Ümraniye, en temiz ilçe!

Transkript

1 Gazetemiz; Anadolu Yakasý Gazeteciler Derneði Üyesidir Haftalýk Bölge Gazeteniz 29 AGUSTOS 2013 YIL: 10 SAYI: Bölgenin En Ýstikrarlý Gazetesi Gerçek Medya Her Hafta Baský ve abonelerine PDF mail daðýtýmýyla adet tiraja ulaþýyor onbinlerce kiþi tarafýndan okunuyor! Sultanbeyli nin tarihi gün yüzüne çıkıyor Sultanbeyli Belediyesi tarafından yayınlanan Sultanbeyli Tarihi kitabı Sultanbeyli nin geçmişine ışık tutuyor. Kitap, 4 Eylül de Sultanbeyli Kültür Merkezi nde yapılacak toplantıda basın mensuplarının katılımıyla kamuoyuna tanıtılacak. Sultanbeyli Belediyesi ilçede gerçekleştirdiği yatırım hamlelerinin yanı sıra tarih ve kültür konusunda da çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Belediye tarafından yayınlanan Sultanbeyli Tarihi kitabı, tarihte İstanbul açısından kritik öneme sahip Aydos kalesinden günümüze kadar ilçenin tarihini belgeler ışığında gün yüzüne çıkarıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Türkiye'nin En Temiz Şehri Yarışması nda Büyükşehir İlçe Belediyeleri "En Temiz Şehir" kategorisinde Ümraniye Belediyesi 3. "En Temiz Şehir" seçilirken, İstanbul daki İlçe Belediyeleri sıralamasında 1. "En Temiz Şehir" oldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye'nin çevreyi korumak için en fazla yatırım ve denetim yapan belediyeleri ile en temiz üretim yapan organize sanayi bölgelerini belirledi. Bu yıl ikincisi düzenlenen yarışmada, Büyükşehir İlçe Belediyeleri En Temiz Şehir kategorisinde Ankara nın Altındağ Belediyesi birinci, Konya nın Selçuklu Belediyesi ikinci ve İstanbul Ümraniye Belediyesi ise üçüncü oldu. Ümraniye Belediyesi Büyükşehir İlçe Belediyeleri "En Temiz Şehir" kategorisinde 3. Kitap; Prof. Dr. Vahdettin Engin, Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Doç. Dr. Cemalettin Şahin ve araştırmacı Mehmet Mazak tarafından kaleme alındı. Editörlüğünü ise Coşkun Yılmaz yaptı. SAYFA 05 TE Ümraniye, en temiz ilçe! "En Temiz Şehir" seçilirken, İstanbul daki İlçe Belediyeleri sıralamasında 1. "En Temiz Şehir" oldu. Ankara da düzenlenen ödül töreninde, Büyükşehir İlçe Belediyeleri, atık ve atık su yönetimi, hava kalitesi, iklim değişikliği, eğitim ve bilinçlendirme başlıklarında değerlendirilerek ödüle layık görüldü. Törene Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, AK Parti Milletvekilleri, Bakan Yardımcıları, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can, diğer ödül alan Belediye Başkanları ve davetliler katıldı. BAKAN ERDOĞAN BAYRAKTAR, SIFIR ATIK VE GERİDÖNÜŞÜM POLİTİKASI 1972 yılında gerçekleştirilen Stockholm Konferansı ile 5 haziran gününün Dünya Çevre Günü olarak ilan edildiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Hızla gelişen dünyamızda; atıklar, çevre kirliliği ve ekolojik tahribat her ülkenin ortak sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün çevre konusu, çevre duyarlılığı ve iklim değişikliği, dünyanın bir numaralı gündem maddesidir. Sanayicilerimizin temiz Üretim ilkesi ile çevreye duyarlı üretim yapmaları, bu ürünleri tüketen vatandaşlarında temiz tüketim Bilinci ile hareket etmeleri, çevreye duyarlı ürünleri tercih etmeleri önem arz etmektedir. Bölgesinde ve dünyada model alınan bir ülke olabilmemiz için Bakanlığımızla birçok çalışma yürütülmektedir. SAYFA 05 TE Acılı dede sokak sokak dolaşarak torununu arıyor Pendik te evinin önünde oynarken kaybolan 5 yaşındaki çocuktan 10 gündür haber alınamıyor. Acılı dede sokak sokak dolaşarak torununu arıyor. Pendik Cumhuriyet Caddesi üzerindeki evinin önünde oynayan 5 yaşındaki Aşkın Nurbel den 10 gündür haber alınamıyor. Elinde torununun fotoğrafını alan dede Ali Nurbel, sokak sokak dolaşarak küçük Aşkın ı arıyor. Annesi ve babası ayrı olan Aşkın Nurbel, 4 kardeşi ile dedesinin yanında kalıyordu. Babaları cezaevinde bulunan 5 torununa seyyar satıcılık yaparak bakan dede, torununun bulunması yetkililerden yardım istiyor. Torununun 10 gün önce oynamak için kapılarının önüne çıktıktan sonra kaybolduğunu belirten dede Ali Nurbel, Torunlarıma dört yıldır ben bakıyorum. Çocukların babası cezaevinde. Babasının haberi yok kaybolduğundan dedi. Torunları için yaşadığını ifade eden acılı dede Nurbel, gözyaşları içerisinde, Torunumun bir fotoğrafını çoğalttım. Sokak sokak dolaşarak torunumu arıyorum. Kardeşleri yanımda. Ben sadece torunumu istiyorum. Çektiğim vicdan azabından intihar etmeyi düşünüyorum şeklinde konuştu.

2 29 Ağustos güncel Güçlenemeden çöktü!: 1 ölü Sultanbeyli'de güçlendirme çalışması yapılan 3 katlı binanın bir bölümünde çökme meydana geldi. Çökme sırasında binanın önünde duran ev sahibi olayda yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Yaşlı adam hastanede kurtarılamayarak hayatını kaybetti. O Sultanbeyli'de bina çöktü: 1 ölü lay Mecidiye Mahallesi Mecidiye Caddesi üzerinde bulunan Süleyman Eşiyok a (83) ait 3 katlı binada meydana geldi. Güçlendirme çalışmaları nedeniyle boşaltılan binanın önünde kontrol için dolaşan Eşiyok bir anda meydana gelen çökme nedeniyle molozların altında kalarak ayaklarından yaralandı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Pendik Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ne kaldırılan Eşiyok burada tedavi edildiği sırada kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Mahalle sakinleri basın mensuplarına büyük bir gürültü ile dışarıya baktıklarında binada çökme olduğunu ve Eşiyok un da yerde yaralı olarak yattığını söylediler. Vatandaşlar yaşlı adamın çocukları tarafından binaya yaklaşmaması konusunda sürekli uyarıldığını ama kendisinin uyarıları dikkate almadığını söylediler. Acı ama gerçek yapılarımız sağlam değil! Çürük binalar, göremezden geldiğimiz büyük bir sorun Mecidiye Mahallesinde yıkılan bina Sultanbeyli nin de acı bir gerçeğini ortaya çıkardı yılından sonra hızla göç alan ve çarpık yapılaşma ile adeta İstanbul un büyük ilçelerinden biri haline gelen Sultanbeyli de binaların sağlamlığı Mecidiye mahallesinde yıkılan bu bina sonrası tekrardan tartışma konusu oldu. Artık şu bir gerçektir ki, ölümün kolay ilçesi olmaktan hızla uzaklaşılıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ilçe yaratılması kaçınılmazdır. Türkiye nin, önemli deprem kuşakları üzerinde olduğunu, ilçemizde ki binaların sağlam temeller üzerine oturtulmadığı ve gelişi güzel yapılarından dolayı insanların hayatının tehlikede olduğu herkesce aşikar. Buna paralel olarak yapı stokunun ayrıntılı bir envanteri çıkarılmadığı için depremde bir bütün olarak nasıl bir davranış sergileyeceği bilinmemektedir. Bilinen, bir gerçek var ki, mevcut binaların büyük çoğunluğu sağlam temeller üzerine inşa edilmemiştir. Gerçek Vizyon gazetesi kamu kurumlarına ve Sultanbeyli de yaşayan herkese şu çağrıda bulunmak istiyoruz. Çürük binalar konusu belki bugüne kadar hiç gündemimize gelmedi. Ancak, bu konu artık herkes tarafından konuşulmalı ve tapu meselesi gibi insanların gündemine oturması gereken bir konudur. Hükümet Konağ binas n n yang n tüpleri BOŞ ÇIKTI! Dün Sultanbeyli Hükümet Konağı önünde yanan çöp kutusu, acı bir gerçeğin ortaya çıkmasına neden oldu. Hükümet Konağında görev yapan polisler çöp kutusunu yangın tüpü ile söndürmeye çalıştı ancak, yangın tüplerinin boş olduğu ortaya çıktı. Alev alev yanan çöp kovası, plastik kovalarla taşınan sularla söndürüldü. Dün öğlen saatlerinde Sultanbeyli Hükümet Konağı binası önünde bulunan ahşap çöp kovalarından biri aniden alev aldı. İçerisine atılan sigara izmaritinden dolayı tutuşan çöp kovasına, Hükümet Konağı binasında görev yapan polisler müdahale etti. Hükümet Konağı binası içerisinde bulunan yangın tüpleri ile ateşi söndürmeye çalışan polisler, defalarca denemesine rağmen tüpleri çalıştıramadı. Olay yerine biriken vatandaşlar tüplerin doluluk oranını gösteren ibrenin kırmızı renkte olduğunu polislere söylemesi sonrası içeriden bir kovayla getirilen su ile çöp kovası söndürüldü. Ahşap olan çöp kovası çıkan yangında tamamen yanarken, vatandaşlar Hükümet Konağı binasında bulunan yangın tüplerinin boş olmasına bir anlam veremediklerini söylediler. DAHA BÜYÜK BİR YANGINDA KAYMAKAMLIK BİNASI YANAR Hatırlanacağı üzere Sultanbeyli Hükümet Konağı yaklaşık bir buçuk yıl önce dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından hizmete açılmış ve Sultanbeyli halkının kullanımına sunulmuştu. Aradan geçen bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede Hükümet Konağı binasının yangın tüplerinin boş olması akıllara acaba acil kullanılması gereken malzemeler kontrol edilmiyor mu? Sorusunu getirdi. Yangın tüplerinin boş olduğunu gören vatandaşlar, hükümet konağında daha büyük bir yangın olsa binaya ilk müdahale yapılamaz yorumunda bulundular.

3 29 AĞUSTOS 2013 HABER HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA 03

4 04 HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA HABER 29 AĞUSTOS 2013 Y l : 10 Say : 296 mtiyaz Sahibi ve Yaz þleri Müdürü ÖMER FA RUK GER ÇEK Genel Yay n ve Reklam Koordinatörü HAKAN ERDEM F. Kurumsal Tanýtým ve Müþteri Temsilcisi ÞÜKRÜ KAYA F. Reklam ve Tanýtým Sorumlularý HARUN ÇETÝN HA SAN TAÞ KIN - MEH MET SOL MAZ Ge nel Yay n ve Hu kuk Dan þman lar AV. MEH MET TOP KA YA - AV. OKTAY TOP KA YA Tasarým GERÇEK MEDYA Ulaþým EKREM ERDEM Dað t m Sorumlusu HASAN TAÞKIN Meh met Akif Er soy Mah. Ca mi Cad. 8/1 Sul tan bey li / STAN BUL (0216) (0542) (0216) (0532) ger cek med ya@ger cek med ya.com Bask : GERÇEK VÝZYON GAZETESÝ BASKI TESÝSLERÝ A. Gazi Mah. Ferah Cad. Ýpekyolu Sk. No: 9 Sul tan bey li / STAN BUL Yay n Tü rü: Ye rel Sü re li - Bask Ta ri hi: Ga ze te miz bas n ah lak ku ral lar na uy ma ya söz ver miþ tir. Kö þe yaz lar ndan do ðan hu ku ki so rum lu luk ya zar la ra ait tir. *Ta ný tým ama cýy la üc ret siz dir

5 29 AĞUSTOS 2013 GÜNDEM HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA 05

6 06 HER ZAMAN DOÐRUNUN YANINDA YORUM 29 AĞUSTOS 2013 Kırmızıçizgilerimin hepsi aşıldı Ahlak denilen şey artık olması gerekenleri terk etti sanırım. Vicdanlar bedenlerde olması gereken yerleri bir türlü bulamıyor, yâda vicdanın yaşayacağı organ artık o vücutta yok. Kısacık ömrümde okuduğum kadar gördüğüm veya benimle aynı zamanda yaşayan insanlık cellatları var. Hayvanlar âlemini seyredip, kendilerini onlardan daha vahşi sayanların dünyasında; insan kılığına bürünmüş vahşi sırtlan, çakal ve bili mum kan emicilerle aynı ortamı paylaşıyorum.ne KAYA acı durumla karşı karşıyayım. KILIÇ karanlıktan korkuyorsan, arkana bakmadan gitmelisin derdi babaannem, arkama bakmak istemiyorum. Zalimin dini, dili, ırkı, mezhebi vs. vs. olmaz, zalim her daim zalimdir, mazlum her daim mazlum. Yeryüzünde ezenler ve ezilenler vardır. İbret vesikaları her an önümüzde, katil isimleri sayarken, katilleri tarif ederken hep başka din mensuplarını suçlar onlara lanet ederdik, şimdi aynı dinden, aynı dilden ve aynı ırktan insanları katleden vahşilerden bahsediyoruz maalesef. Ne acı durumdur değil mi? Firavunların genel adı imiş firavunluk, ramses vs sisi ve sair işte. Hepsi için yaşasın cehennem, hepsini Allah perişan etsin. Dünya yaratılandan beri zalim mazlum karşı karşıya, ayrı cephelerde ve zalimde kendince haklı ve o kadarda onları destekleyenler var. İnsani ruhu ve insanlık emaresi üzerinde taşıyanlar, bunların insan olma şansı yoktur diye kendilerince söylüyor, dillendiriyorlar. Bu zalimler ve taraftarları acaba hiç vicdanen rahatsız oldukları var mıdır diye soranların çok olduğunu düşünerek, kendimce öyle bir şey onlarda yoktur ki düşünsünler diyorum. Vicdan insana has bir meziyettir, Allah hayvanata vicdan ve akıl vermemiştir ki vicdani bir şey bekleyelim, diyorum. Yer yüzünde kendim dahil olmak üzere tüm insanlığın kırmızı ve bilumum renkli çizgileri ihlal edilmiş ve çiğnenmiş hatta ortadan kaldırılmıştır. Yeter artık diyecek vicdanlara ve vicdan bulunan yüreklere acilen ihtiyaç vardır diyorum. Bu vesile ile Mısır başta olmak üzere, tüm dünyadaki mazlumlara Allah ın yardımını istiyor ve hepinizden dua bekliyorum. Allah zalimlere fırsat vermesin, kalın huzur ve sağlıcakla. kilic_kaya29@mynet.com Hatırlayın eski günleri, Sesimiz pek çıkmazdı, Batı nın kortejinde kendimizi kaybetmiştik. Batı, ne derse biz de yalancıktan muhakeme edip aynı düşünceleri savunurduk.2000 yıllık devlet geleneği kökten kazınmış, daha dün türetilen devletçikler ile aynı safta kendimize yer bulmaya çalışırdık. Aslan ın kendini fareye eşdeğer görmesi gibi bir şeydi dün yaşadıklarımız. Batı nın ilkesizliği bizim ilkemiz olmuştu. Dış politikada bir sürü beyin fonksiyonları durmuş statüko insanıyla bulunduğumuz yeri çivileme derdine düşmüştük. Ama üstümüze ne kadar toprak atarlarsa atsınlar, köklerimizde var olan dirilik, hafızamızda var olan tarihsel vizyon gömülemeyecek kadar büyük ve güçlüdür. Sen faresin diye pısırıklaştırılan Aslan, aynada kendini gördüğünde kendi öz benliğine geri döndü. Dünün fare merkezli diplomatları, siyasetçileri, aydınları bugünkü Aslan merkezli değişime hayret ediyorlar, akılları ermiyor. Önümüzde çok daha güzel günler olacak! Kimseden eksik kalır yanımız yoktur. Çalıştıkça üretecek ve güçlenecek ve bağımsızlaşacağız. Mısır da ve Suriye de insanlar ölürken birileri bize ne diyebilir. Onların fare merkezli zihniyetleri bu anlayışı doğru ve makul görebilirler. Ama korkakların doğruları hak olan doğru değildir. Eğer yapılan zulümlere sessiz kalırsanız, yarın sesiniz yüksek çıksa da duyanınız olmayabilir. İslam dünyası, özellikle de Arap dünyası Mısır daki darbe karşısında kendi korkak doğrularıyla hak olanı inkâr ve tahkir ediyorlar. Aslında ben onlardan farklı bir tavır da beklemiyordum. Çünkü demokrasinin esamesinin okunmadığı monarşi ile yönetilen bu ülkeciklerden Batı dan çıkmayan sesi duymak imkansızdı. Bunlara ben ülkecikler diyorum. Çünkü asla devlet değillerdir. Devlet olmak kökler derine inmeden olmaz. Bu ülkecikler balkon süsleri gibidirler; zengin görünürler, kısa süreli çiçek açarlar ve sonra uzun bir süre kuru bir ottan farkları yoktur. Petrol zengini Arap ülkecikleri için Mısır gibi en yüksek Arap nüfusuna sahip bir Arap devletinin demokrasi ile yönetilmesi çok tehlikeli gözükebilir. Filistin konusunda dahi birleşemeyen Arap ülkecikleri nasıl olacak da Mısır konusunda birleşecekler? ÝSA DOÐAN Günü kurtarmak için değil yarınları kurtarmak için ilkeli duruş! isadogan2212@yahoo.de Hak olan doğru ne ise ilkemiz o olsun! Çünkü yarınlar geldiğinde hak olan doğruya ihtiyacımız olacaktır. BM ve diğer uluslararası güçlerin soğuk savaş denklemi devam ediyor. Bir yanda katliamlar yapılırken diğer yanda stratejik hesaplar insani değerleri hiçe sayıyor. 5 adet devlet güvenlik konseyinde kendi aralarında dünyanın geri kalanı için satranç oynuyorlar. Kimi piyon görüyorlarsa onu eliyorlar, kimi vazgeçilmez görüyorlarsa onun için karar veremiyorlar. İkinci dünya savaşı galiplerinden oluşan BM Güvenlik konseyi üyeleri savaşın bitiminden bugüne kadar aynı güç denkleminde kalabilecek kadar güçlü değiller! Güç denklemi değişmesine rağmen BM Güvenlik konseyinin 60 yıl önceki güç denklemi ile devam etmesi gerçek bir sorun. Zamanla bu sorun daha da aşikâr olacaktır. Dünyanın en antidemokratik sistemdir BM Güvenlik konseyinin karar alma mekanizması. Libya da petrol olunca telaş içinde müdahale edenler, Suriye de soğuk savaş denklemini bahane ediyorlar. İlkesizliğin ilke olduğu bir dünya düzeninden korkuyorum. Ne zamandan beri gerçeklere sırt dönmek mertlik oldu? Mısır'da katliam yapanların meşruiyet kaynağı nedir? Bati için kan sadece kendi menfaatleri söz konusu olunca kırmızıdır. Halkın meşruiyeti sandıkta belli olur meydanlarda değil. Geziye bakarken Mısır'a bakar gibi bakın Harap olan bir yapının kurallarıyla geleceği inşa edemezsiniz! Feodalite'den ulus devletlere, ulus devletlerden uluslar üstü yapıya geçildi. Çağ bilişim çağı iken, yapı uluslar üstü iken ulus devlet yapılarıyla bir sistemin dünyaya entegre olması mümkün değildir. Fransız devrimine kadar milliyetçilik diye bir şey yoktu! Milliyetçiliğin var olma sebebi burjuvazidir. Ticaretin doğurduğu zenginliğin feodal sistemden kurtuluşudur milliyetçilik. Yani değerli dostlarım, bundan iki asır öncesine kadar birbirimize Arap, Türk, Kürt, Laz, Rum.. vs demezdik. Peki ne derdik? Biraz düşünün bakalım? Merak eden öğrenmek için araştırır! Üretmek kadar tüketmek de bir güçtür! FED yani, şey, galiba, ama, hmm deyince gelişmekte olan piyasalar tepe taklak oldu. Dolar 2 TL yi gördü Borsa den e düştü. Faiz 4,60 a kadar indikten sonra 10,00 u geçti Enflasyon %9 a dayandı Petrol fiyatları 110 Doları zorluyor Bu haberler Türkiye için. Diğer gelişmekte olan ülkelerdeki durumlar daha da vahim. Peki, ne oldu? ABD den krizden çıkıldığının, yükselişe geçildiğinin, artık para basmaya gerek kalmadığının gibi iyi haberler gelince bol paranın musluğu kesilecek endişesi başladı. Sadece bu mu? Global krizinden bu yana gelişmekte olan piyasalara göç eden fonlar kriz bitince geldikleri yere geri dönüyorlar. Yani bu aslında paranın mülteci akının sona ermesidir. ABD nin belki ekonomik gücü üretim anlamında zayıflamış olabilir ama lider para, siyasi ve askeri gücü onu ekonomik güç denkleminde vazgeçilmez kılıyor. Eğer az borcunuz var ise alacaklıların peşinden koşarsınız ama çok borcunuz var ise alacaklılar sizin peşinizden koşarlar. ABD borçlanarak güçlenen bir ülke! Daha az üretebilir, daha az ihracat yapabilir ama gücünü aldığı yer zaten buralar değil. Bugün ABD nin toplam borcu 16 trilyon Dolardan fazladır. Her geçen zaman bu borç daha da artacaktır. Çünkü bugünkü ekonomik sistemin işleyişini sağlayan en önemli çarklardan biri ABD nin borçlanmasıdır. ABD borçlanmaz ise Çin ürettiğini kime satacak? ABD borçlanmaz ise Çin, Japonya gibi ülkeler elindeki Dolarları nerede tutacak?...vs gibi bir çok örnek verilebilir. Kısacası ABD nin borçluluğu sistemin devamını sağlıyor. Dünyada bu sadece ABD ye verilen bir taviz. Başka hiç bir ülke böyle bir toleransa sahip değildir. Önemli olan sistemdir. Sistemin krank mili ise ABD dir. Siz ülke olarak ne kadar fazla ihracat yaparsanız yapın karşılığında adlığınız şey Dolar dır. Eskiden üretmek güçtü. Bugün ise üretmek kadar tüketmek de bir güçtür. Bu yüzden ülkelerin iç talepleri hiç olmadığı kadar önemli hale gelmiştir. Ortadoğu da oluşan her siyasi krizden faydalanan tek bir ülke vardır: ABD Neden? Petrol hangi para ile satılıyor? Dolar Sizin paranızın değeri ne ile ölçülüyor? Dolar Altın ın fiyatı ne ile ölçülüyor? Dolar Özetle: Piyasa işlerliğini hegemon bir güçle sürdürür. Bu güç de bugün ABD dir. Bu sistem böyle devam ettikçe ABD den gelen her haber size keder verebilir. Küreselleşme böyle bir şeydir: ABD de işsizlik artarken bana ne diyemezsiniz. Küfrün Av Köpekleri Söze Suudi domuzlarından mı başlayayım, yoksa Bahreyn deki belamlardan mı, yoksa Osmanlı yı satan karaktersiz Şerif Hüseyin in torunlarının yönettiği Ürdün den mi karar veremedim. Hadi İsraillilerin darbeyi desteklemesini anladık ta, size ne oluyor diyesi geliyor insanın ama öyle değilmiş bu işler. Düşman Müslüman olunca darbecisi, yahudisi ve münafığı hemen bir araya geliyor. Türkistan da, Açe de, Filistin de, Çeçenistan da, Afganistan da, Pakistan da ve Müslüman kanının akıtıldığı her yerde kesenin ağzını açmaktan imtina eden bu satılık dikta yönetimleri, olay İhvan ve İslam karşıtlığı olunca kesenin ağzını açmada birbirleriyle yarışmakta. Ne demiş Efendiler Efendisi herkes gideceği yeri hak edermiş. Kabe mizin anahtarlarının Suudi köpeklerinde olması Cehenneme gitmesine mani değildir. Yıllardır bizleri Filistin davası için desteğimizi ve sempatimizi kazanan Mahmut ABBAS bile Mısır daki darbe yönetimine destek çıkıyor. Bu zatın da bu şekilde yüzünü görmüş olduk. Filistin de akan kanda, en az İsrail devleti kadar parmağı olduğundan de şüphemiz kalmıyor. Av müslüman olunca, küfrün av köpekleri vahşice saldırıyor. Müslümana yaşam hakkı bile verilmiyor. Dünyanın gözü önünde Müslüman kanı akıtılırken sesi çıkmayan bu devletler bilsinler ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çünkü ümmet uyandı. Kimin dost kimin düşman olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Müslümanlar bu kutlu yolda eza, cefa ve ölümlerle karşılaşabilirler, ama Allah (c.c) yardımı yakındır. Bunca zulme Rabbimizin izin vermeyeceğini, Muhammedi uyanışın semeresini en kısa sürede alacağımızdan şüphemiz kalmadı. Ümmetin tek safta birleşeceği günler yakındır. Mısır katliamıyla ilgili İslam ülkelerinde yapılan mitingler artık ümmetin bu konularda sessiz kalmadığını gösteriyor. Endonezya, Bahreyn, Ürdün, Yemen ve İstanbul da millet zulme karşı tek ses olup İHVAN ın yanındayız diye haykırıyorsa zafer yakındır inşaallah. ABD ve İsrail in korktuğu başına gelecek. Bunca oyunlarla Müslüman halkın düşmanlığını kazandılar. Ortadoğu da esameleri bile okunmayacak. İsrail in artık bölgede yaşama hakkı bile kalmayacak. İsrail monşerleri AB üyeleri nezdinde darbenin haklılığını savunmak için yırtınadursun. İsrail e söyleyeceğimiz istediğin kadar darbe şakşakçılığı yap yılında Recep Tayyip ERDOĞAN tüm dünya önünde size meydan okudu ya artık iflah olmazsınız. O gün bugündür sizi kale alan sadece ve sadece satılık darbecilerdir. Artık bir hiç olduğunuzu anlamışsınızdır. Bölgede teksiniz ve sonunuzu getiriyorsunuz. Türkiye de de Suud ve Satılık Şerif Hüseyin in torunları gibi darbe şakşakçılığı yapan KESK e de bir laf etmeden geçmek istemiyorum. KESK yönetimi Mursi ye diktatör demiş, yıllardır işçilerin üyelik aidatıyla uyguladığı dikta yönetimini görmezden geleceğimizi sanmayın. Gözümde SİSİ den farkınız yok. Son olarak, Mısır da yapılan darbe, Müslüman kanının akıtıldığı bir darbe olabilir. Ancak her şerde bir hayır var. Bugün ümmet darbeye karşı tek ses oluyorsa, ümmet ihvana yapılan zulme karşı her yeri Adeviye meydanına dönüştürüyorsa gelecek günlerin Müslümanların lehine olacağının göstergesidir. Artık kimse demokrasi adı altında oynanan darbe senaryolarına inanmıyor. Demokrasi yolu ile önce HAMAS ın hakkını gasp eden Demokrasi havarileri ardından İHVAN ı koltuğundan etmiş olabilir. Gözünüz gibi koruduğunuz ve bölgeyi fitne ateşine çeviren İsrail den bu ümmet er ya da geç hesap soracaktır.

7 29 Ağustos 2013 güncel 7 Babuşçu, Bizim için Sar gül, Morgül Pembegül ün önemi yok AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, partisinin seçim stratejisini ve Gezi Parkı olaylarının kendilerini nasıl etkilediğini anlattı. Aziz Babuşçu, Mustafa Sarıgül'ün isminin kendileri için bir önemi olmadığını da belirtti. BÜTÜN SEÇMEN PROFİLLERİ BİZİM MUHATABIMIZDIR A K Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile Türkiye gündemini ve AK Parti nin yerel seçim stratejisini anlattı. Aziz Babuşcu, Gezi Parkı eylemlerinin AK Parti üzerindeki etkisini, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı nda AK Parti ye rakip olup-olamayacağını, CHP nin çarşaf açılımını gazetecilere değerlendirdi. AK Parti nin, yerel yönetimindeki hizmet kalitesi ile marka değerini buluşturma hedefi olduğunu vurgulayan AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, bunun rutin bir hedef olduğunu ve daha da önemlisinin; bu seçimlerin, AK Parti ye karşı hesabı olanların, seçimleri fırsata dönüştürmek isteyenlerin heveslerinin kursaklarında kalacağı bir seçim olacağını ifade etti. Babuşcu, Biz bu seçimleri, AK Parti ye karşı hesap girişiminde olamayacakları bir seçim zaferiyle taçlandırmak istiyoruz. Bizim açımızdan seçim budur diye konuştu. Babuşcu nun sorularımıza verdiği cevaplar şöyle: ULUSLARARASI GÜÇLERİN SENARYOSU TUTMADI Geçtiğimiz seçim döneminde AK Parti nin alamadığı 13 ilçede bu seçimlerde iddialı mısınız? Bu seçimlerde bizi neler bekliyor? Bu yerel seçim, 2009 da da kısmen yaşamış olduğumuz bloklaşmaya gebe bir seçimdir. AK Parti ve karşı şekilde bloklaşma söz konusu olacaktır. Özellikle Gezi Parkı üzerinden hadiseye baktığımızda, bu seçimlerin yerel seçimler ötesinde daha büyük sonuçlar ortaya koyacağı söylenebilir. Gezi Parkı üzerinden AK Parti yi bertaraf etmek isteyen uluslararası güç merkezleri ve yerli işbirlikçilerinin bu senaryosu tutmadı. Onlar her vesileyle AK Parti yi bertaraf etmek istediklerinden, bu seçimleri onlar, fırsata dönüştürülecek bir zemin olarak düşüneceklerdir. HEVESLERİ YİNE KURSAKLARINDA KALACAK Bizim açımızdan ise İstanbul da başta büyükşehir olmak üzere mevcut belediyelerimizde AK Parti belediyecilik ekolü ve başarılarını aynı şekilde devam ettirip, bizim olmayan belediyeleri AK Partili belediye haline getirip oraları da AK Parti nin yerel yönetimindeki hizmet kalitesi ve marka değeri ile buluşturmak hedefimiz var. Aslında bu rutin bir hedef. Daha önemli bir şey var; bu seçim, AK Parti ye karşı hesabı olanların, seçimleri fırsata dönüştürmek girişiminde bulunacakların, çabalarının kursaklarında kalacağı bir seçim olacak. Biz bu seçimleri hesaplarını kursaklarında bırakacağımız ve bir daha AK Parti ye karşı bir hesap girişiminde olamayacakları bir seçim zaferiyle taçlandırmak istiyoruz. Bizim açımızdan seçim budur. MOTİVASYON VE ENERJİ SAHADA OLMAKTIR İstanbul Büyükşehir Başkanlığında Sarıgül sizin için bir rakip midir? Bizim için karşımızdaki rakibin Sarıgül, Pembegül, Morgül gibi kim olduğunun bir önemi yoktur. Bizim için önemli olan, İstanbul yerel seçimlerine dönük hazırlıklarımızın performansı, niteliği ve yapabileceklerimizin en iyisini yapmaktır. Rakiplerimize göre stratejik değerlendirmeler yaparız. Ama bizim için aslolan en iyisini yapmak, teşkilat olarak performansımızı en yüksek noktada ve akması gerektiği halde sırtımızda bir tek damla ter bırakmayacak tarzda bir motivasyon ve enerji ile sahada olmaktır. Bütün kirli ittifaklara karşı bir tedbiriniz ve çalışmanız var mı? AK Parti bütün ittifaklara karşı önde olacaktır denilebilir mi? Mutlaka öyle olacaktır. Biz Türkiye de iktidara geldiğimiz günden itibaren biz i çoğaltmaya çalışan, biz söylemini öne çıkartan bir parti olarak kendimizi ifade ettik. Biz birlikte Türkiye yiz i biz söyledik. Bu anlayışı her aşamada yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Temas içinde olduğumuz ve temas kurmak istediğimiz bütün seçmen profilleri bizim muhatabımızdır. Bu anlamda seçmen düzeyinde bir işbirliği, ittifak ve kucaklaşmayı önemsiyoruz. Bütün buna rağmen AK Parti ye karşı bloklaşma içerisinde olacaklara bizim söyleyecek bir sözümüz yok. Biz, biz i ve biz birlikte Türkiye yiz i büyütmeye çalışan siyasetin mensuplarıyız. Dolayısıyla ötekileştirmeden herkesi kucaklayan, anlamaya çalışan, kendini, herkesi ikna etmek zorunda hissetmeyen ama kendini anlatmayı hedefleyen, karşı tarafı da anlamaya dönük bir çabanın içerisinde olarak siyasetimize devam edeceğiz. CHP NİN DEMOKRATİK STANDART- LARI TARTIŞMALI CHP nin Başörtülü vekile evet; fakat kamuda başörtülüye hayır açıklaması oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu mealde AK Parti nin önümüzdeki yerel seçimlerde başörtülü ilçe belediye başkanı adayı olacak mı? CHP nin demokratik standartları her zaman tartışmalıdır. Dolayısıyla CHP nin başörtüsü konusunda ne söyleyip ne söylemediğinin bir önemi yoktur. CHP, geçmişten günümüze kadar sadece söylem değiştirmiştir. Mantığı ve ruhu hiç değişmemiştir. Bu nedenle CHP nin söylemi bizim için önemli değildir. Bu ülkede başörtüsü açısından mağduriyetler yaşayan, mazlum konumuna itilen, ötekileştirilen, eğitimini tamamlayamayan, kendi ülkesinde dışarı gitmek zorunda kalan bir kitle var. Bu insanlar bu tür durumlarla karşı karşıya kaldı. Kendisini formasyon olarak yetkin ve yeterli gören bütün başörtülü kardeşlerimiz her alanda yer almalıdır. Bunun önünü açma konusunda bizim tavrımız çok nettir. Bu anlamda başörtülü milletvekili, başörtülü belediye başkanı gibi bir tasniflendirmeyi, bir sınırlandırmayı doğru bulmuyorum. Bu milletin her evladı gibi başörtülü evlatları da her türlü imkân zemininde ve hizmet alanında bulunmalıdır ve bulunacaktır... ANA MUHALEFET, TEK ADAM MAN- TIĞINDAN SIYRILAMADI! Yıllardır AK Parti iktidarda ve iktidara gelemeyen bir CHP profilini görüyoruz. Diğer taraftan baktığımız zaman Gezi Parkı eylemleri olsun, Ergenekon-Balyoz davalarında olsun hep şiddet ve terör eylemlerini destekleyen bir siyasi görünüm var. CHP nin bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? CHP nin bu tavrı çok normal. Çünkü siyaset üretemeyen, kendini yenileyemeyen, 40 lı yılların o totaliter tek adam mantığından sıyrılamayan ve kendini yenileyemeyen bir siyasi geleneğin temsilcisidir CHP. Ve bu geleneğin içerisinde şiddetle örtüşeni, sıkıştığında askeri çağıran anlayışı hep olagelmiştir. Dolayısıyla bugün Gezi Parkı özelinde ortaya çıkması, orayı yakıp yıkan insanlara destek vermiş olması, Ergenekon a ya da Balyoz davası anlamında sanıklara sahip çıkıyor olması, yadırganacak bir şey değildir bizim için. Tüm bunlar CHP geleneği açısından doğal; fakat CHP nin siyaset üretememe acziyetinin bu kadar sıradanlaştığı ve bu kadar derinliksiz hal ortaya koyduğu başka bir dönem herhalde yoktur. Düşünün ki; bugünün CHP si iktidardaki bir partinin genel başkanının sağlığı üzerinden siyaset üretecek acze düşmüş bir partidir. Keşke kendini yenileyebilse ve sosyal demokrat bir geleneği üretebilmiş olsa. Ama bugüne kadar başarılmış bir şey değil. CHP nin böyle bir derdi de yok. GEZİ OLAYLARI, SAFLARI SIKLAŞTIRMAMIZI SAĞLADI! Belediyespor dan Vali Ceylan a ziyaret Bölgesel Amatör Lig hazırlıklarına Nevşehir de devam eden Sultanbeyli Belediyespor, Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan ı makamında ziyaret etti. B u sezona iyi şekilde hazırlanan Sultanbeyli Belediyespor, lig hazırlıklarını Nevşehir de sürdürüyor. Nevşehir de yaptıkları kampta takım, Vali Mehmet Ceylan ı ziyaret etti. Bir süre takım oyuncularıyla sohbet eden Ceylan, Sultanbeyli hayatımda önemli bir yere sahip. Sultanbeyli İstanbul un yükselen bir değeri. Sultanbeyli ye hizmet etmiş olmak beni son derece gururlandırıyor dedi. Belediyespor un kısa sürede hak ettiği yerlere gelmesini istediğini belirten Ceylan, takıma başarılar diledi. Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan Sultanbeyli de Kaymakamlık görevini yürütürken geçtiğimiz aylarda çıkartılan valiler kararnamesiyle Nevşehir e vali olarak atanmıştı. G ezi Parkı olayları sonrasında bu olaylar AK Parti nin oylarında bir artışa sebep oldu mu? Üye sayısıyla ilgili bir değişiklik var mı? Bu konuyla ilgili ne söylersiniz? Rutin üye çalışmalarımız sonucunda şu anda üye sayımız 2 milyondur. Gezi Parkı özelinde olanlar bize bir kere daha şunu göstermiştir: Biz bu ülkenin bütün insanlarına, bütün kesimlerine, bütün aidiyetlerine her türlü özgürlük ve demokratik anlamda hukuk standartlarını yükseltmeye çalışırken; birilerinin hâlâ AK Parti yi bertaraf etme aşkının ve AK Parti yi hazmedememe psikolojisinin devam ettiğini göstermiştir. Bu durum bizim kendi içlerimizde saflarımızı sıklaştırmak, ne olup bittiğini bir daha net bir şekilde görmek anlamında motivasyon kazandırmıştır. Milletimiz ise Gezi Parkı özelinde ne yapılmak istendiğini net biçimde gördüğü için AK Parti ye karşı bir yönlenme ve sempati içerisindedir. Bu da elbette ki kamuoyu araştırmalarına yansımaktadır. İSTANBUL ADAYLARI BELLİ OLDU MU? AK Parti nin Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylarının isimleri belli mi? Ne zaman netleşecek? AK Parti olarak yerel seçimlere dönük adaylarımızla ilgili henüz bir çalışma söz konusu değil. Sadece genel merkezimizin kamuoyu araştırmaları şeklinde nabız tuttuğu bir çalışmadan söz edilebilir. Bu parti bugün kurumsallaşmasını tamamlamış bir partidir. Bu kurumsallaşmanın ortaya çıkardığı ilkelerle beraber teşkilatlardan, vatandaşlardan kanaatleri alarak merkeze taşır. Orada bütün verileri ortaya koyarak ortak akıl potasında yoğurur ve oradan bir profil ortaya çıkar. Sayın Başbakanımızın nihai değerlendirmesiyle o profil şekillenir. Bizde şekillenen profil etrafında ilçe ise ilçe özelinde, il olarak İstanbul da onun arkasında koşturur, üstümüze düşeni yerine getirmeye çalışırız. Şu anda böyle bir gündemimiz yok. AK Parti İstanbul İl Teşkilatı olarak bu teşkilatı en donanımlı şekilde seçime hazır etmekle yükümlüyüz. Sorumluluğumuz bundan ibarettir. Büyükşehir Belediye Başkanımız da seçime kadar yürüyen projelerinin ne kadarını hayata geçirecekse onları hayata geçirmek, yenilerinin ihalesi ve devam edenler var ise onlara daha da ivme kazandırarak hizmet etmekle ilgilidir. Başka bir siyasi hesap ve endişe taşımıyoruz.

8