ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ"

Transkript

1 HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ Giriş Psikolojinin Tanımı Psikolojinin Konusu ve Amaçları Psikolojinin Diğer Bilimler İçindeki Yeri Psikolojinin Alt Dalları Psikolojinin Tarihsel Gelişimi PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Psikoloji biliminin tanımını yapabilecek, Psikoloji biliminin konusunun ne olduğunu, neyi incelediğini bilecek, Psikolojinin kısa tarihsel gelişim sürecini bilecek, Psikoloji bilimini oluşturan temel öğeleri ve amaçlarını kavrayacak, Psikolojinin diğer bilimlerden farkını ayırt edebilecek, Psikoloji biliminin diğer bilimler arasındaki yerini ve önemini kavrayacak, Psikolojinin alt dalları arasındaki ilişkileri ve farklılıkları tartışabileceksiniz. ÜNİTE 1

2 Psikolojiye Giriş GİRİŞ Tarih boyunca insanoğlu çevresindeki birçok uyarıcıyı inceleyip anlamlandırmıştır. Ancak bunca hızlı ve baş döndürücü bilimsel gelişmelere rağmen insanoğlunun anlamakta en çok zorlandığı varlık yine kendisi olmuştur. Neden insanlar bazı olaylar karşısında üzülürken bazı olaylar karşısında seviniyorlar. Aynı olay yâda durum karşısında insanların farklı duygular yaşaması ve tepkiler vermesinin nedenleri nelerdir. Bu sorulara cevap arayan bilim adamları psikoloji biliminin doğmasına neden olmuşlardır. PSİKOLOJİNİN TANIMI Psikoloji yunanca ruh anlamına gelen psyche ve bilgi anlamına gelen logos kelimelerinden oluşan bir kelimedir. Modern psikoloji günümüzde, davranışı ve davranışın altında yatan süreçleri bilimsel olarak inceleyen pozitif bir bilim olarak tanımlanır. Psikoloji Yunanca ruh anlamına gelen psyche ve bilgi anlamına gelen logos kelimelerinden oluşmuştur. Buna göre psikoloji ruh bilgisi anlamına gelir. İlk çağda Filozof Aristoteles tarafından bu anlamda kullanılmış ve uzun süre felsefe biliminin içinde yer almıştır. Daha sonra süreçte değişik tanımlar oluşturulmasına rağmen psikolojinin en çok kabul gören tanımı "organizmanın davranışlarını inceleyen bir bilim" olduğunu söyleyen tanımıdır. Burada davranışın, salt gözlenebilir davranış olmadığını, davranışla ilgili veya davranışın altında yatan her türlü olguyu, süreci de içine aldığını belirterek tanımı genişletmek gerekir. Cüceloğlu da (2000) bu geniş bakış açısını kullanarak psikoloji tanımını şöyle yapmıştır; Psikoloji insan davranışlarının altında yatan temel nedenleri bulmaya çalışan bir bilimdir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi psikoloji davranışın sadece görünen kısmıyla değil davranışın altında yatan nedenlerle de ilgilenir. Yani bir insanın veya insanlar gurubunun zihinsel durumlarının, özelliklerinin ve süreçlerinin ya da belli bir etkinlik alanında söz konusu olan zihinsel-ruhsal durumların, süreçlerin toplamı psikolojinin ilgi alanı içinde bulunmaktadır. Psikolojinin tanımlarını daha iyi anlayabilmek için tanımlar içerisinde geçen organizma, davranış ve bilim kavramlarını da açıklamak gerekmektedir. Bilim Belirli bir alanda bilimsel yöntemlerle yapılan çalışmalar sonucu elde edilen organize, sistemli, genel geçer ve tekrarlanabilen bilgiler bütününe bilim denir. Tanımda belirtildiği gibi bilim sadece olmuş bitmiş bilgiler yığını değil, aynı zamanda devam eden çalışmaları da içermektedir. Organizma Geniş anlamıyla her türlü canlıdır. Psikolojinin organizma teriminden anladığı hayvan ve insandır. Psikolojinin asıl amacı insanı incelemektir. Ancak bazı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

3 Psikolojiye Giriş nedenlerle; (deney aracı olarak, İnsan davranışlarıyla karşılaştırmak amacıyla) hayvanlar da psikolojinin konusu olmuştur. Davranış Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Yürümek, koşmak, ağlamak, gülmek, yemek, içmek, bisiklete binmek, saz çalmak, konuşmak gibi eylemler birer davranıştır. Bu davranışlar doğrudan doğruya gözlenebilir. Rüya görmek, hayal kurmak. düşünmek, duygulanmak gibi bazı davranışlar da dolaylı olarak gözlenebilir. Rüyanın anlatılması, düşüncenin konuşmayla açıklanması gibi. işte "bu davranıştır" dediğimiz; insanların yapıpetmeleri, davranışın gözlenebilir yanıdır. Davranışın ortaya çıkması için insanın zihninden bir şeylerin (düşünme, problem çözme, duygulanma, anlama, algılama vb) geçmesi gerekir. İşte bu işlemlere zihinsel süreçler adı verilir. PSİKOLOJİNİN KONUSU VE AMAÇLARI Psikoloji biliminin merkezinde insan vardır, insan davranışlarını incelediğine göre insan ile ilgili tüm bilimler ile az ya da çok ilişkisi olması doğaldır. Psikolojinin konusunu anlayabilmek için bu bilimin amaçlarına bakmak gerekmektedir. Çünkü bir bilimin amaçları konu alanı ile doğrudan ilişkilidir. Her bilim dalının bir amacı vardır, örneğin; fiziğin amacı farklı olayları en genel yollarla, matematik ifadelerle açıklayan doğa yasalarını ya da temel ilkeleri ortaya çıkarmaktır. Psikolojinin de amacı organizmanın, (özellikle insanın) davranışlarını inceleyerek söz konusu davranışları açıklayan genel yasalara varmaktır. Her bilim dalının belirli çalışma alanı vardır. Psikolojinin çalışma alanı insan davranışlarıdır. İnsan davranışlarının ne olduğunu, nasıl olduğunu, niçin olduğunu araştırmak, araştırma sonuçlarından hipotez, yasa, teorilere varmak psikolojinin görevidir. Psikoloji de elde ettiği yasaları yine insana uygulayarak onun davranışlarını açıklayabilir, önceden kestirebilir, kontrol edebilir. Böylece, insana çevresine uyum sağlamasında ve bu yolla kaliteli bir şekilde yaşamasına yardımcı olabilir. Her bilim temel olarak betimleme, açıklama ve yordama süreçlerini amaç olarak izler betimleme (ne oluyor sorusuna yanıt arar), açıklama (neden oluyor nasıl oluyor) ve yordama (tahmin etme) imkânı sağlar. Bu çerçevede psikoloji biliminin genel amaçlarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür. İnsan ve davranışlarını anlamak Kişinin kendisini tanımasına yardımcı olmak Uyarıcı ile davranışı arasındaki ilişkiyi açıklamak Davranış bozukluklarının nedenlerini bulmak Kişiliğin oluşumunu etkileyen faktörleri açıklamak. PSİKOLOJİNİN DİĞER BİLİMLER İÇİNDEKİ YERİ Psikolojinin inceleme konusunun insan ve hayvan davranışları olduğunu belirtmiştik. Canlılar biyolojik bir yapıya sahiptir ancak çoğunluğu topluluk şeklinde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

4 Psikolojiye Giriş yaşadığı için aralarındaki sosyal ihtiyaç ve ilişkiler de bilim adamlarının yıllardır ilgisini çekmeye devam etmektedir. Diğer bir deyişle psikolojinin konusu olan canlıların biyolojik ve sosyal yönleri vardır. Buna göre psikoloji, hem canlıları biyolojik bir yapı olarak ele alan ve bu yapıyı inceleyen biyolojik bilimlerle, hem de canlıları bir sosyal ortam içinde ele alan sosyal bilimlerle ilişkilidir. Aslında psikoloji bilimini merkezinde insan vardır, insan davranışlarını incelediğine göre insan ile ilgili tüm bilimler ile az ya da çok ilişkisi olması doğaldır. Fen Bilimleri Sosyal ve Siyasi Bilimler Matematik ve Teknoloji Psikoloji Şekil 1.1. Psikoloji ve Diğer Bilim Dalları Arasındaki İlişkisi Psikoloji, gerek kurulurken gerek gelişirken pek çok bilim dalından etkilenmiş, yararlanmış ve pek çok bilim dalını da etkilemiştir. Psikoloji, bağımsız bir bilim haline geldikten sonra insanı konu alan fen ve sosyal bilimlerden yararlanarak gün geçtikçe daha da gelişmektedir. Şimdi bu bilim dallarına teker teker bakalım. Fizyoloji Organizmadaki organların işleyişleri ve işlevlerini inceleyen fizyoloji, psikolojinin yararlandığı başlıca bilimlerdendir. Beynin, sinir sisteminin, duyu organlarının, iç salgı bezlerinin etkinlikleri fizyolojinin konusudur. Antropoloji Antropoloji insan soyunun geçmişini inceler. Atalarımızın geçmişte yaşadığı olaylar bugünkü davranışlarımızın biçimlenmesinde etkili olmuştur. Sosyoloji Psikoloji, toplumu inceleyen sosyolojiden, bireyin içinde yaşadığı grubun birey davranışları üzerindeki etkisini incelerken yararlanır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

5 Psikolojiye Giriş Siyaset Bilimi Psikoloji, yönetim biçimlerinin davranışlar üzerindeki etkilerini incelerken siyaset biliminden yararlanır. İstatistik Tüm bilimler, vardıkları sonuçları sayılarla, grafiklerle ifade ederler. Bu sayede bilimlerin sonuçları açıklık, kesinlik ve somutluk kazanır, yani bilimler pozitifleşir. Psikoloji de test sonuçlarını değerlendirirken, genellemelere ulaşırken sayısal verileri ve grafikleri kullanarak istatistikten yararlanır. Coğrafya Doğa koşularının, yüzey şekillerinin, iklimin insan davranışları üzerindeki etkilerini incelerken psikoloji coğrafyadan yararlanır. Bu nedenle coğrafya ve psikoloji ilişkilidir. Hukuk Yasaların ve yasal düzenlemelerin davranışlara etkilerini incelerken psikoloji hukuktan yararlanır. Psikiyatri Psikoloji genelde normal insanların davranışlarını incelerken, psikiyatri anormal insan davranışlarını konu edinir. Psikoloji normal insanlarda görülen anormal davranışları incelerken psikiyatriden yararlanır. Felsefe Felsefe, insanı ve evreni tanımaya, bilginin nasıl oluştuğunu anlamaya yönelik zihinsel etkinlikleri kapsayan bir bilgi alanıdır. Felsefe araştırarak ve eleştirerek doğru sanılan birçok şeyin yanlışlığını ortaya çıkarır. Felsefeyle ilişkisini kesen bilim, bilim olarak varlığını devam etme olanağından yoksun kalır. Bundan dolayı felsefe de psikoloji ile sıkı bir etkileşim içerisindedir. Ekonomi Ekonomi, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak olan mal ve hizmetlerin üretimi, tüketimi, bölüşümü gibi faaliyetleri düzenler. Ekonomik koşullar doğal olarak insan davranışlarını etkiler. Bu kapsamda psikoloji ekonomi biliminden faydalanır. PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI İnsan ile ilişkili her bilimle az ayada çok ilişkili olan psikoloji bilimin çok çeşitli alanlarının alt dallarının olması beklenen bir durumdur. Psikologların uzmanlaşabilecekleri alan sayısı oldukça fazladır ve bu nedenle kendilerini farklı etiketlerle tanımlarlar. Aşağıda size genel bir fikir verebilmek için bazı alanlar tanıtılmıştır. Psikoloji insan ve hayvan davranışını anlamamızı sağlayan hem bir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

6 Psikolojiye Giriş araştırma, hem de insana ait sorunların çözüldüğü bir uygulama alanı olmasından dolayı farklı alanlar ortaya çıkmaya devam etmektedir. Aşağıda genel olarak psikoloji bilimin gerek araştırma gerekse uygulama alanları sıra ile kısa kısa açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın ilerleyen bölümlerinde bu alt dallardan en temel olanları daha geniş bir şekilde incelenecektir. Deneysel Psikoloji Temel davranışsal süreçlerdeki değişikliklerin laboratuar ortamında incelenmesinden doğan bir alandır. Deneysel psikoloji içindeki önemli alt dallardan biri, bilginin işlenmesi, belleğimizde depolanması, depodan geri çağrılması ve problem çözme durumlarına uygulanması gibi bilgi işleme sürecini çalışan bilişsel psikolojidir. Öğrenme, duyum, algı, performans, motivasyon, bellek, dil, düşünme, iletişim ve problem çözme, yeme, okuma gibi davranışların altında yatan fizyolojik süreçlerin araştırılmasıyla ilgilenen alt alan ise fizyolojik psikolojidir. Deneysel psikologlar, hayvan davranışlarını da inceler ve elde ettikleri bulguları insan davranışlarıyla ilişkilendirirler. Öğrenme Psikolojisi Öğrenme psikoloji insanların nasıl öğrendiğini ve etkili öğrenmenin gerçekleştirilmesi üzerine yoğunlaşırlar. Her yaştaki insanın eğitimi için gerekli araç, gereç ve yöntemlerin geliştirilmesine yardımcı olur. Endüstri/Örgüt Psikolojisi İş yaşamını iyileştirme ve üretimi arttırma amacıyla psikolojik ilkeleri iş yaşamına uygulayan alt daldır. Endüstri veya örgüt psikologların çoğu insan kaynakları uzmanı olarak görev yaparlar. Plan yapma, kaliteli yönetim, örgütsel değişim gibi alanlarda eleman örgütlenmesi ve eğitimi konularında çeşitli örgütlere yardımcı olurlar. İlgileri arasında, örgütsel yapı, iş verimi, iş doyumu, tüketici davranışı, personel seçimi ve personelin geliştirilmesi gibi konular da yer almaktadır. Endüstri psikologlarının sorumlulukları arasında araştırma yapmak, araştırma sonuçlarını kullanılır kılmak ve problem çözücü olarak işlev görmek de vardır. Endüstri/örgüt psikologları, ticarette, endüstride, kamu kurumlarında ve üniversitelerde çalışabilirler ve firmalara danışmanlık yapabilirler. Gelişim Psikolojisi Gelişim psikolojisi doğum öncesinden başlayarak ölüme kadar uzanan yaşam süresinde insan gelişiminin evrelerini inceler. Gelişim psikologları yaşa bağlı davranış değişikliklerinin tanımlanması, açıklanması ve ölçülmesiyle ilgilenirler. Gelişimdeki evrensel nitelikler, kültürel ve bireysel farklılıklar üzerinde çalışırlar. Gelişim psikologları bazen de huzurevleri ve diğer merkezlerdeki yaşlıların belirlenen hedeflere yönlendirilmeleri, yetiştirme yurdu ve bakımevlerinde ergen ve gençlere uygulanan programların değerlendirilmesi türünde faaliyetleri de yürütürler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

7 Psikolojiye Giriş Klinik Psikoloji Klinik psikoloji zihinsel, davranışsal ve duygusal bozukluğu olan bireyleri değerlendirip, tedavi etmek üzere kurulan bir alt alandır. Klinik psikologların ilgilendikleri sorunlar, gelişim dönemleriyle ilgili kısa süreli gelişimsel krizlerden (ergenlikteki başkaldırı ve orta yaşta kendilik değerindeki düşme gibi) fobi, depresyon ya da şizofreni gibi daha ağır sorunların tedavisine kadar değişebilmektedir. Pek çok klinik psikolog aynı zamanda araştırma da yapmaktadır. Araştırma konuları arasında başarılı bir klinik psikoloğun özelliklerini ve bir tedavinin etkililiğinde rolü olan faktörleri belirleme, başarılı yaşlanmayla veya çeşitli davranış bozukluklarıyla ilişkili olan etmenler, fobilerin nasıl geliştiği ya da şizofreninin nedenlerini belirleme gibi konular sayılabilir. Ayrıca bireyi değerlendirmek amacıyla test ya da ölçek uygulama ve yorumlama ile tedavi amaçlı bireysel ya da grup terapisi yapmak da klinik psikologun önemli görevleri arasındadır. Lisans ya da yüksek lisans eğitimi olan klinik psikologlar kendi muayenehanelerini açamasalar bile, doktora eğitimli bir başka klinik psikoloğun gözetiminde çalışabilirler. Danışmanlık Psikolojisi Okul psikologları özel ya da devlet okullarında çalışır, öğrencilere danışmanlık ve değerlendirme yaparlar. Ruh sağlığı ve öğrenme için gerekli çevresel koşulları düzenleme ile de ilgilenirler. Sınıf ortamını bozan ya da özel eğitime gereksinimi olan çocuklar ile ilgilenir, programlar geliştirir ve değerlendirir; sınıf yönetimi konusunda öğretmenlere eğitim verirler. Ailelere ve okul çalışanlarına da psikolojik ve eğitsel konularda danışmanlık yaparlar. Okul psikologları, anaokullarında, hastanelerde ve ruh sağlığı kliniklerinde çalışabilirler. Psikometrik Psikoloji Psikolojik bilginin elde edilmesi ve uygulanması sırasında kullanılacak teknik ve yöntemler üzerinde çalışan alt psikoloji alanıdır. Psikometrik psikoloji alanında çalışan psikologlar zekâ, kişilik, yetenek ve diğer alanlardaki testleri geliştirirler. Bu testler, klinik, danışmanlık, iş yaşamı, endüstri ve okul gibi alanlarda Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

8 Psikolojiye Giriş kullanılmaktadır. Psikometristler, araştırma desenleri, veri analizi ve verinin yorumlanması konularında da faaliyet gösterirler. Bu alanda çalışan psikologlar, matematik, istatistik, teknoloji ve bilgisayar programları bilgileriyle donanmışlardır. Sağlık Psikolojisi Sağlık psikologları, hastalıkların önlenmesi ve sağlığın sürdürülebilmesi için araştırmacı ve uygulamacı olarak çalışırlar. Sağlığı ve hastalığı etkileyen biyolojik, psikolojik ve sosyal etmenlerle ilgilenirler. İnsanların hastalıkla nasıl baş edebildikleri, neden bazı insanların tıbbi önerileri izlemedikleri, acının en etkili bir biçimde nasıl denetlenebileceği ve kötü alışkanlıkların nasıl değiştirileceği ile ilgilenirler. Örneğin, sigara bırakma, kilo verme, stresi kontrol altına alma gibi konularda programlar ve sağlık kampanyaları düzenlerler. Duygusal ve fiziksel sağlığı iyileştirici sağlık stratejileri de geliştirirler. Ayrıca hasta-hekim ilişkisi ve sağlık personelinin sorunları da ilgi alanları içindedir. Sağlık örgütleri, kamu sektörü, hastane ve tıp merkezlerinde ya da polis güvenlik servislerinde çalışırlar. Sosyal Psikoloji Sosyal psikologlar insanların birbirleri ile nasıl etkileşime girdikleri ve sosyal çevrelerinden nasıl etkilendikleriyle ilgilenirler. Bireyleri, grupları ve grup davranışını, tutumları, önyargıları ve bunların oluşumu ile değişimini incelerler. Arkadaşlık, ikili ilişkiler, çekicilik ve saldırganlık gibi konular üzerinde araştırma yaparlar. Psikolojinin tarihsel gelişimi ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. İnsanoğlu çok eski zamanlardan beri kendi doğasından ve davranışlarından etkilenmiş, bunların üzerine birçok felsefi tez üretmiştir. PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ Psikoloji, günümüzde var olan bütün bilimsel disiplinlerin en köklü ve en eskilerinden birisidir. İnsanoğlu çok eski zamanlardan beri kendi doğasını ve davranışlarının nedenlerini merak etmiş, bunlar üzerine birçok felsefi tez türetmiştir Eski Yunan'dan başlayarak günümüze kadar uzanan ve bellek, öğrenme, motivasyon, algı ve rüyalar gibi insan doğasına ait konulara dair sorgular psikolojide geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir. Psikolojinin zihinsel temelleri çok eskilere dayanmasına rağmen, modern bir bilim olarak var olması henüz bir asırlık dönemi yeni geride bırakmıştır Bu durumu, 19 yüzyılın psikologlarından Hermann Ebbinghaus şu sözleriyle izah etmiştir: "Psikoloji uzun bir geçmişe; fakat kısa bir tarihe sahiptir " Psikoloji, eski felsefi geleneğinden kopup kendini modern bir bilim olarak ortaya koyabilmesini, insan doğasına ait soruları cevaplandırırken kullandığı metotlara borçludur Psikolojiyi felsefeden kopartıp farklı bir disiplin olarak bilim dünyasına dahil eden şey, onun kabul edilen farklı yaklaşımları ve kullandığı objektif teknikleri olmuştur. Psikologlar psikolojiyi, geride bıraktığımız yaklaşık 100 yıllık bir süreç içerisinde temellendirmiş, psikolojinin ana konularını belirlemiş ve onu felsefeden bağımsız bir disiplin haline getirmişlerdir Psikolojinin bağımsız bir disiplin olarak geliştiğinin ilk kanıtları, 19 yüzyılın son 25 yılında ortaya çıkmıştır Bu dönemde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

9 Psikolojiye Giriş Almanya'nın Leipzig kentinde Wilhelm Wundt yeryüzündeki ilk psikoloji laboratuvarını kurmuştur Wundt ayrıca 1881 yılında içeriğinde deneysel bazı raporları barındıran ve "Philosophische Studien" (Felsefe Çalışmaları) ismindeki dünyanın ilk psikoloji dergisini kurmuştur 1888 yılına kadar, psikoloji üzerine çalışmalar yürüten insanlar, üniversitelerin felsefe bölümlerinde çalışabilmekteydiler Pennsylvania Üniversitesi 1888 yılında James McKeen Cattell'ı dünyanın ilk psikoloji profesörü olarak göreve atadı ve böylelikle psikoloji kendini akademik alanda da ispat etmiş oldu Cattell, "psikoloji profesörü" ünvanına sahip olan dünyadaki ilk isim olmuştur yılında Stanley Hall, Amerika'nın ilk psikoloji dergisi olan "American Journal of Psychology" (Amerikan Psikoloji Dergisi) isimli dergiyi kurdu 1908 yılında William McDougall isimli İngiliz bir psikolog, psikolojiyi ilk kez "davranış bilimi" olarak tanımladı Böylelikle psikoloji ilk kez tam zeminle tanımlanmış ve literatüre "davranış bilimi" olarak geçmiştir Türkiye'de ise psikolojinin tarihini 15.yy da Sultan ikinci Mehmed döneminde kurulan akıl hastanesine dayandırabiliriz. Bu hastanede, akıl hastalığının diğer hastalıklar gibi olduğundan yola çıkarak hastaları müzikle ve sporla tedavi yoluna gidilmiştir. Bugünkü anlamda psikoloji çalışmalarına ise 1915 yılında, İstanbul Üniversitesi'ni yenileştirme planı çerçevesinde Almanya'dan davet edilen profesörlerin eğitim vermek üzere İstanbul'a gelmeleriyle başlanmıştır. Profesör Anschütz İstanbul Üniversitesinde kurulan Psikoloji Kürsüsünün başına getirilmiş ve burada Almanya'da olduğu üzere psikoloji deneysel bir bilim olarak ele alınmıştır. Aynı yıl, alanında ilk olan, çocuk psikolojisi üzerine bir kitap yayımlanmış ve Binet- Simon Zeka Testi Türkçe ye çevrilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonunda İstanbul işgal edilince, İstanbul Üniversitesinde bulunan yabancı profesörler de ülkelerine geri dönmüşlerdir. Psikoloji Kürsüsünün başına, Jean Jacques Rousseau Enstitüsünde eğitimini tamamlamış olan Sekip Tunç getirilmiştir. Sekip Tunç psikolojinin deneysel alanından çok eğitim yönüyle uğraşmış, kitaplar ve makaleler yazmış, Freud ve James gibi önemli isimlerden çeviriler yapmış, günlük gazetelere psikoloji üzerine yazılar yazarak psikolojinin daha çok bilinir olmasına hizmet etmistir.1933'de İstanbul Üniversitesi yeniden yapılanmaya gitmiş, bunda Nazi Almanyası ndan kaçarak Türkiye'ye gelmiş bilim adamlarının rolü büyük olmuştur. Bu dönemde 103 yabancı profesör Türkiye'de çeşitli görevlere getirilmişlerdir. Hemen hepsi alanlarında öncü olan bu isimler İstanbul Üniversitesi'ne en parlak 15 yılını yaşatmışlardır.1936 yılında Prof. Wilhelm Peters, Deneysel Psikoloji Kürsüsünün başına geçirilmek üzere davet edilmiş ve 1937'de bu kürsünün başına geçmiştir. Prof. Peters Deneysel Psikoloji Kürsüsünü, Pedagoji Enstitüsünden ayırmak için çalışmalar yapmıştır. Bu dönemde psikoloji kütüphanesi ve laboratuvarı kuruldu. Ayni yıl Ankara Üniversitesinde bir psikoloji kürsüsü kurulmuştur. Bu üniversitedeki Felsefe Enstitüsü'nün altında, psikoloji ve felsefe kürsülerinin başında Prof. Pratt ve Muzaffer Sherif bulunuyorlardı yılında İstanbul Üniversitesi'nden emekli olan Prof. Peters'in yerini asistanlığını da yapmış olan Prof. Mümtaz Turhan aldı. Prof. Turhan yurt dışından misafir öğretim görevlileri çağırmış ve asistanlarının da yurt dışında eğitim görmelerini sağlayarak, verilen eğitimin kalitesini arttırmaya çalışmıştır. Ayni yıl Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

10 Ödev Özet Psikolojiye Giriş Deneysel Psikoloji Kürsüsü'nden ayrılan Genel Psikoloji Kürsüsünün başında Prof. S. Esat Siyavuşoğlu bulunuyordu. Siyavusoğlu'nun Rorshach testinin Türkçeleştirilmesi, Şisli Psikoteknik Laboratuvarının ve Kriminoloji Enstitüsünün kurulmasında katkıları olmuştur. Yukarıda sözü geçen iki kürsü 1983 yılında YÖK kararı ile tekrar birleştirilmişlerdir yılında Eğitim Bakanlığı Test ve Araştırma Bürosu kurulmuş burada yabancı dillerdeki testlerin çeviri ve adaptasyonlarının yapılması planlanmıştır. Altmışlı yıllar ve devamında Türkiye Üniversitelerinin sayısındaki artış ile 1987 yılına gelindiğinde psikoloji lisans eğitimi veren üniversitelerin senede aldıkları öğrenci sayısı 800'e ulaşmıştır. 70'li yıllar itibari ile ülkemizde, diğer alanlarda olduğu gibi, psikoloji alanına ilişkin kitapların, araştırmaların sayısında bir artış olmuştur. Bugün ise çok sayıda üniversite ve çok sayıda fakültede psikoloji ile ilgili eğim verilmekte ve çok sayıda araştırma yapılmaktadır. Psikoloji yunanca ruh anlamına gelen psyche ve bilgi anlamına gelen logos kelimelerinden oluşmuştur. Buna göre psikoloji, ruh bilgisi anlamına gelir. İlk çağda filozof Aristoteles tarafından bu anlamda kullanılmış ve uzun süre felsefenin içinde yer almıştır. Ancak değişik tanımlar verilmesine rağmen, en genel anlamda psikoloji "organizmanın davranışlarını inceleyen pozitif bir bilimdir". Her bilim dalının belirli çalışma alanı vardır. Psikolojinin çalışma alanı insan davranışlarıdır. İnsan davranışlarının ne olduğunu, nasıl olduğunu, niçin olduğunu araştırmak, araştırma sonuçlarından hipotez, yasa, teorilere varmak psikolojinin görevidir. İnsan ve davranışlarını anlamak, kişinin kendisini tanımasına yardımcı olmak, uyarıcı ile davranışı arasındaki ilişkiyi açıklamak, davranış bozukluklarının nedenlerini bulmak, Kişiliğin oluşumunu etkileyen faktörleri açıklamak psikoloji bilimin genel amaçlarındandır. Psikoloji biliminin merkezinde insan vardır. Psikoloji insan davranışlarını incelediğine göre insan ile ilgili tüm bilimler ile az ya da çok ilişkisi olması doğaldır. Psikolojinin diğer bilimler ile ilişkilerine bağlı olarak farklı çalışma alanları (alt dalları ) oluşmuştur. Son zamanlarda çevrenizde gözlemlediğiniz size ilginç gelen insan veya hayvan davranışlarını 300 kelimeyi geçmeyecek şekilde yazınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

11 Psikolojiye Giriş DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Günlük hayatta insan ilişkilerimizi çokça etkileyen kişisel çekicilik, tutumlar, uyma, boyun eğme, ikna etme, sosyal normlar gibi konuları inceleyen psikolojinin alt dalı aşağıdakilerden hangisidir? a) Gelişim psikolojisi b) Sosyal psikolojisi c) Eğitim psikolojisi d) Klinik psikolojisi e) Danışmanlık psikolojisi 2. Aşağıdakilerden ifadelerden hangisi gelişim psikolojisini daha iyi anlatır? a) Duygusal ve kişisel sorunların incelenmesidir. b) Çeşitli alanlara uygulanabilme özelliği vardır. c) Yaşa bağlı davranış değişikliklerini inceler. d) Duygusal bozukluklara tanı koyar ve psikoterapi ile tedavi eder. e) Bireylerin meslek seçimi ve mesleğe yöneltilmesine yararlanılır. 3. Kelime anlamı olarak psikoloji aşağıdaki anlamlardan hangisine karşılık gelmektedir? a) Davranış b) Duygu c) Ruh d) Yaşantı e) Performans 4. Psikolojinin amacı, insan davranışlarını açıklamaktır. Ancak hayvan davranışlarını da araştırır. Hayvan davranışlarının araştırılmasının pek çok gerekçesi vardır. Aşağıdakilerden hangisi bu gerekçeler arasında olamaz? a) İnsan ve hayvan davranışları birbirine benzer. b) İnsan üzerinde uygulanmayan bazı deneyler hayvanlar üzerinde uygulanabilir. c) Hayvanların daha kısa olan çeşitli gelişim aşamaları araştırmayı kolaylaştırır. d) Hayvan davranışlarının daha karmaşık olması e) Bilimsel veriler elde ederek karşılaştırmak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

12 Psikolojiye Giriş 5. Aşağıdakilerden hangisi psikoloji biliminin sağladığı yararlar veya amaçlar arasında gösterilemez? a) Davranışları önceden kestirebilme olanağı sağlar. b) Davranışların altında yatan nedenlerin anlaşılmasına yardımcı olur. c) Bireyin psikolojik sorunlara bilinçli yaklaşabilmesini kolaylaştırır. d) Ruh sağlığının korunmasında yardımcı olur. e) Bireylerin sınıflandırılmasında etkilidir. Cevaplar: 1.B, 2.C, 3.C, 4.D, 5.E Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

13 Psikolojiye Giriş YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Giddens, A. (2008). Sosyoloji. (Çev. Cemal Güzel). İstanbul: Kırmızı. Özkalp, E. (2003). Sosyolojiye Giriş. Eskişehir: Anadolu Üni. Ozankaya, Ö. (1984). Toplumbilime Giriş. Ankara: S. Dönmezer, S. (1984). Sosyoloji. Ankara: Savaş. Bottomore, T.B. (1984). Toplumbilim. (Çev. Ünsal Ozkay). İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Tolan, B. (2005). Sosyoloji. Ankara: Gazi. Erkal, M. E. (2000). Sosyoloji. İstanbul: Der. Doğan, İ. (2000). Sosyoloji. İstanbul: Sistem. Çağatay, T. (1968). Günün Sosyolojisine Giriş. Ankara: Ankara Üni. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. Bilgiseven, A. K. (1986). Genel Sosyoloji. İstanbul: Filiz. Sezal, İ. (2010). Sosyolojiye Giriş. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Fichter, J. (2006). Sosyoloji Nedir. (Çev. Nilgün Çeleb). Ankara: Anı. Bottomore, T. & Nisbet, R. (1990). Sosyolojik Çözümlemenin Tarihi.(Çev. M. Tunçay, A.Uğur). Ankara: V. Aron, R. (1986). Sosyolojik Düşüncenin Evreleri. (Çev. Korkmaz Alemdar). Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür. Game, A. & Metcalfe, A. (1999). Tutkulu Sosyoloji. (Çev. Osman Akınhay). İstanbul: Ayrıntı. Bauman, Z. (1998). Sosyolojik Düşünmek. (Çev. Abdullah Yılmaz). İstanbul: Ayrıntı. Zijderveld, A. C. (1985). Soyut Toplum. (Çev. Cevdet Cerit). İstanbul: Pınar. Poloma, M. M. (1993). Çağdaş Sosyoloji Kuramları. (Çev. Hayriye Erbaş). Ankara. Gündoğan. Swingewood, A. (1998). Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi.(Çev. Osman Akınhay). Ankara: Bilim ve Sanat. Kessler, G. (1985). Sosyolojiye Başlangıç. (Çev. Fahri Fındıkoğlu). İstanbul: İstanbul Üni. İşletme Fakültesi. Marshall, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. (Çev. Osman Akınhay, Derya Kömürcü). Ankara: Bilim ve Sanat. Freyer, H. (1977). İçtimai Nazariyeler Tarihi. (Çev. Tahir Çağatay). Ankara: Ankara Üni. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi. Oskay, Ü. (1990). Sosyolojik Düşünce Tarihi. İzmir: Ege Üni. Sezal, İ. ( 2002). Sosyolojiye Giriş. (Ed. İhsan Sezal). Ankara: Martı. Ashford, N. (2009). Özgür Toplumun İlkeleri. (Çev. Atilla Yayla). Ankara: Liberte. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

14 HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR Modern Psikolojinin Gelişimi Psikoloji Tarihinde Düşünce Ekolleri Yapısalcılık İşlevselcilik Psikanalizm Davranışçılık Gestalt Psikolojisi Hümanizm (İnsancıl Yaklaşım) Bilişsel Psikoloji PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Psikoloji biliminin tarihsel temellerini öğrenecek Modern psikolojinin gelişim sürecini öğrenecek Psikoloji tarihindeki ekolleri açıklayabilecek Psikoloji tarihindeki önemli düşünürlerin temel görüşlerini öğrenebileceksiniz. ÜNİTE 2

15 Psikolojide Temel Yaklaşımlar GİRİŞ Milattan önceki yıllardan itibaren düşünürlerin günümüz psikologlarının ele aldığı konularla ilgilenmiş olması psikolojide geçmiş ile şimdi arasında kopmaz bağlar olduğunun göstergesidir. Psikoloji günümüzde var olan tüm bilimsel disiplinlerin en eskilerinden biridir. Psikoloji kapsamında ele alınan konulara olan ilgi, zihinsel sorgulamaların en erken dönemlerine dek uzanmaktadır. İnsanlar eskiden beri kendi davranışlarından ve insan doğasına ait kurgulardan etkilenmiş, bunlarla ilgili pek çok felsefi ve teolojik görüşler ortaya koymuşlardır. Milattan önceki yıllarda Platon, Aristo ve diğer Yunan düşünürleri, bellek, öğrenme,motivasyon, algı, rüyalar ve irrasyonel davranışlar gibi günümüz psikologlarının ilgilendiği pek çok sorunla uğraşmışlardır. Ancak psikolojinin en eski disiplinlerden biri olduğu kadar, en yeni disiplinlerden de olduğu unutulmamalıdır. Her ne kadar temeli çok eskilere dayansa da modern anlamda psikoloji yaklaşık 150 yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu durum 19. yüzyıl psikologlarından Hermann Ebbinghaus tarafından Psikoloji uzun bir geçmişe fakat kısa bir tarihe sahiptir. şeklinde ifade edilmiştir (Schultz ve Schultz: 2001). MODERN PSİKOLOJİNİN GELİŞİMİ 19. yüzyılın son çeyreğine kadar filozoflar insan doğasını birtakım kurgulara, sezgilere ve kendi tecrübelerine dayalı genellemeler yoluyla incelemiştir. Daha sonra doğa bilimleri alanında başarıları önceden ispatlanmış bilimsel yöntemlerin insan doğasına ilişkin sorunlara uygulanmasıyla yani insan zihni ve davranışları araştırılırken kontrollü gözlem ve deneyin kullanılmaya başlanmasıyla psikoloji felsefeden ayrılarak bağımsız bir bilim kimliğine bürünmeye başlamıştır. Birçok araştırmacı, Wilhelm Wundt un 1879 yılında Almanya nın Leipzig şehrinde dünyanın ilk psikoloji laboratuvarını kurmasıyla birlikte psikolojinin tam anlamıyla bir bilimsel kimlik kazandığını ileri sürmektedir. Bu gelişmeyi takiben yine Wundt tarafından 1881 yılında ilk psikoloji dergisi olan Felsefe Çalışmaları nın kurulması, 1888 yılında Pennsylvania Üniversitesi nin James McKeen Cattell ı, dünyada ilk kez ilan edilen şekliyle, psikoloji profesörü olarak ataması, 1887 de G. Stanley Hall ın Amerika da basılmış ilk psikoloji dergisi olan Amerikan Psikoloji Dergisi ni kurması ve 1892 de Amerikan Psikoloji Derneği (APA) nın kurulması psikolojinin hızla gelişmesine katkı sunmuştur. PSİKOLOJİ TARİHİNDE DÜŞÜNCE EKOLLERİ Bağımsız bir bilim dalı olarak ortaya çıktığı yıllarda psikoloji alanındaki çalışmalar, Wilhelm Wundt un görüşlerinden oldukça etkilenmiştir. Wundt, psikolojinin ana temasını, amaçlarını, bu alanda araştırılabilecek konu başlıklarını ve araştırma metodlarını belirlemişti. Ancak çok geçmeden bu durum değişmiş, psikolojinin Wundt un söyledikleriyle sınırlı olmadığını belirtenlerin sayısı gün geçtikçe artmış ve bu alanda çalışan araştırmacılar veya psikologlar arasında görüş Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

16 Psikolojide Temel Yaklaşımlar Düşünce ekolü terimi bir düşünce yapısını ve düşünce hareketlerinin lideri ile birlik oluşturan bir grup psikoloğu ifade etmektedir. farklılıkları ortaya çıkmaya başlamıştır. Buna bağlı olarak 20. yüzyılın başlarından itibaren psikoloji alanında birkaç sistemli görüş ve düşünce ekolü birlikte varlık gösterir olmuştur. Bu ekollerin her biri psikolojinin niteliği hakkında farklı görüşler ortaya koymaktadır. Psikolojide, tarihindeki düşünce ekollerinin her biri aslında dönemin mevcut sistemli düşüncesine karşı bir tepki hareketi olarak ortaya çıkmış ve her bir ekol eski sistemde yetersiz ve eksik gördüğü noktalara dikkati çekerek bu yetersizliği ve eksikliği gidermek amacıyla yeni açıklamalar, kavramlar ve araştırma yöntemleri önermiştir. YAPISALCILIK Modern psikoloji tarihindeki ilk ekol olarak bilinen yapısalcılığa göre psikoloji, zihnin yapısını inceleyen bir bilim olmalıdır. Bu ekole göre psikolojinin üç temel amacı vardır: Bilinç süreçlerinin en temel elamanlarını analiz etmek, Bu elemanların nasıl organize olduklarını ve sentezlendiklerini keşfetmek, Bu elemanların organizasyonlarını yöneten yasaları saptamak. W. Wundt Wundt doğa bilimlerinin yöntemlerini psikolojiye uygulamayı ve psikolojinin ana temasını oluştururken doğa bilimlerinin kendi temalarını oluştururken izledikleri yolu izlemeyi uygun görmüştür. Bu doğrultuda da psikolojinin, zihnin yapısını (zihni oluşturan unsurları veya bilinç deneyimlerini) incelemesi gerektiğini, psikoloji alanındaki araştırmalarda da ilk adımın psikolojinin temel nesnesi olan zihnin unsurlarını tanımlamak olduğunu ileri sürmüştür. Wundt a göre psikoloji bilinç deneyimlerinin bilimi olduğuna göre, psikolojinin temel araştırma yöntemi de bu deneyimlerin gözlenmesini içermek zorundadır. Bir deneyimi onu yaşayan kişiden başkasının gözlemesi mümkün olamayacağından psikolojinin kullanacağı yöntem içe bakış olmalıdır. İçe bakış yöntemi bireyin kendi yaşantılarını kendi ifadeleri ile aktarmasını öngören bir yöntemdir. Yapısalcılığı savunanlara göre psikolojinin temel yöntemi, bireyin kendi deneyimlerinin ortaya konmasını sağlayan içe bakış (iç gözlem) olmalıdır. E. B.Titchener Titchener e göre de psikolojinin konusu, bilinç deneyimleri olmalıdır. Titchener bütün bilimlerin insan yaşantısının belli yönlerini ele aldıklarını fakat her birinin bu yaşantının ayrı bir yönüyle ilgilendiklerini, psikolojinin konusunun da deneyimi geçiren insanların yaşantıları olduğunu öne sürmüştür. Buna bağlı olarak Titchener da psikolojinin ancak içe bakış yöntemiyle sonuç elde edebileceğini savunmuştur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

17 Psikolojide Temel Yaklaşımlar İŞLEVSELCİLİK İşlevselcilere göre psikoloji, insanın çevresine uyum sağlama sürecini incelemelidir. Yapısalcıların, psikolojinin zihnin yapısını incelemesi gerektiği yönündeki görüşüne karşı çıkan bu ekole göre psikoloji zihnin işlevlerini veya organizmanın bulunduğu çevreye uyum sağlaması sürecini araştıran bir bilim olmalıdır. Bu ekolü savunanların üzerinde durdukları temel soru, zihinsel süreçlerin neyi başarabileceğidir. İşlevselcilere göre bir bilim dalı olarak psikolojiyle fizyoloji arasında sıkı bir bağ vardır. Bu alanların ikisi de organizmanın işlevsel faaliyetlerinin araştırılmasıyla ilgilenir. Ancak fizyoloji sindirim, boşaltım, dolaşım sistemleri gibi yaşamsal faaliyetleri araştırırken psikoloji organizmanın çevreye uyum sağlamasına yönelik faaliyetleri araştırır. W. James James e göre psikolojinin amacı zihnin elemanlarını değil, zihnin işlevlerini ortaya koymak olmalıdır. Ona göre zihnin en temel işlevi, bireyin çevreye uyum sağlaması sürecini dolayısıyla hayatta kalmasını kolaylaştırmaktır ve psikoloji alanındaki araştırmalar da buna yönelik olmalıdır. J. Dewey İşlevselcilik her ne kadar James tarafından kurulmuş bir ekol olsa da bu ekolün gelişmesini sağlayan en önemli kişi kuşkusuz Dewey dir. Dewey, Darwin in öne sürdüğü evrim teorisinden şiddetle etkilenmiş ve görüşlerini sosyal değişim tezi üzerine inşa etmiştir. Dewey e göre insan aklı gerçeklerle mücadele yoluyla gelişir. Zihin organizmanın hayatta kalmasını sağlayacak uygun davranışların meydana getirilmesini sağlamaktadır. Bu nedenle psikoloji, yaşamakta olan organizmanın araştırılmasına yönelmelidir. Dewey e göre zihinsel etkinlikler, doğrudan gözlenebileceği gibi oluşturdukları sonuçlar veya organizmanın yapısıyla olan ilişkisi açısından da incelenebilir. PSİKANALİZM Bu ekole göre insan davranışları ancak bilinç dışı süreçlerin çözümlenmesiyle anlaşılabilir. Bilinç dışının çözümlenmesi de hipnoz, rüya analizi ve serbest çağrışım gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Bu yöntemler özel koşullarda, uzmanlar tarafından uygulanabilecek yöntemlerdir. S. Freud Birçok araştırmacı ve yazara göre psikoloji tarihinin en popüler karakteri olan Freud, her davranışın bir nedeni olduğunu ancak bu nedenlerin genellikle farkında olunmayan bilinç dışı süreçlere dayandığını, dolayısıyla bilinç dışı analiz edilmeden davranışların açıklanamayacağını ileri sürer. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

18 Psikolojide Temel Yaklaşımlar Freud a göre çocukluk yıllarındaki yaşantılar bireyin tüm davranışlarında, yaşam boyu etkisini gösterir. İnsanın kişiliği yaşamın ilk yıllarında genel hatlarıyla şekillenir ve daha sonrasında ciddi bir farklılık olmaz. Bu nedenle bireyin çocukluk yıllarındaki yaşantısını bilmek, onun davranışlarını anlayıp açıklayabilmeyi sağlayacak en önemli unsurdur. Freud, kendinden sonra gelen psikologların büyük kısmını etkisi altında bırakmış olduğundan psikoloji tarihinin en önemli karakterlerinden biri olarak kabul edilir. DAVRANIŞÇILIK Davranışçılara göre gözlenemeyen ve ölçülemeyen hiçbir şey psikolojinin ilgi alanına girmez. Hem yapısalcılığa hem de işlevselciliğe tepki olarak ortaya çıkan bu ekol, pozitif bir bilim olarak psikolojinin, gözlenebilir ve ölçülebilir davranışlara yönelmesi gerektiğini öne sürmektedir. Davranışçı ekole göre psikoloji, doğa bilimlerinin tamamen nesnel kollarından biridir ve hedefi davranışı tahmin ve kontrol etmektir. J. Watson Watson a göre psikoloji, yalnızca etki ve tepki açısından nesnel olarak betimlenebilecek gözlemlenebilir davranışsal etkinliklerle ilgilenmelidir. Ona göre asla görülemez, dokunulamaz, koklanamaz, tadılamaz veya hareket ettirilemez olan bilincin araştırılması ve varlığının ileri sürmek en az ruh kavramının ispatlanamazlığı kadar ispatlanamaz bir varsayımdır. O hâlde bilinç sürecinin varlığını gerçek sayan içe bakış tekniği de psikolojiyle tamamen ilgisizdir. E. L. Thorndike Davranışçılığın önemli temsilcilerinden biri olan Thorndike a göre organizmanın davranışlarıyla, davranışı kolaylaştıran koşullar ve organizmanın hazırbulunuşluk düzeyi arasında önemli bir ilişki söz konusudur. Bu nedenle davranışlar, çevresel koşullar ve organizmanın hazırbulunuşluk düzeyi incelenerek açıklanabilir. Psikoloji bu konuya yönelik çalışmalara odaklanması gerektiğini gösterir. Skinner ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. I. Pavlov Yaptığı deneysel çalışmalar sonucu tepkisel (klasik) koşullanma sürecini ortaya koyan Pavlov a göre insan ve hayvan organizmalarının davranışları aynı basit yasalarla açıklanıp incelenebilir. Psikoloji alanında yapılan araştırmalarda bu benzerlik temele alınarak karmaşık insan davranışları bile basit hayvan davranışlarından hareketle açıklanabilir. B. Skinner Skinner a göre davranışlar kendi yarattıkları sonuçlara göre şekillenmektedir. Bir davranışın olumlu sonuçlanması o davranışın sürdürülmesini sağlarken olumsuz Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

19 Psikolojide Temel Yaklaşımlar sonuçlanması o davranışın sürdürülme olasılığını azaltır. Bu nedenle davranışlar yarattıkları sonuçlar açısından incelenmelidir. Skinner ın yaptığı deneysel çalışmalar sonucu ortaya koyduğu bu görüşler edimsel koşullanma olarak nitelendirilen öğrenme sürecini ifade etmektedir. GESTALT PSİKOLOJİSİ Almanca bir sözcük olan gestalt, biçim örüntü veya bütün anlamına gelmektedir. Bu ekole göre davranışı anlamada en önemli şey algıdır. Algı, etrafımızdaki uyarıcıları anlamlandırma sürecinin bir sonucudur. İnsan yaşantısının ve davranışların örgütlülüğüne önem veren bu ekole göre ne davranışlar ne de zihinsel süreçler alt birimlere indirgenerek açıklanamaz. Çünkü bütün, kendisini oluşturan parçaların toplamından daha farklı ve anlamlıdır. Davranış kendisini oluşturan tek tek elementlerle belirlenmemiştir, bütünler söz konusudur ve parçalar ancak bütünün gerçek yapısı sayesinde belirlenir. M. Wertheimmer Psikolojinin nesnel bir bilim dalı olması gerektiğini ileri süren ve gestalt ekolünün öncülerinden olan Wertheimmer a göre insanlar uyarıcıları belli yasalar çerçevesinde algılarlar ve davranışlar ancak uyarıcı örüntüleri ve algısal örgütleme yasalarıyla açıklanabilir. K. Koffka Yapısalcı ve davranışçı ekolleri yaşantıları parçalara bölerek anlamsızlaştırdığı gerekçesiyle eleştiren Koffka ya göre uyarıcıları anlamlı kılan organizmanın algısal alanı ve bu alanı yönlendiren bilişsel süreçlerdir. Bu nedenle içe bakış yöntemi ancak organizmanın dış dünyayı nasıl algıladığını anlamak amacıyla kullanılmalıdır. HÜMANİZM (İNSANCIL YAKLAŞIM) Hümanizme göre insanı anlamanın en iyi yolu, objektifliğini kaybetmeden kendini onun yerine koyabilmek, onun bakış açısıyla olayları ele alabilmektir. Daha önce bahsedilen tüm ekollerin insanı anlamada yetersiz olduğunu ileri süren ve psikoloji tarihinde üçüncü güç olarak bilinen hümanizme göre her insan, insan olmaktan dolayı değerlidir ve saygıyı hakkeder. İnsanı davranışlarından hareketle anlamak ve açıklamak mümkün değildir. İnsanın anlaşılması için onun öznel yaşantı alanına nüfuz etmek gerekir ki bu da ancak empati yöntemiyle gerçekleşebilir. Bu yöntem karşımızdaki bireyin bakış açısıyla olaylara yaklaşabilmeyi, başka bir ifadeyle kendini onun yerine koyabilmeyi gerektirir. A. Maslow Maslow a göre her insanda doğuştan sahip olunan bir kendini gerçekleştirme eğilimi vardır. En yüksek dereceli insan ihtiyacı olan kendini gerçekleştirme bireyin tüm yetenek ve niteliklerini geliştirip var olan potansiyelini en üst düzeyde kullanmasını ifade eder. Ancak insanların bu noktaya gelebilmeleri için önce daha alt düzeyde yer alan bazı ihtiyaçlarını gidermiş olmaları gerekir. Maslow bu Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

20 Psikolojide Temel Yaklaşımlar ihtiyaçların hiyerarşik bir yapısı olduğunu öne sürmüş ve her bir ihtiyaç tatmin edildiğinde, hiyerarşide kendisinden bir üst basamakta bulunan diğer ihtiyacın harekete geçtiğini belirtmiştir. Bu ihtiyaçlar ve hiyerarşideki sıraları şöyledir: Yeme, içme, uyku ve cinsellik gibi fizyolojik ihtiyaçlar Güvenlik ihtiyacı Sevgi ve ait olma ihtiyacı Başkalarından saygı görme ve kendine saygı ihtiyacı Kendini gerçekleştirme ihtiyacı C. Rogers Rogers a göre psikolojik araştırmalar bireyin benlik saygısına yönelik olmalıdır. Benlik saygısı bireyin bulunduğu konuma ilişkin algısı ile ulaşmak istediği konuma ilişkin algısı arasındaki farkı ifade etmektedir. Benlik saygısı yüksek olan insanlar tam verimli hale gelebilir ve potansiyellerini üst düzeyde kullanabilirler. Rogers a göre psikolojik olarak sağlıklı veya kendini tam olarak ortaya koyan (benlik saygısı yüksek olan) insanın özelliklerinden bazıları şunlardır: Tüm yaşantılara açıklık, Her anı dolu dolu yaşama eğilimi, Düşünce ve davranışta özgürlük, Yüksek düzeyde yaratıcılık. BİLİŞSEL PSİKOLOJİ Bilişsel psikoloji ekolüne göre insan, uyarıcılara basit bir şekilde tepki vermekten ziyade uyarıcıları zihninde işleyerek bilgiyi oluşturan bir yapı olarak ele alınır. Psikoloji de uyarıcı ve tepki bağını değil, bilme işleminin gerçekleştiği zihinsel süreçleri incelemeli, bunları açıklamaya yönelik çalışmalara yoğunlaşmalıdır. Davranışsal tepkiler, ancak kendilerine eşlik eden zihinsel süreçler hakkında sonuç çıkarma kaynağı olarak kullanılabilir. J. Piaget Bilişsel ekolün önde gelen savunucularından Piaget ye göre insanlar sahip oldukları bilişsel yapılar (şemalar) aracılığıyla çevrelerinde olup bitenleri anlamlandırmaya çalışırlar. Doğuştan sınırlı sayıda da olsa var olan şemalar yaşantılar yoluyla çoğalır, zenginleşir ve gelişir. Böylelikle birey deneyim geçirdikçe (veya yaşı ilerledikçe) daha çok şemaya sahip olur ve böylelikle çevresine daha kolay uyum sağlar hale gelir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

21 Ödev Özet Psikolojide Temel Yaklaşımlar Psikoloji alanında ele alınan konular eski çağlardan beri düşünürlerin ilgi odağında yer almasına karşın psikolojinin bağımsız bir bilim olarak ortaya çıkışı 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşmiştir. Bu süreçte belirleyici olan da doğa bilimlerindeki nesnel yöntemlerin psikoloji alanında da kullanılmaya başlanmasıdır. Psikolojinin bağımsız bir bilim olarak görülmesi süreciyle birlikte bu bilimin alanına ilişkin birçok farklı görüş ileri sürülmüştür ki bu düşünce sistemleri ekol olarak nitelendirilmektedir. Psikoloji tarihindeki ilk ekol olan yapısalcılığa göre psikolojinin alanı zihnin yapısını incelemek olmalıyken işlevselcilik zihnin fonksiyonlarını araştırmak gerektiğine vurgu yapmıştır. Davranışçılığa göre psikoloji gözlenebilir davranışları ele almalıyken psikanalizme göre psikolojinin işi bilinç dışının incelenmesi olmalıdır. Gestalt ekolü insan yaşantısının bütünlüğünü ön planda tutmuş; hümanizm insanın öznel yaşantı alanına nüfuz edilmesi gerektiğini belirtmiş; bilişsel ekolü savunanlar ise davranışların kendilerine eşlik eden zihinsel süreçler aracılığıyla açıklanabileceğini vurgulamıştır. Davranışçı ekolün yapısalcı ve işlevselci ekolleri hangi yönlerden eleştirdiğini 200 kelimeyi aşmayacak şekilde yazınız ve hazırladığınız belgeyi göndermek için yandaki ödev gönderme linkini tıklayınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

22 Psikolojide Temel Yaklaşımlar DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdaki düşünürlerden hangisi işlevselcilik ekolünün savunucularındandır? a) Dewey d) Wundt b) Thorndike e) Titchener c) Watson 2. Aşağıdakilerden hangisinde Maslow un hiyerarşisindeki ihtiyaçlar doğru olarak sıralanmıştır? a) Güvenlik sevgi yeme,içme kendini gerçekleştirme saygı b) Güvenlik yeme,içme kendini gerçekleştirme saygı sevgi c) Yeme,içme kendini gerçekleştirme saygı güvenlik sevgi d) Yeme,içme güvenlik sevgi saygı kendini gerçekleştirme e) Kendini gerçekleştirme saygı güvenlik sevgi yeme,içme 3. Aşağıdakilerden hangisi gestalt ekolünün görüşlerini yansıtmaktadır? a) Psikoloji zihnin fonksiyonlarını araştırmalıdır. b) Bütün, parçaların toplamından daha fazla ve daha anlamlıdır. c) Gözlenemeyen davranışlar, psikolojinin ilgi alanına girmez. d) Psikoloji, bilinç dışı süreçleri incelemelidir. e) Davranışlar kendi yarattığı sonuçlara göre şekillenir. 4. Aşağıdakilerden hangisi psikanalizde kullanılan yöntemlerdendir? a) Empati d) Serbest çağrışım b) Deney e) Boylamsal araştırma c) İçe bakış 5. Aşağıdaki ifadelerden hangisi Wundt un görüşlerine uygundur? a) Bilincin elemanlarını incelemek, psikolojinin asıl amacı olmalıdır. b) Bilinç dışı süreçler analiz edilmeden davranışlar açıklanamaz. c) Zihnin yapısı değil işlevi önemlidir. d) Her insan, insan olmaktan dolayı saygıyı hak eder. e) Gözlenemeyen süreçlerin psikolojide yeri yoktur. Cevaplar:1.A, 2. D, 3.B, 4.D,5.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

23 Psikolojide Temel Yaklaşımlar YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Bruno, J. F. (1996). Psikoloji Tarihine Giriş. İstanbul: Kibele. Fancher, R. E. (1997). Ruhbilimin Öncüleri. İstanbul: İdea. Geçtan, E. (1988). Psikanaliz ve Sonrası. İstanbul: Remzi. Reuchlın, M. (1991). Psikoloji Tarihi. İstanbul: İletişim. Schultz, D. P. & Schultz, S. E. (2001). Modern Psikoloji Tarihi. İstanbul: Kaknüs. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

24 HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİDE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Giriş Temel Kavramlar Bilimsel Araştırmalarda Bulunması Gereken Özellikler Bilimsel Araştırma Süreci (Aşamaları) Psikolojide Kullanılan Bilimsel Araştırma Yöntemleri Betimsel Yöntemler İstatiksel - Korelasyonel Yöntem Deneysel Yöntem Gelişimsel Yöntem Nitel Araştırma Yöntemi PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sosyal bilimlerde bilimsel araştırmalarda kullanılan temel kavramları bilecek, Bilimsel araştırma özelliklerini bilecek, Bilimsel araştırma sürecini, aşamalarını kavrayacak, Bilimsel araştırmaların amaçlarını bilecek, Psikolojide yaygınlıkla kullanılan bilimsel araştırma yöntemlerini bilecek ve farklarını ayırt edebilecek, Psikolojide kullanılan bilimsel araştırma yöntemlerin insan gelişimini ve öğrenmesini açıklamada nasıl kullanıldığını fark edecek, Psikolojide kullanılan bilimsel araştırma yöntemlerin her birine ilişkin örnekler oluşturarak, bu yöntemlerin güçlü ve sınırlı yönlerini tartışabileceksiniz. ÜNİTE 3

25 Örnek Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri GİRİŞ Bilim en genel anlamı ile insan ve evren hakkında genel-geçere, tutarlı, tekrarlanabilen, objektif, evrensel bilgiler birikimidir. Bilimsel araştırma yöntemi de bu genel-geçere, tutarlı, objektif, evrensel bilgileri elde etmek için izlenen düzenli sistem yollar olarak ifade edilmektedir. Bir bilimin bilim olmasını gerektiren en önemli esaslardan birisi kendine özgü konusu ve yönteminin olmasıdır. Nitekim, maddeyi inceleyen fizikle, canlıyı inceleyen biyoloji aynı yöntemleri kullanmazlar. Psikoloji biliminin de kendine özgün kullandığı araştırma yöntemleri vardır. Ancak burada öncelikle konu ilgili temel kavramlar ve bilimsel araştırma sürecinden bahsetmek daha uygun olacaktır. TEMEL KAVRAMLAR Bir bilimin bilim olmasını gerektiren en önemli esaslardan birisi kendine özgü konusu ve yönteminin olmasıdır. Nitekim maddeyi inceleyen fizikle, canlıyı inceleyen biyoloji aynı yöntemleri kullanmazlar. Araştırma Araştırma kavramı çok değişik biçimlerde algılanmaktadır. Günlük konuşmalarda, çantasını koyduğu yeri unutarak onu bulmaya çalışanla, laboratuvarda deney yapan birinin yaptığı işe kadar, çeşitli tür ve düzeydeki çabalar araştırma olarak nitelendirilmektedir. Oysa bilimsel anlamda araştırma, karşılaşılan bir güçlüğün giderilmesi için bilimsel yöntemin uygulanması yada planlı ve sistemli olarak verilerin toplanması, çözümlenişi (analizi), yorumlanarak sonucun raporlaştırılması ile problemlere güvenilir çözümler arama süreci şeklinde tanımlanmaktadır. Problem Bilim adamının cevabını merak ettiği ve sonucunu bilmediği araştırmaya değer gözlemlediği bir sorundur. Olay Yeri ve zamanı belli ve gerçekleşmiş durumdur. Olgu Daha geneldir. Süreci ifade eder. Psikoloji olguları inceler. Birinci dünya savaşı olaydır, savaş olgudur. Hatice ile Murtaza'nın evlenmesi olay iken evlilik olgudur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

26 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri Değişken Farklı ölçümlerde farklı değerler alan olgulara değişken denir ve iki tür değişken vardır. Bunlar sürekli ve süreksiz değişkenlerdir. Süreksiz Değişken Sınıflama yapılan bölündüğünde sonsuz değer buçuklu, küsuratlı değer alamaz ve kategoriktir (cinsiyet, bölgeler, ırklar, renkler, kardeş sayısı). Sürekli Değişken İki puan aralığı bölündüğünde sonsuz, küsuratlı, virgüllü değer alabilir (ağırlık, uzunluk, KPSS puanı, yaş, zeka puanı) Varsayım Araştırma problemine yönelik doğruluğu kabul edilen ama test edilmemiş önermelerdir. Hipotez (Denence) Araştırma problemine yönelik doğruluğu test edilmek üzere hazırlanmış önermedir. Üzerinde deney, gözlem yapılır. Deney Laboratuvar koşulları altında yapay ortamda yapılan kontrollü gözlemdir. BİLİMSEL ARAŞTIRMALARDA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER Bilimsel araştırmanın doğru, geçerli ve güvenilir bilgilere ulaşması için bazı özelliklere sahip olması gerekir. Bu özellikleri dört temel başlık altında toplamak mümkündür. Bilimsel araştırmanın sahip olması gereken özellikler: Nesnellik (objektiflik), Doğruluk ve tekrar, Basitlik ve açıklık, Sınırlılık. Nesnellik (Objektiflik) Araştırmacının, yaptığı bilimsel çalışmaya kişisel inançları, çıkarları, alışkanlıkları, beklentileri ve değerlerini karıştırmadan çalışmasını sürdürmesidir. Araştırma bulguları, yanlılık karışmadan olduğu gibi sunulmalıdır. Buna aynı zamanda bilim ahlakı da denilir. Araştırmacılar bilgilerini geçici olarak unutmuş ya Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

27 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri da bilmiyormuş gibi hareket ederek araştırmaya başlamalıdırlar. Yani bilim adamı araştırmaya başlarken sanki ceketini çıkarıyor gibi inanç, değer, amaç ve beklentilerini de çıkarıp araştırmasına devam etmelidir. Böylece araştırma sonuçları herkes tarafından, olduğu gibi izlenebilir, anlaşılabilir. Doğruluk ve Tekrar Her araştırma en doğruyu bulmak amacıyla gerçekleştirilir. Bilimde doğruluk, bilim adamının mutlak gerçeği göstermesi değil, ona mümkün olduğu kadar yaklaşması ve söylediğini, en anlaşılır ve en doğru şekilde söylemeye çalışmasıdır. Her olay incelendiği yer ve zamanın somut koşulları içinde, doğru bir biçimde tanımlanmalıdır. Böylece bir araştırmanın bulguları, diğer araştırmacılar tarafından da aynen ve kısmen tekrarlanabilir olmalıdır. Aynı konuda, aynı örneklem üzerinde, aynı tekniklerle, belli bir zaman süresi içinde, aynı araştırma tekrarlandığında benzer bulgular elde edilmelidir. Bu, araştırmanın tekrarlanabilirliğini ve güvenilirliğini gösterir. Basitlik ve Açıklık Her bilimsel araştırma bulguları çok değerlidir ve diğer araştırmacıların istifadesine sunulur. Bu nedenle araştırma sonuçları son derece sade açık ve anlaşılır bir dille raporlaştırılmalıdır. Bilimsel bir araştırma diğer araştırmalarda rapor edilmiş bulguların kontrol edilmesine, genellemelerin kabul ya da reddedilmesine dayanır ve bunlardan geniş ölçüde yararlanılır. Bu nedenle araştırmada basitlik ve açıklık ilkesi esas olmalıdır. Basitlik ve açıklık temelinde, kavramların açıklanmış olması, kullanılan kavramların diğer kavramlardan farklı olan yönlerinin ortaya konulması gerekir. Okuduğunda herkesin aynı şeyi anlıyor olmasıdır. Sınırlılık Bilimsel araştırma konuları bazen çok geniş olabilir. Bu da konuyu karmaşıklaştırır, süreci zorlaştırır. Bu nedenle bir araştırma, incelediği konuyu diğerlerinden ayıran özellikleri belirterek sınır çizmelidir. Böylece konuların karışıklığı önlenmiş olur. Araştırıcı belirli bir ilgi odağı üzerinde yoğunlaşarak araştırmasını sürdürür. Gereksiz konular araştırma sürecinin hem uzamasına hem de ilgi odağının dağılmasına neden olabilir. Bu nedenle her araştırma sınırlı bir alanda yapılmalıdır. BİLİMSEL ARAŞTIRMA SÜRECİ-AŞAMALARI Bilimsel araştırmalar bir problemin tespitiyle başlayıp çözüme doğru giden mantıksal bir süreç izler. Bu durum en temelde bir insanın günlük yaşamda bir sorun ile karşılaştığında ne yapıyorsa aynı mantıksal sürecin bilimsel araştırmalar için de geçerli olduğunu gösterir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

28 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri 1. Aşama: Problemi Fark etmek, Hissetmek Bilimsel araştırmalar bir problem ile başlar. Yapay ya da kurgusal bir problem değil, araştırmacının bizzat yaşadığı, gözlemlediği bir problemdir. 2. Aşama: Problemi Tanımlama, Sınırlandırma Bilimsel araştırma sürecinde problemin fark edilmesinden sonra problem tanımlanarak sınırları kesinleştirilir. Sorunun tam olarak ne olduğu ifade edilir. 3. Aşama: Problem İle İlgili Bilgi (Verileri) Toplama; Kaynak, Literatür Taraması Problem ile ilgili kütüphane, internet araştırması yaparak ilgili yayınlar taranır. 4. Aşama: Hipotezin Kurulması Daha sonra araştırma varsayımlarından seçilerek, doğruluğu test edilmek üzere hipotez hazırlanır. 5. Aşama: Hipotez İle İlgili Bilgilerin Verilerin Toplanması Saha çalışması yapılır. Anket test, görüşme gibi teknikler uygulanarak hipotez ile ilgili veriler (bilgiler) toplanır. 6. Aşama: Hipotezin Test Edilmesi (Deney Gözlem) Bu aşamada deney ve gözlem yapılabilir. Hipotez ile ilgili veriler analiz edilerek hipotezin test edilmesi sağlanır. 7. Aşama: Sonuca Ulaşma Genelme Yapma Hipotezin doğrulanması veya yalanlanması durumuna göre ise bir sonuca, genellemeye ulaşılır. Araştırmacının amacı, hipotezi doğrulamak olamaz. Bilimsel araştırmada bir hipotezin doğrulanması da yalanlanması da bilimsel bir sonuçtur. PSİKOLOJİNİN KULLANDIĞI BAŞLICA YÖNTEMLER Psikoloji deneyleri ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. Bir bilimin bilim olmasını gerektiren en önemli esaslardan birisi kendine özgü konusu ve yönteminin olmasıdır. Nitekim maddeyi inceleyen fizikle, canlıyı inceleyen biyoloji aynı yöntemleri kullanmazlar. Organizmaların davranışlarını içinde inceleyen psikolojinin de pozitif bilim olarak kendine özgün bilimsel araştırma yöntemleri vardır. Psikoloji bilimi de gerek kendine özgü yöntem ve teknikler kullanılarak, gerekse diğer bilimlerin yöntem ve tekniklerinden yararlanarak, insan ve hayvan davranışlarını bilimsel bir şekilde inceler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

29 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri Psikolojinin kullandığı başlıca yöntem betimsel, istatiksel, deneysel, gelişimsel ve nitel olmak üzere beş başlıkta incelenebilir. Aşağıdaki tabloda psikolojinin kullandığı bu yöntemler çok kısa şekilde açıklanmıştır. Betimsel (Tanılayıcı) Araştırma Yöntemleri Gözlem Yöntemi: Doğal gözlem, sistematik gözlem ve yapay gözlem olmak üzere başlıca 3 türü vardır. Tarama Yöntemi (Survey) Test, Anket, Mülakat (Görüşme) : Var olan durumu, sorunu, olayı test anket veya mülakat tekniği kullanarak ortaya koyma, tespit etmek için yapılan araştırmalardır. Olay-Vaka İncelemesi: Herhangi bir alanda, konuda sınırları iyice daraltılarak derinlemesine detaylı olarak yapılan araştırmadır. İstatiksel Korelatif Yöntem İki değişken arasında ilişki olup olmadığını, eğer var ise ilişkinin yönünü ve derecesini gösteren bağıntıya denir, sayısal değerdir. Deneysel Yöntem (Kontrollü Yapay Gözlem) Koşulları araştırmacı tarafından oluşturulan ve değiştirilebilen kontrollü yapay gözlemdir. Gelişimsel Yöntem Yaşa bağlı olarak bireyin davranışlarında meydana gelen farklılıkların incelendiği araştırmalardır. Boylamsal: Bireyin yaşına bağlı olarak oluşan gelişimsel ve davranışsal farklar incelenir. Aynı bireylerin 2 yaş, 4 yaş ve 6 yaşlarında su kavramını algılayışlarını incelemek. Bu araştırma yöntemi zaman alıcı, yorucu ve zahmetlidir. Kesitsel: Bir davranışın farklı yaş guruplarındaki bireylerde nasıl ortaya çıktığı incelenir. Sıralı araştırma: Hem kesitsel hem de boylamsal yöntemlerin birlikte kullanıldığı yöntemdir. Nitel Araştırmalar Belli bir nokta üzerinde odaklanmada çok metodlu araştırma probleminde yorumlamacı yaklaşımı benimseyen bir yöntemdir. İnsan ve grup davranışlarının niçin ini anlamaya yönelik araştırmalara niteliksel (qualitative) araştırma denir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

30 Ödev Özet Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri Bir bilimin bilim olmasını gerektiren en önemli esaslardan birisi kendine özgü konusu ve yönteminin olmasıdır. Nitekim maddeyi inceleyen fizikle, canlıyı inceleyen biyoloji aynı yöntemleri kullanmazlar. Buna bağlı olarak psikoloji bilimin de kendine özgün kullandığı araştırma yöntemleri vardır. Psikoloji bilimi de gerek kendine özgü yöntem ve teknikler kullanarak, gerekse diğer bilimlerin yöntem ve tekniklerinden yararlanarak insan ve hayvan davranışlarını bilimsel bir şekilde inceler. Psikolojinin kullandığı başlıca yöntem Betimsel, İstatiksel, Deneysel, Gelişimsel ve Nitel olmak üzere beş başlıkta incelenebilir. Betimsel yöntemler var olan psikolojik bir problemin mevcut durumunu ortaya koymaya yarayan bilimsel yöntemlerdir. İki değişken arasıdaki ilişkinin yönünü ve derecesini gösteren bağıntıya korelasyon denir. Psikolojide insan gelişimine ve öğrenmesine ilişkin belli bir özelliğin veya değişkenin diğer bir özellik veya değişkenle ilişkili olup olmadığı, bu ilişkinin nasıl bir ilişki olduğu ve düzeyini anlayabilmek için korelasyonel yöntem kullanılır. Laboratuvar koşulları altında gerçekleştirilen, koşulları araştırmacı tarafından hazırlanan, değiştirilebilen kontrollü gözleme deney denir. Deneysel yöntem, bilimsel bilgiyi en objektif bir biçimde elde etmeye yarayan etkili bir yöntemidir. Yaşa bağlı olarak meydana gelen davranış değişikliklerinin incelenmesine gelişimsel yöntem araştırmaları denir. Betimsel araştırma yöntemlerinin her birinin insanı anlamada ne gibi katkıları olabileceğini tartışınız. Gelişimsel araştırmalar yapmanın insanın gelişimini ve öğrenmesini açıklamada neden önemli olduğunu tartışınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

31 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi bilimsel araştırmalarda bulunması gereken özelliklerden değildir? a) Nesnellik (objektiflik) b) Doğruluk ve tekrar c) Basitlik ve açıklık d) Sınırlılık e) Kesitsellik 2. Araştırmacının yaptığı bilimsel çalışmaya kişisel inançları, çıkarları, alışkanlıkları, beklentileri ve değerlerini karıştırmadan çalışmasını sürdürmesi araştırmalarda bulunması gereken özelliklerden hangisi ile ilgilidir? a) Nesnellik (objektiflik) b) Doğruluk ve tekrar c) Basitlik ve açıklık d) Sınırlılık e) Kesitsellik 3. Her bilimsel araştırma bulgusu çok değerlidir ve diğer araştırmacıların istifadesine sunulur bu nedenle araştırma raporları dikkatle yazılmalıdır diyen bir bilim insanı araştırmalarda bulunması gereken özelliklerden hangisine vurgu yapmış olmaktadır? a) Nesnellik (objektiflik) b) Doğruluk ve tekrar c) Basitlik ve açıklık d) Sınırlılık e) Kesitsellik 4. Bilimsel araştırma konuları bazen çok geniş olabilir. Bu da konuyu karmaşıklaştırır, süreci zorlaştırır. Bu nedenle bir araştırma, incelediği konuyu diğerlerinden ayıran özellikleri belirterek gerekir Yukarıda verilen cümlede boş bırakılan yer aşağıda verilen kavramlardan hangisi ile doldurulursa doğru olur? a) Basitleştirmek b) Açıklamak c) Tekrarlamak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

32 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri d) Sınırlandırmak e) Objektifleştirmek 5. Aşağıdakilerden hangisi bilimsel araştırmaların aşamalarından biri değildir? a) Problemi fark etmek, hissetmek b) Problemin diğer kişiler tarafından fark edilip edilmediğini kontrol etmek c) Problemi tanımlama, sınırlandırma d) Problem ile ilgili bilgi (verileri) toplama kaynak, literatür taraması e) Hipotezin kurulması Cevaplar: 1.E, 2.A, 3.C, 4.D, 5.B Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

33 Psikolojide Bilimsel Araştırma Yöntemleri YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Budak, S. (2003). Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat. Cüceloğlu, D. (2000). İnsan ve Davranışı (Psikolojinin Temel Kavramları). İstanbul: Remzi. Web Hattı. (ty). adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir Morris, G.C. (2002). Psikolojiyi Anlamak. (Çev. H.B Ayvaşık ve M. Sayıl). Ankara: Türk Psikologlar Derneği. Not Oku. (ty). Açıköğretim Fakültesi (AÖF) e-öğrenme eğitim portalı dersleri. adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. ODTÜ Bilgisayar Topluluğu.(ty). adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. Atkinson, R.C., Rita Atkinson., Smith, E.E., Daryl J. Bem., Hoeksema, S.N. (2006). Psiklojiye Giriş (3. baskı). ( Çev. Yavuz Alagan). Ankara: Arkadaş. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

34 HEDEFLER İÇİNDEKİLER DAVRANIŞLARIN NÖROBİYOLOJİK TEMELİ Giriş İnsan Davranışının Kalıtsal Temeli: Genler İnsan Davranışının Nörolojik Temeli: Sinir Sistemi Sinir Hücreleri Sinirsel İletişim Merkezi Sinir Sistemi Tümbeyin Omurilik Çevresel Sinir Sistemi Beyin Omurilik Sinirleri Otonom Sinir Sistemi PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Davranışın kalıtsal temellerini anlayabilecek, Sinir sistemini ve bu sistemin parçalarını tanımlayabilecek ve anlatabilecek, Sinir sisteminin ve parçalarının işlevlerini tanımlayabilecek ve anlatabilecek, Nörotransmitterleri ve beyin hücrelerinde iletişimin nasıl gerçekleştiğini tanımlayabilecek ve anlatabilecek, İlaçların nörofizyolojik ve davranışlar üzerindeki etkilerini anlayabileceksiniz. ÜNİTE 4

35 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli GİRİŞ İnsan davranışlarını inceleyen psikologlar davranışın insanın biyolojik yapısından bağımsız oluşmadığını fark etmiş ve büyük oranda son elli yıldır insan fizyolojisi ile davranışları arasındaki ilişkiyi daha yoğun olarak incelemeye başlamıştır. İnsan fizyolojisini araştırmayı kolaylaştıran teknolojik gelişmeler sayesinde de bu konuda birçok veriye ulaşılmıştır. Bu bölümde bu bulgular üzerine odaklanan nöro-biyolojik psikolojinin temel kavramları üzerinde durulacaktır. DAVRANIŞIN NÖROBİYOLOJİK TEMELLERİ Davranışın nörobiyoloijk temellerini anlamak adına, psikobiyoloji, nörosikolog ve nörolog gibi terimlerin incelenmesi gerekir. Psikobiyoloji, davranışın düzenlenmesinde ve gerçekleşmesinde fizyolojinin ve anatominin rolünü inceler. Psikobiyoloji, cinsel üremede hormonların rolü; açlık üzerinde şekerin etkisi; hormon salınımı ile stres arasındaki ilişkinin incelenmesi gibi konularla ilgilenir. Psikobiyoloji, nöroloji (sinir bilim) alanından beslenir. Nöroloji alanından elde edilen bilgiler ve bulgular, psikobiyolojiye yön verir. Nöroloji, alanında bilimsel çalışmalar yapan ve bu alandaki çeşitli hastalıkların tanısına ve tedavisine yön veren meslek elemanlarına nörolog denilmektedir. Davranış üzerinde, beynin işlevlerinin davranışa etkilerini inceleyen psikologlar ise nöropsikolog (sinir psikoloğu) olarak isimlendirilirler. Nörologlar, sinir siteminin çalışması, hastalıkları ve tedavisi gibi konularda organik düzeyde çalışmalar yaparken, nöropsikologlar ise beynin ve işlevlerinin davranışlar üzerindeki etkileriyle ilgilenirler. İNSAN DAVRANIŞININ KALITSAL TEMELİ: GENLER İnsan davranışın biyolojik temeli, genlere dayanmaktadır. Gen konusundaki çalışmalar, uzun yıllar boyunca sürse de 2001 yılında iki bilim adamının İnsanın Gen Haritası Projesi bağlamında, iki makale yayınlamalarıyla birlikte biyoloji alanında yeni bir çağ başlamış oldu. Böylece pek çok bilim adamı bu alanda çalışmalar yapmaya başladı. Çağın projesinde yer alan gen konusuna, değinmek önemlidir. İnsan vücudunun en küçük yapı taşı, hücredir. İnsan bedeni, milyarlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Hücrenin iki önemli bölümü vardır. Bu bölümler, sitoplazma ve çekirdektir. Çekirdekte, çekirdekçik ve kromatin bulunur. Kromatin, DNA (deoksiribo-nükleik asit) ve buna bağlı proteinlerden oluşmuştur. Kromatin, hücre bölünmesi sırasında kısa, kalın büküntülü iplikler haline gelir. Bu büküntülü ipliklere kromozom denir. Kromozomlar, kalıtsal özellikleri bir hücreden bir başka hücreye geçirirler. Bir kromozomun içerisinde milyonlarca gen bulunmaktadır. Kalıtsal özellikler, gen ismi verilen bu yapılar tarafından belirlenir. Gen, deoksiribo-nükleik asitten oluşur (DNA). Genler, hücrelerin işlevlerini kontrol ederler. Genler, ribonükleik asit (RNA) yapımını sağlarlar. RNA da oluşturulan Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

36 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli Kromozomlar, kalıtsal özellikleri bir hücreden bir başka hücreye geçirirler. Bir kromozomun içerisinde milyonlarca gen bulunmaktadır. İnsanların kalıtsal özellikleri, gen ismi verilen bu yapılar tarafından belirlenir. proteinler, hücre yapısına ve enzimlerin yapısına katılırlar. Böylece hücrelerin işlevleri kontrol edilmiş olur. Genler, insanların vücut yapılarının nasıl şekilleneceğine ilişkin seçenekler sunmaktadır. Çevre ise, genlerin sunduğu seçenekleri yaşama geçirmekten sorumludur. İnsanlar arasında bireysel farklılıklar vardır. Örneğin aynı anne ve babanın çocukları olmalarına rağmen, kardeşler göz rengi, boy ve kişilik özellikleri gibi pek çok özellik açısından birbirlerinden farklıdırlar. Çünkü bu çocukların her biri belirli genlerin bir araya gelmesiyle oluşmuşlardır. İnsanlar, kadın üreme hücresi (yumurtanın) ve erkek üreme hücresinin (spermin) bir araya gelip döllenmesiyle oluşur. Döllenmiş hücreye zigot adı verilir. Her bir zigot, 23 çift kromozom içerir. Kadınlar iki X kromozomuna, erkekler ise bir X bir de Y kromozomuna sahiptir. 23 kromozom, bir araya gelerek 8 milyon olasılıklı sonuçların oluşmasına aracılık etmektedirler. Kromozomlar çift olduğu için toplamda 64 trilyon (8 milyon x 8 milyon) olasılık bulunmaktadır. Altmış dört trilyonluk olasılık, insanlar arasındaki farklılıkları açıklamaktadır. İnsanların davranışlarını gen temelinde açıklarken karşımıza genotip ve fenotip olmak üzere iki önemli kavram çıkar. Bu iki kavramın temeli gen ve çevre kavramlarına dayanmaktadır. Genler, insanların vücut yapılarının nasıl şekilleneceğine ilişkin seçenekler sunmaktadır. Çevre ise, genlerin sunduğu seçenekleri yaşama geçirmekten sorumludur. Döllenme sonucunda organizmanın genetik yapısının nasıl şekilleneceğini ifade eden kavram ise, genotiptir. Fenotip ise, hem genlerin hem de çevrenin etkileşimi sonucu gerçekleşen gözlemlenebilir fiziksel özellikleri ifade eder. Yukarıdaki bilgilerin ışığında, 21. yüzyılın en önemli projesine tekrar dönebiliriz. Genom projesi, insanın 23 çift kromozomunda yer alan binlerce genin oluşmasına aracı olan moleküllerin dizilim şeklinin ortaya konmasını amaçlamıştır. İnsan genomu projesi sonuçlarına göre insanda, hayvanlardan (örneğin bir kurtçukta gen bulunmaktadır) ve bitkilerden (bir bitkide gen vardır) Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

37 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli farklı olarak ila arasında gen bulunmaktadır. Bu otuz-kırk bin gen, farklı şekilde kendisini ifade etmektedir ve düzenlenmektedir. Bilim adamları, insan genlerinin haritalarını çıkarttıktan sonra, genlerin insan zihnini ve davranışlarını nasıl etkiledikleri konusunda çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Projenin nihai amacı, genlerin birbirleriyle nasıl etkileşime girerek hastalık oluşturduklarını ortaya koymaktır. Genlerin nasıl çalıştığını öğrenmek bilim adamlarının, Genlerin işlevlerini nasıl değiştirerek ya da düzelterek iyileşme sağlanır? sorusuna yanıt vermelerine olanak tanıyacaktır. Böylece genetik araştırmalar, davranışların, düşüncelerin ve duyguların biyolojik mekanizmalarının anlaşılmasına da olanak tanıyacaktır. İnsan davranışının kalıtsal yönünü genler oluştururken, peki insanların ellerini ya da kollarını hareket ettirmelerinde; işitsel uyaranları duymalarında; görsel uyaranları görmelerinde ve farklı tatlara sahip yiyeceklerin tatlarını ayırt etmelerinde etkili olan biyolojik yapı ya da yapılar nelerdir? Bu sorunun yanıtı: Sinirler ve sinir sistemidir. İNSAN DAVRANIŞININ NÖROLOJİK TEMELİ: SİNİR SİSTEMİ Genlerin gelişimi ve işlevde bulunması sinir sistemi aracılığıyla gerçekleşmektedir. Sinir sistemi pek çok psikolojik aktivite için önemli bir iletişim ağı anlamına gelmektedir. Sinir sistemi aracılığıyla dış dünyadan çeşitli bilgiler alınır, değerlendirilir ve sonuçta çevreye uyum sağlayıcı düşünceler ve davranışlar ortaya çıkar. Nefes alma, bir çiçeği koklama, düşünme ve el başparmağını hareket ettirme gibi pek çok yaşamsal öneme sahip davranış, sinir hücrelerinin aracılığıyla gerçekleşir. Sinir Hücreleri Sinir hücreleri (nöronlar), sinir sisteminin temel birimleridir. Sinir hücreleri, belirli alanlarda iletişim kurmak için özelleşmişlerdir. Sinirler, elektriksel uyarımlarla çalışırlar. Birbirleriyle kimyasal sinyaller aracılığıyla iletişimde bulunurlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

38 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli Bir sinir hücresi, gövde ve gövdeye bağlı uzantılardan oluşur. Uzantılardan ilki, dentrit ismini alır. Dentritler, sinir hücresinin uyarı toplayan uzantısıdır. Bir sinir hücresinde birden fazla dentrit bulunabilir. Dentritler, bir ağacın dallarına benzerler. Dentritler, aldıkları uyartıları sinir hücresinin gövdesine getirirler. Böylece uyartılar sinir hücresi gövdesinde değerlendirilir. İkinci uzantı ise akson isimini alır. Herbir sinir hücresinde bir tane akson bulunur. Aksonlar, dentritlerin olduğu bölgeden daha uzağa mesajların götürülmesine aracılık ederler. Aksonların uç kısımlarında, terminal düğmecikler yer alır. Aksonlar diğer bir sinir hücresinde ya da diğer vücut hücrelerinde sonlanırlar. Aksonlar, sinir hücresinin gövdesinden aldıkları iletileri, sonlandıkları sinir hücresinin dentritlerine ya da vücut hücresine gönderirler. Sinir teli ucu ile diğer sinir hücresi dentritlerinin karşılaştıkları ve iletilerin bir sinir hücresinden diğerine aktarıldığı noktaya, sinaptik nokta ismi verilir. Aksonlar, sinir tellerinin beslenmesi ve iletilerin sağlıklı bir şekilde iletilmesi için şıvan ve miyelin gibi özel kılıflarla sarılmışlardır. Miyelinler, protein yapısındadırlar ve akson etrafında kümelenmiş özel hücreler tarafından üretilirler. Miyelinin görevi, aksonları birbirinden ayırarak mesajların birbirine karışmasını önlemek ve hareket potansiyelinin hızını arttırmaktır. Nörolojik hastalıklara ilişkin belirtiler, miyelin kılıfının önemini ortaya koymuştur. Bazı hastalık vakalarında, bireylerin bağışıklık sistemleri, kendi beden yapılarına hücum eder. Bu hastalığa bir örnek, Multipl Skleroz hastalığıdır. Multipl Skleroz hastalığı, bağışıklık sistemindeki savunma amaçlı gözelerin, miyelin kılıfını vücuda yabancı bir etken olarak algılamasıyla yok etmeye çalışması olarak tanımlanır. Bu hastalığa sahip bireylerde duyu-motor açıdan fonksiyon yitimleri söz konusudur. Sinirler işlev bakımından üçe ayrılırlar: 1. Duyu sinirleri: Duyu sinirlerine, getirici (afferent) sinirler de denilmektedir. Fiziksel dünyadaki bilgileri alırlar. Alınan bilgileri, duyu organlarından beyine ve omuriliğe iletirler. 2. Motor sinirler: Motor sinirler, götürücü (efferent) sinirlerdir. Beyinden ve omurilikten aldıkları sinyalleri, kaslara ya da diğer tepki organlarına bir başka deyişle bedenin diğer bölgelerine götürürler. Bu sinrler, organizmanın hareketi için hayati öneme sahip işlevde bulunurlar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

39 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli 3. Ara sinirler (İnternöron): Beyin ve omurilikte yer alırlar. İki sinir hücresi arasında bağ kurma görevini yerine getirirler. Ara sinirler, bilgileri beynin diğer bölgelerine aktarmaktan ziyade sinirsel aktiviteleri tek bir alanda bütünleştirirler. Bir başka deyişle, iletilerin bir sinir hücresinden diğerine aktarılmasına yardımcı olurlar. Sinirsel İletişim Sinir hücrelerinin, komşu sinir hücrelerinden bilgi almak, alınan bilgileri bütünleştirmek ve diğer sinir hücrelerine bütünleştirilen bilgileri aktarmak gibi görevleri bulunmaktadır. Bu görevleri yerine getirme, üç önemli parçanın işin içine girmesiyle gerçekleşir. Dentritler, komşu sinirlerden (dışarıdan) uyaranların ya da bilgilerin alındığı kısımdır. İkinci önemli bölüm, hücre gövdesidir. Bu bölümde binlerce sinirden elde edilen bilgiler toplanır ve bütünleştirilir. Gövde kısmı, aynı zamanda metabolizmik ve genetik faaliyetlerin gerçekleştiği yerdir. Komşu sinirler tarafından alınan bilgiler, hücre gövdesinde bütünleştiği zaman, elektriksel uyaranlar akson olarak isimlendirilen dar yapılara aktarılır. Aksonlar 1 milimetre boyutunda olduğu gibi bir metre boyutunda da olabilir. Aksonların uçlarındaki yuvarlak kabarcıklara, terminal düğmeleri ismi verilir. Terminal düğmeleri, elektriksel uyaranları alırlar ve sinaps ismi verilen bölgeye kimyasal sinyaller gönderirler. Sinaps, sinirler arasında gerçekleşen kimyasal iletişimin ismidir. Kimyasallar bir siniri terkeder ek sinapslara geçerler ve sinyalleri diğer sinirlerin dentriblerine gönderirler. Sinir hücreleri arasındaki iletişime aracılık eden kimyasal maddelere, nörotransmitterler denilmektedir ten önce, beyinde 5 6 nörotransmitter aracılığı ile iletişim sağlandığına inanılmaktaydı. Bugün 60 tan fazla kimyasal maddenin beyin ve bedende bilgi dolaşımını sağladığı bilinmektedir. Bütün nörontransmitterler, depolarizasyon, repolarizasyon ve hiperpolarizasyon aracılığıyla davranışın ortaya çıkmasına ya da çıkmamasına aracı olmaktadırlar. Pek çok ilaç ve toksinler nörotransmitterlerin eylemlerini/faaliyetlerini etkilemektedirler. İlaçlar ve toksinler, terminal düğmelerden az ya da fazla nörotransmitter salınmasına neden olurlar. İlaçlar ve toksinler, aynı zamanda enzimlerin sinaptik bağlarda aktive olmasını engelleyerek ya da fazla aktive olmasını sağlayarak sinirlerin çalışmasını etkilerler. İlaçların, nörontransmitterlerin faaliyetlerine destek olmasına ya da artırmasına agonistik etki, eylemleri engellemesine antogonistik etki denilmektedir. SİNİR SİSTEMLERİ Yukarıda değinildiği gibi insan davranışı, sinir hücreleri arasındaki iletişimler aracılığıyla gerçekleşmektedir. İnsan bedeninde yer alan sinir hücreleri, iki önemli sinir sisteminin öğeleri olarak görev yaparlar. Bu sistemlerden ilki, merkezi sinir sistemidir. İkincisi ise, çevresel sinir sistemidir. Anatomik olarak bu iki sistem Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

40 Sinir Sistemi Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli birbirinden ayrı olmalarına karşın işlevleri açısından birbirleriyle oldukça çok ilişkileri bulunmaktadır. Çevresel sinir sistemi, çeşitli bilgileri merkezi sinir sistemine getirir. Merkezi sinir sistemi, gelen bilgileri bütünleştirir, yorumlar ve belli davranışların ortaya çıkması için çevresel sinir sistemine yönlendirir. Merkezi Sinir Sistemi Beyin Omurilik Çevresel Sinir Sistemi Otonom Sinir Sistemi Somatik Sinir Sistemi Sempatik Sinir Sistemi Parasempatik Sinir Sistemi Şekil 4.1. Sinir Sistemi MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ Merkezi sinir sistemi, içsel ve dışsal çevrede meydana gelen değişikliklere organizmanın tepki vermesini ve gerçekleştirilecek faaliyetlerin planlamasını yapar. Merkezi sinir sistemi, getirici sinirler aracılığıyla çevresel sistemden bilgileri alır ve götürücü sinirler aracılığıyla ise, çevresel sisteme bilgi gönderir. Böylece, birbirinden uzak olan bölgeler arasındaki örgütlemeyi gerçekleştirerek organizmanın hayati fonksiyonlarının devamını sağlar. Merkezi sinir sistemi tümbeyin ve omurilikten oluşur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

41 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli Tümbeyin Tümbeyin kafatasında bulunur. Yetişkin bir insanın beyninin ağırlığı yaklaşık 1400 gramdır. Beyin; kimyasal yapısı, şekli ve hacmi birbirinden farklı hücrelere sahiptir. Tümbeyin, organizmanın bütün işlerinin yönetildiği komuta merkezi görevini yürütür. Vücuda ve çevreye yönelik bütün bilgiler beyne iletilir ve beyinde değerlendirilir. Beyin, uyku sırasında dinlense de yaşadığımız sürece faaliyetlerini bir an bile durdurmaz. Tümbeyin, beyin, beyincik ve tümbeyin sapı olmak üzere üç bölüme ayrılır. 1. Tümbeyin sapı, soğan ilik, köprü ve orta beyin olmak üzere üç bölüme sahiptir. Orta beyinle beyin arasında bulunan küçük parçaya ara beyin denir. Ara beyinde talamus ve hipotalamus olmak üzere iki yapı vardır. Talamus tarafından, duyuların sınıflandırılması yapılır. Daha sonra bu sınıflandırmalar, beyin kabuğuna gönderiler. Hipotalamus ise, vücudun hemostatik dengesinin sağlanmasından sorumludur. Ayrıca, iç salgı bezlerinin kontrolünü, açlık, susuzluk, iştah, ısı, uyku ve heyecan kontrolünü gerçekleştirir. Tümbeyin sapında, tat merkezleri, tükürük ve mide özsuyu salgılama merkezi, solunum, yutma, kusma ve mide hareketlerinin kontrol edilmesini sağlayan merkezler de bulunmaktadır. Tümbeyin sapı, insan vücudunda pek çok işlevin yönetilmesinden sorumludur. Bu işlevler: Baş ve boyun bölgesi kaslarını çalıştırmak, Göz kaslarıyla gözün hareket etmesini sağlamak, Kan damarlarının çap değişmelerini sağlamak, Çiğneme kaslarıyla çiğnemeyi sağlamak, Kalbin hareketlerini kontrol etmek, Yüz, ağız ve burun boşluğu duyularını almak, İşitme ve denge duyularını algılamak, Yüzün mimik hareketlerini gerçekleştirmek olarak sıralanabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

42 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli 2. Beyincik, Beyincik, beynin arka tarafında ve altındadır. Beyincik, herhangi bir hareketin gerçekleştirilmesinde, iskelet kaslarının birbiriyle örgütlü bir şekilde çalışmasını ve organizmanın dengesinin gerçekleştirmesini sağlar. Beyincik aynı zamanda, iskelet kaslarının dinlenme durumundaki gerilimlerini de düzenler. 3. Beyin, tümbeyinin, en büyük bölümüdür. Beyin, sağ ve sol olmak üzere iki yarım küreye ayrılır. Her bir yarım küre, alın, şakak, yan kafa ve art kafa olmak üzere dört loba ayrılır. Beynin alın lobunda, motor ve duyu sinirleri bulunur. Beynin yan kafa lobunda, genel duyu merkezleri ile birlikte, öğrenme, hafıza ve muhakeme gibi merkezler yer alır. Beynin şakak lobunda, işitme, işittiğini değerlendirme ve hatırlama merkezleri bulunur. Beynin arka kafa lobunda ise, görme ve görüntüleri değerlendirme merkezi yer almaktadır. Beynin dış kısmında gri (boz) madde, iç kısmında ise ak madde yer almaktadır. Dış kısmındaki boz yapıya beyin kabuğu (serbral korteks) denilmektedir. Beyin kabuğu tarafından, düşünme, zekâ, bellek, irade ve his gibi işlevler yerine getirilmektedir. Omurilik Omurilik, sinir dokudan yapılmıştır. Omurilik, tümbeyin sapının uzantısı olarak kabul edilmektedir. Omurga kanalı içinde uzanır. Omuriliğin ortasından boydan boya ince bir kanal uzanır ki bu kanala merkez kanal denir. Bu kanal içerisinde beyin omurilik sıvısı (BOS) yer alır. Bu sıvı, beyin ve omuriliği, darbelere ve aşırı ısılara karşı korumakla, beyin ve omuriliğe besin maddeleri götürmekle, artık ürünleri uzaklaştırmakla ve hastalıkların teşhisinde görevlidir. Omurilik, vücuda dağılan sinirler ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlar. Reflekslerin gerçekleştirilmesinde rol alır. Ayrıca otonom sinirlere merkezilik yapar. ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ Çevresel sinir sistemini, omurilik ve beyni vücudun diğer bölümleriyle bağlayan sinirler oluşturur. Çevresel sinirler; duyusal, çalıştırıcı (motor, oynatıcı) ve karma sinirler olmak üzere üçe ayrılır. Çevresel sinirler, gelen ve giden bilgileri taşırlar. Organlardaki duyular çevredeki değişiklikleri belirlerler ve çevresel sinirler aracılığıyla merkezi sinir sistemine sinyal gönderirler. Beyin de kaslara ve iç salgı bezlerine mesajlarını göndererek organizmanın yeni duruma uyumunu sağlar. Çevresel sinir sistemi, beyin omurilik sinirleri ve otonom sinirleri olmak üzere ikiye ayrılır. Beyin omurilik sinirleri de ilgili olunan organa bağlı olarak kafaçiftleri ve omurilik sinirleri olarak ikiye ayrılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

43 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli Beyin-Omurilik Sinirleri Kafa çiftleri: Kafadan çıkıp başta kafa olmak üzere, vücudun ilgili yerlerine giden sinirlere, kafa çiftleri sinirleri denir. On iki çift kafa siniri bulunmaktadır. Bu sinirlerin her birinin ismi ve işlevi farklıdır. Bu sinirlere koku siniri, görme siniri, gözü oynatan sinir, çiğneme hareketlerinden sorumlu sinir, yüz siniri, işitme siniri, dil siniri, yutak siniri, serseri sinir ve dilaltı sinir örnek verilebilir. On iki çift kafa çiftinden dört tanesi aynı zamanda otonom sisteme ait parasempatik sinir tellerini içerir. Omurilik sinirleri: Omurilikten 31 adet çift sinir çıkar. Bu sinirlerin 8 i boyun, 12 si gögüs, 5 i bel, 5 i sağrı ve 1 i kuyruk bölgesinden çıkar. Bu sinirler, hem duyu hem de motor sinir tellerini içermektedir. OTONOM SİNİR SİSTEMİ İç organların, iç salgı bezlerinin ve kan damarlarının sinirlerine otonom sinirler denir. Otonom sinirler, isteğimiz dışında, emirlerimize bağlı olmadan çalışan kalp, bağırsak gibi organları çalıştırırlar. Otonom sinir hücreleri, otonom çekirdekler olarak isimlendirilirler ve bu çekirdekler beyin ile omurilikte yer alırlar. Anlaşılacağı üzere bu sisteme ait sinir telleri, beyin ve omurilikten doğar. Bunların dışında iç organlara ve omurgaya yakın sinir kümeleri de otonom sistemin sinirlerini oluştururlar. Otonom sinir sistemi, sempatik ve parasempatik olmak üzere ikiye ayrılır. Bu sinir sisteminin sinirleri, hem beyin omurilikte hem de organlarda yer alır. Bu sinir sistemleri, birbirine karşıt tepkiler vererek organizmanın faaliyetlerini etkilerler. Sempatik sistem, sinir sisteminin duygularla hareket eden bölümüdür. Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir sistemi harekete geçer, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim yavaşlar. Parasempatik sinir sistemi, sempatik sinir sistemini dengeleme görevini yürütür. Uyarıları duyu sinirleri ile merkezi sinir sistemine getirir ve oluşan tepkileri motor sinirlerle ilgili olan organlara götürür. Sempatik sistem etkili olduğunda bedende göz bebeklerinin büyümesi, deri de terlemelerin olması, kan basıncının artması, sindirimin yavaşlaması ve kandaki şeker oranın artması gibi tepkiler gözükür. Parasempatik Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

44 Ödev Özet Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli sistem etkili olduğunda ise, kalbin ve solunumun yavaşlaması, sindirimin aktifleşmesi gibi bedenin kendine gelmesine yönelik tepkiler ortaya çıkar. İnsan davranışın biyolojik temeli, genlere dayanmaktadır. Genler kromozomlar denilen biyolojik yapıların içnde bulunmaktadır. Bir kromozomun içerisinde milyonlarca gen bulunmaktadır. Genlerin gelişimi ve işlevde bulunması sinir sistemi aracılığıyla gerçekleşmektedir. İnsan bedeninde yer alan sinir hücreleri, iki önemli sinir sisteminin öğeleri olarak görev yaparlar. Bu sistemlerden ilki, merkezi sinir sistemidir. İkincisi ise, çevresel sinir sistemidir. Anatomik olarak bu iki sistem birbirinden ayrı olmalarına karşın işlevleri açısından birbirleriyle oldukça çok ilişkileri bulunmaktadır. Çevresel sinir sistemi, çeşitli bilgileri merkezi sinir sistemine getirir. Merkezi sinir sistemi, gelen bilgileri bütünleştirir, yorumlar ve belli davranışların ortaya çıkması için çevresel sinir sistemine yönlendirir. Herhangi bir insan davranışı bu iki sinir sisteminin etkileşimi ile oluşur. Sinir sistemi ve davranışlarımız arasındaki ilişki ile ilgili bir metin yazınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

45 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Psikobiyoloji, davranışın düzenlemesinde hangi konularla ilgilenmez? a) Cinsel hastalıklara yakalanmada davranışların rolünün incelenmesi b) Kalbin anatomik yapısının incelenmesi c) Diyabetin (Şeker hastalığın) davranışsal sonuçları d) Hormon salanımı, stres ve başa çıkma davranışları arasındaki ilişkilerin incelenmesi e) Beslenme alışkanlıkları ile hastalık arasındaki ilişkinin incelenmesi 2. Davranış üzerinde, beynin işlevlerinin davranışa etkilerini inceleyen psikologlara ne ad verilir? a) Nöro psikolog b) Klinik psikolog c) Sağlık psikolog d) Gen psikolog e) Gelişim psikolog 3. Kromatin, hücre bölünmesi sırasında kısa, kalın büküntülü iplikler haline gelirler. Bu büküntülü ipliklere ne ad verilir? a) Gen b) Hücre c) DNA d) Sitoplâzma e) Kromozom 4. İnsanların davranışları gen temelinde açıklanırken, karşımıza genotip ve fenotip olmak üzere iki önemli kavram çıkar. Aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? a) Fenotip özelliklerde çevre ve kalıtım etkilidir b) Genotip özelliklerde kalıtım etkilidir c) Genotip özellikler insan vücudunu nasıl şekilleneceğine ilişkin seçenekler sunar d) Fenotip özellikler fiziksel özelliklerin şekillenmesinde etkilidir e) Genotip özellikler sonradan edinilen özelliklerdir Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

46 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli 5. Yetişkin bir insanın beyninin ağırlığı yaklaşık kaç gramdır? a) 1350 b) 1375 c) 1400 d) 1450 e) 1475 Cevaplar: 1.B, 2.A, 3.E, 4.E, 5.C Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

47 Psikolojinin Nörobiyolojik Temeli YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Baron, R.A., Kalsher, M.J., & Henry, R.A. (2008). Psychology from science to practice. Boston: Pearson Education. Feldman, R.S. (2008). Understanding psychology. New York: McGraw Hill. Hatipoğlu, T. (1998). Anatomi ve fizyoloji. Ankara: Hatipoğlu Yayınevi. McGraw Hill. McKusick, V.A. (2001). The anatomy of the human genome. Journal of American Medical Association, 286 (18), Morris, C.G., & Maisto, A.A. (2005). Psychology an introduction. New Jersey: Prentice Hall. Onur, B. (1995). Gelişim psikolojisi. Ankara: İmge. Özden, M. (1999). Fizyoloji. Ankara: Somgür Yayıncılık. Papalia, D.E., Olds, S.W., & Feldman, R.D. (2004). Human development. New York: McGraw Hill. Passer, M.W., & Smith, R.E. (2007). Psychology: The science of mind and behavior. Boston: McGraw Hill. Solomon, E.P.(2003). İnsan anatomisi ve fizyolojisine giriş (Çev. L.B. Süzen). İstanbul: Birol Basın Yayın Dağıtım. Toprak, M., & Akın, S.M. (1998). Anatomi ders kitabı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Gökmen, F.G. (2003). Sistematik anatomi. İzmir: Güven Kitabevi. Arıncı., K, Elhan, A. (2003). Anatomi (3.baskı, Cilt 2). Ankara: Güneş Kitabevi. Taner, D. (1999). Fonksiyonel nöro anatomi (2.Baskı). Ankara: Metu Press. Wood, S.E., Wood, E.G., & Boyd, D. (2005). The world of psychology. Boston: Pearson. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

48 HEDEFLER İÇİNDEKİLER DENEYSEL PSİKOLOJİ Giriş Deneysel Çalışmalarda Temel Unsurlar Deney Grubu Kontrol Grubu Bağımsız Değişken Bağımlı Değişken Karıştırıcı (Kontrol) Değişkeni Deneysel Çalışmalarda Yapılan Ölçümler Öntest Ölçümü Son Test Ölçümü İzleme Test Ölçümü Deneysel Yöntemin Sınırlılıkları PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Deney kavramını öğrenecek, Deneysel çalışmaların temel unsurlarının neler olduğunu açıklayacak, Deneysel çalışmalarda yapılan ölçümlerin neler olduğunu ve Deneysel çalışmaların sınırlılıklarının neler olduğunu bileceksiniz. ÜNİTE 5

49 Deneysel Psikoloji GİRİŞ Oyuncak bebek testi ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. Deneysel psikoloji, davranışları anlamak için laboratuvar deneylerinin yapıldığı psikoloji dalıdır. Duyum, algı, öğrenme, bellek, güdü ve duygu ile davranışın fizyolojik temelleri gibi konularla ilgilenir. Deneysel psikoloji bir davranışı etkileyen çevre koşullarını ve uyarıcıları tanımlayıp ölçerek hangi davranışı, nasıl ve ne derecede etkilediğini bulmayı amaçlar. Deneysel psikoloji, psikolojiye doğa bilimleri gözlüğüyle bakar ve onu deneysel yöntem yardımıyla anlamaya çalışır. Deneysel psikoloji bir konudan çok yöntemler dizgesini ifade eder ve psikolojinin diğer alanlarında kullanılan pek çok yöntemi içerir. Deneysel psikolojinin geçmişi 11. yüzyıla kadar dayanmaktadır. İbn al-haytham 1021'de yazdığı Optiğin Kitabı adlı yapıtta görsel algı ve yanılsamaları deneysel bir yaklaşımla incelemiş ve Abū Rayhān Birūni literatürde ilk defa tepki zamanı kavramını bulgulamıştır. Ne var ki, deneysel psikolojinin çağdaş bir akademik dal durumuna gelmesi Wilhelm Wundt'un matematiksel ve deneysel yaklaşımıyla ve dünya üzerindeki ilk psikoloji laboratuvarını kurmasıyla gerçekleşmiştir. Yasal ve ahlaksal sorunlar nedeniyle deneysel psikologlar uzun süre hayvanlar üzerinde araştırma yapmışlardır. Deneysel psikolojinin yöntemle ilgili etkinlik alanında; deneysel yöntembilim, deney düzenleme ve dikkat edilmesi gereken noktalar, sonuçların yorumlanma biçimi ele alınır. Deneysel psikoloji, deneysel mantık ve deneysel düşünme ile yakından ilgilidir. Deneysel psikolojide geçen 'deney' terimi ne anlama gelmektedir? Deney terimi bir şeyin denenmesi anlamına gelmez. Aynı şekilde, 'laboratuvar' ortamlarında yapılan her çalışma da deney değildir. Teknik olarak bir deney, karıştırıcı etkilerin kontrol altına alındığı bir ortamda bağımsız değişkenin (yani nedenin) deneyci tarafından değişimlenmesini ve bağımlı değişkenin (yani davranışın) bundan nasıl etkilendiğinin belirlenmesini içeren bir araştırma yöntemidir. Pozitif bilimlerin ve bir pozitif bilim dalı olarak psikolojinin amacı, davranışların nedenlerini keşfetmektir. Zira pozitif bilim anlayışına göre doğada nedenler vardır ve nedenler meydana geldiğinde sonuçları doğurur. Diğer bir deyişle, doğa olayları ve bir doğa olayı olarak davranışlar gelişigüzel bir şekilde meydana gelmez. Neden, sonuca yol açan önkoşul veya önkoşullardır. Örneğin amaca yönelik davranışların engellenmesi bir önkoşul, yani nedendir. Engellenme ise saldırganlık sonucuna yol açar. Pozitif bilimlerde bir olayın diğer bir olayın nedeni olduğunu söyleyebilmek için bu ilişkinin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde, yani güvenilir olarak ortaya konması gerekir. Deneysel psikoloji çalışmalarında uygulanan yaklaşım ve teknikler işte bu olanağı yaratır. Bir olayın neden ve diğerinin de sonuç olduğunu, yani bu iki olayın arasında nedensellik ilişkisi olduğunu söyleyebilmek için teknik olarak iki olayın zamanda birlikte değişiyor olması gerekir. Deneysel psikoloji çalışmalarında deneyci, örneğin kaygı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

50 Tartışma Deneysel Psikoloji düzeyindeki artış ile sınavda alınan notlar arasındaki ilişkileri, ölçmek suretiyle ortaya koyabilir. İkinci ölçüt, nedenin zamanda sonuçtan önce gelmesidir. Deneysel psikoloji çalışmalarında deneyci nedensel değişkeni kendisi ve istediği zaman anında oluşturarak onun değişik değerler almasını sağlar. Örneğin çeşitli yönerge veya düzenlemelerle deneklerin kaygısını belli düzeylere getirir. Bu uygulamalarla nedensel olayın zamanda önce meydana gelmesi sağlanır. Üçüncü ölçüt uyarınca da ilişki sadece belirtilen iki olay arasında olmalı, sonuçtaki değişikliklerden başka olaylar sorumlu olmamalıdır. Karıştırıcı olarak adlandırılan bu tür değişkenler sadece deneysel çalışmalarda, çeşitli tekniklerle kontrol altına alınabilir ve sonuca olan yanlı etkileri böylece ortadan kaldırılır. Örneğin zekâ, sınav başarısını etkileme potansiyelini taşır. Bu faktör, eşit zekâ düzeyinden deneklerin alınması veya deneklerin geniş bir topluluktan tesadüfi örnekleme yöntemiyle seçilmesi gibi tekniklerle kontrol edilir. Özetle deneysel psikoloji bir yöntem alanıdır, psikolojik olaylar ve davranışların nedenlerini ortaya koyma gücüne sahip olan deneysel yaklaşım ve tekniklerin uygulanmasını içerir.deney ise karıştırıcı etkilerin kontrol altına alındığı bir ortamda bağımsız değişkenin (yani nedenin) deneyci tarafından değişimlenmesini ve bağımlı değişkenin (yani davranışın) bundan nasıl etkilendiğinin belirlenmesini içeren bir araştırma yöntemidir. Korelasyon çalışmalarında neden-sonuç ilişkisi aranmaz. Sadece iki değişken arasında ilişki hakkında bilgi verilir. Değişkenlerden hangisinin neden, hangisinin sonuç olduğu deneysel araştırmalarda bilinebilir. Yani deneysel yöntemde diğerlerinden farklı olarak değişkenler arasında neden-sonuç ilişkisi kurulabilir. Bu açıklama ışığında aşağıdaki soruyu arkadaşlarınızla tartışınız. Ve siz de benzer bir soru yazınız. Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan tartışma forumu bölümünde paylaşabilirsiniz. Örnek soru Aşağıdaki araştırma konularından hangisi deneysel bir çalışma gerektirir? a) Türkiye deki sınıf öğretmenlerinin fen eğitiminde karşılaştığı güçlükler b) Çoklu zeka kuramına göre tasarlanmış fen öğretiminin ilköğretim öğrencilerinin fen başarısına etkisi c) Türkiye deki AIDS hastalarının yaşa ve cinsiyete göre dağılımı d) Doğu Anadolu Bölgesi ndeki kadınlarda okuryazarlık oranı e) ÖSS puanları ile KPSS puanları arasındaki ilişki Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

51 Deneysel Psikoloji DENEYSEL ÇALIŞMALARDA TEMEL UNSURLAR: Deneysel çalışmalarda aşağıda verilen temel unsurlar son derece önemli görülmektedir: Deney Grubu: Üzerinde araştırma yapılan, değişiklik yapılan gruptur. Deney grubunun sayısı birden fazla olabilir. Kontrol Grubu: Üzerinde hiçbir değişiklik yapılmayan, sadece deney grubundaki değişikliği kontrol etmeye yarayan gruptur. Bağımsız Değişken: Etkisi araştırılan değişkendir. Araştırmacının değiştirdiği değişkendir. Bağımlı Değişken: Bağımsız değişkene bağlı olarak değişen değişkendir. Karıştırıcı (Kontrol) Değişkeni: Deneysel çalışmalarda bağımlı değişkeni bağımsız değişken dışında etkileyebilecek diğer değişkenlerdir. Araştırmacılar bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkilerini gözleyebilmeye yönelik çeşitli deneysel araştırma düzeneklerinden yararlanabilirler. Bu tür düzeneklerde, genel olarak araştırmacı bağımsız değişkeni çeşitli düzenlemeler ve ayarlamalarla değişikliklere uğratarak, bu değişikliklere göre bağımlı değişkenin de değişip değişmediğini belirlemeye çalışırlar. Bu amaçla, araştırmacının deneye başlamadan önce, çeşitli denek grupları oluşturarak, bu grupları başlangıçta sadece bağımsız değişken açısından farklılaştırarak, bağımlı değişkeni etkileyebilecek olan diğer olası değişkenleri kontrol etmesi gerekir. Deneysel araştırmalarda kontrol olarak adlandırılan bu işlem sayesinde, değişkeni etkileyebilecek olan diğer beklenmedik değişkenlerin etkileri kontrol altında tutularak sonucun (bağımlı değişkendeki değişmelerin) sadece bağımsız değişkendeki değişmelerden kaynaklandığına karar verebilir. Bunun için ise deneyin başlangıcında deney ve kontrol gruplarını bağımsız değişken dışında her yönden birbirine denk olarak oluşturmak gerekir. Ancak bu sayede karıştırıcı değişkenler kontrol altına alınabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

52 Örnek Deneysel Psikoloji Empatik beceri eğitiminin bireylerin uyum düzeyine etkisini araştırmak istiyoruz. Bunun için 15 er kişiden oluşan iki grup oluşturduk. Ancak deney öncesi bu iki grubun sosyal ve psikolojik özellikler bakımından denk olmalarına özen göstermek gerekir. Daha sonra gruplardan birisine 2-3 ay sürecinde Empatik Beceri Eğitimi verdik. Sonuçta yaptığımız ölçümlerde deney ve kontrol gruplarının uyum düzeyleri arasında fark oluşmuş ise bu farkın kaynağının verdiğimiz eğitim olduğu sonucuna ulaşırız. Yani "Empatik Beceri Eğitimi"nin bireylerin uyum düzeylerini etkilediği sonucuna ulaşırız. Örnekte; Deney Grubu: Empatik beceri eğitimi verilen grup Kontrol Grubu: Eğitim verilmeyen diğer grup Bağımsız Değişken: Empatik beceri eğitimi Bağımlı Değişken: Uyum düzeyi Karıştırıcı (Kontrol) Değişkeni: Bireylerin, yaş, cinsiyet, sosyal çevre, aile yapısı, kişilik özellikleri, vs. Deneysel çalışmalarda deney ve kontrol grupları arasındaki farkları tespit etmeye yönelik olarak üç ölçüm yapılabilmektedir. Ön Test Ölçümü: Deney başlamadan önce deney ve kontrol grupları arasında bağımlı değişken ve karıştırıcı değişkenler açısından fark olup olmadığını anlamaya yönelik bir ölçümdür. Bu ölçümde gruplar arasında anlamlı farlılık olması beklenir. Son Test Ölçüm: Deney bitiminde deney kontrol grupları arasında bağımlı değişken açısından anlamlı farklılık oluşup oluşmadığının test edilmesi amaçlanmaktadır. Eğer fark varsa deneysel işlemin etkili olduğu sonucuna ulaşılır. Fark yoksa da deneysel i şlemin etkili olmadığı sonucuna ulaşılır. İzleme Test Ölçümü: Bu ölçüm deneysel işlem sonucu deney grubunda oluşan farklılığın zaman açısından kararlı olup olmadığının test edildiği bir ölçümdür. Deneysel işlem tamamlandıktan 2, 4 ve 6 ay sonra deney ve kontrol grubuna yeniden ölçüm yapılır. Eğer deney ve kontrol grupları arasındaki fark devam ediyorsa farkın geçici olmadığı aradan geçen zamandan etkilenmediği sonucuna ulaşılır. Deneysel yöntemin bir özelliği de aynı deneyin diğer araştırmacılar tarafından da tekrarlanabilir olmasına olanak vermesidir. Deneyi gerçekleştiren araştırmacı, deneysel çalışmasını bilimsel bir ifadeyle rapor ederse diğer araştırmacılar da aynı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

53 Örnek Deneysel Psikoloji Deneysel yöntemde araştırmacının değiştirdiği bağımsız değişken dışında deney ve kontrol grupları her yönden birbirine denk olmalıdır. sonucu elde etmek için bu deneysel işlemi gerçekleştirebilir. Böylece, deneyin sonuçlarının da güvenirliği test edilmiş olur. Her zaman her problem deneysel yöntem kullanılarak incelenemeyebilir. Bunun nedeni, bazen ilgilenilen probleme ilişkin gerçekleştirilecek deneysel işlemin kontrol edilebilirliğinin olası olmaması veya etik anlayışa aykırı olmasıdır. İnsanların davranışlarını deneysel yöntemle incelemek için onları çeşitli tehlikeli durumlarla karşı karşıya getirmek bilimsel bir tutum ve etik bir davranış değildir. Mesela yeni bir ilacı insanlar üzerinde denemek kesinlikle etik değildir.insanlar üzerinde etik açıdan yapılması uygun olmayan deneyler hayvanlar üzerinde gerçekleştirilmektedir. Özellikle, psikolojide gerçekleştirilen insan öğrenmesini anlamaya ve insan fizyolojisini açıklamaya yönelik deneysel araştırmalarda kedi, köpek ve fare gibi hayvanlar kullanılmış ve kullanılmaya da devam edilmektedir. Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen deneysel çalışma sonuçları ise mümkün olduğunca insanlara genellenmeye çalışılmaktadır. Günümüzde, insan davranışını anlamaya yönelik çalışmaları organize eden pek çok bilim, hayvanları deneysel araştırmalarında kullanmaktadırlar. Klasik müziğin hayvanlar üzerindeki etkisi ile ilgili örnek videoyu izleyiniz. Klasik müziğin ineklerin süt verme üzerine etkisinin incelendiği bir araştırmada 50 inek yirmişerli iki gruba ayrılır. Birinci gruptaki ineklere sürekli klasik müzik dinletilirken diğerlerine dinletilmez, serbest bırakılır. Deneyin sonucunda klasik müzik dinleyen ineklerin süt veriminin %15 civarında arttığı gözlenmiştir. Buna göre klasik müziğin ineklerin süt verimini artırdığı (etkilediği) sonucuna ulaşılmış olur. Örnekteki deneyde: Deney Grubu: Klasik müzik dinleyen inekler Kontrol Grubu: Müzik dinletilmeyen inekler Bağımsız Değişken: Klasik müzik Bağımlı Değişken: Süt miktarı-verimi Bütün bu üstünlüklerinin yanı sıra deneysel yöntemin bazı sınırlılıkları vardır. Temel sınırlılığı, deneysel koşulların kontrolünün sağlanmasının yapay bir durum oluşturmasıdır. Bu yapay durumun sonucunda, kullanımı ve uygulaması sınırlı bulgular ortaya çıkabilir. Bir diğer sınırlılık ise, her deneysel işlemde her zaman kontrolün çok iyi bir şekilde sağlanabilmesi çok zor olmaktadır. Hatta bu durum sosyal bilimlerde çok daha zordur. Bu durum ise sonuçların güvenirliğini ve geçerliğini düşürecektir. Çünkü araştırmacılar, deneylerinin koşullarını dikkatli bir şekilde kontrol etmekle yüksek bir güvenirlik düzeyi sağlayabilirler. Bir deney planlandığı zaman Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

54 Ödev Özet Deneysel Psikoloji araştırmacılar deney sonuçlarına etki edebilecek dışsal değişkenleri kontrol altına almalıdırlar. Deneysel psikoloji, laboratuvar deneylerinin yapıldığı, hipotezlerin gerçekleşmesi ile ilgili deneysel araştırmaların sürdürüldüğü ve davranışların açıklandığı psikolojinin bir dalıdır. Deneysel yöntem, laboratuvar koşulları altında bir deney düzeneğinde olaylar arasındaki sebep sonuç ilişkilerini belirlemeyi amaçlayan ve araştırmacının önceden öngördüğü hipotezleri test etmeye yarayan bir araştırma yöntemidir. Deneysel yöntemde diğerlerinden farklı olarak değişkenler arasında neden-sonuç ilişkisi kurulabilir. Deneysel yöntemde her zaman her problem deneysel yöntem kullanılarak incelenemeyebilir. Bunun nedeni, bazen ilgilenilen probleme ilişkin gerçekleştirilecek deneysel işlemin kontrol edilebilirliğinin çok zor olması veya etik anlayışa aykırı olmasıdır. Deneysel araştırmaların en temel sınırlılığı, deneysel koşulların kontrolünün sağlanmasının yapay bir durum oluşturmasıdır. Bu yapay durumun sonucunda, kullanımı ve uygulaması sınırlı bulgular ortaya çıkabilir. Bir araştırmacı, çocukların televizyonda şiddet görüntülerini sıklıkla görmelerinin onların saldırganlığını arttırdığını düşünmektedir. Bu hipotezi test etmek isteseniz, nasıl bir deneysel işlem gerçekleştirebileceğinizi ve deneysel kontrolü nasıl sağlayabileceğinizi tartışınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

55 Deneysel Psikoloji DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Başarı ve beceri açısından birebir eşlenmiş iki gruptan birincisine her gün düzenli olarak çizim çalışmaları yaptırılmış, ikinci gruptakilere ise yaptırılmamıştır. Bir aylık bir sürenin sonunda her iki grupta bulunan bireylerden bir nesneyi, resmetmeleri istenmiştir. Birinci grupta bulunan öğrencilerin resimlerinin gerçekliği daha yakından yansıttığı saptanmıştır. Bu deneyde etkisi araştırılan değişken aşağıdakilerden hangisidir? a) Çizim çalışmaları yapmamak b) Resmedilen nesnelerin niteliği c) Resimlerin gerçekliği yansıtış biçimi d) Grupların birebir eşlenmiş olması e) Düzenli olarak desen çalışmaları yapmak 2. Amasya nın Elma Fareleri normalde yeraltındaki yuvasından 100 metreden fazla uzağa gitmezler. Araştırmacı Salih Bey denemek amacı ile bu fareleri alıp yuvasından 2 km uzağa bıraktığında hemen yolunu bularak yuvasına döndüğüne, ancak yuvasından 3 km. uzağa bırakılanların ise yuvasına dönemediğine şahit olmuştur. Bu deney yuvalarından çıkmayan 2 aylık yavrularla yapıldığında da aynı sonuçlar elde edilmiştir. Buna göre bu deneydeki bağımsız değişken, aşağıdakilerden hangisidir? a) Farelerin yaşı b) Yuvaya dönüş süresi c) Bırakılan yerin yuvadan uzaklığı d) Yuvaya dönme e) Yuvadan çıkabilme durumu 3. Bir öğretmen, öğrencilerine verdiği ödev sıklığının ve öğrencilerin ödevleri yapmak için harcadıkları sürenin öğrencilerin matematik sınavı puanları üzerine olan etkisini incelemek istemektedir. Bu öğretmenin araştırmasındaki bağımlı ve bağımsız değişkenler nelerdir? A Bağımsız değişken Bağımlı değişken A a) Ödev sıklığı ve ödev yapma süresi Matematik puanı B b) Matematik puanı Ödev yapma süresi ve ödev sıklığı C c) Matematik puanı Ödev yapma süresi D d) Ödev sıklığı Matematik puanı E e) Matematik puanı Ödev sıklığı Ödev yapma süresi Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

56 Deneysel Psikoloji 4. Kaygının öğrenme üzerinde etkisini araştıran bir araştırmacı, aynı özelliklere sahip iki grup öğrenciden, birinci gruptaki öğrencileri çeşitli şekilde kaygılandırarak, öğrenmeleri için bir konu verirken, ikinci gruba ise kaygısız bir ortam sağlıyor. Sonuçta, kaygılı öğrencilerin konuyu daha iyi öğrendiklerini saptıyor. Bu deneyde kaygılandırılmış öğrenciler aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir? a) Bağımsız değişken b) Bağımlı değişken c) Değişken d) Deney grubu e) Denetim grubu 5. Sosyo-ekonomik açıdan birbirine denk iki grup üniversite öğrencisinin dünya görüşlerinin, aldıkları psikoloji ve felsefe derslerinden hangi ölçüde etkilendiği araştırılıyor. Bu araştırmada kontrol (karıştırıcı) değişken aşağıdakilerden hangisi olabilir? a) Felsefe ve psikoloji derslerinin içerikleri b) Öğrencilerin psikoloji derslerini okumuş olması. c) Öğrencilerin felsefe dersini almaları d) Öğrencilerin dünya görüşleri. e) Öğrencilerin gelir düzeyleri Cevaplar:1.A, 2. C, 3.A, 4.D,5.E Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

57 Deneysel Psikoloji YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Budak, S. (2003). Psikoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat. Cüceloğlu, D. (2000). İnsan ve Davranışı (Psikolojinin Temel Kavramları). İstanbul: Remzi. Morris, G.C. (2002). Psikolojiyi Anlamak. (Çev. H.B Ayvaşık ve M. Sayıl). Ankara: Türk Psikologlar Derneği. Not Oku. (ty). Açıköğretim Fakültesi (AÖF) e-öğrenme eğitim portalı dersleri. adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. ODTÜ Bilgisayar Topluluğu.(ty). adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. Psikolji Dökümanları.(ty). Psikolojik Danışmanlık. adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. Relaxibo. (ty). RELAXİBO Bir Psikoloji Sitesi. adresinden 22 Mayıs 2011 tarihinde erişilmiştir. Atkinson, R.C., Rita Atkinson., Smith, E.E., Daryl J. Bem., Hoeksema, S.N. (2006). Psiklojiye Giriş (3. baskı). ( Çev. Yavuz Alagan). Ankara: Arkadaş. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

58 HEDEFLER İÇİNDEKİLER SOSYAL PSİKOLOJİ Sosyal Psikoloji Nedir? Sosyal Psikolojinin Çalışma Konuları Sosyal Etki Ve Uyma Davranışı Tutumlar Sosyal Psikolojide Temel Kuramlar PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Sosyal psikolojinin ne olduğunu ve çalışma konularını öğrenecek, Sosyal etki ve uyum süreçlerini açıklayabilecek, Tutum kavramının neyi ifade ettiğini öğrenecek, Sosyal psikoloji alanındaki temel kuramların görüşlerini açıklayabileceksiniz. ÜNİTE 6

59 Sosyal Psikoloji GİRİŞ İnsanları diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerinden biri de birbirleriyle etkileşim içinde olmaları, gruplar kurup bu gruplar içinde etkileşimli biçimde yaşamalarıdır. Hepimiz günlük yaşamımızda bazı sosyal grupların içinde yer alır ve o gruplardaki bireylerle etkileşime gireriz. Bu süreçte de kimi zaman o bireylerden etkilenir, kimi zaman da onları etkileriz. İşte sosyal psikoloji bu süreçleri ele alıp açıklaması bakımından günlük yaşantımızla doğrudan ilişkili bir bilim dalıdır. SOSYAL PSİKOLOJİ NEDİR? Sosyal psikolojinin, bireyin toplum içindeki davranışlarını veya bireyin davranışlarının toplumsal faktörlerden ne şekilde etkilendiği araştıran bir bilim dalı olduğu söylenebilir. Sosyal psikoloji nedir? sorusuna verilen onlarca farklı yanıt mevcuttur. Birçok araştırmacı sosyal psikolojiyi değişik şekillerde tanımlamaya çalışsa da bu tanımlarda vurgulanan ortak noktalardan hareketle sosyal psikolojiyi şöyle tanımlamak mümkündür: Sosyal psikoloji, psikoloji ve sosyolojinin kesişim noktasında yer alan ve tam anlamıyla ne psikolojinin ne de sosyolojinin çalışma alanına giren veya bu iki disiplinin de açıklamakta yetersiz kaldığı konuları ele alan bir bilim dalıdır. Psikolojinin bireysel davranışları, sosyolojinin de toplumsal davranışları ele aldığı düşünüldüğünde sosyal psikolojinin, bireyin toplum içindeki davranışlarını veya bireyin davranışlarının toplumsal faktörlerden ne şekilde etkilendiği araştıran bir bilim dalı olduğu söylenebilir. SOSYAL PSİKOLOJİNİN EN TEMEL ÇALIŞMA KONULARI Sosyal psikolojinin ne olduğuna ilişkin birçok farklı açıklamanın var olması sorunu büyük ölçüde sosyal psikolojinin çalışma konularına göz atılarak çözülebilir ki zaten bazı araştırmacılara göre sosyal psikoloji sosyal psikologların uğraştıkları alandır. Oldukça geniş bir konu yelpazesine sahip olan sosyal psikoloji en temelde, etkili iletişim, sosyal etki ve uyma davranışı, sosyal algı, grup dinamikleri, liderlik ve tutumlar gibi konularda çalışmaların yürütüldüğü bir disiplindir. Sosyal psikolojiye giriş niteliğinde olan bu bölümde sosyal psikolojinin tüm çalışma konularını derinlemesine ele almamız zor olacağından bu bölümde kısaca sosyal etki ve uyma davranışı ile tutumlardan söz edeceğiz. Sosyal Etki ve Uyma Davranışı İnsan, sosyal bir varlıktır. Yani çevresindekileri etkilemekte ve onlardan da etkilenmektedir. Önceleri belli bir düşünceye sahip olan veya belli bir davranışı sergileyen kişi veya kişiler daha sonra başkalarının etkisinde kalarak yeni düşüncelere sahip olabilmekte ya da yeni davranışlar sergileyebilmektedirler. İşte bu etkileşim süreci sosyal etki olarak nitelendirilir. Yani sosyal etki, bir kişinin başka Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

60 Sosyal Psikoloji bir insanın veya insanların düşünce ve davranışlarının etkisinde kalarak kendi düşünce ve davranışlarında oluşturduğu değişiklerdir. Uyma Davranışı Sosyal etkinin en temel formu, uyma davranışıdır. Uyma davranışı, bir kişinin kendi düşünce ve davranışlarını, bir grubun görüşleri doğrultusunda değiştirmesini veya düzenlemesini ifade etmektedir. İnsanlar başkalarından yararlı bilgiler sağlamak amacıyla uyma davranışı sergileyebilecekleri gibi, dâhil oldukları grubun onayını almak ya da grubun tepkisinden kaçmak amacıyla da uyma davranışı sergileyebilirler. Uyma davranışının benimseme, kabul etme ve itaat olmak üzere üç temel formu söz konusudur. Bireyin üyesi olduğu grubun düşünce ve davranışlarının gerçekten doğru olduğuna inanarak uyma davranışı sergilemesine benimseme denirken kişi ya da grup baskısının bir sonucu olarak bireyin düşünce ve davranışlarda bir değişimin olması durumuna kabul etme, insanların otorite olarak gördükleri kişi ya da grubun isteklerini sorgusuzca kabul edip bunlara boyun eğmesi sonucu gerçekleşen uyma davranışına ise itaat denir. Uyma Davranışını Etkileyen Unsurlar Uyma davranışı her zaman ve her yerde gerçekleşen bir davranış değildir. Uyma davranışının gerçekleşmesinde etkili olan birçok faktör vardır ve bu faktörlerin bazıları bireylerin, bazıları grubun, bazıları da ortamın özelliklerinden kaynaklanır. Uyma davranışının gerçekleşmesinde etkili olan bireysel faktörlere ilişkin araştırmalar, bağlanma ihtiyacı yüksek olan, otoriter tutumlara sahip olan ve kendilerine fazla güven duymayan bireylerin daha çok uyma davranışı gösterdiğini ortaya koymuştur. Bunların yanı sıra grubun birey için taşıdığı önemin de uyma davranışında etkili olduğu bilinmektedir. İnsanlar çekici buldukları ve üyesi olmaktan hoşlandıkları grupların kurallarına daha fazla uymaktadırlar. Uyma davranışı üzerinde etkili olan grupsal faktörlerden en önemlisi grubun büyüklüğüdür. Grubun büyüklüğü ne kadar fazla olursa bireyi uyma davranışına itme gücü de o oranda büyük olmaktadır. Bunun yanı sıra grup üyeleri arasında söz birliğinin olması da bireyin uyma davranışı göstermesini önemli ölçüde etkilemektedir. Uyma davranışı üzerinde etkili olan ortamsal özelliklerden en önemlisi de belirsizliktir. Bireyler bulundukları ortamda bir belirsizlik söz konusu olduğunda grubun eğilimine uymaktadırlar. Uyma davranışını etkileyen bir diğer ortamsal faktör de bireyin grupla yüz yüze olmasıdır. Çoğunlukla insanlar grupla yüz yüze olduklarında daha kolay uyma davranışı göstermektedirler. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

61 Sosyal Psikoloji İnsanlar Neden Uyma Davranışı Gösterirler? İnsanların neden uyma davranışı gösterdiklerine ilişkin araştırmaların sonuçlarına göre insanların; Gruptan ayrı düşünmemek, Alaya alınmamak ya da hor görülmemek, Grup tarafından kabul edilmek, Ödüllendirilmek, Duygusal açıdan tatmin olmak, Sıkıntı ve kaygılarını paylaşmak, Doğru davranış biçimlerini öğrenmek, Beğenilmek gerekçeleriyle uyma davranışı gösterdikleri ortaya konmuştur. Tutumlar Bir bireye atfedilen ve onun psikolojik bir obje ile ilgili duygu, düşünce ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan eğilime tutum denir. İnsanlar tutumlara sahip olarak doğmazlar, yaşantıları yoluyla tutumları sonradan öğrenirler. Tutumların öğrenilmesi sürecinde etkili olan en temel unsur bireyin deneyimleridir. Ancak bunun yanı sıra pekiştirme ve sosyal öğrenme de tutumların oluşmasında etkili olmaktadır. Tutumun Ögeleri Tutumlar genellikle birbirleriyle uyum hâlinde bulunan duygusal, bilişsel (düşünsel) ve davranışsal boyutları içerir ki bunlara tutumun ögeleri denir. Bir tutumun duygusal ögesi, tutum nesnesine karşı gözlenebilen duygusal tepkileri ifade ederken, bilişsel ögesi tutum nesnesi hakkında sahip olunan bilgileri, davranışsal ögesi ise tutum nesnesine karşı gözlenebilen tüm davranışları ifade etmektedir. Yerleşmiş ve güçlü tutumlarda duygusal, bilişsel ve davranışsal ögeler tam olarak bulunur. Ancak zayıf tutumlarda özellikle davranışsal öge çok zayıf olabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

62 Örnek Sosyal Psikoloji Bir siyasi partiye ilişkin olumlu tutumu olan bireyin; O siyasi partinin öne sürdüğü fikirlerin değerli olduğuna inanması ve bu fikirlerin doğru olduğunu düşünmesi bilişsel ögeyi, O siyasi partinin liderini sevmesi ve bunu belli etmesi duygusal ögeyi, O siyasi partiye oy vermesi ve çevresindekilerin de oy vermesi için çaba harcaması ise davranışsal ögeyi ifade eder. Tutum Değişimi İnsanlara ilişkin pek çok özellikte olduğu gibi tutumlarda da zamanla değişimler olabilmekte, insanlar farklı tutumlar oluşturabileceği gibi mevcut tutumlarında değişiklikler de ortaya çıkabilmektedir. Tutum değişikliği ile ilgili araştırmalar, etkili iletişim sürecinin tutum değişikliği ile sonuçlanacağını varsayarak, konuyu iletişim süreci çerçevesinde ele alırlar. Bu çerçevede iletişim sürecinin temel ögeleri olan kaynak, mesaj, hedef ve ortamın hangi özelliklerinin tutum değişikliğini arttırdığı açıklanmaya çalışılır (Öğülmüş: 2000). İletişim kaynağının güvenirliği (uzmanlığı ve dürüstlüğü) ve sevilme düzeyi arttıkça iletişimin hedef kişilerde tutum değişikliğine yol açma olasılığı artar. Hedefin tutumu ile verilen mesaj arasındaki farkın miktarı da tutum değişiminde etkilidir. Görüş farkı olarak nitelendirilen bu faktörle ilgili araştırmalar görüş farkının belli bir seviyeyi aşması durumunda tutum değişikliğinin azaldığını göstermiştir. Hedefin tutuma bağlanma düzeyi, tutumuna ters düşen görüşler karşısında kendi görüşlerini savunmayı ne ölçüde öğrendiği, görüşlerinin başkalarınca desteklenip desteklenmemesi, içinde bulunduğu duygu durumu veya kendine saygısı gibi kişisel özellikleri de iletişimin tutum değişikliği ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağını etkilemektedir. Ayrıca bireyin yer aldığı ortamda bir belirsizliğin olması veya yüz yüze olmak gibi ortamla ilgili unsurlar da tutum değişikliği üzerinde etki yaratmaktadır. SOSYAL PSİKOLOJİDE TEMEL KURAMLAR Sosyal psikolojide grup içindeki insan davranışlarını açıklamada önemli etkisi olan kuramlardan bazıları şunlardır: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

63 Sosyal Psikoloji DAVRANIŞÇI KURAM Davranışçı kurama göre tüm davranışlar çevresel faktörlerin etkisiyle şekillenmektedir. İnsanların sosyalleşmesi sürecinde de bu faktörler ön plandadır. Bireylerin davranışlarının ardından çevrelerinden aldıkları tepkiler onların bu davranışları daha sonra da sürdürüp sürdürmeyeceğini belirlemektedir. Yani çevremizdekilerin bizim davranışlarımız karşısında verdikleri tepkiler ödül veya ceza işlevi görerek davranışlarımızın şekillenmesinde etkili olmaktadır. Davranışlarının ardından olumlu tepkiler alan bireyler bu davranışlarını daha sonra da sürdürmekteyken davranışlarının ardından olumsuz tepkiler alan bireyler söz konusu davranışlarını sürdürmeme eğilimi göstermektedirler. BİLİŞSEL KURAM Bu kuramın savunucuları grup içindeki davranışların yalnızca çevresel faktörlerin etkisiyle oluşmadığını, bu süreçte zihinsel faktörlerin de etkili olduğunu ileri sürerler. Yani davranışların temel kaynağı bireysel iç süreçlerdir. Bireyin zihinsel yapısı, dışarıdan alınan uyarıcıları örgütler ve anlamlı hale getirir ve bireyi davranışı yapmaya yönlendirir. Yani bireyin çevresindeki uyarıcıları nasıl algılayıp anlamlandırdığını açıklamadan tam olarak davranışları da açıklamak mümkün değildir. Sosyalleşme sürecinde de bireylerin çevrelerindeki uyarıcıları algılayıp yorumlama süreçlerini açıklamaya çalışarak davranışları bu doğrultuda ele almak gerekir. PSİKANALİTİK KURAM Sigmund Freud'un yaptığı gözlem ve incelemelere dayanılarak geliştirilen bu kurama göre insan davranışlarının temelinde bireyin farkında olmadığı ve normal koşullarda farkına varamayacağı bilinç dışı süreçler yer almaktadır. Psikanalitik kuram, insanların toplumsal çevrelerinden ziyade psikolojik yapıları ile ilgilenilmesini temele almıştır. Kısaca, psikolojik yapıları, davranışlar sergilemelerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. ROL VE NORM KURAMI Daha çok sosyologlar tarafından savunulan bu kurama göre insanların davranış sergilemeleri sürecinde, üstlendikleri roller ve içinde yaşadıkları grup ya da toplumun kuralları önemli rol oynamaktadır. Her toplumda insanlar geçerli olan kurallara uyum gösterdiklerinde ya da rollerine uygun davrandıklarında sorunların giderildiği bir gerçektir. Bu kurama göre toplumsal yaşamda geçerli olan kurallar ve değerler, insanların tutum sahibi olmasını ve farklı davranışlar sergilemesini belirleyen temel faktörlerdir. Ayrıca her birey sahip olduğu rollere uygun davranışlar sergileyerek sosyal ilişkilerini sürdürmektedir. Dolayısıyla sahip olunan roller ve toplumda benimsenmiş normlar davranışları belirlemekte etkili olmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

64 Ödev Özet Sosyal Psikoloji Sosyal psikoloji bireylerin toplumsal gruplar içindeki davranışlarını araştıran psikoloji bir alt dalıdır ve sosyal etki, uyum, tutumlar, liderlik, sosyal algı ve grup dinamikleri gibi konuları ele almaktadır. İnsanların çevrelerindeki kişilerden etkilenerek davranışlarında veya düşüncelerinde değişikliklerin meydana gelmesi süreci sosyal etki kavramıyla açıklanırken sosyal etkinin en temel formu olan uyma kavramı bireyin düşünce ve davranışlarını, dâhil oldukları grubun görüşlerine uygun biçimde şekillendirmesini ifade etmektedir. Bir psikolojik nesneye ilişkin duygu, düşünce ve davranışları düzenleyen eğilimlere ise tutum denmektedir. Tutumlar yaşantılar yoluyla oluşmakta, birçok faktörün etkisiyle zor da olsa değişime uğrayabilmektedir. Sosyal psikoloji alanındaki kuramlara göz atıldığında da davranışçı kuramın ödül ve ceza uygulamasına, bilişsel kuramın zihinsel süreçlere, psikanalitik kuramın bilinç dışına, rol ve norm kuramının ise toplumsal değer ve normlarla sosyal rollere önem verdiği görülmektedir. İnsanların neden uyma davranışı gösterdiklerini 200 kelimeyi aşmayacak şekilde yazınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

65 Sosyal Psikoloji DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi sosyal psikolojinin alanını ifade eder? a) Davranışların fizyolojik temelleri b) Bireyin grup içindeki davranışları c) Organizmanın gelişim süreci d) Öğrenmenin temel ilkeleri e) Davranış bozuklukları 2. Aşağıdakilerden hangisi sosyal psikolojinin çalışma konuları arasında yer almaz? a) Liderlik b) Tutumlar c) Etkili iletişim d) Grup dinamikleri e) Bilinç dışı süreçler 3. Aşağıdakilerden hangisi bireyin üyesi olduğu grubun düşünce ve davranışlarının doğru olduğuna gerçekten inanarak uyma davranışı göstermesini ifade eder? a) İtaat b) Kabul etme c) Mutlak itaat d) Benimseme e) Benimsemiş görünme 4. Aşağıdakilerden hangisi uyma davranışını etkileyen bireysel faktörlerden biridir? a) Söz birliği b) Bağlanma ihtiyacı c) Güvenirlik d) Belirsizlik e) Grubun büyüklüğü Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

66 Sosyal Psikoloji 5. Aşağıdakilerden hangisi bireylerin uyma davranışı göstermelerinin nedenlerinden biri değildir? a) Hor görülmemek b) Ödüllendirilmek c) Duygusal açıdan tatmin olmak d) Doğru davranış biçimlerini öğrenmek e) Kendini gerçekleştirmek 1.B, 2.E, 3.D, 4.B, 5.E Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

67 Sosyal Psikoloji YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Güney, S. (2009). Sosyal Psikoloji. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Kağıtçıbaşı, Ç. (2008). Günümüzde İnsan Ve İnsanlar. İstanbul: Evrim. Öğülmüş, S. (2000). Sosyal Psikoloji. Ankara: A. Ü. S. B. F. Riza, E. (1996). Sosyal Psikolojiye Giriş. İzmir: Anadolu. Sönmez, F. (1974). Toplum Psikolojisinin Kapsamı Ve Temel Sorunları. İzmir: Ticaret. Şerif, M. ve Şerif, C. (1996). Sosyal Psikolojiye. İstanbul: Sosyal. Tekarslan, E., Kılınç, T., Şencan, H. ve Baysal, C. (2000). Davranışın Sosyal Psikolojisi. İstanbul: İ. Ü. İletişim Fakültesi. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

68 HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK Rehberlik Hizmetleri Rehberlik Hizmetlerinin Amacı Kendini Gerçekleştirme Rehberlik Hizmetlerinde Temel İlkeler Başlıca Rehberlik Hizmetleri Psikolojik Danışma Hizmeti Psikolojik Danışmanda Bulunması Gereken Özellikler PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Rehberlik hizmetlerinin ne olduğunu bilecek, Rehberlik hizmetlerinin amaçlarını sayabilecek Rehberlik hizmetlerinin temel ilkelerini bilecek Başlıca rehberlik hizmetlerini sayabilecek Psikolojik danışma hizmetinin ne olduğunu bilecek Psikolojik danışmanda bulunması gereken özellikleri sayabileceksiniz. ÜNİTE 7

69 Psikolojik Danışma ve Rehberlik GİRİŞ Danışmanlık psikoloji klinik psikolojisi ile yakından ilişkili olan, ancak daha hafif duygusal, kişisel ve mesleki sorunlarla ilgilenen, problemlerin çözümü için psikoterapi uygulayan psikolojinin alt dalıdır. Psikolojinin bu dalı öğrenci kişilik hizmetleri içinde yer alan ve eğitim alanında da uygulanan bu alan ülkemizde psikolojik danışma ve rehberlik (PDR) alanı olarak bilinmektedir. Bu nedenle kitabın bu bölümünde psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleriyle ilgili temel bilgileri ele almaya çalışacağız. Rehberlik, bireyin kendini ve çevresini tanıyıp anlaması, problemlerini çözebilmesi, daha doğru ve gerçekçi kararlar alabilmesi, kapasitesini (bilgi ve becerilerini) verimli kullanabilmesi, kendisi ve çevresiyle barışık, uyumlu yaşayabilmesi ve böylece kendini gerçekleştirmesi için profesyonel düzeyde(planlı, programlı düzenli) verilen yardım sürecidir (Kepçeoğlu, 1999). REHBERLİK HİZMETLERİ Psikolojik danışma ve rehberlik, koruyucu ruh sağlığı hizmetidir. Ruh sağlığı açısından normal, ancak gelişimsel ve uyum sorunları olan herkesin bu hizmetlere ihtiyacı vardır. Örneğin, yeni okula gelmiş bir öğrencinin uyum sorunu olabilir, arkadaşsızlık çekebilir, bir başka öğrencinin sınavlara ilişkin kaygısı olabilir ya da bir üst eğitim kurumu veya meslek seçimiyle ilgili yardım isteyebilir işte bu ve benzeri durumlarda bireylere psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ile yardım edilebilir. Bu hizmetlerden rehberlik, bireyin kendini ve çevresini tanıyıp anlaması, problemlerini çözebilmesi, daha doğru ve gerçekçi kararlar alabilmesi, kapasitesini (bilgi ve becerilerini) verimli kullanabilmesi, kendisi ve çevresiyle barışık, uyumlu yaşayabilmesi ve böylece kendini gerçekleştirmesi için profesyonel düzeyde(planlı, programlı düzenli) verilen yardım sürecidir (Kepçeoğlu, 1999). Rehberliğin kelime anlamı kılavuzluk (guidance), yol göstermek anlamına gelir. Ancak bu kelimenin anlamı gerçek rehberlik anlayışıyla uyuşmaz. Neden? Çünkü rehberlik yol göstermek değil, yollar göstermek, seçenekler sunmak işidir ve sonuçda en son karar her zaman için danışan bireyin kendisi tarafınfan verilir. Rehberlik Hizmetlerinin Amacı Rehberliğin bireyde gerçekleştirmeye çalıştığı amaçlar şunlardır: 1- Birincil amaç: Kendini tanıması, bilgi, beceri ve kapasitesini fark etmesi birincil amaçtır, 2- Çevrede kendisine açık olan fırsatları öğrenmesi (meslek, iş, sosyal faaliyetler), 3- Gizli güçlerini geliştirmesi, güçlü ve zayıf yönlerinin farkına varması, 4- Çevresini tanıyarak uyum sağlamasıdır. 5- Kapasite, yetenek ve becerilerini kendine en uygun olarak maksimum düzeyde kullanmasına yardım etmek, 6- Kendi başına çözemediği sorunlarını çözmesinde yardım etmek, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

70 Psikolojik Danışma ve Rehberlik 7- Nihai-sonal amaç: bireyin kendini gerçekleştirmesidir. Bu noktada hem rehberlik hem de psikolojik danışma alanı için son derece önemli olan kendini gerçekleştirme kavramı üzerinde durulması gerekmektedir. Kendini Gerçekleştirme Kendini gerçekleştirmekte olan birey, bir insandır olağanüstü güçleri, becerileri olan biri değildir. Kusursuz, hatasız, mükemmel değildir. Hata yapabilir, her işi başaramaz ama başaracağı işi bilir. Daima mutlu, her şeyi, her yönü mükemmel olamaz. Kendini gerçekleştirme, kelime anlamı itibariyle Latince (fully fuctioning); tam verimlilik, kendini verimli kullanmak, kendi kapasite ve becerilerini kendisine en uygun alanda maksimum düzeyde kullanabilmektir. Kendini gerçekleştirme yaşam boyu devam eden bir süreçtir, sonu yoktur. Kendini gerçekleştirme bir düzey ve dereceyi ifade eder. Bireylerin kendini gerçekleştirme düzeyleri, farklı olabilir. Kendini gerçekleştirmekte olan bireyin özellikleri sağlıklı bir insanda bulunması gereken özelliklerin aynısı olup şöyle sıralanabilir: 1- Tüm insanlar köylü-kentli, batılı-doğulu, beyaz-zenci, fakir-zengin, alt düzeyde olanlar ya da üst düzeyde olanlar hepsi kendini gerçekleştirme potansiyeline sahiptir. 2- İyimserdir, geçmişe esef etmez, geleceğe tesis eder. 3- Anı yaşamayı tercih eder. Zamanın verimli kullanır. 4- Risk almayı sever; azimli, kararlı ve yaratıcıdır. 5- Gerçekçidir, kendini olduğu gibi kabullenir. Zayıf ve güçlü yönlerinin farkındadır. 6- Paylaşımcı, dışa dönüktür, duygularını açığa vurmakta zorlanmaz. 7- Değişmeye, yeni yaşantılara açık, dinamik bir kişiliğe sahiptir. 8- Başkalarını olduğu gibi kabul edebilir 9- Kendi kapasite ve becerilerini iyi tanır. Dolayısıyla kendini verimli kullanır. 10- Kim olduğunu ve kim olabileceğini gerçekçi olarak bilir. 11- Hem kendisi hem de başkaları hakkında olumlu düşünür. 12- Kendine ve başkalarına saygılıdır. 13- Özgüven ve özsaygı yüksektir. 14- Doğal, sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurar. 15- Zamanı iyi kullanır, geçmişten çok geleceğe dönüktür. Rehberlik Hizmetlerinde Temel İlkeler Yapılan her sistemde yürütülen her hizmette bazı ilke ve kuralların olması bir ihtiyaçtır. Bir sistem olarak da rehberlik hizmetlerinin amacına ulaşabilmesi kaliteli ve verimli olabilmesi ilkelere, hizmetlerin yapılışında ilkelere uyma ile mümkün olabilecektir. 1- Her insan saygıya değer, özgün bir varlıktır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

71 Psikolojik Danışma ve Rehberlik 2- Rehberlik hizmetlerinin merkezinde birey (öğrenci) vardır. 3- Rehberlik hizmetlerinde karşılıklı gönüllük esastır. 4- Özerklik İlkesi, rehberlik hizmetlerinde yardımın esası bireyin kendi kendine yeter hale gelmesidir. Bir kişiye her gün balık vermektense balık tutmayı öğretmek çok daha yararlı olacaktır (KPSS 2007). 5- Bireyin (öğrencinin) her yönüyle gelişmesi kendilerini gerçekleştirmelerine yardım etmektir. 6- Rehberlik hizmetlerinde gizlilik esastır. 7- Rehberlik hizmetlerinde bireysel farklara saygı esastır. 8- Rehberlik hizmetleri hem bireye hem de topluma karşı sorumludur. Birey ve toplumu karşı karşıya getirmeden isteklerini gidermeyi öğrenmesi sağlanır. 9- Öğrenci ile ilgili herkesin ortak bir anlayış ve işbirliği içinde olması gerekir. Çünkü rehberlik hizmetleri bir takım işidir. 10- Rehberlik hizmetleri uygulamaları sürecinde kurumun (okulun) amaç ve ihtiyaçlarına önem verilmelidir. 11- Rehberlik hizmetleri demokratik ve insancıl bir anlayışa dayanır. 12- Her bireyin kendisi hakkında karar verme hakkı ancak kendisine aittir. 13- Her birey seçim yapma özgürlüğüne sahiptir. 14- Tüm öğrencilere yönelik bir hizmettir. 15- Rehberlik hizmetleri planlı, programlı, örgütlenmiş olarak profesyonel bir düzeyde sunulmalıdır. 16- Rehberlik hizmetleri süreklidir yaşam boyu sürer. Başlıca Rehberlik Hizmetleri Rehberlik hizmetleri aşağıdaki şekilde sınıflanmaktadır. Rehberlik Hizmet Çeşitleri Hizmetin verildiği birey sayısına göre Hizmetin verildiği problem alanına göre Eğitim ve öğretim kademelerine göre Hizmet işlevlerine göre Hizmetin uygulama alanlarına göre Bireysel Rehberlik Grupla Rehberlik Eğitsel Mesleki Kişisel Okul Öncesi İlköğretim Ortaöğretim Yüksek Öğretim Uyum Sağlayıcı Yöneltici Ayarlayıcı Eğitim, sağlık, sosyal yardım ve endüstri, Adalet- Güvenlik Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

72 Psikolojik Danışma ve Rehberlik Psikolojik danışma bireyin karar verme ve problem çözme ihtiyaçlarını karşılayarak gelişim ve uyumunu sürdürmesine yardımcı olmak amacıyla bireyle yüz yüze kurulan törapatik bir yardım ilişkisidir (Gibson ve Mitchell 1990). PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETİ Psikolojik danışma bireyin karar verme ve problem çözme ihtiyaçlarını karşılayarak gelişim ve uyumunu sürdürmesine yardımcı olmak amacıyla bireyle yüz yüze kurulan törapatik bir yardım ilişkisidir (Gibson ve Mitchell 1990). Psikolojik danışma danışman ile danışan arasında karşılıklı güven ve saygıya dayanan, duygusal yoğunluğu olan, yüz yüze yapılan bir profesyonel görüşmedir. Psikolojik danışma bireylerin kendilerini tanımalarına, güçlü ve zayıf oldukları yönlerini bilmelerine ve karşılaştıkları durumlara (problemlere) etkili çözümler üretebilmelerine yardımcı olmak amacıyla bir uzman ya da danışman tarafından sunulan yardım hizmetidir. Psikolojik danışma hizmeti günümüzde rehberlik hizmetleri içinde merkezi öneme sahip, ancak bir uzman tarafından verilmesi gereken bir hizmet türüdür. Psikolojik danışma hizmetlerinde yardımı alan kişiye Danışan, yardımı veren uzmana ise psikolojik danışman denir. Okullarda psikolojik danışma hizmetinden, çeşitli uyum sorunlarını çözmek isteyen, başarısızlık, karar verme güçlüğü vb. problemleri olan öğrenciler olduğu kadar kendini tanımak ve geliştirmek isteyen herkes yararlanabilir. Psikolojik yardım ilişkisi bir süreçtir. Bu süreç içinde bireye kendini ve sorunlarını gerçekçi bir gözle görmesi ve uygun çözümler bulması için yardım edilir. Anlaşılacağı gibi bu yardım, bu alanda yetişmiş uzman kişilerce verilen profesyonel bir hizmettir. Okuldaki rehberlik uzmanı (veya bu alanda yetişmiş bir başka uzman) tarafından verilir. Psikolojik danışmanın kendine özgü ilkeleri, etik kuralları, kuramsal temelleri, uygulama teknikleri, çeşitli yaklaşımları vardır. Bu konuda bilgi ve beceri kazanmak uzun bir eğitimi gerektirir. Psikolojik Danışmanda Bulunması Gereken Özellikler Psikolojik danışma, uzmanlık gerektiren törapatik bir ilişki sürecidir. Bu süreçte Psikolojik Danışma hizmeti veren uzmanların bazı özellikleri taşıması gerekir. Bunlar: Danışanı ön yargısız olarak olduğu gibi kabul eder. Yardım alan bireye (danışana) saygıyı esas alır. Danışanı saygıyla, içten ve dikkatlice dinleyerek ve anlamaya çalışmak önemlidir. Danışanı zorlama, eleştirme ve yargılama yapılamaz. Birey hakkında karar verme hakkı bireyin kendisine aittir. Danışanla empati ve iletişim kurabilmek. Psikolojik danışma hizmeti diğerlerinden farklı olarak gizlilik esasına dayanır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

73 Ödev Özet Psikolojik Danışma ve Rehberlik Danışmanlık psikolojisi klinik psikoloji ile yakından ilişkili olan, ancak daha hafif duygusal, kişisel ve mesleki sorunlarla ilgilenen, problemlerin çözümü için psikoterapi uygulayan psikolojinin alt dalıdır. Öğrenci kişilik hizmetleri içinde yer alan ve eğitim alanında uygulanan psikolojinin bu alanı ülkemizde Rehberlik ve Psikolojik Danışma (PDR) alanı olarak bilinmektedir. Psikolojik danışma ve rehberlik koruyucu ruh sağlığı hizmetidir. Eğitim kurumları bu hizmetin uygulama alanlarından bir tanesidir. Ruh sağlığı açısından normal, ancak gelişimsel ve uyum sorunları olan herkesin bu hizmetlere ihtiyacı vardır. Rehberlik ve Psikolojik Danışma bireyin kendini ve çevresini tanıyıp anlaması, problemlerini çözebilmesi, daha doğru ve gerçekçi kararlar alabilmesi, kapasitesini (bilgi ve becerilerini) verimli kullanabilmesi, kendisi ve çevresiyle barışık, uyumlu yaşayabilmesi ve böylece kendini gerçekleştirmesi için profesyonel düzeyde (planlı, programlı düzenli) verilen yardım sürecidir. Öğrencinin eğitim ve öğretim hizmetlerinden verimli bir şekilde yararlanması ve çağdaş eğitim sisteminin amaçlarına ulaşabilmesi için okullarda öğretim ve denetim faaliyetleri dışında başka hizmetlere de ihtiyaç olduğu açık bir gerçektir. Çağdaş eğitim sisteminde bu ihtiyacı karşılayan hizmetler içinde rehberlik hizmetlerinin de yer aldığı öğrenci kişilik hizmetleridir. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri de öğrenci kişilik hizmetleri kapsamında yer alır. Yakından tanıdığınız, bir psikolojik danışmanın, kendi okulunuzdaki okul rehber öğretmenin nasıl bir rehberlik hizmeti verdiğini öğrendiğiniz bilgiler ışığında irdeleyeniz. Olumlu yönlerini ve eksiklerini çıkarmaya çalışınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

74 Psikolojik Danışma ve Rehberlik DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi rehberlik anlayışının temelini oluşturan ilkelerden biri değildir? (KPSS 2006) a) Öğrenci merkezlilik b) Profesyonellik c) Kurum amaç ve ihtiyaçlarına uygunluk d) Gönüllülük e) Koruyuculuk 2. Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin en genel amacı bireyin kendini gerçekleştirmesine yardım etmektir. Kendini gerçekleştirme ise bireyin tüm gizil gücünü kullanabilmesi, verimli ve mutlu olması anlamına gelmektedir. Kendini gerçekleştirmede başarılı olmuş bir bireyde, I. Giriştiği tüm işlerde başarılı olma, II. İnsanlarla ve yaşadığı çevreyle ilgili olma, III. Daima mutlu olma, IV. Zamanını iyi kullanma, V. Geçmişten çok geleceğe dönük olma Özelliklerinden hangilerinin bulunması beklenir? a) I, II, IV b) I, IV, V c) II, III, V d) II, IV, V e) II, IV, V 3. Aşağıdakilerden hangisi rehberlik hizmetlerinin amaçlarından biri değildir? a) Çevrede kendisine açık olan fırsatları öğrenmesine yatdımcı olmak b) Çevresini tanıyarak uyum sağlamasına yardımcı olmak c) Kendi başına çözemediği sorunlarını çözmesinde yardım etmek d) Kendini tanıması, bilgi, beceri ve kapasitesini fark etmesine yardımcı olmak e) Bireyin fiziki çevresini düzenlemesine yardımcı olmak 4. Aşağıdakilerden hangisi kendini gerçekleştirmiş bireyin özelliklerinden biri değildir? f) İyimserdir, geçmişe esef etmez, geleceğe tesis eder g) Zamanın verimli kullanır h) Risk almayı sever; azimli, kararlı ve yaratıcıdır i) Sadece anı yaşar j) Gerçekçidir, kendini olduğu gibi kabullenir 5. Aşağıdaki özelliklerden hangisi bir danışmanda olması gereken özelliklerden biridir? a) Empatik iletişim kurabilir b) Herzaman iyimserdir c) Koruyucudur d) Kendi merkezlidir e) Süperego merkezlidir Cevaplar: 1.E, 2.D, 3.E, 4.D, 5.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

75 Psikolojik Danışma ve Rehberlik YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Acar, N.V., Yıldırım, İ. ve Ergene, T. (1996). Psikolojik danışma hizmetlerinden kimler yayınlanıyor? Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Dergisi, 4(2), Bacanlı, H. (2003). KPSS eğitim bilimleri. Ankara: Nobel. Bakırcıoğlu, R. (1994). Rehberlik ve psikolojik danışma. Ankara: Turhan. Can. G. (2002). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Pegem A Yayıncılık. Deniz, M. E. ve Erözkan. A. (2008). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Maya Akademi. Işıklı, S. (2000). Bilişsel-dinamik psikoterapi uygulamasında bütünleşme: Yapılandırıcı yaklaşım. Türk Psikoloji yazıları, 3(5), Karahan, T. F. ve Sardoğan, M. E. (1994). Psikolojik danışma kuramları. İstanbul: Birsen. Kaya, A. (2004). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Anı. Kepçeoğlu, M. (1994). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Özerler. Kuzgun, Y. (1995). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: ÖSYM. Kuzgun, Y. (1999). İlköğretimde rehberlik. Ankara: Nobel. Kuzgun, Y. (2005). Meslek Danışmanlığı. Ankara: Nobel. Morris, C. G. (2002). Psikolojiyi anlamak (Psikolojiye giriş). (Çev. Ed. H.B. Ayvaşık ve M. Sayıl). Ankara: Türk Psikologlar Derneği. Öğretmen Adayları İçin Rehberlik. ( 2010). Ankara: İhtiyaç Yayıncılık Özgüven, İ. E. (1998). Bireyi tanıma teknikleri. Ankara: Sistem Ofset. Özgüven, İ.E. (2000). Çağdaş eğitimde psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: Sistem Ofset. Tan, H. ( 1995). Psikolojik danışma ve rehberlik. Ankara: M.E.B. Yayınları. Wolberg, L. R. (1977). The technique of pschotherapy. New York: Grune & Stratton. Yeşilyaprak, B. ( 2001). Eğitimde rehberlik hizmetleri. Ankara: Nobel Yayınları. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

76 HEDEFLER İÇİNDEKİLER ENDÜSTRİ VE ÖRGÜT PSİKOLOJİSİ Endüstri Psikoloji Nedir? Endüstri Psikolojisinin Çalışma Konuları Endüstri Psikolojisinde Temel Kuramlar Taylor ve Bilimsel Yönetim Kuramı Fayol ve Yönetim İlkeleri Kuramı Hawthorne Araştırmaları Ve İnsancıl Yaklaşım Likert ve Yönetsel Sistemler Yaklaşımı Mcgregor ve X-Y Kuramı PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Endüstri psikolojisinin ne olduğunu öğrenecek, Endüstri psikolojisinin çalışma konularını öğrenecek, Endüstri psikolojisi alanındaki temel kuramların görüşlerini açıklayabileceksiniz. ÜNİTE 8

77 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi GİRİŞ İnsanların önemli etkinliklerinden biri de bir işte ücret karşılığı çalışmaktır. Özellikle 19. yüzyıldan günümüze kadar gelen süreçte iş yaşamının önemi gittikçe artmıştır. Çağdaş dünyada profesyonel olarak bir işi icra etmek ve bu iş karşılığında tatminkâr ücretler almak son derece önemlidir. Bugün iş yaşamı yetişkin bir insanın günlük yaşamının yaklaşık üçte birine yakın bir zamanını almaktadır. İşte geçirilen sürede insanların ne tür davranışlar sergiledikleri uzun zamandır psikologların dikkatini çeken bir konu olmuş ve bu alanda yapılan araştırmalardan bir psikoloji alanı olan endüstri ve örgüt psikolojisi ya da başka bir ifade ile çalışma psikolojisi alanı doğmuştur. ENDÜSTRİ PSİKOLOJİSİ NEDİR? Endüstri psikolojisi, insanı, fiziki ve psikolojik özelliklerini dikkate alarak, en uygun işe yerleştirmeye, iş içinde eğitmeye, işe ve çalışmaya karşı güdülemeye (motive etmeye), makine ve donanımı ona uygun biçimde tasarımlamaya ve çalışma ortamını da çalışan kişiyi rahat ettirecek ve mutlu edecek biçimde düzenlemeye ilişkin problemlerle ilgilenen bir psikoloji alanıdır. Endüstri psikolojisi insan davranışlarını daha özel olarak iş hayatında, yani çalışma ortamı içinde inceleyen bir bilim dalıdır. Bilindiği üzere psikoloji genel olarak insanın duygu, algı ve zihin fonksiyonları ile beraber davranışlarını incelemektedir. Endüstri psikolojisi, psikoloji bilgilerini, çalışma ortamı için kullanır. Endüstri psikolojisi insanın çalışacağı ortamın düzenlenmesinde bize çok önemli faydalar sağlar: İşe uygun kişinin bulunması ya da işe alınan kişinin kendisine en uygun olan işe yerleştirilmesi, işin en verimli bir biçimde yapılabilmesi, iş verimliliğini arttırmak için gerekli eğitimin çalışanlara verilmesi, çalışan ve çalıştıran (işçi ve işveren) arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ile çalışanların kullanacağı her türlü makine ve donatımın (teçhizatın) tasarımı, iş güvenliğinin sağlanması gibi faydalar bunlar arasında sayılabilir. Bütün bu özelliklerini dikkate alarak, endüstri psikolojisini şöyle tanımlayabiliriz: Endüstri psikolojisi, insanı, fiziki ve psikolojik özelliklerini dikkate alarak, en uygun işe yerleştirmeye, iş içinde eğitmeye, işe ve çalışmaya karşı güdülemeye (motive etmeye), makine ve donanımı ona uygun biçimde tasarımlamaya ve çalışma ortamını da çalışan kişiyi rahat ettirecek ve mutlu edecek biçimde düzenlemeye ilişkin problemlerle ilgilenen bir psikoloji alanıdır. Bir başka ifade ile: Endüstri psikolojisi, verimliliği artırmak amacıyla, endüstri problemlerinin psikolojinin ilke, yöntem ve kavramlarını kullanarak incelenmesini sağlayan uygulamalı bir bilim dalıdır (Binbaşıoğlu ve Binbaşıoğlu, 1992). ENDÜSTRİ PSİKOLOJİSİNİN ÇALIŞMA KONULARI Çok genel bir bakış açısı ile bakıldığında bir meta ya da hizmet üretilen her iş ortamı ve bu iş ortamlarında gözlemlenen davranışlar endüstri psikolojisinin ilgi alanına girmektedir. Ancak yine de sınırlandıracak olursak endüstri psikolojisinin çalışma alanları, başlıca beş gruba ayrılabilir: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

78 Örnek Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Personel Seçimi: İşe alınacak bireyin seçimi, eğitimi, başarısının ölçülmesi ve değerlendirilmesi endüstri psikolojisinin en önemli konularından biridir. Daha sonra da personel seçiminin tabii bir uzantısı olarak, personelin eğitimi ile onun işteki başarısının ölçülmesi ve değerlendirilmesi gelir. Uzun yıllardır psikologlar bu konularda çeşitli araştırmalar yapmaktadırlar. Bu amaçla, çeşitli testler ve teknikler geliştirilmiştir. İşin Sosyal ve Organizasyonel Özellikleri: Kişinin, yaptığı işle ilgili motivasyonunun yüksek olmasının, hem çalışan ve hem de çalıştıran için büyük önemi vardır. Bu, iş verimliliğinin sağlanması, organizasyonun amaçlarına ulaşması bakımlarından da önemlidir. Ayrıca çalışanların, kendisini geliştirebileceği fiziki ve psikolojik bir ortamı sağlamak, çalışanlar ile çalıştıranlar arasındaki ilişkileri düzenlemek, endüstri psikolojisinin kapsamı içine girmektedir. Çalışma Ortamının Düzenlenmesi: Son yıllarda, çalışma ortamının, insanın fiziki özelliklerine ve kabiliyetlerine göre düzenlenmesi, makine, donatım, araç ve gereçlerin çalışanların fizyolojik ve psikolojik özelliklerine ve kapasitelerine uygun biçimde tasarlanmasına büyük önem verilmektedir. Yapılan araştırmalar, çalışma ortamındaki fiziki şartlar ile beden ve ruh sağlığı arasında bir ilişki bulunduğunu göstermiştir. Kişinin boy uzunluğuna uygun olmayan bir tezgâhta çalışması, bir süre sonra, onun verimliliğinin düşmesine sebep olacağı gibi, bir sakatlığa uğramasına da sebep olabilir. Bunun gibi, ısı, gürültü ve aydınlatma faktörleri de iş verimliliğinin artmasına ya da azalmasına sebep olabilir. Ayrıca, bu konulardaki yetersizlikler, kişinin sağlığını da olumsuz yönde etkiler. Çalışmanın Verimliliği: Verimlilik, insan gücünden, makinelerden ve mevcut öteki kaynaklardan daha iyi yararlanabilmek için, kayıpları en aza indirerek mal ve hizmet üretmek demektir. Bu bakımdan verimlilik ile üretim aynı şey demek değildir. Verimlilikte, belli miktarda bir ürünü, şimdikinden daha az insan gücü, makine ve ham madde kullanarak elde etmek söz konusudur. Yoksa daha çok insan gücü, daha çok makine ve malzeme ile daha çok ürün elde etmek her zaman mümkündür. Bu konu da endüstri psikolojisinin alanı içindedir. İş Güvenliği: İş hayatında, gerek insan hatasının ve gerekse alet ve makinelerin yanlış tasarlanması veya arıza yapması nedeni ile birtakım kazalar ortaya çıkabilir. Bunlar iş güvenliği problemlerini doğurur. Hata yapmayı azaltacak ve iş kazalarını önleyecek ve dolayısıyla verimlilik kaybını en aza indirecek tedbirleri almak gerekir (Binbaşıoğlu ve Binbaşıoğlu, 1992). Endüstri psikologları yukarıda aktarılan ana başlıklarla ilgili bir çok spesifik konuda araştırmalar yapmışlardır. Bu konulardan bazıları ise şunlardır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

79 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Motivasyon, Liderlik, Yaratıcı düşünme, Çatışma yönetimi, Karar verme. ENDÜSTRİ PSİKOLOJİSİNDE TEMEL KURAMLAR Endüstri psikoloji olgusu endüstri devriminin başlamasıyla ortaya çıkmış, insan ögesine eğilme gereğinin giderek önem kazanması sonucu birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu gelişmelerin akışı içinde oluşan tüm kuramsal çalışma ve araştırmaları kronolojik yapı içinde ve ayrıntılı olarak incelemek mümkün olmamakla birlikte, izleri ve etkileri kolaylıkla silinmeyen birkaç araştırma ve kuramsal yaklaşıma değinmeye çalışacağız. Taylor ve Bilimsel Yönetim Kuramı Endüstri devriminden sonra ortaya çıkan yönetim sorunlarına ışık tutacak nitelikteki çalışmaların öncülüğünü yapanlardan biri Frederic Winslow Taylor dur. Taylor, yaşadığı çağın en büyük işletmecilerinden biri olarak kabul edilir. Birçok fabrikada işçi ve ustabaşı olarak çalışan Taylor, 1883 te mühendis diploması aldıktan sonra Amerika da bilimsel yönetim alanında birçok çalışma ve araştırma yapmıştır. Özellikle İşletmelerde Bilimsel Yönetim adlı yapıtında şu noktalara değindiğini biliyoruz: Bir dizi basit deneyler yoluyla iş sırasında yapılan savurganlıkları kanıtlamak, Sorunların çözümünü olağanüstü insanlarla değil, düzenli bir yönetim anlayışında aramak, En iyi yönetimin kurallar ve doğru belirlenen ilkelere dayandığını göstermek. Örgütsel psikoloji açısından bakıldığında, Taylor, işçi-işveren ilişkilerinde ortaya çıkan çatışmanın ve anlaşmazlıkların nedenlerine araştırmalarıyla dikkat çeker. Ona göre, işverenin tek düşüncesi işçiye en düşük ücret vererek maliyetleri kısmak iken, işçiler de en az çalışmayla en yüksek ücreti aşmayı amaçlamaktadır. Bu çatışmanın verimi düşürdüğü kadar çalışma moralini de olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan Taylor, bilimsel yönetim hareketleriyle her iki taraf için de kazançlı olacak yöntemler geliştirmiştir. Taylor un geliştirdiği bilimsel yönetim kuramı, aslında örgütsel psikolojinin kaynağı değil, fakat ortaya koyduğu yeni ilkeler ve koşullar nedeniyle çalışan kesimin davranışsal sorunlarının su üstüne çıkmasını sağlayan bir başlangıç olmuştur (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998). Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

80 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi Fayol ve Yönetim İlkeleri Kuramı Amerika da Taylor un geliştirdiği Bilimsel Yönetim Kuramı na karşılık Avrupa da yaklaşık aynı yıllarda birtakım gelişmeler göze çarpıyordu. Özellikle Fransa da Henri Fayol adlı bir maden mühendisi yönetim konusunda yeni ilkeler geliştirerek işletmecilik alanında haklı bir ün kazanmıştır. Fayol, çalıştığı işletmede yapılan savurganlıklardan etkilenerek yönetim ilkeleri kuramını geliştirmiştir. Bu çalışmalarını Genel ve Endüstriyel Yönetim adlı ünlü yapıtında toplayan Fayol, aynı zamanda bir maden işletmesinde genel müdürlük yaptığından uygulamada gördüğü yönetim aksaklıklarını gerçekçi bir yaklaşımla inceleme fırsatı bulmuştur. Fayol, öncelikle işletmenin işlevlerini, teknik, ticari, finans, güvenlik, muhasebe ve yönetim olarak altı kategoride incelemiştir. Fakat özellikle yönetim işlevine ağırlık vererek, işletmedeki sorunların büyük çoğunluğunu yönetsel beceri noksanlığına bağlamıştır. Bu nedenle yönetim konusunda bugün dahi büyük ölçüde geçerliliğini koruyan yönetim işlevlerini bilimsel bir yaklaşımla incelediği söylenebilir. Bu işlevler; planlama, örgütleme, yöneltme, eş güdüm ve denetimdir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998). Hawthorne Araştırmaları ve İnsancıl Yaklaşım Örgütsel psikoloji konusunda gerçek anlamda ilk ve en önemli araştırmalar dizisinin Hawthorne araştırmalarıyla başladığı ve 12 yıl gibi uzun bir süreyi kapsadığı bilinmektedir. Bu araştırmalar, Amerika da Chicago kenti yakınlarında bulunan Western Elektric Company adlı şirketin Hawthorne fabrikalarında Harvard Üniversitesi nin ünlü profesörleri arasında yer alan Elton Mayo ve arkadaşları tarafından 1927 yılında başlatılmış ve 1939 yılına kadar uzanan deneyler dizisi şeklinde gerçekleştirilmiştir. Hawthorne araştırmalarının insan ilişkileri üzerinde vardığı sonuçlarla da endüstriyel davranışlar alanında devrim niteliğinde yeni bir yaklaşım modeli gerçekleştirilmiştir. Bu yaklaşım çoğu kaynaklarda beşeri ilişkiler ekolü olarak tanımlanır. Beşerî ilişkiler ekolünün en belirgin niteliği insan unsurunu ekonomik varlık ya da mekanik varlık olarak gösteren geleneksel yönetim kuramına karşı, insanı sosyal ve psikolojik varlık olarak göstermesidir. Bu ekol bireyi işe güdüleyen en güçlü motifin ekonomik güdüler olmadığını, toplumsal ve psikolojik güdülerin daha etkili olduğunu savunur. Öte yandan, doğal (informel) grupların biçimsel (formel) gruplardan daha etkili olduğu, grup davranışlarının üretimi doğrudan doğruya olumlu ya da olumsuz biçimde etkilediği ileri sürülür. Ayrıca bireylerin kişiliklerine gösterilen saygının onları üretimde daha aktif elemanlar yapacağı tezi ortaya konur (Erdoğan, 1999). Likert ve Yönetsel Sistemler Yaklaşımı Michigan Ünivesitesi profesörlerinden olan Rensis Likert aynı zamanda Sosyal Araştırmalar Enstitüsü nün kurucularından biri olarak çeşitli araştırmalar yapmış ve birçok araştırmacıları da etkilemiştir. Likert dört önemli yaklaşım getirmektedir: Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

81 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi 1- Likert, insan ilişkilerine gerektiği ölçüde önem veren işletmelerin zaman kaybına yol açtıkları ya da kârlılık amacıyla bağdaşmayan bir yol izledikleri görüşlerini kesinlikle reddeder. İnsanlar üzerinde emir-kumanda yoluyla kurulan denetim mekanizmasının ne bir araç ne de amaç olduğu, bu konuda yapılan birçok araştırmaların, sıkı denetimin yararlı sonuçlar doğuracak bir yol olmadığını savunur. Üretimi amaç edinen ve zorlayıcı nitelik taşıyan emir-kumanda yerine, doğrudan emir-kumanda fonksiyonunun her eylemini analiz eden bir yaklaşım içine girmenin uzun vadeli düşünüldüğünde yüksek verimi güvence altına alacağı gerçeğini vurgular. 2- Likert ikinci bir yaklaşım olarak, işletme yönetimlerinin çalışmada insan ilişkilerine önem vermeleri halinde bunun sadece bir iyi niyet gösterisi olmadığını, fakat daha önemlisi kazanç sağlamanın da bir yolu olduğunu savunur. 3- Likert, verimliliğin sürekli olması gerektiğini savunur. İşgörenler üzerinde ağır baskı, tehdit, sürekli gözetim uygulanırsa verimin yükselmesi kısa zamanda sağlanabilir. Fakat bu gelişme aldatıcı ve geçicidir. Bu tür uygulama belirli bir süre sonra moral bozukluğu, işten ayrılma, yeni elemanların bulunma güçlüğü, üretimin amaçlı olarak yavaşlatılması, grevler ya da yeni yöntemlere direnme gibi sonuçlar doğurur. 4- Likert, bireyin yaptığı işten sorumluluk duymasının son derece doğal ve yaygın bir olgu olduğunu savunur. Eğer bireyin sorumluluk yüklenme isteği çoğu kez gerçekleşmiyorsa, bunun nedenini yönetimin bu yönde yeterli olanakları sağlamadığında aramak gerekir. Çalışanlara sorumluluk duygusunun aşılanması isteniyorsa, yönetimin çalışan kesime kendi düşünce ve yargılarından yararlanılacağı izlenimini uyandırması gerekir. Bu iyi niyetli ve gerçekçi bir yaklaşım olur. Ancak bu duyguyu kazandırmak için sadece güzel sözler söylenmesi hiçbir anlam ifade etmez. Önemli olan sözler değil, eylemlerdir. En inandırıcı eylem, çalışanların yeteneklerine güvenmek, yaptıkları işten dolayı sorumluluk yüklemek ve işlerin denetlenmesinde yetkili kılmaktır. Bunların ötesinde personelin yönetime ortak edilmesi gerekir. Bu ortaklık mülkiyete değil, yaptıkları işe ilişkin kararların alınmasına katılma anlamını taşır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998). Mcgregor ve X-Y Kuramı Douglas Mcgregor insan kaynaklarından en yüksek düzeyde ve en iyi biçimde yararlanmanın nasıl gerçekleşebileceği konusunda çalışmalar yapmıştır yılında Amerika da yayınlanan İşletmede İnsan İlişkileri adlı yapıtında Mcgregor, iki yönlü bir çalışma yapmıştır. Bir yandan, örgütlerin psiko-sosyolojik yapıları konusunda o güne kadar yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçları özetlerken, öte yandan da bu sorunlara ilginç bir yaklaşım modeli getirmiştir. Geliştirilen bu model içinde, geleneksel yönetimi simgesel X kuramı ile örgütsel bütünleşmeyi yansıtan Y ilişkileri ve yönetim anlayışı bakımından birbirine karşıt iki görüşü inceleme konusu yaparken, Mcgregor, önce geleneksel görüşün temel çizgilerini X Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

82 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi kuramında toplamış daha sonra bu görüşleri eleştirerek Y kuramının temel ilkelerini benimsemiştir (Can, 2002). X Kuramının Temel İlkeleri Mcgregor e göre X kuramının temel ilkeleri şunlardır: 1- Normal olarak insan, doğası gereği işi sevmez ondan kaçmak için her şeyi yapar. 2- Örgütsel amaçların gerçekleştirilmesinde işe karşı isteksiz davranan bireyler zorlanmalı, denetlenmeli, yönetilmeli ve cezayla korkutulmalıdır. 3- Normal bir insan yönetilmeyi yeğler, sorumluluktan kaçar çok az ölçüde çalışma özentisi duyar ve her şeyden önce güvenlik arar. Mcgregor, X kuramı adı altında geleneksel yönetim ve insan davranışları konusunda ileri sürülen görüşleri bir çatı altında toplarken insanı çalışmaya güdülemek için geleneksel yöneticilerin ileri sürdüğü havuç ve sopa yani ödül ve ceza özdeyişinde belirlenmek istenen ekonomik güdülerin ve denetim aracının yeterli olmadığı görüşüne varmak istemiştir. Y Kuramının Temel İlkeleri Bireysel ve örgütsel amaçların bütünleştirilmesini simgeleyen Y kuramı Mcgregor un varmak istediği yönetsel davranışsal yaklaşımları içerir. Özellikle toplum ve davranış bilimlerinde izlenen gelişmeler X kuramının getirdiği ilkeleri giderek geçersiz kılarken, Y kuramının hızla oluşmasına yardımcı olmuştur. Mcgregor un geliştirdiği Y kuramının temel ilkeleri şöyle özetlenebilir: 1- İş yaparken harcanan fiziksel ve düşünsel çaba oyun ya da dinlenme kadar doğaldır. 2- Örgütsel amaçlara varmanın tek yolu cezalandırma ve dış denetim değildir. İnsan söz konusu amaçlara varabilmek için sorumluluk bilinci içinde kendi kendini yönetme ve denetleme olanağına kavuşmalıdır. 3- Sorumluluk duygusunun gerçekleşmesi için, amaçlara varıldığı ölçüde insanlar ödüllendirilmelidir. 4- Normal bir insan, uygun koşullar altında sadece sorumluluk yüklenmekle kalmaz, daha öteye, başka sorumluluklar peşinde koşar. 5- Örgütsel sorunların çözümünde büyük ölçüde yaratıcılık, ustalık ve düş kurma yeteneği insanlar arasında sınırlı olmayıp, oldukça yaygındır. 6- Çağdaş endüstri yaşamının koşulları içinde, bireyin düşünsel yeteneklerinin ancak bir kısmından yararlanılmaktadır. Mcgregor un geliştirdiği Y kuramı, X kuramının tam karşıtı olarak belirlenmiş olup, insan bu kez sorumlu ve olgun davranışlar kazanmaya yatkın varlık olarak tanımlanmıştır. Bireye, çalışma ortamı içinde karşılaştığı konularda karar verme olanağı sağlanırsa işletmenin amaçlarına daha kolaylıkla uyarlık sağlayacağı belirtilmiştir. Y kuramı belirli bir yönetim stratejisi ve davranış modeli oluştururken Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

83 Ödev Özet Endüstri ve Örgüt Psikolojisi bireyi X kuramından farklı olarak dinamik, yaratıcı, ileriye dönük kişiliklere sahip varlık olarak tanımlar. İki kuram arasında ilgi çeken bir diğer farklılık da X kuramının çalışanları suçlamasına karşılık Y kuramı işteki verimsiz çalışmanın sorumlusu ve suçlusu olarak yöneticileri gösterir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998). Endüstri psikolojisi, insan davranışlarını daha özel olarak iş hayatında, yani çalışma ortamı içinde inceler. Endüstri psikolojisi, verimliliği artırmak amacıyla, endüstri problemlerinin psikolojinin ilke, yöntem ve kavramlarını kullanarak incelenmesini sağlayan uygulamalı bir bilim dalıdır. Endüstri psikolojisinin çalışma alanları, başlıca beş gruba ayrılabilir. Bunlar: Personel seçimi İşin sosyal ve organizasyonel özellikleri Çalışma ortamının düzenlenmesi Çalışmanın verimliliği İş güvenliği alanlarıdır. Endüstri psikolojisiyle ilgili temel kuramlar ise şunlardır: Taylor ve bilimsel yönetim kuramı Fayol ve Yönetim İlkeleri Kuramı Hawthorne Araştırmaları ve İnsancıl Yaklaşım Lıkert ve Yönetsel Sistemler Yaklaşımı Mcgregor ve X-Y Kuramı X ve Y kuramlarını karşılaştıran 200 kelimeyi geçmeyen bir metin yazınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

84 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi endüstri psikolojsinin en uygun tanımıdır? a) Endüstri psikolojisi gerek mal gerekse hizmet üreten organizasyonlarda yaşanan kişiler arası ilişki sorunlarını inceleyen bir bilim dalıdır. b) Endüstri psikolojisi derin psikolojik sorunlar yaşayan çalışanların ruhsal sorunlarının çözümü için çalışan bir bilim dalıdır. c) Endüstri psikolojisi psikoloji ile ilgili olguları sayısal verilere dönüştürmek için çalışan bir bilim dalıdır. d) Endüstri psikolojisi, verimliliği artırmak amacıyla, endüstri problemlerinin psikolojinin ilke, yöntem ve kavramlarını kullanarak incelenmesini sağlayan uygulamalı bir bilim dalıdır. e) Endüstri psikolojisi, grup içinde insanların davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. 2. Aşağıdakilerden hangisi bir endüstri psikoloğunun çalışma alanlarından biri değildir? a) Personel seçimi b) İş verimliliği c) İş güvenliği d) İşin sosyal ve organizasyonel özellikleri e) Kaygı ölçeği geliştirme 3. Aşağıdakilerden hangisi endüstri psikolojisinin çalışma alanlarından biridir? a) Derin psikolojik sorunlar b) Grup davranışları c) Gelişimsel sorunlar d) Öğrenme sorunları e) Çalışma ortamının düzenlenmesi 4. Aşağıda isimleri verilen araştırmacılardan hangisi çalışma psikolojisi alanından başka bir alana yaptığı katkılarla tanınır? a) Piaget b) Taylor c) Fayol d) Mayo e) Likert Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

85 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi 5. Endüstri psikolojisinin ilk kuramlarından biri olan bilimsel yönetim kuramı hangi kuramcı tarafından geliştirilmiştir? a) Mcgregor b) Fayol c) Mayo d) Likert e) Taylor Cevaplar: 1.D, 2.E, 3.E, 4.A, 5.E Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

86 Endüstri ve Örgüt Psikolojisi YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Binbaşıoğlı, C. ve Binbaşıoğlu, E. (1992). Endüstri Psikolojisi. Ankara: Kadıoğlu. Can, H. (2002). Organizasyon ve Yönetim. Ankara: Siyasal. Erdoğan, İ. (1999). Örgütsel Davranış. İstanbul: İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi. Özkalp, E. ve Kırel, Ç. (1996). Örgütsel Davranış. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Sabuncuoğlu, Z. ve Tüz, M. (1998). Örgütsel Psikoloji. İstanbul: Alfa Basım Yayım Dağıtım. Silah, M. (2001). Çalışma Psikolojisi. Ankara: Selim Kitabevi. Tevrüz, S., Artan, İ. ve Bozkurt, T. (1999). Davranışlarımızdan Seçmeler. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

87 HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Gelişim psikolojisinin alanını öğrenecek, Gelişim psikolojisinin temel kavramlarını ve gelişimi etkileyen faktörleri açıklayabilecek, Gelişimin temel ilkelerini öğrenecek, Fiziksel gelişim dönemlerini ve bu dönemlerin temel özelliklerini öğreneceksiniz. ÜNİTE 9

88 Gelişim Psikolojisi I GİRİŞ Psikoloji insan davranışlarını açıklamaya çalışan bir disiplindir ve insanın gelişim sürecini bilmek davranışların açıklanması noktasında en önemli kriterlerden biridir. Bu nedenle psikoloji alt dalları içinde gelişim psikolojisi oldukça önemli bir yere sahiptir. Birçok psikolog gelişim psikolojisiyle ilgili çalışmalar yapmış ve gelişimi farklı boyutlarıyla ele almışlardır. Bu bölümde genel hatlarıyla bu çalışmalardan söz edeceğiz. GELİŞİM PSİKOLOJİSİNİN ALANI Gelişim psikolojisi, döllenmeden başlayarak ölüme kadar geçen süreçte, bireyin davranışlarında meydana gelen ileriye dönük ve düzenli değişimleri inceleyen psikoloji alanıdır. GELİŞİM PSİKOLOJİSİNİN TEMEL KAVRAMLARI Organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerden geçirdiği sürekli ve düzenli değişim sürecine gelişim süreci denir. Gelişim psikolojisi alanında yapılan çalışmalarda üzerinde durulan temel kavramlar şunlardır: Gelişim Organizmanın döllenmeden başlayarak bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönlerden geçirdiği sürekli ve düzenli değişim sürecine gelişim denirken gelişim sürecinin sonunda ortaya çıkan ürünler de gelişme kavramıyla nitelendirilir. Büyüme Organizmada fiziksel özellikler yönünden gerçekleşen niceliksel değişmeler büyüme kavramıyla ifade edilir. Başka bir ifadeyle büyüme, boy ve kilo artışını ifade etmektedir. Olgunlaşma Organizmanın biyolojik olarak belli davranışları yapabilecek düzeye ulaşması veya organların kendilerinden beklenen işlevleri yerine getirebilecek düzeye erişmesine olgunlaşma denir. Hazırbulunuşluk Organizmanın zihinsel, sosyal ve bedensel yönden öğrenmeye hazır olmasıdır. Hazırbulunuşluk, olgunlaşmadan daha kapsamlı bir kavramdır ve herhangi bir davranışın öğrenilebilmesi için gerekli olan olgunlaşmanın yanı sıra bu davranışa ilişkin ilgi, istek, tutum ve ön bilgileri de içerir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

89 Gelişim Psikolojisi I Deneyim (Yaşantı) Deneyim kavramı ile bireyin yaşantıları yoluyla kazandıkları ifade edilmektedir. Başka bir ifade ile gerek fiziki gerekse sosyal çevreyle etkileşim sonucunda bireyde kalan izdir. Öğrenme Organizmanın çevreyle etkileşimi sonucu davranışlarında meydana gelen, nispeten kalıcı izli değişiklikler öğrenme kavramıyla ifade edilir. Gelişim Alanı Gelişim incelenirken farklı alanlardaki gelişimler birbirinden ayrılır. Çünkü bir bireyin gelişiminin tamamını alanlara ve dönemlere ayırmadan yani daha küçük parçalara bölmeden incelemek zaman ve ekonomiklik açısından uygun değildir. Genel anlamda gelişim üç farklı gelişim alanına ayrılarak incelenir. Bu temel gelişim alanları fiziksel gelişim, bilişsel (zihinsel) gelişim ve psikososyal (kişilik ve ahlak gelişimi olmak üzere) gelişim alanlarıdır. Fiziksel gelişim dışarıdan gözlenebildiği ve rahatlıkla ölçülebildiği için diğer gelişim alanlarından farklı olarak gelişimin nicel yönünü oluşturmaktadır. Gelişim Dönemi Belirli özelliklerin ön plana çıktığı gelişim aşamalarına dönem denilmektedir. En basit dönem sınıflaması ise yaşa göre yapılandır. Yaş insanın yaşamında bir dönemi ya da aşamayı gösteren, doğuştan itibaren geçen zaman ve yıl birimiyle belirtilir. Yapılan gelişimsel araştırmalar belli yaşlardaki bireylerin benzer gelişimsel özellikler gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Kritik Dönem Belli özelliklerin kazanılması açısından organizmanın çevresel faktörlerin etkisine en fazla açık olduğu zaman aralıklarına kritik dönem denir. Herhangi bir özellik kendisi açısından geçerli olan kritik dönemde kazanılmazsa daha sonra kazanılması ya çok zor ya da imkânsız olur. GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Kalıtım organizmanın anne babası yolu ile daha önceki atalarından genleri yoluyla getirdiği özelliklerdir. Gelişim kalıtım, çevre ve zaman faktörlerinin ortak etkisiyle gerçekleşen bir süreç olarak kabul edilmektedir. Organizmanın anne babasından, genleri yoluyla getirdiği özellikleri ifade eden kalıtım, gelişim sürecinde etkili olan en temel faktörlerden biridir ve gelişimin sınırlarını belirlemektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

90 Gelişim Psikolojisi I Bireyin karşı karşıya kaldığı fiziki ve sosyal uyarıcılar çevresel faktörleri oluşturur. Organizmanın döllenme anından itibaren karşılaştığı uyarıcıların gelişim sürecindeki etkisi çevre faktörüyle ifade edilir. Gelişimde çevrenin etkileri doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında kendini göstermektedir. Kalıtım ve çevrenin yanı sıra gelişimi etkileyen bir diğer unsur da zamandır. Gelişim üzerinde zaman faktörünün etkisi anlatılmak istendiğinde genellikle tarihsel zaman etkisi kavramı kullanılmaktadır. Bu kavram organizmanın içinde bulunduğu zaman diliminde sosyal ve fiziksel çevresinde meydana gelen olayların gelişim üzerindeki etkisini ifade etmektedir. GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ 1- Gelişim, kalıtım ve çevre etkileşiminin bir ürünüdür: Organizmanın gelişimi, kalıtsal olarak getirdiği özellikler ile çevreden edindiği bilgi, beceri ve tutumların etkileşimiyle şekillenir. 2- Gelişim süreklidir ve belli aşamalar halinde seyreder: Gelişim döllenmeden itibaren başlar ve kesintisiz olarak yaşam boyu devam eder. Gelişim sürecinde belli aşamalar söz konusudur ve bu aşamaların her biri kendinden önceki aşamayı temel alıp, kendinden sonraki aşamaya temel hazırlayıcı niteliktedir. 3- Gelişim bir bütündür: Gelişimde birbirinden farklı alanlar söz konusu olmasına karşın bütün bu alanlar birbiriyle etkileşim içindedir ve gelişim bir bütünlük içinde seyreder. 4- Gelişimde kritik dönemler vardır: Organizmanın bazı gelişim alanlarında, öğrenmeye ya da gelişmeye eğilimli olduğu belli bir zaman dilimleri söz konusudur ve bu dönemlerde organizma çevre etkilerine daha çok duyarlıdır ve daha hızlı öğrenir. 5- Gelişimde bireysel farklılıklar vardır: Her bireyin gelişim hızı aynı değildir ve bireylerde belli bir gelişim döneminde ortaya çıkan değişiklikler birbirinden farklı olabilir. 6- Gelişim hızı her yaşta aynı değildir: Gelişim süreci her yaşta farklı hızda seyreder. 7- Gelişim genelden özele doğrudur: Gelişim sürecinde önce genel yapılar sonra özel yapılar gelişmektedir. 8- Gelişim baştan ayağa ve içten dışa doğrudur: Gelişimde fiziksel boyut göz önüne alındığında baştan ayağa ve içten dışa doğru bir seyrin söz konusu olduğu görülür. GELİŞİM ALANLARI Gelişim aslında bütünsel bir süreç olarak değerlendirilmesine karşın psikologlar genellikle gelişimi farklı alanlara ayırarak incelemektedirler. Bireyin yaşa bağlı olarak farklı boyutlardaki gelişimlerinin ele alındığı bu alanlar en temelde fiziksel gelişim, zihinsel gelişim, kişilik gelişimi ve ahlak gelişimidir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

91 Gelişim Psikolojisi I FİZİKSEL GELİŞİM Organizmanın bedensel yapısında ve vücut sistemlerinde meydana gelen değişimlerin incelendiği gelişim alanıdır. Fiziksel gelişim, gelişimin gözlenmeye en uygun alanıdır ve doğum öncesinden yaşlılığa dek uzanan sekiz aşamada ele alınan bir süreçtir. Doğum Öncesi Dönem Döllenmeyle başlayıp doğum anına kadar geçen süreyi kapsayan bu dönem fiziksel gelişimin en hızlı seyrettiği süreçtir. Gelişim psikologları doğum öncesi dönemi genellikle dölüt, embriyo ve fetüs olmak üzere üç evrede ele alırlar. Döllenmeden itibaren organizmanın gelişmeye başladığı ilk iki hafta dölüt evresi olarak adlandırılırken, ikinci haftanın sonundan sekizinci haftanın sonuna kadar devam eden süre embriyo evresi olarak adlandırılır. Embriyo evresinde organlar belirginleşmeye ve organizma insan şeklini almaya başlar. Embriyo evresinin sonundan doğuma kadar geçen süre ise fetüs evresi olarak adlandırılır ve bu evrede organizma doğduğunda yaşamını sürdürebilmesini sağlayacak yeterlilikleri kazanır. Bebeklik Dönemi Doğum anından itibaren yaşamın ilk iki yılını kapsayan bu dönemde de fiziksel gelişim oldukça hızlı şekilde seyreder. Yeni doğan bir bebek yaklaşık olarak cm boyunda ve gr ağırlığındadır. Ancak bebeklik döneminin sonunda boyu yaklaşık 75 cm ağırlığı ise 10 kiloya ulaşır. İlk Çocukluk Dönemi Bebeklik döneminden sonra başlayan ve altı yaşına kadar geçen süreyi kapsayan bu dönemde çocuğun boyu ve kilosu, yavaş fakat düzenli şekilde artmaya devam eder. İlk çocukluk döneminin ortalarında çocuğun boyu, doğduğu zamanki boyunun iki katına ulaşır. Son Çocukluk Dönemi 6-12 yaş aralığını kapsayan ve çocuklar okula başladıkları için okul dönemi olarak da adlandırılan son çocukluk döneminde bedensel yapıdaki gelişim hızı oldukça düşüktür. Bu dönemde çocukların boy ve kilolarında önemli bir artış görülmezken erkek ve kız çocukların bu özelliklerinde belli farklılıklar görülmektedir. Dönemin ilk yıllarında erkek çocuklar kızlara oranla daha ağır ve uzunken dönemin ortalarında kız çocuklarında boy ve kilo artışı hızlanarak erkek çocuklarla yakın seviyeye ulaşır, hatta dönemin sonlarında kızlar, erkek çocukları geçerler. Bu durum kızların ergenliğe erkeklerden daha önce girmeleriyle açıklanır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

92 Gelişim Psikolojisi I Ergenlik döneminde fiziksel gelişim alanında bireyler arasında önemli farklılıklar görülebilmektedir. Bazı bireyler bu döneme daha erken girmekte veya bu dönemi daha erken tamamlayabilmektedirler Ergenlik Dönemi Yaklaşık olarak yaş aralığını kapsayan ergenlik dönemi, çocukluktan yetişkinliğe geçiş niteliği taşıyan ve fiziksel açıdan oldukça hızlı ve önemli değişikliklerin yaşandığı bir süreçtir. Hızlı ve ani boy uzaması, kilo artışı, vücutta tüylenmeler ve cinsel organlardaki değişimler bu dönemde oldukça belirgin ve dikkat çekici boyuta ulaşır. Bu döneme kızlar erkeklerden daha önce girdiklerinden fiziksel yapıdaki değişikliklerde de erkeklerden daha önde olurlar. Uzuvlardaki farklı derecedeki gelişimden dolayı beden oranları dengesizleşir ve fiziksel görünüm bireyi rahatsız edebilecek şekilde çirkinleşebilir. Ergenlik döneminde fiziksel gelişim alanında bireyler arasında önemli farklılıklar görülebilmektedir. Bazı bireyler bu döneme daha erken girmekte veya bu dönemi daha erken tamamlayabilmektedirler. Fiziksel gelişim süreci ergenlikten sonra da genç yetişkinlik, olgunluk(orta yaşlılık) ve yaşlılık dönemleriyle açıklansa da ergenlikten sonra bu alana ilişkin kayda değer bir değişiklikten söz edilmemektedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

93 Ödev Gelişim Psikolojisi I insanın gelişim sürecini bilmek davranışların açıklanması noktasında en önemli kriterlerden biridir. Bu nedenle psikoloji alt dalları içinde gelişim psikolojisi oldukça önemli bir yere sahiptir.gelişim psikolojisi, döllenmeden başlayarak ölüme kadar geçen süreçte, bireyin davranışlarında meydana gelen ileriye dönük ve düzenli değişimleri inceleyen psikoloji alanıdır. Gelişim kalıtım, çevre ve zaman faktörlerinin ortak etkisiyle gerçekleşen bir süreç olarak kabul edilmektedir.kalıtım organizmanın anne babası yolu ile daha önceki atalarından genleri yoluyla getirdiği özelliklerdir. Bireyin karşı karşıya kaldığı fiziki ve sosyal uyarıcılar çevresel faktörleri oluşturur. Gelişim birbirinden farklı sekiz ilke ile genel olarak açıklanabilir. Gelişim alanlarından biri de fiziksel gelişimidir. Fiziksel gelişim gelişimin niceliksel yönüdür. Özet Psikoloji insan davranışlarını açıklamaya çalışan bir disiplindir ve Gelişim ile ilgli temel kavramlara günlük hayatınızdan örnekler bularak yazınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

94 Gelişim Psikolojisi I DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Gelişim psikologları insan gelişiminin bir süreç olduğunu söylemektedirler. Bu bilgi göz önüne alındığında aşağıdaki seçeneklerden hangisinde bu süreç doğru olarak sınırlandırılmıştır? a) Doğumdan başlayarak ergenlikle sona eren bedensel gelişim anlaşılmaktadır. b) Döllenmeden başlayarak yaşamın sonuna kadar olan süreç anlaşılmaktadır. c) Bebeğin anne rahminde şekillenmeye başladığı ovum dönemi ile yaşamın sonuna kadar olan süreç anlaşılmaktadır. d) Bebeğin anne rahminde şekillenmeye başladığı tarih olan üçüncü ayın başı ile yaşamın sonuna kadar olan süreç anlaşılmaktadır. e) Doğumdan başlayarak hayatın sonuna kadar devam eden süreç anlaşılmaktadır. 2. Aşağıdaki ifadelerden hangisi olgunlaşma kavramına yöneliktir? a) Bireyin toplumsal açıdan sorumluluk alabileceği bir düzeye erişmesi b) Organların kendilerinden beklenen işlevleri yerine getirebilecek düzeye ulaşması c) Bedensel büyüme ve değişmenin gerekli davranış değişikleriyle tamamlanması d) Organizmanın bir davranışı yapabilecek düzeye gelmesi ve o davranışla ilgili ön bilgilere sahip olması e) Gelişimin değişik alanlarda, ancak bir bütünlük içinde seyretmesi 3. Gelişim birçok faktörden etkilenir, bu etkenlerden en önemli olanları hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir? a) Kalıtım-çevre-eğitim. b) Kalıtım-çevre-zaman. c) Kalıtım-çevre d) Büyüme-çevre-deneyim. e) Kalıtım-olgunlaşma. 4. Aşağıdakilerden hangisi gelişim ilkelerinden biri değildir? a) Gelişim baştan ayağa-içten dışa doğrudur. b) Gelişimde kritik dönemler vardır. c) Gelişim dönemleri birbirinden bağımsızdır. d) Gelişim hızı her yaşta aynı değildir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

95 Gelişim Psikolojisi I e) Gelişimde bireysel farklılıklar vardır. 5. Fiziksel gelişimi yaşıtlarına göre geri olan Mesut, ergenliğe geç girmiş ve arkadaşlarının ince sesi ve çocuksu davranışlarıyla alay etmeleri nedeniyle olumsuz bir benlik algısı geliştirmiştir. Buna göre Mesut un olumsuz bir benlik algısına sahip olması, aşağıdaki gelişim ilkelerinden hangisiyle ilişkilidir? a) Gelişim genelden özele doğrudur. b) Gelişimde kritik dönemler vardır. c) Gelişim bir bütündür. d) Gelişimde bireysel ayrılıklar vardır. e) Gelişimde kalıtım ve çevrenin etkisi söz konusudur. Cevaplar: 1.B, 2.B, 3.B, 4.C, 5.C Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

96 Gelişim Psikolojisi I YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Bayhan, S. P. ve Artan, İ. (2004). Çocuk Gelişimi ve Eğitimi. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları. Kılıçlı, Y., (2000). Okulda Ruh Sağlığı. Ankara: Anı Yayıncılık. Özbay, Y. ve Erkan, S. (Ed.). (2008). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pegem. Steinberg, L. (2007). Ergenlik. Ankara: İmge. Temel, F. Z., Aksoy, A. B. (2005). Ergen ve Gelişim. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Yıldırım, İ. (Ed.). (2008). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Anı. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

97 HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ II Bilişsel ve Psikososyal Gelişim Alanları Bilişsel (Zihinsel) Gelişim Alanı Kişilik Gelişim Alanı Ahlak Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Piaget nin zihinsel gelişim kuramının temel kavramlarını ve bu kuramda ele alınan dönemleri temel özellikleriyle açıklayabilecek, Freud ve Erikson un kişilik gelişimine ilişkin görüşlerini açıklayabilecek, Kohlberg in ahlak gelişimi kuramında ele alınan dönem ve evrelerin genel özelliklerini öğreneceksiniz. ÜNİTE 10

98 Gelişim Psikolojisi II GİRİŞ Bu bölümde gelişim alanlarından bilişsel (zihinsel) gelişim alanı ile psikososyal gelişim alanları incelenecektir. Bu gelişim alanları biyolojik bir temele sahip olmakla birlikte genel anlamda psikolojik ve sosyal faktörlerden daha fazla etkilenen gelişim alanlarıdır. Bu nedenle bedensel gelişimden farklıdırlar. BİLİŞSEL (ZİHİNSEL) GELİŞİM ALANI Zihinsel gelişim, insanın düşünme yapısında meydana gelen değişimlerin incelendiği gelişim alanıdır. Zihinsel gelişim alanında psikologlar birbirlerinden farklı kuramlar geliştirmelerine rağmen bu kuramlar içinde en çok kabul gören Piaget nin zihinsel gelişim kuramıdır. Piaget in zihinsel gelişim kuramı ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. İnsanlar adaptasyon süreciyle yaşadıkları dengesizliklerden kurtulur ve çevrelerine uyum sağlarlar. PİAGET NİN ZİHİNSEL GELİŞİM KURAMI Temel Kavramlar Şema: Piaget ye göre her bireyin zihninde öğrendiği bilgileri yerleştirip şekillendirdiği bazı yapılar vardır ve bunlar şema kavramıyla ifade edilir. İnsanlar doğuştan sınırlı sayıda şemaya sahip olmakla birlikte şemalar yaşantılar yoluyla gelişir, zenginleşir ve çoğalır. Adaptasyon (Uyum Sağlama): Zekâyı çevreye uyum sağlama yeteneği olarak nitelendiren Piaget, insanların karşılaştıkları durumlara uyum sağlaması sürecinin zihinsel gelişim açısından en temel süreçlerden biri olduğunu ileri sürer. Piaget ye göre adaptasyon sürecinde bireyin yeni edindiği bir bilgiyi zihninde var olan bir şemanın içine yerleştirerek değerlendirmesine asimilasyon (özümleme) denirken bireyin yeni edindiği bir bilgiyi zihninde var olan bir şemaya yerleştirerek değerlendirmede yetersiz kaldığı durumlarda zihninde var olan şemayı yeniden şekillendirmesine akamodasyon (uyum kurma) denir. Örgütleme: Piaget ye göre insanlar zihinlerindeki şemaları birbiriyle ilişkilendirerek anlamlı hale getirirler ki bu süreç örgütleme veya organizasyon kavramıyla ifade edilir. Zihinsel Gelişim Dönemleri Piaget, zihinsel gelişimin duyu-motor dönemi, işlem öncesi dönem, somut işlemler dönemi ve soyut işlemler dönemi olmak üzere dört aşamalı bir süreçle gerçekleştiğini ileri sürer. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

99 Gelişim Psikolojisi II Duyu - Motor Dönemi Yaklaşık olarak 0 2 yaş aralığını kapsayan bu dönemde bebekler çevreyi tanımak için duyu organlarını kullanmakta ve reflekslere dayalı motor davranışlar sergilemektedir. Öğrenmenin deneme - yanılma formunda gerçekleştiği bu dönemin en önemli kazanımı nesne sürekliliği ilkesinin kazanılmasıdır. Nesne sürekliliği ilkesi, bir nesne bebeğin görüş alanının dışına çıktığında dahi o nesnenin var olduğunu bilmesi durumunu ifade eder. Bebekler bu dönemin başlarında görmedikleri nesnelerin yok olduğunu düşünmektedirler, fakat dönemin ortalarından itibaren nesne sürekliliği ilkesini kazanır ve bir nesneyi duyu organlarıyla fark etmese bile o nesnenin var olduğunu bilmeye başlar. Bu dönemde görülen bir diğer özellik de bebeğin tesadüfen yaptığı bir davranıştan haz duymasına bağlı olarak o davranışı sürekli yinelemesini ifade eden döngüsel tepkilerin ortaya çıkmasıdır. İşlem öncesi dönemde çocuklar sezgileriyle hareket eder, mantıksal akıl yürütmeleri gerçekleştiremezler. Somut işlemler dönemi mantıksal düşünmenin başladığı dönemdir. İşlem Öncesi Dönem Piaget ye göre işlem kavramı mantıksal düşünebilme yetisini ifade etmektedir. Yaklaşık olarak 2 7 yaş aralığını kapsayan işlem öncesi dönem, çocuğun mantıksal akıl yürütmeleri gerçekleştiremediği, sezgisel düşünmenin hakim olduğu dönemdir. İşlem öncesi dönemin en önemli özelliği egosantrik (benmerkezci) düşünmedir. Egosantrik düşünme çocuğun başkalarının bakış açılarını göz önüne alamayıp her şeyi kendi bakış açısıyla değerlendirmesi durumunu ifade etmektedir. İşlem öncesi dönemdeki çocuklar egosantrik düşünmeden dolayı kendi gördüklerini herkesin gördüğünü, kendi bildiklerini herkesin bildiğini, kendi sevdiklerini herkesin sevdiğini düşünürler. Bu dönemde çocuklar nesnelerin, kişilerin veya olayların farklı boyutlarını aynı anda göz önüne alamazlar ve tek bir boyuta dikkat ederler ki bu durum odaklanma kavramıyla ifade edilir. İşlem öncesi dönemin en önemli özelliklerinden biri de canlandırmacı düşünce yani animizmdir. Çocuklar bu dönemde canlı cansız ayırımını yapamadıkları için cansız nesnelere, canlıymış gibi davranabilmektedirler. Bu dönemde çocuklar mantıksal akıl yürütme süreçlerini kullanamadıklarından sezgilerine dayalı akıl yürütmeler gerçekleştirirler. Bunun en temel örnekleri de iki özel durum arasında kurulamayacak bağlantılar kurmayı ifade eden özelden özele akıl yürütmelerdir. Somut İşlemler Dönemi Yaklaşık olarak 7-11 yaş aralığını kapsayan bu dönemde çocuklar mantıksal düşünmeye başlarlar, ancak bu somut durumlarla sınırlıdır. Bu dönemin en önemli özelliği korunum ilkesinin kazanılmasıdır.bu ilke yeri veya şekli değişen bir nesnenin aynı nesne olduğunu fark edebilmeyi ifade eder. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

100 Gelişim Psikolojisi II Somut işlemler döneminde çocuklar tersine dönebilirlik ilkesini de kazanır ve bir işlem tersine çevrildiğinde başlangıç noktasına ulaşılacağını kavrarlar. Ayrıca bu dönemde odaktan uzaklaşma yetisinin gelişmesiyle birlikte üst düzey sınıflama becerisi kazanılır. Yani çocuk nesneleri birden fazla özelliğe göre sınıflandırabilir hale gelir. Soyut İşlemler Dönemi 11 yaşından sonraki süreci kapsayan bu dönemde birey artık soyut problemleri rahatlıkla çözebilmeye ve bireyin düşünme biçimi, yetişkinlerin düşünme biçimine benzemeye başlar. Tümevarımsal ve tümdengelimsel düşünmenin geliştiği bu dönemde birey olasılıklara bağlı olarak da (yani hipotetik) düşünebilir. Soyut işlemler döneminin önemli özelliklerinden biri de ergen benmerkezciliğidir. Ergen benmerkezciliği, bireyin herkes tarafından izlendiğini ifade eden hayali seyirci veya her şeyi en uç noktada yaşadığını düşünmesini ifade eden kişisel efsane şeklinde ortaya çıkar. PSİKOSOSYAL GELİŞİM ALANLARI Bu bölümde psikososyal gelişim alanlarında kişilik gelişimi ve ahlak gelişimi alanları üzerinde durulacaktır. KİŞİLİK GELİŞİMİ ALANI Kişilik gelişimi gelişim psikolojisi alanında üzerinde en çok çalışılan alanlardan biridir. Bu alanda ortaya konmuş olan pek çok kuram olmasına karşın burada Freud un psikanalitik kuramı ile Erikson un psikososyal gelişim kuramı ele alınacaktır. Freud a göre sağlıklı bir kişilik, egonun id ve süperego arasındaki dengeyi sağlaması ve bireyin isteklerini akılcı bir şekilde doyuma ulaştırmasıyla gelişir. PSİKANALİTİK KURAM Sigmund Freud un geliştirdiği psikanalitik kuram, psikoloji literatüründe kişilik gelişimini açıklamaya yönelik en önemli ve temel kuramlardan biri olarak kabul edilir. Freud a göre kişilik gelişimi yaşamın ilk yıllarında şekillenen bir süreçtir. Bu süreci oldukça kapsamlı biçimde açıklamaya çalışan Freud un bu alandaki görüşleri yapısal kuram, topografik kuram ve psikoseksüel kuram olmak üzere üç boyutta ele alınır. Yapısal kuramında kişiliğin id, ego ve süperego olmak üzere üç farklı boyutu olduğunu öne süren Freud a göre haz ilkesiyle hareket eden id kişiliğimizin ilkel yönünü ifade eder ve doğuştan gelen dürtüleri içerir. Toplumsal kuralları içeren süperego ise kişiliğimizin ahlaki yönüdür ve vicdanı temsil eder. Bu iki yapı arasında Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

101 Gelişim Psikolojisi II Freud a göre tüm davranışların temelinde bilinç dışı süreçler yer almaktadır. dengeyi kurmakla görevli olan ego ise mantıksallık ve gerçeklik ilkeleriyle hareket etmektedir. Freud, topografik kuramında ise insan zihninin yapısını bilinç, bilinç öncesi ve bilinç dışı olmak üzere üç düzeye ayırarak ele almaktadır. Bilinç, bireyin farkında olduğu yaşantıları içeren düzeyken bilinç öncesi bireyin farkında olmadığı fakat belli bir çaba gösterildiğinde farkına varabileceği yaşantıları içeren düzeydir. Bilinç dışı ise bireyin farkında olmadığı ve normal koşullarda farkına varamayacağı yaşantıları içermektedir. Freud, psikoseksüel kuramında ise kişilik gelişimini doğumdan ergenliğin sonuna kadar devam eden ve beş dönemden oluşan bir süreç olarak ele alır. Bu dönemlerde yaşanacak olumsuzluklar bireyin söz konusu döneme saplanmasına yol açar ve bu saplantılar da davranış bozuklukları şeklinde kendini gösterir. Psikoseksüel kuramda ele alınan gelişim dönemleri şunlardır: Oral Dönem Doğumdan itibaren yaşamın ilk 1-1,5 yılını kapsayan bu dönemde emme refleksine dayalı olarak bebek için en önemli haz merkezi ağız bölgesidir ve bebek çevresini ağzı yoluyla tanımaya çalışır. Freud a göre bu dönemi başarısız atlatan bireylerde oluşacak saplantıya bağlı olarak ileriki dönemlerde sigara içme, içki içme, tırnak yeme, küfür etme gibi davranışlar ortaya çıkabilir. Anal Dönem 1,5 yaşından 3 yaşına kadar geçen süreyi kapsayan bu dönemin en önemli özelliği kas kontrolünün sağlanmasıyla birlikte çocuğun tuvalet alışkanlığı kazanmasıdır. Freud a göre bu dönemde uygun bir tuvalet eğitimi verilmeyen çocuklarda ileriki yıllarda aşırı titizlik, cimrilik, inatçılık, dağınıklık, bağnazlık gibi kişilik özellikleri ortaya çıkabilmektedir. Fallik Dönem 3-6 yaş aralığını kapsayan bu dönemde çocuğun ilgisi cinselliğe yoğunlaşır. Çocuklar bu dönemde cinsiyet farklılıklarını öğrenir ve karşı cins ebeveynine karşı duygusal ve cinsel bir yakınlık eğilimi gösterirler. Freud bu dönemde erkek çocuklarının anneye yönelik yakınlık isteğini oedipus kompleksi; kız çocuklarının babaya yönelik yakınlık isteğini ise elektra kompleksi olarak adlandırır. Freud a göre bu dönemin saplantılarına bağlı olarak ortaya çıkabilecek davranış özellikleri karşı cinsle ilişki kuramamak ve çekingen olmaktır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

102 Gelişim Psikolojisi II Latens Dönem 6 yaşında başlayıp ergenliğin başlangıcına kadar geçen süreci ifade eden bu dönemde cinsel dürtüler durgunlaşmakta ve çocuklar enerjilerini oyun oynamak veya ders çalışmak gibi farklı aktivitelere aktarmaktadırlar. Genital Dönem Ergenlik yıllarını kapsayan bu dönemde cinsel dürtüler yeniden açığa çıkar ve birey karşı cins akranlarıyla yakın ilişkiler kurma çabasına girer. PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI Psikanalitik kuramdan etkilenerek kişilik gelişimini açıklamaya yönelik bir kuram geliştiren Erik Erikson, Freud un gelişim sürecinde cinsellik ve saldırganlık dürtülerini ön planda tutmasına karşı çıkmış ve kişilik gelişiminin özellikle sosyal faktörlerin etkisiyle şekillendiğini öne sürmüştür. Erikson, psikososyal gelişim kuramında kişilik gelişimini her birinde başarı ile çözümlenmesi gereken farklı krizlerin yaşandığı sekiz dönemle açıklamıştır. Bu dönemler (veya krizler) şunlardır: Temel Güvene Karşı Güvensizlik Yaklaşık olarak yaşamın ilk iki yılını kapsayan bu dönemde, bebeğin çevresindeki kişilerle arasındaki ilişkinin tutarlı ve sürekli olması, yani ihtiyaçlarının yeterince ve zamanında karşılanması, onun güven duygusunu kazanmasını sağlarken ihtiyaçlarının zamanında ve yeterli seviyede karşılanmaması, güvensizlik duygusunu geliştirmesine neden olur. Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç 1 veya 2 yaşından 3 4 yaşına kadar geçen süreyi kapsayan bu dönemde çocuklar, çevrelerinden bağımsız davranışlar gerçekleştirme eğilimindedirler. Çocukların bu eğilimleri desteklendiğinde çocuklar kendi başlarına karar verebilen özerk bir kişiliğe sahip olurken çocukların bu yöndeki davranışları kısıtlanır veya engellenirse çocuklar kendi başlarına hiçbir şey yapamayacakları düşüncesini geliştirir ve kendilerinden kuşku duymaya, hatta utanmaya başlarlar. Girişimciliğe Karşı Suçluluk 3 4 yaşından 6 yaşına kadar geçen süreyi kapsayan bu dönemde çocuklar, sosyal ilişkilere katılma ve çevresi ile daha yakından ilgilenme eğilimindedir. Bu eğilime bağlı olarak çocuk, çevresindeki her şeyi merak etmekte ve bunlara ilişkin sorular sormakta, her şeyi karıştırıp kurcalamaktadır. Bu dönemde çocukların sorularına mümkün olduğunca gerçekçi ve açık cevaplar verilir ve çocuğun araştırma, kurcalama faaliyetleri desteklenirse çocuğun girişimcilik özelliğini kazanması sağlanır. Aksi takdirde çocukta suçluluk duygusu gelişir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

103 Gelişim Psikolojisi II Başarıya Karşı Yetersizlik İlköğretimin birinci kademesini kapsayan bu dönemde çocuklar, yetişkinlerin yaptığı birçok davranışı gerçekleştirmeye çalışırlar ve bu noktada ebeveyn ve öğretmenlerin onları motive edip desteklemesi çocuğun başarı duygusunu yaşamasında etkili olmaktadır. Bu dönemde ebeveynleri ve öğretmenleri tarafından motive edilmeyen veya potansiyelinin üzerinde başarı beklenen çocuklarda ise bu duruma bağlı olarak yetersizlik (aşağılık) duygusu gelişecektir. Kimliğe Karşı Kimlik Bocalaması Ergenlik yıllarını kapsayan bu dönemde birey ben kimim? sorusuna yanıt bulma çabasındadır ve bu soruya verilen yanıt doğrultusunda birey kimliğini kazanır. Bu dönemde çevresindeki farklı yetişkin modellerini örnek alan birey kendisine uygun bir kimlik geliştirmeye çalışır. Kim olduklarına dair kabul edilebilir bir kimlik oluşturamayan ergenler ise rol karmaşasına düşerek kimlik bocalaması yaşarlar. Kimlik bocalaması yaşayan ergenler genellikle içe kapanık şekilde yaşama isteğindedirler ve çevrelerindeki insanların beklentilerine ters düşecek davranışlar sergileyebilmektedirler. Yakınlığa Karşı Yalıtılmışlık Genç yetişkinlik yıllarını kapsayan bu dönemde birey diğer insanlarla özellikle de karşı cins akranlarıyla yakın ilişkiler kurma çabasına girer. Bu çabalarında başarılı olursa yakınlık duygusunu geliştiren birey aksi takdirde yalıtılmışlık ve yalnızlık duygularına bürünür. Üretkenliğe Karşı Durgunluk Olgunluk yıllarını kapsayan bu dönemde birey kendisine ve çevresine faydalı olma eğilimindedir. Bu alanda başarılı olduğunda üretken bir kişiliğe sahip olan birey aksi takdirde pasif ve umursamaz bir kişilik geliştirir. Bu durum da yaşamlarının verimsiz ve durgun hale gelmesine yol açar. Ego Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk Yaşamın son yıllarını kapsayan bu dönemde birey geçmiş dönemlerdeki yaşantılarından genel olarak memnunsa ego bütünlüğüne ulaşmaktadır. Ego bütünlüğü mutlu bir yaşam sürmüş olmanın göstergesidir. Geçmiş yaşantılarına ilişkin pişmanlıkları olan bireylerde ise umutsuzluk duygusu ortaya çıkmaktadır. AHLAK GELİŞİMİ ALANI Bireylerin toplumsal yaşayış içinde karşılaştıkları olayları ele alış ve değerlendirme tarzlarında meydana gelen değişikliklerin incelendiği gelişim alanına Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

104 Gelişim Psikolojisi II ahlak gelişimi denir. Bu alanda üzerinde durulan en önemli kuram Kohlberg in ahlak gelişimi kuramıdır. AHLAK GELİŞİMİ KURAMI Yaptığı kapsamlı araştırmalardan hareketle psikoloji literatüründeki en önemli ahlak gelişimi kuramını geliştirmiş olan L. Kohlberg, insanların ahlaki açıdan üç farklı dönemde ve bu dönemlerin her birinde iki farklı evrede yer alabileceklerini belirtmiştir. Gelenek Öncesi Dönem Bireyin kendi ihtiyaç ve menfaatlerini ön planda tuttuğu bu dönem, itaat ve ceza ile saf çıkarcı olmak üzere iki evrede ele alınır. İtaat ve ceza evresindeki birey, otoriteye sorgusuzca itaat etmekte ve cezadan kaçınacak davranışlarda bulunmak gerektiğini düşünmektedir. Bu nedenle genellikle kurallara uyma yönünde eğilim gösterirken ceza almayacakları durumlarda kuralların dışına çıkabilirler. Saf çıkarcı evredeki bireyler ise kendi çıkarlarına uygun olan davranışları iyi, çıkarlarına ters düşen davranışları ise kötü olarak değerlendirmekte ve bu doğrultuda davranmaktadırlar. Bu nedenle karşılığını alabilecekleri durumlarda başkaları için birşeyler yaparken, karşılığını alamayacağı durumlarda başkalarını göz ardı ederler. Geleneksel Dönem Bu dönemde birey benmerkezci düşünceden uzaklaşır ve çevresindeki diğer insanların beklentilerini de göz önüne alarak davranışta bulunur. Kohlberg bu dönemi kişiler arası uyum ile kanun ve düzen olmak üzere iki evrede ele almaktadır. Kişiler arası uyum evresindeki bireyler çevresindeki insanların onayını almaya yönelik davranışlarda bulunma eğilimindedir. Bunlara göre başkalarının onayladığı davranışlar iyi, onaylamadıkları davranışlar ise kötü olarak kabul edilir. Kanun ve düzen evresinde ise birey içinde bulunduğu toplumun mevcut kanunlarını göz önüne alarak davranışta bulunur. Bunlara göre kanunlara uygun olan davranışlar iyi, uygun olmayanlar ise kötü olarak değerlendirilir. Kohlberg e göre insanların çoğu ahlaki gelişimin en üst düzeyi olan gelenek ötesi döneme ulaşamamaktadır. Gelenek Sonrası Dönem Bu dönemde bireyler karşılaştıkları olayları kendi geliştirdiği değerler sistemi çerçevesinde değerlendirme eğilimindedir. Birey yasalara uygun davranmakta fakat bu yasaları akla uygun bir şekilde ele almaktadır. Kolhberg bu dönemi de toplumsal anlaşmalar ve evrensel ilkeler olmak üzere iki evrede ele almaktadır. Toplumsal anlaşmalar evresinde yer alan bireyler toplumsal düzeni sağlayan kanunların toplum için faydalı olabilecek şekilde düzenlenmesi gerektiğini düşünüp bu doğrultuda davranışta bulunma eğilimindedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

105 Ödev Özet Gelişim Psikolojisi II Evrensel ilkeler evresindeki bireyler ise adalet, eşitlik, insan hakları gibi evrensel değerlere uygun davranışlarda bulunma eğilimindedir. Gelişim psikolojisi döllenmeden ölüme kadar geçen süreçte organizmada meydana gelen ileriye dönük değişimlerin incelendiği psikolojinin bir alt dalıdır. Gelişim psikologları büyüme, olgunlaşma, hazırbulunuşluk, kritik dönem gibi kavramlar ekseninden hareketle gelişim sürecini incelemektedirler. Gelişim bütünsel bir süreç olarak kabul edilmekle birlikte bu sürecin daha kolay incelenmesi amacıyla araştırmacılar farklı gelişim alanlarında çalışmalar yürütmüşlerdir. Bu alanlardan fiziksel gelişimde bedensel yapıda ve vücut sistemlerinde meydana gelen değişiklikler incelenirken zihinsel gelişim alanında, düşünme becerilerinde meydana gelen değişimler; kişilik gelişimi alanında bireyin başkalarıyla ilişki ve kimlik oluşturma süreçleri; ahlak gelişiminde ise bireyin karşılaştığı durumları değerlendirme tarzlarında meydana gelen değişimler incelenmektedir. Freud ve Erikson un kişilik gelişimi kuramlarını karşılaştırarak bu iki kuram arasındaki farkları 200 kelimeyi aşmayacak şekilde yazınız ve hazırladığınız belgeyi göndermek için yandaki ödev gönderme linkini tıklayınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

106 Gelişim Psikolojisi II DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Annesiyle birlikte gezmeye giden bir çocuk, caddede karşıya geçerken kırmızı ışık yandığı için duran arabaları görünce Anne bak ben geçiyorum diye tüm arabalar durdu. demiştir. Bu durumda Piaget ye göre söz konusu çocuğun içinde bulunduğu gelişim dönemi ve annesine söylediklerinin örnek oluşturduğu kavram aşağıdakilerden hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir? a) İşlem öncesi - Animist düşünce b) Somut işlemler - Esnek düşünme c) İşlem öncesi - Egosantrik düşünme d) Duyu-hareket - Nesne sürekliliği e) Soyut işlemler - Ergen benmerkezciliği 2. Bir yaşından küçük çocuklarla saklambaç oynamanın mümkün olmaması Piaget ye göre aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? a) Sıralama ve sınıflandırmayı bilmemeleri b) Korunumu kazanamamış olmaları c) Fiziksel gelişimlerinin yetersiz olması d) Nesne devamlılığını kazanamamış olmaları e) Benmerkezci düşünceye sahip olmaları 3. Piaget ye göre ilköğretimin ilk iki yılında çocuklara sayısal işlemler öğretilirken abaküs, fasulye, çubuk gibi materyallerin kullanılması, aşağıdakilerden hangisiyle en iyi şekilde açıklanabilir? a) Benmerkezci oldukları için başkalarının bakış açılarını görememeleri b) Somut işlemler döneminde oldukları için tersine çevirememeleri c) Korunum ilkesini kazanamadıklarından bu nesneleri kullanmaları gerektiği d) Soyut düşünemedikleri için nesnelerle işlem yapmalarının daha uygun olması e) Duyu - motor döneminde olduklarından sembolik düşünememeleri 4. Aşağıdakilerden hangisi Piaget nin zihinsel gelişim kuramında ele alınan somut işlemler dönemine ilişkin bir özelliktir? a) Nesne sürekliliği b) Korunum ilkesi c) Ergen benmerkezciliği Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

107 Gelişim Psikolojisi II d) Özelden özele akıl yürütme e) Odaklanma 5. Elindeki çıngırağı mama masasının altına düşüren ve çıngırağının yok olduğunu düşünerek ağlamaya başlayan bir çocuğun bu durumu Piaget nin zihinsel gelişim kuramına göre aşağıdaki ifadelerden hangisiyle açıklanır? a) Nesne sürekliliğini kazanmamıştır. b) Korunum ilkesini kazanmamıştır. c) Sınıflandırma ilkesini kazanmamıştır. d) Korunum ilkesini kazanmamıştır. e) İşlem öncesi dönemde bulunmaktadır. Cevaplar: 1.C, 2.B, 3.D, 4.B, 5.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

108 Gelişim Psikolojisi II YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Bayhan, S. P. ve Artan, İ. (2004). Çocuk Gelişimi ve Eğitimi. İstanbul: Morpa Kültür Yayınları. Kılıçlı, Y. (2000). Okulda Ruh Sağlığı. Ankara: Anı Yayıncılık. Özbay, Y. ve Erkan, S. (Ed.). (2008). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Pegem. Steinberg, L. (2007). Ergenlik. Ankara: İmge. Temel, F. Z. ve Aksoy, A. B. (2005). Ergen ve Gelişim. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Yıldırım, İ. (Ed.). (2008). Eğitim Psikolojisi. Ankara: Anı. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

109 HEDEFLER İÇİNDEKİLER ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ I Öğrenme İle İlişkili Temel Kavramlar Temel Öğrenme Yaklaşımlarına Giriş PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Öğrenme kavramını tanımlayabilecek, öğrenmenin günlük yaşam ile ilişkisini kurabilecek, Öğrenme ile ilgili temel kavramları bilecek, Öğrenilmiş ve öğrenilmemiş davranışları ayırt edebilecek ve örneklendirebilecek Eğitim, öğretim ve öğrenme kavramlarını ayrıntılı açıklayabilecek Öğrenmeyi etkileyen faktörleri bilecek Etkili ve kalıcı öğrenmeye yardımcı olabilecek ögeleri fark edebilecek Temel öğrenme kuramlarını bilecek ve aralarındaki farkları ayırt edebileceksiniz. ÜNİTE 11

110 Öğrenme Psikolojisi I GİRİŞ Kıdemli tıp öğrencisi sınavdan önce profesörü yakalayıp: Hocam! dedi. "Bu defa da beni bırakırsanız bıçağımı tam kalbinizin orta yerine saplayacağım. Hoca güldü: Yapamazsın; çünkü sen daha kalbin yerini bile bilmiyorsun. İnsan doğuştan bir kalbe sahiptir. Ancak kalbin yerinin bilgisine doğuştan sahip değildir. Bu bilgiye ancak öğrenme ile sahip olunur. (Bıçağın saplandığı yer, kalbin yerinin öğrenilip öğrenilmediğini gösterir ama öğrendiğimizi göstermek için bıçak kullanmak zorunlu değildir). Çocuk doğumundan başlayarak öğretmeninden, arkadaşlarından, kitaplardan, basın yayın araçlarından, iş yerinde diğer kişilerden ve çeşitli bilgi kaynaklarından bir şeyler öğrenir. Öğrenme bu açıdan bakıldığında, doğumla başlayıp ölümle sona eren bir süreçtir. Sabah uyandıktan sonra yaptığımız el yüz yıkama, kahvaltı yapma, çay demleme, giyinme, okuma, yazma, dolmuşa binme, işe gitme, adresi bulma, araba kullanma gibi çoğu davranışlarımız öğrenme ile kazanılmışlardır. Bu nedenle öğrenmeyi sadece okul kitaplarından kazanılan akademik bilgiler şeklinde anlamak doğru değildir. Eğitim Eğitim ile ilgili örnek videoyu sistemde ünite başlığı altında yer alan video bölümünden izleyiniz. Bilinen genel anlamı ile eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı ve çevresiyle etkileşim içinde kasıtlı, amaçlı, istendik yönde (olumlu), değişikliği meydana getirme sürecidir. Yukarıdaki tanımdan da anlaşıldığı gibi eğitim, istendik ve amaçlı davranış değişikliği oluşturmaktır. Sistem Olarak Eğitim En az bir amaca ulaşmak üzere farklı öğelerden oluşan dinamik ve dirik örüntüye sistem denir. Her sistemin ulaşmak istediği amaçları vardır (Senemoğlu, 2002). Eğitim, örgütsel yapı içerisinde yürütülebilecek bir sistemdir. Her sistem gibi eğitim de girdi, süreç ve çıktı aşamalarından oluşur. Girdi, süreç ve çıktılarıyla Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

111 Öğrenme Psikolojisi I eğitim bir sistemdir. Girdisi, süreçleri ve çıktısı insan olan tek sistemdir (Ertürk, 1998; Özcan 2004). öğrenci,öğretmen, program, araç-gereç, materyal, okul, sınıf, laboratuar, yönetici veli Girdi Süreç Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılması. Kılavuzlama ve denetleme işlemleri. Sonuçta ortay konan ürünler, öğrenci kazanımlarıdavranışlar Çıktı Eğitimin İşlevleri Şekil Eğitimin örgütsel yapısı Toplumsallaştırma-bireyi toplum için yetiştirmek (sosyalleştirme): İçinde bulunduğu toplumun kültürünü, değerlerini, adetlerini, inançlarını benimseyen, toplumun bir üyesi olarak sorumluluklarını bilen, içinde bulunduğu toplumu anlamlı bulan, toplumunu ileriye götürmek için çaba harcayan, diğer bireylerle iyi iletişim kurabilen, toplumdaki diğer insanların ailesinin ve kendisinin ihtiyaçları için çalışan, üreten, kendisi ve çevresi ile barışık, yapıcı, uyumlu bireyler yetiştirmektir. Ayrıca eğitim, toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirir. Bireyselleştirme (kendine yeter bir insan olma):kendi potansiyellerinin farkında olan, kendi ayakları üzerinde durabilen, kendisine açık fırsatları gören, kendisi için en uygun kararları verebilen, kendi bilgi beceri ve kapasitesini kendine uygun bir alanda verimli kullanabilen bir insan yetiştirmektir (Senemoğlu, 2002). Eğitim genel anlamda formal ve informal eğitim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Formal Eğitim: Bir okul çatısı altında planlı, programlı, düzenli olarak yapılan eğitimdir. İnformal Eğitim: Belli bir yeri olmayan, planlı ve programlı olmayan, bireyin içinde yaşadığı tüm çevresi ile etkileşim içinde yapılan plansız olan eğitime Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

112 Öğrenme Psikolojisi I (sosyalleşmesine) ise informal eğitim denir. Bir anlamada sokakta yapılan eğitimdir. Öğretim Eğitimdeki istendik davranış deşikliğini kazandırma, öğrenmeyi gerçekleştirme, kılavuzlama ve yönlendirme faaliyetidir. Bu anlamda eğitim bir süreç olduğuna göre daha geniş, kapsayıcıdır. Eğitim-öğretim sürecinde yapılan davranış kazandırma, yönlendirme, öğretme faaliyetleridir. Öğrenme Organizmanın çevresiyle etkileşim içinde kendi yaşantısı yolu ile davranışlarında kalıcı izli değişiklik meydana gelmesidir (Senemoğlu, 2009). Organizmanın çevresiyle etkileşim içinde kendi yaşantısı yolu ile davranışlarında kalıcı izli değişiklik meydana gelmesidir (Senemoğlu, 2009) Öğrenme sonucu mutlaka bir davranış değişikliği oluşur ancak bu doğrudan gözlenmeyebilir, sonuçları itibari ile gözlenebilir. Bir insan almanca biliyordur, öğrenmiştir ama biz dışarıdan göremeyiz. Ancak bir almanca testi veririz, sonuçlarına bakar, öğrenmiş olup olmadığına karar verebiliriz. Öğrenmenin kaynağı ne olursa olsun her öğrenme, davranışımızda az veya çok bir değişim meydana getirir. Bu açıdan bazı uzmanlar öğrenmeyi, deneyim, eğitim ve öğretim yoluyla davranışlarımızda kalıcı değişikliklerin meydana gelmesi olarak tanımlarlar. Diğer bir değişle öğrenme, bilgi ve deneyim yoluyla davranışların oldukça kalıcı olarak değiştirilmesidir. Duygu, düşünce ve tutumlardaki davranışların değişmesinde etkili olabilir. Davranış değişikliği ortaya yeni bir davranışın konulması şeklinde olabilir veya bazı davranış biçimlerinin terk edilmesi şeklinde gerçekleşebilir. Örneğin sobadan eli yanan bir çocuğun bir daha sobaya dokunmaması, önceleri köpekten çok hoşlanan bir çocuğun bir köpeğin ısırmasıyla sonradan köpeklerden korkmaya ve onlardan uzaklaşmaya başlaması birer davranış değişmesi aynı zamanda birer öğrenmedir. Öğrenme Mutlaka bir davranış değişikliği Kalıcı olması Çere ile etkileşim içinde Yaşantı ürünü olması Öğrenenin katılımı Öğrenme mutlaka bir davranış değişikliği olduğuna göre öğrenme sonucu oluşan davranışların bazı özellikleri olması gerekir. Yukarıdaki öğrenme tanımlarından hareketle öğrenme sonucu oluşan davranışın taşıması gereken özellikler aşağıda sıralanmıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

113 Öğrenme Psikolojisi I 1- Öğrenme sonucunda kesin olarak bir davranış değişikliğinin ortaya çıkması gerekmektedir. Zira tüm öğretim programları ve bu programları uygulayan öğretmenlerin tek bir amacı vardır ki o da davranış değiştirmektir. 2- Öğrenme bireyin kendi yaşantısı ve çevresi ile etkileşiminin sonucunda ortaya çıkan bir üründür. Zira nitelikli bir öğrenmenin oluşabilmesi için öğrencinin zengin bir eğitim öğretim yaşantısının olması gerekmektedir. Bu yaşantının oluşması ise bireyin çevre ile kurduğu etkileşime bağlıdır. 3- Öğrenme sonucunda ortaya çıkan davranış, nispeten kalıcı izlidir. Zira öğrenmenin olabilmesi için öğrenme faaliyeti sonucu ortaya çıkan davranışın kalıcı olması gerekmektedir. Yani ilaç, narkoz, hastalıklar vb. sonucu ortaya çıkan davranışlar kullanılan maddenin etkisi ile sınırlı olduğu için geçicidir, kalıcı değildir. Bu nedenle öğrenme olamaz. 4- Öğrenme sürecine öğrenenin katlımı gerekir. Öğrenen bireyin kendi katılımı, yaşantısı olmadan öğrenme gerçekleşemez. Her öğrenme bir davranış değişikliği ise davranış nedir? Burada yeri gelmişken davranışın ne olduğunu tanımlayıp davranış çeşitlerini açıklayalım. Davranış Organizmanın gözlenen veya gözlenemeyen açık ya da örtük tüm etkinliklerine davranış denir. Organizmanın gözlenen veya gözlenemeyen açık ya da örtük tüm etkinliklerine davranış denir. Bir başka ifade ile davranış okuma, yazma, düşünme, kalp çarpması gibi organizmanın bir uyarana karşı göstermiş olduğu her türlü tepkidir. Davranış, organizmanın doğrudan gözlenen ve gözlenemeyen her türlü etkinliği için kullanılan kapsamlı bir terimdir. Sadece eylemleri değil, durumları da kapsayacak kadar geniştir. Davranışlar öğrenilmiş ve öğrenilmemiş olarak ikiye ayrılır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

114 ÖĞRENME Öğrenme Psikolojisi I Öğrenilmiş Davranışlar * İstendik davranışlar(planlı eğitim ile ya da sosyalleşme sonucu oluşabilir.) * İstenmedik davranışlar (eğitimin hatalı ürünleri ya da kötü kültürel koşullar altında kazanılmış olabilir.) Doğuştan gelen davranışlar İçgüdü, refleks Geçici davranışlar Alkol, uyuşturucu madde, narkoz, ilaç vb. sonucu oluşan davranışlardır. Fizyolojik Değişim Sonucu Oluşan Davranışlar Açlık, uykusuzluk, hastalık, yorgunluk, nefes alma vb. Öğrenilmemiş Davranışlar * Öğrenme sonucu oluşan davranışların özelliğini taşımayan davranışlardır. Büyüme ve Olgunlaşma Sonucu Oluşan Davranışlar Duyusal Alışma Sonucu Oluşan Davranışlar Şekil Öğrenme Öğrenilmiş davranışın ne olduğunu ve özelliklerini öğrendiğimize göre şimdi öğrenilmemiş davranışların neler olduğunu açıklamaya çalışalım. Temelde öğrenilmiş olmayan üç tür davranıştan söz edilmektedir. Bunlar içgüdü, refleks ve geçici davranışlardır. İçgüdü Doğuştan gelen, öğrenilmeden yapılan, niçin yapıldığı organizma tarafından bilinmeyen, bir türün bütün bireylerinde aynı olan, türe özgü kalıtsal otomatik davranışlara içgüdü denilir. Arıların bal yapması, ipek böceğinin koza örmesi, kuşların göç yapması, yuva yapması, örümceklerin ağ örmesi, somon balıklarının göçü içgüdüye örnek olarak verilebilir. Doğuştan getirilen, kalıtsal Türe özgü olan, otomatik Karmaşık davranışlardır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

115 Öğrenme Psikolojisi I Refleks Doğuştan getirilen, öğrenilmeden yapılan, organizmanın bir uyarıcı karşısında gösterdiği ani ve hızlı tepkiye refleks denir. Gök gürültüsü karşısında irkilme, titreme, salya, ışık karşısında göz kırpma, bazı tikler, hapşırmak vs. örnek olarak verilebilir. Reflekste içgüdü gibi doğuştan gelen öğrenilmemiş davranış olsa da bazı farklılıkları vardır. İçgüdü Doğuştan gelen öğrenilmemiş davranış İçgüdüler ertelenemez ve engellenemez. Reflekse kıyasla daha karmaşıktır. Oluşması için bir uyarıcı şart değildir. Kendiliğinden içgüdü davranışı oluşur. Sadece hayvanlarda görülür (İnsanlarda içgüdüsel-içgüdüye benzer davranışlar olabilir. Örneğin ANNELİK prolaktin hormonunun salgısı sonucu oluşur). Refleks Doğuştan gelen öğrenilmemiş davranış Refleksler ertelenebilir ama engellenemez. Basit ve ani bir tepkidir. Refleks oluşması için dış ya da iç uyarıcının varlığı gereklidir. Hem insanlarda hem de hayvanlarda görülür. Geçici Davranışlar Alkol, uyuşturucu madde, narkoz, ilaç vb. maddeler sonucu oluşan davranışlardır, geçicidir. Yani maddenin etkisine bağlıdır. Maddenin etkisi, alkolün etkisi kalkınca davranışlar da kayboluyor. Bu nedenle bu davranışlar öğrenilmemiş davranışlar olarak kabul edilir. TEMEL ÖĞRENME YAKLAŞIMLARI KURAMLARI Davranışın nasıl oluştuğunu farklı yollarla açıklayan yaklaşımlar vardır. Bu yaklaşımlar belli bazı kriterlere uygunsa kuram olarak adlandırılırlar. Kuramlar, genel anlamda insan ve doğa olaylarını neden ve sonuçlarıyla açıklamaya çalışan bakış açılarıdır. Öğrenme kuramları, öğrenmenin nasıl meydana geldiğini, oluştuğunu farklı bakış açılarından bilimsel yöntemlerle açıklayan yaklaşımlardır. Kuramlardan biri diğerinden daha üstün değildir. Bu kuramlar birbirlerini Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

116 Öğrenme Psikolojisi I Öğrenmeyi açıklayan üç temel kuram vardır. Bunlar:Davranışçı,Bilişs el ağırlıklı davranışçı ve Bilişsel öğrenme kuramlarıdır. tamamlayıcı niteliktedir. Birbirlerinin eksiklerini tamamlayarak öğrenme psikolojisinin daha iyi gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Öğrenmeyi açıklayan üç temel kuram vardır. Bunlar: 1- Davranışçı, 2- Bilişsel ağırlıklı davranışçı ve 3- Bilişsel öğrenme kuramlarıdır. Davranışçı Öğrenme Kuramları Bilişsel Ağırlıklı Davranışçı Öğrenme Kuramları Klasik-Tepkisel Koşullanma(Pavlov) Edimsel-Operant Koşullanma(Skinner) Programlı Öğrenme Sosyal Bilişsel Öğrenme Kuramı (Bandura) Bilişsel Öğrenme Kuramı Klasik-Tepkisel Koşullanma(Pavlov) Edimsel-Operant Koşullanma(Skinner) Programlı Öğrenme Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

117 Ödev Özet Öğrenme Psikolojisi I Öğrenme organizmanın çevresiyle etkileşim içinde kendi yaşantısı yolu ile davranışlarında kalıcı izli değişiklik meydana gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Öğrenme tanımındaki en önemli kavram davranış kavramıdır. Davranış ise organizmanın gözlenen veya gözlenemeyen açık ya da örtük tüm etkinlikler olarak tanımlanır. Davranışın temelde ik türü vardır. Öğrenilmemiş davranışlar birinci tür davranışlarken ikinci tür davranışlar ise ikinci tür davranışlardır. Öğrenilmemiş davranışlar ise kendi içinde üçe ayrılarak incelenir. Bu tür davranışlar içgüdüler, refleksler ve geçici davranışlardır. Öğrenilmiş davranışları açıklamaya çalışan üç temel yaklaşım vardır. Bunlar: 1- Davranışçı, 2- Bilişsel ağırlıklı davranışçı ve 3- Bilişsel öğrenme yaklaşımlarıdır. Davranış türlerine günlük hayattan örnekler bulunuz. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

118 Öğrenme Psikolojisi I DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Bir arı türü yumurtlama vakti gelince uygun bir ağacın çürük kısmına delik açar ve bir tırtıl, böcek vs bularak onu iğnesi ile zehirler. Fakat öldürmez, arının zehri böceği sadece felç eder. Arı felç ettiği böceği deliğe soktuktan sonra yumurtalarını onun üzerine bırakır ve deliği kapatır. Yumurtadan çıkan arı larvalarının ilk besini bu felçli böcek olur. Arının bu davranışı aşağıdaki öğrenme kavramlardan hangisine uygundur? a) Öğrenme b) Refleks c) Klasik koşullanma d) Şartlanma e) İçgüdü 2. Muratza nın bozuk bir yiyeceği yediğinde midesinin bulanması ile Kardeşini sınavı olduğu günler midesinin bulanması arasında fark aşağıda verilen örneklerin hangileri ile en iyi ifade edilir? a) Öğrenilmiş davranış Fizyolojik tepki b) Öğrenilmiş davranış Duygusal tepki c) Refleks Fizyolojik tepki d) Fizyolojik tepki Öğrenilmiş refleks e) Fizyolojik tepki Refleks 3. Aşağıdakilerden hangisi öğrenme süreci ile ilgili yanlış bir bilgidir? a) Birbiri ile ilişkili konuları öğrenmek daha kolaydır b) Öğrenilmiş davranışların çok büyük bir kısmı doğuştan getirilmektedir c) Öğrenenin aktif katılımı öğrenme etkililiğini artırır d) Öğrenme süreci sadece bilişsel süreçlerle açıklanabilir e) Önceki öğrenmeler yeni öğrenmelere bozucu etki yapabilir 4. Aşağıdaki davranışlardan hangisi öğrenme yoluyla kazanılmış davranış olamaz? a) Bir köpeğin eve ilk kez gelen bir misafiri görünce huysuzlanması b) İşine her zaman vaktinde giden bir kişinin çalar saati bozulduğu için işe geç kalması c) Bir oto tamircisinin motorun sesinden arızanın nerede olduğunu anlaması d) Bir annenin bebeğinin altını değiştirmesi e) Bir bebeğin babasını görünce gülümsemesi 5. Aşağıdakilerden hangisi öğrenme ürünü olan bir davranış değildir? a) Limon kelimesini duyan bir kişinin ağzının sulanması b) Yoldan geçmekte olan bir yayanın klakson sesiyle irkilmesi c) Bir çocuğun salıncak kurup küçük kardeşini sal-laması d) Bir kişinin zehirli olduğunu düşünerek böceklerden korkması e) Acıkan birinin mutfağa yönelmesi Cevaplar: 1.E, 2.D, 3.B, 4.B, 5.B Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

119 Öğrenme Psikolojisi I YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Ertürk, S. (1998). Eğitimde Program Geliştirme(10. Baskı). Ankara: Meteksan A.Ş. Senemoğlu, N. (2009). Gelişim Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya (14. Baskı). Ankara: Pegem Akademi. Özcan, D. (2004). Öğretme Sanatı (7. Baskı ). Ankara: Pegem Akademi. Şişman, M. (1999). Öğretmenliğe Giriş. Ankara: Pegem Akademi. Milli Eğitim Bakanlığı. (2004). Tebliğler Dergisi. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi. Sönmez, V. (2005). Program Geliştirmede Öğretmen el kitabı (12. Baskı). Ankara: Anı. Demirel, Ö. (2004). Planlamadan Değerlendirmeye Öğretme Sanatı. Ankara: Pegem Akademi. Özbay,Y. (2004). Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara: Öğreti, Pegem Akademi. İhtiyaç Yayıncılık Eğitim Bilimleri Komisyonu (2010). KPSS Modüler Set Öğrenme Psikolojisi Kitabı. Ankara: İhtiyaç Yayıncılık. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

120 HEDEFLER İÇİNDEKİLER ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II GİRİŞ Davranışçı Öğrenme Kuramları Klasik Koşullanma Edimsel (Operant) Koşullanma Bilişsel Ağırlıklı Davranışçı Kuramlar Sosyal Öğrenme Kuramı Bilişsel Kuramlar Bilgiyi İşleme Kuramı Gestalt Öğrenme Kuramı PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Klasik koşullanmanın öğrenme sürecini nasıl açıkladığını anlatabileceksiniz, Edimsel koşullanmanın öğrenme sürecini nasıl açıkladığını anlatabileceksiniz, Klasik ve edimsel koşullanmanın öğrenme süreçlerini açıklarken farklılıaştıkları noktaları sayabileceksiniz, Sosyal öğrenme kuramının öğrenme sürecini nasıl açıkladığını anlatabileceksiniz, Bilgiyi işleme kuramının öğrenme sürecini nasıl açıkladığını anlatabileceksiniz, Gestalt kuramının öğrenme sürecini nasıl açıkladığını anlatabileceksiniz. ÜNİTE 12

121 Öğrenme Psikolojisi II GİRİŞ Bu ünitede öğrenme sürecini açıklayan öğrenme kuramları üzerinde durulacaktır. Öğrenme kuramları, öğrenmenin nasıl meydana geldiğini farklı bakış açılarından bilimsel yöntemlerle açıklayan yaklaşımlardır. Öğrenmeyi açıklayan üç temel kuram vardır. Bunlar: Davranışçı, Bilişsel ağırlıklı davranışçı ve Bilişsel öğrenme kuramlarıdır. DAVRANIŞÇI ÖĞRENME KURAMLARI Temsilcileri Locke, Pavlov, Watson, Skinler Thorndike, Guthrie ve Hull dır. Psikolojiyi pozitivist akımın etkisinde kalarak deney ve gözleme dayalı bir hale getirmek için çaba harcamışlardır. Bu nedenle yaptıkları bilimsel deneyler ile davranışçı kuramcılar yirminci yüzyılın başlarında psikolojinin ve dolayısıyla öğrenme çalışmalarının bilimsel bir zemine oturtulmasında önemli bir rol oynamışlardır. Bu çerçevede öğrenmeyi organizmanın uyarıcı tepki bağı ile oluşan gözlenebilen ve ölçülebilen yaşantı ürünü olan davranış değişiklikleri olarak tanımlamaktadırlar. Davranışçılara göre organizmaya yönelen her uyarıcı bir tepkiye karşılık gelir. Bu yüzden onlara U-T psikologları denilmektedir. Davranışçı Kuramların Temel İlkeleri 1- Psikoloji pozitif bir bilim olarak ancak gözlenip ölçülebilen davranışları inceler. Ruh ve bilinç gibi soyut ve gözlenemeyen kavramlar psikolojinin konusu olamaz. Çünkü duygular ve düşünce gibi özelliklerin doğrudan ölçülmesi zordur. 2- Davranışçı kuramın öncülerinden Locke ye göre insan beyni doğuştan boş bir levha (tabularasa) gibidir. İnsan beyninde olan her şeyi sonradan deneyim ve yaşantıları ile öğrenerek kazanmaktadır. Bu düşünce aslında ünlü filozof Sokrates in doğru bilgi insan aklında doğuştan vardır felsefi anlayışının tersidir. 3- Bütün canlıların insan ve hayvanların öğrenmesi birbirine benzer. Çünkü her ikisi de basit bir kural olan uyarıcı tepki bağı kurarak öğrenme yaparlar. Bu nedenle hayvanlar üzerinde çeşitli öğrenme deneyleri yaparak insanlar üzerine genellemeye çalışmışlardır. 4- Önemli olan bireyin ne düşündüğü, zihninde olan değil, ne yaptığı yani gözlenebilen davranışlarıdır. 5- Öğrenme organizmada uyarıcı tepki bağı ile koşullanma yolu ile oluşan, gözlenebilen ve ölçülebilen, yaşantı ürünü olan davranış değişiklikleri olarak tanımlamaktadırlar. Öğrenmeyi içsel, bilişsel süreçlerden çok Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

122 Öğrenme Psikolojisi II gözlenebilen davranış değişikliği olarak ele almaktadırlar. Bu nedenle öğrenme gözlenebilir davranışa dönüşmüş ise öğrenilmiş kabul edilir, aksi durumda öğrenilmemiş demektir. 6- Öğrenmede uyarıcı tepki bağı kadar tekrar, pekiştirme, güdülenim, aktif katlım, çevre ve yaşantılar çok etkilidir. 7- Organizma ve davranışları üzerinde ÇEVRE etkisini aşırı önemsemektedirler. Hatta onlara göre organizma, birey çevreden gelen uyarıcılara tepki veren pasif bir varlıktır. Bu uyarıcılar bireyi şekillendirmektedir. Bu açıdan davranışçı kuramlara göre bireyi sıvıya benzetmek çok yanlış olmasa gerek. Çünkü sıvılar gibi birey de uyarıcı-tepki ilişkisi ile bulunduğu çevrenin şeklini alabilmektedir. Bu yönü ile davranışçı kuramlar bireyin öznelliğini önemsememektedirler. İnsan basit bir biyolojik şartlanma makinesi gibidir. 8- Aynı çevrede yaşayan İnsanlar benzer uyarıcılara benzer tepkiler verirler. Davranışçı kuramın kurucularından J. Watson der ki Bana 0-1 yaşlarında 12 çocuk getirin size isteğiniz tipte insan, toplum oluşturayım. Nasıl oluşturacak? Davranışçı kuramın temel varsayımı ile şartlanma fabrikası kuracak, benzer uyarıcılar vererek benzer tepkiler veren insanlar oluşturacak. Davranışçı Kuramın Öğrenme Yolları Klasik (Tepkisel) Şartlanma / Koşullanma Öğrenmesi (I. Pavlov) Edimsel Şartlanma-Koşullanma Öğrenmesi (Skinner) Klasik Koşullanma İvan Pavlov, daha sonra "koşullanmış refleks" adını vereceği, alışkanlığa bağlı davranışlar üzerinde çalışmalar yaptı. Sindirim sistemi üzerindeki çalışmalarında olduğu gibi, bu çalışmasında da denek (kobay) olarak köpekleri kullanmıştır. Birçoğumuz apansız şimşek çaktığında ya da beklenmedik bir çığlık duyduğumuzda yerimizden sıçrarız. Bu davranış bir tehlike karşısında olduğumuz düşüncesinden doğmamakta, doğrudan oluşmaktadır. Düşünmek için zaman da yoktur zaten. Karanlıktan aydınlığa çıktığımızda gözlerimiz, elimizde olmadan kamaşır; sert bir hareketle yüz yüze geldiğimizde irkiliriz. Nefes borumuza küçük bir yemek kırıntısı kaçtığında öksürmeye, üşüdüğümüzde titremeye başlarız. İrade dışı oluşan bu tür davranışlara refleks denir. Yeni doğan çocuğun ağlaması tipik bir reflekstir, Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

123 Öğrenme Psikolojisi II herhangi bir öğrenme ya da koşullanma gerektirmez. Refleks, insana özgü bir davranış değildir, tüm canlıklarda görülen doğal bir tepkidir. Klasik (Tepkisel) Şartlanma/Koşullanma Öğrenmesi Organizmanın başlangıçta tanımadığı ve herhangi bir tepki vermediği yapay bir uyarıcıya doğal-şartsız uyarıcı ile birlikte vererek uyarıcı-tepki bağı kurması sağlanarak tepkide bulunmayı öğrenmesine klasik koşullanma öğrenmesi denilir. Psikolojide ve davranışçı yaklaşımda önemli bir yere sahip olan Pavlov ünlü bir Rus fizyoloğudur. Hayvanların salyaları üzerine çalışan Pavlov bir gün hayvan bakıcılarının ayak seslerini duyduklarında köpeklerin salya vermeye başladıklarını fark etmiştir. Bunun üzerine Palov hayvanların başlangıçta hiç tanımadıkları yapay bir uyarıcıya tepkide bulunmuş olduklarını keşfeder ve meşhur klasik koşullanma kuramını geliştirir. Pavlov, doğada doğal olarak bulunan uyarıcı-tepki bağlarını koşullanma yolu ile yapay uyarıcılarda kullanmıştır. Pavlov, psikoloji üzerine yaptığı bu çalışmalarla 1904 yılında Nobel Ödülü almıştır. (Yeşilyaprak, 2005). Yaptığı deneyde Pavlov köpeğe başlangıçta zil sesi vermiş ve beklendiği gibi köpek zil sesine karşı herhangi bir tepki vermemiştir. Bunun üzerine Pavlov zil sesine nötr uyarıcı ismini vermiştir. Daha sonra ise zil sesinin ardından et vermiş ve bu işlemi bir süre tekrarlamıştır. Bu koşulda et doğal-şartsız (koşulsuz) uyarıcıdır. Çünkü ete tepki vermek doğal bir durumdur, ete tepki vermek için herhangi bir şarta gerek yoktur. Ete karşı şartsız tepki olarak salya veren köpek, et ve zil eşlemesinin belli bir süre yapılması sonunda sadece zil sesi verildiği halde salya tepkisi vermiş ve böylece köpek başlangıçta hiç tanımadığı ve hiçbir tepki vermediği zil sesine tepki vermeyi klasik koşullanma yolu ile öğrenmiş olmaktadır ve artık zil sesi bir şartlı-koşullu uyarıcı halini almıştır. Bu durumda bu deneysel süreçteki temel kavramlar şunlardır: Nötr Uyarıcı: Organizmanın hiç tanımadığı herhangi tepki vermediği uyarıcıdır. Pavlov un deneyinde deney öncesi aşamadaki zil. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

124 Öğrenme Psikolojisi II Doğal-Şartsız (Koşulsuz) Uyarıcı: Organizmanın doğal olarak tepkide bulunduğu uyarıcı (ET). Doğal-Şartsız (Koşulsuz) Tepki: Organizmanın şatsız uyarıcıya karşı verdiği tepkidir. Pavlov un köpeğinin ete karşı verdiği tepkidir. Şartlı-Koşullu Uyarıcı: Koşullanma yolu ile organizmanın sonradan tepkide bulunmayı öğrendiği uyarıcıdır. Pavlov un deneyinde deney sonrası aşamasındaki zil. Şartlı-Koşullu Tepki: Organizmanın şartlı uyarıcıya karşı gösterdiği tepkidir. Pavlov un deneyinde deney sonrası aşamasındaki zil sesine köpeğin verdiği tepkidir. Pavlov un deneyinin üç aşaması vardır, şimdi bu aşamaları bir şema ile gösterelim. Deney Öncesi ZİL Tepki Yok.Nötr uyarıcı ET Tepki Var (Salya) Doğal-Şartsız Tepki Deney Aşaması ZİL + ET ZİL + ET ZİL + ET Salya Tepkisi Salya Tepkisi Salya Tepkisi Deney Sonrası ZİL (Şartlı Uyarıcı) Tepki Var (Salya)(Şartlı Tepki) Deneyi özetlemek gerekir ise başlangıçta nötr olan uyarıcı koşullanma yolu ile şartlı uyarıcıya dönüştürme sürecine klasik koşullanma denebilir. Pavlov un deneyinden de anlaşıldığı gibi klasik koşullanmanın oluşması için aşağıdaki koşulların yerine gelmesi gerekmektedir. Şartsız uyarıcı, doğal bir uyarıcı olmalıdır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

125 Örnek Örnek Öğrenme Psikolojisi II Şartsız uyarıcı ile şartsız tepki arasında bir bağ olmalıdır. Şartsız uyarı ile nötr-yapay uyarıcı bitişik verilerek eşleştirilmelidir. Uyarıcı-tepki bağı oluşmalı Anlaşılıdğı üzere insanlar da bazı davranışları klasik koşullanma yolu ile öğrenirler. Doktora gittiğinde beyaz önlüklü doktor tarafından iğne vurulan küçük Ömer in okula başladığında beyaz önlük giyen öğretmeni gördüğünde de korkması, klasik koşullanmadır. İlk defa otobüse bindiğinde midesi bulanan ve kusan Murtaza nın daha sonra otobüsü uzaktan görünce midesinin kasılması, klasik koşullanmadır. Albert isimli küçük bir çocuğun tavşandan korkması istenmektedir. Bunun için Watson çocuk, odasında oyuncakları ile oynarken gizli bir delikten çocuğun odasına beyaz bir tavşan koyar. Çocuk tavşanı görür görmez şiddetli bir gürültü çıkartır. Ve çocuk korkmaya başlar. Bu şekilde 2-3 kez yapıldıktan sonra çocuk tavşanı görür görmez korkmaya başlamıştır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

126 Örnek Örnek Öğrenme Psikolojisi II Annesi tarafından banyo yaptırılırken birkaç kez gözüne sabun kaçan bir bebek, annesinin elinde ne zaman banyo havlusunu görse ağlamaya başlamaktadır. Banyo havlusu, koşullanma yoluyla öğrenme sürecinde başlangıçta nötr uyarıcı iken, hiç tepki vermez iken ağlama tepkisini vermeyi öğrenmiştir. Bu durumda banyo havlusu koşullu uyarıcı olmuştur. Bir anne bebeğini sevmek üzere parmaklarını oynatarak yaklaşıp onun karnını gıdıklamış; bebek, gıdıklanmaya karşı gülme ve kasılma tepkisi vermiştir. Bu olay birkaç kez tekrarlandıktan sonra bebek annesinin parmaklarını oynatarak kendisine yaklaştığını görür görmez gülme ve kasılma tepkisi vermeye başlamıştır. Bebeğin annesinin parmaklarını oynattığını görünce gülme tepkisi vermesi de bir karşıt koşullanma örneğidir. Sönmeye başlayan tepkinin, davranışın sayısı ve miktarında başlangıçta artma olabilir bu sönmenin belirtisidir. Klasik koşullanma genelde otonom sinir sistemine bağlı, içgüdü, refleks ve duyusal alan davranışlarının öğrenilmesinde kullanılmaktadır. Kalsik koşullama deneyleri psikoloji alanyazınına bazı kavramlarda kazandırmıştır. Bu kavramlardan en önemlileri şunlardır: Sönme: Klasik şartlanma bir süre zil ile etin birlikte verilmesi sonucunda gerçekleşir. Bir süre sonra zil çalınır ve et verilmezse ve salya tepkisi alınırsa, öğrenmenin gerçekleştiği sonucuna varılır. Bu durum birkaç kez tekrarlanırsa, yani et verilmeden zil çalınmaya devam edilirse, bir süre sonra artık köpek salya salgılamaz olur. Bu olaya sönme adı verilir. Başka bir ifadeyle pekiştirilmeyen tepkiler, sönmeye yüz tutar ( Yeşilyaprak, 2005). Pavlov'un deneyinde zilden sonra etin verilmemesinden dolayı köpeğin artık zil sesine salya tepkisi vermemesi, Alberti'n tavşan gördüğünde o korkutucu gürültü çıkmadığından U-T bağının kaybolması ile tavşandan artık korkmaması, pekiştirecin kaldırılması sonucu oluşur. Kendiliğinden Geri Gelme: Koşullanma öğrenmesinde sönme oluştuktan sonra organizmanın beklenmedik bir anda koşullu uyarıcıya kendiliğinden yeniden tepki vermesi durumuna denir. Sönme, tepkinin tamamen yok olması anlamına gelmez çünkü mutlak unutma yoktur. Bu sadece uyarıcı tepki bağının kopması durumudur. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

127 Öğrenme Psikolojisi II Dolaysı ile de tepkinin geri gelmesi mümkündür, ancak kısa sürebilir. Örneğin Pavlov deneyini tamamladıktan sonra et verilmemesinden dolayı zil sesine tepki vermeyen köpeğin bir ara okulun önünden geçerken duyduğu zil sesine salya tepkisi vermesi. Artık tavşandan korkmayan Albert in bir gün hayvanat bahçesinde tavşan görünce yeniden korkması. Bitişiklik: Koşullanma sürecinde, koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanının birbirine yakın olması önem taşımaktadır. Koşullu ve koşulsuz uyarıcının ard arda verilmesi durumuna bitişiklik adı verilmektedir (Senemoğlu, 2000). Pavlov un deneyinde eğer zil sesinden hemen sonra et verilmeseydi, yani et ile zil sesi arasındaki zaman uzun olsaydı bitişiklik olmasaydı koşullanma öğrenmesi de olmayacaktı. Bu nedenle bitişiklik koşullanma öğrenmesinde önkoşuldur. Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanı birbirine çok yakın olmalıdır saniye Şekil Koşullu ve koşulsuz uyarıcıların verilme zamanı Koşullanmanın dışında günlük yaşamda çocuklar yeni bilgiler öğrenirken genelleme yaparlar.örneğin çocuklar başlangıçta tüm yiyeceklere ekmeğe, süte, çorbaya mama derler. Tüm araçlara düt düt derler. Tüm meyveleri elma diye isterler. Habercilik: Koşullanma öğrenmesinde nötr uyarıcının (zil) koşulsuz uyarıcının (et)geleceğini haber vermesi durumudur. Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman farkı 30 saniyeden fazla olamaz. Habercilik bitişiklik ilkesi ile birlikte işler. Koşullanma öğrenmesinde zil ve et bitişikliği yani peş peşe verilmesi biri süre sonra zil çaldığında daha et verilmeden et in geleceğini haber vermesidir. Pekiştirme: Koşullanma öğrenmesinde istenen tepkinin ortaya çıkmasını ve tekrarını sağlamak için hoşa giden, ödül yerine geçen uyarıcının organizmaya verilmesi veya davranışın iyice yerleşmesi için bol miktarda tekrar yapma durumudur. Pekiştireç: Koşullanma öğrenmesinde pekiştirme eylemi için kullanılan ve ödül yerine geçen ve organizmanın hoşuna giden olumlu etki uyandıran uyarıcıya pekiştireç denir. Genelleme: Koşullanma öğrenmesinde organizmanın koşullu uyarıcıya benzeyen diğer uyarıcılara da aynı tepkiyi vermesidir. Pavlov un deneyinde zil sesine salya tepkisi vermeyi öğrenen köpeğin zil sesine benzeyen çan, çıngırak ve kaval sesine de ayını salya tepkisi vermesi. Beyaz tüylü tavşandan korkan Albert in beyaz tüylü kedi, fare ve köpekten de korkması. İğne vurulduğunda beyaz önlüklü doktordan korkan Küçük Ömer in beyaz önlüklü öğretmen, aşçı ve temizlikçiden de korkması. Ayırt Etme: Koşullanma öğrenmesinde genelleme oluştuktan sonra organizmanın koşullu uyarcıya benzeyen diğer uyarıcılara değil de sadece ilgili uyarıcıya tepki vermesi durumuna ayırt etme denir. Ayırt etme benzer uyarıcılar arasındaki ayrımı fark etmektir. Bu anlamda ayırt etme genellemenin tersidir. Organizmanın koşullanma sürecinde kullanılan koşullu uyarıcıyı diğerlerinden ayırt ederek tepkide bulunmasıdır. Ayırt etme genelleme sonucunda olur. Örneğin Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

128 Öğrenme Psikolojisi II Pavlov un köpeğinin zil sesine benzeyen diğer seslere değil de sadece zil sesine tepki vermesi. Böylece köpek zil sesi ile çıngırak, çan sesini ayırt etmeyi öğrenmiş olmaktadır. Albert in beyaz tüylü kedi ve köpekten değil, sadece tavşandan korkması. Çocuğun beyaz önlüklü kişilerin içerisinde sadece elinde iğne bulunan kişiden korkması diğerlerinden korkmaması durumu ayırt etmedir. Ayırt etme, organizmanın benzer uyarıcıları birbirinden ayırt etmesi ve birine gösterdiği tepkiyi diğerine göstermemesi olarak da ifade edilir. Başlangıçta tüm yiyeceklere mama diyen bebeğin sonraları ekmek, süt ve çorba demeyi öğrenmesi durumudur. Meyvelere elma diyen çocuğun sonraları sadece elmaya elma deyip diğerlerini ismi ile fark etmesi. Ücreti düzenli bir biçimde her haftanın son iş günü ödenen bir çalışan, diğer günlerde değil, sadece haftanın son iş gününde ücretini almak üzere muhasebe bürosuna gitmektedir. Bu durumda haftanın son iş günü söz konusu çalışanın muhasebe bürosuna gitme davranışını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır? (KPSS 2006) A) Koşulsuz B) Ayırt edici C) Pekiştirici D) İtici E) Özendirici Cevap: B Edimsel (Operant) Şartlanma/Koşullanma Edimsel şartlanma öğrenmesi üzerine çalışan en önemli araştırmacı Frederic Skinnerdir. Edimsel koşullanmanın kurucusu Skinner e göre Pavlov un klasik koşullanma öğrenmesi birçok öğrenme davranışını özellikle de insanların öğrenme davranışlarını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Ona göre öğrenme sürecinde birey Pavlov un belirttiği kadar pasif değildir. Skinner Pavlov un klasik koşullanma öğrenmesindeki temel ilkeleri kabul etmekle birlikte Pavlov un klasik koşullanma öğrenmesinin sadece salya tepkisine benzer irade dışı, refleksif davranışları açıklayabileceğini savunmaktadır. O insan davranışlarının çok azının klasik koşullanma yolu ile kazanılabileceğini düşünmektedir. Çünkü ona göre insan öğrenmelerinin çoğu otomatik ve bilinçsiz değildir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

129 Öğrenme Psikolojisi II Herhangi bir ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranışlara edim denir. Hoş veya hoş olmayan sonuçların bireyde yarattığı davranış değişiklikleri edimsel koşullanma sürecini göstermektedir. İnsanlar çevrelerinde bulunan çeşitli nesnelerle etkileşim kurarak farklı davranışlarda bulunurlar. Thorndike'ın çalışmalarından hareket eden Skinner, organizmanın davranışlarını uyarıcılara karşı gösterilen otomatik bir tepki olmaktan çok kasıtlı olarak yapılan hareketler olarak kabul etmektedir. Herhangi bir ihtiyaç durumunda organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranışlara edim adı veren Skinner, edimlerin, onları izleyen sonuçlardan etkilendiğini ileri sürmektedir. Skinner in geliştirdiği edimsel koşullanmaya göre edimsel davranış; bilinen bir uyarıcı tarafından oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur ve sonuçları tarafından kontrol edilir ( Yeşilyaprak, 2005). Thorndike gibi Skinner de davranış ve sonuç ilişkisi üzerinde durmuştur. Örneğin, bir organizmanın davranışı hoş bir şeyle sonuçlanırsa o davranışı birey, tekrar tekrar yapmaya yönelir. Hoş veya hoş olmayan sonuçların bireyde yarattığı davranış değişiklikleri edimsel koşullanma sürecini göstermektedir. Bir organizmanın o anda içinde bulunduğu şartlarla ilgili önceden öğrenmiş olduğu deneyimleri yoksa ihtiyacını gidermek için çeşitli tepki ve davranışlarda bulunarak denemeler yapacaktır. Duruma göre belli sayıda deneme yanılmanın sonunda hedefe ulaşacaktır. Böylelikle organizma ya bir ödül elde edecek ya da bir cezadan kurtulacaktır. Süreç içinde yaşanan tekrarlar sonucu hedefe ulaştırıcı tepkilerin sayısı artarken sonuca götürmeyen davranışlar elenir ve hedefe ulaştırıcı tepkiler giderek öğrenilmiş davranış durumuna gelir (Yeşilyaprak, 2005). Fare ile ilgili örnek videoyu izleyiniz. Bu noktada tepkisel davranış ve edimsel davranış kavramlarına değinerek aralarındaki farkları dikkate almak gerekmektedir. Tepkisel Davranış: Tepkisel davranışlar belirli bir dış uyarıcı karşısında organizmanın ortaya koyduğu iradenin etkisinin çok az olduğu, daha çok otonom sinir sistemine bağlı davranışlardır. Terleme, titreme, irkilme, hapşırma gibi refleksif davranışlar ve korkma, sevinme, üzülme, kaygı, keder, heyecanı gösteren dışsal davranışlar tepkisel davranışlara örnek olabilir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

130 Öğrenme Psikolojisi II Edimsel Davranış: Organizmanın dış uyarıcıya bağlı olmadan daha çok kendi ihtiyaç, istek ve iradesi ile yaptığı davranışlardır. Beklemek, almak, istemek, yürümek, dans etmek, selam vermek gibi davranışlar ise edimsel davranışlar olmaktadır. Edimsel koşullanma öğrenmesinde davranışlar davranışların sonuçlarından etkilenir. Ödüle götüren ve cezadan kurtaran davranışlar öğrenilir. Bu aşamada Skinner tarafından yapılan ve Skinner Kutusu olarak da bilinen deneyleri açıklamak yerinde olacaktır. Skinner, aç bir fareyi kutuya bırakır. Ancak kutunun bir köşesinde kol (manuella) vardır ve fare kola bastığında ya da dokunduğunda kutunun içine yiyecek düşmektedir. Fare belli bir süre sonra kutudaki kola basmak ile yiyecek arasında davranış-uyarıcı bağı kurarak yiyecek almasını öğrenmektedir. Bu deneyden de anlaşıldığı gibi edimsel koşullanmada organizma davranışlarının sonucuna göre pekiştireç alarak öğrenme yapmaktadır. Organizma kendi iradesini kullanarak kola basar ve davranışlarının sonucuna göre davranış-uyarıcı bağı kurarak öğrenme gerçekleştirir. Bu açıdan edimsel koşullanma öğrenmesi klasik koşullanma öğrenmesinden çok farklıdır. Ayrıca Skinner kutunun içine birden fazla kol yerleştirir. Fakat bu kollardan bazılarına düşük şiddette elektrik şoku verir, fareler yanlış kola bastıktan sonra sonucu görür ve bu koldan uzaklaşmayı ve doğru kola basmayı daha kısa sürede öğrenirler. Şimdi ise klasik ve edimsel koşullanma yolu ile öğrenmeyi karşılaştıralım. Bunun için hazırlanan tablo aşağıda verilmiştir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

131 Öğrenme Psikolojisi II Tablo Klasik Tepkisel Koşullanma ve Edimsel Koşullanmanın Karşılaştırılması Klasik - Tepkisel Koşullanma Organizma bir dış uyarıcıya bağımlıdır. Pavlov'un deneyindeki et gibi. Organizma pasiftir. Tepkisel bilinçsiz, irade dışı davranışların koşullanma yolu ile öğrenilmesidir. Refleksi davranışlar; irkilme, titreme, terleme, hapşırma. Duyusal alan davranışları korkma, sevinme, üzülme, kaygı, keder, heyecan vb. Ödül, pekiştireç istenen tepki oluşmadan önce verilir. Salya tepkisinden önce etin verilmesi gibi Uyarıcı ve tepki net olarak bellidir. Tepkisel Koşullanma Örnekleri Okul fobisi okuldan korkma ya da okulu sevme Otobüs görünce mide bulanması Türk Bayrağı görünce heyecanlanıp duygulanma Sevgilisini görünce heyecanlanıp terleme Kara kedi görünce uğursuzluk olduğuna inanma Sempatik bir öğretmen olan Salih Bey'i görünce öğrencinin sevinmesi Edimsel Koşullanma Organizma bir dış uyarıcıya bağımlı değildir. Skinner'in kutusundaki fare gibi. Organizma aktiftir. Edimsel bilinçli, iradeli davranışların koşullanma yolu ile öğrenilmesidir. Beklemek, almak, istemek, yürümek, dans etmek, selam vermek vb. Ödülü, pekiştireci dışardan birilerinin vermesine gerek yok. Çünkü istenen davranıştan sonra ödülü-pekiştireci organizma kendi alır. Farenin kola bastıktan sonra yiyeceğini (ödülü) alması gibi. Uyarıcı ve tepki net olarak belli değil. Öğrenme davranışın sonucuna göre şekillenir. Edimsel koşullanmada önemli olan nokta; davranış ve onun sonuçlarıdır. Diğer bir deyişle, bu koşullanmada tepki önemlidir. Tepki doğru olduğunda pekiştirici uyarıcı verilmektedir. Edimsel-Operant şartlanma sadece pekiştirme şeklinde değil, ceza şeklinde de kullanılabilir. Edimsel Koşullanma Örnekleri Okula gitmek, düzenli olarak ödev yapma alışkanlığı kazanma Tanıdıkları görünce selam vermek Öğretmen çağırdığında yanına gitmek Sevdiğimiz birisinden ayrılırken hoşça kal diyerek el sallamak Uğur getirsin diye sınava giderken kaz tüyü taşımak Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

132 Örnek Öğrenme Psikolojisi II BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI KURAM Başka kuramlar da olmakla beraber en temel bilişsel ağırlıklı davranışçı kuram sosyal öğrenme kuramıdır. Bireyin uyarıcının etkisine doğrudan maruz kalmadan, ödül ya da ceza almadan çevresinde bulunan varlıkların davranışlarını gözlemleyerek sonuç çıkararak yaptığı öğrenmeye sosyal öğrenme denir. Sosyal öğrenme sadece insan davranışlarını gözleyerek değil, hayvan davranışları ya da bir model resme bakarak yapılan öğrenme de olabilir. Sosyal Öğrenme Kuramı (Modelden, Gözlem, Taklit Öğrenme) En önemli araştırmacısı Albert Bandura dır. Bandura davranışçı öğrenme kuramının birçok temel kavramını ve bazı görüşlerini benimsemektedir. Ancak davranışçı kuramcıların önem verdiği gözlenebilen davranışlara ilaveten içsel, zihinsel süreçlere de önem vermektedir. Çünkü Bandura ya göre davranışçı kuramlar birçok karmaşık insan davranışlarını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Çünkü insan davranışlarını davranışçı kuramcıların öğrenme yöntemi olan uyarıcı tepki bağı ile açıklamak çok zordur. İnsanlar bazı karmaşık davranışları uyarıcıya, ödül ya da cezaya doğrudan maruz kalmadan dolaylı olarak da öğrenebilmektedirler. Bireyin uyarıcının etkisine doğrudan maruz kalmadan, ödül ya da ceza almadan çevresinde bulunan varlıkların davranışlarını gözlemleyerek sonuç çıkararak yaptığı öğrenmeye sosyal öğrenme denir. Sosyal öğrenme sadece insan davranışlarını gözleyerek değil, hayvan davranışları ya da bir model resme bakarak yapılan öğrenme de olabilir. Hz. Ademin oğulları birbirlerini öldürdüklerinde (Habil, Kabil) Hz. Adem önce ne yapacağını bilememiş. Sonra bir karganın ölen yavrusunu toprağı eşeleyerek gömdüğünü görünce o da aynısını yapmıştır. Ablası, yatağını düzelttiğinde annesinin ona çikolata verdiğini gören küçük Ömer in kimse ondan istemediği halde ertesi gün yatağını düzeltmeye çalışması bir sosyal öğrenmedir ve bunu davranışçı kuramın uyarıcı-tepki bağı ile açıklamak doğru olamaz. Öğretmenin kopya çeken Abuzer e çok kızıp sıfır notu verdiğini gören Murtazanın kopya çekmekten vazgeçmesi. Sosyal Öğrenme Kuramının Temel İlkeleri 1- İnsanlar birçok davranışı, uyarıcının etkisine doğrudan maruz kalmadan ödül ya da ceza almadan gözlemleyerek öğrenmektedirler. 2- İnsan davranışları geneli itibari ile karmaşık davranışlardır. Bu ne denle insan davranışlarının çoğu karşılıklı etkileşim içinde, sosyalleşme sürecinde Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

133 Örnek Öğrenme Psikolojisi II sosyal öğrenme (gözlem-model öğrenme) ile kazanılır. Sosyalleşme süreci model alma yolu gerçekleşen bir sosyal öğrenmedir. 3- Davranışçı kurama göre birey bilgiyi öğrenmiş ise gösterebilmeli, gösteremiyor ise öğrenmemiş demektir. Sosyal öğrenme kuramına göre ise birey bilgiyi, davranışları gerektiğinde kullanmak üzere saklar, hemen göstermeyebilir, gösterememesi öğrenemediğinin kanıtı olamaz. Sonra ihtiyaç duyulduğunda gösterecektir. Örneğin, adam ilk yardımı biliyor, ama şu anda göstermiyor, ancak ihtiyaç duyulduğunda bu bilgi ve becerilerini gösterecektir. 4- Gözlem yoluyla öğrenme basit bir taklitten çok daha karmaşık bir süreçtir. Taklit bilinçsizce yapılan tekrardan başka birşey değildir. Çocukların anneleri ya da babaları gibi giyinme, yürüme davranışları taklittir. Ancak gözlemde davranışları gözlemleyip sonuç çıkarmak vardır. 5- Sosyal öğrenme kuramı davranışçı kuramların öğrenme ile ilgili birçok ilkesini kabul eder. Ancak öğrenme için pekiştirecin, ödülün zorunlu olmadığı konusunda onlardan ayrılır. Ayrıca, organizmanın gösterdiği belli bir davranışın pekiştirilmesi veya cezalandırılması kadar bir modelin davranışının pekiştirildiğini veya cezalandırıldığını gözlemenin de davranış performansında etkili olduğunu vurgulamaktadır. Daha önceki gözlemlerinden edindiği bilgilere birey belli bir davranışı gösterdiğinde belli bir sonuç elde edeceğini bilir ve buna göre davranır. Ancak davranışın tek belirleyicisi tabi ki beklenti değildir. Davranış aynı zamanda bireyin sosyal becerisine, kendi yeterliğiyle ilgili düşüncesine de bağlıdır. Yolda araba kullanırken önümüzde giden bir arabanın çukura düştüğünü gördüğümüzde yolun o bölümünden geçmemek için yönümüzü biraz değiştiririz yani taklit etmeyiz. Gözleyerek öğrendiğimiz bilgi yi bilişsel işlemden geçirir ve daha detaylı bir şekilde kullanırız. Bu da sosyal öğrenme kuramının bilişsel yönünü oluşturur. Sosyal öğrenme kuramında birey gözlediği davranışların aynısı yapmayabilir. Gözlemlerden sonuç çıkarır ve uygun davranışı öğrenir. 6- Genel yargıya göre eğitimin ailede başladığı düşünülmekte, ama esasında eğitimin ilk kademesi sosyal öğrenmedir. Evde çocuklar anne ya da babayı gözleyerek konuşmayı, yemek yemeyi, bazı kişilik özelliklerini, ahlaki ve kültürel değerleri taklit ederler. Erkek çocuk babayı gözleyerek erkek gibi davranmayı, kız çocuk anneyi gözleyerek bayan gibi davranmayı öğrenir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

134 Öğrenme Psikolojisi II 7- Okulun başlaması ile sosyal öğrenme anlamında model alınarak öğrenilen yüce varlık öğretmenler olur. Her davranışı öğrenciler için bir model öğrenmedir. 8- İnsan daha önceleri yapmaktan çekindiği, yasak ve zor olan davranışları, model yapıyorsa ve pekiştiriliyorsa, kendisi de yapar duruma gelir. 9- Doğrusu insan model olarak, neyi nasıl yapması ya da yapmaması gerektiğini çevrenin ve eşyanın nasıl kullanılacağını öğrenir. Sosyal Öğrenme Kuramının Temel Kavramları Dolaylı Pekiştirme-Pekiştireç: Modelin, davranışlarının pekiştirildiğini, ödüllendirildiğini gözlemleyen bireyin bu davranışları yapma olasılığının, arzusunun artmasıdır. Örneğin sınıfta dersine iyi çalışarak sınavdan yüksek not alan Elif Nur u öğretmenin övmesi ve takdir etmesi, öğrencileri de bu davranışı yapmaları yönünde teşvik edip cesaretlendirmiştir. Bandura nın kuramında pekiştirecin işlevi gözlemcide modelin çeşitli davranışlarının pekiştirilmesi ne deniyle, model gibi davranıldığında kendisinin davranışlarının da davranışa dönüşmesini teşvik eder. Dolaylı Ceza: Modelin, davranışlarının cezalandırıldığını gözlemleyen bireyin bu davranışları yapma olasılığının, arzusunun azalması durumudur. Modelin yaptığı bir davranışın sonucunda almış olduğu ceza gören bireyin de o davranışı yapma eğilimi azalır ya da ortadan kalkar. Modelin yanlış yere arabasını park ettiği için polis tarafından ceza aldığını gören bireyin aynı yere park etmemesi. Dolaylı Güdülenme: Modelin güdülendiğinde gözlemleyen bireyin bundan etkilenerek güdülenmesi durumudur. Maç öncesi teknik direktörün sporculardan birisini etkileyici şekilde güdelediğini gören diğer oyuncuların da gaza gelerek güdülenmesi. Dolaylı Duygusallık: Modelin duygulandığını gözlemleyen bireyin bundan etkilenerek duygulanması, duygusal yaşantı geçirmesidir. Yani bireyin başka bireylerin yaşantılarını gözleyerek dolaylı olarak korku, kaygı gibi duyguları yaşamasıdır. Örneğin evde annesinin ağladığını gören çocuğun da ağlamaya başlaması gibi. Bandura tarafından geliştirilen sosyal öğrenme kuramında, gözlem- modelden öğrenmenin dört aşaması vardır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

135 Öğrenme Psikolojisi II Sosyal Öğrenme Kuramında Gözlem-Modelden Öğrenme Süreci-Aşamaları Dikkat Modelin davranışlarının önemli özelliklerini gözleme Hatırlama Bilgiyi hafızaya alma Uygulama Modelin davranışlarını yapmaya çalışma Güdülenme İçsel ya da dışsal güdülenme Şekil Sosyal Öğrenme Kuramında Gözlem-Modelden Öğrenme Süreci- Aşamaları Dikkat: Gözlem yolu ile öğrenmenin ilk evresidir. Psikoloji biliminde dikkat, bireyin psikofizik enerjisini uyarıcı ya da uyarıcılara yöneltmesi anlamına gelmektedir. Birey ilgisini çeken, ihtiyacını karşılayan, kendisine anlamlı gelen uyarıcılara dikkat eder. Dikkat ettiği uyarıcıları algılar, merak eder, araştırır, anlamaya çalışır ve öğrenir. Sosyal öğrenme sürecinde de kendilerine anlamlı gelen, ilgilerini çeken davranışları, meşhur, popüler, alanında uzman ya da ilginç olan modelleri taklit etme eğilimindedirler. Hatırlama: Gözlem yolu öğrenmenin ikinci aşaması olan hatırlama evresinde gözlemlenen davranışlar zihinde canlandırma yapılarak, sembolleştirerek saklanmaya çalışılır. Hatırlama öğrenenin dikkat ettiği davranışı daha sonra zihnine getirebilmesini ifade eder. Gözlemcinin model aldığı davranışları şemalarına kodlayarak yerleştirmesi hatırda tutmayı kolaylaştırır. Bu anlamda bireyin sembolleştirme kapasitesi hatırda tutmaya yardımcı olur. Uygulama: Sosyal öğrenme sürecinin üçüncü aşaması olan bu evrede öğrenenin gözlemlediği davranışı ortaya koyar, davranış olarak sergiler. Ancak bu aşamada henüz öğrenme tamamlanmış değildir. Öğrenen davranışı ne kadar iyi gözlemlerse gözlemlesin davranış olarak ortaya koymadan öğrenmiş olamaz. Öğrenen yüzme davranışını gözlemledi ve gözlemlerini uygulamaya koyarak yani yapmaya çalışarak davranışa dönüştürür. Bu aşamada öğrencinin bedensel ve zihinsel yeterliliği önemli rol oynar. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

136 Örnek Öğrenme Psikolojisi II Güdülenme: Güdülenme öğrenenin gözlemlediği davranışları ortaya koyduğunda sağladığı doyumu ve hazzı ifade eder. Öğrenci davranışıyla ihtiyacının giderildiğini veya ödüllendirildiğini görürse taklit davranışı pekiştirilmiş olur ve tekrar gösterilme olasılığı artar. Güdülenme süreci ile sosyal öğrenme süreci tamamlanmış ve öğrenme gerçekleşmiş olur. Güdülenme ya içsel ya da dışsal olabilir. İçsel güdülenme sosyal öğrenmede daha etkilidir. Bandura, insan davranışlarının uyarıcı-tepki dizgesi içinde dışarıdan gelen ödüller ve cezalarla değil, bireyin kendisi tarafından kontrol edildiğini düşünmektedir. Ayrıca, içsel pekiştireçlerin dışsal pekiştirenlerden daha etkili olduğunu, içsel olarak ödüllendirilen davranışların daha süreğen olduğunu belirtmektedir Yukarıdaki aşamalarda da görüldüğü gibi sosyal öğrenmenin aşamalarında tekrar aşaması yoktur. Tekrar, davranışçı kuramlara ait bir kavramdır. Sosyal öğrenme kuramı bireyin sosyalleşme süreci ile ilgili olduğu için kültürel öğrenmeyi sağlayan bazı veciz sözler sosyal öğrenme kuramına uygun düşmektedir. Yemiş gibi oldum. Kör ile yatan, şaşı kalkar. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit. Kenarına bak bezini al. Anasına bak kızını al. Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan alır. Üzüm üzüme baka baka kararır. Dal çıkan keçinin ağaca bakan oğlağı olur. Kız anadan öğrenir çeyiz düzmeyi,oğlan babadan öğrenir koyun yüzmeyi. BİLİŞSEL KURAMLAR Bu bölümde bilişsel öğrenme kuramlarından bilgiyi işleme kuramı ve gestalt kuramı incelenecektir. Bilgiyi İşleme Kuramı Bilgiyi işleme kuramının en önemli temsilcileri Miller, Gagne, Bruner ve Neisser dir. Bilgiyi işleme kuramı, insanın dünyayı anlamada kullandığı zihinsel süreçleri inceleyen bir kuramdır. Bu zihinsel süreçler bir yakınımızın adını hatırlamaktan karmaşık bir matematik probleminin çözümüne kadar çok çeşitli durumlarda kullanılmaktadır. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

137 Öğrenme Psikolojisi II Bilgiyi işleme kuramı, insanın öğrenme sürecini bilgisayar süreçlerine benzeterek öğrenmeye açıklama getirmeye çalışmaktadır. İnsan zihni bilgiyi alır, işler, biçim ve içeriğini değiştirir, depolar, gerektiği zaman geri getirir ve davranışlar üretir. Bazı farklar olmakla birlikte bilgisayarda da benzer süreçler yaşanmaktadır. Bilgiyi İşleme Kuramının Temel İlkeleri 1- Bazı öğrenme süreçleri insana özgü olabilir. Bu varsayıma dayalı olarak tüm bilişsel araştırmalar insanlar üzerinde yapılmalıdır. 2- Zihinsel olaylar bilişsel araştırmaların odağı olmalıdır. 3- İnsan öğrenmesinin araştırılması nesnel ve bilimsel olmalıdır. 4- Bireyler öğrenme sürecine aktif bir şekilde katılır. 5- Öğrenme, gözlenebilir davranış değişikliklerine yansıması gerekmeyen zihinsel bağlantıların oluşması demektir. 6- Öğrenme daha önce öğrenilen bilgiyle yeni bilgiyi ilişkilendirme sürecidir. 7- Bilgi örgütlenir. Bilgiyi İşleme Kuramının Temel Araştırma Konuları Bilgiyi işleme kuramı temel olarak şu dört soruyu yanıtlamaya çalışır: 1. Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır? 2. Alınan bilgi nasıl işlenmektedir? 3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır? 4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip anımsanmaktadır? Bilgiyi işleme kuramcıları bu sorulara yanıt ararken iki süreç üzerinde durmaktadırlar. Bunlar: Bellek türleri, Kontrol süreçleridir. Aşağıda bu süreçleri gösteren bir tablo verilmektedir. Tablo incelendiğinde bellek türleri ve kontrol süreçlerinin neler olduğu görülecektir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

138 Öğrenme Psikolojisi II Bilgiyi İşleme -Bellek Süreçleri Kontrol Süreçleri 1. Duyusal Kayıt 2. Kısa Süreli (İşleyen) Bellek 3. Uzun Süreli Bellek Anısal (Epizodik) Bellek Anlamsal (Semantik) Bellek İşlemsel (Prosedürel) Bellek 1. Bilginin Duyusal Kayıttan Kısa Süreli Belleğe Aktarılması Süreci Dikkat Algı 2. Kısa Süreli Bellekte Bilgiyi Tutma Süreci Sürekli Tekrar Gruplama 3. Uzun Süreli Bellekte Bilgiyi Depolama Süreci Örtük ve Açık Tekrar Anlamlandırma / Kodlama Etkinlik Örgütleme Eklemleme Bellek Destekleyici İpuçları Şekil Bilgiyi İşleme Süreçleri Gestalt Öğrenme Kuramı Temsilcileri Köhker, Kofka ve Wertheimer dir. Gestalt kelime anlamı olarak Almanca farklı ögelerin oluşturduğu bütün, yapı, genel görünüş, biçim ve şekil anlamlarına gelmektedir. Davranışçı kurama bir tepki olarak Gestaltçılar algılama, kavrama, düşünme, akıl yürütme, problem çözme gibi zihinsel süreçlere ağırlık vermişlerdir. Algı ile ilgili ilk çalışmalar Gestalt psikologları tarafından yapılarak psikolojiye kazandırılmıştır. Gestaltçılar algı konusunda geliştirdikleri yasa ve ilkeleri öğrenme alanına uygulamışlardır. Gestalt Kuramının Temel İlkeleri 1- İnsan çevresindeki uyarıcıları tek tek parçalar halinde değil, diğerleri ile ilişki içinde bir bütün olarak algılama eğilimindedir. Örneğin: Bir arkadaşımızı göz-saç-burun gibi ayrı ayrı uyarıcılarla değil de bir bütün olarak algılar. 2- Bir bütün kendini oluşturan parçaların toplamından farklıdır, asla aynı olamaz. Bir canlı çiçek düşünün kesip ince ince doğrasak bu da bir bütün ama canlı hali ile aynı olamaz. Çünkü bütünün parçaları arasında birbirini Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

139 Öğrenme Psikolojisi II tamamlayan ahenkli, sistemli ve organizeli ilişkiler vardır. Evrende bir bütün ve sistem olarak parçalar arasında düzenli ilişkiler vardır. 3- İnsanda bir sistemdir ve parçaları arasında ahenkli, düzenli ilişkiler vardır. Bu ne denle insan ve davranışları ancak bir bütün olarak incelenip anlaşılabilir. Davranışçıların dediği gibi insan davranışlarını parçalayarak anlamak mümkün değildir. 4- Bir nesne ya da olayın algılanışı diğerleri ile ilişkisine bağlıdır. 5- Öğrenme sürecine öğrenen aktif olarak katılır. 6- Gestalt yaklaşımının en önemli katkısı kavrayış yolu ile öğrenmedir. 7- Öğrenme değişik durum ve yaşantılara aktarılabilir. Davranışçıların parçacı, atomcu, gözlenebilen, nesnel, çevreci, yönlerine karşı Gestaltçılar ise bütüncül, öznel, zihinsel, bilişseldirler. Gestalt kuramcılarının öğrenme psikolojisi alanyazınına önemli katkılarından biri kavrama yoluyla öğrenme kavramıdır. Kavrayış (İçgörüsel) Yoluyla Öğrenme Bireyin geçmiş yaşantılarını ya da önceki öğrendiklerini kullanarak zihinsel süreçlerde öğrenilecek konunun parçaları arasında aniden bağ kurarak gerçekleştirdiği öğrenmedir. Kavrama yoluyla öğrenme kavramını anlamak için W.Köhler in yapmış olduğu deneyden söz etmek gerekir. Bu deneyde, sultan isminde bir şempanze birbirine geçebilecek iki sopanın bulunduğu kafese kapatılır. Daha sonra, kafesin dışına, şempanzenin erişemeyeceği bir uzaklığa muz bırakılır. Şempanze kollarıyla ve kamışların her biriyle muzu almak için uğraşır, fakat alamaz. Bir ara muzu almayı bırakır ve bir köşede sopalar ile oynamaya başlar. Tam bu sırada sopaları birbirine geçirerek daha uzun bir kamış elde eder. Bunu fark edip anlayınca da gider muzu uzun sopa ile çekip alır. Kavrayış yolu ile öğrenme zihinde aniden ortaya çıkar. Bir kez öğrenildiğinde tekrarlanabilir, transfer edilebilir, yeni durumlarda aktarılarak kullanılabilir. Kavrayış yolu ile öğrenmede birey problemi zihinde canlandırılır ve bir sonuca ulaşıncaya kadar problemlerin bileşenlerini yönlendirir ve çözümü uygular. Bu ne denle çözüm aniden gerçekleşmiş gibi gözükür. Kavrama yoluyla öğrenme 3 aşamada gerçekleşmektedir; 1- Hazırlık aşaması: Denemeler yapılır ama sonuca ulaşılmaz. 2- Kuluçka/bekleme dönemi 3- Sonucunun birdenbire ortaya çıkması Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

140 Örnek Örnek Öğrenme Psikolojisi II Matematik problemi çözmek, Newton un yer çekim kanunu bulması, Arşimet in suyun kaldırma kuvvetini bulması gibi tüm icatlar kavrayış yoluyla öğrenmedir. Öğrenme bir algılama işidir. Birey geçmiş yaşantılarından ya da zihnindeki tasarım ve kavramlardan yararlanıp içinde bulunduğu durumda ilişkileri birbirine bağlayarak öğrenir. Maymunların geometrik şekilleri öğrenme süreci ile ilgili örnek videoyu izleyiniz. Oynadığı Legolarla istediği şekli yapamayan ve bir süre uğraşan Ömer in birdenbire zihninde oluşan bir çözümleme ile istediği şekli yapması. Kafesin dışında bulunan yiyeceğe ulaşmak için kafesin kapısını açmaya çalışan bir şempanze, bir süre hareketsiz olarak çevresine baktıktan sonra ansızın, sol taraftaki kol kaldırıldığında kapının açılabileceğini fark eder. Bu, kavrama yoluyla öğrenmedir. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

141 Ödev Tartışma Öğrenme Psikolojisi II Yandaki video görüntüsündeki maymunun geometrik şekilleri öğrenme süreci hangi öğrenme yolu ile kazanılmış olabilir, arkadaşlarınız ile tartışınız. Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan tartışma forumu bölümünde paylaşabilirsiniz. davranışlarında kalıcı izli değişiklik meydana gelmesidir. Öğrenme doğumla başlayıp ölümle sona eren bir süreçtir. Sabah uyandıktan sonra yaptığımız el yüz yıkama, kahvaltı yapma, çay demleme, giyinme, okuma, yazma, dolmuşa binme, işe gitme, adresi bulma, araba kullanma gibi çoğu davranışlarımız öğrenme ile kazanılmışlardır. Bu açıdan öğrenmeyi sadece okul kitaplarından kazanılan akademik bilgiler şeklinde anlamak doğru değildir. Öğrenme sadece insanlara özgü de değildir. Hayvanlar da öğrenme yeteneğine sahiptir. Fakat hayvanlar insanlarda olduğu gibi öğrendiğini yeni nesillere aktarma yeteneğine sahip değildir. Öğrenme için en ideal kaygı orta düzeydeki, optimum kaygı düzeyidir. Öğrenme için kaygının azı da çoğu da zarardır. Öğrenme kuramları öğrenmenin nasıl meydana geldiğini, oluştuğunu farklı bakış açılarından bilimsel yöntemlerle açıklayan yaklaşımlardır. Kuramlardan biri diğerinden daha üstün değildir. Bu kuramlar birbirlerini tamamlayıcı niteliktedir. Öğrenmeyi açıklayan kuramlar davranışçı kuram, bilişsel kuram, sosyal öğrenme kuramı şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Özet Öğrenme, Organizmanın çevresiyle etkileşim içinde kendi yaşantısı yolu ile Sizde çevrenizdeki insanların davranışlarını gözlemleyin ve gözlemlediğiniz davranışı veya durumu hangi öğrenme yolu ile kazanmış olduklarını açıklamaya çalışın. Kendi yaşantınızı düşünerek çeşitli davranışlarınızı hangi öğrenme yolu ile kazanmış olabilirsiniz, on davranışınızı örnek vererek açıklayınız. Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan ödev bölümüne yükleyebilirsiniz. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

142 Öğrenme Psikolojisi II DEĞERLENDİRME SORULARI Değerlendirme sorularını sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan bölüm sonu testi bölümünde etkileşimli olarak cevaplayabilirsiniz. 1. Ölçme değerlendirme dersinde öğretmeninden olumlu sözler duyan bu nedenle Ölçme değerlendirme dersini sevmeye başlayıp dersle ilgili davranışlaını arttıran Pınar'ın ders başarısı da artmıştır. Pınarın ölçme değerlendirme dersine daha fazla çalışmaya başlaması aşağıdakilerden hangisine örnektir? a) Klasik koşulama b) Kavrayarak öğrenme c) Gizil öğrenme d) Sosyal öğrenme e) Edimsel koşullanma 2. Bir öğretmen ödevlerini istediği gibi yapan öğrencilerine artı (+) vermektedir. Bu durumda artı (+) öğrenciler için nedir? a) Olumlu pekiştireçtir b) Nötr uyarıcıdır c) Şartsız uyarıcıdır d) Şartlı uyarıcıdır e) Tepkidir 3. Organizmanın yaptığı davranışı izleyen ve organizma için hoşa giden, olumlu bir durum yaratan, o davranışın ortaya çıkma olasılığını artıran uyarıcıdır. Yukarıda verilen tanım aşağıdaki kavramlardan hangisinin tanımıdır? a) Ceza b) Pekiştireç c) Öğrenme d) Edim e) Tepki 4. Organizmada doğal bir tepki yaratan ve koşullanma sürecinde nötr uyarıcı ile eşleştirilen uyarıcı aşağıdakilerden hangisidir? a) Şartlı uyarıcı b) Şartsız uyarıcı c) Tepki oluşturmayan uyarıcı d) Genellenmiş uyarıcı Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

143 Öğrenme Psikolojisi II e) Ayırt edici uyarıcı 5. Kenarına bak bezini Anasına bak kızını al şeklindeki özdeyişte aşağı daki öğrenme türlerinden hangisinin önemine dikkat çekilmektedir? a) Model alma yoluyla öğrenme b) Tepkisel koşullama c) Kavrama yoluyla öğrenme d) Bilişsel öğrenme e) Deneme-yanılmayla öğrenme Cevaplar: 1.A,2.A, 3.B, 4.B, 5.A Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

144 Öğrenme Psikolojisi II YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER KAYNAKLAR Ertürk, S. (1998). Eğitimde Program Geliştirme(10. Baskı). Ankara: Meteksan A.Ş. Senemoğlu, N. (2009). Gelişim Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya (14. Baskı). Ankara: Pegem Akademi. Özcan, D. (2004). Öğretme Sanatı (7. Baskı ). Ankara: Pegem Akademi. Şişman, M. (1999). Öğretmenliğe Giriş. Ankara: Pegem Akademi. Milli Eğitim Bakanlığı. (2004). Tebliğler Dergisi. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Basımevi. Sönmez, V. (2005). Program Geliştirmede Öğretmen el kitabı (12. Baskı). Ankara: Anı. Demirel, Ö. (2004). Planlamadan Değerlendirmeye Öğretme Sanatı. Ankara: Pegem Akademi. Özbay,Y. (2004). Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara: Öğreti, Pegem Akademi. Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25

145 HEDEFLER İÇİNDEKİLER SAĞLIK PSİKOLOJİSİ Sağlık Psikolojisi Sağlık Psikolojisinde Biyo-psiko-sosyal Yaklaşım Sağlık Psikolojisi Kuramları Bireylerin Sağlıklarını Etkileyen Temel Faktörler Beslenme Sigara Bağımlılığı Alkol Bağımlılığı Stres PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Bu bölümü okuduktan sonra sağlık psikolojisini, Sağlık psikolojisi kuramlarını ve yaklaşımlarını, Beslenmenin, sigara içmenin ve alkol kullanımının sonuçlarını, Stres sürecini ve bu sürecin etkilerini ve Stresle başa çıkma yöntemlerini anlayacaksınız. ÜNİTE 13

146 Sağlık Psikolojisi GİRİŞ Sağlık psikolojisi, hem sağlığın hem de hastalığın anlaşılmasında bireylerin duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının etkisinin neler olduğu konusuyla ilgilenir. Dünya sağlık örgütüne göre sağlık, bireyde sadece hastalık halinin olmaması değil, aynı zamanda bireyin zihinsel, bedensel ve ruhsal açıdan tam bir iyilik hali içerisinde olması demektir. Bireylerin fiziksel ve rusal açıdan iyilik hâllerinin olumlu olması durumunda bireyler sağlıklı bir yaşam şekline sahip olmaktadırlar. Öte yandan bireylerin fiziksel ve ruhsal açıdan iyilik hallerinde olumsuzlukların olması sağlıksız bir yaşam şekline sahip oldukları anlamına gelmektedir. Bireylerin sağlıklı olmasını etkileyen faktörleri inceleyen pek çok bilimsel disiplin alanı bulunmaktadır. Psikoloji de bu bilimsel disiplin alanlarından biridir. Özellikle psikolojinin iki alt alanı, bireylerin sağlıkları konusunda bilimsel çalışmalar da bulunmaktadır. Bu alanlardan ilki sağlık psikolojisi, ikincisi ise klinik psikolojidir. Sağlık psikolojisi; eğitim psikiolojisi, klinik psikoloji, gelişim psikoloji ve sosyal psikoloji gibi alanlara göre oldukça yeni olan fakat hızlı bir gelişim gösteren psikolojinin bir alt dalıdır. Sağlık psikolojisi, hem sağlığın hem de hastalığın anlaşılmasında bireylerin duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının etkisinin neler olduğu konusuyla ilgilenir. Bu noktada sağlık psikolojisi şu sorulara yanıt arar: Sağlık ve hastalık arasındaki ilişkiler nasıldır? Sağlık ve hastalık konusunda psikolojinin rolü nedir? Hastalığın nedenleri nelerdir ve bireyin duygu, düşünce ve davranışlarının hastalık üzerindeki etkileri nelerdir? Hastalıklar nasıl tedavi edilir ve bireyin tedavi sürecindeki sorumlulukları nelerdir? Sağlık psikolojisi, yeni bir alan olmasına karşın klinik psikolojiye yakın bir alandır. Öte yandan bu iki alan birbirinden de farklıdır. Sağlık psikolojisi, fiziksel hastalıklarla ilgilenirken klinik psikoloji ise ruhsal hastalıklarla ve tedavileriyle ilgilenir. SAĞLIK PSİKOLOJİSİNDE BİYO-PSİKO-SOSYAL YAKLAŞIM Ondokuzuncu yüzyılda bireyler, daha çok bulaşıcı hastalıklardan dolayı yaşamlarını kaybetmişlerdir. Günümüzde ise bireyler, kalp hastalıkları, kanser, diabet, karaciğer hastalıkları gibi pek çok rahatsızlıktan dolayı yaşamlarını kaybetmektedirler. Tüm bunların yanında günümüz insanlarının sigara içme, sağlıklı beslenmeme, alkol kullanma ve egzersiz yapmama ve yoğun stres yaşantıları gibi yaşam şekilleriyle yakından ilişkili olan nedenlerden dolayı sağlık sorunları yaşadıkları ve yaşamlarını kaybettikleri sonucuna da varılmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın başlarında bireylerin hastalıklara yakalanmaları daha çok biyolojik faktörlerle açıklanırken günümüz sağlık psikologlarına göre, insanların sağlıklı olmalarında ve hastalıklara yakalanmalarında tek bir faktör değil biyolojik, psikolojik ve toplumsal gibi birden çok faktör etkili olmaktadır. Bir başka deyişle bireylerin hastalıklardan iyileşmelerinde ve sağlıklarını korumalarında sadece Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

147 Sağlık Psikolojisi fiziksel durumlarının düzenlenmesi değil; inançlarının, sorunlar ile başa çıkma yöntemlerinin ve yaşam şekillerinin düzenlenmesi de gereklidir. Bu çoklu faktörleri içerisinde barındıran kavram, biyo-psiko-sosyal bakış açısıdır. Bu bağlamda bireyin aşırı kilo alımının engellenmesi için kilo alımına ilişkin fizyolojisinin ve metabolizmasının düzenlenmesi (biyolojik), bireyin başa çıkma becerilerinin ve inançlarının düzenlenmesi (psikolojik), bireyin aile, arkadaş gibi sosyal çevresiyle olan ilişkilerinin düzenlenmesi (toplumsal) gibi tedavi planı biyo-psiko-sosyal yaklaşıma örnektir. Biyo-psiko-soyal bakış açısına göre bireyin sağlığını, etkileyen beş önemli faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden ilkinde bireyin yaş, cinsiyet, ırk ve genetik yapısı gibi kendine özgü özellikleri yer almaktadır. İkincisinde, bireylerin kişisel yaşam şekilleri ve üçüncüsünde ise bireyin sağlığı üzerinde etkili olan toplumsal faktörler yer almaktadır. Dördüncüsünde bireyin yaşama ve çalışma koşulları yer alır. Beşincisinde ise bireyin üyesi olduğu toplumun sosyoekonomik, kültürel ve çevresel koşulları önemlidir. SAĞLIK PSİKOLOJİSİ KURAMLARI Sağlık psikolojisi alanında üretilen kuramlar, genellikle psikolojinin diğer alanlarında üretilen kuramlara dayanmaktadır. Bu bölümde söz konusu kuramlara kısaca değinilmiştir: Yükleme Kuramı Yükleme kuramı, sosyal psikoloji alanında ortaya atılmış bir kuramdır. Yükleme kuramını ortaya atan bilim adamı, Heider dir. Heider e göre, bireyler dünyayı kontrol edebilmek ve yaşamlarındaki olayları açıklayabilmek amacıyla olayların nedenlerini açıklamaya motive olmuşlardır. Ona göre, nedenlerin kararlılığına bakarak insanlar, olayların ve durumların nedenlerini içsel ya da dışsal faktörlere yüklemektedirler. Bu kuram, sağlıkla ilgili davranışların açıklanmasında da kullanılmaktadır. Örneğin yapılan bir çalışmada, bireylerin diabet (şeker) hastalığına yakalanmalarına ilişkin nedensel yüklemeleri incelenmiştir. Bu hastalıktan yakınan bireylerin bir kısmı hastalığın nedenlerini dışsal güçlere yüklemişler ve hastalığı kontrol edilemez olarak algılamışlardır. Diğer bir kısmı ise hastalığın nedenlerini, içsel nedenlere yüklemişler ve hastalığın kontrol edilebilir olduğuna inanmışlardır. Hastalığın kontrol edilebilir olduğuna inananlar, hastalığın tedavisinde aktif bir şekilde rol alırken, diğer grupta yer alanlar tedavide aktif bir şekilde rol almamışlar ve tedavi sürecinde inisiyatifi daha çok doktorlara bırakmışlardır. İlerleyen süreçte gerçekleştirilen çalışmalar, hipertansiyon gibi hastalıklarda da bireylerin yükleme şekillerinin etkili olduğunu ortaya koymuştur. Denetim Odağı Kuramı Denetim odağı kuramına göre birey, kendi eylemini tamamen kendi eylemi olarak algılamadığında etrafındaki şans, güçlü diğerleri, kader gibi kontrol edilemeyen faktörlere yüklemektedir. Bireyin bu şekilde yükleme yapmasına dışsal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

148 Sağlık Psikolojisi denetim odağı denilmektedir. Öte yandan birey, olayların nedenlerini kişiliğinin bir özelliğine, sürekli gösterdiği davranışlara yüklerse bu durumda gerçekleştirilen yükleme şekline içsel denetim odağı denilmektedir. Denetim odağı kuramı sağlık alanında, bireylerin hastalıkları ya da sağlıklı olmayı kontrol edebileceklerine ya da edemeyeceklerine yönelik inançlar oluşturmaları yönünde ele alınmıştır. Sigara, alkol bağımlılığı üzerine yapılan çalışmalarda kendi sağlıklarından tamamen kendilerinin sorumlu olduklarına inanan bireylerin inanmayanlara oranla bağımlılık yapan maddeleri bırakmada daha etkili davranışlar sergiledikleri sonucuna varılmıştır. Sağlık psikolojisi alanında üç temel kuram vardır. Bunlar: Yükleme kuramı, denetim odağı kuramı ve gerçekçi olmayan iyimserlik kuramlarıdır. Gerçekçi Olmayan İyimserlik Kuramı Gerçekçi olmayan iyimserlik kuramı, bireylerin olumsuz sonuçların kendi başlarına gelme olasılığının başkalarının başlarına gelme olasılığından daha düşük ve olumlu sonuçlar yaşama olasılıklarının da ortalamadan daha yüksek olduğuna inandıklarını belirtir. Bireyler bu düşüncelerinden dolayı sağlıklarını tehlikeye atacak emniyet kemerini takmadan araba kullanma, korunmasız cinsel ilişkiye girme gibi riskli ve tedbirsiz davranışlara yönelmektedirler. Bu yönelişin sonucunda da bireyler AIDS gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmakta ya da yaralanma ve ölümle sonuçlanan kazalara uğramaktadırlar. Bireylerin gerçekçi olmayan iyimserliklerinin altında, bireylerin sağlıklarını bozacak problem alanlarına ilişkin deneyimlerinin olmayışı; bireylerin sorunu sadece kendi davranışlarıyla çözebileceklerine ilişkin inançlarının olması ve gelecekte de böyle bir durumun olmayacağına ilişkin inançlar oluşturmaları yatmaktadır. BİREYLERİN SAĞLIKLARINI ETKİLEYEN TEMEL FAKTÖRLER Bireylerin beslenme tarzları, alkol tüketimleri, sigara içmeleri, cinsel davranışları ve egzersiz yapıp yapmama durumları onların sağlıklarını etkilemektedir. Psikoloji literatürü incelendiğinde, ölümlerin pek çoğunda (yaklaşık %50 oranında) bireylerin davranışlarının etkili olduğunu ortaya koyan çalışmalar bulunmaktadır. Bu bulgulara göre, bireylerin daha uzun ve sağlıklı bir şekilde yaşamaları için davranışları ve yaşam şekilleri önemli koruyucu etkenler olarak görülmektedir. Sağlık psikologları, sağlığı olumsuz etkileyen faktörleri belirleyip, bu olumsuz durumdan bireylerin kurtulmaları için psikolojik müdahaleler uygulayıp, bireyleri sağlıksız davranışlardan uzaklaştırmaktadırlar. Aşağıda bireylerin sağlıklarını davranışsal açıdan etkileyen faktörler ele alınmıştır. Beslenme Her canlının, canlılığını sürdürebilmesi için gerekli besin maddelerini almasına beslenme denilmektedir. İnsanların sağlıklı bir şekilde beslenmeleri için hayvansal Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

149 Sağlık Psikolojisi proteinlere, vitaminlere, minerallere, karbonhidratlara ve yağlara ihtiyaçları vardır. Dengeli ve sağlıklı beslenme demek, ilgili besin ögelerinden yeterince almak demektir. Sağlıklı beslenmede bireylere beslenme piramidi yol göstericidir. Beslenme piramidi beş ana besin grubunu içerir. Piramit, en altta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken karbonhidratlarla başlar ve daha az tüketilmesi gereken gıdalara doğru gider. Bu besin grupları karbonhidratlar, mineraller, proteinler, yağlar ve şekerlerdir. Bu bilgileri göz önüne alarak beslenme durumunda sağlık sorunlarını çok daha az yaşamak mümkündür. Sigara Bağımlılığı Sigara bağımlılık yapıcı bir maddedir. Bağımlılık yapan bu maddenin içerisinde nikotin, karbonmonoksit, hidrojen siyanür, uçucu aminler, arsenik ve kurşun gibi zehirleyici pek çok kimyasal madde bulunmaktadır. Sinir sistemi, sigaraya karşı tolerans geliştirir. Böylece bireyler fiziksel olarak sigaraya bağımlı hale gelirler. Tolerans, merkezi sinir sisteminin bir önceki nikotin alımını yetersiz görmesi ve daha fazla nikotinle doyuma ulaşması demektir. Sigara içtiklerinde bireylerin rahatladıkları görülmektedir. Bu rahatlığın altında ilginç bir mekanizma yatmaktadır. Bu mekanizmaya göre, öncelikle sigarada yer alan nikotin merkezi sinir sistemini etkiler. Sigara, asetilkolin asit salgılanımıyla Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR Modern Psikolojinin Gelişimi Psikoloji Tarihinde Düşünce Ekolleri Yapısalcılık İşlevselcilik Psikanalizm Davranışçılık Gestalt Psikolojisi Hümanizm (İnsancıl

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİYE GİRİŞ Giriş Psikolojinin Tanımı Psikolojinin Konusu ve Amaçları Psikolojinin Diğer Bilimler İçindeki Yeri Psikolojinin Alt Dalları Psikolojinin Tarihsel Gelişimi PSİKOLOJİ

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikolojide Ekoller & Yaklaşımlar *1879 da Alman psikolog Wilhelm Wundt tarafından kurulan psikoloji laboratuarı

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu

DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ. Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ BİLİMLERİ TIPSAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ Doç. Dr. Lü)ullah Beşiroğlu DAVRANIŞ (Behavior): Organizmanın doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilen tüm etkinlikleridir. Duygular, tutumlar, zihinsel süreçler

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not I Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Psikoloji *Psikoloji, pscyhe (ruh) ve logy (bilim) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. *Psikoloji, hayvan

Detaylı

PSİKOLOJİNİN AMAÇLARI

PSİKOLOJİNİN AMAÇLARI PSİKOLOJİNİN KONUSU Psikoloji insan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır. İnsan merak eden, öğrenme ihtiyacında olan bir varlıktır. Hem kendini hem de kendi dışındaki dünyayı anlamak ister. Elde ettiği

Detaylı

BÖLÜM 1 1. PSİKOLOJİYE GİRİŞ 1.1. Psikolojinin Tanımı ve Amacı

BÖLÜM 1 1. PSİKOLOJİYE GİRİŞ 1.1. Psikolojinin Tanımı ve Amacı BÖLÜM 1 1. PSİKOLOJİYE GİRİŞ 1.1. Psikolojinin Tanımı ve Amacı Psikoloji yaşamı inceleyen bir bilim olarak tanımlanmıştır. Psikoloji sözcüğü Eski Yunancadan gelmektedir. Eski Yunancada bulunan psyhhe(ruh)

Detaylı

PSİKOLOG TANIM A- GÖREVLER

PSİKOLOG TANIM A- GÖREVLER TANIM İnsan ve hayvan davranışlarını, zihinsel süreçlerini, yapı ve süreçlerini, gözlem ve deney gibi bilimsel yöntemleri kullanarak inceleyen, davranış bozukluklarının ve gelişim sorunlarının teşhis ve

Detaylı

Eğitimin Psikolojik Temelleri

Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitimin Psikolojik Temelleri Eğitim sürecinin daima iki boyutu olmuştur. Bunlardan birincisi yukarıda değindiğimiz toplumsal ya da sosyal boyut, diğeri ise bireysel boyuttur. Eğitim ne kadar sosyal amaçlarla

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ-II (SOS114U)

DAVRANIŞ BİLİMLERİ-II (SOS114U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. DAVRANIŞ BİLİMLERİ-II (SOS114U) KISA

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

Öğrencilerimize bu ortamı hazırlamak bölüm olarak temel görevimizdir.

Öğrencilerimize bu ortamı hazırlamak bölüm olarak temel görevimizdir. Genel Bilgiler Bölümümüz, 2009 yılında Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde kurulmuştur. Henüz yeterli sayıda öğretim elemanı bulunmadığı için bölümümüze öğrenci alımı yapılmamaktadır. Bölümümüzde

Detaylı

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası

PSİKOLOJİ 9.11.2015. Konular. Psikolojinin doğası. Konular. Psikolojinin doğası. Psikoloji tarihi. Psikoloji Biliminin Doğası Konular nin Doğası Tarihi Antik dönemler PSİKOLOJİ Biliminin Doğası psikolojinin başlangıcı Günümüz k ler Biyolojik perspektif Davranışçı perspektif Bilişsel perspektif Psikanalitik perspektif Subjektif

Detaylı

Psikoloji Psychology Psyche ology Ruh/zihin inceleme

Psikoloji Psychology Psyche ology Ruh/zihin inceleme Psikoloji Psychology Psyche ology Ruh/zihin inceleme Beden/Zihin Problemi Mentalizm Psikofizik Etkileşimselcilik MONİZM ZİHİN/ BEYİN SORUNU DUALİZM Materyalizm Psikofizik Paralelcilik >Psikoloji bilimler

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

I. ÜNİTE PSİKOLOJİ BİLİMİNİ TANIYALIM

I. ÜNİTE PSİKOLOJİ BİLİMİNİ TANIYALIM I. ÜNİTE PSİKOLOJİ BİLİMİNİ TANIYALIM Yeryüzünün en karmaşık canlısı insandır. İnsanoğlu dünyamız için önemlidir; çünkü çevresi üzerinde en büyük etkiyi o yapar, kültür ve medeniyeti o oluşturur, geleceği

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİDE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER PSİKOLOJİDE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER PSİKOLOJİDE BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Giriş Temel Kavramlar Bilimsel Araştırmalarda Bulunması Gereken Özellikler Bilimsel Araştırma Süreci (Aşamaları) Psikolojide Kullanılan Bilimsel

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DAVRANIŞ BİLİMLERİ ÜZERİNE YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Davranış Bilimleri üzerine Davranış Bilimleri insan davranışını, davranışa etki eden toplumsal, psikolojik, grupsal ve

Detaylı

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ

Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar. Doç. Dr. Ersin KAVİ Çalışma Hayatında Psikolojik Sorunlar Doç. Dr. Ersin KAVİ Davranış Nedir? İnsan hem içten,hem dıştan gelen uyarıcıların karmaşık etkisi (güdü) ile faaliyete geçer ve birtakım hareketlerde (tepki) bulunur.

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 23 Mayıs :50 - Son Güncelleme Pazartesi, 16 Ağustos :31

Zeus tarafından yazıldı. Cumartesi, 23 Mayıs :50 - Son Güncelleme Pazartesi, 16 Ağustos :31 Yazı İçerik Psikolojinin Alanları Nelerdir Deneysel Psikoloji Gelişim Psikolojisi Okul ve Eğitim Psikolojisi Klinik Psikolojisi Kişilik Psikolojisi Sosyal Psikoloji Endüstri Psikolojisi Adli Psikoloji

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili PSİKOLOJİYE GİRİŞ Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans() Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim( )

Detaylı

DİKKAT!...BU ÖZET 8 ÜNİTE 29 SAHİFEDİR.BURDA İLK ÜNİTE

DİKKAT!...BU ÖZET 8 ÜNİTE 29 SAHİFEDİR.BURDA İLK ÜNİTE DİKKAT!...BU ÖZET 8 ÜNİTE 29 SAHİFEDİR.BURDA İLK ÜNİTE GÖSTERİLMEKTEDİR PSİKOLOJİ KISA ÖZET KOLAY AÖF Kolayaöf.com 0362 233 8723 Sayfa 2 içindekiler 1.ünite PsikolojininDoğası 4 2.ünite-Psikolojide Araştırma

Detaylı

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Yaşa bağlı organizmadaki değişimleri inceler Çocuk psikolojisi Ergen Psikolojisi Yetişkin Psikolojisi Deneysel Psikoloji Temel psikolojik süreçler

Detaylı

PSİKOLOG TANIM GÖREVLER

PSİKOLOG TANIM GÖREVLER PSİKOLOG TANIM İnsan ve hayvan davranışlarını, zihinsel süreçlerini, yapı ve süreçlerini, gözlem ve deney gibi bilimsel yöntemleri kullanarak inceleyen, davranış bozukluklarının ve gelişim sorunlarının

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER SOSYAL PSİKOLOJİ

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER SOSYAL PSİKOLOJİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER SOSYAL PSİKOLOJİ Sosyal Psikoloji Nedir? Sosyal Psikolojinin Çalışma Konuları Sosyal Etki Ve Uyma Davranışı Tutumlar Sosyal Psikolojide Temel Kuramlar PSİKOLOJİ Bu üniteyi çalıştıktan

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III Bölüm I: Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 1.1.Eğitim 16 1.2.Psikoloji 16 1.2.1.Psikolojinin Tarihçesi 18 1.2.1.1. 19.Yüzyıl Öncesi 18 1.2.1.2. 19.Yüzyıl

Detaylı

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS Dersin Adı Psikolojiye Giriş Dersin Kodu OKÖ105 Dersin Türü Zorunlu Dersin Seviyesi Lisans Dersin AKTS kredisi 4 Haftalık Ders

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü

Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Psikoloji Psikoloji bilimi, insanı anlamada bu bütünsel bakış açısını koruyan bir yaklaşım sergiler. Amacı insanı daha iyi anlamak ve ona yardımcı olmaktır. Psikoloji,

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi

1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi SOSYOLOJİ (TOPLUM BİLİMİ) 1.Ünite: SOSYOLOJİYE GİRİŞ A) Sosyolojinin Özellikleri ve Diğer Bilimlerle İlişkisi Sosyoloji (Toplum Bilimi) Toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri,

Detaylı

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.

Laboratuvara Giriş. Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10. ADÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü Laboratuvara Giriş Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TBT 109 Muavviz Ayvaz (Yrd. Doç. Dr.) 3. Hafta (03.10.2013) Derslik B301 1 BİLGİ EDİNME İHTİYACI:

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili PSİKOLOJİYE GİRİŞ-II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim

Detaylı

1. Ünite: PSİKOLOJİYE GİRİŞ PSĐKOLOJĐNĐN TANIMI, KONUSU

1. Ünite: PSİKOLOJİYE GİRİŞ PSĐKOLOJĐNĐN TANIMI, KONUSU 1. Ünite: PSİKOLOJİYE GİRİŞ PSĐKOLOJĐNĐN TANIMI, KONUSU Psikoloji yunanca ruh anlamına gelen psyche ve bilgi anlamına gelen logos kelimelerinden oluşmuştur. Buna göre psikoloji ruh bilgisi anlamına gelir.

Detaylı

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II

Dersin Grubu. Dersin Kodu. Yarıyıl. Dersin Adı. Bölüm Zorunlu. 1 1 PSY101 Psikolojiye Giriş-I. Bölüm Zorunlu. 2 2 PSY102 Psikolojiye Giriş-II Adı 1 1 PSY101 ye Giriş-I Açıklaması 6 3 ki temel konulara giriş niteliğinde bir derstir. İşlenecek konulara araştırma teknikleri, davranışın biyolojik kökenleri, algı, hafıza, dil, insan gelişimi, vb.

Detaylı

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri

UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ. UDA nın Kökenleri UYGULAMALI DAVRANIŞ ANALİZİ UDA nın Kökenleri Bilişsel açıklamalar Wertheimer Algılanan şeyler arasındaki ilişkiler algılanan şeylerden daha önemlidir. Neyin görüldüğü ve duyulduğu görülen veya duyulan

Detaylı

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal

Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle algı ve algısal Gestalt Psikoloji Wertheimer, Köhler ve Kofka tarafından geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Gestalt psikolojisi, bilişsel süreçler içerisinde özellikle "algı" ve "algısal örgütlenme" konularında yoğunlaşmış

Detaylı

PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR

PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR PSİKOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR Uzun yıllar felsefenin içinde kalan psikoloji Wilhelm Wundt un ilk psikoloji laboratuarını kurması ile (1879) bağımsız pozitif bir bilim haline gelmiştir. Böylece psikolojinin

Detaylı

1.Hafta. Klinik Psikoloji Nedir? Kimlere Klinik Psikolog Ünvanı Verilir? Prof.Dr.Nilhan Sezgin ders yılı Prof.Dr.

1.Hafta. Klinik Psikoloji Nedir? Kimlere Klinik Psikolog Ünvanı Verilir? Prof.Dr.Nilhan Sezgin ders yılı Prof.Dr. 1.Hafta Klinik Psikoloji Nedir? Kimlere Klinik Psikolog Ünvanı Verilir? Prof.Dr.Nilhan Sezgin 2018-19 ders yılı 8.11.2018 Prof.Dr.Nilhan Sezgin, 1 Psikoloji davranışı inceleyen temel bir bilimdir ve canlıların

Detaylı

Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarının gözlenebilir ve ölçülebilir olanları ile zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bir bilim dalıdır.

Psikoloji, insan ve hayvan davranışlarının gözlenebilir ve ölçülebilir olanları ile zihinsel süreçleri inceleyen pozitif bir bilim dalıdır. PSİKOLOJİNİN ALANI Psikolojinin Tanımı: Psikoloji "Psyche" ve "Logos" kelimelerinin birleşmesiyle meydana gelen "Ruhbilim anlamında Yunanca bir kelimedir. Böyle bir tanımlama bugünkü psikolojinin anlamını

Detaylı

Trafik Psikolojisi Trafik psikolojisi,

Trafik Psikolojisi Trafik psikolojisi, Trafik Psikolojisi Trafik psikolojisi, ***İnsanların trafikteki davranışlarını ve bu davranışların altında yatan psikolojik süreçleri inceleyen bir psikoloji alt alanıdır. Burada özellikle sürücülerin

Detaylı

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması

Hazırlayan. Ramazan ANĞAY. Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması Hazırlayan Ramazan ANĞAY Bilimsel Araştırmanın Sınıflandırılması 1.YAKLAŞIM TARZINA GÖRE ARAŞTIRMALAR 1.1. N2tel Araştırmalar Ölçümlerin ve gözlemlerin kolaylık ve kesinlik taşımadığı, konusu insan davranışları

Detaylı

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretimi (Yüksek lisans,tezli) 1. Yarı Yıl BES505 Spor Bilimlerinde Araştırma Teknikleri K:(3,0)3 ECTS:8 Bilimsel araştırma niteliği ve tanımı özellikleri,

Detaylı

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre

1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar. 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma. 3. Aile. 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 1. Sosyolojiye Giriş, Gelişim Süreci ve Kuramsal Yaklaşımlar 2. Kültür, Toplumsal Değişme ve Tabakalaşma 3. Aile 4. Ekonomi, Teknoloji ve Çevre 5. Psikolojiye Giriş 1 6. Duyum ve Algı 7. Güdüler ve Duygular

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü BİRİNCİ YIL 1. Dönem 2. Dönem Ön Şart Ön Şart PSİ 101 Psikolojiye Giriş-I 3 0 3 5 PSİ 102 Psikolojiye Giriş-II 3 0 3 5 MAT 103

Detaylı

PSİ173 Psikolojiye Giriş, Prof.Dr. Hacer HARLAK [ADÜ- FEF]

PSİ173 Psikolojiye Giriş, Prof.Dr. Hacer HARLAK [ADÜ- FEF] İnsanın beyni ile davranışları arasında nasıl bir ilişki vardır? Rüyalar ne anlama gelir? Maymunlar işaret dili öğrenebilir mi? Bir sınavdan önce niçin bazı kişilerin elleri terler? Kendine zarar verici

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF PSİKOLOJİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1 ÜNİTE: 1 PSİKOLOJİ BİLİMİNİ

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 Bilginin Kaynağı İnsanlar sürekli olarak kendilerini ve çevrelerini aydınlatma, tanıma, olay ve oluşumları açıklama

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...

İÇİNDEKİLER. Test 11 (Bitişiklik Kuramı)...94. Test 12 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)...97. Test 13 (Bilişsel - Davranışçı Kuramlar)... III İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Test 1 (Psikolojiye Giriş)... 1 Test 2 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 3 Test 3 (Gelişim Psikolojisine Giriş)... 7 Test 4 (Bilişsel Gelişim)...11 Test 5 (Bilişsel Gelişim)...15

Detaylı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ 1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK Geleneksel eğitim anlayışı bireyi tüm yönleri ile gelişimini sağlama konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Tüm bu anlayış ve

Detaylı

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş

SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş SOSYAL PSİKOLOJİ G İ R İ Ş sorular...sorular...sorular İnsanın duygu düşünce ve davranışları başka insanlardan nasıl etkilenir, onları nasıl etkiler? İnsanlar birbirlerini nasıl algılar? İnsanlar birbirlerine

Detaylı

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın

EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları. Prof. Dr. Tevhide Kargın EĞİTSEL VE DAVRANIŞSAL DEĞERLENDİRME ASSESSMENT Ders 1: Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Prof. Dr. Tevhide Kargın Tarihsel, Felsefi ve Yasal Boyutları Tanım: Kabaca değerlendirme bir birey hakkında

Detaylı

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Psikolojinin tanımı, psikoloji tarihi, psikolojinin alanları (sosyal psikoloji, klinik psikoloji, eğitim psikolojisi vs.), psikoloji kuramları (davranışcı kuramlar, bilişsel

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR

Uzaktan Eğitim. Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Uzaktan Eğitim Doç.Dr. Ali Haydar ŞAR Kurucuları: Max wertheimer, Wolfgang,Köhler, Kurt Koffka ve Kurt Lewin Gestalt kuramına göre bütün,parçaların toplamından daha fazladır ve birey, bütünü parçalarına

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR?

4 GİRİŞ BİLİŞ NEDİR? Bilişsel Öğrenme 2 Öğrenme kuramları, araştırmacılar tarafından öğrenme olgusunu açıklamak üzere ortaya konulmuş açıklamalardır. Bir öğrenme kuramı, organizmanın davranışlarında meydana gelen ve hastalık,

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI

Ders İzlencesi Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI Ders İzlencesi 2016 2017 Eğitim Yılı ve Güz Dönemi Program adı: ÇOCUK GELİŞİMİ PROGRAMI Dersin adı: Genel Psikoloji Dersi veren öğretim görevlisi: Gözde AKKAYA Dersin veriliş şekli: Yüz yüze Dersin genel

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ

SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ SINIF YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sınıf Nedir? Ders yapılır Yaşanır Zaman geçirilir Oyun oynanır Sınıf, bireysel ya da grupla öğrenme yaşantılarının gerçekleştiği

Detaylı

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ

21.10.2009. KIŞILIK KURAMLARı. Kişilik Nedir? Kime göre?... GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ KIŞILIK KURAMLARı GİRİŞ Doç. Dr. Halil EKŞİ Kişilik Nedir? Psikolojide kişilik, kapsamı en geniş kavramlardan biridir. Kişilik kelimesinin bütün teorisyenlerin üzerinde anlaştığı bir tanımlaması yoktur.

Detaylı

Doç.Dr.Nilüfer.Nilüfer Alçalar

Doç.Dr.Nilüfer.Nilüfer Alçalar İnsanı Tanımak,İnsanı Anlamak (Psikoloji) Prof. Dr. Güler Bahadır Doç.Dr.Nilüfer.Nilüfer Alçalar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Önce biz tanışalım 2 3 İnsanı Tanımak dersinin amacı

Detaylı

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER

RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER RUH SAĞLIĞI ALANINDA ÇALIŞAN MESLEKLER Sağlık Dünya Sağlık Örgütü tanımlaması Biyolojik, ruhsal ve sosyal iyilik hali. Tıp Özgül bir kurama ve bu kuramdan biçimlenen yöntemle belirlenen uygulamalarla biyolojik,

Detaylı

TEMEL KAVRAMLAR. Öğr. Gör. Halil İbrahim ERTUĞ

TEMEL KAVRAMLAR. Öğr. Gör. Halil İbrahim ERTUĞ Ünite 1 Öğr. Gör. Halil İbrahim ERTUĞ Bu dersimizde ilerleyen derslerde sıkça kullanacağımız bazı temel kavramları anlatmaya çalışacağız. Bu kavramlardan bazıları şunlardır; Psikoloji, Sağlık, Ruh Sağlığı,

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4

ÜNİTE:1. Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2. Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3. Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 ÜNİTE:1 Sosyolojiye Giriş ve Yöntemi ÜNİTE:2 Sosyolojinin Tarihsel Gelişimi ve Kuramsal Yaklaşımlar ÜNİTE:3 Kültür ve Kültürel Değişme ÜNİTE:4 Aile ve Toplumsal Gruplar ÜNİTE:5 1 Küreselleşme ve Ekonomi

Detaylı

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun

DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri. Çarşamba, Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun DBB411 Bilimsel Araştırma ve Yazma Teknikleri Çarşamba, 09.00-11.00 Arş. Gör. Dr. İpek Pınar Uzun Okuma Listesi Aysel Aziz, Araştırma Yöntemleri - Teknikleri ve İletişim, 2003, Ankara: Turhan Kitabevi.

Detaylı

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK

UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) PSİ354 - Prof.Dr. Hacer HARLAK UYGULAMALI SOSYAL PSİKOLOJİ (Baron, Byrne ve Suls, 1989; Bilgin, 1999) Sosyal Psikoloji Uygulamaları HUKUK SAĞLIK DAVRANIŞI KLİNİK PSİKOLOJİ TÜKETİCİ DAVRANIŞI VE PAZARLAMA POLİTİKA ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ SOSYAL

Detaylı

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl Sosyal Bilimler Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor (Ph.D) 1. Yarı Yıl BES601 Spor Bilimlerinde Araştırma Yöntemleri K:(3,0)3 ECTS:10 Spor alanında bilimsel araştırmaların dayanması gereken temelleri, araştırmaların

Detaylı

Sosyal Psikoloji GİRİŞ

Sosyal Psikoloji GİRİŞ Sosyal Psikoloji Prof. Dr. Turgut Göksu GİRİŞ Turgut Göksu 1 İki farklı bakış ve iki farklı tanım SOSYAL PSİKOLOJİ sosyolojik sosyal psikoloji 1908 Amerikalı ROSS Social Psychology psikolojik sosyal psikoloji

Detaylı

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme

Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme, Örgütsel Öğrenme Öğrenme: Kişide istediği sonuca ulaşmak amacıyla hareket etmesini engelleyecek çeşitli eksiklikleri tamamlamasını sağlayacak bir süreç Hayatın her sürecinde öğrenme İşyerinde

Detaylı

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram

ÖĞRENME KURAMLARI. Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram ÖĞRENME KURAMLARI Davranışçı Kuram Bilişsel Kuram Duyuşsal Kuram DAVRANIġÇI KURAMLAR Davranışçı kuramlar, öğrenmenin uyarıcı ile davranış arasında bir bağ kurularak geliştiğini ve pekiştirme yoluyla davranış

Detaylı

Economic Policy. Opening Lecture

Economic Policy. Opening Lecture Economic Policy Opening Lecture Neden buradasın? economic policy iktisat üniversite Neden buradasın? iktisat öğrenmek (varsayalım!) geleceğin için üniversite diploma bilgi Neden buradasın? bilgi bilmek

Detaylı

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ

OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ OKUL ÖNCESİ REHBERLİK HİZMETİ Marmara Evleri Anaokulunda Rehberlik Hizmetleri (3 6 yaş) Okulumuzdaki tüm öğrencilerin her yönüyle sağlıklı gelişmeleri, okul ortamına uyum sağlamaları ve kapasitelerini

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji

GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN PSİKOLOJİK TEMELLERİ. Temel Kavramlar. Temel Kavramlar. Program Geliştirme ve Psikoloji PROGRAM GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ PROGRAM GELİŞTİRMENİN KURAMSAL TEMELLERİ Program Geliştirmenin Tarihi Temelleri Program Geliştirmenin Felsefi Temelleri Program Geliştirmenin Psikolojik Temelleri

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü MESLEKİ GELİŞİM EĞİTİM PROGRAMI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü MESLEKİ GELİŞİM EĞİTİM PROGRAMI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü MESLEKİ GELİŞİM EĞİTİM PROGRAMI EK-2 1. ETKİNLİĞİN ADI Rehberlik Kursu 2. ETKİNLİĞİN AMAÇLARI Bu faaliyeti başarı ile tamamlayan

Detaylı

TREYT KURAMLARI. (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162

TREYT KURAMLARI. (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) Doç.Dr. Hacer HARLAK - PSİ154 - PSİ162 TREYT KURAMLARI (Ayırıcı özellikler ya da kişilik çizgileri) TREYT KURAMLARI Treyt Bireylerin farklılık gösterdiği kişilik boyutlarının temelini oluşturan duygu, biliş ve davranış eğilimleri Utangaç, açık,

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Psikolojiye Giriş. 2 Dersin Kodu: PSİ 1071. 3 Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: Psikolojiye Giriş. 2 Dersin Kodu: PSİ 1071. 3 Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE Dersin Adı: Psikolojiye Giriş 2 Dersin Kodu: PSİ 07 3 Dersin Türü: Zorunlu 4 Dersin Seviyesi: Lisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 6 Dersin Verildiği Yarıyıl: Güz 7 Dersin AKTS Kredisi:

Detaylı

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI

ETKILI BIR FEN ÖĞRETMENI FEN BİLİMLERİ ÖĞRETMENLERİNİN YETİŞTİRİLMESİNDE DEĞİŞİM VE GEREKÇELER Öğrencinin performansını yükseltmek istiyorsanız kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundasınız Alan bilgisi Genel eğitim ve kültür dersleri

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri

Detaylı

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN...

İÇİNDEKİLER. BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 EĞİTİM PSİKOLOJİSİ: ÖĞRETİM İÇİN YAPILANMA Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu - Dilek Pekince EĞİTİM ve PSİKOLOJİ... 3 İYİ ÖĞRETMEN... 6 Yansıtıcı Öğretmen... 8 İyi Öğretmenden Sahip Olması Beklenen

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N İnsan var olduğu günden bu yana, evrende olup bitenleri anlama, tanıma, sırlarını çözme ve doğayı kontrol altına alarak rahat ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR... v KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI... vii YAZAR HAKKINDA... ix 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ÜSTÜN YETENEKLİLİĞE TARİHSEL BAKIŞ...

Detaylı

FEN BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠNĠN TEMELLERĠ

FEN BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠNĠN TEMELLERĠ FEN BĠLGĠSĠ EĞĠTĠMĠNĠN TEMELLERĠ Fen Bilgisi Eğitiminin Önemi 06-14 yaş arasındaki zorunlu eğitim döneminde fen bilgisi eğitimi önemli bir yere sahiptir. Fen bilgisi eğitimi; Çocuğa yaratıcı düşünme becerisi

Detaylı

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI

BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL PSİKOLOJİ VE BİLGİ İŞLEME MODELİ BİLGİ İŞLEME SÜREÇ VE YAKLAŞIMLARI BİLİŞSEL PSİKOLOJİ Neisser (1967) yılında bilişsel psikolojiyi; «Biliş terimi, duyusal girdilerin dönüştürüldüğü, azaltıldığı,

Detaylı

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin?

Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Örnek öğrenmeler söyleyin? Niçin? Öğrenmede değişen ne???? İnsanlar ve hayvanların öğrenmelerindeki farklar? Öğrenme??? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana

Detaylı

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram;

Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; KAVRAM OLUŞTURMA: Kavram ortak özelliklere sahip birbirine benzeyen nesneleri ya da olayları bir araya getirerek bir ad altına toplamaktır.kavram; ağaç,kedi,güzellik,gibi bir nesne ya da bir sembol olabilir.

Detaylı

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr.

Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Ders Kodu: FIZ 234 Ders Adı: Klasik Mekanik Dersin Dönemi: 204-205 Bahar Dönemi Dersi Veren Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Betül USTA 2 3 4 5 7% 3% 23% 37% 30% Bu ders ile ilgili temel kavramları, yasaları

Detaylı

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK 3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 04 22 OCAK TÜRKÇE ÖĞRENME ALANI: DİNLEME 1. Dinleme Kurallarını Uygulama 1. Dinlemeye hazırlık yapar. 2. Dinleme amacını belirler. 3. Dinleme amacına uygun yöntem belirler.

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı