaynak ile hedef arasında engel oluşturur. Göndericininmesajın içeriğini dolduracak kadar bilgili olmaması durumunda da, iletişim engeli ortaya çıkar. 5-Cinsiyet ve Kültür Farklılıkları:Cinsiyet farklılıkları, özellikle geleneksel toplumlarda önemli bir iletişim engelidir. Erkekler ve kadınlar, çocukluklarından beri farklı eğitim alarak büyürler. Bu durum, yaşam konusunda farklı tutum ve bakış açıları, farklı iletişim biçimleri geliştirmelerine neden olur. iletişimde kadın ve erkekler farklı iletişim biçimleri geliştirirler. Mesaj iletiminin cinsiyete göre farklı olduğu diğer bir beden dili öğesi de, dokunmadır. Dokunma dostluğu ve kişiselliği sembolize eder. 6-İletişimin Psikolojik Engelleri:Göndericinin anlatım biçimi ve psikolojisi de iletişim engeli olabilir. Kaynağın verdiği mesaj, alıcı tarafından alınmak istenmediğinde, iletişim engellenir. Buna tıkanık iletişim denir. Dikkat dağınıklığı, iletişim sürecinde önemli bir psikolojik engeldir. Etkin iletişimi engelleyen diğer bir insan ilişkileri faktörü, kişilerin farklı duygusal yapılarıdır. İetişim Engellerini Ortadan Kaldırmak Için Kullanılması Gereken Yöntemler 1-Kaynak, sözlü mesajı alıcının anlayacağı ve algılayabileceği biçimde iletmelidir. 2-Mesaj, alıcının ilgisini çekecek gerçek ve çekici örneklerle desteklenmelidir. 3-Mesaj, alıcıyı etkileyecek türden bir kanalla gönderilmelidir. 4-Kaynak ve alıcının fiziksel ve psikolojik rahatsızlıkları giderilmelidir. 5-Mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı geri bildirimle kontrol edilmelidir. İletişim engellerini ortadan kaldırmanın en etkin yolu, öncelikle engelin farkına varmak ve sonra da onu ortadan kaldırmaktır. İLETİŞİM ENGELLERİNİ AŞMA YOLLARI 1-İletişimin Kişisel ve Çevresel Engellerini Aşmak İletişimin Kişisel ve Çevresel Engellerini Aşmanın Yöntemleri a-algılama farklılıkları ve yetersizliği. b-dil farklılıklılarını ortadan kaldırmak. c-duygusal reaksiyonları ortadan kaldırmak. İ d-sözlü ve sözsüz iletişim arasındaki uyuşmazlığı aşmak e-güvensizliği ortadan kaldırmak. f-ağdalı ifadelerden kaçınmak. g-alıcının duygu dünyasını ayarlamak. h-geri bildirim kullanmak. ı-pekiştirme kullanmak. j-basit bir dil kullanmak. k-sözleri davranışlarla desteklemek. l-yüz-yüze iletişim kurmak. m-iletişimde farklı kanallar kullanmak. 2-Dinleme Becerisi Geliştirmek Dinlemek bir saygı gösterisidir. Karşısındaki kişi tarafından dinlenen birinin özgüveni artar, kendisiyle barışık mutlu bir kişi olma olasılığı yükselir. beynimiz mesajları seçerek algılar. Dinleme Türleri a-empatik dinleme, kişinin iç dünyasını anlayarak onun gözüyle dünyayı görebilme çabasıdır. Bu süreç kişinin davranış duygu ve düşüncelerini yargılamadan, onun kişisel bağlamı içinde onu anlamayı ve

31 yorumlamayı içerir. İyi bir dinleyici, karşısındaki insanı yargılamadan dinlemeyi bilir. Dinleme duymaktan farklıdır. Duyma, sesleri fiziksel olarak algılamaktır.dinleme ise seslerin anlamını zihinsel olarak belirlemekle ilgilidir. Empatik dinlemede mesajı konuşmacının bakış açısından algılamaya çalışır. b- Ayırıcı dinlemede, sözcüklerin cümle içindeki kullanımından kaynaklanan anlamlar bulunmaya çalışılır. Kapsayıcı dinlemede asıl amaç, mesajın anlamını ortaya çıkarmaktır. İşle ilgili konferanslara, tartışma gruplarına katılma ve iş sunumlarını dinlemede kapsayıcı dinleme bir ihtiyaçtır. Kapsayıcı dinleme sırasında dinleyici, konuşmacıyı veya mesajı yargılama yoluna gitmez. c-eleştirel dinleme:, iletilen mesaj belli bir değerlendirmeye tabi tutularak dinlenir. Bu tür dinlemede insan, mesajı yargılayarak ikna olmaya çalışır. Bu tür dinlemede mesaj mantıksal çerçevelerden geçirilerek ve söylenenlere kanıtlar aranarak dinlenilir. d- Aktif dinleme:dinleyici sözlü, sözsüz ve diğer tüm iletişim unsurlarına dikkat eder. e-pasif dinleme ETKİN İLETİŞİM Etkin iletişim, alıcının algılayabileceği şekilde mesajı ona iletmekle, mesajın tam olarak algılanması ve gerekli tepkinin gösterilmesiyle sağlanır. Etkin iletişim, hem kaynağın hem de alıcının kullanılan sembollerin anlamlarını bilip, onlara ortak anlam vermesiyle kurulur Etkin Bir İletişim Unsurları 1-Bilinen ve geniş kapsamlı bir iletişim yapısının oluşturulması, 2-Çeşitli görevler yüklenmiş kişiler arasındaki ilişkilerin kurallarla belirlenmesi, 3-İnsanlar arasındaki ilişkilerin, uyumlu bir şekilde birbirine bağlanması. Iletişim Etkinliğinin Temel Amacları 1-İletilecek mesajın kodlanması ve iletilmesi, 2-Mesajın kodunun çözülmesi ve filtre edilmesi, 3-Mesajın algılanması ve değerlendirilmesi, 4-Mesajın kabul edilmesi, 5-Mesaj doğrultusunda alıcının harekete geçmesi

32

33 DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜNİTE 9 GİRİŞ Bireyin çevresinde olup bitenlere tepki vermesi için önce çevreden gelen uyarıcıları algılaması gerekir. Organizmayı etkileyen herhangi bir faktöre uyarıcı denir. Ses, renk, koku, tat gibi uyarıcılar beyni uyarır ve algılama sürecini başlatır. Algılama sadece uyarıcılarla ilgili bir durum değildir; yani algılama sadece dışsal faktörlere (uyarıcı) bağlı değildir; aksine içsel ve dışsal faktörlerin etkileşimiyle olur. Algılamayı etkileyen içsel faktörlerden biri, aynı olguyu farklı biçimlerde algılamaya neden olan kişiliktir. Kişilik, insanın kendi duygu ve davranışlarının bir bütün oluşturmasıdır. Kişilik her kişiye özgü özelliklerin tümüdür ve algı objesi değişmese bile kişilik, algılamayı etkileyen önemli bir faktördür. Algılamayı etkileyen diğer bir faktör zekâ ve yetenektir. ALGILAMA VE ALGI KAVRAMI Algılama, uyaranların duyumsanması işlemine verilen addır. Algılama, duyu ve duyum aracılığı ile meydana gelir. Alıcıların dış çevreden duyular vasıtasıyla aldığı uyaranları sinirsel enerjiye çevirmesi sürecine algılama, ortaya çıkan ürüne de algı adı verilir. Beyne gelen duyu verilerinin beyinde işlenerek belirli bir yapı ve organizasyona sokulma işlemidir. Mutlak eşik organizmanın tepkide bulunabilmesi için gerekli en küçük uyarıcı şiddetidir. fark eşiği Uyarıcıda meydana gelen değişikliğin fark edildiği en küçük miktara denir Algılar ihtiyaçları, güdüleri ve tutumları etkilediği gibi, ihtiyaçlar, güdüler ve tutumlar da algılamayı etkiler. Algılama iki biçimde karşımıza çıkar; deneysel algılamalar ve zihinsel algılamalar. Deneysel algılamalar, duyu organları yoluyla algıladıklarımız; zihinsel algılamalar ise altıncı hissimizle algıladıklarımızdır. Algılama sürecinde kişi iç ve dış uyarımları fark eder. Bu fark etme sürecinde dışsal faktörler (algılanan nesnenin büyüklüğü, şekli, rengi, kokusu) ve içsel faktörler (kişinin deneyimi, kültürü, inançları, karakter yapısı, duyguları, beklentileri, ihtiyaçları) devreye girer. Kişinin görme, duyma, koklama, dokunma, düzenleme yeteneği algılama derecesini etkiler. Uyarıcı sürekli ise ve enerji düzeyinde bir değişiklik meydana gelmiyor ise duyu organı uyarıcıya uyum sağlar ve tepkide bulunur; böylece algıda süreklilik oluşur. Her duyumla birlikte bir algılama ortaya çıkar; bununla birlikte psikolojik olayların en yalın öğeleri, duyumlar değil, algılardır. Çevreden gelen etkiler duyu organlarını uyarır, böylece meydana gelen sinir akımı, beyne ulaşır ulaşmaz duyum olayı ile birlikte bir algılama meydana gelir. Algılama sürecinde duyumlar anlamlı bütünler halinde kavranır. Algılamada beyne iletilen uyarımlar, önce gruplar halinde örgütlenir ve sonra da bir anlam kazanır. Algılama anında beyin, bireyin içinde bulunduğu psikolojik veya fiziksel durumdan etkilenir. Aç insanın yiyeceği gördüğü sıradaki algısı ile tok insanın algısı farklıdır. Algı kişinin beklentileriyle, geçmiş deneyimleriyle, diğer duyu organlarından gelen başka duyuları, toplumsal ve kültürel etkenleri hesaba katmasıyla, duyuları seçme, bazılarını ihmal etme, bazılarını kuvvetlendirmesiyle, duyulara bazı eklemeler ve çıkarmalar yapmasıyla oluşur. Algı Tanımları Algı Uyarıcıya anlam kazandırma süreci algılama iken, algılamanın sonucunda ortaya çıkan ürüne denir. Algı (percept, sense) kavramı genel anlamı ile duyu organları aracılığıyla alınan uyaranların (duyusal sinyal, simge, sembol) anlamlı bütünlük oluşturacak şekilde örgütlenmesi ve yorumlanmasıdır. Algı, duyu uyarıcılarının, duyu alıcılarına ulaşmasıyla başlayan ve algılanan duyunun tanınmasına, farkına varılmasına, kavranmasına, idrak edilmesine ve tanımlanmasına kadar geçen fiziksel, nörolojik ve bilişsel süreçlerin tamamıdır. Algı, kişinin etrafında olup bitenlere tanıklığıdır. Algılar çok boyutlu etkileşimli bir düzlemde gerçekleşir. Algı, uyarıcının alınmasıyla başlar ve tanımlanmasıyla biten alt süreçlerle tamamlanır. Algı, idrak etme, uyaranın içeriğine vakıf olma, bir etkiye maruz kalma ve ona tepki gösterme olgusudur. Algı, algılanan şeyin gerçeğine ulaşmak, olayı ve olguyu tüm boyutlarıyla kuşatmak ve ilgi kurmaktır. Algı, algılanan şeyin gerçeğine ulaşmak, onu bütün boyutları ile kavramaktır. Algıların alınma sürecine algılama denir.

34 Algılama:Algıların analiz edilip yorumlanması, örgütlenmesi, sistemleştirilmesi sürecine denir Algıda seçicilik adı verilen süreci belirleyen kişinin inanç, değer, ihtiyaç, istek ve beklentileridir. Aristo ya göre duyu yetisi, yanmaya hazır olan bir maddeye benzer ve faaliyetine başlamak için de ilk ateşlemeyi (algılamayı) başlatacak bir ateşleyiciye (uyarıcı) ihtiyaç vardır. Gestalt Psikololarına Göre Algı Algının nasıl işlediği ve algılamaya esas teşkil eden faktörler algı yasalarını oluşturmaktadır. Algı Gestalt psikologlarına göre bir örgütlemedir. Bu örgütleme bütüncül bir yapıyı ifade eder ve bütün parçalardan farklı bir yapı oluşturur. Gestalt psikologları algı yasalarını bütünün parçaların toplamından daha farklı ve büyük olduğu ilkesine göre tanımlamaktadır. Gestalt Psikololarına Göre Algı Yasaları 1-Zemin-şekil yasası. 2-Yakınlık yasası. 3-Mekân algısı. 4-Süreklilik yasası: 5-Benzerlik yasası: 6-Basitlik Yasası. 7-Pragnaz yasası: 8-Tamamlama yasası: ALGILAMA SÜRECİ 1-seçici dikkat, 2- organizasyon Algilama Süreçleri 1-Duyu süreçleri. Birey duyu organlarıyla çevresindeki çeşitli uyarımlara ulaşır. Çevre uyarımları duyular vasıtasıyla alınıp bilinçte değerlendirildiği zaman, algılama gerçekleştirilmiş olur. 2-Simgesel süreçler. Simge, bir obje veya durumu temsil eden işarettir. Örneğin, limon resmi görülünce ekşi tadı algılanıp kişinin ağzının sulanması, simge temelli bir algılama örneğidir. 3-Duygusal süreçler. Algılamanın duygusal süreçlerinde, uyarımın taşıdığı mesaj ve bilgiyi aşan bir anlam üzerinde durulur. Örneğin, bir olayı ya da nesneyi algılarken onun yalnız bellekteki geçmiş izlenimleri ve simgeleri birleştirilmekle kalmaz, başka anlamlar üretilmeye çalışılır. Seçici dikkat dış dünyadan gelen uyarıcıların tamamının beyne ulaşmayarak bunlardan bazılarının seçilerek algılanmasıdır. Algılama sürecinde bireyin beklentileri, deneyimleri, ihtiyaçları, eğitim düzeyi, toplumsal ve kültürel etkenler sürece dâhil olur. Gelen duyuları seçme, bazılarını ihmal edip bazılarını güçlendirme, aradaki boşlukları doldurma ve beklentilere göre anlam verme faaliyetleri bu aşamada gerçekleşir. Algılama sürecinde bireyin beklentileri, deneyimleri, ihtiyaçları, eğitim düzeyi, toplumsal ve kültürel etkenler sürece dâhil olur. Duyu organları, algılamanın araçlarıdır. İnsan, iç ve dış çevresinden gelen uyarıcılarla karşı karşıya kalır; bunları duyar ve kaydeder. Kaydettiği ilk izlenimi yorumlar. Yorumlarının doğruluğu geri bildirimle denetlenir ve uyarıcılar yolu ile gelen etkiyi anlam a veya davranış a dönüştürür. Böylece tutumlar ve davranışlar algılara göre biçimlenir.

35 Algilama Sürecinin Unsurlari 1-Uyarıcı (stimulus). Algı bir uyarıcıyla başlar. Uyarıcı, organizmayı etkileyen çevresel etkendir. Uyarıcılar, organizmanın duyu verileri vasıtasıyla algıladığı her şeydir. Bunlar bazen ses, bazen renk, bazen sertlik hissi olabilir. Uyarıcıların Uyarıcı, insanın dış çevresinden olduğu gibi iç çevresinden de gelebilir. Dış ve iç çevreden gelen herhangi bir uyaran olmadan algılama süreci başlayamaz. 2-Duyu. Duyular, alıcı hücrelerin dış çevreden aldığı fiziksel enerjiyi, sinirsel enerjiye çevirmesiyle oluşur. Bu sinirsel enerji beyinde işlenir ve işlemin sonucunda algısal ürün ortaya çıkar. Dokunulan bir cismin sert-yumuşak, soğuk-sıcak olarak algılanması gibi.algılar duyular üzerine kuruludur; duyular algıya temel oluşturur. Duyu, uyarıcıların duyu organlarımız üzerinde bıraktığı etkidir. Algı ise bu etkinin zihnimizde aldığı şekil, etkiye verdiğimiz anlamdır. Bazen uyarıcı olmasına rağmen algılama olmaz. Örneğin bilmediğimiz dili konuşan birinin cümlelerini algılayamayız. 3-İzlenim. Kimi zaman duyu organları algılamaya yetecek güçte duyu alamazlar. Çevreden gelen uyarıcılar, anlamaya yetecek güçte olmadığında insanda yalnızca bir izlenim bırakırlar. İzlenim, uyarıcıların tam anlaşılmamış etkileridir. Bulanık, yetersiz olan izlenimler, çevreden gelen uyarıcıları yanlış algılamaya yol açabilir. 4-Geri bildirim. İnsanın izlenim aşamasında, belirsizlikten, yanılgıdan ve ön yargıdan kurtulmak için edindiği duyuyu yorumlayarak değerlendirmesidir. 5-Anlama. Anlama aşamasıyla algılama süreci tamamlanır ve ortaya algı çıkar. İnsani Gerçek Olmayan Algilara İten Nedenler A-Duygusal Yeğleme. B-Ketleme. C-Kümelendirme. D-Yaşantıyı Karıştırma. E-Alışkanlık. F-Ortamın Etkisi. Aynı uyaran, farklı ortamda farklı algılanabilir. Sonuç olarak algılamanın doğru ve gerçek olması için dış uyaranların insanın duyu/algı organlarına kadar gelmesini engelleyecek fiziksel engelin olmaması gerekir. Ponzo etkisi : Uzaklık ipuçlarının kişiyi yanıltmasına denir. ALGI TÜRLERİ Algılama için uyarıcıya ihtiyaç vardır. Ancak uyarıcı olmadıkça algılamanın olamayacağını söyleyemeyiz. 1-İç Algı: benliğin bilinç aracılığıyla kendi durumu ve eylemleri hakkında elde ettiği bilgi veya uyarıcılar vardır ki bunların algılanması için kişinin iç melekeleri devreye girer. Bunlara iç algı denir. Duyu organlarıyla algılayamadığı algılar da vardır. Bunlara iç algı lar denir. İç algılar, insan sezgileriyle ve öngörüleriyle (basiret) ilgili algılardır. 2-Dış Algı:Nesnelerin insan aklında meydana gelen şekilleri ve görüntüleri vardır. Bunlara dış algı denir. Dış algı, dış dünyadaki nesnelerin insan zihnindeki resimlerine ilişkin algıdır. bu tür algılar gerçektir ve gerçeğin görüntüleridir. İnsanın çevresel duyuları algılaması sırasında yararlandığı dış algı lar (görme, duyma, dokunma) kişinin duyu organları sayesinde algıladığı duyulardır.

36 ALGI TÜRLERİ(2.sınıflandırma) 1-Duyu algısı. Eşyaya ait özelliklerin duyu organları aracılığıyla alınarak nitelik, nicelik, yer ve durum gibi kategoriler hakkında bilgi sahibi olunmasıdır. 2-Hayal algısı. Eşyayı, yine duyu algısındaki özellikleriyle, fakat bu kez ortada eşya olmadan, onun gözden uzak olarak hayal edilmesi ve hatırlanışıyla ilgili algılardır. 3-Vehim ve tikel algı. Duyulara ilişkin tikel anlamların algısıdır. 4--Akıl algısı. Tikel veya tümel bütün soyut anlamların algısıdır. Algılama sürecinde sezgiler de önemli rol oynar. Sezgi, dolaysız kavrama anlamına gelir. Sezgi, insanın bilişsel süreçleri kullanmadan, çıkarımsal olmayan bir yolla derinden ve içe doğan bir meleke ile olayların bilincine varmasıdır. İnsanın olayları sağlıklı değerlendirebilmesini algılarının sağlamlığı, doğruluğu, reel olana uygunluğu belirler. Buna göre algılamanın sağlamlığının bağlı olduğu faktörler 1-Gerçek izlenimlere, 2-Doğru, gerçek duyulara, 3-Gerçek algılara, 4-Gerçek algılama yeteneğine bağlıdır. ALGILARIN ÖZELLİKLERİ İnsan uyaranları iki şekilde algılayabilir; tecrübe ve zihinsel olarak. 1- Seçici olmasıdır. Seçici algılama seçici maruz kalma, seçici dikkat ve seçici hatırlama unsurlarından oluşur. Algılama sürecinde bir tek uyarana değil, uyaran gruplarına tepkide bulunuruz. Buna algılamada örgütleme denir. 2-Algısal değişmezlik: nesneleri çeşitli nitelikleri ile bir kez öğrendikten sonra bunlarla farklı zamanlarda ve durumlarda karşılaştığımız zaman veya onlara farklı açılardan baktığımız zaman farklı görünmelerine rağmen biz onları hep aynı görürüz. Bu olguya denir. 3- Derinlik : uzay algılamasında ortaya çıkar. Herkesin Eşit Bir Algılama Yeteneği Yoktur Ve Söz Konusu Eşitliği Bozan Etkenler 1-İhtiyaçlar. 2-Beklentiler. 3-İlgiler. 4-Öğrenme, bilgi ve deneyim. 5-Algı alanı. 6-Algı dayanağı. Algı Yanılmaları 1-İllüzyon(yanılsama),uyarıcıların hatalı algılanması sonucunda algının yanlış olmasıdır. 2-Hallüsinasyon(Sanrı). Bir uyarıcıyı bulunmadığı halde varmış gibi algılamaktır. Olmayan şeyleri görmek, olmayan sesleri işitmek gibi dayanaksız algılamadır. 3-Phi (Fi) Fenomeni. Art arda gelen durgun uyarıcıların hareket ediyormuş gibi algılanmasıdır.

37 DiKKAT Dikkat, bilincin açıklık ve işlevsellik derecesi, insanın algılamaya hazır oluş düzeyidir. başlangıç ve ön koşuldur. Dikkat algılama sürecini başlatır. Bilinçli veya bilinçsiz olarak, yönlendirmenin veya bilinç dışı bir uyaranın etkisiyle ortaya çıkabilir.dikkat, bir seçme faaliyetidir. İnsanın bir şeye dikkat edebilmesi, seçici algılarının devreye girmesiyle olur. Seçme faaliyetinin başlaması için uyaranın olması yetmez. Uyaranlar algılama için yeterli olsaydı, herkesin aynı nesneden veya olaydan aynı sonucu çıkarması gerekirdi. Oysa algılama sürecinde devreye kişisel özelliklere dayalı sübjektif yorumlar girer. Kişinin yorum biçimini, eğitimi, kültürü inancı ve değerleri etkiler. Algılama sürecinde dikkat bir seçim faaliyeti olarak ortaya çıkar. İnsanın seçim yeteneği üzerinde birçok faktörün etkisi vardır. Bunlar iç ve dış faktörler olarak iki grupta incelenebilir: 1-Dış faktörler. Kişinin sosyal ve fizikî çevresinden algıladığı faktörlerdir. Bu konuda dikkati etkileyen başlıca faktörler; uyarıcının durumu, şiddeti, büyüklüğü, devamlılığı, hareketliliği, tekrarı, ayrılmış ve farklı oluşudur. 2-İç faktörler. Bunlar insanları bir seçim faaliyetine yönelten ve içten gelen güç/güdü kaynaklarıdır. Özellikle fizyolojik ve psiko-sosyal kaynaklı motiflerdir. Bu faktörler insanın kültürüne, eğitimine, alışkanlıkları ve sosyal yaşantısına bağlıdır. Dikkat Türleri 1-İlgi dikkati: İnsanın özel ilgisi ve merak duygusu bu tür dikkatin oluşumunu sağlar 2-Bilinçli dikkat:zihinsel çaba harcaması gerekir. Burada insan kendi arzusu ve iradesiyle gözlediği olay, durum, nesne ya da kişiye dikkatini yöneltmektedir ve zihinsel yönden aktif durumdadır. 3-Bilinçli olmayan dikkat. İnsanın elinde olmadan bazı olay, durum ya da kişilerle ilgili uyarımlar, onun dikkatini çeker. Dikkati ve dikkat yoluyla algılamayı belirleyen uyarıcı ve bireysel özelliklere ilişkin etkenler 1-Şiddet ve büyüklük. 2-Kontrast. 3-Hareket. 4-Tekrar ve pekiştirme 5-Farklılık ve yenilik. 6-Değişmezlik. ATFETME (YÜKLEME) Atfetme (attribution)tanım 1, kişinin kendisinin veya başkasının davranışlarını yorumlaması ve onlara anlam yüklemesidir. Atfetme (yükleme)tanım 2:algılanan insanın davranışlarına bakarak onun içsel durumunu tanımak ve davranışlarının nedenlerini bilmek için nedensel çıkarsama yapmadır. Atfetme (yükleme)tanım 3:insanların bir olayın niçin ve neden kaynaklandığı üzerinde varsayımlarda bulunarak, ilişkilerden anlam çıkarmasıdır. Bir çıkarsamanın doğru olabilmesi için ilişkiye dayanak olan davranışlarda olması gereken özellikler 1-Davranış tutarlı (consistency) olmalıdır. 2-Davranış belirgin (distinction) olmalıdır 3-Davranış başkalarınca da yapılabilir olmalıdır. 4-Davranış insanın yalnız başına olduğunda da yapılabilir olmalıdır.

38 DAVRANIŞ BiLiMLERi VE ETİK ÜNİTE 10 GİRİŞ Her birey kendine özgü bilgi, beceri, yetenek, tutum, değer, algılama şekli ve kişiliğe sahiptir. Bu olguların hepsi açısından bireyler birbirlerine benzemekte ya da farklılaşmaktadır. KİŞİLİK KAVRAMI Kişilik, insanların kendilerini ve diğerlerini nasıl gördüklerini ve değerlendirdiklerini, diğerlerini nasıl etkilediklerini, iç ve dış ölçülebilir özelliklerinin neler olduğunu ve birey-durum etkileşiminin nasıl gerçekleştiğini açıklayan bir kavramdır. Psikolojide kişilik: insanların dünyayı nasıl görüp yorumladığını ve ona nasıl tepki verdiğini yansıtan bir kavramdır. Kişilik, farklı durumlarda insanı tutarlı bir şekilde davranmaya iten bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda kişilik, bireyin davranışını etkileyen ve görece olarak dengeli olma özelliğine sahip bir özellikler seti şeklinde tanımlanmaktadır. Bu özellikler seti, insanı başkalarından ayıran, bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerin bir bütünüdür ve kişinin gelecekteki davranışlarını tahmin etmede temel teşkil etmektedir. Kişiliği tanımada ölçüm aracı davranıştır. Bir başka deyişle kişilik, davranışsal açıdan tanımlanabilir. Davranış bilimlerinde davranış, tutum ve kişilik kavramları karşılıklı etkileşim içierisindeki olgular olarak değerlendirilmektedir. KİŞİLİĞİ BELİRLEYEN FAKTÖRLER 1-Kalıtsal Faktörler:Bu duruma ilişkin en önemli kanıtlar ayrı ortamlarda yetişen tek yumurta ikizlerinin incelenmesi sonucu elde edilmiştir. Bu incelemer, farklı ortamlarda yetişen ikizlerin yeme-içme alışkanlıklarından giyim tercihlerine ve kişisel alışkanlıklara kadar pek çok noktada benzer özellikler taşıdıklarını ortaya koymaktadır. 2-Çevresel Faktörler a-aile b-toplum ve Kültür: her toplumsal yapı içerisinde bireyler toplumsallaşma ya da sosyalizasyon süreci aracılığı ile o toplumsal kültüre uygun kişilik özelliklerine sahip olma yönünde teşvik edilmektedir. c-deneyim:üç yaşlarında kişiliğin ham haliyle görece olarak istikrar kazanmaya başladığı kabul edilmektedir. Kişilik zamanla değişmeye ya da gelişmeye devam etmekle birlikte bu değişimlerin en köklü ve büyük olduğu dönemler çocukluk ve ergenlik çağlarıdır KİŞİLİK KURAMLARI PSİKOLOJİNİN KİŞİLİK TANIMINA YÖNELİK YAKLAŞIMLAR 1-Nomotetik kuramlar: kişiliği, özelliklerin belirlenmesi ve ölçümü aracılığı ile ortaya koymaya çalışırken bu süreçte kişilik testlerini kullanmakta ve kalıtsal faktörlerin kişiliğin en önemli belirleyicisi olduğunu

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

Davranışı başlatma Davranışların şiddet ve enerji düzeyini saptama Davranışlara yön verme Devamlılık sağlama

Davranışı başlatma Davranışların şiddet ve enerji düzeyini saptama Davranışlara yön verme Devamlılık sağlama 1 İnsan organizması güdüler ile harekete geçer İnsan davranışlarını yönlendiren dürtü ya da itici güç Davranış çeşitli gereksinimler sonucu oluşabilir Güdülerin işlevleri: Davranışı başlatma Davranışların

Detaylı

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr

9. HAFTA PFS102 SINIF YÖNETİMİ. Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ. cagataykilinc@karabuk.edu.tr 9. HAFTA PFS102 Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ cagataykilinc@karabuk.edu.tr Karabük Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi 2 İÇİNDEKİLER MOTİVASYON Motivasyon Teorileri Kapsam Teorileri

Detaylı

28.04.2014 SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.

28.04.2014 SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu. SİSTEM SOSYAL BİR SİSTEM OLARAK SINIF Sınıfta Kültür ve İklim Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sistem: Aralarında anlamlı ilişkiler bulunan, bir amaç doğrultusunda bir araya getirilen

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİ OLUŞTURAN BİLİM DALLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİ OLUŞTURAN BİLİM DALLARI DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİ OLUŞTURAN BİLİM DALLARI Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT *Davranışları bir bütün olarak değerlendirme ihtiyacı, insanı konu alan sosyal bilimlerde disiplinler arası bir mutabakatın

Detaylı

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler

kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler 1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal

Detaylı

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli

Tüketici Satın Alma Davranışı Tüketici Davranışı Modeli Bölüm 6 Pazarları ve Satın alma Davranışı Bölüm Amaçları davranış modelinin unsurlarını öğrenmek davranışını etkileyen başlıca özellikleri belirtmek Alıcı karar sürecini açıklamak Satın Alma Davranışı

Detaylı

ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE. Sağlıklı örgüt için gerekenler: Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan. Örgüt Sağlığı. Örgüt Sağlığı.

ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE. Sağlıklı örgüt için gerekenler: Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan. Örgüt Sağlığı. Örgüt Sağlığı. ÖRGÜT SAĞLIĞI OKULDA SAĞLIK, İKLİM VE KÜLTÜR Yrd. Doç. Dr. Çetin Erdoğan Örgütün amaçlarına uygun olarak görevlerini yerine getirebilmesi, yaşamını sürdürmesi, karşılaştığı sorunları çözmesi ve gelişimini

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI TÜRKİYE NİN TOPLUMSAL YAPISI KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 1. Ünite Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar TOPLUMSAL YAPI KAVRAMI Toplum, insanları etkileyen gerçek ilişkiler

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI SORU VE CEVAPLARI

TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI SORU VE CEVAPLARI TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI SORU VE CEVAPLARI 2014-2015 1 ) Güdülenme süreci aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak sıralanmıştır? İhtiyaç - Dürtü - Davranış - Güdü Güdü - Dürtü - İhtiyaç - Davranış Davranış

Detaylı

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI

EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR. Doç. Dr. Adnan BOYACI EĞİTİMİN SOSYAL TEMELLERİ TEMEL KAVRAMLAR 2017 Doç. Dr. Adnan BOYACI Neden Eğitimin Sosyal Temelleri Eklektik bir alan olarak Eğitim Yönetimi Büyük sosyal bilimler teorisi Eğitim yönetiminin beslendiği

Detaylı

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI YAPI TOPLUM KURUMLAR TOPLUMSAL GRUPLAR BİREYLER İLİŞKİLER TOPLUMSAL YAPI VE UNSURLARI T E M E L KÖY K A METROPOL TOPLUMSAL YAPI KENTLEŞME V R A KENT M L A MİLLET

Detaylı

SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN

SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI ÖMER MURAT PAMUK REHBER ÖĞRETMEN REHBER ÖĞRETMEN SOSYAL BİLGİLER DERSİ (4.5.6.7 SINIFLAR) ÖĞRETİM PROGRAMI 1 DERS AKIŞI 1.ÜNİTE: SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİM PROGRAMININ GENEL YAPISI, ARADİSİPLİN, TEMATİK YAKLAŞIM 2. ÜNİTE: ÖĞRENME ALANLARI 3. ÜNİTE: BECERİLER

Detaylı

Davranış bilimleri şu sorulardan hareketle insan davranışlarını inceler: ranıyor? davranış ilişkisi nedir?

Davranış bilimleri şu sorulardan hareketle insan davranışlarını inceler: ranıyor? davranış ilişkisi nedir? DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜNİTE 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE DİĞER SOSYAL BİLİMLERLE İLİŞKİSİ Davranış bilimlerini oluşturan diğer temel bir disiplin sosyolojidir. Sosyoloji, grupların veya toplumların oluşması, toplumsal

Detaylı

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi SOSYOLOJİ (TOPLUM BİLİMİ) 1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi Sosyoloji (Toplum Bilimi) Toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri,

Detaylı

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar Doç. Dr. Ersin KAVİ Davranış Nedir? İnsan hem içten,hem dıştan gelen uyarıcıların karmaşık etkisi (güdü) ile faaliyete geçer ve birtakım hareketlerde (tepki) bulunur.

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ. Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ Motivasyon Motivasyon Teorileri - 3 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Motivasyon Kuramları Alfender in ERG Teorisi Clayton Alfender e göre, Maslow un kuramı gerçek hayata uygun değildir. Ona göre,

Detaylı

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş

Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi. Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş Sosyal psikoloji bakış açısıyla İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Kurallara Uyma Durumunun İncelenmesi Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş Canlılar hayatta kalmak için güdülenmişlerdir İnsan hayatta kalabilmek

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır.

İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. DR.HASAN ERİŞ İnsanların tek başına yeteneği, gücü, zamanı ve çabası kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle yönetimin temel görevlerinden birisi, örgütü oluşturan

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

GÜDÜLENME. Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I GÜDÜLENME Dersin konuları Güdülenme ile ilişkili kavramlar Güdülenme kuramları Biyolojik kuramlar İçgüdü Dürtü-azaltma Uyarılma Psikososyal Kuramlar Özendirici Bilişsel Biyopsikososyal kuram Maslow un

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Giriş... 1. Birinci Bölüm ÖRGÜTSEL PSİKOLOJİYE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER. Önsöz... iii Giriş... 1. Birinci Bölüm ÖRGÜTSEL PSİKOLOJİYE GİRİŞ İÇİNDEKİLER Önsöz... iii Giriş... 1 Birinci Bölüm ÖRGÜTSEL PSİKOLOJİYE GİRİŞ A-ÖRGÜTSEL YAPI VE PSİKOLOJİK TASARIMI... 9 1. İş ve Çalışmanın Psikolojisi... 10 2. Çalışmanın Doğası... 13 3. Çalışma Koşulları

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar

ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve. Değer Kavramı. ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar ÜNİTE 1: Pazarlamanın Konusu, Kapsamı, Gelişimi ve Değer Kavramı ÜNİTE 2: Pazarlama Çevresi ve Bilgi Sistem ÜNİTE 3: Pazarlar ve Davranışlar ÜNİTE 4: Pazarlama Yönetimi ÜNİTE 5: 1 Ürün Yönetimi ÜNİTE 6:

Detaylı

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM

3/7/2010. ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİNİN YERİ ve ÖNEMİ EĞİTİM EĞİTİM ANLAYIŞLARI EĞİTİM EĞİTİM REHBERLİK ÇAĞDAŞ EĞİTİMDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK NİN YERİ ve ÖNEMİ Eğitim? İnsana en iyi olgunluğu vermektir (Eflatun). İnsana tabiatında bulunan gizli bütün kabiliyetlerin geliştirilmesidir (Kant). Bireyin

Detaylı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım Psikolojisi GRT 312 Bahar 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF SOSYOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF SOSYOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. SINIF SOSYOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı ÜNİTE: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A. Sosyoloji

Detaylı

Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - - Kotler, Philip & Armstrong, Gary (2014), Principles of Marketing,

Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - - Kotler, Philip & Armstrong, Gary (2014), Principles of Marketing, Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - - Kotler, Philip & Armstrong, Gary (2014), Principles of Marketing, Prentice Hall, Inc., New Jersey, 15 th Edition Tüketici

Detaylı

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME

SAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 6. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI SÜRE SÜRE: 12 DERS İ 1. ÜNİTE ÖĞRENME ALANI-ÜNİTE: BİREY VE TOPLUM EYLÜL EYLÜL 1. (17-23) 2.

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( / 02 / 2014 )

9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim. 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( / 02 / 2014 ) 9.Sınıf Sağlık Hizmetlerinde İletişim 3.Ünite Toplumsal İletişim GELENEK-GÖRENEKLER / DİNİ ve AHLAKİ KURALLAR 20. Hafta ( 10-14 / 02 / 2014 ) 2 3 Toplumda, uzun zaman içinde oluşmuş ve uyulması zorunlu

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

10/22/2015. Kültürün Tanımı. Kültürel Ürünler, Kurallar ve Davranışları. Kültürün Tanımı

10/22/2015. Kültürün Tanımı. Kültürel Ürünler, Kurallar ve Davranışları. Kültürün Tanımı Ders 4 KÜLTÜR Yrd. Doç. Dr. SERAP TORUN Kültürün tanımının çok fazla olması ve bilim insanlarının belli bir tanım üzerinde anlaşamamaları kültür sözcüğünün çok anlamlı olmasından kaynaklanmaktadır. Antropolojide

Detaylı

Eğitimin Toplumsal Temelleri. Yrd. Doç. Dr. Adnan BOYACI

Eğitimin Toplumsal Temelleri. Yrd. Doç. Dr. Adnan BOYACI Eğitimin Toplumsal Temelleri Yrd. Doç. Dr. Adnan BOYACI Eğitim Bir kavram olarak Bir süreç olarak Bir örgüt olarak EĞİTİM Bir sistem olarak Bir kavram olarak eğitim Bir kavram olarak eğitim Eğitim bireylerin

Detaylı

MOTİVASYON. Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar

MOTİVASYON. Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar MOTİVASYON Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Bayraktar Güdü: Bilişsel, duyuşsal ve davranışsal değişkenleri organize ederek davranışın yönünü belirlemektedir. Motivasyon(güdülenme):Okuldaki öğrenci davranışlarının

Detaylı

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar

Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Pazarlama: Tanım, Tarihçe, Kavramlar Umut Al umutal@hacettepe.edu.tr - 1 Pazarlama - Tanımlar Tanım sayısının çokluğu Anlayış farklılıkları Tanımları yapanların özellikleri Dar ve geniş anlamda yapılan

Detaylı

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl BES505 Spor Bilimlerinde Araştırma Teknikleri K:(3,0)3 ECTS:8 Bilimsel araştırma niteliği ve tanımı özellikleri,

Detaylı

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ

MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ MBA 507 (3) TUTUMLAR VE İŞ TATMİNİ Tutum Tutum bir kişinin diğer bir kişi, bir olay veya çevresi ile ilgili olarak negatif veya pozitif tavırdır. Tutum Tutumlar değerler gibi sosyal ve duygusal inşalardır

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not I Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikoloji *Psikoloji, pscyhe (ruh) ve logy (bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. *Psikoloji, hayvan

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)... III İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Test 1 (Psikolojiye Giriş)... 1 Test 2 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 3 Test 3 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 7 Test 4 (Bilişsel Gelişim)...11 Test 5 (Bilişsel Gelişim)...15

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III BÖLÜM 1 SOSYAL PSİKOLOJİNİN KONUSU VE GELİŞİMİ 1.1.Sosyal Psikolojinin Konusu ve Alanı 1.2.Sosyal Psikolojinin Bilim Olarak Ortaya Çıkışı 1.3.Sosyal Psikolojinin Gelişimi BÖLÜM 2

Detaylı

İŞLETME YÖNETİMİ. Yönetim İşlevleri. Yürütme Süreci. Yürütme Süreci. Yönetim İşlevleri. Yürütme. Yöneticilerin Yürütme Süreci ile İlgili Sahaları

İŞLETME YÖNETİMİ. Yönetim İşlevleri. Yürütme Süreci. Yürütme Süreci. Yönetim İşlevleri. Yürütme. Yöneticilerin Yürütme Süreci ile İlgili Sahaları İşlevleri İŞLETME ÖNETİMİ İşlevleri ürütme Girdiler Kontrol Planlama Organize etme ürütme Çıktılar Prof.r.Hayri ÜLGEN ürütme Süreci Çalışanları etkileyerek harekete geçirerek işletme amaçlarını sağlamaya

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri

Detaylı

Türkiye de obezite. (Kaynak: TÜİK)

Türkiye de obezite. (Kaynak: TÜİK) Türkiye de obezite WHO Yetişkinlerde obezite oranları E %21.7 K %34.0 Toplam %27.8 (2008 rakamları) 15 ve daha yukarı yaştaki nüfusun %16,9 u obez ve %33 ü fazla kiloludur. (2009 2010 arasındaki dönemde

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

10/14/14. Tüketici Davranışı Modeli Tüketici davranışını etkileyen faktörler Tüketici satınalma karar süreci

10/14/14. Tüketici Davranışı Modeli Tüketici davranışını etkileyen faktörler Tüketici satınalma karar süreci Tüketici Davranışı Modeli Tüketici davranışını etkileyen faktörler Tüketici satınalma karar süreci Kullanılan Kaynaklar: - Mucuk, İ. (2012). Pazarlama İlkeleri. Türkmen Kitabevi - Kotler, Philip & Armstrong,

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA Ünite 9 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: LİDERLİK Doç. Dr. Cevat ELMA LİDERLİK Liderlik, geçmişten günümüze üzerinde çalışılan ve birçok araştırmacının da ilgisini çeken bir alan olmuştur. Gösterilen bunca

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Yaşa bağlı organizmadaki değişimleri inceler Çocuk psikolojisi Ergen Psikolojisi Yetişkin Psikolojisi Deneysel Psikoloji Temel psikolojik süreçler

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ İLK DERS GIRIŞ Örgüt, birey yaşantısının önemli kısmının geçtiği yerdir. Bireyler yaşamları boyunca sayısız örgütte çeşitli statülere ve buna bağlı olarak rollere sahip olur. Tiyatronun

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

SAĞLIK KURUMLARINDA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ

SAĞLIK KURUMLARINDA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ SAĞLIK KURUMLARINDA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞA GİRİŞ Örgütsel yapının oluşumu, devamlılığı ve güçlendirme çalışmaları, örgütsel verimlilik açısından oldukça önemlidir. Bireysel olarak davranış, çevreden gelen

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ

1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 SOSYOLOJİNİN DÜNYADA VE TÜRKİYE DE GELİŞİMİ 15 1.1. Sosyolojinin Tanımı 16 1.2. Sosyolojinin Alanı, Konusu, Amacı ve Sınırları 17 1.3. Sosyolojinin Alt Disiplinleri 18 1.4.

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Mesleki Rehberlik & Kariyer Gelişimi Meslek seçiminden Kariyer Gelişimi 1909 Parsons ın tanımı: Gençlerin çeşitli meslekleri tanımaları ve

Detaylı

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II Adı 1 1 PSY101 ye Giriş-I Açıklaması 6 3 ki temel konulara giriş niteliğinde bir derstir. İşlenecek konulara araştırma teknikleri, davranışın biyolojik kökenleri, algı, hafıza, dil, insan gelişimi, vb.

Detaylı

Birey ve Çevre (1-Genel)

Birey ve Çevre (1-Genel) Birey ve Çevre (1-Genel) Prof. Dr. Turgut Göksu PA GBF Öğretim Üyesi tgoksu@hotmail.com Turgut Göksu 1 DAVRANIŞ NEDİR? İnsanların (ve hayvanların) gözlenebilen veya herhangi bir yolla ölçülebilen hareketlerine

Detaylı

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3

ÜNİTE:1. Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2. Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3 ÜNİTE:1 Toplumsal Yapıyı Açıklayan Kavram ve Kuramlar ÜNİTE:2 Türkiye de Kültür ve Kültürel Değişim ÜNİTE:3 Türkiye de Aile Kurumu ve Nüşusla İlgili Sorunlar ÜNİTE:4 Türkiye de Eğitim Kurumu ve Sorunları

Detaylı

Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Sağlık Yönetimi - 2. sınıf

Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Sağlık Yönetimi - 2. sınıf Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Sağlık Yönetimi - 2. sınıf SAĞLIK YÖNETİMİ II AKTS Kredisi 5 Hasta hakları, sorumlulukları, Sağlık İşletmelerinde Pazarlama Yönetimi Hasta ve Çalışan Güvenliği

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

1.Yönetim ve Yönetim Bilimi. 2.Planlama. 3.Örgütleme. 4.Yöneltme. 5.Denetim. 6.Klasik Yönetim. 7.Neo-Klasik Yönetim. 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı

1.Yönetim ve Yönetim Bilimi. 2.Planlama. 3.Örgütleme. 4.Yöneltme. 5.Denetim. 6.Klasik Yönetim. 7.Neo-Klasik Yönetim. 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı 1.Yönetim ve Yönetim Bilimi 2.Planlama 3.Örgütleme 4.Yöneltme 5.Denetim 1 6.Klasik Yönetim 7.Neo-Klasik Yönetim 8.Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM 1 Dersin Adı :

Detaylı

İŞ TATMİNİ VE MOTİVASYON MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ

İŞ TATMİNİ VE MOTİVASYON MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ İŞ TATMİNİ VE MOTİVASYON Elif SANDAL ÖNAL Şirin Müge KAVUNCU MİLLİ PRODÜKTİVİTE MERKEZİ İŞ TATMİNİ (İş Doyumu) Elif SANDAL ÖNAL Sosyal Psikolog Milli Prodüktivite Merkezi Araştırma Bölüm Başkanlığı Uzmanı

Detaylı

NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları)

NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları) Ünite 6 NEOKLASİK YÖNETİM KURAMLARI III (Takas ve Uyum Kuramlarının Eğitim Yönetimine Yansımaları) Doç. Dr. Cevat ELMA Bu ünitede gücün (erkin) yöneticiler tarafından bir etkileme aracı olarak nasıl kullanıldığına

Detaylı

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA

ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde

Detaylı

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Bu ders kapsamında Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme Alanında kullanılan nicel ve nitel araştırma

Detaylı

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 YÖNETİM VE ORGANİZASYONLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 11 1.1.Yönetim Kavramı 12 1.1.1Yönetim Kavramının Kapsam ve Önemi 13 1.1.2. Yönetimin Tanımı 15 1.1.3. Yönetim Faaliyetinin

Detaylı

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL

TOPLUM TANILAMA SÜRECİ. Prof. Dr. Ayfer TEZEL TOPLUM TANILAMA SÜRECİ Prof. Dr. Ayfer TEZEL TOPLUMUN TANIMI A.Ü.AHE 402 Halk Sağlığı Hemşireliği Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 : DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE YÖNETİM SÜRECİ YÖNETİM

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 : DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE YÖNETİM SÜRECİ YÖNETİM İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 : DAVRANIŞ BİLİMLERİ VE YÖNETİM SÜRECİ YÖNETİM SÜRECİ... 1 Klasik Yönetim Anlayışı (1900-1930) İKTİSAT... 2 Neo-Klasik Yönetim Anlayışı (1930-1960) İNSAN... 2 Modern Yönetim Yaklaşımları

Detaylı

Performans ve Kariyer Yönetimi

Performans ve Kariyer Yönetimi Performans ve Kariyer Yönetimi Doç.Dr. İbrahim Sani MERT (13üncü Hafta) (Kariyer Planlama) KARİYER PLANLAMA Kariyer planlama, bir kişinin bireysel yetenekleri ilgileri, bilgisi ve motivasyon ve diğer özelliklerinin

Detaylı

Eğitim Bilimlerine Giriş

Eğitim Bilimlerine Giriş Eğitim Bilimlerine Giriş Yrd. Doç. Dr. Tuncay Sevindik E-posta: tuncaysevindik@hotmail.com Web: www.tuncaysevindik.com 1/44 Ders İçeriği Bu dersin amacı; eğitimle ilgili temel kavramlar, eğitimin psikolojik,

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili Sosyal Psikoloji-II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans ( ) Doktora ( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim(

Detaylı

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler

Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV Ön Koşul Dersler Dersin Adı D. Kodu Yarıyılı T + U Kredisi AKTS Bilim Tarihi ve Felsefesi GKS003 IV 2+0 2 3 Ön Koşul Dersler Yok Dersin Dili Türkçe Dersin Türü Seçmeli Dersin Koordinatörleri Dersi Veren Dersin Yardımcıları

Detaylı

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği

1..., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2..., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği 1...., insanların fiziksel ve fizyolojik arzu ve istekleri olarak ifade edilmektedir. 2...., tatmin edilmediği zaman ızdırap, elem, tatmin edildiği takdirde de haz veren bir duygudur. 3. Talep, insanların

Detaylı

Bölüm 1. İnsan Kaynakları Yönetimine Kavramsal Bakış

Bölüm 1. İnsan Kaynakları Yönetimine Kavramsal Bakış Bölüm 1 İnsan Kaynakları Yönetimine Kavramsal Bakış İnsan Kaynakları Yönetimi İnsan nedir? Kaynak nedir? Yönetim nedir? İnsan Nedir? İnsanı Tanımlamanın Zorluğu Filozofların insan tanımları Diderot un

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikolojide Ekoller & Yaklaşımlar *1879 da Alman psikolog Wilhelm Wundt tarafından kurulan psikoloji laboratuarı

Detaylı

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir.

O Psiko-motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir. PSİKOMOTOR GELİŞİM O Psiko-motor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanması olarak tanımlanır. O Psiko-motor gelişim

Detaylı

YÖNETİCİ YETİŞTİRME VE GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMI İÇERİĞİ

YÖNETİCİ YETİŞTİRME VE GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMI İÇERİĞİ YÖNETİCİ YETİŞTİRME VE GELİŞTİRME EĞİTİM PROGRAMI İÇERİĞİ 2017 HEDEF KİTLE: Yöneticilik görevine yeni başlayanlar Yönetim pozisyonunda bulunanlar Şirket içi potansiyel yönetici adayları YÖNETİM DAVRANIŞI

Detaylı