AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİNDEKİ ÇOCUK HASTALARDA VENTURİ MASKESİ VE BASİT OKSİJEN MASKESİNİN ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİNDEKİ ÇOCUK HASTALARDA VENTURİ MASKESİ VE BASİT OKSİJEN MASKESİNİN ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. Sağlık Bakanlığı Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Klinik Şefi: Doç.Dr.GÜLNUR TOKUÇ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİNDEKİ ÇOCUK HASTALARDA VENTURİ MASKESİ VE BASİT OKSİJEN MASKESİNİN ETKİNLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI ( UZMANLIK TEZİ ) Dr. PINAR UYGUR MURADOĞLU İSTANBUL

2 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 4 KISALTMALAR... 5 TABLO DİZİNİ... 6 ŞEKİL DİZİNİ GİRİŞ VE AMAÇ GENEL BİLGİLER AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ Tanım Etyoloji Patogenez Tanı ve Klinik Bulgular Tedavi OKSİJENİZASYON TAKİBİ Kan Gazları Nabız Oksimetresi (Pulse Oksimetri) ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Epidemiyoloji Etiyoloji AKUT BRONŞİOLİT Tanım Etiyoloji Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik

3 Tanı Laboratuar Radyoloji Ayırıcı Tanı Tedavi PNÖMONİ Epidemiyoloji Etiyoloji Patoloji ve Patogenez Klinik Laboratuvar Bulguları Radyolojik Bulgular Ayırcı Tanı Tedavi OKSİJEN TEDAVİSİ Tarihçe Oksijen Tedavisi Endikasyonları Oksijen Tedavisinin Kontrendikasyonları Oksijen Kaynakları Oksijen Uygulama Yöntemleri GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR TARTIŞMA ÖZET KAYNAKLAR

4 ÖNSÖZ Uzmanlık eğitimim boyunca hekimlik sanatını bana öğreten, üstün bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım; her zaman kendime örnek aldığım sayın hocam Doç. Dr. Gülnur Tokuç a sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Eğitimim süresince emeği geçen 1. Çocuk Klinik Şef Vekili Dr. Yasemin Akın a, kısa süreli de olsa kendileriyle çalışma olanağı bulduğum ve tezimde büyük katkısı olan, Biyokimya Klinik Şefi Dr.Asuman Orçun a, Enfeksiyon Hastalıkları Klinik Şefi Dr.Serdar Özer e 1. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefi Doç. Dr. Orhan Ünal a ve 2. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Şefi Doç. Dr. Cem Turan a teşekkürlerimi sunarım. Asistanlığım boyunca her türlü destek ve yardımlarını gördüğüm, tezimde büyük emeği geçen Dr. Sedat Öktem e, her zaman desteklerini hissettiğim Dr. Engin Tutar a, Dr. Perran Boran a, Dr. Kamil Esmer e, Dr. Şıhmir Şimşek e, Dr. Nalan Yazıcı ya, Dr. Esin Uğuzbalaban a, Dr. Turgut Ağzıkuru ya, Dr. Gülay Çiler Erdağ a asistanlığım süresince dostça çalışma ortamını paylaştığım tüm asistan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Benim için hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen, hep desteklerini gördüğüm anneme, babama, biricik kardeşime, sevgili eşime ve hayatımın anlamı kızıma teşekkürler. Dr.Pınar UYGUR MURADOĞLU 4

5 KISALTMALAR AaDO2: Alveoler arteryel oksijen farkı ADH: Antidiüretik hormon ASY: Akut solunum yetmezliği ASYE: Alt solunum yolu enfeksiyonu BE: Baz ekses CO2: Karbondioksit FiO2: İnspire edilen havadaki oksijen fraksiyonu ( %) HCO3: Bikarbonat KOAH: Kronik obstruktif akciğer hastalığı O2: Oksijen SS: Solunum sayısı PaO2: Parsiyel oksijen basıncı ( mmhg) PaCO2: Parsiyel karbondioksit basıncı ( mmhg) SaO 2 : Arteriyel hemoglobin O 2 saturasyonunu SpO 2 : Nabız oksimetrenin ölçtüğü arter oksijen saturasyonu VA: Alveoler ventilasyon VT: Tidal hacim VD: Ölü boşluk hacmi V/Q: Ventilasyon perfüzyon oranı 5

6 TABLO DİZİNİ Tablo 1: Yaş gruplarına göre akut solunum yetmezliğinin sebepleri Tablo 2: Solunumsal asit-baz bozukluklarının tanımlanması Tablo 3: Pnömonilerde antibiyotik tedavi Tablo 4: Klinik bulguların hipoksemi ve mortalite ile ilşikileri Tablo 5: Venturi maskesinin çalışma rejimleri Tablo 6: Maske türüne göre demografik özelliklerin değerlendirilmesi Tablo 7: Maske türüne göre tarı ve boy persantillerinin değerlendirilmesi Tablo 8: Maske türüne göre aileye ilişkin özelliklerin değerlendirilmesi Tablo 9: Maske türüne göre başvuru şikayetlerinin değerlendirilmesi Tablo 10: Maske türüne göre aile hikayesi değerlendirilmesi Tablo 11: Maske türüne göre fizik muayene bulgularının değerlendirilmesi Tablo 12: Maske türüne göre hastanede başlanan tedavilerin değerlendirilmesi Tablo 13: Maske türüne göre solunum sayısı (/dak) değerlendirilmesi Tablo 14: Maske türüne göre kalp tepe atımı (/dak) değerlendirilmesi Tablo 15: Maske türüne göre retraksiyon değerlendirilmesi Tablo 16: Maske türüne göre dinlenme bulgusunun değerlendirilmesi Tablo 17: Maske türüne göre PAAC değerlendirilmesi Tablo 18: Maske türüne göre ph değerlendirilmesi 6

7 Tablo 19: Maske türüne göre pco 2 değerlendirilmesi Tablo 20: Maske türüne göre HCO 3 değerlendirilmesi Tablo 21: Maske türüne göre BE değerlendirilmesi Tablo 22: Maske türüne göre SpO 2 değerlendirilmesi Tablo 23: Maske dağılımı Tablo 24: Maske türüne göre toplam O 2 kullanım süresi ve hastanede yatış süresi değerlendirmesi Tablo 25: Venturi maskesinin düşük frekans ve yüksek frekans dağılımı Tablo 26: Venturi maskesi frekansına göre solunum sayısı (/dak) değerlendirilmesi Tablo 27: Venturi maskesi frekansına göre ph değerlendirilmesi Tablo 28: Venturi maskesi frekansına göre pco 2 değerlendirilmesi Tablo 29: Venturi maskesi frekansına göre hastanede yatış süresi değerlendirilmesi 7

8 ŞEKİL DİZİNİ Şekil 1: (a) Stenhouse maskesi. (b) Hudson maskesi Şekil 2: Basit oksijen maskesi Şekil 3: Venturi maskesi çalışma prensibi. Şekil 4: Venturi maskesi Şekil 5: Venturi maskesi ve farklı renkteki adaptörler Şekil 6: Cinsiyet DağılımI Şekil 7: Maske türüne göre solunum sayısı değişimi Şekil 8: Maske türüne göre kalp tepe atımı değişimi Şekil 9: Maske türüne göre retraksiyon değişimi Şekil 10: Maske türüne göre dinlenme bulgusu değişimi Şekil11: Maske türüne göre akciğer grafisi bulguları Şekil 12: Maske türüne göre ph değişimi Şekil 13: Maske türüne göre pco 2 değişimi Şekil 14: Maske türüne göre HCO 3 değişimi Şekil 15: Oksijen uyuglama şekline göre BE değişimi Şekil 16: Maske türüne göre SpO 2 değişimi Şekil 17: Maske dağılımı Şekil 18: Maske türüne göre O 2 kullanma süresi dağılımı Şekil 19: Maske türüne göre hastanede yatış süresi dağılımı 8

9 Şekil 20: Venturi maskesi frekans dağılımı Şekil 21: Venturi maskesi frekansına göre solunum sayısı dağılımı Şekil 22: Venturi maskesi frekansına göre ph dağılımı Şekil 23: Venturi maskesi frekansına göre pco 2 dağılımı Şekil 24: Venturi frekansına göre hastanede yatış süresi dağılımı 9

10 1. GİRİŞ VE AMAÇ Solunum sistemi ile ilgili hastalıklardan ve solunum yetmezliğinden ölüm çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir. Solunum sıkıntısı çocuk acil ünitesine başvuruların %10 undan, süt çocuğu başvurularının ise %20 sinden sorumludur. Hastaneye yatırılan hastaların %20 sinde, yoğun bakıma yatırılan hastaların %30 unda solunum sıkıntısı vardır [1]. Akut solunum yetmezliğinin (ASY) çocuklarda en sık karşılaşılan nedenleri pnömoni, bronkopnömoni ve bronşiyoliti içeren alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır (ASYE). Kötü beslenmenin yaygın görüldüğü, sağlık hizmetlerine ulaşımın güç olduğu gelişmekte olan ülkelerde çocukların %30 u beş yaşına varmadan ölmektedir [2]. Bu ülkelerde beş yaş altı çocuk ölümlerinin %20 si ASYE na bağlıdır. Mortalite ve morbiditesi yüksek olduğu gibi hastane yatışları ile de maliyeti yüksek olan ASYE larının hastane yatışı gerektiren, akut solunum yetmezliği ile görülen ağır formlarında ilk tedavi basamağı destek tedavisidir. Destek tedavisinin temelini ise oksijenizasyon oluşturur. Oksijen tedavisinin pek çok uygulama yöntemi bulunmaktadır. Oksijen tedavisi düşük akım sistemleri ve yüksek akım sistemleri olarak iki ana gruba ayrılabilir. Düşük akım sistemlerinden basit oksijen maskeleri kullanımı kolay, etkin ve ucuz yöntemlerden biridir ve oldukça yaygın kullanılmaktadır. Ancak basit oksijen maskelerinde hastaya ulaşan oksijen konsantrasyonunun hastanın solunum sayısı artışı ile belirgin azaldığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir [ 3-13]. Hastanın solunum sayısı ve inspiratuar akım hızından etkilenmeyerek sabit FiO 2 ile hastaya ihtiyacı kadar oksijen ulaştırmak amacıyla geliştirilmiş yüksek akım sistemlerinden Venturi maskeleri de aynı zamanda maliyeti düşük maskelerdir. Basit oksijen maskesine yerleştirilen bir aparat ile oksijen jet akım ile hastaya ulaşır. Akım hızını değiştirerek istenen FiO 2 nin belirlenebildiği bu yöntemle hastanın ihtiyacı kadar oksijenin verilmesi de sağlanabilmektedir. Yüksek akım sistemlerinden Venturi maskesi ile oksijen uygulamasının hastanın solunum sayısı, 10

11 inspiratuar akım hızı ve solunum hacminden etkilenmediği ise solunum mankenleri ve erişkin hastalar üzerinde yapılan çalışmalarla gösterilmiştir [3,4,]. Fakat Venturi maskesinin çocuklarda kullanımıyla ilgili çalışmalar oldukça kısıtlıdır. Bu ihtiyaca cevap vermek amacıyla, çalışmamızda akut solunum yetmezliğindeki çocuk hastalarda Venturi maskesiyle basit oksijen maskesi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Akut solunum yetmezliğindeki solunum sayısı artmış, inspiratuar akım hızı değişken olan hipoksik çocuklarda venturi maskesi ile basit oksijen maskesinin etkinliklerinin ve komplikasyonlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. 11

12 2. GENEL BİLGİLER 2.1. AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ Tanım Akut solunum yetmezliği (ASY); solunum işlevine katılan organ veya organellerin (santral sinir sistemindeki solunum kontrol merkezi, sinirler, kaslar, plevra, solunum yolları ve akciğer parankimi) bir veya birkaçının fonksiyon bozukluğu sonucunda gelişen, pulmoner kapiller yataktan oksijenin dolaşım sistemine dağılması ve/veya karbondioksitin atılmasında bozuklukla kendini gösteren bir durumdur [1,17]. Akut solunum yetmezliği kriterlerinden iki klinik ve bir laboratuar bulgusu olması ASY tanısını koymak için yeterlidir [1,14,17]. Akut solunum yetmezliği tanısı için kullanılan klinik kriterler aşağıda özetlenmiştir: 1. Solunum seslerinin azalmış veya kaybolmuş olması. 2. Ciddi çekilmeler ve yardımcı solunum kaslarının kullanılması. 3. Oda havasında siyanozun varlığı. 4. Bilinç kaybı ve ağrılı uyaranlara yanıtsızlık. 5. Kas tonusunun azalması. 6. Hırıltılı, inlemeli solunum. 7. Öksürük veya öğürme refleksinin kaybolması. 8. Apne gelişimi. 12

13 Tanı için gerekli laboratuar kriterleri ise aşağda sıralanmıştır: 1. PaO2 < 60 mmhg (oda havasını solurken), PaCO2 > 55 mmhg, hipoksemi (oda havası oksijen saturasyonunun %92 ve altı olması) 2. Solunumsal asidozun olması. 3. Vital kapasitenin 15cc/kg ın altında olması. 4. Maksimal inspiratuar kuvvetin -20 cm H2O dan küçük olması. 5. Ölü boşluk / Tidal volüm oranı (Vd /Vt) >0,75 olması Etyoloji ASY tip I ve tip II olarak ikiye ayrılsa bile ağır solunum yetmezliği olan birçok çocuk hastada her iki tipte bozukluk da olabilmektedir [1,14]. Tip I yetmezlik, nonventilatuar veya normokapnik solunum yetmezliği olarak da adlandırılabilir ve PaO2 nin çok düşük olması ve PaCO2 nin normal veya düşük olması ile karakterize edilir. Tip II yetmezliğinin diğer adı ise ventilatuar veya hiperkapnik yetmezlik olup PaCO2 nin artması ile karakterize edilir ve çeşitli derecede hipoksemi mevcuttur. Tip I yetmezlik genellikle akciğerdeki hastalıklardan kaynaklanır. Tip II yetmezlik ise alveoler ventilasyon sorunu olup dakikadaki ventilasyonda azalma ya da ölü boşlukta artma sonucunda ortaya çıkar [15]. Santral sinir sisteminde ventilasyon kontrolünün depresyonu ve kronik obstrüktif akciğer hastalığının ekzaserbasyonu tip II solunum yetmezliğinin en sık nedenleridir. Akut solunum yetmezliğinin sebepleri aşağıda kısaca özetlenmiştir. Tip I Yetmezlik: Akut solunum sıkıntısı sendromu, aspirasyon, atelektazi, bronşiyolit, kardiyojenik pulmoner ödem, kistik fibrozis, emboli (hava, kan, yağ), interstisyel akciğer hastalığı, pulmoner ödem, radyasyon, sepsis, ağır pnömoni (bakteriyel, viral, fungal, parazitik), toksik gaz inhalasyonu, transfüzyona bağlı akut akciğer hasarı, travma (kontüzyon). 13

14 Tip II Yetmezlik: Solunum merkezi: İlaçlar (opiat, barbitürat, anestezi ilaçları), santral alveolar hiperventilasyon sendromu. Üst motor nöron: Servikal spinal kord travması, siringomyeli, demyelinizan hastalıklar, tümörler. Ön boynuz motor hücresi: Poliomyelit, Werding-Hoffman sendromu. Alt motor nöron: Trakotomi sonrası frenik sinir paralizisi, Guillain-Barré sendromu. Nöromusküler kavşak: Botulizm, multipl skleroz, myastenia gravis, nöromusküler blok yapan ilaçlar, organofosfat zehirlenmesi, tetanoz. Göğüs duvarı ve plevra: yanık skarı, kifoskolyoz, masif plevral efüzyon, obezite, musküler distrofi, pnömotoraks. Artmış solunum yolu rezistansı: Larengeal obstrüksiyon (krup, difteri, epiglottit, yabancı cisim aspirasyonu, vokal kord paralizisi), altsolunum yolu obstrüksiyonu (astım, amfizem). Çocuklarda yaş grubuna göre akut solunum yetmezliğinin nedenleri Tablo 1 de görülmektedir [18]. 14

15 Tablo 1: Yaş gruplarına göre akut solunum yetmezliğinin sebepleri Yaş Sık Daha Nadir Yenidoğan Süt çocuğu Oyun çocuğu Çocuk Adölesan Respiratuar distres hastalığı Yenidoğanın geçici taşipnesi Mekonyum aspirasyonu Pnömoni/Sepsis İlaca bağlı solunum depresyonu Pnömoni Bronşiyolit Bronkopulmoner displazi Krup Sepsis/menenjit Konjestif kalp yetersizliği Astım Pnömoni Astım Pnömoni Travma Astım Pnömoni Travma Diafram hernisi Konjenital havayolu anomalisi Pulmoner hipoplazi Kistik adenomatoid malformasyon Pulmoner kanama Astım Travma Epiglotit Yabancı cisim aspirasyonu Hidrokarbon/kostik madde içme Epiglotit Göğüs kafesinde şekil bozukluğu Kas güçsüzlüğü Göğüs kafesinde şekil bozukluğu Patogenez ASY de ortaya çıkan hipokseminin en sık nedeni alveoler ventilasyonun perfüzyona göre rölatif olarak bozulmasıdır. Normal ventilasyon ve perfüzyonun oluşması için alveoler ventilasyon ve pulmoner kan akımının normal olması, dolayısıyla normal gaz alışverişinin gerçekleşmesi gereklidir. İdeal ventilasyon/perfüzyon (V/Q) oranının bir olması gerekir. V/Q oranını bozan 15

16 durumlar alveoler ventilasyonu bozarak ya da pulmoner kan akımını azaltarak hipoksemiye yol açar; pnömoni, pulmoner ödem bu durumlara örnek olarak verilebilir. Hipokseminin bir diğer nedeni de intrapulmoner şantlardır. Ventile olmayan bir akciğer alanında perfüzyon olunca kanın oksijenizasyonu bozulur; bu da intrapulmoner şant olarak adlandırılır. Diğer bir neden ise alveoler-kapiller membrandan oksijen difüzyonunun bozulmuş olmasıdır. Bu durumda da pulmoner kapiller kan akımı ve alveoler havalanma arasındaki denge bozulur ve oksijenizasyon yetersiz hale gelir. Alveoler kapillerlerin kalınlığı arttığında, ağır akciğer fibrozisi, interstisyel pnömoni ve interstisyel ödem durumlarında difüzyon defektleri ortaya çıkar. Yine, yüksek irtifada yaşayan kişilerde görüldüğü gibi, inspire edilen parsiyel oksijen basıncının düşük olması da hipoksemiye yol açan bir diğer nedendir. Ayrıca, santral hipoventilasyon, üst solunum yolu obstrüksiyonu gibi hipoventilasyon durumlarında da hipoksemi ortaya çıkmaktadır [16]. Hiperkarbinin mekanizmasını anlayabilmek için, kanda normal CO2 parsiyel basıncının nasıl sağlandığını bilmek gereklidir. Kandan normal CO2 eliminasyonu için normal bir alveoler ventilasyon gereklidir. Normal alveoler ventilasyon için öncelikle santral sinir sisteminin sağlıklı olması ve normal fonksiyon gören bir respiratuar pompa ve akciğer bulunmalıdır. Ayrıca, alveoler ventilasyon (VA), tidal hacim (VT), ölü boşluk hacmi (VD) ve solunum sayısı (SS) na bağlı olup aşağıdaki formül ile hesaplanır: VA = (VT-VD) x SS. Bu nedenle, normal alveoler ventilasyon olabilmesi için tidal hacmin yeterli, ölü boşluğun azalmış ve solunum hızının normal olması gerekir. Alveoler ventilasyonun azaldığı ya da CO2 yapımının arttığı durumlarda da hiperkapnik solunum yetmezliği ortaya çıkmaktadır [16,17] Tanı ve Klinik Bulgular Tanı için öncelikle iyi bir hikaye alınması gereklidir. Yabancı cisim aspirasyonu açısından dikkatli bir hikaye, epiglottit, pnömoni ve bronşiyolit için 16

17 infeksiyon bulgularının sorgulanması, kistik fibrozis, bronkopulmoner displazi, astım gibi kronik bir hastalığı olduğu bilinen hastalarda ise araya giren bir infeksiyon hikayesi, tanıda önemli ipuçları olabilir. Bebeklerde ASY nin ilk klinik bulgusu takipnedir. Göğüs duvarında retraksiyonlar ve burun kanatlarının solunuma katılması, solunum yükünün arttığının göstergesidir. İnspiratuar stridor, üst solunum yolu obstrüksiyonunun işaretidir. Ekspiryumun uzaması ve hışıltının (wheezing) ortaya çıkması, alt solunum yollarında obstrüksiyon olduğunu gösterir. Siyanoz ise solunum yetmezliğinin geç bir bulgusudur. Bu bulguların hepsi her hastada olmayabilir. Ayrıca, bu bulguların varlığı solunum sistemine ait olmayan bir bozuklukta da ortaya çıkabilir. Bu nedenle klinik değerlendirmenin yanında mutlaka laboratuvar testleri de yapılmalıdır. ASY de klinik bulgular, solunum sistemi, genel, kardiyak ve serebral başlıkları atlında aşağıda özetlenmiştir [1]. Solunum Sistemi: 1. Taşikardi 2. Solunum paterninde değişiklik (derin, yüzeyel, apne, irregüler) 3. Retraksiyonlar 4. Burun kanatlarının solunuma katılması 5. Siyanoz 6. Solunum seslerinin azalması 7. İnleme 8. Ekspiryumda uzama ya da hışıltı Genel: 1. Yorgunluk 2. Aşırı terleme 17

18 Kardiyak: 1. Taşikardi 2. Hipertansiyon 3. Bradikardi 4. Hipotansiyon 5. Kardiyak arrest Serebral: 1. Huzursuzluk 2. İrritabilite 3. Baş ağrısı 4. Mental konfüzyon 5. Papilödem 6. Konvülziyon 7. Koma ASY nin laboratuar olarak tanısının konulması için arteryel kan gazlarının değerlendirilmesi gereklidir. Arteryel kan gazı alındıktan sonra aşağıdaki değerlendirmeler yapılmalıdır: 1. İntrakardiyak şant yokluğunda PaO2 < 60 mmhg olması ve kronik solunum yetmezliği yokluğunda PaCO2 > 55 mmhg olması. 2. PaO2/inspire edilen oksijen fraksiyonu (FiO2) oranının (PaO2/ FiO2) hesaplanması: 18

19 P/F > 400 mmhg: Normal, P/F < 300 mmhg: Akut akciğer hasarı, P/F < 200 mmhg: Akut solunum sıkıntısı sendromu. 3. Alveoler arteryel oksijen farkının hesaplanması (AaDO2): AaDO2 = PAO2-PaO2. PAO2 (alveoler parsiyel oksijen basıncı) = FiO2 (760-47)-0.8/ PaCO2. Oda havasında AaDO2 < 15 mmhg: Normal, %100 O2 ile AaDO2 = mmhg: Normal, Hipoksemi ve AaDO2 artarsa: V/Q uyumsuzluğu, Hipoksemi ve AaDO2 normalse: Santral hipoventilasyon. ASY ile başvuran hastada klinik ve laboratuvar bulgularını değerlendirdikten sonra etyolojiye yönelik ek tetkikler (tam kan sayımı, akciğer grafisi, plevral sıvının incelenmesi gibi) yapılmalıdır. Bazı hastalarda akciğer tomografisi çektirmek te faydalı olabilir. Nedeni bulunamayan hastalarda, fleksibl bronkoskopi yapmak bronkoalveoler lavaj ile diagnostik materyalin elde edilmesini, sekresyonların temizlenerek endobronşiyal obstrüksiyonun açılmasını, endotrakeal tüp yerleştirilmesini, travmanın yerinin belirlenmesini veya kanamanın yerinin bulunmasını sağlayacaktır [16]. Solunum yetmezliğinden şüphelenilen çocuk, altta yatan akciğer hastalığına (solunum yolu, parankimal ya da plevral hastalık), sekonder solunum sıkıntısıyla, altta yatan akciğer hastalığı olmadan solunum sıkıntısıyla (metabolik asidoz ya da santral sinir sistemi hastalığı) ya da solunum sıkıntısı olmadan (santral hipoventilasyonu olup kan gazlarında artmış PaCO2 düzeyi) gelebilir. Bu nedenle, 19

20 ASY bulguları olan bir hastada hemen tanıyı koymak ve nedenini bulmak, hastalığın şiddetini saptamak ve girişime ihtiyacı olup olmadığını belirlemek, ardından spesifik ve destekleyici tedaviyi vermek ve hastalığın gidişi ile tedaviye cevabını monitörize etmek gereklidir Tedavi ASY de tedavinin ilkeleri etyolojiyi ortadan kaldırmak; genel önlemlerle ısı, postür, beslenme, anemi, kalp yetersizliği ve şok varsa bunların tedavileri; monitorizasyon ve yakın izlem; oksijen tedavisi ve ilaç tedavisinden oluşur[18] Üst solunum yolu obstrüksiyonu varsa üst solunum yolları aspire edilmelidir, aerosolize adrenalin verilebilir; oksijen tedavisi ve hastalar gereğinde entübe edilmeli veya trakeostomi açılmalıdır. Alt solunum yollarına ait artmış rezistans durumlarında ise beta2-agonistler, steroid ve postural drenajdan faydalanılabilir. Oksijen tedavisi endikasyonları, oksijen satürasyonunun %90 ın altında olması ya da PaO2 nin 60 mmhg dan düşük olmasıdır. Ayrıca, oksijen satürasyonu normal olsa bile kalp yetmezliği, şok gibi kardiyak disfonksiyonu olan hastalarda dokulara oksijen gidişini arttırmak amacıyla oksijen kullanılır [4]. İyi gaz değişimi olan kişide oksijen saturasyonu %97 ile %100 arasındadır. SpO 2 düzeyi %95 altına düştüğünde hipoksiden sözedilir. Oksijen saturasyonu %90 nın altında ise ciddi hipoksi anlamına gelir. SpO 2 düzeyi <%92 olan çocuklar oksijen tedavisine gereksinim duyarlar [16,17,18]. Solunum yetmezliği olan hastada yakın izlem ve hücresel hipoksiye izin vermemek, kan gazları ve nabız oksimetresi ile transküten oksijenmonitörizasyonu ile takip çok önemlidir [18,19]. Gaz değişimi monitorizasyonunda kullanılan kangazlarında kanın kısmi CO 2 basıncı ile, arteriyel ph arasındaki yakın ilişki nedeniyle arteriyel CO 2 nin fizyolojik sınırlarda kalmasını sağlamak amaçlanır.bunun yanında yeterli oksijen sunumunun sağlanması gerekmektedir.arteriyel hemoglobin O 2 saturasyonunu (SaO 2 ) %90 nın üstünde tutmak pratikte sıkça kabul edilen bir uygulamadır.bunun iki nedeni vardır.dokulara 20

21 yeterli oksijen sunumunun, hemoglobinin O 2 ile %90 doymuş olduğu düzeyde ve yeterli kalp debisinin varlığında gerçekleştiği gösterilmiştir. İkinci olarak Hb-O 2 ayrışma eğrisi O 2 saturasyonu düzeyi %90 nın altına inince ani azalma gösterdiğinden PaO 2 deki daha fazla düşme oksijen miktarını ve dokuya sunumunu azaltacaktır. SaO 2 ye ek olarak oksijen sunumu, kan akımı ve Hb konsantrasyonuna da bağlıdır[17,18] Eğer hastada mental durum bozuluyorsa, beslenememe ya da uyuyamama varsa, kalp hızı artmışsa, sistemik perfüzyon bozulmuşsa, siyanozu oksijen tedavisi ile düzeltilemiyorsa, hava yolunun bütünlüğü bozulmuşsa, ağır inspiratuar ve ekspiratuar stridor varsa, solunum hızı artmış ya da azalmışsa, hastada yorulma belirtileri varsa, apneleri oluyorsa ya da abdominal-torasik solunum bütünlüğü bozulmuşsa, hasta %100 O2 solurken, arteryel kan gazında PaO2 < 60 mmhg veya PaCO2 > 55 mmhg ve ph < 7.35 olması durumunda hastayı mekanik ventilatöre bağlama endikasyonu vardır [15,16]. Mekanik ventilasyonda amaç, pulmoner gaz alışverişini sağlamak, akciğer hacmini arttırmak ve solunum işini azaltmaktır.ancak mekanik ventilasyonun birçok komplikasyonunun olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Trakeal ödem, stenoz, obstrüksiyon, perforasyon gibi lezyonlar, trakeit, pnömoni, pnömotoraks, pnömomediastinum, interstisyel amfizem, hava hapsi, atelektazi, pulmoner kanama, oksijen toksisitesi, kardiyak outputta azalma, sistemik hipotansiyon, intrakranial kanama ve ventilatörün kendisinden kaynaklanabilen kaçaklar, uygunsuz nemlendirme ve bağlantılarda bozulma bu komplikasyonlardan bazılarıdır [1]. Son zamanlarda invaziv olmayan pozitif basınçlı mekanik ventilatörler (NIMV) de çocuklarda ve erişkinlerde ASY tedavisinde kullanılabilmektedir. Bu tip ventilatörler, nazal ya da oral-nazal maske vasıtasıyla sabit akım hızı olan pozitif basınç veren cihazlardır. İnvaziv olmayan ventilatörlerin hipoksemisinin eşlik ettiği akut respiratuar bozukluğu olan çocuklarda oksijenizasyonu düzelttiği bilinmektedir. Ayrıca, fonksiyonel rezidüel kapasitedeki azalmanın eşlik ettiği pnömoni ve atelektazi gibi restriktif hastalığı olan çocuklarda özellikle etkili olmaktadır. Yine status astmatikusu olan çocuklarda da, özellikle atelektazi ile birlikteyse faydalı 21

22 olabilir [2,7].ASY olan hastalar yoğun bakım ünitelerinde izlenmelidir. Dakikalar içinde oksijenizasyonda ve asit baz dengesinde hayatı tehdit edici değişiklikler olabilir OKSİJENİZASYON TAKİBİ Kan Gazları Gaz değişiminin en iyi göstergelerinden biri arteriyel kan gazlarının ölçümüdür. Kritik hastalardaki ani değişikliklere yapılacak tedaviler için yakın kan gazı takipleri gerekecektir. En uygun kan gazı incelemesi arteriyel örneklemedir. Kapiller ve venöz kan örnekleri de izlemde kullanılabilir. Kapiller ile arteriyel örnekler arasındaki korelasyon değişkenlik gösterir. Genel olarak bu korelasyon ph için oldukça iyi, PCO 2 için orta derecede, ve PO 2 için kötüdür [15,18,19]. pco 2 nin akut yükselmesinde karbonikasit konsantrasyonu da orantılı olarak artar ve bu da plazma serbest hidrojen iyonu konsantrasyonunu yükselterek plazma ph sını düşürür. Böbrekler azalmış ph ya daha fazla hidrojen atarak ve kana bikarbonat ekleyerek yanıt verirler. Karbondioksitin kanda artması pulmoner sistemin metabolizmanın artık ürününü atmadaki yetersizliği anlamına gelir. Karbondioksit artmasına neden olan patoloji akciğer dışı dahi olsa, pulmoner sistemin karbondioksit atılımındaki metabolik gereksinimlere yanıt verememesi birincil sorundur. Basitçe ifade etmek gerekirse solunumsal asit-baz bozukluğu klinikte karbondioksit eliminasyanonundaki yetersizliğin derecesini belirlemek ve gerekli tedavi yaklaşımına karar vermek için kullanırlır [18,19]. Tablo 1 de solunumsal asidoz ve alkalozda beklenenler tanımlanmıştır. 22

23 Tablo 2: Solunumsal asit-baz bozukluklarının tanımlanması ph pco 2 HCO 3 BE Solunumsal akut kompanse olmayan asidoz Solunumsal subakut kısmen kompanse asidoz Solunumsal kronik kompanse asidoz Solunumsal akut kompanse olmayan alkaloz Solunumsal subakut kısmen kompanse alkaloz Solunumsal kompanse kronik alkaloz azalmış artmış normal normal azalmış artmış artmış artmış normal artmış artmış artmış artmış azalmış normal normal artmış azalmış azalmış azalmış normal azalmış azalmış azalmış Nabız Oksimetresi (Pulse Oksimetri) Nabız oksimetresi birçok klinik durumda oksijenizasyonun belirlenmesinde büyük rol oynar. Nabız oksimetresi invazif değildir, kullanımı ucuz ve kolaydır. Arteriyel oksijen saturasyonu hakkında devamlı bilgi verir ve perfüzyonun azaldığı durumların erken tanısında yol gösterici olabilir [88]. Nabız oksimetrenin ölçtüğü arter oksijen saturasyonu SpO 2 olarak ifade edilir. Genel anestezi ortamlarında, yoğun bakım ünitelerinde ve diğer klinik alanlarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Arteiyel oksijen saturasyonu (SaO 2 ), hemoglobin tarafından taşınan büyük oksijen rezervini (20 ml O2/100 ml kan ) yansıtırken arteriyel oksijen kısmi basıncı (PaO 2 ) ise plazmada çözünen daha az miktarda oksijeni (0,3 ml O2/100 ml kan) gösterir. Hipoksik hastada SaO 2 deki ufak değişiklikler PaO 2 deki büyük 23

24 değişikliklere delalet eder çünkü bu değerlerdeki SaO 2 düşüleri eğrinin dik kısmına denk gelmektedir [15,18,19]. Günümüzde kullanımda olan nabız oksimetreleri % satürasyon aralığında oldukça doğru ve güvenilir sonuçlar vermektedirler. Bu aralık yeterlidir çünkü birçok hastada satürasyonun %92 nin altına düşmesi oksijen tedavisi gerektirmektedir ve %80 lerde satürasyonu olan hastalarda acil bir durumu göstermektedir. Nabız oksimetre sonuçları beşinci vital bulgu olarak tanımlanmaktadır. SpO 2 hakkında devamlı veya sık aralarla bilgi verebilen nabız oksimetrisi, oksijenizayonun yeterliliği konusunda arteriyel kan gazlarından daha faydalı olabilmektedir. Kan gazı tayini için arterden örnek alınmalı ve tekniğe uygun bir şekilde hızlıca makineye götürülmelidir. Oysa nabız oksimetrisi ile invazif arteriyel girişime gerek olmadan hasta başında değerlendirme yapmak mümkündür. Uyanma odalarında veya ameliyathanelerde nabız oksimetrisi kullanımının yararları konusunda araştırmalar yeterlidir. Bu çalışmalarda nabız oksimetrisi kullanımı ile desatürasyon epizodları insidansının ve süresinin kısaldığı, hipoksi tanısı için geçen zamanın azaldığı gösterilmiştir. Dolayısı ile nabız oksimetrisi ile rutin monitorizasyon kritik durumlardaki hastalarda ciddi desaturasyon episodlarının azalması ve hipoksiye yol açan olayların hızla fark edilmesi sağlanmaktadır. Nabız oksimetresinin kullanım alanları aşağıda özetlenmiştir: 1. Acil hava yolu ile ilgili tedaviler sırasında İleri hava yolu desteği gerekliliği kararı verirken. Oksijenizasyonun yeterliliğinin tespiti için. Ventilatör ve FiO2 değişikliklerinin monitorizasyonunda. Oksijen tedavisinin sonlandırılmasına karar verirken. 24

25 2. Oksijenizasyon monitorizasyonunda Akciğer fonksiyon bozukluğu olan hastalarda ani gelişebilecek olan hipoksik durumların saptanmasında. Sedasyon uygulanan durumlarda. 3. Transport sırasında 4. Akut astım krizinde Probun yerleştirilmesi klinik duruma ve kullanılan proba göre değişir. Prop parmaklara, kulak memesine, nazal köprüye ve septuma, süt çocuğunun ise ayağı ve avuç içine yerleştirilebilir. Prop yerleştirilidikten sonra bilgisayar gelen bilgileri analiz ederek arteriyel pulsasyonu belirler ve dakikadaki atım sayısını gösterir. Aynı zamanda vurudan vuruya değişen oksijen saturasyonunu da gösterir. Eğer oksimetre pulsatil akımı bulamadıysa ya okuma gerçekleşmez, ya da satürasyon değeri kötü sinyal kalitesi uyarısı ile birlikte gözükür. Nabız oksimetrisinin dezavantajları ph ve pco 2 hakkında bilgi içermemesi ve hemoglobindeki toksik ya da yapısal değişiklikler, hareket, hipoperfüzyon gibi durumlarda sonuç verememesi ya da yanlış ölçüm yapmasıdır ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Larinks ve altındaki bölgeyi tutan enfeksiyonlar ASYE olarak isimlendirilir. Krup sendromları, akut bronşiolit, akut bronşit ve pnömoni akut alt solunum yolu enfeksiyonları olarak sayılabilir Epidemiyoloji Alt solunum yolu enfeksiyonları tüm dünyada çocukların sağlığı için önemli bir tehdittir. Kötü beslenmenin yaygın görüldüğü, sağlık hizmetlerine ulaşımın güç olduğu gelişmekte olan ülkelerde çocukların %30 u beş yaşına varmadan ölmektedir [11]. Bu ülkelerde beş yaş altı çocuk ölümlerinin %20 si ASYE na bağlıdır. ASYE na bağlı ölümlerin %90 ınından pnömoni sorumludur [20]. 25

26 İstatistikler daha çok gelişmekte olan ülkelerde tehlike olduğunu göstermekle birlikte coğrafik ve sosyoekonomik faktörlerden bağımsız olarak ASYE tüm çocuklar için tehlike oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tahminleri her yıl 5 yaş altında milyon çocuğa pnömoni tanısı koyulduğunu ve bunların 20 milyonunun hastaneye yatmayı gerektirecek kadar ağır olduğunu göstermektedir [20]. Kuzey Amerika ve Avrupa da 5 yaş altındaki çocuklarda yıllık pnömoni insidansı 34-40/1000, yaş arası adölesanlarda 7/1000 tür [22,23,24]. Yaşamın ilk yılında, ASYE insidansı yılda 100 çocuk başına olgudur ve bunun tahminen %10 unu pnömoniler oluştururken, pnömoni insidansı ikinci ve üçüncü yıllarda yılda 100 çocuk başına 4-5 beş olgudur. On yaş üzerinde ise insidans yılda 100 çocuk başına 1 olgudur. Çocuk yaş grubunda ayakta tedavi edilen hastaların %23 ü pnömoni tanısı almaktadır. ASYE nedeniyle hastaneye yatırılan çocuklarda, pnömoniler bir yaşındakilerde %33-50 oranında yer alırken, tüm çocuk yaş grubunda oran %29-38 dir [25]. Alt solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı mortalite hızı gelişmiş ülkelerde 1/1000 in altındadır [22]. Gelişmekte olan ülkelerde solunum yolu enfeksiyonları daha sık görülmekle kalmayıp aynı zamanda daha ağır seyretmektedir. Bu ülkelerde ASYE en önemli ölüm sebebi olup yılda 4 milyondan fazla ölüme yol açmaktadır [20,25]. Türkiye de de Sağlık Bakanlığı 1998 yılı verilerine göre 0 yaş grubunda bebek ölümlerinin %48.4 ünden ASYE sorumludur. 1-4 yaş arası pnömoni, %42.1 ile diğer ölüm nedenleri arasında birinci sıradayken diğer ASYE tipleri ikinci sırada yer almaktadır [16]. Ulusal Hastalık Yükü ve Maliyet Etkililik Projesi ne göre Türkiye de 0-14 yaş çocuk ölümlerine bakıldığında ASYE ikinci sırada yer almaktadır. ASYE nedeniyle bu yaş grubunda toplamda ölüm oranı %14, erkek ve kızlarda sırasıyla %13.7, %14.4 tür [27]. Bu veriler ülkemizde de özellikle beş yaş altı çocuklarda ASYE nın yüksek mortalite ve morbiditeye yol açan önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ASYE nın ülkemizde çocukluk yaş grubunda epidemiyolojik özelliklerinin, doğal gelişiminin, klinik seyrinin, risk faktörlerinin, uygun tanı ve tedavisinin belirlenmesi ve etkin koruyucu önlemlerin alınması giderek daha fazla önem kazanmaktadır. 26

27 Çalışmaların birçoğunda çocuk ASYE nın erkeklerde daha sık geliştiği görülmüştür. İlk on yaşta kız-erkek oranı 1.25:1-2:1 arasında değişmekte iken adölesan dönemde oran eşitlenmektedir [24,28]. Sosyoekonomik düzeyin düşük olduğu toplumlarda kalabalık aile ve çevre kirliliği ile doğru orantılı olarak ASYE daha sık görülmektedir. Altta yatan kardiyopulmoner bozukluklar ve diğer tıbbi durumlar ASYE gelişimine zemin hazırladığı gibi daha ağır seyretmesine de neden olabilir. Bu hastalıklar arasında konjenital kalp hastalıkları, bronkopulmoner displazi, kistik fibrozis, astım, orak hücreli anemi, nöromüsküler hastalıklar, gastroösofageal reflü, trakeoösofageal fistül, konjenital veya edinsel immün yetersizlik sendromları sayılabilir[22,29]. Sigara içimi mukosiliyer fonksiyon ve makrofaj aktivitesini engelleyerek doğal pulmoner defans mekanizmasının bozulmasına yol açar. Sigara dumanına maruziyet, özellikle de anne içiyorsa, bir yaş altçocuklarda ASYE riskini arttırmaktadır [30] Etiyoloji Çocukluk çağı ASYE nın en sık görülen nedenleri bakteriyel ve viral ajanlardır. Bulaş birçok olguda damlacık enfeksiyonu yoluyladır. Kapalı alanlarda, kalabalık yaşam koşulları enfekte damlacıkların inhalasyonu yoluyla oluşan doğrudan geçişi artırır. Bakteriyel pnömoniler epidemiler oluşturmaz. Ancak hastalığın insidansı viral enfeksiyonların epidemik periyotları sırasında artar. Tüm yaş gruplarına göre sıralaması değişmekle birlikte toplumsal kazanılmış bakteriyel pnömonilerden sorumlu olan en sık etkenler Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenzae, Grup A streptokoklar, Grup B streptokoklar ve Staphylococcus aureus tur. Mycoplasma pneumoniae ve Chlamydiae pneumoniae büyük çocuklarda ASYE na sıklıkla neden olan etkenlerdir [14]. ASYE na neden olan solunum virüslerinden sıklıkla görülenler; RSV, PIV, hmpv, influenza A ve B, rhinovirus, adenovirus tür. Kızamık ve suçiçeği aşıyla önlenebilen, ciddi ASYE na neden olabilen diğer viral etkenlerdir. 27

28 Hastalığın saptanması, tedavi edilmesi ve bazı ASYE türlerinin önlenmesinde ilerleme kaydedildikçe ASYE spektrumu içerisinde yeni patojenler saptanmıştır. Çocukluk çağı ASYE nda en iyi laboratuvar koşullarında kültür, seroloji ve moleküler biyolojik yöntemler kullanılarak etkenlerin ancak %40-50 si belirlenebilmektedir [21]. Buna ek olarak viral ve bakteriyel koenfeksiyonların giderek daha sık görülmesi nedeniyle ASYE na yol açan bilinen viral ve bakteriyel etiyolojik ajanlar arasında tanısal ayrım yapılması giderek güçleşmektedir [22] AKUT BRONŞİOLİT Tanım Bronşiolit daha çok iki yaşından küçük çocuklarda görülen, küçük havayollarının inflamasyonu sonucu ortaya çıkan, akut başlangıçlı solunum yolu semptomları ile karakterize klinik bir sendromdur.büyük çocuklar ve erişkinler bronşiyol düzeyinde daralma ve ödemi daha iyi tolere ederler bu nedenle bu yaş grubunda benzer tablonun oluşması beklenmez[29,42].bronşiyolit 2 yaş altı en sık gözlenen alt solunum yolu enfeksiyonudur Etiyoloji Akut bronşiolit vakalarına solunum yolu virüsleri neden olur. RSV en sık izole edilen ajandır. Bronşiolite neden olan diğer viral solunum patojenleri PIV tip 1-3, influenza A, rhinovirüsler, adenovirüsler ve koronavirüslerdir. Bunların yanında son 6 yılda sıklıkla bronşiolite yol açan, genel olarak solunum yolu hastalıklarına neden olan yeni virüsler de bulunmuştur. Bunlar hmpv, ağır akut respiratuar sendroma neden olan koronavirüsler, bir yeni insan rhinovirüs, iki yeni polyomavirüs ve insan bocavirüstür (HBoV) [23] Epidemiyoloji Bronşiolit 1 yaş altı çocuklarda daha sık görülür. Altı aydan daha küçük süt çocukları daha ciddi hastalık için risk altındadırlar [24]. Özellikle solunum yolu virüslerinin salgınlara neden olduğu dönemlerde görülen mevsimsel bir hastalıktır. 28

29 Kuzey yarımkürede RSV enfeksiyonlarının kasım ve mart ayları arasında sıklığı artar ancak sezon başlangıç ve bitiş zamanı ve enfeksiyonun en sık olacağı dönemin önceden tahmin edilmesi güçtür [25]. RSV salgınlarının genellikle kasımaralık aylarında başladığı, ocak- şubat aylarında doruk noktaya ulaştığı ve martnisan aylarında bittiği görülmüştür [26]. Eşlik eden hastalıklar, çevresel ve genetik faktörler hastalığın ciddiyetini etkiler. Kronik akciğer hastalığı, konjenital kalp hastalığı, konjenital veya edinsel immün yetmezlikler, kreş bakımı, pasif içicilik, kalabalık ev ortamı, erkek cinsiyet, reaktif havayolu varlığı ve RSV spesifik IgE yanıtı bronşiolit sıklığı ve ciddiyetini arttırır [21]. Bronşiolitli süt çocuklarının %2-3 ünde hospitalizasyon ihtiyacı doğmaktadır. Prematüre süt çocukları ve bronkopulmoner displazisi olan süt çocuklarında RSV enfeksiyonuna bağlı hospitalizasyon hızı term ve sağlıklı çocuklarınkinin 5 katıdır [27]. Bu hastalarda büyük bir çoğunluğu 28. gestasyonel haftadan sonra geçen maternal antikorların eksikliği, immatür immün yanıt, küçük bronşioller ve düşük pulmoner rezervle birlikte iyi gelişmemiş akciğerler suçlanmaktadır [25]. Ayrıca RSV ye karşı maternal antikor konsantrasyonu mevsimsel değişiklikler göstermektedir. Erken sonbahar veya RSV sezonunun başlamasında kısa bir süre sonra doğan süt çocuklarında antikor konsantrasyonu daha düşük olmaktadır [28] Patofizyoloji Bronşiolit solunum yolu mukozasının progresif enfeksiyon ve enflamasyonudur. Distal havayollarının parsiyel oklüzyonu sonucu obstruktif alt solunum yolu enfeksiyonunun klinik bulguları ortaya çıkar. Etkilenen akciğer dokusunun histolojik incelemesinde solunum yolu epitelinin nekrozu, peribronşial dokularda monositik inflamasyon ve ödem, distal havayollarında mukus ve fibrin tıkaçları görülür. İyileşme bronşial epitelin rejenerasyonu ile 3-4 gün içerisinde başlar. Ancak siliyer yapının normale dönmesi için yaklaşık 2 hafta gereklidir [24] 29

30 Klinik Hastalık, genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu olan bir erişkinle karşılaştıktan sonra gelişir. Önce seröz burun akıntısı, hapşırık, iştahsızlık, subfebril veya çok yüksek olabilmekle birlikte genellikle 38,5-39 C arası ateş ile kendini gösterir. Başlangıç yakınmalarından 4-6 gün sonra öksürük, dispne, beslenme güçlüğü gelişir. Küçük süt çocuklarında hastalığın erken döneminde apne görülebilir. Fizik muayenede takipne, hışıltı, ral veya ronküs, ekspiryumda uzama, bazen burun kanadı solunumu ve retraksiyonlar görülür. Süt çocuklarında distal havayolu çaplarının küçüklüğü nedeniyle hışıltı daha sıktır. Takipne her zaman hipoksemi ve hiperkarbi ile korele olmadığı için pulse oksimetre kullanılmalı ve noninvaziv karbondioksit ölçümü yapılmalıdır. Takipne olmaması süt çocuğunda ASYE olmadığı yönünde önemli bir göstergedir [28] Tanı Bronşiolit tanısı özellikle kış aylarında prodromal viral üst solunum yolu enfeksiyonu öyküsü olan ve öksürük ve/veya hışıltı ile başvuran hastalarda klinik bulgularla koyulur [29,47] Laboratuar Bronşiolitli çocuklarda genellikle beyaz küre sayısında hafif yükselme olurken diferansiyel hücre sayımı sıklıkla normaldir Radyoloji Radyografi ayırıcı tanının net yapılamadığı viral miyokardit, konjenital kalp hastalığı, pnömoni gibi benzer klinik tablonun görüldüğü durumlarda, ciddi bronşiolit düşünüldüğünde ve hastaneye yatırılan ancak beklenen düzelmenin gözlenmediği hastalarda önerilmektedir [29]. Bronşiolitli birçok süt çocuğunun akciğer grafisinde havalanma artışı, peribronşial belirginleşme, postobstruktif atelektazilere bağlı gezici yama şeklinde infiltrasyonlar görülebilir. Akciğer 30

31 grafisinde anormal bulguların varlığı ile hastalığın ciddiyeti arasındaki ilişkiyi gösteren yeterli veri yoktur [29]. Bronşiolit alveolar boşluk hastalığı olmadığı için alveolar infiltrasyon varlığında sekonder bakteriyel enfeksiyon düşünülmelidir Ayırıcı Tanı Hışıltı çocuklarda en sık rastlanan bulgudan biridir. Değişik çalışmalar bir yaşından küçük çocukların %10-15 inin, beş yaşından küçüklerin ise %25 inin en az bir kez hışıltı ile birlikte seyreden bir solunum yolu hastalığı geçirdiğini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde beş yaşından küçük çocuklarda hışıltının kümülatif prevalansı %15-32 arasındadır [61]. Türkiye de çocuğu kapsayan bir araştırmada kümülatif hışıltı prevalansı %15.1 olarak bulunmuştur [62]. Prodromal üst solunum yolu enfeksiyonu öyküsü olmaması ve sürekli veya tekrarlayan hışıltı öyküsünün bulunmaması durumunda bronşiolit dışı tanılar göz önünde bulundurulmalıdır. Mikoplazma enfeksiyonları başta olmak üzere, bazı solunum yolu enfeksiyonlarında, viral pnömonilerde, miyokarditte, kistik fibrozis, bronşiektazi ve gastroözofageal reflü gibi hastalıklarda hışıltı duyulabilir. Alt solunum yollarına veya ösofagusa ulaşan yabancı cisimler de hışıltıya neden olabilir. Hışıltı ile gelen çocuğun değerlendirilmesinde en önemli unsurlar hışıltının başlangıç yaşı, tekrarlayan ya da kronik gidişli olması, beraberinde ateş, gelişme geriliği, göğüs deformitesi, çomak parmak gibi bulguların bulunması, ailesel allerji öyküsü ve bronkodilatatör tedaviye yanıt alınıp alınmamasıdır. Hışıltının süt çocuğu döneminde başlaması ve sürekli olması durumunda trakeal veya subglottik stenoz, trakeobronkomalazi ve vasküler anomaliler gibi konjenital malformasyonlar akla getirilmelidir. Bu malformasyonların varlığında pozisyonla hışıltı şiddetinde değişiklik ve eşlik eden stridor da görülebilir. Direk laringoskopi, fleksible bronkoskopi, ekokardiyografi (EKO) ve manyetik rezonans anjiyografi incelemeleri ile ayırıcı tanı yapılabilir. Beslenmeden sonra oluşan hışıltı, sık kusmalar, belirgin gece semptomları aspirasyon sendromları (gastroösofageal reflü (GÖR) ve trakeoösofageal fistül 31

32 (TÖF)) için özellikle uyarıcı olmalıdır. GÖR tanısında en güvenilir yöntem ph-metre ile ösofagus alt ucundaki ph değişikliklerinin 24 saat süre ile kaydedilmesidir [63]. Medikal tedavi ve konservatif önlemlerle GÖR e bağlı hışıltı atakları büyük ölçüde önlenebilmektedir [63]. TÖF ün yol açtığı aspirasyonda ani siyanoz, öksürük ve izleyen hışıltı öyküsü alınır. Ösofagus mide duodenum grafisi ve bronkoskopi yardımıyla TÖF gösterilebilir. Çok sayıda geçirilmiş ASYE öyküsü olan, fizik muayenesinde gelişme geriliği, çomak parmak ve/veya göğüs deformitesi saptanan hastalar kistik fibrozis, alfa-1 antitripsin eksikliği, konjenital kalp hastalığı, bronkopulmoner displazi, bronşiektazi ve immün yetmezlik için araştırılmalıdır [64]. Ayırıcı tanı için immünglobulin düzeyleri, ter testi, alfa-1 antitripsin düzeyi, EKO, yüksek çözünürlüklü toraks tomografisi planlanmalıdır. Hiler ve mediastinal lenf nodları bazen büyük bronşlara bası yaparak hışıltı oluşturabilirler. Akciğer grafisinde görülebilen genişlemiş mediasten lenfadenopati için uyarıcı olmalıdır. Tüberküloz en sık lenfadenopati nedenidir. Ateş iştahsızlık, kilo kaybı ile birliktedir. Tümörlerden en sık T hücreli lösemi ve lenfoma hiler lenfadenopati yapar. Hiler lenfadenopatisi olan tüm çocuklar ppd, periferik yayma, kemik iliği aspirasyonu ve lenf nodu biyopsisi ile tüberküloz ve malignite açısından değerlendirilmelidir. Allerjik bir etyolojiyi araştırmak özellikle çevresel faktörler tarafından tetiklenen veya mevsimsel hışıltı varlığında ve yüklü aile öyküsü olanlarda gereklidir [65]. İki yaşından küçük çocuklarda deri testlerinin güvenilirliği kısıtlı olduğundan, bu yaş grubunda seçilmiş allerjenler için RAST testi kullanılabilir. Geri dönüşlü obstruksiyon ve havayolu aşırı duyarlılığının gösterilmesinde spirometri en iyi yöntem olmakla birlikte küçük çocuklarda standart referans değerler yoktur [66]. Yabancı cisim aspirasyonu özellikle 8 ay-4 yaş arası çocuklarda görülür [67]. Hastalar öksürük ve öğürmenin de eşlik edebildiği ani başlangıçlı hışıltı ile başvururlar. Fizik muayenede bölgesel hışıltı saptanabilir. Akciğer grafisinde tek taraflı havalanma fazlalığı, mediastinal kayma, atelektazi gibi bulgular görülebilir. 32

33 Çoğu ilk 24 saatte tanı almakla birlikte bu süre bir haftaya kadar uzayabilir. Tanı ve tedavi için bronkoskopi kullanılır Tedavi Takipne (solunum sayısının 2 aylık ve daha küçük hastalarda 60/dakika, 3-11 ay arası 50/dakika, 1-5 yaş arası yaşında 40/dakika nın üzerinde olması), burun kanadı solunumu ve hipoksemi ile karakterize solunum sıkıntısı olan ve beslenmesi bozulan hastalar ağır bronşiolit olarak değerlendirilmeli ve hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir [9]. Apne ve asidozu olan hastalar yoğun bakım ünitesinde izlenmelidir. Solunum sayısı 60/dakika nın üzerine çıktığında beslenme bozulur. Ekspiryumda uzama ve retraksiyonlar nedeniyle aspirasyon riski artar. Bu nedenle hasta oral olarak beslenebilir hale gelinceye kadar intravenöz sıvı ile desteklenmelidir. Bronşiolitli hastalarda uygunsuz ADH sendromu gelişebileceği için sıvı retansiyonu açısından dikkatli olunmalıdır. Solunum fizyoterapisinin klinik olarak yararı gösterilememiştir [30]. Sekonder bakteriyel enfeksiyon varlığında antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Bronşiolitle birlikte sekonder bakteriyel enfeksiyon nadir görülmekle birlikte en sık idrar yolu enfeksiyonu görülür [31,32]. Bronşiolitle birlikte akut otitis media varlığında orta kulak aspiratlarının %50-94 ünde bakteriyel patojenler izole edilmiştir [33,34]. Bronkodilatatör tedavi tartışmalıdır. 394 bronşiolitli çocuğu kapsayan bir meta-analizde bronkodilatatör ve plasebo arasında klinik skor ve hastanede kalış süresi açısından anlamlı fark saptanmamakla birlikte nebulize salbutamol ile hastaların kinik skorlarının düzeldiğini gösteren çalışmalar da vardır [35-37,47]. Nebulize epinefrinin de hastalığın klinik gidişi ve hastanede kalış süresi üzerine etkisi olmadığını, oksijen ihtiyacında düzelme sağlamamakla birlikte havayolu rezistansının düzelmesine katkıda bulunduğunu gösteren çalışmalar yapılmıştır [38,39]. 33

34 Kortikosteroidlerin rutin bronşiolit tedavisinde yeri yoktur. Sistemik steroid kullanımına ilişkin bir meta-analizde plasebo ile karşılaştırıldığında bronşiolitli çocuk ve süt çocuklarının hastanede kalış süresi ve klinik skorları arasında fark görülmediği sonucuna varılmıştır [40]. Bronşiolit için antiviral tedavinin endikasyonları tartışmalıdır. RSV bronşioliti tedavisinde ribavirinin kısa dönemde hastanede kalış süresini kısaltıp oksijen ihtiyacını azalttığını ve buna ilave olarak uzun dönemde tekrarlayan hışıltı ataklarını ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının sayısını da azalttığını destekleyen çalışmalar olmakla birlikte kontrol grubuyla bir fark olmadığını gösteren çalışmalar da vardır [41]. Klinik yararının tartışmalı olması, uygulama güçlüğü, ilacı uygulayan sağlık personeli üzerine yan etkileri ve yüksek maliyeti nedeniyle ribavirinin sadece bronşiolitle birlikte immün yetmezlik veya hemodinamik olarak önemli kardiyopulmoner hastalık gibi seçilmiş vakalarda uygulanması önerilmektedir [29] PNÖMONİ Pnömoni sıklıkla bakteriler ve viruslar gibi infeksiyöz etkenlere yanıt olarak akciğer parankiminde (alveol ve interstisiyum) gelişen akut bir inflamasyondur. Pnömoni; ateş, solunumsal belirtiler ve parankimal tutulumun fizik muayene ve/veya göğüs radyografi bulguları ile tanımlandığı klinik bir tablodur [43,44]. Bronkopnömoni küçük bronşioller ve peribronşial alveollerin akut inflamasyonudur [43] Epidemiyoloji Yaşamın ilk 5 yılı alt solunum yolu infeksiyonlarının en sık görüldüğü dönemdir. Erkek çocuklarda alt solunum yolu infeksiyon insidansı ilk 10 yaşta daha yüksek (Erkek/Kız = 2/1) iken, ergenlik döneminde bu oran eşitlenir [44,48,49]. Çocukluk çağı pnömonilerinin en sık görülen nedenleri bakteriyel ve viral etkenlerdir. İnsanlar solunum yolu infeksiyonlarına neden olan bakteriyel ve viral etkenler için tek kaynaktır. Birçok olguda bulaş, kaynak olgu ile ev içi yakın temas sonucu, infekte damlacıkların inhalasyonu yoluyla gerçekleşir. Kontamine 34

35 yüzeylerle direkt temas, viral etkenlerle, özellikle Respiratuvar Sinsityal Virus (RSV) bulaşında çok önemlidir [49-53]. Bakteriyel pnömoniler her mevsimde görülmesine karşın en sık kış ve ilkbahar aylarında görülürler, ancak salgınlar oluşturmazlar. Hastalığın insidansı viral infeksiyon salgınları sırasında artar. Tüm yaş gruplarında bakteriyel pnömonilerden sorumlu olan en sık etken S. pneumoniae dır [49-53]. Solunum yolu viruslarından RSV, süt çocuğu ve okul öncesi çağı çocuklarda viral pnömonilerin en sık görülen nedenlerinden biridir. Hastalıkta genellikle tek bir virus etkendir. Ancak %5-20 oranında birden fazla virus izole edilebilmektedir. Viral pnömoniler mevsimsel bir dağılım gösterirler. Soğuk iklimlerde sonbahar ve erken kış döneminde, tropikal iklimlerde yağışlı mevsimlerde salgınlar yaparlar. Adenovirus mevsimsel dağılım göstermez, yıl boyu görülebilir [48,50,51] Etiyoloji Sınıflama aşağıdaki gibi özetlenebilir [43, 45]: Bakteriler (Pnömokok, streptokok, stafilokok, klebsiella, tüberküloz) Virüsler (İnterstisyel pnömoni, dev hücreli pnömoni, influenza) Mantarlar (Aspergilloz, histoplazmoz, kriptokokkoz) Diğerleri (P.karinii, Q ateşi, mikoplazma, nokardiya) Aspirasyon pnömonileri Löffler pnömonisi Hipoplastik pnömoni Pnömonilerde etkenler yaşa göre aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir [45-47]: Yenidoğan: Grup B streptokoklar (en sık), gram negatif bakteriler (E.coli, K.pneumonia,L.monositogenez, S.aureus, C.trachomatis, virüsler (CMV, HSV), anaerob bakteriler. 35

36 2 ay 5 yaş: Virüsler (RSV, parainfluenza, influenza, adenovirüs, metapneumomovirus), S.pneumonia, H.influenza, S.aereus, grup A streptokoklar, mikobakteriler, B.pertussis. 5 yaş - 9 yaş: S.pneumonia, M.pneumonia, C.pneumonia, S.aureus, grup A streptokoklar, virüsler, mantarlar. 10 yaş üzeri: S.pneumonia, M.pneumonia, C.pneumonia. Pnömoniler anatomik tutulum ve radyolojik görünümlerine göre de sınıflandırılabilirler [43]: 1. Lober - alveoler pnömoni (S.pneumonia) 2. Lobuler - bronkopnömoni (S.pneumonia, Hib, klebsiella, grup B streptokoklar, S.aereus, E.coli) 3. İnterstisyel - viral pnömoniler (RSV, CMV, Adenovirüs, İnfluenza A ve B, Parainfluenza, Rinovirüs, Coronavirüs, Herpesvirüs, Enterovirüsler) Ayrıca pnömoniler klinik bulgularına göre üç ana grupta sınıflandırılabilirler [44,46]: I.Toplum Kökenli Pnömoniler A. Tipik Pnömoniler: Akut, gürültülü başlangıç, ani ateş yükselmesi, öksürük, pürülan balgam, fizik muayenede ral ve ronküslerin bulunması, radyolojik olarak lober konsolidasyon ve lökositozla karekterizedir. B. Atipik Pnömoni: Okul çağı çocuklarında sıklıkla karşımıza çıkan subakut bir başlangıç, kuru mukoid balgam, öksürük hırıltılı solunum gibi yakınmalarla karakterize ve radyolojik olarak bilateral interstisyel bronkopnömonik tutulum gösteren, laboratuvar olarak lökositozun belirgin olmadığı, akciğer dışı sistemik organ tutulumlarının da olduğu pnömonilerdir. 36

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Akut solunum yetmezliği (ASY), solunum sisteminde meydana gelen fonksiyon

Akut solunum yetmezliği (ASY), solunum sisteminde meydana gelen fonksiyon DERLEME Hacettepe T p Dergisi 2005; 36:33-37 Çocuklarda akut solunum yetmezli ine yaklafl m Deniz Do ru 1 1 Doç. Dr., Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Göğüs

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ. Mehmet Ceyhan 2016

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ. Mehmet Ceyhan 2016 ÇOCUKLUK ÇAĞINDA PNÖMONİ Mehmet Ceyhan 2016 PNÖMONİ Akciğer parankiminin inflamasyonudur Anatomik olarak; Lober pnömoni Bronkopnömoni İnterstisiyel pnömoni Patolojik olarak: Alveollerde konsolidasyon ve/veya

Detaylı

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI)

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) Dr.Gülbin Bingöl Karakoç Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi K.İnci 1: Bebek K, 2 günlük kız hasta Meme emememe, morarma yakınması

Detaylı

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması Dr. Ahmet U. Demir Solunum fizyolojisi Bronş Ağacı Bronş sistemi İleti havayolları: trakea (1) bronşlar (2-7) non respiratuar bronşioller (8-19) Gaz değişimi: respiratuar

Detaylı

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı www.toraks.org.tr Editörler HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. Münevver Erdinç Ege Üniversitesi

Detaylı

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım 1 Çocuk Sağlığında Eşitsizlikler (DSÖ verileri 1999) Yılda 10 milyon çocuk 5. yaşlarını kutlayamadan ölmektedir 2020 e kadar aynı Geri kalmış-gelişmekte olan ülkelerde

Detaylı

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi)

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Solunum yetmezliği Mustafa Bey (66y) Ayşe Hanım (34 y) ph= 7.24 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 89 mmhg FiO 2 =.33 (Venturi) ph= 7.42 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Ayşe Hanım Sekreter,

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

MEKANİK VENTİLASYON - 2

MEKANİK VENTİLASYON - 2 MEKANİK VENTİLASYON - 2 DR. M. ŞÜKRÜ PAKSU ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ ÇOCUK YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ Endotrakeal entübasyon endikasyonları Tüp seçimi Başlangıç ayarları Mod seçimi Özele durumlarda mekanik

Detaylı

Pnömonilerde Ak lc Antibiyotik Kullan m

Pnömonilerde Ak lc Antibiyotik Kullan m .Ü. Cerrahpafla T p Fakültesi Sürekli T p E itimi Etkinlikleri Çocuklarda Ak lc Antibiyotik Kullan m Sempozyum Dizisi No: 33 Aral k 2002; s. 35-39 Pnömonilerde Ak lc Antibiyotik Kullan m Prof. Dr. Necla

Detaylı

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Kan Gazı Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Normal Değerler ph 7.35-7.45 (ort. 7.40) ph 7.35 ise Asidoz 7.45 ise Alkaloz ph

Detaylı

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Kan Gazı Nedir? Kanın a s i t ve b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Ortaya çıkan

Detaylı

OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU

OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU OBEZİTE-HİPOVENTİLASYON SENDROMU Dr. Gökhan Kırbaş Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi TORAKS DERNEĞİ UYKU BOZUKLUKLARI ÇALIŞMA GRUBU MERKEZİ KURSLAR

Detaylı

Hazırlayan Kontrol Eden Onaylayan

Hazırlayan Kontrol Eden Onaylayan KODU: SYB.PR.76 YAYIN TA: 10.10.2017 REVİZYON TA:-- REVİZYON NO:00 Sayfa 1 / 5 1. AMAÇ: Yoğun Bakım da hastaların güvenli bir şekilde kabul edilmesinden, Yoğun Bakım da hastanın çıkışına kadar olan sürede

Detaylı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Kronik Öksürük Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Epidemiyoloji Polikliniklerde en sık 5. şikayet %88-100 neden saptanıyor Spesifik tedavi

Detaylı

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar?

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar? ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar? AKCİĞERLERİN PRİMER GÖREVİ GAZ ALIŞVERİŞİNİ SAĞLAMAKTIR. AKG analizi ile Asit Baz dengesi Oksijenizasyon Gaz alışverişi

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı Oksijen tedavisi Prof Dr Mert ŞENTÜRK İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı OKSİJEN TEDAVİSİ Kime uygulanmalı? Endikasyonlar? Kaç litre? Ne şekilde? Kime uygulanmalı? Gereksinimi

Detaylı

47 yaşında erkek hasta YBÜ e KOAH+ Tip 2 solunum yetmezliği nedeni ile yatırılıyor.

47 yaşında erkek hasta YBÜ e KOAH+ Tip 2 solunum yetmezliği nedeni ile yatırılıyor. 47 yaşında erkek hasta YBÜ e KOAH+ Tip 2 solunum yetmezliği nedeni ile yatırılıyor. Entübe edilen hastaya SVK+ arter katateri takılarak hemodinamik olarak monitorize ediliyor. Ekstübe edilen hasta NIMV

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi 1 2 3 4 5 6 7 Solunum Sistemini Oluşturan Yapılar Solunum sistemi burun, agız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronslar, bronsioller, ve alveollerden

Detaylı

SOLUNUM YETMEZLİKLERİ

SOLUNUM YETMEZLİKLERİ SOLUNUM YETMEZLİKLERİ Prof. Dr. Mehmet GÜL Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı KONYA & Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği İSTANBUL Giriş Solunum,

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük

Detaylı

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ *Bahar Kandemir, *İbrahim Erayman, **Sevgi Pekcan, ***Ümmügülsüm Dikici, *Selver Can, ***Mehmet Özdemir, *Mehmet Bitirgen *

Detaylı

Vakalarla pratik uygulamalar. Dr.F.Emre CANPOLAT

Vakalarla pratik uygulamalar. Dr.F.Emre CANPOLAT Vakalarla pratik uygulamalar Dr.F.Emre CANPOLAT VAKA-1---ELBW Bebek 23 hafta 4 günlük 630 gram İnleme Siyanoz ph 7.2 CO2: 63 HCO3: 16,8 PO2: 45 venöz İlk ne yapalım? CPAP da izlem, Surfaktan verip ayırmak?

Detaylı

INFLUENZA 2016. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Komitesi

INFLUENZA 2016. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Komitesi INFLUENZA 2016 Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Komitesi İnfluenza pandemileri; 1918-1919 İspanyol gribi H1N1 1957-1958 Asya gribi H2N2 1968-1969 Hong Kong

Detaylı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi

Detaylı

Mekanik Ventilasyon Takibi. Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun

Mekanik Ventilasyon Takibi. Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun Mekanik Ventilasyon Takibi Dr.Yücel Yavuz OMÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD./Samsun Amaç Bu sunumda; Mekanik ventilasyon (MV) uygulaması sırasında takip edilmesi gereken parametreleri ve ortaya çıkması muhtemel

Detaylı

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE):

Pulmoner Emboli Profilaksisi. Tanım. Giriş. Giriş 12.06.2010. Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD. Pulmoneremboli(PE): Pulmoner Emboli Profilaksisi Dr. Mustafa YILDIZ Fırat Üniversitesi Acil Tıp AD m Pulmoneremboli(PE): Bir pulmonerartere kan pıhtısının yerleşmesi Distaldeki akciğer parankimine kan sağlanaması Giriş Tipik

Detaylı

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1

YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 YENİDOĞANDA MEKANİK VENTİLASYON KURSU OLGU SUNUMU-1 BAŞVURU ÖZELLİKLERİ 28 yaşındaki gebe suyunun gelmesi nedeniyle acil servise başvurdu. İlk gebelik, gebelik takipleri yok Gebelik yaşı 39 hafta Amniyon

Detaylı

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı Olan Hasta Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı??? Yan ağrısı? Sırt ağrısı? Mide ağrısı? Karın ağrısı? Boğaz ağrısı? Omuz ağrısı? Meme ağrısı? Akut Göğüs Ağrısı Aniden başlar-tipik

Detaylı

Türk Toraks Derneği. Çocuklarda Toplumda Gelişen Pnömoni Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.

Türk Toraks Derneği. Çocuklarda Toplumda Gelişen Pnömoni Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org. Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Çocuklarda Toplumda Gelişen Pnömoni Tanı ve Tedavi Uzlaşı Raporu Cep Kitabı www.toraks.org.tr Editörler HAZIRLAYANLAR

Detaylı

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği VENTİLATÖR KULLANIMI Doç.Dr.Nurdan URAŞ Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği Mekanik Ventilasyonun Amaçları Yeterli gaz değişimini sağlamak Akciğer hasarı riskini

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi

Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi. Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuklarda Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS) ve Tedavisi Tolga F. Köroğlu Dokuz Eylül Üniversitesi 1967: 18.07.2013 2 Tarihçe 1967 Acute Respiratory Distress in Adults 1971 Adult Respiratory Distress

Detaylı

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ

Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi. Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Dönemi Komplikasyonlarda Hemşirelik İzlemi Nevin ÇETİN Hacettepe Üniversitesi Pediatrik KİTÜ Engraftman Sendromu Veno- Oklüzif Hastalık Engraftman Sendromu Hemşirelik İzlemi Vakamızda: KİT (+14)-

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası

Detaylı

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu Bölüm 21 Astımla Karışan Hastalıklar Dr. Alpaslan TANOĞLU ve Dr. Mustafa DİNÇ Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu hastalığıdır. Hastalığın en

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI SOLUNUM SİSTEMİ HASTALARINDA EVDE SAĞLIK UYGULAMALARI Yrd. Doç. Dr. Sibel KÜÇÜK Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Solunum Sistemi Hastalıklarında Evde Bakımın Amacı Progresyonu önlemek,

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

PNÖMONİLERİ GÜNCEL RADYOLOJİK YAKLAŞIM. Dr. Can Zafer Karaman ADÜTF Radyoloji AD

PNÖMONİLERİ GÜNCEL RADYOLOJİK YAKLAŞIM. Dr. Can Zafer Karaman ADÜTF Radyoloji AD PNÖMONİLERİ GÜNCEL RADYOLOJİK YAKLAŞIM Dr. Can Zafer Karaman ADÜTF Radyoloji AD GÖRÜNTÜLEMEDEN BEKLENENLER Pnömoni tanısını doğrulamak Sağaltımın etkinliğini denetlemek Pnömoniye neden ajanı belirlemek????

Detaylı

TOPLUM KÖKENLİ PNÖMONİLER

TOPLUM KÖKENLİ PNÖMONİLER TOPLUM KÖKENLİ PNÖMONİLER Dr. Kaya Süer Near East University Medical Faculty Infectious Diseases and Clinical Microbiology Pnömoni : Akciğer parankiminde inflamasyon ve konsolidasyon ile seyreden yangısal

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları BD Olgu Sunumu 20 Aralık 2018 Perşembe

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları BD Olgu Sunumu 20 Aralık 2018 Perşembe Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları BD Olgu Sunumu 20 Aralık 2018 Perşembe Dr. Ayşe Tekin Yılmaz Olgu 4 aylık, erkek bebek Yakınma, öksürük-hırıltılı

Detaylı

CPAP ve BİPAP modları, cihaz özellikleri ve ekipmanları. Doç.Dr.Sedat Öktem Medipol Üniversite'si Tıp Fak. Çocuk Göğüs Hast. BD

CPAP ve BİPAP modları, cihaz özellikleri ve ekipmanları. Doç.Dr.Sedat Öktem Medipol Üniversite'si Tıp Fak. Çocuk Göğüs Hast. BD CPAP ve BİPAP modları, cihaz özellikleri ve ekipmanları Doç.Dr.Sedat Öktem Medipol Üniversite'si Tıp Fak. Çocuk Göğüs Hast. BD Ventilasyonun değisik modları Basıncın verilme yolu İnvaziv Noninvaziv Pozitif

Detaylı

Dr Gökay Güngör Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesi

Dr Gökay Güngör Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesi Dr Gökay Güngör Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi EAH Solunumsal Yoğun Bakım Ünitesi Var olan asit-baz dengesi bozukluğunun tanısı, takibi ve tedaviye yanıtını değerlendirmek, Var olan

Detaylı

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur.

Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. TYBD SEPSİS ÇALIŞMASI ENFEKSİYON TANIMLARI Derin Cerrahi Alan Enfeksiyonu(DCAE) Aşağıdaki 3 kriterin birlikte olması durumunda derin cerrahi alan enfeksiyonu tanısı konulur. 1.Cerrahi girişimden sonraki

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ TORAKS DEĞERLENDİRME ŞEKLİ 2 ( ID: 64)/OLGU Sİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ SONRASINDA GELİŞEN ORGANİZE PNÖMONİ (OP/ BOOP) Poster 3 ( ID: 66)/Akut Pulmoner Emboli: Spiral

Detaylı

Çocuklarda Akut Solunum Yetmezliği

Çocuklarda Akut Solunum Yetmezliği Çocuklarda Akut Solunum Yetmezliği Ebru GÜNEŞ YALÇIN*, Nural KİPER* * Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Göğüs Hastalıkları Ünitesi, ANKARA Akut solunum

Detaylı

09.02.2015. Oksijen Tedavisi. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32.

09.02.2015. Oksijen Tedavisi. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32 Oksijen vücuda solunum yoluyla girer, akciğerlerde hava keseciği ile kılcal damarlar arasındaki zara ulaşır

Detaylı

SİYANOZ. Doğal ışıkta en iyi görülür Siyanozun en iyi görüldüğü yerler; Tırnak dipleri Dudaklar Dil Müköz membranlar Konjuktiva

SİYANOZ. Doğal ışıkta en iyi görülür Siyanozun en iyi görüldüğü yerler; Tırnak dipleri Dudaklar Dil Müköz membranlar Konjuktiva SİYANOZ Siyanoz deri ve Müköz membranların mavi-mor renk değişikliği göstermesidir Siyanoz bir hastalık değildir!! Siyanoz bir fizik bulgudur Siyanoza yol açan birçok neden vardır SİYANOZ Doğal ışıkta

Detaylı

ASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI

ASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI ASTIM Dr. Bengü MUTLU Bir çok uyarıya karşı artan havayolu cevabı ile karakterize kronik inflamatuar bir hastalıktır İnflamatuar süreçte mast hücreleri, eozinofiller, T lenfositler, makrofajlar, nötrofiller,

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

FLEKSİBL FİBEROPTİK BRONKOSKOPİ

FLEKSİBL FİBEROPTİK BRONKOSKOPİ FLEKSİBL FİBEROPTİK BRONKOSKOPİ DOÇ. DR. ARİF DURAN ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Bronkoskopi nedir? Solunum yollarının endoskopik olarak incelenmesi Bronkoskop çeşitleri

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011

Trakea Rüptürü. Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu. Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 Trakea Rüptürü Nadir Bir Entübasyon Komplikasyonu Doç. Dr. Aydın KARAKUZU Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Lefkoşe, KKTC Nisan 2011 1 Klinik Öykü Ş.Ş., 75 yaş, erkek, Asenden Aort Anevrizması

Detaylı

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş İnfluenza sendromu genellikle ani başlangıçlı

Detaylı

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum sistemi kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir. Solunum sistemindeki

Detaylı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı PULS-OKSİMETRİ Dr. Necmiye HADİMİOĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Puls oksimetre, Pulsatil atımı olan arterlerdeki farklı hemoglobinlerin ışık emilimlerini

Detaylı

ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu. Prof. Dr. Yalım Dikmen

ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu. Prof. Dr. Yalım Dikmen ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu Prof. Dr. Yalım Dikmen ARDS nin Önceki İsimleri Şok akciğeri Islak akciğer Da Nang akciğeri Pompa akciğeri Hyalen membran hastalığı Artmış permeabilite akciğer ödemi

Detaylı

YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ

YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ YOĞUN BAKIM EKİBİNDE HEMŞİRE VE HASTA BAKIMI BURCU AYDINOĞLU HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2007 Yoğun Bakım Üniteleri Hasta bakımının en karmaşık Masraflı Teknoloji ile içiçe Birden fazla organı ilgilendiren

Detaylı

Kor Pulmonale hipertrofi dilatasyonu

Kor Pulmonale hipertrofi dilatasyonu KOR PULMONALE Kor Pulmonale Kronik Kor Pulmonale ; Akciğer, göğüs duvarı veya solunum merkezi patolojileri sonucunda oluşan sağ ventrikül hipertrofi ve/veya dilatasyonudur. Kronik akciğer hastalıkları

Detaylı

MESLEK ESASLARI VE TEKNİĞİ KONU : OKSİJEN TEDAVİSİ

MESLEK ESASLARI VE TEKNİĞİ KONU : OKSİJEN TEDAVİSİ DERS : MESLEK ESASLARI VE TEKNİĞİ KONU : OKSİJEN TEDAVİSİ 1.) Aşağıdaki cümlelerin başında boş bırakılan parantezlere, cümlelerde verilen bilgiler ) Oksijenin kimyasal simgesi O2 dir. ) Oksijen, canlıların

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Prof. Dr. Abdullah Sayıner

ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI. Prof. Dr. Abdullah Sayıner ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI Prof. Dr. Abdullah Sayıner Akut bronşit Beş günden daha uzun süren öksürük (+/- balgam) Etkenlerin tamama yakını viruslar Çok küçük bir bölümünden Mycoplasma, Chlamydia,

Detaylı

Solunum Yetmezliği ve Mekanik Ventilasyon Endikasyonları. Dr. Kürşat Uzun

Solunum Yetmezliği ve Mekanik Ventilasyon Endikasyonları. Dr. Kürşat Uzun Solunum Yetmezliği ve Mekanik Ventilasyon Endikasyonları Dr. Kürşat Uzun Sunum düzeni Epidemiyoloji Solunum yetmezliğinin Patofizyolojisi Sınıflama-Tanım Akut Hipoksemik SY Hiperkapnik SY Tedavi Epidemiyoloji

Detaylı

Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS)

Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS) Ekstrakorporeal Yaşam Desteği Ekstrakorporeal Yaşam Destek Tedavileri (ECLS) Dr. Nermin KELEBEK GİRGİN Uludağ ÜTF, Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD Yoğun Bakım BD Ø Renal replasman tedavisi Ø Karaciğer

Detaylı

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader OLGU 1 İkinci çocuğuna hamile 35 yaşında kadın gebeliğinin 6. haftasında beş yaşındaki kız çocuğunun rubella infeksiyonu geçirdiğini öğreniyor. Küçük

Detaylı

KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Zararlı gaz ve partiküllere karşı havayolları ve akciğerin artmış kronik inflamatuar yanıtı ile ilişkili ve genellikle ilerleyici özellikteki kalıcı hava akımı

Detaylı

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır.

1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk hastalara detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 1 / 5 1. Amaç: Bu talimat, UÜ-SK ya başvuran çocuk a detaylı tıbbi değerlendirme yapılmasına yönelik bir sistem oluşturmayı amaçlamaktadır. 2. Kapsam: Bu talimat çocuk ın değerlendirilmesine ilişkin faaliyetleri

Detaylı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Arter Kan Gazı Değerlendirmesi Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Asit-Baz Dengesine Farklı Yaklaşımlar Seifter JL: N Engl

Detaylı

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM Dr.Duran Karabel PULMONER NEDENLER SIK TTN MAS Pnömotoraks Pnömoni DAHA ENDER Hipoplazi Kanama Kitleler ÜSY obstrüksiyonu Konjenital pulmoner malformasyonlar

Detaylı

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları

ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI. Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları ÇOCUKLARDA YABANCI CİSİM ASPİRASYONLARI Dr Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Yabancı cisim aspirasyonu (YCA) Epidemiyoloji YCA çocukluk yaş grubunun önemli morbidite ve mortalite

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon

Detaylı

Akut Solunum Yetmezliği: Tanı ve Tedavi

Akut Solunum Yetmezliği: Tanı ve Tedavi Akut Solunum Yetmezliği: Tanı ve Tedavi Dr. Murat Duman Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD, Çocuk Acil Bilim Dalı Sunum planı Solunum işlevi Çocuk havayollarının erişkine

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu

Uzm. Dr. Haldun Akoğlu Uzm. Dr. Haldun Akoğlu KPR esnasında oksijenizasyon Arrest olmuş dolaşım için hem ventilasyon hem de gaz değişimi gerekli olup bu sırada perfüzyon sağlayan bir ritim oluşturulmaya çalışılır Dolayısıyla

Detaylı

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri

Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Kardiyovasküler Hastalıklarda Çekirdekli Kırmızı Kan Hücrelerinin Tanısal Değeri Doç. Dr. Meral Yüksel Marmara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı meralyuksel@gmail.com

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu

Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyabetik Ayak Yarası ve İnfeksiyonunun Tanısı, Tedavisi ve Önlenmesi: Ulusal Uzlaşı Raporu Diyb. Hemş. Dr. Selda ÇELİK İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, İç Hastalıkları Anabilim

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ Egzersiz sırasında çalışan kaslar, ihtiyaç duydukları enerji için oksijen (O 2 ) kullanır ve karbondioksit (CO 2 ) üretir. Akciğerler, hava ile kanın karşılaştığı ı organlardır.

Detaylı

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD

Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş. Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD Postoperatif Noninfeksiyoz Ateş Dr.Dilek ARMAN GÜTF Enfeksiyon Hastalıkları AD GT, 62 y, kadın Nüks tiroid papiller CA Kitle eksizyonu (özefagus ve trake den sıyırılarak) + Sağ fonksiyonel; sol radikal

Detaylı

NEONATOLOJİDE YENİLİKLER. Doç. Dr. Esra Arun ÖZER Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

NEONATOLOJİDE YENİLİKLER. Doç. Dr. Esra Arun ÖZER Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği NEONATOLOJİDE YENİLİKLER Doç. Dr. Esra Arun ÖZER Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği Preterm bebeklerde NEK in önlenmesinde probiyotikler Meta-analiz Probiyotiklerin etkileri GIS in

Detaylı

İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ

İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ İLERİ KARDİYAK YAŞAM DESTEĞİ KURSU ASİT-BAZ DENGESİ VE KAN GAZI ANALİZİ AMAÇ: Katılımcıların bu sunumun sonunda kan gazı ve asit baz dengesi ile ilgili bilgilerini artırmaları amaçlanmıştır. HEDEFLER:

Detaylı

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM. Dr.Duran Karabel

SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM. Dr.Duran Karabel SOLUNUM SIKINTISI OLAN TERM YENİDOĞANA YAKLAŞIM Dr.Duran Karabel PULMONER NEDENLER SIK TTN MAS Pnömotoraks Pnömoni DAHA ENDER Hipoplazi Kanama Kitleler ÜSY obstrüksiyonu Konjenital pulmoner malformasyonlar

Detaylı

ENFEKSİYON SEKELLERİ

ENFEKSİYON SEKELLERİ ENFEKSİYON SEKELLERİ Postenfeksiyöz Bronşiyolitis Obliterans Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesi Bronşiyolitis Obliterans (BO) Alt solunum

Detaylı

ÇOCUKLARDA TEKRARLAYAN ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSĠYONLARINA YAKLAġIM. Doç.Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

ÇOCUKLARDA TEKRARLAYAN ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSĠYONLARINA YAKLAġIM. Doç.Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı ÇOCUKLARDA TEKRARLAYAN ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSĠYONLARINA YAKLAġIM Doç.Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Tanım: Persistan Pnömoni: Semptomların ve radyolojik anomalilerin

Detaylı

AKUT OTİTİS MEDİA. Prof.Dr.Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD

AKUT OTİTİS MEDİA. Prof.Dr.Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD AKUT OTİTİS MEDİA Prof.Dr.Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD AKUT OTİTİS MEDİA TANIM Akut semptomların olması + Orta kulak sıvısı (Kulak ağrısı, ateş...) EPİDEMİYOLOJİ

Detaylı

OKSİJEN TEDAVİSİ. Prof Dr Gönül Ölmez Kavak Dersin Öğrenim Hedefleri

OKSİJEN TEDAVİSİ. Prof Dr Gönül Ölmez Kavak Dersin Öğrenim Hedefleri OKSİJEN TEDAVİSİ Prof Dr Gönül Ölmez Kavak Dersin Öğrenim Hedefleri Pulmoner Gaz Değişimi Fizyolojisi komponentleri 1- Ventilasyon 2- Diffüzyon 3- Perfüzyon şeklinde sayılabilir (Şekil I). Şekil I: Alveoler

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

Solunum Sıkıntısı Olan Hastaya Yaklaşım

Solunum Sıkıntısı Olan Hastaya Yaklaşım Solunum Sıkıntısı Olan Hastaya Yaklaşım Nefes darlığı (Dispne) zor, doğal olmayan veya rahatsız edici solunumun subjektif bir hissidir. Göğüste daralma, nefes darlığı, hava açlığı, soluk alma zorluğu-rahatsızlığı

Detaylı

SY Tanımı SY Sınıflaması SY Fizyopatoloji Klinik ve FM Bulguları SY Olan Hastaya Yaklaşım SY Tedavisi

SY Tanımı SY Sınıflaması SY Fizyopatoloji Klinik ve FM Bulguları SY Olan Hastaya Yaklaşım SY Tedavisi Dr. Ümran TORU SUNUM PLANI SY Tanımı SY Sınıflaması SY Fizyopatoloji Klinik ve FM Bulguları SY Olan Hastaya Yaklaşım SY Tedavisi Hipoksemi: Arteriel PaO2 < 80mmHg - Hafif: PaO2 60-80mmHg - Orta: PaO2 40-60mmHg

Detaylı

Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?'

Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?' Bir Hastada Astım Hastalığı İle Karıştırılan Yabancı Cisim Aspirasyonunda Röntgen Grafisinin Önemi: Ne Umduk,Ne Bulduk?' Serdar Sedat IŞIK 1,2 1 T.C.Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ

AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ DOÇ. DR. A. SADIK GİRİŞGİN KONYA ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI KONYA-TÜRKİYE Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes

Detaylı

KANAMALI HASTANIN TRANSFERİ. Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D

KANAMALI HASTANIN TRANSFERİ. Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D KANAMALI HASTANIN TRANSFERİ Doç.Dr Can Aktaş Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Kritik Hasta Kim? Hastalık veya travma sonucu hayati fonksiyonları ileri derecede bozulmuş veya her an bozulma riski

Detaylı