OTOSKLEROZ CERRAHĠSĠNDE FONKSĠYONEL SONUÇLARIMIZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "OTOSKLEROZ CERRAHĠSĠNDE FONKSĠYONEL SONUÇLARIMIZ"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ KULAK BURUN BOĞAZ ANABĠLĠMDALI OTOSKLEROZ CERRAHĠSĠNDE FONKSĠYONEL SONUÇLARIMIZ Dr. Oktay ÇĠĞDEMAL UZMANLIK TEZĠ TEZ DANIġMANI Prof.Dr ÜLKÜ TUNCER ADANA 2011

2 TEġEKKÜR Uzmanlık eğitimim boyunca eğitim ve öğrenimime verdikleri değerli katkılarından dolayı değerli hocalarım Sayın Prof. Dr Fikret Çetik e, Sayın Prof. Dr. Levent Soylu ya, Sayın Prof. Dr. Mete Kıroğlu na, Sayın Prof. Dr. Barlas Aydoğan a, Sayın Yrd. Doç. Dr. Özgür Tarkan a ve Sayın Yrd. Doç. Dr. Süleyman Özdemir e şükranlarımı ve saygılarımı sunarım. Asistanlık döneminde olduğu gibi özellikle tezimin hazırlık aşamasında bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan, katkılarını esirgemeyen tez hocam Sayın Prof. Dr. Ülkü Tuncer e saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Tezimin istatistik aşamasında her türlü bilgi ve deneyimini benimle paylaşan, değerli zamanını bana ayıran Sayın hocam Prof. Dr. Nazan Alparslan a teşekkürlerimi sunuyorum. Asistanlık dönemim boyunca dostluklarını ve desteklerini daima yanımda hissettiğim asistan arkadaşlarıma, Kulak Burun Boğaz Bölümünde görevli tüm hemşire, teknisyen ve personel arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Benim bu günlere gelmemde büyük emeği olan her türlü imkanlarını ve desteklerini benden esirgemeyen saygıdeğer babam Haydar Çiğdemal, annem Latife Çiğdemal ve amcam Mithat Çiğdemal a, doğumundan beri yaşamıma büyük bir renk ve sevgi katan kardeşim İlker Çiğdemal a teşekkürlerimi sunuyorum. I

3 ĠÇĠNDEKĠLER TEŞEKKÜR I İÇİNDEKİLER II TABLO LİSTESİ III ŞEKİL LİSTESİ IV KISALTMA LİSTESİ V ÖZET VI ABSTRACT VII 1. GİRİŞ VE AMAÇ 1 2. GENEL BİLGİLER Kulak Anatomisi Dış Kulak Orta Kulak İç Kulak İşitme Fizyolojisi Otoskleroz Otoskleroz Tanımı ve Epidemiyoloji Histopatoloji Etyopatogenez Otosklerozda Klinik Değerlendirme Otosklerozda Odyolojik Değerlendirme Otosklerozun Tedavisi Medikal Tedavi Cerrahi Tedavi Otoskleroz Cerrahisnde Komplikasyonlar İntraoperatif Komplikasyonlar Postoperatif Komplikasyonlar Revizyon Stapes Cerrahisi Endikasyonları GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR 44 KAYNAKLAR 45 ÖZGEÇMİŞ 50 II

4 TABLO LĠSTESĠ Tablo no Sayfa no Tablo 1: Preoperatif hava kemik aralığı değerlerine göre olgu sayıları 30 Tablo 2: Stapedotomi grubunun preoperatif hava kemik aralığı 30 değerlerine ve piston çaplarına göre olgu sayıları Tablo 3: Stapedotomi ve stapedektomi gruplarının postoperatif 31 hava kemik aralığı değerlerine göre olgu sayıları Tablo 4: Stapedotomi grubunun piston çaplarına ve 31 postoperatif hava kemik aralığı değerlerine göre olgu sayıları Tablo 5: Tüm grupların preoperatif ve postoperatif 34 iģitme sonuçları (0,5,1,2,3 khz) Tablo 6 : 4 khz frekans iģitme sonuçları 34 Tablo7:Ġntraoperatif ve postoperatif komplikasyonlar 35 Tablo 8 : Revizyon yapılan olguların revizyon öncesi ve sonrası iģitme sonuçları 36 III

5 ġekġl LĠSTESĠ ġekil no Sayfa no ġekil 1. Stapes ve çevresi. 19 ġekil 2. Stapedotomi operasyonunun aģamaları. 20 ġekil 3. Hastaların operasyon öncesi baģvuru Ģikayetlerine göre dağılımı. 29 ġekil 4. Operasyon sonrası kemik yolu kazançlarına göre olgu sayıları. 32 ġekil 5. Postoperatif hava kemik aralığı kazancına göre olgu sayıları. 33 IV

6 KISALTMA LĠSTESĠ Ark. : Arkadaşları COL1A1 : Collagen type 1 alfa 1 db : Desibel DKY : Dış kulak yolu HKA : Hava kemik aralığı HYO : Hava yolu ortalaması Hz : Hertz KYO : Kemik yolu ortalaması Maks : Maksimum Mev : Measles virüs Min : Minimum mrna : Mesajcı ribonükleik asit NaF : Sodyum florür OPG : Osteoprotogerin RANK : Reseptör aktivatör nükleer kappa RANKL : Reseptör aktivatör nükleer kappa ligand RNA : Ribonükleik asit RT-PCR : Revers Transkripcion- Polimeraz Chain Reaction SNĠK : Sensörinöral işitme kaybı TNF : Tümör nekrozis faktör V

7 ÖZET Otoskleroz Cerrahisinde Fonksiyonel Sonuçlarımız Amaç: Otoskleroz labirent kemik kapsülünün bazı bölgelerinde yeni kemik oluşumlarıyla seyreden organizmanın başka bir bölgesinde görülmeyen primer bir hastalıktır. Stapes taban fiksasyonu ve koklear kemik resorpsiyonu sonucunda iletim ve sensörinöral işitme kaybına yol açmaktadır. Otosklerozun kesin bir tedavisi olmayıp işitme kaybına yönelik olarak cerrahi müdahale veya işitme cihazı kullanımı önerilmektedir. Bu çalışmada hastaların operasyon sonrası işitme sonuçlarının ve işitsel başarı oranlarının değerlendirilmesi, ortaya çıkan komplikasyonlar ve bunların tedavisinin değerlendirilmesi, revizyon cerrahilerinin nedenleri ve sonuçları, stapedotomi ve stapedektomi sonuçlarının karşılaştırılması, operasyonda kullanılan piston çaplarının işitme sonuçlarına ve fonksiyonel başarı oranlarına etkilerinin karşılaştırılması ve bunların literatür ışığında tartışılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı nda Ocak 1997 ile Haziran 2011 tarihleri arasında iletim tipi işitme kaybı nedeniyle opere edilen ve klinik otoskleroz tanısı alan 273 hasta(299 opere edilen kulak) incelendi. Hastalar yapılan operasyonun türüne göre stapedotomi ve stapedektomi olarak iki gruba ayrıldı. Stapedotomi yapılan grupta kendi içerisinde kullanılan pistonların çapına göre; 0,4 mm, 0,6 mm ve 0,8 mm olarak üç gruba ayrıldı ve bu grupların arasındaki fonksiyonel başarı oranları hava yolu ve kemik yolu odyolojik sonuçları karşılaştırıldı. Operasyon sırasında ya da operasyondan sonra ortaya çıkan komplikasyonlar değerlendirildi ve kaydedildi. Revizyon cerrahiye ihtiyaç duyan hastaların revizyon nedenleri ve revizyon operasyonların sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Opere edilen 299 olgunun 232 sinde (%77,6) fonksiyonel başarı sağlandı. Bu oran stapedotomi grubunda %77,8 (214 olgu), stapedektomi grubunda %75 (18 olgu) olarak saptandı. İki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamadı(p=0,53). Başarı oranları teflon pistonların çapına göre değerlendirildiğinde 0,4 mm de %73,5; 0,6 mm de %78; 0,8 mm de %81,8 olarak bulundu. Aralarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu(p=0,74). Bu çalışmada yedi (%2,3) olguda revizyon cerrahisi gerekti. Revizyon nedenleri iki olguda inkus uzun kolunda erezyon ve nekroz, üç olguda protez yer değişikliği, bir olguda orta kulakta ve oval pencerede fibröz doku oluşumu, bir olguda reperatif granülom oluşmasıydı. Revizyon cerrahisinde başarı oranı %71,4 idi.stapes cerrahisinin en önemli komplikasyonu olan total işitme kaybı üç olguda (%1) ortaya çıktı. Literatür ile karşılaştırıldığında kabül edilebilir bir oranla karşılaşıldı. Sonuç: Sonuç olarak stapedotomi ve stapedektomi grupları arasında fonksiyonel başarı oranları açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Piston çapının fonksiyonel başarı oranları üzerine istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi bulunamadı. Stapes cerrahisi, yüksek başarı oranı ve düşük komplikasyon oranları ile otoskleroz tedavisinde başarılı bir tedavi yöntemidir. Anahtar Kelimeler: Otoskleroz, stapedotomi, piston çapı, stapes cerrahisi. VI

8 ABSTRACT Functional Outcomes in Otosclerosis Surgery Aim: Otosclerosis is a primary disease of bony labyrinth capsule which is characterized with new bone formation. Otosclerosis is resulted with conductive and sensorineural type hearing loss by stapes footplate fixation and cochlear bone resorption. There is no certain treatment for otosclerosis but hearing loss is corrected whether by surgery or hearing aids. In this study we aimed to evaluate postoperative audiologic results, audiologic success rates, complications and their management, causes and results of revision surgery, comparison of stapedotomy or stapedectomy and effect of piston diameter on functional audiologic success rates. Material and Methods: We retrospectively analyzed 273 patients and their 299 ears who had clinical otosclerosis and operation in Cukurova University Faculty of Medicine Otolaryngology Department in between january 1997 and june 2011 dates. Patients are divided into 2 groups according to type of operation as stapedotomy and stapedectomy. Patients in stapedetomy group also divided into 3 groups according to diameter of teflon piston as 0,4mm, 0,6mm, 0,8mm and effect of piston diameter on functional success rate is compared in between these groups. Intraoperative and postoperative complications are evaluated and recorded. Causes and results of revision surgery are evaluated and recorded. Results: Functional success is achieved in 232 of 299 operated ears(77,6%). This rate is calculated as 77,8%(214 ears) in stapedotomy group and 75% (18 ears) in stapedectomy group. There is no statistically significant difference in between these groups(p=0,53). Functional success rates according to piston diameter for 0.4mm, 0.6mm and 0.8mm groups are 73.5%, 78% and 81.8% respectively but this difference is not statistically significant (p=0,74). In this study we performed 7 (2.3%) revison surgery. Causes of revision operations are prosthesis dislocation (n=3), erosion and necrosis of long process of incus(n=2), fibrous tissue formation around the oval window(n=1), formation of reperative granuloma (n=1). Functional success rate is calculated as 71.4% in revision surgery. Total hearing loss which is a very important complication of stapes surgery is experienced in 3 patients (1%) similar with literature. Conclusion: We didn t find any significant difference between stapedotomy and stapedectomy procedures. Also there is no any significant difference in functional success rates according to piston diameters. As a result stapes surgery is a successful and safe treatment modality with good functional success and low complication rates. Key Words: Otosclerosis, stapedotomy, piston diameter, stapes surgery. VII

9 1. GĠRĠġ VE AMAÇ Otoskleroz, labirent kemik kapsülünün bazı bölgelerinde yeni kemik oluşumlarıyla seyreden organizmanın başka bir bölgesinde görülmeyen primer bir hastalıktır 1. Stapes taban fiksasyonu ve koklear kemik resorpsiyonu sonucunda iletim ve sensörinöral işitme kaybına yol açmaktadır 2. Otoloji pratiğinde kronik otitis mediadan sonra iletim tip işitme kaybının ikinci en sık nedeni klinik otosklerozdur. Toplumda genel görülme sıklığı histolojik otoskleroz olarak % 10 dur. Bu olguların da % 10 unda klinik yakınma ortaya çıkmaktadır 3. Otosklerozun kesin bir tedavisi olmayıp işitme kaybına yönelik olarak cerrahi müdahale veya işitme cihazı kullanımı önerilmektedir. Otoskleroz cerrahisi otolojik cerrahinin yüz güldüren ameliyatlarından biridir. Primer olgularda, özellikle koklear rezervi iyi olan ve hava kemik aralığı fazla olan hastalarda % 90 lara varan işitme başarısı sağlanır. Bununla birlikte, ameliyat nedeniyle % 0,5-3 oranlarında işitmeyi tam kaybetme olasılığı da bulunmaktadır 4,5,6. Otoskleroz cerrahisinde amaç, hastalığa bağlı kemikçik zincirdeki hareketsizliği gidererek ses iletimini tekrar sağlamaktır bu amaçla tarihsel süreç içerisinde birçok teknik kullanılmıştır. 19. yüzyıl sonunda ortaya atılan stapes mobilizasyonu erken dönemde iyi sonuçlar verirken zamanla enfeksiyon ve iç kulak hasarı ile bu teknik terk edilmiştir lu yıllarda Lempert lateral semisürküler kanalın fenestrasyonu tekniği ile stapes cerrahisini yeniden yaygınlaştırmıştır. İlk kez stapedektomiyi Shea tariflemiş, stapes tabanını total olarak çıkarıp oval pencereyi ven grefti ile örterek teflon protez kullanımını başlatmıştır da Schuknecht ve Applebaum stapes tabanına açtıkları küçük pencereye küçük çaplı teflon piston yerleştirdiler ve bunu stapedotomi olarak tanımladılar 8. Otosklerozda oval pencereye yerleştirilen protezlerin çok çeşitli çapta tabanları mevcuttur. Piston çapları sıklıkla 0,3-0,8 mm arasında değişmektedir. Bu çalışmada Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı nda yılları arasında iletim tip işitme kaybı nedeniyle opere edilen ve klinik otoskleroz tanısı alan, operasyon sonrası odyolojik ve klinik takipleri olan 273 hasta değerlendirildi. Çalışmada hastaların operasyon sonrası işitme sonuçlarının ve işitsel başarı oranlarının değerlendirilmesi, ortaya çıkan komplikasyonlar ve bunların tedavisinin değerlendirilmesi, revizyon cerrahilerinin nedenleri ve sonuçları, stapedotomi ve stapedektomi sonuçlarının karşılaştırılması, operasyonda kullanılan 1

10 piston çaplarının işitme sonuçlarına ve fonksiyonel başarı oranlarına etkilerinin karşılaştırılması ve bunların literatür ışığında tartışılması amaçlandı. 2

11 2. GENEL BĠLGĠLER 2.1. Kulak Anatomisi Kulak anatomisi dış kulak, orta kulak ve iç kulak olmak üzere üç bölüme ayrılır DıĢ Kulak Dış kulak, kulak kepçesi (aurikula) ve dış kulak yolu olarak iki bölüme ayrılır. Aurikula; perikondrium ve deri ile örtülü ince elastik kıkırdaktan oluşmuş bir organdır. Aurikula, ses titreşimlerini toplamaya yarar. Yukarı kısmı geniş olan bir elipse benzeyen kulak kepçesi birçok girinti çıkıntı göstermesine rağmen bütünü itibariyle konkavdır ve bu yüzü dışarı biraz da öne bakar. Kulak kepçesini dıştan sınırlayan kenara heliks denir. Heliks, kulak deliğinin hemen yukarı ve arka kısmında krus heliks olarak sonlanır ve aşağıda da lobulus aurikularis ile sonlanır. Heliks in önünde ve ona paralel olarak bulunan çıkıntı antiheliksdir. Antiheliks üst kısımda krura antiheliks denen iki kola ayrılır. Bu kollar arasında kalan çukurluğa fossa triangularis denilir. Antiheliks in arkadan sınırladığı çukurluğa konka aurikularis denir. Heliks in krus heliks denilen üst ön ucu konka aurikularisi ikiye böler üstteki bölüme simba konka, alttaki bölümüne ise kavum konka denir. Dış kulak yolunun ön tarafında bulunan çıkıntıya tragus, tragusun arka kısmındaki çıkıntıya antitragus denir. Kulak kepçesinin alt ucundaki kıkırdaksız yumuşak kısma lobül denir. Burası areolar bağ dokusu ve yağ dokusu ihtiva eder 9 Dış kulak yolu, konkadan başlayıp kulak zarına kadar uzanır. Ön alt duvar 31 mm iken arka duvar 25 mm dir. DKY nin 1/3 dış kısmı kıkırdaktan 2/3 iç kısmı kemikten oluşmuştur. Kıkırdak parçanın ön duvarında Santorin fissürleri adı verilen iki adet yarık bulunur. DKY kemik kısmı arkada mastoid hücrelerle, üstte kafa tabanı ile önde temporomandibüler eklem ve altta parotis ile komşuluk yapar. 10 Timpanik Membran: Timpanik kavitenin lateral duvarını oluşturur. Vertikal çapı 9-10 mm, horizontal çapı ise 8-9 mm dir. Timpanik membranı oluşturan tabakalar dıştan içe doğru kutanöz, fibröz ve mukozal tabakalardır. Timpanik membranın orta kısmında manibrium malleinin alt ucuna denk gelen kımına umbo denir. Prominentia mallearisten öne doğru ilerleyen plikaya plika mallearis anterior ve arkaya doğru ilerleyen plikaya ise plika mallearis posterior denir. Bu plikaların üst kısmındaki zar parçasına pars flaksida, alt kısmında kalan zar parçasına ise pars tensa adı verilir. Pars 3

12 tensanın çevresi fibröz anulus ile çevrili olup bu yapı sulkus timpanikusa tutunur. DKY üst kısmında anulus ve sulkus timpanikus bulunmaz buraya Rivinus çentiği denir Orta Kulak Orta kulak anatomisi 3 bölümde incelenir a.kavum timpani b. Tuba östaki c.mastoid hücreler ve antrum Kavum Timpani: Kemik labirent ile timpanik membran arasında kalan boşluktur. Vertikal ve sagittal çapı ortalama 15 mm, transvers çapı yukarıda 6 mm, aşağıda 4 mm ve en dar yeri olan umbo hizasında ise 2 mm kadardır. Epitimpanik resese attik denir. İçerisinde malleus başı, inkus gövdesi ve korda timpani gibi yapılar bulunmaktadır. Kavum timpaninin iç yan duvarındaki çıkıntıyı koklea oluşturur ve bu çıkıntıya promontoryum denir. Promontoryumun arka kısmındaki üstteki kabartı pontikulus ve alttaki kabartı ise subikulum adını alır. Pontikulus ve subikulum arasındaki boşluk sinüs timpaniyi oluşturur. Pontikulusun üstünde stapes tarafından kapatılan fenestra vestibuli (oval pencere) bulunmaktadır. Kavum timpanin üst duvarını tegmen timpani oluşturur. Alt duvarında ince bir kemik lamina bulunur ve bu bölge bulbus jugularis ile komşudur. Ön duvarda tuba östakinin ağzı, semikanalis muskuli tensör timpani ve korda timpaninin geçtiği kanalikuli karotikotimpaniki bulunur 10. Arka duvarın üst kısmında mastoid antruma açılan ve aditus ad antrum adı verilen kısım bulunur. Bu deliğin altında piramidal eminens bulunur ve bu çıkıntıya m.stapedius un tendonu bağlanır. Korda timpani piramidal eminensin lateralinde ilerleyerek kavum timpaniye girer. Piramidal eminens ile korda timpani arasındaki boşluk fasiyal reses olarak adlandırılır. Kavum timpani içerisinde malleus, inkus ve stapes olarak adlandırılan ve ses dalgalarının iletimini sağlayan 3 tane kemikçik bulunur. Malleus; baş, boyun ve üç çıkıntıdan (manibrium mallei, anterior ve lateral çıkıntılar) oluşmuştur. Malleus başı epitimpanumun tavanına süperior mallear ligament ile ön duvarına ise anterior mallear ligament ile tutunur. Malleus boynu, lateral mallear ligament ile DKY üst duvarına tutunur. Manibrium mallei timpanik membranın iç yüzünde aşağı doğru inerek umboda sonlanır. İnkus; gövde ile uzun ve kısa iki koldan meydana gelir. Gövde (korpus inkudis), superior ligament ile epitimpanium tavanına tutunur. Uzun kol (krus longum) aşağı ve içe doğru uzanarak lentiküler proses adını alır ve stapes başıyla eklem yapar. Stapesin başı, boynu, iki bacağı (anterior krus, posterior krus) ve tabanı vardır. Stapes 4

13 tabanı oval pencerenin üzerini kapatır ve bu bağlantıyı da anüler ligament sağlar. Kemikçikler arasında inkudomalleolar ve inkudostapedial eklemler bulunur. Kavum timpanide 2 tane kas vardır, bunlardan biri olan m.tensor timpani kasıldığında timpanik membranı gerer. Diğer kas ise tendonu stapes başına tutunan m.stapediustur. Bu kas fasial sinirin, stapes dalı tarafından innerve edilir ve kasıldığında stapes tabanını oval pencereden uzaklaştırır 10. Tuba Östaki: Timpanik kavitenin ön duvarından aşağıya ve mediale doğru uzanan ve nazofarenkse açılan mm uzunluğunda bir tüp şeklindedir. 1/3 üst kısmını kemik yapı, 2/3 alt kısmını ise kıkırdak yapı oluşturmaktadır. En dar yeri kemik ve kıkırdak birleşim yeri olan isthmus bölümüdür. Mastoid hücreler ve Antrum: Temporal kemiğin parçaları olan mastoid, skuamöz ve petröz kemiklerinin içerisinde havalı boşluklar vardır. Antrum mastoiddeki en büyük havalı boşluktur. Tegmen timpani antrumun üst duvarını oluşturur. Burası orta kafa çukuru ile komşudur. Ön duvarın üst kısmını aditus ad antrum yapar ve timpanik kaviteye açılır Ġç Kulak Kemik ve zar labirent olmak üzere iki kısıma ayrılır. Kemik labirenti oluşturan kısımlar; vestibül, kemik semisirküler kanallar, koklea, akuaduktus vestibüli, akuaduktus koklea dır. Zar labirent ise utrikulus, sakkulus, duktus semisirkülaris, duktus endolenfatikus, duktus perilenfatikus, duktus koklearis, korti organı gibi yapılardan oluşmaktadır. Vestibül: 4 mm çapında bir kavite olup, lateral duvarı fenestra vestibuli ve fenestra koklea ile timpanik kaviteye komşudur. Medial duvarda ise önde sakkulusun, arkada utrikulusun yerleştiği resesler bulunur. Ön duvarda kokleanın skala vestibuli kısm ile komşudur 10. Kemik semisirküler kanallar: Anterior, posterior ve lateral olmak üzere 3 adet semisirküler kanal vardır. Anterior semisirküler kanalın ampullası vestibulumun üst duvarının önüne açılırken, arka ucu posterior semisirküler kanalın ön ucu ile birleşir. Koklea: Modiolus adı verilen yapının etrafında önden arkaya ve içyandan dışa doğru 2,5 defa dolanan bir kanaldır. Modiolus içindeki kanallardan koklear damarlar ve 8. sinirin lifleri geçer. Kanalis spiralis koklea modiolusun etrafında 2,5 kez dolanır. Lamina spiralis ossea, kanalis spiralis koklea içinde dolanır ve onu ikiye böler. Üstte 5

14 kalan kısmına skala vestibuli, altta kalan kısma ise skala timpani denir. Skala vestibuli ve skala timpani kokleanın tepesinde helikotrema adı verilen yerde birleşir 10. Utrikulus: Dış yan duvarı stapes tabanının karşısındadır. Utrikulusda semisirküler kanallara açılan 5 delik ve önde sakkulusa bağlanan duktus utrikulosakkülaris mevcuttur. Makula utrikuli adlı bölgede denge hücreleri bulunur. Sakkulus: Makula sakkuli adlı bölgede denge hücreleri bulunur, buradan n.sakkularis başlar. Duktus Kokearis: Membranöz kanal, kanalis spiralis koklea içinde bulunup, onunla 2,5 tur yapar. Üst duvarı reissner membranı, dış duvar spiral ligament, alt duvar ise lamina basilaris tarafından yapılır. Korti Organı: Baziller lamina üst yüzeyine yerleşen ve destek hücrelerinden, duyu hücrelerinden, tektoriyal membrandan oluşan yapıdır. Duyu hücreleri iç ve dış silyalı hücrelerden oluşur. Tektoriyal membran korti organını örter. Baziller laminanın hareketi tektoriyal membranı da hareket ettirir, dolayısıyla sterosilyalar da uyarılmış olur. İç kulağı besleyen arter labirenter arterdir Labirenter arter ise ise vestibüler arter ve koklear arter olmak üzere ikiye ayrılır. Venöz dönüşü ise akuaduktus koklea çevresindeki venler yoluyla sinüs petrosus inferiora olmaktadır ĠĢitme Fizyolojisi Orta Kulak Fizyolojisi Ses enerjisi, dış kulak yolu vasıtasıyla kulak zarına daha yoğunlaşarak gelir. Ses dalgaları; timpan zarda titreşime yol açar. Bu titreşim zara yapışık olan manibrium mallei vasıtasıyla malleus başına ve buradan inkus başına iletilir. Hareket bundan sonra inkudostapedial eklem vasıtasıyla stapes ve oval pencereye, buradan iç kulak sıvılarına iletilir. Ancak orta kulakta bu iletim sırasında, atmosferden (gaz ortamdan), perilenfe (sıvı ortama) ses dalgalarının iletimi söz konusudur. Ses dalgaları akustik rezistansı çok düşük olan atmosferden akustik rezistansı çok yüksek olan perilenfe geçinceye kadar bir enerji kaybına uğramaktadır. Ses dalgalarının ancak 1/1000 i perilenfe geçebilmektedir. Bu ortam değişikliği sırasında ortaya çıkan enerji kaybı telafi edilmektedir. Bunu da şu mekanizmalar sayesinde yapmaktadır. Malleus ve inkus, ses iletimi sırasında bir manivela gibi hareket ederler ve sesi 1:1/3 oranında yükseltirler. Bu artış yaklaşık 2,5 db dir. Orta kulağın asıl yükseltici etkisi, kulak zarı ile stapes arasındaki yüzey farkından doğmaktadır. Aralarındaki oran 55:3,2=17 dir. Yani akustik enerji timpanik 6

15 membrandan oval pencereye, yüzey farkından dolayı 17 kat yükselerek geçer; bu yaklaşık 25 db lik kazancı gösterir. Kemikçiklerin manivela etkisi de hesaba katıldığında, yaklaşık 27,5 db işitme kazancı oluşmaktadır. Timpanik membran titreştiği zaman ses titreşimleri pencerelere iki şekilde ulaşır. Kemikçikler yoluyla oval pencereye ve hava yoluyla yuvarlak pencereye ulaşır. Bu şekilde pencerelere ulaşan ses dalgaları arasında iletim hızının farklı olmasından dolayı faz farkı ortaya çıkar. Ses dalgaları farklı fazlarda iletildiği zaman, koklear potansiyellerin optimum seviyede olduğu tespit edilmiştir. Ses titreşimlerinin baziler membrana ulaşabilmesi için, perilenfin hareket etmesi gereklidir. Ancak stapes tabanı, titreşimi iletmek için perilenfe doğru hareket ettiği zaman, perilenfin harekete geçebilmesi için ikinci bir pencereye gerek vardır. Yuvarlak pencere membranı, stapes hareketi sırasında orta kulağa doğru bombeleşerek, prilenfe hareket etme imkanı sağlar 11. Otosklerozda stapes tabanının bu hareketinde kısıtlılık ya da tabanın tamamen fikse olmasından dolayı iletim tip işitme kaybı ortaya çıkar. Koklea Fizyolojisi: Stapesin tabanı ile skala vestibuliye dolayısıyla kokleaya iletilen ses enerjisi ilk olarak perilenfayı harekete geçirir. Bu safhadan sonra kokleanın iki önemli görevi başlar. Birincisi iletimdir, yani akustik enerjinin korti organındaki tüy hücrelerine kadar taşınmasıdır. İkincisi ise dönüşümdür. Korti organındaki tüy hücrelerinin gelen mekanik iletim dalgasını kimyasal veya elektriksel gerilimlere dönüştürüp, işitme sinirine iletmesi olayıdır. Baziler membran titreşirken, üstündeki silyalı hücreler tektoryal membrana çarpıp ayrılırlar ve sonuçta uyarılan koklea kısmında ses dalgalarının mekanik enerjisi elektro-kimyasal enerjiye dönüşür. Bu enerji de sinir impulsları doğurarak sesin 8. sinir lifleri ile merkeze iletilmesine sebep olur. Ses uyaranları taşıdıkları frekanslara göre beyindeki değişik yerlerde sonlanırlar. İşitme merkezinde pes ve tiz seslerin alındığı yerler ayrımlaşmıştır. Yani işitme merkezi tıpkı koklea gibi özel bir tonotopisite göstermektedir. Yüksek tonlar işitme merkezinin derinliklerinde ve düşük tonlar ise yüzeylerinde sonlanır. Sesler kortekse geçtiği zaman orada önceki ses deneyimlerine göre tanınırlar. İç kulağın iletim mekanizması oval pencereye kadar gelen titreşimlerin perilenfayı bir pencereden diğerine hareket ettirmesi şeklindedir. Ancak bu sıvıdaki titreşim ses enerjisinin havada olduğu gibi moleküllerin sıkışması ve gevşemesi şeklinde değil, sıvı sütunlarının hareketi şeklinde olur. Kokleadaki ses dalgalarının yayılımı çeşitli teorilerle açıklanmaktadır. 7

16 Bekesy ye göre; skalalardan herhangi birine uygulanan işitsel titreşimler baziler membranda yer değişimlerine yol açmaktadır. Bu durum ilerleyen dalga teorisi olarak adlandırılır. Bu dalga baziler membranın bazal ucundan başlayarak, apekse doğru ilerler. Yayılma hem enine hem de boyuna yönlerdedir. Bu iletim dalgasının en büyük özelliği de amplitüdunun gittikçe artarak maksimuma ulaşması ve titreşimlerin sönerek faz değiştirmesidir. Bir başka önemli özellik ise bu dalgaların baziler membran üzerinde en büyük titreşim yaptığı yerin her frekans için belirli bölgeler oluşudur. En büyük amplitüdle titreşen bölge, yüksek frekanslarda bazal bölgede. İşitsel enerjinin frekansı düştükçe baziler membranın en çok titreşen bölgesi kokleanın tepesine yaklaşır. Helmholtz un yer teorisine göre; baziler membran ve üzerindeki korti organı aynı bir piyanonun telleri gibi rezanotördür. Yani gelen ses dalgalarının frekanslarına uygun bölgeler titreşerek uyarılır ve sesi algılarlar. Rutherford un ; frekans veya telefon teorisine göre frekansların algılanması işitme sinirinde impulsların meydana geliş sıklığına göre olmaktadır. Mesela 500 Hz lik bir sesin işitme sinirini 500 defa arka arkaya uyardığı belirtilmektedir. Halbuki işitme sinirindeki lifler saniyede en fazla 1000 defa uyarılarılabilmektedir. Farklı zamanlarda diğer sinir liflerinin senkronize çalışmaları düşünülse bile, frekans teorisi 5000 Hz in altındaki sesler için geçerli olacaktır. Bu nedenle bu teori bugünkü bilgiler ışığında geçerliliğini yitirmiştir. Wever in volley (yayılım) teorisinde; yer ve frekans teorisi arasında bir bağlantı kurulmaktadır Hz e kadar olan seslerin algılanması yaylım ateşi şeklindeki hızlı sinir impulslarının doğması ile izah edilmektedir Hz i geçen frekanslar için ise algılama yer teorisi ile izah edilmektedir Otoskleroz Otoskleroz Tanımı ve Epidemiyoloji Otoskleroz stapes tabanı fiksasyonu ve koklear kemik resorpsiyonu sonucunda iletim ve/veya sensörinöral işitme kaybına yol açan insan otik kapsülünün yeni kemik oluşumuyla karakterize hastalığıdır 2. Otosklerozun yol açtığı progresif işitme kaybı genellikle bilateraldir, işitmenin bozulmasının başlangıcı genellikle 3. ve 4. dekatlardadır. Otoskleroz prevelansı kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha sıktır. Bu durum hormonal etki ile açıklanmaktadır. Östrojen ve progesteron seviyelerinin artışı ile hastalığın progresyonu ilişkilidir. Gebelikle hastalık ilerleyebilir 13. 8

17 Otoskleroz sadece insanlarda görülen bir hastalıktır. Otosklerozun hayvan modeli yoktur. Temporal kemikte sınırlı bir hastalıktır, kulak dışı alanlarda bulunmaz 13. Otoskleroz otozomal geçişli bir hastalık olmakla birlikte penetrans %25-45 arasındadır 14. Hueb ve ark. nın kemikte yaptıkları kadavra incelemelerinde 144 (%9.9) kemikte otosklerotik odak saptanmıştır. Otosklerotik odağın yerleşimine göre 2 ayrı otoskleroz tipi tanımlanmıştır: iletim tip işitme kaybı veya mikst tip işitme kaybı yapan stapediyal otoskleroz ve sensörinöral işitme kaybına yol açan koklear otoskleroz. Histolojik otosklerozda ise işitme kaybı görülmez ve otosklerotik odak temporal kemik içinde koklea veya fissula antefenestramdan uzakta yer almaktadır. Histolojik otoskleroz a diğer tiplere göre 5 kat daha sık rastlanır 16. Histopatolojik olarak otoskleroz bulunan hastaların yalnızca %12.3 de stapes fiksasyonu görülür. Klinik otoskleroz beyaz ırk dışındaki ırklarda nadir görülür. Beyaz ırktaki prevelansı ortalama %0,3 olarak tahmin edilmektedir 14. Bununla birlikte tek kulakta otoskleroz mevcutsa diğer kulağın da etkilenme riski tüm ırklarda %80-90 civarındadır Histopatoloji Karakteristik otosklerotik odak sadece otik kapsülün kemiksi bölümü içinde ortaya çıkar 2,17. Otosklerozun histopatolojik özelliği, stapes tabanıyla birlikte yuvarlak ve oval pencereye komşu perilabirentin ve perikoklear alanlarda yüksek selülerite ve vaskülarizasyonla osteolitik kemik lezyonunu içerir 2,18,19. Otik kapsül içerisinde otosklerotik odağın en sık bulunduğu bölge (%96) stapes tabanın ön kısmıdır. Stapes kruralarının embiryonik orjini stapes tabanından farklı olduğu için genellikle tutulmaz 2,20. Otosklerozun progresyonu dört evreye ayrılabilir. İlk evre aktif inflamatuar fazdır bu evrede otik kapsülün enkondral kemiği osteoklastlar tarafından rezorbe edilir 21. Aktif otosklerotik odak içerisinde çok sayıda osteoklastlar, multinükleer dev hücreler, fibroblastlar ve prolifere endotelyal hücreler vardır. Aktif fazda hipervaskülarize olmuş lezyon hemotaksilen eozin boyasıyla koyu mavi boyanmış olarak görünür 22. Bu görünüme mavi manşet (blue mantle) denir. Otoslerozun erken belirtilerinden biridir. Bu bazofilik boyanan kemiğin, kan damarlarının kenarlarındaki osteoklastik rezorbsiyondan sonra yeniden şekillenen kemik dokusu olduğu düşünülmektedir 1. İkinci evre; kollajen fibrillerin üretimi, vasküler aralıkların konnektif doku ile dolması ve displastik immatür bir kemik üretimiyle karekterizedir. Üçüncü faz remodelling fazıdır. Bazofilik kemik, daha az vasküler ve daha çok asidofilik matür kemiğe dönüşür. Dördüncü ve son faz otosklerotik ya da matür fazdır. Displastik 9

18 kemiğin mineralizasyonu yeni bir dens kompakt kemik ile karekterize immatür voven patern ile sonuçlanır. Aktif odaklardaki kemik spongioz görünümde, olgunlaşmamış vasküler bir haldedir. Matür inaktif sklerotik odaklar ise sert, damardan fakir, lameller kemik dokusu halindedirler Etyopatogenez Geçmişten beri otoskleroz gelişimini açıklayan çeşitli teoriler savunulmuştur. Otosklerozun patogenezi, histopatolojisi ve histokimyası hakkında yapılan çalışmalara rağmen hastalığın sebebi tam olarak ortaya konamamıştır. Etyopatogenezi açıklamada inflamasyon ve otoimmünite mekanizmaları, viral enfeksiyonlar, hormonal nedenler, genetik yatkınlık gibi bir çok faktör araştırılmıştır. Viral Enfeksiyonlar: Son 20 yılda gerçekleştirilen birçok araştırma otosklerozun patogenezinde viral enfeksiyonların olası rolünü ortaya koydu. Arnold ve ark. 23 otosklerotik odak içinde kabakulak, kızamık ve kızamıkçık virüslerini göstermişlerdir. McKenna ve ark. 24 otospongiotik doku spesmeninde osteoblastik hücrelerde paramiksovirüs nükleokapsidlerini ortaya koydular, daha sonra monoklonal ve poliklonal antikorları kullanan immünohistokimyasal araştırmalar Mev (kızamık virüsü) proteinini tespit etti. Birkaç yıl sonra kızamık virüs RNA sı otosklerotik dokuda reverse transkriptaz polimeraz zincir reaksiyonu ile tespit edildi 25. Bu hipotezlerin tersine 2000 yılında yayınladıkları çalışmalarında Grayeli ve arkadaşları otosklerotik kemik hücre kültürlerinde kızamık virüsünü üretemediklerini bildirmişlerdir 26. Farklı çalışmalarda da otosklerozlu hastaların serum ve perilenflerinde anti- Mev immunglobulin G yüksek oranlarda gösterildi 23,27. Niedermeyer ve ark. 25 kızamık aşılaması sonrası stapes cerrahisinin sayısının azaldığını ve opere olan hastaların yaş ortalamasının arttığını iddia etmişlerdir. Bu bulgular otoskleroz patogenezinde kızamık virüsünün çok önemli rol oynadığı hipotezini desteklemektedir. Ġnflamasyon ve Otoimmünite: Tümör nekrozis faktör alfa (TNF- alfa) ve osteoprotegerin (OPG) RANK- RANKL sistemi otosklerozun patofizyolojisinde rol alan önemli bir mekanizmadır de iki araştırma grubu tarafından kemik yıkımını engelleyen osteoprotogerin (OPG) olarak isimlendirilen yeni bir protein bulunmuştur 28,29. Daha sonra bu konudaki çalışmalar hızlanarak fizyolojik ve patolojik kemik rezorpsiyonunu kontrol eden iki farklı protein daha bulunmuştur. Bunlardan, reseptör aktivatör nükleer kappa B 10

19 (RANK), osteoklastlarda bulunan ve RANK ligand (RANKL) ile uyarılarak kemik yıkımına neden olan reseptördür 30,31. OPG osteoklastların yaptığı kemik yıkımını inhibe eder. Hipokalsemik ve antirezorptif etkilidir. Kemik dokudaki biyolojik etkileri RANK/RANKL ın etkisi ile terstir. OPG, RANKL a bağlanarak bir tuzak reseptör gibi fonksiyon görür ve RANK a bağlanmasını engeller. Sonuç olarak osteoklast farklılaşması ve aktivasyonu inhibe olur ve RANKL kemik rezorbsiyonu oluşturamaz 32. TNF alfa, proinflamatuar bir sitokindir, osteolitik proçeste ve osteositlerin osteoblast ya da osteoklastlara diferansiyasyonunda rol alır. Yoğun osteoklast aktivasyonuna ve kemik resorpsiyonuna yol açan artmış TNF alfa ekspresyonu osteosklerotik kemikte gösterilmiştir 33. T. Karosi ve ark yılında yayınladıkları çalışmalarında aktif otosklerozlu hastaların stapes tabanından aldıkları doku örneklerinde; osteoprotogerin spesifik RT-PCR, doku kültürü ve alkalin fosfataz aktivite değerlendirmesi yöntemi ile yaptıkları incelemelerinde aktif otosklerozlu vakaların inaktif vakalara göre OPG ekspresyonunun önemli oranda düşük olduğunu saptadılar. Aktif otosklerozda OPG ekspresyonunda azalmanın, kızamık virüsünün indüklediği inflamatuar reaksiyona ve proinflamatuar sitokin (özellikle TNF alfa) artışına bağlı olduğunu öne sürdüler. Bunun sonucunda RANK ve RANK-L sekresyonunda artış ve sonuç olarak osteoklast apopitozisinde azalma ve osteoklast aktivasyonu ortaya çıkmaktadır. T. Karosi ve ark. 34 otosklerozun erken dönem tedavisinde rekombinant OPG nin önemli rolü olabileceğini belirttiler. Otik kapsüle karşı gelişen otoimmün reaksiyon otosklerozdaki kronik enflamasyonun bir nedeni olarak olası etyolojik faktör olarak öne sürülmüştür. İnsan otik kapsülünde embriyonik kıkırdak resti olarak bulunan tip 2 kollajene karşı oluşan otoimmün reaksiyon etyolojik faktörlerden biri olarak ortaya atılmıştır. Yapılan çalışmalarda otosklerozlu hastaların serumlarında tip 2 kollajene karşı otoantikorlar saptanmıştır. Çeşitli araştırmacıların yaptıkları çalışmalarda da hastaların serumlarında tip 2 ve tip 9 kollajene karşı otoantikorlarda artış saptanmıştır 13. Yoo ve ark 35 tip 2 kollajene karşı immünize ettikleri ratların otik kapsüllerinde otoskleroza benzer litik kemik lezyonları tespit etmişlerdir. Bu araştırmalara karşı; sağlıklı gruplarla otosklerozlu hastaları karşılaştıran ve anti kollajen üretiminde aralarında önemli farklılık bulamayan çalışmalar da mevcuttur. Tüm bunlar otosklerozun patogenezinde kollajene karşı otoimmünitenin rol oynayabileceğini göstermektedir ancak bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 13 Hormonal ve Metabolik Faktörler: 11

20 Otosklerozun prevelansı kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat fazladır. Bundan dolayı hastalığın gelişiminde seks hormonlarının etkili olduğu öne sürülmüştür. Otosklerozun progresyonu ve gelişiminde; östrojen progesteron artışının ve östrojen-progesteronprolaktin sisteminin bozukluklarının katkısı olabilir. Östrojen, osteoklastların RANKL a cevabını azaltır ve osteoklast apopitozisini indükler. Östrojen ve progesteron prolaktin salınımının güçlü sitümülatörleridirler. Son dönemde yapılan çalışmalar prolaktinin RANKL üretimini artırdığını, OPG üretimini azalttığını göstermiştir. Bu görüş oral kontraseptif kullanımı ve hormon replasman tedavisiyle vestibüler bozukluk ve otoskleroz risk artışını açıklar. Laktasyon ve hamilelik ile ilgili hiperprolaktinemi; multipl gebelikler ile otoskleroz riskinin artışının temelini oluşturur 36. Enzimatik Etkiler: Otoskleroz etyolojisinde enzimler çok araştırılmış ancak hastalık sürecindeki başlatıcı etkileri net olarak gösterilememiştir. Bu hipotezi savunanlar hastalık sürecinin tetikleyici olan globuli interosseilerin, enkondral otik kapsülün bir otoimmün reaksiyonu olduğunu iddia etmektedirler. Primer odak içerisindeki histiositler ve osteositler hidrolitik enzimler ve proteazlar salgılayarak kokleanın değişik bölgelerinde hücresel yıkıma neden olurlar. Eğer bu enzimatik yıkım süreci oval pencere nişine ulaşırsa, yeni kemik oluşumu başlar bu da stapes fiksasyonuna ve iletim tip işitme kaybına neden olur. Proteolitik enzimler iç kulakta hasar oluşturursa da sensörinöral işitme kaybı meydana gelir.enzimatik hipotezi savunanlar tripsin ve antitripsin arasındaki dengenin bozulmasının otosklerozu provake ettiğine inanmaktadırlar. Causse sodyum floridin anti enzimatik bir etkisi olduğuna ve proteolitik enzimleri inhibe ederek aktif otosklerotik odakları daha yoğun inaktif lezyonlara dönüştürdüğündeve bu nedenle sensorinöral işitme kaybınının stabilize olduğunu ve tinnitusun azaldığını savunmaktadırlar. Floridin yanı sıra sitokin antagonistlerine benzer diğer ajanlar ve bifosfanatların da otosklerotik odakların progresyonunda inhibitör etkileri vardır ancak yaygın kullanım alanı bulamamışlardır 1. Otosklerozda Genetik: Otoskleroz hastalığının etyopatogenezinde genetiğin önemli bir yeri vardır. Toynbee 1861 yılında ilk defa olası otosklerozlu hastalarda işitme kaybının ailesel geçişini tanımlamıştır da Fowler tarafından yürütülen bir ikiz çalışmasında 40 monozigot ikizin tümünde klinik otoskleroz saptanmıştır. Bu çalışma otosklerozun genetik temelini desteklemiştir yılında Albrecht ilk defa, otosklerozun belirli ailelerde otozomal dominant olarak kalıtıldığı sonucuna vardı. Larsson 1960 da bu 12

21 hipotezi destekledi ve en sık otozomal dominant ailesel geçiş olduğunu buldu, penetrans inkomplettir ve %25-40 arasındadır. İnkomplet penetrans otosklerotik odağın otik kapsüldeki yerleşimi ve dolayısıyla klinik semptom oluşturmamasıyla ilişkilidir ların sonunda geniş otosklerozlu ailelerin detaylı genetik incelemelerinde Morrison ve Bundy, otosklerozun penetransı %40 olan otozomal dominant bir hastalık olduğu sonucuna vardılar. Baurer ve Stein, 94 ailelik çalışmalarında otozomal resesif kalıtımı öne sürdüler. Hastalığın genetik geçişinde X e bağlı bir gen ile otozomal resesif bir genin karşılıklı etkileşiminin genetik geçişte etkili oluğunu öne süren çalışmalar da mevcuttur. Bir diğer görüş ise hastalığın geçişinin çok genli olması ve hastalığın değişik ailelerde farklı genetik geçiş özelliğine sahip olmasıdır 37. Otosklerozda güçlü ailesel geçiş temeli olmasına rağmen tüm vakaların %40-50 kadarı sporadik olgulardır. Morrison ve Bundley sporadik olguları; yeni mutasyonlar, otozomal resesif veya diğer çok genli geçiş paternleri, inkomplet penetrans ve paget hastalığı, konjenital stapes yokluğu, osteogenezis imperfekta gibi ayırıcı tanıda zorlanılan olgular ile açıklamışlardır 37. Genetik çalışmalar otosklerozdan sorumlu 8 defektif gen (0TSC1-OTSC8) ortaya koymuştur bu genler sırasıyla 15q, 7q, 6q, 16q, 3q, 6q, ve 9p kromozomlarında lokalizedir. Bu gen lokusları haritalandırılmış olsa da hastalığın gelişiminde bu genlerin rolü hakkında çok az bilgiye sahibiz 13. Mc Kenna ve ark. Osteogenezis imperfekta hastalığına neden olan ve tip 1 kollajen üretiminden sorumlu COL1A1 geni ile otoskleroz hastalığı arasında bağlantı olabileceğini dile getirdiler. Yaptıkları çalışmalarında klinik otosklerozlu hastaların kültüre edilmiş dermal fibroblastlarında tip1 osteogenezis imperfektaya benzer olarak anormal COL1A1 gen ekspresyonu olup olmadığını araştırdılar ve bu hastaların küçük bir grubunda COL1A1 mrna gen ekspresyonunda azalma tespit ettiler Otosklerozda Klinik Değerlendirme Otosklerozda öykü, fizik muayene ve tetkiklerle tanıya gidilmektedir ancak otosklerozun kesin tanısı operasyon sırasında konulabilmektedir. Öykü: Klasik olarak otosklerozda stapes tabanı ve annüler ligaman tutuluncaya kadar genellikle hastalar asemptomatiktirler. Bu bölgeler tutulmaya başladığında yani stapesin oval penceredeki hareketi kısıtlanmaya başladığı zaman hastalar semptomatik hale gelirler. Otosklerozun en önemli semptomu işitme kaybıdır. Bunun dışında hastalar tinnitus ve baş dönmesinden de yakınabilirler

22 ĠĢitme Kaybı: Tipik otosklerozda işitme kaybı sinsi ve ağrısız olup yavaş progresyon gösterir ve hastalar özellikle tek kulak etkilendiyse işitme kaybının farkına varamayabilirler. Bundan dolayı hastaların işitme kaybının başlangıç yaşının tespiti her zaman kolay olmamaktadır. Olguların yarısına yakınında işitme kaybı yaş arasında başlamaktadır. 10 yaşından önce ve 40 yaşından sonra başlaması nadirdir. İşitme kaybının seyri hastadan hastaya farklılıklar gösterebilir; bazı olgularda işitme kaybı durağandır ve yıllarca ilerlemeden kalabilir. Bazı olgularda ise işitme kaybı hızla ilerler; bazen de başlangıçtan itibaren ciddi işitme kaybına yol açabilir. Hastalık ilerledikçe işitme kaybının niteliği de değişir iletim tipi işitme kaybına sensörinöral işitme kaybı da eklenir 39. Otoskleroz hastalarının çoğu kemik yolu ile algıladıkları çiğneme sesi, kendi ayak sesleri, baston sesi gibi seslerden rahatsız olurlar. Otosklerozlu hastalar orta kulak patolojilerine bağlı diğer işitme kayıplarının aksine telefonda daha iyi duyarlar ve işitme cihazlarından daha fazla yararlanırlar. Otoskleroz hastaları genellikle alçak sesle konuşurlar. İşitme kaybının iletim tipinde olması ve arka plan gürültüsünün algılanmayıp, kemik yolu iletiminin ön plana çıkması ile olgular kendi konuşma seslerini olduğundan daha yüksek duyarlar. Bu hastalar gürültülü ortamlarda daha iyi duyarlar (Willis paraakuzisi). Bu fenomende otosklerozlu hastalar işitme kayıplarına bağlı olarak ortamdaki arka plan sesini yeterince duyamazlar ve konuşmacının çevre sesini bastırmak için normalden yüksek şiddette konuşması nedeniyle hasta konuşmacıyı daha rahat duyar ve ayırt etme skoru normal olduğu için anlama zorluğu yaşanmaz 40. Tinnitus: Hastaların 2/3 ünde bir veya her iki kulakta değişik şiddetlerde çınlama, motor sesi, su sesi vb olarak tanımlanan subjektif tinnitus vardır. Tinitus spontan olarak kaybolabilir, ancak birçok hastada devam eder ve işitme kaybı artıkça daha şiddetlenir. Tinnitusun labirent kapsüldeki otosklerotik lezyonun vaskülarizasyonuna bağlı olduğu öne sürülmektedir 39. BaĢ Dönmesi: Otoskleroz hastalarının %25 i vestibüler yakınmalar tanımlarlar. Bu tablo otosklerotik iç kulak sendromu olarak tanımlanır. Hastalarda kısa süreli yaşanan gerçek vertigo atakları ve pozisyonel vertigo olabilir ancak sıklıkla hareketle ilişkili olmayan göz kapalı ve karanlıkta artan dengesizlik hissi öyküsü ön plana çıkmaktadır. Nadir de olsa bazı hastalarda işitme kaybı ve tinnitus olmaksızın baş dönmesi yakınması olabilir 39,40. 14

23 Fizik Muayene: Otoskleroz hastalarının otoskopik incelemesinde kulak zarı genellikle normal görünümdedir. Olguların % 10 unda özellikle şeffaf bir zar gerisinde daha kolaylıkla seçilebilen, promontoryum ve oval pencere izdüşümünde timpanik membranın arka üst kadranı bölgesinde flamingo pembesi renginde refle belirlenir (Schwartze bulgusu). Bu bulgunun otosklerozun spongiotik safhasında artmış vaskülariteye bağlı olduğu ve hastalığın aktif dönemini ve odağını gösterdiği bilinmektedir. İlk hasta muayenesinde otoskopiyi tamamlamak için yapılacak olan 256,512 ve 1024 Hz lik diapozon testleri tanıda yönlendiricidirler. Hastalığın erken döneminde alçak frekans iletim tipi işitme kaybı ön plandadır ve başlangıçta sadece 256 Hz de Rinne (-) olarak bulunur. Progresyon sürecinde 512 ve 1024 Hz lerde de Rinne negatifleşir 34. Weber testi iletim tip işitme kaybı olan kulağa veya bilateral hasta kulaklarda daha fazla iletim tipi kaybı olan kulağa lateralizedir.512 Hzlik diapozonda kemik iletiminin hava iletiminden daha yüksek olması hastada en az db lik iletim tipi işitme kaybı olduğunu gösterir. 512 ve 1024 Hz lik diapozonla rinne negatif olarak saptanırsa işitme kaybı en az 30 db dir Otosklerozda Odyolojik Değerlendirme Hastaların değerlendirilmesinde, standart odyometrik testler en önemli tanı yöntemleridir. Temel yöntemler saf ses ve konuşma odyometrisidir. Hava yolu eşikleri, işitme kaybının derecesini belirler ve operasyon kararı alırken önemlidir 39. Stapedial fiksasyon oval pencerenin tümünde değil bir bölümünde etkili olursa pes frekanslarda belirgin iletim tipi işitme kaybı beklenir 43. Kemik yolu eşikleri ise sensörinöral fonksiyonları göstermesi ve cerrahi sonrası elde edilecek işitme kazancı hakkında bilgi vermesi bakımından önemlidir. Stapedial otosklerozda sıklıkla rastlanan bir odyolojik bulgu ise Carhart çentiğidir. Otosklerozda sadece stapesin fikse olduğu durumlarda, normal sınırlarda olması beklenen kemik yolu eşikleri, özellikle 2 khz frekansında db düzeyine inebilir. İlk olarak otoskleroz olgularında tanımlandığı şekliyle, en belirgin 2 khz frekansında düşme ile kendini gösteren kemik yolu eşiklerine Carhart çentiği denir. Orta kulak rezonans frekansına en yakın oktav frekans olan 2 khz ve buna komşu oktav frekanslarında kendini gösteren düşmenin, kemikçikler aracılığıyla ortaya çıkan enerji artışının ortadan kalkması sonucunda belirdiği düşünülmektedi 42. Otosklerozin odyolojik tanısında timpanogram ve akustik refleks ölçümlerine çok önem verilmektedir. Patolojinin bulunduğu kulakta timpanogramın tepesinin normal orta kulak basıncıyla uyumlu olması beklenir ancak tepe amplitüdünün biraz düştüğü 15

24 gözlenebilir(tip As). Normal orta kulaklarda olduğu gibi bazen otosklerozlu kulaklarda da tip A timpanograma rastlanabilir 43. Otosklerozda akustik refleks patolojisi stapes tabanının hareketliliğine göre farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Stapes tabanı ileri derecede fikseyse etkilenmiş olan kulakta hiç refleks alınamaz. Taban hareketliliği azalmış, ancak fikse değilse üç patolojik konfigrasyon kombine veya ayrı ayrı saptanabilir. Uyarının başında ve sonunda görülen difazik bir yanıt alınabilir, refleksin amplitüdü azalmış olabilir veya normalden farklı polaritede bir refleks paterni gözlenebilir 39. Otosklerozun erken evresinde elde edilebilen bifazik yanıt (on- off fenomeni) erken bir tanı bulgusu olması nedeniyle önem taşımaktadır. Uyaranın başında ve sonunda negatif defleksiyon, orta bölümünde ise pozitif dalga oluşumu on off bulgusu olarak tanımlanır ve stapes tabanının parsiyel fleksiyonuna işaret eder Otosklerozun Tedavisi Medikal Tedavi: Otosklerozun medikal tedavisi 1964 yılında Shambaugh tarafından sodyum florür kullanma önerisi ile başlamıştır. Otoskleroz tedavisinde NaF ün beklenen etkisi osteoblastik kemik formasyonunu indüklemesi ve osteoklastik kemik rezorbsiyonunu azaltması şeklindedir. NaF etkisini enzimatik akivite ile gösterir. Tripsin üzerinde inhibe edici etkisi vardır, otospongiotik sürecin stabilizasyonunu sağlar. Yapılan çalışmalarda normal kişilerin perilenflerinde tripsin-antitripsin konsantrasyonlarında bir dengenin bulunduğu saptanmıştır. Koklear tutulum gösteren otosklerozlu hastalarda ise bu dengenin tripik aktivite lehine kaydığı belirlenmiştir. Otospongiotik hastalarda perilenfte, özellikle alfa-1 antitripsin değerleri düşük olmakta, böylece dengenin tripsin lehine bozulması ile birlikte artan tripsin, tüylü hücrelere zarar vermektedir. NaF, aktif proteazların etkisi ile korti organındaki değişimleri durdurur, böylece işitmenin kötüleşmesini engeller. NaF sensörinöral işitme kaybı (koklear otoskleroz), ilerleyici mikst tip işitme kaybı, preoperatif stabilizasyon gereği ve otoskleroza ait vestibüler semptomlar varlığında yararlıdır. NaF ün bazı olgularda stapedial fiksasyonu da engellediği bulunmuştur. Ancak gelişmiş olan fiksasyonu düzeltememektedir. 45mg/gün NaF 1.fazdaki lizisi önler böylece 2. fazdaki psödohaversin yeniden yapılanmayı ve dolayısıyla nişin 16

25 fiksasyonunu engeller. NaF ayrıca daha önce stapedotomi geçirmiş ve geç postoperatif dönemde senssorinöral işitme kaybı gelişen kişilerde de kullanılabilir 44. Bifosfanatların başlıca etkileri, kemiklerde hem yapımı, hem de yıkımı inhibe etme şeklindedir. Osteoblastik ve osteoklastik aktiviteyi azaltırlar. Hücresel boyutta, laktik asit üretimini azaltırlar, lizozomal enzim inhibisyonu yapar, osteoklast morfolojisi ve mobilitesini etkiler, prostoglandin sentezini baskılar, kemik ve kıkırdak kollajeninin sentezini artırır. Bifosfanatların Shwartze bulgusunun pozitif olduğu genç hastalarda etkili olabileceği bildirilmektedir Cerrahi Tedavi: Cerrahi Tedavinin Tarihçesi Otoskleroz cerahisinde amaç, hastalığa bağlı kemikçik zincirdeki hareketsizliği gidererek ses iletimini tekrar sağlamaktır. Bu amaçla stapes mobilizasyonu, fragmantasyon, fenestrasyon, stapes tabanın total veya parsiyel olarak çıkarılması ve küçük fenestrasyon teknikleri kullanılmıştır. 19.yy sonlarında ortaya atılan mobilizasyon, çok erken dönemde iyi sonuçlar verirken zamanla enfeksiyon ve iç kulak hasarı ile bu teknik terk edilmiştir. Daha sonra Lempert lateral semisürküler kanalın fenestrasyonu tekniği ile stapes cerrahisini yeniden başlatmıştır yılında Samuel Rosen stapesi mobilize etmiştir. Böylelikle hastalarında iyi işitme sonuçları elde etmiştir. Ancak tam olarak kapanmış hava kemik aralıkları zaman içinde stapesin yeniden fikse olmasıyla tekrar açılmıştır 39. Stapedektomi Shea tarafından tanımlanmıştır. Shea pikler ve hook yardımıyla tüm tabanı kaldırmış ve bunun yerine ven greft örtüp polietilen sutrutla onarım yapmıştır. Bu teknik tel ve piston protezlerin kullanılmasıyla geliştirilmiştir. Daha sonra stapedektomi uygulayan cerrahlar tabanın sadece arka yarısını çıkarmışlardır Son dönemde ise stapes tabanını çıkarmaksızın tanana pencere açılarak gerçekleştirilen stapedotomi teknikleri daha çok tercih edilmeye başlanmıştır. Vestibülün sınırlı olarak açılmasının iç kulağın etkilenme riskini dolayısıyla sensörinöral işitme kaybı ve vertigo riskini azalttığını öne sürmüşlerdir 41. Operasyon Tekniği: Operasyon genel ya da lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Lokal anestezinin avantajları; operasyon sırasında kanamanın az olması, işitme kazancının operasyon sırasında değerlendirilebilmesi ve dengesizlik, baş dönmesi gibi durumların operasyon sırasında hemen fark edilebilmesidir. Lokal anestezi planlanan hastalarda iyi bir 17

24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ

24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ 24. ULUSAL TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ KONGRESİ 23 Eylül - 27 Eylül 1997 Antalya TÜRK OTORİNOLARENGOLOJİ & BAŞ - BOYUN CERRAHİSİ DERNEĞİ Editör Prof. Dr. Asım KAYTAZ 24. ULUSAL OTORİNOLARENGOLOJİ

Detaylı

Temel İşitme Muayenesi. Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı

Temel İşitme Muayenesi. Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı Temel İşitme Muayenesi Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı İşitme Muayenesi İnsan sesi Diyapozon Odyometri kullanılarak yapılır. İnsan sesi ile muayene: Normal insan 6-7 m den fısıltı sesini duyar Fısıltı

Detaylı

İşitme Sistemi Anatomi,Fizyolojisi ve kliniği. Dr. Serkan Orhan

İşitme Sistemi Anatomi,Fizyolojisi ve kliniği. Dr. Serkan Orhan İşitme Sistemi Anatomi,Fizyolojisi ve kliniği Dr. Serkan Orhan İŞİTME Aurikulanın topladığı ses enerjisinin kulağın çeşitli bölümlerinde değişikliğe uğradıktan sonra aksiyon potansiyelleri halinde beyine

Detaylı

OTOLOJİ SALİH BAKIR KBB NOTLARI

OTOLOJİ SALİH BAKIR KBB NOTLARI OTOLOJİ 1 KULAK ANATOMİSİ VE FİZYOLOJİSİ 2 TEMPORAL KEMİK ANATOMİSİ Temporal kemik kafatası tabanında her iki yanda birer tane olmak üzere her insanda toplam iki tanedir ve dört bölümden oluşur: Skuamöz,

Detaylı

OTOSKLEROZ SALİH BAKIR KBB NOTLARI 104

OTOSKLEROZ SALİH BAKIR KBB NOTLARI 104 OTOSKLEROZ 104 GENEL BİLGİLER Otoskleroz; labirentin (otik) kapsülün fokuslar halinde yeni kemik oluşumuyla karakterize bir hastalığıdır. Primer olarak otik kapsülün idiopatik bir hastalığıdır. Sadece

Detaylı

Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik

Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik Vestibüler Sistem ve Vertigo Prof. Dr. Onur Çelik www.onurcelik.com Vestibuler sistem Periferik Otolitik yapılar Utrikulus Sakkulus Semisirküler kanallar Vestibüler ganglion Vestibüler sinir Vestibuler

Detaylı

TIBBİ TERMİNOLOJİ 3 KULAĞA İLİŞKİN TERİMLER YRD. DOÇ. DR. PERİHAN ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1

TIBBİ TERMİNOLOJİ 3 KULAĞA İLİŞKİN TERİMLER YRD. DOÇ. DR. PERİHAN ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1 TIBBİ TERMİNOLOJİ 3 KULAĞA İLİŞKİN TERİMLER YRD. DOÇ. DR. PERİHAN ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1 A. Anatomik Terimler İşitme ve denge organını içinde bulunduran yapıya kulak (auris) adı verilir. Kulak dış

Detaylı

KRONİK OTİTİS MEDİANIN KEMİKÇİK ZİNCİR ÜZERİNE ETKİLERİ, PREOPERATİF TEMPORAL KEMİK TOMOGRAFİSİ VE OPERASYON BULGULARININ KARŞILAŞTIRILMASI

KRONİK OTİTİS MEDİANIN KEMİKÇİK ZİNCİR ÜZERİNE ETKİLERİ, PREOPERATİF TEMPORAL KEMİK TOMOGRAFİSİ VE OPERASYON BULGULARININ KARŞILAŞTIRILMASI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ II. KULAK BURUN BOĞAZ KLİNİĞİ KLİNİK ŞEFİ PROF. DR. EROL EGELİ KRONİK OTİTİS MEDİANIN KEMİKÇİK ZİNCİR ÜZERİNE ETKİLERİ, PREOPERATİF

Detaylı

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir.

Ses dalgaları. Dış kulağın işitme kanalından geçer. Kulak zarına çarparak titreşir. İşitme engelliler İşitme duyusu İşitme duyusu, ses olarak adlandırdığımız mekanik titreşimleri ortaya çıkarabilme yeteneğidir. İşitmenin gerçekleşebilmesinde etkili ve önemli rolü olan organımız kulaktır.

Detaylı

İŞİTME FİZYOLOJİSİ. Doç.Dr. Basra DENİZ OBAY

İŞİTME FİZYOLOJİSİ. Doç.Dr. Basra DENİZ OBAY İŞİTME FİZYOLOJİSİ Doç.Dr. Basra DENİZ OBAY kulak Kulak anatomisi Dış kulak Orta kulak İçkulak kohlea corti organı Oluşan aksiyon potansiyelini işitme korteksine ileten sinir yolları M. tensor timpani

Detaylı

H60 Otitis eksterna H60.0 Dış kulak apseleri H60.1 Dış kulak sellüliti H60.2 Malign otittis eksterna H60.3 Enfektif otitis eksterna, diğer

H60 Otitis eksterna H60.0 Dış kulak apseleri H60.1 Dış kulak sellüliti H60.2 Malign otittis eksterna H60.3 Enfektif otitis eksterna, diğer Dış kulak hastalıkları (H60-H62) Otitis eksterna H60 H60.0 Dış kulak apseleri Aurikula veya dış kulak yolunda vezikül Aurikula veya dış kulak yolunda karbonkül Aurikula veya dış kulak yolunda fronkül H60.1

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR

DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR DUYUSAL ve MOTOR MEKANİZMALAR Duyu Algılama, Tepki Verme ve Beyin Algılama beyinsel analiz tepki Sıcaklık, ışık, ses, koku duyu reseptörleri: elektriksel uyarılara dönüşür Uyarı beyin korteksindeki talamus

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI DR.SADİ KONUK EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ KLİNİĞİ ŞEF: A.

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI DR.SADİ KONUK EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ KLİNİĞİ ŞEF: A. T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI DR.SADİ KONUK EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KULAK BURUN BOĞAZ VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ KLİNİĞİ ŞEF: A.Okan GÜRSEL BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO TEDAVİSİNDE EPLEY MANEVRASININ

Detaylı

OTOAKUSTİK EMİSYONLAR. Mehmet AKŞİT, Ph.D DUYSEL Odyolojik Tanı Merkezi

OTOAKUSTİK EMİSYONLAR. Mehmet AKŞİT, Ph.D DUYSEL Odyolojik Tanı Merkezi OTOAKUSTİK EMİSYONLAR Mehmet AKŞİT, Ph.D Otoakustik Emisyonlar Thomas Gold (1948) Tüylü hücrelerin aktif elemanlar olabileceğini ve bunları aktivasyonundan emisyonların elde edilebileceğini öne sürdü.

Detaylı

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ Yazar Ad 145 Doç. Dr. Orhan YILMAZ İnsanda yaş ilerledikçe tüm organlarda görülebilen yaşlanma işitme organında da görülür ve bu arada işitme duyusu da gün geçtikçe zayıflar. Yaşlılığa bağlı olarak gelişen

Detaylı

Timpanogram ve Akustik Immitance Akustik Refleksler

Timpanogram ve Akustik Immitance Akustik Refleksler Timpanogram ve Akustik Refleksler Akustik Immitance ESNEKLİK (COMPLIANCE) Aynı ağırlığın bağlandığı iki yaydan kalın olanın (A) esnemeye karşı direnci yani sertliği (stiffness) daha fazlayken; ince olan

Detaylı

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir!

Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! On5yirmi5.com Burun tıkanıklığınızın sebebi sinüzit olabilir! Mevsim değişimlerinde geniz akıntısı, burnunuzda tıkanıklılık ve bağ ağrılarınızdan şikayetiniz varsa, üst solunum yolu enfeksiyonlarınız 10

Detaylı

İşitme Sorunları (1)

İşitme Sorunları (1) İşitme Sorunları (1) Bu videoda bir odyologun (işitme bozukluğunu inceleyen kişi) işitme zorluğunun çeşidini tespit etmek için farklı uygulamalarını izleyebilirsiniz. Muayene/Konsültasyon: Hastanın şikayeti

Detaylı

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm

Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm BAZAL HÜCRELİ KARSİNOM Epidermal bazal hücrelerden veya kıl folikülünün dış kök kılıfından köken alan malin deri tm Nadiren met. yapar fakat tedavisiz bırakıldığında invazif davranış göstermesi,lokal invazyon,

Detaylı

TİYOKOLŞİKOSİD GRUBU KAS GEVŞETİCİ KULLANAN HASTALARDA STAPES KASININ AKUSTİK REFLEKS TESTİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ

TİYOKOLŞİKOSİD GRUBU KAS GEVŞETİCİ KULLANAN HASTALARDA STAPES KASININ AKUSTİK REFLEKS TESTİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ T.C. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI ODYOLOJİ, KONUŞMA VE SES BOZUKLUKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI TİYOKOLŞİKOSİD GRUBU KAS GEVŞETİCİ KULLANAN HASTALARDA

Detaylı

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012

Multipl Endokrin Neoplaziler. Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Dr. Tuba T. Duman-2012 Multipl Endokrin Neoplaziler Klinik gözlemlerle, endokrin bezleri içeren neoplastik sendromlar tanımlanmıştır. Paratiroid, hipofiz, adrenal,tiroid ve

Detaylı

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR.

ELEKTRONİK NÜSHA. BASILMIŞ HALİ KONTROLSUZ KOPYADIR. SAYFA NO 1/5 TANISAL VE GİRİŞİMSEL DİZ ARTROSKOPİSİ AMELİYATI AYDINLATILMIŞ ONAM FORMU Hasta Adı Dosya No Tarih / Saat Yöntem: Eklem içerisini gözlemek için, 0.5 cm'lik kesi deliklerinden artroskopinin

Detaylı

SÜT ÇOCUĞU DÖNEMİ SAĞLIKLI ÇOCUKLARDA MULTİFREKANS TİMPANOMETRİ İLE ORTA KULAK REZONANSI NORMATİF DEĞERLERİMİZ

SÜT ÇOCUĞU DÖNEMİ SAĞLIKLI ÇOCUKLARDA MULTİFREKANS TİMPANOMETRİ İLE ORTA KULAK REZONANSI NORMATİF DEĞERLERİMİZ SÜT ÇOCUĞU DÖNEMİ SAĞLIKLI ÇOCUKLARDA MULTİFREKANS TİMPANOMETRİ İLE ORTA KULAK REZONANSI NORMATİF DEĞERLERİMİZ Neslihan Öztürk, Burçe Ayvazoğlu, Ceren Kılıç, Elif Kübra Öztürk, Halil Okran Orman, Meltem

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ

ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof. Dr. Feridun ŞAKLAR ENDODONTİK TEDAVİDE BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞIN DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞARI ORANLARI Kök kanal tedavisindeki başarı oranlarının belirlenmesi için bu güne kadar çok sayıda çalışma yapılmıştır.

Detaylı

KULAK HİSTOLOJİSİ ve GELİŞİMİ

KULAK HİSTOLOJİSİ ve GELİŞİMİ KULAK HİSTOLOJİSİ ve GELİŞİMİ Kulak üç kısımdan oluşur: 1. Dış Kulak: Kulak kepçesi ve dış kulak yolu 2. Orta Kulak 3. İç Kulak Kulak Kepçesi Her tarafı deri ile örtülüdür Temelinde elastik kıkırdak

Detaylı

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde

Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler jeneralize (beyinde EPİLEPSİ Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır, ve beyin hücrelerinde geçici anormal deşarjlar sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik

Detaylı

İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Fizyopatolojisi. Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı

İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Fizyopatolojisi. Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı Fizyopatolojisi Dr. Şule DOKUR Halk Sağlığı Uzmanı Ses: Ses, dalgalar halinde yayılan bir enerjidir. Sesin oluşması için bir titreşim hareketi gerekli olup,

Detaylı

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA)

Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Juvenil SPondiloArtrit/Entezit İle İlişkili Artrit (SPA-EİA) 2016 un türevi 1. JUVENİL SPONDİLOARTRİT/ ENTEZİT İLE İLİŞKİLİ ARTRİT (SPA- EİA) NEDİR? 1.1 Nedir?

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI. KBB-007 KBB Ab.D. Burun ve Paranazal Sinüs Hastalıkları Teorik Dersleri

KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI. KBB-007 KBB Ab.D. Burun ve Paranazal Sinüs Hastalıkları Teorik Dersleri KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI TIPTA UZMANLIK EĞİTİM PROGRAMLARI KBB-001: KBB Ab.D. KBB nin temelleri Teorik Dersleri KBB-002: KBB Ab.D. Seminer, Makale ve Olgu tartışması saati KBB-003: KBB Ab.D. KBB

Detaylı

10.01.2013. Görme Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com. Elektromanyetik Tayf

10.01.2013. Görme Fizyolojisi. Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com. Elektromanyetik Tayf Görme Fizyolojisi Dr. Sinan Canan sinancanan@gmail.com Elektromanyetik Tayf 1 Görme Optiği Kırılma Görme Optiği Kırılma 2 Görme Optiği Odak Uzaklığı Görme Optiği Işığın gözde izlediği yol: Kornea (en yüksek

Detaylı

Mastoid ve östaki tüpü yapısal ve fonksiyonel bir ünite oluşturur, bu nedenle bu yapısal ünitenin bazı bölümleri (östaki tüpü ve mastoid) arasında da

Mastoid ve östaki tüpü yapısal ve fonksiyonel bir ünite oluşturur, bu nedenle bu yapısal ünitenin bazı bölümleri (östaki tüpü ve mastoid) arasında da GİRİŞ Kronik otitis media klinik olarak çoğu zaman akıntı ve işitme kaybı ile kendini gösteren, orta kulak ve mastoidin kronik enfeksiyon ve enflamasyonudur. Kronik otitis media genelde tekrarlayan akut

Detaylı

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI

İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI İSKELET YAPISI VE FONKSİYONLARI 1- Vücuda şekil vermek 2- Kaslara bağlantı yeri oluşturmak ve hareketlerin yapılmasına olanaksağlamak 3- Vücut ağırlığını taşımak 4- Vücudun yumuşak kısımlarını korumak

Detaylı

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM

HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM HİPOFARİNKS KANSERİ DR. FATİH ÖKTEM Nadirdir!!! Üst aerodijestif sistem malinitelerinin % 5-10 u, tüm malinitelerin ise %0.5 i hipofarinks kanserleridir. Kötü seyirlidir!!! İleri evrede başvurmaları ve

Detaylı

İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Fizyopatolojisi

İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Fizyopatolojisi İşitme Fizyolojisi Gürültüye Bağlı İşitme Fizyopatolojisi 15-16 Eylül 2017 İSTANBUL Dr. Şule DOKUR (MD) Halk Sağlığı Uzmanı Ses: Ses, dalgalar halinde yayılan bir enerjidir. Sesin oluşması için bir titreşim

Detaylı

Stapedotomi Sonrası Kemik İletimindeki İyileşmenin Cerrahi Başarının Değerlendirilmesine Etkisi

Stapedotomi Sonrası Kemik İletimindeki İyileşmenin Cerrahi Başarının Değerlendirilmesine Etkisi KBB ve BBC Dergisi 16 (2):67-71, 2008 Stapedotomi Sonrası Kemik İletimindeki İyileşmenin Cerrahi Başarının Değerlendirilmesine Etkisi The Effect of Bone Conduction Improvement on Reporting Hearing Results

Detaylı

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği GEBELİKTE SİFİLİZ Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği SİFİLİZ TANIM T.pallidum un neden olduğu sistemik bir hastalıktır Sınıflandırma: Edinilmiş (Genellikle

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ

TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ 9 Mekanik ve Elektromanyetik Dalga Hareketi TEKNOLOJİNİN BİLİMSEL İLKELERİ Adem ÇALIŞKAN Mekanik dalgalar Temelde taneciklerin boyuna titreşimlerinden kaynaklanırlar. Yayılmaları için mutlaka bir ortama

Detaylı

SES YALITIMI UYGULAMALARI

SES YALITIMI UYGULAMALARI TMMOB Makina Mühendisleri Odası Yalıtım Kongresi 23-24-25 Mart 2001 Eskişehir - Türkiye SES YALITIMI UYGULAMALARI Sadık ÖZKAN/Mimar 2D Yapı Danışmanlık Uygulama Ltd. Şti. Salih Omurtak Cd. No: 7/1 Koşuyolu/İstanbul/TÜRKİYE

Detaylı

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK

RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ. Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK RATLARDA ANNE YOKSUNLUĞU SENDROMUNA ZENGĠNLEġTĠRĠLMĠġ ÇEVRENĠN ETKĠSĠ Serap ATA, Hülya İNCE, Ömer Faruk AYDIN, Haydar Ali TAŞDEMİR, Hamit ÖZYÜREK Hayatın erken döneminde ebeveyn kaybı veya ihmali gibi

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ

GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ GÖRSEL OLMAYAN DUYU SİSTEMLERİ MEKANİK DUYULAR İnsanlarda dokunma, basınç, sıcaklık ve ağrı gibi bir çok duyu bulunmaktadır. Bu duyulara mekanik duyular denir. Mekanik duyuların alınmasını sağlayan farklı

Detaylı

Otosklerozlu olguların analizi

Otosklerozlu olguların analizi KBB Uygulamaları 16;4(3):105-110 doi: 10.5606/kbbu.16.22448 Özgün Makale / Original Article Otosklerozlu olguların analizi Analysis of the cases of otosclerosis Bahar Çolpan, Kayhan Öztürk, Çağdaş Elsürer,

Detaylı

KASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kasların regenerasyon yeteneği yok denecek kadar azdır. Hasar gören kas dokusunun yerini bağ dokusu doldurur.

KASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kasların regenerasyon yeteneği yok denecek kadar azdır. Hasar gören kas dokusunun yerini bağ dokusu doldurur. KASLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER Canlılığın belirtisi olarak kabul edilen hareket canlıların sabit yer veya cisimlere göre yer ve durumunu değiştirmesidir. İnsanlarda hareket bir sistemin işlevidir. Bu işlevi

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz

Spondilolistezis. Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Prof. Dr. Önder Aydıngöz Spondilolistezis Bir vertebra cisminin alttaki üzerinde öne doğru yer değiştirmesidir. Spondilolizis Pars interartikülaristeki lizise verilen isimdir. Spondilolistezis

Detaylı

Baha Bone Anchored Hearing Aid

Baha Bone Anchored Hearing Aid Baha Bone Anchored Hearing Aid Prof. Per-Ingvar Brånemark 1950 lerde mikroskop altında kemiğin iyileşmesiyle ilgili araştırmalar yaptı. Kemik iliğinin yardımıyla kemiğin kendini yenilediğini gözlemledi.

Detaylı

Beyin Tümörü Sinir sisteminin (Beyin, omurilik ve sinirlerin) tümörleri, sinir dokusunda bulunan çeşitli hücrelerden kaynaklanabilir ya da vücudun başka bir yerindeki habis tümörün genellikle kan yolu

Detaylı

MENOPOZ. Menopoz nedir?

MENOPOZ. Menopoz nedir? MENOPOZ Hayatınızı kabusa çeviren, unutkanlık, uykusuzluk, depresyon, sinirlilik, halsizlik şikayetlerinin en büyük sebeplerinden biri menopozdur. İleri dönemde idrar kaçırma, kemik erimesi, hipertansiyona

Detaylı

BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO (BPPV) TEDAVİSİNDE FARKLI PROTOKOLLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO (BPPV) TEDAVİSİNDE FARKLI PROTOKOLLERİN KARŞILAŞTIRILMASI T.C SAĞLIK BAKANLIĞI FATİH SULTAN MEHMET EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ KBB KLİNİĞİ ŞEF: Doç. Dr. Ali Okan Gürsel BENİGN PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO (BPPV) TEDAVİSİNDE FARKLI PROTOKOLLERİN KARŞILAŞTIRILMASI

Detaylı

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma

TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma TDB AKADEMİ Oral İmplantoloji Programı Temel Eğitim (20 kişi) 1. Modül 29 Eylül 2017, Cuma Oral İmplantolojide Temel Kavramlar, Teşhis ve Tedavi Planlaması 13.30-15.00 Dental implantların kısa tarihçesi

Detaylı

Omurga-Omurilik Cerrahisi

Omurga-Omurilik Cerrahisi Omurga-Omurilik Cerrahisi BR.HLİ.017 Omurga cerrahisi, omurilik ve sinir kökleri ile bu hassas sinir dokusunu saran/koruyan omurga üzerinde yapılan ameliyatları ve çeşitli girişimleri içerir. Omurga ve

Detaylı

TİTREŞİM. Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir.

TİTREŞİM. Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir. TİTREŞİM Mekanik bir sistemdeki salınım hareketlerini tanımlayan bir terimdir. TİTREŞİMİN ÖZELLİĞİNİ 1 Frekansı ve 2 Şiddeti belirler. Titreşimin Frekansı: Birim zamandaki titreşim sayısına titreşimin

Detaylı

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar

Detaylı

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI)

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) Dr.Gülbin Bingöl Karakoç Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi K.İnci 1: Bebek K, 2 günlük kız hasta Meme emememe, morarma yakınması

Detaylı

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 47

Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 47 ÖZET: Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi AD ve TÜBİTAK Proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞENGÖZ ŞİRİN: Her gün güvenli seviyelerde duyulan sesler işitme kabiliyetini etkilemez.

Detaylı

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam

DERS BİLGİLERİ. Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS. Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10. Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam DERS BİLGİLERİ Ders Kodu Dönem T+U Saat Kredi AKTS Sinir Sistemi TIP 204 2 103+40 9 10 Kurul Dersleri Teorik Pratik Toplam Anatomi 42 16 58 Fizyoloji 39 18 57 Histoloji ve Embriyoloji 12 4 16 Biyofizik

Detaylı

Otoskleroz cerrahisinin işitme sonuçları üzerine etkinliğinin değerlendirilmesi

Otoskleroz cerrahisinin işitme sonuçları üzerine etkinliğinin değerlendirilmesi BEHBUT CEVANŞİR KULAK BURUN BOĞAZ HASTALIKLARI.. VE BAŞ BOYUN CERRAHİSİ DERNEĞİ Kulak Burun Bogaz Ihtis Derg 2014;24(3):137-147 Çalışma - Araştırma / Original Article doi: 10.5606/kbbihtisas.2014.09734

Detaylı

Santral (merkezi) sinir sistemi

Santral (merkezi) sinir sistemi Santral (merkezi) sinir sistemi 1 2 Beyin birçok dokunun kontrollerini üstlenmiştir. Çalışması hakkında hala yeterli veri edinemediğimiz beyin, hafıza ve karar verme organı olarak kabul edilir. Sadece

Detaylı

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji AD Prof. Dr. Filiz Aydın Dominant / resesif tanımları Otozomal ve gonozomal kalıtım nedir? İnkomplet dominant/ kodominant ne ifade eder? Pedigri nedir, Neden yapılır?

Detaylı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ABD, Medikal Onkoloji BD Güldal Esendağlı Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Aydın Aytekin Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Rafiye Çiftçiler Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları

Detaylı

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi

hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi hasta EĞİTİMİ Bel fıtığını anlamak ve Anüler Kapama için Barricaid Protezi İçindekiler Bel fıtığı nedir? 4 Bel fıtığı teşhisi nasıl yapılır? 6 Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır? 7 Barricaid için bir aday

Detaylı

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir.

Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir. Konuşma gecikmesi Çocuğun konuşma becerilerinin akranlarına göre belirgin derecede geri kalmasıdır. Gelişimsel aşamalardan birisidir. Aylara göre konuşmanın normal gelişimi: 2. ay mırıldanma, yabancılara

Detaylı

Endometriozis. (Çikolata kisti)

Endometriozis. (Çikolata kisti) Endometriozis (Çikolata kisti) Bugün Neler Konuşacağız? Endometriozis Nedir? Belirtileri Nelerdir? Ne Sıklıkta Görülür? Hangi Sorunlara Neden Olur? Nasıl Tanı Konur? Nasıl Tedavi Edilir? Endometriozis

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU

TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU TABAN ÜLSERİ --- ULCUS SOLEA VEYSEL TAHİROĞLU Tanım: Süt ineklerinde çoğunlukla arka bacakların lateral, seyrek olarak ön bacakların medial tırnaklarında lokalize olan, boynuz tabakasının erozyonu ile

Detaylı

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR!

LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! LENFÖDEM ERKEN TANI VE ERKEN TEDAVİ GEREKTİREN BİR HASTALIKTIR! Lenfödem, lenf sıvısının dolaşımındaki yetersizlik yüzünden dokular arasında proteinden zengin sıvı birikimine bağlı olarak şişlik ve ilerleyen

Detaylı

TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ

TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ TRAFİK KAZALARI, DÜŞMELER, DARP OLGULARI ve İŞ KAZALARINDA ADLİ SÜREÇ ÖRNEK OLGU DEĞERLENDİRMESİ İbrahim TEMİZ Acıbadem Atakent Üniversitesi Hastanesi Acil servis sorumlusu Hazırlanma Tarihi: 01/09/2015

Detaylı

İDYOPATİK ANİ İŞİTME KAYIPLARINDA İNTRATİMPANİK STEROİD ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI

İDYOPATİK ANİ İŞİTME KAYIPLARINDA İNTRATİMPANİK STEROİD ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI T.C. ŞİŞLİ ETFAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ II.KBB KLİNİĞİ DOÇ. DR. BURHAN DADAŞ İDYOPATİK ANİ İŞİTME KAYIPLARINDA İNTRATİMPANİK STEROİD ENJEKSİYONUNUN ETKİNLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI DR. M. ESRA SÖZEN (UZMANLIK

Detaylı

Demans ve Alzheimer Nedir?

Demans ve Alzheimer Nedir? DEMANS Halk arasında 'bunama' dedigimiz durumdur. Kişinin yaşından beklenen beyin performansını gösterememesidir. Özellikle etkilenen bölgeler; hafıza, dikkat, dil ve problem çözme alanlarıdır. Durumun

Detaylı

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler:

Nedenleri tablo halinde sıralayacak olursak: 1. Eksojen şişmanlık (mutad şişmanlık) (Bütün şişmanların %90'ı) - Kalıtsal faktörler: Obezite alınan enerjinin harcanan enerjiden fazla olmasıyla oluşur. Bunu genetik faktörler, metabolizma hızı, iştah, gıdaya ulaşabilme, davranışsal faktörler, fiziksel aktivite durumu, kültürel faktörler

Detaylı

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ

TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ. SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ SERVİKAL DAR KANAL ve MYELOPATİ HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ SERVİKAL MYELOPATİLİ HASTALARIN YAKINMALARI Servikal kanal darlığı, genellikle

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Hücre iletişimi Tüm canlılar bulundukları çevreden sinyal alırlar ve yanıt verirler Bakteriler glukoz ve amino asit gibi besinlerin

Detaylı

İntraoperatif Neuromonitoring (IONM) - ameliyat sırasında sinir sistemini Monitörler

İntraoperatif Neuromonitoring (IONM) - ameliyat sırasında sinir sistemini Monitörler İntraoperatif Neuromonitoring (IONM) - ameliyat sırasında sinir sistemini Monitörler ŞEKİL EMG ÖRNEĞİDİR İntraoperatif Neuromonitoring (IONM) sinir sistemi bütünlüğü hakkında cerraha bilgi vermek ameliyat

Detaylı

Organizmanın en sert dokusudur. Kemik dokusunun hücreler arası maddesinin içinde kollajen teller ve inorganik elemanlar bulunur. İnorganik elemanlar

Organizmanın en sert dokusudur. Kemik dokusunun hücreler arası maddesinin içinde kollajen teller ve inorganik elemanlar bulunur. İnorganik elemanlar KEMİK DOKUSU Organizmanın en sert dokusudur. Kemik dokusunun hücreler arası maddesinin içinde kollajen teller ve inorganik elemanlar bulunur. İnorganik elemanlar hidroksiapatit kristalleri olarak tanımlanır.

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

YAŞA BAĞLI İŞİTME KAYIPLARINDA İŞİTME CİHAZI KULLANIMININ İŞİTSEL ALGI VE YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ

YAŞA BAĞLI İŞİTME KAYIPLARINDA İŞİTME CİHAZI KULLANIMININ İŞİTSEL ALGI VE YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ T.C. BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI ODYOLOJİ, KONUŞMA VE SES BOZUKLUKLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI YAŞA BAĞLI İŞİTME KAYIPLARINDA İŞİTME CİHAZI KULLANIMININ

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ OTO4003 OTOMOTİV MÜHENDİSLİĞİ LABORATUVARI DENEY FÖYÜ LAB. NO:.. DENEY ADI : SES İLETİM KAYBI DENEYİ 2017 BURSA 1) AMAÇ Bir malzemenin

Detaylı

CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar

CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı CANLILIK NEDİR? Fizyolojide Temel Kavramlar Doç. Dr. Turgut GÜLMEZ CALILIK (hayat) NEDİR? FİZYOLOJİ Yaşamın başlangıcı- gelişimi ve ilerlemesini

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ

10. SINIF KONU ANLATIMLI. 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 10. SINIF KONU ANLATIMLI 3. ÜNİTE: DALGALAR 3. Konu SES DALGALARI ETKİNLİK ve TEST ÇÖZÜMLERİ 2 Ünite 3 Dalgalar 3. Ünite 3. Konu (Ses Dalgaları) A nın Çözümleri 1. Sesin yüksekliği, sesin frekansına bağlıdır.

Detaylı

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı

Amiloidozis Patolojisi. Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı Amiloidozis Patolojisi Dr. Yıldırım Karslıoğlu GATA Patoloji Anabilim Dalı Tanım Amiloid = Latince amylum (nişasta, amiloz) benzeri Anormal ekstrasellüler protein depozisyonu Fizyolojik eliminasyon mekanizmaları

Detaylı

APHAB Memnuniyet Anketi Kullanılarak İşitme Cihazı Memnuniyeti ve Performansının Değerlendirilmesi. Eyüp KARA¹, Ahmet ATA޹, Zahra POLAT².

APHAB Memnuniyet Anketi Kullanılarak İşitme Cihazı Memnuniyeti ve Performansının Değerlendirilmesi. Eyüp KARA¹, Ahmet ATA޹, Zahra POLAT². APHAB Memnuniyet Anketi Kullanılarak İşitme Cihazı Memnuniyeti ve Performansının Değerlendirilmesi Eyüp KARA¹, Ahmet ATA޹, Zahra POLAT² 1 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi KBB ABD, 2 İstanbul

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Ektopik Gebelik. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Ektopik Gebelik Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Tanım Fertilize ovumun endometriyal kavite dışında

Detaylı

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS)

Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendrom (CAPS) 2016 un türevi 1. CAPS NEDİR 1.1 Nedir? Kriyopirin İlişkili Periyodik Sendromlar (CAPS), nadir görülen otoenflamatuar

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ

MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ MİDE KANSERİNDE APOPİTOZİSİN BİYOLOJİK BELİRTEÇLERİNİN PROGNOSTİK ÖNEMİ Cem Sezer 1, Mustafa Yıldırım 2, Mustafa Yıldız 2, Arsenal Sezgin Alikanoğlu 1,Utku Dönem Dilli 1, Sevil Göktaş 1, Nurullah Bülbüller

Detaylı

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013 ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013 FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ VIII. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KALITSAL FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ Dr. M. Cem Ar ve THD Hemofili Bilimsel

Detaylı

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi

SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bi SES FĠZĠĞĠ SES DALGALARı Dalgalar genel olarak, mekanik ve elektromanyetik dalgalar olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Elektromanyetik dalgalar, yayılmak için bir ortama ihtiyaç duymazlar ve boşlukta da

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ

NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ NAZOFARENKS KARSİNOMUNDA CLAUDIN 1, 4 VE 7 EKSPRESYON PATERNİ VE PROGNOSTİK ÖNEMİ Dinç Süren 1, Mustafa Yıldırım 2, Vildan Kaya 3, Ruksan Elal 1, Ömer Tarık Selçuk 4, Üstün Osma 4, Mustafa Yıldız 5, Cem

Detaylı