ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -I-
|
|
- Iskander Tansel
- 8 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -I-
2 2 ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -I-
3 ÖNSÖZ Değerli ATİK aktivistleri, sevgili dostlar; Avrupa Türkiyeli İşçiler Konfederasyonu (ATİK), 2011 yılı sonunda çeyrek asırlık bir tarihsel mücadele sürecini geride bırakmış olacak. Avrupa kıtasında göçmen kitlelerin, yerli emekçilerin ve bütün halkların ortak çıkarları için sürdürülen eşitlik, emazipasyon ve demokrasi kavgasında 25 yıllık onurlu bir mücadele dönemi geride kalmış olacaktır. Geriye bir bakıldığında söylenebilinirki, 25 yıl sanki bir su gibi akıp geçmiştir. Konfederasyonumuz ATİK, çeyrek asırlık onurlu mücadele dönemi içinde nice başarılara, nice atılımlara, nice ilklere imza atmıştır. Avrupa da faal olan en köklü politik ve demokratik göçmen örgütlerden birisi olarak; tarihimiz övünülecek ve gururlanacak onlarca örnekle doludur. ATİK, genel olarak bütün göçmenlerin, Türkiyeli ve T.Kürdstanlı göçmen işçi ve emekçilerin ekonomik, politik, sosyal, hukuksal, kültürel, akademik talepleri doğrultusunda kitlesel bir mücadele örgütüdür. Anti-emperyalist, anti-faşist ve anti-ırkçı bir anlayışla sürekli ve aktif kitlesel mücadele yürütmüş bir konfederasyondur. ATİK in kendi önceli olan ve Avrupa nın çeşitli ülkelerindeki çok önceleri başlatılan dernek ve federasyon çalışmalarını da hesapladığımızda yaklaşık 35 yılı aşan bir mücadele ve örgütlenme seyrinden bahsedebiliriz. Bu nedenledir ki, yerli veya göçmen devrimci-demokrat çevreler içinde köklü, etkin ve dikkate alınan bir demokratik örgütlenme olarak mücadeleci kimliğimizle anılmaktayız. Bu tarihsel süre içinde nice başarılara ve atılımlara imza attık. Ancak nice yanlışlarımız ve eksiklerimiz karşısında da öz-eleştirel ve açık olduk. Hatalarımızı, yanlışlarımızı, eksiklerimizi örtbas etmedik. Olumsuzluklarla uzlaşmacı olmamaya daima özen gösterdik. Kendi yanlışlarımızı veya eksiklerimizi açığa çıkarttığımızda veya bunlar dostlarımızca açığa çıkartıldığında öz eleştirel olduk. Toplumsal değişimleri, uluslararası gelişmeleri daima yakından izledik... Sürekli toplumsal gelişmeleri ve değişmeleri gözlemlemeye ve ona göre mümkün olduğunca doğru ve gerçekçi siyasal tespitler yapmaya çalıştık. Bu sayededir ki, politik ve örgütsel bütün çalışmalarımızı zamanın seyri içindeki ve andaki değişimlere paralel olarak yeniden biçimlendirme çabası içinde olduk. Gelinen aşamada görmekteyiz ki; genel olarak göçmenlerin, özel olarak göçmen işçi ve emekçilerin durumları, sorunları ve mücadele yöntemleri toplumsal gelişmelere, değişmelere bağlı olarak farklılaşmakta ve derinleşmektedir. Görmekteyiz ki, Avrupa kıtası sınırları içinde yaşayan bütün yerli ve göçmen emekçilerin aynılaşan ve ayrışan sorunları öne çıkmaktadır. Yerli ve göçmen emekçilerin doğru ve gerçekçi bir perspektif etrafında bütünleşmeleri, mümkün olduğunca birleşmeleri ve yakınlaşmaları mücadelenin bir kaçınılmazlığıdır. Bu nedenle ayrışan ve aynılaşan sorunlarımızı tespit etmek, incelemek ve çözüm yöntemleri geliştirmekte aynı şekilde bir kaçınılmazlıktır. Tek yanlı, sömürücü ve dıştalayıcı resmi burjuva entegrasyon politikalarına karşı sınıfın, emekçilerin ve halkların ortak çıkarlarını yansıtan bir bütünleşme nasıl olmalıdır? Yukardan dayatılan entegrasyona karşı aşağıdan tasarlanan alternatif politikaların içeriği ve talepleri neler olmalıdır? Bunlar uluslararası göçmenlik politikaları bağlamında en önemli toplumsal soru(n)lardan bir kaç tanesidir! Göçmenlerin kendi içine kapanarak düşünsel anlamda büzülmelerine karşı; yerli halkların kendi içlerine kapanarak dıştalamalarına karşı, egemenlerin yerli ve göçmenleri karşılıklı kışkırtarak kamplaştırmalarına karşı; işçilerin, emekçilerin ve halkların ortak çıkarlarını yansıtan bir kulvarda yeni yol alternatifleri yaratılmalıdır. Avrupa yerli işçi sınıfının genel ve güncel çıkarları göçmenlerin ve göçmen emekçilerin çıkarlarını içine almadan doğru tanımlanamaz. Göçmenler ise kendi çıkarlarını emeğin kurtuluşu mücadelesinin dışında arayarak gerçek bir çözüme kavuşamaz. Bu uluslararası meselenin burjuva politik çözüm sınırları içinde ne göçmenler için, ne de göçmen olmayanlar için gerçek anlamda eşitlik, adalet ve demokrasi asla söz konusu olmayacaktır. Dünya gerçekleri sürekli değişmektedir yüzyıl dünyasında uluslararası büyük sermayenin emperyal nitelikli egemenliği yeni biçimler ve metodlarla sürdürülmek istenmektedir. Bildik emperyalizm yeni hegemonya, iktidar ve rekabet biçimleri geliştirerek sistemsel haksızlıklarına yeni boyutlar kazandırmaktadır. Egemenlerin değişen dünya koşullarında savaş, sömürü, talan yöntemleri dündekilere nazaran farklılaşmaktadır. 3
4 Sisteme içkin, küresel çapta yapısal ilişkiler, iktidar ve pazar ilişkileri, politik ve örgütlenme ilişkileri, kültürel ve ideolojik donanım ilişkileri -emperyalizmin asalak, paraziter ve çürüyen karekterinin giderek derinleşmesine paralel olarak- ciddi bir başkalaşım geçirmektedir lar sonrası dünyadaki 20 yıllık gelişmelere bakıldığında, hiç bir şeyin eskisi gibi olmadığı ve sermaye egemenliği sisteminin yeni biçim ve metodlar eşliğinde çok farlı saldırganlıklar eşliğinde saldırdığı görülecektir. Mizahi bir yorumla açıklayacak olursak; bu farklılaşan yeni egemenlik durumu içinde olup bitenler, Kayserilinin anasını boyayıp babasına satmasına benzese de, babalar ananın güzelliğine pekala aldanabilmektedir. İşte bu aldanmışlık ruh hali içinde, her türlü saldırganlığın derinleştiği koşullarda halk kitlelerinin ve emekçilerin gözleri kah boyanmakta, kah kör edilmekte ve kah manipile edilerek insanlar sinsice aldatılmaktadır. Emperyalist egemenliğin başkalaşımın veya farklı yöntemlerle sürdürülmesinin başlıca dinamikleri olarak; tek kutuplu dünya gerçeği (sistem içi dalaşmalardaki bütün kızışma eğilimine rağmen), bilişim teknolojisindeki atılımlar, üretimin alt yapısındaki müthiş teknolojik devinimler, küresel düzlemde yeni koşullar üzerinde yükselen egemenlik dalaşı ve ezilen-sömürülenlerin, ya da <<baldırı çıplakların>> giderek ve yeniden yükselen kurtuluş kavgası şeklinde bir kaç başlık altında sıralayabiliriz. Dünyanın yeni ve dehşet gerçekleri Yüzyıl dünyası, dündekilerine oranla daha kapsamlı, daha farklı ve yeni krizlere, çelişkilere ve çatışmalara sahne olacağa benzemektedir. Emperyal nitelikli savaş, talan, sömürü ve zulüm politikaları daha fazla boyutlanarak tüm yerküreyi ve en ücra köşelerini çepeçevre sarmaktadır. Bunlara karşı yükselen irili ufaklı bütün hak arama mücadeleleri, direniş, toplumsal itiraz ve isyan hareketleri daha büyümeden hunharca katliamlar ve baskılar eşliğinde bastırılmak istenmektedir. Neo-liberal ekonomi politikaların insanlığa şeffaflık ve sosyal refah getireceği iddia edildiği bu dönemlerde, bu iddiaların tam da tersine verili demokrasi dahi hızlıca törpülenirken faşizm yeniden cilalanmaktadır. Emperyalist kapitalizm tasarlanabilecek, üretilebilecek ve satılabilecek her şeyi borsalar, pazarlar üzerinden satarak azami kar hırsını dindirmeye kilitlenmiştir. Meta pazarlamacığıyla bu dürtüsünü yeterince dindiremeyen sistem sermaye pazarlamacılığını da her ücra köşeye kadar yaygınlaştırmaktadır. Bu da yetmeyince hizmet sektörü pazarlamacılığı yaratarak bütün sosyal ve toplumsal güvenceleri satışa çıkartarak yeni kar mekanizmaları yaratmaktadır. Devletlerin himayesinde olan eğitim,sağlık, enerji, su, sosyal sigortalar ve kamu teşkilatları gibi hizmet sektörleri özelleştirmeler yoluyla satışa çıkartılarak kapitalist azami kar hırsı için iştah kabartılmaktadır den beri derinleşen uluslararası ekonomik ve mali krizin yarattığı tablo da da pekala görüldüğü gibi, nispeten daha da özgürleşen sermaye dünya emekçileri, halkları ve insanlık için dha fazla esaret getirmektedir. Daha çok özgür sermaye daha çok esir insanlık demektir. Günümüzdeki dehşet miktarlardaki burjuva zenginliklerle kıyaslandığında bu kadar aç, susuz, evsiz, barınaksız, güvencesiz, işsiz, eğitimsiz, sağlıksız insan olması korkunç bir tezatlık değilmidir? Serbestleşme, özelleştirme, yeniden düzenleme üçlü dinamiği üzerine yükselen 20 yıldır engelsiz uygulanan neo-liberalizmin yarattığı günümüzdeki acı gerçekler penceresinden bakıldığında dünyamız daha iyi yaşanabilir değildir. Daha yaşanabilir ve paylaşımcı bir yeni dünya için mücadele yeni gerçekler ışığında yeni mücadele ve çözüm metodlarını gerekli kılmaktadır. Artık sosyal kurtuluş mücadelesinin bütünleştirici, birleştirici, ortaklaştırıcı ve uluslararası karekteri düne oranla daha fazla öne çıkmaktadır. Bu gerçeklere bağlı olarak kendimizi, anlayışımızı, yöntemlerimizi ve tarzımızı yenilemek gerekmektedir. Sürecin yeni beklentilerine cevap olmak acil bir ihtiyaçtır. ATİK bu gerçekler ışığında programatik görüşlerini yenilemek istemektedir... ATİK değişen somut gerçekler ışığında kendini, anlayışını, pratiğini ve ilişkilerini yenilemek ihtiyacı duymaktadır. 20. Kongremizin ve Genel Konsey imizin kararlarına bağlı olarak 2011 paskalyasındaki 21. Kongre bir Program Kongresi şeklinde olacaktır. Genel Konseyimizin ve oluşturulan Program Komisyonunun kararları doğrultusunda tartışmaları mümkün olan en zengin biçimlerde yürütebilmek için çeşitli yönelimler belirlenmiştir. Bunlardan bir tanesi araştırma ve incelemeleri, görüşleri kolektif bilincin denetimine sunmak için bir broşür çıkartılmasıdır. Elinizdeki 1. Broşür içinde bu eksende yazılan üç ayrı yazı bulunmakta ve eleştiriye, değerlendirilmeye açılmış olmaktadır. Bundan sonra gelecek olan yazıların yoğunluğuna bağlı olarak ikinci broşür çıkacak veya yazılar 4
5 ATİK sitesinde, Mücadele Gazetesi sayfalarında yayınlanacaktır. Çağrımız bütün ATİK aktivistlerinin, dostlarının bu tartışma sürecine katılmaları, araştırmaya girmeleri ve yazı yazmalarıdır. Görüşlerini yazılı ve sözlü bize iletenler kolektif bilincin hakim kılınması amacına hizmet ederek önemli bir görevi yerine getirmiş olacaklardır. Bu nedenle, ilgi duyan herkesi, göçmenlerin göçmen olmayanlarla aynılaşan ve ayrışan sorunları, ATİK programı için öneriler ve uluslararası mücadelenin günümüzdeki önemi gibi başlıklar etrafında araştırmaya, incelemeye, yorumlamaya, yazmaya ve sonuçlarını mutlaka bizlere iletmeye davet ediyoruz. Yukarıdaki konular bağlamında göçmen, mülteci, sürgün, göçmen kökenli vatandaş ve göçmen kökenli olmayan yerli yurttaşlar içinde ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist insanların fikirleri, siyasal değerlendirmeleri ve eleştirileri bizim için çok önemlidir. Biz bu politik değerlendirmelerin, eleştiri ve önerilerin bir şekilde içimize akmasıyla fikirsel açıdan zenginleşeceğiz. O yüzden bütün aktivistlerimizi halk içindeki değişik katmanlar ve çevrelerden duyarlı, yetkin ve aydın insanlarla ilişkiye geçerek fikirlerini almalarını öneriyoruz. Konfederasyona bağlı bütün federasyonlar, örgütler ve derneklerimiz bu tartışma taslakları ve varsa başka yazılar eşliğinde kitlesel tartışmaları başlatmalıdırlar. Dernek üyelerimizle, halkımızla ve diğer demokratik ve göçmen örgütlerin bileşenleriyle beraber zengin tartışma toplantıları yapılabilinir. Bunları kayıt altına alınmalı ve mümkünse hatta arşivlenmelidir. ATİK üyeleri ve aktivistleri kendi fikirlerini merkeze iletme konusunda çaba içinde olmalıdır. ATİK çi herkes inceleme, araştırma, eleştirme, değerlendirme ve siyasal yeni fikirler edinme sürecinde özel bir gayret ve çaba içinde olmalıdır. Elde edilen sonuçlar, birikimler ve bulgular bütün ile paylaşılmalıdır. Bu konuda tembel ve vurdumduymaz davranmanın geleceğimize pranga vuracağı unutulmamalıdır. Elinizdeki broşür çalışması, göçmenlerin sorunları etrafında iki tartışma yazısı ve bir tane de yeni program nasıl olabilir? sorusuna cevap arama niteliğinde bir taslak içermektedir. Açıktır ki, bunların ve ilerde sunulacak diğer yeni çalışmaların zenginleştirilmesine ve geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Göçmenler ve yerliler cephesinde oluşan somut durumu ve yeni politikalarımızı tahlil etmeye yönelik içimizdeki tartışmalara geleceğin programını tasarlama amaçlı bir yön verme girişimi bir zorunluluktur. Bu nedenle tartışmaları çok zengin yöntemlerle sürdürmek ve mümkün olduğunca en geniş çevrelerin görüşlerinden faydalanmak kolektif fikrin oluşturulmasında öncelikli bir yöntem olmalıdır. Bütün yazılar bu bakış açısıyla incelenmelidir. Gelecek dönemlerde yeni yazılar ve değerlendirmeler geldiğinde bunlar ATİK sitesi, Mücadele gazetesi veya yeni broşürler aracılığıyla sizlere iletilecektir. Zengin, üretken ve coşkun bir tartışma süreci dileğiyle... ATİK 20. Genel Konseyi ve Program Taslağı Hazırlama Komisyonu 5
6 6 BATI AVRUPA DAKİ ÇALIŞMALARIMIZA KISA BİR BAKIŞ B. Avrupa daki çalışmalarımız esas olarak göçmenler arasındaki faaliyeti içermektedir. Her çalışma alanında olduğu gibi bu çalışma alanının da somut durumunu analiz etmek ve buna uygun olarak çalışmalara yön vermek bizim için bir zorunluluktur. Değişimin sürekliliği, analizlerinde sürekliliğini şart koşar. Analizden soyutlanmış, belli genel saptamalara endekslenmiş bir devrimci çalışma verimsizleşir. Bu durumda alınan kararlar da somut gerçeklere dayanmaz ve somut gerçeklere dayanmayan kararların da uygulanması zorlaşır. Buda kaçınılmaz olarak karar alıcıları olumsuz yönde etkiler. Bu demektir ki doğru analizler doğru kararların alınması için bir ön koşuldur. Göçmenlik olgusu yalnız bugünün değil, geleceğinde sorunudur. Ve Avrupa kıtası bu önemli soruna büyük oranda ev sahipliği yapmaktadır. Dünyanın genel tablosuna baktığımızda Avrupa ya dönük bu göç akımı dönem dönem gerilese de ki bu gerilemede yasal ve güvenlik boyutuyla yapılan engellemelerinde payı oldukça büyük bir bütün olarak durması ve engellenmesi mümkün görünmüyor. Bu durum Türkiyeli göçmenler içinde geçerlidir. Türkiye den batı Avrupa ülkelerine göç akımı esas olarak iki nedene dayanmaktadır. Birinci neden ekonomik, ikinci neden ise politiktir. Ekonomik nedenlerden dolayı yapılan göçün tarihi ikinci dünya savaşının Avrupa nın kimi ülkelerinde yarattığı yıkım ve yıkım nedeniyle bu ülkelerin ihtiyaç duyduğu iş gücüne dayanmaktadır. Politik göçmenlerin B. Avrupa ya yoğun akını ise esas olarak 12 Eylül askeri faşist darbesi dönemine dayanmaktadır. Daha sonra Türkiye Kürdistan ında PKK şahsında somutlaşan ulusal mücadelenin boyutu bu göç akınına daha bir hız kazandırmıştır. Yaklaşık elli yılı kapsayan bu tarihi süreç, gelinen aşamada; göçmenler cephesinde karşımıza daha değişken bir tablo çıkarmaktadır. Yani, Türkiyeli göçmenlerin bu ülkelerde yaptıkları yatırımlar, yeni kuşakların geleceğe dair oluşturduğu planlar yeni somut gelişmelere, yeni somut durumlara işaret ediyor. İşte tüm bu değişimleri ortaya çıkarmak, buna uygun olarak devrimci çalışmalarımıza yön vermek bizim için ertelenemez bir görevdir. Yürüttüğümüz tüm tartışmalara bu bilinçle, bu sorumlulukla yaklaşmalıyız. Yani temel kaygımız en iyisini nasıl yaparız olursa, gerçekleri olgularda arayışımız daha da derinleşir. Devrimciler gerçekçidir, esprisinin somut bir olguya dönüşmesi her türlü kaygıdan, önyargıdan uzak bilimsel temellere dayanan bir inceleme ve araştırmayı şart koşar. Bizimde genel bakış açımız bu olmalıdır. Tabiî ki biz bir ülkenin devrimi için mücadele eden bir anlayışının temsilcileriyiz. Dolayısıyla faaliyetlerimizde esas olarak bu ülkeden gelen göçmenler üzerinde şekillenecektir. Ama aynı zamanda biz enternasyonalist bir hareketiz, dünyadaki tüm ezilen ulusların, halkların, sosyal kurtuluş mücadelesi bizi ilgilendirir. Kendimizi bu mücadelenin dışında değil, onun bir parçası, yaşadığımız topraklardaki temsilcisi olarak görüyoruz. Bu bakış açısı, bu algılayış, bize bulunduğumuz ülkelerdeki halkların, ilerici hareketlerin mücadelelerine karşı sorumluluklar taşımayı emrediyor. Bu sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz oranda devrimci duyarlılıklarımızın daha canlı ve diri kalacağı kesindir. Bu canlılık, bu dirilik ülkedeki sosyal kurtuluş mücadelesine karşı görevlerimize daha olumlu temelde katkı sunacaktır. Bu demektir ki; devrimci kalmayı başarmak ezilenlerin ekonomik, demokratik, anti-emperyalist mücadeleleri karşısında alacağımız tutumla direk bağlantılıdır. Çünkü misafir devrimcilik diye bir şey olmaz. Devrimciler enternasyonalisttir. Ve yanı başında olup bitenlere kayıtsız kalmazlar. Söz gelimi, çalışmayı dernek faaliyetleriyle sınırlayan, çalıştığı fabrikada sendikal çalışmalara, grevlerin örgütlenmesine seyirci kalan, yaşananları geri bir duruşla izleyen bir yaklaşımı devrimci müdahalenin, devrimci çalışmanın neresine oturtabiliriz? Dolayısıyla faaliyetlerin başarısı da somut durumu çözümleme ve yanı başında olup biten sorunlara aktif müdahale etme anlayışını içselleştirmekten geçer. Bunun içinde anlayış düzeyinde ileri bir noktaya ulaşmak gerekir. Yine genel olarak faaliyetlerin değerlendirilmesinde üretim içinde olan yoldaşlara dair hep zaman sorunu gündeme geliyor. Hiç şüphesiz böyle bir sorun vardır. Ama en az bunun kadar sorun olan diğer bir mesele ise, üretim süreci içinde de devrimci çalışmanın yürütüleceği gerçeğinin unutulmasıdır. Koşullar nasıl olursa olsun, böyle bir çaba ortaya mütevazı sonuçlar çıkaracaktır. Diğer bir anlatımla üretim süreci içinde sınıfın genel sorunlarıyla ilgilenmeyen, bulunduğu alanı sınıf mücadelesinin yürütüleceği bir alan olarak görmeyen bir anlayış doğal olarak sınıf mücadelesi lehine ortaya mütevazı da olsa bir kazanım çıkaramaz. Üretim süreci içinde geçen
7 ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -Izamanı devrimci çalışma için kayıp zaman olarak görür. İş yerlerinin sınıf mücadelesi için birer mevzi olduğu ancak direnişler gündeme geldiğinde ya da toplu işten çıkarmalar, ücretlerin düşürülmesi vb. saldırılarla birlikte anlaşılıyor-anlaşılmaya başlanıyor. Anlayış düzeyindeki bu kavrayış bozukluğu düzeltilmediği müddetçe doğru devrimci bir çalışma tarzı oturtulamaz. Doğru devrimci bir çalışma tarzının oturtulmasının yolu ülkedeki sınıf mücadelesine müdahale etme görevlerimizin yanı sıra bulunduğumuz her ülkede de benzeri tarzda görevlerimizin olduğu gerçeğini kavramaktan geçer. Sınıf mücadelesine dair bulunduğumuz ülkelerdeki görevleri göz ardı eden, onu küçümseyen her anlayış yanlıştır. Bu anlayış enternasyonal düşünüş tarzıyla bağdaşmaz. Göçmen olarak yaşadığı ülkedeki sömürüye, anti-demokratik uygulamalara sessiz kalan bir devrimci, ülkesindeki sınıf savaşımına karşı olan sorumlulukları da adına layık bir tarzda yerine getiremez. Çünkü yanı başındaki sömürüye, ırkçı saldırılara seyirci kalmak, özünde devrimci duruş konusunda yara almaktır. Bu yaranın giderek derinleşmesi bir bütün olarak beraberinde mücadeleye yabancılaşmayı da getirir. Problemli düşünüş ve hareket tarzı sonuç itibarıyla ortaya olumlu değil, olumsuz sonuçlar çıkarır. Bu ön açıklamadan sonra göçmenlerin genel sosyal durumları ve Türkiyeli göçmenler cephesinde yaşanan değişimler ve bu değişimlere uygun olarak güncel görevlerimiz üzerinde durmaya çalışacağız. Daha verimli sonuçlara ulaşmak için göçmenlere dair yapılan bazı araştırmalardan bölümler sunacağız. Ama bunun yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Bizi ileri noktalara taşıyacak olan, incelemeler neticesinde ortaya çıkardığımız, çıkaracağımız devrimci sonuçlara uygun olarak izleyeceğimiz devrimci pratiktir. Her değişim yeni söyleme işaret eder Elbette ki burada hiç duyulmamış yeni şeyler ortaya koymayacağız. Burada ortaya koyacağımız birçok düşüncenin daha önce çeşitli platformlarda gündeme geldiğini, göçmenlere ilişkin yapılan araştırma belgelerinde şu veya bu düzeyde yer aldığını düşünüyoruz. Dolayısıyla burada esas amacımız döne döne altı çizilen bu nesnel durumdan devrimci sonuçlar çıkarmak ve çıkarılan sonuçlara uygun çözüm yolları aramaktır. Örneğin; her fırsatta göçmenlik olgusunda yaşanan değişimlere vurgu yapıyorsak, bu değişime uygun olarak somut pratik görevler üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor. Çünkü değişim yeni bir durumdur. Yeni durumu eskinin reçeteleriyle idare etmeye kalkarsak, çözüm bulmakta zorlanırız. Her değişim yeni söylemlere işaret eder. Buda beraberinde yeni bir propaganda çalışmasını ve buna uygun olarak güçlerin hareket tarzını getirir. Bu değişimin öze tekabül etmesi de şart değildir. Eğer niceliksel değişimler, niteliksel değişimlerin temel taşlarını örüyorsa; bu niceliksel değişimlerin de dikkate alınması gerektiğini ortaya koyar. Göçmenlere dair yapılacak değerlendirmelerde yaşanan tüm değişimlerin hesaba katılması gerekir. Bu değişimlerin göçmenlerin geliş nedenlerini-geliş dönemindeki hedeflerini ve daha sonra bu hedeflerde yaşanan değişimi yaratan nesnel koşulları içermesi gerekir. Dolayısıyla değerlendirmelerimize bu noktadan başlayacağız: Yaklaşık elli yıl önce batı Avrupa ya özellikle Almanya ya gelen Türkiyeli göçmenlerin amacı belli bir birikim sağladıktan sonra geri dönmekti. Yani temel hedef buradaki yaşama karışmaktan çok elde edilen birikimle ülkede sahip oldukları imkânları daha artırmak veya geleceğini güvence altına alacak tarzda yeni mülkler edinmek. Şöyle ki, köyden gelen göçmen işçiler bir yandan elde ettikleri birikimlerle köylerinde yeni topraklar alırken diğer yanda bağlı oldukları veya yakın olan il ve ilçelere yatırımlar yapmaya başladılar. (Arsa- ev alımı, küçük işyerlerine yatırım.) Burada hemen şunu belirtmeliyiz ki göçmen işçilerinin yatırımlarını bu eksende değerlendirmelerinde sahip olunan geleneksel aile yapısının etkisi büyüktü. Buda onların ufkunu dar bir alanla sınırlıyordu. Elde edilen birikimlerle bir traktör ve ilçede bir eve veya arsaya sahip olmak Almancı unvanlarını da pekiştirmek anlamına geliyordu. Ülkedeki yoksulluk düzeyini dikkate aldığımızda sahip olunan bu mülkler tüm bu kesimler için bir zenginliğin ifadesiydi. Almancı olan ailenin zenginlik statüsüne doğru adım attığı anlamına geliyordu. Tabiî ki böyle bir algının oluşmasının temelinde yatan ülkedeki yoksulluktu. Bu durumda hiç kimse Almancı nın bu birikimleri hangi koşullarda elde ettiği sorusuna yanıt aramıyordu. Çünkü Almancının giyim tarzı, geçmişte sahip olduğu olanaklardan daha fazla olanağa sahip olması tüm bu soruların önünü kesiyordu. Bundan dolayıdır ki küçük ve orta köylü ailelerin bireyleri küçük işletmelere sahip olan kimi kesimler de çalışmak için Almanya yolunu tutmuşlardı. Çünkü Almanya ya gitmekte belli bir kapitali gerektiriyordu. Ve bu kesimler buna sahipti. İlk kuşağın bankalarda kredi alma olanakları olmadığı için Almanya ya giden birçok köylü yukarda ifade ettiğimiz kesimlere borçlanarak veya sahip oldukları mülkleri-hayvanları satarak gidiyorlardı. Burada önemle görülmesi ve kavranması gereken nokta, ister yoksul isterse orta halli veya zanaatçı kesimler olsun, Almanya ya gelen göçmen işçilerin ortak hedefi elde ettikleri birikimlerle ülkelerine geri dönmeleri gerçeğidir. Bu bakış açısı, sahip olunan değer yargıları, göçmenlerin geldikleri ülkelerin halkıyla bütünleşmesinin önündeki en büyük engeldi. Bu yönüyle yapılan şu araştırmalar nesnel olgulara dayanmaktadır: Avrupa ya gelen 7
8 8 ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -I- göçmen işçiler geldikleri ülkeleri geçici bir gurbet ve onları çağıran ülkelerde bir gün ülkelerine geri dönecek olan yabancı veya misafir işçiler olarak görmeleridir. Dikkat edilirse bu karşılıklı algılayışta yerleşme, kalıcı hale gelme olgusu yoktur. Peki ne vardır? Olan şu: Kapitalistlerin amacı ucuz iş gücüne duydukları ihtiyacı gidermek, göçmen işçilerin ise, işsizliklerini, yoksulluklarını giderecek iş ve asgari düzeyde bir birikime ulaşmaktır. Bu durum Die Gaste yazarları tarafından şöyle değerlendirilmektedir: Kapitalist ülkeler ilk başta yabancı işçilerin ülkede yerleşmesini değil, iş piyasasındaki duruma göre rotasyon unu planlamışlardı. Bunun sonucu olarak ta yabancı işçilerin ülkedeki ikametleri süresince yerli halk ve işçi sınıfıyla kaynaşmasını, dayanışmasını engelleyecek çeşitli önlemler aldılar. yabancılar yasası gibi özel hukuk düzenlemeleri, çalışma ve oturma haklarının sınırlandırılması ve ülkenin sosyal, kültürel yaşamına katılımın teşvik edilmemesi, bu türden önlemlerdir ( sayı 2. sayfa. 8) Söz konusu gazetenin farklı yazarlarının yaptıkları analizlerin tartışmalarımıza katkı sunacağı düşüncesiyle aktarmalara devam etmek istiyoruz: İşçi göçü olan devletlerin aldığı bu önlemler yerli halka gayet normal geldi. Ve çoğunluk bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi hükümetlerinin göçmen işçileri dışlayan yabancılar politikasına destek verdiler. Yerli halkın yabancı işçilerin geçiciliğine inandırılması, onların yabancılara olumsuz bakmasına yol açtı. Bu yüzden, sosyal ve yasal eşitlik, kültürel kaynaşma ve sınıfsal dayanışma gibi talepler sadece solcu grupların veya ilerici göçmen örgütlerinin talepleri olarak kaldı, yerli halkta pek fazla bir ilgi ve destek bulamadı. Yerli işçi sınıfları da ikinci, üçüncü sınıf yabancı işçilerin varlığının yarattığı olanakların rahatlığına (daha kalifiye işlerde çalışma, daha yüksek ücret alma gibi) ve cazibesine kendilerini kaptırmaktan kurtaramadılar. Yabancı sınıfdaşlarının geçiciliğine inandıkları içinde, ekonomik kriz dönemlerinde işsizlik dalgası kendilerine de ulaşıp rahatları kaçınca, çok basit denklemler kurmaya başladılar. Örneğin makarnacı İtalyanlar sarımsakçı Türkler kapı dışarı edilirse-kendilerinin işsiz kalmayacağı düşüncesine kapıldılar(age.s.8) Kapı dışarı edilme fikri yalnız yerli halklar içinde olan yaygın bir düşünce değildi. Kapitalistler hemen bunun pratik uygulamasına geçmişlerdi. Örneğin 1983 yılında Almanya da geriye dönüş teşvik yasası çıkarılarak işsiz ve yaşlanmış olan yabancılara bir daha gelmemek üzere geri dönüşler için maddi yardımda bulundular. Bununla da kalmayarak çalışma ve oturma haklarında kısıtlanmaya gidildi. Bu pratik adımlar yabancı işçiler misafir statüsü tanımlamalarına uygun adımlardı. Göçmen işçilerin, yerli halklarla kaynaşmaması, sınıfsal eksenli bir dayanışmanın yaratılmaması, öngörülen bu politikaların hayat bulmasını daha da kolaylaştırıyordu. Her şeyden önce göçmenlerin geçici işçi olarak görülmesi hem onlara karşı mesafeli bir duruşa yol açıyordu, hem de kriz ve işsizlik dönemlerinde ilk kurtulunması gereken topluluklar olarak görülmesini sağlıyordu. Nitekim bu yaklaşım süreç içinde yabancı düşmanlığına evrilecek ve yaşanan işsizliğin nedeni emperyalist-kapitalist sistemin krizine değil göçmen işçilerin varlığına bağlanacaktı. Buda kaçınılmaz olarak ırkçı-şoven saldırıların artmasına ve bu eksenli örgütlenmelere giren güçlerin belli bir çevre edinmelerine neden olacaktı. Bu konuya yazının akışı içinde yeniden döneceğiz. Ondan önce göçmenlerin geliş döneminde yerli emekçilerle arasında bir türlü kurulmayan iletişimsizliğin üzerinde durmak istiyoruz. Elbette ki devrimci ve ilerici güçleri bu genel değerlendirmelerin içinde ele alamayız. Tabiî ki bu güçlerin bu yönlü çalışmalarındaki yetersizliklerine ve eksikliklerine vurgu yapamayacağımız anlamına gelmez. Diğer bir anlatımla göçmenler cephesinde bir gettolaşmanın yaratılmasının nedenlerine vurgu yaparken, devrimci ilerici güçlerin bu gettolaşmanın neresinde oldukları ve ortadan kaldırmak için ne tür pratik adımlar attıkları sorusuna, sorularına da yanıt aramalıyız. Ama önce oluşan nesnel tablonun nedenlerine dair yapılan değerlendirmelerden aktarmalar yapmaya devam etmek istiyoruz: Yaşamın sadece konukluk düzeyinde algılanması, doğal olarak göçmenlerin o ülkenin sosyal, kültürel ve politik yaşamına katılmalarını da engelledi. Böylece, yerli halktan kopmuş, kendi benzerleri (memleketlileri) ile geçmişi yapay bir biçimde yaşatarak kesin dönüş yapacakları günü beklemeye başladılar. Bu kesin dönüş umuduna saplanıp kalanlar, göç sürecinin karmaşık sorunlarına yanıt aramaktan kaçtılar ya da sorunları erteleyen, dışa kapalı bir yaşam modeli geliştirdiler. Bu kapalı ya da içe dönük yaşam modelini benimseyip de yerli kültüre açılanların çoğu da gerekli bilgi ve birikimlerden yoksun oldukları için sosyal ve kültürel süreçlerde ve bu süreçleri belirleyen karar organlarında maalesef fazla etkin olamadılar. Bu model özellikle Türkiyelilerde içinden kopup geldikleri ve bir gün geri döneceklerini umdukları ülkelerinin ahlaki, kültürel ve dinsel normlarını, değer yargılarını çok daha tutucu bir biçimde barındıran bir tür sırça köşke benziyordu. Birinci kuşak göçmenler, içinde büyüdükleri toplumun normlarını benimsemeye başlayan yeni kuşakları da bu sırça köşkte yaşamaya zorladılar. (age.s.8) Yukarıdaki anlayış çerçevesinde tartışmaları biraz daha somutlayacak olursak; her şeyden önce göçmen
9 ATİK Program Tartışma Taslakları Broşürü -Iişçiler ile yerli halk arasında var olan kültürel ve dini farklılıklar, kültürel ve dini anlaşmazlıklara neden oldu. Dil sorunu ana dilde eğitim talebine gereken olumlu yanıtın verilmemesi ve eğitimde fırsat eşitliğinin yaratılmaması, işsizlik olgusundan en çok göçmen işçilerin etkilenmesi ve zor işlerde çalıştırılması vb. nedenler aralarında var olan güvensizliğin daha da derinleşmesine yol açtı. Aralarındaki bu kopukluk var olan içe kapanıklığı körükledi. Yukarda da dikkat çektiğimiz gibi, tüm bu faktörler göçmenleri içe dönük bir yaşama sevk etti. İçe kapalılık geldikleri ülkelerde edindikleri tüm geleneklerin bağnaz bir tarzda korunması anlamına geliyordu. İslami örgütlenmelerin bu denli geniş kitlelere ulaşmasının nedenlerinden biri bu kapalı yaşam tarzının sunduğu imkanların oynamış olduğu roldür. Bu rolü hiç kimse görmezlikten gelemez. Açık olan şu ki; daha çok dini ve feodal değer yargılarıyla harmanlanmış kültürel bir şekilleniş kendi dışında olan herkese kuşkuyla kaygıyla yaklaşır. Kuşku ve kaygıların devamı diğer halklardan uzak durma anlamına geliyordu Bu duruş objektif olarak ırkçı-şoven yaklaşımların gelişmesine, bu yönlü yürütülen karşı propagandaların etkin olmasına hizmet ediyor. Çünkü tanıma eylemi karşılıklı bir iletişimle olur. İletişimin olmadığı bir yerde tanıma ve anlama eylemi de sakatlanır. Nitekim göçmen işçiler içinde kuşaklar değiştikçe, bulundukları ülkenin halkıyla ilişkiler daha da gelişmeye başladı. Dil sorununun çözülmesi, kurulan sosyal ilişkiler, yaşanan kültürel etkilenmeler, günlük yaşam üzerindeki etkileri de kaçınılmaz hale getirdi. Hiç şüphesiz bu değişime en çok itiraz edenler içe kapanık yaşam tarzına hapsedilmiş, ahlaki, dini ve kültürel değerleriyle yaşamayı vazgeçilmez bir hayat tarzı olarak gören aile büyükleri ve eski kuşağın temsilcileridir. İşte kuşak çatışması tamda burada başladı. Kuşak çatışmasını eski ile yeni arasında bir çatışma olarak görmek yanlıştır. Kuşak çatışmasının temelinde yatan, eski gelenekleriyle yaşamak isteyen kuşak ile buna uyum sağlamayan yeni kuşaklar arasındaki bir çatışmaydı. Yeni kuşak yaşadığı ülkenin yerli halkıyla daha iç içe ve geleceğini bulunduğu bu zemin üzerinde ararken, eski kuşak tüm bunlara itiraz ediyordu. Bu durumu değerlerine yabancılaşma olarak algılıyordu. Diğer bir ifadeyle koşullardan soyutlanmış, herkesi olduğu gibi görme yerine kendisi gibi görme ve kendisi gibi algılamayı dayatan bir yaklaşım söz konusuydu. Buda çatışmaları ve kopuşları beraberinde getirdi. Özellikle kapitalizmin özgürlük adı altında şekillendirdiği bencil bireyci yaşam tarzı, yeni kuşaklara daha cazip geliyordu. Bunun en büyük nedenlerinden biri geleneksel aile yapısı içinde baskılanmış bir yaşam tarzının yarattığı ortamdı. Bu ortama tepki özellikle gençliği bir arayışa, yaşadığı toplumun bir parçası olma pratiğine sevk ediyordu. Bu kendi içinde anlaşılır bir durumdu. Şöyle ki sınıf bilincinden yoksunluk, toplumsal sorunlara karşı duyarsızlık burjuva bireyciliğini körükler. Okulda, işyerinde görsel medyada bu düşünüş tarzıyla şekillenen bir gençliğin, geleneksel bir aile ortamına uyum sağlaması veya ileri düzeyde sorumluluk alması oldukça zordur. İnsanlar nasıl düşünürse öyle yaşar. Özgürlüğü emek mücadelesinde, ezilenlerin kurtuluş mücadelesinde bir damla olma zemininde değil, bireysel maddi değerlerde ve eğlenmede arayanların böyle bir yaşamın olduğu ortamlarda kendilerini bulmaları gayet anlaşılır bir şeydir. Özet olarak eski kuşak ile yeni kuşaklar arasında değişen düşünüş tarzı, özlem ve istem farklılığı karşılıklı bir çatışmanın zeminini yarattı. Bu çatışmanın doğru bir zeminde yükselmediği kesindir. Yani geleneksel değer yargıları ve yaşam tarzıyla burjuva yaşam tarzından beslenen bireyci yaşam arasındaki mücadelede ortaya her halükarda olumlu sonuçlar çıkmayacağı kesindir. Ve yaşanan da budur. Bu yaşamın ortaya çıkardığı diğer bir olguysa, ikinci yolu seçenlerin ortak geleceklerini her bakımdan bulundukları ülkelerde aradıkları gerçeğidir. Tüm yatırımları, geleceğe dönük planları bu eksende odaklanmıştır. Tabiî ki bu geldikleri ülkelerle her yönüyle bağlantılarının koptuğu anlamına gelmez. En azından belli kesimler için bu çok açık ve net olan bir olgudur. Net olan diğer bir olguysa, yeni kuşaklar ailelerinin mensup oldukları halkın ulusal, dinsel, kültürel kimlikleri ile bulundukları ülkelerin değer yargıları ve yaşam tarzı arasında sıkışmış olmalarıdır. Bu durum gençliğin belli bir kesiminin ulusal ve dinsel kimliklerde odaklanmasına vesile olurken kimi kesimlerde ise, ailelerinden bir kopuşa neden olmaktadır. Bulundukları ülkelerdeki gençliğin yaşam tarzına uygun bir yaşam tercih edilmektedir. Hiç şüphesiz yeni genç kuşaklar düşünsel planda akan bir nehir gibidirler. Yani sürekli bir arayış içindeler. Bu arayış onların her zaman olumlu bir çizgiye, olumlu bir rotaya ulaşmalarını sağlamıyor. Özetle, feodal dini değer yargılarıyla harmanlanmış bir düşünüş tarzının alternatifi ezilenlerin sorunlarına yabancılaşmış burjuva bireyciliği değildir. Ama ne yazık ki son yıllarda emekçi gençliğin birliğine değil, onun parçalı duruşuna, gerici zeminlerde kümelenmesine neden olan gelişmelere daha çok tanık olmaktayız. Şöyle ki; ırkçı, milliyetçi ve İslamcı akımlar gençliği yaşadıkları toplumun gerçek sorunlarından uzaklaştıran, kendi gerici ve dar milliyetçi koridorlarına hapseden bir yönelimde oldukça mesafe almış durumdalar. Buda dinsel ve ulusal temelde karşılıklı olarak önyargıların, güvensizliklerin daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Gençliğin bu olumsuz düşünüş tarzlarının etkisinden kurtulmadığı müddetçe ortak sorunları etrafında birleşerek mücadele etmesi düşünülemez. 9
19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ
19 EYLÜL MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILAR DAYANIŞMA GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI 19.09.2014 Bugün 19 Eylül. Bugün bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü TMMOB nin mücadele dolu tarihi açısından
DetaylıİKİNCİ BÖLÜM ENDÜSTRİ DEVRİMİ, SOSYAL SORUN VE SOSYAL POLİTİKA İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM SOSYAL POLİTİKA BİLİMİNİN KONUSU, KAPSAMI VE TEMEL YAKLAŞIMI
İKİNCİ BÖLÜM İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖNSÖZ GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM SOSYAL POLİTİKA BİLİMİNİN KONUSU, KAPSAMI VE TEMEL YAKLAŞIMI I. EKONOMİ, TOPLUM BİLİMİ VE SOSYAL POLİTİKA...7 A. EKONOMİ BİLİMİ...7 B. TOPLUM
DetaylıSiyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.
SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran
DetaylıTÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI HALUK DİNÇER İN KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ HAKKINDA HER ŞEY KISA FİLM YARIŞMASI ÖDÜL TÖRENİ KONUŞMASI 7 Ocak 2015 İstanbul, Sabancı Center Sayın Konuklar, Değerli Basın Mensupları,
DetaylıYrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR
DetaylıGENEL BAŞKANIN MESAJI
GENEL BAŞKANIN MESAJI Küresel ekonomik kriz, ekonomiyi kalıcı olarak küresel dünyanın birinci önceliği haline getirdi. İkibinli yılların ilk dönemine yıkıcı bir savaş olan ABD nin Irak işgali damgasını
DetaylıYeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi
Yeni bir dönem açılıyor: Mali çöküş, depresyon, sınıf mücadelesi Devrimci Marksizm Yayın Kurulu Uzun vadede bu felâket konusunda suçun nasýl daðýtýlacaðý çok þeyi belirleyecektir. Ýþte bu, önemli bir entelektüel
DetaylıÇalışma hayatında barış egemen olmalı
Çalışma hayatında barış egemen olmalı Ocak 19, 2012-3:31:16 olduğunu belirtti. olduğunu belirterek, ''Bu bakış açısı çerçevesinde diyalog merkezli çalışmalarımızı özellikle son 7 aydır yoğun bir şekilde
DetaylıTBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
v TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu ÖNSÖZ Yirmi birinci yüzyılı bilgi teknolojisi çağı olarak adlandırmak ne kadar yerindeyse insan hakları çağı olarak adlandırmak da o kadar doğru olacaktır. İnsan
DetaylıHALKLA İLİŞKİLER (HİT102U)
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. HALKLA İLİŞKİLER (HİT102U) KISA ÖZET
DetaylıULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)
DetaylıMİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI SAYIN ÖMER DİNÇER İÇİN DEMOKRATİK VATANDAŞLIK VE İNSAN HAKLARI EĞİTİMİ PROJESİNİN AÇILIŞ KONFERANSI KONUŞMA METNİ TASLAĞI Sayın Katılımcılar, değerli basın mensupları Avrupa Konseyi
DetaylıDr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü
Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci
Detaylı2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU
2017 İNSAN HAKLARI İHLAL RAPORU 1 Av.Dr. M. SEZGİN TANRIKULU İSTANBUL MİLLETVEKİLİ GİRİŞ 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmalar Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız
Detaylı8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Kapitalist Sömürü Sistemini Yıkmak için Örgütlenme ve Mücadelenin adıdır! Clara Zetkin haklı olarak Kadının özgürlüğünün, tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, emeğin sermayenin
DetaylıEĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI
3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri
DetaylıSAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası
STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar
DetaylıKadın Dostu Kentler Projesi. Proje Hedefleri. Genel Hedef: Amaçlar:
Kadın Dostu Kentler Projesi İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün ulusal ortağı ve temel paydaşı olduğu Kadın Dostu Kentler Projesi, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu-UNFPA ve Birleşmiş Milletler
DetaylıNecla Akgökçe den bilgi aldık. - İlk olarak ülkede kadınların iş gücüne katılım ve istihdam konusuyla başlayalım isterseniz
İstanbul YDK: 1 Mayıs itibariyle başlamış olan Eme(K)adın kampanyamız kapsamında güvencesiz, görünmeyen ve yok sayılan kadın emeği üzerine araştırmalar yapmaya devam ediyoruz. Bu kez bu konuda sendikal
DetaylıENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR
ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere
DetaylıARBEIT & LEBEN ggmbh. Sürekli gelişen iş ve yaşam dünyanızdaki yolculuğunuzda sizlere eşlik ediyor ve destek oluyoruz. - 3 -
ARBEIT & LEBEN ggmbh Sürekli gelişen iş ve yaşam dünyanızdaki yolculuğunuzda sizlere eşlik ediyor ve destek oluyoruz. - 3 - KURUM ARBEIT & LEBEN ggmbh 1973 senesinden beri Rheinland Pfalz Eyaleti Eğitim
DetaylıSPOR HUKUKU 1.Ders. Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER
SPOR HUKUKU 1.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER SPOR KAVRAMI Spor; bireysel ya da takım halinde yapılabilen, belirli kuralları ve teknikleri olan; oyunlar, hareketler ve yarışmalar vasıtasıyla; fiziksel, zihinsel,
DetaylıSAAT KONULAR KAZANIM BECERİLER AÇIKLAMA DEĞERLENDİRME
2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI... ORTAOKULU SOSYAL BİLGİLER DERSİ 6. SINIF ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI SÜRE SÜRE: 12 DERS İ 1. ÜNİTE ÖĞRENME ALANI-ÜNİTE: BİREY VE TOPLUM EYLÜL EYLÜL 1. (17-23) 2.
DetaylıÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA
Ünite 7 ÖRGÜTSEL DAVRANIŞTA GRUP SÜRECİ: TAKIM ÇALIŞMASI Doç. Dr. Cevat ELMA TAKIM ÇALIŞMASI Takım çalışması, belirli sayıda işgörenin, belirli amaçlarla ve belirli sürelerle bir araya gelip sorunların
DetaylıDuygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller
Duygusal ve sosyal becerilere sahip Genç profesyoneller Y jenerasyonunun internet bağımlılığı İK yöneticilerini endişelendiriyor. Duygusal ve sosyal becerilere sahip genç profesyonel bulmak zorlaştı. İnsan
DetaylıULUSLARARASI ÖRGÜTLER
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF
DetaylıHalk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler
Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler Geçtiğimiz ay Suriye de Irak Şam İslam Devleti ve diğer muhalif güçler arasında yaşanan çatışmaya ilişkin, Suriye Devrimci Sol
DetaylıSENDİKALAR VE İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ
SENDİKALAR VE İŞYERİ ÖRGÜTLENMESİ Ali BERBEROĞLU Hazırlayan: Dr. Erkan AYDOĞANOĞLU Eğitim Sen Eğitim Uzmanı 1 SENDİKA NEDİR? İşçi ve emekçi sınıfların ekonomik, sosyal ve demokratik hak ve çıkarlarını
DetaylıSon 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi. Şubat 2015
Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Şubat 2015 Son 5 Yılda Türkiye Medyasında İnsan Hakları ve Nefret Söylemi Medya ve İletişim Merkezi İstanbul Enstitüsü İstanbul Enstitüsü
DetaylıBaşlamadan, önce KMO Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygı ile selamlarım.
Sayın Birlik Başkanım, Odamızın Değerli Yöneticileri, Sevgili Öğrenci Arkadaşlarım; Başlamadan, önce KMO Yönetim Kurulu ve şahsım adına sizleri sevgi ve saygı ile selamlarım. İstanbul dan, İzmir den, Sivas
DetaylıMaliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek in Konuşma Metni
GSO-TOBB-TEPAV Girişimcilik Merkezinin Açılışı Kredi Garanti Fonu Gaziantep Şubesi nin Açılışı Proje Değerlendirme ve Eğitim Merkezi nin Açılışı Dünya Bankası Gaziantep Bilgi Merkezi Açılışı 23 Temmuz
DetaylıErbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye-Kürdistan Ekonomik ilişkileri. 02 Temmuz 2014
Erbil Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Dara Celil Hayat ile Türkiye ile Kürdistan arasındaki ekonomik ilişkiler son yılların en önemli rakamlarına ulaşmış bulunuyor. Bugünlerde petrol anlaşmaları ön plana
Detaylıİşyeri Temsilcileri Rehberi
İşyeri Temsilcileri Rehberi Bir sendika için en önemli kadrolardan birisi işyeri temsilcisidir. İşyeri düzeyinde ise işyeri temsilcisi sendika örgütlenmenin olmazsa olmazıdır. Bir işyerinde işyeri temsilcisinin
DetaylıTürkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de
DetaylıYeni Göç Yasas Tecrübeleri
Eflref Ar kan Bildiğiniz gibi Almanya aile birleşiminin gerçekleşmesi konusunda göç yasasında bazı değişiklikler yapmıştır. Bu değişiklikleri eleştirenler ve olumlu görenler bulunmaktadır. Ben göç yasasının
Detaylıkadın sosyalizmle özgürleşir!
kadın sosyalizmle özgürleşir! işçi-emekçi kadın komisyonları broşür dizisi / 3 1 2 Özel mülk edinmenin ve sınıfların ortaya çıkışıyla başlayan kadının cins olarak ezilmişliği, günümüz kapitalist toplumunda
Detaylı(09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Temsilcileri, Değerli Katılımcılar,
SESRİC-GED İslam İşbirliği Teşkilatı Üye Ülkeleri Mesleki Eğitimin Modernizasyonu Projesi Hazırlama Amacı ile Yapılacak Çalıştay da Sayın Bakanımızın yapacağı konuşma (09-11 Mayıs 2016, Ankara) Kıymetli
DetaylıHALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI
HALKLA İLİŞKİLERİN AMAÇLARI Genel olarak belirli bir amaç için çalışan kişiler topluluğu olarak tanımlayabileceğimiz organizasyonun, halkla ilişkiler açısından hedefi, ürün veya hizmetini kullanacak kişilerin
DetaylıDEMOKRATİK, MÜCADELECİ VE GÜÇLÜ YENİ BİR SENDİKAL HAREKET İÇİN BİRARAYA GELDİK, YOLA ÇIKIYORUZ...
1 DEMOKRATİK, MÜCADELECİ VE GÜÇLÜ YENİ BİR SENDİKAL HAREKET İÇİN BİRARAYA GELDİK, YOLA ÇIKIYORUZ... Türkiye sendikal hareketi ciddi bir tıkanıklık yaşamaktadır. Emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlara
DetaylıBU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI!
BU YIL ULUSLARARASI KOOPERATİFLER YILI! Birleşmiş Milletler Genel Kurulu; kooperatiflerin sosyo-ekonomik kalkınmaya, özellikle yoksulluğun azaltılmasına, istihdam yaratılmasına ve sosyal bütünleşmeye olan
DetaylıİKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.
İKLİM MÜCADELELERİ 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, iklimdeki değişimler daha belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, hava sıcaklığındaki ve yağış miktarındaki değişimler, deniz seviyesinin yükselmesi,
DetaylıYÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır.
YÖNETİŞİM NEDİR? Yönetişim en basit ve en kısa tanımıyla; resmî ve özel kuruluşlarda idari, ekonomik, politik otoritenin ortak kullanımıdır. Ortak yönetim- birlikte yönetmek anlamına gelir ve içinde yönetimden
Detaylıbilgilerle feminizm hakkında kesin yargılara varıp, yanlış fikirler üretmişlerdir. Feminizm ya da
YANLIŞ ALGILANAN FİKİR HAREKETİ: FEMİNİZM Feminizm kelimesi, insanlarda farklı algıların oluşmasına sebep olmuştur. Kelimenin anlamını tam olarak bilmeyen, merak edip araştırmayan günümüzün insanları,
DetaylıBACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi
Deutsches Rotes Kreuz Kreisverband Berlin-City e. V. BACIM - Ağırlıklı olarak Türkiye kökenli göçmen kadınlar için buluşma ve danışmanlık merkezi BACIM projesinin tanıtımı BACIM Berlin-City ev Alman Kızıl
DetaylıKAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE
Türkiye Đşçi Sendikaları Konfederasyonu KAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE Ankara Amaç Türkiye de kayıt dışı istihdam önemli bir sorun olarak gündemdedir. Ülkede son verilere göre istihdam edilenlerin yüzde
DetaylıKAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ
KAMU DİPLOMASİSİNDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ VE MEDYANIN ROLÜ Doç. Dr. O. Can ÜNVER 15 Nisan 2017 BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ KAMU DİPLOMASİSİ SERTİFİKA PROGRAMI İletişim Nedir? İletişim, bireyler, insan grupları,
Detaylı1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine
DetaylıTÜRKİYE DE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI BİBLİYOGRAFYASI (1985-2001)
1 TÜRKİYE DE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI BİBLİYOGRAFYASI (1985-2001) Hazırlayan: Özlem ÖZKAN SES Genel Merkez Araştırma Yayınları Dizisi-1 2 SES Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Komisyonu Araştırma Yayınları
DetaylıTÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ. 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri
TÜRKİYE TİPİ BAŞLANLIK SİSTEMİ MODEL ÖNERİSİ Mehmet Uçum 1. Başkanlık Sistemi Tartışmasının Temel Gerekçeleri a. Tartışmanın Arka Planı Ülkemizde, hükümet biçimi olarak başkanlık sistemi tartışması yeni
DetaylıŞiddete Karşı Kadın Buluşması 2
Şiddete Karşı Kadın Buluşması 2 Evde, Okulda, Sokakta, Kışlada, Gözaltında Şiddete Son 18-19 Mart 2006, Diyarbakır ŞİDDETE KARŞI KADIN BULUŞMASI 2 EVDE, OKULDA, SOKAKTA, KIŞLADA, GÖZALTINDA ŞİDDETE SON
Detaylıİş Yeri Hakları Politikası
İş Yeri Hakları Politikası İş Yeri Hakları Politikası Çalışanlarımızla olan ilişkilerimize değer veririz. İşimizin başarısı, küresel işletmemizdeki her bir çalışana bağlıdır. İş yerinde insan haklarının
DetaylıABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ
ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE
Detaylı8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER
9TOPLUMSAL ETKİNLİKLER 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 1 MAYIS 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ETKİNLİĞİ SANATSAL ETKİNLİKLER 11111 260 01 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 11111 262 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR
DetaylıWORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER
DUNYA GIDA GUNU ACLIGA KARSI BIRLESELIM Dr Aysegul AKIN FAO Turkiye Temsilci Yardimcisi 15 Ekim 2010 Istanbul Bu yılki kutlamanın teması, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde dünyadaki açlıkla mücadele
DetaylıBu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.
Sevgili Meslektaşlarım, Kıymetli Katılımcılar, Bayanlar ve Baylar, Akdeniz bölgesi coğrafyası tarih boyunca insanlığın sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine en çok katkı sağlayan coğrafyalardan biri
DetaylıVekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler
Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler Açılış Tarihi Kapanış Tarihi Sona Eriş Nedeni 1 Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17.11.1924 05.06.1925
DetaylıFEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ/SİYASET BİLİMİ ANABİLİM DALI FEMİNİST PERSPEKTİFTEN KÜRT KADIN KİMLİĞİNİ ÜZERİNE NİTELİKSEL BİR ARAŞTIRMA Doktora Tezi
Detaylıhemşehri hukuku: Hemşehri hukuku: Herkes ikamet ettiği beldenin hemşehrisidir. Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliye
kent konseyi: Kent konseyi, kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma
DetaylıKARADAĞ SUNUMU Natalija FILIPOVIC
VII. ULUSLARARASI BALKAN BÖLGESİ DÜZENLEYİCİ YARGI OTORİTELERİ KONFERANSI 28-30 MAYIS 2012, İSTANBUL Yeni Teknolojiler ve Bunların Yargıda Uygulanmaları Türkiye Cumhuriyeti Hâkimler ve Savcılar Yüksek
DetaylıKADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ULUSLARARASI BELGELER VE KORUMA MEKANİZMALARI Uluslararası Arka Plan Uluslararası Arka Plan Birleşmiş Milletler - CEDAW Avrupa Konseyi - Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
DetaylıTürk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık
İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık
DetaylıCHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY
CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, 29 Kasım Pazar günü yapılacak olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kongresinde ilçe başkanlığına tekrar aday olduğunu
Detaylı1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim
1999 dan 2007 ye Seçmen Tercihleri ve Değişim Türkiye de 2007 genel milletvekili seçimlerine ilişkin değerlendirme yaparken seçim sistemine değinmeden bir çözümleme yapmak pek olanaklı değil. Türkiye nin
DetaylıREKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK
REKABET KURUMU, ÖZERKLİK VE İŞLEVSELLİK Ersen YAVUZ Devlet kurma becerimiz, batırdıklarımızı bilinçle gözardı ederek, sürekli bir öğünme vesilesidir bizim için. Devlet kurmadaki beceri söylemini daha ileri
DetaylıCUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GENEL MERKEZİ EMEK BÜROLARI YÖNETMELİĞİ İÇİNDEKİLER I.GENEL HÜKÜMLER A- Amaç... 2 B- Kapsam 2 C- Dayanak. 2 D- Tanımlar 2 II. EMEK BÜROLARININ AMACI, OLUŞUMU, İŞLEYİŞİ, ORGANLARI
DetaylıSENDİKAL HAREKET, İŞYERİ TEMSİLCİLERİ ve ÖRGÜTLENME STRATEJİLER GENEL EĞİTİM SEKRETERLİĞİ 2011
SENDİKAL HAREKET, İŞYERİ TEMSİLCİLERİ ve ÖRGÜTLENME STRATEJİLER GENEL EĞİTİM SEKRETERLİĞİ 2011 1 SENDİKA NEDİR? Emekçilerin,ekonomik, demokratik, kültürel, hukuksal ve özlük haklarını korumak ve geliştirmek
Detaylıİşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012
15 Mart 2012 Perşembe günü işlerinden atılan Asilçelik işçileri Bursa nın Orhangazi ilçesi cumhuriyet meydanında basın açıklamasıyla İşimizi İstiyoruz talebini dile getirdikleri ve işlerine geri dönene
Detaylıgelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan
ÇOCUK HAKLARININ SINIFLANDIRILMASI Çocuk Hakları Sözleşmesi nde, çocukların sağlıklı yaşaması ve çok yönlü olarak gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan
DetaylıMüdafaa-i Hukuk Hareketi bu hakları savunmak ve geliştirmek için kurulmuştur.
Parti varlık sebebi, isminden de anlaşılacağı üzere, hakların savunulmasıdır. Müdafaa-i Hukuk düşüncesine göre: 1. İnsanın 2. Toplumun 3. Milletin 4. Devletin 5. Vatanın hakları vardır. Şu anda bu haklar
DetaylıProf. Dr. Şener Üşümezsoy daşı Türk entelijansiyasının ana söylemidir. Bu gruplar birkaç yıl evvel ABD'nin Irak'ı işgali öncesinde savaş söylemlerinin en ateşli taraftarı idiler. II. Körfez Savaşı öncesi
Detaylıtrafikte bilinçli bir nesil için
bilinçli bir nesil e t k i için f tra Giriş Önemli bir halk sağlığı sorunu olan trafik kazalarının önlenmesi, pek çok kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve bireylerin ortak çalışması ile mümkün olabilecektir.
DetaylıTÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,
TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli
DetaylıMahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*)
Mahir Çayan Son Gençlik Hareketleri Üzerine SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*) SON GENÇLİK HAREKETLERİ ÜZERİNE (*) İçinde Bulunduğumuz Evre Ve Gençliğin Durumu Türkiye gibi yarı sömürge ve az gelişmiş
Detaylı1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları. 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri. 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler
1. İnsan Hakları Kuramının Temel Kavramları 2. İnsan Haklarının Düşünsel Kökenleri 3. İnsan Haklarının Uygulamaya Geçişi: İlk Hukuksal Belgeler 4. Birinci Kuşak Haklar: Kişi Özgürlükleri ve Siyasal Haklar
DetaylıAB nin İstihdam ve Sosyal Politikası
AB nin İstihdam ve Sosyal Politikası Büyümenin ve istihdamın artırılması için 2005 yılında kabul edilen Yenilenmiş Lizbon Stratejisi kapsamında, Avrupa Sosyal modelini yeniden şekillendiren Sosyal Gündem
DetaylıCezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!
Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı
DetaylıUluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri!
Uluslararası Kadın Hareketinin Uyanma ve Ayağa Kalkma Zamanı Gelmiştir! 2011 Venezüella Dünya Kadınları Konferansı için hep birlikte ileri! Dünyanın her yerinde milyonlarca kadın kendi geleceklerini kendi
DetaylıYükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım..
Yükseköğretim Kurumlarımızın Mühendislik Fakültelerinin Kıymetli Dekanları ve Çok Değerli Hocalarım.. Sizlerle tekrar bir arada olmaktan mutluluk duyduğumuzu ifade ederek, hoş geldiniz diyor; şahsım ve
DetaylıULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ
209 ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 20 Aralık 1993 tarihli ve 47/135 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.
DetaylıVİZYON VİZYON VE DEĞERLER DEĞERLER
VİZYON VİZYON VE DEĞERLER DEĞERLER Önsöz Sevgili Çalışma Arkadaşlarım, Şirketimiz için net stratejik öncelikler ve iddialı hedef ler belirledik. Henkel de iş performansımızı arttırmamızda, önceliklerimizi
DetaylıEKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72
EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72 i Bu sayıda; Haziran İşgücü ve İstihdam gelişmeleri; Ocak-Ağustos Bütçe verileri değerlendirilmiştir. i 1 Gerçek işsizlikte ciddi artış
DetaylıEMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ?
EMO GENÇ İZMİR ŞUBE BİLDİRİSİ NASIL BİR EMO GENÇ? Elektrik, elektrik elektronik, elektronik haberleşme, bilgisayar ve biyomedikal mühendisliği lisans bölümü öğrencilerinin örgütü EMO GENÇ dördüncü kurultayını
DetaylıGENÇLİK EĞİTİM PROGRAMLARI
İstanbul 2018 GENÇLİK EĞİTİM PROGRAMLARI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 ÜNİVERSİTE PROGRAMLARI...11 KULLUK VE SORUMLULUK BİLİNCİ... 13 KAVRAMLAR... 21 PEYGAMBERLER TARİHİ... 31 SİYER-İ NEBİ... 41 TEFSİR (KUR
DetaylıULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ
STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca
DetaylıKARİYER YÖNETİMİ. Kariyer teorisi iki nokta üzerinde odaklanmaktadır. Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER
KARİYER YÖNETİMİ Öğr. Grv.. M. Volkan TÜRKER 7 KARİYER YÖNETİMİ Kariyer, bireyin mesleği ile ilgili pozisyonları, çalışma hayatı boyunca peş peşe kullanması ve organizasyonun üst kademelerine doğru ilerlemesidir.
DetaylıEĞİTİMDE DEĞİŞİM. Prof. Dr. Aşkın Asan - Prof. Dr. Buket Akkoyunlu
EĞİTİMDE DEĞİŞİM Prof. Dr. Aşkın Asan - Prof. Dr. Buket Akkoyunlu Değişim Teknolojik gelişmeler (özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler) Bilgi artışındaki hız İşgücünün niteliğine ilişkin
Detaylı4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU
4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye
DetaylıIV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu
IV. Uluslararası Türk-Asya Kongresi Sonuç Raporu 1. IV. Uluslararası Türk - Asya Kongresi 27-29 Mayıs 2009 tarihleri arasında İstanbul da icra edilmiş ve son derece yapıcı ve samimi bir ortam içerisinde
DetaylıTBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok
TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok Antalya daki 4 üniversitenin sektör için gerekli eğitimleri verdiği, Akdeniz Üniversitesi
DetaylıAvrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane
Avrupalı liderler baskıcı, Türk liderler ise dostane Dünyada yaşanan ekonomik kriz liderlik stillerinde de değişikliğe yol açtı. Hay Group'un liderlik stilleri üzerine yaptığı araştırmaya göre, özellikle
DetaylıESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ
BASINA VE KAMUOYUNA Erkek egemen kapitalist sistemde kadınların en önemli sorunu 2011 yılında da kadına yönelik şiddet olarak yerini korudu. Toplumsal cinsiyetçi rolleri yeniden üreten kapitalist erkek
DetaylıKORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ
06 KORKMADAN ÖĞRENMEK OKUL ve OKUL ÇEVRESİ GÜVENLİĞİ ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Sosyal Araştırmalar Merkezi USAK RAPOR NO: 11-06 Dilek Karal Eylül 2011 Korkmadan Öğrenmek: Okul ve Okul
Detaylıİşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı
İşsizlik ve İstihdam Raporu-Şubat 2017 15 Şubat 2017, İstanbul İşsizlik İstikrarlı Biçimde Yükseliyor! Son 10 Yılın En Yüksek İşsiz Sayısı Bir yılda 590 bin yeni işsiz Resmi işsiz sayısı 3 milyon 715 bine
DetaylıResmi Gazete Tarihi: 08.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26313
Resmi Gazete Tarihi: 08.10.2006 Resmi Gazete Sayısı: 26313 Amaç MADDE 1 KENT KONSEYİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar (1) Bu Yönetmeliğin amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun
DetaylıTürk Bankacılık ve Banka Dışı Finans Sektörlerinde Yeni Yönelimler ve Yaklaşımlar İslami Bankacılık
İÇİNDEKİLER FİNANS, BANKACILIK VE KALKINMA 2023 ANA TEMA SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA: FİNANS VE BANKACILIK ALT TEMALAR Türkiye Ekonomisinde Kalkınma ve Finans Sektörü İlişkisi AB Uyum Sürecinde Finans ve Bankacılık
Detaylıİç talebin kontrol edilmesine yönelik atılan adımlar, doğal olarak cari açığı geriletirken, ekonomiyi soğuttu.
2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da küresel ekonomi yılı kriz ortamı içerisinde geçirmiştir. 2012 yılının sonlarına doğru küresel krizin psikolojik yönleri zayıflarken, beklentiler iyimserliğe doğru
DetaylıUlaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında Basın Açıklaması Gerçekleştirdik!
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 2014 yılı bütçesinin görüşülecek olması nedeniyle görüş ve taleplerimizi paylaşmak üzere KESK'e bağlı YAPI-YOL SEN, BTS ve HABER SEN olarak bugün (12 Aralık
DetaylıSayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler, Beyefendiler,
ÇOCUKLARIN İNTERNET ORTAMINDA CİNSEL İSTİSMARINA KARŞI GLOBAL İTTİFAK AÇILIŞ KONFERANSI 5 Aralık 2012- Brüksel ADALET BAKANI SAYIN SADULLAH ERGİN İN KONUŞMA METNİ Sayın Komiser, Saygıdeğer Bakanlar, Hanımefendiler,
DetaylıTeröre karşı mücadele cephesi!
Teröre karşı mücadele cephesi! Türkiye, teröre karşı mücadele adı altında, birlik ve beraberlik içinde emekçilere yönelik bir terör rejimine sürüklenmek isteniyor. Bu nedenle milli seferberlik dahi ilan
DetaylıBALIKESİR TABİP ODASI AĞUSTOS 2016 ÇALIŞMA RAPORU
BALIKESİR TABİP ODASI AĞUSTOS 2016 ÇALIŞMA RAPORU Bato aktüel yayında batoaktuel yapılan basın toplantısında BASIN ARACILIĞI İLE BALIKESİR KAMUOYUNA TANITILDI. Değerli basın mensupları, Sevgili meslektaşlarım,
Detaylı