OCAK Günümüzün Karasevdalıları

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "OCAK 2012. Günümüzün Karasevdalıları"

Transkript

1 OCAK 2012 YIL 33 SAYI 396 ISSN Göçüp gitmişlerdi dünyanın dört bir yanına, Gittiği gibi tıpkı Canların Cânânı na; Dopdoluydu gözleri yaşatma sevdasıyla, Kilitlenmişlerdi gönülden Hak rızasına.. Günümüzün Karasevdalıları Bunama ve Alzheimer Hastalığı Medeniyetlerin Çatışması mı Diyaloğu mu? Vücuttan Gelen Alarm: Hapşırma 2. Abdülhamid in İttihad-ı İslâm Siyaseti

2 Y üksek düşünceleri, yüce gayeleri, büyük ve evrensel projeleri ancak, her zaman yüksek uçabilen, uzun soluklu; yürüdüğü yolda hız kesmeden yürüyen, durduğu yerde kararlı duran, uhrevî zevklerle gerilmiş karasevdalılar gerçekleştirebilir. Şimdilerde bizim şuna buna değil, bu seviyede düşünen, inanan, düşüncelerini hayata geçirerek önce kendi milletini, sonra da bütün insanlığı aydınlığa çıkarıp, onların Hak la buluşmalarını sağlayabilen, kendini hakikate adamış ruhlara ihtiyacımız var. Düşünülmesi gerekli olan şeyleri düşünüp, bilinmesi icap eden şeyleri bilen, bildiklerini hemen pratiğe dönüştüren ve bütün ölü ruhları yeni bir ba sü ba del mevt e hazırlama azmiyle Sûr u dudağında İsrâfil gibi gezen; gezip her yerde herkese hayat üfleyen; ifade kabiliyeti var ise beyan gücüyle, eli kalem OCAK 2012

3 tutuyorsa kalemin diliyle, bediiyyâta açıksa herhangi bir sanatın desen ve çizgileriyle, şairse şiirin sihriyle, mûsıkîşinassa değişik beste ve nağmelerin büyüsüyle her zaman ruhunun ilhamlarını haykıran, her fırsatta iç ihsaslarını seslendiren, dili gönlünün derinliklerine bağlı, gönlü de samimiyetle çarpan en yüce hakikate adanmış ruhlara... Bu kahramanları, sahnedeki örnekleriyle değerlendirecek olursak; bunlar hacca gidiyor gibi dünyanın dört bir yanına seyahatler tertip eder, seyahatlerini hicret ruhuyla taçlandırır; uğradıkları herkese hâl ve gönül diliyle bir şeyler fısıldar, çevrelerine hep sevgi mırıldanır, karşılaştıkları ruhları sevgiye uyarır ve yürür, sinelere sevgiden tahtlar kurarlar. Dirilir onlar sayesinde muhabbete susamış ruhlar ve dinler onları bütün dirilen gönüller. Hem bu duygu ile göç edenler hem de onları kabullenenler, her türlü dünyevîlikten uzak ve tamamen ihlâs edalıdırlar: Söyleyenle dinleyen, özündeki ruh ve mânâyı sergileyenle onu temâşâ eden, elinde hayat kâsesi taşıyanla toparlanıp kendine gelen ve destekleyeniyle desteklenen arasında herhangi bir çıkar ilişkisi bahis mevzuu olmadığı gibi, Allah rızasının dışında herhangi bir mülâhaza da kat iyen söz konusu değildir. Bu derin ve gönülden münasebetler, tamamen evrensel insanî değerlere dayanmakta ve bu değerlere karşı duyulan müşterek saygıdan kaynaklanmaktadır. Bizler, yakın geçmişimiz itibarıyla, sağlam bir ruh köküne bağlı bulunduğumuzu, tarih boyu pek çok yüksek medeniyetler kurduğumuzu bütün bütün unutarak mazisi olmayan bir millet görünümü sergilemeye başladık. Dahası, bir kısım komplekslere girerek kendimizi de, geçmişimizi de inkâr ettik. Hatta bazılarımız itibarıyla millî kimliğimizden utanır hale geldik. Böylece her gün biraz daha kendimizden uzaklaşarak âdeta yabancı değerler bağımlısı olduk. Şanlı geçmişimiz itibarıyla her zaman, düşünen, konuşan, kendini ifade eden, uğradığı her yere inanç ve estetik telâkkilerini aksettiren âbideleriyle tarihin yâd-ı cemil i olmuş bir milletin; evet bu ölçüdeki bir bilinirliğin, şehametin, ihtişamın zirvelerinden; bilinmezliğin, tanınmazlığın, saygı duyulmazlığın çukurlarına yuvarlanması ne hazindir! Bu millet böyle hazin bir duruma müstahak değildi ve bu meş um durum ilelebed böyle sürüp gidemezdi de. O, şimdiye kadar elli defa ölüm çukurlarını Allah ın izniyle diriliş şehrahlarına çevirmiş, elli defa inkıraz gibi görünen durumları yenilenme vesilesi gibi değerlendirmiş ve her zaman olağanüstü bir performans göstererek bir kısım beden insanı menfaatçiler, gününü gün etmek isteyen çıkarcılar veya millî ve dinî değerlerimizi inkâr eden küfür yobazları istemeseler de aydınlık geleceğe yürüme adına yepyeni yöntemler geliştirmiş ve hemen her sarsıntıdan sonra, bir kere daha vira bismillâh deyip ayakları üzerine doğrulmuş; kendine ait duyguları ve düşünceleriyle yeniden dört bir yana açılabilmiştir. Şöhret u şandan uzak, her türlü âlâyiş ve gösterişe kapalı, tevazu ve mahviyetle kanatlı, sadakat ve emniyet edalı, nefsanî arzular karşısında da fevkalâde mukavemetli bu hamiyet erleri, atalarından tevarüs ettikleri tarih şuuruyla dinî ve millî değerlerimizi dünyaya tanıtmanın havarileri olmuş ve tıpkı ilkler gibi: Girdik reh-i sevdaya... diyerek zahmeti rahata tercih edip çağın en önemli hâdiselerinden birini gerçekleştirmişlerdir. Bugün dünyanın dört bir yanında kızaran güller, renklerini bu ay yüzlülerden ve bu ay yüzlülerin ruhlarında taşıdıkları mânâlardan almakta; içtimaî coğrafya onların düşünce kanaviçelerine göre çağ edalı bir dantelâ gibi örgülenmekte ve bütün insanlık âdeta onların kadîm fakat eskimeyen bestelerini mırıldanmakta. Bu tertemiz duygu ve düşünceler mebde lerine ait görüntüleriyle küçük birer damla gibi görünseler de, işin ruh ve mânâsını kavrayabilenlerce, her zaman değişik vâridâtla köpüren engin denizler mahiyetindedirler. İşin tabiatının gereği, belli süre sadece kendi çevrelerini aydınlatmakla meşgul görünen bu ışık süvarileri, şimdilerde hakikî derinlik ve ruh güçlerini öne çıkararak, tıpkı yağmur yüklü bulutlar gibi, sevinç olup, neşe olup, ümit olup, sevgi olup şakır şakır her yana boşalarak muhabbete, hoşgörüye susamış kupkuru gönülleri Cennet bahçelerine çevirme humması yaşıyorlar. Denebilir ki, bugün yeryüzü, bir baştan bir başa, onların saçtıkları tohumlarla yeni bir bahara hâmile ve bir kutlu vilâdet heyecanı içinde; tekmil insanlık da böyle bir oluşumun hiss-i OCAK

4 kable l-vuku esintileriyle gelen bişaretlerle coşkun mu coşkun. Sesler, nağmeler farklı farklı olsa da, vicdanlarda duyulup sezilen hep aynı mânâ.. ve seherlerde esen yeller Eyyub a hayat ırmağından bir ses, Yakub a Yusuf un gömleğinden İbrahimî bir koku duyurmakta. Bu bizim son bir kere daha geriye dönüşümüz, hakikî konumumuza yürüyüşümüz sayılabileceği gibi, bütün insanlığa alternatif bir diriliş mesajı da sayılabilir. Aslında bugün, değişik buhranlarla kıvrım kıvrım hafakanlar yaşayan milletler de, ümit adına böyle bir meltem beklemekteydi. Ne mutlu böyle bir meltemi harekete geçirecek olan merkezdeki kutlulara!. Ne mutlu bu diriliş esintilerine karşı sinelerini açıp bekleyenlere!. Biz, sevgiye açık ve kendilerini, insanî değerler âbidesini ikame etmeye adamış bu kahramanlarla bir gün mutlaka dünyanın renk ve deseninin değişeceğine ve insanlığın rahat bir nefes alacağına inanıyoruz. İhtimal, geleceğin dünyasında, insanî düşünce son bir kere daha ışığını onlarla parlatacak.. insanî emeller onlarla realize edilecek ve ütopyalara inat pek çok hülyalarımız da onlarla gerçekleşecektir.. evet bir gün bütün bunlar mutlaka olacak ve mevsimi gelince, o gönlü boş, tali i karanlık kimseler, bu aydınlık ruhlar karşısında diz çöküp af dileyecek ve ettiklerine nâdim olup ağlayacaklardır. Ne var ki, kaçırdıkları fırsatları da hiçbir zaman telâfi edemeyeceklerdir. Keşke duyguları süflî, düşünceleri azgın, tavırları da haşin bu kaba ruhlar; bir yakın gelecekte, çaresiz vicdan azabıyla kıvranacakları gün gelmeden, hakperestlik ve kadirşinaslık duygularına sığınarak biraz daha insaflı olabilselerdi; insaflı olup yarınlarını karartmasalardı..! Günümüzde fedakârlığın sahâbîcesiyle, dört bir bucağa, yedi cihana yetişmeye çalışan ve her zaman yaşama tutkularını baskı altına alıp yaşatma hisleriyle hareket eden ve hareket ederken de gösterişe-âlayişe girmeyen; her halleriyle tevazu ve mahviyet diyen bu esâtirî kahramanlar, bütün olumsuzluklara rağmen, o hiçbir zaman dinmeyen aşk u şevkleri, sürekli köpürüp duran himmet ü heyecanları ve insanlığa hizmet iştiyaklarıyla tarihte emsali az görülmüş bir civanmertlik sergilemekte; uğradıkları herkese gönüllerinin dilinden bir şeyler fısıldamakta; her yere taze fideler dikip her yanı Cennetlere çevirmekte; her zaman canlı, her zaman hızlı, her zaman müthiş bir performans göstererek kendilerini ifade etmeye çalışmakta ve tabiî herkesi sonsuza çağırmaktadırlar; imanlı, azimli, kararlı ve gelecek adına da ümitle dopdolu olarak... Yürüdükleri yol, yürünmez gibi görünebilir; ne var ki onlar, zaten bunun böyle olacağının farkındadırlar. Evet onlar, bir gün yolların bütün bütün sarpa saracağını; bütün köprülerin yıkılacağını daha baştan hesaba katmışlardı; biliyorlardı zaman zaman bir kısım gulyabanîler tarafından yollarının kesileceğini.. çevrelerinde kin, nefret ve düşmanlık fırtınalarının estirileceğini; evet, yürüdükleri yolun doğru olduğuna inançları tamdı ama, akla-hayale gelmedik bazı şeylerle engellenebileceklerini de hiçbir zaman göz ardı etmemişlerdi. Bu itibarla da onlar, bütün olup biten bu şeyleri ve olacakları, Hak yolunun hususî meşakkatleri sayıyor ve heyecanlarından hiçbir şey kaybetmeden sürekli koşuyor; endişelerine takılan menfîlikler karşısında da Allah a teslim oluyor, imanın o sarsılmaz kalesine sığınıyor, yaşadıkları çağı ve hâdiseleri iyi okumaya çalışıyor ve Cenâb-ı Hakk ın muvaffakiyet vaadine güvenerek yürüyorlardı/yürüyeceklerdi rıza ufkuna doğru. Aslında, kalb-kafa bütünlüğü mülâhazasına bağlı yaşayan, özü-sözü doğru bu insanları, şimdiye kadar inandıkları değerlerden vazgeçirmeye kimsenin gücü yetmediği gibi, onları Allah rızası yörüngesinde hareket etmekten ve bu duygularını da, Yaratan ı bütün cihanlara anlatma gayretine bağlamaktan kimse alıkoyamazdı. Onlar böyle bir sorumluluk duygusu ve vazife şuuruyla ömür boyu sıradağlar gibi dimdik yerlerinde durabilmiş, her zaman tipiye-borana meydan okumuş, sürekli karla-buzla savaşmış ve her mevsim meyve veriyor olmanın sırrını keşfederek hep gül yetiştirmiş ve gül türküleri söyleyegelmişlerdir. Onlar, hareketleri itibarıyla her zaman bir saat gibi ahenkli, beyanları itibarıyla da heyecan, tazelik ve istikamet örneğidirler. Ne hareketlerinde bir aritmi ne de sözlerinde bir halâvetsizlik vardır. Kalbleri bir melek kalbi gibi OCAK 2012

5 saf ve duru, dilleri de iç derinliklerinin sadık birer tercümanıdır. Bu itibarla da, onlar hemen her zaman tavır ve davranışlarıyla imrendirici, söz ve beyanlarıyla da heyecan uyandırıcı olmuşlardır. Onların gönül dünyalarında sürekli Hak mülâhazası köpürür durur; beyanlarında ise, derin bir Allah aşkı, varlık sevgisi ve insanlara karşı da bir muhabbet, bir şefkat, bir müsamaha, bir af nümâyândır. Hak rızası, onların kilitlendikleri biricik hedef; eşya ve hâdiseleri doğru okuyup doğru yorumlamak, vazgeçemeyecekleri bir tutku; insanları sevip herkese sine açmaları da tabiatlarının gerçek rengidir. Onlar, o derinlerden derin aşklarıyla Hakk a bakan duruşlarını seslendirdikleri aynı anda, sevginin sırlı ve sihirli anahtarlarıyla da, paslanmış ve küflenmiş gibi görülen en katı kalbleri, en sert tabiatları balmumu gibi yumuşatarak içine girer ve Yüce Yaratıcı nın teveccühüne mazhariyetin hakkını eda etmeye çalışırlar. Sevilirler, severler; en amansız ve imansız saldırılar karşısında dahi peygamberâne bir azimle, sarsılmadan, hep dağlar gibi yerlerinde dururlar; çevrelerine bakarken de göklerin gözleriyle bakarlar; ne hışımla gelip çarpan fırtınayla devrilir ne de en müthiş zelzeleyle sarsılırlar. Gelen dalga ve sağanaklara bağırlarını açarlar; gidenlere de bir avuç toprakla dahi olsa cömertlik saçarlar. Bu koçyiğitler, Hak rızası gibi en büyük bir işe gönül vermiş olmanın şuurundadırlar ve ona ulaşma uğrunda da her şeyi göğüslemeye kararlıdırlar. Şahısları itibarıyla hep mum gibi başları önlerinde, küçük görünümlü, yanıp aydınlatmaya teşne ve iddiasız göründükleri aynı anda, her zaman gerilimde ve kanatlarını germiş bekleyen üveyikler gibi ruhanîlerle yarışmaya da hazırdırlar. Onlar, duruyor gibi göründükleri zamanlarda bile, iç aktiviteleriyle hep canlı, hep kararlı ve hep hummalıdırlar. Yer yer denizler gibi çevrelerini dalgalarıyla sularlar, zaman zaman da uzakları buharlarından oluşan bulutlarla serinletirler. Yakın-uzak her tarafa âb-ı hayat sunar ve nice yıldan beri sürüm sürüm hale gelmiş cansız cesetlere diriliş üfler gezerler. Oturur-kalkar, hiç durmadan çevrelerine ruhlarının diliyle gönül hikâyeleri söyler ve her türlü dedikoduya ve toplum içinde kin-nefret uyaracak tartışmalara karşı sürekli kapalı dururlar. Ve yine onlar, her zaman insanlara yararlı olma hülyalarıyla yaşarlar; insanlığın değişik bunalım ve mânevî ızdıraplarını ruhlarının derinliklerinde duyar; semtlerine uğrayanlara sürekli açık durur; dert dinler, dertlerle inler, dertli sineler arar; kendileri gibi muzdarip gönüllerle el ele vererek âh u efgan dindirmeye koşarlar. Yerinde fitne-fesat ateşleri üzerine yürür; dikenler arasında da olsa mutlaka gül diker ve hep gül türküleri söylerler. Bazen o gül renkleri filizinden dışarıya fırlamış tomurcuklar gibi bin bir ızdırabın teessürüyle kan rengine bürünür; bazen hafakandan çatlayacak hale gelir, nağmeleri âdeta bir çığlığa dönüşür; ama her şeye rağmen, ellerini göğüslerine kor, bir eyvallah mırıldanır ve yürürler hedeflerine doğru çevrelerine tebessümler yağdırarak; yürürler ve uğradıkları her yer, Cennet bahçeleri gibi yeşerir.. el verdikleri kimseler âb-ı hayat içmiş gibi dirilir.. himmet elleri yed-i beyzâ gibi göz kamaştırır.. gayretleri bütün sihirbazların büyülerini bozar ve gezip uğradıkları yerlerde en firavunca düşünceler dahi dize gelir. Onlar, iman kaynaklı öyle bir vâridât ve zenginliğe sahiptirler ki, Karun un hazineleri onların servetlerine nispeten çer çöp gibi kalır; hatta eğer isteseler, bu ilâhî servet ve gınâ ile cihanları bile peyleyebilirler. Onların ömürlerinin kazanç ve mevhibe kefesi her zaman dopdolu; ziyan kefesi ise, şeytanları çileden çıkaracak mahiyettedir. Onlar, ömür sermayelerini nerelerde değerlendireceklerini çok iyi bilirler.. ve fâni şeyleri bâki hakikatlerle değiştirmede fevkalâde mahirdirler. Vakitlerini asla boş geçirmez; iş ve hizmette geri kalmayı ise kat iyen hazmedemezler. Himmetleri âlî, iradeleri güçlü, azimleri de mütemâdîdir; iman ve aksiyon onların en önemli birer kalb ve davranış disiplinidir. Allah tan başka kimseden korkmaz, kimseden endişe duymaz ve her zaman dimdik dururlar; dimdik durur, yürürler fevkalâde bir tevazu ve mahviyet içinde cihanları aydınlatmaya doğru. Her zaman yüzleri yerde ve alçak gönüllüdürler. Bazen o semâvî düşünceleriyle rüzgârlar gibi eser ve her tarafa tohumlar saçarlar; bazen de her yana yağmurlar gibi boşalır, yeryüzünde hayat olur OCAK

6 akarlar. Ne işlerinin iyi gitmemesi, ne ticaretlerinin kesada takılması, ne üst üste krizlerin, buhranların ümitleri alıp götürmesi kat iyen onları sarsamaz. Sık sık ahd ü peymanlarını yeniler ve Allah ın kendilerine lütfettiği maddî-mânevî her çeşit nimeti; şeâiri ihyâ mânâsına ruhlarının âbidelerini ikame etme yolunda harcarlar. Dindiyanet nerede ve Yaratan ın teveccühü hangi yönde ise hep orada durmaya çalışır ve sürekli O nun isteklerini yerine getirme istikametinde koşarlar. Bunu yaparken de dünya işlerinde başarılı olmaya fevkalâde özen gösterirler. Öyle ki, o koçyiğitleri sadece bu yönleriyle görüp tanıyanlar, onları Ahiret bilmez dünyalılar sanırlar. Hak rızasıyla irtibatlarını gördüklerinde de, onların aşk u heyecanıyla ürperir ve kendilerini ilk saftakilerin arasında zannederler. Onlar boş durmayı ve âvâre ömür tüketmeyi hiç mi hiç sevmezler. Sürekli hareket halinde ve her zaman din ü dünyayı imar peşindedirler: okuyup yazma biliyorlarsa bir şeyler karalayarak, bilmiyorlarsa bilene bir kalem armağan ederek, ne yapıp yapıp hizmet kervanına iştiraklerini devam ettirmeye çalışırlar. Her zaman ilmi sever; âlime karşı saygılı davranır; aklı başında ve kalbi hüşyâr kimselerle oturur-kalkar ve sürekli sohbet-i Cânan la nefes alır verirler. Yeryüzünde hakikî insan kalmasa, dört bir yandan ufukları toz duman kaplasa, sokaklar bütün bütün çamur seylaplarına yenik düşse; her tarafı dikenler sarsa ve zakkumlar gülleri gölgede bıraksa; meydanlar saksağanlarla dolsa ve saksağan sesleri bülbül nağmelerini bastırsa, bal kâselerinin etrafında eşek arıları uçuşup dursa; ormanların ürperten vahşeti sokaklarımızda kol gezse, ilme hürmet kalmasa, mârifet kapı kapı kovulsa, insanlık bütün bütün vefasızlığa kurban gitse; dostluklar yıkılıp dostlar düşman tavrını alsa onlar sarsılmadan hep yerlerinde durur ve Her şey devrilebilir; ben ayaktayım ya.! Her taraf kupkuru çöle dönmüş; gözyaşları gibi bir kaynağım olduktan sonra ne ehemmiyeti var.?! Yürümek için Allah iki ayak lütfetmiş, iş yapmak için de iki pençe; iman gibi bir sermayem var, gönlüm gibi de bir serhaddim.. dünyaları imara yetecek fırsatlar değerlendirme bekliyor; Rabbime dayanıp bunlarla cihanı Cennetlere çevirebilirim.. toprağa atılan her tohum birkaç başak verdikten sonra, gelecek adına gam u keder de niye.?! Ve hele bir de Allah, ötede birleri binlere ulaştıracağını vaad ediyorsa!. der yürürler hedeflerine doğru, harap olmuş yollara ve yıkılmış köprülere rağmen. Yürür ve ırmaklar gibi geçtikleri her yere hayat götürür, herkesin ve her şeyin ateşini söndürür.. ateş gibi kendilerini yiyip bitirme pahasına başkalarını soğuktan korur.. mumlar gibi erir gider; erir gider ama, binlerce göze ışık olur akarlar. Kâh leylîler gibi pusuya yatar ve bağırlarını rahmet esintilerine açarlar, kâh eşref-i saatlerde âhlarla inler ve ızdırap rıhtımlarından ekstra inayetlere yürürler. Onların yürüdükleri bu yol, hak dostlarının gelip geçtiği bir güzergâhtır ve bu yolda yürüyenlerin de yolda kaldıkları hiç görülmemiştir. Onlar her zaman imanlı, ümitli, pür-heyecan ve her şeylerini Hak yolunda bezledecek kadar da cömerttirler; burada bir verip, ötede onlarcasını elde edecekleri ümidiyle ömürlerini hep verme şölenleriyle geçirirler. Onların nazarında, dini koruma-kollama ve onu dünyanın dört bir yanında imrendirecek seviyede temsil etmeden daha büyük bir pâye yoktur. Bu yüce pâyeye ermeyi hayatlarının biricik gayesi bilir ve dünyada bulunmalarını da sadece ve sadece ona bağlı götürmeye çalışırlar. Hep bu duygularla nefes alır verir; her zaman bu düşüncelerini projelendirme etrafında bir araya gelir ve bir araya gelişlerini de Hak la irtibatlandırarak derinleştirirler.. Mele-i A lâ nın sakinleri de, onları tebrik neşideleriyle alkışlar ve teyit dilekleriyle yollarına sular serper. Onlar, hiçbir zaman kendi rahatlarını düşünmez; sürekli Allah der, fazilet der ve insanî değerler arkasında koşarlar, peygamberâne bir tavırla herkese sinelerini açar ve her zaman başkaları için yaşarlar. Onların bu ölçüdeki hasbîliklerine karşılık Allah da, ellerin-ayakların işe yaramadığı çetin bir günde, bu gönül insanlarına melek kanadından tüyler ihsan ederek dünyada onları beklenmedik muvaffakiyet sürprizleriyle şereflendirir; ötede de vuslat gölgesiyle serinletir.. kudsîler arasına alır.. özel konuklarına gösterdiği iltifatı gösterir.. sonra da bütün bu lütuflarını hoşnutluğuyla taçlandırır. *Bu yazı, Sızıntı dergisinin Eylül 2002 tarihli 284. sayısından alınmıştır OCAK 2012

7 Geleceği omzunda bayraklaştırıp onu yükseltmeyi taahhüt edenler, her hamlede böyle bir mes uliyetin ağırlığını vicdanlarında duydukları ölçüde, samimî sayılırlar. Dr. Kemal SERÇE H er canlı gibi, insanoğlunun da Yaratıcı tarafından takdir edilmiş ve ölümle neticelenen fıtrî bir ömrü vardır. İnsan, yaşamayı sever, ölümden pek hoşlanmaz. İnsanın ömrünün sona ermesinden mütevellit haksız şekvalarının Rahîm-i Mutlak a (celle celâlühü) yönelmemesi için birtakım musibet ve hastalıklar ölüme perde kılınmıştır. Ölüme yol açan binlerce hastalık vardır. Genetik, hayat tarzı, beslenme ve çevre gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişen yaşlanma, birçok hastalığı da beraberinde getirir. İnsanlık, hastalıkların tedavisi hususunda asırlar boyunca yoğun gayret sarf etmiş ve birçok hastalığın tedavisinde Şâfî isminin tecellisi olarak ciddi başarılar elde etmiştir. Buna rağmen, yaşlanma safhasında ortaya çıkan ve insanı ölüme götüren birçok hastalığın tedavisinde ise aciz kalınmıştır. Yaşlanma, insana ölüme doğru giden bir yolcu olduğunu hatırlatan mühim bir ihtarcıdır. İnsan, dünyaya geldiğinde nasıl acizse, yaşlılığında da benzer şekilde çaresizliğe düşer. İnsan yaşlandıkça birçok şey kendisine zor gelmeye başlar; zamanla yeme-içme gibi alelâde günlük işlerde bile başkasının yardımına muhtaç hâle gelir. İnsanın hafızasına ve aklî melekelerine tesir eden ve bunama (demans) ile seyreden hastalıklar bunlardan bazılarıdır. Bazı kimselerin maruz kaldığı kendi kaynaklarımızda erzel-i ömür (ömrün çok rezil bir hâle gelmesi) olarak da ifadesini bulan böyle bir gidişatı muhakkak ki hiç kimse istemez. Onlardan hayatta bıraktığımız kimsenin ise, hilkatini tersyüz ederiz (Yâsin/68) mealindeki âyette nazara verildiği gibi, yaşlılıkta insan tekrar OCAK

8 Her canlı gibi, insanoğlunun da Yaratıcı tarafından takdir edilmiş ve ölümle neticelenen fıtrî bir ömrü vardır. İnsan, yaşamayı sever, ölümden pek hoşlanmaz. İnsanın ömrünün sona ermesinden mütevellit haksız şekvalarının Rahîm-i Mutlak a (celle celâlühü) yönelmemesi için birtakım musibet ve hastalıklar ölüme perde kılınmıştır. çocukluk devresine dönmüşçesine gittikçe acziyetin en kesif devresine girer. Bu devre, acziyetin zirvesi olduğu gibi, birçok açıdan rahmetin de sağanak hâlinde lütfedildiği bir dönemdir. Ne var ki, insanların çoğu kendisine emanet verilen bedenî, aklî ve hissî nimetleri yerli yerinde kullanmak suretiyle şükrünü eda etmez, elinde fırsat varken çoğu defa onları zâyi eder. Kendisine ihsan edilen ömrü hebâ etmesi, bazen kişiyi çok rezil bir ömre maruz bırakabilir. Bunama nedir? Bunama, bir kişinin günlük hayatını aksatacak derecede hafızasında, zihnî ve sosyal becerilerinde azalma ile karakterize edilen ilerleyici sürecin adıdır. Beraberinde konuşma ve anlama problemleri de olabilir ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Bunama görülme nispeti 65 yaşın üzerinde % 4 8 iken; 85 yaş üzerinde bu rakam % 38 e kadar çıkabilmektedir. Normal yaşlanma sürecinde bazı kişilerde görülen, hafif belirtilerle seyreden yaşlılık bunaması (senil demans), umumiyetle kliniğe yansımayan bir durumdur. Bunamanın her yaşlıda gelişmediği bilinen bir hakikattir. Bunama gelişmeyen insanların genellikle zihnî aktivitesi yüksek, sürekli okuyup yazan, başkalarıyla kolayca diyaloğa geçen içtimaî yönü güçlü kişiler olduğu görülür. Bu yüzden entelektüel kişilerde bunama görülme nispetinin çok az olduğu söylenebilir. Yaşlı kişinin kendisine bakabilmesini engelleyecek derecede ağır zihnî fonksiyon bozuklukları ile seyreden bunama, sinir hücrelerinin tahribatına yol açan hastalıklar neticesinde gelişir. Bu gruba giren Alzheimer, Parkinson, Huntington ve Frontotemporal bunama gibi pek çok hastalık, bunama ile seyreder. Bu hastalıklarda normal yaşlılık sürecinde görülenden daha fazla nöron (sinir hücresi) harabiyeti vardır. Bazısı irsî olan ve birçoğunun sebebi bilinmeyen bu hastalıkların gelişiminde genellikle beyinde hatalı üretilen proteinlerin birikimi söz konusudur. Nöronlarda biriken bu proteinler, hücrelerin normal fonksiyon göstermesini engelleyerek ölümlerine yol açar. Bunamanın belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterir. İlk belirtiler, sürekli unutkanlık ve kafa karışıklığı (konfüzyon) olmakla birlikte; hafıza kaybı, mücerret (soyut) düşünmede beceriksizlik, dikkati toparlama güçlüğü, karmaşık işleri yapmada zorlanma, kişilik değişiklikleri, şüpheci ve tuhaf davranışlar sergileme mühim belirtilerdir. Yaşlılarda görülen depresyon gibi bazı durumlar bunama ile karıştırılabilir. Bunamanın sebepleri arasında en büyük grubu Alzheimer teşkil eder (% 56). Bunamanın en sık görülen prototipi olan Alzheimer hastalığı üzerinde biraz durmakta fayda vardır. Alzheimer hastalığı (AH) nedir? Alzheimer, yaşlılıkta ortaya çıkan ve genellikle 60 yaş üzerindeki kişileri etkileyen bunamalı seyreden ilerleyici bir hastalıktır. Hastalığın seyri, normal yaşlanmada görülen durumdan çok daha farklı ve ağırdır. Zihnî fonksiyonlarda bozulmaya yol açan kronik beyin yetmezliği söz konusudur. Hastalık yavaş ve sinsi bir şekilde başlar ve beyinde harabiyet oluşturur; hastalığın sebebi tam olarak bilinmemektedir. Beyindeki hasarın derecesi, kişiden kişiye değişmekle birlikte sürekli ilerleyici vasıftadır. Hastaların zihnî becerileri ve hafıza kapasiteleri zamanla azalır; mantıklı düşünme, öğrenme ve çevresiyle iletişim kurabilme kabiliyetleri giderek bozulur. Kesin bir tedavisi olmayan hastalığın ileri safhalarında hastalar, günlük basit işlerini bile yapamaz ve bakıma muhtaç hâle gelir. AH nin yaş, kişilik özellikleri, beden sağlığı, aile hikâyesi, hastanın kültürel ve etnik alt yapısı gibi birçok faktöre göre farklı seyreder. Yaşlı nüfus arttıkça AH nin görülme sıklığı artar, 65 yaştan sonra her 5 yılda iki katına çıkar. Kadınlarda bunama görülme sıklığı, erkeklere göre daha fazladır. Bunun sebebi, kadınların ortalama ömrünün daha uzun ve dolayıyla yaşlı kadın nüfusun fazla olması olabilir. Yaşlılarda görülen depresyon gibi bazı durumlar, bunama ile karıştırılabilir. Ayrıca depresyon, AH de bir risk faktörüdür. Eğitim seviyesinin düşüklüğü, ileride AH gelişimi için risk faktörü olarak gözükmektedir OCAK 2012

9 Kafa travmasının AH riskini artırabileceği yönünde bulgular vardır. Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ve yüksek kolesterol seviyesiyle AH arasında bağlantı olduğu görülmüştür. Aile hikâyesinde birinci derece akrabalığın olması, riski dört kat artırmaktadır. Diğer muhtemel risk faktörleri arasında; fazla zihin faaliyeti gerektirmeyen işlerde çalışma, Down Sendromu, şuur kaybına sebep olan kafa travması, miyokard infarktüsü öyküsü, aterosklerotik karotid hastalığı, hipertansiyon, atrial fibrilasyon ve tip 1 şeker hastalığı sayılmaktadır. Alzheimer hastalığında beyin değişiklikleri Beyinde hafızanın depolandığı ve işlendiği belirli bir yer yoktur. Zihnî faaliyetlerin çoğu, beynin değişik bölgelerinin birlikte çalışması ile gerçekleşir. Şakak (temporal) loblarının iç kısmında bulunan hipokampus, hafıza sistemlerinin ana santrali gibidir. Aynı zamanda frontal (ön) ve temporal korteksin de hafızaya katkısını gerektirir. Hipokampus, kendisine gelen bilgileri tasnif eder, gruplandırır ve beynin değişik yerlerindeki uygun depo ağlarıyla birleştirir. Alzheimer hastalığı, beynin temel fonksiyonel hücresi olan nöronu harap eder. Bu harabiyet, öncelikle hafıza sisteminde merkezî vazife gören hipokampusta başlar. Bundan dolayı, hastalığın en mühim belirtisi hafıza kaybıdır. Sonra sırasıyla amigdal ve limbik sistem adı verilen duygu ve düşünceye tesir edici rol oynayan bölümler ve beyin kabuğu (korteks) etkilenir. Bu bölgelerdeki sinir hücrelerinin hasar görmesi neticesinde, beyin kütlesi küçülür. Kişide lisan becerileri, plân yapma ve muhakeme kapasitesi azalır, zamanla saldırgan ve şüpheci davranışlar ortaya çıkar. Hastalığın son dönemlerinde ise hastaların çoğu yemek yeme, idrar yapma gibi fonksiyonlarını kontrol etme kabiliyetini kaybederek bakıma muhtaç ve yatalak hâle gelir. Alzheimer hastalığına yol açan sebepler Hastalığın, kalıtım ve çevre faktörlerinin birlikte tesiriyle geliştiği düşünülmektedir. AH nin gelişiminde ortaya konan kesin risk faktörleri aile hikâyesi ve yaştır. Hastaların yaklaşık % 30 unda ailede bunama hikâyesi vardır; % 95 inde, hastalık 65 yaş üzerinde ileri yaşlarda başlar. Genetik sahasındaki çalışmalarda AH ile münasebeti olan dört kromozom belirlenmiştir. Hastalığın erken başlangıçlı formları otozomal dominant genetik geçiş özelliğine sahiptir ve bunlar vakaların % 3-5 ini oluşturur. Erken başlangıçlı AH de; kromozom 1 (presenilin 1 geni), kromozom 14 (presenilin 2 geni), kromozom 21 (amiloid prekürsör protein geni); geç başlangıçlı AH de ise kromozom 19 un (Apo E geni) rolü vardır. 12. kromozomdaki alfa-2 makroglobulin geni de risk faktörü olarak hâlen araştırılmaktadır. Ailevî AH de presenilin1 (PS1), presenilin 2 (PS2) ve amiloid prekürsör protein (APP) gibi proteinleri kodlayan genlerde mutasyonlar olduğu gösterilmiştir. Ailesinde bu geni taşıyan bir çocuğun hastalığa yakalanma riski % 50 dir. Amiloid prekürsör protein (APP) geni 21. kromozomda olması sebebiyle 50 li yaşlara kadar yaşayabilen Down sendromlu kişilerde AH ortaya çıkabilir. 19. kromozomda ApoE ε4 allel geni taşımanın, geç başlayan AH ile ilgili olduğu ve hastalığa olan duyarlılığı arttırdığı düşünülmektedir. Hastalıktan korunma adına kişinin sürekli okuma ve yazmanın yanısıra, sık sık bulmaca çözmek, güzel şiir ve Kur ân dan âyetler ezberlemek suretiyle dâima zihnî faaliyetlerde bulunması lazımdır. Egzersiz maksatlı günlük yürüyüşler yapma, bir yere yürüyerek gidip gelme, çevredeki göze hitap eden uyaranların değişmesi ve aklî melekelerin daima işletilmesi adına gidiş-gelişlerde farklı yolları kullanma oldukça faydalıdır. OCAK

10 Bunama gelişmeyen insanların genellikle zihnî aktivitesi yüksek, sürekli okuyup yazan, başkalarıyla kolayca diyaloğa geçen içtimaî yönü güçlü kişiler olduğu görülür. Bu yüzden entelektüel kişilerde bunama görülme nispetinin çok az olduğu söylenebilir. AH beynin temel fonksiyonel hücresi olan nöronu harap eder. Bu harabiyet, öncelikle hafıza sisteminde merkezî vazife gören hipokampusta başlar. Bundan dolayı, hastalığın en mühim belirtisi hafıza kaybıdır. Sonra sırasıyla amigdal ve limbik sistem adı verilen duygu ve düşünceye tesir edici rol oynayan bölümler ve beyin kabuğu (korteks) etkilenir. Bu bölgelerdeki sinir hücrelerinin hasar görmesi neticesinde, beyin kütlesi küçülür. Kişide lisan becerileri, plân yapma ve muhakeme kapasitesi azalır, zamanla saldırgan ve şüpheci davranışlar ortaya çıkar. Geç başlayan hastalığa sebep olduğu bilinen genetik mutasyonların ortak özelliği beta-amiloid öncü proteinin anormal işlenmesine ve parçalanmasına yol açmasıdır. AH de görülen patoloji, nöronlarda beta-amiloid plâkları ile nörofibril yumaklarının birikimidir. Beyinde aşırı beta-amiloid birikimi çok sayıda plâk oluşumuna yol açar. Hastalığın belirtilerinin şiddeti ile nörofibril yumaklarının birikimi arasında mühim bir orantı vardır. Nörofibril yumakları, sinir hücresi içindeki tau proteini aracılığıyla oluşturulur. Bu protein, sinir hücresinin iskelet yapısını ayakta tutmaya yardımcı bir proteindir. Hücre iskeletini ayakta tutan mikrotubüllerin tau proteinlerinden ayrılmasıyla hücre içinde nörofibril yumakları oluşur ve neticede hücre iskeleti çökerek nöronun ölümüne yol açar. Araştırmalar, Alzheimer hastalarının beyinlerinde bariz bir iltihaplanma olduğunu göstermiştir. İltihaplanma, beyin destek hücreleri olan mikrogliaların, hasar görmüş nöronları bölgeden uzaklaştırmaya çalışmasından kaynaklanabilir. Teşhis ve tedavi ile alâkalı hususlar Alzheimer hastalığını kesin teşhis eden bir test henüz yoktur. Hastalığın klinik teşhisi, hastayı tam bir fizikî muayeneden geçirip, hasta hakkında bilgi verecek bir yakını ile ayrıntılı görüştükten sonra diğer sebepler elenerek konulmaktadır. MR ve PET görüntüleme teknikleri, beynin yapısındaki ve fonksiyonundaki değişiklikleri göstererek teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis, ancak otopside beyin dokusunun mikroskopla incelenmesiyle konabilir. Alzheimer hastalığının tedavisinde, hastanın hafızasını iyileştirme, endişesini yatıştırma, varsa uyku bozukluğunu düzenleme gibi hususların üzerinde durulur. Tedavi ile hedeflenen, hastanın hayat kalitesini mümkün olduğunca yükseltmektir. Hafıza kaybı, kafa karışıklığı ve bunama; metabolik problemler, depresyon, ilâç zehirlenmesi, tiroid hastalıkları ve vitamin eksikliği gibi geri dönüşü olan hastalıklardan kaynaklanabilir. Bu durumlarda ne kadar erken teşhis konulursa, tedavi de o kadar kolay olur. Ayrıca, bunamayla birlikte olabilecek depresyon, kaygı-endişe ve uyku bozukluklarının tedavisi, hastanın durumunda sıklıkla iyileşme sağlar. PET görüntüleme ile Alzheimer hastalığında beynin özellikle şakak loblarında, metabolizma düşüklüğünün olduğu gösterilmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, beynin bu bölgelerine uygulanacak manyetik uyarıcı seanslarının metabolizma düşüklüğünü ortadan kaldırarak hastalığın iyileşmesine katkıda bulunacağı ileri sürülmektedir. Manyetik uyarıcı tedavisi ile beyin dokusunun metabolizmasının arttığı SPECT ve PET çalışmaları ile ispatlanmıştır OCAK 2012

11 Alzheimer hastalığını kesin teşhis eden bir test henüz yoktur. Hastalığın klinik teşhisi, hastayı tam bir fizikî muayeneden geçirip, hasta hakkında bilgi verecek bir yakını ile ayrıntılı görüştükten sonra diğer sebepler elenerek konulmaktadır. MR ve PET görüntüleme teknikleri, beynin yapısındaki ve fonksiyonundaki değişiklikleri göstererek teşhise yardımcı olur. Kesin teşhis, ancak otopside beyin dokusunun mikroskopla incelenmesiyle konabilir. Bu metot dünyada 3 4 yıldan beri uygulanmaktadır. Bu metodun hastalığın belirtilerinde ve kendisinde önemli düzelmelere vesile olarak hastaya çok şey kazandırdığı gibi, bilinen hiçbir yan tesiri de yoktur. Korunma ve önleyici tedbirler Yaşlı nüfusun artması ile birlikte AH, ülkeler için mühim bir problem teşkil etmektedir. AH nin başlangıcının 5 yıl geciktirilmesi, ortaya çıkmasını da % 50 azaltır. Bu sebeple hastalığı önleyici tedbirler önemlidir ve aşağıdaki hususlar göz önüne alınmalıdır. AH nin başlangıcını geciktiren veya yavaşlatan ilâçlar, hastalıktan korunmada da tesirli olabilir. Hipotiroidi, normal basınçlı hidrosefali (beyin-omurulik sıvısındaki artış), vitamin B12 eksikliği gibi bunamaya yol açtığı bilinen tedavi edilebilir hastalıkların, yanlışlıkla AH tanısı almaması için iyi değerlendirilmesi ve kesin teşhis konması önemlidir. AH nin kaynağında, bazı vitamin ve minerallerin tesirinin olduğu düşünülmektedir. B12 vitamini ve folatın yetersizliği, B6 vitamini metabolizmasındaki bozuklukların Alzheimer la münasebetli olduğu ve buna bağlı olarak Alzheimer da plâzma homosistein seviyesindeki yüksekliğin damar hastalıklarının gelişiminde rol oynadığı tespit edilmiştir. Alzheimer hastalarında plazma B1 (tiamin) seviyesi ve beyin magnezyum yoğunluğu düşük, beyin sıvısında çinko, alüminyum ve demir düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Beyindeki artmış oksidatif strese karşı E ve C vitamini gibi antioksidanların koruyucu tesirinin olduğu bildirilmiştir. Toplumda risk grubu içerisinde yer alan sağlıklı yaşlılarla Alzheimerlı yaşlılarda klinik belirtiler ortaya çıkmadan önce, yeterli mineral ve vitamin ihtiva eden diyetlerin uygulanması, hastalıktan korunmada ve belirtilerin ortaya çıkmasını geciktirmede faydalı olacaktır. Hastalıktan korunmada, kişilerin eğitim seviyesinin yükseltilmesi, sürekli zihnî aktivitede bulunmaları, düzenli fizikî egzersiz yapması, güçlü içtimaî bağlantılarının olması ve katılımlı aktif bir hayat tarzının benimsenmesi ve bunların hayat boyu sürdürülmesi oldukça mühimdir. Hastalıktan korunma adına kişinin sürekli okuma ve yazmanın yanısıra, sık sık bulmaca çözmek, güzel şiir ve Kur ân dan âyetler ezberlemek suretiyle dâima zihnî faaliyetlerde bulunması lazımdır. Egzersiz maksatlı günlük yürüyüşler yapma, bir yere yürüyerek gidip gelme, çevredeki göze hitap eden uyaranların değişmesi ve aklî melekelerin daima işletilmesi adına gidiş-gelişlerde farklı yolları kullanma oldukça faydalıdır. Atalarımız Tebdil-i mekânda sıhhat vardır. demişlerdir. Mekân değişikliğinin husulü için kısa mesafelere de olsa seyahat etme ve sıla-i rahîmde bulunma çok mühimdir. Hareketleri kısıtlı ve eve hapsolmuş yaşlı kişiler, günde birkaç defa abdest alarak vücutlarının çeşitli bölümlerini uyarmak, beş vakit namaz kılmak, hattâ diğer nafile ibadetleri yapmak suretiyle hareketsizlikten, ataletten korunabilirler. Evde sürekli bir koltukta oturarak televizyona hapsolmuş, bedeni ve zihni pasifize olmuş kişilerin aklî melekelerinin her geçen gün zayıflaması ve gittikçe dumura uğraması kaçınılmazdır. Devamlı televizyon seyretme, bilgisayar ve internete aşırı bağımlılık gibi insanın çevresiyle irtibatını kesen bir hayat tarzının menfî tesirleri, birçok akademisyen, eğitimci ve psikolog tarafından ortaya konmuştur. Alzheimer ve benzeri geri dönüşü olmayan hastalıklar, kişinin içine düştüğü durumun ciddiyeti sebebiyle, insana acziyetini hatırlatır. Peygamber Efendimiz in (sallallahü aleyhi ve sellem) acizlik, fakirlik ve cimriliğin yanısıra bunama dan da Allah a sığındığını görürüz. Hastalığın tedavisinde yetersiz kalınması, insanın her yönüyle Rahmet-i Sonsuz a muhtaç olduğunu ve O na (celle celâlühü) sığınılması gerektiğini hatırlatır. Kaynaklar - Mayo Clinic Alzheimer Hastalığı, çev: Ayşe Bingöl, Güneş Kitabevi, Türk Geriatri Dergisi 2007;10, s , Sağlık ve Toplum Dergisi 2002;12, s Türk Nöroloji Dergisi 2010;16, s Hadîsler: [Ebu Ya la, İbni Hibban] OCAK

12 Muhammet MERTEK B ir pazar akşamı İstanbul dönüşü Düsseldorf tan Hamm şehrine doğru hızlı trene bindim. Tren pek kalabalık değildi. Etrafımda yalnızca beş genç vardı. Biri iki koltuk ileride yüzü bana dönük, ikisi sol tarafımda karşılıklı oturuyordu. Biri arka sol koltuktaydı, diğeri de tam karşımda. Yaşlarını arasında tahmin ettiğim ve birbirlerini tanımayan beş gencin ortak noktası, kulaklıkla müzik dinlemeleriydi. İster istemez insanın aklına bu gençlerin nasıl bir müzik dinledikleri sorusu geliyor. Gençler sanki bir kaçış içindeydi. Hem vicdanlarından hem de dış dünyadan bir kaçış Müzik kutsanıyor, ibadet neşvesiyle ona sığınılıyor ve mutlaka ondan bir şeyler bekleniyordu. Gürültüyle geçirilen bir zamanın nasıl heba edildiği hiç dikkat çekmiyordu. Zîrâ nefis; irade, akıl, his ve kalbden oluşan vicdan mekanizmasını nakavt etmişti. Beyindeki haz merkezi buna göre işlediğinden, vicdanın sesine kulak vermek imkânsızlaşıyordu belki de. Yabancı kültüre ait müziklerin insan hayatındaki karşılığı nedir? Yani bu müzik türü insanda hangi boşluğu doldurur? Bu müziğe sığınanların hâli, sanki sağlam temelli iman ve inancın yitip gitmesini ve içte biriken öfkenin dışavurumunu haber veriyor. İnancın verdiği ümit ve kuvvetten mahrum olanlar, muhtemelen pop gürültüsüyle boğuyorlar insan olmalarını sağlayan lâtifeleri. Sağlıklarını hiçe sayma pahasına bu duruma düşmelerinin sebebi, bir mâneviyat eksikliği değilse nedir? Mevlâna Hazretleri ney in inlemesinden bahsederken onun aslî vatanına kavuşma arzusuna dikkatleri çeker. Tarih ve tecrübeler göstermiştir ki ney in, insan ruhuna fısıldadığı nağmeler, insanı farklı âlemlere götürmektedir. Yani bir yerde ney insana içinin, özünün, vicdanının sesini dinletir. Peki, pop müziğiyle neyi dinliyor gençler? Onları alıp iç âlemlerine götürerek vicdanı ve kalbiyle münasebetini mi kesiyor? O gürültüde insan ne düşünür ve hangi tefekkür ufkuna yelken açabilir ki! Küreselleşen dünyanın bütün toplumlara en müzmin hediyesi bu tekdüze müzik kültürüdür. İster Paris sokakları olsun, ister Addis Ababa da bir okul, ister Astana da bir eğlence merkezi, ister Berlin in meşhur Türk mahalleleri, isterse de İstanbul un kenar semtleri olsun fark etmez, gençleri birleştiren en önemli husus, dinledikleri müziktir. Tarihte dünya gençliğini bu kadar tesiri altına alan, İngilizceyi ortak dil hâline getiren başka bir akımdan söz etmek galiba mümkün değil. Peki, böylesine yaygınlaşan popüler müziğin, muhtevasını anlayan-anlamayan gençler tarafından cazip görülmesinin sebebi nedir? Gerçekte pop, rock, metal, rap, R&B ve hiphop türü müzik parçaları nelerden bahseder? Gençlerin psikolojisini ve sanat algısını değiştiren bu müziğin gerçek mahiyeti nedir? Bütün pop şarkılarının üçte biri uyuşturucu, alkol ve sigaradan bahsetmektedir. Popüler müziğin bazı türlerinde ise alkol ve uyuşturucu daha fazla yer almaktadır. Bu bulgulara Pittsburgh Üniversitesi nden Amerikalı bir araştırma grubu 2005 yılının en popüler 279 şarkısını inceleyerek ulaşmıştır. (Archives of Pediatrics & Adolescent Medicine) Popüler müzik şarkılarının muhtevasına dâir araştırmanın ortaya koyduğu gibi, yaş arası gençlerin günde ortalama 2,4 saat müzik dinledikleri tespit edilmiştir. Bu kadar çok dinlenen şarkılarla uyuşturucu ve alkol arasındaki bağlantı, dünya gençliğinin nasıl OCAK 2012

13 bir tehditle karşı karşıya kaldığını ortaya koymuştur. Zîrâ 279 şarkının 116 sının (% 41,6) doğrudan uyuşturucuyla ilgisi var ve çoğunda bizzat uyuşturucu zikredilmektedir. Rap müziğinin yüzde 77 sinde, hiphopların yüzde 20 sinde yine doğrudan alkol ve uyuşturucudan bahsedilmektedir. Uyuşturucunun yanısıra şarkıların çoğunda yine alkol ve marihuana (esrar) ilk sıralarda yer almaktadır. Ayrıca alkol ve uyuşturucunun konu edildiği şarkılarda parti, cinsellik, clique veya şiddet gibi konular da ağırlıklı olarak işlenmektedir. Burada gençler, müziğin muhtevasını anlamasa bile, onların şuuraltlarına belli kavram ve çağrışımların girdiğini belirtmekte fayda var. Popüler müziğin pop, rap, rock gibi türlerini en azından, neticede bir şarkı, herkes dinliyor gibi basite almanın ve yeterince üzerinde durmamanın faturası yüksek olabilir. Araştırmacıların, popüler müziğin bu yönüne vurgu yapmaları ve toplumun dikkatini çekmeleri, bizim de meselenin üzerinde durmamızı gerekli kılmaktadır. Bilindiği gibi dinlediğimiz her şeyin şuuraltımıza tesiri vardır. Bu tür müzik türlerini dinleyen gençlerin, zamanla şuuraltları değişmekte sonra da davranışları bozulmaktadır. Bu değişikliği çoğu defa dinleyen kişi fark etmemektedir. İşittiğimiz şeyler dilimize, düşüncelerimize, hissiyatımıza tesir eder. O yüzden birçok kişi dinlediği müzik türünün zararlı olduğu söylendiğinde, kendisine olan tesirin farkında olmadığı için itiraz eder. Bazı müzik kanallarında da sadece cinsellik, alkol, uyuşturucu ve şiddet gibi konuların ön plânda olduğu yayınlar yapılmaktadır. Meselâ 2009 yılında meşhur bir müzik kanalında, bir şarkıcı seyircileri açık açık şeytana tapmaya davet edebilme cüretini göstermiştir. Misâlleri çoğaltmak mümkün, ancak bu türlü müzikleri dinleyen birçok kişi aslında içinde olduğu süreci farklı savunma mekanizmaları ile inkâr etmekte ve giderek anormal olan şeyler normal görülmeye başlanmaktadır. Burada dikkati çeken husus, değer yargılarının zamanla erozyona uğramasıdır. Bu değer yargıları, dinlenen müziğin bakış açısına paralel olarak değişir. Çünkü dinlenen kişi, gencin önem verdiği kişidir. Müziği dinlemek dolaylı olarak, ben seni beğeniyorum mesajı ihtiva eder. Beğenilen kişilere benzemek, onların yaşadığı gibi yaşamak, konuştuğu gibi konuşmak zamanla kaçınılmaz hâle gelir. Bu sebeple dolaylı olarak model aldığımız kişilerin verdiği mesajları bilmemiz gerekir. Yine çok dinlenen başka bir kişi şarkısında cinsellikten bahsederken, gençlerin değişmesi gerektiğini sıklıkla vurgulamakta, gençlerin şuuraltlarına ince mesajlar göndermektedir. Ahlâkî yapılanmanın mühim bir safhası olan ergenlik döneminde, cinselliğin ön plâna çıkarılarak gençlerin his ve düşünce dünyalarında karmaşaya sebep olmak, telâfisi zor problemlere yol açabilir. Onların o safhada kazanmaları gereken karakter özelliklerini menfî yönde değiştirebilir. Nefsî arzuların ön plâna çıkarılması, neredeyse yabancı kültürdeki müzik türlerinin tamamında sözkonusudur. Nefsinin istekleri doğrultusunda bir hayat anlayışını empoze eden ve bunu bir kültür olarak aşılayan müzik türleri vardır. Bu müzikler, kişinin kılık kıyafetlerinden günlük hayat tarzına kadar birçok alanda yavaş ve sinsi bir değişikliğe sebebiyet verir. Önceleri Ben dinliyorum ama onlar gibi düşünmüyorum. diyen gençler, zamanla onlar gibi giyinmeye ve düşünmeye başlar. Amerika da zenci şarkıcılar genelde nasıl Gangster- Rap denen müzik türüne sürüklenip onunla özdeşleştiriliyorsa, Almanya da da yabancı, bilhassa Arap ve Türk gençleri de Gangster-Rap a yönlendirilmektedir. Meselâ bu müzik türünde rapçilerin şarkılarında genellikle cinsellik, şiddet, alkol ve uyuşturucu konu edilmektedir. Hattâ bazı rapçilerin müzik parçaları, aşırı şiddeti övdüğü için Almanya da ancak 18 yaş üzerindekilere satılabilmektedir. Her ne kadar sözkonusu şarkıcılar, gençlerin problemlerini işliyorlar gibi görünse de, hiçbiri kişilik açısından örnek oluşturabilecek kişiler değildir. Gençlere mesuliyet duygusu verecek hiçbir husus, bu müziklerde mevzubahis edilmemektedir. Aksine bu tür müzikler, gençleri sadece öfke kusan, başkaldıran, birilerine isyan eden, sosyal sorumluluk üstlenmeyen, başarısızlığı meşrulaştıran ve böylece deşarj olup, rahatlayan bir ruh hâletine itmektedir. Türkiye de de popüler müziğin ulaştığı noktaya bakıldığında benzer motifleri görmek mümkündür. Düşünmeyen, tüketen, bohem hayatını yücelten, sorumluluktan uzak, sadece ânı yaşayan genç profiline doğru gidildiğini söyleyebiliriz. Bu tür gençler, içinde bulundukları yerlerde asi, kurallara baş kaldıran, otorite ile çatışmalı, sürekli eleştiren bir karaktere bürünmektedir. Aile içi diyalogları, arkadaş münasebetleri bozulmakta ve okul başarıları düşmektedir. Velhasıl popüler müziğin önü alınamayacağına göre, alternatif bir mûsikî kültürünün geliştirilmesine veya mevcut müziğimizin sevdirilmesine ihtiyaç vardır. Fıtratın boşluk kabul etmeyeceğinden hareketle, muhtevasıyla ve formatıyla bizim diyebileceğimiz müziğimizi oluşturmamız ve gençlerimiz arasında yaygınlaştırmamız gerekir. Ayrıca müziğin nefsî ve vicdan mekanizmasıyla ilgili yönlerinin de olduğu unutulmamalıdır. Dinlenilen parça, nefsî tatmine yönelik ve dinin ruhuna ters ise, bunun insanın mâneviyatına zarar vereceği unutulmamalıdır. Dinlenmek, rahatlamak maksadıyla müzikte de seçici davranıp, zararlı alışkanlıkları işlemeyen, insanın ruh dünyasını dinlendiren ve yücelten müzik türlerini ve parçalarını seçmek gerekir. Dinlediğimiz müzik türünün dinimize, kültürümüze, mâneviyatımıza, aile yapımıza, kişiliğimize uygun olup olmadığını öncelikli olarak kontrol etmeliyiz. Elbette bu kadar zengin kaynakları olan Anadolu kültürü, kendi mûsikîsini ortaya çıkarma ve bağrında yetişen nesline sevdirme kudretine sahiptir. OCAK

14 Cemal INAN S amuel P. Huntington 1993 yılında Medeniyet ler Çatışması tezini pay laş tı ğında, ilmî çevrelerden ciddi eleştiriler almış ve sözkonusu tez, akademik dünyada pek kabul görmemişti. Huntington tezinin ana fikrini şöyle ifade eder: Benim faraziyem şudur ki, bu yeni dünyada mücadelenin esas sebebi, ideolojik ve ekonomik olmayacak. Beşeriyet arasındaki büyük bölünmeler ve hâkim mücadele kaynağı, kültürel olacak. Millî devletler, dünyadaki hâdiselerin yine en güçlü aktörleri olacak; fakat küresel mücadele, farklı medeniyetlere mensup milletler arasında meydana gelecek. Medeniyetlerin çatışması, küresel politikaların seyrini belirleyecek. Huntington soğuk savaşın bitip Sovyetler Birliği nin dağılmasıyla dünyada ciddi değişmelerin ve belirsizliklerin yaşandığı geçiş sürecinde, özetle gelecekte devletlerin siyasî ve ekonomik sebeplerle değil, kültürel farklılıkları sebebiyle çatışacakları tezini ileri sürmektedir. Huntington un Medeniyetler Çatışması tezini savunurken nazara vermeye çalıştığı husus, Hristiyan Batı medeniyeti ile Müslüman Doğu medeniyeti arasında tarihin farklı dönemlerinde, siyasî, ekonomik ve dinî sebeplerle meydana gelen çatışmalardı. O, bunu şöyle açıklar: Batı ve İslâm medeniyeti arasındaki fay kırıkları boyunca cereyan eden mücadele, 1400 senedir devam etmektedir. İslâm ın ortaya çıkışından sonra, batı ve kuzeye yönelen İslâm dalgası, ancak 732 de Fransa içlerindeki Tours da son bulmuştur. Haçlılar, 11. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar, mevzii başarılarla kutsal topraklara Hristiyanlık ve Hristiyan idaresini getirmeye teşebbüs etmişlerdir. Huntington bu ifadeleriyle akademik bir çalışmaya çok da yakışmayan bir üslûpla, kendinden önceki oryantalist düşünürlerin kullandığı argümanları kullanmaktadır. Yine başka bir bölümde, Huntington un Medeniyetler Çatışması tezini savunurken nazara vermeye çalıştığı husus, Hristiyan Batı medeniyeti ile Müslüman Doğu medeniyeti arasında tarihin farklı dönemlerinde, siyasî, ekonomik ve dinî sebeplerle meydana gelen çatışmalardı OCAK 2012

15 Samuel P. Huntington Ortadoğu ülkeleri için Batı nın İran Körfezi ndeki askerî varlığı, karşı konulmaz askerî üstünlüğü ve onların (Ortadoğu ülkelerinin) kendi mukadderatlarını tayin etme hususundaki yetersizliklerinden ileri gelen gücenikliğin ve tahkir edilmişliğin beslediği hayal kırıklığı, yerini giderek artan bir öfkeye bıraktı İslâm kanlı hudutlara sahiptir. der. Huntington bu bölümde hangi milletten olursa olsun, bir bilim adamının tarafsız olması gerektiğini unutarak, Müslüman ülkeleri küçük görme hatasına düşmüştür. Huntington un tezi tarafsız bir şekilde incelemeye tâbi tutulursa Medeniyetler Çatışması faraziyesinin tarihî, ekonomik ve sosyolojik açıdan büyük yanlışlar ve kendi içerisinde tezatlar barındırdığı görülecektir. Binlerce yıllık insanlık tarihinin, farklı medeniyetlerin birbirleriyle olan kültürel bilgi alışverişi neticesinde şekillendiğini görmezden gelen Medeniyetler Çatışması tezi, özellikle 11 Eylül saldırısından sonra ortaya çıkan ve kendi çıkarları doğrultusunda dünya haritasını değiştirmek isteyen bazı çevrelerin işine yaramıştır. Nitekim bu çevreler, o dönemde dünya üzerinde ciddi plânlar yapıyorlardı ve o plânların önemli bir bölümü, Müslüman coğrafyasındaki ülkeleri kapsıyordu. Bu plânların ilk adımı da, bu ülkelere müdahale için hukukî bir dayanak oluşturmak ve işgali gerçekleştirecek kesimlere, halk kitlelerinin desteğini sağlamaktı. Bu şekilde, Amerika ve Avrupa da, Müslüman ülkelerin terörizmi ve teröristleri desteklediği, zaten asırlardır Müslümanlarla Hristiyanlar arasında bir çatışma olduğu konusu yoğun bir şekilde işlendi ve maalesef yürütülen propaganda faaliyetleri netice verdi. Avrupa ve Amerika da halkın önemli bir bölümünde, Müslümanlara karşı ciddi peşin hüküm oluştu. Hâdiselerin Müslüman gözüyle değerlendirilmesi Medeniyetlerin birbirlerine olan tesirleri konusunda Müslümanların görüş ve düşünceleri nasıldır? Bu sorunun cevabı, İslâm ın iki temel kaynağı Kur ân-ı Kerîm de ve Efendimiz in (sallallahü aleyhi ve sellem) Sünnet inde açık bir şekilde ortaya konmuştur. Kur ân-ı Kerîm de; Ey insanlar! Doğrusu Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki OCAK

16 Allah yanında en değerli ve en üstün olanınız, takvaca üstün olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haberi olandır. (Hucurat, 49/13) mealindeki âyetle insanların farklı milletlere ayrılmasının yegane sebebinin diyalog kurarak birbirlerini tanımaları olduğu, insanların kavim veya milliyet olarak birbirlerinden üstün olmadığı, üstünlüğün takvada olduğu açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir. Yine Kur ân-ı Kerîm in birçok yerinde Ey iman edenler! ifadesi yerine; Ey Âdemoğulları! veya Ey insanlar! ifadeleri kullanılarak, Kur ân ın bütün insanlığı muhatap aldığı nazara verilmiştir. Peygamber Efendimiz in hayatına baktığımızda ise, O nun (sallallahü aleyhi ve sellem) farklı kabile ve milletlere yaklaşımının da âyet-i kerîmedeki ifadelerle paralellik arz ettiğini görürüz. Zaten O nun (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatında Kur ân-ı Kerîm de ifadesini bulmayan bir fikir, davranış veya söz bulmak da mümkün değildir. Bu doğrultuda öncelikle Peygamber Efendimiz in (sallallahü aleyhi ve sellem) huzur ikliminde toplanan sahabe-i kiram efendilerimizin sosyo-kültürel profillerini incelediğimizde, âyet-i kerîmede ifade edilen kardeşlik ortamını görürüz. Kutlu Nebi nin (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıbaşında Kureyş in büyüklerinden Hz. Hamza (ra) ile bir köle olan Bilal-ı Habeşî yi (ra) de, İranlı Selman-ı Farisî yi de, bir Yahudi âlimi olan Abdullah Bin Selâm ı da bulmak mümkündür. O nun (sallallahü aleyhi ve sellem) kutlu meclisinde farklı kültürlerden, farklı Binlerce yıllık insanlık tarihinin, farklı medeniyetlerin birbirleriyle olan kültürel bilgi alışverişi neticesinde şekillendiğini görmezden gelen Medeniyetler Çatışması tezi, özellikle 11 Eylül saldırısından sonra ortaya çıkan ve kendi çıkarları doğrultusunda dünya haritasını değiştirmek isteyen bazı çevrelerin işine yaramıştır. kabilelerden, farklı milletlerden gelen insanlar, bu farklılıklarını hiçbir şekilde gündeme getirmeden akılları durduracak bir uyum ve muhabbet içerisinde bir arada bulunmuşlardır. Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisine düşmanlıktan bir ân geri durmayan müşriklere bile aynı hoşgörüyü gösteriyor, karşı tarafın bütün saldırganlıklarına rağmen diyalog kapılarını hep açık tutuyordu. Kendisine yaşatılan onca sıkıntıya rağmen Kutlu Nebi, mübarek belde Mekke ye girdiğinde kimseden intikam almamış ve bu şekilde kutlu belde bir damla kan dökülmeden fethedilmiştir. Efendimiz in (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hoşgörüsü sayesindedir ki, kısa sürede Mekke de Müslüman olmayan kimse kalmamıştır; Ebû Süfyanlar, İkrimeler, OCAK 2012

Bunama ve Alzheimer'ın Sebepleri

Bunama ve Alzheimer'ın Sebepleri On5yirmi5.com Bunama ve Alzheimer'ın Sebepleri Alzheimer hastalığına yol açan sebepler... Yayın Tarihi : 10 Ocak 2012 Salı (oluşturma : 11/28/2015) Her canlı gibi, insanoğlunun da Yaratıcı tarafından takdir

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık

DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık DEMANS ya da BUNAMA olarak bilinen hastalık yaşlılığın doğal bir sonucu değildir.. Demansın en sık nedeni ALZHEİMER HASTALIĞI DIR. Yaşla gelen unutkanlık ALZHEİMER HASTALIĞI nın habercisi olabilir!!! ALZHEİMER

Detaylı

BUNAMA (DEMANS) NEDİR?

BUNAMA (DEMANS) NEDİR? BUNAMA (DEMANS) NEDİR? Bunama, genellikle 60 yaşın üzerindeki bireylerde çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan, başta hafıza olmak üzere zihinsel işlevlerin zayıfladığı, uzun süreli bir sağlık sorunudur.

Detaylı

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır.

Ayrıca sinirler arasındaki iletişimi sağlayan beyindeki bazı kimyasal maddelerin üretimi de azalır. Alzheimer hastalığı nedir, neden olur? Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır.

Detaylı

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder?

DEMANS. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder? Sağlık Dairesi Bilgilendiriyor. ÿ Bu bir Demans (bunama hastalığı) olabilir mi? ÿ Demans tam olarak nedir? ÿ Alzheimer tipi Demans nasıl cerayan eder? ÿ Demans nasıl tedavi edilebilir? ÿ Ne gibi önlem

Detaylı

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015

ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ. Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 ALZHEİMER HASTALIĞINA BAKIŞ Uzm. Dr. Gülşah BÖLÜK NÖROLOJİ BİLECİK DH 2015 Bunama yaşlılığın doğal bir sonucu değildir. Yaşla gelen unutkanlık, Alzheimer Hastalığının habercisi olabilir! Her yaşta insanın

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM

YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM YAŞLILIKTA PSİKO-SOSYAL YAŞAM Yaşlıların Psiko-Sosyal Özellikleri İnsanın yaşlılığında nasıl olacağı ya da nasıl yaşlanacağı; yaşadığı coğrafyaya, kalıtsal özelliklere, Psiko-sosyal ve Sosyo-ekonomik şartlara,

Detaylı

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım.

5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetiyim. 6 Müslüman mısın? Elhamdülillah, Müslümanım. TEMEL DİNİ BİLGİLER 1 Rabbin kim? Rabbim Allah. 2 Dinin ne? Dinim İslam. 3 Kitabın ne? Kitabım Kur ân-ı Kerim. 4 Kimin kulusun? Allah ın kuluyum. 5 Kimin ümmetisin? Hazreti Muhammed Mustafa nın (sallallahu

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı çeken sigara vücuda birçok zarar vermekte ve uzun süre

Detaylı

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir.

Eğer metabolizmanızda bir sorun varsa, başta kilo kontrolünüz olmak üzere vücudunuzdaki pek çok şey problemli hale gelir. Metabolizma, bedeninizdeki kimyasal tepkimelerin toplamını ifade eden sihirli bir sözcüktür. Özellikle orta yaşlar ve sonrasında görülen kilo artışlarının, çabuk yorulma, halsizlik ve yorgunlukların başlıca

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL NÖROBİLİM BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI Beyni Keşfetme Dünya üzerinde keşifler genelde coğrafi keşiflerle başlamıştır. Ortalama 1120 gr ağırlığındaki jelatinimsi yapısıyla beyni keşfetme

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

18.Esri Kullanıcıları Toplantısı 7-8 Ekim 2013 ODTÜ-ANKARA

18.Esri Kullanıcıları Toplantısı 7-8 Ekim 2013 ODTÜ-ANKARA ALZHEIMER ÇOCUKLARı (2012-2075 YıLLARı ARASı ALZHEIMER HASTA SAYıSı DEĞIŞIMI VE DAĞıLıŞı) Feride CESUR Yenimahalle Halide Edip Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Coğrafya Öğretmeni İÇERİK Çalışmanın Amacı Alzhemer

Detaylı

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA

ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ SELİN HOCA Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir Sistemine (MSS) bilgi ileten ve bilgi alan sinir sistemi bölümüdür. Merkezi Sinir Sistemi nden çıkarak tüm vücuda dağılan sinirleri

Detaylı

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN

Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler. Osman SEZGİN Ruhsal Bozukluklar ile İlgili Sık Görülen Yanlış İnançlar ve Gerçekler Osman SEZGİN 1 0 Psikiyatrik hastalıklar kalp, şeker gibi gerçek tıbbi hastalık değildir! Ruh hastalığı olanlar olsa olsa deli dirler.

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55

ÖNCESİNDE BİZ SORDUK Editör Yayınevi LGS Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Yeni Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 Tarz Sorular Nasıl Çözülür? s. 55 8 Ey insanlar! Rabbiniz birdir, atanız (Âdem) da birdir. Hepiniz Âdem densiniz, Âdem ise topraktan yaratılmıştır. Allah katında en değerli olanınız, O na karşı gelmekten

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi?

Organ bağışında bulunan herkesin organları kullanılabilir mi? Organ Doku Birimi ve Bağış Organ Bağışı Başka Hayatlara Can Katmaktır Organ bağışı nedir? Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra

Detaylı

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA

MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA MADDE BAĞIMLILIĞINDAN KORUNMA Mersin Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Sunum İçeriği Madde Bağımlılığı Nedir? Madde Bağımlılığının Nedenleri Madde Bağımlılığında Risk Faktörleri Bağımlılık Nasıl Gelişir?

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor.

Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Arap diliyle tesis edilen İslam a dair hakikatler diğer dillere tercüme edilirken zaman ve zeminin de etkisiyle gerçek anlamından koparılabiliyor. Bugün her şeyi sorgulayan genç beyinlere ikna edici cevaplar

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma

1 of 5 14/10/2010. Stresle Başa Çıkma 1 of 5 14/10/2010 Stresle Başa Çıkma Stres bizim baskıya karşı duygusal ve fiziksel tepkimizdir. Bu baskı dışsal faktörlerden kendimizin ya da bir yakınımızın yaşam etkinliklerinden, hastalıklarından yaşam

Detaylı

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz PROF. DR. 133 Prof. Dr. Alaattin AKÖZ SÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Hiç unutmadım ki! Akademik olarak hem yüksek lisans, hem de doktora

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005. Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 6.8.2005 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir. Şiirlerin

Detaylı

9. Sigarayı bırakma zamanı

9. Sigarayı bırakma zamanı 9. Sigarayı bırakma zamanı 1 9. Sigarayı bırakma zamanı Dünyada 8 saniyede 1 can alan, yılda 4 milyon kişinin ölümüne neden olan, dünyada her 10 erişkinden birinin ölüm nedeni sayılan sigarayı bırakmak

Detaylı

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR! Şehir ve Medeniyet İÇGÜDÜSEL DEĞİL, BİLİNÇLİ TERCİH: ŞEHİR Şehir dediğimiz vakıayı, olguyu dışarıdan bir bakışla müşahede edelim Şehir denildiğinde herkes kendine göre bir

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti

Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Başbakan Yıldırım, 39. TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği ne gelen çocukları kabul etti Nisan 20, 2017-11:17:00 Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde, 26 ülkeden, "39. TRT Uluslararası 23 Nisan

Detaylı

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin?

Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? Nasrettin Hoca ya sormuşlar: - Kimsin? - Hiç demiş Hoca, Hiç kimseyim. Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca: - Sen kimsin? - Mutasarrıf demiş adam kabara kabara. - Sonra ne olacaksın? diye

Detaylı

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi

Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi FURKAN ŞAHİN Sanatta Doğa ve İnsan İlişkisi Yaşadığımız evren ve doğa ile olan ilişkimiz geçmişten bugüne bizlerin üzerinde ihtiyatla durduğu bir konu. İhtiyatlı yaklaşma sebebimiz ise kadim zamanlardan

Detaylı

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL Ey İnsanlık! Sizi bir tek canlı varlıktan yaratan, ondan da eşini var eden ve her ikisinden de bir çok erkek ve kadın üreten Rabbınıza karşı sorumluluğunuzun

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI

MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI MARUF VAKFI İSLAM EKONOMİSİ ENSTİTÜSÜ AÇILDI Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Maruf Vakfı Genel Merkezinin Açılışına Katıldı. Maruf Vakfı Genel Merkez açılışı, Vakfımızın Zeytinburnu ndaki merkezinde

Detaylı

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ

YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ YETİŞKİNLERDE MADDE BAĞIMLILIĞI DOÇ. DR. ARTUNER DEVECİ CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ A.D. Madde deyince ne anlıyoruz? Alkol Amfetamin gibi uyarıcılar Kafein Esrar ve sentetik kannabinoidler

Detaylı

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir. Hiçbir müzisyen, bülbülün ötüşünden daha güzel bir şarkı söyleyemez. Bütün bu güzel şeyleri Allah yapar ve yaratır. Allah ın güzel isimlerinden biri de HAMÎD dir. HAMÎD, övülmeye, hamd edilmeye, şükür

Detaylı

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM

VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM ÜNİTE 1 VÜCUDUMUZUN BİLMECESİNİ ÇÖZELİM DESTEK VE HAREKET SİSTEMİ - 1 Ad :... Soyad :... Vücudumuzu ayakta tutan, hareket etmemizi sağlayan ve bazı önemli organları koruyan sert yapıya iskelet denir. İskelet

Detaylı

'Yaşam, seçimler üzerine kurulu'

'Yaşam, seçimler üzerine kurulu' 'Yaşam, seçimler üzerine kurulu' Yeni yıl için yeni kararlar almak, yeni seçimler yapmak zorunda olanlar, Prof. Dr. Kemal Sayar'ın önerilerini okumadan adım atmasın. Psikiyatr olan Prof. Dr. Kemal Sayar

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik ERGENLİK ERGENLİK Çocukluk ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir. Bu geçiş dönemi cinsel olgunlaşmaya yönelik fiziksel değişimlerle başlar, bağımsız yetişkin

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU

Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Yazar Ad 61 Prof. Dr. Lale TOKGÖZOĞLU Ülkemizde kalp damar hastalıkları erişkinlerde en önemli ölüm ve hastalık nedeni olup kanser veya trafik kazalarına bağlı ölümlerden daha sık görülmektedir. Halkımızda

Detaylı

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama:

Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: Yolun Kenarına Diken Eken Adam Adamın biri bir yolun kenarına dikenler ekmiş. Dikenler büyüyüp gelişince yoldan geçenleri rahatsız etmeye başlamış. Gelip geçenler, adama: - Bu dikenleri sök, insanları

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf

Detaylı

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ

KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ KASIM AYI 4 YAŞ GRUBU AYLIK BÜLTENİ 10 KASIM ATATÜRK Ü ANMA ŞİİRLER 10 Kasım geldi işte Üzgünüz biz milletçe Atatürk! ü anarız O bizim kalbimizde 10 Kasım geldi işte Koşarız Anıtkabir e Atatürk ü anarız

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI

11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI 11. SINIF KONU ANLATIMI 25 İNSAN FİZYOLOJİSİ SİNİR SİSTEMİ-9 ÇEVRESEL (PERİFERİK) SİNİR SİSTEMİ SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI B) ÇEVRESEL (PERİFERAL) SİNİR SİSTEMİ Çevresel Sinir Sistemi (ÇSS), Merkezi Sinir

Detaylı

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır. Zikir, hareket (ritm), ses ve nefes unsurlarını içeren komplike bir yöntemdir. Bu değişik unsurlar bir ahenk içinde birlikte çalışarak İlâhî bir orkestrasyon oluştururlar. Zikir hareketleri, 1 li, 2 li,

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Mehmet Aydın 5. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat - şiirler - Yayın Tarihi: 23.10.2017 Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat Yayın Hakkı Notu: Bu e-kitapta yer alan şiirlerin tüm yayın hakları şairin kendisine ve / veya yasal temsilcilerine aittir.

Detaylı

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri Bir hizmetin sürüp gidebilmesi için, kişilerin kendi istekleriyle bağışladıkları para ve mülklere Vakıf denir. Bağışlanan mülklerin, eserlerin geleceğe sağlıklı kalabilmeleri korunmalarına bağlıdır. Geçmişin

Detaylı

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı.

olduğunu fark etti. Takdir ettiği öğretmenleri gibi hatta onlardan bile iyi bir öğretmen olacaktı. MUSA TAKCI KİMDİR? İyi bir öğretmen, koruyucu bir ağabey, saygılı bir evlat, şefkatli bir baba, merhametli bir eş, çok aranan bir kardeş, güçlü bir şair, disiplinli bir yazar, hayırlı bir insan, güzel

Detaylı

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR! Acıbadem Hastanesi Büyüme ve Ergenlik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz ile, çocuğun doğumundan itibaren vücudunda hangi hormonların ne gibi işlevleri olduğunu, ilk 3 yılın önemini ve ergenlik

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

SOSYAL FOBİ. Sosyal fobide karşılaşılan belirtiler şu şekilde sıralanabilir. SOSYAL FOBİ Sosyal ortamlarda başkaları tarafından inceleme altında tutulduğu korkusu performans gösterilmesi gereken durumlarda eleştirilme yada küçük düşme korkusunun yaşanmasıdır. Ve kişi bu korkunun

Detaylı

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma

11. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma KURAN'I KERİM TÜRKÇE MEALİ (DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI) 50-KAF SURESİ Mekke'de inmiştir. 45 (kırkbeş) âyettir. "Kaf" harfi ile başladığı için bu adı almıştır. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla. 1.

Detaylı

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR?

YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? YETERLİ VE DENGELİ BESLENME NEDİR? Vücudun, büyümesi yenilenmesi çalışması için gerekli olan enerji ve besin öğelerinin yeterli miktarda alınmasıdır. Ş. İKİBUDAK BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ SAĞLIKLI BİR Y AŞAMIN

Detaylı

Program şöyle: 1. Haftada iki kere, bilgisayar üzerinde bir saatlik farklı düşünme çalışmaları yapmak. 2. Kelimeleri hatırlama çalışması.

Program şöyle: 1. Haftada iki kere, bilgisayar üzerinde bir saatlik farklı düşünme çalışmaları yapmak. 2. Kelimeleri hatırlama çalışması. Yeni beyin araştırmaları, beynimizi yoktan var edip bize veren Rabbimizin her gün yeni hücreler yarattığını ve kullanmak üzere bize verdiğini söylüyor. Beyni geliştirmek, zekâmızı parlatmak mümkün. Eskiden

Detaylı

Zihninizi açık mı tutmak istiyorsunuz? Öyleyse aşağıdaki 9 soruna bir göz atın.

Zihninizi açık mı tutmak istiyorsunuz? Öyleyse aşağıdaki 9 soruna bir göz atın. Zihninizi açık mı tutmak istiyorsunuz? Öyleyse aşağıdaki 9 soruna bir göz atın. Zihninizin pas tutmasının birçok şaşırtıcı sebebi olabilir. Neyse ki, birçoğu düzeltilebilir. İlk adım sorunları teşhis etmektir.

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR?

Beynin Temelleri BEYNİN TEMELLERİ 1: BEYNİN İÇİNDE NE VAR? Beynin Temelleri Kitabın geri kalanının bir anlam ifade etmesi için beyinle ve beynin nasıl işlediğiyle ilgili bazı temel bilgilere ihtiyacınız var. Böylece, ileriki sayfalarda nöron gibi bir sözcük kullandığımda

Detaylı

İstanbul Beyin Merkezleri

İstanbul Beyin Merkezleri İstanbul Beyin Merkezleri KAFA TRAVMALARI-YAŞLILIK-ALZHEİMER N ew Y ork Institute for M edical Research, Inc., (aff. w ith N ew Y ork U niversity) O rtho& Sport M erkezi Beyin Rehabilitasyonu ve Beyin

Detaylı

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$

Bir$kere$güneşi$görmüş$ olan$düşmez$dara$ ilk yar'larımızın değerli dostları, çoktandır ekteki yazıyı tutuyordum, yeni gönüllülerimizin kaçırmaması gereken bir yazı... Sevgili İbrahim'i daha önceki yazılarından tanıyanlar ekteki coşkuyu çok güzel

Detaylı

KANATLI KELİMELER UÇUŞAN HİKAYELER

KANATLI KELİMELER UÇUŞAN HİKAYELER KANATLI KELİMELER UÇUŞAN HİKAYELER Burçin BAŞLILAR Sınıf Öğretmeni burcinbaslilar@terakki.org.tr SUNUM İÇERİĞİ Yaratıcılık Nedir? Neden Yaratıcı Yazma? Yaratıcılığı Engelleyen Faktörler Yaratıcı Yazmaya

Detaylı

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir;

TİN SURESİ. Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ TİN SURESİ. 3 Bu güvenli belde şahittir; Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla 3 Bu güvenli belde şahittir; 1 4 1 İNCİR AĞACI ve zeytin (diyarı) şahittir! 4 Doğrusu Biz insanı en güzel kıvamda yaratmış, 2 İncir ile Hz Nuh un tufan bölgesi olan

Detaylı

ÇINLAMA KONUSUNDA EN SIK RASTLANAN SORULAR

ÇINLAMA KONUSUNDA EN SIK RASTLANAN SORULAR KULAK ÇINLAMASININ NEDENİ? Bazı zamanlar kulağımda zil sesi duyuyorum bu normal midir? Tamamiyle değil. Kafa içinde ki bu seslere genel olarak tinnitus denilir ve çok yaygındır. Tinnitus zaman zaman ortaya

Detaylı

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL: Hazırlayan: Mehmet Fatih Bütün URL: Kültürümüzden Dua Örnekleri Güzel İş ve Davranış: Salih Amel İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 Kültürümüzde birçok dua örneği

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM BENİ KOŞULSUZ SEVİN! OTİZM NEDİR? O Bireyin sosyal iletişimini, dil

Detaylı

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ?

ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? ÇOCUĞUNUZUN İŞİTMESİ NORMAL Mİ? Cerrahi Servisler İnsanlar duyuları aracılığı ile dış dünyayı algılar, ruhsal, zihinsel, sosyal gelişimini sağlar. Duyulardan birinin eksikliği, algılamanın bütünlüğünü

Detaylı

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır.

Allah Kuran-ı Kerim'de bildirmiştir ki, O kadın ve erkeği eşit varlıklar olarak yaratmıştır. İslam a göre kadınlar erkeklerden daha değersiz kabul edilmez. Kadınlar ve erkekler benzer haklara sahiptirler ve doğrusu bazı hususlarda kadınlar, erkeklerin sahip olmadığı bazı belirli ayrıcalıklara

Detaylı

Beynimizi Zinde Tutmak. Dr. Emre Esen Bilecik Devlet Hastanesi 11.03.2015

Beynimizi Zinde Tutmak. Dr. Emre Esen Bilecik Devlet Hastanesi 11.03.2015 Beynimizi Zinde Tutmak Dr. Emre Esen Bilecik Devlet Hastanesi 11.03.2015 Beyin Farkındalığı Haftası Beynin fonksiyonları, Beyin sağlığı, Beyin araştırmalarının yararları hakkında; Toplumda farkındalık

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ

KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ KAHRAMANMARAŞ PİAZZA DA AYDİLGE RÜZGARI ESTİ Türk pop ve rock müziğinin sevilen ismi Aydilge,mini konseri ve imza günü etkinliği ile Kahramanmaraş Piazza Alışveriş ve Yaşam Merkezi nde hayranlarıyla buluştu.

Detaylı

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ

İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ İkinci B ö l üm KİŞİLİK VE KARAKTER GELİŞİM SÜRECİ itaate mecbur bırakılan çocuk: edilgen çocuk Her çocuk, anne-babasıyla uyum içinde yaşamaktan büyük huzur duyar. Çünkü annebaba, çocuk için yaşamın kurallarını

Detaylı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı

Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi. Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi Doç. Dr. Bülent Özdemir Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Kalp Krizini Tetikleyen Durumlar ve Tedavisi KALP KRİZİ Kalp krizi (miyokard

Detaylı

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI? DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI? Bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp, yorumlamasında etkili olan tüm faktörlere paradigma yani algı düzeneği denilmektedir. Bizim iç ve dış dünyamızı algılamamız,

Detaylı

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır

Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Çocuklara sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır Nisan 23, 2012-10:12:04 Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ülkesinin çocuklarına, gençlerine gerekli yatırımı yapmayan, gereken sorumluluğu ve özeni yerine

Detaylı

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024

YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA /YAŞLANMA ÇEŞİTLERİ VE TEORİLERİ BEYZA KESKINKARDEŞLER 0341110024 YAŞLANMA Hücre yapısını ve organelleri oluşturan moleküler yapılarından başlayıp hücre organelleri,hücre,doku,organ ve organ sistemlerine

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35)

Web adresi. Psikolojiye Giriş. Bu Senin Beynin! Ders 2. Değerlendirme. Diğer şeyler. Bağlantıya geçme. Nasıl iyi yapılır. Arasınav (%30) Final (%35) Psikolojiye Giriş Web adresi Bu Senin Beynin! Ders 2 2 Değerlendirme Arasınav (%30) Diğer şeyler Bağlantıya geçme Final (%35) Haftalık okuma raporları (%15) Nasıl iyi yapılır Kitap inceleme (%20) Deneye

Detaylı