UZUN SÜRELİ SAÇ DÖKÜLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "UZUN SÜRELİ SAÇ DÖKÜLMESİ"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DERMATOLOJİ KLİNİĞİ Şef: Doç.Dr.Adem KÖŞLÜ UZUN SÜRELİ SAÇ DÖKÜLMESİ ŞİKAYETİ OLAN KADIN HASTALARDA FOTOTRİKOGRAMIN YERİ (Uzmanlık Tezi) DR. ÖZGÜR YÜRÜKER İstanbul, 2005

2 İÇİNDEKİLER Sayfa No Teşekkür...3 Giriş..4 Genel Bilgiler...6 Saç siklusu 6 Alopesi..8 Saç dökülmelerini değerlendiren metodlar...24 Materyal ve Metod...37 Bulgular...39 Tartışma...51 Sonuç 58 Kaynaklar

3 TEŞEKKÜR Uzmanlık eğitimim boyunca sağladığı akademik çalışma ortamından, hekimlik görgü ve becerilerimin gelişmesine katkılarından dolayı sayın Hocam Doç.Dr.Adem Köşlü ye, Rotasyonlarım boyunca eğitimime katkıda bulunan 3.Dahiliye klinik şefi Uzman Dr.Fatih Borlu ile Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji klinik şefi Uzman Dr.Serdar Özer e Uzmanlık eğitimim boyunca eğitimime sağladığı katkılarından dolayı klinik şef muavinimiz sayın Doç.Dr.İlknur Altunay a, Asistanlık hayatım boyunca bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşan başasistanlarım Uzman Dr.Gonca Gökdemir e ve tezimin hazırlanmasında benimle birlikte emek ve zaman harcayan Uzman Dr.Tuğba Rezan Ekmekçi ye, Birlikte çalıştığım asistan arkadaşlarım Dr. Eda Kumbasar, Dr. İlteriş Oğuz Topal, Dr. Aslı Küçükünal, Dr.Koray Özkan, Dr.Neslihan Fişek ve Dr. Safiye Kutlu ya, Yardımlarından dolayı klinik hemşire ve personeline, Tüm tıp eğitimim ve asistanlığım boyunca hep yanımda olan ve desteklerini esirgemeyen annem, babam ve ağabeyime Saygı ve teşekkürlerimi sunarım. 3

4 GİRİŞ: Saç hastalıklarının değerlendirilmesi ve tanısı zordur. En sıkıntı vereni yetişkin bir kadının diffüz saç kaybıyla başvurmasıdır. Bir çok faktör bu sorunların daha zor bir hale gelmesine katkıda bulunabilir (1). Alopesiler geleneksel olarak skar dokusunun olup olmamasına ve lokalize veya diffuz bir paternin oluşuna göre sınıflandırılırlar. Sık görülen klinik bir problem diffüz, skarsız bir saç dökülmesi şikayeti ile başvuran bir kadındır. Uygun hikaye, fizik muayene ve tanısal testler klinisyeni tanıya götürür (1). Saç büyümesini ve dökülmesini değerlendiren çok sayıda metod vardır. Bu metodların çoğu normal saç fizyolojisini daha iyi anlamak için geliştirilmiş olsa da saç büyümesini uyaran ajanların bulunması saç kaybını ve tedaviye yanıtı değerlendiren güvenilir ve üretken yöntemlerin gelişmesini zorunlu kılmıştır. Gerçekten bugüne kadar geliştirilen tekniklerin çoğu minoksidilin keşfi ve onun androgenetik alopeside kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır(2,3). Saç büyüme boyutlarını tanımlamak, onları ölçen yöntemleri anlamak için önemlidir. Saç büyümesinin temel biyolojik parametreleri lineer büyüme hızını, saç şaft çapını, saç dansitesini ve saç siklus durumunu içerir. Anajen : telojen oranı siklus durumunun en iyi ölçüsüdür (2,3). 4

5 Bugün saç dökülmesini değerlendirmede altın standart yoktur. İdeal ölçüm noninvazif, uygulanması kolay, üretken, ekonomik ve tüm temel biyolojik parametreleri açıklayacak nitelikte olmalıdır. Ölçüm metodlarının çoğu AGA da çalışılmıştır (2,3).Saç dökülmesini değerlendiren metodlar non-invazif, yarı-invazif ve invazif olarak üçe ayrılırlar (2,3). Non-invazif yöntemler içerisinde anketler, dökülen saçların günlük olarak elle toplanması, hesaplanması ve ağırlıklarının ölçümü, saç çekme testi, çeşitli evreleme skalaları, değişik fotoğraf çekimleri, epiluminesens mikroskopisi (ELM), saç dansite farklılığının skorlanması, skalp coverage skorlaması ve saç dansitesini değerlendiren bilgisayar destekli metodlar yer alır (2,3). Yarı-invazif yöntemler içerisinde büyüme hızının boyama yardımıyla veya kapiller tüplerle tespiti, otoradyografi uygulanması, trikogram, birim alan trikogram, fototrikogram, kontrast artırılmış fototrikogram, trichoscan yer alır (2,3). İnvazif metodlar içerisinde matriks hücre kinetiği değerlendirmesi, saçlı deri biyopsileri yer alır (2,3). Tüm bu bilgilerin ışığında biz çalışmamızda saç dökülmesi şikayetiyle başvuran kadın hastalarda fototrikogram bulgularını değerlendirdik. 5

6 GENEL BİLGİLER SAÇ SİKLUSU Saçlar, sürekli olarak büyümezler. Her saç büyüme ve dinlenmeyi içerecek şekilde siklik bir ritm içerisindedir. Her saçın siklusu diğerlerinden bağımsızdır. Dinlenme periodunun sonunda saç diğer saça yol açacak şekilde dökülür. Saç siklusunda 3 faz görülür(4): 1- Anajen veya büyüme fazı 2- Katajen veya geçiş fazı 3- Telojen veya dinlenme fazı Anajen faz yıllar, katajen faz günler ve telojen faz aylar sürer. Normal bir skalpta saçların % 85 i anajen, % 1 den azı katajen ve % 15 i telojen fazdadır (4). 1-Anajen faz: Olgun bir folikülün kıl kökü dermise veya subkutan dokuya uzanır. Matriks hücreleri son derece aktiftirler, her 24 saatte bölünürler; medullalı, korteksli, kütikulalı ve iç kök kılıflı büyüyen saçı üretirler. En dıştaki tabaka hyalinize bir hal alır ve sebase kanal seviyesinde kaybolur. Büyüyen anjen saç kıl köküne sıkıca bağlıdır ve ağrı oluşturacak şekilde güç uygulayarak çekilebilir. Günlük ortalama saç büyümesi 0.35 mm dir. Skalptaki anajen periyod 2-6 yılda sonlanır (4). 6

7 2-Katajen faz: Bu faz birkaç günde sonlanacak şekilde kısadır. Büyüme aniden sonlanır, bulbus keratinize olur ve epidermise doğru hareket eder. Sadece ufak bir epitelyal hücre kümesi nonkeratinize olarak kalır, bu da sonraki saçın temelini oluşturabilir (4). 3-Telojen faz: Bu faz esnasında folikülün distal ucu hemen sebase gland açıklığının aşağısındadır ve epitelyal kese ile çevrili golf sopası şeklinde saçlar vardır. Bu kesenin hemen altından daha önce büyüyen saçın yerleştiği derin bölgeye fibröz bir alan uzanır. Skalptaki telojen faz 3-4 ayda sonlanır. Telojen sonunda saç taramayla veya spontan olarak dökülür. Rezidüel epitelyal veya kök hücreleri derin dermise giderler, burada papilla ile etkileşirler ve yeni bir anajen faz başlar. Böylece normal olarak kaybedilen tüm saçlar golf sopası şeklindedirler ve genellikle epitelyal kese içerirler (4). Son dekatta yeni bir fenomen tanımlanmıştır: teloptosisden sonra kıl folikülünün muhtemel boşluğu. Telojen saçın yerini normalde olduğu gibi zamanla terminal anajen saç almaz. Daha önce foliküller tarafından doldurulan alan boş kalır ve komşu diğer benzer alanlarla birleşerek kelliğe katkıda bulunur.. Rebora ve ark. bu fenomeni kenojen olarak adlandırmayı önerdiler (Yunanca da boş anlamına geliyor). Kenojende kıl folikülü komplet olarak boştur ve inaktiftir (5,6,7). gösterir (4). Saç siklusu genetik kontrol altındadır ve farklı vücut bölgelerinde değişiklikler 7

8 ALOPESİ Alopesiler geleneksel olarak skar dokusunun olup olmamasına ve lokalize veya diffuz bir paternin oluşuna göre sınıflandırılırlar. Sık görülen klinik bir problem diffüz, skarsız bir saç dökülmesi şikayeti ile başvuran bir kadındır. Bu klinik durum için 4 ana tanısal ihtimal vardır (1): 1- Female patern saç kaybı (androgenetik alopesi) 2- Akut ve kronik telojen efflivum 3- Diffüz alopesi areata 4-Loose anajen sendromu. Uygun hikaye, fizik muayene ve tanısal testler klinisyeni tanıya götürür (1). Saç hastalıklarının değerlendirilmesi ve tanısı zordur. En sıkıntı vereni yetişkin bir kadının diffüz saç kaybıyla başvurmasıdır. Bir çok faktör bu sorunların daha zor bir hale gelmesine katkıda bulunabilir. Hastalar arkadaşlarından, kuaförlerinden hatta bazı doktorlardan hatalı bilgiler ve tavsiyeler aldıkça hastalıklarını yanlış kavrarlar (1). 1-ANDROGENETİK ALOPESİ: Androgenetik alopesi terimi 1960 yılında Orentreich tarafından ortaya kondu. Orentreich ın terimi androjen varlığında genetik olarak duyarlı kıl foliküllerinin minyatürize olmasını içerir (1). Androgenetik alopesi ki kadınlarda aynı zamanda kadın tipi (female patern) saç kaybı olarak da bilinir, kadınlarda sık görülen bir saç kaybıdır (8). Kadınlardaki androgenetik alopesi tanımlamasına rağmen erkeklerdekinin aksine androjene olan bağımlılığı ve de 8

9 herediter doğası açık değildir (9) yılında Ludwig kadın tipi saç kaybınının kesin özelliklerini tanımladı ve şiddetine göre Ludwig I, II ve III olacak şekilde 3 sınıfa ayırdı. Ludwig kadın tipi saç kaybını, erkeklerde görülen kellikle aynı antite olduğuna inanarak, androgenetik alopesi terimiyle tanımladı. Fakat androjenlerin kadınlardaki saç kaybındaki rolleri açık olmadığı için female patern saç kaybı terimi de kullanılabilir (10). Klinik özellikler: Kadınlarda çok nadir durumlar hariç erkeklerdeki gibi gerçek anlamda bir kellik oluşmaz (8,9). Kadınlardaki AGA nın sıklıkla tipik klinik görünümü frontoparietal bölgede diffuz bir seyrekleşme ile beraber frontal saç çizgisinin korunması şeklindedir (1,8,11,12). Kadınlar saçlarındaki seyrekleşmeyi ilk önce frontal alan üzerinde farkederler ve zamanla skalp daha görünür bir hale gelmeye başlar (8). Seyrekleşme, şiddetine göre Ludwig sınıflamasıyla 3 evreye ayrılabilir. En erken ve en hafif formda sekrekleşme minimaldir ve Ludwig evre I denir. Evre II de frontoparietal seyrelme ilerlemiştir. Evre III de ön saç çizgisi hala kalırken frontoparietal alanda kelliğe yaklaşan bariz bir seyrekleşme söz konusudur (1). Sıklıkla orta hatta frontal hattın hemen arkasında saç seyrelmesi belirgindir (çam ağacı paterni). Üzerinde hiç saçın olmadığı ufak pencil eraser-sized alanlar (yaklaşık olarak 4-6 mm) görülebilir (1,9). Bu kel alanlar için yapılan bir yorum androgenetik alopesi için tipik olan telojenden sonra gelen geç bir fazdır. Fakat bunu sadece bir geç faza bağlamak foliküler ünitelerdeki bir senkroniyi belirtmektir ki bu da kadın tipi saç kaybında kanıtlanmamıştır (9). Post pubertal bir çok kadında beraberinde diffuz saç kaybı olsun olmasın şakak bölgesindeki saçlarda ufak derecelerde bilateral olarak çekilmeler görülür. Bazı kadınlarda bu çekilmeler belirgindir. Venning ve Dawber % 13 premenaposal kadında ve % 37 postmenaposal kadında frontotemporal çekilmeyi bildirdiler (10,13). Öte yandan erkeklerde 9

10 de kadın tipi kellik nadir değildir. Birch ve ark. yaptıkları çalışmada 331 kel erkeğin 20 sinde (%6) kadın tipi saç kaybı tespit etmişlerdir (10) yılında Hamilton erkek ve kadınlardan oluşan bir grupta spesifik paterndeki saç dökülmelerini değerlendirdi. Bu paternler bugün artık erkek tipi kellikte bir referans olarak kullanılan Hamilton-Norwood sınıflamasından bazı önemli farklılıklar içermektedir (9,11). Ludwig, Hamilton dan biraz daha farklı bir saç kaybı tablosu tanımlamıştır. Saçlı derinin tepesindeki progresif sentrifugal bir kayba rağmen frontal hattın korunmasını vurgulamış ve şiddetine göre saç kaybını 3 evreye ayırmış (9,11). Başlangıç yaşı: Kadınlarda paternli saç kaybının başlangıcı için 2 pik vardır; 3 ve 5. dekatlar (9). Saç dökülmesi genellikle her 2 cinste de yaşları arasında başlar ve 50 yaşından önce yaklaşık populasyonun yarısı belli derecelerde saç kaybı olduğunu ifade ederler (8). İnsidans ve prevelans: Kadın tipi androgenetik alopesinin giderek arttığı görülmektedir (14). A.B.D, Kore ve İngiltere de yeni yapılmış 3 çalışma göstermiştir ki prevalansta yaşla ilişkili artış söz konusudur. İngiltere de yapılan çalışmada bu ilişki 50 yaş üzerinde daha belirgindir (fakat diğer iki çalışmada değil). İngiltere ve ABD de yapılan çalışmalar benzer özellikler gösterdi. 30 yaş altında %3-6 olan sıklık, 70 yaş ve üzerinde % idi. Kore de yapılan çalışmadaki sıklık daha düşük bulundu (10). AGA da prevelansda ırksal farklılıklar vardır (15). Genetik: Kadın tipi saç dökülmesinde genetik bilgiler yetersizdir. Öne sürülen mekanizmalar inkomplet penetrans ile beraber otozomal dominans ve polijenik kalıtımdır (1). 10

11 Carey ve ark. androjen aktivitesi ve üretimini etkileyerek kadın ve erkeklerde değişik fenotiplerde paternli saç kaybına yol açan tek bir gen anamolisinin varlığını öne sürmüşlerdir (9). Fakat hala hastalığın kalıtım mekanizmaları açık değildir (16). Patofizyoloji: Androgenetik alopeside, kıl foliküllerinin androjen etkisi altında minyatürizasyonu söz konusudur. Minyatürizasyon, büyük terminal foliküllerinin vellus folikülleri boyutuna gelinceye kadar ufalmasını anlatır. Her ne kadar eskiden bu olayın gerçekleşmesi için çok sayıda kıl siklüsü gerektiğine inanılıyorsa da yeni kanıtlar göstermiştir ki minyatürizasyon için birkaç siklus yeterlidir (1,13). AGA da kıl folikülünde minyatürizasyonla beraber bir çok değişiklik meydana gelir. Bunlar dermal papilla büyüklüğünde azalma, aynı şekilde büyüyen kıl matriksinde azalma, kıl şaftı çapında azalma ve kıl siklüsünün anajen kısmında azalma. Kısalmış anajen etkilenen foliküllerde daha hızlı siklüsle ilişkilidir. Folikül dermiste daha süperfisyal yerleşir; kıl ince, kısa ve daha az pigmentli bir hal alır. Sonuçta her birim alanda daha az kıl folikülü olabilir (1,13,17). Androjen bağımlı folikülde testesteron plasma membranından diffüze olur ve 5alfa-redüktaz tarafından dihidrotestesteron (DHT) oluşturulur. Kadınlarda dehidroepiandrostenedion (DHEA) DHT nin primer androjen prekürsörü gibi davranır. 5 alfaredüktazın 2 izoenzimi belirlenmiştir; tip I ve tip II. Erkeklerde AGA nın sebebi olan dominant enzim tip II dir (1). Ayrıca kıl foliküllerinde bulunan sitokrom P-450 aromataz enzimi testosteron ve 4-androstenedione u östradiol ve östrona çevirir (18). Foliküler androjen prosessinde önemli bir şey de androjen reseptörleridir. Çok sayıdaki çalışmadan elde edilen bilgiler göstermiştir ki androjen reseptör konsantrasyonu 11

12 androjene bağımlı foliküllerde androjene bağımlı olmayan foliküllerden daha yüksek seviyededir; erkeklerdeki foliküllerde de kadınlardakinden daha yüksek seviyededir. Androjenler tarafından tetiklenerek kıl folikülünde minyatürizasyona yol açan olaylar hala araştırma altındadır. Kıl boyutunu kontrol eden şeyin dermal papillla hücreleri olduğu anlaşılması üzerine, Johoda minyatürizasyonun kaynağının bu papilla hücrelerinin kaybı olduğunu ileri sürmüştür. Bu kaybın androjenle ilişkili apopitozis veya hücre migrasyonu vasıtasıyla olabileceğini ileri sürmüştür (1). AGA lı kadınlardaki saç kaybının şiddeti sıklıkla erkeklerdekinden daha azdır. Sawaya ve ark. yaptığı çalışmada AGA lı erkek ve kadınların skalbındaki kıl foliküllerinde androjen reseptörü ve 3 önemli androjen dönüştürücü enzim 5 alfa-redüktaz tip I, tipii ve sitokrom P-450 aromataz tanımlanmıştır. Bu çalışmada kadın ve erkeklerin frontal foliküllerinde androjen reseptör seviyesinin oksipital kıl foliküllerindekinden yaklaşık 1.5 kat daha fazla olduğu; kadınların frontal foliküllerindeki reseptör seviyesinin ise erkeklerin bu bölgedeki reseptör seviyesinden % 40 daha az olduğu bulundu. Ayrıca AGA lı kadınların frontal foliküllerinde, oksipital foliküllerinden % 40 daha fazla total 5 alfa-redüktaz bulundu fakat erkeklerle kıyaslandığında bu seviye erkeklerdekinin % 50 sinin de altındaydı (18). AGA lı kadınların frontal foliküllerinde AGA lı erkeklerinkinden yaklaşık olarak % 80 den daha fazla P-450 aromataz seviyesi bulundu. Ayrıca androjen reseptör ve enzimlerinin dış kök kılıfı ve daha az olarak da dermal papillada lokalize olduğu tespit edildi. Bu bulgular kadın ve erkeklerdeki farklı klinik paternlerdeki AGA oluşunu açıklamaktadır (18). Androjen hipersekresyonunun, in situ enzim aktivitesinin ve androjen reseptörlerinin kadınlardaki AGA daki rolü hala tartışma konusudur. Literatürlerde bu konuyla ilgili çelişkili bilgiler yayınlanmıştır (19,20). Vexiau ve ark. yaptığı çalışmada sadece 12

13 alopesisi bulunan kadınların % 60 dan fazlasında biyokimyasal anormallik bulunmamıştır. Yine bu çalışmada sonuç olarak plasma androjen seviyesinin tahlili sadece ilerleyen AGA veya diğer ciddi hiperandrojenizm varlığında veya menstürüel siklus anomolilerinde hiperandrojenizmin etyolojisini (tümör, PCOS, vs.) belirlemek amacıyla yapılması gerektiği belirtilmiştir (19,21). Laboratuvar testleri: Androjen fazlalığının klinik semptom ve belirtileri olmadığı sürece geniş hormonal testlere ihtiyaç yoktur. AGA lı çoğu kadında normal menstürüasyon ve gebelik hikayesi vardır. Endokrin değerlendirilmelere ihtiyacı olan kadınlar düzensiz mens, infertilite, hirsitusm, tedaviye dirençli ciddi kistik akne,virilizasyon ve galaktoresi olan kadınlardır. Eğer bunlardan herhangi biri varsa serum total veya serbest testesteron, dehihroepiandrosteron sülfat ve prolaktin ölçülmelidir.diğer sık saç kaybı sebepleri serum tirotropin, TSH, demir, ferritin, tam kan sayımı ve RPR ölçülerek dışlanabilir (1,8,22). Histopatoloji: AGA da biyopside bir çok histolojik bulgu gözlenir. Yatay kesilerde foliküler minyatürizasyon, azalmış anajen-telojen oranı ve uzun süreli hastalarda azalmış foliküler dansite. Perifoliküler enflamasyon ve dermal fibrozis görülebilir ve kötü prognozla ilişkilidir. Dikey kesilerde minyatürize foliküllerin derinlerinde izlenen rezidüel konnektif doku ve sinirlerin karakteristik flamaları görülebilir (1,9,10,17). Terminal kıl sayısı ile beraber ortalama kıl çapı azalmıştır. Vellus kıl sayısı aynıdır veya hafifçe artmıştır. Kıl dansitesi azalmıştır (10). 13

14 Tedavi: Bugüne kadar AGA nın etyolojisi ve patogenetik mekanizmasının yetersiz anlaşılması tedavide spesifik efektif bir metodun gelişmesini büyük ölçüde geciktirdi. Bu kayıt dışı, etkinliği ispatlanmamış çok sayıda değişik etkinlikde tedavi alternatiflerinin ortaya çıkmasına yol açtı (23). Kadınlardaki AGA da tedavilerin etkinliğiyle ilgili az sayıda çalışma vardır. Hala bugün iyi belirlenmiş bir tedavi yoktur. Tedavide yaklaşım olarak AGA hafif-orta dereceli ve şiddetli AGA olarak 2 gruba ayrılabilir (24,25,26). Hafif-orta dereceli AGA: Bu grubun farmokolojik tedavisinde topikal minoksidil ve antiandrojenler yer alır (23). Topikal minoksidil güvenli ve iyi tolere edilen bir tedavi şeklidir (10,27). Etkinliği çift kör, plasebo kontrollü çalışmalarda gösterilmiştir (8). Topikal minoksidilin kadınlarda erkeklerden daha etkili olduğu görülmüştür (23). De Villez ve ark. % 2 lik topikal minoksidil solüsyonu ile yaptıkları 308 AGA lı kadın hastadan oluşan çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada hastaların yaklaşık % 60 ında yeniden saç büyümesi saptandı. Sonuçta topikal minoksidil solusyonunun kadın tipi AGA tedavisinde plesabodan anlamlı şekilde daha etkili olduğu söylendi (27). Whiting ve ark. % 2 minoksidil ile yaptığı 33 AGA lı kadından oluşan çift kör, plesabo kontrollü bir çalışmada kadın tipi AGA lı hastaların % 60 ında minimal ile orta derecede saç büyümesi saptandı (28). Olsen ve ark. larının yaptığı 28 AGA lı kadından oluşan çalışmada % 2 topikal minoksidil etkili bulunmuştur (24). Lucky ve ark. 381 AGA lı kadında %2 ve %5 topikal minoksidil ile yaptıkları randomize, plasebo kontrollü bir çalışmada %5 ve %2 lik topikal minoksidilin plesaboya üstün oldukları, %5 topikal minoksidilin, %2 topikal minoksidile üstün olduğu saptandı (29). 14

15 Spesifik antiandrojenler kadınlardaki AGA nın tedavisinde yıllarca kullanılmışlardır. En sık kullanılanlar siproteron asetat ve spironolaktondur (9,23). Siproteron asetat androjen reseptör antagonistidir ve bilinen en güçlü antiandrojenlerdendir. Kadınlarda hirsutism, akne, AGA gibi hiperandrojenik durumlarda sıklıkla kullanılır (10,23). Peereboom ve ark. AGA lı 20 kadında siproteron asetatın etkisini araştırdıkları bir çalışmada frontokraniyal skalp bölgesinden yapılan trikogramlarda istatistiksel olarak anlamlı olacak şekilde anajenlerde artış ve telojenlerde azalış saptandı. Sonuçta tedavi etkin bulundu (30). Vexiau ve ark. yaptığı 66 AGA lı kadın içeren, minoksidil %2 ile siproteron asetat ın kıyaslandığı çalışmada hiperandrojenizm bulguları olmayan kadınlarda minoksidil daha etkinken, hiperandrojenism bulguları gösteren kadınlarda siproteron asetat daha üstün bulunmuştur (25). Bazı otorlere göre serum ferritin seviyesi yüksek olduğunda siproteron asetat a cevap daha iyidir (10,23). Spironolakton, androjenin androjen reseptörüyle etkileşimini direkt olarak inhibe eder. Ek olarak androjen sentezinde gerekli sitokrom P-450 bağımlı 17 beta-hidroksilaz ve desmolas ın seviyelerini azaltır (23). Spironolakton ile yapılan bir çalışmada, spironolakton alan kadınlarda hiçbir tedavi almayanlara göre daha az saç kaybı görülmüştür (10). Östrojenler, dolaşımdaki serbest testesteronu azaltan seks hormon bağlayıcı globülin (SHBG) miktarını artırarak LH serbestleştirici hormonun salınımını inhibe edip gonadal androjen sentezini azaltarak indirekt olarak antiandrojenik gibi davranır. Östrojenler AGA nın ilerleyişini geciktirseler de saç büyümesindeki etkilerini gösteren hiçbir çalışma yoktur (23). Finasterid, tip II 5-alfa redüktaz inhibitörüdür (10). Testesteronun dihidrotestesterona dönmesini engeller (31). AGA lı erkeklerin tedavisinde günde 1 mg dozda etkin iken postmenapozal AGA lı kadınlarda etkisiz bulunmuştur (10,32,33,34,35). Whiting 15

16 ve ark. finasteridin AGA lı erkek ve AGA lı postmenapozal kadınlarda etkisini araştıran çalışmalarında finasteridin AGA lı erkeklerde etkili iken postmenapozal AGA lı kadınlarda etkisiz olduğunu bulmuşlardır (34). Price ve ark. finasteridin postmenapozal kadınlardaki etkisini araştıran 137 postmenapozal AGA lı kadından oluşan, çift kör, plasebo kontrollü, randomize, çok merkezli bir çalışma yapmışlar ve finasteridin saç büyümesini artırmadığı gibi saç seyrelmesini de azaltmadığını saptamışlardır. Sonuç olarak bu çalışmada finasteridin postmenapozal AGA lı kadınlarda etkisiz olduğu bildirilmiştir (36). Shum ve ark. hiperandrojenizmi olan 4 AGA lı kadını bildirmişler ve bunlarda finasterid ile alopesiyi azaltmışlar veya durdurmuşlar. Sonuç olarak hiperandrojenizmin eşlik ettiği AGA lı kadınlarda finasteridin etkili olduğunu bildirmişlerdir (32). Tretinoin, epitelde hücre proliferasyonu ve differansiasyonunu ilerletir ve düzenler ve aynı zamanda vasküler proliferasyonu ilerletebilir. Bu faktörler kıl büyümesinin ilerlemesinde önemlidir. Bazzano ve ark. 56 AGA lı hastada topikal tretinoini yalnız ve % 0.5 minoksidil ile kombine kullandılar. 1 yıl sonra topikal tretinoin ve % 0.5 minoksidil kombinasyonu hastaların % 66 sında terminal kıl gelişimine neden oldu. Tek başına tretinoin ise hastaların yaklaşık % 58 inde kıl gelişimine sebep oldu. Bu sonuçlar gösterdi ki düşük konsantrasyonlu minoksidil ile retinoidler alopesi tedavisinde tek başına minoksidilden daha etkin olabilirler (37). Simetidin, histamin H2 resetör antogonistidir. Daha önce yapılan bazı çalışmalarda simetidinin antiandrojenik aktivitesi saptanmıştır. Bu çalışmalarda simetidinin dihidrotestesteronun kompetitif inhibitörü olduğu saptanmış. Aram 10 AGA lı kadında yaptığı çalışmada simetidinin 7 hastada iyi ile çok iyi arasında yeniden saç büyümesine neden olduğunu saptadı. Fakat simetidin AGA lı kadınlarda ilk basamak tedavisi olarak değil sadece seçilmiş hastalarda kullanılmalıdır (26). 16

17 Şiddetli AGA: Şiddetli AGA sı olan kadınlar buna rağmen medikal tedaviye cevap verebilirler. Topikal minoksidil ile oral antiandrojenlerin kombinasyonu sıklıkla en iyi sonucu verir. Ayrıca şiddetli AGA da peruk takma, skalp cerrahisi gibi yöntemler uygulanabilir (17,23). Saçsız skalbın doku ekspansiyonu yaparak veya bunsuz eksizyonu, skalp flepleri ve saç transplantasyonu ilerlemiş AGA tedavisinde revizyona uğrayarak ve gelişerek yıllardır kullanılmaktadır. Kadınlarda mini ve mikrogreft tekniği ile saç transplantasyonu önerilir. Genel olarak kadınlarda skalp cerrahisi erkeklerdekinden daha az başarılıdır (17,38). 2-TELOJEN EFFLUVİUM: Kligman 1961 yılında ilk defa telojen effluvium u (TE) normal club (golf sopası) saçların dökülmesinde artış olarak tanımladı. Stres dolu hayat olaylarının anajen saçları hızlandırarak katajen fazdan telojene nasıl geçirdiğini açıkladı (1). Bu değişim tetikleyici stresten 2 ila 5 ay sonra o saçlarda dökülmeye yol açar (1). Telojen effluvium diffüz saç kaybının en sık nedenidir ve akut ve kronik telojen effluvium olarak 2 ye ayrılır (39). a. Akut telojen effluvium: Akut telojen effluvium, tetikleyici bir olaydan yaklaşık 3 ay sonra oluşan kendi kendini sınırlayan, skarsız, diffüz saç kaybıdır.çok fazla sayıda potansiyel tetikleyici gösterilmiştir. Ciddi ateşli hastalık, hamilelik, kronik sistemik hastalık, ilaç tedavisinde değişiklik, büyük bir hemoraji, fakir diyet veya ani açlık, travma, cerrahi operasyonlar veya ciddi emosyonel stres en sık sebeplerdir (39). Hastaların yaklaşık üçte birinde sebep bulunamaz. 17

18 Akut telojen effluvium 3-6 ay içerisinde geriler. Saç dökülmesi durur ve saç dansitesi hemen tüm hastalarda normale döner. Bazen saç dökülmesi 6 aydan uzun sürer ve o zaman kronik telojen effluvium adını alır (39). Patogenez: Saçlı deriden az sayıda telojen club saçın dökülmesi saç siklusunun doğal sonucudur. Foliküller tekrar anajene girene kadar telojen olarak kalırlar. Sonunda anajen saç eski telojen saçı dışarı iter. Bu dökülme alopesiye yol açmaz ve trikogramı değiştirmez (39). Telojen effluvium, anlamlı derecede anajen saçın büyümesi erken duracak şekilde etkilenip daha sonra katajen ardından da telojene girmesiyle oluşur. İlk olaydan 2-3 ay sonra telojen faz sonunda aşırı miktarda saç dökülmesi oluşur. Uzun club saçlar yeni kısa anajenlerle yerdeğiştirince geçici alopesi oluşur. Tetikleyici olay tekrarlamadığı takdirde alopesi yeni anajen saçların büyümesiyle geriler (39). Klinik: Tetikleyici olaydan yaklaşık 2-3 ay sonra saçlı deriden dramatik diffüz saç kaybı periyodu meydana gelir. Saçlarda belirgin dökülme olabilir. Hastalar bu olayı yakında olmuş bir hastalıklarına bağlamazlar ve giderek kel kalacaklarını düşünerek sıkıntılı bir hal alırlar. Saç çekme testi (hair pull test) kuvvetli pozitiftir. Bu testle kümeler halinde telojen saçlar kolaylıkla verteks ve saçlı deri sınırlarından çekilerek ele gelir. Tırnaklarda Beau s çizgileri görülebilir (39). Laboratuar tetkikleri ve araştırma: Diffuz telojen saç kaybının diğer nedenlerini ekarte etmek için tam kan sayımı, demir çalışmaları ve tiroid fonsiyon testleri yapılmalıdır. Sifiliz serolojisi, antinükleer antikor 18

19 titresi ve serum çinkosu, hastanın anamnezinde veya muayenesinde bu durumları düşündürecek bulgu varsa çalışılmalıdır. İlaç hikayesi alınmalıdır (39). Patoloji: Trikogram sonuçları anormaldir. % 25 den daha fazla telojen saç görülür. Akut vakalarda biyopsi nadiren gerekir. Akut telojen effluvium histolojisinde enflamasyon olmaksızın ve vellus kıllarda belirgin artış olmaksızın artmış telojen saçlar görülür (39). Prognoz: Akut telojen effluvium 3-6 ay üzerinde kendi kendine sınırlıdır. Çoğu kadında saçlar geri gelir fakat çok az hastada muhtemelen altta yatan AGA nın maskelenmesine bağlı saçlar seyrek kalır (39). Tedavi: Hastalara kel olmayacaklarını, telojen effluvium un geçici olduğunu, saçların geri geleceğini söyleyerek onların güvenini tazelemek genellikle yeterlidir. Bazı hastalar saçların geri gelmesini beklerken peruk kullanabilirler. Deneysel olarak topikal minoksidil anajeni uzatarak ve telojen saçları anajene girmeleri için stimüle ederek iyileşmeyi hızlandırır (39). b. Kronik telojen effluvium: Kronik telojen effluvium 6 aydan uzun süren kronik diffuz telojen saç kaybıdır. Akut telojen effluviumdan çok daha az görülür. Diğer olasılıklar ekarte edilerek konulan bir tanıdır. Bu tanı konmadan önce rutin kan testleri ve saçlı deri biyopsisi yapılarak demir eksikliği, tiroid hastalıkları ve erken androgenetik alopesi dışlanmalıdır. Ek olarak lupus, sifiliz ve ilaca bağlı saç kaybı da dışlanmalıdır (39). 19

20 Kronik telojen effluvium sıklıkla orta yaşlı kadınları etkiler (40, 41). Hastalığın düzensiz ve uzamış bir seyri vardır (40). Patogenez: Kronik telojen effluvium sebebi belirsizdir fakat siklusun anajen fazının kısalmasına bağlı olabilir. Anajen % 50 seviyesine azalmadığı sürece dökülmenin fark edilemeyeceği öne sürülmüştür (39). Klinik: Kronik telojen effluvium görünümü ayırıcıdır. Hastaların sıklıkla uzun anajen fazı işaret edecek şekilde, çocuklukta saçlarını çok uzun uzatma hikayesi vardır. Hastalar duştan sonra küvetin tıkanmasına yol açan ve saçlarını seyrelten ani başlayan saç dökülmesinden şikayetçidirler (39). Muayenede belirgin bitemporal çekilme ve verteks ve oksiput üzerinde eşit pozitif saç çekme testi saptanır. Androgenetik alopeside olan santral alandaki genişleme görülmez. Hasta ısrarla önceden daha sık saça sahip olduğunu söyler ve kel kalacağı düşüncesiyle sıkıntı içerisindedir (39). Laboratuar tetkikleri ve araştırma: Demir eksikliği anemisi, tiroid bozuklukları, karaciğer ve böbrek bozuklukları ve sifilizi ekarte etmek için rutin testler uygulanmalıdır. Altta yatan başka bir durumdan şüpheleniliyorsa gerekli araştırmalar yapılmalıdır. Kronik telojen effluvium tanısından sıklıkla klinik özellikleri ile şüphelenilir fakat tanıyı kesinleştirmek için genellikle saçlı deri biyopsisi gerekir (40,42). 20

21 Patoloji: Histolojik görünüm sıklıkla normal saçlı deriyle uyumludur. Foliküler minyatürizasyon, terminal kıl kaybı ve vellus kıllarında artış görülmez. Telojen saçlarda orta düzeyli bir artış olabilir fakat bu akut telojen effluvium veya androgenetik alopesidekinden daha az belirgindir. Oksiput ve tepeden yapılan trikogramlarda benzer hafif telojen artışlar görülür. Farklı olarak erken androgenetik alopeside vertekste telojen saçlarda artış görülürken oksiputta görülmez (39, 40). Prognoz: Kronik telojen effluviumlu kadınlarda prognoz tam belirgin değildir fakat öyle gözükmektedir ki saç dökülmesinin inişli-çıkışlı bir gidişhatı vardır. Hastalar kel olmazlar ve genellikle 3-4 yıl içerisinde hastalık kendiliğinden geriler. Bazen hastalık 10 yıl veya daha fazla sürecek şekilde inatçı olabilir. Hastalarda uzun yıllar boyunca çok fazla miktarda saç dökülmesi olmasına rağmen hala saçlı derilerinde belirgin miktarda saç vardır (39). Tedavi: Çoğu kronik telojen effluvium ergeç kendi kendini sınırlayacaktır. Bu yüzden devamlı destek ve hastayı cesaretlendirme önemlidir. Topikal minoksidil gibi diğer tedaviler deneyseldir (40). Telojen saçların diffuz, kronik kaybı kronik telojen effluvium dışında başka bir takım hastalıklarda da görülür. Bunlardan en sık görülenler demir eksikliği, hipohipertiroidizm, sekonder sifiliz ve sistemik lupus eritematozustur. Demir eksikliği diğerlerinden daha sık görülür. Tüm bu kronik diffüz telojen saç kayıpları akut telojen saç kayıpları olarak başlar. Hastalar akut olarak başvurduklarında saç kayıplarının belli bir 21

22 açıklaması yoksa uygun olan bekle ve gör yaklaşımıdır. Hasta çok sıkıntılı veya saç kaybı çok şiddetli ise daha ileri tetkikler hatta saçlı deri biyopsisi düşünülmelidir (39). 3-DİFFUZ ALOPESİ AREATA: Diffuz alopesi areata, alopesi areataların en az görülen klinik tipidir (1). Patogenez: Hastalığın kesin sebebi bilinmemekle birlikte kıl foliküllerinin otoimmun lenfosit saldırısına uğraması hipotez edilmektedir (1,39). Klinik: Diffuz alopesi areata nın iki klinik sunumu vardır. Hastalar akut diffuz alopesi areata veya kronik form ile başvururlar. Akut form de nova olarak veya yamasal hastalıktan oluşabilir. Hastalar haftalar veya aylardır var olan dramatik saç kaybı hikayesi ile başvururlar. Güçlü pozitif saç çekme testi vardır, hafif çekmekle yüzlerce saç ele gelir. Dikkatlice bakıldığında ünlem (exclamation) işareti görülebilir. Hastalık tedavi edilmediği taktirde çoğu hastada alopesi totalis/universalis gelişecektir (39). Kronik diffüz alopesi areata nadir görülür. Hastalar derin saç kaybıyla başvururlar fakat sıklıkla aktif olarak dökülme yoktur (39). Saç çekme testi pozitif olabilir, hafif çekmekle saç ele gelebilir. Saçlarda ünlem işareti nadir görülür ve tanı için biyopsi gereklidir (43). Histopatoloji hastalığın evresine göre değişir. Klinik olarak hastalık aktifse peribulbar lenfosit infiltrasyonu, telojen follikül sayısında artış ve foliküler minyatürizasyon görülür. Uzun süreli var olan hastalıkta telojen folikül sayısında artış, foliküler minyatürizasyon görülür (1). 22

SAÇ DÖKÜLMELERİ. Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar. DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı

SAÇ DÖKÜLMELERİ. Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar. DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı SAÇ DÖKÜLMELERİ Yrd.Doç.Dr. Nazlı Dizen Namdar DPÜ Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilimdalı SAÇ DÖKÜLMELERİ İnsanlık tarihi boyunca saç büyük öneme sahipti. Saç insanın doğal güzelliğinin

Detaylı

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği

Dr. A. Nimet Karadayı. Hastanesi, Patoloji Kliniği Dr. A. Nimet Karadayı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji Kliniği MEME TÜMÖRLERİNDE PATOLOJİ RAPORLARINDA STANDARDİZASYON Amaç, hasta

Detaylı

MEME KANSERİ TARAMASI

MEME KANSERİ TARAMASI MEME KANSERİ TARAMASI Meme Kanseri Taramanızı Yaptırdınız Mı? MEME KANSERİ TARAMASI NE DEMEKTİR? Kadınlarda görülen kanserlerin %33 ü ve kansere bağlı ölümlerin de %20 si meme kanserine bağlıdır. Meme

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı

TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI. Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı TİROİDİTLERDE AYIRICI TANI Doç.Dr.Esra Hatipoğlu Biruni Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Diabet Bilim Dalı Tiroidit terimi tiroidde inflamasyon ile karakterize olan farklı hastalıkları kapsamaktadır

Detaylı

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri

Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri Adolesanlarda Polikistik Over Sendromu tanısında Anti Müllerien Hormon (AMH) ve İnsülin Like Peptit -3 (INSL3) ün tanısal değeri Ayça Kömürlüoğlu 1, E. Nazlı Gönç 2, Z. Alev Özön 2, Nurgün Kandemir 2,

Detaylı

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor Amaç: Bu çalışmanın amacı, abdominal myomektomi sonrası fertiliteyi değerlendirmek ve uterin fibroid lerin sayı, büyüklük ve lokalizasyonunun cerrahi sonrası

Detaylı

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant)

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) 1 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) 2 Prospektüs 3 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) Steril,apirojen Formülü Beher Zoladex LA Subkütan implant, enjektör içinde, uygulamaya hazır, beyaz

Detaylı

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği GEBELİKTE SİFİLİZ Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği SİFİLİZ TANIM T.pallidum un neden olduğu sistemik bir hastalıktır Sınıflandırma: Edinilmiş (Genellikle

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ

MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ MEME KANSERİNDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı Görüntüleme Birimi Meme Kanserinde Tanı Yöntemleri 1. Fizik muayene 2. Serolojik Testler 3. Görüntüleme 4. Biyopsi Patolojik

Detaylı

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması. Tiroid Hormonları ve Yorumlanması www.hepsaglik.net Tiroid Hastalıklarında İlk İstenecek Testler Tiroid tarama testi olarak TSH kullanılabilir. Son derece hassas bir testtir. Primer hipotiroidi ve hipertiroidiyi

Detaylı

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar

Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Apandisit; Akut Apandisit Tanısal Yaklaşımlar Dr. Selcan ENVER DİNÇ ACİL TIP ABD. 09.03.2010 Acil servise başvuran karın ağrılı hastalarda en sık konulan tanılardan bir tanesidir. Apandektomi dünya genelinde

Detaylı

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım

Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Böbrek kistleri olan hastaya yaklaşım Dr. Ayşegül Örs Zümrütdal Başkent Üniversitesi-Nefroloji Bilim Dalı 20/05/2011-ANTALYA Böbrek kistleri Genetik ya da genetik olmayan nedenlere bağlı olarak, Değişik

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro

www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro CANDLE 2016 un türevi 1. CANDLE NEDİR 1.1 Nedir? Kronik Atipik Nötrofilik Dermatosiz, Lipodistrofi ve Yüksek ateş (CANDLE) sendromu nadir görülen genetik bir

Detaylı

LUDWIG SINIFLAMASI VE SAVIN SAÇ DANSİTE SINIFLAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI

LUDWIG SINIFLAMASI VE SAVIN SAÇ DANSİTE SINIFLAMASININ KARŞILAŞTIRILMASI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DERMATOLOJİ KLİNİĞİ Şef: Doç.Dr.Adem KÖŞLÜ KADINLARDA GÖRÜLEN ANDROGENETİK ALOPESİDE LUDWIG SINIFLAMASI VE SAVIN SAÇ DANSİTE SINIFLAMASININ

Detaylı

MENAPOZ DÖNEMİ MENAPOZ DÖNEM VE HORMONLAR

MENAPOZ DÖNEMİ MENAPOZ DÖNEM VE HORMONLAR MENAPOZ DÖNEMİ VE HORMONLAR DR.ALEV ÖKTEM Menapozun Nedeni Overlerdeki oositlerin üreme yaşlanması sırasında ovülasyon ve atrezi nedeniyle tükenmesidir Kronolojik yaş üreme yaşlanmasının tespiti için çok

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102

İnmede Tedavisi BR.HLİ.102 BR.HLİ.102 Serebral Felç (İnme) ve Spastisitede Botoks Spastisite Nedir? Spastisite belirli kasların aşırı aktif hale gelerek, adale katılığına, sertliğine ya da spazmlarına neden olmasıyla ortaya çıkan

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı

GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı GELİŞİMSEL KALÇA DİSPLAZİSİ PROGNOZU VE GÖRÜNTÜLEME Dr. Öznur Leman Boyunağa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Radyoloji Bilim Dalı Doğal seyir & Prognoz Tedavi edilmezse uzun dönemde ekstremite

Detaylı

Saç Ekimi. hair implant. dünyanın saçını ekiyoruz

Saç Ekimi. hair implant. dünyanın saçını ekiyoruz Saç Ekimi dünyanın saçını ekiyoruz Beslenmenizden mevsim değişikliklerine pek çok faktör saçlarınızı etkileyebilir ve dökülmelerine sebep olabilir. Ciddi olmayan düzeyde saç dökülmesi problemi yaşıyorsanız

Detaylı

AKUT BATIN da ANALJEZİ. Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AKUT BATIN da ANALJEZİ. Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi AKUT BATIN da ANALJEZİ Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi KARIN AĞRISI Karın bölgesinde bölgesel olarak hissedilen ağrıların tamamına karın ağrısı diyoruz. Bu ağrılar; bazen karın

Detaylı

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda; 3. SINIF VE Bu sınıfta öğrencilere, yaşamın evreleri içinde ve organ sistemleri temelinde hastalık oluşumunun genel özellikleri, nedenleri, temel mekanizmaları, patolojik bulguları, laboratuvar ve görüntüleme

Detaylı

KANITA DAYALI TIP AÇISINDAN PRP ENDİKASYONLARI

KANITA DAYALI TIP AÇISINDAN PRP ENDİKASYONLARI KANITA DAYALI TIP AÇISINDAN PRP ENDİKASYONLARI Yasemin Saray Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı 03/11/15 KULLANIM ALANLARI Alopesi Akne skarları ve diğer skarlar Rejuvenasyon

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD

Multipl Myeloma da PET/BT. Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD Multipl Myeloma da PET/BT Dr. N. Özlem Küçük Ankara Üniv. Tıp Fak. Nükleer Tıp ABD İskelet sisteminin en sık görülen primer neoplazmı Radyolojik olarak iskelette çok sayıda destrüktif lezyon ve yaygın

Detaylı

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik

Lafora hastalığı, Unverricht Lundborg hastalığı, Nöronal Seroid Lipofuksinoz ve Sialidozlar en sık izlenen PME'lerdir. Progresif miyoklonik LAFORA HASTALIĞI Progressif Myoklonik Epilepsiler (PME) nadir olarak görülen, sıklıkla otozomal resessif olarak geçiş gösteren heterojen bir hastalık grubudur. Klinik olarak değişik tipte nöbetler ve progressif

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Cinsel Kimlik Bozuklukları

Cinsel Kimlik Bozuklukları Endokrinolog Gözü ile Cinsel Kimlik Bozuklukları Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Cinsel Kimlik Bozukluğu (Transseksüalite) Bir kişinin normal seksuel

Detaylı

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR?

LENFATİK VE İMMÜN SİSTEM HANGİ ORGANLARDAN OLUŞUR? LENFOMA NEDİR? Lenfoma, diğer grup onkolojik hastalıklar içinde yaşamın uzatılması ve daha kaliteli yaşam sağlanması ve hastaların kurtarılmaları açısından daha fazla başarı elde edilmiş bir hastalıktır.

Detaylı

Pediatrik Uyku Evrelemesi Ve Yetişkinle Karşılaştırması

Pediatrik Uyku Evrelemesi Ve Yetişkinle Karşılaştırması Pediatrik Uyku Evrelemesi Ve Yetişkinle Karşılaştırması Doç.Dr.Nalan Kayrak Nöroloji ve Klinik Nörofizyoloji İstanbul Cerrahi Hastanesi Çocuklarda Uyku Yapısı Erişkinlerdekinden Farklıdır REM süresi daha

Detaylı

ANDROGENETİK ALOPESİ TANILI KADIN HASTALARDA TANISAL TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI: TRİKOSKOPİ, TRİCHOSCAN, TRİKOGRAM, STANDARDİZE YIKAMA TESTİ

ANDROGENETİK ALOPESİ TANILI KADIN HASTALARDA TANISAL TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI: TRİKOSKOPİ, TRİCHOSCAN, TRİKOGRAM, STANDARDİZE YIKAMA TESTİ T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR ANABİLİM DALI PROF.DR.EMEL FETİL ANDROGENETİK ALOPESİ TANILI KADIN HASTALARDA TANISAL TEKNİKLERİN KARŞILAŞTIRILMASI: TRİKOSKOPİ,

Detaylı

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ

PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ VE KANSERİ PROSTAT BÜYÜMESİ Prostat her erkekte doğumdan itibaren bulunan, idrar torbasının hemen altında yer alan bir organdır. Yaklaşık 20 gr ağırlığındadır ve idrar torbasındaki idrarı

Detaylı

YATAN HASTA DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ

YATAN HASTA DEĞERLENDİRME PROSEDÜRÜ REVİZYON DURUMU Revizyon Tarihi Açıklama Revizyon No Hazırlayan: Onaylayan: Onaylayan: Hasta Değerlendirme Kurulu Adem Aköl Kalite Konseyi Başkanı Sinan Özyavaş Kalite Koordinatörü 1/5 1. AMAÇ Bu prosedürün

Detaylı

Dr.Jale Yüksek Pehlivan Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 15.02.2015. Tarih Aralığı: 15.02.2015-15.02.2015. Haber Sayısı: 45

Dr.Jale Yüksek Pehlivan Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 15.02.2015. Tarih Aralığı: 15.02.2015-15.02.2015. Haber Sayısı: 45 Dr.Jale Yüksek Pehlivan Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil 15.02.2015 Tarih Aralığı: 15.02.2015-15.02.2015 Haber Sayısı: 45 İÇİNDEKİLER No Adı Haber Başlığı 1 15.02.2015 AJANSMANISA.COM Saç Dökülmesi

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi

Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi Servikal Preinvaziv Lezyonların Yönetimi Doç Dr Gökhan Tulunay Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları EA Hastanesi-Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Kliniği Preinvaziv lezyonların terminolojisi 2 Ulusal Kanser

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ

OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ OBEZİTE ÇOCUK SAHİBİ OLMA ORANINI AZALTIYOR! AKŞAM GAZETESİ İnfertilite (Kısırlık); döl oluşturma yeteneğinin azalması ya da yokluğu ile karakterize edilen tıbbi bir durumdur. Hem erkeklerde, hem de kadınlarda

Detaylı

ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN

ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN ACS de yeni biyolojik markırlar MEHMET KOŞARGELİR HNH 2014-DEDEMAN Biyomarkırlar (Tanı) Sınıf 1: Faydalı (Kanıt seviyesi:a) Kardiak spesifik troponin (troponin I veya T hangisi kullanılıyorsa) ACS semptomları

Detaylı

Tiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir.

Tiroid dışı hastalıklarda düşük T3, yüksek rt3, normal T4 ve normal TSH izlenir. TİROİD HORMON SENTEZİ Dishormonogenezis Hasta ötroid? Şiddetli açlıkta, kronik hastalıkta, akut hastalıkta, cerrahi esnasında ve sonrasında T4--- T3 azalır Propiltiourasil, kortikosteroid, amiodaron propnalol

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

Persistan ALT Yüksekliği ile Seyreden Kronik Hepatit B (KHB) Hastalarında Karaciğer Hasarının Öngörülmesinde HBV DNA Seviyesi Ne Kadar Önemli?

Persistan ALT Yüksekliği ile Seyreden Kronik Hepatit B (KHB) Hastalarında Karaciğer Hasarının Öngörülmesinde HBV DNA Seviyesi Ne Kadar Önemli? Persistan ALT Yüksekliği ile Seyreden Kronik Hepatit B (KHB) Hastalarında Karaciğer Hasarının Öngörülmesinde HBV DNA Seviyesi Ne Kadar Önemli? Dr.Ercan YENİLMEZ GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Enfeksiyon

Detaylı

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI

İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI İMPLANT VAKALARININ SINIFLANDIRILMASI Prof. Dr. HALDUN İPLİKÇİOĞLU İmplant vakaları neden sınıflandırılmalıdır? İmplantoloji yüksek düzeyde bilgi ve deneyim gerektiren bir alandır. Bu konuda çalışmalar

Detaylı

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır.

Vücutta dolaşan akkan sistemidir. Bağışıklığımızı sağlayan hücreler bu sistemle vücuda dağılır. HODGKIN LENFOMA HODGKIN LENFOMA NEDİR? Hodgkin lenfoma, lenf sisteminin kötü huylu bir hastalığıdır. Lenf sisteminde genç lenf hücreleri (Hodgkin ve Reed- Sternberg hücreleri) çoğalır ve vücuttaki lenf

Detaylı

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim

Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Paratiroid Kanserinde Yönetim İzmir den Üç Merkezli Deneyim Murat Özdemir, Özer Makay, Tevfik Demir*, Berk Göktepe, Kamil Erözkan, Barış Bingül**, Yeşim Ertan**, Hüsnü Buğdaycı***, Gökhan İçöz, Mahir Akyıldız

Detaylı

Olgu EKTOPİK GEBELİK. Soru 1. Tanım. Soru 3. Soru 2. 23 yaşında bayan hasta pelvik ağrı yakınmasıyla geliyor. 5 gündür ağrısı var, SAT 1,5 ay önce

Olgu EKTOPİK GEBELİK. Soru 1. Tanım. Soru 3. Soru 2. 23 yaşında bayan hasta pelvik ağrı yakınmasıyla geliyor. 5 gündür ağrısı var, SAT 1,5 ay önce Olgu EKTOPİK GEBELİK Dr. Mutlu Kartal AÜTF Acil Tıp AD Nisan 2010 23 yaşında bayan hasta pelvik ağrı yakınmasıyla geliyor. 5 gündür ağrısı var, SAT 1,5 ay önce Gebelik olabilir, vajinal spotting kanama

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

Giriş. Derin Ven Trombozunun Araştırılması. Niçin Önemli. Pretest olasılık skorları

Giriş. Derin Ven Trombozunun Araştırılması. Niçin Önemli. Pretest olasılık skorları Giriş Derin Ven Trombozunun Araştırılması Dr.Erkan GÖKSU Acil Tıp A.D. DVT ve PTE spektrumun uç noktalarıdır DVT için yapılan çalışma PTE araştırmasının da bir parçasıdır. Derin Ven Trombozunun Araştırılması

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR? KEMOTERAPİ NEDİR? Kanser hücrelerini tahrip eden kanser ilaçları kullanılarak yapılan tedaviye kemoterapi denir. Bu tedavilerde kullanılan ilaçlara antikanser ilaçlar da denir. Kanserin türüne göre kemoterapinin

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim AD. Web: www.biyoistatistik.med.ege.edu.tr

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

: Her bir tablette, 16 mg betahistin dihidroklorür içerir.

: Her bir tablette, 16 mg betahistin dihidroklorür içerir. VERTİN 16 mg Tablet Ağızdan alınır Etkin madde Yardımcı maddeler : Her bir tablette, 16 mg betahistin dihidroklorür içerir. : Mikrokristalize selüloz, mannitol, sitrik asit monohidrat, susuz kolloidal

Detaylı

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur.

NEDENLERİ. Endometrial polipler ile sigara kullanımı, doğum kontrol hapı kullanımı ve yapılan doğum sayısı arasında bir ilişki yoktur. Polipler küçük ve çoğu zaman iyi huylu küçük tümoral oluşumlardır. Vücutta rahim ağzı, rahimin içi (endometrium), ses telleri ve barsaklar gibi pekçok değişik bölgede görülebilir. Endometrial polip rahimin

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler. Prof. Dr. Reyhan Çeliker

Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Fizik Tedavide Antropometrik Ölçümler Prof. Dr. Reyhan Çeliker Antropoloji nedir? Antropoloji İnsanı, biyolojik yapısını, bedensel özelliklerini, kültürel yapısını, sosyal davranışlarını inceleyen bilim

Detaylı

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi İçindekiler Bel fıtığı nedir? 4 Bel fıtığı teşhisi nasıl yapılır? 6 Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır? 7 Barricaid için bir aday

Detaylı

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA)

IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro IL-1 Reseptör Antagonisti Eksikliği (DIRA) 2016 un türevi 1. DIRA NEDİR 1.1 Nasıl Bir Hastalıktır? IL-1 Reseptör Antagonisti eksikliği (DIRA) nadir görülen

Detaylı

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi

Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Kronik Böbrek Hastalarında Eğitim Durumu ve Yaşam Kalitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nefroloji Kliniği, Prediyaliz Eğitim Hemşiresi Giriş: Kaliteli yaşam; kişinin temel ihtiyaçlarını karşıladığı,

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14 HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk

Detaylı

Polikistik Over Sendromu ve Hiperandrojenemi

Polikistik Over Sendromu ve Hiperandrojenemi Polikistik Over Sendromu ve Hiperandrojenemi Ayırıcı Tanı Nasıl Yapılmalı? Prof. Dr. Kürşad Ünlühızarcı Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı Kayseri PKOS Tanı Kriterleri NIH 1990

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır.

Genellikle 50 yaş üstünde görülür ancak seyrekte olsa gençler de de görülme olasılığı vardır. Erkek üreme sisteminin önemli bir üyesi olan prostatta görülen malign (kötü huylu)değişikliklerdir.erkeklerde en sık görülen kanser tiplerindendir. Amerika'da her 5 erkekten birinde görüldüğü tespit edilmiştir.yine

Detaylı

ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ. Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç. Dr.

ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ. Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç. Dr. ENDOMETRİAL HİPERPLAZİ VE KARSİNOMUNDA NÜKLEUS BOYUTUNUN KARŞILAŞTIRMALI MORFOMETRİK ANALİZİ Dr. Ayşe Nur Uğur Kılınç Dr. Sıddıka Fındık Ülkemizde ve tüm dünyada sıklığı giderek artmakta olan endometrial

Detaylı

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR

KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR KLİNİK TIBBİ LABORATUVARLAR BİYOKİMYA LABORATUVARI Laboratuvarın çoğunlukla en büyük kısmını oluşturan biyokimya bölümü, vücut sıvılarının kimyasal bileşiminin belirlendiği bölümdür. Testlerin çoğunluğu,

Detaylı

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013

KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 KLİMİK İZMİR TOPLANTISI 21.11.2013 OLGULAR EŞLİĞİNDE GÜNDEMDEKİ İNFEKSİYON HASTALIKLARI Dr. A. Çağrı Büke Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Olgu E.A 57 yaşında,

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Beslenme desteğinde hangi içerik kime, ne zaman, hangi yolla uygulansın?

Beslenme desteğinde hangi içerik kime, ne zaman, hangi yolla uygulansın? Beslenme desteğinde hangi içerik kime, ne zaman, hangi yolla uygulansın? Dr. Beste Atasoy Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı & Sağlık Bakanlığı-Marmara Üniversitesi Pendik

Detaylı

Uyku skorlama-2 (Temel EEG grafo elemanlar)

Uyku skorlama-2 (Temel EEG grafo elemanlar) Uyku skorlama-2 (Temel EEG grafo elemanlar) Dr. Hikmet YILMAZ XVII. Uyku Tıbbı Hekimliği Sertifikasyon Kursu Uyku Tıbbı Teknisyenliği Sertifikasyon Kursu 26 Şubat-2 Mart 2014 Spice Otel, Belek, Antalya

Detaylı

Kadınlarda Difüz Saç Dökülmesi ve Tanı Yöntemleri

Kadınlarda Difüz Saç Dökülmesi ve Tanı Yöntemleri Kadınlarda Difüz Saç Dökülmesi ve Tanı Yöntemleri Hatice Uce Özkol Özet Saç insanların karakteristik özelliklerden biri olup saçlı derideki kıl topluluğu olarak tanımlanır. Saçın insanlar için hayati bir

Detaylı

Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014

Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014 Hazırlayan Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim Gelişim Hemşiresi 2014 Sedasyon Uygulamaları Günübirlik Anestezi Sonrası Derlenme Safhaları Modifiye Aldrete Skoru Nedir ve Nerede Kullanılır? Modifiye

Detaylı

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR?

MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? MELANOMA PATOLOJİSİ KLİNİSYEN PATOLOGTAN NE BEKLEMELİDİR? Dr. Nebil BAL Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Adana Arş ve Uyg Mrk 1 Malign Melanoma Deri Mukozal 2 Malign Melanoma Biyopsi

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ

BİRİNCİL KEMİK KANSERİ BİRİNCİL KEMİK KANSERİ KONDROSARKOM (KS) PROF. DR. LEVENT ERALP Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı İÇİNDEKİLER Kondrosarkom Nedir? KS dan kimler etkilenir? Bulgular nelerdir? KS tipleri nelerdir? Risk faktörleri

Detaylı

ANDROGENETİK ALOPESİ ANDROGENETIC ALOPECIA. Ahu Yorulmaz 1. Review derleme

ANDROGENETİK ALOPESİ ANDROGENETIC ALOPECIA. Ahu Yorulmaz 1. Review derleme Journal Of Contemporary Medicine 2016;6(3);248-254 DOI: 10.16899/ctd.rog45565 Review derleme ANDROGENETİK ALOPESİ ANDROGENETIC ALOPECIA Ahu Yorulmaz 1 1 Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dermatoloji

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir. KULLANMA TALİMATI TESTOGEL 50 mg transdermal jel içeren saşe Haricen kullanılır Etkin madde Herbir Testogel saşe 50 mg testosteron içerir. Yardımcı maddeler karbamer 980, izopropil miristat, etanol % 96,

Detaylı

Prostat Kanseri Tanısında PSA yı Nasıl Kullanalım

Prostat Kanseri Tanısında PSA yı Nasıl Kullanalım Prostat Kanseri Tanısında PSA yı Nasıl Kullanalım Dr. Ö. Levent ÖZDAL Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Üroloji Kliniği, Ankara Tarihçe 1979 da Wang ve ark. Prostat dokusunda PSA yı pürifiye ettiler Serumda

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Hipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir.

Hipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir. PROLAKATİNOMA NEDİR? Hipofiz beyin tabanında burnun arkasında optik sinirlerin altında yer alan küçük bir bezdir. Hipofiz tiroid, overler, testisler ve adrenal bezleri kontrol eden hormonları üretir. Hipofiz

Detaylı

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır:

Bu amaçları yerine getirebilmek için genetik danışmanın belli basamaklardan geçmesi gerekir. Bu aşamalar şunlardır: Genetik danışma, genetik düzensizliklerin temelini ve kalıtımını inceleyerek hasta ve/veya riskli bireylerin hastalığı anlayabilmesine yardımcı olmak ve bu hastalıklar açısından evliliklerinde ve aile

Detaylı

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi

Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi Bölüm 17 Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Astım Tedavisinde Yapılan Yanlışlar Dr. Gülhan AYHAN ve Dr. Ömer AYTEN Astım tedavisinde yaygın olarak yapılan yanlışlar vardır. Bu doğru bilinen yanlışların

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı