İNTRAKRANİYAL KANAMALI PRETERMLERİN NÖROGELİŞİMSEL PROGNOZU VE PROGNOZA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İNTRAKRANİYAL KANAMALI PRETERMLERİN NÖROGELİŞİMSEL PROGNOZU VE PROGNOZA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İstanbul Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi İNTRAKRANİYAL KANAMALI PRETERMLERİN NÖROGELİŞİMSEL PROGNOZU VE PROGNOZA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ (UZMANLIK TEZİ) Klinik Şefi Uzm.Dr. Sultan KAVUNCUOĞLU Dr. Filiz BOLU İstanbul-2009

2 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve deneyimleriyle yetişmemize katkıda bulunan hastanemiz başhekimi, Sayın Dr. Rengin Şiraneci ye Eğitimime her alanda büyük katkıları bulunan ve meslek hayatım boyunca kendime örnek alacağım başta değerli hocam,klinik şefim Sayın Dr. Sultan Kavuncuoğlu na Saygıdeğer hocalarım, klinik şefleri Sayın Dr. Gönül Aydoğan a, Dr. Erdal Adal a, Şef yardımcılarımız Sayın Dr. Sibel Özbek e, Dr.Aysel Kıyak a ve Dr. Hüseyin Aldemir e, Başta Sayın Dr. Esin Yıldız Aldemir olmak üzere bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım hastanemiz tüm uzman doktorlarına, Çalışmamıza tüm aşamalarında destek olan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Prof.Dr. İlgi Ertem e Çalışmamızın istatistiksel analizinde büyük katkısı olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Sarper Erdoğan a Asistanlığın zorluklarını aşmaya çalışırken hep yanımda olan arkadaşım Dr. Öznur Serdaroğlu na Hayatımın her anında sonsuz güven ve desteğini hissettiğim aileme Varlığıyla hayatıma mutluluk katan eşime ve yaşama sevincim kızım Ayça ya bu süreç içinde gösterdikleri sonsuz destek, sevgi ve sabır için Teşekkür ediyorum. Dr. Filiz Bolu

3 İÇİNDEKİLER BÖLÜM SAYFA NO KISALTMALAR 1 GİRİŞ VE AMAÇ 2 GENEL BİLGİLER 4 BİREYLER VE YÖNTEM 26 BULGULAR 31 TARTIŞMA 62 SONUÇLAR 70 ÖZET 71 KAYNAKLAR 73

4 KISALTMALAR DDA RDS GM-İVK PDA BPD NEK ROP PVL CP EMR BOS LP :Düşük Doğum Ağırlığı :Respiratuar Distres Sendromu :Germinal Matriks İntraventriküler Kanama :Patent Duktus Arteriosus :Bronkopulmoner Displazi :Nekrotizan Enterokolit :Prematüre Retinopatisi :Periventriküler Lökomalazi :Serebral Palsi :Erken Membran Rüptürü :Beyin Omurilik Sıvısı :Lomber Ponksiyon

5 GİRİŞ VE AMAÇLAR Preterm doğum gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere tüm dünyada neonatal mortalite ve morbidite nedenlerinin başında gelmektedir. Son yıllarda neonataloji ile ilgili bilimsel ve teknolojik gelişmeler sayesinde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde bakım kalitesinin artmasıyla prematüre bebeklerin yaşam oranı belirgin artış göstermiştir. Ancak neonatal ve perinatal bakımdaki tüm gelişmelere karşın prematür doğum halen önemli ve önlenememiş bir sorun olarak kalmaya devam etmektedir. Bu bebeklerin bir kısmı doğumda veya doğum sonrası kaybedilirken, yaşayanlarda prematürite nedeniyle önemli komplikasyonlar gelişebilmektedir. Preterm doğum beraberinde getirdiği birçok risk faktörü nedeniyle hem natal ve postnatal dönemdeki morbidite oranını hem de uzun dönemde nörogelişimsel sorunları arttırmaktadır. Germinal matriks-intraventriküler kanama nörolojik gelişimle direkt ilişkisi olan en önemli faktördür. Prematüre bebeklerde belirgin beyin hasarının çoğu intraventriküler hemoraji ile oluşur. GM-İVK neonatal mortalite, morbidite ve uzun dönem nörogelişimsel sorunlar üzerine etkilidir (1). Yapılan çalışmalarda serebral palsi, mental retardasyon, konvülsiyon, körlük, hidrosefali ve sağırlık başlıca majör nörolojik sekeller olarak kabul edilmektedir. Bazı pretermlerde bu tip nöromotor disfonksiyonlar dışında konuşma gecikmesi, görsel veya sözel algılama sorunları, öğrenme güçlüğü, okul ve davranış problemleri, hiperaktivite, dikkat eksikliği gibi minör nörolojik sorunlar da ortaya çıkabilmektedir (2, 3). Risk altındaki bebeğin olabildiğince erken tanınması ve özellikle ileride oluşacak sakatlıklar açısından morbiditenin azaltılması önem taşımaktadır. Çeşitli komplikasyonlara bağlı olarak gelişen kalıcı sekeller hasta ve ailesi üzerinde ciddi sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmaktadır. Bu bebeklerin erken tanınması, düzenli bir şekilde izlenmesi, gerektiğinde rehabilitasyon programlarına yönlendirilmesi sekel oranını ve düzeyini azaltabilir (4). Erken tanı ve destek ile çocuk günlük yaşamında daha bağımsız hale gelebilir, okul ve oyun yaşamında çocuğun sorunlarıyla başedebilmesi sağlanabilir, ikincil birçok sosyal ve duygusal sorun önlenebilir veya düzelebilir (5). Bu bilgilerin ışığında Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi, Prematüre ve Yoğun Bakım Ünitesi nde izlenen ve intrakranial kanama saptanmış olan prematüre bebeklerin gelişimsel sorunlarını saptamak, antenatal, natal ve postnatal dönemlere ait risk faktörleri ile bu sorunlar arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amacıyla bu çalışma planlanmıştır.

6 AMAÇLAR: 1. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi, Prematüre ve Yoğun Bakım Ünitelerinde yıllarında izlenmiş olan, çalışma grubumuzu oluşturan intrakranial kanamalı pretermlerin prenatal, natal, postnatal yaşadıkları sorunları ve bu sorunların sıklığını belirlemek. 2. Çalışma grubunu oluşturan pretermleri postnatal ay arası bir dönemde değerlendirerek majör sekel oranını, bilişsel, dil, ince ve kaba motor alanlarında gelişimsel gecikmenin varlığını ve oranını saptamak. 3. Nörogelişimsel değerlendirmesi yapılan pretermlerden gelişimsel gecikmesi saptananlarda bu duruma etki eden biyolojik ve çevresel etmenleri saptamak; doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası geçirdikleri sorunlarla gelişim durumlarının ilişkisini belirlemek. 4. Çalışma grubunda majör veya minör bozukluğu saptananları özel eğitim ve fizik tedavi rehabilitasyon merkezlerine yönlendirmek.

7 GENEL BİLGİLER Normal bir gebelik süresi 40 haftadır ve 38 ile 42 hafta arasında değişebilir.yenidoğan bebekler gestasyon haftasına göre preterm,term ve postterm olarak ayrılmaktadır. 38.gestasyon haftasından (37hafta+6 gün) önce doğan bebekler preterm,42 haftadan geç doğanlar ise postterm olarak kabul edilirler (6, 7). Prematür doğumların bir kısmında neden belirlenemez.ancak uzun yıllardır bilinen pek çok risk faktörü vardır. Preterm doğumla ilişkili risk faktörleri (6, 8): 1-Demografik riskler: a) Yaş ve ırk:20 yaş altında,35 yaş üstünde olmak ve beyaz ırk dışından olmak b) Düşük sosyoekonomik-kültürel düzey 2-Davranışsal riskler: a) Sigara içimi,alkol veya diğer madde bağımlılığı b) Beslenme bozukluğu c) Aşırı fiziksel aktivite 3-Gebelik öncesi medikal riskler: a)prenatal bakım eksikliği b)kötü obstetrik öykü:önceki gebelikte preterm doğum öyküsü %17-47 oranında rekürrens riski taşımaktadır.bu risk önceki preterm doğumlarla artmakta,term doğumlarla azalmaktadır (9). c)uterusa ait malformasyonlar d)servikal yetmezlik 4-Gebelikte olan komplikasyonlar a)çoğul gebelik b)amniyotik sıvı volüm anomalileri (oligohidramnios-polihidramnios) c)vaginal kanamalar d)fetal sorunlar (fetal distres,eritroblastozis fetalis,değişik nedenlerle hidrops ) e) Ağır enfeksiyonlar (koriyoamniyonit,l.monositogenes,b Grubu Streptokok,idrar yolu enfeksiyonu) ve sistemik hastalıklar (siyanozlu kalp hastalığı,böbrek hastalığı)

8 f)erken membran rüptürü g)abdominal cerrahi Tüm dünyada yenidoğan mortalite ve morbiditesinin en önemli nedeni düşük doğum ağırlığı (DDA) ve prematüritedir.gelişmiş ülkelerde düşük doğum ağırlıklı yenidoğanların yaklaşık %70 ini preterm yenidoğan grubu oluşturmaktadır (10). Amerika Birleşik Devletleri nde son yirmi yılda prenatal bakım kalitesinin,beslenme destek programlarının ve preterm kontraksiyonları durdurmaya yönelik ilaçların artmasına rağmen preterm doğum oranları 1980 de %9,5 iken 1998 de %11 lere kadar çıkmıştır. Bu artış infertilite tedavisindeki gelişmelerden ve çoğul gebeliklerin artmasından kaynaklanmaktadır (11). Aynı şekilde endüstrileşmiş ülkelerde de preterm doğum oranlarında 1980 lerden bu yana artış gözlenmektedir.hastanemizde Altuncu ve arkadaşlarının 5000 canlı doğumda yaptığı bir çalışmada düşük doğum ağırlıklı bebek oranı %9,14 ;preterm doğum oranı %5,74 saptanmıştır (12). Preterm doğumlar neonatal ölümlerin %70 ini,neonatal morbiditenin %75 ini oluşturmaktadır (13).Hastanemizde Hanedan ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada erken neonatal mortalite hızı %8,1;perinatal mortalite hızı %23,5 ;geç mortalite hızı %0,84 ve düzeltilmiş perinatal mortalite hızı %21,01 olarak bulundu. Erken neonatal mortalitede RDS ve GM-İVK gibi prematürelik sorunlarının başlıca etkenler olduğu belirlendi (%56,3). Geç neonatal mortalitenin başlıca sebepleri ise %55,5 oranla prematüreliğe bağlı geç morbiditeler olarak tesbit edildi (14). Son birkaç dekaddır preterm doğumların sağkalım oranlarında önemli artış gözlenmiştir. Bunda rol oynayan başlıca faktörlerin preterm doğumlara yapılan zamanında girişimler, eksojen surfaktan tedavisi ve antenatal kortikosteroid tedavisi olduğu düşünülmektedir (13). Utah Üniversitesi ve USA verilerine göre 23 haftadan sonraki her bir haftada sağkalım oranı %6-9 artmaktadır, bu oran haftada %90 a,33 haftada ise % 95 lere kadar çıkmaktadır (15). Ülkemizde yapılan çok merkezli bir çalışmada aynı merkezde doğan bebeklerin gebelik yaşlarına göre mortaliteleri haftada %82,3 ;25-26.haftada %58,2; haftada %22,9; haftada %12,2; haftada %5,8; haftada %3,3; haftada %1,5; haftada %1,5; >42.haftada %5,6 olarak bildirilmiştir (16). Hastanemizde Aldemir ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada gelişmiş ülkelerdeki verilere paralel olarak mortalite oranları 25. gebelik haftasından önce doğanlarda %66, haftada %56, haftada %27, haftada %15, haftada %7, haftada %3,8, haftada %4, haftada %1,2 olarak belirlenmiştir. Aynı çalışmada doğum

9 ağırlığına göre mortalite sonuçları incelendiğinde; 500 gr ın altında doğanlarda mortalite %57, gr arasında %50, gr arasında %29, gr arasında %6,7, gr arasında %4, gr arasında %2,5, gr arasında %1,5, gr arasında %1,5, 4000 gr ve üzerinde doğanlarda %2,5 bulunmuştur (17). Prematürelerin yaşama şansı arttıkça beyin hasarının önlenmesi en önemli hedef olmuştur. İntrakraniyal kanama gibi majör sorunların sıklığının ve risk etkenlerinin belirlenmesi, korunmaya yönelik çalışmalar ve geleceğe yönelik planlamalar açısından önemlidir. İNTRAVENTRİKÜLER KANAMANIN TANIMI Gebeliğin haftaları arasında nöroblast ve glioblastların kaynaklandığı bölgeye subependimal germinal matriks adı verilir. Germinal matriksi destekleyen olgunlaşmamış damarların yetersizliği nedeniyle oluşan kanamaya germinal matriks kanaması (GMK) denilmektedir. GMK lı olguların %80 inde ependim boyunca (lateral ventrikül tabanı) ve ventrikül içerisine de kanama ortaya çıkmaktadır (intraventriküler kanama-ivk). Bu nedenle prematürelerde sıklıkla GMK-İVK terimi kullanılmaktadır.son zamanlarda lateral ventrikül içerisine ve çevresine kanamayı da içeren periventriküler kanama (PVK) terimi kullanılmaya başlanmıştır. Germinal matriks-intraventriküler kanamanın sıklığı doğum ağırlığı ve gestasyon yaşının azalması ile artış göstermektedir. Doğum ağırlığı 1500 gr ın altında veya gebelik haftası 32 haftanın altında olan bebeklerde %40-50 oranında görülmektedir. GM-IVK nadiren doğumda görülür, ancak olguların %80-90 ı doğumla postnatal 3. gün arasında, %50 si ise ilk gün gerçekleşir (10). NÖROPATOLOJİ Germinal matriks gelişmekte olan beyin dokusunun tüm seviyelerinde subependimal lokalizasyonda bulunur. Burası nöronal ve glial prekürsörlerin proliferasyon yeridir. Germinal matriks hücreden fakir, jelatinöz, destek dokusu az, immatür damarlardan zengin bir bölgedir. Bu bölgenin kapiller damarları tam bir bazal lamina içermeksizin tek sıra endotelle döşeli ve diğer kapillerlere göre daha büyük çaptadır. Ayrıca endotel hücreler bol miktarda mitokondri içerir ki bu da iskemik hasardan kolayca etkilenmesine yol açar. Germinal matriks kalınlığı haftalarda 2,5 mm iken gebeliğin ilerlemesiyle giderek incelir ve 36. haftada neredeyse tamamen kaybolur gestasyon haftaları arasında germinal matriks, kaudat nükleusun

10 başı seviyesinde talamostriat yarık içerisinde oldukça belirgin olup kanamaların çoğu bu bölgeden kaynaklanır. Özellikle anatomik yapısı nedeniyle bu bölgede görülen kanamalar germinal matrikste kalabildiği gibi, ventrikül içine ya da periventriküler beyaz cevhere yayılabilir. Germinal matriks hemorajilerinin yaklaşık yarısında kan lateral ventriküllerden girip ventriküler sistem boyunca yayılarak obliteratif araknoidit oluşturur ve beyin omurilik sıvısı (BOS) akışını engeller (8). IVK sonucu germinal matriks harabiyeti, %15 oranında periventriküler hemorajik infarkt ve kanamanın miktarı ile ilişkili olarak akut veya kronik hidrosefali gibi komplikasyonlar beklenebilir (18). Germinal matriks harabiyeti: Bu bölgedeki harabiyet glial prekürsör hücrelerin zarar görmesi bakımından önemlidir. Periventriküler hemorajik infarkt: İVK lı bebeklerin yaklaşık %15 inde parankimal lezyon oluşur. Lezyonların yaklaşık yarısı parieto-oksipital bölgeden frontal bölgeye kadar periventriküler beyaz cevheri etkiler (19). Hidrosefali: Hidrosefali gelişimi direkt olarak intraventriküler kanamanın miktarı ile ilişkilidir. Kanın pıhtılaşmasıyla araknoid villuslarda gelişen tıkanıklık BOS emilimini geciktirir. Plazminojen aktivasyonu ile düzenlenen fibrinolitik mekanizma prematürelerin BOS ında yetersiz olduğundan İVK sonrası oluşan pıhtının erimesi sınırlıdır (20). İntraventriküler kanamaya sıklıkla periventriküler lökomalazi ve pontin nöronal nekroz eşlik eder. 1.Periventriküler Lökomalazi: İskemik beyaz cevher hasarına bağlı fokal koagülasyon nekrozu ve kistik alanların gelişimi ile karakterizedir. Lezyonlar en çok frontal boynuzların ön bölümlerinde, yan ventriküllerin dış yüzlerinde ve oksipital boynuzların yan yüzlerindeki komşu ak maddeyi tutar (22). 2.Pontin Nöronal Nekroz: Hipoksik iskemik nöronal hasarın İVK ile birlikte olduğu durumlardan biridir.pontin nöronal nekrozu olan İVK lı bebeklerin neredeyse tamamı respiratuvar yetmezlikten dolayı kaybedilir (21). PATOGENEZ 1.İntravasküler Faktörler: Germinal matriks mikrovasküler yatağındaki kan akımı ; kan basıncı ve volümün regülasyonu ile yakından ilişkilidir. Serebral kan akımındaki dalgalanmalar ile majör İVK arasında belirgin ilişki gösterilmiş olup dalgalanmanın en sık nedeni ventilasyon problemleridir. Bunun dışında farklı çalışmalarda hiperkapni, hipoventilasyon, hipotansiyon, PDA, yüksek konsantrasyonda

11 inspire edilen oksijenin de serebral kan akım hızında dalgalanmalara neden olduğu gösterilmiştir (18,23). Serebral kan akımı ve arteriyel kan basıncındaki artış ile İVK oluşumu arasında da yakın ilişki gösterilmiştir. Serebral kan akımında artışın başlıca nedenleri; serebral otoregülasyonun bozulması, hızlı volüm ekspansiyonu, hiperkarbi, hematokrit seviyesinde düşme ve hipoglisemidir (18). Arteriyel kan basıncında artışa yol açan durumlar ise; bakımla ilgili uygulamalar, abdominal muayene, bebeğin ellenmesi, midriyatikler, trakeal aspirasyon, pnömotoraks ve kan değişimidir (18). Serebral venöz basıncı arttıran durumlar; yüksek inspirasyon basıncı ile ventilasyon uygulanması, trakeal aspirasyon ve pnömotorakstır(20). Perinatal ve postnatal serebral kan akımını azaltan durumlar da IVK patogenezi ile ilişkilidir. Bunlar perinatal hipoksik olaylar, düşük APGAR skoru, iskemiye neden olan ağır apne ve sepsis gibi durumlardır (25,26). 2.Vasküler Faktörler: Germinal matriks damarları basit endotelle döşeli olduğu için kapiller bütünlüğü zayıftır. Ayrıca bu endotel bol miktarda mitokondri içerdiği için iskemik hasara duyarlılığı fazladır (20). 3.Ekstravasküler Faktörler: Germinal matriks mezenşimal elementlerden fakirdir. Gial fibriler asidik protein 27. gebelik haftasından önce az olup astrositik gelişim tamamlanmamıştır (20). TANI Kraniyal USG germinal matriks İVK nın tanısında ilk seçilecek yöntemdir. Görüntünün yüksek rezolüsyonu, aletin portabl olması, iyonize radyasyonun olmaması başlıca avantajlarıdır. Kanamanın ağırlığı derecelendirilerek sınıflandırılabilir (27). EVRE 1 GMK (İVK yok veya minimal parasagittal görüntüde ventriküler bölgenin %10 undan az) EVRE 2 İVK (parasagittal görüntüde ventriküler bölgenin %10-50) EVRE 3 EVRE 4 İVK (parasagittal görüntüde ventriküler bölgenin %50 sinden fazla, genellikle yan ventriküller dilatedir) İVK + İntraparankimal hemoraji

12 Kraniyal tomografi İVK nın genişliğini ve yerini tayin etmek için çok uygundur. Transport gerektirmesi ve iyonize radyasyon maruziyeti nedeniyle kullanımı pratik değildir. Fakat subdural kanama, posterior fossa lezyonları ve bazı parankimal bozuklukları göstermede değerli bir yöntemdir (28). MRI özellikle kanamanın ilk birkaç gününden sonra İVK nın çok net görüntülenmesini sağlar. Ancak uzun zaman alması ve pahalı oluşu nedeni ile her vakada kullanılmamaktadır(29). TEDAVİ 1.Koruma İVK tedavisinde primer amaç korunmadır.öncelikle prematüre doğumlar önlenmeye çalışılmalı, bu amaçla yüksek riskli gebelerin yakın takibi ve gerektiğinde spesifik merkezlere inuterotransportu yapılmalıdır. Erken doğum eylemi olan gebelere antenatal glikokortikoid uygulaması RDS nin şiddetinde azalmaya neden olur. Bu da postnatal İVK sıklığında azalma ile sonuçlanır. Yapılan bir çalışmada antenatal steroid alan annelerin bebeklerinde İVK sıklığının 2-3 kat düşük olduğu gösterilmiştir (1). Postnatal dönemde koruma açısından yenidoğanın hemodinamik bozukluklardan ve serebral otoregulasyonu olumsuz etkileyen hipoksemi ve hiperkarbiden korunması en önemli noktalardır (30). Profilaktik olarak indometazin kullanımı ile ilgili çalışmaların çoğunda İVK sıklığında azalma gösterilmişse de İVK dan korunmada tüm bebeklere rutin indometazin uygulaması tavsiye edilmemektedir (20). 2.Posthemorajik Hidrosefaliyi Önleme Posthemorajik ventriküler dilatasyonun ilerleme hızı izlenmelidir. 4 haftadan kısa sürede ilerleme varsa seri lomber ponksiyonlar ve BOS üretimini azaltan ilaçlar denenmelidir (karbonik anhidraz inhibitörleri, furosemid, gliserol gibi osmotik ajanlar). Ventriküler dilatasyonda hızlı ilerleme söz konusu olduğunda intrakraniyal basınç artar ve baş çevresi büyür. Tedavi seri LP lar, ventriküler drenaj, ventriküloperitoneal şanttır. Ventriküler dilatasyonun spontan veya yapılan girişimlere bağlı durması halinde bir yaşına kadar izlem yapılır (20,31).

13 KOMPLİKASYONLAR 1.Metabolik Sorunlar Hipotalamohipofizer eksen etkilenir ve endokrin bozukluklar ortaya çıkabilir. En sık rastlanan uygunsuz ADH salınımı ve diabetes insipidustur. Bunlar genellikle geçici problemlerdir. Tanı için düşük serum ozmolaritesi ve yüksek idrar ozmolaritesine eşlik eden hiponatremi yol göstericidir. Tedavi sıvı kısıtlaması şeklindedir. Ancak serum sodyum düzeyinin 120 mmol/l nin altına düşmesi veya hastanın konvülsiyon geçirmesi durumunda sıvı kısıtlamasına ilave olarak sodyum desteği verilmelidir (32). 2.Kanama sonrası hidrosefali Beyin omurilik sıvısının drenajı dördüncü ventrikül üzerinden Luschka ve Magendi delikleri aracılığıyla ekstraserebral aralığa olur.kanamaya bağlı drenaj sisteminde gelişen tıkanıklıklar ventrikül dilatasyonu ile sonuçlanır. Ventrikül dilatasyonu intrakraniyal basınç artışı ile birlikte olabilir. Ayrıca serebral atrofiye bağlı olarak da ventriküler dilatasyon gelişir ve ventrikül boyutlarındaki artış ile atrofinin oluşturduğu boşluk doldurularak serebral dokunun kaybı meydana gelir. Germinal matrikste ve küçük miktardaki intraventriküler kanamalarda ventriküler dilatasyon oluşanlar sayıca azdır. Kanamanın ağırlığına bağlı olarak orta İVK da %25, ağır İVK da ise %50 ye varan oranda ventriküler dilatasyon gelişmektedir. Ventriküler dilatasyonun takibi açısından bebekler haftalık taramalardan geçirilmelidir (1).Bu bebeklerde girişim endikasyonları (33): -eşik değerin üzerindeki progresif ventrikül dilatasyonu -baş çevresinde aşırı artış (>10mm/hafta ve büyüme eğrilerinde bant atlaması) -kafa içi basınç artışının klinik belirtilerinin varlığı (tonus değişiklikleri, irritabilite, kusma, apne, konvülziyonlar). Günümüzde kanama sonrası hidrosefalide en etkili seçenek bloke olmuş BOS drenajının cerrahi olarak dışarı verilmesidir. Fakat prematürelerde ventriküloperitoneal şant işlemi sonrası şant blokajı, tüp dislokasyonu, enfeksiyon gibi sorunların sıklığı nedeniyle bebek büyüyene kadar bu işlem geciktirilir. Düzenli BOS drenajı gerektiğinde bu bebeklerde alternatif yöntem deri altına ventriküler rezervuar konulmasıdır.

14 3.PVL Prematürelerin iskemik beyaz cevher hasarına bağlı simetrik hemorajik bir durum olup İVK nedeniyle ölen bebeklerin %75 inde değişik derecelerde saptanmıştır. Germinal matriks kanamaları ve İVK, periventriküler bölgede venöz sistemde konjesyona yol açar ve bu da periventriküler iskemiyi ağırlaştırır. Bunun sonucunda ise periventriküler hemorajik infarkt meydana gelir (34). 4.Olumsuz nörogelişimsel sonuçlar Evre I ve II de kanama genellikle rezorbe olur ve eşlik eden risk faktörleri yoksa prognoz iyidir.lateral ventriküllerde subependimal germinal matriks bölgesiyle sınırlı periventriküler kanaması olan bebeklerde istenmeyen nörogelişimsel sonuçlar pretermlik derecesi benzer olanlardan daha kötü değildir (6). Kanama evresi ileri ise ölüm riski %81, yaşayanlarda motor sekel riski %100, bilişsel sekel riski %85 olarak bildirilmiştir. Volpe 1995 te periventriküler hasar küçük ve lokalize ise ölüm riskinin %37, motor sekel riskinin %80, bilişsel sekel riskinin %53, vakaların normal olma şansının %10 olduğunu bildirmiştir (35). Uzun dönemde posthemorajik infakt ve/veya PVL sonrası spastik diparezi en sık rastlanan sekeldir. Kognitif bozukluklar özellikle posterior beyaz cevheri etkileyen lezyonlarda ortaya çıkmaktadır (36). PRETERM DOĞUMLARA İLİŞKİN DİĞER SORUNLAR A-ISI REGÜLASYONUNDA BOZUKLUKLAR Preterm bebeklerde kahverengi yağ dokusu ve glikojen depoları yetersiz,vücut yüzeyinin ağırlığa oranı yüksek olduğundan hipotermiye yatkınlık vardır. Hipotermiden yüksek mortalite ve morbidite nedeniyle kaçınılmalıdır. B-SIVI-ELEKTROLİT DENGESİNDE BOZULMA Pretermlerde glomerüler filtrasyon hızları term bebeklerden daha düşüktür. Epitel bariyerinin de immatür olması nedeniyle insensible sıvı kayıpları çok fazla olabilir. Fototerapi, çevre ısısının yüksek olması, ventilasyon ihtiyacı gibi durumlar insensible sıvı kaybını daha da arttırır. Bu kayıplar karşılanamazsa elektrolit dengesi bozulur ve hipernatremik dehidratasyon, asidoz, hipotansiyon gelişebilir. Fazla sıvı yüklenmesi ise patent

15 duktus arteriosus (PDA),bronkopulmoner displazi (BPD), İVK ve nekrotizan enterokolit (NEK) gelişme riskini arttırmaktadır (37). C-HİPOGLİSEMİ Preterm yenidoğanlar hem glikojen depolarının yetersizliği, hem de glikoneogenez kapasitelerinin sınırlılığı nedeniyle term bebeklere göre hipoglisemiye yatkındırlar. Beyin glikozu primer olarak kullanan ve bu nedenle hipoglisemiden en çok etkilenen organdır. Ciddi hipoglisemide beynin özellikle yüzeyel kortikal bölgelerinde selektif nöronal nekroz oluştuğu gösterilmiştir (35, 38). D-HİPOKALSEMİ Pretermlerde makromineral depolarında yetersizlik nedeniyle özellikle ilk 3 gün hipokalsemiye sık rastlanır. Hipokalsemi konvülsiyona neden olabileceğinden düzeltilmesi gerekir. E-ANEMİ Prematüre anemisi eritrosit yaşam süresinin term bebeklere göre daha kısa olması, demir depolarının yetersizliği, hızlı büyüme, eritropoetin eksikliği ve laboratar testleri için sık kan alınması nedeniyle gelişmektedir (6). F-RESPİRATUVAR DİSTRES SENDROMU (RDS) Respiratuvar distres sendromu doğumdan sonraki ilk üç gündeki solunum yetersizliğinin önemli bir sebebidir. RDS tüm yenidoğanlarda %1-%2 oranında görülmektedir (39). Akciğer immatüritesi ve surfaktan eksikliği etyolojide başlıca faktörlerdir. Gebelik haftası 29 olanlarda RDS görülme oranı %60, 39 hafta olanlarda %0 dır. Erkek bebekte, beyaz ırkta, C/S doğumlarda ve diyabetik anne bebebklerinde daha sık görülür. Perinatal asfiksi de respiratuvar distres sendromuna zemin hazırlayan bir faktördür (40). Respiratuar distres sendromu akciğerlerde diffuz atelektazi, ödem, epitel hasarı, nekroz ve hyalen membran oluşumu ile seyreder. RDS nin klinik tanı ölçütleri ilk 4-6 saatte ortaya çıkan ve 24 saatten uzun süren takipne, inlemeli solunum, interkostal ve subkostal

16 çekilmeler ve oksijen verilmediğinde siyanoz gelişmesi şeklinde sıralanır. Akciğer grafisinde yaygın ince granüler görünüm ve hava bronkogramı mevcuttur (6). Fizyopatolojisinde surfaktan eksikliğine bağlı alveollerin kollabe olması ve ventilasyonun azalması sonucu kompansasyon için solunum sayısında ve çabasında artış mevcuttur. Ancak bu durum yeterli olamayınca karbondioksit retansiyonu ile beraber hipoksi meydana gelir. Hipoksi sonucunda pulmoner arterlerde vazokonstriksiyon ve pulmoner hipertansiyon oluşur. Bu durum kalpte sağdan sola şanta neden olarak ventilasyon perfüzyon dengesini bozar bu da hipoksemiye neden olarak kısır döngü meydana getirir. Hipoksi ve karbondioksit retansiyonu başlangıçta respiratuar asidoza yol açar. Bu durumun uzamasıyla anaerobik glikoliz hızlanarak tabloya laktik asidozun da eklenmesine yol açar. Sonuçta miyokard fonksiyonları etkilenerek hipotansiyon gelişir. Hipoksi, asidoz ve hipotansiyon öncelikle beyin, böbrekler ve barsaklar olmak üzere tüm doku ve organlarda ağır hasarlara neden olur (41, 42). Tedavide amaç surfaktanın yerine konmasıdır. Aynı zamanda hipoksi, hiperkapni, asidoz, hipotermi gibi surfaktan konsantrasyonunu daha da azaltacak durumları önleyecek semptomatik bir tedavi de uygulanmalıdır. Prognozu belirlemede en önemli faktör solunum sıkıntısının süresidir. RDS komplikasyonlarının bir kısmı prematüriteye, bir kısmı hastalığa, bir kısmı da tedaviye bağlıdır. Uzun süreli ventilatör ve oksijen tedavisinin nörogelişimsel sorunlar, BPD, ROP gibi sorunlara yol açtığı bildirilmiştir(6). Hastalığın seyrinde gelişen GM-IKK, hipoglisemi, hiperbilirubinemi, BPD gibi komplikasyonlar uzun süreli izlemde nörolojik sorunlara yol açabilir(23). G-PATENT DUKTUS ARTERİOSUS (PDA) Duktus arteriosus antenatal dönemde, akciğerlere giden kanı aortaya aktaran bir yoldur.term yenidoğanda duktusun açık kalması yapısal bozukluk ile ilişkilidir. Pretermlerde ise PDA etyolojisinde hipoksi ve immatüritenin etkileri ön planda rol oynar (6). Duktus arteriosus açıklığı pretermlerde NEK, IVH, BPD, ROP riskini arttırmaktadır. Tedavide sıvı kısıtlaması, kardiyovasküler stabilizasyonun sağlanması, prostaglandin sentetaz inhibitörleri ve bunlarla başarılı olunamazsa cerrahi tedavi önerilmektedir (43). H-NEONATAL SEPSİS Pretermlerde immün sistemin immatür olması nedeniyle bakteriyel invazyonu lokalize etme ve temizleme yetenekleri azdır. Pretermlerde ayrıca transplasental IgG geçişinin olmayışı veya yetersiz geçişi, hücresel immun yanıt azlığı, uzun süre hastanede kalma,

17 beslenme bozukluğu, invaziv işlemlere maruz kalma gibi nedenlerden dolayı enfeksiyon riski yüksektir. Neonatal sepsis her 1000 canlı doğumda 1-4 oranında görülmekte iken, pretermlerde bu oran uzun süreli hastanede yatış ve bahsedilen nedenlerden dolayı 1000 canlı doğumda 300 e kadar çıkabilmektedir (44). Neonatal sepsis başlangıç yaşına göre erken ve geç başlangıçlı olarak gruplandırılır. Erken neonatal sepsis yaşamın ilk 7 gününde görülen, fulminan gidişli ve çoklu organ tutulumu ile seyreden bir durumdur. Prematürelik, EMR, koryoamniyonit, maternal enfeksiyon, septik veya travmatik doğum gibi faktörlerin varlığında görülür ve mortalitesi yüksektir. Geç neonatal sepsis ise genelde 7. günden sonra görülen, doğumdan sonra temas veya kontamine araç-gereçle bulaşan, mortalitesi daha düşük bir tablodur. En sık menenjitle birlikte olmak üzere genellikle lokalize enfeksiyonlarla karakterizedir. Bunun dışında özellikle yoğun bakım ünitelerinde izlenen çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde görülen ve geç geç başlangıçlı sepsis olarak adlandırılan bir tablo tanımlanmıştır. Bu tablonun başlıca nedeni uzamış girişimsel işlemler (enübasyon, damar yolları gibi ) olup en sık rastlanan patojenler kandida türleri ve koagülaz negatif stafilokoklardır. Erken neonatal sepsiste mortalite oranları %15-50 gibi yüksek oranlarda bildirilmiş olup, geç neonatal sepsiste %10-20 civarındadır (6, 45). Preterm bebeklerde annedeki korioamniyonit,erken membran rüptürü ve maternal infeksiyonların serebral palsi riskini arttırdığı gösterilmiştir. İntraamniotik ciddi infeksiyona maruz kalan fetusta özellikle periventriküler lökomalazi (PVL) sıklığının %22 lere kadar çıkabildiği bildirlmiştir (46). Neufeld MD ve arkadaşlarının 2005 de yayınlanan çalışmalarında term ve preterm bebeklerde serebral palsi gelişmesinde maternal infeksiyonun önemli bir risk faktörü olduğunu belirtmişlerdir (47). I-ASFİKSİ Asfiksi; organizmanın oksijenasyon bozukluğu olup, klinikte hipoksi, iskemi sonucunda gelişen hiperkapni ve asidoz ile karakterizedir. Sıklığı %0,2-0,4 olarak bildirilmiş olup pretermlerde sıklık artmaktadır (6). Antenatal veya intrapartum birçok nedeni mevcuttur. Yaşayan hastalarda ağır nörolojik sekeller bırakabilir. En ağır hasar santral sinir sisteminde görülmekte olup nörolojik sekel oluşumu asfiksinin süresi ile ilişkilidir (48). APGAR skoru doğum sırasında bebeklerin acil değerlendirilmesi ve canlandırma ihtiyaçlarının belirlenmesi için geliştirilmiş bir skorlama yöntemidir. Beşinci dakika APGAR skoru birinci dakikaya göre mortalite ve nörolojik durmu belirlemesi açısından daha değerlidir (35).

18 Asfiksi prematürede intrakranial kanama ve/veya periventriküler lökomalasi gelişmesinde önemli etyolojik faktörlerden biridir (35). J-HİPERBİLİRUBİNEMİ Yaşamın ilk haftasında term yenidoğanda %60-70, preterm yenidoğanda %80 oranında sarılık görülmektedir. Ancak fizyolojik düzeylerdeki bilirubin değerlerinin yenidoğanı olumsuz etkilemediği bilinmektedir. Fizyolojik sarılığın maksimal bilirubin düzeyi term bebekler için mg/dl iken preterm bebekler için 12 mg/dl dir (49). Fizyolojik düzeylerin üzerinde hiperbilirubinemi saptanan bebeklerde doğum ağırlığı ve postnatal güne uygun olarak hazırlanan bilirubin tablosundaki değerlere göre fototerapi veya kan değişimi planlanır. Bilirubin seviyesi kritik düzeyi aştığında bilirubin ensefalopatisi gelişir. Akut dönemde hipo-hipertonisite, tiz sesle ağlama, konvulsiyon geçirme, huzursuzluk, tremorlar, ileriki dönemde hipotonisite, ağır nöromotor gerilik, sağırlık gibi bulgularla karakterize kernikterus tablosu ortaya çıkar Bu hastalıkta bazal ganglionlar, hipokampus,substantia nigra, çeşitli kranial sinirler (özellikle okülomotor, vestibuler, koklear, fasiyal sinir çekirdekleri), çeşitli beyin sapı çekirdekleri, serebellar çekirdekler ve medulla spinalisin ön boynuz hücreleri etkilenerek postkernikterus sendromu ortaya çıkar. Bu sendrom iki fazlıdır (6): 1. Akut bilirubin ensafalopatisi: -İlk birkaç gün:letarji, hipotonisite, emme azlığı -İlk hafta:hipertonisite, ateş, tiz sesle ağlama -Bir haftadan sonra:hipotoni yerleşir 2. Kronik bilirubin ensefalopatisi: -Ekstrapiramidal bulgular:atetoz, dizartri, çiğneme-yutma zorluğu -İşitme problemleri (sağırlık,işitme azlığı) -Vizüel sorunlar (şaşılık, nistagmus) -Mental retardasyon İndirekt bilirubin nöronlara toksiktir ve kalıcı nörolojik hasara neden olabilir. Prematüre bebeklerde yüksek bilirubin düzeylerine bağlı ortaya çıkan en önemli gelişimsel problem serebral palsidir. Santral sinir sisteminde özellikle işitme yolları bilirubin etkisine çok hassastır ve hiperbilirubinemiye bağlı yüksek frekanslı sensörinöral işitme kaybı

19 görülebilmektedir. Bu yüzden hiperbilirubinemiye bağlı santral etkileri erken dönemde saptamak için Brain Auditory Evoked Responses (BAER) testi önerilmektedir (15). Ayrıca preterm bebeklerde, kernikterus sonucu çocukluk çağında davranış bozukluğu, öğrenme güçlüğü, konuşma problemleri oluşabileceği bildirilmiştir (50). K-APNE Preterm bebeklerde genellikle düzenli solunumdan periyodik solunum ve apne epizodlarına kadar değişiklik gösteren çeşitli solunum şekilleri görülür. Periyodik solunum dakika ara ile 6-7 saniye süren solunum durmasıdır. Apne ise genellikle bradikardi ve siyanozun eşlik ettiği, solunumun 20 saniyeden uzun süreli durması olarak tanımlanır. Apne santral, obstruktif veya mikst tip apne olmak üzere 3 gruba ayrılabilir. Prematüre bebeklerdeki tüm apnelerin %53-71 i mikst apne, %12-20 si obstruktif apne, %10-20 si santral apnedir. Gestasyon yaşı azaldıkça kısa süreli merkezi apnelerin sıklığı artmaktadır (51). Prematüre bebeklerde herhangi bir nedene bağlanamayan idiyopatik apneler görülebilir. Ancak idiyopatik prematüre apnesi teşhisi konmadan önce bazı patolojik nedenler elimine edilmelidir (52): 1.Lokal infeksiyonlar 2.Bakteriyemi, sepsis 3.NEK 4.İntrakranial kanama, PVL, hidrosefali 5.Hipoksik iskemik ensefalopati 6.PDA ve sağdan sola şant 7.Gastroözofageal reflü 8.Hipoglisemi 9.Hipokalsemi, hiponatremi, asidoz 10.Hipotermi, hipertermi 11.Anemi 12.İlaçlar veya anestezik maddeler 13.Hipoksi ve hipovolemi yapan nedenler 14.Üst havayolu obstrksiyonu (nazal stenoz, koanal atrezi, vokal kord paralizisi ) 15.Konvülsiyon

20 Apne ve bradikardi atakları sırasında serebral perfüzyonun azaldığı, iskemiye bağlı olarak lökomalazi ve serebral palsi riskinin arttığı ilk kez 1967 de Mc Donald tarafından ortaya konmuştur. Ciddi preterm apnesi ve rekürren apne atakları olan bebeklerin gelişimsel sorunlar açısından da riskli olduğu, apne ve bradikardi gözlenen bebeklerde spastik diplejinin daha sık görüldüğü ileri sürülmüştür (53). L-NEKROTİZAN ENTEROKOLİT (NEK) Nekrotizan enterokolit primer olarak distal ince barsağın ve kolonun diffüz veya fokal ülserasyon ve nekrozla giden hastalığıdır. Sıklığı %2-5 arasında değişmektedir ve 1500 gr ın altında doğanlarda bu oran artmaktadır. İmmatürite en önemli hazırlayıcı neden olduğundan term bebeklerde görülmesi nadirdir (52) NEK için kanıtlanmış herhangi bir neden bulunmamasına rağmen, bu hastalıkta iskemi, infeksiyon, enflamasyon gibi faktörlerin yol açtığı mukozal hasar ve bu hasara konağın dolaşımsal, immunolojik ve enflamatuar yanıtı arasındaki ilişki üzerinde durulmaktadır (10). NEK sıklığını arttıran bazı risk faktörleri saptanmıştır: Prematürite, RDS, hipotermi, PDA, anemi, polistemi, hipoksi, formula ile beslenme, şok, perinatal asfiksi, umbilikal arter kataterizasyonu, nekrojen bakteri kolonizasyonu, siyanotik konjenital kalp hastalıkları, kan değişimi, hipertonik formula ile beslenme, indometazin ve metilksantin tedavileri, intrauterin umbilikal arter akımının azalması, konjenital gastrointestinal sistem anomalileri olarak sayılabilir (54). Nekrotizan enterokolitin başlıca klinik bulguları beslenme intoleransı (safralı drenaj), batın distansiyonu ve kanlı dışkılamadır. Tanı direkt batın grafisinde evresine göre görülen tipik bulgularla desteklenir (52). Nekrotizan enterokolitin mortalitesi %10-50 arasında değişmektedir. Son yıllarda erken tanı, ciddi takip ve tedavi ile bu oranı %28 lere indirebilen merkezler vardır (55). M-BRONKOPULMONER DİSPLAZİ (BPD) Bronkopulmoner displazi immatür akciğerlerin intrauterin ve postnatal faktörlere bağlı gelişen hasarlanmasıdır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerin (32. gebelik haftasının altındakilerin) gebelik haftası azaldıkça solunum problemleri artmaktadır. Özellikle 28. GH nın altındakilerin RDS başta olmak üzere solunum problemlerine bağlı olarak ventilatör gereksinimi, bar-oksi travma, ventilatör bağımlı sistemik ve akciğer enfeksiyonları, yoğun bakımda uzamış yatış süresi, gastroözofagial reflü, PDA, sıvı yüklenmesi, A vitamini eksikliği, selenyum eksikliği bronkopulmoner displaziyi kolaylaştırıcı faktörlerdir (56).

21 Bronkopulmoner displazi (BPD) İlk kez 1967 de Northway tarafından tanımlanmıştır. Postnatal 28. gün veya postkonsepsiyonel 36. haftada ventilatör veya oksijen bağımlılığı devam eden bebeklere BPD tanısı konur.(52). Bronkopulmoner displazi sıklığı doğum ağırlığı azaldıkça artar gr ağırlığında doğan immatürlerde sıklığın %60 ın üzerinde olduğu bildirilmiştir (57) gr arasında doğanlarda ise insidans %13 tür. Etyolojide suçlanan faktörler; genetik predispozisyon, akciğerlerin immatüritesi, oksijen toksisitesi, barotravma, aşırı sıvı yüklenmesi, malnutrisyon, infeksiyon, inflamasyon, PDA, akciğer ödemi, vitamin A eksikliği, selenyum eksikliğidir (56). Bronkopulmoner displazi gelişen bebeklerde klinik olarak kronik obstruktif akciğer hastalığı bulguları saptanır. Tedavide sıvı kısıtlaması, diüretik tedavi, oksijen desteği, kalorinin arttırılması, bronkodilatörler ve steroid tedavileri önerilmektedir. Bronkopulmoner displazide uygulanan tedavi yöntemlerine (oksijen verilmesi, ventilatör tedavisi, steroid uygulanması, çevresel faktörler gibi ) bağlı olarak gelişimsel prognoz olumsuz etkilenebilir. Literatürde gestasyonel yaşı, doğum ağırlığı, cinsiyetleri benzer olan BPD li pretermler kontrol grubu ile karşılaştırıldığında BPD li grupta nöromotor sekel sıklığının arttığı bildirilmiştir (58). N-PREMATÜRE RETİNOPATİSİ (ROP) Prematüre retinopatisi vasküler ve avasküler retina bileşiminde olan normal anjiogenezin duraklayıp, retinal iskemiye sekonder olarak kan damarlarının anormal proliferasyonu ile karakterize bir durumdur. Bu durumun gelişmesi için daima immatür retinal damarlanma olmalıdır (59). Prematüre retinopatisi etyolojisinde en çok üzerinde durulan etken oksijendir. Bunun haricinde aşırı preterm olma, apne, sepsis, hiper-hipokapni, vitamin E eksikliği, GM-İVK, anemi, exchange transfüzyon, hipoksi, asidoz, maternal komplikasyonlar ve parlak ışığın ROP riskini arttırdığı bildirilmiştir (60). Uluslararası ROP sınıflamasına göre aktif ROP evrelendirilmesi (61): 1. Evre I: Avasküler ve neovasküler zonlar arasında demarkasyon hattının belirmesi 2. Evre II:Demarkasyon hattının vitreus içine doğru hafif bir kabarıklık göstermesi,histolojik olarak arteriovenöz şant oluşumu 3. Evre III: Kabartıyla birlikte ekstraretinal fibrovasküler proliferayon gelişimi

22 4. Evre IV:Neovaskülarizasyonun vitreus içine ilerlemesi, fibrozis ve skar oluşumu 5. Plus hastalık: Kabartının arkasındaki damarlarda kıvrılma ve dilatasyon Evre I ve II olguların %90 ında, evre III olguların %50 sinde kendiliğinden gerileme ve iyileşme görülmektedir. Plus hastalık gelişmişse tedavi edilse dahi %50 oranında ağır görme kusurunun gelişme riski vardır. Gerilemiş olgularda miyopi, strabismus, ambliyopi, glokom olabilir. İleri olgularda fitizis bulbi, körlük gibi ciddi sonuçlar görülebilmektedir. Bu nedenle erken tarama, tanı ve tedavi açısından çok önemlidir (60, 62). Tarama kapsamına alınacak bebekler; American Academy of Pediatrics, Academy of Ophthalmology ve Strabismus kriterlerine göre 1500 gr ve altında veya 28 hafta ve altında doğan veya 1500 gr ve üzerinde doğup klinik problemleri olanlar (uzun süre oksijen almış veya perinatal hipoksik iskemik zedelenme düşünülen bebekler) retina uzmanı ve pediatrik oftalmolog tarafından dilatasyonla fundus muayenesi yapılmalıdır. Muayene zamanı postkonsepsiyonel 32. hafta veya postnatal 5-6 haftadır. Daha sonra bebek aralıklarla kontrole çağrılır. Retina gelişimi bebek 40 haftalık oluncaya kadar takip edilmelidir (63). Tedavide hastanın durumuna göre Evre III ve üzerinde ise laser fotokoagülasyon, kriyoterapi ve cerrahi olarak yapılmaktadır. O-PRETERM HİPOTROKSİNEMİSİ Gebeliğin ilk yarısında fetal dolaşımdaki tiroid hormonlarının çok büyük bir bölümü maternal kaynaklıdır. Gebeliğin ikinci yarısında fetal tiroid hormon düzeylerine fetusun katkısı giderek artar,ancak terme kadar maternal tiroksin (T4) transferinin katkısı %20-50 düzeyinde devam eder. Term yenidoğanlarda postpartum hızlı tirotropin artışına bağlı olarak triiyodotironin (T3) ve T4 artşı olur. Bu yüksek değerler 1-2 hafta içinde normale döner. Preterm yenidoğanlarda fetal TSH pik değeri gebelik yaşına bağlı olarak zaten daha düşükken, postpartum hızlı artışı da term yenidoğan kadar olamaz. Bu yetersiz artış T3 ve T4 düzeylerinde ancak birkaç gün süren hafif bir yükselme sağlar. Bu nedenle pretermlerde tiroid taraması günlerde yapılmalıdır. Gestasyon yaşı 32 haftadan küçük pretermlerde T3 ve T4 ün normale ulaşması 6-8 hafta kadar zaman alır (64). Preterm hipotiroksinemisi özellikle çok düşük doğum ağırlıklı yenidoğanlarda gelişen, düşük T4, serbest T4 ve T3, normal veya düşük TSH düzeyleri ile karakterize, yaşamın ilk 6-8 haftasında gözlenen bir süreçtir. Patogenezde hipotalamik aksın immatüritesi suçlanmaktadır (65).

23 Preterm hipotiroksinemisinde tiroid hormon replasmanı tartışmalıdır. Tedavi verilen ve verilmeyen gruplarda motor sinir iletim hızı, mental gelişim ve psikomotor gelişim skorları kullanılarak yapılan çalışmalarda çelişkili sonuçlar bildirilmektedir. Bu grup prematürelerin özellikle 2 yaşa kadar pediatrik endokrinoloji ünitesi ile birlikte izlenmesi ve tedavinin başlanması, kesilmesi aşamasında ortak karar verilmesi gereklidir (66).

24 PRETERMLERİN NÖROLOJİK GELİŞİMİ Son 30 yılda yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin teknolojik donanımı, deneyimli ekipmanları, mekanik ventilasyon uygulaması ve surfaktan tedavisi sayesinde prematürelerde sağ kalım oranları artmıştır. Ancak bununla birlikte yaşatılan bebeklerde kronik morbidite oranı da artış göstermiştir. Beyin korteksinin gelişiminin en belirgin olduğu dönem konsepsiyon sonrası haftalar arasıdır. Bu dönemde beyin korteksi bazı risk faktörlerine maruz kalırsa fonksiyonlar etkilenmektedir. Bu etkiler sonucu prematürelerde majör veya minör nörolojik sekeller, bilişsel fonksiyonlarda gecikme görülebilir (67). Perinatal risk faktörlerinin etkisiyle prematürelerde gelişen nöromotor sekeller majör ve minör olarak iki gruba ayrılmaktadır. Majör nörolojik bozukluklar (22, 68): -Serebral palsi (CP) -Mental retardasyon -Sensörinöral işitme kaybı -Körlük -Posthemorajik hidrosefali -Konvülsiyon (epilepsi) SEREBRAL PALSİ (CP) Serebral palsi gelişmekte olan beyinde zedelenme sonucu oluşan kalıcı fakat ilerleyici olmayan motor fonksiyon bozukluğu olarak tanımlanabilir (69). Etyolojide rol oynayan perinatal risk faktörlerinden en önemlileri hipoksi-iskemi, intrakranial kanama, periventriküler lökomalasi ve hiperbilirubinemidir ( 70). Gebelik öncesi, doğum ve doğum sonrası bakımda ilerlemelere rağmen prematür ve sorunlu bebeklerin yaşatılmasındaki gelişmeler nedeniyle CP prevalansında değişiklik saptanmamıştır. Gelişmiş toplumlarda 1000 canlı doğumda 1,5-2,5 arasında görülen CP nin prematürelerdeki sıklığı bundan kat fazladır. Yaşına göre düşük doğum ağırlıklı prematürelerde sıklık daha da yüksektir (71,72,73). Subependimal ve intraventriküler kanamalar, hipoksi-iskemi ile birlikte veya tek başına prematüre bebeklerde kalıcı motor bozukluklara yol açabilir. Prematür bebeklerde beyaz cevherde ciddi kistik değişikliklerin sıklıkla motor bozuklukla birlikte olduğu saptanmıştır. Periventriküler beyaz cevhere uzanan

25 damarlarda azalmış kan akımı ve metabolik dengesizlikler beyaz cevher yıkımına neden olmaktadır(74). Klinik tipler bebeğin etkilenme yaşı, etkilenme süresi, yeri ve şiddeti ile değişmekle birlikte prematürelerde en sık görülen tip spastik serebral palsi olup, bunun içinde de spastik dipleji en sık görülen formudur(75). Serebral palsi ilerleyici bir sorun olmadığı halde çocuk büyüdükçe kusurların belirginleşmesi, postür ve hareket bozukluğuna sekonder gelişen kontraktür, kalça çıkığı, kifoskolyoz gibi kusurlar progresif bir hastalık izlenimi verebilir. Bu yüzden tedavi girişimlerinin erken başlatılması fonksiyonel kusurları önleme ve düzeltme açısından son derece önemlidir. Tedavi hastanın gereksinimlerine göre; spastisiteyi çözmek, istem dışı hareketleri baskılamak, yaşam kalitesini bozan ek sorunları gidermek amaçlarına yöneliktir. Çocuğa en fazla işlevsel yetiyi kazandırmak ve günlük yaşamda bağımsızlığı sağlamak için fizik tedavi ve rehabilitasyon programına alınır. Çok sayıda yöntem tanımlanmasına karşın en sık uygulananlar Bobath ve Vojta teknikleridir. Bu yöntemlerle anlaşılabilir konuşmanın öğretilmesi, üst ekstremitelerin normale yakın kullanılmasının sağlanması,bağımsız yürümenin öğretilmesi veçocuğa normal bir görünüm kazandırılması amaçlanır (76). MENTAL RETARDASYON Mental retardasyon genellikle bir veya daha çok majör nörolojik bozuklukla beraberdir. En sık serebral palsi ile birlikteliği söz konusudur. Serebral palsi ile ilişkili olan intrakraniyal patolojiler, bilişsel etkilenme ile de ilişkilidir. Spastik diparezili çocuklarda hafif veya orta derecede zeka geriliği %33 olarak bildirilmiştir (77). Pretermlerin okul çağındaki bilişsel durumunun değerlendirildiği bir metaanaliz çalışmasında pretermlerin bilişsel puanlarının termlere göre belirgin düşük olduğu bulunmuş ve ortalama bilişsel puanların doğum ağırlığı ve doğum haftası ile doğru orantı gösterdiği saptanmıştır (22). Taylor ve arkadaşlarının çalışmasında 750 gr ın altında doğan bebeklerde IQ puanının 70 in altında olması olasılığının 9,4 kat artmış olduğu, gr arasında doğanlarda ise bu olasılığın 2,5 kat artmış olduğu bildirilmiştir (78). İLERLEYİCİ HİDROSEFALİ Hidrosefali beynin ventriküler sisteminde dilatasyon olarak tanımlanır,baş çevresi genellikle +2 standart deviasyonun üzerinde ölçülmektedir. Yapılan araştırmalarda GM-IVK

26 olan yenidoğanların yaklaşık %30 unda posthemorajik ventriküler dilatasyon olduğu görülmüştür (1). Ancak kranial ultrasonografi ile tesbit edilen birçok erken ventrikülomegalinin spontan düzeldiği gösterilmiştir (79). Bununla birlikte fontanel bombeliği, ventrikül boyutlarında artış, apne, irritabilite, beslenme güçlüğü gibi kafa içi basınç artışı bulguları saptanması durumunda şant takılması gerekebilir. İŞİTME SORUNLARI Gebeliğin 28. haftasından önce doğan bebeklerin yaklaşık %3 ü işitme cihazına gereksinim göstermektedir. Bunun yanında daha çok sayıda bebekte daha hafif işitme sorunları ya da yüksek frekansta işitme kayıpları görülmektedir. Sensörinöral işitme kaybının etyolojisi sıklıkla multifaktöryeldir. Yedi günden uzun süre ototoksik ilaç kullanımı, SSS enfeksiyonları, hipoksi-iskemi, yüksek sarılık, oksijen uygulanması, hipoglisemi, intrakranial kanama gibi sorunlar başlıca risk faktörleridir (50,77,80). İşitme sorunları dil gelişiminde gecikmeye neden olur İşitme kaybının erken dönemde tanımlanmasında 1 ay-3 yaş arasında güvenilir bir yöntem olan BAER (Brainstem Auditory Evoked Potentialis) testi önerilmektedir. Tarama testi olarak 0-30 günde nöroakustik emüsyonla işitme taraması bazı merkezlerde yapılmaktadır. GÖRME SORUNLARI Görme engeline yol açan nedenler, retinal zedelenme ile ilgili olanlar ve retina dışı nedenler ile ortaya çıkan görme sorunları olarak iki grupta incelenebilir. Prematüre bebeklerde görme ile ilgili sorunların büyük bir bölümü, prematüre retinopatisine ikincil olmakla birlikte, olguların bir bölümünde de intrakraniyal zedelenme ve serebral beyaz cevherin etkilenmesine bağlıdır. Prematüre retinopatisi 32. gestasyon haftasından önce doğan bebekleri etkiler. İnsidansı ve şiddeti gestasyon haftası ile ters orantılıdır. Risk, oksijen tedavisinin süresi ve oksijen konsantrasyon ile direk ilişkilidir28. gestasyon haftasından önce doğan çoğu bebekte retinopatinin bazı formları gelişebilir. Bu vakaların çoğu hafiftir veya kendiliğinden gerileyebilir. Yine de bazı infantlarda anormal damar oluşumu ile giden progresif retinopati, retinal hemoraji, skar oluşumu ve retinal ayrılma olabilir. Gelişmiş ülkelerde prematüre retinopatisinin şiddeti ve insidansı özellikle son 20 yılda düşmekle beraber hala çocukluk çağı körlüklerinin en sık nedenidir. Tarama ve tedaviye rağmen hala ÇDDA yenidoğanların % 2 si kör olmaktadır (81).

27 MİNÖR NÖROLOJİK BOZUKLUKLAR Majör nörogelişimsel bozukuğu olmayıp, okul öncesi dönemde belirgin sorun yaşamasalar da prematüre çocukların özellikle doğum kilosu 1500 gr ın altında olanların, minör sensorimotor nörolojik anormalliğe sahip olabilecekleri ve bu sorunların ilkokul ya da sonrasında belirgin hale gelebileceği belirtilmektedir (57, 82). Minör nörolojik bozukluklar şunlardır (75): -Koordinasyon ve denge bozuklukları -Algılama problemleri -Artmış ya da azalmış kas tonusu -Psikoaffektif bozukluklar -Konuşma bozuklukları -Miyopi -Hafif işitme bozuklukları 28. gestasyon haftasından önce doğan prematürelerin %50 den fazlası, okul yaşına geldiklerinde yardımcı eğitimsel destek gereksinimi duyarlar. Bu çocukların zeka bölümleri matür doğan yaşıtlarına göre yaklaşık 10 puan düşük bulunmuştur (83). Prematürelerde en sık görülen sorunlardan biri de konuşma gecikmesidir. Düşük doğum ağırlığı, gestasyon haftası, hipoksi-iskemi, BPD gibi durumlar dil gelişimini olumsuz etkilemektedir (68,77,84). GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER Biyolojik faktörlerden; perinatal hipoksi, solunum yetersizliği, NEK, beslenme sorunları, enfeksiyonlar, sensörinöral duyu kayıplarına neden olurken, GM-IVK, BPD gibi kronik hastalıklar, genetik hastalıklar, hipotroidi gibi morbiditeler nöromotor gelişimi olumsuz etkilemektedir (10, 85). Prematürelerde gelişim; biyolojik risk faktörlerinin yanı sıra sosyodemografik ve çevresel etmenlerden de etkilenmektedir (86, 87). Prematüre çocuklar çevrenin ve psikososyal streslerin etkisine term yenidoğanlardan daha duyarlıdırlar. Pretermlerin yoğun bakımda

28 gürültü, ışık ve birçok tıbbi girişime maruz kalması irritabilite ve desorganize davranışa neden olmaktadır (85). Ailenin sosyal, ekonomik ve kültürel düzeyi çocuğun büyüme ve gelişmesini etkileyen önemli faktörler arasındadır. Ev ortamı, anne-baba zeka düzeyi, çocuğa ayrılan zaman, anne babanın çocuğa olan ilgisi, verilen bakım çocuk gelişiminde önemlidir. Özellikle yaşamın ilk yıllarında anne çocuk ilişkisi büyüme ve gelişmeyi etkileyen önemli faktörlerden biridir (88).

29 BİREYLER VE YÖNTEM Bu çalışmada amacımız intrakranial kanama tanımlanmış prematürelerin nörogelişimsel prognozunu araştırmak, prognoza etki eden antenatal, natal ve postnatal risk faktörlerini belirlemek idi. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi nde Ocak 2004-Aralık 2005 tarihleri arasında doğan veya başka bir merkezde doğup hastanemize nakledilen, prematüre (II. düzey) veya yoğun bakım ünitelerinde (III. düzey) izlenen, gebelik yaşı 37 haftanın altında olan ve yatışı sırasında intrakranial kanama tanımlanmış prematürelerin nörolojik gelişiminin değerlendirilmesi planlandı. Kontrol grubu olarak; benzer gebelik haftası ve doğum ağırlığında olup intrakranial kanaması olmayan AGA prematüreler alındı. Çalışma ve kontrol grubunu oluşturan bebeklerin prenatal,natal ve postnatal dönemlerine ait risk faktörleri bilgisayar veri tabanından ve hasta dosyalarından elde edilerek formlara kaydedildi. Çalışmaya sendromlu bebekler, konjenital hidrosefali saptananlar ve metabolik hastalığı olanlar alınmadı. Araştırma projesi hastane etik kurulu onayına sunuldu. Çalışma kapsamındaki prematürelerin ailesine ulaşılarak hastaneye çağrıldı. Ailelere araştırma anlatılarak testlerle ilgili bilgi verildi ve kendilerinden onam alındı. Prematürelerin kronolojik yaşı 36 aya kadar olanlarda düzeltilmiş yaş, daha büyüklerde takvim yaşı kullanıldı. Olguların fizik muayeneleri ve ağırlık-boy ölçümleri yapıldı. Nörogelişimsel değerlendirmede Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Gelişimsel Pediatri Ünitesi tarafından geliştirilmiş olan Gelişimi İzleme Rehberi (GİR) kullanıldı. Bayley III Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği bu konuda eğitim alan uzman ve asistan doktor tarafından hastalara uygulandı ve değerlendirildi. TANIMLAR Gebelik haftası: Son adet tarihi kesin olanlarda Naegle formülüne göre hesaplandı (89). Naegle Formülü: Son adet tarihinin ilk günü + 7 gün 3 ay Son adet tarihi bilinmeyenlerde ultrasonografi sonucuna göre veya yeni Ballard skoruna göre yapıldı (90). Small for Gestational Age (SGA): Lubchenco eğrisi kullanılarak gebelik haftasına göre doğum ağırlıkları 10. persantilin altında kalan bebeklere denir (89). Simetrik Small for Gestational Age (ssga): Ağırlık,boy ve baş çevresi gebelik haftasına göre orantılı olarak küçük bebekler (6).

PREMATÜRE SORUNLARI. Prematüre Gestasyonel 37 haftayı doldurmadan doğan bebek Temel Bakım İhtiyaçları Isı regülasyonu

PREMATÜRE SORUNLARI. Prematüre Gestasyonel 37 haftayı doldurmadan doğan bebek Temel Bakım İhtiyaçları Isı regülasyonu PREMATÜRE SORUNLARI Prematüre Gestasyonel 37 haftayı doldurmadan doğan bebek Temel Bakım İhtiyaçları Isı regülasyonu Nem Erişkinde yüzey 250 cm 2 /kg, 1500 gram bir prematürede bu oran 3 kat fazla Isı

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel

Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel Yrd. Doç. Dr. Duran Karabel İntrauterin Büyüme Geriliği (İUBG) Hesaplanan gebelik haftasında beklenen fetal ağırlığın 10. persentilden daha düşük olması Fetusun büyüme potansiyelini olumsuz yönde etkileyen

Detaylı

D R. D U R A N K A R A B E L

D R. D U R A N K A R A B E L PREMATÜRİTE D R. D U R A N K A R A B E L SAT göre 37 haftadan küçük olması Etyoloji Fetusla İlgili Fetal distres Çoğul gebelik Eritroblastozis fetalis Hidrops Uterusla ilgili Uterus anomalileri Serviks

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

YENĠDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNĠTESĠ PREMATÜRE ĠÇĠN AYDINLATILMIġ HASTA ONAM FORMU

YENĠDOĞAN YOĞUN BAKIM ÜNĠTESĠ PREMATÜRE ĠÇĠN AYDINLATILMIġ HASTA ONAM FORMU Hasta Adı - Soyadı: Cinsiyet: K E Hasta ID No: Doğum Tarihi: Baba Adı: Kimlik No: Sayın Hasta Yakınımız, Velisi bulunduğunuz... doğumlu,... gram ağırlığında, erkek / kız bebeğiniz için size önerilen tıbbi

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

The Fetal Medicine Foundation

The Fetal Medicine Foundation Erken Term Dönemde İntrauterin Büyüme Geriliği Olan Fetuslarda Neonatal Asidozu Öngörmede Orta Serebral Arter Tepe Akım Hızı ve Serebroplasental Oranın Kullanımı Rauf Melekoğlu Ayşe Gülçin Baştemur Sevil

Detaylı

ÇOK DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI PREMATÜRE ÇOCUKLARIN OKUL ÇAĞINDAKİ NÖROGELİŞİMSEL DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ÇOK DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI PREMATÜRE ÇOCUKLARIN OKUL ÇAĞINDAKİ NÖROGELİŞİMSEL DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ÇOCUK KLİNİĞİ ÇOK DÜŞÜK DOĞUM AĞIRLIKLI PREMATÜRE ÇOCUKLARIN OKUL ÇAĞINDAKİ NÖROGELİŞİMSEL DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Detaylı

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 1 / 5 1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk a detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 2. Kapsam: Bu talimat çocuk ın değerlendirilmesine ilişkin faaliyetleri

Detaylı

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

ACOG diyor ki APGAR SKORU. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan ACOG diyor ki APGAR SKORU Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan Apgar skoru yenidoğanın doğumdan hemen sonraki durumunun ve canlandırmaya yanıtının değerlendirilmesinde kabul edilmiş ve kullanılabilir bir yöntemdir.

Detaylı

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar

Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Gestasyonel Diyabet: Anne ve Fetusta Kısa ve Uzun Dönem Sonuçlar Prof. Dr. Lemi İbrahimoğlu İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Perinatoloji Bilim Dalı Gestasyonel Diyabetes

Detaylı

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı

Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri. Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Koryoamniyonitin Neonatal Sonuçlara Etkileri Prof.Dr.Esin Koç Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Tanım Amniyotik sıvı, plasenta ve/veya decidua nın infeksiyonu -Klinik koryoamniyonit

Detaylı

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj

Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Fetal tedavide amniyoinfüzyon ve amniyodrenaj Prof.Dr.Cüneyt Evrüke Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklar ve Doğum ABD, Peinatoloji BD, Adana Amniyoinfüzyon Amniyodrenaj Amniyotik kaviteye

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği GEBELİKTE SİFİLİZ Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği SİFİLİZ TANIM T.pallidum un neden olduğu sistemik bir hastalıktır Sınıflandırma: Edinilmiş (Genellikle

Detaylı

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyb. Hemş. Dr. Selda ÇELİK İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları Anabilim

Detaylı

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü Prof. Dr. H.Mete TANIR Perinatoloji Uzmanı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Antepartum Fetal ölümler Değişik

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum

Detaylı

PRETERM-POSTTERM EYLEM

PRETERM-POSTTERM EYLEM PRETERM-POSTTERM EYLEM PRE-TERM EYLEM PRETERM EYLEM; Doğum ağırlığı dikkate alınmaksızın, gebenin son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. haftalar arasında eyleme girmesi ve bu eylem ile servikal açıklık

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 27.04.2015-26.06.2015

SDÜ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 27.04.2015-26.06.2015 SDÜ TIP FAKÜLTESİ 204-205 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 27.04.205-26.06.205 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Ali AYATA Prof. Dr. Mustafa AKÇAM

Detaylı

DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/ /01/2019) 14/11/2018 Çarşamba

DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/ /01/2019) 14/11/2018 Çarşamba DÖNEM 4 PEDİATRİ STAJI DERS PROGRAMI B GRUBU (12/11/2018-18/01/2019) Saat 12/11/2018 08: 30 10: 20 Pediatri Stajının İşleyişi 13/11/2018 14/11/2018 15/11/2018 16/11/2018 Poliklinik ve servis Poliklinik

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader OLGU 1 İkinci çocuğuna hamile 35 yaşında kadın gebeliğinin 6. haftasında beş yaşındaki kız çocuğunun rubella infeksiyonu geçirdiğini öğreniyor. Küçük

Detaylı

30.12.2014. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Doğum Sonu Bebekte Görülebilecek Sorunlar. Yenidoğanın Beslenmesi

30.12.2014. 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ve Bakımı. Doğum Sonu Bebekte Görülebilecek Sorunlar. Yenidoğanın Beslenmesi 10.Sınıf Kadın Sağlığı Hastalıkları ı 15.Hafta ( 22-26 / 12 / 2014 ) 1.) 2.)Doğum Sonu Bebekte Görülebilecek Sorunlar 3.) 4.) Slayt No: 24 4 Doğum Sonu Bebekte Görülebilecek Sorunlar Doğum Sonu Dönemde

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı 1 Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen Zeynep Eras, Özlem Konukseven, Fuat Emre Canpolat, Çiğdem Topçu, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gelişimsel Pediatri Ünitesi GİRİŞ ÇDDA / preterm doğum

Detaylı

TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI

TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI TEKİL VE ÇOĞUL GEBELİKLERDEN DOĞAN PREMATÜRE BEBEKLERİN GELİŞİMSEL DURUMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI Zeynep Eras, Banu Özyurt, Ömer Erdeve, Evrim Şakrucu, Suna Oğuz, Emre Canpolat, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı

Detaylı

Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli

Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli Arş. Gör. Zeynep Kırıkkaleli 2500 gr dan daha düşük ağırlıkta doğan bebeklerdir. Bebeğin düşük doğum ağırlıklı olmasının iki nedeni vardır. 1. intrauterin gelişme geriliği 2. prematürite Prematür bebek;

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ 207-208 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 20..207-9.0.208 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Hasan ÇETİN Prof. Dr. M. Özgür PİRGON

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

v2

v2 SDÜ TIP FAKÜLTESİ 206-207 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP A PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 05.09.206 -..206 v2 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Hasan ÇETİN Doç. Dr. M. Özgür PİRGON

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım

Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım Risk Altındaki Çocuklara Yaklaşım Prof. Dr. Betül Ulukol Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Risk Yüksek riskli gebeliklerin sonucu dünyaya gelenler Özel sağlık gereksinimi olan

Detaylı

GEBELİK VE MEME KANSERİ

GEBELİK VE MEME KANSERİ GEBELİK VE MEME KANSERİ Doç. Dr. Ramazan YILDIZ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı, 27 Kasım 2014, Ankara Gebelikte Kanser Gebelikte kanser insidansı % 0.07-0.1 arasında Gebelik

Detaylı

Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul

Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi 11-14 Ekim 2012 İstanbul Tiroid Hastalıkları Gebelerin %2-3 ünde tiroid disfonksiyonu var Gebelik tiroid fonksiyonlarını

Detaylı

PREMATÜRİTE. Dr. Duran karabel. SAT göre 37 haftadan küçük olması. Etyoloji. Fetusla İlgili. Fetal distres. Çoğul gebelik. Eritroblastozis fetalis

PREMATÜRİTE. Dr. Duran karabel. SAT göre 37 haftadan küçük olması. Etyoloji. Fetusla İlgili. Fetal distres. Çoğul gebelik. Eritroblastozis fetalis PREMATÜRİTE Dr. Duran karabel SAT göre 37 haftadan küçük olması Etyoloji Fetusla İlgili Fetal distres Çoğul gebelik Eritroblastozis fetalis Hidrops Uterusla ilgili Uterus anomalileri Serviks yetmezliği

Detaylı

ENGELLİ ÇOCUKLARIN İZLEMİ

ENGELLİ ÇOCUKLARIN İZLEMİ ENGELLİ ÇOCUKLARIN İZLEMİ İstanbul Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Prof. Dr. Serpil Uğur Baysal Prof. Dr. E. Gülbin Gökçay Öğrenme Hedefleri Toplumda engelli çocuğun izlem ve genel bakım ilkelerini

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı. Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir İNVAZİF ASPERGİLLOZ Radyolojik Tanı Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AMAÇ Radyolojik olarak algoritm Tanı ve bulgular Tedavi sonrası takip İnvazif Asperjilloz Akciğer

Detaylı

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ

DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ DOĞUMSAL KALP HASTALIĞI OLAN YENİDOĞANLARDA ERKEN DÖNEM PROGNOZ Müşerref KASAP, Özge ALTUN KÖROĞLU, Fırat ERGİN, Demet Terek, Mehmet YALAZ, Reşit Ertürk LEVENT, Yüksel ATAY, Nilgün KÜLTÜRSAY Ege Üniversitesi

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları

Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSS Enfeksiyonları Nozokomiyal SSSİ En ciddi nozokomiyal enfeksiyonlardan biri Morbidite ve mortalite yüksektir. Nozokomiyal SSSİ Tüm HE %0.4 ünden sorumlu. En sık görülen formları: Bakteriyel

Detaylı

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk

Hepatik Ensefalopati. Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati Prof. Dr. Ömer Şentürk Hepatik Ensefalopati : Terminoloji Tip A Akut karaciğer yetmezliği ile birlikte Tip B Porto-sistemik Bypass ile birlikte (intrensek hepatosellüler yetmezlik

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ?

PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ? 1 PREMATÜRE BEBEKLERDE OKSİDATİF HASARI ÖNLEMEDE HANGİ LİPİD SOLÜSYONU DAHA ETKİLİ; SMOFLIPID Mİ, CLINOLEIC Mİ? Hilal Özkan, Nilgün Köksal, Bayram Ali Dorum, Fatma Kocael, Yeşim Özarda İlçöl, Cengiz Bozyiğit,

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Tiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir.

Tiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir. TİROİD HORMON SENTEZİ Dishormonogenezis Hasta ötroid? Şiddetli açlıkta, kronik hastalıkta, akut hastalıkta, cerrahi esnasında ve sonrasında T4--- T3 azalır Propiltiourasil, kortikosteroid, amiodaron propnalol

Detaylı

Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları. Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği

Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları. Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği Yüksek Riskli Yenidoğanların Uzun Dönem Sonuçları Doç. Dr. Ş. Suna OĞUZ Zekai Tahir Burak Kadın Sağ. EAH Yenidoğan Kliniği Sunum planı Yüksek riskli yenidoğan bebeklerin Prematüre bebekler Hipoksik iskemik

Detaylı

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ *Aysun Çakır, *Hanife Köse,*Songül Ovalı Güral, *Acıbadem Kadıköy Hastanesi GİRİŞ

Detaylı

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon

Detaylı

NÖROLOJİK RİSKLİ BEBEKLERDE FİZYOTERAPİST VE AİLE TEMELLİ HEDEFE YÖNELİK NÖROMOTOR TEDAVİ YAKLAŞIMLARININ ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

NÖROLOJİK RİSKLİ BEBEKLERDE FİZYOTERAPİST VE AİLE TEMELLİ HEDEFE YÖNELİK NÖROMOTOR TEDAVİ YAKLAŞIMLARININ ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ NÖROLOJİK RİSKLİ BEBEKLERDE FİZYOTERAPİST VE AİLE TEMELLİ HEDEFE YÖNELİK NÖROMOTOR TEDAVİ YAKLAŞIMLARININ ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Uzm. Fzt.

Detaylı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı

Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım. Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Nonimmun Hidrops Fetalis Tanı ve Yaklaşım Prof. Dr. Acar Koç Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Sıklık: 1 / 2500 4000 NIHF Tanı Kriterleri: Ascit Plevral efüzyon

Detaylı

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen

Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen Zeynep Eras, Gözde Kanmaz, Banu Mutlu, Fuat Emre Canpolat, Evrim Durgut Şakrucu, Uğur Dilmen ZTB Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gelişimsel Pediatri Ünitesi Obstetrik tahminlerdeki belirsizliklere

Detaylı

Çocuk sağlığı ve hastalıkları (Pediatri) Hemşireliğinin Temel Unsurları

Çocuk sağlığı ve hastalıkları (Pediatri) Hemşireliğinin Temel Unsurları Çocuklarda Büyüme ve Gelişme Çocuklarda Büyüme ve Gelişmenin Önemi Büyüme ve Gelişmeyi Etkileyen Faktörler Büyüme ve Gelişme Dönemleri Büyümenin Değerlendirilmesinde Kullanılan Ölçütler Gelişmenin Değerlendirilmesinde

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ 206-207 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 24.04.207-2.06.207 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Hasan ÇETİN Doç. Dr. M. Özgür PİRGON

Detaylı

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Gebede HSV İnfeksiyonu Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Olgu 14 günlük, erkek bebek Şikayeti: Sol kol ve bacakta kasılma, emmeme Hikaye:

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

RİSKLİ PRETERMLERDE TRANSPORT EDİLEN VE EDİLMEYEN GRUPLARIN MORBİDİTE MORTALİTE YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI

RİSKLİ PRETERMLERDE TRANSPORT EDİLEN VE EDİLMEYEN GRUPLARIN MORBİDİTE MORTALİTE YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI T.C SAĞLIK BAKANLIĞI BAKIRKÖY KADIN DOĞUM VE ÇOCUK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ RİSKLİ PRETERMLERDE TRANSPORT EDİLEN VE EDİLMEYEN GRUPLARIN MORBİDİTE VE MORTALİTE YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI

Detaylı

Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması. Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr

Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması. Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr Beyin kan akımı Kalp debisinin %15 i 750-900 ml/dk Akımı regüle eden ve etkileyen üç temel faktör; Hipoksi Hiperkapni

Detaylı

Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı. Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD

Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı. Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Geç Başlangıçlı Fetal Gelişim Kısıtlılığı Prof Dr Rıza Madazlı İÜ-Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Tanım EFW veya AC < %10 pers SGA / FGK Birleşik Krallık (RCOG, 2014) Yeni Zelanda

Detaylı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No 15.07.2014 Madde 5.4 teki konsültasyon formunun yerine CureMed 01 konsültasyon hanesi tanımlandı. Madde 5.15 teki matbuu Hasta Takip ve Değerlendirme

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP 3 PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 17.02.2014-18.04.2014

SDÜ TIP FAKÜLTESİ 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP 3 PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 17.02.2014-18.04.2014 SDÜ TIP FAKÜLTESİ 20-204 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 7.02.204-8.04.204 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Ali AYATA Prof. Dr. Mustafa AKÇAM Prof.

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Amniyotik Sıvı Dinamiği Fetal Monitorizasyondaki Önemi Doç. Dr. Derya EROĞLU Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD TMFTP X. Ulusal Kongresi, 27-30 Ekim 2016, İstanbul o Amniyonik

Detaylı

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD HEMORAJİK İNME Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD İntraserebral kanamalar inmelerin %10-15 ini oluşturmaktadır. İntraparenkimal, subaraknoid, subdural ve

Detaylı

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ

GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ GEBELİK SIRASINDA MATERNAL VE FETAL SAĞLIĞIN YÜKSELTİLMESİ Doğuma Hazırlık Doğum Öncesi Eğitim Fetal Aktivitenin İzlenmesi Göğüs Bakımı Emzirmeye

Detaylı

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma

Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Preterm Bebeklerde Lactobacillus Reuteri'nin Fungal Profilakside Kullanımı: Randomize Kontrollü Bir Çalışma Mehmet Yekta Öncel, Sema Arayıcı, Fatma Nur Sarı, Gülsüm Kadıoğlu Şimşek,

Detaylı

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir. Konuşma gecikmesi Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir. Aylara göre konuşmanın normal gelişimi: 2. ay mırıldanma, yabancılara

Detaylı

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gestasyonel Diyabet (GDM) Gestasyonel Diyabet (GDM) Tanım, Sıklık Gebelikte ortaya çıkan veya ilk defa tespit edilen glikoz intoleransı olarak tanımlanmaktadır (WHO 2012; ACOG, 2013). Aşikar diyabet kriterlerini içermeyen ve gebeliğin

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

UYGUNSUZ ADH SENDROMU

UYGUNSUZ ADH SENDROMU UYGUNSUZ ADH SENDROMU Dr Sevin Başer Pamukkale Üniversitesi Göğüs G Hastalıklar kları Anabilim Dalı PAMUKKALE TARİHÇE 1957 yılında y Schwartz ve arkadaşlar ları Schwartz WB. Am J Med 1957; 23: 529-42 Bartter

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No

REVİZYON DURUMU. Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No 15.07.2014 Madde 5.5 teki Konsültasyon Formu yerine CureMed te 01 ilgili haneye kayıt edilmesi gerektiği, madde 5.16 daki Hasta Tedavi Takip ve İzlem

Detaylı

TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ..Dr. Ömer ERDEVE

TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ..Dr. Ömer ERDEVE TABURCULUK SONRASI REHOSPİTALİZASYON VE NEDENLERİ.Dr. Ömer ERDEVE Rehospitalizasyon - TANIM Kim? Ne kadar süre boyunca? Hangi düzey ünite? Maliyet? Mortalite ve morbidite üzerine etkisi? Rehospitalizasyon

Detaylı

T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI. Dr. Reyhan ELMAS. Tez Yöneticisi Prof. Dr. Betül A.

T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI. Dr. Reyhan ELMAS. Tez Yöneticisi Prof. Dr. Betül A. T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Prof. Dr. Betül A. ACUNAŞ PREMATÜRE YENİDOĞANLARIN KRONİK AKCİĞER HASTALIĞINI ÖNGÖRMEDE EOZİNOFİL AKTİVASYONUNUN

Detaylı

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür.

Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. SİROZ Çeşitli nedenlerle oluşabilen karaciğer fibrozisi hemen daima geri dönüşümsüzdür. İlerleyici ilerleyici karaciğer hastalıkları sonuçta siroz ile sonuçlanan progresif fibrozise neden olur. Safra kanalikülü

Detaylı

Çocukta Kusma ve İshal

Çocukta Kusma ve İshal Tanım Çocukta Kusma ve İshal Dr. Hasan Kaya Acil Tıp AD Akut gastroenterit 24 saat içinde 3 ten fazla ya da anne sütü ile beslenen bebeklerde her zamankinden daha sık ve daha sulu dışkılamadır. Yenidoğan

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

SSK BAKIRKÖY DOGUMEVİ VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ 1991 YILI PERİNATAL MORTALİTE VE MORBİDİTE SONUÇLARININ DEGERLENDİRİLMESİ

SSK BAKIRKÖY DOGUMEVİ VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ 1991 YILI PERİNATAL MORTALİTE VE MORBİDİTE SONUÇLARININ DEGERLENDİRİLMESİ SSK BAKIRKÖY DOGUMEVİ VE ÇOCUK HASTALIKLARI HASTANESİ 1991 YILI PERİNATAL MORTALİTE VE MORBİDİTE SONUÇLARININ DEGERLENDİRİLMESİ Ahmet AL VER C*) - Sultan KA VUNCUOGLU - Ümit KURU C***> Nurdan BİLGEN

Detaylı

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI

SDÜ TIP FAKÜLTESİ Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI SDÜ TIP FAKÜLTESİ 205-206 Eğitim-Öğretim Yılı DÖNEM-IV, GRUP B PEDİATRİ STAJ PROGRAMI 25.04.206-24.06.206 GÖREVLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ Prof. Dr. Ahmet Rıfat ÖRMECİ Prof. Dr. Ali AYATA Prof. Dr. Mustafa AKÇAM

Detaylı

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım 1 Çocuk Sağlığında Eşitsizlikler (DSÖ verileri 1999) Yılda 10 milyon çocuk 5. yaşlarını kutlayamadan ölmektedir 2020 e kadar aynı Geri kalmış-gelişmekte olan ülkelerde

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ UYGULAMALARI VE PERİNATAL/NEONATAL ETKİLER Nilüfer Güzoğlu, H. Gözde Kanmaz, Dilek Dilli, Nurdan Uras, Ömer Erdeve, Uğur Dilmen İlk tüp bebeğin 1978 de doğumundan bu yana IVF

Detaylı

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM

ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM 9.11.2015 ERKEN ÇOCUKLUKTA GELİŞİM Konular Doğum öncesi gelişim aşamaları Zigot Doğum öncesi çevresel etkiler Teratojenler Doğum Öncesi G elişim Anneyle ilgili diğer faktörler Öğr. Gör. C an ÜNVERDİ Zigot

Detaylı

Kafa Travmalarında Yönetim

Kafa Travmalarında Yönetim Kafa Travmalarında Yönetim Dr. Uğur YAZAR Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Genel Bilgiler Kafa travması basit bir baş ağrısından ölüme kadar değişik sonuçlara yol açan

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Öğrenim Hedefleri; Şokun genel tanımını Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3)

4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) 4. SINIF KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM STAJ PROGRAMI (Grup 3) Amaç: Kadın yaşamının evreleri ve bu evrelerde karşılaşılabilecek sağlık sorunları hakkında öğrenciyi bilgilendirmek, bu sorunlara pratisyen

Detaylı

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR:

II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: II. YIL ASİSTANLARININ SORUMLU OLDUĞU KONULAR: I- TEMEL BİLİMLER Anesteziye Giriş: Anestezide Fizik Kurallar Temel Monitörizasyon Medikal Gaz Sistemleri Anestezi Cihazı Vaporizatörler Soluma sistemleri,

Detaylı

YENİDOĞANLARDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI

YENİDOĞANLARDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI YENİDOĞANLARDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI Doç. Dr. Nurullah OKUMUŞ Dr. Sami Ulus Kadın Doğum, Çocuk Sağ. Ve Hast. Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği ANKARA HASTANEMİZDE EVDE SAĞLIK HİZMETİ Hastanemizde,

Detaylı