CONJONCTYL CONJONCTYL

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CONJONCTYL CONJONCTYL"

Transkript

1 Sayın Doktor, Organik silisyumun dahili kullanım için tek tıbbi ürün formu olan CONJONCTYL in deri içine zerk edilerek uygulanması sonucunda kişilere sağlıklı ve güzel bir cilt yanında sağlıklı ve kaliteli bir yaşamın, iyi ve güzel yaşlanmanın en ekonomik şekilde sunulması mümkündür. Onunla esnekliğini ve dolgunluğunu geri kazanmış bir deri, sağlıklı ve güzel bir cilde kavuşmanın yanında lokal olarak deri içine -mezoterapik yöntemlezerk- edilmesi sonucu selüloitlerden, hamilelik izlerinden kurtulmak, meme sarkmalarını tedavi etmek ve meme dikleştirmek gibi tedaviler yapılabilineceği gibi saç dökülmesinin önüne geçilebilir hatta canlılığını yitirmemiş saç köklerinden yeniden saç çıkması sağlanabilir. Deri ve cilt sağlığı ile yakından ilgili tüm bu tedavilerin yanında yine lokal deri içi uygulamalarla çok daha farklı tedaviler mümkündür. Damar hastalıkları, arterit, artroz, kireçlenmeye ve yaşlanmaya bağlı ağrılı hastalıkların tedavileri bunların başında gelir. Bazı aktif maddelerin ve ilaçların deri içine zerk edilerek(mezoterapik yöntemle) uygulanması çok eskilere dayanır. Tedavi edilmek istenen bölgedeki derinin içine aktif madde zerk edilmesi yoluyla tedavinin birçok faydaları bulunmaktadır. Oral yolla alınan aktif maddelerin çok azının tedavide etkin olduğu ve yan tesirleri ile de tahribatlara yol açtığı, ilaca ve aktif maddeye hassasiyeti azalttığı, karaciğeri zorladığı en çok bilinenleridir. Halbuki deri içine zerk edilerek yapılan uygulama ile en kısa zamanda, en yüksek etkinin, en kısa yoldan ilgili bölgede elde edilmesi sağlanır. Etkinlik kazancı en az 1 e 10 dur. Ülkemizde henüz hak ettiği ilgiyi görememiş olmasının hakkında yeterli bilgiye sahip olunmamasından kaynaklandığını düşündüğümüzden ve bu konuda bizden sıklıkla bilimsel makale istenmektedir. Bu nedenle en kapsamlı kısa bilgilere ulaşabileceğiniz bir makaleyi Dr. Helene Gale nin sitesinden alarak şimdilik sadece giriş ve ana başlıkları ile Türkçe, tamamını ise Fransızca orijinali ve goole da çevrilmiş İngilizcesi ile ekte takdirlerinize sunmaktayız. Yumuşak doku-bağ doku zafiyetlerinden kaynaklanan hasar ve hastalıklarda, deri dokusunun onarımında, yaşlanma karşıtı(anti-ageing) intra-dermal estetik tedavide asal unsurlardan biri bağ doku elementi organik silisyumun eksikliğinin giderilmesidir. Bunun için bağ doku elementi ikame unsuru olarak organik silisyum-silikon'un doku-organ içine enjekte edilebilir dahili kullanım için üretilmiş CE(93-42 EEC) onaylı tek tıbbi ürün formu CONJONCTYL dir. Bu geniş spectrumlu bir o kadar da ekonomik ürünümüzün yumuşak doku hasarlarına bağlı hastalıkların ve hasarların tedavisindeki önemini ve özelliklerini hatırlatmak istedik.

2 Suat Dizdar Eskomed Ltd ORGANİK SİLİSYUM(SİLİKON) HAKKINDA BAZI TEMEL BİLGİLER Giriş Silisyum/Silikon doğada her yerde bulunan bir kimyasal elementtir: Sonuçta yer kabuğunu oluşturan elementlerin dörtte birinden fazlasına tekabül eder. Hayatımızın birçok alanında sürekli olarak etkilidir. Tarih öncesi insanın çakmak taşı aletlerinden en karmaşık elektronik cihaz bileşenlerine(silicon Valley) ve tüm canlı organizmaların dokularında bulunur. Onun varlığı hayvanlar aleminde olduğu gibi bitkisel alemde de vazgeçilmezdir. Onun biyolojideki gerçek öneminin anlaşılması ise ancak son birkaç on yılların işidir. Daha önceleri sadece silisyumun/silikonun mineral formları kimyacılar tarafından incelenmiş ve tıpta kullanılmıştır. Tedavide kullanılabilir ilk organosilisyum bileşiğinin Nisan 1957 de keşfi her şeyden önce biyokimya alanında yeni bir sayfa açtı. Bu da bazı hücresel mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına yol açmıştır. Bunun sonunda da zararsız olduğu kadar güçlü yeni tedavi ajanların gerçekleştirilmesi mümkün olmuştur. Silisyumun organik türevleri birçok patolojik olay üzerinde olumlu etkide bulunma yetenekleri olduğunu kanıtlamışlardır: Yaşlanma ve dokularda skleroz, miyokardi enfraktüsü gibi önemli kardiovasküler hastalıklar veya uzuvları yıpratan artiritler, sinir sistemini bozan hastalıklar bazılarıdır. Romatoloji endike edildiği alanlardan biri olup, antiviral özelliklere sahiptir. Hücresel düzeyde düzenleyici etkileri ile kanser önleyici tedavide kayda değer öneme sahiptirler. Tıpta silisyum: Tarihçe Biyolojide silikonun önemi yakın zamanda keşfedilen bir olgudur. Henüz bilim adamları ve hekimler tarafından yeterli ilgi görmemektedir. Tüm canlı organizmaların yapısında bulunan organik silisyum(organosilikon) birçok metabolik reaksiyonlara katılır ve dokuların normal yapısı için vazgeçilmez özelliktedir. Antik çağdan XX.yy a Canlı dokulardaki silisyum miktarının belirlenmesindeki zorluk yirminci yüzyılın ortalarına kadar konu hakkındaki bilimsel çalışmaları 20.yy ın ortalarına kadar erteledi. Halbuki faydalı özellikleri bilinen silisyum içerikli bazı ürünler yüzyıllar boyunca bilinmekte ve ampirik olarak kullanılırmaktadır. Kil ve killi çamur kullanımı antik çağlara kadar uzanmaktadır. Hindistan da ayurveda kapsamında kullanıldıktan sonra Araplar tarafından silisyum açısından zengin bir bambu ektresi olan tabaşir kemiklerdeki kireçlenme olgularında ve iltihaplı romatizmaların tedavisinde kullanılmış ve halen kullanılmaktadır.

3 Ortaçağda Saint Hildegarde de Bingen farmakopi listesine çok sayıda kaya ve değerli taşları dahil etmişti ve bunların çoğu silisyum açısından zengin olanlardı. Diğer yandan Paraselsus zührevi hastalıkların tedavisinde silisyum ekstreleri önermekteydi. Silisyum içeren termal sular eski Yunanlar ve Romalılardan bu yana kullanılmaktadır. Bu sulara sihirli bir güç atfedilmekteydi. Delphi deki Castalia kaynak suyu hafıza onarımındaki etkileriyle meşhurdu. Tarih boyunca termal tedavi kürleri(spa) hep rağbet görmüştür. 16.yy da Kral III. Henry nin köleleri zührevi hastalıklarını tedavi etmek için Sail Les Bains e geliyordu. Sarayın güzel kadınları gençlik ve güzellik kürü yapmak için oraya gidiyordu. 19.yy da kimyada önemli ilerlemeler oldu. Böylace silisyum ekstreleri tedavide düzenli olarak kullanılır oldu. CLAUDER 1855 de gut hastalığını bu yolla tedavi etti. Lyon dan SOCQUET ve Chambery den BONJEAN silisyum ekstrelerinin böbrek taşları üzerindeki çözücü etkisini tespit ettiler. Fakat o devirde silisyum ekstrelerinin kullanımı bir engele takılmaktaydı. Sonuçta Bordeaux dan Prof. PICOT silikat sodası içindeki mayabozan etkisini Bilimler Akademisine rapor etmekte ve dahili kullanım halindeki toksisitesini de vurgulamaktaydı. Bu toksisiteye SIRFRIED tarafından açıklama getirilmesi için 1901 yılının beklenmesi gerekti. Bu toksisite serbest soda içeren saflaştırılmamış çözeltilerin kullanılmasına bağlıydı. Bu tarihten sonra uzmanlar silikatları tehlikesizce kullanabildiler ve damar sertliği-arteroskleroz (Lecène OLIVIER ), atardamar hipertansiyonu-hypertension artérielle(bodin ) tedavisinde etkilerini tespit ettiler. SCHEH-R onu intravenöz uygular. Bu yolla uygulandığında şiddetli yaşlılık kaşıntısı tedavisinde etkili olduğu görüldü(luitken, de Vienne ). Son olarak klasik bir referans olarak Jean-Pierre LAPOUGE(Bordeaux ) tezi bu dönemde bilinen uygulamaların tamamını ele alıp, irdelemektedir. Silisyum tedavide dört farklı şekilde kullanılmaktaydı: Mineral halde çamur ve kil, bitkisel ürün halinde atkuyruğu veya bambu ekstresi, silisyum açısından zengin doğal kaynak suları halinde örneğin; la Roche-Posay veya Saint Gervais-les Bain suları cilt hastalıkları, Sail-Les- Bains suları cilt hastalıklarında olduğu gibi eklem ağrıları(artrit), Plombieres dekiler kolon ve sinir sistemi, Bagnoles de l Orne dakiler daha çok dolaşım bozuklukları ya da Cauterets dekiler solunum yolları tedavisinde ve nihayet özellikle koloidal silisyum halde silisyum veya silikatların dahilen uygulanması. Fakat tartışılmaz sonuçlara rağmen silikat içerikli tedavi gerçek anlamda yerini bulamamakta, etkinliği sınırlı kalmaktaydı. Prof. VORONKOV un vurguladığı gibi organizma silis veya silikat, silisyumun mineral haldeki ekstrelerini çok zor asimile edebilmekteydi. Tüm bu bileşkeler çözülemez halde veya mide asidi ile karşılaştığında çözülemez halde silisli bir asit açığa çıkmaktaydı. Silis ve silikat silisyumun okside formlarıdır. Silisyumun etken madde haline gelebilmesi ve metabolik devinime dahil olabilmesi için Sl-O bağının koparılmış olması gerekir ki bu bağ çok sağlamdır: Bir Si+O2 SiO kilokaloridir. İnsan organizması bu bağı koparabilme kabiliyetine sahip değildir. Tüm diğer hayvansal organizmalar gibi onlar da heterotrofiktir bu da insanın daha önce onları biyolojik devinime entegre edebilen ototrofik organizmalar olan bitkiler tarafından topraktan alınan bazı mineralleri özümleyemeyeceği anlamına gelmektedir. Bu gözlem özümlenebilir türevlerin; organik silisyum bileşiklerinin keşfinin önemini kavramamızı sağlamaktadır. Organik silisyum bileşiklerinin keşfi:

4 1957 Nisan ında Norbert DUFFAUT insan ve hayvan organizması tarafından çözünür, sindirilebilir, özümlenebilir ve herhangi bir toksisite içermeyen ilk organosilisyum bileşiği DN1 i keşfetti. Askorbik asit(vitamin C) içeren bir bileşik söz konusudur. Toksik olmayıp, tedavi edici özellikler gösteren bir bileşiktir. Bordeaux Eczacılık Fakültesinde Prof. QUILICHINI tarafından konu hakkında araştırma yapılmış olup, sonuçları ilk defa MONCEAUX(23) nun ilk yayınlarından birinde yer almış ve Dr. AUMONIER(1) nin eczacılık tezinin ilham kaynağı olmuştur. DN1 önemli bir sakınca göstermekteydi; çok zor saklanabiliyordu. Askorbik asidi aspirine komşu bir asit olan salisilik asit ile ikame eden Norbert DUFFAUT 1971 yılında Conjonctyl adı altında özelleşecek ve SGK tarafından da ödecek olan ürün; DNR ı gerçekleştirdi. Bu da Norbert DUFFAUT nun molekülünü test etmeye yetişemediğini anlatan efsanenin kesinlikle temelsiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bileşkenin formülünde bulunan askorbik asit diğer organik asitlerle de ikame edilebilir. Örneğin bu sitrik asit olursa sonuç DNC olacaktır. İlk denemeler, ilk gözlemler yılı boyunca ve takip eden yıllarda çalışmalar katlanarak arttı yılında Bordeaux dan bir kardiyolog Dr. Guy-Roland RAGER hastalarına iyonize DNR ile ilk intravenöz uygulamayı yapan kişi oldu ve anjinal ağrılar, kroner enfraktüs ve eklem artritleri durumunda kuvvetli etkilerini gözlemledi(26-27). Elektrokardiogram, arteriyografi ve koroner anjiyografi sonuçlarıyla elde edilen iyileşmeleri tartışmasız biçimde ortaya koydu yılında, Myxomatosis salgını Bordeaux bölgesinde tavşanları kırıp geçiriyordu. Bu durum bize bir virüs tarafından tetiklenen bir hastalığın tedavisinde ilk defa DNR ın denenmesi fırsatı vermişti. Yalnızca DNR enjeksiyonu sonucu tamamıyla başarısız oldu. Sadece penisilin enjeksiyonu da sonuç vermedi. Fakat ikisinin karışımı, DNR+Penisilin, tedavi başlangıcında ölmek üzere olanlar hariç tonlarca tavşanın iyileşmesini sağladı. Bu denemeden iki olguya dikkat edilmesi gereği ortaya çıktı: Birincisi organik silisyumun diğer ilaçlarla kuvvetli bir sinerji oluşturduğu ve etki alanını genişletebileceği, diğeri de gelecekte organik silisyumun etkili biçimde viral hastalıklara karşı tedavide de kullanılabileceğidir. Bu bulgular bizi organik silisyumu birden fazla ilaç ile ilişkilendirmeye götürdü. Yine 1960 yılında onu safra kesesi hastalıklarının tedavisinde etkili ilaçlardan sodyum hiposülfat (Sodothiol) veya mağnezyum(emgé Lumière) ile birlikte denedik ve Auguste LUMIÈRE e göre(22) doku koloidlerinin flokülasyonunu önleme yeteneğine sahiptirler. Karaciğere iyonosinaz yöntemiyle uygulanan DNR + hiposülfat bileşiminin ağrılı safra kesesi hastalıkları krizleri üzerinde büyük bir hızla etkili olduğu ortaya konmuştur. Mucit ve dünya çapında tanınan bu bilim insanına diğer buluşlarının yanında düzenli aralıklarla yapılan biyolojik araştırma sonuçları üzerinden her bir hasta için hastalığının gelişim seyri ve tedaviyle elde edilen etkileri ölçmeye yarayan ilk plazmatik labilite testlerini borçluyuz. Kanserin gözlemlenmesi için bu teknik kanserometre olarak anılır. Bu yönteme göre uygulanan klinik deneyler organik silisyumun tümörlerin gelişimi üzerinde tartışmasız etkinliğini açıkça ortaya koymuştur. Bernard GRUBIS ile Norbert DUFFAUT canlı dokularadaki organik silisyum türevlerini bulmak ve miktarını ölçümlemek için yüksek hassasiyette fiziksel bir yöntem ortaya koydular(10). Bu aynı zamanda organo silisyumun tüm canlılardaki varlığının evrenselliğini ortaya çıkarmış ve ispatlamış oldu. Silisyum biyolojisi üzerine araştırmalar.

5 Bu ilk denemeler silikon ve türevlerinin sunduğu geniş olanaklara dikkat çekmiştir. Bu yüzden Fransa ve diğer ülkelerde bir çok çalışma silisyumun metabolizması ve biyolojisi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalar bu elementin tüm canlı organizmaların asal bileşeni olduğunu kanıtlamışlardır. Organo silisyum dokuları bir arada tutan yapıyı oluşturmaktadır. Sayısız biyolojik makro moleküllerin bilşenilerinde, özellikle bağ dokuların yapıtaşı olarak yılında, LOEPER(21) fareler, tavşanlar ve insanlarda farklı dokularda bulunan silisyum miktarlarına ilişkin sonuçları ortaya koydu. Bağ doku açısından zengin ve esnek organların kalp, böbrek veya karaciğere göre çok daha fazla silisyum içerdiklerini teyit edebilmiştir. İnsanda bebek ve genç çocuklar dahil tüm yaşlardaki kişilerin otopsileri sırasında alınan normal ve hastalıklı aortlar incelenmiştir. Dikkate değer önemde ilk tespit: Silisyum miktarının kayda değer oranda yaşla birlikte azaldığıdır. Bu kayıp 10 yaşından itibaren başlamaktadır. Genel olarak erkeklerde kadınlara göre daha yüksek oranda silisyum bulunmaktadır. Diğer önemli bir tespit: Ateroma yakalanma olgusu aorttaki silisyum içeriğinde belirgin bir azalmaya denk gelmektedir. LOEPER tavşanlarda ateromatoit hasarlar tetikleyerek bu tespitlerini deneysel olarak teyit etmek istedi. Aynı zamanda silisyum tuzları ile desteklenmesi halinde ateromun engellenebileceği veya en azından gelişiminin geciktirilebileceğini sorgulamaya çalıştı. Yazar bu gözlemlerini takiben aşağıdaki sonuçlara ulaştı: * İçeriğin azalması: Ateroma süresince silisyum kesin ve sabittir. * Sodyum silikat ateromun oluşumunu engellememektedir. Ancak, belirgin bir sekilde azaltmaktadır. Özellikle elastik liflerin bütünlüğünü korumaktadır. Elastin ve silisyum arasındaki bağlantılar üzerine yapılan araştırmalardan sürekli bir olgu ortaya çıkmaktadır: Dokularda silisyum içeriği elastin liflerdeki bozulma dercesine bağlı olarak değişmektedir. Sonuçta LOEPER için silisyum atar damarların yapısının korunmasında vazgeçilmez bir element olarak görünmektedir. Organik silikonlu bileşenler ile hayvan deneyleri. LOEPER in araştırmaları damar hastalıklarında silisyumun önemini ortaya koydu ama aynı zamanda silikatların etkisinin sınırlı karakterini vurgulamış oldu. DNR ın önemli kalp ve damar hastalıkları üzerinde RAGER tarafından klinik olarak gözlemlenen dikkat çekici etkisi Dr.GENDRE ı hayvanlar üzerinde önemli bir deneysel çalışmaya yönlendirmiştir. Sonuçları 1964 de sunduğu temel bilimler doktora tezinde(9) yer almıştır. Araştırma tavşanlarda deneysel aterom üzerinedir. Şahit örnek olacak üçüncü bir tavşan serisi ile karşılaştırılmak üzere İki tavşan serisi aterojenik beslenme rejimine tabi tutulmuştur. İlk seri hiçbir tedaviye tabi tutulmamıştır. İkincisi organo silisyum bileşikleri ile tedavi edilmiştir. Deney sonunda bütün tavşanlar feda edilmiştir. Her serideki tavşanların atardamarları makroskopik, sonra da optik ve son olarak elektronik mikroskopta incelenmiştir. Hacimli bir ikonografik dosya oluşturan çok sayıda mikroskopik fotograflar alınmıştır. Bu analizler göstermiştir ki: - Tedavi edilmemiş tavşanların atardamarlarında önemli ateromatik hasarlara bağlı olarak damarların ciddi bir yıpranması durumu - Tedavi edilmiş tavşanların atardamarları ise hasarlardan korunmuş görünmekte olup, şahit tavşanlarla karşılaştırıldığında bile kollajen liflerinde dikkate değer bir gelişme göstermiştir. Buradan hareketle LOEPER in çalışması ile GENDRE ınkini karşılaştırdığımızda silikatların olumlu fakat sınırlı etkisi ile çok daha güçlü olan organik silisyumunki arasında bir farklılık ortaya çıkmaktadır.

6 1970 lerden itibaren silisyumun özellikle bağ dokularda yapısal glikoproteinlerin oluşumundaki rolü üzerine araştırmalar katlanarak artmıştır. Herşey silisyumun vazgeçilmez bir bileşen olma karakterini ortaya koymaktadır de Klaus SCHWARTZ ın çalışmaları(29) embriyonik mezenşimin silisyum açısından çok zengin olduğunu göstermiştir. Genç farelerin çoğalmalarıda organik silisyumun aktive edici rolünü gözlemlemiştir. Aynı dönemde benzer sonuçlar Bayan Edith CARLISLE ın civcivlerin çoğalması üzerine çalışmalarında da elde edilmiştir(3-4). Silisyum eksikliği içeren bir rejim üremede gerileme ve kemik dokusunda zafiyete yol açmaktadır. Yeni moleküllerin sentezi. Bu çalışmaların yanı sıra biyokimyacılar araştırmalarında silisyumun yeni türevlerinin sentezine yönelmişlerdir yılında Profesör Friedrich METER, ProfesörUlrich WANNAGAT ve Brunswick Üniversitesi Anorganik Kimya enstitüsü araştırmacıları pratik önemi çok büyük bir olguya dikkat çektiler: Bir ester bağı C-O-C su karşısında çok istikrarlıdır. Buna karşın bir karbon atomunun bir silisyum atomu ile ikame edilmesi yarım saatte çözülebilen ve çok daha değişken bir Si-O-C bağı oluşturur. Benzer bir değişim bir ilaçta tüm farmakodinamik özelliklerin korunarak etkisini gösterme süresi ve istenmeyen yan etkilerini azaltacaktır. Bu durum deneysel olarak bir yunus balığının bağırsak motrisitesi üzerinde değişime yol açan bir antispazmodiğin etkisini gösterme süresi ölçülerek kanıtlanmıştır(36). Bu özellik örneğin ABD'li araştırmacı R.J. FESSENDEN tarafından méprobamate molekülünde karbonun silisyum atomu ile ikamesi sonucu bir kez daha ispatlanmıştır. Profesör VORQNKQY çalışmaları yılından itibaren yeni bir araştırma yolu daha sonra Sibirya Irkutsk Organik Kimya Enstitüsü müdürü olan Letonya Bilimler Akademisi Organik Sentez Enstitüsü müdürü Rus biyokimyacı M. G. VORONKOV tarafından açılmıştır. Daha önce bilinen moleküllerdeki bir karbon atomunun silisyum atomu ile basitçe ikame edilmesi ile yetinmek yerine doğada benzeri olmayan yeni bir molekül ailesinden sentez oluşturmuştur: Silatranlar. Tamamen zararsız özellikleri ile bilinen tüm diğer silisyumlu bileşenlerden farklı olarak silatranlar belli bir düzeyde toksisite içermektedirler. Özellikle onlardan biri renksiz, kokusuz ve suda eriyen bir ürün olan 1-arilsilatran fare zehiri olarak kullanılabilen kuvvetli bir zehirdir. Kullanım imkanlarını belirlemek için bu yeni molekülerin her birinin biyolojik etkilerini araştırmak, öldürücü doz aşımlarını kararlaştırmak ve doğru dozları kesinlikle belirlemek gerekmiştir. Profesör VORONKOV araştırmalarının sonucuna Fransızca çevirisi olmayan Silisyum ve yaşam adlı kitabında(35) yer vermiştir. Bu çalışmaların tartışılmaz pratik bir faydası olmuş ve gelecek vaat eden araştırmaların yolu açılmıştır. Yine de sentetik türevleri organiklerin eşdeğeri olmayıp, özümlenemeyen, canlı dokuların yapılarına entegre olamayan ve organizmaya, özellikle bağ dokuların yapıtaşı olan moleküllerin yapısına tamamen yabancıdır. Tedavide Organik silisyum(silikon) Norbert DUFFAUT tarafından keşfedilen organik silisyum bileşikleri basit moleküllere karşın hafif moleküler ağırlıkta toksik olmayan ve biyolojik uyumlu özelliktedirler. Kırk yıldan fazladır bilinmekte olup, farklı yazarlar tarafından kliniklerde yaygın biçimde kullanılmışlardır. Tedavi imkanlarının büyük çeşitliliğini gözlemlemek çok dikkat çekicidir.

7 Kardio vasküler hastalıklarda Dr. RAGER in çalışmalarından daha önce de bahsedilmişti. Bordeaux lu bir jinekolog Dr. Marc LEVRIER meme hastalıklarında başarılı denemelerde bulunmuştur(20). Montauban dan Dr. Pierre PLAGES ağız yaralarının tedavisinde elde ettiği sonuçları yayınlamıştır(25). Tıpta silisyumun tarihine bu kısa bakış bu elementin türevlerinin tedavide sunabileceği imkanlar üzerine düşüncelerin gelişimi hakkında bir fikir vermektedir. Uzun zaman boyunca sadece tecrübeye dayanılarak kullanıldı. Biyolojik öneminden gelen asli özelliği ise son zamanlarda keşfedildi. Bugün ise L.PASTEUR ün 1878 de dediği kesinlik kazanmıştır: Silisyum şimdiden tedavi yöntemlerimizde devrim yapmaya adaydır. Orijinal metnin ara başlıkları Türkçe olarak aşağıdaki gibidir. Kimyada silisyum Silisyumun fizikokimyasal özellikleri Silisyumun biyolojik önemini iyi anlamak için bu elementin kimyasal ve fiziksel özelliklerinden bazılarını hatırda tutmakta fayda vardır. BERZÉLIUS tarafından 1803 yılında keşfedilen silisyum elementlerin periyodik sınıflandırılmasında karbonla aynı yerde, IV.kolonda yer almaktadır. Bu yerleşim son derece dikkate değer: Bu kolonun solunda net bir biçimde elektro pozitif elementler, sağında da elektro negatif elementler yer almaktadır. Ortada kalan bu bölgedeki durumu silisyumun aynı anda elektronegatif ve elektropozitif özelliklerini verir ki; bu onun oksijenle olduğu kadar hidrojenle de bir araya gelip, ilkiyle bir silis SiO2 veya diğeriyle monosilan veya metanla kurulan anoljiyle silikometan olarak da bilinen silisyum hidrat SiH4 oluşturmasını mümkün kılar. Karbona göre silisyum biraz daha elektro pozitiftir. Nasıl karbondioksit, CO2 karbon asidinin anhidriti kabul ediliyorsa, aynı şekilde silis SiO2 silikatlar oluşturmak için metallerle bir araya gelebilen asit olan ortosilisik asit SiO4H4 ün anhidritidir. Kendisiyle bileşik ve zincir oluşturma konusunda silisyum karbonla aynı yeteneğe sahiptir. Organik silisyum bileşikleri oluşturabilmek için karbonla da birleşebilir. Bu bileşik doğrudan bir bağ ile(si-c) veya bir oksijen atomu aracılığıyla(si-o) şeklinde olabilir. Karbon atomu gibi silisyum atomu da dörtlü bağ oluşturabilir. Yani o da dörtlü bağ özelliklidir fakat karbondan farklı olarak hiçbir şekilde ikiz bağ oluşturmaz. Atomik numarası 14, atom ağırlığı 28 dir. Silisyum atomu ağırlığı 12 olan karbon atomundan daha ağır olup, aynı zamanda daha büyüktür. Bunun sonucu olarak bir moleküldeki bir karbon atomunun bir silisyum atomuyla ikamesi bu molekülün bozulmasına sebep olur ve özelliklerini değiştirebilir. Silisyumun okside oluşu çok büyük bir ısı çıkışı ile birlikte gerçekleşir. Si SiO kilokalori Buysa yanmanın sonucu silisyum ile oksijen arasındaki bağın çok sağlam ve koparılması için aynı miktarda enerji gerektiği anlamına gelmektedir. Silisyumun okside oluşu veya organik bileşiklerinden biri tam bir enerji kaybı ve mineral hale dönüşüm anlamına gelir. Silis ve silisyum arasında demir ve pas arasındaki farkın aynısının olduğunu söylemek mümkündür. Böylece organik silisyum

8 bileşikleri ve silisyumun mineral türevleri arasında biyolojik özelliklerinden kaynaklanan temel bir farkın varlığı anlaşılmaktadır. Mineral kimyasında silisyum Silikatlar; ortosilisik asit tuzları doğada çok yaygındırlar. Sadece alkali açısından zengin suni alkali silikatlar suda çözünürler. Doktor ve biyologların ilgi alanına giren de sadece onlardır. Potasyum silikat, SiO3K2+H2O aynı zamanda kaya likörü olarak anılır; sıvı cam veya çözünebilir cam olup, Latince de Kalium Silicium Solutum denir. Çözeltisi renksiz hafifçe opal, yoğun bir mayi formundadır. Atmosferdeki karbondioksiti soğurmakta olup, bu nedenle kapalı halde tutulmalıdır. Yoğun biçimde silisyum çökeltici yapıdaki yaygın asitler tarafından çözünürler. XX.yy başlarında bu silisyum çözkeltisi Bar-sur- Aube dan MOUGEOT tarafından merhemler ve lapalar hazırlamak için dolgu maddesi olarak önerilmiştir. Gut, üre, hipertansiyon, damar sertliği tedavisinde potasyum silikata verilen büyük önemi hatırlayalım. Silikat sodası ROBIN tarafından kaşıntı tedavisinde 6 veya 10p.1000 çözelti halinde mesaneye enjeksiyon veya losyon halinde boraks a eşdeğer antiseptik olarak önerilmiştir. Ağızdan alınması halinde çözelti veya granül olarak günde 1 veya 2 gramlık dozlarda alınması önerilebilir. Alkali silikatlar çözünebilirlik ve doku tarafından emilebilme avantajına sahiptirler. Silikonlar. Polisiloksan olarak da bilinen silikonlarla silisyumun sentetik türevleri alanına girmiş oluyoruz. Silikonlar silisyum ve oksijen atomlarının farklı zincirlerden oluşmuş polimerleridirler. Bir monomer takip eden bir diğeri ile zincir oluşturma temelinde bir baş oluşturur. Bu reaksiyon bir su molekülünün açığa çıkmasını sağlar. Dimethylsilanediolden başlayarak çok boyutlu bir zincir oluşur. CH3 CH3 CH3 OH-Si-- 'H::::Q. --Si- u ta--si- OH CH3 CH3 CH3 Silikonlar reçine, elastomer, gres vb. yağlı ürünler biçiminde olurlar. Sanayide kullanıldıkları alanlar çoktur. Tedavide ise çok sınırlı kullanım alanları vardır. Hiçbir toksik yanları yoktur fakat hidrofobik olup, suda çözülmezler ve kimyasal açıdan çok istikrarlıdırlar. Farmakodinamik tüm faaliyetlerden aridirler. Kozmetik preparatlarda ise rolleri sadece destek elementi olmaktır. Estetik cerrahide ise meme protezi olarak kullanılırlar. Ağızdan alınmaları halinde sindirim sistemi mukozası pansumanı olarak kullanılırlar. Bağırsak gazları üzerinde etkilidirler. Sonuç olarak medikal faydaları çok sınırlıdır. Buradakinin aksine organosilisyum monomerleri çok yaygın tedavi imkanları çeşitlemesi sunarlar. Silatranlar Prof. VORONKOV tarafından sentetik hale getirilmiş moleküller bilinen hiçbir bileşenle eşdeğer değildir(34). Onlar ortak temelde bir yapı üzerinde bir azot atomu eşliğinde oluşturuldular.

9 Tüm bu bileşiklerin biyolojik etkilerinin silisyum- azot(si-n) bağının varlığına bağlı olduğunu düşünmek mümkündür. Silisyum- azot(si-n) bağı karbon-azot(c-n) bağına, siyan-hidrik asit ve siyanürlerin özelliklerine çok benzerdir. Silisli bileşiklerde büyük bir toksisite bulunmasında şaşırtıcı bir yan yoktur. Yine de bir farkla ki: silisli moleküllerin canlı dokularda yok oluşu çok daha hızlı olur. Siyanürün büyük toksisitesinin az ya da çok onların iyonik ayrışma derecesine bağlı olduğu bilinmektedir. Örneğin; çözelti halindeki potasyum siyanürünün çok güçlü ayrışması onu civa siyanürü gibi çok az ayrışabilir bir tuza nazaran çok daha fazla toksik kılmaktadır. Silatranlar arasında da değişik düzeylerde toksisite bulunmaktadır. Potasyum siyanürü kadar korkunç bir bileşik olan 1-arisilatran da toksisitesini benzer bir aksiyon moduna borçlu olabilir: Hücrenin nefes almasını sağlayan bir enzimin blokajı. Silatran bileşiklerinin tedavi edici özellikleri siyanürlerinkine veya siyanür barındıran örneğin acı badem veya karayemiş(taflan) gibi bitkisel ürünlerinkine benzetilmektedir. Silatranlarda sedatif, hipnotik, hipotansif, antispazmodik etkiler keşfetmekteyiz. Hareketlerin uyumunu bozabilir veya kasların gücünü azaltabilirler. Bazı silatranlar seçici olarak toksik etkilerini bakteriler, haşereler veya mantarlara yönlendirmektedirler. En toksikleri zararlı hayvanların itlafında kullanılabilir. Toksik olan etken madde dokuda çözünüp, otuz dakika içinde yok olduğundan bu hayvanların cesetleri hiçbir tehlike içermezler. Norbert D.UFFAUT ürünleri( SILANOLS ) Silatranlara karşın Norbert DUFFAUT tarafından keşfedilen monomoleküler bileşenlerin temel özellikleri hiç toksin içermemeleridir. Onlar silisyumun özümlenebilir türünü teşkil etmektedirler. Bu bağlamda ilaçtan çok muhtemel yetersizlikleri giderme özelliği yanında özellikle bağışıklık sistemi düzeyinde metabolizmanın yeniden canlanmasını sağlayan destek ürünü gibi kabul edilmeyi hak ediyorlar. Bir silisyum atomu tekli bir radikal (OH) ve üçlü karbon radikalleri barındırabilir. Eğer radikal olarak metil; CH3 söz konusuysa bileşik trimetilsilanol olur: CH3 CH3 Si OH CH3 * İki radikal(oh) ve iki karbon radikali de olur. * İki metil ile dimetilsilanediol olur: CH3 OH-Si- OH CH3 * Üç radikal(oh) ve bir tek karbon radikali de olabilir. Bu durumda bir metil radikali söz konusu olup, bu da metilsilanetriol veya monometiltrisilanol olur:

10 OH CH3 Si OH OH Silikonların polimer zincirleri de radikaller(oh) aracılığıyla oluşmaktadır. Bir zincir dört silisyum atomundan fazlasını taşıdığında molekül suda çözülmez ve hidrofob hale geliyor. Hafif moleküler ağırlıklı organo-silislerin çözünürlük ve hidrofil karakteri radikallerin(oh) varlığına bağlıdır. Onlar negatif yüklü olup, kimyasal tepkimeye ve başka yapılarla bağ kurmaya eğilimlidirler. Uzayda monometiltrisilanol üçgen bazlı bir piramit formundan etkilenmiştir. Silisyum atomu merkezde olup, dört radikal dört uçta bulunur. OH OH CH3 OH Üç tepe (OH) işlevlerini yüklenir. Aktif etkileri üçgen prizmanın üç sivri ucunu temsil edebilir. Onlar karşıt yüklü yapılar üzerine çekim uygularlar. Böylece kompleks yapılar oluşturabilirler. Bu özellik tedavi alanında önemli sonuçlar doğurur. Organosilisyum: "lokomotif" bir molekül Organik-silisli bileşikler sonuç olarak bir molekül çekme yeteneğine sahiptirler fakat onunla gerçek bir kimyasal bağ oluşturmazlar. Doğal bir elektrostatik köprü oluşur. Düşük bir enerji o köprüyü atmaya yeter. Tecrübe bu olgunun bütün kullanışlılığını pratikte göstermiştir. Organik-silisli bileşik bu mekanizma sayesinde tedavi edici bir etken madde tutup, doku içine taşıdıktan sonra, orada bırakabilir. Prof. Ulrich WANNAGAT bu konuda Norbert DUFFAUT nun Truva atından bahseder(36). Dr. Guy-Roland RAGER DNR ı lokomotif molekül olarak adlandırmıştır(27). Aynı şekilde lokomotif etkilerin dokuların iç dünyasında kendiliğinden oluşabileceğini düşünmek mümkündür ki, bu da klinikte gözlemlenen sonuçlara ek bir açıklama sağlamaktadır. Doku içine nüfuz etme Bu penetrasyonun gerçekliği hayvansal deneylerle ispatlanmıştır. Özellikle ispat edici nitelikteki müteakip tecrübe bunun doğrudan görünür kılınmasını sağlamıştır. Deney Bordeaux eczacılık fakültesinde(gueyne, QUILICHINI et DUFFAUT) gerçekleştirilmiştir(11). Bu da DNR içinde troi atı nın organik kısmının demirperklorür eşliğinde mavi bir renk verebilen bir salisilik radikali olması hususuna dayanmaktadır. Bu özellik doku içindeki varlığını ortaya çıkarmanın bir yolunu oluşturmaktadır. Deney dört düzine fare üzerinde gerçekleştirildi. İlk düzine farelerin(önceden tıraşlanmış) derileri üzerine salisilat sodası solüsyonu emdirilmiş bir kompres uygulanmıştır.

11 Aynı solüsyondan emdirilmiş bir kompres ikinci seri fareler üzerine uygulanmış fakat kompres üzerine bir elektrik kaynağının negatif ucu bağlı bir elektrot yerleştirilmiş olup, pozitif uca bağlı ikinci bir elektrot devrenin tamamlanması için farenin vücudunun bir başka yerine yerleştirilmiştir. Üçüncü seriye ise organik silis + salisilat(dnr) bileşiği içeren bir kompres uygulanmıştır. Dördüncü seri fareler aynı DNR solüsyonlu bir kompresle ikinci seri farelerle aynı şartlarda bir elektrik akımına tabi tutulmuşlardır. Deney sonunda tüm fareler feda edilmişlerdir. Onların derilerinde salisilatın varlığı demirperklorat yardımıyla araştırılmıştır. Sonuçlar göstermiştir ki: - İlk seri farelerde cilt altı deri hücrelerinde bazı izler bulunmuştur. - İkinci seri farelerde dokuların çok daha net renklendiği görülmüştür: Elektrik akımı etkisi altında sadece daha önemli bir miktarda salisilat dokuya işlemiş demektir. - Üçüncü seride çok daha net bir renklenme görülmüştür. Silisyum tek başına salisilatı hareketlendirmeye yetmiştir. - Dördüncü seri sadece cilt altı hücre dokusunun yoğun bir renklenmesini değil aynı zamanda bu renklenmenin bazı iç organlarda da bulunduğunu göstermiştir. Fare serileri ve kompres, akım, renklenme durumu: Seri N l Salisilat İz yok Seri N 2 Salisilat Var + Seri N 3 Bileşik Yok ++ Seri N 4 Bileşik Var +++ Klinik deneyin teyit etme imkanı verdiği gibi çok sayıda tedavi edici etken madde aynı şekilde trimetilsilanol ile karmaşık bir ilişkiye girebilir. Kullanımları özellikle lokal uygulama hallerinde kolayca mümkün oluyor. Dahası etkilerini göstermeleri gereken seviyede serbest hale gelen ürünlerin lokal tedavi edici etkilerinin daha da arttığı görülmektedir. Tedavi imkanlarımız içinde organik silisli bileşiklere eşsiz bir yer veren bu orijinal özellik üzerine geri gelmemiz gerekecektir. J. DUNOGUÈS tarafından ifade edildiği gibi(6) organik silisli bileşiklerin sentezi göreli olarak kolaydır. Öncelikle elektrikli bir fırında silis karbonunun indirgenmesi yoluyla silisyumun elde edilmesi zorunludur. S1O2+2C---- Si + 2 CO Devamında silisyum metil klorür üzerine ısı altında etki edilir ve klorürsilan ve (CH3)2 Si Cl2 dimetilklorürsilan karışımı elde edilir. CH3 Si CI3: metiltriklorosilan; (CH3 )3 Si Cl: trimetilklorosilan CH3 Si H Cl2: metildiklorosilan. Temel bileşik dimetilklorosilan dır. CH3 CI -- Si -- CI CH3

12 Dimetilklorosilan de katalizör ile hidrolize olup, klorun OH grupları ile ikame edildiği süreçte silanol elde edilir. CH3 OH -- Si - OH CH3 İlk kolloidler. İlk hücreler. Stéphane LEDUC den Sentetik Biyoloji. Evrim için bir başlangıç noktası. Louis KERVRAN hipotezi Silisyumun Biyolojisi 1 / Veri standart 2 / silikon ve doku. 3 / Silisyum ve doku sklerozu 4 / Silisyum ve hücre metabolizması Tedavide silisyum. Termal kaynaklar ve Silisyum Termal suların etkileşim metodu Termal sularda silisyumun varlığı Silisyum içeren termal sular Silisyum ve Fitoterapi Silisyum ve homeopathie Silisyum ve préparation homeopatik karışımların hazırlanışı Tedavide organik silisyum "lokomotif" etki Tedavide kullanıldığı alanlar 1 / Silisyum ve Romatoloji 2 / Silisyum ve Kardiyo-Vasküler sistem Arterial tıkanıklıklara neden olan unsurlar Koroner hastalıklar Alt ekstremite arteriteleri Damar hastalıkları, varisler Yaşlanma 3 / Silisyum ve Oftalmoloji 4 / Silisyum ve Estetik Dermatoloji Silisyum ve radyasyon Silisyum ve selülit Kellik, saç dökülmesi

13 5 / Silisyum ve Nöroloji Sinir sistemi bozuklularına yol açan hastalıklar 6 / Silisyum ve mide hastalıkları Kullanım teknikleri Sonuçlar Tartışma Sonuç 7 / Silisyum ve Jinekoloji Silisyum ve fibrom Dysplasies du col utérin. 8 / Silisyum ve bulaşıcı hastalıklar 9 / Silisyum Bağışıklık Kanser Silisyumun anti tümör aktivitesinin kontrolü Tümör belirtileri ve kanser hastalıkları Silisyumun biyolojik önemi Bibliographie 1- AUMONIER F. Thèse Pharmacie. - Bordeaux BERTHELOT J. - A propos des thérapeutiques ioniques - thèse Bordeaux CARLISLE E.M. - Silicon, an essentiel element of the chick Science 1972, CARLISLE E.M. - In vivo requirement for silicon in articular cartilage and connective tissue formation in the chick -J. Neutre. 1976, 106, DUFFAUT Norbert - Synthèse et propriétés de quelques complexes organo-siliciés - Séminaire de Chimie Organique - Bordeaux 7 mars DUNOGUÈS J.- Le silicium organique - la Recherche EISINGER F., LUNEAU J.C., DESSOLE P. et EISINGER J. - Étude de l'activité immunitaire d'un composé organique soluble du silicium (monométhyltrisilanol) utilisé en pratique médicale courante Lyon Médit. Me, 1978, 14, GENDRE P. - Les composés organosiliciés dans le traitement de - l'athérome expérimental - C.R. de l'académie des Sciences Paris GENDRE P. - Contribution à l'étude des altérations expérimentales ou spontanées de la paroi artérielle chez l'animal et chez l'homme : recherches infrastructures et biochimiques : rôle du silicium dans l'athérosclérose - Thèse Sciences Bordeaux GRUBIS B. et DUFFAUT N. - Détermination directe du silicium dans le sang par spectrométrie de fluorescence ; domaine d'application à l'analyse médicale de cette méthode physique. - Spectre GUEYNE J., DUFFAUT N. et QUILICHINI R. - Absorption cutanée du salicylate de potassium sous forme de complexe organosilicié. - Thérapie HENROTTE M.G., VISA D. et VICHY M. - Le rôle régulateur du silicium dans la division cellulaire. Note présentée par DAUSSET J. - Acad. des Sciences. déc JANET J. - Soc. Sc. Phys. Nat. Bordeaux. P.V JANET J., GUITTON J., PIRAUBE J.-P. et JULIEN M.-J. - Soc. Nale. Thérap JANET J. - Résultats obtenus en thérapeutique humaine avec quelques composés organo-siliciés. - Soc. Sc. Phys. Nat. Bordeaux. P. V JANET J. et DUFFAUT N. - Réflexions sur le rôle du silicium dans le mécanisme de la biogénèse - P.V. Soc. Sc. Phys. Nat. Bordeaux pp JANET J. Le traitement des cancers. Ed. Bionat - Bordeaux KERVRAN L. - Transmutations à faible énergie. - Maloine Paris LEDUC S.- La Biologie synthétique. Poinat LEVRIER M., REBOUL J., DUFFAUT N. et DILHUYDY N. - Sénologia. Symp. Sur les maladies non cancéreuses du sein. Rapports et communications. 1977, 2, LOEPER J., LOEPER J., LAMPERT A. - Étude du silicium en biologie animale et au cours de l'athérome. - Presse Méd. 1966, 74, LUMIÈRE Auguste - Les Horizons de la Médecine. - Albin Michel Paris MONCEAUX Prod. Pharm MORISOT E. -l'ionisation dans les affections oculaires - Le Phare Ml, Paris PLAGÈS P. et DUFFAUT N. - Quelques résultats obtenus en odonto-stomatologie avec les dérivés organosiliciés. Soc. Sc. Phys. Janet. Bordeaux. P.V , QUINTON René - L'Eau de mer, milieu organique. Masson Paris RAGER G.R. - Act. Card. arg. Intern pp RAGER G.-R. - Nouvelles perspectives thérapeutiques dans le traitement de l'état de mal angineux. La Clinique 1970; 65, 688,

14 29 - SCHWARTZ K., MILLE D.B. - Growth promotion effets of siliciés in rats - Nature 1972, 239, SÜE P., MICHON R. et MERINIS J. - Métabolisme de la silice et des silicates, injectés chez l'animal par voie intraveineuse suivie à l'aide du radio silicium 31- Acad. des Sciences - 26 nov in Presse Médicale XII 1956 p VERNES Arthur - Mesure et Traitement - Flammarion - Paris VERNES Arthur et BARY Paul - Des conditions premières de la vie. Formation et évolution des membranes cellulaires artificielles - Archives de l'institut Prophylactique, 33 - VINCENT L.-Cl. - Eau et maladie. Revu. Pat. comparée et d'hyg. Générale - Paris, mars VORONKOV M.G. Pure Appl. Chem. 1966, 13, 35

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur.

Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Kloroform, eter ve benzen gibi organik çözücülerde çözünen bunun yanı sıra suda çözünmeyen veya çok az çözünen organik molekül grubudur. Yağların suda çözünmemesi canlılığın devamı içi önemlidir. Çünkü

Detaylı

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri

7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri ÖĞRETĐM TEKNOLOJĐLERĐ VE MATERYAL GELĐŞĐMĐ 7. Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi 4. Ünite: Madde ve Yapısı Konu: Elementler ve Sembolleri Çalışma Yaprağı Konu Anlatımı-Değerlendirme çalışma Yaprağı- Çözümlü

Detaylı

MOL KAVRAMI I. ÖRNEK 2

MOL KAVRAMI I.  ÖRNEK 2 MOL KAVRAMI I Maddelerin taneciklerden oluştuğunu biliyoruz. Bu taneciklere atom, molekül ya da iyon denir. Atom : Kimyasal yöntemlerle daha basit taneciklere ayrılmayan ve elementlerin yapıtaşı olan taneciklere

Detaylı

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ KİMYASALBAĞLAR BAĞLAR KİMYASAL VE HÜCRESEL REAKSİYONLAR Yrd. Doç.Dr. Funda BULMUŞ Atomun Yapısı Maddenin en küçük yapı taşı olan atom elektron, proton ve nötrondan oluşmuştur.

Detaylı

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ Karbonun önemi Hücrenin % 70-95ʼ i sudan ibaret olup, geri kalan kısmın çoğu karbon içeren bileşiklerdir. Canlılığı oluşturan organik bileşiklerde karbon atomuna

Detaylı

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ 1 CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ Canlıların temel bileşenleri; inorganik ve organik bileşikler olmak üzere ikiye ayrılır. **İnorganik bileşikler: Canlılar tarafından sentezlenemezler. Dışarıdan hazır olarak

Detaylı

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar.

Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. ELMANIN FAYDALARI Günde bir elma doktoru evden uzak tutar. Elmanın Sağlığa Faydaları Elma A, E, B6, C, K vitamin kaynağıdır, bunun yanında yüksek miktarda potasyum ve çeşitli mineralleri içeren su içerir.

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. EVDE KİMYA SABUN Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. CH 3(CH 2) 16 COONa: Sodyum stearat (Beyaz Sabun) CH 3(CH 2) 16 COOK:

Detaylı

1.ÜNİTE:KİMYA BİLİMİ KİMYA NE İŞE YARAR? KİMYA DİSİPLİNLERİ KİMYANIN BAŞLICA UYGULAMA ALANLARI

1.ÜNİTE:KİMYA BİLİMİ KİMYA NE İŞE YARAR? KİMYA DİSİPLİNLERİ KİMYANIN BAŞLICA UYGULAMA ALANLARI Serüveni 1.ÜNİTE:KİMYA BİLİMİ KİMYA NE İŞE YARAR? KİMYA DİSİPLİNLERİ KİMYANIN BAŞLICA UYGULAMA ALANLARI KİMYA DİSİPLİNLERİ KİMYA ALT BİLİM DALLARI ORGANİK KİMYA: Karbon kimyasıda denir.h,o,n,p,s elementlerinin

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar

5.111 Ders Özeti #12. Konular: I. Oktet kuralından sapmalar 5.111 Ders Özeti #12 Bugün için okuma: Bölüm 2.9 (3. Baskıda 2.10), Bölüm 2.10 (3. Baskıda 2.11), Bölüm 2.11 (3. Baskıda 2.12), Bölüm 2.3 (3. Baskıda 2.1), Bölüm 2.12 (3. Baskıda 2.13). Ders #13 için okuma:

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

ORGANĠK BĠLEġĠKLER. 2. ÜNİTE 6. Bölüm

ORGANĠK BĠLEġĠKLER. 2. ÜNİTE 6. Bölüm ORGANĠK BĠLEġĠKLER 2. ÜNİTE 6. Bölüm Organik ve Anorganik BileĢiklerin Ayırt Edilmesi Kimya bilimi temelde organik ve anorganik olmak üzere ikiye ayrılır. * Karbonun oksitleri (CO, CO 2 ) * Karbonatlar

Detaylı

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1

Organik Bileşikler. Karbonhidratlar. Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Organik Bileşikler YGS Biyoloji 1 Hazırladığımız bu yazıda; organik bileşikler ve organik bileşiklerin yapısını, canlılarda bulunan organik bileşikleri ve bunların görevlerini, kullanım alanlarını, canlılar

Detaylı

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA

İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ HAFTA İLAÇ, KOZMETİK ÜRÜNLER İLE TIBBİ CİHAZLARDA RUHSATLANDIRMA İŞLEMLERİ ECZ 961 1. HAFTA İLAÇ Hastalıkların teşhisi, tedavisi, profilaksisi (hastalıktan korunma) cerrahi girişimlerin kolaylaştırılması ve

Detaylı

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H

ayxmaz/biyoloji Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H Adı: 1.Aşağıda verilen atomların bağ yapma sayılarını (H) ekleyerek gösterin. C N O H 2.Radyoaktif izotoplar biyologları için önemlidir? Aşağıda radyoakif maddelerin kullanıldığı alanlar sıralanmıştır.bunlarla

Detaylı

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri

Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Suyun Fizikokimyasal Özellikleri Su bitkinin yaşamında yaşamsal bir rol oynar. Bitki tarafından yapılan her gram başına organik madde için kökler tarafından 500 gr su alınır. Bu su, bitkinin bir ucundan

Detaylı

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Omega 3 nedir? Balık ve balık yağları, özellikle Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA açısından zengin besin kaynaklarıdır. Alfalino Omega 3 nedir? Omega 3 yağ asitleri vücut için gerekli olan ama vücudun üretemediği yağ asitleridir. Besinlerle alınamadığı durumlarda gıda takviyeleri ile alınmaları gerekmektedir. Temel Omega-3

Detaylı

SİLİKON GÜNLÜK HAYATIN HER ALANINDA YER ALIYOR

SİLİKON GÜNLÜK HAYATIN HER ALANINDA YER ALIYOR SİLİKON GÜNLÜK HAYATIN HER ALANINDA YER ALIYOR Silikon (veya silisyum) yer kabuğunda en fazla bulunan ikinci elementtir. Geçmişte pek tanınmayan silikon günümüzde her alanda yer alıyor. Silikon Her Zaman

Detaylı

CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ

CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ CANLILARIN KİMYASAL İÇERİĞİ Prof. Dr. Bektaş TEPE Canlıların Savunma Amaçlı Kimyasal Üretimi 2 Bu ünite ile; Canlılık öğretisinde kullanılan kimyasal kavramlar Hiyerarşi düzeyi Hiyerarşiden sorumlu atom

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

ÖNEMLİ BOR BİLEŞİKLERİ

ÖNEMLİ BOR BİLEŞİKLERİ ÖNEMLİ BOR BİLEŞİKLERİ Melike YILDIRIM, Berkay İLYAS Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, Kurupelit / Samsun mellike_yldrm@hotmail.com, berkayilyas@gmail.com Bu

Detaylı

9- RADYASYONUN ETKİ MEKANİZMALARI 9.1- RADYASYONUN İNDİREKT (DOLAYLI) ETKİSİ

9- RADYASYONUN ETKİ MEKANİZMALARI 9.1- RADYASYONUN İNDİREKT (DOLAYLI) ETKİSİ 9- RADYASYONUN ETKİ MEKANİZMALARI 9.1- RADYASYONUN İNDİREKT (DOLAYLI) ETKİSİ Radyasyonun indirekt etkisi iyonlaştırdığı su moleküllerinin oluşturdukları serbest radikaller aracılığıyla olmaktadır. Çünkü

Detaylı

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER Biyokimyanın tanımı yaşamın temel kimyası ile ilgilenen bilim dalı (Bios, Yunancada yaşam demektir.) canlı sistemin yapısını ve fonksiyonlarını kimyasal

Detaylı

Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi

Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi Doç. Dr. Ömer KOZ HO Bursa Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü HO BTÜ, 2014-2015 Güz Yarıyılı Seminerleri «Perşembe Seminerleri» 20 Kasım 2014 Bursa Başlıklar:

Detaylı

HAZIRLAYAN Mutlu ŞAHİN. Hacettepe Fen Bilgisi Öğretmenliği. DENEY NO: 6 DENEYİN ADI: DOYMUŞ NaCl ÇÖZELTİSİNİN ELEKTROLİZİ

HAZIRLAYAN Mutlu ŞAHİN. Hacettepe Fen Bilgisi Öğretmenliği. DENEY NO: 6 DENEYİN ADI: DOYMUŞ NaCl ÇÖZELTİSİNİN ELEKTROLİZİ HAZIRLAYAN Mutlu ŞAHİN Hacettepe Fen Bilgisi Öğretmenliği DENEY NO: 6 DENEYİN ADI: DOYMUŞ NaCl ÇÖZELTİSİNİN ELEKTROLİZİ DENEYİN AMACI: Doymuş NaCl çözeltisinin elektroliz sonucu elementlerine ayrışmasının

Detaylı

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur:

Biyoloji = Canlı Bilimi. Biyoloji iki ana bölümden oluşur: BİYOLOJİNİN ALT BİLİM DALLARI Biyoloji; Latincede canlı anlamına gelen bio ve bilim anlamına gelen logos kelimesinden oluşur. 1 Biyoloji = Canlı Bilimi Biyoloji tüm canlıların yapı, davranış ve fonksiyonlarını

Detaylı

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması DENEYĐN ADI Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması Deneyin amacı Organik bir bileşikte karbon ve hidrojen elementlerinin nitel olarak tayin etmek. Nicel ve nitel analiz

Detaylı

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın

Detaylı

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Esentepe Kampüsü, 54187, SAKARYA Atomlar Arası Bağlar 1 İyonik Bağ 2 Kovalent

Detaylı

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA

BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA BİYOİNORGANİK KİMYA 5. HAFTA ESER ELEMENTLER İnsan vücudunda en yüksek oranda bulunan element oksijendir. İkincisi ise karbondur. İnsan vücudunun kütlesinin %99 u sadece 6 elementten meydana gelir. Bunlar:

Detaylı

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ)

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ) ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ) Hazırlayan: Doç. Dr. Yusuf ÖZKAY 1. Organik bileşik kavramının tarihsel gelişimi

Detaylı

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları

Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları Serbest radikallerin etkileri ve oluşum mekanizmaları Serbest radikallerin yapısında, çoğunlukla oksijen yer almaktadır. (reaktif oksijen türleri=ros) ROS oksijen içeren, küçük ve oldukça reaktif moleküllerdir.

Detaylı

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Işık Enerjisinin Kimyasal Enerjiye Dönüştürülmesi Fotosentez, karbon (C), oksijen (O) ve hidrojen (H) atomlarını

Detaylı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik

Detaylı

AROMATİK BİLEŞİKLER

AROMATİK BİLEŞİKLER AROMATİK BİLEŞİKLER AROMATİK HİDROKARBONLAR BENZEN: (C 6 H 6 ) Aromatik moleküllerin temel üyesi benzendir. August Kekule (Ogüst Kekule) benzen için altıgen formülü önermiştir. Bileşik sınıfına sistematik

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- 1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.- Biyokimya sözcüğü biyolojik kimya (=yaşam kimyası) teriminin kısaltılmış şeklidir. Daha eskilerde, fizyolojik kimya terimi kullanılmıştır. Gerçekten de Biyokimya

Detaylı

1. İskelet yapısını çiziniz. H ve F daima uç atomlardır. En düşük iyonlaşma enerjisine sahip element merkez atomudur (bazı istisnalar mevcuttur).

1. İskelet yapısını çiziniz. H ve F daima uç atomlardır. En düşük iyonlaşma enerjisine sahip element merkez atomudur (bazı istisnalar mevcuttur). 5.111 Ders Özeti #11 Bugün için okuma: Bölüm 2.7 (3. Baskıda 2.8) Rezonans ve Bölüm 2.8 (3. Baskıda 2.9) Formal Yük. Ders #12 için okuma: Bölüm 2.9 (3. Baskıda 2.10) Radikaller ve Biradikaller, Bölüm 2.10

Detaylı

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri : Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani

Detaylı

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

5) Çözünürlük(Xg/100gsu) 1) I. Havanın sıvılaştırılması II. abrika bacasından çıkan SO 3 gazının H 2 O ile birleşmesi III. Na metalinin suda çözünmesi Yukardaki olaylardan hangilerinde kimyasal değişme gerçekleşir? 4) Kütle 1

Detaylı

ELEMETLER VE BİLEŞİKLER ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ

ELEMETLER VE BİLEŞİKLER ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ ELEMENTLER VE SEMBOLLERİ Elementler Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Elementler çok sayıda

Detaylı

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere

Detaylı

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Toprak Oluşumunda Kimyasal Ayrıştırma Etmenleri Ana kayanın kimyasal bileşimini değiştirmek

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ

ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ ENERJİ AKIŞI VE MADDE DÖNGÜSÜ Ekosistem, birbiriyle ilişkili canlı ve cansız unsurlardan oluşur. Ekosistem, bu unsurlar arasındaki madde ve enerji dolaşımı ile kendini besler ve yeniler. Madde döngüsü

Detaylı

Kanatlı. Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar

Kanatlı. Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar Kanatlı Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar KONU İLGİ Bütiratların yeni bir formunun broyler sürülerindeki etkinliği TERCÜME VE DERLEME Üçüncü Jenerasyon Bütiratlar Kanatlı Özel Ürünler Teknik & Satış Müdürü

Detaylı

10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Kalıtımın Genel İlkeleri Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları

10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Kalıtımın Genel İlkeleri Ekosistem Ekolojisi ve Güncel Çevre Sorunları 10. Sınıf Biyoloji Konuları Hücre Bölünmeleri Mitoz ve Eşeysiz Üreme Canlılarda hücre bölünmesinin gerekliliği Mayoz ve Eşeyli Üreme Kalıtımın Genel İlkeleri Kalıtım ve Biyolojik Çeşitlilik Kalıtımın genel

Detaylı

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ KİMYASAL TÜR 1. İYONİK BAĞ - - Ametal.- Kök Kök Kök (+) ve (-) yüklü iyonların çekim kuvvetidir..halde

Detaylı

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP

Canlının yapısında bulunan organik molekül grupları; o Karbonhidratlar o Yağlar o Proteinler o Enzimler o Vitaminler o Nükleik asitler ve o ATP Tamamı karbon ( C ) elementi taşıyan moleküllerden oluşan bir gruptur. Doğal organik bileşikler canlı vücudunda sentezlenir. Ancak günümüzde birçok organik bileşik ( vitamin, hormon, antibiyotik vb. )

Detaylı

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri:

YAĞLAR (LİPİTLER) Yağların görevleri: LİPİTLER (YAĞLAR) YAĞLAR (LİPİTLER) Yapılarında C,H, O den başka N,P da bulunabilir. İçerikleri C miktarı O a göre daha fazla olduğu için çok enerji verirler. Yağlar solunumda kullanılınca çok oksijen

Detaylı

Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri

Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri Elektronların Dağılımı ve Kimyasal Özellikleri Helyum (2), neon (10), argon (18)in elektron dağılımları incelendiğinde Eğer bu üç elementin birer elektronu daha olsaydı, her birinde yeni bir katman oluşacaktı.

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU hasanyolcu.wordpress.com En az iki atomun belli bir düzenlemeyle kimyasal bağ oluşturmak suretiyle bir araya gelmesidir. Aynı atomda olabilir farklı atomlarda olabilir. H 2,

Detaylı

maddelere saf maddeler denir

maddelere saf maddeler denir Madde :Kütlesi olan her şeye madde denir. Saf madde: Aynı cins atom veya moleküllerden oluşan maddeye denir. Fiziksel yollarla kendisinden başka maddelere ayrışmayan maddelere saf maddeler denir Element:

Detaylı

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü,

İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, TOZ İşyerlerinde çalışanlarımızın sağlığını olumsuz yönde tehdit eden, üretimi etkileyen ve İşletmeye zarar veren toz, gaz, duman, buhar, sis, gürültü, Termal Konfor gibi unsurlardan biriside Tozdur. Organik

Detaylı

YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE

YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE YARA TEDAVİSİNDE YENİLİKLER KÖK HÜCREDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE A.Kayataş,B.Çetin,D. Ahras,İ. Sarıbıyık,İ.Okşak,O.Kaplan Prof.Dr. Ali Barutçu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik,Rekonstrüktif ve

Detaylı

Kimya Eğitiminde Proje Destekli Deney Uygulaması

Kimya Eğitiminde Proje Destekli Deney Uygulaması Kimya Eğitiminde Proje Destekli Deney Uygulaması Hazırlayan: Kübra TOP 20534284 Deneyin Adı: OKSiJENiN SABUN KÖPÜĞÜNÜ ARTTIRMASI Deneyin Amacı: Hidrojen peroksitin parçalanmasıyla açığa çıkan Oksijenin

Detaylı

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM

KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM DOKU YENİLENMESİNDE OTOLOG ÇÖZÜM TÜRKİYEDE TEK DENTAL PRP KİTİ KEMİK VE DİŞ ETİ SORUNLARI İÇİN EN GÜVENİLİR VE EN ETKİLİ ÇÖZÜM YENİLENMEK KENDİ İÇİMİZDE ONARICI DOKU YENİLENMESİNİ HIZLANDIRAN YENİLİKÇİ

Detaylı

HİZMETE ÖZEL. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu DOSYA

HİZMETE ÖZEL. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu DOSYA HİZMETE ÖZEL T.C. NORMAL Sayı : 77893119-000- Konu : Asetil salisilik asit içeren tekli veya kombine ilaçlar hk. DOSYA 19.07.2007 tarihli Asetil Salisilik Asit ve Askorbik Asit Kombinasyonu İçeren Preparatlar

Detaylı

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur..

Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. Can boğazdan gelir.. Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.. 1 BESLENME BİLİMİ 2 Yaşamımız süresince yaklaşık 60 ton besin tüketiyoruz. Besinler sağlığımız ve canlılığımızın devamını sağlar. Sağlıklı bir

Detaylı

Her madde atomlardan oluşur

Her madde atomlardan oluşur 2 Yaşamın kimyası Figure 2.1 Helyum Atomu Çekirdek Her madde atomlardan oluşur 2.1 Atom yapısı - madde özelliği Elektron göz ardı edilebilir kütle; eksi yük Çekirdek: Protonlar kütlesi var; artı yük Nötronlar

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 2 2. POLİMERLER

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 2 2. POLİMERLER DERS 2 2. POLİMERLER 2.1. Yardımcı Terimler Bileşik, birden fazla atomun belirli oranlarda kimyasal reaksiyonu sonucu bir araya gelmesiyle oluşan saf maddedir. Bileşiklerin en küçük yapı taşı moleküllerdir.

Detaylı

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER

HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER HİDROJEN PEROKSİT, SAÇ BOYALARI ve KANSER A)HİDROJEN PEROKSİT Hidrojen peroksit; ısı, kontaminasyon ve sürtünme ile yanıcı özellik gösteren, renksiz ve hafif keskin kokuya sahip olan bir kimyasaldır ve

Detaylı

MADDENİN SINIFLANDIRILMASI

MADDENİN SINIFLANDIRILMASI MADDENİN SINIFLANDIRILMASI MADDE Saf madde Karışımlar Element Bileşik Homojen Karışımlar Heterojen Karışımlar ELEMENT Tek cins atomlardan oluşmuş saf maddeye element denir. ELEMENTLERİN ÖZELLİKLERİ Elementler

Detaylı

STOKİYOMETRİ. Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi

STOKİYOMETRİ. Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi STOKİYOMETRİ Kimyasal Tepkimelerde Kütle İlişkisi Sülfür oksijen içerisinde yanarak kükürt dioksit oluşturur. Modeller elementel sülfürü (S8), oksijeni ve kükürt dioksit moleküllerini göstermektedir. Her

Detaylı

7. Sınıf Fen ve Teknoloji

7. Sınıf Fen ve Teknoloji KONU: Maddenin Yapısı ve Özellikleri Eski çağlarda yaşayan insanlar, doğada bulunan bütün maddelerin; Bir elementin bütün atomları birbirinin aynıdır. Farklı elementlerin atomları ise birbirinden farklıdır.

Detaylı

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: Bu formun ç kt s n al p ço altarak ö rencilerinizin ücretsiz Morpa Kampüs yarıyıl tatili üyeli inden yararlanmalar n sa layabilirsiniz.! ISBN NUMARASI: 65482465 ISBN NUMARASI: 65482465! ISBN NUMARASI:

Detaylı

PERİYODİK CETVEL Mendeleev Henry Moseley Glenn Seaborg

PERİYODİK CETVEL Mendeleev Henry Moseley Glenn Seaborg PERİYODİK CETVEL Periyodik cetvel elementleri sınıflandırmak için hazırlanmıştır. İlkperiyodik cetvel Mendeleev tarafından yapılmıştır. Mendeleev elementleri artan kütle numaralarına göre sıralamış ve

Detaylı

KARBOKSİLLİ ASİTLER#2

KARBOKSİLLİ ASİTLER#2 KARBOKSİLLİ ASİTLER#2 ELDE EDİLME TEPKİMELERİ KİMYASAL ÖZELLİKLERİ KULLANIM ALANLARI ELDE EDİLME TEPKİMELERİ 1. Birincil (primer) alkollerin ya da aldehitlerin yükseltgenmesiyle elde edilir. Örnek: İzobütil

Detaylı

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları

Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hedefe Spesifik Beslenme Katkıları Hayvan Beslemede Vitamin ve Minerallerin Önemi Vitaminler, çiftlik hayvanlarının, büyümesi, gelişmesi, üremesi, kısaca yaşaması ve verim vermesi için gerekli metabolik

Detaylı

TOPRAK ALKALİ METALLER ve BİLEŞİKLERİ

TOPRAK ALKALİ METALLER ve BİLEŞİKLERİ Bölüm 4 TOPRAK ALKALİ METALLER ve BİLEŞİKLERİ Bu slaytlarda anlatılanlar sadece özet olup ayrıntılı bilgiler derste verilecektir. Be, Mg, Ca, Sr, Ba, Ra Magnezyum, kalsiyum, stronsiyum, baryum ve radyumdan

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ

SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ SU VE HÜCRE İLİŞKİSİ Oluşturacağı her 1 g organik madde için bitkinin 500 g kadar suyu kökleriyle alması ve tepe (uç) noktasına kadar taşıyarak atmosfere aktarması gerekir. Normal su düzeyinde hayvan hücrelerinin

Detaylı

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar

Kilo verme niyetiyle diyet tedavisinin uygulanamayacağı durumlar nelerdir? -Hamilelik. -Emziklik. -Zeka geriliği. -Ağır psikolojik bozukluklar Diyet denilince aklımıza aç kalmak gelir. Bu nedenle biz buna ''sağlıklı beslenme programı'' diyoruz. Aç kalmadan ve bütün besin öğelerinden dengeli biçimde alarak zayıflamayı ve bu kiloda kalmayı amaçlıyoruz.

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir madde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR KARIŞIMLAR İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek

Detaylı

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi 1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık

Detaylı

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş

FZM 220. Malzeme Bilimine Giriş FZM 220 Yapı Karakterizasyon Özellikler İşleme Performans Prof. Dr. İlker DİNÇER Fakültesi, Fizik Mühendisliği Bölümü 1 Atomsal Yapı ve Atomlararası Bağ1 Ders Hakkında FZM 220 Dersinin Amacı Bu dersin

Detaylı

HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE

HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE HÜCRE KÜLTÜRÜNDEN DOKU MÜHENDİSLİĞİNE A.Kayataş,B.Çetin,D. Ahras,İ. Sarıbıyık,İ.Okşak,O.Kaplan Prof.Dr. Ali Barutçu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik,Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Yara

Detaylı

MMM291 MALZEME BİLİMİ

MMM291 MALZEME BİLİMİ MMM291 MALZEME BİLİMİ Yrd. Doç. Dr. Ayşe KALEMTAŞ Ofis Saatleri: Perşembe 14:00 16:00 ayse.kalemtas@btu.edu.tr, akalemtas@gmail.com Bursa Teknik Üniversitesi, Doğa Bilimleri, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi,

Detaylı

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? VÜCUT BAKIMI 1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? A) Anatomi B) Fizyoloji C) Antropometri D) Antropoloji 2. Kemik, diş, kas, organlar, sıvılar ve adipoz dokunun

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ. Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ İÇERİK

Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ. Yrd.Doç.Dr. Emre YALAMAÇ İÇERİK İÇERİK Elementlere, Bileşiklere ve Karışımlara atomik boyutta bakış Dalton Atom Modeli Atom Fiziğinde Buluşlar - Elektronların Keşfi - Atom Çekirdeği Keşfi Günümüz Atom Modeli Kimyasal Elementler Periyodik

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... III 1: DİYABET...1 Diabetes insipedius...2 Diabetes mellitus...2 Diyabetin Etkileri...3 Belirtiler...4 Nedenler...4 Tedavi...4 Bitkilerin Rolü...5 Tıbbi Faydaları...6 2: KARACİĞER

Detaylı

HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR. Kimya Ders Notu

HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR. Kimya Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR Kimya Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR ALKANLAR Hidrokarbon zincirinde C atomları birbirine tek bağ ile bağlanmışlardır ve tüm bağları sigma bağıdır. Moleküllerindeki C atomları

Detaylı

Cildinize hak ettiği geleceği verin

Cildinize hak ettiği geleceği verin Cildinize hak ettiği geleceği verin «Profesyonel estetik metodlarımızla kişilerin güzellik ihtiyaçlarına cevap verebilmeniz mümkün olabilecektir» Eczacı ve kurucu Georges Gay - 1926 HİKAYEMİZ DÜNYA ESTETİĞİ

Detaylı

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst.

Bornova Vet.Kont.Arst.Enst. VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR

VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI. Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR VETERİNER İLAÇ KALINTILARININ ÖNEMİ ve VETERİNER İLAÇ KALINTILARI TEST METOTLARI Beyza AVCI TÜBİTAK -ATAL 8-9 Ekim 2008 İZMİR KALINTI SORUNU? Hayvansal kökenli gıdalarda, hayvan hastalıklarının sağaltımı,

Detaylı

Redoks Kimyasını Gözden Geçirme

Redoks Kimyasını Gözden Geçirme Redoks Kimyasını Gözden Geçirme I. Yükseltgenme Durumu ya da Sayısı Bir bileşiğin yükseltgenme durumu ya da sayısı, ne derece yükseltgenmiş (elektronca fakir) ya da indirgenmiş (elektronca zengin) bir

Detaylı

IVA GRUBU ELEMENTLERİ

IVA GRUBU ELEMENTLERİ Bölüm 6 IVA GRUBU ELEMENTLERİ Bu slaytlarda anlatılanlar sadece özet olup ayrıntılı bilgiler derste verilecektir. C, Si, Ge, Sn, Pb C: Ametal Si ve Ge: Yarı metal Sn ve Pb: Metal C: +4 ile -4 arası Si

Detaylı

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FİZYOLOJİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Fizyolojide Temel Kavramlar FİZYOLOJİ Fizyolojinin amacı; Yaşamın başlangıcı- gelişimi ve ilerlemesini sağlayan fiziksel ve kimyasal etkenleri açıklamaktır (tanımlamak)

Detaylı

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar.

Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin büyük bir kısmı tabiatta saf hâlde bulunmaz. Çoğunlukla başka elementlerle bileşikler oluşturmuş şekilde bulunurlar. Elementlerin bileşik oluşturma istekleri onların kararlı yapıya ulaşma

Detaylı

OKSİJENLİ SOLUNUM

OKSİJENLİ SOLUNUM 1 ----------------------- OKSİJENLİ SOLUNUM ----------------------- **Oksijenli solunum (aerobik): Besinlerin, oksijen yardımıyla parçalanarak, ATP sentezlenmesine oksijenli solunum denir. Enzim C 6 H

Detaylı

Element ve Bileşikler

Element ve Bileşikler Element ve Bileşikler Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Bir elementi oluşturan bütün atomların

Detaylı

KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER

KULLANIM KILAVUZUNDA BULUNACAK BİLGİLER İsim: Centrum Silver Birim formülü Bir film tablet içeriği : % ÖGD** Vitaminler Lutein 1000 mcg * A Vitamini 800 mcg 100 (% 50 Beta Karoten) B1 Vitamini 1.65 mg 150 B2 Vitamini 2.1 mg 150 Niasinamid 24

Detaylı