Aylık Sanat Dergisi. Merhaba,

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Aylık Sanat Dergisi. Merhaba,"

Transkript

1

2

3 Merhaba, Aylık Sanat Dergisi Sahibi: İdil Kültür Sanat Yay. Org. Rek. Film. Tic. Ltd. Şti. adına İRŞAD AYDIN Yazıişleri Müdürü: YASİN ALİ TÜRKERİ Yazışma Adresi: İDİL KÜLTÜR MERKEZİ DEREBOYUC.NO:110/ ORTAKÖY/İSTANBUL TEL/FAX: (212) İzmir: Y A R E N KÜLTÜR MERKEZİ 863 S. 23/2 KEMERALTI/İZMİR Ankara İDİL CAN KÜLTÜR MERKEZİ SİNAN C. D A Y A N I Ş M A S. NO:12 DİKMEN/ANKARA TEL: (312) Antakya CUMHURİYET M. GÜNDÜZ C. MURAT S. BAKIRCI PSJ. NO:8 TEL: (326) Abone Koşulları (6 Aylık) TL (1 Yıllık) TL (6Ay hk)42.-dm (1 Yıllık) 84.-DM Hesap No: (TL): HAKAN ALAK İŞBANKASI ORTAKÖY/İSTANBUL (DM): HAKAN ALAK İŞBANKASI ORTAKÖY/İSTANBUL Of set Hazırlık TA V I R YAYINLARI Dergimiz elinize ulaştığında, tam bir ay geçmiş olacak yaşadığımız depremin ardından. Binlerce sızılı y ürek, binlerce harabe bırakarak geride... Çaresiz kalmak, yüreğimizi daha bir sızlatıy or. Bir kısmımız enkaz başında, başımız iki av ucumuz arasında, enkaz altındaki y avrumuzu, eşimizi, yakınlarımızı kurtaramamanın çaresizliği içinde, ne düşüneceğimizi bile bilemeden otururken, bir kısmımız da topladığımız y ardımları bir an önce ihtiyacı olanlara ulaştırmanın telaşı içinde çırpındık. Halk öfkeliydi, depremin hemen ardından başını kaldırıp etraf ına bakmay a başladı. Nedenlerini, niçinlerini sordu kendine. "Evlerimizin başımıza yıkılmasına neden olanlar nerede?" diye düşündü. Ardından "...Buraya vatandaşlar gelip yardım etti, gönüllü ekiplermiş, bundan sonra devlet gelse ne işe yarar. Ben öldükten sonra gelmiş, gelmemiş hiç bir anlamı yok." diy erek isy anını dile getirdi. Yeri geldi belediy e başkanlarını kov aladı, y eri geldi başbakan ve erkanını y uhaladı... Halk, kendi y aralarını her zaman olduğu gibi kendisi sardı, ölüsünü kendisi gömdü. Biz de depremin hemen ardından elimiz elv erdiğince y ardım etmek için çıktık yola. Sadece haber yapmak için değil, insan olmanın, dev rimciliğin en y üce değerlerini; yardımlaşmay ı v e pay laşmay ı y aşatmak için. Yorumcular, Özgürlük Türküsü elemanları, Fotoğraf v e Sinema Emekçileri, doktor v e hemşire arkadaşlarımız... hep birlikte. Biliy oruz ki, binlerce ölümüzün katili altımızın çürük olması v eya Kuzey Anadolu Fay Sistemi değildir. Halkımızın kanı üzerinde tüccarlık y apan sömürü sistemidir. Bu bozuk düzende yaşamaya ve ölmeye, katledilmeye mecbur değiliz! Dergimizin büy ük bir bölümünü Avcılar, İzmit, Gölcük, Değirmendere v e Yalov a'da y aşadıklarımıza v e depreme ay ırdık. İzlenimlerimizin yanı sıra röportajlara, şiir v e öykülere yer verdik. "Şimdi birbirimize yardım etmeyeceğiz de ya ne zaman yardım edeceğiz." diy ordu halk. Acılarını pay laştık ulaşabildiklerimizin. Yaralarını sararken y anlarında olduk. Ulaşamadıklarımıza ise buradan bir kez daha "Başımız Sağolsun" diyoruz. Ekim say ımızda buluşmak üzere... Dostlukla... Baskı ASPŞ Dağıtım BİRLEŞİK B ASIN YAYI N DAĞITIM A.Ş.

4 Biz Yine Geleceğiz, Ya Siz? Olcay Karad ağ Prof. Dr. Şener Üşümezsoy: 'İstanbul Depr emi Ol acak' İddiası Bilimsel Bir Rant Pozisyonundan Kaynaklanmıştır." Tavır Dr. Ali Şeker: "Avcılarda Yardım D ağıtımı. Organize Edilemedi" Yasin Ali Türkeri Hükümet Kireç Göndermiş Can Yıldırım

5

6 ' e oluyor!.. Bilmiyorum... Kalk, kalk çabuk, çabuk deprem oluyor. Kirişin altına geçin. Dışarı çıkalım. Biraz bekleyelim, geçer şimdi. GEÇTİ! Ama nasıl geçti. Ev inde uyuy an binlerce insanı aramızdan alıpta geçti. Küçücük çocuklarımızın ev lerinden çıkıpta, oy namay ı, gülmey i, ağlamay ı öğrenemediği çağında geçti. Oysa o çocukların "ağlayacak, gülecek" daha çok şey i vardı. Onlar daha okula gideceklerdi, arkadaşlarıy la kav ga edeceklerdi. İstedikleri bir şey i almadığında annelerine, babalarına kızacaklardı. Kardeşlerini kıskanacaklardı. Büy üyüp adam olacaklardı. İşte böyle y ü- reğimizden koca bir yara bırakarak geçti. Sahi geçti mi? Sahi bunca acının y arası geçer mi? Avcılar'day ız. Depremden en çok etkilenen İstanbul ilçesindey iz. Her zaman tanıdığımız olan bir engel çıkıy or ilk olarak karşımıza; polis kuşatması... Avcılar güzergahı kapalıy mış. Başka y ollardan Avcılar'a girmey e çalışıyoruz ama buraları da kapatmışlar. Herhalde y ardım araçlarının ulaşması için normal araçlara y ol v ermiy orlar diy e düşünüy oruz. Başka bir yola giriy oruz. Bu sef er başarıy oruz. Biz belki y ardım için diy e düşünürken y olların kapanma gerekçesini öğreniy oruz: "Başbakan geliyormuş!" Avcılar'da bir çok tanıdığımız v ar. Dostlarımız, yakınlarımız, şehit ailelerimiz. Yılların çilesini bağrında taşıy an Müşerref Anamız orada oturuyor, İdil'imizin ailesi orada oturuy or. Binlerce insanımızı kay bettiğimizi bir dönemde bu bir bencillik mi dersiniz ama hemen koşup onların d u r u m u n u öğrenmek istiy oruz. Yanlarına v ardığımızda durumlarının iy i olduğunu görüy oruz içimiz bir nebze rahatlıyor. Bir ailemizin ev inin durumunun kötü olduğunu öğreniy oruz, ona bakmay a gidiy oruz. Evlerinde bay ağı ciddi çatlaklar v ar. Apartman arkaya doğru gidiy or. Onlar da herkes gibi kendi çabalarıy la y aptıkları "çadırlarda dışarıda kalıy orlar. Yıllarca çalışıp çabalay ıp başlarını sokacakları bir ev leri olduğu için içlerinde bir güv en duy gusu bırakan ev lerine belki artık giremey ecekler. Yüzlerine y ansıy or acıları. Hay atlarını kurtardılar ama bundan sonra daha zor bir hay at bekley ecek onları. Sadece onları mı? Binlerce, y üzbinlerce insanımız "tak-dir-i ilahi"nin sonucunda y aşama sıf ırdan başlay acaklar. Karşılaştığımız manzara bizi ürkütüy or. Sanki bir sav aşın y ıkıntılarını geziy oruz. Bir binanın temeli y andan kalkmış v e diğer bir binanın duv arına yaslanmış. Bir diğerini ise her iki y a n ı n d a n v inçler tutuyor. Vinçler-rin desteği çekildiği a n y e r l e b i r o l a - cak bu koca a p a r t m a n. Soruyoruz önünde oturan insanlara. "Yaralanan ya da ölen insanlar v ar mı?" "Yok" diy orlar. Canımızı k u r t a r d ı k ama şimdi ne y apacağız diy en ağlamaklı bakışlar kalıy or a r d ı m ı z d a. Onları öylece bırakıp gitmek öy le z o r ki.. Bulunduğumuz y erin biraz ilerisinde hummalı bir çalışma var. Hayat olduğu sanılan bir enkaz. Etraf ında jandarmalar, polisler ve gazeteciler var. Biz de y anlarına gidiy oruz. Çalışmaları izliy oruz, insanlar hüzünle bir o kadar da merakla bekliyor Ayrılmak için arabamızın y arana gidiyoruz. Arabay ı tam çalıştıdığımızda bir "şişşt" sesi du - y uyoruz. Enkazdan ses dinlediklerini öğreniy oruz. Kontağı kapatıp bekliy oruz. İnsanların aralarında bile sessizce konuştuğunu görüy oruz. Avcılar'da paniğin, üzüntünün y ıkıntıları v ar. Ama bir o kadar da öfke var. Belediy e başkanından başkanına kadar öfke kusuyor insanlar. Onları bu ölüme mahkum edenlere en y üksek perdeden beddualar y ağıy or.... İzmit'tey iz. Hem kurtarma çalışmalarına yardımcı olabilmek, hem de bu acının f o - toğraf larını çekebilmek için güç de olsa v arıy oruz İzmit'e...İzmit'te ev lerin tavı r / kapak konusu / eylül'99 / sayı : 16 4

7 peşi sıra çöktüğünü görüy oruz. Etraf ında ise insanlar "birileri gelsin, insanlarını kurtarsın" diy e sessizce bekleşi-y or. Ama gelen gönüllü ekiplerden başka kimse değil. Kimisi çıplak elleriy le enkazın altında insan arıy or. Yanında y aşlı bir amca boy nunu bükmüş oturuyor. Dokunsan ağlay acak. Beklenen y ardım yine halktan geliyor. Yani halk kendi y arasını kendi sarıy or. Yol boyunca çadırların kurulduğunu, burada kalan insanların içindeki acının, y üzlerindeki hüznün o kadar derin bir o kadar da öfke dolu olduğunu görüy oruz. Yanlarına gittiğimizde daha "Nasılsınız?" demey e kalmadan başlıy orlar içlerindeki acılan, öfkey i anlatmay a... "Burası beş katlı bir binaydı. Yirmi haneliydi. Yedi kişi sağ çıktı. Diğerleri... Devlet mi? devletin hiçbir yardımını görmedik. Buraya vatandaşlar gelip yardım etti, gönüllü ekiplermiş, bundan sonra devlet gelse ne işe yarar ben öldükten sonra gelmiş, gelmemiş hiçbir anlamı yok." İzmit Buz Spor Tesisleri'ne gidiyoruz. Buray a enkazlardan çıkan cesetleri getiriy orlar. Cesetler battaniy elere, nay lon poşetlere sarılmış. Sadece bir tabut görüyoruz o da bir çocuğa ait en f azla on iki y aşlarında. Bir adam y anıma geliy or, oray a bir gün önce eşinin cesedini bıraktığını f akat bugün geldiğinde cesedi bulamadığını söy lüy or. Belirleme sistemi ismi y azıp cesedin üstüne koyma şeklindeymiş. "İlgilelere sordunuz mu?" diy orum. "Sordum 'karışmıştır' diyorlar. Ben şimdi karımın öldüğünü nasıl ispat edeceğim, ne yapacağım?" diy or. Haklı olarak bağırıp çağırmasını beklerken O y aşadığı şoktan dolay ı gayet sakin dav ranıy or. Etraf a bakıy or boş boş. Belki başka zaman eşinden yarım saat haber alamasa kızılca kıy amet koparacak bir insandır ama şimdi sessiz v e ne y apacağını bilemez bir halde bakıy or. Diğer y anımda bir baba-oğul yakınlarının cesedini arıy orlar. Tek tek cesetlerin y üzünü açıy orlar. Yaşadıkları onca şey y etmiyormuş gibi bir de bu acıları çekiy orlar. Yetkililer mi onlar bu günlerde hiç y oktu ki, onlar kriz masalarında kriz y aratmakla meşguldüler. Enkaz çalışmalarında İstanbul'daki gibi bir denetimin olmadığını f arkediy oruz. Göçüklerin etraf ında insanlar çok rahat dolaşabiliy or. Bu bir yandan da herkesin her şey e karıştığı, enkaz kaldırmanın bazen daha da güçleştiği bir ortam yaratıy or. Bu arada enkazların içinde y akınları bulunan insanların y ardım etmek için çaresizlik içinde ki hallerini görüy oruz. Kurtarma ekipleri onlara dışarıda beklemelerini söy lüyor f akat onlar da acının v erdiği öfkey le, inatla çalışmalara katılmak istiy orlar. Enkazların y ol boy unca dev am ettiğini görüy oruz. Üç-dört katlı bir ev in y ol ortasına çöktüğünü görüy oruz. Bazısına müdahale edilmiş ama çoğunda ise hiçbir şey yok. Müdahale edilen y erler genellikle merkezi olan yerler. İnsanların ev leri artık sokaklar olmuş. Ev leri sağlam olanlar da depremin v erdiği tedirginlikle ev lerine girmiy orlar. Dışarıda olmanın v erdiği bir rahatlık v ar. Zaten içeri girmiş olsalar bile uf acık bir sallantı y a da söylentide hemen dışarı çıkıy orlar. İzmit Bekirpaşa Belediy e Başkan Yardımcısı'nın söylediği şey ler kimin daha önemli olduğunu anlatıy or. Enkazın altındakiler mi, y etkisiz y etkililer mi? "Buraya bir cumhurbaşkanı, başbakan geliyor makinalar, insanlar çalışmayı bir saat durdurmak zorunda kalıyor. Buna gerek yok bence. Gerçekten yardım ediyorlarsa gelsinler." Gene enkazın altında bir f ırın işçisi kalmış. Haber alınamıy ormuş. Gelip bakmışlar f akat o kadar. Başka bir şey y apmamışlar. İnsanların da elinden bakmaktan başka bir şey gelmiyor. İzmit'te Bekirpaşa'nın Yeni Mahalle semtinde sokakların hali içler acısı. O y ol sadece bir y erden başka bir y ere geçebilmek için kullanılıy or artık. Yıkılan y erler çok fazla. Kaymakamlık binası da y ıkılmış. Yıkılan binalardan sıçray an taşlar oray a sanki bir harabe görünümünü v eriyor. O semtteki insanlar, bir kaç sokak ötede bulunan açık bir araziy e kendi imkanlarıy la çadır kent kurmuşlar. Orada ev y apan bir adam ev ini y apmaktan v azgeçip inşaatın tahtalarını oradaki insanlara v ermiş. Çadırlarını kurmaları için. "Adam bize iyilik yaptı inşallah bizde tahtaları adama geri vermeyi unut mayız." diy orlar. Bu arada orada kalan bir aile bizden f otoğraf makinası için film istitavı r /kapak konusu /eylül '99 / sayı : 16 5

8 y or. Orada bulamıy orlarmış. Onlara f ilm v eriyoruz. Borcunu soruy or, "gerek yok!" diy oruz. Şimdilik dönmey e karar v eriyoruz. Dönüşte İzmit çıkışında bir y erde mola v erip bir çay içip ay nı zamanda y eni haberleri öğrenmek istiyoruz. Aradan beş dakika geçmeden bir artçı deprem hepimizin y üreğini hoplatıyor. Dışarı da oturmay a karar v eriyoruz. Yalnız orada bulunan insanlar heralde bu tür sarsıntılara alışmışlar ki pek oralı olmadılar. Gölcük'tey iz. Önce Gölcük'ten geçiyoruz. Yol üstünde harabe ev ler, enkazlar... O kadar çok ki. Evleri y ıkılmış kenarında bekley en aileler... Geçmiş olsun diy oruz. Bazıları ile sohbet ediyoruz. Fotoğraflarım çekiy oruz. Kimisi arkasını dönüy or kimisi ise "beni de çek, çek de görsünler şu sefaletimizi, yaşadığımız acıları" diy or. Bay ağı y üksek olan bir binanın üstünde çalışma v ar. Sanırım y edi-sekiz katlı. Önünde duran iki arabanın üzerine de çökmüş. İki araba da kağıt gibi buruşmuş. Buranın biraz ilerisine çadır kurmuş bir aile v ar. Biraz sohbet ediy oruz, bir ihtiyaçları v ar mı diy e soruy oruz. Su istiy orlar bizden. Buradan Değirmendere'y e geçiyoruz Değirmendere mey danında eşyalar, yiy ecekler, sağlık maddeleri y ığılmış bir halde. Her şey birden geldiği için çok f azla. Ki bazıları bozulmak üzere, hatta kimisi bozulmuş y iy eceklerin. Giy ecekler de öy lesine bırakılmış ortalığa. İhtiy acı olan insanlar gelip seçiy or oradan. Giysileri seçmekte olan y aşlarında bir kız çocuğu v ar. Fotoğraf ını çekmey e çalışıy orum. Yanaşmıy or, arkasını dönüy or. Bir amca bana sesleniy or. "Asıl bunları çek!" diy erek yiy eceklerin olduğu kısmı gösteriyor. Domatesler ezilmiş, ekmekler etrafa saçılmış, kurumuş. Buradaki insanlar zaten genelde bir kaç günlük ekmek y iy or. Taze olanını şu ana kadar görmedim. Değirmendere'nin sahil kısmına iniy orum. Dedikleri gibi sahih olduğu gibi almış denizden çıkan ateş!.. Sahilde oturan bir tey ze anlatıy or. Depremin olduğu saat deniz ikiy e y arılmış ortasında dev bir ateş v armış, dalgaların boy u da çok y üksekmiş. Kıy ıy ı almasından belli. Ağaçlar devrilmiş, denizin içine düşmüş ama denizin içi gözükmüy or, bulanık. Kıy ıda y arıklar var. Kıy ıda duran dondurma arabasını da dağıtmış deniz, dondurma izleri hala y erlerde... Bazı ev sahipleri ev lerine bakmaya gelmiş ne v ar ne y ok diye. Bazısı da eşy alarım almay a... İlerliy orum. Bir masanın etraf ına oturmuş, sohbet eden insanları görüy orum, sohbetlerine katılıy orum. "Geçmiş olsun!" diy orum. "Hoşgeldin" diy orlar. "Sana bu sudan başka ikram edecek birşeyimiz yok!" diy orlar. Onca acılarının arasında misaf ire duy dukları hürmeti kaybetmiy orlar. Deprem herşey imizi aldı belki y üreğimizdeki kardeşliği alamıy or işte. Soruyorum, "Bir kaybınız var mı?" "Allah'a çok şükür bizim yok." diyorlar. Bu acılar da y etiy or zaten. Hemen yanlarında bulunan başka bir ailenin y anma gidiyorum. Durumları kötü gözüküy or. Evleri "gecekondu". Daha doğrusu depremden önce öy leymiş ama genede f otoğraf çekerken y üzlerindeki gülümseme eksik olmuyor. Başka bir tarafa doğru gidiy orum. Yolda bisiklet süren küçük bir kızla karşılaşıy orum A d ı Gülbahar. Soruy o- rum birşey oldu mu diy e. Ev imiz y ıkıldı diy or. Fotoğraf ını çekey im diy orum, ev lerinin y ıkıntısı yüzüne y ansıyor... Yola devam ediyorum. Yolda iki asker oturmuş karınlarını doy uruyorlar. Bir enkaza d a h a rastlıy orum. Bir asker y anıma y aklaşıy or ben sormadan anlatmay a başlıy or. Kırklare-li'nden getirildiklerini söylüy or. O gün bugündür ordalarmış. Bir çok enkaz çalışmasına katılmış. Canlı çıkardıkları da o l m u ş cesette. Çok diy or daha çok v ar. Bir amca geliy or yanıma Belçika'dan geliy ormuş. Gurbetçi. Ev i y ıkılmış. Ev inin f otoğraf ını çekmek için benden f ilm istiy or. Yanımda f azla f ilm olmadığı için v eremiy orum. Ben çekiy orum ev inin f otoğraf ını daha sonra ona göndermek üzere. Kendisi de geçiy or ev inin önüne. "Bir de böyle çek diyor, çocuklar görsün..." Dönüşte, sohbet ettiğimiz ailey e Değirmendere'den aldığımız suları götürüy oruz. Yalov a'day ız. Yalov a'nın Ay dınkent Sitesi denilen bölgesine gidiy oruz. Daha kalabalığız. İdil'deki hemen hemen bütün arkadaşlar v ar, bunun y anı sıra Ortatavı r/ kapak konusu / eylül '99 /sayı : 16 6

9 köy ' de oturan çev remizden arkadaşlar da geliy or. İki minübüs dolusu insan kurtarma çalışmalarına katılmak üzere gidiy oruz. Arabamızda bir de doktor arkadaşımız v ar. Yanımızda insanlara v ermek üzere y iyecekler, temizlik maddeleri v ar. İlaçları buradan temin etme imkanımız olmadığı için onu daha sonra Yalova'daki Kriz Merkezi'nden temin ediyoruz. Yola çıkmadan önce doktor arkadaşımız hepimize tetanoz aşısı y apıy or. Ay dınkent Sitesi'ne gelmeden önce oray a yakın bir y erde mola v eriy oruz. Orada bulunan insanlarla sohbet ediy oruz. Yolun kenarında karpuz satan bir amca v ar. Giderken bize karpuz v eriyor. İnsanlar bu f elakette elin-dekini av ucundakini hiç hesapsız pay laşıy or, sunuy or. Ama bir de kan tüccarları, leş kargaları v ar tabi, onları hiç unutmuy oruz. Ay dınkent'e geliyoruz. Hemen girişinde y ıkıntılar başlıy or. Binalar "normalde" beş katlı. Ama depremden sonra dört katlı, üç katlı olmuş. Bazı binalar da iki binanın birleştiği yerden ayrılmış. Burada biraz dolaşıy oruz. Burada bizim y apacağımız bir şey y ok. İşi artık dozerler y apıy or. Yani acı ama kurtarılacak kimse kalmamış. Daha sonra Göl-cük'e gidip sağlık kontrolü yapıp, yiy ecekleri dağıtmay a karar veriy oruz. Yola çıkıy oruz çıkmasına ama yoğun bir traf ik v ar. Ev lerini, akrabalarını merak eden insanlar, y ardım etmey e gelen insanlar olunca y ollara düşmüşler. Gidişte v e gelişte yolun bir y anı kurtarma araçlarına v e ambulanslara ay rılmış. Ama aradan traf iği beklemek istemey en araçlar da geçiyor. Gölcük'te bir semte giriy oruz. İnsanlar hemen y anımıza geliy or. Yiyecekleri dağıtıy oruz. Daha çok çocuk bezi v e temizlik maddeleri soruy orlar. Olanları v eriyoruz. Oradan bir okulun bahçesinde çadır kurmuş ailelerin y anına gidiy oruz. Doktorumuz sağlık kontrolünü y apıy or, biz de y iy ecekleri dağıtıy oruz. Giysi seçmekte olan çocukların y anma gidiyorum. Fotoğraflarını çekiy orum. Birkaç tanesi kaçıy or. Dörtbeş y aşlarında bir ufaklık başına geçirdiği kaskla eli ağzında poz v eriyor, onlar belki de bir oy un geliy or ona. Okulun hemen dışında da aileler v ar, onlara da bakıy oruz. İhtiy açlarını soruy oruz, tekrar geleceğimizi söyley ip oradan ayrılıy oruz. Aydınkent'e gelmeden önce bir y erde kalan y iy ecekleri dağıtıy oruz. Oradan birisi aslında buradakilerin ihtiyacı olmadığını, insanların stok y aptığını söy lüy or. Akşamın ilerley en saatlerinde Ay dınkent'e v arıy oruz. Kentte elektrik y ok. Sitey e vardığımızda kapıda olan bekçiy e burada kalanların olup olmadığını soruy oruz. Bize biraz tavır / kapak konusu / eylül '99 / sayı: 16 ileride ışık y anan yeri gösteriy or, oray a gidiy oruz. Burası bir pansiy on. Bize aç olup olmadığımızı soruy orlar ve hemen masay a y iyecekler çıkarıy orlar. Karnımızı doy uruyoruz v e pansiyonun sahipleriy le sohbete başlıy oruz. Pansiy onları sağlam ama onlarda diğerleri gibi orada bulunan arkadaşlarının ev lerinin y ıkılması, göçük alanda kalması etkilemiş. Pansiy on sahibi. "Buraya yardıma gelenlere biz de yemek vererek, yatacak yer sağlayarak yardım et meye çalışıyoruz." Bu arada orada bir de Ankara'dan gelen gönüllü kurtarma ekibi var. Onlar da sekiz kişilermiş. Birbirlerini tanımıy orlar, bir iki arkadaş birbirini tanıy or sadece. Olay olunca hemen aralarında toplanıy orlar. Kriz masasına başvuruy orlar. Kriz masası da onları Ay dınkent' e y ollamış. Bizim İdil Kültür Merke-zi'nden geldiğimizi öğrendiklerinde şaşırıy orlar ay nı zamanda sev iniyorlar. Ankara'lı arkadaşlarla bu saatte birşey ler y apabilirmiy iz diy e etraf ı geziy oruz. Sitenin başka taraf ında gidiy oruz. Orada kalan insanlara soruy oruz bir cesedin enkaz altında olduğun ama y arın makinalarla çıkarmay a çalışacaklarını söy lüy orlar. Cesedin y erini bize gösteriy orlar. Görüntüsü çok kötü çıkarmakta da bay ağı bir zorlanılacağa benziy or, ay rıca çok kötü kokuyor. Sabah tekrar gelmek üzere oradan ay rılıy oruz. Geç oluy or pansiy on sahipleri siz y atın artık çalışıy orsunuz diy orlar. Hep beraber içeriden y atakları dışarı taşıy oruz. Yerlerimizi hazırlay ıp y atıy oruz. Sabah erken kalkıy oruz. Kahvaltımızı y aptıktan sonra akşam gittiğimiz y ere gidiy oruz. Makinalarla çalışma başlamış. Bize göre orada pek iş yok genelde makinalarla y apılacak işler var. Biz de onun y an taraf ında bulunan enkazda çalışmay a başlıy oruz. Sonradan askerler geliy or. Telsizden bir anons geçiy or. Orada y aşay an bir canlı v armış. Cep telefonuy la v aliliğe mesaj geçmiş deniyor. Uzman ekipler çağrılıy or. Onlar gelene kadar biz bir şey ler y apmay a çalışıy oruz. Sesleniy oruz y aşay an v ar mı diy e. Ses duy duğumuzu

10 sanıy oruz. Uzmanlar gelince işi onlara bırakıy oruz. Doktorumuzda bu arada orada gerekebilecek acil herhangi bir müdehale için. Bu arada ambulans da geliy or. Sanırız y anlışlıkla çağrıldı. Fazla beklemiy or çünkü ortada henüz bir şey y ok. Burası epey kalabalıklaşıy or. Bu arada sitenin başka bir taraf ında birisi enkazın altında bir y akınlarının bulunduğunu söy lüyor f akat ilgilenen kimse y okmuş yardım edebilir misiniz diy orlar. Oraya gitmey e karar veriy oruz. Hep beraber gidiy oruz. Beş katlı sitenin iki katı çökmüş. İkinci kattan girip bire iniy oruz. Cesedin başı ve kolu kirişin altın-da kalmış. Çıkarmak zor çünkü cesetler zaman geçtikçe çürüyor v e çok kötü kokuy or. Çekmeye çalıştığınızda parçalanabiliy or. Bayağı bir uğraşıy oruz Ankara'lı arkadaşlarla birlikte. Biraz ara v eriyoruz. Tekrar başlıy oruz çalışmalara ama bu arada kolonunu patladığını öğreniy oruz. Binanın çökme tehlikesi olduğu için çalışmalara devam edemiy oruz. Bu arada yandaki binalardan birinden ses duyduklarını söy ley enler var. Oray a da Norveçli bir ekip geliyor. Aletlerini kuruy orlar. Kalp sesini duy abilen aletleri v ar. İçerdekine bağırıy orlar. "Oradaki bizi duy uy or musun? Duy uyorsan duvara y a da y anındaki bir şey e vur. Vuramıy orsan tırmıkla. Biz seni duyarız..." Ses y ok... Pansiy ona dönüyoruz. Saat 4-5 civan. Karnımızı doy uruyoruz. Anka-ra'lı ekiple hep beraber f otoğraf çektiriy oruz. Orada onlarla ay rılıy oruz. Onlar Ankara'y a dönecekler. Pansiy on sahiplerine teşekkür edip, elimizde kalan sağlık malzemeleriy le tekrar Gölcük'e gidiy oruz. Daha önce gittiğimiz y ere tekrar gidiy oruz. İlaçlarını v eriyoruz. Önceden tanıştığımız iki uf aklık v ar. Beraber f otoğraf çekilmek istiyorlar. Fotoğraf larını çekiy orum. Ufaklığın bir tanesi doktora karnının ağrıdığını söy lüyor. Doktorumuzda ona ilaç v eriyor. Bunu annenin denetiminde içeceksin diyor. Uf aklıklarla kucaklaşıp oradan ay rılıy oruz. Gölcük'te ana cadde üstünde bir y ere geliyoruz. Burada dev am ediy oruz sağlık taramasına, sohbette ediy oruz. Bir amca "ne dev leti dev letten hiçbir şey görmedik biz, bu getirenler hep gönüllü çalışanlar hep". Yanıma küçük bir kız geliy or, kendilerinin de fotoğraf ını çekmemi istiy or. Çadırlarının y anma gidiy oruz. Çadırları da y ol kenarında ki korkulukların y anına y öresine tutturulmuş kendi imkanlarıyla y aptıkları nay lonlardan başka bir şey değil. Çadır da baba, bir bebek küçük kız v ar. Küçük kız önce f otoğraf çektirmek istemiy or. Babasıy la ısrar ediy oruz o da sonra kardeşinin yanma geçiy or ve f otoğraf larını çekiyorum. Genelde ay nı durumda olan insanlar, ay nı görüntüler. Acının kederin görüntüsü hep aynı f arklı olan boy utları. Gölcük'ten ayrılırken haf ızalara kazınan görüntüler içler acısı. Enkazların içinde y akınlarını aray anlar, ağlay ıp döv ünenler, caddelerin kenarında çöplerin hastalık saçtığı sokaklar, kokudan, hastalıktan sürekli ağızlıkla dolaşmak zorunda kalan insanlar... Yıkıntıların harebey e dönüştürdüğü bir kent şimdi Gölcük... İzmit'e doğru y ola çıkıy oruz. Bur-da da y ol üzerinde çadırların olduğu merkezde bir y ere geliyoruz. Doktorumuz sağlık taraması y apıy or. Orada otururken y anımıza 15 yaşında bir kız geliy or. Tanışıy oruz adı Ay nur. Ev lerinde pek bir şey yokmuş ama onlar yine de annesiy le çadırda kalıy orlar-mış. Babası v e kardeşleri evde kalı-y orlarmış. İlkokuldan sonra okula git--memiş. Neler y apıy orsun diy oruz. Depremden önce ev deydim pek f azla bir şey y apmıy orum diy or. Ansiklopedileri v armış ara sıra onları okuy ormuş. Kitabım yok diyor. İstanbul İdil Kültür Merkezi'nden geldiğimizi söylüy oruz. İstanbul ne güzel diy or. İstanbul'da ablası oturuy ormuş. Adresimizi v eriyoruz y olun düşerse gel di- -y oruz. Sağlık taraması bitiy or. Vedalaşıp ay rılıy oruz oradan. İstanbul'a geliy oruz. İzmit'teyiz. İzmit'in Derince ilçesinin Altmışev ler semtindeyiz. Buray a Vatan Dergisi'nin çadırları kurulmuş. Arkadaşlar, burada bulunan bir okulun bahçesine iki sağlık çadırı kurmuşlar okul müdüründen izin alarak. Gelir. erzakların dağıtımım da okulun içinden y apıy orlar. Orada bulunan arkadaşlarla çev rede ne v ar ne y ok diy e gezmey e gidiy oruz. İlk gittiğimiz enkazın önünde iki kişi bekliy ordu. Biri sahibi, diğeri arkadaşı. Orada y aşayanlardan çok azı kurtulmuş. Yerin sahibi pek konutavır / kapak konusu / eylül '99 / sayı: 16

11 şamıy or, genelde arkadaşı konuşuy or. O da dev letin duyarsızlığından y akınıy or. Oranın y akınında oturan başka bir ailey le sohbet ediyoruz. "Burada komşularımız oturuyordu, hep tanıdığımız insanlardı" diy orlar. "O gün biz de fırladık yataklarımızdan. Ben çocuğumla içerideydim, bizi daha sonradan çıkardılar" diy or. Önlerini dolap kapatmış o y üzden dışarı çıkamamışlar. Ev lerinde hasar v armış. Büy ük oğlu kamy on ay arlamay a gitmiş eşy aları çıkaracaklar. Ellerinde ne v ar ne yoksa v ermişler tanıdıklarına tanımadıklarına. "Şimdi birbirimize yardım et miyeceğiz de ne zaman edeceğiz" diy or. Yol üstünde başka bir ailey le dertlerini pay laşıy oruz. Burada bir kaç bloktan oluşan apartmanlar v ar. Onlar da dev letin gelmey işinden, y ardım etmeyişinden şikay etçi. "Hani nerde devlet?" diy orlar. Ben nerde kalıyorum, ne yapıyorum, karnım aç mı değil mi hiç sormamış. Ben kendim, arabam var orda kalıyorum. Burada şu gördüğünüz insanlar burada bekliyorlar, sabah akşam sandalyenin üstünde oturarak. Bu apartmanları bekliyorlar, kapıcılar. Hırsızlar gelip eşyaları çalmasınlar diye. Bizim yardımlarımızla, çevredeki insanların yardımıyla karınlarını doyuruyorlar. Daha bir yetkili çıkıp da gelmemiş bu evlerde bir şey var mı yok mu diye. Bu insanlar ne yapar diye sormamış, çadır vermemiş. Gelen yardımlar hep gönüllü ekiplerin. Bunu millet biliyor..." Örnekleri çoğaltmak mümkün. Herkesin yaşadığı sorun ay nı. Bir amca kendisi sağ ama kaç y ıllık arkadaşını, komşusunu y itirmiş. Hem de bir gün öncesinde ölüm şakası y aparken. "Önce sen mi gidicen ben mi" diy e şakalaşırken "Önce O gitti" diy or. Bunları söylerken konuşamıy or. Zaten o olaydan sonra şoka girmiş, yürümekte, konuşmakta zorluk çekiyor, eşinin de gözleri doluy or, tutamıy or kendini, ağlıy or... Sağlık ekibi de hemen hemen depremin olduğu günden beri oradaymış. Ankara'dan, İstanbul'dan ve İzmit'ten arkadaşlar var. Üç doktor v e hemşirelerle birlikte çalışıy orlar. Ekipler oluşturup biri orada kalırken bir diğeri bölgelere gidip orada sağlık taraması y apıy or. Zülal Hemşire'nin anlattığına göre depremde y aralanan insanlar ancak depremden iki-üç gün sonra tedav i olmay a geliyorlarmış. "Depremin şokuyla kimse yarasını farketmemiş" diy or. "Sonradan geldiler, pansumanlarını, dikişlerini sonradan yaptırdılar" diy or. Selma Hemşire de sağlık kontrolünde, bir çocuğun annesine "Anne tav uklar da mı depremde öldü. Niy e y umurta y emiy oruz?" diye sorduğunu anlatıy or. Gün geçtikçe sağlık kontrolüne gelen insanların direk depremle ilgili sorunlardan değil de artık daha f arklı şey lerle geldiklerini söylüy orlar. Baş ağrısı, karın ağrısı v b. Fakat bunların da sonuçta depremle ilgili olduğunu söy lüy orlar. Yalov a'da da bir sağlık ekibinin olduğunu öğreniyoruz. Okulun dışında da y ardım çalışmalarına katılıy or arkadaşlar. İzmitli olan arkadaşlar ilk günlerde enkaz çalışmalarına katılmışlar o zaman bay ağı bir canlı çıkarmışlar. Hatta bir arkadaşın çıkardığı bir bay an "Beni buradan çıkarırsan sana yemek ısmarlıyacağım" diy e söz v eriyor. Daha sonraları okuldaki erzak dağıtımına başlıy orlar. Onlar da ekipler oluşturup, ihtiyacı olan yerleri tespit ediyorlar, nelere ihtiy aç v ar diy e. Daha sonra tespit edilen o ihtiy açlara göre dağıtım y apılıyor. Ay rıca pek çok yerden de erzak geldiğini söy lüy orlar. Dağıtımın iyi y apıldığını duy anlar oray a getiriyorlarmış erzakları. Batman'dan bir kamy on dolusu erzak öy le gelmiş. İlginçtir, polisler de getirmişler "siz dağıtımı daha iyi yapıyorsunuz" diy e. Bu arada arkadaşlar y emek sorunlarını okulun bahçesine kurdukları küçük, seyy ar bir mutfakla hallediyorlar. Yaklaşık kişilik y emek y apılıy or. Bu y emek, çay sohbetlerine, bazen okulun bahçesinde kalan aileler de katılıy or. İzmit'in Siy asi Şube polisi boş durmuy or. Dağıtımın bittiği son günlerde İzmit Kaşkal Emniyet Müdürlüğü'nce "Size burada yardım ettirmeyeceğiz, siz yardım et meyeceksiniz" denilerek gözaltına alınıy oruz. Toplam 49 kişi 27 Ağustos Cuma günü gözaltına alınıy oruz. 24 kişi Cumartesi günü bırakılıy or. Biz emniy et müdürlüğünde dört gün kalıy oruz. Bu dört gün boyunca bazı arkadaşlarımız y oğun işkence gördü. Elektrik, boğmay a çalışma v e kaba day ak Ağustos Salı günü savcılığa çıkarılıy oruz. Grup grup ifade vermek üzere gittiğimiz savcılıkta sonradan öğrendiğimize göre 5.2 şiddetinde bir deprem oluy or. Burada komik olaylar y aşıy oruz. Deprem olduğunda biz gay et sakinken polislerin tabana kuvvet kaçtıklarını görüy oruz. Hem de merdiv enleri üçer-beşer atlayarak. Bizi "unuttuklarını" f arkedip geri geliy orlar. Savcı if adelerin alınmasına biraz ara v eriyor. Bizi tekrar emniy et müdürlüğüne getiriy orlar saat arabalarda bekledikten sonra tekrar savcılığa getiriliy oruz. İşlemlerimiz bitiy or, sonucu bekliy oruz. Saat gibi bizi tekrar emniy et müdürlüğüne getiriyorlar. Ne olduğunu soruy oruz açıklama y apan yok. Sonradan İstanbul'a gideceğimizi öğreniy oruz. İstanbul'da nerey e götürdüklerini soruyoruz, "gidince öğrenirsiniz" diy orlar. Saat gibi İstanbul'da bulunan Vatan caddesindeki Siy asi Şube'y e getiriliyo-ruz. Burada da bizim f otoğraf larımızı çektikten sonra iki saat tutup emniy etin biraz ilerisinde bırakıy orlar. Gözaltı olay ımız da böy le sona eriy or. Ölen, y aralanan, ev i başına y ıkılan halka y ardım götüremeyen iktidar, dev rimcilerin halkla kucaklaşmasına, y aralarına merhem olmasına tahammül edemiy or. Sef erber oluyor, gözaltına alıy or, işkence y apıy or. Bize y ardım ettirmey eceklerini söy lemişlerdi kendileri y ardım etmedikleri gibi. Biz y ine gideceğiz oradaki insanlara y ardım etmeye. Buyursun gelsinler bize y ardım ettirmeme-y e... Fotoğraflar: Olcay Karadağ tavı r / kapak konusu / eylül '99 / sayı : 16 9

12 Ağustos depremi y ıkımla-y la 17 birlikte bir çok tartışmay ı da gündeme getirdi. Bunlardan biri de bilimsel alanda yürütülen tartışmay dı. Ama bu tartışmada ileri sürülen bazı görüşler İstanbul'da y aşay an mily onlarca insanı da korkuy a sev ketmişti. Bir grup jeoloğa göre, İstanbul'da çok büy ük bir deprem olacaktı. Tarihi bilinmemekle birlikte enerjinin biriktiği iddia ediliy ordu. Buna karşılık Prof. Dr. Şener Üşümezsoy böy le bir iddianın doğru olmadığını çeşitli bilimsel verilerle öne sürüy ordu. Şener Üşümezsoy 'la hemen herkesin merak ettiği İstanbul Depremi iddiaları üzerine görüştük, hem deprem hakkında daha bilimsel, magazinsiz, eğitici bir söy leşi hedef ledik. İstanbul Depremi diye bir iddia ortaya atıldı ve bunun sizin tarafınızdan kabul edilmediğini de biliyoruz. Peki bu iddialara karşı çıkış sebepleriniz nelerdir? 17 Ağustos depreminden sonra özellikle İstanbul'da, bilimsel açıklamalar ile mutlak gerçek arasındaki farkın net olarak toplum taraf ından bilinmeyi-şi nedeniy le, halk arasında büy ük bir panik y aratıldı. Bu panik bilimsel bir modelden kay naklanan İstanbul kırığı v e İstanbul depremi kavramı üzerinde geliştirildi. Bu iki kavram teorik olarak Adaların hemen güney inden geçen bir 1000 metrey e v aran uçurumun oluşturduğu f ay ın, Kuzey Anadolu fay ının bir dev amı olarak Körf ez Depremi'nin bundan sonraki adımda İstanbul'a hareket edeceği v arsay ımına dayanmaktadır. Bu v arsay ımın day andığı model ise, klasik, K. Anadolu f ay ının gelişim çizgisine karşı geliştirilmiş bir modeldir. Bilindiği gibi K. Anadolu fay ı, en iyi tavı r / kapak konusu / eylül'99 / sayı : 16 bilinen f ay kuşaklarından biri v e bu f ay kuşağı Erzincan'dan beri birbirini takip eden y aklaşık bir düz çizgi gidişli, 1500 km'ye kadar uzanan bir f ay kuşağı olup, direk doğu-batı düz gidişli bir f ay kuşağıdır. Bu f ay kuşağı, Adapazarı hattından, Sapanca Gölü'nün ortasından geçerek, İzmit Körf ezi'ne girer. İzmit'le Gölcük arasındaki derin çukurdan geçip, Yalov a açıklarından v e Çınarak'a oradan da batıy a doğru İmralı açıklarına, Marmara Adası, Avşa Adası üzerinden Gaziköy fay ı ile Şarköy'den Sarı-ada'y a bağlanan bir kuşaktır. Bu kuşakta oluşmuş küçük deprem noktalarının sürekli Adapazarı, İzmit ve Çınarcık'taki odaklanmasının y arımda Saroz Körf ezi'nde de yoğun bir sismolojik aktiv ite v ardır. Yılda binlere varan küçük depremler bu kuşakta oluşmaktadır. Bu modele karşı geliştirilen y eni modelin day andığı v eri, Marmara Deni-

13 zi'ndeki 2 bin m.'ye varan üç çukurun oluşturduğu jeolojik yapıy ı K. Anadolu fay ı ile ilişkilendirmek sorgulamasında y atmaktadır. Bu sorgulama ise bilimsel olarak şöyle bir modeli içermektedir: Marmara Denizi'ndeki çukurlar da, K. Anadolu fayı da eş zamanlı birbiri ile ilişkili yapılardır. Bu çukurlarla K. Anadolu fayı arasındaki genetik, kökensel ilişkiyi mutlak kabul ettiğimizde ortaya jeolojik model olarak klasik fay kuşağı gidişini reddeden bir model ileri sürülmektedir. Bu model doğudan, batıy a doğru ilerley en doğu-batı gidişli K. Anadolu f ay ı, İizmit Körf ezi'ne girdiğinde, biri Gölcük'le İzmit arasında; diğerleri, Yalova'dan Yarımca'y a; İstanbul'un güney batısından, Marmara ortasında bir y ükselti olarak uzanan kuzey doğu gidişli bir sırt kuşağında y er aldığı v arsay ılan bir kuşak ile K. Anadolu f ay ı, normal gidişin tam tersine kuzey doğu gidişli küçük segmentlere bölünmüştür. Fakat, K. Anadolu f ay ının hiç bir kuşağında böyle bir parçalanma görülmemektedir, isterseniz şöyle düşünün : Doğudan, batıya doğru dizil miş tren vagonlarının hareketi batıya doğru ol maktadır. Bütün depremler bu kuşaktadır. Bu tren yol unun güneyinde kalan blokun batıya doğru yılda 2 cm. ilerledi ği bir tektonik reji mdir. K. Anadolu fayının, Mar mara Denizi, İzmit Körfezi, Adapazarı, Bolu, Şarköy ve Saroz'da yaptığı depremin nedeni bu jeolojik olaydandır. Bu olay ın kuzey inde istanbul bloku dediğimiz jeolojik topluluk, kuzey batısında Istranca, onun önünde Trakya çanağı dediğimiz topluluk y er alır. Güneyinde ise homojen bir blok olan Marmara Adası'na mostra v ermiş bir kuşak vardır. Bu iki kuşak arasındaki zay ıf y üzey, jeolojik olarak birbirine kenetlenmiş iki kuşağı temsil etmektedir. Bu, Marmara Denizi'nin güney kıy ısı boy unca dev am etmektedir. Burası iki kıtanın birbiriy le çarpıştığı noktadır. Buranın içinde daha zay ıf, daha kaygan kayalardan oluşmuş bir kuşak v ardır. İşte K. Anadolu f ay hattı bu kuşağı direk katetmektedir. Prof. Barka'nın savunduğu modelde ise, tren vagonları bu şekilde doğudan batıya doğru hareket ederken İzmit'e geldiği nde kuzey doğu gidişli vagonların dizildiği Marmara Denizi'ne bu tip vagonların yer aldığı düşünülmektedir. Böyle olunca doğal olarak bu vagonların yönü doğudan batıya doğru değil, kuzey doğuya doğru yani İstanbul'a, İzmit'e doğru fayın hareket etmesini getirecektir. Bu nedenle Aykut Barka taraf ından depremden önce, Marmara sırtı olarak Marmara Denizi'nin hemen içinde v e Çınarcık basini diy e bahsettiğimiz çanağın hemen batısında kuzey doğu gidişli bir kuşakta depremi beklemektey di. Ve 1509 depreminin bu f ayda y ani Marmara ortası sırtta olduğu v arsay ılmaktaydı. O halde İstanbul'da 500 y ıldan beri bir deprem olmuyor. K. Anadolu f ay ı burada 5 m.'lik atım bırakmıştır f ikri ile hareket ediliy ordu. Bu da y aklaşık 8 şiddetinde bir depreme denk düşmektedir. İstanbul, bu deprem altında y ıkılacaktır görüşü geliştirilmiştir. Oysa bildiğimiz gibi K. Anadolu f ay ı bütünüy le batıy a doğru gitmekte v e bütün tarihsel depremler de depremi de dahil olmak üzere- bu hat üzerinde olmuştur. Bu karakteriyle bu dönemlerde İstanbul'daki diğer bölgelerde y eterli tahribat oluşmadığı için, insanlar y aşamadığı için, şiddetini ölçebilecek y ani y ıkımı ölçebilecek v eri olmadığından deprem, İstanbul Depremi olarak tanımlanmıştır. Barka da bu modeli İstanbul depremi olarak benimseyince sanki mutlak gerçekmiş gibi savunulmasıy la, hey e- canla İstanbul'da deprem olacak gibi bir söy leme dönüşmüştür. Fakat bu y aşadığımız deprem, bu modeli bütünüy le y ıkmıştır. Ne y apmıştır? Körfez'de, tam deniz ortasından geçen y ani doğu-baü gidişli, Çınarcık'ın açıklarından gelip İmroz'a kadar giden bir kırık olmuştur. Araları zincirlerle bağlı tren vagonların tam ortasından bir yerde, yukarı doğru büyük bir şiddetl e vagonların altına vurduğumuzda öndeki vagonlar birbirine çarpa çar pa ilerlerken arka vagonlar arasındaki zincirler açılacaktır. Ve aradaki geril me söküntüleri Adapazarı nda veya Gölcük'te oluşur ken ilerde sıkışacaktır. Artçı şoklar, geride v önde birikerek kendi ni gösterecektir. İşte bu kırık göstermiştir ki, İstanbul'u sarsan depremler bu ana kırıkta oluşmaktadır. Tarihsel depremler de bu kırıktadır. Yani bu kurgulamay la K. Anadolu f ay modeli y ıkılamamış, tam tersine K. Anadolu f ay ı verileriy le kendi gerçeğini bu modeli y ıkarak koymuştur. İleri bir bilimsel model sunulduğu zaman, bu model olumlanarak gelişmez tam tersine bu modeli dışlay an veriler, bu modeli y ıkarak gelişir. Oysa Barka taraf ından sunulan model, bir veriy e değil, daha geri bir düşünceye day andığı için bu fikri y ürütmüştür. Depremden sonra yeni bir aşama gelişmiştir. İstanbul'un güney batısındaki kırıkta hareket olmadığı görülünce, y eni deprem Adaların güney inden geçen batıkuzey batı gidişle f ay ın hareket alanına day andırılmıştır. Bu f ay, deprem öncesi ikinci dönemde görülen kuşaktı. Ana f ay olarak hareket edecek blok Marmara ortası sırtı diy e düşünülüy ordu. Fakat bu gerçekleşmey ince, İstanbul a doğru y akın gelen başka bir f ay ın olduğu ileri sürülmey e başlandı. Şimdi ikinci bir İstanbul kırığı bulundu ama bu kırığın niteliği ile Kuzey Anadolu fay ının niteliği birbirine zıt. Bu kırık düşey atımlıdır. Oysa K. Anadolu y atay atımlıdır. dolay ısıy la, y anal atımlı bir f ay sisteminin, düşey atımlı bir f ay sistemine stres aktarması, onu tetiklemesi mümkün değildir. Bu durumda, K. Anadolu fay sistemi ile bu fay ın ilişkisi hipotatiktir. Yani, K. Anadolu fay ının, izmit Körf ezi ile oluşmuş enerjisi ancak bandaki bir bloka geçebilir; ancak bu da, kuzey - güney y önlü, gerilmeli bir strese dönüşerek Adaların güneyinde bir deprem oluşturamaz. Teknik Üniv ersite'deki bu arkadaşların kopardıkları y ay garada, "Bu deprem İstanbul fayını tetikleyecek ve Adalar açıklarında bir deprem olacak!" gibi bir söy lem tutturuldu. Şimdi burada söylem, bir modele dayanıy or. Ve bu model kendi içinde kinematik olarak hiç bir şekilde tutarlı değil. Verisel tabanı da söz konusu değildir. Adalar'ın güney inden geçen bu f ay kuşağı gerçekte K. Anadolu f ay ı oluşmadan evvel, oluşmuş bir tavır / kapak konusu / eylül '99/ sayı: 16

14 çöküntü alanının oluşturduğu fay dır. Çöküntü alanının oluşturduğu f ay lar Marmara Adası'nda, Marmara Deni-zi'nin tam ortasında üç tane çanak olarak v ardır. Bir başka f ay la ay nı mekanda f arklı zamanlarda oluşmuş olayları ay nı dönemde oluşmuş gibi y orumlayarak bir model ileri sürülüy or. Ama kuzey doğu gidişli f ayların atımlarının böy le bir çukuru y aratması mümkün değildir. Bu durum açıkça ortay a çıktıktan sonra Barka'rın ileri sürdüğü tez terkedilmiştir depreminin Adalar'da olduğu v arsay ılmaktaydı. Fakat, enlem ve boy - lamlarını aldığımızda bunların Adaların güney inde değil, tam tersine İmroz'un açığında Çınarcık'ın batısında y er aldığı görülüy or. Bu deprem Celal Şengör v e Aykut Barka taraf ından İstanbul depremi diy e koparılan y aygaranın temelini oluşturmaktadır. Bu y aptığımız eleştirilerden sonra bu terkedilerek y erine Aral Okay taraf ından İstanbul f ay ı, K. Anadolu f ay ının çatallanan bir kolu olarak ele alınmıştır. Bir kolun Çınarcık basınının güneyinde Adalar açığından geçmekte, diğer kolun ise güneyde Çınarok'ın çok açıklarından geçen bir f aya dönüştüğü ileri sürülmektedir. Bunlar da k m ' y i aşmay an küçük kollardır. Bunların da batıy a doğru hareket ettiğini v arsay dığımızda y aratacakları çöküntü hiç bir zaman 2 km'lik bir çöküntü olamaz. Bu çatalların, f ayların ucuna doğru gidildikçe atımları sıf ıra iner ve çukur alana hiç bir düşey atım yapamaz. Bu y aptığımız eleştirilerden sonra Teknik Üniv ersite grubu özeleştiri yapmaksızın ama modeli terkederek, "Marmara Denizinin tabanı çok karışık. Kuzey Anadolu fayı tek bir faya dönüşerek batıya doğru ilerlemekte." g ö r ü ş ü n ü s a v u n m a y a başlamıştır. Ama burada önemli bir gizli model terkediş vardır. Aykut Barka'y a göre depremden önce Marmara ortası sırttı. Deprem bunu y ıktı, daha sonra önemsiz bir f ay olarak y orumlanan Adalar açığı y eni deprem kuşağı olarak y orumlandı. Fakat benim eleştirilerim karşısında klasik olarak sav unduğumuz modeli sanki yeni bir görüşmüş gibi tekrar ele aldılar. İstanbul f ay ı modelinden bir haf tada v azgeçilmiştir. Burada bilim adamı sorumluluğu, modelin kendi içindeki çelişkileri modelin sorgulaması ile bilimsel saygı olarak tartışılab ilir. Modeller aşılarak b ilim ilerler. Modeller mutlak gerçek değildir. Buna karşılık bu konudaki eleştirilerimize, "Burası bilimsel tartışma yeri değildir!" y aklaşımı gösterilmiş v e tartışmadan kaçılmıştır. Kendileri ise bilimsel bir model olan verileri, mutlak bir veri gibi ileri sürmüş ve İstanbul halkı d epremden sonra sürekli d eprem bekleyerek p siko lojik depresyona girmiştir. Bu bilimsel b ir rant pozisyonundan kaynaklanmıştır. Bu eleştiriyi yaparak toplumu rahatlatmak gerekmekted ir. Batıdan, doğuy a doğru depremin ilerlemesi mekanik değil sıçramalıdır. Fay sistemi batıy a gittiği zaman, İstanbul'un km. açıklarında oluşan depremin İstanbul'a doğru gelecek etkileri ise bu bahsedilen şekilde olacaktır. Bunun arkasınd a yatan Teknik üniversite rektörlüğünün deprem projelerinin kendi ellerine geçmesi için olan çabalarının jeologları tarafından desteklenmesidir. Teknik üniversite bu şekilde kendin i öne çıkararak deprem projelerini elde etmek için çeşitli platformlarda hükümete toplumsal baskı uygulamak istemektedir. Geçmişte bu projeleri OD-TÜ'ye kaptırdıkları için... Yıkımlarda asıl olarak zeminin depremi belirley ici olmuştur. Ataköy ve Bakırköy 'de genç kireç taşlan üzerindeki binalarda hasar y okken, Alüvy on gibi depreme uy gun olmayan kesimlerde Avcılar, Ataköy, Kartal, Yalova gibi kesimlerde sorunlar vardır. Gölcük'te büy ük hasarlar olmasına karşın, Değirmendere'de kayalar üzerine oluşmuş binalarda büy ük hasarlar yoktur. Marmara Denizi'nin güney kenarıyla Çınarcık arasındaki hat boyunda çizilmiş düz çizgiden olu şan depremin İstanbul'a etkileri olacaktır. Ama bu depremin enerji boşalımı belli b ir dönemi gerektirecektir. Bu deprem, İstanbul'da 100 yıllık bir enerjiyi boşaltmıştır. Ama bundan son ra Saroz'da bir enerji birikimi vardır. Ve JPS ölçümleri Armutlu yarımadasının kuzey batıya doğru rotasyon yap arak ilerlediğini ama Adalarda stres olmadığını göstermekt edir. Peki Yunan istan'daki d epremin boradaki ile bir ilgisi var mı? Helenik Trenci dediğimiz trenç, batıya doğru geçmektedir. 11 milyon y ıldan beri aktiftir. Bu da, onun önündeki Ege Denizi'ni kuzey -güney y önünde germektedir. Bu germe sonucu Evia Adası, Atika Adası sürekli bu f ay larla aşağı doğru çökmektedir. Bir blokun diğerine göre aşağı doğru çökmesiyle bu deprem oluşmuştur. K. Anadolu f ay sistemi içinde bu tip gerilmeli f ay sisteminin çalışması ola-nakli değildir. Peki bu ikisinin aynı döneme rast laması bir rastlantı mıdır? Bu iki depremin aynı döneme denk düşmesinin bilimsel açıklaması nedir? K. Anadolu f ay ını batıy a doğru inen Arap plakasının Anadolu'y u güney den sıkıştırması ve bunun sonucu Doğu Anadolu f ay ıy la güneye, K. A n a d o l u f a-y ıyla batıy a doğru hareketi sürecinde bir gerilme oluşmaktadır. Ama bunun dışında, Helenik Trenci'nden de batıy a doğru olan göçme bir gerilme y aratılmaktadır. Bunlar birbirinden etkilenen değil ama eşzamanlı çalışan sitemlerdir. Biri diğerini takip eder. Önce Ege'deki gerilme başlıy or. Akdeniz'deki f rencin batıy a doğru ilerlemesi söz konusu. Bu Akdeniz'i tamamen kapatmaktadır, zaman içinde Akdeniz batıy a doğru ilerlerken, aşağı dalmakta v e bunun sonucunda K. Af rika bütünüyle G. Av rupa kıy ılarıy la çarpışacak ve Akdeniz bitecektir. Kızıldeniz de açıldığı için A r a p yarımadası yukarıy a doğru itilmekte, Güney Doğu Anadolu'nun altına doğru dalmakta v e Güney Doğu Anadolu Dağ Kuşağı'nı oluştu-maktadır. Hareket bittikten sonra daha fazla sıkışamayınca batıya doğru kaçma oluşturmaktadır. Bu sistemin kuzey v e kuzey batı sının K. Anadaki fay sistemidir. tavı r / kapak konusu / eylül '99 / sayı : 16

15 y as ın ali tür keri B i l d i ğ i m i z kadarıyla depremden sonra Avcılar'daki d epremzedelere h em bir doktor olarak yardımda bulunurken h em de enkazın kaldırılmasında d a yardımda bulundunuz. Bu basına da yan sıdı. D eprem sonrası yaşad ıklarınızı, izlenimlerinizi anlatabilir misiniz? Ben Av cılar'da oturuy orum. Benim oturduğum mahallede, Avcılar'daki en büy ük y ıkım oldu. Depremden hemen sonra sokağa indim. Ve sokağa indikten sonra durumun ciddi olabileceğini düşünüp ay nı ma-h a l l e d e k i y akınlarımın y anına gittim. O arada y olların enkazlarla kaplı v e kapalı olduğunu gördüm. Ara sokaklardan ulaşmak zorunda kaldım. Kendi ailemdeki insanlarda bir y ara-l a n m a olmadığını gördükten sonra komşulanmızın y anındaki y ıkıntıların durumuna baktım. Orada bir eczacı arkadaşım v ardı v e maalesef onun cesedi çıkarılmıştı. Hemen Avcılar Vatan Hastanesi'ne götürdük. Yakınları ölmüş olduğunu bilmedikleri için onları arabay a almadık. Hastanede pek sağlık ekibi yoktu. Bir pratisyen doktor arkadaş, bir kaç hemşire vardı. Bir çok branşta uzman hekim yoktu. Durum ciddi olduğundan v e y ıkıntılar da çok olduğundan hastanede kaldım v e mahalley e geri dönmedim. Çünkü her an kırık, y aralı v e ceset getiriy olardı. Afet durumu olduğu için burada kalıp onların değerlendirmesini y aptım. Acil ameliy ata alınacak bir şey olur diy e orada bekledim. Sabaha kadar çok say ıda kırık, çok y aralanma geldi. Çok ciddi bacak yaralanmaları geldi. Bir süre sonra, gelenlerin çoğu ölü olarak gelmey e başladı. Ameliyata alınabilecek kimse gelmedi. Saat sabah 11:00 gibi diğer uzman hekim arkadaşlar geldi. Onlar geldikten sonra hep beraber y aralılara müdahale ettik. Ben tekrar enkaz bölgesine gittim. Enkaz bölgesinde de çok say ıda y aralı v e ölü çıkıy ordu. Daha çok ölü çıkmay a başlamıştı artık. Yurtdışından gelen ekiplerde v ardı. Bölgeyi de tanımıy orlardı. Onları canlı say ı-sının en çok olabileceği yerlere götürdük. Oralarda çalışmalarına başladılar. Götürdüğüm ekipler oralarda çok insan çıkardılar. Siv il Sav unma ekipleri ancak öğleden sonra bölgey e geldiler v e çalışmay a başladılar. Çünkü sekiz saatlik bir çalışmayla olabilecek şey ler değil. Mutlaka anında müdahale edebilecek bir y apıy a ihtiy acı var. İlk gittiğim enkaz 25 dairelik bir enkazdı. Bir çok bölgede kurtarma ekipleri v ardı. Avcılar'daki enkaz ancak bir haf tada bitebildi. Türkiye'nin tüm olanakları burada kullanıldı v e y urtdışında gelen ekipler ilk olarak Avcılar'a geldiler. Fakat, Adapazarı'ndaki, İzmit'teki, Gölcük'teki durumun daha ciddi olduğu öğrenildiği için ekipler o bölgelere gönderildi. Peki yardım sırasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Ben o bölgede 28 y ıldır oturuyorum. Ölenlerin bir çoğu tanıdığım insanlar, y aralananlar da. Organizasy on ve eğitim sıkıntısı v ar. Yani bu konuda insanların bir eğitimi y ok, hazırlıklı değiller. Mesela bir enkaz kaldırma esnasında başka bölgelerden tanıdığım hekim arkadaşlar gelmişlerdi. Biz bir ekip halinde insanları organize ettik. İnsanları organize ediy oruz, o insanlar orada çalışıy or v e iş bitiriy or. Orada enkaz kalkıy or. Yani bir iş üretiliy or sonuçta. Bir başka y erde insanlar birbirine bakarak bir şey üretmeden, y a da ürettiği işe tavı r / kapak konusu / eylül'99 / sayı : 16

16 y aramadan kalkıy or. Uf ak bir organizasy on, "şunu şöyle y apıy oruz, bunu böy le y apıy oruz" dedinmi insanlar onu y apıp hemen oradaki enkazı kaldırabiliy or. Siz Avcılar'da bulunduğunuz sırada gereken y ardım y apılıy or muydu? Eksik bırakılan neler v ardı? Şimdi sağlık ekibi konusunda Avcılar, İstanbul'un olanakları oray a çok kolay ulaştı. Yani sağlık ekibi konusunda olsun, ambulans konusunda olsun. Bu konuda çok say ıda ambulans v ardı bu bölgede. Yani ha bire yaralı taşıy orlardı. Avcılar'da hızlı bir şekilde organize olmuşlardı. O konuda bir sıkıntı y oktu, ambulans v e sağlık ekibi konusunda. Zaten ben Bakırköy Devlet Hastanesi'nde çalışıy orum. Bakırköy Devlet Hastanesi'ndeki arkadaşlar da hızla organize olup, toplanıp hemen bölgeye getirilen y a- ralılara müdahale edebilir pozisy ona gelmişlerdi. İnsanlar kendiliğinden saat 04:00'te çok faal bir şekilde çalışır bir hale getirmişlerdi hastaneyi. Bu konuda, y ardım ulaştırma konusunda y ardımlar geliy or fakat organize olmadığı için sıkıntılar doğuy or. Şöy le y anlış, gelip alsınlar şeklinde. Gelip alma şeklinde değil, doğrusu. Doğrusu, senin tespit edip senin dağıtmandır. Orada ihtiy acı olan insan gelip alamıy or. Kamy onetle dağıtılıy or, kamy onetin başına gidip alamıyor. Yaşlıdır, koşturmaktan hali y ok. Yani o telaşta değil. Organizasy on sıkıntısı v ar. Avcılar'da y ardımların dağıtımı organize olamadı, ki en merkezi nokta. Bu konuda dev letin bir hazırlığı y ok. İnsanlar tecrübeli ve bilgili değiller. Fakat sağlık ekipleri konusunda çok say ıda ambulansı o bölgede gördüm. Onlar transf er edildiler. Zaten sağlık ekipleri çok y oğun bir şekilde çalıştı. Depremin bu kadar ağır sonuçlar yaratmasını neye bağlıyorsunuz? Depremin bu kadar ağır sonuçlar ahhit bunun bilincinde değil. Yıkımın ne olacağının bilincinde değil ki, kendisi oturuy or. Yani bilincinde olsa da gözardı etmiş. Dev letin buna engel olması gerekiy or. Hiç bir bina, hiç bir inşaat y apıldıktan sonra denetlenip ruhsat v erilirken duvarı kırılıp, kolonu kırılıp, bakılmıy or. Yani ne kadar sağlam y apılmış diy e bir kay gı y ok. Çünkü bu bilince ulaşılmış değil. Belediy ecilikte bu bilince ulaşılmış değil. Ülke olarak, v atandaş olarak ta bu bilinçte değiliz. İşte ben birkaç kat daha atay ım, bir kaç kat daha atay ım deyip, y ani daha geçen hafta, depremde bir kaç haf ta önce, bir adam y ine çatıy ı kaldırmıştı. Kolonları dikip tekrar üst kata çıkıy ordu, tekrar üst kata çıkıy ordu. Sonuçta toplum olarak bu bilinçte değiliz. Peki tüm bu yaşananlardan ne gibi bir sonuç çıkarıyorsunuz? Şimdi ben daha önce Erzincan depremini y aşadım. Erzincan depreminde Erzincan'da çalışıy ordum. Orada bir deney imim oldu. Orada da büyük bir y ıkım oldu. Orada da büy ük sorunlar y aşandı. Şimdi bu işte denetim yok. Yani primer görev devletin. Bunu çok iy i teşhih etmesi lazım. Bunu teşbih ederken belediy eye mi yetki v ermiş, belediyey i kontrol etmesi gerekiy or. y aratmasınının sebebi, bir kere ilmin insanlar taraf ından kabullenileme-mesi, göz ardı edilmesi. Bir kere sistem olarak dev letin buradaki y apılanmay ı v e kamunun yararını düşünmesi itibariy le burada olabilecek risklere karşı mutlaka önleminin alınmasının sağlanması, mutlaka insanların bu önlemleri alır hale gelmesini temin etme görev i, dev letin görev i. Müteahhit çalabilir f akat sizin ona iskan vermemeniz, ruhsat vermemeniz gerekir. Yani devletin gücünü burada kulllanmanız gerekiy or. Yani bu adam burada bunu y apacaktır. Yani müteahhit ucuza y apmay a çalışacaktır. Bu müteahitin doğasıdır. Fakat senin de görev in onun içine girecek halkı korumak. Yani onu korumak için mutlaka buranın denetiminin y apılıp, uy gun y apılıp y apılmadığını, buray a oturacak insanın sorumluluğunu hissederek, çok iy i test edip ona göre insanları oturtmak oray a. Dev letin bu konuda çok iy i organize olması gerekiyor. Konutu, barınma ihtiy acını karşılarken halkın güv enliğini sağlayacak barınma koşullarının oluşturulması konusunda dev letin bunu kaybetmemesi gerekiyor. Fakat, siyasi kay gılarla, oy kaygılarıy la her türlü şey e müsaade ediliy or.benim enkazda çıkardığım eczacı bir müteahhitin kızıy dı. Yani mütetavı r / kapak konusu / eylül '99 / sayı : 16

17 can yıl d ırım lerine taş basarak onlara son görev lerini Kamy ondan indirilen cesetdozerin açtığı kanalın y anına dizilmişti. Cesetlerin arasında kendi y akınlarını bulabilenler, y ürek- y erine getirmeye çalışıy orlardı. Orada bulunanların hepsi, kendi acısını karşısındakinin gözlerinde de görüy ordu. Birbirini tanıy an, tanımay an herkes birbirine sarılıy or, acılarını pay laşmay a çalışıy orlardı. Hiç kimsenin bu acıları tek basına y aşayacak gücü yoktu. Orta y aşlı bir adam depremde yitirdiği üç ev ladının cesedi başında diz çökmüş, başını ellerinin arasına almış düşünüy ordu. Başındaki v e vücudundaki sargılardan kendisinin de enkaz altından y aralı kurtulduğu anlaşılıy ordu. Ama o v ücudundaki acıları hissetmiy ordu bile. Biraz sonra y avrularıy la ebediyen v edalaşacak olmanın büy ük acısını v ücudunun tüm hücrelerinde hissediy ordu. Hele hele, üç canını böy le kef ensiz, tabut-suz, yüzlerce cesetle birlikte açılan bir çukura göndermek acısını daha da day anılmaz hale getiriy ordu. Depremin meydana geldiği o korkunç gecey i y aşıy ordu hala. Enkaz y ığını arasından nasıl kurtulabildiği- Saatler ilerledikçe artık yav rularından ay rılma zamanının geldiğini anladı. Mezar niy etine açılan kanala yerleştirilen kef ensiz, tabutsuz cesetlerin üzerine toprak serecek dozerler çalışmaya başlamıştı. Oysa birkaç tavır / kapak konusu / eylül'99 / sayı: 16 sine iğrenç görünen bu makinay ı bir şimdi, bir de y ıllar önce kondusu y ı- kılırken bulmuştu yanı başında. Artık oturduğu y erden kalkmalı v e harekete geçmeliydi. Yavrularım kendi elleriy le y erleştirdi çukura.

18 Sonra az ilerde üst üste istiflenmiş kireç torbalarından birini kucaklayarak çukura indirdi. Hemen yanı başında başkaları da aynı şeyi yaptı. Cesetlerin başında yalnızca bu korkunç sahneye tahammül edebilecek kadar güçlü olabilenler kalmıştı. Onlar sevdiklerini insan yüreğinin kabullenemeyeceği bu koşullarda toprağa vermeye hazırlanırken mezarlığın az ilerisindeki küçük tepede ise bu tabloyu yaşamasınlar diye uzaklaştırılan diğer yakınları birikmişti. Cesetlerin başındakiler artık son hazırlıkları yapmaya giriştiklerinde bu tepeden yükselen çığlıklar tüm mezarlığa yayılıyordu. Kısa bir an tepedeki insanlara baktıktan sonra kireç torbasının ağzını yırttı. Sonra en küçük oğlunun bulunduğu torbanın ağzını açtı. Henüz üç yaşını doldurmayan yavrusunun yüzündeki gülümsemeyi gördü. Ne kadar sarılmış koklamıştı ki onu daha. Küçücük yavrusunun duvarları çınlatan kahkahaları dinmesin deyip çalışmıştı gece gündüz demeden. Kanla servet yapan bir avuç sülük, koparmıştı gül kokulu yavrusunu ondan. Elini kireç torbasına daldırdı ve avucuna doldurduğu kireci yavrusunun minik bedeni üzerine serpiştirdi. Onu biraz daha seyredebilmek için yüzünü en sona bıraktı. Bir avuç daha aldı torbadan. Bir avuç daha... Bir avuç daha... Sonra biran gözlerini avucunda-ki kirece dikti. Yavrusunun üzerine serptiği kireç. Günler sonra deprem bölgesine ulaşan hükümetin kend i l e ri n e sunduğu tek yardım buydu işte. Bir torba kireç... Evet yitirdiği canlarının karşılığında bir torba kireç... Hükümet yetkililerinin televizyon ekranlarından "Depremzedelerin her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Hükümet ilk günden itibaren duruma hakimdir." sözlerini duyar gibi oldu. İçinden lanet okudu. Yavrusunun üzerine serptiği son bir avuç kireçten sonra torbanın ağzını kapattı. Ardından ikinci torbanın ağzını açtı. İlk çocuğuydu bu. Anasının adını vermişti O'na. Enkaz altındayken en son onun sesi ke silmişti. Günlerce yalvarmıştı babasına kendisini kurtarması için. Annesine en yakın tarafta da o vardı. Bir ara "Babacığım, annemin sesi gelmiyor artık. Ne olur çabuk ol." diye bağırmıştı. "Dayan yavrum geliyorum. Birazdan büyük makinalargelecek, alacağız sizi oradan." diye teselli etmeye çal ı şm ı şt ı yavrusunu. Gelen giden olmadı.o sa a t l e r i düşündükçe yüreğindeki yangının daha da alevlendiğini hissetti. Yine eli kireç torbasına gidip gelirken artık dayanma gücünü de yavaş yavaş yitirmeye başladığını hissediyordu. İkinci torbanın da ağzını kapattı. Üçüncü torbadaki yavrusunun üzerine avuç avuç kireci serperken, artık onun yüzüne bakacak gücü bile kalmamıştı. Gözlerini yavrusunun yüzünden uzak tutmaya çalı şarak bitirdi işini. Sonra çukurdan dışarı çıktı ve yavrularının başına çökerek bildiği duaları okumaya başladı. Artık yavruları yoktu. Oysa neler kurardı kafasında onlar için. Yılların ezilmişliğine yavruları için katlanıyordu. Onlar büyüyecek ve kendilerine onurlu, namuslu bir hayat kuracaklardı. Babaları dişini tırnağına takarak büyüttüğü yavruları için elinden geleni yapmanın gönül rahatlığıyla yumacaktı hayata gözlerini. Oysa şimdi?.. Gürültüyle çalışmaya başlayan dozer mezarın öbür ucundan yan yana dizilen cesetlerin üzerine toprak örtmeye başlarken son bir kez baktı yavrularına. Günlerdir içinde biriktirdiği acı gözyaşı o l m u ş, ağarmaya dönen sakallarından aşağıya süzülüyordu. Henüz işi bitmemişti. Yeniden enkaz haline dönen evinin başına koşması gerekiyordu. "Merak etmeyin yavrularım" d e d i, "Annenizi de çıkaracağım oradan. Onu denize gömme lerine izin vermeyeceğim." tavı r / kapak konusu / eylül '99 / sayı : 16

19 grup yo ru m ekiz yıl aradan sonra, 22 SAğustos 1999 Pazar akşamı Adana merkezinde bir konser verdik, tam sekiz yıldır, Adana seyircisiyle Adana dışında bir yerlerde buluşuyor, türküler söylüyor, halaylar çekiyorduk. Geçen bu süre içinde de bir çok kez konser başvurusu yapmıştık ama her seferinde yasaklama kararıyla karşılaşmıştık. Sekiz yıllık hasretin bu yıl sona ereceğini öğrendiğimizde içimizi bir sevinç kapladı. Ama bu yıl bu sevincin üzerine öfkeden ve acıdan oluşan koca bir enkaz çöktü. Marmara depreminde ölen binlerce insanımızın acısı ve yaşıyla, so kaklarda yaşayan insanlarımızın yaşadığı sefaletle çıktık yola... Bu konseri yapmak mı yapmamak mı? Hangisi daha doğrudur? Yola çıkmadan önce bunu tartıştık aramızda ve bu konseri bir anma konserine dönüştürmenin, aynı acıyı geçen yıl yaşamış bir bölgenin halkıyla deprem bölgesi arasında bir dayanışma köprüsü oluşturmanın daha anlamlı olacağına karar kıldık. 22 Ağustos akşamı olumluluklarının kuşkusuz ağır bastığı ama bazı olumsuzluklarının da bulunduğunu düşündüğümüz bir konser yaptık. Konser sonrası, hemen hiç bir konserimize yer vermemeye özen gösteren basın ve bir iki radyo bu habere hemen yer verdiler. Konserde, seyircilerle yaşadığımız bir gerginlik fikrinden hareketle sayfalarında yer vermişti basın. Eksik, gedik bilgilerle okuyucuyu yanlış bilgilendiren bu haberlerle ilgili dinleyicilerimize doğru bilgileri ulaştırmayı hedefledik. Bugüne dek neredeyse hiç bir konserimize yarım sayfa ayırmayan Özgür Bakış Gazetesi de bu konsere alışılmadık bir biçimde yarım sayfa ayırmıştı. İyi güzel de ne olmuştu da böyle yoğun bir ilgiyle karşılaşmıştı bu konser, bu gazete tarafından? Haberi okuyunca ilginin nedeni de anlaşılıyordu. Öyle bir haberdi ki bu, kalemi elimize almayı adeta zorunlu kılıyordu. Gazetenin bu uzunca haberinde doğru bir satar bulmak neredeyse imtavı r/ tartışma /eylül'99/ sayı : 16

20 kansız. Haberi yazan kişinin bilgisizliği, sübjektivizmle birleşince karşımıza bir haber f aciası çıkıy or. Bakın haberin girişi nasıl? "En son sekiz yıl önce konser salonlarını türkülerle çınlattılar. Sonra yasaklı yıllar... Sekiz yıl boyunca Grup Yorum hiç bir yerde konser veremedi." Bu cümleleri y azabilmek için Grup Yorum'u hiç takip etmemek, hiç bilmemek gerekir. Gazetecilik meslek olarak bile bir sorumluluk işidir. Bir de bunun başına sıf atlar getirildiğinde, kendine "muhalif" bir misy on y üklendiğinde sorumluluk biraz daha artar. Ama bu haber daha başında böy le bir sorumluluğun olmadığının siny alini v eriyor. Çünkü Grup Yorum sekiz y ıldır çeşitli engellerle de karşılaşsa bir çok yerde konser v erebilmiştir. Sonra haber ilerliy or v e konseri, çeşitli y argılar koyarak anlatmaya başlıy or. Önce biz y aşananları v e neler düşündüğümüzü aktaralım. Sonra bir de Bakış'ın y azdıklarını görelim. birbiriy le y arışır gibi o bir dakikay ı slogana v e şiire boğuy or. Biz say gı duruşundan bunu anlamıy oruz. Ve bizim konserlerimizde ne zaman böyle bir şey y aşansa buna tepki v erdik, bundan sonra da v ereceğiz. Devrimcilik bir mücadele biçimi olduğu kadar, bir yaşam biçimidir de. Ve y aşam, eğitimdir. Biz, kitley e tepki göstermek adına y apmıy oruz bunu. Mücadeleye yeni katılan genç kuşaklara deney imimizi, bildiğimizi, geleneklerimizi de olanaklar ölçüsünde anlatmak için y apıy oruz bunu. Ama bazıları, başıbozukluğu dev rimcilik olarak kav radıklarından, tereddütsüz bir biçimde tepki gösteriy orlar bize. Olsun! Biz her y erde her kesime, devrimciliğin sadece slogan y arışıy la ölçülmediğini bıkmadan anlatacağız. Peki Bakış Gazetesi ne diy or? Saygı duruşu sırasında bir kişinin kalkıp şiir okuduğunu v e bizim de "Her kafadan bir ses çıkıyor, saygı duruşu saygısızlık duruşuna çevrildi" dediğimizi y azıy or. Doğru değildir! Haberin bir çok bölümünde y azdığı gibi doğru y azılmamıştır. Bir kere o koca salonda bir kişi kalkıp şiir okuy acak, biz de bunu duy acağız v e rahatsız olacağız öy le mi? Ama sorun bu da değildir. Sorun biraz ahlakidir. Yani meseleyi kendine göre yontma sorunudur. Bunlarda y etmiyor Bakış'a. Bakın ne y apıy or? Güy a biz demişiz ki, "y ağlamalar var -aslı yağmalar olacak- önlem alacağını söyleyenler var, ne zaman alınacak?" Ve eleştiriy or Bakış. Diy or ki, "Çok da Yorumcuların alışık olmadığı bir tarzla eleştiriyorlar devlet erkanını." Dev let eleştirisi yapmak bilimsel bir çözümlemenin sonucudur. Bunu bizim v e Bakış'ın nasıl çözümlediği herkes taraf ından bilinir. Böy le olunca da aslı olmay an bir sözü bizim ağzımızdan çıkmış gibi haber y apıp eleştirmek Bakış'ın en son yapması gereken şey dir. Bunlar dürüst şeyler değildir. Çünkü 'demokratik cumhuriyet' tanımlamasını biz keşf etmedik, her koşulda barış ısrarını da biz y apmıy oruz. Onun için iktidara y önelik eleştirilerimizin niteliğinin de nerelere çekilmesi gerektiği gay et açıktır. Ve konser gelirimizi Kızılay 'a bağışlay acağımız gibi anlamsız, kay nağının neresi olduğu belli olmay an bölümle bitiyor haber. Söylediklerimizin dinlenmediğinin kanıtı böy lece bir kez daha ortay a çıkıy or. Biz böy le bir şey söy lemedik ama nasıl oldu da böy le anlaşıldı, y azıldı? Konserin başında, organizasyon adına sunucu kısa bir açış konuşması y aptı v e sey ircileri, depremde hay atını kay bedenler için saygı duruşuna çağırdı. Ev et, her zaman bağımsızlık, demokrasi v e sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler anısına y apılırdı bu say gı duruşu. Ama bu sefer çok özel bir durum v ardı. Halk için katledilenlere değil; halka, katledilen halka yönelik saygı duruşu. Eğer halkın acıları anlaşılırsa, eğer niy e mücadele edildiği anlaşılırsa orada y apılanların mantığı da kav ranır. Ama bu say gı duruşu yarışırcasına sloganlara, şiirlere boğulursa orada zaten say gı duruşunun anlamı biter. Eskilerde bir gelenekti. Slogan saygı duruşundan sonra atılırdı. Şimdilerde ise herkes Biz konsere başlarken bu günün olgunluğuy la hareket etmemiz gerektiğini; her zaman bizim insanları halay a çağırdığımızı ama bu kez halkın y as tuttuğu bir günde halay çekmenin doğru olmay acağını belirttik ve çekilse bile oturdukları bölgede daha ağır bir şekilde halay çekilmesini istedik. Bu isteğimiz de salonun çoğunluğunca alkışlarla desteklendi. Ama bakıy oruz Bakış, insanların acılarını halay a dökmek istediklerini keşfetmiş. Dünya y ansa y ıkılsa umurumuzda olmadan halay çekelim öyle mi. Dev rimcilik sadece bu mu? Biz sadece Kızılay 'a konser salonunda y ardım standları açılabileceğini söy lemiştik. Çünkü bizim toplayacağımız y ardım, resmi izni olmadığı gerekçesiy le engellenebilirdi. Bu y üzden, en azından böy le bir dayanışmay ı hay ata geçirmey i düşündük ki, bu konudaki asıl girişim de konseri düzenley en Akan Prodüksiyon'a aittir. Yani dostlar, halkın y aşadığı deprem acısından bile küçük siyasi çıkarlar güden, onun canıy la, yaşamıyla, acısıy la ilgilenmey en sadece devlet değil. tavır /tartışma /eylül '99 /sayı: 16

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç katıyordu. Bulutlar gülümsüyor ve günaydın diyordu. Melek

Detaylı

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.)

ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) ALADAĞLAR - Kaldı Doğu Sırtı (3723m.) 31 Ağustos - 1 Eylül 2011 Faaliyete katılanlar Nezihe Cantimur-Seyhan Çolak Kamp Orman Girişi Hava durumu İlk gün sisli, ertesi gün açık Malzeme 1 adet 60m yarım ip,

Detaylı

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen

Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Derleyen: Nezir Temur Resimleyen: Mert Tugen NOGAY Çok çok eski zamanlarda, var varken, yok yokken ahmak bir kurt, kapana yakalanmış. Kapana yakalanan

Detaylı

'Marmara Depremi'nin 10.Yılında...

'Marmara Depremi'nin 10.Yılında... On5yirmi5.com 'Marmara Depremi'nin 10.Yılında... 17 Ağustos 1999, saat 03.02; Türkiye'nin en talihsiz günlerinden biri. Binlerce insanın ölüm uykusuna daldığından habersiz ortak bir kadere uyumaları. İnsanoğlunun

Detaylı

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır.

ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. SOKAK - DIŞ - GÜN ABLA KARDEŞ Gerçek bir hikayeden alınmıştır. Batu 20'li yaşlarında genç biridir. Boynunda asılı bir fotoğraf makinesi vardır. Uzun lensli profesyonel görünşlü bir digital makinedir. İlginç

Detaylı

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi

22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi 22.05.2014 Perşembe İzmir Gündemi GÜNAH KEÇİSİ BULUNDU! Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Tancan Uysal, Soma daki kömür faciası hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı.

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri

Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri 1 Kızla İlk Buluşmada Nasıl Sohbet Edilir? Hızlı Bağ Kurma Teknikleri Bugün kızla tanışma anında değil de, flört süreci içinde olduğumuz bir kızla nasıl konuşmamız gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya

Detaylı

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor.

Giovanni dışında bütün örenciler çok çalışıyor. O hiç çalışmıyor ama sınıfın en başarılı öğrencisi. Çok iyi Türkçe konuşuyor. OKUMA - ANLAMA: ÖĞRENCİLER HER GÜN NELER YAPIYORLAR? 1 Türkçe dersleri başladı. Öğrenciler her gün okula gidiyorlar, yeni şeyler öğreniyorlar. Öğretmenleri, Nazlı Hanım, her Salı ve her Cuma günü sınav

Detaylı

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e?

Seçelim ve yerleştireli. Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu... e? Seçelim ve yerleştireli. erelisi iz? e i adı e u oldu erha a Türk ü sizi adı ız erelisi iz? Kutlu : Merhaba. Sophie : Kutlu :. Kutlu.... e? Sophie : Be i adı Sophie. Kutlu : Memnun oldum. Sophie : Be de..

Detaylı

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS

I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMLİ BİR DERS I. Metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ÖNEMİ BİR DERS Genç adam evlendiğinden beri evinde kalan babası yüzünden eşiyle sürekli tartışıyordu. Eşi babasını istemiyordu. Tartışmalar bazen inanılmaz boyutlara

Detaylı

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!..

Bir başka ifadeyle sadece Allah ın(cc) rızasına uygun düşmek için savaşmış ve fedayı can yiğitlerin harman olduğu yerin ismidir Çanakkale!.. BABAN GELİRSE ÇAĞIR BENİ OĞUL.. Çanakkale destanının 99. yıl dönümünü yaşadığımız günlere saatler kala yine bir Çanakkale k ahramanının hikayesiyle karşınızdayım.. Değerli okuyucular; Hak için, Hakikat

Detaylı

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ

ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΤΠΟΤΡΓΔΙΟ ΠΑΙΓΔΙΑ ΚΑΙ ΠΟΛΙΣΙΜΟΤ ΙΓΡΤΜΑ ΓΙΑΥΔΙΡΙΗ ΑΠΟΓΔΤΜΑΣΙΝΩΝ ΚΑΙ ΒΡΑΓΙΝΩΝ ΔΠΙΜΟΡΦΩΣΙΚΩΝ ΠΡΟΓΡΑΜΜΑΣΩΝ ΚΡΑΣΙΚΑ ΙΝΣΙΣΟΤΣΑ ΔΠΙΜΟΡΦΩΗ ΣΕΛΙΚΕ ΕΝΙΑΙΕ ΓΡΑΠΣΕ ΕΞΕΣΑΕΙ ΥΟΛΙΚΗ ΥΡΟΝΙΑ: 2012-2013 Μάθημα: Σοσρκικά

Detaylı

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu

Ö ğ renci Gö zü yle. Van Depremi. Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu Ö ğ renci Gö zü yle Van Depremi Zeynep Kalem Mehmet Faruk Bedir M.Enes Aydoğdu Son yılların ülkemiz için en büyük afetlerinden biri 23.10.2011 de Van Erciş te 7.2 şiddetinde bir deprem olarak yaşandı.

Detaylı

zaferin ve başarının getirdiği güzel bir tebessüm dışında, takdir belgesini kaçırmış olmanın verdiği üzüntü. Yanımda disiplinli bir öğretmen olarak bilinen ama aslında melek olan Evin Hocam gözüküyor,

Detaylı

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu İgi ve ben Benim adım Flo ve benim küçük bir kız kardeşim var. Küçük kız kardeşim daha da küçükken ismini değiştirdi. Bir sabah kalktı ve artık kendi ismini kullanmıyordu. Bu çok kafa karıştırıcıydı. Yatağımda

Detaylı

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ.

HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. HEM DÜŞÜNECEĞİZ, HEM ÖĞRENECEĞİZ HEM DE SÜRPRİZ HEDİYELER KAZANMA ŞANSINA SAHİP OLACAĞIZ. Sorular her ay panolara asılacak ve hafta sonuna kadar panolarda kalacak. Öğrenciler çizgisiz A5 kâğıdına önce

Detaylı

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU

KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU KÜÇÜK KALBİMİN İLK REHBERİNİN BU GÜNÜME UZATTIĞI HAYAT YOLU Nereden geliyor bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme isteğim? Kim verdi düşünce deryalarında özgürce dolaşmamı sağlayacak özgüven küreklerimi? Bazen,

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Deprem anında neler yapmalıyız?

Deprem anında neler yapmalıyız? On5yirmi5.com Deprem anında neler yapmalıyız? Evde, arabada, iş yerinde, sinemada, metro ve otobüslerde depreme yakalandığımızda neler yapmalıyız? İşte yanıtı... Yayın Tarihi : 26 Şubat 2014 Çarşamba (oluşturma

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Keçiören Metrosu nun Açılış Töreni nde konuştu Ocak 05, 2017-4:11:00 Başbakan Binali Yıldırım, Keçiören Belediyesi önünde düzenlenen metro açılış töreninde yaptığı konuşmada, nüfusu

Detaylı

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi Bodrum Belediyesi önlemler alınıncaya kadar inşaatı durdurdu Bodrum un en işlek yerleşim yerlerinden biri olan Kumbahçe Plajı yakınında Cumhuriyet Caddesi

Detaylı

Bina Hikayeleri. Muharrem Aktaş (Y.Doç.Dr.)

Bina Hikayeleri. Muharrem Aktaş (Y.Doç.Dr.) Bina Hikayeleri Muharrem Aktaş (Y.Doç.Dr.) Erciş Kuzey girişinde bulunan 1998 yapımlı, biri zemin kat toplam beş kattan oluşan ve deprem sonrası 12 sağ, 4 can kaybıyla yıkılan bu bina için anlatılanlar

Detaylı

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1

6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 6. Sınıf sıfatlar testi testi 1 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamını sağlayan kelime sıfat değildir? A) Kaç liralık fatura kesilecek? B) Oraya gidip de ne iş yapacaksın? C) Ne kadar güzel konuşuyor

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz.

Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Biz beyaz yakalılarız. Günümüzün çoğu plazalarda geçer. 9-6, 9-9, bazen de ne kadar giderse o kadar çalışırız. Adımız aynı zamanda kimliğimiz. Beyazız. Bir rengin tarafı değiliz. Elimizden geldiğince iyilik

Detaylı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı

(22 Aralık 2012, Cumartesi) GRUP A. 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı 2012-2013 Türkçe Ortak Sınavı Lise Hazırlık Sınıfı AÇIKLAMALAR 1. Soruların cevaplarını kitapçıkla birlikte verilecek optik forma işaretleyiniz. 2. Cevaplarınızı koyu siyah ve yumuşak bir kurşun kalemle

Detaylı

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ www.armtr.org Yazan: Billur Demiroğulları Çizen: Yasemin Erdem Kontrol: Özlem Küçükfırat Bilgi (Çocuk Gelişim Uzmanı) Bu hikaye kitabının her türlü yayın hakkı Anorektal

Detaylı

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý. Üstüne, günlerin yorgunluðu çökmüþtü. Bunu ancak oyunla atabilirdi. Caný oyundan

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

İNM Ders 1.2 Türkiye nin Depremselliği

İNM Ders 1.2 Türkiye nin Depremselliği İNM 424112 Ders 1.2 Türkiye nin Depremselliği Doç. Dr. Havvanur KILIÇ İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı İletişim Bilgileri İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı E-mail:kilic@yildiz.edu.tr

Detaylı

DEPREME HAZIRLANIYORUZ KORKMUYORUZ

DEPREME HAZIRLANIYORUZ KORKMUYORUZ DEPREME HAZIRLANIYORUZ KORKMUYORUZ DEPREM NEDİR? Dünyamızın yüzeyi yap-boz şeklindeki büyük parçalardan oluşan bir kabukla kaplıdır. Bu parçalar her zaman hareketlidir. Birbirlerini itmeleri ya da birbirlerine

Detaylı

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları

edersin sen! diye ciyaklamış cadı. Bunun hesabını vereceksin! Kadının kocası kendisini affetmesi için yarvarmış cadıya. Karısının bahçedeki marulları RAPUNZEL Bir zamanlar bir kadınla kocasının çocukları yokmuş ve çocuk sahibi olmayı çok istiyorlarmış. Gel zaman git zaman kadın sonunda bir bebek beklediğini fark etmiş. Bir gün pncereden komşu evin bahçesindeki

Detaylı

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1.

Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. 1. Ekmek sözcüğü, sözlüklerde yukarıdaki gibi tanımlanıyor. Aşağıdaki görselin yanında yer alan tanımlar ise birbirinden farklı. Tanımları incele. 1. Sence, farklı insanların, farklı tanımlar yapmasına

Detaylı

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir?

Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Anneye En Güzel Hediye Olarak Ne Alınması Gerekir? Hayatımızın en değerli varlığıdır anneler. O halde onlara verdiğimiz hediyelerinde manevi bir değeri olmalıdır. Anneler için hediyenin maddi değeri değil

Detaylı

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu

Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Şef Makbul Ev Yemekleri'nin sahibi Pelin Tüzün Quality of magazine'e konuk oldu Hayallere inanmam, insan çok çalışırsa başarır Pelin Tüzün, Bebek te üç ay önce hizmete giren Şef makbul Ev Yemekleri nin

Detaylı

Denize En Çok Mavi Yakışır

Denize En Çok Mavi Yakışır Denize En Çok Mavi Yakışır Belediyesi tarafından bu Bodrum Deniz Dibi Temizlik çalışmalarla bu yıl için İstanbul Aydın Üniversitesi tarafından Yılın En İyi Sosyal Sorumluluk Projesi ödülünü de alan yakışır

Detaylı

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN 12.06.2008 16:48 FİLİZ ESEN-İROL AŞARAN : Efendim : İyiyim sağol sen nasılsın : Çalışıyorum işte yaramaz birşey yok : Kim yazmış bunu : Kim yazmış bunu Milliyet te : Yani sen sen birşey yollamış mıydın

Detaylı

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi

6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi 6 Çocukla Ahır'da Yaşam Mücadelesi Kahramanmaraş ın Ekinözü İlçesine bağlı Alişar Köyünde 54 Yaşındaki Mehmet Göyün 6 Çocuğu ile birlikte tek göz kerpiç odanın içinde verdiği yaşam Mücadelesi yürekleri

Detaylı

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ Okulumuz Gezi İnceleme ve Tanıtma Kulübümüz 17-18 Ocak 2015 tarihinde bir gece konaklamalı KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA gezisi gerçekleştirdi.. 17 Ocak 2015 Cumartesi sabahı

Detaylı

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır.

1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. 1) Eğer tartı eksik gelmişse, bu benim hatam değil, onun hatasıdır. Cümlesinde altı çizili kelimenin zıt anlamlısı hangi cümlede vardır? 1. A. Bugün çok çalıştım. 2. B. Akşamları az yemek yemeliyiz. 3.

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda

Dört öğrenci sabahleyin uyanamamışlar ve matematik finalini kaçırmışlar, ertesi gün hocalarına gitmişler, zar zor ikna etmişler. Arabaya bindik yolda Bir gün sormuşlar Ermişlerden birine: Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? Bakın göstereyim demiş Ermiş. Önce sevgiyi dilden gönle indirememiş olanları çağırarak onlara

Detaylı

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI

TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN MAKİNENİN ARKASI TURK101 ÇALIŞMA 6 ZEYNEP OLGUN 21400752 MAKİNENİN ARKASI Fotoğraf uzun süre düşünülerek başlanılan bir uğraş değil. Aslında nasıl başladığımı pek hatırlamıyorum, sanırım belli bir noktadan sonra etrafa

Detaylı

Destek Personeli Eğitimleri

Destek Personeli Eğitimleri 2.Dönem eczane çalışanlarının Destek Personeli Eğitimleri 28 Aralık 2009 tarihinde başladı 9 Valimiz Sayın Zübeyir KEMELEK 15 Aralık 2009 tarihinde Yönetim Kurulumuzu ziyaret etti.. İstanbul Ecza Koop'la

Detaylı

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ A KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

TARLABAŞI TOPLUM MERKEZİ ANNEX 6. Çocuk Tablo ve Grafikler 2006/2007 Tarlabaşı Kayıtlar

TARLABAŞI TOPLUM MERKEZİ ANNEX 6. Çocuk Tablo ve Grafikler 2006/2007 Tarlabaşı Kayıtlar TARLABAŞI TOPLUM MERKEZİ ANNEX 6 Çocuk Tablo ve Grafikler 2006/2007 Tarlabaşı Kayıtlar Cinsiyet Frekans % Kadın 126 51,8 Erkek 117 48,2 Toplam 243 100,0 Doğum Yeri Frekans % İstanbul 150 61,7 Doğu-Güneydoğu

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı

Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Einstufungstest / Seviye tespit sınavı Dil: Türkçe Seviye: A1/A2 1. Günaydın, benim adım Lavin, soyadım Çeşme. (a) Günaydın ben adım Lavin, soyadım Çeşme. Günaydın benim ad Lavin, soyad Çeşme. 2. Ben doktorum,

Detaylı

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş?

Adı-Soyadı: Deniz kampa kimlerle birlikte gitmiş? 2- Kamp malzemelerini nerede taşımışlar? 3- Çadırı kim kurmuş? ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Benim adım Deniz. 7 yaşındayım. Bu hafta sonu annem ve babamla birlikte kampa gittik. Kampa

Detaylı

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU

GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU GÖKYÜZÜNDE KISA FİLM SENARYOSU 1. DIŞ. CADDE - GECE 1 FADE IN: Saat 22:30. 30 yaşında bir gazeteci olan Eren caddede araba sürmektedir. Bir süre sonra kırmızı ışıkta durur. Yan koltukta bulunan fotoğraf

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 08 Ekim 2009 05:05 - Son Güncelleme Perşembe, 08 Ekim 2009 05:08 Söz Dinlemeyen Çocuklara Nasıl Yardımcı Olunmalıdır? Çocuklarda zaman zaman anne-babalarının sözünü dinlememe kendi bildiklerini okuma davranışları görülebiliyor. Bu söz dinlememe durumu ile anne-babalar

Detaylı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz ve Özellikle Canım Annem 1 Üniversite tercihlerini yaptığımız zaman,

Detaylı

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var)

Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Eşeğe Dönüşen Kabadayı Makedonya Masalı (Herşeyin bir bedeli var) Yazan: Yücel Feyzioğlu Resimleyen: Mert Tugen Ne varmış, ne çokmuş, gece karanlık, güneş yokmuş. Her kasabada kabadayı insanlar varmış.

Detaylı

Antalya Belek'te Otel Çöktü 8 Yaralı

Antalya Belek'te Otel Çöktü 8 Yaralı Antalya Belek'te Otel Çöktü 8 Yaralı yalinosgb.com /haber/belek-antalya-otel-is-kazasi-8-yarali Antalya'nın Serik ilçesi Belek bölgesinde bir otel inşaatında meydana gelen göçük sonucu 8 işçi yaralandı.

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR

SATILMAZ EĞİTİM AMAÇLI KULLANILMAK İÇİN ÇOĞALTILMIŞTIR CİN ALİ'NİN. HİKAYE. KİTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI l - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik.

Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Başarı Hikayelerinde Söke Ekspress Gazetesi ve Cumhuriyet Ofset Matbaasının sahibi, 1980 yılından bu yana üyemiz olan Yılmaz KALAYCI ya yer verdik. Sizi tanıyabilirmiyiz? 1953 Söke doğumluyum. Evli, 2

Detaylı

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf

http://www.ilkyar.org.tr/izlenimler/140717%20nasil%20destek%20olabilirsiniz.pdf ilk yar'larımızın sevgili dostları, ilkyar desteklerinizle giderek büyüyen bir aile olarak varlığını sürdürüyor. Yeni yeni ilk yar'larımızla tanışırken bir taraftan fedakar gönüllülerimizi, ve bir zamanlar

Detaylı

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ: 1. Gün içinde ürünü ne zaman satın aldı/tüketti/kullandı? (Hangi saatlerde) 2. Ürünü kendisi mi satın aldı, başkası mı? Kim? 3. Ürünü tüketmesini/satın almasını/kullanmasını

Detaylı

&[1Ô A w - ' ",,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ

&[1Ô A w - ' ,,,, . CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI Rasim KAYGUSUZ .... CiN. ALl'NIN. HiKAYE. KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin Topu 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula Başlıyor

Detaylı

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu.

YİNE YENİ KOMŞULAR. evine gidip Billy ile oynuyordu. İÇİNDEKİLER Yine Yeni Komşular 7 Korsanlar Ninjalara Karşı 11 Akari 21 Tükürme Yarışı 31 Mahallede Huzursuzluk 39 Korsanların Yasaları 49 Yemek Çubukları ve Terli Ayaklar 56 Korsan Atlet 68 Titanların

Detaylı

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik KISKANÇLIK KRİZİ > > ADAM - Kiminle konuşuyordun? > > KADIN - Tanımazsın. > > ADAM - Tanısam sormam zaten. > > KADIN - Tanımadığın birini neden soruyorsun? > > ADAM - Tanımak için. > > KADIN - Peki...

Detaylı

www.elbirdernegi.org www.elbirdernegi.org El-bir Konya dan Dünyaya Yayılan. Iyilik Hareketinin Adıdır Hakkımızda ELBİR Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği; ayrım yapmaksızın ülkesinde uğradığı zulüm ve sıkıntılar

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di

-gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di -gi de ra yak- se ve bi lir sin... Öl mek öz gür lü ğü de ya şa mak öz gür lü ğü de önem li dir. Be yoğ lu nda ge zer sin... Şöy le di yor du ken di ne: Sen gü neş li so kak lar da do laşı yor sun, is

Detaylı

küçük bizon kızılderili köyü

küçük bizon kızılderili köyü ETKİNLİK HAKKINDA Kimileri onları elinde ok ve yayla acımasız birer savașçı olarak resmetti, kimileri ise doğaya ve tabiata saygılı ve sevgi dolu insanlar olduklarını anlattı. Peki Kızılderililer aslında

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. ÇAYLAK Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı. Alt katta genel tıbbi muayene ve müdahaleleri yapılıyordu. Bekleme salonu ve küçük bir de laboratuar vardı. Orta katta diş kliniği ve ikinci bir muayene

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÖMER TÜRKÇE ÖĞRETİM ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ TÜRKÇE SINAVI T105004 ADI SOYADI NOSU UYRUĞU SINAV TARİHİ ÖĞRENCİNİN BÖLÜM Okuma Dinleme Yazma Karşılıklı Konuşma Sözlü Anlatım TOPLAM

Detaylı

Bayındır Hastanesİ Söğütözü Genel Yoğun Bakım Zİyaretçİ Kılavuzu

Bayındır Hastanesİ Söğütözü Genel Yoğun Bakım Zİyaretçİ Kılavuzu Bayındır Hastanesİ Söğütözü Genel Yoğun Bakım Zİyaretçİ Kılavuzu Bu broşür, Bayındır Hastanesi Söğütözü (BHS) Genel Yoğun Bakım (Reanimasyon) süreci hakkında sizi aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.

Detaylı

CİN ALİ İLE BERBER FİL

CİN ALİ İLE BERBER FİL ....... CiN ALl'NIN HiKAYE KiTAPLAR! SERiSiNDEN BAZILARI 1 - Cin Ali'nin Atı 2 - Cin Ali'nin To'Ju ' 3 - Cin Ali'nin Topacı 4 - Cin Ali'nin Karagözlü Kuzusu 5 - Cin Ali'nin Oyuncakları 6 - Cin Ali Okula

Detaylı

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin

Geç Kalmış Bir Yazı. Yazar Şehriban Çetin Bir bahar günü. Doğa en canlı renklerine büründü bürünecek. Coşku görülmeye değer. Baharda okul bahçesi daha bir görülmeye değer. Kıpır kıpır hareketlilik sanki çocukların ruhundan dağılıyor çevreye. Biz

Detaylı

Deprem Esnasında Neler Yapmalıyız?

Deprem Esnasında Neler Yapmalıyız? On5yirmi5.com Deprem Esnasında Neler Yapmalıyız? Marmara depremi üsütünden 12 yıl geçmesine rağmen, depreme hâlâ acemiyiz. Depreme karşı en iyi savunmamız 'camdan atlamak!' Yayın Tarihi : 20 Mayıs 2011

Detaylı

C A NAVA R I N Ç AGR ISI

C A NAVA R I N Ç AGR ISI C A NAVA R I N Ç AGR ISI Canavar, canavarların hep yaptığı gibi, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Geldiğinde Conor uyanıktı. Kısa süre önce bir kâbus görmüştü. Herhangi bir kâbus değil- di bu;

Detaylı

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır.

.com. Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. .com Haftanın Diğer Çalışmaları En Kısa Zamanda Yayınlanacaktır. ilkok 2/... Sınıfı Türkçe Dersi Değerlendirme Sınavı Adı-Soyadı:... Yaşayabilmek için oksijene ihtiyaç vardır. Oksijen sayesinde karadaki

Detaylı

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ

VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ VALİDEBAĞ KORUSU ve VALİDEBAĞ GÖNÜLLÜLERİ Üsküdar ilçesi Altunizade mahallesi sınırları içinde bulunan Validebağ Korusu 354.076 m2 alanıyla İstanbul un Anadolu yakasının ikinci en büyük yeşil alanıdır.

Detaylı

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO: A1 DÜZEYİ ADI SOYADI: OKUL NO: NOT OKUMA 1. Aşağıdaki metni -(y/n)a, -(n)da, -(n)dan, -(y/n)i ve -(I)yor ekleriyle tamamlayınız. (10 puan) Sevgili Ayşe, Nasılsın? Sana bu mektubu İstanbul dan yazıyorum.

Detaylı

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR Site İsmi : Zaman 53 Tarih: 10.05.2012 Site Adresi : www.zaman53.com Haber Linki : http://www.zaman53.com/haber/14544/camilerin-ayaga-kalkmasi-lazim.html ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Detaylı

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan

Pirinç. Erkan. Pirinç (Garson taklidi yaparak) Sütlükahve söyleyen siz değil miydiniz? Erkan 1. Sahne (Koruluk. Uzaktan kuş cıvıltıları duyulmaktadır. Sahnenin solunda birbirine yakın iki ağaç. Ortadaki ağacın hemen yanında, önü sahneye dönük, uzun ayaklık üzerinde bir dürbün. Dürbünün arkasında

Detaylı

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ

ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΥΠΟΥΡΓΕΙΟ ΠΑΙΔΕΙΑΣ ΚΑΙ ΠΟΛΙΤΙΣΜΟΥ ΔΙΕΥΘΥΝΣΗ ΜΕΣΗΣ ΕΚΠΑΙΔΕΥΣΗΣ ΚΡΑΤΙΚΑ ΙΝΣΤΙΤΟΥΤΑ ΕΠΙΜΟΡΦΩΣΗΣ ΤΕΛΙΚΕΣ ΕΝΙΑΙΕΣ ΓΡΑΠΤΕΣ ΕΞΕΤΑΣΕΙΣ ΣΧΟΛΙΚΗ ΧΡΟΝΙΑ : 2014 2015 Μάθημα : Τουρκικά Επίπεδο : Ε1 Διάρκεια : 2 ώρες

Detaylı

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr)

Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) Ilgaz (14 Şubat 2010) Yazı ve fotoğraflar: Hüseyin Sarı (huseyinsari.net.tr) 14 Şubat 2010 Pazar günü, Fotoğraf Sanatı Kurumu (FSK) organizasyonluğunda 26 kişilik bir grupla günübirliğine Ilgaz a gidiyoruz.

Detaylı

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN

.com. Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN .com Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok benim kahraman dedem Kelimeleri zıt

Detaylı

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ ΙV ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70013 Γ) HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK DİNLEYELİM

Detaylı

HAYTAP İmdat Turu Ekibi ANKARA Yenimahalle 'Toplama Merkezi'nde... Son Güncelleme Çarşamba, 25 Eylül 2013 19:37

HAYTAP İmdat Turu Ekibi ANKARA Yenimahalle 'Toplama Merkezi'nde... Son Güncelleme Çarşamba, 25 Eylül 2013 19:37 HAYTAP Akdeniz Ege İmdat Turu Ekibi olarak, turumuz da biz de bitmiş tükenmiş durumda olduğumuz halde, sokaklarından yüzlerce hayvanın yok olduğu, bakım evinin bir felaket olduğu bilgilerini kulak ardı

Detaylı

iyi günler sevgili ilk yar'larımızın değerli dostları, Bugün geçmişlere gideceğiz, çünkü yakınlarda kulaklarını çok çınlatmıştık... Ne kadar güzel bir örnek çalışmaydı öğretmenlerimizin sevgili Ahmet Hocamızın

Detaylı

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir?

HAYAT BİLGİSİ A TEMASI: OKUL HEYECANIM. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? 1. SINIF OKULA YARDIMCI VE SINAVLARA HAZIRLIK A TEMASI: OKUL HEYECANIM TEST-1 1. Gözümüzün rengi Saçımızın rengi Okula gitmemiz Yukarıdakilerden hangisi fiziksel özelliğimiz değildir? A) Okula gitmemiz

Detaylı

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler.

Engin arkadaşına uğrar, eve gelir duşunu alır ve salona gelir. İkizler onu salonda beklemektedirler. ENGİN VE İKİZLER ALIŞ VERİŞTE Hastane... Dr. Gamze Hanım'ın odası, biraz önce bir ameliyattan çıkmıştır. Elini lavaboda yıkayarak koltuğuna oturur... bu arada telefon çalar... Gamze Hanım telefon açar.

Detaylı

Türkiyenin neresinde olursanız olun yolculuğunuz sırasında aracınızın arızalanmasından

Türkiyenin neresinde olursanız olun yolculuğunuz sırasında aracınızın arızalanmasından ASİSTANLIK HİZMETLERİ Ful pake t yılda bi se fe r 800 TL Ambulans Hizmeti Bilişim Tek Kart Sahibi nin Dünya Sağlık örgütünün tanımladığı kriterlere göre(32 parametre) ani hastalığı veya yaralanması ve

Detaylı

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN

TEŞEKKÜR. Kısa Film Senaryosu. Yazan. Bülent GÖZYUMAN TEŞEKKÜR Kısa Film Senaryosu Yazan Bülent GÖZYUMAN Sahne:1 Akşam üstü/dış Issız bir sokak (4 sokak çocuğu olan Ali, Bülent, Ömer ve Muhammed kaldıkları boş inşaata doğru şakalaşarak gitmektedirler.. Aniden

Detaylı

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum.

Bir gün Pepe yi görmeye gittim ve ona : Anlayamıyorum her zaman bu kadar pozitif olmak mümkün değil, Bunu nasıl yapıyorsun? diye sordum. PEPE NİN HİKAYESİ Pepe, herkesin olmak isteyeceği türden bir insandı. Her zaman neşeli olup, her zaman, söyleyeceği pozitif bir şey vardı. Birisi istediğinde hemen gidiyor, daima : Daha iyisi olamaz! diye

Detaylı

GÜVENLİ YAŞAM 4/A EBRAR TEKİN

GÜVENLİ YAŞAM 4/A EBRAR TEKİN GÜVENLİ YAŞAM 4/A EBRAR TEKİN KAZA Dün öğretmenimiz okula gelmemişti Hepimiz çok meraklanmıştık. Ertesi gün öğretmenimiz geldiğinde çok üzgündü. Okula gelirken bir çocuk topun peşinden koşarak caddeye

Detaylı

saltbodrum Camel Beach Residences

saltbodrum Camel Beach Residences saltbodrum Camel Beach Residences Yeni bir hayata açılan kapı saltbodrum saltbodrum Bodrum yarımadasına girdiğinizde, aracın camını aralayacaksınız. Önce bir Ege havası çarpacak yüzünüze, hafiften sarhoş

Detaylı

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi.

Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli olduğunu, ellerinin üzerinde dakikalarca yürüyebileceğini söyledi. Marifetli Çocuk Üç kadın ellerinde sepetleriyle pazardan dönüyorlardı. Dinlenmek için yolun kenarındaki kanepeye oturdular. Çocukları hakkında sohbet etmeye başladılar. Birinci kadın; Oğlunun çok hareketli

Detaylı

[HURT RAPORU ÜZERİNDEN TAVSİYELER]

[HURT RAPORU ÜZERİNDEN TAVSİYELER] İZMOK 2012 İZMOK Eğitim Birimi Tarafından Hazırlanmıştır [HURT RAPORU ÜZERİNDEN TAVSİYELER] Bu sunum motosikletlerin karıştığı trafik kazalarının değerlendirilmesi ve dikkat edilecek noktaları öne çıkarması

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz

ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI. Refik Durbaş. Öykü KURABİYE EV. Resimleyen: Burcu Yılmaz Resimleyen: Burcu Yılmaz Refik Durbaş KURABİYE EV ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI Öykü Refik Durbaş KURABİYE EV Resimleyen: Burcu Yılmaz www.cancocuk.com cancocuk@cancocuk.com Yayın Koordinatörü: İpek Şoran Editör:

Detaylı

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına

23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına 23 Yılllık Yazılım Sektöründen Yat Kaptanlığına Bodrum da 3 yıl önce kaptanlığa başlayan Gül Yavuz, 23 yıl yazılım sektöründe çalıştıktan sonra nasıl yat kaptanı olduğunu ve denizlerde kadın kaptan olmanın

Detaylı