ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFARKTÜSLÜ (STEMİ) HASTALARDA İNSAN PARAOXONASE GENİ MET-LEU/55

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFARKTÜSLÜ (STEMİ) HASTALARDA İNSAN PARAOXONASE GENİ MET-LEU/55"

Transkript

1 T.C SAĞLIK BAKANLIĞI Dr. SİYAMİ ERSEK GÖĞÜS KALP DAMAR CERRAHİSİ MERKEZİ İSTANBUL ST ELEVASYONLU MİYOKARD İNFARKTÜSLÜ (STEMİ) HASTALARDA İNSAN PARAOXONASE GENİ MET-LEU/55 POLİMORFİZMİ (Uzmanlık Tezi) Dr. İSMAİL ERDEN TEZ YÖNETİCİSİ: DOÇ DR.KEMAL YEŞİLÇİMEN İstanbul-2004 TEŞEKKÜR 1

2 Türkiye' de Gögüs Kalp ve Damar Cerrahisinin kurulması ve gelişmesinde büyük emeği olan, hastanemizin kurucusu, değerli insan merhum Prof. Dr. Siyami Ersek hocamızı saygıyla anıyorum. Sayın başhekimimiz Prof. Dr.İbrahim Yekeler ve şahsında diğer eski başhekimlerimize; Asistanlık dönemimde ve tezimin hazırlanmasında manevi desteğini, bilgi ve tecrübelerini esirgemeyen kardiyoloji şeflerimizden kıymetli hocam sayın Doç.Dr.Kemal Yeşilçimen'e; Birlikte çalışmaktan onur duyduğum saygıdeğer hocalarım; Kardiyoloji klinik şefleri Dr. Aydın Çağıl, Dr. Birsen Ersek, Dr. Tanju Ulufer, Dr. Tuna Tezel, Doç. Dr. Neşe Çam, Doç. Dr. Ahmet Narin, Doç. Dr. Kadir Gürkan, Doç Dr. Mehmet Eren e, Şef muavinlerimiz Dr. Hikmet Tezel, Dr. Dursun Ünal, Doç. Dr. Gülşah Tayyareci, Dr. Hasan Sunay, Dr. Öner Engin, Dr. Recep Öztürk,Doç Dr. İzzet Erdinler, Doç Dr. Enis Oğuz, Doç Dr Osman Bolca ya Tüm cerrahi ve anestezi şef ve şef muavinlerine; Tez çalışmamda değerli yardımları olan Dr. Nurten Sayar a Diğer tüm uzman ve başasistanlarıma; Asistan arkadaşlarıma ve tüm hastane çalışanlarına; Beni yetiştiren fedakar anne ve babama, kardeşlerime ve hayat arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum. Dr. İsmail Erden 2

3 İÇİNDEKİLER: 1) GİRİŞ VE AMAÇLAR ) GENEL BİLGİLER ) MATERYAL - METOD ) BULGULAR ) TARTIŞMA ) KAYNAKLAR GİRİŞ VE AMAÇLAR: HDL serum konsantrasyonlarının ateroskleroz gelişimi ile ters bir korelasyon gösterdiği uzun zamandır bilinmektedir. Framingham çalışması ve diğer büyük ölçekli çalışmalardan elde edilen bulgular, HDL-K nın neden olduğu risk artışının, total kolesterol ve LDL-K dan bağımsız olduğunu göstermiştir. 3

4 Halkımızda total kolesterol/hdl-k oranının gelecekteki koroner olayların en iyi iki öngörücüsünden biri olduğu TEKHARF çalışmasının on yıllık takibinde ortaya kondu. Bu gözlem, toplumumuzda düşüklüğü bilinen HDL-K düzeylerinin öneminin altını çizdi. Türk halkının HDL-K, apo-b, santral obezite, hiperinsülinemi ve kan basıncı alanlarında yoğunlaşan göze çarpıcı farklılıklar sergilediği görüldü. Aterojen dislipidemi (trigliserid yüksekliği, küçük yoğun LDL parçacıkları yüksekliği, HDL-K düşüklüğü) olarak nitelenebilecek bu risk profilinin altında genelde visseral adipozite ve insülin direncinin yattığı düşünülmektedir. Nitekim metabolik sendromun her 8 yetişkinimizden 3 ünde var olduğu, koroner arter hastalarımızın %53 ünde de bu sendromun mevcut olduğu tespit edilmiştir. HDL nin ateroskleroza karşı bu koruyucu etkisi yoğun bir araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Başlangıçta HDL nin reverse-kolesteroltransport (RCT) sistemindeki rolu üzerinde yoğunlaşıldı. Ancak son çalışmalarda HDL nin aterogenezdeki rolu konusunda daha çeşitli mekanizmaların olduğu gösterildi. Birçok araştırıcı; aterosklerozun başlangıcı ve ilerlemesinde merkezi rol oynadığına inanılan LDL nin oksidatif modifikasyonuna karşı HDL nin koruyucu etkisini rapor etmişlerdir. İnsan serum PON enzimi, HDL nin subfraksiyonları olan apo A-I ve apo J gibi proteinlerle birleşmiş 44 kd ağırlığında bir glikoproteindir. HDL nin antioksidan aktivitesinin, en azından bir kısmının, teşıdığı bu enzimlere bağlı olduğu düşünülmektedir. Sonraki çalışmalar PON1 in LDL üzerinde lipidperoxide birikimini önlediği ve LDL yi oksidatif modifikasyondan koruduğu gösterilmiştir. Normal HDL seviyelerine rağmen düşük PON1 serum aktivitesinin, HDL nin LDL yi oksidasyondan koruyucu etkisinin azalmasına, böylece koroner ateroskleroz insidansının artmasına yol açacağı öne sürülmüştür. Bu sonuçlara dayanarak artmış apoj/pon1 oranının gelecekte, ateroskleroz riskini belirlemede, kolesterol/hdl oranından daha iyi bir indikatör olabileceğini ileri sürmüşlerdir. 4

5 Serum PON aktivitesi, çeşitli popülasyon gruplarının arasında ve kendi içinde geniş varyasyonlar gösterir. PON1 aktivitesi kısmen genetik olarak tayin edilir. PON1 kodon bölgeleri iki sık polimorfizm içerir; 55. kodonda leucine (L) ile methionine (M) değişimini içeren polimorfizm ve 192. kodonda glutamine (Q) ile arginine (R) değişimini içeren polimorfizm. Gen ve genotip çalışmalarını içeren hücre kültürü deneyleri, bu polimorfizmin, gen ekspresyonu ve serum konsantrasyonunun belirlenmesinde güçlü bir impact faktörü olduğunu göstermiştir. Son zamanlarda yapılan birçok çalışmada, PON1 genetik polimorfizminin, koroner arter hastalığı gelişiminde bağımsız bir risk faktörü olabileceğine ilişkin kanıtlar bulunmuştur. Özellikle de 55L ve 192R allellerine sahip kişilerde KAH riskinin artmış olduğu gösterilmiştir. Ancak lehteki bu bulgulara rağmen PON gen polimorfizmi ile ateroskleroz riski arasında anlamlı bir ilişki bulamayan birçok çalışma da vardır. Ayrıca Aynacıoğlu ve ark. 117 ile Karakaya ve ark. nın 116 Türk populasyonunda yaptıkları iki ayrı çalışmada, KAH ile kontrol grubu arasında paraoksonaz genotip dağılımı açısından anlamlı bir fark olmadığını saptamışlardır. Büyük bir tartışmanın ve birbiri ile çelişen çalışma sonuçlarının olduğu bu konuda, biz de Türk popülasyonunda PON gen polimorfizminin KAH na etkisini saptamak amacıyla çalışmamızda, hastenemize STEMI (ST elevasyonlu miyokard infarktüsü) tanısıyla yatan hastalarda paraoxonase geninin 55. kodondaki polimorfizmini inceledik. GENEL BİLGİLER: LİPOPROTEİN METABOLİZMASI: LDL reseptörlerine ilişkin çalışma ve buluşlarıyla 1986 da Nobel ödülü alan Micheal S. Brawn ve Joseph L. Goldstein, lipoproteinleri, modern bir kentin toplu taşıma sistemine benzetirler. Gerçekten, lipoproteinlerin oluşturduğu taşıma 5

6 sistemi ile modern bir kentin metro sistemi arasında şaşırtıcı derecede benzerlikler vardır. Lipoprotein taşıma sistemi, yolcuları olan lipidleri (kolesterol esterleri ve trigliseridler), akşam sabah demeden organizmanın gereksinmeleri doğrultusunda, günboyu taşır dururlar. Taşıma sistemi bu işlevi yerine getirirken, gerçek metro sisteminde de gözlendiği üzere, belli saatlerde (lipid abzorbsiyonunun arttığı, yemek sonrasına rastlayan saatlerde olduğu gibi) yolcu trafiğinin yoğunlaşıp sıklaştığı görülür. Yine, metro örneğinde olduğu gibi, taşıma sisteminin vagonlarını oluşturan lipoproteinlerinden birine binen bir lipidin o vagonda son durağa kadar yolculuk etmesi gerekmez, ara duraklarda inebilir. Vagonu terkeden lipid, metro sisteminin tümüyle dışına çıkıp kendi işine gidebileceği gibi, hemen başka bir vagona atlayıp (aktarma yaparak) yolculuğunu sürdürmesi de olanaklıdır. Bu arada, metro taşımacılığında da görülebildiği gibi, sözü edilen taşımacılık sisteminde de, bazı hatlarda, geçici veya kalıcı trafik sıkışıklıkları yaşanabilir. Bunların bazıları metrodaki proje hatası türünden- genetik kökenli olmakla birlikte, daha çok, yolcu trafiğinin artışına bağlıdır. Bazen de, genetik yatkınlığı olan bireylerde, diyet veya endokrin dengesizliklerin taşıma sistemini bunaltması sonucında ortaya çıkan çok etmenli (multifaktöriyel) bir hiperlipidemi söz konusudur. Elinde, yeni gittiği kentin metro haritası olmayan bir yolcu, yolunu bulmakta nasıl zorlanırsa, lipid trafiğini bilmeyen bir hekim de lipid/lipoproteinlere ilişkin sorunları aşmakta zorlanacaktır. Lipoprotein metobolizmasını iyi bilmek, bu zorluğun üstesinden gelmenin birinci koşuludur. Lipoproteinlerin temel yapısı: Lipidler, organik bileşiklerin heterojen bir grubudur. En önemli karakteristik özellikleri suda sınırlı düzeyde, buna karşılık eter, kloroform gibi organik çözücülerde kolaylıkla çözünebilir olmalarıdır. Lipidler polar ve 6

7 nonpolar olarak iki gruba ayrılır. Polar lipidler sınırlı da olsa suda çözünebilme özelliği gösterirler. Bu grup içerisinde kolesterol, yağ asitleri, glikosfingolipidler, gliserofosfolipidler yer alır. Non polar lipidler ise trigliseridler (triaçilgliserol) ve kolesterol esterleridir. 1-3 Hidrofobik özellikleri nedeni ile nonpolar lipidlerin plazmada taşınmaları lipoproteinler olarak adlandırılan özel kompleks yapılar sayesinde mümkün olur. Tüm lipoproteinlerin temel yapısı benzer olup, kolesterol esterleri ve trigliseritleri içeren, nötral lipidlerden oluşan bir gövdeye ve daha polar yağlardan (esterleşmemiş kolesterol ve fosfolipidler) ve apoproteinlerden oluşan bir dış tabakaya sahiptirler. İçerdiği lipidlerle, hücrelerin tipik plazma membranına benzeyen ve örtücü bir yapı oluşturan dış tabaka, sıvı plazma ile içteki nonpolar lipid gövde arasındaki bir aratabaka olarak iş görür. Böylece, bu polar yüzey, plazmadaki aşırı derecede çözünmez (insoluble) nitelikte olan kolesterol esterleri ve trigliseritlerin bir yerden başka bir yere taşınmasını olanaklı kılar. 4-7 (Şekil 1) Apoproteinler: Lipoprotein partikülü, yapısında yer alan proteinler apolipoproteinler (apoprotein) olarak adlandırılır. Önemli fonksiyonları arasında polar olmayan lipidlerin çözünmesine yardımcı olmak, lipoprotein metabolizmasındaki önemli enzimlerin aktivasyonuna katılmak, hücre yüzeyindeki spesifik reseptörlere bağlanarak lipoproteinlerin alınımını ve yıkılımını sağlamak sayılabilir. 8 Yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) lerin yapısında bulunan apo-d bir yana bırakılırsa, başlıca dört apoprotein kategorisi vardır. (tablo-1). 7

8 apo-c apo-a1 Trigliserid Fosfolipid apo-aii apo-e Esterleşmemiş kolesterol Kolesterol ester apo-c apo-a1 Şekil-1: Lipoprotein yapısı Tablo-1: Başlıca apoprotein sınıfları ve bunların altgruplarına ilişkin bilgiler Adı Yapısına girdiği lipoproteinler Üretim yeri Molekül ağırlığı (dalton) Apoprotein A lar 8

9 A-I HDL ve şilomikronlar karaciğer Barsak A-II A-IV HDL ve şilomikronlar karaciğer Barsak HDL ve şilomikronlar Barsak Apoprotein B ler B-48 Şilomikronlar Barsak B-100 VLDL, IDL, LDL Karaciğer Apoprotein C ler C-I Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL Karaciğer 5800 C-II Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL ciğer Kara 9100 C-III Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL iğer Karac 8750 Tablo-1 (Devam) Apoprotein E ler 9

10 E-2 Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL Karaciğer çevresel dokular 35,000 E-3 Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL Karaciğer çevresel dokular 35,000 E-4 Şilomikronlar, VLDL, IDL, HDL Karaciğer çevresel dokular 5,000 3 Lipoprotein sınıfları: Lipoproteinleri, dansitelerine veya elektroforetik ortamdaki hareket özelliklerine (yani mobilitelerine göre) başlıca beş sınıfa ayırmak olanaklıdır. 1.Şilomikronlar 10

11 2.Çok düşük yoğunluklu lipoproteinler (VLDL) 3.Düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) 4.Ara yoğunluklu lipoproteinler (IDL) 5.Yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL) Bu lipoproteinlerin her biri farklı oranlarda trigliserid, kolesterol ve apolipoprotein içerir. Lipid miktarı proteine oranla düşük ise yoğunluk artar. Başlıca lipoprotein türleri ve özellikleri Tablo 2 de özetlenmiştir. Tablo-2: Lipoprotein sınıfları Adı Kaynağı Yoğunluğu (g/ml) Şilomikronlar Barsak 0,98 VLDL (prebetalipoproteinler) Karaciğer 1,006 IDL VLDL lerin yıkımı 1,006-1,019 LDL (betalipoproteinler) IDL lerin yıkımı 1,019-1,063 HDL (alfalipoproteinler) Karaciğer, barsak ve diğer dokular 1,063-1,210 Yazının başında lipoproteinlerin, modern bir kentin metro sistemine benzer bir işlev üstlenmiş olduklarına değinmiştik. Bu benzetmeden hareketle, lipoproteinleri iki ayrı grupta ele alabiliriz; 11

12 1. Dış hatlarda (egzojen lipid transportunda) çalışan taşıyıcı elemanlar (lipoproteinler) : Bu hatta görev yapan tek tip vagon vardır; şilomikronlar. 2. İç hatlarda (endojen lipid transportunda) çalışan taşıyıcı elemanlar (lipoproteinler) : Bu hatlarda görev yapan 4 ayrı vagon tipi söz konusudur; VLDL ler, İDL ler, LDL ler ve HDL ler. 1.Eksojen lipoprotein metabolizması: Eksojen olarak alınan lipidlerin transportundan sorumlu lipoprotein şilomikronlardır. Şilomikronlar : Şilomikronlar yağların emilimi sonrası ince bağırsakların mukoza hücrelerinde üretilen büyük partiküllerdir. Metro benzetmesine dönersek, bunları, bir kente dışardan gelen yabancıları, hava alanı, otogar ve merkezi tren istasyonlarından alıp kentin değişik semtlerine taşıyan metro ve vagonlarına benzetebiliriz. Şilomikronlar eksojen kaynaklı (besin yolu ile alınan) trigliseridlerce çok zengin olup nispeten düşük oranda serbest kolesterol ve fosfolipid içerir. Protein oranı %1.2 civarındadır. Spesifik apolipoproteinleri Apo B-48, A-I, A-II, C-I, C-II, C-III, az miktarda ise Apo B-100, E-II, E-III, E- IV dür. Çok yüksek lipid/protein oranı nedeni ile şilomikron sudan daha düşük yoğunluğu sahiptir. Besinsel olarak alınan trigliserid ve kolesterol olarak serbest yağ asidi ve serbest kolesterol olarak ince bağırsak mukoza hücrelerine absorbe edilir. Uzun zincirli yağ asidleri burada tekrar trigliserid şekline dönüşürken kısa zincirli yağ asidleri direkt olarak portal dolaşıma absorbe olur. Yeni sentez edilen trigliserid ve kolesterol esterleri şilomikron yapısı içine alınır. Şilomikronların total partikül ağırlığının %80 den fazlasını trigliserid oluşturur. Sadece %1-2 si apolipoproteindir. Başlıca apolipoproteinler Apo A-I, A-II ve B-48'dir. Apo B-48 şilomikronların ana apolipoproteinidir ve sadece ince bağırsakda yapılır. Lenfatik dolaşıma salınırlar ve duktus torasikus yolu ile kan dolaşımına girerler. Apo A-I ve A-II proteinleri, HDL den C ve E 12

13 apoproteinleri ile değişime uğrar. Kapillerde apo C-II endotel yüzeyinde bulunan lipoprotein lipaz enzimini aktive eder ve şilomikronlarda yer alan trigliseridler serbest yağ asidleri oluşturmak üzere hidroliz edilir. Açığa çıkan yağ asidleri yağ dokusu tarafından depo edilmek üzere alınır veya enerji elde edilmek üzere kan hücreleri tarafından okside edilirler ya da yeniden trigliserid yapımında kullanılmak üzere karaciğere yönlendirilir. Lipoprotein lipaz etkisi ile küçülen ve Apo A, C-II C-III ve bir kısım E yi HDL ye transfer etmiş olan yapı şilomikron artığı olarak adlandırılır. Kolesterol esterce zengin olan partikül Apo E reseptör aracılığı ile karaciğer tarafından dolaşımdan temizlenir. Yüksek düzeyde yağ alımı şilomikron yapımını arttırır. Absorbsiyon sonrası (12-15 saat sonrası açlıkta) şilomikronlar dolaşımda bulunmaz. Ayrıca yüksek karbonhidrat, düşük yağ alımı yapımlarını azaltır. Bu gibi durumlarda ince bağırsak vene VLDL partiküllerini sekrede eder ve trigliserid transportu bu yolla yapılır. Bu partiküller dolaşımdaki VLDL nin %10-20 kadarını oluşturur ve şilomikronlar gibi metabolize edilir Endojen Lipoprotein Metabolizması : Daha önce de vurgulandığı gibi, iç hatlarda çalışan 4 tip vagon (lipoprotein partikülü ) vardır. Bu partiküllerin hem çapları hem de lipid kapsamları, dış hatlarda çalışan şilomikronlardan daha küçüktür. Çok düşük yoğunluklu lipoprotein (VLDL) : Dolaşımdaki kolesterolün büyük kısmı besinsel kaynaklarla alımdan ziyade karaciğerde endojen olarak sentez edilen çok düşük yoğunluklu lipoprotein (VLDL) den kaynaklanır. VLDL partikülleri şilomikronlardan daha küçüktür ve %52 trigliserid, %18 fosfolipid, %22 kolesterol, %8 civarında protein içerir. Kolesterol-kolesterol ester oranı yaklaşık 1/1 dir. Sfingomiyelin ve fosfotidilkolin başlıca fosfolipidlerdir. VLDL trigliseridi endojen olup karaciğerlerden kaynaklanır. Başlıca apolipoproteinleri Apo B-100, C-I, C-II, C-III, E-II, E-III, E-IV ayrıca daha az miktarda Apo A-I, A-II, B-48 dir. 13

14 Karaciğerde sentez edilen trigliseridler ve kolesterol, fosfolipidler ile birlikte VLDL partikülünü oluşturur. Ana apolipoproteini Apo B-100 olup dolaşıma sekrete olduktan sonra HDL den Apo C- I, C-II, CIII ve E proteinleri transfer edilir. Şilomikronlara benzer şekilde lipoprotein lipaz VLDL deki trigliseridleri hidroliz ederek serbest yağ asidlerini açığa çıkartır. Açığa çıkan serbest yağ asidleri özellikle kullanılmak üzere kas ve depo edilmek üzere yağ doku tarafından alınır. Lipoprotein lipaz tarafından trigliserid hidrolizi VLDL partikülünü küçültür ve IDL meydana gelir. Ara Yoğunluklu Lipoprotein (IDL) : Ara yoğunluklu lipoprotein VLDL katabolizmasından türeyen ve plazmada da düşük konsantrasyonlarda bulunan bir geçici partiküldür. IDL kolesterol ağırlıklı olmak üzere eşit oranda trigliserid ve fosfolipid de içerir. Başlıca apolipoproteinleri Apo B-100, C-I, C-II, C-III, E ve düşük düzeyde Apo B-48 dir. Kolesterolce zengin olan IDL, LDL ve Apo E reseptör aracılığı ile dolaşımdan alınabilir ya da hepatik lipaz ile daha ileri katabolize uğrayarak LDL ye döner. 16 Düşük Yoğunluklu Lipoprotein (LDL) : Yolcu profili bakımından şilomikron ve VLDL partiküllerinden çok farklı olup, bol miktarda kolesterol esteri, çok az trigliserid taşırlar. Plazmadaki total lipoprotein kütlesinin yaklaşık %50 sini oluşturur. %80 lipid, %20 protein içerir. İçerdiği lipid miktarının %50 si kolesteroldür. Başlıca Apo proteini Apo B-100 dür ve total plasma Apo B-100 düzeyinin %90-95 ini LDL Apo B proteini oluşturur. Partikül büyüklüğü ve kimyasal kompozisyonlarına göre LDL nin alt fraksiyonları tespit edilmiştir. LDL nin en önemli fonksiyonu periferik dokulara kolesterolü taşımak ve bu dokulardaki de novo kolesterol sentezini regüle etmektir. Sağlıklı kişilerde LDL kolesterol total plazma kolesterolünün yaklaşık üçte ikisini oluşturur. LDL nin bir kısmı LDL reseptörleri aracılığı ile karaciğer tarafından kandan alınabilir ayrıca subendotelial bölgeye geçerek okside olabilir ve köpük hücre oluşumunu 14

15 uyarabilir. LDL partiküllerinin plazmadan temizlenmesi Apo B-100 spesifik LDL reseptörleri aracılığı ile olur. Hücre yüzeyindeki LDL reseptörü Apo B- 100 e yüksek bir afinite ile bağlanır ve her ikisi birlikte hücre içine alınır. Daha sonra reseptör tekrar hücre yüzeyine gönderilirken LDL lizozomlara yönlendirilir ve burada hidrolize uğrar. Açığa çıkan serbest kolesterol başlıca üç temel fonksiyonun regülasyonunda rol oynar. 1-Yeni kolesterol sentezinin hız sınırlayıcı enzimi HMG-KoA redüktazın baskılanması 2-Açil-kolesterol açil transferaz (ACAT) enzimi aktivasyonu yapılması 3-Hücre içi kolesterolün aşırı birikiminin önlenmesi için plazma membran LDL reseptör sayısının düzenlenmesi. Düşük yoğunluklu lipoproteinler glikozillenme, oksidasyon, deasialiasyon gibi çeşitli modifikasyonlara uğrayabilirler ve modifiye olan bu lipoproteinler ateroskleroz patogenezinde önemli rol oynar. Bu patogenezde üzerinde en çok çalışılan modifiye lipoprotein okside LDL dir. Okside LDL sitotoksik etkisi ile vasküler endotelde hasara yol açabilir, T lenfositler ve monositler için kemotaktik etki gösterebilir, köpük hücre oluşumunu arttırabilir. Özellikle son yıllarda üzerinde önemle durulan diğer modifikasyon LDL de sialik asid düzeyinin azalması ile meydana gelir. Deasile LDL olarak adlandırılan bu modifiye LDL düzeyinin koroner arter hastalarında yüksek olduğu saptanmıştır. Köpük hücre oluşumunu arttırarak ateroskleroz patogenezinde önemli rol oynar Yüksek Yoğunluklu Lipoprotein (HDL) : İç hatların en küçük (çaplan Angström) vagonunu oluşturan HDL partiküllerinin, yolcu profillerinin de LDL'ye benzediği (yani çok miktarda 15

16 kolesterol esteri, az miktarda trigliserid taşıdıkları) gerçeği gözönüne alındığında, ilk bakışta, kendilerinden olumlu değil, olumsuz bir etki beklenebilir. Oysa, şaşırtıcı olarak, organizmanın kötülüğüne değil iyiliğine çalışmakta oldukları (bu nedenle halk arasında "faydalı kolesterol" adıyla anılırlar) bilinmektedir. HDL partiküllerinin % 50'si lipid, % 50'si proteinden oluşur. Birçok öğeleri diğer lipoproteinlerle değiş-tokuş edildiği ve enzim etkinliği sonucu değişikliğe uğradıkları için en heterojen lipoproteinlerdir. Çeşitli apoproteinler içermekle birlikte, başlıca apoproteinleri apo A-I ve A-II'dir. Dolaşımda HDL partikülleriyle birlikte gezen "lesitin kolesterol acil transferaz" (LCAT)'ın etkinleşmesinde apo A-I çok önemlidir HDL partiküllerinin olgunlaşma sürecinde önemli bir role sahip olan LCAT enzimi'nin apo A-I ile birleşmesi söz konusudur. Adı geçen enzim, HDL partiküllerinde, bir fosfoli-pid olan lesitin'in ikinci sıradaki karbon ile linole-ik asit arasındaki ester bağını kırarak, buraya kolesterolün bağlanmasını ve böylece serbest kolesterolün ester kolesterol haline dönüşmesini sağlar. LCAT beyinde de üretilebilmekle birlikte, özellikle karaciğerde sentezlenir. İnsanlarda kolesterol esterlerinin büyük çoğunluğu bu şekilde, LCAT aracılığıyla oluşur. 31 VLDL partiküllerinde olduğu gibi, HDL partiküllerinin de bir olgunlaşma sürecinden geçmeleri söz konusudur (Şekil 2). 16

17 Olgunlaşmamış HDL LCAT Lesitin kolesterol aciltransferaz ile esterleşmemiş kolesterolün esterlerine dönüşümü apo-a1 LCAT Esterleşmemiş kolesterolun LCAT ile esterleşmesi sonucu partikülün büyümesi Şekil-2 17

18 HDL'ler ilk olarak karaciğer ve barsak hücreleri tarafından sentezlenerek dolaşıma salınırlar. Olgunlaşmamış HDL adı verilen bu partiküller ilgili literatürde genellikle disk veya metal paraya benzetilirlerse de biz, onları, sönük ve üzerine basılarak yassı hale getirilmiş bir topa benzetmeyi yeğliyoruz. Yassılaştırılmış sönük bir top biçimindeki bu partiküllerin henüz gövdeleri boş (yolcusuz vagon!) olup, yalnızca apo A-I ve apo A-II (ve olasılıkla apo E) içeren bir fosfolipid "çift-tabakası"(bilayer)'ından oluşan bir dış duvara sahiptirler. Olgunlaşmamış HDL'ler esterleşmemiş (serbest) kolesterole karşı büyük bir iştah taşırlar. Aslında, esterleşmemiş kolesterolü bulmak konusunda çok zorlandıkları da söylenemez, çünkü çeşitli dokularımızı oluşturan hücrelerimizin membranların-da ve diğer lipoproteinlerin yüzey tabakalarında bol miktarda serbest kolesterol vardır. Esterleşmemiş kolesterol HDL'nin yüzeyine ulaştığında LCAT enzimi aracılığıyla kolesterol esterine dönüştürülür ve partikülün içinde biriktirilmeye başlanır. Böylece, başlangıçta sönük olan top şişmeye ve yassı görünümden çıkarak küresel bir biçim almaya başlar. HDL'nin küre biçimindeki en küçük formuna HDL 3 adı verilir. Ne var ki, HDL 3 esterleşmemiş kolesterol konusundaki iştahını henüz yitirmemiştir ve onu, LCAT enzimi aracılığıyla esterleştirip gövdesinde biriktirmeyi sürdürür. Sonuçta, top en şişkin durumunu kazanır ve artık HDL 2 adını alır. Normal olarak, serumda her bir HDL, partıkülüne karşılık 2 veya 3 HDL 3 partikülü bulunur. HDL, ve HDL 3 'ün göreceli konsantrasyonlarını kısmen, trigliseridden zengin lipoproteinlerin metabolizması belirler. Eldeki verilere bakıldığında, HDL'nin değişik formları arasında, HDL döngüsü adı verilen bir değişim var gibi görünmektedir. Buna göre ilk olarak, HDL 3 partikülleri kolesterol esterleri kazanıp önce HDL 2a 'ya dönüşür. Daha sonra, bol miktarda kolesterol esteri taşıyan bu partiküller, gövdelerinde biriktirdikleri kolesterol esterlerini trigliseridlerle değiş-tokuş ederek HDL 2b 'ye dönüşürler. Bu değiş-tokuş işlemi ise HDL partıkülleri ile trigliseridden zengin lipoproteinler (özellikle VLDL'ler) arasında gerçekleşir. Yani, metro sisteminin 18

19 belli noktalarında, yolcular, karşılıklı olarak vagon değiştirmektedir, îşte bu karşılıklı yolcu değişimi (cross-transfer) olayında -daha önce de değinildiği üzere-, esterleş-miş kolesterolü transfer eden protein (CETP) adı verilen bir transfer proteininin aracılığı söz konusudur. Son olarak, trigliseridlerden zengin hale gelmiş bulunan HDL 2b, içerdiği trigliseridlerin, karaciğer hücrelerinin yüzeyinde bulunan hepatik triglise-rid lipaz (HTGL) enziminin etkisiyle hidrolize olup parçalanmasıyla, yeniden, en baştaki HDL 3 'e dönüşür ki, böylece HDL döngüsü tamamlanmış olur. Plazmadaki trigliseridden zengin lipoproteinler, CETP ve HTGL, aynı LDL altguruplarını etkiledikleri gibi, HDL altguruplarını da (dolayısıyla HDL 2 /HDL 3 oranını) etkilerler. HDL döngüsü sonucunda oluşan HDL 3, lipolize uğrayan trigliseridden zengin lipoproteinlerin yüzeyinden veya hücre membranlarmdan gelen serbest kolesterol ve fosfo-lipidin partikül içinde biraraya gelmesiyle, yeniden HDL 2 'ye dönüşür. LCAT'ın etkisi hidrofobik gövdeye kadar ulaşarak, bu yapı taşlarından kolesterol esteri oluşturulur ve daha büyük olan HDL, partıkülleri ortaya çıkar (Şekil 3). Barsak Karaciğer 19

20 Fosfolipid Serbest kolesterol Fosfolipid Serbest kolesterol Fosfolipid Serbest kolesterol Şekil-3 HDL partikülleri, temel HDL apoproteinleri A-I ve A-II'den biri veya diğerini içerdiklerine göre sınıflandırılmaya başlanmışlardır. 25 Tüm HDL partikülleri apo A-I içerdiği halde, yalnızca bir bölümü apo A-II taşır. Buna dayanarak, HDL partikül-lerini lipoprotein A-I ve lipoprotein A-I/A-II şeklinde iki altguruba ayıranlar vardır. Bu partiküllerin metabolizması, olasılıkla birbirinden farklıdır ve herikisinin bireysel metabolizmalarının ayrıntılarını ortaya çıkarmaya yönelik çabalar sürmektedir. Bununla birlikte, apoprotein A-I içeren (ki, HDL 2 'de egemen durumdadır). Küçülen HDL partiküllerinden veya şilomikronların yüzeyinden ayrılan ya da "de novo" sentez yoluyla oluşan apo A-Fin, elektroforezde pre-beta mo-bilitesi gösteren, küçük, prekürsör bir HDL partikülünü oluşturmak üzere, fosfolipid ve serbest kolesterolle etkileşime girdiğine inanılır. Bu partikül, LCAT'ın etkisiyle olgun HDL'ye dönüştürülebilir

21 Kolesterol'ün başlıca sentez yerlerinden birinin karaciğer olduğunu vurgulamıştık. Bundan da önemlisi, kolesterolün yalnızca karaciğer tarafından organizmadan dışarıya atılabilmesidir. Yani, hücrelerimizde biriken kolesterolden kurtulmamızın birinci koşulu, onun karaciğere taşınabilmesidir. İşte, HDL döngüsünün önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Burada, hepatositler ve steroid üreten(stero-idojenik) dokularda safra asidi ve steroid hormonların sentezi için bir hammadde oluşturan kolesterolün sterol çekirdeğinin insan organizmasında yıkıma uğratılamadığını bir kez daha anımsamamızda yarar vardır. Metro sisteminin şimdiye dek anlatılan vagonlarından farklı olarak, yalnızca HDL partikülleri (vagonları!) kolesterolü çevresel hücrelerin membranlarından ve diğer lipoproteinlerin yüzey tabakalarından toplayıp onu esterleştirerek gövdelerinde biriktirir ve karaciğere taşırlar. Dolayısıyla, şimdiye kadar anlatılan lipid trafiğine ters yönde bir taşımacılığı gerçekleştirirler ve buna "ters yönde kolesterol taşınması veya tersine kolesterol taşımacılığı" (reverse cholesterol transport) adı verilir. 32 HDL partiküllerinin, küçük oluşları ve bol miktarda kolesterol taşımalarına karşın, organizmanın kötülüğüne değil, iyiliğine çalışıyor olmalarının arkasında yatan gerçek budur. Bilindiği gibi, aşırı derecede lipidle yüklenen makrofajlar (köpük hücreleri)'da "apoptosis" tetiklenmektedir. Makrofajların "apoptosis" sonucunda yok olmaları ise aterom plağının oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Antioksidan bir etkiye sahip oldukları da söylenen HDL partiküllerinin, yeni belirlenen önemli yararlarından birisi de söz konusu "apoptosis"i önlemeleridir. Gerçekte, tersine kolesterol transportu için organizmada 2 olası yol vardır; Az önce anlatılan, HDL partiküllerinin, periferden topladıkları ve esterleştirdikleri kolesterolü VLDL partiküllerine aktararak, kolesterolü dolaylı yoldan karaciğere gönderdikleri yol. HDL partiküllerinin kolesterolü karaciğere doğrudan doğruya taşıdıkları, yani karaciğer hücreleri tarafından tanınıp tutuldukları yol. İnsanlarda, bu yollardan ilkinin varlığı çok daha önceleri belgelenmiş olmakla birlikte ikincisinin belirlenmesi için yakın zamanlara kadar 21

22 beklememiz gerekmiştir. Son 30 yıl içinde, kolesterol metabolizması ve ateroskleroza ilişkin araştırmalarda LDL'ye ağırlık verilmiş, oysa aynı derecede önemli bir kardiyovasküler risk faktörü olan HDL'ye çok daha az dikkat sarfedilmiştir. Bu ilgi azlığı fizyolojik HDL reseptörlerine ilişkin bilginin olmayışından kaynaklanmıştır. Sonuçta, HDL-hücre etkileşimine ilişkin anlayışımız LDL'ye paralel olarak artmamış ve ateroprotektif HDL'nin, çevresel hücrelerden kolesterolü temizlemesini sağlayan mekanizmanın tam olarak anlaşılması gecikmiştir. Son birkaç yılda, HDL metabolizmasına karışan 2 anahtar protein belirlenmiştir; Avcı reseptör sınıf B, tip I [Scavenger Receptor class B, type I (SR-BI)] ve daha yenilerde "ATP-binding cassette transporter, class Al (ABCAl) Bunların özellikle de etkin kolesterol "efflux"u ve HDL'ninolgunlaşması için anahtar bir faktör olan ABCAl'in keşfi, daha önceleri basit olarak, plazma kolesterolü ve LDL'nin kontrolüne yönelik olan dikkatleri HDL düzeylerinin yükseltilmesine kaydırmıştır. Artık, HDL homeostazmı düzenleyen yeni tedavilerin, lipidle yüklü köpük hücrelerinden kolesterolün dışarı atılmasını ("efflux"unu) hızlandırarak aterosklerotik lezyonlann geciktirilebileceği umudunu taşıyoruz. HDL, karaciğer ve steroid-üreten (steriodojenik) dokular için önemli bir kolesterol kaynağıdır, îlk kez Acton ve arkadaşları 38 tarafından farelerde keşfedilen SR-B l bir CD-36 homologu olup daha önceleri, değişikliğe uğramış LDL için bir avcı reseptör olarak görülmekteydi. Karaciğer, böbreküstü bezleri, overler ve testislerde ve bu arada, safra asidi sentezi ve steroid üretimi için bol kolesterole gereksinimi olan dokularda yüksek düzeyde "ekspresyonu" fizyolojik olarak bir HDL reseptörü olma olasılığını desteklemiş ve daha sonraları transjenik ve "knockout" farelerde yapılan çalışmalar SR-Bl'in kolesterolün HDL'den alınması ("uptake"i) için bir mediyatör olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, buradaki proses LDL-K "uptake"inden farklı olup selektif lipid "ııptake"i adını alır. LDL'nin protein öğesi olan ve LDL'nin hücre içine alınmasından 22

23 (endositozundan) sonra lizozomlarda yıkıma uğrayan apo B-100'den farklı olarak, HDL'nin majör apoproteini apo A-I parçalanmaz. SR-B l hücre membranında kaveola (caveolae) adı verilen "clathrin siz çukurlar (invagination)'lar da bulunur. Kaveolalar transmembran sinyalleşme yollarını ayırma ve bütünleştirme işlevi görürler, hücresel kolesterol homeostazında da önem taşırlar "De novo" olarak sentezlenmiş kolesterol için alıcı(acceptor) niteliği taşıyan ve kolesterolün SR-B l tarafından selektif olarak alındığı alanlardır. Özetle, SR-B l olgun HDL partiküllerinden kolesterol esterini ayırır. HDL, tüm lipoprotein partiküllerinde, eşlik eden bir "uptake" ve parçalanma olmaksızın kolesterol esterini bırakır. İşte bu selektif lipid "uptake"ine SR-B l aracılık eder. SR-B l HDL'ye bağlanır, değişikliğe uğramamış (intact) partiküller endozomlara alınır. Reseptör ve lipidi boşalmış HDL hücre yüzeyine dönerken kolesterol esteri serbest kolesterole hidrolize edilir. (Şekil 4). Selüler kolesterol "efflux"u kompleks bir işlem olup çoğul mekanizmalar rol oynayabilir. En basit mekanizma "aqueous"difüzyon olup kolesterol moleküllerinin alıcılar tarafından yakalanmak üzere plazma membranından "desorb" edilmeleri (yani adsorpsiyon veya absorbsiyona ters olarak hareket etmeleri)'dir. 41 "Efflux"un 2. mekanizması SR-Bl'i kapsar. SR-B1, selektif lipid "uptake"indeki rolüne ek olarak, aynı zamanda, olgun HDL partiküllerine selüler kolesterolün "efflux"una aracılık edebilir Ancak, bunun fizyolojik önemi belli değildir ve SR-Bl'in aracılık ettiği "efflux"un mekanizması henüz iyi anlaşılamamıştır. "Efflux"un 3. mekanizması, kolesterolün lipidsiz veya lipidden fakir apo'lara, özellikle de apo A-I'e salınmasını ("release"ini) kapsar. Dolaşımdaki apo A-I patiküllerine lipid "efflux"u, preb-hdl'yi de üreten HDL biyosentezinin ilk basamağıdır. Daha sonra lesitin kolesterol acil transferaz (LCAT) aracılığıyla serbest kolesterolün esterleştirilmesiyle olgun, küre biçiminde a-hdl partikülleri oluşur ki onlar da SR-B1 aracılığıyla hepatositlere ve steroidojenik dokulara kolesterol esteri (KE) sağlarlar. 44 HDL biyogenezi ters yönde kolesterol taşınması(rct) na önemli katkıda bulunduğu için, lipid "efflux"una ilişkin bu mekanizma selüler kolesterol 23

24 Şekil-4 24

25 homeostazında, özellikle de makrofajlarda yaşamsal değer taşır. Kolesterol'ün lipidden fakir apo A-I'e "efflux"unun ilk basamağında bir reseptör veya membran proteininin rol oynadığına ilişkin kanıtlar bulunmakta ise de, periferik hücre membranlarından serbest kolesterol "efflux"u için bir çeşit kapı bekçiliği ("gatekeeper"lık) yapan bu proteini (ABCAl) tanımak için 1999'a dek beklemek gerekmiştir. 45 Makrofajlarda yüksek miktarda eksprese edilen ABCA l'in rolü, nadir bir resesif hastalık olan Tangier hastalarında (ki selüler kolesterol ve fosfolipidlerin lipidden fakir apo A-I tarafından alınmasındaki bozuklukla karakterlidir) ABCA l gen mutasyonlarmın keşfedilmesinden sonra belirlenmiştir (42). Apo A-I, disk biçimindeki preb-hdl'yi oluşturmak üzere kolesterol ve fosfolipid alamadığı için böbrek tarafından hızla katabolize edilir. Bu hastaların apo A-I ve HDL düzeyleri çok düşüktür, makrofajdan zengin dokularda, özellikle portakal rengindeki temsillerde KE birikir. 46 Hücre membranının bir yanından diğer yanına uzanan bir protein olan ABCA1 etkin kolesterol "efflux"u için esastır. KE depolarından salgılanan veya" de novo" olarak sentezlenen kolesterol plazma membranmda birikir. Başlangıçta, kolesterol düzeyleri yükseldikçe ABCAl'e bağlanan ATP'nin, aşırı kolesterolü dış membran yaprakçığına (ki orada, dolaşımdaki lipidden fakir apo A-I tarafından alınır) fırlatmak üzere hidrolize olduğu öne sürülmüştür. Bununla birlikte, yeni kanıtlar 2 basamaklı bir mekanizmanın varlığını düşündürmektedir. 44 Günümüzde gerçek ABC A l substratları fosfolipid molekülleri şeklinde tanımlanmıştır. Bunlar apo A- I'e bağlanmak ve disk biçiminde fosfolipid-apoa-i kompleksleri oluşturmak üzere membranın bir yanından öbür yanına fırlatılır. Bu kompleksler, fosfolipidlerden farklı olarak, membranı difüzyonla hızla katedebilen aşırı kolesterolü büyük bir istekle alırlar. ABCA1, hücre içindeki endositik kompartmanlarda da bulunur ve orada substrat lipidlerin yüzey membramna gönderilmesine yardımcı oluyor olabilir. Tangier hastalığında defektli ABCA l, lipidden fakir apo A-I'e yeterli kolesterol yüklemede başarısız kalınca apo A-I HDL olgunlaşma döngüsüne gireceği yerde yukarıda da belirtildiği gibi böbrek tarafından hızla temizlenir

26 ABCA1 geninin transkripsiyonu ve ABCA1 proteininin hücre yüzeyindeki ekspresyonu sıkı bir kontrol altındadır. 47 Bu yanıta nükleer hormon reseptörü "Liver X receptor"(lxr) aracılık eder. 48 ve söz konusu yanıt, HDL ile inkübasyonla -kolesterolün hücrelerden boşalması sonucunda- tersine döner. Nükleer reseptörler, hücrelerin kendi içinde oluşan metabolitleri içeren küçük hidrofobik ligandlarm bağlanmasıyla etkinleşerek hedef genleri devreye sokan intraselüler transkıipsiyon faktörleridir. Nükleer hormon reseptörü LXR, ABCA1 "promoter"ı içindeki "DR-4 elemanı" adı verilen bir motife bağlanarak, ABCA l geninin transkripsiyonunu başlatmak üzere, retinoid x reseptörü (RXR) ile zorunlu bir heterodimer oluşturur. LXR, selüler kolesterol düzeyleri yükseldikçe artış gösteren oksisteroller tarafından etkinleştirilir. 44 Her ne kadar, yakın bir süre önce varlığı belirlendiyse de, ABCA1 taşıyıcısının HDL'nin olgunlaşmasında olduğu kadar, makrofajlardan kolesterol "efflux"unda da yaşamsal bir rol oynadığı açık olup bu gerçek, onun kardiyovasküler hastalık için yeni bir terapötik hedef olacağnı düşündürmektedir. Bu, transgenik farelerde yapılan çalışmalarla doğrulanmıştır. Farelerde, ABCA l 'in karaciğer ve makrofajlarda aşırı ekspresyonu HDL'yi yükseltir ve hayvanlar yüksek kolesterollü bir diyetle beslendiklerinde HDL'nin ateroskleroza karşı koruyucu (ateroprotektif) etkisi de güçlenir Oysa, ABCA1 "knockout" farelerde HDL düşük olup lipidle yüklü makrofajlar birikir 51 Dahası, makrofajladaki ABCAl'in selektif inaktivasyonu, plazma lipidleri ve HDL düzeylerinden bağımsız olarak belirgin ateroskleroza yol açar Dolaylı kanıtların da, ABCA l etkinliğinin insanlarda ateroskleroza karşı anahtar bir koruyucu rol oynadığını gösteriyor olması önemlidir. ABCAl'deki tek nükleotid poli-morfizmi (Arg219Lys variantı) ki % 40'm üzerinde bir taşıyıcı sıklığı gösterir aterogenezi yavaşlatmaktadır. 54 Bunun tersine, kolesterol "efflux"unu azaltan heterozigot ABCA1 mutasyonlu kişiler, ister duyarsız "endpoint marker"larıyla ister çevresel arterlerin intimamediya kalınlığının "surrogate marker"larıyla araştırılsınlar, artmış bir risk altında oldukları görülmektedir. 55 Dahası, AB-CA1 geninin kodlayıcı olmayan 26

27 bölümlerinde sık rastlanan çeşitli tek nükleotid polimorfizmleri de, plazma lipid düzeylerindeki değişikliklerden bağımsız olarak, değişikliğe uğramış bir koroner kalp hastalığı riskine eşlik etmektedir. 56 Türk Kalp Çalışmasında elde edilen verilere göre Türk erkeklerinin yaklaşık % 53'ü, kadınlarının ise % 26'sında HDL-K düzeyi normalin altındadır. 57 (Üstelik bu değerlendirme normal HDL düzeyinin > 35 mg/dl olarak kabul edildiği 2001 yılı öncesine göre yapılmıştır). Oysa bu oranlar Avrupa ve ABD'nde, sırasıyla, % 15 ve % 5'tir. TEKHARF çalışmasında da bu verileri doğrulayan sonuçlar elde edilmiştir. 58 Türklerdeki bu HDL-K düşüklüğünün genetik kökenli olabileceği üzerinde durulmaktadır. Çünkü, Türkiyenın değişik beslenme alışkanlığı olan tüm coğrafi bölgelerinde ve hatta Avrupa ve ABD'nde yaşayan Türklerde HDL-K düşük bulunmuştur. Irkımızda apo A-I düzeyleri de düşük bulunmuştur Yapılan küçük çalışmalarda elde edilen sonuçlar Türklerin ABD'lilere göre anlamlı ölçüde daha yüksek HTGL enzimine sahip olduğunu göstermiştir. Bir trigliserid hidrolazı ve bir fosfolipaz olan bu enzimin HDL 2b 'yi HDL 3 'e dönüştürdüğü yukarıda vurgulanmıştı. Türklerdeki düşük HDL düzeylerinden, bu enzimin yüksek düzeyde bulunmasının sorumlu olabileceği düşünülmektedir. 59 Günümüzde kolesterol konusundaki ilgi plazmadaki LDL'nin azaltılmasından, aynı derecede önemli bir risk faktörü olan "düşük HDL düzeyleri"nin düzeltilmesine kaymaktadır. Gerçekten, yeni epidemiyolojik çalışmalar; a) düşük HDL'nin, aterosklerotik hastalığın bir "marker"ı olduğunu, b) HDL ile ateroskleroz arasında nedensel bir ilişkinin bulunduğunu ve c) HDL- K'ün aterosklerotik risk için bir "surrogate marker" olduğunu göstermiştir. Artık birçok farmasötik firma selektif olarak ABCA l ekspresyonunu veya etkinliğini güçlendiren ilaçlar geliştirme çabasındadır. 60 Bu konuda 2 beklentileri vardır, birincisi; lipidle yüklü makrofajlardan kolesterol "efflux"unu hızlandırıp aterosklerotik lezyonları geriletmek, ikincisi; plazma HDL kitlesini arttırıp, onun antiinflamatuvar ve antioksidan özellikleri aracılığıyla ek bir ateroproteksiyon sağlamaktır. Yani, basit olarak, yalnızca aterosklerozun 27

28 gelişmesinin yavaşlatılması değil, fakat aynı zamanda, lezyonları gerileterek, önceden var olan hastalığın tedavi edilmesi amaçlanmaktadır. Diğer Lipoproteinler: Lp(a) lipoprotein (a) : Bu lipoprotein %27 protein, %65 lipid ve %8 karbonhidrat içerir ve bu yapısı ile LDL ye benzer fakat genelde daha düşük konsantrasyonda mevcuttur. Karaciğerde sentez ve sekrete edilir. Lp(a) nın apoprotein komponentleri Apo B ve Apo(a) dır. Bu iki protein birbirine disülfid bağları ile bağlıdır. Apo (a) yüksek düzeyde plasminojen ile benzerlik gösterir ve bu nedenle trombogenezde rol oynar. Lp(a) aynı zamanda düz kas hücre proliferasyonunu uyarması, köpük hücre oluşumunu arttırması ve subendotelial yüzeyde monosit kemotaktik aktiviteyi indüklemesi ile aterojenezde önemli rol oynar. Yapılan araştırmalar bir kişinin normal LDL kolesterole sahipken Lp(a) düzeyinin yüksek olabileceği ve koroner kalp hastalığı için artmış bir risk taşıyabileceğini göstermiştir. Menopoz sonrası kadınlarda düzeyinin yüksek olabileceği bildirilmiştir. Lp(a) düzeyleri besinsel olarak etkilenmez ve hipolipidemik ilaçların bir çoğuna yanıtsızdır. Östrojen hormon replasman tedavisi, tiroksin, büyüme hormonu, nikotinik asid, ACE inhibitörleri, neomisin sülfat, balık yağı, egzersiz, Lp(a) düzeyini düşürmede etkili olabilmektedir. Lipoprotein X : Anormal bir lipoprotein olup genellikle %90 lipid, %10 protein içerir. Lipid içeriğinin büyük kısmını fosfolipidler ve serbest kolesterol oluştururken ufak düzeyde kolesterol ester içerir. Protein olarak Apo B, C ve albümin ihtiva eder. Elektroforetik olarak ağarjel ortamında, safra kanalı tıkalı hastalarda karakteristik olarak plazmada görülür. Lp(x) karaciğerin karaciğerin parenkimal hastalıklarından kolestasis in ayırımında kullanılmaktadır. 28

29 PARAOXONASE ENZİMİ: Paraoksonaz, Aldridge sınıflama sistemine göre A grubu arildialkilfosfataz sınıfı ester hidrolaz enzimidir. Önceleri organofosfat bileşiklerini hidroliz etme özelliği nedeni ile toksikoloji alanında çalışılmış, son yıllarda ise antioksidan etkileri nedeni ile KAH riskinden korunulabileceği düşünülerek güncellik kazanmıştır. Tarihçe: Paraoksonaz, ilk olarak 1953 yılında Aldridge W.N. (Aldridge W.N. ve ark., 1953) tarafından p-nitrofenil asetat, propiyonat ve bütirat ı hidroliz eden A-esteraz olarak teşhis edilmiştir. İnsan serumunda ilk kez 1961 de Uriel tarafından elektroforez sonrası HDL immunopresipitatlarında saptanmıştır (Uriel ve ark., 1961) yılında, Oooms ve Boter tarafından (Ooomos ve ark., 1965), paratiyon ve paraokson hidrolizindeki stereospesifikliği ile tanımlanmıştır yılında bir grup Alman araştırıcı, ilk olarak insan serum paraoksonazı genetik olarak saptamışlardır. (Geldmacher-Von Mallinckrodt ve ark., 1973). Mackness ve ark, ilk olarak HDL-ayırımı için santrifüj rotorunu geliştirdikten sonra (Mackness ve ark., 1985), koyunlarda paraoksonaz aktivitesinin çoğunlukla apo AI içeren partiküllerde HDL ile birlikte bulunduğunu ve insan serumunun ultra santrifüjlenmesi ile enzimin kanda HDL yapısında taşındığını ortaya koymuşlardır. Saflaştırılmış sığır serum paraoksonazının lipidlerle ilişkili ve HDL ile aynı moleküler kütleye sahip olduğunu göstermişlerdir. Saflaştırma sırasında apo A-I in paraoksonazdan ayırımının zor olması, ikisinin sıkı ilişkili olduğunu düşündürmüş ve HDLkolesterol tayini sırasında lipoprotein fraksiyonunda aril-esteraz aktivitesine rastlamışlardırdır. (Mackness ve ark., 1985) Enzim, paraokson, metil paraokson ve klormetil paraoksona yüksek derecede seçicilik gösterdiği için, paraoksonaz olarak adlandırılmıştır (Mackness ve ark., 1985). Mackness ve ark. (1988), PON un HDL üzerinde apo A-I e bağımlı olarak aktivite gösterdiğini ve 1991 yılında LDL üzerindeki lipoperoksit birikimini azalttığını bulmuşlardır. 29

30 Mackness ve ark, (1988) Farklı populasyonlarda (Fransız, Sudanlı vs) polimorfizm analizleri yapılarak, allellik formları belirlenmiş ve populasyon çalışmaları enzim aktivitesiyle HDL, apo A-I, apo AII arasında istatistiksel ilişki gösterilmiştir. İmmunoaffinite kromatografi çalışmaları insan serum paraoksonazının gerçekte apolipoprotein AI ve klusterin (apolipoprotein J) içeren HDL tipleri ile ilişkili olduğunu ve PON un total HDL nin çok küçük bir bölümünü oluşturduğunu göstermiştir (Mackness ve ark., 1996). Sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda, farklı kardiyovasküler hastalıklarda enzim aktiviteleri incelenmiş, lipoproteinlerle ve lipid peroksidasyon arasındaki ilişkisi araştırılmış, enzimin aminoasit dizisi belirlenmiştir. PON un İsimleri: Biyokimya ve Moleküler Biyolojinin Uluslararası Nomenklatür Komitesi nin [(IUBMB); Nomenclature Committee of the International Union of Biochemistry and Molecular Biology (NC-IUBMB)] enzim isimlendirmesinde paraoksanaz iki numaraya (EC ve EC ) sahiptir lı yıllardan sonra, paraoksonazın arilesterazdan farklı olarak yalnız fenolik esterleri değil, fosforik ve fosfinik asit esterlerini de hidroliz ettiği anlaşılmış ve EC ile tanımlanmıştır. Bu numaralandırmaya göre; EC3 Hidrolazları, EC 3.1. Ester bağları üzerine etki eden hidrolazları, EC Karboksilik ester hidrolazları, EC Arilesterazı, EC Fosforik triester hidrolazları, EC Arildialkilfosfatazı göstermektedir. PON un diğer isimleri; organofosfat hidrolaz; paraoksonaz; A-esteraz; organofosfat esteraz; esteraz B1; esteraz E4; paraokson esteraz; pirimifosmetilokson esteraz; OPA anhidraz; organofosforöz hidrolaz; fosfotriesteraz; paraokson hidrolaz; OF; organofosforöz asit anhidrazdır. 30

31 Paraoksonaz Gen Ailesi: İnsanda 7. kromozomun uzun kolunda q 21.3 ve q 22.1 arasında tanımlanabilen paraoksonaz gen ailesinin PON1, PON2 ve PON3 şeklinde 3 üyesi bulunur. Gelişimsel açıdan bakıldığında, gen duplikasyonu sonucu oluşarak yapısal benzerlik gösteren genlerdir. PON1, PON2 ve PON3 genlerinin memeliler arasında; nüklelotid seviyesinde benzerlikleri %81-90 iken aminoasit seviyesindeki benzerlikleri %79-90 dır. PON1 de 106. kodonda (lizin) bulunurken, PON2 ve PON3 te lizin bulunmamaktadır. Yıllarca PON1 ile yapılan çalışmalarda, insan serum kapasitesi, ksenobiotikleri hidrolize etmesi ve aterosiklerosis arasındaki ilişki araştırılmıştır. PON2 ve PON3, hakkında yapılan araştırmaların azlığı nedeniyle PON1 kadar iyi anlaşılamamışlardır. Yapı ve Etki: PON1, molekül ağırlığı 44k Da olan 354 amino asitli bir proteindir. PON1 in genetik yapısı, insanlar, populasyonlar arasında ve çevre şartları regülasyonunda çok çeşitlilik gösterir. Serumda HDL ye bağlı olarak bulunur. Memelilerde bulunmasına rağmen omurgasızlar, kuşlar ve balıklarda bulunmaz. Her molekül toplam ağırlığın % l5.8 ini oluşturan üç karbohidrat zinciri içerir. İzoelektrik noktası 5.l dir. PON un protein kısmında 354 amino asit içinde substrat tanınması ve bağlanması için gerekli olan serbest sisteinlerin yalnız üç tane sistein rezidüsü vardır. Yapısında bulunan üç sistein amino asidinden 284 teki serbest iken, diğer ikisi (Cys ) arasında tek disülfit bağı bulunur. Uç kısımlarda bulunan sisteinler disülfit bağını oluştururken, diğer pozisyondaki sistein, esteraz aktif merkezinin anahtar bileşeni olmasını sağlamıştır. Paraoksonaz, paraoksonun P=O bağını polarize ederek fosforun nükleofilik saldırıya yatkınlığını sağlar, böylece dietil fosfatın aktif alandan ayrılmasını kolaylaştırır. E52 ve D53 aminoasitlerinin kalsiyumu (Ca +2 ) bağladığı, histidin ve triptofan başta olmak üzere en az yirmi aminoasit ile disülfit bağının arilesteraz ve paraoksonaz aktivitesi için temel olduğu ortaya 31

32 konmuştur. Enzim aktivitesi sülfhidril bileşikleri ile inhibe olur ve bu inhibisyon sistein ile geri döner. Enzim aktivitesini ölçmede, serum yada EDTA sız plazma gereklidir. İnsan serumunda tek gen ürünü enzim hem arilesteraz hem de paraoksonaz aktivitesi içerir. Aktif bölgelerinin benzerliği açık olmasa da kompetetif olmaları aynı aktif merkezin özelliklerinin paylaşıldığını gösterir. İnsan serum paraoksonaz; HDL nin içerdiği apo A-I ile yakın ilişkileri olan, lipid peroksidasyon ürünlerinin birikmesini azaltan diğer bir deyişle LDL deki okside olmuş lipidleri hidroliz eden, antioksidant etki gösterdiği çeşitli kaynaklarda belirtilen, enzim aktivitesi kalsiyuma bağımlı karaciğerden sentezlenen esterazdır. Paraoksonaz enzim aktivitesinin Ca +2 a bağımlı olma özelliğiyle Co +2, Mn +2, Mg +2 kullanan diğer A esteraz tipi enzimlerden ayrılır. Kalsiyumun direk olarak katalitik reaksiyonda yer aldığı veya aktif alanın uygun konformasyonunu sağlayarak korunmasında rol oynadığı düşünülmüştür. Tavşan ve insan cdna klonlarının nükleotid dizilimleri arasında %86, aminoasit dizilimleri arasında %85 benzerlik gösterilmiştir. İnsan ve tavşan serum paraoksonazı amino terminalinde hidrofobik sonlanma nedeniyle diğer lipoproteinlere ve lipid içeren partiküllere sıkı bağlanır. Bu hidrofobik bölge ile HDL deki fosfolipidlere bağlandığı ortaya konmuştur. Apo A-I in, paraoksonazın fosfolipidlere bağlanması ve stabilizasyonunda rol oynadığı düşünülmüştür. Paraoksonaz enzim aktivitesindeki polimorfizm, PON1R192 izoformu, paraoksonu PON1Q192 formundan daha hızlı hidroliz ederken, PON1Q192 izoformu diazokson, soman u daha hızlı hidroliz eder. İlk olarak Mallinckrodt ve ark, enzimin genetik polimorfizm sergilediğini ve enzim aktivitelerinin trimodal dağılım gösterdiğine dikkat çekmişlerdir. 61 Paraoksonaz için ilgili insan geni HUMPONA dır. Düşük paraoksonaz aktivitesi hiperkolestrol ve diyabetlilerin de içinde bulunduğu KAH hastalarında görülür. Diette bulunan yüksek seviyedeki lipid peroksidasyon ürünleri, hayvanlardaki 32

33 aterosiklerosis in gelişimini hızlandırır ve insan şilomikronlarında lipid oksidasyon ürünlerini artırır. Sadece PON1 gen ürünü plazma da yer alırken, PON2 ve PON3 genlerinin ürünü hücre içi yerleşimlidir. PON1, 2 aminoasit polimorfizmine sahiptir. Bunlardan biri 55. pozisyonda metionin ile lösin (M/L) aminoasitlerinin yer değişmesiyle, diğeri 192. pozisyondaki arginin ve glutamin aminoasitlerinin yer değiştirmesinden [R/Q(bazı kaynaklarda Q yerine A genotip ; R yerine B genotip kullanılmaktadır)] meydana gelir. PON1 promotor bölgesinde bu polimorfizmlerden başka-107/-108, -160/-162, -824/-832 ile -907/-909 (bu sistemi kullanırken başlama kodonu (-1) olarak alınır) olarak bilinen beş tane daha polimorfizm bulunur. Hücre kültürü deneylerinde -107, -162, -909 polimorfizmlerinin PON1 ekspresyonu üzerine fonksiyonel etki yaptıkları belirtilmiş ve polimorfizmlerin MI riski ile düşük HDL konsantrasyonu arasında ilişkili olabileceği belirtilmiştir. 61 PON1 den saflaştırılmış PON1 192RR ve PON1 55LL nin paraokson hidrolitik aktivitesi en yüksekken, PON1 192QQ ve PON1 55MM de bu aktivite en düşüktür. R allelin kodladığı proteinin paraokson hidroliz aktivitesi Q allele göre sekiz kat yüksektir. Aktivitenin ara basamağı homozigotlardır. 62 Substrat spesifitesinin benzer basamakları metil paraokson, klortion okson gibi diğer oksonlarda ve armin de gözlenebilir. Diğer yandan paraoksonaz alloenzimlerin oksidasyondan LDL yi koruma kapasitesi paraokson hidrolitik aktivitesi ile tamamen terstir. Böylece, PON1 55MM / PON1 192QQ alloenzim bulunan bireylerin HDL ve PON1 ile ilişkili olarak en büyük koruma kapasitesine sahip olmalarının yanında, bu alloenzimler diazoxon ve soman ve sarin gibi sinir gazlarını hidroliz etmede de aktif rol üstlenirler Farklı populasyonlardaki polimorfik dağılım bireyler arasında farklılığa neden olur. Polimorfizm arilesteraz aktivitesini etkilemez, arilesteraz aktivitesi PON1 aktivitesindeki değişikliklerden bağımsız, esas protein konsantrasyonunun göstergesi olarak kabul edilebilir. 55. pozisyonda lösin (L genotip) yerine 33

34 metionin (M genotip) gelmesinin aktivite üzerine etkisinin çok az olduğu belirtilmiştir. 65 Türk populasyonunda oldukça düşük oranda görülen RR alleli; doğu populasyonlarından düşük, Avrupa ırkına yakın değerler göstermiştir. 66 Düşük aktivite görülen Q alleli Avrupa, Kanada ve Amerika da yüksek, Avustralya, Aborjin, Zambiya ve Zimbabve de düşüktür. Avrupa populasyonlarında izlenen %50 civarında düşük aktivite izoformu ve bimodalite Avrupa dan uzaklaşıldıkça azalır. Afrika ve doğu ülkelerinde dağılım unimodaldir, bu ırklarda düşük aktiviteli genotip sıklığı az görülür. PON ve Ateroskleroz Arasındaki İlişki: Son yıllarda yapılan çalışmalar, HDL nin üzerinde bulunan Ca +2 a bağlı enzim olan paraoksonazın, okside olmuş lipidlerin metabolizmasında ve aterosklerozdan korumada önemli fizyolojik rolü olduğu yönündedir. PON ile aterosiklerosis arasındaki ilişki HDL nin antiatherojenik özellikleri içindeki rolü gibi görülür. LDL oksidasyonundan korumasında ve LDL oksidasyonuyla oluşan toksik metabolitlerin aktivitesinin azaltılmasında, HDL ile ilişkili olan PON un HDL üzerine katalizör etkisinin olabileceği düşünülmektedir. İnvitro çalışmalarda gösterildiğine göre; PON, biyolojik olarak aktif olan LDL yi hidrolizleyip lipid peroksit oluşumunu anlamlı olarak azaltarak yağ çizgisinin (fatty streak) oluşmaması içinde önemli koruma rolü üstlenir. Paraoksonaz, HDL üzerinde amino ucundaki hidrofobik bölgede apo A-I ile ilişkilidir (PON1) ve LDL nin oksidasyonu ile oluşan proinflamatuar moleküllerini parçalamasıyla vasküler hastalık riskini azaltabilir. Örneğin; saflaştırılmış paraoksonaz, vasküler hücre kültür sistemi içinde okside olmuş LDL nin proinflamatuar etkisini bloke eder. PON ve apo A-I arasındaki yakın ilişki, bu iki proteinin doğrudan bağlandığını düşündürür. İnsan ve tavşan serumlarından saflaştırılan PON un sekans analizleri PON un farklı bir özelliğini göstermiştir. Her iki türde de dolaşımda bulunan formunun N- 34

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel

LİPOPROTEİNLER. Lipoproteinler; Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı. stabilize edilmeleri gerekir. kanda lipidleri taşıyan özel LİPOPROTEİNLER LİPOPROTEİNLER Lipidler plazmanın sulu yapısından dolayı sınırlı olarak çözündüklerinden, taşınmaları için stabilize edilmeleri gerekir. Lipoproteinler; komplekslerdir. kanda lipidleri taşıyan

Detaylı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı

LİPOPROTEİN METABOLİZMASI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı LİPOPROTEİN METABOLİZMASI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Lipoprotein Nedir? 1- Lipidler Hidrofobik lipidler çekirdekte (Trigliserit, Kolesterol esterleri)

Detaylı

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi

BİY 471 Lipid Metabolizması-I. Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ Güz Yarı Dönemi BİY 471 Lipid Metabolizması-I Yrd. Doç. Dr. Ebru SAATÇİ 2008-2009 Güz Yarı Dönemi Lipoproteinler Türev lipidler: Glikolipidler Lipoproteinler Lipoproteinler, lipidlerin proteinlerle oluşturdukları komplekslerdir.

Detaylı

Yağ ihtiyacı nereden karşılanır?

Yağ ihtiyacı nereden karşılanır? Besinde Lipitler Besinsel Yağlar 1. Trigliseritler (%90) 2. Kolesterol (serbest ya da yağ asitlerine bağlı halde) 3. Serbest Yağ Asitleri 4. Fosfolipitler 5. Yağda Çözünen Vitaminler (A,D,E,K) Suda çözünmezler

Detaylı

Lipidler, polar olmayan çözücülerde çözünen, suda çözünürlüğü düşük olan, hidrofobik veya amfipatik özellik gösteren biyolojik moleküllerdir.

Lipidler, polar olmayan çözücülerde çözünen, suda çözünürlüğü düşük olan, hidrofobik veya amfipatik özellik gösteren biyolojik moleküllerdir. Dönem : 1 Dilim Ders adı : Tıbbi Bilimlere Giriş : Lipidler, trigliseridler, fosfolipidler Sorumlu Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Berrin Umman Sorumlu Öğretim Üyesi Anabilim Dalı: Kardiyoloji Hedefler : 1. Lipidler,

Detaylı

LİPİD METABOLİZMASI TESTLERİ

LİPİD METABOLİZMASI TESTLERİ LİPİD METABOLİZMASI TESTLERİ Lipid bozuklukları-frederickson Sınıflandırması 1) Tip1: Hiperşilomikronemi Lipoprotein lipaz ya da ApoCII eksikliği 2) Tip 2: a Hipertrigliseridemi olmaksızın hiperkolesterolemi

Detaylı

Lipoprotein Metabolizması

Lipoprotein Metabolizması Lipoprotein Metabolizması Kolesterol, insandaki majör sterol olup, hücre membranlarının yapısal bileşeni, D vitamini ve steroid hormonlar ile safra asitlerinin öncülüdür Trigliseridler diyetle alınan başlıca

Detaylı

LİPİD METABOLİZMASI Lipidlerin vücuda alınması ve taşınması şilomikronları Şilomikronlar

LİPİD METABOLİZMASI Lipidlerin vücuda alınması ve taşınması şilomikronları Şilomikronlar LİPİD METABOLİZMASI Lipidlerin vücuda alınması ve taşınması Besin maddelerinin büyük bir kısmı önemli oranda lipid içerir. Lipidler, yağlı yiyecek ve içeceklerde, ette bulunurlar ki günlük diyet 15-40

Detaylı

Lipoproteinler. Dr. Suat Erdoğan

Lipoproteinler. Dr. Suat Erdoğan Lipoproteinler Dr. Suat Erdoğan Lipoproteinler Kan plazmasında dolaşan yağlar lipoprotein adı verilen yapılar ile paketlenerek taşınırlar. Lipoproteinler yağların taşıt araçlarıdır. Lipoproteinlerin yapıları

Detaylı

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır. Seçmeli Ders: Dokular ve Organlar Arası Metabolik İlişkiler 1.HAFTA Normal metabolizmada aktif olan günlük akış; Yaşamak için gerekli olan enerji akışı, dışardan alınan gıdalardan elde edilir. Kullanılan

Detaylı

BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI ( ) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217)

BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI ( ) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217) BİYOKİMYADA METABOLİK YOLLAR DERSİ VİZE SINAV SORULARI (05.11.2012) (Toplam 4 sayfa olup 25 soru içerir) (DERSİN KODU: 217) Adı Soyadı: A Fakülte No: 1- Asetil KoA, birçok amaçla kullanılabilir. Aşağıdakilerden

Detaylı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı

Kolesterol Metabolizması. Prof. Dr. Fidancı Kolesterol Metabolizması Prof. Dr. Fidancı Kolesterol oldukça önemli bir biyolojik moleküldür. Membran yapısında önemli rol oynar. Steroid hormonların ve safra asitlerinin sentezinde öncül maddedir. Diyet

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

Çeşitli tohumların yağ bileşimi. USDA Nutrient Database. Tekli doymamış. Çoklu. Kanola Keten Mısır Fındık Zeytin Ayçiçeği Susam Soya Ceviz

Çeşitli tohumların yağ bileşimi. USDA Nutrient Database. Tekli doymamış. Çoklu. Kanola Keten Mısır Fındık Zeytin Ayçiçeği Susam Soya Ceviz LİPİTLER Hayvan ve bitki dokularının eter, benzin, kloroform gibi yağ çözücülerinde eriyen bölümlerine ham lipit denir. Organizmanın başlıca besin kaynağını oluştururlar, enerji verme ve depolama yönünden

Detaylı

HÜCRE ZARINDA TAŞINIM

HÜCRE ZARINDA TAŞINIM HÜCRE ZARINDA TAŞINIM Yrd. Doç. Dr. Aslı AYKAÇ YDÜ TIP FAKÜLTESİ BİYOFİZİK AD Küçük moleküllerin zardan geçişi Lipid çift tabaka Polar moleküller için geçirgen olmayan bir bariyerdir Hücre içindeki suda

Detaylı

Kolesterol Metabolizması. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D.

Kolesterol Metabolizması. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Kolesterol Metabolizması Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Steroidler Steroidlerin yapı taşı birbirine yapışık 4 halkalı karbon iskelehdir, bu yapı

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Biyokimya Bölümü, Cebeci, Ankara

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Biyokimya Bölümü, Cebeci, Ankara 1 Kübra DOĞAN, 1 Mehmet ŞENEŞ, 2 Anara KARACA, 2 Seyfullah KAN, 2 Cavit ÇULHA, 2 Yalçın ARAL, 1 Doğan YÜCEL 1 Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Tıbbi Biyokimya Bölümü, Cebeci, Ankara 2 Ankara Eğitim

Detaylı

LİPİD METABOLİZMASI HASTALIKLARI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü.Ecz.Fak. Biyokimya Anabilim Dalı

LİPİD METABOLİZMASI HASTALIKLARI. Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü.Ecz.Fak. Biyokimya Anabilim Dalı LİPİD METABOLİZMASI HASTALIKLARI Prof.Dr. Yeşim ÖZKAN G.Ü.Ecz.Fak. Biyokimya Anabilim Dalı Plazma Lipidleri Yağ asitleri Trigliseritler Kolesterol Fosfolipidler Trigliseritler Enerji kaynağı olarak kullanılan

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi TEMEL SLAYTLAR Kardiyovasküler Hastalıkların Epidemiyolojisi

Detaylı

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi

Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi Pazardan Sofraya:Pazarlama ve Tüketim Beslenmede Balığın Yeri ve Önemi Prof. Dr. Yasemen YANAR Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Tarih boyunca medeniyetler

Detaylı

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368 21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik ph'de tamponlama etkisi vardır? A) CH3COC- / CH3COOH (pka = 4.76) B) HPO24- / H2PO-4 (pka = 6.86) C) NH3/NH+4(pKa =9.25) D) H2PO-4 / H3PO4 (pka =2.14) E) PO34-/

Detaylı

Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan

Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan 1,2 Özlem Kurnaz-Gömleksiz, 3 Bengü Tokat, 3 Ezgi Irmak Aslan, 3 Fatih Yanar, 2,3 Deniz Kanca, 4 Zehra Buğra, 3 Hülya Yılmaz Aydoğan 1 Haliç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Temel Tıp Bilimleri, Istanbul, Türkiye

Detaylı

Lipidler. Lipidlerin sınıflandırılması. Yağ asitleri

Lipidler. Lipidlerin sınıflandırılması. Yağ asitleri Lipidler Suda çözünmeyen ve organik çözücülerde iyi çözünen bileşiklere verilen genel isimdir Çoğunlukla hidrokarbon yapısındadırlar Canlılarda depo maddesi olarak yaygın bulunurlar Metabolize edilmeleriyle

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

2) Kolekalsiferol (D 3)

2) Kolekalsiferol (D 3) Sunum İçeriği Öğretim Görevlisi :Yrd.Doç.Dr.Bekir ÇÖL Hazırlayan ve Sunan : Fulya ÇELEBİ Konu : D Vitamini 31/10/2008 D vitamini formları kaynaklarına genel bakış Deride ve vücutta D vitamini sentezi İnce

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

Besinsel Yağlar. Besinde Lipitler. Yağ ihtiyacı nereden karşılanır? Besinsel lipitlerin fonksiyonu nedir? 09.03.2016

Besinsel Yağlar. Besinde Lipitler. Yağ ihtiyacı nereden karşılanır? Besinsel lipitlerin fonksiyonu nedir? 09.03.2016 Besinsel Yağlar 1. Trigliseritler (%90) 2. Kolesterol (serbest ya da yağ asitlerine bağlı halde) 3. Serbest Yağ Asitleri 4. Fosfolipitler 5. Yağda Çözünen Vitaminler (A,D,E,K) Besinde Lipitler Suda çözünmezler

Detaylı

FAZ II Enzimlerine bağlı genetik polimorfizmler - 1

FAZ II Enzimlerine bağlı genetik polimorfizmler - 1 FAZ II Enzimlerine bağlı genetik polimorfizmler - 1 1 İlaçların,öncelikle yararlı etkileri için kullanılmaktadır. Ancak bazen ilaç kullanımı yan etkiler gösterebilmektedir. Bazı hastalarda aynı ilaç için

Detaylı

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Özel Formülasyon DAHA İYİ DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX! Özel Formülasyon DAHA İYİ Yumurta Verimi Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALIYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA IÇIN AGRALYX!

Detaylı

Sfingozin türevi membran lipidleri

Sfingozin türevi membran lipidleri Dr. Suat Erdoğan Sfingozin türevi membran lipidleri Sfingolipidler Sfingomyelin Glikolipidler Kolesterol ve Steroidler Bu tür lipidler gliserol içermezler Yapıda bir amino alkol olan sfingozin bulunur

Detaylı

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği

Prof.Dr. Oktay Ergene. Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemii id i Tedavisi i Prof.Dr. Oktay Ergene İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Hipertrigliseridemi Gelişimiş VLDL Chylomicron Liver Defective Lipolysis Remnants

Detaylı

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL

Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI DÜZENLEMEK İÇİN PRONEL Rumen Kondisyoneri DAHA İYİ Protein Değerlendirilmesi Enerji Kullanımı Süt Kalitesi Karaciğer Fonksiyonları Döl Verimi Karlılık BY-PASS PROTEİN ÜRETİMİNİ VE ENERJİ ÇEVRİMİNİ ARTTIRMAK, RUMEN METABOLİZMASINI

Detaylı

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ) T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI I. YARIYILI T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI B 601 Temel Biyokimya I Zorunlu 3 0 3 4 B

Detaylı

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri

İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri İlaçların Etkilerini Değiştiren Faktörler, ve İlaç Etkileşimleri Prof. Dr. Öner Süzer Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Anabilim Dalı www.onersuzer.com Son güncelleme: 10.03.2009

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler MBG 111 BİYOLOJİ I 3.1.Karbon:Biyolojik Moleküllerin İskeleti *Karbon bütün biyolojik moleküllerin omurgasıdır, çünkü dört kovalent bağ yapabilir ve uzun zincirler

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK MART 2019) 2018-2019 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 24 ARALIK 2018 01 MART 2019) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 36 Fizyoloji 22 4X2 30 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 24 Tıbbi Biyokimya

Detaylı

METABOL ZMA. Metabolizmanın amacı nedir?

METABOL ZMA. Metabolizmanın amacı nedir? METABOL ZMA Canlıda olu an ve devam eden fiziksel ve kimyasal olayların tümüne birden metabolizma adı verilmektedir Ara metabolizma, katabolizma ve anabolizma olmak üzere iki faz içerir; bu iki faz arasındaki

Detaylı

Toksisiteye Etki Eden Faktörler

Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksisiteye Etki Eden Faktörler Toksik etki (toksisite) Tüm ksenobiyotiklerin biyolojik sistemlerde oluşturdukları zararlı etki. 2 Kimyasal Madde ile İlgili Faktörler Bir kimyasal maddenin metabolizmasında

Detaylı

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018)

DÖNEM II DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) 2017-2018 DERS YILI SİNDİRİM VE METABOLİZMA DERS KURULU ( 25 ARALIK 02 MART 2018) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Anatomi 26 5X2 31 Biyofizik 4-4 Fizyoloji 22 5X2 27 Histoloji ve Embriyoloji 12 6X2 18 Tıbbi

Detaylı

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım

Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri Sık Görülen Kardiyolojik Sorunlarda Güncelleme Sempozyum Dizisi No: 40 Haziran 2004; s. 69-74 Hiperlipidemiye Güncel Yaklaşım Prof. Dr. Hakan

Detaylı

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ Çok hücreli organizmaların kompleks omurgalılara evrimi, hücreler birbirleriyle iletişim kuramasalardı mümkün olmazdı. Hücre-hücre Hücre-matriks etkileşimini

Detaylı

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I 2015-2016 DERS YILI 4. KOMİTE: HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU IV

KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I 2015-2016 DERS YILI 4. KOMİTE: HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU IV KAFKAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DÖNEM I 2015-2016 DERS YILI 4. KOMİTE: HÜCRE BİLİMLERİ DERS KURULU IV (5 Hafta) (04 Ocak-26 Şubat) DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Biyokimya 36 10 46 Tıbbi Genetik 18 10

Detaylı

LİZOZOMLAR Doç. Dr. Mehmet Güven

LİZOZOMLAR Doç. Dr. Mehmet Güven LİZOZOMLAR Doç.. Dr. Mehmet GüvenG Lizozomlar tek bir membran ile çevrili evrili veziküler yapılı organellerdir. Lizozomlar eritrosit dışıd ışındaki tüm t m hayvan hücrelerinde h bulunur. Ortalama olarak

Detaylı

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI.

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Hazırlayan: Sibel ÖCAL 0501150027 I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Eksikliği 1 2 Pantotenik asit (Vitamin

Detaylı

ORGANİZMANIN ÖNEMLİ METABOLİK DURUMLARI

ORGANİZMANIN ÖNEMLİ METABOLİK DURUMLARI ORGANİZMANIN ÖNEMLİ METABOLİK DURUMLARI Metabolizma durumları Memelilerde ana hatları ile en az iki metabolizma durumu önemlidir. Bunların birincisi besin maddelerinin kana emildiği beslenme (rezorpsiyon),

Detaylı

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ 9. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI Palmitoleik ve oleik asitlerin sentezi için palmitik ve stearik asitler hayvansal organizmalardaki çıkş maddeleridir.

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık

DAHA İYİ ÖZEL FORMÜLASYON. Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık ÖZEL FORMÜLASYON DAHA İYİ Yumurta Verim Kabuk Kalitesi Yemden Yararlanma Karaciğer Sağlığı Bağırsak Sağlığı Bağışıklık Karlılık DAHA DÜŞÜK MALİYETLE DAHA SAĞLIKLI SÜRÜLER VE DAHA FAZLA YUMURTA İÇİN AGRALYX

Detaylı

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Yağların suda çözünmemesi canlılığın devamı içi önemlidir. Çünkü

Detaylı

Lipidler. Yrd. Doç. Dr. Ahmet GENÇ Adıyaman Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

Lipidler. Yrd. Doç. Dr. Ahmet GENÇ Adıyaman Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Lipidler Yrd. Doç. Dr. Ahmet GENÇ Adıyaman Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Lipidler Suda çözünmeyen fakat kloroform gibi polar olmayan organik çözücülerde çözünebilen bileşiklerin heterojen

Detaylı

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 1 METABOLİZMA Hücrede meydana gelen tüm reaksiyonlara denir Anabolizma: Basit moleküllerden kompleks moleküllerin sentezlendiği enerji gerektiren reaksiyonlardır X+Y+ENERJİ

Detaylı

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur.

* Yapılarında C, H, O bulunur. Bazılarında C, H, O dan başka N, P, S bulunur. Lipitler ortak özellikleri su ile karışmamak olan organik maddelerdir ve kimyasal olarak yağ asitlerinin bir alkolle esterleşmesinden oluşur. 1.1. Lipitlerin Yapısı ve Ortak Özellikleri * Yapılarında C,

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir.

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir. Biyokimya sınavı orta zorlukta bir sınavdı. 1-2 tane zor soru ve 5-6 tane eski soru soruldu. Soruların; 16 tanesi temel bilgi, 4 tanesi ise detay bilgi ölçmekteydi. 33. soru mikrobiyolojiye daha yakındır.

Detaylı

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri:

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri: LİPİTLER (YAĞLAR) YAĞLAR (LİPİTLER) Yapılarında C,H, O den başka N,P da bulunabilir. İçerikleri C miktarı O a göre daha fazla olduğu için çok enerji verirler. Yağlar solunumda kullanılınca çok oksijen

Detaylı

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOKİNETİK. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOKİNETİK Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 İlaç Vücuda giriş Oral Deri İnhalasyon Absorbsiyon ve Doku ve organlara Dağılım Toksisite İtrah Depolanma Metabolizma 3 4 İlaçların etkili olabilmesi için, uygulandıkları

Detaylı

LİPİDLER ve HİPERLİPİDEMİ

LİPİDLER ve HİPERLİPİDEMİ LİPİDLER ve HİPERLİPİDEMİ Lipidler:Ağırlıkları baģına en fazla kalori sağlayan besin öğeleridir (1 gr. yağ=9 kalori). Sinir sisteminde yalıtım maddesidir. Yağda eriyen vitaminlerin emilimi için gereklidir

Detaylı

LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ SAFRA ASİTLERİ

LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ SAFRA ASİTLERİ 8. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI LİPİTLERİN ORGANİZMADAKİ GÖREVLERİ 1. Yapısal fonksiyon görevi: Lipitler fosfolipitler başta olmak üzere hücre ve organel zarlarının yapısına girer

Detaylı

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Osman Yüksekyayla, Hasan Bilinç, Nurten Aksoy, Mehmet Nuri Turan Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim

Detaylı

00220 Gıda Biyokimyası

00220 Gıda Biyokimyası 00220 Gıda Biyokimyası Hazırlayan: Doç.Gökhan DURMAZ 00220 Gıda Biyokimyası-Şubat 2013 1 Bu notların hazırlanmasında aşağıdaki eserlerden yararlanılmıştır; Biyokimya, Engin Gözükara, Nobel Tip Kitabevi,

Detaylı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HASTA BİLGİLENDİRME FORMU HİPERLİPİDEMİ Hiperlipidemi; kanda çeşitli yağların yüksekliğini

Detaylı

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet

Chapter 10. Summary (Turkish)-Özet Chapter 10 Summary (Turkish)-Özet Özet Vücuda alınan enerjinin harcanandan fazla olması durumunda ortaya çıkan obezite, günümüzde tüm dünyada araştırılan sağlık sorunlarından birisidir. Obezitenin görülme

Detaylı

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU

YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI. Dönem II TIP 2030 SİNDİRİM ve METABOLİZMA DERS KURULU YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2030 09.01.2017-03.03.2017 DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM 26 5x2 31 EMBRİYOLOJİ 12 4x2 16 FİZYOLOJİ 18 1X2 19 BİYOFİZİK

Detaylı

PROKARYOTLARDA GEN EKSPRESYONU. ve REGÜLASYONU. (Genlerin Gen Ürünlerine Dönüşümünü Kontrol Eden Süreçler)

PROKARYOTLARDA GEN EKSPRESYONU. ve REGÜLASYONU. (Genlerin Gen Ürünlerine Dönüşümünü Kontrol Eden Süreçler) PROKARYOTLARDA GEN EKSPRESYONU ve REGÜLASYONU (Genlerin Gen Ürünlerine Dönüşümünü Kontrol Eden Süreçler) Nihal EYVAZ (050559015) Şerife OKAY (050559025) Prof. Dr. Figen ERKOÇ Gazi Eğitim Fakültesi Gen

Detaylı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı

HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücrenin fiziksel yapısı. Hücre membranı proteinleri. Hücre membranı Hücrenin fiziksel yapısı HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücreyi oluşturan yapılar Hücre membranı yapısı ve özellikleri Hücre içi ve dışı bileşenler Hücre membranından madde iletimi Vücut sıvılar Ozmoz-ozmmotik basınç

Detaylı

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir.

NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. NATURAZYME Naturazyme enzim grubu karbohidrazlar, proteaz ve fitaz enzimlerini içerir. Tüm hayvanlar besinleri sindirmek için enzimleri kullanırlar. Bunlar hem hayvanın kendi sentezlediği hem de bünyelerinde

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu)

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Yağ Asitleri Uzun karbon zincirine sahip

Detaylı

Sağlıklı ve Uzun Yaşamak için

Sağlıklı ve Uzun Yaşamak için Sağlıklı ve Uzun Yaşamak için Merhaba İnsan Genom Projesi Tüm çağların en özel günü ifadesi ile 26 Haziran 2000 tarihinde ABD Başkanı Bill Clinton tarafından dünyaya ilan edildi. Aradan geçen 18 yıl içinde

Detaylı

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır

Bitkide Fosfor. Aktif alım açısından bitki tür ve çeşitleri arasında farklılıklar vardır Fosfor alımı ve taşınımı Kök hücreleri ve > Bitkide Fosfor ksilem özsuyunun P kapsamı > toprak çözeltisinin P kapsamı (100-1000 kat) P alımı aktif alım şeklinde gerçekleşir Aktif alım açısından bitki tür

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

Yaygın Hastalıklarda Genetik Yaklaşım

Yaygın Hastalıklarda Genetik Yaklaşım GENETİKTE YENİ AÇILIMLAR Yaygın Hastalıklarda Genetik Yaklaşım Ajlan Tükün XVIII. DÜZEN LABORATUVARLARI KLİNİK BİYOKİMYA GÜNLERİ Ankara, 19.10.2008 Riskim nedir? Risk Sınıflaması Risk Düzeyi Düşük Girişim

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR

KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR KORTİZOL, METABOLİK SENDROM VE KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLAR Prof.Dr. ARZU SEVEN İ.Ü.CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI DİSMETABOLİK SENDROM DİYABESİTİ SENDROM X İNSÜLİN DİRENCİ SENDROMU METABOLİK

Detaylı

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI Dr. Dilek TORUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13-17 Kasım 2013 30. Ulusal Nefroloji Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon

Detaylı

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- 1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- Biyokimya sözcüğü biyolojik kimya (=yaşam kimyası) teriminin kısaltılmış şeklidir. Daha eskilerde, fizyolojik kimya terimi kullanılmıştır. Gerçekten de Biyokimya

Detaylı

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON

Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON 1 Tarifname OBEZİTEYİ ÖNLEYİCİ VE TEDAVİ EDİCİ BİR KOMPOZİSYON Teknik Alan Buluş, obeziteyi önleyici ve tedavi edici glukopiranosit türevleri ihtiva eden bir kompozisyon ile ilgilidir. Tekniğin Bilinen

Detaylı

Prof.Dr.Gül ÖZYILMAZ

Prof.Dr.Gül ÖZYILMAZ Prof.Dr.Gül ÖZYILMAZ ENZİMLER; Tüm canlıların yapısında bulunan, Esas olarak proteinden oluşmakla beraber, organik-inorganik maddeleri de bünyesinde barındıran, Biyokimyasal tepkimeleri gerçekleştiren

Detaylı

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ 7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ Başlıklar 1. Prokaryotlar gen ifadesini çevre koşullarına göre düzenler 2. E. Coli de laktoz metabolizması 3. Lac operonu negatif kontrol 4. CAP pozitif kontrol

Detaylı

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu

MS TE BESLENME VE EGZERSİZ. Dr. Özlem Taşkapılıoğlu MS TE BESLENME VE EGZERSİZ Dr. Özlem Taşkapılıoğlu «Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun.» MS te beslenme hakkında mitler-gerçekler «Daha fazla fiziksel aktivite ve egzersiz, daha az oturma süresi!»

Detaylı

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN

KARBONHİDRATLAR. Glukoz İNSAN BİYOLOJİSİ VE BESLENMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİ OLAN KARBONHİDRATLAR Normal diyet alan kişilerde enerjinin % 55-60 ı karbonhidratlardan sağlanır. Bitkiler karbonhidratları fotosentez yoluyla güneş ışığının yardımıyla karbondioksit ve sudan yararlanarak klorofilden

Detaylı

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde

BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ. İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü. vücudun biyokimyasal süreçlerinin etkin bir şekilde BALIKLARDA SİNDİRİM VE SİNDİRİM ENZİMLERİ İlyas KUTLU Kimyager Su Ürünleri Sağlığı Bölümü Proteinler, yağlar ve karbohidratlar balıklar amino asitlerin dengeli bir karışımına gereksinim tarafından enerji

Detaylı

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ

SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ SÜTÜN BİLEŞİMİ ve BESİN DEĞERİ Prof. Dr. Metin ATAMER Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Aralık 2006 ANKARA Sütün Tanımı ve Genel Nitelikleri Süt; dişi memeli hayvanların, doğumundan

Detaylı

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA ÇOCUKLARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA Vücut Kompozisyonu Çocukluk ve gençlik dönemi boyunca beden kompozisyonu sürekli değişkenlik göstermektedir. Bu değişimler; kemik

Detaylı

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ DNA replikasyonu DNA nın replikasyonu, DNA molekülünün, sakladığı genetik bilgilerin sonraki nesillere aktarılması için kendi kopyasını

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

Biberon Maması İçerik ve Çeşitleri

Biberon Maması İçerik ve Çeşitleri Biberon Maması İçerik ve Çeşitleri Biberon Mamaları Annesütünün ikamesidir. Annesütü alamayan bebekler için Annesütü yetersizliğinde Annesütü ve inek sütünde enerji ve ana besin maddeleri Anne Sütü (100ml)

Detaylı

Protein Ekstraksiyonu

Protein Ekstraksiyonu Protein Ekstraksiyonu Dr.Gaye Güler Tezel Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Proteinler tüm canlı organizmalar için en önemli makromoleküllerden biridir. Bazıları yapısal komponentleri

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Farmasötik Toksikoloji

Farmasötik Toksikoloji Farmasötik Toksikoloji 2014 2015 2.Not Doç.Dr. Gül ÖZHAN Absorbsiyon Kan hücreleri Dağılım Dokularda depolanma Eliminasyon Kimyasal Serum proteinleri Kan veya plazma Etki bölgesi Metabolizma Eliminasyon

Detaylı

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015

Hipertansiyon. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Hipertansiyon HT Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Toplum İçin Bilgilendirme Sunumları 2015 Bu sunum Arş. Gör. Dr. Neslihan Yukarıkır ve Arş. Gör. Dr. Dilber Deryol Nacar

Detaylı

LİPİDLER VE METABOLİZMASI

LİPİDLER VE METABOLİZMASI LİPİDLER VE METABOLİZMASI Lipidler bitki ve hayvan dokusunda bulunup, suda çözünmeyen, fakat eter, aseton, kloroform ve benzen gibi polar olmayan çözücülerde çözünen organik bileşiklerdir. Lipidler Weende

Detaylı

Sağlıklı Yaşamak için Doğru Beslenmek

Sağlıklı Yaşamak için Doğru Beslenmek Sağlıklı Yaşamak için Doğru Beslenmek Merhaba İnsan Genom Projesi Tüm çağların en özel günü ifadesi ile 26 Haziran 2000 tarihinde ABD Başkanı Bill Clinton tarafından dünyaya ilan edildi. Aradan geçen 18

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı