Transkript

1

2 SAYFA 2 S AH

3 SAYFA 03 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI İzmir'de trafik kazası: 1 ölü, 2 yaralı İzmir de bir otomobil ile bir yolcu otobüsünün çarpışması sonucu otomobilde bulunan bir kişi öldü, 2 kişi ağır yaralandı. Kaza, sabah saat sıralarında, İstanbul Caddesi Topçu Tugayı Kavşağı'nda meydana geldi. Konya'dan yola çıkan İzmir Terminali'nde yolcu indirdikten sonra son durağı Manisa'ya hareket eden 35 yaşındaki Hakan Çubuk yönetimindeki 42 DPN 71 plakalı şehirlerarası yolcu otobüsü ile 51 yaşındaki Şükrü Bekdemir yönetimindeki 35 HMA 06 plakalı otomobil kavşakta çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle otomobilin ön koltuğunda oturan, sürücünün eşi, Aynur Bekdemir, araçtan yola fırlayarak olay yerinde feci şekilde can verdi. Otomobil sürücüsü Şükrü Bekdemir ile arka koltukta oturan Nigar Babayiğit ise ağır yaralandı. Yaralanan sürücü Şükrü Bekdemir ile yakını 81 yaşındaki Nigar Babayiğit, ambulansla Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralıların hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi. Otobüs şoförü Hakan Çubuk polis tarafından gözaltına alınırken, hayatını kaybeden Aynur Bekdemir ile kazada ağır yaralanan sürücü Şükrü Bekdemir'in 6 gün sonra evlilik yıldönümleri olduğu öğrenildi. Çözüm SüRECi esrara darbe vurdu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya, çözüm sürecinin uyuşturucu ile mücadeleye büyük katkı sağladığını söyledi. Yeşilkaya, Uyuşturucu ile mücadele etmede bir artışımız söz konusu. Bu nedenle esrar yakalamalarında yüzde 50 oranında artış oldu. diye konuştu Türkiye nin ev sahipliğini yaptığı 3. Uyuşturucuyla Mücadele Bölgesel Çalıştayı İstanbul da başladı. Conrad Otel de düzenlenen ve iki gün sürecek çalıştaya Türkiye, Bulgaristan, Lübnan, Romanya Suudi Arabistan ve Ürdün ün uyuşturucuyla mücadele birim başkanları katılıyor. Toplantıya Türkiye adına katılan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya, çalıştaya ilişkin Cihan Haber Ajansı na (Cihan) bilgi verdi. Çalıştayın iki gün süreceğini söyleyen Yeşilkaya, Türkiye özellikle eroinde transit nokta. Geçiş güzergahında olan ülkelerin mücadeleci birimlerini bir araya getirerek çalıştay düzenlemek istedik. Ortak mücadele yöntemlerimiz neler olabilir, nasıl başarı elde edebiliriz amacıyla bu çalıştayı düzenliyoruz. dedi. 'UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI ALTERNATİF YOLLAR BULMAYA BAŞLADI' Türkiye nin uyuşturucuda transit ülke olma konumunu azalttığını belirten Yeşilkaya, Türkiye nin bu konumu olduğu müddetçe transit ülke olma konumunu kaybetmez. Ama Türk polisinin başarılı çalışmasından dolayı Türkiye den başka yönlere güneye ve kuzeye kaydı. Raporlara da yansıdı, dünya uyuşturucu yakalamalarında birinci sırada yer aldık. Bu da arkadaşlarımızın başarılı çalışmaları sayesinde oldu. Biz mal yakalamaya yönelik değil, organizasyonu çökertmeye yönelik bir çalışma. Bu da bizim mücadelemizin artarak devam ettiğini göstermekte. Bunu batılılar da söylüyor, Türkiye deki başarılı çalışmalardan dolayı kaçakçılar alternatif yollar bulmaya başladı. i- fadelerini kullandı. Uyuşturucu operasyonlarının terör örgütünü de olumsuz etkilediğini dile getiren Yeşilkaya, Kaçakçılar da bu süreçte örgütün sürece katkı yapmamasını özellikle istiyorlar, kaçakçılar da örgütü destekliyordu. Örgütün en büyük finans kaynağı uyuşturucudur. Uyuşturucu ile mücadele ettiğiniz zaman zaten terörle mücadele etmiş oluyorsunuz, organize suçlarla mücadele etmiş oluyorsunuz. İnsanlığın düşmanı ile mücadele etmiş oluyorsunuz. Terör örgütü de bu noktada en önemli finans kaynağını kaybetmiş oluyor. Boşluk olan yerde uyuşturucu üretimi ve nakliyatı söz konusuydu. Terör bundan faydalanıyordu. Onlar da teröristlerden faydalanıyordu. Karşılıklı faydalanma söz konusuydu. Ama şuanda bu süreçle birlikte kaçakçılar hem bizim mücadelemizden hem de süreçten rahatsız. şeklinde konuştu. 'YAKALAMALARI ARTIRDIK' Çözüm sürecinin kendilerine büyük a- vantaj sağladığını anlatan Yeşilkaya şöyle devam etti: Hint kenevirinin ekildiği yerlerde, terörün yoğun olduğu yerlerde, askerin mücadele ederken boş bırakmış olduğu alanda kaçakçılar ekim yapıyordu. Şimdi o ekimi yapsalar bile biz yakalamamızı artırdık. Geçtiğimiz hafta jandarma gitti, polis arkadaşlarımız Diyarbakır a gitti, mücadelemiz artarak sürdürmekteyiz. Uyuşturucu ile mücadele etmede bir artışımız söz konusu. Bu nedenle esrar yakalamalarında yüzde yüz 50 oranında artışımız söz konusu. Terörle mücadele etme yerine, biz direk kaçakçılarla mücadele etmeye başladık. Dolayısıyla mücadelemizde başarıyı elde ettik. Çözüm süreci ile birlikte kaçakçılar kendilerine kaçakçılık yapma fırsatı bulamıyorlar. Biz de daha iyi mücadele edebiliyoruz. Sendika başkanı da provoke etmiş Serinleyeyim derken canından oldu Uşak'ta, serinlemek için gölete giren genç boğuldu. Alınan bilgiye göre Eşme ilçesi Güneyköy göleti piknik alanında arkadaşlarıyla piknik yapan Onur İnkaya (18), serinlemek için girdiği gölete kayboldu. Durumu fark eden arkadaşları, jandarmadan yardım istedi. Olay yerine gelen Uşak İl Afet Acil Durum Müdürlüğü'ne bağlı sualtı ekibi, arama çalışmalarında gencin cesedine ulaştı. İnkaya'nın cesedi, o- topsi için İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. (AA) İzmir'de Gezi Parkı gösterileri sonrasında ikinci dalga operasyonda gözaltına alınan 12 kişi arasında bir sendika başkanı da bulunuyor. İzmir'de Gezi Parkı gösterilerinde vatandaşları kışkırttıkları, provokatörlük yaptıkları ve terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla düzenlenen ikinci dalga operasyonda gözaltına alınan 12 kişinin sorgusu sürüyor. Terör örgütleri MLKP, Komünist Parti Yolu ve TKEP- L üyelerine yönelik düzenlenen operasyonda TEKSİF İzmir Şube Başkanı S.K., Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri G.T., M.P., S.B. ve S.Ü., G.Ö., S.G.Y., P.T., A.H. ile E.K., B.B. C.G. nin gözaltına alındığı öğrenildi. Zanlılardan, S.G.Y. nin olaylarda MLKP ve PKK adına provokatörlük yaptığı, G.T. nin de üniversitelerdeki olayları organize ettiği belirlendi. İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İzmir'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında, iş yerlerinin yağmalanması, kamu bina ve araçlarına zarar verilmesi, bankalara zarar verilmesi, bir banka şubesinin yakılması, vatandaşların ev ve iş yerlerine zarar verilmesi olaylarıyla ilgili geçtiğimiz hafta birinci operasyonu düzenlemişti. Bu sabah saatlerinde ise ikinci dalga operasyonu gerçekleştirmişti. İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubeleri ekiplerince, Taksim Gezi Parkı'ndaki protestoların başladığı günden bu yana yürütülen çalışmalar çerçevesinde, kamera görüntü-leri incelenerek bazı k- işilerin kimlikleri tespit edildi. Polis, terör örgütü MLKP, TKEP/L ve Komünist Parti Yolu üyesi olduğu iddia edilen kişilere yönelik, s- abah saatlerinde 14 adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda 12 kişi gözaltına alınırken, adreslerde yapılan aramalarda, örgütsel doküman, cd ve hafıza kartları ele geçirildiği öğrenildi. Zanlıların, Gezi Parkı odaklı olaylarda, kamu binaları, araç ve iş yerlerine zarar verdiği, molotoflu gösteriler gerçekleştirdiği, provokatörlük yaptıkları iddia edildi. Aynı kapsamda 20 Haziran'da düzenlenen operasyonda, 14 kişi gözaltına alınmış, zanlılardan 13'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. (CİHAN-AA)

4 SAYFA 04 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI SAYFA 05 SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI gündem 4 gündem 5 Gezi parkı olaylarının başlamasının üstünden neredeyse bir ay geçti fakat olaylar azalan bir seyirde devam ediyor. Şu bir ay içinde o kadar büyük şeyler yaşandı ve o kadar dehşet verici iddialar ortaya atıldı ki duyunca insanın direk morali bozuluyor. Önemli olan bu iddiaların ortaya atılması veya sosyal medyadan paylaşılması değil önemli olan bu insanların neden bu tür yalanlara başvurduğu aslında. Ne oluyor Türk gençliğine diye sorduğumuzda karşımıza çok anlamlı cevaplar çıkmıyor ama olsun bu sorunun en doğru cevabını bulmak için tekrar tekrar sormakta fayda var. Sosyal medya denilen olay daha çok yeni olmasına rağmen dünyada en etkin silahlardan biri haline gelmiş durumda. Yeri geldiğinde silahla halledilmeyecek olan değişimler sosyal medya sayesinde çok kısa sürede halledilebilir hale geldi. Mesela bana deselerdi ki Tunus ta bir devrim olacak veya Mısır da veya aynı şekilde Libya da bir devrim olacak ben hayatta inanmazdım. Ama sosyal medya üzerinden örgütlenen gençler kısa bir süre içinde bu saydığımız ülkelerde büyük değişimler yarattılar ve halk devrimlerine imza attılar. Türkiye de de sosyal medya hızla gelişmiş ancak sonuçları saptanamadan kısa süreliğine gücü kanıtlanmış oldu. Taksim Gezi parkında ortaya çıkan olayları her ne kadar ulusal basın vermese de kısa süre içinde sosyal medyada yankı uyandırmış ve bazı kesimlerce iddia edildiğine göre(!) önceden planlanmış olan bir oyun oynanmaya başlanmıştı. Yaklaşık bir aydır devam eden ve ekonomik boyutları hala kesinlik kazanmamış olan bir devrim girişiminde(!) bulunan gençlerin neredeyse tek iletişim ağları sosyal medyaydı ve anlık bilgileri ve örgütlenme ve görev dağılımlarını bu ağlar üzerinden yürütülmüştü. Türkiye üzerine bir oyunun oynandığı aşikâr ama bu oyuna kim alet oldu. Neden muhafazakâr kesim ve aklı başında olan insanlar bu oyuna katılmadılar ve istenilen provokasyona gelmediler? Muhafazakâr kesim neden cahillikle suçlandı? Neden hala gericilikle suçlanıyor? Yada bu oyuna alet olmayanlar neden aptal yerine konuluyor? Aynı şekilde eylemlere katılanlar neden entellikle ve okumuşlukla şereflendirildi? Asıl sorulması gereken sorular bunlar. Eylemlere canla başla katılan bir arkadaşlar bir sohbet sırasında Gezi Parkında gaz bulutları altında DEVRİM ÇAYINI içelim deyince arkadaşım bana usulca hiçbir kaynağa bakmadan bana devrimin tanımını yapabilir misin diye sordu. Arkadaşımın bu soruyu sormasının tek nedeni vardı. O da benim eylemlere katılmamamdı. O arkadaşıma o zaman da cevap yazdım ama şimdi bu cevabı daha detaylı yazma fırsatı buldum. Şunu itiraf etmeliyim ki ben Aziz Nesin veya Nutuk okuyarak büyümedim. Nutuk u sonradan okusam da oradaki bilgilerin Nutuk tan Nutuk a değiştiğini bile gördükten sonra pek inandırıcı geleceğini düşünmüyorum. Haşa ben Mustafa Kemal in yalan söylediğini iddia etmiyorum. Kemalistlerin onun kemiklerini sızlattığını anlatmak istiyorum. Keza Taksim Gezi parkında Onun Büstüne yapıştırılan pankartlara bakınca bu daha iyi anlaşılır. AK- M yi karıştırmıyorum bile. Orası başka bir tartışmanın konusu. Kitap okumaya ortaokulu bitirdikten sonra başladım. Şartlar ancak o zaman elverdi bana. Okuduğumuz köyde kitap olmadığı için abilerimiz yerde bulduğumuz eskimiş rengi solmuş gazete parçalarını okuturlardı. Sırf bizim okuyup okuyamadığımızı öğrenmek için. Ortaokulu bitirdikten sonra kitap okumaya başladım. O da zorlaydı. İlk bitirdiğim kitap Sefiller di. Onu Abdulhak TUTUŞ abdulhaktutus@gmail.com Devrim mi? Darbe mi? da öğretmen zorunlu tutmuştu ve ben ilçe kütüphanesinden ödünç almıştım. Gel zaman git zaman okumaya başladık. Velhasılıkelam İstanbul üniversitesini bitirdik. Tabi bitirince en az okuduğum kitap sayısı bini geçmişti ve artık insanlarla tartışabiliyorduk. Bu arada Nutuk, Zeytin Dalı, 9.Hariciye Koğuşu, Vatan Yahut Silistre filan hepsini hatmetmiştik. Artık romanlar bize cazibeli gelmiyor düşünce kitaplarına yönelmiştik. Düşünceye gelince sayarım da sayarım. Ve düşünceyle alakalı olarak da önemli bir yazarımızın çevirdiği Tarih Boyunca büyük düşünürler isimli çeviri kitabıydı. Buradan başlayarak kendi özümüze dönmemiz gerektiğini söyleyen bir düşünce adamının kitaplarıyla tanıştım. Okudukça okuyası geliyordu insanın. Tarih boyunca kanayan yaramızın sebebini her kelimesinde bize daha güzel anlatıyordu Dr. Ali Şeriati. Ve gençlerin kendi özlerine dönmelerinin ve içinde bulundukları aşağılık kompleksinden kurtulmanın yollarını anlatıyordu. Hele bir kitabı vardı beni adeta mest etmişti. Kendini Devrimci Yetiştirmek işte ben yıllar sonra varlığımın farkına vardığımda yani yeniden doğduğumda Kuran ile nefes aldım, Hadis ve sünnet ile yürüdüm ve Ali Şeriati, Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Nutuk, Jan jack Rousseau ile nefes aldım ve büyüdüm. Freud, Erich From, Konrad Lorenz, Richard Sennet i saymıyorum bile. Şimdi hem kendimi devrimci olarak yetiştirdim diyorsun hem de devrime katılmıyorsun? Diye bir soru gelebilir aklınıza ancak Türkiye tarihini de iyi okudum da yaşanan dramın başladığı 28 Nisan olayları ve kullanılan gençler, 68 kuşağı dediğimiz olaylar, 1980 ler ve en son 28 Şubat post modern darbeyi de iyi okudum. Hatta son darbeyi aklım ermese de hayal meyal gözümde canlanıyor siyah beyaz televizyonlarda konuşulanlar. Aslında Muhafazakar kesimin yaşadığı travmalara bakmak gerekir dünya genelinde. Bir Müslüman Kardeşler örgütü, Mevdudi nin yetiştirdiği gençlik, Erdoğan lar grubu (şuan iktidar üçü de) ve daha nice muhafazakâr liderin geçmişine baktığınızda ne kadar devrimci olduklarını göreceksiniz. Biz aklımızı peynir ekmek ile yemedik ki kalkıp kendi kurduğumuz hükümeti üç ağaç için yıkalım. Mesele üç ağaç da değildi ve bu en başta kendini gösteriyordu. Şimdi kalkıp bizi devrimci olmamakla suçlayanların üç maymuna oynadıklarını söylesek kimse aksini ispat edemez. Çünkü Türkiye de son on yılda yapılan devrimler herkesin hayatına sirayet etmiş ve her kesimin kabulünü almıştır. Teknolojide, Sağlıkta, Ekonomide, Anayasal Haklarda, Ulaşımda, Üretimde, Askeri konularda ve en büyük devrimi de Türkiye nin uluslararası alandaki itibarında yaptık. Hadi bunları inkâr edin. Son olarak tencere tavalar, Hükümet İstifalar, Başbakana hakaretler, bikinili kırma Türkler, yakmalar, yıkmalar, özgürlük istemeler, basını protesto etmeler, yalanlar yalanlar yalanlar. Pardon da bunların neresi devrim. Atatürk ün hiç mi devrimleri aklınıza gelmedi. Hiç mi anlamadınız Atatürk ilke ve inkılaplarını. Hiç mi kulak asmadınız ulu öndere. En başta dedim ya Nutuk u bile değiştirdiler ve onun büstüne terör paçavralarını astılar. Onu anlayanlar bunu yapar mıydı hiç? Kimse kusura bakmasın. Devrim bu değil ve bunu devrim olarak kimseye yutturamazsınız. Bu bir darbe girişimidir ve bence cezasız da kalmamalıdır. İşte biz Yakup Kadri den devrimin içte yaşandığını ve Ali Şeriati den de özgürlüğün benlikten kurtulmakla mümkün olduğunu öğrendik. BERAAT KANDiLi'NDE KONSER REZALETi Buca Belediyesi AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Arslan, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı nın, Berat Kandili ne denk gelen pazar gecesi belediye binası önünde konser düzenlediğini belirterek tepki gösterdi. Konuyla ilgili Buca halkından aldığı yoğun şikayet nedeniyle yazılı açıklama yaptığını ifade eden AK Parti Grup Başkan Vekili Arslan, İş bilmez, beceriksiz ve iki yüzlü Belediye Başkanı Ercan Tatı, bu milletin değerleriyle adeta dalga geçer gibi Buca nın göbeğinde, belediye binasının önünde gece saat ye kadar süren konser düzenlemiş, aklınca milletin değerleriyle alay etmeye kalkmıştır. Milletin kahir ekseriyetinin huşu ve ibadetle geçirmeye çalıştığı, kandil gecesinin feyz ve bereketinden mümkün mertebe istifade etmeye çalıştığı, Müslümanlarca büyük önemi olan mübarek bir gecede konser düzenlenmesi, milletle ve milletin inancıyla dalga geçmeye çalışmak affedilmez bir saygısızlıktır. Başkan Tatı, SMS ile kandil mesajı gönderirken, akşama kandili sazlı sözlü şarkılarla türkülerle kutladı. İki yüzlülükte sınır tanımadığını bir kez daha kanıtlamıştır. dedi. Buca da göreve geldiği günden beri Başkan Tatı nın millete hizmet etmeyi konser düzenlemek olarak gördüğünü de ifade eden Arslan, şöyle dedi: Başkan Tatı, bu konserleri milletin hoş vakit geçirmesi için değil, birilerinin cebini doldurmak için yapmaktadır. Göreve geldiğinden bu yana sayısız konser düzenleyen Ercan Tatı, bu konser işini çok sevmiş, adeta kapı gıcırtısına konser organize eder hale gelmiştir. Buca Belediyesi, belediye olmaktan çıkmış, konser organizasyon şirketi haline dönüştürülmüştür. Kandil gecesi belediye önünde konser düzenlemesi kabul edilebilir bir davranış değildir. Kendisinin inancı her ne olursa olsun, milletin inancına ve değerlerine saygı duymak zorundadır. POLiSE YÖNELİK ŞİDDETİN görüntülerini paylaşacağız Gezi Parkı eylemleri sebebiyle polisin üzerine çok fazla gidildiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Polisimizi ulusal ya da uluslararası medyaya ve bazı çevrelere asla yıprattırmayacağız. Polisin maruz kaldığı şiddeti vatandaşımızla paylaşacağız" dedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olayları çevresinde polisin maruz kaldığı şiddetin görüntülerini önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi. Ankara Polis Akademisi'nin mezuniyet töreninde konuşan Erdoğan, "Polisimizi ulusal ya da uluslararası medyaya, Türkiye'de bazı çevrelere asla yıprattırmayacağız." dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Polis Akademisi mezuniyet törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, son haftalarda Taksim Gezi Parkı bahanesi ile başlatılan eylemlerin adeta polise karşı sistemli, tertipli bir kampanyaya dönüştürülmek istendiğini söyledi. Erdoğan, "Olayların en başından itibaren polisimiz hedef alındı. Polisimizin şahsında hükümet, demokrasimiz ve mili irade hedef alındı. Ulusal ve uluslararası medyanın bazı parlamentoların hedefinde hep polisimiz oldu." şeklinde konuştu. POLİSİMİZ DEMOKRASİ TESTİNDEN BAŞARIYLA GEÇTİ Gösterileri en başından itibaren büyük dikkatle izlediklerini söyleyen Başbakan, "Bu gösterilerin hiçbir aşamasında polismiz demokrasini dışına çıkacak, hukuku çiğneyecek, özgürlükleri kısıtlayacak bir davranış içerisinde olmamıştır." ifadelerini kullandı. Polisin olaylarda amirlerinden aldığı ve kendilerine tanınan yetki çerçevesinde, hukukun içinde ve meşruiyet içinde kalarak görevini başarıyla yerine getirdiğini dile getiren Erdoğan, "Polisimiz çok önemli, çok zorlu bir demokrasi testinden başarıyla geçmiştir. Polisimiz bir başka ülkede yaşasa asla tahammül edilmeyecek saldırılara, tahriklere, hukuk dışına çıkmadan karşı koymuş ve adeta bir kahramanlık destanı yazmıştır." şeklinde konuştu. Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylesine uzun soluklu bir mücadeleyi, vakarını, disiplinini bozmadan, 48 saat aç susuz kalarak sürdürebilmek sadece bizim polismizin başarabileceği bir iştir. Özgürlükleri bu kadar genişleten, demokrasinin standartlarını yükselten, bu kadar reform yapan bir ülkenin başbakanı olarak bütün samimiyetimle ifade ediyorum, biz 'işkenceye sıfır tolerans' diyen bir hükümetiz. Biz polisin gözaltı ve sorgulama şartlarını değiştiren, demokratikleştiren bir hükümetiz. Polisimiz hata yaptığında açık yüreklilikle söyler gereğini yaparız. Ancak kim olursa olsun, ister milletvekili, ister birileri, kimsenin bizim polismize küfretmeye hakaret etmeye hakkı yoktur. Polisimiz üzerinden ülkemizde operasyon yapılmasın da müsaade etmeyiz. Polise hakaret edenler Yunanistan'ı, Almanya'yı, İngiltere'yi, Fransa'yı görmüyor mu? Bizim polisimizin yapmadıkları orada çok çok aşırı derecede fazlasıyla yapılıyor. Bizim polisimiz kurşun yiyor karşılığında su, biber gazı sıkıyor." 10 YIL ÖNCE OLSA POLİSİN NASIL TEPKİ VERECEĞİNİ KAMUOYUNA BIRAKIYORUM Olaylar başladığı andan itibaren polisin son derece sabırlı, itidalli, tahammüllü davrandığının altını çizen Başbakan Erdoğan, "Her türlü medyayı, her türlü sosyal medya aracını kullanarak polismize ağır saldırlar yapıldı. Polisimiz soğukkanlılığından asla taviz vermedi. Bir partinin milletvekili kameraların önünde polisimize çok ağır ifadeler kullanırken de polisimiz ağır başlılığından geri adım atmadı. 10 yıl önce bu boyutta gösteriler, saldırılar karşısında polisin nasıl tepki vereceğini milletin takdirine kamuoyuna bırakıyorum." değerlendirmesinde bulundu. GÖSTERİCİLER MASUM, POLİS ŞİDDET YANLISI OLARAK GÖSTERİLİYOR Son olaylarda polisin kendisini bir başka ispat ettiğini de vurgulayan Erdoğan, "Haftalardır farklı yöntemlerle, araçlarla, polisin göstericilere şiddet uyguladığını iddia ediyorlar. Göstericiler masum, sakin, çevre gönüllüsü, ağaç sevdalısı, çiçek, böcek, karanfil çocuklar olarak gösterilirken polisimiz şiddet yanlısı olarak gösterilmek istendi. Oysa tablo tam tersiydi. Bir polisimiz şehit oldu, ikisi silahla yaralandı." dedi. Polisin tarihinde hiç olmadığı kadar sabırlı, itidalli davrandığını sözlerine ekleyen Erdoğan, "Görüntüler ortaya çıktıkça polisimize yönelik alçakça saldırılar, ortaya çıkıyor. Polisimize yönelik nasıl şiddet uygulandığını önümüzdeki günlerde milletle görüntülerle paylaşacağız. Polisimizi ulusal ya da uluslararası medyaya Türkiye'de bazı çevrelere asla yıprattırmayacağız." diye konuştu. Törende Polis Akademisi'nden mezun olan 413 Türk öğrenci diplomalarını aldı. Akademiden ayrıca yabancı uyruklu 15 farklı ülkeden 62 öğrenci de mezun oldu. Akademi, toplamda 475 öğrenciyi mezun vermiş oldu. Başbakan Erdoğan, başarıyla mezun olan ilk 10 öğrenciye hediye takdim etti ve yabancı öğrencileri tebrik etti. Öğrenciler ardından silaha basarak yemin etti. Son olarak Polis Akademisi Bando Ekibi kısa bir gösteri sundu. Törenin ardından özel harekat timi bir gösteri yaptı. Alevi-Sünni ayrımı yok bunu herkes iyi bilsin! Bakan Haroun ESİDEF te Özer Akoğlu ESİDEF hem EXPO 2020 İzmir adaylığına destek olmak hem de üyelerine alternatif pazarlardaki fırsatları göstermek için yabancı heyet ağırlamaya devam ediyor. Bunlardan birisi de Orta Afrika Cumhuriyeti Ticaret ve Endüstri Bakanı Amalas Amlas Haroun, İçişleri Bakanı Adam Mahamat Nouradine ve Ticaret Bakanlığı Dış İlişkiler Müdürü Fatouma Docoure oldu. Heyet ilk önce ESİDEF Ticaret Forumu ve İkili İş Görüşmeleri Programına katıldı. Ardından federasyon merkezinde gerçekleşen görüşmelerde Orta Afrika Cumhuriyetinin bir tarım ülkesi olduğunu ifade eden ESİDEF Başkan Vekili Ömer Yerkazanoğlu, "Orta Afrika Cumhuriyeti'nden gelen değerli bakanlarımızı ve bürokratlarını gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum. Türklerin dostluğuna inandıklarını ve güvendiklerini anlıyoruz. dedi. Hükümet tarafından başlatılan çözüm sürecine Eskişehir Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı ve Alevi Dedesi İrfan Çetinkaya'dan tam destek geldi. Alevi -Sünni kavgası çıkarılmak istendiğini söyleyen Çetinkaya, "Vatandaşlarımız tahriklere kapılmasın" dedi Eskişehir Hacı Bektaş-ı Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı ve Alevi Dedesi İrfan Çetinkaya, çözüm sürecinin olumlu gittiğini belirterek, "Şimdi kan durdu. 3 torunumu artık kaygı etmeden gönül rahatlığı içinde askere gönderebileceğim." dedi. Çözüm sürecinin başarıyla bitmesi için Kurtuluş Savaşı'ndaki birlikteliği örnek gösteren Çetinkaya, Kurtuluş Savaşı'nda Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi bir araya gelerek ülkeyi düşmandan kurtardığını söyledi. Çetinkaya, "Çözüm sürecinde de Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi el ele verip tek yürek olup Türkiye'yi PKK illetinden kurtarmalıyız." şeklinde konuştu. Çetinkaya, Alevi-Sünni kavgası çıkarılmak istendiğini, ancak bunu yapmak isteyenlerin oyununu Alevilerin, Sünnilerin, Kürtlerin, Türklerin bir olarak bozacağını vurguladı. Alevi dedesi Çetinkaya, kavga, kan ve gözyaşının hüsran getirdiğini anlattı. Barışın güzellik ve huzur getirdiğini vurgulayan Çetinkaya, PKK illetinin binlerce canı, huzuru, ekonomiyi alıp götürdüğünü hatırlattı. Sevgi, saygı ve yatırımın olmadığı yerde huzur ve birlikteliğin olamayacağına işaret eden Çetinkaya, Hacı Bektaşı Veli Anadolu Kültür Vakfı olarak çözüm sürecinin başarılı olması için destek verdiklerini kaydetti. Herkesin bu sürece destek olması gerektiğini aktaran Çetinkaya, sürecin kalıcı başarıyla tamamlanması için Kurtuluş Savaşı'ndaki birlikteliğin uygulanması çağrısını yaptı. PKK'nın içinde Alevi, Sünni, Kürt ve Türklerin olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, Kurtuluş Savaşı'ndaki birlikteliğin çözüm süreci için de gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Çetinkaya, şöyle dedi: "Kurtuluş Savaşı'nda Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi omuz omuza tek yürek olup imanıyla düşmana karşı savaşıp bu ülkeyi düşmandan kurtarıp mücadele örneği gösterdi, tarih yazdı. Şimdi de Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi Alevisi, Sünnisi, Kürdü, Türkü el ele verip tek yürek, tek ses olup barış sürecinin başarıyla tamamlanmasını katkı sunarak, ülkemize barış ve huzuru getirmesini sağlamalıyız." Geçmişte canlar giderken yüreğinin yandığını, ağladığını anlatan Çetinkaya, şöyle konuştu: "Artık canlar gitmiyor, analar ağlamıyor. Sürecin güzel gittiğini, iyi neticeler vermeye başladığını görüyoruz. Artık birbirimizle uğraşmayalım. Huzurlu, mutlu olalım. Ülkemizin gelişmesi için uğraşalım. Üç torunum var. Birinin babası vefat etti. Askerlik çağına geldiler. Önceleri onlar için kaygılıydım. Askere gittiklerinde başlarına ne gelecek diye düşünüyordum. Ama çözüm süreciyle üzüntüm, kaygım ortadan kalktı. Şimdi torunlarımı gönül rahatlığıyla, kaygılanmadan askere gönderebileceğim." "ALEVİ -SÜNNİ KARGAŞASI ÇIKARMAK İSTEYENLERİN SAKIN OYUNUNA GELMEYELİM" Çetinkaya, halen Alevi-Sünni kavgası, ayrımcılığı varmış gibi gösterildiğini, ancak bunları yapanların heveslerinin kursaklarında kalacağını söyledi. Çetinkaya, şöyle konuştu: "Yıllardır bir PKK illeti var. Bir de Alevi-Sünni sıkıntısı olmasın; devletimiz, milletimiz böyle bir dertle uğraşmasın diye mücadele vermekteyim. Yıllardır Aleviler için bir önyargı vardı. Kısmen mevcut. Bu belirli kesimlerce, kamuoyuna pompalanıyor. İşte Aleviler bomba atar, silah çeker, olay çıkarır şeklinde. Bakın işte bu öyle değil. Bunun böyle olmasını isteyen, buradan medet uman bazı kesimler bunu ortaya atıyor. Türk turizmine enginarlı soluk Termal suyla şifa bulmak isteyen binlerce yabancı turisti ağırlayan İzmir Özel İdaresi'ne ait Balçova Termal Tesisleri, Ege otlarının baş aktörü olduğu menülerle gastronomi turizminde de hizmet vermeye başladı. Termal suyla şifa bulmak isteyen binlerce yabancı turisti ağırlayan İzmir Özel İdaresi'ne ait Balçova Termal Tesisleri, Ege otlarının baş aktörü olduğu menülerle gastronomi turizminde de hizmet vermeye başladı. Balçova Termal Otel Genel Müdürü Turabi Çelebi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsveç, Norveç, Hollanda, Danimarka'dan her yıl en az 5 bin turisti 2 veya 4 haftalık sağlık turizmi programı kapsamında tesislerde ağırladıklarını belirtti. 1 ibadethane iki cemaat İzmir'de turizmin parlayan yıldızlarından Alaçatı, dinler arası hoşgörünün de en güzel örneklerinden birini sunuyor. Kilise olarak inşa edildikten sonra camiye dönüştürülen ibadethane hem Müslümanlara hem de Hristiyanlara ev sahipliği yapıyor. Tarihi taş evleri ve rüzgar sörfüne uygun plajıyla dünya çapında adını duyuran Alaçatı, farklı inançlara sahip insanları tek çatı altında buluşturuyor. Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç, yapımına 1830'lu yıllarda başlanan ve 1874'te kilise olarak hiçmete açılan ibadethanenin, cumhuriyetin ilanının ardından camiye dönüştürüldüğünü söyledi. Pazaryeri Camisi olarak uzun yıllardır hizmet veren yapının, beldede yaşayan Rum vatandaşlar için yapılan 3 kiliseden biri olduğunu kaydetti. (AA) Norveç Sağlık Bakanlığı ve bazı sağlık uzmanı tur operatörleri ile çalıştıklarını anlatan Turabi Çelebi, kaplıca ve kür merkezinde romatizmal hastalıklara yönelik tedavi hizmeti sunduklarını dile getirdi. Uzman sağlık personeli yönetimindeki tedavi konseptini geliştirmek amacıyla termal havuz, jakuzi kapasitesini arttırdıklarını söyleyen Çelebi, spor ve termal sudan oluşan turizm anlayışına gastronomiyi de eklediklerini açıkladı. Sağlık için beslenmenin büyük önem taşıdığına işaret eden Turabi Çelebi, şöyle konuştu: "Tesislerimizde sağlık için spor ve beslenme konularıyla da ilgileniyoruz. Çitlenbikten şevketibostana, rokaya kadar bölgede yetişen çok çeşitli otlarla bilime dayalı, sağlıklı sofralar oluşturduk. Ege otlarıyla eti, balığı birleştirdik. Hiçbir kimyasal bulundurmayan gastronomi konseptini geliştiriyoruz. Asidik beslenmeden uzaklaşıyoruz ve spor-beslenme ve tedavi kür konseptini birleştiriyoruz. Tesislerimize gelen yabancıları Türk ve özellikle Ege mutfağıyla buluşturmak bizleri de geliştiriyor." (AA) SIZINTI SIZINTI Abdullah LELİK Abdullah_lelik@hotmail.com GEZİ YALAN HEDEF TALAN Çok masumane bir şekilde başladığına inanıldı. Polisin orantısız güç kullanması sonucu olayların arttığı sanıldı. Olaylar hızla artarak devam etti.gezi parkı Taksim Meydanı derken diğer illere yayıldı. Ankara da Kızılay Meydanı karıştı. Diğer semtlere kadar gelişerek arttı. İzmir karıştı. Adana ve başka illerde gösteriler oldu. Masumane denen gösterilerin yapıldığı yerler, savaş meydanlarını aratmayacak görüntülere sahne oldu. Gezi yalan hedef talan bu ortaya çıktı.kamu kurumlarına ait araçlar, yollar, kaldırımlar, panolar harap edildi. Yakıldı, yıkıldı. Her şey talan edildi. Esnaf büyük zarar gördü. Dükkânları tahrip edildi, işyerleri yakıldı, yıkıldı, kapatıldı. Her yer talan edildi. Güvenlik güçlerinden, vatandaştan ölenler oldu, Çok sayıda polis ve vatandaş yaralandı. Başlangıçta, belki de iki hafta, gerilim, korku, terör, dehşet saçarak sürdü. İki hafta sonunda, aklıselim sahibi, feraset sahibi, vatan millet sevgisine sahip kişi ve kuruluşlar, Devletin ve Hükümetin yetkileri, durumun daha fazla büyümemesi için, fedakârca gayret gösterdiler. Olaylarla ilgili bilgi ve belgeleri, istihbaratları ciddi şekilde değerlendirdiler. Olaylara girenlerin birçoğunun, samimi ve çevre duyarlı, olayların bu seviyeye gelebileceğini, tahmin edemeyen insanlardan meydana geldiği anlaşıldı. Olayların başladığı ilk hafta da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç la görüşen, göstericileri temsil sadedinde platform sözcülüğü yapanların isteklerinin ortaya çıkmasıyla, görüşmeci grubun samimiyetsizliği ortaya çıktı. Üçüncü köprüden vazgeçilecek, üçüncü hava alanının yapımından vazgeçilecek. Kanal projesinden vazgeçilecek. İsteklerinden bazıları böyleydi. Ne demekti bu? Türkiye nin gelişmesi dursun. Türkiye güzel işler yapmasın. Türkiye önemli atılımlar yapmasın. Gezi yalan hedef talan, bu anlaşıldı.gösterilerde atılan sloganlardan en öne çıkan ise Tayip istifa idi. Neden istifası isteniyordu Başbakanın. Çünkü Türkiye yi, dünya da saygın bir yere getiren, 11 yıllık iktidarı döneminde bu memleketi, yollarla, yatırımlarla, güzel icraatlarla baştanbaşa mamur hale getiren, Başbakan ın istifası isteniyordu. Normal yollardan iktidara gelemeyenlerin, yasa dışı yolları seçmesi, terör ve gösteri yapanların önüne düşmesi, onlara destek vermesi, onları tahrik etmesi her yönüyle ortaya çıktı. Aslında dikta ve diktatörlük bunların yaptığı değil mi? Demokrasiye, milli iradeye inanmayanların yaptığı dikta değil de nedir? Evet, hedef Başbakandı. Çünkü Başbakanı millet seçmiştir. O milletin Başbakanıdır. Ona çok sert dediler, diktatör dediler. Eğer başbakan göstericilerin her dediğini yapsa, ayaklarına gitse yinede onları tatmin edemezdi. Çünkü hedef sadece ve sadece kendisi idi. Onun başı isteniyordu. Ama onu iktidara getiren büyük kitlelerin, Başbakanı yedirmeyecekleri, ona sahip çıkışları ile ortaya çıktı. Peki, işin arkasındaki aktörler kimdi? Başbakanı, dış ülkelere şikâyet eden, ona diktatör diyen, ona katil diyen, onu Esat a benzeten, ama Esat diktatörünün yanında yer alan siyasetçi başrolde. Göstericilere, maddi ve manevi destek vererek onların yanında yer alan iş adam ları, bazı sendikalarla, bazı sivil toplum kuruluşları orda. Dost sandığımız bazı ülkeler ve onların yurdumuzdaki maşalar orda. Yerli ve yabancı bazı medya kuruluşları orda. Daha, daha ne olsun, sizler zaten biliyorsunuz. Yer, yer olaylar devam ediyor. Başlayışından bugüne kısa bir analiz yapmaya çalıştım. Olayları ciddiye almamız gerekiyor. İşbirlikçilerin, milli irade düşmanlarının, oyunlarına gelmemeliyiz. Onlara fırsat vermemeliyiz.

5 SAYFA 06 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Obezite korkusu, bisiklete yöneltti Bisiklet ve motosiklet kullanımında Türkiye'nin Çin'i olarak kabul edilen Konya'da, obeziteden korunmak isteyenlerin daha fazla ilgi göstermesiyle bisiklet kullanımının her geçen gün arttığı belirtildi Konya Bisikleti Kalkındırma Derneği Başkanı Fatih Yılmaz, düz bir arazide bulunan Konya'da yaşayanların büyük bölümünün ulaşım için bisikleti tercih ettiğini söyledi. Bu nedenle Konya'da bisiklet kullanımının rekor denilebilecek düzeyde olduğunu ifade eden Yılmaz, kentte bisiklet sporunun da oldukça geliştiğini, Türkiye'deki bisiklet sporcularının yarısının Konya'da bulunduğunu belirtti. Yılmaz, her evde en az 1 bisikletin bulunduğu ve Türkiye'nin Çin'i olarak kabul edilen Konya'- da, bisiklet kullanımının her geçen gün yaygınlaştığını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Son yıllarda, hareketsiz yaşama bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları, insanların daha da bilinçlenmesine neden oldu. Günümüzde görülme sıklığı giderek artan obeziteye karşı insanlar, bisiklet kullanma, yürüyüş yapma gibi farklı yöntemlere başvuruyor. Sağlık konusunda insanların daha da bilinçlenmesi, obezitenin düşmanı olan bisikletin kullanımını da artırdı. Konya'da bisiklet kullanımı her geçen gün artıyor. Geçmişte 700 bin civarında bisiklet bulunan Konya'da, araştırmalarımıza göre bu rakam 800 bini aşmış durumda. Bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artacağını tahmin ediyoruz." (HABER MERKEZİ) Dondurmaya dikkat! Diş hassasiyetinin nedeninin araştırılması gerektiğini vurgulayan Diş Hekimi Alireisoğlu, diş hassasiyetini, halk arasında kamaşma olarak bilinen; sıcak, soğuk, ekşi, şekerli yiyecek ve içeceklerin dişlerde sızlama meydana getirmesi durumu olduğunu söyledi Kalbiniz anneliğe HAZIR MI? Kalp hastalıkları, anne olmayı riskli hale getirebiliyor. Gebe kalmadan önce bu risklerin farkında olmak ve gerekli önlemleri almak önem taşıyor. Kalpteki bazı sorunlar gebelik sırasında anne ve bebeğin sağlığını riske attığından, bu kişilerde gebeliğe izin verilmiyor. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nuri Cömert, kalp hastalıklarının gebelik üzerindeki etkisi ve gebeliği riskli hale getiren sorunlar hakkında şu bilgileri verdi: Gebeliğin 5 ten 8 inci haftasına kadar süren döneminde, kalp damar sisteminde olması gereken normal değişimler başlamaktadır. Gebelikle birlikte kalp atım hızı bir miktar artar. Kalbe gelen yük fazlalaşırken, kan basıncı % 10 düşmektedir. Hormonal değişimlerden dolayı damar duvarları zayıflamaktadır. Doğum sonrası erken dönemde de bebeğin ana atar damara olan baskısı ortadan kalktığı için annenin dolaşım sisteminde bir takım değişimler olur. Gebelik sonrası erken dönemde aynı gebelik dönemi gibi dikkat gerektirir. Gebelik döneminde hafif nefes darlığı, yorgunluk, şiddetli olmayan çarpıntı, yol yürüme mesafesinde kısalma, bacaklarda ciddi olmayan şişlikler, sırt üstü yatıldığında oluşan nefes darlığı normal değişimler olarak kabul edilebilir. GEBELİK ÖNCESİ KORUYUCU ÖNLEMLER ALINMALI Gebe kalmadan önce bilinen kalp hastalığı olan ya da 35 yaş üzerinde ileri yaş gebelik planlayan, ailesinde ciddi kalp hastalığı öyküsü olan ve kalp hastalıkları risk faktörleri olan kişiler mutlaka kardiyolojik muayene olmalıdır. Bilinen kalp hastalığı olan gebe takibi öncelikle kardiyolog, kadın doğum uzmanı ve anne a- dayının dahil olduğu takım çalışması prensibiyle yapılmalıdır. Gebelik öncesi planlama, koruyucu önlemler alınması temel esastır. BAZI KALP SORUNLARI GEBELİK İÇİN RİSKLİDİR Belirli bir grup kalp hastalığı olan kişilerin gebe kalması, anne ve bebek sağlığı için riskli olabilir. Bu nedenle öncesinde p- sikolojik destek ve detaylı diyalog ile k- işiye bu bilgiler verilmeli, gebelikten vazgeçirilmelidir. Çiftler, ileriye yönelik korunma yöntemleri hakkında da bilgilendirilmedir. Gebeliğe engel teşkil eden kalp hastalıkları, doğumsal olan ve morarmanın eşlik ettiği kalp hastalıkları yani siyanotik konjenital kalp hastalıklarıdır. Bunlar; cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı ileri kapak hastaları, akciğer basıncının ileri derecede artmış olduğu kalp hastalıkları, ileri evre kalp yetersizliği ve kapak darlığı sorunlarıdır. Kalp kapakçıklarında ileri derecede darlık veya yetersizliği bulunan, gündelik efor kapasitesi istirahat sırasında bile nefes darlığı çekecek kadar düşmüş olanlar ile ciddi kalp yetersizliği hastalarının gebe kalmaları sakıncalıdır. TAKİP GEREKTİREN KALP HASTALIK- LARI GEBELİĞE ENGEL DEĞİL Kalbinde delik olan kişiler, muayenelerinde kalp ve akciğere hayati önem taşıyan bir yük oluşturmadığı ispatlanmışsa, gebe kalabilir. Kalp deliği geniş hastaların ameliyat sonrası gerekli önlemler alınarak gebe kalmalarına izin verilebilir. Kalp ameliyatı olarak kalp kapakçığı değişmiş veya kalp kapağı tamiri yapılmış olan hastalar ise gebelik öncesi detaylı bir kontrol ve takiplerle, belirli bir risk altında gebe kalabilir. Tedavi edilebilir ritim problemi olan hastaların gebelik öncesi ablasyon işlemi yapıldıktan sonra normal bir şekilde gebe kalma engelleri yoktur. Gebelik döneminde i- laç kullanımı gerektiren ritim problemlerinde, detaylı bir muayene ve risk analizi önemlidir. Yüksek kan basıncı yani hipertansiyon sorunu olan hastalar gebelik dönemince sıkı takip ile gebe kalabilir. Gebelik dönemi tansiyonu olan anne a- daylarının ise bu dönemde kendilerine ve bebeğe zarar vermeyen i- laçları kullanarak takip edilmeleri halinde gebe kalmalarına bir engel bulunmamaktadır. (HABER MERKEZİ) Günümüzde oldukça sık karşılaşılan bu rahatsızlığın özellikle diş eti çekilmesi sonrası açığa çıkan kök yüzeyiyle ilişkili olduğunu belirten Alireisoğlu, diş hassasiyeti ve korunma yolları hakkında şunları söyledi: Diş gıcırdatma sonrası birbirine sürtünen dişlerin mine tabakasındaki aşınma, hassasiyetin bir diğer sebebidir. Bunun gereğinden fazla bastırarak dişleri fırçalamak, diş hassasiyetinin en önemli sebeplerinden biridir. Asitli yiyecek ve içeceklerin sıklıkla tüketilmesi de diş hassasiyetine neden olabilir. Dişin ağız içinde görünür kısmı mine denilen koruyucu bir diş tabakasıyla çevrilidir. Hemen altında bulunan dentin, mikroskobik olarak görünebilen kanalcıklardan oluşmaktadır. Diş dış yüzeyinden başlayarak dişin ortasındaki sinire kadar uzanan bu kanallar sıvı ile doludur. Diş minesi zayıflamış olan dişlerde sıcak, soğuk, ekşi, tatlı yiyecek ve içeceklerden sonra hareket eden bu sıvı, diş sinirinde hissedilir ve sızlamaya neden olur. Ayrıca dişin kök yüzeyi koruyucu olan mine tabakasına göre oldukça yumuşak olan sement tabakasıyla çevrilidir. Diş dışında diş plakları, kırık ve çürük dişler, piyasada satılan diş beyazlatma ürünleri de diş hassasiyetine neden olabilir. DİŞ HAS- SASİYETİNE KARŞI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Öncelikle ağız ve diş bakımına özen gösterilmelidir. Dişin sert tabakasına zarar vermemek için yumuşak kıllı fırça kullanabilir. Çok kuvvet uygulayarak diş fırçalayan kişiler, daha az kullandıkları elleriyle diş fırçalayabilirler (Örneğin sağ elini kullanan kişi fırçalarken sol elini kullanabilir.) Hassasiyet giderici macunlar, florlu diş bakım ürünleri düzenli kullanıldığında hassasiyete iyi gelebilir. Fazla asit içeren yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır. Özellikle yaz aylarında dondurma ve soğuk içeceklerin tüketiminde dikkatli olunmalıdır. DİŞ DOKTORUNA GİT- MEK İÇİN GEÇ KALMAYIN Diş hassasiyeti durumunda öncelikle hasta öyküsü alınır ve ayrıntılı bir muayene yapılır. Diş hekimi tedavi için; - Dişlerin eksilen mine tabakalarının yerine dolgu malzemesiyle onarım yapabilir. - Diş etlerine müdahaleler yapabilir. - Açığa çıkmış kök yüzeyinde flor uygulaması yaparak iyileşme sağlayabilir. - Hastanın diş gıcırdatmasına neden olana faktörleri ortadan kaldırabilir. En doğru diş fırçalama tekniği hangisidir? Öncelikle fırça 45 derecelik bir açıyla dişe yaklaştırılmalı ve dişin eni doğrultusunda ileri-geri hareketlerle fırçalanmalıdır. En son dişetinden aşağıya doğru bir süpürme hareketiyle işlem tamamlanır. Dişlerin iç yüzeyleri, özellikle ön bölgeler dar olduğundan fırça dik olarak sokularak fırçalanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bakteri plağı ve yiyecek artıklarının yoğun olduğu dişlerin arka yüzleri, arka dişler ve dil de temizlenmelidir. Genellikle sadece ön dişlerin ön yüzeyleri fırçalandığından çürükler daha çok arka bölgelerde oluşmakta, diş taşları ise çok az fırçalanan alt ön bölgede olmaktadır. Diş Fırçası ve En Doğru Kullanımı Uygun bir teknik kullanılmazsa dişler zarar görür mü? Evet. Dişler çok sert bir tabaka olan mine ile kaplı olmasına rağmen sadece yanlış bir teknikle uygulayacağınız bir fırçadan bile büyük zarar görebilir. Hem dişin üst kısmında, hem de kökü kaplayan tabakada aşınmalara, dişetlerinde de çekilmelere yol açabilir. Bu durumda dişler çürüğe daha yatkın hale gelir. dişleri aşındıracak kadar büyük bir kuvvetle diş fırçalamaktan kaçınılmalı ve yumuşak hareketlerle fırça oynatılmalıdır. Diş etlerinin fırçalanması neden gereklidir? Yapılması gereken başka bir işlem de diş etlerini fırçalamaktır. Ama doktor, diş etlerim kanıyor... şikayeti olsa bile fırçalamaya devam edilmelidir, çünkü diş etlerini besleyen damarlar dolaşım bozukluğu sonucunda dolgunlaşmıştır. Buna tıp dilinde konjestiyon denir. Tedavi etmek için kılcal damarları açmak yani fırça yapmak gerekecektir. Böylece diş etinin damarları iyileşir ve kanama da kendiliğinden durur. Diş etinin fırçalanması, diş eti hastalıklarından korunmanın en etkin çarelerindendir. Bunlar, elektrikli fırça, diş ipliği, kürdan, ara yüz fırçası, su püskürteci (water - pic), stimulatör... gibi araçlardır. Elektrikli. fırça ve su püskürteci ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır. (HA- BER MER- KEZİ)

6 SAYFA 07 S?YAH MAVR KIRMIZI SARI 1533 üyenin katıldığı sürpriz kongrede 1404 oy alarak, üç yıl için ikinci kez başkanlığa seçilen Aysal, zafer konuşmasında, Bu seçim sadece bir güven tazelemesi değil. Yepyeni ufuklar açılması için özel bir güç dedi ÜNAL AYSAL: Galatasaray Melo dan vazgeçebilir Galatasaray da başkanlık seçiminden sonra gözler transfere çevrildi. Ancak sarı-kırmızılı kulüp, Türkiye Futbol Federasyonu nun yabancı kuralı konusunda yeniden değerlendirme yapmasını bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören ile bir araya gelen Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, 10 yabancı kuralı ile ilgili sıkıntılarını dile getirmişti. Bu doğrultuda Galatasaray ın transferle ilgili iki planı bulunuyor. Futbol federasyonu yabancı kuralında herhangi bir değişikliğe gitmezse, sarıkırmzılılar takımdan ayrılması gündemde olan yabancılarla masaya oturup kontenjan açacak. Culio nun gönderilmesine kesin gözüyle bakılırken Elmander için de gelen teklifler değerlendirilecek. Amrabat konusunda ise teknik direktör Fatih Terim in onayı bekleniyor. Terim in izin vermesi durumunda Amrabat ın kiralık o- larak takımdan gönderilebileceği öğrenildi. Sarı-kırmızılı ekibin kadrosunda 10 yabancı bulunurken, mevcut statü gereği başka bir yabancıya lisans çıkarmak mümkün değil... Öncelikle takımdan ayrılacak isimleri belirleyecek olan Galatasaray, ardından birkaç takviye ile sezona girmeyi amaçlıyor. Yabancı kuralının değişmemesi halinde ön libero transferinde tercihini Türk pasaportu bulunan Gökhan İnler den yana kullanmayı düşünen sarı-kırmızılılar, Melo dan vazgeçebilir. (HABER MERKEZİ) Özel bir güç Galatasaray Kulübü Olağanüstü Seçim Genel Kurulu nda tek aday olan Ünal Aysal, geçerli 1412 oyun 1387 sini listesiyle, 17 sini de beyaz listeden alarak, toplam 1404 oyla 3 yıllığına yeniden başkanlığa seçildi. Galatasaray Lisesi nde gerçekleştirilen genel kurulda toplam 1533 üyenin sandık başına gittiği duyurulurken, 33 oy zarfının boş çıktığı, 88 oyun ise geçersiz sayıldığı belirtildi. Beklentinin çok üzerinde Geçerli 1412 oyun 1387 sini listesiyle alan Aysal, Sarı-Kırmızılı kulüpte başkan olarak ikinci dönemine başlamış oldu. Öte yandan, seçimde 25 üye de beyaz liste oy pusulası yapmayı tercih etti. Beyaz listeden de 17 oy alan Aysal, toplamda 1404 oya ulaştı. Galatasaray - da ilk olarak 14 Mayıs 2011 tarihinde 2 bin 998 oy alarak kulüp tarihinin en yüksek oranıyla başkanlığa seçilen Aysal, tek adaylı gerçekleşen genel kurulda üye katılımının az olması nedeniyle bu kez daha düşük oyda kaldı. Oyların sayılmasından sonra kürsüye çıkan Aysal, zafer konuşmasında şunları kaydetti: Her şey istediğiniz gibi Galatasaray demokrasisinin bir örneğini daha sergiledik. Çok zor şartlar altında, tatilinde gelen üyelerimize ayrıca gelemeyen üyelerimize de teşekkür ediyorum. Galatasaray bundan evvel neredeyse, her gün üzerine koyarak ilerlemektedir. Bu seçim sadece bir güven tazelemesi değil. Yepyeni ufuklar açılması için özel bir güç, dayanak oluşturmaktadır. Hepinize gönülden sevgilerimi, saygılarımı iletiyorum. Galatasaray ın istikrarıyla ilgili en ufak bir endişeniz olmasın. Her şeyin sizin istediğiniz şekilde olacağını çok açık bir şekilde burada size vaat ediyorum. İşte yeni yönetim Asil üyeler: Özkan Olcay Ümit Özdemir Şükrü Ergün Sedat Doğan Candan Erçetin Aka G. Özdemir Emir Sarıgül Mete İkiz Mehmet Cibara Adnan Nas Yedek üyeler: Ahmet Y. Ocaklı Mehmet İpekdokuyan Mehmet Karlı Necati Demirkol Ebru Köksal Ünal Aysal ın seçim kararı aldıktan sonra yeni listesinde yer vermediği isimlerin hiçbiri kongreye katılmadı. Ali Dürüst, Adnan Öztürk, Refik Arkan, Abdurrahim Albayrak gibi isimler salonda yoktu. Candan Erçetin tepkisi Yeni yönetimin asil üyelerinden biri olan sanatçı Candan Erçetin, yeni yönetimin göreve seçildiği kongreye gelmedi. Erçetin in özel işleri sebebiyle kongrede yer almaması, üyelerden tepki çekti. Ali Koç&Drogba ya oy! Sandıktan çıkan oy pusulalarından birinde, Gezi Parkı direnişinde yaşananlar nedeniyle Ali Koç ve Çarşı Grubu na destek veren bir yazı yer alıyordu. 4 adet beyaz listede de Çare Drogba yazıldığı gözlerden kaçmadı. İlk kez yemek servisi Genel kurulda geçmiş uygulamalardan farklı olarak, Galatasaray Lisesi nin bahçesinde yemek servisi yapıldı. Kongreye İstanbul un çeşitli merkezlerinden servis araçları kaldırılırken, yemek servisiyle de üyelere ayrıca bir hizmet verildi. (HABER MERKEZİ) Adamsa gitmez Napoli Başkanı Aurelio de Laurentiis, İtalyan ekibinden ayrılmak istediği bilinen Edinson Cavani için ilginç ifadeler kullandı... Başkan; Cavani eğer adamsa takımda kalır" diye konuştu Napoli forması giyen U- ruguaylı golcü Edinson Cavani'nin geleceği merak ediliyor. Real Madrid, Paris Saint- Germain ve Chelsea gibi Avrupa'nın dev takımlarının göz hapsinde olan Cavani'nin bonservis bedeli ise el yakıyor. Napoli Başkanı Aurelio de Laurentiis'in istediği 63 milyon euroluk bonservis bedeli, oyuncunun bir başka kulübe transferini zorlayan etkenlerin başında geliyor. Buna karşın Cavani'nin Napoli'den ayrılarak, daha büyük hedeflere sahip bir takıma gitmek istediği de biliniyor. Uruguay formasıyla Konfederasyon Kupası'nda forma giyen oyuncu için Napoli Başkanı'nın kullandığı son i- fadeler ise şaşkınlık yarattı. Başkan De Laurentiis, "Cavani'nin gerçek bir adam olduğuna inanıyorum. Bu yüzden de Napoli'de kalacağına güveniyorum. Gitmek isterse de bu transfer Konfederasyon Kupası'ndan sonra olur. Ancak Cavani eğer adamsa takımda kalır" ifadelerini kullandı. Napoli Başkanı ayrıca Cavani'nin transferiyle ilgili her şeyin 20 Temmuz'a dek kesinleşeceğini de sözlerine ekledi. Benfica'nın Fenerbahçe karşısındaki en büyük kozu, Cardozo'ya Napoli'nin talip olması. Liverpool ile bazı İtalyan ve İspanyol takımları da Paraguaylı yıldızla ilgileniyor. Napoli, Cavani'yi Real Madrid'e satarsa, Cardozo'ya yönelecek ve Fenerbahçe'nin şansı azalacak. Ancak Real Madrid, Napoli'nin istediği 63 milyon euro'yu verir mi bilinmez. (HABER MERKEZİ) Binnaz Uslu'dan üzücü haber İngiltere'de yapılan Avrupa Kulüpler Şampiyonası'nda bulunan atletizm milli takımından üzücü haber geldi. Milli atlet Binnaz Uslu aniden fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Ameliyat olan Binnaz'ın durumu kritik. Ülser iltihaplanması sonucu akciğer ve böbreklerinin zarar gördüğü öğrenilen Binnaz Uslu hastaneye kaldırılarak ameliyata alındı. Uslu'nun ameliyat sonrasında yoğun bakıma alındığı ve tedavisinin sürdüğü öğrenildi. (HABER MERKEZİ)

7 SAYFA 08 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 2. Ekopazar Urla da açılıyor İzmir in Bostanlı dan sonra ikinci organik ürün pazarı Urla da açılıyor. Büyükşehir Belediyesi, Urla Belediyesi ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği işbirliğinde kurulan pazar, yarın açılıyor Şermin Sezginer İzmir, Bostanlı nın ardından yeni bir organik ürün pazarı daha kazanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Urla Belediyesi ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği işbirliğinde kurulan pazar, her çarşamba İzmirliler i ağırlayacak. Urla Belediyesi nin karşısındaki eski Tamirhane Binası nda kurulacak olan Ekopazar Urla, bölgenin önemli bir eksikliğini giderecek. Organik logosu olan ürünlerin yer alacağı pazar, hem İzmirliler e katkı maddesiz ürünler satın alma imkanı sağlarken hem de organik üretim yapan üreticilere ürünlerini sağlıklı bir ortamda tüketiciye sunma olanağı verecek. Her Cuma günü Bostanlı da kurulan Ekopazar İzmir de yer alan üretici ve satıcılar, Ekopazar Urla sayesinde ürünlerini Yarımada bölgesine de ulaştırma şansı bulacak. 26 Haziran dan itibaren hizmet vermeye başlayacak Ekopazar Urla, Çarşamba günleri saatleri arasında kurulacak. Kimyasal işlemden geçmemiş ahşap tezgahlarda satılacak olan ürünler, tüketicilere bez, kağıt ambalajlar ya da bio dönüşümlü poşetlerde ulaştırılacak. Organik ürün sertifikası olsa bile, ürünlerin hepsi pazar alanına girmeden önce tekrar denetimden geçecek. ETO tarafından oluşturulan komisyon kontrolleri gerçekleştirecek ve Ekopazar daki ürünlerin tezgahlara konulup halka ulaştırılmasına ondan sonra izin verilecek. Komisyon tarafından organik olmadığı düşünülen ürün varsa, tahlile gönderilecek ve pazar alanına alınmayacak. Haziran 2010 da Bostanlı daki Ekopazar İzmir i hizmete alan Büyükşehir Belediyesi, Urla nın ardından Balçova ya da ekopazar açmak için yürüttüğü çalışmalarda son aşamaya geldi. İZKA için BEN DE VARIM Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Şube Başkanı Abdurrahman Çabuk, İZKA Kalkınma Kurulu Başkanlığına aday olduğunu bildirdi. Abdurrahman Çabuk, yazılı açıklamasında, sahip olduğu potansiyel ve dinamiklerle İzmir'in, Türkiye'nin kalkınmasında lokomotifi olmayı hak ettiğini belirterek, kent ve ülkenin kalkınmasına en üst düzeyde katkı koyabilmek amacıyla yarın gerçekleştirilecek İZKA Kalkınma Kurulu Başkanlığı seçiminde aday olduğunu kaydetti. Çabuk, şunları ifade etti: "Ülkemizin gelişmiş ülkeler ve ekonomiler arasına girmesi, insanımızın yüksek gelir ve yaşam standardına sahip olması için MÜSİAD olarak kurulduğumuz günden beri yüksek teknoloji sloganıyla başarılı çalışmalar sürdürmekteyiz. Bu bağlamda hem üyelerimizin hem bütün iş dünyasının ar-ge ve inovasyon çalışmalarına özel önem vermesinin gerekliliğini vurgulamakta ve çalışmaktayız. (AA) Yine yollara düştüler İzmir Belediyesi nin Abla-Ağabey-Kardeş Projesi, yaz aylarında Bayındır, Kemalpaşa, Torbalı ve Seferihisar ilçelerinin 8 köyünde devam edecek yaş arasında, en az üniversite öğrencisi ya da mezunu olan gençler, dilediği taktirde bu projede gönüllü olabilecek. Abla-Ağabey-Kardeş Projesi, okulların kapanmasıyla birlikte İzmir in köylerine taşınmaya başladı. Kış aylarında dezavantajlı mahallelerdeki kardeşleri ile onların evlerinde bir araya gelen üniversiteliler, yaz aylarında da Bayındır, Kemalpaşa, Torbalı ve Seferihisar ilçelerindeki yeni kardeşlerini ziyaret takvimine aldı. (HABER MERKEZİ) İZMİR GELİNLİK Yetim çocuklara Fuarı'na UFI desteği İZFAŞ Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs, 1947 yılından beri U- FI ye üye olan İEF ve 1998 den beri üyeliği devam eden MAR- BLE gibi gelinlik fuarımız da UFI onaylı ihtisas fuarı oldu" dedi ŞİFA eli Özedoğru Derneği ile Şifa Üniversitesi Hastanesi nin işbirliği ile 42 çocuk; önce ameliyathane ortamında sünnet oldu, ardından da muhteşem bir sünnet düğünü ile erkekliğe ilk adımlarını attı. İzmir de 2010 yılından bu yana faaliyet gösteren ve özellikle yetim çocuklara verdiği eğitim desteği ile tanınan Özedoğru Eğitim ve Dayanışma Derneği, her türlü sorunu ile ilgilendiği 42 yetim çocuğu sünnet ettirdi. Şifa Üniversitesi Hastanesi işbirliği ile gerçekleşen organizasyonda; çocuklar önce Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi nde tek tek ameliyathaneye alınarak; Üroloji doktoru Yrd. Doç. Dr. Musa Saraçoğlu ve ekibi tarafından sünnet edildi. Sünnet olmalarının üzerinden 10 gün geçtikten sonra da çocuklar için Şehri Garden a sünnet düğünü organize edildi. Karabağlar İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü İbrahim Marangoz, ŞÜ Hastanesi Direktör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Murat Uyar, Özedoğru Derneği Başkanı Tuğba Toker, dernek yöneticileri ile çok sayıda davetlinin katıldığı sünnet düğününde, çocuklar sünnet kıyafetleri içerisinde adeta göz kamaştırdı. Çocuklar, aileleri ve yakınları ile birlikte eğlenceli bir gece yaşadı. Dernek Başkanı Tuğba Toker, dernek olarak öncelikli o- larak kimsesiz ve yetim çocukların eğitim ve ihtiyaçları ile ilgilendiklerini söyledi. (HABER MERKEZİ) Nihal Özken Sektöründe Avrupa nın en büyük, Türkiye nin tek fuarı olan IF WED- DING FASHION İZMİR, 2014 yılından itibaren Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Birliği ne (UFI) onaylı fuar olarak düzenlenecek. Türkiye nin UFI onaylı tek gelinlik fuarı olarak organize edilecek IF WEDDING FASHION İZMİR - 8. Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, Ocak 2014 tarihlerinde yapılacak. Fuara geçen yıl yurtiçi ve dışından 187 firma katılmış, 79 ülkeden 18 bin 366 profesyonel kişi ziyaret etmişti. İZFAŞ Genel Müdürü Mehmet Şakir Örs, 1947 yılından beri UFI ye üye olan İEF ve 1998 den beri üyeliği devam eden MARBLE gibi gelinlik fuarımız da UFI onaylı ihtisas fuarı oldu. Geçtiğimiz 7 inci fuarımızda çok iyi bir ivme yakaladığımız ve çıtasını hak ettiği noktaya yükselttiğimiz fuarımızın önümüzdeki yıl itibariyle UFI ye üye olarak düzenlenmesinden büyük gurur duyuyorum. Bundan sonraki uzun erimli temel hedefimiz, fuarımızı sektöründe dünyada bir numara yapmak. dedi. Türkiye, İzmir Enternasyonal Fuarı vesilesiyle 1947 den bu yana Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Birliği ne (UFI) üye olan ülkelerden biri yılında 47 firmanın katılımıyla 2 bin 600 metrekare alan üzerinde düzenlenen MARBLE Fuarı, 1998 yılında Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Birliği (U- FI) tarafından üyeliğe kabul edildi. Böylece ülkemizin dünya fuar otoriteleri tarafından kabul edilmiş ilk uluslararası ihtisas fuarı oldu. IF WEDDING FASHION İZMİR Gelinlik, Damatlık ve Abiye Giyim Fuarı, sektörün kalbinin attığı şehir İzmir de, Türk fuarcılık sektörünün öncü kuruluşu İzmir Fuarcılık Hizmetleri ve Kültür Sanat İşleri Ticaret AŞ (İZFAŞ) tarafından TC Ekonomi Bakanlığı nın katkılarıyla, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu (TMHF) ve Ege Giyim Sanayicileri Derneği nin (EGSD) destekleriyle organize ediliyor. Uluslararası Fuarcılık Endüstrisi Birliği (UFI), fuar endüstrisinin dünya çapındaki çatı örgütü olarak kabul ediliyor. UFI, dünyanın önde gelen fuar organizatörleri ve fuar alanı işletmecileri, ulusal ve uluslararası profesyonel fuarcılık derneklerini kapsıyor. Haziran 2013 itibariyle U- FI nin, 84 ülkede 587 si tam üye (bu rakamın 329 u sadece fuar organizatörü, 79 u sadece fuar alanı sahibi ve işletmecisi, 127 si Fuar organizatörü ve işletmecisi olup kalan 52 si 29 ülkede bulunan dernektir) olmak üzere toplamda 633 üyesi bulunuyor. UFI nin Paris te merkez ofisi, Hong Kong da Asya/Pasifik ve Abu Dhabi Birleşik Arap Emirlikleri nde Orta Doğu/Afrika şube ofisleri bulunuyor yılı itibariyle yapılan açıklamaya göre Birlik üyeleri tarafından düzenlenen 920 uluslararası organizasyon UFI tarafından onaylanmış.